Upload
others
View
26
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
KONU 7 - ÇEKİRDEK DIŞI KALITIM
1
1. Çekirdek dışı kalıtım tipleri
2. Organel kalıtımı – Mitokondri ve kloroplastlar
3. Mitokondri DNA mutasyonları
4. Enfeksiyon kalıtımı
5. Anasal etki kalıtımları
1. Çekirdek Dışı Kalıtım Tipleri
3
1. Organel kalıtımı
2. Anasal etki kalıtımları
3. Enfeksiyon tipi kalıtımı
Çekirdekten değil, sitoplazmadan aktarılan ve genellikle
ebeveynlerin birini içeren kalıtım = çekirdek dışı kalıtım.
1. Çekirdek Dışı Kalıtım Tipleri
4
1. Organel kalıtımı: Bu tip kalıtımda, yavruların bazı
fenotipik özelliklerini kloroplast veya
mitokondrilerdeki DNA belirler.
Yapılan çalışmalarla, bu organellerin anneden
yumurta aracılığı ile yavrulara (tek ebeveyn-uni
parental) geçtiği kabul edilmiştir.
1. Çekirdek Dışı Kalıtım Tipleri
5
2. Anasal etki kalıtımı: Bu etkide çekirdek genlerinin
ürünleri yumurtada depolanır.
Ooplazmadan yavruya geçirilir.
Bu gen ürünleri, gelişen embriyonun hücrelerine
dağıtılır ve fenotipini etkiler.
1. Çekirdek Dışı Kalıtım Tipleri
6
3. Enfeksiyon tipi kalıtım: Bu kalıtım tipi
mikroorganizmalarla olan simbiyotik ve parazitik
yaşam sonucunda ortaya çıkar.
Bu tip durumlarda, konak hücrelerin
sitoplazmasında bulunan mikroorganizmalar
fenotipin kalıtımını etkiler.
2. Organel kalıtımı kloroplast ve
mitokondrideki DNA aracılığı ile olur
7
Bu organellerdeki DNA keşfedilmeden öncekalıtımlarının çekirdekteki genlerden değil de
sitoplazmadaki bir şey ile bağlantılı olduğubiliniyordu.
Kalıtım, ooplazma (yumurta sitoplazması) yolu ile
çoğunlukla annedendir.
Bu durum karşılıklı çaprazlamaların sonuçlarının
değişken olmasına neden olmaktadır.
Bu modele organel kalıtımı denir.
2. Organel kalıtımı kloroplast ve
mitokondrideki DNA aracılığı ile olur
8
Kloroplast ve mitokondri DNA‘sına ait mutant
allellerin kalıtım modelleri analizlerini yapmak
oldukça zordur.
2 sebep:
Bu organellerin işlevleri, hem çekirdek hem de
organel DNA’sının gen ürünlerine bağlıdır.
Dolayısıyla organelde meydana gelen mutant
fenotiplerin çekirdek veya organel DNA’sından
kaynaklanması söz konusudur
2. Organel kalıtımı kloroplast ve
mitokondrideki DNA aracılığı ile olur
9
2. Her yavru için çok sayıda organelin geçişi sözkonusudur.
Organellerden sadece biri ya da çok azı mutant
bir gene sahip ise, bu genle ilgili mutant fenotip
gözlemlenmeyebilir.
Çünkü geçiş yapan ve çoğunluğu oluşturan diğer
organeller yabanıl fenotipi üreterek mutant
olanların saklı kalmasına sebep olur
Bu duruma heteroplazmi adı verilir
2.1 Akşam sefası bitkisinde renk çeşitliliği
10
Carl Corrnes, 1908’de kloroplast geçişi ile bağlantılı ilk kalıtım
modelini tanımlamıştır.
Akşam sefası (Mirabilis jalapa) bitkisinin beyaz, yeşil ya da karışık
renkli yaprakların bulunduğu dallara sahip bir çeşidini bulmuştur.
Beyaz bölgelerinde klorofil bulunmuyordu.
Mümkün olan tüm çaprazlama kombinasyonlarında, kalıtım
kesinlikle tohum taslağı (ovum) kaynağının fenotipi tarafından tayin edilmektedir.
Sitoplazmasını zigota çok az aktaran ya da hiç aktarmayan
polenin, oğul dölün fenotipi üzerinde görünen bir etkisi olmadığıiçin kalıtımın anasal sitoplazma aracılığı ile olduğu sonucuna
varmıştır.
2.1 Akşam sefası bitkisinde renk çeşitliliği
11
2.2 Chlamydomonas’da
kloroplast mutasyonları
Bu haploid canlının tek bir kloroplastı
bulunur ve aynı dairesel DNA’nın 75
kopyasını barındırır.
Döllenme sonrasında hemen mayoz olur ve
canlı tekrar haploid olarak yaşamını sürdürür
Bu sebeplerle organel kalıtımı çalışmaları
çok kolaydır.
12
2.2 Chlamydomonas’da kloroplast
mutasyonları
13
Ruth Sager,1954’te streptomisine
dirençli (strR ) ilk mutasyonu tespit
etmiştir.
strR fenotipinin sadece mt+ tip
ebeveynden aktarımı olduğu gözlenmiştir.
2.2 Chlamydomonas’da kloroplast
mutasyonları
Sonradan Chlamydomonas
mitokondrisinin de tek ebeveynden
aktarıldığı tespit edilmiştir
Fakat mitokondri mt- zigottan aktarılmaktadır
Neden bir organelin bir ebeveynden ve diğerinin
de öbür ebeveynden aktarıldığı halen
bilinmemektedir.
2.3 Mitokondri mutasyonları
Neurospora’da Poky Örneği
Mitokondri mutasyonları da sitoplazma yolu ile aktarılır.
Marry B. Mitchell ve Hershell K. Mitchell, 1952 yılında ekmek
küfü olan Neurospora crassa üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Bu araştırmacılar, yavaş büyüyen bir mutantı izole ederek ona Poky adını vermiştir.
Yavaş büyüme, özellikle, elektron taşıma için gerekli olan
bazı sitokrom proteinlerinin yokluğu sonucunda,
mitokondri işlevinin bozulması ile ilgilidir.
15
2.3 Neurospora’da Poky örneği
16
Eğer dişi ebeveyn poky (hasta) ve erkek ebeveyn
yabanıl tip (sağlıklı) ise tüm yavru koloniler poky (hasta) olmaktadır.
Tam tersine çaprazlamalar ise normal yabanıl tip
koloniler oluşturur.
Bu durum anneden kalıtıma işarettir.
4. Organel DNA’sı
17
Mitokondri ve kloroplastlardaki DNA bakterilerdeki
DNA’ya benzemektedir.
Organele özgü transkripsiyon ve translasyon yapabilen
özgün genetik sistemin varlığı, Lynn Margulis ve diğerlerini endosimbiyotik teori olarak bilinen teoriyi formüle etmeye
götürmüştür.
Bu teoriye göre, mitokondriler ve kloroplastlar, birbirlerinden
bağımsız olarak 2 milyar yıl önce serbest yaşayan proto-
bakterilerden türemişlerdir.
Bu bakteriler, şimdi bu organellerde bulunan aerobik solunum ve fotosentez yapma gibi yeteneklerini, bu yapılara
vermiştir.
4. Organel DNA’sı
18
Buna göre, atasal bakteriler, aerobik olarak
solunum yapma veya güneşten enerji tutma
yeteneğine sahip olmayan ilkin ökaryotik hücrelerin bünyelerine alınmıştırr.
Zamanla hücre için verimli olan simbiyotik ilişki
gelişir ve böylece bakteri bağımsız olarak hareket
etme yeteneğini kaybeder.
Ökaryotik hücre oksijenli solunum veya
fotosentez yeteneği kazanır.
4.1 Kloroplast DNA’sının moleküler
organizasyonu ve gen ürünleri
19
Fotosentezden sorumlu olan kloroplast, genetik
bilgi kaynağı olarak DNA’yı ve protein sentez mekanizmasının tamamını içerir.
Kloroplast ribozomlarının bileşenleri, hem çekirdek
hem de organel genlerinden ortaklaşa türemiştir.
4.1 Kloroplast DNA’sının moleküler
organizasyonu ve gen ürünleri
20
Kloroplast DNA’sı (cpDNA), prokaryotlardaki
DNA ile birçok benzerliğe sahiptir.
Halkasaldır, çift ipliklidir, yarı korunumlu replike olur
ve ökaryotik DNA’nın tipik özeliğinin aksine proteinlerle paketlenmemiştir.
Kloroplast DNA’sı tarafından kodlanan birçok gen
ürünü organeldeki translasyonda görev alır.
4.2 Mitokondri DNA’sının moleküler
organizasyonu ve gen ürünleri
21
Ökaryotların çoğunda mitokondri DNA’sı (mtDNA) çift iplikli, kapalıhalkasal şekilde bulunur ve yarı korunumlu eşlenir.
Ökaryotik DNA’nın tipik özelliğinin aksine proteinlerle ilişkili değildir.
Büyüklük olarak mtDNA, cpDNA’dan daha küçüktür.
Omurgalılarda organel başına 5-10 DNA
molekülü varken, bitkilerde organel başına 20-40 kopya bulunur.
4.2 Mitokondri DNA’sının moleküler
organizasyonu ve gen ürünleri
22
4.2 Mitokondri DNA’sının Moleküler
Organizasyonu ve Gen Ürünleri
23
Organellerde bulunan ribozomlar, sitoplazmadan
farklıdır.
Sedimantasyon katsayısı sadece 80S olan
sitoplazmik ribozomlara karşın, sedimentasyon
katsayıları 55S’ten 80S’ye kadar değişen farklı türlerdeki mitokondri ribozomları göstermektedir.
Mitokondri gen ürünleri:
Oksijenli hücre solunumu için gerekli olan 13 adet protein
Translasyon için gerekli olan 22 adet tRNA
Translasyon için gerekli olan 2 adet rRNA
24
5. Mitokondri DNA’sındaki mutasyonlar
insanda genetik hastalıklara neden olur
25
Zigot, yumurtadan çok sayıda organel alır.
Sadece bir veya birkaç organel mutasyona sahip olsa
da, ortamda mutasyon taşımayan, normal işleve sahip
bol miktarda mitokondri bulunduğu için mutant olanın
etkisi seyreltilmiş olur.
Eğer başlangıçtaki organel grubunda zararlı bir mutasyon varsa ya da ortaya çıkarsa, erginler normal
ve anormal organellerin çeşitli karışımlarına sahip olur.
Bu duruma heteroplazmi denir.
26
İnsanda görülen bir hastalığın, genetik olarak
değişmiş mitokondriler sonucu olduğuna karar verebilmek için birkaç kriter vardır:
Kalıtım, Mendel yerine anasal (maternal) kalıtım göstermelidir.
Hastalık, organelin biyoenerjik işlevindeki eksikliğini yansıtmalıdır.
Mitokondri genlerinden bir veya birden fazlasında
özgül bir genetik mutasyon olmalıdır.
5. Mitokondri DNA’sındaki mutasyonlar
insanda genetik hastalıklara neden olur
27
İnsanda bu özellikleri gösteren birkaç genetik bozukluk
bilinmektedir:
Miyoklonik epilepsi (Myoclonic epilepsy) ve düzensiz kırmızı lif hastalığı (Ragged red fiber disease-MERRF)
Leber kalıtsal optik nöropati(Leber’s hereditary optic neuropathy-LHON)
Kearns-Sayre sendromu (KSS)
5. Mitokondri DNA’sındaki mutasyonlar
insanda genetik hastalıklara neden olur
5.1 Miyoklonik epilepsi ve
düzensiz kırmızı lif hastalığı
28
Anasal kalıtıma uyan bir kalıtım modelidir.
Sadece hasta annelerin çocuklarında bu hastalık
görünür.
Hasta babaların çocuklarının hepsi normaldir.
Nadir görülen bu hastalığa sahip bireylerde ataksiya (kas
kordinasiyon kaybı), sağırlık, bunama ve epileptik nöbetler görünür.
Aşırı çoğalan mitokondri Daha az çoğalan mitokondri
Kırmızı lif denmesinin sebebi anormal mitokondrilerin kas lifinde
aşırı çoğalmalarıdır.
Lizin taşıyan bir mitokondri tRNA’sında mutasyon
5.2 Leber kalıtsal optik nöropati
30
Bu hastalık da, anadan geçen kalıtım özelliğidir.
Hastalık, 2 gözün aniden kör olması ile karakterize
edilebilir.
Görme özelliğini kaybetme yaşı ortalama olarak 27
olmasına rağmen oldukça değişkendir.
4 adet mutasyon saptanmıştır; her biri hücresel
solunumun oksidatif fosforilasyon basamağı
açısından işlevsizdir.
Adem’den-Havva’ya
6. Enfeksiyon kalıtımı:konak organizma-istilacı ilişkisi(simbiyoz)
33
Ökaryotlarda, sitoplazmik olarak aktarılan
fenotiplere ait örneklerin birçoğu, bir mikroorganizma yada partikül istilası nedeni ile olur.
Simbiyotik ilişki içinde bulunan yabancı istilacı, yeni döllere ya da organizmalara genellikle
annenin ooplazmasından geçer ve özgül bir
fenotip oluşturur.
6.1 Paramecium’da kappa
34
Paramecium aurelia’nın belirli suşları katil (killer)
olarak adlandırılmıştır.
Çünkü bunlar, duyarlı suşlara karşı toksik ve bazen de öldürücü olan paramesin denilen sitoplazmik
bir madde salgılar.
Bu madde, katil hücrelerin sitoplazmasında
bulunan kappa partikülleri tarafından üretilir.
Paramecium konjugasyon ile genetik bilginin
değiş tokuşunu yapabilen diploid bir tek hücrelilerdir.
Katil fenotipi hem çekirdekte K baskın allel varlığı ve hem de sitoplazmada kappa partiküllerinin varlığına bağlıdır.
K olmadan kappa çoğalamaz ve kappa olmadan K kappayı
kendisi üretemez
Kappa partikül genomda kodlanmaz
KK ve Kk bir birey sitoplazmasında kappa partikülleri yoksa
duyarlıdır
kk genotipi olup da sitoplazmasında kappa partikülü bulunanlar
da katil olamazlar çünkü baskın K olmadan zaman içinde kappa
partikülleri kaybedilir
6.1 Paramecium’da kappa
36
Sonradan simbiyotik bir
bakteri olduğu anlaşılmıştır
Caedibacter
taenospiralis
Eğer konjugasyon
yeterince uzun
sürerse sitoplazmik
alış-veriş gerçekleşir
7. Anasal Etki Kalıtımı
37
Anasal etki veya anasal tesir, yavruların
fenotipindeki belirli bir özelliğin yumurtada mevcut olan çekirdek gen ürünlerinin kontrolü altında
olmasıdır.
Dişi gametlerdeki genetik bilgi transkripsiyona
uğrar ve genetik ürünler (ya protein şeklinde ya da
henüz translasyona uğramamış mRNA halinde) yumurta sitoplazmasında bulunur.
7.1 Ephestia’da pigmentasyon
38
Ephestia kuehniella’da anasal etki baskın A geni
nedeni ile yabanıl tip güve larvasının derisi
pigmentli ve gözleri kahverengidir.
Pigment, triptofan aminoasitine benzer bir
molekül olan kinurenin’den oluşur.
Bir mutasyon, kinurenin sentezini bozar ve
homozigot durumda, larvada kırmızı gözler ve
daha az pigmentasyon gözlenir – a alleli
Aa X aa çaprazı sonucunda oluşan bireylerin
fenotipleri baskın geni hangi ebeveynin taşıdığına
göre değişir
Eğer erkek heterozigotsa oluşan yavrular 1:1
oranında kahverengi:kırmızı gözlüdür – Mendel
kalıtımına uyar
Eğer dişiler heterozigotsa yarısı aa olmasına rağmen
tüm yavrular kahverengi gözlüdür
Bu larvalar erginliğe geçtiklerinde yarısı kırmızı gözlü
olur!!!
7.1 Ephestia’da pigmentasyon
7.1 Ephestia’da pigmentasyon
40
Bu durum heterozigot annede üretilen proteininin yumurta
sitoplazmasından tüm yavrulara geçmesiyle açıklanır
Sonradan aa bireylerde kahverengi gözün kaybolma sebebi:Birey geliştikçe hücre sayısının artması ve proteinin gittikçe seyrelmesi
7.2 Limnaea’da kıvrılma
41
Bir salyangoz olan Limnae peegrar’da kabuk
kıvrımı, geçiciden ziyade kalıcı fenotipik
değişimine neden olan anasal kalıtımın etkisidir.
Bazı salyangoz türleri sola doğru kıvrılmış(sinistral) (dd), bazıları ise sağa doğru kıvrılmış (dekstral) (DD veya Dd) kabuklara sahiptir.
Bu hayvanlar hermafrodittir: ya karşı cinsle çiftleşir veya kendi kendini döller.
42
7.2 Limnaea’da kıvrılma
43
Yavruların fenotipiannenin genotipine göre
belirlenmektedir.
Annenin fenotipinin bir
önemi yoktur!!!
Üstelik bu fenotip
erişkinlikte de devam eder
çünkü kabuk yönü gelişimin ilk bölünme
evresinde belirlenir ve o şekilde devam eder.