Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ULUSLARARASI İSLAM MEDENiYETiNDE ZAMAN SEMPOZTIJMU
08-11 EKİM2015 /KONYA
INTERNATIONAJ::' SYMPOSIUM ON TIME IN ISLAMI C CIVILIZATION
08-11 OCTOBER 2015 1 KONYA
IL CİLTNOLUME
Editör 1 Editar in Chief: Prof. Dr. Bilal KUŞPIN AR
Editör Yardımcılan 1 Assistant Editars: Prof. Dr. Ahmet ÇAYO
Prof. Dr. Ahmet Turan YÜKSEL Prof. Dr. Mehmet Ali KAPAR Prof. Dr. Fikret KARAPINAR
Yrd. Doç. Dr. Ali Fuat BAYSAL Yrd. Doç. Dr. Berrin OKKA
ISBN: 978-605-4886-:23-4 (2.c) Takım: 978-605-4886-21-0 (Tk)
Mntbaa Bilir Matbaa6lık Kağıt Ürünleri ve ~asiye MalZemeleri San. Tic. Ltd. Şti. llılamurkuyg Mah. Alemcl~ğ Cad,Y~-~~P_ııl.. Çarşısı B Blok No. 21-22
Üırırarıiye- İstanbul Tel. 0216 611 60 Ol pbx Sertifika No: 30766
Baskı
İstarıbul-2016
Orgaııizası;oıı Bilir Turizm ve Daruşrnanlık A.Ş.
Orhan Veli Karıık Cad. Şehit Murat Akgül Sok. No:2 Ka tl KavaCıkiseykoz-İstarıbul www_bilirgroup.com 1 O 216 53711 00
ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE ZAMAN SEMPOZVUMU /08-11 EKiM 2015 ,_. 381 1
Müslüman Kadın Sanatçılarda Zaman Algısı Üzerine
Bir Deneme
Hilal KAZAN·
Zaman kavrarru ve olgusu, primiili çağlardan, klasik dönemden, semavi dinlerden ve
tasavvuftan modem zamanlara kadar muhtelif filozoflar, düşünürler ve mutasavvıflar tara
fından çeşitli açılardan ve çeşitli yazılı eserlerde ele alrmp değerlendirilmiştir. Bu değerlen
dirmeler kimisinde soyut, düşünsel boyutta, kimisinde yazılı, edebi boyutta kimisinde ger
çek anlamda ... gibi çeşitli alanlarda yoğunlaşmış, değerlendirilmiş ve ömeklendirilmeler ol
muştur. Ancak çizgi ile icra edilen görsel sanatlarda bu durumu anlamak, izah etmek, belli
bir kategoriye sokmak ve zamanın izini sürmek mümkün görünememektedir. Çünkü ede
biyat ve minyatür sanatlannın aksine hüsnühat, tezhip, cild ve ebru gibi sanatlarda sanatçı
nın zaman algısrm değerlendirecek yansıtacak, anlamamıza yardımcı olabilecek açık işaret
ler bulmak/aramak mümkün değildir. Bunun en önemli amillerinden biri bu sanatların kompozisyonlarında zamanı doğrudan algılatacak bir işaret ve sembolün olmamasıdır.
Geçıniş devirlerde sanatçının sanatında bunu nasıl ifade ettiğine dair yazılı bir bilgiye tesa
düf etmek oldukça zordur. Hayatı hakkında dahi birkaç eser ve satırdan başka bir malumat
olmayan sanatçının bu tür detayları nasıl değerlendirdiği, hangi zaviyeden olaya baktığı
meçhuldür. Ancak eserlerinde yazdıkları bazı küçük notlar veya mezar taşlarındaki bilgi
kırıntıları gibi bazı farklı işaretler neticesinde böyle bir değerlendirmede bulunmak mümkün olabilir. Ayrıca bu sanat dallarının zamana bağlı olmaması, her devir, temel özelliklerini
korumuş olmaları da unutulmamalıdır.
Bu eserler asırlar içinde zamandan bağımsız olarak gelişerek bugüne ulaşmış, onlarda
(kendi) zamanlarının izleri görülmektedir. Bu sanatlara ait eserler belli bir zaman dil.inrinde
verilmişler ancak zaman üstü yani bütün zamanlara şamil olmuşlardır. Erken devirlerde
yazılmış bir Kur' an sayfasıyla daha geç dönemlerde veya günümüzde yazılmış Kur' an say
fası arasında sanatsal değerler açısından bir fark olmadığı gibi mabetieri süsleyen çini, mer
mer ve ahşap sanatlannın motifleri, kullanılış biçimleri ve estetik değerleri açısından da bir
zaman farkı söz konusu değildir. İlk asırlardan itibaren meydana gelen eserlerin kendi devirlerinde en ileri derecede estetik bulunduğıınu bilmekteyiz. Fakat bu bahsedilen sanat dal
larında kullanılan teknikler, malzeme çeşitliliği ve üslubun gelişmesi, tekarnili etmesi bu
noktada doğaldır. Lakin özünde olan izleyiciye verdiği mesaj ve sanat değerleri muhafaza
Yrd. Doç. Dr., istanbul Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi, [email protected]
J 382 ~INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON TIME IN ISLAMIC CIVIUZATION /08-11 OCTOBER 2015
edilmektedir. Sadece bize yansıyan, bizim gördüğümüz; İslam sanatçılarının temel gayele
rinden olan "yaratılanın en mükemmel şekilde yansıtılması" temel sanat felsefesirrin asırlar
içindeki gelişimi, tekfunülüdür.
Bu çalışmada, yapılan araştırmalar esnasında yakaJanan/tespit/tesadüf edilen bazı bul
gularla özelde Müslüman kadın sanatçılar/genelde İslam Sanatları ve sanatçılarında bu za
man olgusunu hem hayatları hakkındaki bilgilerden hem de eserlerinden izler sürerek bir
takım değerlendirmelerde analizlerde bulunma denenecektir. Bir başka ifadeyle bunlar
okunabilir mi? Günümüzden asırlar evvel yaşamış sanatçıların zamanı algılayışının ve kul
lanışının izini sürmek mümkün hatta anlamlı bir teşebbüs müdür? Bu soruya olumlu veya
olumsuz cevap bulmak için, sanat eserlerirrin daha evvel araştırmacıların kullanmadığı yep
yeni bir açıdan incelenmesi gereklidir.
Bu açıyı tespit etmek için kadın sanatçıların eserlerini, zaman kavramı hakkındaki genel
düşünce ve anlayışlar çerçevesinde belirlenmiş bazı sınıflandırmalar dahilinde değerlendir
mek yerinde olacaktır.
Zaman kavramı, insan hayatının kültürel ve sosyolojik boyutları dikkate alınarak ince
lendiğinde genellikle devri/dairesel ve linear/doğrusal olarak iki şekilde değerlendirilmektedir. Devri denilen zaman takvime bağlı olarak her yıl tekrarlanmakta olan günlük yaşam,
iş hayatı vs' dir. İnsanoğlu her yıl bu dairesel/devri hayatını yaşarken seneler içinde aynı
zamanda kendi doğrusal hayatını meydana getirir. Bunun doğal sonucu ise ölümle bitme
sidir. Bu ise linear veya doğrusal adı verilen zamanı anlatmaktadır. İşte bu bağlamda kadın
sanatçılar ve eserleri bahsedilen zaman anlayışları nokta-inazarından incelendiğinde şunlar
söylenebilir:
1- Devri veya dairesel zaman: Müslüman kadın sanatçıların hat sanatında temayüz et
miş olanları yaşadıkları dönem, toplum ve kültür açısından ele alındığında; onların ilk dö
nemden beri Atlas Okyanusu'ndan Hindistan'a Malezya'ya kadar bütün İslam coğrafya
sında var oldukları görülmektedir. Endülüs Erneviieri devrinde kaynaklarda sayıları 20 000,
12 000, 8 000 gibi rakamlarla ifade edilmiştir. Osmanlı Devleti'nde ise 16. asırdan itibaren_
sadece devletin merkezi İstanbul' da değil, Gelibolu, Bursa ve Kastamonu gibi taşrada da bu
sanatta temayüz edip eserler veren kadın sanatçılar yetişmiştir. Genel olarak erken devir
lerde daha fazla kadın sanatçının var olduğu, 18. asırdan soma yeniden bu sanatçıların sa
yılarında artma görüldüğü, özellikle 19. asır ve devamında Islam devletlerinde kadının sta
tüsünün sosyalleşmesi, toplurnda daha fazla görünür olup, yer aldığı gözlernlenmektedir.
2- Doğrusal zaman veya Linear Zaman: Kadın sanatçıların hayatiarına bu açıdan bakıl
dığında kısa hayatları içinde verdikleri eserler, yetiştirdikleri talebeler gibi çeşitli verilerle
onlar değerlendirilebilir. XI. asırda yaşamış Islam hat sanatının en önemli köşe taşlarından
İbn Bevvab/Ali b. Hilal (v.1022)'in talebesi Fatıma el-Bağdadi bt. el-Hasan b. Ali b. Abdullah
Attar (v.1087) adlı Hanım'ın, devrinde çok meşhur bir hattat olduğu, Hacasından daha gü
zel yazdığı, bu sebeple ilk Selçuklu veziri Abdülmülk El- Künduri'nin bazı diplomatik yazı
larını yazmak için görevlendirildiği ve karşılığında 1 000 dinar gibi büyük bir para ile ödül
Jendirildiği onun linear zamanının ne kadar parlak geç?ği hakkında bilgi vermektedir.
XVIll-XX. yüzyılları arasında İran' da hüküm sürmüş olan Kaçar Hanlarından Fethali Şah' ın
ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE ZAMAN SEMPOZVUMU /08-ll EKiM 2015 """"'383 1
hattat olan kızı Ümmü Seleme'niiı. (Resim 1) 1821-1878 yıllan arasında 57 yıllık sürede yaz
mış olup günümüze gelen 9 adet eseri sanatçının linear zamanının ürünleri olarak değerlen
dirilmektedir. XIV. Asırda yaşamış olan Fatıma bt. Kasım el-Birzali adlı hanım hattat yirmi yaşlarında vefat etmesine rağmen bu kısacık zamanını hadis ilmine adayarak Sahili-i Buhan
ve birçok hadis mecmualanın istinsah ederek geçirmiştir. X. Asır da Horasan'da yetişmiş
olan Hatice bt. Muhammed b. Ahmed ise hayatı boyunca binlerce eser istinsah etmiştir. Bu
veriler, hayat şartlannın günümüzden çok farklı ve hanımların iş yüklerinin tahminlerimi
zin dışında olduğu bir zamanda bahsedilen hanımların kısa ömürlerinde zamanlanın de
ğerlendirme şekillerini göstermektedir.
Henri Bergson(1859-1941) zamanın üç farklı karaktere sahip olduğunu söyler. Bunlar
mekanla ilgili olup, zaman aralıklannın sayılması, kronolojik ardı ardına gelişte olayların
belirli bir şekilde düzene koyulması ve zamanın homojenliğidir. Zaman belirli aralıklarla
kendini tekrar eden bir şey olarak sayılabilen bir şeydir. Bu anlamda iki olayın arasındaki
ilişkinin ölçülmesinde kullanılan temel ölçüttür. Homojen ve fiziksel zaman hareket aracılı
ğıyla ölÇülınektedir. Günlük bütün işler, bu zamana göre ayarlandığı gibi bütün bilimsel
araştırmalarda da bu zaman kullanılır. Bu bir nevi homojen zamanın ciaraltılmış halidir. Bu
anlamdaki bakış açısıyla kadın sanatçıların elde olan verileıi şu şekilde değerlendirilebilir:
3- Daraltılmış zaman ve algısı: Kayravan' da X. asrın başında devletin ileri gelenlerinden
birinin cariyesi olarak yaşamış Fadl isimli bir kadın hattat, Muharrem 295/ yani Ekim-Kasım
907 de istinsah ettiği Mushafını tamamlamıştır (Resim 2). Bu yıllarda Islam hat sanatının ilk kurallanın oluşturan büyük hattah İbn Mukle (v.328/939) hayattadır. Günümüze İbn Mukle' den kalan bir eser ulaşınamasına rağmen Fadl'ın Kuran'ı o andan bugüne ulaşmış.
Fadl Kuran'ını Muharrem ayında hitama erdirmiş, Onun o günkü duyguları, hayattan bek
lentisi, Kur' an istinsahındaki amacı XXI. asırda o andaki kayıtlardan öğrenilmektedir. Diyor
ki: "Ben bu Mushaf'ı ahiret sevabı kazanmak için yazdım." devamında ise "Her kim bundan
bir şey okursa Allah ona rahmet etsin, okuyan kişi de sahibine/hattatina dua etsin!" Aradan
1141 sene geçtikten soma içinde bulunulan şu anda Fadl'ın yazdığı satırlar, ettiği dualar ve
duygulara ortak olunciuğu gibi kendisine de rahmete vesile olurımakta ve o zamanlar öte
sinde yaşamış olan hattat kadına da rahmet ve dua edilmektedir.
XVI. asırda yaşamış kadın hattatlardan biri olan Fatma Sultan'ın (d.938/1531) Konya
Mevlana Müzesi 2 nurnarada kayıtlı olan Mushaf-ı Şerifi (Resim 3) incelendiğinde sonunda
bulunan ketebe kaydındaki "Mushafı onüç yaşında istinsah ettiği" bilgisi dikkat çekmekte
dir. Bu Mushaf'taki oturmuş kuvvetli yazılan yazan bir hattatın 40'lı 50'li yaşlarda olgun
biri değil sadece onüç yaşında bir genç kızın sanat kabiliyetiyle karşılaşmış olurımaktadır.
16. Asırda henüz onbeşine bile gelmemiş olan bu genç kızın yazıdaki metaneti, tertibi ve
tanzimi oldukça zor olan Yakutane tarzda bir Mushafı tamamlamış olması gibi özellikler o
devirdeki kadın sanatçıların sanatta geldikleri noktaya da işaret ettiği gibi; aynı zamanda bu
Mushaf'ın Rüstem Paşa gibi devrin en parlak devlet adamının eline geçmiş olması, onun
tarafından da çok değerli bulunarak Mevlana türbesine hediye edilmesi; üzerinde çok dü
şünülüp konuşulacak önemli bir duruma işaret etmektedir. Devrin sanat anlayışı, buna pa
ralel olarak yüksek sanat seviyesi, sanatçıların taltif edilmesi gibi üzerinde durulması gere
ken önemli durumlar mevcuttur.
1 384 ...-.,INTERNAllONALSYMPOSIUM ON TIME IN ISlAMIC CIVIUZAllON /08-11 OCTOBER 2015
Bir başka örnek Osmanlı kadın hattatlan arasında en fazla isim yapmış olan XVITI. asnn
sonunda yetişmiş olan Esma İbret Hanım' dır ( d.1194/1780). Onun yazdığı bir Hilye-i Şerif in
(Resim 4) arkasındaki yazılı kısa nottan o esnada onbeş yaşında olduğu öğrenilmektedir.
Tıpkı Fatma Sultan gibi o devirde çok daha ön planda olan mahremiyetin ehemmiyetine
binaen bu sabır isteyen sanatta temayüz etmesi XIX. asırda sıradan olsa da o devirde sıra
dışı bir durumdur. Bu hilyeyi gören Kaftancı Mehmed Ağa çok kadar şaşırır, bunun gerçek
olduğunu teyid etmek için evine çeşitli kişileri gönderir neticede ikna olur ve o yaştaki sanat
kabiliyetine binaen kendisine "İbret" mahlası verilir. Bu Hilye devrin Valide Sultanına tak
dim edildiğinde Esma İbret' e 500 kuruş ilisan ve 40 sağ akçe günlükle maaş da tahsis olunur.
Onbeş yaş kompozisyonu oldukça zor olan Hilye-i Şerif, Sultan lll Selim devri, bir valide
Sultan gibi önemli unsurlar onbeş yaşında bir kızın kendi devrindeki hem cinsleriyle muka
yese edildiğinde zamanını nasıl değerlendirdiği, kendi sanat zevki ve kabiliyeti, azmi, sa
rayla, sultanla irtibah ve karşılığında gördüğü iltifatlar bugünün. anlayış ve yaklaşımlanna
çok şeyler ifade efrnektedir.
Bundan önce bahsi geçen kadın hattatların Dersaadet'te yani Osmanlı Devleti'nin mer
kezinde yetişmiş olmalan eserlerin günümüze gelmelerinde bir avantaj gibi görülebilir. An
cak XVI. asırda Gelibolu'da yaşamış olan Ümmi Hatun adında bir hanım hattat Muhamme
diye adlı eseri istinsah ettiği için tanınmaktadır (Resim 5). Kitabın ketebe kaydından Onun
Şaban 959/Temmuz 1552 senesinde bir cuma günü ikindi vakti bu kitabın istinsahınl tarnam
ladığı öğrenilmektedir. Kendisinin bir demircinin kızı, Muhammediye adlı eserin ise Camii
i Atik'te okunrnak amacıyla yazılmış olduğu gene bu kayıttan anlaşılmaktadır. Fakat görü
len o ki Ümmi Hatun yazı ve güzel ifade kabiliyeti olan bir hattat metnin sonunda zamanla
ilgili bazı cümleleri de mevcut şöyle ki:
"ketebtü kitabi bi-Hattın cemilin
Fi yevmin kasirin ve ömrin tavilin se-ye'ti zamane emutü yevnıen ... " diye yazmış. Burada Ümmi Hatun'un hayatma kendisi
hakkında Şaban 959 tarihindeki yazdığı bu bilgilerle muttali olunmaktadır. Onun o andaki
haleti ruhiyesi, duygularını ifade tarzı, onun hayata bakışı, kaderine rızası ... gibi kişilik özel
likleri öğrenilmektedir.,
Bergson' a göre maddi ve manevi bütün süreçler zaman bakımından aynı ölçüt ile ölçül
mektedir. Homojen zaman olayların birbirlerini peşi sıra takip ettiği bir çizgi olarak düşü
nülebilir.
4- Yekpare zarn;ın Bergson tarafından ortaya konan homojen zaman algısına Ahmed
Harndi Tanpınar Yekpare Zaman adını vermiştir. Bu anlayışa göre kadın sanatçılar eldeki
bilgiler çerçevesinde değerlendirilebilir. 18. yüzyılda yaşamış Tuti Falıma isimli kadın hat
tahn zamanla olan bağlanhsı günümüze mezar taşındaki bilgilerle ulaşmıştır. XVITI. asnn
hemen başında 1711 senesinde vefat eden Tuti Falıma için eşi mezar taşına "Çün koyup
gittin beni cananırn Fahma" diye başlayan bir şiir yazmıştır. "On yedi yaşında üçüncü Ke-
~ larn-ı Şerifi elinde kalan Hattat Fatima TCı.ti ruhuna ... " diye biten bu mezar taşı kİtabesinden
(Resim 6) Falıma'nın evli olduğu, üçüncü Mushaf'ını yazarken 17 yaşında vefat ettiği anla
şılmaktadır. Evli bir hanım, günümüz için aynı devrin toplumsal hayalı bakımından sıra
ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE ZAMI\N SEMPOZVUMU /08-ll EKiM 2015 '"""""385 1
dışı bir yaşam biçimi ve 17 yaşında 3. Mushaf yazılırken biten bir ömür. Bu hanım yekpare
bir başka deyişle hayatının tamamında hangi yaşlarında hüsnühattı meşketti? Günümüzde bu süre en az 4 yıldır. Ne zaman Mushaf yazmaya başladı? Bunun içfu icazet aldıktan sonra
yazının olgunlaşması için birkaç sene geçmesi gerekmektedir. Bu arada evliliğin vuku bul
ması ... iki adet Mushaf'ı ne kadar süre zarfında istinsah etti? Üçüncüsü elinde kaldı? Bu :ve
benzeri soruların cevabını vermek bugün için mümkün değil. XX. yüzyılın başında ll. Ab
dülhamid devri hanım hattatlarından Emine Servet Hanım ise 9 adet Bilye-i şerile yazmış
(resim) kendi ifadesiyle "Çocuğum yoksa da vesile-i rahmet olacak 9 evladım/hilyem" var
demiştir. Ömrünün ne kadar olduğu bilinmemesine rağmen bu hanımın bütün ömrü bo
yunca verdiği eser sayısının 9 adet Bilye-i Şerile olduğu ve bunlardan bazıları günümüze
ulaşlığı bilinmektedir.
Konunun başından beri bahsedilen kadın hattatların aslında tamamının zamanı nasıl
algıladıkları, kullandıkları, günlük işleri ve mesuliyetleri haricinde hangi arada, hangi za
manda bu sanalı öğrendikleri, eserlerini ortaya koydukları bir bilinmezdir. Bunu Modem
Çağ'ın-bambaşka şartlarda yaşanan hengfunesi içinde günümüz insanının algılaması müm
kün değildir. 5- Zaman algısının bir diğer yönü insanların içsel zamanlarıdır. İçsel yaşam, zamansal
düzenden bir ritmin melodiden ayrılamadığı gibi ayrılamaz. Sanalın her hangi bir dalıyla
uğraşan biri sanalını icra ederken zamanı derfuıi anlamda yaşar. Yani bu süreçte zamanla
farklı bir ilişki içinde olur. Mesela bir puzzle hazır bir resimden oluşurken, ressam bir resim
yaparken gerçek bir zamana ihtiyaç duyar. Sanatçı her nerede olursa olsun farkında olma
dan kendi iç dünyasında zamanlar ötesi düşüncelere yolculuklara çıkar. Eserlerini/kompö
zisyonlarını oluşturacakları veya meşklerini yazacakları vakitlerde bu durumla karşı kar
şıya gelirler. Bazen geçmişte yaşayan büyük üstatlarla, onların ortaya koydukları eserleri
karşısında onların zamanlarına gidip o vakti idrak eder, onlarla zaman içinde manevi bir bağ kurar, feyz alır. Hasılı zaman ötesi birçok içsel durum söz konusu olabilir.
Bergson gerçek zamanın anlaşılması için bir melodinin içsel olarak kavrarunasını örnek
olarak gösterir. Melodi peşpeşe gelen müzik notalarından meydana gelmesine rağmen o,
insanlar tarafından anlamlı bir bütün müzik eseri olarak algılanır. Aynı şekilde Hüsnühat
sanalı da aslında tek tek harflerden meydana gelmektedir. Fakat o insanlar tarafından bir
Hat Levhası, Bilye-i Şerif veya Tuğra olarak algılanır ve seyreden onunla bütünleşir. Bu içsel
olarak yaşanan gerçek süre sayesindedir. Buna bir nevi bir bilinç fonksiyonu da denilebilir.
Zamanı algılamak hususunda üzerinde durulması gereken bir başka husus ise Sanatçı
nın eserini oluştururken harcadığı zamanı algılama süresi hakkındadır. Bunu bir fizik ör
neği ile izah etmek yerinde olacaktır. Mesela bir şekerin bir bardak suda erimesini beklerken
sıradan birinip bilincinde sabırsızlıkla oranhlı olarak yoğunluğu artan süreye dair yaşanan
ile fizikçinin bunu bir fizik olayı olarak ele alması sonucu ona yüklediği zamansallık aynı
şey değildir. Fizikçi için şekerin suda erimesi belirli değişkenlere bağlı olarak hesaplanacak ve formüle edilecek bir zaman aralığıdır. Ancak onun erimesini bekleyen bilinçli bir varlık için yaşanacak psikolojik bir süreç aynı değildir. Bir hattat/sanatçı için de bir metni istiflemek/kompoze etmek aynı şeydir. Sanatçı bu istifi meydana getirirken içindeki heyecan ve şevkle geçen zamanı-bu belki birkaç saat, bazen bir kaç gün- bir an veya 5 dakika gibi algıJar.
1 386 '""""INTERNATIONALSYMPOSIUM ON TIME IN ISLAMI C CIVIUZATION /08-11 OCTOBER 2015
Bazen bunun tersi de olabilir. İstifte istediği estetiği, letafeti yakalamak için içsel olarak da
bir taknn zorlu merhalelerden geçerken ki zaman algısıru da dikkate almak icap eder. Hal
buki o istifin nasıl olacağını bekleyen için geçen süre belki bir yıl gibi olabilir.
Bergson' a göre insan yani bizim için birbirine zıt gibi görünen oluşa ait değişimler sa
dece yaraha tekamülün evrendeki farklı görüntüleridir. Yaraha tekamül gelişimi devamlı
ileriye doğrudur. Zaman bir düzlem halinde geçer, hpkı kartopu gibi bir an ile başlar gittikçe
büyür asırlar olur, bir çığ olur. Bizler de bu düzlem içinde kendi zamanlarımızda yer alırız.
Yani geçmişin bir devamıyızdır. İşte kadın sanatçılar da bu zaman düzlemi içinde erkek
hattatların arasında aynı düzlemde aynı zamanlarda var olmuşlardır.
Netice olarak zamanla ilgili olarak araşhrınacılar sanat tarihi açısından şimdiye kadar
konuları gereği genelde sanatçılar/ kadın sanatçıların hep yaşadığı devir ve zamanla ilgili
bilgileri biriktirmektedir. Bir de muhtemelen bilinçsiz olarak verdikleri eserleri kaydederek
eser sayıları bir başka deyişle linearzaman içinde yaşam sürelerini değerlendirmek babında
ürettikleri eser sayısı ile ilgilenmişlerdir. Eseriere veya biyografilere farklı açılardan bakmal<
pek dikkate alınmamışhr. Şayet konu üzerinde biraz daha zaman harcansa, yeni fikirlerin
ve bal<ış açılarının geliştirileceği şüphesizdir. Gelibolulu Ümmi Hatun'un zamanla ve hüs
nühatla ilgili istinsah ettiği Kitabı'n sonundald bir cümleyle bitirmek konu açısından anlamlı olacakhr.
El-Hattu bal<i vel-Ömrü fani ...
BiBLiYOGRAFY A
Bergson Henri, "Zaman ve Özgür istenç" Cogito, 11, çvr. Alp Tümertekin, istanbul 1997, 7-16i Demirli Ekrem, ibnü'I-Arabl Metafıziği, istanbul, 2012. Eskin Şerif, Zaman ve Hafızanın Kıyısında (Tanpınar'ın Edebiyat, Estetik ve Düşünce Dünyasında Bergson Felse-
fesi), istanbul, 2014. Heidegger Martin, "Zaman Kavramı" Cogito, 11, tre. Doğan Şah iner, istanbul 1997, 29-43. Husserl Edmond, "içsel Zaman Bilinci", Cogito, ll, tre. Doğan Şahiner, istanbul 1997, 17-28. Kazan Hilal, Dünden Bugüne Hanım Hattatlar, istanbul, 2010. Küken Gülnihal, "Doğu Ortaçağında Zaman Kavramı" Cogito, 11, istanbul 1997, 181-191. Topakkaya Arslan, Felsefe, Din ve Kültür'de Zaman, istanbul, 2013. TopaJoğlu Aydın, John Seotus Erigena Metafıziği, istanbul, 2014.
ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE ZAMAN SEMPOZVUMU / 0&-11 EKiM 2015 ~ 387
RESiMLER
Resim 1: Kaçar Hanlarından Fethali Şah'ın hattat olan kızı Üm mü Selerne'nin bir çalışması.
Resim 2: Fadl adlı kadın hattaM 907'de istinsah etttiği Mushaf.
Resim 3: Konya Mevlana Müzesi 2 nurnarada kayıtlı olan Mushaf-ı Şerif
1 388 ~INTERNATIONALSYMPOSIUM ON TIME IN ISLAMI C CIVIUZATION /08-ll OCTOBER 2015
Resim 4: Esma ibret Hanım'ın Hilye-i Şerifi
Resim 5: Üm mi Hatun'un istinsah ettiği Muhammediye adlı eser.
ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE ZAMAN SEMPOlYUMU /08-11 EKiM 2015 ~ 389 1
Resim 6: Hattat Fatima Tüti'nin mezar taşı.