16
... ·. MUTASAW- UFLARA,GÖRE ÖLÜM Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiRCi D.E.ü. ilahiyat Fakültesi Üyesi Yrd.Doç.Dr. Mehmet DEMIACI Dokuz Eylül Tasavvuf Tarihi Bilim Üyesi 1942 Konya'da 19SS'te Istanbul Yüksek Islam Enstitüsü'nü bitirdi. h<l din bilgisi ve askerlik hiz· metinden sonra 1970'de !zmir Yüksek Islam Enstitüsü getirildi. "Gazali'ye Göre Tasavvuf' isimli doktora_ tezi ve ya- makaleleri Halen Dokuz Eylül Universilesi Ilahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Bilim üyesidir. Tasawufta ölüm hiçbir zaman, genellikle bizim ona olumsuz Tasawufi cehd ve gayretin büyük bir Allah ile ya- ilgili olan ölüme söyleyebiliriz. Gerçekten cehd ve gayretlerini ölü ll). olarak tarif eden sütilerin pek çok- tur. Olümün bu özel kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü haline zaman tam olarak Biz ilk bölümde süfilerin ölümden ne incelemeye Gazali, Ölümün ne nu bilmek bilmeye ruh bilinmedikçe de hayat bilinmez, diyor<'> . Biz bu haki- katler bütününü incelemeye ve Gaza- li'den sonra Berzah iyi hale jlave O Berzah ki, ölümden sonraki yani dünya ile ahiret daki yeri demektir. ikinci bölümde, bu hayat ve ölüm lere telkin ölümü arzu etme ve ölü- me hususunda zahidane Nihayet netice _ olarak, sonunda manevi bilginin elde eden sütinin ölüm söz konusu 1- KAVRAMLAR 1. RUH1 3 l tesiri ile, tasawuf iki nevi . ruh bir yapma cihetine gitti: Birincisi insan ve hayvan olan ruh, ikincisi tamamen insana mahsus olan ruh. Birincisi, yani hayvani ruh olup ve hareketin sebebidir. Daima vücud dengesine oldu- . na göre, onun kesin olarak bedeni bir yönü . Bunun içindir ki, daima müte- essir olur; böyfece o konusu olabilir. O, ölümün de etki girer, öyle ki ölümle birlikte ta- mamen ortadan kaybolur, tamamen yok olma ve or- tadan kalkma ölüm sadece bu t ürlü ruh ·için söz konusudur<•>. · (1) Gazllfi, Erbain, 208. Zikredilen eserlerin ile ilgili sondaki blbfiyogralyada (2) Burada, takdirele Ilgi çekici olacak bir husüsasadece Ölüm Ef16tun'un fikrille bir var- bu onun faaliyetinde görülür: Onun "ölmek ve ölü olmak" zihnini eden bir yoktur. {Ph6don, 67 e; a-b). Eflitun ve ölüm filozofun sevincine yer, 67 d ve 68 b), nihAyet ölümle mUUal< bilgi ara- de dikkati çeker(age.d-e, 68 a-b). (3) Islam'da anttopoloiinin tekamülü (beden ve ruh mefhumu) için bkz. LGardet, Dieu et la Destinee s.241,257. (4) Erbain, 210 ve 280; lbn Arabi, Tedbirat, 127; 114; Cürclini, Ts'rJ78t, 59. islami 3 Ocak-1987 89

MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

...

·.

MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜM

Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiRCi D.E.ü. ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Yrd.Doç.Dr. Mehmet DEMIACI Dokuz Eylül Ünlversllesllıahlyat Fakül~esl Tasavvuf Tarihi Bilim Dalı Öğretim Üyesi

1942 yılında Konya'da doğdu. 19SS'te Istanbul Yüksek Islam Enstitüsü'nü bitirdi. h<l yıllık din bilgisi öğretmenliği ve askerlik h iz· metinden sonra 1970'de !zmir Yüksek Islam Enstitüsü öğretmenli· ğine getirildi. "Gazali'ye Göre Tasavvuf' isimli doktora_ tezi ve ya­yınlanmış çeşitli makaleleri vardır. Halen Dokuz Eylül Universilesi Ilahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Bilim Dalı öğrellm üyesidir.

Tasawufta ölüm hiçbir zaman, genellikle bizim ona verdiğimiz olumsuz manayı taşımaz. Tasawufi cehd ve gayreti n büyük bir kısmının, Allah aşkı ile ya­kından ilgili olan ölüme hasredildiğini söyleyebiliriz. Gerçekten cehd ve gayretlerini bıkıp usanmaksızın ölü ll). arayışı olarak tarif eden sütileri n sayısı pek çok­tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin

· en öriemii ·rüknü haline geldiği zaman tam olarak gerçekleşir.

Biz ilk bölümde süfilerin ölümden ne anladıklarını incelemeye çalışacağız. Gazali, Ölümün ne olduğu­nu bilmek hayatın n~ olduğunu bilmeye bağlıdır; ruh bilinmedikçe de hayat bilinmez, diyor<'>. Biz bu haki­katler bütününü incelemeye çalışacağız ve Gaza­li'den sonra Berzah kavramının . daha iyi anlaşılır hale geldiğini jlave edeceğiz. O Berzah ki, ruhların ölümden sonraki hayatı, yani dünya ile ahiret arasın­daki kalm~ yeri demektir.

ikinci bölümde, bu hayat ve ölüm anlayışının surı­lere telkin ettiği davranışları, ölümü arzu etme ve ölü­me hazırlama hususunda merkezileşen zahidane davranışları inceleyeceğiz.

Nihayet netice _olarak, sonunda manevi bilginin tamamını elde eden sütinin yaşamış olduğu ölüm söz konusu olacaktır2>.

1- KAVRAMLAR

1. RUH13l

Filozofların tesiri ile, tasawuf yavaş yavaŞ iki nevi .ruh arasında bir ayırım yapma cihetine gitti: Birincisi insan ve hayvan arasında müşterek olan ruh, ikincisi tamamen insana mahsus olan ruh.

Birincisi, yani hayvani ruh kalbder:ı çıkmakta olup · hayatın, duyumların ve hareketin sebebidir. Daima vücud sıvılarının(mizacların) dengesine bağlı oldu-

. ğu na göre, onun kesin olarak bedeni bir yönü vardır. . Bunun içindir ki, daima hastalık ve. ızdıraptan müte­essir olur; böyfece o tıp sahasının konusu olabilir. O, ölümün de etki alanına girer, öyle ki ölümle birlikte ta­mamen ortadan kaybolur, tamamen yok olma ve or­tadan kalkma şeklindeki ölüm sadece bu türlü ruh ·için söz konusudur<•>. ·

(1) Gazllfi, Erbain, 208. Zikredilen eserlerin başkalan ile ilgili açıklamaları sondaki blbfiyogralyada vereceğiz. (2) Burada, derinleşiirildiği takdirele Ilgi çekici olacak bir husüsasadece lş6retedilebilir: Ölüm hakkında Ef16tun'un fikrille bir yakınlık var­

dır, bu onun faaliyetinde görülür: Onun "ölmek ve ölü olmak" dışında zihnin i meşgul eden başka bir şey yoktur. {Ph6don, 67 e; ayrıca krş.64 a-b). Eflitun ayrıca iyimserliğe ve ölüm karşısında filozofun sevincine (aynı yer, 67 d ve 68 b), nihAyet ölümle mUUal< bilgi ara­sındaki denkfiğe de dikkati çeker(age.6ô d-e, 68 a-b).

(3) Islam'da anttopoloiinin tekamülü (beden ve ruh mefhumu) için bkz. LGardet, Dieu et la Destinee dsl'lıomme, s.241,257. (4) Gııziri, Erbain, 210 ve 280; lbn Arabi, Tedbirat, 127; Kişiıni, lstt!Ah8t, 114; Cürclini, Ts'rJ78t, 59.

islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987 89

Page 2: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Rühun ikinci nev'i, insana mahsusolan ruh, men­şe' itibariyle ilahi nefes(nefha)'ten gelir<5l. Daima bir hasret(hanin) içinde olup, manevi aleme kavuşma­ya tabii bir eğilimi vardır<6l. Hayat kendisi için iğreti ol­mayıp, onun özünü teşkil ettiği için ebedidir ve o asla ölmez. Maddi ölümün ona tesiri, ancak halini ve yerini değiştirecek ölçüdedir. Bunun· içindir' ki, ölüm ikinci bir doğuş olarak mütalaa edilir, birinci do­ğum ise ruh beden~ düşünce vuku bulur. ikincisi ta­mamen manevidir. Hayat, bedeni tesadüfi bir şekil­de canlı tuttuğu sürece -çünkü o ölüme açık durum­dadır- hayat rühun özünü teşkil eder ve ona ölüm ulaşamaz. Gazali hakikat' peşindeki avcı tasviri ile ruhun ölümsüzlüğünü izah eder. Gerçekten ruh ilk hissi bilgileri elde etmek için bedenden faydalanır, ona nazaran beden tam bir alet, bir binek, bir ağ rolü­nü taşımaktadır. Suniann hepsinin tamamen yok ol­ması, asla avcının yok olması sonucunu doğur-

--171 . mcu.· .

"· Mahiyeti kavranamaz olan ölümsüz ruh-farzede­lim ki peygamberler, vemer gibi seçkin bir zümre onu k~vrayabilsin- derin "ben" i, "seni sen yapan h akika­tl" oluşturur. Bu ruh "Ben" in ve insanın ölümden son­raki hakikatinin devamlılığını sağlar. ~·seni sen ya­lian hüviyetin ahirette de senin bu hüviyetin olacak­tır''<9ı.

Fakat bu hakikat, iktisab ettiği ve bildiği her şeyle birlikte ahirete gider. Şu halde o açıkça bu dünya ha­yatı ile alakalıdır. Ruhun hastalık ve sağlığı kavram­ları bundan ileri gelmektedir<1oı. iyi huylar onu kuv­vetlendirirve onun bedene galip gelmesine yardım eder; o der.ece ki.bu hakikat daha aktif hale gelerek rühun vasıflannı kazanır<11 l. Buna mukabil ruhun h.~stalığı, .bedenin ruhu yenmesine ve onu aşağı öôğru sürüklemesine yardım eden çeşitli kötülükle­rin etkisiyle ortaya çıkar; o bizzat bedenin vasıfları na bÜrünerek hantallaşır ve ağırlaşır.

" -- ---- - - - .

2.HAYAJ'

Bu ruh anlayışı iki taraflı bir hakikat ihtiva ettiğin­den iki yönlü bir hayat gerçeğine yol bulur. Bugünkü'

(5) Kur'an, Furkan 25/59; Sad 3Bn2. (6) Hallac, Divan, Masslgnon bs.132. (7) Gazaıi, Erbain, 209.

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Ooç.Or.Mehmet DEMiRel

hayatın ötesini göz önünde bulunduran süfiler, bu dünya için değer ölçüsü kabul ettikleri kendilerin~ has bir görüşte karar kılarlar.

Genel Olarak Hayat:

Demek ki bizim iki nevi hayatımız var:

1- Bedeni hayatımız kalbimizden yayılan tabii bir sıcaklıkla canlıdır. Mizaclar<12l.arasındaki denge ger­çekleştiği müddetçe o hareket ve duyum hasıl eder, bedenin çeşitli uzuvlannın dağılmasına man i olarak onları yerinde tutar. Bu bedeni hayat güneş ışığının yeryüzüne yayılması gibi, bedene yayılan ruh haya­tının O ir sonucudur. Güneş kaybolu nca, bütün ışığını çeker ve o zaman yeryüzü kendi karanlığı ile başba­şa kalır<13l. O halde bedenin hayatı tamamen iğreti­dir. Zira .ruh çekilince o ölüme mahkıimdur.

· 2- Kendisi olmaksızın canlı ruhu anlayamadlğl­mız hayat: Esas olan budur ve o yok olmayacaktır, beden hayatının menşeidir<14l, üstelik insana bilmek ve güç yelirmek imkanı verir<15l. Bizzat bu tiayat Ha­yat' ın in'ikasıdır; hayatı kendinden olan, bütün varlık­ların ancak kendisi ile var olduğu Allah'ın asıl özel sı­fatıdır<16l.

Dünya Hayatı(17ı

Bu, her şeyden önce ölümle insanın tamamen terkedeceği bir hayattır.Bunun içindir ki, insanın dünyada bizzat gerçekleştirrneğe başladığı ilim, ma­rifet ve hürriyet onun dünyevi hayatını oluşturan unsur­lar değildir; çünkü in~an bunları ahiret iÇin saklamak-tadır<18l. . . ·

Netice itibariyle dünya hayatı belirli bir takım va­sıflar taşımaktadır: O, olumsuz bir vasfa sahiptir, ge­çicidir ve "hazırlanma yeri" dir. -- --- -~

Olumsuz Vasfı:

Ahiretin aksi n~. dünya hayatı bedenin ve madde· nin hakimiyeti altındadır. Onda bedeni ve ruhi yön

(8) Age, 21 0,22~~80. -Ib n Ara_bi, Tedbir.it, 202; Fütühat, Kahire bs.l,55 ve o. Y. bs.l,244.- Kilşan i, lst!lah<it, 114. Cürciini, Ta 'rifat 59-60. Işaret eltigı hususlara gere bu sonuncu ruh için degişik isimler söz konusudur: Sırr hala kal b kelime ru' luad sadr akl ~eya nefs: Rühun ~u bilgi imkanı ve çeş!Ui ıiiri!leri için bkz. Tehanevi, Keşşaf, 540-541• ' ' ' ' ' ' '

90

(9) Gazali, Erbam, 210,226. -Cili,lnsan-t Kamil, 11,88. (10) lbn·Arabi, Fütıihıf!Kahire bs.l,275 ve O.Y.bs.IV,243-245. -Cili,lnsan-1Kamilll31. · (11) Zaten su. üstün~ e yürümek olayı gib] ke!ametı.:ri izalıa imkan veren budur ( c:7i, ~n ılan yer). (12) Ib n Arabı bun"!_ılkbaharla kıy_:ısl~ ~ çun~~ ?na go re beden hayatı sıcaklik ve rutübeU bir araya geıirmektedir. Tedbi'rat, 202. Ayrıca bk.

Cili, InsAn-ı Kamll,ll,85.- Curcanı, Ta nla1,50. Tehiinevi Keşşaf.398·399 (13) lbn Arabi, Füluh;it, K.bs.l,55 ve O.Y.bs.l,244·245; K.bs.i,379 ve O.Y. bs.V,454-455. (14) Age, K.bs.l, 55 ve O.Y.bs.l,244-245. (15) Cürcani, Ta'rifst, 50. (16) Te~iinevi'ye göre,ln!an-t KdmiltJen naklen, Allah'ı!i mahlükata ıecellisirıin dereceleri için bk. Keşş;if, 400. -{17) ~~-lmran 3/14 ve ls ra 17/20 ayeUerine aıt en Ebü TaJib ei-Mekkı'ye göre dünyanın esasınıteşkil eden şey bk. Kutü'l·Kulüb, 11, 163-

(18) Tehiinevi, Ke~t. 505. Garlli, Erbam, 108·109. .. .. _, ____ ........ ----------

1

islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987

! ı ı j

Page 3: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Mutasavvıflara Göre Öl.üm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMIACI

"KarıŞfniŞaurumda<ı9J ördugüria göre, ahiretin saflıği­na sahip değildir. Orada mutluluk bile daima ızdırapla karışıktır20l. Sütilere mahsus şu dünya tarifi bu du­rumdan kaynaklanır: "O seni Allah'tan uzaklaştıran her şeydir"<21l. Böylece o çok güzel, fakat aynı za­manda kötü, kendisinin meclübu olan ve onu seven kimse için tehlikeli bir görünüm taşır, zira nihai hük­münü ahir~tte i cra eder22l. ®nun·gerçek yüzü ile gö­rüneceği yer ahirettir: Bu yüz, görmeye tahammül edilemeyecek cinsten çok çirkin, ihtiyar bir büyücü kadının yüzü gibidir; oysa insanlar, onun sahte gü­zelliği için birbirlerini öldürürler23l. Anlaşılmaktadır ki, süfı için dünya rühun hapishanesinden başka bir şey değildir, öyle bir yer ki, ruh orada ancak bir ya­bancı olabilir. Buradan hareketle ei-Hallac şöyle seslenir:

"Sana sesleniyorum şahidi çekip gitmiş olan ruhfar için gece karanlığı. Sana sesleniyorum, bunca zamandan beri mahrum ve kırık gönüller i~in gece karanlı-ğıt24l. ( Ben bir kuşum, burası benim kafesim ve ha· pishanem idi, ben burada mahpus olarak yaşıyorum"'25l. ·

Dünyanın Geçicillği :

Bu vasıfta üç görünüm söz konusudur: Seyahat, köprü ve rüya. ./J,

Seyahat<26l: Hayat ruh için ·bir musibettir, fakat hiçbir zaman onun kesin halinden ibaret değildi~. O sadece onun içinden geçip gidecektir: Hayat "bir denizdir, ahiret karşıdadır, kayık fazilettir, insanlar yolculardır"<27l.

Köprü: Bu tasvir bir ewelki ile birleşir. HaY. at kay­nayan bi(nehir üzerinde kurulm-uş 6irköprü-Öiara·k

(19) lbn Arabi, FütühBI, K.bs.l,318 ve O.Y.bs.V, 67·68.

.... tasarlanmıştır. insanlar onun üzerinden geçmek ve onu terketmekten başka bir şey yapacak durumda değillerdir. ibn Arabi tam bu konuda şöyle sorar: "Herhangi bir kimsenin tahta köprü üzerine bir ev yaptığını hiç gördünüz mü? Allah için hayır! Biihusus ki, o kimse yağmurlan n yağacağ1nı, nehrin taşacağı­nı ... , k,öprülerin yıkılacağını bilirse hiç yapmaz. Köp­rü üzerine ev yapan kimsenin ölümle burun buruna olmaktan başka çıkar yolu yoktur"l28>.

Uyku ve Rüya: ibn Arabi oıh;:ıra (içinden geçmek) ve abba ra (yorumlamak) fiiOeri arasında bir yakınlık kurar29l. Ve şuna dikkati çeker: Allah bir ayette şpyle buyuruyor: "Gece ve gündüz uyumanız O'nun ayei­lerindendir"<30l. Burada sadece dürıya hayatı için olan uykudan bahsediyor, o halde uyanma da ancak ölümle olabilir31l. Mütad olarak halk dilinde uyanıklık diye bilinen şey hakikatta uykudan başka bir şey de­ğildir. Sırası gelmJşken Peygamber' e ait meşhur ha­disi hatırlatalım: "Insanlar uykudadırlar, öldükle ri za­man uyanacaklard1r"<32>. Uyuyup uyan1ldığına göre daima uyku hali söz konusudur. ·

Fakat menarn aynı zamanda "rüya" maniiisına da gelir: Hayat, yorumu gereken bir rüyadır. Nasıl ki rüyada görülen şey bizatihi rüyanın gayesi değilse ve uyanıklık halinde gerçek anlamını açıklayabilmek için rüyada görülen şeyin çözülmesi gerekiyorsa, aynı şekilde insanın dünya hayatında yaptığı şeyle­rin hepsi bizatihi gaye değildir, ahirete matuftur .. "Ahiret insanın dünya hayailnda gördüğünü yorum­layarak ayd1nlatmış olacak"133>. Bir rüyanın sonunda uyanılınca, rüya esnasında görülenlerden hiçbiri kal­maz. "iyi veya kötü, evler, binalar, seyahat, kötü ve­ya iyi halde bulunmak"134l hepsi dağılıp gider. Arif bunların hepsini yorumlamalıdır •. Bu davranış dünya hayatına tamamen uyar: Ölümle insan, dünya hayatı sırasında sahip olduğu şeylerin hepsinden soyuı­muş olacaJ<l35>. Ahirette hayatın sembolu yorumla­nacak ve'hakikatf anlaşılm'ış olacak136l.

(20) Age.K.bs.l,169 ve O.V.bs.lll,96. . (21) Mekki, Ku:tü'l-Ku/üb,ll-173, Tehanevi'nln tarifi, Keşş8f, 505. (22) Ib nArabi der ki, hayatın hikmet içindost kılığına bürünmüş bir düşman gibi olduğu anlaşılır (Fütüh5t, K.bs.l, 104 ve O. Y .bs. ll, 145).

Dünya hayatının sütinin gözünde aldığı şekil için bk.Mekki, Kutü'I-Kulüb, 11. 161. (23) Gsz81i, Erbain, 220-222. • Tehaneviblr hadiszikreder: "Dünya (gerçek) evi olmayanın yeridir, o (gerçek) malı olmayanın malıdır, aklı

olmayan onun için bir şeyler yıgar" (Keşş8f, 505). (24) Hatlac, Divan, Massignon bs.11-12; Şeybi bs.166-167 (25) Age. Massignon bs.132; Şeybi bs.184. (26) Gazali, Erbain, 109. (27) Süleml, Tabaka/, 380. Kuşeyri, Risate, 45. -lbn Arabi, Risaletü'l-Envar, 3 (Resai/içinde). (28) Fütühat, K.bs.J,207 ve O.Y.bs.lll,286, yazar burada bir hadis zikreder: "Hayal bir köprüdür". (29) Age.K.bs.l,207 ve O.V.bslll,286. (30) Kur'an, Rum 30/23. (31) FütühJt, K.bs.J,207 ve O.Y.bs.lll,284,285. (32) Bu söz bazan Hz.All'ye aif edilir. '(Abdullah ei·Ensari eş·Şiıfii, Kilibü Bedli1-Münir, 134). Bu hususta şu ayeli de hatırlatalım: ·onlar

uykuda oysa sen onları uyanık sanırsın", Kehf18/18. ' (33) lbn Arabi, Fusüs, 159. · (34) Age. Böylece lbn Arabi'nin bazan, maneviveya başka türtü bütün değerlerin neden izafiliğini kabul enlği anlaşılıyor. · (35) Fütühat, K. bs.207-20B ve O.Y.bs.286·287 . Ib nArabi şunları söylüyor: "Iyi ci anlaşılmıştır ki, bütün işlerkazadır, ister kayboisunlar ve

varlıklarını devam ettirmesinle(, ister ölümden sonra müşahhas bir mevcüdiyelleri olmasın ve dolayısıyla (dünyadan ahiret e) intikal­leri mümkün olmasın", age.K.bs.l,219 ve O.Y.bs.lll,340. Bu Gazali'nin şu sözüne ters düşer: "Ölümden evvel senin teşebbüs ettiğin her şey dünyanın bir parçasını teşkil eder. Fakat oradagerçekleşmelerine rağmen ilm , m arifet ve hürriyet bu hayata ait değildir" Er· bain, 108-109.

(36) Gaz.SIT, İhya,IV;455. -lbn Arabi· Fütühlit, K.bs.l,207·208 ve O.Y.bs.nı, 284-288; Fusüs, 159. Tehfmevl, Keşş8f, 505.

islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987 91

Page 4: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Hazırlanma Yeri:

Hayatın mecaz veya hayal ile alakalı olması, onun ahiretle sıkı bir irtibatı olduğunu hiçbir zaman herta­raf edemez. Şu halde, olumsuz vasfına rağmen dün­ya ekim yeridir, o iaman ahiret de biçme yeri olaçak­tır. Dünya hayatının· yegane gayesi ve tek müsbet yönü ahirete hazırlanmaya yaramasıdır. Girişilen bir yığın faaliyet ve hayattaki sınırsız istekler, çok defa insanlara seyahatlerini ve bunun yapılış amacını unutturur: Onlar hayatı, düşüncelerinin yegane mer­kezi yaparlar<37l. Gerçekte hayat, yolculuk için azık tedarik ' 'edilecek konaklama yeri (ribat, men· zil)dir<38l. Zaten Hz.Peygamber şöyle buyurmuyor mu: "Dünyada bir garib veya bir yolcu imişsin gibi ol"l39l. .

Sütinin Hayatı:

Bunun içindir ki süti, geÇici ikametgah ile ebedi ikametgah arasında seçim yapmakta tereddüt et­

:: inez<'"'ı. Uyku esnasında bu uyanıklıktır ki ona görü­.-)üşlere ve sembollere nüfüz etme imkanı bahşe­

derl42l. "Uyanıklar için uyanıklık ahirete güvenmek-;~ ten ibarettir; aynı şekilde şuursuziar için şuursuz~uk dünyayı aramaktan· ibarettir"143l. Sütinin hayatı, .in~ sanlar nazarında ancak bir zahiri ölümde olabilir, bu ise hakikatta ben (nefs)'in ölümü deinektir<44l, Ava-· ma göre süti ölüme çok yakındır; o dalgın, kararsız, silik, şaşkın bir görünüm arzeder<45ı, fakat süfı kendi­sini ölü olarak mütalaa eder. O Peygamber'in tavsı­yesini tatbik halindedir: "Ölmeden evvel ölünüz"l46l. O dünyadan kısmen çıkar. Bu durum seri es-Saka­ti'ye şöyle söyleme imkanı veriyor: "Süfıler hastalar gibi yerler, suda boğulanlar gibi uyurlar, akıldan

··mahrum olanlar gibi konuşurlar"'47ı. Her. sabah iblis .. sütiye "Ne ile besleniyorsun, ne giyiyorsun, ':!erede ·oturuyorsun?" diye ·sorunca şu cevabı alır: "Ol üm le besleniyorum, kefe n giyiyorurn. kabirde ikamet edi­yorum"<.ıaı.

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Vrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiRCi

Bu ölüm hayatın da tamamıdır. Süfınin gayreti ta­mamen kendi içine, bu zengin hayata, coşup taşan ve sınırsız olan aleme yöneimiştir. Burada meşhur ayna meselesini unutmayalım. Tasawufun bütün çilesi kalb aynasını pariatmanın yorulmak bilmez gayretine benzetilebilir. Gayret ne kadar}>üyük olur­sa, marifet sahası o kadar genişler. Oteki bütün "müsbet" bilgilerin aksine, tasavvuti bilginin ne sınırı, hatta ne de istikrarlı hali olabilecektir. Demek ki ger­çek hayat kalbin hayatı olabilir49'. Cüneyd şöyle di­yor: "Tasawuf Hakk'ın seni sendeöldürmesi, Kendi­si ile diriltmesidir"'S{)'· O halde süfınin kalbi Rabb'ine ait olup bedeni mahlüka aittir<51 l. Ruh daha şimdiden ahirette olduğu halde, yalnız beden dünyadadır<521. Böylece süfı hayatın, ölümün, hürriyetin ve köleliğin değerlerini tersine çevirme husüst.inda, Eflatun'un anladığı manadaki filozofla aniaşmış görünüyor. Bu seviyeye gelince, kendi kendimize şunu sormak hakkımızdır: Gerek süfi, gerek avamdan, ölü olan kimdir, diri olan ~imdir, h ür olan kimdir, köle olan kim­dir? Hakiki hürriyet, ancak, kalbin Allah hariç her şeyden kurtulmasıyle gerçekleşir: Süfı Hakk'ın köle­sidir, fakat halka karşı hürdüc(53l. O dışından köle fa­kat içinden hürdür<541. Zira "Besinle karnı dayan açiı­ğın üzerinde durur, para ile zengin olan ge çim sıkıntı­sındadır, mahlüka güvenen mahrum yaşar, başkası­na dayanan yüzüstü kalır<55l.

Böylece süfılere mahsus bir hayat tarifine ulaş­mış oluyoruz: "Hayat rühun berraklaşması ve ilahi nurlarla aydınlanmasıdır"156l. Ihrahim'in Allah'a ölü­leri nasıl dirilttiğine dair sorusunun y~r aldığı ayet­te<57l "ölü" ve "diri" terimlerinin tasawufa has yorum­ları da aynı şekildedir: "Ölüler'', "diriler''in aksine, ila­hi nurları ve işaretleri kabul etmeyen kararmış kalb­lerdir. Cüneyd de buayeti şöyle tefsir eder: "Diri; ha­yatı, Yaratıcısının hayatıyla var alandır; hayatı, bede­nin cevheri ile vaQolan değildir. "Nefs"inin varlığı ile mevcüdiyetlni devam ettiren, hayaJLnda iyiden iyiye ölüdür. O halde, hayatı O'nunla var olanın gerçek

(37) Gazali, Erbain, 109. ·Cürciini, dünya haya~nı aynı zamanda ahireıten uzaklaştıran şey olarak tarif eder( Tarifat, 50). (38) Gazafi, age.110.·Ibn Arabi, FütUh<it. K.bs.l,166 ve O.Y.bs.lll,83.

92

(39) Wensliıck, Concordance, IV,117 ve 11,153. (40) Hallac, Divan, Şeybi bs.384. {41) Haltae şöyle der: "Halk hayvanlardan daha kö.r, bir sürüden daha gözü bağlı rastgele dolaşır". Age, Massignon bs.12 ve Şeybi

bs.166·167. · (42) lbn Arabi, Fütühiit, K.bs.I,20B ve O.Y.bs.lll,287. (43) Sülemi, Tabakat, 471. (44) "Rühun hayatı ancak.nefsin ölilıiıiindedir". Age.47. ·Kuşeyri, Risale, 136. (45) Sülemi, age., 405,481. {46) Kuşeyri, Risa/e, 172. {47) Keliiba.zi, TaamJf, 30. {48) Sülemi, Tabaka/, ~7 , 300 ~ {49) Age., 223,405,471 . ·Kuşeyri, Risate, 85. ·lbn Arabi, Fütühat, K.bs.l,193, O.')'.bs.llf,215. (50) Kuşeyri, Risale, 136,217. (51) Sülemi, Tabakat. 396. (52) Age, 375. -Kuşeyri, Risale, 85: "Süfi halk arasında yaşar, fakat kalbiyle onlardan ayrıdır". (53) Sülemi, Tabakat, 390,404. {54) Age,375. {55) Age,379. (56) Şakıl< ei·Belhi'nin fikri için bk.: "Allah itaat edenlerin hayatıarını ölüm, itaatsiıleı in ölümlerini ha)l.8l.h<iline gitirdi"J,age.66l~----­(57) Bakara 2/260. A?nca bk.En'am 6/122: "01ü iken hayat verdigimiz ... " Bu ayet 3~nı yönde yorumlanmıştır. Kuşeyri, Risafe, 187.

isliimi Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987

!

i ı

ı

ı ı i

-~ i .

' ]

Page 5: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Mutasavvıflara Göre ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiRCi

hayatı ölümündedir, zira o böylece ilk hayatınınsevi­yesine.ulaşır'''58ı. Ve Hallac'ın haykırışı bu manada­dır:

. . "Beni öldürünüz dostlarım, benim hayatı m ölümümdediri Benim ölümüm yaşamaktır, hayatım ölmektir!"!5,.9l

Tahlili derinleştirerektasawutta, ölümden önceki hal ile onu takip eden hal a·rasında tam bir denkliğin ortaya çıktığını görüyoruz. Netice itibariyle sufi, öl­meden ewel öldüğüne göre, yahut daha doğrusu ölümle birlikte yok olmayan bir hayatı seçtiğine göre ölmez, o ebedidir<60l. Ölmüş bir sufinin, yaşayanlara hitab etmek için uyandığı bize sık sık nakledilir. Ku­şeyri, gömülmesi sırasında gözlerini açan bir sunnin hikayesini anlatır. Gömen zat (Ebu Ali Rüzbari) sor­du: "Bu, ölümden sonra gelen bir hayat mıdır?" Ve gömülenzat cevap verdi: "Ben ölü değil, diriyim ve her kim ki Allah'ı sever, diridir'''62lf

1 O halde sufı ölmüyor, hatta muayyen bir velayet

derecesi vardır ki ona tabı i ölümünden sonra dünya­da faaliyetini devam ettirme gücü verir163l. ibn Arabi, bu alışık olmayan hadiseyi şöyle izah eder:·"onun için bayatıyle ölümü arasında-fark yoktur. O, dünya hayatında bir öfüm haline sahipti; onun hali ölüm idi. Allah onu ölümünde yaşamasını takdir etti. (Bu) tam bir mükafattır''!64>. Hayat ve ölüm esnasında, hay~t ve ölümü bir araya getirebilen sadece tasaw~ tur165>. Dünya hayatı boyunca ve ahirette o hem ölü-dür hem diridir. ·

(58) Tehanevi, Keşşaf, 399. (59) Halis c, Divan, Massignon bs.35; Şey bi bs.166·167.

· · (60) lbn Arabi, Fütühat, K.bs.ı,223 ve O.Y.bs.lll,353. ·

"Ölüm" ve·"hayat"·arasındaki bu ayniyet, en açık biçimde sufilerin aşk konusunu işlemeleri sırasında kendini gösterir. Şayet ümit sufileri diriltirse, bu onu öldüren hasrettendir. Zaten hayatın ve ölümün son­suzca birbiri· arkasına gelip durması söz konusu­dur<6~l. Ayrılma ve uzaklaşmeda sufi hakikatan ölü­dür: "Ben ölü iken sen beni diri sanırsın benim bir kısmı m öteki kısmı ma ağlar''!67l:Hayat ve ölümün bu ayniyel ve münavebesi ancak sufinin halinde ger­çekleşebilir. Sütiyi dirilten Allah'tir, fakat onun ölü­münün sebebi de yine O'dur. Kuşayri şöyle diyor: "Hayat ölümde olsun ... bu ne ~ayret edilecek şey­diri"!68J. Bu, Allah'ta ölüm (el-fena)'dür ki hayata eş­değer olan öteki ölümün haricindedir<69>.

3.ÖLÜM!70J

Şüphesiz alışılmış manasıyle ölüm, hayatın yok . olması, hayatı devam etti re~ "tabii ateş"in sönmesi­diı-{71>. O soğuk ve kuru tabiatlı olan sonbahara ben­zeı-{721. Fakat biz gördük ki fiziki ölüm :·ınsanı insan yapan hakikate"e!13l, onun manevi ruhuna dokunma­.maktadır. o halde bu ölüm sadece bedenle ilgili­dir<74l. f?.unun içindir ki Gazali aşağıdaki ifadeye yer verir: "Olülerin dirilmeyeceğini iddia eden müneccim ve tabibe şöyle dedim: Eğer sizin söylediğiniz doğru Ise, ber:ı bir şey kaybetmem; fakat benim dediğim doğru ise siz kaybetmiş olacaksınız"(75>.

(62) Kuşeyri, age. · lbn Arabi, age,K.bs.l,221 ve O.Y.bs.lll,351-352. (63) lbn Arabi, age,K.bs.l,222 ve O.Y.bs.lll,353-354. (64) Ag yer. Fiziki manı;arasında bile, ölen süfı canlı varlık lntibaı verir. Ot~ yandan o ölümanını tam o)arak önceden.bi_le_ce~ gpçtedi(. (65) Anılan yer. (66) Kuşeyl'i, Risale, 252. Hallacda aynı şekilde Sevgili'ye, vuslat diriWrse ayrılık (hecr) öldürür, der (Divan, Massignon bs.129-130; Şey-

bibs.179). (67) Sülemi, Tabakst, 345. (68) Rlsiile, 136. O, süfi kendisinde öıdügü takdirde ancak Allah'ta yaşayacagını belirtir. . (69) Hallee "Allah'ın öldürdükleri asıl canlılardır" der (Divan, Şeybi bs.142. . (70) Kur'an'da ölüm konusu için bk. Thomas O'Shaughnessy, Muh'ammsd's TJıoutghtson deaUı. Oiümden sonrası için bk. La Vie Futur

Se/on le Coran, 4.kısrm: "'Tasavvufi yoruma göre zevkler ve acılar" (87-120). . . (71) Tabii ve kazaen olmak üzere iki nevi ölümün tahmini yapan Tehfinevi'ye bk. (KeşşBf, 1316-1317); Cilide bedenin ve riihun ölümünü

ayırır ( /nssn-1 Kam//,II,B5-86). lbn Ara bi' ye gelince, Fülıihatta(K.bs.l,379 ve O. Y.bs. V,453·454) iki tür ölümü ayırır:" Asir' ölüm, yani ya[alılmasından önce varlıgın hiçlig i ki, bu manada Kur'an tıa şöyle denir( Bakara 2128): "Ölü idiniz diriltti ... ~ lkincisl"kazai" ölüm ki, canlıya isabet eder; bu manada olmak üzere Allah şöyle buyurur: "Sonra siZi öldürür"( Bakara 2/28, Hacc 22/6, Rüm 30/26, Şu ara 26/81 ). Ası la gerçek dönüş olan bu ölüm böyle bir hcidisedir. O halde bülün hadiseler kendi kendine olmayan birer kazfıdır. Demek ki ne gerçegi nededevamlılıgıvardır. "Ölüm, ölen varlık için ister kaza olsun ... ,lster kombinezonu takip eden ayrılma olsun, o kendiliğin­den vukua gelmez". Bu meselade lbnArabi Şerisi'ın zfıhirine muhalif olmanın şuurundadır. O şeriat ki, tıize kıyamet gününde ölümün alaca bir koç şeklinde gelirileceğini, onu herkesin tanıyacagınıJı,abervermeiOedir. (Futühat, K.bs.l,219,305,316 ve O.Y.bs.lll,340; f\1,41 0,4n). Sıradan mü'minlerbunu zahiriyle ele alırlar. Fakatalimler bu sözü gerçekmanasıylaalamıyacaklardıve zarüriolarak yo­ruma başvurdular( age K.bs.l,219 ve O. Y.bs.lll,342). Ayrıca aynı fikir için bk. SuyOti, Refu's-Savt bi DsbhJ'l·Mevt(EI-Havibi'l-Fetavs içinde,95-95). Sembol seviyesinde bu kurban, cennette ·olsun cehennemde olsun her şeyin ölümsüzlüğüne Işaret eder (Ib n Ara bi, Fütıih8t, K.bs.l,316 ve O.Y.bs.IV,4n). (ölümün bir koç şeklinde kesileceğine dair hadis için bk. Buhari, Tefsiru sure: 19,1; Tecrid terc.XI, 132, çeviren).

(72) lbn Ar ebi, Tedbirat, 202. (73) Gazali, Erbain, 226. ·lbn Ara bi, Fıisus, 169. (74) Gazali, ag·e,210. (7SJAge,141.

Page 6: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Gazali ölüm hakkındaki yanlış düşünceler ve onun sımnın çözülemiyeceği üzerinde ısrar eder<76>. Aynca, ölüm konusundaki şu üç tür yanlış anlayış tarzını belirtir: Sapıkların anlayışı ki, onlar ölümü ta­mamen yok olma diye kabul ederler; ölümle yok olan insanın mezarda kaldığı müddetçe ve tekrar dirilin­eeye kadar herhangi bir azap ve mükatat görmeye­ceğini ileri sürenler; ölümden sonra rühun varlığını devam ettirmesini kabul etmekle beraber, ·cesetlerin tekrar dirilmeyeceğini. ileri sürenıermı. Ölüm hakikat­te rühun bedenden ayrılmasından başka bir şey de­ğildir, böylece beden de ruhun emrinden sıyrılmış olur. Mevcud rühun özelliğinden olan her şey ölümle birlikte, tekrar dirilineeye kadar kaybolur<78>.

O halde, insanın asıl hakikati ölümden sonra da devam ettiğine göre, ölüm basit birdeğişiklik olarak görünüyor; bir hafden ötekine, bir evden başkasına geçiş demek oluyor<79>. Bunun içindir ki, Bedir günü H.z. Peygamber ashabına şöyle cevap veriyordu:

. · ~Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, · .qenim sözümü siz onlar kadar işitmiyorsunuz, ne var :ki· onlar cevap veremiyorlar''(801. <f.i~· : · . ··~~~r Gerçek şu ki, fiziki ölüm aslında s~dece görünüş­te olan bir şeydir, nitekim Hallac'ın şu haykırışında bunu görmüyor muyuz: ·

"Benim ölümü görüp de yas tutarken bana ağiayaniara şöyle söyle: Benim, bu ölü mü olduğumu düşünüyorsunuz? Hayır değil, Allah tarafından!"<81 ı.

Manevi Ölüm: ·

·:!- Aslinda fiziki ölüm bir kurtuluş ise, bizzat ruh bu ·:<ıuiıyada manevi bir olüme maruz kalmış demektir.

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiACI

Aydınlanmanın ışıkları ile ruh arasına bir perde geren bu manevi ölümle söz konusu olan hürriyettir<821. Şu Kur'an ay eti de bu meyandadır: "işte ölü olup da son­ra bizim dirilttiğimiz kimse"<83>. Bu ayet tasawufta şöyle yorumlanır: "Kalbi ölü olanı Allah nüruyla diril­dir''<84>. Manevi ölüm, ibn Arabi'nin ifadesine göre, dalgınlık ve gaflettir<85>. Tasawufun ölçüsünün, gö­rünüş değil de kalb olduğunu ewelce belirttik; ölü veya diri olan kalbdir~ Orada her şey derüni hayata yöneliktir: "Kalb altı şeye maliktir: Hayat ve ölüm, sağlık ve hastalık, uyanıklık ve uyku. Onun hayatı hi­dayet, ölümü dalalettir; sıhhati temizHk ve berraklık, hastalığı bulanıklık ve dünyevi alclkalardır; uyanıklığı zikir, uykusu gaflettir'<86>. Demek ki insanlar nazarın­da tam diri olan hakikatta ölüdür: O halde diri olan ölüdür<87>. Manevi ölüm cehaletle eşdeğerdir, "diri ise, söylediğini ve kendisine söyleneni-aniayacak güçtedir''<88>. Cehalet ölümü Allah karşısında ölüm­dür.

Kainat Karş.ısında Ölüm:

Demek ki dünyanın manevi ölümü nihai derecede mahrümiyettir . . Fakat tasawufa göre, aynı şekilde dünyada son derece müsbet başka bir ölüm daha vardır:: Kainat karşısında ölüm<89>, ki bu yeniden do­ğuş ve ahiretin ilk m~nziline giriştir90>. Böyle bir ölü­mün sonu hayattır, O hayatın bizzat kendisidir<91 1. Hal· lac'ın ewelce zikredilen sözü bu nokta-inazarı ifade eder<921.

Bu anlamdaki ölüm, kainata karşı ölüm, iradi ola­rak yola girmekle birlikte, Hakk'a doğru seyahat edenlerin ilk marhalesi olmaktadır<931. Tasawuf dü­şüncesinde bu ölüm dört görünüm ihtiva eder: Be-

1 yaz ölüm, siyah ölüm, kırmızı ölüm ve yeşil ölüm. Be­yaz ölüm, açıktır ki nüru andırır. Siyah ölüm; süfi, in-

. ~

94

(76) ihya, IV,495. O. ölümün korkunç sırnnı halırtatan ve insanlar'ın şuursuzluğüna-acıfariHz.Peygambei"rzikreder: •şayet hayvanlar, ölüm hakkında insanların bildiğini bilselerdi, siz çnlardan bir yağ zerresi bile yiyemezdiniz". Başka bir hadis şu ıavsiyede bulunur: "Ölümü düşününüz ... , şayet siz benim bildiOimi bl!seydinlz, az güler çok ağlardınız". zaıen, diyor Gazı\li, Şeriat ölümün sım na er me·

. ye Izin vermez. Zira, sadece ili md e rasih olanlar ona tahammül edebilirler { Erbain, 209). . (77) ihya, IV,493. (78) Age,IV,493-~94. Yazar burada, hayatla ölüm arasındaki farkiara dikkati çeker. {79) Age,IV,493; Erbain, 210,226. ·Kuşeyri, Risale, 27,241,296. ·Kelabazi, Taarruf, 187. ·Süleml, Tabakat, 112. ·Hallac, Divan, Şeybi

bs.384. {80) G.izaıi, Erbain, 212. (81) Halfac, Divan, Massignon bs.131; Tava sin, 182. (82) K~şeyri, Risale, 45. -Gazali, thya, ıv,455. (83) Kur'an, En'am 61122. · (84) Kuşeyri, Risale, 187. O birdeha~is zikreder: ""Kendinizi ölülerle arkadaşlıktan yani zenginlerden koruyunuz". Bu m ealde 56 numaralı

notta geçen Belhi'nin sözüne.bk.lbn Ara b i' de de aynı şey var: Kim ki Allah'a itaat eder ve ölürse, gerçekte ölmüş olmaz( Kitabü'ş· Ş;ihid, 78, Resaillçinde).

(85) lbn Arabi, Fusüs, 169. · (86) Sülemi, Tabaka~ 223. · · -{87) Kuşeyri, Risale53. Sülemi şöyle diyor. Akıllı ıJnse ölüme üzülmemelidir, o daha ziyade kendi kendine üzülmelidir. O halde gerçek

ölüm rühun ölümüdür{ Tabakat, 395). {88) lbn Anıbi, Fütuhat, K.bs.l,193 ve O.Y.bs.lll,215. {89) Age, K.bs.l,356 ve O.Y.bs.V,318. {90) Age, K.bs.l,207 ve O.Y.bs.lll,286; Tedbirat, 202. . {91) (Kalbin) hayatı ancak {nefsin) ölümündedir. Sufemi, Tabaka(, 471. (92) Bk. yukanda 6. sayfa ve 59.noı. Hailac, insanlar Kurban bayramında koyun kurban ederken kendisine bağış olarak verilen mislik bir

kurbandan bahseder{ Divan, Şeybi bs.367). KuşeyriRisalesihde aynen şöyle denir{252): '"Bir aşk ki ölüme götürmez, hiçbir değeri yoktur".

(93) Kuşeyri, Ris;ife;o t 56 ve 172. -- --- -.. ____ ....

islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987

. .. ·!

Page 7: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

. . Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiR Ci

--· --sanlann·sebep-qlduğu-kötülüklere ve hatta mutlak manada her kötülüğe katlanmaya tahammül edip, bunda başa n gösterdiği vakit gerçekleşir; bu, karar­mış riefsi üzen bir şeydir. Kırmızı ölüm nefsi mağiOp etmekten ibarettir. Nihayet yeşil ölüm , yamana ya ma na ilk bahardaki toprak gibi alaca lı hale gelmiş el­bise giyrnekten ibarettir(94l.

Uykunun Sembolizmi:ıgsı

Halkınkinden farklı manadaki uyku sembolizmi<96l tasawuf düşüncesinde sOfılerin ölümün sırrı hakkın­daki düşünceleri bakımından çok önemli bir rol oy­nar. Süfılere göre uyku, hayat ve ölüm olarak menfi ve müsbet iki mana taşımaktadır.

Menfi manasında o, cehalet ve kalbin ölümü ola­rak, ölümle birleşiktir. Uyku aynıılamanda ilme zıttır. ŞibiPnin dediği gibi o gaflet, dalgınlık ve U4aklaşma­dır ki, insanlaHakkarasında bir perde olmaktadır<97l.

"Hayret, aşık na~ıl uyuyabilir ki? Aşık için her uyku naramd1r"<98l . .

Sütinin Canab-ı Hakk'a karşı olan saygısı ve titiz muaşereti, O'nun huzurunda böyle bir davranışta bulunmasına mani olur.

Fakat uyku müsbet manası ile, kalbinuyanışının da bir sembolüdür, böylece ölümünmüsbet anla;pı ile birleşmiş olur. Rüya görülen uykuya her y~ ölümün kardeşi denir<99l. Rüya görmek, ne kadar kı­sa sürerse sürsün, gayb perdesini delip geçmeyi ve dünya hayatın ın uyuşukluğundan paradoksal olarak çıkmayı başarmaktır(100l. · Rüya bu güce sahipse, perdeyi tamamen yırtan ö!üm acaba nasıl olacaktıoıı Kur'an'da şöyle buyrulmuyor mu: "Andolsun ki.sen

... bundan gafildin, işte senin P.erdeni kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir''<102l.

Fakat diyor Gazati, ölümün kendisi ogün bugün­dür ulaşılamaz bir sır olarak duruyor, rüya ise Pey­gamber için bile ölüme yaklaşmak içinnadir ve imti­yaz, yoUardan biridir<103l.

4. BERZAH<104l

Bu kelime Kur'an'da,engel ve ara mekan mana­sında üç defa yer almasına rağmen<105l, onun ölüm­den sonra ruhların yaşayacağı yer olarak kabülü ol­dukça gecikmiş görür:ıüyor. Bu şekildeki kabule, bazı Grek unsurlarının Islam eskatolojisi tarafından özümlenmesinden önce hiçbir şekilde rastlana­maz<1061. Onu özellikle ibn Arabi'n.in kullandığı tesbit edilebilir. Mesela lsfllahiıtü's-Süfiyye'de<1o1l Ber­zah'ı manalar alemi ile cisimler alemi arasında bir alem olarak tanf eder<108l. Fütuhatta daha teferruatlı bir tahlil verir. Nasıl ki biz akl en, güneşi e gölge ara­sında birsınırın, hissen idraki mümkün olmayan bir sınırın varlığını ka.bOI edersek, berzah da saf ruhlarla bedenler arasında aynı şekilde bir alemdir<ıosı. De­mek ki berzah'ın antolajik duruniu aktive mantıki bir zarOretten doğmaktadır: O halde berzah ne saf ruh ne saf bedendir ki, ne tanınır ne tanınmaz, ne yok ne de vardır. O, bütün bu çelişkili gerçekleri ayınr, fakat b'unu onların çelişkilerini izah ederek yapar<noı, kla­sik akılcılığı da ta~amen aşmı~ olur. .

Demek ki, dünya ve ahiret hayatına ait herhangi bir istikrarı ve sürekliliği olmayan bir "realite" söz ko­nusudur<111l. O, aynanın yansıttıği bir görüntü· olarak tasawur edilebilir: Gerçekten bu görüntü aynanın derinliğinde, yüzeyindekinden daha fazla bir yer iş­gal etmez<112l. Rüya görüntülerinin de benzer bir on-

(94) S~lem!, Tabakat, 93. -Kuşeyri, Ris81e, 26·27. -Ib n Ara bi, Fütüh!it, K.bs.l258 ve O.Y.bs.IV 145·146. ·Kaşani ls· .Jha·r 57-60 .... e-hanevı, Ke§şaf, 1317. · . . • • • • • • •·

(~S) Bu yakın~~~ K_ur'an ·~a ~er altr. "AI!ah öle_nlen'n ölümleri !imnda, ölmeyecek/erin de uykulan esnismda rııhlanm altr. CJimelerine hük­mt;tmf!d?.gt ktmselennkinl ~ılfar, diğerlennl birsüreye kadarsalwerir'"(Zümer39/42). Şu ayet de vardtr. "Geceleyin sizi61ügibi uyutan gunduzun yaptıklarmtzt bilen .. • (En 'am 6/60). · '

(96) Krş. lbn Arabi, Fülilhat, K.bs.l,207·208 ve O.Y.bs.lll,284-288. (97) Kuşeyri, Ris81e, 305. (98) Aynı yer. (99) Mesela Kuşeyri, anılan yer ve Gazali,/hya,tV,505.

(100) Uyku ve rüya için bk. Kuşeyri, Ris81e, 304·313. Mü elli! burada uykunun hakikalini tah m eder, n elsin kuruntusu olan fikirferfe, şeytan· · dan gelenleri ve nihayet Hak'dan gelenleri birbirinden ayırır. (101) Gazili, ihya, IV,505. (102) Kur'en, Kal 50122. (103) Gazöli, Age,IV,506. (104)Daha fazla ıererruatiçin b k. Tehiinevi, Keşşat, 114-115. ·lbnü'I·Mübarek, Kitabü'l-ibliz,295·299. ·EkloundRagnar, LifeBetween

Death and Resunection According to Islam. -Et. ikinci bs.ll,11 03, Barzakh, md. (Carra de Vaux). · (105) Kur'en, Mü'minün 231100; Furkan 25/53; Rahman 55/20 • . i1 06) !3azali'ye kadar, hatta daha sonra, berzah'tan çok insanın kabirdekldurumundan sözedil di. Berzah'ın hem maddikarmaşık hakikali,

Islam düşüncesinde bedenierin dirilişine ait meşhur tartışma ile de ilgili sayılır. . (107) s.16. redbiratta (202), yazar onu soguk ve nemli bir tabiatasahip olan kışile mukayese eder.

(108) Insan bizzat hem rühi hem de maddi varlık olarak bir berzah teşkil eder.lbn Ara bi, ei·Kasemü7-bahi, 21-22 (Resfıt7 içinde). (109) Fütühat, K .bs.l,304 ve O.Y.bs.IY,407; ei-Mes8il, 18 (Resa/1, içinde). Ayrıca berzah'ın çokluğunu kabul eden Şa'rini'ye bk. (Dürerü'I-

Gawas,3). . (11 O) Ib n Ara bi, berzah'ın meşkük tabialına dikkati çeker (Kitabü7·Celale, S). Şa'riini'ye göre de hayal gibi berzah alemi de itiraz götürilr

(Dürerü(I·Gawas,21 ). (111) Cffi,/ns8n: t Kamil, 11,87. •Şa'riıni, Dürerü7-Gawas, 21. (112) !!ın Arabi, Fütü~a~. K.bs.l,163,304 ve O.Y.bs.lll,62; IV,408·409.

islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-.1987 . .-· .- .. 95

Page 8: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

tolojik durumu vardır 1 ı 3ı: Onlar ne tamamen hiçlik­ten ibarettir, aksi halde hiçbir görıiıe mümkün ol­mazdı; ne saf varlıktır, aksi halde.ruyada görülen şe­ye sahip olarak uyanılırdı. Basit uyku<114' aynı cins­ten bir ara hakikattir: Biz uykuda iken .ne tamamen ölüyüz ne de şuurlu haldeyiz. Hayal kavramı da aynı şekildedir. Alelade akliliği aşarak ve bazı uygulama­larvasıtasıyla süfi alem-l misal 'den hakikatleri alma imkanına ulaşır<" 5l.

Demek ki berzah antolajik olarak mutlak manada "ara yer" durumundadır!116> ki orada ruhlar uykuda, keşf halinde ve bilhassa ölümde yer ve durum de­ğiştirirler117'. Bu değişken ve kararsız hakikatıerin or­tasına sadece ruh devamlı bir mevcüdiy~t içerisinde .kendisinin aynı olarak kalır. Öyle ~i. dönüşümümkün · olan uykudan .ve bilhassa dönülmeyecek olan Çlüm~ den önce insanın berzahtaki hali daha çok rühun.ha­line ve onun hazırlığina bağlıdır.Bundan dolayıdır ki berzahta farklı haller söz konusudur: Önceki gidişa­ta göre orada mutlu veya bedbaht olunabilir<ııaı. De-

~ ine k ki, dünyevi hayatı ve berzahı kat eden netsin . rekrar dirilineeye kadar bir devamlılığa söz konusu-.' dur. · ·

,.,ı,._

:~~;::_ Cilli'ye göre; ~ühun bu kendisi ile ayniyeti, bütün Varlık'ın bizzat onunla ayniyeline paraleldir: Ahiret, berzah ve dünya hayatı tek bir varlık teşkil eder­ler!119>. Bu tek varlık, iki parçaya bÇiünn:ıüş bir daire şeklinde ortaya konabilir: Birinci yarım, ·dünyay ı, ikincisi ahireti temsil eder; bu iki yarım ı ayıran çizgi berzahı temsil ede.r< 1201.' Ruh, de'vamlıliğı ve değiş­mezliği içinde, bütün bu re aliteleri kat ederı21 >. Ser· . . . . ·. .

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMIACI

zah'ta rühun durumu acaba hangi uyanıklık derece­sindedir? Gördük ki, hayatında insan adeta uyku­daymış gibi bulunur. Berzah'tan geçerken uyanır, fakat bu sadece yan yarıya uyanıştır, tam uyanış yeniden dirilişle olacaktır, zira artık ondan sonra hiç­bir uyk_u söz konusu değildir. Berzaha kıyasla dün­yevi hayat uykudur, tekrar dirilişe kıyasla da berzah uykudurf122>.

ll· DAVRANIŞLAR

1. DÜNYA HAYATINI TERK (EZ·ZÜHD FI'D-DÜNYA)<123)

Dünya hayatın ı incelediğimiz zaman, onun başlı­ca üç manzarası olduğunu gördük, şöyle ki: Olum­suz yönü, faniliği ve hazırlanma yeri oiması ... Hayat hakkındaki bu üç telakkitarzr, sufinin ölüm ört;esi tu­tum ve davranışı üzerinde müessir olur. Bu tutum ve davranışahakim olan şey zühd'dür. Şüphesiz zühd hayata tamam~n ilgisiz kalma, terk etme anlamına gelir. Fakat bu terk ediş farklı seviyelerde anlaşılabi­lir: Onu ahiret mü katatı için ödenecek bir fiyat olarak anlamak mümkün; bu, bizim alelade'zühd dediğimiz şeydir. Fakat arifler'le birlikte biz de onu tam derinli­ğiyle yani, terkin de terki olarak ele alacağız.

Alelade z ü h d< 124ı

Sütileri zühde ve terke iten ve bazı hadisiere da­yanarak ona Tarikatte tercihli biryervermeye.sevke­den sebepleri evvelce görmüştük<1251. Orucun (terk­i) dünya, iftarrn ölüm olsun(l26>.

(113) Age,K.bs.1,275,279 ve O.Y.bs.IV,344,245,259. Yazar, uyk~da berzah alemine geçildiğini kesin olarak söyler. . . (114 )Cili'ye göre insan uyurken rüya görmediği zaman yok olmuş gibidir. Ne kendiliğinden uyanır, ne de kendisinl canlı olarak gösteren bir

--·· · • rüy~ gör'ür. O aynı anda hem vardır,'hem de yoktur(lnsan·ı Kamil, 11,86). · (115) Bu mesele için bk. H.Corbln, L '/maginalionCreatricedansla Soufismed'lbnArabi,Aynca CiTi'd~ hayiıl'in varlık vE> fenaalemi arasın­

da nasıl bir ber.zah ile alem·i hayal arasındaki farklar ve benzerlikler için bk. Şa'rani, Oeirerü'I·Gawas, 21 • .. (116) lbn Arabi, Fütühat, K.bs.l,163 ve O.Y.bs.III,62/IV,407. · · · · · · · < . · · . " (117) Age K.6s:ı;279;307Ve O. Y.bs.IV,259,425; ·Ukletü'l·Müstevfiz, 97·98; Kitabü't-Teracim, 35(Rescii/lçlnde). Cili, Insan-ı Ktimil, 11,87-

88.

96

(118) Fütühat, K.bs.J,279,307 ve O.Y.bs.IV,259,425; Uk/etü'l-Müstevfiz, 97·98; Kitabü't-Teracim, 35. -cm, inscin·ı Kamil, 11,87·88. (119) Berzah'ın dünya hayatı ile arasındaki bu münasebeti, Şa'rani tarafından da Dürerii'l-Gaıyaslaifade edilir; s.30. Bu, vahdeH vücud

tabirlerinden biri değil midir? (120) cm, Insan-ı Kamil, 11,89. . (121) Ruh berzah'ta muawen bir cismaniyel taşır.lbn Arabi, Fütühat, K.bs.J,275·276 ve O.Y.bs.IV,244,245. cm, Insan-ı Kamil, 87-88. (122) Ib n Arabi, Fütühat, K.bs.l,313 ve O. Y.bs.IV,456·457. Öte yandan Ib n Mübarek berzah'ın feza ile ilgili bir görünümünü tasvire girişe·

cektlr: Alt kısmı dar, yukarısı geniş, havana benzer, birinci semadan başlar ve bütün gökleri kat ederek yükselir. Yedinci kat gökte bir kubbe ile taçlanır, en yüce mevklde, semavi Kabe'ye denk bir yerdedir (ei·Beytü'l-Ma'mür, Kuran, Kat 50/11 ; Tur 5214). Orası Hz.Peygamber ve seçilmiş zatların ruhlannın bulunduğu yerdir. Bu yazara göre berzah, sadece ölenlerin ruhlarını değil, henüz be" denlerin~,g!rm!ş ruhlan da ihtiva etmektedir. Tekrar dirilme, bu sonuncuların hepsinin Insan bedenlerine girmek Için berzah'ı terket· me leri zamanında olacaktır. Hareket ve dönüş yeri olan berzah başlangıçta sildece biraz aydınlık idi. Onun parfaldığı peygamberler ve verneri n ruhlan oraya döndükçe artar. Herke.s, orada dünyadaki gidişau ile mütenasip bir yerin önceden ayrılmış olduğunu görür. Yüksekte(ıllin) aydınhk kısimda bahtiyar olanfar oturur; altta (siccin), karanlık bölgede bedbaht olanlar bulunur (Kitabü'l-ibriz, 295, 296). Ayrıca berzah ile ERatun'un Hadıis'i mukayese edilmek istenir. Eflatun, ~hi ann Hadiıs'le d;ıha şimdide!) yargılanmakta oldu· ğunu sık sık tekr.arlar. (Phedon, 71 c,e:72 a;BO d;107 d;108 a·c;115 a · .

(123) Mekki, önce dünya tanınmadan dünyada zühd (hayattan vazgeçme)nin bilinemeyeceğinl işaret eder. Kutü'l,Kutüo, 11,163. ( 124) Gazali'ye göre zühd'ün bir hakikati bir aslı birde semaresi vardır. Zühdün hakikati, kendi Isteğiyle dünyadan ve onun her türlü zevkin­

deri nefsini ayırmaktır. Onun aslı bir ilim ve kalbde parıldayan bir nurdur, bu nur ona ahiretin daha iyi ve daha devamlı olduğunu göste­rir. Sameresi ise, dünyada zaruri olan miktarla yetinmektir, bu da bir yolcunun eşyôsı kadardır( E"rbain, 154 ). Daha ileride(154, 157) yazar zühdü, sadece mesken, elbise, yemek ve ev eşyasına sıihipolmakla sınırla .r. Bu sınırlama MekkJ'den aımadır, Kutü'l·Kulüb, 11,176·188.

(125) Gaziili'nin E"rbain 154'ıe ılkrettiği hadis şöyledir. "Aldatıcı diyardan vazgeçmek, ebedi aıeme yönelmek, ölüm gelmeden evvel ona hazırfanmak". · ·

(126) Kuşeyri, Risale, 22. . ...----:- ·· .. ..

islami Araşıırmal ar Sayı : 3 Ocak, 1987

Page 9: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Mutasawıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiRCi

- _,_ Güzereanya ve fiaJciKiouyucünün aldatıcl'tasvirle­rini daha önce zikrettik. «Dünya hükümdar naiarın­da .... gelin zahidler ·nazarı!'lda ayn~dır" tasvirleri dün­ya hayatına denk düşmektedi~. Birinciler onunla süslendi!er, onu toplayıp yığdılar, ikinciler afetlerine bakıp onu terkettiler'27l. O her günahın kaynağıdır ve derin bir zillet ve hakarete layıktır'28l .. Bu hakir görme onun güzelliklerini takdir edememekten değil de kesin kararlı birtercih sebebiyledir. Taşıdığı bütün çirkinliklerle birlikte, şayet, hayat, biz onu arzularken bizi bırakırsa "bu fakrdır zühd değildir''l'29l. Zühdün gerçek ölçüsü, dünyanın zahidin.insiyatifinde olma­sıdır, o zahid ki hayatın tadını çıkarma imkan[na sahip olduğu halde; onu terketmeye karar verir. s·eri es-Sakati'ye göre böyle birinsiyatif Allah yergisidir. Allah seçkin kullarının kalbierinden dünya sevgisini bizzat uzaklaştırır: Dünya hayatından nefret etmek ve ondan samimiyeti e vazgeçmek işte bu evliyanın imtiyazıdır<'30l.

Bu şekilde anlaşılan zühd'ün rplü nedir? i

Bu, dünya hayatının bütün değerlerinin üstünde olan bir kazancı şuurlu ·olarak seçmektir: Bu anlayış­ta her türlü menfaatin kaybısöz konusu değildir. Zii­hid, dünya hayatının gerçek değer taŞımadığı na ina- . nır, başka yönden daha kazançlı bir şeye güve­nir'31l. Kazanç sınırs,ızqır, çünkü .Ebu Süleyman Da­rani'nin dediği gibi, dünya kalbe yerleşirse ahiret oradan göç edip gider<t32J. . . : . · ./)

Bu şekilde anlaşılan zühd dünya hayatını hakiki yerirıe otu rtur, kişiyi gerçekhürriyetine kav~ştururve miirifet kapısını açar.

Dünyevi Hayata Yeni Bir Bakış:

Gerçekten sadece sCıfı, h~yatı eşr@sınd~ istisnai 'bir b'asiret ·e-ulaşir,-bu basiret burada bir kerre daha

(127) Sulemi, Tabakat, 220. ·

... mutad değerlerin değişmesi sonucunu doğurur: Bu, zühdün "pragmatik" yönüqür ki sufiye şuı:ıu idrak et­tirir: Bütün cazip tarafları ve eğlenceleriyle hayat, halka, bir intikal ve hazırlık yerinden başka bir Ş!'!Y ol­madığını unutturmaktadır. Dünya eğelencelerine gömülen kimse şöyle bir hac yolcusuna benzer: Bir kona)S4ama yerinde, o anın telaş ve hazırlıklarına öy­lesine dalar ki, kafilenin geri kalanı kendisini bırakıp gider ve onu yırtıcı hayvaniara yem olarak bırakır ve yollarına onsuz devam ederler'34l. ·

Dünyanın meşgalelerine karşı gösterilen bu ihti- . yat, peşinden koşulmadığı halde dünyanın bize yak:. Jaşması nisbetinde haklılık kazanır. "Onun peşinden giderek elde ettiğin , ondan kaçarak elde ettiğine denktir''lt3Şl. ibn Ara bi' nin şu . benzetmesi meşhur~ dur: Güneşe doğru dönmüş insanın arkasında göl­gesi vardır, ilerleyince gölgesi onu takip eder. O, ancak ayaklarının altındaki Keyfiyete sahib olabilir. Güneşe sırtını dönsün ve gölgesini yakalamaya ça­lışsın, güneşin ışığını kaybeder ve o ancak, her hiil ü karda ayaklarının altında bulunan kendi gölgesine sahip olacaktır1'36l. Zaten Kur'an'da şöyle buyrulu­yor: "Ardınıza dönün de ışık arayın"l'37l

Ayrıca zül:td'ün arneli değeri ahiret düşüncesiyle sınırlı değildir; tamamen rasyonel razda düşünüise bile o şimdiki hayat Için de uygun düşmektedir. Dün­yevi şeyler biz.e sahip olurken, özle_nirken, bi~ onları fazlaca sahiplenirken onlar bizi bir takım sıkıntılara sürükler. Geçek hikmet hürriyet ve kurtuluştadır'38l

Zühd ve Hürriyet:

Zütid hakikihürriyetide gerçekleştirir'39l. Burada hürriyete doğru uzanan merhaleleri teşkn eden kla­sik ahvaı ve makamat sıralamasını hatırlamak icab eder<'40l. Allah'tan gayri h~·r şeyden tedrici arın ina,

(128) Gaziıri·Erbain, 108. Yazar zemm·l dünya için geniş bir bölüm ayınr(108·114). . (129)Age, 159. Zühd fakr'dan üstün olmasına rağmen,Jakr da zenginlik(ğına)dan üstündür. 2ira o, hayanan zorla vazgeçmektir. Öyle ki,

dünya zenginin cenneti, fakirin hapishanesidir. Öyleyse fakir ondan kurtulmaya çalışacak1ır. (130) Kuşeyri, Risate, 94. (131) Bir çok Kur'an ayetl bu tercih istlkametindedlr: Taha 201131; Şuara 42/20 vs. {132) Kuteyri, Risate, 25 ve 96. Serrac'daki be(lzer fikirler Için bk.Luma, 72. ·Sülemi, Tabaka/, 13,284. Bumealde bir haôısi Gazalizikre­

der, 'Erbain, 154. Mekki'ye gelince, o dünya sevgisi ile Allah sevgisinin bir arada olamayacağını ifade eder (Kufii'I-Kulüb, 11,160). (133) Ebu Bekr et-n rmlzi şu firiıseHen faydalanır: "Yol açık, delil bilgili, azık tam ve binek güçlü. Ne 'Yar ki insanıann başarısını engelleyen

şey, delilsiz akıl yürütmek, yolda alabildiğine koşmak, azığı gereksiz yerde yemek ve bineğl, bakıınSızlıklan zayıflatmaktır". Siilemi, tabakat, 283.

(134)Gııiirr, Erba;n, 109,110,113. Yazar buradazuhd gayretinin,.beden ve ruh olarak insan varlığının tamamına yôoelikolması gerektiğini gösterir.

(135) lbn Arabi, Tedbirat, 148. Aynı manada Gaıfıli bir hadis zikreder. Buna göre, ahirete yönelmek gayesiyle dünyadan vazgeçen her­hangi bir kimseye, dünya zorla gelecektir, o ondan ancak nasibl kadanna sahip olacaldır (Erbain, 153). Ayrıca bk. Mekki, Kutü'I­Kulüb, 11,160.

{136) "Sen bizzat o adamsın, güneş Hakk'tır; ayağının altındaki en az geçim vasıtasıdır" lbn Anıbi, Tedbir4t, 148·149. (137) KVI'Bn, Hadid 57113. . (138) Siilemi, Tabskat, 164. -GaıAii, Erbain, 141. · (139) Kuşeyri, Risate, 111. . (140) T.oufik Ben Ameur'e bk, "A propos E18ts et des Demeurs dans 18 Mystique MusvlfTI8Jie" IBLA içinde, 135 (1975),33-37.

lsıamiAraştırmalarSayı:30cak-1987 ~ · 97

Page 10: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

netice olarak Allah karşısında sürekli artan bir u bu· diyet demektir. Bu, hakiki hürriyettir. "Hürriyeti iste­yen kulluğa sanlsın"(ı4ıı.

Zühd ve "illm"<142l:

Dünya hayatını terkedişten ilmin nasıl doğduğunu Hz.Peygamber'in bazı sözleri gösteriyor('43

'. Zühd bazan bilgi vasıtasıyla bir aydınlanmanın sebebi ola­rak görünür('44

'. Bazan bir önbilginin meyvesi olarak görünür(145l. O vakit kalb, ahiret için şimdiki hayatı terk etmeye inandıran "zorlayıcı" bir nur tarafından istila edilmiş olur. ·

Burada sebep-sonuç ilişkisi zaruri olarak tek ta­raflı değildir ve zühd veya ilimden hangisinin ötekin­den önce gelmesi gerektiğini bilmek fazla önem taşı­maz. Bunların hepsi, sütinin uygulaması gereken bir bütündür.

'=::H asılı, zühd konusu nd~ buraya kadar söyledikle­tf!niz, sıradan bir mü'minin zahidliğinin· ifadesidir; (,!~a büyük bir karşılık elde etm~k gay_esiyle, birsüre iÇin yatırım yapılan bir n.evi alış veriş muamelesi sayı­lif.; Böylesi, cehennem korkusu veya cennet ümidi ile hareket edenlerin işidir< 146l. Tasa'J'.{ufta gerçek zühd daha yüksek bir seviye taşımaktadır. ·

"Arifler"in Zühdü ·

_ Bu zühd, Allah'tan başka bir şeye yönelmeyi red­detmektedir, zira O'nun karşısında hiçbir şeyin de­ğeri yoktur. Her kim ki, kıymetli bir şeyi bırakmış oldu­ğu ·zannıyla bu dünya hayatını terkederse; bu tutu­muyla hayatın değerini artırmış olur; oysa bu hayat, sQfınin nazarında hiçbir şey ifade etmez{1471. Onun içJn, ne hayata bağlanmak ne de ondan nefret etmek· s9.z konusu değildir. O ister bize yüz versin, ister biz-. den uzaklaşsın, bu durum sufi için tam~men farksız­dır('~I.-Bir·şeyden nefret etmek,-bu aynı -zamanda kalbini ona bağlamak ve işin esasından ayrıl!l1ak de­mektir. Rabia ei-Adeviyye, yanında dünyayı kötüle-

(141) Kuşeyn.,nin zikrettiği, Hallac'a ait söı:, Risa/e, 171.

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiACI

yeniere şöyle diyordu: "Sizin kalbinizde onün.bir de­ğeri olmasaydı, bu kadar kötülemezdiniz"IH9J. Böy­lece bizzat zühd, zühdün konusu halini alır ( ez-zühd fi'z-zühd). o artık dünya hayatıyla yetinmeyip, aynı zamanda ahirete de yönelince en yüksek seviyeye ulaşır(kemalü'z-zühd)l150l. Nasrabazi'ye şöyle de­dirten durum budur: "Zahid bu dünyada garibtir, arif öteki dünyada da garibtir•ııs_ıı.

Süfı ne ahiret korkusu ne de ahiret ümidiyle hare­ket etmez. O tamamen, saf Allah aşkının ve bir an önce O'nu görmek duygusunun etkisi altındadır. Bu sabırsızlık, tasavvuf için çok önemli başka bir hisse bağlıdır: "Ümit kısalığı" (kısaru'l-emel) söz konusu­dur. Süfyan es-Sevri şöyle der: "Zühd ne kuru ek­mek yemekten, ne de aba giyrnekten ibarettir; fakat kısa emeldir''l 152l. Ölüm bizi her an alıp götürebilir, o halde daima hazır olmak ve gelecekte asla uzagı düşünmemek söz konusudur.''53l

2. KISA EMEL (KISARU'L-EMEL)

insanlar, umümiyetle hemen hemen ölümü tama­men unutmuş olarak yaşarlar. Uzun bir hayat yaşa­ma ümidine kapılarak, vazifelerini daha ileriye tehir ederler. Süfı ise ölüme yakın olara~ yaşar ve her an, ölmek üzereymişçesine hareket eder. Netice itiba­riyle seçtiği yolun kendisine yüklediğ i hiçbir işi geriye bırakmaz. Bu daimi "kısa emel" aslında Sevgili'ye kavuşma iştiyakının tezahüründen başka bir şey de­ğildir.

TuH Emel ve ÖIQ.mü Unutmak:

Nakledildiğine göre Hz.Peygamber bir gün üç tahta parçası alır, birincisini önünde bir yere saplar, ikincisini birincinin hemen arkasına, . üçüncüyü de ikincinin arkasınauzak bir yere sap lar. Birincisi insa­nı, ikincisi ölümü,~üçüncüsü uzun biLhayat yaşama emelini temsil eder; ölüm insanı bu ernelin elinden almaktadır(154>.

(142) Zühd ve ilim arasındaki ilgi hakkında bk. Mekl<i, Kutü'I·Kulüb, ıı, 158,160. Burada ilim, dini ve manevibiıgidemei<olup, bugünkü ladini manadakl ilim ve "ilimler" demek değildir. . .

(143) GazaJi, Erbain, 154, bunlardan bir kaçını zikreder. Mesei<..:Aııah dünyayı terkeden kimsenin kalbine hikmet ilka eder ..... (144) Bu m ealde Darani'nin sözüne (Sülemi, Tabaka(, 81) ve Blstami'nin "Sen bu marileti nasd elde ettin?" sorusuna verdiği rııeşhur ce- .

vaba bakınıı:: "Aç bir karın ve çıplak bir bedenle" (Age,74). ( 145) Gazali, Erbain, 153. O bir li adi s ve ayet zikreder, (Kas as 28/80}, burada ilim zühde göre daha bir ilk planda görünür. (146) Sevgiye baglı olan ümit, korkudan üstün olmasına rağmen ... , diyor Gazali (age,158). (147) Age. Aynı yer. (148) Melda .. nin söylediğiyle mukayese için bk. Kutü'l·Kulüb, 11,169. (149) Gazali, age,169.

· (150) Age,159. Ayrıca bk. Mekki, age,ll,170. l (151) Kuşeyri,.Rfsa/e, 94. · · . (152) Age, aynı yer. Ahmed b.Hanbel ve lsA b. Yunus zühdün kısa emel olduğunu söyleme konusunda anlaşırlar(Anılan yer ve Mekki,

age,ıı, 173). Bununla birlikte Ebü Hafsı:ühd'ün ancak hel~ içinolabileceğini söyler; dünyada helal olmadığına göre, mümkün oiabile- ' cek ı:ühd de yoktur (Kuşeyıi, anılan yer). Mekki(age,ll,164), ı:ü~dil her şeyde heva ve hevese karşı olma hadisesi olarak tarif eder. .1

(153) Zalıid, ölüme sabırsızlıkla giden ve ona hazırlanan kimsedir. Krş.Mekki, age,ll,170·171. · . ( 154) GazaJi, Erbain, 206. Başka birhadiste Hz.Peygamberölüm karşısında Insanların vurdumduymazlığına hayıflanarakşöyle der: "Ey in· j

san lar, sanki ölüm ve Hak bi·zden başkalarının kaderidir, mezarlığa kadar retakat etıiğimiz ölüler sanki kısa bir seyahate çıkmış olup ·: geri döneceklerdir... ·Başka bir hadiste şöyle der: •Ommetim için en çok korktuğum şey, heva ve hevesleri arkasından koşmaları ve j tül-i emeıdir. Birincisi Hakikatten uz;ıklaştırır, ikincisi ahireti unutturur". Age, anılan yer ve i<ıiŞeyn,"Risa/e;-120. -----· !

98 isliimi Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987

·"""

Page 11: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Or.Mehmet DEMiRCi

. ·· --- ·- - - --- ... --··--·· . Gazali şöyle aiyor: Ölümü unutmanın kaynağı

olan bu uzun emel, cehaletin zirvesidir155l. Dünya sevgisi tarafından, durmadan mükellefiyetieri ve.iyi arnelleri geciktirmeye itilen insan nihayet, ölümün her yaşta gelebileceğini unutacaktır<'56'. Ümit devre­si bir sıralama yapmaya imkan verir: Az kimse uzun bir hayat ümidinde karar k~ar, çoğu "kısa emel" hik­metine yaklaşır< 157l.

Kısa Emel ve Devamlı Ölümü Hatırlama:

Burada .asıl olan, ölümü daima zihinde hazır tut­mak ve ona göre hareket etmektir<158l. insan hiçbir an ölümden uzak değildir; öte yandan onun, ölümden evvel ifa etmesi gereken temel bir görevi vardır. O halde onun her an ölmeye hazır vaziyette bulun­ması ve yapması gereken şeyi hiçt;ıirşekilde asla ge­ciktirmemesi gerekir. Meşhur tasawuf veeizesinin akla gelen manalarından biri bu değil midir: "Es-Süfi ibnu vaktihi" (süfi an içerisinde "yaşar"). Yapılması gereken bir işi geciktirmek daha bilyük bir kötülüktür ki, vazifesini ifada acele ederek ofıu hertaraf etmek icab eder<159l. Fakat ölümün hiçbir an unutulmarriası için -ki bu yukarıdaki veeizenin akla· gelen ikinci manası olacaktır- kalbin, rie kadar yakın olursa ol­sun, geleceğe ait bir hayale asla bağlanmaması icab eder<160l.

An'ın bu sınırlanışııı&ıı, sufiye sık sık şöyl~ dedirt~: "Ben asla bu zamana kadar yaşayacağı mı ümid gp

(155) Gaziıli, age,206. (156) Gazarı, ihya, 1V.456. (157) Age,IV,458. (158) Am/an y~r. ·Kuşeyri, Risale, 31. (159) Gaziııi, /h ya, IV,459.

... medim"I162>C•>. Hi. Peygamber'in sözünün manası da bu değil midir: "Sabahleyin akşamı düŞünme, ~k-şam da sabahı düşünme"C1 63l . ·

Ölümü daima kal bd e hazır tutmak ... , dOnyayı terk etme ve ölüme hazırlanma sanatının sırrı işte bu­dur<1ıı'4>. Bu demektir ki, kısaemel dinihayatta her ba-şarı nın ariahtarıdır<165>. ·

Oraya çağrılmış olan ve devamlı olarak Allah'la birlikte olan arif'tir ki, sadece onun artık ölümü dü­şünmeye ihtiyacı yoktur<166>. "Kısa emel" hikmetine ulaşmak, sufiyi insan gücünün son sınırına götüren uzun bir yolculuğu gerektirir167> . .

Kısa Emel ve Buluşma Arzusu (Şevk):

Om idi n sınıriandıniması keyfiyeti surıyı bu dünya­dan uzaklaştırır ve onu doğrudan ahirete yöneltir, onda arayışının ve aşkının Ga'yesine kavuşmak için şiddetli bir arzu uyandırır. Süfi, habire bu arzunun sabırsızlığını yaşar. Ona göre ölüm, Sevgili ile karşı:-:

laŞma(lika) ve birleş.me {va~l) anı~~ 68> hiç d~ erken gelmiş sayılmazl169l. Aşkı ne kadar kuvvetli ise karŞı­laşma arzusu (şevk) o kadar şiddetlidirl170>. işt_e bir Kur'an ayeti: "Kim Allah'la karşılaşmayı ümid ediyor­sa, bilsin ki Allah belirttiği vakitte gelecektir<1711, ki bu ayet Ebu Osman ei-Hiritarafından, kendisini görmek için sabırsızlananlara Allah'ın verdiği bir teselli ola­rak tefsir edilmiştir. Bu sab1rs1zlık, zaten Allah tara-

(160) Anılan yer, 458. . . . (161) Bu ümit ~ınırla!ldırması mQridden lstenmişlir: O anda kendini sınırlamasa ve gelecekle meşgul olsa, kendisinden fıiçbir şey be.klene· ·

· · · ··mez. Kuşeyri, Risale, 323. • · . · . • (162) O kadar ki bir gün birisiAbdullah b.Mübareke, rüyasında kendisinin birsene sonra öldüğünü görmüşolduğunu söyleyince, o şöyle ce-

vap verir: wsiz bana uzun bir vade biçiyorsunuz", Kuşeyri, Risale, 212,225. . (x) Metinde geçen cümlenin Kuşeyn.,deki aslı şöyle: "Bu vak1e kadar yaşayacağımı nereden bileyim?"(çev.). {163) Gaziıli, Erbain, 206. · . . .. (164) Umümiyetle, ölümü düşünmek bizi ebedi olanı sevmeye ve fa ni olandan nefret etmeye yöne Ilir. Mekki, Kutü'l·Kulüb, 11,164·165. -Sü·

!emi, Tabaka(, 326. ·Kuşeyri, Risale, 43. . . · . (165) Bk..lhya,IV,454; hadisegöreuzun emeliyiişlerin yerinegetirilmesine maniolur; Muhislbrde (Riaye, 114) Hz.Aii'nin, ölümü bekleye­

rek yaşayan bir kimsenin iyi amellere doğru koştuğunu söyleyen sözü yer alır. Nihayet Kuşeyri'de (Risale,21) Oiıvüd et· Tiıi'nin şu sözü vardır: "Ölümün askeri seni bekliy~. Şu gibi hadisleri de~ önce temas ettiğimiztarzda anlamak icab eder: "Zevkleri sona erdi­ren şeyi, yaniölümü sık sık düşünün" (lhya, IV,450: Erbain,204). "Ölümü sıkça düşünün, zira o günahlan temizter ve dünyadan vaz· geçmeye yöneltir" (Anılan yerler). "Ben, biri sessiz biri sesli, aranızda iki nasihatçi bıraktım. Sessiz olan ölüm, sesli olan Kur'an'dır" (Ertıain,205). "Kim kl bir günde yirmi defa ölümü düşünürse şehiUerle birlikte haşrolunacak1ır" (aynı yer). • Akıllılar o kimselerdir ki ölü­mü_ çokça ı;tüş~nür ve ona en !Yi~kilde hazırfanırla!"(Ay~ı yer). Bundan başka çeşitli vasıtalar, öl_ümü devamlı olarak düşünür hat e geprmeye ı mkan verir: Çok b uyu k bir korku veya şıddetlı bır arzu, (Sülemi;'Riaye, 126: Gazafi, /h ya, IV ,451·452 ve Erbain,206).

{166) Gaziıli, Erbain,207. · ..

(167) ~üşün~ ~e Iiiide ümidin dayandığı müddele göre bu tasavvvfi gayreti n bir mertebelenmesine şahit oluyoruz. Gazali bumealde şöyle bır ha dı s zıkreder: Hz.Peygamberyemin ederek beyan eder eki, gözkapağını kapamaya, bakışını indirmeyi ve fokmasını yutmaya va· kil bulamayabileceğini düşünmeksizin asla ne gözünü kırpb, ne gözünü açlı, ne de bir lokma yedi (Erbaiil,206,207). Ayrıca süfiler bu ~h~ da kemal~ ulaşmanın güçlüğü üzerinde daimi israr ederler. Ona erişilmez, ölüm anında ötekine nazaran bir şeye geç kalmaya hıçbır zaman ~lışılmaz, yahut "ne bir ~ey lstemek, ne bir şeyi menetmek, ne senin bir kimseye borçlu olman, ne de kimsenin sana tı?rçiu olması soz konusu~ur· (G~Ii, /hya,456).lbn Ara bi de. hoca sı Ebu'·Abbas Ureyni'nin zil<rinde "Mübud yoktur" demekyerine sadece Allah'ın adını andıgını ve böylece Allah'ın ne Iyinin yalnızlığında (vahşetü'n-nely) öldüğünü haber verir ( Fütühat, Kbs.l,32g ve O.Y.bs.IV,124-125). .

(168) Kuşeyn.,ye göre, öyle görünüyor ki bu sabırsızlar ölümleri sırasında sınırsız bir zevk duyuyorfar (Ris8/e,2S7). (169) Gaziıfi, ih}'a,IV,449. · (170) ~rr.ııc, Luma: 94. ·l<uşeyri, Risals,255. (171) Kur'an, Ankebüı 29/5.

Islami Araşıirinaıar Sayı: 3 Ocak-1987 • o

Page 12: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

tından payiaşı Imaktadır, yalnız O bu karşılaşma için bir ec el (vade) tesbit etmiştir. O'ndan yüz çeviren ler, O'nun sabırsızlığını bilebilselerdi, O'nunla karşılaş­ma hasreti ile ölürlerdi<172l. Mesela Seıi es-Sakati'ye göre, "arif için şev k en yüksek makamdır"<173l. Üste­lik, süfı öteki dünyaya ait hakikatleri ancak bir perde'::: nin arasından, bir nevikaranlık ışık içinden yakalaya­bilir, onun arzusu yakaladığı bu şeyi görerek tamam­lamaktır: O halde bu ancak ölümle gerçekleşebi-lir<ı7sı. ·

3. ÖLÜM KORKUSU

Ölüm düşüncesi ile senli benli olmak süfide ikili etkisine bağlı korku duygusunun muhakkak olan gü­cünü bertaraf etmez: Bunlardcın biri bu karşılaşma­nın hasılettiği acılı hadise, öteki bunu takip eden akı-bet (netice)dir. ·

, ·.Acı Hadise:

. : ::.~~,;. Hz.Peygamber'in birçok hadisi, ölümün manevi ·atısı ve can çekişme sırasındaki ızdıraplar üzerinde ··ısrarla durur<176ı. Siyer kitaplarına göre, bizzat kendi­·siebu acıklı tecrübeyi yaşamıştır. Biı." su bardağında eliili ıslatıp yüzüne. sürerken şöyle. demiyor mu idi: "Rabbim ölüm acısını {sekerat-ı mevtimi) kolaylaş-tır"<ı7ıı. ·

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiACI

defa doğrudan doğruya acıy? ·maruz kalm-aktadır. Demek ki, bedenin bütün uzuvlannı ilgilendiren can çekişme, rühun tamamını etkisi altına alan bir ızdı­raptır. Böylece ölüm kılıç darbesinden bile ileri ve son derece acı verici olabilir.

· Akıbet:

Hayat boyunca çok arzu ettiği Varlık ile karşılaş­manın kapısı olan ölümün akıbeti karşısında, sütinin gözünde maddi ızdırap, her şeye rağmen ikinci plan­da kalır. Ebu Bekr ibn Fürek şöyle diyor: "Benim ölümdan korktuğu mu zannetme, fakat beni asıl kor­kutan ölümden sonrasıdır<180l. Kuşayri bu sözü yo­rumlayarak, ölümden sonrasının Allah ile karşılaş­mak olduğur:ıu belirtir. Mese.l.enirı ehe.mmiy~tli olan yönü şu ki, bu, daha hiç görmediğimiz Efendi'nin hu­zuruna vamia korkusudur{181>. Burada sufinin ger­çek durumunu anlamak lazım. Söz konusu olan, mü­kafatın neye karşılık elde edileceğini az çok kesinilk­le bilen basit mü'min değildir: Süfı, hayatı boyunca Allah'la tam ve müstesna bir münasebeti devam et­tirmeğe gayret eder. O, uhrevi mükafat düşüncesini bir tarafa itme~·çabasındadır. O, hiçbir hesabın için­de olmaksızın, Efendisi'nin sevgi ve yakınlığına gü­verinienin sevincine takılip kalmaz!182>. Kifayetsizlik hali her ~aman derindir. Ölumün a.kıb.eti karşısındç.ki kaçınılmaz korku duygusu işte bu yüzdendir, "sü-i hatime korkusu ariflerin kalbini parça parça

Bu habere istinaden bir çok süfi, ahlakçı bir gaye eder<183l. Ke.ndisine ölümü sevip sevmediğini soran içinde, ölümün şiddeti ve acılığınıP 78> çcıkça düşün- Ebü Süleyman Darani'ye ümm-i Harun'un beyanı d~ me yi isteyerek ve bunlardan dindarlık ve zühdle ilgili bu minval üzeredir: "Hayır, çünki, bir insana itaatsiz- . ibret çıkarrnaya.davet ederek,-bu .konu üzerinde ıs- lik etseydim onunla karşılaşmak istemezdim; Allah'a rarla -dururlar. Gazali şöyle der: Yaşayanlar ancak itaatsizlik edip durduğum halde, O'nunla karşılaş-tahmini bir üzüntü fikrine sahip-olabilirler; bunu da mayı nasıl arzu edebilirim"<184l .. o halde ölümden kendi şahsi ızdırap tecrübelerinden ve ölenlerin hal- ' korkmak, kendisini günahkar görmek gerektiğine ıifrinden sezdikleri hususlardan çıkarırlar. Ölümün dair bir ipucu değil midir<185>? Şu meşhur hadis de nasıl ettiği ızdırabı n derecesini tasawur edebilmek bunu kasdetmiyor1mu: "Kim ki Allah'la buluşmayı se-iÇin ŞunU düşünmek kafidir: Bütün vücüda yayılan ver, Allah da onunla karşılaşmayı sevecektir; Kini ki hei"'maddi acıda~acı duyan organa can veren ruh;bu----AIIah'a·mülaki-o!mayı·istemez,-AIIah da ona mülaki

' ', ·.: ,.

(172) Kuşeyri, RisaJe; 257. (173) Anılan yer. · (17 4) Her arzuda, arzu edilen şeyi ll konusu hayal edilir. Arzu, kesinlikle hayal edileni doğrudan görme ile ıamamlamak is ler. Gazali, Erba-

in,205. . . ( 175) Age, 205-206. Rabla'ya göre haslahğın yegane il acı, atıirette Allah'ı görmektir (Bedevi, Şehidetü'l-lşk, 153): Ancak ölümle Allah'a

ulaşifacaği fikri için ayaca bk. Sülemi, Tabakat,372). (176) Mesela şu hadis· i kudsi ki, buna göre Allah hiçbir zaman ölümden korl<an mü'minin ruhunu kendisine çağırdığı zamanki kadar lered­

dül etmez. Allah ona kölülük etmek istemez, fakat ölüm zaruridir. Kuşeyri, Risale,200,235,24ô. ·lbn Arabi, Fusüs, 215-216. ( 177) Gaziili, ihya,IV,4ô2-463. Aynı şekilde b k. Muhasibi, Riiıye,118: Bu manada Süfyan es·Sevri ölüm anında şöyle diyordu: "Biz ölümü

arzu ederdik, fakat onun zor olduğu ortaya çıktı" (Kuşeyri, Risale, 236). · (178) Muhaslbi, Riaye,110-126. ·Kuşeyri, Risale, 236. ·Gazali,/hyii, IV,4ô1 ·465. (179) Gaziili, ihya, IV,4ô1-4ô2: Can çekişmenin ızdırapları, ölüm meleği, cehennemı görme; 498-504: Kabir azabı ve Münkir Nekir'in sor-

gulaması. r · (180) Kuşeyri, Risale, 102. (181) Age,236. Ölümün şiddeli için bk. lbn Arabi, Kitabü'l-Kutub,37 (Resiıiliçinde). . ( 182) Can çekişmekle olan Ahmed b.Hadraveyh şöyle diyordu: "Ey oğlum! Bu benim doksan beş yıl boyunca çaldığım kapıdır ve işte şimdi . benim iÇin açılıyor, Ve ben onun saadet için ıiıi, yoksa bedb?hUıkiçin mi açıldığını bilmiyorum. Benim cevap verme vaklim geldi". (lbn

Ara bi, anılan yer,28). zaten keşifler sütinin kaderini ıasdike yarar. Diriler sütiyi ölümünden sonra rüyada görürler; cikıbeıe li u Iii· ıerle layık olmuşıur. Kuşeyri, f!lisiıle, 107-109,308-309. · ·

(183) Gazali, ihya, IV,4ô5. (184) Anılan yer,451. (185) Blşr Hati şöyle der: "Ben ölümden hiç hoşlanmıyorum, oysa ölümden gidişatı şüpheli olan(riitirib) ifkSin.ir" SÜieıTir,Taôakat,4'6:--

100 islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987

Page 13: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Mutasavvıflara Göre.Öiüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiACI

olmayı ist~meyecektir"<185>. Ölüm karşısında his­sedilen, fakat sonunda ümidin zaferiyle üstesinden ·gelinen korku duygusu(187>, Şibli'nin çarpıcı tasviriyle ne güzel ifade buluyor. Hani ona "Güneş. batarken niçin S?farır?" diye sorolmuştu da şöyle cevap ver­mişti: "Çünkü o kemale erme durumundan uzaklaş­mıştır. O başına gelecek şeyden dolayi . sararır. Mü'minin hayatı terkeder'kenki hali de böyledir. Gü­neş doğarken, ışığını yeniden bulur; mü'minin tekrar dirilişi de böyledir: O pırıl pırıl bir yüzle ayağa kal-kar"<ıaaı. · · ·

4. ÖLMEK ARZUSU

Ölümün güç ve korkutucu manzarası, sufıye hakim olan aşk duygusuna mani olamazdı. Aşk, Al· lah'ı aramak, ölümün sağladığı kesin karşılaşmaya sevinebilmekten başka bir şey çfeğildir189>. Netice olarak, sükunet ve sevinç manzarası buradan ileri gelir. Bu sevinç, bu geçiş yerini çok arzulanan ve ti­tizlikle hazırlanılan bir yer haline sokar.

Ölüm ve Aşk<190>

Dünya hayatı, doyumsuz aşık için, Sevgili'den uzaklaşma ve bir nev'i işkence demelqir. Buna göre aşkın şu sembolizmi ölüm ~erine yüklenir: Şevk (arzu), hanin {hasret), lika (karşılaşma) ve visal (birleşme) vs .••

Hayatta olduğu müddetçe sCıfı, yakıcı a/iu (şevk) ve hasret (Hanin) halini yaşamaya mecbur­dur<191>. Bu ızdırap, t-.ekimini bekleyen hasta tesviriy-le tedai edilir: · · ·

"Gittikçe artan bir ar.zu lle yürekten iste· yen(riıürid)ln hasreti.

....

·ooktorun yokluğunda hastanın inle.mesi. Gönülden Isteyenlerin hali de vuslatın yok­luğu ve Sevgili'den uzak olmaktan dolayı gittikçe ağırlaşır"<1&2>. ·

Sevgili karşısındaki sükunet duygusu, diyorlar Ebü Osman ei-Hirive Ebü Ali ed-Dekkakl193>, ölmek isteğinin belirtisidir. Şayet sufınin aşkı hakiki ise, o kendi adına ölümü arzu eder olacaktır194>. Aşkla ölüm arasındaki güçlü bağı en iyi ortaya koyan Hal­lac'tır. Hallac Nevruz (yeni gün) gününde iç geçirir ve şöyle der<195>: "Ah! bizim Nevruzumuz ne zaman gelecek!.. O günde ki, ben daracağında olaca­ğım"(196l. şu sözler de ona aittir: .

"Beni davet eden ve kendine ben) ineitmeyi yakıştıramıyan, bana O'nun içtiği kadehten içirdi, sanki misafirini tedavi eden ev sahibi gibi: Sonra kadeh gidip geldiğinden , O idam iplni ve kılıcı getirtti. Böylece Ars­lan'la birlikte Yaz ortasında Şarab~ı içenden zuhur ettı"<197>: · · ·

Eğer gerçek tasawuf Allah aşkı ise, ölüm, zaruri olarak tam visal'e ulaşmak için yegane vas1tadır.198>.

Ölüm Saati: .

Süfınin ölmünü çevreleyen sevinç ve sükunet ha­. vasından<199> itibaren bu an anlaşılır. Şüphesiz, can çekişme saatinde ruhun halleri değişik olabilir. Bun­lar o anın şiddetine münasip dini.ameliyelere baş­vurmayı gerektirebilir: Kur'an okumak, Allah'a· iba­det vs. gibi<200>. Bu haller kah heybel (saygıya daya­nan korku), kah reca (ümit), kah sükunet ve büyük emniyet duygusun4n etkisi altına girebilirler<201>.

-·· .(186) Gazi ri, ihjlitJa iikreder,rVAss. PeYg3mberlerin s~hip Qlduğu ölüm ko~~~riUn bir başka delili içi ri bk: Ahmed b.Hanbet şOyle der: "Onlar ölüm anında likirierinin yarıda kesilmesinden korkaı1ar (Sülemi, Tabakat,101.

(187) Bu konuda şu hadisi halıı1atalım: ~Hiçbiriniz Allah'a g~vıınmeksizin ölmesin(hüsn·i zan). Sülemi, Tabakat,59. Gazari, ihya,IV,4S5. (188) Kuşeyri, Risale, 104. . . . · (189) Bir hadise göre ölüm mü'min için blr ,hediyedir, o sadece Allah'la karşılaşma imkanı vermez, fakat aynı zamanda süfilerce bu dünya­

d~n tamamen kurtul~şolarak~ul_~ilir. Tabakat,239. -Kuşeyri, Risile, 21,43. ·!:fallac, AJ:bar. 82; Divan, Şeybibs.384. -Gazlli, ih· ya, IV,44S,450,496. lbn Arabı, Fiituhat, K.bs.l,205 ve O.Y.bs.lll,272. -cm,/nsan·t Kamil, 11,31,32,42 vs. ·

(190) Ölümle aşk arasındaki bu ilgi için bk.Georges Gargam, L'amour et la Mort, bilhassa Hristiyan mislisizıninde ölüm anlayışı için bk.s.317-324. · · .

( 191) H alla c, Divan, Massignon bs.14; Şeybibs.146. Cüneyd, Ebü ~ai d ei·Harraz'tn ölümü sırasındaki veedinden bahsederken şöyle der: "lştiyakından ruhu uçsaydı bile şaşılmazdı" Serrac, Luma: 282. ·Kuşeyri, Risale, 236. · . ·

(192) Hallac, Divan, Massignon bs.123; Şeybibs.315. Bu mısraları bizzat k.endimiz tercüme ediyoruz. Ebü Said ei·Harraz'ın çok güzel şfi-rinde arifler'in halinin tasviri için bk. Kuşeyri, Risale, 236. · ..

(193) Kuşeyri, Risale, 255·256. · (194) Aşk için ölmeyi kabul etmenin ne kadar kolay olduğu konusunda bk. Hallac, Divan, Massignon bs.133-134; Şeybibs.340. Allah aşıkı

olan sıifinin ölümü ile visiii gerçekleşir: Aynı yer ve Atibiiru'I·Hallac, 112,123. (195) Nevruz, iranlllarda ilkbahann ilk günü ve ytlbaşt. (196}Messlgl)on,Ahb.iru'I·Hal/ac, 74· 75. Bu şiddetli ölüm arzusu Hallac tarafından tekrartekrar ifade edilir. Mesela bk. Divan, Massignon

bs.13,14,33; Şeybi bs.14 7 ,166·167 ,225. (197) Age,Massignon bs.73·74; Şeybi bs.351; Ahbiiru'l·hallac, 35. "Aslan" burada Allah'ı ve •yaz orıası" ölümü ıemsil eder. (198) Nasr ei·Kaşşüri'yegönderdiği birmektupta Hallac ölümden trajik vasfıtamamen ayırır ve mullu sondan şüphe e ı me yolunu tamamen

kapatır: •Aşık sevdiğini ziyaret eder, hasta doktorunun evine gider ve yarın düğün olacak", A.Mansur tarafından ei·Hayatü's· Sakafiyye'de neşredilen mektup, Nisan 1976,s.29·31. ·

(199) Hamdun ei·Kassar, konsatrasyonunu bulandıratak olan kadınlar arasında ölüme terkedilmemesini istedi (Ku şey ri, Risale,235· 236).

(200) Gazali'de "Can çekişene müstehap olan şeyler" bölümüne bk. ihya,IV,4S5. Cüneyd'inlezbere okunuşunu tamamladı. Ikinciye göre uzun birs~cclede kalmaya devam ediyordu. Ona bu dinlenme hakkında sorulunca şöyle dedi: •Benim sayfa m çevrilirken buna ben· _d~n daha ı_ayık kif!! yardır?" (Serrac, Lums'2BO; Kuşeyri, Risale, 235)~ •

islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-198? 101

Page 14: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Fakat, can çekişme anına hakim olan hava sevinç Mlidirl202l. Bilal'in ağlayan karısına karşılık olarak söylediği şudur: "Oh, sevinçliyim, yarın sevdiklerimi­li göreceğiz, Muhammed'i ve sahabesini"C203l. Ha­yatları boyunca mahzun olarak bilinen bazı süfıler, son nefeslerini bir sevinç çığlığı ile verirler(204J. "Gü­venmediğim kimseleri terketmekte ve büyük ümit beslediğim Varlık'a doğru gitmekte olduğum sırada niçin gülmeyecek mişim?"<205l. Bu, Haffac'ın, dar­ağacının önünde iken" aşıkları kendine bağlayan gü­zeffiğin cifvesini" düşünerek ' bıraktığı uzun ve bela-gatli gülüştür206J. .

Ölüme Hazırlanma: Ölümün şiddet ve fecaati ve bunu takip eden du­

rum sütiyi hazırlığa yöneltir: O, ölmeye alışmak duru­mundadır. Gerçek sufıliğin bir ölçüsü olarak mütalaa edilen<207l bu temrin uzun bir süre tatbik edifmekicap eder.

. 9 _1üme H~zırlanma, Doğruluk Şartı :

:~:.;Geçici vasfına ewelce işaret ettiğimiz hayat, an­cak ahirete hazırlanma yeri ve zamanı olduğu ölçüde de,'ğer taşıyabilir; fakat önce ölüme hazırlanma söz­@.husudur. Gazali çarpıcı bir cümlede bu fikri şöyle ifaCfe eder: "Kendisine ölümün pek. yakın olduğu kimseye ... , sadece onu düşünmek, sadece onu an­mak, o maksatla hareket etmek, onun hesabıyla meşgul olmak, zihnini ona vermek ve sadece ·onu beklemek yaraşır. Bu kimseye layık olan, kendisini ölülerden saymak ve kabir ahalisinden biri görmektir. · Zira · gelecek olan her . şey yakındır, uzak olan gelici değildir''(208l. Hz.Peygam­ber bu·manada olmak üzere, akıllı adamı (keyyis), nefsini hesaoa· çeken (dane) ve ölümden sonrası iç!n çalışan kimse olarak tarif eder209l.

· ·o halde sufi, hayatı boyunca seyaliate hazırla n- " mak zorundadır210> •. Zühd, görüldüğü üzere, bu ha-

Mutasavvıflara Göre Ölüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiRci

zırlığın esasını teşkil eder ki bu hazırlık tasawufun gerçekliğinin de şartıdır12ııı. Kur'an'da şöyle huyu­rulmuyor mu: "Eğer doğru sözlü iseniz, ölümü te­menni ediniz"<212>.

Hazırlığın Müd d eti ve Tamamlanması:

Görülüyor ki ölüme hazırlanmak uzun bir alıştır­mayı gerektiriyor213> ve müridi n Tarikat' e girişinden itibaren işe başlamak icab ediyor. Bu hazırlık ancak ölüm anında son bulur, ölüm bunun hakiki olup ol­madığını gördüğümüz sufi, hiçbir şekilde geri dön­meyi istemez<214> ve kendi sırrının açığa çıkmasından hiçbir korku duymazi215>. Ölüm hakikat anıdır. Artık gazieyecek h_içbir şey yoktur.

Bir çok metinlerden anlaşılan odur ki, sufıler ölümde manevi yolculuklarının sonuna varma şuu­runu elde ettiklerini, şuur harici şartların kurbanı ol­madıklarını ifade etmektedirler. Sütinin ölümü has­talık, kaza, vs. sebebiyle olmaz. O, olgun bir m·eyve gibi düşer216l. Ölüm saatini önceden bilmeye ait çok sayıda vak'anın doğru çıkması bu sebeptendir217>.

NETiCE

Ölüm ve Marifet

Bütün bir islami gelenek, ölümle marifet arasında kesin bir bağ olduğunu gösterir. Can çekişen kimse­de, geçmiş gidişatının neticesi olan mes'ud veya bedbaht bir sonuç görülür. Ölüm meleğinin hükmü­nü kabul etmeksiz!n ruh ölen kimseyi terketmezt218>.

(201) Kuşeyri, Risale,235. Can çekişme anında rühun hallerinin fatldı olması hakkında ayrıca bk.Gazari, /hya,IV,483·484. (202) Sulinin ölüm anında hayal meY,al gördügü ~üyük muUulugun verdiği sevinç, Kuşeyri, anılan yer; Gazi/~ anılan yer. (203) Kuşeyri, Risale,236. ·Gazali,/hya,IV,481.1bn Benanaynı şeyi söyler. "Yeyip eglen, burası dostlann zevk u sala yeridir" (Kuşeyri,

age,240; Serrac, Luma: 280; Gazali,age,IV,449. ·• (204) Abdullah b.Mübarek, lbn Cela ve Makhül eş-Şami'nin durumu böyledir. Kuşeyrf, age,236,285; Gazali, age,IV,481. (205} Kuşeyri, Risa/e,236. Ayrıca benzer bir fikir için bk.s.236. {206) Massignon, Ahbafll'l·Hal/ac, 112·123. Oemekki ölüm sevgisi Allah'la karşılaşma iştiyiikının bir belirtisidir( 185 numaralı no lfa krş),

Keliibazi, Taarfllf. 139. ·Gazali, Etbain,205. · (207) Sülemi, Tabakat,38. ·Kuşeyri, Risiile, 13,82. . (208) Gazafi, ihya, IV,448·449. Daha ileri d~ s.455'te şunları okuyoruz: "Allah ölümden sonrası için am el eden kularahmet etsin". ibn Ara bi,

ölüme hazırlanmada ilme seçkin bir yer verir, Kilabü't·Teracim, t34 (Resıi//içinde). (209} Gazali, nakleder, ihya,IV,448·449. · · (21 O) Ekseriya bu, hazırlanacak bir yol eşyası meselesidir, ei·Muhasibi, Riaye,112; Sütemi, Tabakat,327; Kuşeyri, Rfsale,43. (211) Muhasibi, age,110; Sülemi age,38; Kuşeyri, age,13,31,86·87. 1'112) .

213 Süfilerin durumuna göre dıığişen süre: Otuz se~e {Gazari, ihya,IV,456); Seksensene (Kuşeyri,age,2a7). (214) Kuşeyri,age,16?. (215) Kuşeyri,age,165. (216)Öiüm bazan iliihibirdavetin akabinde gelir (age,240), bazan dairadi olur, bizzat su ri taralından istenir. Böyie fevkalade bir hikaye Ku·

. şeyri tarafından nakledilmektedir. "Bir gün Ebu Ali konuşmakta iken Abdullah b.Münii.zil şöyle dedi: Ey Ebu Alil ölüme hazırlan. zira o kaçınılmazdır. Ebü All de ona şöyle seslendi: Sen de ey Abdullah, sen de öleceksin, ölüme hazırlani Abdullah başını yastıga koyar gibi kolunun üzerine koydu ve şöyle dedi: Işte öldüm (ve gerçekle n öldü). Ebu Ali baka kaldı, zira aynı şeyi yapması mümkün degildi; bülün ilgilerden kopmuş olan. Abdullah'ın aksine onun henüz bir takım dünyevi alakaları vardı" (age,165). ·

(217} Hayrunnessac (age,240) ve tbn Arabi'nin babası (Fü/ühat,K.bs.l,222, ve O.Y.bs.lll,353-354). Bu araştırmanın 64.notuna bk. (218) Mesela bk. Gazali'de, ölüm meleğinin can çekişen kimseye kendisini iki haberden biri ile takdim tarzı,/hya,IV,463·464. . "'.. ··--··- .. -- ----- ... _____ .

102 islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987

ı ı ı

1

1 1 ! i.• ı

1

ı ı ..

,f! fJ j : ı ı ı

ı ~

iiiiiiiiillilliiiiliiill .............. ~ .................. ~----------~------------- -~ ·· ~

Page 15: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

Mutasavvıflara Göre öiüm/Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMiACI

SOfı can çekişme halinden önce, şimdiden daha derin ve daha geniş bir marifete sahiptir. Zühd ve netsin ölümü'2ı9ı, kendisinde basireti geliştiren rühun bir hazırlanması olarak son bulur, bu derüni histir ki, tani · varlıklara gizli olan hakikatleri (gayb )'2201, hayatın gerçek değerini'22ıı, ölümün sırrı­nıı222ı, ve ahiretin sırrınıl223l,,Aflah'ın marifet ve müşa­hedesini ... 1224l kısmen görmeyi sağlar.

"Aşıkların kalblerinin, alelade gözün ulaş­madığı şeyleri gören gözleri; alemler Sul­tan'nın Krallığına tüysüz uçan kana~ları var-dır"l225l. .

"Arif dünyada ve ölümün k~ndisini ayıracağı her şeyde, daha sağken ölüdür ... Olümün onda hasıl et-...

tigi şey, sadece daha çok berraklık elde etmek için perdeyi aralamaktan ibarettir, yoksa daha çok yakin değildir"'226ı

Süfi bu yakini, bulanık şekilde olsun veya şeffaf bir pe~de arkasından olsun, bu dünyada elde eder, bu durum onun şahsi gayretinin sonucuduı-{2271. Onun için maddi ölüm, dünyada perdesini tam olarak aça­mıyacağı sırra ayan beyarı vakıf olmaktan başka bir şey değildiı-{2281. Tasawufi yolda eksiksiz tatbikat ölümü vazgeçilmez hale g~tiriı-{2291.

Isimle onları perdeledl, bu yüzden yaşaya­blliyorlar, kudretiyle ilgili bilgileri açıklasay­dı ..sersemleşirlerdi, perdeyi açıp hakikatı açığa çıkarsaydı ölürlerdi. · ·

(219) ilahi hakil<aUer ve n elsin istekleri bir arada olamazlar (Kuşeyri, Risale, 122, 123,242,243; Sülemi, Tabaka/, 300). Ancak zühd, dün· yada tatbik edilmesi söz konusu blduğu için, daha hakil<i bir arınma hasıleden ölüme sıöre sınırlıdır (Gazali, Erbain, 211·215).

(220) KelabW, Taamd, 167. ·Gazali, Erbain, 140; ihya,IV,495·Ibn Arabi, Futühat, K.bs.1,212 ve O.Y.bs.lll,308·309. (221) ibn Arabi, Fütühat, K.bs.l,212 ve O.Y.bs.lll,308·309. · (222) Gazali, fhya, IV,495. Peygamberler de bu sırları bilme imtiyii2ına sahiptirler (ag ye,505). (22.3) Gıı.zili, Erbain, 140. ·Sülemi, Tabaka/,139. · . :

(224) Sülemi, age,205. (225) Hallac, Divan, Şeybi bs.386. . (226) Ariı şimdiden gayb perdesinin arkasındaki şeyin bilgiSine sahiptir. Perdenin yırtılması olan ölüm, ona bu bilgiyi çok daha açık bir şel<iı­

de kavrama imkanı verir. Hı.Aii'nin meşhur sözünün manası budur: "Perde kalksaydı yine de yakinim daha fazla olmazdı" (Gazali, Erbain, 205·207). Perdenin yırtılması konusunda söylenenler için bk. lbn Are bi, Kitabu't· Tenicim, 34 ( Resainçinde). ·Sülemi, Taba·

(227) Bu rühihakil<atlerin zaptırıda h ayalin oynadığı roliçin ,~Gaziili, Erbain, 205. Yazar bur.ada şevk ve hayal arasındaki ilgiyi tahlil eder. kat, ı39. Bununla birlikte, Hallac'a göre ölümün arm~anları keşf ve yakindir. (Masslgnon, Ahbaru~·Hallac, 75). .

Ib n Arabi, Fiiliihat, K.bs.l,304 ve O.Y.bs.4 ı o. -cm,. · • ·1 Kamil, 11,87. Ci1i hayal in farkı derecelerini tahlil eder. · (228) Gazi li, Erbain, 220; lhya, IV,494·497; "Nasıl ki bir kimse için uyku sırasında gizli olan şey, uyanınca belli hale gelir". Ölümle uyku ara­

sındaki ilgi konusunda söylediğimiz bütün bu hususlar için daha yukarıya bakınız.-Yalnız uykudaki rabbani Ilham, her ne.kadar sınırlı kalırsa da, ölümle perdenin kalkmasıtamdır (ihya, IV ,505; Erbain, 21 ı ·2ı 5). Yine hayattıı, berzahta ve öleki dünyada uy2(lmanı~:~ <;fe­receleri için b k. Cili, insan·! Kamil, 11,33,41 ,42, aahirette de Allah'la var olmamıza göre uyanma derecelerinin varlığını kabul edecek.

(229) Insan takalinin dayanamadıgı bu içkiyi tattıktan sonra süfi ölümden nasıl sakınabilir? Hallac, Divan, Massignon bs. 133·134; Şeybi . bs.145; Massignon, AhbBru'l·HaHac, 8. · ·

(230) Hallac, Tsvssin, XJII, ·Massignon, Ahb8r, ı 12. Sülemi, TaDakat. 308,357,378.

KAYNAKLAR

ABDUSSELEM Muhammed: Le theme de la 'TJOrt dans la poesie arabe das origines a la fin du IIII/X eme siecle, Tunis 1977. AL-AY.ŞARI Abdu'I-Hadi Neca: Babü'I-Fütüh fi Ma 'rifet-i Ahvali'r-Rüh, Kahire 1304 h. AL-ANSARI eş Şafii Abdullah: Kitabü Bedri'l­Münir, Kahire tsz. BEDEVI Ab~urrahman: Rabiatü'I-Adeviyye Şehi­detü'l-lşkl'l-1/ahi, Kahire 1952. BEN AMLA Tevfik: "A propos des ~tats' et des 'Demeurs' dans la mystique musulmane" , lB lA için-de, no: 35 (1975), s.33-37. · · · ALBIKAI fbrahlm b.Omer: Sirru'r-Ruh, Kahire · 1326/1908. CARRA DE VAUX: :'Barzakh" mad. El2.bs.içinde, 11,1103-4. CARRA DE VAUX: Fragments d'eschatologie mu­sulmane, Bruxelles 1895 ..

Isliimi Araştırmalar Sayı: 3 Ocak·198T

CiLI · Abdurrahman: El-insanü'I-Kami/, Kahire 1390/1970. : . CORBIN Henry: L 'imagination cretrice dans le sou­fisme d'ibn Arabi, Paris 1975. CURCANI All b.Muhammed: Et-Ta'rifat, Tunis 1971 . . EK LUN D Ragnar: Life betweeiı ·death and ressu- · reelian according to Islam, Uppsala 1941. GARDET Louis: Die u ella destineede l'homme, Pa-· ris 1967. GARGAM Georges: L 'amouret la mort, Paris 1959.

' . GAZALl Ebu Hamld: Ed-Dürretü'I·Fahire, Kahire, tsz. . GAZALl Ebu Ham Id: iyhau iltümi'd·Din, Beyrut tsz. GAZALl Ebu Hamld: Kitabü'I-Erbain, Beyrut 1978. AL-HALLAC Ebü Mansur: Divan, Massignon . bs. Paris 1931; Şeybi bs. Bağdad-Beyrut 1394/ 1974.

103

Page 16: MUTASAW-UFLARA,GÖRE ÖLÜMisamveri.org/pdfdrg/D00064/1987_3/1987_3_DEMIRCIM.pdf · 2016-04-26 · tur. Olümün bu özel anlamı, kendisi ta.sawuf ilminin · en öriemii ·rüknü

AL-HALLAC Ebu Mansur: Kitabü't-Tevasin, Paris 1913. AL-HALLAC Ebu Mansur: "Risale ila Nasri'I­Kaşşuri", EI-Hayatü's-Sakafiyye içinde, Nisan 1976. . HAMiDULLAH Muhammed: Le·Coran, Fransızca terc. Beyrut 1393/1973. iBN ARASI Muhyiddin: Fusüsu'!-H1kem, Beyrut 1976. iBN ARABI Muhyiddln: EI-Fütühatü'I-Mekkiyye, Kahire bs. 1392 h.; Osman Yahya bs.(neşirhcilinde), 139211972, 1397/19n. iBN AR ABI Muhylddln: Er-Resail, Hayrabad 1948: "lstılahu's-Sufıyye" -"Kitabü'I-Celcile" -"Kitabü'I-Ku­tub" -"Kitabü' ş-Şah id" -"Kitabü't-Teracim" -"EI-Me­saii"-"EI-Kasemü'l-ilfıhi''-"Risaletü'I-Envar". i BN ARABI Muhyiddin: Et-Tedbiratü'l-ilahiyye, Lei­den 1919. iBN ARABI Muhyiddin: Ukletü'I-Müstevfiz, Leiden 1919. iBN ATAULLAH EL-ISKENOERI: Miftahu'I-Fe!aJı fi Tehzibi'n-Nüfüs, Kahire 1332 h. iBN KAYYiM EL-CEVZiYYE: Hadi'I-Ervah ila bi

.)§.'dn-Ferah, Kahira 1357.' · iBN KAYYIM EL·CEVZiYYE: Kltabü'r-Rüh, Hayda-·rabat 1324 h. . · iBN SiNA Ebu All: Er-Risafetü'I-Adhaviyye fi Emri'/· Mead,.Kahire 1389/1949. KAŞANI Abdürrezzak: {slllahatü's-Süfiyye, Kahire 1397/19n. KELABAzl: Et-Taarruf li Mezheb-i Ehli'l- Tasawuf, Kahira 1389/1969. KUŞEYRl Abdulkerim: Er Rlsale, Kahire 13921 1972. . MACDONALD D.B.: "The Development of the Idea Spirit in Islam" Acta Oriantaila içinde,IX (1931), s.307-351. MASSIGNON et KRAUS: Ahban.i'I-Hal!ac, Paris 1936. . .. EL MEKKI EbO Talib: Kutü'I-Kulüb, Kahire 1351/

1932. . - - ----~-~

ERCAN

Mutasavvıflara Göre Ölüm/ Yrd.Doç.Dr.Mehmet DEMIACI

EL·MUHASIBI ei·Haris b.Esed: Er-Riayetü li Huku­ki/lah, Kahira tsz.

O'SHAUGHNESSY Thomas: Muhammed's Tho­ughts on death, Le iden 1969. PLATON: Phedon, Oeuvres completes için­de,l,764-856, Paris 1950.

ES·SERRAC ET· TU SI: EI·Lumau fi't· Tasawuf, Ka-hire 1380/1960. . ES·SiGILMASII9NÜ'L·MÜBAREK Ahmed: El-tb­riz min Ke!ami Seyyid Abdi'l-Aziz, Kahire 1317/ 1899. SU BHI ES-SALIH: La vie future se/on le Coran, Pa­ris 1971. ES·SUHREVERDI Abdü'I-Kahir: Avarifü'I·Maarif, Beyrut 1966. ES-SÜLEMI Abdurrahman: Tabakatü's-Süfiyye, Kahire 1372/1953. ES·SÜYUTi Abdurrahman: "Ahvalü'I-Berzah" EI-Havi til Fetaviiçinde,ll,169, Kahire_1325. . ES·SÜYUTi Abdurrahman: "Re f.'us-Savt bi Oab­hı' I·Mevt", EI-Havi lii-Fetaviiçinde,ll,95-96, Kahire 1325 . SWEDENBORG Muhammed: Kitabü's-Sema ve Cehennem ve'I·Halü'l-V usta ev Alemü'I-Ervah, Ka­hi re 1325. EŞ·ŞA'RANi Abdülvehhab: Dürerü't-Gawas ala Fetavi'/-Hawas, Es-Sigilmasi'nin ibriz'i kenarında, Kahire 1317/1899.

· EŞ·ŞA'RANI Abdülvehhab: Muhtasaru Tezkireti'I­Kurtubi bi Ahvali'l·Mevta ve Umüri'I-Ahirah, Kahire tsz. · · TEHANEVI: Keşşafu lstllahati'l-Fünün, Kalküta 1853/1862. TRITTON A.S.: "D.ünya" mad. E:l 2. bs.için­de,lll,642. WENSINCK A.J.: Concordance et lndaces de fa Tradition Musulma'ne, Le iden 1933. WOLFF: Muhammedanische Eschatologie, Leipzig 1872.

KAGITÇILIK ve .MATBAA -~ZEMELERI TAAHHÜT-ve TICARET

ERCAN ULU~AN

Tel: 3116 32.- 31 27 ll . . .....

:' .: Dr.Mediha Eldem Sk. 47/26 KIZDAY/ANKARA

104 islami Araştırmalar Sayı: 3 Ocak-1987