224
KÜLTÜR EVRENİ UNIVERSE OF CULTURE - ВСЕЛЕННАЯ КУЛЬТУРЫ Kış/Winter/Зима 2011 Yıl / Year / Год 3 Sayı / Number / Число 9 ÜÇ AYDA BİR YAYIMLANAN ULUSLARARASI HAKEMLİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ QUARTERLY SOCIAL EDUCATION JOURNAL SUBJECT TO INTERNATIONAL PEER REVIEW ЕЖЕКВАРТАЛЬНЫЙ МЕЖДУНАРОДНЫЙ ЖУРНАЛ ОБЩЕСТВЕННЫХ НАУК ISSN: 1308-6197 Sahibi / Owner / Xозяин Hayrettin İVGİN Kültür Ajans Tanıtım ve Organizasyon Ltd. Şti. - Konur Sokak 66/7 Bakanlıklar-ANKARA Tel: 0090.312 4259353 – [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Md./ Associate Editor Ответственный секретарь Erhan İVGİN Editör / Editor Руководитель работы Ömer ÜNAL Genel Koordinatör / Director / Директор Redaktör /Redacteur/Редакция Erhan İVGİN Doç. Dr. Nezaket HÜSEYNOVA Yayın Kurulu / Editorial Board / Редколлегия Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİNProf. Dr. Tuncer GÜLENSOYProf. Dr. Mehman MUSAOĞLU Prof. Dr. Taciser ONUKProf. Dr. İsmail PARLATIRProf. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Fikret TÜRKMEN Yazışma Adresi / Correspondance Adres / Адрес издательства Kültür Ajans Ltd. Şti. Konur Sokak No: 66/7 Bakanlıklar/ANKARA-TÜRKİYE Tel.: 0090.312 425 93 53 (PBX) - Fax: 0090.312 419 44 43 E-mail: [email protected][email protected] www.kulturevreni.net Fiyatı / Price / Стоимость 10 TL (Yurt içi / для граждан Турции) 15 $ / 10 Euro (Yurt dışı / для граждан других стран) Abone Bedeli / Subsciption Price Стоимость подписки 40 TL (Yurt içi / для граждан Турции) 60 $ / 50 Euro (Yurt dışı / для граждан других стран) Baskı Tarihi/ Press Date 30 Kasım 2011 Baskı / Pres / Типография BRC BASIM Samanyolu Cad. No: 35 İskitler/ANKARA Tel: 0090.312.384 44 54 Kapak Resmi Sultan III. Ahmed’i ziyaret eden Avrupalı elçileri gösteren ve Levnî’ye ait (18. Yüzyıl) minyatürden bir detay

KÜLTÜR EVRENİ

  • Upload
    others

  • View
    20

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Microsoft Word - KÜLTÜR EVREN 9. say.docKÜLTÜR EVREN UNIVERSE OF CULTURE -
K/Winter/ 2011 Yl / Year / 3 Say / Number / 9 ÜÇ AYDA BR YAYIMLANAN ULUSLARARASI HAKEML SOSYAL BLMLER DERGS
QUARTERLY SOCIAL EDUCATION JOURNAL SUBJECT TO INTERNATIONAL PEER REVIEW
ISSN: 1308-6197
Kültür Ajans Tantm ve Organizasyon Ltd. ti. - Konur Sokak 66/7 Bakanlklar-ANKARA Tel: 0090.312 4259353 – [email protected]
Sorumlu Yaz leri Md./ Associate Editor
Erhan VGN
Editör/ Editor
Genel Koordinatör / Director / Redaktör/Redacteur/ Erhan VGN Doç. Dr. Nezaket HÜSEYNOVA
Yayn Kurulu / Editorial Board / Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKNProf. Dr. Tuncer GÜLENSOYProf. Dr. Mehman MUSAOLU
Prof. Dr. Taciser ONUKProf. Dr. smail PARLATIRProf. Dr. Saim SAKAOLUProf. Dr. Fikret TÜRKMEN Yazma Adresi / Correspondance Adres /
Kültür Ajans Ltd. ti. Konur Sokak No: 66/7 Bakanlklar/ANKARA-TÜRKYE
Tel.: 0090.312 425 93 53 (PBX) - Fax: 0090.312 419 44 43 E-mail: [email protected][email protected]
www.kulturevreni.net
Fiyat / Price / 10 TL (Yurt içi / )
15 $ / 10 Euro (Yurt d / )
Abone Bedeli / Subsciption Price
Bask Tarihi/ Press Date 30 Kasm 2011
Bask / Pres / BRC BASIM
Samanyolu Cad. No: 35 skitler/ANKARA Tel: 0090.312.384 44 54
Kapak Resmi Sultan III. Ahmed’i ziyaret eden Avrupal elçileri gösteren ve Levnî’ye ait
(18. Yüzyl) minyatürden bir detay
Temsilcilikler / Representative /
e-mail: [email protected] Tel: 00994503441135
e-mail: [email protected] Tel: 00994503290442
e-mail: [email protected] Tel: 00787017314047
e-mail: [email protected] Tel: 00380679610301
e-mail: [email protected] Tel: 0037744217234
e-mail: [email protected] Tel: 0079153847317
Kültür Evreni dergisinin yayn ilkelerine göre yazlarn yaymlatmak isteyenler, yazma adresine veya temsilcilerimize bavurmaldrlar.
Articles submitted for publication will comply with the Publication Policy and the Submission nstructions for manuscripts. For publication you can refer to adres or
to our representative

KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
3
Ord. Prof. Dr. sa HABBBEYL (Nahçvan Devlet Üniversitesi / AZERBAYCAN) Ord. Prof. Dr. smayil HACIYEV (AMEA Nahçvan Bölmesi / AZERBAYCAN)
Ord. Prof. Dr. Teymür BÜNYADOV (AMEA Etnografya Enstitüsü / AZERBAYCAN) Ord. Prof. Dr. Vasf MEMMEDALYEV (Bakü Devlet Üniversitesi / AZERBAYCAN)
Prof. Dr. Abdurrahman KÜÇÜK (Ankara Üniversitesi/TÜRKYE) Prof. Dr. Ahmet BURAN (Frat Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Ahmet GÖKBEL (Cumhuriyet Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKN (Selçuk Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Ali UÇAN (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Bilge SEYDOLU (Atatürk Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Byoungduk SOHN (Chongshin University / KORE) Prof. Dr. Edip GÜNAY (stanbul Teknik Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Elfina SBGATULLNA (Akademia Nauk / RUSYA FEDERASYONU) Prof. Dr. Erman ARTUN (Çukurova Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Esma MEK (Frat Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN (Ege Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Gülsen DEMR (Karabük Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Gürer GÜLSEVN (Ege Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Harun GÜNGÖR (Erciyes Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Hayrettin RAYMAN (Bozok Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. ngeborg BALDAUF (Humboldt Universität zu Berlin / ALMANYA) Prof. Dr. smail ÖZTÜRK (Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. M. Öcal OUZ (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Maimunah ISMAIL (Universiti Putra Malaysia / MALEZYA)
Prof. Dr. Maria CKA (Akademia Nauk / GÜRCSTAN) Prof. Dr. Maria Pia PADANI (Universita’ Ca’ Foscari Di Veneza / TALYA)
Prof. Dr. Mehman MUSAOLU (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Mehmet AÇA (Balkesir Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Metin EKC (Ege Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Mustafa CEMLOLU (Uluda Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Muzaffer TUFAN (stanbul Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Naciye YILDIZ (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Natalie O. KONONENKO (University of Alberta / KANADA) Prof. Dr. Nazm Hikmet POLAT (Gazi Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Nebi ÖZDEMR (Hacettepe Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Necati DEMR (Cumhuriyet Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Nimetullah HAFIZ (Piritine Üniversitesi / KOSOVA)
Prof. Dr. Norbert FIRIES (Humboldt Universität zu Berlin / ALMANYA) Prof. Dr. Özkul ÇOBANOLU (Hacettepe Üniversitesi / TÜRKYE)
Prof. Dr. Pavel DOLUKHANOV (University of Newcastle / NGLTERE) Prof. Dr. Reat GENÇ (Gazi Üniversitesi-em. / TÜRKYE)
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
4
Prof. Dr. Saim SAKAOLU (Selçuk Üniversitesi-em. / TÜRKYE) Prof. Dr. Shih-chung HSIEH (National Taiwan University / TAYVAN)
Prof. Dr. Suphi SAATÇ (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / TÜRKYE) Prof. Dr. Tacida HAFIZ (Piritine Üniversitesi / KOSOVA) Prof. Dr. Taciser ONUK (Gazi Üniversitesi-em / TÜRKYE)
Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY (Erciyes Üniversitesi-em. / TÜRKYE) Prof. Dr. Umay GÜNAY (Girne Amerikan Üniversitesi / KKTC) Prof. Dr. Walter ANDREVS (University of Washington / ABD) Prof. Dr. Wan-I LN (National Taiwan University / TAYVAN)
Doç. Dr. Baktgül KULCANOVA (Kazak Milli Üniversitesi/KAZAKSTAN) Doç. Dr. Cabbar ANKUL (Özbekistan limler Akademisi / ÖZBEKSTAN)
Doç. Dr. Çulpan ZARPOVA ÇETN (Mula Üniversitesi / TÜRKYE) Doç. Dr. Erdoan ALTINKAYNAK (Giresun Üniversitesi / TÜRKYE)
Doç. Dr. Gloham VATANDOUST (American University of Kuwait / KUVEYT) Doç. Dr. Iryna M. DRYGA (Bilimler Akademisi / UKRANIE)
Doç. Dr. Mehmet DEMRYÜREK (Lefke Avrupa Üniversitesi / KKTC) Doç. Dr. Nezaket HÜSEYNOVA (Bakü Devlet Üniversitesi / AZERBAYCAN)
Yrd. Doç. Dr. Kenan KOÇ (Mula Üniversitesi / TÜRKYE)
Not : Alfabetik olarak sralanmtr. Note : It is arranged in accordance with an alphabetical order. :
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
5
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
6
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
7
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
8
A Survey On The Effects Of Water Stress On Abscisic Acid And Ion Leakage In Apricot Cultivars Shahram MEHR - Saeed Piri PRAVATLOU - Bahram MEHR ..............205 Kültür Türü Erik Bitkisinde Su Gerginlii Efektiyle Oyuturulan Abscisic Turusu (Ekisi) ve yon Szntsyla lgili Aratrma Abscsc Yerleim Yerlerinin Genilemesi ve Gelimesinde Jeomorfolojik Uygulamalar ve Onlarn Sonuçlar Seyed Mehran HOSSEN - Nima PURFAHM...............................................214 Geomorphologcal Processes And Ther Effects On Growth And Development Of The Ctes
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
9
AN APPROACH TO THE CEM CEREMONY IN TERMS OF
HISTORY OF RELIGIONS
Dr. Asife ÜNAL*
Özet Cem törenleri Alevîlik-Bektaîlikte büyük önem arz etmekte, adeta Alevîliin
temelini tekil etmektedir. Bu çalmada cem kavram ve cem törenine Dinler Tari- hi açsndan baklacaktr. Konunun netlemesi için önce “cem”in kelime ve terim anlamlar üzerinde durulacak, sonra geliim sürecine ve gelitii yöredeki kültürel unsurlara, bu kültür ortamnn dinî referanslarna, geleneksel Türk dinî inançlar ve slâmî anlay ile bana temas edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Alevîlik-Bektaîlik, Cem, Cem Töreni, Miraç, Semah. Abstract Cem ceremonies are so important for Alevism and Bektashism and almost base
of Alevism. In this article the Cem concept and Cem ceremony will be dealt with in terms of concept and outlook in the History of Religions. To clarify the meaning of the “Cem” term, first the focus will be on Cem term, and then the process of development and environmental cultural elements, in this cultural environment religious references, connection of traditional Turkish religious beliefs and Islamic understanding will be studied.
Key Words: Alevism-Bektashism, Cem, Cem Ceremony, Miraj, Whirl.
* Dinler Tarihi Dernei Bakan Yardmcs, Ankara Üniversitesi / TÜRKYE
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
10
Giri Cem töreni ve bu törenlerin icra edildii mekânlar olan cemevleri Türkiye’de
Alevîlik-Bektaîlik ile ilgili tartmalarn ana konularndan birini oluturmaktadr.1 Cem töreni ve cemevleri konusu deiik yönleriyle Hukuk, Sosyoloji, Türk Halk Edebiyat, Tarih gibi bilim dallarnn yannda slâm Hukuku, Mezhepler Tarihi, Tasavvuf Tarihi, slâm Tarihi, Din Sosyolojisi ve Dinler Tarihi gibi ilahiyat bilim dallarn ilgilendirmektedir. Türkiye’de Alevîlik-Bektaîlik ile ilgili konular, Dinler Tarihi dndaki dier bilim dallarnca çeitli açlardan ele alnm2 fakat Dinler Tarihi bak açs ile pek incelenmemitir.3
Bu makalede cem kavramna ve cem törenine Dinler Tarihi açsndan bakla- caktr. Çalmada; “cem”in kelime ve terim anlamlar üzerinde durulacak, cem törenlerinin kayna üzerindeki görülere yer verilecek, geleneksel Türk dinî inanç- lar ve slâmî anlay ile bana temas edilecektir. Cem törenlerinin yapl ve i- levleri, uygulama farkllklarna ve cem çeitlerine göre ayrntlara girilmeden, ana hatlaryla konu edinilecektir. Bu törenlerinin icra edildii cemevlerine de ksaca deinilecek; günümüzde “cemevlerinin statüsü” konusu, “Dinler Tarihi Açsndan Alevîlik-Bektaîlikte badet ve Cemevleri Üzerine Bir Deneme” balkl bir baka makalemizde incelendii için bu makalenin kapsam dnda tutulacaktr.
1.Kelime ve Terim Olarak Cem Arapça cim(), mim() ve ayn() harflerinden oluan cemea fiilinden isim
yaplan cem kelimesi; cem olma, toplama, yma, biriktirme, çokluk, topluluk, büyük topluluk, bir araya gelme ve birleme gibi anlamlara gelmektedir.4 Cem fiil olarak da toplamak, bir araya getirmek, birletirmek, dikkat ve iradeyi bir noktada younlatrmak anlamlarna gelmektedir.5
1 Bkz. Alevî Çaltaylar Nihai Rapor, Devlet Bakanl, Ankara 2010,s.161-178. 2 Bkz. Mehmet Eröz,Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, stanbul 1977; Ethem Ruhi Flal,
Türkiye'de Alevîlik-Bektaîlik, Ankara 1990; Abdulkadir Sezgin, Hac Bekta Velî ve Bektaîlik, stanbul 1991; Orhan Türkdoan, Alevîlik- Bektaîlik Kimlii, stanbul 1995;lyas Üzüm, Günümüz Alevîlii, stanbul 1997; Hasan Onat, “Alevîlik-Bektaîlik, Din Kültürü-Ahlâk Bilgisi Dersleri ve Diyanet”, Türk Yurdu Dergisi, ubat 2005, C. 25, S. 210; Sönmez Kutlu, Alevîlik-Bektaîlik Yazlar, Ankara 2005; A.Faruk Sinanolu, Türk Kültüründe Alevî-Bektaî Olgusu, stanbul 2008; Ramazan Uçar, Alevîlik ve Bektaîlik, Ankara 2008; ahin Gürsoy-Recep Klç,Türkiye Alevîlii-Sosyo-Kültürel Dinsel Yap Çözümlemesi ,Ankara 2009;Dinî Aratrmalar, “Alevîlik” Özel Says, Ocak-Nisan 2009, C.12,S.33; Doan Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, An- kara 2010.
3 Bu konuda bamsz olarak Dinler Tarihçiler tarafndan yaplan bir çalma olarak bkz. Abdurrahman Küçük-Mehmet Alparslan Küçük, Türkistan’dan Türkiye’ye Alevîlik- Bektaîlik (Dinler Tarihi Açsndan Bir Yaklam), Ankara 2009
4 Bkz. Muncid -Fi’l-Lugat ve’l A’lam, Beyrut 1973, s.99-102; bn Manzur, Lisanü’l Arab, Beyrut 1988, II/355-360.
5 Hasan Kâmil Ylmaz, “Cem”, Türkiye Diyanet Vakf slâm Ansiklopedisi (DA), stan- bul 1993,VII/278.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
11
Cem, slam Hukuku’nda öle ile ikindi, akam ile yats namazlarn birletire- rek klmay (namaz cem etmek) ve aralarnda yakn akrabalk bulunan iki kadnla ayn anda evli olmay ifade eden bir terimdir.6 Edebiyatta ise cem terimi birden fazla eyi tek hüküm altnda toplama yolu ile yaplan bir sanat ifade etmektedir.7 Cem kelimesinden Müslümanlarn ibadet ettii ve bir araya geldii ibadet yeri olan “cami” gibi birçok kelime ve terim türetilmitir.8
Tasavvufta cem; “salikin her eyi Allah’tan bilerek halk yok, hâlik var gör- mesi hali”, bir baka ifadeyle yaratan ile yaratk yani Allah ile kul arasndaki farkn ortadan kalkmas hali demektir. lk sûfiler cem kelimesini tek bana deil, “cem ve tefrika” ya da “cem ve fark” olarak ikili kullanmtr. “Onlara göre kiinin ibadet ederek ve eriata uyarak elde ettii eyler fark; Allah’tan o kiiye verilen lütuf, ihsan ve kalbe doan manalar ise cemdir.”9 “Cem vecd halinde Allah ile beraber olmak, fark beeriyet sfat içinde Hak ile halk birbirinden ayrmak, ayr ayr var- lklar olarak görmek” eklinde de tarif edilmitir. Baz mutasavvflar, cemi yaratl- a kadar geri götürmekte, insann yaratl ile cem arasnda ilgi kurmakta, çeitli tasavvufî mertebeler zikretmektedir.10 Kueyri de, Tasavvufa lmine Dair Risa- le’sinde bu terimleri açklamakta ve “Bir kul için Cem ve Fark hallerinin ikisi de arttr. Çünkü tefrika hâline sahip olmayann kulluk hâli bulunmaz. Cem hali bu- lunmayan ise Hakk’a dair marifet sahibi olmaz. Fatiha’daki ‘Yalnz sana ibadet ederiz” ibaresi Fark haline, ‘Yalnz senden yardm dileriz’ ibaresi ise Cem haline iarettir.” demektedir.11
Alevîliin temel kaynaklarndan olan Buyruklarda “cem”12 “ayn-cem”, “ayn- cem cemiyeti” ve “meydan” eklinde ifadelerle anlan cem, terim olarak “taliple- rin bir araya gelip evliya erkânn icra etmesi” eklinde tanmlanmaktadr.13
“Ayin-i cem” teriminin kökeni hakknda farkl görüler bulunmaktadr. Bedri Noyan bu terimin “Ayn’ül-cem” bozma olduunu, “ayn” kelimesinin “varlk, ger- çek öz” anlamna geldiini, “gerçek birleme, birliin özü” anlamlarna gelen bir deyim olarak Bektaîler ve Mevlevîler arasnda kullanldn söylemektedir. Mehmet Eröz, Noyan’n bu görüüne ve “ayin-i cem”i ran mitolojisindeki Cem(Cemid)’in ayinine balamaya çalanlara katlmamaktadr. Eröz, Kemal Paazade ve Katip Çelebi’nin “ayin” kelimesine “töre, adet, görenek, kanun” anla-
6 Halit Ünal, “Cem”, DA, stanbul 1993,VII/276-278. 7 Kazm Yeti-Hulûsi Klç, “Cem”, DA, stanbul 1993,VII/276. 8 Cem ve cemden türetilmi kelimeler için bkz.Müncid,99-102; Lisanü’l Arab,II/355-
360; Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt,”Cami”, DA, stanbul 1993,VII/46-55. 9 Kaplan, Yazl Kaynaklarna Alevîlik, s.260. 10 Bkz. Ylmaz, “Cem”, DA,VII/278-279. 11 Abdulkerim Kueyrî, Tasavvuf lmine Dair Kueyrî Risalesi, Hazrlayan: Süleyman
Uluda, stanbul 1981,s.193. 12 mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, Yazan: Molla brahim, Çeviren
ve Sadeletiren: Baki Yaa Altnok, Yayna Hazrlayan: Mustafa Aydodu, Ankara 2011,s.67,113.
13 Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s. 261.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
12
mn verdiklerini; “cem” kelimesinin de Alevî- Bektaî nefeslerinde görüldüü gibi “cemiyet, toplanma, toplant” anlamna geldiini belirterek, ayin-i cem terimini “cem töresi, toplant töresi, cem adeti, bir araya gelme yolu” olarak tanmlamakta- dr.14
Arapça/Farsça kökenli ayin-i cem terimi Türklerle adeta Türkçelemi, özellik- le Alevî-Bektaî Türkler ile özdelemi bir nitelie kavumu, “Dört Kap Krk Makam”15 olarak formüle edilen Alevî-Bektaî yolunun temelini tekil eden en önemli töreni ifade eder olmutur.
2.Alevîlik-Bektaîlikte Cem Törenlerinin Kayna ve levi Alevî-Bektaî kültüründe çok önemli bir yer tutan cem törenlerinin kayna
Türklerin slâm’ kabulünden önceki dinî törenlerine balanmakta ve önceki inanç motiflerinin slâmî baz unsurlarla ekillendirilmi tarz olarak görülmektedir. Ce- min gece yaplmas, dedenin baköede oturmas, ate/çera bulunmas, dolu/tolu ve kurban uygulamalar, kadn erkek bir arada olunmas ve semah, eski Türk dini ile ilikilendirilmektedir.16
Baz Buyruklar, cem törenlerine kaynak olarak slam’n ilk dönemlerinde giz- lice ibadet edebilmek için Müslümanlardan birinin evinde toplanlmasn17 göster- mektedir.18
Genel olarak cem ayinin kaynann Buyruklarda miraç ile ilikilendirilmi olarak ifade bulan “Krklar Cemi” olduuna inanlmaktadr. mam Cafer Sadk Buyruu ve eyh Safi Buyruklarndan farkl ifadeler nakledilmekle birlikte, Krklar Cemi özet olarak öyle anlatlmaktadr: Hz.Muhammed Miraca çkt srada bir aslanla karlar. Kükremi haldeki aslann azna, gaipten gelen bir istek üzerine yüzüünü verir. Yoluna devam ederek göün en üst katna çkar ve Allah ile bulu- ur. Orada Allah ile doksan bin kelam eder. Miraçtan dönü yolunda bir kubbe görür. Kubbeye yaklatnda içeride baz insanlarn sohbet ettiini fark eder. çe- riye girmek için kapy çaldnda içeriden “Kim o?” diye sorulur. Hz.Muhammed “Peygamberim” cevabn verir. çeriden birisi, “Bizim bir peygamberimiz var,
14 Bkz. Eröz, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.96-104. 15 Dört Kap Krk Makam için bkz. Hac Bekta Veli, Makâlât, Esat Çoan’n Tenkitli
Basmndan Sadeletiren: Hüseyin Özbay, Ankara 1990; Hünkâr Hac Bekta- Velî, Makâlât, Hazrlayanlar: Ali Ylmaz-Mehmet Akku-Ali Öztürk, Ankara 2009.
16 Bkz. Eröz, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.251-331; Flal, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.366-371; Harun Güngör, “Türk Alevî- Bektaî nanlarnda amanl- n zleri”, Harun Güngör-Abdurrahman Küçük, Milli Bütünlüümüzün Kaynaklar: Asya’da Anadolu’ya Tananlar, Ankara 1997, s.1-18; A. Küçük-M.A.Küçük, Türkis- tan’dan Türkiye’ye Alevîlik-Bektaîlik, s.169-199.
17 slam’n ilk dönemlerinde Mekke’de Müriklerin basklarndan dolay Hz. Muham- med’in talimat ile Erkam b.Ebu’l Erkam’n daha sonra Darül Erkam/Erkam’n evi diye vakfedilen evinde toplanld bilinmektedir. (Bkz. M.Asm Köksal, slam Tarihi-Hz. Muhammed ve slamiyet-Mekke Devri, stanbul 1981,s.225-227).
18 Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s. 261.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
13
aramza baka peygamber smaz, sen peygamberliini ümmetine anlat” cevabn verir. Ayrlmak üzereyken Cebrail, Allah’n kapy ikinci kez çalmas emrini geti- rir. kinci kez kapy çalar, kim olduu sorulunca “Muhammed Mustafa’ym, Pey- gamberim” der fakat kap yine açlmaz. Üçüncü kez kapy çaldnda “Kim o?” sorusuna karlk Hz.Muhammed, kendisini “Hadimü’l fukara” (yoksullara hizmet eden biri) olarak tantr ve içeriye girmek istediini söyler. Bundan sonra kap açlr ve Hz.Muhammed besmele ile içeri girer. O srada yirmi ikisi erkek, on yedisi ka- dn olmak üzere otuz dokuz kiinin sohbet ettiini görür. Bunlar arasnda Hz. Ali’yi görür, onun yanna oturur ve kimler olduklarn sorar. Onlar da “Biz Krkla- rz” diye cevap verirler. Hz. Muhammed, onlara, “Sizin ulunuz kim, büyüünüz kim, küçüünüz kim?” diye sorar. Onlar da; “Bizim büyüümüz de küçüümüz de Nebi ve Velî olduu için uludur. Bizim Krkmz birdir, birimiz Krktr.” derler. Hz.Muhammed de “Biriniz eksik, ne oldu?” diye sorar. Onlar da “Birimiz, Sel- man’dr. Taraya gitti. Ama sen onu da burada say” derler. Bu birlii ispat için Hz. Ali kolunu uzatr ve Krklardan biri “destur” diyerek bçakla Hz.Ali’nin koluna vurur. Bu bçak darbesinden sonra oradakilerin hepsinin kolundan kan akmaya balar. O srada tavandan da ortaya bir damla kan damlar. Bu kan da Selman’n kandr. Aralarndan biri Hz.Ali’nin kolunu balar ve hepsinin kan durur. Bundan bir süre sonra elinde bir üzüm tanesi ile Selman gelir. Krklar, bu üzüm tanesini Hz.Muhammed’in önüne koyarlar ve paylatrmasn isterler. Hz.Muhammed bunu nasl yapacan düünürken Cebrail, Cennetten bir tabak getirerek “erbet eyle ey Muhammed” diyerek yol gösterir. Hz.Muhammed, nurdan tabaa su koyar ve üzümü erbet yapp Krklar’a sunar. Krklar, bu erbetten içer ve “Ya Allah!” diye- rek semaha kalkarlar. Hz.Muhammed de onlarla semah yapar ve o srada imamesi bandan yere düer. Krklar bunu krk parçaya böler ve her biri bir parçasn alp beline balar. Hz.Muhammed onlara pirlerini ve rehberlerini sorar. Onlar “Pirimiz ah- Merdan Ali, rehberimiz Cebrail Aleyhisselamdr” cevabn verirler. Bu srada Hz.Ali, Hz.Muhammed’e doru gelir, Hz.Muhammed onun parmanda Miraca giderken aslann azna verdii yüzüü görür.19
Türkiye’deki Alevîler-Bektaîler arasnda yaygn olarak cem törenlerinin ve semahn kayna kabul edilen bu rivayet, günümüzdeki cem ayinlerinde “miraçlama” adyla temsilî olarak yerine getirilmekte ve semah icra edilmektedir.
Cem törenleri bir Dede’nin yönetiminde yaplmakta ve amacna göre farkl isimler tamaktadr. Bunlarn belli bal olanlarn öyle sralamak mümkündür:
1.rat Cemi (Gençleri, yeni yetienleri aydnlatma cemi). 2.Koldan Kopma Erkân (Suç ileyenlerin, dükünlerin, toplumsal suçlarn
yargland cem).
19 Bkz. mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, s.57; Baki Yaa Altnok,
Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, Ankara 2007, s.277-278; Rza Zelyut, Türk Alevîlii-Anadolu Alevîliinin Kültürel Kökeni, Ankara 2010,s.454-458; Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s.261-263.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
14
3.Musahiplik Cemi (krar veren aileler arasndaki birliktelii, dayanmay i- leyen ikrar cemi).
4.Lokma ve Dardan ndirme Cemi (Herhangi bir konuda adak adayanlarn veya anne-babas Hakk’a yürüyenlerin helâllik alma cemi).
5.Abdal Musa Kurban Cemi (Kurban kesilip çevreye datlan cem). 6.Görgü Cemi (Alevîlerde çok özel, önem tayan cem). Bunlarn en önemlisi “Görgü Cemi”dir. Görgü ceminde; kiilerin görgüleri ya-
plmakta, hukukî ve sosyal konulardaki sorunlar halledilmekte, Öbür dünyada verecei hesab dünyada iken vermesi ve Allah indinde temiz hale gelmesi hedef- lenmektedir. Gizlilik içinde yaplan bu cem törenleri, slâm öncesinde Türkler ara- snda görülen “gizli kurban töreni” ile ilikilendirilmektedir ve “içeri cemleri” ola- rak nitelendirilmektedir.20 Görgü Kurban (Terceman Kurban) olarak da isimlendi- rilen bu ceme “dükünler” hariç bütün “canlar” katlmaktadr. Kurban töreni ile balantl bir dier tören de Musahip Kurbandr. Musahip Kurban; bekâr iki kii- nin, iki ailenin ahiret kardei/yol kardei olmas için kesilen kurban ve yaplan bir törendir.21 rat cemlerinde gençlerin yetimesi ve Alevî yolunun kurallarn ö- renmesi hedeflenmektedir. “Dar cemleri” denilen bu cemler; Eski Türk nançla- rnda var olan “açk kurban törenleri”nin devam olarak görülmektedir.22
Cem törenlerini dinsel bir olgu olduu kadar bir eitim alan olarak tanmlayan Zelyut öyle demektedir: “Alevî yolunun temellerinden olan cem töreni; genelde dinsel niteliklidir ama insanlarn hem tapnma ilevini, hem ruhen yenilenme, y- kanma eylemini, hem de toplumsal ve bireysel sorgulama iini kapsar. Cem yap- lrken, müzik ön plandadr. 12 Hizmet ad verilen ve 12 mamlara saygy da kap- sayan uygulamalar srasnda iir, müzik, dinsel gösteri(semah) gündeme gelir”.23
Cem Töreninde yerine getirilmesi gereken hususlar arasnda Pir’in Hakk Vekili sfatyla talibe “Kabir Suali” gibi sorular sormas vardr. Bu sorulardan biri “Ald- n var ise ver, alattn var ise güldür, döktüün var ise doldur, yktn var ise kaldr” eklindedir. Eer “Görgü”den geçen talipte kul hakk yok ise veya kul hak- k olmadna kanaat getirilir ise o zaman talibe Allah’n emrinden, Hz.Muhammed’in sünnetinden, Hz.Ali’nin tarikatndan sorular sorulmaktadr. Talibe düen, varsa günahndan arnmak ve Pir’e düen de ona bu konularda yol göstermek ve yardmc olmaktr.24
Deiik isimler ve amaçlar tasa da özde ayn olan cem törenlerini dier inançlardaki ibadetlerden farkl klan en önemli unsurlardan birisi, cemde bulunanlarn ayni zamanda topluma hesap vermekle de yükümlü olmalardr.
20 Bkz. Zelyut,Türk Alevîlii,s. 282. 21 Bkz. Altnok, Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, s.273. 22 slâm Öncesi Türklerdeki kurban ayinleri ve törenleri ile karlatrlmas için bkz.
Ethem Ruhi Flal, Geçmiten Günümüze Halk nançlar tibariyle Alevîlik- Bektaîlik, Ankara 1994, s.45-51.
23 Zelyut,Türk Alevîlii, s.281. 24 Bkz. Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s.266.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
15
Cemde bulunanlar birbirlerinden raz olmak zorundadr. Cem de bulunanlardan biri dierine dargnsa, bu iki kiinin dargnlklar giderilmeden, barmalar salanmadan ceme balanmaz. Görüldüü gibi bu hususlar; slâm’n önem verdii kul hakkndan kurtulma, Allah’a iman, Peygamberin sünnetine ballk, Hz.Ali’nin yoluna uyma, dolaysyla slâm’n temel kurallarna sayg ve ballk içermektedir.
Cem törenlerinin çouna Alevî olmayanlarn girmesine genellikle izin verilmemektedir. Hatta Alevî olsa bile musahip olmayann giremeyecei cemler vardr. Günümüzde baz cemlere misafir olarak girmenin mümkün olduu bilinmektedir. Haziran 2003’de stanbul Yenibosna’daki Cem Vakf’nda bir cem törenine katlmamza hatta cem törenini batan sona kamera ile kaydetmemize izin verilmesi bu hususa bir örnek oluturmaktadr. Ancak Beypazar Karaar’da katlmak istediimiz bir cem için, asl “meydan”a deilse bile yan tarafa kadar girmemize, oturmamza ve içlerinden birinin srarna ramen büyükler tarafndan izin verilmeyii de bir baka örnek tekil etmektedir. Eskiden büyük bir gizlilik içinde yerine getirilen bu törenlerin günümüzde kimi zaman Mevlevî ayinlerinde olduu gibi gösteri amaçl yaplabilmesi de mümkün hale gelmitir.
3.Alevîlik-Bektaîlikte Cem Töreninin Yapl Buyruklarda cem töreninin nasl yaplaca ayrntl olarak tasvir edilmemesine
ramen Alevî-Bektaî dinî-kültürel geleneinde zenginleerek günümüze gelmitir. Cem töreninde var olan on iki hizmet, Buyruklarda “12 Erkân”, “12 Farz” bal altnda geçmekte ve tarikat anlaynda da 12 mam karl olarak kabul görmek- tedir.25 Cem töreninin yapl, 12 hizmet görevi ve uygulamada deiik yörelerde baz küçük farkllklar göstermekle birlikte genelde ayndr, kurallara balanmtr. Amacna göre de birbirinden farkllklar gösteren cem törenlerinin yapl Görgü cemi esas alnarak incelenecektir.
Görgü Cemi; “Cem”, “Terceman Kurban”, “çeri Kurban, “Ali Cemi” olarak da adlandrlmaktadr. Bu cem; köyde köy halknn ve çevreden gelebileceklerin, ehirde katlacaklarn saysna uygun “meydan” denilen evde veya varsa cemevinde yaplmaktadr. Cemin yaplaca “Haberci/ Peyik” tarafndan bildiril- mekte ve ceme “musahibi olanlar”, daha önce “görülmüler” ve “görülmeye talip olanlar” katlabilmektedir. Görgü cemine katlmadan kadn-erkek herkesin abdest ve “görgüsü” yaplacak olanlarn ise boy abdesti almas gerekmektedir. Ceme gire- cekler sabahn erken saatlerinde Pir’in desturu ile ceme çarlmakta ve akam orta- lk kararmaya baladktan sonra da çarlanlar eleriyle birlikte “Hak Meydan” olarak da kabul edilen cemevine gelmektedirler. Cemevine gelen kadnlar ve er- kekler, beraberlerinde getirdikleri yiyecekleri bu ile görevli olan lokmacya teslim etmektedir. Yiyecekler teslim edildikten sonra iki el göüste veya sa el göüste, sol el ise aaya salnm bir vaziyette, sa ayak baparma sol ayak üzerine konmu ve vücut da hafifçe öne eilmi biçimde duaya durulmaktadr. Bu durua
25 Bkz. mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, s.98-111.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
16
“Dara Durmak/Peymançeye Durmak”26 denilmektedir. Dede, “Allah! Allah! Lok- malar kabul ola. Muratlar hasl ola. Hak-Muhammed-Ali kabul eyleye. mam Ha- san, ah Hüseyin, Hünkâr Hac Bekta Veli defterine kayt ola. Nur- Nebi, Kerem- i Ali, Pirimiz Hünkârmz Hac Bekta Veli, gerçek erenler demine hû” diyerek dua etmektedir.
Cemaat, Dede’nin duasndan sonra gözcünün gösterdii yere erkeklerin yüzleri Dede’ye dönük olarak otururlar. Ceme katlanlar, diz üzerinde meydana niyaz eder- ler. Böylece hem Âdem’e secde edenlere karm hem de ceme gelenler ile gö- rümü/niyazlam olurlar. Dua ve niyazdan sonra cemaatin durumuna göre erkek- lerin yüzleri birbirine dönük olarak halkalar oluturarak yerlerini alrlar. Kadn- lar(baclar) da erkeklerin oluturduu halkann geri tarafnda uygun bir yerde top- luca otururlar. Bu yerlemeden sonra cem, usulüne uygun bir ekilde icra edilir. Cemde 12 hizmet birimi, kendi görevini hakkyla yerine getirmeye çalr. Bunlar yaplmadan hizmet yerine getirilmi saylmamaktadr. Dede (pir, mürit) postunun yeri baköedir ve Dede bu posta oturur. Bata Rehber olmak üzere dier hizmet sahipleri; iki elleri göüste veya sol el salnm ve sa el parmaklar açk olarak göüste, sa ayak baparma, sol ayak üzerine konulmu(ayaklar mühürlenmi), vücut hafifçe öne eik olarak yan yana birlikte “dara dururlar”. Her hizmet sahibi, hizmet sras geldikçe ayr olarak dara durur ve dua alr. Dua alma tek tek olabile- cei gibi tüm hizmet sahiplerinin birlikte dua almas da mümkündür. Bu srada Zakir, 12 hizmet kademesinin görevlerini hatrlatan “Oniki Hizmet Deyii”27 ni okur. Bundan sonra devreye Dede girer ve hizmet sahiplerine dua verir.
Dedenin duas öyledir: “Allah! Allah! Akamlar hayrola, hayrlar fethola, er- ler defola. Hizmetiniz kabul ola. Muradlarnz hasl ola. Hazr, gaip, zahir, batn, cem erenlerin nur cemallerine akola. Onsekizbin âlem ile birlikte Mümin-Müslim cümle kardelerimizi Muhammed-Ali eliinden mahrum eylemeye. Allah cümle- mizi didar- Ehl-i Beyt’e, Mereb-i Hüseyin’e nail eyleye. Nur-i Nebî, Kerem-i Ali, Pirimiz Hac Bekta Velî. Gerçek Erenler hû…” Bu duadan sonra hizmet sahipleri, topluca “meydan”a niyaz edip yeniden dara dururlar. Dede, Rehber, Gözcü, Çerac, Zakir ve dier hizmet görevlileri, büyük bir disiplin içinde görevlerini yerine getirirler. Her bir hizmet görevlisinin yerine getirdii görevlerde ve dile getirdii dualarda, düvazlarda, gülbanklarda tövbeden iyi eyler ilemeye yönelik hayr-dua içerikli slâmî temellere uygun dilekler, salâvatlar bulunmaktadr. Bu dualarn, niyazlarn, düvazlarn, gülbanklarn içerii genelde Kuran ayetlerinden, hadislerden ve güzel sözlerden olumaktadr.
Dedenin meydann ortasna getirdii çera “Allah! Allah! Batn oldu Çera Nur-i Ahmed. Zahir oldu ems-i Mah- Muhammed. Allah Eyvallah Hû dost...”
26 Molla Saidüddin’in Hac Bekta Veli’ye kar kötü niyetinden piman olup Hünkar’a
kar krk gün tek aya üzerine “Peymaceye Durduu” Velâyetnâme’de yer almaktadr. (Peymaceye Durmak konusunda bkz.Hac Bektâ- Veli, Velâyetnâme ,Hazrlayan:Hamiye Duran, Ankara 2007, s.466,469,477.)
27 Oniki Hizmet Deyii için bkz.Altnok, Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, 279-280.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
17
diyerek söndürmesi (çera sr etmesi, delili dinlendirmesi) ve dede ile hizmet gö- revlilerinin meydana niyaz etmesi ile cem töreni sona ermektedir.28
Türkiye’de Alevîliin-Bektaîliin cem ayinlerini icra ettikleri yerlere bugün ge- nel olarak cemevi denilmektedir. Söz konusu ayinler, geçmite Hak meydan, mey- dan odas, meydan evi, mihman evi, krklar evi, erenler meydan, krklar meydan, ibadet meydan, niyaz meclisi ve benzeri isimler verilen mekânlarda yaplrken; yerle- ik hayata geçen Alevîlerin yaadklar baz yerleim yerlerinde ve ehirlerde dergâh, tekke ve zaviyelerde; köylerde ise dedenin veya taliplerden birisinin evinde yahut bü- yükçe bir evde yapld bilinmektedir.29 Günümüzün cemevlerinin yaplmaya balad- yllarda isim konusunda Aleviler arasnda birtakm fikir ayrlklar yaanm, cemevi veya cem kültür evi denmesi üzerinde müzakereler yaplm ve cemevi ismi kabul görmütür.30
Türkiye’nin önemli Dedebabalarndan olan Bedri Noyan, günümüzde cemevi denilen yerler için “Meydan” terimini kullanmakta ve öyle demektedir: “Erkân konusuna girerken Bektaî ve Alevîlerde ibadet yeri olan ‘Meydan’ yani resmî tören odasndan bahsetmeliyim. Buraya ‘badet Meydan’, ‘Erenler Meydan’, ‘Krklar Meydan’ da derler”.31 Noyan, “meydan” geceleri girilen, ibadetle beraber tevhîd için toplanlan yer, marifet yeri, kutsal ev, “can alnp can verilen, peymân (yemin, söz) alnp ikrâr verilen yer”, kurban yeri olarak tanmlamaktadr.32
Cemin evde yaplmasna, gece olmasna, cemde ayakta durulmasna ve dualar okunurken secdeye varlmasna Kuran’n baz ayetleri33delil olarak gösterilmekte- dir.34
Alevîlik-Bektaîlikte, daha önce de belirtildii gibi; ceme katlabilmenin temel art dükün olmamak yani eline, beline, diline sahip olmaktr. Bunlarda kusuru olanlarn ceme girmesi mümkün deildir, çünkü onlar Hakk-Muhammed-Ali ve yolunun dükünleridir. Cemde küskünler bartrlr, bakasnn üzerinde hakk varsa verilerek rza alnr. Kastl olarak incitilenlerden özür dilenir, karlkl helâlleilir ve tevbe edilir. Cemde “Hatalar etmiim noksandr iim, Tevbe güna-
28 Cem töreni için bkz. Eröz,Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, s.104-145; Flal, Türki-
ye'de Alevîlik-Bektaîlik, s.326-367; Yusuf Ziya Yörükhan, Anadolu’da Alevîler ve Tahtaclar, Eklerle Yayma Hazrlayan: Turhan Yörükhan, Ankara 2002, s.296-368; Zelyut, Türk Alevîlii, s.281-308; Altnok, Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, s.276-295; Kaplan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, s.264-267; Cafer Doan, Ale- vî slâm’n slâm Anlay-Ehl-i Beyt Yolu, Ankara 2008,s.401-406.
29 Bkz. A.Küçük-M.A.Küçük, Türkistan’dan Türkiye’ye Alevîlik-Bektaîlik, s.215 30 Bu konudaki görüler için bkz. Cem Vakf Anadolu nanç Önderleri Birinci Toplan-
ts(119 Ekim 1998 stanbul), Alevi slam nancnn Öncüleri Dedeler, Babalar, Ozanlara ne Düünüyor, Cem Vakf Yaynlar, stanbul 2000,s.265-278.
31 Bedri Noyan, Bektaîlik-Alevîlik Nedir, Ankara 1985, s.110. 32 Bkz.Noyan, Bektaîlik-Alevîlik Nedir, s.112-113. 33 Al-i mran 191, Nisa 36, Maide 55, Yunus 87, Ahzap 34, Zumer 9, Necm 62,
Müzzemmil 20 bu ayetlerden bazlardr. 34 Bkz. Doan, Alevî slâmn slâm Anlay, s.401-402.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
18
hma estefirullah, Hak-Muhammed-Ali’ye baldr bam, Tevbe günahmza estafirullah.” beyti ile balayan “Tevbe Düvaz” okunur
Taliplerin Seyyid huzurunda tövbe etmesi, tövbe etmeyenlerin ceme alnma- mas, duasnn, niyaznn ve lokmasnn kabul edilmemesi hatta “yol dükünü” saylmas Maide Suresi’nin “Kim yapt zulümden sonra tevbe edip halini düzel- tirse Allah da onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah balayandr, merhametli- dir” anlamndaki 39. Ayeti ile ilikilendirilmektedir.
Cem töreninde dükünlere, küskünlüe, kul hakkna izin verilmemesi Bakara Suresi’nin 58. Ayetine de balanmaktadr. Bu ayette Allah “u beldeye/ehre girin, oradaki nimetlerden dilediiniz gibi bol bol yiyin fakat o beldenin/ehrin kapsn- dan secde ederek girin ve ‘Biz buraya bar içinde yaamak için geldik’ deyin ki Biz de baz hatalarnz balayalm. Biz iyilik yapan/sözünde sadakat gösterenle- re nimetlerimizi daha da artrrz.” buyurmaktadr. Bu ayet ile yaplan hatalardan dönme, bar ve huzur içinde yaama, iyilik yapma ve sadakat gösterme istenmek- te; Allah’n iyilik yapan, yanlndan dönen ve sözünde sebat edenleri balayaca- bildirilmektedir. lgili ayeti cem ile ilikilendiren Cafer Doan; “Hakszlkla karsn boayanlar, ikrarndan dönenler, bu hakszl yapanlar Allah, Muhammed, Ali’nin ve yolunun dümanlardr. Bunlar asla, kesinlikle Hak Cemine alnmazlar. Yol dükünüdürler. Günahn küçüünü yapmsa, bakasn incitmise, hakkn almsa, hak sahiplerini raz ederlerse seyyid huzurunda Hak Ceminde ayakta dura- rak bir daha suç, günah yapmamak için hazr olan cemaatin önünde tövbe eder- ler”35 demektedir.
Talibin Pir huzurunda tövbe ettikten sonra cemde dara durmas, eilmesi ve secde etmesi de Furkan Suresi’nin “Onlar geceyi Rablerine secde ederek ve kyam durarak geçirirler” eklindeki 64. Ayetine dayandrlmaktadr.
Cemlerde semah dönülmesi daha önce belirtildii gibi Krklar Semahna da- yandrlmaktadr. Semah sra Suresi’nin 44.Ayeti36 ve benzeri birkaç ayet ile ili- kilendiren Cafer Doan, semah konusunda u yorumu yapmaktadr: “Alevîlerin cemde semah dönmeleri Allah’a ibadetten baka bir ey deildir. Hac Bekta- Veli, ‘Semah ariflerin ayeti, muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Haa ki bizim semahmz oyun deildir, o ilahi bir srdr’ demitir. Allahu Teala, Maide 57. ayetlerinde ‘badetimizi elence, oyun yerine koyanlar kafirdirler’37 buyurmutur. Semah, Alevî cemlerinde yer alan, müzik eliinde yaplan dinî bir ibadettir. Cem- lerde semah ekseriyetle iki can, bir bac tarafndan yaplr. Semah dönecek canlar,
35 Doan,Alevî slâmn slâm Anlay,s.401. 36 sra Suresi 44. Ayetin meali öyledir:“Yedi gök ve yer ve buralarda bulunan her varlk
Allah’ tesbih eder, yüceltir. Esasen O’nu övgüyle tesbih etmeyen hiçbir varlk yoktur. Fakat siz onlarn tesbihini anlamazsnz. Bununla birlikte O Halim’dir; bu gafletiniz, küfrünüz ve O’na ortak komanz sebebiyle sizi hemen cezalandrmaz; Gafur’dur, tevbe edip küfürden vazgeçerseniz sizi balar”.
37 Maide Suresi 57. Ayetin meali öyledir: “Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine ki- tap verilenlerden dininizi alaya alp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinme- yin. Eer mü’minler iseniz Allah’a kar gelmekten saknn.”
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
19
niyaz ederek dar meydanndan çkarlar. Eller göüste çaprazlama, ayaklar mühürlü, ba eik durumda iken, aklarn söyledikleri nefesler ve çalnan sazlarn ritmine uyarak hareket ederler, yürürler, kollar açlr, eller bolukta bir daire oluturarak dönmeye balarlar. Cemde semah yapanlar, delile/dedeye asla arkalarn dönmez- ler. Semah arlama, yürüyü, pervazlama olmak üzere üç aamada yaplr. Sema- hn aamalar Mirac temsil eder. Birinci aama arlama, Mekke ile Kudüs arasn- daki yolculua misaldir. kinci aama, pervazlama, Sidretü’l Münteha’ya, Ev Ed- na’ya var sembolize eder. Ksaca anlatmla birinci aama, Bekabillah. kinci aama, Seyrifillah. Üçüncü aama, Fenafillah’tr… Hz.Muhammed, Miraç dönüü Krklarn Cemine urar, bir üzüm ezilip erbet edilir, içerler. Krklar kendinden geçerler, kalkp semah dönülür. Cemde üç defa semah dönülür. Her semahn bitii, okunan beytin ah Beyti ile sona erer. Semah sona erdiinde semah dönenlerden büyük can bata, bac sonda bir dizi halinde Elif Darna dururlar. Dede semah dö- nenlere bir dua okur, canlar secde ve niyaz ettikten sonra yerlerine otururlar. Ak- larn semaha ait söyledikleri özel deyileri vardr”38
Alevîliin ilk erkân olan musahip erkânnn yerine getirildii, insann ylda bir olsun “görüldüü”, suçlu olann affedilme imkân bulduu, gençlerin Alevî kültü- rünü örendii farkl cem törenlerinin hepsinde son derece güzel dua, niyaz, düvaz, gülbank, nefes ve deyiler okunmaktadr.39 Bütün bunlar Türkçe olarak yerine geti- rilmektedir. Türkçenin canl olarak yaatlmasnda Alevî-Bektaî cemlerinin Türk- çe yaplmasnn çok büyük bir rolü olduunu söylemek mümkündür. Türkçe oku- mann gerekçesi olarak Anadolu Alevîlerinin Müslüman Türk olmas gösterilmek- tedir.40 Cemin kültür taycl ilevi, sadece dil ile deil, müzik ve dier gelenek- lerle de sürdürülmektedir.
Sonuç Cem törenleri Alevîlik-Bektaîlikte büyük önem arz etmekte, adeta Alevîliin
temelini tekil etmektedir. Mitolojik olarak miraç esnasnda Hz. Muhammed’in yaad kabul edilen Krklar Cemine dayandrlan cem törenleri, küçük farkllklar olmakla birlikte uygulamada her yerde ayn temel özellikleri tamaktadr.
Cem, kelime anlamna uygun biçimde Alevî-Bektaîlerin toplanmasna, bir araya gelmesine zemin oluturmu, geleneklerini yaatmalarn salamtr. Cem törenlerindeki uygulamalarn Türklüün ve slâm’n iarndan olan hak-hukuk ve doruluk çerçevesinde yürütüldüü; Alevîler için bir nevi temizlenme, arnma, dostluk ve bar vesilesi olduu anlalmaktadr.
Cem törenlerinin Türkçe olarak icra edilmesi, Türkçenin canl olarak yaatl- masnda çok büyük rol oynamtr. Cem törenleri esnasnda müziin youn biçim- de kullanlmas da, Türk kültürüne ve halk müziine hizmet etmi; ak gelenei- nin, balama çalmann yaamasna büyük katk salamtr. Hatta “Alevîlik-
38 Bkz. Doan, Alevî slâmn slâm Anlay, s.406-412. 39 Bkz. Yörükhan, Anadolu’da Alevîler ve Tahtaclar, s.342-368. 40 Bkz.Doan, Alevî slâmn slâm Anlay, s.406-412.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
20
Bektaîlik ve cem törenleri olmasayd Türk Halk Müzii bugünkü konumunda olmazd” demek bir hakkn teslimi olacaktr.
Kiinin kendisini ve nefsini temizlemesi, kâmil insan olmaya çalmas bütün dinlerin ve tasavvuf ekollerinin ortak amacdr. Cem törenleri de bir yandan top- lumsal sorgulama dier yandan kiisel iç hesaplama ile insanlar kötü davranlar- dan kaçnmaya sevk etmektedir. Cem törenlerdeki baz ritüeller; Türklerdeki baz görgü ve sayg kurallarn içermekte, Geleneksel Türk Dini kurallarnn yaatlma- sn ve günümüze tanmasn salamaktadr. Kadn erkek bir arada olmasnn ve ahlâk ilkelerine son derece önem verilmesinin eski Türk geleneklerinde kadnn yerini yanstt söylemek mümkündür. Bilindii gibi slâm öncesi Türklerde de kadna çok deer verilmekte; kadn ve erkek her alanda yan yana olduu halde zina vakalarna neredeyse hiç rastlanmamaktadr.
Alevîliin-Bektaîliin açk biçimde yaanamad dönemlerde, cem törenleri- nin kimlik ve aidiyet bilinci verme ilevi de gördüü anlalmaktadr. Ancak cem törenlerindeki uygulamalarn simgesel anlamlarnn bugün herkes tarafndan tam ve doru olarak bilindiini söyleyebilmek güçtür. Alevîlik-Bektaîlik konusunda toplumda doru bilgilenmenin salanmas gerekmektedir. Yaplacak iyi niyetli, objektif, bilimsel çalmalar bu konudaki eksiklii giderme adna son derece önem- lidir.
KAYNAKÇA: Alevî Çaltaylar Nihai Rapor, Devlet Bakanl, Ankara 2010. Altnok, Baki Yaa, Alevîlik-Hac Bekta Veli-Bektaîlik, Oba Kitabevi,
2.Bask, Ankara 2008. Cem Vakf Anadolu nanç Önderleri Birinci Toplants(16-19 Ekim 1998
stanbul)- Alevi slam nancnn Öncüleri Dedeler, Babalar, Ozanlar Ne Düünüyor, Cem Vakf Yaynlar, stanbul 2000.
Dinî Aratrmalar, “Alevîlik” Özel Says, C.12, S.33, Ankara 2009. Doan, Cafer, Alevî slâm’n slâm Anlay-Ehl-i Beyt Yolu, Oba Yaynclk, 2.
Bask, Ankara 2008. Eröz, Mehmet, Türkiye'de Alevîlik- Bektaîlik, Ota Matbaaclk, stanbul
1977. Flal, Ethem Ruhi, Geçmiten Günümüze Halk nançlar tibariyle Alevîlik-
Bektaîlik, Türk Kültürünü Aratrma ve Tantma Vakf Yaynlar, Ankara 1994.  Flal, Ethem Ruhi, Türkiye'de Alevîlik-Bektaîlik, Selçuk Yaynlar, Ankara
1990. Güngör, Harun ,“Türk Alevî- Bektaî nanlarnda amanln zleri”, Harun
Güngör-Abdurrahman Küçük, Milli Bütünlüümüzün Kaynaklar: Asya’da Anadolu’ya Tananlar, Atatürk Kültür Merkezi Bakanl Yaynlar, ss.1-18, Ankara 1997.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
21
Hac Bektâ- Veli, Makâlât, Esad Coan’n Tenkitli Basmndan Sadeletiren: Hüseyin Özbay, Kültür Bakanl Yaynlar, Ankara 1990.
Hac Bektâ- Veli, Velâyetnâme, Hazrlayan: Hamiye Duran, Türkiye Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara 2007.
Hünkâr Hac Bektâ- Veli, Makâlât, Hazrlayanlar: Ali Ylmaz-Mehmet Akku-Ali Öztürk, Türkiye Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara 2009.
bn Manzur, Lisanü’l Arab, Daru hyâi't-Turasi'l-Arabî, Beyrut 1988. mam Muhammed Bakr-mam Cafer Sadk, Buyruk, Yazan: Molla brahim,
Çeviren ve Sadeletiren: Baki Yaa Altnok, Yayna Hazrlayan: Mustafa Aydodu, Ümit Ofset, Ankara 2011.
Kaplan, Doan, Yazl Kaynaklarna Göre Alevîlik, Türkiye Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara 2010.
Köksal , M.Asm, slam Tarihi-Hz. Muhammed ve slamiyet-Mekke Devri, amil Yaynevi, stanbul 1981.
Kueyrî, Abdulkerim,Tasavvuf lmine Dair Kueyrî Risalesi, Hazrlayan: Süleyman Uluda, Dergah Yaynlar, stanbul 1981.
Kutlu, Sönmez, Alevîlik-Bektaîlik Yazlar, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara 2006.
Küçük,Abdurrahman- Küçük,Mehmet Alparslan, Türkistan’dan Türkiye’ye Alevîlik-Bektaîlik (Dinler Tarihi Açsndan Bir Yaklam), Berikan Yaynevi, Ankara 2009.
Muncid-Fi’l-Lugat ve’l A’lam, Darü’l Merik, Beyrut 1973. Onat, Hasan ,“Alevîlik-Bektaîlik, Din Kültürü-Ahlâk Bilgisi Dersleri ve
Diyanet”, Türk Yurdu Dergisi, C.25, S.210, Ankara 2005. Önkal, Ahmet- Bozkurt, Nebi, “Cami”, Türkiye Diyanet Vakf slâm
Ansiklopedisi(DA), C.VII, stanbul 1993. Sezgin, Abdulkadir, Hac Bekta Velî ve Bektaîlik, Sezgin Neriyat, 3.bask,
stanbul 1991. Sinanolu, A.Faruk, Türk Kültüründe Alevî-Bektaî Olgusu, IQ Kültür Sanat
Yaynclk, stanbul 2008. Türkdoan, Orhan , Alevîlik- Bektaîlik Kimlii, Tima Yaynlar, stanbul
1995. Uçar, Ramazan, Sosyolojik Açdan Alevîlik ve Bektaîlik, Aziz Andaç
Yaynlar, Ankara 2008. Ünal, Halit, “Cem”, DA, C.VII, stanbul 1993. Üzüm, lyas, Günümüz Alevîlii, SAM Yaynlar, stanbul 1997. Yeti, Kazm- Klç, Hulûsi, “Cem”, DA, C.VII, stanbul 1993.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
22
Ylmaz, Hasan Kâmil, “Cem”, DA, C.VII, stanbul 1993. Yörükhan, Yusuf Ziya, Anadolu’da Alevîler ve Tahtaclar, Eklerle Yayma
Hazrlayan: Turhan Yörükhan, Kültür Bakanl Yaynlar, Ankara 2002. Zelyut, Rza, Türk Alevîlii-Anadolu Alevîliinin Kültürel Kökeni, Kripto, 4.
Bask, Ankara 2010.
23


Yrd. Doç. Dr. Meral OZAN*
Özet Somut Olmayan Kültürel Mirasn, ksa adyla SOKÜM’ün, korunmasna yöne-
lik çalmalar son yllarda Türkiye’de de hz kazanmtr. SOKÜM çalmalarnn temelinde halkn düünce ve yaam biçiminin aynas olan kültürel deerlerin tan- tlmas, korunmas ve ileriki nesillere aktarlmas yatmaktadr. Türk halk kültürün- de köklü izleri olan ve Nevruz kutlamalarnda belirgin bir ekilde ortaya çkan ate kültü, söz konusu çalma kapsamna girmektedir. Makale, ate kültünün günümüz yansmalarn “Yeni Gün” anlayndan hareketle irdelemeyi de hedeflemektedir. Nevruz, dier adyla Yeni Gün bu balamda belirleyici unsurdur. Baka bir ifadey- le, “yeni gün”e çkma düüncesi toplumda yaayan bireyler arasnda farkllk gös- terebilecei gibi, “yeni gün” olgusu karlalan farkl boyutlardaki sosyal olaylar karsnda da deiken özellik gösterir. Örnein nazara urayan kii urad ‘kötü bakn’, halk tabiriyle kem gözlerin etkisinden “kurun dökme” yöntemi ile kur- tulduuna inanr ve bu sayede ‘yeni’ bir güne çkm olmann huzurunu ve rahatl- n yaar. Çalmann seyri içerisinde nazara urama, atein önemi ve “Yeni Gün” anlay arasndaki iliki karlatrmal motif analiz teknii ile irdelenecektir. Ay- rca Türk ve evrensel halk kültürüne ait benzer örnekler ate kültü ve Nevruz ger- çei çerçevesinde tartlarak, SOKÜM açsndan önemi ve yeri deerlendirilecek- tir.
Anahtar Kelime: Nevruz, SOKÜM, Kültürel Deerler, Kutlama, Halk nanc Abstract The importance of works with regard to intangible cultural heritage and its
protection have recently won also in Turkey. Works about intangible cultural heritage contain the core of presentation, prevention and transmission of cultural
* Abant zzet Baysal Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü Öretim Üyesi, me- [email protected] / TÜRKYE
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
24
values – reflects the way of thinking and life of people – to the next generation. The fire cult, which has strong roots in the Turkish culture and which clearly becomes known in New Year celebrations, belongs to the frame of the mentioned work. This article aims to discuss the reflection of fire cult within the scope of the concept “new day”. Nevruz, in other words “new day”, is decisive here. The view about the beginning of a “new day” can change from individual to individual in a society. Concerning the social circumstances, the attitude of “new day” is also variable. For example, a person, who feels bad look, believes the pouring of lead will make them feel more relaxed. In this way, he feels peace and welfare of a new beginning. This article confronts bad look, the importance of fire and New Year view within the framework of fire cult and Nevruz. The relation of these unities to intangible cultural heritage is also valued.
Key Words: Nevruz, Intangible Cultural Heritage, Cultural Values, Celebration, People’s Belief
1 Giri Türk Halk Bilimi ve Türkoloji çalmalar kapsamnda Nevruz / Yeni Gün kut-
lamalar ile ilgili çok sayda deerli yazlar ortaya çkmtr. Makalenin amac, söz konusu aratrmalarda ortaya konulan görü ve düüncelerin bir tekrarn sunmak deil, bilakis yaplanlarn nda konuya kültürel deerler açsndan farkl bir perspektif kazandrmaktr. Ksa adyla SOKÜM olan Somut Olmayan Kültürel Miras çalmalar bu balamda belirleyici unsurdur. UNESCO tarafndan 1972 tarihli Dünya Kültürel ve Doal Mirasnn Korunmas Sözlemesiyle onaylanan ve 17.10. 2003 tarihli sözleme ile hayata geçen SOKÜM çalmalarnn amac, kültü- rel deerlerin korunma altna alnmas, tantlmas ve gelecek nesillere aktarlmas- dr. Ancak bu sayede bir halkn deerler bütünü ileriye dönük olarak yaatlabilir. Makalenin ana konusunu oluturan ate kültü ve günümüz yansmalar bu kapsam- da deerlendirilmektedir (bkz. Böl. 4). Ate kültünün kendini gösterdii en güzel örneklerden biri ise Türk toplumlar arasnda günümüze dek uygulana gelen Nev- ruz / Yeni Gün geleneidir.
Nevruz kutlamalarnn Türklerde çok eskiye dayanan bir gelenek olduu üze- rinde Metin Ekici (2002: 61-70) “Kutsanma ve Kutlama Anlaynda Nevruz” ba- lkl bildiri makalesinde durmaktadr. Ekici (2002: 65-67) çalmasnda, kutlamalar hakknda ilk yazl bilgilerin Çin kaynaklarna dayandn ve kaynaklara göre M.Ö. 200’li yllarda Hun Türkleri tarafndan bahar mevsiminde enlikler düzen- lendiini belirtmektedir. Yine yazl kaynaklardan hareketle Nevruz kutlamalarnn Uygurlardan günümüze dek Türklerde var olan geleneksel bir bayram olduu ve ran’daki Nevruz kutlamalar ile ilgili yazl metinlerin en erken 11. yy.a dayand- na da dikkat çekmektedir. Farsça kökenli Nevruz kelimesi terminoloji olarak Türk yaam sistemine bu tarihlerden sonra girmitir. Söz konusu bahar enlikleri- nin Türkler arasnda Yeni Gün, Ergenekün / Ergenekon, Ulstn Ul Küni, Mart Dokuzu gibi farkl adlarla uzun süredir yaad ve yaatld da bir gerçektir. Bu çalmada Nevruz kelimesinin yan sra Yeni Gün ifadesinin skça kullanlacak
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
25
olmas, Ekici’nin söylemiyle “eski mirasa” sahip çkma düüncesindendir. lerle- yen satrlarda görülecei üzere çalmann kapsam bu kullanm dorulayacak niteliktedir. Çünkü makale, Nevruz kutlamalarn ‘yeni gün’ anlay açsndan irdelemeyi de amaç edinmitir.
2 Ate Kültü Açsndan Nevruz / Yeni Gün Kutlamalar Atele balantl dinsel ve sosyal ritüellerin temeli çok eskiye dayanmaktadr.
lk uygulamalar 8.yy.da Çin’de görünür ve kara barutun bulunmasyla ilikilidir (Brockhaus 1992: 651-652). Önceleri dini törenlerde kötü ruhlarn kovulmas mak- sadyla, korkutma ve savunma arac olarak kullanlan bu doa mucizesi zamanla elence, sevinç ve güç gösterilerinin vazgeçilmez unsurlar arasna girmitir. Kara barutun Avrupa’da dinsel törenlerde yer almas ise ticari yolla geldii talya’da Florenz’de balar (14. yy) ve tüm Avrupa ülkelerine gelenek olarak buradan yaylr (Brockhaus 1988: 248-249, Brockhaus 1992: 652).
Günümüzde ise çeitli toplumsal törenlerde ate yakarak kutlama yapmak bir- çok kültürde var olan bir uygulama biçimidir. Örnein, Almanya’da samandan ekil verilmi “k cads”nn yaklmasyla k mevsiminin kötülüklerden arndrl- dna, dolaysyla bahara yol verildiine inanlr. Ayn düünceyle sviçre’de kâ- ttan yaplm kardan adam yaklr. Benzeri uygulama dier Avrupa ülkelerinde de görülmektedir (Brockhaus 1988: 248-249). Söz konusu uygulamalarn temelin- de atein bereket getirecei ve dünyay kötülüklerden arndraca inanc hâkimdir. Bu açdan bakldnda ate ile gerçekletirilen uygulama ve kutlamalar evrensel kültürün bir parças olarak kabul etmek yanl olmaz. Burada vurgulanmas gere- ken Yeni Gün kutlamalarnn Türklerdeki uygulama biçimi ve farklldr. Nevruz kavramnn anlam boyutu belirleyici unsur olarak konuya açklk getirecektir.
2.1 Kavram Olarak “Nevruz” Halk kültüründe Nevruz / Yeni Gün olgusu, tabiatn yeniden uyanp dirildii
yeni bir balangç an olarak kabul edilmektedir. Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleimi olan bu terim, halk arasnda yeni bir oluumun habercisi olarak yorumland da bir gerçektir. Doum ve dirili ile bire bir orantl olan Yeni Gün anlay ayrca bahar mevsiminin de müjdecisi saylmaktadr. Baharn balan- gc, gece ve gündüzün eitlendii 21 Mart gününe denk gelmesi hava, su ve kara- nn snma süreciyle orantldr. Halk tabiriyle cemrelerin dümesi, kuzey yarm kürede havalarn snmasna iaret ettii gibi, yeni bir dönemin balamas anlamn da tamaktadr.
“Önce havaya, sonra su ve topraa düen cemreler, doadaki dönüümün bü- tüncül olarak alglandnn kantdr.” (Özdemir 2006: 20)
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
26
Nebi Özdemir’e (2006: 20) göre cemrelerin dümesi diil varlk olarak kabul edilen topran yenilenme sürecidir. Buradaki yenilik olgusu, dirili kavram ile eit orantl olup temeli Türk yaratl destanna kadar uzanmaktadr. Yenilik olgu- su Türk kozmogonisi açsndan deerlendirildiinde, Nevruz / Yeni Gün kutlama- larnn Türk inanç sisteminde var olan ate kültü ile yakndan ilgili olduunu söy- lemek yanl olmaz. Mitolojik bir yaklamla, gece ile gündüzün eitlendii 21 Mart gecesi ayn zamanda k ile baharn çetin mücadele andr ve sembolik deer tar. Bahar, iyilik ve bereketi temsil ederken, k kötülük ve skntnn simgesi olarak bilinir (TDOE 2004: 512-513). Ouz (2005: 6) konuya “iyilik ve kötülük tanrlarnn birbiriyle mücadeleleri” açsndan yaklamakta ve yaz mevsiminin geliini “iyilik tanrsnn kötülük tanrsn” yenmesi olarak yorumlamaktadr.
K-bahar çatmasnda baharn galip gelmesi ve sert k aylarnn yerini iyilik ve berekete brakmas düüncesinden hareketle halk arasnda insanlara da bir takm görev ve sorumluluklarn dütüüne dair kanaat olumutur. Söz konusu görevlerin banda bir nevi bayram temizlii saylan “nevruz temizlii” gelir. Atele yaplan temizlik ise bu balamda özel bir konuma sahiptir. Özdemir (2006: 24) bu durumu “atein büyülü gücüyle yenilenme” açsndan deerlendirmektedir:
“[…] dier milletler gibi Türkler de günein ve onun dünyadaki temsilcisi ka- bul edilen atein arndrc, saaltc, dahas yenileyici, canlandrc gücünden ya- rarlanmak isterler. […] Ate kültü temelinde en sk rastlanan arnma, saaltm uy- gulamas, Göktürkler döneminden beri bilinen, ‘ate üzerinden atlama, duman için- den geçme, tütsüleme […]’dir. Bu uygulamalarla günahlardan, kötülüklerden (kötü ruh, uursuzluk, anszlk, zararl canllardan) ve hastalklardan kurtulunulacana inanlmtr.”
Özdemir’in altn çizdii atein büyülü gücü ile arnma istemi, Nevruz kutla- malarnda yaklan atein anlamn ortaya koymaktadr. Baka bir ifadeyle, Nevruz ateinin temeline inildiinde arkaik dönem amanist Türk toplumunun temel pra- tiklerinin yatt açkça görülmektedir. Günümüz düün, tören vb. kutlamalarda en doal haliyle farkna varlmakszn yaatlan “ateten atlama”, “ate dumanndan geçme” ve “kül dökme” ritüelleri bunlardan bazlardr. Somut olmayan kültürel miras kapsamna giren ve ate kültünün en önemli uygulamalarndan saylan söz konusu ritüellerin günümüz yansmalarna geçmeden önce, temelinde yatan gizli iletilere ve bu iletilerin temel ilevlerine eilmek konuya netlik kazandracaktr.
2.2 Nevruz Ateinin Gizli letileri Kötülüklerin yaklarak yok edilecei varsaylan atele balantl uygulama bi-
çimiyle bir yerde, karanlk ve hastalklarla geçen uzun bir dönemin tüm yorgunlu- unun, uursuzluunun ve skntlarnn atldna ve bu sayede gelecek her tür belaya kar da korunma salandna inanlr. Ekici (2002: 62) konuya “kutlama ve bunun sonucunda beklenen kutsanma […] yani koruyucu emsiyenin altna gir- me” açsndan yaklar. Ekici ayrca iki olaya vurgu yaparak, yukarda bahsedildii
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
27
üzere, konuyu inanca dayal arkaik dönem amanist eilim ve ritüeller düzlemine tar. Buna göre kötülüklerden arnma ve korunma sürecinde belirleyici unsur, “taklide dayal inanç ve uygulamalar” biçimi ile pars pro toto fonksiyonu, yani parçann bütüne olan ilikisidir (Ekici 2002: 62):
“Bunlardan birincisi: ‘benzer, benzeri etkiler’ ilkesidir. Bu düünceye ksaca, ‘taklide dayal inanç ve uygulamalar’ ad verilir. Bu anlaya göre; bir eyin takli- dini yapp, onun asln etkilemeye çalmak ve sonuçta istenileni elde etmek fikri vardr. Örnein; ateten atlamak suretiyle bir sembolizasyon gerçekletirilir ve bu suretle kötülüklerden arnmak, uzaklamak gerçekletirilmeye çallr. […] kinci düünce ise, ‘parçann bütüne ait olmas’ fikrinden kaynaklanr. Bu düünceye göre oluan uygulamalar da ‘temasa dayal inanç ve uygulamalar’ adn alr. Buna göre, bütünden ayrlm olsa bile, bir parça hâlâ bütüne aittir ve bütünle parça ara- snda var olan iliki devam etmektedir. O halde, bütünden ayrlan veya alnan bir parça ile ilgili uygulamalar bütünü de etkileyecektir.”
Atein mikroplar krma özelliinden hareketle Nevruz kutlamalarnda yanan atein dumanlar arasndan geçme eylemi1, “benzer, benzeri etkiler” ilkesinden yola çkarak, günahlardan ve her tür beladan arnma ve korunma düüncesini beraberin- de getirmektedir. Söz konusu davran biçimiyle cesaret ve kiisel iradenin ön pla- na çkt da unutulmamaldr.
Cesaretin ve kiisel iradenin atele ölçüldüü mitolojik bir örnek ise Türk top- lum tarihi açsndan büyük önem tayan Ergenekon’dan çktr. Efsanevi Demir Dalarn eritilmesiyle esaretten özgürlüe çkmay baaran Türkler, sadece yeni bir güne geçi yapmaz, tarih sahnesinde sesini tüm cihana tekrar duyurabilecek yeni bir döneme de damgasn vurur. Türkler, bu kurtulularn ve yeni gün’e çkmalar- n bir yerde, yaklan o büyük ate topundan geçmelerine borçludurlar. Ayn ekilde Bat Gök Türk hakann ziyaret eden Bizans elçilerinin yaklan bir ate çemberinin arasndan geçmelerinin zorunlu klnmasnn ardnda yatan düünce de benzeri özellik tar: elçilerle gelmesi muhtemel olan kötü ruhlarn hakan-elçi görümesi öncesi kovulmas temel hedeftir (nan 1986: 66-71; Çay 1991: 194-196).
Nevruz / Yeni Gün hazrlklarndan saylan ve unutulmaya yüz tutmu bir ba- ka ritüel de “kül dökme” âdetidir. Söz konusu uygulamada yaklan tongal atein- den2 arta kalan küllerin evden dar süpürülmesi veya savrulmas yine bahar-k çatmasnda bahara verilen destein bir baka ifade biçimidir. Buna benzer pek çok örnee Anadolu’da hala rastlamak mümkündür (bkz. Ouz 2005: 7-8).
1 Ateten atlama törenlerinin odak noktasn, büyük çapta yaklan ve tongal ad verilen ate oluturmaktadr. Moolca “ate” anlamna gelen gal ile eski Türkçede “don/kyafet” anla- mna gelen ton sözcüünün birleimi olan tongal, ate donundan oluan bir çemberi anm- satr. Ate üzerinden atlama eylemi ise “ritüel bir temizlik” ve “kötü ruhlardan arnma” olarak kabul edilen bir davran biçimidir ve özellikle yaylaya çkacak hayvanlar için kor- kunun yenildii ve cesaretin ölçüldüü bir ann da sembolüdür. 2 Tongal atei için bkz. Dipnot 1.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
28
Gerek “ateten atlama/geçme” gerekse “kül dökme” adetleri Ahmet Caferolu’na göre “Türklerde eskiden var olan ate kültü”nden ileri gelmektedir (Çay 1991: 84). Tanr Ülgen tarafndan insanlara armaan edilen ve çakmak tan- dan elde edilen atein kutsall bilinmektedir. Ancak unu vurgulamak önem arz eder: Burada ön plana çkan kutsallk, atee tapma veya ateperestlikten uzak, ate- in sembolize ettii güce hâkimiyet ve atein özelliklerinden faydalanma düünce- sidir. Gök Tanr inancna göre yeryüzünde günein temsilcisi varsaylan ve atann kudretinden taa dümü ekli olarak kabul edilen ate (TDOE 2001: 258-261), bahsedildii üzere temizliin, arnmann ve hastalklardan korunmann balca ölçütüdür.
Deiik yönleriyle Türk topluluklar arasnda üç bin yl akn bir süredir teme- li olan Nevruz gelenei, aadaki satrlarda görülecei üzere, ritüel alknlklar halinde varln günümüze dek sürdürmektedir.
3 Ate Kültünün Günümüzdeki Yansmalar Ate üstünden atlama, kül dökme veya ate topundan geçme törenleri Türk-
ler’de hâlâ canl tutulan somut olmayan kültürel miras kapsamndadr. Ancak söz konusu ritüeller sadece Nevruz bayramnda karmza çkmaz, aksine geleneksel kutlamalar ve sosyal elenceler bünyesinde farkl boyutlarda yaam bulur. “Ate dumanndan geçme” alkanlnn kendini gösterdii en güzel ortamlar arasnda günümüzdeki düün, nian gibi deiik törenler saylabilir. Bu süreçler ayn za- manda yeni bir döneme geçi evresinin de göstergesidir. Düünlerde mum tutma gelenei bu anlamda en bariz örneklerdendir. Ayrca, kurun dökmek, düün veya benzeri elencelerde havaya ate açmak, özellikle ylba kutlamalarnda havai fieklerle gökyüzünü aydnlatmak gibi birçok alkanlklarda da yine ate kültünün izlerini bulmak mümkündür. Söz konusu uygulamalarn temelinde yukarda bahse- dildii üzere ate çemberinden geçerek dorudan kötü ruhlardan arnma ve korun- ma düüncesi yatmaktadr. Örnekler çerçevesinde konuyu açmak gerekirse unlar söylenebilir:
Mum Tutmak: Türk kültürünün köklü ananelerinden biri, düün öncesi düzen- lenen kna geceleridir. Kna gecelerinin en görkemli an ise “yüksek yüksek tepele- re” ile balayan o mehur kna Türküsü eliinde yaklan knadr. Söz konusu ritüe- lin en dikkat çekici taraf ise, bir tepsi içerisinde getirilen knann yanan mumlarla süslenmi olmasdr. Ayrca ellerinde mum tutan kzlarn gelin kzn etrafnda çember oluturarak dönmeleri de dikkate deerdir. Yaar Kalafat’a (2007: 258) göre kna tepsisine yaklan mum, atein kutsiyetindendir. Kutsal ate ise dorudan Nevruz gerçeini hatrlatmaktadr. Kiiyi yanan mum klaryla çevrelemek, Nev- ruz törenlerinde olduu gibi ate çemberi arasndan geçirmenin, dolaysyla sembo- lik anlamda arnmann ve korunmann günümüzdeki uzants olduunu söylemek yanl olmaz. Düün günü gelin ile güveyi yaklan mumlar veya yanan maytaplar arasndan salona geçirme âdeti bu görüü destekler niteliktedir. Söz konusu uygu-
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
29
lama göz önünde bulundurulduunda yine atele arnma düüncesi ön plana çk- makta ve atein kutsiyeti vurgulanmaktadr.
Kurun Dökmek: Kurun Dökme alkanl halk arasnda nazardan korunma yöntemlerindendir. Çobanolu’na (2003: 197) göre nazar “insanlarn baklarndaki zararl güce” verilen addr.
“Kimi insanlarn baklarndaki zararl güce ‘nazar’ denilmektedir. Bu nitelik- lere sahip bir kiinin bir insana, hayvana veya nesneye bakmasyla bunlar üzerinde, canlysa hastalanma, sakatlanma, ölüm, canszsa sakatlanma veya krlma gibi olumsuz bir etkinin meydana gelmesine ‘nazar demesi’ denir.”
Nazara kar korunma yöntemleri arasnda Çobanolu (2003: 197) mavi bon- cuk, üzerlik otu, ide çekirdei gibi nazarlk çeitlerini saymaktadr. Bunlarn d- nda kurun dökme de oldukça yaygn bir uygulama biçimidir. Söz konusu uygu- lamada, nazara urad düünülen kiinin bandan eritilmi kurun dökülerek, kiinin ‘kötü’ baklardan arndrld varsaylr. Örnein Çorum yöresinde kurun dökme ilemi “nazar edenin gözünü çkarma” niyetiyle gerçekletirilmektedir (Ouz ve Kolcu 2006: 11). Kzgn atete eritilen kurun, yukarda bahsi geçen ef- sanede olduu gibi, burada da kiinin aydnla, dolaysyla ‘yeni’ bir güne çkma- sn salamaktadr.
Havaya Ate Açmak: Havaya ate açmak çok eski Türk geleneklerindendir ve Tanryla haberlemenin yolu olarak kabul edilir. Uygulamann temelinde yatan düünce ise, yaplanlar hakknda göe ve tanrya haber iletmektir. Eski Türklerde imparatorun tahta çknn tanrya, yaklan ate araclyla ve göe ok atlarak bildirilmesi, gerçekletirilen eylemlerden biridir. Tarihte buna benzer çok sayda örnek mevcuttur (Ögel 2002: 527-529). Söz konusu gelenek günümüz düün tören- lerinde, asker uurlamalarnda vb. sevinç gösterilerinde havaya ‘kurun’ skarak, yani silahla ate açarak gerçekletirilmektedir. Görüldüü üzere “kurun skmak” ifadesi tpk “kurun dökmek” gibi dilimize yerlemi bir deyim olmann ötesinde, demircilik kültünden ileri gelen ve halk inancna bal “nazara” ve “belaya” kar koruma / korunma fikrini de yanstmaktadr. Özellikle krsal kesimlerde vazgeçil- meyen alkanlklardan saylan bu uygulama biçimiyle, tanryla haberlemenin yan sra, gerçekleen eylemin ilevsel olarak ve sembolik anlamda “kutlanlmas”, “kutsanmas” ve “korunmas” da hedefler arasnda yerini alr.
Havai Fiek: Havaya ate açmayla yakndan balantl olan bir baka ritüel ise ylba kutlamalarnda havai fieklerle gökyüzünün aydnlatlmasdr. Evrensel bir kutlama biçimi olan havai fiek uygulamasnn asl geliimi Avrupa’da kaydedilir. Germen halk kültüründe örnein her türlü ses ve gürültü unsuruyla kötü ruhlarn ve eytans yaratklarn kovulmas inanc oldukça hâkimdir. Bu nedenle yl dönümle- rinde3 maskeler eliinde yüksek sesle gürültü çkartarak sokaklarda dolamak gelenektir. Güney Almanya’da hala canl tutulan ve Fasching olarak bilinen günü- müz Karneval kutlamalar en bariz örneklerdendir (van Dülmen 1992: 134-137).
3 Yl dönümü olarak Almanya’da k mevsiminden bahara geçi aylar kastedilmektedir ve takvimsel olarak ubat sonu Mart bana denk gelmektedir.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
30
Yukarda bahsedildii üzere kara barutun Avrupa ve dolaysyla Alman yaam kültürüne girmesiyle (~1420) kamç, zil, trompet gibi ses çkartan aletlerin yan sra, Orta Asya kültüründe olduu gibi, silahlarla ate açma da uygulamalar arasn- da yerini alr. Barutla gökyüzünün aydnlatlmas ise Avrupa genelinde en görkemli zamann ilk olarak Barok döneminde yaar. O tarihlerde ate ve renklerin gökyü- zünde birlemesi ayn zamanda güç ve zenginliin de sembolü olur. Günümüzdeki ekliyle, yani renkli ve görkemli havai fieklerle yeni yla geçi kutlamalar, Avru- pa’da 20. yy.n balarnda gerçekleir ve çeitli boyutlarda gelime kaydeder. Yl- ba gecesi havai fieklerle gökyüzünü aydnlatma istemi bugün Türkiye’de de sevilen gelenekler arasndadr.
Havai fieklerle gökyüzünü aydnlatma alkanl “havaya ate açmak” kap- samnda kabul edilebilir. Söz konusu durum tanryla haberlemenin bir baka bo- yutunu da göstermektedir. Ayrca, açlan atele sadece gökyüzü aydnlatlmaz, atein gücüyle yeni yl geçmiin uursuzluklarndan sembolik anlamda da arndr- lr. Tüm bu alkanlk ve davranlarn temelinde tekrar etmek gerekirse ate kül- tünden ileri gelen ‘temizlik’ ruhu ile arnma ve korunma düüncesinin yatt bir gerçektir.
Görüldüü üzere Nevruz / Yeni Gün gelenei halk arasnda bilinçli veya bi- linçsiz olarak çeitli boyutlaryla yaatlmaya devam etmektedir. Konuya SOKÜM çalmalar açsndan yaklaldnda bahsi geçen örnekler daha bir anlam kazana- caktr.
4 Ate Kültü ve SOKÜM Çalmalar Ate kültüne bal çeitli uygulamalarn yalnzca bahar bayram olarak kabul
edilen Nevruz kutlamalarnda deil, hayatn farkl evrelerinde kendini gösterdii yukardaki satrlarda verilmeye çallmtr. Ayn ekilde “Yeni Gün” anlay çerçevesinde çeitli geleneksel tören ve kutlamalarda da ate unsuruna bal inanç ve eilimlerin hala canl tutulduu görülmektedir. SOKÜM sözlemesine göre bir kültür varlnn SOKÜM kapsamnda deerlendirilebilmesi için “yaayan” ve “yaatlan” nitelikte olmas vazgeçilmez bir unsurdur (Ouz 2009: 130). Çalma- nn banda vurguland üzere amanist-Türk inanç sisteminin bir parças olan ate kültüne bal geleneksel törenler bu alana girmektedir. Ksacas Yeni Gün kutlamalar ve günümüz yansmalar SOKÜM sözlemesine göre halkbilimi kadro- larnn B. III maddesinde yer alan “Toplumsal Uygulamalar, Ritüeller ve ölenler” bölümünün 1. fkras olan “Törenler, Kutlamalar ve Ritüeller” bal altnda yer almaktadr (Ouz 2009: 136-139). Bu maddelerde verilen 1a Geçi Törenleri (1a.1 doum, 1a.5 düün, 1a.6 askerlik), 1b Kutlamalar (1b.4 yl dönümleri), 1g Nazar, 2c Görenek gibi balklar dorudan bir toplumun kültürel deerlerini yanstan halk bilgilerini ortaya koymaktadr.
Halkn bilgisi anlamna gelen folkloru “eski köyde eski ürün” olarak tanmla- yan anlayn halkbilim çalmalarn sonlandracana, ürün merkezli yaklamn artk geçerliliini yitirdiine dair Ouz (2009: 93 vd.) SOKÜM çalmalar kapsa-
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
31
mnda dikkat çekmektedir. Ouz ayrca, bu olguyla folklorda öne çkan iki bak açsna da vurgu yapmaktadr.
“Birincisi, geleneksel kültürün duraan olmad […] ve halk olarak nitelenen köylünün folklor diye tanmlanan binlerce yllk eski elbiseyi uluslama sürecine giren kentli bir gün kullansn diye srtnda tayan yaayan fosiller olmad anla- ld. Kentli zaman içinde onlarn da kültürlerinin devingen ve deiken olduunu kabul etti. kincisi, bu devingenlik ve deikenliin, hzl teknoloji kullanm, yo- un kentleme ve küreselleme gibi nedenlerle kabul edilebilir snrlar zorlayarak, dünyay kitle kültürü denilen tek kültürlü bir yapya doru sürükledii sansnn, korkusunun veya yargsnn uluslararas alanda güçlü destek bulmas oldu.”
Ouz’un açklamalarndan anlalaca üzere, halk kültürü duraan olmayp daha ziyade devingen ve deiken özellie sahiptir. Bu durum, halk olarak tabir edilen sosyal kitlenin yaamaya devam ettii ve yaama sürecinde gelime kaydet- tii gerçeini de beraberinde getirmektedir. Ayrca günümüz halk kültürünün köy- lerden dar çkp kentsel yaama tanmas, mekânsal olarak orada da hayat bul- duunu göstermektedir. Ancak kültürel dokunun kentsel yaama uyum sürecinde baz ufak deiimlere (adaptasyonlara) urad da bir gerçektir. Farkl bir ifadeyle, kentleme ve küresellemeyle birlikte tek kültürlü yapya doru gitme süreci, top- lumun kendine has kültürel dokusunda bozulma hatta o dokunun kaybolma tehlike- sini de beraberinde getirmektedir. (Somut olmayan) kültürel mirasn korunmas bu açdan önem arz etmektedir.
5 Sonuç Nevruz kutlamalarnda belirgin bir ekilde kendini gösteren ve günümüz halk
törenlerinde yaatlmaya çallan ate unsuru ile balantl çeitli uygulamalar, temelini geçmiin derinliklerinden gelen arkaik dönem amanist-Türk yaam biçi- minden almaktadr. Bu durum ayn zamanda geleneksel kültürün günümüz alkan- lk ve davranlarda “dokusal” olarak kendini muhafaza ettiini göstermektedir. Somut olmayan kültürel miras kapsamnda halkn deerlerine sahip çkmak ve akademik boyutta önemini vurgulamak dolaysyla bir borçtur.
KAYNAKÇA BROCKHAUS. “Feuer”, Brockhaus Enzyklopädie 7: 248-249. Mannheim:
F.A. Brockhaus 1988. BROCKHAUS. “Pyrotechnik”, Brockhaus Enzyklopädie 17: 651-652.
Mannheim: F.A. Brockhaus, 1992. ÇAY, Abdulhalûk M.. Türk Ergenekon Bayram, Nevruz. Ankara: Türk Kültü-
rünü Aratrma Enstitüsü Yaynlar, 1991. ÇOBANOLU, Özkul. Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk nançlar.
Ankara: Akça Yaynlar, 2003.
32
EKC, Metin. “Kutsanma ve Kutlama Anlaynda Nevruz”, Türk Kültüründe Nevruz. V. Uluslararas Bilgi öleni Bildirileri: 61-70. Ankara: AKM Bakanl Yaynlar, 2002.
NAN, Abdulkadir. Tarihte Ve Bugün amanizm, Materyaller ve Arastrmalar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yaynlar, 1986.
KALAFAT, Yaar. Balkanlar’dan Ulu Türkistan’a Türk Halk nançlar. An- kara: Berikan Yaynlar, 2007.
OUZ, Öcal. “Somut Olmayan Kültürel Miras: Türkiye’de Nevruz/ Yenigün”, Milli Folklor 65: 5-8, 2005.
OUZ, Öcal. Somut Olmayan Kültürel Miras Nedir? Ankara: Geleneksel Ya- ynclk, 2009.
OUZ, Öcal ve Bengisu KOLCU. 2004 Ylnda Çorum’da Halk nançlar ve Türbeler. Ankara: Hitit Üniversitesi FEF Türk Halkbilimi Topluluu, 2006.
ÖGEL, Bahaeddin. Türk Mitolojisi. II. Cilt. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2002.
ÖZDEMR, Nebi. “Yeni/lenmek ve Nevruz”, Milli Folklor 69: 15-27, Ankara: Feryal Matbaaclk, 2006.
TDOE. “Ate”, Türk Dünyas Ortak Edebiyat, Türk Dünyas Edebiyat Kav- ramlar ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüü 1: 258-261. Ankara: AKM Bakanl Yaynlar, 2001.
TDOE. “Nevruz”, Türk Dünyas Ortak Edebiyat, Türk Dünyas Edebiyat Kav- ramlar ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüü 4: 512-513. Ankara: AKM Bakanl Yaynlar, 2004.
VAN DÜLMEN, Richard. Kultur und Alltag in der Frühen Neuzeit. Dorf und Stadt. München: Verlag C.H. Beck, 1992.
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
33
vurgulanmaktadr. Bilgisayar olmadan multimedyann ve çada reklamclk ile i teknolojilerinin her türlüsünün mümkün olamayaca ortadadr. Teknolojinin her çeidi küresel dünyada kültürlere etki ederek onun karsnda yeni ufuklar açmak- tadr.
Anahtar Kelimeler: Musiki, teknoloji yönetim; iletme, reklam ,
, , . - . , .
: , , , , . Summary The paper stresses that without assimilation of the Internet is difficult to
imagine the development of modern information technology, information and
* . /
KÜLTÜR EVREN - UNIVERSE OF CULTURE -
34
computed and multimedia. Without all this, modern advertising and other types of business technology today can not exist. These types of technologies in intensive form wedged into the sphere of culture, revealing to her new horizons.
Key Words: music, management, technology, business, advertising.
güzar faliyyt, sahibkarlq, idarçilik faliyyti çox güman ki, insan
cmiyyti il eyni bir vaxtda meydana glmidir. Tarixd hr zaman görkmli siyasi xadimlr, müssis sahiblri, tacirlr, sahibkarlar olmular, onlarn faliyytini bu gün bel uurlu idarçilik nümunsi hesab etmk olar. Odur ki, biznes v menecmentin tarixçsini hl Qdim Misir v antik Yunanstanla laqlndirmk mümkündür. Amma, terminoloji aydnlqdan ötrü, müasir anlamda menecmentdn danarkn, onu daha konkret kild ifad etmk lazmdr. Bunun üçün XIX srin II yarsnda pekar biznesin rolu xüsusil diqqtlayiqdir.
Mhz o zamanlardan bri ilk firmalar - sosial tkilatlar (sosial institutlar) faliyyt balamlar. Onlarn faliyyti xüsusi pekar – menecmentlrin rhbrliyi altnda öz igüzarlnn gerçklmsin yönlmidir. Muzdla tutulmu içilr bu pekarlar üçün ilyirdilr. Hm menecer, hm d sahibkar – mahiyyti etibaril eyni bir il - biznesl mul olur. Onlarn hr ikisinin i mzmunu v formas demk olar ki, eynidir. Frq is - msuliyytddir. Sahibkar – öz pulu v mülkün gör cavabdehdir, menecer is - muzdlu pekardr. Menecer – sahibkar ola bilr, sahibkar is - menecer ola bilr.
XIX srin II yarsndan etibarn srbst mübadil bazarnda igüzar aktivlik daha da artr. Qsa zaman ksiyin baxmayaraq, o, özünün intensiv v radikal tkamül yolunu keçmidir. Bu inkiafda bir neç mrhlni vurulamaq olar. Bu mrhllri bir – birindn frqlndirilmsinin özülünü sad, lakin aydn v effektiv meyar tkil ed bilr – iin uuru hlledici faktorlardan i