160

Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

  • Upload
    seoe-

  • View
    100

  • Download
    10

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese
Page 2: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Allah'ın Dilemesi Babı

-Allah yaratmayı dilemediğibir şeyi emretmiş fakat bir şeyiemretmediği halde yaratmışmıdır? diye sordum:

-Evet, dedi.

-Bu nasıl olur? diye sordum.

-Allah kâfire müslüman olmayıemretmiş, fakat kâfir içinmüslümanlığı yaratmamıştır. Kâfiriçin küfrü dilemiş, fakat kâfireküfrü emretmediği haldeyaratmıştır, diye cevap verdi.

-Allah, emretmemiş olduğu birşeyden razı olur mu? diyesordum.

-Evet, nafile ibâdetler bunamisaldir, dedi.

-Allah bir şeyi emrettiğihalde ondan razı olmamasıdurumu olur mu? diye sordum.

-Hayır, dedi.

Page 3: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Niçin?diye sordum.

-Çünkü Allah emrettiği herşeyden razı olur, dedi.

-Allah kullarını razı olduğuhususlardan dolayı mı, yoksa razıolmadığı hususlardan dolayı mıazaba çeker? diye sordum.

-Allah kullarını razı olmadığışeyler için azaba çeker. Onlara;küfür, masiyet ve rızagöstermediği konularda azapeder, dedi.

-Allah onlara, dilediği için mi,yoksa dilemediği için mi azapeder? diye sordum.

-Allah onlar hakkında dilediğiiçin azap eder. Çünkü Allahkullarında âsi için masiyeti, kâfiriçin küfrü dilediği halde, küfür vemasiyet dolayısıyla azaplandırır,dedi.

-Allah, onlara İslâm'ıemretmiş, sonra onlar için küfrüdilemiş midir? diye sordum. Evet,dedi.

-Allah'ın dilemesi emrini migeçmiştir, yoksa emri midilemesini geçmiştir? diyesordum.

Page 4: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Allah'ın dilemesi emrinigeçmiştir, dedi.

-Allah'ın dilemesi onun rızasımıdır, değil midir? diye sordum.

-Dilemesi, rızası ve emrettiğihususta taat ile amel eden kimseiçin, Allah'ın rızası vardır.Allah'ın emrettiğinin hilafına amelişleyen kimse onun dilemesi ileişlemiş olur, fakat onun rızasıylaişlemiş olmaz. Ona karşı masiyetişlemiş olur. Masiyet ise Allah'ınrızası hilâfınadır, dedi.

-Rızası olan konuda Allahkullarını azaba çeker mi? diyesordum.

-Allah, kullarını, razı olmadığıküfürden dolayı azaba çeker.Fakat onların taatı terketmelerive masiyet işlemelerinden dolayıonlardan intikam alıp, azapetmeye rızası vardır, dedi.

-Allah, mü'minler için küfrüdilemiş midir? diye sordum.

-Hayır, fakat mü'minler içinîmanı dilemiştir. Keza kâfirler içinküfrü, zina edenler için zinayı,hırsızlık edenler için hırsızlığı,ilim erbabı için ilmi, hayırsahipleri için de hayrı dilemiştir.

Page 5: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Allah, kâfirleri yaratmadan önceonların kâfirler ve sapıklarolmasını dilemiştir,dedi.( Allah'ınezelden dilemesi, küfrü vedalaleti yaratması, kulun muhtarolup onu seçeceği dolayısıyladır.Bu ifadeden kulun mecbur olduğuanlaşılmamalıdır.)

-Allah kâfirleri, razı olduğuşeyi yarattığından dolayı mı, razıolmadığı şeyi yarattığından dolayımı azaplandırır? diye sordum.

-Allah kâfirleri yaratmayarazı olduğu şeyden dolayı azabauğratır, dedi.

-Niçin? diye sordum.

-Allah, küfrü yaratmayarızası olduğu halde onlarıküfürlerinden dolayı azab çeker.Fakat Allah'ın bizatihi küfrerızası yoktur, dedi.

-Allah "Kulları için küfrerızası yoktur."(ez-Zümer,7)buyurduğu halde nasılolur da küfrü yaratmaya rızasıolur? diye sordum. Şöyle cevap

verdi:

-Allah onlar hakkında diler,fakat razı olmaz.

Page 6: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Niçin?

-Çünkü Allah İblis'iyaratmıştır, İblis'i yaratmayarızası var, fakat İblis'inkendisine rızası yoktur. KezaAllah, içkiyi ve domuzuyaratmıştır. Onları yaratmayarızası olduğu halde kendilerinerızası yoktur.

-Niçin?

-Allah içkinin kendisine rızagösterse idi, onu içen Allah'ınrazı olduğu şeyi içmiş olurdu.Fakat onun içkiye ve küfre,İblis'e ve fiillerine rızası yoktur.Fakat bizzat Hz. Muhammed'erızası vardır.

-Yahudiler, "Allah'ın elibağlıdır."(el-Maide,64) diyorlar.Onların bu sözüne Allah'ın rızasıvar mıdır?

-Hayır, dedi.

. İÇİNDEKİLER .

Page 7: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

میحرلا نمحرلا هللا م ـــ سب

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

İMAM'I AZAM'IN BEŞ ESERİ

el-ALİM VE'L-MÜTE'ALLİM

el-FIKHU'L EBSÂT

Kader Konusunda Bir Bölüm

Allah'ın Dilemesi Babı

Allah'ın Dilemesi KonusundaBir Başka Bölüm

Günah İşleyen KimseninKafir Olduğu İddiasının

Reddi Bölümü

Page 8: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

İman Babı

el-FIKHU' EKBER

EBÛ HANÎFENİN VASİYYETİ

EBÛ HANÎFE'NİN OSMAN el-BETTİ'YE YAZDIĞI RİSÂLE

Hazırlayan:[email protected]

Page 9: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ÖNSÖZ

Ebû Hanîfe 80/699-150/767yılları arasında yaşamış büyük birfıkıh ve akaid âlimidir. Asıl adıNuman, baba adı ise Sâbit'tir.Müslümanlar arasında İmâmıÂzam yani en büyük imam lakabıile bilinmektedir. Ailesinin Fars,Türk yahut başka bir kavmemensup olduğu kesin olarak bellideğilse de, Arap olmadığı, fakatAraplar arasında doğup büyüdüğümuhakkaktır.

Hz. Peygamber'in ailesinebağlılığı ve dinde samimiyetiailesinden alan Ebû Hanife ilktalebelik yıllarında Küfe'deKur'ân-ı Kerîm'i hıfzetti.Arapçanın yeni teşekkül etmekteolan sarf ve nahiv bilgileri ileedebiyatını öğrendi. Yetiştiğiçevrede bulunan büyük hadisâlimlerinden hadis dinledi ve fıkıhöğrendi. Son derece kuvvetli birmantık ve muhakemeye sahipolmasından dolayı, özellikle Irak'ın

Page 10: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Basra ve Küfe gibi beldelerindeçok gelişmiş olan cedel yolu ilekelâm konusunda ilerlemelerkazandı. Özellikle Küfe'li büyükâlim Ebû Amr eş-Şa'bi'den (öl.104/722) istifade elti. 16 yaşındaiken, babası ile hacca gittiği veorada hadis âlimlerinden hadisdinlediği bilinmektedir. Kendisi"Müsned"inde bu seyahatiesnasında sahabeden Abdullah b.Cüz'ez-Zebidî'yi dinlediğinibelirtmektedir. Ayrıca Irak'tabulunduğu esnada tabiîlerden birçok zat ile ilgisi olmuştur. Buduruma göre Numan b. Sabit birbakıma tabiînden olmasınamukabil, etba'u'ttâbiîn'in ilerigelen şahsiyetlerindensayılmaktadır.

Ebû Hanife, tahsil hayatınadevam edip çeşitli kelâmıtartışmalara girerken, ticârete debaşlamış bulunuyordu. Bilhassa,Hint' İran ve Arap yarımadasınınticaret yollarının birleştiği, hertürlü fikrin İslâmî bir çerçevedahilinde münakaşa edildiğiBasra'ya yirmi kadar seferiolduğunu, bu seferler esnasındabir çok tartışmalarda bulunduğunukendisi ifade etmektedir.

Page 11: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Bütün bu faaliyetlerineticesinde Ebû Hanife yüksekbir ilmî seviye elde etmiş, özellikleİslâm akaidi konusundaderinleşmiştir.

Daha sonra fıkıh konusu iledaha yakından ilgilenen EbûHanife bu konuda eş-Şa'bi veİbrahim en-Nehâi'nin (öl. 96/714)talebesi Hammad b. EbîSüleyman'dan (öl.120/737)faydalandı. Hocasının ölümündensonra onun halkasında ders vefetva verme işi, takriben kırkyaşında olan Ebû Hanife'ye kaldı.Otuz yıl kadar süren ders vefetva devresinde, bir çokkonularda ictihad eden, dinikonulara açıklık getiren büyükimam, bir kısmı ictihad seviyesineulaşan birçok talebe yetiştirdi Butalebeler arasında temayüz edenve ictihad seviyesine ulaşanlararasında Ebû Yusuf (öl. 158/774)ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybâni (öl.189/805) fıkhınındevam ettirilmesinde en çokemeği geçen imamlardır.Yetiştirdiği talebeler yanındaimlâ usûlü ile yazdırdığı eserleriile birçok fıkıh ve itikadmeselelerinin hallinde açık biranlayış getirmiştir.

Page 12: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Ehl-i Beyt'e karşı derin birsevgisi olan Ebû Hanife, çağdaşıolan büyük âlimler gibi, Emeviidaresi ve daha sonra kurulanAbbasi yönetiminibenimseyememişti. Bundan dolayıkendisine her iki devirde deyapılan vazife tekliflerinireddetmişti. Fakat ikinci Abbasihalifesi Ebû Ca'fer Mansur kenditeklifinin kabul edilmemesikarşısında Ebû Hanife'yi hapseattırdı. Bağdat'ta onbeş günlükbir hapis müddetinden sonra EbûHanife 150/767 tarihinde 70yaşında iken hapisle vefat elli.

Ebû Hanife İslâm fıkhındakendisine kadar devam eden reyekolünün, asrındaki en mühimsimasıdır. Bizzat kendisininifadesine göre, bir meselehakkında Hz. Peygamber'dengelenleri mutlaka kabul eder,sahabeden gelenleri seçer, birinidiğerine tercih eder, fakathepsini terketmezdi. Bundanbaşka tabiilerin içtihadına gelince,kendisini onlara uyma durumundagörmezdi. Onların ictihad ettiğigibi kendisinin de ictihadedeceğini ifade ederdi. Onuniçtihadında sırasıyla uyduğuesaslar kitap, sünnet, sahabe

Page 13: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

sözleri, kıyas, istihsan, icma veörftür. O, uzun tedris yıllarındafıkıh konusunda birçok fetvalarvermiş ve pek çok öğrenciyetiştirmiş olmasına rağmen,müstakil bir fıkıh kitabıyazmamıştır. Onun yolundayürüyen talebeleri daha sonraHanefî fıkhının esasını teşkil edenkitapları, imamlarının görüşlerinibelirtmek suretiyle tedvinetmişlerdir. Hanefi fıkhına dairictihadları İmam Muhammed,"Zâhirür-Rivâye" adı allındatoplamıştır. Bu kitaplar, Hanefîfıkhının ana metinleridir.

Ebû Hanife, Ehl-i Sünnet'in itikadi görüşlerinin ortaya çıkmasında da büyük rolüolan bir âlimdir. İtikâdikonularda bilhassa sual-cevaptarzında zamanımıza kadar intikaleden eserleri Mâturidî kelâmekolünün temellerini teşkiletmiştir. Bu eserler Ehl-i Sünnetinancının temellerini özlü vemantıklı bir şekilde önümüzesermektedir. Kitaplarında görüleceği üzere, birçokfırkaların mutaassıp görüş ve kanaatlarına karşı İslâm'ın müsamahasını savunmuştur.Eserleri, ileride görüleceği gibi,

Page 14: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

bu hususu ortaya koymaktadır.

Ebû Hanife'nin akaidkonusundaki eserleri talebelerivasıtasıyla kaydedilmiş, bir kısmıda soru-cevap şeklinde tesbitedilmiştir.Bu eserleri şöylesıralamamız mümkündür:

1. el-Fıkhu'l-Ekber: EbûHanife'nin oğlu Hammad'ınbabasından naklettiği en şöhretlieseridir. Ayrı silsilelerlezamanımıza kadar gelenbirbirinden kısmen farklı üçnüshası vardır. Bu eser başta EbûMansur el-Matûridi olmak üzerebirçok âlim tarafındanşerhedilmiştir. Müteaddit defalarTürkçe'ye çevrilmiştir. Ehl-iSünnet akidesini, kısa, özlü ve sonderece ihatalı bir şekilde ifadeetmektedir.

2. el-Fıkhül-Ebsât: Bu eser,oğlu Hammad, öğrencisi Ebû Yusufve Ebû Muti' b. Abdillah el-Belhitarafından rivayet edilmiştir.Sual-cevap tarzında olup yazmanüshaları Kahire KütüphanesiVII/353'de olan bu risale, Ata el-Cürcâni tarafından şerhedilmiştir.

Page 15: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

3. el-Âlim ve'l-müteallim:Bu risalede, öğrencisi EbûMukatil'in sorduğu sualler EbûHanife tarafındancevaplandırılmaktadır. Bu eser de Kahire KütüphanesiVII/553'de kayıtlıdır. el-Pezdevîde "Usûl'ünün mukaddimesindeeserin Ebû Hanife'ye ait olduğunubelirtmektedir.

4. er-Risâle: Bu eser, EbûHanife tarafından Basralı âlimEbû Osman el-Betti'yegönderilmiştir. Kendisi hakkındaMürcie'den (Küfürle beraberamelin fayda vermediği gibi,inanılınca işlenen günahların dazarar vermeyeceğini iddia edenbir islâm fırkası.) olduğu hususundaki ithamları reddetmektedir. Eser yukarıdabelirtilen rivayetlerle el-Pezdevinin aynı yerdeki şahadetiile imama nisbet edilmektedir.Yazma nüshaları KahireKütüphanesi VII/203, 553'dekayıtlıdır.

5. el-Vasıyye: Avrupakütüphanelerinde ve KahireKütüphanesinde (V/264) muhtelifnüshaları bulunan bu eserin MollaHüseyin b. İskender el-Hanefi,

Page 16: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Ekmelüddin el-Baberti ve el-Hâdimî tarafından yazılmışşerhleri mevcuttur. el-Babertişerhinin Nuru Osmaniye,Ayasofya, Bayezid ve Selim Ağakütüphanelerinde yazma nüshalarımevcuttur.

Osmanlı âlimlerindenKemalüddin Ahmed b. Sinan el-Beyâzî bu beş eseri rivayetyollarını gösterip, Arapça olarak"İşârâtü'l-Merâm an İbârelül-İmâm" ismi ile şerhetmiştir. Bueserin yazmalarından birisiKöprülü Kütüphanesi 198numarada kayıtlı olup 1368/1949yılında Kahire'de basılmıştır.

Biz Ebû Hanife'nin itikadataalluk eden bu eserlerinden el-Âlim ve'l-Müteallim, er-Risâle veel-Fıkhül-Ebsât'ı, büyük âlimMuhammed Zâhid el-Kevserî'nin1368/1949 tarihinde Mısır'daneşrettiği matbu nüshayaistinaden tercüme etlik.

el-Fıkhul-Ekber'in birçokmatbu nüshaları bulunmakladır.Biz tercümede 1307'deİstanbul'da basılan Ebu'l-Münteka şerhi kenarında mevcutolan matbu nüshayı esas aldık.

Page 17: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

el Vasıyye'yi tercüme ederkendayandığımız matbu nüshaMısır'da İsmail el-Halib el-Hasenî'nin tashihi ile basılanEkmelüddin el-Babertî şerhindekimetindir. Bu arada bazımukayeseler yapmak için el-Hâdiminin İstanbul'da basılan el-Vasıyye şerhine de müracaatettik.

Metinde geçen âyet vehadislerin yerlerini dipnotlardagöstermeye çalıştık. Ayrıcatercüme ve metinlerinkarşılaştırılmasını temin içinmetinleri de kitaba ilâve etmişbulunuyoruz.

Bu tercümemizle, bir hizmetiyerine getirebilirsek, kendimizimes'ut sayarız.

Tevfik Allah'tandır.

Mustafa ÖZ

2 Mayıs 1981

Bağlarbaşı-İstanbulMARMARA ÜNİVERSİTESİ

İLAHİYAT FAKÜLTESİ VAKFI

YAYINLARI Nu:49

. İÇİNDEKİLER .

Page 18: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

el-ALİM VE'L-MÜTE'ALLİM

İbni Kadi'l-Asker diyebilinen, Ebu'l-Hasen Ali b. Haliled-Dımeşkî şöyle dedi: BizeEbu'l-Hasen Bürhanuddin Ali b.el-Belhî Ebu'l-Muîn Meymun b.Muhammed el-Mekhûlî en-Nesefî'den, o babasından, oAbdulkerîm b. Musa el-Pezdevi’den, o Ebû Mansur el-Mâtüridî'den. o Ebû Bekr Ahmedel-Cüzcânî'den, o Ebû SüleymanMusa el-Cüzcânî'den, o daMuhammed b. Mukatil er-Râzî'den, bu son ikisi Ebû Mutîel-Hakem b. Abdillah el-Belhî veİsâm b. Yusuf el-Belhî'den, buikisi de Ebû Mukatil Hafs b.Selm es-Semerkandi’den, o daEbû Hanifeye sorduğu suallerincevaplarını naklederek şöyle dedi:

Rahman ve Rahîm olan Allah'ınadıyla.

Hamd âlemlerin Rabbine, salâtve selâm peygamberlerin efendisi

Page 19: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ve sonuncusu Hz. Muhammed'e veAllah'ın sâlih kullarına.

Ben sana Allah'a karşı tâat vetakva tavsiye ederim. Allah hesabaçekici ve cezalandırıcı olarak yeter.Allah bize tertemiz bir hayat ve iyibir akıbet nasib etsin. İşte seninsorduklarını cevaplandırdım. Eğeruzatma endişesi ve senin içingereğinden çok açıklama yapmadurumu olmasaydı, cevaplandırdığımhususlarda daha çok bilgi verirdim.Sana ve kendime hayır dilerim.Kendisinden yardım istenen vegüvenilen ancak Allah'tır.

Talebe Ebû Mukâtil şöylededi: Ey âlim, faziletine inandığımve birlikte bulunmaktan istifadeedeceğim için sana geldim. Allah'ınbeni senden faydalandırmasınıniyaz ederim. Allah sana iyilikversin, eğer sana sual sorarsambana cevabını ver ki Allah'ınsevabına nail olasın.

Karşılaştığım bazı kimseler,bana bir takım şeyler sordular,sorularına cevap veremedim. Cevapveremediğim için de hak bildiğimşeyi terketmedim. Hakkıaçıklayacak bir kimsenin mevcutolduğuna inandım. Zîra hak ortadan

Page 20: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kalkıp, bâtıl onun yerine kâimolamazdı. Keza dinin aslını vemensup olduğum hak yolu bilmemek,iddia ettiğim konularda nesöylediğini bilmeyen, öğrenen birçocuk yahut hafif akıllı veyakendini nakzederek saçmalayan,kendisine utanç getiren bir delinindurumu gibi olmasını istemedim. Kibu sayede, bana karşı direnen vebeni hak yoldan uzaklaştırmakisteyen bir sapık gelirse, gücüyetmesin. Öğrenmek için gelenolursa ona da hakkı açıklayayım veişimde basiretli olayım istedim.

Âlim Ebû Hanife şöyle dedi:Araştırmanda sana fayda verecekiyi bir yola koyulmuşsun. Bil ki,uzuvların göze tâbi olması gibi, amelde ilme tâbidir.Az amelle ilim, çokamelle birlikte olan cehalettendaha hayırlıdır. Bunun gibi hayatiçin zarurî olan azık ile hidayetcehaletle beraber olan çok azıktandaha faydalıdır. Bundan dolayıdırki, Allah: "Hiç bilenlerle,bilmeyenler bir olur mu?"(ez-

zümer,9.)buyurmaktadır.

Talebe: Benim ilim öğrenmekhususundaki isteğimi arttırdınızÇeşitli insanların sözlerine gelince,inşallah ben onların kendime göre

Page 21: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

aşağı seviyesinden başlayacağım.Siz, onlara karşı kullanacağımdelilleri bana söyleyin.

Bir takım kimseler gördüm.Onlar "Bu meselelere asla girmezira Hz. Peygamberin ashabı bukonulara girmediler, onlar için kâfiolan şey senin için de kâfidir,"diyorlardı. Böyle söyleyenler benimüzüntümü arttırdılar. Onların hâlini,büyük ve suyu bol bir nehirde çıkışyerini bilmediği için boğulacak olankimseye, bir başkasının "Yerindedur, sakın çıkış yeri arama,"demesine benzettim.

Âlim: (Allah rahmet etsin)şöyle dedi: Senin onların bazıkusurlarını ve onlara karşı bazıdelilleri bulduğunu görüyorum.Fakat onlar sana "Hz. Peygamber'inashabı için kâfi olan senin için dekâfi değil midir?" dediklerinde,"evet, ben onların durumundaolsaydım, onlar için mümkün olanbenim için de mümkün olurdu."şeklinde cevap ver. Oysaki onlarınşartları ile bizim şartlarımızbirbirinin aynı değildir. Biz, bizeta'neden, kanımızın dökülmesinihelâl sayan kimselerle karşıkarşıyayız. O halde aramızdaisabetlinin ve hatalının kim olduğunu

Page 22: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

bilmememiz, canımızı ve ırzımızımüdafaa etmememiz caiz değildir.Hz. Peygamber'in ashabının hâli,kendileriyle vuruşanı olmayan, silahtaşımaya ihtiyaç duymayan birkavmin hâlidir. Halbuki biz, bizivuran ve kanımızı helâl sayanlarlakarşı karşıyayız. Öyle ki kişi,insanların ihtilaf ettikleri konudalisanını muhafaza etse bile, işittiğihususlarda kalbindeki hislerimenedemeyecektir. Zira kalb ikişeyden birini, yahut her ikisini dekötü görecektir. Kalbin, birbirindenfarklı iki hususu da sevmesimümkün değildir. Kalb zulmemeylettiği zaman, zâlimleri sever,zâlimleri sevdiğinde de onlardanolur. Kalb Hakk'a ve hak ehlinemeylettiği zaman, onlarla dost olur.Bu duruma göre söz ve amelleringerçekliği ancak kalb cihetiylemümkün olur. O halde lisanı ile îmaneden ve fakat kalbi ile îmanetmeyen kimse Allah katındamü'min olamaz. Buna mukabil kalbiile îman eden, fakat dili ilesöylemeyen kimse ise, Allah katındamü'mindir.

Talebe: Evet, bu sizin dediğinizgibidir. Fakat hata edenle, isabetedeni bilmediğim takdirde, buhusus bana zarar verir mi? Bunu

Page 23: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

açıklayınız.

Âlim (r.a.): Bu sana sadece birkonuda zarar vermemesine karşıbir çok konularda zarar verir.Zarar vermeyecek olan cihet, seninhata eden kimsenin amelindendolayı muaheze edilmemendir. Bunakarşı sana zarar verecekhususlardan birisi; önce doğruyuhatalıdan ayıramadığın içincehaletle itham edilmendir.İkincisi; senden başkaları içinolduğu gibi senin için de çıkış yolunubilmeyeceğin bir şüphe durumununortaya çıkmasıdır. Zira sen hatalımı yoksa İsabetlimi olduğunubilemediğin bu durumdankurtulamazsın. Üçüncüsü ise;hatalıyı isabetliden ayıramadığıniçin. kimi Allah için seveceksin kimeAllah için buğzedeceksin? İştebunu bilemezsin.

Talebe: Benim gözümünperdesini açtınız. Sizinlekonuşmamızdaki bereketi görmeyebaşladım. Fakat hakkı tavsif edenfakat muhalifinin zulüm vehaklılığını bilmeyen kimse için nedersiniz? Bu o kimse için caiz olurmu? O kimsenin hakkı bildiği yahuthak ehli olduğu söylenebilir mi? Buhususu açıklayın.

Page 24: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Âlim (r.a.): O kimse hakkıtavsif edip muhalifinin haksızlığınıbilmediği zaman adli de, zulmü debilmiyor demektir. Ey kardeşim, bilki bana göre bütün zümrelerin encahili ve en kötüsü, şüphesiz bukimselerdir. Onların durumukendilerine beyaz bir elbise getirenve rengi sorulan dört kişinindurumuna benzer: Bu dört kişidenbirisi "bu bir kırmızı elbisedir," der.Diğeri "bu bir sarı elbisedir," der.Üçüncüsü ise "bu bir siyahelbisedir," der. Dördüncüsü de "Buelbise beyazdır," diye cevap verir.Bu sonuncuya önceki üç kişininhatalı mı, yahut isabetli mi olduğusorulduğunda, "şüphesiz ki, benelbisenin beyaz olduğunu biliyorum.Fakat onların da doğru söylemişolmaları mümkündür,"der.

Böylece bu sınıfa giren insanlar;"Biz biliyoruz ki zina eden kimsekâfir değildir. Fakat zina edeninzina fiili, kendisinden elbiseninçıkarılması gibi imân özelliğini degiderir, görüşündeki kimselerinkanaatlerinin de doğru olmasımümkündür, biz onlarıyalanlayamayız," derler.

Keza; "Haccetmeye gücüyettiği halde hacca gitmeyen

Page 25: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kimseyi mü'min olarak isimlendirirve cenaze namazını kılarız, onun içinAllah'tan af dileriz, haccını kazaederiz. Fakat o kimsenin Yahûdîyahut Hıristiyan olarak öldüğünüileri sürenleri de yalanlamayız."derler. Bunlar Şia'nın görüşünü hemreddederler, hem de benimserler.Havâric'in sözünü hem inkârederler, hem de kabul ederler.Mürcie'nin düşüncesini hemreddederler, hem de benimserler.Bu halleriyle de kendidüşüncelerinin doğrulanmasını, buüç zümrenin de görüşlerinin tezyifedilmesinin gerektiğini ilerisürerler. Ayrıca bu konuda birtakım rivayetler de naklederek'Hz. Peygamber'in böyle söylediğininaklederler.

Şüphesiz biz biliyoruz ki, AlluhuTeâla Resulünü tefrika vemüslümanları birbirleriylevuruşturmak için değil, ayrılığıgidermek ve müslümanlararasındaki sevgiyi çoğaltmak içinbir rahmet olarak gönderdi.Halbuki onlar ihtilafın rivayetlerdenâsih ve mensuh olması dolayısıylameydana geldiğini iddia ederek,"biz duyduğumuz şekilde rivayetederiz," diyorlar. Yazıklar olsun,kendi akıbetleri ile ilgili konuda ne

Page 26: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kadar az ihtimam gösteriyorlar.Öyle ki insanların karşısına çıkıpmensuh olduğunu bildikleri şeylerinaklediyorlar. Halbuki bu günmensuh ile amel etmek dalâlettir.İnsanlar da onların sözlerini kabulederek dalâlete düşüyorlar. Bizşüphesiz biliyoruz ki, Hz.Peygamber bir âyeti iki nevi tefsiretmemiştir. Kur'ân-ı Kerim'in nâsiholan âyetini herkes için nâsih,mensuh olanını da herkes içinmensuh olarak tefsir etmiştir.Kur'an'daki ilâhî sıfatlar vehaberlere gelince; bunlarınhiçbirinde mensûh yoktur. Nâsih vemensûh ancak emir ve nehiydecereyan eder.

Talebe: Bana yardım ettiğiniziçin Allah sizi cennetiylemükâfatlandırsın. Siz ne iyiöğreticisiniz, bana ulaşamadığım birilim kapısını açtınız. Bu kavminsözlerinden öyle şeyler naklettinizki, artık onların düşünce vegörüşlerinin zayıflığı ve acizliğikonusunda daha fazla bilgi sahibiolmaya ihtiyaç duymuyorum. Fakatsiz ikinci zümrenin; Allah'ın farzkıldığı her şeyi işlemek, haramkıldığı her şeyden de kaçınmakdemek olan mânâda "Allah'ın diniçoktur" şeklindeki iddialarının nasıl

Page 27: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

reddedileceğini açıklayın.

Âlim (r.a.) : Bilmiyor musun ki,Allah'ın resulleri- Allah hepsinesalât ve selâm eylesin- muhtelifdinlere mensup değillerdi. Hiçbirikendi kavmine, kendisinden öncegelmiş olan resulün dininiterketmeyi emretmemiştir. Çünküpeygamberlerin dini birdir. Bunamukabil her resul kendi şeriatınadavet ediyor, kendinden öncekiresulün şeriatına uymaktannehyediyordu. Zira resullerinşeriatları çok ve muhteliftir.Bundan dolayı Allah Kur'an-ıKerîm'de "Sizin her biriniz içinbir şeriat, bir yol tayin ettik.Eğer Allah dileseydi sizi bir tekümmet yapardı."(el-Maide,48.)

buyurmuştur. Allah, bütünpeygamberlere tevhid demek olandinin ikamesini, dinlerini tek bir dinkıldığı için de ayrılmamalarınıemretmiştir. "O, size, dindenNuh'a emrettiğini, sanavahyettiğimizi. İbrahim'e, Musaya ve İsa'ya emrettiğimizi; dinidoğru tutun ve ondan ayrılığadüşmeyin diye, kanun yaptı."(eş-

Şura,13). "Senden evvel hiçbirpeygamber göndermedik ki ona,benden başka hiçbir ilâh yoktur,ancak bana ibâdet edin diye

Page 28: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

vahyetmiş olmayalım."(el-Enbiya,25),"Allah'ın yarattığı değiştirilmez,en doğru din budur."(er-Rum,30) YaniAllah'ın dini değiştirilemez.Nitekim din; tebdil, tahvil ve tağyiredilmemiştir. Şeriatler ise tebdilve tağyir edilmiştir. Zîra bir takımşeyler bazı insanlar için helâl iken,Allah onları diğer insanlara haramkılmıştır. Bir çok emirler vardır ki,Allah onların yapılmasını bir kısıminsanlara emrettiği halde diğerinsanları, onları işlemektennehyetmiştir. O halde şeriatler çokve muhteliftir. Şeriatler, farzkılınan şeylerdir. Eğer Allah'ınbütün emrettiklerini yapmak vebütün nehyettiklerinden kaçınmakdin olsa idi; bu durumda Allah'ınemrettiklerinden herhangi biriniterkeden yahut nehyettiklerindenherhangi bir şeyi işleyen kimse,Allah'ın dinini terketmiş ve kâfirolmuş olurdu. Bu durumda kâfir olankimsenin de müslümanlarla kendiarasında cereyan eden nikahlanma,miras, cenazesinin peşinden gitmek,kestiklerini yemek ve benzerihususlar ortadan kalkmış olurdu.Oysaki Allah, müminler arasındacan ve mallarının korunup haramkılınmasının sebebi olan îmandolayısıyla bu hususları farz

Page 29: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kılmıştır. Allah, mü'minlere farzolan şeyleri, onların dini kabuletmelerinden sonra emretmiştir:"İman eden kullarıma söyle,namazı dosdoğrukılsınlar."(İbrahim,31), "Ey İmanedenler, size kısas farzkılındı.."(el-Bakara,178), "Ey îmanedenler, Allah'ı çok anın.."(el-

Ahzab,41) âyetleri ve benzerleri buhususu belirtmektedir. Eğer farzkılınan şeyler bizatihi îman olsaydı,Allah o amelleri işleyinceye kadarkullarını mü'min olarakisimlendirmezdi. Oysa ki Allah, îmanve ameli ayırmıştır, "îman eden vesalih ameller işleyenler..."(el-

Asır,2,vd), "Hayır, kim muhsin olarakîmanıyla bütün varlığını Allah'ateslim ederse..."(el-Bakara,112), "Kimde mü'min olarak âhireti diler veonun için çalışırsa..."(el-İsra,19)

âyetlerinde îmanın amel olmadığıtesbit edilmiştir. O haldemü'minler. îmanlarından dolayınamaz kılar, oruç tutar, zekâtverir, hacceder ve Allah'ızikrederler. Yoksa namaz, zekât,oruç ve haccetmekten dolayı îmanetmiş olmazlar. Bu onların îmanettikten sonra amel işlemedurumlarını ortaya koyar. Farz olanşeyleri işlemeleri de îman etmiş

Page 30: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

olmalarından dolayıdır. Yoksaonların îmanı, farz olan şeyleriyaptıklarından dolayı değildir. Budurum, üzerinde borç bulunan birkimsenin hâline benzer. Borçlu önceborcunu kabul eder, sonra da öder.Önce ödeyip, sonra da borcunukabul etmez. Borcunu kabul etmesiödemesinden dolayı değil; bilakisödemesi, borcunu kabul etmesindendolayıdır. Köleler, efendilerininkölesi olduklarını bildiklerindendolayı onların namına hizmetederler, yoksa onlara hizmetettiklerinden dolayı onların kölesiolduklarını kabul etmezler. Zîranice insanlar vardır ki başkalarınınişinde çalışırlar, fakat onlar buçalışmaları ile başkasının kölesiolduklarını kabul etmezler. Onlarınçalışmaları da köleliği kabulmânâsına gelmez. Bir başkası iseköleliğini kabul ettiği haldeçalışmaz, fakat onun çalışmaması,köleliğini ortadan kaldırmaz.

Talebe: Çok güzel belirttiniz.Fakat îmanın ne olduğunu açıklayın.

Âlim (r. a.): Îman; tasdik,marifet, yakîn, ikrar ve islâmdır.însanlar tasdik konusunda üç haldebulunurlar. Bir kısmı Allah'ı veAllah'tan gelen şeyleri kalb ve lisan

Page 31: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ile tasdik ederler. Bir kısmı da kalbile tasdik eder, lisan ile yalanlar.

Talebe: Benim cevabınıbulamadığım bir meseleyi açtınız.Bu üç kısımdan bahsedin. OnlarınAllah katında mü'min olupolmadıklarını açıklayın.

Âlim (r. a.): Allah'ı ve Allahkatından gelen şeyleri kalb ve lisanıile tasdik eden kimse Allah katındave insanlar yanında mü'mindir.Lisanıyla tasdik, kalbi ile tekzibeden kimse, Allah katında kâfir,insanlara göre ise mü'min olur.Çünkü insanlar onun kalbinde olanıbilmezler. İkrar ve şehadetindendolayı onu mü'min diyeisimlendirmeleri gerekir. Zîrakalbdekini öğrenme külfetine girmedurumu yoktur. Bir kısım kimselerde, Allah katında mü'min, insanlaragöre kâfir olur. Bu, îmanını gizlemedurumunda, lisanı ile küfür izharetmiş kimsenin hâlidir, îmanınıgizlemek için böyle yaptığınıbilmeyen kimse, onu kâfir olarakisimlendirir. Fakat o kimse Allahkatında mü'mindir.

Talebe: Hakkı açıkladınız.Fakat görüyorum ki sözlerinizdeîmanı; tasdik, marifet, ikrar, islâm

Page 32: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ve yakîndir şeklinde çoğaltmışoldunuz.

Âlim (r. a.): Allah iyiliğiniversin. Acele etme, fetvakonusunda daha ağır ol. Sanabahsettiğim şeylerdenbeğenmediklerin olursa, eğer ihlaslıisen, bana açıklamasını sor. Niceinsanlar vardır ki bir sözü ilkişittikleri zaman beğenmezler,fakat açıklaması yapıldığı zamanmemnun olurlar. Sakın bir sözüduyup beğenmeyen, sonra dasahibini lekelemek için o sözüinsanlar arasında söyleyip ifşa edenkimselerden olma. Zîra o tipkimseler "söylenen sözün belkibenim bilmediğim bir yönü vardır,arkadaşıma sorayım, herhalde bunukasdetmediği halde söyleyiverdi,benim için gerekli olan dikkatliolmak, arkadaşımı kötülememek,sözünü niçin söylediği anlaşılıncayakadar onu lekeleyecek bir şeysöylememektir." diye düşünmezler.

Talebe: Allah seni ilimde sabitve muvaffak kılsın, sana verdiğiiyilikleri devam ettirsin.Söylediğinizi öğrendim. Ben talebeolduğum için kusurumu bağışlayın.Fakat belirttiğiniz tasdik, marifet,ikrar, islâm ve yakînin size göre

Page 33: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

mevkii ve tefsiri nedir? Bunuaçıklayın.

Âlim (r. a.): Bunlarbirbirinden farklı ve fakat hepsi debir mânâya, îman mânâsına gelenkelimelerdir. Allah'u Taâlâ'nınRabb olduğunun ikrarı tasdiki, kesininancı ve kesin bilgisidir. Bütünbunlar, muhtelif lafızlar olmalarınarağmen mânâları birdir. Meselâ, birkimseye, ey insan, ey adam veya eyfilanca denmesi gibi. Söyleyenkimse, bu kelimelerle aynı mânâyıkastettiği halde muhtelif isimlerleçağırmış olmaktadır.

Talebe: Allah sana rahmetiylemuamele etsin. Eğer kendimdeki kıtbilgi ve görüşümdeki aczibilmeseydim, sana gelmezdim.Bende hoşlanmadığın bir şeygörürsen, yahut ben sizi sıkıntıyasokarsam, beni ayıplamayın. Çünkühastanın hastalığının tedavizahmeti doktora aittir. Kezagörmeyen kimsenin elinden tutmazahmeti de görene aittir. Bunungibi âlim de câhilin sıkıntısınakatlanmalıdır. Câhilin bir takımsözleri duyunca korkupuzaklaştığını, fakat bu sözlerkendisine açıklanınca sükûneteulaştığını öğrenmiş oldum, îman,

Page 34: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

tasdik, yakîn ve ihlası ne kadargüzel açıkladınız. Fakat nasıl olurda, bizim îmanımız, melekler vepeygamberlerin îmanı gibidir,diyebiliriz? Oysaki onların, Allah'akarşı bizden daha itaatli olduklarınıbiliyoruz.

Âlim (r. a.): Şüphesiz onlarınAllah'a karşı bizden daha itaatliolduklarını biliyorum. Ben sanaîmanın amelden başka bir şeyolduğunu söylemiştim. Buna görebizim îmanımız da onların îmanıgibidir. Çünkü biz, Allah'ın birliğini,Rab olduğunu, kudretini ve ilâhîkatından gelen her şeyi, meleklerinikrar ettikleri, peygamberlerintasdik ettikleri gibi tasdik ettik.Bundan dolayı iddia ediyoruz ki,bizim îmanımız, meleklerin îmanıgibidir. Çünkü biz, meleklerin görüpinandıkları, Allah'ın akıllara hayretveren âyetlerinin hepsinegörmediğimiz halde tamamen îmanetmiş bulunuyoruz.

Talebe: Allah sizi kurtuluşaerenlere katsın. Ne güzelbelirttiniz. Şimdi; îman, tasdik veyakînimizin meleklerin îmanı, yakînive tasdiki gibi olduğunu anladım.Fakat niçin onlar bize nazaran,Allah'tan daha çok korkarlar ve

Page 35: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

O'na daha çok itaat ederler? Kezacâhiller bir musîbet anında birkimsenin sürçmesini veya feryadınıyahut düşmandan korktuğunu veyaarzusundaki hırsını görünce, niçin,bu yakînin zayıflığındandır diyorlar?Bunu açıklayın.

Âlim (r. a.): Câhil kimseler"bu yakînin zayıflığındandır," sözünüyakînin açıklamasını bilmedikleri içinsöylerler. Bir şey hakkındakullanılan yakîn ifadesi, o şeyi kesinolarak, şek ve şüphe etmeyerekbilmek demektir. Bundan dolayışehadet ehli olan bir müslümanhangi günahı işlerse işlesin, Allah,kitaplar ve resuller konusundaşüpheye düşmez. Diğer insanlarındurumunu kendi durumumuzlakıyaslarsak, bizden bir musibetanında bazan sürçme ve feryatveya düşmandan korku sadirolduğunu görürüz. Bu durumda ikenAllah ve Allah katından gelen şeylermevzuunda bize herhangi bir şek veşüphe arız olmaz. Bizim anlayışımızagöre, kendi durumumuz ne ise,başkalarının durumu da odur.Melekler bize nazaran Allah'tandaha çok korkarlar ve O'na dahaçok itaat ederler, sözüne gelince;bu bir takım özelliklerindendolayıdır. Bu özelliklerinden biri

Page 36: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

onların nübüvvet ve risaletle üstünkılınmaları yanında, Allah korkusuve sevgisi ve bütün güzel ahlâk ilebaşkalarından üstün yaratılmalarıdurumudur. Bir başka özellik,onların diğer melekleri ve aklıhayrete düşüren başka hususlarıgörmeleridir. Üçüncü özellik,onların musibet anında feryatetmemeleridir. Bu ve benzeriözellikler onları masiyettenalıkoymaktadır.

Talebe: Belirttiklerinizianladım. Doğruyu ifade ettiniz,güzel söylediniz. Fakat burada,bizim yakînimiz, korkumuz vecür'etimiz ile meleklerin yakîni,korkusu ve cür'etinin nasıl olduğukonusunda bir kıyas yapmanızı arzuediyorum. Çünkü cahil, akibeti ileilgili bir hususa değer verirseöğrenmek ister. Siz onunanlamadığı bir hususu belirttiniz. Bukonuyu bir kıyasla bağlarsanız, daharahat anlar.

Âlim (r. a.): Kıyas istemeniziyi bir şey. Meselelerin karşılıklımüzakeresinden faydalanmakisteyen kimse, o esnada söylenenianlamadığı zaman kıyas yapılmasınıister. Bil ki kıyas, hakkını bulmakisteyenin aradığı hakkı ortaya

Page 37: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

koyar. Kıyas, hak sahibinin iddiaettiği hakka ulaşmasında âdilşahitler gibidir. Eğer cahiller hakkıinkâr etmeselerdi, âlimler kıyas vemukayese külfetinegirmeyeceklerdi. Meleklerin vebizim yakînimizin bir olması, fakatonların bize nazaran Allah'tan dahaçok korkmalarının nasıl olduğukonusunda istediğin kıyasa gelince;bunu sana şöyle anlatayım: Yüzmekbilen iki kimse var, bunlardan biridiğerinden daha usta yüzücü değil.İkisi de suyu bol, şiddetli akıntılıbir nehre geliyorlar. Bunların birisuya girme konusunda çok cür'etli,diğeri ise korkuyor. Yahut aynıhastalıktan muzdarip olan ikihastadan biri, kendisine getirilençok acı bir ilacı içmekte cür'etli,diğeri ise korku duyuyor. İşte buhususta kıyas budur.

Talebe: Gayet güzelaçıkladınız. Fakat bizim îmanımız,resullerin îmanı gibi ise, îmanımızınsevabı da onların îmanının sevabıgibi değil midir? Eğer bizimîmanımızın sevabı, onların îmanınınsevabı gibi ise, onların bize karşıüstünlükleri nelerdir? Zîra bizonlarla dünyada iken îmanda müsavioluyoruz, âhirette de îmanınsevabında müsavi oluyoruz. Eğer

Page 38: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

bizim îmanımızın sevabı onlarınîmanının sevabından daha aşağıolursa bu zulüm değil midir? Böyleolduğu takdirde, îmanımız onlarınîmanı gibi olduğu halde, sevabımız,onların sevabı gibi olmuyor.

Âlim (r. a.): Meseleyibüyüttün, fakat fetva hususundadikkatli ol. Bizim îmanımızın onlarınîmanı gibi olduğunu bilmiyor musun?Biz de peygamberlerin îmanettikleri her şeye îman ettik. Fakatbunun ötesinde, îman ve bütünibâdetlerin sevabı hususundaonların bize üstünlükleri vardır.Çünkü Allahu Taâlâ peygamberleri,diğer insanlardan peygamberlikhususiyeti ile üstün kıldığı gibi,sözlerini, namazlarını, evlerini,meskenlerini ve bütün her şeylerini,diğer insanlardan üstün kılmıştır.Allah, bize onlara verdiği sevap gibisevap vermediği zaman bizezulmetmiş olmaz. Zulüm, ancakbizim hakkımızın karşılığınıvermeyip, mahrum etmesi halindebahis konusudur. Bunun yanındaAllah'ın, hakkımızı tam olarak veripbizi hoşnut kılmasından sonra,peygamberlere daha çok ihsandabulunması zulüm değildir. Oysakinebî ve resullerin, dünyadaki bütüninsanlar üzerinde üstünlükleri

Page 39: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

vardır. Çünkü onlar önderlerdir.Allah'ın emin kullarıdır. Hiç birkimse; ibâdet, Allah korkusu, huşuve zat-ı ilâhi hakkındameşakkatlere katlanmakhususunda, onların seviyesineulaşamaz. Keza bütün insanlar,Allah'ın izni ve onlar vasıtasıylafazilete ulaşmışlardır. Onlarınduaları sonucu cennete gireceklerinecirlerinin bir benzeri de yineonlara aittir.

Talebe: Şüphesiz ki doğruyuaçıkladınız. Allah sizi cennetiylemükâfatlandırsın. Fakat şirkharicinde, Allah'ın mutlakacezalandıracağı bir kısım günahlarbiliyor musunuz? Yahut hepsininaffedileceği kanaatinde misiniz?Eğer, bir kısmı affolunur, bir kısmıaffolunmaz görüşünde iseniz,affolunanlar hangi günahlardır?Bunu açıklayın.

Âlim (r.a): Allah'ın şirkharicinde mutlaka cezalandıracağıgünahlar hakkında bir şeybilmiyorum. Ehl-i kıbleden günahkârolanların herhangi biri için şirktenmaada işlediği günahlar hususunda,Allah onu mutlakacezalandıracaktır, şeklindeşehadette bulunmam. Bildiğim

Page 40: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

şudur ki; günahların bir kısmıaffedilir. Amma hangisidir? Bunubilmiyorum. Zîra Kur'an-ı Kerîm'de"Eğer yasakladığımız büyükgünahlardan kaçınırsanız sizinkusurlarınız örteriz.."(en-Nisa,31)

buyurulmaktadır. Büyük günahlarınhepsini, yahut affolunacakkusurların tamamını bilmiyorum.Zîra bilmiyorum amma, Allah'ınşirkten başka bütün günahlarıaffetmesi mümkündür. Çünkü"Şüphesiz Allah kendisine şirkkoşulmasın affetmez. Onunötesinde dilediği kimseleringünahlarım affeder."(en-

Nisa,48)buyurmaktadır. Allahu Taâlâkimi affetmek ister, kimi affetmekistemez, bunu bilemem.

Talebe: Allah'ın katiliaffetmesinin, harama bakan birkimseye de azap etmesinin mümkünolduğunu bilmiyor musunuz'Affedilmelerinin umulmasıbakımından size göre ikisi de aynıdurumda değil midir?

Âlim (r.a.): Eğer Allah katiliaffederse, harama bir defa bakankimsenin affedilmeye daha çoklayık olduğunu biliyorum. Birbakıştan dolayı Allah azabaçekerse, öldürme fiilinden dolayı

Page 41: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

azab; çekmesi daha uygundur. ZîraAllah, "Allah katında enşerefliniz, en çok takva sahibiolanınızdır,"(el-Enbiya,35;el-Ankebut,57)

buyurur. Buna göre bakma fiilininsahibi, eğer adam öldürme fiiliniişlememişse, katil olan kimsedendaha çok takva sahibidir.Belirttiğin şekilde her ikisinin deaffedilmesinin umulmasında, banagöre ikisi de aynı seviyede değildirÇünkü ben, büyük günah işleyenkimseye nazaran, küçük günahişleyenin affedilmesini daha çokümit ederim. Bu konuda şöyle birkıyas yapalım: İki kimse var,bunlarda biri denizde, diğeri deküçük bir nehirde yolculuk yapıyor.Ben her ikisinin de boğulmasındanendişe eder ve fakat ikisinin dekurtulmasını ümit ederim. Bununlabirlikte denizdeki kimseye nazaran,küçük nehirdeki şahsınkurtulacağını daha çok ümit ederim.Tıpkı bunun gibi, büyük günahişleyenin durumundan da, küçükgünah işleyene nisbetle daha çokkorkarım küçük günah işleyenin,büyük günah işleyene nazaranaffedilmesi durumunu daha çokümit ederim. Buna mukabil, herikisinin affını ümit etmeme rağmen,her ikisinin de amelleri nisbetinde

Page 42: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

akıbetlerinden korkarım.

Talebe: Ne kadar güzel kıyasyapıyorsunuz. Fakat büyük günahişleyen kimsenin affedilmesinidilemek mi, yoksa ona bedduaetmek mi daha iyidir? Yahut sizonun için istiğfar veya lanetlebeddua etmek arasında muhayyermisiniz? Bütün bunları banaaçıklayın.

Âlim (r.a.): Allah'a şirkkoşmak ötesindeki günahlar ikikısıra ayrılır. Kul bu iki kısımgünahtan hangisini işlerse işlesin,onun affı için dua etmek dahaiyidir. Fakat ona beddua etsen degünahkâr olmazsın. Bu, sana karşıbir kötülük işleyen kimseye, bedduaetmek yerine affetmenin daha iyiolması gibidir. Eğer bir kimsekendisi ile yaratıcısı arasında şirkkoşmaksızın bir günah işlerse,onamerhamet edip şehadet hürmetineişlediği günahın affı için duaedersen, bu daha iyidir. Eğer onunhelak olması için "Yâ Rabbi, şuadamı günahıyla cezalandır,"şeklinde beddua edersen, günahagirersin. Günahkâr kimse içinAllah'tan af dilemek, iki husustandolayı daha faziletlidir. Birincisi, okimse netice itibariyle günahkâr da

Page 43: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

olsa mü'mindir. Diğer taraftanAllah'ın o kimseye mutlaka azapedeceğini bildirdikten sonra, onuniçin af dilersen bu senin içinharamdır. Çünkü Allah cehennemelâyık kıldığı kimseler için afdilenmesini yasaklamıştır. Allah'ın,azap edeceğini bildirdiği kimse içinaf dilenmesi ve "Yâ Rabbi, sadecebeni öldürme" şeklinde, Allah'ınvadinden dönmesinin istenmesinehyolunmuştur. Zîra Allah, Kur'an-ı Kerîm'de "Her nefis ölümütadacaktır."(Al-i-İmran,185)

buyurmaktadır. Şehâdet kelimesineinananlar için, bu şehâdet veikrarları hürmetine affedilmelerinedua etmek efdaldir. Zîra Allahaitaat hususunda, şehâdet kelimesiniikrar etmekten daha faziletli birşey yoktur. Allah'ın emrettiğibütün farzlar, bu şehâdeti kabul vetasdik muvacehesinde, yedi kat gökve yerler arasında bulunan şeylerle,bir yumurtanın mukayesesindendaha küçük bir yer işgal eder. Nasılki şirkin günahı en büyük günah ise,şehâdetin ecri de en büyük ecirdir.Allah, şirkin günahının ne kadarbüyük olduğunu, hiç bir kötü ameliçin ifade etmediği bir şekildebelirtmiştir. "Şüphesiz şirk, büyükbir zulümdür."(Lokman,13) Hiçbir kötü

Page 44: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

amel için Allah, böyle bir ifadedebulunmamıştır. Keza, "Her kimAllah'a şirk koşarsa, yüksektendüşüp de parçalanmış, kuşlartarafından kapışılmış, yahutrüzgâr tarafından uzak bir yeresürüklenmiş gibi olur."(el-Hacc,31),"Onların, Rahman olan Allah'aoğul isnâd etmelerindenneredeyse gökler parçalanacak,yer yarılacak, dağlar parçalanıpçökecektir."(Meryem,91) âyetlerindegörüldüğü gibi, adam öldürme veyadaha başka günahlar için, bu şekildebuyurmamıştır.

Talebe: Konuştukça,meselelerin müzakeresine arzumudaha çok arttırıyorsunuz. Bütünmü'minlere hizmetinizden dolayıAllah sizi hayırla mükâfatlandırsın.Mü'minlerin iyisi ve günahkârıhakkındaki sözleriniz, görüş vedavranışlarınız ne kadar güzel.Onların faziletini ne kadar müdrikve onlara karşı ne kadarmüşfiksiniz. Fakat adi ve hak ehli,ehl-i kıble olmalarına rağmen,birbirlerine karşı üstün olmadurumu var mıdır? Bunu açıklayın.

Âlim (r.a.): Adi ve Hak ehli,Allah'ın mukaddes emirlerinehürmet konusunda aynı

Page 45: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

seviyededirler. Fakat onların birkısmı; ilim, delil, mukaddes ilâhîemirlere ta'zim ve davet, bukonuda sıkıntılara katlanmak veümmetin bozulmaması hususundabüyük gayret sarfetmelerinden,onların haklarını aramak vemüdafaa etmek bakımından,diğerlerinden üstündür. Tıpkı,düşman karşısında el ve gönül birliğiyapmış bir ordunun fertlerinin;harp bilgisi, karşılıklı mücadele,hile, silah ve harp malzemelerinikullanmak ve askeri harbe teşvikhususunda, birbirinden farklı birdurum arzetmesi gibi onlar da,birbirinden farklıdırlar.

Talebe: Yemin ederim ki,bundan daha açık bir kıyasbilmiyorum. Fakat mü'min büyükgünahları işlediği zaman, Allahdüşmanı olur mu? Bunu açıklayın.

Âlim (r.a.): Mü'min tevhiditerketmediği müddetçe, bütüngünahları da işlemiş olsa, yine Allahdüşmanı olmaz. Zîra düşman,düşmanına buğz ve nefret besler,noksanlık izafe eder. Halbukimü'min, büyük günah irtikapetmesine rağmen, Allah'ı herşeyden daha çok sever. Kezamü'min, ateşte yakılması yahut da

Page 46: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Allah'a kalbinden iftiradabulunması hususunda muhayyerbırakılsa; ateşte yakılmayı, Allah'agönlünden iftira etmeye terciheder.

Talebe: Eğer Allah, mü'mineher şeyden daha sevgili ise. niçinmü'min O'na isyan ediyor? Seven,sevdiğinin emrine isyan eder mi?

Âlim (r.a.): Evet; çocukbabasını sever, fakat bazan da onaâsi olur. Mü'min de böyledir, her nekadar isyan etse de, Allah ona herşeyden daha sevgilidir. Şehvet,zahir ve galiptir, bir çok şiddetliarzular üstün geldiği için, mü'minAllah'a âsi olur. Bir sultanın işiniyapan vazifeli kimse, işiniterkederse karşılığında çeşitliişkenceler görür. Fakat serbestbırakılınca, eğer gücü yeterse işinedöner. Keza kadın, doğum esnasındaen büyük sıkıntılarla karşılaştığıhalde, aradan zaman geçip iyiolunca çocuk istemesi bununmisalidir.

Talebe: Şehvetin galip gelmesihususunu belirtiyorsunuz. Zîra,birçok âbid kişiler vardır ki, şehvetonları sarsmıştır. Fakat günahkârmü'min, günah işlerken, işlediğinden

Page 47: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

dolayı hesaba çekileceğini biliyormu? Bunu açıklayın.

Âlim (r.a.): Mü'min irtikâpettiği günahı, azaba çekileceğinibilerek işlemez. Fakat işlediğigünahı ya Allah'ın affedeceğiniümit ettiği için veya hastalık veölümden önce tevbe edeceğiniumduğundan dolayı işler.

Talebe: Kişi azabauğrayacağından korktuğu bir şeyiişlemeye teşebbüs eder mi?

Âlim (r.a): Evet, kişikendisinden korktuğu yiyecek,içecek, harp, deniz yolculuğu vs.gibi şeylere yönelir. Eğer insan için,batmadan kurtulmak ümidiolmasaydı hiçbir zaman denizyolculuğu yapmazdı. Yahut zaferümidi bulunmasaydı, hiçbir zamanharbetmezdi.

Talebe: Doğru söylediniz. Benkendimden biliyorum. Zararlı biryiyecek yediğim zaman, pişman olup,bir daha o yiyeceği yememeyekarar veriyorum, amma onu görüncede sabredemiyorum. Fakat acabaküfür nedir?

Âlim (r.a.): Küfrün ismi veaçıklaması vardır. Küfür, inkâr ve

Page 48: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

yalanlama manâsıyla açıklanır.Küfür, Arapça bir kelimedir.Araplar, küfür kelimesini, inkârmânâsına koymuşlardır.Allahu Taâlâda kitabını Arapça inzal etmiştir.Meselâ, bir kimsenin diğerinde,birkaç dirhem alacağı varsa, zamanıgelince alacak-borç muamelesibitirilir. Eğer, borçlu borcunu kabuledip de ödemezse alacaklıArapçada "mâlatanî=benden mühletistedi" der, fakat borçlu borcunured ve inkâr ederse"kâferenî=inkâr etti" der ve birönceki kelimeyi kullanmaz. Kezamü'min de red ve inkâr etmeksizin,bir farizayı terkedince günahkârolarak isimlendirilir. Eğer, farizayıinkâr ederek terkederse, butakdirde kâfir ve Allah'ın farzlarınıinkâr eden kimse diye isimlendirilir.

Talebe: Kişinin inkâr ettiğindendolayı, inkarcı; tasdik ettiğindendolayı tasdik edici, günah işlediğiiçin günahkâr, iyilik yaptığı için deiyi diye isimlendirilmesi doğru vebilinen bir şeydir. Fakat, acabatevhidi benimseyen ve fakat Hz.Muhammed'i inkâr ediyorum, diyenkimsenin durumu nedir? Bunuaçıklayın.

Âlim (r.a.): Bu vâkî olmaz.

Page 49: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Eğer olursa o kimseyi Allah'ı inkâreden, Allah'ı bildiği iddiasındayalancı kimse sayarız. Onun, Hz.Muhammed'i inkâr etmesi ile,Allah' ı inkâr ettiği neticesineulaşılır. Çünkü Allah'ı inkâr etmişolan, Hz. Muhammed'i de inkâretmiş olur. Allah'ın inkârı, Hz.Muhammed'i inkârı cihetindendolayı değildir. NitekimHristiyanlar, tek olan, evlâtedinmeyen, Allah'ı inkârlarındandolayı onun, üç ilâhın üçüncüsüolduğunu iddia ettiler. KezaYahudiler, hiçbir şeye muhtaçolmayan, lütfunu esirgemeyen,benzeri olmayan, mülkün sahibiAllah'ın fakir, eli bağlanmış,Uzeyr'in de Allah'ın oğlu olduğunuve Allah'ın insan şeklindebulunduğunu iddia etmişlerdir.Ateşi ilâh edinenler, güneş ve ayasecde edenler de bu durumdadır.Oysaki Kur'an'da "Bizimâyetlerimizi ancak kâfirler inkârederler."(el-Ankebut,47), "Öyle değil,Rabbine yemin olsun ki, onlararalarında çıkan ihtilaflarda senihakem kılmadıkça, verdiğinhükümden dolayı hiçbir sıkıntıduymayıp teslim olmadıkça îmanetmiş olmazlar."(en-Nisa,65)

buyurulur. O halde Allah'ı bilen ve

Page 50: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

fakat Hz. Muhammed'i inkâr edenkimsenin, Allah'ı inkâr ettiğine, Hz.Muhammed'i inkârı ile istidlalederiz. Meselâ bir adam 20 kafiz(18 Kg'lık bir ölçü) ağırlığındaki biryükü taşıyabileceğini iddia eder, bizde onun iki kafizi bile taşımaktanaciz kaldığını görürsek; iki kafizitaşımaktan aciz kalan kimseninyirmi kafizi taşımak hususundadaha çok aciz kalacağını anlarız.Bunun gibi, "Ben Allah'ın hakolduğunu biliyorum, fakat şu insanınonun mahlûku olduğunu kabul veikrar etmiyorum," diyen kimsenin,iddia ettiği konuda yalancı olduğunuhemen anlarız. Çünkü o kimseAllah'ı hakikaten bilip, ona inansaidi, bütün her şeyin O'nun mahlûkuolduğunu da bilirdi. Keza yakınındanaynı mesafede; yanan bir kandil ile,yanmakta olan büyük bir ateşbulunan kimse, kandili gördüğünü vefakat yanan koca koca odunlarıgörmediğini iddia ederse, onunyalancı olduğunu anlarsın. Çünkükandilin yandığını gören kimsenin,yanmakta olan kocaman ateşi dahaçok görmesi icabeder.

Talebe: Beni itminanaulaştırdınız. Fakat Allah'ın Resulüiçin: "Ben senin Allah'ın resulüolduğunu biliyorum, fakat seni

Page 51: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

öldürmek istiyorum," diyen kimsenindurumu nedir?

Âlim (r.a.): Bu; mevzukarıştırmak isteyenlerin ilerisürdükleri meselelerdendir.Allah'ın resulü olduğunu bildiğihalde bir kimsenin, onun katlini,ölümünü veya eziyet çekmesiniistemesi mümkün değildir. Bu, birbaşkasının kendisi için, bütüninsanlardan daha sevgili olduğunuiddia etmesine karşılık, "Ben seniellerimle öldürmek, etini yemekistiyorum," demesine benzer.Allah'ın birliğini kabul ve Hz.Muhammed'e îman ettiğini belirtenkimse, Hz. Peygamber için "O bira'râbî idi veya fakirdi," şeklinde birayıp ve kusur ortaya koyma çabasıiçinde bulunmaz. Eğer Allah'ı bilirve Hz. Muhammed'in, O'nun resulüolduğuna îman ederse, Allah veResulü onun gözünde, belirtilmekistenen ayıp ve kusurlardanmünezzeh olur. Yüce Allah,Kur'an'da Resulünün makamınınyüksekliğini "Kim Resule itaatederse, Allah'a itaat etmişolur."(en-Nisa,80) âyetinde belirterek,onu mahlukatından bütün insan vecinlerin önderi, emir ve kanunlarınınemini kılmıştır. Bunun için Kur'ân-ıKerîm'de "Resul size neyi verirse,

Page 52: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

onu alın; sizi neden yasaklarsaondan kaçının."(el-Haşr,7)

buyurulmuştur.

Talebe: Siz bana bir nurgetirdiniz, Allah da kıyamet günüsizin yolunuzu aydınlatsın. AcabaAllah'ı bildiğini iddia eden ve fakatAllah'ın çocuk edindiğini iddiaetmek isteyen kimsenin durumunedir? Bunu açıklayınız.

Âlim (r. a.): Allah Allah!.. Busualin şıklarından biri veya diğerimümkün olmaz. Mesele, tek birmeseledir. Bu ve benzeri sualler,zihin karıştırmak isteyenlerinsualleridir. Ölü katiyen ihtilamolmayacağı halde, nasıl olur daölünün ihtilam olduğunusöyleyebilirsiniz? Bunun gibiAllah'ın birliğine inandığı haldeböyle söyleyen bir kimse olmaz.

Talebe: Yemin ederim, busualler sizin dediğiniz gibi zihinlerikarıştırmak isteyenlerin sualleridir.Şüphesiz ki bunlar muhal sözlerdir.Fakat acaba bu günün münafıklığınedir? Bu münafıklık ilk devrinmünafıklığı değil midir? Bu gününküfrü de ilk devrin küfrü değilmidir? İlk devrin münafıklığınasıldır?

Page 53: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Âlim (r.a.): Evet. bugününmünafıklığı ilk devrin münafıklığı,bugünün küfrü de ilk devrinküfrüdür. Keza bugünün İslâm'ı dailk devrin İslâmıdır. Bunu sanaanlatayım: İlk münafıklık, kalbleinkâr ve yalanlama, dille tasdikedermiş gibi görünme ve ikrar idi.Aynı halde olanlar için durum, bugünde aynıdır. Yüce Allah, münafıklarıkitabında şöyle tavsif eder:"Münafıklar sana geldiğinde, bizşahitlik ederiz ki, sen Allah'ınResulüsün, derler." Allah onlarıreddetmek ve yalanlamak için"Şüphesiz ki, Allah, senin Resulüolduğunu bilir Allah şahitlik ederki münafıklar şüphesizyalancıdırlar."(el-münafikun,1) Allah'ınonları yalanlaması, onların dediklerişeyin yalan olmasından dolayıdeğildir. Fakat, onların yalancılıklarıdilleri ile açıkladıkları gibi, ikrar vetasdik durumundabulunmamalarıdır. Keza Allah onlarhakkında şöyle buyurur: "İmanedenlerle karşılaştıkları zaman,biz îman ettik, derler.Şeytanları ile başbaşa kaldıklarızaman, biz sizinle beraberiz, bizancak alay edicileriz, derler."(el-

Bakara,14) Yani onlar, Hz. Peygamberve ashabına, dilleriyle ikrar ve

Page 54: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

tasdiki açıklamak suretiyle alayettiklerini belirtmektedirler.

Talebe: Yemin ederim ki bu,bilinen doğru bir şeydir. Fakathangi sebepten dolayı Allah,insanları kâfir ve mü'min diyeisimlendirdi? Biz de onları hangisebepten dolayı mü'min ve kâfirdiye isimlendiririz? Bunu açıklayın.

Âlim (r. a.): Allah insanları,kalplerindeki şeylerden dolayı,mü'min ve kâfir diyeisimlendirmiştir. Çünkü Allah,kalplerde olanı bilir. Biz deinsanları, lisanlarından sadır olantasdik, tekzib, kıyafet ve ibâdetlemü'min veya kâfir diyeisimlendiririz. Meselâ,tanımadığımız halde, mescidlerdebulunan, kıbleye yönelerek namazkılan kimseleri gördüğümüz zaman,onları mü'min olarak isimlendiririz,kendilerine selam veririz. Bununlaberaber, onların Yahûdî veyaHristiyan olmaları da mümkündür.Keza, Hz. Peygamber devrinde,lisanlarıyla îman ettikleriniaçıklayan münafıkları, ashap mü'minolarak isimlendiriyordu. Halbukionlar, kalplerindeki inkâr vetekzipten dolayı Allah katındakâfirdirler. İşte bundan, kâfir

Page 55: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

olmaları mümkün olduğu halde,insanların açığa vurdukları îmanalâmeti ile, onların mü'minolduklarına hükmedeceğimizneticesini çıkaracağımızı iddiaediyoruz. Diğer bir kısım insanlarıda, mü'minlerin şekil vekıyafetleriyle izhar etmeyip,kâfirlere-ait şeklî özelliklerigösterdikleri için kâfir diyeisimlendiririz. Muhtemelen bunlar,Allah'a imanları ve bizim bilgimizindışında namaz kılmak gibi birdurumları varsa, Allah katındamü'min olabilirler. Bizim onları kâfirbilmemizden dolayı Allah bizicezalandırmaz. Çünkü Allah bizi,kalplerde bulunanı ve gizli niyetleribilmekle mükellef kılmamıştır.Ancak Rabbimiz, insanlardan sâdırolan amellere göre onları, mü'mindiye isimlendirmemizi, buna göreonları sevmemizi veya sevmememiziteklif etmiştir. Kalplerde gizli olanşeyleri ancak Allah bilir. Keza,Kirâmen Kâtibin melekleri bile,insanların açığa vurdukları amelleriyazmakla vazifelidir.Çünkü kalptebulunan şeyleri bilmeye imkânyoktur. Kalplerde olanı ancak Allahve Allah'ın kendisine vahyettiğipeygamberlerinden başka kimsebilmez. Vahiy olmadan, kalplerde

Page 56: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

bulunanı bildiğini iddia eden,âlemlerin Rabbi'nin ilmine sahipolduğunu iddia etmiş olur. Kalplerdeve hariçte, Allah'ın bildiğini,kendisinin de bildiği iddiasındabulunan insan, büyük bir günahişlemiş. Cehennem ve küfrü haketmiş olur.

Talebe: Şüphesiz doğruyubelirttiniz. Fakat acaba, ircâın(irca, büyük günah işleyen mü'minleriçin cennetlik veya cehennemliktirşeklinde kesin hüküm vermeyip,onların akıbet ve hükümleriniAllah'a havale etmektir.)aslınereden gelmiştir? Açıklamasınedir? Akıbetini irca eden kimdir?

Âlim (r. a.): İrcâın aslımeleklerden gelmiştir. Allah,meleklere isimlerin delalet ettiğieşyayı göstererek "Bana bunlarınisimlerini haber verin."(el-Bakara,31)

buyurdu. Bütün melekler hatadanve ilimsiz söz söyleyerek delâletedüşmekten korkup duraklayarak"Seni tenzih ederiz, seninöğrettiğinden başka bir bilgimizyoktur."(el-Bakara,32) dediler. Böylecebilmediği şeyi soran, sorduğukonuda aldırmayıp konuşan, isabetetmezse hatalı, isabet ederseilimsiz ve cahilce söylediği için

Page 57: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

öğülmeyen kimse gibi bid'atişlemediler. Bunun için Allah,"Bilmediğin şeyin peşine düşme,çünkü kulak, göz ve kalp, bunlarınhepsi bundan mes'uldür."(el-İsra,36)

buyurur. Yani, gerçek olarakbilmediğini söyleme, demektir. Buâyetle Allah, Resulüne kesin bilgiolmadan zan ile konuşmak, incitmek,herhangi bir kimseye iftira atmayaruhsat vermemişken, nasıl olur dainsanlar, kesin bilgileri olmadanzanla birbirlerine tecavüz eder veayıplarlar? Tevakkufun -duraklamanın-mânâsı ise, haram,helâl veya bizden önceki ümmetlerhakkında bilmediğin konularda, sanasorulanlar için "En güzelini Allahbilir" demendir. Eğer üç kimse,bilmediğimiz, tecrübelerimizle vekendi ölçülerimizle debilemeyeceğimiz bir sözü bizegetirirlerse, bunun ilmini Allah'ahavale eder ve tevakkuf edersin.

İrca şöyle bir misalleaçıklanabilir: Sen durumları iyi olanbir toplulukta idin. Daha sonraonları, birbiriyle iyi olarak bırakıpayrıldın. Sonra onların iki zümreyeayrıldıklarını ve birbirleriniöldürdüklerini duydun, onlarageldin. Ayrılırken iyi olarakbıraktığın halde, sonradan birbirini

Page 58: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

öldüren bu kimselere sorduğunzaman iki zümreden her birikendisinin zulme uğradığını söyledi.Oysa leh ve aleyhlerindekendilerinden başka şahit deyoktur. Aralarındaki öldürme fiilisabit olduğu halde mazlum ve zâlimortada yoktur. Çünkü hasım olan buiki tarafın birbiri için şehâdetlericaiz değildir, Bu takdirde birbiriniöldürmekten dolayı her iki tarafında, isabetli olmadıklarını bilmengerekir. Ya iki taraf da hatalı,yahut biri hatalı diğeri isabetlidir.

Günah işleyenlerin cennetlikveya cehennemlik olduklarınısöylemeden, onlar hakkındakihükmü geciktirmen de ircâdır. Zîrainsanlar bize göre üç sınıfa ayrılır:

Peygamberler vepeygamberlerin cennetlik olduğunubildikleri kimseler cennetliktir.

İkinci kısım insanlar,müşriklerdir. Biz onlarıncehennemlik olduklarına şehâdetederiz.

Üçüncü sınıf insanlar ise;Allah'ın birliğine inananlarzümresidir. Biz bu konuda tevakkufederiz, onların cennet ve cehennemehli olduklarına şehadet etmeyiz.

Page 59: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Onlar için ilâhî affı ummaklabirlikte, azaba çekileceklerindende korkarız. Onlar, Allah'ınbuyurduğu gibi "İyi ameli, kötübir amelle karıştırmışlardır, olurki Allah onların tevbelerini kabuleder."(et-Tevbe,102) deriz ve Allah'ınonları affedeceğini umarız. Keza,"Allah şüphesiz ki, kendisine şirkkoşulmasını affetmez. Ondanbaşkasını dileyeceği kimse içinaffeder."(en-Nisa,48) buyurulmuştur.Bunun için günah işleyenlerin degünah ve hatalarının neticesindenkorkarız.

Talebe: Ne kadar doğru, açıkve hakka yakın söz söylediniz.Fakat acaba, peygamberler veonların söyledikleri kimselerindışında, pek çok oruç tutup, namazkıldığını gördüğümüz kimsenincennete girmesi gereklidir, diyebilirmiyiz? Bunu açıklayın.

Âlim (r. a.): Hakkında nass ilecennet vacip kılınanlardan ötesi içincennetliktir, diyemem.Cehennemlikler için de durumaynıdır.

Talebe: "Mü'min zina edince,başından gömleğinin çıkarıldığıgibi, îmanı da çıkarılır, sonra

Page 60: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

tevbe edince îman kendisine iadeedilir"(Bkz, Ebû Davud, es-Sûnne15; et-Tirmizi, el-îman 11.) hadisinirivayet eden kimseler için nedersiniz? Eğer tasdik edersenizHaricîlerin (Haricîler, ameli îmanınbir parçası olarak düşünen, büyükgünah işleyenin kafir olduğunu iddiaeden bir fırka.) prensiplerini kabuletmiş olursunuz. Onlarıngörüşlerinden şüphe ederseniz,Haricîlerin prensiplerinde deşüpheye düşmüş ve ifade ettiğinizhaktan rücû' etmiş olursunuz. Eğer,râvilerin sözünü tekzip edecekolursanız, onlar da sizi Hz.Peygamber'in sözünü yalanlamışolmakla suçlarlar. Çünkü onlar, Hz.Peygamber'e ulaşıncaya kadar, buhadisi muteber kişilerdennakletmişlerdir.

Âlim (r. a.): Tekzip etmek,ancak "Ben Hz. Peygamber'insözünü yalanlıyorum," diyenkimsenin yalanlamasıdır. Lâkin birkimse "Ben Hz. Peygamber'insöylediği her şeye îman ederim,fakat o kötülük yapılmasınısöylemedi, Kur'ân'a da muhalefetetmedi" derse, bu söz o kimsenin,Hz. Peygamber'i ve Kur'ân-ıKerim'i tasdik etmesi; Allah'ınResulünü, Kur'ân'a muhalefetten

Page 61: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

tenzih etmesidir. Eğer, Hz.Peygamber, Kur'ân'a muhalefetetse ve Allah için hak olmayanşeyleri kendiliğinden uydursa idi,Allah onun kudret ve kuvvetini alır,kalp damarını koparırdı. Nitekim buhusus Kur'ân'da şöyle belirtilir:"Eğer peygambersöylemediklerimizi bize karşı,kendiliğinden uydurmuş olsa idi,elbette onu kuvvetle yakalar,sonra da kalp damarınıkoparıverirdik. Sizin hiçbiriniz debuna mâni olamazdı."(el-Hakka,45,47)

Allah'ın peygamberi, Allah'ınkitabına muhalefet etmez, Allah'ınkitabına muhalefet eden kimse deAllah'ın peygamberi olamaz. Onlarınrivayet ettikleri bu haber Kur'ân'amuhaliftir. Çünkü Allah; Kur'ân-ıKerîm'de "Zina eden kadın veerkek.."(en-Nur,2) âyetinde zâni vezâniyeden iman vasfınınefyetmemiştir. Keza, "Sizdenfuhşu irtikap edenlerin her ikisinide.."(en-Nisa,) âyetinde Allah "sizden"kaydı ile Yahûdî ve Hristiyanlarıdeğil, Müslümanlarıkasdetmektedir. O halde Kur'ân-ıKerîm'in hilafına, Hz.Peygamber'den hadis nakledenherhangi bir kimseyi reddetmek,Hz. Peygamber'i reddetmek veya

Page 62: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

tekzip etmek demek değildir.Bilakis, Hz. Peygamber adına bâtılırivayet eden kimseyi reddetmekdemektir. İtham Hz. Peygamber'edeğil, nakleden kimseye râcidir. Hz.Peygamber'in söylediğiniduyduğumuz, yahut duymadığımızher şey can, baş üstünedir. Bizonların hepsine îman ettik, onlarınAllah'ın Resûlü'nün söylediği gibiolduğuna şehadet ederiz. Keza Hz.Peygamber'in, Allah'ın nehyettiğibir şeyi emretmediğine, Allah'ınkullarına ulaştırılmasını emrettiğibir şeye de mâni olmadığına şahitlikederiz. O, hiçbir şeyi Allah'ıntavsif ettiğinden başka şekildetavsif etmez. Yine şehadet ederizki O, bütün işlerde Allah'ın emrinemuvafakat etmiş, hiçbir bid'atortaya koymamıştır. Allah'ınsöylemediği hiçbir şeyi de, Allah'aisnat etmemiştir. Bunun için AllahuTaâlâ "Kim Resule itaat ederse,Allah'a itaat etmiş olur."(en-Nisa,80))

buyurmaktadır.

Talebe: Çok güzel açıkladınız.Fakat içki içen kimsenin, kırk günve kırk gece namazının kabulolunmayacağını iddia eden kimseiçin ne dersiniz? Bana iyilikleriyıkan ve iptal eden bu hususuaçıklayınız.

Page 63: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Alim (r. a.): "Allah, içki içenkimsenin kırk gün ve kırk gecekıldığı namazı kabul etmez." (et-Tirmizî, el-Eşribe 1; Ibnu'l-Hanbel,11/176, V/171.)

sözünün açıklamasını bilmiyorum.Söz sahiplerinin sözlerinin,hakikate kesin olarak aykırıolduğunu bildiğimiz bir açıklamayapmadıkları sürece, onlarıyalanlamam. Biz biliyoruz ki Allah,kulunu işlediği günahtan dolayıcezalandırır veya günahını affeder.Allah, kulunu işlemediği günahtanötürü cezalandırmaz, kulun işlediğifarzları hesap eder, günahlarını dayazar. Meselâ, bir kimsenin malınınzekâtından, daha fazla vermesigerekirken, elli dirhem verdiğinikabul edelim. Bu durumda Allah onuverdiği miktardan dolayı değil,vermediği miktardan dolayıcezalandırır. Verdiği miktarı kullehinde değerlendirir. Keza bukimse oruç tutar, namaz kılar,hacca gider ve adam öldürürse, buhususta iyilikleri hesap edilir,kötülükleri ise aleyhine yazılır.Allah bu konuda Kur'ân'da şöylebuyurur: "Kazandığı iyilik kendilehine, yaptığı kötülük de kendialeyhinedir."(el-Bakara,285), "Bir işyapanın amelini ben, elbette boşa

Page 64: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

çıkarmam."(A’li-İmran,195), "Yalnızişlediklerinizin karşılığı ilecezalandırılacaksınız."(Yasin,54),"Ancak işlediklerinizin cezasınıgöreceksiniz."(et-Tahrim,7), "Kimzerre miktarı iyilik işlersekarşılığını görür, kim de zerremiktarı kötülük işlerse karşılığımgörür"(ez-Zilzal,8,8), "Küçük, büyükher şey yazılıdır."(El-Kamer,54) Buduruma göre, iyilik ve kötülükler azda olsa Allah tarafındanyazılmaktadır. "Biz kıyamet günüadalet terazilerini koyacağız.Hiçbir kimse hiçbir şeylehaksızlığa uğratılmayacaktır.Hardal tanesi ağırlığınca olsa dabiz onu hesaba katacağız. Bizimhesap görmemiz elverir."(el-Enbiya,47)

Bütün bunların aksini iddia edenkimse Allah'ı zulümle tavsif etmişolur. Oysaki Allah zulmetmeyeceğihususunda kullarını temin etmiştir:"Hiçbir kimse hiçbir şeylehaksızlığa uğratılmaz."(el-Enbiya,47),"Ancak işlediklerinizin cezasınıgörürsünüz."(es-Saffat,39), "Kim birzerre miktarı iyilik işlerse onunmükâfatını, kim de zerre miktarıbir kötülük işlerse onun cezasınıgörür."(ez-Zilzal,6,7) âyetleri bu hususubelirtmektedir. Allah, iyilikleremukabelede bulunduğu için,

Page 65: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kendisinin şekûr olduğunu ifadeetmiştir. O, merhametlilerinmerhametlisidir.

İyiliklere gelince, onları üçşeyden biri boşa çıkarır.

Bunların birincisi, Allah'a şirkkoşmaktır. Bu konuda Allah, "Herkim îmanı inkâr ederse, bütünişledikleri boşa gider."(el-Maide,5)

buyurmuştur.

İkincisi, bir kimseyi azadetmek, veya sıla-i rahimdebulunmak yahut Allah rızası için birmalı sadaka olarak verdikten sonragazaplanmak veya gazap haricindeiyilik yaptığı kimseyi minnet altındabırakmak için "Ben sana sıla-irahimde bulunmadım mı?.." vebenzeri şeyler söyleyerek başakakma durumudur. Bu ve benzeridurumlarda o kimsenin sevabısuratına çarpılır. Zîra Yüce Allah"Sadakalarınızı, başa kakma veeza vermek suretiyle iptaletmeyin."8el-Bakara,264)

buyurmaktadır.

Üçüncüsü, başkalarına gösterişyapmak için, amel işlemektir. Riyaiçin yapılan salih ameli Allah kabuletmez. Bu üç günahın ötesindekiler,iyilikleri yıkıp boşa çıkarmazlar.

Page 66: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Talebe: Çok güzel ifadeettiniz. Fakat acaba, sizin kâfirolduğunuz hususunda, şahitlik edenbir kimse hakkında, sizinşehâdetiniz nedir? Bunu açıklayınız.

Âlim (r. a.): Benim şehâdetim,onun yalancı olduğu yönündedir.Bundan dolayı onu, kâfir değil,yalancı olarak isimlendiririm. Zîraharam iki türlüdür: Allah'a karşıişlenen haram, kullara karşı işlenenharam. Allah'a karşı işlenen haram,şirk koşmak, tekzip etmek veküfürdür. Allah'ın kullarına karşıişlenen haram ise, kullar arasındacereyan eden haksızlıklardır. Allahve Resulünü yalanlayan kimsenin,beni yalanlayan kimse gibi olmasıgerekmez. Çünkü Allah ve Resulünüyalanlayan kimsenin günahı, bütüninsanları yalanlamasından dolayıkazanacağı günahtan dahabüyüktür. Benim kâfir olduğumaşehâdet eden kimse bana göreyalancıdır. Onun benim hakkımdayalan söylemesi, benim de onunhakkında yalan söylememi helâlkılmaz. Zîra Allah "Bir kavmedüşmanlığınız, sizi adaletsizliğesevketmesin. Âdil davranın, çünküadalet takvaya en yakınolandır."(el-Maide,8) buyurmaktadır.

Page 67: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Talebe: Bu iyi bir hususiyet.Fakat kendisinin kâfir olduğunaşehâdet eden kimse için nedersiniz?

Âlim (r. a.): Onun kendisihakkında söylemiş olduğu yalanın,tahkik edilmesinin benim içingerekli olmadığını söylerim. Çünkü o,kendisinin eşek olduğunu söylese,benim doğrudur, demem icabetmez.Fakat Allah ile bir ilgisi olmadığınıbelirtir veya "Ben Allah veResulüne iman etmiyorum" derse,kendisinin mü'min olduğunu söylesede ben onu kâfir diyeisimlendiririm. Keza Allah'ınbirliğini kabul eden ve Allahkatından gelen her şeye îman edenkimse, kendisi için kâfir dese bile,ben ona mü'min derim.

Talebe: O kimsenin kendisi içinifade ettiğinden daha güzelinisöylediğinizi görüyorum. Siz buiyiliğe daha çok lâyıksınız. Fakat okimse bana "senin dininle veyakulluk ettiğinle bir ilgim yoktur"derse durumu ne olur?

Âlim (r. a.): Bana böylesöylerse acele etmem ve o kimseye"Allah'ın dini ile mi, yoksa Allah ilemi ilgin yoktur?" diye sorarım. Bu

Page 68: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

iki sözden birini söylerse ona kâfirve müşrik derim. Fakat "BenAllah'tan ve Allah'ın dininden ilgimikesmiyorum, fakat senin dinin ileilgimi kesiyorum. Çünkü senin dinin,Allah'ı inkârdır, senin taptığındanilgimi kesiyorum, zîra sen şeytanatapıyorsun." derse ona kâfirdemem, çünkü o, beni tekzipetmektedir.

Talebe: Yemin ederim, bu söztakva ve ihtiyat ehlinin sözüdür.Fakat acaba şeytana itaat eden,onun rızasını gözeten kimse, kâfirve şeytana tapan olmaz mı? Buhususu açıklayınız.

Âlim (r. a.): Bu sual ile nekasdettiğini biliyor musun?Şüphesiz mü'min, Allah'a isyanettiği zaman, ameli her ne kadartaat ve rıza yönüyle şeytanamuvafık olsa da işlediği bu masiyetile şeytana itaat eden, onun rızasınıisteyen ve ona yönelen kimse olmaz.

Talebe: Bana, ibâdetinaçıklamasını yapın.

Âlim (r.a.): İbâdet kelimesi,taat, rağbet ve rubûbiyetin ikrarımânâlarına gelen şümullü birkelimedir. Kul îman etmekkonusunda, Allah'a itaat ederse,

Page 69: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kendisinde Allah'tan ummak vekorkmak durumu hâsıl olur. Bu üçhaslet kulda mevcut olunca, Allah'aibâdet etmiş olur. Allah'tan ummakve korkmak hâli bulunmayınca, birkimse mü'min olamaz. Fakat nicemü'minler vardır ki, bir kısmındaAllah korkusu daha çok, birkısmında da daha azdır. Keza,Allah'tan başka bir kimseye,sevabını umarak ve gazabındankorkarak itaat eden kimse, onaibâdet etmiş sayılır.. Eğer herkonuda yalnız itaat ile amel etmekibâdet olsa idi, Allah'tan başkasınaitaat eden herkes, itaat ettiklerineibâdet etmiş olurlardı.

Talebe: Ne kadar güzelsöylediniz. Fakat acaba bir şeydenkorkan yahut bir şeyden menfaatuman kimse, kâfir olur mu?

Âlim (r. a.): Korku ve ummakiki halde yahut da iki halden birindebulunur. Bir kimseden uman yahutkorkan kimse, onun Allah'ın izniolmadan kendisine zarar veya faydavermeğe muktedir olduğugörüşünde ise, kâfir olur. Diğerdurumda, bir kimse hayrı Allah'tanumduğu, yahut Allah'ın kendisinibaşkalarının eline düşürmek, yahutbir şeyi sebep kılmakla vereceği

Page 70: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

beladan endişe ettiği içinbaşkasından korkar veya umarsa bukimse kâfir olmaz. Çünkü baba,evlâdının kendisine faydalı olmasını,kişi hayvanının kendisini taşımasını,komşusunun kendisine iyiliketmesini, devlet başkanınınkendisini korumasını umar. Budurumda kâfirlik bahis konusuolmaz. Çünkü umduğunu Allah'tanummaktadır. Kendisini evlâdındanve komşusundan faydalandırmasını,içtiği ilaçtan şifa ihsan etmesini,Allah'tan ümit eden kimse kâfirolmaz. İnsan bazen şerden korkar,Allah'ın kendisini kötü şeylerlemüptela kılmasından korkarakkaçar. Meselâ, Allah'ın resul seçtiğive kelâmı ile mümtaz kıldığı Hz.Musa Allah ile arasında bir elçiolmadan "Beni öldürmelerindenkorkarım."(eş-Şuara,14;al-Kasas,33)

demişti. Peygamber Efendimizmağaraya saklanmıştı. Bu durumdaonlar için küfür katiyyen bahismevzuu olamaz. Keza insan yırtıcıhayvanlardan, yılan yahut akreptenveya evinin yıkılması, sel afeti vezarar verecek yiyecek yahutiçeceklerden korkar. Bütün budurumlarda insana küfür veyaşüphe hali değil, ancak korkmakarız olmuş olur.

Page 71: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Talebe: Şüphesiz bildiklerimizi söylediniz. Fakat bumahlûklardan, Allah'tankorktuğumuzdan daha çok korkanmü'minin durumu nedir? Bunuaçıklayın.

Âlim (r.a.): Mü'minin,Allah'tan daha çok korktuğu hiç birvarlık yoktur. Zîra mü'min şiddetlibir şekilde hastalandığı, yahutAllah'tan gelen kötü bir musibeteuğradığı zaman bile, gizli veya açıkolarak 'Yarabbi, ne kötü yaptın,"demez. Bunu içinden de söylemez.Buna mukabil Allah'ı daha çokzikreder. Eğer bu musibetin yüzdebiri, dünya hükümdarlarınınbirisinden gelmiş olsa idi; o kimsegüvendiği kimselere, hükümdarlarınduymadığı yerde onun zulmünü,kalbi ve lisanı ile ifadedençekinmezdi. Halbuki mü'min gizli,aşikâr, sıcak, soğuk her yerdeAllah'ın emrini gözetir. Dünyahükümdarlarının emirleri ise gizli,açık, isteyerek yahut istemeyerek,her hal ve kârda gözetilmez.Meselâ, bazan bir mü'minin soğukbir gecede yıkanması gerekir,hoşuna gitmese de uykusundanuyanır, Allah'tan başkasınınbilmediği bir durum için ve sırfAllah'tan korktuğu için gusleder.

Page 72: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Keza şiddetli sıcakta, susuzluktanyanıp kavrulduğu halde orucunututar. Yanında kimse bulunmadığıhalde Allah'ın emrini gözetir,sabreder. Allah'tan korktuğu içinferyâd etmez. Buna mukabil birkimse, bir hükümdarın huzurundabulunduğu müddetçe ondan korkar,fakat uzaklaşınca korkmaz. Bütünbunlardan anlıyoruz ki, mü'mininAllah'tan daha çok korktuğu hiçbirvarlık yoktur.

Talebe: Yemin ederim, kendinefsimizden de anlayabileceğimizbir hususu ifâde ettiniz. Fakatacaba, îman ve küfrün ne olduğunubilmeyen bir kimsenin durumunedir? Bunu açıklayın.

Âlim (r.a): Şüphesiz kiinsanlar; Yüce Allah'ı bilme vetasdik etmeleri ile mü'min, inkâretmeleri sebebiyle de kâfir olurlar.Allah'ın kulu olduklarını ikrar,Allah'ın birliğini ve O'nun katındangelen şeyleri tasdik ettiklerizaman, îman ve küfrün ne demekolduğunu bilmeseler de, îmanınhayırlı, küfrün de şerli bir şeyolduğunu bildiklerinden dolayı, kâfirolmazlar. Meselâ kendisine bal vesabır(Sarı renkli, acı birmadde.)getirilen bir kimse ikisinden

Page 73: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

de tadar; balın tatlı, sabırın da acıolduğunu bilir. O kimsenin acılık vetatlılık mefhumunu bilmediğisöylenemez. Söylenecek tek şeyonun acılık ve tatlılık isimlerinibilmediğidir. İman ve küfürisimlerini bilmeyen de böyledir.Fakat o kimse îmanın iyi , küfrün dekötü olduğunu bilir. Bu durumdaolan bir kimsenin Allah'ı bilmediğisöylenemez. Sadece îman ve küfürisimlerini bilmiyor denilir.

Talebe: Acaba mü'min azapgörürse, îmanı ona fayda verir mi?Kendisinde îman mevcut iken, îmanettikten sonra azaba maruz kalırmı? Bunu açıklayın.

Âlim (r.a.): Suallerin içinde,benzerini sormadığın meselelerisordun. Ben inşallah sana okonularda fetva vereceğim."Mü'min eğer azap görürse îmanıfayda verir mi? Kendinde îmanolduğu halde azaba uğrar mı?"diyorsun. Evet, îman mü'mine faydaverir, çünkü îman onu en şiddetliazaptan korur. En şiddetli azap iseancak kâfirin azabıdır. Zîraküfürden daha büyük günah yoktur.Bu durumda bulunan mü'min Allah'ıinkâr etmemiş, fakat emrettiğibazı hususlarda ona âsi olmuştur.

Page 74: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Eğer Allah, ona azap ederse işlediğinisbetinde azap eder. İşlemediğişey için azap etmez. Tıpkı adamöldüren ve fakat hırsızlık yapmayankimsenin, sadece katil suçu ilecezalandırılıp, hırsızlık suçu ilecezalandırılmaması gibi. NitekimAllah Kur'ân-ı Kerîm'de"Yaptıklarınızdan başkasıylakarşılık görmezsiniz."(Yasin,54)

buyurmaktadır. Hastalığı az olanhastanın durumu daha ehvendir.Dünyada azap çekip, en şiddetliazaptan kurtulan sadece bir neviazap çeken kimsenin durumu, ikiçeşit azap çeken kimseden dahakolaydır. Mü'min de böyledir, eğerişlediği bir günah için azap görürse,bu iki günah için çekeceği azaptandaha hafif olur.

Talebe: Yemin ederim ki bu,doğru bildiğimiz şeylerdendir.Fakat acaba ibâdetleri muhtelif veçok olduğu halde, kâfirlerin küfrüniçin aynıdır? Keza semadakilerinîmanı ile, yeryüzündekilerin îmanı; -oysaki meleklerin yapmalarıgereken çeşitli amelleri varken-niçin birdir?

Âlim (r.a.): Meleklerinyapmaları farz olan ameller, bizimyapmamız farz olan amellerden

Page 75: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

başkadır. Meleklere farz olan vebizden önceki ümmetlere de farzkılınmış olan şeyler de, bize farzkılınanlardan farklıdır. Sema ehlininîmanı, evvelki ümmetlerin îmanı vebizim îmanımız ise, birdir. Çünkühepimiz îman ettik ve yalnızcaAllah'a ibâdet ettik. Tıpkı bunungibi, kâfirlerin küfrü ve inkârı birve fakat ibâdetleri farklıdır.Mesela bir yahûdîye kime ibâdetettiğini sorarsanız, "Allah'a ibâdetediyorum," der. Allah'ı sorduğunzaman, onu beşer şeklinde yaratmışolan oğlu Üzeyir olduğunu söyler. Budurumda olan kimse Allah'a îmanetmiş olmaz. Eğer bir hristiyana,kime ibâdet ettiğini sorarsan,"Allah'a ibâdet ediyorum," der.Allah'ı sorduğun zaman da, O'nunİsa'nın cesedinde ve Meryem'inrahminde gizlenen, bir yere sığanve giren varlık olduğunu söyler. Budurumda bulunan kimse ise Allah'aîman etmiş olmaz. Mecûsiye de,kime ibâdet ettiğini sorarsan, o da,"Allah'a ibâdet ediyorum," diyecevap verir. Fakat Allah'ı sorduğunzaman, onun ortağı, eşi ve çocuğubulunan bir varlık olduğunu söyler.Bu durumda olan bir kimse de,Allah'a îman etmiş olmaz. Bütün bukimselerin Allah'ı bilmemeleri ve

Page 76: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

inkârları birdir. Vasıfları, sıfat veibâdetleri ise çok ve değişiktir.Mesela, üç kişi var, bunlardan birikendisinde, dünyada eşi bulunmayanbir beyaz inci mevcut olduğunuiddia ediyor. Daha sonra bir karaüzüm danesini çıkararak, bunun inciolduğuna yemin ediyor. Diğerleri ilebu konuda tartışmaya giriyor. Birbaşkası kendisinde dünyada benzeribulunmayan bir inci olduğunu iddiaederek bir ayva çıkarıyor ve bununinci olduğuna yemin edip insanlarlamünakaşaya giriyor. Üçüncüsü,eşsiz kıymetteki incinin kendisindebulunduğunu iddia ederek, birçamur parçası çıkarıyor ve bununinci olduğu hususunda yeminederek, başkalarıyla bahse giriyor.Bu üç kişi inciyi bilmediklerikonusunda birleşmişlerdir. Zîra,sıfatları çok ve değişik olmasınarağmen, hiçbiri inciyibilmemektedirler. İşte böylecesen, onların tavsif ve ibâdetettiklerine, ibâdet etmediğinibilirsin. Çünkü onlar üç yahut ikiilâh tavsif ediyorlar, tavsifettiklerine de ibâdet ediyorlar.Oysaki sen, bir olan Allah'ı tavsifediyorsun. O halde senin ibâdetettiğin ma'budun, onların ibâdetettiklerinden başkadır. Onların

Page 77: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ma'budu da, senin ibâdetettiğinden başkasıdır. Bunun içinKur'ân'da: "De ki, ey kâfirler,ben sizin taptıklarınıza tapmam,siz de benim taptığımatapmazsınız."(el-Kafirun,1,3)

buyurulmuştur.

Talebe: Anlattığınız bu konuyu,belirttiğiniz veçhile öğrendim.Fakat niçin onlar, AllahRabbimizdir, dedikleri halde,Allah'ı bilmeyen kimseler oluyorlar?

Âlim (r. a.): Şüphesiz kionların, Allah Rabbimizdir,dediklerini biliyorum. Oysa ki onlarbununla da Allah'ı bilmiyorlar.Çünkü Allah "Onlara gökleri veyeri kim yarattı" diye soracakolsan, "Allah, derler. Sen deAllah'a hamdolsun de. Onlarınçoğubilmezler."(Lokman,25)buyurmaktadır.Yani onların çoğu, anasından körolarak doğan bir sabînin, hiçbir şeybilmeksizin geceyi, gündüzü, sarıyı,siyahı söylemesi gibi bu sözü gayrişuuri olarak söyleyenler gibidir.Böyle kâfirler Allah'ın ismini,mü'minlerden işitmişler, işittiklerinide bilmeden söylemektedirler.Bunun için Kur'ân-ı Kerîm'de"Âhirete inanmayanların kalpleri,

Page 78: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

inkâr edicidir, kendileri dekibirlidir."(en-Nahl,22) buyurulmuştur.

Talebe: Bu husus belirttiğinizgibi. Fakat acaba peygamberi Allahvasıtasıyla mı bilirsiniz, yoksaAllah'ı peygamber vasıtasıyla mıbilirsiniz? Peygamberi Allahvasıtasıyla bilirseniz, bu nasıl olur?Halbuki peygamber sizi Allah'açağırmaktadır. Bunu açıklayınız.

Âlim (r. a.): Evet,peygamberin peygamberliğini Allahtarafından biliriz. Her ne kadarpeygamber Allah'a çağırırsa da, hiçbir kimse, Allah'ın gönlüne tasdikve peygamber olduğu bilgisinikoymadan, peygamberin hak vedoğru söylediğini bilemez. Bununiçin Allah "Sen şüphesiz ki,sevdiğini hidayete ulaştıramazsın,fakat Allah dilediğini doğru yolailetir."(el-Kasas,56) buyurmaktadır.Eğer Allah'ı bilmek, peygamberlervasıtasıyla olsaydı, insanlaramarifetullah nimetini ihsan etmek,Allah'tan değil, peygamberlerdenolurdu. Halbuki Rabbini bilmenimetini peygambere ihsan eden deAllah'tır. Peygamberi insanlara datanıtarak tasdik ettirmesi, Allah'ıninsanlar için bir nimeti ve lütfudur.Kul, bildiği hayrı ancak Allah

Page 79: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

cihetinden bilir, dememiz gerekir.

Talebe: Beni rahatlattınız.Fakat acaba, velayet ve berâetinaçıklaması nedir? Velayet veberâet bir kimsede içtima eder mi?

Âlim (r.a.): Velayet, iyiamelden dolayı hoşnutluk, berâetde kötü amelden dolayıhoşnutsuzluk demektir. Her ikisi debazen bir insanda birleşebilir,bazen de birleşmezler. İyi ve kötüişler işleyen bir mü'mine yaptığı iyiişlerde muvafakat eder ve onuseversin, işlediği kötü şeylerdendolayı da ona muhalefet eder,ayrılır ve sevmezsin. Bu, sorduğunvelayet ve berâetin bir kimsedebirleşmesinin misalidir. Kâfir olan,kendisinde iyi bir durumbulunmayan kimseye de buğzederve bütün kötülüklerindekendisinden ayrılırsın. Daimasevdiğin ve hiçbir davranışındanhoşnutsuzluk duymadığın kimse isebütün iyi şeyleri işleyen ve kötüşeylerden sakınan mü'min kimsedir.Sen onun her hususiyetini sever,hiçbir şeyinden hoşnutsuzlukduymazsın.

Talebe: Çok güzel söylediniz.Fakat acaba, nîmete küfür ne

. İÇİNDEKİLER .

Page 80: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

el-FIKHU'L EBSÂT

Hamd Âlemlerin Rabbına,Salât ve Selâm Efendimiz, Hz.Muhammed ve O'nun Âl veAshabına..

İmam Ebû Bekr Muhammedb. Muhammed el-Kâşânî, EbûBekr Alâu'd-Din Muhammed b.Ahmed es-Semerkandî'denrivayet etti. Bize Ebû'l-MuinMeymun b. Muhammed en-Mekhûlî en-Nesefi, ona el-Fadllakaplı, Ebû Abdillah el-Hüseynb. Ali el-Kaşgarî, ona EbûMâlik Nasrân b. Nasr el-Huttelî, ona Ali b. el-Hasen b.Muhammed el-Gazzâl, onaEbû'l-Hasen Ali b. Ahmed el-Fârisî, ona Nusayr b. Yahyael-Fakih haber verdi. Şöylededi: Ebû Muti Hakem b.Abdillah el-Belhi'nin şöylesöylediğini işittim: EbûHanîfe'ye (r.a.) fıkhı ekberisordum, şöyle dedi:

Page 81: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Ehl-i kıbleden olan bir kimseyiherhangi bir günahla tekfiretmemen, kimseyi imandanuzaklaştırmaman, marufuemredip münkerden sakındırman,senin için takdir olunan şeyin sanamutlaka isabet edeceğini, seniniçin takdir olunmayanın da sanaisabet etmeyeciğini bilmen, Hz.Peygamber'in ashabından hiçbiriile ilgini kesmemen, birini sevipdiğerini sevmemezlik etmemen,Hz. Osman ve Hz. Ali'nindurumunu Allah'a havaleetmendir.

Ebû Hanîfe (r.a.) şöyle dedi:Dinde fıkıh, ahkâmda fıkıhtandaha üstündür. Kişinin nasılibâdet edeceğini öğrenmeyeçalışması, kendisi için birçok ilmitoplamasından daha hayırlıdır.

Ebû Muti şöyle dedi: Banadinin en faziletlisini haber ver,dedim. Ebû Hanîfe şöyle dedi:

-Fıkhın en faziletlisi, kişininYüce Allah'a îmanı, şerâyi,sünnetler, hadler, ümmetinittifak ve ihtilafını bilmesidir.

Ebû Muti: Îmanın ne olduğunubana açıklayın.

Page 82: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Ebû Hanîfe: Bana Alkame b.Mürsed, Yahya b. Ya'mur'danrivayet etti ve şöyle dedi: İbnuÖmer'e, bana din nedir, haberver dedim. O da îmana sarıl veonu öğren, dedi. Ben îman nedir,bana öğret, dedim. Şöyle dedi:"...elimi tuttu ve beni yaşlı birzata götürdü. Yanına oturttu veşöyle söyledi: Bana îmanın neolduğunu soruyor diyerek, buzatın Hz. Peygamberle birlikteBedir Savaşı'na katılanlardanolduğunu söyledi. İbnu Ömerşöyle devam etti: Ben Hz.Peygamber'in yanında idim, bu zatda beraberdi. Birden karşımıza,güzel saçlı, sarık giymiş, çöldeyaşadığını zannettiğimiz bir adamçıkageldi. İnsanların arasındangeçerek Hz. Peygamber'in (s. a.)önünde durdu-Ey Allah'ın elçisi,îman nedir? diye sordu. Hz.Peygamber de:

-Îman, Allah'tan başka ilâholmadığına, Muhammed'in Allah'ınkulu ve elçisi olduğuna şehadetetmen, meleklerine, kitaplarına,peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin YüceAllah'tan olduğuna inanmandır,buyurdu. O zat buna karşı:

Page 83: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Doğru söyledin, dedi.

Biz çöl insanlarının câhilolmaları dolayısıyla onun Hz.Peygamberin sözlerini tasdiketmesine hayret ettik. Bu zatdaha sonra:

-Ey Allah'ın Resulü, İslâm'ınşeâiri (alâmetleri) nedir? diyesordu. Bunun üzerine Hz.Peygamber:

-Namaz kılmak, zekâtvermek, Ramazan orucunututmak, gücü yeten kimse içinhacca gitmek ve cünüplüktendolayı gusl etmektir, buyurdu.Bunun üzerine o zat:

-Doğru söyledin, dedi.

Biz, sanki sorduğunubiliyormuşçasına Hz. Peygamberitasdik etmesine şaşırdık. O zatdaha sonra:

-Ey Allah'ın Resulü, ihsannedir? diye sordu. Hz. Peygamberde:

-İhsan, Allah'ı görürcesineO'na ibâdet etmendir. Sen O'nugörmesen bile, O seni görür,buyurdu. O zat:

Page 84: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Doğru söyledin, dedi vedevamla kıyametin ne zamankopacağını sordu. Bununüzerine Hz. Peygamber:

-Bu hususta sorulan, sorandandaha bilgili değildir, buyurdu. Ozat daha sonra ayağa kalktı,insanların ortasına gelince, onu birdaha göremedik. Hz. Peygamberşöyle dedi:

-Bu gelen Cebrail idi, sizedininizden bilmeniz gerekenşeyleri öğretmek için geldi. (el-Buharî, îman 37; Müslim, îman 57;Ibn Hanbel, Müsned 1/37, 51,53.)

Ebû Muti: Ebû Hanîfe'ye,buna kesin olarak inanan ve ikrareden mü'min midir? diye sordum.Şöyle dedi:

-Evet, bunu ikrar edince,İslâm'ın bütününü ikrar etmişolur ve o kimse mü'mindir.

-Eğer Allah'ınhalkettiklerinden bir şeyi inkâredip, "bilmem ki bunun yaratıcısıkim?" derse ne olur, diye sordumŞöyle dedi:

-O kimse, "Allah her şeyinhalikıdır..."(el-En’am,103) âyetinden

Page 85: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

dolayı kâfir olur. Sanki o kimse, oşeyin Allah'tan başka yaratıcısıvardır, demiştir. Keza "Allah'ınbana namaz, oruç ve zekâtı farzkıldığını bilmiyorum," dese yinekâfir olur. Çünkü Allah "Namazıdosdoğru kılın, zekâtı verin."(el-

Bakara,43,83,110) ve "Sizin üzerinizeoruç farz kılındı.."(el-Bakara,178),«Akşama girerken de, sabahaererken de, Allah'ı tenzihedin."(er-Rum,17,18) buyurmuştur.Eğer o kimse "ben bu âyeteinanıyorum, fakat te'vil vetefsirini bilmiyorum" derse kâfirolmaz. Çünkü o kimse âyetin Allahtarafından indirildiğine îmanetmiş ve fakat tefsirinde hataetmiştir.

-Şirk diyarında bulunan.İslâm'ı mücmel olarak kabul eden,farzları ve amelleri bilmeyen,kitabı ve İslâm'ın icaplarını ikraretmediği halde Allah'ı ve îmanıkabul eden, fakat îmanınicaplarını ikrar etmeyerek ölenkimse mü'min midir? diye sordum.

-Evet, dedi. Ben de:

-Eğer îmanı kabulden başkabir şey bilmez, amel etmez veölürse? diye sordum.

Page 86: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-O, mü'mindir, dedi.

-Bana îmanın ne olduğunuaçıklayın, dedim. Şöyle dedi:

-Îman, Allah'tan başka ilâh olmadığına,O'nun bir olup şeriki bulunmadığına,meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine,cennetine, cehennemine, kıyamete, hayır veşerrine, hiçbir kimseye kendi amelini yaratmagücünün verilmediğine, insanların kendisi içinyaratıldıkları sonuca ve ilâhi takdirin cereyanettiği şeye intikal edeceklerine şahitliketmendir, dedi.

-Eğer bunun hepsini kabuleder ve fakat "Dileyen îmanetsin, dileyen kâfirolsun."âyetinden dolayı dilemekbana aittir, istersem îmanederim, istersem îman etmem,derse ne olur? diye sordum. EbûHanîfe şöyle dedi:

-O kimse iddiasındayalancıdır. Allah'ın "GerçektenKur'ân bir öğüttür. Kim dilerseondan öğüt alır. Ancak Allah'ındilediği kimse öğütlenir."(el-

Müddesir,54,56), "Siz, Allahdilemedikçe birşeydileyemezsiniz."(el-İnsan,30)

âyetlerini görmüyor musun?"Dileyen îman etsin, dileyenkâfir olsun."el-Kehf,29) âyeti vaid(tehdid) içindir. O kimse bu sözü

Page 87: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ile âyeti reddetmediği için kâfirolmamıştır. Ancak âyetin tenzilinireddetmemiş fakat te'vilindehata etmiştir.

-Bir kimse, bana isabet edenbir musibetle Allah beni müptelamı kılmıştır, yoksa onu ben miiktisap etmişimdir? O musibetAllah'ın beni müptela kıldığışeylerden değildir, derse kâfirolur mu? diye sordum. EbûHanîfe:

-Hayır, dedi.

-Niçin? diye sordum.

-Çünkü Allah "Sana isabeteden iyilik Allah'tandır. Sanaisabet eden kötülük denefsindendir."(en-Nisa,79) buyurur.Yani kötülük, günahınsebebiyledir, ben de onu günahınsebebiyle sana takdir ettim,demektir. Keza Yüce Allah şöylebuyurur: "Size isabet eden hermusibet, ellerinizle işlediklerinizyüzündendir."(eş-Şura,30) Yanigünahlarınız sebebiyledir. Keza"O dilediğini dalalette bırakır,dilediğine hidayet eder."(en-

Nahl,93) buyurur. Fakat o kimsete'vilde hata etmiştir. "Allahinsan ile kalbi arasına girer."(el-

Page 88: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Enfal,24) âyetinin mânâsı mü'minleküfür arasına, kâfirle imanarasına girer, demektir.

Ebû Hanîfe (r. a.) şöyle dedi:Şüphesiz ki, kulun kendisiylekötülüğü işlediği güç (istitâat),bizatihi kulun iyiliği işlemesi içinde müsaittir. Kul, Allah'ınkendisinde meydana getirdiği,kötülükte değil, iyiliktekullanılmasını emrettiği istitâatısarf ve tevcihinden dolayı cezagörecektir.

-Eğer Allah kullarını günahişlemeye icbar ediyor, daha sonraonları günahtan dolayıcezalandırıyor, derse nasıl cevapveririz, diye sordum. Şöyle dedi:

-O kimseye, "Kul kendisi içinfayda veya zarar vermeye kadirolabilir mi?" diye sor. Eğer,"Hayır, çünkü onlar taat vemasiyet dışında kendileri içinfayda ve zarar konusundamecburdurlar," derse, ona "Allahşerri yarattı mı?" diye sor. Obuna "evet" derse kendiiddiasından vazgeçmiş olur. Eğer"hayır" derse: De ki: "Yarattığışeylerin şerrinden sabahınRabbine sığınırım."(el-Felak,1,2)

Page 89: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

âyetinden dolayı kâfir olur. Çünkübu âyet, Allah'ın şerri yarattığımhaber vermektedir.

-Eğer, "Siz, Allah küfrü veîmanı diledi demiyor musunuz?"der ve ona evet dersek, o yineAllah "O, takvaya lâyık olan,mağfirete ehil olandır"(el-

Müddesir,56) buyurmuyor mu? diyesorar, biz de "evet" dersek, o da,"Allah küfre lâyık mıdır?" derse,biz o kimseye karşı ne cevapveririz? diye sordum. Şöyle dedi:

-O taatı dileyene ehildir,masiyeti dileyene ehil değildir,deriz. Eğer "Allah kendisine karşıyalan söylenmesini dilemedi,"derse ona şöyle söyle: Allah'aiftira etmek kelam ve söz müdür,yoksa değil midir? Evet, derse:Âdem'e isimlerin hepsini öğretenkimdir? diye sor. Eğer, Allah'tır,derse şöyle de: Küfür kelamnev'inden midir, değil midir?Eğer, evet, derse şöyle sor:Kâfiri kim konuşturdu? EğerAllah konuşturdu, derse kendifikrine karşı çıkmış olur. Çünküşirk kelam nev'indendir. EğerAllah dilemiş olsaydı, onlara şirksözünü konuşturmazdı.

Page 90: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Eğer "kişi isterse yapar,isterse yapmaz; isterse yer,isterse yemez, isterse içer,isterse içmez" derse? diyesordum. Ona şöyle söyle, . dedi:

-Allah, İsrail Oğullarınındenizi geçmelerine hükmedip,Firavun'un boğulmasını takdir ettimi? diye sor. Evet, derse:

-Firavun'un Hz. Musa'yı elegeçirmek için gitmemesi (halinde),kendisinin ve ashabınınboğulmaması vaki olur muydu?diye sor. Eğer, evet, derse kâfirolur. Hayır, derse önceki sözününakzetmiş olur.

Kader Konusunda Bir Bölüm

Allah'ın Dilemesi Babı

Allah'ın Dilemesi Konusunda BirBaşka Bölüm

Günah İşleyen Kimsenin KafirOlduğu İddiasının Reddi Bölümü

İman Babı

. İÇİNDEKİLER .

Page 91: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Kader Konusunda Bir Bölüm

Bize Ali b. Ahmed, Nusayr b.Yahya'dan haber verdi. O da EbûMuti'nin şöyle söylediğiniduyduğunu nakletti: Ebû Hanîfe(Allah ondan razı olsun) şöylededi: Bize Hammad'ın,İbrahim'den, İbrahim'in deAbdullah b. Mes'ud'dannaklettiğine göre, Hz. Peygamber(s. a.) şöyle buyurdu: "Şüphesizki sizin herhangi birinizinyaratılması, ana karnında kırkgün nutfe, sonra bunun gibi birkan pıhtısı, sonra bunun gibi birparça et olarak devam eder.Daha sonra Allah ona bir melekgönderir, üzerine rızkını veecelini, saîd veya saki olacağınıyazar. Kendisinden başka ilâholmayan Allah'a yemin ederimki, kişi, Cehennemle kendiarasında bir zira mesafekalıncaya kadarcehennemliklerin amelini işler,daha sonra ilâhi yazı onugeçer. Hiç şüphesiz bir kimse

Page 92: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

cennet ehlinin amelini işler, öyleki cennetle kendi arasında birzira mesafe kalmışkencehennem ehlinin amelini işler,sonra ölür ve cehennemegirer."(Bkz, el-Buharî, Bed'ül-Halk, 6; Ebû Dâvud, es-Sunne, 16;Ibn Hanbel, el-Musned, IV/7.)

-Marufu emreden, münkerdennehyeden, bu konuda insanlarkendine tâbi olmuşken, dahasonra cemaate karşı çıkan kimseiçin ne dersin? Bunu doğrugörüyor musun? diye sordum.

-Hayır, dedi.

-Niçin? Oysaki Allah veResulü, marufu emredip,münkerden nehyetmeyiemretmişlerdir. Bu gerekli birfarizadır, dedim. Şöyle cevapverdi:

-Orası öyle. Fakat kandökmek, haramı helâl saymak vemalları yağmalamak gibi fiillerle,bozup ifsat ettikleri şeyler, ıslahettiklerinden daha fazla olur.Oysaki Allah, Kur'ân'da şöylebuyurmuştur:"Mü'minlerden ikizümre birbiriyle döğüşecekolurlarsa, aralarını bulupbarıştırın. Onlardan biri

Page 93: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

diğerine tecavüzde bulunursa,mütecaviz olan tarafla Allah'ınemrine dönünceye kadarsavaşın."(el-Hucurat,9)

-Tecavüz eden zümreye karşıkılıçla mı vuruşuruz? diye sordum.

-Evet, marufu emredersin,münkerden sakındırırsın. Eğerkabul ederlerse ederler, yoksaonlarla savaşırsın. İmam zalim deolsa, sen âdil zümre ile beraberolursun. Zîra Hz. Peygamber"Size zâlim olanın zulmü, âdilolanın adaleti zarar vermez.Sizin ecriniz size, onun vebalide ona aittir." (Bkz, İbn Mace,es-Sunen, el-Fiten,9.)buyurmuştur, dedi.

-Tahkimci Havâriç için nedersin? diye sordum

-Onlar Havâric'in enkötüleridir, diye cevap verdi.

-Onları tekfir edebilir miyiz?diye sordum.

-Hayır, fakat Ali ve Ömer b.Abdulaziz gibi hayırlı imamlarınyaptığı şekilde onlarlaharbederiz, dedi.

-Hiç şüphe yok ki. Hariciler

Page 94: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

tekbir getiriyorlar, namazkılıyorlar, Kur'ân okuyorlar. EbûÜmâme hadisini hatırlamıyormusun? O, Şam mescidinegirdiğinde, oradaki Haricilerinreisleri ile karşılaştı. Ebû Galibel-Hımsî'ye: "Ey, Ebû Galip, bunlarsenin memleketinininsanlarındandır. Bunların kimolduklarını sana bildirmekistedim. Onlar cehennem ehlininköpekleridir. Onlar semâörtüsünün altında öldürülenlerinen şerlileridir" der ve bu esnadaağlar. Ebû Gâlib ona: "Ey EbûÜmâme seni ağlatan nedir? Onlarmüslümandılar, halbuki sen onlarınhakkında işittiklerimisöylüyorsun" dedi. Bunun üzerineEbû Ümâme: "Onlar Allah'ınkendileri için 'O gün kimininyüzleri ağarır, kiminin yüzlerikararır. Yüzleri kararanlara,siz îman ettikten sonra kâfirmi oldunuz? Küfrünüzden dolayıazabı tadın, denilecek. Yüzüağaranlar ise Allah'ın rahmetinekavuşurlar ve orada ebedîkalırlar.'(Al’i-İmran,106) buyurduğukimselerdir." Bunun üzerine EbûGâlib, söylediğinin kendi görüşümü yoksa Hz. Peygamber'den miişittiğini sordu. Ebû Ümâme de,

Page 95: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

"Eğer ben bunu Hz.Peygamber'den bir, iki, üç... yedidefa duymamış olsaydım sizcehaber vermezdim," dedi veHavaric'i Allah'ın kendiüzerindeki nimetlerini küfürletekfir etti… (Bkz, İbn Hanbel, el-Musned, V/250, 253, 256,259.)Havâriç isyan edip,muharebe yapıp, yağmacılıkettikten sonra, sulh yapsalar,onlar daha öncekihareketlerinden dolayı takibatauğrarlar mı? diye sordum. Şöylecevap verdi:

-Harp bittikten sonra onlariçin bir zarar yoktur, onlara hadde tatbik edilmez. Kan dökmeleride böyledir, kısas yapılmaz.

-Niçin? diye sordum. Şöylecevap verdi:

-Osman (r. a.)'ın katlihususunda, insanlar arasındaortaya çıkmış olan fitnedenashap; bir te'vil neticesinde kanabulaşanlara kısas yapılmayacağı,te'vil sonucu haram ilişkidebulunanlara had cezasıuygulanmayacağı, yine te'ville birmala sahip çıkan kimse içintakibatta bulunulmayacağında

Page 96: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ittifak ettikleri hadisindendolayıdır. Fakat mal mevcutolursa sahibine iade edilmesigerekir.

-Bir kimse kâfiri kâfir olarakbilmem, derse? diye sordum.

-O kâfir gibidir, dedi.

-Eğer kâfirin son gideceği yerneresi olduğunu bilmem derse?diye sordum.

-O, Allah'ın kitabını inkâretmiş ve kâfir olmuş olur, dedi.

-Kendisine, sen mü'min misin?diye sorulan kimse, Allah daha iyibilir diye cevap verirse, bu kimsehakkında ne dersin? diye sordum.

-Onun îmanında şüphe vardır,dedi.

-Îmanla küfür" arasında üçdurumdan biri olan münafıklıktanbaşka bir durum var mıdır? Okimse ya mü'min, ya kâfir veyamünafıktır, dedim. O da:

-Hayır, îmanında şüphe olankimse münafık değildir, dedi.

-Niçin? diye sordum.

-Muaz b. Cebel'in arkadaşı ve

Page 97: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

İbnu Mes'ud'un hadisindendolayı. Bana Hammad'ın Muaz b.Cebel'in ashabından Haris b.Malik'den haber verdiğine göre;Muaz b. Cebel'e ölüm geldi çattı.Bu durumda Haris de ağladı.Muaz Haris'e niçin ağladığınısordu, o da "ölümden dolayıağlamıyorum. Biliyorum ki, Âhiretsenin için dünyadan dahahayırlıdır. Fakat senden sonrabizim öğreticimiz kim olacak?"dedi. Bir başka rivayet de"Senden sonra dini bilen kim?"şeklindedir. Muaz da "Aceleetme, Abdullah b. Mes'ud'a tabiol," dedi. Daha sonra Haris,Muaz'a, "Bana vasiyette bulun,"dedi. O da Allah ne dilediysevasiyet etti ve "Âliminsürçmesinden sakın," dedi.

Muaz vefat edince HarisKûfe'de, İbnu Mes'ud'unashabına geldi. Namaz için nidaedildiğinde Haris: "Bu daveteuyun, bunu dinleyip icabet etmekher mü'min için haktır," dedi. Onabakıştılar ve "Sen muhakkakmü'min misin?" diye sordular. Oda "evet, elbette mü'minim," diyecevap verdi. Onlar birbirinebakıştılar. Abdullah b. Mes'udgelince durum ona anlatıldı. O da

Page 98: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Haris'e, onların söylediği gibisöyledi. Bunun üzerine Haris,başını eğdi, ağladı ve "AllahMuâz'a rahmet etsin," dedi veİbnu Mes'ud'a vaziyeti anlattı.İbnu Mes'ud ona "Sen şüphesizmü'min misin?" diye sorunca o da"Evet," diye cevap verdi. İbnuMes'ud "Sen kendinin cennetehlinden olduğunu söylüyorsun,"dedi. Bunun üzerine Haris de"Allah muâz'a rahmet etsin, banaâlimin zellesinden, münafığın dahükmünü kabulden kaçınmamıvasiyet etti," dedi. İbnu Mes'ud"Sen benim sürçmemi gördünmü?" diye sorunca. Haris, "Allahaşkına söyle. Hz. Peygamberhayatta iken insanlar, gizli ve açıkdurumlarında mü'min, gizli ve açıkdurumlarında kâfir, gizlilikdurumunda münafık ve açıktanmü'min olmak üzere üç gruptanibaret değiller miydi? Sen bu üçfırkanın hangisindensin?" dedi.İbnu Mes'ud "Madem ki Allah içinand verdin, söyleyeyim. Ben gizlidurumda da, açık durumda damü'minim," dedi. Bunun üzerineHaris kendisini niçin, elbettemü'minim dediğinden dolayıayıpladığını sordu. İbnu Mes'udda "Evet. Bu benim sürçmemdir.

Page 99: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Onu benim üzerime gömün, AllahMuâz'a rahmet etsin," dedi.(Âlimin sürçmesi hakkında bk. ed-Darimi, Mukaddime, 23.)

-Ben cennetliğim diyenkimsenin durumu nedir? diyesordum, Ebû Hanife:

-Yalan söylemiştir, o bunubilmiyor. Mü'min îmanı sebebiylecennete giren, işlediklerisebebiyle ateşte azap görenkimsedir, dedi.

-Eğer kendisinin cehennemehli olduğunu söylerse? dedim.Şöyle dedi:

-Yalan söylemiştir. Onun buhususta bilgisi yoktur. Şüphesizkio, Allah'ın rahmetinden ümitkesmiştir. Ve şöyle devam etti:Mü'minin, gerçekten mü'minimdemesi gerekir. Çünkü o, îmanındaşüphe etmemektedir.

-Onun îmanı meleklerin îmanıgibi olur mu? diye sordum.

-Evet, dedi.

-Amelde kusur ederse de,gerçekten mü'min midir? diyesordum. Şöyle cevap verdi:

Page 100: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Bana Hârise'nin hadisinisöylediler. Hz. Peygamber ona,"Nasıl sabahladın?" diye sordu. Oda "Gerçek mü'min olaraksabahladım," dedi. Hz.Peygamber: "Söylediğine dikkatet, çünkü her hakkın bir hakikativardır, senin îmanının hakikatinedir?" dedi. Bunun üzerineHarise "Canım dünyadan vazgeçti,gündüzümde susuz, gecemdeuykusuz kaldım. Ben sankiRabbimin arşına bakıyorum, sankicennette birini ziyaret edencennetliklere nazar ediyorum,sanki ben cehennemde yığılaninsanları görüyorum," dedi. Bununüzerine Hz. Peygamber: "isabetettin, devam et; isabet ettin,devam et," dedi ve daha sonra:"Kim Allah'ın kalbini nurlandırdığıkimseye bakmak isterseHarise'ye baksın," buyurdu. Dahasonra Harise: "Ey Allah'ın Resulü,bana şehit olmam için dua et,"dedi. Hz. Peygamber ona dua ettive sonunda şehit oldu. (Bkz. el-Buharî, ez-Zekât, 1; Müslim, el-îman, 15; Fedailu's-Sahabe, 150.)

-Bazılarına ne oluyor da,mü'min ateşe girmez, diyorlar?diye sordum. Şöyle cevap verdi:

Page 101: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Cehenneme girenlertamamen îman etmişlerdir.

-Kâfirin durumu nedir? dedim.

-Onlar o gün îman ederler,dedi.

-Bu nasıl olur? diye sordum.Şöyle dedi:

-Allah Kur'ân'da şöylebuyurur: "Onlar bizim cezamızıgörünce, biz yalnız Allah'ainandık, Allah'a ortakkoştuklarımızı reddettik,dediler. Onların, azabımızıgördüklerinde îman etmelerifayda vermez."(Mü!min,84,85)

Ebû Hanife (Allah rahmetetsin) şöyle dedi:

-Kim haksız yere başkasınıöldürürse, yahut hırsızlık ederseveya yol keserse yahut facirlikeder veyahut günah işlerse veyazina ederse yahut da içki içersarhoş olursa; bu kişi günahkârmü'mindir, kâfir değildir. Budurumda olanlar işlediklerindendolayı cehennemde azabauğrarlar, fakat îmanları sebebiylecehennemden çıkarılırlar.

Ebû Hanife (Allah rahmet

Page 102: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

etsin) şöyle dedi:

-Îman edilecek hususlarınhepsine inanan, fakat İsa ve Musapeygamber midir? değil midir?diyen kimse kâfir olur. Keza kâfircennete mi, yoksa cehenneme migider, bilmem, diyen kimse de:"Kâfirler için cehennem ateşivardır, onlar öldürülmezler kiölsünler..."(Fatır,36), "Onlar içinyakılma azabı vardır."(el-Buruc,11),"Onlar için şiddetli azapvardır."(Al’i-İmran,5) âyetlerindendolayı kâfir olur.

Ebû Hanife (Allah rahmetetsin) şöyle dedi:

-Said b. el-Müseyyeb'denbana ulaştığına göre, kâfirleribulundukları mevkie indirmeyenonlar gibidir.

-İman eden fakat namazkılmayan, oruç tutmayan, buamellerin hiçbirisini işlemeyenkimseyi iman kurtarır mı? diyesordum. Ebû Hanife şöyle dedi:

-Onun işi, Allah'ın dilemesinebağlıdır. Dilerse azap eder,dilerse rahmet eder. Ve şöyledevam etti: Allah'ın kitabındanherhangi bir şeyi inkâr etmeyen

Page 103: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kimse mü'mindir. Bana ilimehlinden birinin haber verdiğinegöre, Muaz b. Cebel Hınıs şehrinegeldiği zaman insanlar onunçevresine toplandılar. Bir gençona, "Namaz kılan, oruç tutan,beyti hacceden, Allah yolundacihadda bulunan, köle azad eden,zekâtını veren ve fakat Allah veResulünden şüphe eden kimse içinne dersin?" diye sordu. Muaz:"Onun için ateş vardır," dedi. Ogenç: "Namaz kılmayan, oruçtutmayan beyti haccetmeyen,zekâtını vermeyen fakat Allah veResulüne inanan kimse için nedersin?" diye sorunca, Muaz b.Cebel: "Onun için Allah'tanaffedileceğini umar, azabauğrayacağından da korkarım."dedi. Bunun üzerine o genç: "EyAbdurrahman'ın babası, şüphe ileamel fayda vermediği gibi, imanile beraber herhangi bir şey dezarar vermez." dedi ve çekipgitti. Muaz b. Cebel de "Bu vadidebu gençten daha bilgilisi yok,"dedi.

Ebû Hanife şöyle dedi:

-Mütecaviz kimselerle,küfürlerinden dolayı değil, hadditecavüzlerinden dolayı savaş et.

Page 104: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Âdil zümre ve zâlim sultanlaberaber ol. Fakat mütecavizlerleberaber olma. Cemaat ehlindefasit ve zalimler mevcut olsa bile,onların içinde sana yardımcıolacak salih insanlar da vardır.Eğer cemaat zâlimler vemütecavizlerden teşekkülediyorsa, onlardan ayrıl. ÇünküAllah "Allah'ın arzı geniş değilmiydi? Hicret edeydiniz."(en-

Nisa,97), "Ey mü'min kullarım,benim arzım geniştir. Ancakbana kulluk edin,"(el-

Ankebut,56)buyurmaktadır.

Ebû Hanife şöyle dedi:

-Bize Hammad'ınİbrahim'den, onun da İbnuMes'ud'dan rivayet ettiğine göre(Allah hepsinden razı olsun) Hz.Peygamber şöyle buyurdu: "Biryerde ma'siyetler zuhur ediponu değiştirmeye gücünyetmezse, oradan başka yeregit, orada Rabbine kulluk et."Ebû Hanife şöyle devam etti:Bana ilim ehlinden birinin Hz.Peygamber'in ashabındanbirisinden verdiği habere göre,Hz. Peygamber "Fitnedenkorktuğu yeri bırakıp, fitnedenkorkmadığı bir yere giden kimse

Page 105: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

için Allah yetmiş sıddîk ecriyazar." (Bk. el-Buharî, el-Iman,12; İbnu Mace, el-Fiten,16.)buyurdu.

Ebû Hanife şöyle dedi:

-"Bilmiyorum, Rabbim semadamı yoksa arzda mıdır?" diyenkimse kâfir olur. Keza "Allah arşüzerindedir" diyen de;"Bilmiyorum, arş semada mı yoksaarzda mıdır?" diyen de böyledir.

Allah'a dua ederkenyukarıya yönelinir, aşağıya değil.Çünkü aşağının rubûbiyet veulûhiyet vasfı ile ilgisi yoktur.Nitekim hadiste şöyle rivayetedilir: Bir adam Hz.Peygamber'e siyah bir cariyegetirdi ve benim üzerimemü'min bir köle azad etmekvacip oldu. Bu kâfi midir? diyesordu. Hz. Peygamber decariyeye "Sen mü'min misin?"diye sordu. Câriye de "Evet,"diye cevap verdi. Hz.Peygamber "Allah nerede?" diyesorunca, câriye semaya işaretetti. Bunun üzerinePeygamberimiz: "Bu câriyemü'mindir, azat et." Buyurdu. (.Bk. Müslim, el-Mesacid, 33; Ebû

Page 106: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Davud, es-Salat, 167.)

Ebû Hanife şöyle dedi:

-"Kabir azabını bilmem" diyenkimse, helake uğrayanCehmiyye'dendir. Çünkü o,Allah'ın "Biz onları iki defaazaplandıracağız."(et-Tevbe,101) -kiburada kabir azabıkastolunmaktadır- ve "Zâlimler,bundan başka azabauğrayacaklar." (et-Tur,47) -Yanikabir azabına çarptırılacaklardır-âyetlerini inkâr etmiş olur. Eğer'Ben âyete inanıyorum, fakattefsir ve te'viline inanmıyorum."derse kâfir olur. ÇünküKur'ân'da, te'vili tenzilinin aynıolan âyetler vardır. Eğer bunuinkâr ederse kâfir olur.

Ebû Hanife şöyle dedi:

-Bana bir zat, el-Minhal b.Amr'dan. o da İbnu Abbas'tanrivayet etti: Hz. Peygamber:"Benim ümmetimin en şerlileriben ateşte değil, cennetteolacağım, diyenlerdir."( Burivayetin kaynağınıbulamadık.)buyurdu. EbûZübyan'dan bana rivayetedildiğine göre, Hz. Peygamber:"Ümmetimden müteelli olanların

Page 107: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

vay haline," buyurdu. Müteellininkim olduğu sorulunca: "Onlar,filan kimse cennette, filankimse de cehennemdedir,diyenlerdir." (Bk. el-Buhari, es-Sulh, 10.)buyurdu, Bana Nafi'ninona da İbnu Ömer'in naklettiğinegöre, Hz. Peygamber şöylebuyurdu: "Allah kıyamet günüaralarında hükmedinceye kadar,ümmetimin cennette veyacehennemde olduğunusöylemeyiniz." (Bu hadisleribelirtilen lafızlarla bulamadık.Mâna ile rivayet edilmiş olmasımümkündür) Bana Eban, ona dael-Hasen'in rivayet ettiğine göreHz. Peygamber: "Allah şöylebuyuruyor: Kullarımı benaralarında Kıyamet günühükmedip, yerlerinegöndermeden, siz cennet veyacehenneme göndermeyin." (Buhadisleri belirtilen lafızlarlabulamadık. Mâna ile rivayet edilmiş olması mümkündür.)

dedi.

-Bana katilden ve onunarkasında namaz kılmaktanbahsedin, dedim. Ebû Hanife:

-Her takva sahibi ve

Page 108: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

günahkâr kimsenin peşinde namazkılmak caizdir. Senin ecrin sana,onun günahı da kendisine aittir,dedi.

-İnsanlara kılıç ile karşı çıkan,çarpışan ve onlardan bir takımşeyler alanlardan bahsedin,dedim.

-Onlar çeşitli zümrelerdir,hepsi de cehennemdedir, dedi. Veşöyle devam etti: Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber'in şöyledediğini nakletti: "İsrailoğullarıyetmiş iki fırkaya ayrıldı,benim ümmetim de yetmiş üçfırkaya ayrılacak. En büyükcemaat ötesinde hepsiateştedir." (Bk. et-Tirmizî, el-lman, 18; İbnu Mace, el-Fiten, 17,18, 19; Ebû Davud, es-Sunne,1.)Bana Hammad, İbrahim'den, oda İbnu Mes'ud'dan rivayetettiğine göre Hz. Peygamberşöyle buyurmuştur: "Kimİslâm'da kötü bir şey ihdasederse helak olur, bid'atçıkaran sapıklığa düşer,sapıklığa düşen decehennemdedir." (el-Buhari, el-İ'tisam, 5, 6.)

Bize Meymun'un, ona da İbnu

Page 109: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Abbas'ın haber verdiğine göreHz. Peygamber'e gelen birisi: "EyAllah elçisi, bana öğret," dedi.Peygamberimiz üç defa, "Git,Kur'ân öğren." buyurdu.Dördüncü defasında da: "Hak,sevdiğinden de sevmediğindende gelse kabul et. Kur'ân'ıöğren, onun yöneldiği tarafayönel." (Bk. İbnu Hanbel, V/386;Ebû Davud, el-Filen, 1.)buyurdu.

Bize Hammad, ona daİbrahim'in haber verdiğine göre,İbnu Mes'ud: "Şüphesiz en şerlişeyler sonradan ortayakonulanlardır. Her ihdas edilenşey, bid'at; her bid'at, dalalet,her dalalet de cehennemdedir."derdi. Allah Kur'ân-ı Kerîm'deşöyle buyurmaktadır: "Ona hakyoldan uzak kalmayı, kötülüktensakınmayı ilham ile öğretti."(eş-Şems,8) Keza, AllahMusa'ya: "Biz senden sonrakavmini imtihana uğrattık.Samirî de onlarısaptırdı."(Taha,85)buyurmaktadır.

. İÇİNDEKİLER .

Page 110: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Allah'ın Dilemesi Babı

-Allah yaratmayı dilemediğibir şeyi emretmiş fakat bir şeyiemretmediği halde yaratmışmıdır? diye sordum:

-Evet, dedi.

-Bu nasıl olur? diye sordum.

-Allah kâfire müslüman olmayıemretmiş, fakat kâfir içinmüslümanlığı yaratmamıştır. Kâfiriçin küfrü dilemiş, fakat kâfireküfrü emretmediği haldeyaratmıştır, diye cevap verdi.

-Allah, emretmemiş olduğu birşeyden razı olur mu? diyesordum.

-Evet, nafile ibâdetler bunamisaldir, dedi.

-Allah bir şeyi emrettiğihalde ondan razı olmamasıdurumu olur mu? diye sordum.

-Hayır, dedi.

Page 111: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Niçin?diye sordum.

-Çünkü Allah emrettiği herşeyden razı olur, dedi.

-Allah kullarını razı olduğuhususlardan dolayı mı, yoksa razıolmadığı hususlardan dolayı mıazaba çeker? diye sordum.

-Allah kullarını razı olmadığışeyler için azaba çeker. Onlara;küfür, masiyet ve rızagöstermediği konularda azapeder, dedi.

-Allah onlara, dilediği için mi,yoksa dilemediği için mi azapeder? diye sordum.

-Allah onlar hakkında dilediğiiçin azap eder. Çünkü Allahkullarında âsi için masiyeti, kâfiriçin küfrü dilediği halde, küfür vemasiyet dolayısıyla azaplandırır,dedi.

-Allah, onlara İslâm'ıemretmiş, sonra onlar için küfrüdilemiş midir? diye sordum. Evet,dedi.

-Allah'ın dilemesi emrini migeçmiştir, yoksa emri midilemesini geçmiştir? diyesordum.

Page 112: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Allah'ın dilemesi emrinigeçmiştir, dedi.

-Allah'ın dilemesi onun rızasımıdır, değil midir? diye sordum.

-Dilemesi, rızası ve emrettiğihususta taat ile amel eden kimseiçin, Allah'ın rızası vardır.Allah'ın emrettiğinin hilafına amelişleyen kimse onun dilemesi ileişlemiş olur, fakat onun rızasıylaişlemiş olmaz. Ona karşı masiyetişlemiş olur. Masiyet ise Allah'ınrızası hilâfınadır, dedi.

-Rızası olan konuda Allahkullarını azaba çeker mi? diyesordum.

-Allah, kullarını, razı olmadığıküfürden dolayı azaba çeker.Fakat onların taatı terketmelerive masiyet işlemelerinden dolayıonlardan intikam alıp, azapetmeye rızası vardır, dedi.

-Allah, mü'minler için küfrüdilemiş midir? diye sordum.

-Hayır, fakat mü'minler içinîmanı dilemiştir. Keza kâfirler içinküfrü, zina edenler için zinayı,hırsızlık edenler için hırsızlığı,ilim erbabı için ilmi, hayırsahipleri için de hayrı dilemiştir.

Page 113: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Allah, kâfirleri yaratmadan önceonların kâfirler ve sapıklarolmasını dilemiştir,dedi.( Allah'ınezelden dilemesi, küfrü vedalaleti yaratması, kulun muhtarolup onu seçeceği dolayısıyladır.Bu ifadeden kulun mecbur olduğuanlaşılmamalıdır.)

-Allah kâfirleri, razı olduğuşeyi yarattığından dolayı mı, razıolmadığı şeyi yarattığından dolayımı azaplandırır? diye sordum.

-Allah kâfirleri yaratmayarazı olduğu şeyden dolayı azabauğratır, dedi.

-Niçin? diye sordum.

-Allah, küfrü yaratmayarızası olduğu halde onlarıküfürlerinden dolayı azab çeker.Fakat Allah'ın bizatihi küfrerızası yoktur, dedi.

-Allah "Kulları için küfrerızası yoktur."(ez-Zümer,7)buyurduğu halde nasılolur da küfrü yaratmaya rızasıolur? diye sordum. Şöyle cevap

verdi:

-Allah onlar hakkında diler,fakat razı olmaz.

Page 114: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Niçin?

-Çünkü Allah İblis'iyaratmıştır, İblis'i yaratmayarızası var, fakat İblis'inkendisine rızası yoktur. KezaAllah, içkiyi ve domuzuyaratmıştır. Onları yaratmayarızası olduğu halde kendilerinerızası yoktur.

-Niçin?

-Allah içkinin kendisine rızagösterse idi, onu içen Allah'ınrazı olduğu şeyi içmiş olurdu.Fakat onun içkiye ve küfre,İblis'e ve fiillerine rızası yoktur.Fakat bizzat Hz. Muhammed'erızası vardır.

-Yahudiler, "Allah'ın elibağlıdır."(el-Maide,64) diyorlar.Onların bu sözüne Allah'ın rızasıvar mıdır?

-Hayır, dedi.

. İÇİNDEKİLER .

Page 115: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Allah'ın Dilemesi Konusunda BirBaşka Bölüm

O kimse "Allah bütün insanlarımelekler gibi itaatkâr yaratmakisteseydi, buna kadir olur muydu?Bunu haber ver." denildiğinde"Hayır," diye cevap verirse, Allahıkendisini tavsif ettiğindenbaşkası ile vasıflandırmış olur.Zîra Allah Kur'ân'da: "Kullarınınüzerine yegâne mutasarrıfO'dur."(el-En’am,18), "O kullarınınküfrüne razı olmaz."(ez-Zümer,7) ve"O sizin üzerinizden size azapgöndermeğe kadirdir."(el-En’am,65.)

buyurmaktadır. Eğer "kadirdir."derse "Allah İblis'in itaatkonusunda Cebrail gibi olmasınıdileseydi, buna muktedir olmazmıydı?" de. Eğer "Hayır," dersekendi sözünü terketmiş ve Allah'ısıfatlarından başkası ilevasıflandırmış olur. Eğer "Kulunzina etmesi, içki içmesi, namusluinsanlara dil uzatması Allah'ın izniile değil midir?" diye söylerse"Evet," denir. Eğer "O halde o

Page 116: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kimseye niçin had cezası tatbikedilir?" derse: "Allah'ın emrettiğişey terkolunmaz," denir. Çünkü okimse kölesini kesse, bu Allah'ındilemesi ile olur, insanlar da okimseyi kötülerler. Eğer kölesiniazad ederse, insanlar dayaptığından dolayı onu öğerler.Bunların her ikisi de Allah'ındilemesi ile vücuda gelir, o kimsebu fiilleri Allah'ın dilemesi ileişlemiş olur. Fakat kul Allah'ındilemesi ile masiyet işlerse,işleyen kimsenin fiilinde ilâhî rızave doğruluk yoktur. "Niçin onahad cezası tatbik edilir?" sözü,onların prensiplerine göre fasitbir sualdir. Çünkü onlar bir çokmasiyetlerde de Allah'ındilemesini kabul etmiyorlar. Onagöre içki içmek gibi bir fiilinharicinde had cezası gerekmiyor.Oysaki yaptığı bütün işleriAllah'ın dilemesi ile yapmıştır.

. İÇİNDEKİLER .

Page 117: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Günah İşleyen Kimsenin KafirOlduğu İddiasının Reddi Bölümü

-Eğer bir kimse "günahişleyen kimse kâfirdir", derse,onun sözünü boşa çıkaracak cevapnedir? diye sordum. Şöylesöyledi:

-Ona şöyle cevap verilir:"Yûnus'u da an. Hani oöfkelenerek çıkıp gitmiş,kendisini tazyik etmeyeceğimizisanmıştı. Karanlıklar içindeniyaz ederek, Senden başkailah yoktur, seni tenzih ederim,ben zâlimlerden oldum, dedi."(el-

Enbiya,87.) Buna göre o, zalimmü'mindir, kâfir ve münafıkdeğildir. Hz. Yûsuf un kardeşleri:"Ey babamız, bizim içingünahlarımızın bağışlanmasınıdile. Biz muhakkak suçluidik."(Yusuf,97.) dediler. Budurumlarıyla onlargünahkârdırlar, fakat kâfirdeğildiler. Yüce Allah,Peygamberi Hz. Muhammed'e

Page 118: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

"Senin geçmiş ve gelecekgünahını Allah'ın affetmesiiçin..."(el-Fetih,2.) buyurmuş,günahını yerine küfrünüdememiştir. Hz. Musa kıptîyiöldürmesi dolayısıyla günahişlemişti, fakat kâfir değildi.

Eğer o kimse "Ben inşallahmü'minim," derse, "ŞüphesizAllah ve melekleri Peygamber'esalât ve selâm ederler, eymü'minler, siz de ona salâvatgetirin, ona lâyık olduğu şekildeselâm getirin."(el-Ahzab,56)âyeti gereğince "Eğermü'minsen ona salâvat getir,değilsen getirme," denir. KezaAllah şöyle buyurur: "Ey imanedenler, cuma günü namaz içinnida olunduğunda Allah'ınzikrine koşun, alışverişibırakın."(el-Cuma,9.)

Muaz (r.a) şöyle dedi: "KişininAllah hakkında şüphesi, onunbütün iyiliklerini iptal eder.Allah'a iman ettiği halde masiyetişleyen kimsenin affedilmesiumulur, azap görmesinden dekorkulur." Muaz'a soran kimse:"Şüphe iyilikleri giderdiğine göre,îman etmek de kötülükleri daha

Page 119: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

çok giderir." demişti. Muaz da:'Yemin ederim, bu adamdan dahaçok hayret edilecek bir kimsegörmedim," dedi. Ona "Senmüslüman mısın?" diye sordu. Oda "bilmiyorum" dedi.

O kimseye "bilmiyorum,"sözün doğru mu, yanlış mı diyesorulur. Eğer "doğru" derse şöylesöyle: "Dünyada doğru olanâhirette doğru değil midir?".Eğer "Evet," derse: "Kabirazabına, suale, kadere, hayır veşerrin Allah'tan olduğuna îmanediyor musun?" diye sor. "Evet"derse "Sen mü'min misin?" diyesor. Eğer yine "bilmiyorum"derse, o zaman; bilmeyesin,anlamayasın, iflah olmayasın, de.

-Eğer bir kimse cennet vecehennem yaratılmış değillerdir,derse? diye sordum

-O kimseye şöyle de: Onlarbir şeydir, yahut bir şey değildir.Oysaki, Allah Kur'ân-ı Kerîm'de"Allah her şeyinyaratıcısıdır."(ez-Zümer,62.), "Bizherşeyi bir ölçü ile yarattık."(el-

Kamer,49.), "Onlar sabah akşamateşe karşı getirilecekler."(el-

Mü’min,46.) buyurmaktadır, dedi.

Page 120: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

-Eğer cennet ve cehennemfâni olacaktır derse? diyesordum.

-Ona Allah Kur'ân'dacennetin nimetlerini "Kesiliptükenmeyen, yasak daedilmeyen"(el-Vakıa,32.) olarakvasfetmektedir, de.

Cennetlik ve cehennemliklergirdikten sonra cennet vecehennem yok olacaktır diyenkimse de orada ebedî kalışı inkârettiği için, kâfir olur.

Ebû Hanife (r.a.) şöyle dedi:

-Allah-u Taâla mahluklarınsıfatı ile tavsif edilemez. O'nungazabı ve rızası keyfiyetsizsıfatlarındandır. Sünnet veCemaat Ehli'nin görüşü budur.Allah gazap eder ve razı olur.Onun gazabı cezalandırması,rızası da sevabıdır, denemez. Bizonu, kendisini tavsif ettiği gibitavsif ederiz. O birdir, hiç birşeye muhtaç değildir.Doğurmamış, doğurulmamıştır,kendisine hiç bir şey denkdeğildir. Hayy, kayyum, kadir,duyan, gören, bilen O'dur. O'nuneli, kullarının elleri üzerindedir,fakat kulların eli gibi bir uzuv

Page 121: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

değildir. O ellerin yaratıcısıdır.O'nun yüzü yarattıklarının yüzügibi değildir. O bütün yüzlerinyaratıcısıdır. O'nun nefsiyarattıklarının nefsi gibi değildir.Bütün nefislerin yaratıcısı O'dur."Onun benzeri hiç bir şeyyoktur. Duyan ve görenO'dur."(eş-Şura,11)

-Eğer Allah-u Taâlanerededir, diye sorulursa? diyesordum.

-O kimseye: Yaratılmadanönce mekân yoktu, halbuki Allahvardı. Mahlukattan hiç biriyokken, "nerede" mefhumumevcut değilken, Allah vardı. Oher şeyin yaratıcısıdır, diye söyle.Eğer "Dileyen, dilenmiş olan şeyine ile diledi?" denilirse "Sıfatla"de. O kudretle kadir, ilimle âlim,mülk ile mâliktir. Eğer "meşietlemi diledi, meşietle takdir edilipilimle mi diledi?" diye sorarsa:"Evet," diye cevap ver. (Allah'ın dilemesi ilmine, ilim demaluma tabidir. Buna göre insanihtiyarî fiillerinde mücberdeğildir.)

. İÇİNDEKİLER .

Page 122: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

İman Babı

Eğer: "îmanın yeri neresidir?"diye sorulursa onun kaynağının veyerinin kalb olduğu, fer'inin decesette bulunduğu söylenir. Eğer:"O parmağında mıdır?" diyesorulursa, "Evet" de. Eğer:"Parmak kesilince îman nereyegider?" diye sorulursa: "Kalbe,"de.

Eğer: "Allah kullarından birşey talep eder mi?" diye sorarsa:"Hayır onlar ancak Allah'tanisterler," de. Allah'ın kullarüzerindeki hakkı nedir?" diyesöylenirse: "O'na kulluk etmeleri,hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır.Bunu yaptıkları zaman onlarınAllah'tan bekledikleri, Allah'ınonları affetmesi vesevaplandırmasıdır. Zîra Allah,Kur'ân'da: "Ağaç altında sanabey'at ettiklerinde Allahmü'minlerden razı oldu."(el-

Fetih,18,) âyeti gereğince Allah,mü'minlerden razı olur. Allah

Page 123: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

İblis'e gazap eder. "Dilediğiniziyapın."(Fussilet,40,) âyeti Allah'ıntehdidini ifade eder. "Semûd'agelince; biz onlara doğru yolugöstermiştik, fakat onlarkörlüğü hidâyete tercihettiler."(Fussilet,17) Yani onlarahidâyeti göstermiş veaçıklamıştık, demektir. "Dileyenîman etsin, dileyen kâfirolsun."(el-Kehf,29.) âyeti va'îd ifadeeder. "Ben cinleri de insanlarıda ancak bana kulluk etsinlerdiye yarattım."(ez-Zariyat,56.))

-yani benim birliğimi kabuletsinler demektir-buyurulmaktadır. Fakat bufiillerin hepsi; hayrı, şerri, tatlısı,acısı, zararlısı ve faydalısı, hepsiAllah'ın takdiriyledir. Yüce Allahşöyle buyurur: "Eğer Rabbindileseydi, yeryüzündekiinsanların hepsi de îmanederlerdi. Sen niçin insanlarımü'min olsunlar diye zorlamakistiyorsun?"(Yunus,99), "Biz onlaramelekler indirseydik, ölüleronlarla konuşsaydı, her şeyi biraraya getirip onların önündetoplasaydık, Allah dilemedikçeyine îmana gelmezlerdi."(el-

Page 124: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

En’am,111.), "Hiçbir kimse Allah'ınizni olmadıkça îmanedemez."(Yunus,100.), "Eğer Rabbindileseydi, insanları bir tekümmet yapardı, fakat onlarihtilafta devam edecekler.Ancak Rabbinin rahmetdiledikleri müstesnadır. Allahda onları bunun içinyarattı."(Huh,118-119.), "Allah'akulluk edin, şeytanden çekinin.Her kavimde Allah'ın hidâyetettiği kimseler ve sapıklığasarılanlar da vardır."(en-Nahl,36.)."Allah dilemedikçe sizdileyemezsiniz."(el-İnsan,30.)YâniAllah, takdiri ile dilemedikçe sizdileyemezsiniz. Hz, Şuayb (a.s.)şöyle söylemişti: "Allah bizi sizindininizden kurtardıktan sonrayine o dine dönersek, Allah'aiftira etmiş oluruz. Onun içinAllah'ın dilemesi dışında bizimsizin dininize dönmemize ihtimalyoktur. Rabbimizin ilmi her şeyikaplamıştır. Biz Allah'atevekkül ettik. Ey Rabbimizkavmimizle bizim aramızdakidavada doğrulukla hükmet. Senher şeyin doğrusunu gösteren vebildirenlerin en hayırısısın."(et-

Tekvir,29) Hz. Nuh şöyle dedi:"Allah sizin helak edilmenizi

Page 125: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

dilerse, benim size öğütvermem ve hayrınızı istememsize hiçbir fayda vermez. ORabbinizdir, dönüşünüzonadır."(Hud,34.) Keza Yüce Allahşöyle buyurur: "O, andolsun ona(Yûsuf’a) niyet kurmuştu. EğerRabbinin burhanını görmese idi,oda onu kasdetmiş gitmişti. Bizböylece ondan kötülüğü vehayasızlığı giderdik. Çünkü obizim ihlasa erdirilmişkularımızdandı."(Yusuf,24.) KezaAllah şöyle buyurur: "BizSüleyman'ı denedik. Onun tahtıüzerine bir ceset attık. O dahemen Allah'a dönüpsığındı."(Sad,34.)

. İÇİNDEKİLER .

Page 126: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

el-FIKHU' EKBER

Rahman ve Rahim olan Allah'ınadıyla

Tevhidin aslı, buna îmanetmenin en doğru yolu şudur:Allah'a, meleklerine, kitaplarına,peygamberlerine, öldükten sonradirilmeye, kadere, hayrın veşerrin Allah'tan olduğuna, hesap,mizan, cennet ve cehennemeinandım, bunların hepsi de haktır,demek gerekir.

Yüce Allah, sayı yönüyle değil,ortağı olmaması yönüyle birdir. O,doğurmamış ve doğurulmamıştır.O'na hiçbir şey denk değildir. Oyarattıklarından hiç birinebenzemez. İsimleri, zatî ve fiilîsıfatlarıyla daima var olmuş vevar olacaktır.

Allah'ın zatî sıfatları; hayat,kudret, ilim, semi, basar ve irâdesıfatlarıdır. Fiilî sıfatlar ise,tahlik (yaratma), terzik (rızıkverme), inşa (yapma), ibda

Page 127: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

(örneksiz yaratma) ve sun'(san'atla yaratma) ve diğer fiilîsıfatlardır.

Allah, sıfatları ve isimleri ilevar olmuş ve var olacaktır. O'nunisim ve sıfatlarından hiçbirisonradan olma değildir. O ilmiyledaima bilir, ilim O'nun ezeldesıfatıdır. O kudretiyle daimakadirdir, kudret O'nun ezeldesıfatıdır. Kelâm ile konuşur, kelâmO'nun ezelde sıfatıdır. Yaratmasıile daima haliktır, yaratmakO'nun ezelde sıfatıdır. Fiili iledaima faildir, fiil O'nun ezeldesıfatıdır. Fail Allah'tır, fiil iseO'nun ezelde sıfatıdır. Yapılanşey, mahlûktur. Yüce Allah'ın fiiliise mahlûk değildir. Allah'ınezeldeki sıfatları mahlûk vesonradan olma değildir. Allah'ınsıfatlarının yaratılmış vesonradan olduğunu söyleyen,yahut tereddüt eden veya şüpheeden kimse Yüce Allah'ı inkâretmiş olur.

Kur'ân-ı Kerîm, Allah kelâmıolup, mushaflarda yazılı,kalplerde mahfuz, dil ile okunurve Hz. Peygamber'e indirilmiştir.Bizim Kur'ân-ı Kerîm'itelaffuzumuz, yazmamız ve

Page 128: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

okumamız mahlûktur fakatKur'ân mahlûk değildir. Allah'ınKur'ân'da belirttiği Musa vediğer peygamberlerden, firavn veİblis'ten naklen verdiğihaberlerin hepsi Allah kelâmıdır,onlardan haber vermektedir.Allah'ın kelâmı mahlûk değildir,fakat Musa'nın ve diğeryaratılmışların kelâmı mahlûktur.Kur'ân ise Allah'ın kelâmı olup,kadîm ve ezelîdir

Allah bir şey (varlık)'dir,fakat diğer şeyler gibi değildir.O'nun varlığı cisim, cevher, araz,had, zıd, eş ve ortaktan uzaktır.O'nun Kur'ân'da zikrettiği gibieli, yüzü ve nefsi vardır. Allah'ınKur'ân'da zikrettiği gibi el, yüzve nefs gibi şeyler, keyfiyetsizsıfatlardır. O'nun eli, kudretiveya nimetidir denilemez. Zîra butakdirde sıfat iptal edilmiş olur.Bu, Kaderiyye ve Mutezile'ningörüşüdür. O'nun elinin,keyfiyetsiz sıfat olması gibi,gazabı ve rızası da keyfiyetsizsıfatlarından iki sıfattır.

Allah, eşyayı bir şeydenyaratmadı. Allah, eşyayıoluşundan önce, ezelde biliyordu.O, eşyayı takdir eden ve

Page 129: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

oluşturandır. Allah'ın dilemesi,ilmi, kazası, takdiri ve Levh-iMahfûz'daki yazısı olmadan,dünya ve âhirette hiçbir şey vakiolmaz. Ancak onun Levh-iMahfûz'daki yazısı, hüküm olarakdeğil, vasıf olarak yazılıdır. Kaza,kader ve dilemek, O'nun nasılolduğu bilinemeyensıfatlarındandır. Allah, yok olanıyokluğu halinde yok olarak bilir,onun yarattığı zaman nasılolacağını bilir. Var olanı, varlığıhalinde var olarak bilir, onunyokluğunun nasıl olacağını bilir.Allah ayakta duranın ayaktaduruş halini, oturduğu zaman daoturuş halini bilir. Bütün budurumlarda Allah'ın ilminde ne birdeğişme, ne de sonradan olma birşey hâsıl olmaz. Değişme veihtilâf, yaratılanlarda olur.

Allah'ın "Allah Musa'yahitap etti."(en-Nisa,164.) âyetindebelirttiği gibi. Musa Allah'ınkelâmını işitti. Şüphesiz ki Allah,Musa ile konuşmasından önce de,kelâm sıfatı ile muttasıftı. YüceAllah yaratmadan da ezeldeyaratıcı idi. Allah, Musa'ya hitapettiğinde, ezelde sıfatı olankelâmı ile konuştu. O'nunsıfatlarının hepsi, mahlûkların

Page 130: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

sıfatlarından başkadır. O bilir,fakat bizim bildiğimiz gibi değil.O kadirdir, fakat bizimgücümüzün yettiği gibi değil. Ogörür, fakat bizim görmemiz gibideğil. O işitir, fakat bizimişittiğimiz gibi değil. O konuşur,fakat bizim konuşmamız gibideğil. Biz uzuvlar ve harflerlekonuşuruz. Oysaki Allah, uzuvsuzve harfsiz konuşur. Harflermahlûktur, fakat Allah'ın kelâmımahlûk değildir.

Allah insanları küfür veîmandan hâli olarak yaratmış,sonra onlara hitap ederekemretmiş ve nehyetmiştir. Kâfirolan; kendi fiili, hakkı inkâr vereddetmesi ve Allah'ın yardımınıkesmesiyle küfre sapmıştır. İmaneden de kendi fiili, ikrarı, tasdikive Allah'ın muvaffakiyet veyardımı ile îman etmiştir.

Allah Âdem'in neslini,sulbünden insan şeklinde çıkarmış,onlara akıl vermiş, hitap etmiş,îmanı emredip, küfrüyasaklamıştır. Onlar da onunRabb olduğunu ikrar etmişlerdir.Bu, onların îmanıdır. İşte onlar bufıtrat üzerine doğarlar. Bundansonra küfre sapan bu fıtratı

Page 131: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

değiştirip bozmuş olur. İman vetasdik eden de fıtratında sebatve devam göstermiş olur.

Allah, kullarının hiç birini îmanveya küfre zorlamamış, onlarımü'min veya kâfir olarakyaratmamıştır. Fakat onlarışahıslar olarak yaratmıştır. İmanve küfür kulların fiilleridir. Allah,küfre sapanı, küfrü esnasındakâfir olarak bilir. O kimse dahasonra iman ederse, imanı halindemü'min olarak bilir, ilmi ve sıfatıdeğişmeksizin onu sever.

Kulların hareket ve sükûn gibibütün fiilleri hakikaten kendikesbleri (kazançları)'dir. Onlarınyaratıcısı ise Yüce Allah'tır.Onların hepsi Allah'ın dilemesi,ilmi, hükmü ve kaderi ile olur.

Taatların hepsi, Allah'ın emri,muhabbeti, rızası, ilmi, dilemesi,kazası ve takdiri ile vacipkılınmıştır. Masiyetlerin hepsi deAllah'ın ilmi, kazası, takdiri vedilemesi ile olmakla beraber,rızası ve emri değildir.

Peygamberlerin hepsi de(salât ve selâm olsun) küçük,büyük günah, küfür ve çirkinhallerden münezzehtir. Fakat

Page 132: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

onların sürçme ve hataları vâkiolmuştur. Hz. Muhammed,Allah'ın sevgili kulu, resulü, nebisi,seçilmiş tertemiz kuludur. O hiçbir zaman puta tapmamış, gözaçıp kapayacak bir an bile Allah'aortak koşmamıştır. O, küçükbüyük hiç bir günah işlememiştir.

Peygamberlerden sonrainsanların en faziletlisi, Ebû Bekres-Sıddîk, sonra Ömer el-Fârûk,sonra Osman b. Affân Zû'n-Nûreyn, daha sonra Aliyyu'l-Murtaza'dır. Allah hepsinden razıolsun. Onlar doğruluk üzere,doğruluktan ayrılmayan, ibâdeteden kimselerdir. Hepsine sevgive saygı duyarız. Hz.Peygamber'in ashabının hepsinisadece hayırla anarız.

Bir müslümanı, helâlsaymaması şartıyla, büyükgünahlardan birini işlemesi ilekâfir sayamayız. Bu durumdakibir kimseden îman isminikaldıramayız, ona gerçek anlamdamü'min deriz. Bir mü'minin kâfirolmamakla beraber günahkârolması caizdir.

Günahlar, mü'mine zararvermez demeyiz. Keza günah

Page 133: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

işleyen kimse Cehennem'e girmezde demeyiz. Dünyadan mü'minolarak ayrılan kimse, fasık da olsaCehennem'de ebedî kalacaktır,demeyiz.

Mürcie'nin dediği gibi,iyiliklerimiz makbul,kötülüklerimiz de affedilmiştir,demeyiz. Fakat kim bütünşartlarına uygun, müfsitayıplardan uzak amel işler ve onuküfür ve dinden dönme gibişeylerle boşa çıkarmaz vedünyadan mü'min olarak ayrılırsaşüphesiz Allah onun amelini zayietmez, bilakis kabul eder veondan dolayı sevap verir, deriz.

Allah'a ortak koşmak veküfür dışında, büyük ve küçükgünah işleyen, fakat tevbeetmeden mü'min olarak ölenkimsenin durumu Allah'ındilemesine bağlıdır. Dilerse onaCehennem'de azap eder, dilerseaffeder ve hiç azaba uğratmaz.

Herhangi bir amele riyakarıştığı zaman, o amelin ecriniyok eder. Keza ucüb (kendiamelini üstün görmek) deböyledir.

Peygamberlerin mucizeleri ve

Page 134: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

velîlerin kerametleri haktır.Ancak, haberlerde belirtildiğiüzere İblis, Firavun ve Deccalgibi Allah düşmanlarına ait olan,onların şimdiye kadar vukua gelişve gelecek hallerine mucize de,keramet de demeyiz. Bu, onlarınhacetlerini yerine getirmedir.Zîra, Allah, düşmanlarınınihtiyaçlarını, onları derecederece cezaya çekmek vesonunda cezalandırmak şeklindeyerine getirir. Onlar da bunaaldanarak azgınlık ve küfürdehaddi aşarlar. Bunların hepsi decaiz ve mümkündür.

Yüce Allah, yaratmadan öncede yaratıcı, rızıklandırmadan öncede rızık verici idi. Allah, âhirettegörülecektir. Mü'minler Allah'ıCennet'te, aralarında bir mesafeolmaksızın, teşbihsiz vekeyfiyetsiz olarak baş gözleriylegöreceklerdir.

İman, dil ile ikrar, kalp iletasdiktir. Gökte ve yerdebulunanların îmanı, îman edilmesigereken şeyler yönünden artmazve eksilmez, fakat yakın vetasdik yönünden artar ve eksilir.Mü'minler, îman ve tevhidhususunda birbirlerine

Page 135: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

müsavidirler. Fakat amelitibarıyla birbirlerindenfarklıdırlar. İslâm, Allah'ınemirlerine teslim olmak ve itaatetmek demektir. Lügat itibariyleiman ve islâm arasında farkvardır. Fakat islâmsız îman,îmansız da islâm olmaz. Onlarınikisi de bir şeyin içi ve dışıgibidirler. Din ise; iman, islâm veşeriatlerin hepsine birden verilenisimdir.

Biz, Yüce Allah'ı kendisinikitabında tavsif ettiği bütünsıfatlarıyla gerçek olarak biliriz.Hiçbir kimse Allah'a, O'nunşanına lâyık şekilde hakkıylaibâdet etmeye kadir değildir.Fakat insan ancak Allah'ınkitabında, Resulünün bildirdiğiölçüde Allah'a ibâdet eder.

Bütün mü'minler; marifet,yakîn, tevekkül, muhabbet, rıza,korku ve ümit ve iman konusundabirbirlerine müsavidirler. Bukonuda imanın dışındakihususlarda birbirlerindenfarklıdırlar.

Yüce Allah, kullarına karşılütufkârdır, adildir, kulunhakettiği sevabı lütfuyla kat kat

Page 136: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

fazlasıyla verir. Kulunu, adaletininicabı olarak işlediği günahtandolayı cezalandırır. Kezakendisinden bir lütuf olarakbağışlar da.

Peygamberlerin (salât veselâm olsun) şefaati haktır.Peygamberimizin (s.a.) şefaati,günahkâr mü'minler ve onlardanbüyük günah işleyip cezayıhaketmiş olanlar için hak vesabittir.

Kıyamet günü amellerinmizanla tartılacağı hususu haktır.Hz. Peygamberi'in havzı haktır.Kıyamet günü hasımlar arasındaiyilikler alınarak kısas vehesaplaşma olması haktır.İyilikler bulunmadığı takdirdekötülüklerin atılması hak vecaizdir.

Cennet ve Cehennem hâlenyaratılmıştır, ebediyen de fâniolmayacaklardır. Huriler ebediyenölmezler. Yüce Allah'ın cezası da,sevabı da ebedîdir.

Allah dilediğini kendisinin birlütfü olarak hidâyete ulaştırır.Dilediğini de adaletinin gereğiolarak sapıklığa düşürür. Allah'ınsapıklığa düşürmesi, hızlânıdır.

Page 137: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Hızlanın mânâsı ise, Allah'ın razıolacağı şeylerde onu muvaffakkılmayıp, yardımını kesmesidir.Bu, Allah'ın adaleti gereğidir.Keza, Allah'ın günahkârlarıisyanları sebebiyle cezalandırmasıda adaleti icabıdır.

Şeytan, mü'min kuldan imanınıbaskı ve cebirle alır, dememizdoğru değildir. Fakat kul îmanıterkederse, Şeytan da onunimanını alır, deriz.

Kabirde Münker ve Nekir'insualleri haktır. Kabirde ruhuncesede iade edilmesi haktır.Bütün kâfirler ve asi mü'minleriçin kabir sıkıntısı ve azabı haktır.

Âlimlerin, Allah'ın sıfatlarınıFarsça (Arapça'dan başka birdille) söylemeleri caizdir. Fakatyed=el kelimesi, Allah'ın sıfatıolarak Farsça söylenemez. FakatFarsça olarak Rûyi Hüdâ=Allah'ınyüzü demek caizdir. Allah'ınyakınlık ve uzaklığı, mesafeninuzunluk ve kısalığı ile değil,keramet ve zillet mânâsındadır.İtaatli olan kul, Allah'akeyfiyetsiz olarak yakın, âsi kulise keyfiyetsiz olarak Allah'tanuzak olur. Yakınlık, uzaklık ve

Page 138: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

yönelmek, yalvaran kula racidir.Keza Cennet'te komşuluk veAllah'ın önünde bulunmak dakeyfiyetsiz şeylerdir.

Kur'ân-ı Kerîm, Allah'ınResulüne (s.a.) indirilmiş olup,mushaflarda yazılıdır. Kelâmmânâsında Kur'ân âyetlerininhepsi de fazilet ve büyüklükbakımından birbirine müsavidir.Fakat bazısında zikir vezikredilen fazileti bahiskonusudur. Âyete'l-Kürsi bunamisaldir. Burada zikredilenAllah'ın yüceliği, azameti vesıfatlarıdır. Bu âyette hem zikir,hem de zikredilenin faziletiolarak iki fazilet bir arayagelmiştir. Bu kısmında ise sadecezikir fazileti vardır. Kâfirlerinkıssalarında olduğu gibi. Buâyetlerde zikredilenin bir faziletiyoktur, çünkü zikredilenlerkâfirlerdir. Keza Allah'ın isim vesıfatlarının hepsi de azamet vefazilette müsavidir, aralarındafarklılık yoktur.

Hz. Peygamber'in anne vebabası İslâm gelmeden önceöldüler. Kasım, Tâhir ve İbrahimAllah Resulünün oğulları, Fâtıma,Rukiyye, Zeynep ve Ümmü Gülsüm

Page 139: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

de kızları idiler.

İnsan tevhid ilminininceliklerinden herhangi birindegüçlükle karşılaşırsa, sorupöğreneceği bir âlim buluncayakadar, Allah katında doğru olanainanması gerekir. Böyle birkimseyi arayıp bulmaktagecikmesi caiz değildir. Buhususta tereddüt edilerekbeklemek mazur görülmez. Eğertereddüt ederek beklerse, kâfirolur.

Mîrac haberi haktır. Onureddeden sapık bir bid'atçi olur.Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cüc'ünortaya çıkması, güneşin batıdandoğması, Hz. İsa'nın gökteninmesi ve sahih haberlerdebildirilen kıyamet alâmetlerininhepsi de haktır.

Yüce Allah, dilediğini doğruyola hidâyet eder.

. İÇİNDEKİLER .

Page 140: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

EBÛ HANÎFENİN VASİYYETİ

Rahman ve Rahim olan Allah'ınadıyla

İman; lisan ile ikrar, kalb iletasdiktir. Sadece ikrar imanolmaz. Çünkü sadece ikrar imanolsaydı, bütün münafıklarınmü'min olmaları gerekirdi. Kezasadece tasdik de iman olmaz.Eğer sadece tasdik îman olsaydı,bütün kitap ehlinin mü'min olmasıgerekirdi. Halbuki Allah; "Allahşahitlik eder ki, münafıklaryalancıdırlar."(el-Münafikun,1) ve"Kendilerine kitap verdiğimizkimseler Peygamberi oğullarınıtanır gibi tanırlar."(el-Bakara,146.)

buyurmaktadır.

İman artmaz ve eksilmez.Çünkü, imanın artması ancakküfrün azalmasıyla; eksilmesi deküfrün artmasıyla tasavvurolunabilir. Bir şahsın aynıdurumda mü'min ve kâfir olmasınasıl mümkün olur? Mü'min

Page 141: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

gerçekten iman eden, kâfir degerçekten inkâr eden kimsedir.İmanda şüphe olmaz. Zira YüceAllah "Onlar gerçektenmü'minlerdir."(el-Enfal,4.) ve "Onlargerçekten kâfirlerdir."(en-

Nisa,151.)buyurmaktadır. Hz.Muhammed'in ümmetinden âsiolan kimselerin hepsi gerçektenmü'min olup, kâfir değillerdir.

Amel imandan ayrı, iman daamelden ayrı şeylerdir. Mü'mininbir çok zaman bazı amellerdenmuaf tutulması bunun delilidir. Bumuaflık halinde mü'minden imanıngittiği söylenemez. Âdet görenbir kadın, namazdan muaftır.Fakat, ondan imanın kaldırıldığını,yahut imanın terkedilmesininemredildiğini söylemek caizdeğildir. Şâri' o kimseye "Orucuterket, sonra da kaza et,"demiştir. Fakat "İmam bırak,sonra kaza et," denilmesi caizdeğildir. Fakirin zekât vermesigerekmez, demek caizdir. Fakatfakirin iman etmesi gerekmezdemek caiz değildir.

Hayrın ve şerrin takdiriAllah'tandır. Eğer bir kimse hayırve şerrin takdirinin Allah'tanbaşkasından olduğunu söylerse, o

Page 142: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kimse Allah'ı inkâr ve tevhidinancını iptal etmiş olur.

Ameller; fariza, fazilet vemasiyet olmak üzere üç kısmaayrılır. Farizalar, Allah'ın emri,dilemesi, muhabbeti, rızası,kazası, kudreti, ilmi, muvaffakkılması, yaratması ve Levh-iMahfûz'da yazması iledir. Fazilet(farz olmayan ameller) Allah'ınemri neticesi olan amel değildir.Eğer öyle olsaydı, fariza olurdu.Fakat fazilet olan amellerAllah'ın dilemesi, muhabbeti,rızası, kaderi, kazası, hükmü,ilmi,muvaffak kılması, yaratmasıve Levh-i Mahfûz'da yazmasıneticesidir. Ma'siyet olan amelAllah'ın emri neticesi değildir,fakat Allah'ın muhabbeti, rızasıve muvaffak kılması olmaksızın;dilemesi, kazası, takdiri, hızlanı(yardıma ihtiyaç duyulduğu andayardımı kesmek), ilmi ve Levh-iMahfûz'da yazması iledir.

Allah'ın ihtiyacı olmaksızınArş üzerine istiva ve istikrarıvardır. Muhtaç olmaksızın arşı vebaşkalarını muhafaza eder. EğerAllah'ın ihtiyacı olsaydı,mahlûklar gibi âlemi icad vetedbîre kadir olamazdı. Oturmak

Page 143: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ve karar kılmaya muhtaç olsaydı,Arş'ın yaratılmasından önceAllah'ın nerede olduğu sorusuortaya çıkardı. Yüce Allah bundanmünezzehtir.

Kur'ân, Allah-u Taâla'nınmahluk olmayan kelâmı, vahyi,tenzili, ilâhî zâtının aynı olmayan,zatından da ayrı düşünülemeyenkelâm sıfatıdır. O, mushaflardayazılı dille okunur, kalplerde yertutmaksızın muhafaza edilir.Mürekkep, kâğıt ve yazılarınhepsi mahlûktur. Zira bunlarkulların fiilleri sonucudur. FakatAllah'ın kelâmı mahlûk değildir.Yazılar, harfler, kelimeler,işaretler kulların anlamaihtiyacından dolayı mânâyadelalet eden şeylerdir. Allah'ınkelâmı zâtıyla kaim olup, mânâsıbu delalet edici şeylerle anlaşılır.Allah'ın kelâmının mahlûkolduğunu söyleyen kimse kâfirolur. Allah-u' Taâla daimakendisine ibâdet edilendir. Kelâmıise kendisinden ayrılmaksızınokunan, yazılan ve hıfzolunandır.

Peygamberimiz Hz.Muhammed'den sonra bu ümmetinen faziletlisi Ebû Bekr es-Sıddîk,sonra Ömer, sonra Osman, sonra

Page 144: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

da Ali'dir (Allah hepsinden razıolsun). "İlk önce iman edenler,herkesi geçenlerdir. Allah'ayakın olanlar onlardır. OnlarNaîm cennetlerindedir."(el-

Vakıa,10.) âyeti bu hususu ifadeeder. Önceliği olan herkes dahafaziletlidir. Onları her mü'min vemuttaki sever, buğzedenlermünafık ve kötü kimselerdir.Kullar amelleri, ikrarları vemarifetleri ile mahlûkturlar. Failmahlûk olunca onun fiillerininevleviyetle mahlûk olması gerekir.

Allah-u Taâla mahlûkatı âcizve zayıf oldukları halde güçleriolmaksızın yaratmıştır. Onlarınyaratıcı ve rızıklandırıcısı "Siziyaratan, sonra besleyen, sonrasizi öldüren, sonra diriltenAllah'tır."(er-Rum,40.) âyetine göreAllah-u Taâla'dır. Helâl kazanç vehelâlinden mal biriktirmekhelâldir. Haramdan malbiriktirmek ise haramdır.İnsanlar üç kısma ayrılır:İmanında samimi olan mü'min,küfründe direnen inkarcı kâfir venifakında sebat eden iki yüzlümünafık. Allah-u Taâla mü'mineameli, kâfire imanı, münafığa daihlası farz kılmıştır. "Ey insanlar;Rabbinizden korkun"(el-Hac,1.)

Page 145: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

âyetinde "Ey mü'minler, Allah'aitaat edin", "Ey kâfirler; Allah'aiman edin", "Ey münafıklar; ihlaslıve samimi olun," mânâsı vardır.

İstitaat (kulun fiili içingerekli güç) fiilden önce de sonrada değil, ancak fiille beraberdir.Eğer istitaat fiilden önce olsaydı,kul ihtiyacı anında Allah'tanmüstağni olurdu. Bu ise "Müstağniolan Allah'tır. Sizler isemuhtaçsınız." (Muhammed,38.) âyetinemuhalif olurdu. İstitaatin fiildensonra olması, fiilin takat veistitaatsız meydana gelmesinigerektireceği için muhaldir.

Mestler üzerinemeshetmek vârid olan hadîsegöre caiz olup; mukim için bir günbir gece, yolcu için üç gün üçgecedir. Hadîs, mütevatire yakınolduğu için inkâr edeninküfründen korkulur. Seferdenamazları kısaltmak ve oruçtutmamak ruhsattır. "Sefereçıktığınız zaman namazıkısaltmanızda beis yoktur."(en-

Nisa,101.) ve "İçinizden kim hastaolur veya seferde bulunursa,tutamadığı günler sayısıncabaşka günlerde oruç tutar."(el-

Bakara,184) âyetleri bu hususu ifade

Page 146: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

etmektedir.

Allahu Taâla "Kalem"e yazmasınıemretmiş, Kalem de "Ne yazayımya Rabbi" demiştir. Allah-u Taâlada ona "Kıyamete kadar olacakşeyleri yaz," buyurmuştur. (EbûDavud, es-Sünne, 16; et-Tirmizî,el-Kader, 17; İbnu Hanbel. el-Müsned, V/217, 218,219.)"Onların işledikleri her şeydefterlerde kayıtlıdır. Küçük,büyük her şey yazılıdır."(el-

Kamer,52,53.) âyeti bunubelirtmektedir.

Şüphesiz kabir azabı vardır.Münker ve Nekir suali haktır. Bukonuda hadîsler varid olmuştur.Cennet ve Cehennem haktır. Veehli için yaratılmıştır. Allahmü'minler için Cenneti"Müttakiler içinhazırlanmıştır."(A’li-İmran116.)

kâfirler için de Cehennemi"Kâfirler için hazırlanmıştır."(el-

Bakara,24.) âyetlerinde yarattığınıbelirtmiştir. Allah Cennet veCehennem'i sevap ve ceza içinyaratmıştır. Mizan haktır."Kıyamet günü adaletterazilerini kuracağız. Hiç birkimse, hiç bir şeyde haksızlığauğramayacaktır."(el-Enbiya,47) âyeti

Page 147: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

bunu ifade eder. İnsanın kitabını(amel defterini) okuması haktır."Kitabını oku! Bu gün seninnefsin kendi hesabını görmekiçin kâfidir."(İsra,14) âyeti bunundelilidir.

Allah bu nefisleri ölümdensonra da ellibin sene miktarıncatutan günde; ceza, sevap vehakların edası için diriltir."Şüphesiz, Allah kabirlerdebulunanları diriltecektir." (et-Tirmizi, el-Kader, 17.)âyeti buhususu' belirtir. Cennet ehlininAllah-u Taâla'ya keyfiyet, teşbihve cihet olmadan mülaki olmalarıhaktır. Peygamberimiz'in (Allahsalât ve selâm eylesin) şefaatibüyük günah işlese de Cennet ehliolan her mü'min için haktır. Hz.Aişe, Hz. Hatice'den sonrakadınların en faziletlisi,mü'minlerin annesi, zinadan uzak,râfizîlerin iftira ve iddialarındanberidir. Kim ona zina isnadındabulunursa, kendisi zinamahsûlüdür.

Cennet ehli Cennet'te,Cehennem ehli de Cehennem'deebedî kalacaklardır. Allah-u Taâlamü'minler için "OnlarCennetliklerdir, orada ebedî

Page 148: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

kalacaklardır." (İbn Hanbel, el-Müsned, V, 217,218,219.)kâfirleriçin de "OnlarCehennemliklerdir, orada ebedîkalacaklardır." (Ali-İmran,116)

buyurmaktadır.

. İÇİNDEKİLER .

Page 149: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

EBÛ HANÎFE'NİN OSMAN el-BETTİ'YE YAZDIĞI RİSÂLE

Hamd Âlemlerin Rabbine,Salât ve Selâm Efendimiz Hz.Muhammed'in Bütün Âl veAshabına Olsun.

İmam Husamu'd-Din b. el-Huseyn b. el-Haccac es-Seğnâkî, Hâfızuddin Muhammedb. Muhammed el-Buharî'den; o,Şemsu'l-Eimme Muhammed b.Abdü's-Settar el-Kerderi’den;o, Burhanüddin Ebi'l-Hasan Alib. Ebi Bekr b. Abdi'l-Celil el-Merginânî'den; o, ZiyâuddinMuhammed b. el-Huseyn b.Nasır el-Yersûhî'den; o,Alâeddin Ebi Bekr Muhammedb. Ahmed es-Semerkandî'den;o, Ebu'l-Muîn Meymûn b.Muhammed el-Mekhûli en-Nesefi’den; o, Ebû ZekeriyyaYahya b. Mutarrif el-Belhi’den;o, Ebû Salih Muhammed b. el-Huseyn es-Semerkandi’den; o,Ebû Said Muhammed b. Ebî

Page 150: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Bekr el-Büstî'den; o, Ebu'l-Hasen Ali b. Ahmed el-Farisî'den; o, fakih Nasîr b.Yahya'dan; o, Ebû AbdullahMuhammed b. Semâa et-Temimi’den; o, İmam Ebû YûsufYakub b. İbrahim el-Ensârî'den, o da İmam-ı AzamEbû Hanîfe'den (Allahhepsinden razı olsun) rivayetettiğine göre, Ebû Hanîfe şöylededi:

Rahman ve Rahim Olan Allah'ınismiyle

Ebû Hanîfe'den Osman el-Bettî'ye. Sana selâm olsun. Benkendisinden başka ilâh olmayanAllah'a hamdederim.

İmdi; ben sana Allah'a karşıtâat ve takva tavsiye ederim.Allah hesaba çekici vecezalandırıcı olarak kâfidir.Mektubun bana ulaştı, hakkımdaifade ettiğin nasihatini anladım.Bu konuda gayretin olduğunuyazmışsın. Durum bizim için deaynıdır. Benim "dalâlette kalmışmü'min" dediğimi duyduğunu,hayır ve nasihat hususundamektup yazmaya sevkeden şeyin,sana ağır geldiğini belirtiyorsun.

Page 151: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Oysa ben yemin ederim kiAllah'ın rızasından uzak bir şeyiişleyen bir kimse için, hiçbirmazeret bahis konusu olamaz.İnsanların ihdas ettikleri vekendiliklerinden ortayakoydukları şey, onları hidayeteulaştırmaz. Aslolan, Kur'ân-ıKerîm'in getirdiği ve Hz.Peygamber'in davet ettiği, -insanlar arasında tefrika ortayaçıktığı devreye kadar Hz.Peygamber'in ashabının yapmaktadevam edegeldikleri şeylerdir.Bundan başkası ile amel edenlerbid'atçi ve kendiliklerinden ihdasedicilerdir. Sana yazdığımmektubu anla ve hakkımdakidüşüncelerinden sakın, şeytanınsenin zihnine kötü düşüncesokacağından kork. Allah bizi veseni taatıyla korusun. O'ndanbizim ve senin için rahmetiylemuvaffakiyetler diler, şöylederiz:

Allah-u Taâla, Hz.Muhammed'i göndermeden önce,insanlar Allah'a şirk koşmadurumunda idiler. Allah Hz.Muhammed'i, insanları İslâm'açağırması için gönderdi. O da,insanları Allah'tan başka ilâholmadığına, O'nun bir olduğu ve

Page 152: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ortağı bulunmadığına şehâdete veAllah'tan gelen her şeyi kabuletmeye çağırdı. İslâm'a girenkimse mü'min, şirkten uzak, malıve kanı hürmete lâyık,müslümanların hak ve hürmetinesahip oldu. Hz. Peygamber'indaveti esnasında İslâm'ıterkeden; kâfir, imandan uzak vemalı ve kam helâl sayıldı. Böyleleriiçin ya müslüman olmaları yahutda öldürülmeleri dışında bir şeykabul edilmez. Fakat Allah'ıncizye alınıp dinlerinde serbestbırakılmaları yönünde kitap ehliolanlar için verdiği hüküm bununharicindedir. Daha sonra iman vetasdik edenler için farizalar naziloldu. Sonra o farizaları imanlabirlikte işlemek de amel oldu.Bunun için Allah Kur'ân-ıKerîm'de "İman edip, salih amelişleyenler"(el-Bakara,25,82,277.), "KimAllah'a iman eder ve salih amelişlerse...(et-Tegabün,7;et-Talak,11.)

buyurur. Bu âyetlerin birçokbenzerleri Kur'ân'damevcuttur.Buna göre ameliişlemeyen tasdiki kaybetmişolmaz, amel olmadan da tasdikmevcut olur. Ameli terkedenkimse, ameli terkinden dolayıtasdiki kaybetmiş olsaydı, iman

Page 153: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

ismi ve hürmetinden de çıkmışolurdu. Oysaki zayi edenler,sadece tasdiki zayi etmelerindendolayı, iman isminden, hak vehürmetinden uzaklaşıp eskihalleri olan şirke avdet etmişolurlar.

Keza, insanların tasdikkonusunda birbirinden farklıolmadıkları, birbirinden az yahutda çok tasdik edici olmamaları,fakat bunun yanında amelkonusunda birbirinden farklıoldukları durumu da, tasdik veamelin farklı şeyler olduğunuortaya koymaktadır. İnsanlaraterettüb eden farizalar farklıdır.Sema ehli ile peygamberlerin diniaynıdır. Bunun için Allah "O,size, dinden Nuh'a emrettiğini,sana vahyettiğimizi. İbrahim'e,Musa'ya ve İsa'yaemrettiğimiz; dini doğru tutunve onda ayrılığa düşmeyin diye,kanun yaptı."(eş-Şura,13.) buyurur.

Bil ki, Allah'ı ve Resullerinitasdik etmekten hasıl olanhidayet, farz kılınan amellerdekihidayet gibi değildir. Bunuanlamak sana niçin güç geliyor?Halbuki sen o kimseyi, tasdikidolayısıyla Allah'ın kitabında

Page 154: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

belirttiği gibi mü'min; farizalarınbir kısmını bilmediğinden ötürü decahil olarak isimlendiriyorsun.Cahil olan bilmediğini öğrenir.Allah ve Resulünü bilmektensapan kimse, insanların mü'minoldukları halde öğrenebileceklerişeyi bilmekten sapan kimse gibiolur mu? Allah-u Taâla, farizalarıbildirirken şöyle buyurur. "Allah,yanılmayasınız diye size bunlarıaçıklıyor. Allah her şeyihakkıyla bilir."(el-Maide,175.),"Şayet şahit kadınlardan biriunutursa diğeri onahatırlatır."(el-Bakara,282.), "Musadedi ki: Ben o işi henüz doğruyolu görmeyecek halde ikenyaptım."(eş-Şuara,20),Yani cehaletleişledim demektir. Bu hususunkabul edilmesinde, Allah'ın kitabıve Hz. Peygamber'in sünnetindekidelillerin anlaşılması senin gibi birkimseye zor gelmeyecek kadaraçık ve aşikârdır. Sen; zâlimmü'min, günahkâr mü'min, âsimü'min ve hatalı mü'min demiyormusun? İman hususunda hidâyeteulaşmış olan kimse, zulüm ve hataettiği konuda doğru yolu bulmuşolur mu? Yahut hak konusundakihatadan dolayı delalette olur mu?Hz. Yakub'un oğulları, babalarına

Page 155: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

"sen eski dalaletindesin"(Yusuf,95.)

demişlerdi. Onların bu ifadeleriile "sen eski küfründesin,"mânâsını kasdettiklerinizannediyor musun? Allah, seniböyle anlamaktan korusun, zîrasen Kur'ân-ı bilen bir kimsesin.

Bil ki; durum, senin bizeyazdığın gibi, insanlarfarizalardan önce tasdik ehliidiler, daha sonra farizalar geldişeklinde olursa, tasdik ehlinintasdik ismine hak kazanmaları,ancak amellerle mükellef olmalarızamanında mümkün olurdu.Bundan önce onları, dinlerini vesenin katında durumlarının neolduğunu bana açıklamadın. Otakdirde onlar, tasdik edicidurumuna, amellerle mükellefkılındıkları zaman hak kazanırlar.Eğer onların mü'min olduklarını,haklarında müslümanlarınhükümlerinin ve hürmetinin icraedileceğini iddia edersen, doğrusöylemiş olursun. Bu konudaisabet olduğu için ben de sanamektup yazmadım.

Eğer onların kâfir olduklarınısöylersen, bid'atçi olup, Hz.Peygamber ve Kur'ân'amuhalefet etmiş olursun. Ehli

Page 156: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

bid'atten, hakkı reddedenlerinsözlerini kabul eder, onun nekâfir ne de mü'min olduğunusöylersen, bil ki bu düşüncebid'at olup, Hz. Peygamber veashabına karşı bir muhalefetteşkil eder.

Hz. Ali ve Hz. Ömer,mü'minlerin emiri ismini aldılar.Ashap onları mü'minlerin emiridiye isimlendirirken, bütünfarizalarda itaatkâr olanlarınemiri mânâsını mıkastediyorlardı? Hz. Alikendisiyle harbeden Şam ehlini,kazıyye kitabında "mü'minler"olarak isimlendirmiştir. Hz. Alikendileriyle harbederken, onlarişledikleri amelde hidâyetibulmuşlar mıydı? Hz.Peygamber'in ashabı birbiriylesavaştı. Karşılıklı savaşanzümrelerin, her ikisi de fiillerindehak ve hidâyete ermiş değillerdir.el-Bâgıye=mütecaviz zümre ismisana göre nedir? Allah'a yeminederim ki kıble enlinin günahlarıarasında adam öldürmekten, heleHz. Peygamber'in ashabınınkanlarını dökmekten daha büyükbir günah bilmiyorum. Çarpışan ikizümrenin sana göre isimlerinedir? Her ikisi de aynı zamanda

Page 157: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

isabetli değildir. Eğer her ikisininde isabetli olduğunu söylersen, otakdirde bid'at işlemiş olursun.Her ikisi de isabetsizdir, dersenyine bid'atçi olursun. Eğerikisinden biri hidayet üzeredir,dersen diğerinin durumu nedir?Eğer Allah bilir dersen, isabetetmiş olursun. Sana yazdığım buhususu anlamaya çalış.

Bil ki; benim görüşüm şudur:Kıble ehli mü'mindir. Onlarıterkettikleri herhangi birfarizadan dolayı imandan çıkmışkabul etmem. İmanla birliktebütün farizaları işlemekle Allah'aitaat eden kimse bize göreCennet ehlidir, imanı ve ameliterkeden kimse ise, kâfir veCehennemliktir. İmanı bulunduğuhalde, farizaların bazısınıterkeden kimse, günahkârmü'mindir. Onun azap görmesiyahut affedilmesi Allah'ındilemesini bağlıdır. Eğer Allah onaazap ederse, günah işlediğindendolayı azap eder, günahını,mağfiret buyurursa affeder. BenHz. Peygamber'in ashabı arasındaönceden geçen ihtilaflar için,"Allah en iyisini bilir" diyorum.Kıble ehli için senin de bundanbaşka düşündüğünü zannetmem.

Page 158: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Çünkü bu Allah Resulününashabının, sünnet ve fıkhınhamillerinin meselesidir.Arkadaşın Ata b. Ebî Rebah dabu görüşte idi. Biz onun için de buhususu Hz. Peygamber'inashabının meselesi olduğunubelirtiyoruz. Arkadaşın Nâfi debu görüşte idi, fakat o, buhususta İbnu Ömer'den ayrıldı.Salim b. Saîd b. Cübeyr de "BuHz. Peygamber'in ashabınınmeselesidir," demiştir. ArkadaşınNâfi, Abdullah b. Ömer'ingörüşünün de bu olduğunu iddiaetti. Keza Abdu'l-Kerim'inTavus'dan, onun da İbnuAbbas'tan naklettiğine göre, onungörüşü de bu yöndedir. Hz. Ali'ninkazıyye kitabını yazarken,çarpışan iki zümrenin ikisini de,mü'min olarak isimlendirdiği banaulaşmıştır. Karşılaştığımız, sendenhaber getiren yakınlarınız, Ömerb. Abdu'l-Aziz'in de bu görüşteolduğunu, daha sonra "Bu konudabana bir kitap yazın," diyerekbunu evladına öğretmeyekoyulduğunu, bunun öğretilmesiniemrettiğini, arkadaşlarının dabunu öğrettiklerini rivayetettiler. Bu hal de müslümanlarcakabul gördü.

Page 159: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

Bil ki; bildiğiniz ve insanlaraöğrettiğiniz şeylerin en faziletlisisünnettir. Senin için lâyık olan,sünneti öğrenmeleri gereken ehilkimseleri bilmendir.

Zikrettiğin mürcie (Küfürleberaber amelin fayda vermediğigibi, iman edilince işlenengünahların da zararvermeyeceğini iddia eden birfırka.) meselesine gelince: Bid'atehli hak ve doğruyu söyleyenkimseleri bu isimle isimlendirirse,hakkı söyleyenlerin bunda negünahı vardır? Oysaki böyleisimlendirilenler, adi ve sünnetehli kimselerdir. Mürcie ismini deancak onlara düşman olankimseler vermiştir. Yemin ederimki, insanları hakka çağırsan, onlarda bu konuda sana tabi olsalar,daha sonra da sen onlarıkötülüklerle tavsif etsen, buhakka zarar vermez. Onlar böyleyaparlarsa, buna bid'at denir. Budurum, hakikat ehlinden aldığınhususlara, noksanlık ve kusurgetirir mi?

Eğer mektubun veaçıklamaların uzayacağı endişesiolmasaydı, yazdığın hususlarda,geniş cevaplar verirdim. Senin için

Page 160: Imam-i Azam Ebu Hanife - Imam-i Azam 39 in Bes Ese

müşkil olan veya bid'atçilerin sanaulaştırdıkları konular olursa, banabildir. İnşâallah, sana o konulardacevap veririm. Senin ve benim içinhayra vesile olacak hususlardakusur etmem. Kendisinden yardımdilenen, ancak Allah'tır. Selâmiletmek ve ihtiyaç için mektupyazmayı ihmal etme. Allah bize,iyi bir akıbet ve temiz bir hayatnasib etsin. Allah'ın selâmı,rahmet ve bereketi senin üzerineolsun.

Allah'a hamd olsun. Cenâb-ıHak, Efendimiz Hz. Muhammed'e,onun yakınlarına ve ashabına,hepsine salât ve selâm eylesin.

. İÇİNDEKİLER .