Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
MAKALELERLE • •
MARDIN III
EGiTiM -KÜLTÜR EDEBiYAT
Hazırlayan
İbrahim ÖZCOŞAR
İstanbul-2007
HAVASI ŞAiRLERE iYi GELEN BÜYÜLÜ ŞEHiR MARDiN'iN Ali EMiRi VE SAiD PAŞA'NIN HAYATINDAKi YERi
idris KADIOGLU'
GİRİŞ
Tarihi ve coğrafi yapısı itibarıyla, insan şahsiyetine şekil veren egzotik şehirlerden biridir, Mardin. Ali Emiri (1857- 1924) ve Said Paşa (J 832- 189 l ), Osmanlı şiir geleneğinin sen temsilciler inden, Diyarbakırlı iki büyük şairimizdir. Bu iki şairin hayatlarında Mardin'in önemli bir yeri vardır. Said Paşa, adeta Mardinle bütünleşmiş, mutasarrıf olarak üç kez atandığı bu şehirde vefat etmiştir. Ali Emin de, üç yıl kaldığı Mardin'de hayatının en renkli yıllarını geçirmiş, tahsilinin bir kısmını Kasımiye medresesinde yapmış, tarih ve edebiyat konusunda en önemli eserlerini bu şehirde yazmıştır.
• Dr. İdris KADIGLU Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, lebib(a).dicle.edu.tr
Makalelerle Mardin
Adlarını verdiğimiz iki şairin Mardin'e gidiş sebeplerinin benzerlik arz ettiği görülmektedir. Said Paşa, Maraş mutasarrıfı iken hastalanınca havasının hastalığına iyi geleceğini düşündüğü Mardin'e tayinini çıkarttmr ve sağlığına Mardin'de kavuşur. Aynı şekilde çok araştırmaktan ve kitap okumaktan ruh hali bozulan Ali Emiri Efendiye doktorlar hava değişimi önerince, o da Mardin'i tercih eder ve kısa sürede iyileşerek öğrenimine Mardin Kasımiye Medresesinde devam eder.
Yazının birinci kısmında Ali Bıniri'nin Mardin'de geçirdiği üç yıldan önemli ·kesitler sunulmaktadır. Mardin Kasımiye Medresesi ve müderris Ahmet Hilmi Efendinin şail: üzerinde bıraktığı tesirler, medresedeki tahsil hayatı boyunca ezberlediği kitaplar, Mardin 'de yazdığı eserler ve Mardin ınutasarrıfı Said Paşa ile aralarında geçen olaylar bu kısımda değerlendirilmiştir.
İkinci kısımda, l832'de Diyarbakır'da doğan 1891 'de Mardin'de vefat eden, çok sayıda fikir ve sanat adaını yetiştinniş köklü ve kültürlü bir aileye mensup Said Paşa'nın idari kişiliği
yanında sanatçı kimliğine de değinilınekte ve Said Paşanın sanata ve sanatçıya verdiği önemden bahsedilmektedir. Şairin şiirlerini topladığı "Divançe-i Eşar" kısmen tanıtılmaktadır.
Bu iki büyük şahsiyetin yollarının Mardin'e uğraması, birinin Mardin'de medfun oluşu bizi bu konuyu araştırınaya sevk etti. Sadece Mardin şehrinin değil tüm Anadolu'nun kültür tarihine hizmetleri bakımından Ali Emiri Efendi ve Said Paşa'nın göz ardı edilmemesi gereken iki büyük şahsiyet olduğunu düşünüyorum. '
Ali Emiri'nin Mardin Hayatı:
Emin Efendi, Mardin'de yazdığı Miratül-feyaid adlı eserinden özetleyerek kaleme aldığı Tezkire-j Şuara-yı ~mid (TŞA) adlı eserinde, kendi hayatından da uzun uzun bahsetmektedir. Ali Emiıi, Mardin'e gidiş, orada dolu dolu yaşanan üç yıl ve tekrar Diyarbekir'e dönüş macerasını bu eserinde detaylarıyla anlatınaktadır. Tezkire-i Şuara-yı Amid'de Mardin yıllarında Said Paşa ile arasında gelişen
224
Eğitim-Kültür-Edebiyat
olaylara da değinilmektedir. Aşağıda verilen bilgiler Ali Emir! ve Said Paşa'nın Mardin hayatı ile ilgili bilgiler TŞA'den özetlenerek alınmıştır. ı
Ali Emlri, tarihe merak saldığı gençlik yıUarında, tarih kitaplarını okumaya kendini o kadar kaptırır ki, rahatını hatta uykusunu bile kaybederek ruh hali iyice bozulur. Doktorlar, bir müddet kitaplardan uzak durmasını, sigara içmesini ya da hava değişimine çıkmasını isterler. Fakat o okumayı terk edemez, tütün içmek taraftarı da değildir. Hava değişimini kabul eder ve Mardin' e dayılarının yanına gider.
Mardin 'in değişik hava ve muhiti ona iyi gelir ve az zamanda eski sağlığma kavuşur. Orada da boş durmaz. Kasım Padişah medresesi müderrisi Diyaı·bakırh Ahmed Hilmi Efendinin üç yıldan fazla sabah ve akşam derslerine devam eder. Aynı zamanda kitap okumayı ve toplamayı da elden bırakmaz.
Firdevsl'nin Şehnamesini de okumak ister fakat Mardin'de bulamadığı için Bağdat'a telgraf çekilerek kitabın güzel bir nüshası temin edilir. Eski Osmanlı münşi'lerinden Veysi'nin meşhur Siyer kitabını bütün kelime ve tamlamalarmı da çözerek ve aniayarak okumakla kalmaz, eseri baştan sona ezberler.
Mardin'de bulunduğu süre içinde Arapça'ya da merak salan Emir! Efendi, birçok . Arap şairin şiirlerini ezberler ve kendisi de Arapça şiir söylemeye başlar. "Arab'i şiir söylerneğe yeltendim" dese de bunda tevazu göst~rdiği açıktır.
Kelimeleri hafızada tutma ve manalarını kavrama hususunda faıt derecede bir zekaya ınaliktir. Otobiyografıde bunu şöyle
anlatmaktadır:
Hele zabt-z liigat husüsımda öyle bir selfkaya miilik oldımı ki bir gün ahi b biidan birinin lügat-z Osnuiniyye ye mürdea 'at ettiğini görünce anda l~igat vcn- mıdır ki, müracaat ediyorsun demiş
bulundum. İhvan-ı kirtim ittifak ederek lügat-ı Osmtiniyye 'de ne kadar
1 Ali ~iri, TŞA, s. 66 .vd.
225
Makalelerle Mardin
liigat-ı giimıza var ise s ii 'al eylediler lehü '1-hamd hiç birisinin manôsmı isabet elfirmekten aciz kalmadım.
1293/1876'da başından geçen küçük bir hadise, hayatında
büyük olumsuzluklar bırakır. İnsanlara küskün bir hayat tarzı benimsemesinde, kendisine yapılan eleştirilere şiddetle karşılık vermesinde, yüksek gururunun ortaya çıkışında hep bu hadisenin etkili olduğu söylenmektedir. Olayın özeti şudur:
5. Murat' ın tahta çıkışıyla ilgili yazdığı 1876 tarihli 93 beyitlik Cülfisiyye kasldesi Diyarbakır'a gönderilmiş ve vilayet gazetesinde parlak bir başlıkla yayımlanmıştır. Gaieteyi okuyanlar arasında büyük bir kargaşa başlar. Halk, kasldeyi onun yazmarlığını dedesi Bıniri'den çaldığını iddia eder. Bir nevi hırsızlıkla suçlanan Ali Emlrl, olay karşısında çok etkilenir. Adı geçen padişah için vezin ve kafiyelerini bile bazı arkadaşlarının belirlediği gene 93 beyitlik ikinci bir kaslde yazarak önceki kasldenin de kendisine ait olduğunu dost ve düşmana tasdik ettirir.
Şu beyitler ikinci kasldedendir:
Heman emr ey le vasfufi asmana eyleyim !sal
İrişsün şöhreti giiftarımufi ta guş-ı Isa'ya
Degül ilhah u ibraın eylemekle tab' ıma bi' Ilah
Bana ikı·am idüp Hak mazhar itmiş bu tecellaya
On altı on yedi senemde yazdım çok güzel sözler
Hadisü'l-sin iken ben ınazharım feyz-i Meslha'ya
Musaykaldur Ilasedden gerçi mir'at-ı dil-i safım . \
'Ukfid ilka ideımiş şi'rim amın·a kalb-i a'daya
Heman bir tıfl-ı ebced-hana döndüm mekteb-i gamda
226
Eğitim-Kültür-Edebiyat
Beni la! eyledi rnekr-i hasfıd-ı fıtne sermaye
Çalınmışdur diyü ceddim Emlri'den cülfısiyem
Bu yolda başlamışlar her kese i' lan u ilkaya
Cülüsiye eger sirkat ise divan-ı ceddimden
Bu nazm-ı bl-nazlri işte çekdim silk-i imiaya
Olur hasid olanlar 'akl ile insafdan mahrum
Ne layıkdur dür ü gevher geda-yı bi-ser li paya
Bi-hakkın din-i peygamber benüm 'ulviyet-i tab'um
Tenezzül eylemez sirkat gibi bir fı'l-i ednaya
Ne ınan i' ınünkir olmış şebpere hurşid-i rahşanı
Giran gelmiş ketam-ı insicamım ba'zı hod-raya
Karlben subh-ı tab'um yagdırur afaka envarı
Ne söyler oı ·vakit bilmem ki hüssad-ı ferfı-maye
Hele sabr eylesi.inler mu'ciz-i feyz-i Mesihamla
Açarlar gözlerin a'ma olana'da-yı kem-paye
Ne hclsıldur hasedden sa'y u ikdam-ı hüner lazım
HasOdun başıria salmaz hi.ima-yı ma'rifet saye
Belagat 'aleminde gezdigüfi na-dide vadide
Tesadüf eyledüfi mi böyle gülzar-ı mutarraya (TŞA, s. 67)
227
Makalelerle Mardin
O sıralar Diyarbakırlı Mehmed Said Paşa, mutasarrıf olarak Mardin'e gelir. İkinci kasldeden haberi olmadığı için ilk kasidesinin sirkat (çalıntı) olduğu rivayetlerine katılırcasına böyle bir kaside yazmanın gerçekten müşkül olduğunu Ali Emlri'ye anlatmak ister. Üzüntüsü bir kat daha artan şair olayı şöyle dramatize eder:
İkinci kasideden henüz ma '/Umat-ı alfleri yok idi. Dedim ki bunu zat-ı alii'iiz söylememeli id iii iz. Zira şa 'irsiiiiz siziii içün tecrübesi . kolaydtr. Gayet dik bir vadide bir gazel inşad buyurursuiiuz tanzn·inden 'aciz ka!trsam hakikat anlaşılır. Çok takdir etti.
Said Paşa ile aralarındaki dostluk bu olayla başlar. Artık paşayla ş ii r yazma vesilesiyle sık sık bir araya gelmeye başlarlar. Bu görüşmelerden birinin hikayesini kendisinden dinleyelim:
Üç gün so ii ra bir akşam Sa 'id Paşa hazret leri, bizimle, Diyorbekiriii ezkiya-yı ahalisinden olup ol esnada Mardin rüsiimat ki tabetine gelen at i 't-terceme (ileride adı geçecek) Ma h ir Efen d iyi istemişler, gittik.
'İbret d/sım 'alem-ifanide istikbdr iden
Sam 'dan Fir'avn 'dan Nemrud'dan Caliii'dan
Beylin i muhtevi inşad buyurduk/an bir gazeli ira 'e ve tanzirini irade buyurdular.
Mahir Efendi bizim ha nede bendeiiizin odamda misafir . idi. Haneye geldikte mumu söndüriip yattık. Ben evvelce izhtir ey/ediğim kn·k kadar küçük varak ptireleri sağ yanuna aldım. Karanlıkda inşad eylediğim bir beyti kurşun kalemle Mr varak-pareye yazar sol tarafa atardım.
Otuz yedi beyilli bir kaside yazdım. 1-(lahir Efendi uykudmi kallan ca keyfiyeti hiktiye ile kasfd_eyi okudum. Ta 'acciib etti. Kaside-i yek-şebeyi tebyiz edip Sa'id Paşa hazret/erine götürdiim. Ol kadar takdir buyurdular ki, ta 'biri gayr-i kabildir.
228
Eğitim-Kültür-Edebiyat
Mezkfir kaside şudur:
Menfa'at insana gelmez cahil-i fertfitdan
Olsa 'all kevkeb-i ikbali burc-ı Hfitdan
ZUII U 'izzUn kabza-i kudret giribangiridür
Hisse-yabol kıssa- i Cemşld ile Talilt'dan
Birbiriy le 'alim U cahil muvalat itmenUn
Farkı yokdur imtizac-ı ~teş ü barutdan
Kibriya-yı a'zamun sıgmaz 'ukilla kudreti
Zahir eyler atlas-ına-dide berg-i tutdan
Bir nigehle 'alemi çarpar o cadfi gözlerün
Sihri ta' Ilm eylemiş güya çelı-i Harilt'dan
Ni' met-i lütfufi dirig itme Emiri hasteden
Çünki takatden kalır adem kesilse kfıtdan
Sihr-i güttar-ı Sa'id Paşayı tartzir eyleyen
Olmalı sahir ftisfin-ı ·şi'r ile Marilt'dan
İndirUr Cibril-i çapük şeh-per-i endişes i
Silre-i ayat-ı nazmı 'alem-i lahütdan
Gelse eyaınında hallak-ı ma'ani a'teme
Farkı olmaz karşusında suret-i mebhfitdan
229
Makalelerle Mardin
itmemişdür hikmet-i Mevla ta'alluk yoksa kim
Meyiti ihya iderdi kabrden tabfıtdan
Çıkmamışdur böyle bir sahib-kemal-i bl-nazlr
Kandehar u Isfahan'dan Kfıfe'den Beyrfıt'dan
Feyzi olsaydı nema-bahşa-yı ta?'-ı namiye
Gevher ü elmas olur peyda nihai-i tutdan
Hame-i i'caz ile tahr'ir-i asar eylese
Farkı olmaz hatt-ı İbn Mukle vü yakutdan
Kuvvet-i Davudl var destinde eyler natüvan
Düşmeni farzakavi-ter olsa da Calüt'dan
Şiddet-i hışm-ı bela-englzin itseydi hayal
Bahrde ateş zuhfır eylerdi batn-ı hfıtdan
Has u 'am ı suret-i b1-rfıha döndi halkınun
Rfıh idi ayrıldı gfıya Mer'aş · u Harput'dan
Kuvvetü'z-zahr-ı za'iran olsa itrnezdi güzer
Navek-i ser-tız-i Rüstem perde-i 'ankfıtdan
Na-musa' id böyle bir vadlde de endişeye \
Geldi kuvvet iltirat-ı Ia.zıl-ı man'fitdan
Nükte-perdaza sühan-senca hakayık-pervera
230
Eğitim-Kültür-Edebiyat
Ey o danişver ki tab' un feyz alur lahutdan
Sen o fazılsın ki ta lahfita aks-endaz olur
Nur-ı fikriiii parladıkça zulmet-i nasfitdan
Pertev-i hurşld-i isti'dadufi itse terbiye
Kıymet-i ahcar olur ragbet-feza yakfıtdan
Feyz-i zühdüfi 'unsur-u bestlde olsa cilveger
İhtiraz itmezdi kimse hud'a-i tagfitdan
Rehber olsa feyz-i ta'llmüii eger eyler zuhfır
Hall-i düşvar-ı mesalih ınerdüm-i mefhfıtdan
Pişgahın secdegah eyler idi işrakiyan
Heykelün tersim alınsa menner-i menhfitdan
Koymadufi di.işmenlerüfide güft ü gfiya iktidar
İntizar itmein cevaba meyit-i masınOtdan
Gelseler tebrlk içün zatuii sezadur 'arifan
Hıtta- i Keşmlr'den Lahor ile Kelkit'den
Hırz-ı can itse tılısm-ı vasfufiı bir ehl-i sivak
Şeb-çerag ihrac iderdi kOşe-i ha!Otdan
Old ı revnekdfu· ey danişver-i Silkiltl-şan
Şehr-i Mardin makdemüii.le Dehli ve Silkfıt'dan
231
Makalelerle Mardin
Tab'-ı kamlısundaki lü'lü-yi hikmet-ineila
Kıymet-efzadur kitab-ı Mu'cem-i yakutdan
Difilisin avaze-i 'inanımı artık cihan
Hiınmetüfile fekk-i mihr itdüm leb-i meskutdan
Eylerüro artık sena-yı devletüfile iştigal
Fikr-i evsafufi yanımda mu'teberdiir kutdan
Seng-i ınihnetle şikest olm ış derilnum öyle kim
Farkı yokdur kalbimüfi bir şişe-i meftiltdan
Hame-i ınu'ciz beyanuın gösterür sihr-i helal
Sihri taniire tenezzül eylernem Marut'dan
Ba'de'z-ln başla du' aya ey Em Iri sıdk ile
iste himmet evliya-yı 'alem-i nasutdan
Nice kim.olmış degüldür ol sülale münkatı'
Ol ki adem anları seyr eyledi tabutdan
Olmasunjeng-i ele~ ayinesinde ril-nüma
Zatını Mevla beri itsün gaın-ı mevkutdan (TŞA, s. 68-69)
Bir buçuk sene solira pederi gör.fip yine avdet etmek iizre Diyarbekir 'e geldim. Memleketimiz ahalisindeli biiyük bir hiisn-i kabiii gördüm. Sokakta, camide ıejerrüc mahallerinde birbirine gösterir/erdi. Üstad-1 ekrem i miz Şa 'ban Kamf ve ~eder-i muhteremimiz Muhammed Şerif Efendiler hazeratmıfi emr ve muavenetleriyle Mir'lit-ı Fevli'id'ii1 tahrfrine miibtişeret eyledim. Üç
232
Eğitim-Kültür-Edebiyat
miih geçmeksizin tela·ar Mardin 'e giderek yazılan mi kd arı Sa 'id Paşa hazret/erine ira 'e olımdukta takdir olunarak devama teşvfk ve muavenet lfa buyurdular.
Mabadi-i mes 'ele-i za 'ilede taln·fr ey/ediğim doksan beyit/i bir kasfde-i du 'aiye Diyarbekir gazetesiyle neşr olunarak mazhar-ı takdfr-i umiimi oldu.
Diyarbakır telgrafhanesinde açık bulunan bir memuriyete atandığı halde Said Paşanın isteği ile Mardin'de kalır ve Tahrlrat Kalemi katipliğine getirilir. Dayısı Abdülfettah Efendinin Gümüşhaneye tayini çıkınca Ali Emiri de katiplikten istifa ederek 1295/ l878' de Diyarbakır'a döner.
Bir yıl içinde Mir' atü ' l-Feva'id'i (6 cilt) müsvedde halinde tamamlar ve eserin bir nevi özeti olan Diyarbakırlı Şairler Tezkiresini yazmakta iken Abidin Paşa başkanlığında "Diyarbakır, Mamfıretü'lazlz, Sivas vilayetleri Hey'et-i Islahiyesi" adlı bir heyet Diyarbakır'a gelir (1296/ 1878). ·
Mehmed Sa'id Paşa Kimdir? 2
1832'de Diyarbakır'da doğmuş, 189l'de Mardin'de vefat etmiştir. Çok sayıda fıkir ve sanat adamı yetiştirmiş köklü ve kültürlü bir aileye mensuptur. Said Paşa, şair, münşi ve hattat Süleyman Nazif Efendinin oğlu, şair İbrahim Cehdl Efendinin torunudur. Değerli edebiyatçılarımızdan Süleyman Nazif (1869-1927) ile Servet-i Fünı1n şairlerimizden Fa ik Ali Ozansoy (1875-1950)'un babasıdır.
Bir yaşında babasını kaybetmiş, maddi imkansızlıklar içinde tahsilini tamamladıktan sonra 1849 'da 17 yaşında iken Diyarbakır Tahrirat Kaleminde memuriyete başlamıştır. Daha sonra Vilayet
2 Said Paşa'nın hayatı hakkında geniş bilgi için bk, Şevket Beysanoğlu, Diyarbakn·lı Fikir ve Sanat Adam/an, İkinci Cilt, s. 15vd.; Muhtar Tevfikoğlu, Ali Emiri Efendi, s.l50; Mahmut Fidancı, Said Paşa Mizanü'lE6{~b s.l5.
233
Makalelerle Mardin
Tahrirat Başkatipliğine (1861), Mektupçu Muavinliğine (1866) ve Vilayet Mektupçuluğuna (1868) tayin edi lmiştir. ı872'de Mülkiye Paşalığı unvanı olan Mlrmiranlık rütbesiyıe Mamuretülaziz (Elazığ)
mutasamflığına getirilmiş iki yıl sonra da Maraş Mutasamflığına tayin edilmiştir. Daha sonra Muş, Siirt ve Mardin Mütasarrıflıklarında görev a lm ış, üçüncü kez atandığı Mardin Mutasarrıflığı görevinde iken aynı şehirde vefat etmiştir (h. ı 309im.l891 ).
Said Paşa üç defa Mardin 'e atanır. Birinci tayini 1874 'te Maraş ınutasarrıfı iken hastalanması üzerine gerçekleşmiş ve Mardin'de dört yıl görev yapmıştır. Sonra Muş ınutas~rrıflığına tayin edilmiş fakat o, istifa ederek ınemleketi Diyarbekir'e gitmiştir. Bir yıl sonra 1879'da tekrar ikinci defa Mardin mutasamflığına tayin edi lir. ı882'de elli yaşında iken kendi işteği ile emekliye ayrılır. ı 887'de Said Paşaya Rumeli beylerbey i payesi verilir. 189 I 'de ikinci defa Muş mutasamflığına zorunlu tayin edilir. Muş'ta I 9 ay kaldıktan sonra hastalanır. Kendi isteğiyle üçüncü kez Mardin mutasamflığına tayin edilir ve Mardin 'de i.iç ay hizmet ettikten sonra 189 I ' de vefat eder.
Dikkat edilirse 1874'ten ölümüne kadar hayatı hep Mardin ve civarında geçmiştir. Said Paşa başka yerde görev yaptığı sıralarda hastalanınca hep tayinini Mardin'e yaptırmak, dolayısıyla Mardin'de kalmak istemiştir. Gerçi onun bu tavrı, Mardin ve civarında kendi nüfuzunu yaymaya başladığı gerekçesiyle, devrio Bab-ı All hükümetince hoş karşı tanınayıp Rumeli beylerbeyiliği rütbesiyle bölgeden uzaklaştınlmak istenmişse de o, bu konuda hep Jıi.ikill')1ete muhalefet ederek ölünceye kadar Mardin'den ayrılma~ istem~miştir.
Said Paşa, memuriyet hayatında muktedir ve dürüst bir idareci olarak dikkat çekmiştir. Resmi görevleri dışında edebiyat, tarih ve matematİkle meşgul olmuştur. Başl ıca eserleri: Mir'ati.i'I-İber, Mir'at- ı Sıhhat, Hülasa-i Mantık, Tabsiretü' l-İnsan, Nuhbeti.i' l-Emsal, Mlzanü'l-Edeb, Divançe-i Eş'ar, ilm-i Hesab, Enetimen-i Şu'ara ve Diyarbakır Tarihi'dir. \
Uliim-ı riyaziyeyi tahsite Mamuretü' laziz mutasarrıfı iken ibtida ve Meraş'da iken erkan-ı harbiye zabİtanından Sali~' Beyin delalet ve tedrisi ile tahsilini ikmal etmişti. Medaris-i isl~miyedeki uluın-ı mürettebeyi Diyarbekir'in en muktedir ulemasından tederriis
234
Eğitim-Kültür-Edebiyat
r
ederek icazet almış ve vermiş idi. İlk defa Mardin mutasarrıfı bulunduğu zanıan (1874) oradaki Kasım Padişah medresesi müderrisi Ahmed Hilmi Efendiye ulum-ı riyaziye talim etmiştir.
Mehmet Sa'id Paşanın Divançe-i Eş'arı 3:
Eserde, dini konulu tevhid, münadit ve na't türündeki kasidelerden sonra gazel, müseddes, muhammes, tarih, kıt'a ve müfred şeklindeki şiirler yer almaktadır. Said Paşa'nın mürettep olan divançesi, H. 1288'de Diyarbakır'da basılmıştır. Şairin şiirleri
hakimanedir. Ziya Paşa'nın kızgın bir anında söylediği,
"İstikamet malız-ı cinnetdir bu mülk ü millete"
mısraını ihtiva eden manzumesine reddiye addolunan,
Sen usandırma eli el de usandırmaz seni
Hilekarlık eyleme kimse dolandırmaz seni
Dest-i a'dadan soguk su içme kandırmaz seni
Korkma düşmenden ki ateş olsa yandırmaz seni
M üstakim ol Hazret-i Allli/ı utmıdrrmaz senl
Bendiyle başlayan ve;
3 Sa'id Paşanın Divanç~si, H. 1288'de Diyarbekir vilayeti matbaasında basılmıştır. Basım yeri ve tarihi eserin sonunda: "&iye-i Ma'ariftiye-i Ha:n·eti Şôhdnede Diyorbekir Vilayet i Matba 'asında tab' olunmuştur. 19 fi Sefer · Sene 1288" şeklinde kaydolunrnuştur. Eser ·üzerinde, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ed~biyat Bölümünde, Mustafa San (1990) ve M. Abdülbasit Sezer (1994) tarafından iki bitirime tezi yapılmıştır. · 4 Meluned Said Paşa, Divançe-i Eş'ôr, Diyarbakır 1288, Muhammesler Be~ümü.
235
Makalelerle Mardin
"Müstakim ol Hazret-i Allah utandırmaz seni"
mısrasmın tekrarlandığı, dokuz bentlik meşhur muhammesi de divançede kayıtlı üç muhammesten biridir.
Eserdeki manzumeler sırasıyla şunlardır:
Tevlıld, Münacat, Mi'raciyye:
Tevhid: Eserdeki dini konulu Şiirlerden ilki tevhiddir. Kaside şeklinde yazılmıştır. Allah'ın varlığını, birliğini ve yüceliğini; isim, sıfat ve fiilierinin tecellileriyle anlatan bir manzumedir.
58 beyitli kasidenin matla' beyti şöyledir:
Bir sani'-i mü 'essiri itmez mi iktiza
Bu kôrgalı-r sım' u eser bu arz u sema
Münacat: Şair, tevhidi anlattığı dini konulu şiirden sonra yazdığı münacat türundeki kasidede, en büyük güç, kudret ve azarnet sahibi olan Allah'ın uluhiyeti karşısında kulun acizliiği ve Allah'a muhtaç oluşundan bahsetınektedir.
33 beyitli kasidenin matla' beyti şöyledir:
Nefs-i emmarem esfr itdi beni Ya Müste 'an
El aman ey padşahlar padşahı el aman
Mi'raciyye: Bu manzume klasik mi'raciyye kasidelerinden farklıdır. Eser, devrin din aleyhtariarının peygam~erliği, mucizeleri ve
. \
\
236
Eğitim-Kültür-Edebiyat
mi'racı inkarları karşısında mi'rac mucizesini ispat amacıyla yazılmıştır 5•
119 beyitli kasldenin matla' beyti şöyledir:
N'ola kadri olursa hamemiiii beyne'l-enama 'la
İder bi '!-iftihar evsaf-ı Fahru 'l- 'alemi imZa
Eserdeki Diğer Şiirler:
Gazeller: (59 gazel vardır), Müseddesler: (3 müseddes vardır), Muhammesler: (3 muhammes vardır), Tarihler: (9 tarih vardır),
Kıt'alar: (Divançede ikisi safi Türkçe 25 kıt'a vardır), Müfredler: (21 müfred vardır).
Ş<iirin 25 kıtasından ikisi sırf Türkçe kelimeler kullanılarak yazılmıştır. Sa' id Paşa, safi Türkçe şiirler yazarken kendinden öncekileri örnek almıştır. Şairin örnek aldığı kişilerden biri de Diyarbakırlı Lebib Efendinin tarunu Refi'-i Arnidi (1756- 1816)'dir. Refı' divanındaki sehl-i mümteni' 6 tarzda gazellerden üçünün başlıkları, beyit sayıları ve makla' beyitleri şöyledir 7:
I. Gazel-i sehl-i mümteni' Arabiyye ve Ftirisiyye elfazdan arfdür.
5 Kenan Erdoğan, "Klasik Mi'raciyyelerden Farklı Bir Mi'raciyye: Sa' id Paşa ve Mi'raciyyesi", Atatürk Oniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.12, Erzurum 1999,s. 163-185. 6 Sehl-i Mümteni': "Heqı. kolay, hem güç" manasma bir tabirdir ki, gayet kolay göründüğü halde taklidine kalkışılınca güçlüğü anlaşılan eseriere vasf olunur. Misal olmak üzere en evvel hatıra gelen Süleyman Çelebi'nin Mevlid manzumesidir ... (Tahirü'I-Mevlevi, Edebiyat Lügatı, İstanbul 1994, s. 133.) · 7 Bu üç gazelin tam metinleri için bk. Şevket Beysanoğlu, Diyarbakır/ı Fikir ve Sanat Adamları, Birinci Cilt, s. 256. Türk Dil Kurumunun 25. Yıldönümü dolayısıyla yapılan .kurultayda Prof. Dr. Süheyl Ünver, Refi'-i Arnidi'nin saf Türkçe şiirleriyle ilgili bir tebliğ sunmuştur. (Süheyl Ünver, XV/IL Asırda &~fTiirkçe Kelimeler/e Yazılan İki Manzume Ozerine" 1 Temmuz 1957.)
237
Makalelerle Mardin
Tutdı gönlüm bakış ile ansız ol gözü ala
Aldı ussum göz göre gizlice dek itdi bana
( ... 7 beyit)
2. 'Arabiyye ve Fdrisiyyeden drfdür, Sehl-i miişkil gazeldür.
Güzelim kipriğin okuna atup yakşı çat
Çık güzeller ile koşuya bu ortada tut at
( ... 6 beyit)
3. Eljdz-1 'Arabiyye ve Ftirisiyyeden tirf Seh/-i mümteni ' gazeldür.
Bir kara benlü güneş yüzlüye kul oldum ben
Gice gündüz yaş akar yağınura benzer gözden
( ... 10 beyit)
Sa'id Paşa Divançesiodeki Siifl Türkçe Kıt'alar:
Eserdeki toplam 25 kıt'anın ikisi, yabancı menşeli' kelime ve kelime· gruplarından anndırılarak arı ve saf bir dille, öz Türkçe'yle yazılmıştır. Şair, kıt'a başlarına "Safi Türkçe" ibaresi yazarak 16. yy' da Aydınlı Visall, Tatavialı Mahreml, Edimeli Nazml öncülüğünde başlayan öz Türkçe keliılıelerle şi ir yazma geleneğinin 19. yy'daki örneklerini sunmak istemiştir.
Kıt'alardan birincisi, aruzun; \
Mefulü 1 Mera''ilü 1 Mera'llü 1 Fa'ulün, \
İkincisi,
238
Eğitim-Kültür-Edebiyat .
Fa'ilatün 1 Fa'ilatün 1 Fa'ilatün 1 Fa'ilün vezniyle yazılmıştır.
Kul deyi efendim sana gönül alı verdim
Alınam demek artık ne demek alınalı verdim
Çok söz var idi ol güzele söyleyecektim
Gördükte dilim dönmedi şaşttm kahverdim
n
Dün gece bir yosınaya şöyle bakarken gözlerim
N' oldu bilmem bir derin uykuya daldı gönlümüz
Bunca yıldır şu delilikten bıkıp uslanınadı
Çekmedi el taze sevmekten kocaldı gönlümUz
239
Makalelerle Mardin
KAYNAKÇA
Ali Emiri, Esdmi-i Şu'ard-yı Amid, Millet Kütüphanesi, Manzum Eserler, Tarih, Nu, 78111.
Ali Emir!, Tezkire-i Şuard-yr Amid, İstanbul 1328.
Ali Emir!, Cevdhirii'l-MülıikMukaddimesi, İstanbull319.
Ali Emir!, Cevdhirü'l-Mülük, İstanbull330.
Ali Emlri, Osmanlr Viltiydt-r Şarkiyyesi, Hazırlayanlar: Kenan Ziya Taş vd, Ankara 2005.
Beysanoğlu, Şevket Diyarbakır/ı Fikir ve Sanat Adamlarr, Birinci ve İkinci Ci lt, San Matbaası, Ankara 1997.
Erdoğan, Kenan, "Klasik Mi'raciyyelerden Farklı Bir Mi'raciyye: Sa'id Paşa ve Mi' raciyyesi", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştmnalarr Enstitüsü Dergisi, S.l2, Erzurum 1999, s. 163-185. .
Fidancı, Mahmut, Said Paşa Mizanü '1-Edeb, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) Diyarbakır 1986.
Tayşi, M. Serhan, "Ali Emiri Efendi", TDVİA, C.ll, İstanbul 1989.
Tevfikoğlu, Muhtar, Ali Emir!. Efendi, KBY, Ankara 1989.
Said Paşa, Divançe-i Eş 'ar, Diyarbekir 1288.
\
240