Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
RABBİN KİMDİR? Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.
(Ey Resûlüm!) De ki: “Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok
bağışlayan ve merhamet edendir. (Yine) de ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse (kâfir olurlar),
şüphesiz ki Allah kâfirleri sevmez. (Al-i İmran/31-30)
KUR'AN'IN ANLAMIYLA BULUŞUYORUZ
İFTİRA APAÇIK BİR GÜNAHTIR
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
Bak! Nasıl yalan uydurup da Allah’a iftira ediyorlar. Bu, (onlara) apaçık bir günah olarak
(fazlasıyla) yeter. Nisa/50
Kim bir hata veya günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, elbette o, bir iftira
(suçunu) ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur. Nisa/112
Onların (İsa’yı) inkâr etmeleri, Meryem’e (“zina etti” diye) büyük iftirada bulunmaları ve:
“Allah’ın Resûlü Mesih; Meryemoğlu İsa’yı biz öldürdük.” demeleri sebebiyle (onları lanetleyip
cezalandırdık). Halbuki onlar, onu ne öldürdüler ne de astılar. Fakat onlara (o sırada asıp öldürdükleri
adam, tıpkı İsa’ya) benzer gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşen (yahudi ve hıristiyan)lar bu
hususta tam bir şüphe içindedirler. Tahmine uymaktan başka, onunla ilgili hiçbir (sağlam) bilgileri
yoktur ve onu kesinlikle öldürmediler. (Zaten kesin öldürdüklerini de bilmiyorlar.) Nisa/156
HADİS-İ ŞERİFLERLE HAFTANIN DUASI
FARKINDA MIYIZ ?
Onlar Kur’an(’ın söyledikleri) üzerinde düşünmezler mi? Yoksa
kalpler(inin) üzerinde kilitler mi var? (Muhammed/24)
Bir adam Rasulullah (sav)'a gelerek:
- Ey Allah'ın Rasulü! Ben çok aç ve fakir düştüm, dedi. Bunun üzerine
Rasulullah (sav) hanımlarından birine, yanında bir şey olup olmadığını sormak
üzere evine bir adam gönderdi. Hanımı:
- Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, yanımda sudan başka bir şey yoktur.
Dedi. Sonra diğer hanımına adam gönderdi. O da aynı şeyi söyledi. Bütün
hanımları aynı şeyi söylediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav):
-Bu adamı kim bu gece misafir ederse Allah ona merhamet etsin" buyurdu. Ebu
Talha kalkıp:
- Ben, ey Allah'ın Rasulü! Dedi. Adamı alıp evine götürdü. Hanımı Ümmü
Süleym’e :
- Bu, Rasulullah (sav)'ın misafiridir. Hiçbir şeyi bundan esirgeme ve ikram et,
dedi. Ümmü Süleym:
- Bende, çocukların yiyeceğinden başka bir şey yok" deyince Ebu Talha:
- Onları bir şeyle avut ve uyut. Misafirimiz içeri girdiğinde, bizim yemek
yediğimizi ona göster. Sonra lambayı düzeltmek için kalk ve söndür" dedi.
Kadın bunları yaptı. Oturdular, misafir yedi, onlar geceyi aç geçirdiler. Sabah
olunca Ebu Talha Rasulullah'a (sav) gitti, Rasulullah (sav) ona bakınca
gülümsedi. Sonra:
-Bu gece misafirinize yaptığınızı Allah çok beğendi, dedi Bunun üzerine Yüce
Allah:
"Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan
kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı
içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile
onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar
kurtuluşa erenlerdir." (Haşr, 9.) ayetini indirdi. Dedi.
İslam kardeşliği nasıl olmalıymış? FARKINDA MIYIZ?
Buhari, Menakibü’l-Ensar, 9
O’NUN (sav) AHLAKI KUR’AN’DI
ŞAHISLARI VE MİLLETLERİ YIKAN YEDİ BÜYÜK GÜNAH
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
- "Gıybet nedir, bilir misiniz?"
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber:
- "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu.
- Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu.
- "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu. (Müslim,
Birr 70. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 23)
Ebû Kilâbe (ra)dıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Kişinin, kanıtsız ve dayanaksız söz söylemesi ne kötüdür." (Ebû Dâvud)
Ebu Hüreyre (ra)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“Şahısları ve milletleri yakıp yıkan yedi büyük günahtan sakının”. Ey Allah'ın elçisi bunlar hangileridir, diye sordular.
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’de:
1. Allah'a herhangi bir şeyi veya kimseyi ortak koşmak.
2. Sihir yani büyü yapmak ve yaptırmak.
3. Allah'ın dokunulmaz kıldığı bir canı haksız yere öldürmek.
4. Faiz yemek.
5. Yetim malı yemek.
6. Savaş meydanından kaçmak.
7. Evli, namuslu, hiçbir şeyden haberi olmayan kadınlara zina isnad ve iftirasında bulunmak. (Buhari, Vesaya 23,
Müslim, İman 145)
HER TÜRLÜ MODERN ALET VE VASITAYI KULLANARAK İSLAMI ANLATMALIYIZ
Allah (celle celâlüh) hazretlerinin biz kulları üzerindeki en büyük lütfu, en geniş, en şümullü nimeti İslâm’dır; biz
müslümanlar onun kıymetini çok iyi bilmeli, ona sımsıkı sarılmalı, onu çok mükemmel uygulamalı, cümle cihana onu
yaymaya, tanıtmaya çok çalışmalıyız.
Evet, İslâm hak dindir; Allah’ın sevdiği, razı olduğu, kabul ettiği, geçerli saydığı tek, sağlam ve mübarek inanç
sistemidir; dosdoğrudur, tastamamdır, ak-paktır, pırıl pırıldır, çok güzeldir, çok mantıkîdir, çok kıymetlidir; ama
maalesef yine de onun pek çok hasmı, rakibi, düşmanı, engeli vardır, ne hikmetse!
Başta melun şeytan, en büyük düşman! O, İslâm ve müslümanlar aleyhine sinsice çalışır durur, içten ve derinden
gider, sûret-i haktan görünür, akılcı imiş gibi yaklaşır, insana vesvese verir, şüpheye düşürür, aklını bozar, dünyayı
sevdirir, menfaati, zevki, keyfi öne sürer, imanı yağmalar, âhireti inkâr ettirir, kandırır, saptırır, azdırır...
Sonra şeytana kanmış, nefsine uymuş bir sürü insan vardır, İslâm’ın karşısında.
Bunların bir kısmı İslâm’la tanışmamıştır; doğrudan doğruya, yakın teması olmadığı için bilgisi çok afakî, çok
sathîdir; çevresinde konuşulanlardan, okuduğu kitap ve dergilerden birkaç kelimeyle özetlenen bir kanaati vardır, o
kadar! Tabiî bu bilgiler de çok kere garezkâr, tek yönlü ve tarafgirânedir; yaşadığı gayr-i İslâmî kültür çevresinin
yalanları ve saptırmalarından ibarettir.
Diğer bir kısmı ise tarih ve coğrafya şartları itibariyle İslâm’la çok yakın temas içinde olmuştur; ama çeşitli dinî, ırki,
millî, sosyal ve kültürel sebeplerle İslâm ve müslümanlara rakip, hasım ve düşman olan bir grup içinde
yaşamaktadır. O grup “geleneksel taassubunu” kırıp imana gelip, müslüman olamaz. Hatta
1. İslâm’ın hak din olduğunu;
2. Hz. Muhammed’in (sas.): Hz. Musa ve Hz. İsa gibi gerçek bir peygamber sıfatıyla ve “ahir zaman nebisi” olarak
gönderildiğini;
3. Kur’ân-ı Kerîm’in; Tevrat, Zebur ve İncil gibi ilahî bir kitap olarak, Hz. Muhammed’e (sas.) indirildiğini...
1400 küsur seneden beri okuyup, dinleyip, anladıkları halde; dahası bazıları içten içe İslâm’ı doğru bulup,
müslümanların haklı olduklarına kani oldukları halde... İmanı ikrar, tasdik ve ilan etmezler; kendi eski ve batıl,
bozuk ve muharref dinlerinde ısrar, inat, taassup ve temerrüt gösterirler. Bir adım atsalar kâfirlikten kurtulacak,
cehennemden halas olacak, cennete girecekler; Allah’ın düşmanı olmaktan, Allah’ın evliyâsı olma haline geçecekler
ama yapamazlar; göz göre göre âhiretlerini mahveder, ebedî hayatlarını berbat eylerler; hayret edilecek, esef
edilecek bir hal ve durum!
İşte bu ikinci grup, dünyevî menfaatleri; millî, ırki ve tarihî husumetleri, kıskançlıkları ve rekabetleri; emperyalist
niyet ve emelleri dolayısıyla var gücüyle İslâm düşmanlığı yapar; gerçekleri saklar, yalan söyler, iftira eder, karalar,
kötüler, ortadaki nötr insanların İslâm’ı tanımasını, benimsemesini, sevmesini engellemeye çalışır. Bunlar çok
tehlikelidirler; çünkü ne insafları vardır, ne merhametleri; ne utanır, ne arlanır, ne uslanırlar. Harp çıkarır, kan içer,
insan eti yer, çoluk çocuğu katlederler; gözleri dönmüş, akılları başlarından gitmiş, kalpleri taşlaşmış, gönülleri
kapkara kararmıştır.
Yapılacak iş:
Dünya halklarından İslâm’ı bilmeyenlere, İslâm’ı en güzel, en açık, en uygun yollar ve metotlarla tatlı tatlı, yılmadan,
bıkmadan, yorulmadan anlatmak, tebliğ etmek, irşad ve ikaz eylemektir; her türlü modern alet ve vasıtayı
kullanarak...
Bu köşenin içeriği KUR’AN’IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet
mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali’nden
alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net adreslerinden
ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: [email protected]