Upload
vokhue
View
224
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
18
Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin Coğrafi DağılıĢı (M.S. 500-
2011)
Geographical distribution of earthquakes that causes death in Turkey (A.D. 500-
2011)
Sevil Ceyran1*
, Mesut Elibüyük1
1, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Sıhhıye –Ankara
Öz: Türkiye‟nin jeolojik, jeomorfolojik ve tektonik yapısından dolayı geçmiĢten günümüze
kadar pek çok yıkıcı deprem meydana gelmiĢtir. Deprem, insanlar tarafından tam
anlaĢılamadığı, uygun yerleĢim yeri seçilmediği ve dayanıklı konut yapılmadığı için en fazla
can kaybına neden olan doğal bir afettir. Depremle ilgili genellikle teknik çalıĢmalar yapılmıĢ
fakat insana olan etkisi coğrafya bakımından pek ele alınmamıĢtır. ÇalıĢma bu konuda ve
özellikle coğrafya alanında yapılanlara katkı sağlamak için yapılmıĢtır. M.S. 500-2011 yılları
arasında ölüme neden olan depremlerin zamanda ve mekân da dağılıĢı incelenmiĢ, sonuçları
karĢılaĢtırılarak nedenleri ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bunun için çeĢitli kurum, kitap,
dergi ve internet sitelerinden veriler elde edilmiĢtir. Coğrafi Bilgi Sistemleri tabanlı bir
program kullanılarak haritalar üretilmiĢtir. Buna göre depremlerde en fazla can kayıplarının
genelde fay zonları, üzerindeki depresyonlar ile kıyı ovalarında olduğu görülmüĢtür.
GeçmiĢten günümüze can kayıpları çoğunlukla aynı alanlarda meydana gelmiĢtir. Bu sonuç,
yapılacak yerleĢim çalıĢmalarında ne kadar dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, Deprem, Can Kaybı, Fay Zonu, Aktif Tektonik
Abstract: There are so many destructive earthquakes in Turkey that have occurred due to
Turkey‟s geological, geomorphological and tectonic structure from past to present.
Earthquake is a natural disaster that causes most of the deaths because it hasn‟t been fully
understood by the people and due to appropriate settlements selecting and earthquake-
resistant building problems. In generally, there are technical studies related to earthquake
unfortunately effects on human wasn‟t taken into consideration in these studies. In this regard
it is intend to fill gaps in this study. The time and space distribution of earthquakes that cause
death investigated between A.D. 500 and 2011 and it is intend to explain causes compared
with results. Data were obtained from various institutions, books, magazine and websites.
Maps were produced by using a program Geographic Informatıon Systems based. As a result
of the study, it is observed that the most casualties generally are in fault zone, depressions
and coastal plains. The study shows that casualties occurred mostly in the same areas from
past to present. This result shows that importance of giving attention during settlement
activities in these areas.
Key Words: Turkey, Earthquake, Loss of Life, Fault Zone, Active Tectonics
1. GiriĢ
Anadolu Levhası, Tetis Denizi‟nin çökelme alanıyken Üst Miyosen‟de baĢlayan
levha hareketlerine bağlı olarak sıkıĢıp yükselmeye baĢlamıĢ ve bu sayede karalaĢmıĢtır.
SıkıĢma ve yükselme nedeniyle bindirmeler, kıvrımlı ve kırıklı yapılar meydana gelmiĢtir.
Bunlar Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAF), Doğu Anadolu Fay Zonu (DAF), Bitlis Bindirme
Zonu ve Batı Anadolu Horst Graben sistemidir. Aynı zamanda Batı Toroslar‟da olduğu gibi
kıvrılamayan kütleler kırılmıĢtır. Bu nedenlerle Türkiye tektonizma bakımından hala aktif bir
ülkedir. Dolayısıyla Türkiye bir deprem ülkesidir (ġekil 1).
*ĠletiĢim yazarı: Sevil Ceyran, e-posta: [email protected]
19
ġekil 1. Türkiye‟nin Deprem Bölgeleri ve Diri Fay Haritası
Türkiye‟nin çoğunlukla yüksek ve dağlık bir alan olmasından dolayı insanlar çukur
ve düz buldukları alanlara yerleĢmiĢler ve ekonomik faaliyetlerini gerçekleĢtirmiĢlerdir. Fakat
bu alanlar genellikle depresyonlara, kıyı ovalarına ve denk gelmektedir. Doğru yerleĢim yeri
seçilmediği ve buna uygun konutlar yapılmadığı için deprem etkili olmuĢ ve doğal afet
olmasının yanında birde insani afet boyutunu kazanmıĢtır. GeçmiĢten günümüze deprem
konusunda devlet kurumları ve farklı alanlardaki uzmanlar konu ile ilgilenmiĢ, araĢtırmalar
yapmıĢ ve pek çok yayın ortaya koymuĢlardır. Fakat bunlar genelde diri fayların dağılıĢı,
kaçıncı derecede deprem bölgesi olduğu, büyüklüğü, Ģiddeti, derinliği, jeolojik yapısı gibi
teknik çalıĢmalardır. Deprem Türkiye‟de en fazla can kaybı ve hasara neden olan afet türü
olmasına rağmen çalıĢmalarda insana olan etkisi coğrafi yönden gerektiği kadar ele
alınmamıĢtır. Burada M.S. 500-2011 yılları arasında can kaybına neden olan depremlerin
zamanda ve mekânda dağılıĢları yapılmıĢ ve sonuçta bunlar karĢılaĢtırılarak nedenleri ortaya
konmaya çalıĢılmıĢtır.
1.1. Veri kaynakları ve Yöntem
Türkiye‟de özellikle veri toplama, depolama ve kullanımında büyük sıkıntılar
yaĢanmaktadır. ÇalıĢmanın üç yıl kadar sürmesinin nedenlerinden biri ve önemlisi sağlıklı
veriye ulaĢmakta yaĢanan zorluklardır. Bunların ilki deprem ve ölü sayıları ile ilgili verilerin
yerleĢme yani Ģehir, mahalle ve köy bazında tutulması gerekirken idari birim bazında yani il
ve ilçe bazında tutulmuĢ olmasıdır. Ayrıca günümüzde ve gelecekte yapılacak yerleĢmeler ile
ekonomik her yatırım ve proje için hayati önem taĢıyan bilgileri içeren düzenli bir veri tabanı
bulunmamaktadır. Depremle ilgili verilerinin düzgün ve doğru kaydedilmemesi, kaydedilen
verilerin eksik ve birbirini tutmuyor olması ve bunlardan daha önemlisi var olan verilerin
çeĢitli bahanelerle bizim gibi genç araĢtırıcılara verilmemesidir. Bütün bu olumsuzluklar
nedeniyle bu çalıĢma zorlukla ve uzun zaman harcanarak yürütülmüĢtür.
ÇalıĢmada kullanılan veriler, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü ve Kandilli
Rasathanesi‟nin resmi internet sitesinden ve bizzat gidilerek kurumlardan alındı. Kandilli
Rasathanesi‟nin resmi internet sitesinden, deprem kataloğu, makaleler ve dergilere
ulaĢılmıĢtır. Elde edilen sayısal veriler ilçe bazında oluĢturulan bir veri tabanında toplanmıĢtır.
Ayrıca Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı bir yazılımda bu verilerin aktarılacağı bir altlık
harita hazırlanmıĢtır. OluĢturulan veriler ve altlık harita kullanılarak CBS tabanlı program ile
20
çalıĢmayı ilgilendiren haritalar üretilmiĢtir. Haritalara ek olarak veriler yardımıyla grafikler
hazırlanmıĢtır. ÇalıĢma mekân olarak ilçe bazında tüm Türkiye, zaman olarak M.S. 500-2011
yılları arasını ve konu olarak ölüme neden olan depremleri kapsamaktadır.
Doğal etkenlere bağlı olarak yer kabuğunda görülen ve çoğunlukla yeryüzünde
önemli değiĢikliklere neden olabilen, kısa süreli salınım ve titreĢim hareketlerine deprem (yer
sarsıntısı) denir (ġahin, 2002).
Depremin odağından çıkan enerjinin toplamı büyüklüğünü, canlı ve cansız çevre
üzerinde meydana gelen etkinin değerine depremin Ģiddeti denir. Fakat büyüklük ve Ģiddet
çok önemli kavramlar değildir çünkü önemli olan yerleĢmenin kurulduğu jeomorfolojik birim
ve binaların sağlam yapılıp yapılmadığıdır. Çünkü aynı büyüklükteki iki deprem bir yerde çok
büyük kayıplara neden olurken baĢka bir alanda çok az hasarla atlatılabiliyor. Depreme
dayanıklı konut yapmak hasarı en aza indirmenin ilk koĢuludur.
2. Bulgular
2.1. Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (M.S. 500-1920)
YaklaĢık 1500 yıllık bir süreyi kapsayan çalıĢma yapılırken M.S. 500-1920 yılları
bir bütün olarak alınıp incelenmiĢtir. Bunun iki nedeni vardır. Ġlki tarihi kayıtlarda ölüme
neden olan depremler için “çok Ģiddetli bir deprem oldu, binlerce kiĢi öldü ve taĢ üstünde taĢ
kalmadı “ gibi bir sürü tabir kullanılması ve kaç kiĢinin öldüğünün sayısal olarak ifade
edilmemiĢ olmasıdır. Be nedenle bu döneme ait çok fazla deprem verisi bulunmamaktadır.
Ġkincisi ise 20. Yüzyılda teknolojinin geliĢmesiyle il ve ilçe bazında daha hassas ve daha
sağlıklı veri tutulmasıdır.
Bu dönemde Adana‟nın Kozan Ġlçesinde, Hatay‟ın Antakya ġehrinde, Erzincan
ġehrinde, Elazığ‟ın Palu Ġlçesinde can kaybı çok fazla olmuĢtur. Özellikle Adana ve
Antakya‟da tarihi kayıtlara göre IX ve X Ģiddetin bir sürü deprem meydana gelmiĢtir. Hatay
ve Adana illeri aynı zamanda Antakya-KahramanmaraĢ Grabeni olarak bilinen ve
Kızıldeniz‟e kadar uzanan büyük bir kırık hattının üzerinde bulunmaktadır. Kızıldeniz‟in
açılarak okyanusa dönüĢmesi ihtimalinden dolayı da bu alan geçmiĢte olduğu gelecekte de
pek çok büyük depreme gebedir. Bundan dolayı geçmiĢte olduğu gibi gelecekte de çok fazla
can kaybının olabileceği yerleĢmelerdir. Doğu Anadolu Bölgesi‟nde pek çok il ve ilçede can
kaybı olmasının yanında en fazla can kaybının Erzincan ġehri Ve Elazığ‟ın Palu ilçesinde
olduğu dikkat çekicidir. olduğu depremler görülmektedir. Bunun nedeni bu yerleĢmelerin
DAF ile KAF‟ın kesiĢme alanı üzerinde ki depresyonlarda kurulmuĢ olmalarıdır. Afyon‟un
Dinar Ġlçesinde ve Burdur Ģehrinde de can kaybının fazla olduğu görülmektedir. Bunun
nedeni yerleĢmelerin aktif tektonizma ile kıvrılamayıp kırılan Torosları, Batı ve Orta Toroslar
diye ikiye ayıran kırık hattının üzerinde ki depresyonlarda kurulmuĢ olmasındandır. Ġzmir‟de
ve Manisa‟nın Soma ilçesindeki can kayıplarının olması bunlarında Batı Anadolu‟da ki
geniĢleme rejimi ile oluĢan Horst-Graben denilen kırıklı sistemin üzerindeki depresyonlarda
kurulmuĢ olmasıdır. Tekirdağ‟ın ġarköy, Bursa‟ın Nilüfer, Çorum‟un Osmancık Ġlçeleri ve
Tokat‟ın ise Kuzey Anadolu Fay Zonu‟nun uzandığı hattın üzerinde kurulmuĢ olmaları
nedeniyle depremlerde can kayıplarının olduğu yerleĢmelerdir. (ġekil 2 ).
21
ġekil 2. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (M.S. 500-1920)
ġekil 3. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (1921-1950)
2.2.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (1921-1950)
1921-1950 döneminde depremlerin coğrafi dağılıĢına bakıldığında yaklaĢık tüm
Türkiye de etkin ve özellikle bazı alanlarda ölü sayısının fazla olduğu il ve ilçelerin birbirine
yakın olduğu dikkat çekicidir. Erzincan, Hakkari, Tokat‟ın Niksar Ġlçesi, Samsun‟un Ladik
Ġlçesi ve Bolu‟nun Gerede Ġlçesi DAF ve KAF‟ın kesiĢme alanında ve Kuzey Anadolu Fay
22
Zonu‟nun uzandığı hat boyunca kurulmuĢtur. Ölü sayısının fazla oluĢu bunun sonucudur.
Özellikle 1939 yılında meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremi döneme
damgasını vurmuĢtur. YaklaĢık 32.000 insanımız hayatını kaybetmiĢtir. 1935 yılı nüfus
sayımına göre Erzincan ġehri‟nin nüfusu yaklaĢık 135.000‟dir. Buna göre Erzincan ġehri
nüfusunun yaklaĢık 1/5‟ini kaybetmiĢtir. Burada ortaya Ģöyle bir soru çıkıyor 7.9
büyüklüğündeki bir deprem sadece Erzincan ġehrini mi etkiledi. Bu büyüklükteki bir deprem
çok daha geniĢ bir alanı etkilemiĢ olması gerekir fakat bununla ilgili detaylı veri
bulunmamaktadır.
Ege‟de ki depresyonlar üzerine kurulan Afyonkarahisar‟ın Dinar ve Çobanlar
Ġlçeleri, Denizli‟nin Merkez, Çivril ve Acıpayam Ġlçelerinde can kayıpları meydana gelmiĢtir.
Bu depresyonlar alüvyal dolgudan oluĢtuğu için tarım bakımından çok elveriĢli olmasının
yanında iklim, ulaĢım olanakları ve diğer ekonomik faaliyetler için uygun bir ortam
olmasından dolayı insanlar bu depresyonlara yerleĢmiĢtir. Hemen her dönemde Ġzmir ve
çevresinde ki yerleĢmelerde can kayıpları olmuĢtur. KırĢehir ve Niğde de ise Tuz Gölü‟nün
doğusundan geçen Tuz Gölü Fayının olması nedeniyle deprem olmakta ve can kaybı
yaĢanmaktadır (ġekil 3).
2.3.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1951-1970 )
1951-1970 döneminde bir önceki döneme göre daha az deprem ve can kaybının
olduğu bir dönemdir. Ölüme neden olan depremlerin Batı ve Doğu Anadolu‟da etkin olduğu
görülmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinde MuĢ‟un Varto Ġlçesi‟nde yaklaĢık 2400 insanımız
hayatını kaybetmiĢtir. Erzurum‟un Pasinler ve Tunceli‟nin Pülümür Ġlçesi‟nde can kaybının
olduğu diğer ilçelerdir.
Batı da ise en fazla can kaybı 28 Mart 1970 günü meydana gelen 1000 den fazla
insanımızın hayatına mal olan Gediz depremidir. Horst-Graben denilen depresyonlarda
kurulan Manisa‟nın AlaĢehir ve Muğla‟nın Fethiye ilçesi Gediz‟den sonra can kaybının fazla
olduğu ilçelerdir. KAF‟ın üzerinde kurulan Sakarya ve Bolu ġehirleri ile Çankırı‟nın KurĢunlu
ilçesi bu alandaki can kaybının olduğu yerlerdir. (ġekil 4).
ġekil 4. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1951-1970 )
23
ġekil 5. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1971-1990)
2.4.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1971-1990 )
1971-1990 döneminde ölüme neden olan depremlerin özellikle Doğu Anadolu
Bölgesinde, birbirine yakın il ve ilçelerde olması ve bir hat boyunca devam etmesi dikkat
çekicidir. Erzurum ġehri, Diyarbakır‟ın Lice Ġlçesi ve Van‟ın Muradiye Ġlçeleri ve Bingöl
ġehri en fazla can kaybının olduğu yerleĢmelerdir. Doğu Anadolu Bölgesindeki diğer ilçelerde
can kaybı fazla değildir. Ölüme neden olan depremlerin bu alanda yoğunlaĢması Kuzey
Anadolu Fay Zonu ile Doğu Anadolu Fay Zonu‟nun keĢiĢme alanının bu dönemde aktif
olduğu göstermektedir (ġekil 5 ).
2.5.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1991-2011 )
Bu dönemde Afyonkarahisar ve Erzincan ġehirlerinin çevresinde ki il ve ilçelerde ve
özellikle de Kocaeli, Adapazarı ve Düzce ġehirlerinin olduğu yerlerde can kayıpları fazladır.
Bunun dıĢındaki il ve ilçede ki can kaybı olmasına rağmen fazla olmamıĢtır. 13 Mart 1992
yılında 6.8 büyüklüğünde olan Erzincan bu dönemin baĢında en fazla can kaybının meydana
geldiği yerleĢmedir.
1999 yılında merkez üstü Kocaeli‟nin Gölcük Ġlçesi olan 7.8 büyüklüğündeki 17
Ağustos depremi ve merkez üstü Düzce ġehri olan 7.5 büyüklüğündeki 12 Kasım depremleri
döneme damgasını vurmuĢtur. Bazı kaynaklarda ölü sayısı değiĢmekle birlikte yaklaĢık 18.000
insanımızın hayatını kaybettiği bu deprem adeta ülke içinde bir felaket olmuĢtur. Çok geniĢ bir
alanı etkilediği için hem can kaybı hem de mal kaybı çok fazla olmuĢtur. Gölcük, Adapazarı
ve Düzce ġehirleri ve Kuzey Anadolu Fay Zonu‟nun geçtiği dolgu alanının üstünde
kurulmuĢtur. Bu alanın deprem bakımından hassas olmasının yanı sıra alanın jeolojik
yapısının da yerleĢme kurulmasına uygun olmadığı için binlerce insanımız hayatını
kaybetmiĢtir. O yörenin insanının deyimiyle bu alanın “ altı su üstü kara ” ‟dır. Bundan dolayı
zeminde ki sıvılaĢma bağlı olarak pek çok bina ağır hasar görmüĢ ve yıkılmıĢtır. Depremlerin
10-15 km derinlikte yani yüzeye çok yakın meydana gelmesi Ģiddetini arttırmıĢtır. Ehil
olmayan kiĢilerin eksik ve kalitesiz malzeme ile yaptıkları binaların yerle bir olması can
24
kaybının neden bu kadar çok olduğunu açıklamaktadır. Oysaki aynı zeminde sağlam yapılan
binalar depremden sonrada sapasağlam ayakta durmaktadır.
Ġstanbul‟un bu depremden en fazla etkilenen ilçesi Avcılar‟da can kaybının fazla
olmasının nedenleri zeminin dolgu olması, bu zemin üzerinde izin verilen kat adedinden daha
yüksek binalar yapılması, bina yapımında yanlıĢ teknik, eksik ve kalitesiz malzeme kullanma
gibi ihmalkârlıklardır. Ayrıca deprem anında arazinin deformasyona uğraması sonucunda
kullanılamaz hale gelen yollar, yıkılan köprü ve tüneller göçük altında kalan vatandaĢlarımıza
yardımı geciktirmekte hatta imkânsız hale getirmektedir. Depremde Bolu Dağı GiriĢinin
yıkılması göçük altındaki insanlara yetkililerin ulaĢmasını engellemiĢtir. 1999 depreminde bu
sorun çok fazla cana mal oldu. Bir ülkenin sivil savunma arama ve kurtarma birlikleri ne kadar
donanımlı olsa da göçük alanına geç ulaĢtıkları ve bazen ulaĢamadıkları durumlarda can kaybı
artmaktadır.
17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri yaklaĢık 13 yıl olmasına rağmen veriler il
bazında kayıtlara geçmiĢtir. Bu nedenle 1991-2011 dönemi haritasında Kocaeli ve Sakarya
Ġllerinin tüm ilçelerinde can kaybı aynı olmuĢ gibi gözükmektedir. Gerçekte tüm ilçeler ölü
sayısı aynı değildir. Haritanın bu Ģekilde üretilmesinin nedeni depremin kabaca hangi alanda
etkili olduğunu göstermektir. Bu yanlıĢ bir gösterimdir fakat verinin il bazında kayıtlara
geçmesinden dolayı bu Ģekilde harita üretilmek zorunda kalındı.
8 Mart 2010 yılında 6 büyüklüğünde VII Ģiddetindeki Elazığ Karakoçanlar depremi
çevresindeki birçok il ve ilçede hissedilmiĢtir. Bu deprem 5 km derinlikte meydana geldiği
için Ģiddetli olmuĢtur. Buradaki ölümlerin nedeni yapı malzemesi olarak toprakla sıvanan taĢ
ve kerpicin kullanılması ve bunlarla yapılan evlerin deprem anında tamamen yıkılmasıdır.
Ayrıca bu deprem kırsalda meydana geldiği için can kaybı 42 ile sınırlı kalmıĢtır.
ÇalıĢılan dönem içinde 7.2 büyüklüğündeki Van ErciĢ Depremi en son depremdir.
23 Eylül 2011 meydana gelen depremde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesi bu
depremin aslında bize yaĢadığımız mekanın coğrafi özelliklerine göre yerleĢim yerinin doğru
tespit edilmemiz ve depreme uygun konut yapılmamız, deprem ülkesi olduğumuz gerçeğinin
unutulmamız ve buna uygun yaĢamamız gerektiğini bir defa daha acı bir Ģekilde bize
hatırlatmıĢtır ( ġekil 6).
ġekil 6. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1991-2011 )
25
3. Sonuç ve Öneriler
Deprem zaman ve mekân bakımından önceden tahmin edilemeyen doğal bir olaydır.
Ancak ne zaman insanı can ve mal kaybı bakımından etkilerse o zaman afet özelliği kazanır.
Dağlık, engebeli ve yüksek bir ülke olan ülkemizde insanlar yaĢayabilecekleri en uygun alana
yerleĢmiĢlerdir. Fakat bu alanlar depremlerin meydana geldiği fay zonları üzerinde ki
depresyonlar ve kıyı ovalarıdır. Ġnsanlar bu alanlara yerleĢirken tarım, hayvancılık, sanayi ve
ulaĢım gibi ihtiyaçlarının karĢılamayı düĢünürken bu mekânların coğrafi özelliklerine çoğu
zaman dikkat etmemiĢtir. Sürekli depremin olduğu bu alanlarda kendi ekonomik güçlerine
göre daha ucuza ve kolay ulaĢabildikleri taĢ ve kerpiç gibi malzemelerle yerleĢme
kurmuĢlardır. Özellikle son yüzyılda teknolojinin de geliĢmesiyle bataklık alanlara
kurutulmuĢ ve yerleĢmeye açılmıĢtır. Taban suyunun yüksek olduğu, zemin olarak
yerleĢmeye uygun olmayan bu alanlarda bir de yanlıĢ teknik, eksik ve kalitesiz malzeme
kullanımı ile depremlerde ölen kiĢi sayısının kat be kat artmasına neden olmaktadır.
Adana‟nın Seyhan ve Kozan Ġlçeleri, Antakya ġehri, Erzincan ġehri, Ġzmir, Elazığ‟ın Palu
Ġlçesi, MuĢ ve Erzurum ġehirlerindeki ölü sayılarının fazla oluĢu bunu kanıtlar niteliktedir. Bu
alanlar deprem bakımından en hassas yerlerdir. Fakat yer Ģekillerinin her yere yerleĢmeye
müsaade etmediği ülkemizde insanlar bu alanlarda yaĢamaya devam etmek zorunda
kalmaktadırlar. Ġklim koĢullarının olumsuz olduğu, tarımın yapılamadığı, ulaĢımın zorlukla
yürütüldüğü ve sanayinin geliĢme imkanı bulamadığı daha yüksek yerlerde insanın yaĢamı
kısıtlanmaktadır. Bu nedenle insanlar geçmiĢte olduğu gibi gelecekte de bu alanlarda
yaĢamaya devam edecektir. Eğer gerekli önlemler alınmazsa aynı alanlarda gelecekte
meydana gelecek depremlerde ölü sayısı fazla olacağı tahmin edilmektedir. Depremden
ziyade insan ihmalinin can kaybına neden olduğu ülkemizde yerleĢim yeri seçilirken mekânın
coğrafi özelliklerini dikkate almanın, sağlam konut yapmanın ve deprem ülkesi olan
ülkemizde depreme uygun yaĢamanın önemini insanlara öğretmek gerekmektedir. ĠnĢaat
mühendisleri ve mimarlar birlikte coğrafyacılarında doğal ve beĢeri özelliklere göre yerleĢim
yeri tespiti, buna uygun konut yapımı konularında birlikte çalıĢmaları gerekmektedir. Çünkü
coğrafyacılar hem fiziki mekânın coğrafi özellikleri hem de beĢeri faaliyetler hakkında
donanımlı bilgiye sahiptir. Bu iĢbirliği ile birlikte yerleĢim yerlerinin zemini, ulaĢım
olanakları, ekonomik faaliyetlerin rahat sürdürülebilmesi gibi konular da daha doğru
sonuçlara ulaĢılabilir (ġekil 7-8).
ġekil 7. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( M.S 500-2011 )
26
ġekil 8. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( M.S 500-2011 )
Bölgesel baz da en fazla ölümlü deprem Doğu Anadolu Bölgesinde meydan
gelmiĢtir. Marmara, Ege, Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde ölümlü deprem sayısı birbirine
yakınken en az ölümlü deprem olan Güney Doğu Anadolu Bölgemizde olmuĢtur. Ölen kiĢi
sayısı bakımından Doğu Anadolu Bölgesi çekerken ikinci olarak Akdeniz Bölgesi
gelmektedir. Ege, Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde ölü sayısı birbirine yakınken en az ölü
sayısı Güney Doğu Anadolu Bölgesi ve Ġç Anadolu bölgeleridir (ġekil 9-10)
0
10
20
30
40
50
60
70
TÜRKİYE'DE ÖLÜME NEDEN OLAN
DEPREMLERİN SAYISI (M.S. 500-2011)
27
ġekil 9-10. Türkiye‟de Bölgesel Ölüme Neden Olan Depremlerin ve Depremde Ölen KiĢi Sayısı ( M.S 500-2011 )
Depremin zararlarını ve ölen kiĢi sayısını en aza indirmek için yapılması gerekenler;
1. Taban suyu seviyesinin yüksek olduğu alüvyal dolgu alanlara, birikinti konisi,
birikinti yelpazesi olduğu alanlara yerleĢilmemeli
2. Fay hattının üzerine ve yakın çevresine yerleĢilmemeli
3. Konut yapımında eksik ve kalitesiz malzeme kullanılmamalı
4. Bakkal ve hurdacı gibi ehil olmayan kiĢilerin konut yapmasına izin verilmemeli
5. Kaçak yapılaĢmanın önüne geçilmeli
6. Ağır hasarlı binaların kullanılması engellenmeli
Yapılması gerekenler ise;
1. Mevcut binalar tadilattan geçirilmeli
2. YerleĢme kurulurken zemin etüdü yapılmalı ve sağlam zemin üzerine yerleĢme
kurulmalı
3. Sadece bu alanda eğitimli olan inĢaat mühendislerinin konut yapmasına izin
verilmeli
4. Mevcut kanunlar gözden gerilmeli ve kanunlar aktif olarak uygulanmalı
5. Konut yapım aĢamaları denetlenmeli
6. Acil uyarı sistemi kurulmalı
7. Özelliklede en önemlisi halk bu konuda bilinçlendirilmeli
TeĢekkür
ÇalıĢmalarım sırasında her an bana destek olan ve bu konunun seçiminden bitirildiği
aĢamaya kadar her zaman değerli fikirlerinden yararlandığım çok değerli hocam Prof.Dr.
Mesut ELĠBÜYÜK‟e teĢekkürlerimi bir borç biliyorum.
0
50.000
100.000
150.000
200.000
250.000
TÜRKİYE'DE DEPREMDE ÖLEN KİŞİ SAYISI (M.S. 500-2011)
28
Referanslar
Baba, A.-Bali, U.-Dinçer, A.R. (2000) Depremin Çevresel Etkileri, Ġzmir Valiliği, BüyükĢehir
Belediyesi, MTA Ege Bölge Müdürlüğü, DEÜ, EÜ, Jeoloji, Fizik ve ĠnĢaat Mühendisleri
Odaları, Ġzmir
Bağcı, G. (2000) Deprem Öncesi Sismisite Kuzey Anadolu Fayı‟nın Batı Kesiminin
Depremselliği (Tarihsel ve Aletsel Dönem) ve Riski, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet
ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem AraĢtırma Daire BaĢkanlığı, Ankara, S: 12-20
Barka, A.-ġengör, C.-Gündoğdu, O.-Aktar, M. (2000) Cumhuriyet Gazetesi, Ġstanbul ve
Deprem Üzerine SöyleĢi, Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S: 101-109
BaĢbakanlık Ġstatistik Umum Müdürlüğü Genel Nüfus Sayımı, (1944) 1935 yılı Erzincan
Nüfusu, Ankara Yeni Cezaevi Basımevi, Ankara
Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem AraĢtırma Daire
BaĢkanlığı, (1996) Depremi Bölgeleri Haritası, Ankara.
Bogaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Arastirma Enstitüsü
DemirtaĢ, R.-Yılmaz, R. (2000) Türkiye‟nin Sismotektoniği, Karadeniz Teknik, Sayı: 12,
S:36-56
DemirtaĢ, R. (2000) Deprem Öncesi Sismisite Tarihsel Dönem ( 1509, 1719, 1754, 1766 ve
1894 Depremleri), Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem
AraĢtırma Daire BaĢkanlığı, Ankara, S: 10-11
Deprem, KentleĢme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu, (2001) TMMOB, Jeoloji
Mühendisleri Odası Yayınları: 68, Panel Serisi:19
Efe, R. (2000) Kuzeybatı Anadolu‟nun Jeomorfotektoniği, Ġzmir Valiliği, BüyükĢehir
Belediyesi, MTA Ege Bölge Müdürlüğü, DEÜ, EÜ, Jeoloji, Fizik ve ĠnĢaat Mühendisleri
Odaları, Ġzmir, S: 112-119
Emre, Ö.-Duman, T.Y.-Doğan, A.-AteĢ, ġ.-Keçer, M.-Erkal, T.-Özalp, S.-Yıldırım, N.-Güner,
N. (2000) M.T.A., 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Saha Gözlemleri ve Ön Değerlendirme
Raporu (16 Kasım 1999) Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S: 57-62
Erdem, A, R., (2000) Depremin Eğitim Açısından DüĢündürdükleri, Karadeniz Teknik, Sayı:
12, S:31-35
Ergin, K.- Güçlü, N.- Uz, Z., Türkiye ve Civarında Deprem Kataloğu ( Milattan Sonra 11
Yılından 1964 Sonuna Kadar) Ġ.T.Ü.M.F. Arz Fiziği Enst.Yay. no:24 Ġstanbul.
Günay, E. (2009) 17 Ağustos ile 12 Kasım 1999 Depremleri ve Madenciler, TMMOB,
Madencilik Bülteni Sayı:90, Ankara, S:9
Herece, E. (1999) 1999 Depremleri ve Marmara, TMMOB, Haber Bülteni, Sayı:99/4, S:5-16
Koçak, A.-BağbaĢı, ġ.-Kızıltuğ, A.-Kuterdem, K.-Arıkan, S.-Yıldız, R.-ÖztaĢkın, H.-Demir,
A. (2000) 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Sonrası Bolu ve Düzce Ġllerinde Yapılan Yer
Seçimi ÇalıĢmaları, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem
AraĢtırma Dairesi, Ankara
Okay, A. (2000) Avcılar 17 Ağustos Depreminde Neden Çok Hasar Gördü, ĠTÜ, Avrasya Yer
Bilimleri Enstitüsü, Cumhuriyet Bilim Teknik, Ġstanbul
Orhan, B. (2000) Depremde Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S:
63-75
Özmen, B.-Nurlu, M.-Güler, H. (1997) Coğrafi Bilgi Sistemi Ġle Deprem Bölgelerinin
Ġncelenmesi, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Ankara
Özmen, B. (2000) 12 Kasım 1999 Düzce Depremi‟nin Konut ve ĠĢyeri Hasarları (Rakamsal
Verilerle), Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem AraĢtırma
Dairesi, Ankara, S: 156-182
Sarıkaya, N. (1992) Türkiye‟de 1900 Yılından Sonra Meydana GelmiĢ Olan VIII ve Daha
Fazla ġiddetindeki Depremler, Ankara Üniversitesi-Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi,
Cilt: XXXV, Sayı:2, Ankara
ġahin, C.- Sipahioğlu,ġ., Doğal Afetler ve Türkiye, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara,
2002.
29
Ulusay, R.-Aydan, Ö.-Kumsar, H.-Sönmez, H.-Tuncay, E. (2000) Türkiye‟de Son
Depremlerde Görülen SıvılaĢma Olgusu ve Batı Anadolu‟da SıvılaĢma Potansiyeline Genel
Bir BakıĢ, Ġzmir Valiliği, BüyükĢehir Belediyesi, MTA Ege Bölge Müdürlüğü, DEÜ, EÜ,
Jeoloji, Fizik ve ĠnĢaat Mühendisleri Odaları, Ġzmir
Ütük, K., (2000) Deprem Gerçeği Ġle YaĢayabilmek, Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S:5-15
Tabban, A. (2000) Kentlerin Jeolojisi ve Deprem Durumu, TMMOB, Jeoloji Mühendisleri
Odası yayınları:56, Ankara
Türkoğlu, N., Marmara Bölgesinin Sosyo-Ekonomik Özellikleri Deprem ĠliĢkisi
http://kyh.deprem.gov.tr/buyukdeprem.htm (21.04.2011)
http://www.angelfire.com/de2/zelzele/avcilar.html (18.04.2011)
http://mimoza.marmara.edu.tr/~avni/ERZiNCAN/deprem/index.htm (20.04.2011)
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=893614&Date=14.08.2008
&CategoryID=77 (20.04.2011)
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14038390.asp (20.04.2011)
http://www.google.com.tr/search?hl=tr&biw=1051&bih=511&site=search&tbm=isch&sa=1&
q=kocaeli+depremi&aq=f&aqi=&aql=&oq= (20.04.2011)
http://www.deprem.gov.tr/sarbis/Deprem/Raporlar.aspx (01.02.2011)
http://www.koeri.boun.edu.tr/depremmuh/eski/eqspecials/elazig/8Mart2010_Elazig_depremi_
tr.pdf (14.11.2012)