30
Melek Yüzlü Babam Özlem BEKSARI Gelini (Cemo'nun Eşi) En heyecanlı günümde tanıştım melek yüzlü babam ile... Kapının zili çaldığında karşımda, bilindik kayınpeder olmasının ağırlığıyla somurtacak bir adam beklerken, her zamanki gülümsemesiyle girdi kapıdan... Eşimi değil de, sanki onun o tatlı yüzünü görünce uçup gitmişti heyecanım, yerini mutluluğa bırakarak... Annemle (Nuray ŞERBETÇİ) daha önce tanışmıştım. Ama onunla tanışacak olmak çok korkutmuştu beni (onu tanıdıktan sonra kendime hep güldüm). Daha hiç konuşmadan bana sarılıp sakin olmamı söylemesi beni çok şaşırtmıştı. Ve gece boyunca o tatlı gülümsemesiyle hep içimi ısıttı. Tanıyanlar çok iyi bilir; en önemli özelliklerinden biri en gergin ortamı bile yumuşatan o tatlı sesiyle anlattığı fıkralardı babamın... Beni istemesi de fıkra gibi olmuştu... Evlendiğim zaman "anne-baba diyemem" derdim hep, ama gerçekten anne-baba gibi olmuşlardı benim için... Ağzımdan istemsiz olarak çıkan 61 2003, Cem'in Eşi Özlem, Nişan Töreni

Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Melek Yüzlü Babam

Özlem BEKSARI Gelini (Cemo'nun Eşi)

En heyecanlı günümde tanıştım melek yüzlü babam ile... Kapının zili

çaldığında karşımda, bilindik kayınpeder olmasının ağırlığıyla

somurtacak bir adam beklerken, her zamanki gülümsemesiyle girdi

kapıdan... Eşimi değil de, sanki onun o tatlı yüzünü görünce uçup gitmişti

heyecanım, yerini mutluluğa bırakarak... Annemle (Nuray ŞERBETÇİ)

daha önce tanışmıştım. Ama onunla tanışacak olmak çok korkutmuştu

beni (onu tanıdıktan sonra kendime hep güldüm).

Daha hiç konuşmadan bana sarılıp sakin olmamı söylemesi beni çok

şaşırtmıştı. Ve gece boyunca o tatlı gülümsemesiyle hep içimi ısıttı.

Tanıyanlar çok iyi bilir; en önemli özelliklerinden biri en gergin ortamı bile

yumuşatan o tatlı sesiyle anlattığı fıkralardı babamın... Beni istemesi de

fıkra gibi olmuştu...

Evlendiğim zaman "anne-baba diyemem" derdim hep, ama gerçekten

anne-baba gibi olmuşlardı benim için... Ağzımdan istemsiz olarak çıkan

61

2003, Cem'in Eşi Özlem, Nişan Töreni

Page 2: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

ilk 'baba' kelimesinde utanç, heyecan ve her zamanki tatlı sıcaklık vardı

yine içimde... Ne kadar şanslı olduğumu tanıdıkça anladım, Muzaffer

ŞERBETÇİ'ye baba diyebilmek... O şerefi, o gururu hissedebilmek...

Aramızdan ayrıldığını Altan Abiden ilk duyduğumda tek hissettiğim şey

ablamın tokatlarının acısı oldu... Olamazdı ki... Daha yeni 'baba'

demiştim ona, daha çok tavla maçımız vardı, daha yeni öpmeye

başlamıştım gıdığını, daha çok 'otur bakalım, şu bulmacayı çöz'

diyecekti... Hala da inanamıyorum aslında. Onun gidişi 'iyiler erken

ayrılır' tezini doğrular gibiydi...

Cenaze törenine kadar içimde bir kor vardı beni yakan. Şanssızım

diyordum, biraz daha olsaydım yanında, birkaç yıl daha kızı olduğumu

hissetseydim... Ama cenaze günü içimdeki kor yerini gurura bıraktı. Az

bir zaman da olsa 'kuzusu' olmuştum onun. 2 yıllık da olsa kızıydım... Ve

en önemlisi artık ŞERBETÇİ'ydi soyadım...

HAYATIMDA TANIDIĞIM EN MÜKEMMEL İNSANLARDAN BİRİNİN

ÇOCUKLARINDAN BİRİYDİM ARTIK...

62

Page 3: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Seçkin Bir Bilim Adamının Arkasından!..

Ömer DEMİRAĞ Arkadaşı, Harita Y. Müh.

Haritacılık camiası ikinci kuşağı hocalarından, yeri doldurulması güç Prof.

Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ'nin arkasından bir kere daha saygıyla eğiliyorum.

Herkesin sevdiği ve saygı duyduğun Muzaffer Hocanın arkasından

dostları, öğrencileri, arkadaşları, hastane personeli, Onu tanıyan herkes

ağladı.

Muzaffer ŞERBETÇİ, ikiz kardeşler olarak kız kardeşi ile birlikte,

01.01.1936 tarihinde, Kahramanmaraş'ta doğdu. Babası Ali Efendi,

ondaki zeka üstünlüğünü görmüş olmalı ki, 5 yaşında iken ikiz kız kardeşi

ile beraber onu Kuran Kursuna göndermiş. Altı ay içinde Kuranı okumaya

başladığı ve birkaç defa hatim ettiği bilinmektedir. Hazır cevap oluşu,

okula gitmeden para hesaplarını, çarpma bölmeyi yaptığı, Türkiye

haritası üzerinde şehirlerin yerlerini çabucak göstermesi, gazeteleri

okuyabilen bir çocuk olması nedeni ile, herkes onu çok seviyordu.

63

Ömer DEMİRAĞ, A. BİLGİLİ, Muzaffer ŞERBETÇİ

Page 4: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Öğretmenlerin arzusu üzerine, 5 yaşında iken ilkokula ikinci sınıftan

başlatılmıştı. Kaydettiler ve hiç zorlanmadan henüz 10 yaşında iken

ilkokulu “Pekiyi” derece ile bitirmişti.

Aile Reisi Ali Efendi, sağlık memuru olduğu için, onu okutacak gücü yoktu.

Bir an evvel hayata atılması ve para kazanması için meslek öğrenmesi

gerekeceğini düşünerek, onu Kahramanmaraş Erkek Sanat Enstitüsü

Tesviye Bölümüne kayıt ettirmişti. Çok çalışkan olması nedeni ile

öğretmenleri onu, Ankara 2. Sanat Enstitüsüne gönderdiler. 1951 yılında

Enstitüyü birincilikle bitirdi.

Ali Efendi'nin, ona küçük bir atölye açmak için yaptığı teşebbüsler boşa

gitti. Zira gerekli krediyi bulamamıştı. Muzaffer ŞERBETÇİ'nin seçeceği

tek yol burslu bir Yüksek Okulda okumak olmuştur.

O yıllarda, Sanat Okulunu bitirenlerin gidebileceği tek Yüksek Okul, eski

ismi ile İstanbul Yıldız Teknik Okulu idi ve “Mühendis” yetiştiriyordu.

Yaptığı araştırmalarda burs veren bir devlet kurumu bulamamıştı. Çok

üzgündü. Okuma hayalleri sona ereceği bir anda, gazetede bir ilan

görmüştü. Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğü, gazetelere verdiği ilanda,

“Türkiye Kadastro işlerinin bir an evvel bitirilmesi ve vatandaşlar

arasındaki arazi ihtilaflarının giderilmesi, tarım reformunun yapılması,

kentlerde imar planlarının yapılması için lüzumlu olan hali hazır

haritaların yapımı, baraj, yol, liman projelerinin altlığını teşkil eden

kadastral planların yapımı için Harita ve Kadastro Mühendisleri

yetiştirmek üzere 50 öğrenciye burs verileceğini, isteyen lise, sanat

okulu, Tapu Kadastro Meslek lisesi mezunlarının müracaat etmelerini,”

belirtilmişti. Hemen müracaatını yaptı ve İstanbul'a gelerek sınava girdi.

Bir hafta sonra listeler asıldığında ismini üst sıralarda görünce çok

sevinmişti. Başarmıştı ve sevincini babasına bir telgraf çekerek haber

verdi.

64

Page 5: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Okul açıldı. Ayın sonunda 125 lira

olan bursunu alır almaz ilk işi, 25

l i ras ın ı Ankara 'da okuyan

ağabeyine göndermesi, ona çok

mutluluk vermişti.

Okulda, yeni arkadaşlarla çabucak

kaynaşt ı . Hemen DÖLLER

gurubunu kurdu ve bu grup

m e z u n o l u n c a y a k a d a r

birbirlerinden hiç ayrılmadılar.

Bilhassa sınavlarda o ortada grup

e t ra f ı nda onu h i ç ya ln ı z

bırakmıyordu. Böylece dört yıl

çabucak geçti.

Yıl 1956... Henüz 20 yaşına girmemişken genç bir mühendis olmuştu. O

yıl Teknik Okulda Yüksek Mühendis olmak için bölüm açılmıştı. Sınava

girdi ve kazandı. Ancak onun bütün emeli yurtdışında öğrenimini devam

ettirmekti. Teknik Okulun Yüksek Lisans Giriş Sınavını kazanmasına

rağmen bırakıp Almanya'ya gitti. Bir yıl Hamburg Eyalet Harita

Dairesinde çalıştı. Aldığı aylık 500 DM'tı ve para artırmak mümkün

değildi. Bütün olanaksızlıklara rağmen işi bırakıp Bonn Üniversitesi'ne

kaydını yaptırdı. O zaman ben Kassel şehrinde bir Lisanslı Ölçme

Bürosunda (ÖBV) çalışıyordum. Onun ısrarı ile ben de Bonn

Üniversitesi'ne kaydımı yaptırdım. İki garibanın hayat mücadelesi

yeniden başlamıştı. Ancak bizden evvel bu mücadeleyi veren Ahmet

AKSOY ve Erdoğan ÖZBENLİ arkadaşlarımızın bizlere çok yardımcı

olacaklarına inanıyorduk.

65

Ağabeyi, Necdet

Page 6: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Yıl 1963... ŞERBETÇİ üniversiteyi bitirdi. Onun iyi bir bilim adamı

olacağını keşfeden Prof. Dr. Helmut WOLF olmuştu. Ona, “Asistan” olarak

yanında çalışmayı teklif ettiği zaman, çok mutlu olmuştu. Ancak ilk altı ay

maaş almadan nasıl geçinecekti? Bu sorunu halletmesi gerekiyordu. Tam

o sırada bir arkadaşı ona garanti verdiğinde, sevincinden iki damla yaşın

gözlerinden aktığını asla unutamam.

Muzaffer ŞERBETÇİ, dünyanın sevgi bahçesi olduğuna inanırdı ve

insanlara hoşgörü ile bakan müstesna bir insandı. Sevgisiz

yaşanamayacağına inandığı için, sevgi dolu bir insanla hayatını

birleştirdi... Çok mutlu oldu ve mutlu öldü...

Mesleğine ve meslektaşlarına büyük saygısı vardı. Hocalarını, yaşlı ve

hasta meslektaşlarını arar bulur, onları sık sık ziyaret eder, hatıralarını

dinlerdi.

“Başarılı olmak için önce insan olmak, insanları sevmek, onlara yardım

etmek,” düsturunu hayatı boyunca hiç unutmadı.

66

Vor dem Aalener Jugendherberge,

Haziran 1962: 3 Silahşörler:

Ömer DEMİRAĞ,

Abbas BARIŞKANER,

Muzaffer ŞERBETÇİ

Page 7: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

İyi bir bilim adamı, iyi bir hoca, iyi bir baba, iyi bir koca idi. Sakin, son

derece sabırlı, sevecen ve sempatikti. Sevgi ve mutluluğun olduğu yerde

başarının geldiğine her zaman inanmıştı. Öldüğü zaman dahi sevgi

mimiklerini, yüzünde görmek mümkündü.

Muzaffer ŞERBETÇİ, iyi bir dostum, Almanya'da kader birliği yaptığım

arkadaşımdı. O, dost ve arkadaşlarını kırmaktan korkardı. Çok çeşitli

dostu vardı. Bazen Anadolu'dan gelen garibanların hamisi, bazen burs

alamayan öğrencilerin dertdaşı olurdu. Toplantılarda karşıt fikirli kişileri

hoşgörü ile bir noktada birleştirmeye çalışırdı.

Bilgisi ile asla övünmeyen, çok mütevazı bir insan olduğu kadar, bilgisine

inandığı büyüklerine çok sevgi ve saygı gösterirdi.

En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan

yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle yemeği parası ile bir

kitap almak, ona daha fazla mutluluk verirdi. Geride bıraktığı kitapların,

bir kütüphanede veya üniversitede değerlendirilmesi, onun en büyük

vasiyeti idi. Gerek Almanya'da, gerekse Türkiye'de kazancının önemli bir

bölümünü kitaplara yatırdı. Saygıdeğer eşi Nuray ŞERBETÇİ onun tek

güvencesi idi. Nitekim onun teşebbüsü ile bir ev sahibi olabildiler.

Ameliyat olmasına karar verdiğimiz zaman, bütün yolları ve olasılıkları

düşündük. Bazı hastaneler, ödenmesi mümkün olmayan paralar istediler.

O, yine her zaman olduğu gibi, mütevazı Devlet Hastanesini tercih etti.

Ameliyata gitmeden evvel, çok sevdiği, ona yakışan bıyıklarını

kesmişlerdi. Daha da gençleşmişti. “Bir hafta sonra tekrar evinde

olacağını, yarım kalan kitabını tamamlayacağını,” söylüyordu. Yedi

günlük nekahet devresinde kimse ile görüştürülmemeye özen gösterildi.

21.02.2005 Salı günü, aile efradı ve dostları çok sevinçliydi. Zira o gün

hastaneden taburcu edilecekti. Saat 16.00'daki telefon görüşmesinde,

“Dostlarına tekrar kavuşacağı için çok mutlu olduğunu,” söylemişti. Evine

67

Page 8: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

götürülmek üzere hazırlanıyordu ki, 17.15 de birden fenalaştı... 17.30'da

tekrar ameliyata alındı... Kalp yeniden açıldı... Ancak netice çok acı ve

vahimdi. İkinci kuşağın çok değerli üyesi, Muzaffer ŞERBETÇİ'yi

kaybetmiştik... O anda yüzündeki mimikler, “Arkadaşlarını, dostlarını

öğrencilerini üzdüğü için, onlardan özür diliyordu,” sanki... O gece onu

hastanenin gasilhanesindeki özel soğuk hava odasına koyarken birden

ürperdim. Tüylerim diken diken oldu. Bu soğuk küçük daracık odacıkta

yalnız başına nasıl kalacaktı? Üstelikte kare karalamayı ve Sudoku

bulmacalarını yanına almaya zaman bulamamıştı... Çok uzun bir gece

geçti aradan. “Belki uyanmıştır,” diye tekrar gittiğimde, yüzü yine

gülüyordu... Gözleri bir daha açılmamak üzere kapanmış, çenesi

konuşmamak üzere bağlanmıştı... İnanamadım öldüğüne... Öpmek

istedim, aramızdaki parolayı yapmak istedim, ama hiç birini

yapamadım... Birkaç damla gözyaşı ile yüzünü kapadım...

Duygulandım... “Dünyada onsuz nasıl yaşayacağımı” düşündüm...

Hareket edemiyordum. Kala kaldım orada... Biraz konuştum, dertlerimi

tekrar ettim ve doğru eve gittim... Ve bu satırları karaladım.

Ruhun şad olsun Sevgili Dostum.

Sen, unutulmayacak, daima anılacaksın... Haritacılık mesleğinde örnek

bir hoca olarak, hafızalardan asla silinmeyeceksin!..

68

Page 9: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Muzaffer Şerbetçi Eserlerinde ve Anılarda Yaşıyor!..

Ahmet AKSOY Prof. Dr.

Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ'yi 21 Şubat 2005'de kaybettik. Onun ani,

beklenmedik, zamansız ölümü sevenlerinde ve meslek camiasında büyük

üzüntü yarattı.

Aziz dostum ve değerli meslektaşım, saygın bilim adamı Muzaffer

ŞERBETÇİ, Yıldız Teknik Okulu, Harita ve Kadastro Şubesinde bana göre

bir alt sınıfta öğrenci idi. Ancak birbirimizi yakından tanımamız, 1965'de

ikinci kez Almanya'ya gittiğimde Bonn Üniversitesi, Teorik Jeodezi

Enstitüsü'nde birlikte çalıştığımız yıllarda gerçekleşti. O 1956 yılında

Yıldız Teknik Okulu'nu mühendis unvanı ile bitirdikten sonra Türkiye'de

değişik kamu kurumlarında görev almış, Şubat 1960'da Almanya'ya

giderek önce Hamburg'da ve daha sonra Bonn'da değişik kurumlarda

çalışmış, 1961-1963 yıllarında Bonn Üniversitesi Jeodezi Bölümü'nde

yüksek lisans öğrenimini tamamlamış ve aynı üniversitenin Teorik

Jeodezi Enstitüsü'nde Alman Araştırma Kurumu araştırma elemanı olarak

69

30. Yıl Plaketi ve Yemeği, Dedeman Oteli, 1986, Prof. Dr. Ahmet AKSOY

Page 10: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

çalışmaya ve aynı zamanda direktör Prof. Dr.-Ing. Dr. multi h.c. Helmut

WOLF yönetiminde Doktora Çalışmalarına başlamış, Mart 1964'de aynı

Enstitüde bu defa bilimsel araştırmacı olarak görev almıştı ve bu görevini

sürdürüyorken doktora çalışmalarına da devam ediyordu. Ben ise aynı

enstitüde doçentlik tezimi hazırlamak üzere bilimsel araştırmacı olarak

Ağustos 1965'de çalışmaya başlamıştım.

Manfred BONATZ, Karl Rudof KOCH, Ulli SCHATZ, Bertold WITTE, HAASE,

GOTTSCHALK ve diğerleri ile Enstitünün koridorunda iki yanlı odaları

paylaşıyorduk ve güvenli ve mutlu, tam bir uyum içinde çalışmalarımızı

sürdürüyorduk. Bu koridor, sonradan da sürecek olan güçlü dostlukların

bir tür atölyesi idi. Muzaffer sakin kişiliği, sevecenliği, güleçliği, esprileri

ve fıkraları ile bu koridorun sevilen kişisi, abartısız gözdesi idi.

Dostluklarımızı perçinleştiren diğer önemli sosyal aktivitemiz, haftada bir

akşam, hafta sonları bir araya gelerek sürdürdüğümüz Kegel Oyunu (Bir

çeşit Bowling) idi. Muzaffer iyi bir Kegel oyuncusu idi ve duruma göre

kullanılan değişik büyüklükteki ağır masif toplara parmakları ile yön

70

Prof. Dr. Ahmet AKSOY

Page 11: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

vererek ustaca fırlatır ve hedefte istediği figürleri devirirdi. Muzaffer aynı

zamanda usta bir fıkra anlatıcı idi ve çok zengin bir birikimi vardı. Bu

toplantılarda fıkraları ve esprileri ile etrafa neşe saçar, tüm haftanın

yorgunluğunu atmamızı sağlardı. Bazı fıkraları diyalekt denilen

Almanya'nın değişik yörelerinin şivesinde ya da lehçesinde anlatır ve hem

neşelendirir, güldürür, hem de taktir toplardı.

Stres atma yollarımızdan birisi de Venusberg'te (Bonn'da bir semt) Mini

Golf oyunu idi. Bu oyuna genellikle, daha çok Türk dostlarımızla ailece

giderdik. Mini Golf deyip geçmeyelim. Bilirsiniz; Mini Golf topu ile sırayla

çeşitli etaplarda değişik engelleri aşmak gerekir ve bunun için golf sopası

ile topa uygun hız ve doğrultu vermek zorunluluğu vardır. Muzaffer bu

oyunda da bir usta idi ve kazandığı puanlarla oyun ücretinde önemli

indirimler sağlardı.

Görev dışında da sık sık ailece bir araya gelmemizde Muzaffer, 1963

yılında evlendiği ve kendisine hayatı boyunca, bir bilim adamının

karşılaştığı güçlüklerde yanında yer alıp anlayışla, arkadaşça, dostça

destek veren eşi Sevgili Nuray Hanım ile katılıyordu ve bu çift her

yönüyle, yeni yürümeye başlamış oğulları Murat'la çok uyumlu ve mutlu

bir aile tablosu çiziyordu. Bu aileye daha sonra Altan ve Cem katılarak

ailenin mutluluğunu artırmışlardır.

Muzaffer'in en belirgin hobisi eski kitapçıları dolaşması idi. Eğer işyerinde

ve evde değilse, Muzaffer büyük bir olasılıkla bir eski kitapçının

önündedir. Bu sayede mesleki alanda ve doğal bilimlerde zengin bir

kitaplık oluşturmuştu ve umarım bu kitaplardan meslek çevrelerinin

yararlanması için yol ve yöntem bulunur.

Ben 1967 Ağustosunda bu güzel dost çevresinden ayrıldım. Muzaffer ise

23 Nisan 1968 tarihinde Dr.-Ing (Dr.-Müh.) unvanını kazanarak Mayıs

1968'de Türkiye'ye dönmüş ve KTÜ (Trabzon) Mühendislik-Mimarlık

Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü'ne öğretim

71

Page 12: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

görevlisi olarak görev almış, 1972'de Doçentlik sınavını kazanarak aynı

bölüme doçent olarak atanmış, Haziran 1978'de Profesörlüğe

yükseltilerek bu unvanla görevlendirilmişti. 1995'de Kocaeli

Üniversitesine ve 1998'de Yıldız Teknik Üniversitesine geçen ŞERBETÇİ,

bu üniversitelerde de değişik dersler vermiş, akademik görevler

yürütmüş ve 1 Ocak 2003 yılında yaş haddinden emekliye ayrılmıştı.

Muzafferle yakın dostluğumuz, Trabzon'a aynı bölüme ders vermek için

gittiğim yıllarda, daha sonra onun İstanbul'a gelişi ile İstanbul'da da

güçlenerek sürdü. Onun erken ölümü, ailesi ve dostları gibi beni de

derinden etkiledi.

Sevgili Muzaffer, görüş ve kanaatlerinde tutarlı, istikrarlı ve ilkeli bir

insan, başarılı bir bilim adamı ve aynı zamanda alçak gönüllü ve sevecen

bir gönül adamı idi. Akademik hayatında çok verimli olmuş, “Bestimmung

und Berücksichtigung von Algebraischen Kortrelationen bei

Gravimetermessungen -Gravite Ölçülerinde Cebirsel Korelasyonların

Belirlenmesi ve Dikkate Alınması” konulu doktora tezi ile bilim dünyasına

adımını attıktan sonra, yönettiği proje ve doktora tezleri yanında, değişik

konularda Türkçe ve yabancı dilde yazdığı kitaplar, makale ve değişik

konferans ve bildirilerle bilime katkı sağlamış ve bilim dünyasındaki

saygın yerini almıştır.

Bunlardan, “Über einige Formen der gruppenweise Ausgleichung

Dengelemede Gruplara Ayırmanın Bazı Şekilleri” (Mitteilungen aus dem

Institut für Theoretische Geodäsie der Universität Bonn, Nr. 18, Bonn

1973), özellikle yoğunlaştığı ve değişik makale ve bildirilerde de işlediği

“dengelemede gruplara ayırma “ konusunun, Bonn Üniversitesinin özel

yayın olarak bilim dünyasına sunduğu bir çalışmadır. İkinci Dünya

Savaşından sonra Orta Avrupa Nirengi Ağının dengelenmesinde

uygulanan bu yöntem, zaman içindeki teori ve uygulamadaki

gelişmelerle yeniden işlenen bir konuyu içermektedir.

72

Page 13: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Prof. Ergün ÖZTÜRK ile birlikte hazırladıkları üç cilt; Dengeleme Hesabı I,

2. baskısı yapılan Dengeleme Hesabı II (1995) ve Dengeleme Hesabı III

(1992), (KTÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Yayınları) teorik

gelişmeleri içeren ve sayısal örneklerle zenginleştirilen ve başvuru

eserleri olarak konusunda Türkçe önemli bir boşluğu dolduran

çalışmalardır.

Sevgili Muzaffer, hesaplama tekniğinin inceliklerine merak sarmış bir

hesap cambazı idi. Pratik Hesap (KTÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi

Yayınları, Trabzon 1993) ve Doç. Dr. Veysel ATASOY ile birlikte hazırladığı,

2. baskısı yapılan Jeodezik Hesap (1994), (KTÜ Mühendislik ve Mimarlık

No: 153/40, 1990, Trabzon), öğretim ve uygulama çalışmalarında

yardımcı kitaplar olarak, çok sevdiği rakamlarla oynama tiryakiliğinin

örneklerini içermektedir.

Fakat Meslek Tarihi Muzafferin en büyük tutkusu idi. Bu konuda ilk eserini

Dünyada ve Türkiye'de Jeodezi Tarihi Kronolojisi (Trabzon 1974) olarak

vermiş, bunu Haritacılık Bilimi Tarihi, (Harita Dergisi Özel Sayı No 15,

Harita Genel Komutanlığı Ankara 1995) ve Türk Haritacılık Tarihi (TMMOB

Harita Kadastro Mühendisleri Odası Yayını, Ankara 1995) izlemiştir.

Muzaffer'in bu doğrultudaki son çalışmalarından, Harita Bilimi Tarihinde

Biyografiler (YTÜ Yayınları 1999)'de, Haritacılık Bilimi'ne katkısı olan 600

dolayındaki kişinin kısa biyografilerini vermektedir. Tarihsel kişiliği olan

bilim ve meslek adamları, soyadı alfabetik sırasına göre; biyografik bilgi

düzeni olarak da, doğum tarihi ve yeri, ölüm tarihi ve yeri, milliyeti, esas

mesleği, haritacılığa katkısı ve diğer ilginç yönleri açıklanmakta, kitabın

sonunda bu kişilerin doğum ve ölüm tarihleri ve ilgili sayfanın numarası

verilmektedir. Kitaptaki isimlerden yaklaşık % 5'i de Türk bilim adamları

ve kişilerdir. Örneğin Piri Reis, Al Biruni, İbni Sina, İbrahim Mürsel, Ali

Kuşçu, Kadızade Rumi, Uluğ Bey kitapta yer alan kişilerdir. Son dönem

haritacılığa katkısı olan bilim adamları ve kişiler olarak Muhittin ARAN,

Tevfik ATEŞ, Abdurrahman AYGÜN, Macit ERBUDAK, Fatin GÖKMEN,

73

Page 14: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Ömer Kadri KORAY, Mehmet Şevki ÖLÇER, Salih Zeki, Ekrem ULSOY,

Celalettin SONGU, Burhanettin TANSUĞ, Mümtaz TARHAN, Halit Ziya

TÜRKKAN isimleri geçmektedir.

Türk Haritacılığı Bibliyografyası Kitaplar Tezler (1800 2000) (YTÜ Yayını,

1999)'da 1800 yılından 2000 yılı sonuna kadar, mesleğimizle doğrudan

ya da dolaylı ilişkili kitaplar 13 sınıfa ayrılarak ve her sınıf kendi içinde

tarih sırasına göre düzenlenmiş listeler halinde verilmektedir. Toplam

kitap ve tez sayısı 1250 dolayındadır. Yayının son sayfalarında yayını

yapan yazarların listesi ve kitap içindeki grup ve sıra numaraları

verilmektedir. Tezler bölümünde, doktora, doçentlik ve profesörlük

takdim tezleri yer almaktadır. Doktora tezlerinde, doktora tezi yöneticisi,

ya da danışmanı da belirtilmektedir.

Yoğun ve uzun bir emek ve araştırma gereken böyle bir çalışma, Türkçe

kaynak gerektiren çalışmalarda, Prof. Dr. Ahmet YAŞAYAN'ın “hkm

Dergisi” Sayı 92'de ifade ettiği gibi çok değerli bir başvuru kitabı olarak

değerlendirilmelidir.

Türk Haritacılığı Bibliyografyası 2, Makaleler-Bildiriler (1924-2000) (YTÜ

yayınları 2000)'de 1924 yılından 2000 yılına kadar yayınlanmış olan

yaklaşık 5000 makale ve bildiri, Türkçe ya da yabancı dilde, yurtiçi ya da

yurtdışında yayımlanmış olmaları gibi değişik bilgileri ile belirli bir

düzende listelenmiştir.

Diğer bir çalışma olarak, Türk Haritacıları (YTÜ Yayınları İN.JFM 2002)'de

hazırlanan ve yayınlanan kitapta 1 Ocak 2002 tarihi itibari ile,

üniversitelerdeki yedi bölümün durumu hakkında bilgi verilmekte, bu

bölümlerden mezun olan mühendislerin sayıları ve bu bölümlerdeki

öğretim kadrosu başlangıcından günümüze verilmektedir. Bölümler,

açılış sırasına göre sıralanmıştır. Daha sonraki bölümlerde, bölüm-bölüm

ve mezuniyet yılına göre mezunların listeleri yer almaktadır. Kitabın

sonunda üç ayrı dizin bulunmaktadır: Doktora, Yüksek Lisans ve Lisans.

Bu dizinlerde soyadı sırasına göre isimler listelenmekte mezuniyet yılları

ve Bölümlerin adları yer almaktadır.

74

Page 15: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Böylesine çalışmaların nasıl bir emek gerektirdiğini tahmin etmek güç

değildir. Mesleğimize hizmet etmiş kişilerin, Türkiye'de bu kapsamda ele

alınmış olmasının başkaca bir benzeri ve örneği yoktur. Muzaffer bu

çalışma ve eserleri ile ölümsüzleştirdiği değerlerle birlikte kendisi de

ölümsüzleşmiştir.

Son çalışmalarından birisi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Jeodezi ve

Fotogrametri Mühendisliği Bölümü'nün, Kuruluşunun 50. Yılı anısına

hazırlanan “50. Yıl Albümü”ne olan katkısıdır. Bölümün öğretime

başladığı 1949-1950 yılından 1999 yılına dek Bölüme ilişkin bilgiler ve bu

sürede mezun olanların listesini içeren bu Albüm, inceledikçe listede yer

alanları hatıralarla gerilere götüren ve heyecanlandıran, gerçekten çok

değerli bir kaynaktır. Bu Albümün nasıl bir çalışma ve özveri ile

hazırlandığı onun çalışma arkadaşları ve yakın çevrelerince

bilinmektedir! Bu Albümde ismi geçen birisi olarak, diğerlerinin de

hislerini dile getireceğim inancı ile kendisine şükran duyduğumu ifade

etmek isterim.

Muzaffer, bugüne kadar bireysel ya da ortak çalışma olarak birçok kitap

yazmış, ulusal ve uluslar arası makaleler ve bildiriler üretmiş, çeviriler

yapmış, söyleşiler gerçekleştirmiştir. Bu anlamda 60 dolayında çalışması

vardır. Bunların yanı sıra da, yurt içinde ve dışında birçok konferans

vermiştir. 3 Yüksek Lisans, 4 doktora tezi yönetmiştir.

Emekliliğinde kendisinden daha birçok değerli çalışma ve hizmet

bekleniyordu. Özellikle meslek tarihine ilişkin çalışmalarını İngilizce

olarak çevirmek ve evrensel bilim alemine sunmak onun da önde gelen

arzularındandı. Aramızdan erken ayrılması mesleğimiz, ülkemiz ve bilim

dünyası için büyük bir kayıp olmuştur. Onun yokluğuna alışmak kolay

değildir. Hatırası hafızamızda canlılığını asla yitirmeden yaşayacaktır.

Ruhu şad olsun!..

75

Page 16: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Olağanüstü Bir İnsanı, Öğretmeni, Bilim İnsanını ve Dostu Yitirdik

Gerda WILLMEROTHAlman Dostları

Biz Muzaffer ŞERBETÇİ ile Bonn Üniversitesi'nin yabancılar müdürlüğü

üzerinden tanıştık. 1960'lı yılların başında Türkiye'ye bir gezi

planlamıştık. Ancak o zamanlar bu ülkeyi iyi tanıyan güncel bir rehber

bulmak hemen hemen olanaksızdı. Biz de üniversiteye başvurduk. Bu

nedenle onunla karşılaştık. Bu karşılaşmadan, ömür boyu sürecek derin

bir dostluk gelişti. Bu dostluk, karşılıklı sempati, anlayış ve saygı, ama

aynı zamanda merakla birlikte ilerledi.

Tanışmamızdan bir süre sonra Muzaffer'e, Almanya'da öğrenimini

sürdürebilmesi için bir noter taahhüdü ve kefalet zorunlu olmuştu. Eşim,

onun öğrenimi için gereken güvenceleri hemen sağlamıştı.

Onun çok değerli karakter özellikleri, zeki olması, ama onunla birlikte

çalışkanlığı, yetingenliği, alçakgönüllülüğü ve amaçlarına ulaşma

konusundaki olağanüstü sabrı idi.

76

Gerda ve Heinz WILMEROTH

Page 17: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Kendisine, ailesine, ülkesine ve dostlarına bağlılığı, yaşamı boyunca onu

belirleyen özellikleri oldu.

Tüm insanları mutlu eden ve genellikle de turnayı gözünden vuran

esrarengiz bir mizah yeteneği vardı.

İnsanlar ve dostları, onun için son derece önemliydiler. İnsanlar arası

ilişkileri, başkalarının düşünmediği ve yapmadığı kadar korurdu. Öğretim

görevi, onun için kendini gerçekleştirme, yaşam görevi ve kendini

dillendirme anlamına geliyordu. Öyle sanıyorum ki, O, pazar ekonomisi

koşullarında mutsuz olurdu. O, bedeniyle ve ruhuyla öğretmen ve bilim

insanıydı.

Almanya'daki öğrenimini tamamladıktan sonra, bizim ülkemizde kalma

olanağı bulabilir ve o zamanlar rahat bir yaşam sürebilirdi. Ancak o şuna

inanıyordu: “Ülkemin bana gereksinmesi var.”

Onu Türkiye'nin doğusunda, Trabzon'da 2 kez ziyaret ettik ve 35 yıl önce

Türkiye'yi arabayla gezdik.

Siyasi düşüncesi tümüyle demokratikti. Muhafazakar eğitiminin bir

sonucu olarak pasifist bir dünya görüşü vardı. Demokrasiye inanıyordu ve

kendisine yararlı olduğu sürece de onun için mücadele ediyordu. Sürekli

insan davranışlarının arka planını aydınlatmaya çalışıyordu.

Bir ortak gezimizde Kahramanmaraş'taki ailesini ziyaret etmesi

gerekmişti. Birlikte oraya gittik ve biz böylece Türkiye'nin bir diğer

yüzünü, çok katmanlı yapısını tanıma olanağı bulduk.

Tüm meslektaşları arasında çok sevilirdi ve onlarla bağını yaşamı

boyunca koparmadı. Mesleki gezilerinde Almanya'ya gelebilmek, eski

okuluna ve arkadaşlarına uğramak, onları yeniden görmek onu mutlu

ederdi.

Mesleki çalışmaları konusunda ben çok fazla bir şey söyleyemem. Çünkü

bizim onunla ilişkimizin salt özel bir doğası vardı. Ancak, onun çok saygın

biri olduğunu, bir bilimsel iş arkadaşı olarak 1970'li yıllarda Prof. WOLF'un

77

Page 18: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

kitaplarında anıldığını biliyorum. Prof. WOLF, enstitü müdürüydü ve o

zamanlar Bonn Üniversitesi'nin uluslar arası alanda tanınmış bir

jeodezicisiydi.

Eski ölçme aletlerini toplamak onu mutlu ederdi. Antikacılarda ve

bitpazarlarında bulduğu kitaplar onu büyülerdi. Oralarda bir şeyler

bulmak için saatlerce zevkle dolanırdı.

Klasik Amerikan cazını severdi. Amstrong'un, Ellington'un vd birçok

plağına sahipti.

Kendisiyle son görüşmemiz geçen yılbaşında oldu. Ben aralık ayında bir

kalp krizi geçirmiştim. Ama o konuşmamızda kendi sağlık durumundan

hiç söz etmemişti.

Onun ölümüyle, hepimiz, olağanüstü bir insanı, öğretmeni, bilim insanını

ve dostu yitirdik.

Bundan sonra kalplerimizde yaşayacak...

78

Page 19: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Olağanüstü Bir Harita Mühendisi: Prof. Dr.-Müh. Muzaffer ŞERBETÇİ

Hans-Jörg GOTTSCHALK Prof. Dr.

Onunla ilk kez 1961 yılında Bonn'da karşılaştık. Muzaffer, İstanbul'da

başladığı jeodezi öğrenimini sürdürüyordu. Bir Ölçme Grubunda

birlikteydik. Birlikte uygulamaları yapıyorduk. 1961 yılının yazında, Rolf

KNADEN ve Rolf PRUCKHERR ile birlikte Türkiye'ye gittik. Bu gezi

ilişkimizi yoğunlaştırdı.

Muzaffer olağanüstü bir harita mühendisiydi. Tüm mesleki ödevleri hızlı

ve doğru yapardı. Geriden kestirme hesabında hepimizin içinde en

hızlısıydı.

O, Jeodezi Enstitüsünden Mensaya giden yolun üstünde bulunan

Protestan Öğrenci Yurdunda kalıyordu. Muzaffer çok hoş sohbet bir insan

olduğundan, biz akşamları sık sık ona giderdik.

Ben Bonn'da Teorik Jeodezi Enstitüsünde asistan olarak çalışıyordum.

Günün birinde Muzaffer Türkiye'den geri geldi. Nuray'la evlenmişti ve

şimdi Bonn'da yaşıyorlardı. Hemen arkasından ilk çocukları doğdu.

79

Trabzon: Hans Jörg GOTTSCHALK, Ulrich SCHATZ

Page 20: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Muzaffer, “Gravimetrik Ölçmelerde Cebirsel Korelasyon” konusunda bir

doktora çalışması yapıyordu. Bu çalışmayı bitirince Türkiye'ye döndü.

Trabzon'daki Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde Dengeleme Hesabı

konusunda büyük bir öğretmen oldu.

Muzaffer, 1970-1975 yılları arasında, bir kere Frankfurt'taki Uygulamalı

Jeodezi Enstitüsü'ne geldi. Ben de orada çalışıyordum. O zamanlar bizim

evimize de geldi ve Yunanlı olan eşim Augusta ile tanıştı.

1992 yılında Muzaffer'i Trabzon'da ziyaret ettim. Öğrencileri, “Ne

söylerse anlayabildikleri tek kişinin Muzaffer olduğunu,” söylemişlerdi.

Bana, dengeleme hesabı sorunlarıyla ilgili bazı yayınlarını hediye etti.

Onlardan bazı şeyler öğrenilebilirdi.

Muzaffer ŞERBETÇİ, kendisiyle teknik sorunlar üzerine tartışma

yapılabilen bir insandı. Çok yakışıklıydı ve iyi bir arkadaştı.

Muzaffer, benim dönemimden ölen 3. kişi... Onun ölümü, bizim de kısa

zamanda onlarla aynı sona varabileceğimiz konusunda yaşayanları

uyarıyor...

80

Page 21: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Neşeli, Canayakın Bir İnsan

Ilse KNOP Alman Dostları, Prof. Dr. WOLF'un Sekreteri

Ben 20 yıl, 1975 yılına kadar, Kuramsal Jeodezi Enstitüsü'nde sayın Prof.

Dr. Helmut WOLF'un yanında çalıştım. Emekli bir fizik profesörü olan eşim

ve ben bir pansiyon işletiyorduk. Öyle ki evimizde sıklıkla genç insanlar

kalıyordu. Konuk defterimdeki kayıtlara göre sayın ŞERBETÇİ, bir İngiliz

tanıdığımızla birlikte, ilk kez 30 Ekim 1963 yılında bize gelmiş. Biz

birbirimizi bu kadar uzun zamandan beri tanıyoruz. Muzaffer, bizler

tarafından her zaman belirtildiği gibi, sempatik doğası sayesinde jeodezi

doktorantlarıyla hızlıca bütünleşmiş birisiydi.

Daha sonraları eşi Nuray'ı tanıdık. Büyük oğullarını önce bebek olarak

klinikte görmüştüm. Bonn'a daha sonraki gelişlerinde eşler olarak birlikte

olduk. Onu son olarak 1998 yılında eşimin doğum günü kutlamasında

görmüştüm. Konuk defterimize şunları yazmış: “Güzel bir öğleden

sonrası, ama Nuraysız, tabii ki eski zamanlardan kaynattık, çok

teşekkürler...”

Ölümünü Prof. AKSOY çiftinden öğrendik.

Muzaffer, anılarımızda, neşeli, canayakın bir insan olarak yaşıyor. Açık

kişiliği sayesinde insanları hızlıca kendisine çeken bir doğası vardı...

81

Bonn, Ilse KNOP

Page 22: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Az Bulunur Bir İnsan...

Ömer AYDIN Prof. Dr., YTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Başkanı

Muzaffer Hocamızın Yıldız'a dönüşü şöyle oldu: Kendisi KTÜ'de görev

yaparken Kocaeli Üniversitesi'ne gelmişti. Onun orada çalıştığını

biliyorduk. O zaman rektörümüz Ayhan Bey de durumu biliyordu. Böyle

çok değerli bir meslektaşımızın, büyüğümüzün orada meslek dışı dersler

vermesine biz razı olmadık. Kendisi orada Temel Bilim dersleri veriyordu.

Çünkü orada bizim Bölümümüz yoktu. Biz kendisinden faydalanmak

istedik. Çünkü kendisi iyi bir jeodezici, iyi bir dengeleme hocası idi. “Biz

Onu buraya getirelim,” dedik. Kendisine teklif götürdük. Bu süreçte ben

de kendisiyle görüştüm. “Olursa memnun olacağını,” söylemişti. Bu

teklifin yapılmasına da, Bölümde diğer arkadaşlarla da konuşarak,

hepimizin oybirliğiyle karar verdik. Hepimiz gelmesini arzu ettik. Bunun

üzerine gerekli işlemler yapıldı. 1998 yılında da aramıza katıldı.

Muzaffer Bey için hep, “İyi bir bilim adamı”, “iyi bir insan” olduğu

duyumlarını alırdık. Ancak onunla çalışmaya başladıktan sonra gerçek

değerini daha iyi anlamış olduk. Kendisi çok iyi bir matematikçi, çok iyi bir

82

?

Page 23: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

bilim tarihçisi, çok iyi bir jeodezi ve dengeleme hocası idi. Bunların

ötesinde çok iyi bir insandı. Herkesle uyumlu, sevecen, etrafına neşe

saçan bir kişiliği vardı. Hepimizin abisi ve yakın dostu idi. Bizimle

çalışmaya başladıktan sonra onun değerini daha iyi anlamış olduk.

Katılmasıyla birlikte hem eğitim kadrosunda yararlandık. Hem de

kendisinden idareci olarak yararlandık. Ben Bölüm Başkanı olarak

özellikle yararlandım. Mesleğin Kuruluşunun 50. Yılında, İlk Mezunların

50. Yılında, 50. Yıl Albümünün hazırlanmasında büyük katkıları oldu. 50.

Yıl Albümünün hazırlanması için aylarca çalıştı.

Bir sempozyum yapacağımız zaman, bir etkinlik planladığımızda Hocayı

hemen aramıza alırdık. Çok yönlü bir insan olduğundan, bu tür konuları

iyi becerirdi. İyi yönlendirmeler yapardı. Gençleri çalıştırmasını bilen, iyi

bir idareci idi. Çünkü bizim üniversitemize gelmeden önce KTÜ'de uzun

yıllar, değişik kademelerde yöneticilik yapmıştı.

Muzaffer Hoca, insan olarak fevkalade bir insandı. Sıcak bir insandı. Cana

yakın insandı. Sosyal yönü çok gelişmişti. Geniş bir fıkra hazinesi vardı.

En sıkıntılı anlarımızda bile bizi neşelendirir, güldürür, hayatımızı

renklendirirdi. Muzaffer Hoca her yönüyle fevkalade bir insandı.

Öyle insan çok az bulunur. İnsancıl birisiydi. Yardım etmeyi severdi.

Mütevazıydı. Kendisinden çok küçüklerle bile dost olabilirdi. İnsanlara

tepeden bakmazdı. Görevine bağlıydı. Çok dürüst bir insandı. Bütün

görevlerini hiç aksatmadan yapan bir öğretim üyesiydi.

Bölümümüze, her şeyden önce ders bakımından katkısı oldu. Diğer

arkadaşların yükünü hafifletti. Eski öğrenciler için Dengeleme III dersini

üstlenmişti. Ayrıca Dengeleme II dersini verdi. Biz ona Haritacılık Tarihi

Dersi açtık. Daha önce programda olmayan bu dersi kendisi talep etmişti.

Onun bu dersinin sınıfları, sadece bizim Jeodezi ve Fotogrametri Bölümü

öğrencileriyle değil, diğer bölümlerin öğrencileriyle doluyordu. Normal

öğrenci sayısı 50'dir, 60'dır. Fakat bu dersi 100-120 öğrenci izliyordu.

83

Page 24: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Kendisini öyle sevdirmişti ki... Hocamız bu derslerde sadece Haritacılık

Tarihi değil, Bilim Tarihi anlatıyordu. O yönüyle de çok değerli bir insandı.

Ayrıca birkaç tane de yayın yaptı.

En büyük katkısı da 50. Yıl Albümü'dür... Bu fikir hem bizden, hem de

kendisinden gelmişti. 1999 yılında Bölümümüzün kuruluşunun 50 yılı

kutlamalarını yapmak üzere bir komisyon kurduk. Kendisi bu

komisyonun başkanı oldu. Yanına genç arkadaşlar kattık. Eski arşivlerde

aylarca çalışarak 4.500 civarında mezunumuzun evrakları, dosyaları

çıkarıldı ve onlar bir albüm haline getirildi.

Onun vefatıyla çok değerli bir meslektaşımızı yitirmiş olduk. Çok değerli

bir bilim adamını yitirdik.

Muzaffer Hoca, iyi insandı. Ben kötü bir yanını görmedim. Her geldiğinde

Bölüme uğrardı. Hoş sohbet ederdi. Dergilere bakardı. Bölüme gelen

yabancı yayınlara göz atardı. Ondan sonra odasına çıkardı. Literatürü çok

iyi takip ederdi. Bazı yayınları yanına alır, inceler, geri getirirdi.

Kendisiyle birçok anı yaşadık. Bütün toplantılarda, ortama göre bizi

neşelendirirdi. Fıkra anlatırdı. Başından geçen bir olayı anlatırdı. Çok hoş

sohbet insandı.

Toplantılarda hep yapıcıydı. Hoşgörülü bir yapısı vardı. Kolay kolay

kızmazdı. Çok çok ender kızdığında bile nezaketi elden bırakmazdı.

Tepkisini, gerekiyorsa serzenişini kimseyi kırmadan ortaya koyardı.

Emekliliği yaklaştığı için yüksek lisans tezi ve doktora üstlenmedi. Ama

Bölümümüzde birçok Bitirme Ödevi yönetti.

Böyle bir değerli meslektaşı kaybettiğimiz için çok üzgünüz. Aniden gelen

bir ameliyat, “iyileşti” sevincini yaşarken ansızın gelen bir kriz onu

aramızdan çekip aldı. Kendisi nurlar içerisinde yatsın...

84

Page 25: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Sürekli Öğrenme Çabası İçinde Olan, Yılmayan ve Yorulmayan Biri…

Hüseyin DEMİREL Prof. Dr., YTÜ İnşaat Fakültesi Eski Dekanı, Fen Bilimleri Enstitüsü Eski Müdürü

Üniversitede asistanlık görevine başladığım 1970'de ondan söz edilmişti.

Akademik çevrelerde adı geçerdi.

Doktora eğitimi için 1974'de Darmstadt Teknik Üniversitesi Astronomik

ve Fiziksel Jeodezi Enstitüsü'ne gitmiştim. Yüksek Mühendis unvanım

vardı ama, “acaba oradaki Dipl. Ing. unvanı taşıyanlara denk görülerek

doktora eğitimi için doğrudan kabul edilebilir miyim, edilemez miyim?”

diye kuşkuları vardı, Prof. Dr.-Ing. Erwin GROTEN'ın. Bu alanda Türkleri

en iyi tanıma durumunda olduğunu düşündüğü, aralarında Muzaffer

SERBETÇİ'nin de bulunduğu çok sayıda Türk öğrenciye doktora tezi

yaptırtmış ve halen tez çalışmalarını sürdüren öğrencileri olan Bonn

Üniversitesi Teorik Jeodezi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.-Ing Helmut WOLF'a

danışmış. Prof. WOLF'un, bir ara, yanılmıyorsam 1964'te, o zamanki

adıyla Harita ve Kadastro Mühendisliği Bölümü'nde Fiziksel Jeodezi dersi

verdiğini ve buradaki eğitimin Almanya'dakine denk olduğu izlenimini

edinmesinin sonucu olarak yüksek lisans mezunlarının Bonn

Üniversitesi'nde doğrudan doktora tez çalışmasına kabul edildiklerini

biliyordum. Prof. WOLF, Türk öğrencileri, ülkelerinde aldıkları eğitimin

düzeyi ve Bonn'da benimsedikleri uygulama hakkında çok olumlu görüş

ve izlenimler aktarmış olmalı ki, Prof. GROTEN beni doğrudan doktora

eğitimine kabul etmişti.

Muzaffer ŞERBETÇİ'nin, Gravite Ölçülerindeki Cebirsel Korelasyonlar

konulu doktora tezinden bir örnek vardı Enstitüde; elden ele dolaşıyordu.

Prof. GROTEN, bir gün o tezi bana getirmiş, “çok başarılı bir çalışma

olduğunu,” belirterek mutlaka okumamı istemişti. Okumuş ve

yararlanmıştım elbette. GROTEN'ın uzmanlık alanı fiziksel jeodezi ve

gravite idi. Enstitüde özellikle gravite ölçümü ve ölçülerin

85

Page 26: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

değerlendirilmesi temel uğraş alanını oluşturuyordu. Bu bağlamda

Muzaffer ŞERBETÇİ'nin 1968'de sonuçlanan doktora tezine yıllar sonra

bile büyük ilgi gösterildiğini gözlemiştim. Onu, mesleki açıdan ve bilimsel

yönüyle ilk tanımam böyle oldu.

Prof. WOLF'un yanında doktora sonrası bilimsel çalışmalar yapmak üzere

1979-1980 yıllarında 6 ay süreyle, Bonn Üniversitesi Teorik Jeodezi

Enstitüsü'nde görevli olarak bulunduğum sırada orada birlikte olduk.

DAAD'den kısa süreli burs almış; görevli olarak gelmişti. Ben de onun

öğrencilik yıllarından beri tanıdığı, bir Alman-Türk çiftin evinde

kalıyordum. Öğrencilik yıllarından beri tanıdığını ve briç tutkunu

olduğunu belirttiği dostları, Bayan WILLMEROTH ve eşiyle beni tanıştırdı.

Muzaffer ŞERBETÇİ Hoca Bonn'dan ayrılınca Bayan WILLMEROTH'un briç

partneri ben oldum. Oradaki kimi diplomatların da üyesi olduğu bir Briç

Kulübünde briç oynadık; yarışmalara katıldık; ödül bile aldık.

WILLMEROTH'ların seçkin dostları ve geniş bir çevresi vardı. Oralarda,

hatta Köln'de de briç partilerine katılmıştık. Birkaç yıl önce Bayan

WILLMEROTH ile Ahmet AKSOY Hocanın evinde karşılaştığımızda çok

mutlu olmuş, yıllar sonra yine O ve ŞERBETÇİ Hoca ile birlikte briç

oynayarak Bonn günlerini anmıştık.

Onun fıkra kültürünün çok zengin olduğunu ve bu bilgisini ustalıkla

kullandığını ilk kez Bonn'da gözlemiştim. Orada jeodezi eğitimini

tamamlama aşamasına gelmiş, Muzaffer Hocanın KTÜ'den bir öğrencisi

vardı. Onunla bir araya geldiğimizde özellikle Karadeniz fıkraları anlatılır;

biri bitirir, öteki başlardı. Kimi zaman fıkrayı bir iki sözcükle anımsatmak

yeterliydi. Gülmesini severdi. Fıkraları karşısındakine bir şeyleri anlatma

aracı olarak da kullanırdı. Bonn günlerimin, Muzaffer ŞERBETÇİ Hoca

sayesinde çok zevkli ve hoş anılarla dolu geçtiğini söyleyebilirim.

1982 yılında Trabzon'da Jeodezi Öğretimi Sempozyumu olmuştu. O

sırada daha çok sempozyum atmosferi içinde birlikteliğimiz oldu. Sonraki

86

Page 27: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

yıllarda doktora tez sınavları için birkaç kez Trabzon'a gittiğimde onun

fıkralarıyla sohbetlerimizi sürdürdük. 1985'te Aslan DİLAVER'in

(danışmanı Muzaffer ŞERBETÇİ) ve 1986'da Talat ARIK'ın (danışmanı

Onur GÜRKAN), 1989'da Veysel ATASOY'un (danışmanı Ergün ÖZTÜRK)

ve 1991'de Sebahattin BEKTAŞ'ın (danışmanı Ergün ÖZTÜRK) tez

sınavlarında jüri üyesiydik. Muzaffer Hoca, konusuna hakim bir

meslektaşımızdı. Uzmanlık alanı “En Küçük Kareler İlkesi”ne dayanan

parametre kestirimi, başka bir deyişle dengeleme hesabıydı. Verdiği

dersler ve yayınlarına baktığımızda onun, ölçme bilgisi ve astronomi bilim

alanları ile de çok ilgili olduğunu görüyoruz. Doktora tez konusu fiziksel

jeodeziyle ilişkilidir; bu alanda da yoğun emek harcamış ve katkı

sağlamıştır. Ama bulunduğu ortamlarda ve jürilerde bilgilerini çok ortaya

koymaz; bu yanını, nedense yansıtmazdı. “Bilen”, “konulara hakim” biri

olduğunu gösterme çabası içine girdiğini hiç gözlemedim. Bunu

alçakgönüllü oluşuna, Avrupa kültüründen etkilenişine ve bilgisine

güvenmesine bağlıyorum.

1990'lı yıllardan başlayarak Haritacılık Bilim Tarihi, Türk Haritacılık Tarihi

gibi konulara yöneldiğini ve değerli eserler verdiğini görüyoruz.

Özellikle Yıldız'a geldikten sonra birbirimize daha yakın olduk. Kocaeli

Üniversitesi'nde ona uygun bir ortam henüz oluşmamıştı; orada onun

alanıyla ilgili dersler yoktu. Mutlaka kimi dersler veriyordu. Ama daha çok

uzmanı olduğu konularda dersler vererek yararlı olmak istiyordu. Burada

olmaktan mutluluk ve sevinç duyduğunu gözlemiştim. Bu güzel

duyguların bir başka nedeni de, yıllar sonra, bir zamanlar öğrencisi

olduğu Bölümüne Hoca olarak gelişiydi, yuvaya dönüşüydü!

Muzaffer ŞERBETÇİ Hoca, Bölümde görev yapan öğretim elemanları ve

idari personel ile çok sıcak ilişkiler içindeydi; arkadaştı, dosttu, candandı.

Birlikte görev yaptığımız Jeodezi Anabilim Dalı içinde de öyleydik; O

dışarıdan biri değildi; bizden biriydi; sanki yıllardır birlikteydik.

87

Page 28: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Geldiğinde ben Anabilim Dalı Başkanıydım. Kendisi için bir istekte

bulunmazdı. Ama başkalarını da ilgilendiren konulardaki dileklerini

açıkça dile getirirdi. Üstlendiği görevleri düzgün, gerektiği biçimde ve

sorumluluk duygusuyla yapardı.

Derslerini büyük bir zevkle verirdi. Öğrencileriyle iyi bir iletişim içindeydi;

ondan ders almaktan çok mutluydular.

Akademik toplantılarda ve sohbetlerde özellikle Trabzon'dan örnekler

verir, deneyimlerini aktarır, uygulamalar ve eğitim konularında yapıcı

önermeleri olurdu.

Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüttüğüm yıllarda bir gün,

“mesleğimizde lisansüstü mezunlar listesinin düzgün oluşturulmadığını;

eksik olduğunu, bu konuda çalışmak istediğini,” belirtti. Jeodezi ve

Fotogrametri Mühendisliği lisansüstü (yüksek lisans ve doktora)

mezunlarını, Enstitüdeki kayıtları, konuya ilişkin yayınları ve ilgili

kaynakları sabırla inceleyerek saptadı. Kuşku duyduğu veriler için

doğruluğundan emin oluncaya kadar incelemelerini sürdürürdü. Çok

titizdi. Yanlış ve eksik veriyle karşılaştığında bizi uyarır, gözden

geçirmemizi isterdi.

“Fen Bilimleri Enstitüsü'nde daha aktif olmak isteyip istemediğini, idari

görev almayı düşünüp düşünmediğini,” sorduğumda, “İstemediğini,”

belirtmişti. Yönetim görevi üstlenmek istemiyordu. Sanıyorum zamanını,

yönetim görevi üstlenerek, çok ders vererek ve tez yöneticiliği üstlenerek

harcamak yerine, özellikle Haritacılık Tarihi konusunda yoğunlaşmak ve

yeni ürünler ortaya çıkarmak için kullanmayı düşünüyordu.

50. Yıl Albümü oluşturma düşüncesi ondan kaynaklandı. Üniversite'nin

arşivinde öğrenci dosyaları üzerinde günlerce, büyük özveriyle, sabırla,

ama heyecan duyarak çalıştığını anımsıyorum.

Muzaffer Hoca, Bölümümüze geldikten sonra, “Bir öğretim üyesinin tek

başına neleri yapabileceğini,” gösterdi. Albüm bu konuda en iyi örnektir.

88

Page 29: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

Çünkü böyle bir Albüm hazırlama çalışmaları, büyük emek ve zaman

harcamayı gerektiriyordu. Veri ve bilgileri derleme, düzenleme, dizinler

oluşturma, onları bilgisayar ortamında sistemleştirme çalışmaları için çok

uğraştı. Kimi zaman evinde sabahlara dek çalıştığını söylerdi. Selçuk

Üniversitesi adına Enstitümüzde lisansüstü eğitim gören, doktora tez

danışmanı olduğum Arş. Gör. Aydın ÜSTÜN'e (şimdi SÜ'de Yrd. Doç.) çok

sık gelir, danışırdı. Aydın, bilgisayar konusunda çok yetenekliydi.

Muzaffer Hoca, bilmediğini, bilen kim olursa olsun, çekinmeden sorar,

öğrenirdi. Öğrendiklerini de hemen uygulardı. Sürekli öğrenme çabası

içinde olan ve de yılmayan, yorulmayan biriydi. Bu tarafları örnek

alınması gereken özellikleriydi. Bize, kararlı ve özverili çabaların mutlaka

çok değerli sonuçları olabileceğini göstermişti.

“O olmasaydı, belki içimizden hiç kimse böyle bir Albüm oluşturma

girişiminde bulunmaz, böyle bir çalışmayı göze alamazdı,” diye

düşünüyorum.

“Jeodezi” dendiğinde ŞERBETÇİ'yi nereye oturtmak gerekir? Genel

olarak söylemek gerekirse, mesleğimizin önemli bir boyutu “ölçme” ise,

öteki “değerlendirme”dir. Bunlara “çizgisel ve sayısal gösterim” ile

“yorumlama” ve “karar verme” süreçlerini de eklemek gerekir.

ŞERBETÇİ, ülkemizde jeodezi ve fotogrametri mühendisliği eğitimi

verenlerin 2. kuşağında yer alan bir meslektaşımız. Özellikle

“değerlendirme” ve “ölçme” alanlarında yaptığı yayınlarla; tezleri,

kitapları, makaleleri ve bildirileriyle meslek eğitimine ve uygulamaya

değerli katkılar sağlamıştır. Hem dünya hem de ülkemiz Haritacılık Bilim

Tarihi'ni araştırarak ve eserler vererek mesleğimizin geçmişini ve

gelişimini öğrenmemize yol açmıştır; bu konuda öncü olmuştur. “Mesleki

eğitim” de önem verdiği bir konudur. Ülkemiz koşullarında “yenilikler

yaratan bir meslektaşımız” olarak görebilir miyiz? Kimi yaptıkları yenilik

olarak değerlendirilebilir, elbette. Haritacılık Bilim Tarihi ve Türk

Haritacılığı konularında öncülük etmiştir. Belirttiğim alanlarda yaptığı

89

Page 30: Melek Yüzlü Babam - hkmo.org.tr · En çok gezdiği yerler, eski kitapçılar, sahaflar çarşısı, eski harita satan yerlerdi. Bilmeden seçtiği mesleği çok sevmişti. Öğle

yayınları ve kitaplarıyla meslek eğitiminin ve toplumunun gelişimine

katkıda bulunmuştur.

Muzaffer Hoca, emekli oluncaya dek lisans eğitiminde ders vermeyi

yeğledi. Emekli hocalarımız, başta lisansüstü eğitimde her zaman ders

verebilir. Bunu Muzaffer Hoca ile de konuştuk. Ama o nedense ders

vermek istemedi.

ŞERBETÇİ'yi “ŞERBETÇİ” yapan temel özellikler olarak, güler yüzlülüğü;

insanlara dostça, saygılı ve içten davranışı; güvenilir ve tutarlı oluşu,

özverili çalışkanlığı ve üretkenliği hemen aklıma geliverenler. Yerinde

fıkra anlatmada çok becerikliydi. Bu özellik az sayıda insanda vardır.

Gülmeyi, güldürmeyi severdi. Yaş gözetmeden herkesle arkadaş olabilir,

sevecen davranırdı. Dışı da içi gibi olan, içini dışına yansıtan biriydi.

Özgüveni gelişmiş; art düşüncesi olmayan; sıcak, rahat ve güvenli bir

ilişki ortamı yaratan bir meslektaşımızdı.

İnsan olarak örnek alınacak bir yapısı vardı. Eminim öğrencileri de ondan

etkilenmiştir. Öğrencilerin hocaları hakkında gözlem ve

değerlendirmeleri hep olur. Bir hocanın davranışları, dış görünümü, hitap

biçimi, konuları ele alış ve sunuştaki becerisi vb. durumlar mutlaka

değerlendirilir. Öğrenciler hocalarının beğendikleri özelliklerinden, “belki

örnek alayım” demez, ama dolaylı olarak etkilenir. Muzaffer Hocanın, az

önce dile getirdiğim güzel özelliklerinden hem öğrencileri hem bizler,

hepimiz etkilendik; onu çok sevdik. Işıklar içinde yatsın.

90