32
Haziran / Juin 2014 No: 93 Herkese eşit mesafede... Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] objektif actu Soma’da hayata veda eden maden emekçilerimizi saygıyla anıyoruz... Altın Palmiye Nuri Bilge Ceylan’a Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, 67. Cannes Film Festivali'nde, Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Melisa Sözen ve Nejat İşler’in ro aldığı "Kış Uykusu" filmiyle "Altın Palmiye Ödülü"nü kazandı. S: 4 İlk Türkiye Kökenli Belediye Başkan Yardımcısı Mine Günbay 2008’den beri Strasbourg Belediyesi’nde Sosyalist Parti listesinden Belediye Meclisi üyeliği yapan Mine Günbay, başarılı siyaset hayatının bu aşamasında, 2014 yerel seçimleri sonrası, bu kez de Belediye Başkan Yardım- cılığı’na seçildi. S:5 Astu Genel Kurul’u yapıldı Bölgenin etkili derneklerinden Astu’nün seçimli Genel Kurul’u 16 Mayıs 2014 tari- hinde derneğin merkezinde yapıldı. Seçimler sonrası Dernek Başkanlığı’na Christine Panzer yeniden seçildi. S:16 Soma’daki kazada hayatını kaybeden 301 yurttaşımıza Al- lah’tan rahmet, geride kalan kederli ailelerine sabır, aziz milletimize başsağlığı dilerim. Gökhan Büyükarslan Kısa kısa.. Grup Turquoise konseri 2 Temmuz’da Colmar’da S: 12 Astu’nün geleneksel Yaz Şenliği 29 Haziran’da S: 16 Dünya Kupası fikstürü S: 32

Objektif Haziran Sayısı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Objektif gazetesi 93. Sayı

Citation preview

Page 1: Objektif Haziran Sayısı

Haziran / Juin 2014 No: 93

Herkese eşit mesafede...

Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] objektif actu

Soma’da hayata veda eden maden emekçilerimizi saygıyla anıyoruz...

Altın Palmiye Nuri Bilge Ceylan’a Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, 67. CannesFilm Festivali'nde, Haluk Bilginer, DemetAkbağ, Melisa Sözen ve Nejat İşler’in roaldığı "Kış Uykusu" filmiyle "Altın PalmiyeÖdülü"nü kazandı. S: 4

İlk Türkiye KökenliBelediye Başkan

Yardımcısı Mine Günbay

2008’den beri Strasbourg Belediyesi’ndeSosyalist Parti listesinden Belediye Meclisiüyeliği yapan Mine Günbay, başarılı siyasethayatının bu aşamasında, 2014 yerel seçimlerisonrası, bu kez de Belediye Başkan Yardım-cılığı’na seçildi. S:5

Astu Genel Kurul’u yapıldı

Bölgenin etkili derneklerindenAstu’nün seçimli GenelKurul’u 16 Mayıs 2014 tari-hinde derneğin merkezindeyapıldı.Seçimler sonrası DernekBaşkanlığı’na ChristinePanzer yeniden seçildi. S:16

Soma’daki kazada hayatınıkaybeden 301 yurttaşımıza Al-lah’tan rahmet, geride kalankederli ailelerine sabır, aziz

milletimize başsağlığı dilerim.

Gökhan Büyükarslan

Kısa kısa..

Grup Turquoise konseri 2Temmuz’da Colmar’daS: 12

Astu’nün geleneksel YazŞenliği 29 Haziran’daS: 16

Dünya Kupası fikstürüS: 32

Page 2: Objektif Haziran Sayısı
Page 3: Objektif Haziran Sayısı
Page 4: Objektif Haziran Sayısı

4

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, 67. CannesFilm Festivali'nde, Haluk Bilginer, DemetAkbağ, Melisa Sözen ve Nejat İşler’in roaldığı "Kış Uykusu" filmiyle "Altın PalmiyeÖdülü"nü kazandı.Nuri Bilge Ceylan, bugüne kadan CannesFilm Festivali'nde, ''Uzak'' ile jüri, ''ÜçMaymun'' ile en iyi yönetmen ve ''Bir Za-manlar Anadolu'' ile de jüri büyük ödülle-rini kazanmıştı.Ceylan, törende yaptığı konuşmada, ödü-lün kendisini için sürpriz olduğunu ifadeederek, "Bu ödülü beklemiyordum" dedi.Ödülünü ABD'li ünlü yönetmen Quentin

Tarantino'dan alan Cey-lan, bu yıl Türk sinema-sının 100. kuruluş yıldönümünün kutlandığınıhatırlatarak, kendisinidestekleyenlere ve jü-riye teşekkür etti. Cey-lan, "Bu ödülü,Türkiye'nin genç insan-

larına ve geçen yıl hayatına kaybedenlereadıyorum" ifadesini kullandı.

FİLMİN YAPIMCISI: BİZİM İÇİN BÜYÜKSÜRPRİZ OLDU"Kış Uykusu" filminin yapımcısı ZeynepÖzbatur Atakan, Altın Palmiye ödülünükazanmaktan çok mutlu olduklarını belir-terek, "Ödülün kendileri için büyük birsürpriz olduğunu" ifade etti.Zeynep Özbatur Atakan, "Uzun zamandırbu filmle ilgili çalışıyorduk, film yarışmadagösterildiği için elbette bir umudumuzvardı, ancak bu festivallerde ödül konu-

sunda önceden tahmin çok yapmak zor"dedi.Öte yandan, Nuri Bilge Ceylan'ın filmininAltın Palmiye ödülünü kazanması festi-valdeki Türk standında bulunanları veTürk sinemacıları sevince boğdu.Türk standının yöneticisi ve Ankara Si-nema Derneği Başkanı Ahmet Boyacı-oğlu, "Türk sinemasının 100. kuruluşyıldönümünde ve 32 yıl aradan sonra buödülün gelmesinin çok anlamlı ve sevin-dirici olduğunu" söyledi.Cannes Film Festivali'ne binlerce filmarasından sadece 18 filmin yarışma içinseçildiğini hatırlatan Boyacıoğlu, "Bu ödü-lün gerek Ceylan'ın sinema kariyeri gerekTürk sineması için önemli bir yeri oldu-ğunu" kaydetti.Cannes Film Festivali'nin sinema dünya-sının mabedi olarak değerlendirildiğinibelirten Boyacıoğlu, bu ödülün Türk film-lerinin yurt dışında daha iyi değerlendiril-melerine katkı yapacağını sözlerine

ekledi.

CUMHURBAŞKANI GÜL, CEYLAN'IKUTLADI Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 67. Can-nes Film Festivali'nde "Kış Uykusu" fil-miyle Altın Palmiye Ödülü'nü kazananNuri Bilge Ceylan'ı kutladı.Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'ndenyapılan açıklamaya göre, CumhurbaşkanıGül, Ceylan'a telgraf göndererek, 100. yı-lında Türk sinemasının çıtasını yükseltenbu önemli başarıdan duyduğu memnuni-yeti belirtti.Gül, bugüne kadar 2009 yılı Cumhurbaş-kanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nünde aralarında bulunduğu birçok ulusal veuluslararası ödül alan Ceylan'ın, Altın Pal-miye Ödülü'yle başarılarını taçlandırdığınıifade ederek, millete bir kez daha büyükgurur ve mutluluk yaşatan Ceylan'ı, de-ğerli oyuncuları ve tüm ekibi kutladı.

Altın Palmiye Nuri Bilge Ceylan'ın

Geçtiğimiz Nisan ayında, Strasbourg’unOstwald semtinde, bir vatandaşımızın aç-tığı yeni bir işyeri ile sevindik: CANAUTOS PIECES.Murat Topçu isimli girişimci vatandaşımı-zın açtığı bu işyeri, adından da anlaşıldığıgibi, araba yedek parçası alanında hizmetverecek.Açılış vesilesiyle Murat Topçu ile sizler içinbir sohbet gerçekleştirdik. İşte Topçu’nunanlattıkları…« 1974 İstanbul doğumluyum, 1988 yılındaailemle birlikte buraya yerleştim. Schiltig-heim’daki Lycée de Marais’de Mekaniküzerine Meslek Okulu’nu bitirdim. Sonraüç sene Opel’de (Prestige Auto) mekanis-yen olarak çalıştım. Akabinde aynı yerdemağazacılık yaptım ve mağaza şefi olarakon üç sene daha çalıştım. Daha sonra da,Sélestat’da, Auto Pièces de Sélestat fir-masında sekiz ay çalıştım ve bu yeri aç-maya karar verdim.Burasını beş aylık bir hazırlık döneminimüteakip, 7 Nisan 2014 tarihinde açtık. Bucivarlarda, Ostwald bölgesinde böyle biryere ihtiyaç olduğunu düşündük çünkü bu-

ranın stratejik durumuna göre altı kilo-metre çevresinde aşağı-yukarı yirmi ikitane garaj var. Biz de bunu gözeterek buişe girdik. Müşterilerimizin de % 60’ı garaj-lar, % 40’ı şahıslar olarak görünüyor.İnsanlar buraya geldiklerinde, tüm araba

markalarının A’dan Z’ye, kaporta dahil,bütün yedek parçalarını bulabilecekler.Bizim Hoerdt’te büyük bir depomuz var; busayede müşterilerimizin taleplerini en hızlışekilde karşılamak için günde iki kez,sabah ve öğleden sonra, teslimat yapıyo-ruz. Bir diğer deyişle, parçaların % 95’iaynı gün içinde teslim ediliyor bizde.Buraya gelen vatandaşlarımız hem her is-tediklerini bulacak ve en kısa sürede tes-lim alacaklar, hem de uygun ve ekonomikfiyatlarımızdan yararlanmış olacaklar. Eli-mizden geldiği kadar, müşteriye kaliteyiucuz fiyata sunma çabası içindeyiz. Ürünsatıldıktan sonra da, eğer hata bizden kay-naklanıyorsa, o ürünü geri alıyoruz.Ürünlerimizin hepsi arabalara ilk yapıldık-larında takılan orijinal parçalardır; yani, di-yelim Renault için parça alacakvatandaşımız, o parça Renault’nun üretimisırasında fabrikada takılan aynı parçadır.Çalıştığımız markalar da zaten herkesçebilinen, güçlü firmalardır: Bardahl mesela,araba motor bakımının katkı maddelerindekullandığımız markadır. Bunun gibi, frenplaketlerinde Bendix, balatada dünyaca

tanınmış, fabrikada direkt takılan parçaolan Luk, yağ filtrelerinde bir fransız şirketiolan Mecafilter, ayrıca Valeo, Delphi gibibüyük şirketler...İşyeri olarak burayı seçerken stratejik ko-numuna dikkat ettik: önünden tramvay ge-çiyor, yanında otobüs durağı var, şehre(Lingolsheim) altı yüz metre, park sorunuyok; yani ulaşım ve arabaya yer bulmaproblemimiz yok.Temmuz ayının sonuna kadar geçerli olanbir yaz kampanyamız var: bakımlarda, filt-relerde, disk ve plaketlerde, yani araba ba-kımında en çok aranan ürünlerde % 50indirim yapıyoruz. Halkımıza, bize sorma-dan arabalarına bakım yaptırmasınlar di-yoruz... Bir de 14-15 Haziran Cumartesi ve Pazargünleri Açık Kapı günleri düzenliyoruz.Bütün vatandaşlarımızı davet ediyoruz;buyursunlar bir meşrubat veya kahvemiziiçsinler… »(CAN AUTOS PIECES / 146, rue du Gé-néral Leclerc 67540 Ostwald / Tel: 03 88 26 83 88)

Can Autos Pièces Ostwald’da Hizmetinizde

AĞIT"Madencilerimiz"

Kara haber Manisa Soma'dan geldiTürkiye'yi tüm yasa boyadıDuydum mu tüylerim diken olduYandık biz gözyaşına boğuldukMadencilerimiz madencilerimizYandı yüreklerimiz

Kömürün karası sinmiş yüzlerinizeSilinmez acı bıraktınız yüreğimizeBizde inanırlar insanın kaderine

Kaderiniz kömürle mi yazılmışMadencilerimiz madencilerimizYandı yüreklerimiz

Ambülansın çalan acı sesli sireniÇizmemi çıkartayım mı diyenmadencinin sesiİkizlerin bir doğup bir evlenip bir ölümüBaba oğulun unutulmaz aynı kaderiMadencilerimiz madencilerimizYandı yüreklerimiz

İnsanın canı bu kadar mı ucuz

Kardeş korku bizim ilacımız olmuşİşsizlik ölümü göze aldırır demek kiYavrular yetim kaldı suç kimin şimdiMadencilerimiz madencilerimizYandı yüreklerimiz

Çınar'ım garibin ölümü gariptirHer zaman boynu bükük bağrı eziktirHelal ekmek kazanmaktır amacıAllah'ın Rahmeti üzerinize olsunMadencilerimiz madencilerimizYandı yüreklerimiz

Şiir: BekirÇINAR

Page 5: Objektif Haziran Sayısı

2008’den beri Strasbourg Belediyesi’nde

Sosyalist Parti listesinden encümenlik (Be-

lediye Meclisi üyeliği) yapan, Astu’nün eski

başkanlarından Mine Günbay, başarılı si-

yaset hayatının bu aşamasında, 2014

yerel seçimleri sonrası, bu kez de Belediye

Başkan Yardımcılığı’na seçildi.

Kendisini makamında ziyaret ederek, me-

rakla okuyacağınızı umduğumuz güzel bir

söyleşi yaptık.

Aşağıda, ana başlıklar altında, Mine Gün-

bay’ın söylediklerini okuyabilirsiniz…

Siyasete giden yol…

« Metz’de oturuyordum; 1998’de Strasbo-

urg’a yerleştim üniversite okumak için. Eği-

tim Bilimleri dalında master yaptım.

Eğitimim sırasında aynı zamanda çalıştım:

hem sağlıkla ilgili ve sosyal sektörlerde

Türkçe tercümanlık, hem de Centre socio-

culturel’de çocuk bölümünde yöneticilik

yaptım. Bu esnada, 2008 yılında da Bele-

diye’ye meclis üyesi (encümen) seçildim.

Politikaya ilgim aileden gelen bir özellik;

onlar da dernekçilik alanında çok faal in-

sanlardı, bilhassa Annem bana bir kadın

olarak feministliği yansıtan kişidir. Doğu-

mum bile –tesadüf işte!- 8 Mart’tır (Kadınlar

Günü). Çocukluktan beri aile içinde bu mü-

cadele içinde büyüdüm; bunun yanında da

kadın sorunu, yabancılar sorunu, mahalle-

lerdeki diğer sorunlar derken, adeta bu iş-

lerin içine doğmuşum diyebilirim.

Sosyalist Parti’ye 2008 yılında girdim. 18

yaşımdan beri Sosyalistler’e oy vermiş bir

insanım ama Parti’ye üye olmak isteme-

miştim çünkü partilerin yaşamı bana pek

uymuyordu, daha çok dernek yaşantısı

bana cazip geliyordu. Siyasete de sivil top-

lum üyesi olarak girdim.

Siyasete giriş…

O dönem Astu derneğinin başkanıydım

(2005-2008), değişik partiler bana yaklaştı

ama ben sadece sosyalistlerle çalışabile-

ceğimi söyledim. Bu arada Aralık 2007’de

Roland Ries beni aradı, sivil toplum (Astu

başkanı) olarak listeme girer misin dedi.

Önce kararsızdım ama ‘Artık kendi adına

konuş, başkaları sizin adınıza konuşunca

tepki veriyorsun’ diyerek ikna ettiler. Böy-

lece kabul ettim ve 2008’de listeye girdim.

Seçildikten sonra Belediye’de encümen

olarak beş sene boyunca kadın-erkek eşit-

liği sorumlusu oldum. Bu alanda üç büyük

hedefimiz vardı: birincisi, Belediye’de bunu

gerçekleştirmek, 8 000 çalışanı –sanki-

büyük bir şirket- olan Belediye’de bu eşitlik

yönünde çaba göstermek. İkincisi, bu şe-

hirde artık kadın-erkek meselesi mey-

danda olsun düşüncesiydi; konu

konuşulsun, konferanslar düzenlensin,

dernekler ön plana çıksın. Üçüncüsü de,

bütün kamusal politikalarımıza kadın-erkek

eşitliğinin nasıl taşınacağıydı. Örneğin eği-

tim vb alanlarda aynı eğitimi verip verme-

diğimiz gibi…

İstediklerimizi tamamen gerçekleştireme-

dik çünkü erkek egemen bakış açısı halen

varlığını koruyor. Zaten, altı sene gibi kısa

bir sürede bu alanda bir devrim yapama-

yacağımı da bu konularda bilgim olduğun-

dan iyi biliyordum. Yine de yavaş yavaş da

olsa adımların atıldığını söyleyebilirim.

Strasbourg şehri açısından ise daha

umutlu konuşuyorum; eskiye göre epey

yol kat ettik diyebilirim.

Bu hususlardaki projelerimizde benim de

önemli bir inisyatifim oldu; Belediye Baş-

kanı size sorumluluğu verdiğinde siz de

karşısına geçip yapmak istedikleriniz anla-

tıyorsunuz. Bu projeleri ben sundum ama

kollektif bir şekilde karar verildi. Siz fikir

üretmek için seçiliyorsunuz ama tabii ki

projeleri bir ekip karar verip uyguluyor.

Kadın ve feminist derneklerin fikirlerini

aldım; yani ben tek başıma bu işi yapa-

mazdım; o zaman başkan yardımcısı değil,

sadece encümendim. Benim için işin zor

yanı da o oldu zaten; diğer sorumlu arka-

daşlarımın (eğitim, spor, loj-

man vb) yanına gidip kadın

konusunu her seferinde hatır-

latmam gerekti. Konferans,

derneklerle çalışma gibi şey-

leri kendim yaptım ama, bu

diğer konularda onların yardı-

mını aldım. Kısacası, kollektif

bir çalışmaydı...

Başkan Yardımcılığı dö-

nemi...

Strasbourg Belediyesi’nde

19 başkan yardımcısı var;

benim alanım yerel demok-

rasi, yani insanları projelere

nasıl dahil ederiz, öncelikle

bu konuyla ilgileniyorum ama

kadın haklarını da bırakma-

dım.

Başkan yardımcılığına seçil-

memde sanıyorum kadın

hakları konusunda yaptıkları-

mın ciddiye alınması etken

oldu; örneğin düzenlediğimiz bir kolloğa

900 kişi gelmişse, bu, orada iş yapılıyor,

boş boş konuşulmuyor demektir. Bu as-

lında kültürel bir mücadeledir çünkü insan-

ların bakışını değiştiremezseniz, kadın

hareketi konusunda hiçbir ilerleme sağla-

yamazsınız, o nedenle ilk adım bunu far-

ketmektir.

Kadına şiddet konusunda yaptığımız ilk pa-

neller, kolloklarda insanları bilgilendirdik.

Buralara da sadece işi bilen profesyoneller

değil, kadınlar da geliyordu; bu da ayrı bir

başarıydı. Bundan başka, lojman konu-

sunda ‘Maison relais’ dediğimiz bir yer

açtık kadınlara; bir de fransızların bir kültü-

rel özelliğine uyarak, derneklere çok des-

tekte bulunduk.

Başkan yardımcılığına başladıktan sonra

artık tam gün olarak çalışıyoruz burada,

eski işimi bıraktım doğal olarak. Başlayalı

bu söyleşi yapılırken 15 gün oldu, çok

yoğun bir tempoda çalışıyoruz.

Kadına şiddet...

Bütün kadınlar gibi ben de şid-

dete maruz kaldım tabii ki ha-

yatımda; bu da politikadaki

erkek egemen yaklaşımdan

kaynaklandı! Hep kadınlarla,

kadın gruplarıyla çalıştım ve

çok şeyler duydum, gördüm

bu hususta. Politikaya girince

de kadınlara yapılan şiddet,

ayrımcılık beni şaşırttı; tama-

men erkek egemen bir alan ve

kadınlara ikinci sınıf muame-

lesi yapılıyor. Biz kadınlar da

günlük yapılan şiddetin tam

farkında değiliz; örneğin tram-

vayda yapılan tacizler, söyle-

nen sözler veya kadının

kıyafetine göre onu yargılamak, afişlere,

reklamlara bakın, orada kadınların kullanı-

lış şekli... Kadınlar obje olarak görülüyor

genel olarak, biz buna karşıyız ama her

yerde gözümüze sokuluyor: otobüs bekli-

yorsunuz, televizyon izliyorsunuz ya da in-

ternettesiniz; kadın çıplak! Yani bütün gün

hem erkeklerin hem de kızların kafasına bu

sokuluyor, toplum da buna izin veriyor

maalesef.

Pınar Selek hakkında...Öncelikle Belediye’den dolayı kendisini

destekledim, yani Belediye ile çok ilgili bir

konu bu. Pınar Selek 2011’de bir konfe-

rans vermek için gelmişti Strasbourg’a, biz

orada tanıştık. Ondan bir sene sonra

Strasbourg’a yerleşti ve biz o zaman da-

vasının farkına vardık. Belediye Başkanı

kendisini özel olarak da görerek desteğini

verdi; iki sefer de Türkiye’ye mahkemeye

heyet gitti, içinde Belediye’den de insanlar

vardı. Pınar Selek neden destekleniyor?

Çünkü Strasbourg’un çok özel bir yeri var,

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi burada;

artı, Pınar Selek bir Strasbourg vatandaşı

artık!

Son yerel seçimler...Son yerel seçimlerin çok zor olacağını bili-

yorduk, öyle bir hava esiyordu Fransa’da.

Biz başka yerlere göre kendimizi yine de

iyi sıyırdık! Neden zor oldu? Çünkü toplu-

mun yüzde ellisi artık siyasetten uzak

Strasbourg’ta, seçimlere katılım da az olu-

yor bu nedenle. Yerel politikalar sorumlusu

olarak buna kafa yorduğumda bulduğum

cevap, insanların politikaya, politikacılara

ve verilen yanıtlara olan inançlarının azal-

ması oluyor. Bütün partilerde maalesef po-

litikacıların umut olmalarını engelleyen

olaylar oluyor; bir de, yaptığımız toplantı-

larda bana gelen kadınlardan görüyorum

ki, insanların ekonomik ve sosyal durum-

ları çok kötü. Politikacıların buna verebil-

dikleri izahat ve cevaplar ise çok yetersiz.

İnsanların yerel ve genel seçimleri birbirine

karıştırmaları da bir diğer etken; yani hükü-

metin politikaları da etkiliyor yerel seçmen-

leri. Bize oy vermeyince hükümeti

cezalandırdıklarını düşünebiliyor seçmen-

ler ama bu sefer galiba iki tur arasında

bunun böyle olmadığını anladılar ve liste-

lere göre oy kullandılar.

Biz Sosyalist Parti olarak da son altı yıldır

iyi hizmet ettik; özellikle derneklere çok

destek olduk, hem maddî hem de lojistik

anlamda. Ayrıca mahallelerde, önceleri

dışlanmış olan Neuhof, Koenigshoffen,

Hautepierre, Cronenbourg gibi mahalle-

lerde çok güzel işler yaptık. İşte bu hizmet-

lerimiz iki tur arasında insanların bize

yönelmesinde etkili oldu diye düşünüyo-

rum.

(Devamı gelecek sayıda...)

Belediye Başkan Yardımcısı Mine Günbay Anlatıyor -1

Page 6: Objektif Haziran Sayısı

6

SOMA

« Feryat figan ağlanır/Nice yürek dağla-nır/Soma'da can pazarı/Hakka umutbağlanır Karanlık aka dönmez/Akar göz yaşı din-mez/Soma'da can pazarı/Bu durumcana sinmez İçmeden de sızılır/Diri diri mezar kazı-lır/Soma'da can pazarı/Künyeleri tek tekkazılırKardaş ana bacı/Hepsinde aynı acı/So-ma'da can pazarı/Hatim indirir hacıHer sırtta aynı aba/Anam nerdebaba/Soma'da can pazarı/Ölüm için mibunca çaba. » diye feryat eder şair. Negüzel mısralar dökmüş bağrından. Yü-reklerimiz dağlandı. Kelimelerin bittiğiyerdeyiz millet olarak. Sebebini soran-lara illa da kader mi diyeceğiz. Kadercilik oynamasın kimse. Otuz beşyıldır Avrupa'dayım. Buralarda da ma-dende çalışan kardeşlerimiz ve bir sürüAvrupalı var çalışan. Böylesi bir dramaşahit olmadık. Sebebi denetim, önceişçi hayatı, iş güvenliği, çalışma stan-dartları, iş eğitimi, can güvenliği. Özelsektör buralarda da var. Devlet ve de-netim mekanizması görevlerini tam ola-

rak yapıyorlar. Bize gelince: ancak1800’lü yılları yirminci asırla karşılaştırı-yorlar. Bu iş kolunda risklerin herzaman var olduğundan dem vuruyorlar.Sayın Başbakan bu işin fıtratında vardiye ikinci bir travma yaşatıyor, çaresizyürekleri yaralanmış insanlara. Denetimyapacakları yerde, herkes çıkıp ahkamkesiyor. Burada bir ihmal var. Kimsesaklamasın. Kim geri getirecek bu fa-ciada ölen canları. Kim dindirecek buacıları, yine devlet tabii ki de. Özelleş-tirme yapılırken şartların belirlenmiş ol-ması gerekmez miydi? Devlet 140 dolar civarında ton başı üre-tim yaparken, özel sektör veya taşeronfirmalar nasıl oluyor da bu kadar düşükmaliyete yani 28 dolar seviyelerine indi-rebiliyor; sizce de bir bit yeniği yok mu?Ben açıklayayım size o zaman, iki şe-kilde özel sektör maliyeti azaltabilir. Bi-rincisi az ücrete çok sıkı takiple ve işgüvenliğini, can güvenliğini, standartlarıhiçe sayarak üretimi gerçekleştirebilir.BİZ YAPIYORUZ OLUYOR MANTI-ĞIYLA. Ya da başka bir değişle BİRŞEY OLMAZ devam edin diyerek. İkinciyöntem olarak işçiye verilen işi şu kadarzamanda şu kadar iş veya üretim ya-parsanız size şu fiyatı öneriyorum. Bunada literatürde götürü usulü diyorlar.Bunların tamamına da taşeron işçiliğideniyor. Avrupa veya gelişmiş ülkeler-deki standartları uygulasa maliyetler ar-tacağından, kâr marjının düşeceğindenkorkuyor özel sektör. Çıkardığı kömürüton başına Türkiye Taşkömürü Ku-

rumu’na 140 dolara satıyor. Aradakifarkı alanın da zenginler yaratmanın hu-kuku, başka bir değişle sermayedar ya-ratıp lazım olduğunda yararlanmakisteyen siyasiler olduğunu da unutma-yalım.19 yıldır İLO sözleşmesine taraf olma-yan Türkiye, ikinci bir deyişle imza koy-mayan bir Türkiye’nin kalkıp işgüvenliğinden veya standartlarındanbahis etmeye hiç ama hiç hakkı yok.Facia yaşandığında kaderde var ne ya-palım, her şey Allah’tan oluyor diye de-meçler ard arda geliyor. Vatandaşınisyanında ise yumruklar, tomalar, ağzaalınmayacak söylevler gırla gidiyor. En son Diyanet fetva niteliğinde cumahutbesinde "kader ve ihmal sorumluluk-larını ortadan kaldırmaz" diyor. Mevlidözel programı yayınlıyor. Oldu, biz debunlara yönetici diyeceğiz! Kore'de fe-ribot kazası dolayısıyla Başbakan istifaediyor. Ulaştırma Bakanı’na saldıranmağdur yakınına, bakan tepki bile ver-miyor. Boynunu büküp dinlemekle yeti-niyor. Bizde ise ocakta olan vatandaşınsayısı bilinmiyor! Son olarak 301 vatan-daşın naaşı çıkarıldı, geride kalanlarayangın olduğundan kül sıkıp beton-laşma yöntemi uygulanıyor. Kalkıp tek-nolojide dünyayı yakaladık gibidemeçler atanlara sormayanlar utansın.Gelişen Türkiye diyerek, durmak yokyola devam diyenler, şapkanızı önü-nüze koyma zamanı geldi de geçiyorbile. Ha bu arada sayın Hüseyin Çelik şu de-

meci veriyor. Fakire dağıttığımız kömürüzengin mi çıkarsın. Sayın Burhan Kuzumedya bu işi abartıyor diyebiliyor. Halkile arasında jandarma, sonra polis,daha sonra koruma ordusu, buna mu-kabil öfkelenen mağdur yakınlarındankorkan sayın Başbakan çareyi marketesığınmada buluyorsa iyi gitmeyen birdurum söz konusu. Milletle alay ediyor-lar. Bir şeyler iyi gidiyorsa biz yaptık,kötü gitti mi ALLAH’tan diyen bir toplumolduk çıktık. Uzun sözün kısası denetleyenler, firma,görevli mühendisler, bakanlık başba-kanlık, devlet denetleme kurumları, si-gorta, kaza sigortaları, sendikalar, siviltoplum örgütleri, milletvekilleri, yasa ko-yucular, ihbar etmeyen işçiler, enönemlisi de fakir çalışmaya ihtiyacı olupses çıkarmayanlar, hepiniz vebal altın-dasınız. Kalkar bu ölenler için, oy uğ-runa dağıttıkları kömürün bedeliderlerse şaşırmayın. Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarınabaşsağlığı diliyorum. Nur içinde yatınMADEN şehitlerimiz. Sayın bakan sankiborsa kapatır gibi 301 ile kapatacağızdiye demeç veriyor. Kısacası cehalet,fazla kazanma, teknolojiyi takmama,dünyadan bihaber olma. SanatçımızCem YILMAZ'ın dediği gibi, eğitim; "Eği-tim şart!"Az kalsın unutuyordum. Rabia işaretiyapıp SOMALİ için ağlayanlar bu sefer301 işareti yaparak ağlamadınız? Bir sonraki sayıda buluşmak ümidi ilehoşçakalın.

BASRİ ÇİÇEK

ÇİÇEKPASAJI

cicek @hotmail.fr

Kısa adı ACEGAL olan Alsace – LorraineGiresunlular Eğitim ve Kültür Derneği, ikseneye yakındır aralıksız sürdürdüğüfaaliyetlerinde hız kesmiyor!2013 yılında yönetime kadınların gel-mesi sonrası ivme kazanan etkinlikler,2013 yılının 20 Nisan günü yapılan veHaluk Levent’in katılımıyla ayrı bir anlamkazanan geceyle start almış ve o gün-den bugüne dur durak bilmemişti.

GeziDerneğin bu seneki ilk etkinliği Güney-doğu Anadolu gezisi oldu. 3-10 Mayıs 2014 tarihleri arasinda yapı-lan Güneydoğu Anadolu gezisine 34 kişikatıldı. 8 gün süren gezide Gaziantep,Urfa, Mardin, Midyat, Adıyaman ve Di-yarbakır illeri ile çevrelerindeki tarihi, tu-ristik yerler gezildi, yöre yemekleriyenildi.Şahane bir organizasyonla yapılan ge-ziden herkes memnun kaldı ve dernekyönetiminden bu tür turların sürekli ya-pılması istendi. En çok beğenilen yerinise Nemrut Dağı olduğunda karar kılındı.

Geziyle ilgili bir anı yazısını, yazarımız vederneğin eski başkanlarından Basri Çi-çek’in kaleminden gazetimizin sayfala-rında okuyabilirsiniz…Kadınlar MatinesiDerneğin yakın gelecekteki ilk aktivitesiise Kadınlar Matinesi olacak.15 Haziran 2014 Pazar günü, saat14.00’ten itibaren, Epfig’teki La SallePolyvalent’ta, Dj Kabus eşliğinde ger-çekleştirilecek olan eğlencenin giriş üc-reti 10 yaşından büyükler için 5 € olaraksaptanmış (daha küçükler için ücretsiz).

Dernek yöneticileri, bundan sonra yapa-cakları sürpriz organizasyon ve gecelerizamanı gelince kamuoyuyla paylaşa-caklarını bildirirlerken, derneğin gelirle-rinin Türkiye’deki lösemili çocuklaradestek için kullanıldığını ifade ettiler.

(Dernekle ve etkinliklerle ilgili bilgileriçin:

İnci Yurdusever 06 72 13 46 09 / NimetBozkurt 06 95 26 44 18 / Gülboy Ek-mekci 06 86 20 43 38)

Giresunlular Derneği’nin Etkinlikleri Bitmek Bilmiyor!

Page 7: Objektif Haziran Sayısı
Page 8: Objektif Haziran Sayısı
Page 9: Objektif Haziran Sayısı
Page 10: Objektif Haziran Sayısı

Haziran / Juin2014 N° 93

5, Impasse des Prunelles67820 Wittisheim

Tel: 03 88 85 83 66 [email protected]

* Aylık haber, ilan ve reklam gazetesi/Journal mensuel d’infos,

d’annonces et de publicités.

* İmtiyaz sahibi/Edité par: Edition Objectif

* Genel Yayın Yönetmeni/Directeur de la Publication: Fahri [email protected]

* Grafik-Dizayn: Murat Ateş

Dağıtım Sorumlusu / Responsable de distributionTuncer KIR OĞLU

[email protected]

TEMSİLCİLERİMİZ

SAINT-DIE, EPINAL, NANCY ve çevresi Mustafa GÜÇLÜTel : +33 6 07 61 09 24

KARLSRUHE ve çevresi: Hasan BELLİKLİTel : +49 0176 92962065

SAVERNE-SARREGUEMINES-HAGUENAU - BISCHWILLERLUNEVILLE-BOUXWILLER-WISSEMBOURG ve çevresiKemal ERGÜLTel : +33 6 70 47 09 02

MULHOUSE ve çevresiFaruk BEYAZTel: 0619 04 68 93

*Baskı/Imprimé par: Imprimerie des

Sun Print / Offenbach

*Objektif Gazete basın meslek ilkelerine uymayasöz vermiştir.

/Objektif promet à respecter les principes et leslois concernant le métier de presse.

*Objektif Gazete’de yayımlanan yazı, haber vefotoğraflardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

/Toute reproduction de nos articles, textes d’an-nonces ou publicités parues dans notre journal est

libre sous l’obligation de citer le nom du journal.

*Dépôt Légal: Juin 2014

BANKA BİLGİLERİ/Les coordonnés bancaires

IBAN: FR76 1760 7000 0170 2129 1344 932SWIFT ( BIC ): CCBPFRPPSTR

EditionObjectif

ALİ BAŞARAN

YAZIYORUM

Eğitimci - Yazar

[email protected]

İktidardaki Sosyalist Parti, kendine oy veren kesimlerde ya-rattığı hayal kırıklığının bedelini ödeyerek ilk kez %15 civa-rında oy aldı. Sol Cephe’nin (Le Front de Gauche),Yunanistan’da birinci olan radikal sol parti Syriza gibi sol oy-ları toplayarak iyi bir sonuç alması beklenebilirdi. Sadecediğer partileri eleştiren ve alternatif sol bir proje geliştireme-mesinin faturasını ödeyerek % 6.6 civarında oy alabildi.Ana muhalefet partisi UMP ise, seçim sistemindeki avantajlabelediye seçimlerindeki başarılı sonuçlarını kendi iç krizi vede Avrupa konusundaki politik çıkmazıyla birleştirince büyükyenilgi almak durumunda kaldı. Partinin iç işleri, kara paraaklama, sahte fatura, Bygmalion olayları parti liderlerini veaygıtını yeterince işlemez hale getirdi, seçmenlerini de dahada sağa kaydırarak FN’na yöneltti.

Bu konuda Le Monde çizerlerinden sevgiliSELÇUK’un aşağıdaki çizgileri süreç için-deki FN gelişimini çok güzel anlatmaktadır.Politik analizler dışında, Fransa’daki de-mokrasisi ve fransız toplumsal yapısının iş-lerliği ciddi sorgulama sürecine gireceğebenziyor. Fransız halkı, sağ ya da sol mev-cut klasik partilerin önerilerinde ya da yap-tıklarında kendini bulamıyor ve de sistemealternatif olduğunu demagojik önerileredayandırarak söyleyen aşırı sağa kayı-yorsa, ciddi bir kopukluk var demektir. Sağve de sol demokratik partiler kendilerini ye-nileyemiyor, kitleyle bağlarını geliştiremi-yor, açık mesajlar veremiyor,.. demektir.Sivil toplum örgütleri ve de tek tek yurttaş-

ların bu gelişmeler karşısındaki tepkileri ancak bu çıkmaz kar-şısında yeni arayış ve alternatifleri geliştirebilir. En az 1/3’iyabancı kökenli olan Fransa yurttaşlarının bu denli ırkçı ola-cağını düşünmek abes olur. Ekonomik ve sosyal krizdenbıkan, gelecek korkusu yaşayan bu halkın tepkisi, ancak buciddiye alınmazsa, çözüm önerileri getirilemezsa belki kıs-men de olsa kalıcılaşır, FN’in seçmeni olur.Bu seçim sonuçlarına tepki olarak, geçtiğimiz hafta sonuFransa çapında liseli ve üniversiteli gençlerin insiyatif ala-rak, « F-Haine »e karşı yürüyüş yaparak, ırkçılığı redederekon binlere varan yoğunlukta yürümeleri umudun başlangıçkaynağı olmalı.

FRANSA DEĞİŞİYOR MU?25 Mayıs’ta yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerindeFransa’da %25.6 oyla birinci parti olan ırkçı söylemliFN (Ulusal Cephe) ne yazık ki, Avrupa’daki tek ve so-yutlanmış bir örnek değil. Danimarka’da Halk Partisi(Dansk Folkepartis) de %26.7 ilebirinci parti oldu. Buna İngilte-re’deki Ukip partisinin aldığı %18.4oyu, %20.5 oy alan Avusturya’dakiFPÖ’yü de ekleyebiliriz. Irkçı, Müs-lüman ve Yahudi karşıtı bu partile-rin devlet ve ulus anlayışları kendiırk ve dinlerinden olmayanların dış-lanması temeline dayanmaktadır.Bu anlamda da Avrupa Birliği’nekarşıtlardır, ulusal devlet ve « milli-yetçi » bir « yurt » yaratmak iste-mektedirler.Fransa’da ilk kez ırkçı bir parti, FNulusal bir seçimde birinci parti ko-numuna gelmektedir. SosyalistParti’nin ciddi oy kaybına uğradığı bu seçimlerde, valilikalanları esas alındığında 2009’da dört valilik alanındailk sırada yer alan Sosyalist Parti, bu seçimlerde sa-dece 2 valilik bölgesinde ilk sırayı koruyabildi. Bu an-lamda en büyük kaybı ise sağcı parti UMP verdi; öncekiseçime göre ondan fazla valilik alanını FN’a kaptırdı.Aşağıdaki Fransa haritası 2009 Avrupa Parlamentosuve son yapılan 25 Mayıs 2014 seçimlerini kıyaslamak-tadır. Mavi renkler UMP’nin, kırmızı-pembe renklerPS’in, siyah renkler de FN’in birinci geldiği valilik böl-gelerini (departement) göstermektedir.Bugünkü sonuçlar, tarihi ve trajik bir durumdur.

Sezon Sonu ve Dünya KupasıSpor Toto Süper Lig 2013/2014 se-zonu bitti. Fenerbahçe açık bir farklalider bitirdi. Elazığspor, Antalyaspor veKayserispor Ptt 1.Lig'e düştü. F.bahçe cezası nedeniyle Şampiyon-lar Ligi’ne gidemediginden, ligi 2. biti-ren G.saray direkt katılacak. 3. olanBeşiktaş ise ön eleme oynayacak. Av-rupa Ligi’ne ligi 4. bitiren Trabzonsporbir ön eleme, 5. Sivasspor iki ön elemeve Kupa finalini G.saray'a karşı oyna-

yan ve 1-0 kaybeden Eskişehirspor daüç ön eleme oynayarak katılacak. Ptt 1. Lig’ten çıkan ve gelecek sezoniçin Süper Lig’e katılan takımlar ise İs-tanbul Büyükşehir Belediyespor, Balı-kesirspor ve Mersin İdman Yurdu.Tekerlekli Sandalye Basketbol AvrupaŞampiyonu Galatasaray oldu ve bubüyük başarıyı 5. kez yaşadı. Evetsayın okuyucularım, inanılmaz amagerçek. Şapka çıkartıyoruz ve yürek-ten kutluyoruz. Gurur duymamakmümkün mü? Helal olsun!Futbola geri dönerek bazı ülkelerdekilig şampiyonlarına bir göz atalım: Al-manya / FC Bayern München; Fransa/ Paris Saint Germain; İngiltere /Manchester City; İspanya / AtleticoMadrid; İtalya / Juventus; Portekiz /Benfica; Belçika / Anderlecht; Rusya /CSKA Moskova; Ukrayna / ShakthiarDonetsk; İsviçre / FC Basel; Hollanda/ Ajax; İskoçya / Celtic Glasgow...

Şampiyonlar Ligi’ni 10. kez kazananReal Madrid oldu. REAL MADRID-AT-LETICO MADRID: 4-1(uzatma).Avrupa Ligi’ni de yine bir İspanyol ta-kımı kazandı: Sevilla. SEVILLA-BEN-FICA: 0-0 (penaltılarda 4-2).Sayın okuyucularım, yakında Bre-zilya’da düzenlenecek olan Dünya Ku-pası’nı seyredeceğiz ve maalesefTürkiyemiz orada olmayacak. Üzüntü-müzü bir kenara koyup, bu futbol ziya-fetinin tadını çıkaralım, zevk alalım. Tabii ki Brezilya kendi evinde kupayıkaldırmak isteyecek. Ama benim kenditahminim, tabii ki bu bana mahsus, Al-manya veya Arjantin kazanacak.Sürpriz takım Belçika olabilir. Ve Türkiye yok, doğru, olabilir, amadestekleyebileceğimiz başka takımlarvar. İnşallah Bosna- Hersek ve Ceza-yir damga vururlar şampiyonaya; İranda var, neden olmasın?...Hadi hayırlısı..

[email protected]

SuatSARAYDEMİR

FOOTBALLJECTİF

10

Page 11: Objektif Haziran Sayısı

11

Ön yargılardan uzak insan'ların in-san'lığına bak! Her şeyden önce bir insan önce kendini

bilecek!

Aslında insanlar size düşman olsalar da

siz onlara bir iyilik yapıp onları tanımadığı

ve anlamadığı dostluk'larla tanıştıracak,

onlara bir insan olduğunu hatırlatarak on-

ları utandıracaksınız!

Nasıl mı?

İşte tam da bununla ilgili bir gerçek hika-

yemiz!

O kadın yaşlı bir Fransız

sosyetesiydi! Acilen geldiği özel bir kli-

nikte yatması, ameliyat olması gereki-

yordu... Aksilik bu ya boş oda

olmadığından dolayı yabancı bir hastayla

aynı odayı paylaşmak zorundaydı!

Ama Fransız bu durumdan menmun ol-

madığı gibi, bir Türk'le aynı odada kalmak

istemediğini ve yatmak zorunda kaldığı o

odayı o yabancı yüzünden istemediği için

adeta kriz geçirip bağırıp çağırıyordu...

Bu yüzden klinikte kalamayacağını ve

yatmak istemediğini söylüyor, görevliler

de ona yapabilecekleri başka bir şey ol-

madığından dolayı gitmesinin de sağlığı

açısından uygun olmadığını, onun için bir

yabancıyla kalmak zorunda da olsa buna

mecbur olduğunu ona anlatmaya ve onu

bu konuda ikna etmeye

çalışıyorlardı! Ama kadın da bunu asla

kabul etmek istemiyor, gitmekle kalmak

arasında bocalayıp duruyordu...

Bu arada içerde yatmakta olan hasta

bunların yüksek sesle konuşmalarından

ve tartışmalarından dolayı rahatsız olmuş,

bütün bu olup bitenlere daha fazla daya-

namayıp kapıyı açıp koridora çıkmıştı!

Bunların çok gürültü yaptığını rahatsız ol-

duğunu söylediğinde bunun üzerine hem-

şire mahçup olmuş,

verdikleri rahatsızlıktan dolayı hasta ka-

dından özür dileyerek, aynı zamanda

Fransız kadına daTürk kadınını göstere-

rek "işte bu madam sizin oda arkadaşınız

" dediğinde Fransız kadın sinirli sinirli

Türk kadınına tepeden tırnağa süzerek

bakmış, hani deym yerindeyse biraz da

hayretler içinde kalmıştı!

Çünkü: karşısındaki Türk kadının kendi-

sinden daha şık ve daha temiz olduğunu

görmüş, buna da çok şaşırmış olamalıydı

ki anında fikir değiştirmiş, gitmekten vaz-

geçmiş, buna ikna olmuş gibi "mühim

değil, yatağımı hazırlayın " diyerek, biraz

havalı biraz sinirli burun kıvırarak isteksiz

bir şekilde hastabakıcıya aynı zamanda

tavır takınarak mecburen odaya girmiş,

yatağına yatmıştı!

İki yatak arasında ancak bir komidin ara-

lığı kadar yan yana olan bu karyolalarda

yatmakta olan hastaların ikisi de böylece

birbirleriyle o gün hiç konuşmadan o gece

öylece uyumuşlardı! Ertesi günü sabah-

leyin hemşireler gelip Fransız madamı

alıp ameliyata götürmüşlerdi... Türk kadın

kahvaltısını yaptıktan sonra öğleye doğru

oda arkadaşı da ameliyat olmuş gel-

mişti! Kadın yarı baygın bir halde bir kolu

seruma diğer kolu da ona kan vermek için

bir kan torbası kordonuna bağlanmıştı!

Durumu hiç iyi değildi! Hemşireler ona

kendilerini çağırabilmeleri için zil düğme-

sine basması gerektiğini anlatarak zil kor-

donunu ona uzatmış eline vermiş ve çıkıp

gitmişlerdi! Türk kadın oda arkadaşının

bu durumuna üzülmüş, yattığı yataktan

kalkıp " ona ne yapabilirim " düşüncesiyle

gözünü onun üzerinde dikmiş, hiç ayır-

mamıştı!

Fransız kadın saatler sonra gözünü açtı-

ğında su içmek istediğini söylemiş, hem-

şireyi çağırmak için zile basmak istediği

esnada zil kordonunu elinden düşürmüş,

zile eli yetişmediği gibi bunları yapmaya

çalışırken bu arada serumu da kolundan

çıkmıştı!

Oda arkadaşı bunu görünce dayanama-

mış, bir çırpıda kalkmış gidip hemşireyi

çağırmıştı!

Hemşire geldiğinde hastayla ilgilenmiş,

gerekeni yapmış ve kendisini çağıran bu

Türk kadınına duyarlılığından dolayı da te-

şekkür etmişti!

Ertesi gün kahvatıları odaya geldiğinde

oda arkadaşı hasta Fransız arkadaşının

kahvaltısını yiyebilmesi için kendi kahval-

tısını yapmadan önce bu arkadaşının

kahvaltısını yapabilmesi için ona yardımcı

olacağını söylemiş ve kendi elleriyle onu

yedirerek ona yardımcı olmuştu...

Sonra onun tüm ihtiyaçlarını karşılayabil-

mesi için hastabakıcıya çağırmaya gerek

duymadan her hususta kardeşlerin bile

birbirlerine yapamayacakları kadar ona

yardımcı olmuş, anında her şeyine yetiş-

miş, içtenlikle ona her hususta yardım et-

mişti.

Kadın bu oda arkadaşının alakasından

dolayı çok şaşırmıştı! Ne diyeceğini bile-

memiş, "sen insan ötesi bir Melek misin

yoksa " diye soru sorduğunda, arkadaşı-

nın elini öpmek istemiş, arkadaşı ise buna

müsaade etmemişti!

Hemşire odaya geldiğinde bunları samimi

bir sekilde görmüş, onların bu durumuna

çok şaşırmış, bu samimi iki dostun bu fo-

toğrafı karşısında adeta şok olmuştu! O

kadar şaşırmış olmalıydı ki sormadan da

edememiş, Fransız'a dönüp "Türk diye

odasına dahi girmek istemediğiniz bu ma-

dama bu kadar yakınlık duymanızı anla-

mıyor değilim, madam çok iyi bir madam

biliyorum, ama siz yabancıları sevmediği-

niz için onu bu kadar çok sevmeniz beni

çok şaşırttı " demesi üzerine, o da bunu

kabul etmiş, ne kadar kabahatlı olduğunu

söylerken "iyi ki tanımışım böyle bir Türk'ü

" demişti!

Tabii gün geçtikçe Fransız daha da iyileş-

miş, bu yardımlarından dolayı Türk arka-

daşına defalarca teşekkür etmiş,

onun boynuna sarılıp öpücükler kondu-

rurken kendisinin ne kadar hatalı ve ön-

yargılı olduğunu kabul etmiş, hatta

tekrar tekrar onunla tanıştığı için ne kadar

şanslı olduğunu söylemişti!

Bırakın arkadaş olmayı onlar artık dost ol-

muştu! Türk, Fransız arkadaşının bu sa-

mimiyetine karşılık dönüp ona " demek ki

hepimiz kabuğumuzdan çıkmayı becerdi-

ğimizde birbirimizi tanımak kadar insan-

larla ve insanlıkla tanışmak lazımmış "

dediğinde, Fransız arkadaşı ona

kendisinin bile kendisini zor kabul eder-

ken hiç kimseye tahanmül edemeyecek

kadarken, "beni bile bana kazandırdın,

sana milyonlarca kez teşekkür ediyorum

" derken, Allah'ım beni buraya mahsus

hasta etmiş göndermiş gibi, seni tanıyıp

benim yabancılara karşı bakış açımı de-

ğiştirmek için, sanki bütün bunları yaşa-

mam lazımdı... Ve bu bana iyi bir ders

oldu, bu vesileyle Türkler’i hiç sevmedi-

ğim halde bu öğretmenim bir Türk oldu

demişti!

Çünkü ; o hastane odasında geceli gün-

düzlü on gün boyunca birlikte beraber ye-

meklerini paylaşmış, tatile çıkmış iki

arkadaş gibi yardımlaşarak moral dolu

güle oynaya günlerini hastanede değil de

oteldeymiş gibi yaşamışlardı!

Birbirlerine o kadar çok alışmışlardı ki,

Türk arkadaşının taburcu olup gideceğini

öğrendiği zaman Fransız arkadaşı bu ha-

bere çok üzülmüştü... O kadar ki Türk ar-

kadaşının ondan önce taburcu olacağını,

onun gideceğinin haberini o an hemen

kocasını telefonla arayarak acilen kendi-

sinin de muhakkak arkadaşıyla birlikte

aynı gün çıkması gerektiğini söylemişti!

Çünkü: Türk arkadaşı gidince onsuz sıkı-

lacağını, o odada tek başına kalamayaca-

ğını, yanında ondan başka yeni

bir hastayla kalmak istemediğini, bu yüz-

den çıkmak istediğini ama onun sağlığı

açısından bir süre daha klinikte

yatması gerektiğini kendisi de bildiği için

ben sensiz ne yaparım derken kendini tu-

tamayıp duygulanıp ağlamıştı!

Bu ayrılık ikisi için de zor olmuştu!

Onlar birbirlerinden ayrılırken, Türk arka-

daşı onu her gün gelip ziyaret edeceğini

ve hatta evlerine döndüklerinde yine gö-

rüşebileceklerinin sözünü vermişlerdi bir-

birlerine!

Bu bir hikaye değildi!

Aslında her ne kadar yaşananlar bir hi-

kaye gibi anlatılsa da, yazılıp okunsa da,

bu hikayeler bizim hikayelerimiz, yaban-

cılar ve yerliler arasında her zaman yaşa-

nılabilen gerçek bir hikayeydi!

Yaşarken yaşadığımız şeyler!

Yalnız şunu unutmadan bilmeliyiz ki as-

lında hayatta hepimizin birbirimizden öğ-

reneceğimiz ne kadar çok şey ve neler

var! Arkadaş'lıklar ve dost'luklar kadar!

Hayatımız her zaman süprizlerle dolu!

Her günümüzün bize neler kazandırıp

neler kaybettirdiği gibi!

İnsan'ları kaybetmek kolay ama insan'ları

kazanmak zordur... Onun için, kaybet-

mek yerine kolayları değil, biz kazana-

mak için, zor olanı seçelim...

Bilelim ki zenginlik parayla olmaz, olursa

gönlümüz zengin olsun!

Saygılarımla…

ARAS'LA İNSAN'A DAİR

Melek Aras [email protected]

Page 12: Objektif Haziran Sayısı

Fransa’da Mesleki ve Teknik Eğitim (2)(Geçen sayıdan devam)

Mesleki Eğitim Brövesi (B.E.P.) Brevetd’Etude ProfessionnelleOrta öğretimin son sınıfından sonrameslek eğitimine yönelen ya da yönel-tilen öğrenciler bu okullara alınırlar.Haftada 35 saatlik bir programla teo-ride ve pratikte verilen derslerle aklagelebilecek her meslekte eğitim vere-bilen bu okullar, 2 yıl sürelidir. İkinciyılın sonunda başarılı olanlar, MeslekiEğitim Brövesi ( B.E.P.) almaya hakkazanırlar ve hayata atılırlar ya da eği-timlerine 2 yıl daha devam etmek su-retiyle (CAP)’ta olduğu gibi MeslekLisesi Diploması (BAC.Prof.) almayahak kazanırlar. Her iki şekilde mesleki eğitim diplo-ması almaya hak kazanan kısa sürelimeslek lisesi öğrencilerinin iki yıllık bireğitimle Yüksek Teknisyenlik Brövesi(Brevet Technique Superieure)(B.T.S.) veren yüksek okullara gir-meye hak ve şansları vardır.

Uzun Süreli Genel ve Teknik Liseler:(Baccalaureat Technique et Général)Bu liselere orta öğretimi başarıyla biti-rip diploma almaya hak kazananlarkabul edilirler (Brevet du College). 3 yılsüreli olan lise öğretimi 2. ,1. ve sonsınıf ‘’terminal’’ olarak tamamlanmak-tadır. Genel ve teknik liselerin ilk yılınabaşlayan öğrencilerin %80’i 23 saatizorunlu ve 6 saati seçmeli olmaküzere haftada 29 saat ders görürler.23 saatlik zorunlu derslerin tüm öğren-ciler tarafından alınması gerekmekte-dir. Mesleki Yeterlilik Sertifikası (CAP)ve Mesleki Eğitim Brövesi (BEP) ala-rak bu okullara devam edecekler içinözel olarak açılmış lise ilk sınıfları var-dır. Ayrıca, Yüksek Teknisyenlik Brö-vesini (BTS) almayı amaçlayanöğrenciler için özel olarak açılmış sınıf-lar bulunmaktadır. Mesleki Eğitim Brö-vesi (BEP) ya da lisede ikinci yıldansonra seçilen yüksek teknisyenlik eği-timi neticesinde alınan diploma ile öğ-rencilerin mesleki hayata girişlerikolaylaştırılmıştır. Fransa’da teknik li-seleri bitirenlere verilen diplomalarındağıtıldığı mesleki alanlar; mekanik,elektrik, elektronik, inşaat, kamu işleri,fizik, kimya, biyoloji, mediko-sosyal,sanat, sekreterlik, ticaret, muhasebe,

enformatiktir.

Yüksek Öğretim Düzeyinde MeslekiEğitim Temel eğitimin 16 yaşına kadar zo-runlu olduğu Fransa’da her meslekokullarda öğretilmektedir. Orta öğreti-min ikinci yılı sonunda başlatılan mes-leğe yönelme, aynı zamanda kültürdersleriyle bir arada yürütülmekte,meslekte tam anlamıyla ehliyet sahibiolabilmek için, lise öğretimi ve hattalise üstü öğretim de gerekli olmaktadır.Fransa’da 96 civarında üniversite bu-lunmasına rağmen yüksek öğretim ku-rumlarının sayısı 1200 civarındadır.Liseyi bitirip diploma almaya hak ka-zanan öğrencilerin devam edecekleriyüksek okul veya üniversitenin özelşartlarını yerine getirmek koşuluyla,diplomalarına uygun bir yüksek okulya da üniversiteye girme şansları var-dır.Yüksek öğretim iki kısma ayrılmıştır;• Kısa Süreli Teknik Yüksek Öğretim• Uzun süreli Yüksek ÖğretimKısa Süreli Teknik Yüksek Öğretim:Üniversitelerin teknik bölümlerindenbirine girip başarı elde edemeyen vekısa zamanda mesleki hayata atılmakisteyenlerin yapacakları 2 yılık eğitimsonunda Yüksek Teknik Öğretim dip-loması (DEUST) Diplôme d’Etude Uni-versitaire Scientifique et Techniquealmaya hak kazanırlar. YüksekTeknik Eğitim Enstitüleri (IUT) Sayıları 70 civarında olan bu enstitüler,kısa sürede teknik eleman yetiştirmeyiamaçlamaktadır. 2 yıllık öğretim son-rasında başarılı olan öğrenciler, TeknikÜniversite Diploması almaya hak ka-zanırlar (DUT) Diplôme Universitairede Technologie. Bu okulların meslek-lere göre çok çeşitli bölümleri mevcut-tur. Fransa’ya dağılmış 340 kadar anave bağlı bölümleri vardır. Üniversite veyüksek okul öğrencilerinin yaklaşık%7’si bu bölümlere devam etmektedir.Fransa genelinde yüksek öğretimedevam eden nüfusun %32’sine hitapeden bu enstitülerde kısa süreli eğitimgören öğrenciler, (2-3 yıllık bir eğitim)aldıkları diplomalar ile kolayca iş piya-sasına giriş yapma imkanı bulurlar.

Uzun Süreli Yüksek Öğretim : (LesEtudes Longues)Uzun süreli yüksek öğretim, üniversi-teler, büyük okullar ve Katolik enstitü-leri tarafından yürütülmektedir. Yükseköğretim kurumlarına devam edengenç nüfusun %63’ü uzun süreli yük-sek öğretime katılmaktadır. Sayıları 83kamu ve 13 özel olmak üzere Fransagenelinde 96’ya ulaşan üniversitelerise değişik alanlarda eğitim veren fa-külte, enstitü ve yüksek okulları kapsa-maktadır.

ARİF KOPUZÇalışma ve Sosyal GüvenlikAtaşesi

17 Mayıs’da Berlin Teknik Üniversite-si’nde Berlin Talebeler Birliği’nin bu yıl il-kini düzenlediği StudyDay’e gençleryoğun ilgi gösterdi.“Üniversitelilerden liselilere” sloganıyla

farklı bir yöntem izeyelen Berlin TalebelerBirliği’nin fuarında 40 üniversite bölümüyaklaşık 100 üniversiteli tarafından o bö-lümlere ilgi duyan liselilere tanıtıldı. StudyDay hakkında açıklamalar yapanorganizatörlerinden Ayşe Tuba Bayramşu açıklamalarda bulundu: “Bu fuarı özel-likle göçmen kökenli öğrencilerimiz içindüzenledik. Üniversite okumak isteyenfakat henüz ne okuyacağına karar vere-memiş veya okuyacağı bölümün içeriğihakkında yeterince bilgi sahibi olmayangençler bizim hedef kitlemizdi. Bu genç-lere birinci ağızdan o bölümü bitirmiş

veya o bölümü okuyan akademisyenleri-miz tarafından detaylı bilgi verildi. Bu işinuzmanları genel teknik bilgiler verebilir,fakat bir tıp okuyan kişiden daha teferratlıbilgiler alabilirsiniz. İlk kez düzenlediğimizprograma yaklaşık 500 kayıtlı üniversiteadayı çeşitli bilgi aldı. Bu kadar ihtiyaçolacağını biz de tahmin etmiyorduk.Emeği geçen herkese Berlin TalebelerBirliği adına yürekten teşekkür ediyorum.”T.C. Berlin Başkonsolosu Ahmet BaşarŞen, T.C. Berlin Büyükelçiliği Eğitim Mü-şaviri Rafet Okutan ve İslam ToplumuMilli Görüş Berlin Bölge Başkanı İrfanTaşkıran’ın da katıldığı fuarda Müslüman-lar için burs veren Almanya’nın ilk Müslü-man vakfı Avicenna (İbn-i Sina) GenelMüdür Hakan Tosuner tarafından tanı-tıldı.

Berlin Talebeler Birliği BSV: Üniversitelilerden Liselilere

Grup Turquoise, Colmar Konservatua-rı’nın 2013/2014 sezonunda düzenlediğitiyatro ve müzik etkinlikleri arasında yeralan « Trésor des Balkans » (Balkan ha-zineleri) konulu konsere davet edildi. Geleneksel Türk, Yunan, Bulgar, Arna-vut… müziklerinin yer alacağı konserde,Mehmet KABA’nın yönettiği Turquoise veCatherine Fender’in yönettigi ColmarKonservatuarı Kadın Korosu bir araya ge-lecekler ve beraber seslendirecekleri mü-zikler ile Balkan ülkelerini dolaşacaklar. Konser 2 Temmuz 2014 Ҁarşamba günüsaat 20.30’da Colmar Catherinette’degerçekleşecek. « Ville de Colmar » ve« Conseil Régional du Haut-Rhin » tara-fından sponsorize edilen konserin girişiücretsiz olup, kaçırmamanızı tavsiye ede-riz. Ensemble Turquoise à ColmarInvité par le Conservatoire de Colmar,l’Ensemble Turquoise donnera un con-

cert de chants et musiques des Balkans,qui aura lieu le 2 juillet 2014 à 20h30 àCatherinette à Colmar. L’Ensemble Tur-quoise et le Chœur Féminin du Conser-vatoire de Colmar dirigé par CatherineFender seront sur scène pour jouer etchanter les traditions orales de Grèce,Bulgarie, Turquie, Albanie…, un concertintitulé « Trésor des Balkans ».

« Trésors des Balkans »Musiques et chants de tradition orale deGrèce, Bulgarie, Turquie, Albanie…Choeur féminin et classe de direction dechoeur du Conservatoire de ColmarDirection : Catherine FENDERAvec la participation de l'Ensemble Tur-quoiseDirection : Mehmet KABAMercredi 2 juillet 2014 à 20h30 Catheri-nette ColmarEntrée gratuite

GrupTurquoise 2 Temmuz’da Colmar’da

12

Page 13: Objektif Haziran Sayısı

13

Soma Maden Ocağı Sevgili okuyucularım, ne yazık ki buay sizlere spordan bahsetmeyece-ğim, onun yerine301 şehit verdiğimiz Soma MadenOcağı’ndan söz etmek istiyorum.Acı haber hepimizi yasa boğdu, dilekolay 301 yiğit kayboldu.Aileler perişan oldular, yetim kalancocuklar...

Ülke olarak yasa boğulduk, tüm dünyamaden ocağındaki -kaza demeyeceğim-bu olayı izledi.Yaptığım araştırmalara göre o maden oca-ğında işçiler köle gibi kullanılmış, ne yazıkbu da faciayla sonuçlandı.SORUYORUM bu firmanın yetkilileri vic-danen rahatlar mı?Ama utanmazın suratına tükürsen yağmuryağdı der!Beni en çok zivanadan çıkartan olay isebasın toplantısında firmanin suçlularınınkendilerini aklamaya çalışmalarıydı. As-lında suçlu bizdik böyle adamlara ko-nuşma izni verdiğimiz için.Yine söylüyorum, bu olay kaza değildir.Madenciler haftalar öncesi çavuşlarına bil-dirmişler kömür ısınması var diye. Çavuş

yetkililere bildirdiği halde görevini yap-mayan holding yetkililerini sorgu sualetmeden atacaksın mapushaneye.Belki o zaman bu ülkede bazi kendinibeğenmiş iş adamları insan olduklarınıhatırlarlar…Ortada 301 canlı yok olup gitti, kimininçocuğu ünversitede okuyor, kimi evle-cekti birkaç ay sonra; Allah nur icindeyatırsın (amin).Hadi diyelim kaza ile oldu, ya maskelerneden normda değildi? Biz toplum ola-rak bazı olayların bilincinde değiliz. Oyetkililer neden maskeleri normda tut-madılar? Olan benim garip vatandaşıma oluyor.Bir dilim ekmek parası için canını fedaeden bir toplumuz.

Bu tarihî acı olayı hiçbir zaman unutma-yacağız, unutturmayacağız.Belki bana kızabilirsiniz neden sporyazmadın diye, ama hepimiz insanızeninde sonunda; Soma Maden Oca-ğı’ndaki felaket beni derinden sarstı, buyüzden de vatandaş olarak yazmak is-tedim. Her zaman söylüyorum, benkendi nefsimi muhatap alarak yazıyo-rum, kimse alınganlık göstermesin. Yaradan mevlam böyle bir olayla karşı-laştırmasın dileğiyle... Saygılarımla

( Dünya Anneler Günü’ydü bu yazı ya-zılırken; başta canım Annem, bütün an-nelerin gününü kutluyorum. Allah sizleribaşımızdan eksik etmesin!)

FARUK BEYAZ

[email protected]

SPORTİF BAKIŞ

HASAN KARAKAYA

BİR SÖZDENBİR ÖZDEN

YÜZLEŞMEK VEYA HESAPLAŞMAKEvet Sevgili dostlarım, bu sohbetimizde kendiyaptıklarımız mı haklı yoksa haklı yapılanlar mınefsimizin arzu ve istekleri mi; hakkın emrihesap günü gelmeden kendinizi hesaba çekinuyarısı mı yani seni yaratanla yüzleşmedenkendi kendine yüzleşmek, bu yüzleşmeyekulak kabartıyor muyuz? İçimizden gelen sese kulak veriyor muyuzyoksa bildiğimizi mi okuyoruz? Zaman zamankendi kendimizle yüzleşiyor ve kendi kendi-mizle hesaplaşıyor muyuz? Böyle bir huyumuzve böyle bir alışkanlığımız var mı yoksa bunuyapmak işimize gelmiyor mu? Korkuyormuyuz bundan? Acı da olsa gerçekleri kabuledebiliyor muyuz yoksa inadım inat ben haklı-yım ve ben doğru düşünüyorum mu diyoruz?Bunun sonucu olarak yanlış ve hatada ısrar mıediyoruz, hayatımızın genel gidişi ile ilgili ola-rak hayatta yaptığımız ve yapmak istediğimizşeylerle ilgili olarak, iş hayatımızla ilgili olarak,okul hayatımızla ilgili olarak, çevremizle, eşi-mizle- dostumuzla, iş arkadaşlarımızla vegenel olarak insan ilişkilerimizle ilgili olarakkendi yaptıklarımızı hiç kontrol ediyor muyuz? Zaman zaman bir köşeye çekilip KENDİ KEN-DİMİZLE YÜZLEŞİYOR MUYUZ? Kendi mu-hasebemizi yapıyor muyuz? Objektif (tarafsız)olarak kendi kendimizi eleştirebiliyor muyuz?Kendi kendimize dönüp İŞTE ŞU YANLIŞLA-RIN VAR, HİÇ MAZERET ARAMANA GEREKYOK, KABUL ET BUNLARI diyebiliyormuyuz? İşte, şu konuda falancaya haksızlık yaptım,hemen düzeltmeliyim, özür dilemeliyim diyedüşünüyor muyuz? Veya falanca konuda yan-lış yapmaya hâlâ devam etmem doğru değil,vazgeçmeliyim diyebiliyor muyuz? Ya aslındafalanca şu konuda doğru olan benim düşün-

düğüm şekil değil, doğru olan karşı tarafındediği (iddia ettiği) şekil, bunu kabul etmeli-yim diyebiliyor muyuz? Kendi iç muhasebemizi yaparken yanlışları-mızı hiç evirip çevirmeden kabullenebiliyormuyuz? Yoksa kendi kendimizi haklı çıkar-mak için ne yapıp edip çeşitli bahanelerimutlaka buluyor muyuz? Böylece, gerçek-leri kabullenmeyip, bu bahanelere mi sığını-yoruz ve kaçıyor muyuz gerçeklerden?Doğru olanı kabul etmek, nefisle olan bu sı-kıntıları kendi iç dünyanda bertaraf etmek okadar zor, o zor olan gerçekleri kabul etmekzordur. ALLAH (cc) Nisa Suresi 6ncı aye-tinde buyuruyor ki (Yetimleri deneyin. Ev-lenme çağına (büluğa) erdiklerinde, eğerreşid olduklarını görürseniz, mallarını kendi-lerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını gerialacaklar) diye israf ederek ve aceleye geti-rerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kimzengin ise (yetim malından yemeğe) tenez-zül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve diningereklerine uygun bir biçimde (hizmetininkarşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerinegeri verdiğiniz zaman da yanlarında şahitbulundurun. Hesap görücü olarak Allahyeter).Ve Hud Suresinin 103üncü ayetinde deCenab-ı Hak şöyle buyuruyor: (Şüphesiz,ahiret azabından korkanlar için bunda biribret vardır. Bu, insanların (hesap ve cezaiçin) toplanacakları bir gündür. Bu, herkesintoplanıp bir araya geleceği bir gündür.Ancak hesap gününde de kendi yaptıkları-nızla yüzleşeceğimiz İŞİMİZE GELMEZ,nefsimize zor gelir. Ama bunu yaptığımız öl-çüde daha doğru şeyler yapmaya başlarızçünkü insanın daha doğru şeyleri yapmayabaşlaması önce hata, kusur ve yanlışlarınıkabul etmekten geçer. Yoksa hatada veyanlışları yapmaya devam eder dururuz.Yüzleşmenin en büyük meydanı olan mah-şer meydanına varmadan kendimizle yüz-leşmiş olarak varmayı nasip etsin yücehalık. Ne dersiniz sevgili dostlar?...

Epinal FCPE Federasyonu sorumlusu

ve Türk Fransız Dostluk Derneği Baş-

kanı, aynı zamanda da Haziran

ayında yapılacak kongrede Vosges

Bölgesi Federasyonu Başkan

adayı olan Mustafa Kemal ÖZÇELİK,

okul aile birliklerinin önemi va anlamı

üzerine bir metin kaleme aldı. Size bu

güzel ve öğretici yazıyı sunuyoruz…

« Üç çocuk babasıyım, büyük oğlum

lise sona (Terminal ES), ortancı

oğlum orta bire (6ème) ve küçük

oğlum ilkokul bire (CP) gidiyor. İlk-

okulda Okul Aile Birliği başkanı, orta

okulda ve lisede yönetim kurulu üye-

siyim. Okul Aile Birliği FCPE Federas-

yonu Vosges bölgesi Epinal

sorumlusuyum.

Okul aile birliğinin önemi ve amaçlarɪ:

• Okulda yapılan çalışmalar hakkında

velilere bilgi vermek,

• Okulun iç tüzüğünü onaylamak, yeni

öneriler sunmak,

• Okul ve sınıflardaki yapılacak tami-

ratlarda okul yönetimini uyarmak,

• Çocukların en iyi ortam ve şartlarda

çalışmalarını sağlamak,

• Öğrencilerin uyum, gelişim ve prob-

lemleri, ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri ko-

nusunda velileri bilgilendirmek,

• Velilerin okula bakış açısını olumlu-

laştırmak, okulun politikasını benim-

settirmek,

• Eğitimin değiştirici, geliştirici, yararlı

özellikleri olduğu inancını oluşturmak,

• Velilerin eğitim etkinliklerinde her

türlü desteklerini kazanmak ve katılım-

larını sağlamak,

• Veli ve çevreye her konuda danış-

manlık hizmeti vermek,

• Velileri de olabildiğince çocuğun de-

vamlı gelişiminin sağlanması için bil-

gilendirmek, insan yetiştirme

konusunda aydınlatmak, sorumluluk

duymalarını sağlamak,

• Çocukların fırsat eşitliğini sağlamak,

bölüm, okul,

üniversite ter-

cihlerinde bil-

gilendirmektir.

Okul Aile Bir-

liği, okul ile

veliler ara-

sında köprü

görevini yü-

rütmektedir.

Düzenli iletişim içinde bulunan, bu

ortak anlayış içinde çocuğuna eğitim

desteği sağlayan velilerin çocuklarının

okul başarılarının daha da yüksek ol-

duğu farklı araștɪrmalarda tespit edil-

miştir. Geleceğimizin teminatı olan

çocuklarımızın başarılı, topluma, mil-

lete faydalı birer birey olmasını sağla-

mak istiyorsak, okul, öğretmen,

yönetimiyle ilişkilerimizi pekiştirmemiz

gerekiyor. Okullarda çocuklarımzın

geleceğini ve başarısını etkileyecek

kararlarda bizim de söz hakkımızın ol-

masını istiyorsak, okul yönetimlerinde

yer almamɪz gerekmektedir.

Federasyonların önemi:

• Okulların, sınıfların açılmasında veya

kapanmasında bize danışılmasını isti-

yorsak,

• Okul kantinlerinde çocuklarımıza ve-

rilen mönü ve yemeklerde söz hakkı

istiyorsak,

• Okul programlarında, akademide,

rektorada, milli eğitimde söz hakkı ist-

yorsak,

Okul Aile Birliği federasyonlarɪna

(FCPE 310 000 üye ve PEEP 200 000

) üye olalım. Bu federasyonların yöne-

tim kurullarına aday olalım. CAEN

(Commission Académique d’Educa-

tion National) ve CDEN (Commission

Départemental d’Education National)

komisyonlarɪna girelim.”

(Mustafa Kemal ÖZÇELİK’e ulaşmak

için: 06 16 07 15 66 )

OKUL AİLE BİRLİĞİ ÜZERİNE...

Page 14: Objektif Haziran Sayısı
Page 15: Objektif Haziran Sayısı

FatihKARAKAYAKarakaya. @gmail.com

http://twitter.com/fkarakaya

http://www.twitter.com/fatih_sinn

FRANSA GÜNDEMİ

Avrupa’nın en büyük sorunu İslamofobi!

Her ne kadar Batı medyası gizlese de, siyasiler görmezdengelse de, Milli Eğitim küçümse de, halk doğru bulsa da Batı’nınson yıllarda en büyük sorunlarından biri de İslam karşıtlığıdır. Kendi topraklarında “farklı vatandaşlarını” üvey evlat görüp on-ların hor görülmesine göz yummak kendi ayağına kurşun sık-mak gibi bir şey olsa gerek. Dünyanın neresinde olursanız olunradikalleşmeler hep baskılardan, dışlanmışlıklardan gelir. Bugün Fransa’nın ya da başka bir Batı ülkesinin İslam toprak-larında yaptığı ya da kendi diyarında özgürlükleri kısıtlayıcı dav-ranışlarda birileri bunu kullanmaktan geri kalmıyor. İslam adına çıkan bir takım sapık insanlar için gerekçe olabi-leceği gibi niyetleri gerçekten halis insanlar bile nefret ederoluyor. Gün geçmiyor ki Fransa İslamofobik bir olayla karşılaşmasın.Bu köşede birçok örneğini verdik. Şimdi ise yeni bir versiyonuile daha karşı karşıyayız. Fransa’nın en büyü 2. kenti olan Lyon’da son bir aydır 30’ayakın Müslüman aile tehdit içerikli, nefret söyleminin had saf-hada olduğu mektuplar alıyor. Türkiye’de laikliğin elden gitmesini alkol yasağına bağlayan“münasebetsizler” gibi Fransa’da da domuz tüketimine bağla-yanlar var. “Domuzuma dokunma” diyecek kadar da kam-panya yapıyorlar. Mektubu gönderenlerin ne kadar cahil olduğu açıkça belli olanbu olayda, her Müslüman Arap, her Arap Müslüman sanılıyor. Mektupta Müslümanların sistemden faydalanarak çökertmeyeçalıştığı iddia ediliyor. Sistem dedikleri sosyal yardımlar.Fransa sosyal yardımlar konusunda en önde gelen ülke. Heleçocuk sayısı çoksa devlet sizi daha başka seviyor. Onlara ülkelerine dönmeleri çağrısı yapılıyor. Aksi takdirdekötü şeyler olacak deniyor. Ya bizim gibi olun ya defolun de-niyor. Ölüm tehditleri olmazsa olmazı.Ev halkı huzursuz. Özellikle kadınlar çok korkuyor. Çocuklarıiçin çok korkuyor, aileleri için çok korkuyor. Ya sokağa çıktığı-mızda bir şey olsa? Ya çocuğum okula giderken başına bir şeygelse?Yasal olarak elbet savcılar soruşturma yürütüyor ancak hernedense hâlâ tepedeki siyasiler açıklama yapmış değil. Geç-tiğimiz yıllarda bir sinagoga ulaşan tehdit mektubu ulusal gü-venlik sorunu hale gelmişti. Elbet bu tür olaylar asla hoşgörülmemeli. Ancak Müslümanlar söz konusu olunca da “oholsun” moduna geçmek de neyin nesi. Her geçen gün kriz insanları çaresiz kılıyor. İşsizlik güçsüzlükarttıkça neo nazi gruplar artmaya devam ediyor. Daha geçengün “Doubs” bölgesinde bir nazi grubu dağıtıldı. Medyaya göretek suçları her yıl Hitler’in doğum gününü kutlamak!Bu gruplar bir araya geldikçe sınırı daha da aşmak için çalışa-cak. Müslümanlara karşı fazla hoşgörülü olduğunu iddia ettiğidevletine – hükümetine düşman olacak. Yarın bu gruplar asa-yişi tehlikeye atacak. İslam karşıtlığını kullanan partiler AB milletvekili seçimlerindebirinci olacak. Onlar AB’ye de karşı. Sonuç ne olacak sizce?Tüm işlemini yitirmiş koskoca bir AB parlamentosu! Yani çö-küşün hızlanışı!Bugün belki İslamofobiyi kendinize bir destekgibi görüyorsunuz. Hiçbir zaman Müslümanlara nefret söyle-miniz size fayda vermeyecek. Günü kurtaracağız diye yarını-nızı yakmayın beyler.

Karlsruhe Başkonsolosluğu, Soma’da ölen ma-dencilerimiz için anma töreni düzenledi ve bir detaziye deffteri açtı.Bu konuyla ilgili olarak, Başkonsolosluk sekre-taryasından muhabirimiz Hasan Bellikli’ye gön-derilen bilgileri aşağıda okuyabilirsiniz.« 15 Mayıs Perşembe günü, saat 09.15’te, So-ma’da hayatını kaybeden madencilerimiz için biranma töreni düzenlenmiştir.

Vatandaşlarımız ve Başkonsolosluğumuz perso-nelinin katılımıyla gerçekleşen anma töreninde,Başkonsolosumuz Serhat Aksen’in yaptığı taziyekonuşmasının ardından, bir dakikalık saygı duru-şunda bulunulmuştur. Anma törenine katılan va-tandaşlarımız daha sonra taziye defteriniimzalamıştır.Başkonsolosumuz Aksen yaptığı konuşmada,madencilerin, her gün ekmek parası uğrunayerin yüzlerce metre altında çalıştıkları madende,yüzlerini kaplayan kömür karasını alın teri ile ıs-

latıp, alın teri ile temizleyen saygıdeğer insanlarolduklarını, böyle değerli insanlarımızı kaybetme-nin derin üzüntüsünü yaşadığımızı belirtmiştir.Aksen, kaybettiğimiz madencilerimize Allah’tanrahmet, kederli ailelerine ve ulusumuza başsağ-lığı ve sabırlar dilemiş, böyle acıların bir daha ya-şanmaması temennisinde bulunulmuştur.Ayrıca, Soma’da hayatını kaybeden madencile-rimiz anısına Karlsruhe Başkonsolosluğu’nda

açılan taziye defterini Federal Başsavcı HaraldRange ve Karlsruhe Büyükşehir Belediye Baş-kanı Dr. Frank Mentrup imzalamıştır.Başkonsolosluğu ziyaret ederek, BaşkonsolosSerhat Aksen’e taziye dileklerini ileten BaşsavcıRange ve Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Frank Mentrup, Türk halkının acısını ve üzüntü-sünü paylaştıklarını belirtti.Başkonsolos Aksen, Range ve Mentrup’a, bu zoranımızda acılarımızı paylaştıklarından dolayı te-şekkür etti. »

Hasan BELLİKLİ haberleriKarlsruhe Başkonslosluğu’nda Soma için anlamlı tören

Almanya’nın Rastatt şehri, kuruluşunun üç yü-züncü yılını kutladı. İki gün süren sokak şenli-ğine, Avrupa’nın çeşitli yerlerinden geleneğlence grupları ve dans toplulukları katıldı. Ka-tılımcılar, iki gün boyunca açık olan alışverişmerkezleri ve kurulan pazarlarda hem eğlendilerhem de alışveriş yaptılar. Rastatt Müzesi’nin ve özel Antika araba sahip-lerinin kurduğu standlarda bir birinden değerli1933 ve 1945 yıllarında yapılmış araba modelleriziyaretçileri hayran bıraktı. Rastatt’ın üç yüzüncü kuruluş yıldönümünde de

bizlere eşlik eden ve bilgilendiren Daniella veAlex Ernst çiftine, böylesi anlamlı bir günde Ra-statt’ın güzel yerlerini dolaşarak şehrin tarihihakkında bizlere verdikleri bilgiler için çok teşek-kür ediyorum.

Gerçekten de bir düşünecek olursak, 1714 yılın-dan 2014 yılına gelmek ve üç yüz seneye geridönmek muhteşem bir duygu. Ben şahsen o yıl-larda yaşamak isterdim! Zaten standları dolaşır-ken hazırlanan kostümler ve giyilen kıyafetlerdeben de adeta o yılları yaşadım…

RASTATT’DA SOKAK ŞENLİĞİ

15

Page 16: Objektif Haziran Sayısı

2014 yılının Mayıs ayından itibaren, Av-rupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ninBaşkanlığı Azerbeycan’a geçti.Bu vesileyle, Azerbeycan’ın AvrupaKonseyi nezdindeki Daimî temsilcisi, Bü-yükelçi Emin Eyyubov ve eşi, güzel birkültürel olaya ev sahipliği yaptılar.14 Mayıs 2014 tarihinde, Strasbo-urg’daki Müzik ve Kongre Sarayı’nda,etno-caz sanatçısı Isfar Sarabski’ninverdiği konser dinleyicileri adeta büyü-ledi.Montreux Caz Festivali’nin 2009 senesibirincisi olan (solo piyano dalında) Sa-

rabski ve arkadaşları, çok sayıdaki da-vetliye unutulmaz müzikal dakikalar ya-şattılar.Konser öncesi yaptığı konuşmada da-vetlilere hoşgeldiniz deyip onları selam-layan Büyükelçi Eyyubov ise, kısa süreönce vuku bulan Soma faciası nedeniyleTürkiye’ye başsağlığı dileklerini, üzüntü-lerini ve dayanışma duygularını ifade et-meyi ihmal etmedi.Etkinlik, konser sonrası verilen resepsi-yonla devam etti.Azerbeycan mutfağının hemen tüm gü-zelliklerinin maharetli şefleri tarafından

sunulduğu yemekte, davetliler bu kez deAzerî mutfağına hayran kaldılar.Gece, resepsiyon esnasında yapılansohbetler ve beğenilerin tekrar edilmesiile son buldu.Biz de kendilerine teşekkür ediyor, Baş-kanlık dönemlerinin başarılı geçmesinidiliyoruz.

Azerbeycan Millî BayramıBu arada, Azerbaycan Cumhuriyeti’ninMillî Bayramı "Cumhuriyet Günü" de, 28Mayıs 2014 tarihinde, Azerbaycan Cum-huriyeti’nin Avrupa Konseyi NezdindeDaimî Temsilciliği tarafından AvrupaKonseyi’nde düzenlenen bir resepsi-yonla kutlandı.

Avrupa Konseyi’nde Azerbeycan dönemi

« En iyi yatırım çocuk-lara yapılan yatırım-dır! »

Öğrencilerin başarısı konu-sunda, Avrupa PsikolojiMerkezi öğrencilere ve ve-lilere yardımcı oluyor.Bu konuda Psikolog ErdinçÜstündağ şu bilgileri veri-yor… « Avrupa Psikoloji Mer-kezi’ndeki öğrencilere kon-santre, motivasyon vekolay öğrenme tekniklerikursları devam ediyor.Toplumumuzda bilinçli ai-

leler çoğaldıkça detaylaradaha fazla önem vermeyebaşlıyorlar.Çünkü çoğu kez sadece

ders veya dersane yardımıyeterli değildir.Bunu eğitmenlerin kendi-

leri de söylüyorlar.Ögrencide konsantre, mo-tivasyon gibi konulardaproblem varsa kurumun veeğitmenin anlatmaya çalış-tığı konu bazen etkili olma-yabilir.Merkezimizde bu desteğigören öğrencilerin 75%inde ders notları 3 ile 4puan arasında yükselmiş-

tir.Burada motivasyon ve kon-santrasyon desteği görenöğrenci diğer bir yerde gö-receği ders yardımından dadaha fazla verim görecek-tir.

BAŞARILI ANNE BABAOLMAKTüm konular çocuklardanbeklenmemeli, bu yüzdenanne ve baba da görevinibilmeli. Bu yüzden başlattığımızAnne-Baba okulları büyükilgi görüyor. »(Avrupa Psikoloji Merkezi /Erdinc Üstündağ / Tel : +49- 7851 - 496 15 03)

BAŞARILI ÖĞRENCİ OLMAK ARTIK DAHA KOLAY

Kısa adı ASTU olan ACTIONS CITOYENNES IN-TERCULTURELLES derneğinin olağan Genel Ku-rulu, 16 Mayıs 2014 tarihinde derneğin merkezlokalinde yapıldı.Seçimli Genel Kurul sonrası Christine PANZER tek-rar Başkan seçilirken, Léo HOLFERT de Sekreteroldu.Yönetim Konseyi’nin 26 Mayıs’ta yaptığı toplantı so-nucunda, Yönetim Kurulu’nun diğer üyeleri ise şuisimlerden oluştu: Ozan Louis ÇENELİ (BaşkanYardımcısı), Evrim KAZANCI (Muhasebeci), SylvieRICHARD (Üye) ve Cem AKINCI (Üye).Gazetemiz muhabirinin de izlediği Genel Kurul’akatılım yüksek olurken, Strasbourg Belediyesi Baş-kan Yardımcılarından Mine Günbay ile MathieuCahn, ayrıca Belediye Meclisi üyesi AbdelkarimRamdane da katılımcılar içinde göze çarpanlar ara-sındaydılar.Astu’nün 40. kuruluş yıldönümü kutlamalarının biranlamda başlama vuruşunu oluşturan Genel Kurul,Soma’da ölen maden emekçilerinin anısına bir da-kikalık sessizlik sonrası, Başkan Christine Panzer’inaçılış konuşmasıyla başladı. Astu’nün çalışanları ve mili-tanlarının da kendi bakış açı-larından Astu’yüdeğerlendirdikleri konuşma-ları bir ilk olması nedeniyle ilgitoplarken, Derneğin MüdürüMuharrem Koç ve MathieuCahn diğer konuşmacılar ol-dular. Üyelerin sorularına verilen ya-

nıtlardan sonra yapılan seçimler yukardaki satır-larda belirttiğimiz biçimde sonuçlanırken, GenelKurul, verilen kokteydeki samimi sohbetler eşli-ğinde son buldu.

Geleneksel Yaz Şenliği 29 Haziran’daAstu’nün önümüzdeki ilk etkinliği olan gelenekselYaz Şenliği, bu yıl 29 Haziran 2014 tarihinde ger-çekleştirilecek. Dernek yetkililerinden aldığımız bilgilere göre, Parcde la Citadelle’de saat 12’den 19’a kadar sürecekolan etkinlik, Astu’nün 40. kuruluş yıldönümü vesi-lesiyle birçok animasyon, konser ve oyunlarasahne olurken, gün boyunca yemek ve içecekler desatılacak.Saat 12’de aperoyla başlayacak olan organizas-yon, her zaman olduğu gibi farklı kültürlerden in-sanların katılımıyla samimi ve ho bir ortamdageçecek.( Astu / 13 a, rue du Hohwald 67000 Strasbourg /Tél : 03 88 32 98 32 Fax : 03 88 32 42 72 / e- mail :[email protected])

ASTU GENEL KURULU YAPILDI

16

Page 17: Objektif Haziran Sayısı

17

Strasbourg yeni ve çok güzel bir mekânadaha kavuştu: DİLOM Pastanesi ve Çay-evi.1987’den beri Fransa / Strasbourg’ta ya-şayan 1964 Kahramanmaraş doğumluVeli ONUK, Schiltigheim semtinde 24Mayıs’ta açtığı bu yeni lokalini sizler içinanlattı...“Geldim geleli asıl mesleğim olan fırıncı-lıkla uğraşıyorum. Başka yerlerde çalış-tıktan sonra, 2000 yılında kendi iş yerimikurdum: Dilan Pizza (Bischheim). 1995-2005 seneleri arasında da fotoğrafçılık vekameramanlık yaptım. Bu işi yaparkeninsanlarımızın yoğun talepleri sonrası,Dilan Pizza’yı açmıştım. Dilan’ı 2013’ünüçüncü ayında bir arkadaşa devrettimve, bir süre istirahat ettikten sonra, üçaylık bir uğraşla, yıllardır aklımda olan bupastane projesini gerçekleştirmek içinçalışmaya başladım.Strasbourg ve çevresinde gerçekten birihtiyaç olan bu projemi bir türlü hayatageçirmek kısmet olmamıştı, nasip şimdiy-miş...Burası pastane, çay salonu olarak farklıbir konsepte dayanıyor: gelen insanları-mızın hem güzelce çayını, kahvesini iç-mesi, hem de nezih ve rahat bir ortamdabulunarak dostane sohbet etmeleri.Yerimiz içerde 50 kişilik olup, önde 20 ki-şilik, arkada ise 30 kişilik teraslarımızmevcuttur. Şu an itibariyle dört kişilik birekiple değerli müşterilerimize hizmet ver-mekteyiz. Yerimizde park sorunu da bu-lunmamaktadır. Schlitigheim Leclercmağazasına yakın ve Lidl’ın hemen biti-şiğinde olduğumuzu belirteyim.Sunduğumuz ürünler arasında börek vepoğaça çeşitlerini, simidi, gözlemeyi,kuru pasta ve –istek üzerine- yaş pasta-ları, çok özel Antakya Kömbe (tahin ta-dında bir tür kuru pasta) çeşitlerini

sayabilirim.Bunların yanı sıra çok leziz baklava çe-şitlerimiz var: toplam 10 çeşit olup, ce-vizli, fıstıklı, padişah, cincik, sarma... diyesıralayabiliriz. Ayrıyeten kadayıf, bülbülyuvası, tulumba da yapıyoruz.Kahvaltı olarak da salamlı ve sucukluomletimiz ve zengin, bol seçenekli birTürk kahvaltısı mönümüz mevcut. İnsan-ların isteğine göre, à la carte kahvatı dahazırlayabiliyoruz. Son olarak da toplam 14 çeşidiyle ünlühakiki Maraş dordurmamız listemizi ta-mamlıyor...Tüm mamullerimizi kendimiz üretiyoruz;bunun altını özellikle çizmek isterim, dı-şardan gelen hiçbir katkı maddesi kullan-mıyoruz. Ürünlerimizin tadına, kalitesine,temizliğine güveniyoruz ve bu alanda id-dialıyız. Hizmette de güleryüz ve sınırsızservis temel ilkelerimizdir.Burası çok temiz, hijyenik, aile ortamıolan, ferah bir mekân ve fiyatlarımız dainsanlarımızın bütçeleri düşünülerekuygun düzeyde tutulmuş durumdadır. Fi-yatlandırmamızı çevre ülke ve şehirlerebakarak saptadık; insanlarımız uzaklara,örneğin Mannheim’a gitmesin artık diyeböylesi bir hizmeti, konsepti ayaklarınagetirelim dedik.Özel günler için pasta siparişi alabiliyo-ruz; bu günlere özgü çok güzel ve çeşitlipasta ve diğer ürünlerimiz mevcuttur. Ay-rıca yerimiz de bu tür özel günler için(yaşgünü, kutlamalar, kadınların özel bu-luşmaları, baptem, nişan vb.) çok elveriş-lidir.Resmî açılışımızı 24 Mayıs 2014 Cumar-tesi günü yaptık; Başkonsolosluğumuzutemsilen Ticaret Ataşesi Fisun Aktuğ’unyanı sıra, Bischheim ve Schiltigheim Be-lediye Başkanları da katılmak inceliğinigösterdiler. Halkımızdan da 250-300 ki-

şilik bir katılımın olması bizi çok sevin-dirdi.Açılıştaki Maraş dondurması şovu ise ka-tılımcılara güzel dakikalar yaşattı.Dilom benim kızımın adı ve “Gönlüm”demek (Dilan da öteki kızımın adıydı ve

“Halay” anlamındadır). Bu isimleri seçer-ken, sadece kızlarımın adı olmalarınıdeğil, kolay okunmaları ve akılda kalma-larını da gözettim.Pastanemiz normalde Pazartesi-Cumar-tesi saat 07-21 arasında kesintisiz açık,Pazar günleri ise kapalıydı ama, müşte-rilerimizden bu yönde bir istek geldiğin-den, artık Pazar günleri de açacağız.Tüm Objektif okuyucularını da, bu söyle-şiyi okuduktan sonra, Strasbourg / Schil-tigheim’a yolları düştüğünde bize biruğrayıp, bir şeyler yemese dahi, ortamıve vitrinlerimizi görmeye, ikramımızıkabul etmeye davet ediyorum; bu, bizimiçin çok büyük bir memnuniyet vesilesiolacaktır.Herkese saygılar sunuyorum...

Son bir not olarak şunu ilave etmek iste-rim: Ramazan ayı boyunca Padişah ce-vizli baklava 15 €/kilo, tulumba ise 8€/kilo olacaktır ; dilerim müşterilerimizimutlu ederiz. »

(DİLOM / 5, rue Kléber 67300 Schiltigheim / Tel: 03 88 18 20 35)

Dilom Pastanesi Schiltigheim’da Açıldı

Page 18: Objektif Haziran Sayısı
Page 19: Objektif Haziran Sayısı
Page 20: Objektif Haziran Sayısı

20

H. Basri ÇiçekKısa adı "ACEGAL" olan Giresun'lularEğitim ve Kültür Derneği’nin düzenlediği3 Mayıs 1014 tarihindeki GüneydoğuAnadolu gezisi Barr'dan otobüsle başla-yarak, önce Mulhouse hava alanı ardın-dan Atatürk havaalanında güzel ve bir okadar da eğlenceli olacağının sinyaliniverdi. Arkadaşımız ceketini x-ray ciha-zında unuttuğunu idia ederken arkasın-dan gelen bir başka arkadaşın birliktelik,grup anlayışından, ceketi almasıyla baş-layan kısa bir şaşkınlıktan sonra Gazian-tep uçağımızın yarım saaat gecikmesiyledevam eden yolculuğumuz, rehberimizemekli tarih öğretmeni ve uygulamalı tu-rizm okulunun bir ara yöneticiliği ve Ada-let partisinden Gaziantep Şehitkamilbelediye başkan adayı olan sayın ŞahinKUŞARI tarafından karşılanılışımızın ar-dından otelimize avdet ettik. Ertesi sabahsanatcı Nuri sesigüzelin memleketi olanBirecik'te bulunan ve nesilleri tükenmeküzere olan doğa derneği tarafından ko-ruma altına alınan ve sadece kaya kal-kerleri ve oralarda bulunan böcekler ilebeslenen kelaynak(tek eşli olurlarmış, 4yaşında çiftleşirlermiş.) kuşlarını ziyaretedip İbrahim Tatlıses'in fırat dizisinin çe-kildiği yerleri gördükten sonra Fırat nehriüzerinde bulunan 4 barajdan biri olan(Birecik) Halfeti'de tarihi ve doğal doku-ları, İpek yolu üzerinde olan mezopo-tamya kültüründe ay tanrıçası sininanışınnın bulunduğu Harran ilçemizeulaştıktan sonra, şehrin ortasında bulu-nan 22 metre yüksekliğindeki Harran hö-yüğünü, sonra Emevi halifesi Mervantarafın dan yaptırılan kubbesi ahşap olanel firdevs (cennet) cami-i gezisindensonra İslam tarihinin ilk üniversitesi olanHarran medresesi kalıntılarından, konikkubbeli kümbet evlerden birine misafiroluyoruz. Diyeceksiniz ki ne işiniz varoralarda. Buraları görmek için diyoruz.Eee'si böyle bir hayat aslında istenilen!İçinde yuvarlanıp gidiyoruz. Sayesinde

bazen ağlayıp bazen gülebiliyor, durupara sıra kendimize sualler sorsak da, ce-vabını bildiğimiz halde ileride lazım olurdiye, bilmemezlikten geliyoruz. Sahi söy-lesene be hayat sen nesin? Daha bit-medi.Orada içilen çaylardan sonra, fotoğrafçektirmek amacıyla giydiğimiz ağa kıya-feti ile, gerçek ağa ile sohbete başlıyo-ruz. Ağanın söylediklerine inanmak güçde olsa, daha sonra üç hanımı ve 18 ço-cuğu bulunduğunu öğrenince içinde bu-lumduğum çakma ağa kıyafetleriniçıkarıp ağalıktan istifa ettiğimi ilan etmek-ten başka çarem kalmadı. Ağanın ısmar-ladığı o yöreye özgü bir yudum olup,birkaç fincanla hemen hemen herkesiniçtiği, fincanın arada yıkanmadan servisedilme özelliği taşıyan mırra’dan içtiktensonra Urfa'ya devam etmek için otobü-sümüzde yerlerimizi alıyoruz.Urfa'da yöreye ait olan sıra gecesi ve çiğ-köfte partisinden sonra, sabah kendimiotelin havuzundaki serin sularda yüzer-ken buluyorum. Sonra Balıklı Göl ve Hzİbrahim’in mekanı, ayn Zeliha gölü ziya-retinde bulunurken gruba sonradan dahilolan ve Urfa Emniyet Müdürü’nün bizzatilgilendiği 17 çocuktan biri olan yerel reh-berimiz İzzet, devamlı tekrar tekrar doğrubulduğu lafa, he valla diyen İzzet, hoş biranlatımla Zeliha gölünde olan bir beyazbalıktan söz ederek her cuma saat beşte,kalbi temiz olan insanlara gözüktüğünü,fakat bu zamana kadar kimsenin görme-diğini beyan etmesi, vatandaşların birbir-lerine bakması, şapkalarını önlerinekoymalarını, bir kez daha düşünmeleriningerektiğini, çaktırmadan belirtmesi mani-dardı. Göbekli tepede bulunan 12000 yıl-lık, Urartular'ın yaşadığı, Alman arkeologProfesör Klaus tarafından kazısı devameden, Şappiluma heykelcikleri de bulu-nan Kazı ziyaretinden sonra, Viranşehir,Kızıltepe üzerinden,adına türküler yazı-lan, Mardin'e ulaşmamızın akabinde1932 yılına kadar dünyadaki Suryani hal-

kının merkezi konumunda bulunan DEY-RULZAFARAN Manastırı’nı ziyaret ettik-ten, ertesi sabah Mardin sokaklarını (kaleyerleşim bölgesi) ve Ulucami-i ziyaretisonrası, çöp toplamakta kullanılan 20 yılçalıştıktan sonra emekli olan at ile eşekarası, adına katır denen hayvanlardanbirinin üzerinde buluyorum kendimi. Darve parke döşeli, daracık yollardan geçer-ken, kayar düşeriz diye de korkmadımdeğil hani! Düşsek de önemli değil.Sayın Başbakanımız bile düştü attan.Bakın hâlâ Başbakan. "Derler ya attandüşen ölmez. Fakat eşekten düşen tah-talı köyü boylar diye", boşuna denmemişolduğu bir anda aklıma geldi. Hani tel-evizyonda izlediğiniz dizilerin, çekimleri-nin yapıldığı son zamanlarını 1985’lerekadar PTT binası olarak kullanılan, şim-dilerde müze ve sergi gibi faaliyetleringerçekleştiği Mardin konuk evi olarakkullanılan konağı görmemizden, önündebulunan seyir terasından uçsuz bucaksızseyredilen, Mezopotamya ovası, adınaova deniz de denilen muhteşem man-zara hani ne yalan söyleyeyim, içilenkaçak çay eşliğinde, çok hoş oldu. Mardin-Midyat hattına geçmeden öncedikkatimizi çeken bir durumu es geçme-yeceğim. Antep, Urfa , Mardin, Midyatarası yollarda herhangi bir güvenlik gücügörmedik, gören varsa haber versin.Midyat'a varınca orada bulunan yine birdizide set olarak kullanılan taş bina etra-fında bir sürü Ortodoks ve Suryani vatan-daşların kullandığı kilise kalıntıları ileayakta kalan hâlâ kullanılan bir iki kiliseyiziyaret ettikten sonra, yöreye özgün olanel sanatları, gümüş işçiliği, sanatla be-zenmiş, telkari atölyeleri ve çarşısı ziya-reti, otelimize geçtik.Sabah Diyarbakır istikametinde bulunanMağara evleri ile meşhur, şimdiki adı Ha-sankeyf'e ulaşıyoruz. Üzerine, yapımıdevam eden Ilısu barajı, sular altında ka-lacak olan, M.S 1116 yılında Artuklu hü-kümdarı Fahrettin karaaslan tarafındaninşa edilen, Ortaçağ’ın en büyük köprü-sünün (kalıntıları) gördükten sonra, yol-geçen handa içilen kahve dehatırlayabileceğim en güzel anılardan biriolacak. Hani İzmit'te bir genç tarafındanrahatsız edilen belediye temizlik işçimizingence söylediği bir laf vardı? Sıkı durun:Üzerinde bak git oğlum yazılı, odundanyapılmış polis copuna benzer bir kötekalmama hayret edenler, otobüse elle-rinde aynı sopalar ile dönmeleri, benimutlu etti. Buradan işçimize sesleniyo-rum. Telif hakkı davası açabilirsin. Bir de-renin taşı ile diğer derenin kuşu vurulmazsözü geçerliliğini koruyamadı diyebiliriz.Fırat’ın azgın sularından sonra Dicle’ninserin sakin sularını takip ederek Diyarba-kır'a ulaştık. Bir taşla iki kuş vurmuş

olduk. Diyarbakır'da yaş otuzbeş yolunyarısı diye mısraları dile getiren, şairCahit Sıtkı TARANCI'nın doğduğu evi(müze) ve Ulu cami-i ziyaretindensonra hâlâ ayakta kalan Şeyh Mutahharcami-i ve dört ayaklı minare ziyaretiyledevam eden gezimize, bizlere bu turuhazırlayan derneğimizle birlikte büyükçaba sarf eden 14 yıl önce Fransa Al-sace bölgesi, Barr beldesinde TürkçeTürk Kültür dersleri öğretmeni, HalenElazığ'da görev yapan Cemal ÖZ beyinve sevgili eşinin 180 klm yol katedip eskiçalıştığı bölgedeki insanlarla buluşmalarıgörülmeye değerdi. O güzel insanlarlageçirdiğimiz üç dör saat kayda geçecekönemli olaylardandı. Devamında sayınöğretmenimizden ayrıldıktan sonra,dünya harikası sayılan ve Harran ova-sına 26 klm yer altından iki adet tünellesu (hayat) taşıyan Atatürk Barajı’nınakşam üzeri hem gündüz hem gecemanzarası eşliğinde içilen çaylar çok ne-fisti. Adıyaman'a avdet edişimiz akşamsaat 21 sularında olduğundan görülmesigereken güzellikler ertesi güne sarkmışoldu. Yaa bu arada söylemeden yapa-mayacağım. Üçüncü gününü dolduranotobüs yolculuğumuzun çok neşeli veeğlenceli geçmesine önayak olan HamdiÇakrak ve nam-ı değer Salih Parlakkılıç(Kara Sali) abilerimiz, zaman zaman reh-berimiz sayın Şahin Kuşarı sayesindedevamlı şekilde eğlenceli şekle dönüş-mesi artımızdı. Bu arada en fazla bir ikisaat yolculuk, sonrası bir yerler ziyaretedilip tekrar yola devam şeklinde oldu-ğundan pek hissedilmedi denebilir.Hemen hemen herkes bir şeyler yapmışolduğundan hepsini yazmayacağım. Buarada günlük taze meyva alanlar, oto-büstekileri de hesap ederek alıyorlardı.Ortaklaşa yenilebilsin diye. Yenilen tazeeriklerle Adıyaman'ın Kahta ilçesine ulaş-tık. Orada şirket tarafından hazır du-rumda bekletilen araçlara binerek 28 klmuzakta bulunan Nemrut dağına gitmeküzere yola koyulduk. Önce KARAKUŞtümülüsü ziyaret edildi. Kartal ve aslanfigürleri ile süslü defineciler tarafındantalan edilmiş Kral mezarları ziyaretininhemen ardından Kahta çayı üzerinde bu-lunan Romalılar tarafından yapılan M.S200 yıllarına ait Cendere köprüsününheybetinin karşısında düşünmemek eldedeğil. Rehberimizin söylediğine göre bugün bile hâlâ 50 tonluk vasıtaların geçe-bileceği durumda olan köprünün tam kar-şısına 5 veya 6 ayak üzerine yapılmış,devamında şu anda ulaşımın sağlandığıbugün yapılan ve yapılmakta olan modelköprülerden Ecevit hükümeti zamanındayapıldığından, adına Ecevit köprüsü ismikonulan köprü hiç de şık düşmemiş. (Devamı gelecek sayıda)

TATİL İKİNCİ BAHARINI YAŞAMAK İÇİN BİR FIRSAT

Page 21: Objektif Haziran Sayısı
Page 22: Objektif Haziran Sayısı

22

ÇIĞLIKSIZ YAZISoma faciasından ve akabinde devleterkanının insanlara yaşattığı tekmeli, to-katlı artçı facialardan hemen sonra bo-ğazıma doğru bir çığlık yükseldi.Öylesine melun bir şey ki çıksın defolsunistiyorsun bedeninden. O çığlık bir ka-lemden dökülsün istiyorsun. Veya en sa-mimi hissiyatla birinin suratına çarpsın,kulaklarında çınlasın istiyorsun. Ama sa-dece istiyorsun ve fakat yapamıyorsun.Tıpkı bu yazı gibi, korkak yazılar yazıyor-sun. Çığlımı yuttum, her zamanki yerine mi-deme doğru ittim. Bir sonraki zamanıkolluyor. Bense artık yazımı yazabilirim.Dünyada mükemmel bir devlet yok, ku-sursuz bir hükümet ve yönetim şekli yok.Çünkü kusursuz bir insan yok. İnsanbeşer ve hata yapmaya da müsait. Bir-çok ülkede gelişmişi olsun gelişmemişiolsun kazalar, facialar olabiliyor. İspan-ya’daki tren kazası, Japonların nükleerfelaketi, Korelilerin feribot kazası gibi ör-neklerini daha da çoğaltabileceğimiz bir-çok kaza ve felaketi sayabiliriz. Ve tabii1862 yılında İngiltere’de meydana gelenmaden kazası... Onu da saymadan ede-meyiz tabii ki.. Türkiye de kusursuzlar ül-kesi değil ve kazası da maalesef bol.

Yapılan hataları görmek, sebepleri araş-tırmak adına başka ülkelerle bir takım kı-yaslamalarda bulunabiliriz. Ya dainsanoğlu beşer de neden en çok bizimülkede şaşar diye dert yanabiliriz. Ya dadert yanabilir miyiz? Sorgulayabilirmiyiz, buna izin var mı? Hiçbir kaza nor-mal değil ama insanlardan soru sorma,isyan etme ve feryat etme hakkını elin-den alan, koşulsuz kabul bekleyen birkaza tabiri caizse anormalliğin dibinevurmuştur.Dert yanabiliriz ama ancak kendi kendi-mize, hiç kimse görmeden kimse bilme-den üzülmeliyiz, acı çekmeliyiz. Yıllardırher şeyi teker teker elimizden alan biryönetimin en son sonuçlarından biriniyaşıyoruz artık: Yalnız acı çekmek.Kimdi onlar hakikaten, biz milletçe yaşa-nan bir trajedi için üzülürken, siyah ara-balarıyla yas kasabasına girip insanlarınyaralarını deşen o insanlar kimdi? Ek-ranlar gri takımlı birini gösterdi Soma’da,yerde bir adamı tekmeleyip koşar adımkaçarcasına ordan ayrılan birini.. Başba-kanın danışmanıymış.. Sonra başka bi-rini gösterdiler, karşısındaki bir adamıparmağını sallaya sallaya azarlayan,tokat atmakla tehdit eden birini.. Aynı ki-şiyi 5 dakika sonra başka bir adama sal-dırırken gösterdiler.. Bu kişi T.C.Başbakanıymış.. Sebepleri arasındadevletin iş güvenliği konusundaki zaafi-yeti kaçınılmaz olan bir maden kaza-sında 301 kişiyi kaybetmiş bir kasabada,devlete haklı olarak sinirli yüzlerce insa-nın acılarını bastırmak adına hatalarınıkabul etmeye hazır bir hükümet yerine

maalesef görünen tablo şu oldu: içle-rinde insana dair bir şeyin bulunmasıçok zor olan kontrolünü kaybetmiş takımve kravatlar güruhu... Merak ediyorinsan ve soruyor: Neden gelmiştiniz ki okasabaya o zaman? İnsanların sizi vesiyah arabalarınızı alkışlayacağını mı dü-şünmüştünüz? Devletinden hoşnut yüz-lerce insanın sizi sarıp sarmalamasını mıistemiştiniz? Eğer bunları beklediysenizbu en hafif tabirle hayalperestlik olur.Zira sizlerin aksine, gittiğiniz kasabadakiinsanlar fazlasıyla gerçeklerle boğuş-mak zorunda kaldı. Yakınlarını kaybet-miş olsun veya olmasın, oradaki insanlarkızgındı ve bunun için de haklı sebeplerivardı. Ve sizin bu sebepler karşısındaaslında o an yapabileceğiniz tek şey, oayrılmakta çok zorlandığınız gururlarınızıbir süreliğine siyah arabalarınızda bıra-kıp insanları dinlemek olacaktı; bağırsa-lar da, yuhlasalar da dinlemek.Unutulmaması gereken bir şey var ise oda devletin en üstündekinden en altın-dakine kadar çalışan herkesin değişmezamacının, halka ve ülkeye hizmet etmekoluşudur. Eğer bir yuhalanmayla karşı-laşılmış ise ben bunun altında hizmetinyetersiz olduğu gerçeğini arar ve üstünedüşünürdüm.Şirketler işçileri nasıl çalıştırmaları ge-rektiği konusunda sınır tanımayabilirler,insanların parasızlığını kullanıp onlarıgünde 15 saat de çalıştırtabilirler, yerindibinden kömür de çıkarttırabilirler. Evgeçindirmek gibi bir derdi olan insan, işingüvenliğine bakmayabilir, para için herşeyi yapmaya razı olabilir. Şirketler için

de zaten önemli olan kazanılan para-dır. Ama siz işte o anda devlet olarak oişçilerin çalışma şartlarındaki güvenliğinimüsamahasız olarak denetleyebilecekveya gerekli denetim mekanizmalarınınoluşturulmasında yetkili olabilecek tekbirim olarak ortaya çıkarsınız. Çıkmalıy-dınız.. Bu sizin görevinizdi ve 301 ölümlübir iş kazası bilançosu sizin göreviniziyeterince yapmadığınız gerçeğini önü-müze seriyor. Ve siz de bizlerden sizesinirli olmamamızı bekliyorsunuz. Biz di-yorum çünkü sizlerin aksine tüm Tür-kiye, oradaki insanların acılarınakalpleriyle ortak olmuş durumdaydı. Veaynı ruh bütünlüğünün içerisinde sizleride görmeyi isterdi. Ve bu oradaki yarasıtaze insanlar için de biraz olsun moralolurdu. Olmadı, yazık oldu.Acılar o kadar çok büyüyor ki, her geçengün öylesine yenileri ekleniyor ki kelime-ler artık ifade de zorlanıyor kağıda dökü-lürken. Söylenemeyen sözler, isyanlar,yaralanmış ruhlar bedenlerin içinde gö-mülü, hapis bir çığlığın özgür kalacağıgünü bekliyor. Korkularımız, çığlıkları-mızı ağzımızdan çıkartmaya izin vermi-yor bir türlü. Bizlere çekilen azarların,yüzümüze sallanan parmakların altındaise korkularımızdan beslenen dizginle-nemeyen bir cüret yatıyor. İşte bu sebepten ki çığlık benimle sava-şıyor ne zamandır; midemde kendinioradan oraya savuruyor. Ne kadar alış-samda içimdeki varlığına, azad olacağıo günü beklemeden edemiyorum.. Son-suz değil ya hiçbir şey, biliyorum o günde gelir.

BuketEKŞİ

Naçiz'hane

[email protected]

Almanya - Fransa sınırında yer alan Kehlşehrinde hizmet veren Recep Aras’a aitAras Reisen, 2013 yılında en çok THY bi-leti satışı yapan üç THY acentası ara-sında yer aldı. Recep Aras, THY BölgeMüdürü Mehmet İlker Başaran tarafın-dan, Stuttgart UFA Palast’ta düzenlenentörende takdirname verilerek ödüllendi-rildi.24 yıldır turizm sektöründe çalışan ve 13yıl önce kendine ait Aras Reisen adlı se-yahat acentasını kuran Recep Aras, heryıl on binlerce kişiyi Türkiye’ye gönderi-yor. 1963 yılında Erzurum’da doğan, Tür-kiye’de Meslek Yüksek Okulu’ndanmezun olduktan sonra Almanya’ya gelenRecep Aras, Almanya’ya geldiğindenberi turizm sektöründe çalışıyor. Acentasında uçak bileti, organize seya-hat, Almanya, İsviçre ve Fransa havaa-lanlarına yolcu taşımacılığı servisi sunanAras Reisen; THY, Pegasus, Sun Exp-ress ve Öger şirketlerinin genel acentasıolarak hizmet veriyor. Dört personelle

Aras Reisen’de 24 saat hizmet verildiğiniaçıklayan Recep Aras, başarısının sırrınıdürüstlük, disiplin, cana yakınlık, vatan-daşın yanında olmak, sorunlarına yar-dımcı olmak, gidiş ve dönüş tarihlerinihatırlatmak, pasaport, oturum süresinedikkat edip uyarmak ve güleryüz olmakolarak açıkladı. « Yaşanan tecrübeler gösteriyor ki yollarhâlâ tam güvenilir değil. Pek çok sorunyaşanıyor. Sınır kuyrukları, vize izlemleri,eşya beyanları gibi işlemler kara yolculu-ğunu zehir ediyor. O nedenle vatandaşuçak yolculuğunu tercih ediyor. Bilet fi-yatları uygun. Anadolu seferleri de kon-duğu için vatandaş birkaç saatte istediğişehre iniyor. Aras Reisen olarak emek veçalışmamızın dikkate alınması bizi çoksevindirdi. » diyen Recep Aras, çalışma-sının karşılığını almaktan çok memnun.THY’den ödül almak çok sevindiriciTHY’nin verdiği takdirnameye çok sevin-diğini belirten Recep Aras, başarınınödüllendirilmesinden memnun kaldığınısöyledi: « Bu ödül bizim daha iyi ve daha

başarılı çalışmamıza neden olacak. Bizimotive edecek. Bizi ödüllendiren THYStuttgart Bölge Müdürü ve yöneticilereçok teşekkür ediyorum. Bu ödüller acen-taların ülkelerine daha çok yolcu taşıma-larını teşvik ediyor. Hem ülke, hem

çalıştığımız kurumlar hem de biz kazanı-yoruz. »

( Aras Reisen / Bahnhofplatz. 1 77694Kehl / www.aras-reisen.eu / Tel: +07851 48 58 69)

ARAS REISEN’E « EN ÇOK SATIŞ YAPAN ACENTA » ÖDÜLÜ

Page 23: Objektif Haziran Sayısı

23

Page 24: Objektif Haziran Sayısı
Page 25: Objektif Haziran Sayısı
Page 26: Objektif Haziran Sayısı
Page 27: Objektif Haziran Sayısı

GÖZAYDINLIĞIYazarımız Basri Çiçek’in torunu,

Şükrü Çiçek ile Nadège Balthazar’ın kızlarıMelisa ÇİÇEK

25 Mayıs 2014 tarihinde dünyamıza merhaba dedi.Melisa’ya hoşgeldin diyor, Çiçek ve Balthazar

ailelerini kutluyoruz.Objektif Gazete – Ekmekci ailesi

Site 3 blokta 4 daire ve 1 Doublex evve 1 havuz olarak olarak planlanmış veuygulanmıştır. Binalar tamamen bitmişİskanları alınmış tır. Kredi kullanımınahazır haldedir.

KONUM: Yukarı gökçebel köyü – Yalıkavak Bod-rum olup, gerek Yalıkavağa ve gerekseGündoğan a çok yakın mesafededir.Bulunduğu lokasyonda hemen hementüm alışveriş marketlerine çok yakındır.İnşaat arsası yaklaşık 800 metredir.Arsanın konumu nedeni ile manzarası-nın kapanması mümkün değildir.

İMALAT BİLGİLERİ : İnşaatın imalatının sonuna kadar heraşamasında Arşipel Yapı denetim Fir-ması tarafından denetlenmiş ve proje-lerine uygun olarak tam eksiksizyapılmıştır. Tüm blokların temel atmalarından öncerutubet yalıtımı sağlamak için bohça-lama yalıtımı uygulanıp, sonrasındatemel demir ve temel beton uygula-ması gerçekleştirilmiştir. Betonarme-lerde kullanılan Beton binalarda BS 25

standardında havuzda is BS 40 stan-dardında kullanılmıştır. Kat aralarındaasmolen tuğlalar kullanılarak ısı ve sesyalıtımı sağlanmıştır. Duvarlarda kul-landığımız Tuğlalar ise İSODUO firma-sından Eskişehir’den özel getirilmiştir.İmalatta kullanılan tuğlalar iki tarafıponza taşı arasında yüksek dansitilelistrofor dan imaldır .. Bu sayede konut-larda 1.sınıf ısı, ses ve nem yalıtımısağlanmıştır. ( bu konudaki ürün refe-ranslarını www.isoduo.com adresin-den inceleyebilirsiniz. Metre kareMaliyeti olarak normal tuğla fiyatların-dan 8 kat pahalı bir üründür. Tüm ev-lerde kullanılan seramik ve fayanslarKOÇTAŞ tan temin edilmiş olup hepsi1. Sınıf malzemeden oluşan Çanak-kale seramik ürünleridir. DoğramalarAltın Meşe renginde 2 cam olarakmontajlanmıştır. Binaların dışında kul-lanılan pergola, balkon trabzanları v.syerlerde kullanılan ağaçlar emprenyeli1. Sınıf tır. Boyaları yine koçtaştan özelolarak temin edilmişlerdir. Konutlarıntamamında ev giriş kapıları 1. Sınıfçelik kapılardır. Evlerin içerlerinde tümkapılar takılmış tüm banyo ve tuvaletler

tüm gereçleri ilem o n t a j l a n m ı şhaldedir. Mutfakimalatları proje-lendirilmiş ancakalıcının talepleriolacağı düşünü-lerek monte edil-memiştir. Tümbinalarda Klimaların ve güneşenerji tesisatlarıçatı katında çekil-miş halde ve montaja hazır durumdadırve böylece görüntü kirliliği oluşturma-maları sağlanmıştır.

BİNA ÖZELLİKLERİ:DAİRELER ( 4 Adet 95 M2 ): 2 Oda 1Salon 1 Banyo-WC, açık mutfak, çokgeniş ve ferah teraslar vardır.Doublex Villa 1 adet 190 M2 : 3 oda, 1salon, 3 Banyo-WC, kapalı mutfak vegeniş terasları vardır.Bu aşamaya gelene kadarki tüm imalataşamaları resimlendirilmiş ve tara-fımda mevcuttur.

SONUÇ:İnşaatın lokasyonu itibari ile he ryereyakın olması, konumu itibari ile diğeryapılaşmalardan tecrit bir yaşamauygun olması ve projenin mimarisi açı-sından gerek kalabalık aileler, gerekyakın arkadaş grupları veya turistikamaçlı kullanıma açık olduğunu düşün-mekteyim. Bu özellikleri nedeni ile em-sali yoktur. Bu nedenle tamamınıntekbir kalemde satışa sunmayı uygungörüyorum. Kısaca ürünümüzü 3 Blok,11 oda, 5 mutfak, 5 salon, 7 banyo-WC, yüzme havuzlu özel site olarak değer-lendirebilmeyi arzulamaktayım.

KLAS PNEUS çırak arıyorCiddi ve sürekli çalışacak, iş öğrenecek, yetenekli çırak aranıyor.

İrtibat: Gökhan Büyükarslan / Tel: 06 70 90 14 56

Satılık fond de commerceColmar’ın merkezinde, 25 sandalyelik restauration rapide. 4 yıldırçalışıyor, müşterisi hazır, temiz tutulmuş durumda. Sağlık nede-

niyle satılıktır. Kirası 950 €.Fiyatı: 28 000 €.

Tel: 06 42 69 19 68

Eleman aranıyorSélestat’ta bulunan Restaurant La

Star, işten anlayan elemanlar arıyor.Ciddî olarak ilgilenenler için tel: 03 88

92 97 16

Kehl’de devren satılıkAlmanya/ Kehl’de, şehir merkezinde, 100 metrekare, iyi çalışırdurumda, müşterisi hazır textil mağazası devren satılıktır. Ciddîolanlar arasın. Fiyat: 100.000 €Telefon: 0049 176-322 604 00

Bodrum Cactus Garden Village Bodrum Yalıkavak

BAŞSAĞLIĞISevgili arkadaşımız Zehra Akbayrak’ın Annesi

Nezaket AKBAYRAK23 Mayıs 2014 tarihinde Giresun’da vefat etmiştir.

Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli Akbayrak ailesine sabır dileriz.Ekmekci ailesi

SAADET GÜNEŞİSen benim saadet güneşimdinKış geldi benim ruhuma Kar yağdı hayatımaArtık kuş sesleri ötmeyecek penceremdeHiç çiçekler açmayacak gönül bahçemdeHep hüsran fırtına olacak benimkalbimdeBen saadet güneşimi kayıp ettim Bir varmış bir yokmuş içinde…

Serpil SİS / Karlsruhe

Page 28: Objektif Haziran Sayısı

28

Page 29: Objektif Haziran Sayısı

29

Kutlu doğum haftası çerçevesinde İslamToplumu Millî Görüş (İGMG) Berlin Teş-kilatı’nın 27 Nisan Pazar günü Alman-ya’nın başkentinde düzenlediği „AlemlereRahmet Hz. Muhammed (s.a.v.) veMâide-i Kur’ân“ programı ziyaretçi akı-nına uğradı. İGMG Berlin’in on yıldır heryıl mutat düzenlemiş olduğu programBerlin’in en görkemli salonu Tempod-rom’da gerçekleşti. Özellikle kadınlarınprograma yoğun ilgi göstermesi ise salo-nun dolup taşmasına neden oldu. TRT ekranlarından tanıdığımız Bekir De-veli’nin sunuculuğunu yaptığı programayine ekranlardan tanınan, Ehl-i Sünnet’ingür sesi Dr. İhsan Şenocak günün hatibiolarak katıldı. Ziyaretçilere Sakal-i Şerif’inde sergilendiği programda „The İmam“ fil-minin oyuncusu Eşref Ziya Terzi sahnealdığına ezgi ve ilahiler eşliğinde tribün-lerde renkli görüntüler oluştu. AlmanyaCumhurbaşkanı Gauck’un Türkiye ziya-reti nedeniyle programa katılamayan T.C.Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğ-lu’nu temsilen Büyükelçi Müşaviri HidayetÇilkoparan, T.C. Berlin BaşkonsolosuAhmet Başar Şen, sivil toplum kuruluşla-

rının ve Katolik kilisesinin temsilcileri dekatıldılar. Kur’ân-ı Kerim tilaveti ile başla-yan program aynı şekilde sona erdi.

Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Etmeliyizİslam Toplumu Millî Görüş Berlin BölgeBaşkanı İrfan Taşkıran yaptığı açılış ko-nuşmasında Peygamber Efendimizin(s.a.v.) „insanlar bir tarağın dişleri gibieşittir” hadis-i şerifinden yola çıkarak Av-rupa’nın kronikleşen hastalığı halinegelen ırkçılığa dikkat çekti. Son olarakMacaristan ve Fransa’daki yerel seçim-lerde sandıktan zaferle çıkan aşırı sağcıve ırkçı partilere atıfta bulunan Taşkıran,„Avrupa’daki demokratik unsurları güç-lendirmeliyiz“ diyerek 25 Mayıs’ta gerçek-leşecek olan Avrupa Parlamentosuseçimlerinde herkesi oyu kullanmayadavet etti.

Toplumda yaygınlaşan ırkçılığın, islamo-

fobinin ve antisemitizmin en belirgin se-bebinin cehalet olduğunu altını söyleyenTaşkıran, Kur’ân-ı Kerim’den Hucurât su-resinin 13. Ayetini hatırlattı: „Ey insanlar!Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişi-den yarattık ve birbirinizi tanımanız içinsizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allahkatında en değerli olanınız, O’na karşı

gelmekten en çok

sak ınan ın ızd ı r .Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıylahaberdar olandır.”

İslam Almanya’nın Dini Çehre-sinde Önemli Bir Konuma Geldi,Berlin’de Çeyrek Milyon Müslü-man Yaşıyor

Eyalet İstatistik Dairesi’nin Berlin’in diniyapısı hakkında açıklamış olduğu rakam-ları hatırlatan Taşkıran, son yirmi yıldaBerlin’deki Müslümanların sayısının nere-deyse iki kat arttığını ve 132.000’den249.000’e ulaştığını söyledi. Hristiyanlar-dan sonra en büyük dini grubun Müslü-manların oluşturduğunun altını çizenTaşkıran, toplumda Müslümanlarla olanilişkinin hâlâ arzu edilen düzeye ulaşma-dığını söyledi. Taşkıran sözlerine şöyledevam etti: „Berlin’deki Müslüman nüfu-sunun neredeyse iki kat artması ise top-lumda İslam’ın daha belirgin ve görünürhale gelmesini sağladı; Bu da İslam’ı ta-

nımayanlarda karşı refleks olarak kabul-lenmeme tutumunu ve ayrımcılık nefretinikörükledi. İslam devamlı sosyal ve top-lumsal sorunların kaynağı olarak gösteril-miştir ve gösterilmektedir. Bunun içingünlük gazetelere bakmanız yeterlidir.Özellikle aşırı sağcı gruplar için İslam veMüslümanlar son yılların bir numaralıdüşmanı haline geldi ve bunu nefret kam-

panyasına dönüştürmekten sakınmadılar,sakınmıyorlar ve sakınmayacaklar.Bunun en bariz örneği ise son 2013 yılın-daki Federal Meclis Seçimleri öncesindecamilerimizin önlerine asılan seçim afiş-lerindeki ırkçı ve ayrımcı içeriktir. Top-lumda Müslüman olarak algılananinsanlar toplumun hemen hemen her ala-nında ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar:anaokulunda, okulda, üniversitede, mes-lek eğitiminde, işyerinde, ev arayışında,alışverişte, toplu taşıma araçlarında,medyada, hastahanede, doktorda, avu-katta, resmi dairelerde, polis ve soruştur-malarda, siyasal katılımda ve çiftevatandaşlık konusunda.

İGMG’siz Arzulanan Uyum Politi-kası GerçekleşemezKısa süre önce Hamburg Anayasa Ko-ruma Teşkilatı’nın eyalet bazında İGMGteşkilatının raporlardan çıkartılacağı açık-lamasını olumlu ve aynı zamanda geç ka-lınmış bir adım olarak değerlendiren

Taşkıran, yetkililere İGMG’nin federal dü-zeyde aynı adımı atmaları çağrısında bu-lundu. Berlin İçişleri Senatörü FrankHenkel’e selefi Erhardt Körting’in başlat-mış olduğu olumlu adımların ve diyaloğusürdürme çağrısında bulunan Taşkıran,„İGMG’nin faaliyetleri her zaman Müslü-manların katılımını güçlendirdiği gibi İs-lam’ın Avrupa’da kurumsallaşmasınıteşvik etmiştir. İyi bir güvenlik ve sosyalpolitika uygulaması İGMG’yi sorunsallaş-tırmak yerine dini, kültürel ve sosyal faa-liyetlerine teşekkürü getirecektir.İGMG’nin federal/eyalet istihbarat dairesiraporlarından çıkartılması gerekir ve gü-venlik birimleri yasal görevlerine odaklan-malılar. Güvenlik güçlerinin Müslümanlarıötekileştirici söylemi her şeyden önce de-mokrasiye ve anayasal düzene zarar ver-miştir. İslam düşmanlığı artmış,Müslümanların katılımı engellenmiş,temel özgürlükler sorunsallaştırılmış vedoğru sosyal politikalar ertelenmiştir. Biz-ler gönüllü destekçilerimiz ve çalışanları-mızla on yıllardır Müslüman nüfusununtopluma uyumuna hizmet ettik, etmeyede devam edeceğiz inşallah.

Bugün buradan herkese sesleniyorum:İGMG’siz arzulanan uyum politikasınıngerçekleşmesi mümkün değildir!“ dedi.

Avrupa’lı Müslümanlar OlarakMağdur ve Şikayet Eden Pozisyon-dan UzaklaşmalıyızIrkçılığın yaşadığımız Avrupa’nın huzu-runu ve toplumsal barışını bozduğunukaydeden Taşkıran, sözlerine şöyledevam etti: „Biz Müslümanlar sadece şi-kayet eden değil, sorgulayan, çözüm üre-ten, hakkını arayan olalım. Sadeceeleştiren değil, örnek olarak yol göstericiolalım. Dolayısıyla haksızlıkların karşı-sında en güzel tavrımız; biz Müslümanla-rın farklı yönlerdeki başarılarımızla,çalışmalarımızla, topluma katkı sağlayangirişimlerimizle gündeme gelmemiz veböylece ezber bozmamız olacaktır. Yap-tığımız hayırlı ve güzel işlerde dik ve ka-rakterli bir duruş sergilemeli ve toplumaiyi birer örnek teşkil etmeliyiz.”

3.500 Peygamber Aşığı Berlin’de Buluştu

Page 30: Objektif Haziran Sayısı
Page 31: Objektif Haziran Sayısı
Page 32: Objektif Haziran Sayısı

FIFA

’nın

Res

mi s

itesi

nden

alın

mış

tır.