2
(Beyrut 1970) . istanbul ( 1979). Beyrut ( 1982) ve (ts .. Da- ofsetyoluyla tek- Arapça ve ingilizce önsözle- rin eklenmesiyle Huleyf tek bilinen eseri kolay ula- hale de metnin olarak tesbit edilmesi ve gerekli Nitekim Josef van Ess ile von Hans Daiber kaleme makale- lerde, Ulrich Rudolph da Matüridi ve Se- m erkant'ta Sünni kelam konusunda telif eserde Huleyf hatalarma yer (bk. bibl.). Kitô.- bü't-Tev]Jid'in Hüseyin Sudi ta- bir tercümesi de (istanbul 1981 ). Son olarak Bekir ve Muhammed Aruçi'nin eser Bekir dan Türkçe'ye (Ankara 2003). : Matüridi. Kitabü 't- Cambridge Üniver- sitesi K tp., nr. Add. 361; Ebü'I-Yüsr ei-Pezdevi, H. P. Lin ss ). Kahire 1383/1963, s. 3; Nesefi. 'l -edille (Sa la me). 1, 359; 1406; Brockelmann . GAL , 1, . 195; Suppl. , 346; Hediyyetü '1-'arifin, ll, 36; Sezgin. GAS, 1, 605; M. Sait Ebü'l- Mufn en-Nese(i'ye Ait (yüksek lis an s tezi . 1988). Sos- yal Bilimler Enstitüsü , s. 37-44; a.mlf .. "The Authenticity of the Manüscript of Maturidi's Kitab al-Tawhid: A Re-examination" , islam Dergisi , sy. 1, 1997, s. 19-29; U. Rudolph, Al-Maturldi und die sun- nillsche theologie in Samarkand, Leiden 1997, s. 223-254; J. Schacht. "New Sources for the History of Muhammadan Theology", St./, 1 ( 1953). s. 23-42; G. Vajda, "Le temoignage d'al- Maturidi sur la doctrine des manichee ns, des et des marcionites", Arabica, XIII, Le iden 1966, s. 1-38; H. Daiber. "Zur Erstaus- gabe von al-Maturidi, Kitab lsl. , Lll/2 ( 1975). s. 299 -313 ; J. van Ess. " Abü Man- sür Muhammad b. Muhammadb. al- Maturidi", Oriens, XXVll-XXVlll ( s. 556- 565; D. Thomas, "Abü Mansür al-Maturidi on the Divinity of)esus Christ", /slamochristiana, XXIII , Roma 1997, s. 43-64. r L Iii BEKiR TOPALOGLU yl:o:S") Muhammed b_ (ö. 1206/1 792) dair eserL _j Tam hiive 'ale'l-'abid'dir_ Belli bir pla- bulunmayan risale hacmindeki eserin tevhid ilkesinin önemini vurgulamakla bu ilkeyi bazan ve temas etmekle nü söylemek mümkündür. Genellikle mi eserlerin bulunan harn- dele ve salvele yer verilmeyen eser yedi bölümden (bab) Bölümler genel olarakayetle hadis rivayetleri nakledilir. ba- zan da saha be ve tabiin alimlerine da bulunulur_ Her hacminin ço- o bölümde zikredilen ayet ve hadis- lerden bir ilgiyle hüküm- lerin "fihi mesai!" dökümü ve tevhid ilkesine önemini vurgu- lamakla (bab. 1- 6) . çerçevesinde be- önlemesi için yüzük kolye takma. ve muska dan ve bekleme, Allah'- tan hayvan kesme ve adak adama, O'ndan talebinde bulunma temas edilmektedir (bab. 7-16). on yedi ve on sekizinci bölümleri olup burada tevhid ilkesini benimserne- yeniere belirtilir_ Da- ha sonraki bölümlerde , salih kimselere duyulacak sevginin hususu ve ka- birlerinde ibadet etmenin üzerinde durulduktan sonra (bab. 19-23) büyü, kehanet, ge- ait sonuç yara- · üstü güç atfetme gibi belir- tilerine temas edilir (bab. 24-32). Eserin bölümlerinde emin olma, rahmetinden ümit kesme. kadere göstermeme. riya. Allah na yemine olmama (bab. 33- 42). gelenekte Allah Ian "dehr" vb_ isimlere etme, Allah, Kur'an ve Peygamber'in geçen söz ve alay etme, Allah da kötü zanda bulunma (bab. 43 - 59) gibi konularla kaderi inkar etme . putlara ben- zer meydana getirme, çokça ye- min etme gibi meselelere (bab. 60-67) yer verilir_ Bid'at, hurafe ve her red- dedip Selef akidesini desteklemek ama- Kitô.bü 't- de konular halinde düzenlenme- ilgili meseleler de yan yana getiril- Eser, Teymiyye ve Kay- yim ei-Cevziyye gibi müteahhir Selef alim- lerinin tevhid ve lerinin yorumu ve bir özeti de olup fikri derinlikten yoksundur. Bu- nunla beraber siyasi bir hareketin ve iti- K iT AB Ü 't-TEVHiD kadi bir mezhebin temel üzerinde fazlaca ve kütüphanelerde yazma nüsha- bulunan Kitô.bü't- (bk. Brockel- II, 5 31 ) defalarca gibi birçok dile tercüme örnek ola- rak Türkçe'ye (istanbul 1994). Urduca'ya (Riyad 1994). Filipince'ye(Riyad 1994) ve Senhali diline (Riyad 1992) çeviri- leri Üzerinde ve en müelli- · fin b. Tey- sirü'l- ii Kitô.bi't- Züheyr Beyrut 1409/ 1989) ve Abdurrahman b. (bk. bibl.). yine müellifin Kurretü ii da've- ti'l-enbiyô.' ve'l-mürselin'idir (Riyad 1404) . Bunlardan Said b. Abdülaziz ei-Cündul'ün ed-Dürrü'n-naiid'alô. Ki- (bs. yeri yok. 1399/ 1979) , Muhammed b. Salih ei-Useymin'in el- Kavlü'l-müiid 'alô. (I-lll. Riyad 14 5). Abdurrahman b. N Sa'- di'nin el-Kavlü's-sedid ii tevhid ( Medine 1413) ve Abdullah b _ Ab- durrahman b. Cebrin'in Fevô.'id min (Riyad 1993) eser- leri zikredilebilir. Abdullah b. Carullah. Ki- kolayca soru- cevap haline getirerek el-Cô.mi'u'l-ferid li'l-es'ile ve'l-ecvibe 'alô. Kitô.bi't-Tev- (Kahire 1408/ 1988). öteyandan Ferih b. Salih ei-Behlal, eserde geçen ve hadisleri tah- ric edip Ta]].ricü ii iSmiyle (Riyad 1995). Kitô.bü 't- tevhid ve irk kavram- yeni yorum. bid'at ve hu- rafelere ge- Müellif bu ki- taptaki Hureymi- le ve Uyeyne'den sürgün Muhammed b. Suud'la sonra ise ve onun fi- kirleri üzerine Suud ile Vehhabilik Muhammed b. Abdülveh- eseri reddiyelere de konu tur. Bunlardan ilki Süleyman ta- '1-ilô.hiyye fi'r-red 'ale'l-Vehhô.biyye Süleyman bu eserinde Muhammed b. Ab- meyletmekle, Teymiyye ve Kayyim'in vesile. ka bir ziyareti vb. konulardaki rini aktarmakla suçlam bu alim- 119

Iii - TDV İslam Ansiklopedisimemiştir. Eser, İbn Teymiyye ve İbn Kay yim ei-Cevziyye gibi müteahhir Selef alim lerinin tevhid ve şirk konularındaki görüş lerinin katı yorumu

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Iii - TDV İslam Ansiklopedisimemiştir. Eser, İbn Teymiyye ve İbn Kay yim ei-Cevziyye gibi müteahhir Selef alim lerinin tevhid ve şirk konularındaki görüş lerinin katı yorumu

( Beyrut 1970). Aynı baskı istanbul ( 1979). Beyrut ( 1982) ve İskenderiye'de (ts .. Da­rü'l-maarifi'l-Mısriyye) ofsetyoluyla tek­rarlanmıştır. Arapça ve ingilizce önsözle­rin eklenmesiyle gerçekleştirilen Huleyf neşri tek nüshası bilinen eseri kolay ula­şılabilir hale getirmişse de metnin doğru olarak aniaşılıp tesbit edilmesi ve gerekli dipnotlarının konulması açısından başa­

rılı olamamıştır. Nitekim Josef van Ess ile von Hans Daiber kaleme aldıkları makale­lerde, Ulrich Rudolph da Matüridi ve Se­m erkant'ta Sünni kelam konusunda telif ettiği eserde Huleyf neşrinin hatalarma geniş yer ayırınışiardır (bk. bibl.). Kitô.­bü't-Tev]Jid'in Hüseyin Sudi Erdoğan ta­rafından başarısız bir tercümesi de yapıl­mıştır (istanbul 1981 ). Son olarak Bekir TopaJoğlu ve Muhammed Aruçi'nin neşre hazırladığı eser Bekir TopaJoğlu tarafın­dan Türkçe'ye çevrilmiştir (Ankara 2003) .

BİBLİYOGRAFYA :

Matüridi. Kitabü 't- Tevf:ıid, Cambridge Üniver­sitesi K tp., nr. Add. 361; Ebü'I-Yüsr ei-Pezdevi, Uşülü'd-dfn(nşr. H. P. Linss ). Kahire 1383/1963, s. 3; Nesefi. Tebşıratü ' l-edille (Sa la me). 1, 359; Keş(ü';r:-;r:unün,ıı, 1406; Brockelmann. GAL, 1, . 195; Suppl. , ı , 346; Hediyyetü '1-'arifin, ll, 36; Sezgin. GAS, 1, 605; M. Sait Özervarlı. Ebü'l­Mufn en-Nese(i'ye Ait Tebsıratü'l-edille'nin

Kaynakları (yüksek lisans tezi . 1988). MÜ Sos­yal Bilimler Enstitüsü, s. 37-44; a.mlf .. "The Authenticity of the Manüscript of Maturidi's Kitab al-Tawhid: A Re-examination" , islam Araştırma ları Dergisi, sy. 1, İstanbul 1997, s. 19-29; U. Rudolph, Al-Maturldi und die sun­nillsche theologie in Samarkand, Leiden 1997, s. 223-254; J. Schacht. "New Sources for the History of Muhammadan Theology", St./, 1 ( 1953). s. 23-42; G. Vajda, "Le temoignage d'al­Maturidi sur la doctrine des manicheens, des dayşanites et des marcionites", Arabica, XIII, Le iden 1966, s. 1-38; H. Daiber. "Zur Erstaus­gabe von al-Maturidi, Kitab at-TauJ:ıid", lsl. , Lll/2 ( 1975). s. 299-313; J . van Ess. "Abü Man­sür Muhammad b. Muhammadb. Malımüd al­Maturidi", Oriens, XXVll-XXVlll ( 198ı). s. 556-565; D. Thomas, "Abü Mansür al-Maturidi on the Divinity of)esus Christ", /slamochristiana, XXIII, Roma 1997, s. 43-64.

r

L

Iii BEKiR TOPALOGLU

KİTABÜ't-TEVHiD (~_,..,, yl:o:S")

Muhammed b_ Abdülvehhab'ın (ö. 1206/1 792)

Allah' ın birliğine dair eserL _j

Tam adı Kitô.bü't-TevJ:ıid elle~i hiive J:ıa~~u'lliih 'ale'l-'abid'dir_ Belli bir pla­nı bulunmayan risale hacmindeki eserin tevhid ilkesinin önemini vurgulamakla başladığını, bu ilkeyi bazan düşünüş ve

davranışlara temas etmekle sürdürdüğü­nü söylemek mümkündür. Genellikle İsla­mi eserlerin baş tarafında bulunan harn­dele ve salvele kısmına yer verilmeyen eser altmış yedi bölümden (bab) oluşmak­tadır_ Bölümler genel olarakayetle başlar. ardından hadis rivayetleri nakledilir. ba­zan da saha be ve tabiin alimlerine atıflar­da bulunulur_ Her bölürİıün hacminin ço­ğunu, o bölümde zikredilen ayet ve hadis­lerden bir ilgiyle çıkarılabilecek hüküm­lerin "fihi mesai!" başlığı altında dökümü oluşturur_

Kitô.bü't-TevJ:ıid, şirkten kaçınma ve tevhid ilkesine sarılmanın önemini vurgu­lamakla başlamakta (bab. 1-6) . ardından şirki andıran davranışlar çerçevesinde be­laları önlemesi için yüzük kullanıp kolye takma. nazarlık ve muska taşıma, taşlar­

dan ve ağaçlardan uğur bekleme, Allah'­tan başkası adına hayvan kesme ve adak adama, O'ndan başkasına sığınıp yardım talebinde bulunma konularına temas edilmektedir (bab. 7-16). Kitabın on yedi ve on sekizinci bölümleri şefaate ayrılmış olup burada tevhid ilkesini benimserne­yeniere şefaat edilmeyeceği belirtilir_ Da­ha sonraki bölümlerde, geçmişte yaşa­mış salih kimselere duyulacak sevginin aşırıya kaçmaması hususu ve onların ka­birlerinde ibadet etmenin sakıncaları üzerinde durulduktan sonra (bab. 19-23) büyü, kehanet, kuşların uçuşundan ge­leceğe ait sonuç çıkarma, yıldızlara yara- · tılmışlık üstü güç atfetme gibi şirk belir­tilerine temas edilir (bab. 24-32). Eserin diğer bölümlerinde Allah'ın azabından emin olma, rahmetinden ümit kesme. kadere rıza göstermeme. riya. Allah adı­na yapılan yemine razı olmama (bab. 33-42). gelenekte Allah manasında kullanı­Ian "dehr" vb_ isimlere saygısızlık etme, Allah, Kur'an ve Peygamber'in adı geçen söz ve yazılarla alay etme, Allah hakkın­da kötü zanda bulunma (bab. 43-59) gibi konularla kaderi inkar etme. putlara ben­zer şekiller meydana getirme, çokça ye­min etme gibi meselelere (bab. 60-67) yer verilir_

Bid'at, hurafe ve şirkin her çeşidini red­dedip Selef akidesini desteklemek ama­cıyla yazıldığı anlaşılan Kitô.bü 't- TevJ:ıid'­de konular başlıklar halinde düzenlenme­miş, ilgili meseleler de yan yana getiril­memiştir. Eser, İbn Teymiyye ve İbn Kay­yim ei-Cevziyye gibi müteahhir Selef alim­lerinin tevhid ve şirk konularındaki görüş­lerinin katı yorumu ve bir özeti niteliğin­de olup fikri derinlikten yoksundur. Bu­nunla beraber siyasi bir hareketin ve iti-

K iT AB Ü 't-TEVHiD

kadi bir mezhebin temel kitabını teşkil ettiğinden üzerinde fazlaca durulmuş ,

şerh ve Mşiyeleri yapılmıştır.

Çeşitli kütüphanelerde yazma nüsha­ları bulunan Kitô.bü't-TevJ:ıid (bk. Brockel­ınann. II, 5 31 ) defalarca yayımlandığı gibi birçok dile tercüme edilmiştir. örnek ola­rak Türkçe'ye (istanbul 1994). Urduca'ya (Riyad 1994). Filipince'ye(Riyad 1994) ve Senhali diline (Riyad 1992) yapılan çeviri­leri sayılabilir. Üzerinde gerçekleştirilen şerh ve haşiyelerin en meşhurları müelli- · fin torunlarıSüleyman b. Abdullah'ın Tey­sirü'l- 'az{zi'l-J:ıamid ii şerJ:ıi Kitô.bi't­TevJ:ıid'i (nşr. Züheyr eş-Şavlş . Beyrut 1409/ 1989) ve Abdurrahman b. Hasan'ın FetJ:ıu 'l-mecid şerJ:ıu Kitô.bi't-TevJ:ıid ' i (bk. bibl.). yine aynı müellifin Kurretü 'uyuni'l-muvaJ:ıJ:ıidin ii taJ:ı~i~i da've­ti'l-enbiyô.' ve'l-mürselin' idir (Riyad 1404). Bunlardan başka Said b. Abdülaziz ei-Cündul'ün ed-Dürrü'n-naiid'alô. Ki­tô.bi't-TevJ:ıid (bs. yeri yok. 1399/ 1979), Muhammed b. Salih ei-Useymin'in el­Kavlü'l-müiid 'alô. Kitô.bi't-TevJ:ıid (I-lll. Riyad 14 ı 5). Abdurrahman b. N asır Sa'­di'nin el-Kavlü's-sedid ii ma~iişıdi't­tevhid ( Medine 1413) ve Abdullah b_ Ab­durrahman b. Cebrin'in Fevô.'id min şer­J:ıi Kitô.bi't-TevJ:ıid (Riyad 1993) adlı eser­leri zikredilebilir. Abdullah b. Carullah. Ki­tô.bü't-TevJ:ıid'in kolayca aniaşılmasını sağlamak amacıyla içerdiği konuları soru­cevap haline getirerek el-Cô.mi'u'l-ferid li'l-es'ile ve'l-ecvibe 'alô. Kitô.bi't-Tev­J:ıid adıyla neşretmiştir (Kahire 1408/ 1988). öteyandan Ferih b. Salih ei-Behlal, eserde geçen ve eleştirilen hadisleri tah­ric edip Ta]].ricü eJ:ıô.di§i'l-münteMde

ii Kitô.bi't-TevJ:ıid iSmiyle yayımiarnıştır (Riyad 1995).

Kitô.bü 't-TevJ:ıid tevhid ve ş irk kavram­Iarına getirdiği yeni yorum. bid'at ve hu­rafelere karşı açtığı savaş dolayısıyla ge­niş yankılar uyandırmıştır. Müellif bu ki­taptaki düşüncelerinden dolayı Hureymi­le ve Uyeyne'den sürgün edilmiş, atıcak Muhammed b. Suud'la tanıştıktan sonra ise düşünceleri benimsenmiş ve onun fi­kirleri üzerine Suud Krallığı ile Vehhabilik kurulmuştur. Muhammed b. Abdülveh­hab'ın eseri reddiyelere de konu olmuş­

tur. Bunlardan ilki kardeşi Süleyman ta­rafından yazılan eş-Şavô.'i]fu '1-ilô.hiyye fi'r-red 'ale'l-Vehhô.biyye adlı kitaptır. Süleyman bu eserinde Muhammed b. Ab­dülvehhab'ı Hariciliğe meyletmekle, İbn Teymiyye ve İbn Kayyim'in şefaat. vesile. ka bir ziyareti vb. konulardaki düşüncele­rini yanlış aktarmakla suçlam ış. bu alim-

119

Page 2: Iii - TDV İslam Ansiklopedisimemiştir. Eser, İbn Teymiyye ve İbn Kay yim ei-Cevziyye gibi müteahhir Selef alim lerinin tevhid ve şirk konularındaki görüş lerinin katı yorumu

KiTABÜ't-TEVHfD

ler söz konusu fiilieri küçük şirk sayıp fa­ilini mürted olarak nitelemedikleri halde Muhammed b. Abdülvehhab'ın onlara bu görüşleri isnat ettiğini söylemiştir (s. 30-33 ). Ahmed b. Ali el-Basri el-Kabbani de Faşıü'l-]]it{ıb ii reddi ljalô.lô.ti İbn 'Ab­dilvehhô.b adlı bir eser kaleme almıştır (lzaf:ı.u'l-meknun, Il, ı 90). Kitô.bü't-TevJ:ıid günümüzde Suudi Arabistan'da ve Veh­habiler'in hakim olduğu diğer bölgelerde okullarda temel ders kitabı olarak oku­tutmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA :

Muhammed b. Abdülvehhab, KiUi.bü't-Tev}J.id (Muhammed b. Salih ei-Useymln , el-Kavlü'l-mü­fid 'ala Kitiibi't-Tevi).id içinde. nşr. Süleyman b. Abdullah b. Hammüd-Halid b. Ali b. Muham­med). Riyad 1415, 1-111, tür.yer.; ayrıca bk. neş­redenlerin girişi, 1, 3; Süleyman b. Abdülvehhab en-Necdl, eş-Şava'iku'l-ilahiyye fi'r-red 'ale'l­Vehhabiyye (nşr. ibrflhim M. ei-Batavl), Kahire 1407/1987, s . 30-33; Süleyman b. Abdullah b. Muhammed. Teysirü 'i-'azizi 'l-J:ıamid {f şeri).i Ki­tabi't-Tev}J.id, Beyrut 1409/1989, s . 699 ; Ab­durrahman b. Hasan. Fet}J.u'l-mecid şer}J.u Kita­bi't-Tev}J.id, Kahire 1412/1992, tür. yer.; Brockel­mann. GAL, ll, 531 ; iza}J.u '1-meknün, ll, 190; H. Laoust. Les schismes dans 1'/slam, Payot - Pa­ris 1965; Said b. Abdülaziz eı :cündOI, ed-Dür­rü 'n-nai:id 'ala Kitabi 't-Tev}J.id, 1 baskı yeri yok[ 1979, s. 12-26; Ahmed M. ed-Dübeyb, Aşarü 'ş­Şeytı Mu}J.ammed b. 'Abdilvehhab, Riyad 1402/1982, s. 39-42, 195-198; Abdullah b. Ca­rullah. el-Cami'u '1-{erid li 'l-es'ile ve'l-ecvibe 'ala

· Kitabi't-Tev}J.id, Kahire 1408/1988, s. 7; Abdur­rahman b. N asır Sa'di, el-Kavlü 's-sedid fi ma ka· şıdi 't-tev}J.id, Medine 1413; Yusuf Ziya Yörükan. "Vahhabilik'~ . AÜİFD, 1 (ı 953), s. 58-59.

!il EMRULLAH YüKSEL

ı KiTAP

...,

(lık. AMEL DEFTERi). L _j

ı KİT AP

...,

L (yt.;;.OI)

_j

Arapça'dakitab "toplamak, bir araya getirip dikmek, bağlamak: yazmak, istin­sah etmek" anlamlarına gelen ketb kö­künden türemiş bir masdar olup yazıla­rak bir araya getirilen bilgilerle bunların yazıldığı malzemeyi ifade eder. İslami li­teratürde kitap "Kur'an-ı Kerim. vahiy, mektup, belge, iki kapak arasında toplan­mış bilgi, bir eserin ana konularından her biri" gibi çeşitli anlamlarda kullanılmıştır.

Ortaya çıkışından itibaren kitabın tari­hinde malzeme ve şekil bakımından bir­takım değişiklikler meydana gelmiştir. Günümüze ulaşan ilk kitaplar eski ön As­ya medeniyetlerine ait çivi yazılı tabletler-

120

dir. Tarihi Sumerler'e uzanan, fırınlanmış · veya kızgın güneşte kurutulmuş bu kil levhalar, genellikle okul olarak da kulla­nılan tablet evlerinde (edubba) veya saray ve mabedierin arşivlerinde muhafaza edilmekteydi. Bunlar birbirine tesbit edil­memiş , raflarda yanyana konulan levhalar halindeydi. As ur imparatoru Assurban i- . pal'in (m . ö. 669-6291?1) dünyanın en es­ki kütüphanesi diye bilinen Nineva'daki tablet evinde 20.000 tablet bulunmuş (halen British Museum 'dadır) ve bunların hükümdarın çeşitli yerlere gönderdiği, özel katipler tarafından kopya edilen eski Sumer ve Akkad edebi, ilmi metinlerin­den oluştuğu görülmüştür (Yıldız, s. 15). Kur'an'a göre Tür dağında Hz. Musa'ya verilen kutsal metinler de (ahd) levhalara yazılmıştı (el-A'raf 7/145, 150, 154). Özel bir sandıkta (tabGtü'l-ahd) korunan bu lev­halar mevcut Tevrat'a göre taştandı ( Con­cordance, "Thblet" , s. Cll55).

Birbirine raptedilmiş yapraklardan meydana gelen ilk kitaplar Mısır'da bulu­nan tomarlardır. Milattan önce lll. binyı­lın ilk yarısında ortaya çıkan bu kitaplar. "cyperus papyrus" denilen bitkiden ya­pılmış kağıt varakların birbirine yapıştı­rılmasıyla elde edilen ve ortalama enieri 30 cm., boyları 6-7 m. kadar olan şeritler halindeydi. Metinler sütun sütun yazılıyor ve şeritler okundukça uçlarının yapıştırıl­dığı sapalar çevrilerek sarılıyordu, daha sonra deri kılıfianna konuluyordu (resim için bk. DİA, XXII , 574). Her metnin ayrı bir ruloda yer alması esastı: ancak uzun metinler birden fazla ruloya yazılır ve bunlar sandıklarda muhafaza edilirdi. Homeros'un eserlerinin kırk sekiz rulo tuttuğu bilinmektedir (Yıldız, s. 30). Mı­sır papirusları içinde, 1. Sesostris'in (m . ö . ı 970-1936) tahta çıkışıyla ilgili olan tomar gibi metni açıklayıcı resimler ihtiva eden­ler de bulunmaktadır (Levarie,s. 2) . Grek­çe yazılmış en eski resimli kitap ise mi­lattan önce 16S'e tarihten en Eudoxus'un astronomiye dair papirüs tomarıdır (a.g.e., s. 10, ı ı). Papirüs tomarları baş­ta Romalılar olmak üzere daha sonra çe­şitli milletler tarafından benimsenmiş ve Ortaçağ'da yahudi dini kitapları ile devri­ni tamamlamıştır. Batı dillerinde "kitap" demek olan bibl kelimesi de papirüsün ihraç edildiği başlıca liman olan Byblos'­tan (Biblos, Lübnan'ın Cebail Limanı) gel­mektedir (a.g.e., s. 10). Helenistikdönem Mısır Kralı V. Ptolomaios Epiphanes'in (m. ö . 21 o-ısı). 700.000 kitaplık ünlü İskenderiye Kütüphanesi'ne rakip olan 200.000 kitaplık Bergama Kütüphane-

si'nin daha fazla zenginleşmesini engel­lemek için Pergamon Krallığı'na yapılan papirüs ihracatını durdurması üzerine Bergamalılar bugün de kendi adlarıyla anılan parşömeni (Gr. pergamene !Berga­ma işi 1) bulmuşlar ve kitap istinsahını sürdürmüşlerdir. Özel biçimde tabaklana­rak sertleştirilmiş ve beyazlatılmış ince deri olan parşömenden (b k. KA GIT) kesi­len dört köşe sayfalar, daha sonra Roma imparatoru Augustus döneminde (m. ö. 27-14) ikiye katlanarak sırtlarından bir­birine dikilmiş ve zamanla günümüzdeki kitap formuna ulaşılmıştır. Ancak bu sü­reçte bir aşama olarak Kuzey Avrupa'da kullanılankayın ağacı (ak gürgen) levha­larını da zikretmek gerekir. Ahşabının be­yazlığı ile tanınan bu ağaçtan ince levha­lar kesilerek ikisi ve daha fazlası birbirine bağ tanıyor, böylece elde edilen deftere ki­tap metni yazılıyordu. İngilizce book ve Almanca Buch kelimeleri de Germanik dillerden Anglo-Saksonca ile (eski İng . )

eski Almanca'da "kayın ağacı" demek olan bôc (İng . beech) ve buohha dan (Al m. Buche) gelmektedir. Aynı şekilde ciltlen­miş yazmalar için kullanılan codex ke­limesi de Latince "ağaç gövdesi" anla­mındaki caudexe dayanmaktadır (a.g.e., S. 1 ).

İslam dünyasında iki kapak arasındaki sayfalardan oluşan ilk kitap, Hz. Ebu Be­kir devrinde bir araya getirilen ve Hz. Os­man dönemindeki istinsahta esas alınan mushaftır (bk. MUSHAF) . İslam dininde ilm e verilen büyük önem ve kağıdın yay­gınlaşması. sahabedöneminden başla­yarak bilginin yazıyla kayıt altına alınma­sını sağlamış. ll. (VIII.) yüzyılın birinci ya­rısından itibaren çeşitli konulara dair ki­taplar ortaya çıkmaya başlamıştır. İbn Ebu Zi'b, imam Malik, İbn Cüreyc, İbn is­hak, İbn Ebu ArGbe, Ma'mer b .. Raşid. Ev­zai ve Süfyan es-Sevri'nin eserleri bunlar­dandır (Mustafa M. el-A'zamt, s. 32, 104, 132,133,136,137,143, 148-149).Abbasi­ler döneminde hızla artan özel ve genel kütüphanelerde sayıları bazan yüz binler­le ifade edilen kitaplar vardı. Aslında ez­ber geleneğini sürdüren Araplar'da yazı yazma bir eksiklik sayılırdı . Kitô.bü'l-f:ia­yevô.n'ın başında yazı ve kitabın önemine dair bir bölüm ayıran Cahiz'in, "Kitabı ayıp­ladın: halbuki ben ondan daha iyi komşu, daha insaflı ortak, daha uyumlu yoldaş, daha inütevazi öğretmen ve daha yeter­li, yanlış yola saptırmayan, bıktırıp usan­dırmayan .. . arkadaş görmedim" ( Kita­bü '1-l:fayevan, ı, 41) sözleri bu geleneğe karşıdır. Fakat kitabın yaygınlaşmasına