25
Para Problemleri H. A vni 1968

Osmanlı imparatorluğunda Para Problemleri - Strateji · bir süre sonra (Onluk Osman!) diYe bir para basılmıştır. Bu paradaki gümüş miktarı, bir dirhemdi. Bir aralık da,

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Yayınları

Osmanlı imparatorluğunda Para Problemleri

H. A vni ŞANDA

1968 İSTANBUL

iSTANBUL TİCARET ODAsı Yayınları

Osmanlı imparatorluğunda Para Problemleri

H. A vni ŞANDA

1968 İSTANBUL

tÇtNDEiKİLER

ÖN SÖZ

i AKÇE SİSTEMİ

Akç~ değeri ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... .. . Züyuf akçe ...... '" ....................... . Para buhranı ... ... ". ... ". ... .., ... ... ... ... ... ... ... '" ." ... .. . Ayarsız yabancı paralar ." ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... .. . 1595 !slilhatı ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... .. . Mangırların sürümü

II KURUŞ SİSTEMİ

Batı ülkelerinde para meselesi ... ... ... .. . Toprak ve para ... ... ... ... ." ... ... ... .. . Parayı koruma tedbirleri Çürük para ticareti ... ... ... ... ... ... ... Tashih-i Ayar Kararnamesi ........... ' , .... , .. _ ..... , ........ . Gümüş fiatları ... .., ... ... ... ... ... ... ... '" ... ... ... ... ... ... .. . Gümüş para enfliısyonu Kurşun değeri dlişüyor

Yeni bir para birimi ... Devlet Bankası ihtiyacı

III ALTIN PARA

1879 Kararnamesi " .... '" .. , ................. , ... ,,, , ..... , ....... . 1908 inkılabı ~formu .. , .,. .., Para birim! altın '" .............. , , ...................... . Kağıt para sistemi ..... ' ......................... " ........... '

LV FİATLAR VE PARA

1877 konjonktürü ... Liranın değeri ... 1914 konjonktliıü

SONUÇ

KAYNAKLAR

Sayfa

5

'7

7 8 8

9 9 9

LO

ıı

12 13 13 14 14 15 15 15 15

17

17 18 18 19

19

20

20

20

23

24

3

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 i

ÖN SÖZ

Yakın tarihlere kadar. bir KURUŞ ve bunun parçaları olan PARA'larla birçok şeyler satın a111ULk kabildi. Mesel~,

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce. bir öğrenci, okul kantinin· de «beş ekmek, beş peynin (x) ve on para olan bir bardak çay ile karnını doyurabilirdi. O günleri bilenler, bu ucuz· luğu hatırladıkları zaman. hayTetler içinde kal11ULktartırlar.

Meselenin hayret edecek taraflarını bir yana bırakarak, fiyat ilerlememelerinin nedenlerini, bütün dünyayı kavra­yan yüksek fiyat mnjönktüründe aramak zorundayız. Fi· yatların, çeşitli sebeplerle ilni bir surete yükselmesi veyahut düşmesi ve bütün bu anornwl olayıarın d4şında, za11ULnla sinsi bir surette ilerleme kaydetmesi, tepkilerini, para de· ğeri üzerinde göstermiş bulun11ULktadır. Bu yüzden, devlet idareleri, çözümil zor problemler karşısında kalmaktadırlar.

Bu araştırma yazımızda. tarihimizin çeşitli dönüm yer· lerinde, para birimlerinden ve bunlara ait meselelerden bil­giler vermeye gayret edeceğiZ.

(x) Beş paralık ekmek. beş paralık peynir. geçmiş bır dev. redeki ucuzluğu karekterize eden meşhur bir söz haline girmiştir.

5

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

Osmanlı Imparatorluğunda Para Problemleri

AKÇE SİSTEMİ

i

Bilindiği gibi ilk para, akçe olarak (*) Bursa'da, Orhan Gazi za­manında basılmıştır_ İstanbul Darphanesi'nin madeni paralar müzesin. de bulunan bu gümüş paranın ağırlığı 1.50 dirhem, genişliği de 22 mi­lİmdir_ Bir para birimi olan akçenin, parçalarını da MANGIR denilen bakır paralar teşkil ediyordu. 8 mangır, 1 akçeye karşılıktı.

Osmanlı parası komşu ülkelerde sağlam bir para olarak itibar gör­müştür. Bu sağlam durumuun ne kadar sürdüğünü bilmiyoruz_ «Ne­tayiç.l Vukuat» sahibinin dediği gibi (1) Osmanlı Devletinin kuru. luşundan, Kanuni zamanına kadar devletin gelir ve giderlerine ait bir defterde bir kayda tesadüf edilmemiştir_ Bu bakımdan bu devreye ait akçe değerinin değişip değişmediği ha:kkında kesin bir bilgiye sahip değiliz.

Bahis konusu devreleT «Fütuhat Devri» diye bilinmektedir. O za­manlar her ülkede paranın değeri, hazınenin dolup boşalmasına daya­nıyordu. Eğer yeni bir ülke elde edilir, bir anlaşma ile haraca ve yıllık vergilere bağlanır ve devlet hazinesi altın ve gümüşle dolup taşarsa, paranın değeri yükselirdi. Bunun aksi de olabilir, hazine karşı tarafın da eline geçebilirdi.

Akçenin değeri : Her halde uzun bir süre akçenin değerinde bir de'ğişikIİk olma­

mıştı. Madeni paralar hakkında araştırma yapan bir maliyeciye göre (2) akçanın ilk basıldığı zamandan 1444 yılına kadar, ağırlığı ve aya­rında bir değişiklik yapılmış değildi. O yıl, hazinedeki gümüş srkıntı­sından dolayı, akçenin ayarında C') bir krat nisbetinde bir indirme ya­pılmıştı. Böylece noksan para basmak sureti/e, paranın değeri azalmıştı.

Hazinedeki servetin azalıp çoğalması ve bundan meydana gelen is­tikrarsızlıklar, Y:avuz Sultan Selim'in Mısır seferinden sonra düzene

(1) Netayiç.il Vukuat. Sayfa 176. Mustafa Paşa, Yıl : 1878.

(2) B~rsa Rehberi. Sahife: 381. Yıl: 1928. Darplıaine Müdürü Niya.zi Asım Beyin, 'Da.rphane arşivlerinden çıkatdığ'ı notlardan.

( .) Akçe kelimrn>inin etimolojisi hakkında kısaca şu bilgileri vermek kabıldir: Esk; Türkçede, AKÇE demek gümıüş demektir. Aym zamanda. «beyaz para» manasına da g-eImektedir. «Ak akge» tabiri de bu paramn /{ÜmüŞ ))Lira oldu­ğunu belirtmektedir. Hı\ıa Hsıınımı.zda «AK AiKÇE KARA G"ON İÇİNDİR» tabiri 1mlIiaııılmakta.

(") Eski Yunan ölçüsüne göre'. 1 krat, 4 nohut ağırlığı olarak kabul edIlnıiştir.

7

girebiimiştir. Kanunı SULtan Süleyman devrinde ise, yalınız Sektuvar seferine Gıkılacağı zaman, olağanüstü masraflara ihtiyaç hasıl olmuş, saraydaki altın ve gümüş takımlar Darphane'de eritilerek para basıl­mıştı. Bu suretle paranın değerini tutmak ve hacmini artırmak kabil olmuştur (Demek oluyor ki, saraylardaki altın ve' gümüş takımlar, za' manımızdaki Devlet bankalarının kasalarındaki altın rezervleri gibi kul­lanıımıştır. )

Züyuf Akge : Hazinede para sıkıntısı başgösterdiği zaman, akçadaki gumuş nis'

betini indirmek bir usul haline girmiştir. Bu yüzden ortaya «Züyuf akçe» diye bir problem çıkmıştı. Bir çok madw imkWllSızlıklar karşı­sında, bahis konusu olan (**) bu problemi çözme'k kabil olamamıştır. Mesela 1596 yılında bir dirhem gümüşten 8 akçe, bir süre soura da, aynı miktardaki gümüşten 10 akçe basılmıştır.

Devletin mali itibarı bozulduğu için, halk ve esnaf hangi parayla alış veriş yapılabileceğini şaşırmış, sağlam paralar ise, o zamanın sar­rafları tarafından ortadan kaldırılmış, bu spekülatif hareketler bir zümrenin zenginleşmesine sebebiyet vermiştir. 1650 yılında, karışık pa­ra meselesinden canı yanan esnaf, toplu bir halde ayaklanmış, Sarayın önüne kadar giderek gördükleri zulümden feryat etmişlerdir. Evliya Çelebi (3) bu isyan hareketini uzun uzadıya anlatmaktadır.

Para buhmnlail'1 : Devlet masrafları 1541 yılında (3 üncü Murat zamanında)

365.400.000 akçeye kadar yükselmişti. Gelir ise, 293.400.000 akçeden ibaretti. Aradaki açığı kapatmak için yapılan ıslahat arasında, Zeamet ve Tımarların hazine tarafından kiraya verilmesi de bulunmaktadır. (Bu suretle, Osmanlı İmparatorluğu'nun dayandığı toprak rejimi, çö­küntü devresine girmişti.)

Islahat hareketlerinden biri de, hıristiyanlardan alman Cizye de­nilen verginin miktarını artırmak ve ölen büyük devlet adamlarının nakit paralarını gelir diye hazineye mal etmekten ibaretti.

Bu yeni bir usul değildi. Bu suretle devletin, şahsi serveti gas' pederek hazineye mal etmesi, sermaye birikmesine mani olmaktan başka bir işe yaramadı.

Bütün bu ıslahat hareketlerine rağmen, para buhranını önlemek mümkün olamamış, akçedeki gümüş nisbetini indirmek suretiyle hazi' neye tasarruf sağlamak yoluna gidilmiştir. Böylece, 1591 yılında, 100 dirherr1 giimüşten 800 akçe bastırılmıştır. Fakat, bu yeni paraların Darphane'de nekadar basıldığına dair bir kayda tesadüf edemiyoruz. Herhalde, para miktarı piyasanın, ihtiyacına yetmemiş olacak ki, buh' ran halledilmiş değildi. Bu buhranı yaratan, basılan paraların mikta· rından başka, ayarının düşük olması idi. Sarraflar da, bu sıkıntılı du­rumdan faydalanarak, ayarı yükseık akçelerin kenarlarını kesrnek su' retiyle, bu paraları piyasaya sürmüşlerdir. Bu sebeple, 1591 para ıs!a­hatından müsbet bir sonuç elde edilememiştir.

(.0) Züylıiakçe demek, aya.rı bozuk para demektir. Ayını zanıruıoo bu gtibi, bozuk (S) Evliya Çelebi Sejryahatruı.Jnesi. S üncü cilt. Sahile: 278.

paralara hurda. para ve kalp pa,ra tabirbıri de kullanılmıştır.

8

AY'ars~ ,Yabancı par:al:ar : O zamanlar, piyasada, Macar, Yıldız ve Tunus altınları, serbest bir

surette tedavül etmekteydi. Zamanın hükumetIeri, yabancı paranın te' davülüne mani olmayı hiç düşünmemiş, veyahut da bu işte bir mahzur görerek yerli paranın kullanılmasını bir usulolarak tathike imkan bu' lamamışlardır. Halbuki, bu yabancı paralar arasında, züyuf paralar, ve vezni noksan altınlar da vardı. (4) Bunlara ait, karakteristik bir mi, sal vermek kabildir :

«Un tacirleri, yerinde un Ve buğdayı, beyaz akçe ile aldıkları hal' de, Unkilpanı'nda Tunus, Macar, Yaldız cıltını gibi vezni noksan para' IClrla satmışlardır. Aynı tacirler, üretim merkezlerinden un ve buğday alacakları zaman, ayarı bozuk bu paraları tekrar akçeye çevirmek zo' runda kalmışlardır. Tüccar ve esnaf, bu pilra değiştirmelerinde, büyük ziyanda idiler.»

Yukarıda belirttiğimiz gibi. para sıkıntısı, zaman geçtikc:;e şiddetini artırmış bulunuyordu. Bir tarihc:;inin kaydettiğine göre, (5) 16. asrın sonlarına doğru, Osmanlı İmparatorluğu, müzayıka altına girdikçe, pa' rayı tilğBiş (ayarsız bozuk para) usulüne müracaat etmekten kendisini rıJamamıı::tl. Bu yüzde.:ı, eşya fiyatları yükselmiş, sağlam para ortadan çekikrek, züyuf akçe, halkı ve esnafı şaşkın hale g·etirmişti.

1595 İs!ahatı :

Devlet adamları arasında, para işlerini ıslah eden ve devlet mas' raflarını kıs.an kişiler de vardı. Kemankeş Kara Mustafa Paşa bir çok liizumsuz masrafları kısmış, bu suretle, hazinenin gelirini artırmıştır. Bundan başka, 1601 yılında da, Sadrazam (Başbakan) Yemişçi Hasan Paşa, tam ayar akçe bastırmış, piysadaki yabancı paraların değerini düşürmüştür, Bu arada, Mısır parasında da iki akçelik gerileme görül, müştür.

Para ıslahatına devam edilirken, 1595 yılında yeni akçeler basıldı­ğı iGin, piyasadaki züyuf akçeierin bir kısmı toplanabilmiştir. ,Bundan bir süre sonra (Onluk Osman!) diYe bir para basılmıştır. Bu paradaki gümüş miktarı, bir dirhemdi. Bir aralık da, Fre:ık Mustafa isminde bir para uzmanı, bir okka bakırddn, 800 mangır basılmasını sağlamıştır. Bundan esnaf ve ahali büyük zararlara girmiş, en sonunda yapılan şi' kayetler üzerine Frenk Mustafa idam edilmiştir.

~laIlgI'I'l~arın sÜrümÜ :

Bakır mangırlarm tedavülde dönmesi meselesi, noksan vezinli ak­<;eye nisbetle daha Getin bir hale gelmişti. Tüccar Ve esnafın bu bakır pD-raları almaktan çekindiğini, buna ait fermanlardan anlıyoruz. (6) Mesela: 1686 yılında, saraydan, İstanbul Kaymakamı olan Ve-zir"i Mü' kerrem Ömer Pdşa ile İstanbul Kadısına ve Defterdara verilen emirde, bir mangırın bir akGe karşılığı olacağı bildirilmiştir. Hal buki, bu fer-

(4.) Meceııe.; "Cmuru BeledIye. 1 İnci Cilt. S<!hife: 475. Paranın Kı.vnwt ve Ra. yicı: bahsi. (Bu bahis, Divam Hümayün, 6 No.!u İstanhlIl defterindeki kayıtlardıuı

alınmıştır.)

(5) Osrru-.nııı İmparatorluğu'nda Mes'kô.kltt, Türk Tarih Eııcüıııeni mecmuası. Ah. met Refik,

(6) Hicri Hı nm A"ırıla İstanhul Hayatı. (E\'r:;k hazinesi arşivlerindeu çıkarılmı~. tır. Yıl: 1930. Ahmet Refik.

9

manın ilanma kadar, bir mangır bir akçe olarak kabul edildiği hald~, sürümü, yine kolayolmuyordu.

O sırada, yeni bir savaş seferine çıkılacağı i<;in, hazineye menfa· at sağlamak amacıyla, mangırın değerini iki misli artırmak icap et­mişti. Bir tarihçi bundan bahsederken, (7) ticaret erbabının bundan dolayı büyük zararlara girdiğine değinmektedir.

Aynı yıl içinde, tüccarın mangır karşılığında zahire getirmedikleri veyahut az miktarda getirdikleri anlaşılınca, yin.e sert bir fermanla, mesele önlenmek istenmiş, sokaklarda tellilJlar gezdirilerek, mangır almak istemeyenıerin bir ibret olmak üzere en büyük cezaya çarptırı· lacakları ilan edilmiştir.

Öte yandan, mangır paraya zoraki bir surette değer takdir etmek te ve bunu piyasaya zorla kabul ettirmekte, bir fayda hasıl olamaya· cağı anlaşılmıştır. Her halde, bu zorlamalar karşısında, tüccarın piya_ saya zahire getirmek istemediğinden Ve bu yüzden bir kıtlığa meydan verileceğinden endişe edilmiş olacak ki, fermandaki sert kararlar, da· ha yumuşak bir hale getirilmiş ve zahir", satışlarında, iki gümüş akçe İle bir mangırın (bir akçe olarak) kahul edilmesi, karara bağlanmış· tır. Buna göre de, yukarıda bahis konusu ettiğimiz yüksek mercilere ferman çıkarılmıştır.

KURUŞ SİSTEMİ

II

Şimdiye kadar verdiğimiz misallerden anlaşılacağı üzere, akçe sİs· teminin çevresinde kalmak şartiyle, para ıslahatına imkan hasıl olama· mıştır. Bir maliyeei, bu konu hakkında !iunları söylüyor (8) : «On ak çelik ve üç akçelik paralar mağşuş (karışık) hale geldiği için, zamanın ihtiyacına yetmemiş, iç ve dış ticaret muamelelerinde ayrı bir para bi· rimine ihtiyaç hasıl olmuştur.»

Bundan önceki bahislerde belirttiğimiz gibi, mangırIarın zorla te· davülde bulundurulması, akçelerdeki gümüş miktarının indirilmesi ve bu gibi denemelerden olumlu bir sonuç alınamaması, paranın kesin bir surette islahına ihtiyaç olduğunu yeter derecede hissettirmiştir. ;Su itibarla, 1686 yılı, paranın bir düzene konulmasına doğru, isabetli ol· mak üzere bir adım atılmıştır. O yıl, Alman parası modelolarak ele alınmış, ilk defa olmak üzere Darphat1ede (KURUŞ) basılmıştır. (') Bu suretle akça sisteminden kuruş sistemine geGilmiş demekti. Bir iktisatçı; (9) «Yarım yüz yıllık bir zaman içinde, hem kuruş, hem de

(7) Aynı eserden. (8) EOl'Sa Rehbed .• Niyazi Asım. ~Iadeııi Para bahisleri. Sabife: 381 (9) İktisat: Cilt: 1, Sayfa : ·100-409, Yıl : 1927 İbrahim Fazı!. (.) Kuruş kelimesin·n etinıolojisi: Sözlüklerde, bu para isminin AlmaiUcaıdan tli.

Iimize geçtiki, ashnD1 liHinee olduk" beIirtilme'ktet1!r.

10

akce bir para birimi olarak mevcudiyetini muhafaza etmişti.» de­mektedir. Bir maliyeociye göre de (10)_ 1686 tarihinden itibaren para hesapları ve temeli (yani para birimi) kuru!? üzerinden, parçaları da, PARA olarak kabul edilmiştir.

Öyle anlaşılıyor ki, KURUŞ, tamamiyle bir para birimi oluncaya kadar, para meseleleri, devlet gelirinin azalması, masrafların çoğalma­sı gibi olaylar bu işin gecikmesi~e sebebiyet vermiştir. Yukarıda bah­settiğimiz evsafta Osmanlı kuruşu basılmış, bir' süre sonra, C'·) Zloti ismi altında bir gümüş para daha basmak lüzumu hasıl olmuştur Bu yeni paranın ağırlığı, 7 dirhem, değeri de 90 akçeye yani, 1 kuruşun dörtte üçüne karşılıktı. (1 kuruş 40 para olduğuna göre, 1 Zloti, 30 para demektL)

Kuruş sistemine geçildiğ'i bir safhada, ayrıca Zloti ismi altında, ayrı de-ğerde bir para basılmasına neden lüzum görülmüştür? Bunu an­lamak mümkün deihldir. Görülüyor ki para politikası, rasyonel bir dü­zene bağlı olmaktan ziyade, günlük kararlarla yürütülüyordu. Mesela: Yukarıda belirttiğimiz gibi, 7 dirhem olarak basılan Kuruş'un, kısa bir süre sonra 6 dirheme indirilmesi, gümüşten tasarruf salğamak için Zlotenin ayarının düşürülmesi gibi tedbirler, para işlerinin nekadar sistemsiz bir surette id are edildiği hakkında, bize yeter derecede bir bilgi verebilmektedir.

Batı Ülkelerinde Para Meseleleri :

Para işlerinde bu gibi aksaklıklara, bir zamanlar Avrupa ülkele­rinde de tesadüf edilmişti. Fakat böyle- haller, yani mağşuş (karışık) para basmak, ancak Orta çağın ilk devresinde, Feodal rejimin ta­mamiyle hüküm sürdüğü bir sırada, kÜGük ve büyük prensIerin, para işlerinde göze çarpmaktadır. PrensIer, mall sıkıntı içinde kaldıkları za­man, paralarını tağ'şiş etmekte hiG bir mahzur görmezler, zor kuvve­ti~'le paralarının tedavül edpbileceğini zannederlerdi. Halbuki, iş hiç de böyle olmazdı, Piyasanın normal kanunları, değerli para ile karışık parayı birbirinden ayırt etmekteydi.

Avrupa'da ve diğer ülkelerde görülen, o zamanın şartları ve icap­larına göre, bu g-ibi para karışıklıkları, Osmanlı İmparatorluğu'nda daha uzun bir süreyi coktan geçirmiş ve modern zamanların ekonomik temellerini teşkil eden bankalar ile-, deniz aşırı ticaret yapan şirketler kurulmuş, iktisaden yeni g-elişme imkanları elde edilmiştir. Mesela: Floransa bankalarından biri, İng-iltere, Baltık ülkeleri, Kuzey Afrika, Mısır, Suriye ve İstanbul'da, şubeler açmıştır. Böylece, ticaret kapita­lizminin filizleri gelişmiş ve kısa bir zaman içinde, Akdeniz kıyılarını kaplamışh.

Batıdaki bu gelişmeye karşılık, Osmanlı İmparatorluğu'nda, aksine olarak iktisadı bir çöküntü görmmekteydi. Böyle bir çöküntü devresin­de, haraca ve yıllık vergilere bağladığı ülkelerden de gelir kaynakla­rını kaybetmiş bulunuyordu. Bu şartlar içinde, bir para politikası yü­rütmek ve bunda bir başarı elde etmek, parayı değişmeyen bir değer Uzerinde tutturmak ne dereceye kadar kabil olabilirdi?

(10) Borsa Rehberi'nden, Niyazi Asım. (**) Zloti, Poloııya parasıdır. Gilmii~ para manasına yelmektedir. Bizdeki eski

arşıvlerde, «ZoIota» olarak kaydedilmiştir,

11

Toprak ve paııa : 1688 ile 1768 yılları nrasındil, devlet hazinesinin geliri arttığı için,

para sıkıntısı pek hissedilmiyordu. Bunun nedenlerini tahlil eden ta_ rihçiler, bahis konusu olan devrede, uzun ve yıpratıcı seferler (sefer" den maksat savaşlar) olmadığını olanların ise, kısa sürdüğünü, bu se' bepten hazinenin büyük masraflara katlanmadığını ileri sürmekte' dirler.

Bundan önceki bahislerde de değindiğimiz gibi, mesele yalnız bun' dan ibaret değildi, Has, Zeamet ve Tımar diye gelir kaynaklarına göre ayırt edilm topraklar rejimi, eski fonksiyonunu kaybetmişti. Bu iti· barla, çöküntü devresinde bulunuyordu. Koçu Bey, zamanın hUkiim­darına sunduğu bir risalede, bu cöküntüyii bir felaket diYe anlatıyor­du. Oysa, mesele bir toprak rejiminin çökmesinden ibaret, tarihi bir ola,ydan başka birşey değildi.

Bu durum karşısında, eskidm olduğu gibi, bu topraklara tasar­ruf eden kimselerin (Sipahi Beylerinin) hiikümdara olan mükellefi­yetleri, o giiniin ihtiy.açlarım karşılamilktan çok uzaktı. Bu itibarla, bahis konusu olan toprakların, (Sahib-i arz) olan asıl sahibine veril­mesi gerekiyordu. Hükümdar, bu toprakları (Miri arazi, yani beylik arazi) acık artırma ile mÜıtezimlere kiraY8 verecek, böylece, hazineye gelir sağlanacaktı.

Toprak reiiminin değişmesi, bir zaman meselesiydi. Yıllarca önce, bir hak- sahibi diye kendisine belirli şartlar içinde verilen bu toprak_ ları, hicbir sebep olmadan geri almak da miimkii'1 olamazdı, Bunun siddetli reaksiyonları olabilirdi. Netekim keyfi hareketlerle elinden tı­~arları alın:1l1 kimselerin, isyan ettikleri Gok göriilmiiştür. Bu yiizden, arazi sahipsiz kaldıkca. hazineve devredilcrek, feodal rejimin hiiküm sürdüğü zamanlarda olduğu gibi, bir başkasına verilmiyecekti. Bu kai­delere göre, toprak rejimi, biinyevı bir gelişme devresini, ağır bir tem­poyla geçirmekteydi.

Bir 'bırihci (11) Has, Zeamet ve TımilI' kilydına bağlı olan toprak­ların, mÜıtezimJere verilmesiyle, devlet gelirinin arttığını şu suretle anlatıyor :

«Bu vechile, mutakaat-ı miriye kesb-i cesarnet ve kesret ettikten baRka. büyük sehirlerde rJ.e kara g-iimriikleri, müskirat resmi gibi bir­cok gelirler ihdas o]unmltkla .... » diyerek haziI!,enin eskisi gibi darlık içinde olmadığını belirtmEktE'dir.

Acaba bütün bu gelir ka-lU~kları, devlet mekanizmasının işleme' sinde yeter derecede mivdi? Nonnal zamanlarda bile, elde edilen geli­rin, masrafları zoraki bir surette karşıladığı arılaşılmaktadır. Bunun dısında. bir acıvaş başladığı zaman, gelirin ihtiyaca yetişmediği çok defa görülmüştür.

Bu gibi olağanüstü zamanlarda, «İmdadiye», ve «Cihadiye» adı altında vergilerin alınması da normal masrafların dışında gelir kav­mıklan ~:tJ'~ndığmı göstermektedir. (Bu vergiler, bir defaya mahsus olmak üzere, herkesin servet derecesine göre takdir edilerek alınırdı.

(11) Neta.yic·il Vukua.t'dllll1.

12

Para yerine, zahire, hayvan ve hayvan yemi vermek de kabildİ.)

Olağanüstü vergilerin alınmasına rağmen, III. Mustafa zama. nında, 1744-1750 arasında, sarayda bulunan altın ve gümüş takımla­rın, Darphaneye gönderilerek para basılmasına ihtiyaç görülmüştü.

Öte yandan, o zam:m «Fünun-u cedide» denilen Batı tekniğini elde etmek ihtiyaçları duyulmuş, yeni silfilılar alrı;ıak ve ona göre tesisler kurmak gerektiği anlaşılmıştı. Bu ihtiyaçları karşılamak için tek çare, para bulmaktan ibaretti. Artık, Sipahi Beyinin tasarruf etti.ği toprak­lara karşılık, Padişah'a sadakatIJ, onun hesabına savunma gücü tedarik edeceğine dair söz veTmesi, bir değer olmaktan çıkmıştı. ;ı3!U değerlerin yerini, PARA almıştı.

Pamyı ,koruma tedbideri : Osmanlı İmparatorluğunun muhtelif devirlerinde altm ve gümüş

paraların yabancı ülkelere gönderilmemesi ve para kaçakçılığının ön­lenmesi için, tedbirler alındığı hakkında (12) vesikalara tesadüf et­mek kabil olmuştur. Mesela: 1707 yılında Karadeniz Boğazı'nda, Ka­vrrk kövündeki bir idare amirine gönderilen bir emirde, «Boğazdan c11{an gemilerin iyice yoklanması ve tüccar üzerinde bulunan yabancı altın Ve gümüş para varsa, derhal el konulması» bildirilmektedir.

Bundan başka 1718 yılında da, Gümüşhane madBnlerinden çıka­rılan gümüslerin, yabancı iilkelere satılmaması için ilgili amirlere emir­ler verilmiştir.

182G yılında da, İzmit'deki idare amirIerine gönderilen bir ferman_ da. İran ve Bağdat ve Anadolu'nun, çeşitli yerlerinden gelen tüccarın, ?,iimrük memurları vasıtasile iyice muayene edilmediğinden bahsedil­mektedir, «Bu gibi tacirlerin eşyal:wı arasında bile gizli olarak, (13) altın ve g-iimüi? para bulunduğu ve bunların İstanbul'da, el altında'1 bü­"lük f:'ırklarla değ-istirildiği anlasılmaktadır. Bu yolsuzlukları önlemek i~in, ellerinde yabancı atın ve gümüş para bulunanlar, bunları. g-ümrük memurlarına teslim edecekler, buna karşılık Darphane'de, kendilerine rayiç bedeli ödenecektir» denilmektedir.

A vnı fermanda, Halep ve Şam taraflarına altın Ve gümüş para gönderilmemesine dikkat edilmesi bildirilmektedir.

Çürük Para Ticareti

Biitün bu tedbirlere rıığ-men a varRız ve yahut cürük para ticare­tini önlemek kabil olamamlRtl. Para değ-f'rleri arasındaki farklardan is­tibde ederf~k. cPRim spekülatif isleregirişmek her ülkede olağan isler ;:ırasındavdı. Akcteniz'jn kozmopolit ticaret şehirlerinde ise, bu gibi işleT daha ziyade g-elişmişti.

Ham zam::ınlarmda da, bu gibi olavların daha belirli bir hal aldığı görülmüştür. İstilacı ordubrın bir ülkeyi işgal etmesile, piyasalara

(12) Hi ... ,., on iiiİnci Asırdg, İSTANBUL HAYATI, Sayfa: 39. 69. Yıl: 1930'. Ah. met Rl1hik. .

(l3) Meeelley.i, Uumuru Beledive. birinci cHt, Sayfa: 470. Yıl: 1922. Osman Nu­ri'nin, Divan·i, Humaynn ılefterkrindeki kaytalaMan çıkardıih vesika.

13

ayarsız paraların dOlduğu gerGek bir olaydır. Mesela: Napolyon sa' vaşlarında, Avrupa'da ayal'sız para bolluğu başgöstermişti.

TaslıHl'i Ayar Kararnamesi : Piyasada çeşitli ve kusurlu paraların dönmesindeki mahzurlardan,

bundan önceki böl ümlerde bahsetmiştik. Buna karşı alınan tedbirlerin fayda vermediği de görülmüş, 1843 yılında paraları ayarlamak ve dü' zeltmek manasına gelen Tashih'i, Ayar Kararnamesi ~ıkmıştı. Bu bir para reformu olarak telakki edilmekte'dir.

Biu reformun ana hatlarını şu suretle belirtmek kabildir :

ıı Para birimi gene KURUŞ temeline' dayanmıştır. 2) Zamanın hükümdarı olan Abdülmecit'in ismine izafeten Meci'

diye adında basılım paramn değeri 20 kuruştur. 3 ı Beş mecidiye 100 kuruşluk altın liraya karşılık gösterilmişti.

(Mecidiye'deki giimüş nisbeti, bir kilo altına karşılık 15 kilo gü' müş tutuyordu)

Bu ayarlama harek'etinden sonra, yerli paranın değeri artmış, es' kiden olduğu gibi paranın ayarında hi<; bir değişiklik yapılmamıştır.

Gümüş Fiatları :

Para ayarı, bir süre kadar istikrarını muhafaza. etmiştir. Fakat, elde olmayan dış Dİyasa konjönktlirii, para ayarının tekrar bozulması' na sebebiyet vermiştir. Mesele şu idi: Gümüş fiyatları ile, altın fiyat· ları arasındaki dengesizlik, d2~ha belirli bir hal almıştı. Para ayarı ya' pıldığ-! zaman. milletlerarası. piyasada bir kilo altın, 16 kilo gümüşe karsılıktı. Halbuki, cak eskiden, bir kilo altının karşıIığma, daha az gümüş düşüyordu. Mesela: Roma'da, MilaUan önce, bir kilo aRın. 8 gümüştii. Yüz yıllar geçince, gümüş madeni üretimi arttıkça, gümüşün altına karşı olan nisbeti de azalmıştır. 1871 yılından sonra, gümüş fi· yatlarınaaki !!f'rilf'mp. a~ h<t belirli bir hal almıştır. Bunun nedenleri, c;u suretle izah edilmektedir :

Amerika'dan ve Meksika'dan başka, Kanada, gümüş üreticileri arasında önemli bir yc>r tutmustur. 1871'de:1. sonra, gümüş üretimi okadar artmıştır ki, fiyatları durdurmak mümkün olamamıştır. Üre' timdeki artlR rı,i"hptlpri h~kkında bir fikir vermek i~in, aşağıdaki lis'

ye göz gezdirmek kafidir.

Yıl Kilo

1875 2.323.779 ıS81 2.592.639 1886 3.028.516 1891 4.450.722 1896 4.495.178

Bir iktisat~ıya göre, (14) gumuşun eskisine nisbetle değerini kay' betmesini, üretimin artışına bağlamak pek de doğru değildir. 19 uncu

(14) İlrtisat. M";denİ paralar sistemi bölümü. Sayfa 398-400. Yıl: 1927. Prof. İbrahim Fazıl.

14

yüzyılın sonunda, ve bu yüzyılın başında bile, banka kasalarında bankonot karşılıklarının bir kısmını, bu değerli maden teşkil ediyordu. Zamanla, altın paranın, gümüşün yerini almasıyla beraber, gümüş fiya­tının da gerileme kaydettiğini ek bir sebep olarak ele almak zorunda­yız. Artık giimüş para, bir para birimi olmaktan uzaklaşarak, ufak paralar birimine girmiş bulunuyordu.

Gümüş Para Enflasyonu :

Dünya piyasalarında, altın ve gümüş nisbetinin bozulması, yuka­rıda bahis konusu ettiğimiz para ayarı kararnamesinin tatbikinde zor­luklara ve spekülatif olaylara meydan vermişti, Gümüş fiyatının düş­mesini fırsat bilen bazı kimseler, yabancı ülkelerde bile, gümüş meci­diye bastırmışLar, piyasaya sürerek, karşılığında altın toplamışlardır. Bu suretle, piyasada, bol miktarda gümüş mecidiye bulunması, dikkati çekmiştir. Para işleriyle uğraşan resmi merciler, gümüş meddiye en­misyonunu önlemek ve bu paranın dcğerini tutmak maksadıyla, yeni bir pam kararnamesi yayınlamışlardır.

Bu kararnameye göre, hiç kimse, Darphaneye kiliçe veyahut gü' müş eşya vermek suretiyle, gümüş mecidiye Ve gümüş para bastırma' yacaktl. Bu usule son verilmişti. Bu hak, tamamiyle hazineye aitti.

Herhalde gümüş mecidiye karşılığında altın para topLamak günün en karlı bir işi haline girmişti. Prof. İbrahim Fazıl (15) bu konudan bahsederken, «o zaman piyasa gümüş para ile dolarak altın çekilmeye ve gümüşe karşı 7-8 kuruş nisbetinde bir prim yapmaya başlamıştı. liranın gümüş para ile 150-200 kuruşa kadar çıkacağına, belki dE' memlekette hiç altın kalmıyacağına şüphe yoktu.» demektedir. Piyasa' dan çekilen altın paraların yabancı piyasalara kayıp gittiği anlaşılmak­tadır. Ve yine yabancı memleketlerde basılan mecidiyelerin piyasada resmı mercilerce ne suretle kontrol edildiğine dair bir bilgiye sahip de­ğiliz. Zira bu mecidiyeler darphanede basılan mecidiyelerin ayarında olduğu için ayırd etmek de pek zor bir işti.

Kuruşun Değeri Düşüyor : Mesele gümüş paranın basılmasını kontrol etmekten ibaret de­

ğildi. Piyasaya yayılan yabancı paralar ile yerli paralar arasında kar' şılıklı bir değer bulmak ıazımdı. Halbuki yeri paranın nominal değeri Eğer idarı bir kararla mccidiye basmak önlenmemiş olsaydı. bir altın gerçek değerinden çok aşağı düşmekteydi. O sıralarda İstanbul'da bu' lunan Fransız Büyük Elçisi (16) Engelhard, kitabının bir bölümünde para meselesine değinerek diyor ki :

«,Beşlik denilen (beş kuruş olacak) paranın nominal değeri gerçek değerine nisbetle beşte bire düşmüştü. Öte yandan Avrupa paralarının değeri de sürekli bir sUI'ette yükselmekteydi. 1 İngiliz Lirası veyahut diğer bir yabancı parası karşılığında verilmesi gereken kuruşların mik tarı günden güne artıyordu.»

Yeni Bir Para Birimi : Yukarıda yazıldığı gibi, (paraları düzeltme) (Tashih'i Sikke) ka'

ramamesinin yürürıÜğe girmesiyle de para problemi Gözülmüş değildi.

(15) Avın eser. (16) TüI'kiye ve Taınzimat Tal"hi. Afi Reşat Bey tercümesi.

15

Esasen bu ihtiya<; çok önceden duyulmuş olacak ki, 1840 yılınd:a ka­ğıt para çıkarılmıştı_ Fakat bu tedbirde-n de, beklendiği kadar müsbet bir sonuç elde edilmiş değildi_ (.)

Bütün bunlardan anlıyoruz ki, eşya fiyatlarının sürekli olarak yükselmesi, daha yüksek bir para birimine ihtiyaç göstermekteydi_ Batı ülkelerinde ise, gümüş para sisteminden, altın para sistemine ge­"ilmiş, para meselesi rasyonel bir haıC getirilmişti. Bizde de, zamanm şartları ve icaplanna uyarak bir para reformu yapmak zaruret haline gelmiş bulunuyordu_ Avrupa ülkeleri ile dış ticaret ilişkilerinin geliş­mesi ve piyasada ithal mallarının çoğ-alması, sahil şehirlerinde ticaretin gelişmesi karşısında, büyük paralal'la iş yapmak ihtiyacı kendisini his­settirmiş bulunuyordu.

Devlet Bankası İhtiyacı : Yukarıda belirtilen enflasyonu önlemek ve devletin mali itibarını

artırmak için, hazineyi destekleyen bir finansman kaynağına ihtiyaç hasIl olmuştu. Bu kaynak, bir devlet bankası görevlerini üzerine ala­bilen bir banka da olabilirdi. Bu düşüncelerin hakim olduğu bir zaman­da bir kredi kayaağı aranmıştı. O zaman, Galata'da bulunan yabancı sarraflar arasında, İtalyan ve Fransız bankalarının ajanları da bulu­nurdu. Yapılan temaslar neticesinde bu ajanlardan biri olan Baltazzi, (İtalyan) ile Aleon isminde bir (Fransız) bankerIe anlaşmaya varıl­mıştır. Anlaşma hükümlerine göre hükumete yabancı para olmak şar­tiyle (döviz) borç para verecekti. }j6yle bir borçlanmaya karşılık, hü­kumet yılda 2 milyon kuruş vermek suretiyle, borcunu ödemiş ola­caktı. 1847 yılında bahis konusu anlaşma yenileneceği sırada, her iki banker (İstanbul Bankası) adı altında bir banka kurmak için hüku­metten müsruade almışlardır. Bu suretle bir banka vasıtasiyle hazine­nin daha sistemli bir surette desteklenmesi sağlanmış olacaktı. Fakat kısa bir süre sonra, bankanın sıkıntılara düştüğü görülmüştü. Bunun nedenlerini şu suretle ortaya koymak kabildir :

1) Hükumet, bankaya karşı taahhüt ettiği borcunu zamcmında öderneğe imkan bulamamıştır.

2) 1848 yılında Avrupa'yı sarsan ihtilaııer, para piyasasına geç­mişti. Banka, bu mali buhrandan zarar görmüştü.

3) Banka idarecileri, devlet tahvillerini ucuza toplamak ve paha­lıya satmak gibi, spekülatif teşebbüslere girişmişlerdir. Bu işlerden d:e, ayrıca ziyan etmişlerdir. .

Bütün bu olaylar, en sonunda bankayı İflasa sürüklemi§tir. Ha­zİne de bu iflastan dolayı büyük kayıplara uğramıştır.

(*) Piyasaya «kalıne.i nakdiye.i mütebere» ismi altında (yani para yerime itibar edilen) değerli bir kağıt çıkanIımşh. Tarihçiler ta,rafından ya,pıIan izahıara ı;:-öre, bn l<iıjtıt ımradan ziyade, bir hazine bonosu idi_ Bonolar bir matbaada Iıasılmamış, el ya.zısiyle yazılmış. her birilne bir de resmi mühür ~sılınıştı. Faiz nisbeti % 8. süre",i sekiz yıilılı. Çok geçmeden kaimeler ve yahut ha,zine bonoları taklit edilmiş, piyasada bu de,ğerli kağı.tlara karşı güven azalmııştı. Bu g'üven;;;izliğe SOn vermek iÇin, 184'>- yılında kaimeleriıı bir matbaada ba­sılması uyg-un görülmüştür. B~,sılan bonolar, 1840 yıııında el yazısı bonola,rl .. değistirilm'ştir. Bu vesile ile, 1l0, 100, 250, 500, 1000 kuruşluk kaimeler de tertip edilmiştir.

16

Bank_İ, Osmaniy_i, Şalıane : 18 Şubat 1856 tarihli bir ıslahat fermanı iktisadi bir reforma ih·

tiyaç olduğunu ortaya koyması itibarile, dikk3Jti çekecek derecede ni· telikler taşımaktadır. Özet olarak Fermanda deniyorki :

«Devlet·i Aliyenin, Tashih·i sikke (Paraları düzeltme) ile umur·u maliyesine itibar verecek banka (*) müsüllü şeyler yapılması» istenınektedir. Bundan başka fermanda maddi kaynakları geliştirmek, ziraat ve ticaretin, genişlemesine engelolabilen sebepleri ortadan kal· dırmak suretile Avrupa'daki serbest ticaret rejiminin bir örnek olarak ele alınması arzu edilmektedir. .au arzu ve fikir şu suretle belirtil· miştir :

«Avrupa'nın ulum ve fünundan (İlimleri ve fenlerinden) ve se'r_ mayesiruden istifade etmek yollannı aramak.»

Yukanda bahis konusu edildiği ÜZıere, İstanbul Bankası, hazineye faydalı olabilecek bir banka haline girememişti. Fernıanda belirtildiği gibi, bu görevi yapabilecek bir bankaya ihtiyaç görülmüştü, Ve böyle bir banka kurulmuştu. Bankanın adı, «Bankı Osmanİ» idi (17). Bir. süre sonra bu bankanın adı 1863 yılında yeni fonksiyonlan üzerine almak suretile «Bankı Osmaniy·i, Şahane» olmuştu.

Biz, burada, Osmanlı Bankası'nın, ne gibi safhalardan geçtiğini, bir yandan devlet bankası fonksiyonlarma sahip olduğunu, öteyandan da, imtiyazlı şirketleri desteklediğini, dış ticaretin gelişmesinde büyük bir rolü olduğunu bir özet olarak bile bahis konusu edecek değiliz. Bütün bunlar konumuzun dışında kalmaktadır.

ALTIN PARA

DI

1878 Kararn:a.ınesi : Yukandaki bahislerde de yazıldığı gibi, para işlerinin ha1li için

devamlı bir surette ıslahat yapılmıştı. Fakat, bunlardan en radikal ıs· ı.ahatın para birimi üzerinde olduğuna şüphe yoktur. ŞöYle ki :

1878 «Meskukat·ı Osmanİ» (Yani Osmanlı paraları) ıçın yeni bir değer ölçüsü bulunmuştur. Bunu sağlıyan kararnamenin ana hatlannı şu suretle özetlemek kabildir.

(*) Bir lslaJıat fermarunda. ilk defa oLuaik <illanloı» ihtiyacı üzerinde dıınıl. muştıw-. Fakat fermanda. bUJ1un ifade şeklinde bir 1l!:J.kIık olmanıa.sı da dikkati çekmektedir. Her ba.lde ;:fade tarzı ne kadar kapalı Ve Ifarip ohırsa olsun. para işlerini düzene koyacak bir anahankaya liLZUm ollduğu anlaşıl. ma,ktadır.

Bilindiğ; gibi Kırım Ho>"bi ile berliiber (Osmaınlı bol'(l1an) dış borclian. maJa>" birbirlıııi takIp ediyordu. Bu yeni iktisadi bayatın seyri de. bir han· kamn kurulmasına uygun ve elverIşli şartfıtrı da s.aj!'lamış buhmuyordIL

(17) Enelhard, im bankaının 100 milyon kuruş sernıa,ye ile kurulduğımu yazıyor. Sayfa: 95.

17

1 - Para birimi 100 kuruş olan Osmanlı altınıdır. (*)

2 - Devlet geliri ve giderleri altın hesabına dayanmaktadır.

3 - Gümüş 20 kuruşluklar (mecidiye) değeri, 19 kuruşa indiril' miştir. ~unun küçük parçaları da bu nisbet üzerinden tedavüI ede' cektir.

4 - Hükumete borçlu olanlar ancak % 5 nisbetinde «magşuş sik­ke» (karışık madeni ı)"lra) verebileceklerdir.

Kararnameye göre, bakır paralar da tedavülden kaldırılmıştı. Sa' dece ayarı düşük paralarl~, metelik denilen, değeri olmayan paralar kalmıştı.

1878 kararnamesinin yii.rürlükte olduğu yıllarda, piyasada ufak para darlığı meydana gelm~ti. Bu yüzden bir altın liraya karşılık 95 kuruş ufak para verilmeye başlanmıştı. Ufak pı:tra buhranı dolayısiy' le, ortaya çıkan mahzurları önlemek için, 1900 yılında (18) bİnde yüz nisbetinde gümüşü bulmak suretiyle, bakırdan 200.000 liralık hacimde, 5, 10 paralar basılmıştı.

1908 İnkılii.bı Reformları :

1908 yılına gelinceye kadar, Maliye Nezareti, (Bakanlığı) devlet gelirlerini bir yerde top.layan ve bu gelirleri kontrol altına alabilen bir müessese olmaktan uzaktı. Gelirler ve giderer, Geşitli dairelerin elinde dağınık bir durumda bulunuyordu. Mesela: Pasaport, mürur te'zkeresi (Yurt icinde seyahat edenlerden alınan harç) gibi harçlar, Dahiliye Ne' zaretine, posta telgraf, orman ve madenıler, tapu gelirleri, bu görev' leri yapan daire'lere ait bulunuyordu. Hatta bunların arasında, Barut· hane ve Tophane g-ibi müesseseler, MaliYe Nezaretine bilgi vermeden, Galata sarraflarından borç para alabilirlerdi, Dolmabahçe Gazlıanesi geliri de, Tophaneye (Ozamanki top fabrikası) ait bulunuyordu.

Meşrutiyet inkılabında, ilk iş olarak, Maliye Nezareti teşkilatında .. Jlahat yapılmış. yukanda bahsettiğimiz gibi, herbiri kendi başına ha' ~ ket eden müesseselerin gelir Ve' giderleri yeniden organize edilerek,

bir bütünlüğe bağlanmış, böylece, dağınıklığa son verilmiştir. Bu bah' settiğimiz organ,izasyon, ilk defa olarak, modern bir devlet bütçesinin düzenlenmesine de imkan vermiştir.

Para Birimi, Altın : Pek tabii olarak, bu reformL.arın yapıldığı sırada, para problemle­

rinin çözülmesi ve makUl bir rejime bağlanması için, elverişli şartlar meydana gelnıi~ti. Halbuki, bu meselelerin halline çok önceden de te' şebbüs edilmiş, bir sonuç elde edilememişti. Mesela: 1856 yılında, Ma'

(*) Bizde, kuruş ve lira gibi para isimleri, yabancı kaynaklaroan ıılımınşhr. Ak· çe ise Türkçedir. Osmanlı akçesinden önce, Selçuklarda. AkkoyunIu deVletin. de de akçe diye para lrullamılırdı.

AJtın kelimesine gelince. eski Türkçede alt:ıp., killçe halindeki altına de. mlirdi. Bizde de. aJtın deniMlği zaman, en önce hatıra p.ara nUllnası gelmek· tedir. Altın lira gibi... küIçe halindeki altın da «kül!)e altın» olarak baJııis ko· nusu olınaktaıdır. Asya'da, aJtın paxa.ya te!nge denilirdi. Bu altın para, Anadolu'Ya da yayıı. nnştı.

(18) Niyazi Asım BeYin Darphane arşivlerine göre: Borsa Rehberi, 1928.

IS

liye Nezaretinde, üçü yabancı uzmandan ibaret olmak üzere kurulan 7 kişilik bir komita, bu görevleri üzerine almış, devlet gelir ve giderlerini kontrol etmeye ve bu sahada formüller bulmaya imkan görememişti. Halbuki, Meşrutiyet inkılabından sonra, MaliYe Nezaretinde, 1909 yılın­da kurulan Mali İslahat Komisyonu, daha rasyonel kamrlar vermek su­retiyle görevini yapmıştı.

26 Mart 1916 gününde, yayınlanan Tevhid'i Meskfıkat (paraları birleştirme) kanununda, para biriminin aıtın olduğu ortaya konulmuş­tur. Bu kanunun ana hatlarını, özet olarak aşağıya yazıyoruz :

1) Bundan böyle, KURUŞ'luk para, para birimi olmaktan çıkmış, yerini altın almıştır.

2) Kuru~luk para, nikel madeninden basılarak, 40 para olarak de' ğerleııdirilmiştir.

3) Kuru~un küçük parcaları, 5, 10, 20 para. kendi değerinden üs' tün parClaIarı ise, 2, 5, LO, 20 kuruş olmak üzere gümü~den, 25, 50, 100, 250 ve 500 kuruş olmak üzere de altından basılacaktır.

4) Bir borçlu, borcunu öderken. bunun ancak 300 kuru~luğunu gü' müs Ve 50 kurusluıhınu da nikel olarak ödeyebilir. Kalanını, altın ola' rak ödemek zorundadır.

5) ~u kanuna göre, piyasada mevcut olan ce~itli akce raykleri kaldırılmıstır. Kanunenı, muayven rayiçlerden fazla veva noksan raviç ile para alıp vermek, vasak edilmi~tir. Bunun dı~ında hareket edenler, Ceza Kanununun 99 uncu maddesine göre. cezaya çarpılırlar.

6) Paralara konulan kanuni değeTler dışında farklıar aravarak sar­raflık muamelesi yapmak yasaktır. Bıınu yapan kimseler 3 aydan 2 seneve kadar hapis c€'zasına çarpılır. Eğer bu suc. bir müessese tara­fından isIenirse, suclu kimse aynı cezaya uğradığı gibi, müessese de bir haftadan 3 aya kadar kapanır.

Kağıt para sistemi ': Yukarıda bahis konusu edildiği üzere, para birimi. 100 kuruş altın

Dara temeline davanıvordu. Fakat altın liranın yerini kağıt lira almış' tl. 1915 vılının 18 Ekim günü devletin resmi gazetesinde yayınlanan bir kanunda (19) kağıt para basmak yetkisinin Maliye Nezaretine ve­rildiıh ve kağıt naraların aynen. nakit gibi kabulünün mecburi olduğu ve buna avkırı hareket edenlerin para ve hapis cezalarına çarpılacağı açıklanmıştı.

FİYATLAR VE PARA

LV

Buraya kadar yazdıklarımızda, altın para biriminden önce, yüksek mübadele içİn kuruş ve para kullanıldığını, zamanla eşya fiyatIannm

(19) Takvim·i, Vekayi.

19

yükselmesine paralelolarak, kuruş ve paraların orta derecede mübade· lelere vasıta olduğunu belirtmeye çalıştık. Bu konuya son verirken, çeşitli devirlerdeki fiyatlar arasında mukayeseler yapmak istedik.

Böyle bir mukayesede, 1776 yılındaki ekmek Ve buğday gibi iki maddeyi ele alıyoruz. Bahsettiğimiz yılda (bir kuruşun kırkta. biri olan) 1 para ile (20) 150 gram miktarında ekmek almak kabildi. Aynı yılda, Romanya'dan getirileTek Unkapam'nda satılan buğdayın beher kilesi (.) 80 para idi. (1 para: 3 akçe karşılığı) 100 yıl sonra, Romanya (21) buğdayının kilesi 30 kuruş, yukarıda g-ramajı gösterilen ekmeğin fiyatı da 30 parayı bulmuştu.

O günleri görenler, o zamanki fiyatlarla, geçmiş zamanlardaki fi· yatları mukayese ettikleri zaman, kimbilir ne kadar şikayet etmişler· di? Hakları da vardı. Buğdayın kilesi 30 kuruşa çıkmıştı. Buna paralel olarak diğer yiyecek maddeleri de fiyat İlerlemeleri kaydetmişti. Pa· halılığın bahis konusu olduğu, ya,llii 1874 ve onu takibeden yıllar, Os· maıılı İmpamtorluğunun çöküntüsü devresine rastlayan en karanlık yıllardı.

Mesela: 1874 yılında Ankara Ve çevresini kaplayan müthiş bir kıtlık bir çok köylerin boşalm~sına sebebiyet vermiş, yiyecek fiyatları da görülmemiş bir surette yükselmişti. Aynı yılda Hindistan'da da kıt· lık baş gös1terdiği için, dünya piyasalarında buğday fiyatları en yüksek seviyeye çıkmış, bu yüzden eskisine nisbetle daha pahalı buğday ithal etmek mecburiyeti hasıl olmuştur.

1877 Konjrynktürü :

Orta Anadolu kıtlığı belirli bir çevreyi kaplayan bir olaydı. Bunu takibe'den yıllarda ise, (93 felaketi) diye hatıralarımızda bir iz bırakan Osmar.lı -- Ru.::l f·cftTleri dolayısiyle ortaya çıman masraflar ve bunla· rın dıc;;ında tmparatorluktan ayrılan parçalardan göç edenlere yapılan yardiıl'lar ve iskil,n masrafları, mail sıkıntıları bir kat daha artırmış b'llı.m'.lYordu B~J bakımdan 1877 yılı buhranları daha geniş çevreIeri kavraması itibariyle, para değerleri üzerinde daha ağır tepkiler yamt­mış bulunuyordu. Beşyüz kuruşluk kağıt paraların (Kayime), değeri bir altın liraya kadar düşmüştü. O sırada Maliye Nazırı bulunan Kanıi Pa· şa, gittikçe değeri düşen bu kağıt paraların tedavülden kaldırılması için formüller bulmuştu. Bu formüller 8 Mart 1879 (22) günlinde bir kararname şeklinde ilan edilmişti. Buna göre, kağıt paraların tasfiye· si şu şartlam bağlanmıştır :

J - Prensip itibariyle hazineye ait olan tahsilat, madeni para ile yapılacaktır. Fakat bu prensibi birdenbire tatbik etmek kabil olamıya· cağma göre, likidasyon icin bir sene dört aylık bir süreye zaruret hasıl olduğu ı::-özönünde tutulmuştur.

(20) 1776 yılında" clmıckçi esnafına ve Unkapaııı Naibine, ekmek narın halkkında verilen emir. IUeceIle·i Umur· Belediye'nin ı Iinci cildi. Sahile: 470. İstanbul Belediyesine ait eski arşivlerden.

(21) İstanbul'da ilk defa olarak yayınlanan ZİRAAT GAZETESİ. Sahile: 79, Yıl: 1881. Piyasada zalıire, ve hububat {,iyatları !'istesi.

(22) Takvim-i Vekayi:

(*) Bir İstanbul kill'i, 37 litre itibar olumuuştur.

40

2 - Bu süre içinde kayimeler gümrüklerden haşka devlet daire­lerinin bir kısmında olmak üzere bir lira olarak kabul edilmiştir.

Böylece kayimeler piyasadan toplanarak devlet hazinesi tarafından massedilmiştir. Neticede kayimeler Beyazıt Meydanında Maliye memur­lannın huzurunda zabıt tutularak demir kafesler içinde yakılmıştır. (*)

ıBahis konusu olan kayimeler yurdun birçok yerlerinde zomki ola­rak tedavÜı etmekteydi. Bunlan alanlar da devletle iş yapan mülte­zimler ve müteahhitlerdi. Hicaz, Yemen, Trablusgarp illerinde gümrük rusümüyle telgraf ücretlerinde kayimelerin kullanılmıvacağı resmen açıklanmıştı. Tedavül sahası bu suretle kısılan kağıt paraların revaç bulmıyacağı şüphe si ilk başta belli olmuştu.

93 buhranı bu suretle sona ermiş olmuyordu. Çarlık Rusyası ile 14.5,1882 yılında yapılan bir anlaşmaya göre, 3.490.000 lira tazminat ödenecekti. Buna karşılık Adana, Kastamonu, Konya Ve Sivas illerinin birçok gelirleri, buna karşı garanti gösterilmişti. Esasen 1853 yılından' beri, başlıyan dış borçlanmalar yüzünden, devlet gelirleri bunlara kar­şılık gösterildiği için memurlann maaşlannı ve masrafları ödemek de zor bir duruma girmişti. (23) Bu yüzden İstanbul'da yılda altı ay ve­yahut sekiz ay maaş verilmekteydi. Bu durum karşısında memurlar maaşlarını sarraflarda % 30 nisbetine kadar kırdırmak zorunda kal­nuştı. Bu suretle ortaya likit para darlığı diye yeni bir problem çıknuş bulunuyordu. Bütün bu olaylar para ile eşya fiyatlan aras1ndaki den­geyi bazmuş, fiyatlarda daha ziyade yükselmeler görülmüştü.

Liranm de,ğeri :

Kağıt paralar ortadan kalktığı için Osmanlı İmparatorluğunun bü­tün ülkelerinde madeni paralar normalolarak tcdavüldc bulunuyordu. Hatta yabancı altınlarla Osmanlı altınlan arasında büyük bir fark yok tu. Mesela Şam'da (24) Osmanlı parası 130 kuruş olduğu halde İngiliz lirası 143, Fransız lirası ise 110 kuruştu.

Yukarıda bahis konusu ettiğimiz para darlığınn ait problemden başka, madeni paraların altın ve mecidiyenin vezin ve ayannda hiçbir değişiklik yapılmanuştı. Bu suretle eski bir gelenek olan tağşiş usulü­ne de tamamiyle son verilmişti.

1914 KonjOnktürn :

1914 yılında, ı. Dünya Harbinin patlak vermesi, bütün dünya piya­salarında bir bomba gibi patlamış ve her çeşit malın fiyatlan da anİ bir surette en yüksek seviyeye ulaşmıştı. Bu itibarla 1. Dünya Harbi, konjonktürünün seyrinde bütün dünyayı kavrayan daha keskin Ve şid­detli tepkiler yaratmıştı. Bilindiği gibi, bu savaştan önce, piyasada ithal mallarının çeşitleri ve miktarları da geçmiş yıllara nisbetle daha çok artmış bulunuyordu. ;Biu bakımdan piyasanın bütün mukadderatı, dışa-

(23) Borsa rebberlinden: Eski ka,y'imeler, hazine bonoları. dış borçlllll1ma!ar, An· kıaıra ZiMat Bankası Müdürü Raşit.

(24) SuriyeVi1Ayeti, Sabıruncsi: Sa.yfa 350, yıl 1899.

(O) Darphanedeki roadeııı.i paralar müzesinin bir bölümıiiıııde de eski kağıt para. ıaro. ait kronoliik bir sıraya bağ'Iı olarak bir koleksiyon mevcut bulunmak· tadır. 93 -kayimeleri ıle bu koleksiyonda yer alımştır.

rıdan getirilecek olan malların miktar ve cinslerine baglı bulunmak. taydı. Bu yüzden 1914 konjonktürü ayrıca bir önem taşımaktadır.

Harp patlak verdiği zaman, İstanbul'daki fiyat artışları hakkında o günkü gazetelerden birkaç örnek veriyoruz: 1 kuruşa satılan 1 ok­ka (.) has ekmek 5 kuruşa, 1 okka şeker 60 paradan 3 liraya, bir te­neke petrol 10 kuruştan 30 liraya, bir kat erkek elbisesi 120 kuruŞltan 60 liraya çıkmıştır. Harp süresince Osmanlı İmparatorluğu'nun muhte­lif ülkelerinde bu fiyatlar çeşitli şekiller arzetmiş, Ve harbin sonuna doğru stoklar tükendiği için şeker ve pamuklu dokuma fiyatları eL al. tından en yüksek fiyatl:arla. satılmıştır.

O tarihten bu yana, eşy,a fiyatları kuruş üzerinden değil, daha ziyade lira değeri üzerinden alış verişlerde bahil> konusu olmuştur. Alıcı ve satıcı bu yüksek fiyat baremine uyarak 10 liraya aldığı bir ma­lı 10.000 kuruşa aldığını ifade etmeyi hatırına getirmemiş ve böylece bu alışkanlık yaygın bir hale girmiştir. Yüksek fiyat rejiminin bir so· nucu olarak 1 kuruş ve bunun küçük parçaları olan paralar, unutulup gitmiş ve tarihe karışmıştır.

(.) 1 okka,: 1,282 grRIID.

22

SONUÇ

Osmanlı imparatorluğu, ilk günlerinden son günlerine kadar, çö­zümü zor ve çeşitli para problemleri karşısında kalmıştır. Arada bir (o zaman kullanılan terimlere göre, para narhı ve para rayici) para işlerine bir düzen verildiği da görülmüştür. Fakat bunlar, o günkü sıkıntıyı savuşturmak için, kısa süreli (devri) tedvirlerden başka bir şey değildi. Paranın ayarını bozmak Ve saraylardaki altın Ve gümüş takımları Darphaneye göndererek para bastırmak, yahut da karşılığı olmayan kağıt para çıkarmak gibi...

ister ayarı bozuk madeni para olsun, ister karşılığı gösterilmeyen kağıt pam olsun, bütün bu paraların değerini tayin etmek, hükümda­rm emir ve iradesine bağlıydı. Kabul etmeyenler, ağır cezalara çarp­tınlırdı_ Ortaçağdaki bu feodal zihniyete, batı ülkelerinde de rastlan­mıştı. Fakat, piyasanın (Görünmeyen eli), paranın gerçek değerini ke­sin bir surette tesbit etmekten şaşmıyordu. Nitekim Türkiye tarihinde de böyle Ilmuştur: Züyuf akçe misali gibi. ..

Bizde çok denenmiş ve iyi sonuçlar alınmamış olan ayarsız para meselesi, yüzyıllar boyunca sürüp gitmiştir. Halbuki batı ülkeleri, başta İngiltere olmak üzere, 1816 yılında, bu devreyi geçirmiş bulunuyordu_ Burada, hatırı şu soru gelebilir :

Acaba, ticaret kapitalizminin yaygın bir hale girdiği ve batı ile ticaret münasebetler sisteminin geliştiği devrede bile, eski para polL tikasına son verilemez mi idi? Bunun nedenlerini Osmanlı İmparator' luğunun bünyevi özelliklerinde aramak lazımdır. Bu özellikleri şu su­retle karakterize edebiliriz :

O zaman kullanılan bir tabirle "Memalik-i-Mahrusey-i;Ş.ahane» denilen bu imparatorluk, birbirinden çeşitli farklarla ayrılmış bulunan, ülkelerden ibaret bir topluluktu. Fakat bu topluluk bir türlü «İktisadi bütünlük» safhasına erişemcmiş, ve «'Dek pazar sistemi» teşekkül ede­memişti. «Tek pazar» nasılolabilirdi? İmparatorluk teşkilatı içinde bu­lunan bazı bölgeler, iktis.aden büyük Avrupa ülkelerine bağlanmış, bu 'uretle zamanın şartlarından istifade ederek, kendi bünyeleri içinde iktisaden bir gelişme yolu bulmuşlardı. Mesela: Beyrut Müstakil Mu­tasarrıflığı gibi. (Şimdiki Lübnan) Daha bunun gibi, misaUer göster' rnek kabildir.

Öte yandan, piyasaya kapalı köyler ve toprağa bağlanmamış aşi' retler, göçebeler Ve Ortaçağ ekonlnıisinin kapalı çevresinden kurtula' mamış kasabalar..... İç bünyeyi ilgilendiren bu gibi meselelerden bahse' dersek, ister istemez konumuzun dışına çıkmış oluruz. Bu bakımdan bahse son verirken, 1914 yılında ortaya çıkan bir pam problemi üze· rİnde durmak istiyoruz :

Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman, Alman ve Avusturya banka­larında bulunan .altınlara karşılık kağıt para basılmıştl. Bu paralar piyasaya çıktığı zaman, 93 kayimeleri hatıra gelmiş, en ziyade Arap ülkelerinde zoraki olarak sürülmüş, en sonunda Almanya'dan yapılan borçlanmada, doğrudan doğruya alınan külçe altınlardan, Darphane'de, altın lira bastırmak zaruret haline girmiştir.

Demek oluyorki, Osmanlı İmparatorulğunun son safhasında da, eski bir dava olan para problemi, bu şekilde belirtiler göstermişti.

23

KAYNAKLAR

1) Nctayic-il Vukuat. Yıl : 1878. Mustafa Pa§a.

2) Borsa Rehberi. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası yayınlarından. Yıl: 19,28. Niyazi Asım Beyin Darphane arşivlerine göre yaptığı. Etüıdler.

3) Eivliye Çeıebi Seyyahatnamesi. 3 ünicü cilt.

4.) Meceııe.i Umur·u Belediye. Osman Nuri Beyin Belediye arıtLvIerine yazılarından.

da}'anan

5) Osmanlı İmpara;torluğu'nda Meskukat. Tür'k Tarih Eneümeni Mecmuası. Ah. met Refik.

6) Hieri 16 nlcı Asırda İstanbul Hayatı. Evrak Hazine.si'ndeki arşivlere dayanan yazılar. Yıl: 1930. Ahmet Refik.

7) Ekonomi Si,yaseıti. :!ikinCİ eilt. Para ve kredi bahisleri. Yıl: 19'3,4 Prof. J. Düb­resbeJ;'ger. Çeviren: Dr. Halit İlteher.

8) İktisat. Mıı.demi Parala,r haJıısL Yıl: 1927. Prof. tbraJı:im Fazıl.

9) Türk" - ve Tanzimat Tarihi. Enge!hard. Ali Reşat Bey çeıvdsi.

Bunların dışında, lsmail Galip'in Takvim-i Meskuka;t- Osmaniye ve Halil Et­hem'in Meskükat-t Osmanliye, Süleyman Sudi'nin Defter-İ MuMesit eserleri göz­den geçirilmiş, Takvim·i Vekayi, İstanbul'da 1881 yılında çıkan Zıraat gazetesi ile Meşrutiyet devrinde çıkan gilndelik gazetelerden faydalanılmıştır.

24