2
Buhari'nin muhta- olan Ahmed b. Ahmed ez-Zebldl'nin Babanzade Ahmed Naim ve Kamil Miras Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Ter- cemesi ve tercüme ve Canan. Mecdüddin nü'I-Eslr'in muhtasa- olan Kütübü Sitte Muhtasan Tercüme ve ismiyle SüyGti'nin el- Cami'u'l-kebir (Cem'u'l-ceuami') ese- rinden yine kendisinin ihtisar 10.010 hadisi ihtiva eden seçtikleri 3894 hadisi Mutlu, ban ve Abdülaziz Hatip Camiu's- Sagir Muhtasan Tercüme ve la : Hazreci. Te?hfb , s. 6- '?·?Unün, 1, 35-36; Salih Karacabey, "Hadiste ihtisar ve Muhtasar Rivayetten Kay- naklanan Problemler", ilahiyat Fakültesi Dergisi, Bursa 2002, s. 53-70; el-Kamü- 492-493; Abdullah sar", XXI, 572-573; H. Kilpatrick. "Abridge- ments", Encyclopedia o( Arabic Literature (ed . ). S. Meisami- P. Sta rke y), London 1, 23- 24. r:il IJllllliJ MEHMET O FIKIH. Muhtasar, ilminin tarihiy- le bir telif temsil etmektedir. Bu ilk eserleri, lll. (IX.) mezhep imam- dahil kaleme talebesi Müzenl'nin gibi, mezhep ders üreti- len bilgilerin müellif zap- tedilebilen ana kaydet- meyi hedefleyen bu eserlerin mezhep bi- rikimini gibi bir bulun- özel bir telif ve müstakil bir literatür ha- lini devir mezheplerin sü- reçlerinin IV . (X.) de ortaya bu dönemde Hanefi alimi Hakim kaleme el-Kafi ve Hanbeli fakihi gibi eserler, ilk defa mezhep ile talebelerinin me- saisini diliyle kapsama hedefi güden olarak nitelendirilebilir. Hanefiler'den Kerhl'nin ve Maliki et-Tefri'i gibi mez- hep birikiminin lan tercihleri temsil eden bu eser- lerin büyük bir zamanda mez- heplerin çev- relerinin ve da VI. (XII.) sonundan iti- baren muhtasar mezhep kavra- içindeki yeri. metin özellikleri ve toplumuna et- kisi gibi birçok yeni bir döneme gir- fakihi Nevevi'nin Minhdcü't- talibin'i, Hanefi Nesefi'nin Kenzü'd -de- ]fii'il{i ve Maliki Cami'u'l- gibi üzerinde en çok ve tarihindeki en etki- li metinler yer alan eserlerin bü- yük bir bu dönemde kaleme nan muhtasarlar etmektedir. Özel- likle mezhep itibaren mez- hep içinde mesai- nin bütününü ve yorum- lamada gösterdikleri ile öne bu muhtasarlar, sürede nin ve hatta bütün faaliyetlerin mer- kezi metinleri haline Mezhep bi- rikimini bilgi ve delil olma dan bir ve bu amaçla yeni terminolojiler ren bu eserlerin her cümlesi, ihtiva hükümlerin belirli bir mezhep çerçevesinde meseleleri, usulü ve literatürüne dair ortaya lara da VI. (XII.) sonundan itibaren or- taya muhtasarlarla tarihinde müteahhirln devri olarak za- man dilimi bir bulun- makta, bu devrio özelliklerinden bi- ri olarak söz konusu orta- ya ve üzerinde daha önce görülmedik derecede etkili gösterilmektedir. Müteahhirln devrinde gerek ve literatürü ile fetva ve kaza faaliyetlerinin merkezi metinleri- ni, gerekse ilmihal bilgisi, kültürü ve idari uygulamala- temel bu dönemde orta- ya etmek- tedir. Bu sebeple lam medeniyeti tarihinde toplumla en yo- ve sürekli sahip eserler ara- yer Mezhep içinde uygulamaya esas olacak hükümleri belirleyen muhtasarlar mezhebin ve taklidin belirleyen eserlerdir. Zira ilmi çerçe- vesinde delil ve delil- lerini kitaplardan olarak muh- tasarlar, fert ve toplum mezhe- be mensubiyetin hak ve sorum- bilinebilir ve uygulanabilir olma- büyük bir paya sahiptir. Mezhebi ve- ciz bir üsiGp, her bir unsuru ibare- ler ve zengin bir terminolojiyle ifade eden olma, fet- va ve ilgili idari ve bürok- MUHTASAR ratik uygulamalara da hitap etme, belirli veya gruba bir ta- tatbik edilebilen hükümler dizi- sini temsil etme ve o yet olarak benimseome modern paralel bir sahip söylenebilir. Muhta- ihtiva ettikleri hükümlerin hususunda temsil et- siyasi iradeye sahip olmamakla bera- ber, özellikle müteahhirin devrinde uygu- lamaya esas siyasi ira- de ile desteklendikleri ve mer"i hukuk kay- olarak kabul edildikleri görülmekte- dir. faaliyetlerin ekse- nini etmeye bu ye de ortaya sebep tarihin- de muhtasarlara muhalif ta- medeniyeti tarihindeki ana çizgisine yönelik geç dö- nem ihya hareketlerinin tenkitlerini, da- ha önceki dönemlerden nisbeten bir müteahhirln ortaya duyulan ve mer- kezi metinler haline özellikle meseleler daki de içinde bir ha- rekettir. Ancak muhtasarlara hemen her yerinde dile ge- tirilen bu muh- kendisiyle hi faaliyetlerde ve özellikle de muhtasarlarla yetinilmesiyle ilgili oldu- Nitekim muhta- telif veya yahut bu eserler üzerine kaleme olan fakihlerin de ha- kimiyetinden etmesi ve birçok mü- ellifin bu hali gösterilen gayretierin ve önceki nesillere nisbetle daha az himmet gösterilmesine söz konusu nok- etmektedir. modernizmin ortaya ve müstakil bir disip- lin halini et- birçok müessese ve literatürün mo- dern cevap vereme- öne süren ten- kit biri de muhtasar- Söz konusu lam medeniyetinde olumsuz he- men her içinde muhtasar- lar, modern dönemde hukuk tarihine dair eserlerde taklit ve sebebi olarak

MUHTASAR - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · MUHTASAR Muhtasarlara temas eden modern ça lışmaların birçoğundaki hakim telakki bu telif geleneğini kısa ve özet olmak gibi bir

  • Upload
    others

  • View
    19

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MUHTASAR - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · MUHTASAR Muhtasarlara temas eden modern ça lışmaların birçoğundaki hakim telakki bu telif geleneğini kısa ve özet olmak gibi bir

Buhari'nin el-Cdmi'u'ş-şaJ:ıiJ:ı'inin muhta­sarı olan Ahmed b. Ahmed ez-Zebldl'nin et-Tecridü'ş-şariJ::ı'i Babanzade Ahmed Naim ve Kamil Miras tarafından Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Ter­cemesi ve Şerhi adıyla tercüme ve şer­hedilmiştir. İbrahim Canan. Mecdüddin İb­nü'I-Eslr'in Cami'u'l-uşul'ünün muhtasa­rı olan İbnü'd-Deyba'ın Teysirü'l-vüşul'ü­nü Kütübü Sitte Muhtasan Tercüme ve Şerhi ismiyle şerhetmiştir. SüyGti'nin el­Cami'u'l-kebir (Cem'u'l-ceuami') adlı ese­rinden yine kendisinin ihtisar ettiği 10.010 hadisi ihtiva eden el-Cami'u'ş-şagir'den seçtikleri 3894 hadisi İsmail Mutlu, Şa­ban Döğen ve Abdülaziz Hatip Camiu's­Sagir Muhtasan Tercüme ve Şerhi adıy­la yayımlamışlardır. BİBLİYOGRAFYA :

Hazreci. Jjulaşatü Te?hfb, neşredenin g i rişi, s. 6- ı ı; Keşfü '?·?Unün, 1, 35-36; Salih Karacabey, "Hadiste ihtisar ve Muhtasar Rivayetten Kay­naklanan Problemler", UÜ ilahiyat Fakültesi Dergisi, Xl/ı , Bursa 2002, s. 53-70; el-Kamü­sü 'l-İslamf, ı , 492-493; Abdullah Aydınlı, "İhti­sar", DİA, XXI, 572-573; H. Kilpatrick. "Abridge­ments", Encyclopedia o( Arabic Literature (ed . ). S. Meisami- P. Sta rkey), London ı998, 1, 23-24. r:il

IJllllliJ MEHMET EFENDİOÖLU

O FIKIH. Muhtasar, fıkıh ilminin tarihiy­le doğrudan irtibatlı bir telif geleneğini temsil etmektedir. Bu adı taşıyan ilk fıkıh eserleri, lll. (IX.) yüzyılda mezhep imam­larının halkasına dahil kişiler tarafından kaleme alınmıştır. İmam Şafii'nin talebesi Müzenl'nin Mul]taşarü'l-Müzeni'si gibi, mezhep imamının ders halkasında üreti­len fıkhl bilgilerin müellif tarafından zap­tedilebilen kısmını ana hatlarıyla kaydet­meyi hedefleyen bu eserlerin mezhep bi­rikimini kuşatmak gibi bir amacı bulun­mamaktadır. Fıkıh muhtasarlarının özel bir telif şekli ve müstakil bir literatür ha­lini aldığı devir mezheplerin teşekkül sü­reçlerinin tamamlandığı IV. (X.) yüzyıldır.

İl k fıkıh şerhlerinin de ortaya çıktığı bu dönemde Hanefi alimi Hakim eş-Şehld'in kaleme aldığı el-Kafi ve Hanbeli fakihi Hıraki ' nin el-Mul]taşar'ı gibi eserler, ilk defa mezhep imamı ile talebelerinin me­saisini gelişen fıkıh diliyle kapsama hedefi güden çalışmalar olarak nitelendirilebilir. Hanefiler'den Kerhl'nin el-Mul]taşar' ı ve Maliki İbnü'I-Cellab'ın et-Tefri'i gibi mez­hep birikiminin kaynakları arasında yapı­lan farklı tercihleri temsil eden bu eser­lerin büyük bir kısmı aynı zamanda mez­heplerin farklı coğrafyalarda gelişmiş çev­relerinin anlayış ve katkılarını da yansıt­maktadır. VI. (XII.) yüzyılın sonundan iti-

baren muhtasar geleneği mezhep kavra­mıyla ilişkisi , fıkıh eğitimi içindeki yeri. metin özellikleri ve İslam toplumuna et­kisi gibi birçok açıdan yeni bir döneme gir­miştir. Şafii fakihi Nevevi'nin Minhdcü't­talibin'i, Hanefi Nesefi'nin Kenzü'd-de­]fii'il{i ve Maliki İbnü'I-Hacib'in Cami'u'l­ümmehdt'ı gibi üzerinde en çok çalışma yapılan ve İslam fıkıh tarihindeki en etki­li metinler arasında yer alan eserlerin bü­yük bir kısmını bu dönemde kaleme alı­nan muhtasarlar teşkil etmektedir. Özel­likle mezhep imamlarından itibaren mez­hep içinde gerçekleştirilmiş fıkhl mesai­nin bütününü değerlendirme ve yorum­lamada gösterdikleri başarı ile öne çıkan bu muhtasarlar, kısa sürede fıkıh eğitimi­nin ve hatta bütün fıkhl faaliyetlerin mer­kezi metinleri haline gelmiştir. Mezhep bi­rikimini bilgi ve delil kaynağı olma açısın­dan hiyerarşik bir şekilde sistemleştiren ve bu amaçla yeni terminolojiler gelişti­ren bu eserlerin her cümlesi, ihtiva ettiği hükümlerin yanı sıra belirli bir mezhep çerçevesinde fıkhın meseleleri, usulü ve literatürüne dair ortaya çıkmış tartışma­

lara da zımnen atıfta bulunmaktadır.

VI. (XII.) yüzyılın sonundan itibaren or­taya çıkan muhtasarlarla fıkıh tarihinde müteahhirln devri olarak adlandırılan za­man dilimi arasında yakın bir ilişki bulun­makta, bu devrio ayıncı özelliklerinden bi­ri olarak söz konusu muhtasarların orta­ya çıkışı ve İslam dünyası üzerinde daha önce görülmedik derecede etkili oluşları gösterilmektedir. Müteahhirln devrinde gerek fıkıh eğitimi ve literatürü ile fetva ve kaza faaliyetlerinin merkezi metinleri­ni, gerekse İslam toplumlarındaki ilmihal bilgisi, fıkıh kültürü ve idari uygulamala­rın temel kaynaklarını bu dönemde orta­ya çıkmış fıkıh muhtasarları teşkil etmek­tedir. Bu sebeple fıkıh muhtasarları, İs­lam medeniyeti tarihinde toplumla en yo­ğun ve sürekli ilişkiye sahip eserler ara­sında yer almaktadır.

Mezhep içinde uygulamaya esas olacak hükümleri belirleyen muhtasarlar aslında mezhebin ve dolayısıyla taklidin sınırlarını belirleyen eserlerdir. Zira fıkıh ilmi çerçe­vesinde farklı görüşlerin delil ve karşı delil­lerini tartışan kitaplardan farklı olarak muh­tasarlar, fert ve toplum açısından mezhe­be mensubiyetin getirdiği hak ve sorum­lulukların bilinebilir ve uygulanabilir olma­sında büyük bir paya sahiptir. Mezhebi ve­ciz bir üsiGp, her bir unsuru işlenmiş ibare­ler ve zengin bir terminolojiyle ifade eden muhtasarların geniş kapsamlı olma, fet­va ve kazanın yanı sıra ilgili idari ve bürok-

MUHTASAR

ratik uygulamalara da hitap etme, belirli kişi veya gruba değil bir coğrafyanın ta­mamına tatbik edilebilen hükümler dizi­sini temsil etme ve o coğrafyada meşrui­yet kaynağı olarak benimseome açısından modern kanunlaştırmalarınkine paralel bir işieve sahip olduğu söylenebilir. Muhta­sarların, ihtiva ettikleri hükümlerin vaz'ı hususunda kanuniaştırmaların temsil et­tiği siyasi iradeye sahip olmamakla bera­ber, özellikle müteahhirin devrinde uygu­lamaya esas olmaları açısından siyasi ira­de ile desteklendikleri ve mer"i hukuk kay­nağı olarak kabul edildikleri görülmekte­dir.

Muhtasarların fıkhl faaliyetlerin ekse­nini teşkil etmeye başlaması bu gelişme­ye karşı birtakım endişelerin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İslam tarihin­de muhtasarlara karşı oluşan muhalif ta­vır fıkhın İslam medeniyeti tarihindeki ana gelişim çizgisine yönelik itirazları. geç dö­nem ihya hareketlerinin tenkitlerini, da­ha önceki dönemlerden nisbeten farklı bir müteahhirln fıkhının ortaya çıkmasından duyulan rahatsızlığı ve muhtasarların mer­kezi metinler haline gelişinin özellikle fıkıh eğitiminde doğurduğu meseleler karşısın­daki endişeleri de içinde barındıran bir ha­rekettir. Ancak muhtasarlara karşı İslam coğrafyasının hemen her yerinde dile ge­tirilen bu endişelerin çoğunluğunun muh­tasarların doğrudan kendisiyle değil, fık­hi faaliyetlerde ve özellikle fıkıh eğitimin­de muhtasarlarla yetinilmesiyle ilgili oldu­ğu anlaşılmaktadır. Nitekim fıkıh muhta­sarı telif etmiş veya okutmuş yahut bu eserler üzerine çeşitli çalışmalar kaleme almış olan fakihlerin de muhtasarların ha­kimiyetinden şikayet etmesi ve birçok mü­ellifin bu hali fıkıh sahasında gösterilen gayretierin azalmasına ve önceki nesillere nisbetle daha az himmet gösterilmesine bağlaması söz konusu itirazların çıkış nok­tasına işaret etmektedir.

İslam dünyasına modernizmin girişiyle ortaya çıkan ve fıkhın müstakil bir disip­lin halini almasının ardından teşekkül et­miş birçok müessese ve literatürün mo­dern hayatın ihtiyaçlarına cevap vereme­diğini öne süren anlayışların başlıca ten­kit noktalarından biri de fıkıh muhtasar­ları olmuştur. Söz konusu anlayışların İs­lam medeniyetinde olumsuz gördüğü he­men her şeyi içinde barındıran muhtasar­lar, modern dönemde yazılan İslam hukuk tarihine dair eserlerde aklın donuklaşma­sının. taklit karanlığının ve fıkhın zayıfla­masının başlıca sebebi olarak değerlendi­rilmiştir.

6~

Page 2: MUHTASAR - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · MUHTASAR Muhtasarlara temas eden modern ça lışmaların birçoğundaki hakim telakki bu telif geleneğini kısa ve özet olmak gibi bir

MUHTASAR

Muhtasarlara temas eden modern ça­lışmaların birçoğundaki hakim telakki bu telif geleneğini kısa ve özet olmak gibi bir­kaç üsiGp özelliğine irca etmektedir. Hal­buki şerhler gibi muhtasarlar da belirli üs­IGp ve kompozisyon özelliklerine irca edi­lemeyecek kadar geniş bir telif geleneği­ni temsil etmektedir. Muhtasar telifi kısa fıkıh metni üretme çabası anlamına gel­memekte, fıkıh literatüründe çok hacim­li muhtasarların varlığı yanında birçok kı­sa fıkıh metni de muhtasar geleneği dı­şında değerlendirilmektedir. Ayrıca muh­tasarlar başka eserlerin özeti olmadıkları gibi ihtiva ettikleri bilgileri en veciz şekil­de ifade eden yüksek edebiyat ürünleri de değildir. öte yandan İslam dünyasında en çok kabul gören muhtasarlardan ba­zıları dil ve üsiGp açısından birtakım ha­talar barındırmaktadır. Hatta bu eserler­den bir kısmı müellifleri tarafından eksik veya müsvedde halinde bırakılmış metin­lerdir. Yine fıkıh eğitiminin ilk basamağı için hazırlanmış ders kitabı olmak da muhtasarların ortak özelliği değildir. Fık­

ha giriş metinleri muhtasarlardan ayrı

bir telif geleneğini meydana getirdiği gi­bi bazıları yalnız fetva ve kaza faaliyetle­rine yönelik olarak hazırlanan muhtasar­ların metin ve muhteva özellikleri de böy­le bir eğitim için uygun sayılmaz. Muhta­sarların esas farklılığı. müellifin ve onun müntesibi olduğu çevrenin mezhep biri­kimi hakkındaki telakkilerini. akıl yürüt­melerini, tercihlerini temsil etmesi ve bu hususlar muvacehesinde mezhep biriki­mini yeniden okumasında yatmaktadır.

Telhis adı verilen çalışmalar ise muhta­sardan farklı şekilde bir fıkıh metni üzeri­ne kaleme alınmış eserlerdir. Telhis, özel­likle asırlar önce yazılmış metinleri gelişen fıkıh diliyle yeniden ifade etmeye yönelik olarak hazırlanan ve bazan metniri yeni­den tasnifini de içeren bir telif türüdür. Telhis kavramında bir metni kısaltına un­suru daima bulunmakta, fakat bu kısalt­manın şekli ve boyutları değişebilmekte­dir. Fıkıh literatüründeki tanınmış birçok telhis, esas aldıkları metinleri kendi dönem­lerinin ilim dünyasına tercüme etmede ba­şarılı olmuş çalışmalardır. Şeytani'nin el­Cami'u'l-kebir'i üzerine Hılatl'nin kaleme aldığı Tel}Jiş gibi eserler asıl metin üzeri­ne yapılan çalışmaların azalmasına, hatta sona ermesine ve daha sonraki şerh, ha­şiye ve nazım faaliyetlerinin kendi üzerin­de yoğunlaşmasına sebep olmuştur (fı­

kıh alanındaki muhtasar metinler için bk.

FlKlH; HANBELi MEZHEBi; HANEFİ MEZHE­Bi; MALİKI MEZHEBi; ŞAFii MEZHEBi).

62

BİBLİYOGRAFYA :

Tehanev1, Keşşaf (Dahrüc), ı, 114-115; Keş­fü'?-?Unün, ll, 1622-1636; kal)u'l-meknün, I, 47- 50; ll, 447-451; Eyyüp Said Kaya, Mezhebie­rin Teşekkülünden Sonra Fıkhf istidlal (dokto­ra tezi , 200 I ), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 176-177; el-Kamüsü'l-islamı,ı, 492-493; H. Kil­patrick, "Abridgements", Encyclopedia of Ara­bic Literature (ed. J. S. Meisami- P. Starkey), Lon-don 1998, I, 23-24. CiJ

M EYYÜP SAiD KAYA

o KELAM. Ketarn literatüründe muh­tasar türünde yazılmış eserlerin önemli bir yeri vardır. Hacimli olmayan ilk dönem akaid risaleleri muhtasar eserler grubuna dahil edilebilir. Ebu Hanife'ye nisbet edi­len itikadl konulara dair beş risale, Ebü'I­Hüzeyl ei-AIIaf'ın el-Uşulü'l-}Jamse'si, Ta­Mvi'nin el-'A]fidetü't-Ta]J.dviyye'si, Ah­med b. Hanbel'in er-Red 'ale'z-zenadı­]fa ve'l-Cehmiyye'si ile oğlu Abdullah ta­rafından derlenen İ'ti]fiidü Ehli's-sün­ne'si, Ebü'I-Hasan ei-Eş' arl'nin el-Mu}J­taşar fi't-tevJ:ıid ve'l-]fader, Uşulü Eh­li's-sünne ve'l-cema'a, Risale ila ehli'ş­şegr ve el-İbdne 'an uşuli'd-diyane ad­lı eserleri , Ebu Selerne es-Semerkandi'­nin Cümelü uşuli'd-din'i bunlara örnek gösterilebilir. Muhtasar eser yazımına mü­teahhirln devrinde de devam edildiği, bil­hassa medreselerde okutulan kitapların genellikle bu şekilde kaleme alındığı görül­mektedir. Bu tür eserler arasında Cüvey­nl'nin el-'A]fidetü'n-Ni?amiyye'si, Gaz­zall'nin ~ava'idü'l-'alfa'id'i ile İlcamü'l­'avfım 'an 'ilmi'l-keldm'ı , Necmeddin en­Nesefi'nin el-'Alfa' id adlı risalesi, Ali b. Osman el-Üşi'nin el-Emalive Hızır Bey'in el-~aşidetü'n-nuniyye isimli manzum risaleleri sayılabilir.

IV. (X.) yüzyıldan sonra diğer İslami ilim­lerde olduğu gibi ketarn sahasında da Ka­di Abdülcebbar'ın el-Mugni'si, İmamü'I­Haremeyn el-Cüveynl'nin eş-Şamil'i, Sey­feddin ei-Amidl'nin Ebkdrü '1-efkar'ı gibi oldukça hacimli eserlerin yazılmasına baş­landığı görülmektedir. Okuma, anlama, istinsah etme zorluğu vb. sebeplerle bu eserlerin "muhtasar. mülahhas, mühez­zeb, mGcez, mücerred, muhtar" gibi ön başlıktarla özetlenınesi yoluna gidilmiştir.

Bu tü rün bazı örneklerine ilk dönemlerde de rastlanmakta olup bunların başlıcala­rını şöylece sıralamak mümkündür: Ebu Ya'la el-Ferra'nın el-Mu'temed ii uşu­li'd-din'inden kendisinin yaptığı Mu}Jta­şarü'l-Mu'temed ii uşuli 'd-din, Cüvey­nl'nin eş-Şamil adlı eserinin müellifi ta­rafından yapılmış ihtisarı olduğu söyle­nen el-İrşad ve bunun özeti olan Mu}]-

taşaru Kitabi'l-İrşad ile aynı müellifin Lüma'u'l-edille'sinin özetini teşkil eden Mu}Jtaşaru Lüma'i'l-edille, NGreddin es-SabGni'nin el-Kitaye ti'l-hidaye'sinin muhtasarı el-Bidaye ii uşuli'd-din, Sey­feddin ei-Amidl'nin Ebkdrü'l-efkfır'ının muhtasarı olarak telif ettiği Rumuzü'l­künuz'u (Keşfü'?-?unan, ı, 4), Fahreddin er-Razl'nin el-MuJ:ıaşşaJ'ı için Naslrüddln-i TGs! tarafından Tel}Jişü'l-MuJ:ıaşşal (Na/i:­dü 'l-Mu/:ıaşşal) adıylayazılan özet, İbn Tey­miyye'nin Minhacü's-sünne'si üzerine Zehebl'nin el-Münteha min Minhaci'l­i'tidal ii na]fzi kelfımi ehli'l-i'tizal (Mul].­taşaru Minhtici's-sünne) adıyla yaptığı ça­lışma, İbn Kayyim ei-Cevziyye'nin er-RU.J:ı'u­na Mu}Jtaşaru Kitabi'r-RU.J:ı ve eş-Şa­va'i]fu'l-mürsele'sine Mu}Jtaşarü'ş-Şa­

va'i]fi'l-mürsele adıyla kendisinin yaptığı ihtisarlar, Adudüddin ei-İcl'nin el-Meva­]fıf adlı eserine kendisinin yazdığı belir­tilen Mu}Jtaşarü'l-Meva]fıf (a.g.e., Il ,

1892), Muhammed b. Ahmed ei-Kurtubi'­nin et-Tezkire'sinden Abdülvehhab eş­Şa'rani'nin Mu}Jtaşaru Tezkireti 'l-~ur­

tubi adıyla yaptığı özet, Feyz-i Kaşanl'nin 'İlmü'l-ya]fin adlı eserine Envarü'l-J:ıik­me ve el-Ma'arif adlarıyla kendisinin yaz­dığı muhtasarlar. Adından hareketle İbn FGrek'in Mücerredü ma]falati'ş -Şey}J

Ebi'I-Ifasan el-Eş'ari başlığını taşıyan derlemesini de muhtasar eserler içinde zikretmek mümkündür.

Osmanlı döneminde ketarn sahasında başlangıçta muhtasar olarak telif edilmiş bazı risaleler yanında hacimli bir eser iken daha sonra ihtisar edilmiş birçok telif bu­lunmaktadır. Bunların bir kısmı şunlardır:

Abdülkadir-i Geylani, Mu}Jtaşar ii 'ilmi uşulü'd-din; Ebu İshak İbrahim b. Ab­durrahman ei-Fezari, el-Mu}Jtaşar ii uşu­li'd-din; Ubeydullah b. Muhammed es-Se­merkandl, Mu}Jtaşaru uşuli'l-keldm; Tef­tazanl, Jjuldşatü 'ilmi'l-kelam; Muham­med b. Yusuf es-SenGsl, Mu}Jtaşaru 'Um­deti ehli't-tevii]f ve't-tesdid fi şerJ:ıi 'Alfi­deti's-Senilsiyye; Birgivl, Muhtasar Amentü Şerhi; Ali el-Karl, Mu}Jtaşarü'l­evfa ii şerJ:ıi'I-esma 'i 'l-J:ıüsna; Halimi'­nin el-Minhac ti şu'abi'l-iman'ının Ala­eddin Konevi tarafından el-İbtihac Mu}J­taşarü'I-Minhac (Mul].taşaru Minhtici'd­dfn fi şu'abi'l-fman) adıyla yapılan özeti, İbrahim b. İbrahim ei-Lekanl'nin Cevhe­retü't-tevJ:ıid adlı muhtasar eserinin şer­hi olan 'Umdetü'l-mürid li-Cevhereti't­tevJ:ıid'in muhtasarı mahiyetindeki Tel­}Jişü 't-tecrid li-'Umdeti'l-mürid, Beya­Zızade Ahmed Efendi'nin İmam-ı Azam'ın akaid risalelerinden derteyerek oluşturdu-