Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
MÜSİAD 98. Genel İdare Kurulu (GİK)
“Yerli ve Milli Savunma Sanayisi”
TRABZON
11-12 MAYIS 2018
Sayın Valim, Belediye Başkanım,
Sayın Savunma Bakan Yardımcım (Şuay Alpay),
2
Sayın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanım, İş ve Siyaset Dünyasının, STK'ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,
Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,
Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD dostları,
Değerli Basın Mensupları,
Trabzon şubemizin ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz Genel İdare
Kurulu toplantısına hoş geldiniz, şeref verdiniz.
3
Karadeniz Bölgesi’nin, namı bütün yurda hatta dünyaya yayılmış
şehri Trabzon’da bir kez daha dostlarımızla bir araya gelmekten mutluluk
duyuyoruz.
Trabzon, Türkiye’nin insan gücü ve üretim potansiyeli bakımından
önemli şehirlerinden biridir.
Trabzon’da çalışan nüfusun % 65’i tarım, hayvancılık, balıkçılık,
avcılık ve ormancılıkla uğraşıyor.
Ticaret, sanayi, el sanatları, taşımacılık, inşaat ve diğer hizmetler
alanında istihdam edilenler ise, nüfusun %35'ini oluşturuyor.
4
2017 yılı verilerine göre Türkiye’nin en çok ihracat yapan 15’inci ili
olan Trabzon, bu dönemde önceki yıla göre toplam 1,2 milyar dolar
düzeyinde ihracat gerçekleştirmiştir.
Trabzon 2017 yılında, toplam 110 ülkeye ihracat gerçekleştirerek,
pazar genişliği bakımından en iyi performans gösteren illerin başında
geliyor.
İhracat yapılan ülkeler arasında ilk üçte, çetin pazarlardan olan
Rusya, İtalya ve Almanya’yı bulunuyor.
5
Bütün bu verilerin toplamına baktığımızda ise, Trabzon’un Türkiye
ekonomisinde kapladığı alanın, toplam 16,8 milyar TL ile yaklaşık %1’e
tekabül ettiğini görüyoruz.
Bu, bizleri tatmin eden bir oran değildir.
Kendim de bir Trabzonlu olarak iğneyi kendimize batırarak şunu söylemem lazım; Trabzon’un, potansiyelini tam kapasite kullanma noktasında biraz daha gayrete ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Trabzon, Karadeniz’e has dinamik, üretken ve inovatif düşünce
yapısına sahip bir nüfus barındırmaktadır.
6
Bu nüfusu etkili şekilde kullanmak sadece şehrin değil, ülkemizin
geleceği için de elzemdir.
Bunun yanında coğrafi konumundan kaynaklı avantajları da şehre
önemli bir değer katmaktadır.
Örneğin elimizde, Trabzon Limanı gibi bir değer bulunuyor.
Bildiğiniz gibi liman, uzun yıllar boyu dünya ticaretinin odak
noktasında yer almıştır.
Şimdi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması projesiyle Trabzon,
tarihte edindiği bu önemli payeyi, yeniden devralıyor.
7
Doğu’dan Batı’ya açılan bir ticaret kapısı olan Trabzon, dünya
ticaretinde stratejik öneme sahip bir konumdadır.
Şehrin, bu büyük nimeti daha etkili şekilde kullanması gerekiyor.
Bunu da ancak daha fazla üreterek, daha fazla çalışarak
başarabiliriz.
Trabzon’un üretim ve ticaret potansiyeli, ortaya çıkan tablonun çok
daha üzerindedir, bunu biliyoruz.
Bu potansiyeli el birliğiyle açığa çıkaracağız.
Bunun için de gerçekçi analizler yaparak, bölgenin kendi
dinamiklerine göre bir yol haritası çıkarmamız gerekiyor.
8
MÜSİAD olarak bu konuda elimizden geleni yapmaya her zaman
hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Biz, “MÜSİAD Türkiye’nin yüz akıdır” diyoruz; bunu
söyleyebilmenin bir karşılığı var değerli misafirler.
28 yıldır, ülkemizin kalkınmasına katkı sunmak için gece gündüz
demeden çalışıyoruz.
Bugün Türkiye’nin ve dünyanın her bir noktasına ulaşmanın, yalnız
iş dünyasının değil, milyonlarca insanın hayatına dokunabilmenin
gururunu yaşıyoruz.
Ünlü İslam âlimi Muhammed İkbal’in güzel bir sözü vardır:
9
“Harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasızdır” der.
Biz, bağlı olduğumuz değerlere inanan yol arkadaşlarımızla fikirde
birlik olurken, azim ve kararlılıkla, her zaman çok çalışarak, eylemde de
birliğimizi sağlıyoruz.
Yüksek ahlakı, erdemi temel alan bir iş hayatı ve sosyal yaşamı,
dil, din, ırk ayrımı yapmadan, bütün dünyaya yerleştirebilmek için
çabalıyoruz.
MÜSİAD’ın bugün geldiği noktaya baktığımızda, bu çabamızın ne
kadar doğru bir yönde ilerlediğini görüyoruz.
10
Biz bugün 73 ülkede, 197 irtibat noktasıyla hizmet veren güçlü bir
sermaye platformuyuz.
Şube ve temsilcilik sayımızı hız kesmeden artırmaya devam
ediyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda yurt dışında Belçika ve Tiflis, yurt içinde
Yozgat ve Karaman şubelerimizin açılışını gerçekleştirdik.
29 Haziran’da inşallah komşu şehir Bayburt’ta da şubemizin
açılışını yapacağız. Buradan, sizleri de açılışımıza davet etmek
istiyorum.
11
Bütün bu teşkilatlanma başarımızı, rakamsal bir hedefe ulaşmak
için inşa etmiyoruz.
Biz, gittiğimiz her yerde, bağlı olduğumuz değerler ışığında, ülke
ekonomisine katkı verecek çalışmalara öncülük etme gayesindeyiz.
Bizim ülkemize, üyelerimize ve ümmete verdiğimiz bir söz var;
bütün çabamız, bu sözün arkasında durabilmek içindir.
Yoksa anlık ya da dünyevi hırsların peşinden koşmadığımızı,
dostlarımız da, bizi tanıma gayretinde olanlar da çok yakından
bilmektedirler.
12
Değerli Misafirler,
Bugün 98’incisini gerçekleştirdiğimiz Genel İdare Kurulu
Toplantımızın ana konusunu, Yerli ve Milli Savunma Sanayisi olarak
belirledik.
Bu konuyu tesadüfen ya da bir konu arayışıyla seçmedik elbette.
MÜSİAD olarak Savunma Sanayisini önemsiyoruz.
Bu çerçevede Savunmayı, Stratejik sektörler arasında
değerlendiriyoruz.
13
Yeni dönemde kurduğumuz Stratejik Sektörler ve Politikalar
Başkanlığı’mız bünyesinde yer alan Savunma, Havacılık ve bilgi
Teknolojileri Üst Kurulu öncülüğünde çeşitli çalışmalar yürütüyoruz.
Mevcut sorunları tespit ederek, çözüm önerileri geliştiriyoruz ve
bunları ilgili makamlarla paylaşıyoruz.
Önümüzdeki süreçte de bu çalışmalarımıza yenilerini ekleyerek,
sizlerle paylaşacağız inşallah.
Bildiğiniz gibi dünya, önemli bir değişim ve dönüşüm sürecinden
geçmektedir.
14
Teknoloji, bilgi ve bilim temelinde şekillenecek olan yeni dünya
düzeninde ülkeler, geleceğe yaptıkları yatırımlarını bu dönüşüm
çerçevesinde şekillendiriyor.
Çünkü biliyoruz ki, gelecekte söz sahibi ülkelerden biri olmak
istiyorsanız, geleceğin kodlarını iyi çözümlemeniz gerekiyor.
Bu yeni dünyada, belli birkaç ülkenin öncülük ettiği teknolojik ve
bilimsel gelişmeleri izlemek değil, bizzat bu gelişmeleri meydana getiren
ülkelerden olmak zorundayız.
15
Elimizde bulunan kaynakları ve insan gücünü en doğru şekilde
kullanarak, üretime ve inovasyona yatırım yapmalıyız, hâlihazırda
yaptığımız yatırımları artırmalıyız.
Ar-Ge yatırımı yapmak isteyen şirketlere, başta finansman kaynağı
olmak üzere destekler verilmeli, hibe kullanımı ve teşvikler noktasında,
firmaların bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye olarak artık değer katan, fark yaratan ürünler üretmeye
odaklanmalıyız.
Bu konunun en fazla öne çıktığı, önem taşıdığı sektörlerden biri de,
bildiğiniz gibi Savunma Sanayii oluyor.
16
Bir ülke, savunma sanayisinde ne kadar iddialı, ne kadar güçlüyse,
dünyada da o kadar güçlü bir yer ediniyor.
Dolayısıyla, teknolojiyi ve bilimi en etkili şekilde kullanan sektörlerin
başında gelen Savunma Sanayii, Türkiye için stratejik sektörler
arasındadır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın defaatle dile getirdiği “yerli ve milli”
vurgusu, birçok alanda olduğu gibi, savunma sanayii için de son derece
önemlidir.
Kendi kendine yeten, dahası, ürettiği ürünleri dünyaya satabilen bir
Türkiye hayal ediyoruz evet.
17
Fakat bu noktada, özellikle üzerinde durmamız gereken konu
şudur:
Üretimin içeride yapılmış olması, bir ürünü yerli yapar fakat bu o
ürünün milli olması için yeterli değildir.
Bir ürününün fikir aşamasından Ar-Ge’ye, kullanılan
malzemelerden üretime kadar her aşamasının yerli kaynaklardan
sağlanması gerekmektedir.
Bir masanın gövdesinin tamamı siyah, ayaklarından ikisi siyah ikisi beyaz ise, o masaya siyahtır diyemeyiz; siyah beyazdır.
18
Dolayısıyla yerli ve milli iddiasıyla yola çıkıyorsak, bunun için gerekli şartları iyi analiz etmemiz ve hiç zaman kaybetmeden bu konuya odaklanmamız gerekmektedir.
Türkiye artık savunma ekipmanlarını ithal eden bir ülke olmaktan
çıkarak, sektörün gelişiminde öncülük eden, kendi ihtiyaçlarını
karşılamanın ötesinde, ürettiği ürünleri ihraç eden bir ülke olmalıdır.
Son yıllarda yerli firmalarımızın gösterdiği gelişime baktığımızda,
ortaya göğsümüzü kabartan bir tablo çıkıyor.
Bugün, artık kendi insansız hava aracını üretebilen bir Türkiye var.
19
Tabii, bir noktanın daha altını çizmekte fayda görüyorum.
Savunma sanayii gelişme gösterebilir, başarılı ürünler üretebilir;
fakat bir de bunların kullanılması, tercih edilmesi konusu var ki, bu da
“milli olmanın” bir şartıdır.
İthal ürünlerin kalite ve işlevine eriştiği halde yerli ürünlerin tercih
edilmemesi, farklı sektörlerde maalesef karşılaştığımız bir durum.
Ürün tercihi konusunda, yabancı hayranlığını bırakmanın zamanı çoktan gelmiştir.
Bu noktada tabii, devletin tutumu da son derece önemlidir.
20
Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı vurguyu ve destek
beyanını da bir teşvik olarak algılayarak, özel sektör olarak bu işe daha
sıkı sarılmamız gerektiği kanaatindeyim.
Biliyoruz ki henüz yolun başlarındayız, daha çok uzun bir yol var
önümüzde.
Fakat biz ülkemizin potansiyelinin ve gücünün farkındayız.
Onun için artık şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz; gelecek, Türkiye’nindir.
Değerli Misafirler,
21
Türkiye olarak, erken seçim ilanıyla hareketli bir döneme girdik.
Bizler siyasetçi değiliz; fakat iş dünyasını tamamen siyasetten ayrı
da düşünemeyiz.
Burada bir analiz yaparak, erken seçim kararını siyasi açıdan
değerlendirmeyeceğim.
Bu, siyasetçilerin görev ve ilgi alanına giriyor, öyle de kalmalı.
Fakat bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Artık iş çevreleri de halkımız da şunu iyi biliyor ki, ülkemizin
geleceği için istikrarın sürdürülebilir olması gerekiyor.
22
İş dünyasının büyüyebilmek için adım atmaya, yatırım yapmaya
ihtiyacı var.
Yeni yatırımlara cesaret edebilmesi, önünü görerek, adım
atmaktan korkmaması için de ülkede güven, huzur ve istikrarın hüküm
sürmesi elzemdir.
İstikrar, ancak güçlü bir iktidarla mümkün olabilmektedir.
İşte 16 Nisan’da Türk milletinden “olur alan” ve 24 Haziran’daki
seçimlerle birlikte uygulamaya geçecek olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi, bu istikrarı sürdürülebilir kılacak yegâne sistemdir.
23
Bu sistemin bir an evvel hayata geçirilebilmesi bakımından,
seçimlerin öne alınmasını iş dünyası olarak son derece olumlu
karşıladığımızı ifade etmek istiyorum.
İş dünyası olarak, her fırsatta üretim ve yatırımlar artmalı, istihdam
oranları yükseltilmeli diyoruz.
Son sanayi verilerine baktığımızda da bunun sağlandığını,
yatırımların artarak sürdüğünü görüyoruz.
Fakat son dönemde, ülkemizin ve iş dünyamızın gündeminde sıcak
bir konu var: kurdaki artış.
Bildiğiniz gibi, 2017 yılında kurda çok ciddi dalgalanmalar yaşandı.
24
Türk Lirası, dolar karşısında yaklaşık yüzde 8, Euro karşısında ise
yüzde 22 değer kaybına uğradı.
İş dünyası, enerjisinin bir bölümünü bu konunun analizine harcıyor
maalesef.
Fakat, ortada bir gerçek var ki, bizim kurdan ziyade bunu
konuşmamız gerekiyor:
Enflasyon, kurdaki dalgalanmadan daha büyük ve derin bir
sorundur.
Döviz kurunun yükselmesinin önemli nedenlerinden birisi,
insanların paralarının değerini koruma isteğidir.
25
Paranın değer kaybının nedeni, enflasyondur.
Enflasyon, ekonomik, sosyal hatta siyasal maliyeti olan bir vakadır.
Enflasyon kontrol altına alınabilirse, TL'nin alım gücü, dolayısıyla
da değeri korunur.
Köklü bir çözüm için, enflasyonu kontrol altına almak zorundayız.
Bildiğiniz gibi Türkiye ekonomisi, son dönemde gösterdiği
performansla, olumsuz birçok görüşü boşa çıkarmıştır.
Büyümeye devam etmiş, yerli ve yabancı yatırımcı açısından risk
oluşturacağı söylenen dalgadan etkilenmemiştir.
26
Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’nin ifade ettiği gibi,
dünyadaki korumacı ekonomi dalgasına rağmen Türkiye’nin rekabetçi ve dışa açık yapısı, yeni dönemde de sürecektir.
Dolayısıyla önümüzde, bazı çevrelerin ısrarla kabul ettirmeye
çalıştığı gibi kara bir tablo değil, umut verici bir gelecek vardır.
Kıymetli Misafirler,
Sözlerime son verirken, değerli katılımlarınız için sizlere ve başta ev
sahibi Trabzon Şube Başkanım olmak üzere, bu programımızda emeği
geçen herkese gönülden teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
27
Abdurrahman Kaan
MÜSİAD Genel Başkanı