3
Lojistik Sektörünün Geleceği ve Büyüme Planları Globalleşen dünyada hemen hemen tüm sektörlere lojistik maliyetlerin azaltımı konusunda çözümler üreten ve bunu yarattığı sinerji ve edindiği know-how ile gerçekleştiren sektörün gelecekte de edindiği bu misyonu en iyi şekilde devam ettireceği kesindir. Türkiye’de ortalama %12 büyüme gösteren lojistik sektörünün gelecekten beklentilerini tanımlamak aynı şekilde de sektörlerin de lojistik hizmet sağlayıcılarından beklentileri neler bunlara göz atmaya çalışacağım. Öncelikle şu anda lojistik sektörünün fotoğrafını çekelim. 2.5 milyar dolara yakın bir değerde gerçekleşen bir lojistik hacim var. Ağırlıklı olarak nakliye hizmetleri veren firmaların oluşturduğu, 900 bine yakın çalışanı bulunan bir sektör görüyoruz. İyi bir istihdam kaynağı yarattığı rakamlardan da görünmektedir. Tahminimce, Gayri Safi Milli Hâsılanın %12-14 arasında bir oran gerçek lojistik hacim olarak öngörülmekte yurdumuzda. Bu değer de yaklaşık olarak 18-20 milyar dolara yakın bir değere tekabül etmektedir. Gerçekleşen ile bu potansiyele baktığımızda 8 kat daha büyüyecek bir sektör çıkmakta karşımıza. Ama şu anki fotoğraf pek iç acıcı değil. Halen sektöre yönelik standartlar oluşturulmuş, gerekli yasalar çıkarmış değil. Sektör bu büyüklüğe ulaşmasına ve iyi bir büyüme trendini yakalamasına rağmen gerekli yasal platform hazırlanmadığından sektörde bir başıboşluk görülmektedir. Ticari disiplini ve hizmet yeterliliğini belirleyecek standartlar en kısa sürede konulmalı, özellikle nakliye ağında haksız rekabet yaratan bir takım girişimleri engelleyici önlemler alınmalıdır. Yeni çıkarılacak karayolu taşımacılığını düzenleyecek ve standartları belirleyecek yasa sabırsızlıkla beklenmektedir. Bu konuda dernekler, oda ve meslek örgütlerinin de bu konuda aktif çalışmaları, sektörün gelişimi açısından birleşmeleri, tek güç olarak devletle ilişkiye girmeleri gerekmektedir. Henüz sektörün bir master planı çıkarılmış değil. Sektörün gelişimi açısından devletin yatırım gündemine konulması gereken şeyler, mal akış trafiği, milli tasarruf nasıl yaratılır, firmalara iç ve dış piyasada güç kazandırmak için hangi maliyetleri azaltıcı önlemler alınmalıyı içeren bir master plan hazırlanıp biran önce hayata geçirilmelidir. Halen devlet en büyük müşteri. Bakıldığında, bir milyar dolara yakın kısmı devlet organlarına ait taşımalar sonucu elde edilen gelir olarak karşımıza çıkmaktadır. Neden reel sektörden hâlâ rağbet yok? Bunu bir kaç adımda incelemekte fayda var. Birinci adım olarak lojistik sektörün kısır çözümler üretmesi olarak gösterebiliriz.

Lojistik SektöRüNüN GeleceğI Ve BüYüMe Planları

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Lojistik SektöRüNüN GeleceğI Ve BüYüMe Planları

Lojistik Sektörünün Geleceği ve Büyüme Planları

Globalleşen dünyada hemen hemen tüm sektörlere lojistik maliyetlerin azaltımı konusunda çözümler üreten ve bunu yarattığı sinerji ve edindiği know-how ile gerçekleştiren sektörün gelecekte de edindiği bu misyonu en iyi şekilde devam ettireceği kesindir. Türkiye’de ortalama %12 büyüme gösteren lojistik sektörünün gelecekten beklentilerini tanımlamak aynı şekilde de sektörlerin de lojistik hizmet sağlayıcılarından beklentileri neler bunlara göz atmaya çalışacağım.

Öncelikle şu anda lojistik sektörünün fotoğrafını çekelim. 2.5 milyar dolara yakın bir değerde gerçekleşen bir lojistik hacim var. Ağırlıklı olarak nakliye hizmetleri veren firmaların oluşturduğu, 900 bine yakın çalışanı bulunan bir sektör görüyoruz. İyi bir istihdam kaynağı yarattığı rakamlardan da görünmektedir. Tahminimce, Gayri Safi Milli Hâsılanın %12-14 arasında bir oran gerçek lojistik hacim olarak öngörülmekte yurdumuzda. Bu değer de yaklaşık olarak 18-20 milyar dolara yakın bir değere tekabül etmektedir. Gerçekleşen ile bu potansiyele baktığımızda 8 kat daha büyüyecek bir sektör çıkmakta karşımıza. Ama şu anki fotoğraf pek iç acıcı değil.

Halen sektöre yönelik standartlar oluşturulmuş, gerekli yasalar çıkarmış değil.

Sektör bu büyüklüğe ulaşmasına ve iyi bir büyüme trendini yakalamasına rağmen gerekli yasal platform hazırlanmadığından sektörde bir başıboşluk görülmektedir. Ticari disiplini ve hizmet yeterliliğini belirleyecek standartlar en kısa sürede konulmalı, özellikle nakliye ağında haksız rekabet yaratan bir takım girişimleri engelleyici önlemler alınmalıdır. Yeni çıkarılacak karayolu taşımacılığını düzenleyecek ve standartları belirleyecek yasa sabırsızlıkla beklenmektedir.

Bu konuda dernekler, oda ve meslek örgütlerinin de bu konuda aktif çalışmaları, sektörün gelişimi açısından birleşmeleri, tek güç olarak devletle ilişkiye girmeleri gerekmektedir.

Henüz sektörün bir master planı çıkarılmış değil.

Sektörün gelişimi açısından devletin yatırım gündemine konulması gereken şeyler, mal akış trafiği, milli tasarruf nasıl yaratılır, firmalara iç ve dış piyasada güç kazandırmak için hangi maliyetleri azaltıcı önlemler alınmalıyı içeren bir master plan hazırlanıp biran önce hayata geçirilmelidir.

Halen devlet en büyük müşteri.

Bakıldığında, bir milyar dolara yakın kısmı devlet organlarına ait taşımalar sonucu elde edilen gelir olarak karşımıza çıkmaktadır.

Neden reel sektörden hâlâ rağbet yok?

Bunu bir kaç adımda incelemekte fayda var. Birinci adım olarak lojistik sektörün kısır çözümler üretmesi olarak gösterebiliriz.

40 milyar dolar değeri bulan ihracat ve ithalatın yarattığı uluslararası nakliye ve yaklaşık 80 milyar dolarlık iç tüketime yönelik kargo taşımacılığı ağırlıklı faaliyet ile ayakta kalmaya çalışan, halen nakliyeci görünen bir sektör. Genelde proje üretemiyor, proje bazlı lojistik çözümler sunamıyor sektörlere. Bunda en büyük neden sadece pastanın büyüklüğünü görüp sadece bina veya araç yatırımı ( hatta bazıları bunun yerine tahtacılardan/brokerlardan araç talep ederek nakliyeci olarak görünmekte ) yapan, bilişim alt yapısını kurmamış ama adında XXX LOJİSTİK yazan firmaların çokluğu gösterilebilir.

Sonuçta;XXX Nakliye Firması bir lojistik firması değildirXXX Depolama Firması bir lojistik firması değildir.XXX Kargo Firması bir lojistik firması değildir.XXX Uluslararası Nakliye Firması bir lojistik firması değildir.XXX Gümrükleme Firması bir lojistik firması değildir.

Page 2: Lojistik SektöRüNüN GeleceğI Ve BüYüMe Planları

Firmalar dış kaynak kullanımını bilmiyor. Lojistik dış kaynak kullanımı, stratejik çözüm ortaklığı tabanlı bir faaliyettir.

Avrupa’ya baktığımızda firmaların çoğu pazar etkinliklerini artıracak, aynı zamanda da lojistik faaliyetlerin (depolama ve nakliye) optimum maliyette gerçekleştirilmesini isteyen çözümler beklemektedir ve bunu lojistik firmaları verecek çözümleri proje bazlı üretmektedirler. Sadece depolama veya sadece nakliye fonksiyonları olan firmalar değil bunlar.

Buna paralel olarak çıkarılacak farklı bir sonuç da; reel sektördeki firmalar halen lojistik dış kaynak kullanımından anladıklarının sadece ve sadece nakliye olduğudur. Avrupa’da %55 lerde gerçekleşen lojistik dış kaynak kullanımı, ülkemizde %3-4 lerde gerçekleşmektedir. Ülkemizde gerçekleşen bu oran da sadece telefon açıp bir kaç firmadan anlık kamyon/tır teklifi alıp en ucuzuna onay vermek olarak anlaşıldığından amacından uzak bir anlam ifade etmektedir.

Etkin tedarik zinciri yönetimini firma adına yapan lojistik firmaları 4PL kategorisinde çözüm ortaklığı anlaşmaları ile uzun süreli kontratlar yaparak %25-40 a varan oranlarda müşteri firmanın lojistik maliyetlerini azaltmakta, satış miktarını arttırmakta, etkin bir pazar kullanımı sağlatmaktadır. Doğru olan da bu yaklaşım değil mi?

Bu yaklaşımdaki eksikliğe gerekçe olarak bir kaç neden görmekteyim.

Firmalar maliyet muhasebesini yapamıyorlar;

Yönetimsel karar verme açısından ve dış kaynak kullanımı verilmesinde önemli bir konu olmasından dolayı maliyet muhasebesinin işletmelerce hayati bir kavram olduğunu belirtmek gerekir. Avrupa’da % 92 lere varan bir oranda ölçümü yapılan ve yönetimsel açıdan karar vermede kullanılan bu kavram yeni akımlara göre sürekli güncellenerek, faaliyet veya hacim bazlı maliyet muhasebesi olarak kullanımı artarak sürmektedir.

Lojistik hizmet kullanımı sabit maliyetleri değişken hale getirmektedir.

Ülkemizde, sabit ve değişken maliyetlerin hassas ölçümleri bugüne kadar büyük firmalar haricinde es geçilmiştir. Bu konuda bugüne kadar yüksek karlılık, yüksek enflasyon gibi birçok neden öne sürülebilir. Ama artık faizler ve enflasyon düşmekte, pazarda rakipler (özellikle yabancı rakipler ile) ile kıyasıya çarpışılmakta ve genelde bu yarışı biz değil diğerleri kazanmaktadırlar. Globalleşen ekonomi, global rekabeti de beraberinde getirmiş, kuruşlarla pazarlıkların yapıldığı bir hal almıştır. Lojistik maliyetler ölçülmeye başlandıkça, bu konudaki dış kaynak kullanımı da paralelinde artacaktır.

Anlaşmalarda kontrat süreleri çok kısa;

Kısa süreli beraberliklerin yaşandığı, dış kaynak konusunda sonuç yerine geçici maliyet düşümlerinin hedef alındığı, hedeflerin ve maliyetlerin karşılıklı paylaşımı esas alınmayarak proje bazlı tedarik zinciri çözümleri yerine yama etkili dış kaynak kullanımının olduğu bu sektörde çıkışlardan birisi uzun süreli kontratların yapılmasıdır. Kontratlarda en uzununun 3+2 (en az görünen), 1+1 (en sık yapılan kontrat süreleri ) gibi sürelerle kısıtlı olması