2
KIRIM LI MAHMUD AGA içerisinde ve id- savunabilmesi için dön- mesi belirtir. bu uygun üzerine bul'a döner. belgede bah- çesinde köprüleri (I 7 Reb!ülahir 1244/ 27 Ekim 1828), Göksu'da büyük köprüyü (9 Cemaziyelahir 1244/ 17 1828) ta- mir Topçular'daki camiyi ( 13 Cema- ziyelewel 1244/21 1828) ve Hase- ki'de bir karakol 5 1244 1 20 bat 1829) ve tamirat defterlerinde, "Rabbi sehhil umüre Mahmud" (Rabbim, Mah- mud'un mührünü kul- lanan Mahmud iki gibi bir sü- rede önemli imza Pars Kirkor Balyan'a mal Heybeli- ada Deniz Harp Okulu'nun (BA, HH, nr. 29310, 1243/1827-28). Seraskerlik içerisinde Süleymaniye yönün- de bulunan cephanelik ek- ledi (BA, MAD, nr. 8959, 9 Cemaziyelewel 1243128 1827). Abdülhalim Efendi döneminde Rami (BA, Bina Emini, nr. 16335, 1243/1827-28) ve Maltepe Hastahanesi'- ni (BA, MAD, nr. 8959, 17 Safer 1244/29 1828) bir Hümayun etti (BA, Cevdet-Sa- ray, nr . 5382, 1244/1828-29). ve Mlrahur bulunan köprülerin (BA, Cevdet- Belediye, nr. 2887, 7 Muharrem 124519 Temmuz 1829). Mahmud görevden sonra. Tarabya gibi gerçek so- mimariye ait yeterli bilgiye sa- hip bulunmayan bina eminleri ve bir müddetten beri paye ve kemerierin eksik malzeme vaktinde ödeme- lerin ortaya Bunun üze- rine ve kontrol etmeleri, vaktinde ödeme- lerin için tahmini bedel- lerinin bina emin- lerine hemen verilmesi Bu amaçla için 16473,5 ve için 4880 keselik iki kalem bedellerinin bu kalemlerden öden- mesi (BA, MAD, nr. 8959, I 7 Ra- mazan 1245 1 12 Mart I 830). : BA. Bina Emini, nr. nr. Rebiülevvel 1 Eylü l BA. Cevdet -Saray, nr. 5382, BA. Cevdet-Belediye, nr . 2887, 7 Muharrem /9 Temmuz BA. HH, nr. 466 nr. 33006, Muharrem 1245 / Temmuz BA, Cevdet-Maarif, nr. 5525, 22 Cemaziyelevve l 12451 19 1829, ll Zilkade 1245/4 BA. MAD, nr. 8959, s. 35-69, 9 Cemaziyelevvel 7 Safer 1244129 7 Ramazan 1 12 Mart 1830; Lutfi, Tarih, ll, Pars Balyan Ailesi'nin Rolü, 993, s. 46; Mustafa Cezar, Sanatta ve Os- man Hamdi , 1995, 114; "Sa- natta Döneminde Mimarlar", 9. Türk Kongresi, Ankara 1995, 479-488 . SELMAN CAN L KlRK Olgunluk, ve sons uzluk ifa des i olar ak bir r akam. _j Tarihin eski itibaren kutsal ve inanç ve gelenekler içerisinde bu yer da gerek se- mavi diniere yorumlar ge- rekse eski medeniyet birikimleri. mitolo- jik efsaneler. gelenek, falklor vb. yönler- den olmak üzere ve milletleri 1. 2, 4, S, 8, 1 O ve 20'ye için bereketli bir kabul edilen ra- gök cisimleri ve gök ilk defa ilgilenen eski Babil'de ülker gözden günlük sü- reden sonra yeniden görünmesi üzerine kutlanan yeni kut- Yirmi sekiz ay ile on iki zodyak tem- silen Stonehenge'deki sütunun kutsal bir daire Britanik-Cermen yirmi sekiz kral veya piskoposla on iki mümine eder. Mukaddes' e göre Ya- temsil eden Satürn'ün yönü Eski Ahid'de insan ömrünün ideal süresi 3 x 40 ( 120 olarak gösterilir, da (Süleyman ve DavO.d da- hil) genellikle hüküm sürerler. ve mabedin her biri on iki nesil tefsiri gün olarak belirler ve çölde kabul eder. Hz. Tür gün Hz. için gün Mesih' in mezarda saat (Roma Katolik kilisesinin Sa- at bundan mülhemdir), Paskalya'- dan önceki Büyük Perhiz'in gün sür- mesi ve on emirin dört ile rak da bu ristiyan önemini gösterir. Kerim'de (erbaTn) dört yerde geçer. Bunlardan üçü Hz. Mü- sa ve kavmiyle ( el-Bakara 2/51; el-Maide 5/ 26; el-A'raf 7/1 42), de (el-Ahkaf 46/ 15) bu kemale olma- Hadislerde on sekiz defa tesbit (Karahan, TDED, 1V/3 11951], s. 266-267). ayet ve hadislerde ayet veya hadisin eserlerin ortaya yol (bk. ERBAI N; KlRK Hz. Muham- med'e nübüwetin gelmesi, ca lam hukukunda birinin ze- kat olarak verilmesi müslüman gelene- önemli bir yer tut- Tasawuf de Tarikata intisap eden- lerin günlük ön per hizini simgeleyen çile, Hz. Ali'nin meclisinin sakisi kabul edilmesi, tedvlr eden er- ve buradan türeyen deyimi, Bek- ti, budak ve makam, insan ha- m urunun gün boyunca r ahmet vb. hususlar bunlar rivayetler inançlara telakkiler de mevcuttur: Mehdi hurüc edip dünyada kalacak; gününde gök- lerden bir duman gün kaplayacak; s ür ve devam edecek; günahkarlar cehen- nemdeki akrep ve zehrini hissedecek ve Malik onlara ce- vap vermeyecektir. Ölen birinin gün Kur'an okunup gün dua yenilen haram lokma da gün bedenden eski Türk kültüründe önemli bir yeri ef- sanesinden itibaren Türk destan ve ma- ve motifi önemli bir yer tutar. Orta Asya kökenli destanlar- da er, çevresinde bilinmek- tedir s. 238-240) . haramHer gibi halk hikayelerinde, gibi yer ve

KIRIMLI MAHMUD AGA · kırk gün Kur'an okunup kırkıncı dua yapılır; yenilen haram lokma da kırk gün bedenden çıkmaz. Kırk rakamının eski Türk kültüründe önemli bir

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KIRIMLI MAHMUD AGA · kırk gün Kur'an okunup kırkıncı dua yapılır; yenilen haram lokma da kırk gün bedenden çıkmaz. Kırk rakamının eski Türk kültüründe önemli bir

KIRIM LI MAHMUD AGA

içerisinde bulunduğunu ve hakkındaki id­diaları savunabilmesi için İstanbul dön­mesi gerektiğini belirtir. Şehremanetinin bu isteğini uygun bulması üzerine İstan­bul'a döner. Aynı belgede Davutpaşa bah­çesinde bazı köprüleri (I 7 Reb!ülahir 1244/

27 Ekim 1828), Göksu'da büyük köprüyü (9 Cemaziyelahir 1244/ 17 Aralık 1828) ta­mir ettiği, Topçular'daki camiyi ( 13 Cema­ziyelewel 1244/21 Kasım 1828) ve Hase­ki'de bir karakol (ı 5 Şaban 1244 1 20 Şu­

bat 1829) inşa ettiği kaydedilmiştir.

İnşa ve tamirat defterlerinde, "Rabbi sehhil umüre Mahmud" (Rabbim, Mah­mud'un işlerini kolaylaştır) mührünü kul­lanan Mahmud Ağa iki yıl gibi kısa bir sü­rede önemli işlere imza attı. Pars Tuğla­cı'nın Kirkor Balyan'a mal ettiği Heybeli­ada Deniz Harp Okulu'nun mimarlığını yaptı (BA, HH, nr. 29310, 1243/1827-28).

Seraskerlik içerisinde Süleymaniye yönün­de bulunan kışlaya cephanelik binasını ek­ledi (BA, MAD, nr. 8959, 9 Cemaziyelewel 1243128 Aralık 1827). Abdülhalim Efendi döneminde inşasına başlanan Rami Kış­Iası'nı (BA, D.BŞM Bina Emini, nr. 16335, 1243/1827-28) ve Maltepe Hastahanesi'­ni (BA, MAD, nr. 8959, 17 Safer 1244/29

Ağustos 1828) tamamladı. Yeşilköy'de bir Kasr-ı Hümayun inşa etti (BA, Cevdet-Sa­ray, nr. 5382, 1244/1828-29). Kağıthane'de ve Mlrahur Kasrı yakınlarında bulunan köprülerin tamiratını yaptı (BA, Cevdet­Belediye, nr. 2887, 7 Muharrem 124519

Temmuz 1829).

Mahmud Ağa'nın görevden ayrılışından sonra. Tarabya örneğinde olduğu gibi sağlıksız yapıların inşasında gerçek so­rumluların mimariye ait yeterli bilgiye sa­hip bulunmayan bina eminleri olduğu ve bir müddetten beri inşaatlarda paye ve kemerierin yapımında eksik malzeme kullanıldığı, çalışanlara vaktinde ödeme­lerin yapılmadığı ortaya çıkar. Bunun üze­rine şehremini ve başmimarın yapıları sık sık kontrol etmeleri, vaktinde ödeme­lerin yapılması için tahmini keşif bedel­lerinin inşaatın başlangıcında bina emin­lerine hemen verilmesi kararlaştırılır. Bu amaçla İstanbul için 16473,5 ve taşra için 4880 keselik iki ayrı kalem oluşturulup keşif bedellerinin bu kalemlerden öden­mesi sağlanır (BA, MAD, nr. 8959, I 7 Ra­mazan 1245 1 12 Mart I 830).

BİBLİYOGRAFYA :

BA. D . BŞM Bina Emini, nr. ı6335 , ı243/

ı827-28; nr. ı635ı, ı ı Rebiülevvel ı244 1 2ı Eylü l ı828; BA. Cevdet -Saray, nr. 5382, ı244/ ı828-29; BA. Cevdet-Belediye, nr. 2887, 7 Muharrem ı245 /9 Temmuz ı829; BA. HH, nr.

466

293ıO, ı243/1827-28, nr. 33006, ı9 Muharrem 1245 / 2ı Temmuz ı829; BA, Cevdet-Maarif, nr. 5525, 22 Cemaziyelevvel 12451 19 Kasım 1829, ll Zilkade 1245/4 Mayıs ı830; BA. MAD, nr. 8959, s. 35-69, 9 Cemaziyelevvel ı243/28 Aralık ı827, ı 7 Safer 1244129 Ağustos ı828, ı 7 Ramazan ı245 1 12 Mart 1830; Lutfi, Tarih, ll, ı63; Pars Tuğlacı , Osmanlı Mimarlığı'nda

Balyan Ailesi'nin Rolü, İstanbul ı 993, s. 46; Mustafa Cezar, Sanatta Batıya Açılış ve Os­man Hamdi, İstanbul 1995, ı, 114; a.mıf. , "Sa­natta Batıya Açılış Döneminde Mimarlar", 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi, Ankara 1995, ı, 479-488.

~ SELMAN CAN

L

KlRK

Olgunluk, tamlık ve sonsuzluk ifadesi olarak kullanılan

bir rakam. _j

Tarihin eski zamanlarından itibaren birtakım sayılar kutsal ve uğurlu sayılmış. inanç ve gelenekler içerisinde bu sayılara yer verilmiştir. Kırk rakamı da gerek se­mavi diniere dayandırılan yorumlar ge­rekse eski medeniyet birikimleri. mitolo­jik efsaneler. gelenek, falklor vb. yönler­den Ortadoğu coğrafyası başta olmak üzere Doğu ve Batı milletleri tarafından sıkça kullanılmıştır.

1. 2, 4, S, 8, 1 O ve 20'ye bölünebildiği için bereketli bir sayı kabul edilen kırk ra­kamı , gök cisimleri ve gök olaylarıyla ilk defa ilgilenen eski Babil'de ülker yıldızı­nın gözden kaybolduğu kırk günlük sü­reden sonra yeniden görünmesi üzerine kutlanan yeni yıl bayramı dolayısıyla kut­sallık kazanmıştır. Yirmi sekiz ay konağı ile on iki zodyak işaretinin birleşimini tem­silen Stonehenge'deki kırk sütunun kırk adım çapında kutsal bir daire oluşturma­

sı, Britanik-Cermen geleneğinde yirmi sekiz kral veya piskoposla on iki mümine işaret eder. Kitab-ı Mukaddes' e göre Ya­huda'yı temsil eden Satürn'ün kırk yönü vardır. Eski Ahid'de insan ömrünün ideal süresi 3 x 40 yıl ( 120 yıl) olarak gösterilir, İsrail kralları da (Süleyman ve DavO.d da­hil) genellikle kırkar yıl hüküm sürerler. Çıkış ve mabedin inşası sırasında her biri kırk yıllık on iki nesil yaşamıştır.

Ortaçağ hıristiyan tefsiri tufanı kırk gün olarak belirler ve İsrailoğulları'nın çölde kırkyıl dalaştığını kabul eder. Hz. Musa'nın Tür dağında kırk gün kalması ,

şeytanın Hz. Isa'yı saptırmak için kırk gün uğraşması , Mesih' in mezarda kırk saat yatması (Roma Katolik kilisesinin Kırk Sa­at Adağ ı bundan mülhemdir), Paskalya'­dan önceki Büyük Perhiz'in kırk gün s ür-

mesi ve on emirin dört İncil ile çoğaltıla­rak kırkı tamamlaması da bu sayının hı" ristiyan geleneğindeki önemini gösterir.

Kur'an-ı Kerim'de kırk (erbaTn) rakamı dört yerde geçer. Bunlardan üçü Hz. Mü­sa ve kavmiyle ( el-Bakara 2/51; el-Maide 5/

26; el-A'raf 7/1 42), diğeri de ( el-Ahkaf 46/

15) insanın bu yaşta kemale ermiş olma­sıyla alakalıdır. Hadislerde kırk rakamının on sekiz defa kullanıldığı tesbit edilmiştir (Karahan, TDED, 1V/3 11951], s. 266-267).

Kırk rakamının ayet ve hadislerde anıl­ması, kırk ayet veya hadisin derlendiği eserlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır (bk. ERBAIN; KlRK HADİS). Hz. Muham­med'e kırk yaşında nübüwetin gelmesi, müslümanların sayısı kırka tamamlanın­

ca açıktan tebliğe başlanması, ayrıca İs­lam hukukunda malın kırkta birinin ze­kat olarak verilmesi müslüman gelene­ğinde kırk rakamının önemli bir yer tut­tuğuna işaret sayılabilir.

Tasawuf geleneğinde de kırk rakam ı

sıkça kullanılmıştır. Tarikata intisap eden­lerin kırk günlük ön per h izini simgeleyen çile, Hz. Ali'nin kırklar meclisinin sakisi kabul edilmesi, dünyayı tedvlr eden er­mişlerin sayısının kırk oluşu ve buradan türeyen "kırklara karışmak" deyimi, Bek­taşilik'teki kırklar meydanı, kırklar şerbe­

ti, kırk budak ve kırk makam, insan ha­m urunun kırk gün boyunca rahmet yağ­murlarınca yıkandığı vb. hususlar bunlar arasında sayılabilir.

Bazı rivayetler dolayısıyla inançlara yansımış başka telakkiler de mevcuttur: Mehdi kırk yaşında hurüc edip kırk yı l

dünyada kalacak; kıyamet gününde gök­lerden fışkıracak bir duman arzı kırk gün kaplayacak; s ür ve kıyametin dehşeti kırk yıl devam edecek; günahkarlar cehen­nemdeki akrep ve yılanların zehrini kırk yıl hissedecek ve Malik onlara kırk yıl ce­vap vermeyecektir. Ölen birinin ardından kırk gün Kur'an okunup kırkıncı gün dua yapılır; yenilen haram lokma da kırk gün bedenden çıkmaz.

Kırk rakamının eski Türk kültüründe önemli bir yeri vardır. Kırgız (Kırk Kı z) ef­sanesinden itibaren Türk destan ve ma­sallarında kırk ve kırklar motifi önemli bir yer tutar. Orta Asya kökenli destanlar­da yiğitlerin yanında kırk er, hatunların çevresinde kırk kız bulunduğu bilinmek­tedir (İnan, s. 238-240) . Kırkvezirve kırk

haramHer gibi halk hikayelerinde, Kırk­çeşme, Kırkanbar, Kırkgöz, Kırkpınar,

Kırklareli gibi yer adlarında ve "kırkı çık-

Page 2: KIRIMLI MAHMUD AGA · kırk gün Kur'an okunup kırkıncı dua yapılır; yenilen haram lokma da kırk gün bedenden çıkmaz. Kırk rakamının eski Türk kültüründe önemli bir

mak. kırklamak, kırk oruç. kırk kurban, kırk gün kırk gece" gibi sosyal hayatı ilgi­lendiren alanlarda Türk geleneğini zen­ginleştiren kırk rakamı Türk atasözleri ve deyimlerinde de sıkça anılır. "Acı kahve­nin kırk yıl hatırı vardır ; kırkından sonra azam teneşir paklar; kırk kurda bir aslan ne yapsın ; kırk derviş bir kilime sığar ama iki sultan bir iklime sığmaz; birisine kırk gün deli dersen deli olur" gibi atasöz­leriyle "kırklara karışmak. kırk deveye bir eşek. kırk gün günahkar bir gün tövbe­kar. kırk serçeden bir börek . kırk yılın başı . kırkı on paraya" gibi deyimler bu türdendir.

i ran kültüründe de kırk rakamı benzer şekillerde sıkça kullanılmış ve çihl (kırk) kelimesinden türeyen pek çok kavram or­taya çıkmıştır: Çi h il menar ( kırk m i na re). çihl sütun, çihl-ten (çilten. ricalü'l-gayb ). çihl vezir. çihl duhteran (kırk kız ). çihl çe­rağ ( kırk meşa l e). çihl sal (kırk y ıl) vb.

Kırk rakamı Yakındoğu coğrafyasında

benzer kullanımlarda yer cılı r. Bedeviler. kırk gün kabilenin düşmanlarıyla uğraşan bir kimsenin kırkıncı gün onlardan biri olacağını. Pakistan 'ın Sind eyaletinde bir kadını kendisine aşık etmek isteyen kişi­nin onun adını özel bir ağacın yaprakları­na kırk gün yazmasının yeterli olacağını .

çocuğu olmayan kadın ların ramazanın

son cu masında cemaatten kırk kişinin Fatiha sOresini bir kağıda yazdırmaları. ulucaminin kubbesi altında kırk gün sa­bah namazı kılanın Hızır'ı göreceği (bu ge­l e n eğin bir varya ntı istanbul'da Ayasofya Kubbesi için geçerli kabul edilir). Habeşis­tan'da mavi gözlü bir çocuğun kırk gün siyah! bir kadın tarafından emzirilmesiyle gözlerinin siyaha döneceği ve Uzakdoğu meditasyonunda kırk günlük tecrübenin önemli yer tutması gibi inanışlar bunlar arasında sayılabilir.

islam kültüründe bazı kitapların kırk bölüm halinde düzenlenmesi (mesel a imam Gazza ll'nin İJ:ıya'ü 'ulümi'd-din' i) ve masallarda kırk durak veya kırkıncı ka­pının bir mutlu son oluşu, arınmanın kırk gün sürmesi gibi hususlar bu sayının bir olgunluk ve tamlık ifadesi için kullanıldı­ğını gösterir. Bunlardan başka Orta Ame­rika yerlileri. Afrika ve Altay kavimleri. Budistler ve özellikle Mısır. ibrani, Arap, Babil, Araml, israil gibi Sami kavimlerin­den itibaren Ortadoğu coğrafyasında din­ler tarihi. falklor ve edebiyata yansımış olan kırk rakamı diğer sayılar içinde en çok kullanılan ve kutsallık atfedilen sayı olmuştur.

BİBLİYOGRAFYA :

Wensinck, el-Mu'cem, " rb'a" md.; Okçuzacte Mehmed Şahi. en·Nazmü '1-mübin fi 'l-ayati 'l-er­bain, İ stanbul 1311, tü r. yer.; Abdülkadir Kara­han, islam· Türk Edebiyatında Kırk Hadis, İ s · tanbul 1954·, s. 8·17; a.mlf., " İs lamiyet 'te 40 A dedi Hakkında", TDED, IV / 3 ( 195 1). s. 265-273 ; J. Chevalier- A. Gheerbrant, Dictionnaire des symboles, Paris 1974, IV, 70-71; Abdülbaki Gölpına rh , Tasavvu{tan Dilimize Geçen Deyim­ler ve A tasöz leri, İstanbul 1977, s. 200-202; Ab­dülkadir inan. Makaleler ve incelemeler, Anka­ra 1987, s. 238-240; A. Schimmel, Say ıların Es­ran (tre. Mehmed Temelli) . İ stanbul 1997, s. 250-257 ; İskender Pala. Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul 2000 , s. 240; E. Mahler. " Das Himmeljahr als Grundelement der altorienta­lischen Chronologie", ZDMG, LX ( 1906). s. 825-838; Kerim Yund, "Türk Dilinde 40 " , TD, 11/ 23 ( 1953). s. 749-752; Pakahn. ll , 269 -270.

r

L

Iii İSKENDER PALA

KlRK HADİS

Çeşitli konulara dair kırk hadisi ihtiva eden eserlerin ortak adı.

_j

Arapça'da erbaQn hadis. Farsça'da çi­hi! hadis, Türkçe'de kırk hadis diye anı­Ian kitap türü. ll. (VIII. ) yüzyılın ikinci ya­rısından itibaren ortaya çıkmış olup ko­nuyla ilgili derleme faaliyeti. "Ümmetimin dini işlerine dair kırk hadis derleyen kim­seyi Allah Teala fakihler ve alimler toplu­luğu arasında diriltir" mealindeki zayıf bir hadise dayanmaktadır. Hadisin çoğu ri­vayeti "men hafiza ala ümmeti", bazısı "men hamele min ümmeti" veya "men tealleme erbaine hadisen" diye başla­makta, "dini işlerine dair", "sünnete (ve­ya benim sünneti me) dair" ifadeleriyle bu hadislerin niteliğine açıklık kazandırıl ­

maktadır (İbn Abdülber en-N emer!, ı . 192-199; Münavt . vı . 119) . Kırk hadis nakliyle ilgili rivayetler Hz. Ali. Abdullah b. Mes­'Qd, Muaz b. Cebel. Ebü'd-Derda, Abdul­lah b. ömer, Abdullah b. Abbas. Enes b. Malik. Ebu Hüreyre, EbO ümame, Cabir b. Semüre, Abdullah b. Amr b. As ve Ebu Said ei-Hudrl'ye nisbet edilmektedir (ri­vayetlerin değerlendirilmes i için bk. İbn Asa kir. s. 9-33; ibnü'l-Cevz!, ı. I I 9- I 29) . Bu rivayetin farklı tariklerinde yer alan, kırk hadis derleyerek Allah tarafından fa ki h olarakyazılma (Hasan b. Süfyan, s. 86) . kı­yamet gününde fakih ve alim olarak di­r iltilip haşredilme (Ramhürmüz! . s. 173; Acurrt . s. I 34- I 35; İbn Abdülber, I, I 92- I 94, 198 ). ResQl-i Ekrem'in şefaatine nail olma (Hasan b. Süfya n, s. 86; ibn Ad!, ı . 324; İbn Abdülber en-N emer!, I, I 93, 196-197) . cen­net kapılarının hangisinden isterse ondan

KlRK HADiS

girme (EbG Nuaym, lV, 189) ve alimler zümresinde yazılıp şehidler zümresinde haşredilme (ibnü ' l-Cevzl , ı. 124) ümidi birçok alimi kırk hadis kaleme almaya sevketmiş; kırk hadis yazma geleneği yerleştikten sonraki dönemlerde de sırf bu geleneği devam ettirmek, okuyanların duasını almak, sevap kazanmak veya bir hastalıktan kurtulmak için bu yönde eser verenler olmuştur. Ahmed b. Hanbel, metni halk arasında meşhur olmakla be­raber bu rivayetin sahih bir isoadının bu­lunmadığını söylemiş . ibn Hacer el-Aska­lanl hadisin tariklerini tesbit etmek üze­re bir çalışma yaptığını , fakat bütün se­nedlerinde hadisin sıhhatini zedeleyen kusurlar bulduğunu belirtmiştir ( Teli]i­şü'l-J:ıabir, III. 207-208). Kırk hadis derle­yenierin çoğu . ibnü'I-Cevzl'nin ileri sür­düğü gibi hadislerin illetlerini bilecek bir kültüre sahip olmasalar bile ( el-'İlelü 'l­mütenahiye, ı . 129) muhtemelen bir ko­nuda nakledilen birçok zayıf rivayetin, o bahsi güçlendireceği düşüncesini benim­semiş veya Nevevi gibi daha farklı bir ge­rekçeye dayanmıştır. Nevevl, tarikieri çok olsa da hadis hafızlarının bu konudaki ha­disi n zayıf olduğunda ittifak ettiklerini belirtmiş. kendisi kırk hadisini derierken bu hadise değil. "ResGlullah'tan duyduk­Iarını iyice öğrenip onu duymayanlara ay­nen nakledenlerin, Allah yüzünü ak et­sin" diye dua ettiği hadise ve benzeri r i­vayetlere dayandığını söylemiştir (el-Er­ba'ün, s. 7) .

Mahiyeti hakkında bilgi bulunmayan ilk kırk hadisi Abdullah b. Mübarek kale­me almış. ardından Muhammed b. Eslem et-TO si el-Erba'un'unu bablara göre tas­nif etmiş (Darü 'l-kütübi'z-Zahiriyye, Mec­mua, nr. ı O ı. vr. 93- ) 06). daha sonra Ha­san b. Süfyan (Kitabü 'l-Erba'in, nşr. Mu­hammed b. N as ır el-Acemi. Beyrut 1414/ 1993 ). Acurrl (Kitabü 'l-Erba'ine J:ıadfşen, nş r. Bedr b. Abdullah el-Bedr. Küveyt 1408/ I 987; n ş r. Me cd 'i Fethi es-Seyyid, Tan ta 1411/1990). ibnü'I-Mukrl el-isfahanl (el­Erba'ün, Darü 'l-kütübi'z-Zahiriyye, Mec­mua, nr. 81, vr. 136-l 54). Darekutni( Ki tab fihi erbe' üne J:ıadfşen min Müsnedi Büreyd b. 'Abdillah b. Ebi Büreyde, Süleymaniye Ktp., Şe h id Ali Paşa , nr. 541 , vr. I 36•-t74b). Hakim en-Nisabürl. Mallnl (a ş. bk.). Ebu Nuaym el-isfahani ( aş. bk.). ismail b. Ab­durrahman es-Sabun!, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhaki ( el-Erba'üne 'ş-şugra, nş r. Ebu Hacer Muhammed Sat d b. BesyGnt ZağiGI ,

Beyrut 1407/ 1987). EbG Tahires-Silefi (Ki­tabü 'l-Erba'in el-büldaniyye, nş r. Muham­med idr'is Zübeyr, La hor. t s. ). Münziri (Er-

467