12
18 Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin Coğrafi DağılıĢı (M.S. 500- 2011) Geographical distribution of earthquakes that causes death in Turkey (A.D. 500- 2011) Sevil Ceyran 1* , Mesut Elibüyük 1 1, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Sıhhıye –Ankara Öz: Türkiye‟nin jeolojik, jeomorfolojik ve tektonik yapısından dolayı geçmiĢten günümüze kadar pek çok yıkıcı deprem meydana gelmiĢtir. Deprem, insanlar tarafından tam anlaĢılamadığı, uygun yerleĢim yeri seçilmediği ve dayanıklı konut yapılmadığı için en fazla can kaybına neden olan doğal bir afettir. Depremle ilgili genellikle teknik çalıĢmalar yapılmıĢ fakat insana olan etkisi coğrafya bakımından pek ele alınmamıĢtır. ÇalıĢma bu konuda ve özellikle coğrafya alanında yapılanlara katkı sağlamak için yapılmıĢtır. M.S. 500-2011 yılları arasında ölüme neden olan depremlerin zamanda ve mekân da dağılıĢı incelenmiĢ, sonuçları karĢılaĢtırılarak nedenleri ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bunun için çeĢitli kurum, kitap, dergi ve internet sitelerinden veriler elde edilmiĢtir. Coğrafi Bilgi Sistemleri tabanlı bir program kullanılarak haritalar üretilmiĢtir. Buna göre depremlerde en fazla can kayıplarının genelde fay zonları, üzerindeki depresyonlar ile kıyı ovalarında olduğu görülmüĢtür. GeçmiĢten günümüze can kayıpları çoğunlukla aynı alanlarda meydana gelmiĢtir. Bu sonuç, yapılacak yerleĢim çalıĢmalarında ne kadar dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Deprem, Can Kaybı, Fay Zonu, Aktif Tektonik Abstract: There are so many destructive earthquakes in Turkey that have occurred due to Turkey‟s geological, geomorphological and tectonic structure from past to present. Earthquake is a natural disaster that causes most of the deaths because it hasn‟t been fully understood by the people and due to appropriate settlements selecting and earthquake- resistant building problems. In generally, there are technical studies related to earthquake unfortunately effects on human wasn‟t taken into consideration in these studies. In this regard it is intend to fill gaps in this study. The time and space distribution of earthquakes that cause death investigated between A.D. 500 and 2011 and it is intend to explain causes compared with results. Data were obtained from various institutions, books, magazine and websites. Maps were produced by using a program Geographic Informatıon Systems based. As a result of the study, it is observed that the most casualties generally are in fault zone, depressions and coastal plains. The study shows that casualties occurred mostly in the same areas from past to present. This result shows that importance of giving attention during settlement activities in these areas. Key Words: Turkey, Earthquake, Loss of Life, Fault Zone, Active Tectonics 1. GiriĢ Anadolu Levhası, Tetis Denizi‟nin çökelme alanıyken Üst Miyosen‟de baĢlayan levha hareketlerine bağlı olarak sıkıĢıp yükselmeye baĢlamıĢ ve bu sayede karalaĢmıĢtır. SıkıĢma ve yükselme nedeniyle bindirmeler, kıvrımlı ve kırıklı yapılar meydana gelmiĢtir. Bunlar Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAF), Doğu Anadolu Fay Zonu (DAF), Bitlis Bindirme Zonu ve Batı Anadolu Horst Graben sistemidir. Aynı zamanda Batı Toroslar‟da olduğu gibi kıvrılamayan kütleler kırılmıĢtır. Bu nedenlerle Türkiye tektonizma bakımından hala aktif bir ülkedir. Dolayısıyla Türkiye bir deprem ülkesidir (ġekil 1). *ĠletiĢim yazarı: Sevil Ceyran, e-posta: [email protected]

MS 500- 2011

  • Upload
    vokhue

  • View
    224

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MS 500- 2011

18

Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin Coğrafi DağılıĢı (M.S. 500-

2011)

Geographical distribution of earthquakes that causes death in Turkey (A.D. 500-

2011)

Sevil Ceyran1*

, Mesut Elibüyük1

1, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Sıhhıye –Ankara

Öz: Türkiye‟nin jeolojik, jeomorfolojik ve tektonik yapısından dolayı geçmiĢten günümüze

kadar pek çok yıkıcı deprem meydana gelmiĢtir. Deprem, insanlar tarafından tam

anlaĢılamadığı, uygun yerleĢim yeri seçilmediği ve dayanıklı konut yapılmadığı için en fazla

can kaybına neden olan doğal bir afettir. Depremle ilgili genellikle teknik çalıĢmalar yapılmıĢ

fakat insana olan etkisi coğrafya bakımından pek ele alınmamıĢtır. ÇalıĢma bu konuda ve

özellikle coğrafya alanında yapılanlara katkı sağlamak için yapılmıĢtır. M.S. 500-2011 yılları

arasında ölüme neden olan depremlerin zamanda ve mekân da dağılıĢı incelenmiĢ, sonuçları

karĢılaĢtırılarak nedenleri ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bunun için çeĢitli kurum, kitap,

dergi ve internet sitelerinden veriler elde edilmiĢtir. Coğrafi Bilgi Sistemleri tabanlı bir

program kullanılarak haritalar üretilmiĢtir. Buna göre depremlerde en fazla can kayıplarının

genelde fay zonları, üzerindeki depresyonlar ile kıyı ovalarında olduğu görülmüĢtür.

GeçmiĢten günümüze can kayıpları çoğunlukla aynı alanlarda meydana gelmiĢtir. Bu sonuç,

yapılacak yerleĢim çalıĢmalarında ne kadar dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Deprem, Can Kaybı, Fay Zonu, Aktif Tektonik

Abstract: There are so many destructive earthquakes in Turkey that have occurred due to

Turkey‟s geological, geomorphological and tectonic structure from past to present.

Earthquake is a natural disaster that causes most of the deaths because it hasn‟t been fully

understood by the people and due to appropriate settlements selecting and earthquake-

resistant building problems. In generally, there are technical studies related to earthquake

unfortunately effects on human wasn‟t taken into consideration in these studies. In this regard

it is intend to fill gaps in this study. The time and space distribution of earthquakes that cause

death investigated between A.D. 500 and 2011 and it is intend to explain causes compared

with results. Data were obtained from various institutions, books, magazine and websites.

Maps were produced by using a program Geographic Informatıon Systems based. As a result

of the study, it is observed that the most casualties generally are in fault zone, depressions

and coastal plains. The study shows that casualties occurred mostly in the same areas from

past to present. This result shows that importance of giving attention during settlement

activities in these areas.

Key Words: Turkey, Earthquake, Loss of Life, Fault Zone, Active Tectonics

1. GiriĢ

Anadolu Levhası, Tetis Denizi‟nin çökelme alanıyken Üst Miyosen‟de baĢlayan

levha hareketlerine bağlı olarak sıkıĢıp yükselmeye baĢlamıĢ ve bu sayede karalaĢmıĢtır.

SıkıĢma ve yükselme nedeniyle bindirmeler, kıvrımlı ve kırıklı yapılar meydana gelmiĢtir.

Bunlar Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAF), Doğu Anadolu Fay Zonu (DAF), Bitlis Bindirme

Zonu ve Batı Anadolu Horst Graben sistemidir. Aynı zamanda Batı Toroslar‟da olduğu gibi

kıvrılamayan kütleler kırılmıĢtır. Bu nedenlerle Türkiye tektonizma bakımından hala aktif bir

ülkedir. Dolayısıyla Türkiye bir deprem ülkesidir (ġekil 1).

*ĠletiĢim yazarı: Sevil Ceyran, e-posta: [email protected]

Page 2: MS 500- 2011

19

ġekil 1. Türkiye‟nin Deprem Bölgeleri ve Diri Fay Haritası

Türkiye‟nin çoğunlukla yüksek ve dağlık bir alan olmasından dolayı insanlar çukur

ve düz buldukları alanlara yerleĢmiĢler ve ekonomik faaliyetlerini gerçekleĢtirmiĢlerdir. Fakat

bu alanlar genellikle depresyonlara, kıyı ovalarına ve denk gelmektedir. Doğru yerleĢim yeri

seçilmediği ve buna uygun konutlar yapılmadığı için deprem etkili olmuĢ ve doğal afet

olmasının yanında birde insani afet boyutunu kazanmıĢtır. GeçmiĢten günümüze deprem

konusunda devlet kurumları ve farklı alanlardaki uzmanlar konu ile ilgilenmiĢ, araĢtırmalar

yapmıĢ ve pek çok yayın ortaya koymuĢlardır. Fakat bunlar genelde diri fayların dağılıĢı,

kaçıncı derecede deprem bölgesi olduğu, büyüklüğü, Ģiddeti, derinliği, jeolojik yapısı gibi

teknik çalıĢmalardır. Deprem Türkiye‟de en fazla can kaybı ve hasara neden olan afet türü

olmasına rağmen çalıĢmalarda insana olan etkisi coğrafi yönden gerektiği kadar ele

alınmamıĢtır. Burada M.S. 500-2011 yılları arasında can kaybına neden olan depremlerin

zamanda ve mekânda dağılıĢları yapılmıĢ ve sonuçta bunlar karĢılaĢtırılarak nedenleri ortaya

konmaya çalıĢılmıĢtır.

1.1. Veri kaynakları ve Yöntem

Türkiye‟de özellikle veri toplama, depolama ve kullanımında büyük sıkıntılar

yaĢanmaktadır. ÇalıĢmanın üç yıl kadar sürmesinin nedenlerinden biri ve önemlisi sağlıklı

veriye ulaĢmakta yaĢanan zorluklardır. Bunların ilki deprem ve ölü sayıları ile ilgili verilerin

yerleĢme yani Ģehir, mahalle ve köy bazında tutulması gerekirken idari birim bazında yani il

ve ilçe bazında tutulmuĢ olmasıdır. Ayrıca günümüzde ve gelecekte yapılacak yerleĢmeler ile

ekonomik her yatırım ve proje için hayati önem taĢıyan bilgileri içeren düzenli bir veri tabanı

bulunmamaktadır. Depremle ilgili verilerinin düzgün ve doğru kaydedilmemesi, kaydedilen

verilerin eksik ve birbirini tutmuyor olması ve bunlardan daha önemlisi var olan verilerin

çeĢitli bahanelerle bizim gibi genç araĢtırıcılara verilmemesidir. Bütün bu olumsuzluklar

nedeniyle bu çalıĢma zorlukla ve uzun zaman harcanarak yürütülmüĢtür.

ÇalıĢmada kullanılan veriler, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü ve Kandilli

Rasathanesi‟nin resmi internet sitesinden ve bizzat gidilerek kurumlardan alındı. Kandilli

Rasathanesi‟nin resmi internet sitesinden, deprem kataloğu, makaleler ve dergilere

ulaĢılmıĢtır. Elde edilen sayısal veriler ilçe bazında oluĢturulan bir veri tabanında toplanmıĢtır.

Ayrıca Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı bir yazılımda bu verilerin aktarılacağı bir altlık

harita hazırlanmıĢtır. OluĢturulan veriler ve altlık harita kullanılarak CBS tabanlı program ile

Page 3: MS 500- 2011

20

çalıĢmayı ilgilendiren haritalar üretilmiĢtir. Haritalara ek olarak veriler yardımıyla grafikler

hazırlanmıĢtır. ÇalıĢma mekân olarak ilçe bazında tüm Türkiye, zaman olarak M.S. 500-2011

yılları arasını ve konu olarak ölüme neden olan depremleri kapsamaktadır.

Doğal etkenlere bağlı olarak yer kabuğunda görülen ve çoğunlukla yeryüzünde

önemli değiĢikliklere neden olabilen, kısa süreli salınım ve titreĢim hareketlerine deprem (yer

sarsıntısı) denir (ġahin, 2002).

Depremin odağından çıkan enerjinin toplamı büyüklüğünü, canlı ve cansız çevre

üzerinde meydana gelen etkinin değerine depremin Ģiddeti denir. Fakat büyüklük ve Ģiddet

çok önemli kavramlar değildir çünkü önemli olan yerleĢmenin kurulduğu jeomorfolojik birim

ve binaların sağlam yapılıp yapılmadığıdır. Çünkü aynı büyüklükteki iki deprem bir yerde çok

büyük kayıplara neden olurken baĢka bir alanda çok az hasarla atlatılabiliyor. Depreme

dayanıklı konut yapmak hasarı en aza indirmenin ilk koĢuludur.

2. Bulgular

2.1. Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (M.S. 500-1920)

YaklaĢık 1500 yıllık bir süreyi kapsayan çalıĢma yapılırken M.S. 500-1920 yılları

bir bütün olarak alınıp incelenmiĢtir. Bunun iki nedeni vardır. Ġlki tarihi kayıtlarda ölüme

neden olan depremler için “çok Ģiddetli bir deprem oldu, binlerce kiĢi öldü ve taĢ üstünde taĢ

kalmadı “ gibi bir sürü tabir kullanılması ve kaç kiĢinin öldüğünün sayısal olarak ifade

edilmemiĢ olmasıdır. Be nedenle bu döneme ait çok fazla deprem verisi bulunmamaktadır.

Ġkincisi ise 20. Yüzyılda teknolojinin geliĢmesiyle il ve ilçe bazında daha hassas ve daha

sağlıklı veri tutulmasıdır.

Bu dönemde Adana‟nın Kozan Ġlçesinde, Hatay‟ın Antakya ġehrinde, Erzincan

ġehrinde, Elazığ‟ın Palu Ġlçesinde can kaybı çok fazla olmuĢtur. Özellikle Adana ve

Antakya‟da tarihi kayıtlara göre IX ve X Ģiddetin bir sürü deprem meydana gelmiĢtir. Hatay

ve Adana illeri aynı zamanda Antakya-KahramanmaraĢ Grabeni olarak bilinen ve

Kızıldeniz‟e kadar uzanan büyük bir kırık hattının üzerinde bulunmaktadır. Kızıldeniz‟in

açılarak okyanusa dönüĢmesi ihtimalinden dolayı da bu alan geçmiĢte olduğu gelecekte de

pek çok büyük depreme gebedir. Bundan dolayı geçmiĢte olduğu gibi gelecekte de çok fazla

can kaybının olabileceği yerleĢmelerdir. Doğu Anadolu Bölgesi‟nde pek çok il ve ilçede can

kaybı olmasının yanında en fazla can kaybının Erzincan ġehri Ve Elazığ‟ın Palu ilçesinde

olduğu dikkat çekicidir. olduğu depremler görülmektedir. Bunun nedeni bu yerleĢmelerin

DAF ile KAF‟ın kesiĢme alanı üzerinde ki depresyonlarda kurulmuĢ olmalarıdır. Afyon‟un

Dinar Ġlçesinde ve Burdur Ģehrinde de can kaybının fazla olduğu görülmektedir. Bunun

nedeni yerleĢmelerin aktif tektonizma ile kıvrılamayıp kırılan Torosları, Batı ve Orta Toroslar

diye ikiye ayıran kırık hattının üzerinde ki depresyonlarda kurulmuĢ olmasındandır. Ġzmir‟de

ve Manisa‟nın Soma ilçesindeki can kayıplarının olması bunlarında Batı Anadolu‟da ki

geniĢleme rejimi ile oluĢan Horst-Graben denilen kırıklı sistemin üzerindeki depresyonlarda

kurulmuĢ olmasıdır. Tekirdağ‟ın ġarköy, Bursa‟ın Nilüfer, Çorum‟un Osmancık Ġlçeleri ve

Tokat‟ın ise Kuzey Anadolu Fay Zonu‟nun uzandığı hattın üzerinde kurulmuĢ olmaları

nedeniyle depremlerde can kayıplarının olduğu yerleĢmelerdir. (ġekil 2 ).

Page 4: MS 500- 2011

21

ġekil 2. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (M.S. 500-1920)

ġekil 3. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (1921-1950)

2.2.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı (1921-1950)

1921-1950 döneminde depremlerin coğrafi dağılıĢına bakıldığında yaklaĢık tüm

Türkiye de etkin ve özellikle bazı alanlarda ölü sayısının fazla olduğu il ve ilçelerin birbirine

yakın olduğu dikkat çekicidir. Erzincan, Hakkari, Tokat‟ın Niksar Ġlçesi, Samsun‟un Ladik

Ġlçesi ve Bolu‟nun Gerede Ġlçesi DAF ve KAF‟ın kesiĢme alanında ve Kuzey Anadolu Fay

Page 5: MS 500- 2011

22

Zonu‟nun uzandığı hat boyunca kurulmuĢtur. Ölü sayısının fazla oluĢu bunun sonucudur.

Özellikle 1939 yılında meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremi döneme

damgasını vurmuĢtur. YaklaĢık 32.000 insanımız hayatını kaybetmiĢtir. 1935 yılı nüfus

sayımına göre Erzincan ġehri‟nin nüfusu yaklaĢık 135.000‟dir. Buna göre Erzincan ġehri

nüfusunun yaklaĢık 1/5‟ini kaybetmiĢtir. Burada ortaya Ģöyle bir soru çıkıyor 7.9

büyüklüğündeki bir deprem sadece Erzincan ġehrini mi etkiledi. Bu büyüklükteki bir deprem

çok daha geniĢ bir alanı etkilemiĢ olması gerekir fakat bununla ilgili detaylı veri

bulunmamaktadır.

Ege‟de ki depresyonlar üzerine kurulan Afyonkarahisar‟ın Dinar ve Çobanlar

Ġlçeleri, Denizli‟nin Merkez, Çivril ve Acıpayam Ġlçelerinde can kayıpları meydana gelmiĢtir.

Bu depresyonlar alüvyal dolgudan oluĢtuğu için tarım bakımından çok elveriĢli olmasının

yanında iklim, ulaĢım olanakları ve diğer ekonomik faaliyetler için uygun bir ortam

olmasından dolayı insanlar bu depresyonlara yerleĢmiĢtir. Hemen her dönemde Ġzmir ve

çevresinde ki yerleĢmelerde can kayıpları olmuĢtur. KırĢehir ve Niğde de ise Tuz Gölü‟nün

doğusundan geçen Tuz Gölü Fayının olması nedeniyle deprem olmakta ve can kaybı

yaĢanmaktadır (ġekil 3).

2.3.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1951-1970 )

1951-1970 döneminde bir önceki döneme göre daha az deprem ve can kaybının

olduğu bir dönemdir. Ölüme neden olan depremlerin Batı ve Doğu Anadolu‟da etkin olduğu

görülmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinde MuĢ‟un Varto Ġlçesi‟nde yaklaĢık 2400 insanımız

hayatını kaybetmiĢtir. Erzurum‟un Pasinler ve Tunceli‟nin Pülümür Ġlçesi‟nde can kaybının

olduğu diğer ilçelerdir.

Batı da ise en fazla can kaybı 28 Mart 1970 günü meydana gelen 1000 den fazla

insanımızın hayatına mal olan Gediz depremidir. Horst-Graben denilen depresyonlarda

kurulan Manisa‟nın AlaĢehir ve Muğla‟nın Fethiye ilçesi Gediz‟den sonra can kaybının fazla

olduğu ilçelerdir. KAF‟ın üzerinde kurulan Sakarya ve Bolu ġehirleri ile Çankırı‟nın KurĢunlu

ilçesi bu alandaki can kaybının olduğu yerlerdir. (ġekil 4).

ġekil 4. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1951-1970 )

Page 6: MS 500- 2011

23

ġekil 5. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1971-1990)

2.4.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1971-1990 )

1971-1990 döneminde ölüme neden olan depremlerin özellikle Doğu Anadolu

Bölgesinde, birbirine yakın il ve ilçelerde olması ve bir hat boyunca devam etmesi dikkat

çekicidir. Erzurum ġehri, Diyarbakır‟ın Lice Ġlçesi ve Van‟ın Muradiye Ġlçeleri ve Bingöl

ġehri en fazla can kaybının olduğu yerleĢmelerdir. Doğu Anadolu Bölgesindeki diğer ilçelerde

can kaybı fazla değildir. Ölüme neden olan depremlerin bu alanda yoğunlaĢması Kuzey

Anadolu Fay Zonu ile Doğu Anadolu Fay Zonu‟nun keĢiĢme alanının bu dönemde aktif

olduğu göstermektedir (ġekil 5 ).

2.5.Türkiye’de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1991-2011 )

Bu dönemde Afyonkarahisar ve Erzincan ġehirlerinin çevresinde ki il ve ilçelerde ve

özellikle de Kocaeli, Adapazarı ve Düzce ġehirlerinin olduğu yerlerde can kayıpları fazladır.

Bunun dıĢındaki il ve ilçede ki can kaybı olmasına rağmen fazla olmamıĢtır. 13 Mart 1992

yılında 6.8 büyüklüğünde olan Erzincan bu dönemin baĢında en fazla can kaybının meydana

geldiği yerleĢmedir.

1999 yılında merkez üstü Kocaeli‟nin Gölcük Ġlçesi olan 7.8 büyüklüğündeki 17

Ağustos depremi ve merkez üstü Düzce ġehri olan 7.5 büyüklüğündeki 12 Kasım depremleri

döneme damgasını vurmuĢtur. Bazı kaynaklarda ölü sayısı değiĢmekle birlikte yaklaĢık 18.000

insanımızın hayatını kaybettiği bu deprem adeta ülke içinde bir felaket olmuĢtur. Çok geniĢ bir

alanı etkilediği için hem can kaybı hem de mal kaybı çok fazla olmuĢtur. Gölcük, Adapazarı

ve Düzce ġehirleri ve Kuzey Anadolu Fay Zonu‟nun geçtiği dolgu alanının üstünde

kurulmuĢtur. Bu alanın deprem bakımından hassas olmasının yanı sıra alanın jeolojik

yapısının da yerleĢme kurulmasına uygun olmadığı için binlerce insanımız hayatını

kaybetmiĢtir. O yörenin insanının deyimiyle bu alanın “ altı su üstü kara ” ‟dır. Bundan dolayı

zeminde ki sıvılaĢma bağlı olarak pek çok bina ağır hasar görmüĢ ve yıkılmıĢtır. Depremlerin

10-15 km derinlikte yani yüzeye çok yakın meydana gelmesi Ģiddetini arttırmıĢtır. Ehil

olmayan kiĢilerin eksik ve kalitesiz malzeme ile yaptıkları binaların yerle bir olması can

Page 7: MS 500- 2011

24

kaybının neden bu kadar çok olduğunu açıklamaktadır. Oysaki aynı zeminde sağlam yapılan

binalar depremden sonrada sapasağlam ayakta durmaktadır.

Ġstanbul‟un bu depremden en fazla etkilenen ilçesi Avcılar‟da can kaybının fazla

olmasının nedenleri zeminin dolgu olması, bu zemin üzerinde izin verilen kat adedinden daha

yüksek binalar yapılması, bina yapımında yanlıĢ teknik, eksik ve kalitesiz malzeme kullanma

gibi ihmalkârlıklardır. Ayrıca deprem anında arazinin deformasyona uğraması sonucunda

kullanılamaz hale gelen yollar, yıkılan köprü ve tüneller göçük altında kalan vatandaĢlarımıza

yardımı geciktirmekte hatta imkânsız hale getirmektedir. Depremde Bolu Dağı GiriĢinin

yıkılması göçük altındaki insanlara yetkililerin ulaĢmasını engellemiĢtir. 1999 depreminde bu

sorun çok fazla cana mal oldu. Bir ülkenin sivil savunma arama ve kurtarma birlikleri ne kadar

donanımlı olsa da göçük alanına geç ulaĢtıkları ve bazen ulaĢamadıkları durumlarda can kaybı

artmaktadır.

17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri yaklaĢık 13 yıl olmasına rağmen veriler il

bazında kayıtlara geçmiĢtir. Bu nedenle 1991-2011 dönemi haritasında Kocaeli ve Sakarya

Ġllerinin tüm ilçelerinde can kaybı aynı olmuĢ gibi gözükmektedir. Gerçekte tüm ilçeler ölü

sayısı aynı değildir. Haritanın bu Ģekilde üretilmesinin nedeni depremin kabaca hangi alanda

etkili olduğunu göstermektir. Bu yanlıĢ bir gösterimdir fakat verinin il bazında kayıtlara

geçmesinden dolayı bu Ģekilde harita üretilmek zorunda kalındı.

8 Mart 2010 yılında 6 büyüklüğünde VII Ģiddetindeki Elazığ Karakoçanlar depremi

çevresindeki birçok il ve ilçede hissedilmiĢtir. Bu deprem 5 km derinlikte meydana geldiği

için Ģiddetli olmuĢtur. Buradaki ölümlerin nedeni yapı malzemesi olarak toprakla sıvanan taĢ

ve kerpicin kullanılması ve bunlarla yapılan evlerin deprem anında tamamen yıkılmasıdır.

Ayrıca bu deprem kırsalda meydana geldiği için can kaybı 42 ile sınırlı kalmıĢtır.

ÇalıĢılan dönem içinde 7.2 büyüklüğündeki Van ErciĢ Depremi en son depremdir.

23 Eylül 2011 meydana gelen depremde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesi bu

depremin aslında bize yaĢadığımız mekanın coğrafi özelliklerine göre yerleĢim yerinin doğru

tespit edilmemiz ve depreme uygun konut yapılmamız, deprem ülkesi olduğumuz gerçeğinin

unutulmamız ve buna uygun yaĢamamız gerektiğini bir defa daha acı bir Ģekilde bize

hatırlatmıĢtır ( ġekil 6).

ġekil 6. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( 1991-2011 )

Page 8: MS 500- 2011

25

3. Sonuç ve Öneriler

Deprem zaman ve mekân bakımından önceden tahmin edilemeyen doğal bir olaydır.

Ancak ne zaman insanı can ve mal kaybı bakımından etkilerse o zaman afet özelliği kazanır.

Dağlık, engebeli ve yüksek bir ülke olan ülkemizde insanlar yaĢayabilecekleri en uygun alana

yerleĢmiĢlerdir. Fakat bu alanlar depremlerin meydana geldiği fay zonları üzerinde ki

depresyonlar ve kıyı ovalarıdır. Ġnsanlar bu alanlara yerleĢirken tarım, hayvancılık, sanayi ve

ulaĢım gibi ihtiyaçlarının karĢılamayı düĢünürken bu mekânların coğrafi özelliklerine çoğu

zaman dikkat etmemiĢtir. Sürekli depremin olduğu bu alanlarda kendi ekonomik güçlerine

göre daha ucuza ve kolay ulaĢabildikleri taĢ ve kerpiç gibi malzemelerle yerleĢme

kurmuĢlardır. Özellikle son yüzyılda teknolojinin de geliĢmesiyle bataklık alanlara

kurutulmuĢ ve yerleĢmeye açılmıĢtır. Taban suyunun yüksek olduğu, zemin olarak

yerleĢmeye uygun olmayan bu alanlarda bir de yanlıĢ teknik, eksik ve kalitesiz malzeme

kullanımı ile depremlerde ölen kiĢi sayısının kat be kat artmasına neden olmaktadır.

Adana‟nın Seyhan ve Kozan Ġlçeleri, Antakya ġehri, Erzincan ġehri, Ġzmir, Elazığ‟ın Palu

Ġlçesi, MuĢ ve Erzurum ġehirlerindeki ölü sayılarının fazla oluĢu bunu kanıtlar niteliktedir. Bu

alanlar deprem bakımından en hassas yerlerdir. Fakat yer Ģekillerinin her yere yerleĢmeye

müsaade etmediği ülkemizde insanlar bu alanlarda yaĢamaya devam etmek zorunda

kalmaktadırlar. Ġklim koĢullarının olumsuz olduğu, tarımın yapılamadığı, ulaĢımın zorlukla

yürütüldüğü ve sanayinin geliĢme imkanı bulamadığı daha yüksek yerlerde insanın yaĢamı

kısıtlanmaktadır. Bu nedenle insanlar geçmiĢte olduğu gibi gelecekte de bu alanlarda

yaĢamaya devam edecektir. Eğer gerekli önlemler alınmazsa aynı alanlarda gelecekte

meydana gelecek depremlerde ölü sayısı fazla olacağı tahmin edilmektedir. Depremden

ziyade insan ihmalinin can kaybına neden olduğu ülkemizde yerleĢim yeri seçilirken mekânın

coğrafi özelliklerini dikkate almanın, sağlam konut yapmanın ve deprem ülkesi olan

ülkemizde depreme uygun yaĢamanın önemini insanlara öğretmek gerekmektedir. ĠnĢaat

mühendisleri ve mimarlar birlikte coğrafyacılarında doğal ve beĢeri özelliklere göre yerleĢim

yeri tespiti, buna uygun konut yapımı konularında birlikte çalıĢmaları gerekmektedir. Çünkü

coğrafyacılar hem fiziki mekânın coğrafi özellikleri hem de beĢeri faaliyetler hakkında

donanımlı bilgiye sahiptir. Bu iĢbirliği ile birlikte yerleĢim yerlerinin zemini, ulaĢım

olanakları, ekonomik faaliyetlerin rahat sürdürülebilmesi gibi konular da daha doğru

sonuçlara ulaĢılabilir (ġekil 7-8).

ġekil 7. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( M.S 500-2011 )

Page 9: MS 500- 2011

26

ġekil 8. Türkiye‟de Ölüme Neden Olan Depremlerin DağılıĢı ( M.S 500-2011 )

Bölgesel baz da en fazla ölümlü deprem Doğu Anadolu Bölgesinde meydan

gelmiĢtir. Marmara, Ege, Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde ölümlü deprem sayısı birbirine

yakınken en az ölümlü deprem olan Güney Doğu Anadolu Bölgemizde olmuĢtur. Ölen kiĢi

sayısı bakımından Doğu Anadolu Bölgesi çekerken ikinci olarak Akdeniz Bölgesi

gelmektedir. Ege, Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde ölü sayısı birbirine yakınken en az ölü

sayısı Güney Doğu Anadolu Bölgesi ve Ġç Anadolu bölgeleridir (ġekil 9-10)

0

10

20

30

40

50

60

70

TÜRKİYE'DE ÖLÜME NEDEN OLAN

DEPREMLERİN SAYISI (M.S. 500-2011)

Page 10: MS 500- 2011

27

ġekil 9-10. Türkiye‟de Bölgesel Ölüme Neden Olan Depremlerin ve Depremde Ölen KiĢi Sayısı ( M.S 500-2011 )

Depremin zararlarını ve ölen kiĢi sayısını en aza indirmek için yapılması gerekenler;

1. Taban suyu seviyesinin yüksek olduğu alüvyal dolgu alanlara, birikinti konisi,

birikinti yelpazesi olduğu alanlara yerleĢilmemeli

2. Fay hattının üzerine ve yakın çevresine yerleĢilmemeli

3. Konut yapımında eksik ve kalitesiz malzeme kullanılmamalı

4. Bakkal ve hurdacı gibi ehil olmayan kiĢilerin konut yapmasına izin verilmemeli

5. Kaçak yapılaĢmanın önüne geçilmeli

6. Ağır hasarlı binaların kullanılması engellenmeli

Yapılması gerekenler ise;

1. Mevcut binalar tadilattan geçirilmeli

2. YerleĢme kurulurken zemin etüdü yapılmalı ve sağlam zemin üzerine yerleĢme

kurulmalı

3. Sadece bu alanda eğitimli olan inĢaat mühendislerinin konut yapmasına izin

verilmeli

4. Mevcut kanunlar gözden gerilmeli ve kanunlar aktif olarak uygulanmalı

5. Konut yapım aĢamaları denetlenmeli

6. Acil uyarı sistemi kurulmalı

7. Özelliklede en önemlisi halk bu konuda bilinçlendirilmeli

TeĢekkür

ÇalıĢmalarım sırasında her an bana destek olan ve bu konunun seçiminden bitirildiği

aĢamaya kadar her zaman değerli fikirlerinden yararlandığım çok değerli hocam Prof.Dr.

Mesut ELĠBÜYÜK‟e teĢekkürlerimi bir borç biliyorum.

0

50.000

100.000

150.000

200.000

250.000

TÜRKİYE'DE DEPREMDE ÖLEN KİŞİ SAYISI (M.S. 500-2011)

Page 11: MS 500- 2011

28

Referanslar

Baba, A.-Bali, U.-Dinçer, A.R. (2000) Depremin Çevresel Etkileri, Ġzmir Valiliği, BüyükĢehir

Belediyesi, MTA Ege Bölge Müdürlüğü, DEÜ, EÜ, Jeoloji, Fizik ve ĠnĢaat Mühendisleri

Odaları, Ġzmir

Bağcı, G. (2000) Deprem Öncesi Sismisite Kuzey Anadolu Fayı‟nın Batı Kesiminin

Depremselliği (Tarihsel ve Aletsel Dönem) ve Riski, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet

ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem AraĢtırma Daire BaĢkanlığı, Ankara, S: 12-20

Barka, A.-ġengör, C.-Gündoğdu, O.-Aktar, M. (2000) Cumhuriyet Gazetesi, Ġstanbul ve

Deprem Üzerine SöyleĢi, Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S: 101-109

BaĢbakanlık Ġstatistik Umum Müdürlüğü Genel Nüfus Sayımı, (1944) 1935 yılı Erzincan

Nüfusu, Ankara Yeni Cezaevi Basımevi, Ankara

Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem AraĢtırma Daire

BaĢkanlığı, (1996) Depremi Bölgeleri Haritası, Ankara.

Bogaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Arastirma Enstitüsü

DemirtaĢ, R.-Yılmaz, R. (2000) Türkiye‟nin Sismotektoniği, Karadeniz Teknik, Sayı: 12,

S:36-56

DemirtaĢ, R. (2000) Deprem Öncesi Sismisite Tarihsel Dönem ( 1509, 1719, 1754, 1766 ve

1894 Depremleri), Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem

AraĢtırma Daire BaĢkanlığı, Ankara, S: 10-11

Deprem, KentleĢme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu, (2001) TMMOB, Jeoloji

Mühendisleri Odası Yayınları: 68, Panel Serisi:19

Efe, R. (2000) Kuzeybatı Anadolu‟nun Jeomorfotektoniği, Ġzmir Valiliği, BüyükĢehir

Belediyesi, MTA Ege Bölge Müdürlüğü, DEÜ, EÜ, Jeoloji, Fizik ve ĠnĢaat Mühendisleri

Odaları, Ġzmir, S: 112-119

Emre, Ö.-Duman, T.Y.-Doğan, A.-AteĢ, ġ.-Keçer, M.-Erkal, T.-Özalp, S.-Yıldırım, N.-Güner,

N. (2000) M.T.A., 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Saha Gözlemleri ve Ön Değerlendirme

Raporu (16 Kasım 1999) Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S: 57-62

Erdem, A, R., (2000) Depremin Eğitim Açısından DüĢündürdükleri, Karadeniz Teknik, Sayı:

12, S:31-35

Ergin, K.- Güçlü, N.- Uz, Z., Türkiye ve Civarında Deprem Kataloğu ( Milattan Sonra 11

Yılından 1964 Sonuna Kadar) Ġ.T.Ü.M.F. Arz Fiziği Enst.Yay. no:24 Ġstanbul.

Günay, E. (2009) 17 Ağustos ile 12 Kasım 1999 Depremleri ve Madenciler, TMMOB,

Madencilik Bülteni Sayı:90, Ankara, S:9

Herece, E. (1999) 1999 Depremleri ve Marmara, TMMOB, Haber Bülteni, Sayı:99/4, S:5-16

Koçak, A.-BağbaĢı, ġ.-Kızıltuğ, A.-Kuterdem, K.-Arıkan, S.-Yıldız, R.-ÖztaĢkın, H.-Demir,

A. (2000) 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Sonrası Bolu ve Düzce Ġllerinde Yapılan Yer

Seçimi ÇalıĢmaları, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem

AraĢtırma Dairesi, Ankara

Okay, A. (2000) Avcılar 17 Ağustos Depreminde Neden Çok Hasar Gördü, ĠTÜ, Avrasya Yer

Bilimleri Enstitüsü, Cumhuriyet Bilim Teknik, Ġstanbul

Orhan, B. (2000) Depremde Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S:

63-75

Özmen, B.-Nurlu, M.-Güler, H. (1997) Coğrafi Bilgi Sistemi Ġle Deprem Bölgelerinin

Ġncelenmesi, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Ankara

Özmen, B. (2000) 12 Kasım 1999 Düzce Depremi‟nin Konut ve ĠĢyeri Hasarları (Rakamsal

Verilerle), Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Deprem AraĢtırma

Dairesi, Ankara, S: 156-182

Sarıkaya, N. (1992) Türkiye‟de 1900 Yılından Sonra Meydana GelmiĢ Olan VIII ve Daha

Fazla ġiddetindeki Depremler, Ankara Üniversitesi-Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi,

Cilt: XXXV, Sayı:2, Ankara

ġahin, C.- Sipahioğlu,ġ., Doğal Afetler ve Türkiye, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara,

2002.

Page 12: MS 500- 2011

29

Ulusay, R.-Aydan, Ö.-Kumsar, H.-Sönmez, H.-Tuncay, E. (2000) Türkiye‟de Son

Depremlerde Görülen SıvılaĢma Olgusu ve Batı Anadolu‟da SıvılaĢma Potansiyeline Genel

Bir BakıĢ, Ġzmir Valiliği, BüyükĢehir Belediyesi, MTA Ege Bölge Müdürlüğü, DEÜ, EÜ,

Jeoloji, Fizik ve ĠnĢaat Mühendisleri Odaları, Ġzmir

Ütük, K., (2000) Deprem Gerçeği Ġle YaĢayabilmek, Karadeniz Teknik, Sayı: 12, S:5-15

Tabban, A. (2000) Kentlerin Jeolojisi ve Deprem Durumu, TMMOB, Jeoloji Mühendisleri

Odası yayınları:56, Ankara

Türkoğlu, N., Marmara Bölgesinin Sosyo-Ekonomik Özellikleri Deprem ĠliĢkisi

http://kyh.deprem.gov.tr/buyukdeprem.htm (21.04.2011)

http://www.angelfire.com/de2/zelzele/avcilar.html (18.04.2011)

http://mimoza.marmara.edu.tr/~avni/ERZiNCAN/deprem/index.htm (20.04.2011)

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=893614&Date=14.08.2008

&CategoryID=77 (20.04.2011)

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14038390.asp (20.04.2011)

http://www.google.com.tr/search?hl=tr&biw=1051&bih=511&site=search&tbm=isch&sa=1&

q=kocaeli+depremi&aq=f&aqi=&aql=&oq= (20.04.2011)

http://www.deprem.gov.tr/sarbis/Deprem/Raporlar.aspx (01.02.2011)

http://www.koeri.boun.edu.tr/depremmuh/eski/eqspecials/elazig/8Mart2010_Elazig_depremi_

tr.pdf (14.11.2012)