3
derson, Music in History, New York 1954, s. 88; H. G. Farmer, The Sources Arabian Music, Lei- den 1965; a.mlf .. "The Science of Music in the Mafatih al-'Ulilm", Studies in Oriental Music (ed. E. Neubauer). Frankfurt 1986, 1, 453-461; a.mlf .. "Müsikl", Yili, 678-687; Orhan Hançer- Tarihi, 1974, s. 33; F. Rosenthal. The Classical Heritage in Islam, Lon- don 1975, s. 225; O. Wright, The Modal System of Arab and Persian Music A. D. 1250-1300, London 1978, s. 20-30; A. Shiloah, The Theory of Music in Arabic Writings, München 1979; is- mail Grek Estetik'i, 1983, s. 61- 62; Özkan, TM/'lU, tür.yer.; Rauf Yekta, Türk Mu- sikisi, tür.yer.; Müzik Tarihi, tanbul 1987, s. 226; Hüseyin Sad ed din Are!, Türk MO.sikisi Kimindir, Ankara 1988; a.mlf., Türk Müsiklsi Dersleri (haz. Onur Ankara 1991; Mahmut Erol Kaynak- lan Hermes ue Hermetik (yük- sek lisans tezi, 1989). Sosyal Bilimler Ensti- tüsü, s. 76, 82; Evin Zaman Mü- zik, 1994, s. 25-30, 77; Çetinka- ya, Safa'da Müzik 1995; F. Shehadi, Philosophies of Music in Me- dieual Islam, Leiden 1995; E. Popescu-Judetz, Türk Musiki Kültürünün Anlamlan (tre. Bülent Aksoy). 1996; a.mlf., Prens Dimitrie Can- temir (tre. Selçuk Alimdar). 2000; Süley- man Erguner, Raüf Yekta Bey ue Türk Müsiklsi Üzerindeki (doktora tezi, 1997). Sosyal Bilimler Enstitüsü; Tura, Türk Mü- sikfsinin Mes'eleleri, 1988; Mehmed Nu- ri Uygun , Safiyyüddin Abdülmü'min Urmeul ue Kitabü'l-Eduan, 1999; Ahmet Say, Mü- zik Tarihi, Ankara 2000, s. 165-167; M. Cihat Can, XV. Türk Müsikfsi Ses Sistemi (doktora tezi, 2001). Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ahmet Turabi. Ki- Müsikf(doktora t ezi, 2002), Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 1-27; a.mlf., "Kind!, Ya'kilb b. (MGsiki)", XXVI, 58-59; M. Kemal Özergin, "Geç Klasik Ezgi Dizileri", MLZrap, sy. 18, 1984, s. 4-6, 33-34; Alaeddin Jebrini, "Farab! (MGsiki)", a.e., XII, 162-163. Iii NURi ÖZCAN - YALÇrN D FIKIH. Klasik literatüründe - sikiyi tam olarak Arapça bir kelime bulunmamakla birlikte güzel sesle hemen bütün icralar sözlükte "se- si yükseltmek; bir sözü türkü, gazel, kaside vb.ni heyecan veri- ci bir tarzda söylemek, okumak" na gelen ve bu dintenilmesi sema' ile ifade edilir; ve teganni ke- limelerinin aletlerini kapsayacak bi- çimde da müsiki ve kelimelerini birbi- rinin yerine ve Gazzali'nin en genel ses" söylemesi de bugün müzik ve- rilen büyük ölçüde göstermektedir. IV. (X.) sonra olan elhan kelimesinin mü- siki Klasik literatüründe yer alan müsi- kiyle ilgili belli kavramlar Melah'i, Iehv, meazif, huda nasb, hezec, sinad, savt, terennüm, ed- var, tilave (musikiyle ilgili kelimelerin isl am kültür tarihi eserlerindeki için bk. IV, 773-779; VIJl, 678-687; ca bk. Abdürrezzak es-San'anl, XI, 4-6). Kaynaklardaki bilgiler, önce sa- natkarane mevcut ve teganniyi meslek edinen okuyucu- lar göstermektedir. Ancak meslekten muganniyeler "cariye" demek olan kayne u !ayan) kelimesi bunlardan dacine, mudcine, karine diye de söz edilirdi. Mu- gann'i kelimesi, heyecan verici bir çekip ve uygunsuz ve- ya biçimde suretiyle eden kimseler için (Herevl, s. IV , 773) . aletlerinin isimleri de ile kavramlardan olup genellikle bu aletlerin "melah'i" kelimesiyle ifade edil- her tür içinde isimlerle aletler bulunmakla birlikte telli veter evtar). küb, üflemeli mizmar diye görülür. Hadislerde yer alan müsi- kiyle ilgili temel kavramlar meazif" ve "mezam'ir"dir. Mi'zetin olan me- azifin zaman içinde türden aletleri, olan mezamirin ise daha çok üflemeli aletler için bilinmektedir. Fakat hadislerde mezamirin sesli (Müslim, müsatlrin", 235-236; Nesa!, lat", 83) ve genel olarak aletlerini (Bu- har!, "1deyn", 2: Müslim, 6) ifade görülür. hadislerde telli barbat, kir, gubeyra ve üflemeli zemmare ve aletlerden def, tabi, bal, ceres, halhal ve celacilin geç- mektedir (hadisler ve bk. Düzenli, Kültür Tari- hinde MüsikT, s. 5, I 9; bu aletlerin nite- likleri bk. s. I O-I I I). alimlerince biçimde ve aletlerinin hükmü konusunda müstakil ve bir literatür Nüveyri'- nin Nihayetü'l-ereb'inde meselesi- nin hemen bütün yönleriyle bir bölüm (IV, I 33-341; V, I-I26). Gazzali de evliyadan Ebü'l-Hasan el-Askalanl el-Esved'in lara reddiye olmak üzere kaleme bir eserden söz eder Il, 268; bu konu- da eserlerin bir listesi için bk. Abdülhay el-Kettanl, ll, 99-202) MOSiKi müellifler, az istisnalar alimterinin kerih (haram veya mekruh) görme hususunda fikir birli- içinde ifade ederken içlerinde ve tabiln alimleriyle mez- hep da birçok ki- mubah belirtir ve on- lardan dinleyenlerin isimlerini verir. Ekallerden ve ekole mensup alimler- den ve rivayetle- rin lehte ve aleyhteki ayet ve hadisleri e ve Selef uy- desteklenmesi, olup ve kulla- türüne göre dirmelerin es- Sühreverdl, V, I 08; Nüveyrl, IV, I 90-200; VIII, IOO) bu konuda kesin bir so- nuca ve sernam ilgili dini din mOsikinin ve kendi içindeki türlerinin birbirinden edilmesi özel bir önem birlikte birçok bu tirmeden da konuya kin kanaat ierin biçimde tesbiti ciddi bir engel etmekte- dir. Dini müsiki ele meseleler Kerim, ezan, na- maz tesbih ve tehliller, mevlid-i nebl vb.nin ve olarak tasawuf çevrelerinde görü- len sema ve raks gibi Din türlerinde kanaatleri etkile- yen temel amil ise biçimi ve ortaya konuyu özel ola- rak ele alan eserlerde dört mezhep ima- genellikle ve bunu dinleme- yi tasvip yönünde nakiller makta, mezhep alimlerinin de bunu gü- nah (masiyet, haram, harama rnekruh veya rnekruh diye be- lirtilmektedir. Bununla birlikte imam fil'nin mubah, hatta bir ler'in durumlarda mendup yine bir Hanefi ve Han- beli fakihinin mutlak olarak mubah Medineli alimierin konusunda nisbeten sa- hip kaydedilmektedir. ve def ve davut çal- aletleri genellikle olumsuz bir söz konusudur (mesela bk. Sahnun, IV, 42 I: Gazzall, II, 267; Kasanl, v, Ebü'l-Ferec s. 222-23 I; Kudame. XIV, 162; Nüveyrl, IV, 165: Kayyim el-Cevziyye, I, 254-260: Osman b. Ali ez-Zeylal, N, Düzenli, Kültür Tarihinde MüsikT, s. Za- 261

MOSiKi · MOSiKi hiriyye mezhebine göre gına ve çalgı alet lerinden yararlanmak mubahtır.Omanın haramlığı hakkında sahih bir hadisin bu lunmadığını söyleyen İbn Hazm

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • derson, Music in History, New York 1954, s. 88; H. G. Farmer, The Sources Arabian Music, Lei-den 1965; a .mlf .. "The Science of Music in the Mafatih al-'Ulilm", Studies in Oriental Music (ed. E. Neubauer). Frankfurt 1986, 1, 453-461; a .mlf .. "Müsikl", İA, Yili, 678-687; Orhan Hançer-lioğlu, Düşünce Tarihi, İstanbul 1974, s. 33; F. Rosenthal. The Classical Heritage in Islam, Lon-don 1975, s. 225; O. Wright, The Modal System of Arab and Persian Music A. D. 1250-1300, London 1978, s . 20-30; A. Shiloah, The Theory of Music in Arabic Writings, München 1979; is-mail Tunalı, Grek Estetik'i, İstanbul 1983, s. 61-62; Özkan, TM/'lU, tür.yer.; Rauf Yekta, Türk Mu-sikisi, tür. yer.; İlhan Mimaroğlu, Müzik Tarihi, İstanbul 1987, s. 226; Hüseyin Sad ed din Are!, Türk MO.sikisi Kimindir, Ankara 1988; a.mlf., Türk Müsiklsi /'/azariyatı Dersleri (haz. Onur Akdoğu), Ankara 1991; Mahmut Erol Kıllç, İslam Kaynak-lan Işığında Hermes ue Hermetik Düşünce (yük-sek lisans tezi, 1989). MÜ Sosyal Bilimler Ensti-tüsü , s. 76, 82; Evin İlyasoğlu, Zaman İçinde Mü-zik, İstanbul 1994, s. 25-30, 77; Yalçın Çetinka-ya, İhuan-ı Safa'da Müzik Düşüncesi, İstanbul 1995; F. Shehadi, Philosophies of Music in Me-dieual Islam, Leiden 1995; E. Popescu-Judetz, Türk Musiki Kültürünün Anlamlan (tre. Bülent Aksoy). İstanbul 1996; a.mlf., Prens Dimitrie Can-temir (tre. Selçuk Alimdar). İstanbul 2000; Süley-man Erguner, Raüf Yekta Bey ue Türk Müsiklsi Üzerindeki Çalışmalan (doktora tezi, 1997). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Yalçın Tura, Türk Mü-sikfsinin Mes'eleleri, İstanbul 1988; Mehmed Nu-ri Uygun , Safiyyüddin Abdülmü'min Urmeul ue Kitabü'l-Eduan, İstanbul 1999; Ahmet Say, Mü-zik Tarihi, Ankara 2000, s. 165-167; M. Cihat Can, XV. Yüzyıl Türk Müsikfsi /'/azariyatı: Ses Sistemi (doktora tezi, 2001). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ahmet Hakkı Turabi. İbn Sina'nın Ki-tabü'ş-Şifa'sında Müsikf(doktora tezi, 2002), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s . 1-27; a.mlf., "Kind!, Ya'kilb b. İshak (MGsiki)", DİA, XXVI, 58-59; M. Kemal Özergin, "Geç Ortaçağ Klasik Musıkisinde Ezgi Dizileri", MLZrap, sy. 18, İstanbul 1984, s. 4-6, 33-34; Alaeddin Jebrini, "Farab! (MGsiki)", a.e., XII, 162-163.

    Iii NURi ÖZCAN - YALÇrN ÇETİNKAYA

    D FIKIH. Klasik fıkıh literatüründe mü-sikiyi tam olarak karşılayacak Arapça bir kelime bulunmamakla birlikte güzel sesle yapılan hemen bütün icralar sözlükte "se-si yükseltmek; bir sözü mırıldanmak; şarkı, türkü, gazel, kaside vb.ni heyecan veri-ci bir tarzda söylemek, okumak" anlamına gelen gına ve bu icraların dintenilmesi sema' ile ifade edilir; gına ve teganni ke-limelerinin çalgı aletlerini kapsayacak bi-çimde kullanımlarına da rastlanır. İhvan-ı Safa'nın müsiki ve gına kelimelerini birbi-rinin yerine kullanması ve Gazzali'nin gınanın en genel vasfının "hoş ses" olduğunu söylemesi de gınanın bugün müzik adı ve-rilen icraları büyük ölçüde ilgilendirdiğini göstermektedir. IV. (X.) yüzyıldan sonra lahnın çağulu olan elhan kelimesinin mü-siki anlamında kullanımı yaygınlaşmıştır. Klasik fıkıh literatüründe yer alan müsi-

    kiyle ilgili diğer belli başlı kavramlar şunlardır: Melah'i, Iehv, meazif, huda (hıda), nasb, hezec, sinad, tağb'ir (tağylr), tağrld, neşld, inşad, nihfıye, savt, terennüm, ed-var, şiir, tilave (musikiyle ilgili kelimelerin islam kültür tarihi eserlerindeki izahları için bk. İA, IV, 773-779; VIJl, 678-687; ayrıca bk. Abdürrezzak es-San'anl, XI, 4-6). Kaynaklardaki bilgiler, İslam'dan önce sa-natkarane şarkının mevcut olduğunu ve teganniyi meslek edinen kadın okuyucu-lar vasıtasıyla geliştiğini göstermektedir. Ancak meslekten muganniyeler hakkında "cariye" demek olan kayne (çoğul u !ayan) kelimesi kullanılır, ayrıca bunlardan dacine, mudcine, karine diye de söz edilirdi. Mu-gann'i kelimesi, heyecan verici bir şekilde çekip kırarak ve uygunsuz işleri kapalı ve-ya açık biçimde teşvik suretiyle inşad eden kimseler için kullanılırdı (Herevl, s. ı96: İA, IV, 773) . Çalgı aletlerinin isimleri de gına ile irtibatlı kavramlardan olup genellikle bu aletlerin "melah'i" kelimesiyle ifade edil-diği, her tür içinde farklı isimlerle anılan aletler bulunmakla birlikte telli çalgıların veter (çoğulu evtar). vurmalı çalgıların küb, üflemeli çalgıların mizmar diye adiandırıldığı görülür. Hadislerde yer alan müsi-kiyle ilgili temel kavramlar "gına, meazif" ve "mezam'ir"dir. Mi'zetin çağulu olan me-azifin zaman içinde farklı türden çalgı aletleri, mizmarın çağulu olan mezamirin ise daha çok üflemeli aletler için kullanıldığı bilinmektedir. Fakat bazı hadislerde mezamirin sesli icrayı (Müslim, "Şalatü'lmüsatlrin", 235-236; Nesa!, "İftitaJ:ıu'ş-şalat", 83) ve genel olarak çalgı aletlerini (Bu-har!, "1deyn", 2: Müslim, "Şalatü'l-'ldeyn", ı 6) ifade ettiği görülür. Ayrıca hadislerde telli çalgılardan barbat, kir, gubeyra ve kınlnin, üflemeli çalgılardan zemmare ve sancın, vurmalı aletlerden def, tabi, gırbal, ceres, halhal ve celacilin adları geç-mektedir (hadisler ve sıhhat durumları hakkında bk. Düzenli, İslam Kültür Tari-hinde MüsikT, s. 5, ı I 9; bu aletlerin nite-likleri hakkında ayrıca bk. s. ı I O-I I I).

    İslam alimlerince etraflı biçimde tartışılan gınanın ve çalgı aletlerinin hükmü konusunda müstakil çalışmalar yapılmış ve geniş bir literatür oluşmuştur. Nüveyri'-nin Nihayetü'l-ereb'inde gına meselesi-nin hemen bütün yönleriyle incelendiğ i bir bölüm bulunmaktadır (IV, I 33-341; V, I-I26). Gazzali de evliyadan Ebü'l-Hasan el-Askalanl el-Esved'in gınaya karşı çıkanlara reddiye olmak üzere kaleme aldığı bir eserden söz eder (İf:ıya', Il, 268; bu konu-da yazılan başlıca eserlerin bir listesi için bk. Abdülhay el-Kettanl, ll , ı 99-202)

    MOSiKi

    Bazı müellifler, az sayıdaki istisnalar dışında İslam alimterinin gınayı kerih (haram veya mekruh) görme hususunda fikir birli-ği içinde olduğunu ifade ederken bazıları . içlerinde sahfıbe ve tabiln alimleriyle mez-hep imamlarının da bulunduğu birçok ki-şinin semaı mubah saydığım belirtir ve on-lardan gına dinleyenlerin isimlerini verir. Ekallerden ve aynı ekole mensup alimler-den farklı görüşlerin ve çelişkili rivayetle-rin aktarılmış olması, lehte ve aleyhteki görüşlerin ayet ve hadisleri e ve Selef uy-gulamasıyla desteklenmesi, ayrıca gınanın çalgı eşliğinde olup olmamasına ve kulla-nılan çalgının türüne göre farklı değerlendirmelerin yapılması (Şehabeddin es-Sühreverdl, V, I 08; Nüveyrl, IV, I 90-200; Şevkanl, VIII, IOO) bu konuda kesin bir so-nuca ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Gına ve sernam meşruiyetiyle ilgili tavırlarda, dini mCısikiyle din dışı mOsikinin ve bunların kendi içindeki türlerinin birbirinden ayırt edilmesi özel bir önem taşımakla birlikte birçok tartışmanın bu ayırımları netleştirmeden yapılmış olması da konuya ilişkin kanaat ierin sağlıklı biçimde tesbiti açısından ciddi bir engel teşkil etmekte-dir. Dini müsiki kapsamında ele alınan başlıca meseleler Kur'an-ı Kerim, ezan, na-maz sonrası tesbih ve tehliller, mevlid-i nebl vb.nin nağmeli ve makamlı olarak okunmasıyla tasawuf çevrelerinde görü-len sema ve raks gibi uygulamalardır. Din dışı mCısikinin türlerinde kanaatleri etkile-yen temel amil ise müziğin amacı, biçimi ve ortaya çıkardığı sonuçlardır.

    Fıkıh kitapları yanında konuyu özel ola-rak ele alan eserlerde dört mezhep ima-mının genellikle gınayı ve bunu dinleme-yi tasvip etmediği yönünde nakiller yapılmakta, mezhep alimlerinin de bunu gü-nah (masiyet, fısk), haram, harama yakın rnekruh veya rnekruh diye nitelediği be-lirtilmektedir. Bununla birlikte imam Şafil'nin gınayı mubah, hatta bir kısım Şafiiler'in bazı durumlarda mendup saydığı , yine bir kısım Hanefi meşayihinin ve Han-beli fakihinin gınayı mutlak olarak mubah gördüğü, ayrıca Medineli alimierin gına konusunda nisbeten ılımlı görüşlere sa-hip olduğu kaydedilmektedir. Düğünde ve savaşta def ve davut çalınması dışında çal-gı aletleri hakkında genellikle olumsuz bir tavır söz konusudur (mesela bk. Sahnun, IV, 42 I : Gazzall, II, 267; Kasanl, v, ı 28-ı29: Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzl, s. 222-23 I; İbn Kudame. XIV, 162; Nüveyrl, IV, 165: İbn Kayyim el-Cevziyye, I, 254-260: Osman b. Ali ez-Zeylal, N, 22ı-222; Düzenli, İslam Kültür Tarihinde MüsikT, s. ı3I-166). Za-

    261

  • MOSiKi

    hiriyye mezhebine göre gına ve çalgı alet-lerinden yararlanmak mubahtır. Omanın haramlığı hakkında sahih bir hadisin bu-lunmadığını söyleyen İbn Hazm bu konu-daki kanaatini özetle şöyle açıklar: Arnel-ler niyetiere göredir. Kim müziği günah işleme amacıyla dinlerse günahkar olur; AI-lah'a kulluk davranışlarını güçlendirmek ve kendini hayır işlerine yönlendirmek maksadıyla dinlerse itaat ve ihsan üzere-dir, bu fiili de dinin tasvip ettiği işlerdendir. isyan veya taat niyeti taşımadan yap-tığında ise bunun olumlu veya olumsuz bir hükmü yoktur; kişinin bahçesinde ge-zinti yapması, elbisesini istediği renge bo-yaması gibi işlenmesi serbest fiillerdendir ( el-Muf:ıalla, IX, 60)

    Oınayı haram veya rnekruh görenlerin dayandığı belli başlı deliller ve bunlara ve-rilen cevaplar şöylece özetlenebilir: 1. Bazı sahabe ve tabi!n alimlerine nisbet edilen yoruma göre, "İnsanlardan öyleleri var ki Allah'ın yolunu-ayetlerini-alay konusu ya-parak halkı sinsice O'nun yolundan saptırmak için söz eğlencesini satın alır. Küçük düşürücü azap işte bunlar içindir" (Lok-man 31/6) mealindeki ayette geçen "leh-ve'l-hadls" (söz eğlencesi, eğlendirici sözler) ifa-desiyle gına kastedilmektedir. Bu yorumun taraftariarına göre ayet, Nadr b. Haris ad-lı şahsın Fars memleketlerine ticaret için gittiğinde oradan şarkıcı kadınlar getire-rek insanları Hz. Peygamber'in etrafından uzaklaştırmaya çalışması üzerine nazil ol-muştur. Ayrıca bir hadiste (Tirmiz1, "Bü-yü

  • bunun da haramın işlenmesine vesile ya-pılmasına karşı çıkıldığı görülmektedir. Fa-kat gerek sahabe ve tabiin gerekse müc-tehid imamların şarkı ve çalgı aletleri ko-nusunda genellikle olumsuz bir tutum içinde oldukları, nikah, düğün, velime gi-bi sevinç zamanlarında veya yol sıkıntılarını azaltmak yahut ıssız bir ortamın yol açtığ ı tedirginliği gidermek gibi makul se-beplerle izin verdikleri dikkate alınırsa , En-dülüslü bilginlerden İbn Hazm ve İbnü'IArabi'nin ve diğer bazı hadisçilerin çalgı aletleri aleyhine rivayet edilen hadisleri hadis rivayeti teknikleri açısından zayıf ve hatta bir kısmını uydurma olarak nitele-melerini ihtiyatla karşılamak gerekir. Ni-tekim şarkı dinlemeyi mubah sayan İbn Hazm bile bundan uzak durulmasını da-ha faziletli görmüştür.

    Gınanın hükmü konusundaki kanaatin hukuki ilişkiler alanına yansımaları daha çok şahitliğin reddine yol açıp açmama-sı , müzik aletlerini satmanın hükmü ve müzik aletlerini telef durumunda tazmin problemi gibi konularda ortaya çıkar. Şarkı söyleme ve dinlemeye olumsuz yaklaşan fakihler genel olarak bunun adalet vasfını etkileyeceği , dolayısıyla şahitliğin kabulü-nü engelleyeceği kanaatindedir. Bu sonu-ca ulaşırken de daha çok kendi dönemle-rindeki sosyal olgunun etkisiyle gınanın dinen yasak eylemiere (fısk) yol açması ih-timaline ağırlık verdikleri ve bunu meslek yahut meşgale edinenierin umumiyetle toplum nazarında muteber sayılmayan iç-ki düşkünü kimseler olduğunu dikkate al-dıkları anlaşılmaktadır. Nitekim Kasani'-nin konuya ilişkin bir değerlendirmesinde musiki dinlemenin kalpleri incelttiği, an-cak onunla fısk yapmanın helal olmadığı ifade edilmiştir (Beda'i', vı, 269) . Fakihle-rin çalgı aletlerine bakışının da bunların kendi dönemlerindeki işlevi ve harama yol açan eylemiere katkı sağlayıp sağlamaması ile irtibatlı olduğu, dolayısıyla müzik ve eğlence araçlarının satımı ve tazmini konusunda görüş ayrılıklarının bulunduğu görülmektedir. Mesela Ebu Hanife, barbat (ud) , davul, mizmar (kaval, düdük, ney) ve def gibi eğlence aletlerinin satımını -rnek-ruh olsa da- caiz gördüğünden bunlara ve-rilen zararın tazmin edilmesi gerektiği , Ebu Yusuf ve Muhammed ise bu satırnın batıl olduğu ve tazmin sorumluluğunun bulunmadığı kanaatindedir (a.g.e. , V, 144). Şafiiler, satım akdinin geçerli olabilmesi için satılan şeyin yararlanılabilir nitelikte bulunmasını şart koştukları ve müzik alet-lerinden elde edilen yararı da dinen yok saydıkları için oyun- eğlence aletlerinin ko-

    nu edildiği alım satımları batıl kabul et-mişlerdir. Maliki ve Hanbeliler de aynı gö-rüşü benimsemiştir. İbn Hazm'a göre bu tür aletlerin satımı helaldir, dolayısıyla ve-rilen zararın tazmin edilmesi gerekir (el-Muf:ıallii, IX, 55).

    islam dini insanın yaratılışının gereği olan maddi 1 bedeni ihtiyaç ve istekleri ya-nında ruhi 1 manevi, bedii 1 estetik ihtiyaç ve arzularını meşruiyet çerçevesinde kar-şılamasını mubah, hatta bazı durumlar-da vacip görmüş , diğer birçok meselede olduğu gibi mOsiki konusunda da ayrıntılı hükümler koymak yerine genel ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. İslam alimleri tarafından bir ihtiyaç olup olma-ması yanında amacı ve sonuçları itibariy-le tartışılıp değerlendirilen mOsikinin ce-vazı için dinin temel inanç, amel ve ahlak ilkelerine aykırı olmaması, haramların işlenmesine yol açmaması, başkalarının hak-kını ihlal etmemesi şart koşulmuş, zama-na ve somut olayın özelliklerine bağlı ay-rıntılar bakımından ise fıkıh ekaileri ara-sında farklı kanaatierin ileri sürüldüğü bir konu olarak islam kültür tarihindeki yeri-ni almıştır. Dinin dalaylı şekilde ilgilendiği ve hüküm koyduğu mOsiki gibi konular bir bakıma kişinin dini hassasiyeti ve ölçüleri içerisinde çözülebilecek nitelikte olduğundan öteden beri bunu bir tercih ve takva meselesi olarak değerlendirenler bulun-muştur. Fakat insanoğlunun kendini kont-rol altında tutmasının zorluğu, insan ta-biatının yasaklara temayülü, eğitimsiz ki-şilerin sübjektif ölçülerinin değişkenliği gi-bi sebeplerle bu gibi konularda birtakım objektif ölçüler getirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Esasen İslam alimlerinin konuy-la ilgili görüş ve tavsiyeleri de bu ihtiyacın sonucudur.

    BİBLİYOGRAFYA :

    Buhari, "'İdeyn", 2-3, " Eşribe", 6; Müslim. "Şal atü'l -müsafirin". 235-236, "Şalatü'l-'ldeyn" , 16; Tirmizi. "Büyü"', 51 ; Nesai. " iftit:a t:ıu 'ş-şalat", 83; Abdürrezzak es-San'ani, el-Muşanne{ ( n şr. Habibürrahman ei-A'zami), Beyrut 1403/ 1983, Xl, 4-6; Sahnün, el-Müdeuuene, IV, 421 ; İbn Ebü'd-Dünya, Kitabü ıemmi 'l-melah1 ( n şr. Mustafa Ab-dülkadir Ata , Meusü'atü Resa'ili İbn Ebi'd-Dün-ya içinde). Beyrut 1414/ 1993, 1, 67-87; İbn Hazm. el-Muf:ıalla, V, 92; IX, 55-63; a.mlf .• Risale fi ' l-gına'i'l-mülh1 e mübaf:ıun hüve em maf:ı?Cır (n ş r. ihsan Abbas, Resa'ilü İbn Jjazm el-Endelüs1 için-de), Beyrut 1987,1, 430-439; Şirazi. el-Mühe??eb, Kahire 1976, ll, 417 -419; Gazzali, İJ:ıya', istanbul 1985, ll, 266-302; Ebü Bekir İbnü 'I-Arabi. Af:ıkamü 'l-~ur'an (nş r. Ali M. ei-Bicavi). Kahire 1394/ 1974, lll, 1053-1054, 1493-1494; IV, 1950; Ka-sani. Beda'i', V, 128-129, 144; VI , 269; Ebü'I-Fe-rec İbnü'I-Cevzi, Telb1sü İblis (n ş r. M. Münir ed-Dımaşkl) , Kahire 1368, s. 222-250; İbn Kudame, el-Mug ni, IX, 467 -468; XIV, 160-166; Abdullah

    MOSiKi MECMUASI

    b. Mahmud ei-Mevsı li . el-il]tiyar li-ta'l1li ' l-Mui)-tar(nş r. Mahmud Ebu Dakika). Kahire 1370/ 1951, IV, 165-166; Şehabeddin es-Sühreverdi. 'Avari-fü'l-ma'arif (Gazzall. İJ:ıya ' (Beyrut! içinde). V, 108-119; Nüveyri, Nihfıyetü 'l-ereb, Kahire 1935-36, IV, 133-341 ; V, 1-126; İbn Kayyim ei-Cev-ziyye. igaşetü 'l-leh{an (nş r. Beşir Muhammed Uyun ). Dımaşk - Beyrut 1414/ 1994, 1, 254-298; Osman b. Ali ez-Zeylai, Tebyinü 'l-J:ıaka'ik, Bulak 1315, IV, 221 -222; VI , 13-14; Ali b. Muhammed ei-Huzai. Tai)r1cü 'd-delalati 's-sem' iyye ( n ş r. Ah-med M. Ebu Selame). Kahire 1401 / 1981 , s. 402-407, 772-785; Şatıbi. el-Muva{akat, lll, 225-239; Bedreddin el-Ayni, 'Umdetü 'l-kar1, Kahire 1392/ 1972, XVII , 299-302; Ahmed b. Yahya b. Muham-med ei-Hafid ei-Herevi. ed-Dürrü 'n-naçi1d, Kahi-re 1322, s. 193-199; Abdülgani b. İsmail en-Nab-lusi, lzaf:ıu 'd-dela lat fi sema'i 'l-alat ( n ş r. Ahmed Katib ei-H ammGş) . Dımaşk 1981 , tür. yer.; Şevkani, Neylü'l-evıar, VIII , 96-106; İbn Abidin . Red-dü'l-muf:ıtar, VI , 348-350; Salih ei-Ezheri, Ceua-hirü'l-ikl1l, Beyrut, ts. (Darü"l-ma 'rife). ll, 188; Sü-leyman Uludağ , islam Açısından MCısiki ve Se-ma ', İstanbul 1976, s. 171-203; Abdülemir Ali Mühenna, Al]barü 'l-mugannin ve 'l-muganni-yat, Beyrut 1990, s. 6, 7; Pehlül Düzenli. islam Kültür Tarihinde Müsik1 (yay ı mlanmamı ş mo-nografi , istanbul 1998). İSAM Ktp., nr. 140989; a.mlf .• "Klasik islam Kay naklannda Müzik Tar-tışmalan" , Mari{e, 1/2, Konya 2001 , s. 27-58; M. Abdülhay ei-Kettani, Hz. Peygamber'in Yöneti-mi: et-Teratfbu 'l-idariyye (t re. Ahmet Özel ). is-tanbul 2003, ll , 199-202; Mustafa Kılıç. "İslam Kültür Tarihinde Müsiki: Başlangıçtan Erneviie-rin Sonuna Kadar", AÜİFD, XXXI (ı 989). s. 399-451; C. H. Farmer. "Gına", iA, IV, 773-777; Ehad Arpad, "Gına" , a .e. , IV, 777-779; H. G. Farmer. "Müsiki" , a.e. , VIII, 678-687; a.mlf .. "Ghina"', Ef2 (İn g. ). ll, 1072-1075; O. Wright. "Müsiki", a .e., VII, 681-688; "Gına'" , Mv.F, XXXI, 294-297; "Miz-mar", a e., XXXVII, 107-108; "Me'ilzif', a.e., XXX!ll, 167-182; H. Yunus Apaydın. "Milsiki", islam 'da inanç, ibadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedi-si, istanbul 1997, lll , 347-352.

    L

    !il H. YUNUS APAYDIN

    MÜSİKİ MECMUASI

    Türkiye'de yayımı günümüzde de süren

    en uzun ömürlü musiki dergisi. _j

    1 Mart 1948 tarihinde istanbul'da Hü-seyin Sadeddin Arel'in görüşleri doğrultusunda neşrine başlanan mecmua. 95-176. sayıları arasında Yeni Musiki Mecmuası, 224-246. sayıtarında İleri M usiki Mec-muası adıyla çıkmıştır. Dergi neşrini uzun süre ( sy. 1-400) aylık periyatlarla devam ettirmiş. 401 -472. sayılar üç ayda bir ya-yımlanmış, 472. sayının ardından yayımına üç yıl ara verdikten sonra Mart 2005'-te 473. sayı ile yeniden neşir hayatına dön-müştür. 13-192. sayıları İleri Türk MOsiki-si Konservatuvarı' nın yayın organı olarak çıkmıştır.

    263