Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
KOPEGiM CHARLEY iLE
AMERiKA YOLLARINDA *
JOHN STEINBECK, babast Prusya, annesi ise irlanda gogneni trgat bir ailenin c;ocugu olarak, 1902 yilmda California' run Salinas kentinde dogdu. C::ocukluk ve ilkgenc;lik ytllan boyunca okul dt�mdaki zamaruru Salinas Vadisi'ndeki 9ftliklerde c;ah�arak gec;irdi. Eserlerinin c;ogunda da mekan olarak burayt set;ti. Erken ya�larda yazar olmaya karar veren Steinbeck, 1919'da girdigi Stanford Universitesi'nde yalmzca yazarhgma katla.st olacagmt dii�iindiigu derslere kabldt. Ogrenimini siirdiirdiigu alh yii boyunca tezgahtarhk, trgathk, marangozluk, laboranthk, boyactb.k, kaptahk gibi pek c;ok i�te c;ah�h. Steinbeck'in ilk romanlanndan ba�layarak emek9lerin ya�am ko�ullanru ve ili�kilerini ba�anyla yans1tabilmesinde bu ya�am deneyimi etkili oldu. Universiteyi brrakhktan sonra New York' a giderek gazetecilik yapmayt denedi ancak yaztlanrun biiyiik kismmi yayinlatmayt ba�aramayarak California'ya dondii. ilk romant Altm Kupa (1929) fazla ilgi gormedi. Yazarhk yetenegi 1935 ytlmda Yukarz Mahalle'nin yayinlanmastrun ardmdan dikkat t;ekti. Bu eserini her biri hirer klasik saytlan Bitmeyen Kavga (1936), Fareler ve jnsanlar (1937) ve Pulitzer Odiilii kazanan Gazap iizumleri (1939) takip etti. Kitaplannda i�t;i struftrun giindelik ili�kilerini, ya�am ko�ullanru ve miicadelelerini, doneminin ve c;agtmiZm en temel toplumsal meselelerini tiim insani aynnhlanyla resmetti. Sardalye Sokagz, Cennetin Dogusu, AI Midilli ve daha pek c;ok ba�yap1t veren yazar 1962 y1lmda edebiyata katkilarmdan dolayt Nobel Edebiyat Odiilii'yle onurlandmldt. Eserleri edebi degerleri kadar giincellikleriyle de ovgii alan ve birc;ogu sinemaya uyarlanan Steinbeck, 1968 ytlmda oldii.
*sEL YAYINCILIK I ROMAN
*SEL YAYINCILIK Piyerloti Cad. 11 I 3 <;:emberlita� - istanbul Tel. (0212) 516 96 85
http:/ /www.selyayincilik.com E-mail: [email protected]
SATI� - DAGITIM: <;:atal�e�me Sokak, No: 19, Giri� Kat Cagaloglu - istanbul E-mail: siparis@selyayincil ik.com Tel. (0212) 522 96 72 Faks: (0212) 516 97 26
*SEL YAYINCILIK: 641 ISBN 978-975-570-660-3
KOPEGiM CHARLEY iLE AMERiKA YOLLARINDA John Steinbeck Roman
Tiirk�esi: Ash Bic;en
Ozgiin Ad1: Travels with Charley in Search of America
©John Steinbeck, 1962 (Eiaine A. Steinbeck, Thom Steinbeck and John Steinbeck IV, 1989, 1990)
© Mclntosh & Otis ve AnatoliaUt T elif Haklan Ajans1 arae�hg1yla Sel Yay1nc1hk, 2013
Gene/ Yay1n Yi:inetmeni: irfan SanCI EditDr: Gokc;e Gundogdu Kaf>Ok tasanm ve teknik haZJrf1k: Gulay Tunc;
Birind Baskl: Ocak, 20 14 ikind Baskl: Agustos, 20 IS O�ncii Baskl: Haziran, 20 17
Bask1 ve Cilt: Yaylac1k Matbaas1 Fatih Sanayi Sitesi, 12/ 197-203 Topkap1-istanbul, 567 80 03
Sertifika No: I 1931
John Steinbeck
Kopegim Charley ile Amerika Yollar1nda
Tiirk�esi: Asll Bic;en
Bu kitap, gittik9e artan bir dostluk ve sevgiden dogan hii.rmetle
Harold Guinzburg' a adanmz�tzr.
BiRiNCi BOLOM
Yeniyetrnelikte, siirekli ba�ka yerlerde olmap istedigim zamanlarda, ya�rm ba�m1 alrm� insanlar, i<;:imdeki bu kipuhyt yillann tedavi edecegini soylerlerdi. Yillar ge<;:ip de olgunla�h�mda bu sefer re<;:eteyi orta ya�a kestiler. Orta ya�a geldigimde ise ya�larunca bu ate�in dii�ecegi soylendi ama arhk elli sekizi bulduguma gore bu i�i olsa olsa bunakltk halledecek galiba. Hi<;:bir �ey i�e yaramad1. Boguk sesiyle bir gemi diidiiguniin arka arkaya dort kere ottiigunii duydugum anda ensemdeki tiiyler diken diken oluyor ve ayaklanm yeri dovmeye ba�hyor. Bir jet u<;:a�n, xsman bir motorun sesi, hatta sokaktan ge<;:en atlann nal sesleri o eski titremeyi, agtzdaki o kurulugu, o dahp dahp gitrneleri, avu<;:lardaki yanmayt ve midenin gogus kafesi alhnda <;:alkalamp durmastm geri getiriveriyor. Ba�ka bir deyi�le iflah olmuyorum; yani yedisinde serseri olan yetrni�inde de serseri olur. Korkanm bu derdin <;:aresi yok. Bunu da herkesin kulagma kiipe olsun diye degil kendim iyice bir anlayaytm diye yaztyorum.
Bildigini okuyan bir adamm i<;:i kip1r kip1r olmaya ve buradan ba�ka yerlere uzanan yol geni�, diiz ve davetkar goriinmeye ba�lad1gmda, kurbamn gitrnek i<;:in kendisine saglam ve yeterli bir sebep bulmas1 gerekir. Tecriibeli bir serseri i<;:in bu hi<; de zor degildir. Hemen elinin alhnda i<;:inde sebeplerden sebep se<;:ebilecegi bir bah<;:e vardtr. Sonra zaman ve mekan i<;:inde bir yolculuk planlamasi, bir istikamet ve hedef se<;:mesi gerekir. Son olarak da yolculuk i<;:in gerekli donamm1 temin etrnelidir. Nasil gitrneli, yaruna ne almah, ne kadar kalmah. Siirecin bu kisrm ezelden beri ayrud1r. Giinahlan yumurtadan heniiz ba�1ru uzatrm� ergenler gibi, serserilige yeni adtm atanlar da bu i�i kendileri icat ettiklerini sanmasm diye yazd1m bunlan.
9
Bir yolculuk tasarlandi8Jnda, te�hizat hazirlandigmda ve sure� ba�lad1gmda yeni bir etken devreye girer ve hakimiyetini ilan eder. Bir yolculuk, safari, ke�if gezisi diger biitiin seyahatlerden farkh bir �eydir. Bir �ahsiyeti, ruh hali, karakteri ve kendine hashgi vardu. Her yolculuk ba�li ba�ma bir �ah1strr; hi�bir yolculuk birbirinin ayru olmaz. Biitiin planlar, ihtiyatlar, zapturapt ve zorlamalar beyhudedir. Senelerce miicadele verdikten sonra anlanz ki biz seyahate gitmeyiz, seyahat bize gelir. Seyahat rehberleri, programlar, rezervasyonlar, yolculugun �ahsmda ka�mllmaz olarak kendilerini imha etmeye mahkumdur. Hakiki serseri ancak bunun farkma vard1ktan sonra rahatlay1p kendini akmhya b1raku. Ancak bu �ekilde hiisranlar sona erer. Bu a�1dan yolculuk evlilige benzer. En biiyiik hata onu kontrol ettigini dii�iinmektir. Bunu soyledigim i�in kendimi daha iyi hissediyorum ama ne dedigimi ancak ya�ayan bilir.
lO
Plamm a<;Ik, net ve manhkhydt, sarunm. Senelerce diinyarun tiirlii yerlerinde seyahate <;lkmt�hm. Amerika'da New York'ta ya�tyorum, bazen de Chicago ya da San Francisco'ya uzamyorum. Ama Paris ne kadar Fransa ise ya da Londra ne k.adar ingiltere, New York da o kadar Amerika' du. Boy Ieee anladtm ki kendi iilkemi bilmiyorum. Amerika hakk.mda yazan bir Amerikah yazar olarak ben hafizamda kalan �eylerden yararlanarak yaztyordum ve hafizanm en kuvvetlisi bile kusurlu, <;arplk bir haznedir. Epeydir Amerika'run lisaruru duymarm�, otlanrun, aga<;lanrun, lagimlanrun kokusunu almaffil�, tepelerini, sulanru, rengini, 1�1k degi�imlerini gormemi�tim. Degi�iklikleri sadece kitaplardan ya da gazetelerden okumu�turn. Daha da onemlisi yirmi be� senedir iilkeyi hissetmemi�tim. Klsacas1 bilmedigim bir konuda yaz1p duruyordum ve bana oyle geliyor ki yazar denen birinde bu bayag1 su<;a girer. Araya giren yirmi be� yd, arulanmt bozulmaya ugratffil�b.
0 zamanlar eski bir ekmek arabastyla yola <;Ikml�, bu iki kapth kiiliistiiriin arka tarafma bir yatak atm1�hm. insanlann durdugu ya da toplandtgt yerlerde durur, dinler, bak.ar, hissederdim ve bu siire<; zarfmda, k.endi yetersizliklerimin elverdigi ol<;iide, iilkenin miikemmel bir resmini olu�turmu�tum zihnimde.
i�te bu yiizden bu devasa iilkeye tekrar bir bakmaya ve onu tekrar ke�fetmeye karar verdim. Yoksa biiyiik hakikatin temelini olu�turan, te�his maksath kii<;iik hakikatleri bilemeyecektim. Ancak onemli bir zorluk vard1. Aradan ge<;en yirmi be� ydda epey isim yapffil�tlm. �oyle bir tecriibem vardt: insanlar sizin hakklruzda iyi olsun, kotii olsun herhangi bir �ey biliyorlarsa size kar�� tav1rlan degi�ir; utanga<;hktan ya da tarunm1� biri kar�1smda devreye giren ba�ka duygular yiiziinden normalde olmadtk.lan
11
gibi davramrlar. Bu sebeple yolculugum s1rasmda admu ve kimligimi evde birakmahydim. Gezici bir 9-ft goz ve kulak, bir nevi hareketli jole tabagt olmahydim. Otel defterlerine kendi imzam1 atamaz, tamdtgtm insanlarla gorii�emez, kimseyle roportaj yapamaz, hatta uzun uzadtya sorular soramazdtm. Dahas1, iki ya da daha fazla ki�i ortamm ekolojik yaptsrm bazar. Yani tek ba�ma gitmeli ve kendi kendime yetmeli, evini strtmda ta�tyan bir kaplumbaga olmahydtm.
Biitiin bunlan akhmda bulundurarak kamyon imalatQSI biiyiik bir firmarun merkezini aradnn. Amactffil ve ihtiyac;lanffil belirttim. Zorlu ko�ullarda, her tiirlii yolda gidebilecek iic;-c;eyrektonluk bir pikap istedim; iizerine de kiic;iik bir tekne kabini gibi ufak bir ev yaptlacakh. Romorku dag yollannda kullanmak zordur, park etmek imkanstz ve genelde yasakhr ve pek c;ok klsttlamaya tabidir. Zamanla dayamkh, htzh, rahat bir aracm ne gibi ozellikler ta�nnas1 gerektigi netle�ti ve iizerindeki kabin de -iki ki�ilik yatagt, biitan gaztyla <;alt�an dortlii ocagt, sobas1, buzdolabt ve 1�Iklan, kimyasal tuvaleti, dolab1, kileri, sinek telli pencereleri olan kiic;iik bir ev- tarn istedigim gibi oldu. Yazm Long Island' m uc; klsffilflda Sag Harbor' daki kii<;iik bahk<;I kuliibeme teslim ettiler aracr. Yola <;tkmak ic;in Emek Giinii'nii,* yani biitiin milletin normal hayahna donmesini bekledigim halde kaplumbaga kabuguma ah�mak, gerekli tec;hizah temin etmek ve kullanmayt ogrenmek istiyordum. 0 giizelim giic;lii ama klvrak karavan agustosta gelmi�ti. Kullamffil neredeyse binek arabalar kadar kolaydt. Planladtgnn yolculuk yiiziinden dostlanm benimle epey dalga gec;tigi i9-fl karavana Rocinante adrm koydum, malum Don Ki�ot'un ahmn ad1.
Projemi kimseden saklamadtgtm ic;in dostlanm ve akil hocalanm arasmda fikrin bini bir paraydt. (insan seyahate Qkmaya kalkh ffi1 siirii siirii akil vereni oluyor.) Yaymcrm fotografnnt elinden geldigince c;ok yaydtgt i9-fl tanmmadan yolculuk etmemin
* Amerika'da eyliil aymm ilk pazartesi giinii kutlanan milli bayram. (�.n.)
12
imkansiZ olacaguu soylediler. Hemen soyleyeyim, otuz dort eyalette, on be� bin kiisur kilometre yol yaphgtm halde beni taruyan tek bir ki�iye rastlamadim. insanlann bazt �eyleri ancak kendi baglarru i<;inde taruyabildiklerini dii�iiniiyorum. Bana uygun bir zeminde gorse taruyabilecek ki�iler bile, beni Rocinante'nin i<;inde goriince tamyamadllar.
On alhncr yiizyll ispanyol yaztstyla karavamn yaruna yazdudtgrm Rocinante isminin bazt yerlerde merak konusu olacagrm soylediler. Bu ismi ka<; ki�inin hahrladtgrm bilemeyecegim, ama hi� soran <;tkmadt.
Soma bir yabancrmn etrafta dola�masmm merak, hatta �iiphe uyandtrabilecegini soylediler. Bu sebeple bir �ifte, iki tiifek, birka� olta aldtm yaruma <;Unkii avlanmaya ya da bahk tuhnaya giden bir adamm maksadmm gayet iyi anla�tldtgtru, hatta alkt�Iandtgrm bilirim. Dogrusu benim avcthk giinlerim <;ok geride kaldt. Arttk tavaya ahp ktzartamayacagtm hi<;bir �eyi ne oldiiriiyor ne de yakahyorum; spor ama<;h avlanmak i�in <;ok ya�hyrm. Ger<;i bu diizenlemenin de gereksiz oldugu sonradan ortaya <;tkh.
New York plakamm ilgi �ekecegini, hatta sorulara sebep olacagtru soylediler, zira dt�andan goriinen yegane belirleyici i�aret buydu. Ger<;ekten de insanlar bu konuda bana sorular sordubiitiin yolculukta belki yirmi ya da otuz kere. Ama boylesi temaslar hep ayru �ablonu takip ediyordu, tablo ii<; a�agt be� yukan�oyle:
ORANIN YERLiSi: "New York' tan rm geliyorsun?" BEN: "Evet." ORANIN YERLiSi: "Otuz sekizde oradaydtm; yoksa otuz do
kuz muydu? Alice, New York' a ne zaman gittiydik, otuz sekiz mi yoksa otuz dokuz mu?"
ALICE: "Otuz alh. iyi hahrhyorum <;Unkii Alfred'in oldiigu seneydi."
ORANIN YERLiSi: "Neyse, hi«; sevmemi�tim. Ustiine para verseler oturmam orda."
13
Tek ba�ma yolculuk ettigim i<;in saldmya, hrrstzbga, fiziksel �iddete maruz kalmamdan endi�e ediyorlardt. Yollanm1zm tehlikeli oldugunu herkes bilir. itiraf etmeliyim benim de baz1 manastz endi�elerim vard1. Tek ba�ma, isimsiz, arkada�s12, ailenin, dostlarm, yardakc;tlarm sundugu korumadan yoksun ortahkta dola�mayah \Ok zaman ge\mi�ti. Tehlikenin bir ger\ekligi yok. ilk ba�ta \Ok yalnlZ, \Ok \aresiz bir his veriyor; ISstzhk gibi bir his. Bu sebeple yaruma tek bir yol arkada�t aldrrn; Charley admda, yagh bagh bir beyefendi, bir Franstz kanigi. Astl adt Charles le Chien' dtr. Paris yakmlarmda Bercy' de dogmu�, Fransa' da egitim gormiig ve azlak. kani�-ingilizcesi bilse de sadece Frans1zca emirlere \abuk tepki verir. ingilizce soyleyince kafasmda terciime etmesi gerektiginden tepkisi yava�lar. Mavi kani� de denen \Ok biiyiik bir kani� tiiriidiir ve temiz oldugunda ger\ekten mavimsi bir rengi vardtr. Charley dogu�tan diplomathr. Miizakerede bulunmayt sava�maya tercih eder, iyi de yapar \finkii kavga konusunda berbathr. On ytlhk omriinde bir kere bagrm derde sokmu�tur, o da miizakereyi reddeden bir kopekle kargtla�tlgtnda. Charley o zaman sag kulagmm bir par\asrm kaybetti. Ama iyi bir bek\i kopegidir; havlamast aslan kiikremesine beriZer, bu da kagtttan bir kiilaha bile di� ge\iremedigini geceleyin ortahkta dola�an yabanctlardan saklamasmt saglar. iyi bir dost ve yol arkada�tdtr ve diinyada yolculuk etmekten daha fazla sevdigi bir gey yoktur. Bu seyahatnamede bolca goriinmesinin sebebi seyahate biiyiik katktlarda bulunmug olmastdtr. Bir kopek, hele Charley gibi egzotik bir kopek, yabancrlar arasmda bir yakmla�ma kurulmasrm saglar. Yolda yaphgrrn sohbetlerin \Ogu "Bu ne kopegi boy le?" sorusuyla ba�ladt.
Sohbet ba�latma teknikleri evrenseldir. ilgi \ekmenin, yardtm almamn ve sohbete ba�lamamn en iyi yolunun kaybolmak oldugunu uzun zaman once ke�fetmi�tim. Kayboldugunu iddia eden bir yabancrya yardtm etmek i\in yerde a\hktan ktvranan annesinin karruna bir tekme ahp yolu a\abilir, mutlu mutlu yanh� yol tarifleri vermek i\in saatlerini harcayabilir insanlar.
14
Sag Harbor' daki evin bah<;esindeki biiyiik me�elerin alhnda, yaki�Ikli ve kendinden emin duruyordu Rocinante. Kom�ular birer hirer onu gormeye geldiler, hatta hi<; tammadigimiz kom�ular bile. Ulkenin her ko�esinde tekrar tekrar gorecegim bir ifade vard1 gozlerinde: yakiCI bir gitme, hareket halinde olma, yola <;Ikma, herhangi bir Buradan herhangi bir ba�ka yere gitme arzusu. Nasd giiniin birinde �ekip gitmek istediklerini, hi<;bir baglan olmadan 6zgiirce dola�mak istediklerini, bir �eye dogru degil bir �eyden uzaga gitmek istediklerini anlattdar sakin sakin. Gittigim her eyalette bu baki�I gordi.im ve bu ozlemi duydum. Neredeyse her Amerikah hareket halinde olmaya a<;:. On ii� ya�lannda kii�i.ik bir �ocuk her giin geliyordu. Biraz uzakta durup utanga� utanga� Rocinante'ye bak.tyor, kap1dan i<;:eri goz ahyor, hatta yere yahp amortisorleri inceliyordu. Kendi halinde, sessiz, ufak tefek bir �ocuktu. Hatta Rocinante'ye bakmak i<;:in geceleri bile geldigi oluyordu. Bir hafta sonra arhk kendini daha fazla tu-· tamad1. Sozleri, utanga<;:hgiyla giire�e gi.ire�e ortahga dokiildi.i. "Beni de yarumzda goti.iri.irseniz ne i� olsa yapanm, yemek pi�iririm, bula�Ik y1kanm, bi.iti.in i�i yapanm, size bakanm," dedi.
Ne yaz1k ki onun bu ozlemini �ok iyi anhyordum. "Ke�ke miimki.in olsa," dedim. "Ama okul aile birligi, annen, baban ve daha pek <;:ok ki�i seni goti.iremeyecegimi soyleyecektir."
"Her �eyi yapanm," dedi. Eminim yapard1 da. Ben onu almadan yola <;:Ikana kadar da umudunu hi� kaybetmedi muhtemelen. Hayahm boyunca hayalini kurdugum �eyin hayalini kuruyordu ve bunun <;:aresi yoktu.
Rocinante'yi donatmak uzun ve ho� bir siire�ti. Yamma her �eyden fazla fazla ald1m ama ne bulup ne bulamayacagimi bilmi-
15
yordum. Acil durum aletleri, �ekrne halah, kiic;ii.k bir takoz, palanga tak!mt, kiirek, levye, bir �eyler yapmak, tamir etmek, i.iretmek i�in aletler. Sonra acil durum g1dalan vard1 . Kuzeybahya ge� ula�acakhm ve kara yakalanacakhm. En azmdan bir haftahk acil durum i9n gerekli hazuhgt yaphm. Su kolayd1. Rocinante'nin yi.iz elli litrelik deposu vardt.
Yolda biraz yaztp c;izerim diye di.i�iindiim, belki bir iki deneme, ku�kusuz bazt notlar ve elbette mektuplar. Kagtt, kopya kagtdt, daktilo, kalem, defter, hadi onlar neyse, sozliikler, kiic;iik bir ansiklopedi ve bir diizine agtr tarafmdan ba�vuru kitabt aldtm. insarun kendini kanduma kapasitesi strurstz. N adiren not aldtgtmt, aldtgtmda da ya kaybettigimi ya da okuyamadtgtmt gayet iyi biliyordurn. Otuz ytlhk meslek hayahmda hic;bir olayt stcagt SlCagtna yazamadtguru da iyice ogrenmi�tim. MayalanmaSl gerekir. iyice bir yerini bulmast ic;in bir arkada�tmm deyimiyle "samana btrakrnak" gerekir. Bu huyumu gayet iyi bildigim halde Rocinante'ye on ciltlik bir kitap yazacak kadar malzeme doldurdum. Aynca insanm bir tiirlii okumaya fusat bulamadtgt kitaplardan yetmi� kilo kadar da doldurdum; tabii bunlar insarun asla okumayacagt kitaplard1. Konserve yiyecekler, fi�ekler, mermiler, alet kutulan, abarhh miktarda giysi, battaniye, yashk, �ok fazla ayakkabt, bot, miiflonlu stfmn-alh ic; �ama�trlan, plastik tabaklar, bardaklar, bula�tkltk, yedek tiip. Dzerine a�m yiik binen yaylar inliyor, �oktiik�e �okiiyordu. $imdi baktyorum da, ihtiyactm olan �eyin dort kahru filan alnn�tm.
Bizim Charley insanm aklmdan ge�eni okuyan bir kopektir. Hayah boyunca c;ok yolculuk gormii�tiir ama stk stk evde btraktlmast gerekrni�tir. Daha bavullar ortaya �tkrnadan gidecegimizi anlar, ortaltkta endi�eyle gezinmeye, inlemeye ba�lar ve ya�ma ragmen hafiften histeriye kapdtr. Haztrhklar yapthrken haftalarca ayagtmm alhnda dola�h ve epey canuru stkh. Karavanm i�ine gizlice girmeyi ve iyice biizii�iip kendini gostermemeye �ah�mayt adet edindi.
16
Emek Giinii yakla�ryordu, rnilyonlarca �ocugun okula geri donecegi ve rnilyonlarca anneyle babarun otoyollardan �ekilecegi hakikat gi.inii. Ben de o giinii ge�irir ge�irmez yola �rkmayr planltyordum. 0 srralardan Donna kastrgasmm Karayipler' den bize dogru yakla�makta oldugu duyuruldu. Long Island'm ucunda bu kastrgalardan fazlastyla nasibirnizi aldrgtmrz i�in saygtda kusur etmeyiz. Kastrga yakla�maya ba�laymca ku�atmaya hazulamr gibi hazrrlamnz. Kii�k koyumuz epey korunakhdu ama tarn da degil. Donna yakla�maktayken gaz lambalanm doldurdum, kuyudaki tulumbayt kontrol ettim, hareket edebilecek her �eyi sabitledim. Yedi metrelik kamarah bir teknem var, adr Fayre Eleyne. Onu &rhnaya hazulayrp koyun ortasma gotiirdiim, eski moda bir kanca �1pay1 kahn zincir baglayrp suya saldtm ve epey pay btrakarak demirledim. Bumu kopmadrgt miiddet�e bu haliyle iki yiiz kilometre htzla esen bir riizgara dayanabilirdi.
Donna sinsice sokuluyordu. Haberleri dinlemek i�in pilli radyomuzu �1kardrk �nkii Donna gelirse elektrik kesilecekti. Ama bir slkmh daha vardr: aga�lann alhnda duran Rocinante. Riizgardan devrilip onu bocek gibi ezen bir aga<;: kabus gibi gozlerimin oniinde beliriyordu. Karavam, iizerine dogrudan aga<;: devrilmeyecek bir yere �ektim ama bir aga� tepesinin kopup havada yirmi metre u<;:arak iizerine dii�mesine engel degildi bu.
Sabahm erken saatlerinde radyodan &rhnanm bize ula�acagrm ogrendik. Saat onda, kasugamn goziiniin saat 1.07'de -boyle dakikasma kadar vererek- tarn iizerimizden ge<;:ecegini soylediler. Koy sakindi, iizerinde tek km�rk yoktu ama su hala karanhkh ve Fayre Eleyne gev�ek zincirinin ucunda zarif<;:e geziniyordu.
Koyumuz <;:ogu koydan daha korunaklrdu, bu yiizden de pek <;:ok kii�k tekne demirlemek i<;:in buraya gelmi�ti. Korkuyla gordiim ki tekne sahiplerinin �ogu nasrl demir atdacagmr bilmiyordu. Nihayet iki gi.izel tekne, biri digerini <;:ekerek geldi. Hafif bir demir ahldt ve birinin bumu otekinin kl<;:ma bagh, oylece btrakllddar. ik.isi de Fayre Eleyne'nin hareket alam i<;:indeydi. Elimde
17
bir megafonla iskelemin ucuna kadar giderek bu aptalhga itiraz ettim ama tekne sahipleri ya duymadtlar ya ne dedigimi anlamadtlar ya da umursamadtlar.
Riizgar tarn soyledikleri dakika <;tkh ve denizi siyah bir <;ar�af gibi yuth. Yumruk gibi inip kalktyordu. Bir me�e agacmm iist ktsmt i<;inde bulundugumuz kuliibeyi stytrarak yere <;aktldt. Daha sonra gelen bir riizgar saganagt biiyiik pencerelerden birini a<;h. Zar zor pencereyi kapahp kii<;iik bir nacakla altma ve iistiine takoz sikt�hrdtm. Elektrik ve telefon daha ilk anda kesilmi�ti, tarn tahrnin ettigimiz gibi. Denizin yakla�tk ii<; metre kabaracagt soylenmi�ti. Riizgarm bir av kopegi siiriisii gibi denize ve karaya saldm�m1 seyrediyorduk. Aga<;lar ot gibi egrilip biikiiliiyor, doviilen denizin iistii kopiik baghyordu. Once bir tekne, ipini kopanp ktytya siiriiklendi, sonra bir digeri. Yumu�ak bahar ve yaz aylannda yaptlan evlerin ikinci katlanna kadar dalgalar vuruyordu. Bizim kuliibemiz deniz seviyesinden on metre kadar yiiksek bir tiimsegin iizerindedir. Ama yiikselen sular iskelemi yutmu�tu. Riizgar yon degi�tirince Rocinante'yi biiyiik me�elerin oteki tarafma ge<;irdim. Fayre Eleyne kahramanca <;arpi�tyor, degi�en riizgan kar�lSlna alarak bir riizgargiilii gibi yon degi�tiriyordu.
Biri digerini <;ekerek gelen iki tekne <;oktan birbirine dolanmt�h, aralanndaki ip pervaneye ve diimene sanlmt�, govdeleri birbirine <;arpmaya ba�lamt�h. Ba�ka bir tekne daha demir tarayarak sahildeki <;amura saplandt.
Charley'in sinirleri ahnmt� gibidir. Silah sesi, gokgiiriiltiisii, patlama sesi ya da ftrtma onu hi<; alakadar etmez. Uluya uluya esen riizgann ortasmda, masanm alhnda kendine thk bir yer bulup uykuya dalmt�h.
Riizgar ba�ladtgt gibi aniden kesildi. Bozuk bir ritimle ktytya akm eden dalgalan en azmdan arhk riizgar paralamtyordu. Su yiikseldik<;e yiikseliyordu. Kii<;iik koyumuzdaki biitiin iskeleler sulara gomiilmii�tii ve sadece direkleri ya da trabzanlan gorii-
18
niiyordu. Sessizlik, aceleci bir ses gibiydi. Radyo bize Donna'run gozunde oldugumuzu soyliiyordu, donup duran f1rbnarun ortasmdaki o sakin ve iirkiitiicii durgunlukta. Siikunetin ne kadar siirdiigunii bilmiyorum ama beklerken uzun zaman ge<;mi� gibi geliyordu. Sonra kas1rganm oteki tarafl, ters yonden vurdu. Fayre Eleyne klvrak bir hareketle dondii ve bumunu riizgara verdi. Ama birbirine bagh iki tekne demir tarad1, Fayre Eleyne'in etrafma doland1 ve onu paranteze ald1. Fayre Eleyne riizgara kar?l mucadele ederek kendisini siiriikleyen teknelere direnmeye <;ah?lrken, yakmlardaki bir iskeleye dogru c;ekildi, govdesinin iskelenin me?e tahtalarma siirtiindiigunii i?itebiliyorduk. Riizgar yiiz yirmi kilometre h1zla esiyordu.
Bir de bakhm, koyun ba�ma dolanm1� riizgarla sava?a sava�a, teknelerin paraland1g1 iskeleye dogru ko�uyorum. Tekneye Fayre Eleyne isminin verilmesinin miisebbibi e�im galiba arkamdan ko?arak bana durmam1 emrediyordu. iskele bir, bir bw;uk metre suya gomiilmii?tii ama sudan d1�an uzanan direklere tutunmak miimkiindii. Su gogus ceplerime gelene kadar g1d1m g1d1m ilerledim. Kly1dan esen riizgar, suyu agz1ma agz1ma vuruyordu. Teknem iskele tahtalarma siirtiinerek aglay1p inliyor, iirkek bir buzag1 gibi geri ka�:�yordu. Kendimi teknenin iizerine a hp el yordamiyla ilerledim. Hayahmda ilk defa hakikaten ihtiyacrm oldugunda yammda bir c;akl vard1. iki yanma dolanmi? olan tekneler Eleyne'i iskeleye itiyorlard1. <::apanm ipini ve onlan birbirine baglayan ipi keserek ikisinden de kurtuldum. Sahilin s1g c;amurlanna dogru siiriiklendiler. Ama Eleyne'in zinciri sapasaglamd1 ve o eski c;amur c;apas1, uc;lan neredeyse kiirek kadar geni� olan o elli kiloluk koca dernir hala dipte yahyordu.
Eleyne'in motoru her zaman itaat etmez ama bu sefer bir dokunu?ta c;ah?h. Diimeni, kelebegi ve kavramay1 ic;eri uzathg1m sol elimle idare etmeye c;ah�arak giivertede kald1m. Tekne de elinden geleni yap1yordu dogrusu; herhalde onun da odii kopmu?tu. Tekneyi ac;1ga dogru siirerken bir yandan da sag elimle
19
zinciri topluyordum. Normalde sakin havada iki elirnle asilsarn o demiri zor c;ekerim. Ama bu sefer her �ey yolunda gitti. Demirin uzerinden ge<;ince hemen c;amurdan kurtuldu. Sonra zinciri biraz yukan c;ekip motora tarn gaz verdim ve ruzgara kafadan girip onu yenerek yol almayt. ba�ard1k. iyice koyula�nu� bir laparun ic;inde ilerliyor gibiydik. Kiy1dan elli metre kadar uzakla�mca c;apay1 btrakhm; hemen dibi boylad1 ve sooca yap1�h. Fayre Eleyne kendini ruzgara gore hizaladt, burnunu kaldud1 ve adeta rahatlayarak ic; gec;irdi.
Donna tepemde beyaz biytkll bir av kopegi suriisii gibi ulurken karadan elli metre ac;1kta kalnu�hm. Bu denize filika bir dakika bile dayanamazd1. Teknenin yarundan bir dal parc;asmm gec;tigini gordiim ve hemen iizerine atladtm. Tehlikeli bir durum yoktu. Kafanu suyun iizerinde tuhnay1 ba�arabilirsem kly1ya dogru siiriiklenecektim ama ayag1mdaki kalm botlar epey agtrla�ml�h. Karaya 9kmam en fazla tic; dakika siirmu�tiir; bizim Fayre Eleyne ve bir kom�u beni denizden c;lkardtlar. Ancak o zaman zangu zangtr titremeye ba�ladtm ama kafam1 kaldtrd1-g1mda teknemizin giivenli bir �ekilde demirli oldugunu gormek c;ok giizeldi. Tek elimle o c;apayt c;ekmeye c;ah�uken bir yerimi incitmi�tim herhalde c;Unkii eve donerken aztctk yard1ma ihtiyac; duydum; mutfak masasmda duran viski de hie; fena gehnedi. 0 giinden soma ne kadar denediysem de o c;apay1 tek elimle c;ekmeyi ba�aramadtm.
Ruzgar c;abucak dindi ve bizi enkaz ic;inde b1rakh; elektrik kablolan kopmu�, telefonlar bir hafta c;ah�mamt�h. Ama Rocinante hie; hasar gormemi�ti.
20
iKiNCi BOLUM
insan uzun vadeli bir yolculuk planhyorsa sanmm i<;ten i<;e o yolculugun asla ger<;ekle�meyecegine inarur. Yola pkma giinii yakla�bk<;a steak yatagtm ve rahat evim gittik<;e daha cazip gori.iniiyor, sevgili e�im klymetlendikc;:e klymetleniyordu. Biitiin bunlan btraklp tic;: ay boyunca rahats1zhgm, bilinmeyenin kucagma ahlmak delilik gibi goriiniiyordu. Gitmek istemiyordum. Beni gitmekten ahkoyacak bir �eyler olsun istiyordum ama olmad1. Hastalanabilirdim ku�kusuz ama gitmek istememin en onemli gizli sebeplerinden biri buydu. bnceki kl� agu bir hastahk ge<;irmi�tim, yakla�makta olan ihtiyarhgm habercisi olan, �u dikkatle adlandmhru� hastahklardan biri. iyile�tigim zaman daha yava� bir hay at siirmem, kilo vermem, kolesterolii dii�iirmem konusunda o bildik nutku i�ittim. Bu durum pek c;:ok erkegin ba�ma geldiginden doktorlar arbk ayru nakarah iyice ezberlemi�. Pek c;:ok arkada�rm da benzer bir rahats1zhk atlath. "Agtrdan al. Arhk eskisi gibi gene;: degilsin." Nicelerinin hayatlanru pamuklara sardigmi, diirtiilerini torpiiledigini, tutkulanru sondiirdiigunii ve erkeklikten bir nevi ruhsal ve fiziksel yan-kotiiriimliige gec;:tigini gordiim. E�leri ve akrabalan da te�vik ediyordu onlan, ne tath tuzak.
Kim ilgi odag1 olmak istemez ki? Pek c;:ok erkek bir nevi ikinci <;ocukluga giriyor. Omiirleri aziCik uzayacak diye pervastzhklanndan vazge<;iyorlar. Neticede evin reisi en kii<;iik <;ocuga donii�iiyor. Ben de deh�etle kendime bakhm, boyle bir olaslltk benim i<;in ge<;erli mi diye. Zira hayahm boyunca pervastz ya�ad1m, stinger gibi i<;tim, ya abarhh yedim ya hi<; yemedim, ya sabahtan ak�ama uyudum ya iki gece hi<; uyumad1m, hevesle <;ok yogun, <;ok uzun <;ah�hm ya da tarn bir miskinlige gomiildiim. Ne�eyle yiik ta�1drm, odun kestim, daglara hrmand1m, sevi�tim ve ak�amdan
23
kalma olmayt bir ceza degil bir sonu� olarak gordiim. iki ii<; gtdtm fazla ya�ayacagtm diye deliligimi teslim etmek istemiyordum. Kanm bir erkekle evlenmi�ti; elinde kala kala bir bebek kalmas1 i<;in bir sebep goremiyordum. Her tiirlii yolda, tek ba�ma, ihtimamsiZ on be� yirmi bin kilometre yol yapmamn zorlu bir i� olacagrm biliyordum ama bu bana, profesyonel hasta adam zehrinin panzehiri gibi goriiniiyordu. Kendi hayattmda nicelik ugruna nitelikten vazge<;mek niyetinde degilim. Planladtgtm bu yolculuk bana fazla gelirse o zaman arbk Cite taraft boylamanrn zamam gelmi� demekti. Sahneyi terk etme konusundaki hastahkl1, ayak siiriiyen isteksizlikleri yiiziinden zamaru geldiginde 9kmay1 reddeden <;ok adamlar goriiyorum. Hem kotii bir hayat hem de kotii tiyatro. Kadm olmaktan zevk alan, yani koca bebekleri degil erkekleri seven bir kanm oldugu i<;in <;ok �anshyrm. Yolculugun bu son sebebi aramiZda hi<; konu�ulmasa da onun anladtgma eminim.
Beklenen sabah geldi, giine� 1�1gmda sonbaharm sanmttrak rengini ta�tyan pml pml bir giindii. ikimiz de vedala�maktan nefret ettigimiz ve birimiz giderken geride kalmak istemedigimiz i<;in kanmla <;ok hiZh aynldlk. Kanm kontagt <;evirip New York' a dogru gaza bash; ben de yarumda Charley'le, Rocinante'yi Shelter Island feribotuna dogru siirdiim, oradan yine feribotla Greenport' a ge<;tim. Sonra New York trafigine girmemek ve bir an once yola koyulmak i<;in Orient Point'ten yine feribotla Long Island Korfezi'ni a�arak Connecticut' a ge<;tim. itiraf etmeliyim ki i<;imde gri bir hiiziin vard1.
Feribotun giivertesinde giine� <;ok keskin, anakara bir saat mesafedeydi. �ok giizel bir yelkenli, ktvnk bir e�arp gibi a<;Ilmt� cenova yelkeniyle a<;tgtmtzda seyrediyordu ve biitiin kii<;iik tekneler ya korfezin 9kt�ma dogru ahhyor ya da bata <;tka New York' a doniiyordu. Derken yanm rnil kadar ileride bir denizalh su yiiziine <;tktt ve giiniin parlakhgt biraz sondii. Biraz ileride bu karanhk mahluklardan biri daha suyu boldii, sonra bir digeri; iisleri New London' daydt tabii ve buras1 onlann yuvas1yd1. Belki de bu zehirle diinya ban�rm saghyorlard1. Ke�ke denizalttlan sevebilsem, <;iinkii
24
o zaman onlan giizel bulabilirdim ama yok etmek i9fl tasarlanrm� makineler bunlar ve deniz dibini ke�fedip haritasrm 91-<arsalar da, Kutup buzullan albndan yeni ticaret rotalan olu�tursalar da astl ama<;lan tehdit. Bir askeri nakliye gemisiyle Atlantik'i ge<;erken, onlarm o tek saph gozleriyle bizi bulmak i9fl a�agt.da bir yerlerde pusuda beklediklerini bilmenin nasii bir his oldugunu hatuhyorum. Onlan gordiim mii nedense diinya benim i<;in bir par<;a karanyor ve yagh okyanustan yukan <;ekilen yanrm� insan bedenlerini hahrhyorum. �imdi de toplu cinayeti 6nlemek i<;in buldugumuz tek budalaca yontem, toplu cinayet aletleriyle silahlamru� denizalhlar.
Tangudaya tangudaya ilerleyen demir feribotun iist giivertesinde sadece bir iki ki�i riizgarda duruyordu. M1su piiskiilii sa<;h, mene�e gozleri sert riizgardan klzarrm�, pardesiilii gen<; bir adam bana doniip parmag1yla gosterdi. "Yenisi �u," dedi. "U<; ay su alhnda kalabiliyor."
"Nasd ayut edebiliyorsunuz?" "Hepsini taruyorum. Ben de bunlarda <;ah�1yorum." "Atom denizalhsmda rm?" "Heniiz degil ama amcalanmdan biri <;ah�1yor bir tanesinde,
kim bilir belki <;ok yaklnda ben de <;ah�mm." "Uzerinizde iiniforma yok." "izindeyim." "Denizalhda <;ah�may1 seviyor musunuz?" "Tabii. Paras1 iyi, hem istikbali de <;ok parlak." "0<; ay boyunca su alhnda kalmak ister misiniz?" "insan ah�u. Yemekler iyi, sonra film gosteriyorlar; Kutbun
alhndan ge<;mek isterdirn, siz istemez misiniz?" "isterdim herhalde." "Hem film gosteriyorlar, sonra istikbali de parlak." "Nerelisiniz?" "Burahyrm -New London'lu- dogma biiyiime. Amcam ve iki
kuzenim de donanmada. Biz denizalh ailesiyiz."
25
"Bana endi�e veriyorlar." "Atlatusinlz, efendim. Birkat; giin it;inde suyun albnda oldu
gunuzu bile unutursunuz; tabii bir sorununuz yoksa. Kapab alan korkunuz var m1d1r?"
"Yok." "0 zaman sorun yok. Hemen ah�us1mz. A�a� inip bir kahve
it;elim mi? Daha �ok zaman var." "Tabii." Belki de o hakbyd1, ben yarubyordum. Bu onun diinyas1ydi
arhk, benim diinyam degil . Menek�e rengi gozlerinde hi� ofke, korku ya da nefret yoktu, kim bilir belki de mesele yoktur. iyi maa�n ve istikbali olan bir i�tir sadece. Habralanmi ve korkulanmi ona yiiklememem laz1m. Belki de hak11 degildir ama bu onun baki� a�lSl . Bu onun diinyasi �imdi. Belki benim asla ogrenemeycegim �eyleri anhyor.
Ka�t bardakta kahvelerimizi yudumlarken kare �eklindeki feribot pencerelerinden bana tersaneleri ve yeni denizalhlann iskeletlerini gosteriyordu.
"Denizalbrun giizel tarafl, fuhna oldugunda a�ag1 iniveriyorsunuz, oras1 sakin oluyor. Yukanda ortahk kalkip koparken bebek gibi uyuyabiliyorsunuz." Bana �ehirden nas1l �Ikacagimi anlath, biitiin yolculuk boyunca aldigim ii� be� dogru yol tarifinden biriydi.
"Ho��akalm," dedim. "Umanm iyi bir istikbaliniz olur." "Hi� fena degil bence. Ho��akalm beyefendi." Connecticut'm, iki yam aga�hkl1 ve bah�eli arka yollanndan
birinde ilerlerken bu adarrun kendlmi daha iyi ve emniyette hissetmemi sagladigini fark ettim.
Haftalardu biiyiiklii kii�iiklii haritalan inceleyip duruyordum ama haritalarm ger�ekle alakas1 yok- haritalar zorba. Haritalara gomiildiiklerinden i�inden ge�ip gittikleri bolgeyi goremeyen ya da kendilerine onceden bir giizergah belirleyip demiryolun-
26
dan ilerlemek zorunda olan tren gibi ona yapt�an insanlar gordiim. Connecticut eyaletine ait kii<;iik bir piknik alaruna <;ektim Rocinante'yi ve haritalanm1 �lkardrm. Birden Birle�ik Devletler inamlamayacak kadar biiyiik bir hal ald1 ve bir u�tan diger uca ge<;mek adeta imkanstz goriindii. Ne halt etmeye tamamma erdiremeyecegim bir projeye ahldtgtrm sordum kendime. Roman yazmaya ba�lamak gibiydi. Be� yiiz sayfa yazmamn <;aresiz irnkanstzhg;tyla kar�1 kar�nya oldugumda iizerime hastahkh bir ba�anstzhk duygusu <;oker ve bunu asla ba�aramayacagtml dii�iiniiriim. Her seferinde olur bu. Sonra yava� yava� bir sayfa yazanm, bir sayfa daha. Kendime sadece o giin yapacagtm �eyi dii�iinme izni veririm ve bitirme ihtimalini tiimiiyle gozardt ederim. �imdi de canavar Amerika'nm rengarenk haritasma bakarken ayru �eyi hissetmi�tim. Kamp alanmdaki aga<;lann yapraklan kalm ve agtrdt; arhk biiyiimiiyor, gev�ek<;e asth duruyor, ilk donun iistlerine renk <;almastru, ikinci donun onlan yere indirmesini ve bir senelik omiirlerini sonlandumasrm bekliyorlardt.
Charley, boylu bir kopek. Yarumdaki koltukta otururken kafaSl neredeyse benimkiyle aym hizaya geliyor. Burnunu kulagtmm yanma yakla�hnp "Ftt" dedi. F harfini soyleyebilen bildigim tek kopek. On di�lerinin yamuk olmasma bor<;lu bunu ama bu trajedi onu kopek yan�malanndan uzak tutuyor; iist on di�leri hafif<;e alt dudagma degdigi i�in Charley F sesini <;lkarabiliyor. "Ftt" kelimesi genelde bir <;ahya ya da agaca selam <;akmak istedigi anlamma gelir. Kap1y1 a�1p onu d1�an �1karmca hemen seremoniye ba�lad1. Bu i�i layiklyla yapmak i�in uzun boylu dii�iinmesine gerek yok. Charley'in baz1 konularda benden daha akllh oldugunu dii�iiniiyorum ama baz1 konularda kara cahil. Okuyamaz, araba kullanamaz ve matematikten anlamaz. Ama �u anda faaliyet gostermekte oldugu kendi uzmanhk alanmda, yani bir bOlgenin dikkatle ve asaletle koklanmas1 ve koku birakllmasi alarunda iizerine yoktur. Ufku srmrhdu ku�kusuz ama benimki ne kadar geni� ki zaten?
27
Sonbahar ikindisinde kuzeye dogru yolumuza devam ettik. Karavarun i�inde her �eyim tarn oldugu i<;in yolda kar�Ila�tti9-m insanlan arada bir kadeh bir gey i�eye davet etmenin ho� olacagiru du�iinmiigtiim ama i�ki almay1 unutmu�um. Neyse ki bu eyaletin arka yollarmda gayet giizel ku<;ii_k i�ki diik.kanlan var. Baz1 eyaletlerde i<;ki sablmad1g1m biliyordum ama hangileri oldugunu unutmu�tum, hem fazla mal goz 9karmazd1. Bir ak�aaga� korusu i�inde, yoldan epey i�eride kii�i.ik bir di.ikkan gordi.im. <::ok bakimh bir bah�esi, saksllara ekilmig �i<;ekleri vard1. Di.ikkan sahibi gri yi.izli.i, gen�-ihtiyar bir adamd1 ve ye�ilaya gibi bir hali vard1. Siparig defterini a9p kopya kag1tlanru sabirh bir itinayla di.izenledi. Kimin ne i�mek isteyecegi hi� belli olmaz. Burbon, scotch, cin, vermut, votka, orta karar bir brandy, ylllanmtg elma garab1 ve bir kasa bira siparig ettim. Bunlann <;ogu durum i�in yeterli olacagrm diigiindiim. Kii<;iik bir diikkan i<;in biiyiik bir siparigti bu. Saho etkilenmi�ti.
"Biiyiik bir parti veriyorsunuz galiba." "Hay1r, yol i<;in erzak." Kutulan tag1mama yardtm etti, ben de Rocinante'nin kaptstru
a<;hm. "Bununla rm seyahat ediyorsunuz?" "Evet." "Nereye?" "Neresi olursa." 0 zaman, biitiin yol boyunca defalarca gorecegim o ifadeyi
gordiim- o biiyiik ozlemi. "Tannm! Ke�ke ben de gidebilsem." "Burayt sevmiyor musunuz?" "Seviyorum. Burada bir sorun yok ama gitmek isterdim." "Nereye gittigimi bilmiyorsunuz bile." "Ne fark eder. Bir yere gideyim de neresi olursa olsun." Eninde sonunda aga<;hklt yollardan 9kip gehirlerin etrafmdan
dola�mak i<;in elimden geleni yapmam gerekecekti. Hartford, Providence ve benzeri biiyiik �ehirler, sanayi gehri olduklan i<;in
28
<;ok kalabahkbr, trafikleri de berbathr. Bir �ehrin i<;inden ge�mek yiizlerce kilometre yol gitmekten daha uzun surer. insan o karman �orman trafikte yolunu bulmaya <;ah�rrken hi<;bir �ey goremez. Her iklimde, her cografyada yiizlerce kasaba ve �ehirde bulundum ve elbette hepsi birbirinden farkhydr; insanlann da baz1 farkhhklan vardr ama bazr a<;rlardan da birbirlerine benziyorlardl. Amerika �ehirleri, porsuk ini gibi etraflan <;ople ku�ahlml� -hepsi- �epe�evre pash, hurda araba yrgmlan dolu ve �opten bogulmalarma ramak kalm1�. Kullandigirmz her �ey kutularda, kartonlarda, tenekelerde yani o pek baylldrgtffilZ ambalaj denen �eyler i�inde geliyor. Athg1rmz �eylerin olu�turdugu tepeler, kullandrgrrmz �eylerden �ok daha fazla. Ba�ka hi<;:bir �eyde goremesek de en azmdan �oplerde, iiretimimizin ne kadar vah�i ve �uursuz oldugunu gorebiliriz; ahklar bunun delili. Arabayla giderken Fransa ya da italya' da olsam bu ahlan �eylerin nasll her birinin saklamp ba�ka bir �ey i<;in kullarulacagiru dii�iindiim. Bunu herhangi bir sistemi ele�tirmek i�in soylemiyomm ama bu kadar �ok ahgr kaldrramayacag1rmz bir zaman gelmeyecek mi merak ediyorum; nehirlerdeki kimyasal ahklar, her yerdeki madeni ahklar, yerin dibine gomiilen ya da denizin derinliklerine daldmlan niikleer ahklar. K1Z1lderili koyleri kendi <;:opiine fazlaca battlgmda sakinleri ba�ka yere ta�1rurmr�. Ama bizim ta�macak ba�ka yerimiz yok.
En kii� ogluma Massachussetts, Deerfield' deki okulunun yanmdan ge<;:erken ugrayacagrma soz vermi�tim ama oraya <;ok ge� vard1g1m i�in onu uyandrrmak istemedim ve daga dogm hrmarup bir mandrra buldum, biraz siit ahp bir elma agacmm altmda kamp yapmak i�in izin istedim. Mand1radaki adamm matematik doktoras1 vard1 ve anla�Ilan biraz felsefe egitimi de alrm�tl. Yaphg1 i�i seviyordu ve ba�ka bir yerde olmak istemiyordu; biitiin yol boyunca gordiigum az say1da kendi halinden memnun insandan biriydi.
29
Eaglebrook okuluna yaphgun ziyareti uzun uzadtya anlatmamayr tercih ediyorum. Kt�hk mahkumiyetlerini �ekmek iizere okula kapahlrru� iki yiiz kadar ergen mahpus iizerinde Rocinante'nin nasd bir etki yarathg101 tahmin etmek zor degil. Karavarumt akm akm ziyaret ettiler. Bazen kii�ciik kabinde on be� ki�i oluyordu. Ben gidebildigim ama onlar gidemedigi i�in bakl�lannda usturuplu kiifurler goriiyordum. Muhtemelen kendi oglum da beni asla affetmeyecekti. Yola �tkhktan klsa siire sonra ka�ak yolcu olup olmadrgmt kontrol etmek i�in durdum.
Vermont'ta kuzeye, New Hampshire' da Beyaz Daglar (White Mountains) iizerinden doguya gidecektim. Yol kenanndaki tezgahlara kabaklar, san san bal kabaklan ve rsrrdtgmda insanm agzmda sulu sulu patlayan gevrek, tath elmalar ytgtlrru�b. Elma aldrm, bir de iki litrelik yeni stktlrru� elma suyu. Samnm yol boyunca herkes makosen ayakkabr ve geyik derisinden eldiven sahyor. Onu satmayanlar da ke�i siitiinden yaptlrru� �ekerleme sabyor. 0 zamana kadar �ehir dr�mdaki, fabrikadan ayakkabt ve giysi sah�r yapan outlet magazalanm hi� gormemi�tim. Bence iilkenin en giizel koyleri burada; tertemiz, bembeyaz ve -motellerle pansiyonlar bir yana- yiizlerce ytldtr bu koylerde degi�en tek �ey trafik ve asfalt yollar.
iklim htzla sogudu ve aga�lar rengarenk kesilerek inamlmaz sanlara, klrrruzdara biiriindii. Sadece renkten de ibaret degildi, bir 1�1maydt sanki; yapraklar adeta sonbahar giine�ini yutuyor, sonra da agrr agtr btraklyordu. Bu renklerde ate� vard1. Hava kararmadan daglarm yiikseklerine hrmanmr�hm. Bir derenin yanmdaki levhada taze yumurta sabldtgr yaztyordu; �iftlige giden yola saphm, bir miktar yumurta aldrm ve derenin yanmda kamp kurmak i9n izin isteyerek para teklif ettim.
<::ift�i, Yankee yiizlii, srska bir adamdr ve seslileri Yankee telaffuzuyla biraz diiz soyliiyordu.
"Paraya gerek yok," dedi. "Toprak �ah�rruyor. Ama senin �u alete bir bakmak isterim."
30
"Park edecek diiz bir yer bulaytm, biraz <;eki diizen vereyim de sonra bir fincan kahve ya da ba�ka bir �ey i911eye beklerirn," de dim.
Co�kulu derenin sesini duyabilecegim diiz bir yer bulana kadar geri geri gittim; hava kararmak iizereydi. Charley defalarca "Ftt," demi�ti ki bu sefer ac; oldugu anlamma geliyordu. Rocinante'nin kaplSlru ac;tp t�tgt yakhm ve ic;eriyi tarn bir kaos ic;inde buldum. Denizin c;alkanhsma kar�t tekneyi c;ok istiflemi�ligim vardt ama bir karavarun ani dur kalklan bamba�ka bir dertmi�. Yerlere kitaplar ve kagttlar saplmt�h. Daktilom plastik tabaklarm iizerine egreti tiinerni�ti, bir tiifek a�agt dii�i.ip burnunu ocaga dayarru�h ve bir deste, yani be� yiiz adet kagtt etrafa sac;thp her yeri kar gibi kaplamt�h. Gaz lambastru yakhm, enkazt kiic;Uk bir dolaba hkt�hrdtm ve kahve ic;in su koydum. Sabahleyin yi.ikiimii tekrar tasnif etmem gerekecekti. Kim bilir nastl yapacakhm bu i�i. Hezimete ugraya ugraya 6grenecektim bu teknigi. Hava karanr kararmaz buz kesti ama lamba ve gaz sobast ki.ic;iik evimi gayet giizel tsthyordu. Charley ak�am yemegini yedi, hacet turunu ath ve iic; ay boyunca ona ait olacak masa alhndaki halmm iizerine c;ekildi.
Hayah kolayla�hran pek c;ok modern tasanm var. Teknede, ahlabilen aluminyum tavalan ve tencereleri ke�fetmi�tim. Bahgt pi�irdikten sonra tavayt kaldmp atabiliyorsun. Yaruma bunlardan bolca almt�hm. Bir stgtr konservesi ac;tp bu kullan-at kaplarmdan birinin ic;ine koydum, soma da asbest i.izerinde c;ok agtr ate�te tsmmaya btrakhm. Charley aslan gibi kiikrediginde kahve daha yeni haztr olmu�tu. Karanhkta birinin geldiginin haber verilmesi insaru ne kadar rahatlahyor anlatamam. Gelen ki�inin niyeti iyi degilse ve bizim Charley'in pasif ve diplomatik mizacmdan habersizse ayagrm denk ahrdt herhalde.
<;iftlik sahibi kapuru c;aldt, ben de onu ic;eri buyur ettim. "ic;ini c;ok giizel yaprru�srmz," dedi. "Hakikaten giizel olmu�."
31
Masarun yarundaki sedire oturdu. Masa geceleyin indirilebiliyor, iizeri yashklarla kaplanarak iki ki�ilik yataga donii�tiiriilebiliyordu. "Giizel," dedi tekrar.
Ona bir fincan kahve koydum. Hava don yaph m1 kahvenin kokusu daha bir giizel oluyor. "Yamna ufak bir �ey de ister rnisiniz?" diye sordum. "$oyle buna otorite katacak bir �ey."
"Yok, bu iyi. Gayet iyi." "Az1Clk elma �arabt da m1 olmaz? Ben araba kullanmaktan
yoruldum, az1Clk i\mek isterdim dogrusu." Yankee olmayanlarm suskunluk zannettigi bir memnuniyeti-
ni gizleme ifadesiyle bana bakh. "Ben i\mesem de i\er rnisiniz?" "Yok, i\mem." "Bu durumda sizi de mahrum etmeyeyim, bir damla alaytm." Bunun iizerine yirmi bir ytlhk elma �arabmdan ikimize de bir
bardak koydum ve masamn kar�tsmda yerimi ald1m. Charley bana yer a\mak i\in kenara \ekilip \enesini ayagtma dayadt.
Yollarda bir nezaket var. Dogrudan ya da �ahsi bir soru sorulmuyor. Zaten diinyamn her yerinde adap bunu gerektiyor. Ne o benirn adtrm sordu ne ben onun, ama fi.ldtr fi.ldtr etrafta dola�an gozleri lastik asktlara astlm1� silahlan ve duvara sabitlenmi� oltalan gordii.
Kru�\ev Birle�mi� Milletler'e gelmi�ti, o anda New York'ta olmak istememin ii\ be� sebebinden biri buydu. "Bugiin radyo dinlediniz mi?"
"Be�teki ajansi dinledim." "Birle�mi� Milletler' de ne oldu? A\mayt unuhnu�um." "inanmazsrmz," dedi. "Bay K. ayakkabtsrm \}kanp masaya
vurdu."
32
"Ni\in?" "Soylenenler ho�una gihnemi�." "Tuhaf bir protesto tarzt." "Valla epey ilgi topladi. Haberlerde sadece bundan bahsedildi."
"Eline bir tokmak versinler de ayakkab1srm �lkarmas1 gerekmesin bari."
"iyi fikir. Hatta mahcup olmasm diye ayakkab1 bi�imde yapabilirler." Elma �arabrm biiyiik begeniyle yudumlad1. "C::ok giizelmi�,'' dedi.
"Burahlar Ruslarla miizakere i;;lerine ne diyor?" "Ba�kas1 ne diyor bilmem ama bence insan cevap yeti;;tiriyor
sa arkas1m kolluyor demektir. Ke�ke biz bir �ey yapsak da onlar bize cevap verse."
"0 da dogru." "Bana hep kendimizi savunuyormu�uz gibi geliyor." Kahve fincanlarrm tekrar doldurdum ve ikimize de biraz
daha elma �arab1 koydum. "Sence saldumah m1yrz?" "Bence en azmdan topu ara sua da biz kullanmahy1z." "Anket filan yaprmyorum ama buralarda se�im i�leri nasll
gidiyor?" "Bir bilebilsem," dedi. "Kimse konu�muyor. �imdiye kadar
yapllrm� en ketum se�im. insanlar bir tiirlii fikirlerini a�Iklamiyor."
"Acaba bir fikirleri olmad1g1 i�in mi?" "Belki, belki de sadece soylemek istemiyorlar. Eski se�imleri
hahrhyorum da epey tarh�ma olurdu. Bir tane bile duymad1m bu sefer."
Ben de biitiin iilkede aym �eyi gordiim; tarh�ma yok, fikir bildiren yok.
"Ba;;ka yerlerde de boyle mi?" Plakam1 gormii�tii herhalde ama lafrm etmedi.
"Bana oyle geliyor. Sizce insanlar fikir sahibi olmaktan korkuyor mu?"
"Belki bazllan. Ama kolay kolay korkmayan adamlar tamyorum. Onlar da bir �ey soylemiyor."
"Ben de oyle gordiim," dedim. "Ama sebebini anlam1yorum cidden."
33
"Ben de. Belki de hepsi aym geyin bir pan;astdu. Te�ekkiir ederim, ba�ka almayaytm. Yemeginiz pi�mek iizere, kokusundan belli. Ben arhk ka�ay1m."
"Par�as1 olduklan �ey ne?" "Mesela benim dedemi ve onun babasm1 alahm; ben on iki
ya�mdayken hala hayattayd1. Bildikleri bazr geyler vard1 ve bunlardan emindiler. Her konuda bir fikirleri vard1, ne olabilecegini bilirlerdi. Ama �imdi; ne olabilir?"
"Bilmem." "Kimse bilmiyor. Ne olabilecegini bilrniyorsan bir fikir belirt
menin ne manas1 var? Dedem, Tann'mn sakalmda ka<; kll oldugunu bilirdi. Ben brrak yann ne olacagrm, dun ne oldugunu bile bilmiyorum. Bir kayamn ya da masanm neden yaprldrgrm bilirdi. Ben bunu kimsenin tarn olarak bilemeyecegini ortaya koyan formiilii bile bilmiyorum. Dayanacak hi<;bir geyirniz yok, neyi nasll dii�iinecegimizi bilemiyoruz. Ben ka<;ayrm artlk. Sabah goriigiir miiyiiz?"
"Bilmem. Erkenden yola <;rkacagtm. Maine' den Deer Isle' a ge<;mek niyetindeyim."
"<::ok giizel yer degil mi?" "Daha once hi<; gitmedim, bilmiyorum." "Giizeldir. Ho�unuza gidecek. Kahve i<;in tegekkiirler. iyi ge
celer." Charley adamm arkasmdan baktl, i<;ini �ekti ve tekrar uyku
ya dald1. Stgir et konservemi yedikten sonra yatagrm hazrrladrm ve Shirer'in, U<;iincii Reich'm Yiikseli�i ve <::okiigii kitabuu elime aldtm. Ama okumayr bagaramad1m; tgrgr sondiirdiigumde de uyumay1 ba�aramadtm. Kayalann iizerinde �mldayan derenin giizel, dinlendirici bir sesi vard1 ama <;if<;inin soyledikleri kafamda doniip dolag1yordu; diigiinrneyi bilen, giizel konu�an bir adamd1. Kar�Ima onun gibisi <;ok <;Ikmazdt herhalde. Belki de <;ok dogru bir �eye parmak basmigtl. insanlann bir nesne ve bir fikir olarak ate�e ah�malan i<;in belki bir milyon yll ge<;mi�ti.
34
Bir adamm yddmm �arpmt� bir agaca dokundugunda elini yakmastyla, bir ba�ka adamm bir aga� par<;asmt magaraya ta�tmast ve steak tuttugunu anlamas1 arasmda belki yi.iz bin yd ge�mi�ti, peki oradan Detroit'in maden ocaklarma kadar ka� ytl ge<;mi�ti acaba?
$imdi elimizde �ok daha bi.iyiik bir gii<; var ama onu dii�i.inmenin yollanru geli�tiremedik <;i.inki.i insarun dii�i.inceye biraz yakla�abilmesi i<;in once duygulan, sonra da sozleri olmas1 gerekir ve en azmdan ge<;mi�te biitiin bunlar uzun zamanlara yayiltrdi.
Uykuya daldtgtmda horozlar oti.iyordu. En nihayet yolculugumun ba�ladtgtru anlamt�hm. Sarunm oncesinde tarn manastyla inanamtyordum.
35
Charley erken uyanmay1 sever, benim erken uyanmam1 da. Neden sevmesin ki? Kahvalbsrm eder etmez tekrar uykuya yahyor. Seneler ic;inde beni uyandumak i�in masum goriinen baZ1 yontemler geli�tirdi. Kendini ve tasmasrm beni yerimden z1platacak kadar giiriiltiiyle silkeliyor. Bu i�e yaramazsa hap�mk nobetine tutuluyor. Ama yontemlerinin belki de en sinir bozucu olaru sessizce yataglffilll yaruna oturup tath ve mazur goren bir bakl�la yiiziime bakmas1; derin uykudan yiiziime baklld1& hissiyle uyaruyorum . Ama gozlerimi silica kapah tutmaYI ogrendim. Bir kerecik bile klrpsam hap�myor, geriniyor ve boylece benim o gecelik uykumun sonu gelmi� oluyor. Genelde irade sava�1 bir miiddet siiriiyor, ben gozlerimi s1klca yumuyorum, o beni mazur goriiyor ama hemen her zaman o kazaruyor. Yolculuk yapmay1 «;ok sevdigi i9n Charley o giin de yola erken 9kmak istiyordu ve onun ic;in erken demek, karanh&n �afakla az seyrelmeye ba�lad1g1 zamand1.
<::ok ge�eden, gezgin bir yabanclillll, yerli niifusun konu�malanna kulak kabartmak i�in gidebilecegi en iyi yerin barlar ve kiliseler oldugunu ke�fettim. Ama baz1 New England kasabalannda bar yok, kilise de sadece pazar giinleri oluyor. Erkeklerin i�e ya da ava gitmeden once topland1klan, yol kenarlanndaki lokantalar da bir se�enek olabilir. Bu tiir yerlerde birilerini bulmak i«;in «;ok erken kalkmak gerekiyor. Onun bile bir mahzuru var. Er ken kalkan adamlar sadece yabanCilarla degil kendi aralannda da pek konu�muyorlar. Kahvalb sohbetleri birka«; veciz homurtudan ibaret kahyor. Dogu�tan gelen New England ketumlugu kahvalbda gorkemli bir miikemmellige ula�1yor.
Charley'i besleyip h1zla gezdirdikten soma yola koyuldum. Buzlu bir sis, tepeleri kaplam1�, on camm iizerinde donmu�tu.
36
N ormalde kahvalh etmem ama buralarda etmek zorundaydtm, yoksa benzin almak i�in durana kadar kimseyi goremeyecektim. Yol kenannda t�tklan yanan ilk lokantanm oniine park ettim ve tezgahta yerimi aldtm. Mii�teriler egrelti otlan gibi kahve fincanlanrun iizerine egilmi�ti. Normal bir konu�ma �u �ekilde cereyan ediyordu:
GARSON KIZ: "Her zamankinden mi?" MU�T ERi: "Ht lu." GARSON KIZ: "Steak rru?" MU�T ERi: "Ht lu." (On dakika.) GARSON KIZ: "Tekrar dolduraytm mt?" MU�TERi: "Ht lu." Bu mii�teri en konu�karuydt. Bazdan gegirerek cevap veriyor,
bazdan da hi<; orah olmuyordu. New England' da sabah erken saatlerde �ah�an garson ktzlar kendilerini yalruz hissediyor olmahlar ama <;ok ge<;meden ogrendim ki ho� bir sozle hayatlanru biraz renklendirmek istediginizde gozlerini indirip "H1 ht," ya da "Ya," demekle yetiniyorlar. Yine de bir nevi ileti�im oldugu hissine kaptlrru�hm ama neydi bilemiyorum.
En ogretici faaliyet, sabahlan radyo dinlemekti ki ben de zamanla bu i�e tsmdtm. Birka� bin insanm ya�adtgt her kasabarun bir radyo istasyonu var ve bu radyo eski yerel gazetenin yerine ge<;mi� durumda. Ucuzluklar, miiessese reklamlan, sosyal olaylar, iiriin fiyatlan, mesajlar duyuruluyor. �alman plaklar biitiin iilkede ayru. Maine' de "Teen-Age Angel" birinci stradaysa, Montana'da da birinci s1rada. Giin boyu "Teen-Age Angel" otuz ktrk kere <;ahyor. Ama yerel haberlere ve giiniin olaylarma ek olarak bazt yabanct reklamlar da araya kan�abiliyor. Kuzeye �1khk<;a ve hava iyice soguduk<;a Florida emlak reklamlan daha da arhyordu. Uzun ve sert kt�m yakla�mastyla Florida'run neden yaldtzh bir diinya gibi goriindiigunii anlayabiliyordum. ilerledik<;e, gittik<;e daha fazla insarun Florida hayalleri kurdugunu, binlercesinin
37
oraya ta�mdtgtm, bir o kadarmm da ta�mmak istedigini ve ta�Inacag;mt goriiyordurn. Federal ileti�im Kornisyonu'nu kollayan reklamlarda, sathklan topraklann Florida' da olmas1 dt�mda fazla bir aynnh yoktu. Bazdan riski goze ahp gelgit hathmn yukansmda oldugunu soyliiyordu. Ama bunun bir onemi yoktu; Florida isminin kendisi stcaklik, rahat ve konfor demekti. Dayarulmazd1.
Ben thman iklimde de ya�adtm, <;ok slklc1 geliyor bana. Bir zamanlar Meksika'run Cuernavaca �hrinde oturuyordum ve iklim miikemmele yakmdt ama orada ya�ayan insanlar genelde Alaska'ya ka<;arlardt. Aroostook County' den birinin Florida' da ne kadar ya�ayabilecegini bir gormek isterdim. Asd mesele insamn biitiin biriktirdigi parayt oraya yabrdtktan soma kalktp geri donememesi. Bir kere o yolun yolcusu olunca geri donii� yok. Kuzey Maine'li birini tekdiize ye�il bir <;imenlikte, alfuninyum iizerine naylon gerili sandalyesine oturmu�, Florida' da bir ekim alq;amt sivrisinekleri oldiiriirken goziimi.in oniine getiriyorum da, acaba amlan kaburgalanmn hemen altmda midesine bir bt<;ak gibi saplanmaz mt? Nemli, daimi yazt ya�arken zannetmem ki akl1 bu renk galeyamna, soguk havamn tertemiz sesine, yanan <;am odunu kokusuna, mutfaklann insam sarmalayan stcakltgma gitmesin. insan daimi ye�ilde rengi ne anlar, tadma tat katan sogut< olmadan stcagm ne anlarm var?
Ah�kanltklann ve sabustz yasanm izin verdigi kadar yava� kullamyordum arabayt. Bir �eyler gorebilmenin tek yolu bu. Birka<; kilometre arahkla, bazen koyu renkli derelerin yamndaki korunaklt yerlerde, dinlenme yerleri yaprm�h eyaletler. Boyanmt� petrol varillerinden <;op tenekesi yaprm�, etrafa piknik masalan ve mangal yerleri koymu�lardt. Ara stra Rocinante'yi yolun kenarma <;ekiyor, onceki misafirlerin btrakhgt kayttlan incelesin diye Charley'i dt�an sahyordum. Kendim de kahvemi tsthp elime ahyor, arkadaki basamaga rahat<;a oturup aga<;lan ve suyu, <;abuk <;abuk yiikselen, zirveleri <;am ve koknar kaph, kar serpelenmi� daglan seyrediyordum. Uzun zaman once Paskalya' da bir ba-
38
kt-yumurtam olmu�tu. Bir ucundaki kii-;Uk delikten i�eri bakhgrmda sevimli, kii\fik bir 9ftlik, bir nevi hayal \iftligi goriirdiim, bacasmdaki yuvarun i\inde oturan leylegi bile vard1. Bunun bir masal 9ftligi oldugunu dii�iiniirdiim, ktrmiZI benekli mantarlar altmda oturan ciiceler gibi. Sonra Danimarka' da bu \iftligi ya da karde�ini gordiim ve tann tamma ayruyd1, baki-yumurtasmdaki gibi. Benim biiyiidiigum Kaliforniya'nm Salinas �ehrinde bazen biraz don yapsa da iklim serin ve sisliydi. Sonbaharda Vermont ormanlarmm renkli resimlerini gordiigumiizde bize masal gibi gelirdi ve dogrusu inanmazdlk. Okulda "Snowbound" �iirini, ihtiyar Jack Frost* ve fir\aSllli anlatan ktsa �iirleri ezberlemi�tik ama Jack Frost bize geldiginde sadece su birikintileri iizerine ince bir buz katmaru kondururdu, o da nadiren. Bu renk �amatasmm sadece dogru olmakla kalmadigtru, resimlerin solgun ve yetersiz birer terciime oldugunu ke�fetmek benim i\in �a�HhCI oldu. 0 ormandaki renkleri gormesem hayal bile edemezdim. Bu manzarayi siirekli gormenin insanda karuksama yarahp yaratmad1gw merak ettigim i\in New Hampshire'h bir kadma sordum. Sonbaharm her seferinde onu �a�Irthgllli, sevindirdigini soyledi. "Muhte�em," dedi, "insan tarn manas1yla hahrlayamadigt i\in her seferinde yeniden �a�myor."
Dinlenme yerinin yarundaki derede bir alabalagtn karanhk bir havuzcuktan SI\radigtm ve giimii�i halkalar olu�turarak geri dii�tiigiinii gordiim. Charley de ayru �eyi goriince suya dahp IS
landi, �a�km. Gelecegi hi\ dii�iinmez. Petrol variline atmak i\in Rocinante'ye girip iki konserve kutusundan ibaret olan \Opiimii ald1m; birisindekileri ben yemi�tim, otekini Charley. Yammda getirdigim kitaplar arasmda \Ok iyi hatulad1g1m bir kapak gordiim ve d1�an \Ikarken yamma ald1m; alhndan bir el ayru anda hem bir yilaru hem de kanath bir aynay1 tutuyordu ve a�ag1da el yaz1sma benzer karakterlerle "The Spectator, Yayma Haz1rlayan Henry Morley" yaz1yordu.
* Kiragx. (�.n.)
39
Bir yazar olarak c;ok �ansh bir c;ocuklugum oldu. Dedem Sam'l Hamilton iyi edebiyah hem severdi hem de anlardt, ic;lerinden biri annem olan klzlanru da aydm yeti�tirrni�ti. Bu yiizden de Salinas'taki biiyiik, cam kapaklt, ceviz kiitiiphanede ilginc; ve harika �eyler bulmak miimkiindii. Annemle babam bana bunlan okutmaya .;ab�mazd1, cam kapaklar da bir barikat olu�tururdu arna ben o kiitiiphaneyi c;ok yagrnaladtm. Okumam yasaklanmadt, cesaretim kmlmad1. Sarunm okumayt sevmeyen .;ocuklanrmza edebiyahiDlZm giizelim iiriinlerini yasaklasak, gizlice .;ahp keyifle okuyacaklardrr. Kii<;iik ya�larda Joseph Addison'a kar�t biiyiik bir sevgi duydum, oyle de devam etti. Dili bir .;algt gibi, Casals'm c;ello .;almast gibi konu�turuyordu. Benim yazma tarz1m1 etkiledi mi bilmiyorum ama ke�ke etkilemi� olsa. 1960'ta Beyaz Daglar'da otururken, 1883'te bastlmt�, haftzamda da gayet iyi yer etmi� olan birinci cildi ac;hm. The Spectator, Say1 1 - 1 Mart 1711, Per�embe. Ba�hk �oyleydi:
"Non fumum ex fulgore, sed ex fumo dare lucem Cogitat, et speciosa dehinc miracula promat."
- Horace
Addison'm isimlerin ba� harflerini biiyiik yazmaslnt ne kadar sevdigimi hattrhyorum. Bu tarihli saytda �unlan yazmt�:
"Bana oyle geliyor ki bir Kari, Muharririn esmer mi san�m m1, sakin mi yoksa asabi Mizac;h m1, Evli mi yoksa Bekar rm oldugunu ya da Muharriri dogru anlamasma yardtm edecek buna benzer ba�ka Hususiyetlerini bilmeden okudugu Kitaptan keyif alamaz. Karilerde pek tabii olan bu Merakl tatmin etmek ic;in bu Niishayt ve bir sonrakini, bazt TaruhCl Yaztlara aytracagtm ve bu Eserle miinasebeti olan c;e�itli insanlara dair malumat verecegim. Derleme, Sec;me ve Tashih dertleri esasen benim Paytma dii�ecegi ic;in, bu Esere kendi Tarihimle ba�lamak miinasip olacakhr."
29 Ocak 1961, Cumartesi. Evet, Joseph Addison, seni duyuyorum ve Manhk c;erc;evesinde hak veriyorum <;Unkii oyle gorii-
40
niiyor ki stiziinii ettigin Merak hi-; dinmedi. Okurlarm �ogunun ne diigiindiigumden ziyade ne giydigimle, ne yaphgtmdan ziyade nastl yaphgtmla ilgilendigini defalarca gordiim. Eserlerimi degerlendiren baz1 Okurlar, ne soylediginden ziyade ne kadar para getirdigi kargismda daha biiyiik Heyecanlara kapdular. Ustanm Tespitleri, Kutsal Buyruk gibi bir gey oldugundan ona itaat ederek Konudan sapacagtm mecburen.
Erkekler arasmda boyum uzunca sayllu -1.80- ama kendi ailemin erkekleri arasmda neredeyse ciice kahnm. Onlarm boylan 1.85'le 1.95 arasmda degigir; eminim iki oglum da tarn boylanru bulduklarmda bana tepeden bakacaklar. Omuzlanm epey genigtir, kal<;am da gu an itibariyle dar. Bacaklanm govdeme gore biraz uzundur ve bi<;imli olduklan soylenir. Sa<;lanm klr, gozlerim mavi, yanaklanm kirmtzi, irlandah annemden miras. Yiiziim ge<;en zamana kayttstz kalmadt; yaralar, <;izgiler, klngtklar ve a�mmalarla kaydetti zamaru. Sakahm btytgtm var ama yanaklanmt hra� ediyorum; ortasmda kokarcalar gibi siyah bir yolu olan, kenarlara dogru beyazlayan bu sakal, bazt akrabalan andmyor. Bu sakah tenim hassas oldugundan, brag olmanm soontlsmdan, bi<;imsiz <;enemi ortmek i<;in filan degil, tlpki kuyruguyla bobiirlenen bir tavuskugu gibi utanmadan arlanmadan siis i<;in btraklnm. Hem bu zamanda artlk bir kadirnn bir erkekten daha iyi yapamadtgt, yapsa da ona ancak sirkte bagan getirecek tek gey sakal buakmak.
Seyahat klyafetim biraz tuhaf olmakla birlikte iglevseldi. Tabaru mantar kaph, yanm boy lastik -;izme, ayagrmt hem steak hem kuru tutuyordu. Ordu mallan satan bir magazadan aldtgtm haki, pamuk pantolon bacaklanmt koruyordu; iistiime giydigim av ceketinin kadife mangetleri ve yakast, arkasmda Y.M.C.A.' e* bir Hindistan prensesi sokabilecek kadar biiyi.ik bir cebi vardt. Senelerdir giydigim gapkam, klsa siperli, mavi, yi.inlii ingiliz denizci gapkastydt ve tiniindeki armadaki aslan ile tekboynuz ezelden beri ingiliz tahh i<;in savag veriyordu. Bu �apka epey ytprandt ve deniz
* Gen<; Hrristiyan Erkekler Birligi. (<;.n.)
41
tuzundan lekelendi, ama bana sava� zamam Dover' dan bindigim bir hiicumbotun kaptam -nazik bir beyefendi ve bir katiltarafmdan hediye edilmi§ti. Ben onun komutasmdan <;Ikhktan soma bir Alman E-gemisine sald1rm1�, daha once bu gemiler hi\ ele ge<;irilemedigi i<;in teslim almak ugruna 1srar etmi§, sonu\ta kendi gemisi denizin dibini boylami§h. 0 giin bu giindiir onun §erefine, amsrm ya§atmak i9n �apkasm1 giyerim. Aynca <;ok da severim. Bana yakl§1yor. Doguda bu §apkaya kimse doniip ikinciye bakmaml§h ama sonradan denizi geride buaklp da Wisconsin, Kuzey Dakota, Montana'ya ge<;tigimde biraz dikkat \ekmeye ba�lad1; ben de eskiden kovboy �apkas1 dedigimiz, fazla geni� kenarh olmayan bir Stetson §apka ald1m, stgu pe�inde ko�an amcalanmm giydigi tiirden gosteri§li ama muhafazakar bir bah §apkasi. Ancak Seattle' da bir ba�ka denizin klytsma indigimde denizci §apkama geri dondiim.
Addison'm ogutlerine bu kadar uymak yeter. Okurum beni New Hampshire'da·ki piknik yerinde buakml§h. Orada oturmu� The Spectator' m ilk say1srm kan�hnrken ve genelde insan beyninin aym anda farkmda oldugu iki §ey, farkmda olmad1gt onlarca �ey yaphgtm dii�iiniirken alana liiks bir araba girdi ve siislii, hknaz bir kadm a�agt inip, di§i cazibesi olan siislii, hknaz bir Pomeranya kopegini m�an buakh. Ben di§i oldugunu anlamaffil§hm ama Charley hemen anlad1. <;:op tenekesinin ardmdan <;�klp da bu giizeli kar�1smda goriince Frans1z kam alevlendi ve kii<;iik hammm sahibinin kay1ts1z gozlerinden bile ka<;amayacak kur yapma manevralanna giri�ti. Kadm yaralanm1� bir tav�an gibi hayklrarak, etrafa Sl\ramaya haz1rlanan bir <;amur gibi arabadan indi. Yere kadar egilebilse sevgili kopecigini ahp bagnna basacakh. Onu yapamaymca uzun boylu Charley'in kafasma bir �aplak atmaya kalkh. Charley gayet dogal ve suadan bir hareketle kadmm elini di§ledikten soma goniil macerasma kaldtgt yerden devam etti. 0 zamana kadar "sesi ar�-1 alaya varmak" lafmm ne anlama geldigini bilmiyormu�um. Bir kere ar§-1 ala nedir bilmiyordum, son-
42
radan sozliige bakip ogrendim. Ama o buldog kihkh kadmm sesi hakikaten ar§>-1 alaya vard1. Eline bir goz atbm, s1ynk bile yoktu. Bunun iizerine kopegini alayrm dedim ama ben bogazmdan sikica yakalay1p hafiften nefesini kesene kadar kii�k canavar elimi Isud1, hem de kan <;Ikarmacasma.
Charley biitiin bu olan biteni manas1z bulmu§>tu. <::op tenekesine yirminciye i§>edikten soma paydos etti.
Hamm1 yah§>hrmak epey zaman ald1. Kalbini fethetmek i<;in ona bir §>i§>e brandy getirdim ama oyle bir kafaya dikti ki benim kalbime inecekti.
Onun i<;in yaphgtm onca fedakarhktan soma Charley'in bana yard1ma ko�acagtlli dii�iinebilirsiniz ama norotiklerden ho§lanmaz, sarho§>lardan nefret eder. Rocinante'ye binip masanm alhna klvnld1 ve uyumaya koyuldu. Sic semper cum Frenkler. *
Nihayet harumefendi el frenini indirmeden yalpalaya yalpalaya <;ekip gitti ve o giizelim giiniin enkaz1yla kald1m. Addison yand1 bitti kiil oldu, alabahk arhk dereyi halkalandmruyordu, giine�in oniine bir bulut gelmi§>, ortahga bir serinlik <;tikmii§>tii. Kendimi istemedigim halde gaza basml§> giderken buldum; bir taraftan da yagmur ba�larm§>h, soguk <;elik gibi bir yagmur. Sevimli koylere hak ettikleri ilgiyi gosteremedim ve daha ne oldugunu anlamadan Maine' e ge<;ip doguya dogru yoluma devam ettim.
Ke§>ke ruz srmn konusunda birbiriyle anla§>abilen iki eyalet gorsem. Tarn yetmi§> be§> kilometreye ah�1yorsun, eyalet srmnru ge<;ince doksan oluyor. Neden bir araya gelip de fikir birligine vararmyorlar merak ediyorum. Ancak tek bir konuda biitiin eyaletler hemfikir: Hepsi de kendisinin en harika eyalet oldugunu dii§>iiniiyor ve s1mn ge<;erken bu hakikati biiyiik harflerle haykinyor. Neredeyse kirk eyalet i<;inde kendini methetmeyen bir tanesini gormedim. Bu biraz incelikten uzak gibi. Buna ziyaret<;iler kendileri karar verse daha iyi olacak. Ama belki de bu konuya dikkatimizi <;ekmeseler kendiligimizden begenmeyiz, kim bilir.
• Frans1zlar hep boyledir. (�.n.)
43
New England' da ki� haztrhklan esash. Yazm burada niifus epey arhyor, biitiin yollar Boston ve New York'un yap1� yap1� stcagmdan ka<;:an stgmmacilarla doluyor olmah. �imdi biifeler, dondurmacllar, hediyelik ewa diikkanlan, geyik derisi-makosenve-eldiven diikkanlan hep kapahlmi�, iizerlerine "Yaza Kadar Kapahytz" levhalan yapt�tmlrm�?h. Yol kenarlannda, eski zamanlardan kalma otantik, sertifikah I VIr ztvtrla dolup ta�an binlerce antikac1 diikkanma alt�amadrm bir tiirlii. On ii<; koloninin toplam niifusu dart milyonu ge<;:mezdi herhalde, bu durumda herkes, yirminci yiizyll turistlerine sahlsm diye deli gibi masa, sandalye, porselen, cam, �?amdan ve garip �ekillerde demir, bakir, pirin<;: nesneler iiretmi� olmak New England yollannda elli milyonluk niifusun evlerini siislemeye yetecek kadar antika satihyor. iyi bir i�?adamt olsaydtm ve torunlanmm dogmarm� torunlan i<;in bir �eyler yapmayt ztrruk kadar isteseydim (ki istemiyorum) biitiin <;eri <;:tipii, hurda arabalan toplar, �ehir <;:tipliiklerini tarar, topladlklanm1 dag gibi iist iiste ytgar, iizerlerine donanmanm gemileri korumak i<;in s1khg1 zamazingodan stkardtm. Yiizytl sonra torunlanm bu hazine sandtgtru a<;ar, sonra da diinyamn antika krah olurlard1. Atalanrmzm kurtulmaya <;ah�hklan kink, <;atlak, ytpranmt� e�yalan bu kadar para getiriyorsa, 1954 model bir Oldsmobile ya da 1960 yap1m1 bir tost makinesi -ikinci el bir Waring Mix or- kim bilir ne para getirir, Tanr1m imkanlar sonsuz! Dzerine para verip <;tipe athrdtgtrmz �eyler servet getirebilir.
�er <;:tipe <;ok merakl1 gibi gtiriiniiyorsam bunun sebebi ger<;ekten merakl1 olmam ve kink dtikiik yanm garaj dolusu e�yayt evimde bulundurmam. Bu 1vu ztvm ba�ka �eyleri tamir etmek i<;in kullamyorum. Ge<;:enlerde arabarm Sag Harbor' da bir
44
hurdaCiya <;ektim. Kibar kibar elindeki mallara bakarken benim evde bundan daha fazla lVIr ZlVIr oldugunu fark ettim. Klymetsiz nesnelere kar�1 neredeyse pintice ama <;ok biiyiik bir alakam var. Bu planlanmt� eskiyeni atma <;agmda bir �eyler -bir sifon, bir motor, bir <;im bi<;me makinesi- bozuldu mu kendi koleksiyonumdan onu onaracak bir �ey mutlaka buluyorum, bahanem bu. Ama aslmda sadece lVlf z1vm seviyorum galiba.
Turuma ba�lamadan once iki ii<; giinde bir karavan parklarmda ya da motellerde durmam gerekecegini biliyordum; rahat bir uyku <;ekmekten ziyade steak, kopiiklii bir banyo yapmak i<;in. Rocinante' de <;aydanhkta su ts1bp stinger le siliniyordum ama kovada y1kanmak insana hem kendini temiz hissettirmiyor hem de hi<; keyifli olmuyor. Kaynar su doldurulmu� bir kiivette uzun uzun oturmak tarn bir keyif. Yolculugumun daha ba�lannda oyle giizel bir <;ama�1r y1karna yonterni geli�tirdim ki onu a�rnak i<;in epey ugra�mak gerek. Tesadiifen buldurn. Kapakh ve saph plastik bir <;op kovam vard1. Kamyonetin dur kalklan onu devirdigi i<;in don lastigiyle kii<;iik dolab1mm dernirine baglarnt�bm, boylece ne kadar ztplarsa ztplasm i<;indekiler dokiilrneyecekti. Yolda ge<;en bir giiniin sonunda yol kenanndaki bir <;op tenekesine <;opii dokmek i<;in kovarun kapagm1 a<;bg1mda hayabrnda gordiigum en iyi kan�mt� <;ople kar�Ila�hm. Biitiin biiyiik bulu�larm boyle deneyirnler sonucu yapddtgtru dii�iiniiyorurn. Ertesi sabah plastik kovayt y1kadim, i<;ine iki gornlek, <;ama�u ve <;orap koydum, steak su ve deterjan ekledim, soma giin boyu deli gibi sallansm diye dolabm demirine asbrn. 0 ak�arn bir derede duruladigim <;ama�ular kadar iyi y1kanm1� <;arna�1r hi<; gorrnedim. Rocinante'nin i<;inde pencereye yakm bir naylon ip gerdirn ve <;ama�trlan kurutmak i<;in oraya asbrn. 0 giinden itibaren <;arna�Irlan bir giin y1kadirn, ertesi giin kurutturn. Hatta i�i iyice ilerletip <;ar�af ve yasbk klhflanm bile boyle ytkad1m. �arna�m bOy le halletsern de s1cak banyoya bir <;oziirn bularnad1rn.
45
Bangor yakmlannda bir karavan parkmda durdum ve oda kiraladtm. Pahah degildi. Levhada "Biiyiik KI� indirimi" yaztyordu. Her yer tertemizdi; her �ey naylondu: yer kaplamas1, perde, abajurlar, masalar yanmayan plastik. Sadece <;ar�aflarla havlular dogal bir malzemedendi. Ayru i�letmeye ait lokantaya gittim. Orada da her �ey naylondu; masa ortiileri, yag kaplan. $eker ve krakerler stre<; filme sanlmt�b, kii�iik plastik mezarmdaki re<;el strec; filmle miihiirlenmi�ti. A�amm erken saatleriydi ve tek mii�teri bendim. Garson klz bile mu�amba onliik takmt�b. Mutlu goriinmiiyordu ama mutsuz da goriinmiiyordu. Hic;bir �ey gibi goriinmiiyordu. Ama kimse hi�bir �ey degildir. Strf derisinin ic;eri go�mesini engellemek i�in bile olsa i�inde bir �ey vardtr. Bu bo� gozlerin, kayttstz ellerin, plastik alhkla bir <;orek gibi pudralanm1� olan yanaklarm bile bir arus1 ya da bir hayali vardu.
Bir punduna getirip, "Florida'ya ne zaman gideceksiniz?" diye sordum.
"Haftaya," dedi kay1ts1zca. Soma o zonklayan bo�lugun i<;in-de bir �eyler klp1rdand1. "Gidecegimi nereden biliyorsunuz?"
"Aklrmzdan get;enleri okudum." Sakahma bakh. "Gosteri filan m1 yaptyorsunuz?" "Haytr." "Oyleyse benim akltmdan get;enleri nasd okudunuz?"
"Sadece tahmin ettim. Florida'yt seviyor musunuz?" "Tabii! Her sene giderim. KI�m orada t;ok garson ararlar." "Orada ne yaparsrmz, yani eglenmek i<;in?" "Hit;. Oyle taklhnm i�te." "Bahk tutmaya ya da yiizmeye gitmez rnisiniz?" "Pek gitmem. Oyle gezinirim. Kum sevmiyorum, ka�mdm-
yor."
46
"iyi para var rm bari?" "Ucuz kalabahk var orada." "Nastl ucuz?" "Paralanru it;kiye vermeyi tercih ederler."
"Peki ya neye para harcamazlar?" "BahiJii'e. Buraya yazm gelenler de ayru. Ucuz." Oyle insanlar vard1r ki bir odaya canhhk, heyecan doldurur.
Bir de bu kadm gibiler vardu, enerjiyi ve nei'eyi emerler, keyfi kurutular ve kendileri de bei> kurui>luk faydasm1 gormezler. Boylesi insanlar etraflanru griye boyar. Uzun zamandu araba kullandigim i<;in belki benim de enerjim ve direncim iyice azalrmi>h. Beni etkisi alhna ald1. Kendimi oyle hiiziinlii, oyle sefil hissettim ki naylon masa orti.isiiniin alhna girip olmek istedim. Boyle bir kadmla <;�kmak nasll bir i'eydir, nasd bir sevgili olur kim bilir! Goziimiin oniine getirmeye <;ahi>hm ama bai>aramad1m. Bir an ona bei> dolar bahi>ii' vermeyi diii>iindiim ama hi<;bir i9e yaramayacagrm biliyordum. Memnun olmazd1. Sadece benim kafadan kontak oldugumu diii>iiniirdii.
Kii<;iik, temiz odama dondiim. Asla tek bai>ma i<;mem. Pek keyifli degildir. Giiniin birinde alkolik olmazsam tek bai>ma i<;mem herhalde. Ama o gece stoklanmdan bir i'ii'e votka ahp hiicreme goti.irdiim. Banyoda naylon poi>ete konmui' iki su bardag1 vard1, iizerlerinde: "Bu bardak sizi korumak i<;in sterilize edilmii>tir" yaz1yordu. Klozet kapag1run iizerindeki bir kag1tta da ayru mesaj vard1. "Bu klozet kapag1 sizi korumak i<;in ultraviole li>Ikla sterilize edilmii>tir." Herkes beni koruyordu ve bu korkun<;tu. Bardaklarm poi>etlerini sokiip ald1m, klozet kapagm1 iizerine basarak kirlettim. Yanm bardak votka koyup i<;tim, sonra bir yanm daha. Sonra siCak banyoya gomiildiim ve kendimi acayip sefil hissettim, biiti.in di.inyada tek bir gi.izel i'ey yokmui> gibi.
Charley de benden kaph bu ruh halini ama ne kadar diii>iinceli bir kopek oldugunu gosterdi. Koca aptal, banyoya gelip nayIon paspasla yavru bir kopek gibi oynad1. Ne gii<;lii bir karakter, ne iyi bir dost! Sonra kap1ya koi>up ii'gale ugramii'lZ gibi havlad1. Etraf bu kadar naylon dolu olmasa neredeyse bana moral vermeyi bai>aracakh.
47
Kuzey Afrika' da, elini neredeyse hie; suya sokmayan, ya�h bir Arap'la tam�mi�hm. Kullamla kullamla rengi matla�m1� bir bardakla bana nane �ay1 ikram etmi�ti arna oyle bir dostlukla yapmt�h ki bunu, �aym tad1 bir harika gelmi�ti. Hi�bir koruma olmadtgt halde di�lerim de dokiilmedi, derirn de iltihaplanmadt. Korumayla meyuslugun ili�kisini tarumlayan yeni bir kanun formule etmeye ba�ladtrn. Garnh bir ruh, insaru bir mikroptan �ok daha mzh oldiiri.ir.
Charley silkinip hoplarnasa ve "Ftt" demese her gece iki biskiiviye ve kafasiru rahatlatmak i�in yiiriiyii�e ihtiyac;: duydugunu unutacakhrn neredeyse. Dzerirne temiz giysiler giyip onunla birlikte yddtzh geceye 9khrn. Aurora Borealis vardt. Kuzey l�tklarini daha once sadece bir iki kere gorrnii�tiirn. Sonsuz bir tiyatrodaki sonsuz bir perde gibi asth duruyor, kivnla kivnla ilerliyordu. Giilkurusu, eflatun ve mor bir nabtz gibi gece gogiinde ahyor, soguktan keskinle�rni� yddtzlar onun arkasmdan panldtyordu. Bu kadar ihtiyaarn oldugu bir anda boy le bir �ey gorrnek ne rnutluluk! Bir an �u garson kizi kulagmdan tuttugum gibi dt�an 9karsam da bunu gostersern diye dii�iindiim, arna sonra cesaret edemedirn. Kiz, sonsuzlugu eritirdi de insamn ellerinden akip giderdi. Havada tath bir don yarugt vardt ve onden yuriiyen Charley, iyice kirpdrm� liikstiiriinleri ayrmhh bir �ekilde, dumam tiite tiite selarnladt. Geri geldigmde halinden memnundu ve benirn ic;:in seviniyordu. Ona tic; tane kopek biskiivisi verdim, steril yatagt bozdum ve uyurnak ic;:in Rocinante'ye gittim.
48
Bahya dogru yola pkrrn!?ken doguya gitmek tarn bana yaki!?an bir hareket. Hep boy le bir egilimim olmu!?tur. Deer Isle' a gitmek ic;in iyi bir sebebim vard1. Eski dostum, i!? arkada�1m Elizabeth Otis her yd Deer Isle'a gider. Ne zaman oradan bahsetse gozlerinde ba!?ka tiirlii bir bakt!? peydahlarur, nasd anlatacagmt bilemez. Yolculugumu planlarken bana "Deer Isle' a ugramahsm mutlaka," dedi.
"Yolumun tistii degil." "Sa<;ma," dedi c;ok iyi bildigim o ses tonuyla. Sesinden ve
tavulanndan anladtm ki Deer Isle'a gitmezsem bir daha New York'ta insan ic;ine <;tkamayacakhm. Sonra her gittiginde yamnda kaldtgt Bayan Eleanor Brace'i arad1 ve mesele kararla�hnlrrn� oldu. Ben de boyun egdim. Deer Isle konusunda tek bildigim, hakkmda soylenecek hic;bir �ey olmadtgt ama gitmemenin delilik olduguydu. Hem Bayan Brace de beni bekliyordu.
Bangor' da btitiin o trafigin, kamyonlarm, c;alan komalann, degi�en I�tklarm arasmda yolumu kaybettim. Hayal meyal U.S. 1 otoyolundan gitmem gerektigini hahrhyordum ama buldugumda yanlt�hkla on kilometre geriye, New York yoniine gitmi!?im. Nastl gidecegime dair yazth tarif vardt elimde, ayrmhh bir tarifti ama bi::ilgeyi iyi tamyan birinin verdigi tarif dogru bile olsa insanm kafastru daha bir kan!?hnyor. Ellsworth' da da kayboldum ki bana bunun imkanSIZ oldugu soylenmi�ti. Sonra yol daraldt ve yarumdan tomruk kamyonlan gec;meye ba�lad1. Gtin boyu nerede oldugumu anlayamasam da Blue Hill ve Sedgwick'i buldum. Ornitsizlikle gec;en ikindinin sonunda karavam durdurup, gosteri!?li bir Maine stivari polisine yakla�bm. Ne adamdt ama, Portland' da <;Ikanlan granitler yamnda golgede kahrdt, gelecek-
49
te yaptlacak ath heykeller i.;in miikemmel bir modeldi. Acaba gelecekteki kahramanlarm heykelleri mermer jipler ya da devriye arabalan i<;inde mi yaptlacak?
"Memur bey galiba yolumu kaybettim. Bana yolu tarif edebi-lir misiniz acaba?"
"Nereye gidecektiniz?" "Deer Isle' a." Beni iyice bir siizdiikten soma dalga ge<;medigime kanaat
getirmi� olacak ki govdesini kal�ast iizerinde <;evirip suyu i�aret etti ve konu�maya zahmet bile ehnedi.
"Orast mt?" Ba�mt yukandan ai'agt dogru uzun bir hareketle indirdi ve
a�agtda btrakb. "Peki oraya nastl giderim?" Maine'lilerin pek konu�kan olmadtklanru soylerler hep arna bu
Rushrnore Dagt namzeti i�in aym ogleden sonra bir yeri ikinciye gostermek bile ai'm konu�kanhk olsa gerekti. <::enesiyle kii�k bir yay <;izerek gitrnekte oldugum yonii i�aret etti. A�am yakla�tyor olmasa, ba�anstzhga mahkum oldugumu bile bile ondan bir kelimecik olsun koparmaya �ahi'abilirdim. "Tei'ekkiir ederim," dedim ve saatlerdir vtdt vtdt ediyormui'um gibi hissettim kendimi.
Once gokkui'agt kadar yiiksek kavisli, demir bir kopriiden ge�m, ondan sonra S i'eklinde al�ak bir tai' koprii vard1 ve sonunda Deer Isle' a gelmii>tim. Elimdeki tarifte biitiin yol aynmlarmda saga donmem gerektigi yaztyordu, "biitiin" kelimesinin alh �izilmi�ti. Bir tepeyi hrmarup <;am ormaru i.;indeki daha dar bir yola saphm, soma ondan da daha dar bir yola saga ve �am igneleri iizerinde iki tekerlek izinin oldugu bai'ka bir yola saphm. Ulai'hktan soma kulaga kolay gibi geliyor. Dogrusu ben aradtgtm yeri bulacagrma hi� emin degildim ama elli metre kadar ileride Bayan Eleanor Brace'in kocaman, eski evini ve beni beklemekte olan kendisini buldum. Charley'i btraktr btrakmaz �am aga�lanrun arasmdaki boi>luktan, ofkeli, gri bir ytldmm luzla ge<;ip eve
50
dald1. George'du bu. Beni gordiigune ama ozellikle Charley'i gordiigune hi� mernnun olmam1�h. George'u bir tiirlii tarn manasiyla goremedim ama aslk surath varhgt her yerde hissediliyordu. George, ihtiyar, gri bir kedi ve insanlarla ba�ka mahluklara kaqa oyle yogun bir nefret biriktirmi� ki, yukanda saklarurken bile �ekip gitmeniz ic;in ettigi dualann etkisinde kahyordunuz. Bir bomba dii�se ve Bayan Brace d1�mda biitiin canhlan silip siipiirse George �ok mutlu olurdu. Elinden gelse diinyayt boyle �ekillendirirdi. Charley'in ona olan ilgisinin sadece nezaket icab1 oldugunun farkmda degildi; kovalamak maksad1yla bile kedilere ilgi duymad1grm bilse insansevmezligi yara ahrd1. George'u rahatsiZ etmedik <;iinkii iki giin Rocinante' de kaldlk ama misafirler evde kald1gmda George c;am ormanma �ekiliyormu� ve ho�nutsuzca homurdanarak uzaktan seyrediyormu�. Bayan Brace, George'un kedilik miiessesesinin yiiz karas1 oldugunu itiraf etrni�ti. insana yolda�hk etrniyor, sevimli degil, estetik degeri de dii�iik.
"Belki de fare filan yakahyordur," dedim, iyi bir ozelligini bulma umuduyla.
"Asla," dedi Bayan Brace. "Yanmdan bile ge�mez. Size bir �ey daha soyleyeyim mi? Bizim George di�i."
George'un goriilmeyen varhg1 her yerde oldugu ic;in Charley'i siirekli kontrol altmda tutmam gerekiyordu. Cadllar ve cinlerin daha iyi bilindigi aydmhk c;aglarda, George'un sonu yakllmak olurdu c;iinkii kotii ruhlarla ili�kisi olan, �eytarun elc;isi bir mahluk varsa o da George'dur.
Deer Isle'm tuhafhg1ru hissetmek ic;in insarun hassas olmaslna gerek yok. Oraya senelerdir giden insanlar bile tarif edemiyorsa sadece iki giin kalmakla ben nasll tarif edeyim ki? Bu ada, Maine'in memesine bir enik gibi yap1�m1� ama onun gibi daha pek c;ok ada var. Golgeli, karanl1k su, 1�1g1 emiyor gibi goriiniiyor ama bunu ba�ka yerlerde de gormii�tiim. Dartmoor' a benzeyen ac;1k arazide c;am ormanlan ru�Ird1yor ve riizgar ugulduyor. Deer Isle'm en biiyiik kasabas1 olan Stonington, konum ve mimari
51
itibariyle hi� Arnerikan kasabasma benzemiyor. Evler kademe kademe korfezin sakin sulanna iniyor. Dorset sahilindeki Lyme Regis' e <;ok benziyor bu kasaba; bahse girerim buraya ilk yerle�enler Dorset, Somerset ya da Cornwall' dan gelmi�lerdir. Maine leh<;esi, ingiltere'nin bahsmda konu�ulan leh�eye �ok benzer, <;ift sesliler Anglo-Saxon dilindeki gibi telaffuz edilir ama Deer Isle' da bu benzerlik <;ok daha fazla. Bristol Kanah'mn a�ag:tsmda ya�ayan sahil insanlan �ok gizemli, belki biraz da biiyiilii insanlar. Gozlerinin ardmda �ok derinde gomi.ilii bir �eyler var, oyle ki belki kendileri bile farkmda degil. Deer Isle ahalisi i<;in de ayru �y ge<;erli. Biraz daha a<;Ik konu�mak gerekirse bu Isle, Avalon' a benziyor; siz orada degilken yok oluyor sanki. Mesela coon kedilerinin, bu biiyiik, kuyruksuz, tekir kedilerin gizemini ele alahm. Bunlar vah�idirler; ormanda ya�arlar ve <;ok iyi avadtrlar. Zaman zaman burarun yerlileri ormanda bir yavru bulur ve onu bi.iyiitiir, bundan biiyiik zevk ahr ve gurur duyar ama coon kedileri nadiren evcille�ir. Siirekli hrmalanma ve Ismlma riski vardtr. Bu kedilerin manx kokenli olduklan dii�iiniilmektedir. Evcil kedilerle <;iftle�tiklerinde bile kuyruksuz olma ozelliklerini yavrulanna ge<;irirler. Efsaneye bakthrsa coon kedilerinin atalan bir geminin kaptaru tarafmdan buraya getirilmi� ve kisa siirede vah�i hayata uyum saglarru�hr. Ama nasd olup da bu kadar irile�tiler merak ediyorum. Manx kedilerinin en az iki kah biiyiikliikteler. Acaba va�aklarla rru <;iftle�tiler? Bilmiyorum. Kimse bilrniyor.
Stonington Limaru'nda yazhk tekneler, ki� i<;in kiytya <;ekiliyorlardt. Sadece burada degil, bu yakinlardaki biitiin koylarda, karanhk sularda ya�ayan kara kabuklu Maine Istakozlanyla, diinyarun en iyi Istakozlanyla dolu havuzlar vard1. Bayan Brace ii<; tane 1stakoz sipari� etti ve bir bu<;uk kiloyu ge<;mesin diye tembihledi. 0 gece bu tstakozun ne kadar harika oldugu bir kez daha �i.ipheye yer buakmayacak �ekilde karutland1. Bunlann iistiine yok, sadece kaynahyorsun, oyle havah soslara gerek yok, tereyagt ve biraz limon yetiyor. Karanltk yuvalanndan ahrup
52
canh canh ba�ka yerlere gonderilseler bile nefasetlerinden bir �ey kaybediyorlar.
Stonington' da tekne alet edevah da sa tan harika bir nalbur diikkarundan, Rocinante i<;in teneke aynah bir gaz lambast aldtm. Bir yerlerde bi.itan gazt biter diye korkuyordum, o zaman yathgtm yerde nastl kitap okuyacakhm? Lambayt yatagtmm ba�ucuna vidaladtm ve fitilini, alevden altm bir kelebek olu�turacak �ekilde giizelce kestim. Yolculugum suasmda da I�lgt kadar, verdigi o steak hava ve renk i<;in de bol bol kullandtm. Ben <;ocukken <;iftlik evimizin bi.iti.in odalarmda bu lambanm hpahp ayrust vardt. Bundan daha latif bir 1�1k icat edilmemi�tir, ger<;i eskiler balina yagtrun alevinin daha giizel oldugunu soyler.
Deer Isle't tarif edemeyecegimi karutlamt� oldum. Burada oyle bir �ey var ki kelimelere a<;tk kap1 btrakmtyor. Ama insarun i<;inde yer ediyor ve gordiigunii fark etmedigi �eyler sonradan kendilerini tekrar tekrar hahrlahyor. Tek bir �eyi <;ok net hahrhyorum. Belki mevsimden, l�tktan ya da sonbahann berrakhgtfidan kaynaklaruyordur, bilemiyorum. Her �ey diger �eylerden apayn duruyordu: bir kaya, kumsalda denizin yuvarlak ve pi.iri.izsi.iz yaphgt bir odun par<;ast, bir <;ah <;izgisi. Her <;am agact, ormarun pan;ast olmakla birlikte kendisiydi ve aynydt. Te�bihi biraz siindi.irerek ili�kiler a�tsmdan insanlann da ayru niteligi tagtdtgtru soyleyemez miyim? Daha once hi� bu kadar dikkafah bireyler gormemi�tim. Yapmak istemedikleri bir geyi yapmaya zorlamak istemezdim hi� onlan. Isle hakkmda �ok hikayeler duymu�tum ve pek �ok ketum nasihat dinlemigtim. Maine'li birinin ogi.idiini.i aktaracagtm ama tepki almasm diye adrm soylemeyecegim.
"Bir Maine'liye asla yol sorma," demigti bana. "Neden?" "insanlara yanlt� yol tarifi vermek bize komik gelir ama bunu
yaparken a9ktan degil i<;imizden giileriz. Tabiahrmzda var." Bu dogru mu merak ediyorum. Smama �anst bulamadtm
�ii bagkasmm katkts1 olmadan kendi gayretlerimle de habire kayboluyorum.
53
Rocinante' den begeni, hatta �efkatle bahsettim ama kabinin iizerine yerle�tirildigi kamyoneti pek anlatmad1m. Giic;lii V-6 motoru olan yeni bir model. Otomatik vitesli ve ihtiyaom olmaSl halinde kabini aydmlatmam ic;in hayli biiyiik bir jeneratorii var. Radyatorii oyle antifriz doluydu ki kutup iklimine bile dayanabilirdi. Amerikan binek arabalanmn kolayca eskiyecek ve yenisini almayt gerektirecek �ekilde yap1ldigrm dii�iiniiyorum. Kamyonetler oyle degil. Kamyonet kullamosmm, binek araba kullamosma gore binlerce kilometre daha fazla anzas1z siirii� giivencesine ihtiyaci var. $tk aksesuarlara, incik boncuga kanmaz ve sosyal statiisiinii korumak ic;in her sene arabasm1 yeni modelle degi�tirmesi gerekmez. Kamyonetimin biitiin pan;alan evladiyelik yapllrm�h. Kasas1 kallavi, sac1 kalm, motoru biiyiik ve kuvvetliydi. Tabii ben de yagm1 stk stk degi�tirdim, hareketli pan;alan yaglad1m, son s1mnna kadar zorlamad1m ve spor arabalarm yapabilecegi akrobasi hareketlerinden uzak durdum. $ofor kabini c;ift kat yapilm1;; ve iyi bir kalorifer sistemiyle donahlmi;;h. On be� bin kiisur kilometre yaptp geri dondiigiimde motor ancak ac;Ilm1;;h. Yolculuk boyunca bir kez olsun teklemedi.
Addison, Machias, Perry ve Giiney Robbinston iizerinden Maine sahilinden yukan ilerledim ve deniz bitti. Doguda New Brunswick'le Maine'in, Kanada'mn ic;ine nas1l bir parmak gibi uzand1gm1 ya bilmiyormu;;um ya da unutmu�um. Kendi cografyamizdan bihaberiz. Maine kuzeye, St. Lawrence'm agzma kadar uzamyor, iist s1mnysa Quebec'in belki yiiz elli kilometre kuzeyinde. Gaflet eseri unuttugum bir ba;;ka ;;ey de Amerika'nm nastl inamlmaz biiyiik olduguydu. Kiic;iik kasabalardan gec;erek kuzeye dogru giderken gittikc;e geni;;leyen orman ufka dogru yuvarlamyor, mevsim htzla, ;;uursuzca degi;;iyordu. Belki de denizin iklimi diizenleyici etkisinden uzakla�hgtm ve fazlastyla kuzeye c;tkhgim ic;indir. Evler karda ytpranmt� gibiydi; c;ogu terk edilmi;;, c;okmii;; uzun siiren ki�lar sonucu yerlebir olmu�tu. Kasabalar d1�mda, bir zamanlar burada ya�am1;;, c;iftc;ilik yap-
54
nn�, var olmu�, soma da buradan uzakla�mak zorunda kalm1� bir niifusun izleri vard1. Ormanlar bo� arazileri yeniden ele ge<;iriyordu ve eskiden �iftlik kamyonlanrun oldugu yerde �imdi tomruk yiiklii briar vard1. Hayvanlar da geri donmii�tii; geyikler yollarda dola�ayor, ayllann da izleri goriiliiyordu.
Amerika'run yaptstm olu�turan adetler, tav1rlar, efsaneler, egilimler ve degi�imler vardu. Dikkatime �almdtk�a bunlardan bahsedecegim. Bu tespitleri yaparken beni kiic;iik bir yolda hoplaya ztplaya ilerlerken, bir kopriiniin yanma park etmi�ken, tuzlanm1� domuz etiyle bir tencere kuru fasulye pi�irirken hayal edebilirsiniz. Tespitlerimden ilki avahkla ilgili. istesem de avohktan kurtulu�um yoktu <;iinkii av mevsimi biitiin sonbahara damgastm vurmu�tu. Eyiip'iin melekle bogu�mas1 gibi bu kltayla bogu�mu� yakln atalanmtzdan pek <;ok tav1r miras almt�Iz ve ke# kollanrun ruhu galip gelmi�. Her Amerikahrun dogu�tan avo olduguna duydugumuz inana onlardan alm1�1z. Her sonbahar hi�bir yetenegi, egitimi, bilgisi, tecriibesi olmayan yiizlerce erkek �ok keskin ni�ano olduklanru karutlamak i<;in kendini daga baytra vuruyor. Sonu�lar korkun�. Sag Harbor' dan aynldlgtm andan itibaren go� eden ordeklere ah�lar ba�lad1, Maine' de ilerlerken ormanlardan gelen silah sesleri, bunlann sebebini bilmeyen bir orduyu korkutacak nitelikteydi. $imdi herkes benim i�in kotii dii�iinecek ama hayvanlann oldiiriilmesine kar�1 olmadtgtml soylemek zorunday1m. $u ya da bu �ekilde olecekler nastl olsa. Gen�ligimde bir sakarmeke avlamanm �am i�in buz gibi riizgarda, kilometrelerce karmmm iizerinde siiriiniirdiim, halbuki tuzlu suda bekletilse bile pek yavan bir tad1 olurdu. Karaca, ayt, mus ya da elk etine pek meraklm yoktur, sadece cigerlerini severim. Geyik etinden giizel bir yemek yapmak i�in yaptlan hazlrhkla, kullarulan otlarla, �arapla, tariflerle insan ayakkab1 pi�irse gurmelere lay1k olur. A� kalsam ko�an, siiriinen, u�an her �eyi, hatta akrabalan bile seve seve avlar, di�lerimle par�alardtm. Ama her sonbahar milyonlarca silahh Amerikan erkegini orman-
55
lara, daglara sevk eden �ey, a<;hk degildir; zaten avctlar arasmda kalp krizi oramrun yill<.sekligi de bunu gosterir. Her nedense avlamnak erkeklikten say11Ir ama ben bunun sebebi hikmetini anlayamiyorum. Erninirn ne yaphgrm bilen iyi ve becerikli avalar vardu; ama c;oguruuk bolca viski i<;mi�, agu silahlarla donanrn1�, a�m kilolu beyefendilerden olu�;uyor. Hareket eden ya da hareket edecekrni� gibi duran her �eye ate� ediyorlar ve birbirlerini vurrnakta gosterdikleri ba�an iilkernizde niifus patlamasrm engelliyor olabilir. Zaiyat sadece kendileri gibi olanlarla srmrb kalsa sorun olmazdt ama inekleri, domuzlan, <;ift<;ileri, kopekleri ve trafik i�aretlerini vurduklan i<;in sonbaharda yollarda olmak epey tehlike arz ediyor. New York Eyaleti'nin kuzeyinde ya�ayan bir <;ift<;i beyaz ineginin iki yaruna da siyah harflerle iNEK yazan hirer levha takrm�, yine de inegi vurulmaktan kurtaramami�. Ben Wisconsin' den ge<;erken bir a vet kendi kilavuzunu iki kiirek kemiginin ortasmdan vurmu�tu. Bu Nemrut'u sorgulayan savc1 11 Adam1 geyik mi zannettiniz?" diye sormu�.
"Evet efendim, oyle zannettim." 1
1 Ama geyik olduguna emin degildiniz." "Hayrr efendim. Sarunm degildim." Maine' de top atl�I devam ettigi ic;in kendi hayahmdan endi
�eliydim elbette. Av mevsiminin a<;�ldtgt giin dort araba isabet alrm�h ama esas Charley ic;in korkuyordum. Onun gibi iri bir kani� bu avcilara geyik gibi goriiniirdii kesin. Onu korumarun bir yolunu bulmahydrm. Rocinante' de birisinin bana hediye ettigi knmlZl pe<;eteler vard1. Charley'in kuyruguna knmiZI pec;eteleri sard1m ve lastikle tutturdum. Her sabah bu bayrag1 yeniliyordum, bahya dogru ilerlerken mermiler etrafrmlzda vtzildadlgl miiddet<;e de yenilemeye devam ettim. Komiklik olsun diye soylemiyorum. Radyolar insanlan beyaz fular takmamalan konusunda uyanyordu. Uzaktan beyaz bir �ey goren pek c;ok avc1 bunu ko�an bir geyigm kuyrugu zannediyor, sogukalgmhgm1 mermiyle tedavi ediyordu.
56
Ama onciilerden alman bu miras yeni degil. Kaliforniya, Salinas yakmlanndaki .;iftligimizde ya�arken her sene bu durumdan faydalanan �inli bir a��muz vard1. Evimizden �ok da uzak olmayan bir tepede, iki kmk dal iizerinde yan yatrnl� bir .;mar kiitiigu duruyordu. Ozerindeki mermi delikleri Lee'nin dikkatini bu alacah, taba renkli kiitiige �ekmi�ti. Kiitiigun bir ucuna bir �ift boynuz �akar, geyik mevsimi bitene kadar kuliibesine �ekilirdi. Sonra ihtiyar aga� kiitiigunden kur�unlan toplard1. Baz1 mevsimlerde otuz kirk kilo kur�un toplarru. Biiyiik bir servet sayllmazdl ama maa�ma katkl oluyordu. Birka.; sene soma kiitiik tiimiiyle delik de�ik oldugunda Lee onun yerine dort kum .;uvah ve yine ayru boynuzlan koymu�tu. Bu �ekilde kur�unlan toplamak daha da kolayla�nu�h. Etrafa boy le elli tane .;uval koysa servet kazarurd1 ama Lee seri iiretime heves etmeyen kanaatkar bir adamd1.
57
Maine sonsuza kadar uzaruyor gibiydi. Peary'nin Kuzey Kutbu zannettigi yere yakla�trken hissettigi �eyleri hissediyordum herhalde. Yine de Aroostook County'yi, Maine'in kuzeyindeki bu geni� bolgeyi gormek istiyordum. Patates ekimi yapdan ii<; temel bolge vardtr: Idaho, Long Island' da Suffolk County ve Maine' de Aroostook. Aroostook County' den bahseden �ok ki�i gormii�tiim ama buraya gen;ekten gelmi� olan biriyle taru�mamt�hm. Hasat zamaru, mahsulii Kanada' dan smm a�tp gelen Canucklann topladtgt soylenmi�ti bana. Yol, sonsuz ormanlar ve heniiz buz tutmamt� goller arasmdan ge<;iyordu. Miimkiin olduk<;a dar orman yollanru tercih ettim, bunlarda da luzh gitmek miimkiin degildi. Ist yiikselmi�ti, sonsuz bir yagmur yagtyor, ormanlar aghyordu. Charley asla kurumuyor, kiiflenmi� gibi kokuyordu. Gokyiizii tslak, gri aliiminyum rengiydi ve bulantk on camda giine�in ne tarafta olduguna dair en ufak ipucu yoktu, ben de yoniimii anlayamtyordum. Klvnmh bir yolda kuzeye gitmek yerine pekala giineye, bahya ya da doguya gidiyor olabilirdim. Daha izcilik zamanlannda aga<;larm kuzeye bakan taraflarmm yosun tuttugu lafmm yalan oldugunu ogrenmi�tim. Yosun golgeli tarafta biiyiir ve agacm herhangi bir tarafi golgeli olabilir. Kar�1ma 9kacak ilk kasabada kendime bir pusula almaya karar verdim ama gittigim yolda kasaba filan yoktu. Karanltk iniyor, yagmur karavarun �elik tavarum doviiyor ve silecekler ht<;klrarak kavis <;iziyordu. Uzun, koyu renkli aga<;lar yolun iki tarafma dizilmi�, �oseye ta�rru�lardt. Bir araba, ev ya da diikkan gormeyeli saatler ge<;mi�ti sanki, �iinkii buras1 ormarun yeniden ele ge<;irdigi bir bolgeydi. Bir tsstzhk, yalruzhk duygusu <;6ktii iizerime; neredeyse iirkiitiicii bir yalruzhk. Islak, titreyen Charley kendi koltuguna klvnlmt�, bana strtml
58
donmti�tii. Beton bir kopriiye yakla�1rken kenara <;ektim ama yol kenannda meyilsiz, diiz bir yer bulamadrm.
Kabin bile sefil ve nemliydi. Liiks lambasmm ayanru a<;hm, gaz Iambas1ru ve iki ocagmu birden yakhm yalruzhg1 defetmek i<;in. Yagmur, madeni <;ahda hp1rd1yordu. Yiyeceklerimin hi<;biri i�tah a<;1c1 gortinmtiyordu. Karanhk indi, aga<;lar yanagh. Yagmurun <;ald1g1 davulun ardmda, sahne arkasmda mmldanan bir kalabahgm sesine benzeyen sesler duyuyordum. Charley huzursuzdu. Tehlike igareti vermek i<;in havlamad1 ama hi<; adeti olmadl� halde tedirgin tedirgin homurdaruyor, inliyordu. Yemegini yemedi, suyuna da dokunmad1; her giin kendi ag1rhgmca su i<;meye ihtiya<; duyan bir kopek i<;in ahgllmad1k bir durumdu bu. Kendimi tiimtiyle kimsesizlik hissine buaktlm, flstlk ezmeli iki sandvi<; haz1rladim, yataga yahp evdekilere mektup yazmaya, yalruzhgiml onlara da duyurmaya koyuldum. Soma yagmur durdu, aga<;larm tizerindeki sular stiziilmeye baglad1 ve ben gizli tehlikelerle dolu bir ag ormeye koyuldum. insan ne deh�etler umar karanhktan, bizim gibi ol<;medigi, tartmad1g1 hi<;bir geye inanmayan kendini bilgili sanan insanlar bile. Ozerime tigtigen karanhk geylerin ya var olmadlklanru ya da benim i<;in tehlikeli olmadiklanru bildigim halde korkuyordum. insanlann bu tiir geylerin var olduguna ve oltimciil olduguna inand1klan zamanlarda gecelerin kim bilir ne korkun<; oldugunu dtigiindtim. Yok ama yaruhyordum. Ger<;ekten orada olduklanru bilsem onlara kargl silahlar geligtirirdim; muskalar, dualar, benim taraflmda olan, ayru ol<;tide btiytik gii<;lerle baz1 ittifaklar. Orada olmadlklanru bilmek beni onlara kargl daha savunmas1z b1raklyor, daha fazla korkmama neden oluyordu.
Uzun zaman once Kaliforniya, Santa Cruz daglannda kti<;tik bir <;iftligim vard1. Bir yerinde devasa Pasifik kocayemigleri, kaynak suyuyla beslenen, kti<;tik, kapkara bir goletin tizerinde dallanru birle�tirmigti. Dtinyada perili yer diye bir �ey varsa oras1yd1. Yapraklarm arasmdan s1zan lo� 1�1k ve <;egitli perspektif hileleri
59
onu perili bir yer haline getiriyordu. 0 suada yarumda �ah�an Filipinli, ktsa boylu, esmer, sessiz bir dagh, belki Maori'ydi. Bir keresinde, gori.inmeyen �eyleri de gen;ek.ligin bir par�as1 kabul eden bir kabile sisteminden gelmi� olabilecegini dii�iinerek ona bu perili yerden, ozellikle de geceleri korkup korkmad1grm sormu�tum. Seneler once bir biiyiicii ona kotii ruhlara kar�1 muska verdigi i<;in korkmad1grm soylemi�ti.
"Bana muskay1 gostersene," dedim. "Kelimeler," dedi. "Sozlii bir muska bu." "Bana soyleyebilir misin?" "Tabii," dedi ve soyledi, "In nomine Patris et Filii et Spiritus
Sancti."* "Ne manaya geliyor?" diye sordum. Omuzlanru kald1rd1. "Bilmiyorum," dedi. "Kotii ruhlara kar
�1 bir biiyii bu, ben de onlardan korkmuyorum." Kulaga tuhaf gelen bir ispanyolcadan zorla �ekip ald1m bu
konu�may1 ama muskadan yana ku�ku yoktu ve onun iizerinde i�e yanyordu.
Aglayan gecenin altmda yatag1mda yatarken kitap okumak, zihnimi bu sefaletten uzakla�hrmak i�in elimden geleni yaphm ama gozlerim sahrlarda dola�1rken kulaklanm geceyi dinliyordu. Tarn uykuya dalmak iizereyken yeni bir ses beni yath�m yerde z1plath. Hus1zlamasma �osede yiiriiyen ayak sesleri. Yata�mm yanmda, rakun avcllan i�in yap1lm1� yanm metrelik bir projektor vard1. I�1� en az bir bu�k kilometre oteyi aydmlatacak gii�teydi. Yataktan kalktp 30/30'luk silah1rm duvardan aldim ve Rocinante'nin kap1sma gidip yeniden kulak kabarthm; ayak sesleri yakla�1yordu. Sonra Charley ikaz i�in havlad1, ben de kap1y1 a9p yolu 1�1ga bogdum. Ayagmda �izme, iizerinde san yagmurluk olan bir adamd1. I�1k onu oldugu yere mmlad1.
"Ne istiyorsun?" diye bag1rd1m.
* "Baba, Ogul ve Kutsal Ruh adma." (c;.n.)
60
Herhalde irkilmi�ti. Cevap verrnesi biraz zaman ald1. "Eve gibnek istiyorum. Biraz ileride oturuyorum."
Biitiin her �eyin ne biiyiik bir salakhk oldugunu, birbiri iizerine y1gilan o giiliin� gablonu hissettim birdenbire. "Bir fincan kahve ya da i�ki i�mek ister misin?"
"Hay1r, ge� oldu. �u Igigi yiiziimden <;ek de yoluma gideyim." I�1g1 kapatmca goriintiisii kayboldu ama sesi yammdan ge
�erken sordu, "Bu arada asil senin burada ne i�in var?" "Konaklad1m," dedim, "bu gecelik burada konaklad1m." Ya
taga kafam1 koyar koymaz uyudum. Uyand1�mda giineg �1km1�h ve diinya yeniden yapilrm� gibi
pml pmld1. Her giin bagka bir diinya, opal nas1l giiniin mizacma gore rengini ve sicakli�ru degigtiriyorsa ben de oyleyim. Bir gece oncenin korkulan ve yalruzhg1 oyle geride kalrmgh ki hahrlarmyordum bile.
C::am igneleriyle kaplanm1�, iyice kirlenmig olan Rocinante bile yola cogkuyla ahld1 sanki. Arhk gollerle ormanlann arasmda tarlalar belirrneye ba�lami�h; patatesin sevdigi kumlu, gev�ek toprak dolu tarlalar. Yollarda bog patates varilleriyle dolu kamyonlar vard1 ve patates kazma makineleri soluk renkli yumrulan tarlalara s1ra s1ra diziyordu.
ispanyolca bir kelime var ki tarn kargiligiru bulamiyorum. Vacilar fiili, gimdiki zamaru vacilando. ingilizcedeki vacillating fiilinin anlarm sallanmak, tereddiit etmek; pek buna benzemiyor. Birisi vacilando yap1yorsa bir yerlere gidiyor, belli bir hedefe dogru ilerliyor ama oraya ulagip ula�mayacagiru pek de kafaya takm1yor demektir. Dostum Jack Wagner, Meksika'da genelde boyle bir varolug gekli benimserdi. Mexico City sokaklannda dolagmak istedigimizde oyle rasgele bir yerlere gitmek istemezdik. Kendimize belli bir yerde bulunmas1 miimkiin olmayan bir �ey se�erdik, sonra da biiyiik bir gayretle onu bulmaya �ahgirdik.
Bahya donmeden once Maine' in <;ahsma kadar 9kmak istemigtim. Yolculuga bir hedef veriyordu. Diinyada her geyin bir hedefi
61
olmah, yoksa insan zihni onu reddeder. Aynca bir de maksadr olmah, yoksa insan vicdam ondan ka<;ar. Hedefim Maine, maksadrm patateslerdi. Tek bir patates bile gormesem vacilador stati.ime halel gelmezdi. Gen;i neticede istemedigim kadar <;ok patates gordiim. Patates daglan -okyanuslan- gordiim; biitiin diinya niifusunun yiizydda bitiremeyecegi kadar <;ok patates gordiim.
Bolgede patates sokmeye gelrni;; <;ok sayrda go<;men vard1: kendi eyaletlerinden uzak dii�mii;; Hindular, Filipinliler, Meksikahlar, Okieler. Maine' de i�<;ilerin biiyiik <;ogunlugu hasat mevsimi i<;in smm ge<;rni;; Franstz Kanadahlardr. Trpkt Kartacahlarm sava;;larda iicretli asker kullamnas1 gibi biz Amerikahlarm da zor ve srradan i;;leri yapmak i<;in adam tuttugumuzu dii;;iindiim. Yedigirniz �eyleri toplamak i<;in yere egilemeyecek kadar gururlu, tembel ya da hamm evlad1 olmayan insanlar giiniin birinde bize baskm <;tkmaz umanm.
Bu Canuck'lar dayanlkh insanlard1. Aileler, aile gruplan hatta kabileler halinde hareket ediyor ve kamp kuruyorlardr, kadrm, erkegi, genci, <;ocugu. Sadece bebekler patates sokiip varillere yerle;;tirmiyordu. Kamyonlan Amerikahlar kullaruyordu ve doldurulmu;; varilleri kamyona yiiklemek i<;in bocurgat ve bir nevi matafora kullamyorlardr. Soma donmayr engellemek i<;in etraflanna toprak yrgdrm;; patates depolarma goti.iriip yrgryorlardr hasadr.
Canuck Fransrzcast bilgim biiyiik ol<;iide Nelson Eddy ve Jeannette MacDonald'm oynadrgr filmlerden geliyordu ve alametifarikasr "By gar," laftydr, yani "yarabbim" laftmn biraz bozulmu� bir versiyonu. Tuhaf ama patates toplayan tek bir ki;;inin agzmdan "By gar," lafrm duymadrm, halbuki onlar da o filmleri seyretmi;;lerdi ve neyin dogru neyin yanlr;; oldugunu biliyorlardt ku;;kusuz. Kadmlarla ktzlar genelde fitilli kadife pantolon ve kahn kazaklar giyiyorlar, en ufak bir riizgarda bile tarlalardan havlanan toza kar;;1 sa<;lanna parlak renkli e;;arplar taktyorlardr. Bu insanlann <;ogu koyu renk brandayla ortiilmii;; kamyonlarda yolculuk ediyordu ama romork ;;eklinde ya da Rocinante gibi ka-
62
ravanlar da vard1. Geceleri bazllan kamyonlarda ve romorklarda uyuyor, bazdan da giizel yerlere �ad1r kuruyorlard1 ve yemek i<;in yakhklan ate�lerden gelen kokular, c;orba pi�irme konusundaki Frans1z dehasm1 kaybetmediklerini gosteriyordu.
Neyse ki �ad1rlar, kamyonlar ve iki romork, berrak ve sevimli bir goli.i.n klylSlna kurulmu�tu. Rocinante'yi yakla�1k elli metre uzaga ama yine goliin kly1sma park ettim. Soma kahveyi kaynamaya b1rakhm ve iki giindiir hoplay1p z1playan �op kovas1 �ama�u makinemi d1�an �1kard1m ve �ama�1rlan goliin kly1smda durulad1m. YabanCilara kar�1 tavulanrmz1 ilginc; �eyler belirliyor. Riizgar kamptan esiyordu ve c;orba kokulan bana kadar geliyordu. Bu insanlar katil, sadist, vah�i, c;irkin insans1 mahluklar olabilirlerdi ama ben §16yle dii§'iiniiyordum: "Ne ho§' insanlar, ne giizel koku, ne kadar sevimliler. Tam§lmayi ne kadar isterdim." Biitiin bunlar sadece bir c;orba kokusundan pklyordu.
Yabancllarla ili§�ki kurmak konusunda elc;im Charley' dir. Onu salanm, hemen hedefe yonelir, daha dogrusu hedefin pi�irdigi �eye. Kom§'ulanmi rahats1z etmesin diye onu almaya giderim, et voila! <::ocuk da ayru i§' ic;in kullarulabilir ama kopek daha iyidir.
Hadise, ba�ans1 karutlanmi§I ve c;ok prova edilrni§' bir tiyatro oyunu gibi tarn istedigim §'ekilde geli§�ti. Elc;imi yollad1m ve operasyonda ona vakit kazand1rmak ic;in bir fincan kahve ic;tim. Soma yaramaz kopecigimin sebep oldugu rahats1zhktan kom§lulanmi kurtarmak i�in kamp yerine dogru ilerledim. iyi insanlara benziyorlard1, �ocuklar hari� bir diizine kadardllar; iic; giizel gene; kiz klklrday1p duruyordu, iri memeli iki kadm, bebegi olan daha da iri memeli bir kadm, bir aile reisi, iki bacanak ve bacanak olmaya can a tan birka� delikanh vard1. Ama aile reisine sayg1da kusur etmemekle birlikte, asll grup lideri otuz be§' ya�lannda, genig omuzlu ve ince, klz gibi pembe beyaz tenli, siyah klvrrCik sa�h, yakl§�Ikll bir adamd1.
Kopek bizi hie; rahats1z etmedi, dedi. Ay1phr soylemesi onun giizel bir kopek oldugunu fark etmi§'lerdi. Tabii kopek benim kopegim oldugu i�in, biitiin kusurlarma ragmen bu konuda onyar-
63
gthydtm ama kopegm bu bolgede bir iistiinliigu vard1. Fransa' da dogup biiyiimii�tii.
Grup etranma toplandt. U<; giizel ktz habire l<Iktrdtyor, �efin deniz mavisi gozleri ve babarun onu destekleyen ���t sesiyle susturul u yorlard1.
Ger<;ekten mi? Fransa'run neresi? Bercy' den, Paris' in hemen d1�mda, biliyorlar llllyd!? Hayu, maalesef atalanrun memleketine hi<; gitmemi�lerdi. Bu eksikligi giiniin birinde gidermelerini diledim. Charley'in halinden tavnndan Frans1z oldugunu anlamalan
gerektigini soylediler. Roulotte'umu* begeniyle incelediler. Sade ama rahath. Kendileri uygun goriirse onlan misafir et
mek isterdim. <;ok naziktim. Memnuniyet duyarlard1. Bu se<;kin ton, konu�marun Frans1zca ge<;tigini dii�iindiirdiiy
se yaruhyorsunuz. $ef <;ok saf ve ozenli bir ingilizce konu�uyordu. Kullandtgt tek Franstzca kelime roulotte'tu. Kendi aralarmda Canuck dilinde konu�uyorlard1. Benim Franstzcam pek giiliin<;tiir zaten. Hayu, se<;kin ton a�inahk kazanma tOreninin bir par<;asiydt. Charley'i yaruma <;agrrd1m. Kokusunu almakta oldugum a�am yemeklerinden soma buyururlar m1yd1 acaba?
$eref duyarlard1. Kabinimi toplad1m, bir kutu krrmtzl biberli, ktymah fasulye
yedim, biralan soguttum, hatta bir buket sonbahar yapragt. toplaytp masarun iizerindeki siit �i�esine koydum. Bu tiir durumlar i<;in yanrma aldtgim kagt.t bardaklar, ilk giin iizerlerine w;an sozliik tarafmdan ezilmi�ti ama kagt.t pe<;etelerden bardak altlan yaphm. insan parti verdiginde hi<;bir zahmetten ka<;ffilyor. Soma Charley onlan havlayarak buyur etti ve kendi evimde misafirlerimi agirlamaya ba�ladtm. Masamm arkasma alh ki�inin stgt�abilecegi yer vard1, nitekim stgt�hlar. iki ki�i benim arkamda ayakta kald1, arka
* Karavan. (�.n.)
64
kapt da c;ocuk ytizleriyle donandt. <::ok iyi insanlardt ama biraz resmiydiler. Biiyiikler ic;in bira, d�andakiler ic;in gazoz ac;hm.
Yava� yava� kendilerinden bahsetmeye ba�laddar. Patates hasadt i�in her sene smm ge�ip geliyorlard1. Herkes �ah�hgtnda kt� i�in topluca bir para birikiyordu. Simrda goc;men ofisiyle sorun ya�tyorlar mtydt? Haytr. Kurallar hasat mevsiminde gevgiyordu anla�Ilan, hem iicretlerinin kiic;iik bir ktsmmt verdikleri bir aract, iglerini kolaylaghnyordu. Aracmm parasrm onlar ceplerinden vermiyordu. Adam gidip c;iftc;ilerden ahyordu. Ytllardtr epey go�men tarumtghm: Okieler, Meksikah ka�ak ugatlar, New Jersey ve Long Island' a gelen Zenciler. Onlan nerede gorsem arkalannda mutlaka igleri kolaglaghran bir aract olur. Eskiden �ift�iler iicret ktrmak i�in ihtiyac;lan olandan daha fazla ig�iyi �ekmeye �ah�ulard1. Arhk bu durum ortadan kalkrmg goriiniiyor c;iinkii hiikiimet yetkilileri sadece ihtiya� oldugu kadar i�c;iyi yonlendiriyor ve asgari iicret muhafaza ediliyor. Eskiden �ok yoksul ve muhta� durumda olan insanlar sezonluk i� olan yerlere akin ederlerdi.
Bu geceki misafirlerim ne kotii muameleye maruz kalrmglardt ne de birileri tarafmdan zorla getirilmi�lerdi. Quebec yaktnlarmdaki tarlalanru kt� i�in dinlenmeye btrakan bu klan, bir kenara biraz para koymak i�in smm agtp buraya gelmi�ti. ingiltere'nin orta kesiminden ve Londra' dan �ilek toplamaya gelen insanlar gibi, iizerlerinde neredeyse bir tatil havast vard1. Bunlar c;ok dayantkh, kendi kendine yeten insanlardt ve baglarmm c;aresine her durumda bakarlard1.
Biralan tazeledim. Bir gece 6nceki yalruzhktan sonra steak ve dost canltsl·:ama temkinli insanlar tarafmdan �evrelenmi� olmak �ok hoguma gitmigti. Bu iyi hisler ic;imde bir artezyen kuyusu gibi patlaymca bozuk Franstzcamla kiic;iik bir konugma yaphm. "Messy dam. Je vous parte un cher souvenir de la belle France - en particulier du Departement de Charente."*
* "Giizel Fransa' dan, Charente bolgesinden enfes bir hediye getirdim size." (.;:.n.)
65
Biraz �a�mm� ama ilgili goriiniiyorlard1. Soma �ef John benim konu�marm yava� yava� lise ingilizcesine terdime etti, oradan da Kanada Frans1zcasma. "Charente?" diye sordu. "Neden Charente?" Egilip lavabonun alhndaki dolab1 a«;bm ve diigun, donma ve kalp krizi gibi durumlar i«;in yarumda ta�Idigim pek ihtiyar, muhterem bir brandy «;�kardrm. John etikete, kutsal kitaba bakan dini biitiin bir Huistiyanm sayg1h dikkatiyle bakh. Sozleri de sayg�hyd1: 'Tannrn," dedi. "Unutmu�um. Charente, Konyagm vatam." Sonra �i�enin dol urn y1hru okuyunca ayru sozleri al<;ak sesle tekrar etti.
�i�eyi, ko�ede oturan aile babasma uzath ve ihtiyar adam oyle kendinden ge«;erek giildii ki ilk olarak iki on di�inin eksik oldugunu gordiim. Bacanak, mutlu bir baba kedi gibi mmldandi, hamile hammlar da giine�e �akiyan alouettes * gibi civildadilar. John' a tirbii�onu uzathm ve kristalleri <;Ikardim: ii<; plastik kahve fincam, bir plastik bardak, bir bra� tas1, agz1 geni� birka<; ila«; �i�esi. ila<;lan bir kaba bo�alhp �i�eleri i<;lerindeki koku gitsin diye y1kadim. Konyak <;ok ama <;ok iyiydi, �ap1rhyla i<;ilen ilk yudumdan itibaren Rocinante'nin i<;ini bir karde�lik duygusu doldurdu.
ikinci bardag1 almak istemediler ama ben Israr ettim. U<;iincii partiyi de arhk bu kadanm saklasam ne olacak diye dag1thm. Son partinin son damlalan da bolii�tiiriiliince, bir evi ve elbette bir karavam kutsayabilecek o miithi� insan biiyiisii siiziildii Rocinante'ye; tarn bir sessizlik i<;inde bir arada oturan dokuz insan, her biri de bir bedenin uzuvlan gibi bu biitiiniin ayn ama aynlmaz bir par«;asi. Rocinante bu 1�1kla y1kand1 ve onu hi<;bir zaman tarn manas1yla kaybetmedi.
Boyle bir doku fazla uzahlamaz, zaten uzahlmamah da. Aile babas1 bir i�aret verdi. Misafirlerim masamn arkasmda dip dibe oturduklan koltuktan kalkhlar, vedalar da tarn olmas1 gerektigi gibi kisa ve resmi oldu. Sonra geceye <;Ikhlar, yollanm �ef John'un tuttugu teneke gaz lambas1 aydmlahyordu. Ayaklan do-
* <::aytr ku�u. (<;.n.)
66
lanan, mahrnur <;ocuklarla birlikte sessizce ilerlediler. Onlan bir daha hi<; gormedim. Ama c;ok sevdim.
Yola <;ok erken <;tkmak istedigim i<;in yatagtmt yapmadtm. Masarun arkasma klvnldtm ve Charley lo� yalana �afakta yiiziime baklp "Ftt" diyene kadar biraz uyudum. Kahveyi tsthrken kii<;iik bir karton levha yaptp bo� brandy �i�esinin boynuna ashm. Uykudaki kampm yarundan ge<;erken �i�eyi onlarm gorebilecegi bir yere koydum. Levhada �oyle yaztyordu: "Enfant de France, Mort pour la Patrie."* Arabayt olabildigince sessiz siirmeye <;ah�hm. Aztctk bahya gittikten sonra Maine boyunca o upuzun yoldan giineye inecektim. Oyle anlar vardu ki insan hayah boyunca klymetini bilir ve boylesi anlar mutlak hahrlamarun kuma�I iizerine tarn bir netlik ve kesinlikle daglarur. 0 sabah kendimi <;ok �ansh hissediyordum.
Benimki gibi bir yolculukta goriilecek ve dii�iiniilecek oyle <;ok �ey vardtr ki olaylar ve dii�iinceler zamanla iyice yerine otumr ve agu agu pi�en bir kuru fasulye gibi helmelenir. Baz1 harita merakltlan, onlerinde uzaytp giden rengarenk manzara yerine ellerindeki renkli haritalara daha fazla dikkat sarf etmekten keyif duyar. Biitiin yol numaralanru, nereden nereye ka<; kilometre <;ektigini, en kii<;Uk kasabasma kadar hahrlayan bu tiir adamlan <;ok dinlemi�ligim vardtr. Ba�ka bir tiir gezgin de her an elindeki haritada tarn olarak nerede oldugunu bilmek ister; sanki siyah ve klrmtzl <;izgilerde, yer belirten noktalarda, gollerin klvnm klvnm mavisinde, daglan gosteren koyu golgelerde bir emniyet bulurlar. Ben boy le degilim. Dogu�tan kaybolmu�um, bulunmak istemem, kltalan ya da eyaletleri simgeleyen �ekillerden de bir �ey anlamam. Hem iilkemizde yollar oyle <;ok degi�iyor, fazlala�tyor, geni�letiliyor ya da terk ediliyor ki giinliik gazete gibi harita almak laztm. Ama haritaalann bu konudaki tutkulanru bildigimden, onlara da rapor vereyim: Genelde U.S. 1 otoyolundan ya da ona paralel olarak, Houlton, Mars Hill, Presque Isle,
* "Fransa'nm .;ocugu, Ulkesi i.;in oldii." (.;.n.)
67
Caribou, Van Buren iizerinden kuzeye gittim, soma yine U.S. 1' den Madawska, Upper Frenchville ve Fort Kent iizerinden bahya ilerledim. Orada giineye 11. Eyalet otoyoluna saphm, Eagle Golii, Winterville, Portage, Squa Pan, Masardis, Knowles Corner, Patten, Sherman, Grindstone iizerinden Millinocket' e vard1m.
$imdi oniimde harita a<;Ik oldugu i<;in sayabiliyorum bunlan ama hahrladtklanmm saytlarla, renkli �izgilerle ve kargaak burgacik yazilarla alakast yok. Bu rotay1 oyle <;e�ni olsun diye araya koydum ama bunu ah�kanhk haline getirmeyecegim. Benim hahrladtklanm kuagt inmi?, iki yarn aga<;h uzun yollar, ki�a haztrlanrru� <;iftlikler ve evler, kav�aklardaki diikk.anlarda kulaga <;alman diiz, ozlii Maine leh<;esi. <::evik toynaklanyla yolu ge<;en, lastik top gibi ztplayarak Rocinante' den ka<;��an geyikler. Giirleyen tomruk kamyonlan. Bu devasa alanda eskiden <;ok daha fazla yerle�im oldugunu, �imdi agu agu ilerleyen ormana, hayvanlara, oduncu kamplarma ve soguga terk edilrni� oldugunu hep hahrlayacagtm. Biiyiik �ehirler gittik<;e biiyiiyor ve koyler kii<;iiliiyor. Kii<;iik yerlerdeki manav, bakkal, nalbur, giysi dukkanlan, supermarketlerle, zincir magazalarla rekabet ederniyor. Koy bakkall, ne ararsan bulunan o nostaljik dukkanlar, akii fikir sahibi <;ift<;ilerin toplandtgt, fikirlerini ifade ettigi, milli karakterimizi olu�turdugu bu kiymetli mekanlar htzla kayboluyor. Eskiden riizgara ve kotii havaya, uzun sureli donlara ve kurakhklara, bocek istilalanna kar�I aile kaleleri kuran insanlar, ?imdi buyuk ?ehrin kalabahk kucagmda toplaruyor.
Yeni Amerikah mucadeleyi ve a�ki trafikten bogulmu� caddelerde, sanayinin saldtgt asitle doymu�, hava kirliliginden rengi degi�mi� gokyuziinde, act fren seslerinde, birbiri uzerine ytgilmi� evlerde buluyor, ote tarafta kti<;tik kasabalar sol up oliiyor. Bu durum Teksas i<;in de Maine i<;in de ge<;erliydi. Orada Clarendon, Amarillo'ya teslim olmu?tu; Maine' de Stacyville, tomruklarm i�lendigi, havanm kimyevi madde koktugu, nehirlerden zehirli sulann akhgt, sokaklann bu mutlu ve aceleci nesille dolu ol-
68
dugu Millinocket'in i9nde eriyordu. Bunu ele�tiri degil gozlem olarak aktanyorum. Nastl biitiin sarka«;lar geldikleri yoldan geri donerse, zaman i9nde bu �i�tik«;e �i�en �ehirler birer rahim gibi aplacak ve «;ocuklanru tekrar koylere geri gonderecek. Zenginlerin bu yondeki egilimleri benim bu kehanetimin alhru �imdiden «;iziyor. Zenginler ba�1 «;eker, fakirler de onlan takip eder, tabii ellerinden geliyorsa.
Birka«; sene once Abercrombie ve Fitch'ten kendime inek sesi «;1karan bir korna alm1�hm, bir kol yard1m1yla romantik bir danarun al«;ak, tath molemesinden, ilk kez klz1�m1� bir boganm giirbiiz kiikremesine kadar neredeyse biitiin inek hislerini taklit ediyordu. Rocinante'ye takhi9-m bu alet «;ok i�e yarad1. Komay1 «;ald1m rm etrafta ne kadar otlayan hayvan varsa kafas1ru kaldlnp sese dogru harekete ge<;iyordu.
Maine ikindisinin giimii�i sogugunda, delik de�ik bir oduncu yolunda hoplaya z1playa ilerlerken, hemen oniimde asilzadelere has bir ahestelikle ilerleyen dart harum mus gordiim. Benim yakla�hi9-rm duyunca hafiften h1zlandllar. Kendimi tutamad1m ve inek sesi <;�karan kornaya bashm, bir kelebek gibi ilk sevgilisine dogru u«;maya haz1rlanan bir Miura bogas1mn haykm�ma benzer bir ses «;1kh. Ormana girmek iizere olan harumlar sesi duyunca durdular, geri dondiiler ve gittik«;e artan bir ruzla, yiizlerinde de romantik bir ifadeyle bana dogru gelmeye ba�ladllar -ama her biri bir tondan fazla «;eken ne romantik harumlar! A�kln her tiirliisiinii desteklesem de bir an once gaza abarup oradan SlVl�maya bakhm. Biiyiik usta Fred Alien' m bir hikayesini hahrladim soma. Karakteri, mus av1ru anlatan Maine'li bir adamd1. "Bir kiitiige oturdum, mus diidiigumii «;ald1m ve bekledim. Sonra aniden ensemde ve kafamda 1hk banyo gibi bir �ey hissettim. Bir de ne goreyim bir musiye beni yalamaya ba�lam1�, hem de gozlerinde arzu t�llhstyla."
"Onu vurdun mu?" diye sordu arkada�I. "Haytr. Htzhca oradan uzakla�hm ama Maine' de bir yerlerde
kalbi kink bir mus b1rakhg1rm dii�iiniiriim hep."
69
Maine' de yukan �Ilanak ne kadar uzun si.iriiyorsa a�agt inmek de o kadar uzun si.iriiyordu. Baxter Eyalet Parla.'na gidebilirdim, hatta gitmeliydim ama gitmedim. Yolu �ok uzatm1�hm ve hava <;ok soguktu; goziimiin oniine Moskova'ya dayanm1� Napolyon ve Stalingrad'a dayanm1� Almanlar geliyordu. Ben de akllhca davrarup geri <;ekildim; Brownville Sapagt, Milo, Dover-Foxcroft, Guilford, Bingham, Skowhegan, Mexico, Rumford iizerinden anayola �lkbgtmda Beyaz Daglan a�ffil�hm bile. Belki benim zaaf1md1 bu ama bir an once oralardan uzakla�mak istedim. Nehirler bir klytdan bir ktytya tomruklarla doluydu; Time dergisi ve Daily News gibi bizi cehalete kar:;;1 koruyan, medeniyetimizin kaleleri ayakta kalsm diye, odundan kalplerini mezbahaya surunak i.izere bekliyorlard1. Kagtt fabrikalannm oldugu :;;ehirler, ahnmasmlar ama, tarn bir solucan yuvas1. Sakin mi sakin klrlardan <;tkar <;1kmaz insan kendini tayfun gibi bir trafikte itilip kala.hrken buluyor. Bir miiddet insaru z1vanadan <;lkaran metal ytgrm i<;inde korlemesine yolunu bulmaya <;ah�tyorsun, sonra aniden ba:;;ladtgt gibi bitiyor ve kendini yine sakin mi sakin la.rlarda buluyorsun. Ne bir s1rur var ne de srmr ihlali. Bir muamma, ama gi.izel bir muamma.
Ben buralardan ge�eli uzun zaman olmamt�tl ama daha �imdiden Beyaz Daglar' daki aga<;lann yapraklan degi�mi:;;, seyrelmi�ti. Yapraklar dokiiliiyor, tozlu bulutlar halinde yuvarlaruyorlardl ve tepelerin iizerindeki igne yapraklllara kar dii�mii�ti.i. Charley'i gtclk etmek pahasma durmadan, amans1zca yoluma devam ettim. Bana defalarca "Ftt" dese de umursamad1m ve New Hampshire'm yukan kald1rdtg1 parmagm iizerinden son siirat ge�ip gittim. S1cak bir banyo, temiz bir yatak, i�ki ve biraz ticaret yapllan bir yer istiyordum ve bunlan Connecticut Nehri'nde bulacagtrm dii�iiniiyordum. insan kendine bir hedef belirledi mi, rahats1zhk verse, hatta naho� olsa bile ille o hedefe ula�maya <;ah�1yor. Yol dii�iindiigumden uzun �1km1�b ve <;ok yorulmu�tum. Ya�1m, omuz agnstyla dikkatimi celbetmeye <;ah-
70
�ayordu ama Connecticut Nehri'ni hedef ahm�hm ve yorgunlugu filan umursanuyordum, ne sa<;mahk. New Hampshire, Lancaster yakmlannda aradt�m yeri buldugumda hava kararmak i.izereydi. Nehir geni� ve giizeldi, etrafi aga<;hk ve c;imenlikti. Ktytda �ehvet duydugum �eyi buldum: yemye�il <;aymn iizerinde bir stra sevimli, kii<;iik, beyaz kuliibe ve kii<;iik, derli toplu bir ofis, yol iizerinde "A<;tk" ve "Bo� Oda Bulunur" levhalanyla davetkar bir lokanta. Rocinante'yi hemen yolun kenanna savurdum ve Charley'i <;tkarmak i<;in kaptyt a<;hm.
Ak�am giine�i ofisin ve lokantamn camlanm ayna gibi parlahyordu. Kaptyt a<;tp i<;eri girdigimde biitiin vucudum agnyordu. Tek bir Allahm kulu yoktu i<;eride. Kaytt defteri resepsiyon masasmm iizerindeydi, tabureler lokantadaki tezgahm yamna dizilmi�ti, turtalarla kekler plastik ortiilerin alhndaydt; buzdolabt mmldamyordu; bir iki kirli tabak, paslanmaz <;elik lavabonun ic;indeki sabunlu suda duruyor, <;e�me su damlahyordu.
Masanm iizerindeki kii<;iik zili <;alarak seslendim "Kimse yok mu?" Hi<; cevap gelmedi. Gorevliyi beklemek i<;in bir tabureye oturdum. Kii<;iik beyaz kuli.ibelerin numarah anahtarlan bir panonun iizerinde asth duruyordu. Giim�tgt <;ekildi ve i<;erisi karardt. Charley'i bulmak ve dt�anda ger<;ekten "A<;tk" ve "Bo� Oda Bulunur" yazdtgma emin olmak i<;in <;tkhm. Arhk hava iyice kararmt�h. Bir fener ahp ofiste "On dakikaya donerim" lliri.i bir not olup olmadt�na bakhm ama yoktu. Kendimi nedense birilerinin mahremine girmi� gibi hissediyordum; burada olmamam gerekiyordu sanki. Soma dt�an <;tktp Rocinante'yi ofisin oni.inden <;ektim, Charley'i besledim, kahve pi�irdim ve bekledim.
Bir anahtar almak, masanm iizerine bunu bildiren bir not btrakmak ve ki.i<;iik kuli.ibelerden birine girmek <;ok kolaydt. Ama dogru degildi. Yapamadtm. Bu arada bir iki araba nehrin i.izerindeki kopriiyu ge<;ti ama i<;eri girmedi. Ofisin ve lokantamn camlan, yakla�an ara<;lann farlanyla aydtnlantyor, soma yeniden karanltga gomi.ili.iyordu. Hafif bir a�am yemeginden soma
71
kendimi yataga abp kiitiik gibi uyumak niyetindeydim. Yatagtnu yaphm, hi<; a<;lik hissetmedigimi fark ettim ve yatbm. Ama bir tiirlii uyuyamadtm. Geri donmesini bekledigim yetkilideydi kulagtm. Nihayet luks lambam1 yakbm ve okumaya <;ah�hrn ama akltm hep dt�anda oldugu i<;in okudugum kelimelerden bir �ey anlamtyordum. Nihayet stzmt�Im, sonra karanhkta uyandtm ve dt�an bakhm; hi<; kimse, hi<;bir �ey yoktu. Uyudugum az1c1k uyku da kesintili ve tedirgindi.
$afakta uyandtm ve uzun, agu, bol zaman alan bir kahvalb hazuladtm. Giine� <;tklp pencerelere dogru ba�1m uzath. Charley' e e�lik etmek i<;in nehre dogru yiiriidiim, geri dondiim, hatta hra� olup kovada siingerle ytkandtm. Giine� arhk iyice yiikselmi�ti. Tekrar ofise gittim. Buzdolab1 homurdaruyor; musluk, evyedeki sabunlu suyun i<;ine damlahyordu. Yeni dogmu�, agtr kanath, tombul bir sinek, turtanm iizerindeki plastik ortiide dola�tyordu. Dokuz bu<;ukta arabaya binip yola <;tkhgtmda ne bir kimse gelmi� ne de bir hareket olmu�tu. Levhada ha.la "A<;tk" ve "Bo� Oda Bulunur" yaztyordu. Ek yerlerindeki <;elik levhalan tangtrdatarak demir kopriiden ge<;tim. Bu bo� pansiyon epey sinirime dokunmu�tu, hatta dii�iiniince �imdi bile dokunuyor.
Uzun seyahatim boyunca �iipheler bana <;ok e�lik etti. Se<;ili bir bOlgeye gelen, 6nemli insanlarla konu�an, onemli sorular soran, farkh fikirleri toplayan, sonra yol haritas1 gibi derli toplu kagtda doken muhabirleri hep takdir etrni�imdir. Bu teknigi ktskanmm
ama aym zamanda ger<;eklige ayna tuttuguna pek inanmam. �e�it <;e�it ger<;eklikler varrru� gibi gelir bana. Benim burada yazdtklanm, ba�ka biri �uradan ge<;ip de diinyay1 kendi tarzma gore diizenleyene kadar ge<;erlidir. Edebi ele�tiride, ele�tirmenin, dikkatini iizerinde yogunla�brrugt kurbanrm kendi �ekli ve biiyiikliigiinde bir �eye donii�tiirmekten ba�ka se<;enegi yoktur.
Bu dokiimii yazarken, iizerinde durdugum �eylerin mutlak oldugunu dii�iinmek gibi bir kand1rmacaya kaphrnuyorum kendimi. Uzun zaman once, kadim Prag �ehrine gittigimde,
72
iinlii seyahat yazan Joseph Alsop da oradaydt. Malumat sahibi insanlarla, memurlarla, el<;:ilerle konu�mu�tu; kii<;Uk puntolu, grafikli birtaktm raporlar okumu�tu, halbuki ben her zamanki serke�ligimle oyuncular, <;:ingeneler ve avare tiplerle taktlrm�hm. Joe'yle Amerika'ya ayru w;akta dondiik ve yolda bana Prag't anlath ama onun anlathgt Prag'm benim gordiigum ve i�ittigim �ehirle hi<; alakast yoktu. Bu iki �ehir kesinlikle ayru degildi, yine de ikirniz de diiriisttiik, yalan soylemiyorduk, her anlamda iyi gozlemcilerdik ve geri donerken yarumtzda iki farklt �ehir, iki fark11 hakikat gotiiriiyorduk. Bu yiizden de gezmeye kalkarsaruz benim bu anlathgtm Amerika'yt bulacagtruzt garanti edemem. Gorecek <;:ok �ey var ama sabah gozlerimiz, ikindi gozlerimizden daha fark11 bir diinya tarif ediyor, hele bitkin ak§am gozlerirniz ancak bitkin bir ak§am diinyasrm aktarabiliyor.
New England' daki son giiniimde, bir Vermont kasabasmda pazar sabaht hra� old urn, taklm elbisemi giydim, ayakkabtlanmt boyadtm, zevahiri kurtardtm ve gidecek bir kilise aradtm. $imdi hahrlayamadtgtm sebeplerle birka<;:rm eledim ama bir John Knox kilisesi goriince Rocinante'yi yan sokaklardan birine park ettim, Charley' e karavana goz kulak olmasm1 tembihledim ve vakarla goz kama�hracak �ekilde beyaza boyanmt� ah�ap kiliseye yollandtm. Tertemiz, pml pml ibadet yerinin arkalarmda bir yere oturdum. Dualar pek yerindeydi, Tann'nm dikkatini, bende oldugunu bildigim ve burada toplanrm� insanlann baztlan tarafmdan da payla�Ildtgrm tahmin ettigim bir taktm zaaflara ve ilahi sayllamayacak egilimlere <;:ekiyordu.
Ayin kalbime ve umanm ruhuma da iyi gelrni�ti. Boyle bir yakla�tm i�itmeyeli epey zaman olmu�tu. En azmdan biiyiik �ehirlerde psikiyatrik rahiplerimiz, giinahlanrmzm ashnda giinah olmadtgrm, denetleyemedigirniz gii<;:ler tarafmdan yonlendirilen kazalar oldugunu telkin ediyorlar bize. Bu kilisede oyle bir sa<;:mahga yer yoktu. Gozleri <;:elik delgiye, sesi darbeli matkaba benzeyen rahip, a<;:th�t duayla yaph ve bizi pek acmast mahluklar
73
oldugumuza ikna etti. Hakhydt da. Zaten dogu�tan pek matah saytlmazdlk, sonra da bir taklm bayagr gayretlerle iyice yoldan <;:tl<Iyorduk. Bizi boyle klvama getirdikten sonra ate�li kiikiirtlii, gorkemli bir vaaz �ekti. Hepimizin ya da belki sadece benim, bir halta yaramayacagrmiZI karutladtktan sonra baz1 temel diizenlemeler yapmazsak sonumuzun nasd olacagnu serinkanh bir kesinlikle anlatmaya koyuldu ama o diizenlemeleri yapacagrmiZa da pek itimad1 yoktu. Cehennemden tarn bir uzman gibi bahsetti; bu yumu�ak devirlerin cici cehennemi degit birinci srmf teknisyenler tarafmdanidare edilen bol alevli, akkor halindeki bir cehennemdi soziinii ettigi. Konuyu bizim anlayacagtmlz �ekilde resmediyordu, �oyle bol bol koriiklenen, giizel bir ta� komiirii ate�i, kendilerini i�lerine tiimiiyle vermi� bir ate�sever iblisler giiruhu, tabii i�leri de benim. Tepeden hrnaga iyi hissediyordum kendimi. Zira son ydlarda Tanr1, arkada�rm1z gibi oldu, onunla birliktelik tecriibesi ya�tyoruz ve bu da ogluyla top oynayan bir babarun verdigi bo�luk hissini veriyor. Ama bu Vermont Tanns1 canrma okumak i<;:in bu kadar zahmete katlandtgma gore beni epey onemsiyor olmahydt. Giinahlanrru yepyeni bir perspektife oturtmu�tu. Kii<;:iik, adi, hmzuca, unutulup gitmesi gereken giinahlanma bu rahip bir cesaret, canl1hk ve vakar kazandtrmt�h. Son ydlarda kendime pek iyi gozle bakrruyordum ama giinahlanm bu kadar biiyiikse gurur duyacak bir �eyler kalm1� demekti. Haylaz bir <;:ocuk degit birinci srmf bir giinahkardrm ve cezasrm �ekecektim.
Ruhum oyle ihya olmu�tu ki uzahlan tabaga be� dolar koydum, soma da kilisenin oniinde rahibin ve cemaatten olabildigince �ok ki�inin ellerini hararetle stkhm. Bunun bana verdigi o tath giinahkarhk hissi ta sahya kadar siirdii. Hatta bu tatminden biraz da o nasiplensin diye Charley'i dovmeyi bile dii�iindiim, ne de olsa Charley benden olsa olsa bir hk daha az giinahkard1r. Biitiin iilkede her pazar ba�ka ba�ka kiliselere gittim ama Vermont vaizinin kalitesini hi<;:bir yerde bulamadrm. Sonsuza kadar dayanacak bir dindi onunki, gevi� getirilen, modas1 ge�mi� bir �ey degil.
74
Rouses Point'te New York Eyaleti'ne ge<;tim ve miimkiin oldugunca Ontario Golti'ne yakm gitmeye <;ah�trm \frnkii daha once hi<; gormedigim Niagara �elalesini bir gormek niyetindeydim. Oradan Kanada'ya ge<;ecektim, Erie Golii'nii giineyime ahp Hamilton' dan Windsor' a uzanacak, oradan Detroit' e 9kacakhm; bir nevi kestirme, cografya kar�Ismda kiic;iik bir zafer olacakh bu. Her bir eyaletimizin bir birey oldugunu ve bundan gurur duydugunu hepimiz biliriz. isimleri yetrnez, bir de kendilerine tammlayici lakaplar ahrlar: imparator Eyalet, Bah<;e Eyaleti, Granit Eyaleti. Bu lakaplar gururla ta�mu ve hi<; alaya almmaz. Bu yolculukta ilk olarak fark ettim ki her eyaletin bir de kendine has nesir iislubu varm1�, otoyol tabelalannda kendini biitiin apkhgtyla ortaya koyan bir tarz. Eyalet s1mn ge<;ildiginde insan dilin nasd degi�tigini fark ediyor. New England eyaletleri kisa ve oz, ketum, veciz bir iislup kullamyor ve kelimeyi de harfi de ziyan etmiyor. New York Eyaleti insana durmadan bagmyor. �unu yap. Bunu yapma. Sola stki�. Saga siki�. De; adtmda bir kral fermaru. Ohio' da levhalar daha munis. Dostane oneriler sunuyorlar, neredeyse kendi fikrini soyler gibi. Baz1 eyaletlerin iislubu oyle tumturakh ki insan kolayca yolunu kaybedebilir. Bazt eyaletler, siiriiciiye onu nasd yol ko�ullanmn bekledigini haber veriyor, baz1lan btrakiyor kendi gorsiin. Neredeyse biitiin hepsi zarfi buakip stfata sanlmi�. Yava� Sur. Emniyetli Siir.
Ben biitiin levhalan hevesle okurum ve tarihi yerleri gosteren i�aretlerde eyalet nesri, en gorkemli ve lirik doruklarma ula�Iyor. Aynca tarihi en kisa olan, gec;mi�inde pek az diinyayt-sarsan olay olan eyaletlerin en fazla tarihi levhaya sahip eyaletler oldugunu memnuniyetle tespit etrni� bulunmaktaytm. Baz1 bah eyaletleri unutulmaya yiiz tuhnu� cinayetler ve banka soygunlanyla bile iftihar ediyor. �ehirler de geri kalmamak ic;in me�hur evlatlanru levhalarla siiriiciilerin dikkatine sunuyor: Elvis Presley'in, Cole Porter'm, Alan P. Huggins'in dogum yeri. Bu yeni bir �ey degil ku�kusuz. Antik Yunan'da kii<;iik �ehirlerin, Homer'm
75
dogum yeri olma iddiastyla kavga ettiklerini okumu�tum. Hahrbyorum da memleketindeki ofk.eli hem�erileri, Main Street'i yazdtktan sonra katran ve tiiye bulamak i<;in Red Lewis'i geri istemi�lerdi. Bugiinse Sauk Centre, onu memlekete kazandumt� olmakla oviiniiyor. Millet<;e tarihe aQZ, hpki talep fazlahgt kar�tsmda pek <;ogunu da kendisinin uydurdugu ingiliz Krallanmn Tarihi'ni yazan Monmouth'lu Geoffrey gibi. Ttpki eyaletlerde ve kasabalarda oldugu gibi tek tek Amerikahlarda da maziyle iftihar edilecek bir bag sahibi olmaya kar�I biiyiik a<;hk var. Ge<;rni�in enkazrm eleye eleye bir zerrecik yiicelik bulsunlar diye �ecere uzmanlan oldiiresiye <;ah�hnhyor. Ktsa siire once Dwight D. Eisenhower' m Britanya kraliyet soyundan geldigi kamtlandt; bunun kamtladtgt bir �y varsa, o da herkesin herkesten gelebilecegidir. Benim dogdugum -dedemin hahrladtgt kadanyla ilk ba�ta batakhk i<;inde bir demirci diikkfuundan ibaret olan- o eskinin kii<;iik kasabast, her sene tOren alayt diizenleyerek, buraya ilk yerle�en, bOcek larvalan ve <;ekirgelerle beslenen kii<;iik, peri�an yerli kabileyi toplum haftzasmdan silen, ispanyol beyleri ve giil di�leyen senyoritalarla dolu 1�dhh ge<;mi�i yad ediyor.
Bu bana ilgin<; geliyor ama tarihin ger<;ekleri kaydettigi iddiasrm da �iipheli hale getiriyor. Biitiin iilkede tarihle ilgili levhalan okurken bunu dii�iindiim, efsanenin ger<;egi nastl sildigini. <::ok basit bir seviyede efsane �oyle dogar. Dogdugum kasabayt ziyarete gittigimde <;ocuklugumu bilen ihtiyar bir adamla konu�mu�tum. Kii<;iikliigumii <;ok iyi hahrladtgtm soylemi�ti; buz gibi bir kt� sabaht evinin oniinden titreyerek ge<;en, kasketli, ince paltosu oniinden <;engelli igneyle tutturulmu� bir <;ocuk. Kendince tarn da efsane malzemesi: bir miktar �an �ohret kazanmt� fakir ve gen<;ligi aCilarla ge<;mi� <;ocuk. Ben bu anlahlan sahneyi hahrlamasam da dogru olamayacagmt biliyorum. Annem hi<;bir yerde sokiik diigme btrakmazdt. Diigmenin kopmast pasaklthktan da ote giinahh onun i<;in. Paltomu <;engelli igneyle tutturacak olsam annem beni iyi bir pataklardt. Hikaye dogru olamazdt ama bu ih-
76
tiyar beyefendi hikayeyi o kadar seviyordu ki onu yanl1� olduguna ikna edemezdim, ben de hi<; kendimi yormadtm. Dogdugum kasaba beni <;engelli igne talam� vaziyette gormek istiyorsa ne yapsam bunu degi�tiremem, hele hakikati soyleyerek hi�.
New York State'te, imparator Eyalet'te yagmur yagtyordu, otoyol yazarlanmn iislubuyla soguk ve amanstz bir yagmur. Hatta bu kasvetli saganak oyle kuvvetliydi ki Niagara �elalesi'ne gitmenin de pek manas1 kalmtyordu, suysa su. 0 strada Medina yakinlarmdaki kii<;Uk ama sonsuz bir kasabarun sokaklannda kayboldum. Kenara �ekip yol haritalan kitabtrm �Ikardtm. Ama insamn nereye gidecegini anlamas1 i<;in nerede oldugunu bilmesi gerekir once, ben bilmiyordum. Arabamn camlan Simsiki kapahydi ve yagan yagmurdan �effafhgtru kaybetmi�ti. Radyo al�ak sesle <;ahyordu. Birden birisi pencereye vurdu, soma kap1 a9ld1 ve birisi yammdaki koltuga oturuverdi. Adamm yiizii epey kirmiZI, nefesi epey viskiliydi. Gogsiinii kapatan gri i<;liginin iizerine giydigi pantolonu kirmizi askilarla tutturulmu�tu.
"Kapa �u boktan �eyi," dedi ve radyomu bizzat kendi kapad1. "KlZlm seni pencereden gormii�,'' diye devam etti. "Bir derdin oldugunu dii�iinmii�." Haritalanma bakh. "At gitsin bunlan. De hele, nereye gitmek istiyosun?"
insan boyle bir soru kar�Ismda neden dogruyu soyleyemez bilmiyorum. i�in dogrusu �uydu: Trafik �ok yogun oldugu ve ge�en ara<;lar camtma su piiskiirttiigii i�in 104 numarah otoyoldan daha kii<;Uk yollara saprm�bm. Niagara $elalesi'ne gitmek istiyordum. Bunu neden itiraf edemedim ki? Haritama bakip "Pennsylvania, Erie' ye gitmek istiyorum," dedim.
"Peki," dedi. "$imdi o haritalan at gitsin. Buradan geri doneceksin, iki 1�1k soma Egg Sokag1'na gelirsin. Oradan sola sap, iki yiiz metre kadar gittikten soma saga sap. Biraz kivnmh bir yoldur, kar�ma bir iist ge<;it <;Ikacak ama oradan gitmeyeceksin. Oradan sola sapacaksm ve yol �oyle kivnlacak: gordiin mU? $oyle." Eliyle bir kavis <;iziyordu. "Yol diizeldiginde ii<;lii bir <;atala
77
geleceksin. Sol tarafta biiyiik, l<Irnuzr bir ev var, oraya gitmeyeceksin, saga gideceksin. Buraya kadar anladm rm?"
"Tabii," dedim. "Kolayrm�." 11Madem oyle tekrar et de dogru anlamr� mrsm goreyim." Kavisli yolda dinlemeyi buakmr�hm. "Belki bir kere daha an-
latsan iyi olacak/' dedim. /IBelliydi zaten. Geri don, iki 1�1k sonra Egg Soka�'na gele
ceksin, sola don, iki yiiz metre sonra saga don, l<Ivnmh yoldan git ama iist gec;ide c;rkma."
11$imdi anladrm," dedim c;abucak. /IBana yardrm ettigin ic;in te�ekkiir ederim."
/IUlan," dedi, "daha seni kasabadan bile c;rkarmadrm." Neyse, brrakm takip etmek, hahrlayabilsem bile oyle karma
�rkh ki tarif ettigi yol Knossos'taki labirente rahmet okuturdu. Nihayet tatmin oldugunda, ben de te�ekkiir ettigimde, a�agr inip kapryr c;arph ama bendeki sosyal korkakhk oyle biiyiik ki, pencered en seyredecegini bildigim ic;in kos kos aksi yone dondiim. iki blok gec;tikten sonra kendimi 104' e athm, trafik filan hak getire.
78
Niagara $elalesi �ok giizel. Times Meydaru'ndaki Bond Magazasi'mn eski gorkemli levhasmdaki �elalenin daha biiyiik bir versiyonu gibi. Nihayet �elaleyi gorebildigime �ok memnun oldum <;linkii bundan boyle birisi Niagara $elalesi'ni gordiiniiz mii, diye sordugunda evet cevab1 verebilecegim ve yalan soylememi� olacag1m.
Yol tarif�isine Pennsylvania, Eire' ye gidecegimi soyledigimde gitmek gibi bir niyetim hi� yoktu ama megerse oraya gidiyormu�um. Niyetim Ontario'nun boynunu a�mak, sadece Erie'yi degil Cleveland ve Toledo'yu da atlamakh.
Tecriibelerim bana, biitiin milletlere baydd1&m1 ama biitiin hiikiimetlerden nefret ettigiini gostermi�tir. Bu dogal anar�istligim en �ok da iilke smulannda, sabtrh ve eli �abuk memurlar, go�menlik ve giimriik i�lemlerini yerine getirirken kendini gosterir. Hayahm boyunca ka�ak bir �eyi stmrdan sokmaya �ah�madtm. Madem oyle, neden giimriik bariyerine yakla�uken i�imde bir huzursuz bir su�luluk hissediyorum? Yiiksek bir iicretli kopriiden ge�tim, tarafstz bOlgeyi a�hm ve Amerikan bayragtyla Kanada bayraglllin omuz omuza durduklan bir yere geldim. Kanadahlar �ok kibardt. Nereye gittigimi, ne kadar kalaca&mt sordular ve Rocinante'ye �oyle geli�igiizel bir baklp Charley' de durdular.
"Kopeginizin kuduz a�1s1 karnesi var m1?" "Yok. Gordiigiiniiz gibi ihtiyar bir kopek. A�1 yaphrah uzun
zaman oldu." Ba�ka bir memur daha geldi. "Bu durumda smm kopekle
ge�memenizi tavsiye ederiz." "Ama Kanada' da klsa bir mesafe gittikten sonra yeniden Bir
le�ik Devletler' e girecegim."
79
"Anhyoruz," dediler nezaketle. "Kopegi Kanada'ya sokabilirsiniz ama AB. D. onu geri almaz."
"Ama teknik olarak �u anda A.B.D. i<;indeyim ve hi<; bir sorunla kar�da�madtm."
"Srmn ge<;ip tekrar geri donmeye <;ah�usamz sonmla kar�lla�acaksmtz."
"Peki kopegi nerede a�tlatabilirim ?" Bilmiyorlard1. En azmdan otuz kilometre geri gidip bir vete
riner bulmah, Charley'i a�llatmah, sonra donmeliydim. Halbuki sadece zamandan kazanmak i<;in Kanada'ya ge<;iyordum ve bu durum sadece kazanacagtm zamaru degil <;ok daha fazlas1n1 da silip si.ipi.irecekti.
"Li.itfen anlamaya <;ah�m, bu �arh ko�an sizin hi.ikiimetiniz, bizimki degil. Biz sadece sizi haberdar ediyoruz. Kurallar boy le."
Sarunm hiikiimetlerden ama biitiin hiiki.imetlerden nefret etmemin sebebi bu. Hep bir kural var, ki.i<;iik harflerle sayfa sonlanna yazllrm� ve bu yazllan okuyan adamlar tarafmdan uygulanan bir kural. Sava�acak bir �ey, insarun yumruklanyla dovecegi bir duvar yok. Ben de hayvanlann a�danmas1 gerektigini di.i�iiniiyorum, hatta mecburi olmah; kuduz korkun<; bir �ey. Yine de bu kuraldan ve kural koyan biitiin hiikiimetlerden nefret ediyorum. Onemli olan a�1 degil kameydi. Hiikiimetler soz konusu o1dugunda hep bOyledir - olaym kendisi degil ki.i<;iik bir kagtt pan;as1 onemlidir. Memurlann hepsi efendi, dost canltsl, yard1mc1 olmaya <;ah�an insanlard1. Srmrda zaman ge<;mek bilmiyor. Bana bir fincan <;ay, Charley' e de yanm diizine kurabiye verdiler. Kame olmadtgt i<;in PennsylVania, Erie'ye donmek zorunda kalmama da hakikaten iiziilmi.i�lerdi. Mecburen gerisin geri doniip Ylldtzh ve <::izgili bayragtmlza, bir diger hi.ikiimete dogru yol ald1m. D1�an <;tkarken durmam gerekmemi�ti ama �imdi bariyer kapahydt.
80
"Amerikan vatanda�1 mtslnlZ?" "Evet memur bey, i�te pasaportum."
"Bildirecek bir �eyiniz var mt?" "<;tkmadtm ki." "Kopeginizin kuduz a�ISI kamesi var rm?" "Kopegim de <;tkmadt." "Ama Kanada' dan geliyorsunuz." "Kanada'ya girmedim." Gozlerinde <;elik rengi bir parlakhk olu�tu, ka�lan �iiphe <;iz
gisine kadar indi. Zaman kazanmak �oyle dursun, Pennsylvania, Erie'ye gitmekten bile daha fazla zaman kaybedecege benziyordum.
"Ofise gelebilir misiniz?" Bu talep bende kaptyt yumruklayan bir Gestapo etkisi yatath.
Yanh� bir �ey yapmamt� olsam da i<;imde panik, ofke ve su<;luluk hissediyordum. Sesim erdemli bir ofkeyle ctrlak 9klyordu, bu ses tonu derhal �iiphe uyandmr.
"Liitfen ofise buyrun." "Size Kanada'ya girmedigimi soyledim. Beni seyrettiyseniz
oradan geri dondiigumii gormii� olmarnz laztm." "Liitfen �oyle gelin, beyefendi." Sonra telefonu a<;h: "New York plaka numarast. .. Evet. Kara
van �eklinde pikap. Evet, kopek var." Bana dondii: "Bu kopegin cinsi ne?"
"Kani�." "Kani�, kani� dedim. A<;Ik kahve." "Mavi," dedim. "A<;tk kahve. Peki. Te�ekkiirler." Umanm masumiyetime bir de hiiziin kan�mamt�hr. "Strun ge<;mediginizi soylediler." "Ben de ayrn �eyi soylemi�tim." "Pasaportunuzu gorebilir miyim?" "Neden? Ulkeden 9kmadtm. <;tkmayacagtm." Yine de pasa
portumu uzathm. Ba�ka yolculuklann giri� ve <;tkl� damgalanrn inceleyerek pasaportuma goz ath. Fotograftrm inceledi, arka ka-
81
paga yapr�hnlm1� san <;i<;ek a�lSl sertifikaslill a<;h. Son sayfarun dibindeki silik harflerle rakamlan gordii. "Bu ne?"
"Bilmem. Bakayrm. Ha, o mu! Telefon numaras1." "Pasaportunuzda ne i�i var?" "Herhalde yammda kagrt yoktu. Kimin numarasr oldugunu
hahrlamryorum bile." $imdi apgrm1 yakalarm�h ve bunun farkmdaydr. "Pasaportu
tahrif etmenin yasalara ay km oldugunu bilmiyor musunuz?" "Silerim." "Pasaportunuza hi<;bir �ey yazamazsrruz. Kanun bOyle." "Bir daha yazmam. Soz." Bir daha hi<; yalan soylemeyecegim,
hrrsrzhk yapmayacagrm, dii�iik ahlakb kimselerle arkada�hk etmeyecegim, kom�umun kansrru ayartmayacagrm ve daha neler neler yapmayacagrm konusunda da ona soz vermek geliyordu i<;imden. Pasaportumu kapahp bana uzath. 0 telefon numarasmr buldugu i<;in kendini <;ok daha iyi hissediyordu eminim. Bu kadar zahmete katlarup da hi<; kusurumu bulamasaydr, bu ge<;mek bilmeyen giinde daha neler olurdu bilemiyorum.
"Te�ekkiirler memur bey," dedim. "$imdi yoluma devam edebilir miyim?"
Elini kibarca salladr. "Buyrun," dedi. Pennsylvania, Erie'ye gitmemin hikayesi de boyle i�te ve bu
tiimiiyle Charley'in su<;u. Yiiksek demir kopriiyii ge<;tim ve iicreti odemek i<;in durdum. Adam ba�rru pencereden <;tkardr. "Devam edin," dedi, "bu seferlik bizden."
"Nasrl yani?" "Biraz once oteki taraftan ge<;tiginizi gordiim. Kopegi de gor-
diim. Geri doneceginizi biliyordum." "Bana neden soylemediniz?" "Kimse inanmryor. Buyrun ge<;in. Bu taraf size iicretsiz." Bu adam hiikiimet degildi. Ama hiikiimet insana kendini
<;ok kii<;iik ve a�agrhk hissettiriyor, oyle ki insarun kendine giivenini tekrar toplamasr i<;in epey ugra�masr gerekiyor. 0 gece
82
Charley'le birlikte bulabildigimiz en biiyiik konaklama yerinde kald1k; fildi�li, maymunlu, tavus ku�lu bir eglence alaru, hatta lokantas1 ve oda servisi olan, sadece zenginlerin para yeti�tirebilecegi bir yerdi. Sodayla buz sipari� ettim ve kendime sodah sko<; yaphm, sonra bir tane daha. Sonra bir garson <;agirdtm ve kendime <;orbayla biftek, Charley' e de yanm kilo <;ig kiyma ISmarladrm, aamas1zca da bah�i� verdim. Uyumadan once ke�ke giimriikteki adama �unu da diyeydim dedigim laflan tekrar ettiro, bazilan acayip zeki ve ta�I gedigine koyan laflard1.
83
Yolculugumun ba�mdan itibaren "luzhyol" ya da "siiper-otoyol" denen o yiiksek luzh, beton ve katran hatlarmdan hep ka<;md1m. Her eyalet bunlara ba�ka bir isim veriyor. New England' da <;ok oyalanrm�hm, lo.� hlZlm arthrm1�h ve Kuzey Dakota' da kardan mahsur kalmak gibi bir korkum vard1. U.S. 90'a pktlm, iilkede iiretilen rnallann ta�md•& <;ok �eritli, geni� bir yara gibiydi. Rocinante dortnala gidiyordu. Bu yoldaki en dii�iik luz, daha once hi<; <;Ikmaillg•rn bir luzd1. Sancak tarafmdan sokiin eden bir riizgara kar�n ilerliyordum ve benirn de yarahlmasma yardtmci oldugurn flrtmarun savuran, sersemleten tokatlanm hissediyordurn zaman zaman. Karavanm diiz yiizeylerinde riizgann uguldad•g•m duyuyordurn. Levhalar bagmp duruyordu: "Durma! Durrnak yasak. H1z1 koru." Tren gibi uzun hrlar yamrndan giirleyerek ge<;iyor, riizgarlanyla adeta yurnruk ahyorlard1. Bu geni� yollar yiik ta�1rnak i<;in harika ama etra& seyretrnek i<;in berbat. Elleriniz direksiyona yap1�nyor, gozleriniz ondeki arabaya ve dikiz aynasmdan arkadaki arabaya ve yan aynadan sollayan ara<;lara; aym zarnanda talimatlan ka<;mnrn korkusuyla yol i�aretlerini siirekli okumak gerekiyor. Kabak suyu satan tezgahlar, antika diikkanlan, <;iftlik iiriinleri ya da fabrika rnagazalan yok. Bu ruzhyollarla biitiin iilkeyi ku�att1g1rmzda tek bir �ey gormeden New York' tan Kaliforniya'ya gitmek rniirnkiin olacak.
Belirli arahklarla dinlenebileceginiz ve ihtiya<;lanmz1 temin edebileceginiz yerler var; yiyecek, benzin ve yag, kartpostal, Slcak yemek, piknik masalan, yeni boyanm1� <;6p kovalan, pml pml, deterjana ve parfiime bogulrnu� tuvaletler, oyle ki insanm koku duyusunu geri kazanmas1 epey zaman ahyor. Bu parfiirnler bir kokunun yerine bir ba�kasrm koyuyor ve bashran koku-
84
nun basbnlan kokudan <;ok daha kuvvetli olmas1 gerekiyor. 01-kemi biraz fazla ihmal etmi�im. Ben yokken medeniyet biiyiik ad1mlarla ilerlemi�. Eskiden bir makineye bozuk para ahp saklz ya da �eker almak miimkiindii ama �imdi bu yemek saraylarmda oyle makineler var ki parayt attm m1 mendil, tarak-ve-manikiirseti, sa<; kremi ve kozmetik iiriinler, ilk yard1m <;antalan, aspirin gibi hafif ila<;lar, insam uyamk tutan haplar almak miimkiin. Bu aletler beni biiyiiledi. Diyelim ki i<;ecek bir �ey istiyorsunuz; limonata ya da kola se<;ip bir diigmeye bas1yor, paray1 abyor geri <;ekilip bekliyorsunuz. Once kagtt bir bardak dii�iiyor, sonra i<;ine s1v1 bo�almaya ba�hyor ve bardagm agzma bir santim kala duruyor; serin ve diriltici bir i<;ecek, garantili sentetik. Kahve daha da ilgin<; <;iinkii siyah s1cak SlVl kesildiginde bir miktar da siit dokiiliiyor ve bardagm yamna bir kesme �eker dii�iiyor. Ama i<;lerinde en miithi�i s1cak <;orba makinesi. On <;e�it var: bezelye, �ehriyeli tavuk, etli sebzeli, se<; birini at param. Devin i<;inden bir homurtu geliyor ve "ls1myor" yazan bir diigme yamyor. Bir dakika sonra klrm1z1 bir 1�1k yamp sonmeye ba�hyor ve kii<;iik kapag1 a<;Ip kag1t bardak i<;indeki kaynar <;orbay1 ahyorsun.
Bir tiir medeniyetin doruk noktasmda hayat boy le. Lokantarun masalan sandalyeleri, yiiksek tezgahlan, onlarm oniindeki suni deri tabureleri de aynen tuvaletler gibi pml pml. Zaptedilip hareketsiz hale getirilebilen her �ey �effaf plastikle kaplanm1�. Yiyecek fmndan yeni <;1km1�, tertemiz ve tats1z; insan eli degmemi�. Fransa' da ve italya' da say1s1z insan elinin degdigi baz1 yemekleri i<;im s1zlayarak habrlad1m.
Bu dinlenme, yemek ve ikmal merkezleri, <;i<;ekler ve <;imenlerle giizelle�tiriliyor. Onde, yolun kenarmda, binek arabalan i<;in park yerleri ve dizek dizek benzin pompalan bulunuyor. Arka tarafa kamyonlar yana�1yor ve hizmet ahyor - devasa hrlar. Teknik olarak Rocinante de kamyondan saylldigt i<;in arkalarda yerini ald1, ben de <;ok ge<;meden kamyoncularla ahbaphk kurdum. Bu uzun mesafe �of6rleri etraflanndaki hayattan kopuk
85
insanlar. Kocalan her tiirden gtdan iiriinii, makineyi iilkenin bir ucundan bir ucuna ta�uken kanlanyla c;ocuklan bir yerlerde bir kasabada ya da �ehirde ya§'tyorlar. Adeta a§'iret gibi birbirlerine stkt stktya baghlar ve kendilerine has bir dil kullaruyorlar. Ben her ne kadar o ta1?Ima canavarlan arasmda kiic;i.ici.ik kalsam da bana iyi davrandtlar ve yardtmct oldular.
Kamyon parklarmda du�, sabun ve havlu bulundugunu ogrendim, istersem oraya park edip gecelebilirmi�im. Bu adamlarm yerlilerle pek ah�veri§'i yoktu ama radyo tutkunu olduklan i<;in i.ilkenin her yerindeki haberleri ve siyasette ne olup bittigini takip ediyorlardt. Anayollarda ya da htzhyollardaki yiyecek ve yaktt merkezleri eyaletler taraf:mdan kiralamyordu ama ba�ka otoyollarda ozel te§'ebbi.is, yaktt, yatak, banyo, oturup vakit 61-diirecek yerler i<;in kamyonculara indirim uygulayan istasyonlar a<;mt�h. Ama ozel hayatlar si.iren, sadece kendileri gibilerle ileti§'im kuran, uzmanla�mt� bir grup olduklan i<;in, onlarla taktlsam, tek bir yerli, kasabah adamla konu§'madan biitiin i.ilkeyi gezebilirdim. Kamyoncular i.ilkenin sathmda dola§>tyorlar ama onun bir parc;ast degiller. Elbette ailelerinin ya§>adtgt kasabalarda kokleri vardtr bir nebze - kliipler, danslar, a§'k maceralan, cinayetler.
Biitiin uzmanlan sevdigim gibi kamyonculan da <;ok sevdim. Onlann konu§'malanm dinlerken bir yol, lastik, yay, a�m yiik kelime dagamgt biriktirdim. Uzun yol §>Oforlerinin rotalan iizerinde, <;ah§'anlan ve tezgahlarm arkasmdaki garsonlan tamdtgt belli istasyonlar var ve zaman zaman diger kamyonlardaki muadilleriyle burada bulu�uyorlar. Bir araya gelmenin simgesi bir fincan kahve. Ben de stk stk kahve ic;mek ic;in duruyordum; earum c;ektigi ic;in degil dinlenmek ve bitmek bilmez yoldan biraz uzakla§'mak i<;in. Bir kamyonu uzun mesafede kullanmak i<;in, havah frenlerin ve hidrolik direksiyonlarm i§'i kolayla§>hrmasma ragmen kuvvet, kontrol ve dikkat gerekiyor. Bir kamyonu alh saat siirdi.igiini.izde ayak ba§'ma kac; kilo kuvvet uyguladtgmtzi modem test yontemleriyle ol<;mek ilgin<; olabilirdi. Bir keresin-
86
de Ed Ricketts'le, bir bolgedeki taglan kald1rarak alhndaki deniz canhlarrm toplarken, suadan.bir giinde ortalama ka� kilo ag1rhk kaldudigimiZl hesaplamaya c;ahgmlghk. Kaldudigimiz ya da devirdigimiz taglar biiyiik degildi, aguhklan bir ila yirmi be� kilo arasmda degigiyordu. Mahsuliin bol oldugu, kendimizi fazla enerji harcamam1g gibi hissettigimiz bir giinde her ikimizin de dort ila on ton kaya kaldudigimizi hesaplam1ghk. Bir de direksiyonu farkmda bile olmadan azlClk �evirdiginizde uygulanan belki yanm kiloluk kuvveti, gaza basan ayagm uygulad1g1 belki o da yanm kiloyu gec;meyen degigken basmCI diigiiniin, alh saatlik toplam1 kim bilir ne muazzamd1r. Soma farkmda olmadan tedirginlikle kasdan omuz ve boyun kaslan var; bir yola, bir dikiz aynasma gidip gelen gozler, bilin�li zihnin farkma varamayacagi kadar derinde alman binlerce karar. Sinirlerle kaslarm apga pkard1g1 enerji muazzam. Bu yiizden de kahve molas1 pek �ok a�1dan rahathk veriyor.
S1k s1k bu adamlarla oturup konugmalarrm dinledim ve zaman zaman sorular sordum. C::ok gec;meden i�inden ge�tikleri yerler hakkmda onlardan bilgi beklememek gerektigini anlad1m. Duraklan d1gmda hi�bir temaslan yoktu i�inden ge�tikleri yerlerle. Birden onlarm denizcilere ne kadar benzedigini fark ettim. Denize ilk a�ddigimda, biitiin diinyay1 gezen ve ilginc;, egzotik iilkelerin limanlanna ugrayan denizcilerin o diinyayla ne kadar az temas1 oldugunu goriip gagumighm. Rotalan c;ok uzun olan baz1 kamyoncular iki kigi seyahat ediyor, kamyonu s1rayla kullaruyorlardl. Siras1ru savan ya uyuyor ya da ucuz roman okuyordu. Ama yoldayken motoria, havayla ve programlanna sad1k kalmalanru saglayacak ruz1 korumakla megguldiiler. Bazdan diizenli olarak gidip geliyordu, bazdan tek seferlik igler i�in. Biiyiik hrlann rotalan iizerinde ya�ayan yerle�ik insanlarm hie; bilmedigi bambagka bir hayat tarz1yd1 bu. Bu adamlar hakkmda iyi kotii bir geyler ogrenmigtim ama c;ok daha fazlaslru bilmek isterdim.
87
insan benim gibi senelerdir araba kullamyorsa neredeyse biiti.in tepkileri otomatik hale geliyor. Ne yapacagrm dii�iinmiiyor. Siirii� tekniginin neredeyse tiimii makineyi andJran bilin�d1�mm derinlerine gomiilmii� oluyor. Bu sebeple bilin�li zihnin biiyiik boliimii dii�iinmek i9n serbest oluyor. Peki insanlar araba kullarurken ne dii�iiniir? Belki klsa yolculuklarda gitmekte oldugu yere ula�may1 ya da aynld1� yerdeki baz1 olaylan dii�iiniir. Ama �ok uzun yolculuklarda hayal kurmak, hatta Tann yard1mclmlz olsun, dii�iinmek i9n epey alan kaltr. Hi� kimse bu alanda bir ba�kasmm ne yaphgm1 bilemez. Ben �ahsen hi<; in�a etmeyecegim evler mi planlamad1m, hi� ekmeyecegim bah�eler mi tasarlamadlm, Sag Harbor' da koyun dibinde birikmi� yumu�ak mili ve ufalanm1� kabuklan, yukandaki arazime pompalamak, tuzunu akltmak, boylece zengin ve bereketli bir toprak yaratmak i<;in yontemler mi bulmadrm. Boyle bir �eyi yapacak rmpm bilmiyorum, ama araba kullarurken pompaya, tuzu akltma kutularma, tuzluluk testlerine kadar her �eyi aynnhs1yla planlad1m. Araba kullarurken kafamda kaplumbaga tuzaklan yarathm, degil gondermek asla kag1da dokmeyecegim aynnhh mektuplar yazd1m. Radyo a<;1k oldugunda, miizik eski zamanlan ve yerleri getiriyordu hahnma, biitiin ki�ileri, sahne dekorlanyla; oyle netti ki bu amlar konu�malan kelimesi kelimesine hahrhyordum. Ayru �ekilde gelecekte vuku bulacak sahneler de dii�iiniiyordum, tastamam, inandmcr; asla ger�ekle�meyecek sahneler. Kendi mizah duyguma giilerek, yaplSl ya da i�erigi yiiziinden iiziilerek veya heyecanlanarak kafamda klsa hikayeler bile yazd1m.
Eminim yalruz bir adam araba kullarurken kurdugu hayalleri dostlarla donahyordur, sevgiyi tatmam1� bir adam etrafmda onu seven, giizel kadmlar hayal ediyordur ve �ocuksuz bir siiriiciiniin hayallerine �ocuklar hrmaruyordur. Peki ya pi�manhklar? Ke�ke �unu �oyle yapsayd1m ya da ke�ke onu oyle soylemeseydim; Tannm, o korkun<; �ey belki de hi<; olmazd1. Kendi zihnimde bu potansiyeli gordiigiim i�in ba�kalarmda da olabilecegini
BB
tahmin ediyorum ama belki de yoktur, kim bilir. i�te bu ylizden, gazlem yapmak iizere <;Ikh�m yolculugumda, miimkiin oldugunca, gorecek, i�itecek, koklayacak c;ok daha fazla �eyin oldugu arka yollardan gittim ve giindiiz dii�lerini besleyerek insarun benligini �i�iren o geni�, trafik yariklanndan uzak durdum. U.S. 90 denen bu geni�, olaystz yoldan Buffalo ve Erie'yi atlaytp Ohio, Maddison' a gittim, oradan da ayru al<;iide geni� bir yol olan U.S. 20 iizerinden Cleveland, Toledo ve Michigan' a ge<;tim.
Bu yollarda, prefabrik ev fabrikalanndan c;Ikmt�, ozel tasarlanmt� kamyonlar tarafmdan c;ekilen seyyar evleri bolca garmek miimkiin. Hazu laf ac;tlmt�ken seyyar evler konusundaki fikirlerimi de soyleyeyim. Yolculugumun ba�mdan itibaren diinyamtzdaki bu yeni �eyleri, hem ne kadar c;ok olduklanru fark ettim ve biitiin iilkede saytlan artmakta oldugu ic;in biraz gazlem, hatta belki yorum yapmakta fayda var. Bunlar arabayla c;ekilen romork �eklinde evler degil, tren vagonuna benzeyen upuzun, parlak yaptlar. Daha yolun ba�mda seyyar evlerin sahldtgt geni� alanlan garmii�tiim ama soma tedirgin bir devamhhkla ic;inde durduklan parklan da fark etmeye ba�ladtm. Maine' de geceleri bu parklarda konakltyor, i�letmecilerle ve bir araya toplanmt� bu yeni evlerin sakinleriyle konu�uyordum.
Gerc;ekten de miikemmel bir yaptst var bu evlerin: dt�I aliiminyum kaph, c;ift kat duvarh, yahhmh, ic;i c;ogunlukla ah�ap ya da lambri kaph. Bazen uzunluklan on iic; on dart metreyi buluyor, iki ila be� odalan oluyor; tuvaleti, banyosu, klimas1, bilhassa televizyonu tastamam. ic;inde bulunduklan parklarda bazen c;evre diizenlemesi yaptlrm� oluyor ve her tiirlii imkan bulunuyor. Parkta ya�ayanlar hallerinden c;ok memnundu. Seyyar ev treyler parkma naklediliyor, subasman gibi bir �eyin iizerine yerle�tiriliyor, alhna saglam plastik bir kanalizasyon borusu takthyor, elektrik baglanhst yapthyor, televizyon anteni dikiliyor ve aile ic;ine yerle�iveriyor. Pek c;ok park i�letmecisi, gec;en sene iilke c;apmda yaptlan dart evden birinin seyyar ev oldugunu soyledi. Park yanetimi kii<;iik
89
bir arazi kiras1, arb su ve elektrik paras1 tahsil ediyor. Neredeyse biitiin evlerde sadece fi�e takarak telefon baglaruyor. Bazen par km i<;inde market oluyor ama olmasa bile �ehir dt�ma serpi�tirilmi� bolca supermarket bulmak miimki.in. Kasabalarm ic;indeki park sorunlan bu siipermarketlerin, kasaba vergilerinden muaf tutuldugu ac;lk alanlara ta�mmasma sebep olmu�. Treyler parklan ic;in de ayru �ey gec;erli. Bu evlerin seyyar olmas1 gerc;ekten de seyahat ettikleri anlarnma gelmiyor. Bazen ev sahipleri ayru yerde senelerce oturuyor, bahc;e yaptyor, etra&ru alc;ak briket duvarlarla c;eviriyor, tente gerip, bahc;e mobilyalan koyuyor. Benim ic;in yeni bir hayat tarz1. Bu evler asla ucuz olrnuyor, hatta c;ogunlukla pahah ve liiks oluyor. 20.000 dolara mal olan ve her giin kullandtgtmtz binlerce alet edevab barmdtranlanru da gordiim: bula�Ik makinesi, c;ama�Ir makinesi, kurutucu, buzdolabt, derin dondurucu.
Ev sahipleri evlerini bana gosterrneye sadece istekli degillerdi, bundan biiyiik memnuniyet ve gurur duyuyorlardt. Odalar kii<;;iik olsa da gayet derli topluydu. Akla gelebilecek her tiirlii kullarurn birirni vard1. Bazilanrun manzara penceresi dedigi geni� pencereler, her tiirlii darhk hissini ortadan kaldmyordu; yatak odalan ve yataklar geni� geni�ti, saklama alanlan da inarulmazdt. Bana bir ya�am alaru devrimi gibi geldi, hem talep de gittikc;e arhyordu. Bir aile boy le bir evi neden tercih eder? �iinkii rahat, derli toplu, temizlemesi ve Isttmast kolay.
Maine' de �oyle bir konu�ma gec;rni�ti: "Riizgann ic;inde tshk c;aldtgt soguk ahtrlarda ya�amaktan btkbm. Ufak tefek bir siirii vergi, hare; odernekten usandtrn. K1�m steak ve kuytu oluyor, yazm da klima bizi serin tutuyor."
"Seyyar evler genelde hangi gelir grubundan insanlar tarafmdan tercih ediliyor?"
"Degi�iyor ama c;ogunlugu senede 10 ila 20 bin kazanan insanlar."
"i� hayatmdaki belirsizligin bu evlerin htzla artmas1 iizerinde bir etkisi var mt?"
90
"Belki biraz vard1r. Yarm ne olacagrm kim bilebilir ki? Teknisyenler, in�aat miihendisleri, rnimarlar, muhasebeciler, hatta tek tiik doktorlar ve di� hekirnleri oturuyor seyyar evlerde. Bir fabrika ya da tesis kapahld1gmda elinde satamayacagm bir miilkle kis1hp kalrruyorsun. Diyelim ki evin babasmm bir i�i var ve bir ev ahyor ama soma i�ten pkanhyor. Evini ucuza sahnak zorunda kahr. Ama seyyar bir evi varsa, ta�IYICI bir firmayla anla�Ir, evi istedigi yere gotiiriir ve zarar etmez. Belki boyle bir �eyi yapmas1 hi\ gerekmez ama yapabilecek olmas1 fikri onu rahatlahr."
"Peki satm alma ko�ullan nasd?" "Zamana yay1hyor, hpki araba almak gibi. Kira odemek gibi." Soma bu evlerin en biiyiik cazibesini ke�fettim, neredeyse bii-
tiin Amerikan hayahna siZrru� bir cazibe. Her sene bu seyyar evlerde yenilemeler yap1hyor. Eger maddi durumunuz iyiyse hpki araba piyasasmda oldugu gibi kendinizinkini sahp yeni modelini ahyorsunuz. Bu bir statii simgesi. Hem ikinci el fiyatlan arabalara gore \Ok daha yiiksek \finkii kullarulmi� evlerin piyasasi hazir. ilk ba�ta yiiksek fiyata alman bir ev, birka\ yd kullamld1ktan soma daha fakir bir aileye sahlabiliyor. Bakimlan kolay, genelde aliiminyumdan yapddt� i\in boy a istemiyor ve dalgalanan arazi fiyatlarmdan etkilenmiyor.
"Ya okullar?" Okul otobiisleri \Ocuklan parktan ahp parka geri getiriyor.
Aile arabas1 aile reisini giindiiz i�ine, a�am biitiin aileyi arabah sinemaya gotiiriiyor. Temiz kir havas1, saghkl1 hayat. Odemeler biraz yiiksek ve faizli oldugu halde daire kiralamaktan ve ev sahibiyle kaloriferler konusunda kavga etmekten iyi. Hem kap1s1mn oniine arabamz1 \ekebileceginiz bu kadar rahat bir zemin kat daireyi nerede bulup da kiralacaksrmz? <::ocuklarrmz ba�ka nerede kopek bakabilecek? Neredeyse biitiin seyyar evlerde bir kopek var, Charley'in en bayddtgt �ey. Seyyar evlerde iki kere yemege davet edildim, pek \Ok kereler de televizyonda futbol ma\I seyrettim. i�Ietmecilerden birisi, bu i�e ahhrken ilk yapilacak �eyin
91
televizyon yaymlanru iyi <;eken bir yer bulmak oldugunu soylemi�ti. Ben foseptik, su ve elektrik gibi hizmetlerden yararlanmadlgun il;in bir gecelik kalma paras! olarak bir dolar odiiyordum.
Bu seyyar insanlarm bana verdigi izlenim, kaho bir konut arzu etmedikleriydi. Nesiller boyu dayanacak bir �ey almiyorlardl, paralan yeni bir model almaya yetene kadar kullanacak bir �ey ahyorlard1. Bu seyyar birimler sadece park cemaatleriyle de sm1rh degildi. Bir <;iftlik evinin yamba�mda duran yiizlercesi vardl. Bunun sebebini de bana a<;lkladdar. Eski zamanlarda bir ailenin oglu evlendiginde, <;oluk <;ocuga kan�hgmda, eve bir kanat ya da bir oda eklenmesi adettendi. $imdi pek <;ok yerde bu ilave binarun yerini seyyar evler alm1�h. Yumurta ve fiime et ald1gtm bir <;ift<;i bana bu <;oziimiin faydalanru aruatm1�h. Boylece her ailenin daha once sahip olmad1gt bir mahremiyeti oluyordu. Ya�hlar aglayan bebeklerden rahats1z olmuyorlard1. Yeni gelin eskiden sahip olmad1g1 bir mahremiyete ve ailesini kurabilecegi bir mekana sahip oldugundan kaynana siirtii�meleri sorun olmaktan <;1klyordu. Gen<;ler ta�md1klan zaman -ki neredeyse biitiin Amerikahlar ta�lllir- evde kullarulmayan, i�e yaramayan odalar kalm1yordu. Ku�aklar aras1 ili�kiler epey diizelmi�ti. Ogul, anababasmm evine gittiginde misafir oluyordu, onlar da ogullarlllin evine geldiginde misafir oluyorlard1.
Sonra bir de yalruzlar var, oruarla da konu;;;tum. Yolda giderken bazen, yuksek bir tepenin iizerine, harika bir manzaraya bakacak ;;;ekilde yerle�tirilmi� tek bir seyyar ev goriirsiiniiz. Bazllan da bir nehrin ya da goliin kly1smdaki aga<;larm alhna sokulmu�tur. Bu yalruzlar arazi sahibinden, arazilerinin kii<;iik bir boliimiinii kiralarlar. Sadece evi koyacak bir yere ve oraya ula�mak i<;in ge<;i� hakkma ihtiya<;lan vardu. Bazen yalruzlar bir kuyu ve bir de foseptik <;ukuru a<;hnr, kii<;Uk bir bah<;e eker, bazilan sulanru elli galoruuk yag bidoruarmda getirtir. Baz1 yalruzlar biiyiik bir zeka sergileyerek su deposunu yuksege yerle�tirir ve kii<;iik bir plastik boru takarak yer<;ekiminden faydalarur.
92
Seyyar evlerde payla9hgnn yemeklerden biri, plastik karolarla kaplt, <;elik evyeli, ankastre ocak ve fmnh, kusursuz bir mutfakta pi�irilmi�ti. Yaklt olarak her yerde bulunabilen biitan ya da tiipe doldurulabilen ba9ka bir gaz kullamyorlardt. Yemegi, maun lambrili kii<;ftk bir yemek boliimi.inde yerni�tik. Bundan daha giizel, daha rahat bir yemek yedigimi hahrlam1yorum. Yarumda hediye olarak bir 9i�e de viski getirmi�tim, sonra yumu�acrk stinger minderli koltuklara gomiilmii9tiik. Bu aile bu �ekilde ya�amay1 seviyordu ve eski ya�anhlanna donmeye hi<; niyetleri yoktu. Evin babas1 be� kilometre kadar uzakta araba tarnirciligi yaptyordu ve iyi para kazaruyordu. iki <;ocuklan her giin anayolun kenanna <;1-klyor, oradan sar1 okul otobiisiine biniyorlard1.
Yemekten sonra uzun bir bardaktan viskirni yudumlay1p mutfaktaki bula91k makinesinin sesini dinlerken onlara kafarm kurcalayan bir soruyu sordum. C::ok iyi, dii�i.inceli, zeki insanlard1. Dedim ki, "En deger verdigimiz duygulanm1zdan biri koklere sahip olmakhr, bir topraga ya da bir topluluga kok salarak biiyiimektir." C::ocuklanru koksiiz biiyiitmek onlara nas1l bir his veriyordu? iyi rniydi kotii miiydii? Boyle bir �eye ozlem duyuyorlar m1yd1?
Yaki�Ikll, a<;Ik tenli, kara gozlii baba bana cevap verdi. "Giiniimiizde soziinii ettiginiz 9eye sahip ka<; ki9i var? On iki katlt bir apartmamn en list kahnda oturan insanlann kokleri nerede? Birbirinin hpahp aym yiizlerce binlerce kii<;Uk evden olu9an toplu konutlardaki insanlann kokleri nerede? Benim babam italya' dan gelrni9,'' dedi. "Toskana' da, ailesinin belki bin yddu oturdugu bir evde biiyiimii9. Al sana kok, musluk suyu yok, tuvalet yok, yemekler komiirle ya da asma <;�rpdanyla pi�iriliyor. Sadece iki odalan varrm�, bir mutfak, bir de herkesin, dedemin, babarmn, biitiin <;ocuklarm uyudugu bir yatak odas1; kitap okuyacak, tek ba�1n1 kalacak bir yer yok, hi<; olmarm�. Oylesi daha rm iyiydi? Eminim babama bir 9ans verilse koklerini kopanp boyle ya9amay1 tercih ederdi." Eliyle rahat oday1 gosterdi. "Nitekim koklerini kopanp Amerika'ya go<; etti. Sonra New York'ta tek odah, asansorsiiz,
93
steak suyu, kaloriferi olmayan ucuz bir ev kiraladt. Ben de orada dogdum ve sokaklarda buyiidiim, ta ki babam New York'un kuzeyinde bagohk yaptlan bolgede bir i� bulana kadar. Uziimden anlardt, tek bildigi buydu. Keza kanm. 0 da irlanda kokenli. Onun ailesinin de kokleri var."
"Turbahkta," dedi kanst. "Patates yeti�tirirlermi�." Kaptdan giizel mutfagma memnuniyetle bakh.
"Peki hie; bir tiir kahcthgtn ozlemini c;ekmiyor musunuz?" "Kahohk kimde var ki? Fabrika kaparuyor, ba�ka yere gi
diyorsun. Ba�ka yerde yeni i� imkanlan ac;thyor, daha iyi bir i� ic;in oraya ta�1n1yorsun. Koklerim var deyip oturursan ac;hktan oliirsiin. Tarih kitaplarmdaki onciileri dii�iiniin. Onlar da hep hareket halindeydi. Arazi ac;tyor, sonra sahyor ve ba�ka yerlere gec;iyorlardt. Lincoln' iin ailesinin Illinois' e sal iizerinde geldigini okumu�tum. Banka defteri yerine yanlarmda bir iki ft<;t viskileri varmt�. Amerika' da c;ocuklann kac;1 dogduklan yerde kahyor ki, hele gitme imkfulian varsa?"
"Bu konuyu epey dii�iinmu�siiniiz." "Dii�unmeme gerek yok. Her �ey ortada. iyi bir i�im var. Ara
ba diye bir �ey oldugu muddeh;e i�im haztr ama diyelim c;ah�hgtm yer iflas etti. 0 zaman i� bulabilecegim bir yere gitmem gerekir. Burada i�ime lie; dakikada ula�tyorum. Suf koklerim var diye otuz kilometre yol yapmak zorunda kalsam daha rm iyi olurdu?"
Daha sonra bana ozellikle seyyar evlerde ya�ayanlar ic;in yaymlanan dergileri gosterdi, ic;lerinde hikayeler, �iirler, ba�anh bir seyyar hayat ic;in ipuc;lan vard1. Su stzmhst nasd engellenir. Gune�i ne taraftan almah, evin serin kalmast i<;in nasd bir yer sec;meli. Bir surii alet reklamt vard1, harika �eyler: yemek pi�irme, temizlik, c;ama�tr aletleri, mobilyalar, yataklar, be�ikler. Aym zamanda yeni modellerin tarn sayfa resimleri vardt, her biri bir oncekinden daha buyuk ve parlak.
"Bu evlerden binlerce var/' dedi baba, "yakmda milyonlarca olacak."
94
"Joe -;:ok hayalcidir," dedi kanst. "Hep kafasmda bir �eyler kurar. Ona fikirlerini anlatsana, Joe."
"Belki de ilgisini <;ekrnez." "�eker tabii, -;:ekrnez mi!" "Aslmda e�imin dedigi gibi hayal degil gen;:ek, yakmda yapa
cagtm bu i�i. Biraz sermaye gerekiyor ama getirisi yiiksek olacak. Kullarulrm� ev satan yerlerde biit-;:eme uygun bir ev anyorum. i<;indeki bolmeleri -;:tkanp tamirhaneye donii�tfuecegim. Neredeyse biitiin alet edevab tamamladiiD; silecek, pervane kay1�1, silindir halkast, i<; lastik gibi �eyleri stoklamayt dii�iiniiyorum. Bu alanlar gittik<;e biiyiiyor. Seyyar evlerde ya�ayanlarm baztlanrun iki arabast var. Burada kendime yiiz metrekare bir yer kiralayacagtm ve i�imi kuracagtm. Araba dedigin �eyin mutlaka bir yeri bozulur ve tamir edilmesi gerekir. Boylece evim de hemen diikkarumm yarunda olacak. Diikkana bir zil taktp yirmi dort saat hizmet verebilecegim."
"Kulaga gayet iyi geliyor," dedim. Ger<;ekten de oyleydi. "i�in en iyi taraft," diye devam etti Joe, "i�ler bozulursa i�in
daha iyi oldugu bir yere ta�mabilirim." "Joe her �eyi kagtt iizerinde planladt; her aletin, her somu
nun, her vidarun, hatta kaynak makinesinin bile yeri belli. Joe <;ok iyi kaynak yapar," dedi kanst.
"Soylediklerimi geri ahyorum, Joe. Galiba sen gres yagt <;Ukuruna kok salmt�sm," dedim.
"Ben halimden mernnunum. Hatta ba�ka planlar bile yaphm. �ocuklar biiyiidiigunde kt�m giineyde, yazm kuzeyde -;:ah�abiliriz."
"Joe -;:ok iyi bir ustadtr," dedi kanst. "�ah�hgt yerde sadtk mii�terileri var. i�ini iyi yaphgt i<;in yetmi� kilometre uzaktan gelen insanlar var."
"Ger-;:ekten de iyi tamirciyimdir," dedi Joe. Toledo yaktnlarmda biiyiik otoyolda ilerlerken Charley'le
kokler iizerine konu�tum. Dinledi ama cevap vermedi. Kokler
95
hakkmda �ablonlar iizerinden diigiiniirken �ogumuz iki �eyi gozden ka�myorduk. Arnerikahlar durdugu yerde duramayan, bir yeri se.-;seler bile tarn tatmin olamayan, seyyar insanlar rmyd1 acaba? Bu kltaya yerle�en onciiler, go.-;menler Avrupa'run huzursuzlanydL Kok salm1� olanlar zaten evlerinde kalmlglard1, ha.Ia da oradaydliar. Ancak kale yapllarak buraya zorla getirilen Zenciler d1�mda hepimiz bu huzursuz insanlardan, oturdugu yerde oturmaktan tatrnin olmayan insanlardan geliyorduk. Bu egilimi miras almasak daha acayip olrnaz miyd1? Nitekim alrm�hk. Arna bu diigiincelerimden klsa olaru. Peki bu kok denen �ey neyin nesiydi ve ne kadar zamandu vardr? Tiiriimiiz iki rnilyon yildu bu diinya iizerindeyse, tarihi neydi? Uzak atalanm1z av hayvanlanru takip etrni�, gtda bulduklan yerlere dogru go.-; etmi�, kotii havadan, buzullardan, degi�en mevsimlerden ka.-;rm�lard1. Binlerce yu sonra raslanh eseri baz1 hayvanlan evcille�tirmig, sonra da yiyecek kaynaklanyla birlikte ya�amaya ba�lam1�lard1. 0 zaman da siiriilerini besleyecek otun pe�inde durmadan dolarup durmu�lard1. Ancak tanrn yapmaya ba�lad1ktan sonra -ki biitiin tarihe baklld1gmda pek klsa zaman once- bir yerin anlam1, degeri ve kahc1hg1 ortaya .-;rkrm�hr. Ama toprak miilktiir ve miilk nedense belli ellerde toplarur. Boylece bir adam hem biiyiik miktarda toprak ele ge<;irmi� hem de onu i�lemek i<;in kolelere ihtiya<; duymu�tur. Kokler, toprak miilkiyeti sonucu, ta�mrnaz miilkler sonucu geli�mi�tir. Bu a.-;1dan bakrld1gmda krsa ve pek de yaygm olmayan bir kok salma tarihi olan hareket merak11s1 bir tiiriiz. Belki de koklerin psikolojik bir ihtiya.-; oldugu dii�iincesi biraz abarhhd1r. Belki ba�ka bir yerde olma istegi, a<;hgt <;ok daha derin ve kadim bir ihtiya<;, daha gii<;lii bir diirtiidiir.
Charley'in bu onermeye cevabr yoktu. Ayru zamanda pek peri�an haldeydi. Onu f:tr.-;alayacagtma, tiiylerini krrpacag;tma, giizelligine ozen gosterecegime kendi kendime soz vermi�tim ama bu sozii tutmam1�hrn. Tiiyleri topak topak olmu�, kirlenmi�ti. Kani�ler de koyunlar gibi pek tiiy dokmez. Bu erdemli
96
hmar faaliyetlerini programladrgun ak�am saatlerinde genelde hep daha onemli ba�ka bir igim oluyordu. Ayru zamanda daha onceden bilmedigim tehlikeli bir ale:rjisi oldugunu kegfetmi�tim. Bir gece biiyiik hayvan kamyonlanrun kasalarini temizledigi biiyiik bir kamyon parkma �ekmigtim arabayr; parkm etrafmda bir giibre da� ve sinek ordusu vardr. Rocinante'nin sinek teli olmasma ragmen milyonlarca sinek i�eri girdi, klyrya ko�eye saklandr ve bulunamad1. ilk olarak bocek ilacrm elime ahp bol bulama� srkhm ama Charley oyle �iddetli ve uzun bir hap�rrma nobetine tutuldu ki onu kucagrmda dr�an ta�rmak zorunda kaldrm. Sabahleyin karavanda bir siirii sersemlemi� sinek vardr, yeniden ila� stkmca Charley yeni bir nobet ge�irdi. Ondan sonra ne zaman u�an rnisafirler karavaru iggal etse Charley'i drgan 9kardrm ve bocekler oliip de i�erisi iyice havalandmlana kadar i�eri almadrm. Hi� boyle giddetli bir ale:rji gormemi�tim.
Orta Bahyr gormeyeli uzun zaman oldugu i�in Ohio, Michigan ve Illinois' ten ge�erken pek �ok gozlemde bulundum. Bunlardan ilki muazzam niifus arh�rydr. Koyler kasaba, kasabalar �ehir olmu�. Yollar vmgu vmgrr araba kaymyor; �ehirler oyle kalabahk ki insan birine �arpmamak i� ya da kendisine �arpllmasm diye azami dikkat sarf etmek zorunda. Sonraki gozlemim miithi� bir enerjiydi, insaru sersemletecek kadar kuvvetli bir ene:rji rrma� ya da giicii. Her yonde, iyisiyle kotiisiiyle muazzam bir canhhk vard1. New England' da konugtugum insanlann diigmanca ya da kaba davrandrgrm bir an olsun dii�iinmemi�tim ama biraz sert konu�uyorlardr ve genelde konugmayr yeni gelenin baglatmasrru bekliyorlard1. Daha Ohio srmrrm ge�er ge�mez insanlar daha a9k ve giri�ken goriindii bana. Yol kenanndaki lokantarun garsonu daha ben agzlffil a�amadan giinaydm diyor, kahvalhdan �ok keyifli bir olay gibi bahsediyor, hava durumunu heyecanla aktanyor, hatta bazen ben soru sormadan kendisiyle ilgili bir �ey soyliiyordu. Yabanalar hi� tedirgin olmadan birbiriyle rahat�a konuguyordu. Bu bolgenin ne kadar zengin ve giizel oldugunu
97
nnutmu�um: verimli toprak, kocaman agat;lar, Michigan goller bolgesi giizel giyinmi�, taklp tak!�hrmt�, bi�imli bir kadm gibi albenili. Burada iilkenin kalbinde topragm comert ve a�1k oldugunu, insanlann da belki ondan ilham ald1� dii�iindiim.
Amat;lanmdan biri dinlemek; �iveleri, leh�eleri, konu�ma ritmlerini, ikincil sesleri ve vurgulan duymakh. Zira konu�ma kelimeler ve ciimlelerden ibaret degildir. Her yerde dikkatle dinledim. Yoresel �iveler ortadan kalklyormu� gibi geldi bana, yok olmasma ramak kalmt�h. Kirk yilhk radyo, yirmi yilhk televizyon deneyimi boyle bir etki yaratrm�h belli ki. Yaymlar, yerelligi agrr ama kat;Inllmaz bir siiret; i�inde yok edecekti. Bir adamm strf �ivesini duymakla dogum yerini tahmin ettigim zamanlan hahrhyorum. Amk bunu yapmak gittikt;e zorla�tyor ve yakm bir gelecekte iyice irnkans1z olacak. Havayt tarayan o sivri u�lu antenlerle donahlmarm� bir ev ya da bina yok gibi. Radyo ve televizyon dili standartla�tyor, belki �imdiye kadar kullandtgtmtz ingilizceden �ok daha diizgiin bir hal ahyor. Ttpkt hic;bir kazaya ya da insan kusuruna yer btraktlmadan yogurulan, pi�irilen, paketlenen istisnastz iyi ve istisnastz yavan ekmegimiz gibi, konu�marmz da tektiple�iyor.
Kelimeleri ve kelimelerdeki sonsuz olastltklan seven biri olarak bu ka«;;nllmaz son beni iiziiyor. Yerel leht;eyle birlikte yerel tempo da kaybolacak. Deyimler, dili zenginle�tiren, belli bir yerin ve zamamn �iiriyle dolduran farkl1 kullammlar ortadan kalkacak. Onlarm yerini derli toplu paketlenmi�, standart ve yavan, milli dil alacak. Yerellik tiimiiyle kaybolmam1� ama kaybolmaya yiiz tutmu�. Bu topraklara son kulak kabarthgtmdan beri gec;en sure i�inde degi�im muazzam. Kuzey yollanndan bahya dogru ilerlerken ta Montana'ya gelene kadar gerc;ek anlamda yerel bir �ive duymadtm. Montana'ya tekrar a�Ik olmamm sebeplerinden biri de bu. Bah sahili ambalajh ingilizceye donmii� durumda. Giineybahda yerlilik birazctk muhafaza ediliyor ama gitti gider. Elbette en dipte Giineydogu eyaletleri yoresel ifadelerine soo
98
stklya sanhyor, hpkl bir taklrn ba�ka <;agdt�thklarma sahip <;tkhklan gibi arna hi<;bir bolge otoyolun, yiiksek gerilirn hathnm ve ulusal televizyonun kar�lSlnda uzun siire dayanamaz. Benirn yasm1 tuttugum �ey belki de kurtarrnaya degecek bir �ey degildir arna yine de kaybma dertleniyorurn.
Yiyeceklerimizin, �arkllanmtzm, dilirnizin ve nihayetinde ruhlanrniZm fabrikasyonuna kar;n <;tksarn da eski giinlerde i<;inde giizel ekrnek pi�en evlerin pek nadir oldugunu hahrhyorurn. Annern bir iki istisna hari<; pek kotii yemek pi�irirdi. 0 giizel pastorize edilrnerni� siitte i�indeki giibreler yiiziinden bakteriler kayna�Ir, iizerine sinekler konardt. Eski zarnanlarm sthhatli hayah tiirlii sanalar ve sebebi bilinrneyen ani oliirnlerle doluydu; yasrm tuttugurn o tath yerel �ive de cehalet ve bilgisizligin <;ocuguydu. insan ihtiyarladtk<;a degi�irne, ozellikle de iyi yondeki degi�irnlere kar�t �tkrnast adettendir. Yine de a�hgm yerini �i�rnanhgm ald1g1 ve her ikisinin de bizi oldiirebilecegi dogru. Degi�imin nasd bir yol izleyecegi belli degil. Yiiz ya da elli yd soma insan ya�amtmn ve dii�iincesinin ne halde olacagtm tahayyiil ederneyiz, en azmdan ben ederniyorurn. Belki de en biiyiik basiretirn bunu bilrnedigimi bilrnektir. Her �eyi oldugu gibi korurnak i<;in biitiin enerjisini harcayanlann hali i<;ler acist �nkii sadece kaytplara iiziiliiyor, kazan�lardan hi� haz duyrnuyorlar.
Biiyiik iiretirn kovanlanmn -Youngstown, Cleveland, Akron, Toledo, Pontiac, Flint soma da South Bend ve Gary- i�inden ya da yaklmndan ge�erken gozlerirn ve zihnirn, iiretirnin fantastik cesarneti ve enerjisi tarafmdan bornbardtrnana tutuldu, kaosu and1ran arna kaos olarnayacak bir karrna�a vard1. insan bazen bir kannca yuvasma bakar da ruzh ruzh saga sola giden kanncalarda bir yontern, yon, arna<; gorernez ya, oyle. Boyle yerlerden ge<;menin en harika tarafi sonrasmda tekrar aga�hkl1, sakin bir ku yoluna �1krnak, etrafi �it �evrili �aytrlarda otlayan inekleri gorrnek, Rocinante'yi sulan berrak bir goliin kenarma �ekip giineye go� eden ordeklerle kazlan seyretrnekti. Oy le yerlerde
99
Charley hassas, ara�tumaa bumuyla «;ablarda ve aga«;larda kendi edebiyahru okuyor ve sonsuz zaman ic;inde belki de benim fani kag1da «;iziktirdigim bu yaztlar kadar onemli olan kendi mesajrm b1rakiyordu. Orada sessizlikte, agac;lann dallanru sallayan, suyun aynas1m bozan riizgan dinleyerek, tek kullarumhk aliiminyum tencerelerimde inarulmaz yemekler pi�irdim, tizerinde <;ivi bile ytizebilecek koyu ve kuvvetli kahveler yaphm, sonra da karavamrmn arkasmdaki basamaklara oturup gordiigum �eyleri dii�tinmeye, gordiiklerimin ve i�ittiklerimin o muazzam kalabahgrm ic;ine yerle�tirebilecegim bir dii�iince �ablonu c;1karmaya <;ah�hm.
Nastl bir �eydi anlataytm. Floransa' da Ufizzi'ye, Paris'te Louvre' a gidecek olursamz, boliik boltik tizerinize gelen o biiytik sanat<;dar sizi oyle bir ezer ki dt�an <;tkarken bir stklnh, kabtzhga benzer bir �ey hissedersiniz. Sonra tek ba�rmza kahp hahrlamaya ba�ladtgrmzda tualler yerli yerine oturur; bazdan begenileriniz ya da stmrlanruz tarafmdan elenir ama bazdan digerleri arasmdan sec;ilip one <;Ikar. 0 zaman tekrar geri doniip kalabahgm bagm�larrm umursamadan o tek resme bakabilirsiniz. Karma�ayt atlathktan sonra Madrid' de Prado'ya gidip ilgimi iizerlerine <;ekmeye c;ah�an binlerce resmin ontinden hi<;birini gormeden gec;ebilir, eski bir dostu ziyaret edebilirim: pek de biiyiik olmayan bir Greco tablosu, San Pablo con un Libro. Aziz Pavlus kitab1 heniiz kapamt�hr. Parmagt, okudugu son sayfamn iizerindedir ve ytiziinde kapathgt kitab1 anlamak i<;in duydugu istek ve merak vardtr. Belki de anlamak ancak sonradan miimkiin olur. Seneler once ormanda <;ah�hgtm zamanlarda odunculann kerhanede baltaabk yaphgtru, ormandaysa sevi�tigini soylerlerdi. Ben de kuzey Michigan' daki bir goliin kenarmda tek ba�ma otururken Orta Bah'run giimbiirdeyen iiretim hatlarmda yolumu bulmaya c;ab�tyordum.
Ben sessizlige gomiilmii� otururken bir jip yolda aCI bir fren yaph, bizim Charley de i�ini buakip kiikredi. <::izmeli, kadife
100
pantolonlu, lamuzt siyah ekoseli ceketli gem; bir adam arabadan inip yamma geldi. Yapmast gereken �eyi yapmaktan ho�lanmayan bir adamm sert, dii�manca sesiyle konu�uyordu.
"Buraya girilmeyecegini bilmiyor musunuz? Ozel miilk burasl."
Norrnalde bu ses tonu beni celallendirirdi. C:::irkin bir ofkeyle iizerine ahhrdrm, o da beni memnuniyetle ve hi<; vicdan azabt <;ekmeden dt�an ahverirdi. Hatta kendimizi �iddetli bir kavgarun i<;inde bile bulabilirdik. Bu <;ok normal olurdu ama giizellik ve sessizlik benim ofkeyle kar�Iltk verrneme engel olmu�tu ve o duraklamadan soma da �iddetli bir tepki verememi�tim. "Ozel miilk olabilecegini tahmin etmi�tim. izin alacak birini aramak iizereydim. Gerekiyorsa konaklama iicretini de oderim."
"Buramn sahibi kamp<;�lan istemiyor. Etrafta <;i:iplerini btralayorlar, hem ate� filan yalayorlar."
"Onu su<;layamam. Etraft ger<;ekten <;ok kirletiyorlar." "$uradaki levhayt goriiyor musun? Girmek, avlanmak, bahk
tutmak, kamp yapmak yasakhr." "Evet," dedim, "bayagt kararh goriiniiyor. Eger gorevin beni
buradan atmaksa, buyur at. Sorun pkarrnadan giderim. Ama kahveyi daha yeni yaphm. Onu bitirene kadar dursam patronun <;ok mu bozulur? Sana da bir fincan ikram etsem? 0 zaman benden daha <;abuk kurtulursun."
Gen<; adam smth. "Aman· neyse ne," dedi. 11 Ate� yakma, <;6-piinii de etrafa atma."
110aha kotiisiinii yaptyorum. Sana rii�vet olarak kahve teklif ediyorum. Hatta daha kotiisii: Kahvenin i<;ine bir lokma da Old Granddad burbonu koyaytm diyorum."
Bunu duyunca agzt kulaklanna vard1. 11 Aman, ba�lanm i�ine!" dedi. "Our da �u arabayt yoldan <;ekeyim."
Boylece biitiin �ablon bozulmu�tu. Yerdeki <;am ignelerinin iizerine bagda� kurup kahvesini yudumlamaya ba�lad1. Charley adam1 iyice bir kokladt ve kendisine dokurrmasma izin verdi,
101
pek yaphgt bir �ey degildir. Yabancilann kendisine dokunrnastna izin vermez, hemen gidecek bir yer bulur. Ama bu adamm
parrnaklan Charley' in kulaklanrun arkasmda ok�anrnasrm en sevdigi yeri buldu, o da halinden memnun ic;: ge�irerek oturdugu yerde oturdu.
"Ne yapacaksm, ava mt c;:tkacaksm? ic;:erde tiifekleri gordiim." "Yok, buradan gec;:iyordum sadece. Bazen olur ya, insan bir
yer goriir, hah i�te burast der, tarn da duracak kadar yorulrnu�tur ve ister istemez durur."
"Evet," dedi. "Ne dernek istedigini anhyorum. Karavan giizelmi�."
"Ben seviyorurn, Charley de seviyor." "Charley mi? Hie;: Charley diye kopek duymamt�hm. Merha
ba, Charley." "Patronla ba�m derde girrnesin. Arttk yava�tan yola c;:tksam
daha iyi olmaz mt acaba?" "Bo�ver!" dedi. "Patron burada degil. Beni buakh. Hem bir
zararm yok." "Ozel miilke girdim." "Sana bir �ey anlataytm. Bir keresinde biraz c;:atlak bir adam
burada kamp yaprnaya kalkh. Ben de onu kovalamaya geldim. Bana komik bir �ey soyledi. 'Ozel miilke girmek sue;: degil, hatta kabahat de degil,' dedi. Hakstz rnuameleymi�. 0 ne demek ki? Tarn c;:atlakh ama."
"Bilemem," dedim, "arna ben c;:atlak degilirn. Kahveni tsttaytm." iki tiirlii de tstthm kahveyi.
"(ok iyi kahve yaptyorsun," dedi ev sahibim. "Hava iyice kararmadan park edecek bir yer bulmam laztm.
Yol iizerinde geceleyin konaklamama izin verecek bir yer biliyor rnusun?"
"�uraya, �u c;:am agac;:larrmn arkasma c;:ekersen seni kimse yoldan gormez."
"Ama hakstz muamele yapmt� olururn."
102
"He ya. Bir bilebilsem neyin nesiymi� o." Jiple oniimden gitti ve <;am korusu i<;inde diiz bir yer bulma
ma yardtm etti. Hava karardtktan sonra Rocinante'nin ic;ine girdi, alet edevah pek begendi. Birlikte viski i<;tik, giizel bir ziyaret oldu ve birbirimize bir iki yalan anlathk. Ona Abercrombie and Pitch' ten aldtgtm yalanCI yemleri ve �amandtralan gosterdim, bir tanesini de hediye ettim, aynca bitirdigim seks ve sadizm dolu macera romanlanru, bir de Field and Stream dergisi verdim. Kar�thgmda bana istedigim kadar kalabilecegimi soyledi ve ertesi giin birlikte bahga <;Ikmay1 teklif etti, ben de bir giinliigune kabul ettim. insanm ahbaphk edebilecegi birilerinin olmas1 giizel, hem gordiigum �eyleri, kocaman fabrikalan, enerji santrallerini, biitiin o hayhuyu, iiretimi dii�iinmek i<;in biraz zamana ihtiyacrm vard1.
Goliin muhaflZl yalruz bir adamdt, kans1 da yalruzhgtru azaltmaktan ziyade <;ogalhyordu. Ciizdanmm plastik bolmesinde duran resmini gosterdi bana; giizelcene, san�m bir kizcagtz, dergilerdeki resimlere benzemeye <;ah�tyor, her tiirlii iiriinii kullaruyor, bigudiler, �ampuanlar, boyalar, cilt kremleri. Kendi deyimiyle boyle dag ba�mda oturmaktan nefret ediyor, Toledo ya da South Bend' deki hareketli, cafcafh hayah ozliiyordu. Yegane dostlan Charm ve Glamour dergileriydi. Nihayet somurta somurta istedigini yaphracakh. Kocast tangu tungur bir kalkinma organizmasmda i� bulacakh, sonra da sonsuza kadar mutlu ya�ayacaklardl. Biitiin bunlar, konu�urken agzmdan ka<;trdtgt baz1 dolayh, basit laflardan <;tkmt�h. Kans1 ne istedigini gayet iyi biliyordu ama o bilmiyordu ve istedigi her neyse, omrii boyunca i<;inde siZlayacakh. Jipine binip gittikten sonra onun hayahm ya�arken hayal ettim kendimi ve iizerime bir umutsuzluk sisi c;oktii. Giizel karlClgrm istemi�ti hayatta, onun dt�mda bir �ey daha istemi�ti ama ikisine ayru anda sahip olamayacakh.
Charley oyle korkun<; bir riiya goriiyordu ki beni de uyandtrdL Bacaklan ko�ar gibi kimlidaruyor, hafif <;tghklar ahyordu. Belki de devasa bir fareyi kovahyor ama bir tiirlii tutamtyordu.
103
Ya da belki riiyasmda bir �ey onu kovahyordu. Bu ikinci tahmin iizerine elimi uzahp onu uyandudtm ama herhalde riiya �ok etkiliydi. Kendi kendine rrunldanarak �ikayet ettikten soma yanm kap su i<;ti ve tekrar uykuya yafu.
MuhaflZ giineg gkhktan klsa siire sonra geldi. Yanmda bir olta getirmi�ti, ben de kendimirlkini gkardtm ama parlak renkli gamanduayt baglamak i�in gozliigumii bulmam gerekti. $effaf olan misinayt bahklarm goremedigi soyleniyor ama gozliigum olmaymca ben de goremiyorum.
"Bahk tutma ruhsahm yok, soyleyeyim," dedim. "Bo�ver," dedi, "zaten muhtemelen bahk mahk yakalayama
y1Z." Hakl1 gkh, yakalayamadtk. Tath su levregi ya da tumabahklannm dikkatini �ekmek i�in
her geyi yaphk: Yiiriidiik, athk, <;ektik, yine yiiriidiik. "Agagtda duruyorlar, mesajt bir alsalar," deyip duruyordu arkada�1m. Ama mesajt gonderemedik bir tiirlii. Ger�ekten a�agtdaydtysalar, hala oradalar. Bahk<;thk maceralanmm <;ogu boyle sonu<;larur ama yine de severim. isteklerim basittir. Kaderin devasa bir simgesini yakalaytp, dehgetli bir havuz savagmda erkekligimi karutlamak gibi bir derdim yoktur. Ama zaman zaman tava boyunda bir iki igbirlik�i bahk fena olmaz hani. Oglenleyin, akgam yemegine gitme ve arkadagimm harumtyla goriigme teklifini geri <;evirdim. Kendi kanmla gorii�mek i<;in can athgtmdan ruzh tarafmdan yola diiziildiim.
byle �ok uzun zaman once de degil, bir zamanlar bir adam denize a�Iltr ve iki ii� ytl, hatta belki ebediyen ortadan kaybolurdu. Uzeri tente ortiilii arabalar kltayt a�mak i<;in yola koyuldu mu, memlekette kalan arkada�lan ve akrabalan bazen onlardan bir daha hi<; haber alamazd1. Hayat devam eder, sorunlar �oziiliir, kararlar almirdl. Ben bile bir eve telgraf geldi mi bunun tek anlam1 oldugu zamanlan hahrhyorum: Ailede oliim var. Klsacrk bir omiir i<;inde telefon biitiin bunlan degigtirdi. Bu gezgin anlah-
104
da, aile sevins;leri ve uziintiilerinin ipini kesmi� gibi goriinsem de oglarun kabahatlerini, torunun yeni <;Ikan di�ini, i� konusundaki zaferleri ve elemleri ogreniyordum. Haftada iis; kere bir bardan ya da supermarketten ya da lastiklerle, alet edevatla dolu bir tamirciden New York'u arayarak zaman ve mekan is;indeki konumumu giincelliyordum. Ds; dort dakikahgma bir ismim oluyordu ve bir adamm arkasmdan kuyruklu ytlchzm kuyrugu gibi s;ektigi burun o gorevler, sevins;ler ve husranlar. Bir boyuttan bir ba�ka boyuta dahp s;tkmak gibiydi, ses duvanm a�mak gibi sessiz bir patlama, tuhaf bir deneyim, bilinen ama yabano bir suya atlamak gibiydi.
E�im bir us;aga atlay1p Chicago'ya gelecek, ben de yolculuga klsa bir ara verip onunla orada bulu�acakhm. En azmdan teorik olarak iki saat is;inde, benim a�mak is;in haftalar harcad1�m bir dunya pars;asmm uzerinden ges;iverecekti. Sabus1zhktan Indiana'run kuzey s1runndaki devasa bir parah yola dald1m ve Elkhart, South Bend ve Gary'yi atlad1m. Yolun niteligi yolculugun niteligini de belirliyor. Yolun duzlUgu, trafigin ru�HhSl, kesintisiz siirat insaru hipnotize ediyor ve kilometreler ges;tiks;e insarun uzerine farklna varmad1g1 bir bitkinlik s;okuyor. Giinle gece birbirine kan�1yor. Batan giine� ne bir davet ne de bir durma buyrugu s;iinkii trafik surekli akmaya devam ediyor.
Gecenin ilerleyen saatlerinde bir dinlenme yerine girdim, his; kapanmayan bir bufede hamburger yedim ve Charley'i klsaok bis;ilmi� s;imlerin uzerinde yurtiyti�e s;1kard1m. Bir saat kadar uyudum ama hava agarmadan s;ok once uyand1m. $ehirde giymek is;in taklm elbise, gomlek ve ayakkab1 alm1�hm yaruma ama bunlan karavandan otel odasma gottirmek is;in bavul almarm�rm. Zaten bavul alsam da nereye koyard1m bilmiyorum. Bir sokak lambas1run altmdaki s;op tenekesinde temiz bir karton buldum ve �ehir giysilerimi onunla paketledim. Temiz, beyaz gomleklerimi haritalara sardrm ve kartonu misinayla bagladrm.
Trafik ke�meke�inde panige kapllmaya meyilli oldugumu bildigimden, giin dogmadan s;ok once Chicago'ya dogru yola ko-
105
yuldum. Oda aytrthgtm Ambassador East Oteli' ne gitmek istiyordum ama beklenecegi iizere kayboldum. Nihayet dahiyane bir yarahcihkla, bana yol gostersin diye bir taksi tuttum ve otelin \Ok yakmmdan ge<;mi� oldugumu fark ettim. Kap1 gorevlisi ve komiler, seyahat i\in kulland1�m arac1 olagand1�1 bulmu�larsa bile hi\ renk vermediler. Taktm elbiselerimi askllanyla, ayakkabllannu av ceketimin ceplerinde, gomleklerimi de New England yol haritalarmdan muntazam paketleri i�de komiye verdim. Rocinante adeta ka�mhr gibi bir garaja gotiiriildii. Charley'in de banyo yapmak, kuafore gitmek ve konaklamak i�in bir kopek oteline gitmesi gerekti. Bu ya�ta bile siisiine piisiine dii�kiin bir kopek ama bir barmaga, hem de Chicago' da btraktlacagmt anlaymca her zamanki sogukkanhhgllli kaybederek ofke ve �aresizlikle bagtrmaya ba�lad1. Kulaklannu hkaytp ruzla otelime dondiim.
Ambassador East'te iyi tamndtgtrm ve takdir gordiigumii dii�iiniiriim ama km�Ik av klyafetleriyle, hra�s1z, yolculugun tozuna bulanm1�, biitiin gece araba kullanmaktan gozleri klzarrm� vaziyette gelince i� ba�ka. Evet, rezervasyonum vard1 ama odam oglene kadar bo�almayabilirdi. Otelin pozisyonu bana dikkatle aQkland1. Anlay1�la kar�Ilad1m ve yonetimi affettim. Benim pozisyonumsa �uydu: Banyoya ve yataga ihtiyac1m vard1 ama bu miimkiin olmad1�a gore lobide bir koltuga uzamp odam haz1r olana kadar orada uyuyacakhm.
Resepsiyondaki adamm gozlerindeki huzursuzlugu gormek laztmd1. Bu �Ik ve pahah keyif tapmagmda biblo gibi durmayacagiml ben de biliyordum. Miidiir yard1mcdarmdan birini, belki de telepatiyle, yamna \agtrdi ve birlikte bir \Oziim iirettik. Bir beyefendi, U\agma yeti�mek i�in az once otelden ayrdm1�h. Odas1 temizlenip hazulanmarm�h ama benimki haz1r olana kadar onu kullanabilirdim. Boylece zeka ve sabula sorun \Oziilmii� oldu ve herkes istedigini ald1: Ben steak bir banyo ve yataga kavu�tum, otel de beni lobide bulundurma talihsizliginden kurtuldu.
Odada kalan adam \Ikb�dan beri odaya dokunulmarm�h.
106
Botlaruru <;tkarmak i9-n rahat bir koltuga oturmu�, hatta bir tanesini pkanm�hm ki baz1 �eylerin farkma varmaya ba�ladun ve bu �eyler arthk<;a arth. $a�tho olc;iide k.tsa bir sure i<;inde banyoyla uykuyu unuttum ve kendimi Yalruz Harry'nin hayahna girmi� buldum.
Dinlenen ya da ge<;ip giden bir hayvan arkasmda ezilmi� otlar, ayak izleri ve belki dt�ktsrm btraktr ama bir geceligme bir odada kalan insan oraya karakterini, hayat hikayesini, yakm tarihini ve bazen gelecek planlanyla umutlanru btraktr. Aynca ki�iligin duvarlara sindigini ve agu agtr btraktldtgrm di.i�unuyorum. Hayaletlerin ve benzer tezahurlerin a<;Iklamast budur belki. �tkardtgrm sonu<;lar yanh� olsa bile insanlann btrakhgt izlere kar�1 bir hassasiyetim var. Ayru zamanda iflah olmaz bir Merakb Melahat oldugumu itiraf etmekten utaruntyorum. Perdesi <;ekilmemi� bir pencerenin yanmdan ge<;erken i<;eri bakmadtgtm, beni hi<; ilgilendirmeyen konu�malara kulaklarimi hkadtgtm olmad1 hi<;. Benim meslegimde insanlan tarumak gerektigini soyleyerek bu tavnm1 hakh pkarabilir, hatta yi.iceltebilirim ama sarunm sadece merakhyun.
Toplanmarru� odada otururken Yalruz Harry �ekillenmeye ba�ladt. Daha yeni gitmi� bu mu�teriyi, kendisinden geride btrakhgt par<;alara bakarak hissedebiliyordum. Elbette Charley, bumundaki soruna ragmen benden <;ok daha fazla �ey bilirdi. Ama kopek otelinde ktrptlmayt bekliyordu. Yine de Harry, bana taru�hgtm insanlar kadar, hatta onlardan daha ger<;ek geliyordu. Oyle ozel birisi degil, aslmda epey geni� bir grubun par<;ast. Bu yuzden de Amerika'yt anlamaya <;ah�an birisi i<;in hayli ilgin<;. Par<;alan birle�tirmeye ba�lamadan once, huzursuzlanmaya ba�layan bir grup erkege ilan edeyim, asd adt Harry degil. Westport, Connecticut'ta ya�tyor. Bu bilgi, gomleklerinin kuru temizleme etiketlerinden geliyor. Bir adam genelde gomleklerinin temizlendigi yerde ya�ar. i� i<;in New York' a gidip geldiginden �upheleniyorum. Chicago'ya esasen i� seyahati yaprru� ama araya birka<;
107
geleneksel keyif serpi�tirmeyi de ihmal etmemi�. AdiDI biliyorum �ii otelin not defterine imzasiDI, her seferinde farkh bir egimle, birka<; kere abm�. Bu da i� diinyasmda kendinden <;ok emin olmadiguu gosteriyor ama bunu gosteren ba�ka i�aretler de var.
Kansma yazmaya ba�lad1& mektup da <;6p sepetini boylami�. "Carum: Her �ey yolunda gitti. Teyzeni arad1m ama telefonu a<;madi. Ke�ke burada benimle olsan. Buras1 <;ok sikiCI bir �ehir. Kol diigmelerimi koymay1 unutmu�sun. Marshall Field' den ucuz bir <;ift ald1m. Bu mektubu C.E.'nin telefonunu beklerken yaz1yorum. Umanm kont..."
Neyse ki Carum, Chicago' da Harry <;ok soolmasm diye siirpriz yapmaya kalki�mami�. Misafiri, kontrah getiren C.E. degilmi�. Siyah sa<;h bir kadmrm� ve apk pembe ruj siiriiyormu�, kiiltablasmda ve uzun viski barda&nm i<;inde sigara izmaritleri vard1. Jack Daniel's igni�ler, biitiin �i�eyi - bo� viski �i�esi, alh soda �i�esi ve bir buz kab1. Kadm a&r bir parfiim siirmii� ve sabaha kadar kalmarm� - ikinci yashk kullarulmi� ama iizerinde uyunmam1�, ahlm1� ka&t mendillerde de ruj izi yok. Admm Lucille oldugunu dii�iinmek ho�uma gidiyor - neden bilmem. Belki de ger<;ekten oyle oldugu i<;indir. Sinirli bir arkada�rm� -Harry'nin filtreli sigaralanru i<;mi� ama hepsini daha ii<;te birini i<;meden sondiirmii�, adeta ezmi� ve yeni bir sigara yakml�. Lucille, �u taraklarla tutturulan minicik �apkalardan takiyormu�. Taraklardan biri dii�mii�. 0 tarak ve yatagm yanmdaki bir firkete bana Lucille'in siyah sa<;h oldugunu soyledi. Lucille'in profesyonel olup olmad1&ru biliyorum ama pratik yaph& belli. i�ini bilen bir havas1 var. Bir amat6riin yapaca& gibi etrafta pek fazla �ey buakmami�. Ayru zamanda sarho� da olmam1�. Barda& bo�tu ama -miiessesenin ikram1- kirm1z1 giillerin durdugu vazo Jack Daniel's kokuyordu, giiller de bundan pek fayda gormemi�ti.
Harry'yle Lucille ne konu�tular merak ediyorum. Acaba Harry'nin yalruzhgm1 biraz olsun azalth m1? Pek sanmam. Bence ikisi de kendilerinden bekleneni yap1yorlard1. Harry i<;kileri oyle
108
arka arkaya yuvarlamamahym1�. Midesi kaldumam1� - �op sepetinde Talcid paketi vard1. Herhalde gerilimli bir i�i var, midesini hasta ediyor. Yalruz Harry, �i�eyi Lucille gittikten sonra bitirmi� olmah. Ak�amdan kalrm� - banyoda iki tane Bromo Seltzer folyosu vard1.
Yalmz Harry konusunda kafama takllan ii<; �ey vardt Birincisi, bana bu i�ten pek de keyif alrm� gibi goriinmiiyordu; ikincisi, samnm ger�ekten yalruzd1, belki kronik bir bi<;imde; ii�nciisii, ongoriilemeyecek tek bir �ey bile yapmaml�b - bardak ya da ayna kumarm�, miinasebetsiz bir �ey yapmarm�, keyif ald1gma dair hi�bir ipucu buakmarm�h. Harry'nin nasll biri oldugunu anlamak i�in ortahkta tek botla dola�1p duruyordum. Yatagm alhna ve dolaba bile bakrm�bm. Bir kravat bile unutmarm�b. Harry i�in iiziildiim.
109
O�ONCO BOLUM
Chicago yolculuga bir mola; adtma, kimligime ve mutlu evliligime bir geri donii�tii. E�im la.sa siireligine dogudan buraya w;tu. Bu degi�iklik, o bildigim, emin hayata donii� beni \Ok memnun etti, ama burada edebi bir zorluk ya�tyorum.
Chicago devamhhgtrnl bozdu. Hayatta buna yer var ama yaztda yok. Bu yiizden de Chicago'yu anlatmayacagtm \iinkii genel havaya uygun degil ve resmin dt�mda kahyor. Seyahatim a\tsmdan orada bulunmak iyiydi ho�tu ama yaztda sadece diizeni bozrnaya hizmet edecek.
Oradaki giinler sonra erip de veda sozleri soylendikten sonra yine aym kaybolmu�luk, yalruzhk duygusuyla ba�ba�a kaldtm ve ilk seferkinden daha az act verdigini soyleyemem. Yalruzhgm yalmz kalrnaktan ba�ka \aresi yok.
Charley U\ farklt duyguyu aym anda ya�tyordu: onu buakhgrm i\ffi bana la.zgmdt, Rocinante'yi gormekten memnundu ve goriiniimiinden miithi� gurur duyuyordu. <::unkii Charley de giizel bir sa\ hra�t ve banyonun ardmdan, iyi bir terziden yeni \Ikmt� bir erkek ya da bir giizellik salonunda yeni allarup pullanmt� bir kadm gibi zaten daima boyle goriindiigiine kendini ikna edebilir. Charley'in iyice fm;alanarak hirer siitun halini almt� bacaklan pek asildi, giimii� mavi �apkast pek havahydt ve kuyrugunun ucundaki ponponu bir bando �efinin sopast gibi ta�tyordu. Taranmt� ve diizeltilmi� btytklan ona, on dokuzuncu yiizyd Franstz zamparalan gibi bir hava veriyor, aym zamanda yamuk di�lerini sakltyordu. Boyle \eki diizen verilmeyince neye benzedigini gayet iyi biliyorum. Bir yaz, tiiyleri iyice \iti�ip kiiflendiginde, postunu stftr numaraya vurmu�tum. 0 gii\lii tiiy siitunlan alhnda «;trpt gibi bacaklar var, hem ince hem de egri
113
biigrii; kammdaki tiiyler kesilince de orta yaghlara has sarkik gobegi iyice ortaya �tklyor. Ama Charley alttan alta pek matah olmadtgmi hissetse bile hi<; <;akhrmtyor. A dam dedigin halinden tavrmdan belli olursa, kani� dedigin de hem halinden tavrmdan hem de iyi bir tlmardan belli oluyor. Rocinante'nin koltuguna dimdik ve asaletle oturdu; beni affetmesi imkans1z olmasa da epey debelenmem gerektigini bana hissettirdi.
D�kagtt<;Inm teki oldugunu biliyorum. Bir keresinde bizim oglanlar daha kii<;Ukken, yaz kampma o korkun<; aile ziyaretini yaprmghk. Tarn aynlmak iizereyken bir anne, aynhrken elini �abuk tutmazsa <;ocugunun aglama krizine girecegini soylemi�ti. <::ocugunu korumak adma kendi duygulanru bashrarak, cesur ama titreyen dudaklarla, gozlerini kapahp oradan ka<;arcasma uzakla�rru�b. <::ocuk onun arkasmdan bir siire bakhktan sonra biiyiik bir rahatlamayla <;etesine ve me�galelerine geri dondii; bu oyunu iyi oynadiginm kendisi de farklndaydt Ben de Charley'i buakmamm iizerinden daha be� dakika ge�meden yeni arkada�lar buldugunu ve rahabru saglayacak bir taklm ayarlamalar yapbgrru biliyorum. Ama Charley bir konuda numara yapmtyordu. Yeniden yola pkmaktan miithi� bir memnuniyet duyuyordu ve birka� giin boyunca seyahatimizin siisii oldu.
114
Illinois bize tiril tiril, giizel mi giizel bir sonbahar giinii hediye etti. Gi.izel tarlalar, muhte�em agac;lar arasmdan, beyaz �itli, derli toplu, bu haza beyefendi k.trsaldan h1zla kuzeye, Wisconsin' e dogru gidiyorduk. Buralann d1�andan gelen hiikiimet destegiyle bu hale geldigini di.i�iindi.im. Kendisini ve sahibini gec;indiren topraklann o kendinden emin hali yoktu burada. Daha ziyade yi.izi.i onemli olmayan pek c;oklanrun destegi ve yard1mma ihtiyac; duyan gi.izel bir kadm gibiydi. Ama bu gerc;ek onun gi.izelliginden bir �ey ahp gotiirmiiyordu; tabii paramz yeterse.
Bazen insana bir yerle ilgili bir hakikat soylenebilir, insan bunu kabul edebilir, bilebilir ama yine de o yer hakkmda hic;bir �ey bilmez. Daha once Wisconsin' e hie; gelmemi�tim ama hayahm boyunca methini duymu�, di.inya kalitesindeki peynirlerini yemi�tim. Herhalde bir iki resmini de gormii�i.imdi.ir. Herkes gormi.i�ti.ir. Madem oyle, bu bolgenin giizelligine neden boyle hazuhks1Z yakaland1m, bi.iti.in o tarla, tepe, orman, gal c;e�itliligine? Herhalde siit iiri.inlerinin c;oklugu nedeniyle buray1 kocaman, diimdiiz bir inek otlag1 samyordum. Hayahmda hie; bu kadar ruzh degi�en bir cografya gormedim ve bunu hie; beklemedigim ic;in gordiigum her �eyden bi.iyiik keyif ald1m. Ba�ka mevsimlerde nasll oldugunu bilmiyorum, belki yaz aylarmda s1caktan kavruluyordur, la.� aylarmda soguktan inliyordur ama ben onu, ilk ve tek olarak ekim aymda gordiigi.imde, hava tereyag rengi bir gi.im�Ig1yla kaphyd1, puslu degil pml pmld1. Oyle ki, k.tra� kaph agac;lann her biri ve yiikseldikc;e yiikselen tepeler birbirine kan�rruyor, tek ba�ma ve ayn duruyordu. l�1k somut nesnelerin ic;ine niifuz ediyor gibiydi, insan sanki her �eyi derinlemesine gordi.iguni.i hissediyordu. Ben boy le 1�1g1 daha once bir
115
tek Yunanistan' da gordiim. Daha once bana Wisconsin' in giizel bir eyalet oldugunu soylediklerini habrhyorum ama bunu duymak beni hazulamarm�. Btiyiilti bir giindti. Topraktan zenginlik ak.tyordu, tombul inekler ve domuzlar ye�illigin ic;inde goz ahyordu, kiic;tik arazilerde mtstr, piramit gibi ytgllrm�b ve her yerde balkabaklan vard1.
Wisconsin' de peynir tadnn festivali var mt bilmiyorum ama bir peynirsever olarak olmas1 gerektigini dii�tintiyorum. Yer gok peynirdi, peynir merkezleri, peynir kooperatifleri, peynir diikkanlan ve tezgahlan, kim bilir belki dondurmas1 bile vard1. isvic;re Peynir $ekeri yazth reklam tabelalanru gordiigum ic;:in bu konuda soylenen her �eye inanabilirim. isvic;re Peynir $ekerinin tadma bakmak i�in durmamam �ok kotii oldu. $imdi hie;: kimseyi onun ger�ekten var olduguna, kafamdan uydurmadtgtma inandrramtyorum.
Yolun kenannda �ok btiyiik bir miiessese gordiim, diinyarun en biiytik deniz kabugu da�bm �irketiydi bu, hem de prekambriyen doneminden beri deniz gormemi� Wisconsin' de. Ama Wisconsin siirprizlerle dolu. Wisconsin Dells'i duymu�tum ama Buzul �agt'nm heykeltra�h� yaph� bu tuhaf cografyaya haztrhkh degildim; su, a�rnmt� kayalar, siyah ve ye�ilden olu�an gozahCI, acayip bir cografya. insan burada uyarursa ba�ka bir gezegenin riiyasrm gordiigunti dii�iinebilir �nkti bu-diinyadan-degil gibi bir havas1 var; dtinyanm �ok daha gen� ve farkh oldugu bir zamarun kayalara oyulmu� bir kaydt gibi belki de. Riiya gi.bi su kanallannm kenarlanna zamane siipriintiileri, moteller, biifeler, turistlerin �ok sevdigi ucuz, vasat, adi mal tiiccarlan yapt�rm�h ama bu nastr benzeri olu�umlar k.t�m kapahydt, ger9 a�1k olsalar bile Wisconsin Dells' in biiyiisiinii bozabileceklerine emin degilim.
0 gece bir tepenin tizerinde, ozel bir kamyoncu tesisinde konakladtm. Devasa stgu kamyonlan burada duruyor ve son ta�Idtklan yiikten arta kalan pisligi temizliyorlardt. Her yerde giibre daglan ve mantar �eklinde sinek bulutlan vard1. Charley, Franstz parfum dtikkanma girmi� Arnerikah bir kadm gibi heyecan i9nde
116
etra:& koklayarak dola�tyordu. Bu zevkini ele�tiremeyecegim. Birinin begendigini ba�kas1 begenmez. Kokular gii�lii ve dogaldt ama igren� degildi.
Alq;am �okmeye ba�laymca Charley'le birlikte, o baylldt� daglann arasmdan ge�erek tepenin kenarma kadar gittik ve a�agtdaki vadiye bakhk. <::ok rahatstz edici bir manzara vardt. U zun siire araba kullanmanm gorme duyumu bozdugunu ya da zihnimi kan�hrdtglill dii�iindiim �nkii a�a�daki kara toprak hareket ediyor ve nefes ahyor gibi goriiniiyordu. Su degildi ama kara bir SIVI gibi dalgalaruyordu. Bu goz yarulgtsrm diizeltmek i9n hemen tepeden a�a� indim. Vadinin tabam hindilerle kaphydt, milyonlarcastyla. Oyle stki�Ik duruyorlardt ki topragm iizerini tamamen ortmii�lerdi. i�im ferahlad1. Tabii ya, $iikran Giinii i�in hindi yeti�tiren bir 9ftlikti bu.
Hindiler tabiatlan geregi ak�amlan boyle birbirlerine sokulup ortahkta dolarurlar. Gen�ligimde 9ftlikte hindilerin yaban kedileri ve �akallardan ka�mak i9n a�amlan toplamp servi aga�lannm dallanna tiinedigini hahrhyorum; zekalan oldugunu gosteren tek i�aret buydu. insan onlan tamdtk�a daha fazla sevemiyor �nkii kendini begenmi� ve yaygarao hayvanlar. Saldmya a�lk gruplar halinde toplarur, sonra da en ufak �eyden panige kapdtrlar. Diger kiimes hayvanlanrun biitiin hastahklanna yakalandtklan gibi bir de kendi icat ettikleri hastahklan vardu. Hindiler biraz manik depresif tiplerdir, sarktk gtdtlarrm ktzarta ktzarta gulu gulu yaparlar, bir an daydanarak kuyruklarrm yayar, kanatlanm kabarhrlar, bir sonra korkuya kapdtp biizii�iirler. Vah�i, aktlh, �iipheci kuzenleriyle nastl bir akrabahklan oldugunu anlamak zordur. Ama i�te burada binlercesi topra�n iizerini kaplam1�, Amerikahlarm fmn tepsilerinde strtiistii yatacaklan giinii bekliyorlardt.
0 asil ikiz �ehirleri, St. Paul ve Mirmeapolis'i hi� gormemi� olmak utan� vericiydi ama i�lerinden ge�tigim halde hala gormemi� olmak daha da utan� verici. $ehre dogru yakla�trken
117
muazzam bir trafik dalgast beni i�ine aldt; pikap akmlan, giirleyen kamyon girdaplan. Bir rotayt inceden inceye planladtgtmda neden elimde patladtgrm, ote taraftan hayali bir hedefe dogru bahtiyar bir cehaletle ilerledigimde neden hi� sorunla kar�tla�madtgtmt bilemiyorum. Sabahm erken saatlerinde haritalan iyice incelemi�, gitmek istedigim yolu kalemle dikkatlice �izmi�tim. Bu kendini bilmez plan hala elimde: 10 numarah karayolundan St. Paul'e girecek, soma usulca Mississippi'ye uzanacakhm. Burada Mississippi'nin yaphgt S �eklindeki kavis yiiziinden nehri ii� kere ge�mem gerekecekti. Bu latif gezintinin ardmdan Golden Valley' e (Alhn Vadisi) girmek niyetindeydim, admdaki alhn beni �ekmi�ti. Kulaga basit geliyor, belki yaptlabilirdi de ama benim yapacagtm bir i� degildi.
Once trafik bir gelgit dalgast gibi �arph ve siiriikleyip gotiirdii beni, yanm blok uzunlugunda bir tankerin arkasma hktlmt� parlak bir enkaz par�ast gibiydim. Arkamda devasa bir beton kan�tmct vardt, tepesindeki koca hazneyi dondiire dondiire ilerliyordu. Sagtmda bana atom topu gibi goriinen bir �ey gidiyordu. Her zamanki gibi panikledim ve yolu kaybettim. Takati kesilen bir yiiziicii gibi usul usul saga �ekip ho� bir yanyola saphm ama orada bir polis beni durdurup kamyon ve benzeri zararhlarm buraya girmesinin yasak oldugunu soyledi. Beni yeniden o kurt gibi a� akmhya ftrlath.
Gozlerimi etraftmt sarmt� mamutlardan ayumadan saatlerce direksiyon salladtm. Nehri ge�mi� olmahytm ama goremedim. Nehri hi� goremedim. St. Paul ya da Minneapolis'i de. Sadece kamyon nehrini gordiim; sadece motor giiriiltiisiinii duydum. Dizel egzoslanna doymu� hava, cigerlerimi yakh. Charley oksiiriik krizine tutuldu ama elimi uzahp sutma bile vuramadtm. KtrmtZl l�Ikta durunca Tahliye Rotast'nda oldugumu fark ettim. Bunun ne manaya geldigini anlamak biraz zaman aldt. Ba�1m doniiyordu. Yon duygumu kaybetmi�tim. Ama "Tahliye Rotast" i�aretleri devam ediyordu. Elbette heniiz ahlmamt� bombadan
118
ka-;mak i-;in planlannu� rotayd1 bu. Burada, Orta Ban'run ortasmda bir ka<;1� rotas1, korkuyla in�a edilmi� bir yol. Daha once de ka-;an insanlar gordiigum i<;in burada nasil bir manzara olu�acagrm goziimde canlanduabiliyordum: hkanmi� yolda tek milim ilerleyemeyen arabalar, kendi tasarlad1g.miZ u<;urumdan birbirini -;igneye <;igneye inmeye <;ah�an insanlar. Aniden akhma hindi vadisi geldi ve hindilerin aptal oldugunu dii�iinmekle ne biiyiik kiistahhk ettigimi anladtm. En azmdan onlann bize gore bir iistiinliigii var. Yemesi giizel oluyor.
ikiz $ehirler' den ge<;mek neredeyse dort saatimi ald1. Baz1 yerlerinin giizel oldugunu duymu�tum. Golden Valley'i de asla bulamad1m. Charley de yard1mc1 olmad1. Ka-;mas1 gereken bir �ey yapan bir 1rkla fazla yiiz goz olmak istemiyordu. Burdan kurtulmak i<;in aya gitmek istemiyordu. Aptalhklanm1z1 goren Charley onlan oldugu gibi kabul ediyordu; yani aptalhk olarak.
Bu klZllca klyamet i-;inde nehri bir kere daha ge<;mi� olmahyim <;iinkii U.S. lO'a geri donmii�tiim ve Mississippi'nin dogusundan kuzeye dogm ilerliyordum. K1rlar oniimde a<;Ild1gmda, bitkin bir halde yolun kenanndaki lokantada durdum. Sosisleriyle, lahana tur�usuyla, barm iizerinde pml pml as1h duran ama kullamlmayan biiyiik bira bardaklanyla tarn bir Alman lokantastydL Giiniin o saatinde tek mii�teri bendim. Garson klz bir Briinhilde sayilmazd1 ama zayrf, esmer yiizlii, ufak tefek, gen<; ve problemli bir klz ya da <;ok din<; bir ya�h kadmd1, ben hangisi oldugunu anlayamadtm. Domuz sucugu ve lahana tur�usu si pari� ettim ve a�<;Imn paketinden sosisi <;tkanp kaynar suya athgmt ayan beyan gordiim. Bira da teneke kutuda geldi. Domuz sucugu berbath, tur�uysa sulu, hakaret gibi bir bulama<;h.
"Bana yardtm edebilir misiniz acaba?" diye sordum gen<;-ya�h garsona.
"Galiba kayboldum." "Nastl yani?" diye sordu kadm. A�<;l pencereden kafas1m uzatm1�, <;1plak dirseklerini servis
119
tezgahma dayarm�h. "Sauk Centre' a gitmek istiyorum ama sanki o tarafa gitmiyor
gibiyim." "Nereden geliyorsunuz?" "Minneapolis' ten." "Oyleyse nehrin bu tarafmda ne i�iniz var?" "Galiba Minneapolis'te de yolumu kaybettim." A�\lYa bakh. "Minneapolis'te yolunu kaybetmi�," dedi. "Minneapolis'te kaybolmamn imkam yoktur," dedi a��··
"Dogma biiyiirne orahytm, bilirirn." "Ben St. Ooud'luyum ama ben de Minneapolis'te kaybol
rnarn," dedi garson. "Herhalde benim bu konuda ozel bir yetenegim var. Ama bu
radan Sauk Centre' a gitmek istiyorum." A��� hornurdandt, "Bir yolda dump da kaybolmamayt ba
�arabilirsen, �irndi 52' desin. St. Ooud' da kar�tya ge� ve 52' den devam et."
"Sauk Centre 52 iizerinde mi?" "Ondan ba�ka bir yer de yok zaten. Minneapolis'te kaybol
duguna gore yabanc1 olrnahsm. Benim goziirnii baglasalar kaybolrnam."
Biraz terslendirn, "Albany ya da San Francisco' da kaybolabilir rnisin ?"
"Hi� gitmedim ama bahse girerim kaybolrnarn." "Ben Duluth'a gitmi�tirn," dedi garson. "Noel'de de Sioux
$elaleleri'ne gidecegirn. Orada teyzem var." "Sauk Centre' da da akraban yok muydu senin?" diye sordu
a��l. "Evet arna oras1 �ok uzak degil, hani oyle San Francisco gibi
filan. Karde�irn Deniz Kuvvetleri'nde. San Diego'da. Sizin de Sauk Centre' da akrabalanmz rn1 var?"
120
"Hayu, sadece gorrnek istiyorurn. Sinclair Lewis orahyrnt�." "Evet, oyle! Levha koyrnu�lar. Galiba bayagt bir insan onun
i\ffi geliyor. Kasabaya da faydast dokunuyor." "Bana iilkenin bu kesimlerini ilk anlatan o olmu�tu." "Kim?" "Sinclair Lewis." "Ya! Taruyor musun?" "Haytr, sadece kitaplanru okudum." Eminim "Kimin?" diyecekti ama la:&m kestim. "St. Cloud'a
nehrin kar�1sma ge«;ip 52' den devam edecegim oyle mi?" "0 dedigin adam arhk orada ya�amtyormu� galiba," dedi
a�9· "Biliyorum. Oldii." "Hadi ya."
121
Sauk Centre'da gen;ekten de bir levha vard1: "Sinclair Lewis'in Dogum Yeri."
Nedense oradan htzla ge�ip 71 numarah karayolundan kuzeye Wadena'ya saphm, sonra hava karard1 ve Detroit Lakes'e dogru yoluma devam ettim. Gozlerimin oniinde, f19da <;ok fazla beklemi� bir elma gibi uzam1�, biizii�mii�, yalmz bir yiiz vard1, yalmzhktan hastalanm1� bir yiiz.
Onu iyi tammazdtm, ona Red diye hitap ettikleri �a�aah giinlerinde tam�mami�tlm. Hayahmn sonuna dogru New York'ta beni birka<; kere aramt�h ve Algonquin' de ogle yemegi yemi�tik. Ona Bay Lewis diye hitap ederdim; zihnimde hala oyle hi tap ediyorum. i<;ki i�mezdi, dahas1 yedigi yemekten de zevk almazd1 ama zaman zaman gozlerinde <;elik bir panltl belirirdi.
Main Street'i lisedeyken okumu�tum ve dogdugu bolgede yarathgi miithi� nefreti hahrhyorum.
Hi� geri donmii� miiydii? Bir iki kere �oyle bir ugram1�h. En iyi yazar, olii yazardu. 0
zaman arhk kimseyi daha fazla �a�utamaz, kimseyi daha fazla incitemez. Onu son gordiigiimde daha da fazla biizii�mii�tii sanki. "U�iiyorum/' demi�ti. "Hep ii�iiyorum sanki. italya'ya gidiyorum."
Gitti de, orada oldii; dogru mu degil mi bilmem ama yalmz olmii�. $imdi de kasabaya faydast dokunuyor. Turist <;ekiyor. $imdi iyi bir yazar.
Rocinante' de yer olsayd1 WPA * Eyaletler Rehberi' nin kirk sekiz cildini birden yamma ahrd1m. Hepsi de var bende, baz1lan
* Works Progress Administration: Biiyiik Buhran y1llarmda, 1935'ten 1943'e kadar i��izler ic;in i� iiretmeye aynlm1� bir devlet fonu. (c;.n)
122
nadir bulunuyor. Yanh� hahrlarmyorsarn Kuzey Dakota sadece sekiz ytiz basllrm�, Giiney Dakota be� ytiz kadar. Setin tarnarn1 Birle�ik Devletler'in �irndiye kadar bir araya getirilrni� en kapsarnh dokiimii.nti olu�turuyor, bu konuda onunla boy 6l<;ii�en <;Ikmarni�. Btiyiik buhran zarnanmda Amerika'run en iyi yazarlan tarafmdan derlenmi�; rnaalesef yerne i<;gtidiilerini bertaraf edernedikleri Arnerika' daki buhran en <;ok bu grubu etkilerni�ti belki. Arna bu kitaplar Bay Roosevelt'in rnuhalefeti tarafmdan kara listeye ahnd1. WPA i<;in <;ah�an i�<;ilerin ktireklerine aband1klan gibi yazarlar da kalernlerine abanrn1�h. Sonu<;ta baz1 eyaletlerde bask! kahplan ilk birka<; bas1rndan soma klnld1, yaz1k oldu <;iinkti cografya, tarih ve ekonorni alanlannda belgelere dayanan, derli toplu, iyi yazdrm� bilgiler i<;eriyorlard1. Mesela kllavuzlanrni yarurna alabilseydirn, konaklad1g1rn Minnesota, Detroit Lakes �ehrinin bu ad1 ne zarnan, neden, nereden ve kirnden aldigim 6grenebilirdirn. Orada durdugurnuzda hava iyice kararm1�h, dogrusu ben de buranm nasll bir yer oldugunu Charley' den daha fazla ogrenemedirn.
Ertesi gun ydlann rnerakl <;i<;egini ve meyvesini verecekti. Hi<; goriilmerni� bir yerin insanm zihnine yer etmesi, daha
adrm duyuldugunda bile insanm i<;inde bir heyecan uyanmas1 tuha£ �eydir. Benirn i<;in Kuzey Dakota' daki Fargo boy le bir yerdir. Belki yarathi?;I etkinin bir klsmrm Wells-Fargo isrnine bor<;ludur, arna benirn ona duydugum ilgi bunun <;ok otesindeydi. Birle�ik Devletler'in bir haritasm1 ahp, dogusunu bahsma denkleyip tarn orta yerinden katlarsaruz, tarn kat yerinin i<;inde Fargo'yu goriirsiiniiz. iki sayfahk haritalarda bazen Fargo araya ka<;hi?;I i<;in hi<; goriilmez. Ulkenin dogudan bahya orta noktas1ru bulmanm en bilimsel yonterni bu olmayabilir arna i� goriir. Bunun da otesinde Fargo benirn goziirnde, biitiin o rnasals1 diyarlarm karde�i; Heredot, Marco Polo ve Mandeville'in anlathg1 uzak, biiyiilii yerlerin akrabas1d1r. Daha <;ocuklugurndan beri hava soguksa kltadaki en soguk yerin Fargo oldugunu hahrlanrn. Yok eger siCaklik rnev-
123
zu bahisse gazeteler en s1cak yer olarak Fargo'yu gosterirdi ya da en yag:t�h ya da en kurak ya da en karh. En azmdan benim izlenimlerim boy le. Ama eminim onlarca �h.ir, kirgm bir gazapla ayaklarup benim iddialanrm reddedecek ve Fargo' dan <;ok daha berbat havalan oldugwm soyleyeceklerdir. Pe�inen oziir dileyeyim. Kirgmhklan hafifletmek i<;in �unu diyeyim; Moorhead, Mirmesota' dan Kizil Nehri ge<;ip Fargo'ya girdigimde alhn rengi bir sonbahar giiniiydii ve kasaba kirk alh bin niifuslu, luzla kalklnan herhangi bir kasaba gibi sila�1k trafikli, 1�lkl1 tabela kaph, slkl� hkl�, kipu kip1rdi. Kusah, nehrin kar�Ismdaki Mirmesota' dan pek de fark11 degildi. Kasabadan her zamanki gibi oniimdeki kamyon ve arkamdaki Thunderbird d1�mda fazla bir �ey gormeden ge�tim. insarun kafasmdaki bir efsanenin boyle yerle bir olmas1 �ok kotii. Semerkant, Katay ya da Cipango da ayru kaderi payla�u rmyd1 ziyaret etsem? Kasabanm kenar mahallelerinden gklp, kink cam ve metalden olu§lan d1� halkay1 da a§lmca Mapleton civarmda, Maple Nehri kiy1smda duracak ho§l bir yer buldum. Alice' e yakmd1; bir kasaba i<;in ne muhte§lem bir isim Alice. 1950'de 162 ki§'i ya§liyormu�, son say1mlarda 124; i§lte niifus patlamasmm Alice'teki tezahiirii boyle. Neyse, Maple Nehri kiytsmda dallanm suya sarkitmi§l kii<;iik bir <;mar korusuna �ektim arabay1 ve efsanevi yaralanm1 yalamak i<;in mala verdim. 0 zaman sevin<;le fark ettim ki Fargo ger<;egi onun kafamdaki resmini h.i� degi§ltirmemi§l. Fargo'yu hala eskisi gibi dii§liinebiliyordum: tipiden goz gozii gormeyen, s1caktan kavrulan, toz bulutlanna gomiilmii§l bir yer. Ger<;ekle dii§l arasmdaki sava§lta gii<;lii tarafm ger<;ek olmadigtm belirtmekten mutluluk duyanm.
Daha ku§lluk vakti olmasma ragmen kendime miikellef bir ogle yemegi hazrrlad1m ama §'imdi ne pi§lirdigimi hahrlamiyorum. Chicago kuaforiiniin izlerini hala iizerinde ta§liyan Charley de suya dahp yine o eski kirli kopege donii§ltii.
Chicago' daki rahathg:tn ve can yolda§lhgtmn ardmdan tekrar yalruz kalmay1 ogrenmem gerekiyordu. Biraz zaman ahyor. Ama
124
orada Maple Nehri'nde Alice'in hemen yaruba�mda bu beceriyi yava� yava� tekrar kazaruyordum. Charley beni, insarun midesini buland1racak kadar yiice bir tavrrla baSJ.�lami�h. $imdi o da kendi i�leriyle me�guldii. Suyun kenarmda arabap <;ektigimiz yer <;ok ho�tu. <::opkutusundan bozma <;ama�ar makinemi pkanp, iki giindiir deterjan i\inde sallarup duran �ama�ulan duruladim. Sonra latif bir meltem estigi i<;in <;ar�aflanmt kurusunlar diye bodur <;ahlarm iizerine serdim. Bunlarm ne <;ahst oldugunu bilmiyorum ama yapraklanrun sandal agaCI gibi baharh bir kokusu vard1; hayatta giizel kokan �ar�af kadar sevdigim bir �ey yoktur. Sararm1� bir kagida, yalruzhSJ.n dogasma ve niteligine dair bir �eyler <;iziktirdim. Bu notlar, olaylann normal seyrini izlemesi halinde biitiin diger notlar gibi kaybolmahyd1 ama uzun zaman sonra bir ket<;ap �i�esine sanlmi� ve lastikle sabitlenmi� vaziyette ortaya �1kh. Birinci not �oyleydi: "ili�ki Zamam Yalruzhga Kar�1." Bunu hahrhyorum. insanm bir can yolda�I olmas1 onu zamanda, �imdiki zamanda sabitliyor ama yalmzhk yerle�tiginde ge<;mi�, �imdi ve gelecek hep birlikte aklyor. Bir am, �imdiki bir olay ve bir tahmin e�it �ekilde var oluyor.
ikinci notun iizerine ket<;ap geldigi i<;in okunmuyor ama ii\iinciisii heyecan verici. $6yle: "Zevk-ac1 zeminine geri donii�," bu da ba�ka bir zamanda yaphgim bir gozlemden geliyor.
Yillar once bir yalruzhk deneyimi ya�arm�hm. Arka arkaya iki yu, Sierra Nevada Daglan'ndaki Tahoe Golii'nde, kl� aylannda sekiz ay boyunca yalruz ya�amt�hm. Kardan yollar kapandigmda ula�Ilamayan bir yazhga, kl� aylarmda bek<;ilik ediyordum. 0 zaman baz1 gozlemler yaprm�hm. Giinler ge<;tik<;e tepkilerim agula�tyordu. Normalde IShk <;almay1 severim. Ishk �almayt btrakmi�hm. Kopeklerimle konu�mayt buakmt�hm ve sarunm ince duygular kaybolmaya ba�larm�h ve giiniin birinde kendimi zevkact zemininde bulmu�tum. Sonra narin duygu ve tepki tonlarmm
ileti�imin sonucu oldugunu ve ileti�im olmadtgmda kaybolmaya yiiz tuttugunu fark ettim. Soyleyecek �eyi olmayan bir adamm
125
kelimeleri de olmuyor. Tersi de dogru olabilir mi? Sozii soyleyecek kimsesi olmayan bir adamm kelimeleri de olmuyor 0-inkii kelimelere ihtiyaCI olmuyor. Zaman zaman hayvanlann -kurtlarm filan- biiyiittiigu bebeklerle ilgili haberler okuyoruz. Genelde <;ocugun emekledigi, onu evlat edinen ebeveyninden i:igrendigi sesleri <;Ikardigi, hatta belki kurt gibi dii�iindiigu anlahhyor. Ancak taklit yoluyla gen;ek bir ozgiinliik geli�tirebiliyoruz. Charley'i ele alahm mesela. Hem Fransa' da hem de Amerika' da daima okumu�, kibar, kiiltiirlii ve makul insanlarla birlikte oldu. Bu yiizden de Charley kopek gibi kopekten ziyade kedi gibidir. Algilan keskin ve hassashr, aynca zihin okur. Ba�ka kopeklerin dii�iincelerini de okuyabiliyor mu bilmiyorum ama benimkileri okudugu kesin. Daha kafamda bir plan olu�maya ba�lar ba�lamaz Charley hemen anl1yor, hatta plana dahil olup olmadigmt da biliyor. Oras1 kesin. Onun evde brrakllmas1 gerektigini dii�iindiigum anda yiiziinde beliren mutsuz ve �ikayet<;i ifadeyi biliyorum. Ket<;ap �i�esinin kumizi lekesi alhndaki ii<; not bu kadar.
Charley <;ok ge<;meden nehirden a�ag1 dogru ilerleyip birka<; <;op torbas1 buldu ve hi<; aynm yapmadan hepsini kan�hrd1. Bo� bir fasulye konservesi kutusunu kokladiktan sonra kafasm1 <;evirdi. Derken bir kesekag1dm1 di�leri arasma ahp hafif<;e sallayarak i<;indeki hazineleri doktii ve beyaz bir kag;tt topu buldu.
Kag;td1 a<;1p iizerindeki ofkeli buru�uklan diizelttim. Jack falancaya gonderilmi� bir mahkeme emriydi bu; nafakasm1 odemezse ceza alacagm1 haber veriyordu. Kag1t dogudaki bir eyaletin mahkemesinden gelmi�ti ama buras1 Kuzey Dakota'yd1. Kanun ka<;agt bir zavalh. �opiinii boyle ortada b1rakmasa iyi ederdi, belki de birileri onu anyordu. Zippo <;akmag1rm yaklp kag1d1 tutu�turdum, hem bunun kanunlara aykln oldugunu bile bile. Tannm, ne izler buaklyoruz arkam1zda! Ya ket<;ap �i�esini bulan biri, ald1g1m notlardan benim nasll biri oldugumu tahmin etmeye <;ah�sayd1. Charley'in <;opleri kan�hrmasma yard1m ettiro ama ba�ka yaz1h malzeme yoktu, sadece haz1r yemek kutu-
126
lan vard1. Adam pek iyi a�9 degildi belli ki. Konservelerle idare ediyordu ama kim bilir belki eski kans1 da ondan farkh degildi.
ikindiyi biraz ge<;mi�ti ama oyle gev�emi�tirn ve kendimi oyle rahat hissediyordum ki hi<;bir yere knruldamak gelmiyordu i<;imden. "Gece burada kalahm m1 Charley?" Bana dikkatle baklp bir ogretmenin kalemini sallamas1 gibi kuyrugunu salladt: bir kere sola, bir kere saga, soma ortaya. Suyun kenarma oturup botlanmla <;oraplaruru <;Ikardtm ve ayaklannu buz gibi suyun i<;ine soktum. Oyle soguktu ki once iyice bir yakh, donrna hissi derinlere inince de ayaklanm hissizle�ti. Annem ayaklan soguk suya sokmanm insarun karuru beynine gonderdigine, boylece daha iyi du�i.inrnesini sagladtgtna inamrd1. "�imdi inceleme zamam, man vieux Chamal," dedim yi.iksek sesle, "bu da keyifli bir miskinlik i<;indeyim demenin bir ba�ka yoluydu. Bu yolculuga Amerika'ya dair bir �eyler ogrenrnek i<;in 9khm. Bir �ey ogreniyor muyum? Ogreniyorsam bile ne oldugunu bilmiyorum. �u an bir <;anta dolusu sonu<;la, bilmecelere cevaplarla geri donebilir miyim? Hi<; emin degilim ama kim bilir, belki. Avrupa'ya gittigimde birisi bana Amerika nasll bir yer dediginde ona ne diyecegim? Bilmiyorum. Peki sen koku duyunu kullanarak neler ogrendin dostum?"
iki tarn kuyruk sallama. En azmdan sorumu cevapstz btrakmadt.
"Eee, buraya kadar butiin Amerika aym m1 kokuyor? Yoksa bolgelere gore degi�iyor mu?" Charley sola dogru donrneye ba�ladt, soma saga dogru sekiz tur ath ve yerine yerle�ip bumunu patilerinin i.izerine, ba�rm da uzanabilecegim bir yere koydu. Yatmakta hep zorlamr. Yavruyken araba <;arptp kal<;asrm klrmi�h. Uzun sure al<;tll dola�h. �imdi arhk ya� kemale erdi ya, yorulunca kal<;as1 sorun <;tkanyor. Uzun sure ko�unca sag arka ayagt topallamaya ba�hyor. Ama yatmadan once uzun uzadtya donrneyi adet edindiginden ona 'doner kani�' diyoruz bazen; ne fenaytz! Annemin kurah dogruysa kafam bayagt iyi <;ah�tyor olmahydt. Ama aym zamanda "Ayagt soguk olamn kalbi steak olur," da derdi. Ama o ba�ka konu.
127
Yoldan ve trafikten epeyce uzaga park ebni§tim arabay1, dinlenmek ve hesapl�mak ic;in. Bu konuda ciddiyim. Miskinligimi suf bir iki eglenceli am i�in bir kenara buakmadnn. Amerika'nm neye benzedigini ogrenme istegiyle yola ��krru�hm. Ama bana pek de bir �ey i:igreniyormu�um gibi gelmiyordu. Bir de bakhm Charley' e konu§uyorum. Aslmda ho�una gidiyor ama uykusunu getiriyor.
"Yeni ba§layanlar ic;in, benim oglanlann kafa iitiilemek dedigi �eyi yapayun. Ba�hk ve altba§hklarla gideyim. Mesela yemekleri ele alahm. Trafige kaplltp ic;inden ge<;tigimiz �ehirlerde eminim harika meniileri olan giizel ve se�kin restoranlar vardu. Ama yol iizerindeki lokantalarda yiyecekler temiz, tatslZ, renksiz ve birbirinin aymyd1. Mii�teriler, canlanm slkacak nitelikte olmadlk�a, ne yediklerini umursarmyorlardt sanki. Ote taraftan pashrmah yumurta ve klzarrm� patatesten �a�madtgtmz miiddet<;e kahvalhlar bir harikaydi. Yol boylannda ne hakikaten iyi bir yemek ne de hakikaten kotii bir kahvalh yedim. Pashrma ya da sosis kaliteliydi, fabrikada paketlenmi�ti, yumurtalar tazeydi ya da dolapta taze tutuluyordu ve ortallk buzdolabmdan ge�ilmiyordu." Amerika yollarmm bir kahvalh cenneti oldugunu soyleyebilirim ama bir hususu da belirtmeden ge<;meyeyim. Ne zaman "ev sosisi" ya da "evde tiitsiilenmi� pashrma" ya da "giinliik yumurta" diye bir i�aret gorsem, dump erzak depoluyordum. Onlarla kendi kahvalhml pi�irip kendi kahvemi de yapmca fark bariz ortaya 9klyordu. Kulu�ka makinelerinde yapllrm�, buzdolabmda saklanan, soluk renkli yumurtalar, giinliik koy yumurtasmm yerini hi� tutmuyordu. Sosisler, sucuklar bol baharath, leziz, kahveyse �arap-karas1 bir bahtiyarhk numunesi oluyordu. Bu durumda benim gordiigum Amerika'nm temizligi nefasete tercih ettigini soyleyebilir miyim? Tat duyusu da dahil biitiin ahmlayicl sinirlerimiz miikemmelle�meye oldugu kadar travmaya da a9k oldugundan, tat duyumuzun kaybolmaya meylettigini ve gii�lii, baharh ya da egzotik tatlann �iiphe ve ho�nutsuzluk olu�turarak safd1�1 edildigi soylenebilir mi?
128
"Gel �oyle biraz ba�ka alanlara da a<;Ilahm, Charley. Durdugumuz yerlerde sahlan kitaplan, dergileri, gazeteleri ele alahm. Hakim yaym c;izgi romanlar. Yerli gazetelere rastladtk<;a ahp okudum. Kagtt kapakh onemli romanlar da vardt ama seks, sadizm ve cinayet romanlan onlan misliyle a�tyordu. Biiytik �ehir gazeteleri etraflarmdaki geni� bir bolgeyi etkisi alhna almt�h, New York Times btiytik gollere kadar, Chicago Tribune buraya, Kuzey Dakota'ya kadar ula�mt�h. Dikkat et de hemen bir sonuca varma Charley. Bu insanlarm tat hticreleri tatstz yiyecekleri sadece kabul edilebilir degil arzularur bulacak kadar dumura ugrarm�sa, acaba milletin duygusal hayah ne alemdeydi? Duygusal hayatlan a�m yavan oldugu ic;in, ucuz romanlardaki cinsellik ve sadizmle tatlandmlmast mt gerekiyordu? Madem oyle, yemeklerine neden ket<;apla hardaldan ba�ka tatlandmc1 koymuyorlardt?
"Ulke boyunca yerel radyolan dinlemi�tik. Futbol ma<;lan hakkmdaki birka<; yorum hari<;, zihinsel menu de yiyecekler gibi tek tip, fabrikasyon ve birbirinin ayruyd1." Charley'i uyamk tutmak i<;in ayagtmla dtirttiim.
insanlarm siyasi gorti�lerini duymayt <;ok isterdim. Kar�tla�hklanm siyaset konu�madllar, konu�mak .istemiyor gibi bir halleri vard1. Bu bana klsmen temkin, ktsmen de ilgisizlik gibi goriindti ama kimse gti<;lti bir fikri savunmuyordu. Bir dtikkan sahibi her iki taraftan da mti�terisi oldugu i<;in fikir beyan etmek gibi bir ltiksti olmadtgrm itiraf etmi�ti. Kii<;tik gri bir diikkanda, sa<;lan klrla�m1� bir adamdt, tarn kav�akta oldugundan kopek biskiivisi ve pipo tiitiinii almak i<;in durmu�tum. Bu adam, bu diikkan iilkenin herhangi bir yerinde olabilirdi ama benim gordiigum Minnesota'ydt. Gozlerinde, mizahm kanuna aykln olmadtgt zamanlan hahrhyormu� gibi gri, ozlemli bir panlh vardt, ben de biraz agztru arayaytm dedim. "insanlann dogal kavgaahgt olmti� gibi gortiniiyor. Ama ben pek ihtimal vermiyorum. Kendine ba�ka bir kanal bulur. Sizce bu kanal ne olur?"
"Nereden patlak verecek diye mi soruyorsunuz?"
129
"Gaz1 nereden pklyor?" Yarulmamiglm, o gi.izelim mizah pmlhs1 oradayd1. "Valla be
yefendi," dedi, "�urda burda bir cinayet oluyor, olmad1 gazeteden okuyoruz. Soma Di.inya $ampiyonas1 var. Pirates ya da Yankees lab ettin mi ortahk kalklp kopar ama en iyisi Ruslar var."
"0 konuda herkes dolu diyorsunuz?" "Hem nasll! Birinin Ruslara sovmedigi gi.in ge�miyor." Ken
dini biraz daha rahat hissediyor gibiydi, hatta benim tepkime gore bogaz temizlemeye donii�tiirebilecegi kii�iik bir klklrh koyuvermekten kendini alamad1.
"Burada hi� Rus tamyan var m1?" diye sordum. Bu sefer a�1ktan a�tga giildi.i. "Tabii ki hapr. Onun i�in bu ka
dar klymetliler ya. Ruslara soversen kimse sana bir �ey demez." "Onlarla i� yapmad1gtm1z i�in mi?" Tezgahm i.izerindeki peynir b1c;agim ahp dikkatle kenanm
sildi, soma tekrar b1rakh. "Belki de oyle. Oyle ya. Onlarla i� yapmiyoruz."
"Bu durumda Ruslan ba�ka �eyleri d1�a vurmak ic;in kullandigtmtZl soyliiyorsunuz."
"Ben bunu hie; dii�iinmemi�tim, beyefendi ama bundan soma dii�iinecegim. insanlarm Bay Roosevelt' e yi.iklendikleri zamanlan hahrhyorum. Bir keresinde Andy Larsen'in tavuklan hastalandigmda, Roosevelt' e saver ken yiizii klpklmz1 olmu�tu. Evet," dedi heyecanlanarak, "Ruslann ta�1mas1 gereken epey yiik var. Adam kans1yla kavga ediyor Ruslara sovi.iyor."
"Belki herkesin Ruslara ihtiyaCl vardu. Eminim Rusyadakilerin bile Ruslara ihtiyaCl vardu. Belki oradakiler de Ruslara Amerikah diyorlard1r."
Bir tekerlek peynirden incecik bir dilim kesip b1c;agm ucuyla bana uzath. "Boyle c;akhrmadan c;akhrmadan bana iizerinde dii�iinecek bir �ey verdiniz."
130
"Bana da siz bana verdiniz gibi gelmi�ti." "Nasll?"
"i� ve fikirler konusunda." "Belki de oyledir. Ne yapacagrm biliyor musunuz? Bir daha
Andy Larsen krpkrrmizl bir suratla geldiginde, bakacag1m bakahm tavuklanna Ruslar m1 bir �ey yapm1�. Bay Roosevelt'in oliimii Andy i9n biiyiik kay1pb."
Olaylara bu adam gibi yakla�an fazla kimse oldugunu soylemiyorum. Olabilir de olmayabilir de; belki kendi mahremiyetlerinde, i� harici yerlerde vard1r.
Charley ba�1m kald1rd1 ve ayaga kalkmaya zahmet etmeden uyan babmda havlad1. Soma bir motor sesi duydum ve ayaga kalkmaya davranmca ayaklanmm suyun ic;inde iyice uyu�mu� oldugunu fark ettim. Onlan hie; mi hie; hissetmiyordum. Ayaklanml ovalay1p masaj yapmaya ba�laymca, sanc1h bir karmcalanmayla uyanddar. Bu arada klasik bir sedan, arkasmdan kaplumbaga gibi bir treyler c;ekerek yoldan a�ag1 indi ve elli metre kadar otede yerini ald1. Mahremiyetim boyle ihlal edildigi ic;in camm sikrlmi�b ama Charley bu i�e baydd1. Tutulmu� bacaklanm, kiic;iik hareketlerle krm1ldatarak yeni geleni incelemek iizere uzakla�h ama kopekler ve insanlar gibi dogrudan dogruya ilgilendigi nesneye bakm1yordu. Size Charley'le dalga gec;iyormu�um gibi gori.indiiyse, sonraki yanm saat ic;inde benim ve kom�umun neler yapbgma bir bakm isterseniz. ikimiz de kas1th bir yava�hkla i�lerimizle ugra�maya ba�lad1k, birbirimize dogrudan bakmamak ic;in azami ozen sarf ederken bir yandan da olc;i.ip tartmak ic;in kac;amak bakr�lar fulabyorduk. Ne gene; ne ya�h, yaylanarak biraz havah havah yiiriiyen bir adam gordi.im. Haki pantolon, deri ceket giymi� ve kovboy �apkas1 takm1�b ama �apkamn iizeri di.izdi.i, kenarlan da bir iple yukan toplanrm�h. Klasik bir profili vard1 ve uzaktan bile tarn tekmil bir sakal buakm1� oldugunu gori.iyordum. Benim sakahm c;enemle srmrhyd1. Hava ruzla sogudu. Kafam m1 i.i�i.idi.i, yoksa bir yabancmm yanmda ba�1m ac;1k kalmasm m1 istedim bilmiyorum, gidip denizci �apkam1 giydim. Kahve yapbm, karvammm arka basamaklanna oturdum
131
ve kom�um dt�mda her �eyi biiyiik bir ilgiyle seyretmeye ba�ladnn. 0 da treylerini siipiirdii ve bariz bana bakmamaya �ah�arak dt�an bir legen sabunlu su atb. Charley, treylerin i�inden gelen �e�itli homurtu ve havlarnalara odaklanmi�h.
Herkeste miinasip ve medeni bir zamanlama hissi olsa gerek, zira tarn ben kom�umla konu�maya niyetlenip yerimden kalkmt�hm ki o da bana dogru gelmeye ba�ladt. Bekleme siiresinin sona erdigini o da hissetmi� olmahydt. Nereden tarudtgtrru gkaramadtgtm ilgin� bir yiiriiyii�ii vardt. Biraz kohnemi� bir ha�met vardt iizerinde. $oval ye efsaneleri zamamnda olsa hikayenin sonunda kralm oglu oldugu anla�dan dilenci roliinde olurdu. iyice yakla�mca merdivenimden kalktp onu selamladtm.
Kar�tmda reverans yaprnadt ama yapacaktru� gibi bir hisse kapddnn; ya reverans ya da sert bir asker selam1.
"Tiinaydm," dedi. "Siz de meslektensiniz galiba." Neredeyse <;enem di.i�ecekti. Bu terimi duymayah seneler
ge<;mi�ti. "Yok, haytr. Degilim." Bu sefer de o �a�trdt. "Degil misiniz? iyi de sevgili dostum,
meslekten degilseniz bu ifadeyi nereden biliyorsunuz?" "Ucundan ktytsmdan bula�mt�hgtm var." "Ha! Sahne arkast. Yonetmen ya da rejisor olarak mt?" "Fiyasko," dedim. "Bir fincan kahve ahr mlSlmz?" "Mernnuniyetle." insaru hi<; hayalktnkltgma ugratmazlardt.
Bu meslekten olanlann en iyi ozelliklerinden biri: insaru geri <;evirmezler. Biitiin yol boyunca takmamadtgtm bir zarafetle masarun arkasmdaki divana oturdu. iki plastik kupa ve iki bardak <;tkardtm, kahveleri doktiim, viskiyi de kolay uzarulacak bir yere koydum. Adamm gozleri biraz bugulandt gibi geldi bana ama kim bilir belki bugulanan benim gozlerimdi.
"Fiyasko," dedi. "Oyuncuyum diyen fiyaskoyu bilir." "Viskiyi ben mi koyaytm?" "Liitfen. Yok, susuz olsun." Damagtlli kapkara kahveyle te
mizledi, sonra ikametgarumt incelerken viskiyi agzmda ozenle dola�brdt. "Yeriniz giizelmi�, <;ok giizel."
132
"Soyler misiniz benim tiyatroyla alakam oldugunu neden dii�iindi.iniiz?"
Alayc1 giildi.i. "�ok basit, Watson. Onu da oynad1m. iki rolii de. Neyse once kani�inizi gordiim, soma sakahruz1. Yakla�mca Britanya Kraliyet Armah �apkaruz1 gordiim."
"Onun i<;in mi 'a'lan yaya yaya konu�tunuz?" "Olabilir, dostum. Hi� olmayacak �ey degil. Bazen bOyle �ey
leri hi<; farkma varmadan yapabiliyomm." �imdi yakmdan gen� olmad1gmt gorebiliyordum. Hareketleri c;ok genc;ti ama teninin dokusunda, dudaklannm kenannda bir orta ya�hhk, hatta belki daha fazlas1 vard1. S1cak, iri, kahverengi irisleri etrafmda sararmaya ba�lam1� aklanyla, gozleri de bu hissi arthnyordu.
"S1hhatinize," dedim. Plastik bardaklanm1z1 bo�althk, hemen iizerine kahve ic;tik ve tekrar doldurduk.
"�ok �ahsi ya da aa verici olmayacaksa, tiyatroda ne yaphmz acaba?"
"Bir iki oyun yazrm�bm." "Sahnelendi mi?" "Evet. Fiyaskoyla sonuc;landt." "isminizi bilir miyim?" "Sanmam. Kimse bilmez." ic;ini <;ekti. "Zor i�tir. Ama insan bir kere yakay1 kapbrd1 m1
kurtaram1yor. i�in ba�m1 dedem c;ekmi�, babam da iyice perc;inlemi�."
"ikisi de oyuncu muydu?" "Annemle babaannem de." "Tannm. Ben gosteri diinyas1 diye buna derim. Peki �imdi"
-dogm kelimeyi anyordum- "dinleniyor musunuz?" "Yok camm. Oyunculuk yap1yomm." "Hangi oyun, nerede?" "Seyirciyi tuzaga dii�iirebildigim her yerde. Okullar, kiliseler,
kuliipler. Kiiltiir gotiiriiyorum, okumalar yap1yomm. Ortag1mm �ikayetlerini duyuyorsunuz herhalde. 0 da <;ok iyidir. Airedale ve c;akal kumas1. Cam istedi mi gosteriye kahhr."
133
Bu adamdan <;ok ho�lanrnaya baglamt�bm. "Boy le �eyler ya-plldtgmdan haberim yoktu."
"Bazen yapthyor, bazen yapdmtyor." "Ne zamand1r bu i�le ugragtyorsunuz?" "iki ay sonra tarn ii<; ytl olacak." "Biitiin iilkede mi?" "iki ii<; ki�inin toplanabildigi her yerde. Bir seneyi a�km za
mandu i�sizdim; ajanslan dola�tyor, se<;melere kahhyor, birikmi�leri yiyordum. Ben hayatta ba�ka bir i� yapamam. Tek bildigim �ey bu; ba�ka ig ogrenmedim. Uzun zaman once Nantucket adasmda bir grup tiyatrocu vardt. Babam da orada giizel bir arazi ahp bir ev yapm1�b. Onu sabp bu arabayla treyleri aldtm ve o giin bugiindiir yoldayrm, ho�uma da gidiyor. Yine o eziyeti <;ekmeye hi<; niyetim yok. Tabii bir rol olsa -ho� beni kim hahrlayacak da rol verecek ya- herhangi bir rol olsa . . . "
"Bir yaraya parmak bashruz." "Evet, zor i�tir bizimki." "Umanm fazla merakh oldugumu dii�iinrnezsiniz, ger<;i oy
leyim ama ... Bu igi nasll yapbgtruzt merak ediyorum. Neler oluyor? insanlar size nasll davraruyor?"
"Bana gayet iyi davraruyorlar. igi de farkh gekillerde siirdiiriiyorum. Bazen bir salon tutup reklam vermem gerekiyor, bazen gidip lisenin miidiiriiyle konu�uyorum."
"iyi de, bizim insarumtz <;ingenelerden, gezginlerden ve oyunculardan korkmaz mt?"
"ilk ba�ta korkuyorlar sarunm. ilk bagta benim zararstz bir ucube oldugumu dii�iiniiyorlar. Ama diiriistiimdiir ve iicreti fazla yiiksek tutmam, hem bir sure sonra metin onlan etkisi alhna almaya ba�hyor, i<;lerine dokunuyor. Ben metne saygt duyanm. 0 zaman olay degigiyor. Ben garlatan degilim, oyuncuyum; iyi de olsam kohl de olsam oyuncuyum." Viskiden ve co�kudan, belki biraz da tecriibesini payla�an biriyle konu�maktan yiizii klzanru�h. Bu sefer bardagma daha fazla i<;ki koydum ve ondan
134
ald18J. zevki, keyifle seyrettim. ic;tikten sonra ic;ini c;ekti. "Boyle bir �eyi pek s1k ic;emiyorum," dedi. "Umanm size kazanam c;ok bolmu� gibi bir izlenim vermemi�imdir. Bazen biraz zor oluyor."
"Devam edin liitfen, biraz daha anlatm." "Nerde kalm1�hm?" "Metne sayg1 duydugunuzu ve oyuncu oldugunuzu anlah
yordunuz." "Evet. Bir �ey daha var. Bizim gosteri erbab1, ta�ra tabir ettik
leri yere gelmeyi pek sevmezler, koylii, hodiik taklmrm hakir goriirler. Belki biraz zaman ald1 ama hodiik diye bir �ey olmad1guu ogrendim, ondan sonra da her �ey yolunda gitti. Seyircilerime sayg� duymayi ogrendim. Onlar da bunu hissettikleri ic;in beni destekliyorlar, yoluma ta� koymuyorlar. Sen sayg1 duy yeter, o zaman onlara anlath8J.n her �eyi anl1yorlar."
"Bana metinlerden bahsedin biraz. Ne tiir �eyler kullaruyorsunuz?"
Baki�larim ellerine indirdi; o zaman ellerinin ne kadar baklmh ve ak pak oldugunu gordiim, siirekli eldiven giyiyormu� gibi. "Umanm malzeme lurs1zhgi yaphgirm dii�iinmezsiniz," dedi. "Sir John Gielgud'un oyunculugunu c;ok begerinirim. Shakespeare' in monologunu nasil okudugunu duymu�tum, insanm Yedi <::a�' m. * Sonra iizerinde c;ah�mak ic;in bir plagmi aldun. Kelimelerle, tonlamayla, sesiyle neler yaph8J.na inanamad1m!"
"Onu mu kullaruyorsunuz?" "Evet ama c;almad1m. Sir John'u dinlemenin beni nasd etki
ledigini anlahyorum, sonra da onun oyunculugu konusunda elimden geldigince seyirciye bir fikir vermek istedigimi soyliiyorum."
* 1939'da Oxford Profesorii George Rylands, Shakespeare oyunlanndaki bazi konu�malan, doguni.dan oliime yolculugu gosterecek �ekilde bir antolojide toplarm�hr. 0 zamarun iinlii oyuncusu John Gielgud da bunu tek ki�ilik bir oyuna donii�tiirmii�tiir. Oyun insanm Yedi <;a� admi, Size Naszl Geliyorsa, 2. Perde 7. Sahne, Jacque'm konu�masmdan ahr. (c;.n)
135
"Akllhca." "i� de yanyor <;iinkii performansa bir otorite kazandmyor,
hem Shakespeare it;in telif odemek de gerekmiyor, dolaytstyla malzemeyi de t;ahm� olmuyorum. Daha ziyade onu onurlandtrmt§> oluyorum, zaten niyetim de bu."
"Nastl tepki ahyorsunuz?" "Galiba arhk iyice kendimi rahat hissetmeye ba�ladrm met
nin it;inde .;iinkii kelimelerin seyirciye niifuz ettigini gorebiliyorum ve beni unutup kendi it;lerine bakmaya ba§>hyorlar, o zaman arhk onlar ic;in bir ucube olmaktan t;tktyorum. Ee, ne dii�iiniiyorsunuz?"
"Bence Gielgud memnun olurdu." "Ya! Ona ne yaphgtmt ve nastl yaphgtmt anlatan uzun bir
mektup yazdtm. Pantolonun arka cebinden kalm bir ciizdan t;tkardt ve ic;inden dikkatle katlanmt� bir aliiminyum folyo c;tkanp ac;h; sonra ozenli parmaklarla k6§>esinde matbu isim yazan bir not kagtdrm ac;h. Mesaj daktiloyla yaztlrm§>h: "Sevgili ... Nazik ve ilginc; mektubunuz ic;in te�ekkiir ederim. <::ah§>malarmtzm ima ettigi samimi iltifatlardan haberdar olmasaydtm oyuncu olmazdtm. Size iyi �anslar diliyorum, Tanrt yardtmamz olsun. John Gielgud."
ic;imi c;ektim ve parmaklarrmn saygtyla notu katlaytp, aliiminyum kalkam ic;ine koyarak yerine kaldm§>tru seyrettim. "i§> almak maksadtyla bunu asla gostermem," dedi. "Kendime yakt§>hramam."
Eminim oyleydi. Plastik bardagt elinde evirip c;evirerek dibinde kalan viskiye
bakh; genelde ev sahibinin dikkatini bardaktaki bo§>luga c;ekmek ic;in yaptlan bir harekettir bu. $i§>enin mantanru ac;hm.
"Hayrr," dedi. "Ben ba§>ka ic;mem. Uzun zaman once, en onemli ve degerli oyunculuk tekniginin c;tkt§> oldugunu ogrendim."
"Ama size ba§>ka sorular da sormak isterdim."
136
"Gihnek ic;in iyi bir sebep." Son yudumu da ic;ti. "Seyircinin kafasmda sorular varken," dedi, "aniden c;Iktp gideceksin. Te�ekkiir ederim. iyi a�amlar."
Onun hafif hafif sallanarak treylerine gidi�ini seyrederken bir soruyu sormazsam rahat edemeyecegimi fark ettim. Arkasmdan seslendim, "Bir dakika bekleyin."
Durup bana dondii. "Kopek ne yaptyor?" "Birkac; aptal numara," dedi. "Performans1 basitlegtiriyor. Bo
zulacak gibi oldugunda toparhyor." Yine arkasm1 doniip evine gitti.
Boylece siiriip gidecek, yaztdan daha eski bir meslek, yazrh soz ortadan kayboldugunda da muhtemelen ayakta kalacakh. Filmlerin, televizyonun ve radyonun biitiin o ktsu kerarnetleri onu ortadan kaldrrmayt ba�aramayacakh: canh bir seyirciyle ileti�im halindeki canh bir adam. Peki nasll yagryordu? Dostlan kimlerdi? Gizli hayab naslldt? Haklrydr. C::tkrp gihnesi sorulan krgkrrtmt�h.
137
Gece ugursuz i�aretlerle doluydu. Yash gokyiizii o az1ak suyu tehlikeli bir metale donii�tiirdii, sonra riizgar <;Ikh; sahillerde rastlanan o saganak saganak, oyuncu riizgardan degil, binlerce kilometre boyunca oniine hi<;bir engel <;Ikmayan, geni� geni�, siipiiriicii bir riizgar. Bana yabana ve gizemli bir riizgar oldugu i<;in bende de gizemli tepkiler yarath. Olaya akllla bakarsak, riizgann yegane yabanCih8"1 benim onu yabanCI bulmamdan geliyordu. Ama bizim i<;in a<;�klanamaz olan deneyimlerimizin biiyiik boliimii bOyledir. Bildigim kadanyla pek <;ok ki�i bu tiirden deneyimlerini alay edilme korkusuyla sakl1yor. "Olmas1 gereken budur" hislerini tiimiiyle yerle bir eden bir �ey duyan ya da goren, ama bunu hemen halmm alhna siipiiren ka<; ki�i varrur acaba?
Ben kendi ad1ma, anlayamad1g1m ya da a<;Iklayamadi8"Im �eylere de apk olmaya <;ah�1yorum ama insan korktu mu zor oluyor. 0 giin Kuzey Dakota' da arabay1 kullanma konusundaki isteksizligim adeta bir korku halini alm1�h. Bu arada Charley arhk yola <;1kmak istiyordu, hatta ortah8"1 oyle velveleye verdi ki onu ikna etmeye <;ah�bm.
"Bana bak kopek, gokten vahiy inmi� gibi kuvvetli bir kalma giidiisii var i<;imde. Bu giidiiye uymay1p yola <;�karsam, sonra karda mahsur kahrsam, ilahi bir uyany1 dikkate almarm� gibi hissedecegim kendimi. Yok eger burada kahrsak ve a�m bir kar ya8"I�I olursa kahinlige bir yatklnl1�m oldugunu anlayacagrm."
Charley hap�ud1 ve huzursuzca dolanmaya ba�lad1. "Peki, man cur, bir de senin tarafmdan bakalrm. Yola devam etmek istiyorsun. Diyelim ki yola <;Ikhk ve geceleyin tarn �u anda durdugumuz yere bir aga<; devrildi. Bu durumda tannlann asll kayud18"1 sen olacaksm. Olmayacak �ey degil. Sad1k hayvanlarm sahipleri-
138
nin hayatlanru kurtard1� <;ok hikayeler anlatabilirim sana ama bana oyle geliyor ki sadece canm silild1 ve sana yiiz verecek degilim." Charley bana en miistehzi baki�Iyla bakh. Bence ya romantik ya da mistik. "Ne demeye <;ah�h� anhyorum. Yola Qkarsak ve buraya aga<; devrilmezse ya da kalusak ve kar yagrnazsa; o zaman ne olacak? 0 zaman da �oyle yapanz. Biitiin bu olanlan unuturuz ve kehanet sektoriine de bundan zarar gelmez. Ben kalmak yoniinde oy kullaruyorum. Sen gitmek. Ama ben e�refi mahlukattan oldugum i<;in, hem de burada ba�kan oldugum i<;in karan ben veririm."
Orada kaldik ve ne kar yagd1 ne de aga<; devrildi, biz de dogal olarak biitiin bunlan unuttuk ve bundan sonras1 i�in mistik hislere yine sonuna kadar a<;��. Sabahrn erken saatlerinde, tek bir bulutun dahi olmad1�, teleskopik netlikte havada, yeri kaplayan kalm buz tabakasrm ezerek manevranuz1 yaptik ve yola koyulduk. Sanat<;mm karavam karanl1kh ama biz yola dogru ilerlerken kopegi havlad1.
Kuzey Dakota, Bismarck'taki Missouri Nehri'ni birisi bana anlatm1� olmah ya da bir yerde okumu�umdur. Her iki durumda da hi� dikkat etmemi�im. Nehri ge�erken hayrete kapild1m. Haritamn katland1� yer asil burastydi. Doguyla bah arasmdaki simr. Bismarck yakasmda dogu cografyas1 vard1, dogu otlan, dogu Amerika goriinii�ii ve kokusu. Missouri'yi ge�ip Mandan tarafma �Ikmca saf bahyd1, kuru otlar, sel yataklan, kii� kayalar. Nehrin iki kiyisi arasmda bin kilometre vard1 sanki. Missouri smmna hazirhkli olmadigim gibi Bad Lands' e, yani Kotii Topraklar' a da haz1rhkh degildim. Bu ad1 fazlasiyla hak ediyorlar. Kotii ruhlu bir �ocugun elinden <;Ikmi� gibiler. Dii�mii� Melekler, Cennet' e inat olsun diye yaratm1� sanki buray1, kuru ve keskin, ISSIZ ve tehlikeli ve benim i�in tehditkar. insanlan sevmedigi, ho� kar�Ilamadigi hissini veriyor. Ama insanoglu malum, e ben de insan oldugum i<;in hemen bir tali yola sap1p erozyona ugram1�, �ekil �ekil, renk renk, �1plak tepeler arasmda ilerlemeye ba�ladrm ama
139
�agrr:Ilmadtgtm bir partiye gitmi�im gibi utana stklla. Bozuk yol, tekerleklerimi amanstzca a�mdmyor, Rocinante'nin a�m yiiklii yaylarmt actyla inletiyordu. Tarn bir magara adamt, yok yok trol kolonisine uygun mekan. Ne garip. 0 zaman gezerken bu topraklarda istenmedigimi hissettigim gibi �imdi de yazarken i�imde bir isteksizlik var.
Gezinirken, egri biigrii dal par�alan iizerine �akllmt� iki stra dikenli telden ibaret bir �ite dayanmt� bir adam gordiim. Adamm siyah �apkast, ytkana ytkana rengi agarmt�, dirseklerde ve dizlerde iyice akla�m1� kot pantolonu ve uzun kot ceketi vardt. A�tk renk gozleri giine� t�tgmda buzlanmt� gibi duruyordu ve dudaklan plan derisi gibi pul pul kalkmt�h. Yanmda �ite dayanrm� 22'lik bir tiifek, oniinde kiic;Uk bir pgm halinde postlar ve tiiyler vardt; tav�anlar ve kiic;Uk ku�lar. Konu�mak i9n arabayt yamna �ektigimde gozlerinin Rocinante iizerinde dola�hgtru, biitiin ayrmhlan tek tek kaydettigini, sonra tekrar c;ukurlarma geri c;ekildigini gordiim. Soyleyecek hic;bir �ey bularmyordum. "Bu sene de kt� erken geldi," ya da "Buralarda bahk tutacak yer var mt?" tiirii sorular pek uygun goriinmiiyordu. Oyle kar�thklt bakt�tp duruyorduk.
"iyi giinler!" "Evet, beyim," dedi. "Buralarda yumurta satan bir yer var mt?" "Bu yaktnlarda yok. isterseniz Galva'ya ya da sahile kadar
gidebilirsiniz." "Salma tavuk yumurtas1 anyordum." "Tozu var," dedi. "Bizim harum toz yumurta kullaruyor." "Uzun zamandu m1 burada ya�tyorsunuz?" "Ht 1u." Bir �ey sorsun ya da bir �ey soylesin de konu�maya devam
edelim diye bekledim ama sesini �1karmad1. Sessizlik uzadtkc;a soyleyecek bir �ey bulmak da iyice zorla�tyordu. Son bir denemede daha bulundum. "Burast kt�m c;ok soguk olur mu?"
140
"Eh i�te." "<;ok konu�kansm." Smth. "Benim harum da oyle soyliiyor." "Ho�<;akal," dedim ve arabap birinci vitese taklp hareket et
tiro. Dikiz aynasmda arkamdan bakhgtru gormedim. Belki tipik bir Badland'li degildir ama benim yakalayabildigim ii<; be� ki�iden biriydi.
Biraz ileride kii<;iik bir evde durdum. Sava� zamanmdan kalma bir kl�laya benziyordu ama beyaza boyanm1� kenarlanna da san ztrh <;ekilmi�ti. Bah<;esinde soguktan boynunu biikmii� sardunyalar ve birka<; kok kasrmpah vardt, bir de san ve klztl kahve renkli kii<;iik diigme <;i<;ekleri. Pencerelerdeki beyaz perdelerin arkasmdan seyredildigimi hissederek kaptya yiiriidiim. Kaptp ya�h bir kadm a.;h, bana istedigim suyu verdi ama elimi vermi� kolumu kaphrml�hm. Kadm konu�maya a.;h, konu�mak i<;in oliiyordu; akrabalanru, arkada�lanru, buralara nastl ah�amadtgtru anlahp duruyordu. Burah degilmi�, buraya ait degilmi�. Astl memleketi balh siitlii bir diyarmt�; maymunu, fildi�i, tavus ku�u eksik degilmi�. Ben gittigimde ortahga .;okecek sessizlikten korkuyormu� gibi biteviye konu�uyordu. 0 konu�maya devam ettik.;e birden buradan korktugunu anladtm, dahas1 ben de korkuyordum. Geceye burada yakalanmak istemedigimi fark ettim.
Bu diinyaya benzemeyen cografyadan kurtulmak i.;in ka.;maya ba�ladtm. Sonra saatler ilerledi ve a�amiistii her �eyi degi�tirdi. Giine� yath ve tepeler, kuleler, yarlar, heykel gibi oyulmu� kayalar, vadiler o yaruk, korkun.; goriintiilerini kaybedip sanlar, canh kahverengiler, tiirlii tiirlii klrmlZllar, giimii�i griler ve onlan iyice belirginle�tiren komiir karalanyla t�Ildamaya ba�ladt. Oyle giizeldi ki riizgardan bodur kalm1� sedir ve ardt<; aga<;lanrun yanmda durdum, durunca da tutuldum kaldtm, renklerin ve berrak t�tgm tuzagma dii�tiim. Batan giine�in oniinde kale burcu gibi yiikselen olu�umlar karanltk, hatlan ise keskindi; dizginsiz I�tgm iizerine yagdtgt dogu tarafmda bu acayip cografyarun renkleri
141
adeta haykmyordu. Gece, korkun� olmak �oyle dursun, iyice yakmla�m1� ytldtzlanyla inarulmaz giizeldi ve mehtap olmadigt halde ytldtzlann 1�1g1 gokyiiziine giimii�i bir aydmhk veriyordu. Kuru soguk insanm burun deliklerini aethyordu. S1rf keyif i�in etraftaki kuru sedir dallanru topladrm ve yaruk odun kokusnnu duyrnak, dallann heyecanh phrhstru i�itmek i�in kii�k bir ate� yakhm. Ate�im, iizerimde san 1�1ktan bir kubbe kurdu; yakmlardan avlanan bir bayku�un otii�ii ve <;akallann sesleri geldi; ulurnuyorlar, giiler gibi klsa klsa havhyorlard1. Gecenin giindiizden daha dostane oldugu <;ok az sapda yerden biri burast. insanlarm neden tekrar tekrar Bad Lands' e geldiklerini anhyorurn.
Uyurnadan once yatagtrnm iizerine Charley'in hupalad1gt haritayt yayd1rn. Deniz fazla uzak goriinrniiyordu ve Kuzey Dakota orada bitecekti. Soma daha once hi<; gihnedigirn Montana vard1 suada. 0 gece hava oyle soguktu ki pijarna yerine terrnal i<; <;arna�Irlanrnt giydirn. Charley vazifesini tarnamlaytp, biskiivisini yedikten ve her zarnanki gibi bir tas suyunu i�ip nihayet yatagm alhndaki yerine klvnldtktan soma bir battaniye <;1kanp iizerini 6rttiirn, bir tek burnunu a�Ikta buakhm, o da i<;ini <;ekti, yerinde iyice klvnld1 ve rnernnuniyetten tath tath inledi. Yolculugurnda topladtgtrn biitiin kesin kanaatlerin nastl bir sonraki tarafmdan hiikiirnsiiz kllmdtgrm dii�iindiirn. 0 gece Kotii Topraklar, iyi Topraklar olrnu�tu. Nedenini a�Iklayarnarn. Oyle i�te.
142
Yolculugumun sonraki safhas1 bir a�k hikayesi. Montana'ya a�tk oldum. Diger eyaletleri takdir ettim, onlara saygt, hatta �efkat duydum ama Montana'ya a�Ik oldum ve insan bu duyguyu ya�arken tahlil etmesi �ok zor oluyor. Bir keresinde Diinyanm Krali�esi'nin etrafma sa�tlgt o eflatun aydmhkla sarho� oldugumda babam bana neden diye sormu�tu ve nedenini anlamamak i�in pldumt� olmas1 gerektigini dii�iinmii�ti.im. Tabii �imdi ktzm fare sa�h, 9lli burunlu, yarah dizli, yarasa sesli kii<;i.ik bir ktz oldugunu ve ancak bir gila canavan kadar sevecen oldugunu biliyorum ama o zaman biiti.in ortamt ve beni aydtnlatrrd1. Montana bana bir ihti�am sa�dmas1 gibi geliyor. Boyutlar devasa degil ama insaru fethediyor. Toprak otlarla ve renkle kaph ve birisi bana dag yarat dese, daglan aym buradaki gibi yapardim. Kii�iik bir �ocuk Teksas' 1 bir Teksash' dan dinlese hayalinde canlandtracagt yer Montana olur. ilk olarak burada sahiden yerel bir leh�e duydum, televizyoncadan etkilenmemi�, agtr, steak bir �ive. Amerika'mn �dgm ko�u�turmas1 Montana'ya sirayet etmemi� gibi geldi bana. Burada ya�ayanlar, John Birch Toplulugu'nun korktugu golgelerden korkmuyorlardt. Daglann ve dalga dalga uzanan �ayulann siikuneti buradaki halkm da i9fle i�lemi�ti. Ben eyaletten ge�erken av mevsimiydi. Konu�tugum erkekler, bir mevsimsel katliam galeyanma kapdmamt�lardt; sadece yiyecekleri et i�in ava �yorlardt. Yine tavnm1 a�k belirlemi� olabilir ama kasabalar asabi kovanlardan ziyade ger�ekten i9flde ya�anmaya deger yerlere benziyordu. insanlar me�galelerini bir kenara btrakmt�, ortadan kaybolmakta olan kom�uluk sanatlm canlt tutuyorlardt.
Kasabalan bir an once geride btrakmak i�in luzla ge�ip gitmedigimi fark ettim. Hatta biraz oyalanmak i�in satln alacak �ey-
143
ler buluyordum. Billings'te bir �apka sahn aldrm, Livingston'da ceket, Butte'te pek de ihtiyaCim olmayan bir tiifek, Remington mekanizmah 222, elden dii�meydi ama iyi durumdayd1. Soma tiifege bir diirbiin almarun �art olduguna karar verdim ve tala.lana kadar bekledim, bu arada diikkandaki herkesle ve gelip giden mii�terilerle taru�hm. Tezgahta yeni tiifegm mekanizmas1 elden ge<;irilirken, yeni diirbiinii ii<; blok otedeki bir bacada stfrrladtk, sonra tiifegi kullanmaya ba�ladigtmda ayanru degi�tirme ihtiyact duymad1m hi<;. Biitiin sabah1 bu i�lerle ugra�arak ge<;irdim ama daha ziyade kalmak istedigim i<;in. Lakin her zamanki gibi a�km soze dokiilemedigini goriiyorum. Montana beni biiyiiledi. Giizelligiyle, stcakltgiyla. Montana'nm sahili olsaydt ya da ben denizsiz ya�ayabilseydim hemen buraya ta�m1r, vatanda�hga kabul edilmek i<;in dilek<;e verirdim. Biitiin eyaletler i<;inde en sevdigim, biricik a�la.m.
Custer' da, General Custer' a ve Oturan Boga'ya saygllanmiZI sunmak i<;in giineye, Little Big Horn' daki sava� meydanma kadar uzand1k. Remington'm yaphgt, 7. Siivari Boliigu'niin orta kolunun son savunmas1 tablosunu ezbere bilmeyen Amerikah yoktur herhalde. 0 cesur adamlarm arusma �apkam1 <;�kardtm, Charley de kendi me�rebince selammi verdi ama tabii biiyiik hiirmetle.
Dogu Montana ve Bah Dakota arularda Injun iilkesi diye bilinirdi, hem o arular <;ok da eski sayllmaz. Seneler once Heavenly Discourse'u yazan Charles Erskine Scott Wood kom�umdu. Onu tarudigimda <;ok ya�hydt ama gen<;liginde, harp akademisinden yeni mezun olmu� bir tegmenken General Miles komutasma atanmi� ve $ef Joseph seferine kahlmt�h. Her �eyi biitiin netligiyle hahrhyordu. Tarihin en �erefli <;ekilmelerinden biri oldugunu soylemi�ti bana. $ef Joseph ve Nez Pem�s, kadmlar, <;ocuklar, kopekler ve biitiin e�yalanyla birlikte agtr ate� alhnda Kanada'ya ka<;mak i<;in bin be� yiiz kilometre yol gitmi�ti. Sonu belli olsa da her ad1mda sava�rm�lard1 ama General Miles komutasmdaki sii-
144
vari birligi etraflanru sannt� ve biiyiik las:nuru katlehni�ti. Wood, bunun yerine getirdigi en zor emir oldugunu ve Nez Perces'in sava�9l1gma duydugu saygiYJ asla yitirrnedigini anlatJm�h. "Yanlarmda aileleri olrnasa onlan asla yakalayamazd1k," derni�ti. "Ayru say1da adamlffilz ve silahumz olsayd1 onlan yenemezdik. Adarndilar," derni�ti, "adarn gibi adarn."
145
Milli Parklar konusunda biraz la.;ka davrandtgtmt itiraf ehneliyim. C:oguna ugramadtm bile. Belki de e�siz, olagantistii, .;arplCl olam, en btiytik �elaleyi, en derin kanyonu, en ytiksek zirveyi, insamn ya da dogamn en hayret uyandtran eserlerini banndudtklan i.;in. Halbuki ben Rushmore Dagt'm gormektense Brady'nin iyi bir fotogra&m gormeyi tercih ederim. C:unkti ulusumuzun ve medeniyetimizin hilkat garibelerinin etrafma .;it .;ekip onlan kutsuyormu�uz gibime geliyor. Yellowstone Milli Parkt da Amerika'yt Disneyland' den daha fazla temsil etmiyor.
Dogal tavnm bu oldugundan, neden Yellowstone'u gormek i.;in direksiyonu gtineye ktnp bir de eyalet degi�tirdigimi bilemiyorum. Belki de kom�ulardan korktugum i.;indir, "Yellowstone' un yaktnmdan ge.;tigin halde ugramadm mt? Kafayt yemi�sin," dediklerini duyar gibi oluyordum. Belki de yolculuk konusundaki tipik Amerikan egilirnleri ytiztindendir. Bir yeri gormek i.;in degil dondtigunde anlatmak i.;in gidilir oraya. Yellowstone' a ne maksatla gittigimi bilmiyorum ama iyi ki gitrni�im .;llnkti gitmeseydim Charley'in bir ozelliginden asla haberdar olmayacakhm.
iyi gortintimlti bir Milli Park gorevlisi beni deftere kaydetti, soma da �oyle dedi, "Kopek ne olacak? Tasmastz girmelerine izin vermiyoruz."
"Neden?" diye sordum. "Aytlar ytiztinden." "Baytm," dedim, '1m benzersiz bir kopektir. Dovti�le dala�la
alakas1 yoktur. Kedilere .;ok baydmasa da onlann kedi olma hakkma saygt duyar. Kendi halinde bir hrhh rahatstz ehneyeyim diye yolunu degi�tirir. En btiytik korkusu birinin ona bir tav�an gosterip pe�inden ko�masrm istemesidir. Bu kopek huzur ve stikun ko-
146
pegidir. inarun bana aytlanmzm kar�1 kar�nya oldugu tek tehlike, Charley tarafmdan gormezden gelinmenin verecegi klrgmhktlr."
Gen<; adam giildii. "Asd dii�iindiigum aytlar degildi," dedi. "Ama aydanrmzm kopeklere kar�1 bir tahammiilsiizliigu var. i<;lerinden birisi bu onyargtyt, <;eneye kii�k bir fiskeyle gosterebilir, o zaman; kopege giile giile."
"Onu karavana kilitlerim, baytm. Size soz veriyorum Charley ayt diinyasmda en ufak bir huzursuzluga neden olmaz, ben de eski bir ayt seyircisi olarak stkmh yaratacagtmi sanmtyorum."
"Sizi uyarmak durumundayrm," dedi. "Kopeginizin <;ok iyi niyetli olduguna eminim. Ama bizim aytlann pek iyi niyetli oldugu soylenemez. Etrafta yiyecek buakmaym. Sadece <;almakla kalmtyor, onlan terbiye ehneye <;ah�anlara da bozuk ahyorlar. Klsacas1 tath yiizlerine aldarursaruz sizi iyice marizlerler. Kopegi sakln salmaym. Aydar affehnez."
Bu <;ddirmi� tabiat harikalan diyannda yolumuza devam ettigimizde olanlara inanamayacaksimz. Bunu karutlamamm tek yolu bir ay1 bulmak.
Giri�e bir kilometre kadar mesafede yolun kenarmda bir ay1 gordiim; beni durdurmak ister gibi yola <;Ikh. 0 anda Charley' de biiyiik bir degi�im ger<;ekle�ti. Ofkeyle hayklrdt. Dudaklan yukan kalkarak kopek biskiivisini bile yemekte zorlanan <;arpik di�lerini ortaya pkardt. Ay1ya hakaretler yagdmyordu. Bunu duyan ay1 geriye dogru <;ekilerek gerildi ve Rocinante'nin iizerine atlamaya davrand1. Deli gibi pencereleri kapathm, direksiyonu soia klrarak hayvaru s1ymp ge<;tim ve arunda oradan SIVI�hm. Bu arada Charley yarumda esip kiikriiyor, o aytyt eline ge<;irse neler yapacag1ru ayrmhs1yla anlahyordu. Hayahmda hi<; bu kadar �a�Irdigimi hahrlamtyorum. Bildigim kadanyla Charley hayatmda ayt gormedi ve hayah boyunca her canhya biiyiik bir ho�gorii gosterdi. Onu ge<;elim, Charley odlegm tekidir, hatta oyle biiyiik bir odlektir ki bunu saklamak i<;in yontem bile geli�tinni�tir. Yine de dt�an <;tkmak ve kendisinden bin kat agu bir ay1y1 oldiirmek istedigi yoniinde her tiirlii karut mevcuttu. Havsalam alm1yordu.
147
Biraz ileride iki ayt birden zuhur edince, etki ikiye katlandt. Charley manyakla�nn�h. Dzerime hrrnamyor, kiifrediyor, lurhyor, haykmyordu. H1rlama becerisi oldugunu hi� bilmezdim. Bunu nereden ogrenmi�ti? Aytdan bol bir �ey olmad1gmdan yol tarn bir kabusa donii�tii. Charley hayahnda ilk olarak ikna edilmeyi, hatta kulagma yedigi bir �aman bile reddediyordu. Dii�manmm kanma susarm� ilkel bir katile donii�mii�ti.i; halbuki o ana kadar hie; dii�maru yoktu. Ay1stz bir bolgede arabadan indim, Charley'i tasmasmdan tuttum ve karavana kilitledim. Ama bunun da faydast olmad1. Ba�ka ay1lann yarundan ge�erken masanm iizerine ztphyor, pencereleri hrmahyordu. Tarn bir manyakhkla saga sola saldmrken konserveleri devirdigini duyuyordum. Ayilar, benim Jekyll-kafah kopegimin i�indeki Hyde't ortaya �Ikarmt�h. Buna ne sebep olmu� olabilirdi? Soyu 1slah edilmeden onceki kurtluk zamanlarmdan kalma bir am m1ydt? Onu iyi tarunm. Kuk y!lm ba�I blOf yapar ama yalanc1ktan yaphgt hemen anla�Ilu. Yemin ederim bu seferki yalanCiktan degildi. Eminim onu buakacak olsam yanmdan ge�tigimiz biiti.in ay1lara sald1racak, ya zafer elde edecek ya da olecekti.
<::ok asap bozucu, insaru alt list eden bir goriintiiydii; insarun eski, sakin bir arkada�rmn akltru ka9rd1grm gonnesi gibi. Bu tantana siirerken biitiin o doga harikalan, dimdik u�rumlar, gegiren sular, dumaru ti.iten kaynaklar goziime bile goriiruniiyordu. Yakla�Ik be�inci kar�Ila�madan soma teslim oldum, Rocinante'yi geri dondiirdiim ve geldigim yoldan geri dondiim. Geceleyin burada kalsam, ay!lar da yaphgtm yernegm kokusunu ahp gelse neler olacagrm tahmin dahi edemiyordum.
Parkm kaplSlnda bek�i ��ki�rmi kaydetti. "Fazla uzun kalmadrmz. Kopek nerede?"
"Arkaya kilitledim. Size oziir borc;luyum. Bu kopekte ayt katili ruhu vann1� ama benim ruhum duymami�. $imdiye kadar iyi pi�memi� biftege bile ho� gozle bakmazdt."
148
"Evet!" dedi. "Bazen boyle oluyor. Sizi bu yiizden uyardrm. Ayr kopekleri ne kadar �anslan oldugunu anlayabilir ama bir keresinde bir Pomeranya kopeginin buhar gibi w;tugunu gordiim. Giicii kuvveti yerinde bir ayr bir kopegi tenis topu gibi fulatabilir."
Geldigim yoldan son luz geri dondiim. Hiikiimetin resmi aydan dt�mda etrafta ba�ka ay1 vardtr korkusuyla o yakmlarda kamp yapmak istemiyordum. Geceyi Livingston yakmlarmda giizel bir karavan parkmda ge<;irdim. Yemegimi lokantada yedikten sonra elime i<;kimi ahp rahat bir koltuga oturdum ve yrkadrgrm pplak ayaklanm1 krrmtzl giillii hahnm iizerine buakarak Charley'i incelemeye koyuldum. Sersemlemi�ti. Gozleri uzakh ve duygusal olarak tamamen tiikenmi�ti. Uzun bir sarho�luktan aydan bir adamt hahrlahyordu bana: yorgun, bitkin, <;6kmii�. Yemegini yiyemedi, yiiriimek istemedi ve odaya girer girmez kendini yere ahp uykuya daldr. Geceleyin inledigini, act act havladrgrru duydum. l�tgr yakhgrmda ayaklannm ko�ma hareketleri yaphgrru, viicudunun sarsddrgrm, gozlerinin ardma kadar a<;rk oldugunu gordiim ama sadece bir karabasand1. Uyandmp biraz su i<;irdim. Yeniden uykuya daldr ama bu sefer biitiin gece krprrdamadr. Sabahleyin ha.Ia yorgundu. Neden hayvanlann dii�iinceleriyle hislerinin basit oldugunu zannederiz bilmem.
149
C::ocukken "Biiyiik Aynk" kelimelerini okudugumu ya da duydugumu ve o gorkemli sesinden etkilendigimi hahrhyorum; kltarun granit belkemigi i<;in c;ok uygun bir ses. Dogal bir C::in Seddi gibi bulutlara yiikselen yah;m kayalar geliyordu gozlerimin oniine. Rocky Daglan, heybetini hissettirmeyecek kadar biiyiik, uzun ve muazzam. Geri dondiigum Montana' dan daglan gec;erken oraya konmu� olan levhay1 gormesem anlamayacakhm, oyle yava� yava� yiikselmi�ti ki. Ashnda raklrm c;ok da fazla sayllmazd1. Levhay1 gec;mi�tim ama geri geri gittim, arabadan indim ve bir ayag1rm bir tarafa, diger ayagum oteki tarafa koydum. Yiiziim giineye doniik orada dururken, sag ayag1ma dii�en yagmurun Pasifik Okyanusu'na, sol ayag1ma dii�en yagmurunsa, say1s1z kilometreler kat ettikten sonra nihayet Atlantik Okyanusu'na ula�acagrm dii�iinmek bana tuhaf geldi. Buras1 boy le sersemletici bir olguyu ta�1yacak kadar etkileyici degildi.
Bu yiiksek, bu omurgah bolgede dola�1p da buray1 ilk gec;en insanlan, Frans1z ka�ifleri, Lewis ve Clark'm adamlarrm dii�iinmeden edemiyor insan. Be� saatte iizerinden uc;uyoruz, bir haftada arabayla katediyoruz, benim yaptlgtm gibi bir ayda ya da altl haftada dura kalka dola�1yoruz. Ama Lewis ve Clark ekipleriyle birlikte 1804'te St. Louis' ten yola <;tkmt�, 1806' da geri donmii�lerdi. Kendimizi adam samyorsak hahrlayahm: Pasifik Okyanusu'na dogru vah�i ve bilinmeyen topraklan a�arak gittikleri, sonra da geri dondiikleri iki buc;uk yll ic;inde sadece bir ki�i olmii�, bir ki�i de kaderine terk edilmi�ti. Halbuki bizim, siitc;ii c;ocuk biraz gecikse sinirlerimiz kalklyor, asansorciiler greve gitse kalp krizi gec;irmemize ramak kahyor. Gerc;ekten yepyeni bir diinya onlerinde ac;thrken neler dii�iindiiler acaba; yoksa c;ok
150
agt.r ilerledikleri ic;in etkisi azahyor muydu? Etki altmda kalmadiklarma inanamam. Hiikiimete yazd1klan rapor kesinlikle �ok heyecanh ve heyecan verici bir beige. Kafalannda bir muglakllk yokmu§i. Ne bulduklanm biliyorlarmi§i.
Idaho'nun yukan uzanmi§i parmag1 iizerinden, dimdik tu
manan, �amh ve karh, gen;ek daglardan ge�tim. Radyomun sesi kesilince bozuldugunu dii§iiindiim ama yiiksek sutlar radyo dalgalanm kestigi i�inmi§i. Kar yagmaya ba:;;lad1 ama :;;ans1m yaver gitti �iinkii hafif, ne:;;eli bir kard1. Hava, Biiyiik Aynk'm oteki tarafma gore daha yumu:;;akh; Japon akmhsmm ta:;;Idig1 1hk havarun ic;erilere kadar sokuldugunu okudugumu hahrlar gibi oldum. Orman tabaru s1k bitkilerle kaphyd1 ve yemye:;;ildi, her yerden sular f1:;;kmyordu. KlrmiZl :;;apkah, san ceketli, seyrek avc1 gruplan d1:;;mda yollar bombo:;;tu; bazllan arabalanrun iizerine baglanm1:;> bir geyik ya da elkle gec;iyordu. Dik yama�lara bir iki dag kuliibesi kondurulrnu:;;tu arna oyle pek fazla degil.
Charley i�in s1k s1k duruyordum. Charley rnesanesini bo:;;altma konusunda gittik�e daha fazla zorlaruyordu, lisaru rniinasip kullanmazsak i§ierne gii�liigu sernptornlan sergiliyordu. Bu dururn bazen sanCilanmasma neden oluyor, her seferinde de onu utandmyordu. Bu miithi§i elan sahibi kopegi dii§iiiniin, hali tavn kusursuz, kibar, enftn siiziilmii:;;. Sadece fiziksel degil, ruhsal bir aCI da �ekiyordu. Yolun kenannda dump onu kendi haline biraklyor, edeplice arkarn1 doniiyordurn. <::i:;;ini yapmas1 �ok uzun zarnan ahyordu. insan olsa prostah oldugunu dii:;;iiniirdiirn. Charley, ya:;;rm ba:;;1m alm1:;; bir Frans1z beyefendisi. FransiZlann hayatta kabul ettikleri iki rahats1zhk varsa, birisi prostat, digeri de karaciger bozuklugudur.
Bir taraftan onu bekleyip bir taraftan da bitkileri ve kii�iik dereleri inceler gibi yaparken, yolculugumu bir dizi olay olarak degil tek par�a bir :;;ey olarak yeniden in:;;a etmeye �ah:;;1yordurn. Yanh:;; yapng1m neydi? Her :;;ey istedigirn gibi rni gidiyordu? Yola �1kmadan once arkada:;;lanrnm �ogu bana a�1klarnalarda bulun-
151
mu�, dersler vermi�, beynimi ytkarru�h. i�Ierinden birisi tarunmt�, saygm bir siyaset muhabiridir. Ba�kan adaylanyla birlikte se9m tunma �tklyordu ve ben onu gordiigiimde pek mutlu degildi c;Unldi iilkesini seviyordu ve bir nevi hastahga tutuldugunu hissediyordu. $unu da ekleyeyim, son derece diiriist bir adamdtr.
"Yolculugunda goziipek bir adama denk gelirsen bir kenara yaz. Gidip onu bir gormek isterim. Korku ve �1karcrhktan ba�ka bir �ey gormedim. Eskiden devlerin iilkesiydi buras1. Nereye gitti onlar? insan bir ulusu yonetim kuruluyla savunamaz. Adam gibi a dam laZ1ln. Onlar ne re de?" demi�ti bana.
"Bir yerlerde vardtr elbet," demi�tim. "Birkac;uu bulsan iyi olacak o zaman. Onlara ihtiyactmtz
var. Yemin ederim bu iilkede az1c1k cesareti olan yegane insanlar Zenciler. Yanh� anlama," dedi, "Zencileri kahramanhk i�inin dt�mda tutmak istemiyorum ama biitiin piyasayt onlann kapatmasrm da istemiyorum. Bana popiiler konular dt�mda bir inane;, fikir, kanaat belirtmekten ka�mmayacak on tane beyaz, eli ayagt tu tan Amerikah bul, giic;lii bir ordunun temeli ahlmt� demektir."
Bu konudaki bariz endi�esi beni de etkiledigi ic;in onu dinleyip yol boyunca insanlara bu gozle bakrm�hm. Oyle pek fazla kanaat duymadtgtm dogrudur. <::tplak yumruklarla ve hararetten hedefi 1skalaya tskalaya yaptlan iki gerc;ek dovii� gormii�tiim, onlar da kadm meselesi yiiziindendi.
Charley geri gelip biraz daha zamana ihtiya� duydugunu soyleyerek oziir diledi. Ke�ke ona yardtm edebilseydim ama yalruz kalmak istiyordu. Arkada�Imm soyledigi bir ba�ka sozii hahrladtm.
"Eskiden yere gage stgduamadtgnruz bir �ey vard1. Adma 'Halk' derdik. Bir bak bakahm 'Halk' nereye kaybolmu�. Goziinii televizyondan alamayan, di� beyazlaha-ve-sac; boyas1 tiplerinden ya da yeni araba-veya-c;uvallama tiplerinden ya da ba�anve-kalp krizi tiplerinden olmasm. Kim bilir belki hie; olmad1 ama 'Halk' diye bir �ey var olmu�sa, Bay Lincoln'iin ve Bagtmstzhk
152
Bildirgesi'nin bahsettigi §ey odur. Dti.§tiniiyorum da, bir ikisiyle taru�rm�hgtm vard1 ama oyle c;ok fazla degil. Anayasa, biittin hayah 1shk c;almak, kesi�mek ve jole iizerine kurulu bir delikanhdan bahsediyorsa vah halimize."
"Belki de Halk hep sonuncu nesilden bir onceki nesildir," dedigimi hanrhyorum.
Charley biraz zor hareket ediyordu. Arabaya binmesi ic;in yard1m etmem gerekti. Dagda yolumuza devam ettik. <::ok hafif, kuru bir kar, beyaz toz gibi yola savruluyordu ve arhk daha erken ak§am oluyordu. Bir bogazm hemen altinda benzin almak ic;in derme c;atma bir konaklama yerinde durdum. Onlerinde bir sundurma, bir kap1, bir de kiic;iik pencere olan kutu gibi kabinler varru. Kendi i§ini kendin goriiyordun, ne c;akdh yollan ne de bahc;esi vard1. Benzin pompalarmm arkasmda, i�inde bir bakkal, bir tamirhane, bir de lokanta bulunan, olabildigince miitevaz1 bir diikkan vard1. Mavi restoran tabelas1 iyice eskimi§, gec;mi� yazlann sinekleri iizerinde imzalarm1 birakrm�lardi. "Annem yemek pi�irmeyi bilse boyle turta pi�irirdi." "Biz sizin agZiruzm ic;ine bakm1yoruz. Siz de bizim mutfagrm1za bakmaym." "Parmak izi verirseniz c;ek kabul ederiz." Bildik eski teraneler. Buradaki yemekler jelatinli olmayacakh anla�dan.
Kimse benzin pompas1run yanma gelmediginden, ben lokantaya girdim. Arka taraftan, muhtemelen mutfaktan bir kavga sesi geliyor; tok bir erkek sesiyle, biraz daha tiz bir erkek sesi kar�dikh c;emkiriyordu. "Kimse yok mu?" diye bagmnca sesler kesildi. Sonra dala�manm etkisiyle hala somurtan c;am yarmas1 gibi bir adam kap1dan <;Ikh.
"Ne bakm1�hruz?" "Benzin alacakhm. Ama bo§ kabin varsa bu gece konaklaya-
bilirim." "istediginizi sec;in. Kimseler yok." "Banyo yapabilir miyim?" "Bir kova s1cak su getiririm. KI� tarifesi iki dolar."
153
"Giizel. Yiyecek bir �ey var rm?" "Pastlrmah kuru fasulye, iizerine de dondurma." "Peki. Bir de kopegim var." "BuraSI ozgiir bir iilke. Biiti.in kabinler a<;Ik. istediginizi Se\in.
Bir �eye ihtiyacm1z olursa seslenin." Kabinleri rahatstz ve \irkin bir hale getirmek i<;in ne gereki
yorsa yaptlmt�tl. Yatak yamru yumruydu, duvarlar kirli san, perdeler pasakh bir kadtmn i<;etegi gibiydi. Havastz oda, fare, nem, kiif ve yillanm1� toz kokuyordu ama \ar�aflar temizdi ve biraz havalandtrmca eski sakinlerin arulan temizlendi. Tavandan 9Plak bir ampul sarklyordu ve odayt ISitmak i<;in gaz sobas1 vard1.
Kap1 <;ahndt ve i<;eriye yirmi ya§>larmda bir delikanh girdi. Gri flanel pantolon, iki renk ayakkabt, puantiyeli fular ve iizerinde Spokane lisesinin armas1 olan bir ceket giymi§>ti. Siyah, parlak sa<;lan tarn bir a�m tarama �aheseriydi; tepeler arkaya yatm1�, yanlar yukan kalkmt§>h. Lokantadaki devden soma onu gormek beni hayrete dii�iirdii.
"Steak suyunuzu getirdim," dedi, sesini kavgadan taruyordum. Kap1 a9kh. Gozlerinin Rocinante'ye kaydtgini ve plakarun iizerinde bir miiddet oyalandtgmi gordiim.
"Ger<;ekten New York' tan m1 geliyorsunuz?" "HI h1." "Ben de giiniin birinde oraya gitmek istiyorum." "Oradakiler de buralara gelmek istiyor." "Ni<;in? Burada hi<;bir �ey yok. Burada insan <;iiriir." "insamn <;iiriiyecegi varsa her yerde <;iiriir." "Yani burada insamn kendini geli�tirme §>ansi yok." "Nastl bir geli�me istiyorsun?" "Bilmem ki, ne tiyatro var ne miizik, ne de konu�acak biri.
insan abone olmazsa dergileri zamaru ge<;tikten soma bile okuyamtyor."
154
"The New Yorker'1 m1 okuyorsun?" "Nereden anladm1z? Aboneyim."
"Ya Time?" "Elbette." "Bir yere gitmene gerek yok." "Anlamad1m?" "Biitiin diinya elinin alhnda; moda, sanat, dii�iince diinyas1
arka bah\ende. Kalklp gidersen en fazla kafan kan�u." "insan kendi goziiyle gormek istiyor," dedi. Yeminle, dedi. "i<;erideki baban rm?" "Evet ama yetim gibiyim. 0 sadece bahk tutmafl, avlanmay1
ve i<;meyi sever." "Peki sen ne seversin?" "Ben diinyada bir yere gelmek istiyorum. Yirmi ya�mday1m.
Gelecegimi dii�iinmek zorunday1m. Al i�te beni <;agmyor. Bagirmadan hi\bir �ey soyleyemez. Bizimle birlikte yiyecek misiniz?"
"Tabii." Tortu tutmu� galvanizli kovada agu ag1r y1kand1m. Bir an i<;in
New York klyafetlerimi \Ikanp <;ocuga hava atmay1 dii�iindiim ama sonra vazge\tim ve pamuklu pantolonumla orgii kazag1m1 giymeye karar verdim.
Lokantaya girdigimde \am yarmasmm yiizii \ilek gibi klpklrrmzi olmu�tu. <::enesini bana dogru uzath. "Yeterince derdim yokmu� gibi bi' de New York'lu pktm," dedi.
"Kotii mu?" "Benim i\in oyle. <::ocugu zar zor dizginlemi�tim, sen gelip
yine fi�tak11yorsun." "New York'u methetmedim dogrusu." "HaYir ama oradan geliyorsun ya, bizimki yine dellendi.
Amaaan ne olacak ki zaten? Burada da bir i�e yaram1yor. Gel, bizimle arka tarafta ye."
Arka taraf mutfak, kiler, depo ve yemek odas1yd1; iizeri battaniye kaph yataga baklhrsa ayru zamanda da yatak odas1yd1. Kocaman gotik bir odun sobas1 hard hard yamyordu. Uzerinde bi\ak kesikleri olan, beyaz mu�amba ortii serili, kare �eklinde bir
155
masada yiyecektik. Oglan diken iistiinde, kaynayan etli kuru fasulyeyi tabaklara payla�hrdt.
"Bana kitap okumak i�in bir lamba verebilir misin?" "Yatarken jeneratOrii kapahyorum. Ama gaz lambast verebili
rim. Gel otur. Fumda konserve pashrma var." Gamh «;ocuk, ne�esiz ne�esiz tabaklan masaya getirdi. Kurmz1 surath a dam konu�tu. "Liseyi bitirdi mi bu i�ten kur
tuluruz sandtm ama yok, bizim Robbie orada btraku m1! Gece okuluna gitti ama kendi okulunda degil. Parah kursa gitti. Paray1 nerden buldu bilmiyorurn."
"Kulaga iddiah geliyor." "iddiasrm yesinler. Bir de ne kursu oldugunu bilsen: kuafor
liik. Bak berberlik degil, kuaforliik, kadmlar i�in. Belki �imdi neden endi�elendigimi anlam1�smd1r."
Robbie pashrmayt dilimlerken bana dondii. ince b1�ag1 simsoo elinde tutuyordu. Yiiziimde o bekledigi horgorme ifadesini arad1.
Ayru anda ciddi, diigiinceli ve tarafs1z goriinmeye �ah�hm. Sakahm1 �ekigtirdim, dikkat manasma geldigini soylerler. "Ne soylersem soyleyeyim ya birinizle papaz olacagtm ya da obiiriiniizle. Arada kald1m."
Baba derin bir nefes ahp agtr ag1r b1rakh. "Valla sen de hakltsm," dedi soma klh kill giildii ve odadaki gerilim bo�ald1.
Robbie pashrma tabaklanru masaya getirdi ve sanmm minnettarhkla bana giildii.
"Hazu ortam yumu�am1gken, bu kuafor, giizellik uzmaru hikayesi konusunda ne dii�iiniiyorsun?" diye sordu baba.
"Pek hoguna gitmeyecek." "Soylemezsen hoguma gidip gitmeyecegini ne bileyim." "Peki ama h1zh h1zh birka� lokma yiyeyirn once, soma ka<;-
mak zorunda kalabilirim." Ona cevap vermeden fasulyemi bitirdim ve pashrmamm da
yans1ru yedim.
156
"Peki," dedim. "Uzerinde <;ok dii�iindiigum bir konu bu. Epey kadm ve kiz tamyorum, her ya�tan, her miza�tan, her tiirlii; birbirinin ayru olan iki tanesini gormedim, tek konu hari<;: kuafor. Kuaforiin, biitiin cemiyetlerin en niifuzlu adarru oldugunu dii�iiniiyorum."
"Dalga ge�iyorsun." "Hi� de degil. Bu konuyu iyice ara�tudtm. Kuafore gittikle
rinde kadmlara, ki yeterli paralan varsa hepsi gider, bir �eyler olur. Kendilerini giivende hissederler, rahatlarlar. Rol yapma)'l btralarlar. Kuafor, makyaj alhndaki tenlerinin nasll oldugunu bilir, ya�lanm, gerdirme operasyonlanm bilir. Bu yiizden de kadtnlar rahibe bile anlatmaya cesaret edemedikleri �eyleri kuaforlerine soylerler, hatta doktordan bile saklayacaklan �eyleri a9k a9k anlahrlar."
"Hadi carum!" "Oyle valla. Sana ne diyorum, ben bu i�in ilmini yaphm. Ka
dtnlar strlanru kuaforiin eline teslim ettiklerinde, kuafOr <;ok az erkegin ele ge<;irebildigi bir otoriteye sahip oluyor. Sanat, edebiyat, siyaset, ekonomi, <;ocuk baklm1 ve ahlak gibi konularda, tarn bir emniyetle kuaforlerden ahnh yaplldt�ru <;ok duydum."
"Bence inceden inceden bizi yiyorsun." "Bak yiiziime, giiliiyor muyum? Bence akllh, kafast �ah�an,
gozii yiikseklerde bir kuafor <;ogu insanm aklma hay aline gelmeyecek bir giice sahip olabilir."
"Vay be! Duydun mu Robbie? Bunlan biliyor muydun?" "Bir lasmrm. Aldtgrm kursta psikolojiyle ilgili bir boliim de
vardt." "Ben hi<; akll edemezdim boyle bir �eyi," dedi baba. "Bir iki
tek atmak ister misin?" "Te�ekkiirler ama bu gece i�meyeyim. Kopegim hasta. Yann
sabah erkenden yola �oop bir veteriner bulmaya <;ah�acagtm." "Bak ne diyecem; Robbie sana bir okuma lambast bulsun. Ben
de jenerat6rii a<;tk btrakayrm. Kahvalh ister misin?"
157
"Yok, sago!. Erkenden «;tkanrn." Charley' e «;ektigi zahmetlerde biraz yardrrncr olmaya c;ah�hk
tan soma kabine dondiidiigiimde Robbie kiic;iik bir seyyar lambayt sefil yatagrrnm ba�ucuna taktyordu.
Sakin bir tavrrla, "Baytm, soylediginiz �eylere ger«;ekten inaruyor rnusunuz bilrniyorum arna baha c;ok yardrmr oldu."
"Bence soylediklerirnin c;ogu dogru olabilir. Eger oyleyse epey biiyiik bir sorurnluluk, degil mi Robbie?"
"Gerc;ekten oyle," dedi ciddi ciddi. Benirn ic;in srkmhh bir geceydi. Yarurnda ta�ndtgtrn kabinden
daha rahat olmayan bir kabin tutmu�tum ve daha yerle�ir yerle�rnez hie; iistiirne vazife olmayan bir i�e burnumu sokmu�turn. insanlar bir �eyi kafalarma koymarm�larsa nadiren ba�kasrrun tavsiyesine gore hareket etseler de kuafor tezimin heyecaruna kaprhp bir canavar yaratmt� olma ihtirnalim de vardr.
Gecenin bir vakti Charley hafif, nazik bir inlemeyle beni uyandrrdr; pek oyle inleyen bir kopek olmadrgmdan hemen frrladrrn. Pek iyi durumda degildi, karru �i�mi�ti, kulaklanyla burnu da yaruyordu. Onu dr�an «;rkanp yamnda durdurn arna basmcr azaltannyordu.
Ke�ke veterinerlikten biraz olsun anlasaydrrn. insan, hasta bir hayvan kar�rsmda kendini «;aresiz hissediyor. Nasrl hissettigini anlatamaz, yalan da soyleyemez, hasta numarasr yaparnaz, hastahk hastasr olarnaz. Hi«; numara yaprnazlar demiyorurn. Olabildigince diiriist bir kopek olan Charley bile, duygulan incindiginde topallarnaya rneyyaldir. Kopek hastahklan konusunda �oyle giizel, kapsamh bir kitap olsa ke�ke. Ben biraz anlasam oturur yazardrrn.
Charley ger«;ekten fena hastaydr ve ben artan basmcr azaltmarun bir yolunu bulrnazsarn daha da fena olacakh. Bir kateter olsaydr, ama gece yansr dagrn tepesinde nerede kateter bulacakhk? Benzin aktarmak ic;in kullandrgrm ince bir hortum vardr ama onun da c;apr c;ok geni�ti. Soma basmcm adelelerde kasrlmaya sebep oldugunu, bunun da basmcr arttlrdrgrru okudugumu ha-
158
hrladnn, yani ilk basarnak kaslan gev�etmek olrnahydt. ila� dolabim pratisyen hekimlige uygun �ekilde tasarlanrnami�h ama bir �i�e uyku ilaam vard1: seconal, doksan miligramhk. iyi de, dozu nasd ayarlamah? i�te evinizin veterineri kitab1 boy le bir durumda faydah olurdu. Bir kapsii.lii. a9p yansini bo�alttim, sonra tekrar kapathm. Charley'in dilinin arkasma, tiikiiremeyecegi bir yere afum, sonra ba�m1 tutup hap1 yutsun diye g1rtlagmi sivazladim. Sonra yataga yatmp ii.zerini orttiim. Bir saat gestigi halde hh;bir degi�iklik olmaymca, ikinci bir kapsii.lii.n daha yans1m bo�alhp verdim. Bence kilosuna gore 90 rniligram biraz yiiksek bir dozdu ama Charley'in direnci yiiksek olmahyd1. Kuk be� dakika kadar daha direndi ama sonra soluklan yava�lad1 ve uykuya dald1. Ben de biraz kestirmi�im herhalde. Onun yere dii�me sesiyle uyand1m. Uyu�uk vaziyette oldugu is:in bacaklan alhnda biikiilii.yordu. Ayaga kalkh, dii�tii, tekrar kalkh. Kap1y1 a9p onu d1�an pkard1m. Benim yontem i�e yaram1�h ama orta boy bir kopegin viicudunda bu kadar SIVIilln birikmi� olmasma aklun ermedi. Nihayet sendeleyerek i�eri girdi ve hahmn iizerine y•gilip hemen uykuya daldt. Oyle baygm yahyordu ki doz konusunda endi�elenrneye ba�lami�tlm. Ama ate�i dii�mii�, soluklan normale donrnii�tii, kalbi de giis:lii ve diizenli ahyordu. Boliik pors:Uk uyudum. �afak soktiigunde bakhm Charley his: kipirdamami�. Uyandirdim, kendine geldiginde gayet iyi goriiniiyordu. Giiliimsedi, esnedi ve tekrar uykuya dald1.
Onu kucag1mda arabaya gotiirdiim ve deli gibi Spokane' e dogru gitmeye ba�lad1m. Yolda bir �ey gordiiysem bile hatirlamiyorum. �ehre girdigimde telefon rehberinden bir veterinerin nurnarasim buldum, adres tarifi ald1m ve Charley'i acil vaka olarak muayene odasma yeti�tirdim. Doktorun ad1m soylemeyecegim ama iyi bir kopek hastahklan kitabm1 gerekli kllan unsurlardan biriydi. Doktor orta ya�a merdiven dayam1�tl ve bunu soyleyecek son adam benim belki ama a�amdan kalmaydt. Elleri titreyerek Charley'in dudagrm kald1rdi sonra gozkapagini a�1p b1rakh.
159
"Nesi var?" diye sordu, a�rk bir ilgisizlikle. "Ben de bunu ogrenrnek i<;in buradayrm." "Uyu�mu� gibi. ihtiyar kopek Fel<; filan olmasm." "Sidik torbaslill bo�altamtyordu. Uyu�uk <;iinkti 90 miligram
secondal verdim." "Ni\in?" "Gev�esin diye." "Gev�emi�." "ilacm dozu �ok mu ytiksek?" "Bilmem." "Siz olsaruz ne kadar verirdiniz?" "Hi\ vermezdim." "Ba�tan ba�layahm; nesi var?" "Ugiitmtig herhalde." "Ugiitmek sidik torbast semptomlarma sebep olur mu?" "Orasuu ii�iitmti�se evet." "Bakm, ben yollarda dola�an bir adamtm. Biraz daha kesin bir
te�his fena olmazdt." Pofurdadt. "Bakm, kopek ya�li. Ya�h kopeklerin agnsr stztst
olur. Bu i� boyle." Gecenin gerginligi beni de biraz aksile�tirmi�ti herhalde. "Ya�h
adamlar i<;in de aym �ey ge<;erli," dedim. "Ama bu onlan, sorunu <;ozmek i«;in bir �eyler yapmaktan ahkoymuyor." Samnm ilk kez dikkatini «;ekmeyi ba�armt�hm.
"idrara «;rkmast i«;in bir �ey vereyim," dedi. "U�iitmii� sadece." Kii<;iik haplan aldtm, ticreti odedim ve oradan «;rkhm. Hayvan
sevmeyen bir veteriner oldugunu sanmtyorum. Samnm adam kendisini sevmiyordu; durum boyle oldugunda da �ahrs genelde kendi dr�mda sevmeyecek bir �ey arar. Yoksa kendinden tiksindigini kabullenrnek zorunda kahr.
Ote yandan sozde kopekseverlere duydugum tiksintiyi ba�ka kimseye duymam. Biittin hiisranlanm kopegin iizerine ytgrp ona ta�thrlar. Boylesi kopekseverler olgun ve akrlh hayvanlarla bebek
160
gibi konu�urlar, kendi abuk sabuk huylanm onlara atfederler, nihayet hayvam zihinlerinde bir oteki-ben haline getirirler. Boy le insanlar iyilik yapt:tklanm dii�iinerek hayvanlara siirekli i�kence eder; hayvandan biitiin dogal arzulanru ve tatminlerini esirgerler. Zaylf karakteri olan bir kopek buna teslim olur ve �i�manlar, nefes darltf;l c;eker, tiiylii bir sinir yuma�a donii�iir. Bir yabanc1 Charley'le bebek gibi konu�tugunda hemen ondan uzakla�1r. <;:iinkii Charley insan degil, kopek ve halinden memnun. Kendisinin birinci srmf bir kopek oldugunu hissediyor ve ikinci srmf bir insan olmaya hie; niyeti yok. Alkolik veteriner ona titrek, beceriksiz elleriyle dokundugunda Charley'in yiiziinde gizlemeye c;ah�hg1 bir kii«;iimseme gordiim. Adamm ne menem bir adam oldugunu anlam1�h, belki veteriner de onun anlad1grm anlarm�h. Belki s1kmhsi buydu. Hastasmm ona giivenmedigini anlamak bir doktor ic;in c;ok zor olmah.
Spokane'i gec;ince erken kar tehlikesini atlatrm�hk «;iinkii Pasifik'in giic;lii solugu havay1 degi�tirmi�, yumu�atrm�h. Chicago' dan buraya gelmek takvim iizerinde fazla uzun siirmemi�ti ama cografyanm insam ezen biiyiikliigu ve c;e�itliligi, yoldaki tiirlii olaylar ve insanlar, zamam dayamlmayacak kadar fazla uzatrm�h. Zira ge«;mi�teki olays1z bir zamamn daha ruzh ge«;mi� gibi hanrland1f;l dogru degildir. Aksine bir haflzaya gec;mi� boyutu kazandirmak ic;in olaylann zaman-ta�larma ihtiyac; vard1r. Olays1zhk, zamam c;okertir.
Pasifik benim evimdir; ilk onu tamd1m, onun kly1smda biiyiidiim, sahilinde deniz canlllan toplad1m. Huyunu suyunu, rengini, dogasrm bilirim. Pasifik'in kokusunu ilk aldigimda karamn epey ic;erilerindeydim. insan uzun siire denizde kald1 rm, karamn kokusu iyice ac;tklara gelip insam kar�Ilar. insan uzun siire karada kalmca da aym �ey oluyor. Kayalarm, kelpin ve kopiik kopiik deniz suyundaki heyecanm, keskin iyotun, kly1ya vurup parc;alanan kirec;li kabuklarm kokusunu ald1m sanki. 0 kadar uzaklardaki ve hanralardaki bir koku belli belirsiz oldugundan insan bilinc;li olarak farklna vararmyor ama elektrikli bir co�ku hissediyor; uc;an bir
161
sevin<; gibi. Kendimi Washington yollarmda w;arken buldum, go<; eden bir lemming gibi denize tutkun.
Ye�il ve giizel dogu Washington'! <;ok iyi hahrhyordum, Lewis ve Clark'1 <;ok etkileyen Columbia Nehri'ni de. Daha once gormedigim barajlar ve elektrik hatlan yaptlrm� olsa da hahrladigimdan <;ok da farkh degildi. Ancak Seattle' a yakla�maya ba�ladignnda inamlmaz degi�im iyice kendini gostermeye ba�lad1.
Tabii ki Bati Kiyisi'ndaki niifus patlamas1 haberlerini okumu�tum ama Bah Kiyisi <;ogunluk i<;in Kaliforniya dernektir. Bolgeye akm eden insanlar, ikiye ii<;e katlanan �ehirler, artan imar ihtiyacmdan ;;ikayet eden rnaliyeciler, biiyiik bir yoksullar seli kar;;1smda bir �eyler yapma gerekliligi. Biitiin bunlan ilk burada, Washington' da gordiim. Seattle'1 e;;siz bir limamn yamnda tepeler iizerine kurulu bir ;;ehir olarak hahrhyordum; meydanhkli, aga<;h, bah<;eli, kii<;iik bir ;;ehir, evleri de bu arkaplana gore yaptlm1�h. Arhk oyle degil. Tepelerin iizerleri, ;;imdinin tav;;anlarma diiz zeminde yuvalar yapmak i<;in hra�lanmi§. Sekiz ;;eritlik yollar, buzul gibi engebeli araziyi kesiyordu. Bu Seattle'm hahrladigim ;;ehirle alakas1 yoktu. Trafik oliimciil bir yogunlukla akiyordu. Eskiden tarud1grm ;;ehrin di§ mahallelerinde yolumu bulamadim. iki yam bogurtlenli eski kir yollan ;;irndi yiiksek tel orgiilerle ku;;ahlmi§h ve kilometrelerce fabrikalar uzamyordu, kalkinmanm san dumaru her ;;eyin iizerine <;okmii;;, onu dagitmaya <;ah;;an deniz riizgarlanna direniyordu.
Biitiin ihtiyarlar gibi eski giinlerin yasrm tuttugum zannedilebilir ya da zenginler ve aptallar gibi degi;;ime kar�1 oldugum. Oyle degil. Bu Seattle, bildigim bir �eyin degi;;mi;; hali degildi. Yepyeni bir ;;eydi. Birisi burarun Seattle oldugunu soylerneden getirip beni buraya b1raksa nerede oldugumu anlayamazd1m. Her yerde <;Ilgm bir biiyiime, kansersi bir biiyiime vard1. Buldozerler ye;;il orrnanlan diirndiiz ediyor, aga<;lan odun olarak kenara istifliyordu. Yikilmi;; beton binalarm beyaz arhklan gri duvarlar oniine y1gtliyordu. Kalkinma neden yikima bu kadar benziyor acaba?
162
Ertesi giin Seattle'm eski limanmda yiiriidiim; bahklar, yenge<;ler ve karidesler, beyaz buz kiipleri iizerinde giizel giizel yahyordu, pml pml sebzeler tablo gibi dizilmi�ti. Deniz ktyrsmdaki tezgahlarda deniz tarag:t suyu i�tim ve keskin lezzetli, yenge<; kokteyli yedim. Pek degi�memi�ti; sadece yirmi yrl oncesine gore biraz daha eski ve sala�h. Burada da geli�en biitiin Amerikan �ehirlerinde gordtigum bir durumu gozlemledim. Bir �ehir btiyiimeye ve dr�an dogru geni�lemeye ba�ladrjpnda, eskiden medan iftihan olan merkezi, bir baktma zamana terk ediliyor. Sonra binalarm rengi karanyor, <;tiriimeye ba�hyorlar; daha yoksul insanlar buraya ta�mryor ve kiralar dti�iiyor, sonra eski gosteri�li miiesseselerin yerini kii<;Uk esnaf ahyor. Mahalle yrktlamayacak kadar saglam ama tercih edilmeyecek kadar modasr ge<;mi� oluyor. Dahasr biitiin enerji yeni yaprla�an bolgelere, yan ktrsal stipermarketlere, a�Ik sinemalara, geni� bah<;eli yeni evlere ve <;ocuklarm cehaletinin per<;inlendigi betonarme okullara aktyor. Dar sokaklan, isten grile§Jmi§J ta§l duvarlanyla eski liman kaderine terk ediliyor ve geceleri, insan enkazlannm, giin boyu saf alkolle bilin<; kaybma dogru yol alan berdu�larm mekfuu oluyor. Neredeyse bildigim biitiin §iehirlerin b6yle �iddet ve umutsuzluga terk edilmi�, oliim d6§1eginde bir anasr var; geceleri sokak lambalannm r�Iklanru karanhk emiyor ve polisler <;ift <;ift devriye geziyor. Bazen giiniin birinde �ehir geri doniiyor ve yarayr sanyor ve ge<;mi§Ji i<;in bir amt in9a ediyor.
Seattle'da kahp dinlenmek Charley'in saghgma iyi geldi. Bu ilerleyen ya�mda, kamyonetin i<;inde stirekli sarsrlmakh belki bu rahatsrzhgrrun sebebi.
Dogal olarak giizelim ktyr boyunda ilerlerken seyahat yontemim de degi�ti. Her a�am dinlenecek giizel bir karavan parkt buluyordum; son yrllarda mantar gibi bitmi� yeni, sevimli yerler. Bah' da, belki de kabullenmek i<;in <;ok ya9h oldugum bir egilimin farktna vardrm: kendi i�ini kendin gor ilkesi. Kahvalhda masana bir tost makinesi koyuyorlar. Kendi ekmegini kendin
163
klzarhyorsun. Bu rahat ve konfor cevherlerinden birine girip kaydmu yapt1rd1ktan ve elbette parasrm onceden odeyip rahat odama kavu�tuktan sonra i�letmeciyle hi� temas1m kalm1yordu. Ne garson vard1 ne korni. Temizlik�iler hie; goriinmeden i�lerini goriip ortadan kayboluyorlard1. Buza ihtiyaclffi olursa resepsiyon yakmmda bir makine vard1. Buzumu ve gazetemi kendim ahyordum. Her �ey el altmda, merkezi konumda ve ISSIZdi. Tarn bir hiks i�nde ya�Iyordum. Oteki misafirler de sessizce gelip gidiyorlardi. Birisine "iyi alq;amlar," diyecek olsaruz bir miiddet yiiziiniize �a�km �a�kln baklp "iyi a�amlar," diye cevap veriyordu. Sarunm bende para atacak bir yer anyorlard1.
Oregon' da bir yerlerde, yagmurlu bir pazar giinii, kahraman Rocinante benden ilgi talep etti. Bir iki resrni ovgii sozii d1�mda sad1k arac1mdan pek soz etmedim. Hep boyle olmaz m1 zaten? Diiriist muhasebeci, sad1k e� ve hakiki bilimadam1, zimmetine para gec;irene, siirtiige ve �arlatana gore daha az ilgi goriir. Rocinante'yi bu anlahda ihmal ettiysem sebebi miikemmelen c;ah�mi� olmasidiT. Ancak bu ihmal kesinlikle mekanik bir ihmale donii�medi. Titizlikle yagrm degi�tirdim, di�lilerini yaglad1m. Bir motorun ihmal edilmesinden, yanh� kullarulmasmdan ya da kapasitesinin iizerinde �ah�hnlmasmdan nefret ederim.
Rocinante de benim bu ihtimarmma mml mml motoru ve miikemmel performans1yla kar�1hk verdi. Tek bir konuda dii�iincesiz ve belki biraz abarhh davranm1�hm. Yanima her �eyden fazla fazla almi�hm: �ok fazla yiyecek, c;ok fazla kitap, bir denizalh montajma yetecek kadar alet. Nerede tath bir su bulsam deposunu agzma kadar doldurmu�tum; bu da otuz galon su demek, yani yiiz kiisur litre. Her ihtimale kar�I yarumda ta�Idigim fazladan bir tiip otuz iic; kilo c;ekiyor. Yaylanna epeyce yiik binrni�ti ama goriinii�te saglamdilar ve a�m engebeli yollarda yava�lay1p onu rahatlahyordum ama daima c;ok iyi oldugu ic;in ona diiriist muhasebeci ve sad1k e� muamelesi yap1yor, yani onu ihmal ediyordum. Oregon' da yagmurlu bir pazar giinii, sonu gelmez bir
164
�arnur deryast i<;inde ilerlerken, sag arka tekerlek, boguk bir ses <;tkararak patladt. Boyle bir �eyi strf kotiiliik olsun diye, iblislikten yapacak hain, kotii karakterli arabalar kullandtgtm olmu�tu ama Rocinante onlardan degildi.
Hayatm cilvesi, diye dii�undiim; zumanm ztrt dedigi yer. Ama bu zuma bir kan� �amurlu su i<;inde ztrt demi�ti ve suriicu kabini altmdaki yedek lastik sulara gomulmu�tii. Lastik degi�tirrne aletlerini masanm altmdaki bolmeye kaldudtgtmdan butiin yiiku bo�altmam gerekti. Hi<; kullamlmamt�, fabrika boyas1 pml pml duran yeni kriko kaskah ve inat<;tydt, hem Rocinante'nin konsoluna uygun degildi. Karmmm iizerinde kamyonetin alhna girmeye <;ah�hm, burun deliklerirni suyun uzerinde tutarak adeta yiizdiim. Krikonun sap1, yagh <;amurdan kayganla�rm�h. Sakahrnda �amur topaklan olu�mu�tu. Yarah bir ordek gibi nefes nefese yatarken i<;imden kufrediyor, su alnnda kaldtgt i<;in el yordamtyla buldugum dingilin alhna krikoyu milim milim itmeye ugra�tyordum. Sonra insaniistii bir gayretle, hmltdar ve kabamklar <;tkararak, gozlerim yuvalanndan dt�an ugrayarak o muazzam yukii kaldtrmayt ba�ardtrn. Kaslanmm kopacak gibi oldugunu, baglandtklan kerniklerden aynldtklanm hissediyordurn. Saate baklhrsa yedek lastigi takmarn bir saati bulmamt�h. c;amur tabakalan altmda tamnrnaz bir ha! alrnt�hm. Ellerim kesilmi�, kamyordu. Patlak lastigi yuksek�e bir yere yuvarlaytp inceledim. Yan taraft oldugu gibi yanlmt�h. Sonra sol arka lastige bakhm ve deh�et i<;inde, yan taraftnda buyiik bir kabankltk, biraz ileride bir tane daha kabankltk oldugunu gordum. Oteki lastik de her an patlayabilirdi ve pazar giinuydii ve hava yagmurluydu ve buras1 Oregon' du. Oteki lastik de patlarsa tslak ve tsstz bir yolda yapayalmzdtk ve hiingiir hungiir aglayarak olumu beklemekten ba�ka <;aremiz yoktu. Belki bazt iyi ku�lar bizi yapraklarla orterdi. c;amuru giysilerle birlikte uzerimden <;tkardtm ve uzerime temiz bir �eyler ge<;irdim ama bu arada onlar da <;amurlandt.
165
Hi<;bir arabaya, agtr agtr ilerlerken benim Rocinante'ye gosterdigim kadar ihtimam gosterilmemi�?tir. Yoldaki en ufak tiimsek cigerimi yakiyordu. Saatte on kilometre h1zla emekliyorduk. 0 kadim kanun, insan ihtiya\ duydugunda kasabalar <;ok uzaktadu kanunu yi.iriirli.ikteydi. Benim kasabadan fazlasma ihtiyaCim vardt. Agtr yiik ta�?Iyacak iki arka tekerlek laztmdi. Kamyonetimi tasarlayan adamlar ta�tyacagnn yiikii hesaba katmami�?lardt.
0 azap dolu 1slak <;olde, giindi.iz tek bir bulut, gece yol gosterecek tek bir ate� gormeden kirk ytl dola�hktan sonra, nemli, kii<;iik, bi.itiin di.ikkanlan kapab, admt hi<; ogrenmedigim i<;in hahrlayamadtgtm bir kasabaya geldik. Her yer kapahydt; kii<;iik bir araba tamircisi dt�mda her yer. Tamirhanenin sahibi, yi.iziinde yara izi ve korkun<; beyaz gozii olan bir devdi. At olsa almazdtm. �ogunlukla sessiz bir adamdt. "Mesele ciddi," dedi.
"Farkmday1m. Lastik satmtyor musun?" "Seninkilerin ebadmda yok. Portland' a sipari�? vermek gere
kiyor. Yarm telefon edebilirim, belki obi.ir giin de gelir." "Kasabada ba�?ka lastik<;i yok mu?" "iki tane var. ikisi de kapah. Bence onlarda da bu boy yok
tur. $imdikinden daha biiyi.ik tekerlek takman laztm." Sakahru ka;nd1, sol arka lastikteki balonlara bakh ve t6rpi.iye benzeyen i�aret parmagtyla diirtiikledi. Sonra kii<;iik yaz1hanesine girdi, fren balatalanru, pervane kayt�lanru ve kataloglan bir kenara iterek, derinlerden bir telefon <;Ikardt. insanm temelde evliya gibi olduguna inancnn giini.in birinde sarsdacak gibi olursa o �eytani goriini.imlii adam1 hahrlayaca�m.
V<; aramadan sonra istenen tiirde ve ebatta lastigi bulunan bir bayi buldu ama adam diigune gitmek zorunda oldugu i<;in kalkip gelemedi. U<; arama sonra ba;;ka bir lastik haberi geldi ama on kilometre mesafedeydi. Yagmur yagmaya devam ediyordu. Siire<; sonsuzdu <;iinkii her iki telefon arasmda benzin ve yag bekleyen arabalar kuyruk oluyordu, bi.itiin i;;lerin de devletli bir yava;;bkla yaptlmasi gerekiyordu.
166
Nihayet bir kaymbirader harekete ge�irildi. Yolun biraz ilerisinde bir 9ftligi vard1. Yagmurda gkmak istemiyordu ama benim �eytani evliya, ona bir miktar basla uygulad1. Kaymbirader lastiklerin bulunabilecegi birbirinden epey uzak iki yere gitti, lastikleri buldu ve bana getirdi. Dort saatten klsa bir siire i�inde tec;hizat tamamd1 ve en ba�tan takllmas1 gereken ag1r yiik lastiklerimle yola koyulmu�tum. C::amurun i�ine diz c;okiip adamm ellerini opebilirdim ama yapmad1m. Kendisine �oyle bir kraliyet bah�i�i verdim, "Hi� gerek yoktu. Salan unutma," dedi, "yeni lastikler daha biiyiik. Kilometre saatini etkileyecek. ibrenin gosterdiginden daha ruzh gideceksin. Kar�ma bir de i�killi polis pkarsa seni durdurabilir."
byle mahcup bir minnettarhk i�indeydim ki konu�amad1m. Bu olay Oregon' da bir pazar giinii cereyan etmi�ti; in�allah o �eytani goriinii�lii araba tamircisi bin yd ya�ar ve biitiin dunyay1 �ocuklanyla doldurur.
167
Charley'in luzla muazzarn tecriibe sahibi bir aga� uzmaruna doniii>tiigune i>iiphe yoktu. Davies FidanCibk'ta kendine dami>rnan olarak ii' bulabilir. Arna daha ba�tan itibaren dev sekoyalar konusunda ona hi� bilgi verrnedirn. Sequoia sempervirens ya da Sequoia gigantea saygtlanm sunan bir Long Island kani�inin diger kopeklerden farklt bir yeri olacag1n1 diii>iiniiyordurn; belki kutsal kaseyi gormiii' Galahad gibi olurdu. Sersemletici bir dii�iince. Sekoyalar bu zarnanm ve suadan diii>iincenin oyle dti>mdalar ki bu tecriibeden soma bai>ka bir varolu� diizlernine1 bai>ka bir boyuta ge�ebilirdi. Hatta bu tecriibe onu delirtebilirdi. Bunu da diii>iinrnii�tiirn. Ote taraftan diinyamn en stktct kopegine de doniii>ebilirdi. Boyle bir tecriibe ya�arn1� bir kopek tarn rnanastyla bai>Ibozuk olabilirdi.
insan ktzdaga�lan bir gordii mu sonsuza kadar bir iz, bir goriintii kahr iizerinde. $irndiye kadar hi«; kirnse bir sekoyamn ba�anh bir resmini yaparnarn1�, fotograftm «;ekernerni�tir. insana verdikleri hissi aktarrnanm rniirnkiinii yoktur. 0 sessizlik, o hui>u. Sadece inamlrnaz biiyiikliiklerinden ya da insanm gozleri oniinde degii>ip farkldai>an renklerinden degil, bildigirniz hi«;bir agaca benzernedikleri, ba�ka bir diinyamn el«;ileri olduklan i«;in. Milyonlarca ytl once karbon devrinin korniirleri i«;inde kaybolrnu� egreltilerin gizerni vardtr onlarda. Kendi I�tklanm, kendi golgelerini ta�ular. En ham, en dayak-dii�rnam, en saygtstz adarnlar bile ktzdaga«;lar kar�tsmda bir hayranllk ve saygt biiyiisiine kapthr. Anahtar kelirne: saygt. insan bu mutlak hiikiirndarlarm kari'tsmda egilrne ihtiyaCI duyuyor. Daha «;ok kii«;iik yai>lardan itibaren bu devlerle tam�hm, aralarmda ya�adtrn, thk canavar govdelerinin dibinde karnp kurdurn ve uyudurn, onlar-
168
la ne kadar <;ok zaman ge<;irdiysem saygtm da o kadar arfu. Bu hisler sadece bana has degil.
Yillar once iilkeye yeni gelen bir yabanc1 Monterey yakmlarmdaki kasabama ta�mmi�h. Hislerini para lurs1 koreltmi� olmah. Sahil yakmlarmda, derin bir vadideki semperviens korusunu sabn aldt, soma mal sahibi oldugundan hepsini kesip kerestesini sattl, bu katliamdan arta kalanlan da toprakta buakh. Kasabay1 biiyiik bir �a�kml1k ve uyu�uk bir ofke doldurmu�tu. Bu sadece cinayet degil, kutsala kar�I saygtstzhkh da. 0 adama hep tiksintiyle bakhk, hayahnm sonuna kadar da mimlendi.
Elbette kadim korulann <;ogu kesildi ama bu azametli arutlann <;ogu hala ayakta ve giizel, ilgin<; bir sebeple hep ayakta kalacak. Devletler ve hiikiimetler bu kutsal aga<;lan sahn ahp korumaz. Bu sebeple kuliipler, dernekler hatta bireyler onlan ahp gelecege armagan etti. Ben bu olaym bir benzerini daha bilmiyorum. insan zihninde sekoyalarm etkisi bu i�te. Peki Charley iizerinde ne etkisi olacakh?
Giiney Oregon' da klZllaga<; bolgesine yakla�uken onu gorii� alanmm kts1th oldugu arka kabinde tuttum. Pek <;ok korunun yanmdan ge<;tim ama hi<;birini yeterli bulmadtm. Soma dere kenannda diiz bir <;aytrda biiyiikbabayt gordiik; tek ba�ma, yiiz metre yiiksekliginde, kii<;Uk bir apartman geni�liginde. Yass1, a<;Ik ye�il yapraklan ta�tyan dallar elli metre yukandan ba�hyordu. Onun alhnda diiz, yukan dogru hafif<;e daralan, ktzilh morlu mavili govde vard1. Tepesi <;ok asildi ve eski bir futmada dii�en yildtnmla diizlenmi�ti. Yoldan inip bu tannsal �eyin on be� metre kadar yaktruna yakla�hm, bu mesafeden dallan gormek i<;in kafam1 iyice geriye a tip gozlerimi dikey bir hatta getirmem gerekiyordu. Bekledigim an gelmi�ti. Arka kap1y1 a<;tp Charley'i dt�an <;Ikardtm ve sessizce durup seyretmeye ba�lad1m <;iinkii bu aga<; bir kopegm azami cennet hayali olabilirdi.
Charley etrafi koklaytp tasmasm1 sallad1. Bir ota dogru yiiriidii, bir fidanda i�ini gordii, dereye gidip su i<;ti, soma yapacak yeni bir �ey bulmak i<;in etraflna bakmd1.
169
"Charley," diye seslendim. "Bak!" Biiyiikbabayt gosterdim. Kuyrugunu sallayarak biraz daha su i�ti. "Tabii," dedim. "Bagrm yeterince kaldtrmadtgt i<;in dallan goremiyor, bunun aga<; oldugunu anlayarmyor." Yarnna gidip burnunu havaya kaldtrdtm. "Bak Charley. Aga<;larm krait. Arayt�m sonu."
Charley, bumu fazla yukan kaldmlan biitiin kopekler gibi hapgmk nobetine tutuldu. insarnn takdir etmeyi bilmeyenlere, iizerine titrenen bir plarn cehaletle bozanlara kargl hissettigi ofke ve nefreti hissettim. Onu agaca dogru <;ekigtirip burnunu agacm govdesine siirdum. Bana soguk soguk bakti, affetti ve bir fmd1k <;ahsma dogru uzaklagh.
"Bunu s1rf bana gtctklik olsun diye ya da dalga ge<;mek i�in yaptlgrm bilsem," dedim kendi kendime, "elimden bir kaza Qkabilirdi. Bunu mutlaka ogrenmem laztmdt." C:::akimi �Ikanp dere kenarma gittim. Kii�k bir sogut agacmdan, Y geklinde, bol yapraklt bir dal kestim. Dallann u�lanrn duzelttikten sonra sapm dibini sivrilttim. Sonra Titanlann dingin biiyiikbabasma gittim ve sogudii, yegilligi klZllagacm kabugu onunde kendini gosterecek �ekilde topraga saplad1m. Charley' e 1shk �aldtm, o da uysalca yarnma geldi. Ozellikle ona bakmamaya gayret ediyordum. Her zamanki gibi etrafi koklarken birden sogudii goriip hayretle durdu. Yeni kesilmig yapraklanrn dikkatle koklad1 ve hedefi tutturmak i�in saga sola dondiikten sonra atlgrm yapti.
170
Devlerin govdeleri yakmmda iki giin kald1m, ne turistler vard1 ne eli kamerah giiriiltiicii taburlar. Orada bir katedral suskunlugu var. Belki kalm, yumu�ak kabuk sesi emiyor ve sessizlik yarahyordur. Aga<;lar goge degiyor; ufuk yok. $afak erken sokiiyor ve gtine� iyice yiikselene kadar hep o �afak aydlnl1& kahyor. Soma yukanlardaki ye�il, egreltimsi yapraklar, 1�1ga altuni ye�il bir renk veriyor ve huzmelere, daha dogrusu 1�Ik ve golge �eritlerine boliiyor. Giine� zirveden inmeye ba�laymca ikindi ve c,;abucak a�am geliyor, hpkl sabah kadar uzun, &suhh bir alacakaranhkla.
Zaman ve giiniin bildik boliimleri i�te boyle degi�mi�ti. Benim i<;in �afak ve giinbahm1 sakin zamanlardu ama burada klzllagac,;lar arasmda neredeyse giindiiziin tamam1 sakin bir zaman. Ku�lar lo� 1�1kta hareket ediyor ya da giine� �eritleri ic,;inden klvilcim gibi ge<;iyor ama fazla ses <;Ikarm1yorlar. Yerde iki bin kiisur ylldu dokiilen yapraklardan bir hah var. insan bir �eyleri ihlal etme korkusuyla konu�maktan ka<;m1yor; ama neyi? C::ocuklugumdan beri bu korularda bir �eyler oldugunu hissetmi�imdir, benim parc,;as1 olmadigim bir �eyler. Arada o duyguyu unutmu�sam bile gittigimde hemen geri kazand1m.
Geceleyin karanl1k simsiyah, bazen tarn tepede gri bir leke ya da tek ba�ma bir ylld1z. Karanh&n ic,;inde bir nefes sesi var <;iinkii giine hiikmeden, gecede mukim bu devasa �eyler canh; bir mevcudiyetleri, belki duygulan var ve belki alg1mn c,;ok derinlerinde bir yerlerde ileti�im halindeler. Hayahm boyunca bu �eylerle aramda bir bag oldu. (Nedense "aga<;" kelimesi uygun gelmiyor.) Onlan, gii<;lerini ve ya�lanm kabul edebiliyorum <;iinkii kiic,;iikten ac,;Ildim onlara. Halbuki boyle bir tecriibeye sahip olmayan insanlar burada huzursuzluk hissediyor, tehlike, kapah
171
kalma, klshnlmt�hk, ezilme hissediyor. KlZllaga<;larm sadece biiyiikliigu degil yabanCihk.lan da korkutuyor onlan. Korkutur ya! Jeolojik zamanda, ta erken Jura �agmda dort kltaya yayilmi� bir 1rkm son iiyeleri onlar. Bu ihtiyarlann Kretase doneminden kalma fosilleri bulundu, Eosen ve Miyosen donemlerindeyse ingiltere, Avrupa ve Amerika'ya yayilrm;>lardt. Soma buzullar a�ag1 indi ve Titanlan silip siipiirdii. Sadece buradakiler kaldt; diinyarun uzun zaman once nasil oldugunun sersemletici bir arus1. i<;ine dogdugumuz, halihazuda <;ok ya�h olan bir diinyada ne kadar gen� ve toy oldugumuzu bize hahrlathgt i<;in olabilir mi? Ya da bizim arhk i<;inde bulunmayacaglffilz zamanlarda da, ya�ayan bir diinyarun biitiin gorkemiyle yola devam edecegi gerc;:egine duyulan giic;:lii direnc;:ten mi?
l72
Kendi memleketimi, kuzey Kalifomiya'y1 yazmakta zorlaruyorum. Aslmda en kolayt bu olmahyd1 <;iinki.i Pasifik kiytsma kurulmu� bu bolgeyi diinyadaki her yerden daha iyi taruyordum. Ama ona bakmca tek bir �ey degil pek �ok �ey goriiyorum, okunmaz hale gelene kadar birbiri iizerine yazilmi� yazilar gibi. $imdi ne oldugu, eskiden ne olduguyla sarmalanm1� durumda, onun iizerinde orada ba�Ima gelenler var, boyle kat kat boh�alanmi�, nesnellik neredeyse imkans1z. H1zla giden arabalann ytrthgi bu sekiz �eritli yolu, saglam kahrlann �ektigi arabalanyla oduncularm kullandigt, dar ve kivnmh bir dag yolu olarak hahrhyorum. Kahrlann ko�umlanndaki yaylara dizilmi� �mg1raklann tath sesinden anlardik geldiklerini. Buras1 ki.i�i.ik bir kasabayd1, aga� golgesinde bir bakkal, bir demirci, oniinde oturup �eki�le orsiin sesinin dinlendigi bir sedir. $imdi, farkl1 olmaya �ah�hk�a daha �ok birbirine benzeyen ki.i<;iik evler uzaruyor iki kilometrelik bir yan�ap i�inde her yone. Buras1 me�elerin koyu renkli yapraklan alhndan kuru otlann goriindiigu, mehtaph gecelerde �akallann uludugu aga�h bir tepeydi. Dzeri hra�lanmi�, gokyi.izi.inii delen bir televizyon vericisi yerle�tirilmi�, yol kenarlanna kabuklu bitler gibi ki.imelenmi� binlerce ki.i<;ficiik eve titrek goriinti.iler gondermek i�in.
En bildik �ikayet degil mi bu? Degi�ime asla kar�I koymad1m, hatta adma ilerleme dendiginde bile. Yine de memleketim dedigiro yeri gi.iri.ilti.iye, karga�aya, ka9rulmaz �op halkalanna bogan yabanolara sinir oluyorum. Tabii bu yeni gelenler de onlardan soma gelenlere sinir olacak. <:;:ocukken, nasd dogal bir yabanay1 sevmezlige kapddigtiDIZI hahrhyorum. Biz burada doganlar ve ailelerimiz, yeni gelenlere, forestierzlere, barbarlara kar�I ilgin� bir
173
iistiinliik hissederdik, yabancllar da bu yiizden bize klzarlard1, hatta bizim ic;in kaba bir �iir bile yazmi�lardi:
Kirk dokuzda gelmi� madenciler Fahi�eler elli birde Sonra Yerli bir Velet Yapmt�lar beraberce.
Biz ispanyol-Meksikahlarm sinirini oynatmi�?hk, onlar da yerli klzllderililerin. Sekoyalarm insanlan huzursuz etmesi bundan m1 acaba? Burarun asll yerlileri sekoyalar, Golgotha'da siyasi infaz yaplld1gmda yeti�?mi� agac;lard1. Sezar, Roma Curnhuriyeti'ni kurtarmaya c;ah�?uken yerlebir ettiginde orta ya�1 bulmu�lard1. Sekoyalar ic;in herkes yabanc1, herkes barbar.
Bazen insarun degi�ime nas1l bakhgtm kendisindeki bir degi�?im belirler. <::ok biiyiik goriinen oda c;ekmi� gibi olur, koca dag tepeye donii�?iir. Ama bu durumda yamlsama yok. Dogdugum kasaba olan Salinas'm, nasll gururla dort bin niifusa ula�?hgmt ilan ettigini hahrhyorum. $imdi seksen bin olmu�? ve aritmetik arh�?la palas pand1ras c;ogahyor; tic; yll ic;inde yiiz bin, belki on pl ic;inde iki yiiz bin olacak, sonu goriinmiiyor. Yiiksek rakamlardan sevinc; ve biiyiikliikten heyecan duyan insanlar bile endi�?elenmeye ba�?ladi c;iinkii bir doyma noktas1 olacagmt ve ilerlemenin belki de oliime dogru ilerleme oldugunun yava�tan farklna vanyorlar. Heniiz bir c;oziim de bulunmu� degil. insanlara dogmayi yasaklayam1yorsunuz, en azmdan �imdilik.
Treyler evlerin ve mobil iinitelerin nasll yaygmla�hgrm ve sahiplerine ne gibi faydalar saglad1grm daha once anlatmi�?hm. Dogu ve Orta Bah' da c;ok yaygm olduklarrm dii�?iiniiyordum ama asll Kalifomiya' da ringa bahg1 gibi iiremi�?ler. Her yer karavan parkl kaymyor; tepelere hrmaruyor, derelere iniyorlar. Beraberlerinde de yeni bir sorun getiriyorlar. Bu insanlar biitiin yerel hizmetlerden yararlamyor: hastane, okul, polis korumas1, sosyal yardimla�?ma ama vergi odemiyorlar. Yerel hizmet giderleri em-
174
lak vergilerinden kar�rlamyor ama seyyar evler vergiden muaf. Eyalet ruhsat iicreti ahyor ama bu iicret kasaba ve koylere ancak yol yaprm ve bakrm «;ah�malan i«;in aktanhyor. Bu yiizden de ozel miilk sahipleri, a�m miktardaki misafirlerin masra&ru da «;ekiyor ve bu duruma fena i«;erliyorlar. Ama vergi yasalanmrz ve onlar iizerine dii�iinme �ekillerimiz eskiden kalma. Zihin kelle vergisinden, hizmet vergisinden ka«;ryor. Ger«;ek miilk kavramr, bir zenginlik kaynagt ve simgesi olarak i«;imize i�lemi�. $imdi de biiyiik bir insan toplulugu bunun etrafmdan dolanmamn yolunu buldu. Alkr�lanacak bir durum «;iinkii genelde vergiden pa«;ayt yutanlan takdir ederiz, bir de bu serbestiyetin yiikii ba�ka insanlann iizerine binmese . . . Fazla zaman kaybetmeden yepyeni bir vergi yontemi geli�tirilmesi gerektigi apk, yoksa emlak iizerindeki yiik o kadar artacak ki kimsenin biit«;esi bu yiikii kar�Ilamaya yetmeyecek; miilk sahibi olmak karh bir �eyken cezaya donii�ecek ve bu durum, bir paradokslar piramidini ta«;landuacak. Ge«;mi�te iklim, felaket ve salgm nedeniyle zorunlu degi�ikler yaphk. $imdi tiir olarak biyolojik ba�anm1z, iizerimizde baskr yarahyor. Kendimiz dt�mda biitiin dii�manlan yendik.
Salinas'ta, «;ocuklugumda San Francisco'ya "$ehir" derdik. Tabii bildigimiz tek �ehir oydu ama hala "�ehir" deyince aklrma orasr gelir, sadece benim degil iyi kotii tam�tklrgt olan herkesin oyle. "$ehir" tuhaf ve ayncahklt bir kelime. San Francisco dt�mda sadece Londra'mn ve Roma'run belli krstmlan insarun kafasmda "�ehir" diye yer eder. New Yorklular kasabaya iniyoruz derler. Paris' in tek ad1 vardtr: Paris. Mexico City, "Ba�kent"tir.
Bir zamanlar "�ehri" «;ok iyi bilirdim, ba�kalan Parislere kaytp nesil olmaya giderken ben onun tavanaralannda «;ok sfuiindiim. San Francisco' da palazlandrm, tepelerine hrmandtm, parklarmda uyudum, nhhmlarmda «;ah�hm, isyanlarmda yiiriidiim ve haykudrm. $ehir nasrl benim sahibimse, ben de kendimi onun sahibi gibi hissettim.
San Francisco bana pek «;ahm sath. Onu korfezin kar�rsmdan gordiim; Sausalito'yu pas ge«;ip Golden Gate Kopriisii'ne giren
175
bliyiik yolun iizerinden. ikindi giinegi onu beyaz ve albn rengine boyamt�b, mutlu riiya goren asil bir gehir gibi yiikseliyordu tepeleri iizerinde. Tepeler iizerine kurulu bir �ehir, diizllige kurulu gehirden daha giizeldir. New York boynunu uzathk<;a uzatan binalanyla kendi tepelerini yapar ama Pasifik, gokylizliniin mavisine dogru dalga dalga yiikselen, bu beyaz ve alhn rengi akropolis, hi<; var olmamtg bir orta<;ag italyan gehrinin tablosu gibi boyanm1� bir §>eydi. Ona ve deniz tarafmdan giri§>ini stisleyen gerdanhk gibi kopriiye bakmak i<;in arabayt park yerine <;ektim. Giineydeki daha yuksek ye§>il tepeler iizerinden iniyordu ak§>am sisi, albn §>ehirde gecelemeye gelen koyun siiriileri gibi. Onu hi.; daha giizel gormemigtim. �ocukken "§>ehir" e gidecegimiz zamanlar, heyecandan birka<; gece oncesinden uykulanm ka<;maya baglard1. insamn lizerinde iz buaku.
Soma halatlara asd1 biiyiik kemeri ge<;tim ve avcumun i<;i gibi bildigim gehre girdim.
Yine habrladtgtm "§>ehir" di, nezaketi elden buakmayacak kadar biiyiikltigunden emin. Yoksulluk zamanlanmda bana iyi davranmt§>tl, elimin gimdiki bollugunu da yiiziime vurmadt. Sonsuza kadar burada kalabilirdim ama oyumu kullanmak i<;in Monterey' e gitmem gerekiyordu.
San Francisco'nun yiiz elli kilometre giineyindeki Monterey il<;esinde, benim gen<;ligimde herkes Cumhuriyet<;iydi. Benim ailem de Cumhuriyet<;iydi. Orada kalmt§> olsam belki ben de ha.Ia Cumhuriyet<;i olurdum. Bagkan Harding beni Demokrat Parti'ye dogru itti ve Ba§>kan Hoover oraya iyice per<;inlenmemi sagladt. $ahsi siyasi tarihe giriyorsam sebebi bu tecriibenin sadece bana has olmadigtm dligiinmemdir.
Monterey' e gider gitmez kavga baglad1. Klz karde§>lerim hala Cumhriyet<;iler. i<; savag, savaglann en kotiisiidiir derler; kugkusuz aile siyaseti de en klyastya, en zehirli siyasettir. Yabanolarla, serinkanhhkla ve analitik olarak siyaset tarhgabilirim. Ama klz karde§>lerimle bu miimkiin degildi. Her seans1 ofkeden deliye
176
donmii�, soluklanm1z luzlaruru� �ekilde bitiriyorduk. Hi�bir konuda uzla�ma yoktu. Ne aman dileniyor ne de aman veriliyordu.
Her �am soz veriyorduk, "Dostc;a ve sevecen davranahm. Bu gece siyasete girmeyelim." On dakika sonra kendimizi bagn�uken buluyorduk. "John Kennedy de zaten onun bunun . . . "
"Eger tavnn buysa Dick Nixon'I nas1l hazmediyorsun?" "Liitfen sakin olabm. Akl1 ba�mda insanlanz. gunu enine bo
yuna bir dii�iinelim." "Ben dii�iindiim. Viskiye ne dersiniz?" "Madem oyle diyorsun Santa Ana' daki bakkala ne demeli?
Checkers konu�masma ne demeli, cicim?" "Babam seni duysa mezarmda donerdi." "Hie; onu bu i�e kan�hrmaym c;iinkii ya�asa c;oktan Demokrat
olmu�tu." "Agzmdan c;1kam kulagm duymuyor. Bobby Kennedy c;uval
c;uval oy sahn ahyor diyorum." "Cumhuriyetc;iler hie; hayatlannda oy sahn almam1�lar di mi?
Giildiirme beni." Ha�indi ve sonu gelmiyordu. Bir yabanc1 bizi duyacak olsa
kan dokiilmesini engellemek ic;in polis c;agmrd1. Hem sadece biz degildik. Bence gizliden gizliye biitiin iilkede olan buydu. Sadece kamusal alanlarda milletin dili tutuktu.
Yuvaya donmemin asil amac1 siyasi miinaka�aym1� gibi goriinse de arada eski yerlere de gittim. Monterey'de Johnny Garcia'nm barmda dokunakli bir bulu�ma oldu, ya�aran gozler, kucakla�malar, genc;ligimin poco* ispanyolcas1yla nutuklar ve sevgi sozleri. Jol6n Yerlileri vard1, kiic;iiciik chamaco** olduklan zamanlan bilirdim. Seneler nasil gec;mi�. Ellerimizi arkada kavu�turup usuliine uygun dans ettik. Giiney milli mar�rm soyledik, "Jol6n'lu bir delikanl1 vard1, yanmzhktan bunalmi�h. King City'ye gitti �oole giisel bir iki �ey goreyim diye - Puta chingada
* AztCik. («;:.n.) ** c;ocuk. (�.n.)
177
cabr6n."* Senelerdir duymarm�hm. Esk.i memleketim haftas1yd1. Ylllar deliklerine geri dondii. 0 Monterey degil miydi yabani bir bogayla bir boz ay1p ayru ringe koyduklan; o tatb, duygusal vah�et, altma bez baglanmarm� zihinlerin bilmedigi ve kirletmedigi bilge masumiyet.
Barda oturuyorduk ve Johnny Garcia bize aglamaktan �i�mi� Gallego gozleriyle baklyordu. Gomlegi a«;lkh ve boynundan zincire takllrm� bir alhn madalyon sarkryordu. Bann iizerine egilip en yaklnmdaki adama, "Bak! Bana bunu bu Juanito hediye etti, ta Meksika' dan getirdi - la Morena, La Virgincita de Guadalupe, bak!" dedi. Elips �eklindeki madalyonun arkasllli t;evirdi. "Benim adrm, bu da onun ad1."
"Toplu igneyle kaz1m1�hm," dedim. "Hit; t;1karmad1m boynumdan," dedi Johnny. Tanlffiad1g-tm iri yan, esmer bir paisano** demire basarak bann
iizerinden egildi. "Favor?" *** diye sordu ve Johnny ona bakmadan madalyonu uzath. A dam optii, "Gracias," **** dedi veluzlasallanan kap1dan t;lklp gitti.
Johnny'nin gogsii duygusalhkla kabard1 ve gozleri ya�ard1. "Juanito," dedi. "Eve don! Dostlannm yanma geri don. Seni seviyoruz. Sana ihtiyac1rmz var. Bu senin sandal yen, compadre, ***** bo� b1rakma."
itiraf etmeliyim ki o eski sevgi ve hitabet selinin it;ime doldugunu hissettim, hem bir damla Galit;yah kamm da yok. "Cuiiado mio," ****** dedim gamh gamh, "arhk New York'ta ya�1yorum."
"New York'u sevmiyorum," dedi Johnny. "Hit; gitmedin ki."
* Galiz kiifiir. (t;.n.) ** Eleman. (t;.n.) *** Rica etsem. (t;.n.) ****Te�ekkiirler. (t;.n.) ***** Dos turn. ( t;.n.) ****** Bacanak. (t;.n.)
178
"Biliyorum. Onun i�in sevmiyorum zaten. Geri gelmek zorundasm. Sen buraya aitsin."
Stinger gibi i�mi�tim. Bir de bakhm nutuk atmaya ba�lami�Im. Uzun zamandtr kullarulmayan eski kelimeler tangu tungur geri geliyorlard1. "Btrak kalbin kulak kesilsin, amcacrgun, dostum. Hi�birimizin agz1 siit kokmuyor, ne senin ne benim. Zaman, baz1 sorunlanmizi �6zdii."
"Sus," dedi. "Seni dinlemiyorum. Dogru degil. Hila �arap seviyorsun, hatunlan seviyorsun. Ne degi�ti? Seni tarunm. No me cagas, niiio."*
"Te cago nunca. ** Thomas Wolfe derler, biiyiik bir adam vard1 ve Eve Tekrar Donemezsin diye bir kitap yazmr�h. Dogru, donemezsin."
"Yalanc1," dedi Johnny. "Buras1 senin be�igin, senin evin." Aniden, bardaki kavgalan basbrmak i�in kullandtgr me�e beyzbol sopas1m harm iizerine vurdu. "Zamaru geldiginde -belki yiiz ytl soma- buras1 senin mezarm olacak." Sopa elinden dii�tii ve benim miistakbel oliimiime aglamaya ba�ladt. Ben de bu ihtimali dii�iiniince aythr gibi oldum.
Bo� bardaglffia bakhm. "Bu Gali�yahlarda hi� gorgii yok." "Hay Allah," dedi Johnny. "Kusura bakma!" Hemen bardakla
n doldurdu. Bar boyundaki s1rada oturanlar sessizdi, karanl1kta kalan yiiz
lerinde saygd1 bir ifadesizlik vard1. "Eve donmene, compadre," dedi Johnny. "Vaftizci John, o pata
tes cipslerine dalma oyle." "Conejo de mi Alma," dedim. "Ruhumun tav�am, dinle beni." iri yan, esmer adam sokaktan geri geldi, harm iizerinden egilip
Johnny'nin madalyonunu 6ptii ve tekrar dt�an <;�kh. Hafiften ��kr�tim, "Eskiden insan konu�tugunda dinlenirdi.
Bilet filan rru alay1m? Hikaye anlatmak i�in 6nceden rezervasyon mu yaphray1m?"
* Yeme beni kot;um. (t;.n.) ** Yemiyorum valla. (t;.n.)
179
Johnny sessiz bara dondii. "Sessizlik!" dedi ofkeyle ve sopasrm eline ald1.
"$imdi sana anlatacaklanmm hepsi dogru, bacanak. Sokaga 91<bak; tammadl�ffilZ insanlar, yabancrlar, binlercesi. Tepelere bak, ku� evleri gibi kutu kutu. Bugiin Alvarado Caddesi'ni bir w;tan bir uca yiiriidiim, soma Calle Principal' den geri dondiim ve yabancrdan ba§ka bir �ey gormedim. Bu ikindi Peter's Gate'te kayboldum. Beyzbol sahasmm orada Joe Duckworth'un evinin arkasmdaki A�k Tarlas1'na gittim. ikinci el araba sahlan bir yere donii�mii�. Trafik lambalarmdan nevrim dondii. Polisler bile yabanc1. Eskiden otuzluk tiifeklerle dort bir yana ate� ettigi.miz Carmel Vadisi'ne gittim. $imdi insan bir yabanay1 yaralamadan misket bile oynayamaz. Biliyorsun Johnny, benim insanlarla bir ahp veremedigi.m yok. Ama bunlar zengin insanlar. Biiyiik saksllara sardunyalar ekmi�ler. Eskiden kurbagalann, 1stakozlarm oldugu yerde �imdi yiizme havuzlan var. Hayu, benim inat<;1 dostum. Buras1 benim evim olsa i<;inde kaybolur muydum? Buras1 benim evim olsa sokaklannda tek ki�iyle selamla�madan dola�u m1yd1m?"
Johnny a�rhgrm bar a vermi�ti. "Ama buras1 hep ayru Juanito. Buraya onlan alm1yoruz."
Yarumdaki yiizlere bakhm. "Evet, buras1 daha iyi. Ama bir bar taburesinde ya�ayabilir miyim? Kendimizi kandumayalrrn. Bizim bildigi.miz �ey oldii, hatta belki bizi biz yapan �eyin de biiyiik boliimii oldii. D1�andaki �ey yeni, belki iyidir de ama bildigi.miz bir �ey degil."
Johnny elleriyle �akaklanru tuttu; gozleri kan <;ana� gibiydi. "Nerede o biiyiik adamlar? Soy le, Willie Trip nerede?" "Oldii," dedi Johnny kof bir sesle. "Pilon nerede, Johnny, Pom Pom, Miz Gragg, Stevie Field?" "Oldu, oldu, oldii," diye yankllad1. "Ed Rickets, Whitey'in Bir ve iki Numaras1, Sonny Boy, Ank
le Varney, Jesus Marfa Corcoran, Joe Portagee, Shorty Lee, Flora Wood ve �apkasmda oriimcekle dola�an �u k.Iz."
180
"Oldu, hepsi oldu," diye inledi Johnny. "Sanki hayaletlerle dolu bir kovanm i<;indeyiz," dedi Johnny. "Haytr. Asd hayalet onlar degil. Biziz." iri yan, esmer adam i<;eri girdi ve Johnny onun istemesine fir
sat vermeden madalyonu opsiin diye uzath. Johnny arkasm1 doniip bacaklaruu a<;a a<;a bar aynasma dog
ru yiiriidii. Bir an kendi yiiziine bakh, bir �i�e aldt, mantanru a<;h, koklad1, tadma bakh. Sonra hrnaklanna bakh. Barda huzursuz bir klptrh vard1, omuzlar kamburla�tyor, bacaklar <;6ziiliiyordu.
Ortahk kan�acak, dedim i<;imden. Johnny geri geldi ve �i�eyi ozenle ikimizin arasma koydu.
Gozleri iyice biiyiimii�, hiilyalanmt�h. Ba�uu iki yana sallad1. "Arhk bizi sevmiyorsun bence. Arhk
bizim i<;in fazla iyisin." Parmaklan, harm iizerindeki goriinmez bir piyanoda agu akorlar bastyordu.
Bir an i<;in �eytana uyacak oldum. Borazan sesleri ve silah �aktrhlan geldi kulagtma. Ama bu i� i<;in arhk ya�tm ge<;mi�ti. iki adtmda kaptya vardtm ve dondiim. "Neden madalyonu opiiyor?"
"Bahis oynuyor." "Ya. Yann gorii�iiriiz Johnny." <::ift kanath kapt arkamda sallandt. Neon I�tklanyla dilim
lenmi� Alvarado Sokagt'ndaydtm, etra&mda sadece yabancdar vardt.
181
Nostaljik garez tela�Iyla Monterey Yanmadas1'na haks1zhk ettim. Giizel bir yer, temiz, iyi yonetiliyor ve geli�iyor. Eskiden bahk bag1rsaklan ve sineklerle dolu olan kumsallar �imdi pml pml. Vaktiyle korkun� bir koku salan konserve fabrikalan hep kaldinlmi�, yerlerine lokantalar, antikac1 diikkanlan konmu�. Arhk sardalye degil turist avhyorlar, hem bu tiiriin soyunu tiiketecekleri de yok. Ac; yazarlar ve di�lanmi� ressamlarla kurulmu� olan Carmel, �imdi hali vakti yerinde emeklilere mekan olmu�. Carmel'i kuranlar geri donecek olsa burada oturmaya paralan yetmez ama zaten i�i oraya kadar varduamazlar. Hemen �iipheli damgas1 yeyip toplarurlar ve il sm1rlan d1�ma ahhrlar.
Dogdugum yer degi�mi� ama ben oradan aynld1g1m i�in onunla birlikle degi�medim. Benim hanzamda eski haliyle duruyor ve �imdiki goriinii�ii kafam1 kan�hnyor, sinirimi bozuyor.
$imdi anlatacag1m �eyi, dola�1p dola�1p geri gelmi� pek �ok vatanda�1m1z ya�am1�hr. Eski, klymetli dostlanm1 gormeye gittim. Bence sa�lan benimkinden fazla dokiilmii�tii. Kar�Ila�ma co�ku doluydu. Arular sel olup akh. Eski kabahatler, eski zaferler ortahga dokiiliip tozlan ahnd1. Soma bir an geldi dahp gittim, eski dostuma bakhg.mda onun da dalm1� oldugunu gordiim. Johnny Garcia'ya soyledigim dogruydu: Hayalet bendim. Kasabam biiyiimii�, degi�mi�ti, arkada�1m da onunla birlikte. $imdi kasabam benim i9n nasll degi�mi�se ben arkada�1m i�in oyle degi�mi� vaziyette geri doniince onun kafasmdaki resmi bozmu�, arulanru bulandlrmi�hm. Buradan aynld1g1m zaman olmii�tiim, sabit ve degi�mez bir hal alm1�hm. Geriye donii�iim sadece kafa kan�1khg1 ve tedirginlik yaratm1�h. Eski arkada�lanm a�1ktan a�1ga soylemeseler bile gitmerni ve hahra �ablonlanndaki yerimi
182
almam1 istiyorlardt; ayru sebeple ben de gitmek istiyordum. Tom Wolfe hakhyd1. insan eve geri donemez <;iinkii e\j sadece haflzanm naftalinlerinde var olur.
Oradan ka�ar gibi aynldrm. Ama subm1 donmeden once son bir geleneksel ve duygusal harekette bulundum. Fremont Zirvesi'ne Qkbm, bu bolgenin en yiiksek noktasma. Tepedeki en sivri kayalara kadar hrmandtm. Burada, bu kararm1� granit kayalar arasmda General Fremont, Meksika ordusuna kar�1 koymu� ve sava�1 kazanmt�b. Ben �ocukken burada s1k s1k eski giilleler ve pash siingiiler bulurduk. Bu yalruz ta� zirve, biitiin �ocuklugum ve gen�ligime baktyor, neredeyse yiiz elli kilometre boyunca giineye dogru uzanan Salinas Vadisi'ne. Dogum yerim olan Salinas �imdi aynk otu gibi tepelere dogru hrmamyor. Bahdaki karde� silsilede yer alan Toro Dag1 yuvarlak, munis bir dag; kuzeydeyse Monterey Korfezi mavi bir tepsi gibi parhyor. Uzun vadiden yukan dogru esen riizgan dinledim ve kokladtm. Yabani yulaf kaph kahverengi tepeler gibi kokuyordu.
Bir zamanlar, gen�ligin oliime iyice kafa taktlan bir doneminde bu zirveye gomiilmek istemi�tim, boylece gozlerim olmadan bildigim ve sevdigim her �eyi gorebilecektim �iinkii o giinlerde daglann otesinde bir diinya yoktu. Kendi cenazemi nasll yogun duygularla dii�iindiigumii habrhyorum. insan hayabmn sonuna yakla�bk�a, oliim dramatik bir gosteriden ziyade, bir hakikate donii�tiik�e, ona olan ilginin de tavsamas1 tuhaf, belki de isabetli. Bu yiiksek kayalann iizerinde amlanmdaki o efsane yeniden tadilattan ge�mi�ti. Bolgedeki ke�fini bitiren Charley ayaklanmm dibine oturmu�tu. Tiiylii, uzun kulaklan, ipe asllm1� �ama�1r gibi riizgarda u�u�uyordu. Meraktan nemlenmi� bumu, onlarca kilometrenin riizgarda ta�mm1� �ablonunu kokluyordu.
"Sen bilmezsin Charley' cigim, �u a�agtdaki kii�iik vadide, ada�m Charley amcamla birlikte alabahk tutardtk. $urada -i�aret ettigim yere bak- annem bir yabani kedi vurmu�tu. $u tarafta, elli kilometre ileride ailemizin 9ftligi vard1, eski ktthk �iftligi. $u-
183
radaki daha koyu renkli bolgeyi goriiyor rnusun? Oras1 ki.i�iidik bir kanyon, i9flden berrak bir dere aklyor, kenarlarmda yabani ac;elyalar ve bi.iyiik me�eler var. 0 me�elerden birine, babam kor demirle, kendi adrm ve sevdigi klzm adrm yazrm�. Yillar gec;tik�e kabuk bi.iyi.iyi.ip yaz1p kapatnu�. Bundan bir iki sene once, yakmak ic;in o me�eyi kesen bir adamm yarma kamas1 babarrun ad1ru ortaya <;Ikarrru�, adam da onu bana gonderdi. Charley, vadi 9c;ekli bir deniz gibi mavi acrbaklalarla kaplandigmda buras1 cennet gibi kokar, cennet gibi."
Bir kez daha gozlerirne kaydettim; gi.iney, bah, kuzey, soma annemin daima bir yaban kedisini oldiirdiigu, babamm sevgilisiyle adrm agaca kaz1d1� sabit ve degi�rnez ge�mi�ten llizla uzakla�hk.
184
Charley'le yaphgun bu seyahatte, "Ulkem hakkmdaki gen;egi bulmak ic;in yola <;lkhm ve buldum," diyebilsem «;ok ho� olurdu. 0 zaman bulgulanrm kagtda doker, sonra da ger«;ekleri ortaya gkarmarun ve okurlanma ogretmenin verdigi huzurla arkama yaslarurdim. Ke�ke bu kadar kolay olsayd1. Ama kafamda ve algmun derinliklerinde kaynayan bir kazan vard1. <::ok eskiden deniz canhlan toplad1grm ve snuflandird1grm zamanlarda, buldugum �eylerin o anda nasli hissettigimle yakmdan ilgili oldugunu ke�fetmi�tim. D1�sal ger«;eklik o kadar da d1�sal bir �ey degil neticede.
Bu canavar iilke, bu milletlerin en gii«;hisii, bu gelecegin dogdugu yer, mikrokozmos olan benim makrokozmozum. Bir ingiliz, FransiZ ya da italyan benim se«;tigim rotay1 izlese, benim gordiiklerimi gorse, duyduklanm1 duysa, akdlannda kalan resim sadece benimkinden degil birbirlerininkinden de farkl1 olacakh. Bu kitab1 okuyan ba�ka Amerikahlar yazd1klanmm dogru oldugunu dii�iiniirlerse, hemfikir olmam1z sadece Amerikahhk tarZirmzm birbirine benzedigini gosterecek.
Ba�tan sona kadar hi<; yabanCiya rastlamad1m. Rastlasam onlan daha nesnel anlatabilirdim. Bunlar benim insanlanm, bu iilke benim iilkem. Ele�tirecek ya da kmayacak �eyler buldumsa, bunlar bende de var olan egilimlerdir. Eger kusursuzca irdelenmi� tek bir genel karu olu�turmam gerekse �u olurdu: Biitiin o devasa cografi «;e�itlilige ragmen, biitiin bolgeciligimize ragmen, etnik diinyamn dort bir yanmdan gelip birbiriyle kan�m1� biitiin farkh soylanm1za ragmen biz bir milletiz, yeni bir soyuz. Amerikahlar, Kuzeyli, Giineyli, Bahh ya da Dogulu olduklanndan «;ok daha fazla Amerikah. ingiliz, irlandah, italyan, Yahudi, Alman, Polonyah kokenden gelenler de oziinde Amerikah. Bu oyle milliyet<;i
185
teranelerden degil; dikkatle gozlenmi;; bir olgu. Kaliforniya C::inlisi, Boston irlandal1S1, Wisconsin Almam, evet ve Alabama Zencisinin ortak ozellik.leri, farkhhklarmdan daha <;ok. Bu durumu daha da kayda deger la.lan, <;ok klsa zaman ic;inde gen;ekle�mi;; olmast. Her s1n1ftan, her uktan Amerikah, Gallilerin ingilizlere, Lancashirelilerin Cockneylere ya da ova iskoc;larmm dag iskoc;larma benzediginden <;ok daha fazla benzer birbirine. Bunun iki yiiz yildan daha la.sa bir sure ic;inde ve ozellikle son elli yllda meydana gelmi� olmast c;ok �a;;rrhcrdtr. Amerikah kimligi kesin ve kamtlanabilir bir �eydir.
Geri donii� yolculuguma ba;;larken her ;;eyi goremeyecegimi c;oktan fark etmi;;tim. Etkilere apk olan jole kasem kan;;hkc;a kan�tyordu. iki bolgeye daha gittikten soma arttk yolculugu bitireyim dedim: Teksas' a ve Giiney' e ugradtktan soma. Okuduklanmdan, Teksas'm kendi ba;;ma bir gii<; olarak stynldtgt, Giiney'inse dogum sancrlan <;ektigi ama dogacak <;ocugunun neye benzeyeceginin belli olmadtgt sonucuna varmt;;hm. Dogum sancilan <;ok �iddetli oldugundan herkes <;ocugu unutmu;; gibi gelmi;;ti bana.
Bu yolculuk a<; bir adamm oniine konulmu;; tabak tabak yemek gibi olmu�tu. Adam ilk ba�ta her �eyden yemeye <;ah;;tr ama soma lezzet almaya devam edebilmek i<;in bazt �eylerden vazge<;mesi gerektigini anlar.
Rocinante'yi bildigim en klsa yolu kullanarak Kaliforniya' dan pkardtm; 1930'larda <;ok iyi bildigim eski bir yolu. Salinas'tan Los Banos'a, Fresno ve Bakersfield'dan bogaza ve Mojave C::olii'ne; kl;; vakti bile cayu caytr yanan bir <;61, tepeleri uzaktan kara koz ytgmlan gibi, tekerlek izleriyle dolu topragtru, a<; giine� emip kupkuru btrakmt�. $imdi <;ok �eritli bir yolda, saglam ve rahat bir arabayla, golgeli konaklama yerleri ve sogutuculu benzin istasyonlanyla kolay. Ama ben bu <;6le salavat getirerek adtm athgtmtz zamanlan hahrhyorum, zorlanan eski motorlarda olurdu kulagtmtz, radyat6rler habire su kaynahrdt. Araba bozulup da
186
yolun kenannda kaldm m1, birisi yard1m etmek i�in durmazsa ba�m ciddi belada demekti. Ha.Ia yol boyu goze <;arpan beyaz at ve s1�r iskeletlerini ardmda b1raka b1raka, ayaklanru siiriikleyerek bu diinya cehennemini a�an ailelerle bir �eyler payla�hg1m1 hissederdim ne zaman buradan ge�sem.
Mojave biiyiik ve korkuhtcu bir <;ol. Sanki doga, Kaliforniya'ya gitmeyi hak edip etmedigini anlamak i�in insaru bir mukavemet ve azim testine tabi tutmu� gibi. Kuru s1cak, diiz ovada seraplar yarahyor. insan <;ok yiiksek siiratle giderken bile smulan belirleyen daglar oniinde habire uzaga ka�tyor. Su delisi bir kopek olan Charley, gogsiinii indirip kald1rarak asbmh gibi zorlukla nefes ahyordu; dili yaprak gibi diimdiiz a�ag1 sarkmt�h ve ucundan tiikiiriik damhyordu. Yiiz litrelik depomdan ona su vermek i<;in arabay1 yolun kenarmdaki kii�iik bir sel yatagma <;ektim. Charley' e i�ecek su vermeden once, hem onun biitiin viicudunu hem de kendi sa�lanmla omuzlanmi iyice tslathm. Hava oyle kuru ki buharla�ma sayesinde insan aniden serinliyor.
Buzdolabtmdan bir kuru bira <;�kanp Rocinante'nin i<;inde, golgede ohtrdum ve yer yer <;ahlarla beneklenen, giine�in dovdiigu ovaya bakhm.
Yakla�1k elli metre ileride, boz tiiyleri kuma ve giine�e kan�mi� iki <;akal durmu� beni izliyordu. En ufak bir �iipheli harekette bulunsam hemen ortadan kaybolacaklanru biliyordum. En stradan bir yava�hkla yatagm iizerinde asll1 duran, yeni aldtgim tiifege uzandtm, uzun menzilli, seri 222'ye. <;ok <;ok agtr silaru a�agt indirdim. Belki de dt�anrun goz kama�hran 1�1g1 kendi evimin golgesinde beni biraz sakltyordu. Kii<;iik tiifegin diirbiinii geni� bir alaru gayet giizel yakmla�hnyor. <;akallar klp1rdamamt�h.
Diirbiin ikisini birden <;ok yakln gosteriyordu. Dilleri dt�an sarkhgt i<;in yiizlerinde alayc1 bir giilii� var gibiydi. Pek oyle stska degillerdi, besiliydiler, tiiyleri de giizeldi, siyah tiiyler sanlann rengini biraz bashnyordu. Diirbiinde kii<;iik, limon sans1 gozleri a<;�k<;a se<;iliyordu. Sagdaki hayvanm omzundan gogsiine dogru
187
indim ve emniyeti a�hm. Masaya dayad1grm dirseklerim silalu sabitlemi�ti. Gogus iizerindeki ttiyler hie;: kmuldanuyordu. Sonra �akal, kopek gibi oturdu ve sag arka patisiyle sag omzunu ka�nd1.
Parma�m tetige basmak istemiyordu. Herhalde iyice ya�lanmi�tlm ve o eski �artlanmam y1pranm1�h. �akallar zararhd1r. Tavuk c;:alarlar. Bildircmlan ve avlanan diger ku�lan azalhrlar. Oldiiriilmeleri gerekir. Dii�mand1rlar. Birinci kur�un sagdaki hayvan� indirecekti, otekiyse hemen arkasrm doniip toz olacakh. iyi ni�anCI oldugumdan belki otekini de ko�arken vurabilirdim.
Ama ate� etmedirn. Egitimim "Vur!" diye bagmyordu ama ya�1m "Elli kilometre mesafede tek bir tavuk bile yok, hem olsa bile benim tavugum degil. Bu susuz yerde bdd1rcm da olmaz. Bu oglanlar tarla faresi ve yaban tav�aru yiyerek semiriyorlar. Yani zararh, zararhy1 yiyor. Ben neden kan�ay1rn ki?"
"Oldiir onlan," dedi egitimim. "Herkes oldiiriiyor. Kamu hizmeti bu." Parma�m tetige dogru gitti. Diirbiindeki arh i�areti, soluklarla klp1rdanan dilin hemen alhnda gogsiin iizerine sabitlendi. Ofkeli �eligin patlamasrm ve 1shgrm, s1�ramap, yaralanan kalp durana kadarki debelenmeleri, oyle �ok uzun zaman gec;:meden gelecek ilk akbabanm golgesini, sonra ikinciyi goziirniin oniine getirebiliyordum. Ben 0 Slrada �oktan gitmi� olacakhm - �olden �Ikrru� Colorado Nehri'ni gec;:mi� olacakhm. Bir �alrmn yanmda �1plak, gozsiiz bir kafatas1, birka� kemirilmi� kemik, siyah kurumu� kan lekesi ve birkac;: tutam altm ttiy olacakh.
San�nm iyi bir vatanda� olamayacak kadar ya�h ve tembelim. ikinci �akal, ttifege yan donmii�tti. Diirbiinii omzuna dogrulttum ve orada tuttum. 0 mesafeden o ttifekle 1skalamamm imkfuu yoktu. iki hayvan da elimdeydi. Hayatlar1 bana baghyd1. Emniyeti kapahp ttifegi masaya koydum. Diirbiin olmaymca o kadar mahrem bir yaklnhklan yoktu. S1cak 1�1k patlamas1 havay1 titretiyordu.
Sonra uzun zaman once duydugum ve dogru oldugunu umdugum bir �eyi hahrlad1m. Birisi bana bunun �in' de yaz1h ol-
188
mayan bir kanun oldugunu soylemi�ti: Birinin hayabru kurtardtysan, olene kadar ondan sorumlu olursun. Kurtancr, olaylann akt�rm degi�tirdigi i<;in girdigi sorumluluktan ka<;amazdt. Bu bana hep akla �ok yakm gelmi�tir.
�imdi iki canh ve saghkh �akala kar�I bir nebze sorumlulugum vardt. Hassas ili�kiler diinyasmda sonsuza kadar birbirimize baglanmt�hk. iki teneke kopek mamas1 ac;tp adak olarak onlara sundum.
Giineybahdan defalarca arabayla ge�mi�, daha da fazla iizerinden w;mu�tum: biiyiik ve gizemli bir <;ot giine�in cezalandtrdt� bir yer. Bir muamma, gizlenmi� ve beklemede bir �ey. Bombo� goriiniiyor, parazit insandan muaf, ama tiimiiyle degil. Kumun ve ta�lann iizerinden giden tekerlek izlerini takip ederseniz korunaklt bir yere sokulmu� bir bannak bulursunuz, yeralhndaki suya koklerini uzatm1� iki ii<; aga<;, bir par�a topraga ekilmi� kavruk mtstr ve kabaklar, ipte sallanan �ama�trlar. Boyle <;ol adamlan vardrr, tarn manastyla saklandtklan soylenemez ama ke�meke�in giinahlarmdan inzivaya �ekilmi�lerdir.
Bu susuz havada geceleri ytldtzlar insanm parmaklanrun dokunacagt kadar yakma geliyor. Kilisenin ilk kuruldugu zamanlarda ke�i�ler boyle yerlerde ya�ar, tertemiz zihinleriyle ebediyete uzarurlardt. Teklik ve miikemmel diizen kavramlan �olde dogmu� olsa gerek. Y ildiZlann siikunetle saytlmast ve hareketlerinin gozlenmesi hep <;ollerde ba�lamt�hr. Kendilerine sakin ve agtr bir tutkuyla �olde bir yer se�en, sulu diinyarun asabiyetini reddeden �ol adamlan tarudtm. Bu patlamalar �agmda da degi�medi o adamlar, sadece oldiiler ve yerlerine yenileri geldi.
<::oiler gizem doludur, <;ol daglarmdaki gizli yerlerden, yeniden ortaya c;tkmayt bekleyen eski zamanlardan kalma kabilelerden bahseden hikayeler tekrar tekrar anlahhr. Genellikle bu gruplar i�gal dalgalanndan kurtanlrm� hazineleri, arkaik bir Montezuma'nm altm nesnelerini ya da ke�fi biitiin diinyayt degi�tirecek zengin bir madeni korurlar. Bir yabanci onlan ke�fede-
189
cek olursa ya oldiirilliir ya da gruba katthr ve bir daha ondan haber almamaz. Bu hikayeler §>U soruyu hie; dikkate almaz: Madem kimse geri donmemi�, orada olduklan nereden biliniyor? Oradalar ama sen onlan bulacak olursan, bir daha kimse seni bulamaz.
Yine hi� degi�meyen ba�ka bir yekpare hikaye var. Maden arayan iki ortak, olaganiisti.i zenginlikte bir maden bulur: altm, elmas ya da yakut. Ta§>Iyabilecekleri kadar omegi yiiklenip geri donerler ve madenin yerini etraftaki belli noktalan kerteriz alarak akillarma yazarlar. Sonra d1�andaki diinyaya dogru yol ahrken birisi susuzluktan ve yorgunluktan oliir, otekiyse arttk ta�Iyamadi8J hazineyi doke doke yoluna devam eder. Nihayet bir yerle�ime gelir ya da belki ba§'ka madenciler tarafmdan bulunur. Yarundaki ornekleri heyecanla incelerler. Bazen hikayede madenci onu kurtaranlara yolu tarif ettikten sonra oliir, bazen bakimla eski giiciine kavu�ur. Soma bol tec;hizath bir ekip hazineyi bulmak i�in yola <;Ikar ama hazine asla bulunamaz. Hikaye daima boyle biter; hic;bir zaman bulunamaz. Bu hikayeyi defalarca dinledim ama sonunun degi�tigini hie; duymadrm. Efsane �olden beslenir ama kokiiniin de gerc;eklikte bir yerde olmas1 gerekir.
<::olde hakiki sular da vard1r. Giine�in ve kurulugun canldarla sava�mda, canhlarm kendi hayatta kalma sulan vard1r. Canl1hk, hangi seviyede olursa olsun, neme ihtiyac; duyar, aksi taktirde yok olur. <::olde, her �eyi fetheten giine�in oliimciil i�mlanru sa£ d1�1 b1rakmak ic;in canl1hgm kurdugu kumpas1 c;ok ilginc; buluyorum. Dayak yiyen toprak, yenilmi� ve alii goriiniir ama sadece goriinii�te oyledir. Geni� ve yarattCI bir canh orgiitlenmesi kaybetmi� gibi goriindiigii halde hayatta kahr. Gri ve tozlu c;ahlar ic;lerindeki azlClk nemi korumak ic;in yagh bir zuh ku�arur. Baz1 bitkiler nadiren dii�en yagmuru hemen emer ve ileride kullanmak iizere depolar. Hayvanlar kurumay1 engellemek ic;in sert ve kuru bir deri, yani bir d1� iskelet giyinir. Biitiin canh mahluklar golge bulmak ya da yaratmak konusunda teknikler geli�tirmi�tir. Kiic;iik siiriingenler ve kemirgenler topragm alttna yuva kazar
190
ya da kendini gi:imer ya da bir kayarun gi:ilgeli tarafmda bekler. Enerjiyi korumak i«;in hareketler yava�tu ve giine�e uzun uzadlya meydan okuyabilecek hayvan yok gibidir. Bir png1rakh plan giine�in altmda kesintisiz bir saat kahrsa i:iliir. Daha yarahcr baz1 bi:icekler kendi sogutma sistemlerini geli�tirmi�tir. Suya ihtiya«; duyan hayvanlar bunu ikinci elden ahr; bir tav�an bir yapraktan, bir �akal bir tav�arun karundan.
Giindiiz insan bo�u bo�una ya�ayan bir mahluk arar ama giine� bahp da gece nzasrm verdikten sonra, koca bir canhlar alemi uyarur ve karma�Ik �ablonunu uygulamaya koyulur. Sonra avlar ortaya 9kar ve avcdar ve avcrlann avcrlan. Gece vizilhlar, �Ighklar ve havlamalarla dolar.
Gezegenimizin tarihinin �ok ileri bir noktasmda, akii almaz ya�am kazas1 meydana geldiginde, 1smm etkisiyle, ender rastlanacak miktarlarda ve tiirlerde belli kimyasal maddeler, zamarun imbiginde bir araya geldi ve yeni bir �ey ortaya �Ikh, yumu�ak, �aresiz, cans1z diinyarun vah�i diinyasmda korunmas1z. Sonra organizmalarda degi�im ve �e�itlenmeler meydana geldi, bi:iylece tiirler birbirinden aynld1. Ama biitiin canh tiirlerinde mevcut olan i:iyle bir �ey vard1r ki her �eyden daha onemlidir: hayatta kalma diirtiisii. Hi�bir canh bundan mahrum degildir ve hayat da bu sihirli formiil olmadan var olamaz. Elbette her tiir, kendi hayatta kalma yi:intemini geli�tirmi�tir ve baz1lan ba�ans1z olup ortadan kaybolmu�, bazdanyla diinyaya yaydm1�hr. Halbuki o ilk canlmm si:iniip gitmesi, kazarun da bir daha hi� meydana gelmemesi �ok kolayd1; ama bir kere tutunduktan sonra biitiin canldar tarafmdan payla�Ilan en i:inemli ozelligi, gorevi, gayreti, yi:inii ve amacr ya�amaya devam etmek oldu. mua. da devam ediyor, ba�ka bir kaza onu ortadan kalduana kadar da edecek. �61, giine�in kirba�lad1g1 kupkuru �i:il de amans1z bir muhalefet kar�1smda hayatta kalma tekniklerinin ne kadar zekice ve sonsuz oldugunu gi:izlemlemek i�in iyi bir okul. Ya�am giine�i degi�tiremez, �i:ile su getiremezdi; bu yiizden kendini degi�tirdi.
191
istenrneyen bir yer olan �61, pekala canhrun canstz kar�tsmda tutundugu son yer olabilir. Zira diinyanm zengin, nemli ve tercih edilen btilgelerinde, canhhk kendi aleyhinde bir pirarnit olu�turuyor ve tarn bir kafa kart�Ikh�yla ba� dii�maru olan canstzla ittifak kuruyor. Canstzm yakan, kavuran, donduran, zehirleyen silahlanrun yapmayt ba�aramadt�, hayatta kalma taktiklerinin ters tepmesiyle canhhk ba�aracak ve kendi sonunu hazulayacak. En becerikli canh tiirii olan insan, �imdiye kadar oldugu gibi �irndiden sonra da hayatta kalmak i9n sava�usa, sadece kendini degil biitiin diger canhlart da ortadan kalduabilir. Boyle bir �ey olursa \Ol gibi tercih edilrneyen yerler, yeni hayatm ha�in anast olur belki. Zira �61 sakinleri yokluk kar�tsmda talimli ve silahh. Kendi yolunu �a�trrm� tiiriimiiz bile �tilde yeniden dogrnanm bir yolunu bulabilir. Verirnsiz, kimsenirl begenrnedigi bir yerde golgeye tutunan yalruz adam ve giine�te tavlanrnt� kanst, miittefikleri \akal, yaban tav�aru, boynuzlu kurbaga, \ffigtraklt ytlan ve zuhh bticeklerle -ne badireler atlatmt�, ne talimlerden ge<;mi� bu ya�am kmntdanyla- birlikte, canhhgm canstzhk kar�tsmdaki son umudu olabilir. <::oliin bundan once de sihirli �eylere anahk ettigi vakidir.
192
Kitabm ba�lannda eyalet smulannda degi�imlerden, otoyol ingilizcesindek.i farkhhklardan, i�aret levhalannm iisluplanndan ve h1z smm farklarmdan bahsetmi�tim. Anayasa ile konman eyalet haklan tutku ve ne�eyle tatbik ediliyor. Kaliforniya' da zararh boceklere ve bitki hastahklarma k.ar�I sebzelerle meyveler ara�larda araruyor ve bu konudaki yonetmelikler neredeyse dini bir adanmi�hkla uygularuyor.
Seneler once Idaho'lu �en ve yarahCI bir aileyle taru�mi�hm. Kaliforniya' dak.i akrabalanru ziyarete giderken masraflan �Ikarmak i9n yanlarma bir kamyon dolusu patates almi�lardi. Yiiklerinin yans1ru satm1�lar ama Kaliforniya eyalet smmnda durdurulrnu�lardi ve patatesin geri kalan yansmm i�eri girrnesine izin verilrniyordu. Patatesi orada b1rakmaya biit�eleri elvermediginden tarn eyalet s1run iizerine ne�eyle kamp kurmu�lard1; orada patates sahyor, patates yiyor, patates takas ediyorlard1. Kamyon iki haftada bo�ald1. 0 zaman denetirn istasyonundan sorunsuzca ge�ip yollarma devam ettiler.
Biraz acr bir vurguyla Balkanizasyon denen, eyaletlerin aynhgi pek �ok sorun yarahyor. iki eyaletin akaryakit vergisi bile nadiren birbirinin ayrud1r. Bu vergiler �ogunlukla yollann yap1m1 ve bakirni i�in kullaruhr. Eyaletler aras1 ta�rmac1hk yapan devasa hrlar a�rhklan ve h1zlanyla bakim rnasraflanru arhnr. Bu yiizden de eyaletlerde karnyonlann tonajrm Ol�en ve ona gore vergi kesen istasyonlar vard1r. Akaryakit vergisinde bir fark varsa benzin depolan da ol�iir ve vergi ona gore uygularur. Levhalarda "Biitiin kamyonlar, OUR!" yaz1yor. Ben de kamyondan saydd1�rn i9n durdum ama ellerini sallayarak beni kantann iizerinden ruzhca ge9rdiler. Bizi adamdan sayrruyorlar. Bazen bu gibi durumlarda,
193
fazla i�leri yoksa durup deneh;ilerle konu�ugum da oldu. Bu da beni eyalet polisi konusuna getiriyor. <;ogu Amerikah gibi ben de polis sevdahs1 degilim, rii�vet ve �iddet kullarum1 konusunda siirekli denetlenmeleri ve uzun, cafcafh gorevi kotiiye kullanma listeleri beni tatmin etmiyor. Ancak bu hazzetmeme durumu iilkenin �ogu bolgesinde goriilen ath polisler i9fl ge�erli degil. Zeki ve egitimli adamlan sec;ip iyi maa� vererek ve onlan siyasi baskilardan uzak tutarak, onurlu ve yaph� hizmetten gurur duyan, sec;kin bir ekip yaratmaYI ba�arm1� pek c;ok eyalet. Zamanla �ehirlerimiz de kendi te�kilatlanru eyalet polisi gibi �ekillendirme geregi duyabilir. Arna siyasi orgiitler en ufak bir odiil ya da ceza giiciinii elinde bulundurdugunda bunu yapmak imkans1z.
Colorado Nehri'ni Needles'tan ge�erken Arizona'mn esmer, sarp surlan gokyiiziine uzaruyordu ve arkalarmda kitamn omurgasma dogru yiikselen devasa, egimli plato vard1. Daha once defalarca gec;tigim bu yolu iyi bilirim: Kingman, Ash Fork, ardmdaki zirveyle Flagstaff, sonra Winslow, Holbrook, Sanders, yoku� a�ag1, sonra tekrar yukan, Arizona bitti bile. Kasabalar hahrlad1�mdan biraz daha biiyiik ve aydmhkh, moteller daha biiyiik ve liiks.
New Mexico'ya girdim, geceleyin Gallup'tan ge�tim ve Kita Ayn�'nm iizerinde kamp kurdum; buras1 kuzeye nazaran daha gosteri�liydi. Gece �ok soguk ve kuruydu, yildiZlar kristal gibiydi. Riizgar almamak ic;in kii�k bir kanyona girdim ve bir kink �i�e tiimseginin yanma park ettim - viski ve cin �i�eleri, binlercesi. Neden orada olduklanru bilmiyorum.
Sonra �ofor koltugunda oturup kendimden bile gizledigim �eyle yiizle�tim. Kilometreleri yutar gibi gec;iyor, sadece araba kullaruyordum �nkii arhk gormiiyor, i�itmiyordum. Doydugu halde yemeye devam eden bir adam gibi tokluk srmrmi a�rm�hm, gordiiklerimi hazmetmekten acizdim. Her tepe bir oncekine benziyordu. Madrid' deki Prado miizesinde de yiizlerce tabloya bakhktan sonra boyle hissetmi�tim: hka basa, c;aresiz bir daha fazlas1m gorme yoksunlugu.
194
Tarn dere kenannda kuytu bir yer bulup dinlenme ve kendimi toplama zarnaruyd1. Yarurndaki karanhk koltukta oturan Charley, iniltili bir i-;-;eki�le �ikayetini bildirdi. Onu bile unutrnu�turn. Onu d1�an b1rakhrn. Sallana sallana kmk �i�e tiimsegine pkh, iyice koklad1, soma ba�ka tarafa dondii.
Geceleyin hava soguktu, insaru titretecek kadar soguk, ben de kabinin biiti.in 1�1klanru yakhrn ve i-;eriyi ISitrnak i-;in gaz sobastru a-;hrn. Kabin toplu degildi. Yatag1rn dag1rukh ve kahvalh tabaklan lavaboda unutulrnu�tu. Yataga oturup gri kasvete bakhrn. Bu iilke hakkmda bir �eyler ogrenebilecegime nereden hiikrnetrni�tirn ki? Son birka-; yiiz kilornetredir insanlara yana�nuyordurn. Benzin alrnak i-;in rnecburen durdugurnda bile tek heceli cevaplar veriyor, hi-;bir resrni akl1rnda tutrnuyordurn. Goziirn ve beynirn beni yiiziistii b1raklp ka-;rn1�h. Kendirni kandlnyordurn ve bu onemliydi, hatta ogreticiydi. Tabii her �eyin bir -;aresi bulunurdu. Yerirnden kalkrnadan viski �i�esine uzand1rn, barda� yanya kadar doldurup koklad1rn ve tekrar �i�eye bo�althrn. <;:are bu degildi.
Charley geri donmerni�ti. Kap1y1 a-;1p 1shk -;aldtgtmda cevap alarnadtrn. Bu beni kendirne getirdi. Projekt6rii kaphg1rn gibi delici I�tgtru kanyona -;evirdirn. l�tk, elli metre kadar ileride iki gozti parlatti. Patikadan ko�arak yanma gittigirnde oylece bo�luga bakar vaziyette buldurn onu, hpkl benirn gibi.
"Neyin var Charley, kendini iyi hissetrniyor rnusun?" Kuyrugu cevaplanru a�r ag1r iletiyordu. "Bilrnern. iyiyirn
herhalde." "Neden 1shk -;ald1�rnda gelrnedin?" "Duyrnad1rn." "Neye baklyorsun?" "Bilrnern. Hi-;bir �eye." "Yernegini yernek isterniyor rnusun?" "Hi-; a-; degilirn. Arna vazifeyi savahrn bari."
195
Kabine geri dondiigumiizde kendini yere brrakh ve <;enesini patilerinin iizerine koydu.
"Yataga gel Charley. Gel birlikte bunalahm." Beni ktrmad1 ama pek de hevesli degildi. Kafasmm tepesini ve kulaklarmm arkasrm, tarn sevdigi �ekilde ka�nnaya ba�lad1m. "Nasd?"
Ba�nu yana egdi. "Biraz daha sola. Buras1. Tarn buras1." "Bizden hi<; ka�if olmazd1. 0<; be� giin gezindik mi afakanlar
bastyor. Buraya gelen ilk beyaz adamm -galiba ad1 Narvaez'dikii<;iik gezintisi alh yd kadar siirmii�tii. Kenara kay. Bir bakaytm. Yanh�, sekiz yll siirmii�; 1528' den 1536'ya kadar. Hem Narvaez'in kendisi de buralara kadar gelememig. Adamlarmdan dordii gelmi�. Acaba onlara da afakanlar bash m1? Biz muhallebi <;ocuguyuz Charley. $imdi biraz kahramanhk zamaru. Dogum giiniin ne zaman?"
"Bilmem. Belki atlannki gibi ocak ayrmn birindedir." "Sence bugiin olabilir mi?" "Kim bilir?" "Sana kek pi�irebilirim. Ama haz1r kek yapacagtm <;iinkii
elimde bagka bir �ey yok. Ostiine bolca pekmez, bir de mum." Charley i�lemleri az bu<;Uk ilgiyle seyretti. $apgal kuyrugu
<;ok gey anlahyordu. "Seni, hangi giin dogdugunu bilmeyen bir kopege dogum giinii pastas1 yaparken goren olsa aklrm ka<;trdtgtru diigiiniir."
"Kuyrugurua bundan daha iyi dilbilgisi yapamtyorsan belki konugmuyor olugun iyi bir geydir."
Kek gayet iyi pi�ti; dort kat haz1r kek, arada ak<;aaga<; pekmezi, iistiine madenci mumu. Ben Charley'in silihatine viski bardagtrm kaldtrdtm, o da kekleri yiyip pekmezleri yalad1. Sonra ikimiz de kendimizi daha iyi hissettik. Ya Narvaez'in kegif gezisi; tarn sekiz yd. Adamlar o zaman adamm1�.
Charley btytklarmdaki pekmezi yalad1. "Neden boyle dalgmstn?"
196
"<::unkii gormeyi b1rakhm. insarun ba�nna boyle bir �ey gelince bir daha asla goremeyecegini dii�iiniiyor. Ayaga kalklp once on, sonra arka ayaklanru gerdi. "Gel tepeye dogru yiiriiyelim," dedi. "Belki tekrar gormeye ba�lami�smd1r."
Kmk viski �i�esi yt� inceledikten sonra patikadan yukan dogru yolumuza devam ettik. Kuru, buz gibi hava, agz1mtzdan buhar bulutlan �eklinde �1klyordu. Ta�h tepeden yukan dogru biiyiik�e bir havyan ztplayarak ka�h, belki de kii�iiktii ama a�agt yuvarlad1g1 ta�lar �oktu.
"Bumun ne diyor buna?" "Bildigim bir �ey degil. Misk gibi bir koku. Pe�inden ko�mak
isteyecegim bir �ey degil." Gece oyle karanhkn ki iQfide klviiCimlar �aklyor gibiydi. Dik,
kayahk yama�ta fenerimin 1�1g;tna bir panlh kar�1hk verdi. Tokezleyip sendeleyerek yukan hrmand1m, yankllanan 1�1g1 kaybettim, sonra tekrar buldum, yeni klnlm1� kii�iik bir ta�tl ve i<;inde mika vard1; servet getirecek bir �ey degil ama ho� bir nesne i�te. Cebime athm ve yatmak i�in geri dondiim.
197
DORDUNCO BOLOM
Bu kitab1 yazmaya ba�ladtgtmda er ya da ge� Teksas' a gitmem gerekecegini biliyordum ve bundan odiim kopuyordu. Bir uzay yolcusu nastl Samanyolu'na ili�meden yoluna gidemezse, ben de Teksas' a girmeden yoluma gidemezdim. 0 kocaman kuyrugunu ta kuzeye kadar uzahr, Rio Grande boyunca doke sa�a ta giineye kadar iner. insan bir kere Teksas' a girdi mi c;Ikmas1 sonsuza kadar stirecek gibi gelir, baztlanysa asla �1kamaz.
Pe�in pe�in soyleyeyim, Teksas'tan uzak durmak istesem bile bunu ba�aramazdtm �ii e�im, kaymvalideler, daydar, teyzeler, kuzenler Teksash, yani gutlagtma kadar Teksashlara batrm� durumdaytm. Cografi olarak Teksas'tan uzak durmak da i�e yaramtyor c;tinkti Teksas, bizim New York'taki evimizde, Sag Harbor' daki bahk9 kuliibemizde, Paris'te bir dairemiz oldugu zamanlarda da oradaydt. Diinyayt giiliin� bir �ekilde istila ediyor. Bir keresinde Floransa' da, sevimli, kti�tik bir italyan prensesin babasma, "KlZlmz pek italyan' a benzemiyor. Size tuhaf gelebilir ama Amerika Yerlilerine benziyor," demi�tim. Babas1 da bana �oyle cevap vermi�ti, "Neden benzemesin? Dedesi Teksas'ta bir Cherokee'yle evlenmi�ti."
Teksas sorunuyla kar�1 kar�tya olan yazarlar, kendilerini bir taklm genellemelere bahp �1karken bulurlar, ben de istisna degilim. Teksas bir ruh halidir. Teksas bir saplanhdu. Her �eyden ote, Teksas kelimenin tarn manastyla bir millettir. Ama birinci genelleme �udur. Teksas dt�mda bir Teksash yabanctdtr. Kanm kendisinin Teksas'tan kurtulmu� bir Teksash oldugunu soyler ama bu sadece klsmen dogrudur. Hi\ aksans1z konu�mas1 bir Teksashyla konu�tugu anda eskiye doner. Kokenini bulmak i\in oyle derinlere inmeye gerek kalmaz. Tek heceli bazt kelimeleri
201
c;ift heceyle soyler . Bazen de bir an bo� bulundugunda 'iyi' kelimesi 'eyi' olu verir. Klztmtz, Austin' de bir miiddet kaldtktan sonra New York'taki bir arkada�tmtza ziyarete gitmi�ti. Oradayken aralarmda yanh� telaffuzdan kaynaklanan komik bir konu�ma gec;mi� mesela. *
Teksas meselesini senelerdir c;ok farkh ac;Ilardan inceledim. Beklenecegi iizere buldugum biitiin hakikatler bir sonraki tarafmdan iptal edildi. Sarunm Teksashlar kendi eyaletleri dt�mdayken biraz iirkiiyorlar ve duygulan a�m hassasla�tyor, bu yiizden de bobiirlenmeye, salduganla�maya ve giiriiltiilii bir kendini begenmi�lige savruluyorlar, hpkt utangac; c;ocuklar gibi. Teksashlar kendi evlerinde hie; oyle degiller. Benim tarudtklanm nazik, dost canhs1, comert ve sessizler. New York'ta s1k stk pek ktymetli e�sizliklerini oniimiize siirdiiklerini duyanz. Teksas, Birlik' e bir anla�mayla katdan tek eyalettir. isterse aynlma hakktru saklt tutar. Bu aynlma tehdidini o kadar s1k duydum ki co�ku dolu bir orgiit kurdum: Teksas'm Aynlmastru Destekleyen Amerikah Dostlan Dernegi. Bunu soyleyince konu hemen kaparuyor. Kendileri aynlma hakktna sahip olmak istiyor ama birilerinin onlarm aynlmastru istemesine kar�1 c;tktyorlar.
<:;ogu ate�li millet gibi Teksashlann da gerc;ekler iizerine kurulu ama oruarla strurh olmayan kendi ozel tarihleri var. Dayaruklt ve becerikli srmradam1 gelenegi dogru ama bununla srmrh degil. Virginia'run eski �a�aah giiruerinde biiyiik suc;lar ic;in verilen iic; cezay1 �imdi pek az ki�i bilir: (strastyla) idam, Teksas' a siirgiin ve ha pis. Bu siirgiin edilenlerden bazdan da c;oluk c;ocuk sahibi olmu�tur herhalde.
Ayru �ekilde, Alamo'nun olmek pahasma Santa Anna c;etelerine kar�1 kahramanca savunuldugu gerc;ektir. Cesur Teksas birlikleri Meksika' dan ozgiirliiklerini kazanmt�lardtr ve ozgiirliik,
* Krz pen (kalem) kelimesini pin (igne) gibi soyleyince ev sahibi "Toplu igne mi istersin yoksa <;engelli igne mi?" diye sorar, krz da fountain pin (yani dolmakalem yerine dolmaigne) istedigini soyler. (<;.n.)
202
bagtms1zhk kutsal kelimelerdir. isyan ihtiyac1 doguran zorba yonetirnin ne olduguna dair daha tarafstz bir bilgi edinmek i9n Avrupa' daki <;agda� gozlemcilere ba�vurmak gerekir. D1� gozlemciler basklrun iki yonlii oldugunu soyliiyor. Teksashlar vergi odemek istemiyorlarm1�, aynca Meksika 1829' da koleligi kaldudt� i<;in Meksika'run bir par<;asi olan Teksas'tan koleleri serbest btrakmas1 isteniyormu�. Elbette ba�ka isyan sebepleri de vardtr ama buralarda nadiren dile getirilen bu iki sebep Avrupahlann daha fazla ilgisini <;ekmi�.
Teksas'm bir ruh hali oldugunu soylemi�tim ama sarunm bundan da fazlas1. Dine yakla�an bir mistisizm. Oyle ki insanlar Teksas'1 ya tutkuyla severler ya da ondan tutkuyla nefret ederler ve hpkl ba�ka dinlerde oldugu gibi muammalar ve paradokslar i<;inde kaybolmamak i<;in pek kimse sorgulamaya cesaret edemez. Benim gozlemlerimin herhangi biri ba�ka fikirler ya da kar�I gozlemlerle <;iiriitiilebilir. Ama Teksas'm tek bir �ey oldugu hissime pek kar�1 <;tkan olmayacakhr. inamlmaz biiyiikliigune, iklirn ve fiziksel goriiniim <;e�itliligine ve biitiin i<; <;eki�melerine, ihtilaflara, miicadelelere ragmen Teksas'ta, Amerika'nm ba�ka yerlerine oranla <;ok daha fazla birlik ve beraberlik vardu. Zengini, fakiri, yukan uzanan pkmhsi, korfezi, �ehri, koyiiyle Teksas, biitiin Teksashlann saplanhsi, ba�hca rne�galesi ve sevgili varhgtdu. Seneler once Edna Ferber <;ok zengin Teksashlardan olu�an <;ok kii<;iik bir grup hakkmda bir kitap yazmt�h. Bildigirn kadanyla tespitleri dogruydu arna kitap kmay1c1 bir dille yazilrni�h. Bir anda kitap her gruptan, struftan, maddi dururndan Teksaslmm saldmsma ugrad1. Bir Teksashya saldudtruz rn1 hepsi sizi topa tu tar. Ote taraftan Teksas ftkrasi, sevilen saygm bir gelenektir ve <;ogu dururnda kaynagt Teksas'hr.
ingiltere' de Norrnandiyah kam nasd ba� tact ediliyorsa, Teksas'ta da Simr stgtrtrnaCI gelenegi oyledir. �ogu ailenin, �irndiki rnevsirnlik Meksikah i�<;ilere benzeyen sozle�rneli somiirgecilerin soyundan geldigi dogru olsa da hepsi uzun boynuzlu
203
Slgtrlarm ve <;itle <;evrilmemi� ufuklann hayaliyle ya�ar. Birisi petrolden ya da kimyevi maddeler veya toptan g:..da alarundaki hill<.iimet ihalelerinden servet kazand1gmda hemen bulabildigi en biiyiik <;iftligi ahr ve s1g1r yeti�tirmeye ba�lar. C:iftligi olmayan adaylarm se<;imde kazanma �ans1 olmad1gt soylenir. Toprak gelenegi Teksashlann ruhuna i�lemi�tir. i� adamlan, asla iizengiye degmeyen topuklu <;izmeler giyer ve Paris'te evleri olan, iskocya' da bagtrtlak avma giden muazzam servet sahibi adamlar kendilerinden koy <;ocugu diye bahseder. Bu ?ekilde topragm giicii ve basitligiyle baglanh kurmaya <;ah?hklanru bilmeyen biri bu tavulanyla dalga ge<;ebilir. i<;giidiisel olarak topragm sadece zenginlik degil enerji kaynagt oldugunu da bilirler. Teksashlarm enerjisi de SlllifSlZ ve patlamaya haz1rd1r. Geleneksel <;iftligini kurmu? ba�anh adam, en azmdan benim gordiigum kadanyla, ortalarda goriinmeyen bir mal sahibi degildir. C:iftlikte <;ah�1r, siiriisiiyle ilgilenir, biiyiitiir. insaru sersemletecek kadar s1cak bir iklimdeki bu enerji de insaru sersemletir. Talihin yiiziine giildiikleri de giilmedikleri de s1kl <;ah?ma gelenegini siirdiiriir.
Bir tavrm giicii inarulmazd1r. Ba?ka egilimlerinin yam s1ra Teksas militer bir millettir. Birle�ik Devletler silahh kuvvetleri Teksashlarla doludur, hatta onlann egemenligindedir. (:ok sevilen spor miisabakalan bile adeta askeri operasyon havasmda yap1hr. Ba�ka hi<;bir yerde boyle biiyiik bandolar, boyle resmi ge<;itler, I?Iltili sopalarllli <;evirerek ge<;en boliik boliik kostiimlii klzlar yoktur. Yerel futbol ma<;larmdaki zaferler ya da yenilgiler sava?l andmr ve bir Teksas taklm1 ba?ka eyalet taklm1yla kar?Ila?hgmda bir bayrak ordusu i? ba?mdadu.
Teksas'm enerjisine geri doniiyorum <;iinkii ben de bunun fazlasiyla farklndaynn. Eski <;aglarda koca halklan go<; etmeye ve fethetmeye siiriikleyen o dinamizm patlamasllli hatulahyor bana. Teksas'ta kullaruma a<;dmaya uygun geni? araziler vardu. Eger olmasayd1 herhalde Teksashlar o dur durak bilmez enerjileriyle ba?ka ufuklara yelken a<;ard1. Teksas' m ba?kentinin habire degi?-
204
mesi de bu kanaatimin sebeplerinden biri. Gerc;i �imdiye kadar fetihler sava�la degil sahn alma yoluyla yaprlrru�. Yakm Dogu'nun petrol c;olleri, Giiney Amerika'run yeni ac;tlan topraklan hep bu akuu hissetti. Sonra sermaye seferiyle ahnnu� yeni adalar da var: Orta Dogu' da; gtda, alet, boyama, kereste ve kagtt hamuru fabrikalan. Me�ru yirminci yiizyrl Teksas topraklanna yaymevleri bile kahlmr�. Bu gozlemlerin altmda bir hisse ya da ikaz yok. Ene* bir yerden ac;rga c;rkar, kendine c;rkacak bir yer arar.
Biitiin devirlerde, zengin, enerjik ve ba�anh milletler kendilerine diinyada bir yer edindiklerinde, sanata, kiiltiire, hatta egitim ve giizellige ac;hk duymu�lardrr. Teksas �ehirleri yukan ve dt�an dogru geli�ir. Oniversiteler hibe ve burstan yana zengindir. Bir gecede tiyatrolar, senfoni orkestralan kuruluverir. Her tiirlii biiyiik ve ta�km enerji ve heyecan patlamasmda hatalar, yanh� hesaplar, hatta akla ve zevke aykm durumlar ortaya c;rkabilir. Yerden yere vuran, dalga gec;en, deh�et ve horgoriiyle bakan, yrktcr ele�tirmenler de daima olacaktrr. Ben sadece bu tiir �eylerin yaptlabiliyor olmasryla ilgileniyorum. Ku�kusuz binlerce biiyiik fiyasko olacakhr ama diinya tarihinde sanatc;rlar daima iyi kar�rlandrklan ve iyi muamele gordiikleri yerlere toplanmr�hr.
Teksas yaprsr ve biiyiikliigu sebebiyle genellemelere davetiye c;rkanyor, genellemeler de c;ogunlukla ikilemlere neden oluyor: senfonideki "topragrm", Neiman-Marcus'tan �in' den gelme ye�im ta�lan alan, c;izmeli, kotlu c;iftlik sahibi.
Teksas, siyaseten ikilemini siirdiiriiyor. Geleneksel ve nostaljik olarak Eski Giiney Demokrah ama bu, genel sec;imlerde muhafazakar Cumhuriyetc;ilere, yerel sec;imlerde liberallere oy vermelerine engel olmuyor. ilk ba�ta kullandrgrm ciimleye doniiyorum yine: Teksas'ta her genelleme bir oncekini iptal ediyor.
Diinyarun c;ogu bolgesinin konumu enlem ve boylam olarak belirtilir; topragt, havasr, suyu kimyevi olarak tarif edilmi�tir, tarumlanrru� bir bitki ortiisiiyle kaphdtr ve iizerinde bilinen hayvanlar ya�ar, daha otesi de yoktur. Bir de masahn, efsanenin,
205
yanh� kanaatlerin, a�km, hasretin ya da onyargmm devreye girdigi, serinkanh, berrak bir degerlendirmeyi bozdugu ve bir nevi <;ok renkli biiytilii karma�anm siirekli hakim oldugu yerler vardtr. Yunanistan boyle bir yerdir, ingiltere' de Kral Arthur'un ayaklanrun degdigi yerler bOyledir. Tarif etmeye �ah�hgtm bu yerlerin bir ozelligi de btiyiik boliimlerinin ki�isel ve oznel olmastdtr. Ku�kusuz Teksas da boy le bir yerdir.
Teksas' m btiyiik boltimtinii gezdim ve smrrlan i<;inde her tiirden yer �ekli, iklim, olu�um gordtim. Kutup hari� diinyada gorebileceginiz her �ey burada mevcut, hatta stkt bir kuzeyli rtizgar o buz gibi solugu da a�agtlara indirebilir. Kuzeye uzanan �tkmhdaki <;itleri ufuk olan ha�in diizliikler, Davis Daglan'run aga<;hk tepeciklerine ve sevimli derelerine yabanctdtr. Rio Grande vadisinin bereketli limon bah�elerinin Gtiney Teksas'taki bozktrla alakas1 yoktur. Korfez Sahili'nin steak ve nemli havastyla, kuzeydogudaki serin, berrak ha vast birbirine hi� benzemez. Etraf1 aga�larla �evrili golleriyle, tepelerin tizerine kumlu Austin, Dallas' a baktldtgmda diinyanm oteki ucunda olabilir.
Soylemeye �ah�hgnn, Teksas'ta herhangi bir fiziksel ya da cograft biitiinliik yoktur. Onun biitiinliigu zihinlerdedir. Hem sadece Teksashlarm zihinlerinde degil. Teksas kelimesi diinyadaki herkes i�in bir simgedir. Bu 'zihinsel Teksas' masalmm genelde yapay, bazen dogmluktan uzak, stkltkla romantik olduguna �iiphe yok ama bu durum onun bir simge olarak gticiinti azaltmtyor.
Teksas dii�iincesi iizerine yapmakta oldugum bu miitalaa, Charley'le birlikte Teksas'ta yaphguruz yolculuga bir girizgah olarak yaztldt. Yolun bu boliimiintin oncekilerden farklt olacagt ktsa siirede anla�tldt. Bir kere bu bolgeyi onceden taruyordum, ikincisi burada e�imin arkada�lan ve akrabalan vardt, bu yiizden de nesnel olmam imkanstz. Aynca Teksas kadar hunharca misafirperver ba�ka bir yer bilmiyorum.
Ama once Amarillo'nun ortasmda gtizel bir karavan parkmda, ii� giiniimti isimsiz ge<;irdim. Stabilize yolda giderken, oniimdeki
206
arabarun tekerlegmden stc;rayan ta� Rocinante'nin on canuru kurru�h ve yerine yenisinin taktlmast gerekiyordu. Daha da onemlisi Charley'in eski hastahgt tekrar etmi�ti, hem bu sefer agnst c;ok daha fazlaydt. Kuzeybahdaki o zavalh beceriksiz veterineri hahrladtm; hem bir �ey bilmiyor hem de umursamtyordu. Charley'in ana nastl agnh bir hayret ve kiic;iimsemeyle bakhgmt hahrlamt�hm.
Amarillo' da c;agtrdtgtm doktor genc;ten bir a dam c;tkh. Ne c;ok pahah ne c;ok ucuz, iistii ac;Ik bir arabayla geldi. Charley'in i.izerine egildi. "Rahatstzhgt ne?" diye sordu. Anlathm. Gene; veterinerin elleri Charley'in kalc;alanru ve �i� karmru yokladt; egitimli ve ne yaphgllli bilen ellerdi. Charley derin derin ic; gec;irdi ve kuyrugunu kaldmp indirdi. Bu adama tiimuyle gi.ivenmi�, kendini onun ellerine btrakmt�h. Daha once de boy le hemen tstruverdigini gormi.i�tiim, iyiye i�aretti bu.
Giic;lii parmaklar, c;e�itli yerlere bashrarak ayrmhh bir muayene yaph. Sonra veteriner dogruldu. "Ya�llli ba�1ru alm1� her erkegin ba�ma gelebilir," dedi.
"Tahmin ettigim �ey mi?" "Evet. Prostat." "Tedavi edebilir misiniz?" "Tabii. Once onu rahatlatmam lazrm, sonra da ilac; tedavisi.
Mesela dort gi.in kadar bana btrakma imkaruruz var mt?" "imkarum olmasa da btrakmm." Charley'i kucagma aldt ve dt�an c;tkanp arabasrmn on koltu
guna yahrdt. Tuyli.i kuyrugu deriyi dovi.iyordu. Charley halinden memnun goriindiigunden ben de memnun olmu�tum. i�te Amarillo' da birkac; gi.in kalmamm sebebi bu. Hikayeyi baglamak ac;tsmdan Charley'i dort giin sonra sapasaglam aldtgtmt soyleyeyim. Doktor, yolculuk strasmda belli arahklarla Charley' e ic;irmem ic;in bana ilac; verdi, boylece hastahgt tekrar etmeyecekti. iyi bir adarrun yerini hic;bir �ey doldurmaz.
Teksas i.izerinde fazla durmak niyetinde degilim. Hollywood oldiigiinden beri Yalruz Yddtz Eyaleti, roportaj, inceleme ve
207
tarh�ma alanlarmda en tepedeki yerini ald1. Ama milyonlarrm zevksiz ve ruhsuz gosteri�cilige ala tan biiyiik servet sahiplerinin diizenledigi bir Teksas ziyafetini anlatmazsak -;ok onemli bir �ey eksik kabr. E�im de New York' tan gelip bana kahlmu;;>h ve �iikran Giinii i-;in bir Teksas -;iftligine davetliydik. �iftligin sahibi, arada suada New York' a geldiginde ziyafet verdigimiz bir dostumuzdu. Tahmini okura buakma gelenegme uyup ismini soylemeyecegim. Kendisine bu konuda hi-; soru sormadigim halde zengin oldugunu dii�iiniiyorum. �iikran Giinii ziyafetinden once ikindi vakti -;iftlige gittik. Suyu, agac1, otlagi bol, -;ok giizel bir -;iftlik. Her yerde dozerlerle topraktan setler yapllarak arkalannda su tutulmu� ve -;iftligin orta yerinde hay at veren sulak alanlar yarahlrm�. S1k otlu �ayularda otlayan safkan Hereford inekleri, biz bir toz bulutu i�inde ge-;ip giderken ba�lanru kald1rdllar. �iftligin ne biiyiikliikte oldugunu bilmiyorum. Ev sahibime sormad1m.
Tek kath tugla bina, kii�k bir yiikseltinin iizerinde, kavak aga-;lanrun arasmda duruyor, bir kaynagm oniine �ekilmi� setle yapllrm� golete balayordu. Suyun karanllk yiizeyini, i-;ine salmrm� alabahklar halkalandmyordu. Ev rahath, her birinde banyo olan -hem kiivet, hem du�- ii-; odas1 vard1. Duvarlan �am lambriyle kaph salon, ayru zamanda yemek odas1yd1 ve bir ucundaki �ominenin yanmda cam kapakl1 bir silah dolab1 vard1. A�1k mutfak kap1smdan hizmet-;iler goriiniiyordu - iri yan bir zenci kadm ve lalardayan bir gen-; laz. Ev sahibimiz bizi kar�Ilad1 ve �antalanm1z1 ta�1mam1za yard1m etti.
ikram hemen ba�lad1. Banyo yap1p odadan �Ikhgirmzda getirilen sko-; soday1 susuzluk.la i�tik. Sonra yolun kar�1smdaki allin ve kopek kuliibelerini gezdik. 0� av kopeginden birisi biraz hasta gibiydi. Etrafl -;itlerle �evrili kii�k bir alanda, evin laz1, ismi Specklebottom olan bir Quarter atrm* egitmeye �ah�1yordu. Daha sonra arkalarmda yava� yava� su toplamaya ba�lam1� iki
* Adm1, <;eyrek (quarter) mil civan klsa mesafeleri <;ok iyi ko�masmdan alan bir Amerikan yan� ah.(<;.n.)
208
yeni bendi tefti� ettik ve <;e�itli yalak.lann <;evresinde su i<;en, yeni ahrum� kii\fik bir s1�r siiriisiiyle hasbmal ettik. Bu gayretler bizi yordugundan biraz kestirrnek i<;in eve dondiik.
Uyand1�zda korn�ular gelmeye ba�larn1�h; nineden kalrna tarife gore yap1lml� koca bir tencere etli kuru fasulye getirrni�lerdi, ondan iyisini hi<; yernedim. Soma rnevkilerini kot panto Ion ve <;izrneyle sak.layan zengin insanlar gelrneye ba�lad1. i<;ki ikram edildi ve avCihk, binicilik, s1g1r yeti�tiriciligi konulannda, ne�eli ve bol kahkahah bir sohbet ba�lad1. Bir pencere sedirine uzamp hava karanrken kavak aga<;lanna tiinerneye gelen yabani hindileri seyrettirn. Hantal hantal U<;Up kendilerine bir yer buluyor, sonra aniden aga<;la kayna�1p ortadan kayboluyorlard1. En azmdan otuz hindi vard1 geceyi ge<;irmeye gelen.
Karanhk koyula�hk<;a cam aynaya donii�tii ve ev sahibimle misafirlerini, <;akhrmadan seyretmeye ba�lad1m. Lambri kaph kii<;iik odada oturuyorlard1, hammlann ii<;ii bir kanepede, rnisafirlerin bazdan sallanan koltuklarda. Zenginliklerini <;ok incelikli sergiliyorlard1. Kadmlardan biri orgii oriiyor, otekisi san kalemin silgisini di�ine vurarak bulmaca <;oziiyordu. Erkek.ler geli�igiizel bir tav1rla otlarm ve suyun dururnundan, ingiltere' den �ampiyon bir daiDIZhk boga ahp u<;akla buraya getirten falancadan bahsediyorlardL Apk rnavi kotlan, diki� yerlerinde daha da a<;Ilrni�, tarazlanrni�h, yiiz kere y1karnadan olrnayacak bir �ey.
Arna ince ince hesaplanrn1� aynnhlar burada bitrniyordu. �izrnelerin i<; klSlrnlanmn rengi agarrn1�, at teriyle tuzlanrn1�, topuklan da erirni�ti. Erkeklerin a<;Ik yakalarmm i<;inden yol yol yanm1� boyunlan goriiniiyordu, hatta rnisafirlerden biri parrnag1m kurnaktan bile geri durmarmgh; parmak al9ya almrm� ve deri eldivenden kesilrni� dantel gibi bir deriyle kaplanrn1�h. Ev sahibirn, buz kovas1, soda �igeleri, iki �i�e viski ve bir kasa gazozla takviye edilmig barda rnisafirlerine hizrnette bulunacak kadar igi ilerletmigti.
Her yerde para kokusu vard1. Mesela evin klz1 yere oturrnu� 22 kalibrelik bir tiifegi ternizliyor ve ay gm Specklebottorn' m
209
nasll be� c;1tah kap1dan atlay1p yan c;iftlikteki klsrag1 ziyarete gittigi hakklnda pi�kin, miistehcen bir hikaye anlahyordu. Specklebottom'm �eceresi dii�iiniiliirse, dogacak yavru iizerinde haklan olmas1 gerektigi fikrindeydi. Bu sahne, me�hur Teksas milyonerleri hakklnda duyduklanm1 dogruluyordu.
Pacific Grove' da, babamm ben dogmadan once yaphg1 kuliibenin ic;ini boyad1grm zamanlan hahrlath bana. Bir de giindelikc;i tutmu�tum ve ikimiz de bu i�ten pek anlamadtg1m1z ic;in iistiimiiz ba�1m1z boya olmu�tu. Birden boyam1z bitti. "Neal, bir ko�u gidip Holman' dan bir kutu boy a, bir de kiic;iik tiner al," dedim.
"Ustiimii degi�tirip ylkanmam gerekir," dedi. "Ne gerek var! Boyle git i�te." "Gidemem." "Neden? Ben olsam giderdim." 0 zaman bana insamn aklmda kalan bilgece bir �ey soyledi.
"insamn senin gibi paspal giyinmek ic;in c;ok zengin olmas1 laZlm," dedi.
Komik degildi soyledigi. Dogruydu. Ziyafette de dogruduydu. Bu Teksashlann nas1l akll almaz bir zenginlikleri vard1 ki boy le basit ya�1yorlard1.
Alabahk goletinin etrafmda ve tepenin iizerinde kanmla kiic;iik bir yiiriiyii� yaphk. Hava serindi ve kuzeyden esen riizgarda kl� vard1. Kurbagalara kulak kabarthk ama kl� geldiginden ko�elerine c;ekilmi�lerdi. Uzaktan bir c;akal uludu ve yavrusu siitten yeni kesilmi� bir inek muulad1. Av kopekleri bannaklanmn etrafmdaki telin oniine gelip mutlu ydanlar gibi klvranmaya ve co�kuyla hap�urmaya ba�lad1, hatta hasta olan bile kuliibesinden c;1klp bizi selamlad1. Soma biiyiik ahmn yiiksek kap1s1 oniinde durduk ve alfaalfamn tath kokusuyla, balyalanmi� arpamn ekmegimsi kokusunu ic;imize c;ektik. Etra& c;itlerle c;evirili alanda, safkan atlar ki�neyerek ba�lanm direklere siirdiiler. Specklebottom da idman olsun diye igdi� edilrni� bir arkada�ma c;ifte ath. Avlanm korkutmak ic;in c;1ghk atan bayku�lar uc;u�uyordu ve bir
210
gece ku�u uzakta yumu�ak, ritmik daireler �iziyordu. Ke�ke cevval kopek Charley de yarumiZda olsayd1. Bu geceden �ok ho�larurdt. Ama Amarillo' da aldigt yah�hnalarla dinleniyor ve prostahru tedavi ettiriyordu. Keskin kuzey riizgan kavaklarm �tplak dallanru birbirine vurdu. Biitiin yol boyunca pegimi buakmayan kt� nihayet beni yakalam1� gibi hissettim. Bizim, en azmdan benim yakm donem zoolojik ge�mi�imde ktg uykusu hayahn bir ger�egiydi herhalde. Yoksa soguk hava neden bu kadar uykumu getirsin? Hep uykumu getirir, o zaman da getirmi�ti ve hayaletlerin �oktan �ekilmi� oldugu eve doniip yathk.
Erken kalkhm. OdamiZm dt�mdaki bolmeye yaslanmt� iki alabahk oltas1 gormi.i�tiim. Yerler buz tuttugu i�in kaya kaya, <;imenli tepeden karanhk goletin kty1sma indim. Oltaya taktlm1� sinek �eklinde haz1r bir yem vard1, biraz h1rpalanmi�h ama yeterince tiiyli.iydi.i. Daha suya deger degmez suyun i.izerinde bir kayna�ma oldu. Yirmi santimlik bir gokku�agt alabahg1 yakaladim ve �imenlerin i.izerinde oltadan <;Ikanp kafasma vurdum. Dart kere oltay1 ahp dart alabahk yakalad1m. Hepsini temizleyip i� organlarrm arkada�lanna athm.
Mutfakta a�9 bana kahve verdi ve bir ko�eye �ekilip onun bahg1 misir ununa bulamasrm, icyagmda ktzartmasm1 ve agzimda dagilan kthr kthr pashrmaya sanh vaziyette bana sunmasm1 seyrettim. Sudan <;Ikhktan be� dakika sonra tavaya giren bir alabahk yemeyeli <;ok olmu�tu. Kafas1yla kuyrugundan tutup agzimla hrhklaya hrhklaya yedim, en sonunda patates cipsi gibi kttu kthr olmu� kuyrugunu da yedim. Soguk sabahlarda kahvenin tad1 ba�kad1r, i.i<;tinci.i fincan da birinci kadar iyiydi. Oyle bo� bo� mutfakta oyalanabilirdim ama a�<;I $i.ikran Gi.ini.i hindisini dolduracag1 i<;in beni mutfaktan ki�ki�ladi.
Oglene dogru bild1rcm avma <;�khk, ben Rocinante' de ta�Idigim namlusu .;entikli, eski, pml pml 12'ligimi almi�hm. On be� yil once ikinci el aldigrm bu tiifek 0 zaman bile pek oyle arum �arum degildi. Ama benim i�imi gori.iyor. Di.izgi.in ni�an alabi-
211
lirsem bu tiifek de hedefi vurur. Ama yola koyulmadan once, dolapta duran 12 kalibrelik, Purdy kilitli Luigi Franchi'yi goriince meftun oldum. C::elik iizerindeki oyrnalar $am karnalan gibi sedefli sedefli parhyordu. Dip9k kundaga, kundak narnlulara sihirli bir tohumdan 9klp da bu �ekilde biiyiimiir;; gibi biiyiik bir dogalhkla baglamyordu. Ev sahibirn yiiziimdeki haseti gorse eminim bu giizeli bana odiin� verirdi ama istemedim. Taklhp diir;;sem, elimden dii�iirsem, bir kayaya <;arpsam ne olurdu. Hayu, kraliyet miicevherlerini maym tarlasmda tar;;rmak gibiydi. Benim eski, takatuka tiifegim pek harika olmasa da bar;;ma gelebilecek her r;;ey zaten gelmir;; oldugu i<;in endir;;eye rnahal yoktu.
Ev sahibimiz bir hafta boyunca siiriilerin nerelerde toplandrgrm gozlemir;;. Araya mesafe koyarak <;ahlarm arasmdan suya dogru indik, sonra tekrar yukan <;rkmaya ba�ladrk, bu arada <;akl gibi av kopekleri oniimiizde i� bar;;mdaydr ve gozleri <;akmak <;akmak, Diir;;es admda r;;i�man, yar;;h bir di�i hem onlann hem bizim tozumuzu ahyordu. Tozun, kumun, dere yataklarmdaki <;amurun iizerinde bildrrcm izleri bulduk, <;ahlann kurumu� u<;larmda topak topak tiiyleri vardr. Silahlanmrzr bir kanat sesi duydugumuz anda dogrultmaya hazrr, agrr agrr, kilometrelerce yol yiiriidiik. Tek bir brldrrcm bile gormedik. Kopekler de ne bir bilducm gordii ne de kokusunu aldr. Eski bildrrcm avlanyla ilgili hikayeler ve yalanlar anlathk arna ir;;e yaramadr. Bildrrcrnlar gitmir;;ti, hakikaten. Ben brldrrcm avmda idare ederim ama yammdaki adamlar miikemmeldi, kopekler de profesyonel, dayamklr ve <;ah�kandr. Brlducm yoktu. Ama avlanrnanm giizel bir tarafi var. Kur;; olmasa bile insan evde oturmaktansa ava 9kmayr tercih ediyor.
Ev sahibim hayal klnklrgma ugradrgrmr dii�iindii. "Senin r;;u kii<;Uk. 222'ligi al da yabani bir hindi avla," dedi.
"Ka<; tane hindi var?" "iki yil once otuz tane alrru�hm. $imdi seksen kadar olmu�
tur."
212
"Evin yaruna gelen siiriide otuz tane filan sayd1m ben." "Ondan ba�ka iki siirii daha var." Hindi istemiyordum. Onunla Rocinante' de ne yapacakhm?
"Bir sene daha bekleyelim," dedim. "Saytlan yiizii ge<;tiginde gelip seninle birlikte avlarunm."
Eve doniip banyo yaphk ve hra� olduk. �iikran Giinii oldugu i�in de beyaz gomleklerimizi, takim elbiselerimizi giydik ve kravat takhk. Ziyafet saat iki itibariyle ba�lad1. Okurlan hayrete dii�iirmemek i�in ayrmhlan atlayacag1m, hem kimsenin bu insanlarla dalga ge�mesini de istemiyorum. iki kallavi bardak viskiden soma iki kahverengi, pml pml hindi masaya getirildi, ev sahibimiz tarafmdan kesildi ve dagitildi. �erefe kadeh kaldudiktan soma �iikran duas1 ettik ve kendimizden ge�ene kadar yedik. Soma Petronius'un �evresindeki sefih dii�kiinii Romahlar gibi kisa bir yiiriiyii� yaplp, gerekli ve ka�rmlmaz ogle uykusu i9D odalarlffilZa �ekildik. i�te Teksas'taki �iikran Giinii ziyafetim boyle ge�ti.
Elbette bunu her giin yaptiklanru dii�iinmiiyorum. Yapamazlar. Hem onlar bizi New York'ta ziyaret ettiginde de hemen hemen ayru �eyler oluyor. Elbette gosterilere ve gece kuliiplerine gitmek istiyorlar. Birka� giiniin sonunda da "Nastl boyle ya�Iyorsunuz hi� aklimiZ errniyor," diyorlar. Biz de onlara �oyle cevap veriyoruz. "Boyle ya�am1yoruz. Siz eve dondiigiiniizde de boy le ya�amayacag1z."
�imdi tarudigim zengin Teksashlann yoz ah�kanhklanru gozler oniine serdigim i�in kendimi daha iyi hisediyorum. Ama her giin etli kuru fasulye ya da hindi dolmas1 yediklerini hi� zannetmiyorum.
213
Yolcugumu genel hatlanyla belirledigimde cevap bulmak istedigim baz1 sorular vard1. Bunlar cevaps1z sorular gibi goriinmiiyordu bana. Sarunm hepsini tek bir soruyla ozetlemek miimkiin: "Amerikablar �u anda ne durumdalar?"
Avrupa' da, Amerikablann ne oldugunu tarumlamak c;ok sevilen bir spor dah. Herkes biliyor. Biz de bu oyuna katllmaktan mutluluk duyuyoruz. Oc; haftabk bir Avrupa turundan sonra kendinden emin Frans1zlan, ingilizleri, italyanlan, ama en c;ok da Ruslan anlatan c;ok Amerikah gordiim. \=ok gezdigim i<;in bir Amerikahyla Amerikahlar arasmdaki farkl kiic;iik ya�ta ogrenmi�tim. Bu ikisi birbirinden oyle farkh ki, birbirinin tamamen z1dd1 oldugu bile soylenebilir. Amerikahlan dii�manca ve horgoriiyle tarif eden bir Avrupah genelde bana doniip �oyle derdi, "Tabii seni kastetmiyorum. Otekilerden bahsediyorum." i� gelip �uraya baglamyor: Amerikahlar, ingilizler insamn tammad1g1 yiizsiiz bir kitle ama bir Frans1z ya da bir italyan insarun ahbahl, arkada�1. Cehaletin yiiziinden nefret ettigin o niteliklerin hic;birine sahip degil.
Oldum olas1 bunun bir anlam tuza� oldugunu dii�iinmii�iimdiir ama kendi iilkemde gezerken bu dii�iincemden �iiphe etmeye ba�ladrm. Gordiigum ve konu�tugum Amerikahlar gerc;ekten de her biri digerinden farkh bireylerdi ama yava� yava� Amerikahlar diye bir �eyin varh�na inanmaya ba�ladrm, gerc;ekten de ya�ad1klan eyaletlerden, sosyal ve mali durumlanndan, egitimlerinden, dini ve siyasi inanc;lanndan bag1msiz baz1 ortak ozellikleri var. Peki dii�manl1k ya da hiisniiniyet degil hakikat iizerinden bir Amerikah imgesi olu�turmaya c;ah�sak, o nasd bir imge olur? Neye benzer? Ne yapar? Aym �arkl, aym flkra, aym
214
tarz bir anda iilkenin biitiin her yerine yaythyorsa biitiin Amerikahlarda bir benzerlik olsa gerek. Ayru frkrarun ya da tarzm Fransa, ingiltere ya da italya' da tutmamasr da bu iddiayt dogruluyor. Ama Amerikah imgesini anlamaya �ah§>hk<;a kafam daha da kart§>h. Bana gittik<;e daha <;eli§'kili goriinmeye ba§>ladt. Bir durumda �eli�kiler insaru rahatstz edecek kadar fazlaysa o denklemde baz1 etkenlerin eksik oldugu tecriibeyle sabittir.
Her biri kendine has bir karaktere sahip bir eyaletler galaksisinden, bulutlarm ve milyonlarca insanm arasmdan ge�mi§'tim ve oniimde gormeye korktugum ama gormeye, duymaya mecbur oldugumu bildigim bir bOlge; Giiney vard1. ACI ve �iddet beni hi� �ekmez. Miimkiinse kazalara bakmam, arada bir yumruk ataytm diye sokak kavgalanna da kan§'mam. Giineye yiiziimii korkuyla donmii§'tiim. Burada act, karga�a ve §'a§'k.mhgm, korkunun biitiin manik sonu�lanrun bulundugunu biliyordum. Hem Giiney, iilkenin bir uzvu oldugu i�in onun aCist biitiin Amerika'ya yaythyordu.
Herkes gibi ben de sorunun dogru ama eksik a9klamas1ru biliyordum: Babalann ilk giinahrrun aCismi sonraki nesillerdeki evlatlan �ekiyordu. Hem Zenci hem beyaz <;ok saytda Giineyli arkada§>tm vardu, �ogunun zihinleri de karakterleri de harikadu ama Zenci-beyaz sorununu tarh§>mak §>6yle dursun, konusu bile aplsa benim bilmedigim bir tecriibe deryasma girdiklerini hissederim.
Belki de bu aCiyr, Kuzey denen yerden gelme �ogu insan gibi ger�ekten, duygusal olarak idrak edememe sebebim, bir beyaz olarak Zencilerle ge�migte hi� temastm olmamasr degit bu tecriibenin niteligidir.
Dogdugum, biiyiidiigum, okula gittigim, beni ben yapan izlenimleri biriktirdigim Kaliforniya, Salinas'ta sadece bir Zenci aile vard1. Soyadlan Cooper' dr ve ben dogdugumda anneyle baba �oktan oraya yerle§>mi§'lerdi. Birisi benden biraz biiyiik, digeri benle ya§>It, otekisi benden bir ya§' kii�k ii� ogullan vardt, bu yiizden de hem ilkokul hem de lisede, bir srruf iistiimde, be-
215
nim snufunda ve bir siruf albmda daima bir Cooper olurdu. Tek kelimeyle Cooper parantezine ahnmt?hm. Herkesin Bay Cooper diye hitap ettigi babalan kih;iik bir nakliye ?irketi i?letir, hem de �ok iyi i�letir, iyi para kazarurdt. Kansr, ne zaman tuttursak bize zencefilli �orek pi?iren <;ok s1cakkanh ve iyi bir kadmdt.
Salinas'ta renkle ilgili bir onyargt varsa bile ne duydum ne de hissettim. Cooper ailesine sayg1 duyulurdu ve kendilerine duyduklan saygr da hi� zorlama degildi. En biiyiikleri olan Ulysses, kasabam1zm yeti?tirdigi en iyi smkla atlamac1 olan uzun boylu, sessiz bir �ocuktu. Uzerinde formastyla nastl zarif hareket ettigini ve o akt?kan, miikemmel zamanlamastru nasil ktskandtgtmi <;ok iyi hahrhyorum. Lise ii�te oldii, ben de tabutunu ta?tyanlardan biriydim ve bu i? i<;in se<;ilmi? olmaktan duydugum gurur giinah haneme yaztlmt?hr. Kendi smtf arkada�Im olan lgnatius, ?imdi fark ediyorum ki en sevdigim karde? degildi �iinkii smtf birincisiydi. Aritmetikte, soma matematikte hep en yiiksek notlan o ahrdt ve Latincede hepimizden daha iyi olmast bir yana, asla kopya <;ekmezdi. Boy le siruf arkada?Im kim sever? En kii<;iik Cooper -bebecik olan- hep smhrdt. Nedense adm1 hahrlayamadtm. Kii<;iikliigunden itibaren miizige merakt vardt. Onu son gordiigumde beste yaptyordu ve benim yan egitimli kulagtma cesur, ozgiin ve giizel gelmi�ti yaphgt besteler. Ama yeteneklerinin yam sua Cooperlarm ogullan arkada?tmdt.
Her ?eyi kaphgrm <;ocuklugumda tarudtgtm ya da bildigim yegane Zenciler bunlar oldugundan dt�andaki biiyiik diinyaya ne kadar haztrhkstz yakalandtglffil tahmin etmi?sinizdir. Mesela Zencilerin a?agt bir trk oldugunu ilk duydugumda bunu soyleyen otoritenin yanh? bilgilendirilmi� oldugunu dii?iinmii?tiim. Zencilerin pis olduklarrm duydugumda Bayan Cooper'm pml pml mutfagt gelmi?ti goziimiin oniine. Tembel? Bay Cooper'm yiik ta?tdtgr at arabasmm sesi bizi ?afak vakti uyandmrdt. Sahtekar? Bay Cooper, biitiin bor<;lanru aym on be�inden once kapatan ii<; be? Salinashdan biriydi.
216
Cooperlan, o zarnandan beri gordiigurn ve tarudtgnn diger Zencilerden ayuan bir �ey oldugunu �imdi fark ediyorum. Hie; kmlrnadtklan, hakarete ugramadtklan i�in savunmact ya da saldtrgan degillerdi. Onurlan yara almadtgt i�in kendilerini karutlarnaya gerek duyrnuyorlardt ve Cooper karde�ler a�ag-t olduklanru bir kere bile duyrnadtklan ic;in zihinleri gerc;ek strurlarma kadar biiyiimii�tii.
Epey biiyiiyene kadar, belki de c;ocuklugun kah ah�kanhklanru degi�tiremeyecek kadar biiyiiyene kadar Zencilerle tecriibem bundan ibaretti. 0 zarnandan beri nicelerini gordiirn ve �iddet, umutsuzluk, kafa kan�tkltgtrun ytktct dalgalanru hissettim. Ogrenmeye kapah Zenci c;ocuklar, ozellikle de bebekliklerinde onlara a�agt olduklan telkin edilen c;ocuklar gordiim. Cooperlan ve onlarla ilgili dii�iincelerimi hattrlaymca, aramtza �ekilen korku ve ofke perdesi kar�lSlnda biiyiik bir keder hissediyorum. Akltma komik bir olasthk geliyor. Salinas' ta, daha akillt ve sec;kin diinyadan birileri bize "Ktz karde�in bir Cooper'la evlense ho�una gider mi?" sorusunu sorsaydt muhtemelen giilerdik. �iinkii �ok iyi arkada� olsak da bir Cooper'm bizim kiz karde�imizle evlenmeyi istemeyecegini dii�iiniirdiik.
Bu yiizden de bu trk c;ah�masmda taraf olmaya halen uygun degilim. itiraf etrneliyim, zaytfa kar�t uygulanan zuliim ve �iddet beni ofkeden c;tldrrhyor ama her zaytf ve her giic;lii kar�tsmda boyle hissederdim.
Irkc;thk namma noksanlanrrun yam stra Giiney' de istenmedigirni biliyordum. insanlar c;ok da gurur duymadtklan bir �ey yaptyorlarsa �ahitleri pek ho� kar�tlamazlar. Hatta astl sorunu �ahitlerin c;tkardtgma inanmaya ba�larlar.
Bu Giiney miitalaasmda sadece trkc;thgt ortadan kalduma hareketlerinin ortaya c;tkardtgt �iddetten bahsettim - okula giden c;ocuklardan, yemekhanelerde, otobiislerde, tuvaletlerde kendinden menkul bir ayncahgt talep eden c;ocuklardan. Okul konusu ozellikle ilgimi c;ekiyor c;iinkii bu illetin ancak milyonlarca Cooper'la a�tlabilecegine inaruyorum.
217
Kisa sure once sevgili Giineyli bir arkada�tm "e�it ama ayn" teorisi konusunda bana heyecanla ders verdi. "Benim kasabamda ii� yeni Zenci okulu var," dedi, "beyazlarm okullarma sadece denk degil, onlardan iistiinler. Bu onlara yetmez mi sence? Otobiis terminalinde de tuvaletler birbirinin ayru. Buna ne diyeceksin?"
"Belki cehalettendir," dedim. "Okullarla tuvaletleri degi�toku� etseniz hem bu sorunu c;ozersiniz hem de onlara ag1zlanmn pay1m verirsiniz. Sizin okullanmzm onlarmki kadar iyi olmad1-g1m anlad1klan anda nasll hata yaphklanm da anlarlar."
Bana ne dedi biliyor musunuz? "Seni mazarat orospu �ocugu." Ama giiliimseyerek soylemi�ti bunu.
ns
1960'm son aylannda, ben daha Teksas'tayken, gazetelerde en <;ok verilen haber, minicik iki Zenci <;ocugun New Orleans' ta bir okula kaytt yaphrmas1ydt. Bu iki kii<;iik siyah cimcimenin arkasmda kanunun ha�meti ve buyurma kudreti vard1 -hem tarh hem de klh<; bebelerin yaymdayd1- ama kar�dannda ii<; yiiz ydhk korku, ofke ve degi�en bir diinyada degi�mekten duyulan deh�et vard1. Her giin gazetelerde fotograflanru ve sinemalarda haber filmlerini goriiyordum. Habercilerin bu hikayeye bu kadar baydmasmm sebebi, ilgin<; bir �ekilde "anne" kelimesiyle tarumlanan, iri kly1m bir grup orta ya�h kadmm, her giin <;ocuklara soviip saymak i<;in okulun oniinde toplanmas1yd1. Hatta i<;lerinden baz1lan bu i�te o kadar uzmanla�m1�h ki bunlara Amigo Klzlar deniyordu ve onlann performansm1 alkl�lamak i<;in her giin orada bir kalabahk toplarur olmu�tu.
Bu tuhaf oyun, kulaga oyle imkanslZ geliyordu ki mutlaka gormem gerektigini dii�iindiim. Panay1rdaki be� bacakh bir dana ya da iki ba�h bir fetUs gibi <;ekiyordu insaru; gormek i<;in para verecek kadar ilgin<; buldugumuz, normal hayahn bozulmu� bir hali, kim bilir belki de kendi bacaklanmlZln ve kafamlZln normal oldugunu kendimize karutlamak i<;in. New Orleans'taki gosteride, akll almaz anormallige duyulan merakla birlikte bunun ger<;ekle�iyor olmasmm verdigi deh�et de vard1.
Evden <;Ikh8Imdan beri izimi stiren kl�, aniden kapkara bir kuzey riizganyla vurmu�tu. Buz ve dondurucu tipi getirmi�, yollan karla, buzla kaplam1�h. Charley'i iyi doktordan ald1m. Ya�Irun yansrm gosteriyordu ve kendini <;ok iyi hissediyordu. Bunu karutlamak istercesine ko�tu, z1plad1, yuvarland1 ve ne�eyle kahkaha atar gibi sesler <;1kard1. Tekrar yarumda olmas1, yan koltukta
219
oturmas1, oniimiizde uzanan yola bakmas1 ya da klvnhp kafasrm kucagnna koyarak uyumas1, o �ap�al kulaklarrmn olq;amak i�in hemen elimin alhnda olmas1 �ok giizeldi. Bu kopegi ne kadar mmoklarsan rruncilla uyarumyor.
OyalanmaYI b1raklp tekerlerimizi yola koyduk ve gazlad1k. Buz yiiziinden fazla h1zh gidemiyorduk ama dump dinlenmeden, yarum1zdan ge�ip giden Teksas' a neredeyse goz ucuyla bile bakmadan yolumuza devam ettik. Ama ne bitrnek bilmez Teksasrru� bu boyle: Sweetwater, Balinger, Austin. Houston' m d1�mdan ge<;tik. Sadece benzin, kahve ve turta i�in duruyorduk. Charley yemeklerini benzin istasyonlannda yiyor ve yiiriiyii�lerini de yine orada yap1yordu. Gece bile bizi durdurarruyordu. Gozlerim uzun siire bakmaktan yanmaya ve batmaya ba�lad1gmda, omuzlanm sanoh birer tepeye donii�tiigunde bir konaklama yerine �ekiyor, kostebek gibi yatag1ma giriyordum ama gozlerimi kapath�mda yine oniimde yol aklyordu. iki saatten fazla uyuyarruyordum, sonra yine buz gibi soguk geceye �1klyor ve yola devam ediyordum. Yol kenarmdaki sular kaskah buz tutmu�tu ve insanlar ortahkta kafalarma sardillan atkllar ve kazaklarla dola�1yordu.
Daha onceleri Beaumont' a terden smlsiklam, buz ve klima araYI�nyla geldigim zamanlar olmu�tu. $imdi neon 1�illanyla bezeli Beaumont tamamen donmu� gibiydi. Beaumont'tan gece ge�tim, daha dogrusu geceyansmdan sonra karanllkta. Benzin deposunu dolduran, parmaklan soguktan morarm1� adam Charley'e bakh ve "Aa kopekmi�! Ben de i�eride Zenci var sand1m," dedi. Sonra da gevrek gevrek giildii. Pek �ok tekrann ilki buydu. En azmdan yirmi kere duydum "keride Zenci var sand1m." ciimlesini. Nedense bir tiirlii bayatlamayan bir espiriydi. A�agllamayla, kendine has bir aksanla soylenen Zenci kelimesi son derece onemliydi, bir yap1mn �okmesini engellemek i�in yap1�1lrm� bir nevi emniyet kelimesi gibi.
Sonra Louisiana'ya ge�tim, yanda bir yerlerde Charles Golii vard1 ama farlanm buzun iizerinde parhyor, elmas �eklindeki buz
220
parc;alanndan geri sekiyordu ve geceleri siirekli yollan ar�mlayan insanlar soguga kar�1 dag gibi kat kat giy�lerdi. La Fayette ve Morgan City'yi pas gec;ip �afak sokerken Houma'ya geldim; hahrlad18Im kadanyla diinyarun en ho� yerlerinden biriydi. Eski dostum Doktor St. Martin burada oturur. Kendisi yumu�ak huylu, okumu� bir adamd1r; kilometrelerce uzaktaki koylerde bile bebekler dogurtmu�, bagusak iltihab1 tedavi etmi� bir Cajun' dur. Diinyada Cajunlan ondan daha iyi tamyan kimse yoktur ama beni asd ilgilendiren ba�ka becerileri. Sihre yak.m bir i�lemle diinyarun ic;imi en giizel rnartinisini yapar. Formiiliiniin sadece bir klsmml biliyorum; darn1hlrni� sudan elde ettigi buzu kullamr ve elbette suyu da kendi darmhr. Onun sofrasmda siyah ordek yemi�ligirn var: iki St. Martin martinisi, bir c;ift kara ordek, yarunda �i�eden bebek gibi dogan burgonya �arab1, �afak vakti kepenkleri kapahhp ic;indeki serin gece havas1 rnuhafaza edilrni� lo� bir evde. Kalayh gibi pml pml c;atal bic;aklanyla o sofrada, iiziimiin kutsal karuyla dolu kadehin kaldmh�rm hahrhyorum, doktorun kuvvetli, sanatc;1 parrnaklan kadehin sapmda, �imdi bile o tath sihhatine, ho� geldin sozlerini hahrhyorurn; eskiden Frans1zca olan, �imdi bamba�ka bir �eye donii�mii� Acadia dilinin rniizigiyle. Buzlu on carm bu sahne kaplami�h ve trafik yogun olsa �oforliigum tehlike arz edebilirdi. Ama Houma' da soluk san, donmu� bir �afak vardi ve hiirmetlerimi sunmak ic;in durmaya kalksam St. Martin'in bana sunaca8I sefayla biitiin iradem ve kararhh8Irn uc;up gidecek, zamans1z konulardan konu�urken ak�am olacak, soma belki bir a�am daha gec;ecekti. Ben de dostumun evine dogru bir selam c;akip New Orleans' a dogru yoluma devam ettim c;iinkii Amigo KIZlann gosterisini yakalamak istiyordum.
Arabayla, hele Rocinante gibi New York plakah bir karavanla sorunlu bolgeye gitmenin akil kan olmad18Im ben bile biliyordum. Daha onceki giin bir rnuhabir doviilmii�, kameras1 kinlrni�h c;iinkii yaph8Inm dogruluguna inanan sec;menler bile yazdiklan tarihin kay1t alhna almmas1ru ve saklanmasrm istemiyorlard1.
221
Ben de �ehrin giri�inde bir otoparka <;ektim. Gorevli cama kadar geldi. "Aman diyim, ben de i<;erde Zenci var sand1m. Aman diyim ki:ipekmi�. 0 kara surah goriince, kara bir Zenci sandrm."
"Temiz oldugunda yiizii gri-mavi goriiniir," dedim soguk bir tavtrla.
"Ben baz1 gri-mavi Zenciler de gordiim ama temiz degillerdi. New York'tan mt?"
Sesine sabah ayaz1 gibi bir serinlik gelmi�ti sanki. "Ge<;iyordum ugradtm," dedim. "Arabayt bir iki saatligine buakmak istiyorum. Bana bir taksi bulabilir misin ?"
"Sen �imdi bahse girerim Amigo Klzlan gormeye gelmi�indir." "0 ba� belast muhabirlerden degilsin iniJallah." "Sadece gormek isteyen biriyim." "Git de gor o zaman. 0 Amigo Klzlar yok mu? Hi<; oyle bir �ey
gormemi�sindir." Gorevliye karavam gezdirdikten, bir bardak viski ikram ettik
ten, eline de bir dolar stkl�hrdtktan sonra Charley'i karavana kapathm. "Ben yokken sakm kap1y1 a<;ayim deme," dedim. "Charley bek<;ilik iiJini <;ok ciddiye ahr. Elini filan kaphrma." Yalamn daniskastydt bu ama i�e yarad1, "Evet, bayrm. Tammadtgtm kopekle hi<; i�im olmaz."
Soguktan iyice biizii�mii�, san, <;6kiik surath taksi �oforii, "Bir iki blok yaklmna kadar gotiiriiriim. Arabam1 lurpalatmaya hi<; niyetim yok," dedi.
"0 kadar kotii mu?" "Her zaman degil ama o kadar kotii olabiliyor, evet." "Ne zaman ba�lar?" Saatine bakh. "Hava soguk oldugu halde giin agard1gmdan
beri geliyorlar. On on be� dakikaya ba�lar. �imdi gidersen ka<;Irmazsm ama hava <;ok soguk."
Eski mavi bir pal to ve ingiliz deniz kuvvetleri �apkam1 giymi�tim. Nasil lokantada garson tuhaf kar�Ilanmazsa bir liman �ehrinde de kimsenin bir denizciyi tuhaf kar�Ilamayacagrm dii�iinmii�-
222
tiim. Kendi dogal ortammda denizcinin yiizii yoktur, tek plaru ic;ip sarho� olmak, bazen de kavgaya kan�tp nezarete ahlmakhr. En azmdan denizcilere herkes bu gozle bakar. Denemi�ligim var. Bir denizcinin ba�ma gelebilecek en kotii �ey otoriter bir sesle ikaz edilmektir: "Neden gemine geri donmiiyorsun denizci? Kodese hkthp seferi kac;trmak istemezsin degil mi denizci?" Hem bunu soyleyen de be� dakika soma gorse seni tarumaz. Hem �apkamdaki Asian ve Tekboynuz beni daha da isimsiz yaptyordu. Ama bu teoriyi denemek isteyenleri uyaraytm, asla liman �ehri olmayan bir yerde yapmasmlar bunu.
"Nereden geliyorsun?" diye sordu �ofor tarn bir ilgisizlikle. "Liverpool." "Limey, ha? Senden zarar gelmez. 0 kor olas1 New York Yahu
dilerinin ba�mm alhndan c;tktyor ne c;tkarsa." Kendimi ingiliz aksaruyla konu�urken buldum ama Liverpool
aksaruyla hie; alakast yoktu. "Yahudiler mi? Nasil yani? Ne yaptyorlar ki?"
"Buraya bak baytm, biz bu i�i nastl halledecegimizi biliyoruz. Herkes halinden memnun, giil gibi gec;inip gidiyoruz. Mesela ben Zencileri severim. 0 New York Yahudileri gelip burada Zencileri fi�takhyor. Oturduklan yerde otursalar sorun c;tkmayacak. Bunlan ezmek laztm."
"Line; etmek manasmda rm?" "Aynen o manada, baytm." Beni bir yerde indirdi. Yiiriimeye ba�ladtm. "Fazla yakla�ma,
baytm," diye bagtrdt arkamdan. "Keyfini c;tkar ama bula�ma." "Te�ekkiir," dedim ve dilimin ucuna kadar gelen "zahmet
etmeseydin"i yuttum. Okula dogru yiiriirken hepsi beyaz ve hepsi benimle ayru
yonde ilerleyen bir insan seli ic;inde buldum kendimi. Uzun siiredir yanan bir yangma giden insanlar gibi kararh bir havalan vardt. Ellerini kalc;alanna vuruyor ya da ceplerine sokuyorlardt, c;ogunun �apkasmm alhnda kulaklanru ortmek ic;in ba�larma sardtklan atkllar vardt.
223
Okulun oniindek.i sokakta polis, kalabahgt. uzak tuhnak ic;in tahta bariyerler kurmu�tu ve yapilan espirilere kulak asmadan bir a�ag1 bir yukan gidip geliyorlard1. Okulun onii bo�tu ama kaldmm boyunca, iiniforma giymemi�, sadece kollarma k.imliklerini belirten bantlar takm1� askeri inzibatlar dizilmi�ti. Silahlan, paltolanrun altmdan bir kabankhk �eklinde kendilerini usturupluca belli ediyordu ama gozleri asabi su;ramalarla etraftaki yiizleri inceliyordu. Miidavim olup olmadigrmi anlamak i<;in beni de �6yle bir inceledikten soma onemsiz bularak bir kenara btraktilar.
Amigo Ktzlann nerede oldugu belliydi <;iinkii insanlar onlara yakla�mak i<;in birbirlerini itip kakiyordu. Tarn okul kaptstmn kar�1smda, barikahn arkasmda ozel bir yerleri vardt; o bolgede biraz daha yogun bulunan polisler ayaklanm yere vuruyor ve eldivene ah�1k olmayan ellerini birbirine <;arptyorlardl.
Aniden birisi beni luzla itti ve hayklrd1: "i�te geliyor. Buakln ge<;sin . . . Hele <;ekil �oyle. Btrak ge<;sin. Nerde kaldm? Okula geciktin. Nerde kaldm, Nellie?"
Asil isim Nellie degildi. Ne oldugunu unuttum. Ama kalabahgm i<;inde epey yakimmdan ge<;tigi ic;in taklit kiirkiinii ve alhn kiipelerini gorebildim. Uzun degildi ama hknaz ve iri memeliydi. Elli ya�larmda kadard1. Yiiziine alhg1, pudray1 basrru�h, bu yiizden de kahnerli gtdtgtrun kat yeri iyice koyu renk goriiniiyordu.
Yiiziinde ha�in bir giilii� vard1 ve buru�masm diye havada tuttugu gazete kiipiirleriyle, etrafma ii�ii�en insanlan ite ite ilerliyordu. Havaya sol elini kaldurru� oldugu i<;in ister istemez nikah yiiziigu aradtm ama yoktu. Arkasma takihp onun diimen suyunda ilerleyeyim dedim ama oyle buyiik bir hiicum vard1 ki azan yedim. "Dikkat et, denizci. Herkes duymak istiyor."
Nellie, tezahiiratlarla kar�dand1. Ka<; tane Amigo Klz oldugunu bilmiyorum. Arkalarmdaki kalabahkla aralannda belli bir Slmr <;izgisi yoktu. Gazete kiipiirlerini birbirinin elinden alan, yiiksek sesle okuyan ve keyifli <;�ghklar atan bir grup kadm gordiim.
224
Kalabahk, perdenin a<;tlma saati gecikince huzursuzlanan tiyatro seyircisi gibi kayna�maya ba�lamt�h. Etraflmdaki adamlar saatlerine baktyorlardt. Ben de bakhm. Dokuza ii� vard1.
Gosteri, zamarunda ba�lad1. Siren sesleri duyuldu. Motosikletli polisler geldi. Sonra a9k renk fotr �apka giymi� iri kiyun adamlarla dolu iki biiyiik, siyah araba okulun oniine �ekti. Kalabahk, nefesini tutrnu� gibiydi. iki arabadan da dort heybetli inzibat indi ve arabanm i�den bir yerlerden hayahmda gordiigum en rninik Zenci klZI �1kardtlar. Ozerine bembeyaz, kolah bir elbise, yuvarlaak, kii<;tik ayaklanna yepyeni beyaz ayakkabilar giymi�ti. Yiizii ve kii�iik bacaklan, beyazlar i�inde iyice siyah goriiniiyordu.
Heybetli inzibatlar onu kaldmmda tuttular ve barikatlarm ardmdakiler yuhalamaya, haykumaya ba�ladilar. Kii�iik ktz uluyan kalabahga bakmtyordu ama goz aklan, iirkek geyik yavrulan gibi yandan goriiniiyordu. Adamlar onu oyuncak bebek gibi <;evirdiler, sonra bu tuhaf ekip geni� yoldan okula dogru ilerlemeye ba�lad1; adamlar o kadar iri oldugu i<;in �ocuk daha da miniminnaok goriiniiyordu. Sonra kiz s1�rar gibi tuhaf bir hareket yaph ve sarunm sebebini anlad1m. Hayah boyunca hoplaytp ztplamadan on ad1m bile atrnami�h belli ki, ama bu ilk st<;ramanm ortasmda iizerine binen yiik onu a�agt �ekti ve kii�iik, yuvarlaok ayaklan, uzun boylu muha&zlar arasmda ol�iilii, isteksiz adimlanna devam etti. Yava� yava� basamaklan �1ktp okula girdiler.
Gazeteler taciz ve hakaretlerin aomas1z, hatta miistehcen oldugunu yaz1yordu, oyleydi de ama asil biiyiik gosteri bu degildi. Kalabahk, beyaz �ocugunu okula getirmeye ciiret eden beyaz adam1 bekliyordu. Nitekim koruma alhndaki kaldmmda goriindii. A<;Ik gri taktm giymi�, uzun boylu bir adamd1 ve korku i�indeki <;ocugunu elinden tutrnu�tu. Bedeni, kopanlmak iizere <;ekilen gii<;lii bir yaprak gibi gergindi; yiizii ciddi ve gri, gozleri yerdeydi. Yanak kaslar1, slkhgt <;ene eklerninin iizerinde kabanyordu; panige kapdm1� ah kontrol altma alan usta bir siiriicii gibi korkusunu kontrol altma almaya <;ah�an bir adam.
225
Tiz, kulak hrmalayan bir ses yiikseldi. Koro halinde bagtrmiyorlardi. Her biri strast geldiginde bagmyor, bitirdiginde kalabahk uluyor, giirliiyor, tshkhyor, alki�hyordu. Gormeye, duymaya geldikleri �ey buydu.
Hil;bir gazete bu kadmlann haykirdiklan kelimeleri yazmad1. Sadece kaba, hatta miistehcen oldugunu soylemekle yetindiler. Televizyonda ya bu sesleri bashracak miizikler ya da kalabahgm giiriiltiisii kullaruld1. Ama �imdi sozleri duyuyordum i�te, hayvanca, igren<;, a�agdtk �eylerdi. Uzun ve korumastz hayahmda, boyle iblis insanlann kustuklan �eyleri �ok duymu�tum. Madem oyle, bu bagm�lar beni neden deh�etle, midemi bulandtran bir kederle doldurmu�tu?
Okuduklan kelimeler kirliydi, dikkatle ve ozenle se�ilmi� igren� kelimelerdi. Ama burada pislikten daha beter bir �ey vardt, bir nevi iirkiitiicii cad1 ayini. Bu fevri bir ofke 9ghg;t ya da cinnet degildi.
Belki de midemi bulandtran bu olmu�tu. Burada iyi ya da kotii, bir ilke, bir hedef yoktu. 0 tombalak kadtnlar, kii<;Uk �apkalan ve gazete kiipiirleriyle ilgi i�in �ddmyorlard1. Begenilmek istiyorlard1. Alki�landtklan zaman neredeyse masum bir zafer duygusuyla pi�mi� kelle gibi smhyorlard1. Benmerkezci <;ocuklarm ztvanadan <;tkmi� gaddarhgtydt onlannki, bu yiizden de duyarstz zalimlikleri insarun daha <;ok i<;ine dokunuyordu. Bunlar anne degildi, kadm bile degildi. Delirmi� bir izleyici kitlesi oniinde rol kesen delirmi� oyunculardt.
Bariyerin arkasmda kalabahk bagtnyor, yuhluyor, ne�eyle birbirini diirtiiyordu. Sinirli sinirli volta a tan polisler bariyer bozulmasm diye dikkat kesilmi�lerdi. Dudaklan kenetlenmi�ti ama bazilan bir an kendini tutamaytp giiliiyor, sonra yeniden ciddile�iyordu. Yolun kar�tsmda inzibatlar hareketsiz duruyordu. Cri taklmh adamm bacaklan bir an ruzlandt ama iradesiyle kendini dizginledi ve okul kaldmmmdan yiiriidii.
226
Kalabahk sessizle�ti ve s1ray1 sonraki Amigo Ktz ald1. Sesi boga sesi gibi pes ve gih;liiydii, sirk �tgtrtkaru gibi laflan uzahyordu. Sozlerini yazrnaya gerek yok. �ablon ayruydt; sadece ritm ve ton farkhydt. Tiyatronun yakmmdan ge�rni� herhangi biri bu konu�malann anhk konu�rnalar olmadtgiDI anlar. Okunmu�, ezberlenmi�, dikkatle prova edilrni�ti. Tiyatroydu bu. Dinleyen kalabahgm dikkatli yiizleri, hpkl tiyatro seyircisinin yiiziine benziyordu. Alkt�lar da oyunculuk i�indi.
Viicudum ytlgm bir bulanhyla �alkalaruyordu ama gormek ve dinlemek i<;in bu kadar yol geldigirn bir �eye kar�n bu bulanhnm beni korle�tirmesine izin veremezdim. Aniden bir �eylerin yanh�, bozuk, uygunsuz oldugunu farkettirn. New Orleans't tarurdtm, seneler i<;inde burada <;ok arkada�lar edinrni�tirn. Dii�iinceli, nazik insanlard1, geleneklerinde de iyilik ve cornertlik vard1. Yumu�ak giilii�lii, iri yan bir adam olan Lyle Saxon'1 hahrladtm. Louisiana' da ses ve goriintii kaydt yapan ve "Tann ve Onun Bize Sundugu Ye�il Otlaklar"1 yaratan Roark Bradford'la giinler ge<;irrni�tik. Boylesi insanlann yiizlerini bulrnak i<;in kalabahga bakhm arna yoklard1. Buradaki tiplerin odiillii dovii�lerde kan istediklerini, boga giire�inde adarn boynuzlanmca orgazrn olduklanru, otoyol kazalanna �ehvetle bakhklarm1, her tiirlii actyt, i�kenceyi seyretmek i<;in kuyrukta beklediklerini gorrnii�tiirn. iyi de otekiler -grili adarnla ayru tiirden geldikleri i<;in gurur duyacak adamlar- neredeydi? 0 minicik, korkmu�, siyah cimcirneyi kaptp ka�1rrnak i<;in kollan agnyacak adarnlar neredeydi?
Nerede olduklariDI bilmiyorurn. Belki de benirn kadar <;aresiz hissediyorlardt kendilerini arna New Orleans'1 diinyaya yanh� taruhyorlardt. Kalabahk ku�kusuz evlerine ko�up kendilerini televizyonda seyredecekti ama onlarm gordiigii biitiin diinyaya yaytlacakh, hem de benirn orada oldugunu bildigirn ba�ka �eylerle hi<; rekabet etmeden.
227
Gosteri bitince bir nehir gibi uzakla�maya ba�lad1k. ikinci gosteri, okulun son zili <;ald1ktan sonraydt. 0 zaman o minik siyah yiiz yine onu lanetleyenlere bakmak zorunda kalacakh. Miithi� restoranlanyla iinlii New Orleans'tayd1m. Hepsini bilirdim, <;ogunda da tarururd1m. Nasll bir mezarm iizerinde dans edemezsem, Gallatoir' a gidip �ampanya e�liginde omlet de yiyemezdim. Biitiin bunlan kag1da dokmek bile i�imde o ytlgm bulanhyi uyandmnaya yetti. Eglence olsun diye yazilmad1 bunlar. Beni eglendirmiyor en azmdan.
Kendime bir fukara sandvi<;i ahp �ehirden c;tkhm. Fazla yol almami�hm ki giizel bir dinlenme yeri buldum; oturup sandvicimi gevelemeye ve agrr ag1r hareket eden, devletli, kahverengi Sulann Babasi' m ruh halim geregi dalgm dalgm seyretmeye koyuldurn. Charley etrafta gezinmek yerine yaruma oturup omzunu dizime dayad1; sadece hasta oldugumda boyle yapar, kederden bir nevi hastalanmi�hm anla�Ilan.
Zamaru unuttum ama giine� tepe noktas1ru ge<;tikten biraz sonra yaruma yiiriiyerek bir adam geldi ve selamla�tik. Ya�Iru ba�Iru alm1�, iyi giyimli, Yunan yiizlii, riizgarda u<;u�an seyrek ku sa<;h, bakimh ak biyikli bir adamd1. Bana kahlmas1ru rica ettim, kabul edince de i<;eri girip kahvenin alhru a<;hm ve Roark Bradford' m kahvesini nasil i<;tigini hahrlayarak dozaj1 iki kahna c;1kardun; tepeleme iki�er ka�Ik bardaklara, iki ka�Ik c;aydanl1ga. Bir yumurta kmp sansrm ayud1m ve akiyla kabuklarrm c;aydanliga athm c;iinkii kahveyi parlatmakta bunun iistiine yoktur. Hava hala c;ok soguktu ve soguk bir gece gelmek iizereydi, soguk su fokurdamaya yiiz tuttugunda kahve, diger giizel kokulan bashran harika bir koku c;1karmaya ba�lad1.
228
Misafirim memnundu ve ellerini plastik kupada ISibyordu. "Plakaya baklhrsa buralarda yabanCismtz," dedi. "Boyle kahve yapmay1 nerden ogrendiniz?"
"Bourbon Sokagl'nda yeryiiziine iruni� devlerden ogrendim," dedim. "Ama onlar c;ekirdegin daha fazla kavrulmugunu sever ve yanmda da bir lokma radika yerlerdi."
"igi biliyorsunuz," dedi. "Bu durumda yabano sayilmazsrmz. Peki diablo yapabilir misiniz?"
"Parti varsa yapanm. Siz burah m1srmz?" "Kim bilir ka� nesildir ama sadece St. Louis mezarhgmda ci
gft* alhnda yatanlan karutlayabilirim." "Demek onlardans1ruz. iyi ki buraya yolunuz diigmi.i�. Eski
den St. Louis'i iyi bilirdim, hatta mezar tag1 yaz1lanru toplard1m." "Oyle mi? $u tuhaf kitabeyi habrlayacaksm1z oyleyse." "Bir tanesini ezberlemeye �ah�mlghm. Soziinii ettiginiz buy
sa, goyle baghyordu: 'Vah ki ona en bi biiyi.ik zevki . . . '?" "Tamam bu. Robert John Creswell, 1845'te yirmi alh ya�mda
olmii�." "Ke�ke habrlayabilseydim." "Kaleminiz varsa yazm." Not defterimi dizime koydugumda soyledi: "Vah ki ona en bi
bi.iyiik zevki pek giivenirdi rabba ki birden tiim umudlan ahruverdi elinden kopek illetini vereni sevsen de �ok mu �ok bakahm a�ada gorceksin ne azaplar diiger sana."
"Harika," dedim. "Lewis Carroll'm kaleminden �1km1g olabi-lirdi. Ne anlama geldigini neredeyse anlayas1m var."
"Herkes oyle. Keyif i�in mi yolculuk ediyorsunuz?" "Bugiine kadar oyleydi. Bugiin Amigo Kizlar'1 gordiim." "Yaa, anhyorum," dedi ve i.izerine bir aguhk, bir karanllk
�okm. "Ne olacak?"
* "Burada yahyor" anlammda latince bir soz. (c;.n.)
229
"Bilmiyorum. Hit; bilmiyorum. Dii�iinmeye cesaret edemiyorum. Ben neden dii�iineyim? iyice ya�landtm arhk. Bu i§'e de ba§'kalan baksm."
"Bu i�in sonu nasd olacak sizce?" "Sonu gelir de onemli olan nasd gelecegi. Ama siz Kuzeylisi
niz. Bu sizin meseleniz degil." "Bence bu herkesin meselesi. Yerel degil. Bir fincan daha kahve
it;in de bu konuyu konu§'ahm, olmaz mt? Benim savundugum bir �ey yok. Sadece dinlemek istiyorum."
"Ogrenecek bir §ley yok," dedi. "insamn kim olduguna, nerede bulunduguna ve ne hissettigine gore degi�iyor; dii§!iinmek demiyorum, hissetmek diyorum. Gordiiguniiz §ley ho§'unuza gitmedi mi?"
"Sizin gider miydi?" "Belki sizden daha az etkilenirdirn <;iinkii biitiin o sancd1 ma
zisini ve boktan gelecegini biliyorum. <::irkin bir kelime, beyefendi ama yerine koyabilecek ba§'ka kelime yok."
"Zenciler insan olmak istiyor. Buna kar§ll mtstmz?" "Hit; oyle �ey olur mu, beyefendi. Ama insan olmak it;in, insan
olmakla yetinmeyenlerle sava§lmalan gerekiyor." "Zencilerin hit;bir kazammdan memnun olmayacaklanm m1
soylemek istiyorsunuz?" "Siz memnun musunuz? Tamdtgmtz kimse memnun mu?" "Siz onlarm insan olmasma izin vermekten memnun olur
muydunuz?" "Olurdum tabii ama anlamazdtm. Burada t;ok fazla ci glt'im
var benim. Size nastl anlataytm? Diyelim ki sizin bu kopeginiz, t;ok zeki bir hayvana benziyor . . . "
"Oyledir." "Diyelim ki konu�abiliyor ve arka ayaklan iizerinde durabili
yor. Yaphgt her �eyi t;ok iyi yaptyor. Belki onu yemege davet edebilirsiniz ama onun insan oldugunu dii§!iinebilir misiniz?"
230
"�u mu yani, kiz karde�imin onunla evlenmesi ho�uma gider mi?"
Giildii. "Ben sadece bir konudaki hisleri degi�tirmenin ne kadar zor oldugunu anlatmaya <;ah�1yorum. inarur rmsiDlZ, bizim duygulanmlZl degi�tirmemiz ne kadar zorsa, Zencilerin bizimle ilgili duygulanru degi�tirmeleri de o kadar zor. Bu yeni bir �ey degil. Uzun zamandu devam eden bir �ey."
"Neyse, bu konu sohbette keyif buakrmyor." "Hakl1Slruz, beyefendi. Sarurun ben hakareti iltifat sayan ay
dmlanmi� bir Giineyliyim. Yani yeni ortaya <;1kml� bir melezim, kim bilir y1llar sonra ne olacak. Afrika' da, Asya' da da yeni ba�hyor."
"Asimilasyondan m1 bahsediyorsunuz? Zenciler ortadan m1 kalkacak?"
"Saydan bizi gec;erse biz ortadan kayboluruz, hatta hep birlikte kaybolup yeni bir �eye donii�iiriiz."
"Peki bu arada ne olacak?" "Beni korkutan da bu ara zaten. Eskiler a�ki ve sava�1 birbi
riyle yakmdan ili�kili tannlarm ellerine brrakm1�lar. Kaza degil bu. insarun derin bilgisinin bir kan1h."
"iyi manhk yiiriitiiyorsunuz." "Bugiin gordiikleriniz manhklanru hi.;: kullanmiyorlar. Tann
yt onlar uyanduacak." "Peki bu i� ban� ic;inde mi hallolur?" "Bilmiyorum," diye bagud1. "En kotiisii de bu. Bilmemek. Ba
zen bir an once ben de Ci Glt iinvaruma kavu�ay1m istiyorum." "Ke�ke benimle gelseniz. Yolda m1srmz?" "Hapr. �u korunun hemen alhnda kii<;iik bir yerim var. Ora
da c;ok zaman gec;iriyorum, c;ogunlukla okuyorum; eski �eyler. Bir �eyler kan�hnyorum; eski �eyler. Bu konudan kac;mak ic;in geli�tirdigim bir yontem bu, <;iinkii korkuyorum."
"0 korku hepimizde iyi kotii var hence." Giiliimsedi. "Bana bakicd1k yapan benim kadar ya�h bir Zen
ci c;ift var. Bazen ak�amlan unutuyoruz. Onlar beni kiskanmay1
231
unutuyor, ben onlarm beni klskaruyor olabilecegini ve sadece tic; gtizel . . . birlikte ya�ayan �ey oluyoruz ve c;ic;eklerin kokusunu ic;imize c;ekiyoruz."
"$ey," diye tekrar ettim. "ilginc;. insan degil, hayvan degil, siyah degil, beyaz degil; tic; gtizel �ey. ihtiyar bir adam bir keresinde kanma �oyle demi�: 'Zencilerin ruhunun olmadtgt zamanlan hahrhyorum. 0 zaman i�ler c;ok kolaydt. $imdi c;ok kan�tk."'
"Ben hattrlarruyorum ama oyle olmah. Miras aldtgtmtz bu suc;lulugu dogum giinti pastas1 gibi dilimleyip b6lti�ebiliriz," dedi ve bty1g1 olmasa, Greco'nun elinde kapah kitap tutan Aziz Pavlus'una benzeyecekti. "Dogru, atalanmm koleleri vard1 ama muhtemelen senin atalann onlan yakalay1p bize satmt�h."
"Pekala da bunu yapm1� olabilecek ptiriten bir mazim var." "insan bir mahluku hayvan gibi ya�amaya ve c;ah�maya zorlu
yorsa onun hayvan oldugunu dti�tinmeye mecburdur, yoksa empati ytiztinden aklrm kac;mr. Onu kafanda bir kere s1ruflandudm m1 kendi hislerini emniyete ahrsm." Nehre bakh ve esinti sac;larrm beyaz bir duman gibi savurdu. "Kalbinizde, insan i<;in erdem olan, insani cesaret ve ofke izleri vardu ama tehlikeli hayvanlara kar�1 duyulan korku da vardu, aynca kalbinizde zeka ve yarahCihk ve bunlan saklama becerisi de vardu, bu ytizden o korkuyla ya�arsimz. 0 zaman kar�IDlZdaki o mahlukun insani egilimlerini ezmeniz ve onu istediginiz gibi uysal bir hayvana c;evirmeniz gerekir. <::ocugunuza daha dogdugu andan itibaren kar�1smdakinin hayvan oldugunu ogretirseniz sizdeki kafa kan�tkhgtm ya�amaz."
"Bana eski, mutlu giinlerde Zencilerin �ark! soyleyip dans ettikleri, hallerinden memnun olduklan anlahlm1�h."
"Ayru zamanda kac;arlard1 da. Kac;aklar ic;in <;tkanlrru� yasalar bunun ne kadar c;ok ya�andtgrmn kamh."
"Siz bir Kuzeylinin, Gtineyli dendiginde akhna gelen �ey degilsiniz."
"Olabilir. Ama yalmz degilim." Ayaga kalklp pantolonunu silkeledi. "Hie; yalmz degilim. $imdi gtizel �eylerimin yamna gideyim."
232
"Ne sizin isminizi sordum ne de kendi ismimi soyledim." "Ci Git," dedi. "Monsieur Ci Git; en biiyiik aile, en s:tk rastla
nan iinvan." Gittigmde ic;imde miizik dinlemi�im gibi tath bir �ey hisset
tim, bilmem miizik insarun tenini boyle tath bir serinlikle iirpertebilir mi?
Benim ic;in tek bir giinden daha uzun bir giin olmu�tu, herhangi bir giinle kiyaslarup olc;iilmesine de imkan yoktu. Bir gece once pek uyumad1�m ic;in durmam gerektigini biliyordum. C::ok yorgundum ama bazen yorgunluk uyana ve te�vik edici bir �eye donii�ebiliyor. Beni benzin depomu doldurmaya zorlad1 ve yolun kenannda c;amurdan a�rla�rru� ayakkabllanyla bata c;:tka yiiriiyen bir Zenciyi arabaya almaya te�vik etti. Adam goniilsiiz de olsa sanki kar�1 koyarruyormu� gibi kabul etti. Ozerinde eski piiskii 1rgat kiyafetleri vard1 ve giymekten paralanmi�, nuh nebiden kalma bir palto giymi�ti. Kahverengi yiizii milyonlarca km�Ikla doluydu ve alt gozkapaklanrun kenarlan kipkirmlz1 goriiniiyordu. Vi�ne dallan gibi bogum bogum ellerini kuca�da kavu�turdu ve viicudunu kiic;iiltmek ic;in ic;ine c;ekiyormu� gibi koltukta biiziildii.
Bana hie; bakiruyordu. Ba�ka bir �eye bakip bakmad1� da goremiyordum. ilk olarak "Kopek 1smr m1, kaptan?" diye sordu.
"Hay1r. Uysald1r." U zun bir sessizlikten soma, "i�Ier nasll gidiyor?" diye sordum. "iyi, fena degil, kaptan, efendim." "Bu olan bitenlere ne diyorsun?" Cevap vermedi. "$u okullan, protestolan filan diyorum." "Ben o i�lerden anlamam, kaptan, efendim." "C::iftlikte mi c;ah�1yorsun?" "Pamuk topluyorum, efendim." "Gec;im nasii?" "Yuvarlarup gidiyoruz, kaptan, efendim."
233
Nehir boyunca bir miiddet sessiz ilerledik. Agac;lar ve tropik otlar, amanstz kuzey soguklarr yiiziinden yannut> ve perit>an goriiniiyorlardi. Bir siire sonra adamdan ziyade kendi kendime, "Neden bana giivenesin ki? Soru tuzakbr, cevap verince de ayagllll ic;ine basnut> olursun," dedim. New York'ta meydana gelmi� bir olay1 habrladrm ve ona anlatmaya niyetlendim ama goz ucuyla nasd benden uzakla�1p kapmm kenarrna sindigini goriince hemen vazgec;tim. Ama c;ok canh bir aruyd1.
0 zamanlar Manhattan' da kii<;iik, tugla bir evde kahyordum ve o strada maddi durumum iyi oldugu ic;in yarumda bir Zenci c;ah�hnyordum. Sokagm kar�1smda, ko�ede bir bar-restoran vard1. Bir kl� giinii akt>am alacasmda, kafay1 bulmu� bir kadm bardan c;tkb ve buz tutmu� kaldmmda kaytp yere yapt�h. Ayaga kalkmaya c;ababyordu ama her seferinde tekrar kaytp dii�iiyor ve aglamakl1 bagmyordu. 0 anda yarumda c;ah�an Zenci k6t>eyi dondii, kadrm gordii ve olabildigince uzak durmaya c;ah�arak yolun kar�1sma gec;ti.
ic;eri girdiginde, "Nasli SIVI�h� gordiim. Kadma neden yardtm etmedin?" diye sordum.
"0 sarho�, ben de Zenciyim. Ona dokunacak olsam, birden bana tecaviiz ediyorlar diye bagtrabilir, sonra kalabahk toplanmca bana kim inarur?"
"insanm o kadar c;abuk SIVI�mas1 ic;in htzh dii�iinmesi laztm." "Hie; de degil, efendim!" dedi. "Ben c;ok uzun zamand1r Zen
cilik talim ediyorum." $imdi Rocinante' de aptal aptal biitiin bir omiirliik talimi boz
maya c;ab�tyordum. "Sana ba�ka soru sormayacagtm," dedim. Ama huzursuzca klvraruyordu. "Beni burada indirebilir mi
sin, liitfen, kaptan? Bu yakmlarda oturuyorum," dedi. Onu indirdim ama aynadan bakbgtmda yolun kenarmdan
bata 9ka yiiriimeye devam ettigini gordiim. Hie; de yaklnda oturmuyordu ama benimle arabada gitmektense yolun kenarmda yiiriimek daha emniyetliydi.
234
Yorgunluk iyice bastmnca yol kenarmda �irin bir motel de durdum. Yataklar giizeldi ama uyuyanuyordum. Grili adam ge9yordu gozlerimin oniinden ve Amigo Klzlarm yiizleri ama en �ok da bula�lCl bir hastahgun varnu� gibi benden uzak durmaya �ah�an adam, kim bilir belki vard1. Ogrenmek i9n gelmi�tim buralara. Ne ogreniyordum? Bir an bile gerilimden, vah�i korkunun a�rhgmdan azade hissetmemi�tim kendimi. Ku�kusuz buralarda yeni oldugum i9n daha fazla hissetmi�tim ama burada bulmu�tum onu; yarumda getirmemi�tim. Beyaz1 siyalu herkes bunun i�inde ya�1yor, nefes ahyordu - her ya�tan, her meslekten, her slnlftan insan. Onlar i�in bu, varolu�un bir ger�egiydi. Bir sivilce gibi basma arhyordu. Patlayana kadar kimse rahat edemeyecek miydi?
Biitiiniin �ok azrm gormii�tiim. ikinci Diinya Sava�l'ru �ok fazla gormemi�, yiizlerce pkarmadan sadece bir tanesini, bir iki �ah�ma, milyonlarca oliiden birka� bin tanesini, ama sava�m yabanCI olmad1guu gorecek kadar �ok �ey gormii� ve hissetmi�tim. Burada da, kii�iik bir olay, birka� ki�i ama korkunun solugu her yerdeydi. Ka�mak istemi�tim, korkakhk belki ama inkar etmek daha biiyiik korkakllk. Etrafrmda gordiigum insanlarsa burada ya�1yordu. Bunu daimi bir hayat tarz1 olarak kabullenmi�lerdi; ba�ka tiirliisiinii bilmiyor, bitmesini beklemiyorlard1. Londra' daki Cockney �ocuklan bombard1man bitip de ah�1k olduklan �abIon bozuldugunda huzursuz olmu�lar.
Charley bana sinirlenip defalarca "Ftt" diyene kadar yatakta doniip durdum. Ama Charley' de bizim sorunlannuz yok tabii. Atomu bolecek kadar akl1 olan ama ban� i�inde ya�ayacak kadar akl1 olmayan bir tiire mensup degil. Irk neymi� bilmez, klz karde�inin kimle evlendigini umursamaz. Tarn tersi. Bir keresinde Charley bir sosis kopegine a�1k olmu�tu, bu goniil maceras1 1rk a�1smdan uygunsuz, fiziksel olarak giiliin� ve teknik olarak imkansiZdi. Ama Charley biitiin bu sorunlan hi� umursamad1. Derin bir a�k duyuyor ve sebatla �abahyordu. MiniminnaCik bir insana lanet okumak i�in toplanrm� binlerce insanm nasll bir ah-
235
laki amaca hizmet ettigini anlatmak zordu bir kopek i9rl. Kopeklerin bazen bir bak1�1 vardu, hayret ve kii<;funseme dolu, �abucak ge�en bir bir bakl�hr bu. 0 bakl�t goriince kopeklerin insanlarm deli oldugunu dii�iindiigune inanmm.
Ertesi giin ilk mii�terimi kendim se�medim. 0 beni se�ti. Yammda oturrnu� hamburger yiyordu, yedigi �eyin ikizini de ben yiyordum. Otuz, otuz be� ya�larmda, uzun boylu, kash, yakt�lklt bir adarnd1. Uzun, diiz sa<;lan neredeyse kiil rengiydi, farktnda olmadan slk s1k cebinden pkardtgt tarakla tarad1g-tna gore belli ki sa<;lanrun iizerine titriyordu. Yolculuk yapmaktan ktn�ffil� ve lekelenmi�, a<;tk gri bir taktrn giyiyordu; ceketini omzuna atml�h. A<;tk renk, �al desenli kravahm gev�etrni�, beyaz gomleginin yakasllli apk b1rakffil�h. �imdiye kadar duydugum en giineyli aksam konu�uyordu. Bana nereye gittigimi sordu ve Jackson iizerinden Montgomery istikametine gittigirni ogrenince onu da gotiirmemi rica etti. Charley'i goriince i<;eride bir Zenci oldugunu zannetti. Belli ki burada adettendi.
Rahat�a koltuklanrmza oturduk. Sa<;1m tarad1 ve Rocinante'yi ovdii. "Tabii," dedi, "Kuzeyden geldigin �tp diye belli oluyor."
"Kulag-tn iyiymi�,'' dedim dalga ge<;me niyetiyle. "Oyle derler," dedi. Samnm olanlardan ben sorumluydum. �enemi kapatabilsem
ktyrnetli bir �ey ogrenebilirdim. Huzursuz gecenin, uzun yolculugun ve asabiyetin de su<;u vardu. Hem Noel de yakla�1yordu ve eve donmeyi gittik<;e daha fazla dii�iiniir olmu�turn, maalesef.
Benim keyif i<;in yolculuk ettigim, onun da i� arad1g1 konusunda anla�hk.
"A�ag-tdan geliyorsun," dedi. "New Orleans'ta olanlan gor-diin mii?"
236
"Evet, gordiirn." "Naslllar ama, hele Nellie? Kadm y1kthyor." "Evet, oyle." "Birilerinin vazifesini yaphgtru gorrnek insana iyi geliyor."
Samnm benim �alter orada ath. Kendi kendime homurdamp, istedigi gibi yorumlasm, bana ne, demeliydim. Ama igmde kii�iik ve hnlZlr bir ofke kurt01gu kumldanmaya ba�lamt�h. "Vazife olarak mt yaptyorlar?"
"Tabii, Tann onlan korusun. Birilerinin kahrolast Zencileri okullardan uzak tutmast laztm." Amigo Klzlan harekete ge�iren fedakarhgm biiyiikliigu kar�tsmda duygulanmt�h. "insarun hayahnda oyle bir an gelir ki oturup dii�iiniir, i�te o zaman hayahm inandtgm �eye adamaya karar verirsin."
"Sen yaphn rm?" "Tabii, benim gibi daha �ok ki�iler yaph." "Neye inamyorsun?" "<::ocuklanmm Zenci pi�leriyle ayru okula gitmesine izin ver
meyecegim. Evet, baytm. Gerekirse olmeyi goze ahnm ama kendimle birlikte bir Zenci siiriisiinii de oteki tarafa gotiiriiriim."
"Ka� �ocugun var?" Ht�tmla bana dondii. "$imdilik yok ama ileride yapacagtm ve
yemin ederim hi�biri bir Zenciyle ayru okula gitmeyecek." "<::ocuklann olmadan once mi, yoksa olduktan soma rm olii
mii goze alacaksm ?" Yola bakmam gerekiyordu, onun i�in de pek ho� olmayan yiiz
ifadesini ancak goziimiin ucuyla goriiyordum. "Bana Zenci a�tgt gibi geldin. Tahmin etmem gerekirdi. Ba� belalan; buraya gelip bize nastl ya�amarmz gerektigini soyliiyorsunuz. Sizin dediginiz olmayacak, baytm. Sizi komiinist Zenci a�tklan, goziimiiz iistiiniizde."
"Sadece oliimii goze almarun ne biiyiik bir cesaret omegi oldugunu dii�iiniiyordum."
"Vallaha da hakltymt�tm. Zenci a�tgtsm." "Haytr degilim. Beyaz a�tgt da degilim, hele o asil Amigo Klz
lann da beyaz oldugu dii�iiniiliirse." Yiizii �ok yaktruma gelmi�ti. "Senin hakktnda ne dii�iindiigu
mii duymak ister misin?"
237
"Hayu. Dun Nellie'nin agzmdan duydum zaten." Frene bastp Rocinante'yi kenara .;ektim.
�a�km goriiniiyordu. "Neden duruyorsun?" "in a�agt," dedim. "Vay, kavga istiyorsun." "Hayu. Senden kurtulmak istiyorum. in a�agt." "indir de gorelim." Koltukla kapmm arasmdaki bo�luga uzandtm ki ger.;ekten
bombo�tu. "Tamam, tamam," dedi. indiginde kaptyt oyle luzh <;arph ki
Charley klz1p homurdand1. Hemen gaza bashm ama arkamdan bagtrdigim duyabili
yordum. Aynadan nefret dolu yiiziinii ve tiikiiriik sa.;an agzrm gordiim. "Zenci a�Igi, Zenci a�Igt, Zenci a�Igt," diye tiz bir sesle bagmp durdu onu aynadan gordiigum miiddet.;e, kim bilir belki sonra da devam etmi�tir. Dogru, onu ben ki�kutrru�hm ama elimde degildi. Beni akil adam listesine almasmlar en iyisi.
Jackson'la Montgomery arasmda bir yolcu daha ald1m; sert bir yiizii, sabirsiZ, ahlgan bir hali olan gen.; bir Zenci ogrenciyi. Gogiis cebinde ii«; dolmakalem vard1 ve ceketinin i.; cebi kagitlarla doluydu. Ogrenci oldugunu sordum da ogrendim. Diken iistiindeydi. Plaka ve konu�mam onu olabildigince rahatlath.
Oturma eylemlerini konu�tuk. Gosterilere ve otobiis boykotuna kahlrm�h. Ona New Orleans'ta gordiiklerimi anlathm. Kendisi de orada bulunmu�tu. Beni �oke eden �ey ona .;ok normal geliyordu.
Nihayet Martin Luther King' den ve pasif ama siirekli direni� ogretisinden konu�tuk.
"�ok yava�,'' dedi. "�ok zaman alacak." "ilerleme var, istikrarh bir ilerleme var. Gandhi �iddete kar�I
galip gelmek i<;in tek silalun bu oldugunu karutlad1." "Hepsini biliyorum. Ara�hrd1m. Kazarumlar denizde bir dam
la ve zaman ge.;iyor. Ben daha h1zh olsun istiyorum, hareket istiyorum; hemen �imdi."
238
"Ama o zaman yenilgi gelebilir." "Adam yerine konuldugumu gormeden ya�lanabilirim. Hat
ta olebilirim." "Dogru. Gandhi de oldii. Senin gibi hareket isteyenler \=Ok
mu?" "Evet. Yani biraz, yani tarn ne kadar oldugunu bilmiyorum." Soma ba�ka ba�ka �eyler konu�tuk. Yiizeyin hemen altnldaki
kaygiya ve atakhga ragmen tutkulu, diizgiin konu�an bir gen<;ti. Ama onu Montgomery' de indirdigimde pencereden i<;eri uzarup giildii. "Utaruyorum," dedi. "Sadece bencillik. Gormek istiyorum - ben - olmeden once. Burada! Ben! Hemen gormek istiyorum." Soma aniden arkasrm dondii, gozlerini sildi ve luzla uzakla�b.
Biitiin o kamuoyu yoklamalan, anketler, haberden <;ok kanaat bildiren, neyin ne oldugunu anlamamlZl engelleyen gazetelerle bogu�maktayken bir konuda a9k olmak istiyorum. Okur "Bize Giineyin ger<;ek resmini sundugunu dii�iiniiyor," desin diye herhangi bir <;apraz kesit sunmaya niyet etmedim, sunmad1m da. Sadece bir iki ki�inin bana soylediklerini ve kendi gordiiklerimi yazdtm. Bu insanlarm geni� bir kesimi temsil edip etmediklerini, bundan bir sonu<; 9-karmarun miimkiin olup olmadtgrm bilmiyorum. Ama orarun sorunlu bir bolge oldugunu ve insanlann kapana ktstlm1� oldugunu biliyorum. Giiniin birinde gelirse, <;oziimiin de kolay ya da basit olacagrm dii�iinmiiyorum. Ben de Monsieur Ci Git gibi bu asil meselenin bu i�in sonu olmadtgrm di.i�iiniiyorum. 0 sona ne �ekilde ula�tlacag., yontemlerin o korkun<; belirsizligi.
239
Bu anlahrun ba�langtanda seyahatlerin kendilerine has bir karakterleri oldugunu, her birinin bir birey oldugunu ve hi<;birinin birbirine benzemedigini yazrru�tun. Seyahatlerin o giic;lii kendine ozgiiliigu kar�tsmdaki hayretimi anlatnu� ve insanlann seyahate gitmediklerini, seyahatin onlara geldigini yazrru�hm. Ancak seyahatlerin omrii konusunda pek yorurn yaprnarnt�hrn. Degi�kenlik gosteren ve onceden tahmin edilerneyen bir konu bu. Daha yolcu geriye donrneden bitrni�, rnortu <;ekmi� bir yolculuk bilrneyeniniz var rnt? Bunun tersi de rniirnkiin: zarnanda ve rnekanda hareket bittikten <;ok sonra bile devarn eden bir yolculuk. Salinash orta ya�h bir adarn Honolulu'ya gitrni�ti bir keresinde ve yolculugu olene kadar devarn etmi�ti. Verandasmdaki sallanan sandalyede oturdugunu, gozlerini ktstp hie; durrnadan Honolulu' da gezindigini goriirdiik hep.
Benim kendi yolculugurn yola c;tkmadan c;ok once ba�ladt ve geri donrneden once bitti. Tarn olarak nerede ve ne zarnan bittigini biliyorum. Virginia'nm kopek bacagmda, Abingdon yaktnlarmda, riizgarh bir ikindi vakti, saat dortte, hie; ikaz etmeden, veda etmeden, hareket <;ekmeden bastp gitti ve beni evden <;ok uzakta sap gibi btrakh. Onu geri c;agrrrnaya, tekrar yakalarnaya c;ah�hm. Aptalca, urnutsuz bir c;abaydt c;iinkii kesinlikle, donmernecesine gitmi�, bitmi�ti. Yol sonsuz ta� bir kurdeleye, tepeler engellere, aga<;lar ye�il lekelere, insanlar ba�lan olan arna yiizleri olrnayan hareketli figiirlere doni.i�tii. Yol boyu bi.itiin yiyeceklerin tadt <;orba gibiydi, c;orbanm bile. Yatagtrn dagtrukh. Uzun, e�itsiz arahklarla �oyle bir kestirrnek ic;in giriyordurn ic;ine. Ocagtrn yanmtyor, dolaptaki ekmek ki.if tutuyordu. Kilornetreler ben gorrneden alhrndan gec;ip gidiyordu. Soguk oldugunu biliyordurn ama hissetmiyordurn; c;evrenin giizel goriindi.iguni.i biliyordurn
240
arna gormiiyordum. Bab Virginia' dan bir buldozer gibi korlemesine gec;tim, Pennsylvania'ya daldtm ve Rocinante'yi o kocaman, geni� parah yola nuhladtm. Gece, giindiiz, mesafe kalrnarm�h. Depoyu doldurrnak, Charley'i gezdirrnek ve beslemek, telefon etmek ic;in durmu� olmahytm arna hic;birini hahrlamtyorum.
<::ok tuhaf. Virginia, Abdington' a kadar biitiin yolculugu bir film gibi geri sarabiliyorurn. Neredeyse her �eyi hahrhyorum; her yiizii, her tepeyi, agacr, rengi, aksaru. Kiic;iik sahneler her an bellegimde yeniden sergilenmeye haztr. Abdington' dan sonra ise sthr. Yol gri, zarnanstz, olaystz bir tiineldi arna sonunda tek bir 1�llhh gerc;eklik vardt: kendi kanrn, kendi evim, kendi sokagtm, kendi yatagtrn. Hepsi oradaydt ve ben de son siirat oraya gidiyordum. Rocinante seri bir arac; olabilir ama onu pek ruzh siirmemi�tim. �imdi agrr, stkmtllt ayagtmm alhnda ztphyordu ve kabinin kenarlannda riizgar ugulduyordu. Benirn yolculuk konusunda kendimi bir hayale kaphrdtgtrm dii�iinenler Charley'in yolculugun bittigini anlarnasma ne diyecek? En azmdan o hayalci, ruh hall cambaz1 degildir. Kafasrm kucagtrna koyup uyuyor, pencereden dt�an bakrmyor, "Ftt" demiyor, beni kenara c;ekrneye zorlarmyordu. i�lerini uyurgezer gibi hallediyor, stra stra c;op kovas1m gormezden geliyordu. Soziimiin dogrulugunu bu karutlamtyorsa hic;bir �ey karutlarnaz.
New Jersey bir ba�ka parah yolda tiikendi. Viicudum sinirsiz, yorulmaz bir bo�luktu. New York' a yakla�hkc;a artan trafik nehri beni ta�tyordu ve aniden Holland Tiineli'nin bana 'ho� geldin' diyen agztm gordiim, c;tkl�ta evim vard1.
Bir polis beni trafik yllanmdan dt�an c;ekti. "0 biitan gaz1 tii-piiyle tiinele giremezsin," dedi.
"Ama memur bey, tiip kapah." "Fark etmez. Kanun boy le. Gaz1 tiinele sokamazsm." Aniden kendimi btraklp bir bitkinlik jolesine donii�tiim.
"Ama eve gitmek istiyorum," diye mlZlldandtm. "Eve nasll gidecegim �imdi?"
241
Polis bana kar�1 �ok nazik ve sablrhyd1. Belki onun da bir yerlerde bir evi vard1. "George Wasltington kopriisiinii kullanabilirsiniz ya da feribota binebilirsiniz."
i� ��kl�1 saatiydi ama iyi kalpli polis benim i<;imde potansiyel bir manyak gormii� olrnahyd1. Vah�i trafigi durdurdu, beni aradan ge�irdi ve biiyiik bir ozenle dogru istikamete yonlendirdi. Hatta direksiyona ge�ip beni eve gotiirmek arzusundayd1 sanki.
Btiyiilti degnek dokunmu� gibi kendimi Hoboken feribotunda, sonra da kly1da buldum; �ehir merkezinin epey yaklrunda, hi�bir i�arete uymadan makas atan, sagdan soldan dalan banliyo sakinlerinin hayas1zca aklru i�inde. New York'un gobeginde her giin bir Pamplona boga ko�usu gibi. Bir saga saphm, bir sola saphm, tek yonlii bir yola tersten girdim, geri �1khm, bir yaya ge�idinde etrahmda donen bir insan girdab1 i�inde kald1m.
Aniden park yasag1 olan bir yerde arabay1 kaldmma �ektim, motoru kapathm ve koltuga yaslarup giilmeye ba�lad1m, susamiyordum. Ellerim, kollanm, omuzlanm araba kullanmaktan seyiriyordu.
iyicil, klrm1z1 bir ytizti ve buz gibi mavi gozleri olan, eski moda bir polis pencereme egildi. "Neyin var, Mac, sarho� musun?" diye sordu.
"Memur bey," dedim, ''bu aletle btitiin memleketi dola�hm; daglar, ovalar, �oiler a�hm. $imdi ya�ad1grm yere, kendi �ehrime dondtim ve yolumu kaybettim."
Keyifle smtb. "Takma kafaya, Mac," dedi. "cumartesi giinti ben de Brooklyn'de yolumu kaybettim. Nereye gidiyordun?"
i�te yolcu evine boyle dondti.
242