161

Rainer Maria Rilke - Beyaz Mutluluk

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Rainer Maria Rilke

Citation preview

  • RAINER MARIA RILKE

  • DNYA KLASKLER

    RAINER MARIA RILKE Beyaz Mutluluk

    Trkesi: Kamuran ipal 1. Basm: Ocak, 2003

    Dizgi: Must;fa Balaban ISBN 975-406-769-4

    Bask: Umut Matbaas (0212) 637 09 34

    Cem Yaynevi: pek Soka No: 10 80060 Beyolu-stanbul

    Tel: (0212) 293 41 70 Faks: 244 15 33

  • RAINER MARIA RILKE

    Beyaz Mutluluk

    Trkesi: Kamuran ipal

    cemi!"\ vavnev1V

  • PERRE DUMONT (1894)

    Lokomotif l l austos lesinin scaktan titreen bunaltc maviliinden ieri adeta sonsuzlua doru uzayp giden tiz bir ddk sesi yollad. Pierre, annesiyle ikinci snf bir kompartmanda oturuyordu. Ufak tefek, hareketli bir kadnd annesi, srtnda basmadan sade, siyah bir giysi, iyilik okunan solgun bir yz, snk snk bakan kasvetli gzlerle. Bir subaydan dul kalm bir hanmefendi; yann@a;askeri niformasyla olu,. on bir yanda var yok bir bacaksz.

    "Geldik. te," dedi Pierre yksek sesle, sevinerek. Gri renkteki gsterisiz valizini adan uzanp ald. Valizin zerinde resmi ve'beylik iri harflerle Pierre Dumont, 1. snf, no. 22 yazs okunuyordu. Suskun, nne 'bakp duruyordu anne hanm. Bir kar boyuyla olu elindeki valizi karlarndaki srann zerine koyunca, o iri ve dikbal harflere iliti gz. Birka saatlik yolculuk srasnda belki yz kez okumutu bu harfleri. ini ekti. Pek tkrldm biri saylmazd. Bu dnyadan gp gitmiyzba kocasnn yannda askerlik yaamnn nasl ey olduunu renmi ve ona almt. Ama anne gururu, ufak tefekliine karn gnlnde nemli bir kiilik oluturan olu Pierre'in belli bir numaraya indirgenmesinden yine de incinmiti. No. 22. Nasl da irkin bir yanklam vard yle!

    Pierre;pencere nnde dikilmi duruyor, darlara bakyonlu. stasyona varmalarna ok az kalmt. Tren yavalam. makaslardan geiyor, dem iryolunun iki yanndaki ye-

  • il otlarla kapl dolgularn, ayrca geni dzlklerin ve kk kk evlerin nnden hzla kayp gitmekteydi. Azizlerin balarndaki nurdan halelere benzeyen devcileyin ay iekleri, evlerin nnde muhafzlar gibi dikilmi duruyordu. Ama evlerin kaplar ylesine kkt ki, Pierre kendisinin bile eilmeden ilerinden geemeyeceini dnd. Derken evler kaybolup pek rok paradan oluan b uzlu ..:anlaryla kara kara, isli ambarlar grnd. Tren yolu geniledi giderek, bir hat bir tekisinin yannda belirip ortaya kt. Nihayet tiz bir uultuyla ve tslaya tslaya kk kasabann istasyonuna girdi tren.

    "Bugn ok, ama ok neeli olmalyz, anne!" dedi kk Pierre. Korkup irkilen annesini cokuyla kucaklad. Valizi kaldrp ald sradan ve annesinin trenden inmesine yardm etti. Sonra yznde marur bir ifadeyle annesine kolunu uzatt. Uzun boylu bir kadn saylmazd Bayan Dumont, yine de ancak sol elini kavalyesinin koltuk altna sokabildi. Yakp kavurucu bu le saatinde tozlu yolda yryp bir restorana geldiler.

    "Ne yiyelim anne?" "Senin cann ne istiyorsa hayatm!" Bunun zerine Pierre, iki aylk izin srasnda evde bir o

    cuk gibi kendisine yedirdikleri o pek sevdii yemekleri sayp dkt bir bir. Falan ya da filan yemei bu restoranda da yiyebilir miydi acaba? orbadan kaymakl elmal pastaya kadar btn yemekler, aznn tadn bilen birinin kl krk yararlyla gndeme geldi. Kk asker ok da akac biriydi; bu hepsinden ok sevdii yemekler adeta yaamnn belkemiini oluturuyor, dier btn olaylar bu temel direk evresinde sralanyordu; nk dnp dolap konumaya balyordu Pierre: Hatrnda m anne. falan ya da filan eyi son kez yediimizde, falan ya da filan ey olmutu. Kukusuz bu

    6

  • canm yemeklerin lezzet ve hazzn bugn son kez yaayaca ve artk drt ay gibi bir sre bundan yoksun kalaca da aklna geldi derken. Biraz sessizleip usulcack gs geirdi. Ne var ki, insann gnln enlendiren gneli yaz gnnn ocuk ruhu zerinde etkisiz kald grlmez hi; dolaysyla, neesinden kabna samayarak yeniden gevezelie koyulmakta ge.::ikmedi Pierre, dden kp giden izin gnlerini bir bir kafasndan geirdi. u anda saat leden sonra ikiyi gsteriyordu. Yedide klada olmas gerekmekteydi. Buna gre daha be saati vard. Yani saatin byk gstergesi kadrann evresini be kez daha frdolay dnecekti. Bu da uzun, hayli uzun bir zamand.

    Yemekler yenmi, bir gzel tknmt Pierre. Ancak, nndeki kadehe krmz arap koyan annesi kendi kadehini kaldrp yaarm gzlerle anlaml anlaml ona baknca, azndaki lokma Pierre'nin grtlana taklp kald. Salonda gezdirdii gzleri saatin kadranna gelip durdu; olmutu saat. Gsterge drt kez daha dnecek diye geirdi iinden. Bu da yreklendirdi kendisini, kadehini kaldrd, annesiyle biraz serte kadeh tokuturdu. "Neeyle, sevinle yeniden bulumak zere anneciim! " Sesinde kat ve deiik bir ton vard. Ve yeniden yumuamaktan korkar gibi hemen doruldu, ufak tef ek bir kadn olan annesini solgun alnndan pt.

    Yemein ardndan rmak kysnda bir aa bir yukar gidip gelmeye baladlar. Fazla bir kimseyle karlatklar yoktu, birbirleriyle rahat rahat konuabiliyorlard. Ama sk sk kesiliyordu syleileri; Pierre ban dik tutuyor, her iki eli pantolon ceplerinde, iri ve mavi gzleriyle l l parldayan rmak zerinden kar sahilin mor yamalarna dalgn dalgn bakyordu. Bayan Dumont'nn gzleri ise yrdkleri yolun iki yanndaki aalarn yapraklarndayd: artk sara-

    7

  • rp soluyordu yapraklar, parlaklklar uup gidiyordu. Hatta yer yer yola serilip kalm kimi yapraklar grlyordu. Bunlardan biri ayaklar altnda trdaynca, Bayan Dumont irkildi anszn.

    "Sonbahar kapda! " dedi usulcack. "yle," diye mrldand Pforre dilerinin arasndan. "A

  • "imdiden davet ettim bile; geleceim dedi, sz almadan koyvermedim yakasn, ne yapp yapp izin koparacak annesinden. Noel gecesi olabildiince uzun sre bizde kalacak."

    "Harika!" diyerek sevincinden batrd Pierre, gzleri parldad.

    "Gzel bir Noel aac hazrlayacam senin iin. Sonra uslu durur da Fraazla kalkmazsan ... "

    "Ama anne! Yeni niforma varken zerimde." "Kim bilir, kim bilir," diyerek glmsedi Bayan Du

    mont. "Benim canm anneciim!" diye ykseltti sesini kk

    kahraman; gezi yolunun ortasnda durup annesi Bayan Dumont'a sarld, byk bir cokuyla onu pmekten ekinmedi.

    "yle iyisin ki anneciim!" Annesi vakur bir edayla, "Derslerine gzel gzel aha

    caksm, tamam m Pierre ! " dedi. "Hem de nasl! yle alacam ki ... " "nce matematik, biliyor musun. Matematikte biraz

    zorlanyorsun da." "Btn derslerden ok parlak notlar alacam, grecek-

    sin." "Sonra, tmemeye bak kendini; nmzde souk bir

    mevsim var, kaln eyler giyinmeyi hi aklndan karma. Gece olur ki alrsn, yorgana iyice sarl da yat."

    "Merak etme sen, hi merak etme!" Derken Pierre bir kez daha tatilde yaad olaylardan konumaya balad. yle komik, yle elenceli eyler yaamlard ki, anne ve olu glmekten krldlar. Anszn irkildi Pierre. Kilise kulesinden tok an sesleri dalga dalga kopup gelmeye balamt.

    "Saatin alt olduunu haber veriyor an sesleri." dedi glmsemeye_ alarak.

  • "Gel seninle u pas taneye girelim! " "Olur anne. Nefis kaymak rulolar vardr bu pasta nenin.

    Julie ile son kez gezintiye ktmzda yemitim ... " Pierre, st kubbeli pastanecle ince bacakl hasr san

    dalyelerden birine oturdu: getirilen pastalar avurtlarn iire iire yemeye koyuldu. Yiyecei kadar yedi, derken durup JL;rin bir ndcs ald. Nastba :'>vll kc:z

  • "Evet anne, hemen. " "Yarn da yine okul vardr?" "yle. " "Bana yazacaksn deil mi'?" "Ama sen de bana yazacaksm anneciim! Hem de eve

    dner dnmez. " "Hi yazmaz olur n.uyurn hayatm." "Sanrm, mektubun bizim buraya gelmesi iki gn sr

    yor. " Bayan Dumont daha fazla konumad; grtlana bir ey

    gelip dmlenmiti. O anda klann hemen kapsnn nne gelmi bulunuyorlard.

    "Bu gzel gn iin teekkrler anne. " Zavall kk Pierre hi de iyi grnmyordu, anlalan pastay fazla karmt. Midesinde iddetli bir sanc hissediyor, ayaklan titriyordu.

    "Benzin sararm senin," dedi annesi. "Yok canm! " Ama biliyordu Pierre, syledii kuyruklu bir yaland.

    Nasl da bana sramt midesindeki ar. Ayaklarnn zerinde g bela durabiliyordu.

    "Gerekten bir eyim-" O anda yediyi vurdu kilise kulesinin an.

    Ana oul. birden sarma dola olup alamaya baladlar. "Yavrucuum!" diye hkryordu zavall Bayan Du

    mont. "Ama anne, yz yirmi gn sonra yine yanndaym ... " "Derslerine al, hasta olmamaya bak!" Ve titreyen

    eliyle kk olunu kutsad Bayan Dumont. Pierre, annesinin ellerinden kendini kurtard. "Acele et

    meliyim, yoksa ceza yerim." diye kekeledi. "Yaz bana anneciim. Sonra Julie, biliyor musun. sonra ela Belly."

    11

  • Annesini bir kez daha ptkten sonra koup uzaklat. "Tanrm!" Ama Pierre annesini iitmedi artk. Klann kapsnda bir kez daha dnp arkasna bakt.

    Giderek lolua gmlen aalar arasnda ufak tefek dikilmi duruyordu annesi. Pierre yutkundu. abuk davranp tuttu kendini, gzyalarn iine aktt.

    Ama hi de i a..: deildi durumu. Sallana sallana kapdan geip klann geni avlusuna

    girdi. Kendisini bir yorgun, bir yorgun hissediyordu ki! "Dumont!" diye seslendi arkadan hoyrat bir ses. Pierre, kapda nbet tutan astsubayn karsnda dikildi

    ini grd. "Dumont! zinden dndnz kapda bildirmeniz ge

    rektiini bilmiyor musunuz ha?"

    12

  • GELNCK (1895)

    Dnyada kimi kimsesi yoktu kk Antje'nin. ksz ocuklardan biriydi. Kzn yetitirilip bytlmesiyle ilgilenmek ky cemaatine dmt. Yetitirilip bytlmesi mi?

    Kz okula yollanyordu, o kadar. Bundan tesini kimse . kendine dert etmiyordu. Krmz boyal iftlik evindeki ky-l yiyecek iecek veriyordu kza. Acdndan hani; yemek saatinde geldi geldi, gelmedi mi, kendi bilecei eydi, yanamalarn payna bir lokma daha ok yemek derdi. Bu kk dilenci kz diken gibi batyordu yanamalarn gzne, nedeni de bu bir lokma fazla yiyecekti;

    Okul ii de yrmemiti. retmeni bir soru yneltti mi, kz cevabm biliyorsa da sylemiyor, cevap vermeye kalknca br rencilerin kendisine gldklerini grerek alamaya balyordu. Onun aladn grnce, tekiler bu kez daha ok glyorlard. Sonunda okulun semtine hi uramaz oldu kk Antje. Bunun zerine btn gn tembel tembel sada solda gezip dolaarak geirmeye mi koyuldu dersiniz? Ne gezer! Daha sabah erkenden evden kyor, gelincik tarlasnn kenarna gidip oturarak rg ryordu.

    Evet ite, annesi rg rmesini retmiti Antje'ye. Zavall. iyi yrekli annesi. Kukusuz uzun. sivri iler ve kk. beceriksiz parmaklarla ar yryordu bu i. Ama yryordu. Hem kk Aotje yalnz da deildi.

    Oturduu hendek kenarnda evresi adeta btn bir sa-

  • ray erkanyla sarlmt. Bebekikler, bebekikler - gelincik ieklerinden kotarlm tm. rili ufakl bebekikler. Ak k rmzlar vard, koyu renkte olanlar vard. lerinden en gzelleri de kralieydi. Tatan minik tahtcaz zerinde kurulmu oturuyor. taht som altndan yaplm gibi gnete l l parlyordu.

    Ve evresinJ1.:ki soylu kiikrin ortasnda eknceli saatler geiriyordu kk Antje. Pek vakur bir tavrla orackta oturuyor, kralieye masallar anlatyordu. Oh, Antje'nin de bilmedii masal yoktu. Pamuk Prenses ve Yedi Cce masal, devlere, hayaletlere, cinlere, perilere ilikin masallar. Kralie masallarn dinlerken krmz giysiler iindeki nedimeleri de balarn ileri geri sallyordu.

    Kk Antje anlatacaklarm bitirdi mi, bebeklerin dansna geliyordu sra. kier ikier, hep ikier ikier. Bir tek kralie yerinden kalkmyor, dans edenleri izlemekle yetiniyordu. Dans bitince, bebeklerin tm ve btn saray erkan yine yerlerine geip oturuyordu. Ama kralie ok sertti. Nedimelerinden biri dans ederken yere devrilmeye grsn, vay haline! lmden asla kurtaramyordu yakasn. Kk Antje kralienin lme mahkum ettii bebei tekilerin arasndan ekip alyor, krmz giysili vcuduna elindeki rg iini batryordu, ama sonuna, sonuna kadar!

    Bugn kk Antje her zamankinden byk bir hamaratlkla rgsn rmekteydi. Bir ara ban kaldrnca, sarayl hanmlarn yalanp kocadn, kralienin bile sararp solduunu fark etti. Byle olaca belliydi zaten, btn gn orackta oturup durmular, gne de hepsini yakp kavurmutu; u sra srtn mavi dalara yaslam gne, bir ate topu gibiydi.

    Titreen bir akam sessizlii tm arlyla gelincik tarlasnn zerine bastrmt. Hava durgundu. ortalk st li-

    14

  • mand; yle kk olmasa, usulcack arpmasa, Antje'nin kalp atlarn duymak iten deildi.

    Antje'nin can henz eve gitmek istemiyordu. Bulunduu yer, yannda barnd o yabanc kyl kadnn damnn altndan ok daha gzeldi nk. Kyl kadnn evinde dayak vard hep, dayaktan da kk Antje bir korkuyordu ki! Annesinden hi dayak yememiti.

    Kk Antje'nin gzlerine yalar doldu anszn. Bu koskoca, bu usuz bucaksz dnyada ite ylesine bir kszlk duygusu kmt yreine. Solgun ve narin yanaklarna yalar scak scak dklmeye balad. Antje 'nin bebeklerinden baka kimi vard ki!

    Evet, yeni bebekler alp gelmek istedi birden. Onlar her zamanki gibi karsna oturtacak, onlara masallar syleyecekti. Alamay brakt. lm sarayl hanmlar bir araya toplarken, ocuk aznn evresinde bir glmseme bile uutu.

    Kalkp yeni bebekler getirmeye giderken, rmekte olduu orab da yanna ald. Sol elinde orab, sa elinde de solmu gelincikleri tutuyordu. Koa koa gelincik tarlasnn bir hayli iine dald; en iri, en gzel gelinciklerin at yere geldi.

    Gzel mi gzel bir gelincik grp koparmak iin eildi. "Bunu kralie yapacam!" dedi sevinle haykrarak.

    Anszn arkadan bir ses iitti; hoyrat bir ses kp, syleniyordu kendisine. Gelincik tarlasn bekleyen olan elinde koca bir sopayla kk Antje'nin zerine yrd. Antje bard, toparlanp tarlann ierilerine doru komaya balad. Peinden olan geliyor, Antje ayak seslerinin giderek yaklatn duyuyordu.

    Kk Antje kotu da kotu. Komaktan yanaklar pancar gibi kzarmt. Yorgunluktan ve korkudan glkle nefes alyordu.

    15

  • Sol elindeki orab bala smsk tutuyor, sa elinde de gelincikleri tayordu.

    Arkasndan gelen olan iyice yaklamt. Kk Antje btn gcn toplayp kollarn gsne

    dayam kouyordu. Birden aya bir tmsee taklp yere kapakland.

    Bir lk sesi. Hi sesini karmadan serilip kalmt yere k Ant-

    Gelincik tarlasn bekleyen olan bir kfr savurarak Antje'nin zerine eildi, onu kolundan hoyrata yakalayp elindeki sopay havaya kaldrd. Ama anszn yine indirdi sopay.

    Gelinciklerin ve kzn elinin zerine krmz krmz bir eyler damladn grmt. Yerde yatan kk Antje'nin vcudunu dndrp bakt. Antje hi kmldamad. Ykana ykana rengi atm nlknn altndan fkran kan gs zerinde yaylyordu giderek. Elindeki i kalbine saplanmt Antje'nin. Mavi ocuk gzleri akt, dudaklarnn evresindeki korku ve dehet izgisi bala yerli yerinde duruyordu.

    Kk Antje lmt. Drt bir yandaki renkli gelincikler, onun zavall dostla

    r Antje'nin zerine eilmiti. Akam esintisinde usulcack fsldatklar duyuluyordu.

    16

  • DK KADIN (1894)

    188 . .. ylnn nisan ayyd. Oturduum evden kmam gerekiyordu. Ev sahibim evi satmt, evin yeni sahibi de mtevaz odamn bulunduu kat olduu gibi kiraya vermek kararndayd. Uzun zaman bam sokacak bir baka oda aradm bouna. Ben de sonunda aramaktan bkp nerdeysc gzlerim kapal kk bir odack kiraladm. Ev dar bir yan sokak iindeydi, uzun cephesiyle sokan kmsermeyecek bir blmn kaplyordu.

    Odam daha ilk gnler hayli rahat geldi bana. Pek ok paradan oluan camlar evin eskiliini gsteren ufak iki penceresinden baknca, gri ve krmz atlar zerinden uzaklardaki mor dalar grebiliyor, bir alev topu gibi sisli tepelere yaslanan gnein yava yava douunu izleyebiliyordum. nceki odamdan getirttiim eyalar darack mekana umduumdan daha rahat oturabilir nitelik kazandrmt. Evin yneticisinin einin stlendii hizmete kusur bulunacak gibi deildi. Merdiven fazla dik saylmazd. insan ktn fark etmiyordu, hatta dalgn zamanlarmda atya kadar trmanacak oluyordum. Ksacas durumdan memnunluk duymamam iin neden bulunmuyor, karanlk avluda oynayan ocuklarn grlmeyii. laternaclarn avluya kp gelmeyii memnunluumu daha da artryordu. O zamandan bu yana yllar geti, szn ettiim gnler gemiin karanlklarna gmld. o zamanlar olup bitenler sararp solarak silik bir renk ald. Sanki imdi szn:i

    _ (deceirn olay enim

    17

  • deil de bir bakasnn, belki de yakn bir dostumun bana gelmi gibi bir duygu yayor iimde. Bu yzden, bencilliim beni ayartr da bir yalan sylemeye zorlar diye korktuum yok, her eyi olduu gibi yazacam burada, btn aklyla. dorudan hi sapmakszn.

    O gnler evde fazla kalmyordum. Sabah yedi buukta -,:;ltm bronun yolunu tutuyor, le yc.::ini ucuz lo-1-:ntalarn birinde yiyor, ikindileri nianlmn evlerinde ge yordurn.

    Evet, nianlydm o vakitler. Hedwig -bu isimle sz edeceim nianlmdan- genti, sevimli ve kltrl bir kzd, dostlarm iin en nemlisi de varlkl biri oluuydu. Ticaretle uraan kkl bir aileden geliyordu. Tutumlu ve alkan aile, gen ve centilmen beylerin de seve seve girip kt, nk btn kibarlna karn doal bir nee havasnn estii, ay fincanlarndan bir can skntsnn ykselmesine frsat vermeyen bir evin sahibiydi. te yandan herkesin gz Hedwig'deydi, nk nianlm kltryle sevimli bir delimenlii badatrabiliyor, bu delimenlik de gnlsz srdrlen syleileri ilgin ve ekici klyordu. ki ablasndan da daha ince ruhlu ve duygulu bir kzd Hedwig; ii neyse d da oydu, uh biriydi ve onu kukusuz seviyordum.

    Ak konuabilirim: leride, aramzdaki niann bozulmasnn zerinden bir yl gemiti ki, gen ve soylu bir subayla evlendi nianlm, ama kocasna sarn sa bukleleriyle bir kz ocuu armaan ettikten sonra bu dnyadan gp gitti.

    Nianlmn her Allahn gn kalabalk bir davetli topluluuyla karlalan evlerinde genel olarak akam saat altya kadar kalyordum; ardndan kp bir gezinti yapyor, saat onda dnp eve geliyor, ertesi gn yine ayn yaam biimini srdryordum.

    18

  • Sabah erken saatte merdiveni usul usul inerken hep ilk katn holnde evin yneticisine rastlyordum; yerdeki beyaz inileri temizleyen ynetici beni selamlayp konumaya balyordu. Her Allahn gn ayn eyleri yineliyordu. lkin havadan sz ayor, sonra da odamdan memnun kalp kalmadm soruyor ve buna benzer eylerden bahsediyordu. Ama yal
  • Jamamtm; sokak kapsnn hemen nnde dostlardan birine yakalanm, btn bir le ncesini onunla birlikte geirmitim, bir kadn oda komum olduu tmyle aklmdan kmt. Kap komu olmamza karn, o da ne gece, ne gndz sesini karmt. Bu byle srp gidecekti, ama bir rastlant m desem, baka bir ey mi, bir gece hi beklenmedik, hi sailnedik bir ey geldi bama.

    Nisan aynn son gnleriydi ki, nianlmn evlerinde uzun sredir zerinde konuulup hazrlanm bir parti verildi, ok gzel geti parti, gece ge vakte kadar srd. Hedwig o gece pek byleyici grnd gzme. Kk, yeil salonda kendisiyle. epey bir zaman tatl tatl sohbet ettik, sevinten yerimde duramayarak onun anlattklarn dinledim. Nianlm yan ironi karm, ama ocuksu, iten bir naiflikle gelecekteki yuvamzn tablosunu izip kotard, bizi bekleyen kk nee ve zntleri alabildiine parlak renklerle ssleyip koydu nme.lerideki mutluluumuzu dndke Noel aacn bekleyen bir ocuk gibi kvanla parldad gzlerim. Tatl bir memunluk duygusu lk lk akt gnlme, iim ald. Hedwig de o vakte kadar beni yle neeli grmediini belirtmeden duramad. te yandan, btn davetliler topluluunda byle en bir hava esiyordu. erefe szleri, kadeh tekuturmalar birbirini kovalad. Derken sabahn nfr bul!du saat, yleykernsalondakiler istemeye istemeye evden ayrlp gitmeye balad. Aada bekleyen arabalar birer birer yola dzld. Yaya birka konuk da ok gemeden drt bir yana dald. Eve kadar benim yarm saatten fazla bir yolum, vard. stelik nisan.gecesinde souktu hava, sisli ve i karartcyd. Admlarm iyice atm. Kafamdaki dncelerden baka bir ey yoktu aklmda. Sonunda kendimi evin nnde buldum, yol hi de bana uzun srmemi gibi gel& Usulcack kapy atm. yine yle dikkatle ka-

    20

  • padm ardmdan. Bir kibrit yaktm, kibritin nda holden geip merdivene gelecektim. Cebimdeki son kibritti, ok gemeden snverdi. Hala geirdiim gecenin nefis saatlerini dnerek el yordamyla merdivenleri kmaya koyuldum. nc kata gelmitim, anahtar ki1ide sokup bir defa evirdim, usulcack ald kap. ..

    Baktm karmda dikii kadn dikiliyor. Yana yana neredeyse sonuna gelmi bir mum nn ylece aydnlatt odada ho olmayan bir ter ve ya kokusu beni karlamt. Srtnda kirli, hayli dekolte bir gmlek ve .keyu bir i eteklikle yatan br ucunda duran kadn hi arm grnmyor, gzlerini dikmi bana bakyordu.

    Anlalan kendi odam diye kadnn odasna girmitim. Alabildiine mahcup durumdaydm, olduum yere ivilenmi gibi bir tarafa kmldayamyordum, ne bir ey syleyip zr dileyebiliyor, ne de geldiim gibi ekip gidebiliyordum. Biliyorum, bir tiksinti uyanmt iimde, ama kaldm, gidemedim. Derken kadn masaya doru yrd, zerindeki ne olduu belirsiz yemekten saa sola dalm artklar bir kenara itti, daha nce srtndan kard giysileri sandalyeden bir baka yere kaldrd, sonra usulcack, "Buyrun!" diyerek beni oturmaya davet. etti. Sesinin akustii de yine insann gnln bulandryordu. Ama bilinmedik bir gcn basksna kar duramayarak dediini yaptm. O konuuyor, ama neden sz ettiini bilmiyordum. Yatan kenarna ilimiti. Tmyle karanlktayd. Sadece solgun yznn oval siletini grebiliyordum. Snmek zere olan mum canlanr gibi olduka, iri gzlerini seebiliyordum arada bir. Anszn dorulup kalktm, odadan kp gidecektim. Ama kapnn mandal diretti, almad bir trl. Bunu grnce yardmma geldi. Yan bamda aya kayp decek gibi oldu, ben de ister istemez tuttum kendisini. Bunun zerine gsme yasland,

    21

  • burnumun ucunda ate gibi yanan soluunu hissettim, iim buland. Silkinip kendimi kurtarmak istedim. Ama gzlerini ylesine dikmi gzlerimin iine bakyordu ki, durgun baklar sanki evremde grnmez bir a oluturuyor, beni habire daha ok kendine ekiyordu. Derken dudaklarma scak scak pckler kondurmaya balad. Mum da tam bu an bckleniesine snd.

    * * *

    Ertesi sabah uyandmda bam atlayacak gibiydi. Belim aryordu, dilimde bir aclk vard. O, yan bamda yastklara gmlm yatyor ve uyuyordu. Avurtlar km solgun yzn, sska boynunu, tahta gibi dz plak gsn grnce, bir korku dt iime. Usulcack doruldum. Odadaki bunaltc havann arl altnda eziliyordum. Sama soluma bakndm; klstr masa, ince bacaklaryla sandalye, pencere pervazndaki kuruyup solmu iek, btn bunlar kavruk, kskn bir izlenim uyandrd zerimde. Birden onun kmldadn hissettim. Sanki rya gryormu gibi bir elini omuzlarma att. Bu ele baktm: Kirli, ksa ve enli trnaklar, kaln eklem yerleriyle parmaklar, parmak ularnda da esmer ve delik deik bir deri ... Bir tiksinti yapt yakama. Srayp kalkarak arabuk atm kapy, koup kendimi odama attm. Hala aklmdadr, kapnn srgsn arkadan smsk srmeyi unutmamtnn.

    Eskisi gibi, hibir deiiklie yer vemeksizin gnler gnleri kovalad. Bir akam, yaadm olaydan bir hafta sonrayd belki, yataa yatmtm. Bir ara dirseim bitiik odann duvarna -1rpt. Dirseimin kazara duvara arpna bitiik odadan hemen yant geldi. Derken yeniden uykuya daldm. Yar uyk .mda birden kapm alr gibi geldi bana. Bir an son-

    22

  • ra yatakta yanma sokulan birinin vcudunu hissettim. O idi, kollarmda sabah yapt. Sk sk onu geldii yere yollamak geti iimden, ama bana bakp duran iri iri gzleri karsnda syleyeceim szckler dudaklarmda eridi. Bu yaratn, bu irkin, vaktinden ne kocam bu kz kurusunun scak kollarn yan bamda duyumsamak yle dehet vericiydi ki! Yine de onu yanmdan uzaklatracak gc bulamadm.

    Kimi vakit kendisine sahanlkta rastlyordum, birbirimizi henz tanmadmz ilk zamanlar olduu gibi geip gidiyordu nmden. Sk sk kp odama geliyordu. Usulcack, tek sz etmeden, kapdan girip bakyla beni bylyor, ona teslim olmaktan baka bir ey gelmiyordu elimden.

    Sonunda bu ie bir son vermeyi kafama koydum. te ylesine srnaklkla bana sokulan, bunu bir deil, bir ok kez yapan, sevgi hukukuna sahip kan bu kadnla yatam paylamama nianlma kar ilenmi bir su gzyle bakyordum.

    O gn erkenden eve dnp odama girdim, kapy hemen srgledim arkamdan. Akam saat dokuza yaklayordu ki, kp geldi o, kapy kapal bulunca yine ekip gitti, belki de evde olmadm sanmt. Gelgelelim dikkatsiz davranp ar sandalyeyi masadan biraz beriye ekmemin kard grlty iitmi olmalyd ki, bir an sonra kap vuruldu. Sesimi karmadm, bir kez daha vuruldu kap. Sonra da sabrszlkla srekli vurulmaya balad. Derken onun hkra hkra aladn iittim; uzun, uzun bir zaman alad. Kapmn nnde geceyi yarlam olmalyd. Ama ben yumuamam, bu ayak direyiimle ortadaki bynn bozulduunu hissetmitim.

    Ertesi gn ona merdivenlerde rastladm. Pek yava yryordu. Yanna iyice yaklatmda gzlerini kaldrp bana bakt. rktm anszn. Gzlerinde tekin olmayan titrek bir

    23

  • parlt ve bir tehdit ifadesi vard. .. Kendi kendime glmeden duramadm. Aptaln tekiydim. Byle bir kadn! Peinden baktm: Hantal admlarla sendeleye sendeleye ta basamaklar indi.

    leden sonra efin bana ihtiyac oldu, nianlm Hedwig'i o gn gidip gremedim. Akam odamdan ieri girdiimde bir mektup buldum, nianlmn babasndan geliyordu, app kaldm. Mektupta unlar yazlyd:

    11 Bu koullar altnda sizin de takdir edeceiniz gibi kzmla aranzdaki nian bozmak zorunda kalmamn beni son derece zdn aklamak isterim. Ben, Hedwig'i baka kiilere kar ykmllk tamayan bir adamn ellerine emanet edeceimi sanmtm. Bu gibi yaantlardan ocuunu elden geldiince esirgemek bir babann grevidir sanrm. Siz, sayn Bay B., davranm anlayla karlayacanzdan eminim. Ayrca, ben byle davranmasaydm bile sizin vakit ge olmadan yeni durum konusunda beni bilgilendireceinizden kukum yoktu. Saygyla ... 11

    O anda neler hissettiimi anlatamam. Hedwig'i seviyordum. Nianlmn kafasnda tasarlad o byleyici gzellikteki gelecee imdiden snmtm. Geleceimi Hedwig'siz dnemiyordum. Anmsyorum, ilkin iddetli bir ac kt yreime; dorusu tuhaf bir geri evrilmeydi, bunu neye borlu olduumu dnmeye vakit kalmadan gzlerime yalar doldu. Bylesine bir geri evriliin tuhafl kesindi bir kez. Hedwig'in babasn tanyordum, vicdan ve adaletin canl simgesiydi; biliyorum ki ancak nemli bir olay kendisini byle bir dav,rana yneltmi olabilirdi. nk bana deer veren, ayrca bana kar bir hakszla bavurmayacak kadar dnceli bir adamd. Btn gece gzme uyku girmedi. Binlerce dnce geip gitti kafamdan. Sonunda sabaha doru yorgun dp daldm. Uyandmda grdm ki,

    24

  • kapy srmelemeyi unutmuum. Ama bitiikteki dikii kadn gece yanma uramamt. Rahat bir nefes aldm.

    Acele giyindim, birka saat gecikeceimi syleyerek izin alp brodan ayrldm ve hemen nianlmn evlerine kotum. Kap kapalyd, tekrar tekrar zili aldmsa da kapy aan olmad. ben de herhalde gezmeye ktlar diye dndm. Ama yndici bahede bir ile uratmdan ngrak sesini pekala iitmemi olabilirdi. leden sonra her zamanki saatte yeniden eve uramaya karar verdim. Ve yle de yaptm. Kapy aan ynetici akn akn yzme bakt, beyle hanmefendilerin seyahate ktklarn sanrm bildiimi syledi. rkildim, ama her eyden haberim varm gibi yaptm; yalnzca yal hizmetkar Franz'la konumak istediimi bildirdim. Franz da dn le zeri evdekiler arasnda tuhaf bir olay yaandn, bunun zerine evde herkesin arabaya atlayp seyahate ktn bir bir anlatt bana.

    "Ben buradaydm!" dedi ynetici. "Burada, holde yemek takmnn tozlarn alyor, temizliyordum. Derken dkn bir kadn gelip benden kendisini Froylayn Hedwig'e gtrmemi istedi. Tabii ben buna yanamadm; ne de olsa kimdir, neyin nesidir nce bir bilmek, tanmak gerekir karndakini ... " Ben, haklsn der gibi hzl hzl bam salladm. Aklma bir dnce gelmiti. "Neyse uzatmayaym," diye srdrd konumasn alene Franz. "Kadn istediini yerine getirmeye yanamadm grnce, barp armaya, feryat ve figana balad, bir trl de susmad; sonunda beyefendi kp geldi ieriden. Kadn da ona yalvarp yakarmaya balad, yemin billah ederek kendisine nemli haberler getirdiini syledi. Beyefendi de onu alp odasna gtrd. Kadn bir saat kadar odada kald. Tam bir saat beyim. Sonra da kp geldi odadan. beyefendinin eline sarlp pt."

    25

  • Franz'n szn keserek, "Nasl biriydi bu kadn?" diye sordum.

    "Solgun yzl, elimsiz ve sska hiri." "Uzun boylu mu?" "Evet, hayli uzundu boyu." "Gzleri ne renkti?" "Siyah, salar da yle." Franz, (;\"(;Zi:: geveze konuma

    sn srdrd. Ben yeterince bilgi edinmitim. Korkun mektupta yer alan btn szcklerin ne anlama geldiini anlamtm artk. imde byk bir h.n belirmiti, Franz' orackta brakp frladm. Kentin sokaklarn koar adm geride brakarak eve geldim. Kapnn nnde birka polis dikilmi duruyordu. Erkekler, kadnlar, alak sesle, hararetli hararetli konuuyorlard. Onlar kabaca bir kenara ittim, merdiveni bir solukta trmanp ktm yukar. Ona gidecek, ona diyecektim ki ... Ne diyeceimi bildiim yoktu, ama gereken zamanda gereken szcklerin aklma geleceine ilikin bir his vard iimde.

    Merdivenlerden karken de baz adamlarla karlamtm. Ama kendilerine pek dikkat etmedim. Yukarda, onun kapsn hzla itip atm. Keskin bir karbol kokusu arpt burnuma. Sylemeye niyetlendiim sert bir sz o saat dudaklarmda eriyip gitti. adn yatan gri araf zerinde uzanm yatyordu, srtnda bir tek gmlek vard. Ba hayli geriye dmt, gzleri yumuktu. Elleri gevecik sarkmt iki yanna. Yaklatm. Kendisine dokunmay gze alamadm. yice alm duran dudaklar ve altlar morarm gz kapaklaryla tpk suda boulmu biri izlenimini uyandryordu. rperdim. Odada yalnzdm. Souk gne kirli masay ve yatan bir kenarn aydnlatyordu. Kadnn zerine eildim. Evet, lmt. Morarmt yz. Fena bir koku vcudundan evreye yaylyordu. Bir tiksinti duydum. bir nefret uyand iimde ...

    26

  • KARAKTER SAHB (1895/96)

    Tam da l gmlecek bir gn. Nefes almay gletiren, yap yap, i karartc bir hava. Drt atl ar cenaze arabas, gz aydnlnda dazlak kafalar gibi parldayan kaygan ve yuvarlak kaldrm talar zerinde paldr kldr ilerliyor, tekerlekleri kuruni renkteki pis su birikintileri iinde derin izler brakyordu. Defin enstitsnn grevlileri suratlar ask, ellerindeki fenerleri sallayarak arabann yan sra seirtiyorlard. Onlar matemzedeler izlemekteydi. Cenaze arabasyla erkeklerin parlak silindir apkalar arasnda isli rmcek alar gibi gerilmi uzun bir dizi halindeki siyah tller, kadnlarn da cenaze alayndaki varln haber veriyordu. Derin bir znt iindeki matemzedelerin balca uran, yolda saa sola srayan irkef sularndan giysi ve pantolonlarn korumak oluturmaktayd; o derya gibi sular iinden ban en fazla karm tatan adacklar seip zerlerinden dikkatle, ar ar yryleri dokunakl bir manzarayd dorusu. Kimi yzlerde, keke rahmetli bu etin yolculuu iin daha iyi bir havay bekleseydi diyen iyiliksever bir ifade okunmaktayd. Cenazeye katlanlar susuyor, yalnzca ikinci srada yryen iki bay birbiriyle harl harl sohbet ediyordu. Yz ifadelerinden rahmetlinin hayattayken neler yapm, neler yaamsa, insancl-yumuak bir yaklamla elekten geirdikleri anlalmaktayd. Vardklar sonu pek memnun ediciydi: gerek defin trenlerinde. gerek dier resmi merasimlerde mert ve drst kiilerin arala-

    27

  • rndaki gizli ifreyi oluturan o ciddi bakla iki bay birbirine bakp balarn sallad. Ardndan, buruturulmu yz eski dzlne kavuan baylardan biri sa elindeki siyah eldiveni ciddi ciddi oynatarak fsldad: "Karakter sahibi" bir insan! Yan bandaki br bay sz konusu nitelemeyi ylesine yerinde buldu ki, biraz daha kuvvetle vurgulayarak olduu gibi yineledi: "Karakter sahibi bir insan" Bir kez daha temiz yrekli kimselerin birbirine bak. Derken iki baydan biri bir su birikintisine bir dal dald ki, arkasndan gelen bay ierlemi homurdand. Daha sonra da iki baydan hibiri azn ap bir ey sylemedi artk. Kalabalm zerine bir sessizlik kmt. Yalnzca cenaze arabasnn tekerleklerinin gcrts duyuluyor, kazara iine baslan su birikintilerinin cump diye sesi iitiliyordu.

    Rahmetli "karakter sahibi," az buuk servet sahibi bir adamn olu olarak dnyaya amt gzlerini. Baba Bay M. 'nin ufak bir evi, ayrca kmsenmeyecek bir namus kavram ve iffetli bir kars vard.

    Kk M. lohusa odasnn karbol kokusunu henz solumamt ki, doum srasnda gen anneye yardm eden kadnlar birbirlerine bakarak aralarnda fsldatlar: "Olan olacak seninki!" Doum yapacak anneyi izlerken, giderek daha heyecanl bir edayla bu yoldaki tahminlerini dile getirdiler. Sonunda da merak dolu soruya o canl, pembe-esmer buru buru yant gelmekte, gecikmemiti ve gerekten bir oland bu. Kk M. btn dier ocuklar gibi zamanla byyp geliti ve gn gelip yumuak n ayakklar eHere dnt. ellerin parmaklar artk taban tahtalar zerinde gezinmeyerek daha ok az ve burun blgesinde elemeye balad. Bu gnleri Noel aal yllarla grkemli bir dnem izledi: olan haftada bir iki kez buz gibi souk misafir odasna arlp konuklarn bn baklarna buyur ediliyor. bu-

    28

  • rada deiik eller olann salarnda, yanaklarnda ve enesinde geziniyordu; kibarca, terbiyeli terbiyeli toka etmesi retiliyor olana. gerektiinde mtevaz bir bykl ieren o melodik ismini sylemesi isteniyordu. Herkes onu pk sevimli bulmaktayd; annesinin, babasnn, falan ya da filan day ya da amcann "hnk deyip burnundan dt" belirtiliyor, zanam gelince okulda sekin bir renci ulacana ilikin yce bir kehanette bulunmakszn evden ayrlp giden pek az kii kyordu. Kk olan, kahince bir hayranl ieren bu sz yeterince sk iitmiti. Ve kendini fazla zahmete komadan, hatta dorusu baarsnn farkna bile varmadan temel okulu geride brakt, biraz kh krk yaran vlecek bir zgven duygusuyla lise merdiveninin sekiz basaman trmanp kt, ardndan bir yl kadar niversitenin anfilerinde boy gsterdi, sonra da babasnn brosundaki sessizliin iine gmlp kayboldu. Gnn birinde ortalkta kulaktan kulaa bir sylenti dolamaya balad, gya delikanl M. yalanan babasndan maazann ynetimini devralacakt; aradan ksa bir zaman getikten sonra da geree dont sylenti. ok srmeden babas bu dnyadan gt, M. de sk bir titizlik ve hayli byk bir abayla maazann saygnln korumay dorusu bildi. Kararsz tccar oul M. 'in e dostlarn azndan iittiine gre, herkes ileride onun byk ilere girieceinden sz ap durmaktayd. M. de kendisinde varl ileri srlen giriimci ruhtan dolay armlk karm bir hayranla kaplarak, ona yaktrlan planlardan kimisini hayata geirmeye koyuldu. Bazlarm da baaryla sonulandrd bunlarn. Bylece yllar birer birer geip gitti. Dedikodu peindeki kalabaln kendisinde varln saptad planlarn uygulamaya konmas M.'in refah dzeyini nemli lde ykseltmiti; bu durumda da dedikodu dknlerinin. M. 'nin evliliinin kapda beklediine

  • ilikin szleri birbirlerine fsldamasndan daha doal bir ey gsterilemezdi. Sylentiler M. 'nin de kulana gelmiti: o gnden sonra btn dikkati neredeyse kendiliinden, dedikoducularn onun iin belirledii nianlya yneldi; aradan bir iki hafta gemiti ki, gen kocann kaba ve kaln sesinin iine seilmi zevcenin fsltl evet'leri akmaya balad l l . M. bu kez de herkesin beklentisini boa karmamt; ne de olsa karakter sahibi insand.

    M. 'nin doup byd baba yurdunun iyi niyetli hemerileri hanidir kentte bir tiyatronun kurulmasn planlayp durmaktayd. Ne var ki, herkes tarafndan bilindii zere, bir tiyatro sadece iyi niyetle kurulup atlmaz, en basitlerinin yapm bile hi deilse klstr keresteye gereknim gsterir. yi niyet malzemesinden elde yeterince vard, br malzemenin salanmas ise paraya bakyordu. Hizmete hazr belediye meclisi yeleri sabah erkenden kalarn atp suratlarn asmaya balyor, ilerinden birinin akam bira masasnda yzne arbal bir ifade oturtmay unutmas hi de ho karlanmyordu.

    Gnlerden bir gn bir bahar frtnas gibi bir haber dolat kentte. Szde Bay M. sanat perilerinin tapna tiyatronun yapm iin gerekli paray veresiymi. Bir bahar rzgar nasl ku seslerini uykusundan uyandrrsa, bu sylenti de drt bir yanda kulaa ho gelen vglerin alp yrmesine neden oldu. Haberin yaylmas zerinden henz birka saat gemiti ki, belediye meclisinden bir heyet, iy yemi k elmasna benzer bir yzle balarnda sayn bakan olmak zere hamiyet sahibi M. 'nin brosundan ieri girdi. Bakan, sevincinden sk sk tkanr gibi olup konumas kesilerek yce kalpli ba iin Bay M. 'ye kranlarn sundu. Bir sre ne diyeceini bilemeyen Bay M. diki lip kald ortada. Ama ok gemeden bu sevin gsterisi nin nedenini kefetti . Alnna

    30

  • hafif bir glge dt. Houna gitmeyen byle bir beklentiye tam kar kacakt ki. dneklik gzyle baklacak davrannn kendisine ve iine zarar dokunabilecei aklna geldi birden: eki-tatl bir glmsemeyle zerinde hi de azmsanmayacak bir miktarn yazl olduu szlemeyi alp kabullendi. Bylece M. 'nin an ve hreti her geen yl biraz daha byd; sanat dostu bir kiil ie sahip olduunun kefedilmesinden sonra kentte yce kalpli destek ve tevikini grm falan ya da filan yetenekli kiiden sz edilmeye balanmt.

    Yalnzca bir kez " karakter sahibi kii " halkn beklentisini boa karmt nerdeyse. Bir ara, M. 'nin evinde sevindirici bir olayn gereklemesinin eli kulanda olduu kentte konuulmaya balanmt. M. 'nin ei gen kadn sokakta grnmesin, hemen merakl baklar peine taklyordu. Soylu iadam M. de kent halkn fazla bekletmeden mennun etmek iin her trl zahmeti itenlikle stlendi. Ne var ki bu kez talih yzne glmedi, iyi yrekli Bayan M. 'in hala dar giysiler iinde dolatn, ortada hala olup biten bir eyin grlmediini gcenip krlm bir hayretle saptayan kentin kadn sakinleri aralarnda usulca, ama yine de sadan soldan iitilecek gibi fiskosa koyulmu, gen kadnn Franzensbad 'da bir banyo kr yapmasnn uygun deceini konumaya balamlard. Ve Bay M. bu kez de -baka nasl olabilirdi?- halkn grn kendi gr diye benimsedi, karc da kent sakinlerince belirlenen zamana uyarak dar giysileri zerinden karp pelerin geirdi srtna, " karakter sahibi insan" da bylece kurtulmutu.

    Namuslu, drst biri olan M. 'nin n ok gemeden kent snrlarnn tesine tamt. Hanidir bir niandan sz edilmekteydi. Tannm iadam M. bu defa da gerekli admlar atmakta gecikmedi. birka ay iinde boyun krm say-

    31

  • gyla kendisini kutlayanlara ceketinin iliklenmi dmeleri ve bo szlerle teekkr etmekte fazla zorlanmad.

    Derken bir k mevsimi kt bir i gezisinde fena halde tt M, bu da onu hasta yatana yatrd. Doktorun yirmi yl nce mnasabetsizce szn ettii akcierdeki bir rahatszlk imdi sesini yeniden ykseltmi, iadamnn durumu gnJ...:n gn..: ktkmiti. Bayan M. ekingen bir ilgiyle kocasnn odasna girip kyor, teselliye gelen komu hanmlarla rahat salonda otururken, hasta kocasnn dinlenmeye ihtiyac olduunu yineleyip duruyordu:

    Bir sabah ar hasta M., atein etkisiyle grd kabuslardan kulana gelen grltl konumalarla srayp uyand, gzlerini dikip akn akn sana soluna bakt; donuk bir sesle duyduu grltnn anlamn sordu. Hemire sorusunu yantsz brakp da sakin olmasn isteyince, Bay M. zili alp yal uan ard ve ayn soruyu bu kez ona yneltti.

    Uak da saklayp gizlemedi, kafasn kayp patlad: "Aman Tanrm, sersem halkn u sylediine bakn he

    le. beyefendi lm szde; azlarndan yel alr inallah . . . " Ve uak, ayaklarn srye srye odadan yine kp gitti.

    Ateler iindeki Bay M. gzlerini iri iri aarak uan arkasndan bakt.

    Sonra sol tarafna yatp uyudu, bir daha da uyanmad. Ne de olsa "karakter sahibi bir insan" idi .

  • YNE DE NTHAR (1896)

    Bir austos sabah, altn peneli ayakkablaryla yanmdan geip ormandan ieri girdi.

    Il l parldayan kvr kvr yosunlar zerinde uzanm yatyordum. Arkasndan bakp gm beyaz akl talarnda ak yeil yansmalarn grdm, bakrtandan kristalleri saa sola saar gibiydi adeta. Yava ve hafif admlarnn sesini iittim; tatl tatl kestiren iekleri sevimli uykularndan uyandryor, hayretlere srklyordu.

    Kollarm uzatabildiim kadar uzattm; gzlerim ulu karaamlardan baka bir eyi grmez oldu. amlar bir oraya bir buraya usulcack sallanyor, sanki mavi gkyzn sprp temizleyerek parlatmak istiyorlard. Oysa l ld gkyz.

    Derken havadan yaan gm noktacklar, gzlerimden ieri dolmaya balad; giderek younlat noktacklar sonunda gzlerimin zerinde bir parlt deryas olutu, gz kapaklarm yumdum. Aydnlkla doluydu iim; ormann keskin, baharatl kokusunu derin derin, sakin sakin soludum.

    Anszn kimi dallarda bir trt oldu, yerimden kmldamadm. Ama kafamdan karanlk ve sisli dnceler geti .

    Bir karacadr - kukusuz. Ve o narin eklemleriyle kahverengi hayvan gzlerimin nnde canland. Kocaman, siyah gzleriyle yeil yapraklar arasndan merakla, rkek rkek bana bakyordu.

    Yeniden bir trt.

    33

  • Ama ses insan ayaklarndan geliyordu bu kez. Birden ayltm. D kurarken tanmadmz birinin bi

    zi gafil avladnda elde olmakszn hissedilen o korkuyla frladm ayaa.

    Gzlerimle evreyi yle bir kolaan ettim. Bir ey yok. Ama hayr - bir ey olacak. alln arkasnda biri \

  • Biraz sakinleti derken. Tabancay cebine sokup anlatmaya balad:

    Evde bir kars varm. Seviyormu karsn. yi bir kadnm, mfik bir kadn.

    Ama bir gn yeil bir renk alm gzleri (aslnda maviymi), yanaklarnn rengi kam, dudaklar arzuyla kabarm; burcu burcu bir gizin tatl kokusunu ier gibiymi adeta.

    " Derken beni soyadmla armaya balad. Berger dedi bana, oysa daha nce hi yapt ey deildi. Bir gn de geldi, benden kamaya balad; yzne bakmak istedim mi, hemen gzkapaklarn indiriyordu. Unutkan, yabanc, dalgn biri olup kmt.

    Hasta galiba diye geirdim iimden. Ama srekli kalmyor bu durum, kaybolup kaybolup

    yeniden ortaya kyordu. Bu yaknda yeniden bagsterdi. Karmn gzleri ze

    rimden uzaklara dikilmi bakyor, eli titriyordu. Bir ara odasna giderken ben de sezdirmeden, usulcack

    peinden yrdm. Kapdaki bir yarktan baknca grdm ki, dizleri zeri

    ne km alyor ve oracktaki solmu iekleri pyor. Bir de ateli ateli pyordu ki, beni o zamana kadar hi pmemitir byle, hatta zifaf gecesinde bile.

    O gnden sonra anladm artk. Birini sevmiti karm, benden nce sevdii biri vard. Hala da seviyordu onu. "

    Adam, bu son szleri btn vcuduyla titreyerek ormann derinliklerinden ieri haykrmt.

    " Son gnlerde de solmu mutluluunun mest edici, scak esrikliini yayor. Aldatp duruyor beni. Yalnzca benim olmas gerekirken, kendini bir glge sevgilinin kollarna atyor. "

    35

  • Adamn giderek yavalayan konumas iimde ona kar yrekten bir acma duygusunun uyanmasna yol at. "Gelin benimle! " dedim koluna girerek. Bu kez sz ben alarak adam yattrmaya altm, ona baz tavsiyelerde bulundum.

    Karsna kar ak yreklilikle davranmasn syledim. ncinip gcenmesinin nedenini ona aklamalyd; karsnn da bu davranna ayn ak yreklilikle karlk vereceine kuku yoktu. Bunun gibi daha bir sr ey. Adam gerekten biraz yatmt.

    " Bakn! " dedim. " Duygularnz paylamam, Sayn Berger, ayrca ormann bu sessizlii size kendi yaammdan bir kesiti anlatmaya zorluyor beni. Yllar nceydi, bir kza tutulmutum. Btn urap didinmem hep bu kz iindi. Ve bir gn sezdim durumu, bu seni aldatyor dedim kendi kendime. Ama serinkanllm hi yitirmemitim. Kuytu krlarn yolunu tuttum. Ceketimin i cebine dolu bir tabanca yerletirmitim. imde bir his vard, lmekten baka kar yol olmadn bana syleyip duruyordu. Usuz bucaksz bir sszln iinde dikilip durarak evreme bakndm. Grnrde kimseler yoktu. Elimi ceketimin i cebine attm, tabancay karrken bir kat paras da birlikte geldi. Kendimi tutamayarak bir gz attm iine.

    Ho bir iirsellii ieren ksa, sade bir ykyd; yldzn parlad saatlerin birinde oturup kaleme almtm. ki, satr okudum. Sonra otlarn zerine kp tabancay yanma koyarak yknn kalan blmn okumaya baladm.

    Yaln, itenlikli szler ruhumda esen frtnay dindirdi. Yarm saat sonra kalkp yeniden kentin yolunu tuttum,

    gzlerim artk daha iyi gryordu. Acma ifa olacak bir ey biliyordum imdi. Etkili bir ila: almak. "

    Yan bamda dikilmi duran adam iri iri alm gzleriyle bana bakt, kran doluydu bak. Bir ey demedi . An-

    36

  • szn iki eliyle sa elimi tutarak skt. Daha bu kuvvetle el sk. onun yeniden hayata kazandrldn sylyordu.

    Yan yana yryp ormann derinliklerine daldk. Il l austos gn, duygulanm hassas yreklerimizi altn huzuruyla dolduruyordu. Susuyor, ama zaman zaman dnp itenlikli baklarla birbirimize bakyorduk; anlyorduk birbirimizi.

    Bir sre sonra sohbet etmeye baladk. Gemiten, gelecekten sz ettik, anlarmzdan, isteklerimizden konutuk. Adamn azndan kan szlerin le sessizliinde yle sakin, yle huzur dolu bir yanklan vard ki! Derken anszn sordu:

    " Peki acnz tmyle yenebildiniz mi? " "Tmyle. " Adam, soran gzlerle bana ibakt: '" Sahi mi? " " Bunu size nasl kantlayabilirim? " dedim batan savar

    gibi. " Nasl m? " Adam dnmeye koyuldu. Glmsedi ardndan: "Peki kzn adn imdi hi heye

    canlanmadan syleyebilir misiniz? " " Neden syleyemeyeyim: Helene Croner. " Anszn yan bamda bir tabanca patlad, paralanm

    kafatasyla Bay Bergeryerdeki yosunlarn iine yuvarland. O saat ruhunu teslim etmiti.

    Ertesi gn gazetenin sayfalarn kartryordum. Son sayfann kyda kenardaki bir kesinde Bay Berger'in kollayc bir slupla kaleme alnm lm ilan iliti gzme. Altnda u imza bulunuyordu.

    37

    Yasl dl ei Helene Berger

    kzlk soyad Croner

  • LM YILDNM

    Babel le Teyze bir ka Jaha Jerin bir udes alJ. Sa bal gnei ele avuca smaz bir torun gibi beyaz beyaz parldayan tl perdeler arasndan kollayarak bir gz att ieri, en uzun nm alarak altn bir kalem gibi ilkin Babette Teyze'nin gecelik beyaz bal, sonra da yal kadnn nemli aln zerinden yryp gitti. Ardndan hi mola vermeksizin kadnn gzlerinin, aznn ve burnunun evresinde titreip silkindi. Sz konusu derin nefesi alan Babette Teyze, rkek ve krmz gzleriyle akn akn pencereden yana bakt. Oh! Uzanp gerinerek keyifli keyifli esnedi. Bu sesli esneyite tm engeliine karn azimli, bir eyi nihayet sona erdirmek isteyen kararl bir eda vard; bir kimsenin baaryla tamamlad bir almann altna ektii bir izgi gibiydi. Oh!

    Babette Teyze tekrar yumdu gzlerini ve az nce bir kak tatl kahveyi yudumlam ya da azndan hnzrca bir sz km biri gibi uzanm yatyordu. Aydnlk oda sessizlie gmlmt. Kabna smayan gne giderek daha ok aydnlatyordu oday; parlak nlar deme tahtalarna ve ampir slubu sehpalara karglar gibi saplanm duruyor, sanki grlmeyen bir peri yzlerce n kocaman duvar aynasndan doruca gnein yzne geri yanstyordu.

    Camlarda sineklerden bir orkestra uzak bir sava mzii gibi bir vzlt sesiyle o elenceli karg cenginin dadaasna elik ediyordu. Hafif v zlt iyi kalpli Babette Teyze ' nin yumuak yar uykusundan ieri szyor, ilkbahar par lt snn

    38

  • serin dalgalar, glmseyen yz hatlarndaki krk ve buruuklar giderek artan lde ykayp gtryordu. Ve derken hayli enerjik bir tavrla yatanda dorulup oturdu Babette Teyze, sana soluna bakarken baya gen grnyordu. Odadaki btn eyalarda bir prlt, bir yenilik vard. bu da iini enlendiriyordu. Nazl bir smbl kokusu pencere pervc:zndaki ieklerden dalga dalga esip gelerek B abette Teyze'nin yastk, yorganlarndan yaylan lavanta kokusuna karyordu. Henz koca grmemi ihtiyar Babette Teyze, glgesi o gr kta yeil yeil parldayan Meryem Ana'nn yal boya tablosuna yle bir gz att. Sska, sert elleriyle acele istavroz karp pencerenin stnde asl duran ve gler yzl sabaha karn hala akmaya balamam uykulu kanaryay paylad. Pencereden dnerken kanepeye takld gz; zerinde byk bir titizlikle yerletirilmi yan yana bir sr eya duruyordu: Gece gelen bir sel gibi kanepenin arkalndan aalara dklen siyah matem tlyle kapal bir apka, sanki birbirinin amansz dmanym gibi her biri tek bana duran bir ift siyah eldiven, bunlardan daha koyu siyahlkta atalardan kalm bir dua kitab. Yalnzca bembeyaz iki mendil, bakire bir kzn cenaze trenindeki arabaya koulmu st kr iki at gibi derin bir yas havasna brnm pek ok eya arasnda l l parldyordu. Babette Teyze, gzlerini dikip yadrgayan baklarla kanepeye bakt; tm krk ve buruukluklar geni yzne gelip oturdu yeniden. B it zaman gnleri hesap edip durdu: Pazartesi ayn 12 'si, sah 13 ', aramba 14', perembe 1 5 'i , cuma 16's. Ardndan yorgun ve mtevekkil bir edayla ban onaylar gibi sallayarak bugn ayn 1 6 's dedi. Bugn cennetmekan aabeyim maliye ba danman Johann August Erdrnanne r ' in yedinci lm gq. Kendisinden ya bykt aabeyi . Elli yanda. henz gen ve gc kuvveti yerinde

    39

  • bir adamken geride bir dul kadnla drt masum yavruyu ac iinde brakarak gerekli tm kutsamalarcla sonra ikindi vakti saat drtte. evdekiler bir yudum kahve imek zere tam dar ktklar sra bu dnyadan gp gitmiti. rl l sabahn doldurduu oday anszn gz grmez oldu Babette Teyze 'nin. Aabeyi Johannes geldi aklna: nasl da ine ipli.:: Junn, bzlp klnt. Ancak bq yl gibi bir sre aabeyiyle bir yasta ba koymu dul eini, daha sonra da pancar gibi krmz yzyle doktoru anmsad. Ve dul kalan ei Hermine, aabeyinin azna iki koymadn syler dururdu hala. Ve o rahibe ha zerinde iskambil katlaryla nasl da fal amasn beceriyordu yle ! skambiller her eyi ona sylyordu. Aabeyini gmdklerinin ertesi gn ne de gzeldi! Gazetelerde stun stun yazlar, sonra basalna gelenler, alam vakur yzler, evdeki yneticinin pek de bir eye benzemeyen elengi ve daha baka kiilerden gelen harikulade elenkler! Aabeyinin ls ne kadar da gzel hazrlanmt! Cennetmekan kardeinin lm yldnm her seferinde gereken grkemle kutlanmt. Sabahleyin saat on'da ailenin derin bir yasa gmlm btn aile yeleri Maria-Himmelfahrt Kilisesi' nde toplanmt. Herkesin elinde siyah eldiven, herkesin yanandaki renk umu, herkesin gz alamaktan kzarm. Ve herkes sanki srekli yutkunmaktan ba alamyormu gibi btn gn usulcack. ksk sesle konumu, srekli indirip kaldrdklar yzlerindeki resmiyet taan ifadelerle aralarnda iletiim kurmutu. Havasz, bunaltc kiliseden ieri ayak atarlarken, o dikbal kap kanatlarn yola getiren yal kadnlara duygulanmlk taan bir sesle teekkrde bulunmular ve klstr siyah eldivenlerini ylesine diretkenlikle kutsal su kurnasna daldrmlard ki, ardndan istavroz karan herkesin rkek. zverili yz hatlarnda e ldivenler siyah lekeler

    40

  • brakmt. te yandan, sanki yalar damlayan gzlere gtrlmeyi arzulayan beyaz mendillerin kavuturulmu ellerde tetikte bekleyen bir durular vard. stekleri de bol bol karlamyor deildi dorusu. Hatta zinde bir yz ifadesiyle rahip efendi dolgun dudaklarnn hemen yan bana acma bildiren birka kr kendini zorlayarak oturtmay unutmuyordu. Sirkelemi bir ikinin kalntsn diliyle tiksinerek az kelerinden uzaklatrr gibiydi adeta. Karanlk mihrabn basamaklarn sarsak admlarla inip aada tatsz bir puding gibi yere ylarak mezinin szck szck elik ettii 'Dua edelim hep beraber' cmlesini barnn derinliklerinden karr karmaz, cemaat her seferinde siyah krep ve tllerden tmyle tannmaz bir yumaa dnyordu. Rahip efendinin o sarsc duygulanml demiryolunda ilerleyen bir tren gibi lnn hayatta kalm yaknlar zerinden geip giderken sz konusu kiiler raylar arasnda paralanm gvdeler gibi kilisenin prl prl sralar arasnda serilmi yatyor ya da melmi oturuyorlard.

    Alt defadr byle olmutu ve lavanta kokulu yastk, yorganlar iindeki Babette Teyze biliyordu ki, bugn yedinci defa da yine yle, tpk yle olacakt.

    Derken Ampir slubu kaskat duvar saatinin sedef kadranna, sanki kendisinin de son saatini almak iin eli kulanda bekliyormu gibi alabildiine karamsar bir bak frlatt Babette Teyze. Dorulup kalkacak oldu, ama ani bir hamlenin ardndan elleri kurun arlndaki bir buz kitlesinden kayar gibi kuty yataktan, can ekilmi, kayp aa dt. Belinde ve ensesinde birka haftadr ortada grnmemi iddetli batmalar duydu, bir rperti akp gitti srtndan aa; banda bir arlk, bir sersemlik vard.

    Anszn inildemeye balad Babette Teyze, beti benzi sarard. Annesi de byle, tpk byle lmt. Kt geen

    41

  • bir gecenin ardndan aydnlk bir gnn sabahnda. Ve yal kadnn aklna geldi birden, dorusu kendisi de gece gzn pek krpmamt. Kesinlikle krpmamt, anmsamt imdi. Buz gibi bir ter boncuk boncuk boand vcudunun gzeneklerinden. Ve yine anmsad derken. iskambil fal amakta usta rahibe son saatinde cennetmekan aabeyinin de alnnda biriken terleri silip durmutu. Gerekten yaklamt lm. Ellerini, beyaz yorgann zerinde olanca gcyle kavuturdu.

    Kanarya dnp dolap akyacakm gibi bir hamle yapyor, ama akmyordu. Smbller adeta yorgun dmt. Aydnlk, solgun gn btn genilii ve ayklyla deme zerinde uzanp geriniyordu.

    Babette Teyze, yar baygn, nne bakp duruyordu. Birden babas geldi aklna. Nasl lmt babas? Aln krt, babasnn nasl ldn anmsamak iin kendini zorlad. Rahat bir nefes ald derken. Doru, lm olarak eve getirmilerdi babasn. Babasi sokak ortasnda yere ylp kalmt. B unun zerine yle geirdi iinden Babette Teyze: Allahn bir ltfuydu dorusu byle yatakta . . . ve - yerinden kmldamad hi.

    42

  • Kilise bombotu.

    KAI (1896/97)

    Ama mihrabn stndeki renkli cam pencereden akam gneinin nlar, eski ustalarn Meryem'e mjdeli haberi getiriini canlandran yaptlarndaki gibi geni ve sade, ana cemaat yerine szp geliyor, basamaklar zerindeki halnn solmu renklerini bir tazelikle donatyordu. Derken koro mahalliyle orta cemaat yerini birbirinden ayran duvar, barok slubundaki ahap stunlaryla kilise mekan iinden uzanp gidiyor, duvarn arkas giderek karanla gmlyor, srekli yanan kk lambalar sonradan koyulam renkleriyle ermi tasvirleri nnde giderek daha bir anlayla gz krpyordu.

    O en sondaki kumtandan kaba stunun arkasna tmyle yuvalanmt gece. Olanla kz burada oturuyordu, tepelerinde sa'nn Golgatha yolculuunun duraklarn anlatan bir resim aslyd. Solgun yzl kz, ak kahverengi ceketini mee aacndan ar ve siyah srann en karanlk kesine sktrmt. apkasndaki gl, srann arkalna oyulmu melek tasvirinin enesini gdklayp onun glmsemesine yol ayordu. Lise rencisi Fritz kzn eskiyip ypranm eldivenler iindeki kck ellerini tutuyordu, minik bir kuu tutar gibi tpk, yumuack, ama smsk. Kendini mutlu hissediyordu Fritz, dlere dalmt: Kilisenin kaps kapanacak, ama bizi fark etmeyecekler, ondan sonra da benim kzla burada ba baa kalacaz. Ama geceleyin kilisede hayaletler dolard kukusuz. Birbirlerine iyice sokuldular. An-

    43

  • na, telalanm fsldad: " Ge olmad m? " Derken ikisinin de aklna i karartc eyler geldi: kz evde her Allahn gn oturup diki diktii pencere bandaki yeri anmsad; pencereden baknca karda sevimsiz, siyah bir yangn duvar grlyor, gn asla odadan ieri szmyordu. Olan da Latince kitap ve defterlerle evdeki alma masasn dnd, zerinde alm bir kitap duruyordu.

    Her ikisi de nlerine bakyor, sradaki yark ve oyuklar iinden yryp giden sinei izliyorlard.

    Derken gz gze geldiler. Anna gs geirdi. Fritz, kolunu usulcack ve kollayarak kzn beline dolad.

    " Keke insan buralardan ayrlp uzaklara gidebilse ! " dedi. Anna ona bakt, Fritz'in gzlerinde ldayan zlemi fark

    etti. Gzkapaklarm indirdi ardndan, kzard ve Fritz'in anlattklarn dinledi.

    "Zaten nefret ediyorum bizimkilerden. Hem de yle nefret ediyorum ki ! Biliyor musun, senden ayrlp eve dndmde bana nasl bakyorlar. Bana hi gvendikleri yok, hep ktlm isteyen bir halleri var. Artk ocuk deilim ben. Bugn ya da yarn, elim ekmek tutmaya bir balasn, seninle ekip gideriz buralardan, uzaklara, ok uzaklara gideriz. Herkese inat. "

    " Beni seviyor musun? " Solgun yzl kz kulak verdi alaca yanta.

    "yle seviyorum ki, anlatamam! " Fritz, bir pckle kzn dudaklarndan alp gtrd soruyu.

    Kk kz duraksayarak, "Beni de yanna alp' buradan gtrmen daha ok srer mi? " Lise rencisi Fritz sustu. Farknda olmadan gzlerini kaldrd, baklar kumtandan kaba stunun kelerini izledi boydan boya. Golgatha yolculuumn duraklarn canlandran resmin stndeki yazy

    44

  • okudu: "Tanrm, bala onlar . . . " erlemi, sordu ardndan: " Seninkilerin bi r ey sezdii

    var m? " Anna susunca steledi: " Syle haydi! " Ban usulca sallayarak onaylad kz. " Demek yle ! " diye kprd Fritz. "Tahmin ediyor

    dum, Demek yle. u dedikoducu kadnlar yuk mu! Hele bir . . . " B an ellerine gmd.

    Anna omuzlarna yasland Fritz' in. Sadece, "zme ken-dini ! " dedi.

    Kmldamadan ylece durdular. Birden ban kaldrd Fritz: " Benimle gel, gidelim buradan! " Anna, yalar dolmu gzel gzlerinin iine bir glmse

    me sktrd. Pek aresiz grnyordu. Fritz, az nceki gibi kzn klstr eldivenler iindeki ellerini tuttu. Uzun ana cemaat yerine evirdi gzlerini. Gne ekilmiti, renkli cam pencereler irkin mat lekelere benziyordu. Ortala sessizlik kmt.

    Derken yukarlardan bir ku cvlts geldi. Yolunu arm kk bir krlang iliti gzlerine: aresizlik iindeki yorgun kanat vurularyla kendisini kiliseden dar atmaya bakyordu.

    * * *

    Eve dnerken yapmay unuttuu Latince bir okul devi geldi Fritz 'in aklna. Karar verdi, eve varr varmaz, tm isteksizlik ve yorgunluuna karn oturup ders alacakt. Ama adeta farkna varmayarak hayli dolambal bir yol izledi, hatta avcunun ii gibi bildii kentte yolu biraz arr gibi oldu. gece vakti eve gelip darack odasndan ieri att kendi-

    45

  • ni. Latince defter ve kitaplar zerinde bir mektupuk duruyordu. Mumun titrek nda ap okudu:

    "Bizimkiler her eyi biliyor. Bu mektubu gzyalaryla yazyorum sana. Babamdan dayak yedim. Korkuntu. Beni artk tek bama sokaa brakmyorlar. Haklsn, buralardan gitmeliyiz, Amerika 'ya m olur, baka yere mi, nereye olursa. Yarn sabah altda istasyon

  • zerindeki'defterleri, kitaplar kaldrp bir keye frlatmt. Odasnn drt duvarna vngen bir aklkla gstermek istiyordu: " Buradan ekip gidiyordu artk ! Paydos ! "

    Vakit gece yarsn gemiti ki, yatan kenarna iliti. Uyumay aklndan geirdii yoktu, giysiyle yatan zerine uzand; bunun da tek nedeni belki fazla eilip kalktndan beline yapan iryJ. Nerye sorusu birka kez daha aklna geldi. Yksek sesle, "ki insan gerekten birbirini sevdikten sonra ... " szleri kt azndan.

    Saatin tik tak sesi iitiliyordu. ok aada bir araba geti evin nnden, camlar titretti. Derken daha nce on ikiyi vurmaktan yorgun dm saat rahat bir nefes alarak glkle 'bir' diyebildi, o kadar.

    Fritz, ok uzaktan geliyormu gibi iitti saatin sesini ve dnd: ki kii birbirini ... gerekten . . .

    Ama gn aarrken hala yerek yatakta oturuyor ve kesinlikle biliyordu artk; Anna'y sevmiyordu, ba kurun gibiydi: Anna'y sevmiyorum artk. Bakalm Anna ciddi miydi niyetinde? Yedii birka tokat iin evden kamak! Nereye gitmek istiyordu Anna? Nereye olursa, nereye olursa. Tepesi att birden: Peki ama ben? Tabii her eyi yz st brakacam burada, annemi, babam, ksaca her eyi. Oh ne gzel ! Peki ileride, peki sonra? Amma salakayd Anna'nnki, amma sevimsiz! Byle bir eyi yapabileceini gstersin, mutlaka onu dvmek gelecektir iimden.

    Bunu yapabileceini gstersin hele bir! Erken mays gnei, l l, yz glerek odaya doldu

    unda bir umut uyand Fritz 'in iinde: Anna yazdklarnda ciddi olamazd. i rahatlad derken. Can yataktan kmay hi istemiyordu. Derken yle dedi kendi kendine: stasyona gideyim de gelmediini greyim u Anna'nn. O gelmeyince duyaca sevinci kafasnda canlandrd.

    47

  • Erken sabah saatinin serinliinde yerek, dizlerinde byk bir yorgunlukla istasyonun yolunu tuttu. Girite kimseleri gremedi.

    Yar korku. yar umutla gz gezdirdi evresine. Hibir yerde gzne sar bir ceket ilimedi. Rahat bir nefes ald. Btn hol ve salonlardan koarak geti. Uykulu ve ilgisiz yzlerle oradan oraya gidip gelen yolcularla karlat. Hamallar stun diplerinde miskin miskin oturuyor, yanlarndaki kn ve sepetlere yaslanm halkn en alt kesiminden insanlar suratlar ask bekleiyorlard. Grevli bir memur bekleme salonlarndan ieri istasyon isimlerini sesleniyor, elindeki zili ngrtadp duruyordu. Derken ayn isimleri horultulu bir sesle yeniden, bu kez daha bir yakndan haykrd, bir kez de peronda yapt ayn eyi. Ve her seferinde elindeki sevimsiz zili nceden ngrdatmay unutmuyordu. Fritz ellerini ceplerine soktu, istasyonun giriine dnp geldi. Durumdan pek memnun kalmt, zaferi kazanm birinin yz ifadesiyle dnd: Hani neredeydi sar ceket? Biliyordu zaten.

    Sevincinden adeta kabna samayarak bir stunun arkasna doland. Oracktaki tarifeyi okuyup u uursuz alt treninin de nereye gittiini renmek istiyordu. Az kalsn decei bir merdiveni gzden geirir gibi bir yz taknarak, ne yaptnn farkna varmadan istasyon isimlerini okumaya balad. Birden ini deme zerinde acele ayak sesleri iitip ban evirdi. Peronlara klan kap nnde srtnda sar bir ceket, apkasnda sallanan bir gl, ufak tefek bir kz iliti gzne.

    Fritz kzn arkasndan bakt. Hayatla oyun oynamaya kalkan bu elimsiz kzn ortaya

    kyla bir korku ulland zerine. Onun gelip kendisini bularak birlikte yabanc bir dnyann yolunu tutmaya zorlayacandan ekinir gibi toparland: arkasna dnp bakmadan var gcyle kente doru seirtmeye balad.

    48

  • BR L (1896)

    Sa Romeo, Mart 1890

    Benim iyi kalpli, iyi kalpli Alfred'im! Uzun srd suskunluum. Bala ! Sevimli mektuplar

    nn her n bir tek mektupla yantlayacam bugn. Ellerine salk. Beni yle rahatlattlar ki ! Satrlarnda dile gelen o incelikli, yrekten endie benim iin bir merhem oldu. nk yle yalnz, yle yorgunum ki! Bir tuhaf hastalk benimkisi.

    Bitkin haldeyim, her tarafm krlp dkyor. Ama baz saatler de oluyor, yaam dedikleri kvlcmn yeniden aktn hissediyorum iimde. Alevler san solunu yalayarak aalardan gelip yukarlara kyor; kendimi gl ve salkl hissetmeye balayp gelecee gvenle bakyorum. Aptallk ite. Doktor . . . Doktordan sz etmeyeyim daha iyi. Ama kimi vakit pek ktleiyor durum. Solunum glkleri diyeceim ve . . . Kimi vakit havann nasl tm arlyla zerime bastrdn duyuyorum. yle ar ki anlatamam. Sonra, bu ksrk! Gsmde usulcack trmanp yukar kyor, derken bir yay gibi boanp grtlama sarlyor. . .

    Verandada oturuyorum. Mavi bir rzgar scak. nemli ve altn iplikiklerden dokunmu gibi denizden esip geliyor. Itrl fidancklarn soluunu yamalardan yukar tayor. Mutluluk. aydnlk ve yaam dolu bir manzara. Ben. gzlerimi iri iri ap ltl ve gr maviye bakyorum, dncelerim . . . Dncelerim u sra giderek daha sk bu olaya dnyor. imdiye

    49

  • kadar barmda gizledim bu olay: zerinden bir yl geti sanrm. Biliyorsun, ilkbaharda Bohemya'daydm, herkesin mays aynda gittii kaplcalarn birinde. O zaman salma diyecek yoktu ya da ben yle sanyordum. W. kentinde mektuplarmda dile gelip beni bu yzden eletirmene yol aan ve daha ok benim hastalma verdiin o melankoliyi ruhuma yerletirmi bir olay yaadm. Olay . . . Ama nasl ulsa g0receksin ileride. Kendimi iyi hissettiim saatlerde her eyi ksaca not ettim. Senden sr saklamak istemem. lmeden her eyi ... Nihayet ne zaman leceini kim bilebilir! Bugn ya da yarn, bakarsn gne l l parldyordur, hava ylesine ak ve mavidir ki ... kar gelir lm. Ne sama!

    Seninkilere selam. Uzatma aray, bana yaz. Tanr'ya emanet ol!

    Senin olan Gaudolf

    Buraya geliimin nc gn W.'deydim. Balangta ok kimse yoktu kentte. Hi ekinmeksizin, saygl birka kylden bakasyla karlamadan ine yaprakl geni ormanlarda yrylere klabiliyordu. Ormanlar dostlarmdr benim. Bir gn erkenden, ufak bir kahvaltnn ardndan damar damar bitki kkleriyle bezenmi patikada bir saa bir sola trmanmaya koyuldum, ok gemeden zengin bir yaamla dolup taan yabanl, ssz bir evrede yolumu kaybettim. Adeta bakr tandan sayvanlar altnda oturur gibi altlarnda terbiyeli iek prenseslerinin tahtlarna kurulmu oturduklar heybetli ereltiotlarn seyretmenin hazzn yaattm gzlerime. Yeil yosun zemini enlendiren, bo durmayp ar gibi saa sola koturan minicik yaratklara baktm gzlerim parldayarak: o muzip sincab izledim: atak sraylaryla bir dal tekisine balyor. yoklan geen birinin ayak sesleriyle rkecek

    50

  • oldu mu, gkyzne doru ykselen amn tepesine trmanp saklanyordu. Bir kyl kulbesinde olduka zengin bir yiyecekle glendikten sonra ikindi zeri ge vakit otele dndm. Tek bama ktm bu yrylerde iki defa ayn kza rastladm. Tuhaf bir kz. ki defasnda da yalnzd; her seferinde kocaman gri gzlerini kaldrp sessiz ve biraz buulu baklarla beni szd. Bu gzleri bir gren bir daha dnyada unutamaz onlan. Dlerde yitik bir ey, doast bir arballk vard bu gzlerde. Gabriel Max'n tablolarndaki ermilerin ve tvbekar kadnlarn gzlerindeki gibi rnein. Dudaklarm smsk kapal tutuyor, bu da saydam ve solgun yzn bir sertlik ifadesiyle donatyordu. Bilmiyorum nasl oldu, yabanc pansiyon odasnda gece bir ara uyandmda baktm, bu yz gzlerimin nnde szlp duruyor. Kapnn yam banda, gece lambasnn yla kap kolunun parldad yerde dikilip kalkt bu yz; yzdeki ciddilik gzmden kamad, vcudunu smsk saran basmadan sade giysiyle ince, uzun boylu kzn bana doru geldiini grnce rperdim birden.

    Kz da benimle ayn pansiyonda kalyormu. Anne ve babas da yannda dedi pansiyon sahibi. Ardndan pek kurnaz bir yz taknarak sustu anszn, sanki san dilerinin hemen arkasnda bir szck duruyor da bunu dan koyvermek istemiyordu. Sonunda duyduu gvenle bana doru eildi: 11 Syleyeceklerim aramzda kalacak, deil mi Bay . . . Kzn biraz, nasl derler aklndan biraz zoru var. Kz . . . 11 - Pansiyona gelen yeni bir mteri szn kesmeseydi, bir kez azn am adam susacaa benzemiyordu. Ben birey demeyerek oradan ayrldm. Syledikleri doru muydu pansiyon sahibinin, kzn gzleri ...

    Ne yapp yapp kz tanmay kafama koymutum. Pansiyonda kalanlarn topluca yedii le yemeklerine bundan byle ben de kat lacaktm. Sevimli bir rastlant iimi kolaylatrd. Sofrada tam da kzn eski bir brokrat olan iyi kalpli, yumuak

    5 1

  • yzl babasnn yanna oturtuldum. lkin adam balad konumaya. Yan banda kz. onunyarunda da kzn annesi. KonutuklarmzJ rahatlkla iitebilirlerdi. Adamla genel olarak kent zerinde syleiyorduk. Aile Gney Saksonya'nn bir kasabasndand, adam yanlmyorsam belediye meclisi yesiymi. Kzlar iin kalkp gelmilerdi buraya, kzlarnn souk su krne gereksinimi vard. Annesi de bunu birka kelimeyk dorulad. Bu vesileyle kzn ismini de renmitim, Felice'ydi. Ona dnerek, " Buray nasl buldunuz, Sayn Felice? " diye sordum. Kz, cevap vermeyerek benim zerimden ileriye dikti gzlerini; o derin bakl, gri gzleriyle tm somutluklar adeta delip geer gibiydi. Annesi benim anlayamadm bir ey fsldad kza. Kz olmaz der gibi ban salladi. Anlalan annesi kz cesaretlendiren szlerini yineledi. Bayan Felice kendisine tekrarlamas istenen bir cmle sylenmi bir ocuk gibi ar ar, ama yumuak, soylu bir sesle, "Teekkr ederim, iyiyim, " dedi. Adamla, kanal inaatlarna ilikin konumaya balamtk. Yemek sona erdi derken. Doruldum. Anne hanmn gzlerinde yalar parldyordu. Kocasna iaret etti, o da salondaki birka mteri kp gidene kadar bekledi, sonra beni ekip pencere niine gtrd. Sesi, titreyerek, "Beyefendi, " dedi, " Kzmzn yllardr beyninde bir rahatszlk var. Acayip davrann balaynz ltfen. Kaplca kaplca dolap duruyoruz. Size duyduu gvene yanl bir anfam vermezsiniz sanrm. Zavall yavrucak! " Adam gzyalaryla bouuyordu. "Korkun. inanlmaz bir hezeyan . . . " eri giren pansiyon sahibinin bize doru geldiini grnce sustu; adeta canm actacak gibi kuvvetle elimi skarak salonda yanklanan mecalsiz admlarla uzaklat.

    Felice'yle konutum. yle oldu: Tek bama ktm sabah yrylerinin birinde yine ona rastlamtm. Her zamanki gibi kendi yolunda gidiyordu. Beni fark edince ban kaldrp bakt ve olduu yerde durdu. Bir sre hi kmldamadan

    52

  • beni szd, derken yznde anszn bir anmsamann akt, geen gn annesinin kendisine fsldad szckleri iitilebilir bir sesle tekrarlad: "Teekkr ederim. iyiyim ! " rkildim. Demek doruydu. Ama abucak kendimi toparlayp, " Siz de benim gibi tek banza bu ahane ormanda yrye kyorsunuz, " dedim. Felice, "Bu ahane ormanda," diye yineledi neredeyse szckleri hi vurgulamadan. Ama gri giysisinin altnda gsleri inip kalkyor, gzlerinde bir renk ve k seli dalgalanyordu. Sonra yoluna devam etti, ben de yan banda yryordum. Hi konumuyorduk. Kendimi ormann yceliine ve yan bamda vakur bir edayla yryen gzel ve gen kzn gizemli bysne brakmtm. Yol kenarnda am bir kr iei iliti gzme. Koparp Felice'ye uzattm. Felice ald iei, hznl baklarla szd, sonra iinde anszn beliren bir honutsuzlukla iein hafife inilder gibi ses karan ince, yeil sapn koparp att. Beni bandan savmak ister gibi elini uzatarak aalarn yksek gvdeleri arasna dalp yrd. Peinden gitmeyi gze alamadm, devcileyin karanlk aalar arasnda deiip duran bir k altnda gri giysisini seebiliyordum henz, derken tmyle onu gzden kaybettim.

    leride de birka kez Felice 'yle karlatk. Giderek bana daha ok gven duyar gibiydi. evredeki gzellie hayranlm belirttiimde ya da am kokulu havadaki nefis aromadan vgyle sz atmda alak sesle katld bana. Ama bu kadar bile beni memnun etmeye yetmiti. Sz konusu yrylerin birinde ona yle dedim: " iekleri gryor musunuz, Bayan Felice, nasl gle oynaya ayorlar. Kularn cvltsn, pnarlarn rltsn duyuyor musunuz? Btn bunlar bize neeli olmamz anmsatyor, oysa siz ne kadar da zgnsnz? " Bam kaldrnca, gzlerini nasl iri iri am soran baklarla bana baktn grdm. Birden elleriyle yzn kapayp alamaya balad Felice; alad. alad; iime bir hzn kt. O

    53

  • gn baka da bir ey konumadk. Aradan bir hafta geti. ktm yrylerde altm

    o sevimli karlamamz yeniden yaayacam umdumsa da umudum boa kt. Yemek salonunda da gremiyordum kendisini. Belediye meclisi yesi babasnn dediine gre biraz keyifsizmi; annesinin gzlerinin ise kzarm olduu anlalyordu.

    Nihayet yeniden rastladm Felice'ye. Bana doru gelerek, "Bugn sormutunuz, " dedi. "Bugn deil miydi yoksa? " arp bocaladn hissettim, zamanlar birbirine kartryordu. " 'Bayan Felice, neden byle durgunsunuz?' diye sormutum, " diyerek tamamladm cmlesini. Bunun zerine olanlar bir daha dnyada aklmdan kmayacak. Felice bir adm gerileyerek bam kaldrd, boyu olduundan daha yksek, hayli daha yksek bir grnm kazand, buz gibi bir soukluk gelip oturdu gzlerinin iine; hi kprdatmad solgun dudaklarnn arasndan usulcack, " Ben bir lym, " dedi.

    Elimde olmadan birka adm geriledim. Belli belirsiz admlarla usul usul zerime geldiini grnce, sanki gerekten bir rmlk kokusunun vcudundan evreye yayld gibi bir duygu uyand iimde, ite ylesine souk, ylesine dehet verici bir kokuydu. Bir ocuk gibi haykrsam, dnyalar benim olacakt. Kendimi toparladm derken. Bir rperti srtmda gezindi. Ama yine de peinden yryerek pansiyona kadar Felice 'ye elik ettim. Tek kelime konumadk. Berbat haldeydim. Ateim vard kukusuz. Gece karmakark dler iinde kvranp durdum. Sabahleyin kafamn ii kark, bam kazan gibi uyandm.

    Artk Felice'yle birbirimizi sk sk gryor, yosun kapl bir srada ok vakit saatlerce yan yana oturuyorduk. Kendisine hikayeler anlatyor. o da can kulayla, nerdeyse rkek ve ekingen, beni dinliyordu. Neeli eyler syleyerek moralini

    54

  • elden geldiince glendirmeye alyordum. Her seferinde bana, " Sen (birka gnden beri bu samimi szc kullanyordu benimle konuurken) sen biliyor musun bunu kesinlikle? " Ben bildiimi syleyince, "Ama onlar canl insanlard, gerekten yaayan insanlar, oysa ben lym, oktan beri l . . . " diyordu. Bunun zerine ben ne konuursam konuaym, susuyor ve ciddi bir yz taknyordu.

    Bir defasnda konumam yine byle dehet verici szlerle kesmesi zerine, gze alp sordum: "Felice, ne zaman ldn sen? " Felice, " Ne zaman m? " diye yineledi, gzlerinde yine o durgun ifade belirdi, vcudu uzayp gerildi. Ama sonra irkildi birden, gelip yan bama oturdu ve ocuksu, dokunakl bir gvenle yle dedi: " Unutmadmsa, syleyeyim. Bir ocuktum henz, kk bir ocuk, biliyor musun. Bebeklerle, toplarla oynayan, ieklerden holanan bir ocuk. ok nceydi ama, bin yllarca zaman nceydi. Hi kardeim yoktu, ama en, neeli birka oyun arkadam vard, Maria vard rnein, Berger'lerin Maria's, " Yavaa sylemiti bunu ve ocuklara zg bir davranla parmaklarnda saymaya balamt, " Elsa, Lene, Gretchen, Kurt, Hans. " Son isimde duraksad ve anszn hkrklara bouldu. Kendisini glkle yattrabildim. Derken yine glmsedi. Sevincinden havalarda uan bir ocuun yz ifadesiyle, "Annem bana hep cici eyler verirdi, bebekler verirdi, minik minik, anlyor musun, ayaklarnda gerek pabular vard hepsinin, balarnda da srma salar. Ama - " Szlerinin burasnda koyu bir glge kayp geti yznden," - o zamanlar daha canl, daha diriydim nk; oysa imdi, imdi bin yldan beri lym, bin yldan beri. " Azndan kan szckler snp gitti sessizce. rperdim.

    Felice srdrd konumasn. "Her zaman birlikte oynardk. Btn ocuklar. iekler toplardk . . . iekler. . . " Dncelere dalar gibi oldu bir ara, sonra ban sallayarak, "Sana sy-

    55

  • leyeceim, " dedi. " Sonbahard. Gri, gri bir gn dnyann zerine kmt. Evden kma dar dedi annem. Ama saat ylesine yalnz tik tak edip duruyordu ki! Sonra. resimli kitaplarma yle ok, yle ok bakmtm ki! Annem mutfaa geti derken. Ben de usulcack baheye ktm. Oyun arkadalarmdan birini grebilmem zor deildi. Ve alln yan banda baktm Ifans duruyor. Admlarm iyice slak yerde ap up ediyordu yrrken. Aman yava! Beni iitmemeli Hans! Parmak ularma basa basa . . . basa basa alln arkasna dolandm. ncecikten yaan yamur ine gibi gzlerime batyordu. Hans beni fark etmemiti. Elinde bir ey tutuyor. Ak seik gryorum ne olduunu; bir ku, minicik, sevimli bir ey. Ne yapyor Hans? Kuu okayp seviyor diye geiriyorum iimden. Birden kulama bir cik sesi geliyor. Cik ... cik ... duyuyor musun? " Anszn elime sarld Felice. " Bir korkun yanklanyordu ki ses! Hava da bir griydi ki! Dallar araladm. te orada, orada ... " Felice frlayp kalkt birden; heyecanlanmt, szckler azndan nefes nefese kyor, sanki Hans orackta duruyormu gibi gzlerini bir noktaya dikmi bakyordu. " Gryor musun, gryor musun, her iki baparmayla zavall minik kuun grtlan skyor, kucaz da lk la, kanat rpp duruyor. Ama Hans glyor; gryor musun, nasl da glyor. Kuun grtlan skyor parmaklaryla. Barmak istiyorum, baramyor, bir trl baramyorum. Kucaz gagasn sonuna kadar ayor. Birden bacaz dyor aa. O anda, o anda rpmmaya balyor yreim. " Elini kalbine gtrd Felice. " te o zaman ldm - ben. " Son szckler usulcack snp gitti. Felice yan bama, srann zerine brakt kendini. Gzlerini yummutu. Gsnde ief es alp verdiini gsteren bir kmlt yoktu. Yan bamda serilmi yatyordu srann _zerinde; solgun, solgun lmn tyler rperten manzaras.

    zeri yosun kapl srada oturuyorduk. Dnyann, haz do-

    56

  • lu gerek yaamn gzelliini ven tok sesli byk bir ilahiye benzedii o ahane ilkyaz gnlerinden biriydi. Orman, kaln stunlar zerinde sonsuz bir atnn mavi bir saydamlk iinde dinlendii bir tapnakt adeta. Rzgar tkrldm bir esintiyle dallar oynatyor. kk am ormanndan insan byleyen trl kokunun o srnak buusu ykseliyordu. Sessizlik. Bana yle geldi ki adeta insanlarn kendisine kurbanlar sunm:y unuttuklar iyi yrekli, sevecen, evresine mutluluk datan bir tanra iki yan yosun kapl patikada tek bana yryp gitmiti. Sanrm ruhumda gzlerini hayata aan bir ilahiydi bu, derin, derin bir ilahi, savaa savaa insann dudaklarna kadar kp gelen, ormann bu bilinmedik, insanst varlna ilikin bir ilahi. Yalvarp yakarmaya koyuldum; yan bamdaki bu irin kz, bilincinin gri ve korkun bulanklndan uyanp kendine gelsin de, evresindeki sevimli, diri yaam sezip duyumsasn istedim. Bararak m konumutum? Felice elini elimin zerine yumuack koyarak ylesine bir hznle bana bakt ki, kalbim sevin esrikliinden anszn syrlp doruldu. Boulur gibiydim. Bir ey syleyeyim, Felice'yi neelendirip avutaym dedim, syleyeceklerim dudaklarmda eriyip gitti. Susuyorduk. nmzde, gnein klaryla ykanan orman duruyordu. Nee iinde klar kabna smayan bir aceleyle yosunlu zemin zerinden hoplaya zplaya geip gidiyor, uzakta yava yava lolua gmlen aalarn karanlnda snyordu. Gzlerimi nme dikmi yola bakyordum. Kar aalktan kk, gzpek bir ku zplaya zplaya bize doru yaklat, srayp akl deli yola kondu. Gri kanatlarna gnein scack stt kum selinde banyo yaptrdktan sonra yanmza sokuldu, ayaklarmzn dibine kadar geldi. Felice 'nin sevimli hayvan izlediini fark ettim: yz hatlar giderek aydnlanyordu. Evet gerekten glyordu Felice. Onu hi byle grmemitim. Aklma geldi, cebimde biraz ekmek krnts vard. -

    57

  • karp sokulgan konuumuzun nne attm, o da krntlar gagasyla yerden toplamaya balad; kafasn bir saa bir sola dndrdkten sonra yine yere eiyordu. Yan banda oturan Felice elini usulcack omzuma koydu. ban benden yana evirdi. Gzlerinin iine baktm. Bulank. buulu gzlerinin eskisi gibi gri olmadm, derinlerde l l yldzlara benzediini grnce ardm; gzkri ylesine dile gelmez bir mutlulukla parldyordu ki, adeta tatl, sevinten lk la bir cinnete yakalanm gibi, "Felice ! " diye haykrdm. "Yayorsun Felice ! " ve titreyen kz zlemle tutup barma bastrdm.

    Felice susuyordu. Bana smsk sarlmt. Derken benden koparp ald kendini, son derece iten bir kran duygusuyla dolu aydnlk baklarla gkyzn, , gnei ve tm varoluu selamlad, sonra yeniden kollarmda ald soluu, bacazm omzuma dayayp alamaya koyuldu. Sevincin kurtarc gzyalaryd bunlar. ocuklar gibi bahtiyar, dn yolunu tutup pansiyona geldik. Sevincimize snr yoktu, hele anne ve babas kzlarnda gerekleen byleyici mucizeyi iitince daha da byd sevincimiz. Felice iyilemiti ...

    zin ver de bunu izleyen dnemden bahsetmeyeyim, bir iki szle son vereyim yazdklarma. Anlatlmaz bir mutluluun yaand gnlerdi. Bu gnlerde tattm hazz, sevinci dile getirebilmem iin Tanrlarn dilini konumam gerekir. ocuksu bir sevinle yaam selini selamlayan, bizim alkanlk ve duygusuzlukla nnden geip gittiimiz doann gzelliklerini titreyen sinesi ve alev alev baklaryla yaayan, masum ve saf yreinde artk gen kzlara zg bir rkeklikle o zamana kadar asla sezilmedik bir sevginin tomurcuklandn hisseden irin yavruca grmenin hazzn.

    Beni yiyip yutan, ocukluumdan beri bana yaklamasndan korktuum korkun hayalet o zamanlar ilk kez yanma sokuldu. Ar szlar balad vcudumda, kan tkrdm. He-

    58

  • kimler balarn sallayarak " Gneye gideceksin, gneye" diyorlard. Nianlm olmu Felice 'den hayli bir sre sakladm durumu. Sonunda bir ara Felice 'nin yanndayken beni bir ksrk tuttu. lkin ii akaya ald Felice. Ben odadan kp gitmesini syleyince korktu. Kalp gitmedi. ksrk nbeti geince, her eyi kendisine akladm. Onunla evlenemeyeceimi syledim sonra, daha bilmem neler. Kollarmda hkra hkra alamaya balad. Ben de onunla aladm. Ge vakit birbirimizden ayrldk. Kendisini kapya kadar geirdiimde hava kararmt. O korkun katln bulank sisten rts derin sular gibi iri gzlerinin zerine kapand, boyu uzad Felice'nin; elimdeki eli buz gibi souktu ve bir rmlk kokusu vcudundan evreye yaylmaya balamt.

    En son grmemiz oldu bu. Ertesi gn kentten gittim. Felice'nin babas, araba hareket edinceye kadar yanmdan ayrlmad. Felice, babasyla bana bir mektupuk yollamt. Mektubu aldm, kzna son kez selamm iletmesini istedim babasndan; nihayet yasl adamn kollarndan kendimi kurtardm. Felice 'nin mektubunu kompartmanda okuyacaktm. Henz fazla heyecanlydm. Trendeki yerime yerletim. Yolcularn saa sola gidip gelileri son bulup kompartmanda tek bama kalnca, o deerli mcevheri kardm cebimden. Yalnzca u szckleri okudum: "Elveda! kinci kez beni bekliyor lm ! " Tyler rpertici bir sezgi uyand iimde. Geldiim yere dnmeye karar verdim. Bir sonraki istasyona kadar geen dakikalar bana sonsuz bir zaman gibi geldi. Nihayet istasyon grnd. "Ne zaman tren var W. 'ye? " " ki saat sonra . " stasyon efi bana yaklat. " Bay M. siz misiniz?" diye sordu. Bam sallayarak onayladm, konuacak durumda deildim. stasyon efi cebinden bir telgraf kard. Bilinsizce atm telgraf, iinde yle yazyordu: " Fe\ice aya kayp gle yuvarland. Her ey bitti. Hepimizin ba sa olsun! "

    59

  • N BAHEDE (1896)

    nsann aklna ne tuhaf dnceler geliyor bazen. rnein dn. Yine sayfiyedeki evinin n bahesinde Bayan Lucy ile oturuyordum. ri ve derin gzleriyle gen ve sarn kadn susuyor, atlas parlaklndaki gkyzne bakyor, Brksel dantelli mendilini yelpaze gibi kullanarak serinlemeye alyordu. Yelpaze iini gren mendilden ya da oradaki leylaktan kp gelen burcu burcu bir koku ite ylesine gcklayarak iime doluyordu.

    Sadece bir ey sylemi olmak iin, "Bu ne ahane leylak byle ! " dedim. nk susmak, zerinde kaamak dncelerin sessiz ve hzl gidip geldii gizli bir orman yoluna benzer. Dolaysyla, hi susmaya gelmez.

    B ayan Lucy gzlerini yummu, ban arkaya yaslamt; akamn aydnl olduu gibi ince damarlarla bezenmi gz kapaklarnda eleiyordu. Burun kanatlar krpe bir glden zsuyu yudumlayan bir kelebein kanatlar gibi hafif hafif titreiyordu. Eli tesadfen benim sandalyenin arkalnda, benim elimin hemen yan banda duruyordu; usulcack titreyiini parmak ularmda hisseder gibiydim. Yalnzca parmak ularnda m! Btn vcudumun iinden akp giderek beynime ulayordu bu titreyi, btn dnceleri biri dnda kafamdan uzaklatryordu. O tek dnce de dadaki bir frtna bulutu gibi kafamn iinde ekillenip tortop oluyordu: " Bayan Lucy bir bakasnn eidir. . . "

    Lanet olsun ! Hanidir bildiim bir eydi bu. stelik bu

    60

  • bakas dostlarmdan biriydi. Gelgelelim, sz konusu tuhaf dnce dnp dolap aklma geliyordu; gzlerini pastane vitrinlerindeki nefis yiyeceklere zlem ve hayretle dikmi bakan bir dilenci ocuunkine benzer bir duygu iindeydim.

    Zihnimden geenlerden kendimi koparp alarak, " Ne dnyorsunuz hanmefendi? " dedim.

    Bayan Lucy glmsedi: " Ona ne kadar da benziyorsunuz? "

    " Kime? " Gzlerini benden baka tarafa evirerek oturduu yer

    de doruldu Bayan Lucy: " Benim rahmetli kardeime. " " Ya? Gen mi lmt? " Bayan Lucy gs geirdi: " Hem de ok gen. Taban

    cayla vurdu kendini zavall ! Ei bulunmaz, efendi bir adamd. Durun, bir dahaki sefere resmini gsteririm size. "

    Dikkatini bir baka konuya ekmek isteyerek, " ok kardeiniz var myd? " diye sordum.

    Sorumu pek iitmemie benziyordu. nsann akln kartran bir rahatlkla l l gzlerini yeniden bana evirmiti. Olanca byklyle, gkyz gibi kocaman.

    " Gzlerini evreleyen o izgi, o az . . . " Sanki bir d gryormu gibi sylemiti bu szleri.

    Serinkanllkla yzne bakmaya altm. Benim iin hayli zor bir eydi. Bayan Lucy uzun uzun beni szd. Ardndan sandalyesini bana yaklatrd; itenlikli, mahrem bir edayla kardeinden anlatmaya balad. Yavaack konuuyordu. Ba bana o kadar yaknd ki, sar salarndaki parfm kokusunu duyuyordum. Mutluluk ve acnn canl ans gzlerinde bir ate tututuruyor, yzn bir dirimsellikle donatyordu. imdeki heyecann ateiyle yz izgileri bana ylesine aina grnyordu ki, onun anmsad lm kardei bendim sanki.

    6 1

  • Bu gzler, bu az diye geirdim iimden - bu benim yzmd, benim bir incelikle, bir soylulukla donatlm yzm.

    Nihayet boaznda bir hkrk, susup da narin bacazm Brksel dantellerine gmmesi zerine, 'O benim! O benim! ' diye haykrmak geti iimden. Byle bir kadn tarafndan urunda gzya dklen biri olmann mutluluunun henz hayattayken keyfini karyordum. Bilmem nasl oldu, akam kzll vurmu ban usulcack okadm. Sesini karmad.

    Parldayan gzlerini kaldrarak dnceli dnceli, " Keke imdi hayatta olsayd, " dedi. "Bir arada yaar, ben de hi evlenmezdim. "

    Ben kulak kesilmi, onu dinliyordum. Doasnn gereini yapp boand Bayan Lucy, gzya-

    larna bouldu. . Gnein snp gittiini grerek, 'Ama bir bakasnn

    kars' diye geirdim iimden. Ama onun ad kafamdaki bu dnceyi bastrd. G

    ne mor tepelerin ardna henz tmyle gmlp kaybolmamt ki, Bayan Lucy'nin bacazm gsme yaslanm buldum, altn sars dank salar enemde bir gdklanmaya yol ayordu. Derken sarn Bayan Lucy'nin i parlaklndaki gzyalarn pcklerimle gzlerinden uzaklatrdm. Gkte ilk solgun yldzlarn belirmesiyle birlikte krmz dudaklarnda bir glmsemenin tomurcuklandn grdm.

    Bir saat kadar sonra bahe kapsnda kocasyla karlatm; dostum elini tam bana uzatmt ki, boyunbamda bir toz zerresi iliti gzme. Hay Allah! Toz zerresini bir elimle bir fiske vurup uzaklatrrken, br elimi telala dostumun bana uzanm eline braktm.

    62

  • BEY AZ MUTLULUK (1896/97)

    Sigorta memuru Theodor Fink Viyana'dan Riviera 'ya gidiyordu. Yolda not defterine baknca trenin gidecei yere gece yars varacan grd. Burada iki saat aktarma yapaca treni bekleyecekti. Keyfini karmak iin bundan gzel bir ey olamazd. Bir sigara yakt, ama dumanna katlanamayarak az sonra frlatp att pencereden. Gzleriyle iin iin yanan krmz noktay izledi. Bolukta geni bir yay izdi nokta. Tren mart havasn soluyan renksiz, snk bir araziden geiyor, alabildiine derin vadilerde kar kalntlar kirli yastklar gibi yerde serilmi yatyordu. Manzara, yan bandaki koltukta duran sar kapakl roman gibi skcyd. Suratn asarak, hasta kardeinin Nizza 'dan yazd mektubu belki onuncu defadr ald eline. Aceleyle iziktirilmi sarsak satrlar sk sk okuduka, can ekien bir kiinin arsna uymu gitmekte olduunu daha bir ak seik anlyordu. indeki rahatszlk byd giderek. Kendisinden yedi ya ge dnyaya gelmi bu kk kardee hibir zaman fazla yaknlk duymamt, nk onun hastalkl, narin yaps Fink'e hep itici gelmi, duygularndaki ar incelii netameli ve yadrgatc bulmutu. Pek ok tela ve zahmetli gnlerin kendisini bekliyor olmas bir korku sald yreine. te yandan iten bir acma duygusuna kaplmaktan da kendini alamad ve bu duyguyu yattrmak iin durup durup yle dedi kendi kendine: "On un iin en hayrls da hu. nsan bir kez hasta olunca. "

    63

  • Sarsntdan bitkin durumda, her bir yan szlayarak, mahmur gzlerle Verona Vecchia ' da trenden indi. kendisinden baka da inen olmamt. Grevli memurun peine dp ikinci snf bekleme salonuna geldi. Grevli memur onu yksek cam kaplarn nnde brakp gitti. Theodor Fink, kap kanatlarndan birini dirseiyle itip at; gzleri salonun karanlna alana kadar eikte durup iai girmedi. Perona alan kardaki kemerli kaplar yava yava seebildi ancak. Salonun orta yerinde kaln drt bacayla pek ok hrgc bulunan dev gibi bir ey grr gibi oldu. zerine bir sr bagaj ylm bir masayd bu. Nihayet duvarlar boyunca yerletirilmi sralar fark etti. Usul usul ilerlemeye alarak en yakn sraya geldi. Yarda kesilmi uykusuna burada devam edecekti. El yordamyla kefettii sraya tam oturacakt ki, elinde fenerle biri geti kap nnden, bir k demeti ieri dt; srada uyuyan bir adamn sakall yz ylece aydnland. Mahmurluundan syrlan Fink bir kfr savurdu. Salonda, beklediinden daha gr yanklanmt sesi ve her keden bir cevap gibi yine dnp kendisine geldi; bir inilti, bir kmlt, bir uzanp gerinme, bir sra gcrts, adeta dte sylenen vurgusuz, anlam belirsiz bir szck. Salon batan aa uyuyanlarla dolu diye geirdi iinden Fink. Duvarlar boyunca ilerleyerek salonun en karanlk kesine yakn bir yerde eliyle yoklaya yoklaya bo bir sra buldu. Adeta bitkin halde sraya brakt kendini. Ayaklarn uzatmay gze alamad, sanda solunda sralara uzanm yatanlarn bulunduundan emindi. onlara dokunmaktan ekindi. Hi kmldamadan beklemeye koyuldu. Gz kapaklar arlamt, kapanr gibi olduka anszn bir korkuya kaplarak tekrar ayor, deme tahtalar zerinden zaman zaman martlar andran beyaz klarn kayp gittii souk salona almaya alyordu. Bir ara giri

    64

  • kapsnn gcrdadn duyarak derin bir nefes ald. Holdeki krmzms donuk kta iki, glge belirdi; salona yeni yolcular girdi ve kap kapand arkalarndan. Fink gzleriyle yeni gelenleri izlemeye alt; koyu karanlkta suskun ve sessiz eriyip kayboldular. Yalnzca bir sra gcrts duyuldu, ardndan salon yine sessizlie gmld. Ne var ki, Fink ar yorgun dm bir merak duygusuyla iittii binlerce sesi izliyor, bunlarn her birinde yabanc ve dmanca bir ey buluyordu. inde yle bir his vard ki, adeta btn salondakiler kendisine sokulduka sokuluyorlard. evresindeki karanlk giderek ylesine bir younluk kazand ki, sonunda bir kibrit akmadan duramad; nnde o kocaman, siyah boluu grnce rahatlam bir nefes ald. Yine de ikinci bir kibrit akmadan edemedi, iyice rahatlamak istiyordu. kinci kibritin trdayarak yanmas zerine bir keden biri uzand: "Af edersiniz, k insann ok fena gzn alyor. " Fink pek hafif sesin ahengine kulak verdi, byk blm yanm kibritle aydnlatt sesi, smsk rtl bir kadn yzn seer gibi oldu. Kibrit snd derken, Fink de eskisi gibi karanlkta oturmaya balad. Deminki sesin yeniden iitilmesini bekledi ve yeniden iitildi ses: " Bir geceyi pek ok yabancyla ayn yerde geirmek korkun ey. yle deil mi? nsanlar geceleyin bir tuhaflayor ki! lerindeki gizler byyor, ap geiyor kendilerini. Korkun ey dorusu! Ik da insann gzn ne fena alyor. " Fink, hafiften iitilen tatl sesin kendisini endielendiren bir eyi aa vurduu duygusuna kapld. Ama bir zr gibi yanklanan son cmle anszn tm korkular alp gtrd iinden; gen, hatta belki gzel bir kadnn yan banda oturduunu anlamt, salonda beklemekle geirecei zaman ufak bir servenle ksaltabileceini dnerek kadnla tanmaya heveslendi.

    65

  • Farkna varmadan byn burup karanlk keye doru nazike, " Hanmefendi de Nizza 'ya m gidiyorlar acaba? " diye sordu.

    "Hayr. Ben memleketime dnyorum. " "Daha mart ay kmadan m? Almanya'da hava hala

    pek souk. Umarm hastalk nedeniyle aalara inmemisinizdir? "

    " Oh evet, hastaym. " Bunu mahzun, ama kendi kendisiyle bark bir edayla sylemiti kadn. Fink armt, ne diyeceini bilemeyerek sustu. Gzlerini karanlkta arayarak dolatrdysa da bir ey gremedi. Hava buulu ve adalyd. Salonda birinin uykuda grd bir dten kaynaklanan iniltisi ykseldi, darda alan bir ngran crcr bceklerini artran sesi iitildi.

    Kadnn szn yantsz brakmak istemeyen Fink, " Ben deilim ama, kardeim hasta, " dedi. "Nizza'da kendisi, durumu ciddi. Oraya gitmem de bunun iin. "

    Karanlk iinden kadnn sesi geldi: " Oh - alp getirin kendisini Nizza'dan. Durumu ciddi olsun isterse. Bahar geldi mi, insana her ey hzn verir orada. Yaamak ve lmek .. . "

    Fink kmldad oturduu yerde. Hasta kadn tmyle vurgusuz bir sesle ekledi: "Yorgun ve hasta insanlar evlerinde kalmallar. " Fink, kadn gen biri olmal diye geirdi iinden. " klimi dnmek zorundasnz, hanmefendi, " demesi zerine salak, beceriksiz ve kaba adamn biri olduu duygusuna kapld.

    Kadn onun sylediini iitmemie benziyordu, konumasn srdrd: "Ben de eve dnyorum. Hzn kt gnlme. iekler ortasnda tek bama ... "

    Kadnn szn kesen Fink, " Kuku yok, henz pek gensiniz, hanmefendi, " diye yantlad. Ardndan byle syledii iin kendi kendine kzd.

    66

  • "Evet, gencim henz, " dedi kadn ksaca. Fink, kadnn glmsediini sezer gibi oldu. Kadn devam etti: " Ama ite bu yzden seviyorum yalnz kalmay. Evde ok vakit yalnzmdr. "

    Fink, "Nerelisiniz? " diye sormaya hazrlanmt, ama buna frsat bulamad; nk kadn hala konuuyor, sesi giderek daha yumuak ve ds kyor, adeta uzaklardan geliyordu:

    Hayal kuraq ribi, "Beyaz bir odam var, " dedi. " Dnnz, duvarlar ylesine parlak beyaz ki, biraz gne hi kaybolmaz zerlerinden. sterse darda gnler gri olsun. Darda da gri gnler eksik deildir hi. Beyaz perdeler vardr pencerelerin nnde ve d pervazlarnda da beyaz iekler. nk iekler odann iinde asla gerei gibi geliip byyemez. Hani fazla bir kokular yoktur, yine de her ey onlarn kokusunu barndrr kendisinde, mendil, yastk, yorgan severek okuduum kitaplar, ne varsa. Sabahlar Agatha Hemire kp gelir odama ve glmser. Ne zaman gelse glmser hep, banda beyaz rahibe balyla yatamn yan bana oturur. Ellerine dokunmaya grn, gl yapraklarna dokunuyorum sanrsnz. Dnyaya ilikin hibir ey bilmez, ben de bilmem, bylece anlarz birbirimizle. Yalnzca gnein scak scak parldad saatler pencere bana oturup darsn seyrederiz. Byle zamanlarda denizmi, ormanm, kym ve insanlarm, grltl ve byk ne varsa bir uzamzda kalr ki! Pazarlar kapnn zilini allar bir an gibidir adeta. Gemi yllardan iyi kalpli tandklar odamn kapsn vurur, bir kiliseye gider gibi kp bana gelirler ieklerle, parmak ularna basarak, srtlarnda yabanlk giysiler..."

    Ortalk birden sessizlie gmld. Dardaki ngrak sesleri de susmutu.

    67

  • Fink gzlerini karanla dikmi, sesin yeniden iitilmesini bekliyordu. Kadnn ayn tatl ve yumuak sesiyle konumasn srdrp kendisine daha pek ok ey syleyecei duygusu vard iinde. " Kadn sanki gnah kartan biri gibi konuuyor ve ben onu anlayamyorum. Salondaki sralarda oturan pek ok yabancdan biri iitir de o anlar belki. Ben anlamyorum. Korkuyorum ondan. "

    Fink, srann gcrdamamasna alarak usulca doruldu; el yordamyla ho