Microsoft Word - KÜLTÜR EVREN 9. say.docKÜLTÜR EVREN UNIVERSE OF
CULTURE -
K/Winter/ 2011 Yl / Year / 3 Say / Number / 9 ÜÇ AYDA BR YAYIMLANAN
ULUSLARARASI HAKEML SOSYAL BLMLER DERGS
QUARTERLY SOCIAL EDUCATION JOURNAL SUBJECT TO INTERNATIONAL PEER
REVIEW
ISSN: 1308-6197
Kültür Ajans Tantm ve Organizasyon Ltd. ti. - Konur Sokak 66/7
Bakanlklar-ANKARA Tel: 0090.312 4259353 –
[email protected]
Sorumlu Yaz leri Md./ Associate Editor
Erhan VGN
Editör/ Editor
Genel Koordinatör / Director / Redaktör/Redacteur/ Erhan VGN Doç.
Dr. Nezaket HÜSEYNOVA
Yayn Kurulu / Editorial Board / Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKNProf.
Dr. Tuncer GÜLENSOYProf. Dr. Mehman MUSAOLU
Prof. Dr. Taciser ONUKProf. Dr. smail PARLATIRProf. Dr. Saim
SAKAOLUProf. Dr. Fikret TÜRKMEN Yazma Adresi / Correspondance Adres
/
Kültür Ajans Ltd. ti. Konur Sokak No: 66/7
Bakanlklar/ANKARA-TÜRKYE
Tel.: 0090.312 425 93 53 (PBX) - Fax: 0090.312 419 44 43 E-mail:
[email protected] –
[email protected]
www.kulturevreni.net
Fiyat / Price / 10 TL (Yurt içi / )
15 $ / 10 Euro (Yurt d / )
Abone Bedeli / Subsciption Price
Bask Tarihi/ Press Date 30 Kasm 2011
Bask / Pres / BRC BASIM
Samanyolu Cad. No: 35 skitler/ANKARA Tel: 0090.312.384 44 54
Kapak Resmi Sultan III. Ahmed’i ziyaret eden Avrupal elçileri
gösteren ve Levnî’ye ait
(18. Yüzyl) minyatürden bir detay
Temsilcilikler / Representative /
e-mail:
[email protected] Tel: 00994503441135
e-mail:
[email protected] Tel: 00994503290442
e-mail:
[email protected] Tel: 00787017314047
e-mail:
[email protected] Tel: 00380679610301
e-mail:
[email protected] Tel: 0037744217234
e-mail:
[email protected] Tel: 0079153847317
Kültür Evreni dergisinin yayn ilkelerine göre yazlarn yaymlatmak
isteyenler, yazma adresine veya temsilcilerimize
bavurmaldrlar.
Articles submitted for publication will comply with the Publication
Policy and the Submission nstructions for manuscripts. For
publication you can refer to adres or
to our representative
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
3
Ord. Prof. Dr. sa HABBBEYL (Nahçvan Devlet Üniversitesi /
AZERBAYCAN) Ord. Prof. Dr. smayil HACIYEV (AMEA Nahçvan Bölmesi /
AZERBAYCAN)
Ord. Prof. Dr. Teymür BÜNYADOV (AMEA Etnografya Enstitüsü /
AZERBAYCAN) Ord. Prof. Dr. Vasf MEMMEDALYEV (Bakü Devlet
Üniversitesi / AZERBAYCAN)
Prof. Dr. Abdurrahman KÜÇÜK (Ankara Üniversitesi/TÜRKYE) Prof. Dr.
Ahmet BURAN (Frat Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Ahmet GÖKBEL (Cumhuriyet Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Ali Berat ALPTEKN (Selçuk Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Ali UÇAN (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Bilge
SEYDOLU (Atatürk Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Byoungduk SOHN (Chongshin University / KORE) Prof. Dr.
Edip GÜNAY (stanbul Teknik Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Elfina SBGATULLNA (Akademia Nauk / RUSYA FEDERASYONU)
Prof. Dr. Erman ARTUN (Çukurova Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Esma MEK (Frat Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Fikret
TÜRKMEN (Ege Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Gülsen DEMR (Karabük Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Gürer GÜLSEVN (Ege Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Harun GÜNGÖR (Erciyes Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Hayrettin RAYMAN (Bozok Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. ngeborg BALDAUF (Humboldt Universität zu Berlin /
ALMANYA) Prof. Dr. smail ÖZTÜRK (Dokuz Eylül Üniversitesi /
TÜRKYE)
Prof. Dr. M. Öcal OUZ (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Maimunah ISMAIL (Universiti Putra Malaysia / MALEZYA)
Prof. Dr. Maria CKA (Akademia Nauk / GÜRCSTAN) Prof. Dr. Maria Pia
PADANI (Universita’ Ca’ Foscari Di Veneza / TALYA)
Prof. Dr. Mehman MUSAOLU (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Mehmet AÇA (Balkesir Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Metin EKC (Ege Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Mustafa
CEMLOLU (Uluda Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Muzaffer TUFAN (stanbul Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Naciye YILDIZ (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Natalie O. KONONENKO (University of Alberta / KANADA)
Prof. Dr. Nazm Hikmet POLAT (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr.
Nebi ÖZDEMR (Hacettepe Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Necati DEMR
(Cumhuriyet Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Nimetullah HAFIZ
(Piritine Üniversitesi / KOSOVA)
Prof. Dr. Norbert FIRIES (Humboldt Universität zu Berlin / ALMANYA)
Prof. Dr. Özkul ÇOBANOLU (Hacettepe Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Pavel DOLUKHANOV (University of Newcastle / NGLTERE)
Prof. Dr. Reat GENÇ (Gazi Üniversitesi-em. / TÜRKYE)
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
4
Prof. Dr. Saim SAKAOLU (Selçuk Üniversitesi-em. / TÜRKYE) Prof. Dr.
Shih-chung HSIEH (National Taiwan University / TAYVAN)
Prof. Dr. Suphi SAATÇ (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi /
TÜRKYE) Prof. Dr. Tacida HAFIZ (Piritine Üniversitesi / KOSOVA)
Prof. Dr. Taciser ONUK (Gazi Üniversitesi-em / TÜRKYE)
Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY (Erciyes Üniversitesi-em. / TÜRKYE) Prof.
Dr. Umay GÜNAY (Girne Amerikan Üniversitesi / KKTC) Prof. Dr.
Walter ANDREVS (University of Washington / ABD) Prof. Dr. Wan-I LN
(National Taiwan University / TAYVAN)
Doç. Dr. Baktgül KULCANOVA (Kazak Milli Üniversitesi/KAZAKSTAN)
Doç. Dr. Cabbar ANKUL (Özbekistan limler Akademisi /
ÖZBEKSTAN)
Doç. Dr. Çulpan ZARPOVA ÇETN (Mula Üniversitesi / TÜRKYE) Doç. Dr.
Erdoan ALTINKAYNAK (Giresun Üniversitesi / TÜRKYE)
Doç. Dr. Gloham VATANDOUST (American University of Kuwait / KUVEYT)
Doç. Dr. Iryna M. DRYGA (Bilimler Akademisi / UKRANIE)
Doç. Dr. Mehmet DEMRYÜREK (Lefke Avrupa Üniversitesi / KKTC) Doç.
Dr. Nezaket HÜSEYNOVA (Bakü Devlet Üniversitesi / AZERBAYCAN)
Yrd. Doç. Dr. Kenan KOÇ (Mula Üniversitesi / TÜRKYE)
Not : Alfabetik olarak sralanmtr. Note : It is arranged in
accordance with an alphabetical order. :
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
5
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
6
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
7
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
8
A Survey On The Effects Of Water Stress On Abscisic Acid And Ion
Leakage In Apricot Cultivars Shahram MEHR - Saeed Piri PRAVATLOU -
Bahram MEHR ..............205 Kültür Türü Erik Bitkisinde Su
Gerginlii Efektiyle Oyuturulan Abscisic Turusu (Ekisi) ve yon
Szntsyla lgili Aratrma Abscsc Yerleim Yerlerinin Genilemesi ve
Gelimesinde Jeomorfolojik Uygulamalar ve Onlarn Sonuçlar Seyed
Mehran HOSSEN - Nima
PURFAHM...............................................214
Geomorphologcal Processes And Ther Effects On Growth And
Development Of The Ctes
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
9
AN APPROACH TO THE CEM CEREMONY IN TERMS OF
HISTORY OF RELIGIONS
Dr. Asife ÜNAL*
Özet Cem törenleri Alevîlik-Bektaîlikte büyük önem arz etmekte,
adeta Alevîliin
temelini tekil etmektedir. Bu çalmada cem kavram ve cem törenine
Dinler Tari- hi açsndan baklacaktr. Konunun netlemesi için önce
“cem”in kelime ve terim anlamlar üzerinde durulacak, sonra geliim
sürecine ve gelitii yöredeki kültürel unsurlara, bu kültür ortamnn
dinî referanslarna, geleneksel Türk dinî inançlar ve slâmî anlay
ile bana temas edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Alevîlik-Bektaîlik, Cem, Cem Töreni, Miraç,
Semah. Abstract Cem ceremonies are so important for Alevism and
Bektashism and almost base
of Alevism. In this article the Cem concept and Cem ceremony will
be dealt with in terms of concept and outlook in the History of
Religions. To clarify the meaning of the “Cem” term, first the
focus will be on Cem term, and then the process of development and
environmental cultural elements, in this cultural environment
religious references, connection of traditional Turkish religious
beliefs and Islamic understanding will be studied.
Key Words: Alevism-Bektashism, Cem, Cem Ceremony, Miraj,
Whirl.
* Dinler Tarihi Dernei Bakan Yardmcs, Ankara Üniversitesi /
TÜRKYE
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
10
Giri Cem töreni ve bu törenlerin icra edildii mekânlar olan
cemevleri Türkiye’de
Alevîlik-Bektaîlik ile ilgili tartmalarn ana konularndan birini
oluturmaktadr.1 Cem töreni ve cemevleri konusu deiik yönleriyle
Hukuk, Sosyoloji, Türk Halk Edebiyat, Tarih gibi bilim dallarnn
yannda slâm Hukuku, Mezhepler Tarihi, Tasavvuf Tarihi, slâm Tarihi,
Din Sosyolojisi ve Dinler Tarihi gibi ilahiyat bilim dallarn
ilgilendirmektedir. Türkiye’de Alevîlik-Bektaîlik ile ilgili
konular, Dinler Tarihi dndaki dier bilim dallarnca çeitli açlardan
ele alnm2 fakat Dinler Tarihi bak açs ile pek
incelenmemitir.3
Bu makalede cem kavramna ve cem törenine Dinler Tarihi açsndan
bakla- caktr. Çalmada; “cem”in kelime ve terim anlamlar üzerinde
durulacak, cem törenlerinin kayna üzerindeki görülere yer
verilecek, geleneksel Türk dinî inanç- lar ve slâmî anlay ile bana
temas edilecektir. Cem törenlerinin yapl ve i- levleri, uygulama
farkllklarna ve cem çeitlerine göre ayrntlara girilmeden, ana
hatlaryla konu edinilecektir. Bu törenlerinin icra edildii
cemevlerine de ksaca deinilecek; günümüzde “cemevlerinin statüsü”
konusu, “Dinler Tarihi Açsndan Alevîlik-Bektaîlikte badet ve
Cemevleri Üzerine Bir Deneme” balkl bir baka makalemizde incelendii
için bu makalenin kapsam dnda tutulacaktr.
1.Kelime ve Terim Olarak Cem Arapça cim(), mim() ve ayn()
harflerinden oluan cemea fiilinden isim
yaplan cem kelimesi; cem olma, toplama, yma, biriktirme, çokluk,
topluluk, büyük topluluk, bir araya gelme ve birleme gibi anlamlara
gelmektedir.4 Cem fiil olarak da toplamak, bir araya getirmek,
birletirmek, dikkat ve iradeyi bir noktada younlatrmak anlamlarna
gelmektedir.5
1 Bkz. Alevî Çaltaylar Nihai Rapor, Devlet Bakanl, Ankara
2010,s.161-178. 2 Bkz. Mehmet Eröz,Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik,
stanbul 1977; Ethem Ruhi Flal,
Türkiye'de Alevîlik-Bektaîlik, Ankara 1990; Abdulkadir Sezgin, Hac
Bekta Velî ve Bektaîlik, stanbul 1991; Orhan Türkdoan, Alevîlik-
Bektaîlik Kimlii, stanbul 1995;lyas Üzüm, Günümüz Alevîlii, stanbul
1997; Hasan Onat, “Alevîlik-Bektaîlik, Din Kültürü-Ahlâk Bilgisi
Dersleri ve Diyanet”, Türk Yurdu Dergisi, ubat 2005, C. 25, S. 210;
Sönmez Kutlu, Alevîlik-Bektaîlik Yazlar, Ankara 2005; A.Faruk
Sinanolu, Türk Kültüründe Alevî-Bektaî Olgusu, stanbul 2008;
Ramazan Uçar, Alevîlik ve Bektaîlik, Ankara 2008; ahin Gürsoy-Recep
Klç,Türkiye Alevîlii-Sosyo-Kültürel Dinsel Yap Çözümlemesi ,Ankara
2009;Dinî Aratrmalar, “Alevîlik” Özel Says, Ocak-Nisan 2009,
C.12,S.33; Doan Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, An- kara
2010.
3 Bu konuda bamsz olarak Dinler Tarihçiler tarafndan yaplan bir
çalma olarak bkz. Abdurrahman Küçük-Mehmet Alparslan Küçük,
Türkistan’dan Türkiye’ye Alevîlik- Bektaîlik (Dinler Tarihi Açsndan
Bir Yaklam), Ankara 2009
4 Bkz. Muncid -Fi’l-Lugat ve’l A’lam, Beyrut 1973, s.99-102; bn
Manzur, Lisanü’l Arab, Beyrut 1988, II/355-360.
5 Hasan Kâmil Ylmaz, “Cem”, Türkiye Diyanet Vakf slâm Ansiklopedisi
(DA), stan- bul 1993,VII/278.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
11
Cem, slam Hukuku’nda öle ile ikindi, akam ile yats namazlarn
birletire- rek klmay (namaz cem etmek) ve aralarnda yakn akrabalk
bulunan iki kadnla ayn anda evli olmay ifade eden bir terimdir.6
Edebiyatta ise cem terimi birden fazla eyi tek hüküm altnda toplama
yolu ile yaplan bir sanat ifade etmektedir.7 Cem kelimesinden
Müslümanlarn ibadet ettii ve bir araya geldii ibadet yeri olan
“cami” gibi birçok kelime ve terim türetilmitir.8
Tasavvufta cem; “salikin her eyi Allah’tan bilerek halk yok, hâlik
var gör- mesi hali”, bir baka ifadeyle yaratan ile yaratk yani
Allah ile kul arasndaki farkn ortadan kalkmas hali demektir. lk
sûfiler cem kelimesini tek bana deil, “cem ve tefrika” ya da “cem
ve fark” olarak ikili kullanmtr. “Onlara göre kiinin ibadet ederek
ve eriata uyarak elde ettii eyler fark; Allah’tan o kiiye verilen
lütuf, ihsan ve kalbe doan manalar ise cemdir.”9 “Cem vecd halinde
Allah ile beraber olmak, fark beeriyet sfat içinde Hak ile halk
birbirinden ayrmak, ayr ayr var- lklar olarak görmek” eklinde de
tarif edilmitir. Baz mutasavvflar, cemi yaratl- a kadar geri
götürmekte, insann yaratl ile cem arasnda ilgi kurmakta, çeitli
tasavvufî mertebeler zikretmektedir.10 Kueyri de, Tasavvufa lmine
Dair Risa- le’sinde bu terimleri açklamakta ve “Bir kul için Cem ve
Fark hallerinin ikisi de arttr. Çünkü tefrika hâline sahip olmayann
kulluk hâli bulunmaz. Cem hali bu- lunmayan ise Hakk’a dair marifet
sahibi olmaz. Fatiha’daki ‘Yalnz sana ibadet ederiz” ibaresi Fark
haline, ‘Yalnz senden yardm dileriz’ ibaresi ise Cem haline
iarettir.” demektedir.11
Alevîliin temel kaynaklarndan olan Buyruklarda “cem”12 “ayn-cem”,
“ayn- cem cemiyeti” ve “meydan” eklinde ifadelerle anlan cem, terim
olarak “taliple- rin bir araya gelip evliya erkânn icra etmesi”
eklinde tanmlanmaktadr.13
“Ayin-i cem” teriminin kökeni hakknda farkl görüler bulunmaktadr.
Bedri Noyan bu terimin “Ayn’ül-cem” bozma olduunu, “ayn”
kelimesinin “varlk, ger- çek öz” anlamna geldiini, “gerçek birleme,
birliin özü” anlamlarna gelen bir deyim olarak Bektaîler ve
Mevlevîler arasnda kullanldn söylemektedir. Mehmet Eröz, Noyan’n bu
görüüne ve “ayin-i cem”i ran mitolojisindeki Cem(Cemid)’in ayinine
balamaya çalanlara katlmamaktadr. Eröz, Kemal Paazade ve Katip
Çelebi’nin “ayin” kelimesine “töre, adet, görenek, kanun”
anla-
6 Halit Ünal, “Cem”, DA, stanbul 1993,VII/276-278. 7 Kazm
Yeti-Hulûsi Klç, “Cem”, DA, stanbul 1993,VII/276. 8 Cem ve cemden
türetilmi kelimeler için bkz.Müncid,99-102; Lisanü’l
Arab,II/355-
360; Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt,”Cami”, DA, stanbul 1993,VII/46-55. 9
Kaplan, Yazl Kaynaklarna Alevîlik, s.260. 10 Bkz. Ylmaz, “Cem”,
DA,VII/278-279. 11 Abdulkerim Kueyrî, Tasavvuf lmine Dair Kueyrî
Risalesi, Hazrlayan: Süleyman
Uluda, stanbul 1981,s.193. 12 mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk,
Buyruk, Yazan: Molla brahim, Çeviren
ve Sadeletiren: Baki Yaa Altnok, Yayna Hazrlayan: Mustafa Aydodu,
Ankara 2011,s.67,113.
13 Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s. 261.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
12
mn verdiklerini; “cem” kelimesinin de Alevî- Bektaî nefeslerinde
görüldüü gibi “cemiyet, toplanma, toplant” anlamna geldiini
belirterek, ayin-i cem terimini “cem töresi, toplant töresi, cem
adeti, bir araya gelme yolu” olarak tanmlamakta- dr.14
Arapça/Farsça kökenli ayin-i cem terimi Türklerle adeta Türkçelemi,
özellik- le Alevî-Bektaî Türkler ile özdelemi bir nitelie kavumu,
“Dört Kap Krk Makam”15 olarak formüle edilen Alevî-Bektaî yolunun
temelini tekil eden en önemli töreni ifade eder olmutur.
2.Alevîlik-Bektaîlikte Cem Törenlerinin Kayna ve levi Alevî-Bektaî
kültüründe çok önemli bir yer tutan cem törenlerinin kayna
Türklerin slâm’ kabulünden önceki dinî törenlerine balanmakta ve
önceki inanç motiflerinin slâmî baz unsurlarla ekillendirilmi tarz
olarak görülmektedir. Ce- min gece yaplmas, dedenin baköede
oturmas, ate/çera bulunmas, dolu/tolu ve kurban uygulamalar, kadn
erkek bir arada olunmas ve semah, eski Türk dini ile
ilikilendirilmektedir.16
Baz Buyruklar, cem törenlerine kaynak olarak slam’n ilk
dönemlerinde giz- lice ibadet edebilmek için Müslümanlardan birinin
evinde toplanlmasn17 göster- mektedir.18
Genel olarak cem ayinin kaynann Buyruklarda miraç ile
ilikilendirilmi olarak ifade bulan “Krklar Cemi” olduuna
inanlmaktadr. mam Cafer Sadk Buyruu ve eyh Safi Buyruklarndan farkl
ifadeler nakledilmekle birlikte, Krklar Cemi özet olarak öyle
anlatlmaktadr: Hz.Muhammed Miraca çkt srada bir aslanla karlar.
Kükremi haldeki aslann azna, gaipten gelen bir istek üzerine
yüzüünü verir. Yoluna devam ederek göün en üst katna çkar ve Allah
ile bulu- ur. Orada Allah ile doksan bin kelam eder. Miraçtan dönü
yolunda bir kubbe görür. Kubbeye yaklatnda içeride baz insanlarn
sohbet ettiini fark eder. çe- riye girmek için kapy çaldnda
içeriden “Kim o?” diye sorulur. Hz.Muhammed “Peygamberim” cevabn
verir. çeriden birisi, “Bizim bir peygamberimiz var,
14 Bkz. Eröz, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.96-104. 15 Dört Kap
Krk Makam için bkz. Hac Bekta Veli, Makâlât, Esat Çoan’n
Tenkitli
Basmndan Sadeletiren: Hüseyin Özbay, Ankara 1990; Hünkâr Hac Bekta-
Velî, Makâlât, Hazrlayanlar: Ali Ylmaz-Mehmet Akku-Ali Öztürk,
Ankara 2009.
16 Bkz. Eröz, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.251-331; Flal,
Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.366-371; Harun Güngör, “Türk
Alevî- Bektaî nanlarnda amanl- n zleri”, Harun Güngör-Abdurrahman
Küçük, Milli Bütünlüümüzün Kaynaklar: Asya’da Anadolu’ya Tananlar,
Ankara 1997, s.1-18; A. Küçük-M.A.Küçük, Türkis- tan’dan Türkiye’ye
Alevîlik-Bektaîlik, s.169-199.
17 slam’n ilk dönemlerinde Mekke’de Müriklerin basklarndan dolay
Hz. Muham- med’in talimat ile Erkam b.Ebu’l Erkam’n daha sonra
Darül Erkam/Erkam’n evi diye vakfedilen evinde toplanld
bilinmektedir. (Bkz. M.Asm Köksal, slam Tarihi-Hz. Muhammed ve
slamiyet-Mekke Devri, stanbul 1981,s.225-227).
18 Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s. 261.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
13
aramza baka peygamber smaz, sen peygamberliini ümmetine anlat”
cevabn verir. Ayrlmak üzereyken Cebrail, Allah’n kapy ikinci kez
çalmas emrini geti- rir. kinci kez kapy çalar, kim olduu sorulunca
“Muhammed Mustafa’ym, Pey- gamberim” der fakat kap yine açlmaz.
Üçüncü kez kapy çaldnda “Kim o?” sorusuna karlk Hz.Muhammed,
kendisini “Hadimü’l fukara” (yoksullara hizmet eden biri) olarak
tantr ve içeriye girmek istediini söyler. Bundan sonra kap açlr ve
Hz.Muhammed besmele ile içeri girer. O srada yirmi ikisi erkek, on
yedisi ka- dn olmak üzere otuz dokuz kiinin sohbet ettiini görür.
Bunlar arasnda Hz. Ali’yi görür, onun yanna oturur ve kimler
olduklarn sorar. Onlar da “Biz Krkla- rz” diye cevap verirler. Hz.
Muhammed, onlara, “Sizin ulunuz kim, büyüünüz kim, küçüünüz kim?”
diye sorar. Onlar da; “Bizim büyüümüz de küçüümüz de Nebi ve Velî
olduu için uludur. Bizim Krkmz birdir, birimiz Krktr.” derler.
Hz.Muhammed de “Biriniz eksik, ne oldu?” diye sorar. Onlar da
“Birimiz, Sel- man’dr. Taraya gitti. Ama sen onu da burada say”
derler. Bu birlii ispat için Hz. Ali kolunu uzatr ve Krklardan biri
“destur” diyerek bçakla Hz.Ali’nin koluna vurur. Bu bçak
darbesinden sonra oradakilerin hepsinin kolundan kan akmaya balar.
O srada tavandan da ortaya bir damla kan damlar. Bu kan da Selman’n
kandr. Aralarndan biri Hz.Ali’nin kolunu balar ve hepsinin kan
durur. Bundan bir süre sonra elinde bir üzüm tanesi ile Selman
gelir. Krklar, bu üzüm tanesini Hz.Muhammed’in önüne koyarlar ve
paylatrmasn isterler. Hz.Muhammed bunu nasl yapacan düünürken
Cebrail, Cennetten bir tabak getirerek “erbet eyle ey Muhammed”
diyerek yol gösterir. Hz.Muhammed, nurdan tabaa su koyar ve üzümü
erbet yapp Krklar’a sunar. Krklar, bu erbetten içer ve “Ya Allah!”
diye- rek semaha kalkarlar. Hz.Muhammed de onlarla semah yapar ve o
srada imamesi bandan yere düer. Krklar bunu krk parçaya böler ve
her biri bir parçasn alp beline balar. Hz.Muhammed onlara pirlerini
ve rehberlerini sorar. Onlar “Pirimiz ah- Merdan Ali, rehberimiz
Cebrail Aleyhisselamdr” cevabn verirler. Bu srada Hz.Ali,
Hz.Muhammed’e doru gelir, Hz.Muhammed onun parmanda Miraca giderken
aslann azna verdii yüzüü görür.19
Türkiye’deki Alevîler-Bektaîler arasnda yaygn olarak cem
törenlerinin ve semahn kayna kabul edilen bu rivayet, günümüzdeki
cem ayinlerinde “miraçlama” adyla temsilî olarak yerine
getirilmekte ve semah icra edilmektedir.
Cem törenleri bir Dede’nin yönetiminde yaplmakta ve amacna göre
farkl isimler tamaktadr. Bunlarn belli bal olanlarn öyle sralamak
mümkündür:
1.rat Cemi (Gençleri, yeni yetienleri aydnlatma cemi). 2.Koldan
Kopma Erkân (Suç ileyenlerin, dükünlerin, toplumsal suçlarn
yargland cem).
19 Bkz. mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, s.57; Baki Yaa
Altnok,
Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, Ankara 2007, s.277-278; Rza
Zelyut, Türk Alevîlii-Anadolu Alevîliinin Kültürel Kökeni, Ankara
2010,s.454-458; Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik,
s.261-263.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
14
3.Musahiplik Cemi (krar veren aileler arasndaki birliktelii,
dayanmay i- leyen ikrar cemi).
4.Lokma ve Dardan ndirme Cemi (Herhangi bir konuda adak adayanlarn
veya anne-babas Hakk’a yürüyenlerin helâllik alma cemi).
5.Abdal Musa Kurban Cemi (Kurban kesilip çevreye datlan cem).
6.Görgü Cemi (Alevîlerde çok özel, önem tayan cem). Bunlarn en
önemlisi “Görgü Cemi”dir. Görgü ceminde; kiilerin görgüleri
ya-
plmakta, hukukî ve sosyal konulardaki sorunlar halledilmekte, Öbür
dünyada verecei hesab dünyada iken vermesi ve Allah indinde temiz
hale gelmesi hedef- lenmektedir. Gizlilik içinde yaplan bu cem
törenleri, slâm öncesinde Türkler ara- snda görülen “gizli kurban
töreni” ile ilikilendirilmektedir ve “içeri cemleri” ola- rak
nitelendirilmektedir.20 Görgü Kurban (Terceman Kurban) olarak da
isimlendi- rilen bu ceme “dükünler” hariç bütün “canlar”
katlmaktadr. Kurban töreni ile balantl bir dier tören de Musahip
Kurbandr. Musahip Kurban; bekâr iki kii- nin, iki ailenin ahiret
kardei/yol kardei olmas için kesilen kurban ve yaplan bir
törendir.21 rat cemlerinde gençlerin yetimesi ve Alevî yolunun
kurallarn ö- renmesi hedeflenmektedir. “Dar cemleri” denilen bu
cemler; Eski Türk nançla- rnda var olan “açk kurban törenleri”nin
devam olarak görülmektedir.22
Cem törenlerini dinsel bir olgu olduu kadar bir eitim alan olarak
tanmlayan Zelyut öyle demektedir: “Alevî yolunun temellerinden olan
cem töreni; genelde dinsel niteliklidir ama insanlarn hem tapnma
ilevini, hem ruhen yenilenme, y- kanma eylemini, hem de toplumsal
ve bireysel sorgulama iini kapsar. Cem yap- lrken, müzik ön
plandadr. 12 Hizmet ad verilen ve 12 mamlara saygy da kap- sayan
uygulamalar srasnda iir, müzik, dinsel gösteri(semah) gündeme
gelir”.23
Cem Töreninde yerine getirilmesi gereken hususlar arasnda Pir’in
Hakk Vekili sfatyla talibe “Kabir Suali” gibi sorular sormas vardr.
Bu sorulardan biri “Ald- n var ise ver, alattn var ise güldür,
döktüün var ise doldur, yktn var ise kaldr” eklindedir. Eer
“Görgü”den geçen talipte kul hakk yok ise veya kul hak- k olmadna
kanaat getirilir ise o zaman talibe Allah’n emrinden,
Hz.Muhammed’in sünnetinden, Hz.Ali’nin tarikatndan sorular
sorulmaktadr. Talibe düen, varsa günahndan arnmak ve Pir’e düen de
ona bu konularda yol göstermek ve yardmc olmaktr.24
Deiik isimler ve amaçlar tasa da özde ayn olan cem törenlerini dier
inançlardaki ibadetlerden farkl klan en önemli unsurlardan birisi,
cemde bulunanlarn ayni zamanda topluma hesap vermekle de yükümlü
olmalardr.
20 Bkz. Zelyut,Türk Alevîlii,s. 282. 21 Bkz. Altnok, Alevîlik-Hac
Bekta Veli-Bektaîlik, s.273. 22 slâm Öncesi Türklerdeki kurban
ayinleri ve törenleri ile karlatrlmas için bkz.
Ethem Ruhi Flal, Geçmiten Günümüze Halk nançlar tibariyle Alevîlik-
Bektaîlik, Ankara 1994, s.45-51.
23 Zelyut,Türk Alevîlii, s.281. 24 Bkz. Kaplan, Yazl Kaynaklarna
Göre Alevîlik, s.266.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
15
Cemde bulunanlar birbirlerinden raz olmak zorundadr. Cem de
bulunanlardan biri dierine dargnsa, bu iki kiinin dargnlklar
giderilmeden, barmalar salanmadan ceme balanmaz. Görüldüü gibi bu
hususlar; slâm’n önem verdii kul hakkndan kurtulma, Allah’a iman,
Peygamberin sünnetine ballk, Hz.Ali’nin yoluna uyma, dolaysyla
slâm’n temel kurallarna sayg ve ballk içermektedir.
Cem törenlerinin çouna Alevî olmayanlarn girmesine genellikle izin
verilmemektedir. Hatta Alevî olsa bile musahip olmayann giremeyecei
cemler vardr. Günümüzde baz cemlere misafir olarak girmenin mümkün
olduu bilinmektedir. Haziran 2003’de stanbul Yenibosna’daki Cem
Vakf’nda bir cem törenine katlmamza hatta cem törenini batan sona
kamera ile kaydetmemize izin verilmesi bu hususa bir örnek
oluturmaktadr. Ancak Beypazar Karaar’da katlmak istediimiz bir cem
için, asl “meydan”a deilse bile yan tarafa kadar girmemize,
oturmamza ve içlerinden birinin srarna ramen büyükler tarafndan
izin verilmeyii de bir baka örnek tekil etmektedir. Eskiden büyük
bir gizlilik içinde yerine getirilen bu törenlerin günümüzde kimi
zaman Mevlevî ayinlerinde olduu gibi gösteri amaçl yaplabilmesi de
mümkün hale gelmitir.
3.Alevîlik-Bektaîlikte Cem Töreninin Yapl Buyruklarda cem töreninin
nasl yaplaca ayrntl olarak tasvir edilmemesine
ramen Alevî-Bektaî dinî-kültürel geleneinde zenginleerek günümüze
gelmitir. Cem töreninde var olan on iki hizmet, Buyruklarda “12
Erkân”, “12 Farz” bal altnda geçmekte ve tarikat anlaynda da 12 mam
karl olarak kabul görmek- tedir.25 Cem töreninin yapl, 12 hizmet
görevi ve uygulamada deiik yörelerde baz küçük farkllklar
göstermekle birlikte genelde ayndr, kurallara balanmtr. Amacna göre
de birbirinden farkllklar gösteren cem törenlerinin yapl Görgü cemi
esas alnarak incelenecektir.
Görgü Cemi; “Cem”, “Terceman Kurban”, “çeri Kurban, “Ali Cemi”
olarak da adlandrlmaktadr. Bu cem; köyde köy halknn ve çevreden
gelebileceklerin, ehirde katlacaklarn saysna uygun “meydan” denilen
evde veya varsa cemevinde yaplmaktadr. Cemin yaplaca “Haberci/
Peyik” tarafndan bildiril- mekte ve ceme “musahibi olanlar”, daha
önce “görülmüler” ve “görülmeye talip olanlar” katlabilmektedir.
Görgü cemine katlmadan kadn-erkek herkesin abdest ve “görgüsü”
yaplacak olanlarn ise boy abdesti almas gerekmektedir. Ceme gire-
cekler sabahn erken saatlerinde Pir’in desturu ile ceme çarlmakta
ve akam orta- lk kararmaya baladktan sonra da çarlanlar eleriyle
birlikte “Hak Meydan” olarak da kabul edilen cemevine
gelmektedirler. Cemevine gelen kadnlar ve er- kekler,
beraberlerinde getirdikleri yiyecekleri bu ile görevli olan
lokmacya teslim etmektedir. Yiyecekler teslim edildikten sonra iki
el göüste veya sa el göüste, sol el ise aaya salnm bir vaziyette,
sa ayak baparma sol ayak üzerine konmu ve vücut da hafifçe öne
eilmi biçimde duaya durulmaktadr. Bu durua
25 Bkz. mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, s.98-111.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
16
“Dara Durmak/Peymançeye Durmak”26 denilmektedir. Dede, “Allah!
Allah! Lok- malar kabul ola. Muratlar hasl ola. Hak-Muhammed-Ali
kabul eyleye. mam Ha- san, ah Hüseyin, Hünkâr Hac Bekta Veli
defterine kayt ola. Nur- Nebi, Kerem- i Ali, Pirimiz Hünkârmz Hac
Bekta Veli, gerçek erenler demine hû” diyerek dua etmektedir.
Cemaat, Dede’nin duasndan sonra gözcünün gösterdii yere erkeklerin
yüzleri Dede’ye dönük olarak otururlar. Ceme katlanlar, diz
üzerinde meydana niyaz eder- ler. Böylece hem Âdem’e secde edenlere
karm hem de ceme gelenler ile gö- rümü/niyazlam olurlar. Dua ve
niyazdan sonra cemaatin durumuna göre erkek- lerin yüzleri
birbirine dönük olarak halkalar oluturarak yerlerini alrlar. Kadn-
lar(baclar) da erkeklerin oluturduu halkann geri tarafnda uygun bir
yerde top- luca otururlar. Bu yerlemeden sonra cem, usulüne uygun
bir ekilde icra edilir. Cemde 12 hizmet birimi, kendi görevini
hakkyla yerine getirmeye çalr. Bunlar yaplmadan hizmet yerine
getirilmi saylmamaktadr. Dede (pir, mürit) postunun yeri baköedir
ve Dede bu posta oturur. Bata Rehber olmak üzere dier hizmet
sahipleri; iki elleri göüste veya sol el salnm ve sa el parmaklar
açk olarak göüste, sa ayak baparma, sol ayak üzerine
konulmu(ayaklar mühürlenmi), vücut hafifçe öne eik olarak yan yana
birlikte “dara dururlar”. Her hizmet sahibi, hizmet sras geldikçe
ayr olarak dara durur ve dua alr. Dua alma tek tek olabile- cei
gibi tüm hizmet sahiplerinin birlikte dua almas da mümkündür. Bu
srada Zakir, 12 hizmet kademesinin görevlerini hatrlatan “Oniki
Hizmet Deyii”27 ni okur. Bundan sonra devreye Dede girer ve hizmet
sahiplerine dua verir.
Dedenin duas öyledir: “Allah! Allah! Akamlar hayrola, hayrlar
fethola, er- ler defola. Hizmetiniz kabul ola. Muradlarnz hasl ola.
Hazr, gaip, zahir, batn, cem erenlerin nur cemallerine akola.
Onsekizbin âlem ile birlikte Mümin-Müslim cümle kardelerimizi
Muhammed-Ali eliinden mahrum eylemeye. Allah cümle- mizi didar-
Ehl-i Beyt’e, Mereb-i Hüseyin’e nail eyleye. Nur-i Nebî, Kerem-i
Ali, Pirimiz Hac Bekta Velî. Gerçek Erenler hû…” Bu duadan sonra
hizmet sahipleri, topluca “meydan”a niyaz edip yeniden dara
dururlar. Dede, Rehber, Gözcü, Çerac, Zakir ve dier hizmet
görevlileri, büyük bir disiplin içinde görevlerini yerine
getirirler. Her bir hizmet görevlisinin yerine getirdii görevlerde
ve dile getirdii dualarda, düvazlarda, gülbanklarda tövbeden iyi
eyler ilemeye yönelik hayr-dua içerikli slâmî temellere uygun
dilekler, salâvatlar bulunmaktadr. Bu dualarn, niyazlarn,
düvazlarn, gülbanklarn içerii genelde Kuran ayetlerinden,
hadislerden ve güzel sözlerden olumaktadr.
Dedenin meydann ortasna getirdii çera “Allah! Allah! Batn oldu Çera
Nur-i Ahmed. Zahir oldu ems-i Mah- Muhammed. Allah Eyvallah Hû
dost...”
26 Molla Saidüddin’in Hac Bekta Veli’ye kar kötü niyetinden piman
olup Hünkar’a
kar krk gün tek aya üzerine “Peymaceye Durduu” Velâyetnâme’de yer
almaktadr. (Peymaceye Durmak konusunda bkz.Hac Bektâ- Veli,
Velâyetnâme ,Hazrlayan:Hamiye Duran, Ankara 2007,
s.466,469,477.)
27 Oniki Hizmet Deyii için bkz.Altnok, Alevîlik-Hac Bekta
Veli-Bektaîlik, 279-280.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
17
diyerek söndürmesi (çera sr etmesi, delili dinlendirmesi) ve dede
ile hizmet gö- revlilerinin meydana niyaz etmesi ile cem töreni
sona ermektedir.28
Türkiye’de Alevîliin-Bektaîliin cem ayinlerini icra ettikleri
yerlere bugün ge- nel olarak cemevi denilmektedir. Söz konusu
ayinler, geçmite Hak meydan, mey- dan odas, meydan evi, mihman evi,
krklar evi, erenler meydan, krklar meydan, ibadet meydan, niyaz
meclisi ve benzeri isimler verilen mekânlarda yaplrken; yerle- ik
hayata geçen Alevîlerin yaadklar baz yerleim yerlerinde ve
ehirlerde dergâh, tekke ve zaviyelerde; köylerde ise dedenin veya
taliplerden birisinin evinde yahut bü- yükçe bir evde yapld
bilinmektedir.29 Günümüzün cemevlerinin yaplmaya balad- yllarda
isim konusunda Aleviler arasnda birtakm fikir ayrlklar yaanm,
cemevi veya cem kültür evi denmesi üzerinde müzakereler yaplm ve
cemevi ismi kabul görmütür.30
Türkiye’nin önemli Dedebabalarndan olan Bedri Noyan, günümüzde
cemevi denilen yerler için “Meydan” terimini kullanmakta ve öyle
demektedir: “Erkân konusuna girerken Bektaî ve Alevîlerde ibadet
yeri olan ‘Meydan’ yani resmî tören odasndan bahsetmeliyim. Buraya
‘badet Meydan’, ‘Erenler Meydan’, ‘Krklar Meydan’ da derler”.31
Noyan, “meydan” geceleri girilen, ibadetle beraber tevhîd için
toplanlan yer, marifet yeri, kutsal ev, “can alnp can verilen,
peymân (yemin, söz) alnp ikrâr verilen yer”, kurban yeri olarak
tanmlamaktadr.32
Cemin evde yaplmasna, gece olmasna, cemde ayakta durulmasna ve
dualar okunurken secdeye varlmasna Kuran’n baz ayetleri33delil
olarak gösterilmekte- dir.34
Alevîlik-Bektaîlikte, daha önce de belirtildii gibi; ceme
katlabilmenin temel art dükün olmamak yani eline, beline, diline
sahip olmaktr. Bunlarda kusuru olanlarn ceme girmesi mümkün
deildir, çünkü onlar Hakk-Muhammed-Ali ve yolunun dükünleridir.
Cemde küskünler bartrlr, bakasnn üzerinde hakk varsa verilerek rza
alnr. Kastl olarak incitilenlerden özür dilenir, karlkl helâlleilir
ve tevbe edilir. Cemde “Hatalar etmiim noksandr iim, Tevbe
güna-
28 Cem töreni için bkz. Eröz,Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik,
s.104-145; Flal, Türki-
ye'de Alevîlik-Bektaîlik, s.326-367; Yusuf Ziya Yörükhan,
Anadolu’da Alevîler ve Tahtaclar, Eklerle Yayma Hazrlayan: Turhan
Yörükhan, Ankara 2002, s.296-368; Zelyut, Türk Alevîlii, s.281-308;
Altnok, Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, s.276-295; Kaplan, Yazl
Kaynaklarna Göre Alevîlik, s.264-267; Cafer Doan, Ale- vî slâm’n
slâm Anlay-Ehl-i Beyt Yolu, Ankara 2008,s.401-406.
29 Bkz. A.Küçük-M.A.Küçük, Türkistan’dan Türkiye’ye
Alevîlik-Bektaîlik, s.215 30 Bu konudaki görüler için bkz. Cem Vakf
Anadolu nanç Önderleri Birinci Toplan-
ts(119 Ekim 1998 stanbul), Alevi slam nancnn Öncüleri Dedeler,
Babalar, Ozanlara ne Düünüyor, Cem Vakf Yaynlar, stanbul
2000,s.265-278.
31 Bedri Noyan, Bektaîlik-Alevîlik Nedir, Ankara 1985, s.110. 32
Bkz.Noyan, Bektaîlik-Alevîlik Nedir, s.112-113. 33 Al-i mran 191,
Nisa 36, Maide 55, Yunus 87, Ahzap 34, Zumer 9, Necm 62,
Müzzemmil 20 bu ayetlerden bazlardr. 34 Bkz. Doan, Alevî slâmn slâm
Anlay, s.401-402.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
18
hma estefirullah, Hak-Muhammed-Ali’ye baldr bam, Tevbe günahmza
estafirullah.” beyti ile balayan “Tevbe Düvaz” okunur
Taliplerin Seyyid huzurunda tövbe etmesi, tövbe etmeyenlerin ceme
alnma- mas, duasnn, niyaznn ve lokmasnn kabul edilmemesi hatta “yol
dükünü” saylmas Maide Suresi’nin “Kim yapt zulümden sonra tevbe
edip halini düzel- tirse Allah da onun tevbesini kabul eder. Çünkü
Allah balayandr, merhametli- dir” anlamndaki 39. Ayeti ile
ilikilendirilmektedir.
Cem töreninde dükünlere, küskünlüe, kul hakkna izin verilmemesi
Bakara Suresi’nin 58. Ayetine de balanmaktadr. Bu ayette Allah “u
beldeye/ehre girin, oradaki nimetlerden dilediiniz gibi bol bol
yiyin fakat o beldenin/ehrin kapsn- dan secde ederek girin ve ‘Biz
buraya bar içinde yaamak için geldik’ deyin ki Biz de baz hatalarnz
balayalm. Biz iyilik yapan/sözünde sadakat gösterenle- re
nimetlerimizi daha da artrrz.” buyurmaktadr. Bu ayet ile yaplan
hatalardan dönme, bar ve huzur içinde yaama, iyilik yapma ve
sadakat gösterme istenmek- te; Allah’n iyilik yapan, yanlndan dönen
ve sözünde sebat edenleri balayaca- bildirilmektedir. lgili ayeti
cem ile ilikilendiren Cafer Doan; “Hakszlkla karsn boayanlar,
ikrarndan dönenler, bu hakszl yapanlar Allah, Muhammed, Ali’nin ve
yolunun dümanlardr. Bunlar asla, kesinlikle Hak Cemine alnmazlar.
Yol dükünüdürler. Günahn küçüünü yapmsa, bakasn incitmise, hakkn
almsa, hak sahiplerini raz ederlerse seyyid huzurunda Hak Ceminde
ayakta dura- rak bir daha suç, günah yapmamak için hazr olan
cemaatin önünde tövbe eder- ler”35 demektedir.
Talibin Pir huzurunda tövbe ettikten sonra cemde dara durmas,
eilmesi ve secde etmesi de Furkan Suresi’nin “Onlar geceyi
Rablerine secde ederek ve kyam durarak geçirirler” eklindeki 64.
Ayetine dayandrlmaktadr.
Cemlerde semah dönülmesi daha önce belirtildii gibi Krklar Semahna
da- yandrlmaktadr. Semah sra Suresi’nin 44.Ayeti36 ve benzeri
birkaç ayet ile ili- kilendiren Cafer Doan, semah konusunda u
yorumu yapmaktadr: “Alevîlerin cemde semah dönmeleri Allah’a
ibadetten baka bir ey deildir. Hac Bekta- Veli, ‘Semah ariflerin
ayeti, muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Haa ki bizim
semahmz oyun deildir, o ilahi bir srdr’ demitir. Allahu Teala,
Maide 57. ayetlerinde ‘badetimizi elence, oyun yerine koyanlar
kafirdirler’37 buyurmutur. Semah, Alevî cemlerinde yer alan, müzik
eliinde yaplan dinî bir ibadettir. Cem- lerde semah ekseriyetle iki
can, bir bac tarafndan yaplr. Semah dönecek canlar,
35 Doan,Alevî slâmn slâm Anlay,s.401. 36 sra Suresi 44. Ayetin
meali öyledir:“Yedi gök ve yer ve buralarda bulunan her varlk
Allah’ tesbih eder, yüceltir. Esasen O’nu övgüyle tesbih etmeyen
hiçbir varlk yoktur. Fakat siz onlarn tesbihini anlamazsnz. Bununla
birlikte O Halim’dir; bu gafletiniz, küfrünüz ve O’na ortak komanz
sebebiyle sizi hemen cezalandrmaz; Gafur’dur, tevbe edip küfürden
vazgeçerseniz sizi balar”.
37 Maide Suresi 57. Ayetin meali öyledir: “Ey iman edenler! Sizden
önce kendilerine ki- tap verilenlerden dininizi alaya alp oyuncak
edinenleri ve öteki kafirleri dost edinme- yin. Eer mü’minler
iseniz Allah’a kar gelmekten saknn.”
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
19
niyaz ederek dar meydanndan çkarlar. Eller göüste çaprazlama,
ayaklar mühürlü, ba eik durumda iken, aklarn söyledikleri nefesler
ve çalnan sazlarn ritmine uyarak hareket ederler, yürürler, kollar
açlr, eller bolukta bir daire oluturarak dönmeye balarlar. Cemde
semah yapanlar, delile/dedeye asla arkalarn dönmez- ler. Semah
arlama, yürüyü, pervazlama olmak üzere üç aamada yaplr. Sema- hn
aamalar Mirac temsil eder. Birinci aama arlama, Mekke ile Kudüs
arasn- daki yolculua misaldir. kinci aama, pervazlama, Sidretü’l
Münteha’ya, Ev Ed- na’ya var sembolize eder. Ksaca anlatmla birinci
aama, Bekabillah. kinci aama, Seyrifillah. Üçüncü aama,
Fenafillah’tr… Hz.Muhammed, Miraç dönüü Krklarn Cemine urar, bir
üzüm ezilip erbet edilir, içerler. Krklar kendinden geçerler, kalkp
semah dönülür. Cemde üç defa semah dönülür. Her semahn bitii,
okunan beytin ah Beyti ile sona erer. Semah sona erdiinde semah
dönenlerden büyük can bata, bac sonda bir dizi halinde Elif Darna
dururlar. Dede semah dö- nenlere bir dua okur, canlar secde ve
niyaz ettikten sonra yerlerine otururlar. Ak- larn semaha ait
söyledikleri özel deyileri vardr”38
Alevîliin ilk erkân olan musahip erkânnn yerine getirildii, insann
ylda bir olsun “görüldüü”, suçlu olann affedilme imkân bulduu,
gençlerin Alevî kültü- rünü örendii farkl cem törenlerinin hepsinde
son derece güzel dua, niyaz, düvaz, gülbank, nefes ve deyiler
okunmaktadr.39 Bütün bunlar Türkçe olarak yerine geti- rilmektedir.
Türkçenin canl olarak yaatlmasnda Alevî-Bektaî cemlerinin Türk- çe
yaplmasnn çok büyük bir rolü olduunu söylemek mümkündür. Türkçe
oku- mann gerekçesi olarak Anadolu Alevîlerinin Müslüman Türk olmas
gösterilmek- tedir.40 Cemin kültür taycl ilevi, sadece dil ile
deil, müzik ve dier gelenek- lerle de sürdürülmektedir.
Sonuç Cem törenleri Alevîlik-Bektaîlikte büyük önem arz etmekte,
adeta Alevîliin
temelini tekil etmektedir. Mitolojik olarak miraç esnasnda Hz.
Muhammed’in yaad kabul edilen Krklar Cemine dayandrlan cem
törenleri, küçük farkllklar olmakla birlikte uygulamada her yerde
ayn temel özellikleri tamaktadr.
Cem, kelime anlamna uygun biçimde Alevî-Bektaîlerin toplanmasna,
bir araya gelmesine zemin oluturmu, geleneklerini yaatmalarn
salamtr. Cem törenlerindeki uygulamalarn Türklüün ve slâm’n iarndan
olan hak-hukuk ve doruluk çerçevesinde yürütüldüü; Alevîler için
bir nevi temizlenme, arnma, dostluk ve bar vesilesi olduu
anlalmaktadr.
Cem törenlerinin Türkçe olarak icra edilmesi, Türkçenin canl olarak
yaatl- masnda çok büyük rol oynamtr. Cem törenleri esnasnda müziin
youn biçim- de kullanlmas da, Türk kültürüne ve halk müziine hizmet
etmi; ak gelenei- nin, balama çalmann yaamasna büyük katk salamtr.
Hatta “Alevîlik-
38 Bkz. Doan, Alevî slâmn slâm Anlay, s.406-412. 39 Bkz. Yörükhan,
Anadolu’da Alevîler ve Tahtaclar, s.342-368. 40 Bkz.Doan, Alevî
slâmn slâm Anlay, s.406-412.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
20
Bektaîlik ve cem törenleri olmasayd Türk Halk Müzii bugünkü
konumunda olmazd” demek bir hakkn teslimi olacaktr.
Kiinin kendisini ve nefsini temizlemesi, kâmil insan olmaya çalmas
bütün dinlerin ve tasavvuf ekollerinin ortak amacdr. Cem törenleri
de bir yandan top- lumsal sorgulama dier yandan kiisel iç hesaplama
ile insanlar kötü davranlar- dan kaçnmaya sevk etmektedir. Cem
törenlerdeki baz ritüeller; Türklerdeki baz görgü ve sayg kurallarn
içermekte, Geleneksel Türk Dini kurallarnn yaatlma- sn ve günümüze
tanmasn salamaktadr. Kadn erkek bir arada olmasnn ve ahlâk
ilkelerine son derece önem verilmesinin eski Türk geleneklerinde
kadnn yerini yanstt söylemek mümkündür. Bilindii gibi slâm öncesi
Türklerde de kadna çok deer verilmekte; kadn ve erkek her alanda
yan yana olduu halde zina vakalarna neredeyse hiç
rastlanmamaktadr.
Alevîliin-Bektaîliin açk biçimde yaanamad dönemlerde, cem
törenleri- nin kimlik ve aidiyet bilinci verme ilevi de gördüü
anlalmaktadr. Ancak cem törenlerindeki uygulamalarn simgesel
anlamlarnn bugün herkes tarafndan tam ve doru olarak bilindiini
söyleyebilmek güçtür. Alevîlik-Bektaîlik konusunda toplumda doru
bilgilenmenin salanmas gerekmektedir. Yaplacak iyi niyetli,
objektif, bilimsel çalmalar bu konudaki eksiklii giderme adna son
derece önem- lidir.
KAYNAKÇA: Alevî Çaltaylar Nihai Rapor, Devlet Bakanl, Ankara 2010.
Altnok, Baki Yaa, Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, Oba
Kitabevi,
2.Bask, Ankara 2008. Cem Vakf Anadolu nanç Önderleri Birinci
Toplants(16-19 Ekim 1998
stanbul)- Alevi slam nancnn Öncüleri Dedeler, Babalar, Ozanlar Ne
Düünüyor, Cem Vakf Yaynlar, stanbul 2000.
Dinî Aratrmalar, “Alevîlik” Özel Says, C.12, S.33, Ankara 2009.
Doan, Cafer, Alevî slâm’n slâm Anlay-Ehl-i Beyt Yolu, Oba Yaynclk,
2.
Bask, Ankara 2008. Eröz, Mehmet, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik,
Ota Matbaaclk, stanbul
1977. Flal, Ethem Ruhi, Geçmiten Günümüze Halk nançlar tibariyle
Alevîlik-
Bektaîlik, Türk Kültürünü Aratrma ve Tantma Vakf Yaynlar, Ankara
1994. Flal, Ethem Ruhi, Türkiye'de Alevîlik-Bektaîlik, Selçuk
Yaynlar, Ankara
1990. Güngör, Harun ,“Türk Alevî- Bektaî nanlarnda amanln zleri”,
Harun
Güngör-Abdurrahman Küçük, Milli Bütünlüümüzün Kaynaklar: Asya’da
Anadolu’ya Tananlar, Atatürk Kültür Merkezi Bakanl Yaynlar,
ss.1-18, Ankara 1997.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
21
Hac Bektâ- Veli, Makâlât, Esad Coan’n Tenkitli Basmndan
Sadeletiren: Hüseyin Özbay, Kültür Bakanl Yaynlar, Ankara
1990.
Hac Bektâ- Veli, Velâyetnâme, Hazrlayan: Hamiye Duran, Türkiye
Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara 2007.
Hünkâr Hac Bektâ- Veli, Makâlât, Hazrlayanlar: Ali Ylmaz-Mehmet
Akku-Ali Öztürk, Türkiye Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara 2009.
bn Manzur, Lisanü’l Arab, Daru hyâi't-Turasi'l-Arabî, Beyrut 1988.
mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, Yazan: Molla
brahim,
Çeviren ve Sadeletiren: Baki Yaa Altnok, Yayna Hazrlayan: Mustafa
Aydodu, Ümit Ofset, Ankara 2011.
Kaplan, Doan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, Türkiye Diyanet Vakf
Yaynlar, Ankara 2010.
Köksal , M.Asm, slam Tarihi-Hz. Muhammed ve slamiyet-Mekke Devri,
amil Yaynevi, stanbul 1981.
Kueyrî, Abdulkerim,Tasavvuf lmine Dair Kueyrî Risalesi, Hazrlayan:
Süleyman Uluda, Dergah Yaynlar, stanbul 1981.
Kutlu, Sönmez, Alevîlik-Bektaîlik Yazlar, Ankara Okulu Yaynlar,
Ankara 2006.
Küçük,Abdurrahman- Küçük,Mehmet Alparslan, Türkistan’dan Türkiye’ye
Alevîlik-Bektaîlik (Dinler Tarihi Açsndan Bir Yaklam), Berikan
Yaynevi, Ankara 2009.
Muncid-Fi’l-Lugat ve’l A’lam, Darü’l Merik, Beyrut 1973. Onat,
Hasan ,“Alevîlik-Bektaîlik, Din Kültürü-Ahlâk Bilgisi Dersleri
ve
Diyanet”, Türk Yurdu Dergisi, C.25, S.210, Ankara 2005. Önkal,
Ahmet- Bozkurt, Nebi, “Cami”, Türkiye Diyanet Vakf slâm
Ansiklopedisi(DA), C.VII, stanbul 1993. Sezgin, Abdulkadir, Hac
Bekta Velî ve Bektaîlik, Sezgin Neriyat, 3.bask,
stanbul 1991. Sinanolu, A.Faruk, Türk Kültüründe Alevî-Bektaî
Olgusu, IQ Kültür Sanat
Yaynclk, stanbul 2008. Türkdoan, Orhan , Alevîlik- Bektaîlik
Kimlii, Tima Yaynlar, stanbul
1995. Uçar, Ramazan, Sosyolojik Açdan Alevîlik ve Bektaîlik, Aziz
Andaç
Yaynlar, Ankara 2008. Ünal, Halit, “Cem”, DA, C.VII, stanbul 1993.
Üzüm, lyas, Günümüz Alevîlii, SAM Yaynlar, stanbul 1997. Yeti,
Kazm- Klç, Hulûsi, “Cem”, DA, C.VII, stanbul 1993.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
22
Ylmaz, Hasan Kâmil, “Cem”, DA, C.VII, stanbul 1993. Yörükhan, Yusuf
Ziya, Anadolu’da Alevîler ve Tahtaclar, Eklerle Yayma
Hazrlayan: Turhan Yörükhan, Kültür Bakanl Yaynlar, Ankara 2002.
Zelyut, Rza, Türk Alevîlii-Anadolu Alevîliinin Kültürel Kökeni,
Kripto, 4.
Bask, Ankara 2010.
23
Yrd. Doç. Dr. Meral OZAN*
Özet Somut Olmayan Kültürel Mirasn, ksa adyla SOKÜM’ün, korunmasna
yöne-
lik çalmalar son yllarda Türkiye’de de hz kazanmtr. SOKÜM
çalmalarnn temelinde halkn düünce ve yaam biçiminin aynas olan
kültürel deerlerin tan- tlmas, korunmas ve ileriki nesillere
aktarlmas yatmaktadr. Türk halk kültürün- de köklü izleri olan ve
Nevruz kutlamalarnda belirgin bir ekilde ortaya çkan ate kültü, söz
konusu çalma kapsamna girmektedir. Makale, ate kültünün günümüz
yansmalarn “Yeni Gün” anlayndan hareketle irdelemeyi de
hedeflemektedir. Nevruz, dier adyla Yeni Gün bu balamda belirleyici
unsurdur. Baka bir ifadey- le, “yeni gün”e çkma düüncesi toplumda
yaayan bireyler arasnda farkllk gös- terebilecei gibi, “yeni gün”
olgusu karlalan farkl boyutlardaki sosyal olaylar karsnda da deiken
özellik gösterir. Örnein nazara urayan kii urad ‘kötü bakn’, halk
tabiriyle kem gözlerin etkisinden “kurun dökme” yöntemi ile kur-
tulduuna inanr ve bu sayede ‘yeni’ bir güne çkm olmann huzurunu ve
rahatl- n yaar. Çalmann seyri içerisinde nazara urama, atein önemi
ve “Yeni Gün” anlay arasndaki iliki karlatrmal motif analiz teknii
ile irdelenecektir. Ay- rca Türk ve evrensel halk kültürüne ait
benzer örnekler ate kültü ve Nevruz ger- çei çerçevesinde
tartlarak, SOKÜM açsndan önemi ve yeri deerlendirilecek- tir.
Anahtar Kelime: Nevruz, SOKÜM, Kültürel Deerler, Kutlama, Halk nanc
Abstract The importance of works with regard to intangible cultural
heritage and its
protection have recently won also in Turkey. Works about intangible
cultural heritage contain the core of presentation, prevention and
transmission of cultural
* Abant zzet Baysal Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü
Öretim Üyesi, me-
[email protected] / TÜRKYE
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
24
values – reflects the way of thinking and life of people – to the
next generation. The fire cult, which has strong roots in the
Turkish culture and which clearly becomes known in New Year
celebrations, belongs to the frame of the mentioned work. This
article aims to discuss the reflection of fire cult within the
scope of the concept “new day”. Nevruz, in other words “new day”,
is decisive here. The view about the beginning of a “new day” can
change from individual to individual in a society. Concerning the
social circumstances, the attitude of “new day” is also variable.
For example, a person, who feels bad look, believes the pouring of
lead will make them feel more relaxed. In this way, he feels peace
and welfare of a new beginning. This article confronts bad look,
the importance of fire and New Year view within the framework of
fire cult and Nevruz. The relation of these unities to intangible
cultural heritage is also valued.
Key Words: Nevruz, Intangible Cultural Heritage, Cultural Values,
Celebration, People’s Belief
1 Giri Türk Halk Bilimi ve Türkoloji çalmalar kapsamnda Nevruz /
Yeni Gün kut-
lamalar ile ilgili çok sayda deerli yazlar ortaya çkmtr. Makalenin
amac, söz konusu aratrmalarda ortaya konulan görü ve düüncelerin
bir tekrarn sunmak deil, bilakis yaplanlarn nda konuya kültürel
deerler açsndan farkl bir perspektif kazandrmaktr. Ksa adyla SOKÜM
olan Somut Olmayan Kültürel Miras çalmalar bu balamda belirleyici
unsurdur. UNESCO tarafndan 1972 tarihli Dünya Kültürel ve Doal
Mirasnn Korunmas Sözlemesiyle onaylanan ve 17.10. 2003 tarihli
sözleme ile hayata geçen SOKÜM çalmalarnn amac, kültü- rel
deerlerin korunma altna alnmas, tantlmas ve gelecek nesillere
aktarlmas- dr. Ancak bu sayede bir halkn deerler bütünü ileriye
dönük olarak yaatlabilir. Makalenin ana konusunu oluturan ate kültü
ve günümüz yansmalar bu kapsam- da deerlendirilmektedir (bkz. Böl.
4). Ate kültünün kendini gösterdii en güzel örneklerden biri ise
Türk toplumlar arasnda günümüze dek uygulana gelen Nev- ruz / Yeni
Gün geleneidir.
Nevruz kutlamalarnn Türklerde çok eskiye dayanan bir gelenek olduu
üze- rinde Metin Ekici (2002: 61-70) “Kutsanma ve Kutlama Anlaynda
Nevruz” ba- lkl bildiri makalesinde durmaktadr. Ekici (2002: 65-67)
çalmasnda, kutlamalar hakknda ilk yazl bilgilerin Çin kaynaklarna
dayandn ve kaynaklara göre M.Ö. 200’li yllarda Hun Türkleri
tarafndan bahar mevsiminde enlikler düzen- lendiini belirtmektedir.
Yine yazl kaynaklardan hareketle Nevruz kutlamalarnn Uygurlardan
günümüze dek Türklerde var olan geleneksel bir bayram olduu ve
ran’daki Nevruz kutlamalar ile ilgili yazl metinlerin en erken 11.
yy.a dayand- na da dikkat çekmektedir. Farsça kökenli Nevruz
kelimesi terminoloji olarak Türk yaam sistemine bu tarihlerden
sonra girmitir. Söz konusu bahar enlikleri- nin Türkler arasnda
Yeni Gün, Ergenekün / Ergenekon, Ulstn Ul Küni, Mart Dokuzu gibi
farkl adlarla uzun süredir yaad ve yaatld da bir gerçektir. Bu
çalmada Nevruz kelimesinin yan sra Yeni Gün ifadesinin skça
kullanlacak
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
25
olmas, Ekici’nin söylemiyle “eski mirasa” sahip çkma
düüncesindendir. lerle- yen satrlarda görülecei üzere çalmann
kapsam bu kullanm dorulayacak niteliktedir. Çünkü makale, Nevruz
kutlamalarn ‘yeni gün’ anlay açsndan irdelemeyi de amaç
edinmitir.
2 Ate Kültü Açsndan Nevruz / Yeni Gün Kutlamalar Atele balantl
dinsel ve sosyal ritüellerin temeli çok eskiye dayanmaktadr.
lk uygulamalar 8.yy.da Çin’de görünür ve kara barutun bulunmasyla
ilikilidir (Brockhaus 1992: 651-652). Önceleri dini törenlerde kötü
ruhlarn kovulmas mak- sadyla, korkutma ve savunma arac olarak
kullanlan bu doa mucizesi zamanla elence, sevinç ve güç
gösterilerinin vazgeçilmez unsurlar arasna girmitir. Kara barutun
Avrupa’da dinsel törenlerde yer almas ise ticari yolla geldii
talya’da Florenz’de balar (14. yy) ve tüm Avrupa ülkelerine gelenek
olarak buradan yaylr (Brockhaus 1988: 248-249, Brockhaus 1992:
652).
Günümüzde ise çeitli toplumsal törenlerde ate yakarak kutlama
yapmak bir- çok kültürde var olan bir uygulama biçimidir. Örnein,
Almanya’da samandan ekil verilmi “k cads”nn yaklmasyla k mevsiminin
kötülüklerden arndrl- dna, dolaysyla bahara yol verildiine inanlr.
Ayn düünceyle sviçre’de kâ- ttan yaplm kardan adam yaklr. Benzeri
uygulama dier Avrupa ülkelerinde de görülmektedir (Brockhaus 1988:
248-249). Söz konusu uygulamalarn temelin- de atein bereket
getirecei ve dünyay kötülüklerden arndraca inanc hâkimdir. Bu açdan
bakldnda ate ile gerçekletirilen uygulama ve kutlamalar evrensel
kültürün bir parças olarak kabul etmek yanl olmaz. Burada
vurgulanmas gere- ken Yeni Gün kutlamalarnn Türklerdeki uygulama
biçimi ve farklldr. Nevruz kavramnn anlam boyutu belirleyici unsur
olarak konuya açklk getirecektir.
2.1 Kavram Olarak “Nevruz” Halk kültüründe Nevruz / Yeni Gün
olgusu, tabiatn yeniden uyanp dirildii
yeni bir balangç an olarak kabul edilmektedir. Farsça nev (yeni) ve
ruz (gün) kelimelerinin birleimi olan bu terim, halk arasnda yeni
bir oluumun habercisi olarak yorumland da bir gerçektir. Doum ve
dirili ile bire bir orantl olan Yeni Gün anlay ayrca bahar
mevsiminin de müjdecisi saylmaktadr. Baharn balan- gc, gece ve
gündüzün eitlendii 21 Mart gününe denk gelmesi hava, su ve kara- nn
snma süreciyle orantldr. Halk tabiriyle cemrelerin dümesi, kuzey
yarm kürede havalarn snmasna iaret ettii gibi, yeni bir dönemin
balamas anlamn da tamaktadr.
“Önce havaya, sonra su ve topraa düen cemreler, doadaki dönüümün
bü- tüncül olarak alglandnn kantdr.” (Özdemir 2006: 20)
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
26
Nebi Özdemir’e (2006: 20) göre cemrelerin dümesi diil varlk olarak
kabul edilen topran yenilenme sürecidir. Buradaki yenilik olgusu,
dirili kavram ile eit orantl olup temeli Türk yaratl destanna kadar
uzanmaktadr. Yenilik olgu- su Türk kozmogonisi açsndan
deerlendirildiinde, Nevruz / Yeni Gün kutlama- larnn Türk inanç
sisteminde var olan ate kültü ile yakndan ilgili olduunu söy- lemek
yanl olmaz. Mitolojik bir yaklamla, gece ile gündüzün eitlendii 21
Mart gecesi ayn zamanda k ile baharn çetin mücadele andr ve
sembolik deer tar. Bahar, iyilik ve bereketi temsil ederken, k
kötülük ve skntnn simgesi olarak bilinir (TDOE 2004: 512-513). Ouz
(2005: 6) konuya “iyilik ve kötülük tanrlarnn birbiriyle
mücadeleleri” açsndan yaklamakta ve yaz mevsiminin geliini “iyilik
tanrsnn kötülük tanrsn” yenmesi olarak yorumlamaktadr.
K-bahar çatmasnda baharn galip gelmesi ve sert k aylarnn yerini
iyilik ve berekete brakmas düüncesinden hareketle halk arasnda
insanlara da bir takm görev ve sorumluluklarn dütüüne dair kanaat
olumutur. Söz konusu görevlerin banda bir nevi bayram temizlii
saylan “nevruz temizlii” gelir. Atele yaplan temizlik ise bu
balamda özel bir konuma sahiptir. Özdemir (2006: 24) bu durumu
“atein büyülü gücüyle yenilenme” açsndan deerlendirmektedir:
“[…] dier milletler gibi Türkler de günein ve onun dünyadaki
temsilcisi ka- bul edilen atein arndrc, saaltc, dahas yenileyici,
canlandrc gücünden ya- rarlanmak isterler. […] Ate kültü temelinde
en sk rastlanan arnma, saaltm uy- gulamas, Göktürkler döneminden
beri bilinen, ‘ate üzerinden atlama, duman için- den geçme,
tütsüleme […]’dir. Bu uygulamalarla günahlardan, kötülüklerden
(kötü ruh, uursuzluk, anszlk, zararl canllardan) ve hastalklardan
kurtulunulacana inanlmtr.”
Özdemir’in altn çizdii atein büyülü gücü ile arnma istemi, Nevruz
kutla- malarnda yaklan atein anlamn ortaya koymaktadr. Baka bir
ifadeyle, Nevruz ateinin temeline inildiinde arkaik dönem amanist
Türk toplumunun temel pra- tiklerinin yatt açkça görülmektedir.
Günümüz düün, tören vb. kutlamalarda en doal haliyle farkna
varlmakszn yaatlan “ateten atlama”, “ate dumanndan geçme” ve “kül
dökme” ritüelleri bunlardan bazlardr. Somut olmayan kültürel miras
kapsamna giren ve ate kültünün en önemli uygulamalarndan saylan söz
konusu ritüellerin günümüz yansmalarna geçmeden önce, temelinde
yatan gizli iletilere ve bu iletilerin temel ilevlerine eilmek
konuya netlik kazandracaktr.
2.2 Nevruz Ateinin Gizli letileri Kötülüklerin yaklarak yok
edilecei varsaylan atele balantl uygulama bi-
çimiyle bir yerde, karanlk ve hastalklarla geçen uzun bir dönemin
tüm yorgunlu- unun, uursuzluunun ve skntlarnn atldna ve bu sayede
gelecek her tür belaya kar da korunma salandna inanlr. Ekici (2002:
62) konuya “kutlama ve bunun sonucunda beklenen kutsanma […] yani
koruyucu emsiyenin altna gir- me” açsndan yaklar. Ekici ayrca iki
olaya vurgu yaparak, yukarda bahsedildii
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
27
üzere, konuyu inanca dayal arkaik dönem amanist eilim ve ritüeller
düzlemine tar. Buna göre kötülüklerden arnma ve korunma sürecinde
belirleyici unsur, “taklide dayal inanç ve uygulamalar” biçimi ile
pars pro toto fonksiyonu, yani parçann bütüne olan ilikisidir
(Ekici 2002: 62):
“Bunlardan birincisi: ‘benzer, benzeri etkiler’ ilkesidir. Bu
düünceye ksaca, ‘taklide dayal inanç ve uygulamalar’ ad verilir. Bu
anlaya göre; bir eyin takli- dini yapp, onun asln etkilemeye çalmak
ve sonuçta istenileni elde etmek fikri vardr. Örnein; ateten
atlamak suretiyle bir sembolizasyon gerçekletirilir ve bu suretle
kötülüklerden arnmak, uzaklamak gerçekletirilmeye çallr. […] kinci
düünce ise, ‘parçann bütüne ait olmas’ fikrinden kaynaklanr. Bu
düünceye göre oluan uygulamalar da ‘temasa dayal inanç ve
uygulamalar’ adn alr. Buna göre, bütünden ayrlm olsa bile, bir
parça hâlâ bütüne aittir ve bütünle parça ara- snda var olan iliki
devam etmektedir. O halde, bütünden ayrlan veya alnan bir parça ile
ilgili uygulamalar bütünü de etkileyecektir.”
Atein mikroplar krma özelliinden hareketle Nevruz kutlamalarnda
yanan atein dumanlar arasndan geçme eylemi1, “benzer, benzeri
etkiler” ilkesinden yola çkarak, günahlardan ve her tür beladan
arnma ve korunma düüncesini beraberin- de getirmektedir. Söz konusu
davran biçimiyle cesaret ve kiisel iradenin ön pla- na çkt da
unutulmamaldr.
Cesaretin ve kiisel iradenin atele ölçüldüü mitolojik bir örnek ise
Türk top- lum tarihi açsndan büyük önem tayan Ergenekon’dan çktr.
Efsanevi Demir Dalarn eritilmesiyle esaretten özgürlüe çkmay baaran
Türkler, sadece yeni bir güne geçi yapmaz, tarih sahnesinde sesini
tüm cihana tekrar duyurabilecek yeni bir döneme de damgasn vurur.
Türkler, bu kurtulularn ve yeni gün’e çkmalar- n bir yerde, yaklan
o büyük ate topundan geçmelerine borçludurlar. Ayn ekilde Bat Gök
Türk hakann ziyaret eden Bizans elçilerinin yaklan bir ate
çemberinin arasndan geçmelerinin zorunlu klnmasnn ardnda yatan
düünce de benzeri özellik tar: elçilerle gelmesi muhtemel olan kötü
ruhlarn hakan-elçi görümesi öncesi kovulmas temel hedeftir (nan
1986: 66-71; Çay 1991: 194-196).
Nevruz / Yeni Gün hazrlklarndan saylan ve unutulmaya yüz tutmu bir
ba- ka ritüel de “kül dökme” âdetidir. Söz konusu uygulamada yaklan
tongal atein- den2 arta kalan küllerin evden dar süpürülmesi veya
savrulmas yine bahar-k çatmasnda bahara verilen destein bir baka
ifade biçimidir. Buna benzer pek çok örnee Anadolu’da hala
rastlamak mümkündür (bkz. Ouz 2005: 7-8).
1 Ateten atlama törenlerinin odak noktasn, büyük çapta yaklan ve
tongal ad verilen ate oluturmaktadr. Moolca “ate” anlamna gelen gal
ile eski Türkçede “don/kyafet” anla- mna gelen ton sözcüünün
birleimi olan tongal, ate donundan oluan bir çemberi anm- satr. Ate
üzerinden atlama eylemi ise “ritüel bir temizlik” ve “kötü
ruhlardan arnma” olarak kabul edilen bir davran biçimidir ve
özellikle yaylaya çkacak hayvanlar için kor- kunun yenildii ve
cesaretin ölçüldüü bir ann da sembolüdür. 2 Tongal atei için bkz.
Dipnot 1.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
28
Gerek “ateten atlama/geçme” gerekse “kül dökme” adetleri Ahmet
Caferolu’na göre “Türklerde eskiden var olan ate kültü”nden ileri
gelmektedir (Çay 1991: 84). Tanr Ülgen tarafndan insanlara armaan
edilen ve çakmak tan- dan elde edilen atein kutsall bilinmektedir.
Ancak unu vurgulamak önem arz eder: Burada ön plana çkan kutsallk,
atee tapma veya ateperestlikten uzak, ate- in sembolize ettii güce
hâkimiyet ve atein özelliklerinden faydalanma düünce- sidir. Gök
Tanr inancna göre yeryüzünde günein temsilcisi varsaylan ve atann
kudretinden taa dümü ekli olarak kabul edilen ate (TDOE 2001:
258-261), bahsedildii üzere temizliin, arnmann ve hastalklardan
korunmann balca ölçütüdür.
Deiik yönleriyle Türk topluluklar arasnda üç bin yl akn bir süredir
teme- li olan Nevruz gelenei, aadaki satrlarda görülecei üzere,
ritüel alknlklar halinde varln günümüze dek sürdürmektedir.
3 Ate Kültünün Günümüzdeki Yansmalar Ate üstünden atlama, kül dökme
veya ate topundan geçme törenleri Türk-
ler’de hâlâ canl tutulan somut olmayan kültürel miras kapsamndadr.
Ancak söz konusu ritüeller sadece Nevruz bayramnda karmza çkmaz,
aksine geleneksel kutlamalar ve sosyal elenceler bünyesinde farkl
boyutlarda yaam bulur. “Ate dumanndan geçme” alkanlnn kendini
gösterdii en güzel ortamlar arasnda günümüzdeki düün, nian gibi
deiik törenler saylabilir. Bu süreçler ayn za- manda yeni bir
döneme geçi evresinin de göstergesidir. Düünlerde mum tutma gelenei
bu anlamda en bariz örneklerdendir. Ayrca, kurun dökmek, düün veya
benzeri elencelerde havaya ate açmak, özellikle ylba kutlamalarnda
havai fieklerle gökyüzünü aydnlatmak gibi birçok alkanlklarda da
yine ate kültünün izlerini bulmak mümkündür. Söz konusu
uygulamalarn temelinde yukarda bahse- dildii üzere ate çemberinden
geçerek dorudan kötü ruhlardan arnma ve korun- ma düüncesi
yatmaktadr. Örnekler çerçevesinde konuyu açmak gerekirse unlar
söylenebilir:
Mum Tutmak: Türk kültürünün köklü ananelerinden biri, düün öncesi
düzen- lenen kna geceleridir. Kna gecelerinin en görkemli an ise
“yüksek yüksek tepele- re” ile balayan o mehur kna Türküsü eliinde
yaklan knadr. Söz konusu ritüe- lin en dikkat çekici taraf ise, bir
tepsi içerisinde getirilen knann yanan mumlarla süslenmi olmasdr.
Ayrca ellerinde mum tutan kzlarn gelin kzn etrafnda çember
oluturarak dönmeleri de dikkate deerdir. Yaar Kalafat’a (2007: 258)
göre kna tepsisine yaklan mum, atein kutsiyetindendir. Kutsal ate
ise dorudan Nevruz gerçeini hatrlatmaktadr. Kiiyi yanan mum klaryla
çevrelemek, Nev- ruz törenlerinde olduu gibi ate çemberi arasndan
geçirmenin, dolaysyla sembo- lik anlamda arnmann ve korunmann
günümüzdeki uzants olduunu söylemek yanl olmaz. Düün günü gelin ile
güveyi yaklan mumlar veya yanan maytaplar arasndan salona geçirme
âdeti bu görüü destekler niteliktedir. Söz konusu uygu-
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
29
lama göz önünde bulundurulduunda yine atele arnma düüncesi ön plana
çk- makta ve atein kutsiyeti vurgulanmaktadr.
Kurun Dökmek: Kurun Dökme alkanl halk arasnda nazardan korunma
yöntemlerindendir. Çobanolu’na (2003: 197) göre nazar “insanlarn
baklarndaki zararl güce” verilen addr.
“Kimi insanlarn baklarndaki zararl güce ‘nazar’ denilmektedir. Bu
nitelik- lere sahip bir kiinin bir insana, hayvana veya nesneye
bakmasyla bunlar üzerinde, canlysa hastalanma, sakatlanma, ölüm,
canszsa sakatlanma veya krlma gibi olumsuz bir etkinin meydana
gelmesine ‘nazar demesi’ denir.”
Nazara kar korunma yöntemleri arasnda Çobanolu (2003: 197) mavi
bon- cuk, üzerlik otu, ide çekirdei gibi nazarlk çeitlerini
saymaktadr. Bunlarn d- nda kurun dökme de oldukça yaygn bir
uygulama biçimidir. Söz konusu uygu- lamada, nazara urad düünülen
kiinin bandan eritilmi kurun dökülerek, kiinin ‘kötü’ baklardan
arndrld varsaylr. Örnein Çorum yöresinde kurun dökme ilemi “nazar
edenin gözünü çkarma” niyetiyle gerçekletirilmektedir (Ouz ve Kolcu
2006: 11). Kzgn atete eritilen kurun, yukarda bahsi geçen ef-
sanede olduu gibi, burada da kiinin aydnla, dolaysyla ‘yeni’ bir
güne çkma- sn salamaktadr.
Havaya Ate Açmak: Havaya ate açmak çok eski Türk geleneklerindendir
ve Tanryla haberlemenin yolu olarak kabul edilir. Uygulamann
temelinde yatan düünce ise, yaplanlar hakknda göe ve tanrya haber
iletmektir. Eski Türklerde imparatorun tahta çknn tanrya, yaklan
ate araclyla ve göe ok atlarak bildirilmesi, gerçekletirilen
eylemlerden biridir. Tarihte buna benzer çok sayda örnek mevcuttur
(Ögel 2002: 527-529). Söz konusu gelenek günümüz düün tören-
lerinde, asker uurlamalarnda vb. sevinç gösterilerinde havaya
‘kurun’ skarak, yani silahla ate açarak gerçekletirilmektedir.
Görüldüü üzere “kurun skmak” ifadesi tpk “kurun dökmek” gibi
dilimize yerlemi bir deyim olmann ötesinde, demircilik kültünden
ileri gelen ve halk inancna bal “nazara” ve “belaya” kar koruma /
korunma fikrini de yanstmaktadr. Özellikle krsal kesimlerde
vazgeçil- meyen alkanlklardan saylan bu uygulama biçimiyle, tanryla
haberlemenin yan sra, gerçekleen eylemin ilevsel olarak ve sembolik
anlamda “kutlanlmas”, “kutsanmas” ve “korunmas” da hedefler arasnda
yerini alr.
Havai Fiek: Havaya ate açmayla yakndan balantl olan bir baka ritüel
ise ylba kutlamalarnda havai fieklerle gökyüzünün aydnlatlmasdr.
Evrensel bir kutlama biçimi olan havai fiek uygulamasnn asl geliimi
Avrupa’da kaydedilir. Germen halk kültüründe örnein her türlü ses
ve gürültü unsuruyla kötü ruhlarn ve eytans yaratklarn kovulmas
inanc oldukça hâkimdir. Bu nedenle yl dönümle- rinde3 maskeler
eliinde yüksek sesle gürültü çkartarak sokaklarda dolamak
gelenektir. Güney Almanya’da hala canl tutulan ve Fasching olarak
bilinen günü- müz Karneval kutlamalar en bariz örneklerdendir (van
Dülmen 1992: 134-137).
3 Yl dönümü olarak Almanya’da k mevsiminden bahara geçi aylar
kastedilmektedir ve takvimsel olarak ubat sonu Mart bana denk
gelmektedir.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
30
Yukarda bahsedildii üzere kara barutun Avrupa ve dolaysyla Alman
yaam kültürüne girmesiyle (~1420) kamç, zil, trompet gibi ses
çkartan aletlerin yan sra, Orta Asya kültüründe olduu gibi,
silahlarla ate açma da uygulamalar arasn- da yerini alr. Barutla
gökyüzünün aydnlatlmas ise Avrupa genelinde en görkemli zamann ilk
olarak Barok döneminde yaar. O tarihlerde ate ve renklerin gökyü-
zünde birlemesi ayn zamanda güç ve zenginliin de sembolü olur.
Günümüzdeki ekliyle, yani renkli ve görkemli havai fieklerle yeni
yla geçi kutlamalar, Avru- pa’da 20. yy.n balarnda gerçekleir ve
çeitli boyutlarda gelime kaydeder. Yl- ba gecesi havai fieklerle
gökyüzünü aydnlatma istemi bugün Türkiye’de de sevilen gelenekler
arasndadr.
Havai fieklerle gökyüzünü aydnlatma alkanl “havaya ate açmak” kap-
samnda kabul edilebilir. Söz konusu durum tanryla haberlemenin bir
baka bo- yutunu da göstermektedir. Ayrca, açlan atele sadece
gökyüzü aydnlatlmaz, atein gücüyle yeni yl geçmiin uursuzluklarndan
sembolik anlamda da arndr- lr. Tüm bu alkanlk ve davranlarn
temelinde tekrar etmek gerekirse ate kül- tünden ileri gelen
‘temizlik’ ruhu ile arnma ve korunma düüncesinin yatt bir
gerçektir.
Görüldüü üzere Nevruz / Yeni Gün gelenei halk arasnda bilinçli veya
bi- linçsiz olarak çeitli boyutlaryla yaatlmaya devam etmektedir.
Konuya SOKÜM çalmalar açsndan yaklaldnda bahsi geçen örnekler daha
bir anlam kazana- caktr.
4 Ate Kültü ve SOKÜM Çalmalar Ate kültüne bal çeitli uygulamalarn
yalnzca bahar bayram olarak kabul
edilen Nevruz kutlamalarnda deil, hayatn farkl evrelerinde kendini
gösterdii yukardaki satrlarda verilmeye çallmtr. Ayn ekilde “Yeni
Gün” anlay çerçevesinde çeitli geleneksel tören ve kutlamalarda da
ate unsuruna bal inanç ve eilimlerin hala canl tutulduu
görülmektedir. SOKÜM sözlemesine göre bir kültür varlnn SOKÜM
kapsamnda deerlendirilebilmesi için “yaayan” ve “yaatlan” nitelikte
olmas vazgeçilmez bir unsurdur (Ouz 2009: 130). Çalma- nn banda
vurguland üzere amanist-Türk inanç sisteminin bir parças olan ate
kültüne bal geleneksel törenler bu alana girmektedir. Ksacas Yeni
Gün kutlamalar ve günümüz yansmalar SOKÜM sözlemesine göre
halkbilimi kadro- larnn B. III maddesinde yer alan “Toplumsal
Uygulamalar, Ritüeller ve ölenler” bölümünün 1. fkras olan
“Törenler, Kutlamalar ve Ritüeller” bal altnda yer almaktadr (Ouz
2009: 136-139). Bu maddelerde verilen 1a Geçi Törenleri (1a.1 doum,
1a.5 düün, 1a.6 askerlik), 1b Kutlamalar (1b.4 yl dönümleri), 1g
Nazar, 2c Görenek gibi balklar dorudan bir toplumun kültürel
deerlerini yanstan halk bilgilerini ortaya koymaktadr.
Halkn bilgisi anlamna gelen folkloru “eski köyde eski ürün” olarak
tanmla- yan anlayn halkbilim çalmalarn sonlandracana, ürün merkezli
yaklamn artk geçerliliini yitirdiine dair Ouz (2009: 93 vd.) SOKÜM
çalmalar kapsa-
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
31
mnda dikkat çekmektedir. Ouz ayrca, bu olguyla folklorda öne çkan
iki bak açsna da vurgu yapmaktadr.
“Birincisi, geleneksel kültürün duraan olmad […] ve halk olarak
nitelenen köylünün folklor diye tanmlanan binlerce yllk eski
elbiseyi uluslama sürecine giren kentli bir gün kullansn diye
srtnda tayan yaayan fosiller olmad anla- ld. Kentli zaman içinde
onlarn da kültürlerinin devingen ve deiken olduunu kabul etti.
kincisi, bu devingenlik ve deikenliin, hzl teknoloji kullanm, yo-
un kentleme ve küreselleme gibi nedenlerle kabul edilebilir snrlar
zorlayarak, dünyay kitle kültürü denilen tek kültürlü bir yapya
doru sürükledii sansnn, korkusunun veya yargsnn uluslararas alanda
güçlü destek bulmas oldu.”
Ouz’un açklamalarndan anlalaca üzere, halk kültürü duraan olmayp
daha ziyade devingen ve deiken özellie sahiptir. Bu durum, halk
olarak tabir edilen sosyal kitlenin yaamaya devam ettii ve yaama
sürecinde gelime kaydet- tii gerçeini de beraberinde getirmektedir.
Ayrca günümüz halk kültürünün köy- lerden dar çkp kentsel yaama
tanmas, mekânsal olarak orada da hayat bul- duunu göstermektedir.
Ancak kültürel dokunun kentsel yaama uyum sürecinde baz ufak
deiimlere (adaptasyonlara) urad da bir gerçektir. Farkl bir
ifadeyle, kentleme ve küresellemeyle birlikte tek kültürlü yapya
doru gitme süreci, top- lumun kendine has kültürel dokusunda
bozulma hatta o dokunun kaybolma tehlike- sini de beraberinde
getirmektedir. (Somut olmayan) kültürel mirasn korunmas bu açdan
önem arz etmektedir.
5 Sonuç Nevruz kutlamalarnda belirgin bir ekilde kendini gösteren
ve günümüz halk
törenlerinde yaatlmaya çallan ate unsuru ile balantl çeitli
uygulamalar, temelini geçmiin derinliklerinden gelen arkaik dönem
amanist-Türk yaam biçi- minden almaktadr. Bu durum ayn zamanda
geleneksel kültürün günümüz alkan- lk ve davranlarda “dokusal”
olarak kendini muhafaza ettiini göstermektedir. Somut olmayan
kültürel miras kapsamnda halkn deerlerine sahip çkmak ve akademik
boyutta önemini vurgulamak dolaysyla bir borçtur.
KAYNAKÇA BROCKHAUS. “Feuer”, Brockhaus Enzyklopädie 7: 248-249.
Mannheim:
F.A. Brockhaus 1988. BROCKHAUS. “Pyrotechnik”, Brockhaus
Enzyklopädie 17: 651-652.
Mannheim: F.A. Brockhaus, 1992. ÇAY, Abdulhalûk M.. Türk Ergenekon
Bayram, Nevruz. Ankara: Türk Kültü-
rünü Aratrma Enstitüsü Yaynlar, 1991. ÇOBANOLU, Özkul. Türk Halk
Kültüründe Memoratlar ve Halk nançlar.
Ankara: Akça Yaynlar, 2003.
32
EKC, Metin. “Kutsanma ve Kutlama Anlaynda Nevruz”, Türk Kültüründe
Nevruz. V. Uluslararas Bilgi öleni Bildirileri: 61-70. Ankara: AKM
Bakanl Yaynlar, 2002.
NAN, Abdulkadir. Tarihte Ve Bugün amanizm, Materyaller ve
Arastrmalar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yaynlar, 1986.
KALAFAT, Yaar. Balkanlar’dan Ulu Türkistan’a Türk Halk nançlar. An-
kara: Berikan Yaynlar, 2007.
OUZ, Öcal. “Somut Olmayan Kültürel Miras: Türkiye’de Nevruz/
Yenigün”, Milli Folklor 65: 5-8, 2005.
OUZ, Öcal. Somut Olmayan Kültürel Miras Nedir? Ankara: Geleneksel
Ya- ynclk, 2009.
OUZ, Öcal ve Bengisu KOLCU. 2004 Ylnda Çorum’da Halk nançlar ve
Türbeler. Ankara: Hitit Üniversitesi FEF Türk Halkbilimi Topluluu,
2006.
ÖGEL, Bahaeddin. Türk Mitolojisi. II. Cilt. Ankara: Türk Tarih
Kurumu, 2002.
ÖZDEMR, Nebi. “Yeni/lenmek ve Nevruz”, Milli Folklor 69: 15-27,
Ankara: Feryal Matbaaclk, 2006.
TDOE. “Ate”, Türk Dünyas Ortak Edebiyat, Türk Dünyas Edebiyat Kav-
ramlar ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüü 1: 258-261. Ankara: AKM
Bakanl Yaynlar, 2001.
TDOE. “Nevruz”, Türk Dünyas Ortak Edebiyat, Türk Dünyas Edebiyat
Kav- ramlar ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüü 4: 512-513. Ankara:
AKM Bakanl Yaynlar, 2004.
VAN DÜLMEN, Richard. Kultur und Alltag in der Frühen Neuzeit. Dorf
und Stadt. München: Verlag C.H. Beck, 1992.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
33
vurgulanmaktadr. Bilgisayar olmadan multimedyann ve çada reklamclk
ile i teknolojilerinin her türlüsünün mümkün olamayaca ortadadr.
Teknolojinin her çeidi küresel dünyada kültürlere etki ederek onun
karsnda yeni ufuklar açmak- tadr.
Anahtar Kelimeler: Musiki, teknoloji yönetim; iletme, reklam
,
, , . - . , .
: , , , , . Summary The paper stresses that without assimilation of
the Internet is difficult to
imagine the development of modern information technology,
information and
* . /
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
34
computed and multimedia. Without all this, modern advertising and
other types of business technology today can not exist. These types
of technologies in intensive form wedged into the sphere of
culture, revealing to her new horizons.
Key Words: music, management, technology, business,
advertising.
güzar faliyyt, sahibkarlq, idarçilik faliyyti çox güman ki,
insan
cmiyyti il eyni bir vaxtda meydana glmidir. Tarixd hr zaman görkmli
siyasi xadimlr, müssis sahiblri, tacirlr, sahibkarlar olmular,
onlarn faliyytini bu gün bel uurlu idarçilik nümunsi hesab etmk
olar. Odur ki, biznes v menecmentin tarixçsini hl Qdim Misir v
antik Yunanstanla laqlndirmk mümkündür. Amma, terminoloji aydnlqdan
ötrü, müasir anlamda menecmentdn danarkn, onu daha konkret kild
ifad etmk lazmdr. Bunun üçün XIX srin II yarsnda pekar biznesin
rolu xüsusil diqqtlayiqdir.
Mhz o zamanlardan bri ilk firmalar - sosial tkilatlar (sosial
institutlar) faliyyt balamlar. Onlarn faliyyti xüsusi pekar –
menecmentlrin rhbrliyi altnda öz igüzarlnn gerçklmsin yönlmidir.
Muzdla tutulmu içilr bu pekarlar üçün ilyirdilr. Hm menecer, hm d
sahibkar – mahiyyti etibaril eyni bir il - biznesl mul olur. Onlarn
hr ikisinin i mzmunu v formas demk olar ki, eynidir. Frq is -
msuliyytddir. Sahibkar – öz pulu v mülkün gör cavabdehdir, menecer
is - muzdlu pekardr. Menecer – sahibkar ola bilr, sahibkar is -
menecer ola bilr.
XIX srin II yarsndan etibarn srbst mübadil bazarnda igüzar aktivlik
daha da artr. Qsa zaman ksiyin baxmayaraq, o, özünün intensiv v
radikal tkamül yolunu keçmidir. Bu inkiafda bir neç mrhlni
vurulamaq olar. Bu mrhllri bir – birindn frqlndirilmsinin özülünü
sad, lakin aydn v effektiv meyar tkil ed bilr – iin uuru hlledici
faktorlardan i