24
29 Aralýk 2009 - 5 Ocak 2010 Esra ERDOÐDU Yusuf BAL Sezgin SELVÝ M.Nihat MALKOÇ Mürvet SARIYILDIZSüleyman ÜNAL Ýlkay COÞKUN Mehmet KUVVET Yasin ALTUNBAY Nevin KILIÇ Hakan ERARSLAN Ömür ÖTER Danyal NACARLI A.Derviþ KAPTAN Celalettin TOKMAK Bilal KARAMAN Ayþegül ATMACA Mustafa AYVALI Serdal YERLÝKonuk Ressam; Arif Hikmet BAÞEÐMEZ Ali Þahin CANOZAN ... .. Kültürel içerikli programlarla gençlerimize deðerlerimiz tanýtýlmalýdýr. Perde I ýðýl ýðýl çaðlasa sözlerim makamýn cemrelense nefsime. günaha el versem, uzansam döþüne buselik düþse satýrlarýma anlasa erimlerimi bir kahve molasýnda çürüðe çýksa hesabým sýra serviler boy verse kýrýklýðýma yolsuz yolcu kentimde alacaklýsý arlanýr mý iç(iþ)lerimde Perde II ýlýk bir ölüm asýlýr odaya uzanýr, dokunur kadehe çöp ve saman ayrýlýr küçük hesaplarý kapýdan çýkar yaðar oluða kan doðurur misk(eti) hastalýk sanrýlarý gösterimde/ iki perdelik Sivas Postasý Gazetesinin Ücretsiz Ekidir

Poyraz Edebiyat Sayı 9

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Edebiyat Kültür Sanat Dergisi

Citation preview

Page 1: Poyraz Edebiyat Sayı 9

29 Aralýk 2009 - 5 Ocak 2010

Esra ERDOÐDU Yusuf BALSezgin SELVÝ • M.Nihat MALKOÇ Mürvet SARIYILDIZ•Süleyman ÜNAL Ýlkay COÞKUN • Mehmet KUVVETYasin ALTUNBAY • Nevin KILIÇHakan ERARSLAN • Ömür ÖTERDanyal NACARLI • A.Derviþ KAPTAN Celalettin TOKMAK • Bilal KARAMAN Ayþegül ATMACA • Mustafa AYVALISerdal YERLÝ•

Konuk Ressam;

Arif Hikmet BAÞEÐMEZ

Ali Þahin CANOZAN

...

..

Kültürel içerikli programlarla gençlerimize deðerlerimiz

tanýtýlmalýdýr.

Perde I

ýðýl ýðýl çaðlasa sözlerim makamýn cemrelense nefsime. günaha el versem, uzansam döþüne buselik düþse satýrlarýma anlasa erimlerimi bir kahve molasýnda çürüðe çýksa hesabým sýra serviler boy verse kýrýklýðýma yolsuz yolcu kentimde alacaklýsý arlanýr mý iç(iþ)lerimde

Perde II

ýlýk bir ölüm asýlýr odaya uzanýr, dokunur kadehe çöp ve saman ayrýlýr küçük hesaplarý kapýdan çýkar yaðar oluða kan doðurur misk(eti)

hastalýk sanrýlarý gösterimde/ iki perdelik

Sivas Postasý Gazetesinin Ücretsiz Ekidir

Page 2: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 2

Poyraz Edebiyat Sanat Kültür DergisiSivas Postasý Gazetesinin Ücretsiz Ekidir

SahibiSivas Postasý Gazetesi Adýna

Murat KALENDER

EditörYusuf BAL

Sanat Sayfasý EditörüSerdal YERLÝ

Yayýn KuruluÝlkay COÞKUNOrhan KARAHAN Nazmi GÜLDEÞSezgin SELVÝAziz ÞEKER

TasarýmZirve Yayýncýlýk

BaskýZirve MatbaacýlýkAta San. Taþtanlar Sit. No:51 SÝVAS

Ýletiþim505 689 60 67546 498 47 62

Ücretsiz E-dergi Aboneliði veYazý Gönderi Adresi

[email protected]

Ýki haftada bir, Salý günleri yayýnlanýr. Kaynak göstererek alýntý yapýlabilir. Dergide yayýnlanan eserlere telif ücreti ödenmez. Yazýlarýn sorumluluðu yazarýn kendisine aittir.

Sivas Postasý Gazetesi Abonelik0346-2251650www.sivaspostasi.com

Aralýk ayýnýn gelmesi ile gökten beyaz inci tanelerini koparýp sokaklarýmýza serpecek olan bir mevsimi hissetmeye baþladýk. Güneþ ýþýðý topraðýn tenine daha düþük açý ile dokunurken soðuyan hava, bedenimizde glikoz molekülünün parçalanmasý esnasýnda açýða çýkan yedi bin üç yüz kalorilik enerjilerden pay istemektedir ki biz buna üþümek diyoruz. Ama eskisi kadar soðuk deðil yinede. Çocukluðuma dönüyorum ve düþünüyorum. Evimizin avlusunda bulunan çeþmede elimizi yýkadýktan sonra o derme çatma merdivenden hýzla çýkýp ne zaman kapýnýn alüminyum kulpunu tutsam elimin yapýþtýðýný anýmsarým. Islak el ile o kapý kulpunu ayýrmak, iki sevgiliyi ayýrmak gibidir artýk.

Bu sayýda arkadaþýmýz Celalettin Tokmak þair padiþahlar üzerine hazýrladýðý dosyasýnda, daha çok savaþlarý ve fetihleri ile gündeme gelen Osmanlý padiþahlarýnýn sanatçý yönlerini araþtýrdý. Aþk ile savaþ arasýnda ne fark var diye düþündüm bende. “Berden ve selamen” deki ikinci kelime çýkarýlýnca cisimleri yakan aþýrý soðukta yanmak gibi.

Güzel bir kapak þiirinin ardýndan, þiir tekniði açýsýndan biraz uçuk bir þiire yer verdik. Poyraz iþte. Bazen olacak.

Artýk tüm dünyanýn bir deðeri haline gelen yüce insan Mevlana'yý anma etkinlerinin düzenlendiði þu günlerde Süleyman kardeþimiz Mevlana üzerine bir çýrpýda okunabi lecek ve Mevlana'yý bize hissettirebilecek bir dosya hazýrladý.

Onca yaþýna raðmen hâla iþi gücü edebiyat ve þiir olan Ali Þahin Canozan aðabeyimizle söyleþi yaptýk. Sivas'ta yaþayanlar kültürel etkinliðin olduðu yerlerde onu her an görebilecekleri için daha þanslýlar.

Çeviri bölümünde bu kez Facebook'ta tesadüfen tanýþtýðýmýz Danyal beyin Almancadan Türkçeye çevirdiði bir þiirimiz var. “Ýstikamet bize farz, hakka giden izdeyizToplansýn tüm cemaat, cem kuruldu bizdeyiz”

diyen Ýlkay kardeþimiz gibi, bu sayýda da bizdeyiz diyorum. Poyraz'ý izlemeye devam edelim.

Selam ile

EDÝTÖRDEN

Page 3: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 3

Uyu Bebek

Yusuf BAL

dalarken hülyalaraýþýk düþer yüzüne

ay sana bakarkayan bir yýldýz

sana. her akþam

cennetin ýrmaklarýndatertemiz olur kalbin

mavi den/izleresevgiler býrakýlýr

sevincin göz yaþlarýdüþen çið taneleri

bilmezsinsana bir bahar gelir

kapatýp gözlerini dalarken hülyalara gülümser yüzünsen uyurken ýþýk düþer yüzüne en güzel mevsim gelir

salýnýr usulca yapraklar ay sana bakar, çadýr kurar gamzelerineincitmez seni kayan bir yýldýz, ýþýk sýzar uzak âlemlerden

rüzgâr þarkýlar söyler sana saçýný okþar þefkatle eller melekler girer rüyalarýna her akþam, kanat açarken ruhungülümser yüzün, cennetin ýrmaklarýnda nur ile yýkanýrsýnnur ile yýkanýrsýn, tertemiz olur kalbin, gülümser yüzün

kanat açarken ruhun mavi den/izlere melekler girer rüyalarýnasaçýný okþar þefkatle eller, sevgiler býrakýlýr, rüzgâr þarkýlar söyler

ýþýk sýzar uzak âlemlerden, sevincin göz yaþlarý incitmez seni çadýr kurar gamzelerine düþen çið taneleri, salýnýr usulca yapraklar

en güzel mevsim gelir bilmezsin sen uyurkengülümser yüzün, sana bir bahar gelir kapatýp gözlerini

Page 4: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 4

adýný ne zaman ansam bir molekül ýsýnýyor havadaþafaktayken henüz perdemi aralýyorkýbleyi geçip de ülkene sýðýnýyorumçatýlarýnda güvercinler uçuþuyorgölgemin kara gölgesine bir gül konuyor ansýzýnoysa bir seviþ olmalýydý þimdiseni bulduðum yýlýn bir kýþ öncesimeltem rüzgarlarýnda övüyorum kalbimive usulca ellerini yýkýyorumdoðduðun günü mýrýldanarak kutluyorumuzun yýllara ve tek elde bir manolyaylaiyiki , iyiki varsýn

iþte böyle aþýðýnýmsen baþtan topuða sevgili derin köklerinde yapraklanýyor yeþiller, sarýþýn bir gemi yüklüyorensenden kollarýna, kollarýndan ellerine bir rüzgar susmamacasýna havalanýyortüneli geçipte bayraðýna sýðýnýyorumcamlarýnda yaðmurlar dolaþýyorodamýn yaslý göðüne bir kýrmýzý konuyor ansýzýnoysa bir uçuþ olmalýydý þimdiseni gördüðüm bir akþam öncesisamyeliyle üflüyorum bedenimive usulca yakýyorum ateþidoðduðun günü öperek kutluyorummutlu yýllara ve tek elde bahçeye açýlan bir sokaklaiyiki , iyiki varsýn

topraða ne zaman dokunsam bir cemre fýþkýrýyor kollarýmagümüþ bir para gibi gözlerime ýþýldýyorceketimi atýp da göðsüne sýðýnýyorumbir çiçek hemen evine koþuyorkuþlarda var içimde serçeler saraylarýna konuyor ansýzýnkaygýya dayanýklý bir lamba göðümde dolaþýyoroysa bir seviþ olmalýydý þimdiseni gördüðüm bir yolculuk öncesibir maviyle besliyorum iyi kalpli ellerimive usulca siliyorum ölüm tezkeremidoðduðun günü koklayarak kutluyorummis yýllara ve tek elde bir begonyaylaiyiki , iyiki varsýn

çamlara ne zaman dokunsam bir kirpik dolaþýyor aðzýmaçiçekli bir orman gibi yüzüme bakýyorgözlerimi çýkarýp da tenine dokunuyorumbir rüzgar hemen evine çekiliyor sen boylu soyunca sevgili aþk kokan sözlerindegöðsünden kemiklerine, kemiklerinden tüylerinebir tren durmamacasýna kalkýyoryazý geçip de kýþýna sýðýnýyorumüþümüþ bir çið tanesi burnuma konuyor ansýzýnsoðuðu unutmuþ bir kedi dizlerime dolaþýyoroysa bir öpüþ olmalýydý þimdiseni gördüðüm bir hasret öncesiýlýk bir suyla besliyorum kükürt sarýsý sesimive usulca yitiriyorum hüzünlerimidoðduðun günü ýslatarak kutluyorumýslak yýllara ve tek elde açmamýþ bir zakkumlaiyiki, iyiki varsýn

sevgilim . sevgilin

Sezgin SELVÝ

Sevgilim? Sevgilin

Page 5: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 5

M.Nihat MALKOÇ

Ne güzeldi köyümün kirlenmemiþ yaðmurlarýnda ýslanmak… Bütün kaygýlardan azade, sokaklarda akþama kadar topraklarla hemhal olmak… Sabahýn ilk ýþýklarýyla uyanýp aydýnlýða 'merhaba' demek, gönül kapýlarýný ve göz kapaklarýný ardýna kadar açarak hayata sýmsýký sarýlmak, gökkuþaðýný hayallere yorgan eylemek… Ne güzeldi, âh ne güzeldi.

Çocukluðumun düþleri þimdi kâbusa dönmüþ. Gönül naðmelerinde çýðlýklar kol geziyor. Yýllarýn sancýlarý yüreðime sermiþ kurþundan aðýr postunu. Þefkatli elleriyle saçlarýmý tarayan rüzgârlar ne çabuk fýrtýnaya dönüþüp yüzümü týrmaladý!... Kapkara yalnýzlýklar gönül göðümü esir aldý. Yaþamýn girdabýnda dönüp duruyor zaman çarkýnýn diþlileri. Ben o diþliler arasýnda kýymýk kýymýk olmuþum. Çocuk uykularým kuþlarýn yakuttan kanatlarýnda çoktan semaya havalanmýþ, þimdi gece yarýlarýndan sonra bile kapanmýyor yorgun gözkapaklarým. Çamurdan yaptýðým atlarýn toynaklarý týrmalýyor uykularýmý. Sýðýndýðým gül bahçelerinde þimdi acý bir barut kokusu kýrýyor burun direklerimi.

Tüyden hafif anlýk kederlerim kurþundan aðýr tasalara dönüþtü. Rüzgârlarla yarýþan hayallerim þimdi vadilerin yamacýnda sislere gömülmüþ. Uyku tadýndaki sevinçlerin hayali cihan deðiyor þimdi. Kendi kendime aynalarla söyleþmek yeni çýktý. Kendimden çok uzakta çocuk hayallerimle avunuyorum zamanýn tenhasýnda. “Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parasý / Dostunun yüz karasý; düþmanýnýn maskarasý” bercestesini þimdi daha iyi anlýyorum. Hayat gösterdi o acýmasýz yüzünü. Þiddetli rüzgârlara raðmen ayakta durmak için yere saðlam basýyorum. Çocukluðumda biriktirdiðim sevgileri bugünün nefretlerine panzehir yapýyorum. Düþüyorum ayrýlýklarý sevginin doyumsuz hazzýndan. Zulmün önünde bir kale gibi durmaya çalýþýyorum. Sadece sevginin ve aþkýn önünde eðiliyorum.

Sevgi aðacýnýn dallarýný kýran bu sert rüzgârlar tanýdýk deðil. Kuþlar çoktan baþka memleketlere göç etmiþ. Bu dermansýzlýkla ben nereye göç edeyim. Çocukluðumun hayalleri yerini hakikatlerin deryasýna býrakmýþ. Bu deryada ancak iyi yüzücüler hayatta kalabilir. Hapishaneler varmýþ fikirlerin dört duvar arasýna mahkûm edildiði. Nerden bilebilirdim düþüncenin zaman zaman zehirli bir yýlan kadar tehlikeli olabileceðini? Ve beni belleðimden ýsýrýp peþinden sürükleyeceðini… Bilemezdim, bilemedim ta ki bildirilene dek…

Dal uçlarýnda patlayan tomurcuklarýn doðum sancýsý baharlara serenattý. Gönül arabalarýný çeken kýsraklar haramilere boyun eðmezdi . Gökyüzünden payýma düþen yýldýzlara þimdi çok uzaðým. Gül bahçelerindeki dikenler güllere uzanan ellerimi kanattý. Salýncaklarda sallayýp uyuttuðum ve büyüttüðüm kutlu düþlerim þimdi daraðacýna mahkûm… Artýk kimse tutmuyor hücreleri can çekiþen buruþuk ellerimi. Kimse ciddiye almýyor pembe hayallerimi.

Tek kanatla uçulmuyor mavi göklere. Dallarý bulutlara deðen ihtiras aðacýnýn kökleri çoktan kurudu. Þimdi dokunsalar hüngür hüngür aðlayacaðým. Çocuk gönlümü hatýralarla daðlayacaðým. Yaþlý yüreðimde her harf, her kelime ateþten bir ok gibi batýyor zerrelerime. Sevgi ýrmaklarýndan kan akýyor hoþgörü okyanuslarýna. Kuþ masallarýný dinlemiyor aç kurtlar. Kelebeðin ömründen daha uzun deðil solgun dudaklarý süsleyen ve besleyen tebessümler…

Tefe koyup zehirli naralarla çalýyorlar bizi. Eskiden kalma bir yaðmurun altýnda ýslanýyor þekerden düþlerimiz. Sonbaharýn kamçýsý yaralýyor yorgun bedenimizi. Gözlerden düþen ateþli bir gözyaþý gamzelerimizde buharlaþýyor. Her geçen gün büyüyor bizi bir gün yutacak içimizdeki o derin boþluk. Neþe aðacýnda korku ve tasa çiçekleri açýyor kýþ ortasýnda.Gölgemin yetiþmekte aciz kaldýðý ten mülkü, þimdi gölgenin kurþundan aðýrlýðýnda eziliyor. Iþýl ýþýl parlayan gözbebeklerim artýk kepenklerin çekileceði elemli günü bekliyor. Bu son demlerde tasanýn yasasý iþletiyor hükmünü. Hüzzam makamýndaki türküler hatýralarý çaðýrýyor geçmiþ zamandan. Pencereden gözlenenler, pencereden gözlüyor hiç gelmeyecek yolcularý. Oysa horoz þekerimin tadý hâlâ damaðýmda.... Demek henüz ölmedim, þükür hâlâ yaþýyorum.

Gökkuþaðýný Hayallere Yorgan Etmek

Page 6: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 6

Mürvet SARIYILDIZ

Kalem Deyip Geçme

nce semboller vardý. Ýnsanlar sembollerle konuþuyorlardý. Bir kuþ, bir fare, bir kurbaða ve beþ tane ok. Bu varlýklar, yazýnýn ve kalemin Öolmadýðý zamanlarda yüzlerce kelimenin söyleyebileceklerini

anlatmak için kullanýlýrlardý. Ýskitler, komþularý Perslere “Bir kuþ gibi uçmayý, bir fare gibi topraðýn altýnda saklanmayý, bir kurbaða gibi bataklýkta sýçramayý bilmiyorsanýz, bizimle savaþmaya sakýn ola kalkýþmayýn. Topraklarýmýza ayak bastýðýnýz anda, oklarýmýzýn þiddeti sizleri yok edecektir.” diyerek düþmanlarýna kudretlerini, güçlerini anlatan sembolleri yolluyorlardý.

Yazýyý Sümerler'in bulduðu bilinmektedir. Sümerlerin yaþadýðý dönem hakkýnda bilgimiz olduðu için, yazýnýn ne zaman icat edildiði hakkýnda da bilgimiz olsa gerek. Peki kalem ne zaman bulundu?

Kalemin ne zaman icat edildiðini anlamak isteyenler iþaret parmaklarýna baksýnlar. Çünkü ilk kalem, atalarýmýzýn yumuþak bir þeyin üzerine iþaret parmaklarýný kullanarak þekiller oluþturmasýyla baþladý. Hâlâ bizlerde kalem bulamadýðýmýzda ya da yazacak bir þeyimiz yoksa hele de deniz kenarýndaysak hemen kumlarýn üstüne yazarýz. Bu yazýlarýn kalýcý olmadýðýný da görürüz. Atalarýmýzda parmakla yazdýklarýnýn kalýcý olmadýðýný görünce sert cisimlere yöneldiler. Sert cisimlerle çivi yazýsýný kazýdýlar. Sonra daha nazik olan ve kolay yazýlmaya elveriþli olan kamýþ fýrçalar, þimþir veya metal levhalar, fildiþi kalemler ve kuþ tüylerini kullandýlar. Þimdilerde ise mürekkepli kalem, kurþunkalem, tükenmez kalem kullanýlmaktadýr.

Ama benim üzerinde duracaðým kalemin bu tarihi serüveni deðil. Baþka bir serüveninden bahsedeceðim. Yazý ölüme karþý atýlan bir çýðlýktý. Kalem ise bu çýðlýðýn þahidi. Yazý, geleceðe kalmanýn bir yoluydu. Kalem bekçisi. Yazý bâkî kalmak ise kalem bir hoþ sedaydý. Yazý, cinnet anýysa kalem ilaçtý. Biz geçelim serüvenimize.

Kuran'ý Kerim'de bir ayette “Yeryüzündeki aðaçlar kalem, deniz mürekkep olsa yedi deniz daha katýlsa yine Allah'ýn kelimeleri bitmez.”(Lokman/27) denilmektedir. Yine Kuran'ý Kerim'de geçen Kalem suresi vardýr. Ve olacak olan olaylarý yazacak olan kalem. “Allah , her þeyden önce Levh ile kalem'i yarattý” denir (Levh: Allah'ýn bilgisi, kalem;iradesi). Ve Allah, kaleme yazmasýný emretti. Böylece “yazmak fillinin” insanýn var olmasýndan önce gerçekleþen bir eylem olduðunu söyleyebiliriz. Ýslamiyet'te kalem bir lûtuf sayýlmýþtýr. Hatta hattatlar, kalemi açtýklarýnda kalemden çýkan yongalarý her hangi bir yere atmaktan çekinir, götürür büyük bir saygýyla topraða gömerlermiþ.

Page 7: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 7

Kýrmýzý Kalem / Terkibin Ýzi

direnir sözher þey sustu kaðýt köprüler amadebeklenir, genlerinin hükmühadi konuþ

madde-i esiri solurken fezaterkip oldu madde cisim denildi gölgeleregün doðmamýþ sabahlarda okunurken salaben öldüm, sen doðdun mürekkep durmaz kanýmda

kýrmýzý sularýndan savaþ dilendim

renkler bende durmuyor sende durduðu gibibir avcýnýn, anne kuþu vurduðu gibisus artýk / çiðnenmiþ et bekleyen yavrudönememkalem elimde

mürekkep þiþelerinde bekleyen sýzýdüþecek beyaz rengine kaðýdýnsabah yakýn damlalar düþüyor gözlerimden þiþeye içinde ben

ellerimle dokundumyüreðimle sevdim hadi konuþ kalem,bir kuþluk vaktinde yaz bir kýþ sabahýnýdurmayacak kýrmýzý, sende durduðu gibi, bende durmayacakkarýþýyor, renklere renkbir savaþ yazýlýyorsana sýðýnýyorum,týpký annem gibi

ben öldümsen doðdunhadi çiz çizebilirsenduygularýn resminidurmayacak kýrmýzý bende sende durduðu gibiyaz ey kalemyüreðimelimde.

Yusuf BAL

Ya da bu yongalarý bir ömür biriktirir öldüklerinde vasiyet olarak sularýnýn bu yongalarla ýsýtýlmasýný isterlermiþ.

Kalemle ilgili ata sözlerimiz ve deyimlerimiz de vardýr.

Kalem böyle çalýnmýþ: Kader böyle yazýlmýþ.Kalemini kýrmak: Daha önceleri birini

dýþlamak, her hangi bir münasebet kurmamak iken anlamý zamanla ölmesine karar almak gibi bir anlam kazanmýþtýr.

Son zamanlarda ortaya çýkan deyimlerden örnek vermek gerekirse

Satýlýk kalem: Kendini aklamak isteyen insanlarýn bazý yazarlara yalan yanlýþ yazdýrmasýndan ortaya çýkan bir deyim.

… yazmak iþi ne kadar ciddi bir eylem deðil mi ?

Page 8: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 8

Cömertlikte ve yardým etmede akarsu gibi ol.Þefkat ve merhamette güneþ gibi ol.Baþkalarýnýn kusurlarýný örtmede gece gibi ol.Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.Hoþ görülükte deniz gibi ol.Ya olduðun gibi görün.Ya göründüðün gibi ol.

Duygu ve düþüncesiyle gönüllerimize taht kuran Mevlana, 1207 yýlýnda Afganistan'ýn Belh þehrinde dünyaya geldi. Babasý Horasan'ýn en büyük âlimleri arasýnda gösterilen Bahaüddin Veled, annesi ise Mümine Hatundur. Âlimlerin Sultaný lakabýyla anýlan babasý Harzemþahlar ailesine baðlý bir prenses ile evliydi. Bir gün saray ile arasý açýlan Bahaüddin Veled göç etmeye mecbur kaldý. Göç sýrasýnda beþ yaþlarýnda olan Mevlana muhtelif memleketleri gezdikten sonra nihayet Anadolu'ya geldi. Larende (Karaman) de ikamet etti. Daha sonra alimlere ve þairlere düþkün olan Selçuklu hükümdarý Alâeddin Keykubat'ýn ýsrarlý daveti üzerine Konya'ya yerleþti. Kültür ve medeniyetin eþiði ve beþiði sayýlan Konya'ya yerleþtiði tarihte 30-32 yaþlarýnda idi. Babasýndan ilk fikri terbiyesini alan Mevlana, devrin büyük âlimlerinden dersler alma imkaný buldu. Ana dili Türkçeden baþka Arapça, Farsça, Ýbranice ve Yunancayý da bilen gönüller sultaný, devrin en geniþ bilgilerine sahip bir müderristi.

Durgun sularda seyreden Mevlana'nýn çaðlayan olmasý Þems'i görmesiyle baþlar. Halep'te talebe iken karþýsýna çýkan garip bir adam, daha sonra Konya'ya gelerek Mevlana'nýn hayatýný altüst etmiþtir. Bu adam Mevlana'nýn bütün þiirlerinde adýný andýðý Tebrizli Þems'tir. Þems ile Mevlana'nýn buluþmasý iki denizin birleþmesi gibidir. Þems ile tanýþmadan önce Mevlana kitabi bilgilere deðer veren bir âlim, hayatýný takva içinde geçiren zahiddi. Þems ise son derece hür fikirli, akýldan çok duyguya deðer veren bir derviþti. Bir mecliste söylemiþ olduðu bir söz Þems'in karakterini ve hayata bakýþýný çok iyi göstermektedir. “Bir gün birçok âlimin ve þeyhin hazýr bulunduðu mecliste konuþuluyordu. Muhtelif ilim konularý münakaþa ediliyor, herkes fikrini teyit etmek için hadisler naklediyor, büyük âlim ve mutasavvýflarýn sözleri ortaya atýlýyordu. Bir köþede oturan Þems, bu sýrada yerinden fýrlayarak þöyle baðýrýr:

“Ne zamana kadar baþkalarýnýn sözlerini naklederek eðleneceksiniz? Ýçinizden bir kiþi çýkmýyor ki Rabbimden kalbime öyle ilham olundu, diye söze baþlamasýn. Bu hadis, tefsir ve hikmete baðlý sözleriniz o zamanýn büyük insanlarýnýn sözleridir. Onlar kendilerine ait hal ve makamdan

1bahsetmiþlerdir. Siz bu zamanýn adamlarýsýnýz, sizin söyleyeceðiniz bir söz yok mudur?”

Mevlana aþk ve neþe þairidir. Ýslam dinini sevgi ve neþe dini olarak algýlamýþtýr. O, ölümü bile güzel gösteriyor. Çünkü ölüm diye bir þey yoktur. Dünyada iken, dünyanýn ötesini göremiyoruz. Zannediyoruz ki, var olan sadece görünenden ibarettir.

Bizi aldatan þeylerden biride akýldýr. Ýnsan bunlarýn çoðu hakikate yalnýzca akýlla ulaþabileceðini zanneder. Hâlbuki içimizde akýldan baþka bir bilme özelliði vardýr ki, o da duygudur. Ýçimizdeki ulvi bir ruhun varlýðýný vecd anlarýnda, duygunun sevince dönüþtüðü zamanda hissedebiliriz. Mistisizme göre aþk ve sevgi, bizi akýlla kavranýlmayan hakikatlere götürür. Þems hakikati kitaplarda deðil, bizzat insanýn kendi içinde bulabileceðini öðretmiþtir.

Ýnsanýn hakikati yalnýzca akýlla bulabileceði kuramý yanlýþ bir kuramdýr. Sözgelimi Musiki'ye eðlence gözüyle bakanlar vardýr. Bizi aldatan kötü piyasa ve meyhane musikisidir. Mevlana'nýn bahsettiði musiki ise, ruhlarý Allah'a ulaþtýran yüksek ve derin musikidir. Günlük konuþmanýn yanýnda büyük þiir ne ise, alelade musikinin yanýnda ulvi musiki de odur.

Mevlana'nýn güzel ahlaký ve olaylara bakýþ açýsý onu milli kimliðin sýnýrlarýn ötesinde evrensel bir deðer olarak sevgi ve saygý kazanmasýný saðlamýþtýr. “Dað gibi kendini üstün gören kiþinin vay haline. Þunu iyi bil ki, bu kibir, ululanma, kendini herkesten üstün görme hali öldürücü bir zehirdir. Haydi, sen de benlikten, varlýktan kurtul, yokluða doðru git” sözleri Mevlana'nýn tevazu haliydi.

Süleyman ÜNAL

MEVLANA CELALEDDÝN-Ý RUMÝ

Page 9: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 9

Dünya'ya sýmsýký sarýlma hali kanaatten mahrum kitlelerin “Ýnsan insanýn kurdudur” sözünü hayat felsefesi yaptýklarýna þahit oluyoruz. “ Ey oðul, baðýný kes kurtul; gümüþe altýna esaretin ne kadar? Testiyi denize daldýrsan bir günlük rýzýktan fazlasý kýsmet olmaz. Harisin göz testisi doyar mý? Kanaatsiz, sedefte inci olmaz.” “…. Su geminin içerisine girerse o gemi batar; geminin altýnda su ise her tarafta nimettir”.

Adalet mülkün temelidir. Mevlana'nýn her sözü ders niteliðindedir. “Aðaçlara su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür. Adalet, bir nimeti yerine koymaktýr. Her köke su vermeyi uygun sanma. Zulüm, bir þeyi layýk olmadýðý yere koymaktýr ki, bu da belaya kaynak olur.” , “ Yoksulun gönlünü kebap

2edip yiyen zalim; iyice dikkat edersen kendi budunu kýzartýp yemektedir.”

Mütefekkir olmanýn ilk þartý zaman mekân farký gözetmeksizin doðruyu her ortamda söyleyebilmektir. Bir gün Anadolu Selçuklu hükümdarý Mevlana'ya hitaben : “Ey sözün sultaný iki güzel söz söyle” der. Mevlana Sultana hitaben “Sana çobanlýk vermiþler, kurtluk ediyorsun; sana bekçilik vermiþler hýrsýzlýk ediyorsun” der. Bunun üzerine sultan tövbe ederek bir daha bu hatalarý iþlemez.

Bilindiði gibi, Mevlana þiir ve musikiyle beraber raksa da deðer vermiþtir. Raks, bütün vücudun bir ahenge uymasýdýr. Mevlana'nýn sevdiði raks, alelade dans deðil, insaný göklere yükselten sema'dýr.

Bu, yeryüzünü alelade hayatýn zincirlerini kopararak uçma, Mevlana'nýn þiirlerinde mühim bir yer tutar. Sema hareket ve tavýr olarak da uçuþun yerden kopuþun taklididir. Sema neþenin ve coþkunluðun tezahürüdür. Bir þiirinde Mevlana çocuklar gibi sevinerek þöyle diyor:

“ Bugün sema var, sema var, sema var.Nur var, ýþýk var ýþýk var.

3Bu aþk bir meta'dýr. Akla veda var, veda var, veda var.”

Mevlana þiirinde insanýn durumunu þöyle anlatýyor: “Bugün biz varýz, bir de siz varsýnýz; boðucu bir suya düþmüþsünüz. Hele bakýn kim yüzme biliyor. Dünyayý seller kaplasa ve her dalga deve kadar büyük olsa, suda yüzen kuþlara ne gam! Gökyüzünde uçan kuþ, tutar da bunu düþünür mü? ”

Mevlana'ya 'bilinen Ýslam'dan çok farklý din türettiðini' iddia edebilecek kadar gaflet ve hýyanet bataðýna düþenleri þu sözlerle uyarýyor:

“Ben yaþadýkça Kur'an'ýn bendesiyimBen Hz. Muhammed'in ayaðýnýn tozuyumBiri benden bundan baþkasýný naklederseOndan da bizarým, o sözden de bizarým, þikâyetçiyim”

Mevlana'nýn Mesnevi'sinde fikirlerine dayanak noktasý yaptýðý Ayet-i Kerimeler 1221 beyitte, Hadis-i Þeriflere ise 745 beyitte yer verilmiþtir. Bu eserlerde anlatýlan birçok millete ve farklý döneme ait olay, hikâye, fýkralara ise yüz civarýnda eserin kaynaklýk yaptýðý tespit olunmuþ.

Mevlana, merhamet iksirini dünyaya yayan gönüller sultanýdýr. Merhameti uçsuz bucaksýz umman gibi herkesi kucaklýyor. Onun dünya görüþü sadece yaþadýðý dönemi deðil, yüzyýllarý birbirine baðlayan kültür ve iman köprüsüdür. Anadolu topraklarýný sadece maddi kuvvetlerle fethedilmemiþ; Yunus Emre Mevlana gibi gönül mimarlarýmýz tarafýndan da fethedilmiþtir. Hz Mevlana “Ýster kâfir ol, ister Mecusi, ister putperest ol yine de gel” diyerek mesajýný tüm dünyaya duyuruyordu.

Manevi deðerlerin hiç edildiði, toplumlarýn korkunç bir canavar haline geldiði bir dünyada yaþýyoruz. Bugün dünyada sadece maddeyi tanýyan fertler ve toplumlar insanlýðýn baþýna bela olmaktadýrlar. Günümüz dünyasý, Mevlana'nýn ve Yunus'un manevi penceresinden olaylarý deðerlendirdiði takdirde dünyaya barýþ, huzur ve refah hâkim olacaktýr… Kaynakça:

1.Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu, Sayfa 209 Mevlana dergisi, Seçkin Bir Peygamber Varisi, Sayfa 51,52,53

3.Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu, sayfa 2162.

Page 10: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 10

Ýlkay COÞKUN

Þemsdeyiz

Gurbetlerde yolumuz büryan yürek közdeyizÇok acýlar taþýdýk þimdilerde düzdeyiz.

Haz vermez cismi sevdâ gönül ehli özdeyizÝçimizde riyâ yok doðru olan sözdeyiz.

Þafaða döndü zindan havadar menfezdeyizMuhabbete arzu var can yoldaþým sizdeyiz.

Âtiye rýzýk salan mevsimlerden güzdeyizDeveranda zamanlar misk saçan filizdeyiz.

Özgür kalan rûhlarla yankýlanan tizdeyizRabbimize yönümüz ömürde son cüzdeyiz.

Gün ola semâ ola hayat kýsa tezdeyizMâneviyat yüklü ten cemâliyle yüzdeyiz.

Þen günüm þeb-i aruz sarýlmýþýz bezdeyizGençlik elden giderken aþýnan falezdeyiz.

Ýstikamet bize farz hakka giden izdeyizToplansýn tüm cemaat cem kuruldu bizdeyiz.

Page 11: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 11

Mehmet KUVVET

Yasin ALTUNBAY

Güneþin Kýzý

Þubat

açýldý kanatlarý þiirindudaðýna deðen ezgisi bulaþtý yüzüme gözümegitmeyüzümde kal…

gül kurusu libâs asýlýyor omuzlarýna sarmalýyor tüm kuytularýnýþair bu dokunuþu kýskanýr teninin kokusu bulaþýyor þiiregitmenefesimde kal…

rüzgarýn armaðanýkýrýlgan kokunu çekiyorum içime yokluðuna dilim susuyor gitme sesimde kal…

lavanta kokulu düþteyken þairþafakla imgeme düþtünyakama iðnelendi karanfilkaranlýkta kalmasýn özlemgitmeöykümde kal…

güneþin kýzý sarmalýyor þairigüne aya býrakýyor kendiniçatýrdýyor karanlýklargitme gecemde kal…

Bir tenin coðrafyasýnda Þubat gibi soðuyorumKuþlar geçiyor bakýþlarýmdan Donmaya kanatlarýmdan baþlýyorumVagon vagon çoðlan yalnýzlýðým Hiç bir durakta durmuyorVe ne zaman ki seni ansam Ýçimden boþ bir tren kalkýyorHer sevdanýn bir hüznü Vardýr diye yattýðým raylardan Ezik kalkýyor ruhumYudum yudum içtiðim aþkGözlerimde oluk oluk donuyorAðlamaklý bir þehri fýrtýna sarýyor sonraTenimde kaldýrým yalnýzlýðý bir soðukErimiyor düþen karlarKar altýnda bir düþ baharý bekliyorBahar ise düþlerde kaldýVe düþler bir ölüyü diriltmiyor...

Page 12: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 12

Kýsaca okuyucularýmýz için kendinizi tanýtýr mýsýnýz?

1945 yýlýnda Sivas'ýn Ulaþ i l çes ine bað l ý Baþçay ý r köyünde doðdum. Deliktaþ'ta Ýlkokulu, Ulaþ'ta ortaokulu bitirdim. Daha sonra Sivas Ticaret Lisesinde lise tahsilimi tamamladým. Çocukluðumdan bu yana ha lk þ i i r in in sevdalýsýyým. Nerede bir halk

türküsü duysam onun temeline inme ve o güzel

eseri, insanlarla paylaþmaya isteðini içimde hissederim. Sivas'ýn yetiþtirdiði ender kültür adamlarýndan biri olan Canozan birçok araþtýrmacýnýn baþvurduðu ilk kaynaklardan birisi olmasý nedeni ile Sivas'ýn Yaþayan Kütüphanesi olarak nitelendirilmektedir.

Sivas'ýn yetiþtirdiði kültür adamlarýndan birisiniz. Bir çok araþtýrmacýnýn baþvurduðu i lk kaynaklardan birisi olmanýz nedeni ile insanlar sizi Sivas'ýn Yaþayan Kütüphanesi olarak görüyorlar. Ali Þahin Canozan ismini duyduðumda sizi þahsen tanýyan biri olarak aklýma ilk gelen kelimelerden birisi “edebiyat” týr. Ama biz önce kitap kokusundan baþlayalým. Bir dönem sahaflýk yaptýnýz. Bize kitaplardan, kitap dostluklarýnýzdan bahseder misiniz?

Evet sizinde ifade ettiðiniz gibi bir dönem sahaflýk yaptým. O dönemlerde Sivas'ta benden baþka sahaflýk yapan olmadý. Kitaplarý çok seviyorum. Zira kitaplar insaný olgunlaþtýrýr, güzelleþtirir. Okumak, yazmak güzel meziyetlerdir. Ancak kitap okurken þunu da unutmamalýyýz ki kitaplar insanlar içindir, insanlar kitap için deðildir. Baþta insan, okunmasý gereken bir kitaptýr.

Kitaplardan baþladýk, birazda kültürel etkinliklerinizden devam edelim dilerseniz. Birçok kültürel araþtýrmalara öncülük yaparak fikir babasý oldunuz. Baþlattýðýnýz 'Dostlar Meclisi' kültür sohbetleri, yýllarca devam etti. Bu anlamda bu güne kadar yaptýðýnýz etkinliklerden bahseder misiniz?

Gerçekten 'Dostlar Meclisi' kültür sohbetleri, yýllarca devam etmiþtir ve birçok güzel insanýn

tanýþmasýna ve tanýtýlmasýna aracý olmuþtur. Bunun yaný sýra geçmiþe baktýðýmda Sivas Folkloru konusunda yüzlerce öðrenciyi eðitme imkâný bulmamý önemsiyorum. 1990-2000 yýllarý arasýnda Sivas'ýn yerel bir televizyonu olan SRT'de “Mýsra Yaðmuru” isminde þiir edebiyat konulu program yaptým. Bizim Sivas Gazetesinde yazýlarým ve þiirlerim yayýnlandý ve Sivas Vakýflar Müdürlüðü'nün 1990 yýlýnda çýkarmaya baþladýðý Revak dergisindeki araþtýrmalarým yayýnlandý. Bu güne kadar Âþýk Noksani, Âþýk Mesleki, Âþýk Seyit Yalçýn ile ilgili kitaplar hazýrladým. Halk edebiyatý alanýna araþtýrma yapan birçok araþtýrmanýn bana ulaþmasý ve fikir almasý beni gerçekten mutlu etmektedir. Konu edebiyat olunca sohbet bir baþka oluyor. Yaþýmýn ilerlemesine raðmen þehrimizde nerede bir kültürel etkinlik duyarsam katýlmaya çalýþýyorum. Ülkemizin güzelliklerinin edebi bir dille anlatýlmasý bam baþka bir þey.

Ülkemizin güzelliklerinden bahsederken ne mutlu ki Sivaslý âþýklar, ozanlar ve þairler bu güzelliklere kayýtsýz kalmamýþlardýr. Bu anlamda bende bu güzelliklerin keþfedilmesi için bakmak, görmek, gezmek gerektiðini savunuyorum. Bir varlýðý tanýmadan onu sevemeyiz, hakkýnda fikir yürütemeyiz. Yurdumuzun kýyýsýnda köþesinde gizli kalmýþ güzellikleri bile sezmeliyiz. Ýþte o zaman insan ve tabii çevrenin ayrýlmaz bir bütün olduðunu derinden hissederiz. Zira þiirin-türkünün kaynaðý tabiattýr. Daðlar, yaylalar, duygulu yüreklerin i lham kaynaðýdýr. Hangimiz duygulanmayýz ki...

Sivas ve çevre illerinin köyleri de dahil olmak üzere bir çok yeri gezdiniz, düðünlerine katýldýnýz. Buralardan derlemeler yaptýnýz. Bizlere o günlerinizden bahseder misiniz?

Derlemeleri yaparken köy köy gezdim veya yazanlarý bulup konuþtum. Bunlarý toparladým Dr.Doðan Kaya hocamýza verdim. Doðan Kaya hepsini bir kitapta topladý.Köy düðünlerinde, âþýk atýþmalarý yapýlýyordu. “Usta Malý” þiir söyleme geleneði devam ediyordu. Köylerde “Ruhsati” yi bilmeyen yoktu. Bazen “Gaze Düðünü” denen bir hafta hatta 10 gün süren þenlikler yapýlýyordu. Ruhsati'den ve oðlu Minhaci'den þiirler okunurdu. “Mum Sekili” odalarda sohbetler yapýlýrdý. Bu sohbetlerde bende bulunurdum. Sesim güzel olduðundan, bu düðünlerde türküler söylerdim. Köylere

Nevin KILIÇ

Page 13: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 13

“Darendeli çerçiler” gelir, halk kitaplarý satarlardý. Bir çanak buðday verirseniz bir kitap alýrdýnýz. “Hey gidi günler hey.”

Birazda þiir konuþalým. Ýlk sorum; þiir ayrýmý yapar mýsýnýz ? Gençlerimize neler tavsiye edersiniz.

-Hayýr, þiir ayrýmý pek yapmam. Geçmiþte de þiir ayrýmý yapmadan hece, aruz, serbest vezinde yazýlmýþ þiirleri okudum. Þair herhangi bir türde þiir yazabilir, ancak bir þair bilgili olmak zorundadýr. Çocuklarýmýz tarihini okusunlar. Türk Milleti hareketli yaþayan bir millettir. Asya'dan Avrupa'ya kadar uzanmýþtýr. Bu nedenle de zengin bir tarihe sahiptir. Tarihle edebiyat iç içedir. Bu nedenle tarihimizi öðrenelim. Þair aruz, hece veya serbest þiiri tercih edebilir. Elbisemi önemli, içindeki mi sorusuna elbette içindeki önemlidir derim. Þiirin içi bilgi ve kültürdür. Þair Mevlana, Yunus Emre, Seyrani veya Hafýzdýr. Ýrfan sahibi olmasý lazýmdýr. Mesela aðmalarda (Körlerde) irfan çok önemlidir. Bu konuda Necip Fazýl ne güzel söylemiþ “arý bal yapar ama balý izah edemez.” Þair Mehmet Akif gibi coþkun olmalýdýr.

Þiirde dil de önemli bir unsurdur. Cemil Meriç'in s ö y l e d i ð i g i b i “ Ka m u s Namustur” Burada kamus sözlük demektir. Bir ülkenin sözlüðü, dilinin koruyucusu-dur. Yazýlarda ve þiirlerde anlaþýlýr bir dil kullanýlmalýdýr.

Eskiden eðitim sisteminde öðrenciler genel bir eðitim alýrlardý. Her konu öðretilirdi. Þimdiki gibi bölümlere ayrýlmazdý. Bir konuda uzman bile olsanýz mutlaka eksik bilgiye sahip olduðunuz konular olacaktýr. “Ýnsan noksanýný bilmek gibi irfan olmaz” sözüne istinaden kiþi eleþtirilere katlanmalý, eksiklerini hatalarýný kabul etmelidir ki kendini geliþtirebilsin.

Çocuklarýmýza ve gençlerimize “Dede Korkut'u, Nasrettin Hoca'yý, Yunus'u, Mevlana'yý, Fuzuli'yi, Necip Fazýlý...” ve adýný sayamadýðým daha yüzlerce eser var, okumalarýný tavsiye ediyorum. Kültürel içerikli programlarla gençlerimize deðerlerimiz tanýtýlmalýdýr. Bu tür programlar yaygýnlaþtýrýlarak gençlerin kahvelerden ve internet kafelerden kurtarýlmasý gerekmektedir.

Her þiir yazan sizce þair midir?

Þiir yazdýðýna göre þairdir. Ama þiir ise, þiir manzum yazý türüdür ve yaygýndýr. Þiirin kendine göre ölçüsü, hecesi, kafiyesi, aruzu vardýr. Batý edebiyatýnda da ölçü var. Dünya edebiyatýnýn en güzel þaheserleri bizdedir. Enveri gibi bir adam var. Hele Fuzuli. Fuzuli tam yerli sayýlýr.

Serbest þiirlerde insan yazdýðýna önce kendi inanmalý. Ancak o zaman baþarýlý þekilde serbest þiirler yazýlýr ve güzel þeyler ortaya çýkar. Örneðin Orhan Veli Kanýk serbest þiir yazmaktaydý. Baþarýlý bir çok serbest þiir yazan baþka þairimiz de var.

Anadolu þiirinde hece ve aruz daha yaygýn. Hece þiirlerinin bestelenmesi de kolay olur. Âþýk Emrah'ý beðenirim. Bazý þairler yazýlanlarý tekrarlamakla meþgul oluyor. Dal oldu, bal oldu, yal oldu þeklinde. Ýkaz edince kabul etmiyorlar. Yapýlan iþlerde kalite olmalý. Ýnsan okuyarak kendisini geliþtirir ve yazarak olgunlaþýr.

Yunus'un hayraný olduðunuzu biliyoruz. Türk edebiyatýnda þiirini beðendiðiniz baþka þair ve edebiyatçýlardan kimleri sayabiliriz.

Benim pirim, üstadým Yunus'tur. Köyümde i l koku l dayken Yunus'un bütün ilahilerini b i l i r d im . Köyde he rkes okuryazar olsun olmasýn Yunus'tan bir ilahi bilirdi. Köy düðünlerinde, her toplantýda Yunus'tan þiir ler, i lahiler o k u r d u m . Y u n u s ' a , Mevlana'nýn Türkçeleþmiþ hali d i y e b i l i r i z . M a n e v i y a t

anlamýnda bu dünyanýn içersine girdiðiniz zaman çýkmanýz mümkün deðildir.

Yunus'tan sonra Eþrefoðlu Rumi, Niyazi Muhsin, Yunus'un karakter itibariyle sert hali Seyrani gelir. Seyrani Süleymaniye'de talebelik yapmýþtý. Zeki, ele avuca sýðmaz bir adamdý. Seyraný'nýn kitaplarý beni coþtururdu.

Mücadeleci þair Mehmet Akif'i severim. Yahya Kemal'i çoðu insan sadece þair olarak bilir. Ama onun derya gibi büyük bir âlim olduðunu bilenlerin sayýsý azdýr. Aþk þiirleri de olan þairin 10 tane kitabýna ulaþabildim. Çok kibar, Alçak gönüllü ve mütevazý bir insandýr. Etiketini hiçbir zaman önlere çýkarmamýþtýr. Burada bir hocayla tanýþtýk. Hoca Yahya Kemal'in müderris olduðunu bilmiyor. Müderris demek þimdi ki profesör demektir.

Page 14: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 14

Yahya Kemal yazdýðý yazýlarda imzasýný unvanýný kullanmamýþ. Yahya Kemal'in yakýn bir arkadaþý dergilerden, gazetelerden yazýlarýný alýp kitap haline getirmiþtir.

Ýnsanoðlunun nefes aldýðý surede hayali vardýr. Sizin hayaliniz nedir?

-“Ýyi bir yazar olmaktan baþka bir beklentim yoktur”.

***

Not: Ali Þahin CANOZAN' la evinde yaptýðýmýz söyleþide eþi Mübeccel hanýma Ali Bey nasýl bir insandýr diye çaktýrmadan sordum. : ) Ve Mübeccel Haným “ Eðer dünyaya bir daha gelsem yine Ali Þahinle evlenirdim. Ali bey kendi halinde çok uyumlu bir insandýr. Ýyi bir eþ, iyi bir babadýr. Arkadaþlarý, komþularý ve çevresi tarafýndan sevilen sayýlan bir insandýr. Misafiri ve yardýmlaþmayý çok sever” dedi..Bizlerde edebiyatýmýza emeði geçen Ali Þahin Canozan'a ve eþine uzun ömürler diliyoruz.

Ali Þahin CANOZAN

Gidenler

Hakan ERARSLAN

gider derede su suda balýk balýkta telaþ telaþta tuzak tuzakta hayat gider...

gider gökte bulut bulutta yaðmur yaðmurda umut umutta kaygý gider...

gider hayatta insan insanda ömür ömürde sancý sancýda hüsran hüsranda zaman gider...

Page 15: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 15

Yalnýzlýk Burcu

Ömür ÖTER

'sen tutar kendini incecik sevdirirdin bir umuttun bir misillemeydin yalnýzlýða' Cemal Süreya

Þasusa heymahþerin ilk gün büyüsü,/yalnýzlýk hüzün kumaþýndan/

dünyadaki herkes bir kiþinin yalnýzlýðýný giyiniyor bu yüzden her yalnýzlýða önce -kalbim- oluyorti menya ni smatrite ya smert'vseh vremyon .*

beni erken nehirlerin ihmali büyüttü denize dönemedim..kýþ resmi gibi kaldýmher vaktin yalnýzlýðýna.

Þasusa heyfelç gibi indi daðlarýn aþýlmaz grameri yüzümün çocuk yankýsýnazamandan önce bir þey' im .

özlemek bir þehirdi oysa biz o þehre yarýndan kalýyorduk daha bugünanlatýlarýmýz bizi hiç anlatmýyordu..

Þasusa heysaðýr olana þarkým benim

bir nehir gibi geçerken içimizden hüzünlerkalp aðrýsýdýromzumdaki yangýnýn kötü bir huyla soðumasý..

Þasusa hey/mutsuzsa insan önce kendine sürgündür ./

bin rüya rengi gözlerinle göm benitanrýdan kalan son topraða..

hoþ gör býrak terk edilmiþ kaderlerin ve çocuklarýn namusu kalsýn hüzünler

çünkü hüzün en önce bir þehirdirönce yalnýzlýklarýmýzdan gidilir............... *sen bana bakma her vaktin ölüsüyüm ben

Page 16: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 16

Der Schrei

Çýðlýk

Çeviren: Danyal NACARLI

Hüzün ve sevinç adlý kitapta okuruzSevinç günü yayýldý ve rüzgar geldiMisk, gül, zambak ve nane kokularýylaEy sevinç günü yavaþ olAllahýn çiçekleri elbet açarHüzün günü yayýldý ve rüzgar tozlarý taþýdýÇiçekleri kapatmak ve kuþlarýn sesini bastýrmak içinEy hüzün günü çabuk olDaðýlýyor Allahýn bulutlarýDeki o sevgi yada ölümKalbin arkasýna gizlenir kapýsý incidenDikkat etme sývýþayým içeriBýrak beni gireyimKapýyý açHayat kapýsýnýUzun seneler kayýp gidiyorHayat kapýsý ardýna kadar açýkSüliet içeri kayýyorGeçmiþte ders veren parmaklarýný saklýyorBana acý AllahýmLütfet fazilete bürüneyimSonuna kadar insan sevgisine

Gustav Sack *

*

1885'te Almanya'nýn Wesel kasabasýnda doðdu. Önce Alman filolojisi

ve sonra bioloji okudu. Üniversiteyi bitirdikten sonra Münih'e

yerleþmek ve orada yazar olarak çalýþmak isterde bunu baþaramadý.

Bir süre Ýsviçre'de yaþadýktan sonra ülkesine döndü. Savaþa katýldý

ve 1916'da Bükreþ yakýnlarýnda öldü.

Aus dieser steingewordenen Not, aus dieser Wut nach Brunst und Brot,

aus dieser lauten Totenstadt, die sich mir aufgelagert hat

härter als Erz, schwerer als Blei, steigt meine Sehnsucht wie ein Schrei

quellend empor nach Meeren und Weiten und ungeheuren Einsamkeiten,

aus all dem Staub und Schmutz und Gewimmel nach einem grenzenlosen Himmel.

Gustav Sack

Page 17: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 17

Bana Bir Türkü Söyle

A. Derviþ KAPTAN

Ne zaman bir þeyler yazmaya kalksam, kalemim farkýnda olmadan eski aþklarýma doðru yol almaya baþlýyor, belki uzun zamandýr yazýdan uzak kalmamýn sebebi de bu korkunç kabuslar, kim bilir. Ýþte bu yüzden eski bir þiirin birkaç dizesini paylaþmak istedim. Ben unutamadýðým eski bir þiir diyorum, ya siz?

Ah eski aþklar, eski þarkýlar gibi. Bazen onca notanýn içinde hiç duymadýðýn kemanýn sesin duymak gibi iþte, ya da uzun zamandýr eline almadýðýn bir romanýn ilk sayfasýndaki baþlangýç cümlesi gibi, hep önemlidir, hep akýldadýr ama hatýrlamak için illaki bir þeylerin tetiklemesi gerekir.

Bu kadar hatýrlanmaya müsait þey nasýl eski olabilir, bir de o sorun var iþte. Eskiyen sadece takvim yapraklarýdýr. Birlikte yapýlan onca eylemin bize kattýklarýdýr belki de aþký eskitmeyen. Eski aylarý nasýl da kýrpýp yýldýz yapýyorlarsa, eski aþklarý da bazen kýrpýp yýldýz yapmak gerek diye düþünüyorum.

Uyanýnca gecenin bir yarýsý aniden uykudan, paldýr küldür bir boþlukta yuvarlandýðýn hissine kapýlýrsýn ya iþte ayný þey, durup dururken hatýrlamak onu. Sus dersin, susar kalbinin atýþlarý. Derin bir nefes çekersin sigarandan, narkozdan uyanmýþ bir hasta edasýyla ilk sayýkladýðýn þey onun adýdýr.

Ustasýyým en ince ayrýlýklarýn, en hesapsýz vedalarýn, hiç olmasaydým. Ýlkokul önlüklü, bakkal çýraðý gibi kalsaydým, hep acemi. Ayrýlýklardýr ustalaþtýran gözlerimi, aðlamaya meyilli zamanlarým olur her sonbaharýn birkaç gününde. Ne yaðmur, ne eylül þifadýr, her rüzgarda sýzlayan yaralarýma. Eskiyim, eskisin, eskidi, ben sen o.

Aþk bitti diyor þair þiirinde, aþk bitti diyor da kendide inanmýyor bence buna. Eskiye raðbet olsaydý bitpazarýna nur yaðardý diyorsa da bir atasözü, aþkýn eskisine raðbet edip, nur yaðmasa da olur diyenlerdenim.

Her gelip geçen bir iz býrakýr bu duvarda, kimi bir tuðla koyar üstüne, kimi vurur tekmeyi daðýtýr gider. Kalan mý, kalaný hiç sorgulamaz ki insan, hep gideni sayýklar, nöbetlerinde.

Aslýnda þunu öðrendim, aþklar eskimiyor, biz eskiyormuþuz her gün bitiminde. Bak iþte yine nereye gidecek bu yazýnýn sonu biliyorum, ama olsun hiç kimse gelmese de artýk, ben o ömrümün çeyrek yüzyýlýna rastlayan köþe baþýnda bekliyor olacaðým.

Bozkýrýn tezenesi, Neþet ERTAÞ ustadan dinlemiþtim o türküyü, uzun yýllar önce ilk defa, bir akþam sofrasý sýcaklýðýnda. “Burnu fýndýk, aðzý gayve fincaný”… Bizim buralarda türkülerle doðulur, türkülerle sevilir, türkülerle yaþanýlýr ve türkülerle hiç ölünmez. Ýþte bu yüzdendir ki aþk hiç eskimez.

Yorgun akþamlarýn sýðýnaðýdýr, akýlda kalan ne varsa düne dair, bazen þehirlerarasý yolculuklarda bile terk edilmez bu þehir. Bu þehir ki her sokaðýnda saklýdýr serseri ayak izlerim. Sustum! Konuþtukça eskittim. Sustum! Hep yeni kalsýn diye, umudum.

Umudunuz hep yeni kalsýn, sizin kalsýn, eskitmeden…

Page 18: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 18

Þâir Padiþahlar

Celalettin TOKMAK

Türk edebiyatýnýn önemli unsurlarýndan biri de þiir olmuþtur. Ýnsanlar sitem, duygu ve düþüncelerini çoðu kez þiir yoluyla anlatmaya çalýþmýþlardýr. Bu þiirlerin içeriðinden þairlerin içersinde yaþadýklarý dönem hakkýnda bilgi edinmek, ve bu dönemin þairler üzerinde býraktýðý etkinin izlerini okuyabilmek mümkündür.

Türk tarihine devlet adamlýðý liyakatini taþýmanýn yaný sýra þairaneliði, musikiþinaslýðý ve ressamlýðý, hâsýlý her nevi sanatýn icrasýný mecz edebilmiþ, on parmaðýnda on marifet bulunan hükümdarlar yön vermiþtir. Kýlýçlarýnýn sesi daha yüksek olduðu için biz onlarý hep savaþ meydanlarýnda ki kahramanlýklarýyla tanýsak da onlarýn sürdükleri deme arka plandan bakýldýðýnda imparatorluðun son adasý olan Osmanlý'nýn Türk sanatýnýn zirvesinde yer aldýðý görülür. Bu yüzden o dönemleri daha iyi anlayabilmek için Osmanlý padiþahlarýnýn þiirlerine de göz atmakta fayda vardýr. Bu þiirler sayesinde dönemin padiþahlarýnýn bilinmeyen yönleri hakkýnda fikir sahibi olmak mümkün olacaktýr.

Her dönemde olduðu gibi müzik ve þiir Osmanlý döneminde de en çok raðbet edilen sanat dallarýydý. Osman Gazi'den baþlayarak Sultan Reþad'a kadar hemen bütün padiþahlara, pek çok þehzadeye, hatta haným sultanlarýn bir kýsmýna þairlik isnat edilmiþtir. Elimizde bunlarýn önemli sayýda divanlarý bulunmaktadýr. Ýlk önce Osmanlý sarayýnda þiirle uðraþan padiþahlarýn isimlerini ve mahlaslarýný zikredelim.

Þâir Padiþahlar:

Sultan II. Mehmed (Fâtih) "Avnî" Sultan II. Bayezid (Veli) "Adlî" Sultan I. Selim (Yavuz) "Selimî" Sultan I. Süleyman (Kanuni) "Muhib, Muhibbî, Meftunî" Sultan III. Murad "Murad, Muradî" Sultan I. Ahmed "Bahtî" Sultan II. Osman "Fârisî" Sultan III. Ahmed "Necîb" Sultan III. Selim "Ýlhâmî, Ýlham, Selim, Selimî" Sultan I. Çelebi Mehmed Sultan II. Murad "Murad, Muradî" Sultan II. Selim "Sarý", "Selim, Selimî, Tâlibî" Sultan III. Mehmed "Adnî, Muhammed" Sultan IV. Murad "Muradî" Sultan IV. Mehmed "Vefaî" Sultan II. Mustafa "Ýkbâlî, Meftunî" Sultan I. Mahmud "Sebkatî"

Sultan III. Mustafa "Ýkbâl, Ýkbâlî, Cihangîr" Sultan II. Mahmud "Adlî, Âdil"

Þiir yazdýklarý rivayet olunan padiþahlar:

Sultan I. Osman (Gazi) Sulran Orhan (Gazi) Sultan I. Murad (Hudâvendigâr) Sultan I. Bayezid (Yýldýrým) Sultan Ýbrahim (deli) Sultan Abdülaziz Sultan V. Mehmed Reþad "Reþad"

Bazý rivayetlerde Osman Gazi de, Orhan Gazi de þiir yazmadýklarýndan sadece aþklarýyla anýlan padiþahlardýr. Hatice Alime Hüma Hatun ile Mara Sultan'a duyduðu aþkla anýlan ilk þâir padiþah Murad Hüdavendigar'dýr.

Osmanlý padiþahlarý, henüz þehzade iken aldýklarý özel eðitim sadece siyaset alanýnda deðil her alanda olmaktaydý. Meselâ;Yedinci Osmanlý padiþahý Fatih Sultan Mehmet Han Yunan felsefesini iyi bildiði gibi, Ýtalyanca, Latince, Rumca, Slavca, Fransýzca, Ýbranice, Geldanice dillerini bilirdi. Þiirlerinde Avni mahlasýný kullanýrdý. Avni zühd ve takvadan uzaklaþarak hakiki sevgiliye benliðini yok ederek kavuþan bir sofi olur ve Mirât-ý dil cemâline âyine-dârdur mýsrasýný yazar.

Hiç kimse yok kimsesiz Herkesin var bir kimsesi Ben bugün kimsesiz kaldým Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradýðým yollarda Kimsesizlik kimsem oldu Dinsin artýk hicranýn cana Kimse aradýðým yollar Kimsesiz kimselerle doldu

1 Avnî (Fatih Sultan Mehmet)

Osmanlý sultanlarý þiirinde sultanlarýydýlar. Mesela; “Muhibbî” mahlasýyla þiirler yazan Kanunî Sultan Süleyman, Türk Edebiyatýnda en çok gazel yazmýþ þair olarak bilinmektedir. Seferdeyken Hürrem Sultan ile mektuplaþmalarýndan ve þiirlerinden alevlenen aþký anlamak mümkündür.

Celis-i halvetim, varým, habibim mah-ý tabanýmEnisim, mahremim, varým, güzeller þahý sultaným

Hayatým hasýlým, ömrüm, þarab-ý kevserim, adnimBaharým, behçetim,rüzum, nigarým verd-i handaným

Neþatým, iþretim, bezmim, çeraðým, neyyirim, þem'imTuruncu u nar u narencim, benim þem'-i þebistaným

Page 19: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 19

Nebatým, sükkerim, gencim, cihan içinde bi-rencimAzizim, Yusuf'um varým, gönül Mýsr'ýndaki haným

Ýstanbulum, Karaman'ým, diyar-ý milket-i Rum'umBedahþan'ým ve Kýpçaðým ve Baðdad'ým, Horasaným

Saçý varým, kaþý yayým, gözü pür fitne, bimarýmÖlürsem boynuna kaným, meded he na-müsülmaným

Kapýnda çünki meddahým, seni medh ederim daimYürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi'yim hoþ halim!

2 Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman)

Aþký, duyguyu ve hissiyatý dile getiren sultanlar ayný zamanda bir birlerine yazdýklarý þiirleriyle düþüncelerini de belirtiyorlardý. Meselâ; Adlî mahlasýyla þiir yazan Sultan II. Bayezid kardeþi Cem Sultana yazdýðý bir þiirde þöyle sesleniyor;

Çün rûz-ý ezel kýsmet olunmuþ bize devletTakdîre rýzâ vermeyesün böyle sebeb neHâccü'l-Haremeynüm diyüben da'vi kýlursunBu saltanât-ý dünyeviîye bunca taleb ne Sultan II. Bayezid

Cem Sultan ise aðabeyine þöyle cevap veriyordu;

Yürü var ey Bayezid sen süregör devrânýnýSaltanat bâkî kalýr derlerse ol yalandýr

3 Cem Sultan

Sultanlarýn sözü, sözlerin sultanýdýr. Onlar savaþta birer cengaver olduklarý gibi gönüllerinde ki mevcelenmeleri ile de duygunun kahramanlarýydý-lar. Meselâ; Talibî mahlasýyla þiirler yazan Sultan II. Selim'in Nurbânu Sultan'a olan aþklarýný yazdýðý þiirlerden anlamamýz mümkündür. Biz bülbül-i muhrik-demi gülzâr-ý firâkýzÂteþ kesilür geçse sabâ gülþenimizden

4 Sultan II. Selim

Sultan II. Murad iki defa küçük þehzadesi lehine çekildiði tahtýna tekrar zahmetler çekmeye oturdu ve feht-i mübîni görmekle müþerref olamadý. Oðlu þehzade Süleymanýn attan düþerek ölmesi Sultanýn gönlünde derin yaralar açmýþtý.

Sâki! Getür getür yine dünkü þarâbýmý Söylet dile getür yine çeng ü rebâbýmý Ben vâr iken bana bu zevk u bu safâ Bir gün gele ki görmeye kimse türâbýmý!

Uykuda dün gece caným gibi canan gördüm Ten-i efsûrde de kalkýp eser-i can gördüm

Ey Muradî þeh-i devran iken el'an sen Zülfüne kýlmýþ esir ol þeh-i huban gördüm

5 II. Murad (Muradi)

Onlarýn gayesi saltanattan ziyade millete hizmet etmekti. Bu duyguyu 'Farsî' mahlasýyla þiirler yazan Sultan II. Osman þöyle ifade ediyor;

Niyyetim hidmet idi saltanât u devletimeÇalýþur hâsid-i bedhâh, aceb nekbetime?

6 Farsi (Sultan II. Osman)

Þiir Dede Korkut'la baþlayýp günümüzde hâlâ en güzel örnekleri sergilenen bir Türk geleneði olagelmiþtir. Böyle bir gelenekte bu milleti idare edenlerin olmamasý elbette ki düþünülemez. Bu mânâda 'Necib' mahlasýyla þiirler yazan Sultan III. Ahmed þöyle diyordu;

Külahýn sat da harceyle, müdâhin olma bir ferde. Cihanda kelle sað olsun, külâh eksik deðil merde

Ekmiyen biçmedi bu mezrada velhâsýlKime lâzýmsa ekmek, ona lâzým ekmek!

7 Necîb (Sultan III. Ahmed)

Edebiyatla özel olarak meþgul olmuþ, vezin ve kafiye öðrenmiþ ve Ýkbalî mahlasýyla þiirler yazan Sultan III. Mustafa'da bu konuda çok güzel örnekler sergilemektedir.

Bozulubdur bu cihan sanma ki bizde düzeleDevlet-i çerh dönüverdi kamû mübtezeleÞimdi ebvâb-ý saâdetde gezer hazeleÝþimiz kaldý hemân merhamet-i Lemyezel'e

8 Ýkbalî (Sultan III. Mustafa)

Elbette ki ismini zikrettiðim padiþahlarýn þiirlerinin tamamýný burada vermek mümkün deðil. Ancak onlarýn þâirlik yönünü de duyurmak adýna her birinden birer beyit vererek özetlemeye çalýþtým. “Selimî” mahlasýyla þiirler yazan Yavuz Sultan Selim'i bir baþka sayýda ele almak isabetli olacaktýr.

KAYNAKÇA1- R. Ahmed Sevengil, Fatih Devrinde Âlimler, Sanatkârlar ve Kültür Hayatý, Ýstanbul, 2- Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatý Tarihi, Ankara, 1970,3- N. Köseoðlu, Türk Dünyasý Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düþünceler, Ýstanbul 19904- Padisahlarýnýn Hayat Hikâyeleri, [Y.y.], 1969; Baki Kurtulus,5- Reþad Ekrem Koçu, Âþýk Þair ve Padiþahlar, Ýstanbul, 20056- Vasfi Mahir Kocatürk, Osmanlý Padisahlarý, Edebiyat Yayýnevi, Ankara 19687- Mithat Sertoglu, Osmanlý Padisahlarý, Ýstanbul Gazetesi Yayýnlarý, Ýstanbul 1973;8- Ercan Karlý, Osmanlý Padisahlarý, Geçit Kitabevi, 2002

Page 20: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 20

Ýþgal

Bilal KARAMAN

Aforozcu emzirtirkenKutsanmýþ beþikleri Azizenin mahreminde tetikler Hayvansý düþlerini Çöl fýrtýnasýdýr adý Zehirli mýzraklar savrulur düzeSýrtlanlar açar inlerini Yiðitlik, yerle yekta Kara akrep sinerYedi kat alta Zapt edilemezZincirleri kýrýlmýþKöpek sürüleri Diyar-ý Baðdat yanarMezopotamya kan aðlar Bakir kapýlar ardýndaAnýt olur yükselirHayvanlýk kaleleri Çoktan düþmüþtür kartalTýrnaksýz, tabansýz Kepler asýlýr kapýlara Girmek yasak Düþünemez namusuÖlüm orada,Kurtuluþ orada

Hüseyin in susuzluðu kadar susuzdurKerbela kadar kerbeladýrÇiðnenen toprak Soysuzlar akýtýr içlerini Zift kuyularýna Ruhsuz bebekler iner Çaresizdir direnç Kör kurþunlar kalýnlaþýr HançerlerÇýrýl çýplak Havvalar býrakýr ardýnda Aðýtlar dinletir kendiniZulmün tarihi yazýlýr Siyah bir duman Alýp götürürVicdaný sürgünlere Umut tüketmedikçe anýCihat yeniden dirilir Yakýndýr Topraðýn sahipsizliðine isyaný YakýndýrOynattýklarý taþlarýnÇomakçýyý ezme zamaný Ve yakýndýr Her yenilgi ile büyüyen zafer YakýndýrKaranfillerin bayramý.

Page 21: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 21

Her Neyse

Ayþegül ATMACA

Yine bir bayram arifesi… Yine yokluklara karþý alýp verdiðim nefeslerim. Yine hani dokunsalar aðlayacaðým o ruh halimdeyim. Yine seni özledim. Ama… Her neyse… Geçelim bunlarýný biz en iyisi…

Bir bayram sabahý doðduðum gibi diyorum… Yeniden bu bayram doðsam acýlarýmýn üstüne. Tekrar haykýrsam bayram namazýna eþlik ederek. Haykýrsam tüm masumiyetiyle evrene. Bir merhaba ile yýksam onca çirkinliði, yýkasam bunca kara lekeyi. Sonra yeniden emeklesem ama bu kez sindire sindire büyüsem. Elimden oyuncaklarýmý almalarýna izin vermeden, hatta onlardan… O büyük, koca adamlardan bu kez hiç korkmasam. Karþý dursam dayatmalarýna. Ok gibi sözlerini geriye çevirsem de kendi yüreklerine batsa silahlarý. Benim deðil onlarýn yürekleri kanasa… Kýrmýzýya boyansa anýlarý. Benimkiler bembeyaz kalsa. Sonra… Sonra silkeleniyorum, sýyrýlýyorum hayalimden ve her neyse diyorum.

Gecenin bu vakti annemi anýmsama vakti. Saçlarýmý tararken hep, nasihatler ederdi. Meðer diyorum þimdi kendime, saçlarýmý okþamasýnýn yaný sýra o pürüzsüz sesinden deðerli öðütlerini dinlemeyi ne çok seviyormuþum. Annemin elleri… Sesi… Sonra gidiþini hala kabullenemeyiþimi kimseler anlamýyor, anlamazlar ki, anlayamazlar. Ah be annem… Þimdi yanýnda olsam. Nefes almýyor olmak inan ki dokunmaz bana… Yanýnda olsam… Her neyse! Oda olacak zamaný gelince.

Þimdi ise… Biraz müzik, biraz þiir zamaný. Gecenin en sevimli yaný yani. Ama çalýnan her ezgide bana doðru bir yalnýzlýk yansýmasý var ve okuduðum tüm þiirler… Tüm þiirler dizelerce yokluk vuruyor yüzüme. Kaþlarýma dokunan neme karþý koyamýyorum ve gözlerim eþlik ediyor zamana. Yerçekimine bir teslimiyet aný oluþturuyorum. Aðlýyorum, aðladýðýmý bilerek ve aðlamayý isteyerek. Bana en çok yakýþanken aðlamak… Doyasýya yakýþtýrýyorum iþte. Her þarký ve her þiire ayrý ayrý hem de. Gerçi sonu yok bu aðýtlarýn ve aslýnda sebebi tam olarak net deðil. Her defasýnda niyetleniyorum; bu kez belli bir gerekçem olacak ve bestesi ile sýzlayacak gönül telim… Diyorum ama sonra ansýzýn bastýrýyor iþte Nisan yaðmurlarý gibi. Belki bu yüzden herkesin aksine Nisan'larý sevmiyorum. Ensesine yapýþýyor insanýn Nisan'lar ve Nisan doðumlular…Onlar en çok korkulacaklar!… Konumuz bu deðil þimdi. Bu gece takýlmak yok Nisan'lara/Nisan'lý insanlara!

Evet, her neyse! Bu bayram diyorum, kapý kapý gezsem çocuklar gibi. Hiç tanýmadýðým insanlarýn elinden þeker toplasam, oturup sonra karným aðrýyana dek yesem tüm topladýklarýmý. Ve topladýklarým tükenirken hatýralarýmda eksilse hafýzamdan yavaþ yavaþ. Unutsam diyorum çocukluðumun bayramlarýný. Unutsam her bayramýn benden alýp uzaklaþtýrdýklarýný. Bende herkes gibi bayram sevincini tatsam hani. Þen bir uçurtma edasýyla uçsam bir günlüðüne de olsa. Ama imkânsýz biliyorum ve o yüzden yine, her neyse diyorum. Her neyse!Yýllar önce yine böyle bir bayram arifesinde karaladýðým

bir þiir takýlýyor beynimin orta yerine. Oysa bu saat yýldýzlara serenat saatimdi. Her neyse! Birazdan yaparýz sevgiliye niyetlendiðimiz tüm seremonileri. Yýldýzlar az beklesin bu gece. Ki ben bu kadar bekleyenken…

Bir bayram sabahý doðmuþumKaç yüzyýl öncesi, bilmem.Hani erkek doðsam adýmý bayram koyacaklarmýþBabam ilk ve son kez öpmüþ yanaklarýmdanGittiði namazdan geriye dönmemiþ…

Beþinci bayramýmda,Hani bayramýn bayram olduðunuÝlk kez anlayacakken dahaÞekerler takýlýp kaldý boðazýmdaAbimi kelepçelediler ellerindenArdýndan izlerine bakakaldýk anamlaBen beþinci bayramýmdan sonra Konuþamadým bir daha…

Büyüdüm, geçen zamanýn emriÖnce babasýnýn kýzý dedilerSonra abisinin kardeþiKanýmdaymýþ mazeretim.Kurban verdi annem tek tek yiðitlerini Bense hiçbir bayram þeker yüzü görmedim.Dillerin dilinde dillendi dilsizliðimKimseler bilmedi bayramlarda yitirdiklerimi…

Konuþamadým ya yüreðimde dizildi kelimelerimGüya konuþanlara inat, suskunluðumu biriktirdimNe zaman ki bir kalem bir de kâðýt gördüysemKüskünlüðümü kusmak geldi içimden…Þairliðim iþte bu yüzden.Sonra;Kýzgýnlýðýmý alýp þiirler, daðlarýn ardýna götürdülerBir vadiyi delice özlerken ve hala bir þekere hasretBir bayram yeniden kapýyý çaldý hüzünlerÜlkemin hapishanelerindeLakin bu kez zindanlar küskünKorkusundan yaklaþmýyor sevinçler bedeneÜstüme çöküverdi þiirlerim…

Bir bayram sabahý doðmuþumKaç yüzyýl öncesi bilmemBaþýmdan da çaldýlar bir gece duvaðýmýKonuþmak kadar evlilik, anne olmak bile haramÞimdi gardiyanlar bayram ziyaretçilerimSorgular her gece, sorgular bayramlýk þekerim…

Bir kâðýt bir de kalemimYüreðimde hala tüm kelimelerimAþkýn en yücesine gebeyimHer þafakla doðuyor þiirlerim…Ben yinede her bayramý beklerimHer bayram doðum günüm benimVe her bayram kurbanlarýmý seve seve veririm!

Þimdi… Bu geçmiþ haykýrýþýmla susmaya devam etmeliyim. Þimdi kaybettiklerimin yaslarýyla gecenin karanlýðýna vermeliyim benliðimi. Þimdi bayram þekerleri dökse yýldýzlar üstüme… Þimdi tüm yokluklarým yaðsa yalnýzlýðýma, sen bile gelsen bir imbat hýzýyla… Þimdi ne desem, ne dilesem boþ. Þimdi… “Her neyse” diyip… Her neyse iþte! Her neyse!

Page 22: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 22

Mustafa AYVALI

O Þehir

Rüzgârý saçýmý tarayan þehir, Beni kucaklayýp yüreðine sar. Sevdam gurbet elde coþkun bir nehir, Hasreti elemim, gönlüm ah-ý zâr.

Tuz ekiyor gözler býçkýn bir gence, Ufuk ezen düþte gökten de yüce, Senden bana miras bu sessiz gece, Çýkmaz sokaklarýn vârisiyim yâr.

Akþamlar bu þehre apansýz iner. Vurgun yer varoþlar, kondu da bir er Afyon tatmýþ düþe ýðýlca siner. Kaldýrýmý çise, daðlarýnda kar.

El ayak çekilmiþ gökte ay tanýk. Çemkirir sokakta öksüz bir yanýk. Gece bana meftun, ben þehre yenik. Kara bir günümdür. Yoksulluk ve ar.

Öksürdü lambalar ifritler avda. Tetik düþtü, hüzün yol aldý yivde. Epridi þu ömrüm metruk bir evde. Kül rengi þu dünyam dar geliyor dar.

Seyir defterine aþk yazdýðým an, Ýhbarsýz gecede aðarýyor tan. Ýki yüzü keskin býçak, gül ve kan. Kayýp bir adreste þimdi hüzün var.

Page 23: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Sayfa 23

1985 yýlýnda Sivas'ta doðdu. Ýlk, orta ve lise öðrenimini Sivas'ta tamamladý. Sanatçý halen Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Öðretmenliði bölümünde öðrenimine devam etmektedir.

Arif Hikmet BAÞEÐMEZ

Sanat SayfasýHaftanýn KonuðuSerdal YERLÝ ile

Ne zaman gizlense gün karanlýðaHüznümü usulca bir el aralarSevdamýn hatrýný yoklar da geceSormaz ki içimde hangi gül kanar

Derken, ay ýþýðý yansýr odamaAlýr yokluðumu yüzüme vururZaman gözlerimde buz tutar bir anHayalin karþýmda matemler okur Arif Hikmet BAÞEÐMEZ

Sanatçý olunmaz doðulur.” M. K. Atatürk Yeteneðin yüzde doksan dokuzu çalýþmadýr der Da Vinci ve bu sözü yalanlar görünür ilk bakýþta. Ama sözü biraz ölçüp biçince, indirip kaldýrýnca çeliþmek bir yana iki sözün sýký ahbap olduklarý Ortaya çýkar þöyle ki: “Sanatçý olunmaz doðulur” sözü “sanatçýnýn çalýþmasýna gerek yok, kiþi nasýlsa sanatçý doðmuþtur” anlamýndan ne kadar uzaksa “Yeteneðin yüzde doksan dokuzu çalýþmadýr” sözü de “insanda bir iç cevhere gerek yoktur, her isteyen yeter ki çalýþsýn sanatçý olabilir” anlamýndan o kadar uzaktýr.

Serdal YERLÝ

Page 24: Poyraz Edebiyat Sayı 9

Ýnsanda var olan bir yaratma üretme kapasitesi vardýr. Bu yeti kimi insanlarýn farklý gözlemler, farklý duyumlar sonucu daha ince iþler çýkarmalarýna ve estetik açýdan daha iyi ürünleri ortaya koymalarýna neden olur. Sözgelimi her insan güneþe baktýðýnda hemen hemen ayný þeyleri hisseder, ayný þeyleri düþünür. Ama öyleleri vardýr ki, o güneþe diðerleri gibi deðil de daha içlerden daha derinlerden farklý noktalardan bakarlar. Ýþte bu farklýlýk bir sanat eseri üretmeye ýþýk tutar. Bu farklýlýðý kullanabilen kiþilere sanatçý denilir.

Arif Hikmet BAÞEÐMEZ