40
H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ 6 36 14 Devlet Bakanı Faruk Çelik HDV’yi Ziyaret Etti Hollanda Diyanet Vakfı’nın Desteğiyle Gençlerimize BOSNA HERSEK Ziyareti Avrupa’da İSLAMOFOBİ ve Hollanda - Röportaj EKİM • 2010 SAYI 19

HDV Bülten Sayı 19

Embed Size (px)

DESCRIPTION

HDV Bülten Sayı 19

Citation preview

Page 1: HDV Bülten Sayı 19

H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ

6

36

14

Devlet Bakanı Faruk Çelik HDV’yi Ziyaret Etti

Hollanda Diyanet Vakfı’nın Desteğiyle Gençlerimize

BOSNA HERSEK Ziyareti

Avrupa’da İSLAMOFOBİ ve Hollanda - Röportaj

EKİM • 2010SAYI 19

Page 2: HDV Bülten Sayı 19

Çok kıymetli HDV Bülten Okuyucuları,

Bültenimiz 19. sayıyla tekrar siz kıymetli oku-yucularımızın elinde. 2010 yılının Ekim ayı sayısı olan bu sayıda, yine önemli haberlerle

karşınızdayız.

Bu sayımızda Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in 22-24 Ekim tarihlerinde Hollandaya yaptığı ziyaret önemli bir yer işgal etmektedir. Dış Türkler-den ve Diyanetten sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik, bu ziyaretinde Hollanda’da yaşayan va-tandaşlarımızla buluştu. Bu buluşmanın adresi elbet-te Hollanda Türk toplumunun gözbebeği Hollanda Diyanet Vakfı çatısı oldu. Devlet Bakanımız öncelik-le Hollanda Türk toplumunun değişik kesimleriyle Rotterdam’da bulunan HDV Eğitim Merkezimizde bir araya geldi. Burada HDV Şube yöneticileri, Baka-nımıza ev sahipliği yaptı. Eğitim Merkezimizde Sayın Bakanımızla yapılan bu geniş katılımlı toplantının ay-rıntılı haberini bu sayımızda sizlere arz ediyoruz.

Sayın Bakanımız ikinci olarak Hollanda Diyanet Vakfı’nın Den Haag’da bulunan Genel Merkezi’ni de ziyaret ettiler. Burada Vakıf Başkanımız, Yönetim Ku-rulu üyeleri ve Vakıf çalışanları tarafından karşılanan Devlet Bakanımız, Vakıf binamızı gezerek Vakıf hiz-metleri ve çalışmalar hakkında bilgi aldı. T.C. Lahey Büyükelçimiz Uğur Doğan Beyefendi de bu ziyarette kendisine eşlik etti. Bu ziyaret haberini yine bu sayı-mızda okuyabileceksiniz.

Hollanda Diyanet Vakfı Başkanımızın “İslamofobi” konusunda basına verdiği bir söyleşiyi, yine Kur’anı Kerim’in Nüzulünün 1400. seneyi devriyesi müna-sebetiyle Hollanda Diyanet Vakfı tarafından 10.000 adet bastırılarak Camilerimiz aracılığıyla dağıtılan Hollandaca Kur’an, (de edele Koran) haberi ve HDV şubeleri tarafından yapılan diğer faaliyetlere dair ha-berlerle sizleri başbaşa bırakıyor, gelecek sayıda buluş-mak ümidiyle Yüce Mevla’ya emanet ediyorum.

Cevdet KESKİNHollanda Diyanet Vakfı

İdari Koordinatör

Bu sayıda

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni

SAYI 19 | EKİM [email protected]@diyanet.nl

Islamitische Stichting NederlandHollanda Diyanet Vakfı

Javastraat 22585 AM Den Haag

T. 070-3624481F. [email protected]

Genel Yayın YönetmeniDoç. Dr. Bülent ŞenayHollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüCevdet Keskin

HDV İdari Koordinatörü

HDV Bülten Yayın KuruluCevdet Keskin

Sabri GündoğanAbdullah Kaya

Yunus Türkyılmaz

TasarımBülent Yiğittop

BaskıDrukkerij Dizayn 010-4254030

HDV PersoneliAdı Soyadı Görevi

1 Cevdet Keskin İdari Koordinatör2 Sabri Gündoğan Muhasebe3 Abdullah Kaya Sekreter4 Erdal Çetinkaya Cenaze Fonu5 Ali Korkmaz İletişim&Medya6 Uğur Kaya Gençlik Koordinatörü7 Orhan Yemenoğlu Cenaze Fonu8 Turgay Ergezen Cenaze Firması9 Osman Ergin Cenaze Firması

10 İ lhan Karataş Cenaze Firması

2 | SAYI 19 | EKİM 2010

ÖNSÖZ

Page 3: HDV Bülten Sayı 19

Değerli Dostlar, ‘Peygamber Kıssaları’nın, modern insanın me-deniyetler tarihine ve içinde yaşadı-

ğı çağa bakışında ufuk sağladığı bir gerçektir. Sizlerle bu konu hakkında hasbihâl ederken, zaman zaman araya güncel konular, dramatik olaylar, Ramazan ve Bayram gibi özel zamanlar girdiği için o konularla ilgili görüşlerimizi dile getirdiğimiz oldu. İki Bayram arası sohbetle-rimizde, Kurban Bayramından önce modern çağda din ve peygamber konulu sohbetimize öneminden dolayı tekrar dönmeyi uygun gör-düm.

Peygamberlerin in-sanlık tarihindeki ro-lünü kavrayabilmek için “din” gerçeğiyle barışık olmak gerektiği malumdur. Din ile ba-rışık olmanın ilk adımı ise “vahye inanmak”tır. “Vahy”in ise bilimsel veya tecrübi/deneysel yollarla isbatı veya inkarı mümkün değildir. O halde, vahyin ve peygam-berliğin bilimselliğinden veya bilimdışılığın-dan bahsedemeyiz. Dolayısıyla, vahye dayalı din ile deneye dayalı bilimin varlık âlemiyle ilgili temel ilkelerinin çeliştiğini de söylemek mümkün değildir. Vahyin anlaşılması için ak-lın ve kalbin kullanılması gerekir. Vahyin akılla ilişkisi vardır. Ancak fizik üstü / metafizik ger-çekliğin tek bilgi kaynağı akıl değildir. Vahyi anlamak, akıldışılıkla değil, ancak aklı bir üst ruhi/kalbi idrak düzeyiyle birleştirmek gayre-tiyle mümkün olabilmektedir. İşte bu mesele

de bizi “bilginin kaynağı” tartışmasına götürür. Kuran-ı Kerim’de İsra suresi 36. ayete göre, en genel anlamda bilginin üç kaynağı vardır:

Doğru haber: Allah ve O’nun dilemesiy-le peygamberlerin bildirdikleri dışında “gayb âlemi” yani aklımızın ve fizik dünyanın ötesin-deki âlem hakkında bilgi edinme imkanımız yoktur. “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun ka-tındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve deniz-de olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin.” (Enam, 6: 59). Bilim, “gayb” hak-

kında bilgi vermez. Evrenin, dünyanın ve ilk insanın oluşumu, varoluşun hikmet ve gayesi, hayatın başı ve sonu, ölüm ötesi ger-çekler… bütün bun-lar insan tecrübesinin dışında kalan konular

olup, ancak Yaratıcı’nın peygamberlere va-hiy yoluyla bildirdiği kadarını bilebileceğimiz gaybî gerçeklerdendir. Bu konularda ilahî kitap ve peygamber inancı olmayanların kanaat ve inançları delile dayanmayan zan ve tahminden ibaret kalmaktadır.

Tecrübe ve müşahede (gözlem): İnsanların, bireysel ya da toplumsal olarak doğrudan al-gıladıkları, gözledikleri, tecrübe ettikleri olay-lar ve gerçekler, gözlem ve tecrübeye dayanır. Bunlara dayalı olarak da bilimsel veriler ortaya konulabilir.

Modern Çağda Din ve Peygamber mi? (VI)Akıl, Vahiy ve Tecrübe Doç. Dr. Bülent Şenay

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Vahyi anlamak, akıldışılıkla değil, ancak

aklı bir üst ruhi/kalbi idrak düzeyiyle birleştirmek

gayretiyle mümkün olabilmektedir.

EKİM 2010 | SAYI 19 | 3

BAŞYAZI

Page 4: HDV Bülten Sayı 19

Akıl ve muhakeme: Akıl ve muhakeme bir diğer bilgi kaynağıdır. Akıl, doğru haber ve tec-rübenin sunduğu verileri değerlendirerek yani muhakeme ederek bir sonuca ulaşır. Akıl, fıtrî (doğuştan Allah vergisi) bir kabiliyettir. Bu se-beple, dînen sorumlu olmak için de ancak akıl sahibi olmak gerekir.

Vahiy ve peygamberlikten bahsederken, yu-kardaki üç bilgi kaynağının burada hatırlatılma-sının sebebi şudur: Akıl gaybî konularda kendi başına bilgi sahibi olamaz. İşte tam bu noktada aklın muhatabı olarak vahiy ve peygamberlik devreye girer. İlahî hitap, insana, aklıyla beraber bir bütün olarak hitap eder. Ve unutulmamalıdır ki vahiy, peygamberler aracılığıyla, kutsal metin-ler olarak insana ulaştırılmıştır.

İnsan, öncelikli olarak, kolayı ve hoşuna gide-ni tercih etme eğilimindedir. İşte peygamberler, insanın ahlâkî erdemlere bağlılığı zayıfladığında, bireyi ve toplumu tekrar ahlâkî ideale yöneltmek

üzere, Allah’ın sevgi ve rahmetinin tecellisi olarak gönderilmiş/seçilmiş insanlardır. Kurân-ı Kerim bir tarih kitabı ya da geçmiş zaman hikayeleri veya mitoloji (esatiru’l-evvelin) kitabı değildir. Bu sebeple, peygamber kıssaları, insanlığa ibret örnekleri olarak anlatılır. Bu kıssalarda tarihi de-taylar yoktur. Peygamberin şahsında ve irşadında insanlığa yönelik ilahi mesajlar vardır. Bu nokta-da Peygamberlerin, ne zaman gönderildikleri de önem arzeder. Tarih tecrübesi ve peygamber kıssa-ları gösterir ki, insanlar eğer aşırı maddiyata veya eğer aşırı ruhâniyete yöneldilerse, işte o zaman bir peygamber gelir ve toplumu, aşırıya gittiği uçtan dengeye çeker, yani erdemli olmaya yönlendirir.

İnsanlık tarihi, bir anlamda, peygamberler tari-hi etrafında oluşmuştur. Şimdi bu gözle, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle “Kurban”ı nasıl anla-malıyız konusuna önümüzdeki sayıda temas edip, daha sonra Kur’ân-ı Kerîm’e göre Peygamber kıs-salarına devam edelim. Selam ve muhabbetle.

4 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Page 5: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 5

HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Vakıf Görevi GöreviDoç. Dr. Bülent ŞENAY Başkan T.C. Lahey Din Hizmetleri MüşaviriVeysel Kükrek Sekreter Leerdam HDV Anadolu Camii Din GörevlisiRahim Usan Muhasip Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii BaşkanıNevruz Özcan Üye Roermond HDV Fatih Camii BaşkanıRecep Erkoç Üye Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu BaşkanıZekeriya Açkalmaz Üye Rotterdam HDV Eğitim Merkezi KoordinatörüAbdurrahman Aydeğer Üye Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı

Hollanda’nın Appingedam şehrinde yaşayan Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinden Hatem Çiçek’le evli dört çocuk annesi ev kadını Filiz Çiçek, kendi gayreti ve din görevlisi Nurettin Kağızmanlı’nın rehberliğinde birbuçuk yılda hafızlığını bitirdi.

Lahey Din Hizmetleri Müşa-virliğimiz görev bölgesinde bulunan Appingedam şeh-

rinde yaşayan dört çocuk annesi Fi-liz Çiçek, bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede Appingedam HDV Orhan Gazi Camii’nde kısa süreli din görev-lisi Nurettin Kağızmanlı’dan hafızlık

dersleri almaya başlamış, ev işleri ve çocuklarının bakımı yanında hafız-lığını tamamlamıştır. Din görevlisi Nurettin Kağızmanlı ise her gün Çi-çek alilesinin evine giderek ezberlerini dinlemiştir.

Hafız olan Filiz Çiçek, küçük yaşta çocukları olmasından dolayı

Türkiye’ye gidemediğinden Hafızlık Tespit Sınavı T.C. Lahey Büyükelçili-ği Din Hizmetleri Müşaviri Doç Dr. Bülent Şenay başkanlığındaki komis-yon tarafından 05.10.2010 tarihinde Hollanda Diyanet Vakfı Merkezinde gerçekleştirilmiştir.

Dört Çocuk Annesi 36 Yaşındaki Ev Kadını Hafız Oldu

Page 6: HDV Bülten Sayı 19

Devlet Bakanı Faruk Çelik Hollanda’da bulunduğu süre içinde çeşitli kurum

ve kuruluşların toplantılarına katıla-rak konuşmalar yaptı. Bakan Çelik bu ziyaretlerinden birini de Hollanda Diyanet Vakfı’na gerçekleştirerek Den Haag’da bulunan HDV Vakıf Merke-zine geldi.

23.10.210 tarihinde TC. Lahey Bü-yükelçisi Uğur Doğan ve beraberin-deki heyetle Hollanda Diyanet Vakfı merkez binasına gelen Devlet Bakanı Faruk Çelik, Vakıf binasında başta La-hey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hol-landa Diyanet Vakfı başkanı Doç Dr. Bülent Şenay olmak üzere Din Hiz-metleri Ataşeleri, Dr. Fevzi Hamurcu, Dr. Mustafa Kahraman, HDV Yöne-

tim Kurulu Üyeleri ve HDV çalışanla-rı tarafından karşılandı. Vakıf binasını gezen Devlet Bakanı Faruk Çelik, Va-kıf çalışmaları hakkında bilgi aldı.

Daha sonra Rotterdam’da bulunan

HDV Eğitim Merkezine geçen Dev-let Bakanı, burada Hollanda Diyanet Vakfına bağlı cami yöneticileri ve davetlileriden oluşan bir toplulukla buluştu. Yaklaşık iki saat süren top-lantıda yine başta T.C. Lahey Büyü-

Diyanet İşleri Başkanlığı ve dış Türkler’den sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, 22-24 Ekim 2010 tarihleri arasında Hollanda’ya üç gün süren bir çalışma ziyarettinde bulundu.

Devlet Bakanı Faruk Çelik HDV’yi Ziyaret Etti

6 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Page 7: HDV Bülten Sayı 19

kelçisi Uğur Doğan olmak üzere, Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, T.C. Rotterdam ve Deventer Başkonsolosları ile Rotterdam ve De-venter Din Hizmetleri Ataşeleri ve HDV Şube cami yöneticileri katıldı-

lar. Toplantıda konuşan Bakan Fa-ruk Çelik, Avrupa’da yaşayan Türkler olarak içinde yaşadığımız toplumun değerlerine saygı ve uyum içerisinde bulunmanın görevlerimiz arasında ol-duğunu hatırlattı. Toplantı sonunda

vatandaşlardan gelen çeşitli sorulara cevaplayan Bakan Çelik daha sonra Türkler için Danışma Konseyi adlı kuruluşun toplantısına katılmak üzere HDV Rotterdam Eğitim Merkezin-den ayrıldı.

EKİM 2010 | SAYI 19 | 7

HDV BÜLTEN

Page 8: HDV Bülten Sayı 19

8 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı HDV Eğitim Merkezi konferans salonunda düzenlenen programa, Bakan Çelik’in yanı sıra Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ, Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen, Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Bülent Şenay ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç katıldı.

Vatandaşlara hitaben konuşan Çelik, yaklaşık 45 yıldır Hollanda’da bulunan Türk vatandaşlarının bu ülkeye önemli katkılar sunduğunu belirterek,

“Milletimizin özünde olan dinamizmi nereye gittiyseniz gö-türdünüz. Bu dinamizmi Hollandalılara da gösterdiniz. Bu yüzden sizlerle övünüyor, size şükran sunuyor ve teşekkür ediyoruz” dedi.

Çelik, Hollanda’da bulunan 15 bin Türk kökenli işadamı-nın 80 bin kişiye istihdam sunduğunu kaydederek, buna kar-şın başta entegrasyon olmak üzere bazı sorunların da bulun-duğunu, ama bunların çözümünün zor olmadığını söyledi.

Devlet Bakanı Çelik HDV Eğitim Merkezinde Sivil Toplum Örgüt Temsilcileri, Eğitimciler, İşadamları ve Öğrencilerle Bir Araya Geldi

Page 9: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 9

HDV BÜLTEN

Türklere sahip oldukları değer yar-gılarını koruyarak yaşadıkları ülkeye katılmaları yönünde tavsiyede bulu-nan Çelik, şöyle konuştu:

“Birçoğunuz buranın vatandaşı oldunuz. Sizler burada yaşarken biz de Türkiye hükümeti olarak sizlerin uyumunu çok önemsiyoruz. Ama en-tegrasyon nasıl olacak? Entegrasyon, değer yargılarınızı muhafaza ederek yaşadığınız Hollanda’nın siyaset, kül-tür ve toplumun her alanına katılma-dır. Asimilasyona kesinlik hayır ama entegrasyona gelince evet diyoruz. Entegrasyon tek taraflı olacak birşey değil. Tek taraflı yalnız yabancıların gayretleriyle entegrasyon olmaz. Kar-şılıklı olmalı. Bu çerçevede göçleri ka-

bul eden ülkelerin de sorumlulukları var. Bu konuyu büyütmemek gerek, Oturarak, konuşarak anlaşabileceği-miz bir konuyken bunu büyütmek herkesi rencide eder. Bu konuda üze-rimize düşen neyse yapmaya hazırız.Biz, Avrupa’daki katıldığımız bütün toplantılarda, ‘asimilasyona hayır, en-tegrasyona evet’ şeklinde konuşmalar yapıyoruz. Bu anlayışla olaya yaklaşı-yoruz. Entegrasyon tek taraflı olamaz, yabancı diye gördüğünüz vatandaşları da kucaklamanız gerekir.” dedi.

Dünyanın pek çok ülkesinin eko-nomik krizden etkilenmesine rağmen Türkiye’de böyle sorunun bulunmadı-ğını kaydeden Çelik, “Her yerde ümit-

sizlik ve karamsarlık varken Türkiye’de ümit var. Herkes geleceğine ümitle bakıyor. Hollanda’da 15 bine yakın işyeri kurup binlerce kişiye istih-dam sağlayıp özlerindeki dinamizmi Hollanda’ya taşıyıp, onlara gösteren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıy-la övünüp ve gurur duyduğunu ifade eden Bakan Çelik, problemler ve sı-kıntıların devam edeceğini, sorunlar üstesinden birlikte gelmek gerektiği-nin altını çizdi. Bakan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü; “Sorunların çözümü için elbirliği şart. Ancak sorunlar var diye görmemezlikten gelmek değil, çözümü için çaba sarfetmek gerekir. Hollanda’ya, ekonomik manada ciddi katkı sağlayan Türk toplumu, 45 yıldır çok iyi işler yaptı. Sizler yıllardır bura-dasınız, birçoğunuz buranın vatanda-şısınız. Uyum politikaları denilen bu kavramın bizim içinde önemli oldu-ğunu söylüyoruz. Entegrasyon nedir, değer yargılarını muhafaza edip, her alanda katılmak demektir. Yoksa kim-liğimden, değerlerimden taviz vererek uyumdan bahsetmek olmaz, geçmişte kalmanın manası yok, geleceğe bak-mak lazım. Biz, Avrupa’daki katıldığı-mız bütün toplantılarda, ‘asimilasyo-na hayır, entegrasyona evet’ şeklinde konuşmalar yapıyoruz. Bu anlayışla olaya yaklaşıyoruz. Entegrasyon tek taraflı olamaz, yabancı diye gördü-ğünüz vatandaşları da kucaklamanız

Page 10: HDV Bülten Sayı 19

10 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

gerekir. Türkiye olarak, Avrupa’ya kar-şılıklı hoşgörüye dayalı bir birliktelik olacaksa, biz buna varız, diyoruz. Sivil toplum örgütlerimiz, bu alanda her zaman hazırlar, bunu gördüm. Avrupa bize ne kadar yakın olursa bizde o ka-dar yakın oluruz.”

AB yolunda olan Türkiye’nin An-kara Anlaşması çerçevesinde adım

attığını, aynı adımı Hollanda’dan beklediklerini hatırlatan Bakan Çe-lik; “Ankara Anlaşması ile masaya oturmuş Türkiye’ye engeller çıkarmak niye? Türkiye’nin AB girip, giremeye-ceğini o gün konuşalım. Türkiye, o gün geldiğinde, belki de, ‘Ben AB’ye girmeyeceğim’ diyecektir. Dostluk varken birçok konuyu düşmanlığa çevirmenin anlamı yok. Hollanda ile

iyi ilişkiler içerisindeyiz. Sizlerin de sorunları olur-sa, bunu iki ülke olarak beraberce çözeriz. Geriye doğru değil, ileriye doğru bakacak olursak Türkiye, Hollanda ile iyi ilişkileri geliştirmek adına sizlerin köprü görevi gördüğünü-zü memnuniyetle gördüm. Sizler buraya talep üzerine geldiniz. Hiçbir Türk va-tandaşı, yıllar önce buraya kendi isteğiyle gelmemiştir. 45 yıl evvel varını yoğunu satarak, geçimini sağlamak adına Hollanda’ya gelen vatandaşlarımız bugün hak etmedikleri birçok olumsuz muamelelerle karşılaşıyor-lar. Hollanda şunu unut-

mamalıdır ki, birinci nesil büyükle-rimiz, Hollanda’nın inşası için harç olmuştur.” şeklinde konuştu.

Salonda bulunan bazı vatandaşları-mız, çifte vatandaşlık, uyum kursları, oy hakkı, bayan din görevlisi ihtiyacı gibi konularda Bakan’a taleplerini ilet-tiler.

Page 11: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 11

HDV BÜLTEN

25 Ekim 2010 Pazartesi günü, HDV Haarlem Selimiye Camii’nin davetlisi olarak

şehrimize gelen HDV Başkanı ve bera-berindekiler din görevlisi ve cami yö-neticileri tarafından karşılandı. HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’a ca-mide yapılmakta olan eğitim ve öğre-tim faaliyetleri, iki yıldır tıpkı bir okul gibi dersliklerden oluşan yeni eğitim binasının tanıtımı ile 2008 yılında ibadete açılan caminin, yapımı devam eden diğer fiziki bölümleri hakkında bilgilendirmede bulunuldu. Altı yar-dımcı hoca ve cami din görevlisi Ah-met Demirer’in beraberce yürütmekte oldukları eğitim çalışmaları, HDV Başkanı tarafından takdirle karşılandı.

HDV Başkanı ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, ak-şam namazını müteakiben de Haar-lem cemaatine kısa bir konuşma yaptı. Yurt dışındaki Müslüman Türk mille-tinin, bir hicret anlayışı içerisinde, her

gittikleri yere dostluk ve Türk-İslam kültürünü taşıdıklarını anlatan Şe-nay: “Böyle güzel mabetleri inşa eden halkımızın gerçek anlamda “İmarı”da ihmal etmemeleri hususuna dikkat çekerek, geleceğin, ancak toplumun imar faaliyetleri sayesinde elde edilebi-leceğinin altını çizdi.”

HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay Haarlem Selimiye Camii’ni Ziyaret Etti

Page 12: HDV Bülten Sayı 19

12 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Bu yıl Hollanda’dan Hollan-da Diyanet Vakfı aracılığıyle Hacca gidecek hacı adayları

altı kafile halinde Amsterdam Schip-hol havaalanından hareket etmeye başladılar. Hollanda Diyanet Vak-fı Hac organizasiyle bu yıl toplam 993 kişi hacca gidiyor. Kafilelere 32 din görevlisi ve bir Organizasyon so-rumlusu olmak üzere toplam 33 din görevlisi rehberlik ediyor. İlk kafile 02.11.2010 tarihinde saat 05:00 de İstanbul aktarmalı Medineye gitti. Diğer kafileler ise Mekke’ye gidecek-ler. Mekke hareket eden ikinci kafile 03.11. 2010 tarihinde saat 11:35 de Schipholden hareket etti. İkinci kafile hacı adaylarının Amsterdam Schiphol havalimanından uğurlanması sırasın-da küçük bir tören düzenlendi. Tö-rene HDV Yönetim Kurulu Başkanı ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr.

Bülent Şenay da katılarak hacı aday-larına ve onları uğurlamaya gelen ya-kınlarına kısa ve anlamlı bir konuşma yaptı.

Din Hizmetleri Müşaviri, konuş-masında hacı adaylarına sağlık sıhhat içerisinde bir yolculuk diledikten son-ra, “Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde ora-ya yol bulmaya gücü yetenlere haccı farz kıldığını buyuruyor. Sizler bunun müjdesine ermek üzere yola çıkıyorsu-nuz. Sizler inşaallah Kabe’ye vardığı-nızda Kabeyi sol tarafınıza alarak tava-fa başlayacaksınız. Bu kalbinizle Kabe arasına başka hiçbirşeyin giremeyece-ğini sembolize ediyor. Orada olum-suzlukları değil, güzellikleri arayacak-sınız. Başkasında kusur aramayacağız, Haccın bir “gezi” olmadığını hatır-layıp komfor peşinde olmayacağız. Sizler kendisini “hadimu’l-haremeyn”

görmüş bir milletin, ecdadın çocukla-rısınız. Kabe’ye hizmet etmiş ecdadı-nız. Hicaz yolunu dert etmiş. Cüneydi Bağdadi Kabe’ye karşı ayaklarını uza-tarak oturan bir adamı görünce için-den ben burada bekçi olsam şu adamı buradan dışarı atardım diye geçirince, yanına yaklaşan birisi, ben de burada bekçi olsam burada kabe yerine insan-ların kusurunu görenleri dtışarı atar-dım deyince kendine geliyor, ve hata ettiğini anlıyor. Oralarda kendimizi insanların kusurlarına değil ibadetlere verelim. Kabe’yle aramıza hiçbirşeyin girmesine müsade etmeyelim. Doya doya ve duya duya hacc edelim. Az kelam, çok tefekkür. Seyrediniz, te-maşa ediniz, kendinizi, içinizdeki sesi dinleyiniz. Tevbe-istiğfarı arttırınız. Rasulullah’a selam ve hürmetimizi arzediniz. Allah devlete millete zeval vermesin. Bu güzel örnek organizas-

T.C.Lahey Din Hizmetleri Müşavirliği ve Hollanda Diyanet Vakfı işbirliği ile düzenlenen 2010 Yılı Hac Organizasyonuna katılan hacı adaylarının kutsal beldelere yolculuğu başladı.

Diyanet Hacı Adayları Kutsal Beldeye Hareket Etmeye Başladı

Page 13: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 13

HDV BÜLTEN

yon için Diyanet İşleri Başkanlığımıza tekrar teşekkür ediyor sizleri Allah’a emanet ediyoruz. Dualarınızda biz-leri de hatırlayınız. Haccınız mebrur ve makbul olsun. Yolunuz açık olsun. Allah sevdiklerinize kavuştursun.” dedi. Manevi bir coşku ve heyecan içerisinde gözyaşlarıyla bu sohbete iştirak eden hacı adayları yakınlarıyla vedalaşarak, kafile başkanı din görevli-si Hüseyin Demirci’nin yaptığı dua ile kutsal beldeye hareket ettiler.

Page 14: HDV Bülten Sayı 19

Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçiliği din hizmetleri müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda gündemi konusunda, Makedonya’nın Ohri kentinde katıldığı dinler ve kültürlerarası diyalogun geliştirilmeleri konularında Lahey’de ki Hollanda Diyanet Vakfı binasında önemli açıklamalarda bulundu.

,

Makedonya’nın Ohrid kentinde Avrupa Konseyi’nin “dinler ve kültürlerarası diyalogun gelişti-rilmesinde medyanın rolü” ko-nulu toplantılarına hem Türkiye adına hem de Hollanda’da Türk toplumunu temsilen katıldınız. Nedir bu toplantının mahiyeti?Hem Türkiye Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri hem de HDV Başkanı olarak bu toplantıya katıldım. Dini Farklılıklar ve Kül-türlerarası Diyaloğun Geliştirilme-si konusu bir süredir Avrupa Kon-seyi tarafından üzerinde durulan bir konu. Medya ahlakı ise bunun önemli bir bölümü. Ohrid’de bu-nun üzerinde duruldu. Avrupa Konseyi toplantısında kültürler ve dinler arası diyalo-gun geliştirilmesinde medyanın rolü deniliyor ama genellikle islam üzerine konuşuluyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Neden islam üzerinde bu kadar duruluyor?

Çok yerinde bir soru bu. Ben aynı konuyu Ohrid’de de dile getirdim. “Açık olalım” dedim. Kültürler seyahat (travel) ederler ve medya kültürlerin seyahatine yardımcı olmakla kalmayıp kültürlerin algı-lanmasında dönüşüme de (trans-formasyon) sebep olabilir. Medya kültürlerin uluslararasılaşmasını sağlar. Etnik ve dini çeşitliliğin meşruluğu ile ilişkili olarak çok-kültürlülük tartışması yapılmakta-dır. Bir şeyin adını koymak gerekir. Entegrasyon ve dini çeşitlilik ile ilişkili ne konuşulursa konuşulsun, Avrupa’da bu başlıklar altında tar-tışılan İslam ve Müslümanlar ko-nusudur. Bu hususta net olunduğu takdirde olumlu mesafe alınacaktır. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlerin konuları fark-lıdır. İkinci sırada belki ortodoks dünyası geliyor yani doğu Avru-pa dünyası geliyor. O da onlar için sorun ama onu kutsal ittifak var düşüncesiyle daha rahat ifa-de edebileceklerini düşünüyorlar. Bu gözlemlerimin temel dayanağı öncelikle yazılan çizilendeki, biz-den metinlerdeki, gerek Avrupa Konseyi gerekse Avrupa Birliği il-gili komisyonlarının metinlerinde kullanılan anlatım dili ve vurgular. Bir de bu tip toplantılara çeşitliliği yansıtacak şekilde davetli katılması ön görülürken, müslüman katılı-mın olabildiğince düşük profilli olmasına gayret ediliyor. Benim buraya katılımım da ancak Dışişle-ri Bakanlığımızın görevlendirmesi ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın önermesiyle mümkün olmuştur. Aksi takdirde Türkiye’den de et-kin bir katılım talebi olmayabilirdi

diye düşünüyorum. Öte yandan katıldıktan sonra da katkımız ko-nusunda, söylediklerimiz, paylaş-tıklarımız ve sunduğumuz argü-manlar konusunda pozitif taraf da var. Eğer doğru bir üslup ve diller argümanlarınızı sunarsanız dikkate alınıyor. Ama temsil konusunda, müslümanların sesi konusunda ye-terince platform verilmediği kana-atindeyim. Bu, muhtelif dengeler, hassasiyetler için yapılıyor olabilir, Avrupa kendini yetersiz hissediyor olabilir. Müslümanların kendini temsil konusunda da yeterli ola-mayabildiklerinden de söz edebili-riz. Kültürel çeşitliliğin Avrupa’nın zengin mirasını nitelendirdiğini ve hoşgörünün açık bir toplumun ga-rantisi olduğunu ileri süren muh-telif zirve toplantılarına, dokü-manlara, beyannamelere rağmen, realitede Avrupa toplumunda Müslümanlar sözkönusu oldu-ğunda çokkültürlülük konusunda ciddi sorunlar oluştuğu görünüyor. Entegrasyon denildiğinde kastedi-lenin asimilasyon olduğu aşikar-dır. Müslümanların “kendileri” olmaktan çıkıp “Avrupalılaşmaları” istenmekte, bunun sınırları ise bir türlü belirlenememektedir. Gerek mahalle, işyeri, eğitim sistemi ve ilgili kurumlar, gerek sivil toplum, özellikle gençlik sektörü, medya, sanat dünyası ya da siyasi arena olsun – hiç bir alanın kültürlera-rası diyaloğa dahil olmaktan muaf tutulmaması gerektiği kabul edilse de, fiiliyatta Müslümanlar bu alan-larda pek çok önyargılı anlatım ve tavırla karşılaşmaktadır. Göçmen-lerin ev sahibi ülkenin yaşamına tam olarak katılmalarını sağlamak

Avrupa’da İSLAMOFOBİ ve Hollanda - Röportaj

14 | SAYI 19 | EKİM 2010

RÖPORTAJ

Page 15: HDV Bülten Sayı 19

için etkili entegrasyon politikaları-na ihtiyaç duyulduğu, göçmenlerin diğer herkes gibi kanunlara riayet etmesi ve Avrupa toplumlarının te-mel değerlerine ve kültürel mirasla-rına saygı göstermesi gerektiği söy-lenirken, göçmenlerin onuruna ve özgün kimliklerine saygı gösterme ve politikalar oluştururken bunları göz önünde bulundurma noktasın-da ciddi eksiklikler ve önyargılar olduğu malumdur. Muhtelif Avru-pa Birliği belgelerinde “Avrupa’nın ortak mirası” diye ifade edilen şeyin kapsamına İslam’ın ve Müslüman-ların kabul edilip edilmeyeceği me-selesi henüz cevabını bulamamıştır. Her türlü hoşgörüsüzlüğü ve ay-rımcılığı denetleyen, genel politika tavsiyeleri üreten ve bilinç artışı sağlamak üzere sivil toplumla birlikte çalışan Irkçılık ve Hoşgörüsüz-lüğe Karşı Avrupa Ko-misyonu (ECRI), ya da AGİT gibi veya anayasal standartlarla ilgili olarak Venedik komisyonu gibi yapılara rağmen Avrupa’da İslamofobi arta-rak devam ediyor.

Peki, Avrupa’da yükselen İsla-mofobi konusunda neler söy-lersiniz? Ohrid’de medya ve din konuşulduğuna göre Avrupa medyasının bundaki rolü hak-kında ne düşünüyorsunuz?Hollanda, Avrupa’da islamofobi-nin en yüksek olarak tespit edil-diği ülkelerin başında gelir. Yani bizzat Avrupa birliğinin ırkçılık ve islamofobiyle mücadele komisyo-nunun raporlarında vardır. Bu ra-porlarda Hollanda’da tespit edilen vakalar oransal olarak diğer Avru-pa ülkelerinden oldukça yüksektir. Son zamanlarda siyasal süreçler, Hollanda siyasetindeki tartışmalar da bu konuda örnekler sunuyor. Örneğin gündemde aşırı sağcı bir siyasetçinin, Wilders’ın islam karşı-tı, provakatif, nefret körükleyici ça-

lışmaları var. Dolayısıyla bu durum Hollanda’yı oldukça rahatsız etmiş durumda. Ülkedeki aklı selim siya-setçiler kendi toplumları adına bu konuda oldukça rahatsızlar. Batı Avrupa ülkelerinde Wilders fitne-si, Danimarka karikatür krizi gibi vakalar, derinden ırkçı söylemler sadece müslümanların ya da İsla-mın sorunu değil. Bu bir insanlık sorunu aynı zamanda. Avrupa’nın tarihinde de bunun kara örnekleri var. İslamofobi bir kültürel terör-dür, Müslümanlara karşı yürütülen bir psikolojik harptir. İslamofobi-nin derin bir ırkçılık türü olarak yayılmasında Avrupa medyasının da çok rol oynadığını belirtmek ge-rekir. Kültürler seyahat ederler de-

dik. Medya belli biçimde sundukça kültür aynı zamanda “transform” olmuş olarak sunulur. Medyada ayrıca bir “kibir” bir tür “triump-halist” tavır olduğu gözlemleniyor. Medya kendi “etik” ilkelerini göz-den geçirmelidir. Din konularında medya uzman ve bilgili kişilerle ça-lışmalıdır. Çoğunlukla İslam kar-şıtı önyargılı yayınlar yapılmakla beraber, diğer dinler konusunda da genel bir olumsuz tavır vardır. Me-sela, evet ciddi bir sorun olsa bile, Katolik Kilisesi’nde son zamanlar-da artarak gündemegelen “çocuk sapkınlığı” konuları gibi örnekler tüm Katolikleri mahkum edecek düzeye getirilerek yansıtılmaktadır. Dikkatli olmak gerekir. Önyargı herkese zararlıdır. Hatırlıyorum, Balkan çatışması diye sunulan ve Boşnak müslümanlara yönelik et-nik temizliği hedefleyen dönemde Avrupa medyası, -dönemin haber-lerine dikkatle bakıldığında görü-

lecektir- Katolik Hırvatları daha “Avrupai”, Sırpları ise her ne kadar Müslümanlara karşı en saldırgan olanlar olsalar bile Ortodoks ol-maları itibariyle ikinci derecede ve ortada, Müslüman Boşnakları ise Avrupa medeniyetinin dışında ve “öteki” olarak sunmuşlardır çoğun-lukla. Örnekler çoğaltılabilir. Ama İslamofobi Avrupa’da 9/11’den çok öncelere derinlere gider. Avrupa’daki islamofobinin derinli-ğinde genel anlamdaki ırkçılığa ila-ve olarak islamla tarihten gelen bir mücadele ruhu da var. Bu ruhun arkasında oryantalist hıristiyan esensiyalist bir yaklaşım vardır. Te-melde “öteki” olan müslümanlar, istedikleri kadar Avrupa vatandaşı

olsunlar yabancıdırlar, aşağı medeniyetin birey-leridirler, “tamamen de-ğişmedikçe bize ait olma-yacaklar” söylemi maale-sef var. Bakınız şu Fran-sa’daki “burka yasağı”na. İslam’da burka var mıdır?

sorusu değildir burada sorulacak soru. Evet İslam alimlerinin ço-ğunluğuna göre burka, çarşaf ya da yüz peçesi zorunlu değildir. Fransa gibi bir toplumda yaşamaya gel-mişse bir Müslüman, ayrıca dikkat etmelidir içinde yaşadığı toplumla olabildiğince uyumlu bir çizgide kendi kimliğini yaşamaya. Ancak burada mesele öncelikle bu değil-dir. Siyaset ve yargı erki neden bir insanın kamusal alandaki inancına dayalı kıyafetine, özellikle kadının kıyafetine karışmaktadır? Fransa basınında burkalı/çarşaflı kadın-ları “ninja”ya benzetecek kadar “öteki”ne tepeden bakan aşağılayıcı yazılara rastlanmaktadır. Özünde Fransa’daki bu yasağın arkasında-ki jakoben tavır, iddia ettiği gibi “kadınlara eşitlik ve özgürlük” ta-lebinin değil, “kadınlar üzerinden” kültürel hegemoni kurma politi-kasının bir ürünüdür. Temelinde, oryantalist, ve esensiyalist, yani ne

“Avrupa medeniyetinin kaderi, Avrupa’da

Müslümanların kaderiyle artık birdir”

EKİM 2010 | SAYI 19 | 15

RÖPORTAJ

Page 16: HDV Bülten Sayı 19

olursa olsun Müslümanları aşağı gören bir dünyagörüşünün teza-hürüdür. Güvenlik kaygısıysa eğer iddia edilen, bunu çözmenin pek çok yolu var. Bu tür yasaklar nereye kadar gidecektir? Elbette bunların yansımaları olacaktır. Bu tür ya-saklar doğru değildir. Ama şunu da kabul etmek lazım: Avrupa’da pek çok aklı başında Avrupalı siyasetçi ve aydın da yükselen bu ırkçılık ve islamofobik faaliyetlerden rahatsız. Bunun dışında Avrupa Konseyinin bu konuyla ilgili çalışmaları, dö-kümanları, yol haritaları tüm bu çabalarını ben bütünüyle taktik ya da politik görmüyorum. Yani burada samimi bir boyut da var. Çünkü şunu görüyorlar: Bu du-rum, ırkçılık ve İslamofobi bizzat Avrupa’ya zararlı. Tanımlanan çok kültürlü Avrupa vizyonunu bizzat içerden zedeleyen bir durum. İsla-mofobi ciddi bir sorun fakat şunu da eklemek lazım: Müslümanların bu konularda tamamiyle suçlayıcı pozisyonda olmamaları gerekiyor. Yani müslümanlar kendilerine de sormalılar: Biz nerede hata yaptık? Bu önyargıların, tek tipleştirmele-rin ve islamofobinin, ortaya çık-ması ve beslenmesinde ne kadar rol oynadık ya da bunun ortadan kaldırılmasına neden katkı yapa-mıyoruz, neler yapabiliriz?

Benim muhtelif platformlarda, hem müslümanlarla konuşurken hem de Hollandalı makamlarla ko-nuşurken altını çizdiğim bir nokta var. Konu burada müslümanlarsa evet bir uyum sorunu var. Fakat bu sorun dini bir sorun değil sadece. Kültür, ekonomik ve eğitsel statüyle de alakalı birşeydir. Bunu yeni göç eden Bulgar ve Romen göçmenler-de de bulmak ihtimali var. Ama din farkı islam kadar olmadığı için belki bir süre ve bir formatta kamufle edi-lebilecek ama ortaya çıkacak. Özel-likle bu kişiler işe girmeye başladık-larında daha iyi gözlemleniyor.

Avrupalı müslümanların hak talep-leri söyleminden sorumluluk söyle-mine geçmeleri gerekiyor: yani biz ne yapabiliriz? demeliler. Çok iro-nik bir durumdur ama Avrupa’da yaşayan ve müslüman ülkeden gelen bir çok müslüman kendi ül-kelerinde sahip olmadıkları haklara sahipler. İslami açıdan da öyle.

Avrupa’da hem müslüman olma-yanlar hem de müslümanlar İslamın Avrupa’daki yeri ile ilgili ciddi bir şekilde tekrar düşünmeliler. Bana göre dinler arası çatışmadan ziyade dinler içi çatışma sorunuyla karşı karşıyayız. Hristiyanın, müslüman-ların ya da yahudilerin kendi içinde radikalleriyle diğerleri arasında bir gerilim var ve bu dışa yansıyor. Bu gerilim dindarlık gerilimi değil. Bu gerilim daha ziyade, din kaynakla-rını anlama ve anlatabilme, eğitime yansıtabilme ve gelecek kuşaklara aktarabilme sorunu. Bundan do-layı müslümanların islamofobinin oluşmasında kendi temsil rollerini ve eksikliklerini gözden geçirmeleri gerekir.

Hollandalı müslümanların ge-nel sorunları nedir? Oradaki türklerin müslüman azınlık olarak genel problemleri nedir? Avrupa’da Müslümanların gele-ceği hakkında ne düşünüyorsu-nuz?

Bana göre müslümanların eğitim sorunu var. Genç kuşakların öz kimlikle Hollandalı olma iki öğesini birleştirebilme kanalları oluşmamış durumda. Bu bağlamda hem kendi toplumumuzla bir araya geldiğimde hem Hollandalı makamlarla gö-rüşmelerimde ifade ettiğim vurgu: Bir kişinin veya topluluğun kendi öz değerleri ve kültürüyle barışık olması bunu öğrenmesi, içinde bu-lunduğu topluma entegre olmasına engel olmaz. Aksine kendi kökle-riyle, inanç ve değerleriyle barışık olan insanın öz güveni yüksek olur. Özgüven açık olmanın, korkmama-nın, dış dünyayı tehdit algılamama-nın en önemli öğesidir. Eğer Avrupa iki temel öğeyi dini ve dili avrupa-lılaşmanın önünde bir engel olarak görüp de bunu ortadan kaldırmak için değişik politikalar uygulamaya niyetlenirse entegrasyon kolaylaş-maz, zorlaşır. Örneğin imamların gelmesi meselesi . Almanya’da ya da hollanda da imam mı var? İmam-lar mecburen Türkiye’den gelecek. Bu konuda hep bir söylemsel baskı oluşturuluyor. İslam eğitim/akade-mik geleneği dışında imam yetiştir-me çabası, niyeti görülüyor. İslami ilimler geleneğinden beslenmeyen hiç bir yüksek öğrenim sistemi/müfredatı “ehil imam” yetiştiremez. İmam yetiştirmek, din dersi öğret-meni yetiştirmek için ulemanız, ilminiz ve kütüphaneniz olmalı. Türkiye’deki İlahiyat fakültele-ri tecrübesinden yararlanmadıkça Avrupa’da İslami akademik eğitim başarılı olamayacaktır. Müslüman-larla işbirliği içinde yapılmayan hiç-bir proje başarılı olmayacaktır.

İkincisi dil meselesi. Hollanda’da var olan seçmeli Türkçe dersi kal-dırıldı. Nedeni entegrasyonu en-gellemesi. Dolayısıyla Türk top-lumunun Hollanda’daki sorunu eğitimsizlik ve işsizlik. Almanya’da ve diğer batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türk toplumu istih-

TIME DERGİSİ “Avrupa’nın Kimlik Krizi”

16 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Page 17: HDV Bülten Sayı 19

dam ve eğitim alanında ayrımcılıkla karşılaşıyor. Özellikle siyasiler bunu bir de siyasi propaganda aracı ola-rak kullanmaya başladıklarında do-ğal olarak 16 milyonluk nüfusunun 1 milyonu müslüman olan (bunun 400 bin kadarı da türktür) bir ül-kede bu bir gerilim oluşturuyor. Her şeye rağmen akl-ı selimin galip gelmesini diliyorum. Öte yandan bu sorunların aşılması mümkün. Ben karamsar değilim. Birlikte ya-şama konusu müslümanlar için ne dini açıdan ne de kültürel açıdan bir sorun değil. Çünkü Türk ya da arap müslümanların tarihte farklı dinlerle birlikte yaşadı. Avrupa’da müslümanların bir gerilim tablo-su içinde gösterilmesi Avrupa’nın kendi tecrübesindeki problem-lerden kaynaklanıyor. Avrupa “öteki”yle bir arada yaşama tecrübesine sahip değil. Hristi-yanlığın içindeki öteki mezheplerle bile yaşama tecrübesine sahip değil. Katoliklerin protestanlara yaptığı zulüm ve baskıyı Avrupa ezbere bi-lir. Yahudilere yönelik baskı ve zu-lümler de biliniyor. Şimdi üçüncü dalga olarak müslümanlar mı diye soruluyor. Fakat müslümanlar di-ğerlerinden farklı. Çünkü onların bir medeniyet iddiası var, Endülüs gibi, Bosna gibi örnekleri vardır. Bu tecrübe siyasal gerekçelerle ortaya çıkmış değil. Kaynağı vahye dayalı. Bizzat İslam’ın Kutsal Kitab’ında ve Peygamber sünnetinde/geleneğinde farklı din ve inanç mensuplarının birarada yaşamasının meşruiyyeti beyan edilmiştir. Çok önemlidir bu. İslam’ın muhtelif ayet ve hadisleri-ne bakıldığında zulüm yapmama ve saldırmazlık ekseninde ve ayrıca İslam tarihi tecrübesinde, “birlik-te yaşama tecrübesi”nin ne kadar temelleri sağlam bir konu olduğu ilgililerince malumdur. Örnek der-seniz. İşte bir ayet. Rum suresi 22. ayette “Allah’ın insanları farklı dil-lerde ve etnik özelliklerde yaratmış olmasının O’nun ayetlerinden yani

hikmet-i ilahisinden olduğu” beyan edilmiştir. Bundan daha açık ne ola-bilir. Aynı şekilde, Hucurat suresi 13. ayette “tearuf” kelimesiyle ifade edilen “bir arada yaşama” vurgusu, farklı halklar ve topluluklar olarak yaratılmışlığa işaret edilmesi, başka ayetlerde “Allah dileseydi sizi tek bir topluluk olarak yaratırdı ama hüküm ahirette Allah’ındır” mea-linde beyanlar, Ahid, Akit, Misak kavramları tüm bunlar Kur’an te-mellidir. Yine Avrupa Konseyi’nin tüm ilgili dokümanlarına motto yapılmasını önerdiğim bir başka ayet. Hac suresi 40. ayet: Bu ayette de “EĞER Allah bir kısım (fitne) insanlarının yerine başka –iyi olan-ları- getirmeseydi, içlerinde Allah’ın

adı çokça anılan, kiliseler, manas-tırlar, sinagoglar ve mescidler yer-yüzünde kalmazdı, doğrusu yardım edenlere Allah da yardım eder” me-alindeki hakikat katreleri. Dikkat edilirse dört mabedin de adı sayı-lıyor ayette. Bu farklı dinlerin ba-rış içinde olmak kaydıyla bir arada yaşamasının meşruiyyetine ve kut-salın dokunulmazlığına en kuvvetli işarettir. Başka ayetler de vardır. Ya da Hz. Peygamber dönemindeki Medine Sözleşmesinden başlayarak İslam fıkıh geleneğinde sistematize edilmiş olan “gayr-i müslimlere” saldırmazlık esasında özgür yaşa-ma hakkı verilmiş olması ve Türk-Osmanlı geleneğinde de “usul-ü ka-dim” diye atıfta bulunularak bunun devam ettirilmesi gerçeği Avrupalı dostlarımıza her platformda hatır-latılmalıdır. Ben bunu her fırsatta dile getiriyorum. Saraybosna’da gezerken bir hediyelik eşya dükka-nına girdiğinizde, alacağınız bir içe-cek kupasında “Sarajevo Europski Jerusalem” yazabilmektedir. Yani birarada yaşama bakımından Os-manlı tecrübesindeki Saraybosna

Avrupa’nın Kudüsü gibidir. Dolayı-sıyla geçmişte, Avrupa’da örnekleri de var bu İslam medeniyetinin bir arada yaşama tecrübesinin. Avrupa Konseyi daha şimdilerde “living together” üzerinde çalışıyor an-cak İslam inancı ve kültürü kadar güçlü bir “bir arada yaşama dünya görüşü” maalesef Avrupa’da yok. Ama katolik eksenli daha sonra protestanlıkla birleşen orta ve batı Avrupa’nın ciddi bir sorunu var. Bu-gün sosyo-ekonomik ve demokratik değerler olarak öncü kabul edilen Avrupa’nın bütün bu değerlerde örnek alınması gerek, doğru kabul edilebilecek yönlerine rağmen dini ve kültürel açıdan “öteki”yle bir arada yaşama konusunda ne felse-

fi ne de tecrübi olarak bir arka planı var. Bunu aşmak istiyorlar fakat ben bunu tek başına aşa-bileceklerini sanmıyorum. Bu

tartışmalarda islam olduğuna göre müslümanların yardımı olmaksı-zın orta ve batı Avrupa bu uygarlık sancısını aşamayacaktır. Bunu aş-mak için de müslümanlar nitelikli, eğitimli ve profesyonel temsilciler-le sürece katılmalılar. Bir de yerli/mühtedi müslümanlarla işbirliği yapılmalıdır. Çünkü Avrupa’daki islam göçmen bir islamdır ve örf olarak da başka bir coğrafyanın de-ğerlerini bu topraklara getirdiği için bu konu da tehdit algısının içinde yer alıyor. O yüzden Fransız, Alman ya da diğer Avrupalı yerli/mühtedi müsülümanlarla işbirliği yapılmalı. Dolayısıyla din olarak İslamla yerel kültürler yansımalarını birbirinden ayırmak lazım. Kuran-ı Kerim’de İs-lam Peygamberi’nin “la darara ve la dıraar” yani “zarar vermek de yok-tur zarar görmek de ya da zarara za-rarla karşılık verilmez” beyanı, farklı kimliklerin bir toplumsal sözleşme-sine de işaret etmektedir. Sonuç iti-bariyle ben, analiz olarak, “Avrupa medeniyetinin kaderi, Avrupa’da Müslümanların kaderiyle artık bir-dir” diye düşünüyorum.

”İslamofobi birkültürel terördür”

EKİM 2010 | SAYI 19 | 17

HDV BÜLTEN

Page 18: HDV Bülten Sayı 19

18 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Lahey Din Hizmetleri Müşavirliği ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Kur’an-ı Kerimin Nüzulünün 1400. yıldönümü dolayısıyla Hollandaca Kur’an dağıtım kampanyası başlatıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2010 yılının, Kur’an-ı Kerimin nü-

zulünün 1400. Yıldönümü olması dolayısıyla Kur’an yılı ilan edilmiş ve bu vesileyle gerek Türkiye’de ve gerekse yurtdışında çeşitli etkin-liklerle “Kur’an Yılı” kutlamaları yapılmıştı. Kutlamalarda daha zi-yade Kur’an-ı Kerim’in tilavetine ağırlık verilmiş ve “Maide-i Kur’an programları düzenlenmişti.

Genelde Avrupa’da, özelde Hollanda’da yaşayan müslüman-lara yönelik islamofobi ve fitne hareketlerinin yaşandığı bilin-mektedir. Bu açıdan bakıldığın-da Hollanda’da insanlara Kur’an mesajının ulaştırılması önem arzetmektedir. Bu önemi idrak eden HDV Yönetim Kurulumuz, Endonezya asıllı bir Hollandalı Müslüman olan Sufyan es-Sregar tarafından “De Edele Koran” adıy-la Hollandacaya terceme edilen kutsal kitabın, Hollandaca terce-mesinin bastırılıp dağıtılmasına karar verildi.

Ramazan ayında başlayan bu ça-lışmalar nihayet sonuçlandırıldı. HDV şubeleri aracılığıyla camileri ziyarete gelen veya İslama ilgi du-yan Hollandalılara dağıtılmak üze-re onbin adet Hollandaca Kur’an tercemesi, “De Edele Koran” bas-tırıldı.

Bastırılan Hollandaca Kur’an dağıtımı vekaletle Kurban Orga-nizasyonu bilgilendirme toplantı-sı için bir araya gelen HDV şube

yöneticileri ve din görevlilerine ilgi duyan Hollandalılara verilmek üzere dağıtıldı.

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kur’an-ı Kerimin Nüzulünün 1400. Yıldönümü Dolayısıyla Hollandaca Kur’an Dağıtım Kampanyası

Page 19: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 19

HDV BÜLTEN

Bu yıl Rotterdam’dan Hacca gidecek Bazı Hacı Adayları için Hollanda Diyanet Vakfı

HDV Rotterdam Kocatepe Camiinde Mevlit Programı tertip edildi.

Kocatepe Camii Din Görevlisi Lütfi Aydın Mevlit programında bir konuş-ma yaptı. Din görevlisi konuşmasın-da; hacı adaylarına hacla ilgili dikkat edilecek hususları anlattı ve kazasız-belasız gidip gelmeleri temennisinde bulundu.

Daha sonra Kur’an-ı Kerim, Mevlit ve ilahilerle program devam etti. Prog-ramın sonunda hacı adayları vatan-daşlarla vedalaşıp, helalleştiler. Bu yıl hacca gidecek tüm hacı adayları için hayırlı yolculuklar dileyen cemaat ise, “Bizim için de dua etmeyi unutma-sınlar. Allah makbul bir Hac yaparak,

sağ salim tekrar ailelerine  kavuşmayı nasip etsin.” şeklinde temennide bu-lundular. Programdan sonra yemek ikramında bulunuldu.

Bazı hacı adaylarının isteğiyle tertip edilen mevlit programına Rotterdam Büyükşehir Belediye Başkan Yardım-

cısı Hamit Karakuş, Büyükşehir Be-lediye Meclis Üyesi Zeki Baran, Feye-noord İlçe Belediye Başkanı Seyit Yey-den, Kralingen Belediye Meclis Üyesi Oktay Ünlü, IJsselmonde Belediye Meclis Üyesi Necat Kaya ve Kocate-pe Camii Başkanı Mehmet Aydın’da katıldı.

HDV Maassluis Yeni Camii Din Görevlisi ve Yönetim kurulu tarafından gençler

için bir sohbet toplantısı organize edildi. 4 Kasım 2010 perşembe günü 19:00-21:00 saatleri arasında HDV Maassluis Yeni Camiinde düzenlenen sohbet programına T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ata-

şesi Dr. Fevzi Hamurcu konuşmacı olarak katıldı. Dr. Fevzi Hamurcu konuşmasında; Hollanda da yaşayan Türk gençlerinin karşılaştıkları sorunlara dikkat çekerek bunların üstesinden gelebilmek için Hollandacayı bir Hollandalı kadar gü-zel konuşmalarına, egitimlerini en üst düzeye kadar çıkarmalarına ve bilinçli

hareket etmelerine vurgu yaptı. Prog-rama Hamurcu nun yanısıra Türk İs-lam Dernekleri Federasyonu Baskanı Arif Yakışır, HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Zekeriya Açkalmaz da iştirak ederek gençlerle hasbihal etti-ler. Gece yapılan hoş sohbetin ardın-dan meyve ve çesitli yiyeceklerin ikra-mıyla program sona erdi.

HDV Maasluis Yeni Camii’de Gençlere Sohbet Programı

HDV Rotterdam Kocatepe’de Hacı Adayları İçin Mevlid

Page 20: HDV Bülten Sayı 19

Aile kurumu ve eşlerin mutluluğu dinimizin çok önem verdiği konulardandır. Eşlerin birbirlerine huzur ve sükûn kaynağı olabilmeleri, hayatın yü-

künü ve sıkıntılarını paylaşarak azaltabilmeleri ancak ailede mutluluğun hüküm sürmesiyle mümkün olabilir. Bir mem-leketin yükselmesi, ev ve aile muhabbetine bağlıdır. (Charles Dickens) Aile toplumun özüdür; onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir. (Butler) Her aile bir tarihtir; hatta okumasını bilene göre destandır. (Lamartine) Aile, kralların bile giremediği bir kaledir. (Emerson)

Aileyi oluşturan eşler hakkında Yüce Allah şöyle buyurur: “Sizi bir tek nefisten/candan yaratan ve kendisi ile mutlu olup huzur bulsun diye eşini de aynı özden yaratan O’dur.” (Araf suresi, ayet 189) “O’nun sınırsız kudretine ilişkin delillerden biri de gönül dünyanızda huzur ve dinginliğe kavuşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranızda sevgi ve şefkat duygusu var etmesidir. Şüphesiz bunda aklıselimle düşünen kim-seler için ibretler vardır.” (Rûm suresi, ayet 21)

Tüm iyi niyetli çabalara rağ-men eşler arasında zaman za-man bazı sıkıntıların çıkması da muhtemeldir. Böyle durumlarda da bu sorunları gidermek için akrabalar başta olmak üzere, toplumdaki herkese büyük görevler düşmektedir. Cami ve diğer din hizmetlerinin yanında sosyal hayatın getirdiği prob-lemlerle de yakından ilgilen Avrupa’daki din görevlilerimiz, Kur’an’ın yüklediği bu görevin de farkındadırlar ve vatandaş-larımızın ailevî sorunlarının çözümü için büyük gayretler gös-termektedirler. Bu sebeple din görevlilerimiz, zaman zaman aile bireyleri için sorunlarını paylaşabilecekleri samimi bir dost, sıkıntılı anlarında onları dinleyen ve hayır öğüt veren bir bilge kişi olabilmektedirler.

Kur’an-ı Kerim, sebepler ne olursa olsun eşlerin arasının açılmasına müsaade etmemiş ve düzeltmek için müdahale edilmesini istemiştir: “Eğer karı-kocanın arasının açılmasın-dan endişe ederseniz, o zaman erkeğin ve kadının ailelerinden birer arabulucuyu göreve çağırın. Eğer o arabulucular anlaş-mazlığı iyi niyetle düzeltmek isterlerse Allah da onlar saye-sinde karı-kocayı uzlaştırır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.” (Nisa suresi, ayet 35)

Avrupa’da doğup büyüyen üçüncü kuşak, bugün evlenme çağına gelmiş hatta pek çoğu evlenmiştir. Bu yazımızda bu kuşağın yaptığı evlilikleri, gençlerin eş seçimindeki öncelik-lerini, evlilik sonrası yaşanan sorunları, yabancılarla yapılan evlilikleri ve benzeri konuları kısaca ele almaya çalışacağız.

Gençlerin eş seçimindeki önceliklerini ele alarak başlayalım. “Zevkler ve renkler tartışılmaz” sözü, belirli bir noktaya kadar geçerli olsa da tercihlerimiz her zaman tartışılmaz/tartışılamaz mıdır acaba? Tercihlerimizi tartışabilmek, bu tercihlerimizin neticesinde ortaya çıkacak sorunları daha doğru tahlil etme-mize ve onları daha kolay çözmemize katkı sağlayabilir. Bu sebeple birkaç kelimeyle bunlar üzerinde de durmamız faydalı olabilir. Çünkü insanların tercihleri, yaşadıkları hayatın belir-leyici ve yönlendirici şartlarından etkilenmektedir. Avrupa’da-ki vatandaşlarımız da yaşadıkları ülkelerin sosyal, kültürel ve ekonomik şartlarından etkilenmiş ve neticede evlilik usulleri,

eş seçimindeki öncelikleri ve evli-lik sonrası sorunları da değişmeye ve çeşitlenmeye başlamıştır.

Eş seçiminde etkili olan baş-lıca nedenler

Eş seçiminde en etkili husus hiç şüphe yok ki, gönüllerin birbirine ısınması ve müstakbel

eşlerin birbirlerini sevip beğenmeleridir. Bunun, bütün ön-celiklerin başında geldiği âşikârdır. Birbirini gerçekten seven gençlerin evlilikleri huzurlu ve kalıcı olmaktadır.

Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın, eş seçiminde çocukla-rının düşüncelerini hâlâ önemli ölçüde etkilediği söylenebilir. Aileler imkân ve fırsat bulduklarında gelin ve damadı Tür-kiye’deki akrabalarından seçmeyi büyük ölçüde önemsemek-tedirler. Sosyal, kültürel, sosyolojik ve ekonomik nedenler, ahlâkî hassasiyetler ve kaygılar, böyle bir tercihe götüren et-kenlerden bazılarıdır. Gelin veya damadın, Avrupa’da yaşayan akraba ya da hemşehriler arasından seçildiğine de rastlanmak-tadır. Zaman zaman yabancılarla yapılan evlilikler de görül-mektedir ki bu tür evliliklerin bir kısmının, gerçekten yuva kurmak maksadıyla olduğu, bir kısmının da sırf oturum ve çalışma izni alabilmek için formalite gereği, vatandaşlarımızın ifadesiyle, anlaşmalı olarak gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bu etkenleri birkaç cümle ile ayrı ayrı gelecek yazımızda ele almaya çalışalım.

Dr. M. Fevzi HamurcuRotterdam Din Hizmetleri Ataşesi

Avrupa’daki Üçüncü Kuşağın Yaptığı Evlilikler (I)

Aileler imkân ve fırsat bulduklarında gelin ve damadı

Türkiye’deki akrabalarından seçmeyi büyük ölçüde önemsemektedirler.

20 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Page 21: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 21

HDV BÜLTEN

Pek kıymetli okurlar,

Mü’min suresinde de inkarcıların hali 69-81 ayetlerde ‘Allah’ın âyetleri hakkında tartışan-ları görmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar?

Onlar, kitabı (Kur’an’ı) ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar bilecekler O zaman onlar, boyun-larında demir halkalar ve zincirler olduğu halde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır. Son-ra onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “(Yüzüstü bırakıp) bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz. (taptıklarımız bir hiçmiş)” derler. İşte Allah inkârcıları böyle saptırır. Bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanızdan ve böbürlenmenizden ötürüdür. Onlara, “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” (denir). Sen sabret! Şüphesiz Allah’ın verdiği söz gerçektir. Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de (ya da göstermeden önce) seni vefât ettirsek de, sonunda onlar bize döndürüleceklerdir. Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıkla-rımız da var, anlatmadıklarımız da var. Hiçbir peygamber Allah’ın izni olmadan bir mûcize getiremez. Allah’ın emri ge-lince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar. Allah, bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır. Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasınız diye onları yarat-mıştır. Onlarla ve gemilerle taşınırsınız. Allah size âyetlerini gösteriyor. Allah’ın hangi âyetlerini inkâr edersiniz?’ şeklinde açıkladıktan sonra seksen ikinci ayette ‘Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha çok, daha güçlü ve onların yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazanmakta oldukları şeyler onlara bir fayda verme-mişti’ buyurularak yine geçmiş milletlerin hayatlarından ibret alınması gerektiği ifade edilmiş, surenin geri kalan 83-85 ayetlerinde de inkarcıların hazin sonu şöyle açık-lanmıştır. ‘Peygamberleri onlara apaçık deliller getirince, sahip oldukları bilgi ile şımardılar (ve onları alaya aldılar). Sonunda alaya almakta oldukları şey kendilerini sarıverdi. Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” dediler. Fa-

kat, azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.’

Sevgili okurlar,

Yukarıda da ifade edildiği üzere yukarıdaki ve daha başka ayetlerden açıkça anlıyoruz ki Kur’an’daki kıssalar bizlerin onları okuyup anlamamız ve bu kıssalardan ken-dimize ders çıkarmamız için bizlere Allah Teala tarafından anlatılmıştır. Yoksa insanlar bir kısım hikayeleri okusunlar hoşça vakit geçirsinler diye anlatılmamıştır. Bizler bizlere ışık tutmak için gönderilen ilahi kıtabımız Kur’an-ı çokça okumalı, onu anlamaya çalışmalı ve ondan kendimiz için dersler çıkarmalı, hayatımızı ona göre tanzim etmeliyiz. Mesela Hz. Adem’in yaratılışını anlatan ‘Hani, Rabbin meleklere, «Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım» demişti. Onlar, «Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.» demişler, Allah da, «Ben sizin bilmedi-ğinizi bilirim» demişti’ mealindeki Bakara suresi otuzuncu ayetten insanın yaratılışı, yapısı icabı kötülüğe ve kan dök-meye meyilli olduğu dersini çıkarıyoruz. Bu yönünün de sadece Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla giderileceğini başka ayetlerden anlıyoruz. Yine Allah’ın emri ile bütün meleklerin Hz. Adem’e secde etmesi ama Şeytanın böbür-lenip, kibirlenip, büyüklük taslayıp secde etmemesinin ‘Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bun-dan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu’ şeklinde anlatıldığı Bakara suresi otuz dördüncü ayetten çıkarmamız gereken ders ise herhalde kibrin, büyüklen-menin İslam’da olmadığı dersi olsa gerektir. Çünkü Nahl suresi yirmi üçüncü ayette Allah’ın büyüklük taslayanları hiç sevmediği açık bir şekilde anlatılmıştır.

Ne mutlu Kur’an-ı okuyup onu anlayıp hayatına tatbik edebilenlere! Ne mutlu Kur’an’ın yaydığı ışıktan nasibi alabilene! Ne mutlu bunun sonucunda dünya ve ahiret hayatı cennet olana! Değil mi ki din ‘dareyn saadeti’ dün-ya ve ahiret mutluluğu diye tarif ediliyor? Kim istemez bu yüce mutluluğu?

Kur’an KıssalarınınBize Hatırlattıkları (II)

Dr. Mustafa KahramanDeventer Din Hizmetleri Ataşesi

Page 22: HDV Bülten Sayı 19

22 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfına bağlı camilerde görev yap-mak üzere 2010 yılı içerisinde 3 ü bayan görevli olmak üzere 26 yeni görevlisi Hollanda’da göreve başladı. Bi-

lindiği üzere 142 bağlı camisi bulunan Hollanda Diyanet Vakfı camilerinden 110 tanesinde resmi din görevlisi görev yapmaktay-dı. Yıllardır görevlisi olmayan 32 camiden 26 sına sine 2010 yılı içerisinde yeni din görevlisi kadrosu verildi.

Vize işlemleri Hollanda Diyanet Vakfı tarafından toplu olarak yaptırılan ve Türkiye’de Bursa Diyanet Eğitim Merkezinde dil kursuna tabi tutulan din görevlilerinden bir kısmı, 2010 yılı Ra-mazan Ayı içerisinde diğer kısmı da Ramazandan hemen sonra olmak üzere Hollanda’ya gelerek görevlerine başladılar. Şu anda vize işlemleri devam etmekte olan 5 din görevlisinin de önümüz-deki günlerde görevlerine başlamaları beklenmektedir. 2010 yılın-da Hollanda’da görev yapan resmi görevli sayısı 137 ye çıktı. Yeni göreve başlayan din görevlileri ve görev yerleri aşağıda verilmiştir.

Hollanda’ya 26 Yeni Din GörevlisiAdı Soyadı Görev Yeri

1 Kadir KAYNAR Aalten

2 Mukaddes ADIŞEN Amersfoort

3 Ramazan ACAR Appingedam

4 Aysun DÜNDAR Deventer Merkez

5 Asım YEŞİLYURT Emmeloord

6 Nusret GENCER Goor

7 Ahmet GOZCU Hengelo

8 Adem TORLUOĞLU Hoogezand

9 Uğur YILMAZ Raalte

10 Şakir ŞAHİN Sneek

11 Kaya Duran ARSLAN Ulft

12 Mustafa KALYONCUO Winterswijk

13 Muhammet Akif TUNÇ Zeist

14 Hüseyin ERDOĞAN Zevenaar

Adı Soyadı Görev Yeri

1 Abdullah AKSU A’dam Noord Kuba

2 Osman FEDAYİ A’dam Sülmaniye

3 Erkan ŞENOĞLU Den Bosch

4 Muzaffer ÇAKIR Den Haag MK

5 Yunus TÜRKYILMAZ HDV Merkez

6 Ayşe Konak CEYHAN Helmond

7 Mahmut ÖZCAN Oudheusden

8 Hasan AKÇAY Panningen-Helden

9 Mustafa DÖKMEN R’dam Ulu

10 Salih AYBEY Spijkenisse

11 Şaban ÇAKIR Weesp

12 İdris KALAY Zoetermeer

Page 23: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 23

HDV BÜLTEN

Delft’te organize edilen ve Delft Sultan Ahmet Cami cemaatinin de katıldığı

Barış Yürüyüşü (Voettoct van Vrede) 23 Eylül 2010 tarihinde yapıldı. Delft Sultan Ahmet Camii’ni temsilen din

görevlisi, dernek başkanı, bayanlar ve gençlik kolları temsilcilerinin yanısıra çok sayıda vatandaş bu anlamlı prog-rama iştirak ettiler.

Delft Vierhoven Kerk Kilisesinde

başlayan yürüyüş boyunca, mahalle evi (Buurthuis), Delft Sultan Ahmet Camii ve Adelbertkerk kiliselerine uğrayan katılımcılar en son Mahalle evinde yapılan konuşmalar ve ikram sonrası dağıldılar.

Delft’de Çocuklara Özel Spor Günü

HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nde Din Dersleri ve Türkçe derslerine ka-

tılan çocuklara Camiyi daha da sev-dirmek ve derslere daha istekli gel-melerini sağlamak amacıyla bir spor programı yapıldı. Cami yönetimi, din görevlisi ve cami eğitim komis-yonu üyelerinin özverili ve gayretli çalışmaları ile organize edilen bu fa-aaliyete çok sayıda çocuk katıldı.

HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nin hemen yanında yeni hizmete açılan spor salonunda, 24 Ekim Pazar günü saat 10:00 ile 13:00 arasında çeşitli spor etkinlik-leri yapılarak çocukların eğlenceli bir gün geçirmeleri sağlandı. Camii yönetimi tarafından çocuklara yiye-cek ve içecek ikramı yapıldı. HDV Delft Sultan Ahmet Camii din gö-revlisi Mahmut Arcaklıoğlu, camide yapılacak etkinlikler için oluşturu-

lan komisyonun ve Camii yönetimi ve bayanlar kolunun destekleriyle her ay çocuklara yönelik eğitici ve eğlendirici ve toplumu kaynaştırıcı faaaliyetlere ağırlık verdiklerini ve yurttaşlarımızın da bundan son de-rece memnun olduklarını söyledi.

Delft Sultan Ahmet Camii Barış Yürüyüşü’ne Katıldı

Page 24: HDV Bülten Sayı 19

Tâbiînin büyüklerinden. Hadîs ve fıkıh âlimidir. İsmi, Abdullah; Künyesi,

Ebû Kılâbe’dir. Basralı’dır. Doğum târihi bilinmemekteyse de vefâtı 104 veya 106, 107 târihleri olarak rivâyet edilir. Eshâb-ı kirâmdan Sâbit bin Kays, Enes bin Mâlik, Tâbiînden Ebû Eyyûb-i Sahtiyanî ve Katâde’den (r.anhüm) ders alıp, hadîs-i şerîf rivâyet etti. Hadîs ilminde sikadır (sağlam, güvenilir). Bir hadîs-i şerîfi öğrenmek için seyahat ederdi. “Hiç bir işim olmadığı halde Medine’de, sırf bir hadîs-i şerîfi daha önce duy-muş olan bir şahıstan dinlemek için üç gün kaldım” buyurdu. Hadîs-i şerîflerin toplanıp, yazılması için uğ-raşırdı. Vefâtından evvel, kitaplarının Tâbiînin büyüklerinden, fıkıh âlimi ve evliyâdan Ebû Eyyûb-i Sahtiyanî’ye (r.a.) verilmesini vasiyet etti. Bir deve yüküne yakın kitapları Ebû Eyyûb-i Sahtiyanî’ye verildi.

Alim ve fazıl bir zâttı. Hikmet dolu pek çok sözleri vardır. Devamlı helâl kazanmayı teşvik ederdi. Bunun için, Eyyüb-i Sahtiyânî’ye “Çarşıya git iş ara Zira en büyük huzur, insanlara muhtaç olmamaktır” buyurdu. Yine bir zâta “Seni, geçimini temin ederken görmek, câmi köşesinde görmemden daha sevimlidir.” buyurdu. Sohbetine devam eden bir talebesi vardı.

O döküntü hurma satardı. O’na; “Ben, senin sohbet meclisinden fay-dalandığını zan ediyordum. Fakat şu bir hakikattir; Allahü teâlâ her düşük şeyden bereketini almıştır.” buyurdu. “Hem dünyâ, hem de âhirette yaşa-yan kimseye ne se’âdet” buyurunca “Âhirette nasıl yaşandığı” kendisin-den soruldu. “Dünya yaşayışında Allahü teâlâ’yı hatırından çıkarmadı ve daima O’na yalvardı ve bu sayede de âhirette O’nun rahmetine mazhar oldu” buyurdu. “Bir kimse bir bid’at ortaya çıkarırsa onunla harb ederim.”

“Allahü teâlâ’ya şükür yapılmasına vesîle olan dünyâlık insana zarar ver-mez.” “Bir sözü anlamıyacak kimseye söyleme! Çünkü o söz, ona zararlı olup, fayda vermez.” “Arzu ve istekleri peşinden koşanlarla beraber oturup kalkmayınız. Onlarla konuşmayı-nız. Çünkü, sizi kendi sapıklıklarına düşürmelerinden, zihninizi karıştır-malarından korkuyorum.” “Sana, din kardeşinden istemediğin bir şey ulaşırsa, onun için bir özür ara. Bir mazeret bulamazsan, kendi kendine, belki benim bilmediğim bir durum vardır, de.” “Kıyâmet günü Arş-ı a’lâ tarafından bir münâdi Yunus sûresi 62 nci âyet ile nida eder; “Ey Allah’ın sevgili kulları! Sizin için bir korku yoktur. Siz mahzun da edilmezsi-niz.” Bu nidadan sonra herkes, başını yukarı kaldırır ve; inandık îmân ettik, derler. Ancak, münafıkların başları ise hiç yukarı kalkmaz ve yere eğilirler.” “Bir kimse ya iyiliği veya kötülüğü is-ter. Ancak kalbinde bir emr edici veya bir yasaklayıcı bulur. Emr edici, iyi-liği emr eder; yasaklayıcı, kötülükten alıkor.” “Bid’at ehli ile oturmayınız. Onlarla sohbet etmeyiniz. Zira sizi dalâlete düşürebilir veya bilmediğiniz kötülüklere bulaştırabilirler.” “Alimler üç kısımdır. Bir kısmı, ilmi ile amel eder, insanlar da onun ilmiyle amel ederler. Diğer bir kısmı, ilmi ile amel eder, fakat insanlar onun ilmiyle amel etmez. Başka bir kısmı da ilmiyle kendisi amel etmediği gibi insanlar da amel etmez.” “Allahü teâlâ, şeyta-na la’net edip, ona kıyâmet gününü gösterdi. Şeytan; Yâ Rabbi! İzzetin hakkı için, ruh kendilerinde bulun-duğu müddetçe insanların kalbinden çıkmayacağım, dedi. Allahü teâlâ bu söze karşılık, izzetimin hakkı için ben de, onlarda ruh bulunduğu müddetçe tevbe etmelerine engel olmam. Her zaman tevbe edebilirler, vaadinde bulundu.” Abdullah bin Zeyd haz-retleri namazlardan sonra “Allahüm-me innî es’elüke’t-tayyibât ve terk-

elmünkerât ve hubbe’l-mesâkîn ve en tetûbe aleyye ve izâ eratte lî ibâdike fitneten en tevevfanî gayre meftûn.” duâsını okurdu. Rivâyet et-tiği hadîs-i şerîflerden bazıları:

“Ramazan ve kurban bayramları-nı tehlîl, takdîs, tahmîd ve tekbîr ile süsleyiniz.”

“Üç şey vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse imânın tadını bulur. Birincisi, bir kimseye Allah ve Resûlü, başkalarından daha sev-gili olmak. İkincisi, bir kimse sevdi-ğini Allah için sevmek. Üçüncüsü, bir kimseyi Allah küfürden kurtar-dıktan sonra tekrar küfre dönmek-ten, ateşe atılmaktan tiksindiği gibi tiksinmek.” “İşlerin en hayırlısı, çok aşırı veya eksik olmayıp, orta mertebede olanıdır.”

“Allahü teâlâ benim için yeri bir araya getirdi. Yerin doğusunu ve ba-tısını gördüm. Eğer ümmetim me-lik olursa, bana gösterilen yerlere ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz iki hazine verildi.

Ben, rabbimden, umûmî bir dal-gınlık sebebiyle ümmetimi helâk etmemesini, bir düşmanı onlara musallat kılmamasını istedim. Al-lahü teâlâ: Yâ Muhammed, ben hü-küm verdiğim zaman, o artık geri çevrilmez, isterse bütün insanlar bir araya gelsin, buyurdu. Ben ümme-tim için saptırıcı olanlardan korku-yorum. Onlar üzerine kılıç geldiği zaman, kıyâmete kadar, artık on-ların üzerinden kalkmaz. Ümme-timden bir topluluk, müşriklere katılıncaya, putlara tapınıncaya kadar kıyâmet kopmaz. Ümmetim arasında yalancılar çıkacak. Onlar peygamber sanılacak. Halbuki son Peygamber benim. Benden sonra Peygamber yoktur. Ümmetimden bir cemaat (topluluk) daima, doğru yola davet edici olacaklar. Allahü teâlâ’nın emri gelinceye kadar on-lara, muhalifleri (düşmanları) zarar veremeyecektir.”

ABDULLAH BİN ZEYD (Ebû Kılâbe)

24 | SAYI 19 | EKİM 2010

İSLÂM BÜYÜKLERİ

Page 25: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 25

HDV BÜLTEN

HDV İhlas Camii Yönetim Kurulu bir kermes dü-zenlenmesine karar ver-

di. Kermesi düzenlemek üzere henüz bayanlar kolu kurulmamış olduğun-dan Geleen’de bulunan bayanlardan yardım istendi. Bayanlar bu yardım çağrısına olumlu cevap vererek kermes için gerekli hazırlıkları yaptılar.

25 ve 26 Eylül Cumartesi ve Pazar günü, Geleen’de yapılan kermese, Türk ve Hollandalı olmak üzere çok sayıda kişi katıldı. Bayanların hazırla-dıkları çeşitli yiyecekler ziyaretçilere sunuldu. Geliri camimiz yararına ol-mak üzere düzenlenen kermese kadın-ların katkısı büyük oldu. Ayrıca ker-mesten sonra Geleen’de bu çeşit faali-yetlerde bulunmak üzere kadın kolları kurulmasına karar verildi.

HDV Geleen İhlas Camii’nde Kermes

Page 26: HDV Bülten Sayı 19

Hollanda TEMA ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından yürütülen Yeşil Camii Projesi çerçevesince bir grup vatandaşımız Rotterdam’ın güneyindeki Karel de Schot kuş bakım merkezini ziyaret ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldılar.

HDV Rotterdam Kocatepe Camii ile ortaklaşa yürü-tülen çalışmayla bölgede-

ki Kuş Bakım Merkezi’ni ziyaret eden katılımcılar, çevre, doğa, göçmen kuş-lar, yaralı kuşların bakımı ve rehabila-tasyonu konularında bilgi edindiler.

Hollanda Tema Müdürü Serdar Köker, HDV Kocatepe din görev-lisi Lütfi Aydın, ROTEB Bölge Te-mizlik Kurumu görevlisi Reyhan Fartay,TEMA Proje Koordinatörü Hüseyin Kızılca’nın yanı sıra temsili Nasrettin Hoca ve bazı vatandaşları-mız katıldı. Gezi ile ilgili olarak bir açıklamada bulunan Hollanda TEMA müdürü Serdar Köker: “Hollanda Di-yanet Vakfı ile beraberce yürüttüğü-müz proje çercevesince, doga, çevre, enerji, atık suların degerlendirilmesi, bilinçli enerji ve detarjan kullanılması konularında bazı kentlerde çalışmalar yaptık. Bu gün Rotterdam’da ziya-ret ettiğimiz Kuş Bakım merkezinde de yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldık. Bilindiği gibi bir çok vatanda-şımız elindeki yiyecek atıklarını ve beyatlamış ekmekleri martılara, gü-vercinlere, ördeklere atmaktadır. İyi niyetle ve sevap kazanmak için yapmış olduğumuz bu hareketle aslında bil-miyerek hayvanlara kötülük etmek-teyiz. Ortalama ömrü 10 yıl olan bir kuşun ömrü, insanların onlara attık-ları yiyeceklerle 2,5 yıla düşmektedir.

İnsanların ihtiyaçlarına göre ekmek ve diğer yiyeceklerin içlerine katkı mad-deleri konmaktadır. Bu katkı maddeli yiyecekleri yiyen kuşlar ve diğer yaba-ni hayvanlar bundan olumsuz etkile-nerek hasta olmakta ve ömürleri kısal-maktadır. Bizim iyi niyetle yapmaya çalıştığımız bu davranışımız aslında onları olumsuz bir yaşama itmekte ve bilmeden bu hayvanların ömürlerini azaltmaktayız. Bilmeden yaptığımız aslında iyi niyetle yapmış olduğumuz bu davranışımızla doğada var olan dengelerin bozulmasına sepeb ola-bilmekteyiz. Bu bağlamda elimizdeki yiyecek ve ekmek artıklarını başka bir şekilde değerlendirmenin yollarını aramalıyız dedi.”

Çalışma ile ilgili bilgi veren HDV Rotterdam Kocatepe din görevlisi Lütfi Aydın konuşma-sında Hollanda Diya-net Vakfı ile ortaklaşa yürütülen proje çerçe-vesince cemaatimizden oluşan grupla geldi-ğimiz bu kurumda, bir çok faydalı bilgiler

aldık. Cemaatimiz burada edindiği bilgileri ve bizzat yerinde gördüğü ça-lışmaları diğer arkadaşlarına da anla-tacaklar. Bizler için son derece önemli ve ögretici bir etkinlik oldu. Emeği geçenleri kutluyorum şeklinde açık-lamada bulundu. Temsili Nasrettin Hoca da Kuşlara gereken ilgi ve ihti-mamı gösterin çağrısında bulundu.

Etkinlik ile ilgili olarak bir açıkla-ma yapan TEMA Proje Koordinatörü Hüseyin Kızılca da “Hollanda TEMA Vakfı olarak Hollanda Diyanet Vakfı-na bağlı camilerde bu güne kadar bir çok alanda ortaklaşa çalışmalar yaptık. Rotterdam’ın güneyinde bulunan Ko-catepe Camii ile de ortaklaşa yapılan bu çalışmada Karel De Schot Kuş Ba-kım merkezinde yapılan çalışmaları yerinde izledik. Yetkililerden bilgiler aldık. Almış olduğumuz bu bilgileri etrafımızdaki kişilere duyuracağız. Ay-rıca bu geziye katılan bazı vatandaşla-rımız bu kurumda gönüllülük bazında çalışmalara katılacaklarını açıkladılar. Bu bizleri ziyadesiyle memnun etmiş-tir. Bundan böylede bu tür bilgilendir-me gezilerine devam etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Artık Ekmekle Nasıl Sevap İşlenir

26 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Page 27: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 27

HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı Gençlik Koordinatörlüğü gözetiminde ve katılımı

ile HDV Amersfoort Mevlana Genç-lik yönetimi oluştuldu. Bu amaçla yapılan toplantıya HDV Gençlik Koordinatörü Uğur Kaya ve HDV Amersfoort Mevlana Cami din gö-

revlisi Fatih Özen, ve Cami gençleri katıldı. Gençlere camilerde görev ve sorumluluk alamanın önemi anlatıldı ve HDV’nin gençlik çalışmalarında-ki vizyon ve misyonu hakkında bilgi verildi. Yaklaşık 30 gencin katılımı ile düzenlenen toplantı sonunda gençlik yönetimi oluşturuldu. Yönetim Ku-

rulu; başkan Hacı Hamurcu, başkan yardımcısı Yasir Rahat, ikinci başkan yardımcısı Halil Argün, Sekreter Mu-hammed İsa Kılınç, muhasip Kadir Kaynak, gezi ve organizasyon sorum-lusu Cihan Yücel ve teşkilatlandırma sorumlusu Musa Yıldız’dan oluştu.

Hollanda’da İslam her geçen gün hızla yayılıyor.

Deventer’de yaşayan Paulien Maria adlı bir bayan HDV Deventer Merkez Camii’ne gelerek Müslüman olmak iste-diğini söyledi. Pauline Maria daha sonra din görevlisi Bekir Engin tarafından düzenlenen ihtida merasiminde şahitler huzurunda kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.

Paulien Maria uzun zaman-dır İslamiyeti araştırdığını ve bu araştırmaların kendisini müslümanlığa yönelttiğini, dolayısıyla tamamen kendi isteğiyle Müslüman olduğunu ifade etti. Din görevlisi Bekir Engin tarafından kendisine İslam dini hakkında bilgiler verildi ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından bastırılarak dağıtılan Hollandaca mealli Kur’an-ı Kerim hediye edildi.

HDV Amersfoort Mevlana Gençlik Yönetimi Oluşturuldu

HDV Deventer Merkez Camii’nde ihtida merasimi

Page 28: HDV Bülten Sayı 19

28 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Assen HDV Mevlana Camii’nin kültür etkin-liklerinden birisi daha,

15.10.2010 Cuma günü Assen’da bu-lunan Drenthe bölge merkezindeki GGZ’de (De Geestelijke gezondhe-idszorg - Ruh sağlığı) gerçekleştirildi. GGZ yönetimi ve personeliyle devamlı

irtibat halinde olan Mevlana Camii bu kez de bu kurumda tedavi gören kişiler için bir Türk günü tertipledi. Program-da, burada tedavi gören kişilere, Türk mutfağını tanıtmak amacıyla, bayan cemaatin Assen Mevlana Camii mut-fağında hazırlamış olduğu çeşitli ev ye-mekleri ikram edildi. Türk müziğini ta-

nıtmak maksadıyla din görevlisi Tacet-tin Bıyık, ud eşliğinde farklı formlarda eserler seslendirdi. Türk tarihi ve kültü-rü hakkında bilgiler sunularak akabin-de mini bir yarışma yapıldı. Sorulara doğru cevap verenlere küçük ödüller verildi. Program baklava eşliğinde Türk çayı içilerek tamamlanmış oldu.

HDV Deventer Merkez Camii’nde bu yıl hacca gide-

cek olan hacı adaylarına din görevlisi Bekir Engin tarafın-dan bir seminer verildi. Semi-nerde, Kur’an-ı Kerim tilave-tinin ardından hac ibadetinin önemi ve zorluğu, baştan sona sabır gerektiren bir ibadet ol-

duğu ifade edildi. Daha son-ra hacıların hacdan önce ve hac esnasında uyması gereken hususlar detaylı bir şekilde anlatıldı. 10 ve 17 Ekim tarih-lerinde iki bölüm halinde ve-rilen seminerde zaman zaman duygulu anlar da yaşandı. Hac ile ilgili soru ve cevapların ar-dından program sona erdi.

Assen GGZ’de Türk Gecesi

HDV Deventer Merkez Camii’nde Hacı Adaylarına Seminer

Page 29: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 29

HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfımı-zın en önemli çalışmaların-dan olan gençlik ve eğitim

programlarının devamı olarak HDV Harderwijk Mehmet Akif Ersoy cami-mizde bölge gençlik toplantısı Harder-wijk Gençlik teşkilatımızın evsahibli-ğinde ve Hollanda Diyanet Vakfımızın Gençlik Koordinatörü Uğur Kaya’nın başkanlığında düzenlendi. Toplantı-

ya bölgede bulunan camilerden HDV Amersfoort Mevlana Gençlik, HDV Dieren Selimiye Gençlik, HDV Barne-veld Ulu Gençlik ve HDV Zwolle Ulu Gençlik teşkilatları yöneticisi gençleri-miz katıldı.

Toplantıda camilerimizde yapılan programları ile her caminin kendi gençlik çalışmaları hakkında bilgiler ve-

rildi. Camilerde gençlik çalışmalarının daha verimli olması için neler yapılma-sı gerekildiği hususunda bilgi alışverişi yapıldı. Hollanda Diyanet Vakfımızın gençlik çalışmalarındaki vizyon ve mis-yonu yönetici arkadaşlar ile paylaşıldı. Bölgede yapılması düşünülen Hollanda Diyanet Vakfı koordinesinde yapılma-sı planlanan gençlik şöleni için görev paylaşımı yapıldı.

HDV Hoogvliet Merkez Camii ve Tema Vakfı’nın işbirliğiyle Hoogvliet Mer-

kez Camii’nde Kuran eğitimine devam eden öğrenciler, Blijdorp hayvanat Bahçesine geziye götürüldü. İçinde yaşadığımız tabiatın farkındalığına büyük önem veren Hoogvliet Merkez

Camii din görevlisi S.A. Aydil, öğrenci-lerde de bu bilincin oluşması amacıyla Tema Vakfının davetine icabet ederek bu geziye öğrencileriyle birlikte iştirak etti. Gezide tabiatın bin bir türlü mu-cizesine şahit olan öğrenciler, biz insan-lar için nasıl bir dünya var edildiğine yeniden şahit olarak Yüce Yaratana bir

kez daha şükrettiler. Gezide çocuklara başta yönetim kurulu üyesi N. Cevher olmak üzere, C. Özseydar ve Z. Çınar da gönüllü rehberlik ettiler. Gezinin bitmesini hiç istemeyen Hoogvlietli çocuklar bir daha ki geziyi dört gözle beklediklerini ifade etmekten kendile-rini alamadılar.

Hollanda Diyanet Vakfı Gençlik ÇalışmalarıDevam Ediyor

HDV Hoogvliet Merkez Camii’nde Çevre Duyarlılığı

Page 30: HDV Bülten Sayı 19

30 | SAYI 19 | EKİM 2010

ŞİİR KÖŞESİ

Ey cümle halkı yaradan,Kaldır hicâbı aradan!Kurtar beni bu yaradan,Hayranın olayım Senin.

Sensin Ehad, Sensin Samed,Kullarına eyle meded.Tak boynuma aşkî kemend,Mecnunun olayım Senin.

Abdî mahzun mücrim kuldur,Vaslın ile anı güldür.Efendim nefsimi öldür,Kurbanın olayım Senin. Sarı Abdullah Efendi

Ezelden âşinânım ben, ezelden hem-zebânımsın;Beraber ahde bağlandık ne olsan yâr-i cânımsın.Ne olsam zerrenim, kalbimde hâlâ çarpar esrârın,Gel ey cânân gel ey cân kalmasın ferdâya dîdârın!.. Mehmed Âkif

Gözüm seni görmek içün Elim sana ermek içün,Bugün canım yolda kodum Yarın seni bulmak içün… Yunus Emre

Masnû‘a bakan Sâni‘-i yetkâyı görür,Her zerrede mihr-i felek-ârâyı görür.Mutlaktır eden cilve mukayyette bütün,Dikkatle bakan katrede deryâyı gör. Muhyiddin Raif Yeğin

Page 31: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 31

HDV BÜLTEN

HDV Lelystad Osmanlı Camii yeni Yönetimi, Kadınlar Kolu ve Din Görevlisi ile birlikte Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı ve Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ı Den Haag’da bulunan HDV merkezinde ziyaret etti.

Ziyarete, Cami Şube Başkanı Ayhan Halı-cı, yardımcıları Yusuf

Temel ve Kamil Uzun, Kadın Kolları Başkanı Sevil Korkmaz ve ekibi ile din görevlisi Ömer

Altundağ katıldılar. Tanışma ziyaretinde özellikle kadın kol-ları ilk defa Vakıf Başkanı ve Din Hizmetleri Müşavirini, Vakıf Binasını ve Vakıf çalış-malarını yerinde görmekten

çok memnun olduklarını, bu tür ziyaretlerin gerek cami yöneticileri ve gerekse kadın kolları için faydalı olacağını belirterek ziyaretten memnun-kaldıklarını ifade ettiler.

HDV Lelystad Osmanlı Camii Yönetimi ve Kadınlar Kolu’ndan HDV’ye Ziyaret

Page 32: HDV Bülten Sayı 19

Kurban ne demektir, hükmü nedir?

Sözlükte yaklaşmak, Allâh’a ya-kınlaşmaya vesile olan şey anlam-larına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uy-gun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.

Akıllı, hür, mukim ve dini ölçü-lere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiy-le kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kur-ban kesemeyenlere yardımda bu-lunmuş, hemde Cenab-ı Hakka yaklaşmış olur.

Kurban ibadeti, İslam toplum-larının şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri yeri-ne getirilmektedir. Kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etme-ye hazır olduğunun bir nişanesidir.

Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise sünnet-i müekkededir. Dini kay-naklarda Peygamber efendimizin kurbanını daima kestiği ifade edil-mektedir.  

Kurbanın dinî dayanağı nedir?

Genel anlamda kurbanın bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet yer al-maktadır. Hz. İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine, Allâh tarafın-dan bir kurbanın verildiği açıkça bildirilmektedir. (Saffat 37/107)

Ayrıca aşağıdaki ayetler de genel anlamda kurban ibadeti ile ilgili-dir:

- “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıl-dık…” (Hacc 22/34)

- “... kendilerine rızık olarak ver-diği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allâh’ın adını an-sınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”(Hacc 22/28)

  “Kurbanlık büyükbaş hayvan-ları da sizin için Allâh’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah›ın adını anın. Yanları üzerlerine dü-şüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “On-ların etleri ve kanları asla Allah›a ulaşmaz. Allah›a ulaşacak olan ancak, sizin takvanız (O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadet) dir.” (Hac 22/36;37)

Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin ibadet amaçlı birer uy-gulama olduğu açıktır. Bu amaçla kesilen hayvanların, et ve kanları-nın Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun vurgulanması kurban kesmenin ibadet olduğunun açık gösterge-sidir.

Kurban kesmenin amacı nedir?

Kurban ibadetinin  asıl amacı Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakınlaşmayı arzu etmektir. Kur-ban kesen, bu ibadetiyle Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğu-nu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır. Görüldü-ğü gibi bu ibadetin ruhunda Hak-ka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların simgesi  ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri dini hayatı-mızda önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolun-da feda etmeye hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir.

İslam Dini; ferdi, ruhi-derûni hikmetlere ve insanî erdemlere ulaştırmayı öngörürken; toplum-lar için, birleştirici ve bütünleş-tirici bazı emir ve uygulamalar da getirmiştir. İslam dininin bu üstün özelliği, zekât, hac ve kur-ban gibi sosyal boyutlu malî iba-detlerde, daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ibadetler başlangıçtan bütün Müslüman toplumlarda, genel esasları ve özü hiç bir değişikliğe ve müdahaleye uğramadan  devam etmiş ve yeni nesillere intikal ettirilmiştir.

Kurbanla İlgili Sıkça Sorulan Sorular

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI

32 | SAYI 19 | EKİM 2010

FIKIH KÖŞESİ

Page 33: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 33

HDV BÜLTEN

HDV Uden Yıldırm Beyazıt Camii Gençlik Kolları-nın her sene düzenlediği

ve geleneksel hale gelen salon futbol antremanları başladı. Salon futbol antremanları çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik olarak tertip edil-mektedir.

Gençlik kolları sorumlusu Seyfullah

Yüksel’in özverili çalışmaları sonucu düzenlenen salon futbol antremanları hem çocukların birbirlerini tanımala-rına, bir arada bir şeyler başarabilme-nin tatlı huzurunu yaşamalarına, hem de yeni arkadaşlıkların kurulmasına vesile olmaktadır.

Yetişkinlere yönelik olarak tertip edilen salon futbol antremanlarının il-

kine din görevlisi M. Akif Karabulut, camii şube yöneticileri ve cemaat ka-tıldılar. En az çocuklar kadar yetişkin-lerin maçları da çekişmeli geçmekte, hayatın bir çok sorunlarıyla sıkılmış cemaatin bir nebze olsun stres atması-na vesile olmaktadır. Dostluklarla, şa-kalaşmalarla başalayan futbol maçları yeni ve kalıcı dostlukların kurulması-na vesile olmaktadır.

2005 yılında Steenwijk’te ilk okullarda kaldırılan Türkçe dersleri kasım 2010 yılında

tekrar başladı. Yoğun bir çalışmanın sonucunda HDV Steenwijk Camiinin de katkıları Türkçe Okul Aile Birliğini kurup bir senelik çalışmanın sonucun-da meyvesini verdi. Yerel yöneticiler ve değişik okullarlala goruşup, çarşamba günleri öğle bir ilk okulda Türkçe Eği-timine başlandı.

Türkçe Eğitimi Okul Aile Birliği Başkanı ve HDV Steenwijk Tuba Ca-mii Başkanı Faruk Ersoy “Bizler bur-da yaşıyoruz, burda yaşamaya devam edeceğiz. Ancak dilimizi ve dinimizi kaybetmeden yaşayacağız. Zamanında güzel Türkçemize sahip çıkmadık. Za-man geçtikçe çocuklarımızın Türkçe

de zorlandıklarını fark ettik. Steenwijk küçük kasabadır. Yaklaşık 80 hane Türk yaşamaktadır. Yapılan işe inanıp azim-li olduktan sonra velilerin de desteğini alıp küçük büyük farketmez, istenildiği takdirde mutlaka başarıya ulaşılır, diye konuştu.

Din görevlisi Zeki Güven’in her fır-satta cematimizi Türkçe’nin önemin-den bahsetmesi, ve-lilerin bilgilendiril-mesine ve bilinçlen-dilrimesinde Türkçe Eğitiminin başla-masında da önemli yeri olduğuna dikkat çeken Faruk Ersoy,

Türkçe Kitapların Hollanda Diyanet Vakfından temin edilmesinin de büyük bir nimet olduğunu ifade etti. Türkçe Eğitimi verilmeyen yerleri bir an önce bu yönde çalışmalar yapmasının gele-ceğimiz bakımından oldukça önemli olduğunu vurguladı.

Uden’de Geleneksel Futbol Şöleni

Steenwijk’te Türkçe Heyecanı

Page 34: HDV Bülten Sayı 19

34 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Cemaatin tanışıp, kaynaş-masının amaçlandığı prog-ram, öğle namazı sonrası

yapılan hazırlıklarla başladı. İkindi namazı öncesi mangallar yakılıp ke-baplar pişirildi, beraberce yemekler yenildi. Ardından cematimizden

bayan Özlem Topcu, çocuklarımızı daha önce hazrlayıp çeşitli oyunlar sergilenmesine vesile oldu, mini fut-bol turnuvası düzenlendi. Semaver-lerde hazırlanan çayların tadıyla yapı-lan yoğun sohbet, muhabbet ve neşe içersinde devam eden programda,

bayanlar da kendi aralarında sohbet edip eğlendiler. Cemaatin memnu-niyetinin gözlemlendiği, Steenwijk’e yakın Havelte köyünde gerçekleşen piknik programı akşam namazına ka-dar devam etti.

HDV Steenwijk Tuba Camii Yönetim Kurulu ve Kadın-lar Kolu tarafından Türk

kültürünü tanıtmak, Türk ve Hollanda toplumunu kaynaştırmak amacıyla, her yıl çevre şehir ve kasabalarda ker-mes faaliyetlerine bu sene de devam edildi. Steenwijk, Roden, Meppel ve Emmen de yapılan bu kermeslere özellikle Hollandalıların ilgisi oldukça yoğun olduğunu bildiren HDV Tuba Camii başkanı Faruk Ersoy bu kermes-

HDV Steenwijk Tuba Camii’nde Piknik

HDV Steenwijk Tuba Camii’nde Kermes

HDV Steenwijk Tuba Camii’nde son yıllarda gelenek haline gelen bütün cemaate yönelik piknik tertip edildi. Tertip edilen programa, bayan-erkek, büyük-küçük demeden Steenwijk’te yaşayan Müslüman-Türk cemaatin büyük bir kesimi katıldı.

leri 5 senedir yaptıklarını muhtelif yer-lerden de teklif geldiğini bildirdi. Böyle güzel faaliyetlerin toplumu birbiriyle kaynaştırdığını gelecek nesiller açısın-dan bu faaliyetlerin önemli olduğunu

belirterek emeği geçen herkese tek tek teşekkür etti. Devamlı panayır havasın-da geçen kermeslerde Türk mutfağın-dan çeşitli yiyecekler satıldı.

Page 35: HDV Bülten Sayı 19

Kimsenin kimse namına

bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye

alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı

ve onların yardım görmeyeceği günden

korunun. (Bakara suresi

123. Ayet)

Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah

aleyhissalâtu vesselâm aramızda ayağa kalkıp şu beş cümleyi söyledi:

Allah Teâla Hazretleri uyumaz, zaten O’na uyku da yakışmaz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır. Geceleyin yapılan amel, gündüzleyin yapılandan önce; gündüzleyin yapılan amel de geceleyin yapılan amelden önce Allah’a yükseltilir. O’nun hicâbı nurdur. Eğer o perdeyi açacak olsa, veçhinin sübuhâtı, basarının ihâta ettiği bütün mahlükatını yakardı.” (Müslim, İmân 293 (179)

EKİM 2010 | SAYI 19 | 35

Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif

Page 36: HDV Bülten Sayı 19

16 Ekim Cumartesi başlayan ve 23 Ekim Cumartesi günü son bulan Bosna Hersek ziyareti-

ne, yaşları 17 ile 30 arasında değişen, Hollanda’nın farklı sehirlerinde yüksek ögrenim gören yaklaşık 50 gencimiz ka-tılmıştır. Büyük duygu yoğunluğunun yaşandığı ziyarette öncelikle bilge lider Aliya Izzetbegovic›in mezarını ziyaret eden gençler, daha sonra Saraybosna’daki Osmanlı Kütüphanesini, Balkanların ih-yasında önemli bir rol oynayan Osman-lı Tekkelerini ve tarihi Mostar şehrini, köprüsünü, Srebrenica’daki Potacari Şe-hitlik Anıtını ziyaret ettiler. Srebrenica’da Şehit Anneleri ile bir araya gelen genç-lerimiz ile Şehit Anneleri arasında duy-gu yüklü anlar yaşandı ve daha sonra Srebrenica Camii’nde şehitler anısına bir Mevlid okutan gençlerimiz Saraybosna da Hacı Hüsrev Begova Camii’nde cuma namazını kıldıktan sonra 23 Ekim günü Hollanda’ya geri döndüler.

Hollanda Diyanet Vakfı’nın Desteğiyle Gençlerimize BOSNA HERSEK ZiyaretiHollanda Diyanet Vakfımızın gençlere yönelik çalışmaları içinde çok farklı bir önem arzeden, gençlerimizin kültür-tarih buluşmaları projesi kapsamındaki ziyaretlerden biri Kosova’dan sonra tarihi ve kültürel bağlarımız olan, Bosna Hersek’e düzenlendi.

36 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

Page 37: HDV Bülten Sayı 19

EKİM 2010 | SAYI 19 | 37

HDV BÜLTEN

Page 38: HDV Bülten Sayı 19

38 | SAYI 19 | EKİM 2010

HDV BÜLTEN

HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde 31 Ekim 2010 Pazar günü saat 14.00 - 16.00 arası kutsal topraklara gidecek toplam 28 hacı adayımız için Hac uğurlama programı düzenlendi. Hacı adaylarının tamamının katıldığı uğurlamaya çok sayıda vatandaş da iştirak etti.

Öğle namazının ardından Kur’ân-ı Kerim ile baş-layan programda, din

görevlimiz Dursun Boz hocamız ve diger misafir hocalarımiz Hasan Şa-kiroğlu, Orhan Yemenoğlu,Osman Latifoğlu hocalarımız katıldı. Hasan Şakiroğlu’nun söylediği ilahiler hacı adaylarını ve yakınlarını hüzünlen-dirdi. Hacı adaylarımızın hac öncesi duygu ve düşünceleri paylaştığı prog-ram kılınan ikindi namazının ardın-dan Hacı adaylarının cemaatimizle vedalaşmasıyla son buldu. Helalleşme anında duygulu anlar yaşandı. Hacı adaylarının yakınları ve sevenleri kutsal topraklara selam gönderdiler.

Devamında cemaatimize konferans salonun ikram yapıldı.

Hacı adaylarımız: Asiye Ayaz, Umut Ayaz, Tufan Kurt, Müriyet Kurt, Cafifiye Kurt, Rafet Ünlü, Ner-min Ünlü, Mukaddes Nuhoğlu, Paki-ze Altunterim, Perihan Gökalp, Hü-seyin Cerit, Bayram Aktaş, Zeynep Aktaş, Enver Demir, Perihan Genç, Nermin Yıldırım, Dursun Yıldırım, Fadime Özer, Oktay Ustalar, Nur-dan ustalar, Erdoğan Çeçen, Döndü Çeçen, Cevriye Çağrıcı, Zeki Ergün, Ömer Irmak, Aysun Irmak, Halit Mutlu ve Nazire Mutlu.

HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii Hacı Adaylarını Uğurladı

Page 39: HDV Bülten Sayı 19

Herhangi bir acıya, katlanması güç, taham-mülü zor hâdiselere, olaylara dayanmaya gayret etmek mânâlarına gelen sabır, Allah

tarafından değişik yönleriyle kullarının dikkatine sunu-lan çok mühim bir kalbi ameldir. Ayrıca dinin yarısını teşkil eden şükür ameliyle birlikte, dinin diğer yarısını tamamlayan bir amel olma özelliği, sabretmeye verilmiş-tir.

Muhterem müslümanlar!

Mü’min başına gelen her türlü sıkıntılı durumun, her an ansızın karşımıza çıkabile-cek olan ölüm hadiselerinin, ruhunu daraltan her türlü hâtıraların karşısında içinden çıkılmaz ruh hallerine düşme-den, huzurlu bir hayat anlayışına ancak sabır sayesinde ulaşabilir. Nitekim Kur’an’ı Kerîm’de sıkça sabır emre-dilmiş ve sabredenler müjdelenmiştir. Allah (c.c) “Biz sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve mah-sullerden eksiltme ile deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar başlarına bir musibet gelince ‘biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz ona döneceğiz’ der-ler.” 1 “Sabırla Allah’dan yardım isteyiniz”2 “Sabredin ve sabırda yarışın”3 “Allah sabredenlerle beraberdir”4 “Allah sabredenleri sever”5 ayetleriyle bizlere dilediği ahlak yapısını ve üstün bir meziyet olan sabrın önemini işaret etmiştir.

Aziz kardeşlerim!

Sabır sadece sıkıntılı durumlarda gösterilmesi gereken bir meziyet değildir. Yapılmak istenen tüm hayırlı işler ve niyetler ancak sabır ve fedâkarlıkla meydana gelebi-lir. Dünyaya aşırı muhabbet beslemekten, her zaman nefsinin isteklerini yerine getirmekten geri durup yal-nızca Rabbimizin rızası için disiplinli, ahlakî prensiplere sâhip, ibadet ehli ve erdemli bir insan olmak ancak sabır ve tahammülle mümkün olacaktır. İşte yüce Allah bu sebeple Kur’an-ı Kerîm’de “Elbette her zorlukla birlikte

bir kolaylık vardır. Gerçekten her zorlukla beraber bir ko-laylık daha vardır”6 buyurarak çektiğimiz, sabrettiğimiz her zorlukla beraber, kolaylıkların ve ferahlıkların kapısını açtı-ğımıza işaret etmiştir. Ayrıca

Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Ayağımıza batan dikene varıncaya kadar başımıza gelen, tüm sıkıntı, keder, yor-gunluk ve hastalıkların günahlarımızın bağışlanması için vesileler olacağını”7 bizlere müjdelemiştir.

Muhterem Kardeşlerim!

Gerek Dinimiz, gerek Milli Manevî bütün değerleri-miz bizlere, sabrın: aydınlığa götüren bir ışık, kulluğun olmazsa olmazı, ilmin ve hikmetin dayanağı kısacası tüm faziletlerin temeli olduğunu öğretmiştir. Kullarına çok merhametli olan Rabbimiz bizleri sabredenlerden eylesin. Unutmayalım ki: “Sabreden, zafere ulaşır”

Yunus TürkyılmazHDV Din görevlileri

Koordinatörü

SABIR ve ZAFER

1 Bakara, 155.-156.2 Bakara, 45.3 Âli İmrân, 200.4 Bakara, 153.

5 Âli İmrân, 146.6 İnşirah, 5.-6.7 Buhari, Sahih, Merdâ, 1

Unutmayalım ki:“Sabreden, zafere ulaşır”

EKİM 2010 | SAYI 19 | 39

HUTBE

Page 40: HDV Bülten Sayı 19

T.C.Lahey Büyükelçiliği

DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİile

HOLLANDA DİYANET VAKFItarafından

KAMPANYASI

Dergilerimize abone olmak için;1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası,

Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız.2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz

veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ

Derginin Adı Yıllık Abone Ücreti 

Diyanet Avrupa Aylık Dergi 24 AvroDiyanet Çocuk Dergisi 24 Avro

Diyanet İlmi Dergi 20 Avro Diyanet Aylık Dergi 30 Avro

Adı : ......................................................................................................................................

Soyadı : ......................................................................................................................................

Adresi : ......................................................................................................................................

Posta Kodu : ......................................................................................................................................

Şehir : ......................................................................................................................................

E-mail adresi : ......................................................................................................................................

Telefonu : +31- .....................................................................................................................

ABONELİK MÜRACAATI

Tarih : . . . . . . . . . ./ . . . . . . . . . ./2010

HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)

1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro)2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro)3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro)4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro)

Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.

Abonenin: