146
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN YAYILMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Yüksek Lisans Tezi Mileuşa YUSİPOVA ANKARA-2003

İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI

İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN YAYILMASI

ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Yüksek Lisans Tezi

Mileuşa YUSİPOVA

ANKARA-2003

Page 2: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI

İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN YAYILMASI

ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan Mileuşa YUSİPOVA

Tez Danışmanı Doç. Dr. Mehmet KATAR

ANKARA-2003

Page 3: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİNLER TARİHİ) ANABİLİM DALI

İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN YAYILMASI

ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Mehmet KATAR

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

……………………………………….. …………………. ……………………………………….. …………………. ……………………………………….. …………………. ……………………………………….. …………………. ……………………………………….. …………………. Tez Sınavı Tarihi………………………………….

Page 4: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ………………………………………………………………............1 KISALTMALAR……………………………….........................................4

GİRİŞ

A. İDİL-URAL BÖLGESİNİN COĞRAFİ, DEMOGRAFİK, SİYASİ YAPISI VE BU BÖLGEDE YAŞAYAN TOPLULUKLAR……..............5

1. Mari El (Mari) Cumhuriyeti……………………………………......….5 2. Mordvinya (Mordva) Cumhuriyeti……………………………….........6 3. Udmurt (Udmurtya) Cumhuriyeti…………………………………......7 4. Başkurdistan Cumhuriyeti......................................................................7 5. Çuvaşistan Cumhuriyeti.........................................................................8 6. Tataristan Cumhuriyeti...........................................................................8

B. İDİL-URAL (KAZAN ÇEVRESİ) BÖLGESİNİN TARİHÇESİ…..........11

1. İdil - Bulgar Devleti...............................................................................12 2. Altınordu Hanlığı ve Bulgarlar..............................................................19 3. Kazan Hanlığı...........................................................................….....…23

I. BÖLÜM

KAZAN TATARLARINA YÖNELİK MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

A. RUSLARIN TATARLARA YÖNELİK İLK HIRİSTİYANLAŞTIRMA

FAALİYETLERİ........................................................................................25

1. Kazan Hanlığının Gerileme Sürecinde Başlayan Hıristiyanlaştırma Girişimleri........................................................................................26

2. Kazan Hanlığının Yıkılmasından Hemen Sonra, Korkunç İvan Zamanında Şiddete Dayalı Olarak Yapılan Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri.......................................................................................28

3. Rus Kilisesinin Hıristiyanlaştırma Faaliyetlerinde Etkin Olması ve Bu Çerçevede Şiddet Politikalarının Yerini Telkin Faaliyetlerinin Alması..............................................................................................31

Page 5: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

a. Hıristiyanlığı Yaymak Amacıyla Kazan Bölgesinde Kilise ve Manastırların Kurulması ve Bunların Misyonerlik Faaliyetlerine Katılması..........................................................................................33

b. Kazan Başpiskoposluğu’nun Kurulması...........................................36 4. Metropolit Germogen Dönemi ve Kilisenin, Tatarları

Hıristiyanlaştırmada Şiddeti Bir Metot Olarak Uygulaması............40

B. XVII. YÜZYILDA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ….......................44

1. XVII. Yüzyılda Devlet Eliyle Yapılan Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri.......................................................................................45

2. XVII. Yüzyılda Kilisenin Yürüttüğü Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri.......................................................................................49

C. XVIII. YÜZYILDA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ..........................50

1. Eğitim Yoluyla Yürütülen Misyonerlik Faaliyetleri.............................51 2. İdari ve Ekonomik Tedbirlerle Hıristiyanlaştırma Politikası................54 3. Yenikreşin Komisyonu..........................................................................59 4. Yumuşama Politikası.............................................................................62

D. XIX. YÜZYILDA VE XX. YÜZYILIN BAŞINDA MİSYONERLİK

FAALİYETLERİ........................................................................................66

1. Misyoner Eğitimi ve Çeviri Faaliyetleriyle Yürütülen Misyonerlik Politikası...........................................................................................67

2. Şiddet Tedbirlerine Dönülmesi..............................................................70 3. İlminskiy’nin Hıristiyanlaştırma Sisteminin Uygulamaya

Konulması............................................................................................72

II. BÖLÜM

HIRİSTİYANLAŞMIŞ OLAN (KREŞİN) TATARLARIN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU

A. KREŞİNLERİN KİMLİKLERİ, DEMOGRAFİK DURUMU, YERLEŞİM

MERKEZLERİ VE GRUPLARI..............................................................79

1. Kreşinlerin Kimlikleri ..........................................................................80 2.Kreşinlerin Demografik Durumu, Yerleşim Merkezleri ve

Grupları................................................................................................82 a Kreşinlerin Demografik Durumu.......................................................82

b. Kreşinlerin Yerleşim Merkezleri ve Grupları...................................83 b.1.Kuzeydoğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu.................84

b.2.Doğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu...........................85

Page 6: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

b.3.Batı ve Kuzeybatı Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu.......85 B. KREŞİNLERİN DİNİ İNANIŞLARI, İBADETLERİ VE TÖRENLERİ.86

1. Kreşinlerin Dini İnanışları.....................................................................87 a. Kreşinlerin Tanrı İnancı....................................................................88 b. Kreşinlerin İnandığı Bazı Ruhlar......................................................88

b.1. Tukatmış....................................................................................89 b.2. Abzar İyase...............................................................................89 b.3. Kırsut.........................................................................................90 b.4. Kiremet......................................................................................90

2. Kreşinlerin İbadetleri..............................................................................90 3. Kreşinlerin Törenleri..............................................................................91

a Kreşinlerin Geçiş Törenleri..................................................................91 a.1. Doğum ve Doğum Sonrası İle İlgili İnanış ve Uygulamaları....92 a.2. Evlilikle İlgili İnanış ve Uygulamaları......................................93 a.3. Ölümle İlgili İnanış ve Uygulamaları........................................98

b. Kreşinlerin Takvime Bağlı Olan Bazı Törenleri...............................102 b.1. Roştva......................................................................................104 b.2. Nardugan.................................................................................104 b.3. Kaç Manu................................................................................105 b.4. May Çabu................................................................................106 b.5. Koro Tutu................................................................................106 b.6.Bermençek...............................................................................107 b.7.Olo Kön....................................................................................108 b.8. Seren........................................................................................109 b.9 Simek.......................................................................................109 b.10. Şıylık.....................................................................................110 b.11. Troysa....................................................................................111 b.12. Pitırau....................................................................................112

4. Diğer Bazı Tören ve Gelenekleri..........................................................113 a. Tan Suwı............................................................................................113 b. Türeli Keşe........................................................................................113 c. Kırau Kuu..........................................................................................113 d. Saban Kormanı..................................................................................114 e. Sabantuy............................................................................................115 f. Keley İtü, Korman Uzdıru.................................................................115 k. Jangır Botkası....................................................................................116 l. Tön Butkası........................................................................................117 m. Kızlar Köne......................................................................................118 n. Buzağı İle İlgili İnanış.......................................................................119 o.Öme....................................................................................................119

SONUÇ....................................................................................120 ÖZET.......................................................................................127 ABSTRACT............................................................................129 KAYNAKÇA..........................................................................131

Page 7: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ÖNSÖZ

İdil – Ural bölgesinde yaşayan Kazan Tatarlar’ının Türkiye ve diğer Türk

topluluklarıyla ırk, din ve dil ortaklığı bulunmaktadır. Bu ortaklık sebebiyle Tatarlar

tarihi süreç içerisinde Anadolu Türkleri ve diğer Türk topluluklarıyla ilişkilerini

sürekli devam ettirmeye çalışmıştır. XVI. yüzyılda Ruslar’ın Kazan bölgesini işgal

etmesi ve Müslüman Kazan Tatarlar’ının dini ve milli özelliklerini asimile etmeye

başlamasıyla bu ilişkiler belirli oranda azalmış, ancak tamamen kopmamıştır.

Tarihi süreç içerisinde hemen hiç kopmayan bu ilişkiler Türkiye’nin, yeniden

yapılanma sürecine girmiş olan Rusya ile kurmuş olduğu ekonomik ve siyasi

bağlantılar sebebiyle yeniden güçlenmeye başlamıştır. Bu çerçevede, günümüzde

Rusya Federasyonu sınırları içerisinde kalan Tataristan ile Türkiye Cumhuriyeti’nin

ekonomik ve kültürel alanda çeşitli ilişkileri bulunmaktadır.

Türkiye ile Kazan Tatarlar’ının arasındaki bütün ortak değerlere, güçlü tarihi

bağlara ve zaman zaman zayıflasa da hiç kopmayan ilişkilere rağmen günümüzde bu

iki Türk topluluğunun birbirini yeterince tanımadığı görülmektedir. Tataristan’da

Türkiye ile; Türkiye’de ise Tataristan’la ilgili yeterli düzeyde tanıtıcı, bilgilendirici

eserlere ve akademik çalışmalara pek fazla rastlanmamaktadır. Özellikle her iki

ülkenin tarihi süreçte yaşamış oldukları siyasi ve sosyal hadiseler hemen hiç

bilinmemektedir. Oysa tarihi ve sosyal geri planların bilinmemesi, günümüzde

muhatabı iyi tanıyamama ve dolayısıyla da sağlıklı ilişkiler kuramamaya neden

olacaktır. Bu durum Kazan Tatarları’nı tanımak ve onlarla sosyal kültürel alanlarda

Page 8: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

sağlıklı ilişkiler kurmak isteyen Türk toplumu için daha da önem kazanmaktadır.

Çünkü Tatarlar XVI. yüzyıldan bağımsızlıklarını kaybederek Ruslar’ın egemenliğine

girmiş; o dönemden itibaren de çeşitli metotlarla Hıristiyanlaştırılmaya ve dolayısıyla

Ruslaştırılmaya çalışılmıştır. Yüzyıllar boyu devam eden bu asimilasyon faaliyetleri

sonucunda bazı Tatarlar Hıristiyanlığı benimseyerek Ruslaşmış ve tarihi

kökenlerinden kopmuştur. Dolayısı ile bu durumdaki Tatarlar için Türklerle aynı

soydan gelmenin aynı kültür ve değerlere sahip olmanın anlamı ortadan kalkmaktadır.

Bu nedenle Tatar toplumunun kendi öz değerlerine ve Ruslar’ın onları bu değerlerden

uzaklaştırmak için yaptıkları faaliyetlere dikkat çekmek büyük bir önem arz

etmektedir.

Yapılacak böylesi bir çalışma ile Ruslar’ın Kazan Tatarları’nı sistematik

biçimde Hıristiyanlaştırma, ve böylece diğer Türk topluluklarından kopararak

Ruslaştırma girişimlerine dikkat çekilmiş ve bu konudaki tarihsel gelişmeye de ışık

tutulacaktır. Bu nedenle Tatarlara yönelik Hıristiyanlaştırma girişimlerinin tarihi süreç

içerisinde ele alınarak ortaya konması büyük bir önem arz etmektedir. Bu önemine

rağmen Türkiye’de, Tataristan’daki Hıristiyan misyonerliğini ortaya koyan her hangi

bir akademik esere rastlanmamaktadır. Biz, konunun önemine rağmen, bu hususta

akademik bir çalışmanın olmaması nedeniyle, Tatarlara yönelik Hıristiyanlaştırma

faaliyetlerini yüksek lisans tezi olarak ele alıp incelemeyi uygun gördük.

Tezimizin kapsamını İdil- Ural bölgesinin başlıca merkezi olan Kazan ve

çevresindeki Hıristiyanlaştırma faaliyetleri oluşturmaktadır. Araştırmamızda XVI.

yüzyıldan XX. yüzyıla kadar Tatarlar’a yönelik olarak sürdürülen Hıristiyanlaştırma

çabaları tarihi süreç içerisinde ele alınarak incelenmiştir. Ancak bu incelemede tarihi

ayrıntılara ve teferruatlara girilmemiş ve konu sadece bir yüksek lisans tezinin el

verdiği sınırlı ölçülerde araştırılmıştır. Böylece araştırma konusu olan dönemin geneli

Page 9: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

hakkında bilgi verilmiş ve gerekli tespitlerde bulunmuştur. Ele alınan dönemin uzun

olmasının zorluğu ise inceleme konusunun sadece Kazan ve çevresi Tatarlar’ıyla

sınırlı olmasıyla dengelenmiştir. Bu nedenle çalışmamız, sadece Kazan ve çevresi

Tatarlar’ına yönelik Hıristiyanlaştırma girişimleriyle sınırlı olup bölgedeki diğer

şehirler veya Türk boyları araştırma konusunun kapsamı dışında tutulmuştur.

Tezimizin ikinci bölümünde ise Hıristiyanlaşmış olan Tatarlar’ın bugünkü

dinî inanç ve yaşayışları hakkında bilgi verilmiştir. Bu çerçevede Hıristiyanlaşan

Tatarlar’ın durumu ve Müslüman Tatarlar’la benzer veya farklı yanları tespit

edilmeye çalışılmıştır.

Sonuç kısmında ise, yaptığımız araştırma hakkında genel bir değerlendirme

yapılmıştır.

Tezin hazırlanmasının tüm safhalarında değerli zamanını ayırarak yardım eden, bilgi birikimi ve

yapıcı eleştirilerinden yararlandığım saygıdeğer hocam Doç. Dr. Mehmet Katar’a, kaynak bulma

konusunda yardım edem İbrahim Maraş’a, ayrıca benden manevi desteğini esirgemeyen anneme ve

arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

Page 10: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

KISALTMALAR

A. Ü. Sos. Bil.Enst. :Ankara Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü

BDT : Bağımsız Devlet Toplulukları

bkz. : Bakınız

c. :Cilt

çev. :Çeviren

derg. :Dergi

derl. :Derleyen

md. :Madde

red. :Redaktör

S. : Sayı

s. : Sayfa

terc. : Tercüme

vb. : ve benzeri

vs. : ve saire

Page 11: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

yay. : Yayın

Page 12: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

GİRİŞ

A. İDİL-URAL BÖLGESİNİN COĞRAFİ, DEMOGRAFİK,

SİYASİ YAPISI VE BU BÖLGEDE YAŞAYAN TOPLULUKLAR

İdil-Ural bölgesi Rusya Federasyonunun güneyinde yer alan ve çoğunluğu

çeşitli Türk boylarından oluşan farklı unsurların bulunduğu bir coğrafyadır.

Yüzölçümü iki yüz yirmi bin kilometre kare olan bu coğrafyada Tatar, Başkurt, Çuvaş

gibi Türk topluluklar yanında Fin Ugor kavimlerle Slav unsurlardan oluşan toplam

dokuz milyondan fazla insan yaşamaktadır. Bölgede Ruslarla birlikte Tatar, Başkurt

ve Çuvaş gibi Türk toplulukların bulunduğu Cumhuriyetler yanında Mari, Mordva ve

Udmurt gibi Fin Ugor kökenli halkların çoğunlukta olduğu cumhuriyetler de

bulunmaktadır. Doğrudan doğruya Rusya Federasyonuna bağlı olan bu altı

cumhuriyet kendi içerisinde on ayrı idari bölgeye bölünmüş durumdadır1. Bölgede yer

alan cumhuriyetleri şu şekilde ele almamız mümkündür.

1. Mari El (Mari) Cumhuriyeti :

Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü

yirmi üç bin iki yüz kilometre kare olan cumhuriyetin başkenti Yoşkar-Ola’dır. Bu

1 Nadir Devlet, İdil-Ural Ekspedisyonu. Tatarlar -Başkurtlar –Çuvaşlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat

Araştırmaları Enstitüsü Yay., Ankara 1997, s. 3; Nadir Devlet “Rusya Türkiye İlişkilerinde Tataristan Faktörü Var mı, Tatarlar Ne Kadar Egemen?”, Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları, derleyen: Aladdin Yalçınkaya, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü yay., İstanbul 1999, s. 124.

Page 13: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bölgede 1995 yılında yaklaşık 767.000 kişi yaşamaktaydı, bu nüfusun çoğunluğu

Ruslar ve Marilerden oluşmaktadır2.

Mari El Cumhuriyeti 1920’de özerk yönetim birimi (oblast’) statüsü kazandı:

1936’da Mari ÖSSC (Özerk Sosyal Sovyet Cumhuriyeti), 1991’de SSCB’nın

dağılmasından sonra ise Mari El Cumhuriyeti adıyla Rusya Federasyonunun parçası

halini aldı3.

2. Mordvinya (Mordva) Cumhuriyeti :

Başkenti Saransk olan Mordvinya Cumhuriyeti, Rusya Federasyonunun

Avrupa kesiminin orta bölümünde, Volga havzasının ortasında yer almaktadır.

Yüzölçümü yirmi altı bin iki yüz kilometre karedir. Kaynaklara göre 1999 yılında bu

bölgede 937.100 kişi yaşamaktadır ve bu nüfusun beşten üçünden fazlasını Ruslar

oluşturmaktadır4.

Mordvinler, 1928 yılında kısmi özerkliği, 1934 yılında Mordvinya Özerk

Cumhuriyeti statüsü kazanmış, 1991’de Mordvinya Cumhuriyeti adıyla Rusya

Federasyonunun içinde yer alan bir bölge halini almıştır5.

2 “Mari El”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c.15, s. 345; Devlet, Rusya Türkiye, s.

124; ayrıca bkz. “Mariyskaya Respublika”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, red. M. H. Hasanov, İnstitut Tatarskoy Entsiklopedii AN RT yay., Kazan 1999, s. 344.

3 “Mari El”, Ana Britannica, c. 15, s. 345. 4 Devlet, Rusya Türkiye, s. 124; “Mordvinya”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c.

16, s. 231; ayrıca bkz. ”Mordoviya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 367. 5 ”Mordvinler”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. 16, s. 231.

Page 14: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

3. Udmurt (Udmurtya) Cumhuriyeti :

Udmurt Cumhuriyeti, Rusya ortabatı kesiminde, bir bölümü güneydoğu sınırı

boyunca akan Kama Irmağı havzasında, bir bölümü de Vyatka Irmağının kollarından

Çeptsa ve Kilmez Irmaklarının su toplama alanında yer almaktadır. Yüzölçümü kırk

iki bin yüz kilometre kare olan bu cumhuriyetin başkenti İjevsk’tir. Bu bölgede 2000

yılında 1.632.500 kişi yaşamaktaydı. Bu nüfus Ruslar, Udmurtlar, Tatarlar, Mariler ve

Ukraynalılardan oluşmaktadır.

Udmurt Cumhuriyeti 1920’de Votskaya adıyla özerk yönetim birimi (oblast’)

statüsü kazandı. 1932’de bu isim Udmurt olarak değiştirildi. 1934’te özerk

cumhuriyet yapıldı. 1991’de Sovyetler Birliği dağılınca burası Rusya Federasyonunun

parçası halini aldı6.

4. Başkurdistan Cumhuriyeti :

Başkenti Ufa olan Başkurdistan, Güney Ural’dan batıya doğru İşimbay

(Belaya) ve Kama nehrine kadar uzanır. Yüzölçümü yüz kırk üç bin altı yüz kilometre

karedir. Bu coğrafyanın nüfusu dört milyondur7. Bunun yaklaşık dokuz yüz bini

Başkurtlardan oluşmaktadır. Bu sayı toplam nüfusun ancak %22’sini oluşturmaktadır.

6 ”Udmurtya”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. 21, s. 360-361; ayrıca bkz.

“Udmurtiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 593. 7 1989 nüfus sayımına göre BDT’de Başkurdların toplam nüfusu bir milyon dört yüz kırk dokuz bin

dörtyüz altmış iki olup, bu nüfusun %60’ı (yaklaşık sekiz yüz altmış üç bin) Başkurdistan’da yaşamaktadır. Başkurtların %32’si komşu Çelyabinsk, Perm, Samara ve Orenburg ülkeleri ile Tataristan’da yaşarlar: % 7,2’si ise Orta Asya cumhuriyetlerinde bulunur. Başkurdistan cumhuriyetinin nüfusunun % 40’ını (1.548.291) Ruslar % 28’ini (1.120.702) Tatarlar teşkil eder. Başkurtların %60’ı bu cumhuriyette bulunmasına rağmen nüfusun ancak % 22’sini (863.808) teşkil ederek, üçüncü sırayı alırlar ( Devlet, İdil, s. 3; “Başkortostan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, red. H. H. Hasanov, İnstitut Tat. Entsiklopedii AN RT yay., Kazan 1999, s. 67; ayrıca bkz. Zakonı Rossiyskoy İmperii o Başkirah, Mişarah, Teptyaryah i Bobılyah, derl. Farit Hakimzyanoviç Gumerov, Ufa “Kitap” yay., Ufa 1999, s. 4; ayrıca bkz. “Başkortostan”, Başkortostan Ansiklopedisi, red. R. Z. Şakurov, Nauçnoye İzdatel’stvo “Başkirskaya Entsiklopediya” yay., Ufa 1996, s. 163).

Page 15: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Ruslar ise, bir milyon beşyüz kırk sekiz bin iki yüz doksan bir nüfusu

oluşturmaktadırlar8.

5. Çuvaşistan Cumhuriyeti :

Çuvaşistan, Orta Volga’nın sağ kıyısında ve onun kolları olan batıdaki Sura

ve doğudaki Svigiya arasında yerleşmiştir. Başkenti Çeboksarı olan Çuvaşistan, İdil-

Ural bölgesindeki üç Türk Cumhuriyeti’nin en küçük yüzölçümüne, onsekiz bin üç

yüz kilometre kareye sahiptir. 1989 nüfus sayımına göre bu cumhuriyette bir milyon

sekiz yüz otuz dokuz bin iki yüz yirmi sekiz (1998 yılında Tatarskiy

Entsiklopediçeskiy Slovar’in verilerine göre bir milyon üç yüz altmış bir bin) kişi

yaşamaktadır. Bu nüfusun yaklaşık üçte ikisi Çuvaşlardan, üçte birlik kısmı ise

Ruslardan ve diğer bazı unsurlardan oluşmaktadır9.

6. Tataristan Cumhuriyeti :

Tezimizin konusunu oluşturan Tataristan Cumhuriyeti, Rusya

Federasyonu’nun güneyinde yer alan, İdil (Volga) ırmağı ile Çulman (Kama) ırmağı

arasında bulunan geniş bir bölgeyi kapsamaktadır10. Bölgenin batısında Çuvaşistan,

8 Devlet, İdil, s. 3; ayrıca bkz. “Başkirı”, Başkortostan Ansiklopedisi, s. 161. 9 Çuvaşların ancak %50’si (905.614) kendi adlarına kurulan cumhuriyette bulunmaktadır. Bunlar,

Çuvaşistan nüfusunun yaklaşık %70’ini teşkil ederler. Çuvaşistan dışındaki Çuvaşların ise yaklaşık %7,5’i komşu Tataristan Cumhuriyetinde, diğerleri de başta Samara, Ulyanovsk ve Kemerov şehirleri olmak üzere Rusya’nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadır (Devlet, İdil, s. 4; ayrıca bkz. V. M. Kultınova, “Demografiçeskiye Protsessı v Respublike Tatarstan”, Ekonomiçeskiy Vestnik, Kazan 2001, s. 90; Durmuş Arık, Çuvaşların Dini İnanışları Üzerine Bir Araştırma, A.Ü. Sos. Bil.Enst. Yayınlanmamış doktora tezi, Ankara 2001, s. 15, 118; ayrıca bkz. “Çuvaşi”, Başkortostan Ansiklopedisi, s. 637; “Çuvaşiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 651).

10 Rafael M. Veliyev, C. Muhammetşin, F. Agiş, Böek Bulgar – Tatar Tsivilizatsiyaseneng Heykele / Büyük Bolgar, Bolgar – Tatar Uygarlığının Anıtı, Türksoy yay., Ankara 2000, s. 7; Fatma Özkan, “Kazan Türklerinin Etnik Teşekkülü ve Kısa Tarihi”, Abdullah Tukay’ın Şiirleri, Metin – Aktarma – İnceleme, TDK yay., Ankara 1994, s.1.

Page 16: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kuzey-doğusunda Udmurtistan, doğusunda Başkurdistan, güney-doğusunda Rusya’nın

Orenburg bölgesi, güneyinde ise yine Rusya’nın Samara bölgesi yer almaktadır. Bu

bölgelerin arasında kalan ve ölçümü altmış yedi bin sekiz yüz kilometre kare olan

topraklar11 ise Tataristan Cumhuriyeti olarak adlandırılmaktadır. Uzun yıllar Rusya

Federasyonuna bağlı özerk bir cumhuriyet olan Tataristan’ın kendine mahsus milli

marşı, yeşil-beyaz kırmızı renklerden oluşan bayrağı ve kanatlı beyaz parstan oluşan

amblemi bulunmaktadır12.

Tataristan Cumhuriyeti’nin başlıca on dokuz şehir bulunmaktadır. Bu

şehirlerin en önemlisini ise bölgenin fiziki, siyasi, ekonomik ve kültürel manada

merkezi olan Kazan şehri teşkil etmektedir. Öyle ki Tataristan nüfusunun üçte birini

oluşturan 1.300.000 kişi bu şehirde yaşamaktadır13.

Tataristan Cumhuriyeti’nde çoğunluğu Tatar Türkleri ve Ruslar olmak üzere

dört milyon civarında insan yaşamaktadır14. Bu nüfusun yaklaşık yarısı Tatar

Türklerinden oluşmaktadır15. Geriye kalan yarısının ise çok büyük bir kısmını

11 Ferit Hakimcan, “Tataristan”, Emel dergisi, Ankara 1999, s. 3; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy

Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 467; Nadir Devlet, “Rusya Türkiye, s. 124; ayr. bkz. Nadir Devlet, “Rusya Federasyonunda Bağımsızlık Hareketleri: Tatarlar”, Unutkan Tarih, Sovyet Sonrası Türk Dili Alan, haz. Semih Vaner, İstanbul 1997, s. 68.

12 Hakimcan, s. 3; ayrıca bkz. Devlet, İdil, s. 3; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 467.

13 Hakimcan, s. 3; Devlet, İdil, s. 3; Kultınova, s. 84, 90, ayrıca bkz. “Kazan”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. 13, s. 126; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 467; “Kazan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 253.

14 Bu bilgiler 1989 yılın nüfus sayımı için geçerlidir (Hakimcan, s.3; Devlet, İdil, s. 3; Devlet, Rusya Türkiye, s. 125; Devlet, Rusya Federasyonunda, s. 70; İldus Tagirov, Oçerki İstoii Tatarstana i Tatarskogo Naroda, XX vek, Tatar Kitap Neşriyatı yay., Kazan 1999, s. 455; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 467; Tatarskaya Natsiya: İstoriya İ Sovremennost’, derl. Damir M. İshakov, Akademiya Nauk Tatarstana İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani “Magarif” yay., Kazan 2002, s. 4).

15 Tatarların BDT (Bağımsız Devlet Topluluğu) içindeki toplam nüfusu 1989 nüfus sayımına göre altı milyon altı yüz kırk beş bin beş yüz seksen sekiz (1997 tahmini yedi milyon kırk dokuz bin civarında) olup, ancak yüzde yirmi beşi kendi adlarına tahsis edilen cumhuriyette yaşarlar. Geriye kalan Tatarların çoğunluğu ise başta Tataristan’ın çevresindeki diğer cumhuriyetler ile Rusya Federasyonuna bağlı Ulyanovsk ve Samara şehirleri olmak üzere BDT çeşitli bölgelerine dağılmış durumdadır. Bu bağlamda Ulyanovsk ve Samara bölgelerinde iki yüz otuz altı binden fazla Tatar mevcuttur. Komşu olan Mariy-El cumhuriyetinde Paran’ginskiy vilayetinin tamamı Tatarlardan ibaret denilebilir. Çuvaş cumhuriyetinde Batırskiy vilayetinde de Tatarlar sayısal olarak çoğunluğu teşkil etmektedir. Ural’daki Perm bölgesinde yüz elli yedi bin yedi yüz Tatar yaşamaktadır. Ekaterinbursk

Page 17: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Ruslar16, küçük bir oranını ise Başkurtlar ve diğer bazı Türk topluluklarından insanlar

oluşturmaktadır17.

İdil-Ural bölgesinin farklı etnik gruplardan oluşan demografik yapısı yanında

dinî yapısı da farklılıklar içermektedir. İdil-Ural bölgesinde değişik inançlara sahip

küçük topluluklar bulunmakla birlikte bölgede yaygın olan dinler, Hıristiyanlık ve

İslamiyettir18. Bu dinlerden İslam, bölgenin en eski ve köklü inancını oluşturmaktadır.

Aslında bu din, Müslüman Tatarların egemen olduğu dönemlerde bölgenin tek hakim

dini konumundaydı. Ancak Tatarların egemenliği yitirmeye başladığı dönemlerde

bölgesinde yüz yetmiş dokuz bin, Çelyabinsk bölgesinde iki yüz on dokuz bin yedi yüz, Orenburg bölgesinde yüz elli bir bin dört yüz Tatar yaşamaktadır. 1998 yılında Rusya’nın başkenti Moskova’da, yaklaşık bir milyon Tatarın yaşadığı tahmin edilmektedir. 1989 yılındaki nüfus sayımı verilerine göre Moskova’da yüz seksen üç bin beş yüz, Ukrayna’da doksan bin beş yüz Tatar yaşamaktaydı (Tagirov, Oçerki, s. 456; ayrıca bkz. Devlet, İdil, s. 3). Başkurdistan’da bir milyon iki yüz bin Tatar mevcuttur. Özbekistan’da altı yüz kırk sekiz bin sekiz yüz, Kazakistan’da üç yüz on üç bin beş yüz, Tacikistan’da seksen bin, Kırgısiztan’da yetmiş bin Tatar yaşamaktadır. Litvanya ve Polonya’da yaklaşık her ülkede dört-beş bin Tatar yaşamaktadır. Beyaz Rusya’da ise, nüfus sayımına göre on iki bin beş yüz Tatar yaşamaktadır. Bunun dışında dünyanın değişik bölgelerinde de Tatarların yaşadığı bilinmektedir. Çeşitli sebeplerle dünyanın değişik bölgelerine yerleşmiş olan Tatar nüfusunun kesin sayısını tam olarak tespit etmek ise mümkün gözükmemektedir. Türkiye’de nüfus sayımlarında milliyet ayrımı yapılmadığından, Tatarların sayısı bilinmemekle birlikte, (Tagirov, s. 454 - 456) yaklaşık iki bin kadar Tatar mevcuttur (Devlet, İdil, s. 94). ABD’de yaklaşık dört-beş bin Tatar yaşamaktadır. Ancak bunların ne kadarının Kazan Tatarı ne kadarının ise Kırım Tatarı olduğu belirtilmemektedir. Australya’da altmış kadar Tatar aile yaşamaktadır. Finlandiya’da iki bin civarında Tatar yaşamaktadır. Resmi olarak yedi milyon, gayri resmi ise yirmi milyon Tatar var (Tagirov, Oçerki, s. 455; Nadir, İdil-Ural Ekspedisyonu, s. 88; ayrıca bkz. Tatarskaya Natsiya, s. 4; ayrıca bkz. “Tatarı”, Başkortostan Ansiklopedisi, s. 559).

16 Tataristan’daki Rusların nüfusu 1989 sayımına göre bir milyon beş yüz bin civarındadır (Devlet, İdil, s. 3).

17 Devlet, İdil, s. 3. Tagirov’a göre Tatarlar %52 oranı teşkil etmektedir. (Tagirov, Oçerki, s. 455; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 467).

18 Veliyev, Böek Bulgar, s. 9; Genel olarak Sünni Muslüman olan Tatarlar ve Ortodoks Hıristiyanlar olan Ruslar dışında Tataristan’da 1 Temmuz 2001 yılında bin yüz yirmi altı dini cemaatlar tespit edilmiştir. Bu cematlardan sekiz yüz doksan ikisi Müslüman, yüz yetmiş ikisi Ortodoks (“Moskova Patriğinin Rus Ortodoks Kilisesi” yüz elli altı, “Gerçek Ortodoks Kilisesi” on iki, “Rusya Otonom Ortodoks Kilisesi” bir, “Eski Ayinciler – Antipopovçılar” (Staroobryadtsı -Bespopovtsı: XVII. yüzyıldaki kilise reformları kabul etmeyen dini grubu) iki, “Eski Ayinciler – Popovçılar” bir), Katolik iki, Yahudi dört, Protestan elli bir (Lüteranlar bir, “İncil Hıristiyan- Baptistler” (Evangel’skiye Hristiane-Baptistı) dört, İncil Hıristiyanlar on bir, Yedinci Günün Adventistler on üç, Harizmatlar bir, Yeni Havarilerin Kilisesi iki, İncil Dinin Hıristiyanları on altı, Yehova Şahitleri üç), Ahmadiyya bir, Vissarioncular iki, Bahai bir, Krişnaitler (Vayşnavı) iki olmak üzere bu dini gruplar belirtmektedir. (İslam v Sovremennıh Mejregilioznıh İ Gosudarstvenno- Konfessional’no Otnoşeniyah, İslam V Tatarstane: Opıt Tolerantnosti İ Kul’tura Sosutşestvovaniya, Sovet Po Delam Religiy Pri Kabinete Ministrov Respubliki Tatarstan, Master-Layn yay., Kazan 2002, s. 43; ayrıca bkz. “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 475; “Kazanskiye Tatarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 243).

Page 18: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Ruslar bölgeyi ele geçirmeye başlamış ve kendi inançları olan Hıristiyanlığı bölgede

yaymaya başlamışlardır19.

B. İDİL-URAL (KAZAN ÇEVRESİ) BÖLGESİNİN TARİHÇESİ

İdil-Ural diye adlandırdığımız bölge, III. yüzyıldan itibaren Türk kavimlerin

yurdu olmuştur. M. S. 375 yıllarından itibaren bu bölgede önce Hun Türklerinin

varlığına, arkasından da Bulgar Türklerinin bölgeye yerleşerek devlet kurduğuna dair

bilgiler bulunmaktadır20. Ancak bu devlet ve bu devlete kaynaklık etmiş bulunan

toplumun tarihi ile ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşmak mümkün gözükmemektedir.

Bölgenin Moğol ve Rus milletleri ile yapılan çeşitli kanlı savaşlara sahne olması ve

bazı tabii afetlere uğraması nedeniyle Tatar halkının erken tarihi ile ilgili sağlam

bilgilere ulaşılamamaktadır21. Bununla birlikte kaynaklar, İdil – Volga Tatarlarının

atası sayılan22 Bulgar Türklerinin M. S. V. – VII. yüzyıllarda İdil-Ural bölgesinde bir

Türk devleti kurduğunu ve uzun bir süre bölgenin hakimi olduğunu belirtmektedir23.

19 Devlet, İdil, s. 121; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 475;

“Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634). 20 Devlet, İdil, s. 1; Hakimcan, s. 4; ayrıca bkz. “Bulgaristan”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. 5, s. 122; “Gunnı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 163; Özkan, Kazan, s.1.

21 Tamurbek Devletşin, Sovyet Tataristan’ı, çev. Mehmet Emircan, Kültür Bakanlığı yay., Ankara 1981, s. 4; Fayaza Huzina, “Voljskaya Bulgariya Glazami Sovremennikov”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, T.G.J.İ. yay., Kazan 1995, s.59; Ludmila Gorohova, Rimma Abdullina, “Drevnyaya Kazan’ v Dokumentah i Materialah”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay., Kazan 1995, s.46; Özkan, Kazan, s.3.

22 Bilim adamlarının, KazanTatarlarının kökenleriyle ilgili fikirleri farklılıklar arz etmekle birlikte, bu hususta iki ana teori bulunmaktadır. Bu teorilere göre Kazan Bölgesi Tatarları’nın kökeni Kıpçak veya Bulgar Türkleri’ne dayanmaktadır. Kıpçak tezinin taraftarları Kazan Tatarlarının Altınordu Tatarlarının doğrudan doğruya torunları olduğunu iddia etmektedir. Kazan Tatarları’nın soyunu Bulgar Türklerine dayandıranlar ise, Kazan Tatarları’nın atalarının, sıkça maruz kaldıkları Arap seferlerinden dolayı Azov bozkırlarını terk etmek zorunda kalıp ardından VIII. yüzyılın birinci yarısında Orta İdil ve Kama bölgelerine yerleştiğini savunmaktadırlar. A. Z. Velidi Togan ve A. Battal Taymas gibi Tatar tarihçiler olduğu kadar S. M. Soloyev, G. İ. Peretyatkoviç ve N. İ. Aşmarin gibi Rus tarihçiler de bu fikri savunmaktadırlar. Bu iki temel teorinin ötesinde bir başka görüşe göreyse Kazan Tatarları, bu iki unsurun, yani Bulgar Türkleriyle sonradan buraya gelip Altınordu Devletini kuran Moğolların karışıp kaynaşmasından doğmuş olan bir Türk topluluğudur. N. Karamzin, İ. Berezin, V. Grigoryev, N. F. Kalinin ve M. Z. Zekiyev, H. Hakov, F. H. Valeyev bu tezin taraftarlarıdır (bkz. Rorlich, s. 27-28; ayrıca bkz. “Tatarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’,

Page 19: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

1. İdil - Bulgar Devleti:

İdil - Ural bölgesinde devlet kuran ilk Türk topluluğu Bulgarlardır24.

Kaynakların25 belirttiği farklı tarihlere göre Bulgarlar M. S. V. yüzyıl ile VII. yüzyıl

arasındaki dönemlerde İdil - Ural bölgesine yerleşmiş ve burada bağımsız bir devlet

kurmuştur. Kaynaklara göre Bulgarlar buraya geldiklerinde, İdil - Ural bölgesinde

kabileler halinde bulunan ve bir birliktelik sağlayamamış olan Fin Ugor topluluklar

yaşamaktaydı26. Bölgeye yerleşen Bulgarlar bu kabilelerle etnik ve kültürel açıdan

kaynaşarak büyük bir devlet haline gelmiş ve bölgeye damgasını vurmuştur27.

s. 566-567; Özkan, Kazan, s.1; Mintimer Şaymiyev, “V Istorii Naroda Ego Nastoyatşyeye İ Budutşyeye“, Rodina, Sy. 3-4, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997, s. 6; Vadim Trepalov, Mirkasım Usmanov, “Sosedi Nazıvali İh Tatarami“, Rodina, Sy. III-IV, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997, s. 40-41).

23 Devletşin, s. 4; Hakimcan, s. 4; Devlet, İdil, s.1; Akdes Nimet Kurat, “Bulgar”, İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi yay., İstanbul 1961, c. 2, s. 781, 785; “Bolgari”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. 4, s. 432.

24 Çin kaynaklarına göre Bulgarlar, M. Ö. ikinci bin yıldan itibaren büyük bir Türk boyu olarak tarih sahnesinde bulunmaktaydı. Çok erken dönemlerden itibaren Azak Denizi’nin küzeyinde, Don ile Dinyeper arasındaki topraklara yerleşen Bulgarlar (bkz. Devletşin, s. 4), Kubrat adlı bir Han’ın (?-665) yönetimi altında birleşerek, güney sınırı Kuban ırmağına kadar uzanan güçlü bir devlet oluşturmuşlardır. Ancak Kubrat Han’ın ölümünden sonra bu devlet iç çekişmeleri nedeniyle eski gücünü yitirmiş ve sonuçta Kubrat’ın beş oğlu arasında paylaştırılmıştır. Bu oğullarından Bezmer’in (Bat-Bayan) yönetimindeki kabile, Volga ve Kama ırmaklarının kavşağına yakın bir yere yerleşmiş ve İdil – Kama Bulgar devletinin temelini oluşturmuştur (“Bulgaristan”, Ana Britannica, s.122; ayrıca bkz. Devlet, İdil, s. 1; ayrıca bk. Hakimcan, s. 4; “Bulgarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 96; “Voljskaya Bolgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; “Kubrat”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 302; Veliyev, s. 11).

25 Tarihi kaynaklar, Bulgar kelimesinin ilk kez hangi tarihte kullanıldığına dair farklı bilgiler içermektedir. Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’e göre, Bulgarlara ait en eski kayıtlar 354 yılında Latince yazılan “Hronograf” eserinde verilmektedir (“Bulgarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 96). İslam Ansiklopedisine göre, Bulgarlar Türklerinin adına ilk defa 482 yılında rastlanmaktadır (“Bulgar”, İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı yay., İstanbul 1992, c. 6, s. 390). Kurat’a göre ise, en eski bilgiler İbn Rusta’nın Kitab al- a’lak al-nafisa adlı eserinde verilmektedir (bkz. Kurat, “Bulgar”, s. 783). Tarihçi olan Pletneva ise tarihi kaynaklarda Bulgarlar kelimesi ilk defa sadece VII. yüzyılın eserlerinde geçtiğini söylemekle birlikte, eserin adının belirtmemektedir (Svetlana Pletneva, “Kagan İ Knyaz”, Rodina, S. III-IV, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997, s. 19).

26 Kurat, “Bulgar”, s. 781, 782; ayrıca bkz. Hakimcan, s. 6; “Bulgarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 96; “Velikaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s.109; ayrıca bkz. Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi: Başlangıçtan 1917’ye kadar, Basımevi yay., Ankara 1948, s. 7-20; Abdullah Battal Taymas, Kazan Türkleri, Türk Tarihinin Hazin Yaprakları, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü yay., Ankara 1966, s. 16-17.

27 Devletşin, s. 2; “Bulgarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 96; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; ayrıca bkz. Arık, s. 118.

Page 20: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Bulgarların bölgedeki bu kültürel etkisi nedeniyle, diğer kavimlerin de varlığına

rağmen, tarih boyunca İdil – Ural bölgesi hep “Bulgar İli” olarak zikredilmiştir28.

İlk dönemlerdeki sınırları güneyde Çirmişen, batıda Sviyaga, kuzeyde Kama

ve doğuda Şuşma ırmakları arasında yer alan bu devlet29, XI. ve XII. yüzyıllara kadar

sınırlarını daha da genişletmiştir. Nitekim XII. yüzyılda bu devletin sınırları doğuda

Zey ırmağına, güneyde Samara’ya kadar uzanmaktaydı. Burada yaşayan nüfusun

ekseriyeti beş kabileye aitti. Bunlar Asıl Bulgarlar, Suvarlar (Savanlar), Eskil (Askil),

Bersula ve Barancar kabileleridir. Kendi alt kimliklerini sürdürmekle beraber bu

kabileler ortak bir Bulgar Türk üst kimliğine sahip bulunmaktaydı30. Ayrıca bölgedeki

bu Türk toplulukları yanında Slav ve Fin-Ugor asıllı kavimlerin de yaşadığı ve bütün

bu farklı etnik unsurların Kıpçak boyu Türkçesini kullandıkları belirtilmektedir. Ortak

bir dili konuşan bu kabileler, sonraki yüzyıllarda iyice kaynaşarak IX. yüzyılın sonu

ve X. yüzyılın başında bölgede Bulgar Devleti’ni kurmuştur. Bu devlet, Moğol

istilasına kadar bölgenin en etkin siyasi unsuru olarak varlığını devam ettirmiştir31.

Bulgar devleti, Moğol istilasına kadar en yoğun siyasi ilişkileri o zamanlar

Moskova ve çevresinde küçük bir Knezlik olan Ruslarla yaşamıştır. Kaynakların

belirttiğine göre Bulgarların, X. yüzyıldan itibaren Ruslarla siyasi ilişkileri

kurulmuştur. Bu süreçte topraklarını genişletmeye çalışan Rus Knezliği Bulgar

topraklarına yönelik istila girişimlerinde bulunmuş ve bu durum Ruslarla Bulgarları

sık sık karşı karşıya getirmiştir. Bölgede Ruslarla ilk çatışma 969 yılında olmuştur32.

Bunu, 985 yılında Prens Vladimir’in başlattığı Rus saldırısı takip etmiştir. Ancak her

28 Kurat, “Bulgar”, s. 785; ayrıca bkz. Kurat, Rusya Tarihi, s. 7. 29 Kurat “Bulgar”, s. 784; Rorlich, s. 41. 30 Rorlich, s. 42; Kurat, “Bulgar“, s. 785; ayrıca bkz. “Bulgarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’,

s. 96; Arık, s. 120. 31 Hakimcan, s. 6; ayrıca bkz. “Bulgarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 96; “Bulgarskiy

Yazık”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 95-96. 32 Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’e göre ilk çatışma 985 yılında olmuştur (“Bulgarskiye Pohodı”,

Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 95; Devletşin, s. 3; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy

Page 21: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

iki saldırı da Bulgarlar tarafından başarıyla durdurulmuş33 ve Ruslarla Kiev barış

antlaşması imzalanmıştır34. Yapılan bu antlaşmalara rağmen Ruslar, İdil–Ural

bölgesine yönelik kötü emellerinden hiç vazgeçmemiş ve bu durum Ruslarla

Bulgarlar arasında sonraki yüzyıllar boyunca da sık sık tekrarlanan kanlı çatışmalara

neden olmuştur. Bu bağlamda özellikle 1120, 1160, 1164, 1172, 1183, 1186, 1220

yıllarında çok şiddetli savaşlar yaşanmıştır35. Ancak Ruslar’ın bütün bu istila

girişimleri bir sonuç vermemiş ve Bulgar Devleti Moğollar tarafından yıkılıncaya

kadar İdil-Ural bölgesinin tek hakimi olmaya devam etmiştir.36.

İdil – Ural bölgesinde kurulan Bulgar Devleti sadece siyasi alandaki başarısı

ile değil, aynı zamanda ileri düzeydeki kültür ve medeniyetiyle de adından söz

ettirmiştir. Bu bağlamda onlar yüksek bir şehir medeniyeti oluşturmuş, sanat ve

ticarete büyük bir önem vermiştir. Nitekim Arap müelliflerin yazdıklarına göre,

Bulgar Devleti yüksek bir şehir kültürü37 yanında güçlü bir ticaret yapısına da sahip

bulunmaktaydı38.

İdil-Ural bölgesindeki Bulgar Türkleri arasında el sanatları ve çeşitli meslekler

de oldukça gelişmiş durumdaydı. Bu bağlamda bölgede demircilik, bakırcılık,

Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; “Pohodı Bulgar Na Rus’”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 448; “Pohod Na Bolgar 1376”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 448).

33 Devletşin, s. 4-5. 34 Rorlich, s. 45; “Bulgaro - Russkiye Dogovorı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 95. 35 Rorlich, s. 45; Kurat, “Bulgar”, s. 789; “Bulgarskiye Pohodı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’,

s. 95. 36 Bütün bu çatışmalara rağmen Bulgar Türklerinin Ruslarla ilişkileri sadece düşmanlık üzerine

kurulmamış ve zaman zaman barış dönemlerinde çeşitli alanlarda sürdürülen ticari ilişkiler de kurulmuştur (Rorlich, s.45; ayrıca bkz. Kurat, “Bulgar“, s. 789; “Bulgaro - Russkiye Dogovorı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 95; “Velikaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119).

37 Hakimcan, s. 4; ayrıca bkz. Veliyev, 30; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; Özkan, s. 4; Taymas, Kazan, s. 18-19. Arkeologlar yaklaşık iki bin köy ve yüz elli kasabanın varlığını tespit etmişlerdir. Bunlardan en büyük ve en etkiliyeci olanı, Malaya (Küçük) Çirmişen’de bulunan Biler şehriydi. Biler kadar olmasa da Bulgar (İdil), Oşil (Tetiş) ve Keşen (Kama) gibi şehirler de bölgenin diğer önemli yerleşim merkezleri konumundaydı (Bkz. Rorlich, s. 49, 52).

Page 22: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kuyumculuk, çömlekçilik, cam işçiliği ve dericilik gibi dönemin önemli meslekleri

icra eden pek çok kişi bulunmaktaydı39. Bölgenin hayvancılık ve avcılık açısından

çok elverişli olması nedeniyle, özellikle dericilik mesleği, bir başka bölgede

rastlanmayacak boyutlarda gelişmiştir. Öyle ki Bulgar ustaların bu meslekleri, sadece

şehir veya kasaba merkezlerinde değil, çok küçük yerleşim yerlerinde de icra ettikleri

ve buralarda şehirlerdekiyle aynı kalitede mallar ürettikleri belirtilmektedir40.

Bulgarlardaki bu güçlü ticarî yapı ve yaygın el sanatları yanında çiftçilik de

ilerlemişti. Çiftçiler tarlarından aldıkları hububatı (buğday, darı v.b.) Ruslara ve diğer

topluluklara da satıyorlardı41.

Idil-Ural bölgesindeki Bulgar Türkleri arasında el sanatları ve üretimin

oldukça canlı olması yukarıda işaret edildiği gibi ticarî hayatı da olumlu yönde

etkilemiş ve bölge, kendi döneminin ticaret merkezi haline gelmiştir42. Tatar

tüccarları, çeşitli ülkelere değişik malları alıp satarken başta Hıristiyan Ruslar olmak

üzere değişik milletlerden tüccarlar da İdil Ural bölgesine ticaret yapmak amacıyla

akın etmiştir. Bu tüccarlar, Müslüman Bulgar Türklerinin engin hoşgörüsü sayesinde

özgürce hareket etmiş ve diledikleri gibi ticaret yapmıştır. Hatta yabancılara sağlanan

38 Hakimcan, s. 4; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; Mintimer Şaymiyev, “V Istorii Naroda Ego Nastoyatşyeye İ Budutşyeye“, Rodina, Sy. III-IV, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997, s. 6; ayrıca bkz. Huzina, Voljskaya, s. 60, 67.

39 Bulgarlar, özellikle deri işleme sanatı konusunda çok ileri bir konumundaydı. Onların bu konudaki ünleri Uralların ötesine taşmış ve hatta bir deri çeşidi “Bulgarî” olarak tanınmaya başlamıştır (Rorlich, s. 47; Hakimcan, s. 4; Ayrıca bk, Kurat, “Bulgar”, s. 783, 786, 791; Veliyev, Böek Bolgar, s. 24, 28-30; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119).

40 Rorlich, s. 47; ayrıca bkz. Hakimcan, 4. 41 Hakimcan, s. 4 (Rus vakayinameleri, 1260 yılında, Rusya’nın belli bölgelerini büyük oranda

etkileyen bir kıtlığın olduğunu ve bu dönemde bu bölgelerin halkının, sadece Bulgarlardan gelen yiyecekler sayesinde hayatını sürdürebildiğini belirtmektedir. Bkz. Rorlich, s. 46; ayrıca bkz. Huzina, Voljskaya, Kazan 1995, s. 60, 67; Kurat, “Bulgar”, s. 789).

42 Rorlich, s. 51; Kurat, “Bulgar”, s. 786; ayrıca bkz. “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119.

Page 23: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bu ticaret ortamı o kadar ileri boyutlara varmıştır ki, bölgenin şehirlerinde Hıristiyan

tüccarlar için özel mahalleler bile oluşturulmuştur43.

Önceleri geleneksel Türk inancına sahip olan Bulgarlar IX. yüzyılın sonu ile

X. yüzyılın başında İslam’la tanışmış ve bu din hızla Bulgarlar arasında yayılmaya

başlamıştır. Sonuçta 15 Mayıs 922 yılında Bulgar devleti resmen İslam dinini kabul

ederek, tarihte yer alan ilk Müslüman Türk devletlerinden biri olmuştur44.

İslamiyetin Bulgarlarca kabulü, onların Müslüman doğu ile kültür bağlarının

başlangıcı değil, uzun karşılıklı ilişkilerinin bir sonucu idi45. Bu bağlamda 921 yılının

baharında Bulgar hükümdarı Almış’ın (Almas) elçisi Abdullah bin Raştu, Bağdat’ta

bulunan halife Cafer el-Muktedir’e gitmiş ve Almış’ın İslam dininin öğretilmesi

arzusunu içeren üç mektubu halifeye ulaştırmıştır. El-Muktedir, bu talebe cevap

olarak, aynı yıl İbn Fadlan’ın başkanlığında bir elçilik heyetini Bulgar topraklarına

göndermiş ve 922’de bu heyetin İdil - Ural bölgesine gelmesinin ardından Bulgar

toplumu tümüyle İslam dinine girmiştir. Aslında Bulgarların bu şekilde toplu olarak

İslâma girmesinden önce de İslâmiyet, özellikle İdil ve Kama kıyıları çevresindeki

pek çok Bulgar Türkü tarafından benimsenmiş durumdaydı46.

43 Rorlich, s. 51; ayrıca bkz. Tagirov, Oçerki, s. 453; Arık, s. 163. 44 Hakimcan, s. 4; Kurat, “Bulgar”, s. 783; ayrıca bkz. Mintimer Şaymiyev, “V Istorii Naroda Ego

Nastoyatşyeye İ Budutşyeye“, Rodina, Sy. 3-4, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997, s. 6; “Posol’stvo Bagdatskogo Halifa al’- Muktadira”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 447; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 469, 475; “Yazıçestvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 682; “Almuş”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 28; ayrıca bkz. “Religiya İ Gosudarstvo V Srednem Povolj’e: Politika Terpimosti İ Polikonfessional’nosti“, İslam V Tatarstane, s. 6; Nail Garipov, İslam U Tatar Povolj‘ya v IX-XIX vv., İzd-vo “İman“ yay., Kazan 1999, s. 6; Arık, s. 118, 120; G. M. Deületşin, “Rossiya Jirende İslam Dineneng Berençe Adımnarı“, Obtşestvennoye Razvitiye i Gumanitarnıye Nauki, Materialı İtogovoy Konferentsii Tat. Gos. Gum. İnstituta za 1998 g., Uçenıye Zapiski 1999, S. VI, İzdatel‘stvo Tat. Gos. Gumanitarnogo İnstituta yay., s. 38.

45 Devletşin, s. 3; “Posol’stvo Almuşa V Buharu” md., Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 447; ayrıca bkz. Kurat, Rusya Tarihi, s. 14.

46 Kurat, “Bulgar”, s. 783, 787; Şaymiyev, s. 6; “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 118-119; “Posol’stvo Bagdatskogo Halifa al’- Muktadira”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 447; ayrıca bkz. “Religiya İ Gosudarstvo V Srednem Povolj’e: Politika Terpimosti İ Polikonfessional’nosti“, İslam V Tatarstane, s. 6; Arık, s. 120-121; Huzina, Voljskaya, Kazan 1995, s. 60, 62, 65, 68, 73; Huzina, Voljskaya, S. ½,Kazan 1996, s. 17-19. Nitekim kaynaklar, Halife el-Muktedir’in İslâmı anlatmak üzere bölgeye gönderdiği heyetin hali hazırda İslâmı kabul etmiş

Page 24: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Bulgar Türkleri İslâmı kabul ettikten sonra İslam kültür ve medeniyetiyle

kaynaşmış ve bu çerçevede ticarî ilişkiler en üst düzeye çıkmıştır47. Bu durum

bölgenin mevcut kültür ve medeniyetinin gelişmesine ve İslamlaşmasına imkan

hazırlamıştır. Bu bağlamda İslamın etkisiyle Arap alfabesi eski Türk tipi runik

alfabenin yerini almış ve İslamı öğrenmek amacıyla İslam dünyasının başlıca

merkezlerine öğrenciler gönderilmiştir. Bu eğitim ve kültür faaliyetlerinin sonucu kısa

sürede alınmış ve kısa zaman içerisinde din bilimlerinde de Bulgar alimlerin şöhreti

duyulmaya başlamıştır48. Aynı çerçevede İdil – Ural bölgesinde çeşitli eğitim

kurumları yanında camiler ve medreseler de yaygınlaşmıştır. Bu gelişmeler

sonucunda XII. yüzyılda ortaya çıkan edebi Bulgar yazı dili yeni bir aşama kaydetmiş

ve bu yeni yazı dili, İdil - Ural bölgesindeki Türk boylarının mevcut lehçe

farklılıklarını tamamen ortadan kaldırmasa da asgari düzeye indiren bir iletişim aracı

halini almıştır. Bu yeni yazı dilinin eğitim üzerinde derin bir etkisi olmuş ve

Müslüman Bulgarlar, bu dili hem dinî hem de dünyevî konuları öğretmede

kullanmıştır49. XIII. yüzyılın ortalarına kadar yüksek bir kültür ve medeniyetin

temsilcisi olarak müreffeh bir şekilde varlığını sürdüren Bulgar Devleti50, 1236

bulunan yaklaşık beş bin kişilik bir toplulukla karşılaştığını belirtmektedir. Bu Müslümanlar, “Barancar” adıyla tanınmaktaydı. Yine X. yüzyılda bölgeyi ziyaret etmiş olan bir Arap coğrafyacı olan Ebu Ali bin Rusta’nın da bölge halkının çoğunun İslama bağlı olduğunu kaydettiği belirtmektedir (Bkz. Rorlich, s. 43).

47 Kurat, “Bulgar”, s. 788; Hakimcan, s. 4; Arık, s. 156. 48 Hakimcan, s. 4; ayrıca bkz. Veliyev, s. 25; Rorlich, s. 51 - 52 (Bununla birlikte, Bulgarlar, İslam’ı

kabul etmeden önce de kültürel yönden yoksun değillerdi. Nitekim onlar, Orhun tipi Türk rünik harflerine dayalı zengin bir yazılı medeniyete sahip bulunmaktaydı. Bu yazıyla onlar, kağıdın getirildiği X. yüzyıla kadar resmi kayıtları, ağaç ve tuz plakalardan yapılmış yazı malzemelerini kullanmaktaydı; ayrıca bkz. “Drevnetürkskoye Runiçeskoye Pis’mo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 179; “Alfavit”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 29; “Arabskoye Pis’mo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 38-39).

49 Rorlich, s. 52-53 (XII. ve XII. yüzyılda yaşamış birçok Bulgar bilim adamının ünü İdil ve Kama kıyılarının ötesine, hatta bütün İslâm dünyasına yayılmış ve birçok ünlü bilgini etkilemiştir. Bu bağlamda Burhaneddin İbrahim bin Yusuf, Numanoğlu Yakub, Hamid bin İdris, Ahmed el-Bulgari, Muhammed Sadr bin Alaeddin, Hasan bin Ömer ve Muhammed el-Bulgari gibi bilgiler ilk akla gelen isimlerdir. Özellikle Kul Gali isimli şairin “Kıssa-i Yusuf”u, 13. yüzyıl Bulgar toplumunun manevi mirasının göz dolduran bir örneği olarak hem dilbilimcilerin hem de edebiyat tarihçilerinin ilgisini çeken biri olarak şöhretini günümüze kadar sürdürmüştür).

50 Çeşitli kaynaklar yanında Rus vakayinameleri de Bulgarların bu dönemde erişmiş olduğu yüksek kültür ve medeniyete tanıklık etmekte ve Bulgar Devletinin, XIII. yüzyıldaki Moğol istilasına kadar

Page 25: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

yılında Cengiz Han’ın51 torunu Batu52 komutasındaki Moğol orduları tarafından istila

edilmiş ve böylece bu devletin varlığı sona ermiştir. İdil – Ural bölgesini işgal eden

Batu Han bir süre burayı önce Büyük Moğol Hükümdarlığına bağlı olarak idare etmiş,

daha sonra da bölgede kendi bağımsızlığını ilan ederek Altınordu Devletini

kurmuştur53.

2. Altınordu Hanlığı ve Bulgarlar

Büyük Mogol İmparatorluğundan ayrılarak Altınordu Devletini kuran Batu

Han, Aşağı İdil’de Saray adlı yeni bir başkent kurmuş54 ve kendi adına para

bastırmıştır55. Böylece İdil – Ural bölgesinde Altınordu Devletinin hakimiyet dönemi

başlamıştır56. Ancak İdil – Ural bölgesinin yerli halkı, ilk anda bu devletin

hakimiyetini tanımak istememiştir. Bu bağlamda Batu’nun Bulgar devletini işgal

etmesinden sonra, Kama, Kazanka ve Belaya ırmaklarının çevreleriyle Mokşa ırmağı

havzasına kaçmış olan Bulgarlar, bir süre daha bağımsızlıklarını elde etmek amacıyla

çeşitli isyan girişimlerinde bulunmuşlardır57. Batu Han, 1238 ve 1239’da patlak veren

bu isyanları bastırmak için en acımasız kumandanlarından biri olan Sübütey’i

çok zengin ve müreffeh bir şekilde varlığını devam ettirdiğini kaydetmektedir (Devletşin, s. 4-5; ayrıca bkz. “Voljskaya Bulgariya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 119).

51 Asıl adı Temuçin olan Moğol hükümdarı Cengiz Han, (ö. 1227) Moğolistan’ın göçebe kavimlerini 1206 yılında bir birlik altında toplayarak, Çin’den Adriyatik kıyılarına kadar uzanan büyük bir devlet kurmuştur (“Cengiz Han”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. 5, s. 469; “Çingishan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 648; ayrıca bkz. Ala ad-Din Ata Malik Djuveyni, “İstoriya Pokoritelya Vselennoy”, Rodina, Sy. III-IV, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997, s. 46).

52 Altınordu devleti kurucusu olan Batu, 1205? – 1255/56 yılları arasında yaşamıştır (“Batu”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. III, s. 518; “Batıy”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 64-65).

53 Altınordu Hanlığı 1260 yılına kadar Moğol İmparatorluğa bağlı idi (“Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 209; Devletşin, s. 4-5; Rorlich, s. 55; ayrıca bkz. “Batıy”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 64-65; “Mongol’skiye Zavoyevatel’nıye Pohodı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 366; Arık, s. 124.; Kurat, Bulgar, s. 790

54 Rorlich, s. 55- 56; “Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 209. 55 İlk sikkeleri Bulgar’da basılmıştır (Rorlich, s. 55-56; “Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy

Slovar’, s. 209). 56 Devlet, İdil, s. 1; “Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 209.

Page 26: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

göndermiş ve Bulgarların bağımsızlık girişimlerini şiddetle bastırmıştır. Bu şiddetli

cezalandırmalara rağmen Bulgarların bağımsızlık girişimleri bir süre daha devam

etmiş ve Batu Han’dan sonraki bazı Altınordu Hanları da bu sorunla uğraşmak

zorunda kalmış, hatta bazıları isyanı bastırma girişimini doğrudan kendileri idare

etmiştir. Nitekim Batu Han’dan sonraki hakanlardan biri olan Mengü Temir Han (?-

1282), 1261 yılında patlak veren Bulgar isyanını bastırmak için bizzat Orta İdil

bölgesine gitmiştir58.

Bir süre sonra İdil – Ural bölgesinin yerli halklarının Moğol-Tatarların

idaresine yönelik bu isyanları azalmaya başlamış ve sonuçta tamamen sona ermiştir.

Bunda yerli halkın, istila sonrasında ortaya çıkan yeni yapılanmaya alışması yanında,

Moğol hükümdarlarının, Berke Han’dan (1256-1266) başlayarak, İslam’ı

benimsemelerinin de büyük bir rolü olmuştur59. A. Azade Rorlich’e göre Kazan

halkının Moğol idaresine karşı direnişten vazgeçmesinin bir başka nedeni ise din

kardeşliğinin de etkisiyle Moğol-Tatarların Kazan halkının büyük oranda özgür

bırakması ve yönetimde bunlara da yer verilmesidir. Bu özgür ortam sayesinde Kazan

halkı Tatarları istilaci olarak değil, kendinden birileri olarak görmeye ve kendisini de

57 Rorlich, s. 56-57; “Bayan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 68; “Djik”, Tatarskiy

Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 173; “Bayana i Djika Vosstaniye 1238-41”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 68; ayrıca bkz. Arık, s. 129.

58 Rorlich, s. 56-57. 59 Rorlich, s. 56-57. Berke Han İslamı kabul ettikten sonra bölge halkına daha fazla yakınlık göstermiş

ancak bölgedeki Hıristiyanlık v.b. herhangi bir dine baskıda bulunmamıştır. Hatta tam aksine Berke Han ve sonrasında Moğol idaresinin bölgedeki Hıristiyanlara yönelik ılımlı tutumu artarak devam etmiştir. Bu çerçevede 1261 yılında Saray al-Mahrusa şehrinde Saray başpiskoposluğu kurulmuş ve 1340 ile 1440 yılları arasındaki yüzyıllık sürede bölgede iki yüz kilisenin inşa edilmesine izin verilmiştir (Evgeniy Golubinskiy, “Tşit İli Meç”, Rodina, S.III-IV, Rodina yay., Moskva 1997, s. 78-79; Djuveyni, İstoriya, s. 46; “Altın Ordu”, Kilise yaşamı, Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi, Rusya ve Sovyetler Birliği Tarihi, İletişim yay., İstanbul 1993, s. 54; “Berke”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 73; Viktoriya Gorşkova, “Kleymennıy” Fedor Knyaz’”, Rodina, Mongol’skoye Naşestviye sayısı, S. III-IV, Rodina yay., Moskva 1997, s. 68; ayrıca bkz. Kurat, Rusya, s.86; “Sartak”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 504 “Episkopat Sarayskiy I Podonskiy”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 187; İ. Pokrovskiy, Russkiye Eparhii v XVI- XIX vv., Kazanskiy İmperatorskiy Universitet yay., Kazan 1897, s. 187; Şaymiyev, s.6; R. Emirhan, “Vöcdan İrege: Tarihi Parallel’ler”, İslamo- Hristiyanskoye Pograniç’ye, s. 100, 102-103).

Page 27: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

devletin sahibi gibi algılamaya başlamıştır60. Özellikle Özbek Han’ın (1313-1341 )

İslam dinini, Altınordu Devleti’nin resmi dini haline getirmesinden sonra Bulgarlar,

artık kendileriyle aynı inancı paylaşan Altınordu devletini benimsemeye

başlamışlardır61. Aynı zamanda devlet yöneticilerinin de İdil-Ural bölgesindeki Hun,

Bulgar (Oğuz), Kıpçak, Peçenek gibi Türk unsurlarla iyi geçinmeyi esas alması ve

ülke yönetiminde bu unsurlara önemli roller vermesi isyanların sona ermesine ve

bölgenin hakimi olan Moğollarla yerli Türk boylarının kaynaşmasına imkan

tanınmıştır62. Nitekim kaynaklara göre Altınordu Hanları denetimleri altındaki

Bulgarları ve diğer etnik unsurları Moğol dünya görüşüne göre şekillendirmeye

çalışmamış ve idare anlayışlarında daima pragmatist davranmayı esas almışlardır. Bu

bağlamda yönetimde onlar, askeri kayıplarının yerini doldurmayı ve vergi yoluyla

devlete etkili mali kaynaklar sağlamayı asli görev olarak kabul etmiştir63.

Altınordu idarecilerinin bu pragmatist ve ekonomik faydayı ön plana alan

yaklaşımları sayesinde, Moğol istilasında harabeye dönen ve ekonomik hayatı alt üst

olan İdil – Ural bölgesi hızla kendisini toparlayarak kalkınmaya başlamıştır. Bu

çerçevede ekonomik önemini ve eski canlılığını yitiren Biler ve Bulgar gibi eski

şehirler yerine, yeni bazı şehirlerin yıldızı parlamaya başlamış ve bu şehirler, ticarî

hayatın merkezi haline gelmeye başlamışlardır. Kaşan, Kazan ve Kermençük gibi yeni

şehirler meydana çıktı, bir süre sonra eski ekonomik önemini yitiren Bulgar ve Suvar

60 Rorlich, s. 56-57. 61 Özbek Han döneminde Altınordu en güçlü çağını yaşamıştı. Onun devrinde inşa edilen camiler,

medreseler, kervansaraylar ve hamamlarla birlikte tüm şehirler, sahip olduğu karmaşık su dağıtım sistemiyle de hayli incelikli kendine özgü bir karakterle bir Doğulu (İslâm) görünüme kavuşmuştu. Aynı zamanda Özbek Han Türkçe’yi de Altınordu’nın resmi dili yapmıştır (Rorlich, s. 56-57, 60-61; Devlet, İdil, s. 1; “Altın Ordu Devleti”, Ana Britannica, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c.I, s. 516; “Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 209; “Uzbek”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 594; ayrıca bkz. Arık, Çuvaşların, s. 125).

62 Altınordu’nın çözülme döneminde ise kurulan Kazan Hanlığı (1437-1552) bu özelliği devam ettirmiştir (Devlet, İdil, s. 1).

63 Bununla birlikte hem yerleşik hem de göçebe toplumların özelliklerini kendi içinde barındıran Altınordu Devletini, herhangi bir özelliği bulunmayan, sade bir bozkır imparatorluğu olarak düşünmek de doğru değildir. Bu ülkenin kendine mahsus bir medeniyeti ve gelişmiş şehirleri bulunmaktaydı (Rorlich, s. 60-61; ayrıca bkz. Kurat, “Bulgar“, s. 791).

Page 28: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

gibi eski Bulgar şehirleri de kendilerini toparlamış ve tekrar İdil –Ural bölgesinin en

önemli şehirleri haline gelmişlerdir. Özellikle Bulgar şehri XIV. yüzyılda, ticari ve

kültürel açıdan oldukça dinamik bir yapıya kavuşmuştur. Moğol hanlarının “Altın

Taht”, olarak niteldiği bu şehir, elli bin kişilik nüfusuyla, her şeyden önce, Müslüman

Doğu’nun olduğu kadar Rusya’nın da tüccarlarını çeken bir ticaret merkezi halini

almıştır64.

Altınordu Devletindeki bu özgürlükçü yapı sayesinde İdil-Ural bölgesinde

sadece güçlü şehirler doğmamış fakat aynı zamanda yerel yönetimler de güçlenmiştir.

Bu bağlamda özellikle XIII. yüzyılın sonu ve XIV. yüzyılın başında Kazan, Şongut,

Narovçat, Jukatin (Yöketau ) ve Kaşan gibi şehirlerin çevresinde zamanla birer beylik

haline gelen yerel yönetimler ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak ortaya çıkan bu yerel

yönetimler zamanla daha fazla güç kazanarak merkezi idareye karşı çıkmaya başlamış

ve bu durum, zamanla Altınordu Devletinin zayıflamasına neden olmuştur. Altınordu

devletinin güç kaybetmeye başlaması, o zamana kadar bu devlete vergi vererek

varlığını sürdüren Rus Knezliğinin de güçlenmesine neden olmuştur65. Bütün bu

gelişmeler sonucunda XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılda Altınordu Devleti

eski gücünü tamamen yitirmiştir. Bu gelişmeler sonucunda ülkenin değişik yerlerinde

ortaya çıkan beylikler birbirleriyle iktidar mücadelelerine başlamıştır. Bu iç

mücadeleler, devletin daha da zayıflamasına neden olmuş ve sonuçta Altınordu

devleti 1520 yılında kendi topraklarından doğmuş olan Kırım Hanlığı tarafından

yıkılmıştır66.

64 Rorlich, s. 64; ayrıca bkz. “Batıy”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 64-65; ayrıca bkz.

Marina Poluboyarinova; “Russkiye V Zolotoy Orde”, Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye Naşestviye sayısı, Rodina yay., Moskva 1997, s. 57.

65 Devlet, İdil, s. 1; “Altın Ordu Devleti”, Ana Britannica, s. 516; Şaymiyev, s. 6, Puşkareva, s. 60; Rorlich, s. 60.

66 “Altın Ordu Devleti”, Ana Britannica, s. 516; ayrıca bkz. “Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 209.

Page 29: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Altınordu Devleti’nin yıkılmasıyla bölgenin en büyük gücünü oluşturan ve

Rus yayılmacılığının önündeki en büyük engel olan güç ortadan kalkmıştır. Bunun

sonucunda, daha bu devletin yıkılmasından önce ortaya çıkan ve birbirleriyle güç

mücadelesine girişen küçük hanlıklar bölgenin hakimi haline gelmiştir. Bu

hanlıklardan en önemlisini ise Kazan şehri ve çevresini denetimi altında tutan Kazan

Hanlığı oluşturmuştur67.

3. Kazan Hanlığı:

Kazan Hanlığının merkezi konumunda olan Kazan şehri, Altınordu Devleti

döneminden önce bir kale kenti olarak inşa edilmiştir68. İdil ırmağının kıyısına

kurulan bu kale kenti, konumu sebebiyle kısa zamanda İdil –Ural bölgesinin ticaret

merkezi haline gelmiştir. Bu ticari öneme paralel olarak Kazan’ın siyasi önemi de

artmış ve bu bölge, Altınordu Devleti içerisinde önemli bir konuma yükselmiştir.

Zamanla Altınordu Devleti’nin siyasi gücü azalmaya başlayınca diğer bazı bölgeler

yanında Kazan bölgesi de yarı özerk bir beylik konumuna yükselmiştir. Bu durum,

İdil – Ural bölgesi içerisinde Kazan ve çevresinin siyasi, askeri ve ekonomik önemini

daha da pekiştirmiş ve Kazan’ı, adeta Altınordu’nun bir alternatifi haline getirmiştir69.

Altınordu Devleti’nin gerileme döneminde artan iç siyasi çekişmeler sırasında iktidarı

Küçük Muhammed’e kaptıran Uluğ Muhammed’in, Kazan bölgesine çekilmesiyle

bölgenin kaderi tamamen değişmiştir. Uluğ Muhammed, 1437 yılında Kazan

67 Rorlich, s. 56-57; ayrıca bkz. “Zolotaya Orda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 209;

“Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252-253. 68 Birçok tarihçi, Kazan şehrinin 1177 yılında kurulduğunu kabul etmektedir (Gorohova, Drevnyaya,

Kazan 1995, s. 34; ayrıca bkz. “Kazanskoye Knyajestvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 251.

69 Hakimcan, s. 4; ayrıca bkz. “Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252-253.

Page 30: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bölgesini kendi denetimine almış ve bağımsızlığını ilan ederek70 Kazan Hanlığı

(1438-1552) kurmuştur71.

Kazan Hanlığı, tam bağımsızlığını ilan ettikten sonra siyasi, askeri ve

ekonomik gelişimini devam ettirmiş ve siyasi bağımsızlığını sürdürebilmek için

Ruslarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu mücadelenin başladığı ilk dönem,

başarılı bir askeri lideri olan Uluğ Muhammed zamanında Kazan Tatarları Ruslara

galip gelmiş ve Ruslar bir müddet Kazan Tatarlarına vergi vermek zorunda kalmıştır.

Ancak Uluğ Muhammed’in ölümünden sonra oğulları tahtı elde etmek için iç

mücadeleye girişmiş ve bu durum Kazan Hanlığının güç kaybetmesine neden olurken

Ruslarınsa güçlenmesine fırsat vermiştir. Bu durum Rus –Tatar güç dengesinin

değişmesine ve Rusların Tatarlara galebe çalmasına sebep olmuştur. Bunun

sonucunda da 1462 (Alişev’e göre 1487) yılından itibaren Kazan Hanları Rusların

himayesine girmek zorunda kalmıştır72. Kazan Hanlığının bu zayıflama süreci devam

ettikçe Tatarlara ait bölgeler birer birer Rusların eline geçmeye başlamış73 ve sonuçta

sadece Kazan şehri ve çevresi Tatarların denetiminde kalmıştır. Kazan Hanlığının

elinde kalan bu son topraklar da 1552 yılında Rus çarı Korkunç İvan tarafından yüz

elli bin asker ve yüz elli top ile işgal edilerek Kazan Hanlığı sona erdirilmiştir74.

70 Bazı kaynaklara gore bağımsız Kazan Hanlığı, 1445 yılında Ulug Muhammed’in oğlu Mahmut

tarafından ilan edilmiştir (“Ulug- Muhammad”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 596; Hakimcan, s. 4).

71 Uluğ Muhammed Altınordu Hanlığı kaybedince, önce Kırım’a gitmiş, orada da tutunamayınca, Orta İdil’e gelerek, Kazan Hanlığını kurmuştur (Özkan, Abdullah, s. 7; Devletşin, s. 4-5; ayrıca bkz. “Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252-253; “Ulug- Muhammad”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 596).

72 Özkan, s. 8-9; “Ulug- Muhammad”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 596; ayrıca bkz. “Kazanskoye Vosstaniye 1545-46”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 250; “Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252-253; Solyam Alişev, “O Karte 1525 goda”,. Gasırlar Avazı / Eho Vekov, T.G.J.İ. yay., Kazan 1995, s. 217.

73 Mihail G. Hudyakov, Ocherki po istorii Kazanskogo Hanstva, Gosudarstvennoe İzdatel'stvo yay. Reprintnoye vosproizvedeniye, Kazan 1990, s. 128, 134-138; “Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252; ayrıca bkz. “Kazanskiye Pohodı 1545-52”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 243

74 “Kazanskoye Vzyatiye 22.8 (2.9)- 2(13). 10. 1552”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 250; “Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252-253. Kazan Hanlığının 115 yıl tarih sahnesinde kaldığı süre zarfında on beş han tahta çıkmıştır (Özkan, s. 8-9).

Page 31: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç
Page 32: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

I. BÖLÜM

KAZAN TATARLARINA YÖNELİK MİSYONERLİK

FAALİYETLERİ

A. RUSLARIN TATARLARA YÖNELİK İLK HIRİSTİYANLAŞTIRMA FAALİYETLERİ

Ruslar, Kazan Hanlığını yıktıktan hemen sonra Kazan Tatarlarına ve yöredeki

diğer unsurlara yönelik uzun süreli bir asimilasyon faaliyetlerine girişmiştir. Bu

çerçevede onlar, özellikle başta Tatar ve Başkurtlar olmak üzere, bölgedeki

Müslüman Türklere yönelik Hıristiyanlaştırma75 ve bu suretle de Ruslaştırma76

faaliyetlerini başlatmıştır. Rusların asimilasyon amaçlı olarak yürüttükleri bu

faaliyetler, aslında çok daha erken dönemlere kadar uzanmaktadır. Nitekim, XIII.

yüzyılda yazılan “Nikonovskaya Letopis’” (Nikon Vakayinamesi)ndeki şu ifade

Rusların bu düşüncelerini ortaya koymaktadır: “990 yılında Vladimir77, Mark

Makedonyanin isimli filozofu Bulgar’a gönderdi ki o, kötü dinini övenlere Tanrının

sözünü vaaz etsin ve (onlar) Tanrı ve Kurtarıcı olan İsa’ya inansınlar, ve kutsal ayinle

vaftiz olsunlar ve bizimle (Ruslarla) aynı dinden ve aynı nurdan olsunlar ve gökten

hayırlar alsınlar. Filozof, Bulgar’a gidip, onlara Tanrının sözünü uzunca anlattı. Ve

aynı yılda Bulgar’dan Vladimir’e dört prens geldi ve ilahi vaftizle aydınlandılar;

75 “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634; “İvan IV”, Tatarskiy

Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 215.; “Nakaznaya Pamyat’”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 384; ayrıca bkz. Arık, s. 167.

76 “Rusifikatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 484; ayrıca bkz. “İlminskogo Sistema”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 222.

Page 33: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Vladimir onlara ziyafet verdi ve eğlenceler tertip etti”78. Tarihçilerin şüpheyle

karşıladıkları bu ifadeler, Rusların Tatar Türklerini Hıristiyanlaştırma girişimlerinin,

en azından niyet bazında oldukça erken dönemlere dayandığını göstermektedir79.

1. Kazan Hanlığının Gerileme Sürecinde Başlayan Hıristiyanlaştırma

Girişimleri

Başlangıçta Tatarların gönüllü katılımına dayanan bu Rus misyonerliği, daha

sonraki yüzyıllarda Tatarların siyasi olarak zayıflamasıyla baskıcı bir misyonerlik

anlayışına dönüştürülmüştür. Özellikle Kazan devletinin siyasi ve askeri olarak iyice

zayıfladığı dönemlerde baskıyla Hıristiyanlaştırma yönüne gidilmiştir. Nitekim, 1487

yılında Kazan ordusunu yenen III. İvan, Kazan hanı İlham Hanını, onun kardeşini ve

iki prensi esir alarak, Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlamıştır. Bunu kabul etmeyen

İlham Han hapiste hayatını kaybetmiştir. İlham hanla birlikte esir düşen kardeşi ve

diğer iki prens ise baskılar sonucunda Hıristiyanlığı kabul ederek vaftiz edilmiştir80.

XVI. yüzyılda Kazan Hanlığının askeri olarak daha da zayıflaması ve buna

mukabil Rusların güçlenmesiyle Kazan Tatarları üzerindeki Rus baskısı iyice

artmıştır. Bu çerçevede Rus hükümdarı III. Vasiliy Kazan topraklarını ele geçirmek

için 1523 yılında Sura ırmağı ağzında Vasil’sursk adıyla şehir-kale inşa etmiştir.

Devletle içiçe olan Rus kilisesi de bu hareketi hararetle onaylamış ve kilisenin başı

olan metropolit Daniil, inşa edilen bu kale-kent ile Tatar topraklarının ele

77 Vladimir (980-1015) Kiyef Rusyasının en tanınmış knezlerden olup, Rusya’da Hıristiyanlığın resmen

bir din olarak kabul etmiştir (Kurat, Rusya Tarihi, s. 27; ayrıca bkz. “Vladimir”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 116).

78 Polnoe Sobraniye Russkih Letopisey, SPb., 1862-1910, c. IX, Patriarşiya ili Nikonovskaya Letopis’, s. 58.

79 Bulat Hamidullin, “Otrajenie İstorii Kazanskogo Hanstva v Nikonovskoy Letopisi”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay. Kazan 1999, S. I-II, sf. 65.

80 L.G. Fayzrahmanov, “Nekotorıye Aspektı Nasil’stvennoy Hristianizatsii Tatar vo Vtoroy Polovine XVI-XVII v.”, İslamo-Hristianskoye Pograniç’e: İtogi İ Perespektivı İzuçeniya, Kazan 1994, s. 110; Hudyakov, Oçerki, s. 47-48; ayrıca bkz. “İl’gam”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 221; “Kazanskoye Hanstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 252-253.

Page 34: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

geçirileceğini ve halkının de Hıristiyanlaştırılacağını hesaplamıştır81. Metropolitin bu

hesabı, Ruslar’ın Kazan topraklarını ele geçirmenin ötesinde Müslüman Tatar halkını

da çeşitli yollarla Hıristiyanlaştırmayı amaçladıklarını göstermektedir.

Ruslar, Vasiliy’in inşa ettirdiği Vasil’sursk kalesiyle kısa süre içerisinde

Kazan devletini, büyük oranda kendilerine bağımlı bir hale getirmiştir. Bu nedenle de

XVI. yüzyılın ortalarına doğru Kazan devletinin başına gelen Kazan hanları tamamen

birer Rus uyruğu haline gelmiştir. Ancak Ruslar bununla da yetinmemiş ve bir süre

sonra Kazan devletinin idarecileri ve üst sınıfını çeşitli vesilelerle sıkıştırmaya ve

onları Hıristiyanlaştırmaya çalışmışlardır. Nitekim Ruslar, kendilerine uyruk haline

getirdikleri Kazan Hanı Şah Ali’nin 1533 yılındaki bir isyan girişimini bahane ederek

yüzlerce Tatar ileri gelenini zindanlara attırmış ve bunları zorla Hıristiyanlaştırmaya

çalışmıştır. Baskılara rağmen Hıristiyan olmayanlar, çeşitli şekillerde katledilmiş ve

bunların eşleriyle çocukları zorla vaftiz edilerek hıristiyanlaştırılmıştır82.

Kazan üzerindeki bu Rus baskısı sonraki yıllarda da artarak devam etmiş ve

Ruslar artık askeri olarak kendilerine karşı koyma şansını tamamen yitirmiş olan

Kazan hanlığına yönelik bütün emellerini uygulamaya başlamıştır. Bu çerçevede

onlar, sadece Kazan devletini denetimleri altına alma arzusuyla yetinmemiş, buradaki

Müslüman Tatar halkını da hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma çabalarını sürekli devam

ettirmiştir. Bu arzuyla onlar, daha önce çeşitli şekillerde ele geçirdikleri Tatar ileri

gelenlerini zorla hıristiyanlaştırmışlardır83.

Kazan Hanlığının tamamen yıkıldığı Korkunç İvan döneminde ise

hıristiyanlaştırma faaliyetleri Rus Metropoliti Makariy’nin telkinlerinin de etkisiyle

büyük oranda şiddete dayalı olarak sürdürülmüştür. Kazan Tatarlarını şiddet ve

81 Hamidullin, Otrajenie, s. 64; Hudyakov, Oçerki, s. 86; ayrıca bkz. “Vasiliy III”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’,

s. 106. 82 Hudyakov, Oçerki, s. 107-108.

Page 35: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

baskıyla Hıristiyanlaştırma girişimleri İvan’dan sonra da devam etmiş ve ünlü Rus

misyoneri Luka Kanaşeviç’in şiddete dayalı Hıristiyanlaştırma faaliyetleri sonucunda

pek çok Tatar zorla Hıristiyanlaştırılmıştır84.

2. Kazan Hanlığının Yıkılmasından Hemen Sonra, Korkunç İvan

Zamanında Şiddete Dayalı Olarak Yapılan Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri

Kazan Hanlığı’nın gerileme sürecinden itibaren Müslüman Tatar halkına karşı

kademeli bir asimilasyon politikası yürüten Ruslar, bu politikalarını daima dinî

idealleriyle bezemiş ve Rus kilisesinin desteğini sürekli olarak yanında bulmuştur.

Hatta Ruslar’ın Kazan’ı tamamen ele geçirme idealleri dinle o kadar içiçe bir hale

gelmiştir ki, Kazan Devletini tamamen ele geçirmeyi çalışan Korkunç İvan, bu

işgalin, kendileri açısından çok kutsal olan Bogoroditsa’ya (2 Ekim’de kutlanan

Meryem Ana günü) denk gelmesi için özel bir çaba sarfetmiştir. Bunu yapmakla o,

Müslüman Tatarlara ait Kazan topraklarını sadece siyasi olarak değil, manevi olarak

da ele geçirmiş olacağını düşünmekteydi85.

Korkunç İvan, Hıristiyan dinî değerleriyle karışmış olan bu emperyalist duygu

ve davranışlarını Kazan şehrini ele geçirdikten sonra da sürdürmüştür. Bu çerçevede

o, Kazan’ı ele geçirdikten hemen sonra Kazan kalesinin surlarına haç diktirmiş ve

83 Abdullah Battal Taymas, Kazan Türkleri, Türk Tarihinin Hazin Yaprakları, Türk Kültürü Araştırma

Enstitüsü yay., Ankara 1966, s. 31; Hudyakov, Oçerki, s. 131-132. 84 Hamidullin, Otrajeniye, s. 65; ayrıca bkz. “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s.

634; “Luka”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 329 (Ruslar, sadece Tatarları değil, başka halkları da Hıristiyanlaştırmaya çalışmıştır. Vladimir döneminde bile , Kiev devletindeki Peçenekler ve Kara Kalpakları zorla Hıristiyanlaştırılmıştır. Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 110).

85 Hudyakov, Oçerki, s. 2; Aydar Halikov, Kniga Peçali ili Zapiski Aborigena, Moksklas yay., Vil’nüs 1991, s. 56 (Rusların, Kazanın işgalini bu şekilde Hıristiyanlığın bir zaferi olarak görmeleri, sadece Korkunç İvan dönemiyle sınırlı kalmamış ve bu anlayış, dini de reddeden 1917 komünist ihtilaline kadar devlet katında aynı şekilde devam etmiştir. Nitekim bu anlayışı komünist ihtilaline kadar olan dönemde eser yazan tarihçilerin eserlerinde de görmek mümkündür (Mojarovskiy, İzlojenie Hoda Missionerskago Dela po Prosvetşeniyu İnorodtsev S 1552 po 1867 goda, Moskva 1880, s. 5; Dmitriy Makaroviç Makarov, Samoderjavie i Hristianizatsiya narodov Srednego Povolj’ya (XVI-XVIII vv), Çuvaşskiy Gosudarstvennıy Universitet yay., Çeboksarı 2000, s. 21-22; “Kolonizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 283; “Kazanskoye Vzyatiye 22. 8 (2. 9) – 2 (13). 10. 1552”, Tatarskiy

Page 36: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kalenin tüm duvarları boyunca kutsal su serptirerek krestnıy hod (dini sembol ve

haçlarla yapılan bir vaftiz yürüyüşünü) yapmıştır. Yine bu bağlamda onun Kazan’da

yaptığı bir diğer ilk iş ise Blagovetşeniye (Hayrı Müjdeleyen) adlı kilise binasının

temelini atmak olmuştur86.

Korkunç İvan, özel birer sembolik anlamı bulunan bu dinî eylemlerin hemen

ardından Müslüman Tatar halkını Hıristiyanlaştırmaya yönelik pekçok girişimi

başlatmıştır. Bu bağlamda o, ilk olarak, savaşta ele geçirdiği Kazan Hanı Yadigar’ı

“Simeon” adıyla87 ve daha önceden rehin olarak almış oldukları Ötemiş Giray Hanı

ise “Aleksandr” adıyla88 vaftiz ettirerek zorla hıristiyanlaştırmıştır. Yine bu bağlamda

Kazan’ın işgali sırasında ele geçirilmiş olan beşyüz civarındaki Tatar ileri gelenini,

zor şartlarda çalıştırıldıkları manastırlara göndertmiştir89. Manastırlara gönderilen bu

Tatar ileri gelenleri, baskılarla Hıristiyanlaştırılmış veya en ağır şartlarda yaşamak

zorunda bırakılmıştır. Bunlara “slujilıye Tatarı” (hizmet eden Tatarlar) denmiş ve

bunlar Ruslar için çalıştırılmıştır90.

Korkunç İvan, Tatar ileri gelenlerini bu şekilde baskılarla hıristiyanlaştırırken

halka da benzer uygulamalar yapmış ve onları, ya Hıristiyanlığı benimsemek ya da

bütün malları müsadere edilerek Kazan’dan sürülmekle karşı karşıya bırakmıştır. Bu

çerçevede Hıristiyanlığı benimseyenler topraklarında bırakılırken91, Hıristiyan olmayı

Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 250; Sait mirza Enikeyev, “Oçerki İstorii Tatarskogo Dvoryanstva”, Argamak, Sy. 4, Kamaz yay., Çallı 1995, s. 45; ayrıca bkz. Arık, s. 165.

86 Makarov, s. 25; F. G. İslaev, “Kazanskiy pohod”, Respublika Tatarstan, 1996, 15 Ekim; ayrıca bkz. Arık, s. 165.

87 Fayzrahmanov, “Nekotorıe, s. 110; Hudyakov, Oçerki, s. 172; “Yadıgar –Muhammad”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 682; ayrıca bkz. Gorohova, Drevnyaya, s. 41.

88 Taymas, Kazan, s. 31- 32; “Utyamış –Girey”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 604; Makarov, s. 41; Fayzrahmanov, “Nekotorıye, s. 110 (İkisi de çok erken yaşında bu dünyadan ayrılmışlar. Ötemiş- Giray, Moskova Kremlindeki Arhangel´skiy Sobor (Havarilerin Katedrali) avlusuna, Yadigar ise Çudov (Mucize) Manastırının Blagovetşeniye (Hayrı Müjdeleyen) kilisesinin yanındaki mezarlığa gömülmüştür. Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 110; Hudyakov, Oçerki, s. 131-132, 172-173.

89 Makarov, s. 32-33. 90 Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 114; ayrıca bkz. “Slujilıye Tatarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy

Slovar’, s. 522. 91 Ruslar, kendilerine fazla zorluk çıkarmadan Hıristiyanlığı benimseyen bazı Tatar ileri gelenlerini

mülklerini ellerinden almamanın ötesinde yeni topraklar vererek ödüllendirmiştir. Hıristiyanlığı

Page 37: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

reddedenler evlerinden, topraklarından kovularak çorak ve verimsiz bölgelere

sürülmüştür92. Hatta bunlardan bir kısmı Hıristiyanlığı kabul etmediği için yok

edilmiştir. Nitekim Nikon Vekayinamesi, 1553-1557 yılları arasında 1560 Tatar ileri

geleninin Rusların bu isteklerine boyun eğmediği için öldürüldüğünü ifade

etmektedir. Sıradan halktan öldürenlerin ise sayısı bile bilinmemektedir. Bu şekilde

sürülen veya yok edilen Tatarlara ait topraklar ise Rusya’dan getirilen hıristiyanlara

verilmiş93ve bölgenin demografik yapısının değişmesi için özel çaba gösterilmiştir.

Bütün bunların nedeni ise Rus idarenin, kendi hakimiyeti altında olanların

hıristiyanlıktan başka bir dine mensup olmalarına izin vermemesiydi. Nitekim,

Korkunç İvan, kendi idaresi altındaki topraklarda hıristiyanlık dışındaki dinleri

yasaklamış ve müslümanların kurumsal varlıkları ötesinde bireysel varlıklarını dahi

kabul etmemiştir94. Bu anlayışla da Tatar ve diğer müslüman milletleri

hıristiyanlaştırmak için şiddet dahil, her çareye baş vurmuştur.

Korkunç İvan, Tatar halkına yaptığı bu baskı ve hıristiyanlaştırma

girişimlerinin daha iyi sonuç vermesi için Rus kilisesini de sürekli devreye sokmuş ve

onu her türlü imkanlarla desteklemiştir. Bu çerçevede en verimli Tatar topraklarını

benimseyen bu şahısların çocukları ise zamanla Rus kültürünü de tamamen benimseyerek Ruslaşmış ve kendi benliklerinden tamamen uzaklaşmışlardır (Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 114).

92 İndus Tagirov, “Kazanskoe Hanstvo”, Gasırlar Avazı, T.G.J.İ. yay., Kazan 2000, S. I-II, s. 288; Taymas, Kazan, s. 45; A. N. Grigor´yev, Hristianizatsiya Nerusskih Narodnostey, Kak Odin İz Metodov Natsional´no- Kolonial´noy Politiki Tsarizma v Tatarii, Moskva 1959, s. 227; ayrıca bkz. Arık, s. 165 (Hıristiyanlaşmamış olan Tatarlar Kazan’ın 40 km kadar dışına kovularak, bugünkü adıyla Staraya Tatarskaya Sloboda (Eski Tatar Mahallesi)’da toplanmışlardır. Mojarovskiy, İzlojenie, s. 6; İslaev, Kazanskiy, 15 Ekim; Grigor´yev, Hristianizatsiya, s. 227). Bugün bile, Kazana en yakın olan Tatar köyleri en az 45 km uzaklıktadır, halbuki bu arazi içinde bulunan Rus köylerin ve kasabalarının çoğu Tatar adları taşımaktadır (Hudyakov, Oçerki, s. 17; Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 111; Taymas, Kazan, s. 46.)

93 Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 114; “Kolonizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 283; ayrıca bkz. “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634.

94 Bkz. Taymas, Kazan, s. 44; “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634; “Respublika Tatarstan”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 475.

Page 38: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kiliseye bağışlamış95 ve onun, bu ekonomik imkanlarla dilediği gibi misyonerlik

faaliyetinde bulunmasına imkan hazırlamıştır96.

3. Rus Kilisesinin Hıristiyanlaştırma Faaliyetlerinde Etkin Olması ve Bu

Çerçevede Şiddet Politikalarının Yerini Telkin Faaliyetlerinin Alması

Rusların, Tatarlara ve diğer müslüman unsurlara yönelik baskıyla

hıristiyanlaştırma tutumu zaman içerisinde kilisenin de desteklediği, hatta öncülük

ettiği bir devlet politikası haline gelmiştir. Bu anlayışın benimsenmesinde Rus

Metropoliti Makariy’in büyük bir rolü olmuştur. Nitekim o, Korkunç İvan’ın taç

giyme töreninde yeni çarın, hıristiyanlığı ülkenin her yerine hakim kılmasını ve

kafirleri doğru yola getirmesini istemiştir97.

Muhtemelen, Kilisenin bu telkinlerinin de etkisiyle Korkunç İvan, Tatarları ve

diğer müslüman unsurları hıristiyanlaştırmak için her türlü tedbiri alarak şiddete bile

baş vurmuş ve Rus Kilisesini de bu doğrultuda etkin bir biçimde devreye sokmuştur.

Bu amaçla o, yukarıda da ifade edildiği gibi Kazan bölgesinin en verimli topraklarını

kilisenin mülkü haline getirmiş ve böylece kiliseyi, hıristiyanlaştırma faaliyetlerinde

kullanmak üzere geniş ekonomik imkanlara kavuşturmuştur. Hatta bunun da ötesinde

o, Kilise önderlerini, Kazan bölgesinde diledikleri gibi hıristiyanlaştırma

faaliyetlerinde bulunabilmeleri ve başarılı olabilmeleri için siyasi olarak da

desteklemiştir. Bu bağlamda o, Kilise liderlerini, Tatar topraklarını idare eden Rus

idarecilerin kararlarına müdahale edebilme ve gerekirse Hıristiyanlığı kabul etmek

95 Grigor´yev, Hristianizatsiya, s. 227.; ayrıca bkz. “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy

Slovar’, s. 634. Korkunç İvan Kazan şehri yöresinde, Züye Kalesi etrafında, Mişe Irmağı kıyıları ve Kama Nehri mansabı civarında bulunan iki bin çetvert´ (1 çetvert´=0,456 hektar) toprağı asıl sahiplerinin fikirlerini sormadan, bir “ihsanname” ile Kazan’ın başpiskoposluğuna bağışlamıştı. Bu topraklar Kazan bölgesinin en verimli bölgesini teşkil etmekteydi (Taymas, Kazan, s. 45).

96 Mojarovskiy, İzlojenie, s. 5; Makarov, s. 21-22; ayrıca bkz. Arık, s. 170. 97 Hudyakov, Oçerki, s. 67.

Page 39: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

şartıyla ceza almış olan Tatarların cezalarını bile kaldırabilme yetkisiyle

donatmıştır98.

Devlet yönetiminin kendisine vermiş olduğu bu sınırsız desteğe karşılık Rus

Kilisesi de Kazan’ın işgal edilme sürecinde devlet idarecilerini ve askerleri

cesaretlendirerek teşvik etmiş ve bu işgali Hıristiyanlığın hakimiyeti meselesi haline

getirmiştir. Kilise bu tutumunu, işgalden sonra sürdürmüş ve Hıristiyanlığın Kazan

bölgesinde yayılması için her çareye baş vurmuştur. Bu çerçevede Kilise yönetimi,

Rus idarecilerinin Tatarlara yönelik zorla hıristianlaştırma faaliyetlerini

meşrulaştırmış ve hatta bu faaliyetleri meşrulaştırmanın da ötesinde kutsayarak, zorla

hıristiyanlaştırma faaliyetinde etkin rol üstlenmiştir. Ayrıca o, bu zorla

hıristiyanlaştırma çabalarına verdiği desteğin ötesinde bölgede manastır ve kiliseler

inşa ederek Hıristiyanlığı yayma faaliyetine en etkin bir biçimde katılmıştır.

a. Hıristiyanlığı Yaymak Amacıyla Kazan Bölgesinde Kilise ve

Manastırların Kurulması ve Bunların Misyonerlik Faaliyetlerine Katılması

Daha önce de ifade edildiği gibi Ruslar Kazan’ı işgal ettikten hemen sonra

Blagovetşeniye (Hayrı Müjdeleyen) kilisesinin temelini atmış99 ve bu kiliseyi çok kısa

sürede tamamlamıştır100. Bu kiliseyi, Kazan ve çevresinde inşa edilen yeni kiliseler ve

manastırlar takip etmiştir. Böylece Kazan’ın işgal edildiği 1552 yılından Kazan

başpiskoposluğunun kurulduğu 1555 yılına kadar olan kısa sürede, İdil – Ural

98 Mojarovskiy, İzlojenie, s. 2, 5; Makarov, s. 6, 21-22; Hudyakov, Oçerki, s. 68; Taymas, Kazan, s. 53;

Grigor´yev, Hristianizatsiya, s. 228; İslaev, Kazanskiy, 15 Ekim. 99 Makarov, s. 25; İslaev, Kazanskiy, 15 Ekim.

Page 40: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bölgesinin değişik şehirlerinde birçok kilise ve manastır inşa edilmiştir. Nitekim

kaynaklar, 1556 yılına kadar İdil – Ural bölgesinin başlıca merkezleri olan Kazan’da

Blagovetşeniye, Zilantov, Spaso-Preobrajenskiy; Kazan’ın yakındaki Sviyajsk

şehrinde Troitskiy ve Bogoroditskiy; Çeboksar şehrinde- ise Troitskiy gibi önemli

bazı kilise ve manastırların inşa edildiğini belirtmektedir101.

Rus Devleti bu kilise ve manastır binalarının kurulmasını teşvik etmiş, her

türlü imkanla desteklemiş ve bunlar vasıtasıyla Tatarlara yönelik hıristiyanlaştırma

faaliyetlerini yürütmüştür102. Bu faaliyetlerin yürütülmesinde devlet ve kilise

yetkilileri ile birlikte hareket etmiş ve bu konuda birbirlerini teşvik etmişlerdir.

Nitekim kaynaklarda, Kazan’ı işgal eden Korkunç İvan’ın Kazan kalesine haç dikip

Blagovetşeniye kilisesinin temelini attıktan sonra, Rus Kilisesi yetkililerine bir

mektup yazdığı ve bu mektupta, Kazan topraklarında yaşayan insanların

hıristiyanlaştırılmasında Kiliseye büyük sorumluluklar düştüğünü kaydettiği

belirtilmektedir103.

Çarın bu mektubu ve Kazan Tatarlarını hırıstiyanlaştırıp Ruslaştırmaya

yönelik yoğun çabaları, Hıristiyanlığı yayma konusunda zaten son derece istekli olan

Kilise yetkililerini şevke getirmiş ve bu şevkle Kazan bölgesinde kurulan kilise ve

manastırların sayısı birkaç yıl içerisinde hızla artmıştır. Devletin yasal ve ekonomik

her türlü desteğiyle inşa edilen bu manastır ve kiliselerde görev yapan Hıristiyan din

adamları, Tatar halkını çeşitli yollarla ikna ederek Hıristiyanlaştırmaya çalışmıştır.

100 Ruslar bu kiliseyi 1556-1562 yılları arasında tamamlamıştır (“Blagovetşenskiy Kafedral’nıy Sobor”,

Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 80). 101 Zagidullin, “Hristianizatsiya, s. 115; “Tserkvi Pravoslavnıye”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy

Slovar’, s. 640; “Kazanskiye Tserkvi”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 243; ayrıca bkz. “Kazanskiy Bogoroditskiy Jenskiy Monastır’”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 243, “Uspenskiy Mujskoy Monastır”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 602; “Zilantov Monastır’”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 207; “Spasskaya Başnya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 532; Gorohova, Drevnyaya, s. 43, 44, 49, 52; ayrıca bkz. Arık, s. 170.

102 Bu dört beş yıllık sure zarfında bizzat Çarın imzasıyla Kazan bölgesindeki kilise ve manastırların çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ondan fazla ferman yayınlanmış olması, Rus Devletinin Kazan bölgesindeki kilise faaliyetlerini ne boyutlarda desteklediğini göstermektedir (Makarov, s. 36).

Page 41: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Bunun için her türlü teşvik unsuru kullanılmış ve devlet katında suçlu duruma düşmüş

olan kimselerin suçları bile Hıristiyan olmaları şartıyla affedilmiştir104.

Kilise yetkilileri, Rus Devlet yetkililerinin uyguladığı baskı ve şiddet

politikalarının da yardımıyla bu çabalarında kısmen başarılı olmuş ve bazı Tatarları

vaftiz ettirmiştir. Ancak onlar, vaftiz ederek şeklen Hıristiyan yaptıkları bu kişileri,

sadece bununla bırakmamış ve bunların iyi birer Hıristiyan olması için ellerinden

gelen çabayı göstermişlerdir. Bu çerçevede eğitim meselesine önem vermiş ve

hıristiyanlaştırdıkları ailelerin çocuklarını eğitmek için 1552’de Zilantovıy

(Yılandağı); 1556’da Spaso-Preobrajenskiy (Değişim) ve Sviyajsko-Bogoroditskiy

(Züye) gibi bazı manastır ve kiliselerin bünyesinde okullar açmışlardır. Ancak bu

okullara, sadece Hıristiyanlaştırdıkları ailelerin çocuklarını değil, hıristiyanlaşmayı

reddeden ailelerin çocukları da hıristiyanlaştırılmak üzere zorla almışlar ve zaman

içerisinde bu çocukları kendi değerlerinden kopararak birer Hıristiyan Rus gibi

yetiştirmişlerdir105.

Kazan bölgesindeki kilise ve manastırların, değişik metotlarla kısmen de olsa

başarılı olması Çar Korkunç İvan’ı son derece memnun etmiş ve o, bu memnuniyetini

ifade etmek amacıyla manastırlara, devlet hazinesinden gönderilen düzenli maaşlar

yanında Kazan çevresindeki çeşitli yerleşim merkezlerinin vergisini veya topraklarını

da bağışlamıştır106. Çar, bütün bu maddi teşviklerin de ötesinde, bu manastır ve

103 Makarov, s. 33, 36. 104 Zagidullin, “Hristianizatsiya Tatar Srednego Povolj´ya vo Vtoroy Polovine XVI-XVII vv.”, Gil´mi

Yazmalar / Uçenıye Zapiski, Gumanitarnıy İnstitut yay., Kazan 1997, S. I, s. 144. 105 İslayev, Kazanskiy, 15 Ekim; Makarov, s. 40; İbrahim Maraş, “Kazan Bölgesinde Misyonerlik

Faaliyetleri”, Dinler Tarihi Araştırmaları, S. 1, Dinler Tarihi Derneği yay., Ankara 1998, s. 238; Grigor’yev, Hristianizatsiya, s. 228; Zagidullin, Hristianizatsiya, s. 138.

106 Nitekim Çar Korkunç İvan, 5 Nisan 1559 yılında yayınladığı bir fermanda manastır ve kiliselerin bu başarılı işleri için ödüllendirilmesini istemekte manastırlara gerektiği kadar toprak ve hazineden üç yüzer ruble para verilmesini emretmektedir (Zagidullin, Hristianizitsiya, s. 116).

Page 42: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kiliselerde faaliyet gösteren din adamlarının güvenliği için her türlü tedbiri almış ve

onları, yerli halkın tepkilerine karşın askeri koruma altında tutmuştur107.

Rus Kilisesi, Kazan’ın ele geçirilmesinden hemen sonra Rus devletinin baskı

şiddet veya iknaya dayalı olarak yürüttüğü hıristiyanlaştırma girişimlerine destek

vermek amacıyla bölgede kurmuş olduğu manastır ve kiliseleri, birkaç yıl Moskova

merkezden idare ettikten sonra, gerek kiliseler arasındaki organizasyonu daha sağlıklı

biçimde işletmek ve gerekse hıristiyanlaştırma faaliyetlerini bölge halkının dili ve

kültürel yapısını da göz önünde bulundurarak daha sistematik bir biçimde sürdürmek

için 1555 yılında Kazan başpiskoposluğunu kurdurmuştur108.

b. Kazan Başpiskoposluğu’nun Kurulması

Rus Kilisesi yetkileri Kazan’ın işgalinden hemen sonra kurdukları, öncü

mahiyetindeki ilk manastır ve kiliseler aracılığıyla devlet yöneticileriyle birlikte el ele

yürüttükleri bu hıristiyanlaştıma faaliyetlerini organize ve daha sistematik bir biçimde

sürdürmek amacıyla 1555’de Kazan’da bir başpiskoposluk kurulmasını

kararlaştırmıştır109. Bu başpiskoposlukta görev yapmak amacıyla Kilise teşkilatındaki

gönüllüler arasından en uygun şahıslar seçilmiş ve bunların liderliğine de başpiskopos

olarak papaz Guriy110 atanmıştır. Guriy’in Yardımcılıklarına ise German111 ve Tatar

107 Zagidullin, Hristianizatsiya, s. 120. 108 Makarov, s. 7; ayrıca bkz. “Kazanskaya Eparhiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 240;

“Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634; F. G. İslayev, “Novokretşenskaya Kontora”, Tatarstan (rusça), S. VII, Kazan 1997, s. 59..

109 “Kazanskaya Eparhiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 240; F. G. İslayev, “Çukındıru Kontorası”, Tatarstan (tatarca), S. III, Kazan 1997, s. 43.

110 Asıl adı Rugotin Grigoriy olan papaz Guriy 1500 – 1563 yılları arasında yaşamıştır. 1552 yılından başlayarak hayatın sonuna kadar Kazan Başpiskoposlugunda başpiskopos olarak kalmıştır (“Guriy”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 163).

111 1504- 1568 yılları arasında yaşayan papaz German’ın asıl adı Sadırev – Polev Grigoriy Fedoroviç idi (“German”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 144).

Page 43: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

dilini iyi bilen Varsonofiy112 atanmıştır113. Çar ve Rus Kilisesi yetkilileri, Kazan’a

başpiskopos olarak tayin edilen Guriy’e hiyerarşide önemli bir yer vermiş114 ve onu

çok özel yetkilerle donatmıştır115. Guriy, kendisine verilen bu özel yetkilerle 26 Mayıs

1555’de devlet ve Kilise yetkilileriyle halkın da katıldığı çok özel bir törenle ikonlar

gölgesinde ve çan sesleri eşliğinde Moskova’dan Kazan’daki piskoposluk görevine

yolcu edilmiştir116. Guriy’e verilen bütün bu özel yetkiler ve kendisine gösterilen bu

özel ihtimam, Rus devlet ve Kilise yöneticilerinin, Kazan bölgesinde hıristiyanlığın

yayılmasına ne kadar önem verdiklerini açıkça göstermektedir. Ruslar açısından bu

derece önemli olan bu seferi, Rus tarihçi Solov’yev şöyle anlatmaktadır: “bu, Rus

tarihinde ilk defa görülen çok değişik bir seferdi. Başpiskopos, yenilmiş olan gavur

bir memlekete Hıristiyanlığı yaymaya, ahlâk kanunlarını öğretmeye gidiyordu..;

Guriy’in Kazan’a yönelik bu ruhani seferi, ancak Vladimir döneminde Rusları

aydınlatmak için Bizans’tan gelen Yunan ruhanilerin yaptıkları sefere denk

tutulabilirdi. Bu sefer, Hıristiyanlığın, İslam’ın sembolü olan Kazan Devletine galip

gelişinin kutlamasını ifade etmekteydi ve tabii ki, bu iş çok gösterişli yapılmıştır”117.

IV. İvan, “kafir” olarak gördüğü Müslüman Tatarların, Hıristiyanlığı kabul

etmeleri için her türlü yola baş vurmayı mübah görmekle birlikte, Guriy’e,

Hıristiyanlığı yaymak için Tatarlara öncelikle nazikçe yaklaşmasını tavsiye etmiştir.

Bu bağlamda o, Tatarları hıristiyanlaştırmada her türlü kolaylığın gösterilmesini,

hıristiyan olmayı kabul edenlerin evlerinde veya vaftiz için yeni inşa edilen

112 Tatar dilini bilen tek misyoner olan Varsonofiy 1495 – 1576 yılları arasında yaşamıştır. Asıl adı İoann idi (“Varsonofiy”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 105).

113 Zagidulin, Hristianizatsiya, s. 138; Makarov, s. 46. 114 Makarov, s. 7, 27-28. 115 Çar, Guriy’e ve yardımcılarını sadece özel yetkilerle donatmamış, aynı zamanda onlara çok büyük

maddî imkanlar da bahşetmiştir. Bu bağlamda onların her birine dolgun maaşlar ve ayrıca Tatarların bazı arazilerin vergilerini gelir olarak vermiştir. (Makarov, s. 29-32, 43).

116 Taymas, Kazan, s. 53; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 12-13; ayrıca bk., Arık, s. 169. 117 Bkz. Makarov, s. 28.

Page 44: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

manastırlarda vaftiz edilmesini istemiştir118. Hıristiyanlığı Tatarlar arasında yaymak

için gerekli görülen bu ve benzeri diğer kurallar, başta Guriy olmak üzere bölgedeki

diğer Rus yetkililere bir talimatname olarak iletilmiştir. Bu talimatnamede Tatar halka

yönelik hıristiyanlaştırma ve misyonerlik faaliyetlerinde nelere dikkat edilmesi

gerektiği açıklanmaktaydı. Buna göre halkı hıristiyanlaştırmak için yerli halka

öncelikle zorla değil, sevgi ve anlayışla yaklaşmak gerektiği, Hıristiyanlığı kılıç

zoruyla değil, konuşarak ve hediyeler dağıtarak, ziyafetler vererek yaymak gerektiği

yazılmaktaydı. Bu bağlamda, aynı talimatnamede hıristiyanlığa teşvik için, hapisten,

idamdan veya başka cezadan kaçan Tatarların Hıristiyanlığı kabul etmeleri halinde,

suçlarının affedilmesi yazılmaktadır. Aynı belgede Hıristiyanlığı kabul edenlerinse

hemen başıboş bırakılmaması; piskoposlar tarafından zaman zaman ziyaret edilmesi

ve hediyeler verilmesi emredilmektedir. Belgedeki bütün bu teşvik unsurlarıyla da

hem Hıristiyanlığı benimseyen kişinin iyice bu dine ısındırılması hem de diğer

kişilerin özendirilmesi amaçlandığı açıkça belirtilmiştir. Bütün bu teşvik unsurlarının

ötesinde, hıristiyanlığa girmiş olanların tekrar çıkmaması için de çeşitli tedbirler

alınmış ve hıristiyanlıktan vazgeçmek isteyenler hakkında gerekli işlemin yapılması

amacıyla bunların da Moskova’ya gönderilmesi tembihlenmiştir. Bu talimatname

Rusya’nın misyonerlik tarihindeki ilk resmi belgesi, ilk buyruğu olarak bilinmekte ve

bu belge, bundan sonraki tüm misyonerlik faaliyetlerinin referans noktasını

oluşturmaktadır119. Ancak özellikle Çar İvan döneminde ve tabii ki Guriy’in de

118 Bu yumuşak yaklaşım sonuç vermeyince Tatarlar zorla Hıristiyanlaştırılmışlar (Rorlich, s. 89; ayrıca

bkz. “Nakaznaya Pamyat’”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 384). 119 Makarov, s. 7, 29, 30-32, 43; Taymas, Kazan, s. 54; İslaev, Kazanskiy, 15 Ekim; Grigor’yev,

Hristianizatsiya, s. 228; Aydar Nogmanov, “Hronologiçeskiy Pereçen’ Zakonodatel’nıh Aktov o Tatarah Srednego Povolj’ya i Priural’ya Vtoroy polovinı XVI-XVIII vekov”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov derg., Sy. I-II, T.G.J.İ. yay., Kazan 2000, s. 306; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 2-3; ayrıca bkz. “Nakaznaya Pamyat”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 384; ayrıca bkz. İndus Tagirov, “Zapozdaloye İzdaniye”, Gasırlar Avazı/ Eho Vekov, Sy. I-II, T.G.J.İ. yay., Kazan 2002, s.33. Kazan ve Sviyajsk şehirleriyle ilgili resmi devlet kayıtları, Tatarların özellikle Spaso-Preobrajenskiy Manastırındaki Preobrajenskaya kilisesiyle Bogoroditskiy Manastırındaki Uspenskaya kilisesinde vaftiz edildiklerini göstermektedir (Makarov, 46). Kaynaklar, bu vaftiz edilenlerin listesinin de

Page 45: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kazan’daki başpiskoposluğu zamanında bu talimatnamede yazılı olanlar, sadece kağıt

üzerine kalmış ve pekçok Tatar baskı ve şiddetle Hıristiyanlığı kabule zorlanmıştır.

Bu nedenle de kaynaklar Guriy’in Kazan’a gelmesiyle birlikte 1555’ten 1576’ya

kadar sürecek ilk kitlesel Hıristiyanlaştırma dalgasının başladığını belirtmektedir120.

Tatarların bu şekilde baskı ve şiddete dayalı olarak hıristiyanlaştırılması,

Guriy’nin başpiskoposluk dönemi boyunca devam etmiş ve ancak ondan sonraki

dönemde hafiflemiştir. Bunda Guriy’den sonra başpiskoposluğa gelen haleflerinin,

şiddeti Guriy kadar çok benimsememelerinin yanında, Rus devletinin karşılaşmış

olduğu iç ve dış gailelerin de payı bulunmaktadır. Ayrıca o döneme kadar Müslüman

Tatarlara yapılan zülüm ve zorla hıristiyanlaştırma girişimleri ile ilgili haberler ülke

dışına kadar ulaşmış ve Tatarlarla din ve ırk bağı olan Osmanlı idaresinin kulağına

kadar gitmişti. Gelen bu bilgiler sebebiyle Osmanlı Devleti de Rus idaresi üzerinde

diplomatik baskı kurmaya başlamış ve Tatarları zorla hıristiyanlaştırma

girişimlerinden vazgeçmesi konusunda Rusları uyarmıştır121. Ayrıca bu dönemde Rus

devleti, içeride çeşitli bölgelerde patlak veren isyanlarla122 uğraşırken, dışarıda da

tutulduğunu ifade etmekle birlikte (Majorovskiy, İzlojenie, s. 111), bu kayıtlar günümüze ulaşmamıştır (Makarov, 46).

120 Guriy’le başlayan bu ilk hıristiyanlaştırma dalgasını daha sonraki dönemlerde sürdürülen yeni hıristiyanlaştırma dalgaları takip etmiştir. Ve bu hıristiyanlaştırma girişimleri kimi zaman şiddete, kimi zaman da klasik misyonerlik faaliyetleriyle sürekli devam etmiştir. A. A. Rorlich “1552 ve 1917 yılları arasındaki bu hıristiyanlaştırma girişimlerini altı ana döneme ayırmakta ve bu dönemler: 1. Başpiskopos Guriy devri, 2. Çariçe Anna İvanona devrine kadar süren XVII. ve XVIII. yüzyıllar, 3. Kantora Nobokreşçenskih Del ( Yeni Dönmelerle İlgili İşler Dairesi ) dönemi, 4. II. Katerina Devri, 5. İlminskiy’e kadarki XIX. yüzyıl politikaları ve 6. İlminskiy dönemi biçiminde sınıflandırmaktadır (Rorlich, s. 88- 89).

121 Vadim Trepalov, “Kon’ Boevoy i Romanovskiy Poluşubok”, Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye Naşestviye sayısı, Rodina derg. yay., Moskva 1997, s. 111; Mirkasım Usmanov, “Dva Poslaniya Sultana Selima II v Moskvu i Bahçisaray”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, T.G.J.İ. yay., Kazan 1995, s. 93. Osmanlı Devletinin bu uyarılarına karşılık, Korkunç İvan 1570 yılında Novosel´tsev’ı Sultan II. Selim’e göndererek, Müslümanların hiçbir baskı görmediği, Hıristiyanlaşanların ise kendi isteğiyle vaftiz olduğunu iddiasında bulunmuştur (Makarov, s. 39; E. Malov, “O Tatarskih Meçetyah Rossii”, Gasırlar Avazı/ Eho Vekov, T.G.J.İ. yay., Kazan 1997, s. 215).

122 Bu isyanların büyük bir kısmı Tatar v.b. müslüman unsurlar tarafından çıkarılmıştır. Topraklarının işgaline, baskılara ve zorla hıristiyanlaştırmalara tepki duyan bu insanlar, ilk fırsatta silaha sarılarak Rus idaresine isyan etmiştir. Tatarların, Kazan Hanlığının yıkılışından hemen sonraki yıllarda başlayan isyan girişimleri sonraki on yıllar boyunca da devam etmiş ve Tatarlar, ele geçirdikleri her fırsatta Rus idaresinden kurtulmaya çalışmıştır. Ancak Ruslar, her defasında bu isyanları çok kanlı biçimde bastırmış ve Hıristiyanlığı kabule yanaşmayan Tatar nüfusu Kazan dışına sürmüştür.

Page 46: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

çeşitli savaşlara girmek zorunda kalmış ve bu durum, Kazan bölgesine yönelik klasik

politikaların bir süre için de olsa askıya alınmasına neden olmuştur123. Bu durum

Tatarlar arasında kısa süreli bir rahatlamaya neden olmuştur. Bunun sonucunda da

daha önce baskılar karşısında zorla Hıristiyanlığa geçmiş olan Tatarların bir kısmı

XVI. yüzyılın altmışlı– doksanlı yıllarında kendi dinleri olan İslama tekrar

dönmüştür124. Ancak Tatarlar açısından bu kısmi rahatlama dönemi çok uzun

sürmemiş ve XVI. yüzyılın sonlarına doğru Tatar halkını hıristiyanlaştırmaya yönelik

baskı politikaları yeniden başlamıştır. Bu sürecin başlangıcında önce o güne kadar

İstanbul Fener Kilisesine bağlı bir metropolitlik olan Moskova Kilisesi, 1589 yılın

Ocak ayında Patriklik düzeyine çıkarılarak Ortodoks dünyasının beşinci Patriklik

merkezi haline getirilmiş125 ve Moskova metropoliti İov patrik olarak seçilmiştir.

Ardından da Kazan’daki başpiskoposluk, metropolitlik düzeyine çıkarılmış ve buranın

başına Kazan’daki Spaso- Preobrajenskiy Manastırının arşimanditi Germogen

metropolit olarak atanmıştır126.

4. Metropolit Germogen Dönemi ve Kilisenin, Tatarları

Hıristiyanlaştırmada Şiddeti Bir Metot Olarak Uygulaması

Tatarların Ruslara yönelik bu isyan girişimlerinde, kendi bağımsızlıklarını elde etme arzusu yanında, baskılarla hıristiyanlaştırma girişimlerinden duydukları tepkinin de büyük bir rolü olmuştur. Nitekim bu isyanlardan bahseden Rus kaynakları, Kazan Hanlığı’nın ele geçirilmesinden otuz bir yıl sonra patlak veren isyana, “barbar” olarak niteledikleri müslümanların, kendi topraklarında Hıristiyanları görmek istememeleri ve çarın hakimiyeti altında yaşamak istememelerinin sebep olduğunu belirtmiştir. Rus kaynaklarının kaydettiklerinden de, Tatarların Hıristiyanlara ve zorla Hıristiyanlaştırma girişimlerine büyük tepki duydukları ve isyan etmelerinde bu tepkilerin önemli bir rolünün olduğu anlaşılmaktadır (bkz. Makarov, s. 48, 50; ayrıca bkz. “Başkiro – Tatarskiye Vosstaniya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 67).

123 Makarov, s. 47, 49, 52-53. 124 Makarov, s. 65. 125 Rusya Moskova Kilisesinin Patriklik makamına yükselmesi XI yüzyıldan itibaren elde etmeye

çalışmıştı (Makarov, s. 53-54). 126 Germogen (1530? - 1613), 1606 - 1612 yılları arasında Moskova Patriği görevini de yürüten yüksek

düzeyde kilise ve devlet adamıdır. Onun biyografisi çok çelişkilidir. Solov´yev gibi tarihçiler onun knezlerin Golitsin soyundan geldiğini, Metropolit Makariy ise onun Don Kazaklarından olduğunu iddia etmiştir. A. V. Kartaşev gibi tarihçiler ise Germogen’in kendi soyu hakkında hiç konuşmamış olmasına dayanarak onun sıradan bir aileden geldiğini iddia etmektedir. Bu iddiaya göre, rahip

Page 47: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Rus Kilisesinin Ortodoks dünyasının beşinci patriklik merkezi haline

getirilmesi ve Hıristiyan dünyasındaki ağırlığının artması, Kilise mensuplarına, Kazan

bölgesindeki misyonerlik faaliyetlerini arttırma konusunda yeni bir şevk

kazandırmıştır. Nitekim henüz yeni kurulmuş olan ve fazla cemaati bulunmayan

Kazan başpiskoposluğunun metropolitlik düzeyine çıkarılması da bu yeni

hıristiyanlaştırma girişimlerinin bir lojistik hazırlığı olarak görülmüştür. Bu

hazırlıkların tamamlanmasından hemen sonra da metropolit Germogen ile Hıristiyan

olmayan diğer halklar arasında Ortodoksluğu yayma işini yeniden canlandırmıştır127.

Bu çerçevede öncelikle daha önceki baskı döneminde zorla hıristiyanlştırılmış olup

sonradan baskıların azalmasıyla birlikte hıristiyanlığı terkeden veya bu dini sadece

şeklen sürdüren kimseleri hedef almıştır. Bu amaçla, 1591 yılında tüm yeni

Hıristiyanlaşanları Kazandaki Sobornaya (Konsey) ve Uspenskaya kiliselerine

çağırıp, onlara Hıristiyanlığı nasıl yaşamaları gerektiği hakkında vaaz ve öğütler

vermiş ve bu vaazlarını sık sık tekrarlamıştır128. Germogen bu vaaz ve nasihatlara

rağmen, zorla hıristiyanlaştırılmış olan halkın hıristiyanlığı yaşamakta isteksiz

olduğunu ve kendi eski dinlerine dönmek istediklerini görünce129 şiddete başvurmaya

karar vermiştir. Bunun için de bölgedeki durumu Çar I. Fedor İvanoviç’e (1584-1598)

ve Patrik İov’a ihbar etmiştir. Şikayetlerinde, Kazan ve Sviyajsk bölgelerinde

hıristiyanlaştırılmış Tatarların kiliseye gitmediklerini, haçlarını takmadıklarını ve

kendi eski dini inanç ve geleneklerini sürdürdüklerini, hıristiyanlığı yaşamaya

kesinlikle yanaşmadıklarını dile getirmiştir. Bununla yanında, Kazan’ın alınmasından

beri kırk yıl boyunca Tatar mahallelerinde Müslüman mescitleri inşa edilmiyorken

şimdilerde, artık mescitler de bina edilmeye başlandığından yakınmaktaydı. Hatta

olmaya karar verdiğinde Ermolay olan adını Germogen olarak değiştirmiştir (Makarov, s. 53-54; ayrıca bkz. “Germogen”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 144).

127 Makarov, s. 53-54, 58. 128 Makarov, s. 53-54, 58; Zagidullin, Hristianizatsiya, s. 139.

Page 48: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bütün bunların ötesinde bölge halkının hıristiyanlığa geçmesi bir yana, Müslümanların

yanında hizmet etmekte olan bazı Rusların bile Müslüman dinine girdiklerini şikayet

etmiştir130.

Metropolit Germogen’in Kazan bölgesindeki dini duruma ilişkin raporu

Moskova’ya ulaşınca, Çar I. Fedor İvanoviç bu duruma büyük bir tepki göstermiş ve

hemen gerekli tedbirlere başvurmuştur. Bu çerçevede o, 18 Temmuz 1593 tarihinde

bu bölgedeki Rus idarecilerine ve din görevlilerine Germogen’in şikayet ettiği

hususları gidermek için bir dizi tedbiri almalarını emretmiştir131. Çarın yerel

yöneticilerden almaları istediği bu tedbirler, esas itibarıyla Germogen’in teklif ve

tavsiyelerine dayanmakta ve bölgede hıristiyanlığın yayılması için gerekli bütün

düzenlemeleri içermektedir. Bu çerçevede öncelikle bölgedeki Hıristiyan nüfusun

sayısı ve ekonomik durumları tespit edilecek ve arkasından da bunların müslüman

veya diğer inanışlardan insanlarla temaslarının kesilmesine yönelik tedbirler

alınacaktı. Bu amaçla, Hıristiyanlığı benimsemiş olanlar, Müslümanların yaşadıkları

bölgelerden alınarak sadece Hıristiyanların yaşadığı yeni yerleşim bölgelerine

nakledilecekti. Ayrıca bunların müslümanlar veya diğer inanışlardan kimselerle

evlenmeleri ve hatta alış veriş yapmaları bile yasaklanmaktaydı. Bu çerçevede

hıristiyan olan Tatarların mümkün olduğu kadar Ruslarla evlenmeleri de teşvik

129 Zagidullin, Hristianizatsiya, s. 139. 130 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 137-140; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 24; Grigor´yev, s. 229;

Taymas, s. 54; Maraş, s. 238-239; Fayzrahmanov, Nekotorıe, s. 112; Makarov, s. 54; Tagirov, Zapozdaloye, s. 33; Rorlich, s. 90; İslayev, Novokretşenskaya, s. 60; İslayev, Çukındıru, s. 44; İ. K. Zagidullin, “O Gramote Tsarya Fedora İvanoviça Kazanskim Voyevodam i Dyakonam Ot 18 İyulya 1593 goda”, Gumanitarnıye Nauki: Problemı i Aspektı İzuçeniya, Materialı İtogovoy Konferentsii Tatarskogo Gosudarstvennogo Gumanitarnogo İnstituta za 1996 god, Tatarskiy Gosudarstvennıy Gumanitarnıy İnstitut yay., Kazan 1997, s. 13-15.

131 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 140; Zagidullin, O Gramote, s. 15; Grigor’yev, s. 229; Makarov, s. 54-65; Fayzrahmanov, Nekotorıe, s.113; Nogmanov, “Hronologiçeskiy, s. 306; Maraş, s. 239; ayrıca bkz. “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634; Gorohova, Drevnyaya, s. 53; “Gramota Tsarya Fedora İvanoviça Ot 18 İyulya 1593 goda”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 158.

Page 49: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

edilmiş ve böylece bu insanların milli bilinci yok edilmeye çalışılmıştır132. Fermanın

devamında Çar, bu şekilde denetim altına alınan ve Müslümanlarla irtibatı kesilen

hıristiyanlaşmış Tatarların İslam’a ait bazı ibadet ve davranışları sürdürüp

sürdürmediklerinin de gizlice takip edilmesini emretmekteydi.

Fermanda yer alan bu ilk tedbirler öncelikle daha önce baskı veya vaatlerle

Hıristiyanlaşmış olanların eski dinlerine dönmelerini yasaklayacak uygulamaları

içermekteydi. Bu tedbirlerin devamında Çar, bir araya toplanan ve eski dindaşlarıyla

tüm bağları koparılan bu Hıristiyanların eğitilerek gerçek birer Hıristiyan haline

getirilmesini emretmekteydi. Bu çerçevede o, din adamlarının bu insanları sürekli

eğitmelerini, kiliselere giderek ayinlere katılmalarını sağlayacak şekilde hareket

etmelerini; vaaz ve nasihatlara uymayanların ise çeşitli cezalarla ıslah edilmelerini

emretmekteydi133.

Çar, yukarıda belirtilen bu tedbirlerle, daha önce vaat veya baskılarla şeklen

Hıristiyanlaştırılmış Tatarların gerçek Hıristiyan haline gelmesini sağlamaya

çalışırken Müslüman olarak kalmakta direnen diğer Tatarların ise çeşitli baskılarla

Hıristiyanlığa geçmesini sağlamaya çalışmıştır. Bu çerçevede Müslümanlara değişik

baskı ve yıldırma taktikleri uygulanmış ve özellikle merkezi yerlerde yaşayan

Müslüman Tatarlar topraklarından çıkarılarak verimsiz bölgelere sürülmüştür.

Bunların yerine ise Rusya’dan getirilen Ruslar veya Hıristiyanlaşmış çeşitli

topluluklar yerleştirilmiştir. Aynı tedbirler çerçevesinde bölgedeki tüm cami ve

mescitlerin yıkılması, yenilerinin yapılmasının ise kesinlikle engellenmesi

emredilmiştir134.

132Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 140-141; Zagidullin, O Gramote, s. 15-18; ayrıca bkz. Rorlich, s.

90; Arık, Çuvaşların, s. 174. 133 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 140-141; ayrıca bkz. Arık, Çuvaşların, s. 174. 134 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 140-141; Makarov, s. 7, 55, 56-63; Fayzrahmanov, Nekotorıe, s.

113; Maraş, s. 113; Grigor´yev, s. 229; Nogmanov, Hronologiçeskiy, s. 306; Taymas, s. 55;

Page 50: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Çarın Hıristiyanlığı yaymak ve Kazan Tatarlarını zorla Hıristiyanlaştırmak

için yayınladığı bu ferman, daha önce 1555 yılında yayınlanan ve Hıristiyanlığı

sadece telkinle yaymayı tavsiye eden eski fermanla taban tabana tezat

oluşturmaktaydı135. Kazan bölgesinde Hıristiyanlığı yaymada şiddet ve baskıyı ön

plana alan bu ferman, şiddetli süreli bir baskı döneminin de kapısını aralamıştır136.

Rusya’nın, 1593’de yayınlanan fermanla yeniden yoğunlaştırdığı

Hıristiyanlaştırma faaliyetleri birkaç yıl boyunca baskıcı bir biçimde devam etmiş,

ancak 1598’de Çar I. Feodor İvanoviç’in ölümüyle etkisini büyük oranda yitirerek

eski klasik şekline dönmüştür. Bunda, zorla hıristiyanlaştırma yanlısı olan Çar I.

Feodor İvanoviç’in ölümü kadar XVI. yüzyılın sonları ile XVII. yüzyılın ilk yıllarında

Rusya’da ortaya çıkan problemlerin de etkisi olmuştur.

B. XVII. YÜZYILDA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

Ruslar’ın Tatarlara ve diğer hıristiyan olmayan topluluklara yönelik baskıları

ve hıristiyanlaştırma girişimleri XX. yüzyılın başına kadar hiç sona ermemiş, ancak

zaman zaman çeşitli nedenlere bağlı olarak şiddetlenmiş veya azalmıştır. Bunda

iktidara gelen çarlar kadar ülke gündemini tayin eden iç ve dış hadiselerin de etkisi

olmuştur137. Nitekim XVII. yüzyılın başında Rusya’da patlak veren çeşitli iç ve dış

sorunlar, Ruslar’ın Kazan bölgesine yönelik, baskıyla hıristiyanlaştırma girişimlerini

“Gramota”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 158; İstoriya Tatarii v Materialah , s. 147-150; Gorohova, Drevnyaya, s. 53; Enikeyev, Oçerki, s. 46; Arık, Çuvaşların, s. 174.

135 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 140. 136 Makarov, s. 66; Enikeyev, Oçerki, s. 46. Bu baskı ve şiddet dönemindeki Hıristiyanlaştırma

faaliyetlerinin ne kadar başarılı olduğu tam bilinmemektedir, çünkü bu konuda istatistiki herhangi bir veri bulunmamaktadır (Grigor´yev, s. 228). Bununla birlikte, bu yüzyılda Çarlığın ve Rus Kilisesinin ortak Hıristiyanlaştırma politikasının ardından Kazan Tatarları arasında “Kryaşenı” (Kreşin kelimesi, Rusçada vaftiz edilmiş anlamına gelmektedir) adıyla hitap edilen Hıristiyanlaştırılmış Tatar grubu ortaya çıkmıştır (Nikolay İosifoviç Vorob’yev, “Kryaşenı i Tatarı, Nekotorıye dannıye po sravnitel’noy harakteristike bıta”, Trud i Hozyaystvo, Moskva 1929., s. 3; ayrıca bkz. Devlet, İdil, s. 71). Ancak yine de, Rusların bütün bu baskılarına rağmen, Tatarların çok az bir kısmının hıristiyanlaştığı tarihçiler tarafından belirtmektedir (Rorlich, s. 90).

137 Makarov, s. 67.

Page 51: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

azaltmıştır138. Bu dönemde, önce 1601-1603 yılları arasında şiddetli bir kıtlık;

arkasından da peşpeşe çeşitli isyanlar çıkmıştır. İktidarı ele geçirme veya devletin bazı

uygulamalarına tepki amacıyla başlayan bu isyanları, 1610’lu yılların ortalarına kadar

devam eden dış savaşlar takip etmiş ve Ruslar bu dönemde başta Lehler olmak üzere

çeşitli milletlerle savaşmıştır139. Bu dönemde Rusların, Müslüman Kazan Tatarlarına

ve Hıristiyan olmayan diğer unsurlara yönelik baskıyla hıristiyanlaştırma girişimleri

eski temposunu kaybetmiştir. Bunun yerine ise şiddete dayalı olmayan sosyal,

ekonomik ve idari baskı ve teşviklerle bölge insanlarını Hıristiyanlığa yöneltecek bazı

tedbirler devreye sokulmuştur140.

1. XVII. Yüzyılda Devlet Eliyle Yapılan Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri

XVII. yüzyılın başında Rusya’da patlak veren Karışıklık döneminin

bitmesiyle141, Rus hükümeti dikkatini tekrar Kazan ve çerçevesindeki Hıristiyan

olmayan nüfusa yöneltmiştir142. Bu dönemde Kilisenin başına Patrik Filaret (1619-

1633) geçmiş143 ve onun döneminde hıristiyanlaştırma faaliyetleri artmıştır144. Yine

bu dönemde Hıristiyanların veya sonradan Hıristiyanlaşmış olanların, Tatar beylerinin

hizmetinde çalışmamaları ve bu durumdaki hizmetlilerin efendilerinden zorla

alınmaları kararı alınmıştır. Böylece Tatarlara, devlet nazarında Hıristiyanların ve

sonradan Hıristiyanlaşanların, Müslümanlardan daha değerli olduğu ve

Hıristiyanlaşmayı kabul etmeyenlerin hem mallarını hem de adamlarını kaybedeceği

138 Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 28; Makarov, s. 68. 139 Kurat, Rusya, s. 181-182, 193-198, 201-202, 207-208, 210-211. 140 Rorlich, s. 90; ayrıca bkz. Arık, s. 174. 141 11 Temmuz 1613 yılında Kazan Metropoliti Efrem sayesinde tahta kutsanan Mihail Federoviç’in

idareye gelmesiyle Rus hükümeti büyük oranda iç ve dış sorunları halletmiş ve Karışıklar devri sona ermiştir (Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 30).

142 Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 30; Fayzrahmanov, Nekotorıe, s. 113. 143 Makarov, s. 86; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 32. 144 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 6, 145 161.

Page 52: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

mesaji verilmiştir145. Ancak bu ekonomik tedbirlere rağmen Tatar toprak sahiplerinin

çoğu Hıristiyanlığı kabul etmemiştir146.

Tatarların Hıristiyanlaşmaya karşı gösterdiği dirence karşın, Rus devleti de,

zorla veya teşvik unsurlarını kullanarak, Kazan bölgesi halkını çeşitli metotlarla

Hıristiyanlaştırma girişiminden hiç vazgeçmemiştir. Bu çerçevede 1649 yılında, o

zamana kadar çıkarılmış fermanları toparlayarak147 bunların ışığında Kazan ve

çevresine yönelik bir kanunname hazırlamıştır. Sobornoye Ulojeniye (Konsey

Kanunnamesi) olarak adlandırılan bu kanunnamede148 diğer Hıristiyanlar yanında,

Hıristiyanlaşan Tatarların da topraklarını Müslümanlara kiralamaması hükme

bağlanmış ve böylece Müslümanlara karşı kısıtlayıcı kanunlar getirilmiştir149.

Kanunnamenin bir başka yerinde ise Müslümanların başka dinden olan birini İslâma

sokma girişiminde bulunmalarının ölümle cezalandırılacağı belirtilmiş150 ve böylece

Hıristiyan olamayanlara karşı ayrımcılık resmen kanunlara girmiştir151.

Rusların, Kazan bölgesinde Hıristiyanlığı yaymak için çıkardığı kanunlar

sonraki süreçte de devam etmiş ve bölge halkını Hıristiyanlaşmaya teşvik edecek

pekçok yasal düzenleme yapılmıştır. Bu çerçevede XVII. yüzyılın ikinci yarısında

Hıristiyanlığı benimseyenlere onbeş ruble para ödülü152 ve topraklarını daha verimli

topraklarla değiştirme imkanı getirilmiştir153. Buna karşın Müslümanlara ise

Hıristiyanlaşanların toprağını kiralayamama ve hatta bir Müslümanın ölümü halinde

145 Fayzrahmanov, s. 113; Makarov, s. 86; Enikeyev, Oçerki, 50. 1628 yılında yayınlanan bu ferman

daha sonra 1648 yılında yayınlanan Konsey Kararnamesiyle tasdiklenmiştir Fayzrahmanov, s. 113; Makarov, s. 86

146 Makarov, s. 92. 147 Makarov, s. 100, 103; Nogmanov, s. 306. 148 Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 33; Rorlich. 90; Makarov; s. 86; Fayzrahmanov, Nekotorıe, s. 11;

Nogmanov, s. 306; Cemit Rehimov, Patşadan Ferman Kilgen, İdel derg., S. VI, Kazan 1996, s. 45. 149 Makarov, s. 90, 98; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 33; Zagidullin, Hıristianizatsiya, s. 151-152. 150 Rorlich, s. 90; Zagidullin, Hıristianizatsiya, s. 155; ayrıca bkz. Emirhan, Vöcdan, s. 106. 151 Makarov, s. 90, 98; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 33; Zagidullin, Hıristianizatsiya, s. 151-152. 152 Rorlich, s. 90-91, Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 33, Makarov, 101. 153 Makarov, s. 101.

Page 53: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

mirasının o kişinin yakın akrabası yerine - uzak da olsa – Hıristiyanlaşmış olan

akrabasına verilmesi kararlaştırılmıştır154.

XVII. yüzyılda Rus Devletin Kazan ve çevresindeki insanları

hıristiyanlaştırmaya yönelik girişimleri bütün yüzyıl boyunca devam etmiş ve zaman

zaman çıkarılan yeni bazı fermanlarla zorla Hıristiyanlaştırma girişimleri artmıştır. Bu

durum devletin başına geçen çarlara ve Kilisenin başına geçen patriklere bağlı olarak

sürekli değişmiş, ancak genellikle baskıcı bir tutum sürdürülmüştür. Özellikle Çar III.

Fedor Alekseyeviç (1676-1682) ve Sofya Alekseyevna (1682-1689) dönemlerinde

Tatarları Hıristiyanlaştırmaya yönelik yeni bir takım tedbirler devreye sokulmuş veya

daha önce çıkarılmış olan bazı düzenlemelere işlerlik kazandırılmıştır. Bu çerçevede

Çar III. Fedor, Hıristiyanlığa geçmeyi benimseyenlere üç yıl askerlik muafiyeti

getirmiş, daha önce toprağı elinden alınmış olanlara ise topraklarının yeniden

verilmesini uygulamaya sokmuştur155. Bir yıl sonra da bu imtiyazları genişletmiş ve

askerlikten muaflık süresini altı yıla çıkarmıştır156. Bir yıl sonra ise çar, bütün bu

tedbirlerin bölge halkını Hıristiyanlaştırmaya yetmediğini anlayınca da, kendince en

keskin çözüme başvurmuş ve adamlarına, altı ay içinde tüm halkın

Hıristiyanlaşmasını emretmiştir157. Bu emre açık bir biçimde karşı çıkan Tatar ileri

gelenlerini ise Rusya’nın çeşitli bölgelerine sürgüne göndertmiştir158.

III. Fedor’dan sonra tahta çıkan Sofya Alekseyevna ise ülke içindeki iktidar

çatışmalarının sürmesi nedeniyle iktidarının ilk bir iki yılında Kazan Tatarlarının

lehine olabilecek birkaç düzenleme yapmış ve Tatarlar için kısmî bir rahatlama

154 Rorlich, s. 90-91, Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 33, Makarov, s. 101. 155 Makarov, s.111-114, 119. 156 Makarov, s.116. 157 Nogmanov, s. 307; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 33-35; Taymas, s. 55; Rehimov, s. 45;

Fayzrahmanov, Nekotorıe, s. 114; Grigor’yev, 230 Makarov, s. 112, 119-121; Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 150; Maraş, s. 239.

158 Makarov, s. 119; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 36.

Page 54: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

sağlamıştır159. Ancak iktidarı tam olarak ele geçirip idaresini pekiştirdikten sonra o da

tutum değişikliğine gitmiş ve Tatarlara yönelik baskı girişimlerini yeniden artmıştır.

Bu bağlamda o da selefi III. Fedor gibi çeşitli baskı yasalarını devreye sokmuş veya

daha önceden çıkarılmış olup yeterince uygulanmayan baskı yasalarını yeniden hayata

geçirmiştir160. Ancak değişik çarların peşpeşe olarak uygulamaya koyduğu bu baskı

ve Hıristiyanlığı teşvik yasaları, genel olarak yeterince başarılı olamamış ve bölge

halkının çoğunluğu Hıristiyanlaştırılamamıştır161. Bu durum, Kazan Metropoliti

Andriyan’ın 1687 yılında Spassko-Yunginskiy manastırının başrahibine yazdığı

mektupta dile getirilmiştir. Bu mektupta Metropolit, baskı veya teşvik unsurları

sayesinde vaftiz olup şeklen Hıristiyanlaşanların gerçek birer Hıristiyan gibi

yaşamadığını ve çoğunlukla eski dindaşları arasında önceki inançlarına sadık bir

şekilde yaşamaya devam ettiklerini söyleyerek şikayet etmiştir162.

Kazan Metropolitinin mektubuna da yansıdığı gibi Rusların XVII. yüzyılda

Kazan bölgesinde yürüttüğü Hıristiyanlaştırma girişimleri, XVI. yüzyıla göre daha da

yoğun olarak sürdürülmesine rağmen gerekli başarı elde edilememiştir. Bu dönemde

Hıristiyanlaştırma işini bizzat üstlenen Rus idaresi Hıristiyanlaştırma amaçlı pek çok

yasal düzenleme yapmış fakat gerekli başarıyı elde edememiştir163. Buna rağmen

Ruslar, Kazan bölgesine yönelik Hıristiyanlaştırma girişimlerini sonraki yüzyıllarda

da yürütmüştür164.

159 Makarov, s. 122-124. 160 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 148; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 36; Makarov, s. 124-126;

Nogmanov, s. 308; Rehimov, s. 45. 161 Makarov, s. 127-128. 162 Bunun için bkz. Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 147. 163 Rusya’nın Kazan bölgesinde Hıristiyanlığı yaymak için almış olduğu bütün tedbirlere rağmen,

Hıristiyanlığı kabul edenlerin sayısı artmamıştır. Tam tersine, İslam’a karşı alınan bu tedbirler topraksız kalan Tatarlar’ın hoşnutsuzluğu arttırmış ve onları, başta Buhara olmak üzere Orta Asya’nın çeşitli bölgelerine göçetmeye ya da 1669 ve 1670’deki Stepan Razin isyanı gibi büyük isyanları desteklemeye yöneltmiştir (Rorlich, s. 91).

164 Arık, s. 174-175.

Page 55: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

2. XVII. Yüzyılda Kilisenin Yürüttüğü Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri

Rus Devletinin, XVII. yüzyılda ekonomik ve idari baskılarla,

Hıristiyanlaştırma girişimlerine Rus kilisesi de her türlü desteği vermiştir165. Bu

amaçla Rus Kilisesi, XVI. yüzyıldan itibaren başlatmış olduğu Kazan bölgesine

yayılma faaliyetlerini sürdürmüş166 ve bu süreçte bölgede pek çok kilise ve manastır

inşa etmiştir. Bu bağlamda, XVII. yüzyılda İdil Ural bölgesinde otuz küsur manastır

kurulmuştu167. Kurulan bu kilise ve manastırların esas amacı, bir şekilde, bölgenin

Müslüman halkına ulaşmak ve kendilerince hak din olan Hıristiyanlığı bunlara

benimsetmek olmuştur. Rus Devleti, bu manastırlara misyonerlik faaliyetlerini rahatça

sürdürebilmeleri için her türlü desteği vermiş ve geniş ekonomik imkanlar tanımıştır.

Bu bağlamda çoğunluğu Tatarlara ait olan verimli topraklar manastırlara verilmiş ve

bu toprakların asıl sahibi olan Müslüman Tatarlar, karın tokluğuna bu topraklarda

çalışmak zorunda bırakılmıştır. Böylece manastırlar, bölge halkını hem ekonomik

açıdan kendi denetiminde tutma hem de imkanlarını kullanarak bunları Hıristiyanlığa

girmeye maddî ve manevî olarak zorlama imkanını elde etmiştir. Bu imkanlar

sayesinde manastırlar bölge halkı üzerinde etkili bir hıristiyanlaştırma faaliyeti

yürütmüş ve bunda kısmen başarılı da olmuştur168.

Manastırlar, ellerindeki bu ekonomik imkanları usta bir biçimde kullanmış ve

Hıristiyanlaşmayı kabul edenlere daha iyi imkanlarla toprak kiralamış veya bu

toprakların vergisini toplama imtiyazına sahip ise Hıristiyanlığı kabul eden Tatarlara

uzun süreli vergi indirimi veya bir süreliğine vergi muafiyeti sağlamıştır169.

165 Makarov, s. 83; Arık, s. 165, 174. 166 Makarov, s. 92- 95. 167 Makarov, s. 77, 86. 168 Özellikle bunlardan Spaso-Preobrajenskiy manastırının Kazan çevresinde yürüttüğü

Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma girişimlerinde çok etkili olduğu ve bu yüzyılın ilk yarısında kendi topraklarında bulunan pekçok Tatarı Hıristiyanlaştırdığı belirtilmektedir (Makarov, s. 96-97).

169 Makarov, s. 92.

Page 56: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Manastırlar ellerindeki ekonomik kaynakları kullanarak sürdürdükleri

Hıristiyanlaştırma girişimlerini sadece bu ilk aşamayla bırakmamış ve yürüttükleri

faaliyetlerle elde ettikleri kişileri sürekli olarak kendi saflarında tutmaya gayret

etmişlerdir. Bu çerçevede Hıristiyanlığı benimseyen ailelerin ayinlere ve diğer kilise

faaliyetlerine katılarak tam anlamıyla birer Hıristiyan haline gelmeleri sağlanmaya

çalışılmıştır. Ayrıca bu ailelerin çocukları manastırların bünyesindeki okullara alınmış

ve bu çocukların tam bir Hıristiyan Rus genci olarak yetiştirilmesi amaçlanmıştır.

Ancak bu insanları okullarda eğitme ve gerçek birer Hıristiyan haline getirme arzusu

tam başarılı olamamıştır170. Bunun üzere Ruslar, ekonomik ve idari tedbirlerle şeklen

Hıristiyanlaştırdıkları kimseleri eğiterek gerçek birer Hıristiyan haline getirme idealini

ileri bir tarihe ertelemiştir. Böylece Ruslar, bölgenin Müslüman halkının bir kısmını,

sadece şeklen Hıristiyanlaştırmış, ancak bunların gerçek birer Hıristiyan haline

gelmelerini zamana ve sonraki nesillere bırakmıştır171.

C. XVIII. YÜZYILDA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

Rusya’nın XVII. yüzyılda Kazan bölgesine yönelik olarak sürdürdüğü

Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikası XVIII. yüzyılda da tüm hızıyla devam

etmiştir. Özellikle XVIII. yüzyılın hemen başında Rusya’da yönetimi elinde

bulunduran I. Petro (1696-1725) zamanında Kazan bölgesini Hıristiyanlaştırmaya

yönelik baskılar, çeşitlenerek artmıştır172. Bu çerçevede bölge halkı, bir yandan

geleneksel tarzda baskılarla Hıristiyanlaştırmaya çalışılırken diğer yandan

Hıristiyanlığı benimseyenlere çeşitli maddi kolaylıklar tanınarak bunların yeni

170 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 145, Mojrovskiy, İzlojeniye, s.18. 171 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 6, 145, 161. 172 Makarov, s. 135-136; ayrıca bkz. F. G. İslayev, Rusiya Möselmannarı hem Kereşen Kanturı: 1731-

1764 ellar, Kazan 2000, s. 8.

Page 57: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

dinlerinde kalmaları sağlanmaya çalışılmıştır173. Bu çerçevede Hıristiyanlığı

benimseyerek vaftiz olanların kiliselere devam etmeleri sağlanmaya çalışılmış ve

bunların çocuklarının eğitimine ciddi bir önem verilmiştir174. Hatta bu çocukların

birer Hıristiyan olarak yetiştirilmesinin ötesinde gerçek birer misyoner olarak

yetiştirilmesi ve Tatarlara yönelik Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinde bu Tatar asıllı

misyonerlerin kullanılması yönüne gidilmiştir175.

1. Eğitim Yoluyla Yürütülen Misyonerlik Faaliyetleri

Rusya XVIII. yüzyıla kadar Kazan bölgesine yönelik Hıristiyanlaştırma

faaliyetlerini genellikle klasik tarzda baskı veya teşvik unsurlarını kullanarak

sürdürmüş ve eğitim meselesi üzerinde pek durmamıştır176. Ancak XVIII. yüzyılın ilk

çeyreğinde Rusya’da tahtta bulunan I. Petro bu konuda ciddi bir değişikliğe yönelmiş

ve Hıristiyanlaştırmada kullanılan klasik baskı ve teşvik politikalarının yanına eğitimi

de eklemiştir. O, Kazan bölgesinin hıristiyanlaştırmasında eğitimin önemli bir

katkısının olacağını ve bu nedenle de Kilise teşkilatının eğitim yoluyla

hıristiyanlaştırma faaliyetlerine önem vermesi gerektiğini söylemiştir. Bu amaçla Çar,

Kazan bölgesinde, eğitim yoluyla hıristiyanlaştırma faaliyetlerini sürdürecek bir ekip

oluşturmuş, bunların başına da Krutitskiy Manastırı’nın başrahibi Tihon’u

getirmiştir177.

Kazan bölgesinde Hıristiyanlığı yaymakla sorumlu olarak göreve başlayan

Metropolit Tihon, bölgede kilise inşa etme faaliyetlerini arttırmış; Kazan bölgesinin

173 Grigor’yev, s. 234. 174 Rorlich, s. 91. 175 Mojarovisky, İzlojenie, s. 37-38. 176 Zagidullin, Hıristiyanizatsiya, s. 161. 177 Makarov, s. 138.

Page 58: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

tüm köylerine Hıristiyanlığı yayacak görevliler göndermiş178 ve asıl misyonu olarak

gördüğü eğitim faaliyetlerine hız vermiştir. Bu çerçevede o, 1707-1709 yılları

arasında bölgede faaliyete geçirdiği eğitim kurumunda ilk anda otuz iki kadar

hıristiyanlaşmış Tatar çocuğunu misyoner olarak yetiştirmek için eğitmeye

başlamıştır. Başlangıçta Tihon’un bu deneyimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır179. Buna

rağmen Tatar çocuklarının Hıristiyan eğitimi almaları durumunda gerçek birer

Hıristiyan haline geleceklerini ısrarla savunan Tihon180, 1723 yılında Rus ruhban

sınıfının çocukları için açılan Kazan Ruhban Slav Latin Okulu (Kazanskaya

Arhiyereyskaya Slavyano Latinskaya Şkola)nda181 on dört Tatar öğrencisini tekrar

okutmaya başlamıştır182. Öğrenimini tamamlayıp papaz olan bu öğrencileri ise, kendi

ülkelerinde görev yapmaya teşvik etmiştir183. Fakat bu okulu bitirmiş olan

Hıristiyanlaştırılmış Tatar öğrencileri, Kilise’nin beklediği gibi Müslüman Tatar

halkını Hıristiyanlaştırma işinde başarılı olamamışlardır184. Bu yüzden Tihon’dan

sonraki Kazan piskoposları, Kazan Ruhban Slav Latin Okulu’nda Tatar öğrencileri

178 Tihon’un Kazan bölgesinin değişik yörelerine gönderdiği bu misyonerlerin sürdürdükleri yoğun

faaliyetler neticesinde, 1701-1705 yılları arasında üç bin altı yüz seksen üç kişiyi hıristiyanlaştırarak vaftiz ettirdiği iddia edilmektedir. Bkz. Mojarovisky, İzlojenie, s. 37-38; Makarov, s. 138-139; Grigor’yev, s. 232.

179 Tihon’un misyoner olarak yetiştirmek üzere eğitmeye başladığı bu Tatar çocuklarından ancak beş tanesi eğitimini tamamlayabilmiştir Bunun nedeni ise, çocuklardan yedisinin çeşitli hastalıklardan dolayı ölmesi üzerine endişeye kapılan okul yönetiminin geri kalan çocukları da ailelerine göndererek okulu kapatması olmuştur (Mojarovisky, İzlojenie, s. 38; Maraş, s. 240; Grigor’yev, s. 232; Makarov, s. 158-161).

180 Apollon Mojarovisky, İstoriya Kazanskoy Duhovnoy Seminarii, Gubernskaya Tipografiya yay., Kazan 1868, s. 38; Makarov, s. 158. Hıristiyanlığın yayılması için eğitimin vazgeçilmez olduğunu düşünen Tihon, 1709-1723 yılları arasında bir çok kez kapatılan manastır okulunu tekrar tekrar açma girişiminde bulunmuştur (Makarov, s. 165). Bazı araştırmacılara göre, bu okul belli aralıklarla, 1740 yılına kadar faaliyetini sürdürmüştür (Bkz. Arık, s. 191.

181 Mojarovisky’e göre 1723 yılında açılan bu ruhban okulu, 1733 yılında Kazan Ruhban Koleji (Kazanskaya Duhovnaya Seminariya) olarak, 1797 yılında da Kazan İlahiyat Akademisi (Kazanskaya Duhovnaya Akademiya) olarak ismini değiştirmiştir (Mojarovisky, İstoriya, s. 18; Apollon Mojarovisky, Staraya Kazanskaya Akademiya, Kazan 1873, s. 2; ayrıca bkz. “Hristianizatsiya”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 634).

182 Rorlich, s. 92; Mojarovskiy, Grigor’yev ve Maraş’a göre, Tihon, Tatar öğrencilerini bu okulda 1724 yılından itibaren okutmaya başlamıştır (Mojarovskiy, İstoriya, s. 18, 34; Grigor’yev, s. 232; Maraş, s. 240).

183 Arık, s. 192. 184 Rorlich, s. 92.

Page 59: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

okutmakla birlikte185, Tihon’un önerileri ve Kilise’nin asıl amacına yönelik

Hıristiyanlaştırma faaliyetlerini daha da iyi geliştirebilmek için, özel misyonerlik

okullarının açılması gerektiğine de karar vermişlerdir. Bu bağlamda, devletin 1731

yılında kurduğu “Yenikreşin İşleri Komisyonu”, 1732 yılında, Hıristiyanlaşmış

Tatarlardan on beş öğrenci toplayarak186, onları 1733 yılından itibaren misyonerlik

okulunda okutmaya başlamıştır187. Bu okulun faaliyetini yeterli görmeyen o dönemin

Kazan Başpiskoposu olan İlarion Rogalevskiy, 1734 yılında (1732-?) Sinod’a188 gayri

Ruslar için eğitim veren yenikreşin okulların projesini sunmuştur. Onun bu projesi

üzerine 1735 yılında Sinod, Kazan bölgesinde dört misyonerlik okulu açılmasına izin

vermiştir189. Bu okulların birincisi Kazan’daki Fedorovskiy Manastırı’nda, ikincisi

Kazan kazasındaki Elabuga Köyü’nde, üçüncüsü Sviyajsk kazasındaki Tsivil’sk

şehrinde, dördüncüsü Kazan kazasında Tsarevokokşaysk şehrinde olmak üzere dört

ayrı bölgeye inşa edilmesi karar verilmiştir. Bu okullara on yaş ve üzeri, Rus olmayan

otuzar öğrenci alınması ve eğitim süresinin ise yedi ile on beş yıl arasında olması

kararlaştırılmıştır. Bu okulların giderlerinin karşılanması ise Kazan

Başpiskoposluğuna verilmiştir. Bu okullarda sadece Hıristiyanlaştırılmış Tatarların

çocuklarının değil, Müslüman Tatarların çocuklarının da okutulması planlanmıştır190.

Kilise’nin bu kararını devlet de uygun görmüş ve bunu 11 Eylül 1740 yılında

185 Mojarovisky, İstoriya, s. 48; Maraş, s. 240. 186 Fayzulhak Gabdulhakoviç İslayev, Pravoslavnıye Missionerı v Povolj’ye, Tatarskoye Knijnoye İzdatel’stvo yay., Kazan 1999, s. 12.

187 Grigor’yev, s. 232; ayrıca bkz. İslayev, Pravoslavnıye, s. 12 188 1721 yılında I. Petro, “Kutsal Devlet Sinod” adıyla, Kilise’yi kontrol etmek amcıyla Kilise’nin üst

dairesini kurmuştur. 1726 yılından itibaren, bu daire sadece “Sinod” olarak adlandırılmaya başlanmıştır (İslayev, Pravoslavnıye, s.122).

189 Mojarovisky, İstoriya, s. 48; Maraş, s. 240; Arık’a göre, İlarion’un bu projesinin verildiği tarih belli olmamakla birlikte, hayata da geçirilememiştir. Ona göre bu projeyi 1723 yılında Simonov diye birisi sunmuştur. Arık, Simonov’un bu projesinin önerdiği tedbirlerin misyonerlerin istediği sonuçları verdiğini zikretmekte, fakat bu proje üzerine yapılan tedbirleri açıklamamıştır (Arık, 190-191). Grigor’yev gibi tarihçiler ise Simonov’un projesini zikretmekle birlikte, onun projesini hayata uygulandığını belirtmemiştir (Grigor’yev, s. 238-239).

190 Mojarovisky, İstoriya, s. 49; ayrıca bkz. İslayev, Çukındıru, s. 48.

Page 60: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

çıkardığı bir fermanla onaylamıştır191. Nitekim, bu bağlamda, 1745-1750 yılları

arasında Sviyajsk’ta, Tsarevokokşayski’de ve Elabuga’da Rus olmayan halkların

çocuklarından misyonerler yetiştirmek amacıyla özel yenikreşin okuları açılmıştır.

Fakat bu çocukların anne-babalarından zorla alınması, okullardaki kötü ve sağlıksız

şartlar, eğitim düzeyinin düşük ve sadece dini içerikli olması, derslerin çocukların

anlamadıkları Rus dilinde verilmesi gibi sebeplerden dolayı192 bu okullar, Kilise’nin

ve Devletin istediği başarıyı sağlayamamıştır193. Rus olmayanlara Hıristiyanlığı

eğitim yoluyla aşılamayı başaramayan devlet, hıristiyanlaştırma politikasını idari ve

ekonomik baskılar uygulayarak yürütme politikasına geri dönmüştür.

2. İdari ve Ekonomik Tedbirlerle Hıristiyanlaştırma Politikası

Rus hükümeti, XVIII. yüzyıla kadar çeşitli baskılar ve eğitim faaliyetleriyle

Tatar halkının hıristiyanlaştırmasını istediği ölçüde başaramamıştır. Bu nedenle

devlet, Hıristiyanlaştırılanların sayısını arttırabilmek için XVIII. yüzyılın ilk

yarısında, özellikle idari ve ekonomik alandaki yaptırımları eskiye nazaran daha

sistematik bir şekilde uygulamaya karar vermiştir194. Bu kez, yönetimin öncelikli

hedefi, Tatar toprak ağalarının hıristiyanlaştırılması olmuştur195. Böylece,

hıristiyanlaştırılmış toprak sahiplerine bağlı olan köylülerin de ağaların etkisiyle

kolayca Hıristiyanlığı kabul edip benimseyeceği düşünülmüştür. Bu bağlamda

hükümet, Rus olmayan halkların Hıristiyanlaştırılması amacıyla birçok ferman

yayınlayarak, Ortodoks dinini kabul edenlere vergi muafiyeti gibi avantajlar

191 İslayev, Pravoslavnıye, s. 100. 192 Arık, s. 192-193; ayrıca bkz. İslayev, Rusiya, s. 15, 26. 193 Maraş, s. 240. Bu okullar, 1800 yılına kadar varlığını sürdürmüştür (Grigor’yev, s. 232; Arık, s.

194). 194 Makarov, s. 136-137; ayrıca bkz. İslayev, Rusiya, s. 3, 8. 195 Makarov, s. 157-158.

Page 61: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

tanınması196; Hıristiyanlığı kabul etmek istemeyenlerin ise mallarının müsadere

edilmesi, Müslüman olmayan köylülerinin ellerinden alınması gibi baskılar

uygulamaya başlamış ve böylece, Tatar ileri gelenlerini Hıristiyanlaştırmaya

çalışmıştır197. Nitekim bu bağlamda, I. Petro 3 Kasım 1713 tarihinde çıkarttığı

fermanda, Kazan Vilayetindeki Ortodoks dinine mensup köylüleri elinde bulunduran

Müslüman ağaların en geç altı ay içinde vaftiz olmalarını emretmiştir. Hıristiyanlığı

kabul etmemeleri halinde ise, onların yanında çalışan Ortodoks dinine mensup

köylüleri ve toprakları Ulu hükümdar tarafından alınacağını198 ve hükümdarın özel

izni olmadıkça onlara iade edilmeyeceğini belirtmiştir. Alınan bu kararla birlikte, bu

tedbirlerin Tatarları Hıristiyanlaştırmada ne derecede başarılı olacağını görebilmek

için, Hıristiyanlaşmış ve Hıristiyanlaşmamış olanların sayısı hakkında Senato’ya rapor

verilmesini emretmiştir199. Böylece Müslüman Tatarların ileri gelen sınıfının

Hıristiyanlaştırılması başlamıştır. Rorlich’e göre, servetini yitirmek istemeyen Tatar

zenginlerinin epeyce bir kısmı bu baskıya boyun eğmek zorunda kalmıştır200.

Tatarların Hıristiyanlaştırılması konusunda elde edilen başarı, Çar’ın umduğu gibi

olmasa da alınan bu kararlar Müslüman Tatarların ekonomik sıkıntılara, vaftiz olan

Tatarların ise zamanla kendi kimliklerini kaybetmelerine neden olmuştur201.

Rus olmayan halkların hıristiyanlaştırılması işini Kiliseyle birlikte aldığı

kararlarla yürüten Çar I. Petro beklediği kesin sonucu elde edememiştir. Bunun için

196 Makarov, s. 140. Hıristiyanlığı kabul eden toprak ağalarına verilen bu avantajların yanında, suçlular

için çeşitli cezaların affedilmesi, hapiste olanların serbest bırakılması gibi genel olarak tüm halka verilmiş imtiyazlar da mevcuttu (Arık, s. 178).

197 Makarov, s. 140, 147. 198 Bu ferman 16 Mayıs 1681 yılında Çar Fedor Alekseeviç’in fermanını hatırlatmaktadır. Bu fermanın

hemen gerçekleştiğini görmek isteyen çar, birkaç gün sonra, 27 Kasım 1713 yılındaki fermanıyla bu fermanı tekrarlayarak, onu tasdik etmiştir (Makarov, s. 142; Nogmanov, s. 309; ayrıca bkz. Rorlich, s. 92-93; İslayev, Rusiya, s. 8; F. G. İslayev, İslam İ Pravoslaviye v Povolj’ye XVIII Stoletiya: Ot Konfrontatsii K Terpimosti, İzdatel’stvo Kazanskogo Universiteta yay., Kazan 2001, s. 27, 31).

199 Bu ferman üzerine Senato 1715 yılında yerli makamlara Hıristiyanlaşanların sayısının cetveli hazırlanmasını gerektiğini emreden fermanı çıkartmıştır. Bu iki fermanın, hükümetin misyonerliği ne kadar önemsediğini göstermektedir (Makarov, s. 148).

200 Rorlich, s. 92-93.

Page 62: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Çar, Tatarlar üzerinde baskıyı daha da arttırmıştır. Bu bağlamda o, 6 Aralık 1714

yılında, Sibirya metropoliti Feodor’a (Filofey) gönderdiği fermanda, Tatarların ve

diğer halkların mabetlerini yıktırmasını ve bu halkların tümünü Hıristiyanlaştırmak

için gayret göstermesini emretmiştir202. Ancak bir süre sonra Çar, bu acil

Hıristiyanlaştırma girişimlerinin istenen sonucu vermediğini anlamış bu nedenle de

daha sonraki çıkartılan fermanlarda, Rus olmayan halkların tümünün vaftizi

konusunda zaman açısından daha esnek tavır takınmasını benimsemiştir203. Aynı

şekilde Senato da baskı tavırlarının Hıristiyanlaştırma işinde etkili olmadığını görmüş

ve bu tavırdan vazgeçerek 31 Temmuz 1719 yılında Tatarların ve diğer halkların zorla

Hıristiyanlaştırılmaması gerektiğini buyuran ferman çıkarmıştır204. Bununla birlikte

Rus devleti, Hırtistiyan olmayan halklar Hırtistiyanlaştırmayı başarabilmek için başka

çözümler aramaya devam etmiştir. Nitekim, bu çözümü metropolit Tihon’un

mektubunda bulmuştur.

Metropolit Tihon, 30 Ekim 1719 yılında Hükümet Senatosu’na yazdığı

raporunda yaptığı misyonerliğin durumu hakkında bilgi sunarken, vaftiz olanlar için

vergilerde kolaylıklar ve bir takım maddi bağışlar verilirse, bu sonuçları

arttırabileceğini düşündüğünü belirterek, Hıristiyanlaşanlar için ekonomik imtiyazlar

istemiştir205.

Metropolitin bu isteği üzerine hükümet, 1 Eylül 1720 yılında “Hıristiyanlaşan

gayri Ruslara vergi ödemelerinde üç seneye kadar muafiyet verilmesine” karar

çıkarmıştır206. Böylece Hıristiyanlaştırma işinde, baskı tedbirlerinden vazgeçilerek

201 Sadece 1714 yılında Kazan Vilayetinde, büyük toprak sahibi olan Müslümanlardan yüz seksen

tanesinin toprakları müsadere edilmiştir (Makarov, s. 145). 202 Rehimov, s. 45; Makarov, s. 145; ayrıca bkz. İslayev, Rusiya, s. 9. 203 Makarov, s. 143; İslayev, İslam, s. 33. 204 Nogmanov, s. 309; Gumerov, Zakonı, s. 66. 205 Makarov, s. 140, 147. 206 Makarov, s. 147-148; Nogmanov, s. 309; Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 40-41, 44. Metropolitin

ekonomik bağışları verileceği sözü üzerinden, 1719-1720 yılları içerisinde sekiz yüz otuz sekiz kişi Hıristiyanlığı kabul etmiştir (Grigor’yev, s. 232; Makarov, s. 139-146).

Page 63: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

insanlara ekonomik bağışlar sunulmaya başlanmıştır. Hükümetin başvurduğu yeni

tedbirler, Tatarlar dışındaki Rus olmayan halklar arasında Hıristiyanlaştırma işini

canlandırmıştır207. Ekonomik bağışlar neticesinde metropolit Tihon’un 17/25 Nisan

1721 yılı raporuna göre, sadece bir ay içerisinde dört yüz otuz sekiz kişi Hıristiyanlığı

kabul etmiştir208. Ancak Tatarlar arasında bu tedbirlerin fazla etkisi olmadığı

görülmüştür. Hatta 1721 yılında Hıristiyanlaşmış Tatarların çoğunun eski dinlerine

döndükleri görülmüştür209. Bu durumu, 12 Ağustos 1721 yılında metropolit Tihon,

Kutsal Sinod başkanının yardımcısı olan Feodosiy’e yazdığı mektupta açıklamıştır.

Mektubunda, XVI. yüzyıldan bu yana vaftiz ettikleri otuz bine yakın Müslümanların

çoğunun bir süre sonra Hıristiyanlıktan tamamen döndüklerini şikayet etmiştir210.

Metropolit, Tatarların Hıristiyanlıkta tutulabilmesi için yeni tedbirlerin alınması

gerektiğini belirtmiştir. Bu tedbirler arasında:

a) Hıristiyanlaştırılmış Tatarlar’ın kendi mezarlarını yıktırması ve pazar

günleri kiliseye gelmelerinin sağlanması;

b) Tatarları toplayıp, onlara dini eğitim verilmesi, çocuklarını göndermeyen

ailelerden ise çocukları karşılığında para cezasına çaptırılması;

c) Hıristiyanlaşan Tatarları sürekli kontrol edecek müfettişler tayin edilip, bu

müfettişlere Tatarlar üzerinde etkili olabilmeleri için tam yetki verilmesi gibi tedbirler

yer almıştır211. Hükümet, vaftiz olanların Hıristiyanlıkta tutulması için önerilen bu

tedbirleri zamanla kabul etmiştir212.

207 Grigor’yev, s. 236. 208Mojarovskiy başka bir yerinde, bu sayının dört yüz otuz iki olduğunu yazmıştır (Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 41, 43).

209 Grigor’yev, s. 236. 210 Devletşin, s. 17-18. Tihon, bu durumun sebeplerini 11 Ocak 1722 yılında Sinod’a açıklarken,

Tatarların çok inatçı ve kendi dinine alışmış olduklarına bağlamıştır (Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 47). 211 Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 46-47; İslayev, İslam, s. 44-45. 212 Rus devleti, Hıristiyanlığa geçenleri bu dinde tutabilmek için önerilen bu tedbirlerin yanında,

Hıristiyanlığı benimseyenleri kendi eski dinlerine dönmeye teşvik edenleri, ağır şekilde cezalandırmayı emreden ferman çıkarmıştır (Grigor’yev’, s. 236; Makarov, s. 149).

Page 64: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Rus hükümeti, Tatarlardan Hıristiyanlığa geçenleri Hıristiyanlıkta tutabilmek

için uyguladığı tedbirlerin yanında Hıristiyan olmayan kitleleri Hıristiyanlaştırmak

için de çaba sarfetmeye devam etmiştir. Bu bağlamda, 23 Ağustos 1721 ve 11 Eylül

1721 yıllarında çıkardığı kanunlarla213 Hıristiyanlığı kabul edenler için daha önceden

verilen üç yıllık vergi muafiyeti de dahil olmak üzere bazı ek avantajlar sağlamıştır.

Bu düzenlemeyle ortaya çıkacak olan vergi açığını da Hıristiyanlaşmak istemeyenlere

yüklemiştir214.

Rus hükümeti, Hıristiyanlaşanlara imtiyazlar verme politikasının devamında, 2

Kasım 1722 yılında Hıristiyanlaşanlara askerlik görevinden tam muafiyeti sağlayan

bir ferman çıkarmıştır. Askerlik görevi hayat boyunca sürdüğünden ve 19 Ocak 1722

yılının fermanına göre, Tatarlardan on, on iki yaşından itibaren asker toplatıldığı

düşünülürse, bu fermanın önemi oldukça büyüktür215.

Tüm bu tedbirlere rağmen, Tatarların ve diğer azınlıkların çoğu Hıristiyanlığı

kabul etmemiştir216. Bunun için hükümet, Rus olmayanlar arasında Hıristiyanlaştırma

işini, daha ciddi bir kurumun denetimi altında yürütmeye karar vermiştir. Bu amaçla,

1731 yılında Sviyajsk şehrinde Bogoroditskiy manastırında “Yenikreşin İşleri

Komisyonu” kurulmuştur217.

3. Yenikreşin Komisyonu

213 Hükümet, bu fermanları 1 Eylül 1720 yılı fermanının başarısını tekrarlamak için çıkartmıştır

(Mojarovskiy, İzlojeniye, s. 43; Rorlich, s. 92-93). 214 Rorlich, s. 92-93. 215 Makarov, s. 149-150; ayrıca bkz. Nogmanov, s. 310; ayrıca bkz. Gumerov, Zakonı, s. 66. 216 A. A. Rorlich 1725’e kadar bölgede yaklaşık kırk bin insanın Hıristiyanlaştırılmak amacıyla vaftiz

edildiğini iddia etmekle birlikte (Rorlich, s. 92-93), başka tarihçiler bu görüşe katılmamaktadır. Bunlardan Makarov ve İslayev’e göre, 1719-1724 yılları arasında Hıristiyanlaşanların sayısı iki bin yüz seksen dört olmuştur. 1724-1731 yılları arasında bu sayı ise sekiz yüz onbir kişilik bir artış göstermiştir (Makarov, s. 159; İslayev, Pravoslavnıye, s. 10; İslayev, İslam, s. 59).

217 İslayev, Pravoslavnıye, s. 11; İslayev, Rusiya, s. 3, 10, 57; İslayev, Novokretşenskaya, s. 60; İslayev, Çukındıru, s. 44; F. G. İslayev, “Kereşen Kanturı”, İdel, S. I, Kazan 1998, s. 17; İ. M. Lotfullin, İslayev, F. G., Djihad Tatarskogo Naroda, Kazan 1998, s. 55, 64, 143; Tagirov, Zapozdaloye, s. 33-34; ayrıca bkz. Taymas, Kazan, s. 70; Arık, s. 181.

Page 65: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Rus Devleti, Kazan bölgesine yönelik olarak yürüttüğü Hıristiyanlaştırma işini

daha planlı ve kontrol altında sürdürebilmek için 23 Ağustos 1731 yılında Sinod’un

kararıyla “Yenikreşin İşleri Komisyonu” kurmuştur218. Bu kurumun başına da

başrahip (arhimandrit) Aleksey Rayifskiy atanmıştır219. Göreve başlayan Aleksey

Rayifskiy, misyonerlik faaliyetlerini arttırabilmek için, 1732 yılında Sinod’a bir proje

sunmuştur. Bu projede, Komisyon’un teşkilat yapısının güçlendirilmesi, misyoner

kadroların hazırlanması, Hıristiyanlaşanlara ve kilise görevlilerine maddi desteğin

sağlanması önerilmiştir220. Bu projeyi hayata geçiren Rayifskiy misyonerlerin eğitilip

hazırlanması için başrahip, 1733 yılında Hıristiyanlaşanların çocuklarını yenikreşin

okulunda okutmaya221 ve vaftiz edilenlere, çeşitli hediye ve para ödülleri vermeye

başlamıştır. Bu hediye ve para ödülleri fakirlere, zenginlere, kadınlara, erkeklere ve

çocuklara ihtiyaçları gözetilerek değişen oranlarda verilmiştir. Bu ve benzeri

tedbirlerin sayesinde Komisyon, hıristiyanlaşanların sayısını arttırmayı başarmıştır222.

Hıristiyanlaşanların sayısı arttıkça devlet, misyonerlik teşkilatına daha çok maddi

destek vererek bu kurumun güçlenmesini sağlamıştır. Zamanla güçlenip

kurumsallaşan bu komisyon, 1734 yılında “Yenikreşinler Bürosu” olarak isim

değiştirmiştir223.

218 Makarov, s. 171; İslayev, Pravoslavnıye, s. 11. Misyonerlik tarihinde Yenikreşinler Bürosu oldukça

önemli bir yer almaktadır. Tarihçiler, 1731 yılındaki Novokreşennaya Kontora kuruluncaya kadar Hıristiyanlaştırılmış gayri Rusları Starokretşennıye (Eski vaftizliler), bu büro kurulduktan sonra vaftiz edilenlerin Novokretşennıye (yeni vaftizliler) olarak adlandırmaktadır (Yulduz Galimzyanoviç Muhammetşin, Tatarı- Kryaşenı, İstoriko-etnografiçeskoye İssledovaniye Material’noy Kul’turı, Seredina XIX- Naçalo XX v., İzdatel’stvo Nauka yay., Moskva 1977, s. 7; Zagidullin, Hristianizatsiya, s. 158; ayrıca bkz. “Kretşönıye Tatarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 299).

219 Makarov, s. 171; Arık, s. 181. 220 İslayev, Pravoslavnıye, s. 12 ; Arık, s. 181. 221 Grigor’yev, s. 233. İslayev bu okulun 1732 yılında açıldığını söylemektedir (İslayev, Pravoslavnıye,

s. 16). 222 İslayev, Pravoslavnıye, s. 12 ; ayrıca bkz. Arık, s. 181. Yenikreşin Bürosunun misyonerleri, kendi

bilgilerine göre, 1740-1749 yılları arasında toplam iki yüz doksan beş bin sekiz yüz elli yedi kişiyi vaftiz etmiştir (Bkz. Arık, s. 185).

223 Grigor’yev, Devletşin, Makarov ve Arık, Yenikreşin İşleri komisyonu’nun adını 1740 yılında değiştirdiğini iddia etmişlerdir (Grigor’yev , s. 238; Devletşin, s. 19; Makarov, s. 171; Arık, s. 181). Kaynaklar ise bu tarihin doğru olmadığını söylemektedir (Bkz. Evfimiy Malov, O Novokretşenskoy

Page 66: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

“Yenikreşinler Bürosu” çalışmaları neticesinde Hıristiyanlaşanların sayısı

arttırılsa da misyonerler, kendi faaliyetlerinin sonuçlarından memnun olmamıştır.

Misyonerlere göre başarısızlıklarının sebebi, Hıristiyanlaştırılmış olan Tatarların,

Müslüman Tatarlarla birlikte yaşamaya devam ettiklerinde, onlardan etkilenip, eski

dinlerine dönmüş olmalarıdır. Bunun için Çarlık, XVI. yüzyıldan beri planladığı vaftiz

olan Tatarlarla, Müslüman Tatarları ayırma işini uygulamaya karar vermiştir224. Bu

bağlamda, 11 Eylül 1740 yılında Hıristiyanlığı kabul edenlere, Müslüman Tatarların

bulunmadığı yerlere taşınmaları halinde maddi kolaylıkların ve vergi muafiyetinin

tanınacağı belirtmiştir225.

Bu fermanın uygulaması için, XVIII. yüzyılın kırklı yıllarında Yenikreşinler

Bürosu kotrolünde “Göç Müfrezesi (Göç Kalemi)” kurulmuştur226. Bu kurumun

başına Yenikreşin Bürosu resmi başkanı olan başrahip (arhimandrit) Dmitriy Seçenov

getirilmiştir227. Bu kurumun idarecileri vaftiz edilenleri, Müslüman olmayan bölgelere

yerleştirmeye başlamışlardır. Aynı zamanda, bu fermanla birlikte misyonerler, hediye

ve para ödülü verme politikasından da vazgeçerek, tekrar baskı ve şiddet yoluna

girmişlerdir228. Ancak bütün bu tedbirlere rağmen, yeni vaftiz edilenlerin başka

Kontore, Reç’, Proiznesennaya v Torjestvennom Godiçnom Sobranii Kazanskoy Duhovnoy akademii 1878 g., Tipografiya İmperatorskogo Universiteta yay., Kazan 1878, s. 10; İslayev, Pravoslavnıye, s. 12; İslayev, Kereşen, Kazan 1998, S. I, s. 17; İslayev, Rusiya, s. 11; İslayev, Novokretşenskaya, s. 60; İslayev, İslam, s. 61; Lotfullin, s. 65; Taymas, Kazan, s. 70).

224 Makarov, s. 186. Aynı zamanda, misyonerlerin Tatarlarla iletişim kuramadıkları için, 1736 yılında Yenikreşin Bürosuna Tatarca bilen tercüman tayın edilmiştir (İslayev, Pravoslavnıye, s. 16).

225 Makarov, s. 186; Grigor’yev, s. 23; İslayev, Kereşen, S. I, Kazan 1998, s. 90; İslayev, Novokretşenskaya, s. 61; İslayev, Rusiya, s. 51; İslayev, Çukındıru, s. 45; “İmennoy Ukaz”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 223; Lotfullin, s. 76-78.

226 Makarov, s. 186, Arık, s. 186. Bu kalemin başına 1740- 1764 yılları arasında sırayla beş idareci atanmıştır Bunlar: müşavir Andrey Jukov (Eylül 1741- 25 Mayıs 1742), müşavir Boris Yartsev (25 Temmuz 1742- 3 Mayıs 1749), müşavir Fedor Vyaçeslav (3 Mayıs 1749- 2 Ağustos 1759), halk danışmanı İliya Sokool’nikov (2 Ağustos 1759- 13 Ağustos 1761), halk danışmanı Zelenov (13 Ağustos 1761- 1764) (Bkz. Makarov, s. 187; ayrıca bkz. İslayev, Rusiya, s. 23-242).

227 Kurumun gayri resmi başkanı olarak ise Kazan başpiskoposu (arhiyerey) Luka Kanaşeviç bulunmuştur (İslayev, Pravoslavnıye, s. 19). Durmuş Arık, Çuvaşların Dini İnanışları Üzerine Bir Araştırma adlı eserinde Dmitriy Seçenov’un Aleksey Raifskiy ile aynı kişi olduğunu iddia etmektedir. Ancak bizim tespitimize göre bu yanlış bir değerlendirmedir. D. Seçenov ile A. Raifskiy ayrı şahsiyetlerdir. (Arık, s. 181; ayrıca bkz. İslayev, Rusiya, s. 29-30).

228 İslayev, Pravoslavnıye, s. 23. Nitekim, Yenikreşinler Bürosu, özellikle başında Başpiskopos Luka Kanaşeviç’in bulunduğu yıllarda, gaddarca hareketlerde bulunmuştur. Kanaşeviç zamanında yalnız

Page 67: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

yerlere göç ettirilme politikası başarılı olmamıştır. Kendi yurtlarını kaybeden bu

insanlar, hükümete karşı düzenlenen çeşitli isyan girişimlerinde bulunmuşlardır. Bu

durumu düzeltmek isteyen hükümet, 28 Eylül 1743 yılında Hıristiyanlaşanların

yerine, vaftiz olmayarak Müslümanlıkta kalan Tatarların başka yerlere taşınması

gerektiğine karar vermiştir229.

Yenikreşinler Bürosu ve onun kotrolünde çalışan “Göç Kalemi” 1764 yılına

kadar çalışmalarına devam etmiştir230. Bu dönemde tahtta bulunan II. Katerina, yerli

halkın arasında hükümete karşı yaşanan hoşnutsuzluğun azalmasını sağlamak ve

isyanları durdurmak için bu kurumların kapatılmasına karar vermiştir.

4. Yumuşama Politikası

XVIII. yüzyılın ilk yarısında Devletin ve Kilisenin birlikte uyguladığı tüm

Hıristiyanlaştırma tedbirlerine rağmen, Rus olmayan halkların çoğu vaftiz olmamıştır.

Misyonerler, yaptıkları maddi ve manevi gayretlerin, istediği sonucu vermediğini

görmüştür. Üstelik, bu Hıristiyanlaştırma metodları, misyonerlerin kendilerinin de

kabul ettikleri gibi, yerli halkları isyanlara sevketmiştir. Bunun için, yerli halkların

yatıştırılması amacıyla hükümet, baskı ve şiddet tedbirlerini azaltmış ve halkın hoşnut

edileceği bir takım tedbirler uygulamaya başlamıştır. Bu bağlamda, 1756 yılında

Hıristiyanlaştırılanların yerine, Müslümanlardan asker alınması gerektiği kararı iptal

edilmiş, halka en çok şiddet uygulayan başpiskopos Luka Kanaşeviç, Kazan

Piskoposluğundan uzaklaştırılmış ve şeklen de olsa Müslümanlar için camilerin

inşasına sözde izin verilmiştir. Ayrıca, Müslümanları Hıristiyanlaştırılanlardan

1744-1755 yılları arasında (İslayev’e göre, sadece 1744 yılında) bir tek Kazan kazasında, beşyüz otuz altı camiden dort yüz on sekizi medreseleri ile birlikte imha edilmiştir (Devletşin, s. 22; ayrıca bkz. İslayev, Pravoslavnıye, s. 27; İslayev, Rusiya, s. 18, 20; İslayev, İslam, s. 84; Lotfullin, s. 82; Gumerov, Zakonı, s. 71).

229 Makarov, s. 193; Grigor’yev, s. 240, İslayev, Rusiya, s. 30; Gumerov, Zakonı, s. 68, 71; Taymas, Kazan, s. 71.

Page 68: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

uzaklaştırılıp başka köylere nakletme yasağı da kısmen kaldırılmıştır231. Bu

yumuşama politikasının devamında, 1762 yılında Rusya tahtına çıkan II.Katerina, bu

isyanlara son vermek ve ileride çıkabilecek isyanların engellenmesi amacıyla,

Tatarların hukuki, ekonomik ve kültürel durumlarını iyileştirici değişiklikler meydana

getiren bir çok reformlar yapmıştır232. Reformlarla birlikte hıristiyan olsun veya

olmasın tüm Tatarlara bir takım avantajlar sunmuştur233.

II. Katerina, yapmayı düşündüğü reformları uygulayabilmek için 1764 yılında,

Rus olmayan halkları en çok rahatsız eden Yenikreşinler Bürosu ve onun kotrolünde

çalışan “Göç Kalemi”ni kapatmıştır234. Bununla birlikte, II. Katerina, misyonerlik

faaliyetlerinden vazgeçmemiş, ancak bunu şiddet tedbirleriyle değil, eğitimle

yürütmesi gerektiğini düşünmüştür. Bu bağlamda, Yenikreşinler Bürosunu

kapatmakla birlikte, yenikreşin okullarını kapatmamaya karar vermiştir. Misyonerlik

eğitim metodlarının değiştirilip yenilenmesi gerektiğini düşünerek aynı yılda

Misyoner Enstitusü açmıştır235. Misyoner Enstitusü’nün yetersiz kalması ve Rus

olmayan halkları yeterince Hıristiyanlaştıramaması neticesinde ise hükümet, 1773

yılında “Dini Hoşgörü” kararnamesi yayınlanmıştır. Bu kararname ile resmi olarak

zorla Hıristiyanlaştırılma faaliyetlerine yasak getirilmiştir. Yeni camilerin inşaası izni

de bu kararname ile birlikte yürürlüğe girmiştir236.

230 İslayev, Pravoslavnıye, s. 76; İslayev, Kereşen, S. VI, Kazan 1998, s. 36; İslayev,

Novokretşenskaya, s. 64; İslayev, Çukındıru, s. 49; Lotfullin, s. 139. 231 Grigor’yev, s. 245; ayrıca bkz. Devletşin, s. 17; İslayev, Rusiya, s. 47. 232 Devletşin, s. 17-18. 233Devletşin, s. 22, 23. 234 Grigor‘yev, s. 248. A.A. Rorlich Tataristan’da basılan Miras dergisinde Yenikreşinler Bürosu’nun

kapatılma tarihi yanlış olarak 1761 yılı olarak göstermiştir (Bkz. İslayev, Pravoslavnıye, s. 76; İslayev, Rusiya, s. 52; İslayev, İslam, s. 174; Lotfullin, s. 139).

235 Bu Enstitusü 1799 yılına kadar faaliyetlerine devam etmiştir (Grigor‘yev, s. 245, 248-249; İslayev, Rusiya, s. 53).

236 Devletşin, s. 20, 21; İslayev, İslam, s. 185, 195. Nitekim 1775 yılında yeni camiler inşa edilmeye başlamıştır (Grigor‘yev, s. 247, 248; ayrıca bkz. F. Brayn- Bennigsen, “Missionerskiye Organizatsii v Povolj’ye vo Vtoroy Polovine XIX v.”, İslamo-Hristiyanskoye Pgraniç’ye, Kazan 1999, s. 116).

Page 69: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

II. Katerina’nın reformları doğrultusunda, 1776 yılından itibaren Tatarlara

sadece dini özgürlük değil, aynı zamanda bütün Rusya’da ticaret yapma imkanı

sağlanmıştır237. 1782 yılında da Tatarlara idari muhtariyet tanıma açısından Kazan’da

yerel idari merkezi kurulmuştur238. 1784 yılında ise Tatar mirzalarına resmen Rus

asilzade sınıfının yararlandığı eşit haklar tanınmıştır239.

Tatarlara bunun gibi bazı özgürlükler sağlayan Çarlık hükümeti onları

kontrolsüz de bırakmamıştır. Onların faaliyetini kontrol etmek amacıyla II. Katerina,

22 Eylül 1788 tarihli kararname ile başında bir müftünün bulunduğu Orenburg Dini

Meclisini kurmuştur240. Fakat bu Meclis’in görevlileri, sürekli kontrol altında tutulup,

Rus idaresine danışmadan, bağımsız bir şekilde hareket edememişlerdir. Eğitim işleri

ve din adamlarının yetiştirilmesi Meclis’in görevi dışında bırakılmıştır. Aynı zamanda

hükümet, Müslümanlara herhangi bir din özerkliğini de vermemiştir. Göstermelik

olarak Kazan Tatarlarından iki-üç imamın Dini Meclis üyesi olmaları istenmiştir. Rus

hükümeti bu imamların, dini görevlerin icrasından çok, onların sadakatlarına,

güvenilir ve iyi ahlaklı kimseler olmasına dikkat etmiştir. Aynı bağlamda Rusya’daki

Müslümanların dini hizmetlerini yürütecek olan müftünün, Orenburg Dini Meclisi’ne

bağlı Müslümanlar tarafından seçilmesi hükmü de sadece kağıt üzerinde kalmış ve

Rus devleti 1917 Bolşevik İhtilaliyle yıkılıncaya kadar bu ataması kendi elinde

tutmuştur. Bu nedenle de yasaya göre yetkileri çok daha fazla olan bu dinî meclis,

İçişleri Bakanlığına bağlı bir organ olarak faaliyet göstermekten öteye

gidememiştir241.

237 Devletşin, s. 20, 21. Grigor‘yev‘e göre, bu izin 1758‘de verilmiştir (Grigor‘yev, s. 250). 238 Devletşin, s. 20, 21. 239 Bu eşitlik daha çok sözde kalmıştır (Devletşin, s. 21). 240 Bu meclisin faaliyeti, Rusya’nın büyük bir kısmını kapsamıştır (Devletşin, s. 20, 21; ayrıca bkz.

Gumerov, Zakonı, s. 74; İslayev, İslam, s. 198-203). Grigor‘yev‘e göre bu Meclis 1882 yılında kurulmuştur. 1788 yılında kurulan ise Müslüman Dini Kurumudur (Grigor‘yev, s. 248).

241 Devletşin, s. 20 –24; Brayn- Bennigsen, s. 121; Gumerov, Zakonı, s. 75, 77, 361.

Page 70: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Rus Hükümeti bu Dini Meclisi, Müslümanları kontrol etmek amacıyla

kurmuşsa da, II. Katerina’nın reforumları içerisinde meclisin varlığı bile, Tatarların

dinlerini yaşamaları bakımından olumlu bir gelişme olarak sayılmıştır. Dini hoşgörü

politikası sayesinde, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında çarlık makamları ile Ortodoks

kilisesinin misyonerlik faaliyetlerinde bir durgunluk yaşanmıştır. Fakat bu durum,

hükümetin, hiçbir şekilde Tatarları Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikasından

vazgeçtiğini göstermemiştir. Hıristiyanlaştırma politikasını canlandırmak amacıyla

devlet, 13 Nisan 1791 yılında, geçmiş yıllarda uyguladığı gibi Hıristiyanlığı kabul

edenlere üç yıllık vergi muafiyeti de dahil olmak üzere ek avantajlar sağlamış,

doğacak olan vergi açığını da Müslüman olarak kalmaya devam edenlere

yüklemiştir242. Daha önce de denenmiş olan bu uygulama Tatarların bir kısmının

Hıristiyanlaşmasını sağladıysa da, hükümetin beklediği sonuçları vermemiştir243.

Bu sonucu gören Rus idarecileri Kazan ve çevresinde yürütülen

hıristiyanlaştırma girişimlerinin niçin başarılı olamadığı konusunda çeşitli araştırmalar

yaptırmıştır. Bu araştırmalar, Tatarların güçlü kültürel bağlarından dolayı

Hıristiyanlığı kabul etmediğini; baskılar nedeniyle vaftiz olup şeklen Hıristiyan

olanların da yine bu güçlü kültürel bağ nedeniyle İslamî değerlerden uzaklaşamadığını

ortaya koymuştur. Bu tespit üzerine Rus yönetimi, misyonerlik faaliyetlerin başarıyla

sonuçlanması için, her şeyden önce Tatarları kendi kültürlerinden uzaklaştırmak

gerektiğini anlamıştır244. Bunun da ancak eğitim sayesinde başarılabileceğine karar

vermişlerdir. Ancak eğitimin önceki yüzyıllarda olduğu gibi Tatarların

anlayamadıkları Rusça ile değil, kendi anadilleriye verilmesi gerektiğini

242 Rorlich, s. 92-93; Devletşin, s. 17, 20-21. 243 Rus misyonerlerin iddialarına göre, XVIII. yüzyıl içerisinde Kazan ve çevresinde dört yüz bin kişi

hıristiyanlaştırılmıştır. Fakat papazların her vaftiz ettikleri kişi için para aldıklarını; vaftiz olanların ise fermanların sağladığı imtiyazlardan yararlanmak amacıyla birkaç defa vaftiz olduklarını göz önünde bulundurursak, bu sayının abartılmış olabilmesi ihtimali çok yüksektir. Nitekim, XIX.

Page 71: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

savunmuşlardır. Bunun için 1797 yılında Hıristiyanlaşmış halklar için milli dillerinde

eğitim verecek okulları denetleyecek Köy Bakanlığı (Udel’noye Vedomstvo)

kurulmuştur245. Yerli halkların dillerini bilen güçlü misyoner kadroların hazırlaması

amacıyla da, 1798 yılında Kazan Ruhani Akademisini açılmıştır. Böylece önce vatizle

şeklen Hıristiyanlaştırılan Tatarları gerçek anlamda birer hıristiyan haline getirmeye

yönelik eğitim faaliyetleri yoğunlaştırılmıştır246.

D. XIX. YÜZYILDA VE XX. YÜZYILIN BAŞINDA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

XIX. yüzyıla kadar hükümet ve Kilise, idari ve ekonomik tedbirlerle Kazan

Tatarlarını bir ölçüde şeklen de olsa Hıristiyanlaştırmayı başarmıştır. Fakat şeklen

Hıristiyanlaştırılan bu Tatarlar, gizlice kendi geleneklerine ve Müslüman ibadetlerine

devam etmiştir. Hatta, XIX. yüzyılda Hıristiyanlaştırılmış Tatarların açıkça eski

dinlerine döndükleri tespit edilmiştir. Nitekim, 30 Kasım 1802 yılında hazırlanan

misyoner raporları, daha önce Hıristiyanlaştırılmış bazı Tatar köylerindeki halkın,

baskının azalmasıyla birlikte tekrar, Müslümanlığa döndüğünü belirtilmiştir247. Bazı

misyonerler, bu durumu sadece sebeplerini Tatarların güçlü kültürel bağlarla İslam’a

bağlı olmalarına değil, fakat aynı zamanda Hıristiyanlığı, yüzyıllar boyunca şiddet,

baskı veya rüşvet kabilinden tanınan imtiyazlarla yayma girişimine bağlamıştır. Bu

misyonerlere göre baskı veya teşvikler nedeniyle şeklen Hıristiyan olan kimseler

hiçbir zaman gerçek anlamda Hıristiyanlığı tam olarak benimsememiştir. Bu anlayışın

yüzyılın başlangıcında sadece otuz bir bin yüz kırk beş Hıristiyanlaştırılmış Tatar tespit edilmiştir (Grigor’yev, s. 243, 257).

244 Devletşin, s. 17-18. 245 Bu Bakanlık daha çok Tatar köylülerin eğitimini kontrol etmiştir (Grigor’yev, s. 252-253). 246 Grigor’yev, s. 249, 257-258. 247 İslayev, Pravoslavnıye, s. 115; ayrıca Maşanov, Zametka O Religiozno- Nravstvennom Sostoyanii

Kretşennıh Tatar Kazanskoy Gubernii Mamadışskogo Uezda, Universitetskaya Tipografiya yay., Kazan 1875, s. 5-6, 9, 14-21, 26-28, 60,70; E. Malov, Missionerstvo Sredi Muhammedan i Kretşennıh Tatar, Tipolitografiya İmperatorskogo Universiteta yay., Kazan 1892, s. 166, 197, 208, 212, 217, 329-331, 336, 346.

Page 72: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

etkisiyle XIX. yüzyılda devlet ve Kilise, Tatarları Hıristiyanlaştırma amaçlarına

ulaşabilmek için, önceden uyguladığı metotları gözden geçirerek, bir takım

değişiklikler yapılması gerektiğine karar vermişlerdir. Bu bağlamda, ilk önce vaftiz

edilmiş olan Tatarların kendi kültürlerinden uzaklaştırılması ve Ruslarla

yakınlaştırılması gerektiğine karar vermişledir248. Bu kültür değişiminin, faydası

olmayan eski şiddet ve idari tedbirlerle değil, yumuşak ve ince metodlar içeren eğitim

politikalarıyla sağlanabileceğine karar vermişlerdir249. Verilen bu eğitimin başarılı

olması için de yeni açılacak misyonerlik okullarındaki eğitimin, Tatar diliyle

yapılması benimsenmiştir250. Bu eğitimi verecek kalitede misyonerlerin yetiştirilmesi

amacıyla çeşitli özel okullar ve teşkilatlar açılmıştır.

1. Misyoner Eğitimi ve Çeviri Faaliyetleriyle Yürütülen Misyonerlik

Politikası

XIX. yüzyılda Hükümet ve Kilise, Rus olmayan halkları Hıristiyanlaştırmak

amacıyla verilecek eğitimin Rus dilinde değil, bu halkların kendi dillerinde yapılması

gerektiğine kararlaştırmıştır251. Bu tedbirlerin kontrollü ve planlı yapılması için

devlet, 1802 yılında Eğitim Bakanlığı kurmuştur252. Bu Eğitim Bakanlığı, bir yıl sonra

“Milli Eğitimin Ön Kuralları” adında bir önerge bastırmış, Sinod’un isteği üzerine de

Rus olmayan halklara, Ortodoks dini eğitiminin ana dilleriyle verilmesi kabul etmiştir.

Bunun için aynı yılda arap harfleriyle Tatarca yazılmış Hıristiyan ilmihal kitapları

(katehizis) bastırmıştır. Yerel halkların ana dilinde eğitim verecek özel okulların

248 Devletşin, s. 17-18; ayrıca bkz. Rorlich, s. 92; Arık, s. 198. Bunun için misyonerler politikalarını

değiştirmeye ve Hıristiyan sayısını değil, vaftiz edilenlerin kalitesini yükseltmeye başlamıştır (Grigor’yev, s. 258; ayrıca bkz. Maşanov, s. 29-31; Malov, Missionerstvo, s. 199, 331-332, 334-336).

249 Devletşin, s. 17-18; ayrıca bkz. Arık, 198; Rorlich, s. 92; Maşanov, s. 31-32, 58; Brayn- Bennigsen, s. 117.

250 Grigor’yev, s. 257-258. 251 Muhammetşin, s. 19. 252 Arık, s. 211.

Page 73: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

açılması işi ise Köy Bakanlığına devredilmiştir253. Fakat devlet bu iş için Köy

Bakanlığına para ayırmadığından okul açılmamıştır. Bu bağlamda, 1804 yılında İdil

bölgesinde, yetenekli papazlar yetiştirebilmek için Kazan Üniversitesi açılmış ve bu

bölgenin eğitim kurumların idaresi üniversiteye verilmiştir254. 1811 yılında Kazan

Üniversitesinde misyonerlik amacıyla özel bir okul komitesi kurulmuştur. Bu komite,

köylerde kilise okulların sayısını arttırmıştır255. Bu okullarda Rus olmayan halklara

Hıristiyanlığı öğretebilmek için Hıristiyanlıkla ilgili kitapların bu halkların

anadillerine çevrilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu işin sistematik ve kontröllü

yürüyebilmesi için 1813 yılında hükümet, “Kitabı Mukaddes Cemaati” (Bibleyskoye

Obtşestvo) kurmuştur. Bu cemaatin asıl görevi, Hıristiyanlıkla ilgili kitapları Rus

olmayan halkların dillerine çevirip, onların arasında yayması, Dini Seminarya’da

Tatarca derslerin verilmesi, v.s. olmuştur256. Bu kurum, ilk olarak, 1814 yılında İncil’i

Tatarca’ya tercüme etmiştir. 1818 yılında ise, Kitabı Mukaddes Cemaati’nın Kazan

şubesi açılmıştır257. Bu şube, ilk günden itibaren Hıristiyanlığa ait dini kitapları İdil

Ural halkların dillerine çevirmeye başlamıştır. Bu cemaatın asıl amacı, Tatarlar

arasında dini kitapları yayarak, vaftiz edilenlerin Hıristiyanlıkta kalmasını sağlamak,

Müslüman Tatarlarınsa Hıristiyanlaştırılması olmuştur258. Dinî kitaplar Arap

harfleriyle edebî Tatarca’ya çevrilmiştir. Fakat bu çeviriler, halkın konuşma dilinden

uzak kaldığı için, vaftiz edilmiş Tatarlar bu kitapları anlayamamıştır. Bu sebeple

misyonerler istedikleri neticelere ulaşamamıştır. Ayrıca Tatarca’yı bilen yeterince

253 Grigor’yev, s. 251-253, 258. 254 Arık, s. 212; ayrıca bkz. Grigor’yev, s. 257; Devletşin, s. 38-40. 255 Arık, s. 212. Bu faaliyetler yetersiz kalmış ve 1811 yıllarında Nijegorod ve Kazan vilayetlerinde

Hıristiyanlaştırılmış olan Tatarların büyük kısmı Hıristiyanlıktan ayrılmıştır (Devletşin, s.38). 256 Muhammetşin, 19. Arık‘a göre, bu kurum 1812 yılında kurulmuştur (Arık, s. 209). 257 Grigor’yev, s. 258; ayrıca bkz. Arık, s. 209. 258 Devletşin, s. 38-40. Grigor’yev, s. 258.

Page 74: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

papazları olmadığı için de bu cemaatin faaliyetleri etkisiz kalmıştır. Kaynaklara göre,

kurumun bu faaliyetler sonucunda sadece bir Tatar Hıristiyanlığı kabul etmiştir259.

Devletin ve Kilise’nin Tatarları eğiterek Hıristiyanlaştırmak amacıyla

yürütmüş olduğu yoğun faaliyet, çeşitli baskılar nedeniyle vaftiz olan Tatarlar üzerine

yeterince etkili olmamıştır. Hatta bu eğitim faaliyetlerin gelişmesiyle birlikte

Hıristiyanlaştırma politikasında baskının yerini, yumuşamanın almasını fırsat bilen

Tatarlar, toplu halde Hıristiyanlıktan ayrılarak Müslümanlığa dönmeye

başlamışlardır260. Nitekim, 1827 yılında yazılan misyonerler raporlarında

Hıristiyanlaşmış olan otuz bir bin yüz kırk beş Tatar arasından on üç bin yedi yüz

yetmiş yedi kişinin eski dinine dönmek üzere olduğunu bildirmiştir261. Devletin tüm

çabalarına ve polislerin tehditlerine rağmen, onları Hıristiyanlıkta tutma gayretleri

başarısızlığa uğramıştır. Bu durum, diğer Tatarları da cesaretlendirmiş ve

Hıristiyanlaştırılmış olanlar Müslümanlığa dönmek müsadesi almak amacıyla, kitle

halinde devlet makamlarına müracaat etmeye başlamışlardır. Nitekim1827 yılında,

Kazan vilayetinin doksan yedi köyünde ve Simbirsk vilayetinin kırk bir köyünde

yaşayanlar kendilerine tekrar Müslümanlığa dönme izni vermesi için doğrudan

doğruya Çar I. Nikola’ya başvurmuşlardır. Onların dilekçelerini reddeden Çar, Sinotla

birlikte, Kazan Şubesine Hıristiyanlaştırılmış olanların dilekçelerini reddettiğini

bildirirken, Hıristiyanlıktan izinsiz olarak ayrılanların en ağır cezalara çarptırılacakları

tehdidinde de bulunmuştur. Misyonerler arasında endişeye sebep olan bu kitlesel

dönme hareketlerini önlemek maksadıyla kazalara, zorla Hıristiyanlaştırılanların

tekrar Müslümanlığa dönmemelerini ikna etmekte görevli olan özel papazlar tayin

edilmiştir. Bu papazları tayin eden Kazan Piskoposluğu misyonerlere yardımda

259 Grigor’yev, s. 258-259. 260 Devletşin, s. 37. 261 Grigor’yev, s. 257; Mojarovskiy, İzlojeniye, s.116-117; ayrıca bkz. Arık, s. 119; Brayn-Bennigsen,

s. 117.

Page 75: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bulunmasını isteyerek valiye başvurmuştur. Böylece misyonerler

Hıristiyanlaştırılanları ikna etmeye çalışırken diğer yandan polis makamları da

misyonerlere destek için göreve çağrılmaya başlanmıştır262.

Rus Devlet ve Kilisesi’nin Tatarları eğiterek gerçek birer Hıristiyan haline

getirmek amacıyla bir süreliğine de olsa baskı politikalarını terketmesinin sonucunda

ortaya çıkan tablo, Rusların tahmin ettiğinin tam tersi bir biçimde gerçekleşince Rus

yönetimi yumuşama politikasını terkederek klasik baskı politikasına geri dönmüştür.

Bu çerçevede daha önce Hıristiyanlığa geçmiş olup da tekrar İslam’a dönmek

isteyenlerin, Tatarlar arasında çıkarılarak Rus köylerine göç ettirilmesi veya

manastırlara kapatılması, bu tedbirlere rağmen Hıristiyanlığı terk etmekte ısrar

edenlerin askere alınmasına263; bu girişimlere önderlik edenlerin ise Sibirya’ya sürgün

edilmesine karar verişmiştir. Böylece, Rus idaresi, 1827 yılında eski şiddet

politikalarına geri dönmüştür264.

2. Şiddet Tedbirlerine Dönülmesi

Rus idaresinin baskıya dayalı Hıristiyanlaştırma girişimlerini azltması

sonucunda daha önce vaftiz edilmiş olan bazı Tatarların Hıristiyanlıktan ayrılması ve

İslam’a dönmesi, hükümet ve Kilise’nin, onları Hıristiyanlıkta tutabilmeleri için

uyguladığı metotların başarısız kaldığını göstermiştir. Bu durum hükümet ve Kilise’yi

endişelendirmiş ve eski şiddet metodlarına sevketmiştir. Böylece resmi makamların

ve Ortodoks Kilisesinin yeni şiddet ve baskı dönemi başlamıştır. Bu çerçevede Ruslar,

Hıristiyanlık’tan dönenleri manastırlara kapatmaya başlamış, bu uygulamaya rağmen

isteğinden vazgeçmeyenleri ise Rusya’nın değişik şehirlerine sürgün etmiştir Bu

uygulamalara maruz kalan birçok Tatar ağır şartlara dayanamayarak hayatını

262 Devletşin, s. 37; ayrıca bkz. Malov, Missionerstvo, s. 173, 182,202, 206, 214, 216-218. 263 Devletşin, s. 38-39; Grigor’yev, s. 259; Arık, s. 199.

Page 76: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kaybetmiştir. Hıristiyanlaştırılmış olanları Müslümanlığa dönmeye teşvik ve tahrik

etmekten şüphenilen kimseler ise çeşitli cezalara çarptılarak Sibirya’ya sürgün

edilmiştir265.

Tatarlara yönelik bu baskıların tekrar hayata geçirildiği dönemde tahtta olan

ve eski şiddet metodlarının taraftarı olan Çar I. Nikolay, Kitabı Mukaddes Cemaati’ni

kapatarak, Kiliseyi kontrol altına almış ve Hıristiyanlığın dışındaki dinlere karşı sıkı

bir mücadele başlatmıştır. Bu bağlamda 1827 yılında Hıristiyanlık dışında başka

dinleri kabul etmek yasal suç olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda 1828’de daha önce

Hıristiyanlaştırılmış Tatar köylerinde, halka Hıristiyanlığı özümsetecek ve devlete

sadık insanlar yetiştirecek ilköğretim okullarının açılması266, bir başka eğitim

kurumuna da izin verilmemesi kararlaştırılmıştır267. Aynı amaçla Rus Kilisesi de 1830

yılında Kazan Başpiskoposluğu içerisindeki şehirlerde vaftiz edilenlerin

Hıristiyanlıktan dönmemelerini sağlanmak ve Hıristiyan olmayan halkları

Hıristiyanlaştırmak için özel bir misyoner teşkilatı kurmuştur. Bu teşkilatın

Hıristiyanlaştırma işini sistematik bir şekilde yürütebilmesi için de, İdil bölgesindeki

yerli halkların nüfüs sayımı yaptırılmıştır268. Bu teşkilat, Hıristiyan törenlerini

uygulamaya ve Rus olmayan halkların geleneksel dini törenlerini de ortadan

kaldırmaya çalışmıştır. Bunun için teşkilatların papazları, yerel halkların geleneksel

dini törenleri ile kendi törenlerini yakınlaştırmaya çalışmışlardır269. 1832 yılında köy

okulları da açılmaya başlamıştır270. Fakat bu okullar, eğitimin dilinin Rusça

264 Grigor’yev, s. 259. 265 Devletşin, s. 57. 266 Grigor’yev, s. 255, 259. 267 1830 yılında köy ve yüksek okulların projesi kabul edilmiştir (Grigor’yev, s. 255; Arık, s. 213). 268 Grigor’yev, s. 259. Ayrıca 1828-1838 yılları arasında Kazan başpiskoposu Filaret askeri-polisiye

tedbirlerin ve çeşitli baskıların yardımıyla Rus olmayan halktan beş binden fazla insanı vaftiz ettirmiştir (Bkz. Arık, s. 202).

269 Bu bağlamda, İdil bölgesinin halkları kendi geleneksel bayramları kutlarken, papazları onların arasına girerek, kendi ibadetlerini yapmıştır (Bkz. Arık, s. 203).

270 Bu okullar 1832’de Tatar Kreşin Yukaçı köyünde, 1842’de Abdi, 1845’te Çura köyünde açılmıştır (Grigor’yev, s. 255-256).

Page 77: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

olmasından dolayı arzulanan düzeyde başarılı olamamıştır. Tatarlar arasında eğitimin

Rusça ile yapılmasının Hıristiyanlaştırma işine yaramadığını artık iyice anlayan

hükümet, anadilin önemini kavramış ve papazların misyonerliği halkların anadilleriyle

yapmalarını uygun görmüş ve Tatarca’yı bilen misyonerlerin hazırlaması amacıyla,

1834 yılında papazlar için Tatarca grameri yayınlamıştır271.

Aynı yerli halkların anadilleriyle eğitilmesi üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu

çerçevede 1847 yılında Kazan Ruhani Akademisi bünyesinde, kilise ve dini kitapların

yerli halkların dillerine tercüme edilmesi görevini üstlenen Çeviri Komisyonu

kurulmuştur. Bu komisyonun başına Kazan Ruhani Akademisi’nin elemanlarından

Nikolay İlminskiy atanmıştır272. Fakat bu komisyon, daha önceki kurumlar gibi dini

metinlerin tercümesini edebi Tatarca’ya göre yaptığından, vaftiz edilen Tatarlar bu

çevirileri de anlayamamıştır. Bu şekilde de onların hıristiyanlıkta kalmasını

sağlayamayan hükümet, Hıristiyanlaştırma işini yürütmek için başka metodlar

aramıştır. Nihayet bu yeni tedbirleri N. İlminskiy sisteminde bulmuştur273.

3. İlminskiy’nin Hıristiyanlaştırma Sisteminin Uygulanmaya Konulması

XIX. yüzyılın birinci yarısında, vaftiz edilmiş Tatarlar üzerindeki baskıların

yumuşaması, daha sonraki dönemde şiddet tedbirlerine bakılmaksızın, onların kültürel

kimliklerine yeniden sahip çıkmaya başlamasına ve tekrar İslam’a dönme

hareketlerinin çoğalmasına neden olmuştur. Bu durum, Ortodoks misyonerleri

telaşlandırmış ve XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tatarları Hıristiyanlaştırma ve

Ruslaştırma yolunda yeni tedbirlerin aramasına sevketmiştir. Bu süreçte N. İlminskiy

271 Grigor’yev, s. 252, 256. 272 İlminskiy (1822-1891) Kazan Din Akademisi’ni bitirerek sonraki on beş yıl boyunca (1846-1861)

Kazan ve Kahire’de İslamiyeti ve doğu dillerini incelemiş, sonra da Kazan din Akademisi ile Kazan Üniversitesi'’de profesör olarak çalışmıştır (Devletşin, s. 57; ayrıca bkz. Muhammetşin, s. 19; Grigor’yev, s. 261).

273 Grigor’yev, s. 260.

Page 78: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Tatarlara karşı yeni, tam başarı vaadeden bir Hıristiyanlaştırma metodu önermiştir.

İlminskiy, misyonerlik işinde şiddet metotlarının fayda vermeyeceğini anlamış274 ve

Tatarları Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma mücadelesinin ancak kültür ve eğitim

sahasında yapılırsa başarılı olacağını savunmuştur275.

İlminskiy’e göre, Hıristiyanlaştırma işi iki aşamadan oluşmalıydı. İlk aşamada,

vaftiz edilmiş Tatarlar, Müslüman Tatarlardan kültürel açıdan ayrı bir hale

getirilmeliydi. İkinci aşamada ise vaftiz edilmiş Tatarları, kültürel olarak Ruslarla

yakınlaştırılmalıydı276. Bu bağlamda Tatarlara yönelik misyonerliğin, Tatar asıllı

misyonerler tarafından Tatar diliyle yapılması277 gerektiğini savunmuştur. Böylece

yerli halk onlara güven duyacak ve sözlerini dinleyecektir. Ayrıca Tatarları kendi

dillerinden uzaklaştırmak için, onlara Rus alfabesinin kabul ettirilmesi gerektiğini, bu

nedenle Tatarları Hıristiyanlaştırmaya yönelik kitapların Tatar diliyle fakat, Rus

harfleriyle basılması gerektiğini savunmuştur. Ayrıca bu kitapların eskiden olduğu

gibi edebi dilde değil, konuşma dilinde bastırılması gerektiğini söylemiştir278. Bu

bağlamda ders kitapları ve dini kitaplar öğrencilerin dilinde, fakat Rus harfleriyle

basılmıştır279. İlminskiy, savunduğu bu ilkelerle, daha önce Hıristiyanlıkla ilgili

kitapları Arapça harflerle edebi Tatarca’ya çeviren hükümetten farklı yolu

seçmiştir280.

İlminskiy, misyonerlik amaçları doğrultusunda Hıristiyanlaştırılmış Tatarlara

Rus harflerden oluşan ve temelde Tatarların konuşma diline dayanan bu alfabeyi

tanıtmak için 1862 yılında hece kitabı (Bukvar’ı) yazmıştır. Bu yeni yazı şekliyle

İlminskiy, Hıristiyanlaşan Tatarlar ile Arapça yazı dilinde eğitim gören Müslüman

274 Grigor’yev, s. 267. 275 Devletşin, s. 17-18; ayrıca bkz Muhammetşin, s. 19. 276 Grigor’yev, s. 262, 265; ayrıca bkz. Brayn-Bennigsen, s. 118. 277 Muhammetşin, s. 19. 278 Grigor’yev, s. 261-262; ayrıca bkz. Devletşin, 58-59. 279 Muhammetşin, s. 19.

Page 79: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Tatarlar arasındaki kültür ve din sahasındaki iletişimi koparmaya281; aynı zamanda

Kreşinlerle Rusları yakınlaştırmaya çalışmıştır282:

Rus Kilisesi, İlminskiy’nin projesine Tatarları kültürel açısından geliştireceği

ve onları ayrımcılığa daha fazla yönlendireceği iddiasıyla karşı çıkmıştır283. Ancak

Kilise’nin bu itirazlarına rağmen, İlminskiy kendi projesi doğrultusunda misyoner

okulları için öğretmenler ve papazlar hazırlamak maksadıyla Kazan’da 1863 yılında

“Hıristiyanlaştırılmış Tatarlar Merkez Öğretmen Okulu”nu açmıştır.

Hıristiyanlaştırılan Tatarlar için açılan özel misyoner okullarında ders kitapları ve dini

kitaplar hazırlanırken Rus harfleri kullanılmış, fakat öğrencilerin kolay

anlayabilmeleri için anadillerine göre uyarlanmıştır. Böylece, öğrenciler, ilk önce

kendi ana dilinde, daha sonra da yavaş yavaş geçtikleri Rus dilinde öğrenim

yapmışlardır284.

İlminskiy başlattığı projeyle Tatar çocuklarının Hıristiyanlaştırılması

konusunda eskiye oranla daha fazla başarı elde edilmiştir. Bu bağlamda

Hıristiyanlaşmış Tatarların Merkez Öğretmen Okulu’nda 1863’ten 1913’e kadar olan

elli yıllık süre içerisinde altı bin üç yüz otuz dokuz (bunlardan dört bin dört yüz elli

dört erkek ve bin sekiz yüz seksen beş kız) öğrenci okutulmuştur. Bunlardan altı yüz

otuz altısı erkek öğretmen, iki yüz altmışı bayan öğretmen, yüz altmış yedisi kilise

280 Grigor’yev, s. 262; ayrıca bkz. Devletşin, 58-59. 281 Muhammetşin, s. 19; ayrıca bkz. Grigor’yev, s. 262. İlminskiy’nin metodunu benimseyen

misyonerler zaman içerisinde Kreşinler ve Müslüman Tatarların arasını açarak Hıristiyanlaşmış olan Tatarlar (Kreşinler) arasında etkilerini daha da sağlamlaştırmak için, Kreşinlerin Tatarlardan ayrı bir halk olduğunu iddia etmişlerdir (Grigor’yev, s. 273). 1889 yılında ise, tarihçi Kandaratskiy ilk defa Kreşinleri Bulgar döneminden beri ayrı bir halk olarak yaşadıklarını iddia etmiştir. Sonradan ise bu fikir, misyonerler tarafından iyice yayılmaya başlamıştır. Hatta Tatarlarla ortak olan taraflarını reddetmek için de bunları, Tatarlar tarafından baskı altında kaldıklarını bağlayarak yok saymaya çalışmıştır. Bugun de Kilise bu fikri ısrarla savunmaktadır. Zamanla birçok Kreşin bu fikirlerin etkisinde kalmıştır (Muhammetşin, s. 11; ayrıca bkz. Fayzrahmanov, Nekotorıye, s. 115).

282 Grigor’yev, s. 262. 283 Kaynaklara göre Kilise’nin korkularının asıl sebebi, papazların Hıristiyanlaştırma işinden ellerine

geçirdikleri paraları kaybetme korkusu olmuştur (Grigor’yev, s. 263-264). 284 Muhammetşin, s. 19; ayrıca bkz. Grigor’yev, s. 262; Brayn- Bennigsen, s. 118; L. F. Kerimova,

“Yazuda Kereşen Tatarları Söylemen Çagıldıru (Tarihi Aspektta)”, Uçenıye Zapiski / Gıyl’mi

Page 80: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

papazı, otuzu diyakoz (kilise papazının yardımcısı), kırk beşi ise mezmur okuyucusu

olmuştur. Okul 1917 yılında kapatıncaya kadar yüz yirmi civarında öğretmen daha

mezun etmiştir285.

İlminskiy, Hıristiyanlaşmış Tatar Öğretmen Okulunu açtıktan bir süre sonra,

Tatarlara yönelik eğitim faaliyetini daha ileri bir aşamaya taşımış Hıristiyanlaşan

Tatar köylerinde de okullar açmıştır. Bu bağlamda Temmuz 1866 yılında Kreşin

Tatarların Arnyaş, Nikiforovka gibi köylerinde açtırmış olduğu okullar kısa süre

içinde yerli halk tarafından benimsetmiştir. Böylece İlminskiy sevdirerek kendi

önerdiği metodların, Kilise’nin uyguladığı ya da önerdiği tedbirlerinden daha etkili

olduğunu ispatlamıştır286.

İlminskiy eğitim alanında yürüttüğü bu Hıristiyanlaştırma faaliyetlerini

Tatarlara yönelik diğer kültürel faaliyetler ve yayınlarla da desteklemiştir. Bu

çerçevede 1867 yılında, gerek bölgede açmış olduğu okullarda gerekse diğer

Hıristiyanlaştırılmış Tatarlara okutulmak amacıyla Hıristiyan dinin inanç ve ibadet

anlayışıyla ilgili çeşitli kitapların Tatarca tercümesini yapacak “Sen Guri Kardeşliği”

(Bratstvo Svyateyşego Guriya) teşkilatının kurulmasına öncülük etmiştir. Bu teşkilat,

Hıristiyanlıkla ilgili kitapları Tatarcaya tercüme etmenin yanında okullar açmak ve

Hıristiyanlığa geçenleri bu dinde tutmak gibi faaliyetlerle de ilgilenmiştir287.

İlminskiy’nin açtığı Kreşin okullarının başarısını gören hükümet, uzun

tartışmalardan sonra onun bu sistemini genel olarak kabul etmiş ve bunu 26 Mart

1870 yılında yayınladığı ”Rusya’da Yaşayan Tatarlara yönelik olarak Eğitimi

Yazmalar, Tatarskiy Gosudarstvennıy Gumanitarnıy İnstitut yay., Kazan 1998, s. 76. İlminski’nin bu planı, Sovyet rejimi tarafından benimsenmiştir (Devletşin, s. 58-59).

285 Grigor’yev, s. 269; ayrıca bkz. Arık, s. 226. 286 Maşanov, s. 60. İlminskiy sistemi sayesinde devlet vaftiz edilenleri Hıristiyanlıkta tutabilmiş ve

onları Müslüman Tatarların kültüründen ve İslâm’dan uzaklaştırmayı başarmıştır. Tüm bu Hıristiyanlaştırma tedbirlerin sayesinde XIX. yüzyılda iki yüz bin Tatar vaftiz edilmiştir (Grigor’yev, s. 264, 272).

Page 81: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Yolunda Tedbirler” adlı kararname ile kabul etmiştir288. Fakat hükümet Rus olmayan

halkların Hıristiyanlaşması yanında bir an önce Ruslaşmasını da istediği için bu

kararnameyle müslüman halkları Ruslaştırmak amacıyla Rus-Tatar okulları ve Tatar

medrese ve mekteplerinde Rus sınıfları açtırmıştır289.

Rus idaresinin, İlminskiy’nin eğitim tarzını resmen benimseyerek teşvik

etmesiyle birlikte Kazan ve çevresinde Hıristiyanlık eğitimi verecek yeni okullar

açılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda 1872 yılında Kazan’da “Öğretmen Seminari”

okulu açılmış290 ve bu okulda sadece Tatarlara değil, Çuvaş, Mari, Udmurt gibi

değişik soylardan gelen gençlere de eğitim verilmeye başlanmıştır. Bu okullar eskiden

olduğu gibi baskı yoluyla zorla öğrenci almak yerine gönüllü ailelerin çocuklarını

alarak eğittiği için halkın da beğenisini kazanmış ve İlminskiy’nin istediği gibi büyük

oranda başarılı olmuştur.

Genel olarak bu okullarda okuma-yazma ve dini eğitim, halkların kendi

dillerinde yapılmıştır. Bununla birlikte Rus dili de öğretilmiştir. Kazan Öğretmen

Seminari’de farklı halkların çocukları okuduğu için, bu okulda Rusça’ya daha çok

ağırlık verilmiştir. Bu okulu biterenler de kendi halkları arasında Kilisenin istediği

287 Grigor’yev, s. 264; ayrıca bkz. Devletşin, s. 57-58, Flera Saidovna Bayzitova, Govorı Tatar-

Kryaşen V Sravnitel’nom Osvetşenii, Akademiya Nauk SSSR Kazanskiy Filial İnstitut Yazıka, Literaturı İ İstorii im. G. İbragimova, “Nauka”yay., Moskva 1986, s. 8, 30; Kerimova, Yazuda, s. 75.

288 Grigor’yev, s. 263-264; Devletşin, s. 58-60. 289 Rus yönetimi kendi eğitim modelini uyguladığı bu okullar yanında Müslüman Tatar mektep ve

medreselerine de el atmış ve buralarda de Rusça eğitim verilen sınıflar açmıştır. Bu okulardan Rus –Tatar okulları hükümet tarafından, mektepler ve medreselerdeki Rus sınıfları ise, Müslüman halklar tarafından finanse edilmeliydi Bu okullarda ve sınıflarda çalışacak öğretmenlerin hazırlanması için, 1876 yılında “Tatar Öğretmen Okulu” açılmıştır. Fakat Tatarlar, çocuklarının bu okullarda Hıristiyanlaşacağı korkusuyla, çocuklarını göndermek istememişlerdir. Yerli halkların çocuklarını bu okullara göndermesi amacıyla hükümet, imam olmak isteyenlerin dahi Rusça bilmeleri gerektiği gibi şartları getirmiştir. Fakat bunun gibi tedbirler bile bu okullara yeterince itibar kazandıramamıştır İlminskiy dahi, Tatarlar Rusçayı öğrenip, hükümete karşı olan Rus kitlelerle birleşebilirler korkusuyla bunun gibi Rus-Tatar okullara karşı çıkmıştır (Grigor’yev, s. 267-268; Rimma Gil’meyeva, “Sozdat’ Svyaz’ mejdu Tatarskim i Russkim Naseleniyem na poçve Kul’turenıh Otnoşeniy”, Gasılar Avazı/ Eho Vekov, S. III-IV, T.G.J.İ. yay., Kazan 2000, s. 221; ayrıca bkz. Al’ta Mahmutova, “P. A. Stolıpin: Napravit’ “Ser’yeznıye Usiliya k Preseçeniyu Natsional’no –Tatarskogo Natiska”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, S. III-IV, Kazan 1998, s. 69-70).

290 Grigor’yev, s. 264, 267; ayrıca bkz. Kerimova, Yazuda, s. 76; Brayn- Bennigsen, s. 118; R. İ. Nafigov, “N. İ. İl’minskiy – Kto On Na Samom Dele?”, İslamo- Hristiyanskoye Pograniç’ye, Kazan 1999, s. 126.

Page 82: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

gibi başarılı bir şekilde misyonerlik yapmıştır. Devletin de onlara verdiği yüksek

maaşlar sayesinde, bu okullara girmek isteyenlerin sayısı sürekli artmıştır291.

Rus devletinin baskılarıyla önce zorla vaftiz ettirilen daha sonra da İlminski ve

benzeri misyonerlerin sistemli kültür asimilasyonuna maruz kalan Tatarların bir kısmı

zamanla bu kültür asimilasyonun etkisinde kalmış ve kendilerini ayrı bir unsur olarak

görmeye başlamıştır. Ancak bütün bu asimilasyon çabalarına ve Hıristiyanlaştırma

girişimlerine rağmen Kreşin Tatarlar Müslüman Tatarlardan tamamen ayrı bir hale

getirilememiştir. Bunun için de baskıların azaldığı dönemlerde Kreşinler arasından

tekrar İslam’a geçişler olmuştur. Nitekim XIX. yüzyılın sonlarında ve XX yüzyılın

başlarında, Kreşinlerin bir kısmı tekrar İslam’a geçmiştir292. Rus Devlet yönetimi ve

Kilise yöneticileri bu geçişleri baskılarla durdurmayı bir süreliğine başarsa da293,

Nisan 1905 tarihli “Dini Hoşgörü’nün Temellerini Sağlamlaştırma” kararnamesinin

yayımlanmasından sonra, Hıristiyanlaştırılmış otuz sekiz bin Tatar, Ortodoksluktan

ayrılmış ve Müslümanlığa dönmüştür294. 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra da bir çok

Kreşin Tatarı Müslümanlığa geri dönmüşlerdir. Kilise’nin yüzyıllarca baskılarla

sürdürdügü bu hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikasına rağmen, Kreşinler kendi

kimliklerini belli oranda korumuşlardır295.

291 Nitekim, Kazan Öğretmen Seminari 1872 yılından 1904 yılına kadar toplam olarak dokuz yüz elli

dört öğretmen mezun etmiştir. Bunlardan Kreşin Tatarlarının sayısı yüz dört kişi olmuştur. 1918 yılına kadar da toplam dört yüz elli beş ile beş yüz yirmi kişi civarında öğretmen mezun edilmiştir (Grigor’yev, s. 269-270).

292 Bayazitova, Govorı, s. 7. 293 Devlet, İdil, s. 71-72; Muhammetşin, s. 8; “Dvijeniye Kretşenıh Tatar Za Vozvratşeniye V

Musul’manstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 167. 294 Devletşin, s. 26, 60. XIX. yüzyılın sonunda başlanan Kresşinlerin Müslümanlığa dönmesi

sonucunda 1907 yılına kadar toplam olarak elli bin fazlası Kreşin Hıristiyanlıktan çıkmıştır (“Dvijeniye Kretşönıh Tatar Za Vozvratşeniye V Musul’manstvo”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 167; Brayn-Bennigsen, s. 123).

295 Devlet, İdil, s. 71-72; Muhammetşin, s. 8, 26.

Page 83: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

II. BÖLÜM

HIRİSTİYANLAŞMIŞ OLAN (KREŞİN) TATARLARIN

GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU

A. KREŞİNLERİN KİMLİKLERİ, DEMOGRAFİK DURUMU,

YERLEŞİM MERKEZLERİ VE GRUPLARI

Rus Devleri tarafından yüzyıllar boyunca devam edilen Hıristiyanlaştırma

politikasının ardından Kazan Tatarları arasında “Kretşennıye Tatarı” veya “Kryaşenı”

adıyla hitap edilen Hıristiyanlaştırılmış bir grup Tatar oluşmuştur296.

Rus Çarlığı vaftiz ettiği Tatarları, Müslüman olan Tatarlardan ayırmaya ve

Ruslaştırmaya çalışmış, fakat bu Tatarların bazıları Hıristiyanlığı benimsese de,

Ruslaşmamış ve milli kimliklerini tam olarak kaybetmemiştir297. Hıristiyanlık bu

Tatarları sadece İslam’dan uzaklaştırmış, fakat Tatar kimliğinin Ruslaştırılması

konusunda yeterince etkili olamamıştır. Ancak uzun yıllar sonunda az da olsa

Ruslaştırma etkisini gösterebilmiştir298. Bunda ise misyoner İlminskiy’nin Tatarları

Hıristiyanlaştırmada kullandığı özel metotların önemli bir rolü olmuştur.

İlminskiy’nin bu faaliyetleri, Hıristiyanlaşan Kreşin Tatarlar ile Müslüman Tatarları

tam olarak ayıramamış olsa da, aralarındaki inanç farklılığından hareketle onları

birbirlerine karşı soğutmayı başarmıştır299. Günümüzde Tatarca konuştukları için

Kreşinler Müslüman Tatarlardan sadece almış oldukları Rus adları ile

296 Vorob’yev, s. 3; Devlet, İdil, s. 72; Bayazitova, Govorı, s. 5. 297 Vorob’yev, s. 3; ayrıca bkz. Muhammetşin, s. 8, 26; Devlet, İdil, s. 72.

Page 84: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ayırtedilmektedir. Fakat Hıristiyanlaştırma politikası yüzünden, aynı soydan gelen

Kreşenler ve Tatarlar, farklı dinlere mensup oldukları için birbirlerine karşı itimatsız

davranmaktadır300. Aynı sebepten zamanla Ruslarla yakınlaşan Kreşinler, onlarla

karışık evlilikler yapmaya başlamış ve böylece onların arasında Rus Kilisesinin ve

misyonerlerin etkisi artmaya başlamıştır301.

1. Kreşinlerin Kimlikleri

Misyonerlerin zaman içerisinde, Kreşinlerin Tatarlardan ayrı bir halk

olduğunu iddia etmesinin302 etkisinde kalan bugünkü Kreşinler, kendilerinin zorla

Hıristiyanlaştırılmış oldukları kabul etmemekte ve aralarında baskılarla

Hıristiyanlaşmış olanlar bulunsa bile, kendilerinin eskiden beri Müslüman

Tatarlar’dan ayrı, Hıristiyan bir unsur olarak var olduklarını iddia etmektedirler. Hatta

onlar daha önce baskılarla Hıristiyanlığı benimsemiş gözükerek aralarına katılan

Müslüman asıllı Tatarların XIX. ve XX. yüzyılda, oluşan özgür ortamda tekrar İslam

dinine döndüklerini iddia etmektedir303. Bu iddialarını ayda iki defa yayınladıkları

“Kreşin Sözü” gazetesinde de sık sık dile getirmektedirler. Kreşinler, Bulgar Devleti

döneminden beri, ayrı bir Türk halkı olduklarını304, hatta o zamandan itibaren

Hıristiyan olduklarını, bununla birlikte, Hıristiyan Ruslar’dan da farklı olduğunu ifade

etmektedir305.

Kreşinlerin ayrı bir halk olduğunu genellikle kabul etmeyen tarihçiler ise,

Kreşin Tatarlarını eskiden ve daha sonradan vaftiz olanlar olmak üzere iki gruba

298 Vorob’yev, s. 3; ayrıca bkz. Devlet, İdil, s. 72. 299 Muhammetşin, s. 19; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 3. 300 Devlet, İdil, s. 71-72. 301 Muhammetşin, s. 27-28. 302 Muhammetşin, s. 11; ayrıca bkz. N. V. Nikol‘skiy, Sbornik İstoriçeskih Materialov O Narodnostyah

Povolj‘ya, Kazan 1919, s. 214. 303 Maksim Gluhov, Tatarica, Entsiklopediya, Vatan yay., Kazan 1997, s.219, 378, 390. 304 Devlet, İdil, s. 74. 305 Devlet, İdil, s. 73; Muhammetşin, s. 21.

Page 85: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ayırmaktadır306. Kaynaklar, 1731 yılındaki “Novokretşennaya Kontora” kuruluncaya

kadar vaftiz edilmiş olan Tatarları “eski”, bu tarihten sonra vaftiz edilenleri ise “yeni”

Kreşinler olarak değerlendirmiştir307. Tarihçilere göre Yeni Kreşinlerin çoğu,

Müslümanlığa dönme hareketleri zamanında tekrar İslam’a dönmüştür308.

Hıristiyanlığı benimsemiş olan Eski Kreşinler ise, Müslüman olmayan veya

Müslümanlıkta kök salmayan Tatarlardan gelmektedir309. Hatta, zamanla bazı

tarihçiler, Kreşinlerin giydiği kıyafetlere dayanarak, onların sadece Tatar değil,

Mordva, Çuvaş ve Mari halklarının grupları olduğunu düşünmeye başlamışlardır310.

Daha sonra birçok tarihçi de bu fikri kabul etmiştir311. Mesela, Bayazitova’ya göre,

Eski Kreşin grubu Tatarlar’dan, hıristiyanlıkta kalan Yeni Kreşinler ise Çuvaş,

Mordva, Udmurt gibi halklardan oluşmaktadır312.

Kreşinlerin kökleriyle ilgili başka varsayımlar yukarıdaki versiyonların farklı

çeşitleridir. Bugünkü tarihçiler ise, Çarlık Rusyası’nın sadece Kazan Tatarlarını değil,

aynı zamanda imparatorluğun Rus olmayan bütün halklarını Hıristiyanlaştırmaya ve

Ruslaştırmaya çalıştığını ve Kreşin gruplarının da kendi içerisinde farklı özellikleri ve

gelenekleri taşıdığını göz önünde bulundurarak, Kreşinlerin kökeni hakkındaki farklı

iddiaların birden fazlasının doğru olabileceğini düşünmektedir313.

306 Vorob’yev, s. 3; Muhammetşin, s. 21, “Kretşönıye Tatarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s.

299; Flera Saidovna Bayazitova, Kereşenner. Tel Üzençeleleklere Hem Yola İjatı, Matbugat Yortı yay., Kazan 1997, s. 5.

307 Zagidullin, Hristianizatsiya, s. 158; D. M. İshakov, “Tatarı”, Tatarı, Kamaz yay., Naberejnıye Çelnı 1993, s. 29. Kreşinler arasındaki eski ve yeni ayrımını tarihçiler sadece XVIII. yüzyılın sonunda ve XIX. yüzyılın başında belirtmişlerdir. Bugünkü kaynaklar ise, bu ayrıma dikkat etmeden bu grupların ikisini de tek bir Kreşin adı altında birleştirmektedir (Bayazitova, Kereşenner, s. 5; ayrıca bkz. Muhammetşin, s. 7; “Kretşönıye Tatarı”, Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 299; ayrıca bkz. E. Malov, Statistiçeskiye Svedeniya o Kretşennıh Tatarah, Universitetskaya Tipografiya yay., Kazan 1868, s. 6-7).

308 Vorob’yev, s. 3-4; Bayazitova, Govorı, s. 5; İshakov, Tatarı, s. 29; Tatarskaya Natsiya: İstoki i Sovremennost’, derl. İshakov D. M., Magarif yay., Kazan 20002, s. 120-121.

309 Bkz. Vorob’yev, s. 4; Muhammetşin, s. 26. 310 Muhammetşin, s. 10; Vorob’yev, s. 4. 311 Vorob’yev, s. 4. 312 Bayazitova, Kereşenner, s. 5.

Page 86: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

2. Kreşinlerin Demografik Durumu, Yerleşim Merkezleri ve Grupları

Kreşinlerin kökenleri hakkında farklı bilgiler ileri sürüldüğü gibi, onların

demografik durumu ve gruplara bölünme meselesi de sorun teşkil etmektedir.

Hıristiyanlaşmış Tatarların sayımı, genellikle sadece misyonerlerin ya kendileri için,

ya da hükümetten hıristiyanlaştırma işinden daha fazla para yardımı alabilmek için

yapıldığından, Kreşinlerin nüfüs bilgileri genellikle ya doğru bir şekilde kayda

geçirilmemiş ya da yalan bilgilerle abartılmıştır.

a. Kreşinlerin Demografik Durumu

Rus İmparatorluğu’nun yıkıldığı XX. yüzyılın başında, yüz yirmi iki bin üç

yüz bir eski Kreşin Tatar tespit edilmiştir314. Rus İmparatorluğunu yıkarak idareye

gelen Bolşevikler ise, yaptıkları nüfüs sayımlarında zamanla Kreşinleri Müslüman

Tatarlarla aynı halk olarak göstermiş ve onları birlikte saymaya başlamıştır.

Kreşinler’in Tatarlardan ayrı olarak sayıldığı son sayım olan 1926 nüfus sayımında

bunların sayısı ve tarihçi Devletşin’e göre yüz bir bin beş yüz315, tarihçi Vorob’yev ve

Muhammetşin’e göre ise doksan dokuz bin kırk bir316, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy

Slovar’ adlı ansiklopediye göre yüz yirmi bin yedi yüz idi. Bu nufüs sayımından sonra

Kreşinlerin sayıları hakkında hiçbir bilgi yayınlanmamıştır317. Kreşinlerin kesin nüfus

istatistikleri bilinmediği için, bugün herkes farklı bir sayı söylemektedir. Tarihçi

Devlet’e göre bu sayı üç yüz bin civarında, Kreşin tarihçi Maksimov’a göre dört yüz

313 Muhammetşin, s. 12; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 11, 17. 314 Muhammetşin, s. 21; Bayazitova, Govorı, s. 5, 11. Devletşin’in verdiği bilgilere göre, 1920 yılında

ise iki yüz bin Hıristiyanlaştırılmış eski Kreşin Tatar mevcuttu (Devletşin, s. 60). 315 Devletşin, s. 26, 60. 316 Vorob’yev, s. 5; Muhammetşin, s. 21. Bu sayıyla Kreşinler Tatarların %9,5 oluşturmuşlardır

(Bayazitova, Govorı, s. 5). 317 “Kretşenıye Tatarı”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 299, ayrıca bkz. Gluhov, s. 327; İshakov, Tatarı, s. 29.

Page 87: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

bin, Kreşin şarkıcı G. Kazanskaya’ya göre bir milyon, Kreşin gazeteci Lyudmila

Belousova’ya göre de iki yüz bin Kreşin Tatar mevcuttur318.

b. Kreşinlerin Yerleşim Merkezleri ve Grupları

Kreşinler genellikle Tataristan ve çevresineki bölgelerin kırsal kesimlerinde

yaşamaktadır319. Kaynaklara göre, XX. yüzyılın başında Kazan çevresinde yüz altmış

dört320, tüm Tataristan Cumhuriyetinde ise yüz doksan üç Kreşin Tatar köyü

bulunmaktaydı. Ancak köylerin tüm nufusu Kreşin Tatarlarından oluşmamakta, aynı

zamanda Hıristiyan Rus veya Müslüman Tatarlardan da bu köylerde yaşayanlar

bulunmaktaydı. Bu bağlamda bu köylerin yüz üç tanesinde Kreşin Tatarlar yanında

Hıristiyan Ruslar; otuz yedi tanesinde ise Kreşin Tatarlar yanında Müslüman Tatarlar

da yaşamaktaydı. Bu köylerin çoğunda Kreşinler çoğunlukta olmakla birlikte bu

köylerin on ikisinde Ruslar; yirmi dört tanesinde ise Müslüman Tatarlar

çoğunluktaydı. On bir köyde Kreşin Tatarların yanında farklı halklardan insanlar

yaşamıştır321.

Günümüzde Kreşinler sadece Tataristan’ın birçok bölgesinde değil, Tataristan

dışındaki Udmurt, Çuvaş, Başkurt Cumhuriyetlerinde Bakalı bölgesinde, Rusya’nın

Kirov ve Çelyabinsk bölgelerinde de yaşamaktadır322.

Tarihçiler, Kreşinlerin yerleşim merkezlerine göre onları birkaç etnik gruba

ayırmıştır323. Bu tasnif resmiyet kazanmadığı için, bazı tarihçiler, Kreşinleri bölge ve

grup adlarıyla daha farklı gruplara da ayırmaktadır. Fakat bu tasnifler de çoğu zaman

tüm Kreşinleri içine almamakta ve yetersiz kalmaktadır. Biz çalışmamızda bu genel

318 Bkz. Devlet, İdil, s. 72. 319 XIX. yüzyılın sonunda Kreşinler arasında sadece altmış yedi erkek ve yetmiş iki kadın Kazan

bölgesinin şehirlerinde yaşamıştır. Köylerde yaşadıkları için de bunlar genellikle tarımla uğraşmışlardır (Bkz. Muhammetşin, s. 26).

320 Vorob’yev, s. 5. 321 Bayazitova bu bilgileri Grigor’yev’e dayanarak nakletmektedir (Bkz. Bayazitova, Govorı, s. 8).

Page 88: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

tasnifi esas alarak Kreşinleri üç ana grupta toplamayı benimsedik. Bu gruplar

şunlardır:

1. Kuzeydoğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu.

2. Doğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu.

3. Batı ve Kuzeybatı Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu.

b.1. Kuzeydoğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu: Kreşinlerin en

eski grubunu oluşturan Kuzeydoğu Kreşinlerin kökeninin Tatarlara ve Fin-Ugor

halklarına dayandığı belirtmektedir. Bunlar Kazan bölgesinin Mamadış, Laişev,

Elabuga v.b. ilçelerde yaşamaktadır. Örneğin, Alavedino, Zyuri, Mamli, Nansıvar,

Yantsıvar v.s. köylerinde Tatar asıllı Kreşinler yaşamaktadır. Durga, Çep’ya, Yum’ya

gibi köylerinde ise Udmurt asıllı Kreşinler yaşamaktadır. Çura ve Malaya Çura

köylerinde de Mari asıllı Kreşinler yaşamaktadır. Kaynaklarda bu grubun 1926’da

yaklaşık kırk bin yedi yüz yetmiş dört kişilik bir nüfusa sahip olduğu ve XVI.

yüzyılda Hıristiyanlaştırıldığı ifade edilmektedir324.

b.2.Doğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu: Doğu Tataristan’da

Yaşayan Kreşinler Grubunu Tataristan’ın Menzelinsk şehri civarındaki köyler,

Çistopol’ şehrin güneyindeki köyler, Başkurdistan’ın Bakalı bölgesindeki köyler,

Rusya’nın Çelyabinsk bölgesindeki köyler oluşturmaktadır. Günümüzde bu grup,

Nalim, Böcer, İllek, Yana Bal, Burçay, Acmi, Uktar gibi köylerde, Nagaybatsk ve

322 Muhammetşin, s. 8; Devlet, İdil, s. 72; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 5, 15. 323 Muhammetşin, s. 8; “Kretşenıye Tatarı”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 299. 324 Muhammetşin, s. 21-24; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 16, 18.

Page 89: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Çebarkul’sk rayonlarının köylerinde yaşamaktadır325. Kaynaklara göre, bu grup,

XVI.- XVIII. yüzyıllar arasında buraya göç eden veya ettirilen Kreşin Tatarlar’dan

oluşmuştur326. 1926 yılı nüfus sayımına göre, Menzelinsk şehri civarındaki köylerde

yaşayan Kreşinler on dokuz bin yedi yüz dokuz, Çistopol şehrindeki köylerde yaşayan

Kreşinler altı bin, Çelyabinsk bölgesinin on bir bin iki yüz kişilik bir nüfustan

oluşmaktaydı327. Kaynaklar, Başkurdistan’ın sınırları içerisinde yaşayan Kreşinlerin

1926 yılındaki sayısını belirtmemektedir. Bununla birlikte kaynaklar, 1995 yılında

onların sayısını yedi bin kişiden oluştuğunu belirtmektedir328.

b.3. Batı ve Kuzeybatı Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu: Batı ve

Kuzeybatı Tataristan’da Yaşayan Kreşinler grubu; Volga’nın sağ kıyısında ve

Çuvaşistan Cumhuriyeti sınırı civarında yaşamaktadır. Tarihçiler bu grubu

Mol’keevsk Kreşinler grubu olarak da adlandırmaktadır. Bunlar kendilerinin zorla

Hıristiyanlaştırılmış Hıristiyanlar olduğunu kabul etmeleri sebebiyle diğer Kreşin

topluluklardan farklı bir yapı sergilemektedir329. 1740 –1762 yılları arasında

Hıristiyanlaştırılmış olan bu grubun 1926 yılında yapılan sayıma göre yedi bin dört

yüz kişi oldukları tespit edilmiştir. Diğer gruplardan farklı olarak kendilerinin

Hıristiyanlaştırıldığını kabul eden bu Kreşin grubun kökeni Tatarlara ve Çuvaşlara

dayanmaktadır. Bu grup, Mişer Tatarlarıyla aynı dili konuşmasına rağmen, gelenekler

açısından Çuvaşlara benzemektedir. Bugün bu grup, Tataristan’ın dokuz köyünde

yaşamaktadır. Bunlardan, Mol’keevo (Melki), Staraya Bua (İske Kırbaş, İske Bua),

325 Muhammetşin, s. 21-24; “Nagaybaki”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 383-384; Devlet, İdil, s. 72- 73; Bayazitova, Govorı, s. 29, 31; İshakov, Tatarı, s. 34; Tatarskaya, s. 114-119.

326 Muhammetşin, s. 22-23; “Kretşenıye Tatarı”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 299. 327 Tarihçiler, Çelyabinsk bölgesinde yaşayan Kreşinleri Nagaybaklar olarak da adlandırmaktadır

(“Nagaybaki”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 383-384). 328 Devlet, İdil, s. 72- 73; ayrıca bkz. “Bakalinskiy Rayon”, Başkortstan Ansiklopedisi, s.142. 329 Muhammetşin, s. 8; D. M. İshakov, “Mol’keevskiye Kryaşenı: Problema Formirovaniya i

Demografiçeskoye Razvitiye v XVIII-naçale XX vv”., Mol’keevskiye Kryaşenı, Akademiya Nauk

Page 90: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Polevaya Bua (Yanga Bua) köylerinde yaşayanlar, yeni Kreşin Tatarlar, Hozesanovo

(Hozesan), Yansurinskoye (Soravıl), Nijniy Kırbaş (Tüben Kırbaş), Staroe

Tyaberdino (Irım Terbet), Bol’şoe Tyaberdino (Olı Terbet), Baymurzino (Baymorza,

Ere) köylerinde yaşayanlar ise yeni Kreşin Çuvaşlar olarak bilinmektedir330.

B. KREŞİNLERİN DİNİ İNANIŞLARI, İBADETLERİ VE TÖRENLERİ

Kreşinler grubu, geçmişte putperest olan halklardan veya İslâm’ı fazla

tanımamış olan Tatarlar’dan oluşmuştur. Rusya İmparatorluğu’nun misyonerlerinin

gayretleri sonucunda Kreşinler bugün Ortodoks dinine mensup sayılmaktadır331. Fakat

onların bu Hıristiyanlığı da sadece görüntüden ibarettir. Kreşinler, Hıristiyanlık’tan

Teslis inancını almakla birlikte, geleneksel inanışları ve eskiden beri uyguladıkları

gelenekleri bugüne kadar korumuşlardır. Kilise, Kreşinleri bu inanışlarından

arındırmak istemiş, bunda da nispeten başarılı olmuştur. Kilise’nin inanışlar

konusunda yapmış olduğu baskılar, Kreşinlere inanışlarının çoğunu unutturmuştur.

Kreşinler kendi dini inanışlarından gelen bu uygulamalarını, gelenek ve görenekleri

ile birleştirerek kendilerine özgü varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bugün bu inanışlar

devam etmekte ise de bunlar, dini içeriği olmayan folklorik özelliğe sahip inanışlar

olarak varlığını sürdürmektedir.

1. Kreşinlerin Dini İnanışları

Kreşinlerin dini inanışlarını anlatan müstakil bir kaynak bulunmadığı için,

onların dini inanışları hakkındaki bilgiler, daha çok halk inanışlarından ve çeşitli

törenlerde okunan şiir ve şarkılardan öğrenilmektedir. Geçmişte putperest olan

Tatarstana İnstitut yazıka, literaturı i İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993, s. 4; “Kretşenıye Tatarı”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s.299; Gluhov, Tatarica, s. 212; Tatarskaya, s. 119.

330 İshakov, Mol’keevskiye, s. 5-6. 331 “Kretşenıye Tatarı”, Tatarskıy Entsiklopediçeskiy Slovar’, s. 299.

Page 91: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kreşinlerin büyük bir kısmı, misyonerlerin onları hıristiyanlaştırmalarına rağmen,

Hıristiyanlık öncesi getirdikleri motifleri günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Kazan

Tatarlarından vaftiz edilen Kreşinler, İslâm’dan etkilenmedikleri için, eski

geleneklerini günümüze kadar koruyup sürdürmüşlerdir332. Hıristiyanlığı kabul

ettikleri için Kreşinler bugün bazı törenlerini Rus törenlerine benzetmişlerdir. Bunun

için, Kreşinlerin bayramları Rus-Tatar ve putrerestlik dönemlerinden gelen motiflerin

ilginç bir karışımı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu motifler, Kreşinlerin gruplarına

ve yaşadığı çevrelere göre değişiklikler göstermektedir. Örneğin, kilisesi olan veya

büyük şehirlerin yakınındaki köylerde Rus Ortodoks kültürünün etkisi daha belirgin

hissedilmektedir. Büyük şehirlerden uzakta kalan köylerde ise, Kreşenlerin

kutladıkları bayramlarda mecusi motifleri daha ağır basmaktadır333. Kreşenlerin

inanışları arasında Ortodoksluk’tan gelen tanrı, ölümden sonra diriliş, yargı günü,

cennet- cehennem inancının yanında, geleneksel dinlerinden getirdikleri “ölümle ilgili

inanışlar” ve çeşitli ruhlara inanmak gibi unsurlar da yer almaktadır.

a. Kreşinlerin Tanrı İnancı

Bugün, Ortodoks kabul edilen Kreşinlerin çoğu, Ortodoks Hıristiyanların

inandıkları Baba- Oğul- Kutsal Ruh’tan oluşan Teslise inanmaktadır. Böylece onlar,

üç unsurdan oluşan bir Tanrı tasavvur etmektedir. Bu tanrısal güç; Baba, Oğul ve

Kutsal Ruh üçlüsünden oluşur. Teslis’teki Baba, yaratıcı ve düzenleyici tanrısal gücü;

Oğul, kurtarıcı ve yargılayıcı tanrısal gücü temsil etmektedir. Kutsal ruhun ise, Oğul’u

332 Muhammetşin, s. 8; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 3. Kazan Tatarlar, İslam’ı kabul ettikleri için,

bugün bu bayramlar aynı olmakla birlikte bazı farklı motiflerı taşımaktadır (Vorob’yev, s. 4; ayrıca bkz. Muhammetşin, s.12).

333 Bayazitova, Kereşenner, s. 143.

Page 92: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

destekleyici ve kişilere bireysel imanı ulaştırıcı tanrısal güc olduğu

düşünülmektedir334.

b. Kreşinlerin İnandığı Bazı Ruhlar

Hemen hemen bütün dinlerinde ruhsal güçlere inanıldığı görülür. Kreşinlerin

dininde de, Tanrının hizmetinde bulunan ve doğa olaylarını idare eden çeşitli ruhlar

bulunmaktadır. Onların inanışlarına göre bu ruhlar, bütün dünya insanlarının

hayatlarına ve kaderlerine yön vermektedir. Bu ruhlar arasında insanları, insanların

evlerini, yiyeceklerini, hayvanlarını, mal-mülklerini yöneten ve koruyan ruhlar da yer

alır. Çeşitli hastalıklar, felaketler ve ölümün kendisi de bu ruhların faaliyeti sonucu

olarak meydana geldiği düşünülür. Bu inanışa göre, kendisine kötü ruh müptela olan

insan, hastalanır ve bu hastalık sonucunda ölebilir. Geleneksel inanışları muhafaza

eden Kreşinler, bu ruhlardan herhangi birini sinirlendirmekten korkar. Bunların

kötülüklerinden korunmak için nedenle sık sık bu ruhları, çeşitli hediyeleri ve

kurbanları sunarak, adak adayarak, törenleri düzenleyerek veya dua okuyarak

merhamete getirmeye çalışırlar. Ruhların bir çoğunun yeryüzüne yerleştiği tasavvur

edilmekte ve çeşitli kılıklarda göründüğüne inanılmaktadır. Bu ruhlardan bazıları

şunlardır:

b.1. Tukatmış

Tukatmış, kötü bir ruhtur. Kreşinler onun büyücü bir kadın şeklinde

göründüğüne, sokakta ise domuz, kaz veya koyun gibi bir hayvana dönüşebileceğine

inanırlar. İnsanlar, Tukatmış’ın kendi nefesiyle onlara hastalık ve zarar verebileceğine

inandıklarından, ondan çok korkarlar. Onun kötülüklerinden korunmak için çeşitli

334 Şinasi Gündüz, “Hıristiyanlık”, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi yay., Ankara 1998, s. 169.

Page 93: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

yollara başvururlar. Örneğin, bira içtiklerinde, içkiye küçük parmaklarını batırırlar,

böylece ondan korunacaklarına inanırlar335.

b.2. Abzar İyase (Ahır Ruhu)

Abzar İyase (ahır ruhu)nun erkek bir ruh olduğuna inanılır ve genellikle iyi bir

ruh olarak kabul edilir. Kreşinler, onun ahırda yaşadığına ve atlara baktığına inanırlar.

Bu sebeple, bazı Kreşinler Abzar İyase’ni At İyase (At Ruhu) olarak da adlandırırlar.

Bu ruhun sevmediği atı dövdüğüne, sevdiği atın ise yelesini ördüğüne inanırlar336.

b.3. Kırsut

Kırsut, ev kadını ruhu olarak kabul edilir. Bu ruhun, evde sobanın yanında

yattığına ve evi gözetleyip koruduğuna inanılır. Kreşinler, onun iyi bir ruh olduğunu

ve beyaz elbiseli bir kadın ya da genç bir kız olarak göründüğünü düşünürler. Evin

sahibi başka bir yere gittiğinde, Kırsut’un onun evine, hatta hayvanlarına da baktığına

inanırlar337.

b.4. Kiremet

Kreşinler, bazı yerlerde birçok kötü ruhların bulunduğuna inanır ve bu ruhlara,

hatta onların bulunduğu yerlere de Kiremet adını verirler. İnsanlar, bu ruhların

kendilerine hastalık ve felaketler getirebileceğine inandıkları için Kiremet’ten

korkarlar. Birisi hastalandığında, ona bu hastalığı bu kötü ruhların gönderdiğine

inanılır. Bu ruhların insanlara zarar vermemesi ya da hastalandırdığı insandan

335 Flera S. Bayazitova, “Traditsionnıye Obryadı i narodnıye Verovaniya Mol’keyevskih Kryaşen na

Fone Dialektnogo Yazıka”, Mol’keevskiye Kryaşenı, red. D. M. İshakov, Akademiya Nauk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı İ İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993, s. 152.

336 Bazı Kreşinler Abzar İyase’ni sadece İye (Ruh) olarak adlandırırlar (Bayazitova, Traditsionnıye, s. 152; ayrıca bkz. Gluhov, s. 166).

337 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 152.

Page 94: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

uzaklaşmaları için onlara hediyeler verilir. Bunun için onların bulunduğuna inanılan

yerlere gidilerek, o yerlerdeki ağaçların dallara para asılır, toprağa un serpilir veya

kurban kesilir338.

2. Kreşinlerin İbadetleri

Kreşinler, kendi inanışları yanında zaman içerisinde Hıristiyanlığı da kabul

ederek, günümüzde Ortodoks Kilisesinin ibadetleri ve ayinlerini takip ettikleri kabul

edilmektedir. Hıristiyanlığın, şarap- ekmek ayini(evharistiya), vaftiz, kilise nikahı,

rahip taktisi, günah itirafı339, pazar günü veya dini bayramlarda Kiliseye gitmek,

vaftiz yürüyüşü yapmak, sabah- akşam dua okumak gibi ibadetleri bulunmaktadır.

Kreşinler ise, Ortodoks sayılmakla birlikte, bu ibadetlerin çoğunu

uygulamamaktadırlar. Ortodoks Kreşinlerin bazıları ise ara sıra Kilise’ye gitse de,

bunu kendilerinin de itiraf ettiği gibi, genellikle dini amaçla yapmamaktadırlar. Hatta

kendileriyle yaptığımız görüşme esnasında bazı Kreşinler, kilise’ye, kendileriyle aynı

ırktan geldiği kabul eden Müslüman Tatarlardan farklı olduklarını göstermek

amacıyla gittiklerini ifade etmiştir.

3. Kreşinlerin Törenleri

Kreşinlerin törenlerini, geçiş törenleri (doğum, evlilik ve ölüm) ve takvime

bağlı törenler (yıl dönümleriyle ilgili olan bayramları ve gelenekleri) olmak üzere iki

gruba ayırmak mümkündür. Takvime bağlı törenler, her yıl belli bir tarihte, geçiş

törenleri ise, belli bir zamana bağlı olmadan vuku bulmaktadır.

338 Farklı köylerde kiremet, farklı şekillerde yorumlanır. Onu bir ağaç, ya da bir pınar olarak kabul eden

insanlar da vardır. Bu ağacı kesen insanın öleceğine inanılır (Bayazitova, Traditsionnıye, s. 151; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s, 172; ayrıca bkz. Gluhov, s. 313).

339 Gündüz, “Hıristiyanlık”, s. 170.

Page 95: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

a. Kreşinlerin Geçiş Törenleri

Kreşinlerin geçiş törenlerini doğum, evlilik ve ölümle ilgili uygulamalar

olarak üç grupta incelemek mümkündür. Bu kutlamalar fazla araştırılmadığı için çok

fazla bilinmemektedir. Aynı zamanda bu törenlerin uygulanışı Kreşin gruplarına göre

farklılık arzetmektedir. Genel olarak bu törenler aşağıda anlattığımız şekilde

uygulanmaktadır.

a.1. Doğum ve Doğum Sonrası İle İlgili İnanış ve Uygulamaları

İnsanlar, topluma yeni üyelerin gelmesine her zaman önem vermiş ve büyük

sevinçle karşılamışlardır. Kreşinlerin hayatlarında da doğum önemli bir yeri ve önemi

vardır. Bebeğin doğum anında ebe (kendek ebi) çağrılır. Ebe doğum sonrası bebeğin

göbeğini keserek onu yıkar. Daha sonra çocuğun doğumunu kutlamak için tüm

akrabalar çağırılır ve “bebi tue” (çocuk düğünü) veya “keçtine” olarak adlandırılan

ziyafet verilir. Bu ziyafette, doğumu kutlamak için hamur işi ve lapa türü çeşitli

yiyecekler hazırlanarak gelen misafirlere ikram edilir. Çocuk ziyaretine gelen

misafirler çocuk için kıyafetler, bezler gibi hediyeler getirirler. Kreşinlerin yaptığı bu

uygulamayı Kazan Tatarları da yapmaktadır. Bunun yanında ise, Kreşinlerin çocuk

doğumunda uyguladıkları kendilerine özgü bir uygulaması vardır. Ailede daha önce

bebek öldüyse aile yeni doğan bebeği kötu ruhlardan korumak amacıyla “bebeği satış

töreni”(“Satukay”/ “Satıy”/ “Satıbal”) yapar. Bunun için ailenin komşusu veya

akrabası evin penceresinden para ödeyerek bebeği alır. Bundan sonra bebek kendi

ailesinde kalsa da, satın aldığı kişinin çocuğu olarak bilinir. Bu törenle Kreşinler,

bebeğin annesine musallat olduğu kötü ruhların doğan bebeğin bu kadına ait

Page 96: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

olmadığını inandırdıkları düşünerek, bu ruhları aldatmaya çalışırlar. Bazı grup

Kreşinler’de aynı amaçla doğan bebeğe “çöpte bulunan”veya “çöp” anlamına gelen

Çuppi ismi verilir. Çocuk doğumdan bir hafta ya da on gün sonra ise ailesi tarafından

vaftiz edilmesi için kiliseye götürülür. Kilisedeki vaftiz töreni için birer vaftiz Rus

anne (Urıseni, krusan) ve vaftiz Rus baba (Urıseti, krusat) seçilir. Vaftiz töreni

Hıristiyan Ruslar’daki gibi geçmektedir340. Annesi veya vaftiz annesi olacak kişi

bebeği kiliseye ibadet yapıldığı zamanda götürür. Bir kovada ılık su getirilir. Bu su,

kilisede bulunan büyük gümüş vaftiz leğene boşaltılır. Bebek papaza verilir. Papaz

kendi dini kitabında bebeğin doğduğu ayda hangi Hıristiyan azizlerin doğduğuna

bakarak onlardan bir isim seçer. Sonra da bebeği suyun içine indirip, seçilmiş azizin

ismini söyleyerek onu vaftiz eder. Bu tören sırasında Ortodoks duaları okunmaktadır.

Bebeği çabucak sudan çıkardıktan sonra babasına verir. Babası onu battaniyeye

sarar341. Daha sonra, papaz, vaftiz ettiği çocuğun doğum tarihini, adını- soyadını, anne

babasının isimlerini kendi defterine yazar. Böylece tören bitmiş olur ve ailesi

çocuğunu evine götürür. Ailesi bebeği eve getirdikten sonra, vaftiz anne-babasını da

çağırır, onlara yemek verir. Yemek sırasında şarkılar söylenir. Vaftiz töreninden sonra

çocuğun gerçek ailesi ve vaftiz anne-babası birbirine “kum” ve “kuma” der. Rusça

olan kum-kuma kelimeleri, ruhani akraba anlamına gelir ve Kreşin kültürüne

Hıristiyanlık sayesinde girmişlerdir. Vaftiz anne-babası da çocuğun sonraki hayatında

ona karşı sorumluluk taşır. Çocuk hayatında karşılaştığı zor anlarda onlardan yardım

ister342.

a.2. Evlilikle İlgili İnanış ve Uygulamaları

340 Bayazitova, Kereşenner, s. 131-133; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 143, 163; Gluhov, s. 190,

457. 341 Bayazitova, Kereşenner, s. 131-133. 342 Bayazitova, Govorı, s. 142.

Page 97: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Evlilikle ilgili uygulamalar, Kreşinlerde ilk önce kızın ailesine dünür

(“dimçe”, “yauçı”, “başkoda”, “menderlerle kunak”) gönderilmesiyle başlar343.

Dünürler, damat olacak delikanlıyı yanlarında getirir344. Genellikle kız isteme (kız

bilgeleşü) işi Rusların bayramı olan Pıtrau (Petrov den’) gününde yapılır345. Bu

uygulama gençlerin birbiriyle tanışıyor olmasına bakmaksızın yapılır346. Dünür eve

girerek, “herkes sandalye üzerinde, ben ise yastık üzerinde oturuyorum” der. Böylece

gelen kişinin dünür olduğuna anlaşılır ve ona yastıklı misafir (“menderlerle kunak”)

denir347. Bazı yerlerde ise dünür tek bir tahta üzerinde eve girer. Kıza ulaştığında, bir

dalla ona hafifçe vurur. Bu sırada: “İşte işaret” diyerek, aynı şekilde evden çıkar.

Bunu, kızın başka erkeklere bakmaması için yaparlar348. Kız istendikten sonra, kız

tarafı kızı vermeye razı olduğunu göstermek için dünürlere mendil gibi küçük

hediyeler verir349. Daha sonra, kız ve erkek birbiriyle konuşup anlaşmaları için

dışarıya gönderilir. Eve döndüklerinde birbiriyle anlaşabilmişlerse, dünürler düğün

zamanı konuşur350. Düğün genellikle Apukurya (Hıristiyanlıkta Paskalya öncesi

tutulan kırk günlük perhiz dönemine başlamadan hemen önce yapılan kutlama)

bayramında yapılmaya karar verildikten sonra iki taraf birbirlerine hediyeler vermeye

başlar. İlk önce gelin damat tarafına hediyeler verir. Bu uygulamaya “aklaşu”(beyazla

değişme) denilir. Beyaz rengi Kreşinlerde kutsal bir renk olarak kabul edilir ve bu

rengin mistik güçleri olduğuna inanılır. Bunun için hediyelerin beyaz renkte olması

343 Bayazitova, Kereşenner, s. 103. 344 V. Zingarov, “Kereşen Tue”, Kereşen Süze, Kamaz yay., Çallı 1993, 12 Mart, s. 4. 345 Bayazitova, Govorı, s. 154. 346 Bayazitova, Kereşenner, s. 103. 347 Bayazitova, Govorı, s. 154-155. 348 Bu uygulama ne Ruslarda, ne de Tatarlarda vardır (Bayazitova, Kereşenner, s. 103). 349 Bayazitova, Govorı, s. 154-155. 350 Bu uygulama Ruslarda da, Tatarlarda da bulunmaktadır (F.L. Şarifullina, “Traditsionnaya

Obryadnost’ Mol’keyevskih Kryaşen”, Mol’keevskiye Kryaşenı, Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı i İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993, s. 92; Bayazitova, Kereşenner, s. 104; Zingarov, Kereşen, s. 4).

Page 98: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

tercih edilir, (mesela, beyaz havlu gibi)351. Bu hediye faslı bittikten sonra ise, bazı

gençler anne babalarının hayır duasını ve takdisini (“bekilleşu”) isterler. Bunun için

anne baba yan yana oturur. Damat ve gelin, diz çöküp, onlara baş eğer. Anne baba ise

haç tutarak, onlara iyi dileklerde bulunur. Sonradan bu haç geline hediye edilir352. Bir

de gelin-damada ekmeğin parçaları verilir. Ekmeğin üst kısmının damada, alt

kısmının ise da geline verilmesi adettir. Bu ekmeği onlar kesinlikle yemek

zorundadırlar353. Daha sonra ise gençler, kilisede Hıristiyanlık kurallarına göre

evlenirler354. Düğünde gelin, kilise’ye girmeden önce gelin başını örter. Gelinin başını

örtüğü bu örtüye “kenibet jauluk” veya “keminet jauluk” (nikah örtüsü) denir355.

Kilise’de papaz gençlerden birbirini seveceğine, gelinden ise kocasına ve kocasının

anne-babasına itaat edeceğine dair söz alır. Daha sonra evlenen çiftin bilgilerini kendi

kilise defterine yazar. Bazı Kreşin gruplarında Kilise nikahı düğünden sonra

yapılır356.

Kiliseden çıktıktan sonra gelin ve damat, misafirhaneye (“kunak oye”)

götürülür. Misafirhane için yakın tanıdık olan birinin evi seçilir. Bu ev gelin ve damat

gelmeden önceden hazırlanır. Bu tanıdık, o günden kıyamet gününe kadar evlenen bu

gençler için, ahiretlik baba (kıyamat eti) veya ahiretlik anne (kıyamat eni) olur. Bu

evlenen çiftin doğacak çocukları onlara ahiretlik dede (kıyamat babay) veya ahiretlik

anneanne, babaanne (kıyamat ebi) olarak adlandırır. Bu misafirhanede gelin, kızlık

kıyafetlerini evli kadınların giydikleri kıyafetleriyle değiştirir357. Örneğin, genellikle

beyaz olan ve saçlarının sadece bir kısmını kapatan kızlık başlıkları evli kadınların

351 Bayazitova, Govorı, s. 154-156, ayrıca bkz. Şarifullina, s. 92-93, Gluhov, s. 171-172. 352 Bu gelenek Ruslarda da bulunmaktadır (Bayazitova, Kereşenner, s. 105-107). 353 Bu gelenek sadece Kreşinlerde bulunmaktadır. Ruslarda veya Müslüman Tatarlarda bu geleneğe

rastlanmamaktadır (Bayazitova, Kereşenner, s. 105-107). 354 Bu uygulama Ruslarda da var (Bayazitova, Kereşenner, s. 105-107, ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı,

s. 147, 156, ayrıca bkz. Gluhov, s. 225, 339; Şarifullina, s. 94). 355 Bayazitova, Govorı, s. 147. 356 Zingarov, Kereşen, s. 4.

Page 99: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

başlıkları olan saçları göstermeyen yuvarlak bir fes (“melençek”) 358 giyer. Fesi geline

kıyamet anne giydirir ve bu törene baş beyleu (baş bağlaması) denir. Kızın saçları

kapatma Kreşin kültüründe kızın kendi iradesini kaybettiği ve artık kocasının

iradesine tabi olacağını sembolese eder. Fesin dışında kalan ve görünen saçları ile

kaşları, kıyamet anne traş eder veya onları cımbızla yolar. Bu törene “çeç sızıru” (saç

yolması) denir. Kreşinler, evli kadının açıkta kalan saçlarının kötülüğü çekeceğine

inandıkları için bu geleneği uygulamaktadır. Böylece, gelinin kocasının ailesine

saçları nedeniyle zarar vermesini önleyeceklerine inanmaktadır. Rus papazları

Kreşinlerin Hıristiyanlık döneminden önce kalan bu uygulamayı kaldırabilmek için

mücadele etmiş, fakat başarılı olamamıştır. Ahiretlik annesi, gelinin, başını ve yüzüne

beyaz veya kırmızı-mavi renkte olan örtü (börkençek) ile kapatır ve damadın evine

götürür359.

Düğün genellikle damadın evinde yapılır ve üç gün sürer360. Bazı Kreşin

gruplarında, düğün önce kızın evinde başlar. Kızın ailesinde yapılan bu düğün

bittikten iki- üç gün sonra damat tarafında yeni düğün yapılır. Evlenen çift düğün

damat tarafına geçmeden önceki bu birkaç günlük süreyi ahiretlik anne ve babasının

evinde geçirir361. Misafirler, düğün olacak eve girmeden önce şarkı söyleyerek

sahibinden eve girme izni ister. Gelin, damadın evine girdiği ilk anda damadın anne-

babası ona hayvanlar, örneğin tay hediye ederler362. Bunun için gelinin ayakların

altına kürk serilir ve ağzına hayvansal yağ verilir. Ahırdan koyun (ovtsa) veya tay

(jerebets) çıkartılır ve hayvanın dizginleri geline tutması için verilir. Gelin onları elini

357 Bu uygulama ne Ruslarda da, ne de Tatarlarda da var (Bayazitova, Kereşenner, s. 107-108; ayrıca

bkz. Gluhov, s. 384, 339). 358 Yuvarlak olan bu fesler Kreşin kültürüne Rus kültüründen girmiştir. Kaynaklara göre, Ruslar bu

fesleri Hıristiyanlaştırdığı halklara vaftiz hediyesi olarak vermişlerdir. Tatarlar da fes giyer, fakat onların geleneksel fesleri sivri şekilde yapılır (Bayazitova, Govorı, s. 144-145).

359 Bayazitova, Govorı, s.147, 158; ayrıca bkz. Şarifullina, s. 93. 360 Bu uygulama biraz farklı uygulamalarla Müslüman Tatarlarda bulunmaktadır (Bayazitova,

Kereşenner, s. 113-114). 361 Zingarov, Kereşen, s. 4.

Page 100: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kaftanın eteğinin içine sararak tutmalıdır. Çıplak elle tutmaması gerekir. Damattan ise,

gelinin kız arkadaşları için yastık (tuşek, yastık) parası ister363. Gelin kayinbaba va

kayinanneye aldığı hayvanlar için tesekkür ederek, girecek olduğu ailenin üyelerine

hediyeler vermeye (“birne elü” veya “eyber elü” töreni) başlar. Kayınvalidesine

kıyafet (hamam çeizi) ve havlu (ev çeyizi) hediye eder. Havluyla evin köşesinde

bulunan haçı kapatırlar364. Sonradan misafirler masaya oturur. Düğün başında

misafirler masaya oturduğu zaman kızın vaftiz annesi güzel büyük bir tepsi üzerine

gelinin süslediği, mesela nakış ettiği beyaz bir havlu (“tuy bistere”-düğün havlusu)

çıkararak, bu tepsiyle şarkı söyleyerek tüm misafirlerin yanından geçer. Misafirler

onun yanlarından geçtiği sırada tepsiye para veya hediye bırakır. Bu törene beyazı

kutlama, kutsama (aknı kıtlau) denir. Gelin veya damadın yakın arkadaşları hediye

olarak yiyecek de getirebilirler365. Daha sonra gelinin akrabaları, örtüsünün

kaldırılması için özel şarkılar söyler. Gelinin örtüsü iki çocuk tarafından oklava ile

ucundan kaldırılır. Çocuklar gelinin örtüsünü kaldırdıkları sırada, misafirlerden bir

bayan “böyle mi” diyerek, atın gemini sallayarak şıngırtılar çıkarır. Başka misafir

“böyle değil” derken, gelinin örtüsü tekrar indirilir. Bu uygulama üç defa yapılır ve

üçüncü defada kadının sorusuna tüm misafirler “böyledir, böyledir” diye bayırırken

gelinin örtüsü kaldırılır. Gelin, örtüsünü kaldıran çocuklara küçük hediye, mesela,

mendil, tütün kesesi (“jançık”) veya bozuk para verir. Gelinin örtüsü kaldırıldığı

zaman, damat tarafından bir akraba, gelini su getirmesi için kuyuya veya pınara

götürür. Bu törene “su yolu gösterme (su julı kursetme)” denir. Bu adet İdil Ural

halklarının tümünde görülür ve gelinin kocasının soyuna girdiğini sembolize eder.

362 Bayazitova, Govorı, s. 157,161. 363 Bu uygulama biraz farklı uygulamalarla Müslüman Tatarlarda bulunmaktadır (Bayazitova,

Kereşenner, s. 113-114). 364 Bu uygulamayla gelin, ev ve hamam ruhlarına kendini sevdirmeye çalışıyor. Bu uygulama sadece

Kreşinlerde var (Bayazitova, Kereşenner, s. 115; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 144-145; Şarifullina, s. 95).

Page 101: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Gelin suyu getirdikten sonra, onu misafirlere ikram eder (“şirbet sonu”), misafirler su

içtikten sonra ona su parasını verir. Damat tarafı misafirlere ikram (“koda ipiye

çıgaru” veya “küçteneç çıgaru”) eder. Düğünün ilk gününde gelinin yaptığı yemekleri

de, örneğin erişte çorbası ya da mantı çıkarılır. Bu yemekler çıkarıldığı zaman,

misafirler, geline hediye veya para verirler. Sonradan misafirler, gelin- damatla

birlikte sokağa çıkıp eğlenir (merekte jörü), dans ederler366.

Düğünün bitmesine yakın gelin, ağlayarak şarkı söylemelidir367. Bu şarkılara

“kız çennetü” veya “etekem jılau” (kız ağlaması veya kızın babam diyerek ağlaması)

denir. Bu şarkılarda kız evlendirildiği ve yabanci bir aileye gideceği için, babasına

küstüğünü anlatır368.

Bazı Kreşin gruplarında düğün sonunda “düğün bitiren börek çıkarması” (argış

kölçese çıgaru) adeti bulunmaktadır. Bu adete göre damat tarafından bir kişi, bu

böreği tahta bir kürek üzerine koyarak, “dünürler, kış”(koda, kış) diyerek, düğün

masası etrafında üç defa döner. Bundan sonra misafirlerin dağılması gerekir.

Düğünden sonra evlenen çift ilk geceyi ahiretlik anne babasının evinde geçirirler.

Damat tarafında yapılan düğün bittiği zaman, gelinin anne-babası tüm misafirlerle

birlikte, yeni evlenen çifti kendi evine çağırır ve düğün onların tarafında devam eder.

Bu uygulamaya “yeni ikram vermek” anlamına gelen “janasi kertü” veya “kiyeü

kaytarması" (damadı getirme) denir. Damat kayın babasının evine ilk geldiği zaman,

kayın babası ona mal, örneğin, inek, tay veya birkaç koyun hediye eder. Bu

hayvanlara “inçe” adı verilir369.

a.3. Ölümle İlgili İnanış ve Uygulamaları

365 Bayazitova, Govorı, s. 155-156, 161. 366 Bayazitova, Govorı, s. 159, 160, 162; ayrıca bkz. Zingarov, Kereşen, s. 4; Şarifullina, s. 95-96. 367 Bu uygulama çok eski bir Rus geleneğidir (Bayazitova, Kereşenner, s. 126). 368 Bayazitova, Govorı, s. 162; ayrıca bkz. İshakov, Mol’keyevskiye, s. 11, Şarifullina, s. 94.

Page 102: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kreşinler, ölen kişiyi Hıristiyanlık kurallarına göre gömerler. Bununla birlikte

cenaze törenlerinde Hıristiyanlık dışındaki çeşitli dini inanışların da izlerine

rastlanmaktadır. Farklı kültürlerin etkisiyle oluşmuş cenaze geleneğine göre, ölen kişi

için önce tabut hazırlanır. Ölüyü yıkamak için üç kişi suyu getirmeye gönderilir. Şayet

iki kişi giderse, gidenler üçüncü kişinin yerine ellerinde tencere götürürler. Suya önce

haç şeklinde ip indirilir ve su doldurulur370. Getirilen suyla ölüyü yıkanıp kefene

(kipen) sarılır, ancak hemen defnedilmez371. Cenazenin yanında üç gün nöbet tutulur.

Bu üç günün akşamlarında ise tabutun yanında şarkı söylenir. Tabutun yanında balta

ile üç defa daire çizilir, sonra bu balta doğu tarafına atılır. Hangi gerekçeyle yapıldığı

tespit edemediğimizbir uygulama olarak bir tavuk yakalanır ve ayakları birbirine

bağlanarak cenazenin olduğu odada zıplatması sağlanır. Daha sonra bu tavuk yalnız

yaşayan yaşlı bir kadına verilir372. Bu üç gün içerisinde mayasız ballı hamurdan pide

(elbe) yapılır. Cenaze evine gelenler bu pideden çoğunu yer ve ölüyü anarlar. Pidenin

kalan kısmı ise ölünün sol koltuk altına konulur373.

Cenazeyi evden çıkarmadan önce, tavada ekşi hamurdan ince pide (lepeşka)

veya ekmek pişirirler. Bu ekmeği beyaz bir bez içine sararak, üzerini iple bağlarlar.

Cenazeyi mezara götürürken bu pideyi ilk karşılaştıkları insana verirler374. Cenazeyı

mezara götürdükleri zaman, bir kişi haç taşır. Bu haça havlular asılır. Cenazeye

katılanlar mezara ulaşıncıya kadar da toplu halde bazı ağıtlar okurlar. Havlular daha

sonra cenazeye gelen insanlara dağıtılır.

Kreşinlerde cenazenin defninden sonra eve dönenlerin beraberlerinde en az bir

odun getirme geleneği bulunmaktadır. Aynı gün cenazeden sonra genellikle tavuk

369 Bayazitova, Kereşenner, s. 113-114, Bayazitova, Govorı, s. 144-145, 156, 161-162. 370 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142; ayrıca bkz. Urazmanova, s. 88. 371 Bayazitova, Govorı, s. 163. 372 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142. 373 Bayazitova, Govorı, s. 164. 374 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142; Bayazitova, Govorı, s. 164.

Page 103: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

veya bir başka hayvan kesilerek pişirilir ve gelenlere ikram edilir. Ayrıca bazı Kreşin

gruplarında ise ölüyü gömdükten sonra ölenin yakınları ve cenazeye katılanların

hamamda yıkanması geleneği bulunmaktadır. Ölüyü gömdükten sonra ise evinde ilk

akşam misafirler toplanarak, ölünün yerini bulması (“urın sa’lau”) töreni yapılır ve bu

tören esnasında, akşam boyunca ağıtlar (akibet beyeti) okunur. Aynı sırada ölünün

mezarı başında da ağıtlar okunur. Ölünün başında okunan bu ağıtlar üç gün üç gece

devam eder ve bu uygulamayla ölenin ruhunun teselli edildiğine inanılır375.

Kreşinlerde ölen için, ilk günlerde yapılan bu törenler yanında kırk gün

boyunca devam eden bazı törenler bulunmaktadır. Bu bağlamda ölen kişinin üzerinde

öldüğü yatağı kaldırılmaz, yatağın başına da havlu asılır. Yatak ve havlu bu şekilde

kırk gün boyunca kalır. Kreşinler bunu, ölenin ruhunun kırk gün boyunca eve

geldiğini inandıkları için yaparlar376. Ayrıca ölünün üçüncü, dokuzuncu, kırkınci

günlerinde ölenin anma günleri yapılır377. Bu tören, ölenin ölüm yıldönümünde de

tekrarlanır. Bu törenlerde, ölen için yemekler verilir, yeniden ağıtlar yakılır378. Bazı

yörelerde Kreşinlerbu anma yemeklerini, ölenin mezarı başında yapabilir. Bu amaçla

mezara börek, yumurta, ekmek ve başka yiyecekler bırakılır. Bu sürette mezara

gelenlerin, ölen kişiyi iyi sözlerle anması amaçlanır379.

Kreşinler ölümden sonra yaptıklar bu anma törenlerinden özellikle kırkınci

güne denk gelene büyük bir önem verir. Bu gün yapılan törende, ölen için tabut yapan

kişi de çağrılır. Çeşitli yiyecekler yanında, ölenin kırkı olduğu için o gün kırk tane

fincan tabağı boyutunda yuvarlak ekmek (gerde) yapılır380. O gün, ölen için kan

akıtmak gerektiğine inanılır ve dua okuyarak altı aydan küçük olmayan dişi koyun

375 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142. 376 Bayazitova, Govorı, s. 164. 377 Bazı yerlerde yedinci ve yirminci gün de anılır (Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142). 378 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142; ayrıca bkz. Urazmanova, s. 90. 379 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 164. 380 Bayazitova, Govorı, s. 163, 165.

Page 104: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kesilir. Kesilecek olan koyunda hiç bir işaretin olmaması ve beyaz renkte olması

tercih edilir. Kesilen koyunun kemikleri mezara götürülüp, orada kimsenin

görmeyeceği şekilde saklanır.

Kreşinler ölen için yaptıkları bu yemeklere konuklar yanında ölenin ruhunu da

çağırırlar. Ölen kişinin ruhunu çağırmak için (jan çakıru), ellerinde yastık tutarak

mezara giderler381. Döndüklerinde, çağrılan ruhun döndüğünü ifade etmek amacıyla

“döndü” diyerek, üzerine ruhunun oturduğu inanılan yastığı evin köşesine koyarlar.

Hazırladıkları masaya ölen kişinin ruhu için yemek (gerde) ve sandalye koyarlar.

Yemeğin sonunda ise, tüm misafirler ayağa kalkar ve “bağıt jitte ozatırga” (uğurlama

zamanı geldi) derler. Bundan sonra herkes evin bahçesine çıkar. Bahçeye sandalye

çıkararak, onun üzerine ölünün ruhunun oturduğu yastığı koyarlar. Yastık üstüne

ölünün ruhunun yediğine inandıkları yemekleri ve su bardağı koyarlar. Bahçede

toplanan misafirler sırayla yemeğin tadına bakar ve içinden “bu cennet yemeği olsun,

tok gezsin” derler. Bu duaya da, yaptıkları törene de “tebersen itü” adını verirler. Bu

duadan sonra yemeği yüksekçe bir taş veya duvarın üstüne koyar ve sokağa çıkarak,

sokağın bitimindeki ilk evin köşesine kadar ölünün ruhunu uğurlarlar. Ölünün

ruhunun doğu tarafa gideceği inanıldığı için bu uğurlama sırasında herkesin doğu

tarafa bakması istenir382.

Bazı Kreşin gruplarında ölen kişiyi anma uygulaması farklı şekilde yapılır. Bu

farklı uygulamalarda ölenin ruhunun anmak için ölü evine gelenler, bu anma

töreninde yenilecek yemekleri kendileri yaparak yanlarında getirirler. Bu yemekler

arasında mutlaka ekşi hamurdan yapılan ince pide (tabikmek) veya ince mayasız

ekmek (küzikmek), şeker ve kurabiye yer almalıdır. Daha önce bu törene katılan

381 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142. 382 Bayazitova, Kereşenner, s. 133-142; ayrıca bkz. Bayazitova, Govorı, s. 166-167; ayrıca bkz. R. K.

Urazmanova, “Godovoy tsikl obtşestvennıh obryadov i prazdnikov Mol’keevskih Kryaşen:

Page 105: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

misafirler arasında yaşlı bir kadın seçilir. Bu kadın getirilen yemekleri üç tabağa

ayırıır. Bu tabakların ilkinden ölenin ruhu (“jan tabağı”), ikincisinden yetimler (“uşa

tabağı”), üçüncüsünden ise yaşlılar (“kartlar tabağı”) yer. Yemeği tabağa hazırlama

anlamına gelen bu törene “tabak jasau”denir. Yemeği katılanlar misafirler üçüncü

tabaktaki yemeklerin tadına bakarak içinden tebersen duayı okurlar. Ölünün ruhun

tabağı daha sonra evin çatısına veya herhangi yüksek bir konulur. Yetimler tabağı ise

köydeki yoksullara dağıtılır. Bu tören yürüten kadına başörtü (jaulık) veya havlu

(bister) gibi hediyeler verilir.

Kreşinler, ölenin kırkında yaptıklarına benzer büyük anma törenlerini ölenin,

ölüm yıldönümde de tekrarlarlar. Ölenin birinci ölüm yıldönümünde yapılan bu

törenler (“olo aş itü”, “aş birü”) olarak adlandırılır ve bu günde de büyük bir ölü aşı

verilir. Çuvaş asıllı Kreşinler ise kişinin birinci ölüm yıldönümünde ölünün mezarına

direk (bagana beyreme) koyarlar.

Kreşinler, her ölen kişi için, o kişinin ölüm yıldönümünde yaptıkları bu töreni

Paskalya ve Apukurya gibi kutlamaları öncesinde de bütün ölüler için ortak olarak

kutlamakta ve önceki bireysel anmalara benzer törenler yapmaktadırlar. Senelik olan

bu anma törenlerine farklı grup Kreşinlerde “tügem”, “tügem-çegem” veya “tügü” adı

verilir. Bu törenin yapılacağı gün, tüm köy halkı, mezarlığa gider ve mezar taşları

üzerine çeşitli yiyecekler bırakılır. Bu törenler, sonradan kutlama zamanı olarak aynı

olduğundan, Paskalya, Apukurya v.b. anma günleri adını almıştır383.

b. Kreşinlerin Takvime Bağlı Olan Bazı Törenleri

Pohoronno- Pominal’naya Obryadnost’,” Mol’keevskiye Kryaşenı, Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut yazıka, literaturı i İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993, s. 90.

Page 106: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kreşinlerin doğum, evlilik ve ölüm gibi önemli olaylar esnasında yaptıkları

bazı tören ve uygulamalar yanında, yılın değişik zamanlarında icra ettikleri bazı tören

ve ritüelleri bulunmaktadır. Yılın belirli özel gün ve dönemlerinde icra edilen bu tören

ve kutlamalardan bir kısmı, Ruslar’dan alınmış olan Hıristiyanlıkla ilgili

kutlamalardır. Kreşinler bu kutlamaları kendi geleneksel yapılarıyla kutlamaktadır.

Kreşinlerin yıllık bazı anma ve kutlamalarının kökeni ise Hıristiyanlık öncesi

inançlara dayanmaktadır. Kreşinler, Rus baskısıyla eski inançlarına ait uygulamaları

terk etmek veya onlara Hıristiyanî bir biçim vermek zorunda kaldıkları için zamanla

bu kutlamalar, Hıristiyan anlayış ve uygulamalarıyla karışmış ve sonuçya Kreşinlere

mahsus bazı uygulamalar ortaya çıkmıştır. Böylece Kreşinlre arasında şeklen

Hıristiyanlıkla ilgili olan ve Hıristiyanî bir ad taşıyan, ancak özde Kreşinlerin

Hıristiyanlık öncesi bazı kutlamalarının şekil değiştirmiş hali olan bazı tören ve

kutlamalar ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, Kreşinleri kutladıkları Apukurya ve Trinita

Bayramları, Hıristiyan olarak bilinmekle birlikte, aslında onlar eskiden kutladıkları

ilkbahar Gün Dönümü ve yaz Gün Dönümü (Yafrak Bayrame) bayramlarıdır. Diğer

bahar ve yaz bayramları da Hıristiyan Ortodoks Kilisesinin takvimine göre

yapılmasına rağmen384, çoğunlukla Kazan Tatarlarının “Cıyen” (Toplama) bayramına

benzemektedir385.

Kreşinlerin takvime bağlı olarak kutladığı bayramlardan bazıları tarihsel

sıramaya göre şöyledir:

b.1. Roştva (Noel Bayramı)

383 Bayazitova, Govorı, s. 165-168. 384 Urazmanova, s. 78; ayrıca bkz. Bayazitova, Kereşenner, s. 143. 385 Urazmanova, s. 78; Devlet, İdil, s. 74-75; ayrıca bkz. Bayazitova, Kereşenner, s. 143.

Page 107: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Rus Hıristiyanların Noel (Rojdestvo) adını verdikleri bu bayramı Kreşinler

Roştva, Raştuwa, Raştıwa veya Raştau Bayramı gibi farklı şekillerde

isimlendirmişlerdir386. Kreşinler, Hıristiyanlığın etkisiyle Ruslar’dan almış oldukları

bu bayramı çeşitli etkinliklerle 7 (bazı yerlerde 14 ) Ocak’ta kutlamaktadırlar387.

b.2. Nardugan

Günümüz Kreşinleri, Rusların Svyatki dedikleri, Noel bayramı

(Rojdestvo)ndan Paskalya Öncesi Vaftiz (Kretşeniye) Gününe kadar devam eden

döneme, “Nardugan Dönemi” veya “Nardugan Çabu” demektedirler. Günümüzde

farklı şekillerde adlandırılsa da, aslında Nardugan bayramı Kreşinlerin eskiden

kutladığı Kış Gün Dönümü (Ekinoks) bayramıdır. Bu bayram 7 Ocak’ta başlayarak on

iki gün devam eder388. Bu günlerde genç kızlar özellikle yüzük falı baktırarak

geleceklerini öğrenmeye çalışır. Fal baktıracak gençler, bunun için bir evde

(Nardugan öye-Nardugan evi) toplanarak, nne ve babası sağ olan iki genç erkeği

seçer. Bu gençlerden birinin, toplanılan evin en büyük oğlu, ikincisinin ise başka bir

evin en küçük oğlu olmaları gerekir. Bu gençler, fal bakmak için kullanılacak suyu

getirmek için ırmağa gönderilir. Gençler ırmaktaki buz deliğinden su almadan önce,

ellerindeki balta ile su üzerine güneşin doğuş yönüne göre üç defa daire işareti

yaparlar. Bunun ardından kovayla ırmaktan su alarak bunu konuşmadan eve

götürürler. Evde bulunan kızlar getirilen suyun içine yüzüklerini atarlar.arkasından

kovanın üzeri havlu ile kapatılır ve bir genç kız kovadaki yüzüklerin içinden bir yüzük

386 Urazmanova, s. 77. 387 Bayazitova, Govorı, s. 173; Gluhov, s. 412. 388 Urazmanova, s. 77-78; M. Yu., Al’meyeva, “Kalendarnıye Peniya Tatar- Kryaşen i Ego Rol2 v

Etnokul’turologiçeskih Rekonstruktsiyah”, Yazıki, Duhovnaya Kul’tura i İstoriya Türkov: Traditsii i Sovremennost’, Akademiya Nauk Tatarstana, Otdeleniye Gumanitarnıh Nauk yay., Kazan 1992, c. 2, s. 189; Aleksandr Filippov, “Nardugan”, Kereşen Jiru Eyte, derl. Möhlisova Antonova Zinaida Petrovna, Heyerle İrte yay., Çallı 1999, s. 86. Hıristiyan papazlar, aslında Hıristiyanlıkla ilgisi olmayan bu bayrama “Şeytan Düğünü” demişlerdir. Papazlar, Kreşinlere bu bayramı unutturmaya çalışmışlarsa da bunda fazla başarılı olamamıştır (Bayazitova, Govorı, s. 175).

Page 108: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

alır. Kızın eline aldığı bu yüzüğü, kız kendisi dahil, kimsenin görmemesi gerekir. Bu

arada evdeki başka gençler şiirler okurlar. Şiir faslı bittiğinde genç kız seçtiği yüzüğü

evdeki bulunanlara gösterir. Şiirlerde okunanların yüzük sahibinin geleceğinin

gösterdiğine inanılır389.

Nardugan bayramında Kreşinler, fal baktırma yanında bazı başka şenlikler de

yapmaktadır. Bu çerçevede insanlar tanınmamak için maskeler takarak veya kıyafet

değiştirerek evden eve gezmekte ve çeşitli oyunlar oynamaktadır390. Bu kıyafet

değiştirme geleneğinden dolayı bazı Kreşin gruplar bu bayramı “Törlenep Jiru”,

“Babaçı Bağıtı”, “Ekemet Jörü”, “Ayu Çikmene” veya “Jeşeri” şeklinde de

adlandırmaktadır391.

b.3. Kaç Manu (Paskalya Öncesi Vaftiz)

Rus asıllı Hıristiyanların Vaftiz (Kretşeniye) bayramı olarak kutladıkları bu

bayrama Kreşinler “Kaç Manu” (haçı suya batırması), “Kaç”, “Kaç Kılu” gibi isimler

vermişlerdir392. Kreşinler’de kaç kelimesi, haç anlamına gelmektedir.

Kreşinler bir Hıristiyan bayramı olan Kaç Manu bayramını kendilerine özgü

bir şekilde 19 Ocak’ta kutlarlar. Kutlama sırasında Kreşinler, haçı suya batırarak suyu

kutsarlar. Bu törenin yapıldığı güne “Kaç Mangan Kön” (Vaftiz Günü veya Tanrı’nın

Görünme Günü) denir393.

b.4.May çabu (Apukurya)

389 Bayazitova, Govorı, s. 174-175; ayrıca bkz. Urazmanova, s. 79. 390 bu uygulama Ruslardaki Rojdestvenskiye oyunlara benziyor. Tatarlarda böyle bir şey yoktur.

Bayazitova, Kereşenner, s. 144; ayrıca bkz. Flera S. Bayazitova, “Traditsionnıye Obryadı i narodnıye Verovaniya Mol’keyevskih Kryaşen na Fone Dialektnogo Yazıka”, Mol’keevskiye Kryaşenı, red. D. M. İshakov, Akademiya Nauk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı İ İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993; ayrıca bkz. Gluhov, s. 370; ayrıca bkz. Urazmanova, s. 79.

391 Bayazitova, Govorı, s. 173-174. 392 Urazmanova, s. 77. 393 Bayazitova, Govorı, s. 174; ayrıca bkz. Gluhov, Tatarica, s. 211, 307.

Page 109: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kreşinlerin kutladığı bayramlardan birisi de Rusların Apukurya (Maslenitsa

veya Kış Uğurlaması) dediği “May Çabu” veya “May Beyreme”dir. Kreşinler

açısından bu bayramın kökenleri Hıristiyanlıktan daha çok eskiden kutladıkları

İlkbahar Gün Dönümü törenlerine dayanmaktadır394. Bu özelliği nedeniyle Kreşinler,

şeklen Hıristiyanî bir ad olan bu bayramda daha çok Hıristiyanlık öncesi motiflerin

bulunduğu bir kutlama yapmaktadır.

Kreşinler, bu bayramı Şubat sonu ile Mart başı arasındaki dönemde yapar.

Gençler, çevik atlar seçer, üçerli gruplar oluşturur ve onlara binip şarkılar söyleyrek

üç gün sokaklarda gezerler. Delikanlılar bunu yapmazlarsa, o sene başta keten olmak

üzere çeşitli ürünlerin az yetişeceğine inanılır. Genç kızlar ise bir evde toplanarak

eğlenir ve oyun oynarlar. Bu dönemde de, kesin tarihi belli olmamakla birlikte,

“Şomon Ozatu” (kötülüklerin uğurlanması) töreni de yapılır. Bu tören için köyün tüm

halkı çağrılarak, köyün sınırına kadar gidilir. Bunu yapmakla Kreşinler kötülükleri

uğurladıklarına inanırlar395.

b.5. Koro Totu (Perhiz Dönemi)

Koro Totu (Perhiz Dönemi), Kreşinlerin Hıristiyanlıktan aldığı bir

uygulamadır. Hıristiyanlıkta Paskalya öncesi tutulan perhiz dönemi ile ilgili olan bu

devre May Çabu bayramından sonra başlar. Kreşinler bu döneme “Koro Totu”

dönemi adını verirler. Kırk gün süren bu dönem boyunca hayvansal gıdalar yemek

yasaktır. Oruç döneminin son pazarında ise “Bermençek” (Sögüt Pazarı) bayramı

yapılır ve bu dönem Olo Kön (Paskalya) bayramıyla biter396.

394 Urazmanova, s. 77-78. 395 Bayazitova, Kereşenner, s. 149-150; ayrıca bkz. Bayazitova, Traditsionnıye, 143-144; Bayazitova

Govorı, s. 180; ayrıca bkz. Gluhov, Tatarica, s. 347; Urazmanova, s. 80. 396 Bayazitova, Kereşenner, s. 150; Bayazitova Govorı, s. 173; ayrıca bkz. Gluhov, Tatarica, s. 224.

Page 110: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

b.6. Bermençek (Palmiye Pazarı veya Paskalya’dan Önceki Pazar)

Kreşinlerin Koro Totu gibi Hıristiyanlık’tan almış olduğu bir uygulama da

Koro Totu denilen Perhiz döneminin sonunda kutlanan Bermençek (Palmiye

Pazarı)dır. Bu bayram Olo Kön (Paskalya) bayramından bir hafta önce yapılır. Bazı

Kreşin gruplarında bu bayrama farklı adlarıyla “Çıbık Butıyı”(Çubuk Lapası); “Çıbık

Atnası” (Cubuk Haftası); “Bermençekey”, “Koçoko Keleve”, “Çıbık Keleve”

“Bermençek Keleve”; “Vırba Çıbık”veya “Puçı Beyreme” (Tomurcuk Bayramı) da

denmektedir. Kreşin gençleri bu bayram için akşamdan ya da sabah güneş doğmadan

önce söğüte benzer bir ağacının tomurcuklu dallarını bir evde toplarlar. Bayram günü

gençler bu evde toplanır ve bu dallarla birbirlerine vurmaya çalışarak eğlenirler. Aynı

evde herkesin getirdiği yiyeceklerden lapa pişirilir. Bu lapaya bermençek botkası

(bermençek lapası) denir. Daha sonra gençler sokağa çıkarak, yanlarında taşıdıkları

dallarla evlerin pencerelerine dallarla vurarak, bir hafta sonra kutlanacak olan

Paskalya bayramı için yumurta toplarlar. Arkasından bu dallar kiliseye götürülerek

kutsadıktan sonra saklanır. Bu kutsanmış dallar, baharda sürülerin ilk defa otlaklara

çıkarıldığı zaman, hayvanların güdülmesinde kullanılır. Bu şekilde sürünün bereketli

olacağına ve bol verim sağlayacağına inanılır. Aynı amaçla bu dallar kaz kümeslerine

de konulur397.

b.7. Olo Kön (Ulu Gün-Paskalya)

Ulu Gün anlamına gelen Olo Kön, Kreşinlerin Paskalya bayramı içn kullandığı

isimdir398. Kreşinler, bir Hıristiyan kutlaması olan bu bayramı Ruslar’dan almıştır.

Dolayısıyla kutlamalarda sergilenen davranışlar da genellikle Hıristiyan Rusların

397 Gluhov, Tatarica, s. 203. Kilise, bu bayramda yapılan uygulamaların çoğunu Hıristiyanlıkla ilgili

olarak görmediği için bunlara karşı çıkmaktadır (Bkz. Bayazitova, Kereşenner, s. 152-154; ayrıca bkz. Bayazitova, Traditsionnıye, s. 144; Bayazitova, Govorı, s. 173; Urazmanova, s. 82).

398 Urazmanova, s. 77, 83.

Page 111: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

davranışlarıyla benzeşmektedir. Olo Kön kutlamalarında aileler pişmiş yumurtaları

kırmızı renge boyar. O gün eve giren ilk insanı bir mindere oturturlar, sonra ona bir

yumurta verirler. Bunu yapmakla tavuklarının bol yumurtlayacağına inanırlar. Bu

bayramda çocuklar, evden eve gezerek Paskalya yumurtaları toplar ve evdekileri, oruç

döneminin bitmesinden dolayı kutlayarak iyi dileklerde bulunurlar. Büyükler ise o

günde eğlenmek için salıncağa biner. Salıncağa binenlerin sene boyunca

hastalanmayacağına inanılır. Bu bayramda bazı Kreşin aileleri, kilisede düzenlenen

ayinlere katılır.

Kreşin kadınları Olo Kön kutlamalarında kullanılan boyanmış yumurtalardan

üç tanesini yıl boyunca saklarlar. Bir yangın çıktığında, bu yumurtaların aleve atılması

halinde, ateşin soneceğine inanılır399.

b.8. Seren (Toprağın Sürülmesi)

Günümüzde Kreşinler “Seren”, “Sören Çabu”, veya “Sören Sugu” gibi adlar

verdikleri400 bu bayramı Paskalya’dan sonraki üçüncü gününde kutlarlar. Bu bayram

bahar bayramı olarak da bilinir ve Nisan’da karların erimesi sırasında yapılır. Bu

geleneğin eski takvimine göre Yeni Yılı kutlamalarına dayandığı sanılmaktadır.

Seren kutlamalarında delikanlılar atlar üzerinde ev ev dolaşarak, eşya ve

yumurta toplarlar. Daha sonra korulukta genç kızlar, geleneksel danslar sergiler,

399 Bayazitova, Kereşenner, s. 155; ayrıca bkz. Bayazitova, Traditsionnıye, s. 145-146; ayrıca bkz.

Al’meyeva, s. 122. 400 Son zamanda Molkeyevsk grubu Kreşinleri bu bayramı Sabantuy olarak adlandırmaya

başlamışlardır (Bayazitova, Traditsionnıye, s. 146).

Page 112: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

delikanlılar ise aralarında çeşitli yarışmalar düzenler, güreş tutar ve at yarışı

yaparlar401.

b.9. Simek

Hıristiyan olan Kreşinler, Simek bayramını, Ruslardan almıştır. Ruslar bu

bayramı Paskalya’dan bir hafta sonra Hıristiyan azizlerini anmak amacıyla

kutlamaktadır. Kreşinler ise Ruslardan aldıkları Simek bayramını Olo Kön

bayramından sonraki perşembe günü kutlarlar. Ancak onlar Ruslar’dan farklı olarak

bu bayramı bir hafta boyunca kutlar ve bu törenle ölülerinin ruhlarını anarlar. Bazı

Kreşin gruplarında bu törene “Jeşel Nardugan” derler. Simek kutlamalarının yapıldığı

günde halk, yemeklerle mezar ziyaretlerine gider. Mezarda bu yemekleri yer ve aynı

yemekten ölülerinin ruhlarına da ikram ederler. Böylece ölülerini anmış olurlar. Bu

tören esnasında mezarlıkta şarkı söylemek yasaktır. Yine bu gün gençler fal baktırır,

falda çıkan şeyleri ruhların söylediklerine inanırlar. Sonraki gün gençler çayırda

toplanır ve orada ölülerle ilgili şarkılar söylerler. Daha sonra genç kızlar ormana

gidip, bir akağaç seçerler. Onun altında oturarak, getirdikleri yemekleri yerler. Bu

yemekler sadece genç kızlardan toplanan malzemelerle yapılır. Yanlarında getirdikleri

boyalı yumurtaları ise, başlarının üstünden arkalarına atarak oyun oynarlar. Altında

oturdukları akağacı bantlarla, bezlerle, atkılarla süsledikten sonra evlerine dönerler.

Büyükler ise bu günde ölüleri hatırlamak amacıyla bir araya toplanıp yemek yerler402.

b.10. Şıylık (Kır Duası)

401 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 146; Bayazitova, Govorı, s. 177; ayrıca bkz. Urazmanova, s. 82;

Al’meyeva, s. 102. 402 Urazmanova, s. 83-84; Filippov, Kereşen, s. 93. Kilise Kreşinlerin aslında geleneksel olan bu ölüleri

hatırlama haftasını kaldıramayınca, o günde Hıristiyan azizleri hatırlama gününü kutlamaya başlamış ve zamanla Kreşinler bu günü Hıristiyanların verdiği Simek adıyla kutlamaya başlamıştır (Bayazitova Govorı, s. 178).

Page 113: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

“Şıylık”, “Şıylı” veya “Şilık” adını verdikleri töreni Kreşinler karların

erimesinden sonra kutlarlar. Bahar bayramı olan Şıylık töreni bazı yerlerde yağmur

duası anlamına gelir. Mol’keevsk Kreşinleri bu bayrama, “Saban Erete” adını verirler

ve bu bayramı, Olo Kon gününde kutlarlar. Onlar bu bayramda sadece birbirlerine

ikramda bulunurlar403.

Günümüzde Kreşinler bu töreni, Hıristiyan bayramı olan Paskalya’dan sonraki

ikinci veya üçüncü haftada kutlarlar. Her köyün özel Şıylık kutlama yeri vardır. Şıylık

gününün sabahında erkek köylüler bayramlıklarını giyerek, sütlü gıdalardan ve

yumurtalardan hazırlanan yemekleri Şıylık yerine götürürler. Orada başlarına özel

başlıklar giyerek, güneye dönerler ve felaketten koruyacağına inandıkları bazı dualar

okurlar. Daha sonra orada yemeklerini yerler.

Eskiden Şıylık dualarını sadece yaşlı erkekler okurdu. Süt ve sütten hazırlanan

yiyecekler bir fıçıya doldurulur ve içine iri doğranmış yumurtalar ilave edildikten

sonra bu karışım tabaklara dökülerek yenirdi. Öğleyin ise aynı yerde köyün kadınları

toplanırdı. Kadınlar kendi aileleri adına bir tabak sütle yapılan darı lapası getirirdi. Bu

tabakları sıraya dizildikten sonra, köyün yaşlı erkekleri çağırılırdı. Erkekler birkaç

tabağın tadına bakarak, evlerine dönerlerdi. Bundan sonra kadınlar sohbet ederek bu

yemekleri yerlerdi. Sohbete ve yemeklere iyice doyduktan sonra, kadınlar da evlerine

dönerlerdi404.

b.11. Troysa (Trinity Bayramı)

403 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 145. 404 Bayazitova, Kereşenner, s. 166; Bayazitova, Govorı, s. 168, 170; Maşanov, s. 23.

Page 114: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Ortodoks Rusların “Trinity”-Kutsal Üçlü (Troitsa) dedikleri bayrama,

Kreşinler de Üçlü anlamına gelen “Troyça”, “Troyça”, “Troysın”, “Troyçın”,

“Truysı”, “Triçin”, “Truyçı” veya “Truçin” gibi adlar vererek kutlamışlardır405.

Kreşinler Troysa bayramını genellikle Haziranın ilk pazarında kutlar. Aslında

bu bayramla Kreşinlerin eskiden kutladıkları yaz Gün Dönümü bayramı

kutlamaktadır406. Bunun için, Kreşinler Troyça bayramı için geleneksel olan, “Yafrak

Beyreme” (Yaprak Bayramı) veya “Kayın Beyreme” (Akağaç Bayramı) adını da

kullanmışlardır407. Bu bayram Simek bayramından üç gün veya bir hafta sonra iki gün

süreyle kutlanır. Kreşinler baharın başlangıcından Troysın gününe kadar herhangi bir

otu koparmaz ve ağaç kesmez. Bu şekilde ormana, toprağa ve suya itibar gösterilir.

Troysından sonra ot koparılabilir ve ağaçlar kesilebilir. Troysa gününde Kreşinler,

sokakları ve evleri çiçeklerle ve dallarla süslerler. Semik gününde süsledikleri akağacı

köye getirir ve onunla köydeki tüm evleri dolaşır. Dolaştıkları evlerin yanında

durarak, şarkılar söyleyerek ve dans ederek, yazın gelmesini kutlarlar408. Sonra bu

akağacı kırda gömerler veya ırmağa götürüp küçük parçalara ayırarak, onu ırmağa

atarken dilek tutarlar409. Böylece Kreşinler, canlı bir varlık olarak gördükleri

akağacından dileklerde bulunurlar. O günün akşamında gençler toplanarak, halka

biçiminde dans eder ve akağacına adanan şarkılar söylerler410.

b.12. Pitırau (“Çiçek Bayramı”)

405 Urazmanova, s. 77. 406 Filippov, Kereşen, s. 93. Kilise bu günde Trinita bayramını kutlamaya başlamış ve günümüzde

Kreşinler bu bayramı için Rusların verdiği adını adını kullanmaya başlamışlardır (Bayazitova, Govorı, s. 179-180).

407 Urazmanova, s. 77-78; Al’meyeva, s. 188. 408 Bayazitova, Kereşenner, s. 157-158. 409 Filippov, Kereşen, s. 93. Benzer bir kutlama Çuvaşlarda da görülür (Bayazitova, Kereşenner, s. 156-

157). 410 Bayazitova, Govorı, s. 179-180.

Page 115: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Pitırau; Rusların havarilerin lideri Petrusu anmak için ihdas etmiş olduğu bir

kutlama günüdür. Kreşinler, Rusların “Petrov den’” (Petrus Günü) adıyla Petrus’u

anmaya adadıkları bu günü, Hıristiyanlığın etkisiyle şeklen de olsa benimsemiş ancak

bu günü, çiçek bayramı olarak kutlamaya başlamıştır. Kreşinler bu bayramı bahar

sezonunun son şenliği olarak görmekte ve bu şekilde kutlamaktadır. Çünkü o günden

sonra hasat zamanı başlar ve insanlar eğlenecek zaman bulamazlar. Büyük

eğlencelerin tertip edildiği Pitırau kutlamalarında Kreşin kızları, en güzel mahalli

kıyafetlerini giyer ve şarkılar eşliğinde geleneksel danslar oynarlar. Bu danslar

geleneksel biçimde elele tutuşularak halka biçiminde yapılır ve özel “uyun ozatu”

(oyunları uğurlaması) şarkıları söylenir. Dans yapılan yerlere “uyun öste” denir.

Kreşinler bu kutlamaların bitimiyle baharın bittiğini kabul ettikleri için bu

kutlama döneminde kırlara çıkmakta ve sonraki mevsimlerde kullanmak için şifalı

bitkiler toplamaktadır411.

4.DİĞER BAZI TÖREN VE GELENEKLER

a.Tan Suwı (Tan Suyu)

Kreşinler, nazarın mümkün olduğuna ve buna karşı çeşitli tedbirlerin

alınabileceğine inanmaktadır. Nazara karşı kullanılan nesnelerden biri de tan suyudur.

Kreşinler, bir insana nazar dokunduğuna inandıkları zaman, tan ağardığında pınar

veya ırmağa giderek, onun suyundan getirirler. Suyu getiren insanın dönüş yolunda

411 Bayazitova, Kereşenner, s. 159; Bayazitova, Traditsionnıye, s. 147; Bayazitova, Govorı, s. 179-180;

ayrıca bkz. Devlet, İdil, s. 74-75; Al’meyeva, s. 100; Urazmanova, s. 85; Filippov, Kereşen, s. 105.

Page 116: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

biriyle karşılaşsa bile, konuşmaması gerekir. Bu şekilde getirilen suda mistik güçlerin

bulunduğuna ve nazar dokunan insanın bu suyu içtiğinde iyileşeceğine inanılır412.

b.Tureli Keşe (Çarpan Kişi)

Tureli Keşe, farklı ruhlara ibadet eden kişi demektir. Kreşinler, eski geleneksel

inanışlarının etkisiyle bazı insanların kötü ruhlarla bağlantı kurabildiğine ve diğer

insanlara zarar verebildiğine inanmaktadır. Onlara göre bu tür güçleri olan kimseler

kötü ruhlarla temas kurmalarını sağlayacak bazı hayvanları kurban ederek bu ruhlarla

bağlantı kurmakta ve insanlara hastalık, bela gibi şeyleri gönderebilmektedir413.

c.Kırau Kuu (İlkbahar Donlarının Kovulması)

Kreşinlerin Hıristiyanlık öncesi inanç ve geleneklerinden getirdikleri bazı

kutlamalar bulunmaktadır. Çoğunluğu tabiatla ilgili olan bu kutlamalardan birisi de

soğuk kovma anlamına gelen “Kırau Kuu” törenidir. Kreşinler bu töreni baharda icra

etmektedir. Bu tören günü köyde herkes eski lapti (genellikle ıhlamur ağacın

soymuğundan örülen bir tür köylü pabuçları) toplar. Köylüler topladıkları bu

pabuçları birbirine atarak, tarlanın yarısına kadar giderler. Daha sonra bu pabuçları

geri toplayarak, onları bir yerde yakar ve eve dönerler. Kreşinlerin bu şekilde

soğukları kovduklarına inandıkları bu törene, bazı bölgelerde “peşteme kıwıu” adını

da verirler414.

d.Saban Kormanı (Ekim Zamanında Kesilen Kurban)

Saban Kormanı; Kreşinlerin eski geleneksel inanç ve yaşayışlarından gelen bir

uygulamadır. Bu uygulamaya göre Kreşinler tarlalara ekim yapacakları zaman bunun

412 Bayazitova, Govorı, s. 177. 413 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 151.

Page 117: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ürürnün verimli olması için kurban sunmakta ve tarlanın sürülmesinden tohumun

atılmasına kadar her aşamadaki davranışlarında bazı kurallara riayet etmektedir.

Kreşinler ürürnün bol ve bereketli olması için ekim zamanında bir koyun

kurban eder ve kurbanın etiyle lapa pişirir. Pişirilen lapa fakirlere dağıtılır. Kurban

kesme imkanı olmayan veya kesmek istemeyenler ise sadece lapa pişirerek bunu

yoksullara dağıtırlar. Dağıtılan bu lapaya saban Botkası (Saban Lapası) adı verilir.

Kreşinler ekinin bol olması için kurban kesmenin yanında bazı başka

hususlara da dikkat ederler. Bu bağlamda tarlayı sürmekte kullanılacak atın ağır aksak

çalışacağına inandıkları için tarlaya ilk gidişte önünden kimsenni geçmesine izin

vermezler. Aynı çerçevede toprağa atılan ilk tohumları da pişmiş tavuk yumurtalarıyla

karışık atarlar. Böylece mahsullerinin bereketli olacağına inanırlar415.

e. Sabantuy (Pulluk Şenliği)

Kreşinler, karların eriyip, tarlaların yeşermeye başladığı dönemde ziraî

faaliyetlerin başlaması şerefine, “Sabantuy” (Pulluk Şenliği) ayapmaktadır.

Kreşinlerin Hıristiyanlık öncesi geleneklerden kaynaklanan bu kutlama Müslüman

Tatarlarda da bulunmaktadır. Ancak Kreşinler, Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra bu

bayramı Paskalya bayramına daha yakın bir dönemde kutlamaya başlamıştır. Bazı

köylerde ise Sabantuy adı, aslında farklı bir bayram olan “Sören” veya “Şıylık” adını

almıştır.

Kreşinler, hayatlarında önemli bir yeri olan bu bayramı tarlalarda veya

ormanlık alanlarda kutlamakta ve bu kutlamalardan sonra ziraî faaliyetlerine

başlamaktadır416.

414 Bayazitova, Govorı, s. 172. 415 Bayazitova, Kereşenner, s. 160-161; Maşanov, s. 22.

Page 118: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

f. Keley İtu (Dilek Tutma), Korman Uzdıru (Kurban Kesilmesi)

Keley İtü (Dilek Tutma), Kreşinlerin eski geleneksel inanışlarından

kaynaklanan bir kutlamadır. Kreşinler, atalarının Gök Tanrı’ya yakarıp ondan bir

şeyler dilediği ve ona kurbanlar sunduğu bu kutlamayı Hıristiyanlaştıktan sonra da

sürdürmüştür. Bu kutlama, yaz döneminde, özellikle Haziran’da kutlanır.

Kreşinler bu dilek törenini yapmak için insanlar kırlara çıkar. Kırlarda,

insanların ve hayvanların kaderiyle ilgilenen, kızdığı zaman onlara hastalık ve açlık

gönderen Gök Çar’ını yumuşatıp, dileklerinin gerçekleşmesini sağlamak için bazı

uygulamalar yapar, ona kurban keserler. “Korman Uzdıru” denilen kurban kesme

töreni esnasında köylüler dilekte bulunurlar. Bu törende kesilecek kurbanın beyaz

renkte olması tercih edilir.

Bu kurban töreninde kurbanlık olarak beyaz bir öküz veya koyun seçilir ve

yerleşim alanının dışına, kıra çıkarılarak Gök Çar’ına kurban edilir417. Bu kurbanın

sunumu esnasında Kreşin papazları ellerinde haçlarla kıra çıkar, dualar okur ve

kurban edilecek hayvanın üzerine su serperler. Şayet hayvan serpilen suyu silkerse

kurban edilir; suyu silkmezse kurban edilmez.

Kreşinler kestikleri kurbanın etiyle lapa pişirerek dağıtmakta ve ürünün bol

olması için Gök Çarı’na dilekte bulunmaktadır. Yağmurla ilgili dileklerinde önce

lapayı pişirip yerler, sonra da birbirlerine su dökerler418.

Dilek tutma işi kurban kesmeden de yapılabilir. O zaman ona sadece Keley İtu

denilir. Kreşinlerin Mol’keevsk grubu bu uygulamayı yaparken Kır Keleve (Kır

duaları) söylerler. Müslüman Tatarlarda da benzer uygulamalara rastlanmaktadır.

416 Urazmanova, s. 78. 417 Halkın yoksul olduğu bazı bölgelerde bu hayvanlar yerine beyaz tavuk, hatta balık bile kurban

olarak sunulabilir (Bayazitova, Kereşenner, s. 161). 418 Bu gelenek “yangır botkası” (yağmur lapası) adıyla Tatarlarda da görülür (Bayazitova, Kereşenner,

s. 160-161).

Page 119: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Onlar bu uygulamaya Teley İtü, Korban Uzdıru derler. Ancak Müslüman Tatarlar

dileklerini Gök Çar’dan değil, Allah’tan isterler419.

k. Jangır Botkası (Yağmur Duası)

Kreşinler, uzun zaman yağmur yağmayınca topluca büyük yağmur duası

yaparlar ve ona yağmur lapası anlamına gelen “Jangır Botkası” derler. Bu tören için

su kaynağı olan bir yerde büyük tencerelerle lapa pişirilir ve bu lapayla fakirler

doyurulur. Bu su kaynağından alınan su ile de tüm köy halkının üzerine kırk bir defa

su dökülür. Bununla insanların günahlarından arındığına inanılır. Bazı köylerde ise,

bu uygulamanın yerine suya bir ot atılır. Suya atılan otla birlikte yağmurların

yağacağına inanılır. Yağmurların bitmesini istediklerinde de, bu otu çıkarırlar420. Bazı

Kreşin gruplarında ise bu tören, “Çük”421 veya “Çük İtü” (Kır Duası) adlarıyla biraz

farklı şekilde uygulanır. Bu çerçevede Çük töreninin yapılacağı gün, insanlar bornoz

türü özel bir kıyafet (çuba) giyer, kadınlar ise başlarına başörtüleri yerine beyaz havlu

(ak jaulık) bağlar, bu havlunun bağlanmamış iki ucunu da sırtlarına atarlar. Bellerine

de havlular bağlarlar. Bu tören yaşlı kadınların kontrolü altında yapılır. O gün çalışan

insanlar dışındaki tüm köy halkı ırmağın kenarında toplanır. Yaşlı kadınlar on-on beş

kova alabilen bir fıçıda lapa pişirirler. Bu lapanın malzemesi önceden köyün tüm

ailelerinden toplanır. Bu lapaya “Bolamık” veya “Çük Botkası” denir. Lapa pişirildiği

zaman özel dualar okunur. Pişirilen lapa herkese yedirilir. Yemekten sonra herkes

birbirinin üzerine suyu döker. Bazı Kreşin köylerinde bu törene “Çub İteü”, “Çüpke

419 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 147; Bayazitova, Govorı, s. 172; Maşanov, s. 22-24. 420 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 148; ayrıca bkz. Urazmanova, s. 83. 421 Çük kelimesi bazı Kreşin köylerinde, milli bayram veya toplanma anlamına gelmektedir

(Bayazitova, Govorı, s. 171).

Page 120: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kiyu”, “Çülmeçteki”, “Çurmeçlekey”, “Süs botkası”, “Jangır Botkası”, “Kır Kelewe”,

“Juk Aşı” veya “Çüp Botkası” gibi isimler verilmektedir422.

l. Tön Butkası (Gece Lapası)

Kreşinlerin yapmış olduğu uygulamalardan birisi de iyi ruhların korumasını

sağlamak için icra ettikleri Tön Butkası (Gece Lapası) törenidir. Kreşinler, iyi ruhların

evlerini ve hayvanlarını korumaları için geceleğin lapa pişirirler ve bu lapaya tön

butkası (gece lapası ) adını verirler. Lapayı pişirdikten sonra, aile üyeleri ambarda

toplanır ve dua okuyarak bu lapanın çoğunu yerler. Kalan lapayı toprağa gömerleri.

Lapanın gömüldüğü yeri ailenin dışında kimsenin bilmemesi gerekir. Nagaybak

Kreşinlerde ise bu uygulama daha farklı şekilde yapılmaktadır. Nagaybaklar, bu

lapanın pişirileceği gün evlerine Müslüman Tatarların veya Hıristiyan Rusların

girmesine izin vermezler. Lapa pişerken evde herkesin sessiz ve sakin olması gerekir.

Lapa pişirildikten sonra birkaç tabağa ayrıılr. İki kadın temiz elbiseler giyerek ellerine

iki tabak lapadan alır ve mumla evin bodrumuna inerler. Orada olduğuna inandıkları

ev ruhunu eğilerek selamlarlar. Kadınlar bu ruhtan kendileri için Tanrıya dua etmesini

ve yıl boyunca başlarına gelebilecek felaketlerden kendilerini korumasını dilerler.

Aynı günün gecesi lapayı pişiren kadın yanına lapanın bir kısmını ve bir mayasız pide

alarak, ırmağın kenarına gider. Irmağın kenarında kadın lapayı ve pideyi suya

bırakarak, Su Ruhları’ndan ailesini bütün yıl korumasını ister. Daha sonra bu kadın

ahıra giderek, atın yemine kalan lapayı koyar ve At Ruhu’ndan da onun bu sene atlara

iyi bakmasını diler423.

m. Kızlar Köne (Kızlar Günü)

422 Müslüman Tatarlarda “jangır namazı” adıyla benzer uygulamaya rastlanır (Bayazitova, Govorı, s.

171).

Page 121: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Kreşin kızları, sonbaharda tarım işleri bittikten sonra, Kızlar günü anlamına

gelen “Kızlar Köne” yapar. Bu kutlama farklı köylerde farklı zamanlarda kutlanır.

Reşit olan her genç kız evinde yemek yapar ve masayı hazırlar. Daha sonra kızlar bir

arada toplanıp, şarkı söyleyerek birbirlerinin evini ziyaret eder. Bazı Kreşin

gruplarında bu kutlamaya “Çepçine” veya “Çepiçe” adı verilir. Kaynaklarda bu tür

bayramların eskiden Mari halkları tarafından kutlandıkları belirtilmektedir424.

n. Buzağı ile ilgili İnanış

Genelikle kırsal kesimde yaşayan ve geçimlerini tarım ya da hayvancılıkla

sağlayan Kreşinlerde tarım ve hayvancılıkla ilgili unsurların önemli bir yeri

bulunmaktadır. Bu çerçevede birer ekonomik kaynak olan hayvanlara, özellikle de

büyük baş hayvanlara özel bir önem verilir. Bunun için bir sığır buzağıladığında

buzağı doğduğu yere demir para atılır. Yeni doğan buzağı eve getirilir ve “soba gibi

sağlam ol” diyerek, sobaya değdirilir. Bu sözlerden sonra konuşulmaz. Konuşulup

başka şeyler söylenirse buzağın büyüdüğünde kötü huylu ve saldırgan bir hayvan

olacağına inanıllır425.

o. Öme (Çalışma Yardımı)

Yardım ve çalışma ile ilgili olan uygulamaları ve gelenekleri Kreşinler önce

toplu şekilde yaparlar. Bu uygulamalarda dini motifler yoktur. Bunlar daha çok Tatar

uygulamalarına benzer. Bugüne kadar Tatarlar gibi Kreşinler de toplanıp, köydeki

ihtiyacı olan birine 1) ev yaptırmada (öy ömese), 2) ekin toplamada, 3) kazların

423 Bayazitova, Govorı, s. 169. 424 Bayazitova, Govorı, s. 181. 425 Bayazitova, Traditsionnıye, s. 153.

Page 122: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kesilmesinde (kaz ömese), 4) dokuma işlerinde (süs ömese) v.b. gibi işlerde

karşılıksız yardım ederler.

Çalışılacak gün önceden belirlenir. Köylüler, ilk önce akrabalar ve köyün

gençlerini toplarlar. Yardım edilecek ailenin neye ihtiyacı varsa, ona göre yardım

ederler. Örneğin ev yaparlar. Yardım edilen aile onlara sadece yemek verir426.

426 Bayazitova, Kereşenner, s. 167; ayrıca bkz. Bayazitova, Traditsionnıye, s. 148-149.

Page 123: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

SONUÇ

İdil- Ural Bölgesinde Hıristiyanlığın yayılmasını incelediğimiz bu çalışmada

1552-1917 yılları arasında Kazan çevresinde yaşayan Tatarların Hıristiyanlaştırılma

süreci ele alınmıştır. Bu bağlamda 1552 yılında Kazan’ı ele geçiren Rusların

Müslüman Tatarları hıristiyanlaştırmak için uyguladıkları faaliyetler ve metotlar

araştırılmıştır. Bu bağlamda Ruslar’ın, Kazan bölgesindeki Müslüman halkı

Hıristiyanlaştırmak için baskı, şiddet gibi zorlayıcı unsurlar yanında çeşitli misyoner

metotlarına da başvurdukları tespit edilmiştir.

İdil-Ural bölgesi tanıtılarak, bu bölgede günümüzde yaşayan toplulukların

demografik ve siyasi yapısı incelenmiştir. Bu bağlamda İdil- Ural bölgesinin Rusya

Federasyonun güneyinde yer alan ve içinde Mari, Mordvinya, Udmurt, Başkurdistan,

Çuvaşistan ve Tataristan Cumhuriyeti olan bir bölge olduğu tespit edilmiştir. Bu

cumhuriyetlerde Tatar, Başkurt, Çuvaş gibi Türk toplulukları yanında Fin-Ugor

kökenli olan Mari, Mordva, Udmurt ve Slav olan Rusların da yaşadıkları tespit

edilmiştir.

İdil- Ural bölgesindeki Volga ve Kama Irmakları arasında Tataristan

Cumhuriyeti’nde yaşayan Tatarların tarihçeleri araştırılmıştır. Nitekim, Kazan

Türkler‘i bugünkü Tataristan topraklarının da içinde bulunduğu İdil – Ural bölgesine

V. yüzyıldan itibaren yerleşmeye başlamışlardır. X. yüzyıldan itibaren İslam’ı

benimseyen bu insanlar önce Bulgar Hanlığını kurmuş, ardından bu devletin

yıkılmasıyla Altın Ordu Devleti’ne bağlı olarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bu

devlet bugünkü Rus topraklarının büyük bir kısmında egemen olmuş ve muhtelif

Page 124: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Hıristiyan Slav topluluklarını da hakimiyeti altına almıştır. Altın Ordu Devleti’nin 240

yıl süren hâkimiyeti esnasında Ruslar, fazla baskı görmediklerinden din, dil, toprak ve

idare teşkilatlarını muhafaza etmişlerdir. Hatta Rus Kilisesi, Altın Ordu hanlarının

kendilerine tanımış oldukları imtiyaz sayesinde temel vergilerden muaf tutulmuştur.

Siyasi ve sosyal şartlar zamanla değişmiş ve Altın Ordu Devleti yıkıldıktan

sonra Kazan Hanlığı döneminde Tatar toprakları Rus egemenliği altına girmeye

başlamıştır. Bu çerçevede 1552’de Ruslar Kazan Hanlığını ele geçirmiş ve Kazan

şehri halkının hemen tamamını katletmişlerdir. Canlı olarak ele geçirilen Yadıgey Han

ise ancak Hıristiyan olması şartıyla sağ bırakılmıştır. Böylece daha ilk günden Rus

Çarı Korkunç İvan’ın Tatarlar’a ve onların inançlarına yönelik politikası ortaya

çıkmıştır. Bu tarihten itibaren de Ruslar, Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma

faaliyetlerini aralıksız devam ettirmişlerdir.

Bu faaliyetler çerçevesinde 1555’te Kazan’da Ortodoks başpiskoposluğu

kurulmuştur. Bu teşkilat birkaç misyoner okulu açtırmış, zorla kaçırılarak ya da bir

şeyler vaat edilerek götürülen Müslüman çocukları bu misyoner okullarında

eğitilerek Hıristiyanlaştırılmıştır.

Değişik baskı metotlarıyla Hıristiyanlaştırılan bazı Tatarlar eski inançlarını

gizliden gizliye devam ettirmiş ve fırsat bulduklarında da tekrar eski inançlarına, yani

İslam’a dönmeye teşebbüs etmiştir. Ruslar bu geri dönüşleri engellemek için sert

tedbirlere baş vurmuştur. Nitekim bu çerçevede 18 Temmuz 1593’te çeşitli yollarla

Hıristiyanlaştırılan Tatarlar’ın tekrar eski dinlerine dönmemeleri için gerekli tedbirleri

almayı emreden bir ferman yayınlanmıştır. Bu fermanda Hıristiyanlığı terkederek eski

dinlerine dönmek isteyenlerin hapis dahil, en ağır cezalarla cezalandırılması, hatta

gerekirse ölüm cezasıyla cezalandırılması emredilmiştir.

Page 125: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Ruslar işgal ettikleri Tataristan’daki Tatarları Hıristiyanlaştırmak için sadece

şiddete değil, zaman zaman değişik teşvik vasıtalarına da başvurmuştur. Bu çerçevede

Hıristiyan olmayı kabul edenlere çeşitli ekonomik kolaylıklar ve bazı

sorumluluklardan muaf tutma gibi avantajlar sağlanmıştır. Nitekim 1722-1723

tarihlerinde yayınlanan fermanlarda, yeni Hıristiyanlaşanlardan üç yıl vergi almama,

ayrıca hazineden yardımda bulunma gibi vaatlerde bulunulmuştur. Bu teşviklere

rağmen Hıristiyanlığı kabul etmeyen Müslüman zenginlerin ellerinden toprak ve

malları alınmış ve değişik sosyal ya da ekonomik baskı vasıtalarıyla bu insanlar

Hıristiyanlaştırılmıştır. Bu Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinin kontrollü bir şekilde

yapılabilmesi için 22 Ağustos 1731 yılında Rus Kilisesi’nin kararıyla “Yeni

Hıristiyanlaşanlar Bürosu” (Upravleniye Novokretşenskimi Delami / Komissiya Po

Novokretşenskim Delam) açılmış ve Aleksey Raifskiy bu kurumu başına getirilmiştir.

Tatarlar’ı Hıristiyanlaştırmak için uygulanan baskılar ve teşvikler yeterli

olmayınca, Ruslar tarihi süreç içerisinde yeni Hıristiyanlaştırma metotlarını devreye

sokmuştur. Bu çerçevede II.Katerina döneminde baskılarla Hıristiyanlaştırma

girişimlerinden vazgeçilmiş ve 1764 yılında “Yeni Hıristiyanlaşanlar Bürosu”

kapatılmıştır. Bunun yanında, 1788’de Orenburg Müslüman Ruhani İdaresi

(“Orenburgskoe Muhammedanskoe Duhovnoe Sobranie”) açılmış ve bu suretle

Müslümanların bir şekilde devlet denetimi altında tutulması hedeflenmiştir. Böylece,

bu teşkilat vasıtasıyla, Osmanlı’nın Rusya Müslümanlarını dini ve siyasi açıdan

etkilemesi de önlenmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda şiddet ve baskıya dayanmayan

klasik misyonerlik faaliyetlerine önem verilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda 1798’de

Kazan’da Ruhani Akademisi (Duhovnaya Akademiya) açılmış ve burada İslam’ı iyi

bilen uzman misyonerler yetiştirilmiştir. Bu Akademi yerli halkın dilinde, önceleri

Page 126: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Arap harfleriyle, sonradan Rus harfleri ile Hıristiyan dinine ait kitapları basmaya

başlamış ve bu faaliyetlerini Bolşevik İhtilaline kadar devam ettirmiştir.

XIX. yüzyılın ilk yarısında Rus hükümeti, Hıristiyanlaştırma politikasında

klasik misyoner politikasının etkili olmadığını düşünerek, tekrar eski baskıcı

metodlarına geri dönmüştür. Nitekim, II. Aleksandr döneminde Tatarlar’ı

Hıristiyanlaştırmak amacıyla eski baskıcı politikalara yeniden dönülmüş; ancak klasik

misyonerlik metotlarından da yararlanılmaya devam edilmiştir. Bu çerçevede Kazan

Ruhani Akademisi’nde yetişen ünlü misyoner Nikolay İlminskiy Hıristiyanlaşan

Tatarlar ile Müslüman Tatarlar arasındaki bağları kesmeye çalışmış, bunun için

Tatarlar arasından seçip yetiştirdiği adamları kullanmıştır. İlminskiy 1870’lerden

itibaren açtırmış olduğu Rus – Tatar okullarındaki gençleri Rus dili ve kültürü

doğrultusunda eğiterek Tatar toplumundan uzaklaştırmaya çalışmıştır. Bu çerçevede,

bu okullarda eğitim süresinin ilk yarısında Tatar diliyle Hıristiyanlık öğretilmiş;

eğitim süresinin ikinci yarısında ise tamamen Rusça öğretilmiştir. Bu çerçevede Tatar

öğrenciler sistemli bir şekilde Tatar kimliğinden uzaklaştırılmış ve Hıristiyan

Ruslar’la yakınlaştırılmıştır. İlminskiy’in başlattığı misyonerlik faaliyetleri ondan

sonra da devam ettirilmiş ve bu çerçevede 1867 tarihinde ünlü “Aziz Guri Kardeşlik

Cemiyeti” (“Bratstvo Svyateyşego Guriya“) ismiyle bir misyonerlik cemiyeti

kurulmuştur. Bu cemiyet de, kurmuş olduğu okullar ve yaptığı yayınlarla Tatarlar

arasında Hıristiyanlığı yaymaya devam etmiştir.

Misyonerlerin tüm çabaları sonucunda zaman içerisinde Tatarlar da dahil

olmak üzere, Rus olmayan halklar arasında Hıristiyanlaşmış bir grup oluşturmuştur.

Ruslar bu gruba vaftiz edilmiş anlamına gelen “Kreşin”ler adını vermişlerdir. Rusların

çeşitli baskı veya teşvik unsurlarıyla Hıristiyanlaştırmış olduğu Kreşinler, özellikle ilk

dönemde Hıristiyanlığı daha çok sadece şeklen kabul etmiş; kendi geleneksel inanç ve

Page 127: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

davranışlarını devam ettirmiştir. Bununla birlikte, zaman içerisinde Kreşinler arasında

Kilise’nin etkisi artmış ve Kreşinler misyonerlerin iddiaların etkisinde kalarak,

kendilerini Tatarlar ve başka halklardan ayrı bir halk olduğunu savunmaya

başlamıştır. Tarihçiler ise Kreşinlerin, Rusların Kazan ve çevresinde

Hıristiyanlaştırılmış olduğu Tatarlardan ve diğer bazı etnik topluluklardan oluşan bir

grup olduğunu; bunlardan 1731 yılında Vaftiz Bürosu kuruluncaya kadar vaftiz

edilmiş olanlarının “eski”, bu tarihten sonra vaftiz edilenlerin ise “yeni” Kreşinler

olarak adlandırıldığını ifade etmektedir. Tarihçilere göre, Müslümanlığa dönme

hareketleri zamanında Yeni Kreşinler tekrar İslam’a dönmüştür. Erken dönemde

vaftiz edilmiş Eski Kreşinler ise Hıristiyanlıkta kalmıştır.

XX. yüzyılda, Bolşevik İhtilaliyle Çarlık İmparatorluğu yıkılınca, yeni rejim

Kreşinleri ayrı bir halk değil, Kazan Tatarlarının Hıristiyan bir grubu olarak kabul

etmiştir. Bunun için 1926 yılından itibaren Kreşinlerin ayrı bir nüfus sayımı

yapılmamıştır. Bununla birlikte Kreşinler, yönetimin bu anlayışını da benimsememiş

ve hem Ruslardan hem de Müslüman Tatarlardan ayrı bir unsur olarak kimliklerini

korumaya devam etmiştir. Günümüze kadar Rus idaresi bunları ayrı bir topluluk

olarak kabul etmediği için Kreşinlerin tam sayısı bilinmemektedir.

Günümüzde Kreşinler Tataristan’da, Tataristan’ın komşusu olan Başkurdistan

Cumhuriyetinde, Rusya’nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadır. Yaşadığı bölgelere

göre, Kreşinler birkaç gruba ayrılabilir. Bu gruplar:1) Kuzeydoğu Tataristan’da

Yaşayan Kreşinler Grubu; 2) Doğu Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu ve 3) Batı

ve Kuzey- Batı Tataristan’da Yaşayan Kreşinler Grubu’dur. Bu gruplar ufak tefek

farklılıklara sahip olmakla birlikte inanç ve gelenekleri açısından büyük oranda

paralel özellikler taşımaktadırlar.

Page 128: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Tataristan ve çevresindeki cumhuriyetlerin değişik bölgelerinde yaşayan

Kreşinler, kendilerine özgü inanç ve geleneklere sahiptir. Bu inanç ve gelenekler

kısmen Hıristiyanlık öncesi inançlardan kısmen de Hıristiyan inanç ve geleneklerinin

karışımından oluşmuştur. Kreşinler, farklı kökenlere dayalı olarak oluşan bu inanç ve

gelenekler çerçevesinde Hıristiyanlık’taki üçlü Tanrı anlayışı yanında çeşitli iyi ve

kötü ruhlara inanmakta ve bunlara yönelik bazı ritüelleri icra etmektedir. Ancak

Kreşinleri diğer Hıristiyanlar’dan ve Ruslardan ayıran en önemli özellikleri, bunların

kendilerine mahsus çeşitli halk inanışları ve bu inanışlar çerçevesinde yaptıkları bazı

ritüellerdir. Bir kısmı Hıristiyanlık’tan kaynaklanmakla birlikte Kreşinlerin anlayış ve

değerleriyle bezenmiş bu inanışların büyük bir kısmı ise Hıristiyanlık öncesi

inanışlara ve tabiat kültüne dayanmaktadır. Kreşinlerin bu inanış ve geleneklerinin bir

kısmı ise ufak tefek farklılıklar ihtiva etmekle birlikte Müslüman Tatarlarda da

bulunmaktadır. Bu durum Çarlık Rusyası döneminde Hıristiyanlaşan Kreşinlerin

Hıristiyanlıkla ilgili bazı anlayış ve uygulamaları benimsemekle birlikte çoğu zaman

bu anlayış uygulamaları şekilsel bir düzeyde sürdürdüğünü ve bunlarla beraber

Hıristiyanlık öncesi birçok inanış ve geleneği de hala devam ettirdiğini ortaya

koymaktadır. Böylece yarı Hıristiyan yarı Hıristiyanlık öncesi inanış ve gelenekleriyle

Kreşinler, hem Hıristiyan Ruslardan hem de Müslüman Tatarlardan farklı bir topluluk

olarak varlığını devam ettirmiş ve günümüzde de buna devam etmektedir.

Page 129: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ÖZET

Günümüzde dünyanın değişik bölgelerinde çeşitli dinlere mensup olan halklar

yaşamaktadır. İdil-Ural Bölgesinde Hıristiyanlığın Yayılması Üzerine Bir Araştırma

adlı çalışmada bu halklardan biri olan, İdil-Ural bölgesinde yaşayan ve günümüzde

Hıristiyan olarak bilinen Kreşinler’in tarihi ve bugünkü durumu incelenmektedir.

Kreşinler, Ortodoks Hıristiyan olarak bilinmekle birlikte kendi dini

yaşayışlarında Hıristiyan ibadetlerini uygulamak yerine daha çok Hıristiyanlık öncesi,

hatta İslam’a ait olan ibadetleri yapmaktadır. Bugün bu geleneksel ibadetler Ortodoks

Kilisesi’nin takvimine göre yapılmakta ve Hıristiyan adları taşımaktadır. İbadetler

konusunda böyle bir çelişki sergileyen Kreşinlerin tarihini incelemeye başladığımız

zaman, Kreşinlerin etnik köklerinin İdil-Ural bölgesinde yaşayan Tatarlara ve Çuvaş,

Mari, Mordva v.b. gibi halklara dayandığını görmekteyiz. İdil- Ural bölgesini XVI.

yüzyılda Hıristiyan Ruslar ele geçirdikleri zaman, bu bölgede yaşayan halkların

Hıristiyanlaştırılmasını başlatmıştır. XVI. yüzyıldan itibaren günümüze kadar devam

eden bu Hıristiyanlaştırma politikası bazen şiddet ve baskı metodlarıyla, bazen de

teşvik metotlarıyla uygulanmıştır. Yüzyıllardır devam eden bu hıristiyanlaştırma

politikası sonucunda İdil-Ural bölgesinde yaşayan halkların belirli bir kısmının

hıristiyanlaştırılması sağlanmıştır. Hıristiyanlaşan bu insanlara “vaftiz edilenler”

anlamına gelen “Kretşennıye” veya “Kreşenı” adı verilmiştir. Ruslar tarafından

yapılan baskılar veya teşvikler sonucu bu insanlar görünürde Hıristiyanlığı kabul

etmiş, fakat gizlice kendi geleneksel ibadetlerini de sürdürmüşlerdir.

Misyonerler, vaftiz ettikleri insanları kendi milletleriyle iletişimlerini

koparmak ve Ruslarla yakınlaştırmak için zaman içerisinde Kreşinlerin XVI.

yüzyıldan önce de var olan bir halk olduğunu iddia etmiştir. Yüzyıllar boyu devam

Page 130: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

eden bu politikanın sonucunda Kreşinler bu iddianın etkisinde kalarak, günümüzde

kendilerini ayrı bir halk olarak görmekte ve zorla hıristiyanlaştırıldıklarıı kabul

etmemektedirler.

Page 131: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ABSTRACT

Today, peoples belonging to different religions live in the various parts of the

world. This study titled “A Research into Christianity in Idil-Ural Region” examines

one of these peoples, the Krishins, their history and present situation, who live in Idil-

Ural region, who are Christians now.

The Krishins, though known as Orthodox Christians, perform rituals dating

back from pre-Christian era, even resembling the worshipping rituals of Muslims

instead of practicing Christian rituals in their practical religious life. Today their

traditional rituals are adjusted according to the calendar of the Orthodox Church, and

have Christian names. When we examine the history of the Krishins, who perform

conflicting religious practices, we see that their ethnic roots are based on the different

peoples, such as, Tartars, Chuvas, Mari and Mordva, etc, who live in the Idil-Ural

region. When the Christian Russians captured the Idil-Ural region in the 16th century,

the peoples living in the region started to be Christianized. This Christianizing Period,

which has continued up to now since 16th century onwards, has been applied

sometimes by using force, pressure and violation sometimes by using encougrament

methods. After hundreds of years of intensive Christianizing policy, a certain part of

the peoples living in the Idil-Ural region have been Christianized. The Christinized

peoples were called ‘Krishins’ or ‘Krishinsty’, meaning the ones who were ‘baptized’

or ‘Christened’. These people seemed to have been converted to Christianity as a

result of the pressures or encouragements perpetrated by the Russians, however they

went on performing their traditional religious practices secretly.

Missioners claimed that the Krishins were a society whose history goes back

before the 16th century, in order to break the ties of the people - whom they christened

Page 132: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

– with their own nationals and in order to make them approach the Russians. As a

result of a policy which has conducted for centuries, Krishins, under the influence of

this claim, see themselves as a different nation and a people today and do not accept

that they have been Christianized by force.

Page 133: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

KAYNAKÇA

AL’MEYEVA, N. Yu., “Kalendarnıye Peniya Tatar- Kryaşen i Ego Rol’ v

Etnokul’turologiçeskih Rekonstruktsiyah”, Yazıki, Duhovnaya Kul’tura i İstoriya

Türkov: Traditsii i Sovremennost’, Akademiya Nauk Tatarstana, Otdeleniye

Gumanitarnıh Nauk yay., Kazan 1992, c. 2.

AL’MEYEVA, N. Yu., “Pesennaya Traditsiya Mol’keyevskih Kryaşen”,

Mol’keevskiye Kryaşenı, Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı i

İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993.

ALİŞEV, Solyam, “O Karte 1525 goda”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. –

Jur. İzdat. yay., Kazan 1995.

Ana Britannica, “Altın Ordu Devleti”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. I.

Ana Britannica, “Batu”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. III.

Ana Britannica, “Bolgari”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. IV.

Ana Britannica, “Bulgaristan”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. V.

Ana Britannica, “Cengiz Han”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. V.

Ana Britannica, “Kazan” md., Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. XIII.

Ana Britannica, “Mari El”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. XV.

Ana Britannica, “Mordvinya”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. XVI.

Ana Britannica,”Mordvinler”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. XVI.

Ana Britannica,”Udmurtya”, Ana Yayıncılık yay., İstanbul 2000, c. XXI.

ARIK, Durmuş, Çuvaşların Dini İnanışları Üzerine Bir Araştırma, A.Ü. Sos.

Bil.Enst. Yayınlanmamış doktora tezi, Ankara 2001.

Page 134: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi, Rusya ve Sovyetler Birliği Tarihi,

“Altın Ordu, Kilise yaşamı”, İletişim yay., İstanbul 1993.

Başkortstan Ansiklopedisi, red. R. Z. Şakurov, Nauçnoye İzdatel’stvo

“Başkirskaya Entsiklopediya” yay., Ufa 1996.

BAYAZİTOVA, Flera Saidovna, “Traditsionnıye Obryadı I Narodnıye

Verovaniya Mol’keevskih Kryaşen na Fone Dialektnogo Yazıka”, Mol’keevskiye

Kryaşenı, Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı i İstorii im. G.

İbragimova yay., Kazan 1993.

BAYAZİTOVA, Flera Saidovna, Govorı Tatar- Kryaşen V Sravnitel’nom

Osvetşenii, Akademiya Nauk SSSR Kazanskiy Filial İnstitut Yazıka, Literaturı İ

İstorii im. G. İbragimova, “Nauka”yay., Moskva 1986.

BAYAZİTOVA, Flera Saidovna, Kereşenner. Tel Üzençeleklere Hem Yola İjatı,

Tatarstan Fenner akademiyasenneg G. İbrahimov isemendege Tel, Edebiyat hem

Sengat’ İnstitutı, “Matbugat Yortı” yay., Kazan 1997.

BRAYN- BENNİGSEN, F., “Missionerskiye Organizatsii v Povolj’ye vo Vtoroy

Polovine XIX v.”, İslamo-Hristiyanskoye Pgraniç’ye, Kazan 1999.

DEÜLETŞIN, G. M., “Rossiya Jirende İslam Dineneng Berençe Adımnarı“,

Obtşestvennoye Razvitiye i Gumanitarnıye Nauki, Materialı İtogovoy Konferentsii

Tat. Gos. Gum. İnstituta za 1998 g., Uçenıye Zapiski, S. VI, İzdatel‘stvo Tat. Gos.

Gumanitarnogo İnstituta yay., Kazan 1999.

DEVLET, Nadir, “Rusya Federasyonunda Bağımsızlık Hareketleri: Tatarlar”,

Unutkan Tarih, Sovyet Sonrası Türk Dili Alan, haz. Semih Vaner, Marmara

Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü yay., İstanbul 1997.

DEVLET, Nadir, “Rusya Türkiye İlişkilerinde Tataristan Faktörü Var mı?

Tatarlar Ne Kadar Egemen?”, Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları, derleyen:

Page 135: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Aladdin Yalçınkaya, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü yay.,

İstanbul 1999.

DEVLET, Nadir, İdil-Ural Ekspedisyonu: Tatarlar -Başkurtlar -Çuvaşlar,

Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü yay., Ankara 1997.

DEVLETŞİN, Tamurbek, Sovyet Tataristan’ı, çev. Mehmet Emircan, Kültür

Bakanlığı yay., Ankara 1981.

DJUVEYNİ, Ala ad-Din Ata Melik, “İstoriya Pokoritelya Vselennoy”, Vadim

Trepalov terc., Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye Naşestviye sayısı, Rodina yay.,

Moskva 1997.

EMİRHAN, R, “Vöcdan İrege: Tarihi Parallel’ler”, İslamo- Hristiyanskoye

Pograniç’ye, Kazan 1999.

ENİKEYEV, Sait Mirza, “Oçerki İstorii Tatarskogo Dvoryanstva”, Argamak, S.

IV, Kamaz yay., Çallı 1995.

FAYZRAHMANOV, L. G., “Nekotorıye Aspektı Nasil’stvennoy Hristianizatsii

Tatar vo Vtoroy Polovine XVI-XVII v.”, İslamo-Hristianskoye Pograniç’ye, Kazan

1999.

FİLİPPOV, Aleksandr, “Nardugan”, Kereşen Jiru Eyte, derl. Möhlisova

Antonova Zinaida Petrovna, Heyerle İrte yay., Çallı 1999.

GARIPOV, Nail, İslam U Tatar Povolj‘ya v IX-XIX vv., İzd-vo “İman“ yay.,

Kazan 1999.

GİL’MEYEVA, Rimma, “Sozdat’ Svyaz’ mejdu Tatarskim i Russkim

Naseleniyem na poçve Kul’turenıh Otnoşeniy”, Gasılar Avazı/ Eho Vekov, S. III-IV,

T.G.J.İ. yay., Kazan 2000.

GLUHOV, Maksim, Tatarica, Entsiklopediya, İzdatel’stvo “Vatan”, yay., Kazan

1997.

Page 136: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

GOLUBİNSKİY, Evgeniy, “Tşit İli Meç”, Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye

Naşestviye sayısı, Rodina yay., Moskva 1997.

GOROHOVA, Ludmila, Rimma Abdullina, Drevnyaya Kazan’ v Dokumentah i

Materialah, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay., Kazan 1995.

GORŞKOVA, Viktoriya, “Kleymennıy” Fedor Knyaz’”, Rodina, S. III-IV,

Mongol’skoye Naşestviye sayısı, Rodina yay., Moskva 1997.

GRİGOR´YEV, A. N., Hristianizatsiya Nerusskih Narodnostey, Kak Odin İz

Metodov Natsional´no- Kolonial´noy Politiki Tsarizma v Tatarii, Moskva 1959.

GÜNDÜZ, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi yay., Ankara 1998.

HAKİMCAN, Ferit, “Tataristan”, Emel dergisi, Ankara 1999.

HALİKOV, Aydar, Kniga Peçali ili Zapiski Aborigena, Moksklas yay., Vil’nüs

1991.

HAMİDULLİN, Bulat, “Otrajenie İstorii Kazanskogo Hanstva v Nikonovskoy

Letopisi”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay. Kazan 1999, S. I-

II.

HUDYAKOV, Mihail G., Ocherki Po İstorii Kazanskogo Hanstva, Reprintnoye

Vosproizvedeniye, Gosudarstvennoe İzdatel'stvo yay., Kazan 1990.

HUZİNA, Fayaza, “Voljskaya Bulgariya Glazami Sovremennikov”, Gasırlar

Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay., Kazan 1995.

HUZİNA, Fayaza, “Voljskaya Bulgariya Glazami Sovremennikov”, Gasırlar

Avazı / Eho Vekov, S. I-II, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay., Kazan 1996.

ISHAKOV, D. M., “Mol’keevskiye Kryaşenı: Problema Formirovaniya i

Demografiçeskoye Razvitiye v XVIII-naçale XX vv”., Mol’keevskiye Kryaşenı,

Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut yazıka, literaturı i İstorii im. G. İbragimova

yay., Kazan 1993.

Page 137: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

İSHAKOV, D. M., Tatarı, Kamaz yay., Naberejnıye Çelnı 1993.

İslam Ansiklopedisi, “Bulgar”, Türkiye Diyanet Vakfı yay., İstanbul 1992, c. VI.

İslam v Sovremennıh Mejregilioznıh İ Gosudarstvenno- Konfessional’no

Otnoşeniyah, İslam V Tatarstane: Opıt Tolerantnosti İ Kul’tura Sosutşestvovaniya,

Sovet Po Delam Religiy Pri Kabinete Ministrov Respubliki Tatarstan, Master-Layn

yay., Kazan 2002

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, “Çukındıru Kontorası”, Tatarstan

(tatarca), S. III, Kazan 1997.

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, “Kazanskiy Pohod”, Respublika Tatarstan,

15 Ekim, Kazan 1996.

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, “Kereşen Kanturı”, İdel, S. I, Kazan 1998.

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, “Novokretşenskaya Kontora”, Tatarstan

(rusça), S. VII, Kazan 1997.

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, İslam İ Pravoslaviye v Povolj’ye XVIII

Stoletiya: Ot Konfrontatsii K Terpimosti, İzdatel’stvo Kazanskogo Universiteta yay.,

Kazan 2001.

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, Pravoslavnıye Missionerı V Povolj’ye,

Tatarskoye Knijnoye İzdatel’stvo yay., Kazan 1999.

İSLAYEV, Fayzulhak Gabdulhakoviç, Rusiya Möselmannarı hem Kereşen

Kanturı: 1731-1764 ellar, Kazan 2000.

İstoriya Tatarii v Materialah i Dokumentah, İnstitut İstorii Akademii Nauk yay.,

Moskva 1937.

KERİMOVA, L. F., “Yazuda Kereşen Tatarları Söylemen Çagıldıru (Tarihi

Aspektta)”, Uçenıye Zapiski / Gıyl’mi Yazmalar, Tatarskiy Gosudarstvennıy

Gumanitarnıy İnstitut yay., Kazan 1998.

Page 138: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

KULTINOVA, V. M., “Demografiçeskiye Protsessı v Respublike Tatarstan”,

Ekonomiçeskiy Vestnik, Kazan 2001.

KURAT, Akdes Nimet, “Bulgar” md., İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim

Basımevi yay., İstanbul 1961, c. II.

KURAT, Akdes Nimet, Rusya Tarihi: Başlangıçtan 1917’ye kadar, Basımevi

yay., Ankara 1987.

LOTFULLİN, İ. M., İslayev, F. G., Djihad Tatarskogo Naroda, Kazan 1998.

MAHMUTOVA, Al’ta, “P. A. Stolıpin: Napravit’ “Ser’yeznıye Usiliya k

Preseçeniyu Natsional’no –Tatarskogo Natiska”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat.

Gaz. –Jur. İzdat. yay., S. III-IV, Kazan 1998.

MAKAROV, Dmitriy Makaroviç, Samoderjavie i Hristianizatsiya narodov

Srednego Povolj’ya (XVI-XVIII vv), Çuvaşskiy Gosudarstvennıy Universitet yay.,

Çeboksarı 2000.

MALOV, Evfimiy, “O Tatarskih Meçetyah Rossii”, Gasırlar Avazı/ Eho Vekov,

T.G.J.İ. yay., Kazan 1997.

MALOV, Evfimiy, Missionerstvo Sredi Muhammedan i Kretşennıh Tatar,

Tipolitografiya İmperatorskogo Universiteta yay., Kazan 1892.

MALOV, Evfimiy, Statistiçeskiye Svedeniya o Kretşennıh Tatarah,

Universitetskaya Tipografiya yay., Kazan 1868.

MALOV, Evfimiy, O Novokretşenskoy Kontore, Reç’, Proiznesennaya v

Torjestvennom Godiçnom Sobranii Kazanskoy Duhovnoy Akademii 1878 g.,

Tipografiya İmperatorskogo Universiteta yay., Kazan 1878.

MARAŞ, İbrahim “Kazan Bölgesinde Misyonerlik Faaliyetleri”, Dinler Tarihi

Araştırmaları, S. I, Dinler Tarihi Derneği yay., Ankara 1998.

Page 139: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

MAŞANOV, M. A., Zametka O Religiozno- Nravstvennom Sostoyanii

Kretşennıh Tatar Kazanskoy Gubernii Mamadışskogo Uezda, Universitetskaya

Tipografiya yay., Kazan 1875.

MOJAROVSKİY, Apollon, İstoriya Kazanskoy Duhovnoy Seminarii,

Kazanskaya Gubernskaya Tipografiya yay., Kazan 1868.

MOJAROVSKİY, Apollon, İzlojenie Hoda Missionerskago Dela po

Prosvetşeniyu İnorodtsev s 1552 po 1867 goda, Universitetskaya Tipografiya yay.,

Moskva 1880.

MOJAROVSKİY, Apollon, Staraya Kazanskaya Akademiya, Kazanskaya

Gubernskaya Tipografiya yay., Kazan 1873.

MUHAMMETŞİN, Yulduz Galimzyanoviç, Tatarı- Kryaşenı, İstoriko-

Etnografiçeskoye İssledovaniye Material’noy kul’turı, seredina XIX- naçalo XX v.,

İzdatel’stvo Nauka yay., Moskva 1977.

NAFİGOV, R. İ., “N. İ. İl’minskiy – Kto On Na Samom Dele?”, İslamo-

Hristiyanskoye Pograniç’ye, Kazan 1999.

NIKOL‘SKIY, N. V., Sbornik İstoriçeskih Materialov O Narodnostyah

Povolj‘ya, Kazan 1919.

NOGMANOV, Aydar, “Hronologiçeskiy Pereçen’ Zakonodatel’nıh Aktov o

Tatarah Srednego Povolj’ya i Priural’ya Vtoroy Polovinı XVI-XVIII vekov”, Gasırlar

Avazı / Eho Vekov, S. I-II, İdel- Press yay., Kazan 2000.

ÖZKAN, Fatma, “Kazan Türklerinin Etnik Teşekkülü ve Kısa Tarihi”, Abdullah

Tukay’ın Şiirleri, Metin – Aktarma – İnceleme, TKAE yay., Ankara 1994.

PLETNEVA, Svetlana, “Kagan İ Knyaz”, Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye

Naşestviye sayısı, “Rodina“ derg. yay., Moskva 1997.

Page 140: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

POKROVSKİY, İ., Russkiye Eparhii v XVI- XIX vv. Otkrıtiye, Sostav İ Predelı,

c. I/ XVI –XVII vv./ Tipografiya İmperatorskogo Universiteta yay., Kazan 1897.

Polnoe Sobraniye Russkih Letopisey, c. IX, Patriarşiya ili Nikonovskaya Letopis’,

SPb. 1862-1910.

POLUBOYARİNOVA, Marina, “Russkiye V Zolotoy Orde”, Rodina, S. III-IV,

Mongol’skoye Naşestviye sayısı, Rodina yay., Moskva 1997.

REHİMOV, Cemit, Patşadan Ferman Kilgen, İdel derg., S. VI, İdel-Press yay.,

Kazan 1996.

RORLİCH, Azade-Ayşe, Volga Tatarları, Yüzyıllar Aşan Milli Kimlik, çev.

Mehmet Süreyya Er, İletişim yay, İstanbul 2000.

ŞARİFULLİNA, F. L., “Traditsionnaya Obryadnost’ Mol’keyevskih Kryaşen”,

Mol’keevskiye Kryaşenı, Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı i

İstorii im. G. İbragimova yay., Kazan 1993.

ŞAYMİYEV, Mintimer, “V Istorii Naroda Ego Nastoyatşyeye İ Budutşyeye“,

Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye Naşestviye sayısı, “Rodina“ derg. yay., Moskva

1997.

TAGİROV, İldus, “Kazanskoe Hanstvo”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, İdel-press

yay., S. I-II, Kazan 2000

TAGİROV, İldus, Oçerki İstoii Tatarstana i Tatarskogo Naroda, XX vek, Tatar

Kitap Neşriyatı yay., Kazan 1999.

TAGİROV, İndus, “Zapozdaloye İzdaniye”, Gasırlar Avazı/ Eho Vekov, S.I-II,

İdel-press yay., Kazan 2002.

Tatarı, red. R. K. Urazmanova, S. V. Çeşko, Rossiyskaya Akademiya Nauk,

İnstitut Etnologii İ Antropologii im. N. N. Mikluho- Maklaya, Akademiya Nauk

Tatarstana, İnstitut İstorii, “Nauka” yay., Moskva 2001.

Page 141: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Tatarskaya Natsiya: İstoriya İ Sovremennost’, derl. Damir M. İshakov,

Akademiya Nauk Tatarstana İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani İzdatelstvo “Magarif”

yay., Kazan 2002.

Tatarskiy Entsiklopediçeskiy Slovar’, red. M. H. Hasanov, İnstitut Tatarskoy

Entsiklopedii AN RT yay., Kazan 1999.

TAYMAS, Abdullah Battal, Kazan Türkleri, Türk Tarihinin Hazin Yaprakları,

Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü yay., Ankara 1966.

TREPALOV, Vadim, “Kon’ Boevoy i Romanovskiy Poluşubok”, Mongol’skoye

Naşestviye sayısı, Rodina, S. III-IV, Rodina derg. yay., Moskva 1997.

TREPALOV, Vadim, Mirkasım Usmanov, “Sosedi Nazıvali İh Tatarami“,

Rodina, S. III-IV, Mongol’skoye Naşestviye sayısı, “Rodina“ derg. yay., Moskva

1997.

URAZMANOVA, R. K, “Godovoy Tsikl Obtşestvennıh Obryadov i Prazdnikov

Mol’keevskih Kryaşen: Pohoronno- Pominal’naya Obryadnost’,” Mol’keevskiye

Kryaşenı, Akademiya Nayuk Tatarstana İnstitut Yazıka, Literaturı i İstorii im. G.

İbragimova yay., Kazan 1993.

USMANOV, Mirkasım, “Dva Poslaniya Sultana Selima II v Moskvu i

Bahçisaray”, Gasırlar Avazı / Eho Vekov, Tat. Gaz. – Jur. İzdat. yay., Kazan 1995.

VELİYEV, Rafael, Mirgasimoğlu, Cemil Abdurrahmanoğlu Muhammetşin, F.

Agiş, Böek Bulgar, Bolgar – Tatar Tsivilizatsiyaseneng Heykele / Büyük Bolgar,

Bolgar – Tatar Uygarlığının Anıtı, Türksoy yay., Ankara 2000.

VOROB’YEV, Nikolay İosifoviç, “Kryaşenı i Tatarı, Nekotorıye dannıye po

sravnitel’noy harakteristike bıta”, Trud i Hozyaystvo, Moskva 1929.

Page 142: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

ZAGİDULLİN, İ. K., “Hristianizatsiya Tatar Srednego Povolj´ya vo Vtoroy

Polovine XVI-XVII vv.”, Gil´mi Yazmalar / Uçenıye Zapiski, S. I, Tatar Deület

Gumanitar İnstitutı yay., Kazan 1997.

ZAGİDULLİN, İ. K., “O Gramote Tsarya Fedora İvanoviça Kazanskim

Voyevodam i Dyakonam Ot 18 İyulya 1593 goda”, Gumanitarnıye Nauki: Problemı i

Aspektı İzuçeniya, Materialı İtogovoy Konferentsii Tatarskogo Gosudarstvennogo

Gumanitarnogo İnstituta za 1996 god, Tatarskiy Gosudarstvennıy Gumanitarnıy

İnstitut yay., Kazan 1997.

Zakonı Rossiyskoy İmperii o Başkirah, Mişaryah, Teptyaryah i Bobılyah, derl.

Farit Hakimzyanoviç Gumerov, Sbornik Dokumentov İ Materialov, Baikirskoye

İzdatel’stvo “Kitap” yay., Ufa 1999.

ZİNGAROV, V., “Kereşen Tue”, Kereşen Süze, Kamaz yay., 12 Mart, Çallı

1993.

Page 143: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Yusipova, Mileuşa, İdil-Ural Bölgesinde Hıristiyanlığın Yayılması Üzerine

Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Doç. Dr. Mehmet Katar, 141s.

ÖZET

Günümüzde dünyanın değişik bölgelerinde çeşitli dinlere mensup olan

halklar yaşamaktadır. İdil-Ural Bölgesinde Hıristiyanlığın Yayılması Üzerine Bir

Araştırma adlı çalışmada bu halklardan biri olan, İdil-Ural bölgesinde yaşayan ve

günümüzde Hıristiyan olarak bilinen Kreşinler’in tarihi ve bugünkü durumu

incelenmektedir.

Kreşinler, Ortodoks Hıristiyan olarak bilinmekle birlikte kendi dini

yaşayışlarında Hıristiyan ibadetlerini uygulamak yerine daha çok Hıristiyanlık

öncesi, hatta İslam’a ait olan ibadetleri yapmaktadır. Bugün bu geleneksel ibadetler

Ortodoks Kilisesi’nin takvimine göre yapılmakta ve Hıristiyan adları taşımaktadır.

İbadetler konusunda böyle bir çelişki sergileyen Kreşinlerin tarihini incelemeye

başladığımız zaman, Kreşinlerin etnik köklerinin İdil-Ural bölgesinde yaşayan

Tatarlara ve Çuvaş, Mari, Mordva v.b. gibi halklara dayandığını görmekteyiz. İdil-

Ural bölgesini XVI. yüzyılda Hıristiyan Ruslar ele geçirdikleri zaman, bu bölgede

yaşayan halkların Hıristiyanlaştırılmasını başlatmıştır. XVI. yüzyıldan itibaren

günümüze kadar devam eden bu Hıristiyanlaştırma politikası bazen şiddet ve baskı

metodlarıyla, bazen de teşvik metotlarıyla uygulanmıştır. Yüzyıllardır devam eden

bu hıristiyanlaştırma politikası sonucunda İdil-Ural bölgesinde yaşayan halkların

belirli bir kısmının hıristiyanlaştırılması sağlanmıştır. Hıristiyanlaşan bu insanlara

“vaftiz edilenler” anlamına gelen “Kretşennıye” veya “Kreşenı” adı verilmiştir.

Ruslar tarafından yapılan baskılar veya teşvikler sonucu bu insanlar görünürde

Hıristiyanlığı kabul etmiş, fakat gizlice kendi geleneksel ibadetlerini de

sürdürmüşlerdir.

Misyonerler, vaftiz ettikleri insanları kendi milletleriyle iletişimlerini

koparmak ve Ruslarla yakınlaştırmak için zaman içerisinde Kreşinlerin XVI.

yüzyıldan önce de var olan bir halk olduğunu iddia etmiştir. Yüzyıllar boyu devam

eden bu politikanın sonucunda Kreşinler bu iddianın etkisinde kalarak, günümüzde

Page 144: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

kendilerini ayrı bir halk olarak görmekte ve zorla hıristiyanlaştırıldıklarını kabul

etmemektedirler.

Page 145: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Yusipova, Mileuşa, A Research into Christianity in Idil-Ural

Region, Master’s Thesis, Advisor: Doç. Dr. Mehmet Katar,

141p.

ABSTRACT

Today, peoples belonging to different religions live in the various parts of

the world. This study titled “A Research into Christianity in Idil-Ural Region”

examines one of these peoples, the Krishins, their history and present situation, who

live in Idil-Ural region, who are Christians now.

The Krishins, though known as Orthodox Christians, perform rituals dating

back from pre-Christian era, even resembling the worshipping rituals of Muslims

instead of practicing Christian rituals in their practical religious life. Today their

traditional rituals are adjusted according to the calendar of the Orthodox Church,

and have Christian names. When we examine the history of the Krishins, who

perform conflicting religious practices, we see that their ethnic roots are based on

the different peoples, such as, Tartars, Chuvas, Mari and Mordva, etc, who live in

the Idil-Ural region. When the Christian Russians captured the Idil-Ural region in

the 16th century, the peoples living in the region started to be Christianized. This

Christianizing Period, which has continued up to now since 16th century onwards,

has been applied sometimes by using force, pressure and violation sometimes by

using encougrament methods. After hundreds of years of intensive Christianizing

policy, a certain part of the peoples living in the Idil-Ural region have been

Christianized. The Christinized peoples were called ‘Krishins’ or ‘Krishinsty’,

meaning the ones who were ‘baptized’ or ‘Christened’. These people seemed to

have been converted to Christianity as a result of the pressures or encouragements

perpetrated by the Russians, however they went on performing their traditional

religious practices secretly.

Missioners claimed that the Krishins were a society whose history goes back

before the 16th century, in order to break the ties of the people - whom they

christened – with their own nationals and in order to make them approach the

Page 146: İDİL-URAL BÖLGESİNDE HIRİSTİYANLIĞIN …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/424/720.pdf · Mari El Cumhuriyeti, Orta Volga havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü yirmi üç

Russians. As a result of a policy which has conducted for centuries, Krishins, under

the influence of this claim, see themselves as a different nation and a people today

and do not accept that they have been Christianized by force.