209

HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi
Page 2: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

HASANÂLİYÜCELKLASİKLERDİZİSİ

Page 3: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

FYODORMİHAYLOVİÇDOSTOYEVSKİ

Page 4: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi
Page 5: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

STEPANÇİKOVOKÖYÜVESAKİNLERİ

Page 6: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

–MEÇHULBİRİNİNANILARINDAN–

Page 7: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi
Page 8: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

RUSÇAASLINDANÇEVİREN:

Page 9: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

NİHALYALAZATALUY

Page 10: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi
Page 11: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi
Page 12: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

TÜRKİYEİŞBANKASIKÜLTÜRYAYINLARI

Page 13: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

StepançikovoKöyüveSakinleri

-MeçhulBirininAnılarından-

FYODORMİHAYLOVİÇDOSTOYEVSKİ

rusçaaslındançeviren:

NİHALYALAZATALUY

editör:

ALİALKANİNAL

görselyönetmen:

BİROLBAYRAM

redaksiyon:

KORAYKARASULU

düzelti:

MÜGEKARALOM

grafiktasarımveuygulama:

TÜRKİYEİŞBANKASIKÜLTÜRYAYINLARI

TÜRKİYEİŞBANKASIKÜLTÜRYAYINLARI

istiklalcaddesi,no:144/4beyoğlu34430istanbul

Tel.(0212)2523991

Fax.(0212)2523995

www.iskultur.com.tr

Page 14: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

GenelYayın:1823Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas

şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içindeedebiyat,buifadeninzihinunsurlarıenzenginolanıdır.Bununiçindirkibirmilletin,diğermilletler edebiyatını kendi dilinde, dahadoğrusukendi idrakinde tekrar etmesi; zekâveanlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır.İştetercümefaaliyetini,biz,bubakımdanehemmiyetlivemedeniyetdâvamıziçinmüessirbellemekteyiz.Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmişmilletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olanedebiyat,bütünkütleninruhunakadarişliyenvesinenbirtesiresahiptir.Butesirdekifertve cemiyet ittisali, zamanda vemekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık veyaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyetâleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketinisistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemli bir cephesinikuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi veemeklerini esirgemiyen Türkmünevverlerine şükranla duyguluyum.Onların himmetleriilebeş sene içinde, hiçdeğilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüsleringayreti vegene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercümekütüpanemizolacaktır.BilhassaTürkdilinin,buemeklerdeneldeedeceğibüyükfaydayıdüşünüpdeşimdidentercümefaaliyetineyakınilgivesevgiduymamak,hiçbirTürkokuruiçinmümkünolamıyacaktır.

23Haziran1941

Page 15: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

MaarifVekili

Page 16: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

HasanÂliYücel

Page 17: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

BİRİNCİBÖLÜM

Page 18: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

I

Page 19: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Giriş

Dayım,AlbayYegorİlyiçRostanev,emekliyeayrıldıktansonra,kendisinemiraskalanStepançikovoköyüneyerleşti.Orada,ömrüboyuncamalikânesindendışarıadımatmamış,atadan, dededen mülk sahibi gibi yaşamaya başladı. Dünyada her şeyden memnungörünen,herşeyealışaninsanlarvardır;emeklialbaydaonlardandı.Ondandahasessiz,daha uysal bir adam güç bulunurdu. Birisi çıksa da, albaydan ciddi olarak kendisinisırtında şöyle iki verstlik bir yere götürmesini rica etse, belki de götürürdü. Öyle iyiyürekliydi ki, bir rica üzerine bütün varını yoğunu, sırtındaki gömleği ilk isteyenevermeye hazırdı. Babayiğit tavırlı bir adamdı. Uzun boylu, ince yapılıydı, yanaklarıkırmızıydı.Fildişigibibeyazdişleri,koyusarıuzunbıyıkları,yüksek,gür,etrafıçınlatanbir sesi vardı. Kesik kesik, çabuk çabuk konuşur, güldüğü zaman ortalığı çınlatırdı.Emekliyeayrıldığızaman,kırkyaşlarında idi.Galibaonaltıyaşındanberihüsardı.Çokgençevlenmişti;karısınıçılgıncasevermişvekadındaalbayınkalbindesilinmez,değerlihatıralar bırakarak öldü. Dayım bir gün elindeki köle sayısını altı yüze çıkaranStepançikovoköyünümirasolarak aldı; askerliği bıraktı, yukarıdada söylediğimizgibi,çocuklarıylabirlikteköyeyerleşti.Doğumuannesininhayatınamalolanoğluİlyuşa,sekizyaşındaydı.OnbeşyaşındakibüyükkızıSaşenka,annesininölümüüzerineMoskova’da,yatılıokuldaokuyordu.Amaçokgeçmeden,dayımıneviNuh’ungemisinedöndü.Bakınbunasıloldu:

Dayımmirasa konup da emekliye ayrıldığı zaman annesi, GeneralKrahotkin’den dulkaldı. General, annesinin ikinci kocasıydı. On altı yıl önce, dayım henüz asteğmenkenevlenmişlerdi.Osıralardayımdaevlenmeyiaklındangeçiriyordu.Annesiuzunzamanbirtürlü razıolmamış, iki gözü iki çeşme,oğlununnebencilliğini, nenankörlüğünü,nedesaygısızlığınıbırakmıştı.Oğlunu,boyuna, ikiyüzköledenibaretservetininailesini (yanibir sürü dalkavuğu, finoları, spitz’leri[1], Çin kedilerini vesaireyi) bile geçindirmeyeyetmediğine inandırmaya çalışıyordu. Sonra, bütün bu sitemler, çıkışmalar, haykırmalararasında, ansızın oğlundan önce kendisi evleniverdi. Hem o zaman tam kırk ikiyaşındaydı.Amabundadayinezavallıdayımı suçluçıkardı.Güyaevlenmesininbiriciksebebi,yuvakurmaküstahlığınıdüşünenşusaygısız,benciloğlununonu ihtiyarhalindesokaktabırakmasıkaygısıymış…

Ölen General Krahotkin gibi aklı başında bir adamın, kırk iki yaşında bir dullaevlenmesiningerçeksebebinihiçbirzamanöğrenemedim.Kadınınparalıolduğunutahminetmesiaklagelebilirdi.Bazıkimselerinsöylediklerinegörede,generalbuişi ihtiyarlıktatürlü türlühastalığınkapısınıçalacağınıhissederek,dadıya ihtiyacıolacağınıdüşündüğüiçinyapmıştı.Yalnızşunoktagayetiyibiliniyorduki,karısıylayaşadığısürece,onuzerrekadar saymamış, her fırsatta kendisiyle müthiş alay edip durmuştu. General Krahotkingarip adamdı. Tahsili yarım yamalaktı, ama pek budala bir adam değildi. Herkesiküçümsüyor, hayatta hiçbir kurala bağlanmıyor, herkesle, her şeyle alay ediyordu.İhtiyarlayınca,vaktiylepekdedüzenli,dürüstolmayanyaşayışınınkazandırdığıbirsürühastalık yüzünden hırçın, sinirli, merhametsiz oldu.Memurluk hayatı başarılı geçmişti.Bununlaberaber,“tatsızbirolay”yüzündenpekuygunsuzbirşekildeemekliyeayrılmakzorunda kaldı. Mahkemeden yakasını güç bela kurtardıktan başka, emekli maaşı almahakkını da kaybetmişti. Bu hal onu büsbütün çileden çıkardı. Mali durumu hiç de iyi

Page 20: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

değildi. Bütün serveti şuradan buradan teker teker toplanmış, sayıları yüzü bulmayanköledenibaretti.Buhalkarşısındageneralköşeyeçekildiveömrününsononikiyılınıneile yaşadığını, kendisine kimin baktığını hiç arayıp sormaya lüzum görmeden geçirdi.Bununla beraber, rahatına düşkündü,masrafını kısmıyordu, özel arabası vardı. Kısa birzaman içinde kötürüm oldu. Böylelikle hayatının son on yılını tekerlekli koltuğundatamamladı. Koltuğunu, altı ayak boyunda iki uşak iterdi. Bunlar, generalden yakasıaçılmadık küfürlerden başka tek söz işitmemişlerdi.Arabayı, uşakları, koltuğu sağlayanhep o hayırsız evlattı. Elindeki sonmeteliğine varıncaya kadar annesine gönderiyordu;çiftliğinibirkaçkereipotekettirmiş,kendiniherşeydenyoksunederek,ozamankihalinegöre, ödeyemeyeceği borçlara girmişti. Ama yine de, bencil, nankör evlat olmaktanyakasınıkurtaramamıştı.

Dayım çabuk kanan bir adamdı, sonunda kendisi de bencil olduğuna inandı, hemkendinecezaolsun,hemdebencilolmadığınıgöstersindiye,gönderdiğiparanınmiktarınıartırdıkçaartırdı.Generalinkarısıkocasınatapınırdı.Bununlaberaber,onuençokgeneralolduğuiçinbeğeniyor,karısıolduğuiçinkendinedegenerallikgeçtiğinidüşünüyordu.

Evde bayanın ayrı bir dairesi vardı. Orada kocası yarı ölü bir halde yatarken,dalkavuklar,şehirdedikoducularıveköpeklerarasındasefasürüyordu.BayanKrahotkina,şehirde önemli bir şahsiyetti.Dedikodular; vaftizlere, vaftiz analığına, düğünlere, takdisanalığına[2] davetler; ufak paralarla oynanan “preferans”lar ve nihayet generallikle olanalakası sayesinde her yerde gördüğü saygı, evdeki sıkıntılarını unutturmaya yetiyordu.Şehrin tanınmış gevezeleri ona gelip ne var ne yoksa yetiştiriyorlardı. Her zaman, heryerdebaşköşeonundu.Kısacası,generalliğinkendipayınadüşenkısmındaneldengeldiğikadarfaydalanıyordu.

General,bunlarınhiçbirinekarışmıyordu,amabaşkalarınınyanındakarısıylainsafsızcaalay etmekten de geri kalmıyordu. “Böyle bir mıymıntıyla[3] niye evlendim,” diyeyanındakilere sorardı. Karşılık vermek kimsenin haddi değildi. Yavaş yavaş, bütünahbaplarıkendisindenuzaklaştılar.Halbukigeneral toplulukarıyordu;çeneçalarakbiraztartışmayı,karşısındasözlerinidinleyecekbirinibulmayı istiyordu.Serbestdüşüncelibireskizamandinsiziydi.Hepyüksekkonularüzerindekonuşmaktanhoşlanırdı.

Lakin N. şehrinin dinleyicileri, yüksek konulardan hazzetmedikleri için, yavaş yavaşgeneralin evinden ayaklarını çektiler. Ailece, wist-preferans oynamayı denediler ama,oyununsonundageneralöylekrizlergeçiriyorduki,karısı,dalkavuklarıkorkuiçindemumaramaya koşuşuyor, dualar başlıyor, bakla, iskambil falı açılıyor, mahpuslara kalaç[4]dağıtılıyordu.Öğle sonlarıda, işleyecekleriherhatayüzündenkendileriniküfür,bağırıpçağırmavehattadayakbekleyenyenibirpartiyekorkakorkahazırlanıyorlardı.General,kızdığı zaman kimseyi gözü görmezdi: Kadın gibi cıyak cıyak bağırır, arabacı gibiküfrederdi. Bazen kâğıtları yırtıp yere fırlattıktan, oyun arkadaşlarını kovduktan sonra,üzüntüden, öfkeden ağladığı da oluyordu. Bütün mesele hep yanlış oynanan bir kâğıtyüzünden çıkardı. Daha sonraları, gözleri bozulunca, okumak için bir adam bulmaklüzumuduyuldu,işteozamanFomaFomiçOpiskinortayaçıktı.

İtirafederimki,buyenikişininhikâyemizegirişinihabervermembirazmerasimlioldu.O, şüphesiz,hikâyemizinbaşlıca şahsiyetlerindenbiridir;okuyucunun ilgisinenederecelayıkolduğunuaçıklamayacağım.Bununbizzatokuyucutarafındantakdiridahayerinde,dahakolayolur.

Page 21: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

FomaFomiç,GeneralKrahotkin’inevine,boğaztokluğuna,birsığıntıolarakveancakbu sıfatla girmişti. Nereden çıkageldiği bilinmiyordu. Ben, sağa sola sorarak, buharikuladeadamıngeçmişineaittektükbilgiedinebildim.

Herşeydenönce,Opiskin,söylenildiğinebakılırsa,eskidenbiryerdememurmuşvetabii“bir haksızlığa” kurban gitmiş… Bazı söylentilere göre de, bir zamanlar Moskova’daedebiyatlauğraşıyormuş.Bununşaşılacakbirtarafıdayok:FomaFomiç‘inkaracahilliğiedebi çalışmalarına elbette engel olamazdı.Bununla beraber, FomaFomiç‘in hiçbir iştebaşarı kazanamadığı kesin olarak biliniyordu. Sonunda, çile doldurmak için generalinyanınaokuyucuolarakgirmişti.Generalin ekmeğiniyiyenFomaFomiç‘inkatlanmadığıhakaretyoktu.Amageneralölüpde,Fomaönemli,olağanüstübirşahsiyethalinegelince,bizi generalin yanındaki meddahlık görevini sırf bir arkadaş gibi kabul ettiğineinandırmayaçalıştıdurdu.Generalonunvelinimetiymiş;kimseninanlayamadığıbüyükbiradammış, yalnız ona, Foma’ya ruhunun gizli köşelerini açarmış… Hatta Foma’nın,generalinemriüzerinehayvantaklitleri,bunabenzermaskaralıklaryapması,sadeceıstırapiçinde bulunan dostunu eğlendirmek, neşelendirmek içinmiş. Ama Foma Fomiç‘in buaçıklama ve yorumlamaları şüpheyle karşılanmalıdır. Öte yandan dayımın yanındameddahlık eden Foma Fomiç‘in kadınlar dairesinde bambaşka bir durumu vardı. Bununasıl becerdiğini, böyle işlerde ihtisası olmayanlar kolay kolay anlayamazlar. Generalkarısı, bu adamakarşı adetamistikbir saygı beslemekteydi.Amanediye?Bunukimsebilmez…GitgideFomaFomiç,generalinevininkadınlarkısmındadehşetlinüfuzsahibioldu.Nüfuzu, az çok bazımeraklı bayanların tımarhanelerde ziyaret ettikleri kimi İvanYakovleviç‘lerin[5]nüfuzunuandırıyordu.Yükseksesledinkitaplarıokuyor,gayetyüksekperdeden çeşitli Hıristiyan erdemlerinden dem vuruyordu. Hayatını, başından geçenolaylarıanlatırdı.Sabahayinlerine,hattailkayinebilegiderdi.Gelecekhakkındaazbuçukkehanettebulunurdu,hele rüyayorumunda, eşdost çekiştirmekteüstüneyoktu.Generalarka odalarda olup bitenleri seziyor, dalkavuğuna daha çok eziyet ediyordu. AmaFoma’nınçektiğicefa,generalkarısınınçevresindekilerinonadahaçoksaygıgöstermesinisağlıyordu.

Sonunda her şey değişti. General öldü. Ölümü başkalarınkine benzemedi. Bu serbestdüşünceli, zındık adam, ölümden fena halde korkuyordu. Ağlıyor, ikonları tutup eviniçinde gezdiriyor, yanına papazları çağırıyordu. Ölüme hazırlık ayini ve diğer bütünayinler yapıldı. Zavallı, ölmek istemiyorum, diye haykırıyor, hatta ağlayarak FomaFomiç‘ten af diliyordu. Bu olayın ileride Foma Fomiç‘in yükselmesine büyük etkisiolmuştu.Generalsonnefesinivermedenazönceşöylebirşeygeçti.

Koca bulamadığı için epeydir generalin yanında oturan teyzem Praskovya İlyiniçna,onun üvey kızı oluyordu. Generalin en çok zevkle hırpaladığı, kötürüm kaldığı on yıliçindesaflığından,uysallığından,sessizliğindenençokfaydalandığıbukız,ogünikigözüiki çeşme yatağına yaklaştı, zavallı hasta birdenbire kızın saçlarını yakaladı, hırsından,ağzındanköpüklersaçarak,kızıüçkereadamakıllıtartakladı.Ondakikasonradaöldü.

Generalkarısının,oğlunugörmekistemediğini,böylebirandaonugörmektenseölümütercihettiğinisöylemesinerağmen,albayahaberverildi.Cenazepekdebdebelibirşekildekaldırıldı. Elbette bu da vücuduna katlanılamayan saygısız oğlun kesesinden yapılmıştı.Mezar, içinde generalin de yüze yakın kölesinin bulunduğu, birkaç toprak sahibine aitKniyazyovkaadlıharapbirköydeyapıldı.Beyazmermer taşınaöleninzekâsı,yeteneği,

Page 22: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

ruhasaleti venişanlarıyla, askerliğini övenyazılaryazıldı.BunlarınyazılmasındaFomaFomiçdecanlabaşlaçalıştı.

General karısı dik kafalı oğlunu affedinceye kadar epey nazlandı.Dalkavuk ve köpekkalabalığı arasında ağlayıp inleyerek, “dik kafalı“nın ricası üzerine, onun yanına,Stepançikovo’yagitmektense,kuruekmekyiyipgözyaşıiçmeye;elindedeğnekkapıkapıdolaşarak dilenmeye razı olduğunu, onun evine bir kerecik olsun ayak basmayacağınısöyledi durdu. Genel olarak, ayak kelimesini bu anlamda kullanan bazı bayanlar, bunukendilerinehasbircakaylasöylerler.Generalkarısıpekustaca,adetasanatkârcabiredailekonuşuyordu.Kısacası,çeneleralabildiğineişledidurdu.Amaşunudasöylemekgerekki,bütünbubağırıpçağırmalararasındabiryandandayavaşyavaşStepançikovoköyünegöçhazırlıklarıyapılıyordu.

Albay, Stepançikovo’dan şehre kadar saatte kırk verst yol alarak, günlerce atlarınıncanınıçıkardı.Hakareteuğramışanada,generalgömüldüktenancak ikihaftasonraonuhuzuruna kabule razı oldu. Foma Fomiç aralarını buldu. Bu iki hafta içinde asi oğlunasitem etmiş, “insafsızca” hareketlerinden ötürü adamcağızı ayıplamış, ağlatmış, adetaümitsiz bir hale sokmuştu.Zavallı dayımınüzerindeFoma’nın şu anlaşılmaz, insafsızcabaskısıişteböylebaşlamıştı.

Foma,karşısındanasılbiradambulunduğunuanlamıştı.Soytarılıkzamanınıngeçtiğini,adam kıtlığında kendinin de bir efendi olabileceğini hemen sezdi. Çektiklerinin acısınıhemdenasılfazlasıylaçıkardı.

Dayıma:

—Sizidünyayagetirenözananız,açlıktantitreyenkupkuruellerinebirdeğnekalıpdadayanadayana,kapıkapıdilenmeyebaşlarsa,neyaparsınız?diyordu.Birgeneralkarısı,üstelikböyleerdemlibirkadıniçinnekorkunçbirakıbet!Yabirgün,şüphesizyanlışlıkla,–olmayacakşeydedeğilya!–sizinkapınızıdaçalarak,eliniuzatırsa?..Sizciğerparesideoandakuştüyüyataklarauzanmış,lüksiçindekeyifçatıyorsunuz;doğrusumüthişbirşeyolurdu bu,müthiş!.. Ama işin enmüthiş tarafı, bunu size açıkça söylememe izin verinalbay, sizin şu anda, ağzınız açık, gözlerinizi dikmiş, duygusuz bir odun gibi karşımdadurmanızdır. Hatta bu ayıp bir şey. Bunlar aklınıza gelir gelmez, saçınızı başınızıyolmanız, dereler… ne dereleri, nehirler, göller, denizler, okyanuslar kadar gözyaşıdökmenizgerekirdi!..

Fomafazlaheyecanlanmıştı,saçmalıyordu.Zatenbelagatlikonuşmayakalkıştığızamanhepböylesaçmalardı.

Nihayet general karısı, bütün o dalkavukve köpek sürüsüyle, FomaFomiç ve başlıcasırdaşı Matmazel Perepelitsina ile birlikte Stepançikovo köyünü şereflendirdi.Söylendiğine göre, oğlunun yanında oturmayı bir deneyecek, böylelikle onun kendinekarşınedereceyekadarsaygılıolduğunuanlayacaktı.Saygısıdenenenalbayındurumunuartıksizgözönünegetirin!

General karısı, yeni dul kalmışlarda olduğu gibi, bir daha dönmeyecek kocasınıhatırlayarak,haftadaikiüçkerebuhranlargeçirmeyivazifebildi.Albaydaherdefasındadüzenli olarak hırpalanıyordu. General karısı, arada bir, hele misafir geldiği zamanlar,torunlarını, küçük İlyuşa ile on beş yaşındaki Saşenka’yı çağırarak, yanına oturturdu;böyle bir babanın elinde ziyan olan çocuklara içli, tasalı gözlerle bakar, uzun uzun ve

Page 23: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

derindengöğüsgeçirirdi.Sonrada,enaşağıbirsaatsüren,sessiz,esrardolubirağlamabuhranınatutulurdu.Eğeralbaydabuağlamanınsebebinianlayamazsa,vayhaline!Oysazavallıbunuhemenhemenhiçbirzamananlayamazdı.Saflığıyüzündende,aksigibihepböyle ağlama anlarında çıkagelir, ister istemez sorguya çekilirdi.Bütün bunlara rağmenannesinekarşısaygısıhiçazalmamış,tamtersinesonhaddinibulmuştu.Kısacası,generalkarısıda,FomaFomiçdekendileriniyıllarcakasıpkavuranGeneralKrahotkinfırtınasınınbirdahadönmemeküzeregeçipgittiğinianlamışlardı.

Aradabir,generalkarısının,durupdururken,oturduğukanepedebayılıverdiğioluyordu.Evin içinde derhal bir telaş, bir koşuşma başlar, albay perişan olur, yaprak gibi tir tirtitrerdi.Generalinkarısıkendinegelince:

— Zalim evlat!.. diye bağırmaya başlardı. İçimi parçaladın… Mes entrailles, mesentrailles![6]

Albay,ürkekbirtavırlaitirazakalkışıyordu:

—Nediyeparçaladımiçinizianneciğim?

— Parçaladın! Parçaladın!.. Bir de suçunu inkâra kalkışıyor, karşılık veriyor! Zalimevlat!..Ölüyorum,ölüyorum…

Elbettealbaykahroluyordu.Amahernasılsa,generalkarısıyinediriliyordu.

Albaybiriylekonuşurken,karşısındakininceketinindüğmesiyleoynayarak:

— Ne yapalım kardeşim, ne de olsa grande dame.[7] Bugüne bugün general karısı,diyordu.Melekgibikadıncağızdır.Amaneyapalım,nezakete,inceliğealışmışbirkere…Benimgibikabasabaherifleneyapsın!Banakızıpduruyor.Haklıda…Kabahatbende.Gerçikabahatimihenüzbilmiyorumkardeş,amaelbettebirkabahatimvar…

BazenMatmazel Perepelitsina, şu tohuma kaçmış, bütün dünyaya yılan gibi tıslayan,kaşsız,perukalı,küçükharisgözlü,kâğıtgibiincecikdudaklı,ellerihıyarturşususuyuileyıkanmışmahlukbilealbayaöğütvermeyikendisinebirvazifebiliyordu.

— Saygısızsınız da ondan. Bencilliğiniz yüzünden annenizi üzüyorsunuz. Kendileriböyleşeyealışmamışlardır.Kendilerigeneralrefikasıdırlar;sizancakbiralbaysınız.

Albay,genebirisiylekonuşurken:

—ŞuMatmazelPerepelitsinayokmu?Mükemmelkızdırbirader!Anneminüzerinetozkondurmaz!diyordu.Eşibulunmazbirkız.Senonuöylealeladebirsığıntısanma.Yarbaykızıbirader!Yarbaykızı.

Ama bütün bunlar bir şeymi? Bin türlü naz yapan şu general karısı, eski dalkavuğukarşısındabirfareyavrusugibitirtirtitriyordu.FomaFomiçkendisiniadetabüyülemişti.Gözünü ondan ayıramıyor, her şeyi onun gözüyle görüyor, onun kulaklarıyla işitiyordu.Akrabalarından, yine emekli bir hüsar vardı. Genç adamdı, ama elinde avucunda nesivarsayemiş,harvurupharmansavurmuş,birzamandadayımınyanındaoturmuştu.Buadam, bu işe dair düşündüklerini açıkça söyledi:General karısıyla FomaFomiç‘in gizliilişkileri olsa gerekmiş… Şüphesiz bu çok kaba ve basit tahminini isyanla reddettim.Hayır, bunun bambaşka bir sebebi vardı! Benim de ancak zamanla kavrayabildiğim bumeseleyiokuyucularaFomaFomiç‘inkarakterinianlatarakaçıklayayım.

Page 24: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Gözünüzün önüne şöyle bir adam getirin: Son derece değersiz, son derece korkaktır.Kendinekimseninihtiyacıolmayan,faydasız,korkunç,mendeburbiradam,amaölçüsüzderecedeizzetinefissahibi…Hemdebuizzetinefsiniböylehastalıkderecesinevaranbirtitizlikle korumasına pek de hak verdirecek bir meziyeti yoktur. Şunu da hemensöyleyelimki,FomaFomiç‘inki sınırsızolduğugibi,bambaşkaçeşittenbir izzetinefisti.Bubirhiçyüzündenhakareteuğramışlarlaeskibaşarısızlıklarıaltındaezilmişkimselerdebulunanbirizzetinefisti.Buinsanlarındışgörünüşlerialtında,ötedenberiiçiniçinişleyenbir yara vardır.Başkalarının kazandığı her çeşit başarı FomaFomiç‘in kıskançlık, zehirsaçmasına vesile oluyordu. Şüphesiz, en budalaca alınganlık, en delice vesvese buduygulardanayrılmaz.Belki:“Böylebirizzetinefisneredengeliyor,”diyesorarsınız.“Bukadar küçük, değersizmi değersiz, sosyal durumlarına göre hadlerini bilmeleri gerekeninsanlardanasılolurdayeredebilirbuduygu?”

Bu soruya nasıl cevap verilir bilmem? Belki bu işte de bazı istisnalar vardır vehikâyemizinkahramanıdaonlardanbiridir.Gerçektenbuadamdaimakuraldışıkalmışbiradamdı.Bukonu ileride açıklanacaktır.Bununlaberaber, izninizle sizebir şey sorayım:Boynunubükerekkarşınızabir soytarı,bir sığıntı,birdalkavukgibi çıkmayıbahtiyarlıksayanlarınzerrece izzetinefisleriolmadığınaeminmisiniz?Şayetöyle isekıskançlıklara,dedikodulara, iftira ve fitnelere, evin tenha köşelerinde, burnunuzun dibinde, hattasofranızda yapılan esrar dolu fısıldaşmalara ne demeli? Kim bilir, belki kaderin yerevurduğu bu aylakların, yani maskaralarınızla meczuplarınızın izzetinefsi, gördüklerihakaret yüzünden körlenmek şöyle dursun, bir kat daha gelişmiştir. Bunda meczup,şaklaban,sığıntıveşahsiyetsizolmalarının,itaatetmekzorundabulunmalarınındaetkisivardır.Kimbilir,belkideböyleuygunsuzbirşekildegelişenizzetinefissahtedirvetemellibir değişiklik geçiren haysiyet duygusundan başka bir şey değildir. Belki bu duygu, taçocukluğundanberikatlandığıbaskı,sefaletveyoksullukaltındaezilmiş,yarınınserserisi,anasının babasının şahsında kendi haysiyet duygusunun hakarete uğradığına inanmıştır.Ama dediğim gibi, Foma Fomiç genel kuralların dışında kalan bir adamdı. Vaktiyleedebiyata heves etmiş; hayal kırıklığına uğramış, kendini tanıtamamıştı. Eh, böyle hoşkarşılanmamakdayalnızFomaFomiç‘ideğil,herkesibuhalekoyabilir.

Pek iyi bilmiyorum ama, tahminime göre Foma Fomiç‘in başarısızlığı edebiyatlauğraşmasından önce başlamıştı. Tuttuğu işlerde, ücretini verecekleri yerde, darbeleryemesi, yahut bundan daha kötü şeylerle karşılaşması ihtimali vardı.Ama bunun böyleolduğunu kesin olarak bilmiyorum. Sonraları, yaptığım incelemeden, Foma’nınMoskova’dayken bir romancık çırpıştırdığını öğrendim. Yazdığı; otuzlu yıllarda[8]düzinelerle çıkan ve Baron Brombeus’un nüktelerine hoş bir konu olan “Moskova’nınKurtuluşu,” “Fırtınaların Şefi”, “Oğul Sevgisi yahut 1104YılındaRuslar” gibi ve dahabunlara benzer bir romandı. Şüphesiz, bu çok eskiden geçmiş bir şeydi. Lakin yazarlıkizzetinefsininyılanıbirkereinsanısoktumu,heleokimsedeğersiz,hımbılınbiriyse,yaraçokdahaderin,çokdahaçaresizdir.

FomaFomiç,busahadaattığıilkadımdanbuyana,kendiniüzüntüyekaptırmış,hemenokoca kederliler kafilesine katılmıştı. Şu, içinden bütün meczupların, aylakların çıktığıkafileye… Sanırım ondaki garip övünme, övülme, parlama isteği, başkalarınınyaltaklanmasına,hayranlıkgöstermesineihtiyaçduymasıtaozamangelişmişti.Soytarılıkederkenbileetrafındakendisinehayranbirsürüaptalvardı.Gittiğiyerlerde,nepahasınaolursa olsun, baş olmak, birtakım kehanetlerde bulunmak, palavra atmak onun başlıca

Page 25: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

ihtiyacıydı. Methedilmediği yerde kendi kendini övmeye başlardı. Stepançikovo’da,dayımın evinde Foma Fomiç‘in hükmünün geçtiği, her sözünün bir keramet sayıldığısıralar,onunbazenesrardolubirçalımla:

—Aranızdakalıcı değilim!dediğini kendi kulaklarımladuyardım.Şöyle bir bakarım,hepinizi yetiştirip eğittim mi, haydi hoşça kalın: Ver elini Moskova… Bir dergiçıkaracağım.Herayotuzbinkişikonferanslarımıdinleyecek.Sonundaadımparlayacak.Ozamandüşmanlarımınvayhaline!

Amabudâhi, kazanacağını sandığı ünününödülünüpeşin istiyordu.Genel olarak, birşeyin karşılığını peşin almak gayet hoştur zaten. Dayımı olağanüstü bir kahramanlıkyapacağına ciddi olarak inandırdığını biliyorum. Güya Foma, bu kahramanlığı yapmakiçindünyayagelmişverüyalarındakanatlıbirvarlıkyahutbunungibibirşey,kendisinibunuyapmayazorluyormuş…Derinanlamıolanve insan ruhlarınıgünahtankoruyacakbir eseryazmak istiyormuş.Bueserher taraftabir depremetkisi yapacak;bütünRusyaçatır çatır yerinden oynayacakmış. Ama Foma, bütün bu şana, şöhrete sırt çevirecek,manastıragidecekmiş.Orada,Kievmağaralarında,vatanınsaadeti içingecegündüzduaedecekmiş.Elbettedayımbulaflaraadamakıllıkandı.

İçigurur,hırsdolu,bütünömrünceezilen,hayatıntürlüdarbelerinegöğüsgeren,belkibuaradadayakbileyiyen,Fomagibibiradamdanbaşkanebeklenebilirdi,sizsöyleyin!Bir adam ki, edebiyatta başarı gösteremeyince, bir lokma ekmek için işi soytarılığadökmüş;bütündeğersizliğine,bütünaczinerağmen,ruhenbaskıcıbiradamolmuş,daimayüksekten atmıştı. En ufak başarının şımarttığı Foma, durup dururken budala bir kadınkoruyucu sayesinde yüzdelisi olmuş, baş tacı edilmişti. Başından geçmedik kalmayan,ama sonunda körü körüne her şeye “peki” diyen bir velinimetin evine kapağı atan buadamdanbaşkanasılbirhareketbeklenebilirdi?

Ama dayımın huyunu da etraflıca anlatmalıyım: Yoksa Foma’nın başarısı iyiceanlaşılamaz. Hemen şuracıkta bir noktaya işaret edeyim: Bir defa Foma, yüz verilinceastarını da isteyen takımındandı. Baskı altından kurtulan aşağılık bir insan, bu seferkendisibaşkasınıezmeyeçalışır.Foma’yıezdiler;odahemenaynışeyiyapmakihtiyacınıduydu.Onunlaalayettiler;odabaşkalarınıalayaaldı.Soytarılıkederek,etrafınakeyfinegöre idare edebileceği insanları toplamak lüzumunu duydu. Saçmalayıncaya kadarövünüyor,kendinipeknazaçekiyor,istemediğibirkuşsütükalıyordu.Zorbalığıöylesineartırmıştı ki, yaptıklarını değil görenler, sadece duyanlar bile inanamıyor, büyü sayıyor,istavrozçıkararakyeretükürüyorlardı.

Dayımdan söz açmıştım. Tekrar söyleyeyim ki, onun dikkate değer karakteriniaçıklamadıkça, Foma Fomiç‘in yabancı birinin evinde böyle küstahça yerleşmesi,soytarılıktanbüyükadamlığageçişianlaşılamaz.Dayımyalnıziyikalplideğil,görünüştebirazkabaolmasınarağmençokasilruhlu,mert tanınmışbiradamdı.“Mert”kelimesiniçekinmedenkullanıyorum.Çünkügerçektendayımüzerinealdığıherhangibirödeviyahuttaahhüdünepahasınaolursaolsunyerinegetirenbiradamdı.Ruhubirçocukruhukadarsaftı. Kırk yaşında, gerçekten koca bir çocuktu. Hisleri son derece taşkındı, daimaneşeliydi. Herkesi melek sayar, başkalarının kusurlarından kendini kabahatli bulurdu.Meziyetleri şişirir, hatta bazen hiç olmayacak kimselerde birtakım meziyetler görürdü.Kısacası, dayımbaşkalarındakötülükgörmek istemeyen, insanları erdemlerle süslemeyicandan isteyen, başkasının başarısına sevinen ve böylelikle daima yarattıkları ideal bir

Page 26: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

hava içinde yaşayan, yüreği son derece asil, dürüst adamlardan biriydi. Başkalarınınyararınakendini fedaedecek tabiattaydı.Her türlüaksiliktekendini suçlubulurdu.Bazıkimseler ona belki korkak, karaktersiz ve zayıf diyeceklerdir. Elbette ki zayıftı,lüzumundan fazla yumuşaktı. Lakin bu haller zayıf karakterinden değil, hemkarşısındakinivegenelolarakbütüninsanlarıkırmak,onlarakarşızalimdavranmışolmakkorkusundan, hem de fazla saygılı oluşundan ileri geliyordu.Bununla beraber, iş kendiçıkarına dokununca, dayım gerçekten hem gevşek, hem de korkak davranırdı. Zirahayatında en az önem verdiği şey kendi çıkarıydı. Bu yüzden ömrü boyunca, hattayollarına çıkarını feda ettiği kimseler tarafından bile alaya alınmıştı. Gerçi dayımdüşmanları olduğuna hiç inanmazdı. Bununla beraber düşmanları vardı, bunun farkındadeğildi.Evde gürültü patırtı çıkmasından ödü koptuğu için, herkesin suyunca gider, herşeye peki derdi. Uysallığı, açığa vurmadığı iyi yürekliliğinden, nezaketinden ilerigeliyordu.

Hoşgörürlüğü,herşeyeçabukkanmasıyüzünevurulmasındiye,çabukçabuk:

—Olsuncanım,olsun…derdi.Herkesmemnun,herkesmutluolsunda…

Doğaldırki,heriyietkiyekendinisevesevekaptırırdı.Böyleliklebecerikli, işinibilenmendeburunbirionuavucuiçinealır,iyiliksüsüverdiğifenabirişedesokabilirdi.

Dayım herkese pek kolay kandığı için, çoğu zaman hataya düşerdi. Hayli üzüntüdensonra, onu aldatan adamın namussuz herifin biri olduğuna inanınca en başta kendini,yalnızkendinisuçlugörürdü.

Şimdidayımınsessiz,sakinevinde,şımarık,bunamışbiraptalkadınıgözünüzünönünegetirin.Ogünekadaryalnızgeneralindenkorkan,bugün iseartıkhiçbirşeydenkorkusuolmayan, hatta eski günlerinin acısını çıkarmaya bakan bu budala kadın, kendisi gibibudalabirerkektenhiçayrılmazolmuştu.Dayımagelince,bubudalayasırfanalıkhatırısayaraktapınmayıborçbilirdi.

Herşeydenöncedayımakaba,sabırsız,cahilvesonderecebencilolduğunusöylerlerdi.İşindikkatedeğertarafı,bunakkocakarı,hezeyanlarınakendideinanıyordu.ZannederimFomaFomiçdehiçdeğilsekısmenböyledüşünüyordu.Ayrıcadayımı,ruhunukurtarmak,taşkın ihtiraslarını gemlemek için Foma Fomiç‘in Tanrı tarafından gönderildiğineinandırdılar.Mağrurbiradamolduğunu,zenginliğiylebaşıdönmüş,birlokmaekmeğibileFomaFomiç‘inbaşınakakanbiradamolduğunu telkinettiler.Zavallıdayımsonderecedüşkün bir adam olduğuna hemen inanıverdi. Kendini affettirebilmek için Foma’nınayaklarınakapanmayabilerazıydı.

Bazenkonuşurken:

— Canım, bütün kabahat bende, derdi, iyilik yaptığın adama karşı iki kat nazikdavranmakgerek…Yaniiyilikdeğilde…İşteyinesaçmaladım!Evimdeoturmaklaasılobanaiyilikediyor.Bendetuttum,yediğibirlokmaekmeğibaşınakaktım.Yanikakmadımama, kim bilir, ağzımdan böyle bir şey kaçtı besbelli… Bazen oluyor işte… Oysaadamcağızbukadarçileçekti,neasilhareketlerdebulundu!Hertürlühakaretekatlanarak,tamonyılhastaarkadaşınabaktı.Bütünbunlarelbettebirmükâfatister.Üstelikbilgebiradamda…Bugünebugünyazardıryani!..Kısacası,okumuşadam.Sonderecesaygıdeğerbiri…

Page 27: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Şımarık, zalim beyin yanında dalkavukluk eden tahsilli, talihsiz Foma’nın hayalidayımıniyikalbinikederle,pişmanlıkladolduruyordu.Onunbütüntuhaflıklarını,aşağılıkhareketlerini vaktiyle geçirdiği acılara, gördüğü hakaretlere, ezilmelerine veriyordu.Nazik, hassas ruhu bu kadar cefa çekmiş bir adama alelade kimseler için konulmuşkuralları uygulamayı önlüyordu. Kabahatlerini hoş gördükten başka, ona karşı tatlıdavranmalı,yaralarınıiyietmeli,onuinsanlarlabarıştırmalıydı.Bugayedayımıoderececoşturmuştu ki, yeni dostunun haris, şımarık, bencil, tembel ve uyuşuk herifin biriolduğunu anlamasını imkânsızlaştırdı. Hele Foma’nın bilginliğine ve dehasına öyleinanıyordu ki!.. Dayımın hiçbir zaman bir yerde bir şey okumadığı halde “bilgi”,“edebiyat” kelimelerine karşı saf ve hiç çıkar gözetmeksizin derin bir saygı beslediğinisöylemeyiunutmuştum.Bu,onunbaşlıcaveenmasumacayipliklerindenbiriydi.

BazenFomaFomiç‘inçalışmaodasındanikiodaötedebulunduğuhalde,parmaklarınınucunabasarakyürür:

—Eseryazıyor!derdi.

Sonraövünerek,esrardolubirtavırla:

— Ne yazdığını bilmiyorum, ama herhalde karışık bir şey olmalı, derdi. Yani iyianlamda karışık tabii…Kardeş, bunlar anlayana kolay, ama sana bana göre değil, öyleiçindençıkılmazşeylerki!..Üretimgüçlerihakkındamıne,öylebir şeyyazıyor.Kendisöyledi.Siyasetleilgiliolmalı.Evet,ismimutlakaparlayacak!Ozaman,sayesindebizdemeşhuroluruz.Kendisisöyledibanacanım…

Dayımın, şu güzelim sarı favorilerini Foma’nın emriyle tıraş ettiğini kesin olarakbiliyorum. Herif dayımı favorileriyle Fransıza benzetmiş ve bunları yurtseverliğineyakıştıramamış.

Foma, gitgide çiftliğin idare işlerine de karışarak yüksek düşünceler ileri sürmeyebaşlamıştı. Pek de berbat şeylerdi bu yüksek düşünceler… Köylüler, işin içyüzünü,çiftliğin gerçek efendisinin kim olduğunu anlamakta gecikmediler. Kendi kendilerinedüşünüpduruyorlardı.BirkereFomaFomiç‘inköylülerlebirkonuşmasınıduydum,itirafederimki,gizlicedinleyerekduydum.FomavaktiyleakıllıRusköylüsüylekonuşmaktanpekhoşlandığınısöylemişti.

Birgünharmanauğradı,şundanbundan,köyişlerindenkonuştu.Oysaarpayıbuğdaydanayırt edemeyecek kadar bilgisizdi. Köylünün efendisine karşı ödevlerini tatlı tatlıanlattıktan sonra, biraz elektriğe, biraz da işbölümüne dokundu. Sonunda dinleyicilerisöylediklerinin tek cümlesini anlamadan, yeryüzünün güneş etrafında nasıl döndüğünüaçıkladı ve belagati onu o kadar coşturdu ki, bakanlardan bahsetmeye başladı. Bununsebebini anladım. Puşkin’in buna benzer bir hikâyesi vardır. Bir baba, dört yaşındakioğluna, “Babacığın o kadar cesaretlidir ki, çar, babacığını pek sever…” diye anlatırdururmuş.Demekki,bubabacığındörtyaşındabirdinleyiciyeihtiyacıvarmış…KöylülerFomaFomiç‘iitaatlibirtavırtakınarakdinlerlerdi.

OgündeköylülerarasındanArhipKorotkiyadındaaksaçlıbir ihtiyar,besbelliFomaFomiç‘ingözünegirmekiçinansızın:

—Çardançokparaalıyormuydunbeyefendi?diyesoruverdi.

FakatFomaFomiçbusoruyulaubalicebuldu;laubaliliktenhiçhazzetmiyordu.

Page 28: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Zavallıadamcağızıyukarıdanaşağısüzerek:

—Sananehımbıl?Nediyeburnunusokuyorsunherşeye?Üstünetüküreyimdiyemi?..cevabınıverdi.

BuFomaFomiç‘in“akıllıRusköylüsü”ileherzamankikonuşmatarzıydı.

Başkabirköylü:

—Babamız,bizcahilinsanız…diyesözeatıldı.Senbelki,binbaşı,belkialbay,belkideekselanssın!..Sananediyehitapedelimbilemiyoruzki…

Fomabudefayumuşayarak:

—Hımbıl!..diyetekrarladı.Maaştanmaaşafarkvar,samankafalıherif.Bazısıgeneralrütbesindeolduğuhaldehiçmaaşalmaz:Haketmemiştir,çarafaydasıyokturdaondan…Bakanın yanında çalışırken, aylığım yirmi bindi. Ama bunu almıyordum, o da başka.Çünkü sadece şeref için çalışıyordum; başka gelirim vardı. Aylığımı memleketinkalkınmasına,Kazanyangınındafelaketeuğrayanlaravermiştim.

Köylübuişepekşaştı.

—Baksen!..DemekKazan’ısenihyaettin,öylemi?dedi.

Zaten köylüler ona hep hayret ederlerdi. Foma, sanki istemeyerek ve sanki böyle biradamla,böylebirşeyikonuşmayıbiralçalmasayarak,kendikendinekızıyormuşgibi:

—Eh,benimpayımdavar…diyecevapverdi.

Dayımlakonuşmaları başka türlüydü.MeselaFomaFomiç, güzel bir yemekten sonra,rahatbirkoltuğagömülür,arkasındadabiruşaktazeıhlamurdalıilesineklerikovalarken:

—Sizöncedenneydiniz?diyesözebaşlardı.Bengelmedenönceneydinizsanki?Şimdiruhunuzdayanmaktaolankutsalateşinkıvılcımınıiçinizebensoktum.Soktummuiçinizeşukutsalateşinkıvılcımını,sokmadımmı?Cevapverin:Soktummusokmadımmı?..

Bu soruyu niye sorduğunu, doğrusu Foma Fomiç kendi de bilmiyordu.Ama dayımınsessizliği,mahcupluğuonuhemenateşlendiriyordu.Eskidensabırlı,miskinolanbuadam,şimdienufakbiritirazlabarutgibiparlıyordu.Dayımınsusmasındaküçümsemegörmüş,cevapalmakiçinsabırsızlanıyordu.

—Cevapversenize:Tutuştumubuateşiçinizde?

Dayımezilipbüzülüyor,neyapacağınıbilemiyordu.

Fomagücenikbirsesle:

—Lütfederseniz,cevabınızıbekliyorum!dedi.

Generalinkarısıdaomuzlarınıkaldıraraklafakarıştı:

—Maisrépondezdonc[9]Yegoruşka!

Foma, general karısının emriyle önünden hiç eksik edilmeyen şeker kutusundan birşekeralarak,hoşgörürbirsesle:

—Sizesoruyorum:Yanıyormuiçinizdebuateş,yoksayanmıyormu?diyetekrarladı.

Page 29: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Nihayetdayımümitsizbirbakışla:

—Gerçekten bilmiyorum Foma! diyemırıldandı. Herhalde bunun gibi bir şey var…Amasenbunlarısormadahaiyi,yoksayinebirşeysaçmalayıveririm…

—Pekâlâ!Demeksizegörebenkendisinecevapvermeyedeğmeyecekkadarküçükbiradamım.Bunudemekistiyorsunuz,değilmi?Peki,öyleolsun.Zararıyok,birhiçolayımben.

—BunudaneredençıkardınTanrıaşkınaFoma!Böylebirşeymisöyledimben?

—Evet,söylemekistediğinizbuydu.

—Canım,sanayeminederimkiaklımdanbilegeçirmedim!

—Bunadapeki!Yalancıdaolayım!Varsınbeni suçladığınızgibi, kavga içinbahanearamışolayım.Zararyok,hakaretlerinyanınabirdebukatılsın.Benhepsinekatlanırım.

Generalkarısıkorkuiçinde:

—Maismonfils!..[10]diyebağırdı.

Dayımadamakıllıbunalmıştı.

— Foma Fomiç!.. Anne!.. dedi. Yemin ederim, hiçbir suçum yok. Belki kazaraağzımdan bir şey kaçtı. Sen bana bakma Foma, ne aptal olduğumu kendim de bilirim.Kendimdefarkındayımki,bendebirtuhafhalvar.BiliyorumFoma,hepsinibiliyorum!..(Elinisallayarak)Hayır,hayır,hiçbirşeysöyleme…Kırkyılyaşadımbugünekadar,senitanıyıncayakadarkendimi,hanişöyle…herkesgibibiradamsanıyordum…Oysabirtekekadargünahkâr,müthişbirbencilimben;yaptığımbuncakötülüktensonranasılolupdayaşadığımıbuanakadarhiçdüşünmemiştim.

FomaFomiç‘inistediğiolmuştu.

—Evet,dedi.Bencilolmasına,bencilsiniz!

—Anlıyorumcanım!Amageçtiartık!Kendimidüzeltmeye,iyiolmayaçalışacağım.

Foma Fomiç bir “dilerim”le konuşmayı kesti, dindarca bir iç çekişle koltuğundankalkarakkestirmeyegitti.Yemektensonrauyumakâdetiydi.

Bu faslı bitirirken bir de dayımla aramızdaki ilişkilerden, Foma Fomiç‘le durupdururken nasıl karşı karşıya geldiğimizden söz açacağım, o mübarek Stepançikovoköyündeki pek önemli olayların akışına nasıl birdenbire sürüklendiğimi izninizleanlatacağım.Böylelikleönsözümübitirerekdoğrucahikâyemegeçmekistiyorum.

Anam babam ölüp de dünyada yapayalnız kaldığım zaman bir çocuktum; dayımbabamın yerini tuttu, beni okuttu.Kısacası, bana her öz babanın yapamayacağını yaptı.Beni yanına ilk aldığı günden beri ona bütün kalbimle bağlanmıştım. On yaşlarındakadardım. Birbirimize çok çabuk ısınarak anlaştığımızı hatırlıyorum. Birlikte topaççeviriyorduk.Birgün ikimizede akrabaolanhırçınbirkocakarınınbaşlığını aşırmıştık.Benbaşlığıhemenbiruçurtmanınkuyruğunabağlayarakhavayauçurdum.

YıllardansonradayımlaPetersburg’dabuluştuk,amaopekazkaldı.Tahsilimibitirmeküzereydim. Genç ruhumun bütün ateşiyle ona yeniden bağlandım. Onun asaletini,yumuşakbaşlılığını,dürüstlüğünü,neşesinivesonderecesafolduğunugörüpşaşmıştım.

Page 30: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Zaten bu özellikleri herkesi kendisine çekiyordu. Üniversiteyi bitirince bir süre işsizgüçsüz, Petersburg’da kaldım. Birçok toy delikanlı gibi, ben de en kısa zamanda, gözkamaştırıcı, bir sürü büyük iş başaracağıma inanıyor, Petersburg’dan ayrılmakistemiyordum.Dayımlaseyrek,ancakparayaihtiyacımolduğuzamanmektuplaşıyordum.Odaricalarımıhiçbirzamangeriçevirmiyordu.

TamosıralardaPetersburg’abirişiçingelenvedayımınevindeyatıpkalkanbirisindenStepançikovo’da garip şeyler geçtiğini duydum. İşittiklerim beni hem meraka, hem dehayretedüşürdü.Dayımadahasıkyazmayabaşladım.Cevaplarıdaimakapalı,garipti.Hermektubundaancaktahsilimdensözaçıyor,ileridebendenbusahadaçokşeylerbeklediğiniyazıyordu. Birdenbire, oldukça uzun süren bir aralıktan sonra, garip, ötekilere hiçbenzemeyenbirmektupaldım,içiöyletuhafimalarla,karmakarışıktezatlarladoluyduki,önce bir şey anlayamadım.Yalnız son derece şaşkın bir halde bulunduğu anlaşılıyordu.Tamamıylaaçıktıki,dayımbanaciddiciddi inandırmayaçalışarak,hattayalvarırcasına,evindebüyüttüğübirkızlaevlenmemiteklifediyordu.BuYejevikinadındaçokyoksulbirtaşra memurunun kızıydı. Dayımın hesabına Moskova’nın en iyi okullarından birindeokumuştu. Şimdi çocuklarına mürebbiyelik ediyordu. Dayımın yazdığına göre, kızbedbahtmış;onumutluetmekelimdeymiş.Bunuyapmaklaiyikalplilikgösterecekmişim.Dayım,kalbiminasilliğinehitapederek,kızaçeyizvermeyidevaatediyordu.Yalnızçeyizkonusunubirazüstükapalıveadetakorkarakgeçiyor,mektubunudabüyükbirsırolaraksaklamamıricaediyordu.

Bu mektup beni adamakıllı sarstı. Zaten benim gibi, daha dün gözünü açmış hangidelikanlıyı böyle bir teklif, hele hiç olmazsa bunun romantik tarafı çekmez? Aynızamanda,işittiğimegörebugençmürebbiyegayetdegüzelmiş.

DayımahemenStepançikovo’yahareketedeceğimiyazdığımhaldekararsızdım.Dayımmektuplabirlikteyolparamıdagöndermişti.Bununlaberaber,endişe,hattamerakiçindePetersburg’daüçhaftakadaroyalandım.Birgün tesadüfendayımıneskibir arkadaşıylakarşılaştım. Kafkas’tan Petersburg’a dönüşünde yolunun üstünde bulunanStepançikovo’ya da uğramıştı. Bu, yaşını başını almış, ağırbaşlı bir bekârdı. Bana dertyanar gibi, Foma Fomiç‘ten ve bir de henüz o güne kadar duymadığım bir meseledenbahsetti.FomaFomiç‘legeneralinkarısı,dayımıacayip,evdekalmış,kart,handiyseyarıdelibirkızlaevlendirmeyekararvermişler.Kızıngaripbirgeçmişi,yarımmilyonayakındaparasıvarmış.Generalinkarısı,kızıaralarındabirakrabalıkbulunduğuna inandırmış,sonraberaberoturmakiçinkandırmış.Elbettedayımbunafenahaldeüzülüyormuş,amaenindesonunda,yinedeşuyarımmilyonlaevlenecekmişgaliba…Öteyandanikikafadar,generalinkarısıylaFomaFomiç,dayımınçocuklarınınzavallı,savunmasızmürebbiyesinidehşetli sıkıştırıyorlar, evden atmaya çalışıyorlarmış. Besbelli, albayın ona âşıkolacağından korkarak, yahut da artık olduğu için… Bu son sözler beni hayretedüşürmüştü.

Bununlaberaber,dayımınaşkındanbahsedenzat,yasorularımıesaslıcevaplandırmıyoryahut da cevap vermek istemiyordu. Zaten sözleri ağzından bin nazla, dirhem dirhemçıkıyordu.Ayrıntıvermektenkaçındığıbelliydi.

Bütünbunlarbenihaylidüşündürdü.Verilenhaberledayımınmektuptakiteklifiarasındagaripbirtezatvardı!..Amafazlazamankaybedemezdim;Stepançikovo’yagitmeyekararverdim. Niyetim, dayımın sağduyusuna hitap ederek onu teselli etmek, hatta elimden

Page 31: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

geldiğikadarkurtarmayaçalışmak,yaniFoma’yıStepançikovo’dandefederekkartkızlayapılacakuğursuzevlenmeişinibozmaktı.Kanımca,dayımınaşkı,şumuzırFoma’nınbiruydurmasından ibaretti,bendeşuzavallı, fakatşüphesizcazibelikızıevlenmeteklifiylemutluedecektim;falan,filan…

Gitgide o kadar coştum, kendi kendimeo kadar telkin ettimki, gençlik ve duraklamadevresinden sonra bu sefer de tam tersine, bir an evvel birtakım harikalar yaratmak,kahramanlıklar göstermek için şiddetli bir arzuya kapıldım. Hatta masum, sevimli birmahlukun saadeti uğruna kendimi feda etmeyi de olağanüstü bir mertlik sayıyordum.Kısacası,hatırımdakaldığınagöreyolboyuncakendimdenpekmemnundum.

Temmuzayıidi.Güneşpırılpırılparlıyordu.Önümdegözalabildiğinebuğdaytarlalarıuzanıyordu… Petersburg’da uzun zaman kapalı oturduğum için gördüklerim beni peksarıyordu.

Page 32: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

II

Page 33: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

BayBahçeyev

Yolculuğumsonaeriyordu,Stepançikovo’yaonverstkalaB…adlıküçükbirkasabadangeçerken arabanın ön tekerleğinin lastiği koptu.Demirhanenin önünde durmak zorundakaldık. Lastiği on verstlik yola göre takmak uzun sürmeyecekti. Böylece bir yandanustalarçalışırken,bendedemirhaneninyanındabeklemeyekararverdim.

Arabamdan inince,orada şişmanbir adamgördüm.Odabenimgibi arabasının tamiriiçin yolundan kalmıştı. Bir saatten beri kızgın güneşin altında ayakta duruyor, bağırıpküfrediyor,güzelarabasınınetrafındatelaşlıtelaşlıçalışanustalarıhırçınbirsabırsızlıklasıkıştırıyordu.

Buhırçınbayın,dahailkbakışta,dırdırcınınbiriolduğunuanladım.Kırkbeşyaşlarında,ortaboylu,çokşişman,çopuryüzlüydü.Şişmanlığı,irigırtlakkemiğivesarkanyanakları,adamın rahat bir çiftlik sahibi hayatı sürdüğünü gösteriyordu. Göze çarpacak derecedekadını andıran bir hali vardı. Elbisesi geniş, rahat, temizdi, ama hiç demodaya uygundeğildi.

Ömründebeniilkdefagördüğüvekendisiyletekkelimekonuşmadığımhalde,nedensebanadakızgıngörünüyordu.Bunudahaarabadanindiğimzaman,üstümeçevrilenhiddetlibakışlarındananlamıştım.Benseonunlatanışmayıpekistiyordum.Birbirleriyleçeneçalanuşaklarından, bu zatın Stepançikovo’dan, dayımdan geldiğini anlamıştım. Bazı şeyleriöğrenmemiçintamfırsattı.Kasketimiçıkararak,olancanezaketimle,bazenyoldainsanınbaşınagelenböyleaksiliklerden,gecikmelerdensözaçmakistedimsede,şişkosomurttu,hırçınbirbakışlabeniyukarıdanaşağıyasüzerekbirşeylerhomurdandıvebanaağırağırsırtınıdöndü.

Sanki yolda rastlanan engellere dair söylediğim sözleri duymamış gibi, oda uşağınadönerekbirdenbire:

—Grişka!Nehomurdanıpduruyorsunorada?diyebağırdı.Canınsopaistiyorgaliba!

Aksaçlı,eskizamanuşaklarındanbiriydibu“Grişka”.Uzunredingotgiymiştivegayetuzun favorileri vardı. Bazı belirtilere göre, o da pek kızgındı; kendi kendine söylenipduruyordu.

Efendiyleuşağıarasındahemenbirçatışmaoldu.

Grişka,kendikendinemırıldanıyormuşgibi,amaherkesinişiteceğikadaryükseksesle;

—Sopaattıracakmış…dedi.Bağır,bağırabildiğinkadarbakalım!

Sonrakızgınbirtavırladönerekarabaileuğraşmayabaşladı.

Şişkobirdenmorardı:

—Ne?!..Nededin?“Bağırbakalım!..”Ha?Birdekarşılıkveriyorsun!diyehaykırdı.

—Sizde,Tanrıaşkına,niyeüstümevarıyorsunuzbukadar!İnsanaağızaçtırmıyorsunuzyani.

—Üstünevarıyormuşum!..Duydunuzmu?Demekbanadilediğigibikafatutacak,bendeağızaçmayacağımha?

Page 34: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Sankibennesöyledimşimdi?

—Nemi?..Yalanmı?..Hemniçinsöylendiğinidebiliyorum:Yemeğekalmadanyolaçıktımdaondan.

— Bana ne! İsterseniz hiç yemek yemeyin, bana göre hava hoş. Zaten size bir şeysöylediğimdeyoktubenim;demircileresöyleniyordum.

—Demircileremi?Onlaranediyesöylenecekmişsinsanki?

—Onlaradeğilse,arabayasöyleniyordum.

—Peki,onanedensöyleniyorsun?

—Kırıldığıiçin.Kırılmasınbirdaha,sağlamdursun.

—Arabayasöyleniyormuş…Arabayadeğil,hırsınbana,yalnızbana…Hemsuçlu,hemgüçlü!

—Amanbeyim,neistiyorsunuzbenden?BırakınTanrıaşkına!

—Yasen,nediyebütünyolboyunca,baykuşgibi somurttun, tek lafetmedin?Başkazamanpekâlâçenenaçılır.

—Ağzıma sinek kaçmasın diye baykuş gibi somurttum. Size masal mı anlatacaktımyani?Masalabukadarmeraklıysanız,masalcıkarıMalanya’yıyanınızdanayırmayın!

Şişkokarşılıkvermekiçinağzınıaçtıysadabesbellisöyleyecekbirşeybulamadı,sustu.Uşağı,kuvvetlimantığındanvetanıklarhuzurundabeyininüzerindekietkisindenmemnunolarak,ikikatartanbirçalımlaişçileredöndü,birşeylergöstermeyebaşladı.

Tanışmateşebbüsümbeceriksizliğimyüzündenboşagitmişti.Lakinhiçummadığımbirşeyyardımımayetişti.DemirhaneninyanındaNuhnebidenkalma,tekerlekleriolmayanvehergünboşuna tamirbekleyenkapalıbirarabanınpenceresinden,ansızınuykusersemi,yıkanmamış, saçı başı dağınık bir yüz uzandı. O anda ustalar arasında bir kahkahakopuverdi. Arabadan bakan adam içeride kilitlenmiş, çıkamıyordu. Sarhoşken orayayatırılmıştı. Şimdi ayılmış, dışarı çıkarmaları için yalvarıp duruyordu. Sonunda birisinealetlerinigetirmesiiçinricayabaşladı.Buhaloradakileripekeğlendiriyordu.

Bazıinsanlarvardırki,engaripşeylerdenneşelenir,keyiflenirler.Sarhoşbirherifinyüzburuşturmaları,sokaktaayağıkayarakdüşenbiradam,ikikadınınkavgaetmesigibihallerbazıinsanlarınnedensepekhoşunagider.Şişkoçiftliksahibidebunlardanbiriydi.Yavaşyavaşyüzününkızgınvesomurtkanhalikayboluyor,halindenmemnun,sevimlibirifadealmayabaşlıyordu,sonundabüsbütünaçıldı.

İlgiyle:

—Vasilyevbugaliba,dedi.Orayanasılgirmiş?

Hertaraftan:

—Vasilyev,BayStepanAlekseyiç,Vasilyev!..diyebağırmayabaşladılar.

Yaşlı,uzunboylu,zayıfvesert,ukalacayüzlü,arkadaşlarıüzerindebüyüklük taslayanbirusta:

—Birazkafayıtütsülemişdebeyim…dedi.Üçgündürişinibırakmış,bizdesaklanıyor;

Page 35: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bizemusallatoldu.Şimdikeskisiniistiyor.Neyapacaksınkeskiyi,akuşbeyinliherif?Birtanealetikaldı,onudarehinekoyacak.

Vasilyevkafasınıdışarıyauzatmış,ince,çatlakbirsesle:

—NeolacakArhipuşka!Para,kuşmisali:Birkonar,sonradapırrr!diyeuçuverir.ÇıkarbeniTanrıaşkına!diyeyalvarıpduruyordu.

Arhip,sertbirsesle:

—Oturoturduğunyerdeherif,dedi.Üçgündürkendindedeğilsin.Senibugün,sabahakarşısokaktabulupgetirdiler.Tanrı‘yaşükretkisakladık.Matyevİlyiç‘edehastalandığınısöyledik.“Yedeksancılarına”tutuldudedik…

Yinekahkahalaryükseldi.

—Keskimnerede?

— Bizim Zuy’da. Nereden de tutturdun şunu be! Herif müthiş ayyaş oldu çıktı BayStepanAlekseyiç.

Şişkokahkahadanboğularak,hırıltılıbirsesle:

—He-he-he!.. Seni kerata seni!.. Demek şehirde böyle çalışıyorsun, aletlerini rehinekoyuyorsun,ha!diyebağırdı.

Birdenbireneşelendi,keyfiyerinegeldi.Sonrahiçbeklemediğimhaldebirdenbirebanadönerek:

—Öyleustamarangozdurki,Moskova’daeşiazbulunur!dedi.Amateres,elâlemehepböylekepazeolur.ÇıkaronuartıkArhip,belkibirsıkıntısıvardır.

Bayındediğiniyaptılar.ZatenarabanınkapısınaçiviyiVasilyevayıldığızamanonunlaeğlenmek içinmıhlamışlardı.Çiviyiçıkardılar,Vasilyevdışarı fırladı.Üstübaşıperişan,kirli, yırtık pırtıktı. Güneşten gözlerini kırpıştırıyordu; aksırdı, sendeledi, sonra elinigözlerinesiperedereketrafabakındı.

Başınısallayarak:

—Nekalabalık,nekalabalık!..dedi.

Kendikendinesitemediyormuşçasına,mahzun,düşüncelibirtavırla:

—Hepsideayık…diyeuzatarakekledi.Eh,günaydınçocuklar!Hepinizeiyi,neşelibirgündilerim.

Birkahkahadahakoptu.

— Hayırlı gün diliyor bize!.. Neredeyse akşam olacak, farkında değil misin kılıksızherif?

—Sarhoşunkusurunabakılmaz.

—Bizböyleyizişte:Biroluruz,amapiroluruz!..

Şişkobirkeredahakatılakatıla:

— He-he-he!.. Amma da geveze!.. diye bağırdı. Sonra bana dostça bakış fırlatarakdevametti:

Page 36: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—HiçutanmıyormusunVasilyev?

—KederdenBayStepanAlekseyeviçdedi,kederden!

Tekrarkederindensözaçabildiğinepekmemnunolduğubelliydi.

—Hiçkimsenintatmadığıbirkederbu…BiziFomaFomiç‘inüzerineyazıyorlar.

Şişkobirdenbireheyecanlanarak:

—Kimi?Nezaman?..diyebağırdı.

Bendebiradımyaklaştım.Butuhafmesele,benideilgilendirmeyebaşlamıştı.

— Bütün Kapitonovluları… Tanrı uzun ömür versin Albay beyimiz, miras aldığıKapitonovka’yıbaştanbaşaFomaFomiç‘ebağışlayacakmış.Tamyetmişcanayırıyor.“AlFoma,” diyor. “Bugün mesela bir şeyciğin yok. Ufacık bir mülk sahibisin… ÖlenbabandanköleolarakyalnızLadogagölündeaşartoplayanikiküçükbalıkkaldı…”

Vasilyev, hikâyesinin Foma Fomiç hakkındaki sözlerini insafsız bir alayla ve zevklesöyleyerekdevametti:

— “Çünkümerhum pederin, nereden geldiği, ne idüğü belirsiz bir kişizadeydi. O dasenin gibi, beylerin yanına sığınıyor, mutfaklarından geçiniyordu. Ama benimKapitonovka’yıüzerineyazınca,sendebirmülksahibi,kişizadeolursun.Adamlarınolur.Asaletekavuşunca,yataşağı,gelkeyfimgel!..”

Ama Stepan Alekseyeviç artık onu dinlemiyordu. Vasilyev’in yarı sarhoş bir haldeanlattıkları onun üzerinde müthiş bir etki yapmıştı. Şişko o kadar kızmıştı ki morardı,hançeresititremeyebaşladı,küçükgözlerikançanağınadöndü,inmeineceksandım.

Konuşurkennefesitıkanıyordu:

— Bir bu eksikti! Şu hergele, sığıntı Foma mülk sahibi olacak ha!.. Tuh!.. Tanrıhepinizinbelasınıversin.Hey,burayabakın!Eliniziçabuktutun.Eve,hemeneve!..

Kararsızbirtavırlaönedoğruçıkarak:

— İzin verirseniz, bir şey soracağım, dedim. Demin Foma Fomiç‘ten bahsettiniz.Yanılmıyorsam,soyadıOpiskin’dir.Birşeyöğrenmekistiyorum…Yanibazısebeplerbenibu zatla ilgilendiriyor. Bunun için şu adamcağızın efendisi Yegor İlyiç Rostanoviç‘inFoma Fomiç‘e köylerinden birini bağışlamak istediği hakkındaki sözlerinin ne derecedoğruolduğunuöğrenmeyiarzuederdim.Bunupekmerakediyorum,hemdeben…

Şişmanzatsözümükeserek:

— Müsaade buyurursanız, benim de size soracağım var, dedi. Bu sizin zat diyebahsettiğiniz; benim de layık olduğu şekilde musibet, teres heriften başka bir şeydiyemeyeceğim adam sizi ne yönden ilgilendiriyor? Bir şahsiyete sahip olabilir mi şumendeburhiç?Şahısdeğil,kepazeninkepazesi!

Foma Fomiç‘i henüz tanımadığımı, Yegor İlyiç Rostanev’in dayım, kendi adımın daSergeyAleksandroviçfilanolduğunuaçıkladım.

— Sakın şu bilgin adam olmayasınız? Aman iki gözüm, sizi orada dört gözlebekliyorlar!

Page 37: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Şişkoçoksevinmişti.

—Bendeoradan,Stepançikovo’danhenüzayrıldım.Sofradankalktım,yolaçıktım…Pudingi bile yemeden bıraktım! Foma ile bir arada oturmak ne mümkün! Lanet herifyüzündenkavgaetmediğimkimsekalmadı.Amane tesadüfyani!..Kusurumabakmayıncanım. Ben Stepan Alekseyiç Bahçeyev’im. Sizi nah şu kadarcıkken hatırlıyorum. Ah,kimderdiki…Artıkizinverinde…

Şişkobenikucakladı.

İlkheyecananlarıgeçince,fırsatıkaybetmedensormayabaşladım:

—BuFomadakimoluyor?Bütünevinasıleldeetmiş?Sopayıbasıponusepetleyecekadamyokmuorada?Doğrusunuisterseniz..

—Onu nasıl kovarlar?!.. Aklınızı mı kaçırdınız? Yegor İlyiç herifin karşısında sustaduruyor. Foma bir gün perşembeye, çarşamba denmesini istemiş. “Perşembe olmasın,çarşambayı istiyorum!..” diye tutturmuş da oradakilerin hepsi tam iki hafta perşembeyeçarşambademişler.Belkisözlerimsizeyalangelir.Amainanın,nahşukadarcıkhilafımyok!TamKaptanKuk’agörebiriş!

—Bunlarıbendeduydum,amadoğrusunuisterseniz…

— Ne doğrusu?.. Dolamışsınız dilinize şunu! Ne doğrusundan bahsediyorunuz? Sizhavadisi benden alın, benden. Ne yaban yerdir geldiğim yer bilemezsiniz. AlbayımızYegorİlyiç‘invalidesi;gerçipeksaygıdeğerbirbayan,üstelikdegeneralkarısı,amakaçparaeder!Hatuncağıziyideniyicebunamışartık.ŞumelunFomka’yatozkondurmuyor.Zatenherişinbaşıdao:Herifievlerineosokmuştu.Ötekidekadınıadamakıllıafsunladı.Hem de kadın elli yaşında General Krahotkin’i tavladıktan sonra ekselans unvanınıtaşıyor;gelgelelimFomka’nınkarşısındasankidiliniyutmuşgibioluyor.Yegorİlyiç‘inşukırkyaşınakadarkocabulamayankarthemşiresiPraskovyaİlyiniçna’nınsasözünübileetmek istemem. Oflayıp pufluyor, tavuk gibi gıdaklayıp duruyor, insanı doğduğunadoğacağına pişman ediyor. Kısacası kadın cinsinden olmaktan başka meziyeti yokmübareğin.Sendeonasadecebununhatırınasaygıgöster.Vaycanına, teyzenizoluyor;bunları söylemekle ayıp ettik galiba… Albayın küçük, henüz on altısındaki kızıAleksandra Yegorovna, bence içlerinde en akıllısı: Foma’yı hiç saymıyor. Sevimlikızcağız, pek hoşuma gitti doğrusu! Kime saygı gösterecek yani? Fomka olup olacağı,rahmetliGeneralKrahotkin’insoytarısıydı;generalingönlünüeğlendirmekiçintürlütürlühayvan taklidi yapar dururdu. Elin ayısı adam oldu çıktı. Şimdi de albay dayınız, şuemekli soytarıya öz babasıymış gibi saygı gösteriyor, tepesine çıkarmış; tapınıyor şudalkavukparçasına!Tuh!..

— Efendim, yoksulluk ayıp değil. Hem de… doğrusunu isterseniz… şey… Bir şeysormamamüsaadebuyurun:Güzelmi,zekimibuadam?

—Kim,Fomamı?..Evet,tasvirgibigüzel!..

Bahçeyev’in sesi hiddetle, doğal olmayan bir şekilde titriyordu. (Sorularımın onukızdırmayabaşladığıbelliydi.Artıkbanadaşüpheylebakıyordu.)

— Tasvir gibi güzel ya! Duydunuzmu çocuklar? Tam da buldu güzel adamı!.. Amamademkiherşeyien incenoktasınakadarbilmekistiyorsunuz,söyleyeyim:Ucubediro,

Page 38: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

ucube!Barikeratanınincebirzekâsı,hoşnükteleriolsa,negezer!İşindoğrusu,bubüyücüherif afsunlamış onları, tövbeler olsun! Lafını ederken bile çenem yoruldu, insan lanetokuyupbirdahaadınıanmamalıbuherifin.Sözlerinizlebütünsinirlerimiayaklandırdınızbayım.Hey,burayabakın!Hâlâmıolmadı?

Grigoriysomurtarak:

—Voronok’unnallarınıdeğiştirelimde…diyemırıldandı.

— Voronok’un nallarını mı? Şimdi gösterirdim ben sana Voronok’u, ama… Öyledirbayım. Size öyle şeyler anlatabilirim ki, ağzınızı açar da kıyamet gününe kadar öylekalırsınız. Önceden ben de ona saygı gösteriyordum. Ne sanıyorsunuz? Açıkçasöylüyorum, budala olduğumu gizlemiyorum.Benim de gözlerimi bağlamıştı.Her taşınaltındançıkar!Herşeyi incedeninceyebilir,bütünbilimleriyutmuş…Banabirkerebirdamla vermişti. Ben, efendime söyleyim, hasta, vücudu berbat bir adamım. Belkiinanmazsınız, ama hastayım ben… İşte verdiği o damlalardan sonra az kaldı nallarıdikiyordum. Siz hiç sesinizi çıkarmayın da dinleyin. Zaten oraya gidince âlâsınıgöreceksiniz. O, albayın da emdiği sütü burnundan getirecek. Bir gün kan ağlayacakalbay, ama iş işten geçmiş olacak. Zaten bütün civar bu melun Fomka’nın yüzündenonunlaselamısabahıkesti.Çünküherifgelenegeçenehakaretediyor.Haydibenibiryanabırakın.Önünegeleneöğüt,ahlakdersivermeyekalkışıyorkerata!“Bilginim,herkestenakıllıolduğumiçinyalnızbenidinleyin,”diyesöylenipduruyor.Bilginmiş!Bilginoluncacahiliezmekmilazımyani?Obilgiçdiliylegevezeliğebaşladımı?..Artıkzır-zır-zır!Çan-çan-çan!.. söyler de söyler. Gevezenin öyle bir dili var ki, hani kesip çöplüğe atsanız,kargalar gagalayıncaya kadar durmadan işler. Burnu büyüdü, hindi gibi kabardıkçakabardı. Boyuna çizmeden yukarıya çıkıyor. Daha ne söyleyeyim? İster inanın, isterinanmayın, evdeki uşaklara Fransızca öğretmeye bile kalktı. Güya faydalıymış… Oaşağılık heriflere, uşaklara faydası dokunacakmış bunun! Tuh!.. Tanrı cezasını versinuğursuzrezilin!BiruşağınFransızcabilmesinesine lazım,sorarımsize?Hoşbizimiçinde öyle ya! Kızlarla mazurka oynar, tatlı diller döker; ama hep elin karılarını baştançıkarmak için…Hembanakalırsa, şöylebir sürahivotkadevirdimiydi insan,herdildebülbülgibikonuşuverir.İştesizinFransızdilinesaygımbukadar!..Elbettesizde“Tata-ta…fin-fan-fon”diyeFransızcakonuşursunuz,değilmi?

Bahçeyev,sonsözlerinibenihırçınveküçümseyenbirbakışlasüzereksöyledi:

—Sizokumuşbiradamsınız,değilmi?Demekbilimyolundayürüyeceksiniz,öylemi?

—Evet…Birazmeraklıyımda…

—Herhaldebütünbilimleriokumuşsunuzdur.

—Öyle, yani değil…Doğrusunu isterseniz ben bu aralık daha çokgözlemyapmaklauğraşıyorum.HepPetersburg’dakaldım;şimdideaceleaceledayımagidiyorum…

—Dayınızagidipdeneyapacaksınızsanki?Oturacakyerinizvarken,nediyekalkıpdaburalara geldiniz? Nafile bayım, burada okumuşluğunuz sökmez, dayılarınızın,amcalarınızınyardımıdaparaetmez:Boyunduruğutakarlarboynunuza!Bakınbana,yirmidört saat içinde nasıl zayıfladım. Orada zayıfladığıma inanır mısınız? Görüyorum kiinanmıyorsunuz.Eh,neyapalım;canınızisterseinanın.

Büsbütünşaşırarak:

Page 39: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Olur mu efendim, diye cevap verdim. Size tamamıyla inanıyorum. Yalnız hâlâanlamadığımbirnoktavar.

—Öyleya!“İnanıyorum!”Amabensanainanmıyorum.Siz,bilimlerleuğraşanlarhepöyle zirzop oluyorsunuz. Sizin işiniz tek ayak üstünde sıçrayıp kendinizi göstermektenbaşkabir şeydeğil. Sevmembilim işlerini bayım.Bunları dinlemektengınageldi artık.SizinPetersburglularıdagördük;berbatşeyler!Hepsidefarmason;zındıklığıyayıyorlar,birkadehvotkaiçmektenbileödleripatlıyor,zehirmişsanki!Tuh!..Ammadakızdırdınızbenibayım.Artıkhiçbirşeyanlatmakistemiyorumsana.Hemsanamasalanlatmakiçinkontratmıimzaladımyani?Dilimdeyoruldu.Herkeseküfretmeklebaşolmazkibayım;günahda…Yalnızşunusöyleyeyimki,şuseninbilgin,dayınızınuşağıVidopliyasov’uazkaldıdeliedecekti.AklınıoynatıyorduFomaFomiç‘inyüzünden…

Buanakadarkonuşmayıresmi,ciddibirtavırlatakipedenGrigoriy:

—Elimdengelse, amanvermez, sopadanbaş kaldırtmazdım!diye söze karıştı.Elimegeçse,bütünbuAlmanmaskaralıklarındandövedöve,kafasınavuravuravazgeçirirdimonu.Onaikiyüzdeğnekbileazgelir…

Beyi:

—Sus!..Çenenitut!Seninlekonuşanvarmı?diyehaykırdı.

Şaşkınlığımdannesöyleyeceğimibilemeyerek:

—Vidopliyasov,dedim.Vidopliyasov…Netuhafsoyadı!

—Niyetuhafolsun?..demeksizdeöylesinizha?Albirbilgindaha!

Artıksabrımtükendi.

—Affedersinizama,dedim.Banahıncınızniye?Benimnesuçumvaryani?Doğrusunuisterseniz,sizişuradayarımsaattirdinliyorum,nedenbahsettiğinizibileanlayamadım.

Şişko:

— Neden kızıyorsunuz bayım! dedi. Kızacak ne var. Sizi sevdiğimden söylüyorumbunları, öyle bağırdığıma, uşağımı azarladığıma bakmayın. Grişkam yok mu?.. Halisdomuzdur! Ama bunun için severim kerata Grişka’yı… Size açıkça söyleyeyim: Beniyufkayürekliliğimmahvetti.Bunundateksebebi,Fomka’dır.Mahvedecekbenio,yeminederim ki mahvedecek! İşte şimdi de tam iki saattir onun yüzünden güneşin altındakavruluyorum.Buavanaklar tamirleuğraşırken,buranınbaşpapazınauğrayacaktım.Pekiyi adamdır bu başpapaz… Lakin Fomka beni o kadar üzdü ki, papazın yüzünü bilegörmeyicanımistemiyor.Topunabirdenlanetolsun!Buradaadamakıllıbiraşçıdükkânıbileyok…Sizebirşeysöyleyeyimmi?Baştanaşağıhepsiköpoğluköpekbunların!

BahçeyevyinebirtürlübırakamadığıFomaFomiçkonusunadöndü:

— Bari şöyle parlak bir rütbesi, mevkii olaydı. O zaman neyse, rütbesinebağışlanabilirdi bütün yaptıkları. Ama hiçbir rütbeciği yok; olmadığını gayet iyibiliyorum.Güya kırk bilmem kaçıncı yılında bir haksızlığa kurban gitmiş…Biz de buyüzden ona kul köle olalım istiyor…Herifin dünyayı taktığı yok.Hoşuna gitmediği enufak bir şey yapılsın, hemen ayaklanır. “Hakaret ediyorlar, yoksulum diye hakaretediyorlar bana! Saymıyorlar beni!..” diye cırlamaya başlar. Foma gelmeden sofraya

Page 40: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

oturulmaz. Oysa, “Ben küçük görülen, yoksul bir Tanrı misafiriyim; bir lokma siyahekmekle de karnımı doyururum…” diye özellikle sofraya çıkmaz.Ondan evvel sofrayaoturulacak olursa, gelince ömür törpüsü gibi vırvırına başlar: “Bensiz sofraya ne diyeoturuyorlarsanki?Adamyerinekoymuyorlardaondan…”Kısacası,osöylesin,sendinle!Epeyzamansustumbayım.Herifbenimdekarşısında ityavrusugibikuyruksallayaraksusta duracağımı sanmış. Yağma mı var!.. O giderken, biz geliyorduk dostum. Yegorİlyiç‘lebenaynıalaydaydık.Amabenasteğmenolarakemekliyeayrıldım,oisegeçenyılköyüneemeklialbayolarakdöndü.Dedimki:“Foma’yayüzvermeyin,hakkınızdahayırlıolmayacak. Ağlarsınız sonra!” – “Hayır,” cevabını verdi. “Üstüne adam yoktur onun.”Fomka’danbahsediyoryani.“Dostumdur;banaahlaklıolmamınyolunuöğretiyor.”–“Eh,ahlak lafınakarşıbirşeydiyemezsin…”diyedüşündüm.Hemde işahlakdersinekadargeldiyse,her şeybitmişdemektir…Yabugünküpatırtısının sebebinebiliyormusunuz?YarınİlyaPeygamber’inisimgünüdeğilmi?(BayBahçeyevistavrozçıkardı)İlyuşa’nın,yani dayınızın oğlunun isim günü de yarın. O günü onların arasında geçirmeyitasarlamıştım, yemeği birlikte yiyecektik. (Hatta çocuğa başkentten bir oyuncak dagetirttim:YaylıbirAlmanherifnişanlısınıneliniöpüyor,kızdamendiliylegözyaşlarınısiliyor…Enfesbirşey!Amaartıkvermeyeceğim,morgen-fri!..İşte,arabada…Almanınburnudakırılmış,geriye,evegötürüyorum.)BöylebirgünükutlayarakeğlenmekYegorİlyiç‘in de hoşuna giderdi, ama Foma engel oluyor. “Artık hep İlyuşa ile meşguloluyorsunuz.Bizimpabucumuzdamaatıldı demek…”deyipduruyor.Kazherifebakın!Sekizyaşındakiçocuğunisimgünükutlanıyordiyekıskanıyor,üstelikde:“Öyleysebenimdeyaşgünümyarın!”diyetutturmasınmı?YarınFoma’nın[11]değil,İlya’nıngünü,amaaldırankim!“Olsun,benimdeyaşgünümaynıgün!..”diyeısrarediyor.Onlarabakıp,“yasabır” çekmekten başka şey yapamadım. Bizimkiler ne yapıyor, biliyor musunuz?Parmaklarının ucuna basarak, ne yapmalı, nasıl etmeli diye fısıldaşıp duruyorlar, İlyagününüonundayaşgünüsaymalımı,saymamalımı?..Kutlamalımı,kutlamamalımı?..Kutlamasan, belki gücenir; yapsan, olur ki alay sayar. Yerin dibine batasıca… Neyse,yemeğeoturduk…Amasendinliyormusun,dinlemiyormusunbayım?

—Estağfurullah, dinliyorum efendim,merakla dinliyorum. Çünkü sayenizde çok şeyöğrendim…vedoğrusunuisterseniz…

— Öyle ya!.. Büyük bir merakla dinliyorsun!.. Bilirim senin merakını ben. Yoksameraktan,bananispetolsundiyemibahsediyorsun?

—Amanricaederim,nedennispetolsundiyebahsedecekmişim?Tamtersine…Hemdesiz…şey…okadarsizeözeldeyimlerinizvarki,bazısözlerinizinotetmekisterdim.

BayBahçeyevbirazkorkarakveşüphelibirbakışla:

—Yaninasılnotedeceksiniz?

—Yok,yok,edeceğimdendeğil.Sözgelişisöyledimbunu.

—Sengalibabenidolabakoymayıdüşünüyorsunoğlum.

Hayretle:

—Sizinasıldolabakoyarım?

—Basbayağı.Sanaenayigibiherşeyianlatayım;sonrasendebireserdebeniyazasın.Değilmi?

Page 41: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Bunun üzerine, Bay Bahçeyev’i böyle kimselerden olmadığıma inandırmaya çalıştım.Amaobanahâlâşüpheylebakıyordu.

—Onlardandeğilsinha?OrasınıTanrıbilirartık.Belkiâlâsısın.Bak,şuFomabilebenikitabayazıpbastırmaklatehditetmişti.

Sözünübirazdakonuyudeğiştirmeisteğiylekestim:

— İzninizle bir şey soracağım, işittiğime göre dayım evlenmek istiyormuş; doğrumuacaba?

—Doğruolsaneçıkar?Niyetivarsaevlenir;hemişbukadarlakalsa,neyse…

Sonradüşüncelibirtavırla:

— Kötü olan yanı başka… diye ekledi. Hımm! Size bu konuda fazla bir şeysöyleyemembayım.Oraya şimdi, reçel kavanozunun etrafına üşüşen sinekler gibi, sürüsepet karı doldu. Ama evlenmek isteyen hangisidir, anlamak mümkün değil. Sizearkadaşçasöyleyeyim:Doğrusu,şukarımilletinihiçsevmemben.Adıinsan,işteokadar;gerçekte rezilmahluklar.Hemde insanı günaha sokarlar.Dayınızınbirmart kedisi gibiâşıkolduğunagelince,bunabendeyeminedebilirim.Şimdilikbumeselehakkındabirşeysöyleyemeyeceğim bayım, kendi gözünüzle görürsünüz. Asıl, işin uzaması fena.Evleneceksen, evlen; değil mi? Fomka’ya söylemekten çekiniyor, kocakarıya dasöyleyemiyor, korkuyor. Çünkü bir söylese, kadın bütün köyü ayağa kaldıracak kadarhaykırıptepinmeyebaşlar.Herifüzülmesindiye,hepFoma’danyanaçıkıyor.Öyleya,evegelingelirse, rahatıkaçacak:Kadıncağızınonu ikisaat içinde tekmeleye tekmeleyekapıdışarıedeceğimuhakkak.Hemdebudalanınbirideğilse,birpundunagetirerekonuöylerezil eder ki, adamınmemlekette oturacakyüzükalmaz, işte bunun içinFoma şimdineyapacağınışaşırmış.Generalinkarısıylabirliktealbayaöylebiriniyutturmayaçalışıyorlarki!.. Ama sen ne diye demin lafımı kestin oğlum? Tam gayet önemli bir meseleyianlatacağımsırada,tuttunsözümükesiverdin.Sendenyaşlıyımben,ihtiyaradamınsözünükesmenyakışıkalırmıyani?

Özürdiledim.

—Af dilemeye lüzumyok. Sizi okumuş, bilgin bir adambilerek, hak veresiniz diye,herifin bugün beni nasıl hırpaladığını anlatıyordum. İyi bir adamsın sen, hak ver işte.Yemeğe oturmuştuk. Herifin bana karşı hiddeti açıkça belli oluyordu. Zaten otururoturmaz,içiniçinkızdığınıkendikendiniyediğinianlamıştım.Yılanherif,elindengelse,bir kaşık suda boğacak beni. Bir insanda bu kadar gurur olsun, şaşılacak şey!Bana daahlakdersivermeyebaşladı.Biraralıkdanedenbukadarşişmansındiyetutturdu.Yapıştıyakamaherif:Niçinzayıfdeğildeşişmanmışım…Soruyabakınbayım!Bununnükteyebenzertarafıvarmıyani?Akıllıuslu,“Tanrı‘nınişibuFomaFomiç.Kimişişman,kimidezayıfolur.Bizölümlükişiler.UluTanrı‘yanasılkarşıgeliriz?”dedim.Gayetakıllıcasöz,değil mi? “Hayır,” dedi. “Senin beş yüz kölen var. Ekmek elden, su gölden ömürsürüyorsun. Vatana faydalı bir şey yaptığın var mı? Çalışacağın yerde evde oturupakordeon çalıyorsun.” Gerçekten, canım sıkıldıkça akordeon çalmayı severim. Yineakıllıcadavranarakona:“NasılbiriştutayımFomaFomiç?”dedim.“Buşişmangövdemihangi resmi elbiseye sığdırabilirim?Haydi giydik, kendimizi sıktık, düğmeleri ilikledikdiyelim. Ya kazara aksırık tutarsa? Düğmelerin bir tanesi kalmaz! Hele Tanrı korusun,yüksekamirlerinyanındaolursa,insanıküstahlıklasuçlarlar.Ozamanneyapmalı?..”Bu

Page 42: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

söylediklerimdegülüneceknevarsanki,sizsöyleyinbayım!Amao,yüzümekarşı,“Kih-kih-kih!.. Kah-kah-kah!..” diye gülmeye başlamaz mı? Yani diyeceğim, bu adamdahayânın zerresi yok.Üstelik Fransız diliyle bana küfretmeye başladı: “Koşon,”[12] dedi.Koşon’unnedemekolduğunubendebiliyorum.“Yerebatasıfizikçi,karşındamaskaramıvar senin?..” diye düşündüm. Sabretmek, yutmak istedim, ama dayanamadım. Sofradankalktım, herkesin önünde, “Kusuruma bakmaFomaFomiç! Seni iyi terbiye görmüş biradam sanmakla hata etmişim dostum,” dedim. “Meğer sen de, bizim gibi domuzunbiriymişsin!” Bu sözleri söyledikten sonra odadan çıktım. Tam o sırada sofraya pudinggeliyordu,içimden,“Pudinginizdesizinolsun!..”dedim.

BayBahçeyev’inhikâyesinisonunakadardinlediktensonra:

—Affedersiniz,dedim.Şüphesiz,sizetamamıylahakveriyorum.Fakataslınabakılırsa,bu konuda henüz esaslı bir bilgim yok… Bununla beraber, kafamda kendime görebirtakımdüşüncelerbelirmeyebaşladı.

BayBahçeyevgüvensizlikle:

—Nasıldüşüncelermişbunlarbayım?diyesordu.

Birazsözümüşaşırarak:

—Bakınız,diyebaşladım.Peksırasıdeğil,amayinedesöyleyeceğim.BelkiikimizdeFomaFomiçhakkındayanlışdüşünüyoruz.Belkibütünbutuhaflıklarınaltındabambaşka,hatta çok yetenekli, çok kabiliyetli bir varlık gizleniyordur. Kim bilir, belki de keder,ıstırapiçindeezilmiş,bütüninsanlardanöçalmakisteyenbirinsandır.Evvelcesoytarıgibibir şey olduğunu işitmiştim. Belki bu hal onu küçültmüş, gururunu incitmiş, yerevurmuştur.Anlıyorsunuzdeğilmi?Kibar,bilinçlibiradam;biryandandamaskararolü!..Odainsanlığaolangüveninikaybetmiştirve…vebelki,insanlıkla,yanibütüninsanlarlabarışacak olursa, olağanüstü, hatta pek yüksek bir adamolur.Bu adamda elbette bir özvardır.Herkesinonatapınmasıbüsbütünboşunadeğilya!

Sonunda kendim de saçmaladığımın farkına vardım. Pek tabii ki bu, gençliğimebağışlanabilirdi,amaBayBahçeyevbağışlamadı.Ciddi,sertbirbakışlagözlerimin içinebakıyordu.Sonrabirdenadetamorararak,kesikkesik:

—BuFomkamıolağanüstüadammış?diyesordu.

—Ama izin verin, ben de bu söylediklerimin hemen hemen hiçbirine inanmıyorum.Bunubirihtimaldiye…

—Sormakayıpolmazsabayım,sizfelsefedeokudunuzmu?

Şaşkınşaşkın:

—Bununlanekastediyorsunuz?diyesordum.

—Hiçbirşeykastettiğimyok.Sizbanadosdoğrucevapverinbayım:Felsefeokudunuzmu,okumadınızmı?

—Doğrusunuisterseniz,okumakistiyorum,ama…

BayBahçeyev,küplerebindi.

— Ben demedim mi! Siz daha ağzınızı açmadan felsefe okuduğunuzu anlamıştım…

Page 43: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

diye bağırdı. Beni kandıramazsınız bayım! Morgen-fri!.. Filozofun kokusunu üç verstötedenalırımben.Gidinöyleyse,öpüşünFomaFomiç‘inizle.Nedeolağanüstüadamdırya!Hah!..Batsınşudünya!..Bendesiziakıllıbiradamsanmıştım,oysa…

Sözünükeserektamiredilmişarabasınabinenarabacıyadöndü.

—Getirarabayı!Eve!..diyeseslendi.

Bahçeyev’iyatıştırıncayakadaraklakarayıseçtim.Yumuşadıamayinedeuzunzamanbeni büsbütün affetmeye karar veremedi bir türlü. Grigoriy’le sarhoş Vasilyev’e öğütverenArhip’inyardımıylaarabayabininceyanınayaklaştım.

—Artıkbundansonradayımagelmeyeceksiniz,değilmiefendim?diyesordum.

—Dayınızamı?Kimdemişbunu?!..Elbetteyinedegideceğim.Sizbenisebatlı,verdiğikarardan dönmez bir adam mı sandınız? Nerede!.. Yufka yüreklinin biriyim, bütünçektiklerimin sebebi de bu ya zaten! Bir hafta geçmeden yine oraya taşınacağım. Niyediyeceksiniz? Bunu kendim de bilmem, ama gideceğim işte… Yine Fomka’ylacenkleşeceğim.Başımınbelasıbubayım!Tanrı,şuFomka’yıgünahlarımacezaolsundiyegönderdi, yüzde yüz. Karı tabiatlıyım: Sebatın zerresi yok bende. Hem son derecekorkağımda.

BayBahçeyev’leherşeyerağmendostçaayrıldık.Hattabeniyemeğeçağırdı.

—Buyurgelbayım,gel.Tanrıneverdiyseyeriz.BirvotkacığımvarkiKiev’dengeldi.Aşçım da Paris’i görmüştür. Size öyle fenezerf[13] çıkarır, öyle bir KulebiyakaMisayilovna[14] sunar ki, parmaklarını yutar, keratanın ayaklarına kapanırsın. Hem deokumuş heriftir. Yalnız çoktandır sopa atmadım, şımarmaya başladı. Neyse, şimdihatırladık ya! Gel canım. Sizi bugün bile davet ederim, ama pek sarsıldım, yoruldum,takatsizdüştüm.Hastaadamımbencanım,hasta,hamvücutluyum.Amasizbunabelkideinanmazsınız…Eh,hoşçakalınbayım!Yolcuyolundagerek,iştesizinarabanızdahazır.Fomka’ya bir daha karşıma çıkmamasını söyleyiverin, yoksa ona öyle dokunaklı birgelecekhazırlarımki!..

Son sözleri duyulmadı. Dört kuvvetli atın birden çektiği araba toz bulutları arasındakayboldu.Benim arabamı da yanaştırdılar.Hemen atladım.Bu küçük kasabadan çıktık.“Şüphesiz, bu zat biraz da uyduruyor,” diye düşündüm.Fazlaca öfkelenmiş olduğu içintarafsızolamaztabii!Bununlaberaber,dayımhakkındaanlattıklarıdikkatiçekenşeylerdi.Dayımın o genç kızı sevdiği konusunda iki kişinin söyledikleri birbirini tutuyordu.Hımm!.. Şimdi bunun üzerine, benim evlenme işim ne olacaktı?.. Bu defa adamakıllıdüşünmeyebaşladım.

Page 44: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

III

Page 45: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Dayım

Açıksöyleyeyimki,içimdeazdaolsabirkorkuvardı.Stepançikovo’yagirinceromantikhayallerimibirdenbirepektuhaf,hattabudalacabuldum.

Saatöğleden sonrabeşegeliyordu.Yol,konağınbahçesininönündengeçiyordu.Uzunayrılık yıllarından sonra, çocukluğumun birkaçmutlu gününü geçirdiğim koca bahçeyebaktım.Bubahçekaçkereokulyatakhanelerinderüyalarımagirmişti!

Arabadan atlayarak bahçeden doğru eve yürüdüm. Kimseye görünmeden girmek, herşeyianlayıpöğrenmek,amaöncedayımladoyadoyakonuşmakistiyordum.İstediğimgibide oldu. Asırlık ıhlamur ağaçları arasından geçen yoldan taraçaya girdim. Üzerindekicamlı kapı evin iç odalarına açılıyordu. Taraça çiçek tarhlarıyla çevrilmiş, değerli saksıbitkileriyle doldurulmuştu. Orada yerlilerden biriyle, ihtiyar Gavrila ile karşılaştım.Eskidenlalamdı.Şimdidedayımınbaşuşaklığınıyapıyordu.

İhtiyar,gözlüktakmıştı;elindebüyükbirdikkatleokuduğubirdeftertutuyordu,ikiyılöncedayımlaPetersburg’ageldiğizamangörüşmüştük.Gavrilabenihementanıdı,sevinçgözyaşlarıdökerekellerimiöpmeyebaşladı;gözlüğüyeredüştü,ihtiyarınbubağlılığıbenipekduygulandırdı,amaBayBahçeyev’ledeminkigörüşmemizinetkisiyleolacak,gözümeherşeydenönceGavrila’nınelindetuttuğuşüphelidefterilişti.

—Hayrola Gavrila! Yoksa sana da mı Fransızca öğretmeye başladılar? diye ihtiyarasordum.

Gavrila,tasalıtasalıcevapverdi:

—Öylebeyim.Buihtiyarhalimizle,papağangibikonuşmadersialıyoruz…

—DersleriFomakendisimiveriyor?

—Evet.Pekkafalıbiradamolmalı…

—Tanrıiçinöyle!Konuşarakmıöğretiyor?

—Tefterdenbayım.

—Yabuelindekine?A!..FransızcakelimeleriyazmayıRusçanedegüzelbecermiş!..Demekböyleahmak,beyinsizbirherifinboyunduruğunagirdiniz;ayıpdeğilmiGavrila.

Daha demin, Bay Bahçeyev’den azar işitmeme sebep olan, Foma Fomiç hakkındakibütüniyidüşüncelerimibirandaunutuvermiştim.

İhtiyar:

—Nasılolurefendim,dedi.Beylerimizinbukadar saygıgösterdiği adamahmakolurmuhiç?

Gavrila’nınsözlerikarşısındasusmakzorundakaldım.

— Hımm… Belki de haklısındır… diye mırıldandım. Dayımın yanına götür beniGavrila.

— Beyim, şahinim benim!.. Gerçekten, korkudan karşısına çıkamıyorum. Ondan dakorkmaya başladım artık, işte şuracıkta oturarak çilemi dolduruyorum. Bey buradan

Page 46: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

geçerken,çiçekliklerinarkasınasaklanıyorum.

—Nedenkorkuyorsun?

— Demin dersimi bilemedim diye, Foma Fomiç bana diz çöktürmek istedi. Ben deçökmedim.Artık ihtiyarladımBaySergeyAleksandriç,böyleşakalaragelemem.BeydeFomaFomiç‘insözünüdinlemediğimiçin,banakızdı.“Adamseninyetişmenidüşünüyor,kocabunak!”dedi.“Sanakonuşmayıöğretmekistiyor.”İşteşimdidolaşırkenbiryandanda boyuna lügat ezberliyorum. Foma Fomiç akşama doğru bir daha imtihan edeceğinisöylemişti.

Bütün bu sözlerde belirtilmemiş, açığa vurulmamış bir nokta var gibi geldi bana. BuFransızca dersleri işinde de Gavrila’nın bana açıklayamadığı bir meselenin bulunmasıihtimalinidüşündüm.

—BirşeysoracağımGavrila:Kendisinasılbiradam?Gösterişli,iriyarıbirisimi?

—FomaFomiçmi?Yokbeyim!Çelimsizinbiri.

—Hımm!..DurGavrila,belkiherşeydüzelebilir…Sanasözveriyorum,herşeyyolunagirecek,yalnız…Hani,dayımnerede?

—Ahırlarınarkasında,köylülerlegörüşüyorlar.Kapitonovka’danihtiyarlareteklemeyegeldiler.FomaFomiç‘inüzerineyazılacaklarınıduymuşlar,yalvarmakistiyorlar.

—Niyeahırlarınarkasındagörüşüyorlar?

—Dayınızçekiniyordaondanbeyim…

Dayımıgerçektenahırlarınarkasındabuldum.Birdüzlükte,karşısındaeğilerekyalvarıpduran köylü kalabalığının önündeydi. Dayım onlara ateşli ateşli bir şeyler anlatıyordu.Yaklaşarakseslendim.Dayımbanadöndü,birbirimizinboynunasarıldık.

Beni gördüğüne son derece sevinmişti. Kucaklayıp ellerimi sıkıyordu. Sanki ölümtehlikesinde bulunan oğlununhayatını bağışlamışlardı ona!Gelişim sanki onu böyle birtehlikeden kurtarmıştı ve onunla birlikte bütün sevdiklerine hayatlarının sonuna kadarsaadet,sevinçgetirmişgibiydim.Zatendayımtekbaşınasaadeteerişmeyidünyadakabuletmeyecekbiradamdı.

İlk taşkın sevinç anlarından sonra, birdenbire öyle telaşlanarak, öyle şaşırdı ki,söyledikleri anlaşılmaz oldu. Durmadan sorular yağdırıyor, bir yandan da beni hemenailesinin yanına götürmek istiyordu. Yürüdük, ama dayım geri döndü. Beni önceKapitonovkaköylüleriyletanıştırmakistedi.Sonra,hatırladığımagöre,bilmemnesebeplebir BayKorovkin’den söz açtı. Bu zatla üç gün evvel yolda karşılaşmış, şimdi de onusabırsızlıklaevinemisafirbekliyormuş.Korovkinlafındansonra,başkabirkonuyageçti.Büyükbirmemnunlukiçindeonabakıyordum.Üstüstesorduğusorularacevapvermeyeçalışırken, memuriyete girmek niyetinde olmadığımı, bilim yolunda çalışmaya devametmek istediğimi söyledim.Dayım bilim sözünü duyar duymaz kaşlarını çattı, yüzündeolağanüstü ciddi bir ifade belirdi. Son zamandamineraloji ile uğraştığımı öğrenince debaşınıkaldırdı,gururlaetrafınabaktı.Sankimineralojiyitekbaşınabulanveyazanoymuşgibi!..Önceleridesöylemiştim:Adamcağızdasadece“bilim”kelimesibilezerreceçıkargözetmeyenpekderinbirsaygıuyandırıyordu.Gerçektençıkargözetmediği,onunhiçbirbilimleilgilenmemişolmasındanbelliydi.

Page 47: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Birgün,banagözlerihayranlıklaparlayarak:

— Ah kardeş, demişti. Dünyada öyle insanlar var ki, bilmedikleri yok! Aralarındaoturup sözlerini dinlediğin zaman, hiçbir şey anlamadığın halde, yine de zevk alırsın.Neden ama?Çünkü sözleri zekâmahsulüdür, fayda doludur, insanlığın saadetine yarar.Bunuartıkbendeanlıyorum.Meselabugüntrenleseyahatediyorum,amailerideoğlumİlyuşka belki havada uçacak… Sonra şu ticaret, endüstri işleri… Hepsi faydalı şeyler,değilmi?

Amabizdayımlagörüşmemizedönelim.

Elleriniovuşturarak,çabukçabukkonuşuyordu.

—Heledurazizim,dur.Biradamgöreceksinki,eşinegüçrastlanır!Tambilimadamı…Tam bir bilgin. Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak. Şu, “yüzyıllar boyunca yaşamak”deyiminehoşşey,değilmi?BunubanaFomaöğretti.Dur,senitanıştırayımda…

—Kimdenbahsediyorsundayıcığım,FomaFomiç‘tenmi?

— Yok canım, Korovkin’den. Hoş Foma da öyledir ya… Ama şimdi bahsettiğimKorovkin…diyeekledi.

SözFoma’yagelincedayımnedensekızardı,şaşırmışgibioldu.

—Negibibilimlerleuğraşıyorodayı?

—Bilimlerlebirader;bütünbilimlerleuğraşır.Uğraştığınıbiliyorum,amahangileriyleolduğunudoğrususöyleyemeyeceğim.Demiryollarındanbahsedişinibirduysan!Hemdebiliyor musun, –dayım sağ gözünü hafifçe kırpıştırarak, anlamlı anlamlı– şu serbestdüşüncelerdendebirazvaronda.Ailenin saadeti konusunda söylediklerinden fark ettimbunu.Yazıkki,o sıradavaktimyoktuda iyiceanlayamadım,yoksa sanahepsinibirbiranlatırdım.Bundanbaşkaolağanüstüyüksekmeziyetleresahipbiradam.Bizeçağırdım,heranbekliyorumişte.

Biz konuşurken köylüler ağızlarını, gözlerini açmış, beni görülmemiş bir harika gibiseyrediyorlardı.

Dayımınsözünükeserek:

—Bu adamlara engel oldum galiba, dedim. Size herhalde bir iş için gelmişlerdi. Neistiyorlar? Doğrusunu isterseniz, bir şeyden şüphelendiğim için, ben de dinlemekisterim…

Dayımbirdenbiretelaşlanarakaceleetmeyebaşladı:

—Öyle ya!..Nasıl da unuttum.Mesele de ne, biliyormusun?Gerçekten, ne yapmalıbunlara bilmem ki!.. Uydurmuşlar. –Ah şunu ilk çıkaranın kim olduğunu bilsem bir!–Güya ben onları, bütün Kapitonovka ile birlikte devredecekmişim. Kapitonovka’yıhatırlıyor musun? Rahmetli Katya ile akşamları oraya gezmeye giderdik… İşte oKapitonovka’yı, tam altmış sekiz kişiyle beraber Foma Fomiç‘e bağışlayacakmışım.Bunlardaşimdi:“Sendenbiryereayrılmayız!..”diyetutturmuşlar.

Adetasevinçiçinde:

— Demek bu doğru değil, vermeyeceksiniz Kapitonovka’yı dayı, öyle mi? diye

Page 48: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bağırdım.

—Neilgisivar!Aklımdanbilegeçmedi.İyiamasenneredenduydunbunu?Ağzımdanbirkerekaçtı,yedicihanayaydılar…HemniyeFoma’yıhiççekemiyorbuadamlar?

DayımbendedeFomaFomiç‘ekarşıbirdüşmanlıksezergibi,ürkekürkekbakarak:

—Dur,senionunlatanıştırayımSergey,diyeekledi.Öyleadamdırkibirader!

Köylülerhepbirağızdan:

— İstemeyiz!.. Senden başka kimseyi istemeyiz!.. diye bağırmaya başladılar. Sizbabamızsınız;bizdesizinçocuklarınız…

—Banabakındayı,dedim.FomaFomiç‘ihenüzgörmedimama…hakkındabazışeylerişittim.Açıksöyleyeyim:BugünBayBahçeyev’lekarşılaştım.Bununlaberaber,şimdilikbukonudakendimeaitdüşüncelerimvar.Dayı,köylülerinizeizinverindesizinlebaşbaşakonuşalım.Aslınabakılırsa,benzatenbununiçingeldim…

Dayımsözümüağzımdankapıp:

— Pekâlâ, pekâlâ, dedi. Köylülerimizi gönderelim, sonra da şöyle dostça, arkadaşça,esaslıbirşekildekonuşalım.

Köylüleredönerekhızlıhızlı:

—Haydisizgidinçocuklar!diyedevametti.Bundansonradabirihtiyacınızolursa,herzamandoğrucabanagelin.Herişiniziçin,herzamanbanagelin!

Köylülerbirkeredaha:

—Babamızsın!Senbizimbabamızsın,bizdeçocuklarınız!..diyebağrıştılar.BırakmabizişuFomaFomiç‘ineline.Bütünfakirfukarayalvarıyorsana!..

—Şuaptallarabak!Vermeyeceğiz,dedikya!

— Yoksa bizi de okuma dersleriyle bitirir herif. Buradakileri okuta okuta sersemeçevirmiş…

Benadetakorkuyla:

—Aman,sizleredemiFransızcaöğretiyor?diyebağırdım.

Kırmızısaçlı,dazlakkafalı,konuştukçacanlanıyormuşgibi,kendiliğindenhareketedenseyrek,sivrisakallı,besbelligevezebirköylü:

—Yokbeyim,dedi.Şükürlerolsun,Tanrımşimdilikbiziesirgedi.

—Peki,neöğretiyorsize?

—Öylebirşeyöğretiyorkibeyim,bizimanladığımızagöre,altınbirçekmecesatınalıp,içindebakırmeteliklerimizisaklamalıymışız…

—Nasılbakırmetelikleri?

—YanlışanlıyorsunSeryoja.Bunlarınuydurması.

Dayımbunusöylediktensonrakızardı,fenahaldemahcupoldu.

—Adamınsöylediklerinianlamıyorlarkiahmaklar!Fomalafarasındasöylemiş;bakır

Page 49: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

metelikdenedemekmiş?

Sonraköylüyedönerek,sitemle:

—Sendeukalalık,gevezeliketmesene!Seningibibirbudalaya iyiliketmek istediler;anlamadanbağırıpduruyorsun.

—Amaricaederimdayı,şuFransızcaderslerideneoluyor?

—Canım,dillerinidüzeltmekiçin,sırfbununiçinyaptı.

Dayımınsesiadetayalvarırgibiçıkıyordu.

—Dillerinidüzeltmek içinyaptığınıkendisisöyledi.Hemdeburadabaşkabirmeseleçıktı.Senbunubilmediğin için,hükümveremezsinSeryoja.Her işin içyüzünüanlamalı,ondansonraadamısuçlamalıbebirader.Yoksasuçlamakkolay!

Öfkeyletekrarköylüleredönerek:

—İyiamasizneduruyorsunuz?diyebağırdım.Herşeyiyüzünekarşısöyleseydinizya.“OlmazböyleşeyFomaFomiç…filan!..”deseydinizya.Dilinizyokmusizin?

—İlahibeyim!Hangikabadayıfare,kedininboynunaçıngıraktakabilir?“Ben,”diyor,“siz kara cahil köylülere temizlik, düzen öğretiyorum!” Bazen kalkar, “Niye mintanınkirli?”diyesoruverir.Teriçindekalıyoruzdaondan.Hergünüstbaşdeğişecekdeğilizya.Temizliktendirilmez,pisliktengebermezsin!

Uzun boylu, kupkuru, her tarafı yama içinde, ayağına eski, berbat çarıklar giymiş birköylülafakarıştı.Hiçbirzamanbirşeydenmemnunolmayan,ağzındahepacı,zehirlibirsözbulunduraninsanlardandı.Oanakadaröbürköylülerinarkasındasaklanarak,gamlıbirsessizlik içinde söylenenleri dinliyordu. Yüzünden anlamlı ve acı bir alayla dolugülümseyişhiçeksilmiyordu:

— Geçen gün harmana geldi; diye başladı, “Dünya ile güneş arasında kaç verstlikmesafe olduğunu biliyormusunuz?” dedi. Biz ne bilelim! Bu bilim bize göre değil ki,beylerinişi.Bununüzerine,“Hayır,”dedi.“Senaptalın,hımbılınbirisin.İyiliğininneredeolduğunu bilemiyorsun. Ben, astrolomum!..[15] Ben, Tanrı‘nın bütün planidalarını[16]öğrendim…”diyedebitirdi.

Dayımbirdencanlandı.Banadoğru,“Bak,neolacakşimdi!”gibilerden,neşelibirgözkırptı:

—E,aradakaçverstolduğunusöyledimisana?diyesözekarıştı.

Busoruyuhiçbeklemeyenköylü,isteksizce:

—Söyledi,çokbirşeymiş…cevabınıverdi.

—Peki;nekadardedi?Nekadarmışyani?

—Sizdahaiyibilirsinizbeyefendi.Karacahilkişilerizbizler…

—Benelbettebiliyorum.Amaseninhatırındakaldımıacaba?

— Yüzler, binler kadarmış galiba… Pek çok bir şey söylemişti: Üç arabaylataşıyamazsın!..

Page 50: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Gördünmübirader!Hatırında tutbunu.Yoksasengüneşibirverstkadaryakınmısanıyordun?Sonrayeryüzününyuvarlakolduğunudaöğren;tostoparlaktır,anladınmı?

Dayımanlatırkenhavadabirdaireçizdi.

Köylüacıacıgülümsedi.Dayımdevametti:

—Evet,yuvarlaktır.Havadakendikendine,güneşinçevresindedöner,güneşseolduğuyerdedurur.Oysabizegüneşdehareketediyormuşgibigelir…Buişböyledir.BunudenizgezginiKaptanKukkeşfetmiş.

Dayımbanadoğrudönerek,fısıldayanbirsesle:

— Artık kimin keşfettiğini şeytan bilir ya! diye ekledi. Zaten bildiğimdensöylemiyorum…Sengüneşinbizeuzaklığınıbiliyormusun?

Bütünbusahneyihayretleseyrediyordum.

— Biliyorum dayı, dedim. Yalnız ben şöyle düşünüyorum: Şüphesiz, bilgisizliksoytarılığınbirçeşididirama,öteyandan…köylülereastronomidersivermekde…

Sözümüpekbeğenen,pekyerindebulandayım:

—Tam, tamsoytarılık işte!diyeatıldı.Neasilbirdüşünce!..Bendeherzamanbunusöylerdim…Yanisöylemezdim,amaböyleolduğunuhissederdim.

Sonraköylüleredönerek:

—Duydunuzmu? diye bağırdı. Bilgisizlik, soytarılık demektir; pislikten farkı yokturyani…Fomasizebunun içindersvermek istedi. İyi şeyleröğretecekti size, amaneyse,zararıyok…Bilgivermekdeazhizmetdeğildirkardeş.Bilgiverenadambenceenyüksekrütbeyelayıktır.Ya,bilgiböyledirişte!Peki,pekiçocuklar.Hadigülegülegidin!Memnunoldum,çokmemnunoldum…Üzülmeyin,bırakmamsizi.

—Artıksanasığındıkvelinimetimiz!

—Bizisıkıntıdabırakma,babamızsın!..Köylülerdayımınayağınakapandılar.

—Hadicanım,saçmalamayın!AncakTanrı‘nınönündeyerekapanılır,banalazımdeğilbu…Hadiuğurlarolsun!Usludurun,şefkatimelayıkolmayaçalışın.

Köylülergidincedayımbanadöndü.Yüzüsevinçleparlıyordu:

—SanabirşeysöyleyeyimmiSergey?dedi.Köylümüz,tatlısözkadarhediyeyidepeksever. Bir bağışta bulunsam onlara, ne dersin? Hani senin gelişinin şerefine… Bunuyapsammıacaba?

—Amandayıcığım,demeksizdeFrolSilin[17]gibi,iyilikseverbiradammışsınız!

—Başkatürlüolmazkibirader,olmaz.Neyaparsın.

Sonrasuçunuörtbasetmekistiyormuşgibi:

—Zatenonlaravaktiyledebirbağıştabulunmakistiyordum;diyeekledi.Sen,heriflerebilimden söz açmamı gülünç buldun, değilmi?Bunu seni görünce sevindim de yaptımSeryoja.Hemşuköylüleryeryüzününgüneşeuzaklığınıöğrensindeağızlarıaçıkkalsın,dedim. Şu alık alık ağız açmaları yok mu, pek hoşuma gidiyor. Yalnız sen salonda

Page 51: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bizimkilere köylülerle görüştüğümden bahsetme. Onları özellikle gören olmasın diyeahırlarınarkasınaçağırttım.Başkatürlüolmuyorkibirader!Hemişnazik,hemdeonlargizlicegeldiler.Bunudahaçokonlarıdüşünerekyaptım.

Biranönceesasageçmekisteğiylekonuyudeğiştirerek:

—İştegeldimdayıcığım,dedim.Doğrusu,mektubunuzbenipekşaşırttı.

Dayımkorkmuşgibi,sesinialçaltarak:

— Sakın bundan bahsetmeyelim canım! diye sözümü kesti. Sonradan… bunlar hepsonradananlaşılacakşeylerdir.Sanakarşısuçluyumbelki,hattabelkideçoksuçluyum!

—Banakarşımıdayıcığım?

—Sonracanım,sonra!..Bunlarhepsonradananlaşılacak.Sende,aferin, tambiryiğitolmuşsun!Canımçocuğum,seniöylebekledimki!..Derdimidökmekistiyordum…Nedeolsaokumuşadamsın.Sendenbaşkakimsemyok…Birsenvarsın,birdeKorovkin…Ha,şunudasöyleyeyim:Buradakilerinhepsisanakızgın.Buyüzdendikkatliol,birpotkırma.

Dayıma hayretle baktım. Hiç tanımadığım bu adamları ne şekilde kızdırabildiğimianlamıyordum.

—Banamı?diyesordum.

— Sana birader, sana. Ne yaparsın, Foma Fomiç biraz… Eh, tabii annem dearkasından…Kısacası,ayağınıdenkal,saygılıol,karşılıkverme;saygılıolmayaözellikledikkatet!

—Kime,FomaFomiç‘ekarşımıdayı?

—Neyapalımazizim!Onukoruduğumiçinsöylemiyorum.Aslındaodakusurlarıolanbiradamdır.Hattaşimdi,şuandabile…AhSeryojakardeşim!Bütünbuhallerbeniöyleüzüyorki…Oysaherşeypekâlâyolundagidebilirdi;hepimizmemnun,mutluolabilirdik.Amaneyaparsın,kusursuzkulolurmu?Hepimizmelekdeğilizya!

—Amaricaederimdayı,buadamınneleryaptığınıdüşünsenizebir!

— Amaan birader! Bunlar hep dedikodu. Mesela bak, anlatayım. Şimdi o bana dakızıyor; hem de niçin biliyormusun?..Ama belki de suç bendedir. En iyisi, sana bunusonraanlatırım.

—Bukonudabenimdekendimegöredüşündüklerimvardayı!diyesözünükestim.

Düşüncemisöylemekteaceleediyordum.Zatenikimizdenedenseadetatelaşediyorduk.

— Her şeyden önce, dedim, bu adam burada bir soytarı durumundaydı. Bu hal onuincitmiş,yerevurmuş,idealinikaybettirmişolmalı;haşin,hastalıklı,hattabütündünyadanöç almak isteyen bir insan oluşu da bundan ileri geliyor diyebilirim. Onu insanlarlabarıştırsakda,yinebirinsanolduğunuhissetse…

Dayımtaşkınbirsevinçiçinde:

—Evet, evet!.. diye bağırdı.Tamböyle işte!..Ne yüksekdüşünce!Onu ayıplamakla,hor görmekle asıl biz küçük düşeriz.Gerçekten öyle!Ah dostum! Sen beni anlıyorsun,beni sakinleştirdin. Bari orada da her şey düzelse! Biliyor musun, onlara görünmekten

Page 52: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

adetakorkuyorum.Seningelişinyüzündendeepeypaparayiyeceğim.

Buitirafkarşısındabozuldumdoğrusu.

—Mademkiböyledirdayı…diyesözebaşladım.

Amao,ellerimiyakalayarak:

—Hayır, hayır, hayır!..Dünyada olmaz!.. diye bağırdı. Sen benimmisafirimsin. Benböyleistiyorum.

Dayımınhalleribenisondereceşaşırtıyordu.Israrla:

—Dayı,dedim,hemenşimdi,beniburayaniçinçağırdığınızısöyleyin.Bendennegibibirhizmetbekliyorsunuzvebanakarşınasılbirsuçunuzvar?

—Canım, sormabunu işte!Sonra, sonra…Sonraher şeyi anlayacaksın.Belkibirçokbakımlardan suçluyumdur, ama inan olsun, ben namuslu bir adam gibi hareket etmekistedim.Sende…sendeevlenirsinonunla.

Dayımanibirduygudalgasıylakızardı.

— Ruhunda bir nebze asalet varsa, alırsın onu; diye devam etti ve heyecanla elimikuvvetlicesıktı.Artıkbukonuyukapatalım.Yakındahepsinikendingörür,anlarsın.Asılmesele, oradakilerin hoşuna gitmende, iyi etki bırakabilmende… Hele, hele utangaçdavranmamayaçokdikkatet.

— Ama orada kimler var dayı? Doğrusunu isterseniz, ben topluluk hayatına alışkınolmadığımiçin…

Dayımgülümseyereksözümükesti:

— Alışkın olmadığın için biraz ürküyorsun, değil mi? Zararı yok canım.Soğukkanlılığınıkaybetme;hepkendi ailemizdenkimseler.Metinol,korkma!Amabennedense senin hesabına korkuyorum. Kimler olduğumuzu soruyorsun. Kimler olacak,canım!

Dayımçabukçabukkonuşmayabaşladı:

—İlkinannemtabii.Annemihatırlıyormusun?Gayetiyi,asilruhluihtiyarbirkadındır!Gönül,kibirnedirbilmez.Birazeskikafalı,amaböylesidahaiyi.Bazenaklınaeser,tuhafbirşeysöyleyiverir…Busırabanakızgın.Amasuçbende…Suçluolduğumubiliyorum.Sonra ne de olsa, grande dame, general karısı. Kocası da pek mükemmel bir adamdı.Evvela generaldi, sonra da çok okumuş bir adamdı. Servet filan bırakmadı, ama aldığıyaraların sayısı bir hayli…Kısacası, herkesin saygısını kazanmışbir adamdı.MatmazelPerepelitsina’ya gelelim. O da… gerçekten, bilmem ki… Son zamanda bir hoş oldu.Tabiatıböyle…Amaneyaparsın,herkesikötülemektenbirşeyçıkmazki…OnudaTanrıböyle yaratmış işte! Sen onu sığıntı, dalkavuk filan sanma: Yarbay kızıdır. Annemesırdaşlık,arkadaşlıkeder.SonrahemşiremPraskovyaİlyiniçnavar.Hakkındauzunboylusöyleneceksözyok;kendihalinde,iyikalplibirkadıncağızdır.Telaşlıdırbiraz,lakinöylebirkalbivarki!..Sen,herzamankalbebakSeryoja.İhtiyarkızdır,amagalibaşuacayipBahçeyev ona kur yapıyor; isteyecek besbelli…Ama sakın bundan kimseye bahsetme:Sırdır!Eh,dahakimimizvarbakalım?Çocuklarıanlatmayacağım,kendingörürsün.Yarınİlyuşka’nınisimgünü…Şey!Azkaldıunutuyordum:İvanİvanoviçMizinçikovbiraydır

Page 53: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bizdemisafir.Seninuzaktankuzeninolur.Hüsarüsteğmenliğindenyeniemekliyeayrıldı.Henüzgençadamdır.Gayetasilruhlubirzat.Amaelindekiniavucundakiniöyleharvurupharman savurmuş ki, bunu nasıl, nerede becerdiğini bir türlü anlayamadım gitti. Hoşkendisininpekbirşeyiyoktu,amaolanıdayedibitirdi,birsürüborcagirdi.Şimdibendemisafir… Onu hiç tanımıyordum. Geldi, kendini tanıttı, iyi, sevimli bir genç; sessiz,saygılı bir adam.Bizimevdeağzını açtığınıgörenolmadı.Hep susar.Foma, alayolsundiye ona “SessizMeçhul” adını taktı.Darılmadı adamcağız. Fomaondan pekmemnun.Pek zeki olmadığını söylüyor. İvan da ona hiç karşı gelmez, ne dese, “evet efendim”iyapıştırır. Şaşkınmıdır ne…Neyse, onu da görürsün. Şehirden gelenmisafirlerimiz devar:PavelSemyoniçObnoskinileannesi.Pavelgenç,çokzekibiradam.Olgun,sağlambirkarakterivar.Canım,adamakıllıanlatamıyorumkiben!..Bundanbaşkagayetyüksekveciddiahlaksahibidirde…Tatyanaİvanovnadamisafirlerimizdenbiridir.Odauzaktanakrabamız sayılabilir. Onu tanımazsın. Kız, ama doğrusunu istersen, hiç de genç değil.Bununlaberaberhoştaraflarıvar.Öyledezenginkikardeş,ikiStepançikovo’yusatınalır.Buservetsonzamandaelinegeçti.Şimdiyekadarçiledolduruyorduzavallı.AmaSeryoja,dikkatlioldostum:Hastalıklı,hayalperestbirkadındır.Felaketlergeçirmişbirkız…Asilruhlu çocuksun, anlarsın. Felaket geçiren insanlara karşı iki kat nezaket göstermelidir.Ama aklına fena bir şey gelmesin. Bu kadının bazı zayıf tarafları var tabii.. Bazenbakarsın, acelesi yüzünden,gerekenbir sözyerinekonuylahiç ilgisi olmayanbaşkabirşey söyler.Sakınyalan söylüyor sanma!Bu sözlerhep temiz, asil bir kalpten çıkmadır;hatta yalan söylese bile, sırf ruhunun aşırı derecede yüksek oluşundan söyler. Bilmem,anlatabildimmi?

Osıradadayımbanaadamakıllıbozulmuşgibigöründü.

—Banabakındayıcığım,dedim.Sizipekçokseverim…Açıkçasorduğumiçinaffedin.Sizbiriyleevlenecekmişsiniz,doğrumu?

Dayımçocukgibikızararak:

—Kimdenduydun?dedi.Sanahepsinianlatırım,amaherşeydenöncesöyleyeyimki,evlenecekfalandeğilim.Annem,kardeşim,özellikleannemin iyiliklerinekarşıpek tabiiolarak gözünün içine bakan Foma Fomiç, Tatyana İvanovna’yla evlenmemi istiyorlar.Aklımı başıma toplayıp, bütün ailemizin iyiliği için evlenmeliymişim. Şüphesiz,böyleliklebanadaiyiliketmekistiyorlar,anlıyorum.Amayinedeaslaevlenecekdeğilim.Bu konuda kendi kendime söz verdim. Bununla beraber kesin bir cevap vermeyi debeceremedim: Ne “evet”, ne de “hayır” diyebildim. Zaten hep böyle yaparım birader!Bizimkilerderazıolacağımısanmışlar;şimdiilleyarınkiailetörenimizdekonuşarak,buişi bir sonuca bağlayalım diye tutturdular. Yarın öyle telaşlı bir gün olacak ki, neyapacağımı bilemiyorum. Üstelik Foma Fomiç‘le annem nedense bana darıldılar. Sahibiraderderdimidökeyimdiye,seniveKorovkin’idörtgözlebekliyordum.

—Peki,amaKorovkin’inbuiştesizenegibiyardımıdokunabilirdayı?

—Dokunurcanım,dokunur.Neadamdıro,bilsen!Birbilginki,okadarolurişte…Ailesaadeti hakkında konuşmasını dinlemelisin. Ne yalan söyleyeyim, belki bizimkileremeramanlatabilirsindiye, sanadabelbağlamıştım.Düşünbirkere;hadidiyelimki,birsuçumvarbenim,gerçektendevarya,bunuanlıyorum,okadarduygusuzdeğilim.Amanihayethiçdeaffedilmeyecekbir suçdeğilbu…Eğeraffedilseydim,negüzelbirhayat

Page 54: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

sürecektik!..BenimSaşurka’yıgörme,öylebüyüdüki,tamgelinlikkızoldu.İlyuşkada,nahşuboyda…Yarınisimgünü.Biliyormusun,Saşurkaiçinkorkuyorum…

—Dayıcığım,bavulumnerede?Üstümüdeğiştiriphemengelirim.Ozaman…

—Bavulun tavan arasında canım, tavan arasında.Kimsegörmesindiye, seni doğrucatavanarasınagötürmeleriniemretmiştim.Evet,evet,elbisenideğiştir.Çokiyi,mükemmelbirdüşünce!..Bendebizimkilerihazırlarım.Hadi,hayırlısıolsun.Biliyormusunbirader,kurnazolmaklazım.Başkaçareyok.Taleyranolupçıkacaksın.Neyapalım!Onlarşimdiçayiçiyorlar.Bizdeerkenceçayiçilir:FomaFomiçkalkarkalkmazçayiçmeyisever.Hemdeerkeniçilincedahaiyioluyor.Eh,bengideyim,amasenhemenarkamdanyetiş,beniyalnızbırakma.Tekbaşımabiraztuhafolacakda…Ha,dur!Birşeydaharicaedeceğim.Oradademinburadabanabağırdığıngibibağırma,olmazmı?Söyleyeceğinbirşeyolursa,burada, yalnız kaldığımız zaman söylersin. O zamana kadar da sabret, tut kendini.Görüyorsunya,zatenbirsürüdelilikettim,kızıyorlar…

—Amabakın,dayıcığım.Buradagörüpişittiklerimdenanlıyorumkisiz…

Dayımhiçbeklenilmedikbirtarzda:

—Birpısırığım,değilmi?diyesözümükesti.Bunubendebiliyorum,amaneyaparsınbirader!Neysehemengeleceksin,değilmi?Amançokricaederim,çabukol!

Yukarıyaçıkıncadayımındediğigibi,derhalbavulumuaçtım.Giyinirken,dayımlatambir saat konuştuğum halde, öğrenmek istediklerimden henüz hiçbirini öğrenemediğimianladım ve adeta şaşırdım. Benim için bir dereceye kadar açık olan şey, dayımın hâlâbenim evlenme işimin üzerine düşmesiydi. Şu halde onun öteki kıza âşık olduğuhakkındakisöylentileryersizdi.Sonderecemerak,endişeiçindeolduğumuhatırlıyorum.O aralık şunu da düşündüm: Buraya gelerek dayım ne derse ses çıkarmayacağıma sözvermem, ömrümün sonuna kadar bağlanmış olmam demekti. Aklımdan, “Hayatımınsonunakadarelimikolumubağlayacaksözüsöylemeknekadardakolaymış!”düşüncesigeçti.“Halbukidahanişanlımıgörmedimbile…”

Öteyandan,bütünaileninbanadüşmanlığınanedemeli?Niçindayımıniddiaettiğigibi,buraya gelişimi düşmanca karşılıyorlar? Ya dayımın kendi evindeki garip, esrarlı halinedir? Neden bu kadar korkuyor, üzülüyor?.. Doğrusunu söyleyeyim bütün bunlartamamıylaanlamsızşeylerdi.Romantik,kahramancahayallerimdegerçeklekarşıkarşıyagelincekafamdanuçtugitti.Ancakşimdi,dayımlagörüşmemizdensonra,teklifininbütünanlamsızlığını, acayipliğini anlamıştım. Bu durumda böyle bir teklifi ancak dayımyapabilirdi! Onun bir tek sözü üzerine, buraya can atarcasına gelmekle pek enayicehareketettiğimişimdianlıyordum.

Kafam bu endişeli düşüncelerle uğraşırken, hizmetime bakan uşağın farkındaolmamıştım.

Doğalolmayan,yılışıkbirnezaketle:

—Adelayidarengi[18]kravatınızımı,yoksaufakkarelisinimitakacaksınız?diyesordu.

Uşağabaktım.Meğersedikkatedeğerbiradammış.Henüzgençtivebiruşak içinçokşık,mükemmelbirtaşrazüppesigibigiyinmişti.Kahverengifrakının,beyazpantolonun,açıksarıyeleğininveruganayakkabılarıylapembekravatınınbellibirmaksatlaseçildiği

Page 55: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

açıktı.Bunlargençzüppeninincezevkinedikkatiçekecekti.Saatininkösteğidemuhakkakaynıdüşünceyledışarıdabırakılmıştı.Yüzüsolgundu,adetayeşileçalıyordu, iriolmaklaberaber, ince kemerli burnu alçıyla sıvanmış gibi bembeyazdı. İnce dudaklarınıngülümseyişindehüzün,amakibarbirhüzünifadesivardı.Sondereceiri,camdanyapılmışgibi gözlerinin bakışı pek budalacaydı. Bununla beraber, gözlerinde de bir kibarlıksezilmekteydi. İnce, yumuşak kulakçıkları, kibarlıktan olacak, pamukla tıkalıydı. Sarıyaçalan uzun, seyrek saçları bukle bukle kıvrılmış ve pomatlanmıştı. Elleri de beyazdı,temizdi,birgül suyu ileyıkanmadığıkalmıştı!Özenilerekbakılmış tırnaklarıupuzunvepembeydi. Bütün bunlar adamın şımarık, züppe, kaba işlere el sürmeyen biri olduğunugösteriyordu. Peltek konuşuyor, “r” harflerini modaya uygun bir tarzda söylüyordu.Gözleriniyukarıaşağıkaldırıp indiriyor,göğüsgeçiriyor,dehşetlikırıtıyordu.Üstelikdelavanta kokuyordu. Uzun boylu değildi; çelimsiz, sıska bir adamdı. Yürürken garip birşekildedizlerinikırıyordu;besbellibunundakibarlığınenyüksekderecesinibelirttiğineinanmaktaydı.Kısacası,adamınbütünvarlığıkibarlık, incelikvesonderecekuvvetlibirkendini beğenmişlik duygusuyla doluydu.Hele kendini beğenmişliği, şu kızgın halimdenedensehiçhoşumagitmemişti.Gençuşağasertsertbakarak:

—DemekbukravatınrengineAdelayidaderler;öylemi?diyesordum.

Kusursuzbirnezaketle:

—Evet,Adelayidaderlerefendimiz,cevabınıverdi.

—Peki.Agrafena’nınrengiyokmu?

—Hayırefendim.Olamazda.

—Neden?

—Agrafenabiçimsizbirisimdeondan.

—Nediyebiçimsizoluyormuş?

—Efendim,bildiğinizgibiAdelayidayabancıvesondereceasilbirisim.Agrafenaise,enbayağıkadınlaratakılanbirisimdir.

—Senaklınımıkaçırdın?

— Hayır efendim, aklım başımda. Elbette bana canınızın istediğinizi söylemekelinizdedir. Ama şu kadarına işaret edeyim ki, konuşmamdan birçok generaller, hattabaşkenttekikontlarbilepekmemnunkalırlardı.

—Adınnesenin?

—Vidopliyasov.

—Ya!..DemekVidopliyasovsensinha?

—Evetefendimiz.

—Duröyleysebirader,seninledetanışacağız.

Aşağıyainerken:“Tımarhanegibibiryermişburası!..”diyedüşündüm.

Page 56: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

IV

Page 57: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Çayda

Çay,deminGavrilailekarşılaştığımtaraçayaçıkanodadaiçiliyordu.

Ne şekilde karşılanacağım hakkında dayımın esrarlı kehanetleri beni haylimeraklandırmıştı. İnsan gençlik çağında bazen pek mağrur oluyor. Aşırı derecedeizzetinefis sahibi her genç, hemen hemen her zaman ürkektir. Bunun için benim de şuolaya fena halde canım sıkıldı. Kapıdan içeri girer girmez çay masasının etrafındatoplanmışolanevhalkı ilekarşılaştım.Tamo sıradaayağımhalıya takıldı, sendeledim;kendimi toplayayım derken, odanın ortasına fırlayıverdim. Birden geleceğimi, aileşerefimi, her şeyimi kaybetmiş gibi bozuldum. Pişmiş ıstakoz gibi kızarmış bir yüzleolduğum yerde hiç kıpırdamadan duruyor, bön bön odadakilere bakıyordum. Aslınabakılırsa,busendelemepekönemsizbirşeydi.Bunusadeceogünküruhhalimdolayısıylahikâyemin bazı şahıslarına karşı aldığım durumu, onların üzerimde yaptıkları etkiyibelirtmek içinanlatıyorum.Selamvermek istedim,amabitiremedendahaçokkızardım,dayımadoğruatılıpellerinesarıldım.Tıkanarak:

—Merhabadayıcığım!dedim.

Daha başka ve daha nükteli bir şey söylemek istememe rağmen, ağzımdan birdenbireyalnızşu“Merhaba”lafıçıkıvermişti.

Benimhesabımaüzülüpdurandayım:

—Merhabacanım,merhaba!cevabınıverdi.Amabizselamlaşmıştıkzaten.

Sonrafısıldayarak:

—Tanrıaşkınautanmayıfalanbırak!Buhalherkesinbaşınagelebilir,diyeekledi.Hemdahaneçeşitleriolur!..Yerindibinegeçmekistersinde…

Ardındanönceannesine;

— Anneciğim, size bizim delikanlıyı takdim edeyim, dedi. Biraz sıkıldı, kusurabakmayın.Herhaldeseveceksinizonu!

Sonraötekileredöndü:

—YeğenimSergeyAleksandroviç.

Hikâyeme devam etmeden önce, aziz okuyucum, size içine girdiğim çevreyi iyicetanıtmamaizinverin.Bunahikâyeminakışıiçinihtiyaçdavar.

Odada birkaç kadın ve dayımla benden başka iki erkek vardı. Bu kadar görmeyiarzuladığım,dahaozamandanberikendisininbuevintambirhâkimiolduğunuanladığımmahut Foma Fomiç yoktu. Yokluğu sanki odanın ışığını bile söndürmüştü… Herkesinsomurtmuş,endişeliolduğuilkbakıştabellioluyordu.Oandabozulmuşveüzgünolmamarağmenbunubendesezmiştim.Meseladayımınserbestgörünmeyeçalıştığıhalde,aşağıyukarı benim kadar sıkıntı içinde olduğunu görüyordum. Kalbinin ağır bir yük altındaeziliyormuşgibiolduğumuhakkaktı.

Odadakierkeklerdenbirihenüzçokgenç,yirmibeşyaşlarındabiradamdı.Bu,dayımınzekâsıylaahlakınıgöklereçıkardığıObnoskin’di.Buzathiçhoşumagitmedi.Üzerindeki

Page 58: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

her şeyde bayağı bir şıklık özentisi vardı. Elbisesi şık olmakla beraber yeni değildi veyoksulcaydı.Yüzübilehırpalanmışgörünüyordu.Hamamböceklerininbıyıklarınıandırankumralbıyıkları tutam tutamçıkmış,bir şeyebenzemeyensakalmüsveddesi, serbestvehattabelkideözgürdüşünceligörünmekiçinbırakılmışgibiydi.

Obnoskin durmadan gözlerini kırpıştırıyor, yapmacık, acı bir alaycılıkla gülümsüyor,oturduğusandalyedekırıtıpduruyordu.İkidebirsaplıgözlüğüylebanabakıyor,amabenoyanabaktıkça,hemengözlüğünüindiriyor,adetabendençekiniyordu.

Öteki bay da genç, henüz yirmi sekiz yaşlarındaydı. Bu, uzaktan kuzenim olanMizinçikov’du.Gerçektensonderecesessizbiradamdı.Çayzamanındaneağzınıaçtı,nede herkesin gülüşüne katıldı. Ama ben onda, dayımın dediği gibi, bir zavallılık dagörmedim.Tamtersine,açıkkestanerengigözlerionuniradeli,sağlamkarakterlibiradamolduğunugösteriyordu.

Mizinçikov esmer, siyah saçlı, oldukça da güzel bir adamdı. Giyinişi de düzgündü.Bunundayımınhesabındansağlandığınısonradanöğrendim.

Bayanlar içinde önce,müthiş hırçın ve kansız yüzüyleMatmazelPerepelitsina’yı farkettim. Ondan ayrıca söz açacağım. General karısının yakınında oturuyordu. Saygıgöstererek, tam yanına değil de biraz arkasına geçmiş, ikide bir eğilerek velinimetininkulağınabirşeylerfısıldıyordu.

İkiüçyaşlıdalkavukkadın,pencereninyanınadizilerekoturmuş,gözlerinidörtaçmış,hanımefendilerigeneralkarısınabakıyor,saygıiçindeçaylarınıbekliyorlardı.

Beni ilgilendiren bayanlardanbiri, şeklini, kalıbını kaybetmiş, şişman, ellilik, zevksiz,alacalıbulacalıgiyinmişbirkadındı.Galibaallıkdasürmüştü.Dişlerihemenhemenyokgibiydi;yerlerindesiyahlaşmış,kırılmışparçacıklarsivriliyordu.Amabuhali,incecikbirsesle cırlayarak konuşmasına, göz kırpıştırmasına ve adeta süzgün bakışlarla etrafabakmasına engel olmuyordu. Kadıncağızın üzerinde, üstelik süs makamında, zincirler,köstekler de vardı. Mösyö Obnoskin gibi, o da ikide bir saplı gözlüğünü üzerimeçeviriyordu. Bu kadın Obnoskin’in annesiydi. Sessiz bir kadın olan teyzem Praskovyaİlyiniçna çay dağıtıyordu. Uzun ayrılık yıllarından sonra beni kucaklayıp, bu vesileylebirazağlamakistediğibelliydi.Amacesaretedemiyordu.Sankiburadayapılmakistenenher hareketi önleyen bir yasak vardı. Teyzemin yanında çok güzel, kara gözlü, on beşyaşlarında bir kız oturuyordu. Çocukça bir merakla benden bakışlarını ayırmayan bukızcağızkuzinimSaşaidi.

Sonra,belkideherkestençokdikkatimiçekengaripbirbayanvardı.Giyinişigayetgözalıcıydıveyaşınahiçuygundeğildi.Çünkükendisi bir hayli yaşlıydı, hiçolmazsaotuzbeşinde vardı. Yüzü çok zayıf, solgun, kuruydu ve son derece heyecanlı bir kadınolduğunubelirtiyordu.İkidebir,hareketettikçe,yahutheyecanlandıkçasolgunyanaklarıalaloluveriyordu.Zatendurmadanheyecanlanıyor,oturduğuiskemledekıpırdanıyor,biranolsunrahatduramıyordu.

Beni hırslı birmerakla inceleyerek boyuna kâhSaşenka’nın, kâh öbür yanında oturanbayanın kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Sonra da çocukça, içten, neşeli kahkahalarlagülmeye başlıyordu. Tuhaf değil mi, bayanın bütün bu acayiplikleri kimsenin dikkatiniçekmiyordu,bukonudaoradakilersankiöncedensözleşmişgibiydiler.

Page 59: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Bayanın, dayımın kendisiyle evlenmesi istenilen, zenginliği yüzünden bütün evdegözünün içine bakılan ve dayımın deyişiyle, “hayalci” Tatyana İvanovna olduğunuanlamakta gecikmedim. Bununla birlikte, mavi, uysal bakışlı gözleri hoşuma gitti.Gözlerinin etrafında tek tük kırışıklıklar belirdiği halde, bakışları o kadar saf, neşeli veiyilikledoluyduki,insanonunlagözgözegelmektenhazduyuyordu.

Hikâyemingerçek“kahraman”larındanbiriolanbuTatyanaİvanovna’dan ileridedahauzunboylusözaçacağım:Pekdikkatedeğerbirhayathikâyesivardır.

Çayiçilenodaya,benimgirişimdenbeşdakikasonra,bahçeden,güzelbirçocuk,yarınisimgünükutlanacakolankuzenimİlyuşakoşarakgirdi.İkicebiaşıklarladoluydu,elindedebirtopaçvardı.Arkasından,fidanboylu,solukbenizli,adetayorgungörünen,amaçokgüzelbirgençkızgirdi. İnceleyen,güvensiz,hattaürkekbakışınıodadakilerinüzerindegezdirdi. Bana dikkatli dikkatli baktı, sonra Tatyana İvanovna’nın yanına oturdu.Kalbimin elimde olmayarak küt küt attığını hatırlıyorum. Genç kızın sözü geçenmürebbiye olduğunu hemen anladım…Odaya girer girmez dayımın ona seri bir bakışfırlattığınıhatırlıyorum.

Yüzü fena halde kızarmış olan dayım eğilerek İlyuşa’yı yerden kaldırdı, öpeyim diyebanauzattı.MadamObnoskina’nındaöncedikdikdayımabaktığını,sonradaalaycıbirgülümsemeyle saplı gözlüğünü mürebbiyeye çevirdiğini fark ettim. Dayım adamakıllıbozuldu. Ne yapacağını şaşırarak Saşenka’yı benimle tanıştırmak üzere yanına çağırdı.Ama kız oturduğu sandalyede doğrularak, olduğu yerde sessizce, ciddi bir gururlareverans yaptı. Kendine yakışan bu hareketi pek beğendim. O anda zavallı teyzemPraskovya İlyiniçna da dayanamadı. Çay dağıtmayı bir yana bırakarak göğsüme atıldı.Ona bir çift lakırdı söylemeye zaman bulamadan Matmazel Perepelitsina’nın tiz sesiduyuldu:

— Galiba Praskovya İlyiniçna annelerini (general karısı) unuttular… Anneniz çayistediler,koymadınız,bekliyorlarorada…

Praskovyaİlyiniçnabenibırakarakolancahızıylaödevininbaşınakoştu.

İçimizde en önemli şahsiyet, herkesin önünde el pençe divan durduğu general karısı,sıska,hırçın,matemelbisesigiymişbirkocakarıydı.Hırçınlığıdahaçok ihtiyarlığından,kafasındaeskidendeoldukçaazbulunanaklınınbüsbütünkayboluşundanilerigeliyordu.Eskidendekavgacıydı,amageneralkarısıoluncadahaaptal,dahakibirliolmuştu.Kızdığızaman ev cehenneme dönüyordu. Kızması iki çeşitti. Ya sessizdi: Kocakarı günlerceağzınıaçmaz,ısrarlakimseylekonuşmazdı.Önünekonulanherşeyiiterekyerefırlatırdı.Yahut tam tersine, büsbütün çene kesilirdi. Bu, büyükannemin –general karısıbüyükannem oluyordu– birdenbire ümitsizliğe kapılmasıyla kendini gösterirdi. Kıyametkopacağını,evininbarkınınyıkılacağını,onusefaletvekederlerinbeklediğinisöylemeyebaşlardı. Önsezilerden ilham alarak, parmaklarıyla başına gelecek felaketleri sayar,hesabınıyaparkenadetazevkveheyecanduyardı.

Söylediklerine göre, her şeyi önceden anlar, önceden bilirmiş… Ancak, “bu evde”susmakzorundaolduğuiçinsesiniçıkarmıyormuş…“Eğeronasaygıgöstermiş,vaktindesözünüdinlemişolsaymışlarvs.vs…”diyedevamederken,dalkavuksürüsüileMatmazelPerepelitsinakafasallardı.FomaFomiçdebütünciddiyetiyleonuonaylardı.

Kendisine takdim edildiğim anda fena halde öfkeliydi. Hem de galiba üzerinde o

Page 60: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

korkunç, sessiz öfkesi vardı… Ona hepsi korka korka bakıyordu. Yalnız Tatyanaİvanovna’nınkeyfiyerindeydi.

Dayım,özelliklebirazdaresmibirtavırtakınarak,benibüyükanneminyanınagötürdü.Kadın,suratınıekşiterekçayfincanınıhızlaitti.Perepelitsina’yadöndü,dişleriarasındansözleriniuzatauzata:

—Haa,şuvoltijörmü?..[19]deyiverdi.

Bu anlamsız söz beni büsbütün şaşırttı. Bana niye voltijör dediğini bir türlüanlayamadım.Amabüyükannemdebuçeşitsözlerinbinibirparaydı.

Perepelitsina, kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı. Kocakarı öfkeyle elini salladı.Ağzımaçık,sorgudolubakışımıdayımadikmişduruyordum.Hepsibakıştılar.Obnoskinsırıttıbile.Bubanafenahaldedokundu.Dayımdabirazbozuldu.

— Bazen saçmalar böyle… diye fısıldadı. Aldırma sen, bir şey değil, iyi kalplioluşundanyapıyor.Senasılkalbebak!..

BirdenbireTatyanaİvanovna’nınçınlayansesiduyuldu:

—Evet,kalbe…kalbe!..

Tatyana İvanovna benden gözlerini hiç ayırmıyor, nedense bir türlü yerinde rahatduramıyordu.İhtimal,fısıltıylasöylenen“kalbe”sözükulağınagitmişti.Sözünübitirmedi;oysa devam etmek, bir şeyler söylemek istediği belliydi. Bozulduğundan mı, başkasebeptenmi,birdenbire sustu,dehşetlikızardı,mürebbiyeyedoğrueğilerekkulağınabirşeylerfısıldadı.Sonradaağzınımendiliylekapatıpkoltuğunarkalığınayaslanarak, isteribuhranıgeçiriyormuşgibikahkahalarsalıverdi.Şaşkınlıkiçindeherkeseayrıayrıbaktım.Lakinhepsininsankiolağanüstübirşeyolmamışgibi,gayetciddidurmalarıpekgaribimegitti.Nihayetbanadaçayverdiler;böyleliklebirazkendimitoplayabildim.Bilmemneden,bayanlarlatatlıbirsohbetegirişmekzorundaymışımgibigeldi.

— Demin, utanmış olmam ihtimalinden bahsederken haklıydınız dayıcığım, diyebaşladım.

Sonra, yaltaklanmak isteyen bir gülümsemeyleMadamObnoskina’ya dönerek devamettim:

— Ne yalan söyleyeyim, şimdiye kadar bir bayan topluluğunda hemen hemen hiçbulunmamıştım.Buyüzden,girişimde,odanınortasındadurakalışımdapekgülünç,hattapekpısırıkçaoldu,değilmi?“Kılıbık”ı[20]okudunuzmu?

Bu sözleri söylerken büsbütün bozulmuştum.Yılışma derecesine vardırdığım yakınlıkyüzündenkızardımvebeniyukarıdanaşağıyasırıtaraksüzenMösyöObnoskin’ehiddetlebaktım.

Konuşmanınyolunagirmesinevebenimdekendimitoparlamayabaşladığımaiçtenliklesevinendayım,birdenbirecoşarak:

— Öyledir öyle!.. diye bağırdı. Bu bir şey değil birader. Bozuldun, o kadar… Bensosyeteyeilkgirdiğimzamaninanırmısın,yalanbilesöylemiştim.GerçektenöyleAnfisaPetrovna!Enteresan bir şeydir bu.Anlatayım da dinleyin.Askeri okula yeni girmiştim.Moskova’yagelirgelmez,elimdetavsiyemektubu,nüfuzlubirbayanınevineyollandım.

Page 61: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Sonderecekibirli kadındı!Amanederlerse desinler, çok iyi kalpliydi doğrusu!Gittim,kabul ettiler. Salon hıncahınç doluydu. Hep de kodamanlar… Selam verdim, oturdum.Kadın, hal hatırdan sonra, hemen: “Nasıl, köylerin filan var mı?” diye sordu. Dikiliçubuğumbileyoktu!..Necevapvereyim?Utancımdanyerindibinegeçiyordum.Herkesbana (zavallı bir öğrenciye!) bakıyordu. Dobra dobra: “Hayır, bir şeyciğim yok,”deseydim olmaz mıydı sanki? Hiç şüphesiz daha kibarca düşecekti, çünkü gerçeğisöylemişolacaktım.Yapamadım:“Var,”dedim.“Yüzonyediköylüsahibiyim.”Üstelikşuonyediyidenediyeuydurmuştumacaba?Bariyuvarlakhesapyalansöyleseydim…değilmi?Birdakikasonratavsiyemektubundanzüğürdünbiriolduğumaçığaçıktı.Böylelikleyalanım anlaşılmış oldu. Ne yapmalıydım? Tabanları yağlayarak kaçtım, bir daha da osemteuğramadım.Ozamanlarbirşeyciğimyoktu.Bugünelimdekibeşyüzcanınüçyüzü,amcamAfanasiyMatveyiç‘ten, iki yüz küsuru daKapitonovka ile birlikte büyükannemAkulinaPanfilovna’dankaldı…İşteozamandanberiyalansöylemeyetövbeliyim.

Obnoskinalaylıbirgülümseyişle:

—Sizinyerinizdeolsaydım, tövbe etmezdim,dedi. İnsanhali bu, ilerideneolacağınıTanrıbilir.

Dayımsaflıklasözlerinionayladı:

—Öyleya,doğru;Tanrıbilirneolacağını…

Obnoskin koltuğuna yaslanarak alabildiğine gülmeye başladı. Annesi de gülümsedi.Matmazel Perepelitsina fısıltılı bir sesle pis pis sırıttı. Tatyana İvanovna bile, niyeolduğunu bilmediği halde ellerini çırpa çırpa güldü. Kısacası, anladığıma göre, dayımıkendievindehiçesayıyorlardı.Saşenka,hiddetleparlayangözleriyleObnoskin’edikdikbakıyordu.Mürebbiyekızardı,başınıeğdi.Dayımhayretlehepimizebakarak:

—Neo?..Neoldu?diyeşaşkınşaşkınsordu.

OsıradakuzenimMizinçikov,birazötedesessizsessizoturuyordu.Herkesgülerkenogülümsemedibile.Biryandançayınıiçiyor,biryandandafilozofçabirbakışlaodadakilerisüzüyordu.Aradabir,cansıkıntısından,eskialışkanlığıylaıslıkçalacakgibioluyor,amatamvaktindekendini topluyordu.Dayıma takılanbanada takılmak isteyenObnoskin’inMizinçikov’a bakmaya cesaret edemediğini fark ettim. Fark ettiğimbir nokta da, sessizkuzeniminbanasıksıkgözucuylabakmasıydı.Hattaaçıktanaçığa,merakla,sankinasılbiradamolduğumuöğrenmekistiyormuşgibibakıyordudiyebilirim.

MadamObnoskinabirdenbire:

— Monsieur Serge, dedi; –doğru söyledim galiba– eminim, hatta eminim ki, sizinPetersburg’da bayanlara pek ilgi gösterdiğiniz yoktur… Şimdi orada bayantoplantılarından kaçan çok, hem pek çok genç türediğini duydum. Bu bencebağışlanamayacak bir serbest düşünceliliktir. Ve açıkça söyleyeyim, beni hayretedüşürüyorküçükbey;evet,düpedüzhayretedüşürüyor!

Bendecoşmuştumartık:

—Evet,sosyeteyegirmedim,dedim.Evimekapanır,hiçdışarıçıkmazdım.Amabununpekönemiyoktursanırım.Gerçektenönemsizdir;eminolun.Artıkbundansonraherkesletanışırım,ahbapedinirim.Lakinşimdiyekadarhepevdeoturdum.

Page 62: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Dayımişibüyüterek:

—Hepbilimleuğraştıdurdu,dedi.

—Amandayı…Sizdeşubilimkonusunudilinizedolamışsınız!dedim.

Sonragayetserbestbirtavırla,sırıtarakveyineObnoskina’yahitapederek:

— Biliyor musunuz, dedim, dayıcığım bilime o kadar düşkündür ki, sokakta BayKorovkin adında, mucizeler gösteren, çekirdekten yetişme bir filozof keşfetmiş; bugünbunca yıl ayrılıktan sonra karşılaşır karşılaşmaz ilk işi tabii bilim aşkıyla, sabırsızlıktankıvranarakbanabuharikayıbeklediğinianlatmakoldu…

Nükteciliğimin ödülü olarak herkesin gülüşmesini beklerken, kendim de kih kih diyegülmeyebaşladım.

GeneralkarısıPerepelitsina’yadöndü,sertbiredayla:

—Kimmişbu?Kimdenbahsediyor?diyesordu.

Matmazel,büyükbirmemnunlukla:

— Yegor İlyiç misafir çağırmışlar; diye incecik sesiyle cırladı. Yollarda bilgintopluyorlaranlaşılan.

Dayımbüsbütünşaşırdı.Banasitemlibirbakışlabakarak:

—Ahevet!..Aklımdançıkıvermiş,Korovkin’ibekliyorum,diyebağırdı.Bilimadamı,adıyüzyıllarboyuncaunutulmayacakbiradam.

Yutkundu, sustu. General karısı elini salladı; hem de bu defa boşa gitmedi:Masanınüstündekifincanaçarparakyeredüşürdü;fincankırıldı.Ortalığıbirtelaştıraldı.

Dayımmahcupoldu,fısıldayarakbana:

— Kızdığı zaman hep böyledir: Eline ne geçerse fırlatır atar. Ama yalnız kızdığızaman…Senonaaldırmaoğlum, farkınavarmamışgibidavran,başka taraflarabak.ŞuKorovkinlafınıdaniyeaçtınsanki?..

Oysa ben zaten başka tarafa bakıyordum. O anda mürebbiye ile göz göze geldik.Bakışında sitem, hatta bir küçümseme var gibi geldi bana. Soluk yanaklarında hiddetalevcikleri parlıyordu. Bakışının anlamını anladım. Halimdeki gülünçlüğü biraz olsungiderebilmek için,dayımıgülünçgöstermekgibibayağı,çirkinbirharekettebulunmam,kızınhoşunagitmemişti.Nekadarutandığımıanlatamam!

KırılanfincanıntelaşıgeçinceAnfisaPetrovnayinebülbülkesildi:

— Ben de size hep Petersburg’dan söz açıyorum, değil mi? dedi. Ama güzelbaşkentimizde geçirdiğim hayatı hatırlamak bana öyle zevk veriyor ki!.. Çok iyigörüştüğümüz bir aile vardı. General Polovitsinleri hatırlıyor musun Pol? Hele generalkarısı ne cici, ne şeker şeydi! Ne olacak, aristokrat âlemi tabii… beau monde…[21]

Herhaldeonlarlagörüşmüşsünüzdür.Doğrusunusöyleyeyim,Petersburg’dakidostlarımızhakkındasizdenepeyşeyleröğreneceğimiumarakgelmenizidörtgözlebekledim.

— Bunu yapamayacağıma üzgünüm; kusuruma bakmayın, diye sabırsızlıkla cevapverdim.Dediğimgibi,sosyeteylepekazilişkimvardı.GeneralPolovitsin’ihiçtanımam,

Page 63: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

adınıbileduymadım.

Birdenbirekeyfimkaçtı.Nezaketimkayboldu,üzerimehırçın,sinirlibirhalgeldi.

Çenesibirtürlüdurmayandayımövünerek:

— Efendim, mineraloji çalışıyordu! diye söze atıldı. Birader, şu mineraloji taşlardanbahsedenbilimdeğilmidir?

—Evetdayıcığım,taşlardanbahseder…

—Hımm…Nedeçokbilimvarmış…Hemhepsidefaydalı!Benimdahamineralojininneolduğundanbilehaberimyok.Kulağımızabirşeylerçalındı,amaanladığımızyokki!Başka şeylerden şöyle böyle çakarız, lakin bilim konusunda aptalım, bunu açıkçasöylüyorum.

Obnoskinsırıtarak:

—Demekaçıkçasöylüyorsunuzha?dedi.

Saşababasınasitemlebakarak;

—Babacığım!diyebağırdı.

—Nevarcanım?

Saşenka’nınseslenişineanlamveremeyendayımnedensonratoparlandı:

— Aman Tanrım! Hep sözünüzü kesiyorum… Tanrı aşkına affedin beni AnfisaPetrovna!diyeObnoskina’danözürdiledi.

AnfisaPetrovnaekşiekşigülümseyerek:

— Ziyanı yok efendim, dedi. Yeğeninize söyleyeceklerimi söyledim zaten. Sözümübitirirken şunu da söyleyeyim:MonsieurSerge, –doğru, değilmi?– bu huydanmutlakavazgeçmelisiniz. Evet bilimin, sanatın, mesela heykeltıraşlığın… kısaca, bütün yüksekkonuların kendine göre çe-ki-ci tarafları vardır. Ama bunlar, bayanların yerini tutamaz.Sizi adam edecek kadınlardır delikanlı, kadınlar! Bunun için onlar olmazsa, hiçbir şeyolamaz;o-la-mazdelikanlı,olamaz!

YineTatyanaİvanovna’nınbiraztizsesiduyuldu:

—Olamaz,olamaz!..

Sonraçocukçabiracelecilikle,tabiiyüzükıpkırmızıkesilerek:

—Bakınız,sizebirşeysormakistiyorum,dedi.

Onadikkatlebakarak:

—Biremrinizmivar?diyesordum.

—Buradaçokkalıpkalmayacağınızıöğrenmekistiyordum.

—Gerçektenbilmem,işleringidişinebakar…

—İşlerinmi?..Neişleriolabilironun?..Ahçılgın!..

Tatyanaİvanovnayinepancarkesilerekyüzünüyelpazesiyleörttü,mürebbiyeyedoğrueğildi,birşeylerfısıldamayabaşladı.Sonrabirdenbiregüldü,elleriniçırpmayakoyuldu.

Page 64: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Kaçıpgideceğimdenkorkuyormuşgibi,sırdaşınıbırakarakaceleacelebana:

— Durun, durun! diye bağırdı. Size bir şey söyleyeyim mi? Siz o yaman gencebenziyorsunuz…O, sonderece ca-zi-beli gence!.. Saşenka,Nastenka, hatırladınızmı, oçılgınanekadardabenziyor?..HatırlıyormusunSaşenka?Hanigezintidekarşılaşmıştık…Beyazyelekgiymişti,biratabinmişti.Haniçapkın,birkeresindedesaplıgözlüğüylebanabakmıştı. Ben de, hatırlıyor musunuz, tülümle yüzümü örttüm, ama dayanamadım,arabadanuzanarak“Çapkıın,çap-kıın!”diyebağırdım.Sonradaelimdekiçiçekdemetiniyolunüstüneattım…HatırlıyormusunNastenka?

Erkeklerle aklını bozmuş kızcağız, heyecan içinde yüzünü elleriyle kapadı, birdenoturduğuyerdenfırlayarakpencereyedoğruseyirtti.Çiçeksaksısındanbirgülkopararakyere,benimyakınımaattıveodadankaçıverdi.Budefaortalıktatuhafbirhavaesti.Amageneral karısı birinci defada olduğu gibi tamamıyla sakindi. Anfisa Petrovna da hayretetmemişti.Sadeceyüzübirdenbireendişedolubirhalaldıvemeraklıbirbakışlaoğlunabaktı. Genç kızlar kızardılar. Pol Obnoskin de, o zaman sebebini anlayamadığım biröfkeyle sandalyesinden kalkarak pencereye yaklaştı. Dayım bana birtakım işaretleryapıyordu.Amatamosıradaodayagirenyenibirşahısherkesindikkatinikendiüzerineçekti.

Dayımiçtengelenbirsevinçle:

—Hah,işteYevgrafLariyoniç!..diyebağırdı.Tamdalafınınüstünegeldi.Şehirdenmigeliyorsunkardeşim?

“Ammadagaripinsanlar!diyedüşündüm.Sankihepsiniözellikletoplamışlarburaya…”Gerçekten, gözlerimin önünde geçen şeyleri henüz hiç anlayamıyor ve aralarınakarışmakla, bu garip insan koleksiyonunu zenginleştirmiş olduğumu aklıma bilegetirmiyordum.

Page 65: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

V

Page 66: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Yejevikin

Yeni gelen içeri girdi; daha doğrusu, kapılar çok geniş olduğu halde, sanki güçlüklegeçiyormuş gibi yan yan sokuldu. Daha kapıda görünür görünmez, eğilip bükülerekselamlar vermeye, dişlerini göstererek sırıtmaya başlamıştı; bir yandan da büyük birmerakla odadakileri süzüyordu. Ufak tefek, çopur yüzlü, fıldır fıldır dönen gözlerindekurnazlıkokunanbirihtiyardı.Kafasıdazlaktı;oldukçakalındudaklarındaanlamıbelirsiz,ince bir gülümseme vardı. Eskice, hemde başkasının sırtından çıkma bir frak giymişti.Düğmelerinden biri neredeyse kopacak gibiydi, sallanıyordu; iki üç tanesi de zateneksikti…Yırtıkkunduralarıylayağlıkasketi,kılığınındüşüklüğüne tamamıylauygundu.Elinde tuttuğu ve sümkürmekten temiz yeri kalmamış kareli basma mendille alnından,şakaklarındansızanterisiliyordu.Mürebbiyeninbirazkızararaksüratlebanabaktığınıfarkettim.Hemdebanabubakıştabirazgurur,alayaalmaifadesivargibigeldi.

—Doğru, şehirden velinimetim! Doğruca oradan anam babam!Hepsini anlatacağım.Yalnızmüsaadebuyrundaöncesaygılarımısunayım.

Odaya giren ihtiyar bunları söyledikten sonra doğruca general karısına doğru yürüdü.Amayarıyoldadurdu,yinedayımadöndü:

—Benimbaşözelliğimvelinimetim,bildiğinizgibi,alçakherifinbiriolmamdır;halisbiralçağımben!dedi.Birevegirergirmez,hemenbuevinbüyüğünüararım.Sonradahasoluk bile almadan, gözüne girmek, beni kayırmasını sağlamak için hemen ona doğruyollanırım. Alçağım bayım, alçağım velinimetim!.. Anacığım, hanımefendi, ekselans!..Müsaadebuyuruneteğiniziöpeyim,oaltınelinizi,asilelinizidudaklarımlakirleteyim.

General karısının ona oldukça beğeni dolu bir tavırla elini uzatmasını hayretlekarşıladım.

İhtiyar,MatmazelPerepelitsina’yadönerek:

—Dilberimizi selamlarım! diye devam etti.Ne yapalım sayın bayan, alçağım!Alçakolduğumadaha1841’degörevimdençıkarıldığımzamankararverilmiş.ValentinİgnatyiçTihontsev,beyefendiliğeve8incidereceyeulaşırken,bizdealçaklıkunvanınıkazandık.Yaradılışım böyle: Aklıma ne gelirse, dobra dobra söylerim. Ne yapalım! Namusumlayaşamayıdenedim,olmadı;şimdidebirazbaşkatürlüsünüdeneyelim.

MasanınetrafındadolaşarakSaşenka’yayürüdü.

—AleksandraYegorovna!Körpecik elmamız!.. Eteğinizi öpmememüsaade buyurun.Küçükbayanımızdanmisgibielmakokularıgeliyor…Törensahibimizesaygılar!..Sizeokla yay getirdim bayım. Sabahtan beri bunu yapmakla uğraştım. Bizim küçükler deyardım ettiler. Sonra gidip atarız. Büyüyünce subay olur, düşman kelleleriniuçurursunuz…Tatyanaİvanovna!Aa,velinimetimizyokdemek,öylemi?..Yazık,onudaetekleyecektik… Praskovya İlyiniçna, anacığım, yanınıza gelemiyorum, yoksa yalnızelinizi değil, ayağınızı bile öperdim.Anfisa Petrovna!Derin saygılarımı sunarım.DahabugünsizleriçinTanrı‘yaduaettimvelinimetim;yerekapanarak,gözyaşlarıdökerek,hemsiz,hemdeoğlunuziçinTanrı‘yayakardım.Tanrıonarütbeler, iyikabiliyetler,özellikleiyikabiliyetlerversin! İvan İvanoviçMizinçikov’udaselamlarım.Tanrıgönlünüzegöre

Page 67: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

versin.Hani sizinne istediğinizpekanlaşılmazda…Pek sessizsiniz.GünaydınNastya!Küçüklerimizin selamları var. Her gün seni anıyorlar. Eh, şimdi de artık ev sahibinekocamanbir selam!Şehirdengeliyorumbeyefendi,doğruca şehirden…Buda fakültedeokuyanyeğeninizolmalı,değilmi?Saygılarımısunarımbayım.Elinizilütfedin!

Gülüşmeler duyuldu. İhtiyarın gönüllü bir soytarı olduğu belliydi. Gelişi topumuzuneşelendirdi. Çoğu kimse alaylarının farkına varmadı, ama adam hepsine bir miktardokundurmuştu.Yalnızbenişaşırtansadece“Nastya”diyeçağırdığımürebbiyeninkızarıpsomurtmasıydı.

Elimi geriye çeker gibi oldum. Herifin de istediği buymuş. Yüzüme alaylı alaylıbakarak:

— Elinizi öpecek değildim; müsaade buyursaydınız, sıkacaktım bayım, dedi. Sizöpeceğimi mi sandınız yani? Hayır babam, şimdilik yalnız sıkacaktım. Siz galiba benibaylaramaskaralıkedenbirisandınızvelinimetimha?

—Ha…hayır…olurmuhiç,ben…

—Olabilir bayım.Benmaskarayım belki ama, bendenmaskarası da var. Siz yine deöyle sayın beni; düşündüğünüz kadar alçak değilim. Bununla beraber belki demaskarayım. Ben kölelik ederim, karım da cariyelik eder…Bu dünyada yaltaklanmalı,yaltaklanmak!.. Kârlı çıkarsın, eline de bir şeyler geçer…Hiç olmazsa çocuklara simitparası… Şekeri bol koy ki tatlın bir şeye benzesin. Bunu size gizli olarak söylüyorumbayım; belki size de lazım olur… Felek belimizi bir büktü, bir daha da kendimizegelemedik.Bununiçinelinmaskarasıolduk.

AnfisaPetrovna:

— Hi-hi-hi!.. Şu ihtiyar da ne şaklabandır, insanı güldürmese, olmaz… diye etrafıçınlattı.

— Anam babam, velinimetim! Dünyada rahat yaşamak için, aptal olmalı. Bunubileydim, daha ilk gençliğimde aptallar arasına katılır da şimdi akıllı olurdum.Halbukipekerkendenakıllıgeçinmekistediğimiçin,şimdiiştekocabirahmakoldumçıktım.

Yetenek konusundan galiba pek hoşlanmayan Obnoskin söze karıştı. Koltuğundakendinehasbirserbestlikleyayılmış,ihtiyarıgözlüğününaltındanküçücükbirböcekmişgibisüzerek:

—Banabakın,şey…dedi,neydisizinsoyadınız…hepunutuyorum…

—SoyadımdiyelimkiYejevikinefendim,amaneönemivarbunun?Dokuzuncuyıldırişsiz oturuyorum. Tabiat ananın kucağında yaşıyoruz. Çocuklarım da… Holmskiyailesindekikadar…Zaten“Zenginlerdebuzağı,fakirlerdeçocukboldur!”derlerya.

—Yaöyle…buzağılar…Canım,şimdionubırakında,sizeçoktandırsormakistediğimbir şey vardı. Niye odaya girince, hemen arkanıza bakarsınız siz? Bu öyle gülünçgörünüyorki!..

— Arkama niye mi bakıyorum? Çünkü bana arkamdan birisi beni eliyle sinek gibiezmekistiyormuşgibigeliyordaondanbayım.Monoman[22]oldumefendim.

Yinegüldüler.Mürebbiyeyerindenkalkacakoldu,çıkmakistiyordubesbelli.Amayine

Page 68: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

oturdu.Yanaklarınıkaplayankırmızılığarağmenyüzündeadetahastaymışgibibirıstırapifadesivardı.

Dayımbana:

—Buadamınkimolduğunubiliyormusun?Onunbabası…diyefısıldadı.

Gözlerimi açarak dayıma baktım. Yejevikin’in soyadı tamamıyla hatırımdan çıkmıştı.Yoldakahramanlıklartasarlarken,bananişanlanmakistenenkızıdüşünürkenvehakkındaasil planlar kurarken soyadını tamamıyla hatırımdan çıkarmıştım.Daha doğrusu, baştanberibuyanıylahiçilgilenmemiştim.

Bendefısıldayarak:

—Babasımı?diyesordum.Benonuöksüzsanıyordum.

—Babasıdırbirader,babası.Hemdebiliyormusun?Çoknamuslu,sondereceasilbiradam.İçkinedirbilmez…Yalnızkendinisoytarıgösterir.Sekizçocuğuvar;üstelikmüthişyoksul,Nastenka’nın aldığı aylıkla geçiniyorlar.Görevinden dilinin uzunluğu yüzündenattılar.Her hafta buraya gelir.Öyle de kibirlidir ki, ne verseniz, kabul etmez.Kaç kereteklifettim,amaaslaalmakistemedi.Dünyasınaküskünbiradam!

Dayım, vesveseli ihtiyarın konuşmamıza kulak kabarttığının farkına vardı. Omuzunakuvvetlicevurarak:

—E,nasılsınbakalımYevgrafLariyoniç?diyesordu.Nevarneyoksizlerde?

— Ne olacak velinimetim? Valentin İgnatyiç dün Trişin işi hakkında açıklamadabulundular. Ötekinin ambarlarında eksik un çıkmış. Trişin’i tanır mısınız hanımefendi?Hanişu,konuşurkenbiryandandasemaverinkömürünüüflüyormuşgibibakanTrişin’denbahsediyorum. Hatırlarsınız belki…Valentin İgnatyiç işte bu Trişin için şöyle yazıyor:“Sözü geçen Trişin, öz yeğeninin şerefini koruyamadıktan sonra (geçen yıl bir subaylakaçmış),devletmalınınasılkorusun?..”Aynenböyleyazmış,gerçektenyalandeğil!

AnfisaPetrovna:

—Öff!..Neleranlatıyorsunuzorada!..diyebağırdı.

Dayımdaonudestekledi:

— Sahi öyle ya, öyle ya!.. Saçmaladın artık Yevgraf kardeşim. Şu dilin yok mu,mahvedecek seni! Dürüst, asil bir adamsın, iyi ahlak sahibisin; buna tanıklık ederimdoğrusu. Lakin dilin zehirden farksız…Şaşıyorum, niye onlarla geçinemiyorsun?Oysaiyi,safinsanlarabenziyorlar…

—Babam,velinimetim!..Benimkorkumdabusafinsanlardanyaişte…

İhtiyaradetaheyecanlanarakbağırdı.

Cevabı hoşuma gitti. Hızlı adımlarla Yejevikin’e yaklaşarak kuvvetlice elini sıktım.Doğrusunu söyleyeyim, açıkça ihtiyardan yana çıkmakla oradakilerin onun hakkındataşıdıklarıdüşünceyekarşıisyanetmekistiyordum.Belkide,kimbilir…belkideböyleceNastasyaYevgrafovna’nıngözünegirmekistiyordum.Amabuhareketimbirişeyaramadı.

Herzamankigibikızararak,aceleacele:

Page 69: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Sizebirşeysormamaizinverirmisiniz?dedim.Cizvitlerhakkındabilginizvarmı?

—Hayıranambabam,bukonuylailgilihiçbirşeyduymadım.Dahadoğrusu,pekazşeybiliyorum.Bizkimizki!..Niyesordunuz?

— Hiç… Bir şey anlatacaktım da… Bununla birlikte, bir fırsat düşünce bana genehatırlatın.Şimdide…sizianladığımdan,takdirettiğimdeneminolabilirsiniz.

BusözlerisöylerkenadamakıllıbozuldumveYejevikin’inelinibirkeredahayakaladım.

—Hatırlatırım,mutlakahatırlatırımbayım.Hafızamaişlerim…İzinverindehatırımdakalmasıiçinbirdüğümatayım…

Kirli,tütünlümendilininkurubirkenarcığınıbularakgerçektenbirdüğümyaptı.

Praskovyaİlyiniçna:

—ÇayınızıalınYevgrafLariyoniç!diyeseslendi.

—Başüstünegüzelbayanım,başüstüne!..Yanibayanımdeğilde,prensesim…Amaçayın hatırı için böyle söylüyorum!.. Demin yolda Stepan Alekseyiç Bahçeyev’e rastgeldim. Öyle neşeliydi ki görmeyin! “Acaba bu adam evlenmeyi mi tasarlıyor?” diyedüşündüm.

Sonraaldığıçayfincanıylaönümdengeçerkenbanagözkırparak,yarıfısıltılıbirsesle:

—Yaltaklan,yaltaklan!..dediveyükseksesle:

— Baş velinimetimiz Foma Fomiç görünmüyorlar… diye ekledi. Çaya şerefvermeyeceklermi?

Dayımböceksokmuşgibititredi,ürkekbirbakışlaanasınabaktı.

Kararsızlıklavegaripbirutangaçlıkla:

— Gerçekten bilmem ki… diye mırıldandı. Çağırdık, ama… kim bilir, belkikeyifsizdir…Vidopliyasov’ugönderdimve..Kendimmigitsemacaba?..

Yejevikin,esrarlıbirtavırla:

—Onabirazönceuğradım,dedi.Dayımkorkuyla:

—Yokcanım!diyebağırdı.E,nasıl?

— Her şeyden önce, saygılarımı sundum. Çayı yalnız başına içeceklerini söylediler.Sonrada,birkuruekmekkabuğuylakarındoyurabileceklerinieklediler.Okadar.

Bu sözleri işitince dayım beyninden vurulmuşa döndü. İhtiyara kederli, sitemli birbakışlabakarak:

—Açıklasaydın,herşeyianlatsaydınyaonaYevgrafLariyoniç!dedi.

—Söyledimefendim,söyledim.

—Eee?..

—Uzun zaman cevap vermediler. Bir matematik problemiyle uğraşıyorlardı. Zor birproblemmişgaliba…BenoradaykenPisagor’uneşekdavasını tamüçkereçizdi.Ancakdördüncüsünde başlarını kaldırarak beni sanki henüz görüyormuş gibi davrandılar.

Page 70: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

“Gitmem,”dediler.“Orayaşimdibirbilgingeldi.Bizimböylebiryıldızınyanındayerimizyok.”Aynen“yıldızınyanında”ifadesinikullandılar.

İhtiyarherifyanyan,alaylıalaylıbanabaktı.

Dayımellerinibirbirinevurarak:

—Zatenbunubekliyordum!diyebağırdı.Böyleolacağınıtahminediyordum.“Bilgin”sözüylesenikastediyorSergey.Neyapmalışimdi?

Vakarlaomuzlarımıkaldırarak:

—Doğrusunusöyleyeyimmidayıcığım,bencebuokadargülünçbirbahaneki,önemvermeyebiledeğmez!cevabınıverdim.Doğrusu,telaşınızaşaşıyorum.

Dayım:

—Seninbirşeybildiğinyokbirader!diyebağırarakhızlaelinisalladı.

BirdenbireMatmazelPerepelitsinalafakarıştı:

— Elbette şimdi üzülmek boşuna. Bütün bunlara kendiniz sebep oldunuz. “Kellekesildikten sonra, saçların ardından ağlanır mı?” Annenizi dinlemiş olsaydınız, şimdigözünüzdeyaşolmazdı.

Dayımlafaçanaktutarcasınaveyalvaranbirsesle:

—İlahiAnnaNilovna!dedi.Tanrı‘dankorkun.Benimnesuçumvar!..

MatmazelPerepelitsinaçalımla:

—BenTanrı‘dankorkarımYegorİlyiç,cevabınıverdi.Bütünbunlarbencilolmanızdan,annenizisevmemenizdenoldu.Niçinbaştanisteklerinesaygıgöstermediniz?Annenizdir.Söylediklerimiciddiyealın.Şöyleböylebirideğil,bugünebugünyarbaykızıyımben…

Banaöylegeldiki,Perepelitsinasırfhepimize,yenigeldiğimiçinençokdabana,şöyleböylebirideğildeyarbaykızıolduğunuanlatmakiçinsözekarışıyordu.

Sonundageneralkarısıdatehditedenbirtavırla:

—Öyleya…Çünküanasınıküçükgörüyor!dedi.

—İnsafedinanneciğim!Sizenezamanhakaretettimyani?

Generalkarısıgitgideheyecanlanarakdevametti:

—SensonderecebencilbiradamsınYegoruşka!

Dayımüzüntüiçinde:

—Aman anneciğim!Bende ne zaman böyle son derece bir bencillik gördünüz? diyebağırdı. Beş gün, tam beş gündür bana dargınsınız, konuşmak istemiyorsunuz. Amaneden? Niye?.. Anlatayım da hakkımda karar versinler. Bütün dünya duysun, kararversin… Artık benim de kendimi savunmanım sırası geldi. Bunca zamandır sustumanneciğim; beni hiçbir vakit dinlemek istemediniz. Bari şimdi âlem dinlesin. AnfisaPetrovna!PavelSemyoniç!..AsildostumPavelSemyoniç,Sergeyevladım!Sendışarıdangeldiğiniçintaraftutmadanhükümverebilirsin.

AnfisaPetrovna:

Page 71: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—SakinolunuzYegorİlyiç,sakinolunuz!diyebağırdı.Anneniziöldüreceksiniz.

Fakatdayım,sonderececoşaraksözünedevametti:

—AnnemiöldürecekdeğilimAnfisaPetrovna.İştegöğsümüaçıyorum,vurun!

Dayımınheyecanıbazensabrı taşan,amahiddetisamanalevigibiparlayıpsönüveren,karakterizayıfinsanlarınhiddetiniandırıyordu.

— Şunu belirtmek isterim ki, Anfisa Petrovna, benim kimseye hakaret ettiğim yok.Foma Fomiç‘ten başlayalım: Onun en asil, en şerefli, bundan başka, en yüksekmeziyetlere sahip bir adam olduğunu söyleyeyim. Lakin… lakin bu defa o bana karşıhaksızdavrandı.

SankidayımıdahaçokkışkırtmakisteyenObnoskin:

—Hım!..diyemırıldandı.

—PavelSemyoniç!AsildostumPavelSemyoniç!Sizgerçektenbenihissizbirodunmusanıyorsunuz? Ben bütün bu anlaşmazlıkların onun bana karşı aşırı sevgisinden ilerigeldiğini görüyor, sızlayankalbimlebunu seziyordum.Amanedersenizdeyin, bu sefergerçektenhaksızolano.Hepsinianlatayım.AnfisaPetrovna!Meseleyiolduğugibi,bütünayrıntısıyla anlatacağım. Herkes meselenin nereden çıktığını, annemin bana kızmasınınyerindeolupolmadığınıveFomaFomiç‘ekarşınegibibirsuçumolduğunuanlasın.

Sonrabanadönerek–zatenötekilerdençekiniyormuş,onlarınilgilerindenemindeğilmişgibi,hikâyenindevamıncasıksıkbanadönüyordu–sözünedevametti:

— Sen de beni dinle Seryoja, haklı mıyım, haksız mıyım kararını ver. Bak, meseleneredençıktı:Tambirhaftaönceydi,evet,tamokadar…Fazladeğil;eskiamirimGeneralRusapetov, karısı ve baldızıyla birlikte şehrimizden geçiyordu. Biraz buradakalacaklarmış. Telaşlandım, hemen fırsattan faydalanarak yanına koştum, kendimitanıttım, yemeğe davet ettim. Bir engel çıkmazsa geleceğini söyledi. Sana şimdi uzunuzunanlatamayacağım,yamanbiradam!..Gayetkibar,hertürlüerdemesahip…Üstelikde tambir bey.Baldızınabakıyor, öksüzbir kızcağızımükemmelbir gençle evlendirdi.ŞimdiMalinovo’da kâtip, henüz genç ama, pek bilgili bir adam…Kısacası, generallergeneralibuRusapetov!..Eh,evdetabiitelaş,kıyamet,alıcılar,türlütürlüyemekler…sazgetirttim…Sevinç içindeydim.Sanki isimgünümmüşgibi ortalıkta dolaşıyordum.Amabusevincim,bubayramlıkhalimFomaFomiç‘inhoşunagitmedi.Birgün,hiçunutmam,sofrada pek sevdiği kaymaklı pelte vardı, ağzını bile açmadan oturdu, oturdu, sonrabirdenbireayağakalkıp:“Hakaretediyorlarbana?”diyebağırdı.“Sizekiminhakaretettiğivar Foma Fomiç?” dedim. “Siz,” dedi, “beni artık küçük görüyor, generallerle meşguloluyorsunuz.Artıkgenerallersizebendendahadeğerligörünüyorlar!”Elbettebunusanasırf örnek diye anlatıyorum.Onun o zaman neler söylediğini bir bilsen!.. Bütün neşemkaçtı, adamakıllı sarsıldım; ama ne yaparsın?.. Şaşkın tavuk gibi dolaşmaya başladım.Sonundadavet günügeldi çattı…Amageneral birmazeret öne sürerekgelemeyeceğinibildirdi. Hemen Foma’ya koştum. “İçin rahat etsin Foma: Gelmeyecekmiş!” dedim.Dedim, ama affetmedi ki beni! “Kırdınız beni,” diyor, ağzından başka laf çıkmıyordu.Şöyle ettim, böyle yaptım… “Beyhude,” diyor. “Generallerinize gidin. Generaller siziniçinbendendahadeğerlidir.Dostlukbağlarımızıkopardınız!..”Onunniyekızdığınıpekâlâanlıyordum.Benbirodunparçası,birkoyunyahutserserininbirideğilimki!O,bunubana

Page 72: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

karşı duyduğu aşırı sevgiden, yani kıskançlıktan yapıyor. Beni generalden kıskandığını,dostluğumu kaybetmekten korktuğunu ve beni denemeyi; onun için neler fedaedebileceğimi öğrenmek istediğini kendisi söyledi. “Ben de sizin için general gibiyim.Bendesiziniçinbirekselansım!”dedi.“Banaolansaygınızıgösterdiğinizzamansizinlebarışırım.”–“Peki,sanasaygımıneşekildegöstereyimFomaFomiç?”diyesordum.“Birgünbanasabahtanakşamakadarekselansdiyeceksiniz.Saygınızıböylegösterebilirsiniz,”dedi.Fomabunusöylersöylemez,sankibirboşluğayuvarlanmışgibişaşırdım.Artıknehaledüştüğümüsendüşün!“Bu,”dedi,“sizebirdersolsun:Bundanböylekarşınızdadahaüstünkimselerdururken,generallerinizehayranolmamayıöğrenin.”Açıkçasöyleyeyim:Artık bunun üzerine ben de dayanamadım. “FomaFomiç,” dedim, “söylediğiniz olacakşeymiyani?Bunuyapabilirmiyimhiç?Durupdururken,sananasılolurdageneralrütbesiverebilirim?..Bunu yapmaya hakkım yok ki!..Generalliğin kimin tarafından verildiğinidüşünsene bir kere! Sana nasıl olur da ‘ekselans’ diyebilirim. Bunu yaparsam, sankiyazgıyıdeğiştirmekgibiolur.Generalyurdun süsüdür:Savaşagitmiş,yurdu içinkanınıdökmüş,şerefkazanmışbiradamdır.Sananasılolurda‘ekselans’diyehitapedebilirim!”Ama tutturmuştu bir kere. “Foma,” dedim, “senin için ne istersen yaparım. Millibulmadığıniçin,favorilerimi tıraşetmemisöylemiştin;yaptım.Suratastım,amayinedekestim.Bunu yeterli bulmadınsa söyle, ne istersen yapayım, tek şu general unvanındanvazgeç!”–“Hayır,”dedi.“Banaekselansdenmeyincebarışmayacağım.Hembu,ahlakınıziçin de faydalı olur: Ruhunuzu alçaltır.” Şimdide bir haftadır, tam bir haftadır, benimlekonuşmakistemiyor,gelenegidenekızıyor.Okumuşbiradamolduğunuduyuncasanadakızdı. Ama kabahat bende: Heyecanlandım, gevezelik ettim. Bu eve gelirsen, bir dahaburayaayakbasmayacağınısöyledi…“Demekbensiziniçinartıkokumuşadamdeğilim,”diyetutturdu.HeleKorovkinişiniduyarsa,felaket!Amadüşündesensöyle,suçumnedir?Onanasılolurda“ekselans”diyebilirim?Buişlerböyledevamederse,halimizniceolur!Bugün şu zavallı Bahçeyev’i ne diye sofradan kovdu sanki? Bahçeyev astronomiyiyaratmadı,kabul,amabubilimisendeyaratmadın,bendeyaratmadım.Bununiçinyaptı,sankiniçinyaptı?

Generalkarısı:

—KıskançsındaondanYegoruşka…diyemırıldandı.

Dayımbüyükbirüzüntüyle:

—Anneciğim!diyebağırdı.Benideliedeceksinizartık.Söylediklerinizsizinsözlerinizdeğil, başkalarının sözleri. Bu böyle giderse, oğlunuz olmaktan çıkacak, bir odun, birkaldırımtaşı,birsokakfenerihalinegeleceğim!

Dayımınsözünüanlattıklarınınverdiğişaşkınlıkiçindekestim:

—Dayıcığım,dedim.Anlattıklarınınnekadardoğruolduğunutabiibilemiyorumama,Bahçeyev’den işittiğime göre güya Foma Fomiç, İlyuşa için isim günü yapılmasınıkıskanmış,yarınkendisinindeisimgünüolduğunuiddiaediyormuş.Busözlerinbeninekadarşaşırttığınıanlatamam.

Dayımhızlıhızlıkonuşarak:

—Yaşgünü…İsimgünüdeğil,kardeşimyaşgünü.Yanlışsöylüyor,yoksaaslındahakkıvar:Yarınonunyaşgününerastlıyor.Gerçi,herşeydenönce…

Page 73: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Saşenkabirdenbire:

—Yarınhiçdeonunyaşgünüdeğil!diyebağırdı.

Dayımadetaafallayaraksordu:

—Niçindeğilmiş?

— Değil babacığım! Siz, hem kendinizi aldatmak, hem de Foma Fomiç‘in gönlünüalmakiçinyalansöylüyorsunuz.Onunyaşgünümarttaydı.Hanibizondanöncemanastıragitmiştik. Arabada kimseyi rahat oturtmadı. Minderin böğrünü ezdiğinden şikâyet etti,herkesiçimdikledidurdu.Halamabilehırsındanikikereçimdikattı!Sonraonukutlamayageldiğimiz zaman, getirdiğimiz çiçek demetinde kamelya olmadığına da kızmıştı. “Benkamelya severim. Çünkü bende yüksek çevre insanlarının zevki var. Ama benim içinseranızdankoparmayakıyamadınız…”demişti.Sonradabütüngünsomurttu, suratastı,bizimlekonuşmakistemedi.

Odanın ortasına bomba düşmüş olsaydı, bu açık isyan kadar, hem de büyükannesininhuzurundayüksekseslekonuşmayaizinliolmayanbirkızınisyanıkadaroradabulunanlarıhayretedüşürmez,bukadarkorkutmazdı.

Şaşkınlıkvehiddetindenkonuşamayangeneralkarısıoturduğuyerdenkalkmış,dimdikduruyor, gözlerine inanamıyormuş gibi küstah torununa bakıyordu. Dayım korkudanbayılacakgibioldu.

Perepelitsina:

— Böyle başı boş bırakılırsa, olacağı bu tabii… Büyükannelerini mahvedeceklerneredeyse!diyehaykırdı.

Dayımanasıylakızıarasındakalmış:

— Saşa, Saşa!.. Kendine gel, ne oldu sana kızım! diye bağırıyor, onu susturmayaçalışıyordu.

AmaSaşabirdenoturduğusandalyedenfırladı,ayaklarınıyerevurarak,gözlerindenateşsaçarakbağırmayabaşladı:

—Susmayacağımbabacığım,susmayacağım!..FomaFomiç‘ten,sizinşupis,kötüFomaFomiç‘inizdençekmediğimizkalmadı.FomaFomiçhepimizimahvedecek.Çünküboyunaadamın kulaklarını, akıllı, iyi kalpli, asil, okumuş bir adamdır, erdem hazinesidir gibisözlerledolduruyorlar.FomaFomiçdeenayigibihepsineinanıyor.Okadarçoktatlışeyişitiyor ki, başkası olsa utanırdı; o ise önündekini yiyip bitirdiği gibi daha da istemekniyetinde.Bakgörürsünüz,hepimiziyiyeceko!Amasuçhepbabamda.Pistir,pisherifinbiridir şu Foma Fomiç! Bağıra bağıra söylerim bunu, kimseden korkum yok!.. Aptal,şımarık,pasaklı,alçak,katıyürekli,zalim,dedikoducu,yalancı…Aah,elimdengelse,onuhemenburadanatardım,babacığımdaonatapıyor!..Delioluyoronuniçin…

Generalkarısı:

—Aa…h!..diyeinleyerek,bitkinbirhaldekoltuğunayığıldı.

AnfisaPetrovna:

—AgafyaTimofeyevna!Canım,meleğim…Buyurun, şu ruh şişemi alın!..Su, çabuk

Page 74: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

su!..

Dayımda:

— Su, su!.. Anneciğim, anneciğim! Üzülmeyin, ayaklarınızı öpeyim, üzmeyinkendinizi!diyebağırıyordu.

HiddetindentitreyenPerepelitsina,Saşenka’ya:

—Kuruekmekle,suylakaranlıkodayahapsetmelisizi…diyetısladı.

KendindengeçmişbirhaldeSaşenkadabağırıyordu:

— Kuru ekmekle suya da razıyım, hiçbir şeyden korkum yok! Ben babacığımıkoruyorum. Çünkü kendini kuruyacak halde değil. Babamın yanında sizin FomaFomiç‘iniz de kim oluyor? Hem babamın ekmeğini yiyor, hem de ona hakaret ederekküçük görüyor, nankör!.. Didik didik ederim Foma Fomiç‘inizi! Düelloya çağırarak,olduğuyerdeonuikipiştovlavururum!

Dayımümitsizlikiçinde:

—Saşa!Saşa!..diyebağırdı.Birsözdahasöylersen,mahvolacağımkızım!

Saşa,birdenhızlababasınınkollarınaatıldıveonukucakladı.

—Babacığım,babacığım!..diyebağırdı.Sizingibiiyi,güzel,şen,akıllıbiradamböylebir hiç yüzünden kendinimahvedermi?.. Bu kötü, nankör adamın buyruğu altına giriponun oyuncağı, herkesin eğlencesi olmak yakışır mı size? Babacığım, benim değerlibabacığım!..

Hıçkırıklarlaboğularakyüzünüelleriylekapadı,koşakoşaodadançıktı.

Müthiş bir kargaşa koptu. Generalin karısı bayılmış yatıyordu. Dayım önünde dizçökmüş, ellerini öpüyordu. Matmazel Perepelitsina etraflarında koşuşuyor, bize hırçın,ama zaferin kendisinde olduğunu belirten bakışlar fırlatıyordu.Anfisa Petrovna generalkarısınınşakaklarınısuileovuyor,ruhşişesiniburnunatutuyordu.Praskovyaİlyiniçnabiryandan titriyor, bir yandan iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Mürebbiye ise, rengi uçmuş,korkudan kendini kaybetmiş bir halde ayakta duruyordu. Yalnız Mizinçikov istifinibozmadı. Yerinden kalkarak pencereye yürüdü, odada kopan fırtınayla zerre kadarilgilenmedendışarıbakmayakoyuldu.

General karısı birden yattığı kanapede doğruldu, beni gazaplı bir bakışla süzdüktensonra,ayağınıyerevurarak:

—Defol!diyehaykırdı.

Doğrusunusöyleyeyimki,bunuhiçbeklemiyordum.

—Defol!Defolburadan!..Nediyegeldibu?Defolsun,kokusubilekalmasınburada!..

Korkudantirtirtitreyendayım:

— Anneciğim, ne yapıyorsunuz anneciğim!.. Bu Seryoja… diye kekeliyordu. Bizemisafirgeldi,anneciğim!

— Hangi Seryoja? Saçmalama! Hiçbir şey dinlemem, defolsun! Bu, Korovkin’in takendisi…Sezgilerim beni aldatmaz. Foma Fomiç‘i buradan kaçırmak için geldi.Geldi.

Page 75: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Bununiçingetirttinizonu.Kalbimböylesöylüyor…Defolsanakerata!

Haklıolarakduyduğumhiddettentıkanarak:

—Dayıcığım,dedim;mademkiböyle…kusurabakmayın,amaben…diyerekşapkamasarıldım.

— Sergey, ne yapıyorsun Sergey!.. Şimdi de sen… Anneciğim! Bu Seryoja’dır…Sergey,Tanrıaşkına!

Dayımbağırarakarkamdankovalıyor,zorlaelimdenşapkamıalmayauğraşıyordu.

—Senbenimmisafirimsin,buradakalacaksın.Benistiyorum.

Sonrafısıldayarak:

— Canım, onun böyle halleri vardır… Yalnız kızdığı zaman yapar, diye ekledi. Senşimdilik, şu sıra bir yerde duruver; bir köşeye saklan… Sonra hepsi geçer gider. Seniaffeder,eminol!Annemiyikalplidir,amaaradabirsaçmalarböyle.Görüyorsunya,seniKorovkinsandı.Sonraaffeder,seniteminederim!..

DayımodayagirenvekorkudantitreyenGavrila’ya:“Senneistiyorsun?”diyebağırdı.Gavrila yalnız girmemişti. Yanında evin uşaklarından, on altı yaşlarında, çok güzel birçocukvardı.Sonradanöğrendiğimegöreevegüzelliğiyüzündenalınmıştı.AdıFalaley’di.Özel bir giyinişi vardı. Sırtındaki kırmızı ipeklimintan sırmalı şeritle işlenmişti; kuşağıyinesırmalıkordondandı.Siyahkadifedenşalvar,içikırmızırenklisiyahderidenkunduragiyiyordu. Bu kıyafet, doğrudan doğruya generalin karısının buluşuydu. Çocuk acı acıağlıyordu.Gözyaşlarıirimavigözlerindensicimgibiakıyordu.

Dayım:

—Budane?Neoldu?..diyebağırdı.Söylesenebehaydut.

Gavrilakederlibirtavırla:

—FomaFomiçburayagelmemiemretti.Kendileridebiraz sonrageliyorlar; cevabınıverdi,“emtahan”edecekler;bunuda…

—Bunuda?..

Gavrila,ağlamaklıbirsesle:

—Oynuyordu…dedi.

Dayımkorkarak:

—Oynuyorduha!..diyebağırdı.

Falaleydehıçkırıklararasında:

—Oy…nu…yordum!..diyeböğürürgibibağırdı.

—“Komarinskaya”yı,değilmi?

—“Komarinskaya”yı…

—FomaFomiçdeyakaladı.

—Ya…ka…ladı!..

Page 76: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Dayımbaşınıikielininarasınaalarak;

—Tuzbiberektinizüstüne!Mahvoldum!..diyebağırdı.

OdayagirenVidopliyasov:

—FomaFomiç!diyehaberverdi.

Kapı açıldı. Odadakiler bir şaşkınlık geçirdiler, bizzat Foma Fomiç karşılarında arzıendameylemişti.

Page 77: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

VI

Page 78: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

BeyazÖküzveKomarinskiyMujiğiHakkında

Okuyuculara odaya giren Foma Fomiç‘i tanıtmak şerefine ermeden önce Falaleyhakkındabirkaçsözsöylemekistiyorum.AyrıcabuçocuğunKomarinskayaoynamasıylaFomaFomiç‘inonubueğlenceliişüstündeyakalamasındakidehşetiaçıklamayıdagereklibuluyorum.

Falaley bu evin adamlarının çocuğuydu. Henüz beşikteyken öksüz kalmıştı. Dayımınölenkarısınınvaftizoğluoluyordu.DayımFalaley’içokseverdi.Buda,Stepançikovo’yayerleşerekdayımıavucu içinealanFomaFomiç‘inFalaley’içekememesi içinyeterlibirsebepti.Amaçocuğuayrıcageneralkarısıdabeğenmişti.BöyleceFalaley,FomaFomiç‘inbütün hışmına rağmenyukarıda, beylerin yanında kalabildi.Bunda bizzat general karısıısraretti.Fomaherşeyekatlandı,amakalbinebuhakaret–çünküherşeydekendinebirhakaret görüyordu– yerleşti ve fırsatını bulunca, acısını bu işte hiçbir suçu olmayandayımdançıkardı.

Falaleyçokgüzelbirçocuktu.Yüzübirkızın,birköydilberininyüzügibiydi.Generalkarısı ona toz kondurmuyor, onu şımartıyor, güzel bir oyuncak gibi üstüne titriyordu.Kadınınminimini kıvırcık finosuAmi’yimi, yoksa Falaley’imi daha çok sevdiği bellideğildi. Falaley için icat ettiği kılığı biraz evvel anlattık. Evin küçük bayanları onapomatlar veriyorlardı, berber Kuzma da bayram günlerinde saçlarını kıvırmaklagörevlendirilmişti.

Buçocuk,garipbirmahluktu.Onatamanlamıylaaptalyahutmeczupdenemezdi,amaöyle saf, öyle doğru ve açık ruhluydu ki, bazen gerçekten insana aptal hissini verirdi.Gördüğüherrüyayıhemenbeylereanlatmayakoşardı.Sözlerinikesmektençekinmeden,beylerin konuşmalarına karışır, onlara anlatılmayacak şeyleri anlatırdı. Bayan bayıldığıveya beyini pek fazla azarladığı zaman içten gelen gözyaşları döker, onların her acısınıpaylaşırdı.Bazendurupdururken,generalkarısınasokularakeliniöper,darılmamasıiçinyalvarırdı.General karısı, Falaley’in bu cüretkârlığını hoş görürdü. Son derece duyguluolanFalaley,altınkalpli,iyihuylubirçocuktu;saadetiçindeyaşıyormuşgibidaimaşendi.Beylerinonasofralarındanşunubunuverdikleriolurdu.

Falaley’inyerigeneralkarısınınkoltuğununarkasıydı.Şekerebayılır,verdilermihemenoracıktasütgibibeyaz,sağlamdişleriylekemirmeyebaşlardı.Neşesaçanmavigözleriylegüzelyüzüanlatılmazbirsevinçleparlardı.

Foma Fomiç, uzun zaman kızdı durdu, ama bu suretle bir şey elde edemeyeceğinianlayınca, birdenbire onun koruyucusu geçinmeye karar verdi. İlk iş olarak ev içindekiadamların okumasıyla ilgilenmeyen dayımı azarladı. Sonra derhal zavallı çocuğa ahlak,görgüveFransızcadersivermeyekararverdi.

“Nasılolur,”diyordu.“Çocukdaimayukarıda,hanımınınyanındabulunuyor.Yahanımı,onun Fransızca bilmediğini unutur da ona mesela: “Donnez moi mon mouchoir!”[23]derse?.. Çocuk, hiç şaşırmadan, bu işi nasıl yapar?” (Foma Fomiç‘in savunduğu buanlamsız düşünceyi yalnız onun taşımadığına bu satırları yazan bizzat şahittir.) AmaFalaley’eFransızcaöğretmekşöyledursun,amcasıaşçıAndronRusçayıbileokutamamış,alfabeyi çoktandır rafa kaldırmıştı. Falaley okuma işinde o kadar yaya kalıyordu ki,

Page 79: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

kafasına tek bir kelime sokmak mümkün olmamıştı. Öte yandan Fransızca dersleriyüzünden ortaya bir mesele çıkmıştı. Uşaklar, Falaley’e “Fransız” diye takılmayabaşladılar. Dayımın emektar oda uşağı ihtiyar Gavrila, çocuğa Fransızca okutulmasınınfaydasını açıkça inkâr etme cüretinde bulundu. Bu söz, Foma Fomiç‘in kulağına gitti.Kızdı, köpürdü, ceza olarak, bizzat eleştirinin sahibiGavrila’nın Fransızca öğrenmesiniemretti. İşte Bay Bahçeyev’i bu derece hiddetlendiren Fransızcameselesi de böylelikleortaya çıktı. Çocuğun hal ve hareketlerinin düzeltilmesine gelince, bu iş daha kötügidiyordu. Foma, Falaley’i bir türlü istediği biçime sokamıyordu. O kadar yasak ettiğihalde,Falaleysabahlarıyanınagelerekonarüyalarınıanlatmaktanvazgeçmemişti.FomaFomiçbunusondereceayıp, saygısızcabirhareket sayıyordu.Şüphesiz,Falaley’ineskiFalaleykalmaktakiinadıyüzünden,herkestenöncepaparayıyiyendayımdı.

Foma bazen, hem de etkisi daha kuvvetli olsun diye, bütün ev halkının bir aradabulunduğusırada;

—Bugünbununneyaptığını biliyormusunuz?diyebağırırdı.Albay, sizin şu çocuğusistemli şekilde şımartmanızınnereyevardığındanhaberinizvarmı?Bugün sofradaonaverdiğinizböreği sömürdü temizledi, sonradanedesebeğenirsiniz?..Gelburayasaçmamahluk,aptal,kızılsuratlıherifburayagel!..

Falaleyağlayarak,ikieliylegözlerinisilerekyaklaştı:

— Böreğini zıkkımlandıktan sonra ne demiştin? Söyle şimdi herkesin yanında, söylebakalım!

Falaleycevapvermiyor,acıacıağlıyordu.

— Öyleyse senin yerine ben söyleyeyim. Tıka basa doldurduğun şu pis göbeğinevurarak, “Martın’ın sabun yediği gibi, patlayasıya börek tıkıştırdım!..” demiştin. Ricaederim albay, aydın, yüksek bir çevrede böyle sözler kullanılır mı hiç?.. Dedin mi,demedinmibunusen?Söyle!

Falaley,hıçkırıklararasında:

—De…dim…diyekabuletti.

—Şimdi banabir de şunu söyle: İnsanlar sabunyermi hiç?Nerede, hangiMartın’ınsabunyediğinigördün?SöyledeşumüthişMartın’ıbizdebilelim.

Sessizlik.

Fomaüsteledi:

—Sanasoruyorum:KimmişbuMartın?..Onugörmek,tanımakistiyorum.Hadisöyle,kimbuadam:Memurmu,astronommu,Poşehon’lubirimi?..Şairmi,bölükeminimi,yoksaevuşağımı?..

AğlamayadevamedenFalaley:

—Evuşa…ğı…cevabınıverdi.

—Kimin?Hangibeylerinuşağı?..

Fakat Falaley, kimin uşağı olduğunu söyleyemiyordu. Sonunda Foma hırslanarakkendisine hakaret edildiğini söyledi, sonra çıkıp gitti. Bunun üzerine, hemen general

Page 80: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

karısının bilinen krizi başladı, dayım dünyaya geldiğine geleceğine lanet okuyor,herkesten ayrı ayrı af dileyerek akşama kadar kendi odasında bile parmaklarının ucunabasarakyürüyordu.

Aksigibi,Martın’ınsabunhikâyesininertesigünü,FomaFomiç‘eodasınasabahçayınıgötürenveMartın’ıda,dünkükederinideunutmuşolanFalaley,onadüşündebirbeyazöküz gördüğünü anlattı. Bu da işe tuz biber ekti. Foma Fomiç anlatılmaz bir hiddetekapıldı, hemendayımı çağırttı.Falaley’iningördüğü rüyanınmünasebetsizliğiyüzündenonuadamakıllıazarladı.Hemdebudefaişcidditutuldu:Falaley,cezaolarak,dizçökmüşhalde bir köşede bekletildi. Kendisine böyle ahmakça, mujikçe rüyalar görmek de sıkısıkıyayasakedildi.

Foma:

—Asılkızdığımnedirbiliyormusunuz?diyordu,hadirüyalarını,helebeyazöküzeaitrüyasınıbanadeğilanlatmasının,bunuaklınabilegetirmesininbüyükcüretolduğunubiryana bırakın; yalnız siz de hak verirsiniz ki albay, şu beyaz öküz yontulmamışFalaley’inizin kabalığını, kara cahilliğini, mujikliğini açıkça ispat eder. İnsan nedüşünürse,rüyasındadaonugörür.Sizedahaönce,onuadamedemeyeceğinizi;yukarıda,beylerinhizmetindebırakılmasınındoğruolmadığını söylememişmiydim?Buanlamsız,basitruhugeliştirerekonaimkânıyokincebirşekilveremezsiniz.

SonraFalaley’edönerekdevametti:

—Rüyalarında daha zarif, daha ince, kibar şeyler göremezmisin yani?Mesela kâğıtoynayan baylar, yahut güzel bir bahçede gezinen bayanlara, yüksek çevrelere ait birsahne…

Falaley,ertesigecerüyasındamutlakagüzelbirbahçedegezinenbaylaryahutbayanlargöreceğinesözverdi.

Yatarken ağlayarak Tanrı‘dan bunu diledi. Sonra şu uğursuz beyaz öküzü düşündegörmemenin çaresini de uzun uzun düşündü. Ama ümit insanı aldatır… Ertesi sabahuyanınca,dehşetiçinde,bütüngecegüzelbirbahçedegezinentekbirbayangörmediğini,hepoyerebatasıcabeyazöküzleuğraştığınıhatırladı.Buişolağanüstübirsonuçdaverdi.FomaFomiç,aynırüyanıntekrartekrargörüleceğineinanmadığını,Falaley’eevhalkındanbiri tarafından,hattabelkibizzat albay tarafından, sırfkendisineaksilikolsundiyeöğütverildiğinikesinbirdilleiddiaetti.Bununüzerineyinegürültülerkoptu,sitemlisözlersarfedildi,gözyaşlarıdöküldü.Generalinkarısıakşamadoğruhastalandı,bütünevsuratastı.Kalan tekzayıfümit,Falaley’inbirsonraki,yaniüçüncügecemutlakayüksekçevrelereait bir rüya görmesiydi.AmaFalaley, tambir hafta, her gece, ardı ardına beyaz öküzü,sadece beyaz öküzü görünce evdekilerin hiddetini siz düşünün. Yüksek çevrelere aitolanlardanvazgeçtik,baribaşkakonudaherhangibirrüyagörseydiya!

Bu iş te en merak uyandıran nokta, Falaley’in bir türlü yalan söylemeyibecerememesiydi.MeselarüyasındabirarabanıniçindeFomaFomiç‘lebirtakımbayanlargördüğünüpekâlâsöyleyebilirdi.Hemböylebirdurumdayalansöylemekbüyükbirgünahda sayılmazdı. Gel gelelim Falaley öyle dürüst bir çocuktu ki, istese bile yalanıbeceremeyecekti. Öte yandan bunu yapması için en ufak bir imada bulunulmuyordu.ÇünküFomaFomiç‘inyalanıhemen,ilkandayakalayacağımuhakkaktı.Neyapılabilirdibu durumda?.. Dayımın vaziyeti gitgide dayanılmaz bir hal alıyor, Falaley de bir türlü

Page 81: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

dediğinden vazgeçmiyordu. Zavallı çocuk, sıkıntıdan zayıflamaya başladı adeta.KilerciMalanya’nın iddiasına göre, çocuğa nazar değmişti de ondan üzerine bu hal gelmişti.Falaley’iokudu,üfledi;hattabuyararlı işeyufkayürekliPraskovyaİlyiniçnadakatıldı.Amaboşuna,budaiyigelmedi,hiçbirşeyfaydaetmedi!

Falaley:

— Hay göremez olsam şu uğursuzu! deyip duruyordu. Her gece görüyorum. Oysageceleriyatarkenyalvarıyorumda:“Beyazöküz,neolurdüşümegirme!”diyorum.“Neolur, bu gece gözükme bana beyaz öküz!..” Ama gözlerimi kapar kapamaz, musibethemenkarşımadikiliyor…Koskocaman,boynuzlu,kalındudaklı…Uhhh!..

Dayım fena halde üzülüyordu. Bereket versin, bir aralık Foma Fomiç beyaz öküzüunutur gibi oldu. Şüphesiz, hiç kimse Foma Fomiç‘in bu kadar önemli bir meseleyiunutabileceğine inanmıyordu.Herkesonunbeyazöküzü şimdilikyedekte saklayarak ilkuygunfırsattaortayaatacağındanemindi.SonralarıFomaFomiç‘inoaralıkbeyazöküzleuğraşacak durumda olmadığı anlaşılmıştı. Çok şeyler ve hep de faydalı şeyler düşünenkafasındabaşka işler,başkagayeler,planlardoğmaktaymış…Buyüzdenbirzaman içinFalaleyveonunlaberaberbütünevhalkırahatsolukalabildi.Çocuğunneşesiyerinegeldi,hattarüyalarındabeyazöküzügittikçedahaseyrekgörmeyebaşladı.Amayinede,aradabir hayali varlığı hatırına geliyordu. Kısacası, dünyada şu Komarinskaya oyunuolmasaydı,herşeyiyigidecekti!

FalaleygayetiyiKomarinskayaoynardı.Başlıcakabiliyetibuoyundaydı,hattabuondakabiliyet değil de Tanrı vergisi gibi bir şeydi. Azimle, tükenmez bir neşeyle oynardı.Aslında,şuserseriherifinaçıklanmasımümkünolmayanahlaksızcahareketleriniokadarçokbeğendiğisöylenemezdi.[24]Hayır,Falaley’inKomarinskayaoynamayı sevmesi, sırfşarkıyıişitinceoynamadanduramamasındanötürüydü.

Bazı akşamlar iki üç uşak, arabacılar, keman çalanbahçıvan, hatta hizmetçi kızlardanbirkaçı,beylerinçiftliğinintenhabirköşesinde,FomaFomiç‘tenuzakbiryerdetoplanırdı.Saz çalınır, oyunlar gırla gider, en sonda da Komarinskaya başlardı. Orkestra ikibalalayka, bir kitara, bir keman, bir de teften ibaretti. Tefi son derece ustalıkla seyisMityüşka çalardı. O sıralar Falaley’in hali görülecek şeydi: Seyircilerin haykırışıkahkahalarıyla coşarak, kendinden geçmiş gibi, olanca gücünü harcayarak oynardı.Çığlıklar koparıp bağırır, kahkahalarla güler, avuçlarını birbirine vururdu. Sanki onuoynatangizli,anlaşılmazbirkuvvetvardı.O,bukuvvetekarşıgelemez,gittikçehızlananoynaktempoyuinatlayakalamakistiyormuşgibi topuklarınıhızlıhızlıyerevururdu.BuanlarFalaley’iniçtenzevkduyduğuanlardı.EğerbuKomarinskayaoyununuFomaFomiçişitmemişolsaydı,herşeygayetiyi,gayetyolundagidecekti.

FomaFomiçbunlarıduyduğuzaman,azkalsınbayılacaktı.Hemenalbayıçağırttı:

—Sizdenbir tekşeyöğrenmekistiyorumalbayım:Siz,şuzavallıbudalayıadamakıllımahvetmekmi istiyorsunuz? diye söze başladı. Eğer öyleyse, ben ortadan çekiliyorum.Yok,böylebirniyetinizyoksa,bende…

Adamakıllıkorkandayım:

—Neolducanım?Budanedemek?..diyetelaşlandı.

—Neoldusuvarmı?..Falaley’inKomarinskayaoynadığındanhaberinizyokgaliba?

Page 82: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—E…nevarmışbunda?

Foma,tizperdedenhaykırarak:

—Bundanevarmışha?..diyetekrarladı.Bunusiz,yanibirbey,aşağıyukarıbirbabadurumunda olan siz söylüyorsunuz öyle mi? Şu halde, Komarinskaya’nın ne olduğuhakkındasağlambirbilgiyesahipdeğilsiniz.Buşarkıda,sarhoşkenenbüyükahlaksızlığıyapmak isteyen iğrenç bir mujikten bahsediliyor. Bu sefih kölenin neyi baltalamayauğraştığını biliyor musunuz? En kıymetli bağı ayaklar altına alıyor, meyhane taşlarınabasmaya alışmışmujik kunduralarıyla çiğniyor…Cevabınızla hemen asil duygularıma,hemdeşahsenbanahakaretettiğinizinfarkındadeğilmisiniz?..Anladınızmı,yoksageneanlamadınızmı?

—AmaFoma…Bunihayet,birşarkıdanibaret…

— Şarkıdan ibaret de ne demek? Açıkça, bu şarkıyı bildiğinizi söylemektenutanmıyorsunuz ha! Siz ki, kibar çevrelere mensup bir adamsınız, terbiyeli, masumçocuklarınbabası,üstelikdealbaysınız!..Şarkıdanibaretmiş…Benbuşarkınınolmuşbirvakadan alındığından eminim.Şarkıdan ibaretmiş ha!..Amahangi namuslu adam,yüzükızarmadanbuşarkıyıbildiğiniveyabirkerecikduyduğunuitirafedebilir?Hangisi,kim?..

Fenahaldebozulmuşolandayım,safça:

—Soruşunagöre,bunusendebiliyorsunFoma,dedi.

—Nasıl?..Bendemibiliyorum?..Ben…ben…yanibenha!..

Fomaoturduğukoltuktanfırladı,hiddetindentıkanarak:

—Hakaretettilerbana!diyehaykırdı.

Böyleşaşırtıcıbircevabıhiçbeklemiyordu.

Foma Fomiç‘in gazabını tarif etmekten vazgeçiyorum. Albay, cevabının ayıplığı,isabetsizliğiyüzündenahlakbekçisininhuzurundanrezillereyakışırbirşekildekovulduveFomaFomiç,Falaley’iKomarinskayaoynarkensuçüstüyakalayacağınayeminetti.

Akşamları herkes onu bir şeyle uğraşıyor sanırken, özellikle yavaşça bahçeye çıkardı.Bostanlardandolaşarak,kenevir tarlasındagizlenirdi.Oradanuşaklarınoyunoynadıklarısahagörünürdü.ZavallıFalaley’iavcınınbirkuşapusukurmasıgibigözler;biryandandabütünevivehelealbayınasıltelaşadüşüreceğinizevklegözününönünegetirirdi.

Bu ardı arası kesilmeyen uğraşılar başarıyla sona erdi. Foma Fomiç, Komarinskayaoynanırken baskın yaptı. İşte dayım ağlayan Falaley’i görünce ve Vidopliyasov, FomaFomiç‘in gelişini haber verir vermez, hemen ne olduğunu anlamış, bunun için saçınıbaşınıyolmayabaşlamıştı.

FomaFomiç,apansızınveböyletelaşlıbirandakarşımızaçıktı.

Page 83: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

VII

Page 84: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

FomaFomiç

Bu zatı derin birmerakla incelemeye başladım.Gavrila onun için pek yerinde olarakmendeburbiradamdemişti.

Fomakısaboyluydu.Kırsaçlarısarımtıraktı.Burnukemerli,yüzükırışıklarladoluydu.Çenesindeiribiretbenivardı.Ellisineyaklaşmışbiradamdı.

Odaya ağır, ölçülü adımlarla, önüne bakarak girdi. Fakat çehresinden, bütün ukalacatavırlarındansondereceküstahçabirkendinibeğenmişlikakıyordu.

FomaFomiç‘inkılığıdabenihaylişaşırttı,gecelikentarisigiymişti.Gerçialafrangaydıama,nedeolsagecelikti…Üstelikayağındaterlikvardı.Kravattakmamıştı,gömleğininyakasıàl’enfantaçıktı.BudaFomaFomiç‘ebönbirhalveriyordu.

Boş sandalyeyi alarak masanın yanına çekti, kimseye bir şey söylemeden oturdu. Oanda,henüzbirdakikaöncedevamedenbütünkargaşa,heyecanyokoluverdi.Odasinekuçsaduyulacakderecede sessizleşti.Generalkarısıdutyemişbülbüledöndü.BuzavallıbunakkadınınFomaFomiç‘ekulluğuhemenbelliolmuştu.Değerligözdesindenbirtürlübakışlarını ayıramıyordu. Matmazel Perepelitsina sırıtarak ellerini ovuşturuyor, zavallıPraskovyaİlyiniçnadakorkudanbelliedecekkadartitriyordu.Dayımhementelaşlandı:

—Foma Fomiç‘e bir çay yap kardeşim. Çabucak çayını yap!Ama tatlı olsun. FomaFomiçuykudansonratatlıçayısever;değilmiFoma,tatlıolsundeğilmi?..

Foma,ağır,vakurbirtavırla:

—Çayınsırasıdeğilşimdi!dedi,üzüntüyleellerinisallayarak:

—Zatenancaktatlışeyleridüşünürsünüz…diyeekledi.

Foma Fomiç‘in sözleri, odaya gülünç, ukalaca bir çalımla girmesi beni adamakıllıilgilendirdi. Bu, haddini bilmeyen efendi bozuntusunun edep dışına çıkarak ne dereceküstahlaşacağınımerakediyordum.

Dayımyükseksesle:

—Foma!dedi.SanayeğenimSergeyAleksandroviç‘itanıtayım.Henüzgeldi.

FomaFomiçonuyukarıdanaşağıbirsüzdü.Benimlehiçilgilenmedenveoldukçauzunsürenbirsessizliktensonra:

—Hayret ediyorumalbay!dedi.Sözümükesmeyinekadarda seviyorsunuz.Biz sizeburada işten bahsediyoruz, siz de bilmem neden söz açıyorsunuz… Falaley’i gördünüzmü?

—GördümFoma…

—Gördünüzha!Gördünüzse,benonusizebirkeredahagöstereyim.Manevicephesinigöstereyim, eserinizi seyredin lütfen. Gel buraya aptal! Gel diyorum sana Hollandalısuratlı!..Gelsene,korkma,gel!

Falaley,ağzıaçık,hıçkırarak,gözyaşlarınıyutarakyaklaştı.

KoltuğakurulmuşFomaFomiçbaşınıhafifçeyanındaoturanObnoskin’eçevirerek:

Page 85: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—OnaHollandalısuratlıadınıözellikleverdim,dedi.Zatenbiliyormusunuz,genelliklesözlerimi tatlılaştırmaya hiç lüzum görmem. Gerçek daima gerçek olarak kalmalıdır.Çamurneyleörtülürseörtülsün,yineçamurdur.Şuhaldetatlılaştırmazahmetineyeyarar?Ancak kendi kendimizi ve başkalarını aldatmaya! Böyle anlamsız terbiye kurallarınauyma ihtiyacı sosyete adamlarının boş beyinlerinden çıkmadır… Siz söyleyin, işte sizihakemtayinediyorum:Şusurattagüzelliknamınabirşeybuluyormusunuz?

FomaFomiçağır,ölçülü,gururlubirkayıtsızlıklakonuşuyordu.

Obnoskin,küstahçabirküçümsemeyle:

—Güzellik mi?.. Bana kalırsa, bu koca bir biftek parçasından başka bir şey değil!..cevabınıverdi.

—Bugünaynayabaktım.

FomaFomiçresmibirtavırla,şahıszamirikullanmaksızınkonuşuyordu.

—Kendimi güzel bir erkek saymak aklımdan geçmiyor.Ama ister istemez, şöyle birsonucavardımki,şugrigözlerdebeniFalaley’denvebenzerlerindenayıranbirşeylervar;gözlerimde okunan düşünce, canlılık, zekâ! Bunu kendimi övmek için söylemiyorum,zaten asıl bahsetmek istediğim, içinde bulunduğumuz zümredir. Şimdi ne dersiniz, bucanlıbifteğiniçinderuhnamınabirparçacık,birlokmacıkbirşeyvarmıacaba?..Hayır,dikkatedinPavelSemyoniçbuadamlarındüşünceden,idealdenyoksun,yalnızetyiyenbuadamların,yüzlerineiğrençderecedetaze,kabaveanlamsızcatazedir!Yabumahlukundüşünmekabiliyetinianlamak istermisiniz?..Hey,burayabak,madde!Dahayakınagelde seni doya doya seyredelim. Ağzını niye açtın öyle? Balina mı yutmaya hazırlandınyoksa?Güzelmisinsen?..Cevapver:Güzelmisin?

Falaley,boğukhıçkırıklararasında:

—Gü…ze…lim!..diyecevapverdi.

Obnoskinkahkahadankırıldı.Hırsımdantitremeyebaşladığımıhissettim.

Foma,zaferkazanmışbirtavırlaObnoskin’edönerek:

—Duydunuzmu? diye devam etti. Daha da neler işiteceksiniz!Onu imtihan etmeyegeldim.Bazıkimselerbuzavallıaptalıbaştançıkararakmahvetmekistiyorlar.Belkiböyledüşünmekle fazla titizlik gösteriyor, yanılıyorum, ama insanları sevdiğim için böylekonuşuyorum.Falaleydeminoradaoyunlarınenayıbınıoynadı;amakiminumurunda!..Buyrun, kendiniz de dinleyin. Hadi, cevap ver bana, demin ne yapıyordun bakayım?Çabukcevapver,işitiyormusun?

Falaley,gittikçeartanhıçkırıklararasında:

—Oy…na…dım…diyekekeledi.

—Neoynadın?Hangioyunu?..Söylesene.

—Komarinskaya’yı…

— Komarinskaya’yı ha?.. Peki kimmiş şarkıdaki Komarinskiy? Neyin nesiymiş buKomarinskiy? Böyle bir cevaptan ne anlaşılır! Bize açıkça anlat, kimmiş o seninKomarinskiy,söylebakalım?

Page 86: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Mujiğinbiri…

— Mujik mi?.. Sadece bir mujik demek! Olur şey değil. O halde pek yaman birmujikmiş.Şerefine şarkılarbestelendiğine, oyunlaryapıldığınagöre, pekünlübirmujikolmalı…Cevapversene!

Karşısındakininsabrınıtüketerek,onuüzeüzekonuşmak,Fomaiçinadetabirihtiyaçtı.Elinedüşenkimseyle, tıpkı kedinin fareyle oynadığı gibi oynardı.AmaFalaleyyinedeonunsorusunuanlayamıyor,cevapveremedenağlamayadevamediyordu.

Fomaısrarla:

— Cevap versene! diye bağırdı. Soruyoruz işte: Ne biçim mujikmiş o? Beylerinmujiklerinden miymiş, devlete mi aitmiş, serbest mi, kölelerden mi, yoksa çiftlikteçalışanlardanmıymış?..Öyleya,türlütürlümujikvar…

—Çift…likteça…lışan…lardan…

— Ya!.. Demek çiftlikte çalışanlardanmış. Bu da yeni bir tarihi bilgi…Komarinskaya’nın mujiği çiftlikte çalışanlardanmış. E, ne yapmış bu çiftlikte çalışanmujik?

Bupeknazikbirsoruydu.HemFalaley’esorulduğuiçin,tehlikeliydide…

Obnoskin,yangözle,koltuğundakıpırdanmayabaşlayanannesinebakarak:

—Amasizartık…şey…diyemırıldandı.

Bununla beraber ne yapabilirdi ki!.. Foma Fomiç‘in şımarıklıkları hiçbir engeltanımazdı.Şaşkınadönmüş,neyapacağınışaşırmışolandayımınkulağınaeğildim.

— Aman dayı, bu enayiyi susturmaya bakın, diye fısıldadım. Baksanıza, lafı nereyegetiriyor!..Falaleyşimdimuhakkakbirşeyyumurtlar…

Dayım:

—Sen de artık Foma…diye başladı. Bak, sana genç yeğenimi tanıtayım.Mineralojiüzerindeçalışmış..

—Çok ricaederimalbay, şumineralojinizle sözümükesmeyin.Zatenbildiğimegöre,bundan bir şey anladığınız da yok. Hem belki yalnız siz değil, başkaları da bir şeyanlamıyorlar… Ben çocuk değilim. Falaley bana bu mujiğin, ailesinin selameti içinçalışacağıyerde,içereksarhoşolduğunu,sonragocuğunubilemeyhanedebırakıpsarhoşhalde sokaklarda koştuğunu söyleyecek. Zaten bilindiği gibi, sarhoşluğu öven bu şarkıtamamensöylediğimgibidir.Hiçmeraketmeyiniz,oşimdinecevapvermesigerektiğinibiliyor. Haydi, söyle bakalım ne yapmış o mujik?.. Sana söyledim, çiğneyerek ağzınasoktum.Amabenbumujiğinnesiylebukadarünsaldığını, şarkılarınkahramanıolacakkadarsonsuzbirşöhretinasılkazandığınıillesendenduymakistiyorum.Hadi!

ZavallıFalaley, içsıkıntısıylaetrafabakmıyor,nesöyleyeceğinibilemedenşaşkınlıkla,sudançıkmışbalıkgibiağzınıaçıpaçıpkapıyordu.Sonundaadamakıllıbunalınca:

—Söylemeyeutanıyorum…diyemırıldandı.

Foma,zaferkazanmışbiredaileatılarak:

Page 87: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Ya,söylemeyeutanıyormuş!dedi.Benimistediğimcevapdabuydualbay.Söylemesiayıp,amayapmasıayıpdeğil,işteattığınıztohumlardanyetişenahlak!Şimdiboşunaçeneyormayalım.SenmutfağagitFalaley.Buradabulunanlarınhatırıiçinşimdiliksanabirşeysöylemeyeceğim. Ama bugün, hemen bugün adamakıllı bir cezaya çarpılacaksın. Aksitakdirde,eğerbudefadasenibanatercihederlerse,buradagülegülekal,Komarinskayaoynayarakbeyleriningönlünüavut.Bendebugündenteziyok,buevdençıkıpgiderim…Tamam.Söyleyeceklerimbukadar.Git!

Obnoskingeveleyerek:

—Amasizdegalibapeksert…diyemırıldandı.

Dayım:

—Sahiöyle…diyeatıldı,amayutkundu,sustu.Fomasomurtarakonayangözlebaktı,sonradevametti:

— Şaştığım bir şey var Pavel Semyoniç, dedi. Zamanımızın edebiyatçıları, şairleri,bilginleri ve düşünürleri ne ile zaman geçiriyorlar acaba? Niçin bunlar Rus halkınınsöyledikleri, şarkılarla oynadıkları havalarla ilgilenmiyorlar? Bugüne kadar bütün oPuşkin’ler, Lermontov’lar, Borozdna’lar ne yaptılar?.. Şaşıyorum doğrusu. Millet,sarhoşluğaövgüdenbaşkabirşeyolmayanşuKomarinskaya’yızıplayıpoynuyor,onlardaorada “Unutma beni”lere[25] şiirler yazıyorlar. Niye “Unutma beni”lerinden vazgeçiphalkınfaydalanmasıiçindahaedeplişarkılaryazmazlar?Busosyalbirdavadır.Banabirmujiktenbahsetsinler.Amaasilleşmişolanından,hanişubildiğimizmujiktendeğildetamanlamıyla köylüden… Varsın, bu köy bilginini bize ayağında çarıklarıyla –ona darazıyım– anlatsınlar! Bununla beraber, bütün erdemlerini de göstersinler. Cesaretlesöyleyebilirimki,buerdemlereünücihanı tutmuşMakedonyalı İskenderlerbileparmakısırır.BusözleriRusya’yıbildiğimveRusyadabenibildiğiiçinsöylüyorum.Varsınbanahavasızkulübesinde,kalabalıkailesiarasındasaçıbaşıağarmışbirmujiğicanlandırsınlar.Bu adam belki de açtır, ama fakirliğini kutsal bilir, zenginlerin altınında gözü yoktur.Bizzatzengin,halineacısında,altınlarınıonabağışlasın,mujiğinerdemi,beyin,asilbirbeyinerdemiylebirleşsin.Sosyaldurumitibariylebirbirindenbukadaruzakbasamaklardaduranköylü ile asil kişi sonunda erdemyolundabirleşsinler.Nekadaryüksekdüşünce!Halbukigördüğümüznedir?Biryandan“unutmabeni”ler,beriyandanmeyhanedenüstübaşı darmadağınık fırlamış bir herifin sokaklarda koşması… Şiir olarak ne var bunda?Nesini beğendiniz? Hani bunun zekâsı, insanın göremediği inceliği nerede?.. Ahlaknerede?..Şaşıyorumdoğrusu!

Yejevikin,hayranhayran:

—Sanabusözleriçinyüzrubleborcumolsun,FomaFomiç!dedi.

Sonrabanaeğilerek:

—Acabazırnıkverirmiyimona?..diyefısıldadı.Amaneyaparsın,herifeyaltaklanmaklazım…

Obnoskinde:

—Yaa!..Doğrusupekgüzelanlattınız!dedi.

Foma Fomiç‘i dikkat kesilerek dinleyen dayım bana zafer kazanmış gibi bir bakış

Page 88: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

fırlattı.Sonra:

—Öyledir,öyledir!..dediveelleriniovuşturarak:

— Konuya bakın, ne de zengin bir konu! diye ekledi. Ardından, hislerinin verdiğicoşkunlukladevametti:

—İşteyeğenimFomaFomiç,takdimederim.Odaedebiyatlauğraşıyor.

FomaFomiç,öncekigibi,dayımınbutakdiminealdırışetmedi.Kesinbirtavırladayıma:

—Tanrıaşkınabenibirdahatakdimetmeyin!diyefısıldadım.Bunusizdenciddiolarakricaediyorum.

FomaFomiç,Mizinçikov’agayetdikkatlebakarak,ansızın:

—İvanİvaniç,diyeseslendi.Yasizinkonuştuklarımızüzerindekidüşünceniznedir?

Mizinçikov,henüzuykudanuyandırılmışbiradamınşaşkınlığıyla:

—Benimmi?..Banamısoruyorsunuz?dedi.

—Evetefendim, size.Size soruyorum,çünkügerçektenakıllı insanlardanhoşlanırım.Akıllıdiyegeçinenkimselerdensehiçhazzetmem.Bunlarısizedaimaakıllı,hattabilginadamlar olarak tavsiye ederler, hatta bazen sahnede teşhir ediyormuşgibi, özellikle önesürerler.

Bu taş, açıktan açığa banaydı. Öte yandan şüphe yoktu ki, benimle hiç ilgilenmeyenFoma Fomiç, deminki edebi bahsi sırf Petersburg’dan gelen akıllı bilgini, yani beni ilkadımdanyereseripyoketmekiçinaçmıştı.Bundaenufakbirşüphemyoktu.

Mizinçikovcansız,isteksizbirtavırla:

—Düşüncemiöğrenmek istiyorsanız,ben…Bendesizingibidüşünüyorum;cevabınıverdi.

Foma:

—Zatenhepinizbenimgibidüşünürsünüz!dedi.Gınageldibundanartık.

BirazsustuktansonrayineObnoskin’edöndü:

— Size açıkça söyleyeyim Pavel Semyoniç, ölmez Karamzin’e saygı göstermeminsebebi ne yazdığı tarih, ne de “Marfa Posadnitza”, yahut “Eski veYeniRusya” içindir.Ona, “Frol Silin”i yazdığı için saygım vardır. Yüksek bir destan, milli edebiyatta yeralacakbireser!Eşigörülmemişyüksekliktebirdestan!

Dayımgözlerimemnuniyettenparlayarak:

— Öyledir, öyledir! Gayet yüksek bir devir…[26] diye lafa karıştı. “Frol Silin”hayırsever bir adamdır. Okuduğum hatırımda: İki halayığını azat ediyor, sonra da göğebakarakağlıyor…

Zavallıdayım!Bilimselbirkonuşmayakarışmadanyapamıyordu!..Fomapispissırıttı.AnfisaPetrovnasakınaraksözekarıştı:

—Bununlabirlikteşimdideilginçşeyleryazıyorlar.Mesela“BrükselEsrarı”…

Page 89: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Foma,adetaesefle:

— Ben hiç de böyle düşünmüyorum, dedi. Geçenlerde bir manzum eser okudum.Neymişoöyle?!..“Unutmabeni”lerdenibaret.Yenileriçindeenhoşumagidenolsaolsa,Kopyacı‘dır.Pekakıcıbirkalemivar.

AnfisaPetrovna:

—Kopyacımı?..diyebağırdı.Şu,dergiyemektupyazan,değilmi?Gerçektenpekenfesyazıyor.Yaptığıkelimeoyunlarınabayılıyorum.

—Öyle, öyle. Kelime oyunları enfes!Kalemi elinde oynatıyor adeta. Olağanüstü birkalemhafifliği.

Obnoskin,yarımağızla:

—Orasıöyle,dedi.Amaukalanınbiri.

—Ukala olmasına ukala, buna itirazımyok.Lakin sevimli, zarif bir ukala!Şüphesiz,düşüncelerindenhiçbiriesaslıbireleştiriyedayanacakgibideğil,amagenedekalemininhafifliğiinsanısürüklüyor.Gevezeolduğunukabulederim.Bununlaberaber,sevimli,zarifbir geveze. Edebi makalelerinin birinde çiftlikleri olduğundan bahsedişini hatırlıyormusunuz?

Dayımhemensözeatıldı:

—Çiftliklerivarmışha!Çokiyi!Hangieyaletteacaba?

Foma,sözünükeserekdayımıdikdiksüzdü,sonrayinedevametti:

—Şimdibanasağduyunuzukullanaraksöyleyin:Beni,birokuyucuyuondakiçiftliklerilgilendirirmi hiç?Varsa, Tanrı sahibine bağışlasın, değilmi yani?Ama o, bunu latifetarzındaveöyletatlıyazıyorki!..Nükteleripırılpırıl,kalemindenesprilersaçılıyor!AdetabirnüktelerNarzan’ıdır.[27]Ya,yazıncaböyleyazmalıişte.Dergilerdeyazıyazmayıkabuletseydim,bendeböyleyazardım.

Yejevikin,saygılıbirtavırla:

—Belkidedahaiyisini…diyesözünütamamladı.

Dayımda,onaylarcasına:

—Hattadahateknik,dahamelodikbiçimde,dedi.

FomaFomiçbudefadayanamadı.

—Albay!Sizden–tabiibütünnezaketimle–birşeyricaetmemeizinverin.Lütfenbizeengel olmayın da başladığımız konuyu rahatça bitirelim. Konuştuğumuz konu üzerindesizinbirdüşüncenizolmasınaimkânyok.Bununiçinşutatlıedebisohbetimizibozmayın.Evinizinidaresiylemeşgulolun,çayınızıiçin,ama…edebiyatırahatbırakın.Oböyleliklehiçbirşeykaybedecekdeğildir,eminolun.

Artıkbuküstahlığınsonperdesiydi.Hakkındanedüşünmekgerektiğinibilemiyordum.

Dayımbozuldu.Mahzunbirtavırla:

—Amasendeböyledemiyormuydun?diyemırıldandı.

Page 90: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Öyle.Yalnızbennedediğimibiliyor,yerindekonuşuyordum.Halbukisiz…

BoyunaFomaFomiç‘eyaltaklanmayabakanYejevikin:

—Elbetteya!diyehemenlafakarıştı.Bizbunuaklımızıkullanaraksöyledik.Aklımızpekçokdeğilsede,ikibakanlığıidareetmeyeyeter…Kendimizisıkaraküçüncüsüyledebaşaçıkarız.Bizböyleyizişte!

Dayımyürektengelensafbirgülümseyişle:

—Eh,demekyinesaçmaladım!diyebahsikapattı.

Fomamırıldandı:

—Hiçolmazsaitirafediyorsunuz…

—ZararıyokFoma,öyleolsun.Bendarılmam.Benibirakrabagibi,özkardeşinmişimgibiuyardığınıbiliyorum.Bunuyapmanakendimizinverdim,hattabunun için ricabileettim.Faydalıdır,iyiliğimiçindir.Sanateşekkürederim.Bunlardanelbetfaydalanacağım.

Sabrım tükenmek üzereydi. Foma Fomiç hakkındaki kulaktan dolma bilgimi birazabartılısanıyordum.Amaherşeyigözümlegördüktensonraöylebirşaşkınlığadüştümki,tarif edemem.Gözlerime, kulaklarıma inanamıyordum.Bir yanda bu derece küstahlıklaarsızcazorbalığı,öteyandadagönüllüköleliğivesonderecesafça iyiyürekliliğiaklımalmıyordu doğrusu. Bununla birlikte, bu küstahlık karşısında dayım bile bozulmuştu.Halindenbelliydi…BirfırsatınıbularakFomaileçatışmaya,onufenahaldehırpalayarakbozmaya can atıyordum. Sonra da, ne olursa olsun! diye düşünüyordum. Bu düşünceiçimekuvvetvermişti.Bufırsatıbeklerkenboyunaşapkamınkenarıylaoynuyordum.Amaböylebirfırsatbirtürlüelimegeçmiyordu.Fomabenigörmemeyekararvermişti.

Deminki konuşmanın bıraktığı tatsız etkiyi unutturarak, kendini ille beğendirmeyeçalışandayım:

—DoğrusöylüyorsunFoma,diyedevametti.Tamgerçeğinüstünebasıyorsun.Varol!Her şeyi bilerek konuşmalı, suçumu itiraf ediyorum. Ben birkaç kere daha böyle birduruma düşmüştüm. Bak dinle Sergey. Bir kere ben bir imtihanda bulunmuştum.Gülüyorsunha?..Gerçektenöyle!Birokulunimtihanlarınadavetettiler,imtihanheyetiylebirlikte oturttular beni. Ama bunu saygı gösterisi olarak yaptılar; zaten boş bir yervarmış… Doğrusunu söyleyeyim, içimi müthiş bir korku kapladı. Hiçbir bilimdenanladığım yok… Ne yaparsın bu durumda? Bakarsın, seni de kara tahtanın başınageçiriverirler! Neyse, her şey yolunda gitti, hatta ben de sorular sordum. Nuh’un kimolduğunu sordum, imtihangenelliklegüzelgeçti.Sonrayemekyedik,başarının şerefineşampanyaiçtik.Mükemmelbirokuldu!

FomaFomiçileObnoskingülmektenkatıldılar.

İçtengülenvehazırbulunanlarınneşelenmesinesevinendayım:

—Sonrabendegüldüm!diyebağırdı.EhFoma,olduolacak!..Sizlerebirde,birkerenasıl şapa oturduğumu anlatayım da kahkahadan kırılın. Bak Sergey, kıtamızlaKrasnogorsk’takonaklamıştık…

Foma:

—Rica ederim albay, daha ne vakte kadar hikâye anlatıp duracaksınız? diye dayımın

Page 91: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

sözünükesti.

—YapmaFoma!..Öyleenfesbirhikâyekiherkesgülmektenkatılacak.Sendedinle,Tanrıaşkınadinle!Pekhoşbirşey…Bak,nasılşapaoturmuştum.

Obnoskinesneyerek:

—Butarzhikâyeleriniziherzamanzevkledinlerim,dedi.

Fomada:

—Dinleyeceğizartık,neyapalım!..diyekararverdi.

— Gerçekten pek güzel bir hikâyedir Foma! Anfisa Petrovna, size nasıl şapaoturduğumuanlatmakistiyorum…SendedinleSergey;faydalanırsın!

Dayım:

—KıtamızlaKrasnogorsk’dakonaklamıştık;diyesözebaşladı.

Gözleri saadetinden parlıyordu. Hem hızlı hızlı konuşuyor, hem de etrafındakilerieğlendirmekiçinbirşeyanlatırkenherzamanyaptığıgibisondereceayrıntıyadalıyordu.

—Orayavarırvarmaz, ilk işimtiyatroyagitmekoldu.Kuropatkinaadındamükemmelbir aktris vardı… Bir gün piyesi yarıda bırakıp Binbaşı Zverkov’la kaçmıştı. Piyesbitmeden perdeyi indirmek zorunda kaldılar… Ne hınzır herif o Zverkov! İçki miistersiniz,kumarmı,hepsivardıonda.Hemöylegecegündüzsarhoşdolaşanayyaşlardandeğildi.Arkadaşlarıylaiçerdi;maksatzamanhoşgeçsin…Amabirkeredeiçmeyebaşladımı, artık dünyayı, nerede olduğunu, kendi adını, kısacası her şeyi unuturdu. Lakingenellikle son derece iyi çocuktu! Neyse… Tiyatroda idim. Perde arasında eski birarkadaşımla, Kornouhov’la karşılaştım. Bu Kornouhov da eşi bulunmaz bir çocuktu.Birbirimizigörmeyelialtıyılolmuştu.Savaşagiripçıkmıştı,göğsünişanlarladoluydu…Şimdi,buyakınlardakulağımaçalındığınagöre,beşincidereceyeyükselmiş.Sivilhayataatılmış, büyük rütbeler elde etmiş… Elbette sevindik. Şundan bundan konuşmayabaşladık.Oaralıkyanımızdaki locadaoturanüçkadındikkatimiçekti.Soldaki,dünyadabir eşine daha rastlanamayacak gudubetin biriydi… Bununla birlikte, sonradanöğrendiğimegöre,mükemmelbirkadınmış,birkaççocukanası, iyibireşmiş…Bende,efendime söyleyeyim, enayi gibi, Kornouhov’a: “Aman, şu suratsız karıya bak, kimdiracaba?” demeyeyimmi? – “Hangisi?” – “Şu işte.” – “Onunla kardeş çocuğu oluruz…”dedi.Hayaksişeytan!..Durumumudüşünün,işidüzeltmekiçin:“Hayırcanım,odeğil,”dedim.“Gözlerindenrahatsızmısınyoksa?..Şutarafta,şutaraftaoturanısoruyorum…”–“Odakızkardeşim,”demesinmi?!HayTanrıbelasınıversin!Kardeşide,aksigibi,biriçim su, gül goncası gibi, sevimli mi sevimli, süsü de yerinde: Broşlar, eldivenler,bilezikler…Melekler gibi oturuyordu. Sonraları Pıhtin adında biriyle evlendi. Çok iyiadamdı. Kız ona kaçmıştı; izinsiz evlendi. Ama şimdi her şey yoluna girdi. Gayet iyi,zengin bir hayat sürüyorlar, babaları onlara bakmaya doyamıyor.Neyse…Bu sefer de,“Değil canım!” diye bağırdım, ama yerin dibine de geçtim hani… “Bu değil,” dedim.“Ortadaoturanısöylüyorum.”–“Ortadakimi?..Odakarım,birader…”Aramızdakalsın,enfesbirbayancıktı!Çiğçiğyiyesimgeldi,okadarhoşumagitmişti!“Eh,”dedim,“senhiç ahmak gördün mü?.. Görmedinse, işte önünde, başını uzatmış biri duruyor… Hiçacımadankopargitsin!”Güldü.Temsilbitincebizi tanıştırdı.Kâfir,galibaanlatmıştıda,bayanlarkıkırkıkırgülüpduruyorlardı, itirafedeyimki,hiçbirzamanogecekigibihoş

Page 92: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

zamangeçirmedim.İştegördünmüFomakardeşim,insanbazennasılşapaoturuveriyor!Kah-kah-kah..

Ama zavallı dayım tek başına gülerek, neşeli, sevimli bakışını boş yere etraftadolaştırıyordu. Eğlenceli hikâyesi bir ölüm sessizliğiyle karşılanmıştı. Foma Fomiç‘leodadabulunanlarınhepsitambirsessizlikiçindeoturuyorlardı.YalnızObnoskin,dayımınyiyeceği paparayı gözünün önüne getirerek hafifçe gülümsüyordu. Dayım bozuldu,kızardı.Foma’nınistediğidebuyduzaten.

Çalımla,mahcupolmuşhikâyeciyedönerek:

—Bitirdinizmi?diyesordu.

—BitirdimFoma.

—Memnunoldunuzmu?

Zavallıdayımbusoruyaüzgünüzgün:

—YaniniyememnunoldummuFoma?diyebaşkabirsoruylakarşılıkverdi.

— İçiniz rahat etti mi? Dostlarınızın, üzerinde tatlı tatlı konuştukları edebi bahsikeserek,küçükgururunuzutatminetmektenmemnunoldunuzmu?

—İlahiFoma?..Bensizlerieğlendireyimdedim,sende…

BirdenbiremüthişşekildecoşanFoma:

— Eğlendirmek mi?.. diye bağırdı. Siz, eğlendirmek şöyle dursun, insana sıkıntıverirsiniz. Eğlendirecekmiş!.. Şu hikâyenizin, aşağı yukarı, ahlaksızca olduğundanhaberinizvarmı?Demin,eşineazrastlanılırbirduygukabalığıile,iffetli,yüksek,asilbirkadınlanasılalayettiğinizianlattınız:Bunusırf,kadınsizekendinibeğendirmeşerefindenyoksundurdiyeyapmışsınız.Bizleri,bizleridebunagüldürmekistediniz!Yaniyaptığınızkaba,ayıphareketihoşgörmemizibeklediniz.Bunudasadecebuevinsahibiolduğunuziçinyaptınız.Sizbilirsinizalbay;istersenizkendinizedalkavuk,çanakyalayıcıarkadaşlarbulabilirsiniz.Hattabunlarıuzakyerlerdengetirerekmaiyetinizdekileriçoğaltır,böylelikleiçtenliğe, ruh asilliğininverdiği doğruluğa istediğinizgibi darbeler indirebilirsiniz.Amaşunu iyi biliniz ki, Foma Opiskin asla ne dalkavuğunuz, ne çanak yalayıcınız, ne desığıntınızolabilir.Bundaneminolabilirsiniz.

—FakatFoma…Senbenianlayamadın…

—Hayıralbay!Bensizinneolduğunuzuçoktananladım;içiniziokuyorum,içinizdekisonsuz gurur sizi kemirip bitiriyor, ince nükteler yapmaya yelteniyorsunuz. Ama şunuunutuyorsunuzki,gururunuzbuinceliğiyapmanızaengel.Siz…

—Foma,şimdiburadasöylemebunları…

— Bunu görünce yüreğim sızlıyor albay. Gördüklerimi söylemeden yapabilir miyimhiç?Yoksulum,validenizinyanındasığınıyorum.Belkibaşkalarısizeyaltaklandığımiçinsusuyorum sanacaklar.Oysa hiçbir süt kuzusunun beni dalkavuğunuz yerine koymasınatahammül edemem.Belki demin, buraya girdiğim zaman, içtenliğimden ileri gelen açıksözlülüğümlebiraz ilerigittim;hatta işikabalığakadarvardırmakzorundakaldım.Amabeni bu duruma sokan siz oldunuz. Bana karşı pek fazla kibirlisiniz albay. Dışarıdangörenler beni köleniz, dalkavuğunuz sanacaklar. Tanımadığım şahıslara karşı beni

Page 93: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

küçültmekten zevk alıyorsunuz, halbuki sizin akranınızım ben, duydunuz mu? Herbakımdan akranınızım. Hatta belki sizde oturmakla lütfunuzdan faydalanmıyor, tersinebensizelütuftabulunuyorum.Beniküçültmeyeçalışıyorlar;şuhaldebenkendimiövmekzorundayım,bugayet tabiihakkım…Bunakarşı susamam,hemdederhal itiraz etmemgerekiyor.Bunun içinkısacaveaçıkçasöyleyeyimki,sizmüthişkıskançbiradamsınız.Mesela, bir kimse arkadaşça konuşmaya, kendi de farkında olmadan bilgisini,okumuşluğunu, ince zevkini ortaya koymaya başladımı çekemiyor, dayanamıyorsunuz.“Dur, ben de bilgimle ince zevkimi göstereyim!..” diye hemen ortaya çıkıyorsunuz.Halbuki zevk namına neniz var?Kusuruma bakmayın albay, ama zarafete, sığırın ettenanladığıkadaryabancısınız.Sözleriminsert,kabadüştüğünübiliyorum.Bununlaberaberhiçolmazsa,açıkvedoğrudur.Böylebirsözüdalkavuklarınızdanduyamazsınızalbay.

—AhFoma!..

— Yaa!.. Şimdi de “Ah Foma!..” Gerçeğin kuştüyü yatak olmadığı besbelli. Pekâlâ,bundanbaşkazamankonuşuruz.Şimdiizinverinde,birazdabenetrafıeğlendireyim.Hepsiz kendinizi gösterecek değilsiniz ya! Pavel Semyoniç!.. İnsan kılığına girmiş denizcanavarıgördünüzmühiç?Bençoktandıronugözlüyorum,iyicebakınona:Bananasıldayiyecekgibibakıyor,değilmi?Neredeysebenidiridiriyutacak!

Foma Fomiç, Gavrila’dan bahsediyordu, ihtiyar uşak kapıda duruyor, efendisininazarlanışınıkederlikederlidinliyordu.

—ŞimdigöreceğinizsahnesiziepeyeğlendirecekPayelSemyoniç.Heymoruk!Burayagelsenebakayım.AmanGavrila İgnatyiç!Birazdahayakınagelmek lütfundabulunmazmısınız? Bu, Gavrila’dır Pavel Semyoniç. Kabalığının cezasını Fransızca öğrenmekleçekiyor.Ben deOrfeus gibi buradakilerin ahlaklarını düzeltiyorum.YalnızOrfeus bunuşarkılarıyla yapıyordu, bense Fransızca öğreterek yapıyorum.Gel bakalımBay Fransız,MösyöŞematon…ŞuMösyöŞematonlafınadaifritoluyor.Nasıl,dersinibiliyormusun?

Gavrilabaşınıeğerek:

—Ezberledim,dedi.

—DemekvuparleFranse,ha?

—Vuymusyeje-le-parlen-pe…

Bilmem,Fransızca cümleyi söylerken,Gavrila’nınmahzun halindenmi, yoksa herkesFoma’nın gülmelerini beklediğini anladığı içinmi ne,Gavrila ağzını açar açmaz, hepsikahkahayıbastılar.Generalkarısıbilelütfengüldü.AnfisaPetrovna,kanapeninarkalığınayaslanmışyüzünüyelpazesiylekapayarak ince incegülüyordu.Amaen çok imtihanınınnereyevardığınıgörenGavrila’nındayanamayıpyeretükürmesivesitemle:

—Buihtiyarhalimlebaşımaböylebirkepazelikgelsin!..demesinegülündü.

FomaFomiçsilkindi.

—Nasıl?..Nededin?..Yoksaitirazmıediyorsun?

Gavrilavakarla:

—HayırFomaFomiç,cevabınıverdi,itirazettiğimyok.Benimgibibiruşakparçasınınözbeöz bir beye karşı gelmesi yakışık almaz. Ama şunu bilin ki, her kul Tanrı‘nın

Page 94: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

yaratığıdır. Onun benzerliğini içinde taşır. Bugün altmış üç yaşıma bastım. Babam,canavar Pugaçev’i hatırlıyordu. Dedemle beyi Matviy Nikitiç‘i –ikisinin de canınarahmet–Pugaç, aynı akça kavağın üstünde ipe çekmişti.Bu yüzden pederim, rahmetlikbeyimiz Afanasiy Matveyiç tarafından başka uşaklara üstün tutuldu: Oda uşaklığınaseçildi ve başuşaklık görevinde iken hayata gözlerini yumdu. Bana gelince, Bay FomaFomiç, her ne kadar beylere uşaklık ediyorsamda, bugünkü gibi bir rezalet hiç başımagelmemişti.

Gavrilasözünübitirdiktensonraellerini ikiyanaaçtı,başınıeğdi.Dayımonameraklabakıyordu.Biraralık:

—AmayeterartıkGavrila!..diyebağırdı.Kesartık,yeter!

—Olsunefendim,ziyanıyok!..Foma’nınbetibenziuçmuştu.Zorakibirgülümsemeyle:

—Varsınsöylesin,diyedevametti.Budasizineseriniz…

Gavrila,sondereceheyecaniçinde:

—Herşeyianlatacağım,dedi.Hiçbirşeyisaklayacakdeğilim.Elimikolumubağlarlar,ama dilimi de bağlayamazlar ya. Bir uşak, sana göre küçük bir adam olduğum halde,FomaFomiç,yaptıklarıngücümegidiyor.Sanahizmetetmek,saygıgöstermekboynumunborcudur.Çünküköleolarakdünyayagelmişim.Verilenhervazifeyikorkubelası,canlabaşlayapmakzorundayım.Kitapyazmayaoturunca,senirahatsızedecekkimseleriodanasokmamak benimvazifem.Başka bir emrin, hizmetin olursa, başımla beraber, yaparım.Amabuyaştansonraecnebicehavlayarakelâleminkarşısındarezilolmamrevamıyani?Uşakların odasına adım atamaz oldum. “Fransızsın, Fransız oldun!..” deyip duruyorlar.HayırBayFomaFomiç,yalnızbenimgibibirahmakdeğil,aklıbaşındaolanlarbilesizinartıksonderecehırçınlaştığınızdabirliktirler.Beyimizinkarşınızdaküçükçocuktanfarkıkalmadığını, sizin de bir yeneral oğlu, hatta doğrudan doğruya yeneral mevkiineulaştığınızhalde,cehennemzebanisikadarkötüolduğunuzusöylüyorlar.

Gavrila sözünü bitirdi. Sevincimden deli olacaktım. Foma Fomiç, yüzü hiddetten külkesilmiş bir halde, ortalığı kaplayan şaşkınlık içinde hiç kıpırdanmadan oturuyordu.Üzerinde hâlâ bir şaşkınlık vardı. Gavrila’nın bu beklenmedik hücumuna ne dereceyekadar kızmak gerektiğini kestirmeye çalışıyor gibiydi. Sonunda patladı. Oturduğusandalyedenfırlayarak,cırtlakbirsesle:

—Nee?!..Banaküfretmekcesaretindebulundunha!!!Buisyandır!..diyehaykırdı.

Arkasındanayağakalkangeneralkarısıdövünmeyebaşladı.Ortalıkbirbirinegirmişti…DayımsuçluGavrila’yıodadandışarıçıkarmayaçabalıyordu.

Generalkarısı:

— Zincire vurmalı onu, zincire!.. diye bağırıyordu. Hemen şehre yollayarak askerevereceksinonuYegoruşka,yoksasanahakkımıhelaletmem.Derhalzincirevurarakaskereyolla!

Fomadabiryandanhaykırmaktadevamediyordu:

— Nasıl?.. Bir köle… Bir küstah… Bana küfretmeye cesaret etti ha! O, ayaklarımısildiğimpaçavra,bana“cehennemzebanisi”diyebildidemek!..

Page 95: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Gayet kesin bir tavırla öne çıktım. Foma Fomiç‘in gözlerinin içine dik dik bakıp,heyecandantitreyerek:

—Doğrusunuisterseniz,bendeGavrila’nındüşüncesinekatılıyorum,dedim.

KudurmuşFomabuseferbanaatıldı.Ufacık,kanlanmışgözlerinibanadikerek:

—Budanesi?diyebağırdı.Sendekimoluyorsunburada?

Büsbütünşaşkınadönendayım:

—YeğenimSeryoja,FomaFomiç…diyekekeledi.

Fomayineavazıacıktığıkadarbağırarak:

—Bilgin ha?.. demek bilgin buymuş… Liberté - egalité – fraternité[28] taraftarı, bir“JournaldesDebats”okuyucusuolmalı…Yağmayok!Bizikandıramazsınbirader!Senindaha ağzın süt kokuyor. Burası senin bildiğin Petersburg değil. Vız gelir bana senindeba’ların! Sen: “Debat” dersin, biz de: “Yavaş ol kardeş, zayıfsın daha!..” deriz.Bilginmiş…Benseninbildiklerinintamyedikatınıunutmuşadamım.Bilginliğinigördükişte!

Foma’yıtutanlarolmasaydıbeniyumruklayacaktı.

Şaşkınlıklaetrafımabakarak:

—Sarhoşo!dedim.

Foma,doğalolmayanbirsesle:

—Kim?..Benmi?diyehaykırdı.

—Evet,siz.

—Sarhoşumha?..

—Evet,sarhoşsunuz.

Fomaartıkbunadayanamadı.Boğazlanıyormuşgibihaykırarakkendiniodadandışarıyaattı. General karısı da, galiba bir bayılma sahnesi yapmak istedi, ama sonra FomaFomiç‘inarkasındankoşmayıdahauygunbuldu,ötekiler,enarkadadayımolmaküzere,peşisırakoştular.Kendimegelereketrafabakınınca,karşımdayalnızYejevikin’igördüm.Gülümseyerekelleriniovuşturuyordu.Sokulganbirsesle:

—DeminCizvitlerdenbahsedeceğinizesözvermiştiniz…dedi.

Birşeyanlamadığımiçin:

—Nasıl?diyesordum.

—Cizvitlerianlatmayıvaatetmiştiniz…Birhikâyeymiş…

Koşaraktaraçaya,oradandabahçeyefırladım.Sersemedönmüştüm.

Page 96: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

VIII

Page 97: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Aşkİlanı

Bir çeyrek kadar, öfkeyle, kendi kendime kızarak bahçede dolaştım, ne yapmamgerektiğinidüşündüm.

Güneş batmak üzereydi. Birdenbire, karanlık bir yolun dönemecinde mürebbiyeNastenkaileyüzyüzegeldim.Mendiliyleyaşlıgözlerinisiliyordu.

—Siziarıyordum,dedi.

— Ben de sizi; cevabını verdim. Söylesenize Tanrı aşkına, ben bir tımarhaneye midüştüm?

Gözleriniayırmadanbaktı,gücenmişgibi:

—Hayır,burasıhiçdetımarhanedeğil;cevabınıverdi.

—Şuhaldebütünbuolupbitenlere nedemeli?BariTanrı aşkına siz beni aydınlatın.Dayımnereyegitti?Yanınagidemezmiyim?Sizigördüğümeçokmemnunoldum.Belkibanayolgösterebilirsiniz.

—Hayır;gitmeseniz,dahaiyiolur.Benbileyanlarındanayrıldım.

—Neredelerşimdi?

Nastenkasinirlibirsesle:

—Nebileyimben?Belkiyinebostanaüşüşmüşlerdir,dedi.

—Hangibostana?

— Foma Fomiç geçen hafta durup dururken, artık bu evde kalamayacağını söylemişsonra da koşmuş, bostana gitmiş. Orada kulübeden kazmayı almış, toprak kazmayabaşlamış. Aklını kaçırdı diye hepimiz şaşırdık. “Kimse bedavadan ekmek yediğimisöylemesin!”dedi, “Toprakkazarakyediğim lokmalarıödeyeceğim, sonradagideceğimburadan…Beninihayetbuhalegetirdiler!”Bizimkilerağlaşıyor,elindenkazmayıalmayauğraşıyorlardı; hani neredeyse adamın ayaklarına kapanacaklardı.O ise hiç aldırmadan,boyunakazıyordu!Bütünşalgamlarıaltüstetti.Birkereyüzverdiler,belkibudefadaaynışeyiyapmayakalkar.Yapardayani…

Öfkeyle:

— Ama siz de… Siz de bundan ne kadar soğukkanlılıkla bahsediyorsunuz! diyebağırdım.

Nastenka,ateşpüskürengözleriylebanabaktı.

—Affedin,dedim.Nesöylediğimibendebilmiyorum.Şey…Burayaniçingeldiğimdenhaberinizvarmı?

Nastenkakızardı.

—Ha…hayır…dedi,sevimliyüzündeüzgünbirifadebelirdi.

Sözümedevamettim:

Page 98: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Kusurumabakmayın,çoküzüldüm.Bukonuya,özelliklesizinlekonuşurken,başkatürlügirmeliydim…Amaolsun.Bencebugibiişlerde,eniyisiiçtendavranmaktır.Açıkçasöyleyeyim, yani diyecektim ki… Dayımın niyetinden haberiniz var, değil mi? Sizeevlenmeteklifindebulunmamısöyledi.

Nastenkafenahaldekızardı,hızlasözümükeserek:

—Aman,neyakışıksızşeyler!dedi.Ricaederim,bundanbahsetmeyin.

Şaşırdım.

—Nediyeyakışıksızoluyormuş?Bunubanakendisiyazmıştı.

Nastenkaheyecanlanarak:

— Yazdıysa ne çıkar?.. dedi Ah ne kötü şeyler!.. Hani bana, yazmayacağına sözvermişti.Nesaçmaşey,Tanrımnesaçmaşeybu!

Nesöyleyeceğimişaşırarak:

—Affedinbeni…diyemırıldandım.Belkipatavatsızlık,kabalıkettim,amadüşününbirkere,etrafınızıbirsürüneidüğübelirsizkimsesarmış…

—Tanrıaşkınaözürdilemeyin.Eminolun,bunlarıdinlemekçokgücümegidiyor.Birşeyöğrenebilirmiyimdiye,asılbensizinlekonuşmakistiyordum.Amaaksiliğebakın!..Demekgenedesizeyazdı!Ençokkorktuğumdabuydu.AhTanrım!Nebiçimadambu!..Demeksizdeinandınız,işinizigücünüzübırakıpburayageldiniz.ÇoklazımdıTanrıiçin!..

Öfkesinigizlemiyordu.Durumumhiçdehoşdeğildi.Fenahaldebozulmuştum.

— Doğrusu, işin bu hale döküleceğini tahmin etmemiştim, dedim. Tam tersine,sandığımagöre…

Nastenkabirazalayla:

— Ya, demek sandığınız bir şey vardı… dedi ve dudağını ısırdı. Bana şu yazdığımektubugösterirmisinizlütfen?

—Pekiefendim.

—Amasakınbanadarılıpgücenmeyin.Zatenyetecekkadarüzüntümüzvar.

Nastenka’nın sesi yalvarıyordu ama güzel dudaklarında alaylı bir gülümsemenindolaştığınıfarkettim.

Heyecanlanarak:

— Rica ederim, beni aptal yerine koymayın! diye bağırdım. Belki bana iyi gözlebakmıyorsunuzdur, belki birisi aleyhimde size karşı bazı şeyler söylemiştir… Belki dedeminoradabozulmamüzerinizdefenaetkiyapmıştır?Amabununhiçönemiyok.Eminolun!Şimdikarşınızdatamanlamıylabirbudaladurumundaolduğumubendebiliyorum.Yalnız çok rica ederim, gene de alay etmeyin benimle! Artık ne söylediğimi debilemiyorumya…Hepbukahrolasıyirmiikiyaşımınyüzündenoluyor.

—Ya,baksen!..Neçıkarbundan?

— Nasıl ne çıkar? Bunlar yirmi iki yaşındaki kimsenin alınyazısıdır. Mesela, demin

Page 99: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

odanınortasınafırlayışım,yahutşimdiönünüzdekişuduruşum…Yerebatsınbuyaş!

Nastenka,gülmesinigüçlükletutmayaçalışarak:

— Hayır, hayır! dedi. Sizin iyi, sevimli, zeki bir genç olduğunuzdan eminim. Bunubütün içtenliğimle söylüyorum.Yalnız aşırı derecede onurlusunuz!Ama bu kusurunuzuhenüzdüzeltebilirsiniz.

—Banakalırsa,çokonurludeğilim.

—Hayır,yanılıyorsunuz.Şudeminkibozulmanızınsebebinibirdüşünsenize:Girerkenayağınız takıldı, değil mi? Ne hakla şu yüksek kalpli, size bu kadar iyiliği dokunandayınızı alaya aldınız? Niçin kendiniz gülünç olmuşken, onu gülünç göstermeyekalkıştınız? Bu fena, ayıp, size yakışmayacak bir hareketti. Açıkça söyleyeyim: Odakikadasizdeniğrendim.İşteböyle.

—Haklısınız.Aptallık,hattadahafena,alçaklıkettim.Bununfarkınavarmanızbenimiçin yeterli bir ceza oldu. Beni azarlayın, alay edin benimle; ama dinleyin de! Belkisonundahakkımdakidüşüncenizideğiştirirsiniz.

Sonragaripbirhissinverdiğiheyecanladevamettim:

—Benihenüzpekaztanıyorsunuz.Belkiileridedahaiyitanıdıktansonra…

AmaNastenkabellibirsabırsızlıkla:

—Tanrıaşkınabırakınbukonuyu!diyebağırdı.

—Peki,peki,bırakalım.Yalnız…sizineredegörebilirim?

—Budanedemek?

—NastasyaYevgrafovna, bu son konuşmamız değil ya!Yalvarırım size, bana bugünbuluşmakiçinsözverin.Amahavaepeykarardı;yarınsabaherkendenolsun.Benierkenkaldırmalarınıtembihederim.Havuzunyanındabirkameriyevar,biliyorsunuzdeğilmi?Hatırımdakalmış,yolunudabiliyorum…Küçükkenheporadaotururdum.

—Bunanelüzumvar?Şimdigörüşüyoruzya.

— Ama ben şimdilik hiçbir şey bilmiyorum Nastasya Yevgrafovna. Önce dayımlakonuşayım,tabiibanahepsinianlatacaktır.Ozamanbelkibendesizeçokönemlibirşeysöyleyeceğim.

Nastenka:

—Hayır,hayır!İstemem!diyebağırdı.Bukonuyuşimdiden,hemdebirdahaaçmamaküzere kapayalım. Hem boşuna zahmet edip gelmeyin, çünkü ben gelmeyeceğim. Sonrasizdengayetciddiricaediyorum,bütünbusaçmalarıçıkarınaklınızdan.

— Öyleyse dayımın hareketi düpedüz delilik! diye öfkeyle bağırdım. Beni ne diyegetirttisanki?A,bugürültüdene?Duydunuzmu?

Eve yakındık. Açık pencerelerden tiz haykırmalar, birtakım acayip bağrışmalarduyuluyordu.

Nastenka’nınyüzüsapsarıkesildi.

Page 100: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—AmanTanrım!dedi.Yinebaşladı.İçimedoğmuştuzaten…

—İçinizemidoğmuştu?Sizebir şeydaha soracağımNastasyaYevgrafovna.Hakkımolmadığı halde size bunu sormaya kalkışmam, hepimizin iyiliğini düşündüğüm içindir.Hem de şunu bilin ki, vereceğiniz cevap benimle birlikte mezara gidecektir. Açıkçasöyleyin:Dayımsiziseviyormu?

Nastenkahiddettenkıpkırmızıoldu.

—Ricaederim,artıkbusaçmalarıbırakın!diyebağırdı.Sizbile…

Sonraacıbirgülümseyişleekledi:

—Sevseydi,benisizinleevlendirmekistermiydihiç?Hembunudaneredençıkardınız?İşikavrayamadınızmıdaha?Şubağırmalarıduyuyorsunuz,değilmi?

—Amabuses…FomaFomiç‘insesi…

—Öyle.ElbetteFomaFomiç‘in…Amabendenbahsediliyor.Çünküonlardatıpkısizingibi saçmalıyorlar: Dayınızın bana âşık olduğundan şüpheleri var… Elbette yoksul,önemsiz bir kız olduğum için beni lekelemek istiyorlar; onu da başkasıylaevlendireceklermiş. Bunun için beni her ihtimale karşı babamın evine attırmayazorluyorlar. O ise bu laf söylenir söylenmez, son derece kızıyor, Foma Fomiç‘i bileparçalayacakgibioluyor,işteşimdidebuyüzdenbağrışıyorlar,bunuiyiceanlıyorum.

—Demeksöyledikleridoğruymuşha!DayımmutlakabuTatyana’yıalacak,öylemi?

—HangiTatyana’yı?

—Hanişuaptalı…

—Hiçdeaptaldeğildiro.İyikalplidir.Ondanböylebahsetmeyehakkınızyok.Yüksekkalpligeçinenbirçokkimsedendahaasilbirkalbivardır.Zavallıböyledoğmuş,onunnesuçuvar?

— Affedin! Doğru, haklısınız. Ama öbür işte, bana yanılıyorsunuz gibi geliyor.Anladığımagöre,buradababanızıçokiyikabulediyorlar.Bunlardediğinizgibisizegarezbağlamış olsaydılar, sizi buradan atmak isteseydiler, babanıza da suratsızlık eder,ziyaretlerinihoşgörmezlerdi.

—Babamın,sırfbenimhatırımiçinnelerekatlandığınıgörmüyormusunuz?Adamcağızher önüne gelene kavuk sallıyor. Foma Fomiç‘e yaltaklanmasını bildi diye hoşkarşılıyorlaronu.FomaFomiç,vaktiylekendisidesoytarılıkettiğiiçin,şimdiböylebirinesahipolmaktansonderecegururduyuyor.Amababamınbunukiminiçinyaptığınıbiliyormusunuz?Benim için, sırf benim için…Onun ihtiyacı yok; kendi hesabına o kimseninönündeboyuneğmez.Belkibaşkalarınagülünçgörünür, amaasil, çokasilbir adamdır!Nedense–amaaylığıiyiolduğuiçindeğil,hayır!–babambenimbuevdekalmamıhayırlıgörüyor.Lakinonuartıkbudüşüncesindenvazgeçirdim.Kesinbirmektupyazdım.Bugünburayagelişi de, beni almak içindir.Bıçakkemiğedayanırsa, hemen,belki yarınkalkargideriz.Zatendurumaşağıyukarıböyleolacağınıgösteriyor.Buradakilerellerindengelse,beni bir kaşık suda boğacaklar. Orada benim için haykırıştıklarından eminim! Benimyüzümden onu da hırpalayacaklar, mahvedecekler onu!.. Halbuki o, bana baba gibidavranır, anlıyor musunuz? Hatta öz babamdan da ileridir benim için! Çok beklemek

Page 101: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

istemiyorum; vaziyeti herkesten daha iyi kavramış durumdayım. Yarın, hemen yarıngideceğim! Kim bilir, belki böylelikle onun Tatyana İvanovna ile evlenmesini de geribırakırlar.İştesizeherşeyianlattım.Sizdebunlarısonraonaanlatırsınız.Çünkübuaralıkkendisiyle konuşamayacağım: Bizi gözleyenler var… En başta şu Perepelitsina. Ona,benim için üzülmemesini söylersiniz. Burada ıstırap çekmesine sebep olmaktansa,babamınkulübesindekuruekmekyemeyerazıolduğumusöylersiniz…Benyoksulkızım,yoksullargibiyaşamalıyım.Amannegürültübu!Nasıldabağırıyorlar!..Neoluyoracaba?Artık ne olursa olsun, oraya gitmeliyim. Her şeyi yüzlerine karşı söyleyeceğim. Bunuyapmakzorundayım…Hoşçakalın!

Nastenkakoşarakbendenuzaklaştı.Olduğumyerdekalakaldım.Deminoynadığımrolünbütüngülünçlüğünü şimdi iyice fark ediyordum.Olayların ne şekil alacağı hakkında enufakdüşüncemyoktu.Zavallıkızaacıyor,dayımınhesabınadaendişeediyordum.BirdenkarşımaGavrilaçıktı.Elindehepobilindikdeftervardı.

Kederlibirsesle:

—Dayınızsizibekliyorlar,dedi.

Toparlandım.

—Dayımmıbekliyor?Nerede?Kendisinasıl?

—Çayodasındadırlar.Deminçayiçtiğinizodada…

—Yanındakimsevarmı?

—Yalnızdırlar.Bekliyorlar.

—Kimi?Benimi?

—FomaFomiç‘içağırttılar.

Sonra,derinderiniççekerek:

—Eeh,geçtiartıkbizimiçinotatlıgünler,geçti!..diyeekledi.

—DemekFomaFomiç‘içağırttı…Hımm!..Yaötekiler?Büyükbayannerede?

—Kendidairesinde.Bayılmış;kendilerinikaybetmiş,ağlıyorlar.

Böyle konuşarak taraçaya vardık. Ortalık adamakıllı kararmıştı. Dayım demin FomaFomiç‘le tanıştığımodada gerçekten yalnızdı.Geniş adımlarla odanın bir ucundanöbürucunagidipgeliyordu.Benigörünceönümeatıldı,kuvvetliceellerimisıktı.

Rengi uçmuştu, güçlükle soluk alıyordu. Elleri titriyor, zaman zaman bütün vücudusinirlibirürpermeylesarsılıyordu.

Page 102: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

IX

Page 103: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Ekselans

Yarıfısıltılı,adetatrajikbirsesle:

—Azizim!dedi.Artıkherşeybitti,herşeykararlaştırıldı…

—Dayıcığım,dedim.Deminbirtakımbağrışmalarduydum.

—Evet,bağırıpçağırdılar…Nelersöylenmedi,nelerbirader!..Annembayıldı,herşeyaltüst oldu.Amabenkararımı verdim, dediğimi yapacağımda.Artık kimsedenkorkumyok Seryoja. Ben de karakter sahibi bir insan olduğumu göstermek istiyorum;göstereceğimde.Banayardımedesindiye,seniözellikleçağırdım.Yüreğimparçaparçaoluyor Seryoja… Lakin şiddetle hareket etmek zorundayım; vazifemdir bu. Adalet,merhametbilmez!

—Neoldudayıcığım?

Dayımkesinbirsesle:

—Foma’danayrılıyorum,dedi.

Sevinçiçinde:

— Aman dayıcığım, bundan daha iyi bir şey yapamazdınız! diye bağırdım. Bukararınızın yerine getirilmesinde size bir faydam dokunacaksa, ömrümün sonuna kadarsizehizmetetmeyehazırım.

—Sağolevladım, teşekkürederim.Artıkherşeykararlaştırıldı.Foma’yıbekliyorum;haber gönderdim.Ya o, ya ben!.. Ayrılmak zorundayız. Ya Foma yarın bu evden çıkargider,yahutdaben,yeminederimyinehüsarlığadöneceğim.Alsınlar,birkıtanınbaşınaversinler!..Budüzendeğişmeliartık.Herşeyyenilenecek.

SonraGavrila’yadönerek,hiddetle:

—Ne arıyor burada şu Fransızca defter? diye bağırdı. At şunu!.. Yak, yırt, ayağınınaltındaçiğne…Seninefendinbenim;sanaFransızcaokumamanıemrediyorum.Emrimekarşıgelemezsin,yapamazsınbunu,çünküefendinFomaFomiçdeğil,benim!

Gavrila:

—Heleşükür!..diyemırıldandı.

Durumgalibagerçektenciddileşiyordu.Dayımsöyledikleriniiçtenlikleduyarak:

—Azizim,diyedevametti.Bunlarbendenolmayacakşeyler istiyorlar.Hakkımdasenkarar ver bari!.. Onlarla benim aramda tarafsız bir yargıç ol. Sen bilmezsin, bilmezsinneleristiyorlarbenden!Sonundaresmendayattılar,herşeyiaçıkçasöylediler.Amabunlarinsanseverliğe,asilliğe,şerefeaykırışeyler…Sanahepsinianlatacağım,amaönce…

Sözünükeserek:

—Hepsinibiliyor…tahminediyorumdayıcığım!dedim.DeminNastasyaYevgrafovnailegörüştüm.

Dayımsankiürkmüşgibi,aceleylesözümükeserek:

Page 104: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Amanoğlum,şimdilikbununla ilgili tekbirsöz istemem!dedi.Sonrasanakendimbütünolanıbitenianlatırım.Amaşimdi…

OdayagirenVidopliyasov’a:

—Neoldu?HaniFomaFomiç?..diyebağırdı.

Vidopliyasov,FomaFomiç‘ingelmekistemediklerihaberiniverdi.Gelmeemriniyersiz,kababularak,kırıldıklarınısöyledi.

Dayımayaklarınıyerevurarak:

—Getirburaya!..Zorlagetir.Sürükleyesürükleyegetir!..diyehaykırdı.

Efendisini şimdiye kadar bu derece hiddetli görmeyenVidopliyasov korkuyla çekildi.Bendeşaşırdım.

İçimden: “Pek önemli bir şey olmuş ki, dayım gibi bir adam bu kadar hiddetlenerekböylekararlarveriyor!”diyedüşündüm.

Dayımbirkaçdakikakendikendisiylemücadelehalinde,odadasessizcegezindi.SonraGavrila’yadönerek:

— Bununla birlikte, defterini yırtma, dedi. Hem de buradan gitme: Belki sanaihtiyacımızolacak.

Banada:

—Azizim,galibabağırmaklabiraztaşkınlıkettim,dedi.Herişvakarla,metanetle,amagürültüsüzce,kimseyehakaretetmedenyapılmalı.Buböyledir.Sanabir şeysöyleyeyimmiSeryoja?Acabasençıksan,dahaiyiolmazmı?Seniniçinhepsibir…Nasılolsasonrasanahepsinianlatacağım.Efendim?..Hadibunuhatırımiçinyapıver!

Dayımadikkatlebaktım.

—Korkuyormusunuzdayı?diyesordum.Yoksapişmanmısınız?..

Dayımikikatheyecanlanarakbağırdı:

— Hayır hayır! Pişman değilim canım! Artık bundan sonra hiçbir şeyden korkmam.Kesin tedbirlere başvurdum, en kesinlerine!.. Ah, benden neler istediklerim bilmezsin,aklındanbile geçiremezsin!Razı olmammıgerekiyordu acaba?Hayır!..Bengösteririmonlara… İsyan ettim… gösteririm artık! Er geç bunu yapmam gerekti. Yalnız biliyormusun dostum, seni şimdi çağırdığıma pişmanım. Belki burada bulunuşun Foma’nınağrına gidecek: Ne de olsa, küçülmesinin şahidi olacaksın… Biliyor musun, ben onukibarca, küçümsemeden evimden uzaklaştırmak istiyorum. Ama tabii bu da laf ya…Çünkübuöylebirhalki,baldantatlıdillerdöksendeyineinsanaağırgelir.Halbukibenkabasaba,terbiyesizbiradamım.Belkibudalalığımtutardaöylebirşeyyumurtlarımki,sonrakendimdepişmanolurum.Nedeolsa,banaiyiliklerivar…Hadisençıkoğlum,iştegetiriyorlar,getiriyorlar!..YalvarırımsanaSeryoja,çık!Sonrahepsinianlatırım.Şimdilik,Tanrıaşkına,çık!

Böylece, Foma odaya girdiği anda dayım beni taraçaya çıkardı. Ama suçumu itirafedeyim:Oradanayrılmadım,taraçadakalmayakararverdim.Ortalığınkararmasıodadangörülmemeengeloluyordu.Kapıdandinleyecektim.

Page 105: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Bu hareketimi haklı göstermek için tek bir kelime söyleyecek değilim. Sadece şunucesaretlesöyleyebilirimki,taraçadadurduğumyarımsaatiçindesabrımıkaybetmeyişim,azizlerinkatlandıklarıcefalarçeşidindenbirkahramanlıktı.

Yerimden hem konuşulanları işitiyor, hem de taraça kapısı camekânlı olduğu için herşeyigörebiliyordum.

Şimdi, emre baş eğmediği takdirde zorla götürülmekle tehdit edilen Foma Fomiç‘inodayagirişinigözünüzünönündecanlandırmanızıricaedeceğim.

Foma,odayagirerken:

—Albay!Kulaklarımın işittiği tehditdoğrumuydu?diye inledi.Banasöylenenşeylerdoğrumuydu?..

Dayımcesaretle:

— Doğru Foma; doğru, ama sakin ol! cevabını verdi. Otur; ciddi, dostça, kardeşçekonuşalım.Otur,oturFoma!

Foma Fomiç çalımla koltuğa oturdu. Dayım düzenli olmayan, hızlı adımlarla odadadolaşıyordu.Sözebaşlamaktagüçlükçektiğibelliydi.Sonunda:

—Evet, kardeşçe…diye tekrarladı.Beni anlayacaksın Foma, çocuk değilsin.Ben deçocukdeğilim;kısacası,ikimizdeyaşımızıbaşımızıalmışinsanlarız…Hımm…Sanabirşey söyleyeyim mi Foma? Biz bazı noktalarda seninle hiç uyuşamıyoruz. Bu yüzdenkardeşim,birbirimizdenayrılsak,dahaiyiolmazmı?Asilduygularından,benimiyiliğimiistediğindeneminimvebununiçin…CanımFoma,lafıuzatmayanehacet!Benömrümünsonunakadarsenindostunum;bunabütünazizlerüzerineyeminederim. İşteonbeşbingümüş ruble…Varımıyoğumu topladım,bizimkileri soydum…Gülegüleal!Seninherihtiyacınısağlamak,borcum,vazifemdir.Paranınçoğutahvilşeklinde;nakitolarakpekazvar.Gülegüle al!Banahiçborcunyok.Çünkü seninbanayaptıklarını asla ödeyemem.Evet, evet! En önemli noktada ayrıldığımız halde bunun böyle olduğunu hissediyorum.Yarın,yahutöbürgün…veyaseninistediğinbirgündeayrılalım.Şubizimkasabayagit.Buradan on verst kadar bir şey Foma… Birinci sokaktaki kilisenin arkasında, yeşilpencerelipeksevimlibirevceğizvar.Papazındulkarısınınevi…Sankibuevseniniçinyapılmış. Satar onu. Ben o evi sana, verdiğim paradan ayrı olarak alırım. Orada, bizeyakın, yerleşirsin. Edebiyatla, bilgilerle meşgul olur, şöhret kazanırsın… Şehirdekimemurların hepsi kibar, misafirsever, çıkar gözetmeyen kimselerdir. Başpapaz da çokokumuş bir adam. Bayramları bize gelirsin, birlikte zaman geçiririz. Hepimizcennetteymişgibiyaşarız.Kabulediyormusunbunu?

“Demek Foma’nın kovulma şartları bunlarmış!.. Hem de dayım bana paradan sözaçmamıştı…”diyedüşündüm.

Odada uzun zaman derin bir sessizlik oldu. Foma koltukta şaşırmış gibi oturuyor,kıpırdanmadandayımabakıyordu.DayımıbusessizlikveFoma’nınüzerindenayrılmayanbakışıgitgidedahaçokrahatsızediyordu.

SonundaFoma,yapmacıkölgünbirsesle:

—Paraha…dedi.Hani,neredebupara?Verin,çabukonlarıbanaverin!

Page 106: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—İşteFoma!Sonkırıntılarını…Tamonbeşbin.Varımyoğum…Banknotlar,tahviller,iştegörüyorsunya.

Foma,gayettatlıbirsesle:

—Gavrila,dedi.Alşuparayı.Alihtiyar,al!..İşineyarar.Dur,hayır!..

Foma,birdenbire,koltuğundanfırladı,garipcırlayanbirsesle:

—Hayır!..BuparayıöncebanaverGavrila!..diyebağırdı.Veronlarıbana!..Banaver,banaverşumilyonlarıdaayaklarımınaltındaezeyim,yırtayım,üzerinetüküreyim!..Verdeonları yere çalıp kirleteyim, lekeleyeyim!Banapara teklif ediyorlar…banaha!..Buevden çıkıp gideyim diye rüşvet veriyorlar. Bu gerçekten banamı yapılıyor acaba? Buşerefsizcedavranışalayıkgörülenbenmiyim?İştemilyonlarınız!Bakın,işteböyle,böyle,böyle yaparım ben!.. Eğer şimdiye kadar bilmiyorduysanız Foma Opiskin’in neleryapabileceğini,şimdigörüniştealbay!

Foma, para destesini odanın içine savuruyordu. Dikkate değer nokta, onun bunlardantekinibile,övündüğügibineyırtması,nedeüstlerinetükürmüşolmasıydı.Azbirkısmı,odagayetsakınarakburuşturuverdi.

Gavrila hemen parayı yerden toplamaya atıldı. Foma gittikten sonra da bunlarıefendisineverdi.

Dayım,Foma’nınbuhareketiüzerineadeta taşkesildi.BudefaoFoma’nınkarşısındakıpırdanmadan, ağzını açmış, bön bön duruyordu.Öteki tekrar koltuğa yerleşerek, güyafazla heyecanlanmasının etkisiyle boyuna öfleyip pöflüyordu. Neden sonra kendinegelebilendayım:

—Foma!Sençokyüksekadamsın!..diyebağırdı.İnsanlarınenasilisin!

Foma,işitilirişitilmezbirseslevetarifedilmezbirgururla:

—Biliyorum,dedi.

—Foma,beniaffet!Sanakarşıalçaklıkettim.

Öteki:

—Öyle.Banakarşıyaptığınızalçaklıktı!diyeonayladı.

Dayımhayranlıkla:

—Amaasıl şaştığımseninmertliğindeğilFoma;diyesözünedevametti,benimsanaböyle şartlarla para teklif edebilecek kadar kaba, anlayışsız, alçak oluşuma şaşıyorum.YalnızbirnoktadayanılıyorsunFoma.Sanaevimdençıkdiyerüşvetteklifetmişdeğilim.Sadece evimdençıktıktan sonraparasızkalarak sıkıntıyadüşmeyesindiyebunuyaptım.Sanayeminederimkiböyle…AyaklarınakapanarakafdilemeyehazırımFoma.İstersen,şimdibileönündedizçökeyim…Eğeristersen…

—Dizçökmenizelüzumyokalbay.

—AmanTanrım!.. Benim o zaman öfkelenmiş, üzgün, kendimden geçmiş olduğumuanlamıyormusunFoma?Sanayaptığımbuhakaretinasıl,neşekildetamiredebileceğimisöyle,akılverbana,bulbirşey!..

Page 107: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Hiçbir şekilde albay, hiçbir şekilde!Hem de emin olabilirsiniz, yarından tezi yok,kunduralarımınçiğnediğitoprağınızı,evinizineşiğindesilkerekgideceğim.

Foma,oturduğukoltuktankalkacakgibioldu.Dayımkorkuiçindeonutekraroturtmayakoştu.

—Hayır, gitmeyeceksin Foma!.. diye bağırdı. Sana söz veriyorum, kalacaksın. Banaçiğnenmiştoprak,kunduralafınıetmeFoma!Biryeregitmeyeceksinsen,aksihaldebendedünyanınöbürucunakadar,beniaffedenekadar,peşinibırakmam.Yeminederimki,bunuyaparım!

Foma:

—Sizi affedeceğimha?.. dedi. Suçlusunuz demek?Bana karşı olan suçunuzu anlıyormusunuz acaba? Evinizde bana ekmek yedirmekle bana karşı suç işlediğinizi anlıyormusunuz?Anlıyormusunuzki,budakikabanaevinizdeyediğimlokmalarızehrettiniz!Bulokmaları başıma kaktınız; evinizde köleden, uşaktan, rugan çizmelerinizi sildiğinizpaçavradan başka şey olmadığımı gösterdiniz. Oysa ben, şu saf kalbimle, evinizde birdost, bir kardeş gibi kabul edildiğimi sanıyordum. Bu kardeşliğe beni o yılan dilinizlebinlerce defa inandırmaya çalışan siz değil miydiniz? Niçin gizliden gizliye bu ağlarıörerekbenienayigibi tuzağınızadüşürdünüz?Niçinkaranlıktakurt tuzağıkazarakbeniiçineyuvarladınız?..Niyeöncedenbusopayıkafamaindiripbirdenişimibitirivermediniz?Nedendahabaştan,horozunyumurtlamadığınakızarakkafasınıkoparanlargibi,benimdekafamı koparmadınız?.. Bu benzetmede ısrar ediyorum albay. Bu benzetmede taşranınbugünkü basit edebiyatının kokusu var.Üzerinde bu kadar ısrar etmem, önemvermem,ithamlarınızın bütün anlamsızlığını gayet açık gösterdiği içindir. Çünkü size karşı olankabahatim, şu yumurta vermeyen horozun akılsız efendisine karşı suçu gibidir… İnsafedinalbay!Dostayahutkardeşeparaverilirmihiç?Hemdeneiçin?..Evet,özellikleneiçin?.. “Al sevgili kardeşim! Sana borçluyum, sen hayatımı kurtardığın için…Al sanabirkaçYahudagümüşü!..[29]Aldagözümünönündendefol!”Saflıkdediğinbukadarolur.Bana sonderecekabadavrandınız, altınlarınızagözdiktiğimi sandınız.Halbuki içimde,ancaksaadetvehuzurunuzusağlamagayesinigüdentemiz,asilduygularyaşıyordu.Ah,kalbiminekadardakırdınız!..Enasilduygularımıçocukoyuncağıyaptınız.Bununböyleolacağını çok çok önceden biliyordum zaten, işte bunun için yedirdiğiniz lokmalarçoktandırboğazımdadüğümleniyordu;ekmeğiniziyerkenboğulurgibioluyordum.Bununiçinkuştüyüyataklarınızbeni rahatettirmiyor,batıyor,şekeriniz, tatlılarınızbanaKayenbiberi[30] gibi geliyordu. Hayır albay!.. Tek başınıza güle güle oturun, keyfinize bakın.Foma’yıdasırtınavurduğutorbasıylabirliktekederyolundanyürümeyebırakın.Buböyleolacakalbay!

Fenahaldehırpalanmış,ezilmişolandayıminlercesine:

—HayırFoma,hayır!Olmayacakbu,olamazböyleşey!..dedi.

—Evetalbay,evet!Tamamıylaböyleolacak;çünküböyleolmasıgerekiyor.Yarındantezi yok, buradan gidiyorum. Bütün milyonlarınızı ayağımın dibine serin, yolumu taMoskova’yakadarbanknotlarınızladöşeyin,bensadecegururla,ululuklabunlarınüstünebasarak geçip gideceğim, işte bu ayak albay, paralarınızı çiğneyerek çamura bulayacak,ezecekveböylelikleFomaOpiskinruhununasaletiyledoymuşolacak.Söyleyeceklerimisöyledim,ispatlarımıyaptım.Elvedaalbay!Elvedaalbay!..

Page 108: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Fomabirkeredahakoltuktankalkmayadavrandı.Dayımyalvaranbirsesle:

—Affet!AffetbeniFoma!..diyetekrarlıyordu.Unutbunu!

— “Affet…” Affımı ne yapacaksınız siz? Peki, tutun ki, sizi affettim. Hıristiyanım,affetmeden yapamam zaten… Hatta şimdi bile hemen hemen affetmiş gibiyim. Amakendiniz karar verin:Bundan sonra evinizde bir dakikacık bile kalmam sağduyuya, ruhasilliğineuygundüşenbirhareketolabilirmi?..Benievinizdenkovdunuz…

—UygundurFoma,uygun!..Eminol,tamamenuygundur.

—Uygunmu?Amaaramızdabundansonranasıleşitlikolabilir?Benimsizimertliğimleezdiğimi, sizin de bu küçültücü hareketinizle kendinizi yerin dibine soktuğunuzu farketmediniz mi? Siz ezildiniz, bense yükselmiş oldum. Aramızda eşitlik yok, eşitlikolmayıncadadostluknasılkurulur?Sizebunu,belkidüşündüğünüzgibizafersevinciylekurumlanarakdeğil,kalptenkopanbirüzüntüyleferyatedereksöylüyorum.

—BenimkalbimdeparçaparçaoldueminolFoma!

—Ve bu adam, –Foma’nın sesi yumuşadı, tasalı bir hal aldı– uğruna bunca uykusuzgece geçirdiğim adamdır! diye sözüne devam etti. Kaç kereler, uykusuz gecelerimdeyatağımdan kalkarak, mumu yakar ve “O, bu dakikada, sana güvenerek, rahat rahatuyuyor.UyumaFoma,onuniyiliğiiçinuyanıkkal!..”diyedüşünürdüm.“Belkiaklına,buadamıniyiliğineyarayacakyenişeylergelir…”İştealbay,Foma’nınuykusuzgecelerindedüşündükleribunlardı.Albayımızdaonaböyleliklekarşılıkverdi!..Eh,yeterartık,yeter!

—Foma,benyinearkadaşlığınalayıkolacağım;yeminediyorumki,olacağım!

—Layık olacaksınız ha?.. Bunu neyle temin ediyorsunuz? BenHıristiyan olarak siziaffedeceğim,hattasiziseveceğimde…Amainsan,hemdemertbirinsanolaraksiziisteristemezküçümseyeceğim.Bunuahlaknamınayapmalıyım,yapmayamecburum.Çünkü,tekrar söylüyorum: Siz kendinizi rezil ettiniz; bense hareketlerin en asilini gösterdim.Sizinkilerden hangisi bunu yapabilir bakayım? Herkesçe hor görülen, yoksul Foma’nınbüyüklükgöstererekreddettiğibuhesapsızparayıonlardanhangisigeriçevirebilirdi?Yokalbay,yok!Banaulaşmakiçin,çokkahramanlıklaryapmalısınız.Oysasizbanaakranınızgibi siz diyemiyor, uşaklara hitap edilen şekilde sen diyorsunuz. Bundan sonra sizdenhangikahramanlıklarbeklenebilir?

Dayım:

— Rica ederim Foma, sana sen demem, seni kendime arkadaş bilmemden ilerigeliyordu!diyebağırdı.Bununhoşunagitmediğinibilmiyordum…Bilseydim…

Fomasözünedevametti:

— Siz ki, en küçük, en önemsiz ricamı yerine getirmediniz, daha doğrusu, getirmekistemediniz…Bana o kadar rica ettiğim halde, bir generale hitap eder gibi, “ekselans”demediniz..

—AmaFoma,buartıkyüksekrütbeyetecavüzolurdu.

— Rütbeye tecavüz!.. Kitaptan bir cümle ezberlemişsiniz, papağan gibi tekrarlayıpduruyorsunuz. Ama “ekselans” diye çağırmak istememekle beni düşürdüğünüzün,şerefimiikiparalıkettiğinizinfarkındamısınız?İsteğiminsebebinihiçdüşünmeden,beni

Page 109: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

tımarhaneye layık, şımarık bir aptal yerine koydunuz. Erdeme dayanmayınca değersizolanbütünrütbeleri,şuölümlüdünyanınbütündebdebeleriniküçümseyenben,“ekselans”unvanını taşımak isteğimlegülünçolacağımı anlamazmıyım sanıyorsunuz?Eğer erdemsahibi bir adam değilsem, general rütbesini, bana bir milyon verin, yine kabul etmem!Bununla beraber, siz beni deli yerine koydunuz. Sırf faydanız için, sırf sizin vebilginlerinizin beni deli saymanızı istediğim için, izzetinefsimden fedakârlık yaptım.Böylelikle yalnız ve yalnız zekânızı açmak, ahlakınızı geliştirmek, yeni düşüncelerinışığıyla aydınlatmak için sizden generallere verilen unvanı istedim. İleride, generalleriyeryüzünün en yüksek şahısları saymaktan vazgeçmenizi istiyorum. Size, ruh asilliğiolmayınca, rütbenin sıfır kalacağını ispat etmek istedim. Bunun için etrafınızda erdemnurlarıyla parlayan insanlar varken, şu generallerinizin gelmesine bu kadarsevinmemelisiniz. Ama siz, karşımda daima albaylığınızla kurumlanırken, tabii bana“ekselans” demeye diliniz varmazdı. İşin aslı budur! Meselenin kökünü, rütbeleretecavüzde falan değil, bunda aramalıyız. Başlıca sebep, sizin bir albay, benimse sadeceFomaolmamda…

— Hayır Foma, hayır!.. Seni temin ederim, bu böyle değil. Hem sen sadece Fomadeğilsinki!Senbilginsin,sanasaygıbesliyorum…

— Saygı besliyorsunuz demek, pekâlâ. Şu halde söyleyin: Size göre ben generalrütbesinelayıkdeğilmiyim?..Hemenkesinbircevapverin.Zekânızı,anlayışınızıölçmekistiyorum.

Dayımövünerek:

— Doğruluğun, çıkarcı olmayışın, zekân, ruhunun sonsuz asilliği yüzünden bunalayıksın!dedi.

—Layıksam,bananiçin“ekselans”demiyorsunuz?

—Eh,bundansonrasöyleyeyimbariFoma…

—Evet,bunuistiyorum.Hemdehemenşimdibaşlamanızıistiyorum;ısrarlaistiyorumalbay. Bunu ağırınıza gittiğini gördüğüm için istiyorum. Bu fedakârlık bundan sonrakikahramanlıklarınızdaatacağınızilkadımolacak.Çünküunutmayınki,banaulaşmakiçinpek çokkahramanlıklar göstermek zorundasınız.Nefsinizi yenmelisiniz, ancako zamaniçtenliğinizeinanacağım.

—Artıkyarındanbaşlayaraksana“ekselans”diyeceğimFoma!

— Hayır albay, yarın değil, yarın başka… Şimdi, hemen şu anda bana “ekselans”demeniziistiyorum.

—Peki,öyleolsunFoma…Yalnızböyle,hemen,durupdururken…

— Neden olmasın? Utanıyor musunuz yoksa? Ama bu utangaçlığınızın benigücendirdiğininfarkındamısınız?

—PekiFoma,razıyım…hattabunuyapmaktangururduyuyorum…Yalnız,nasılolurFoma,böyledurupdururken,“Merhabaekselans!..”Böyleşeyolmazki!

— Yok, “Merhaba ekselans” değil. Bu alay gibi oluyor. Benimle bu şekilde alayetmenizeizinvermem.Kendinizegelin,hemenkendinizegelinalbay.Konuşmatarzınızı

Page 110: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

değiştirin.

—ŞakaetmiyorsunyaFoma?..

—İlkinYegorİlyiç,bensendeğil,sizim,bunuunutmayın.Bundanbaşka,adımFomadeğil,FomaFomiç‘tir.

—GerçektendedikleriniseveseveyaparımFomaFomiç,amanasılolacakbilmemki…

—Konuşurken “ekselans” sözünü eklemekte güçlük çekiyorsunuz, bu doğaldır.Dahaönce niye söylemediniz? Bir adam, nazikçe bir ifade kullanayım, icat kabiliyetindenyoksunsa, böyle bir güçlüğü çekebilir.Mademki kendi başınıza beceremiyorsunuz, baribensizeyardımedeyim.Arkamdantekrarlayın:“Ekselans!..”

—Pekâlâ…Ekselans!

— Hayır, “Pekâlâ ekselans” değil, sadece ekselans!.. Albay, size söylüyorum: Şukonuşmatarzınızıdeğiştirin.Birdehafifçebaşselamıvermenizvegeneralinemriüzerinehemenkoşmayahazırmışsınızgibi,saygı,gayretifadeedenbirhallegövdeniziazıcıköneeğmeniziistersem,busizikırmazumarım.Generallerçevresindebulunduğumiçinböyleşeyleriiyibilirim.Hadibakalım:“Ekselans!..”

—Ekselans…

— “Ekselansın ruhunu baştan beri anlayamadığım için nihayet af dileme fırsatınıbulabilmem beni son derece memnun etti. Bundan sonra, ortak çıkarımız için acizkuvvetimi sarf etmekten kaçınmayacağıma söz vermekle bahtiyarım…” Eh, bu kadaryeter!

Zavallı dayım?Bütünbu saçmalarıFoma’nın arkasındankelimekelime, cümle cümletekraretti.Durduğumyerde,sankibirsuçişliyormuşumgibi,kızarıyordum.Hiddetimdenboğuluyordum.

Dayımıncelladı:

— Nasıl, dedi, kalbinizin birdenbire ferahladığını, ruhunuzu sanki gökten inen birmeleğinsardığınıhissetmiyormusunuz?Bumeleğinvarlığınıhissediyormusunuz.Cevapversenize!

Dayım:

—EvetFoma,gerçektenferahlargibioldum;cevabınıverdi.

—Nefsiniziyendiktensonraiçinizyıkanmışgibiolmadımı?

—Öyle!Gerçektengıcırgıcıryıkanmışgibioldu.

—Gıcırgıcırmı?Hımm…Gerçibensizeöyleyıkanmaktanbahsetmedimama,neyse…Hepsi bir işte, vazifeyi yapmanınnedemekolduğunugörüyorsunuzya albay!Nefsiniziyenmeyeçalışın.Gururlusunuz,aşırıderecedegururlusunuz!

Dayımiçiniçekerek:

—GururluyumFoma,dedi,görüyorum…

—Egoist,hemdesondereceegoistsiniz…

Page 111: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—EgoistimdeFoma…Budadoğru.Böyleolduğumusenitanıdıktansonraanladım.

—Şimdi sizinlebir baba, şefkatli bir annegibi konuşuyorum.Sizhallerinizleherkesikendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Tatlı dilin yılanı bile deliğinden çıkaracağınıunutuyorsunuz.

—BudadoğruFoma!

—Kabasınız, insankalbineöylekabacagirmeyeçalışıyor, öylesinebencillikle etrafındikkatini çekmeye uğraşıyorsunuz ki, kendini bilen adam sizden bucak bucak kaçmakzorundadır.

Dayımbirkeredahaiçiniçekti.

— Başkalarına karşı daha şefkatli, dikkatli olun, başkalarını sevin; başkaları içinkendinizi unutun, o zaman sizi de hatırlayacaklardır. Yaşa, ama başkalarına da yaşamahakkıtanı!İştebu,hayatkuralımızolmalı.Sabırlıol,çalış,duaetveümitleyaşa.Bunlaraalışmayı bütün insanlığa aşılamak istiyorum. Bu kurallara uyarak yaşayacak olursanız,herkestenönceben sizekalbimi açar, göğsünüzdeağlarım…gerekirse tabii…Amahep“ben,ben,tatlıcanım…”derseniz,izninizle,tatlıcanınızdakabaktadıverir.

Gavrila,huşuiçinde:

—Netatlıdilliadam!dedi.

Duygulanandayım:

—DoğrusöylüyorsunFoma,diyeonayladı.Bunubendeduyuyorum.Amaher şeydeyalnızbensuçludeğilimki…Aldığımterbiyeböyleydi;askerlerleyaşıyordum…Yoksa,sana yemin ederim Foma, ben de duygulu bir adamın. Alayımızdan ayrılırken, bütünhüsarlar,tümenimdekimvarsa,hepağladılar.Benimgibiadamınbirdahagelmeyeceğinisöylüyorlardı.Ozamanbendekendimiartıkbitmişbiradamolarakgörmüyordum.

—Yineegoistçebirhal!Sizdegururgörüyorum.Hemövünüyor,hemdehüsarlarınızıngözyaşlarını öne sürerek beni iğneliyorsunuz. Ama ben hiç kimsenin gözyaşlarıylaövünmüyorum.Halbukibelkibenimdeövünülecekşeylerimvardı.

—AğzımdankaçtıFoma.Dayanamadım,geçmiştekitatlızamanlarıhatırladımda…

— Tatlı zamanlar gökten düşmez, onları biz kendimiz yaratırız. Onlar kalbimiziniçindedirYegor İlyiç.Bakın,bendaimaniçinmutluyum, ıstıraplarımolduğuhaldeniçinmemnunum, ruhumniçin huzur içindedir?Neden aptallardan, zirzoplardan, bilginlerdenbaşka tek kimseyi kırmıyorum? Ama ötekilere aman vermem, vermek de istemem!Aptallardan hoşlanmam! Ya şu bilginler kim oluyor? “Bilim adamları” ha!.. Bunlardabilim ne gezer:Onların bilimi göz boyamaktan ibaret!Deminöteki neler söyleniyordu.Getirinonuburaya.Bütünbilginlergelsinlerbakayım!Hepsinibozarım.Bütünkonulardaonlarlaboyölçüşürüm.Hemderuhasilliğiniortayakoymuyorum…

—ElbetteFoma,elbette.Şüphemivar?

—Mesela demin zekâmı, dehamı, okumuşluğumu, insan kalbinin inceliğini, modernedebiyatbilgimigösterdim.SadecebirKomarinskaya’dan,yeteneklibiradamınneyüksekkonuşma konuları bulabileceğini parlak bir şekilde ispat ettim. Ne oldu? Hak ettiğimdeğeriverenbulundumu?Hayır,suratlarınıçevirdiler.Hememinimki,ötekisizebirşey

Page 112: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bilmediğimi söylemiştir. Halbuki karşılarında bir Machiavelli yahut bir Mercadanteoturuyordu. Bütün suçu yoksul, tanınmamış olmasında… Ama ben bunu yanlarınabırakmam!..SonrabirdebirKorovkinlafıkulağımaçalındı.Budanebiçimşeymiş?

—AkıllıbiradamFoma;bilimadamı…Kendisinibugünyarınbekliyorum.HerhaldeiyibirkimsedirFoma.

—Hımm!..Pekummam.Kitaplarlayüklüzamaneeşeklerindenbiriolmalı…Onlardaruhyok,yürekyokalbay!Erdemolmayınca,bilginliğinnedeğerivarki!

— Hayır hayır Foma! Aile saadeti üzerinde öyle konuştu ki, sözleri insanın kalbineişliyordu.

—Hımm…bakalım.Korovkin’idebirimtihandangeçiririz.

Fomakoltuğundankalktı:

—Şimdilikyeter;diyesözünübağladı.Sizihenüztamamıylaaffedemeyeceğimalbay;hakaretinizkanlıbirhakaretti.Amaduaedeceğim.BelkiTanrıhakareteuğrayankalbimehuzur ihsan eyler. Bunu yarın bir daha konuşuruz. Şimdilik izninizi isteyeceğim;yoruldum,halsizdüştüm…

Dayımtelaşlandı.

— Gerçekten Foma… gerçekten yorulmuşsun! Bir şeyler yiyiver, ezginliğin geçsin.Olmazmı?Söyleyeyimdegetirsinler.

Foma,küçümseyenbirkahkahayla:

—Birşeyyiyivereyimha!..Kah-kah-kah!..Birşeyyiyivereyim…diyetekrarladı.Önceağzına zehir akıtırlar, sonra da, “Bir şey yemek ister misin?” diye sorarlar… Kalpyaralarınıhaşlanmışmantarla,elmaturşularıylaiyileştirmekistiyorlar.Ahalbay,nekadarzavallıbirmaddecisiniz!

—Foma!..Gerçektenbenbunuiçtenolduğumiçinsöyledim,sende…

— Pekâlâ. Bırakalım bunları. Ben gidiyorum. Siz hemen validenizin yanına koşun;ayaklarına kapanarak, ağlayıp sızlayarak affını dileyin. Bunu yapmak ödeviniz,borcunuzdur.

— Bu hep aklımdaydı benim. Hatta şimdi, seninle konuşurken bile, bunudüşünüyordum. Sabaha kadar karşısında diz çökerek durmaya hazırım.Ama sen de birdüşün Foma, neler istiyorlar benden!Haksızlıktır bu, zulümdür…Bari iyilik yaparken,sonunakadaryapFoma,benitamolarakmutluet!Düşün,birkararver.Ozamanbende…bende…yeminederimki…

Foma,sözünükeserek:

—HayırYegorİlyiç,dedi;bubanaaitolmayanbirmesele.Biliyorsunuz,benbunahiçkarışmıyorum.Gerçi sizin bunubendenbildiğinize eminim.Lakin sizi temin ederim, taişinbaşındanberibenhiçkarışmadım.Bu,yalnızveyalnızvalidenizinisteğidir.Bunuda,tabii sizin iyiliğinizi düşünerek yapıyor.Hemen yanına gidin, çabuk olun, uçun ve onaboyuneğerekdurumunuzukurtarın.Öfkenizinüstünegüneşbatmasın![31]Bende…bendebütüngecesiziniçinduaedeceğim.Çoktandıruykununneolduğunuunuttumzaten…

Page 113: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

HoşçakalınYegorİlyiç!

SonraGavrila’yadönerek:

—Seni affediyorum ihtiyar! diye ekledi.Kendi aklınla hareket etmediğini biliyorum.Senikırdımsa,sendebeniaffet.Hoşçakalın,hoşçakalın.Hepinizhoşçakalın,Tanrı‘yaemanetolun!

Fomaçıktı.Hemenodayadaldım.

Dayım:

—Bizidinledinmi?diyebağırdı.

—Evetdayıcığım,dinledim.Nasıloldudaona“ekselans”demeyedilinizvardı!

—Neyaparsınbirader!Hembenbununlaövünüyorum.Yüksekbirkahramanlığagörebuhiçtir!..Nekadarmert,çıkargözetmeyen,büyükbiradam!SendeduydunyaSergey…Yalnız şu para teklif ederek kırdığım pota kendim de şaşıyorum. Heyecana kapıldımazizim,hiddetliydim.Onuanlamıyor,şüpheleniyor,suçlugörüyordum.Halbukideğildi!Obenimdüşmanımolamazdı;bunuşimdianlıyorum.Yaparayıgeriçevirirken,yüzündekiasilifadeyihatırlıyormusun?

—Pekâlâdayıcığım,istediğinizkadarövünebilirsiniz.Amabengidiyorum,artıksabrımkalmadı.Yalnızsondefasoruyorum:Bendenistediğiniznedir?Beniniçinçağırdınız?..Neumuyorsunuz? Eğer her iş bittiyse gideyim artık. Böyle şeyler görmeye dayanamam.Bugündenteziyok…

Dayımherzamankigibi,telaşlanmayabaşladı:

— Aman canım… Bir iki dakika bekle, anneme kadar gideceğim. Önemli, büyük,muazzambirişimizvar,onubitirmemizlazım.Sendebirazodanagit!Gavrilaseniyazlıkpavyona götürür. Yazlık pavyonumuzu biliyormusun? Bahçenin içindedir. Bavullarınınorayagötürülmesiiçinemirverdimbile.Bendebizimkileregideyim.Affedildiktensonrayapacağımbirişvar.Artıkneyapmamgerektiğinibiliyorum.Sonrahemensanakoşarherşeyi,herşeyien incenoktasınakadaranlatır, içimiboşaltırım.Ve…ve…nihayet,belkibizdeiyigünlerekavuşuruz!BirdakikaSergey!Birdakikacık,okadar.

Elimisıkarakhızlaodadançıktı.Yapılacakbirşeyyoktu.İsteristemez,yineGavrilaileberaberyürüdüm.

Page 114: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

X

Page 115: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Mizinçikov

Gavrila’nınbenigötürdüğü“YeniPavyon”unyalnızadıyeniydi.Burasınımalikânenineski sahipleri çok eskiden yaptırmışlardı. Bahçenin ortasında, eski evden birkaç adımötededurangüzel,ahşapbirevceğizdi.Üçyanınıdallarıçatıyadeğenuzun,yaşlııhlamurağaçları sarıyordu. Küçük evin oldukça iyi döşenmiş, dört odası vardı. Çiftliğe gelenmisafirlerburadakalıyorlardı.

Bana ayrılmış, içinde bavullarımın bulunduğu odaya girince, yatağımın yanındakimasanın üzerinde bir kâğıt gördüm. Kâğıt çeşitli şekilde yazılmış yazılarla, çiçekresimleriyle, paraflarla, çizgilerle süslenmişti. Baş harflerle çiçekler, ayrı ayrı renklereboyanmıştı.Özetle,sevimlibirgüzelyazıörneğiydi.

Göz atınca, ilk satırından, bana yazılmış bir ricamektubu olduğunu anladım.Mektupsahibi bana “Aydın velinimetim!” diye hitap ediyordu. Kâğıdın üst tarafında da“Vidopliyasov’unFeryatları”başlığıvardı.

Bütündikkatimisarfettiğimhalde,yazılanlardanhiçbirşeyanlayamadım.Mektupsonderecetumturaklıbiruşaküslubuylaveokkalıcümlelersıralanarakyazılmış,birsürüipesapa gelmeyen saçmalarla doluydu. İçinden yalnız Vidopliyasov’un bir müşkülüolduğunu, yardımımı beklediğini, “aydın bir adam olmamdan ötürü” benden bir şeylerumduğunu çıkarabilmiştim.Sonkısımdada, dayımı kayırmamı istiyor, kendi ifadesiyle,ona“makinemle”etkietmemidiliyordu.

Bumektubuokurken,odamınkapısıaçıldı,içeriyeMizinçikovgirdi.

Serbest,amagayetnazikbirtavırla:

—Tanışmamızdamahzurgörmeyeceğiniziumarım,dedi,eliniuzattı.Deminbirçiftlafedemedik. Halbuki ilk gördüğüm andan beri içimde sizinle daha yakından tanışmakisteğiniduydum.

Elbette hemen, zerre kadar keyfim olmadığı halde, çok memnun kaldığımı falansöyledim.Oturduk.

Mizinçikov,hâlâelimdetuttuğumkâğıdabakarak:

—Odane?diyesordu.SakınVidopliyasov’unferyatlarıolmasın?..Takendisi.ZatenVidopliyasov’unsizedesaldıracağındanemindim.Banadabirkere,tıpkıböylebirkâğıdaaynıferyatlarıyazmıştı.Helesiziçoktandırbeklediğiiçin,herhaldeöncedenhazırlamıştır.Hayretetmeyin.Buradaepeygarip,gülünecekşeylervardır.

—Yalnızgülünecekmi?..

—Ağlamakdamı lazım? İsterseniz, sizeVidopliyasov’unözgeçmişini anlatıvereyim;eminimgüleceksiniz!

Öfkeyle:

—Doğrusu,Vidopliyasov’udüşünecekhaldedeğilim,diyecevapverdim.

Bay Mizinçikov’un ahbaplık istemesinin, giriştiği konuşmanın belirli bir sebebi vekendisininbana ihtiyacıolduğugayet açıkgörünüyordu.Demin, içeride ciddibiryüzle,

Page 116: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

kaşlarını çatarak otururken, şimdi neşeli gibi görünüyordu. Gülümsüyor, uzun boyluhikâyeleranlatmayahazırlanıyordu.Buadamınkendinesonderecehâkimolduğu,hemdegalibainsanlarıiyianladığıanlaşılıyordu.

Yumruğumumasayavurarak,hiddetle:

—Uğursuz Foma! dedim. Eminim, buradaki bütün fenalıkların başı odur! Her şeyinaltındançıkıyor,uğursuzmahluk!

Mizinçikov:

—Onafazlacakızmışsınızgaliba,dedi.

Heyecanlanarak:

—Fazlamıkızmışım?..diyebağırdım.Deminaşırıbirheyecanakapılarak,herkesebenieleştirmehakkınıverdim.Zıpçıktıgibiortayafırlayaraktamanlamıylabozumolduğumubiliyorum. Bunu bana açıklamanız lüzumsuzdur. Kibar çevrelerde böyle şeylerinyapılamayacağını pekâlâ biliyorum. Ama heyecana kapılmamak mümkün müydü, sizsöyleyin!Doğrusunuisterseniz,burasıevdeğil,tımarhaneve…vebengidiyorumburadanartık!İşteokadar.

Mizinçikovsakinbirtavırla:

—Sigaraiçermisiniz?diyesordu.

—İçerim.

—Şu halde benim içmeme de izin verirsiniz.Orada izin vermiyorlar da adeta canımçekti.

Birsigarayaktıktansonrasözünedevametti:

— Evet, buranın tımarhaneyi andırdığını ben de kabul ederim, dedi. Sonra, sizieleştirmeyideaklımdangeçirmiyorum;çünküsizinyerinizdeolsaydım,belkiüçkatdahafazlakızar,dahaçokparlardım.

—Öyleyse,mademkisizdekızdınız,niçinhiddetinizigöstermediniz?Tamtersine,sonderecesoğukkanlılıklaoturduğunuzuhatırlıyorum.Sizeaçıksöyleyeyim,sağasolaiyiliketmeyehazırolanzavallıdayımıkorumamanızgaribimegitmişti.

— Birçok kimseye iyilik ettiği doğrudur, ama onu korumayı tamamıyla faydasızbuluyorum, ilkin bunun ona faydası olmayacaktı; sonra da bu hareketimden küçültücüanlamçıkarmasımümkündü.Öteyandan,bunuyapmayakalkışsaydım,benihemenertesigün buradan atarlardı. Halbuki size açıkça söyleyeyim: İçinde bulunduğum durum, buevinmisafirseverliğinedeğervermemigerektiriyor.

—Banadurumunuzuaçıklamakzorundadeğilsiniz.Bununlaberaber,buradabiraydanberioturduğunuzagöre,sizdenbazıkonularıöğrenebilirim.

Mizinçikovsandalyesiniyanımayaklaştırarak,aceleacele:

—Hayhay,buyurunefendim,dedi.Emrinizeamadeyim.

—Meselaşudemingözümlegördüğüm,FomaFomiç‘inonbeşbingümüşrubleyigeriçevirmesiniaçıklayın.

Page 117: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Mizinçikov:

—Nediyorsunuz?Sahimi?..diyebağırdı.Amanricaederim,anlatınşunu!

“Ekselans”bahsiniaçmadan,anlattım.Mizinçikovbeniheyecanla,merakladinledi.Söz,onbeşbinegelince,yüzübiledeğişti.Sonunakadardinlediktensonra:

—Olurşeydeğil!dedi.Doğrusu,Foma’danbunuummazdım.

—Evet,parayıalmadı.Bununasılizahetmeli?Ruhyüksekliğiylemi?

—Onbeşbinikabuletmeyişi,ilerideotuzualmakiçindir.

—Bununlabirlikte,sizebirşeysöyleyeyimmi?diyeekledi.Foma’nınböylebirhesaplahareketettiğinidepeksanmam,pratikolmayanbiradamdır,şairgibibirşeyyani…Onbeşbin…Hımm!..Biliyormusunuz?Obuparayıalırdı,amakarşısınaçıkan,bukendinigösterme fırsatınınçekiciliğinedayanamamıştır.O,öylemendebur, cıvık, sulugözlününbiridirki,sizeanlatamam!Üstelikdedehşetligurursahibidir.

Mizinçikovadetaöfkelenmişti;üzüldüğü,hattakıskanırgibiolduğubelliydi.Onumerakiçindeinceliyordum.

Birazdüşündüktensonra:

—Hım!.. dedi. Burada pek çok değişiklikler beklemeliyiz. Yegor İlyiç bundan sonraFoma’yatapacaktır…

Sonradişlerininarasından:

—Bakarsınız,merhametegelir,evlenirde…diyemırıldandı.

— Demek siz dayımın bu kafadan sakat budalayla iğrenç, doğal olmayan evliliğinimümküngörüyorsunuz,öylemi?

Mizinçikovbanadikkatlidikkatlibaktı.

Hiddetle:

—Alçaklar!diyebağırdım.

— Ama onlar da esaslı bir düşünceye dayanıyorlar: Ailesine faydası dokunsun diyealbayınbirşeyyapmasıgerektiğinisöylüyorlar.

— Çünkü az yapmış da!.. diye öfke ile bağırdım. Dayımın bu bayağı aptal karıylaevlenmesininasılolurdaesaslıbirdüşüncesayabilirsiniz?

—Şüphesiz,onunbudalaolduğunubendekabulediyorum.Hımm!..Dayınızıbukadarsevmeniz çok iyi. Ben de sizinle beraberim… Ama ötekinin parasıyla çiftliğin haylitoparlanabileceğinideunutmayın!Gerçibuişinbaşkasebepleridevar:Yegorİlyiç‘inşumürebbiye ile–hani şöylegüzelcebirkızvardı,hatırladınızmı?–evlenmesindenendişeediyorlar.

—Acaba…bunaihtimalverirmisiniz?diyeheyecanlasordum.Tanrıaşkınasöyleyin,sonderecemerakediyorum…

—A,kızadelicesineâşıktır!Yalnızsaklıyor.

—Saklıyorha?..Sakladığınısanıyorsunuzdemek.Yakız?..Odaseviyormu?

Page 118: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Pekmümkün.Hemonuniçinbuevlenmeçokkârlıolur,yoksulkızdır.

—Peki,amabirbirlerinisevdiklerinigösterecekdelillerinizvarmı?

— Bu açıkça görünüyor zaten. Hem galiba gizlice buluşuyorlar da. Hatta aralarındameşruolmayanilişkilerdendebahsediliyordu.Amaricaederim,bunukimseyeaçmayın.Sizebunusırolaraksöylüyorum.

—Fakatbunlarinanılacakşeylerdeğil!diyebağırdım.Halbukisizhepsisahidenolmuşgibikonuşuyorsunuz.

—Elbette büsbütün emin değilim, yanlarında bulunmadım.Amabütün bunlar olağanşeylerdir.

—Nedemek!Dayımınmertliğini,şerefinidüşünsenizebirkere…

—Kabul!Ama insan işlediği suçu ileride resmi nikâhla temizlemeküzere ılımlılığınıkaybedebilir.Böyle ipinucunukaçıranlarpekçoktur.Bununlaberaber, tekrarediyorum,anlattıklarımındoğruolduğunu iddiaedemem.Zatenburadakızınüstüneokadarçamurattılarki,Vidopliyasov’labileilişkisiolduğunusöylediklerioldu.

—Görüyor musunuz! diye bağırdım. Vidopliyasov’la…Buna imkân var mı… İnsanbununlafındanbiletiksiniyor.Yoksasizbunadamıinanıyorsunuz?

Mizinçikov,sükûnetle:

— Bunlara büsbütün inanmadığımı size demin söyledim; cevabını verdi. Bununlabirlikte, bu da olabilir.Dünyada her şeymümkündür.Yanlarında değildim; sonra bütünbunlarıbeniilgilendirmeyenmeselelersayarım.Bununlaberabersizinpekilgilendiğinizigörüyorum. Onun için, Vidopliyasov’la ilişkisine ait söylenen sözlerin gerçektengüvenilemeyecek şeyler olduğunu söyleyeyim. Bunlar hep Anna Nilovna’nın, hani şuPerepelitsina var ya, onun uydurmalarıdır. Kıskandığı için öteye beriye yaydı, öncelerikendisiYegor İlyiç‘leevlenmeyikuruyordu.Gerçektendoğrusöylüyorum!..Yarbaykızıolması kendisine bu hakkı verir sanıyordu. Şimdi hayal kırıklığına uğradı, hırsındankuduruyor. Eh, sizemerak ettiğiniz bütünmeseleleri olduğu gibi anlattım.Halbuki bendedikodudan zerre kadar hazzetmem. Hem de boşu boşuna kıymetli vaktimizikaybediyoruz.Sizeufakbirricadabulunmayagelmiştim.

—Ricayamı?Estağfurullah,elimdengelirse…

— Sağ olun efendim. Dayınızı sevdiğinizi, evlenmesiyle candan ilgilendiğinizigördüğüm için, sizin de bu işe yabancı kalmayacağınızı umarım. Ancak, bu ricayagirebilmekiçin,birbaşkaşeydenbahsedeyim.

—Odaneymiş?

—Bakınnedir.Asılricamıyerinegetirmeyebelkirazıolacak,belkideolmayacaksınız.Onun için, bunu anlatmadan önce sizin bana bir asilzade, namuslu bir adam sözüvermeniziisteyeceğim.Bendenduyacaklarınızınaramızdasırkalacağına,hiçbirdurumda,hiç kimsenin hatırı için bu sırra ihanet etmeyeceğinize ve anlatmayı lüzumlugördüğümdüşünceden kendiniz için faydalanmayacağınıza şerefiniz,mertliğiniz üzerine söz verin.Razımısınız?

Girişpekmerasimliydi.Razıoldum:

Page 119: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Peki,buyurun,dedim.

Mizinçikov:

— Aslında basit bir mesele, diye söze başladı. Ben, Tatyana İvanovna’yı kaçırmak,onunlaevlenmekistiyorum.YaniGretna-Grin’deki[32]gibibirşeyolacak…Anladınızmı?

Bay Mizinçikov’un gözlerinin içine bakarak, uzun zaman tek kelime söyleyemedenkalakaldım.Sonra:

—Doğrusunusöyleyeyimmi?dedim.Hiçbirşeyanlamadım.Bundanbaşka,karşımdamakulbiradambulunuyorsanırken,hiçummadığım…

Mizinçikov:

—Demek benden böyle bir şey ummuyordunuz, diye sözümü kesti. Yani gerek ben,gerekyapmakistediğimşeypekbudalacabirşey,öylemi?

—Pekdeöyledeğil,ama…

—Rica ederim, hiç çekinmeden konuşun. Hem demerak etmeyin, bu benimemnuneder. Böylelikle gayemize daha çok yaklaşmış oluruz. Zaten bütün bunların ilk bakıştatuhafgörüneceğinibendekabulederim.Yalnızsiziteminederim,niyetimbudalacaolmakşöyledursun,sondereceakıllıcadır.Lütfederek,bütünanlatacaklarımıdinlerseniz…

—Ricaederim,merakladinliyorum!

—Zatenanlatacakçokşeydeyokgibi…Gırtlağımakadarborçiçindeyim.Beşparamyok.Üstelikdeondokuzyaşındaöksüzbirkızkardeşimvar.Elinevindeoturuyor,onundabirşeyciğiyok…Bundaazçokbensuçluyum.Kırkkölelikbirmirasakonduk.Aksigibi, tam o sırada teğmenliğe terfi ettim. Har vurup harman savurmaya başladım…Önceden bunları rehine koydum, sonra da temelli batırdım. Anlamsız bir hayatsürüyordum,kibarlık taslıyor,Burtsov’u[33] taklitediyordum; içiyor,kumaroynuyordumboyuna… Kısacası, eşekliğin türlüsü vardı bende. Şimdi bunları hatırlamaktan bileutanıyorum.Artıkaklımbaşımageldi,yaşayışımıtamamıyladeğiştirmekistiyorum.Amabununiçinbanayüzbinbanknotlazım!Bunumemurluktançıkaramayacağıma,hiçbirişeyeteneğimbulunmadığınaveaşağıyukarıtalihsizolduğumagöre,benimiçinikişıkvar:Ya hırsızlık yahut da paralı bir evlenme…Buraya hemen hemen yalınayak, hatta yayageldim.Moskova’danayrılırkenkızkardeşimelindekalansonüçrubleyibanavermişti.BuradaTatyanaİvanovnailekarşılaşırkarşılaşmaz,kafamdabudüşüncedoğdu.Kendimekıyarakonunlaevlenmeyekararverdim.Gayetakıllıcabirhareketdeğilmiyani?..Hemdebunuençokkızkardeşimiçinyapıyorum…Hoşkendimiçindeyapıyorumya!

— Müsaade buyurun; demek siz Tatyana İvanovna’ya resmen evlenme teklifindebulunmakistiyorsunuz,öylemi?

— Tanrı korusun! Bunu yapsam, beni buradan o saat sepetlerler. Hem öteki de razıolmaz. Ama kaçma, kaçırılma teklif edilirse, hemen kabul eder. İşin püf noktası da buzaten. Romantik, olağanüstü bir şey olmalı!.. Elbette bu macerayı derhal nikâhlabitiriveririz.İşonuburayıbırakmayakandırmakta.

—Peki,sizinlekaçacağındannasılbukadareminolabiliyorsunuz.

—Buiştezerreceendişemyok.Düşüncemintemelidebudurzaten.Tatyanaİvanovna,

Page 120: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

karşılık göreceğini umduğu herkesle âşıkdaşlık etmeye hazırdır. Düşüncemdenfaydalanmayasınızdiyeöncedensizdensözaldımya.Helebenimdurumumdaböylebirfırsattanfaydalanmamakgünahtır!Bunasizdehakverirsinizherhalde.

—Demekzırdelininbirio,dedim.

Sonrabirden:

—Amanpardon!diyeekledim.Hakkındakiniyetiniziunutuverdim…

— Size önceden de söylemiştim ya, hiç çekinmeden konuşun. Tamamen deli olupolmadığınıöğrenmekistiyorsunuz.Bilmemki,nediyeyim?..Tımarhanedebulunmadığınagöre, tamdeli olmasa gerek.Hemde aklını sevişmekle bozmuş olmasında ben o kadardelilik görmüyorum. Her şeye rağmen namuslu kızdır. Biliyor musunuz, geçen seneyekadarsonderecesefalet içindeyaşıyordu.Doğdudoğalı,onasevabınabakanbayanlarınbaskısı altındaydı. Gayet duygulu bir kalbi vardır. Evlenme teklif eden olmamış. Biryandan hayaller, arzular, ümitler, daima zorla bastırılan ateşli duygular; öte yandanvelinimetibayanlardangördüğüeziyetler,elbettekiduygulubirinsanıdeliliğegötürecek.Sonrabirdenbirebirservetekonuyor.Budurumdakimolursaolsun

Page 121: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

altüstolur.Elbetteşimdietrafındaepeydolaşanvar.Kızınümitleriyenidencanlandı.Deminbeyazyeleklibirzüppedenbahsetmişti.Olaytıpkıanlattığıgibiolmuştur.Artıkbunabakıphükmünüzüverebilirsiniz.Onueldeetmekiçinbirikiiççekiş,birikimektuplaşiiryeterli…Helebirdeipektenörmemerdivenleİspanyolserenadlarınabenzeyensaçmalardanbahsedecekolursanız,neistersenizyapabilirsiniz.Benbunlarıyapmadanbile,hemenbirrandevualdım.Bununlabirlikteşimdilikuygunzamanakadarbuişidurdurdum.Amaonuüçdörtgünsonrakaçırmalıyımartık.Birgünöncedenkuryapmaya,göğüsgeçirmeyebaşlayacağım.Oldukçaiyikitaraçalar,şarkısöylerim.Gecekameriyedebuluşacağız;sabahakarşıarababizibekleyecek…Onukameriyedençıkararakkandırırım,arabayabinergideriz.Hembundaenufakbirtehlikedeyok:Kızreşittir.Öteyandanbenimlekendiisteğiylegelecek;bubanabelirlivaatlerlebağlanmışolmasıdemektir.Onuburadankırkverstötedekikibar,amayoksulbiraileninyanınagötüreceğim.Nikâhgününekadaronuiyicesaklayacaklar.Bendeoaralıkzamankaybetmeyeceğim.Evlenmemiziüçgündebeceriveririz;olmayacaknevarki?..Amatabiiherşeydenönceparalazım.Hesabımagörebuentermède[34]içinbeşyüzgümüşrubleyeter.BukonudaYegorİlyiç‘egüveniyorum,neiçinlazımolduğunufilansormadanverecektir.Şimdiişikavrayabildinizmi?

—Anladım,dedim.

Evet,artıkherşeyiiyideniyiyeanlamışbulunuyordum.

—Peki,amasizenegibiyardımımdokunabileceğinisöylermisiniz?diyesordum.

— Aa, ne diyorsunuz, pek çok! cevabını verdi. Yoksa size başvurur muydum?Söylediğimgibi,eliminaltındasaygıdeğerbirailevarama,yoksuldurlar…Sizbanahemburada, hem orada, hem de nikâhımızda şahit olarak yardım edebilirsiniz. Açıksöyleyeyim,yardımınızolmayıncakolumkanadımkırılmışdemektir.

—Bir sorudaha.Burayageleli henüzbirkaç saat oluyor; sizin içinhemenhemenbiryabancıyım.Nasıloldudabenigüvenmeyedeğerbuldunuz?

Mizinçikovgayettatlıbirgülümsemeyle:

—Busorunuzunpekhoşumagittiğiniitirafedeyim,dedi.Çünküsizekarşıduyduğumderinsaygıyıifadeetmemevesileoldu.

—Amanefendim,şerefbağışladınız!

—Estağfurullah!Demin sizi epey inceledim.Gerçi atılganve…ve…gençsiniz tabii.Ama sözünüzün eri olduğunuzdan, ağzınızı sıkı tutacağınızdan eminim. Siz, Obnoskindeğilsiniz; bu bir. İkincisi, namuslusunuz. Düşüncemden faydalanmaya kalkışmazsınız.Bununla beraber aramızda böyle arkadaşça bir anlaşma olmasaydı, belki de Tatyanaİvanovna’yı size bırakmaya razı olurdum. O zaman kızı kaçırmanızda size bütüngayretimleyardımederdim.Yalnızbirşartla:Evlenmenizdenbiraysonrabanakâğıtparaolarak, elli bin ruble verecektiniz. Elbette bunun için önceden sizden faizsiz bir borçsenedialacaktım.

—Nasıl?..diyebağırdım.Demekonubanateklifediyorsunuz,öylemi?

Page 122: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Elbette.Düşününtaşının,arzuedersenizsizebırakabilirim.Gerçibubenimzararımaolurdu,amahiçolmazsadüşünceminbedelinialacaktım.Sizebaşvurmamınüçüncüsebebideönümdeseçecekbaşkakimseolmayışı.Öteyandanbugünküdurumgözönünealınırsa,bu iş öyle pek uzatılmaya gelmez. Hem de Uspen Perhizi[35] yaklaştı: Nikâhlarkıyılmayacak.Ümitederimki,beniiyiceanladınız.

—Evet!Sırrınızı sondereceağzı sıkılıkla saklamaya tekrar sözveriyorum.Yalnızbuiştesizearkadaşlıkedemem.Bunuşimdidenhabervermekzorundayım.

—Niçin?

—Niçinivarmı?!diyebağırarakiçimidöktüm:

—Böylebirhareketin şerefsizceolduğunuanlayamıyormusunuz?Kızcağızın akıldansakatoluşunagüvendiğinizbelli.Amaasılbunlarsizi,mertbiradamıböylebirharekettenvazgeçirmelidir.Onun gülünçlüğüne rağmen saygıdeğer olduğunu söylüyorsunuz. Sonrada durup dururken yüz bin rublesini çekmek için zavallılığından faydalanmayakalkıyorsunuz. Hiç şüphesiz, ona gerçekten kocalık etmeyeceksiniz, vazifeniziyapmayacak, ihmal edeceksiniz…Buokadar şerefsiz bir hareket ki, affedin, amabananasılolupdayardakçılıkteklifettiğinizeşaşıyorum!

Mizinçikovdoğalbirhayretleyüzümebakarak:

—AmanTanrım,buneromantizmböyle!diyebağırdı.Hattaromantizmdedeğil:Sizgaliba işin aslını pek kavrayamadınız da ondan hareketimi şerefsizce sayıyorsunuz.Halbukibuiştebütünkârbenimdeğilonun.Hesapmeydandazaten!

Alaylagülümsedim:

—Öyleyadedim, sizingözünüzlebakacakolursak,Tatyana İvanovna ile evlenmeklesonderecehayırlıbirişyapmışolacaksınız.

—Nesandınızya?Elbettehayırlıbirişyapmışolacağım.

Mizinçikovdaheyecanlanmıştı.Yüksekperdedenkonuşuyordu.

—Sizhakverincanım!İlkinkendimifedaederekonunkocasıolmayarazıoluyorum;bununhiçmideğeriyokyani?Sonrakendisindesağlamyüzbingümüşrublevarken,benyalnız kâğıt para yüz bin ruble alacağım. Hem de ondan, bu paradan başka ömrümünsonuna kadar tek kapik almamaya kendi kendime söz verdim. Halbuki istesem,alabilirdim.Budabirşeydir!Sonra,iyidüşünün;onunbuhallerahatyaşamasınaimkânvarmı?Rahatyaşamakiçinelindekiparayıalarakbir tımarhaneyetıkmaktanbaşkaçareyok.Çünküher an haylaz dolandırıcının birinin,Obnoskin tipinde, bıyıklı, İspanyolvarisakallı, elinde kitara şarkı söyleyen bir madrabazın çıkagelmesi ihtimali var. Böyle birherif onu kandırarak evlenir, soyar, sonra da yol ortasında sipsivri bırakır. Mesela sonderecenamuslukimselerinyaşadığıbuevdebile,onuparasınıişlettikleriiçintutuyorlar…Kızı böyle hallerden korumalı, kurtarmalı.Halbuki benimle evlendikten sonra bütün buihtimaller ortadan kalkacak. Onu her türlü felaketten korumayı üzerime alacağım. HerşeydenönceMoskova’yagötürerekkibar,amayoksulbiraileninyanınayerleştireceğim.Bubirazöncebahsettiğimdeğil,başkabiraile…Yanındadaimakızkardeşimbulunacak.Onaellerindengeldiğikadarbakacaklar.Elindekâğıtparaikiyüzelli,belkideüçyüzbinruble kalacak. Bu kadar para ile nasıl bir hayat sürülür biliyor musunuz! Bütün

Page 123: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

eğlencelere, balolara maskeli balolara, konserlere gitmekte serbest olacak. Gönlününistediği gibi aşk hülyaları da kurabilecek. Ama tabii kendimi bu yönden emniyettebulunduracağım.Bolbolhayalkurabilir,amabunlarıgerçekleştirmesinehiçbirsuretleizinyok! Sonra, mesela şimdi ona herkes hakaret edebilir. Halbuki o zaman Mizinçikovaolacağı için kimse dil uzatamaz, çünkü ben kimsenin adımın şerefiyle oynamasına gözyummam. Yalnız bunu düşününce bile işin değeri anlaşılır. Şüphesiz, onunla beraberoturacakdeğilim.OMoskova’dakalır,bendePetersburg’unbirköşesineyerleşirim.Bunuaçıkça söylüyorum; tabii bu işte sizden gizli tutacağım tek bir nokta yok. Ama ayrıoturmamızdanneçıkarsanki?Düşününbirkere,onubirparçaderindeninceleyin.İnsan,koca olarak onunla bir arada oturabilir mi hiç? Bu kızda zerre kadar sebat yoktur;dünyanınenhercaimahluku!..Daimadeğişiklik ister, evlendiğininertesigünükocasını,resmenkarısıolduğunuunutacaktır.Onunlabirlikteoturarakciddibirşekildevazifeleriniyapmasını isteyecek olursam, onu bedbaht ederim. Elbette ona yılda bir kere, belki dedaha sık giderim. Ama para istemek için değil; katiyen! Dedim ya, kâğıt para yüz binrubleden fazla almayacağım; ağzımdan çıktı bir kere, almamartık!Parakonusunda çokasil hareket edeceğim. Yanına gittiğim zamanlar onu bıktırmadan, iki üç gün kalarakeğlendireceğim.Birliktegüleceğiz,neşelihikâyeleranlatacağım,baloyagötüreceğim.Kuryapacak,hediyeleralacağım,romanslarokuyacağım.Ayrıcaküçükbirköpekdealırım…Romantikbirtarzdaayrılarak,aşkmektuplarıyollayacağım.Banakalırsa,buçokakıllıcabirşey;keşkebütünkocalarböylehareketetselerdi!Kadınlarkocalarınındeğeriniancakonlardanayrıolduklarızamanbilirler.Bukuralauyarak,Tatyanaİvanovna’nınkalbininentatlıköşeciğineömrününsonunakadaryerleşeceğim.Dahane isteryani?Sizsöyleyin!..Hayatdeğil,cennetbu!

Sesimi çıkarmadan hayretle dinliyordum. Bay Mizinçikov’un söyledikleri üzerindetartışmanın faydasız olduğunu anladım. Planının doğruluğuna, hatta büyüklüğüne körükörüne inanmıştı bir kere. Ondan bir mucidin buluşuna duyduğu hayranlıklabahsediyordu.Amanazikbirnoktadahakalmıştıki,onuhemenhalletmekgerekiyordu.

— Tatyana İvanovna’nın, aşağı yukarı, dayımın nişanlısı durumunda olduğunuunuttunuz mu? dedim. Düğününün arifesinde onu kaçırmak, dayıma büyük bir hakaretolur,üstelikdebukahramanlığınıziçinondanparaisteyeceksiniz.

Mizinçikov,birdenbirecoşarak:

— Hah, işte tam üstüne bastınız! diye bağırdı. Merak etmeyin; bu itirazınızı zatenbekliyordum.Amaherşeydenönceşunusöyleyeyimki,dayınızonuhenüzresmenistemişdeğildir. Bu yüzden ben de Tatyana İvanovna ile evlenme hazırlıklarından habersizolabilirim. Sonra, şuna da dikkat etmenizi rica ederim; bu düşünce daha iki üç haftaevvelinden, buradakilerin planları hakkında henüz hiçbir şey bilmediğim sırada aklımagelmişti.Bu yüzden, ciddi olarak düşünülürse, onlara karşı haksızlık etmiş olmuyorum.Bendayınızdandeğil,asılobenimelimdennişanlımıalıyor…Hemdebunun,kameriyedegizlice buluştuğum bir kız olduğuna dikkat edin! Sonra, rica ederim, yani biraz evvelevdekilerindayınızıTatyanaİvanovnailezorlaevlendirmekistediklerinehiddetlenensizdeğil miydiniz?.. Şimdi birden bu evlenmenin taraftarı çıkmaya, ailenize hakaretten,namus meselesinden bahsetmeye başladınız. Oysa ben, tam tersine, dayınıza en büyükiyiliğiyapıyor,onukurtarıyorum.Bunuanlamanızlazım!O,buevlenmedenbucakbucakkaçıyor;hemdeonunsevdiğibirkızvar…Tatyanaİvanovnaonanasılkarıolabilir?Zaten

Page 124: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

onundadayınızlamutluolmasımümkündeğil.Çünküneolursaolsun,delikanlılaragülleratmaması için dayınız onu epeyi sıkıya sokacaktır. Ben onu bir gece kaçırdım mı, negeneralkarısı,nedeFomaFomiçbir şeyyapabilirartık.Zatennikâhtankaçmışbirkızıtekrarkabullenmekalbayiçinpekayıpolur.Şimdisizsöyleyin,yaptıklarımYegorİlyiç‘ebirlütuf,biriyilikdeğilmi?

Neyalansöyleyeyim,Mizinçikov’unsondüşüncesibeniepeyetkiledi.

—Ama,dedim,onuyarınisterse,geçkalmışolacaksınız.ÇünküistediğiandanitibarenTatyanaİvanovnaresmennişanlısısayılacaktır.

— Doğaldır ki o zaman iş işten geçer… Bunu önlemeye çalışmalı, yardımı niçinistiyorumzaten?Tekbaşımabunuzoryaparım,amaikimizbirolunca,işihalleder,Yegorİlyiç‘ionuistememeyerazıederiz.Nepahasınaolursaolsun,bunaengelolmalıyız.Hattagerekirse,evdekilerindikkatinievlenmeişindenbaşkayanaçevirmekiçinFomaFomiç‘idövmeyibilegözealmalıyız.Elbettebunaen sonçareolarakbaşvururuz.Bu iştebütünümidimsizde…

—Sonbirsorudaha.Buiştenbaşkabirinesözaçtınızmı?

Mizinçikovbaşınıkaşıdı,yüzünüekşitti.

—Doğrusu,busorunuzpektatsızkaçtı,işinkötüsügerçektendüşüncemibirisineaçtım;yaniyaptımbueşekliği…Hemdekimbuadam,biliyormusunuz?Obnoskin!Gerçekten,buna kendim bile inanamıyor, nasıl oluverdiğini anlamıyorum. Herif boyuna buralardadolaşıyordu. Bana bu ilham gelince, adeta hummaya tutulmuşa döndüm. Yardımcıyaihtiyacım olacağını anlayarak Obnoskin’e başvurdum. Affedilmez bir hata bu…affedilmezbirhata!

—E,nedediObnoskin?

—Sevesevekabuletti.Sonradahemenertesisabaherkence,ortalıktankayboluverdi.İkiüçgünsonraanasıylabirliktedöndü.Şimdibenimletekbirlafkonuşmadığıgibi,banakarşı çekingen bir hali var. Derhal işi kavradım.Ne hinoğlu hindir onun anası; feleğinçemberinden geçmiş bir karı!.. Onu ta eskiden beri tanırım. Elbette oğlu her şeyianlatmış… Sesimi çıkarmadan bekliyorum. Onlar da beni kolluyorlar. Kısacası durumgerginleşti.Aceleetmembuyüzden.

—Onlardankorkmanızınsebebine?

—Birşeyyapamazlar,amaişibulandıracaklarıyüzdeyüz.Hemyardımiçin,hemdesuspayı olarak para isteyeceklerdir; bunu bekliyorum. Yalnız fazla veremeyeceğim, zatenvermem de; kararımı verdim artık. Kâğıt para, üç binden fazlası imkânsız! Siz dehesaplayın: Üç bin onlara; evlenmemize de beş yüz gümüş gidecek. Çünkü dayınızdanalacağım parayı tamamen ödemem lazım. Eh, eski borçlarım da var… Elbette kızkardeşime de bir şey, az bir şey vermeli… Yüz binden ne kalır ki! Ağzımızı havayaaçarız…AmaObnoskinlergittilerbile.

—Gittilermi?diyemeraklasordum.

—Hemençaydansonra.Cehennemindibinekadaryollarıvar!..Amabak,görürsünüz,yarınyinegeleceklerdir.E,nasıl,razımısınız?

Page 125: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Yutkundum.

—Gerçekten,nediyeceğimibilemiyorum.Nazikbiriş…Şüphesiz,Obnoskindeğilim,sırrınızısaklarımama…Yinedebanapekbelbağlamayın.

Mizinçikovoturduğusandalyedenkalkarak:

— Eh azizim, dedi, görüyorum ki siz Foma Fomiç‘le büyükanneyi daha pekanlayamamışsınız. Kendisini pek sevdiğiniz halde, iyi, asil yürekli dayınıza burada nekadareziyetedildiğinindehenüzfarkındadeğilsiniz.Elbettedahaburadayenisiniz,azıcıksabredin… Bir de yarın kalın, akşama doğru bana hak vereceksiniz. Bu iş olmazsa,dayınız mahvolacaktır. Bilmem, anlatabiliyor muyum? Onu yüzde yüz evlendirecekler!Hattabelkiyarınbilekızıresmenisteyebileceğinihatırınızdançıkarmayın…Ozamangeçkalmışolacağız.Buişehemenbugünkalkışmalı!

—Gerçekten,sizebaşarılardilerimama,yardımagelince…bilmemki…

Mizinçikov:

—Anlaşıldı.Neyapalım,yarınıbekleyelimbari…diyerekalaylagülümsedi.

Sonra:

— Sabah ola, hayrola! diye devam etti. Yarın sabah size erkence uğrarım. Siz dedüşünüptaşının.

Islıkçalarakdışarıçıktı.

Hemen arkasından biraz hava almak için ben de çıktım. Ay henüz görünüyordu.Karanlık bir geceydi. Sıcak, boğucu bir hava vardı: Ağaçların yaprakları bilekıpırdamıyordu.Sondereceyorgunolduğumhalde,dolaşarakaçılmak,zihnimitoplamakistiyordum.Amahenüzonadımkadarilerlemiştimki,dayımınsesiniduydum.Pavyonunmerdivenlerinden yukarıya çıkarken biriyle ateşli ateşli konuşuyordu. Derhal dönerekseslendim.DayımVidopliyasov’laberaberdi.

Page 126: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

XI

Page 127: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

ŞaşkınlığınSonRaddesi

—Heleşükür,gelebildinizdayı!dedim.

—Zatenbiranevvelkurtulupsanagelmekistiyordumcanım.Vidopliyasov’usavayımdadoyadoyakonuşuruz.

—Nasıl?!..SizhâlâVidopliyasov’lamıuğraşıyorsunuz?..Bırakınşunudayıcığım!

—BeşondakikasonraemrindeyimSergey.Birişivarda…

Öfkeyle:

—Kimbilir,yinenesaçmaşeydir!..diyesöylendim.

— Ne yaparsın dostum! Hem de tam bunları sokacak zamanı buldu. Şikâyetlerinianlatmakiçinbaşkazamanbulamadınmı,aGrigoriy?Sananeyapabilirimki?..Barisenacı halime birader!Bıktım artık bunlarla uğraşmaktan, halim kalmadı…Yiyip bitirdilerbeniSergey!

Dayımkederlibirhareketleikielinisalladı.

— Bırakılmayacak kadar önemli işde neymiş acaba? Benim de mutlaka sizinlekonuşmamlazımdayıcığım.

—Neyapayımkardeş!Zatenadamlarımınahlakıylauğraşmadığımısöyleyipduruyorlar.Bakarsın,yarınbudakendisinidinlemediğimiçinşikâyetekalkar,ozaman…

Dayımyineelinisalladı.

—Öyleyseçabukbitirinbari.İsterseniz,sizeyardımedeyim.Hadiyukarıyaçıkalım.

Odayagirdiğimizzaman:

—Neistiyor?Derdineymiş?..diyesordum.

—Canım,soyadınıbeğenmiyor,değiştirmekistiyormuş.Nedersinbuna?

Hayrettenellerimiaçarak:

—Soyadınımıbeğenmiyor?dedim.Budanebiçimiş?

Dayımöfkeyle:

—Böyle hayretle el açmayı ben de biliyorum birader, dedi. Sen git de ona laf anlatbakalım,ikiaydıryakamıbırakmıyor.

Vidopliyasov:

—Yüzeyselbirad…diyeatıldı.

Hayretlesordum:

—Niyeyüzeyseloluyormuş?

—Öyledir.Pisşeylerifadeeder.

—Negibipisşeyler?Hembununasıldeğiştirirsin?Soyadınınnasıldeğiştiğinibiliyor

Page 128: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

musun?

—Amanefendim,böylesoyadıkimdevarki!

Büyükşaşkınlıkla:

—Gerçisoyadınınbiraztuhafolduğunukabulediyorum,diyedevamettim.Amaeldennegelirartık?Babanınsoyadıdabumuydu?

Vidopliyasov:

—Buydu,cevabınıverdi.Zatenbabamyüzündenömrümünsonunakadarcezaçekmeyemahkûmum.Busoyadıyüzündenkatlandığımalayları,çektiğimıstırabıbenbilirim.

—BahsegirerimkibundadaFomaFomiç‘inparmağıvar!diyeöfkeylebağırdım.

—Değilcanım,değil;yanılıyorsun.Bununlaberaber,Fomaonukoruyor.Yanınakâtipolarak aldı. Görevi bundan ibaret… Elbette onunla meşgul oldu, gelişmesine çalıştı.Ruhuna asillik aşıladı.Adamcağızın adeta gözleri açıldı. Sana bunları bir bir anlatayımda…

Vidopliyasovdayımınsözünükesti:

—FomaFomiç‘in gerçek velinimetimoldukları pek doğru, dedi.Gerçek velinimetimoldukları için küçüklüğümü, benim yeryüzünde bir solucandan farkım olmadığınıbildirdiler.Böylelikleilkdefaolaraksayelerindeneolduğumuanladım.

Dayımherzamankigibiaceleacelekonuşarak:

— Bak Seryoja, mesele şöyle, dedi. Vidopliyasov küçüklüğünden beri bir yazıöğretmeninin evindeydi.Ondan güzel yazı yazmayı öğrendi.Yazıları boya ile, yaldızla,kâğıdınetrafınıdakanatlımeleklerlebirsüslerki,görme,artisttiryani!..İlyuşaondandersalıyor.Herdersiçinbirbuçukrubleveriyorum.BuparayıdabizzatFomaFomiçtayinetti.Civardakiçiftlik sahiplerininevlerinedegidiyor.Giyinişinigörüyormusun?Üstelik şiirdeyazar.

—Şiirmi?Birbueksikti…

—Ya, şiir yazar birader! Şaka ediyorum sanma.Her konuyu kafiyeli, vezinli olarak,gayetdüzgünbirşekildeanlatabilir.Gerçekbirkabiliyet!Anneminisimgünüiçinöylebirmanzume donatmıştı ki, hayretten hepimizin ağzı bir karış açık kaldı. Neler yoktuiçinde… Mitololojiden, uçuşan ilham perilerinden bahsediyordu. Hatta… nasıldı o?..Perilerin vücutlarındaki kıvrımların nasıl belli olduğunu, kafiyeli olarak, ne güzelanlatıyordu!Fomadadüzeltmelerini yapmıştı.Benbütünbunlara ses çıkarmadım,hattamemnun bile oldum. Bir münasebetsizlik çıkarmadan varsın yazsın!.. Sana bunları birbaba gibi söylüyorum Grigoriy. Foma yazdıklarını duydu, hoş karşıladı. Seni kâtip veyazıcı olarak yanına aldı; kısacası, adam etti. Velinimeti olduğunu söylüyor, hakkı var.Şimdi bizim Vidopliyasov’un kafasında, asil bir romantizm, içinde de bir bağımsızlıkduygusu peyda oldu. Bunları bana Foma anlatmıştı. Doğrusu pek hatırımda kalmadıama…Zatenaçıkça söyleyeyimki,Foma’sızdaonuazat etmek istiyordum.Nedeolsainsançekiniyor…LakinFomarazıdeğil:İhtiyacıvarmış,seviyormuşonu…Hemdediki,bana, yani bir beye, adamlarımın arasında şiir yazanların bulunması şeref veriyormuş.Bilmemnerede,hangibaronlardaböyleymiş.Engrand‘mış[36]bu iş…Eh,engrand ise,

Page 129: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

engrand olsun.Adamcağızı adeta saymayabaşladım, anlıyormusun?Amaodabununüzerineöylebirtavırtakındı,burnuokadarbüyüdüki,amanTanrım!..Evdekiuşaklarlakonuşmayı kendisi için küçüklük sayıyor. Darılma Grigoriy, bunları sana bir baba gibisöylüyorum.Dahageçenkış,kızlarımızdanMatriyonaadlıbirinialacağınasözvermişti.Bilsen,neiyi,nenamuslu,neçalışkanveneşelikızcağızdır!AmaVidopliyasovvazgeçtibu işten, “istemem de istemem!..” diye tutturdu. Kendini yüksek görmeye mi başladı,yoksa önce şöhrete ulaşıp, sonra kısmetini başka yerde aramaya mı karar verdi, Tanrıbilir…

Vidopliyasov:

—Ben asıl Foma Fomiç‘in tavsiye ettikleri gibi hareket ediyorum, diye söze karıştı.Çünkübenimgerçekvelinimetimodur.

Elimdeolmayarakbağırdım:

—ElbetteFomaFomiç‘sizneyapılırki!..

Dayım:

—Meselebaşkabirader;diyeacelesözümükesti.Heriferahatvermiyorlar.Odediğimkız,ateşgibi,afacanınbiri…AdamlarımızınhepsiniVidopliyasov’akarşıkışkırttı.Alayediyor,takılıyorlar,küçüklerbileadamcağızısoytarıyerinekoyuyorlar.

Vidopliyasov:

—Hep oMatriyona yüzünden oluyor bunlar, dedi.Aptalın dik âlâsı buMatriyona…Aptalolduğugibi,ağzındançıkanlaftandahaberiyok.Onunyüzündençektiklerimibenbilirim.

Dayım,Vidopliyasov’asitemlebaktı.

—HeygidiGrigoriykardeş!dedi.Demedimmibensana?..Şimdibak,neolduSergey.Adamlar bunun soyadına kafiyeli olarak, açık saçık bir şeyler uydurmuşlar, işte o dabundan şikâyet ediyor, uzun zamandır soyadının ahenksizliğine üzüldüğünü söyleyerek,mümkünsedeğiştirilmesiniricaediyor.

Vidopliyasov:

—Asaletsizbirsoyadı…diyearayalafsoktu.

—SensusartıkGrigoriy.Evet,Fomadabunudoğrubuldu.Yanidoğrubuldudeğilde,bakneyidüşündü.Şiirleribastırılacakolursa–çünküFoma’nınböylebirtasarısıvar–,buisimhiçdehoşkarşılanmayabilir,değilmi?

—Demekşiirlerinibasmakistiyor,öylemidayıcığım?

—Basacak kardeşim, basacak.Karar verdik.Benim hesabıma basılacak.Baş sayfayafalancanın kölesi diye, önsöze de kendisini yetiştirdiği için yazarın Foma’ya teşekkürüyazılacak.EserFoma’yaithafedilmiştir,önsözüdeFomakendiyazıyor.Şimdidüşünbirkere,kitabınbaşsayfasında“Vidopliyasov’unEseri”diyeyazılacakolursa…

Vidopliyasov:

—“Vidopliyasov’unFeryatları”diyedüzeltti.

Page 130: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Gördünmü!Üstelik feryatları!.. Hem deVidopliyasov gibi biçimsiz bir soyadınınyanında…İnsanıninceduygularıinciniyor.Fomadaböylesöyledi.Eleştirmenlerinhepside son derece alaycı adamlarmış. Brambeus mesela… Adamı sadece soyadı yüzündenöyle alaya alırlar ki, ne yapacağını şaşırır. Değil mi? Bunun için ben de diyorum ki,şiirlerinde başka bir soyadı kullansın. Psevdonim[37] mi derler ona, ne!.. nim’li bir şeyişte…Amabudaolmadı:“Ohaldeevhalkınındabenibuyeniadımlaçağırmaları içinemir verin!” diye tutturdu. Hem de, “Soyadım yeteneğimi belirtmeli, kibar olmalı,”diyordu.

—Bahsegirerimki,kabuletmişsinizdir,bunudayıcığım.

—AmanSeryoja,kardeşim!Onunlatartışmaktansa,varsınolsun!Gelgelelim,buseferFoma ilearamızdaanlaşmazlıkçıktı.Haftadabiryeni isimçıkarıyordu.HepOleandrov,Tülpanov[38]gibikibaradlarseçiyordu.HatırlıyormusunGrigoriy,ilkinsoyadınınVerniyolmasını istemiştin. “Grigoriy Verniy”… Sonra beğenmedin, çünkü dangalağın biriVerniy’e Skverniy[39] diye bir kafiye bulmuştu. Şikâyet ettin, dangalağı cezalandırdık.Tam ikihaftayenibir soyadı aradın.Sonundabuldun: “Uhlanov”denmesini istiyordun.Bunudakabulettim,ikincibiremirverdim.

Dayımbanadönerek:

—Bunudasırfondankurtulmakiçinyaptım!diyeekledi.

— Üç gün de Uhlanov olarak gezdin. Kameriyede kurşun kalemle “Uhlanov” diyeimzanıataatabütünduvarları,pencerepervazlarınıberbatettin.Yenidenboyamakgerekti.“Uhlanov’unkalemdenemesi…Uhlanov’unkalemdenemesi…”diyeyazayaza tambirdeste Hollanda kâğıdını harcadın. Sonunda bunda da bir terslik çıktı, Uhlanov’a,Bolvanov[40]diyetakılmayabaşladılar…Buseferde,“Bolvanovolmakistemem!..”diyetutturdun.Al sana bir değişiklik daha!Bir isimdahabulmuştun, neydi o?Benunuttumbile.

Vidopliyasov:

—Tantsev,dedi.Mademkiasıladımyüzünden[41]biroyunutemsiletmekzorundayım,baribu,yabancıdillerdenalınma,kibarbirkelimeyleyapılsın…Tantsev[42]efendim.

—Öyleya,Tantsev’di.Bunadarazıolduk.Amabirader,bizimkilerbudefadaöylebirkafiye buldular ki, ağza alınacak şey değil!.. Bugün yine geldi: Besbelli yeni bir şeybulmuşBahsegirerimkiyenibir soyadıbulmuştur.DoğrusöyleGrigoriy,yenibir isimbuldun,değilmi?

— Gerçekten efendim, etekleyerek, ayaklarınıza kapanarak, yeni bulduğum kibar birsoyadıhakkındakidileğimisöyleyecektim.

—Neymişbu?

—Esbuketov.

— Sende hiç mi utanma yok Grigoriy? Utanmıyor musun sen be? Pomat kutularıüzerindekietiketlerdenisimaşırmak!..Birdeakıllıadamgeçinirsin.Bunubulanakadardaneçokdüşünmüştürkimbilir!Lavantaşişelerindeyazılıbirisimha!

Yarıfısıldayarak:

Page 131: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Ricaederimdayı,aptalınbiribu!dedim.Hemdedaniskası!

Dayımdafısıldayarakcevapverdi:

—Neyaparsınbirader!Herkesçokzekiolduğunu,buhallerininasilduygularındanilerigeldiğinisöylüyor.

—BırakınTanrıaşkına!

DayımsankiVidopliyasov’danbilekorkuyormuşgibi,yalvaranbirsesle:

—BanabakGrigoriy,diyesözebaşladı.Vaktimyok, işimbaşımdanaşkın.Düşünbirkere: Şu sırada şikâyetlerinle uğraşmaya zamanım var mı benim? Sana yine bir şeyyaptıklarını söylüyorsun. Pekâlâ, söz veriyorum, hemen yarın bu işlemeşgul olacağım.AmaşimdilikTanrı‘yıseversen,git!Dur…FomaFomiçnasıl?

—Yatıyorlardı. Birisi soracak olursa, duada olduklarını ve bu gece uzun zaman duaedeceklerinisöylememiemrettiler.

— Hımm!.. Hadi git oğlum, git… Biliyor musun Seryoja, daima Foma’nın yanındabulunduğu için adeta korkuyorum ondan. Adamlarımız da onları Foma’ya fitlediği içinçekemiyorlar. Şimdi gitti ama, bakarsın yarın bir laf taşır. Şimdilik ortalığı yatıştırdım,kalbimrahat.Sanagelmekteaceleediyordum.Oh,nihayetbirbirimizekavuşabildik!

Dayımsevgiyleelimisıktıktansonradevametti:

— İyice darıldığını, hemen buradan kaçacağını sandımda arkana gözcü koydum.Eh,çok şükür, her şey oldu bitti. Demin Gavrila’nın yaptığına ne dersin? ArkasındanFalaley…sen…hepsibir arayageldi.Çok şükür, çok şükür, artıkher şeyyolunagirdi.Şimdi seninle doya doya konuşabileceğim. Kalbimi açacağım. Gitme, beni bırakmaSeryoja!SeninleKorovkin’denbaşkakimsemyok.

— Peki ama, yatıştırdığınız nedir? Bütün bu olup bitenden sonra daha nebekleyecekmişim?Doğrusunusöyleyeyimmi,neredeysekafamçatlayacak…

—Ya benimki sağlam mı sanıyorsun? Tam altı yıldır dolap beygiri gibi, döne dönesersemedöndüm.Amaçokşükürher şeydüzeldiartık!Her şeydenöncebeniaffettiler;gerçi başka başka şartlarla, ama tamamen affettiler. Artık korkacak bir şey kalmadı.Saşurka’yıdaaffettiler.Yaa,Saşadademinepey…Efendim,canıtezçocuk!Biraztaşırdı,amaaltınyüreklibiryavruduro.KızımlaövünüyorumSeryoja.Tanrıonudaimakorusun!Sendeaffedildin;hemdenasıl,biliyormusun?Neistersen,herşeyiyapabilirsin.Bütünevde, bahçede dolaşabilirsin. Hatta misafirlerin yanına da çık. Ama bir şartla: Yarınannemle Foma Fomiç‘in yanında hiç ağzını açmayacaksın. Bunu kesin olarak şartkoştular! Yani gık demeyeceksin! Ben senin namına söz verdim. Konuşmayacaksın;sadecebüyük…Şey,yanibaşkalarınınkonuşmalarınıdinleyeceksin.Dahagençsindedilerde…GücenmeSergey,gerçektengençsindaha…AnnaNilovnadaböylesöylüyor.

Elbetteçokgençtim.Bunuhemen,bukötüşartlarıduyuncahiddetlenmekle,köpürmekleispatettim.Adetatıkanarak:

— Rica ederim dayıcığım, bana şunu söyleyin, diye bağırdım. Ben gerçekten birtımarhanedemiyim,değilmiyim?

Dayımmahzunlaşarakcevapverdi;

Page 132: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Aakardeşim, sendehemeneleştirmeyebaşlıyorsun.Hiçbir şeye tahammülünyok.Nedentımarhaneolsunburası?Birazatıştık,hepsiokadar.Yaptıklarınınyutulacakşeylerolmadığınısendekabuledersin,değilmi?Adamaneyumurtladığınınfarkındamısın?Nedeolsasaygıyalayıkyaştabiradam…

—Böyleadamlarınsaygıyalayıkyaşıyokturdayıcığım.

—Yoo,artıkaşırıgidiyorsunSergey.Buartıkserbestdüşünceliliktir.Gerçiaklauygunbir serbest düşünceliliği ben de hoş görürüm, ama bu ölçüyü taşırdı… Beni şaşırttınoğlum.

—Darılmayın dayıcığım. Evet, kabahatliyim, ama size karşı bu kabahatim. Şu sizinFomaFomiç‘egelince…

— Bak, yine sizin‘le konuşuyorsun! Sergey, kardeşim! O kadar ayıplama onu: O,insandankaçan,hastabiradam,okadar.Kusurunabakılmazonun…Bununlaberaberasilbiradam;diyebilirimki,dünyanınenasil adamıdır.Deminsende şahitoldunya,adetanurlarsaçıyordu.Gerçibazennumaracıgevezeoluyor,amaaldırışetme!Böyleolmayaninsanvarmı?

—Nediyorsunuzdayıcığım!Asıl,böylehareketedenbaşkabirisinerastlanılırmı,sizonusöyleyin.

— Ee, sen de bir şey tutturdun, bir türlü dönmek istemiyorsun. Taş gibi kalbin varSeryoja,affetmesinibilmiyorsun.

— Peki dayıcığım, peki. Bunu bırakalım da siz Nastasya Yevgrafovna’yı görüpgörmediğinizisöyleyin.

—Zatenmeseleonunlailgiliydikardeşim.İlkinSeryoja,önemlibirkararverdik:YarınmuhakkakFoma’nınyaş gününükutlayacağız.Çünküyarın gerçektenonunyaş gününerastlıyor… Saşurka iyi kızdır, ama bumeselede yanıldı. Yarın sabah, erkence, hepimizcümbür cemaat kiliseden önce onu kutlamaya gideriz. İlyuşa ona şiirler okuyacak, içivaftizsuyuileyıkanmışgibiolur,gururuokşanır.Keşkesendebizimlebirliktegelsendeonu tebrik etsen Seryoja. Belki seni tamamıyla affederdi. Barışsaydınız, ne iyi olurdu.Kırgınlığıunutartık,sendeonukırmıştın…Çoksaygıdeğeradamdıro!

Sabrımiyicetükenerek:

—Dayıcığım,diyebağırdım.Dayıcığım,bensizinleiştenkonuşmakistiyorum,sizde…Size tekrar, tekrar soruyorum: Nastasya Yevgrafovna’nın ne durumda olduğunu biliyormusunuz?

— Elbette canım, elbette! Yalnız bağırma öyle! Zaten bütün bu işler onun başınınaltından çıktı. Hoş yeni çıkmadı ya, ne zamandan beri var… Korkutmamak için sanabundansözaçmamıştım.Bizimkilerkızcağızıaçıkçakovmak istiyorlar,banada illeonugöndereyim diye ısrar ediyorlardı. Ne güç durumda olduğumu anlıyorsun ya.Ama çokşükür, şimdi her şey düzeldi. Onlar –sana her şeyi açıkça söyleyeyim– NastasyaYevgrafovna’ya âşık olduğumu, onunla evlenmek, kısacası, kendimi mahvetmekistediğimi sanıyorlardı. Bunu yapsaymışım, nasıl gerçekten mahvolacağımı izah ettilerbana. Beni kurtarmak için de kızcağızı kapı dışarı etmeye karar verdiler. Bunun içinannem,ençokdaAnnaNilovnauğraştı.Fomaşimdiliksesiniçıkarmıyor.Amabenonları

Page 133: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

yanıldıklarına inandırırım. Hem de doğrusunu söyleyeyim, senin resmen Nastenka’nınnişanlısı sayılabileceğini, buraya bu iş için geldiğini anlattım. Böylelikle onları hayliyatıştırabildim.Nastenkadakalıyor.Gerçi temellideğil,denemegibibir şeyolacakbu,ama yine de kalıyor. Onu senin istediğini söyledim, böylece de herkesin gözündeyükselmişoldun.Enbaştaanneminiçirahatetti.YalnızAnnaNilovnahâlâmızmızlanıyor.Gönlünüalmakiçinneyapacağımıbendeşaşırdım.BuAnnaNilovna’nınzorudanedirbilemiyorumki!

—Nekadardayanılıyorsunuzdayıcığım!NastasyaYevgrafovna’nın,şuandakaldıysabile, yarından tezi yok hemen buradan gideceğinin farkında değil misiniz? Babasınınbugün buraya sırf onu almak için geldiğini biliyor musunuz? Bunun kararlaştırılmışolduğunu bana bizzat kendisinin söylediğinden, son olarak da size benimle selamyolladığındanhaberinizvarmı?

Dayım,ağzıbirkarışaçılmış,olduğuyerdekalakaldı.Ürperirgibioldu, içindengelenbirçığlıkkopardı.

Bir saniyekaybetmedenonaNastenka ilenasılkonuştuğumu,kendisinenasılevlenmeteklif ettiğimi, onun nasıl kesin olarak reddettiğini ve kızın bu yüzden nasıl kızdığınıanlattım.Buradangiderek,onuTatyanaİvanovnaileevlenmektenkurtarmayıümitettiğinidesöyledim.Hiçbirşeyisaklamadım.Hattahaberlerintatsızkısmınıbüyüterekanlattım.Dayımın kesin kararlar alabilmesi için onu önceden tam bir şaşkınlığa düşürmekistiyordum.Bunubaşardımda…Başınıelleriarasınaalarak,farkındaolmaksızın:

—Neredeo?..Neredeşimdi,bilmiyormusun?..diyebağırdı.

Korkudansararmıştı.Ümitsizlikle:

— Ben de buraya gelirken, budala gibi sanki her şeyin yoluna girdiğini sanıp rahatetmiştim,diyemırıldandı.

—Şimdineredeolduğunubilmiyorum,amademin,obağrışmalarbaşlayıncayanınızagitmekistiyordu.Herkesinönündebunlarısöylemekistiyordu.Belkidebırakmadılar…

—Bırakırlarmıhiç?!..Kimbilir,neleryapacaktıorada.Öylecoşkulu,öylegururludurki!..Amanereyegideceko,nereye?Nereye?..Sanadaaşkolsunoğlum!Neden reddettisenisanki?Neanlamsızşey!Kendinibeğendirmenlazımdı.Niyeböyleduruyorsun,cevapverTanrıaşkına?

—İnsafedindayıcığım…Budasorulacakşeymiyani?

— Ama bu böyle de olamaz. Onunla mutlaka evlenmelisin Sergey, mutlaka. SeniPetersburg’danbununiçingetirttim.Onumutluetmelisin;oburadankovulmamalı,karın,evimizin gelini olunca kovamazlar artık. Düşünsene, kız nereye gidebilir? Buradanayrılıncahaliniceolur?Mürebbiyemiolsun?..Anlamsız,saçmabirhareketolurbu…Öteyandan iş buluncaya kadar nasıl geçinecekler? İhtiyarın başında tam dokuz can var; açaçınayaşıyorlar.Buçirkefdedikodularyüzündençıkarsa,neonunnedebabasınınbendenmetelikalmayacaklarınıdabiliyorum.Hembuşekildegitmesisonderecefeci!Yüzdeyüzbirrezaletkopacağınıbiliyorum!Bütünaileyeobaktığıiçin,birkaçaylığınıpeşinalmıştı.Diyelim ki namuslu, kibar bir aile bulduk. Onumürebbiyelik için tavsiye ettim…Hoşböylekibar,gerçektenkibarinsanlarıneredebulacaksınya?..Bununlaberaber,büsbütünyok değil; hatta pek çok bulunuyor böyleleri…Tanrı‘nın gücüne gitmesin!Ama bu da

Page 134: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

tehlikeli iş: İnsanlara güven olmaz ki. Yoksul kişi vesveseli olur, kızcağız yedirilenekmeğe, gösterilen içtenliğe karşılık sürekli kendisine hakaret edileceğinin korkusunutaşır.Gerçektendehakaretederler,halbukioöyleonurludurki…Ozaman…ozamanneolacaktır artık sen düşün. Ya, bir de karşısına bir kadın avcısı, alçağın biri çıkarsa?..ElbetteNastenkaonunsuratınatükürecektir;bunuyapacağınıbiliyorum.Bununlaberaber,teres ona hakaret eder. Bu ne de olsa, kızın şerefine zarar verebilir, lekelenir, o zamanda…Öf,kafamçatlayacakneredeyse!..HeyTanrım!..

Birazmerasimlibirtavırla:

— Kusura bakmayın, ama size bir şey soracağım… diye söze başladım. Ama banadarılmayacaksınız. Soruma vereceğiniz cevap birçok şeyi halledebilir. Hatta size busoruyusormayahakkımvardayıcığım.

—Odaneymiş?Nesorusuymuşbu?..

— Bana, Tanrı‘nın huzurundaymışız gibi, dobra dobra, açıkça söyleyin: NastasyaYevgrafovna’yı biraz sevmiyor musunuz siz?.. Onunla evlenmek istemez miydiniz?Düşününbirkere:Onuburadansırfbuyüzdenatmakistiyorlar.

Dayımentaşkınsabırsızlığıgösterenbirhareketyaptı:

—Benmi?Seviyormuyum?!..Onuha!..Bunlaryaakıllarınıkaçırmış,yahutdabanakarşı elbirliği yapmışlar. Seni buraya, çıldırmış olduklarını ispat için getirtmedim mizaten?Peki,amaseniniçinonunlaevlendirmekistiyorum?..Bunlarınhepsideoynatmış!

—Mademki böyle dayıcığım,müsaade buyurun da her şeyi söyleyeyim.Bir kere butahminde hiçbir kötülük görmediğimi size açıkça söyleyeyim. Tam tersine, bu kadarsevdiğinize göre, onu mutlu edecektiniz; dilerim olur da. Tanrı birbirinize bağışlayıpbahtiyaretsin.

Dayımadetadehşetiçinde:

— Aman oğlum, neler söylüyorsun! diye bağırdı. Hem bunlardan bu kadarsoğukkanlılıklanasılbahsedebilirsin?Zatensenheptelaşiçindesinkardeşim.Sendeböylebirözellikseziyorum.Şusöylediklerininanlamsızlığınabak!Başkatürlüdeğil,sadeceözkızımmış gibi baktığım bu çocukla nasıl evlenirim ben, düşünsene bir kere!Ona başkagözlebakmakbenimiçinhemayıp,hemdegünahtır,ihtiyarbiradamımben,oisehenüzbir çiçektir. Foma da bunu aynı sözlerle açıklamıştı. Kalbim ona karşı baba sevgisiyledoluyken, senevlenmekten sözaçıyorsun.Belki deminnettarlığını göstermek için bunukabul edecekti. Ama sonunda onun bu duygusundan faydalandığım için beni küçükgörmeye başlayacaktı. Hem onu mahvetmiş olacak, hem de bana karşı bağlılığınıkaybedecektim.Oysayavrucuğumacanımıbilevermeyehazırım!OnuSaşakadar,hattaaçık söyleyeyim, ondan da çok seviyorum. Saşa öz kızımdır; bunu bağrıma basarakkendimkızımyaptım.Yoksulluktankurtardım,büyüttüm.Nurlar içindeyatsın,meleğimKatya da onu severdi; ona evladımız gibi bakmamı vasiyet etti. Okuttum; Fransızcakonuşur,piyanoçalar,kitapokur,falan…Öyletatlıbirgülümsemesivarki…HiçdikkatettinmiSeryoja?Sanki seninle alay ediyormuşgibi, oysa alay etmek aklındangeçmez,sevgisinigösterirbu…Bendesenonuisteyince,bizimkilerNastenkaileilgiliolmadığımainanır da artık bu çirkin lafları ortaya atmaktan vazgeçerler sanmıştım. Kızcağız rahat,huzuriçindearamızdakalırdiyeumuyordum.Nekadarbahtiyarolacaktıkhepimiz!İkiniz

Page 135: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

de çocuklarımsınız, aşağı yukarı ikiniz de öksüz olarak elimde büyüdünüz. Sizleri nekadar, ne kadar sevecektim bilemezsiniz!.. Canımı verecektim sizlere… Hiçayrılmayacaktık.Ah,çokmutluolacaktım,çok!..Nedeninsanlarböylebirbirinekızarlar,kırılırlar, birbirinden nefret ederler?.. İmkânolsaydı onlara her şeyi anlatacaktım, içimi,olduğugibidökecektim.AhTanrım!

—Dediğinizdoğrudayıcığım,amaneyapalımkibenireddetti.

Dayımdüşüncelibirtavırla:

— Demek reddetti… Hımm!.. Biliyor musun Sergey, seni reddedeceğini zaten içimsöylüyordubana…diyemırıldandı.

Sonrayükseksesle:

—Amahayır, dedi. İnanamıyorum, imkânı yok!Buher şeyin altüst olması demektir.Belki sen beceriksizlik ettin, sakınmadan konuştun, küçümsedin onu, belki dekomplimanlaryapmayakalkıştın.BanaherşeyiolduğugibibirkeredahaanlatSergey.

Olanları en ince noktasına kadar bir kere daha tekrarladım. Nastenka’nın buradangitmekle dayımı Tatyana İvanovna’dan kurtarmayı ümit ettiğini anlatırken o acı acıgülümsedi.

—Kurtarmakha!..dedi.Yarınsabahakadar…

Korkuile:

—Amandayıcığım,Tatyanaİvanovnaileevleneceğinizisöylemekistemiyorsunuzya!diyehaykırdım.

— Nastya’nın yarın kovulmamasını başka nasıl sağlayabilirdim?.. Yarın ötekiniisteyeceğim;resmensözverdim.

—Demekkararınızıverdinizdayı.

— Ne yapayım kardeşim, ne yapayım? Yüreğim parçalanıyor, ama karar verdim birkere. Yarın isteyeceğim. Düğün gürültüsüzce, aile arasında yapılacak. Zaten böyleyapılması daha iyi…Sen de şahidimolursun artık.Hatta bizimkilere bundan söz açtımbile.Buyüzdenbirzamaniçinkovamayacaklarseni.Neyapalımbirader!..“Çocuklariçinpara lazım” diyorlar. Eh, çocuklar için insan ne yapmaz ki! Başaşağı kalkıp takla bileatarsın… Hem belki doğru olan da budur. Ailem için bir şeyler yapmalıyım. Boyunaasalakgibioturmamdoğrudeğil.

Elimdeolmayarak:

—Amaodelininbiri,dayıcığım!diyebağırdım;kalbimsızlıyordu.

— Sen de amma büyütüyorsun. Deliymiş… Hiç de deli değil. Başından çok felaketgeçmişbirkızcağız.Neyapalım,akıllısınıalmak isterdik,ama…Hoşbazenakıllılardapekmatahçıkmıyorya!Oiseçokiyikalplidir.Bilsen,neasilbirruhuvar.

Ümitsizlikiçinde:

—AmanTanrım,bayağırazıolmuşbuna!..diyesöylendim.

—Olmayıpdaneyapayım?İyiliğimiçinuğraşıyorlar.Hemdeönündesonundakurtuluş

Page 136: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

yokbana,nasılolsaevlendireceklerinibiliyor,bunuhissediyorum.Baribuyüzdendebirkavga çıkmadan olsun bitsin. Sana açıkça söyleyeyim Seryoja: Ben buna bir dereceyekadarmemnunumda.Karar verdikten sonra sanki sırtımdan bir yük kalkmış gibi oldu,ferahladım. Buraya hemen hemen tamamen sakin olarak geldim. Kısmetim böyleymiş!Üstelik kârdayım da: Çünkü Nastya yanımızda kalacak. Zaten bu şartla razı oldum.Halbukiodakaçmakistiyor…Hayırhayır,olmazböyleşey!

Dayımbusözleribağırırcasınasöylediveayağınıyerevurdu.Sonra,kararınıvermişbiradamtavrıyla:

— Bana bak Sergey, beni burada bekle, diye ekledi. Bir yere gitme, ben çabucakdönerim.

—Nereyegidiyorsunuzdayı?

— Belki onu görürüm Sergey. Her şey anlaşılır; emin ol, her şey anlaşılacaktır. Ozaman,ozaman…Sendeonunlaevlenirsin!Sözveriyorumsana.

Dayımhızlaodadançıktı,evedoğrugitmeyerekbahçeyesaptı.Penceredenbaktım.

Page 137: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

XII

Page 138: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Felaket

Yalnızkalmıştım.Durumumgayetberbattı.Kız tarafındanreddedildiğimhalde,dayımbeni onunla hemen hemen zorla evlendirmek istiyordu. Zihnim karmakarışıktı.Mizinçikov’lateklifidebirtürlükafamdançıkmıyordu.Dayımınepahasınaolursaolsunkurtarmalıydım!Mizinçikov’ubularakonaherşeyianlatmayıdüşündüm.

Ama dayım nereye gitmişti acaba?.. Nastenka’yı arayacağını söylediği halde bahçeyesapmıştı. Gizli buluşmalar ihtimalini düşündüm. Kalbime kötü bir his saplandı, gizliilişkiye ait Mizinçikov’un sözleri hatırıma geldi. Ama bir an sonra bütün şüpheleriminefretle reddettim. Dayım yalan söyleyecek adam değildi; orası kesindi, öte yandanmerakımgitgideartıyordu.Elimdeolmayarakdışarıyaçıktım,dayımınkaybolduğutarafayürüyerekbahçeninkoyukaranlığınadaldım.

Ay yeni yeni çıkıyordu. Bahçenin her köşesini bildiğim için, kaybolmaktan korkumyoktu. Yosunla örtülü eski havuzun kenarındaki köhne kameriyeye gelince birdenolduğum yerde durakaldım: Kameriyeden konuşmalar duyuluyordu. O anda hissettiğimgaripöfkeyianlatamam.KameriyedebulunanlarındayımlaNastyaolduğundanemindim.Bununlaberaber ilerlemeyedevamediyordum.Biryandandakendikendimiadımlarımıyavaşlatmadığıma inandırmaya çalışıyor, nedense boyuna vicdanımı yatıştırmak isteğiniduyuyordum. Birden kameriyeden, gayet açık olarak bir öpüşme sesi, sonra ateşlikonuşmalar duyuldu. Hemen arkasından da bir kadın çığlık attı. Aynı anda beyazlargiyinmiş bir kadınkoşarakkameriyeden çıktı, uçankırlangıç gibi önümdengeçiverdi…Galiba tanınmamak için yüzünü elleriyle kapamıştı. Besbelli kameriyeden benigörmüşlerdi.

Ürkmüş kadının arkasından çıkan erkeği tanıyarak, Obnoskin olduğunu anladığımzamanduyduğumhayretinderecesininasılanlatayım,bilemiyorum!

Evet bu Mizinçikov’un söylediğine göre Stepançikovo’dan çoktan ayrılmış olanObnoskin’in ta kendisiydi! Obnoskin beni görünce şaşırdı. Kendine has küstahlığındaneserkalmamıştı.

Gülümseyerek:

—Affedersiniz, ben… şey… yani sizinle burada karşılaşacağımızı hiç ummazdım…diyekekeledi.

Alayla:

—Bendeöyle!dedim.Zatengittiğiniziduymuştum.

—Hayırefendim.Şey…validemigeçirmiştimde…Sizidünyanınenasiladamıbilerek,birricadabulunmakistiyorum.

—Nericası?

—Bazenöyledurumlarolurki,gerçektenasilbiradam,başkagerçekasilbiradamınasilduygularınabaşvurmakzorundakalır;tabiibunukabuledersiniz.Nedemekistediğimianlamışınızdırumarım.

—Hiçummayın,zerrecebirşeyanlamadım.

Page 139: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Benimlebirliktekameriyedebulunanbayanıgördünüzmü?

—Gördüm,amatanıyamadım.

—Ya,demektanıyamadınız!Bubayanyakındakarımolacak.

—Tebrikederim.Yalnızsizenekonudafaydalıolabileceğim,onusöyleyin?

—Tekbirricamvar:Benibubayanlagördüğünüzüsonderecesıkısaklayacaksınız…

“Acaba,kimolabilirbu?”diyedüşündüm.“Sakın…”

— Gerçekten bilmem efendim. Size böyle bir söz veremeyeceğim için beniaffedeceğiniziumarım.

Obnoskin:

—Tanrıaşkına,neolur!..diyeyalvarmayabaşladı.Durumumudüşününbirkere:Bubirsırolarakkalmalı…Sizdenişanlanabilirsiniz,ozamanbendeelimdengeleni…

—Şişşt!..Birigeliyor…

—Nerede?

Gerçekten,otuzadımötemizdenbellibelirsizbirerkekgölgesigeçti.

BütünvücuduylatirtirtitreyenObnoskin:

— Bu… bu, mutlaka Foma Fomiç olmalı… diye fısıldadı. Yürüyüşünden tanıdım.Tanrım!..Şuyandandagelenvar…Duydunuzmu?Hoşçakalın!Teşekkürederim,hemdeyalvarıyorumsize!..

Obnoskinkayboldu.Birdakikasonra,yerdenbitmişgibidayımkarşımdabelirdi.

—SenmisinSeryoja?diyeseslendi.Herşeybitti…Herşeymahvolduoğlum!

Dayımındaadamakıllıtitrediğinifarkettim.

—Neymişmahvolan,dayıcığım?

—Gelbenimle.

Dayım tıkanıyordu. Kolumdan kuvvetlice kavrayarak sürüklemeye başladı. Pavyonagidinceyekadaryolboyuncanekendisitekbirsözsöyledi,nedebenikonuşturdu.

Olağanüstü bir şey bekliyordum; aşağı yukarı aldanmamıştım da. Odaya girdiğimizzaman dayım bir fenalık geçirdi. Ölü gibi sararmıştı. Hemen yüzüne su serptim.Aklımdan,“Böylebiradamınbayılması içinpek fecibir şeyolması lazım!..”düşüncesigeçti.

Sonunda:

—Neoldunuzdayıcığım?diyesordum.

—Her şeybitti Seryoja!.. FomabeniNastenka ile birlikte bahçede, tamonuöperkenyakaladı.

Dayımahayretlebakarak:

—Öperkenmi?..Bahçede…Öylemi?..diyebağırdım.

Page 140: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Bahçede kardeşim… Nasıl da oldu!.. Onunla kesin bir görüşme yapmak içingitmiştim.Konuşacak, senin hesabına ikna etmeye çalışacaktım.Gittim.Halbuki o benitam bir saattir havuzun arkasındaki kırık bankın yanında bekliyormuş. Bana birsöyleyeceğiolduğuzamanheporayagelir.

—Sıksıkmıgelirdayıcığım?

— Oldukça kardeşim. Hele son zamanlarda hemen her gece buluşuyorduk. Amabizimkiler görmüşler galiba. Gözlediklerini, bunun Anna Nilovna’nın işi olduğunubiliyorum.Bir süre için kestik; dört gün kadar hiç buluşmadık.Ama bugün yine lazımoldu.Buluşmamızın ne kadar lazım olduğunu kendin de gördün ya; onunla başka türlünasılkonuşabilirdim?Buluşmayerimizegittiğimzamanonuoradabuldum.Kızcağızbenitambirsaattirbekliyormuş…Onundabanasöyleyeceklerivarmış.

—Baksen!Bunetedbirsizlikböyle!..Takipedildiğinizidebiliyorsunuz…

— Ama çok önemli bir durum karşısındaydık Seryoja. Her ikimizin de birbirimizesöyleyeceklerivardı.Gündüzlerionabakmayabilecesaretedemiyorum.Obirköşede,bende özellikle başka tarafa bakıyorum, sanki onun varlığından habersizmiş gibidavranıyorum.Ancakgeceleribuluşarakdoyadoyakonuşabiliyoruz.

—E,sonradayıcığım?

—Dahaikilafetmeden,kalbimçarpmaya,gözlerimdenyaşlarboşanmayabaşladı.Onu,sana varması için ikna etmeye çalıştım. Kalkıp da bana, “Galiba beni sevmiyorsunuz,herhalde etrafınızı gördüğünüz yok sizin” demez mi?!.. Sonra birden boynuma atıldı,sarıldı bana, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. “Ben,” dedi, “yalnız sizi seviyorum,kimseyle evlenmem. Sizi çoktandır seviyorum, ama size varamam! Yarın buradanayrılarakmanastıragideceğim.”

—AmanTanrım!..demekböylesöyledi.sonra,sonradayı?..

— Tam o anda bir de baktım, Foma karşımızda duruyor… Nereden de çıkıverdi?Yeşilliklerinarkasınasaklanmış;birgünahişlememizibekliyorduherhalde.

—Hayalçakkerata!

— Nastenka kaçtı, ben donakaldım. Foma Fomiç hiçbir şey söylemeden önümüzdengeçti;yalnızbanaparmağınısalladı.Yarınnegürültülerkopacağınıanlıyorsunya!

—Anlamazolurmuyum?!..

Dayımümitsizlikiçindeoturduğuyerdenfırladı.

—Onumahvetmek, lekeleyereknamusunukirletmekistiyorlar!diyebağırdı.Şerefiyleoynayarakdamgalamakistiyor,kovmakiçinbahanearıyorlar.İşteşimdiböylebirbahanedebulundu.Aramızdagizliilişkibulunduğuağızdanağızasöyleniyordu.Zatenkeratalar,Vidopliyasov’la bile görüştüğünü söylediler. Hep Anna Nilovna’nın başının altındançıkıyorbunlar.Şimdineolacakacaba?Fomaanlatacakmıdırdersin?

—Elbetteanlatacaktırdayı.

Dayımdudağınıısırdı.Yumruklarınısıkarak:

— Eğer anlatacak olursa… bir anlatırsa… diye mırıldandı. Ama hayır, inanmam!

Page 141: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Anlatmaz,anlaro.Mert,asilbiradamdır.Kızakıyamaz.

Tambirkeskinlikle:

— Kıysa da kıymasa da, sizin yarın yapacağınız tek iş, Nastasya Yevgrafovna’yıistemektir,dedim.

Dayımkıpırdanmadanyüzümebakıyordu.

—Biliyormusunuz dayı, dedim. Bumeselemeydana çıkarsa, genç kızın şerefini ikiparalık etmiş olursunuz. Felaketi tez elden önlemek gerek. Cesaretle, alnınız dimdik,herkesin yüzüne bakın, Nastasya Yevgrafovna’yı resmen isteyin; itirazlarına kulakasmayın.FomaFomiçdeonunaleyhindegıkdiyecekolursa,pestiliniçıkarın.Anladınızmı?

Dayım:

—Benbunlarıdahaburayagelirkendüşünmüştümdostum,dedi.

—Peki,kararverdinizmi?

—Kesinolarak.Sanabunlarıanlatmadanöncedekararımıvermiştim.

—Yaşadayıcığım!..

Dayımınboynunaatıldım.

Uzun uzun konuştuk. Ona Nastenka ile evlenmesinin neden gerekli olduğunu bütünsebepleriyleanlattım.Zatenbunukendisibendendahaiyianlıyordu.Ogündebelagatimüstümdeydi, dayımın hesabına seviniyordum.Bu işi yapmayı namus borcu saydığı için,kararvermişti.Yoksadayım,kendiliğindendünyadahareketegeçemezdi.Amaödev,borçgibişeyleronuniçinkutsaldı.

Bununla beraber, meselenin nasıl çözüleceğini pek aklım almıyordu. Dayımın vazifeolarakbenimsediğibiriştenkolaylıklavazgeçemeyeceğinibildiğimhalde,evhalkınaayakdireyebileceğinede inanamıyordumbir türlü.Buyüzdenonugençliğiminbütünateşiylekışkırtıyor,kararınıgerçekleştirmesinisağlamayauğraşıyordum.

— Nasıl olsa karar verdiniz, diyordum. Duraksayacak en ufak nokta kalmadı;beklemediğinizbirşeyoluverdiişte…Hoş,zatenbunubilmeyenyoktuya,sizdenbaşkaherkesNastasyaYevgrafovna’nınsizisevdiğininfarkındaydı.Temizaşkınınonuniçinbirayıp,birlekesayılmasınagönlünüzrazıolurmudayıcığım?

—Asla!Amadostum,kendimiçinböylebirsaadetedeinanamıyorum.Olurşeydeğil!..

Dayımboynumaatılarak:

—Nasıl,nediye,niçinsevdibeni?..diyedevametti.Onunyanındabirihtiyardanbaşkabir şey sayılmazdım…Bunu aklımdan geçirmezdim doğrusu!..Meleğim, ahmeleğim!..BanabakSeryoja,deminonusevipsevmediğimisorduğunzaman,bukonudabildiğinbirşeylervarmıydı?

—Sadeceşunubiliyordumdayıcığım:Kendinizimüthişbirsevgiyleonakaptırmıştınızvebununfarkındadeğildiniz.Düşününbirkerericaederim.Benigetirtiyorsunuz,onunlaevlendirmek istiyorsunuz; maksadınız ne? Sırf Nastasya Yevgrafovna akrabalarınızarasınagirsindehiçbirzamanyanınızdanayrılmasındiye,değilmi?

Page 142: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—İyiamasen…SenbeniaffediyormusunSergey?

—Amandayıcığım!..

Dayımbenikucakladı.

—Yalnızşunuunutmayınkidayı,şimdihepsisizecephealmışdurumda…Buyüzdensizdeonlarakarşıhareketegeçmelisiniz.Hemdebunuhemenyarınyapmalısınız.

Dayımbirazdüşüncelibirtavırla:

—Evet…Öyle,yarın!..diyetekrarladı.Hemdebiliyormusun,bunametanetle,gerçekbirruhasilliğivekarakterkuvvetiyle,evet,karakterkuvvetiylebaşlamalıyım.

—Amakorkmakyokdayıcığım!

—Korkmayacağım artık Seryoja. Yalnız bir nokta var: Nereden, nasıl başlayacağımıbilemiyorum.

—Bunuhiçdüşünmeyindayı.Yarınolsunbirkere,herşeykendiliğindenyürürzaten.Şimdi artık sakinleşmeye bakın. Çok fazla düşünmek daha kötü. Foma ağzını açacakolursa,derhalevdenkovaraktuzlabuzetmelionu.

—Acabakovmadanolmazmı?Bakkardeşim,bennasılkararverdim.Yarınsabah,gündoğardoğmazyanınagider,ona,şimdiseninlekonuştuğumgibiherşeyianlatırım.Fomagibi asil bir insanın, dünyanın en asil adamının bu durumda anlayışsızlık göstermesineimkân yok! Yalnız annemin, Tatyana İvanovna’ya yarın onu isteyeceğimden bahsedipetmediğinimerakediyorum.Ettiyse,pekkötü!

—Tatyanaİvanovnaiçinhiçüzülmeyindayıcığım.

Ona Obnoskin’le kameriyedeki sahneyi anlattım. Dayım dehşetli bir şaşkınlık içindekaldı.Mizinçikov’unadınıağzımaalmadım.

Dayım:

— Hayalci kadın! diye bağırdı. Gerçekten çok hayalci! Zavallı kadın, hepsi etrafınısarmışlar,saflığındanfaydalanmakistiyorlar.DemekObnoskindeha?..Hanigitmiştio?..Garipşey,pekgarip!ŞaşırdımdoğrusuSeryoja.Bunuhemenyarın inceleyerekçaresinebakmalı.LakinkadınınTatyanaİvanovnaolduğundaneminmisin?

Yüzünügörmediğimhalde,bazısebeplerdenötürüTatyanaİvanovnaolduğundaneminbulunduğumusöyledim.

— Hımm!.. Belki çiftlik kızlarımızdan biriyle âşıkdaşlık ediyordu da sen Tatyanaİvanovna’ya benzettin. Sakın bahçıvanın kızı Daşa olmasın? Kurnaz kızdır?..Mimlenmiştir deonun için söylüyorum.AnnaNilovnabir kere takip etmiş, yakalamıştıonu.Amaolur şeydeğil canım!..Evlenmek istediğini söylüyordu.Tuhaf,pekpek tuhafdoğrusu.

Nihayetayrıldık.Dayımıkucakladım,Tanrı‘yaemanetederekbaşarılardiledim.

—Yarın,yarın!diye tekrarlayıpduruyordu.Sendahakalkmadanherşeyhalledilecek.Foma’yagider,efendicekonuşurumonunla.Özkardeşiminkarşısındaymışımgibihepsinianlatır,içimidöker,kalbiminengizliköşeleriniaçarım.Eh,hoşçakalSergey.Yatartık,sendeyorulmuşundur.Benherhaldebütüngecegözümükırpmayacağım.

Page 143: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Çıktı,yorgunvesonderecehırpalanmışolarakhemenyattım.Çetinbirgüngeçirmiştik.Sinirlerimfenahaldebozulmuştu.Uyuyuncayakadarbirkaçkeredaldım,sonratitreyerekyeniden uyandım. Bununla beraber yattığım sırada üzerimdeki izlenimlerin garipliği,ertesisabahkiuyanışımınorijinalliğiyanındahiçti.

Page 144: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

İKİNCİveSONBÖLÜM

Page 145: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

I

Page 146: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Takip

Deliksizbiruykuyadalmış,rüyabilegörmedenuyuyordum.Birdenayaklarımınüstüneon pud’luk[43] bir ağırlığın çöktüğünü hissettim. Bağırarak uyandım. Ortalıkaydınlanmıştı. Pencereden güneşin ışıl ışıl parladığı görülüyordu. Yatağımda, dahadoğrusu, tam ayaklarımın üstünde Bay Bahçeyev oturuyordu. Onun olduğuna şüpheedilemezdi. Ayaklarımı zar zor kurtardıktan sonra yatağın içinde doğruldum ve henüzuyanmışadamınmahmurluğuileonabakmayabaşladım.

— Bir de bakıyor! diye bağırdı. Niye gözlerini diktin bana? Kalksana anam babam,kalk!Yarımsaattiruyandırmayaçalışıyorum.Açgözlerinibakayım.

—Neolduyahu?Saatkaç?

—Vakit daha erken, ama iki gözüm, bizim Fevronya günün ağarmasını beklemedentüydü.Kalk,takibinegidiyoruz.

—HangiFevronya?..

—Şudelikadınişte…Tüydü.Dahaşafaksökmedentüydü.Uyandırayımdiyehemensana koştum.Ama başarıncaya kadar iki saat geçti.Kalk anambabamkalk, dayınız dabekliyor.

Sonrahırçın,amamemnunlukdolubirsesle:

—İştesizebayram!diyeekledi.

— Kimden, neden bahsediyorsunuz? diye sabırsızlıkla sordum. Bununla birlikte,meseleyianlamayabaşlıyordum.Tatyanaİvanovnaolmasınbu?

—Başkakimolacakki!Elbetteo.Söylüyordum;böyleolacağınıöncedensöylüyordumzaten,amadinlemedilerki!Şimdisizleretambirbayramyaptırdıişte!Aşkdelisidiro,aşkkafasınaöylebirmıhlanmışki!..Tuh!..Yaöteki,ötekinenedersin,şukeçisakallıya?..

—DemekMizinçikov’laha?!..

— Tuh, tövbeler olsun! Kendine gelsene anam babam, şu mübarek bayram günühürmetine ayıl bari. Akşam o kadar kaçıracak ne vardı; bak, hâlâ kafanın dumanıdağılmamış. Hangi Mizinçikov’dan bahsediyorsun? Mizinçikov’la değil, Obnoskin’lekaçtı! İvan İvaniç Mizinçikov aklı başında adamdır; şimdi bizimle birlikte takibehazırlanıyor.

— Ne diyorsunuz, Obnoskin’le ha?.. diye bağırdım ve şaşkınlıktan yatağımın içindezıpladımbile.

Şişko,oturduğuyerdenfırlayarak:

—Ammadatersadamsınbe!diyeseslendi.Benonuokumuşbiradambilerekbirolayıanlatmaya geliyorum, o ise inanmak bilmiyor. Şimdi bak, bizimle birlikte gelmekistiyorsan, kalk, ayağına pantolonunu geçir, hazırlan. Burada çene çalmaya gelmedim.Zatenseninleepeyizamanöldürdüm.

Fenahaldeöfkelenerekdışarıçıktı.

Page 147: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Havadisinverdiğişaşkınlıklayatağımdanfırladım,aceleacelegiyinerekaşağıyaindim.Dayımı evde bulacağımı tahmin ettim. Orada galiba olay henüz duyulmamıştı, herkesuykudaydı. Usulcacık büyük kapıdan yukarıya çıktım. Girişte Nastenka ile karşılaştım.Üstünde sabahlık mı, gecelik mi olduğunu pek fark edemediğim bir şey vardı. Saçlarıdağınıktı. Yataktan henüz kalktığı, birisini beklediği belliydi. Sararmıştı; korku içinde,titrekbirsesle:

—Tatyanaİvanovna,Obnoskinilekaçmış.Doğrumubu?diyesordu.

—Doğruymuş.Dayımıarıyorum,peşindengideceğiz.

—Ah,getirinonuburaya!Çabukgetirin.Eğergerigetirmezseniz,mahvolur.

—İyi,amadayımnerede?

—Herhaldeahırlarınyanındadır.Arabayıhazırlıyorlarda…Bendeonubekliyordum.Size bir şey söyleyeceğim. Ona, bugün mutlaka gideceğimi, artık karar verdiğimisöyleyin. Babam götürecek beni. Mümkünse, hemen şimdi gideceğiz. Artık her şeymahvoldu,herşeybitti…

Nastenkabunlarısöylerkenkendindengeçmişgibiydi.Birdenağlamayabaşladı.Galibabiristeribuhranınınbaşlangıcıydıbu…Onuyatıştırmayaçalışarak:

—YapmayınNastasyaYevgrafovna,sakinolun!diyeyalvarıyordum.Bunlarhephayraalametşeyler;bakgöreceksiniz!

Nastenkatıkanıyor,elindeolmayarak,kuvvetleellerimisıkıyordu.

—Bilmem…Neolduğunubendebilmiyorum…diyekekeledi.Lütfenonadeyinki…

O anda kapının dışından, sağ taraftan gürültüler duyuldu. Nastenka ürktü, elimibırakarak,sözünübitirmedenmerdivendenyukarıyakoşmayabaşladı.

Arkadaşlarımı, yani dayımı, Bahçeyev’i ve Mizinçikov’u avluda ahırların yanındabuldum.Bahçeyev’inarabasınaatlaryenikoşuluyordu.Yolaçıkmakiçinherşeyhazırdı,benibekliyorlardı.

Dayımbenigörünce:

—İştegeldi!diyebağırdı.

Sonrayüzündegaripbirifadeyle:

—Duydunmukardeş?diyeekledi.

Bakışlarında, sesinde, hareketlerinde korku, şaşkınlık, bununla beraber biraz da ümitvardı.

Hemenmeseleninayrıntısınıanlattılar.BayBahçeyev,gayetrahatsızgeçirdiğigecedensonra,köyündenbeşverstötedekimanastıra, sabahın ilkayinineyetişmeküzere şafaklaevden çıkmış. Tam büyük yolunmanastır yoluna kavuştuğu dönemeçte hızla geçen biraraba,arabanıniçindedeTatyanaİvanovnaileObnoskin’igörmüş.Tatyanaİvanovna’nın,ağlamış, ürkek bir hali varmış. Bağırarak, Bay Bahçeyev’e doğru kollarını uzatmış;anlatışınagöre,imdatdiliyormuş…

BayBahçeyev:

Page 148: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—O keçi sakallı kerata da bir köşeye sinmiş, hiç kıpırdamıyordu. Ama yağma yok,bizdensaklanamazsın!..diyordu.

BununüzerineStepanAlekseyeviçuzunboyludüşünmeksizinarabasınıgeriyeçevirmiş,Stepançikovo’ya gelerek dayımı, Mizinçikov’u ayağa kaldırmış. Sonunda beni deuyandırmıştı.

Hemenkaçanlarınpeşinedüşmeyekararverdik.

—NedersinizşuObnoskin’eha!Kiminaklınagelirdiki…

Dayım bunu söylerken, sabit bir bakışla bana bakıyor, sanki böylelikle başka birdüşüncesinianlatmakistiyordu.

Mizinçikovsonderecetepkiyleveyüzümebakmamayaçalışarak:

—Bualçakadamdanherzamanhertürlüahlaksızlıkbeklenebilirdi!diyebağırdı.

BayBahçeyevarabayabinerek:

— E, gidiyor muyuz? dedi. Yoksa geceye kadar burada birbirimize masal mıanlatacağız?

Dayımonayladı:

—Gidelim,gidelim.

—Herşeyyolundagidiyordayı,diyefısıldadım.Gördünüzmünekadarusturupluoldubuiş…

—Bırakcanım,günahagirme!Hemşimdionlar, iş istediklerigibiolmadığı için,cezaolarakötekinikovacaklardır;anlıyormusun?

BayBahçeyevikincidefa:

—Hadi Yegor İlyiç! Fısıldaşacak mısınız, yoksa yola mı çıkacaksınız? diye bağırdı.İsterseniz, hayvanları çözelim de atıştıralım biraz. Ne dersiniz, bir iki kadehçikyuvarlayalımmı?..

Bu sözler öyle hiddet dolu bir alayla söylenmişti ki,BayBahçeyev’in isteğini hemenyerinegetirmemekimkânsızdı.Hepsiderhalarabayabindiler,atlarhızlayolakoyuldu.

Birsürehepimizsustuk.Dayımbanaanlamlıanlamlıbakıyor,amabaşkalarınınyanındakonuşmakistemiyordu.Sıksıkdüşünceyedalıyor,sonrabirdenuykudanuyanıyormuşgibikendinegeliyor,titriyor,heyecanlaetrafabakınıyordu.

Mizinçikov görünüşte sakindi. Sigarasını içiyordu; duruşunda haksız yere hakareteuğramış adamın vakur hali vardı. Yalnız Bahçeyev hepimizin hesabına köpürüyor,söyleniyor, herkese ve her şeye gizlemediği bir hiddet duyarak öfleyip pöflüyordu.Durmadanyeretükürüyor,birtürlürahatedemiyordu.

Dayımbirdenbire:

—StepanAlekseyeviç,Mişino’yagittiklerindeneminmisiniz?diyesordu.

Sonrabanadönerekaçıkladı:

—Buradanyirmiverstötedeküçücük,otuzkişilikbirköy…Bunueskisahiplerinden,

Page 149: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

işindenayrılmışbirilmemurualdı.Dünyadaeşinerastlanmayacaklanetherifinbiriymiş.Böyle söylüyorlar, ama kim bilir, belki de yanlışları var… Stepan Alekseyeviç,Obnoskin’inorayagittiğini,omemurundakendisineyardımettiğiniilerisürüyor.

Bahçeyevsilkindi.

— Ne sandınız ya? diye bağırdı. Mişino’ya gittiler, diyorum size. Ama belki şimdiMişino’daObnoskin’inyerindeyelleresiyordur,odabaşka…Avludaüçsaatboşuboşunaçeneçaldıktansonra!

Mizinçikov:

—Meraketmeyin,buluruz!dedi.

—Bekle sen, buluruz!.. İşleri yokda seni bekleyecekler…Herif kuşu tıktı kafesebirkere,artıkonuzoryakalarsın.

Dayım:

—Üzülme StepanAlekseyiç, üzülme, dedi.Nasıl olsa ulaşırız onlara.Henüz bir şeybecermeyezamanbulamamışlardır.Böyledir;görürsün,bak.

Bahçeyevhiddetle:

— “Zaman bulamamışlar…” diye tekrarladı. O karının beceremediği şey var mıdır?Sessizliğinebakmayınsiz.

Sonraincecikbirseslevebirinitaklitediyormuşgibi:

—“Sessizdir o, felaketlere uğramıştır…”diye ekledi.Ama zavallınız bize külahı tersgiydiriverdi;dahagündoğmadandilimizdışarıdayollaradüştük.İnsanbunlarınyüzündenmübarekbayramgünündeibadetinideyapamıyor.Tuh!..

— İyi ama, o ne küçücük bir çocuk, ne vesayet altında bulunuyor, dedim. Kendiistemediktensonraçeviremeyiz.Nasılyapmalı,bilmem?

Dayım:

—Şüphesiz,cevabınıverdi.Amaeminol,odabunuisteyecek.Şimdibunuyaptı,amabizigörüncehemendönecektir, eminim.Onukendihalinebırakmayagelmez.Bubizimvazifemiz…

Bahçeyevhemenbanaatılarak:

—Vesayetaltındadeğilmiş!..diyebağırdı.Aptalo,anambabam;vesayetaltındadeğil,ama aptalın aptalı! Sana dün söylemek istemedim. Geçen gün yanlışlıkla odasınagirmiştim.Baktım, tekbaşınaaynanınkarşısındaellerinikalçalarınadayamış, ekosez[44]oynuyor.Yagiyinişi?..Modellerin taklidi, tambirmodel!..Tükürerekçıktımodasından.Böyleolacağınıdahaozamananlamıştımzaten.

Birazçekinerek:

—AmaTatyana İvanovna’yı ayıplamamalı, dedim. Sağlığının yerinde olmadığı, yanidahadoğrusuböylebiralışkanlıktanmustaripolduğumalum…Banakalırsa,buiştesuçonundeğil,sırfObnoskin’in.

Şişkohiddetindenmorardıbile:

Page 150: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Sağlığı yerinde değilmiş!.. diye atıldı. Gel de konuş bununla. Âlemi çıldırtmayayeminettingaliba.Hemdebunudündenberiyapmışolacaksın!Aptaldıro,anambabam,tam anlamıyla aptal! Sağlık durumunun bununla hiçbir ilişiği yok!.. Ta küçüklüğündenberiKupidon’la[45]bozmuştur.AmaKupidononubudefapekcoşturdu.O,ciğeribeşparaetmeyecek keçi sakallı herif de paracıklarını cebine yerleştirdi, şıngırdata şıngırdatakaçıyor…İçindenkıskısdagülüyordur…

—SizonuTatyanaİvanovna’yıhemenbırakırmısanıyorsunuz?

—Nesandındıya?Böyledeğerlimalıboynunatakıptaşıyacakmıyani?Soyarsoğanaçevirir,biryolkenarında,çalılararasınaoturtur;sonradapırrdiyeuçuverir…Bizimkideoturduğuyerdeçiçeklerikoklasın.

Dayım:

— E, seninki de artık hayal canım! diye bağırdı. Hem ne diye bu kadar kızıyorsunStepan?Hayretediyorumyani,bundansanane?

—İnsandeğilmiyim,kızıyorum;benimlebirilişiğiolmadığıhalde,yinedekızıyorum!Belki de bunu sevdiğim için yapıyorum.Hay dünya batsın!.. Ne diye geldim buraya?..Niyeyolumuçevirdimsanki?Benimleneilgisivardıbunların?!..

BayBahçeyev böylece söylenip duruyordu, ama ben artık ona kulak vermiyor, peşinikovaladığımızTatyanaİvanovna’yıdüşünüyordum.Aşağıya,onunsonralarıengüvenilirkaynaklardanöğrendiğimvemaceralarınınaçıklanmasıiçinbilinmesigerekliözgeçmişinikısacayazıyorum.

Elevindebüyümüştü.Zavallıbiröksüzçocuk,zavallıbirgenç,sonradazavallıbirkartkızolanTatyanaİvanovna,bütünzavallıhayatıboyuncakeder,öksüzlük,hakaret,azarvebaşkasınınverdiği ekmeğiyemeninacılığınıbolbol tattı.Neşeli, alıngan, aşırıderecedehoppaydı. İlk gençliğinde acı dolu hayatına şöyle böyle tahammül edebilmişti. Amazamanla Tatyana İvanovna gitgide sarararak zayıflamaya başladı, hırçınlaştı, alınganlığıhastalık derecesini aldı. Kendini sınırsız bir hayalciliğe kaptırdı. Hayal kurduğu sıralar,bazı bazı isterik ağlamalar, titremeler, hıçkırmalar da geliyordu. Gerçek onu dünyasaadetlerindennedereceuzaklaştırıyorsa,odakendinioölçüdehayalciliğekaptırıyordu.Aklın almayacağı zenginlik, solmaz bir güzellik, prens yahut generallerin zarif, zenginoğullarından taliplerkuruyordu.Bunlar temizkalplerinionasunarakayaklarınındibindeaşktanölüyorlardı…Sonundaogeliyordu.Bugüzellik ideali, türlü türlümeziyetsahibi,coşkulu, sevgi dolu, sanatkâr, şair bir general oğluydu…Bütün bu hayallerin ya hepsi,yahut sıra ile birkaçı yalnız rüyada değil, uyanıkken de Tatyana İvanovna’nın kafasınıdolduruyordu. Ama bünyesi bu ardı kesilmeyen hayal afyonuna dayanamayarakzayıflamayabaşladı.

O sıralar felek ona son bir oyun oynadı. Tatyana İvanovna dayanılmaz şartlar altındaihtiyar,dişsiz,sonderecedırdırcıbirkocakarınınyanındanedimeolarakbulunuyordu.Hersuçonayükleniyor,yediğiherlokma,kadınınsırtındangiydiğihereski,başınakakılıyor,heristeyenonahakaretedebiliyordu.Buazaplıhayatiçindebunalan,amabiryandandaen çılgınca, en ateşli hayaller kuran Tatyana İvanovna birdenbire uzak bir akrabasınınölümhaberini aldı.Ovaktekadarhoppakızınhiç arayıp sormadığıbuakrabanınbütünailesi, yakınları çoktandırölmüşlerdi.Kendisimemleketinöbürucunda,ücrabir köşede

Page 151: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

tek başına, kapalı, sessiz bir hayat yaşıyordu. Garip, tasalı, tefecilik yapan bir adamdı.Ayrıcakafatasıilmiyledeuğraşırdı.

Büyükbirservet,birden,göktengelenbiraltınhazinesişeklinde,adetabirmucizegibi,Tatyana İvanovna’nın kucağına düştü.Ölen akrabanın biricik yasal vârisi idi.Eline tamyüzbingümüş rublegeçti.Feleğinbugarip cilvesi onumahvetti.Gerçekten adamakıllısarsılmış bir kafa, bu durumda bütün hayallerinin gerçekleşeceğine nasıl olur dainanmazdı?.. Böylelikle zavallıcık aklının son kırıntısına da veda etmek zorunda kaldı.Saadetten kendini kaybederek tatlı, cazibeli, ulaşmaya imkân olmayan hayal dünyasına,hemdebirdahadönmemecesinedaldı.Hakikatâleminindüşünce,kaygıveengellerine,şuönünegeçilmez,ikikereikinindörtettiğikadarkesinkanunlarınanelüzumvardısanki!Tatyanaİvanovna,otuzbeşyaşıylagözkamaştırıcıhayallerini,sonbaharınhazinsoğuğuile aşkın ihtişamlı, ölçüye sığmaz zevkini içinde gayet kolaylıkla bağdaştırabiliyordu.Hayatında bir kere hayali gerçekleşmişti. Şu halde, neden öbür istediklerine dekavuşmayacaktı?..Niçinoçıkagelmesindi?..

Tatyana İvanovna düşünmeden inanıyordu. Kafasını bir yandan o, ideal sevgilisidoldururken,biryandandabaşkatiptetaliplerdüşünüyordu.Nişanlı,nişansızşövalyeler;asker, sivil şahıslar; ordu, hassa alayı subayları; asil kişiler, Paris görmüş, yahut sadeceMoskova’ya gitmiş şairler kafasını işgal edenler arasındaydı. Sakallı, sakalsız kimseler;İspanyolvari sakalı olanlar, olmayanlar; İspanyollar, İspanyol olmayanlar –ama tercihenİspanyollar– Tatyana İvanovna’nın hayalini gece gündüz korkunç bir kalabalık halindedolduruyor, etraftakilerde de endişe uyandırıyordu.Kızcağızın tımarhaneyi boylamasınaaz kalmıştı. Bütün bu güzel hayal tipleri aşk taşan parlak bir çember halinde etrafınıçevirmişlerdi. Tatyana İvanovna günlük hayatta da her şeyi böyle fantastik bir şekildegörüyordu.Kime baksa, herkes ona âşık olurmuş; önünden her geçen İspanyolmuş; birölen olsa, mutlaka ona aşkından ölmüşmüş…Aksi gibi, kurduğu hayallere inanmasınasebep olacak durumlarla karşılaşıyordu.Gerçekten,Obnoskin,Mizinçikov gibi kimselerböyle maksatlarla peşinden koşuyorlardı. Etrafında herkes birdenbire her istediğiniyapmaya, ona yaltaklanmaya, şımartmaya başlamıştı. Bunların parası hatırına yapıldığızavallıTatyanaİvanovna’nınhatırındanbilegeçmiyordu.Bütüninsanlarınbirmucizeylebirden iyileşerek, hoş, neşeli, sevimli ve iyi yürekli oluverdiklerinden emindi.O, henüzgelmemişti, ama hiç şüphe yok gelecekti. Zaten şimdiki yaşayışı hiç de fena değildi,cazipti,eğlencedoluydu.Bunagöredahabekleyebilirdi.

Tatyanaİvanovnaşekeryiyor,zevksürüyor, romanokuyordu.Romanlarhayalgücünüdaha çok kızıştırıyor, çoğu zaman da daha ikinci sayfalarında bırakılıyordu. Tatyanaİvanovna’nın daha uzun okumaya tahammülü yoktu. İlk satırlar, aşka en ufak bir ima,hattabazenbirmanzara,odaveya tuvalet tarifionuhemenhayalâleminesürüklüyordu.Durmadanyeni elbiseler,dantel, şapka,başlıklar,kurdelalar,kumaşve işlemeörnekleri,patronlar, şeker, çiçek,küçükköpeklergetirtiliyordu.Üçkız, odasında sabahtan akşamakadar dikişle meşguldü. Küçük bayan da sabahtan akşama kadar, hatta geceleri bile,ceketlerinin süslerinin provasını yapıyor, ayna karşısında kırıtıyordu.Mirasa konduktansonraadetagençleşmiş,güzelleşmişti.

TatyanaİvanovnaileölenGeneralKrahotkinarasındanegibibirakrabalıkbulunduğunuhâlâ bilemiyorum. Bence akrabalık Tatyana İvanovna’yı elde ederek, dayımı onunparasıylaevlendirmekisteyengeneralinkarısınınuydurmasındanibaretti.

Page 152: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Bay Bahçeyev, Kupidon’un Tatyana İvanovna’yı coşkunluğun son raddesineulaştırdığınısöylemektehaklıydı.Obnoskin’lekaçtığıhaberinialıralmaz,dayımınhemenonu yakalayarak geri getirmeyi düşünmesi pek doğruydu. Zavallı, başına buyrukbırakılamazdı,kötüinsanlarınelinedüşer,hemenmahvolurdu.

Mişino’yavardığımızzamansaatonageliyordu.Bu,çukurdakalmış,anayoldanikiüçverstötede,ufak,yoksulbirköyceğizdi.

Çatılarıkararmışsamanlayarımyamalakörtülü,isli,çarpıkkulübeleryolcularamahzun,sevimsizbirşekildebakıyordu.Birverstindörttebirikadarbirmesafedenebirbahçe,nedeufakbiryeşilliğerastlanıyordu.Tekbiryaşlısöğüt,adıancakhavuzolan,yeşilimtrakbirsubirikintisininüzerineeğilmiş,uyukluyordu.

Böyle bir yer değişikliğiTatyana İvanovna üzerinde iyi etki bırakmayacaktı herhalde.Beylerineviyeni,uzun,darbiryapıydı.Altıpencereaynıhizadayapılmıştı.Evindamıüstünkörü bir şekilde samanla örtülüydü. Memur çiftlik sahibi, her şeye yeni yenibaşlıyordu;avlusubilehenüzçevrilideğildi,ancakbir taraftakurumuşyapraklarıhenüzdökülmemiş fındık dallarından bir çit yapılıyordu. Çitin yanında Obnoskin’in arabasıduruyordu.Suçlularıtepedeninmebastırmıştık.Açıkbirpenceredenbağırma,ağlamasesigeliyordu.

Girişteyalınayakbirçocuklakarşılaştık;çocukbizdenkaçmayabaşladı.Birinciodadabasma örtülü, uzun, arkalıksız bir Türk divanına ağlamaklı yüzüyle Tatyana İvanovnakurulmuştu.Bizigörüncebirçığlıkkopararakelleriyleyüzünükapadı.Yanındaürkmüş,acınacak derecede bozulmuş bir halde Obnoskin duruyordu. O kadar şaşırmıştı ki,gelmemize seviniyormuşgibi, ellerimizi sıkmayabaşladı.Aralanmışkapıdanentarisininucunungörünmesinden,öbürodadabirkadınınbulunduğuanlaşılıyordu.Görünmeyenbirdelikten bizi dinliyor ve gözetliyordu. Ev sahipleri çıkmıyorlardı. Sanki evde biledeğillerdi,hepsibirköşeyesaklanmıştı…

Bahçeyevodayadalarak:

—İştegezgininiz!..diyebağırdı.Birdeelleriyleyüzünüörtüyor!..

Mizinçikovsertbiredaile:

—TaşkınlığıbırakınStepanAlekseyeviç,dedi.Ayıpartık.BuradayalnızYegorİlyiç‘insözhakkıvardır.Biztamamıylayabancıyız.

Dayım,BayBahçeyev’esertbirbakışfırlattı,sonraelinisıkmaküzereonadoğruatılanObnoskin’i görmüyormuş gibi, hâlâ yüzünü elleriyle kapamış oturan Tatyanaİvanovna’nınyanınagitti.Gayetyumuşakbirseslevebelirginbiriçtenlikle:

— Tatyana İvanovna, dedi. Sizi hepimiz o kadar seviyor, o kadar sayıyoruz ki,düşündüklerinizi öğrenmeküzere burayakadar geldik.BizimlebirlikleStepançikovo’yagelmeyi istemiyor musunuz? Bugün İlyuşa’nın isim günü var. Annem sizi sabırsızlıklabekliyor.SaşurkaileNastyaherhaldesabahtanberisiziniçinağlayıpduruyorlardır.

Tatyana İvanovna ürkek bir hareketle başını kaldırdı. Parmaklarının arasından dayımabaktı,sonrabirdenbiregözyaşlarıarasındaboynunaatıldı.Hıçkırıklarlaboğularak:

—Çabuk,çabukgötürünbeniburadan!..Mümkünolduğukadarçabuk…dedi.

Page 153: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

BayBahçeyevdirseğiylebenidürterek:

—Pekhoplayıpzıpladı,amasonundayelkenlerisuyaindirdi;diyefısıldadı.

DayımsoğukbirtavırlaObnoskin’edöndü,hemenhemenyüzünebakmadan:

—Şuhaldeherşeyhalloldu,dedi.Tatyanaİvanovnabuyurun,kolumagirin;gidelim!

Kapınınarkasındanbirhışırtıduyuldu,kapıgıcırdadıvedahafazlaaralandı.Obnoskin,aralanmışkapıyameraklabakarak:

—Fakatefendim,dedi,başkabiryöndende…SizdehakverinkiYegorİlyiç,evimdeyaptığınızşey…yani…siziselamladığımhaldeselamımıalmadınızYegorİlyiç…

Dayım,Obnoskin’esertsertbakarak:

—Sizindebenimevimdeyaptığınız gayet çirkinbir hareketti bayım! cevabını verdi.Hemdeburasısizinevinizdeğildir.Tatyanaİvanovna’nınburadabirdakikabilekalmakistemediğini duydunuz. Daha ne istiyorsunuz?.. Tek söz istemem, duydunuz mu? Ricaederim,tekbirsözsöylemeyin!Bukonudasizinledahafazlakonuşmakniyetindedeğilim.Hemsiziniçindeböylesidahaiyi…

Obnoskinokadarsuspusolduki,ondanbeklenilmeyenbirperişanlıkiçindeabuksabukkonuşmayabaşladı.

Yarıfısıldayarak,utancındanağlamaklıbirsesle:

—BeniküçükgörmeyinYegorİlyiç,diyordu.

Hemsöylüyor,hemikidebir,besbelliduyulmaktankorkarakkapıyabakıyordu.

—Bunu ben değil, annemyaptı.Ben çıkar gözetmiyordumYegor İlyiç…Gerçi tabiiçıkariçin,amayüksekbirmaksatlayaptımbunu.Parayıfaydalıişleriçinsarfedecektim…Yoksullara yardım edecektim.Modern bilgilerin yayılması için faydalı olacaktım.Hattaüniversitede bir öğrenci okutmayı kuruyordum. Servetimi böyle işlerde kullanacaktımYegorİlyiç…BaşkabirniyetimyoktuYegorİlyiç…

Hepimizadetautanmıştık.Mizinçikovkızardıbile,başınıöbüryanaçevirdi.Heledayımutancındannesöyleyeceğinişaşırdı.

Sonunda;

— Peki, peki canım! dedi. Üzülme Pavel Semyoniç, ne yapalım, herkesin başınagelebilir…İstersen,yemeğegel.Buyurun,memnunolurum.

FakatBayBahçeyevbaşkatürlühareketetti.

—Öğrenciokutacakmış!..diyehiddetlekükredi.Öğrenciokutacakadamdırda!Kendibaşkasından bir şeyler koparmaya bakar… Ayağında donu yok, öğrenci okutmayabulaşıyor.Çapulcusende!..Nasıl,tatlıbirkalbifethettin,öylemi?Yasaygıdeğervalidennerede?Saklandımı yoksa?Korkudan orada bir paravanın arkasına saklanmamış yahutyataklardanbirininaltınasinmemişse,bendeBahçeyevdeğilim!

Dayım:

—Stepan,Stepan!..diyebağırdı.

Page 154: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Obnoskinkızardı,itirazetmeyehazırlandı.Amaağzınıaçmayazamanbulamadankapıaçıldı; fena halde hırslanmış, hiddetinden kıpkırmızı, gözleri fıldır fıldır dönerek bizzatAnfisaPetrovnaodayadaldı.

—Budane?Neoluyorburada?diyebağırmayabaşladı.Yegorİlyiç,bunasılşey?..Birsürü herifle kibar bir eve dalarak bayanları ürkütüyorsunuz, emirler veriyorsunuz. Nedemektirbu?ÇokşükürbendahabunamadımYegorİlyiç!

Sonraoğlunadönerek:

— Miskin, mendebur sen de! dedi. Hemen dizlerinin bağı çözüldü. Anana evindehakaretediyorlarda,ağzınıaçıpbirşeysöylemiyorsun.Kendinibilenbirgençböylemihareketeder?Gençdeğil,paçavrasınbundansonra,paçavra!..

Neredeodünkünazlar,modayauygunkırıtmalar?AnfisaPetrovna’nınsaplıgözlüğüdeyoktu.Tambircadı,maskesizbircadıydı!Dayımonugörürgörmez,Tatyanaİvanovna’yıkolunataktığıgibi,odadançıkmayakalktı.LakinAnfisaPetrovnahemenyolunukesti.

—Öylekolaykolay çıkamazsınızburadanYegor İlyiç! diyeyenidenbaşladı.Tatyanaİvanovna’yınehaklagötürüyorsunuzburadan?OnuannenizleveşuaptalFomaFomiç‘lekurduğunuz tuzağa düşüremediğinize kızıyorsunuz, değil mi? Adi çıkarlar gözeterekonunlakendinizevlenmekistiyordunuz.Affedersiniz,amaburadasizingibideğil,asilanedüşünülüyor.Tatyana İvanovna evinizde kötülüğüne çalışıldığını, kendisinimahvetmeyeuğraştıklarını görünce bizzat Pavluşa’ya sığındı. Tuzağınızdan kurtarılmasını rica etti.Gecekaçmayabilemecburoldu.Evet,buhalegetirdinizzavallıyı!ÖyledeğilmiTatyanaİvanovna?Mademkiböyle,nasıloluyordaarkanızdabirgüruhlakibarbirevesaldırmaya,asil bir kızın ağlayıp sızlamasına aldırmadan, onu zorla kaçırmaya cesaretedebiliyorsunuz? Buna müsaade etmem! Edemem!.. Daha aklımı kaçırmadım ben.Tatyana İvanovna burada kalacak; çünkü canı böyle istiyor. Hadi gidelim Tatyanaİvanovna,dinlemeyinonlarıcanım!Bunlarsizedostdeğil,düşmandır.Korkmayıncanım,gidelim.Benşimdisepetlerimonları.

FakatTatyanaİvanovnakorkuilebirdenbire:

—Hayırhayır,istemem!..İstemem!diyebağırdı.Böylekocamıolur?Evlenmeyeceğimoğlunuzla,istemem.Banakocaolamazo…

—İstemiyorsunuz,öylemi?Hemgeldiniz,hemdeistemiyorsunuzdemek!..

AnfisaPetrovnahiddetindentıkanaraktizperdedenbasbasbağırıyordu.

—Ohaldenediyealdattınızbizi?Oğlumaneyüzlesözverdiniz,gecevaktionunlanediye kaçtınız?Kendinizi zorla kabul ettirerek bizi şaşırttınız,masrafa soktunuz. Oğlumbelki de sizin yüzünüzden iyi bir kısmeti tepti. Belki binlerce ruble getirecek birevlenmeyisizinyüzünüzdenkaçırdı.Yooo!..Bunuödeyeceksiniz,ödemekzorundasınız.Elimizdedelillervar:Gecebirliktekaçtınız…

Ama biz bu parlak nutku sonuna kadar dinlemedik. Dayımı ortaya alarak hep birdendışarıçıktık.Arabamızhemengeldi.

Anfisa Petrovna, kendinden geçmiş bir halde, merdiven başından haykırmaya devamediyordu:

Page 155: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Yaptığınız, ancaknamussuz,densizadamlarınyapacağı iş.Sizi şikâyetedeceğim!..Bunun hesabını vereceksiniz… Şerefsiz bir eve gidiyorsunuz Tatyana İvanovna! Yegorİlyiç‘enasılolsavaramazsınız:O,burnunuzundibindeşumürebbiyeyimetrestutuyor…

Dayım titredi, sarardı, dudağını ısırdı ve Tatyana İvanovna’ya arabaya binmesi içinyardıma koştu. Arabanın beri yanına geçtim, binme sıramı bekliyordum. Birdenbireyanımda Obnoskin peyda oldu. Beni elimden yakaladı. Yüzünde ümitsizliğe yakın birifadeyleelimikuvvetlicesıktı:

—Hiçolmazsasizbendenarkadaşlığınızıesirgemeyin!dedi.

Ayağımıarabanınbasamağınakoyarak:

—Hangiarkadaşlığımıyani?diyesordum.

—Dahadün,sizinçokaydınbiradamolduğunuzuanladım.Beniayıplamayın:Buiştehiçsuçumyok,annemkandırdı…Benimençokedebiyatamerakımvar…

—İnanıyorumefendim,inanıyorum,dedim.

Bindik, atlar hızla yola koyuldular. Arkamızdan epey zaman Anfisa Petrovna’nınhaykırmalarıyla bedduaları duyuldu. Evlerin pencerelerinden birtakım tanımadığımızsuratlaruzanıyor,biziadetavahşibirmeraklaseyrediyorlardı.

Arabada bu defa beş kişi olmuştuk.AmaMizinçikov, yerini BayBahçeyev’e vererekarabacınınyanınaoturdu.BöylelikleBayBahçeyev,Tatyanaİvanovna’nınkarşısınadüştü.

Tatyana İvanovna, onu götürdüğümüze pek memnundu, ama hâlâ ağlıyordu. Dayımelinden geldiği kadar onu avutmaya çalışıyor; kendisi kederli, düşünceli görünüyordu.Anfisa Petrovna’nın kudurmuş bir halde sarf ettiği sözlerin kalbini incittiği belliydi.Bununla beraber, Bay Bahçeyev aramızda olmasaydı dönüşte yolculuğumuz tamamıylaüzüntüsüzgeçecekti.

Tatyanaİvanovna’nınkarşısınaoturduktansonraBahçeyev’etuhafbirhalgelmişti.Birtürlüsakinolamıyor,oturduğuyerdeboyunakıpırdanıyor,pişmişıstakozgibikızarıyordu.HeledayımTatyanaİvanovna’yıtesellietmeyebaşlayınca,bizimşişkogözlerinikorkunçkorkunç döndürüyor, dehşetli kızıyor, üstüne varılan bir buldog gibi homurdanıyordu.Dayım ona endişeyle bakıyordu. Sonunda ruh halindeki olağanüstülük Tatyanaİvanovna’nın gözüne çarptı, ona dikkatle bakmaya başladı. Ardından bize baktı,gülümsedi. Sonra birden şemsiyesini kaptığı gibi, Bay Bahçeyev’in omuzuna hafifçeindirdi.Gayettatlıbirişveyle;

—Çılgın!dedivehemencecikyüzünüyelpazesiyleörttü.

Hareketi,dolukabıtaşıransondamlaoldu.

Şişko:

—Neee?..diyekükredi.Budanedemekmadam?Artıksırabanageldiha?..

Tatyanaİvanovnaise:

—Çılgın, çılgın!.. diye tekrarlayıp duruyordu. Sonra birdenbire kahkahayı basarak elçırpmayabaşladı.

Bahçeyevarabacıya:

Page 156: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Dur!diyehaykırdı.

Durduk.Bahçeyevarabanınkapısınıaçtı,aceleaceleinmeyekoyuldu.Dayımşaşkınlıkiçinde:

—Aman,neolduStepanAlekseyiç?dedi.Nereye?

Şişko,hiddetindentirtirtitreyerek:

—Yok,yeter artık! cevabınıverdi.Yerebatsınbütündünya, seninle âşıkdaşlık etmekiçinkocadımbenartıkmadam.Yolortasındaöleyim,daha iyianacığım.HadigülegülemadamKoman-vu-porte-vu!

Sahidendeyayayürümeyebaşladı.Arabaağırağıronutakipediyordu.

Dayımartıksabrıtükenerekbağırdı:

—StepanAlekseyiç,çocukluketme;binartık.Eveyetişeceğiz!

ŞişmanlığıyüzündenyürümeyiunutmuşolanStepanAlekseyiç,tıkanarak:

—Yıkılsınbe!..cevabınıverdi.

BununüzerineMizinçikovarabacıya:

—Hızlısür!..diyebağırdı.

— Dayımın aman dur, ne yapıyorsun! Demesine kalmadan, araba olanca hızıyla yolalmayabaşladı.Mizinçikovyanılmamıştı:Buhareketgerçektenetkisinigösterdi:

Arkamızdan:

—Dur,dur!..diyeacıbirhaykırışduyuldu.Durhaydut!..Durcanavar,dur!..

Şişko tıkanmış, bitkin, bir halde, alnı boncukboncuk ter içinde bize yetişti.Kravatınıçözmüş,şapkasıelinde,sessizce,suratıasıkbirhaldearabayagirdi.Onayerimiverdim.Adamcağız böylelikleTatyana İvanovna ile karşı karşıya değildi.O ise bütün bu sahneboyunca gülmekten kırılıyor, ellerini çırpıyordu, yolumuzun sonuna kadar StepanAlekseyiç‘esükûnetlebakamadı.Ötekide,tersine,evevarıncayakadarhiçağzınıaçmadı,ısrarlaarabanınarkatekerleğinindönüşünüseyretti.

Stepançikovo’ya döndüğümüz zaman öğleydi. Ben doğru pavyonuma geçtim.Gavrilaçaygetirdi.İhtiyaruşaktanhavadisalmakistedimsede,peşisıradayımyetiştiveonubiryereyolladı.

Page 157: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

II

Page 158: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Havadis

Dayımaceleacele:

—Sanaayaküstüuğradımkardeş,diyebaşladı.Hemenhabervereyim,dedim.Herşeyiöğrendim…İlyuşa,SaşaveNastenka’danbaşkahiçbirikiliseyegitmemiş.Annemiyinesancılar tutmuş. Şimdi Foma’ya gitmeyi kararlaştırmışlar. Beni de çağırıyorlar. Yalnız,Foma’nınisimgününükutlayayımmı,yoksakutlamayayımmı,bilmiyorum?Bu,önemlinokta.Sonraonlarbuolayı nasıl karşılayacaklar?Müthiş şeySeryoja!.. İçimdeöylebirduyguvarki…

Acelesözünükeserek:

—Tam tersine dayıcığım, dedim.Her şeymükemmel gidiyor.Bir kere bundan sonraTatyana İvanovna ile evlenemezsiniz; bu az şey mi? Bunu size daha yolda anlatmakistemiştim.

— Orası öyle canım, öyle! Ama bunlar başka meseleler… Şüphesiz, bütün bunlarTanrı‘nın emriyle oluyor. Ama ben bundan bahsetmiyorum. Ne zavallı şu Tatyanaİvanovna!Nelergeliyorbiçareninbaşına!AlçakkerataObnoskin!..Bununlaberaberniye“alçak”diyorum?Onunlaevlenseydim,bendeaynışeyiyapmayacakmıydım?..Amabenhep başka şeylerden konuşuyorum… O hınzır Anfisa Petrovna’nın demin Nastya içinbağırabağırasöyledikleriniduydunmu?

—Duydumdayıcığım.Buişteaceleetmenizingerektiğinianlamışsınızdırtabii.

—Evet,nepahasınaolursaolsun,hareketegeçmeliyim.Önemliangeldi çattı.Yalnızbirader,birnoktayıhiçdüşündüğümüzyok;bütüngecebununlakafamıyordum:Acabaobanavarırmı?..Meseleburada…

—İlahidayı!..Sizisevdiğinikendisisöylediktensonra…

—Söylediamaazizim,arkasındandahemen“Sizedünyadavarmam!”diyeekledi.

—Amandayıcığım,gerçiböylesöylediama…bugünküdurumbambaşka.

— Öyle mi sanıyorsun? Yok Sergey, bu nazik bir iş, gayet nazik mesele. Hımm!..Biliyor musun, bu gece canım sıkkındı, ama yine de yüreğimde bir saadet ezginliğivardı…Ehhoşça kal, kaçıyorumartık.Bekliyorlar, zatengeç kaldım.Bir iki laf atalımdiyeuğramıştım.

Sonrayinedönerek:

—AhTanrım! diye bağırdı.En önemli şeyi unuttum:Ona, yani Foma’ya birmektupyazdım.

—Nezaman?

—Gece.Sabah,şafaklaVidopliyasov’layolladım.İkikâğıtdoldurdum.Herşeyiolduğugibi, açık, içten,anlattım.Nastenka ileevlenmekzorundaolduğumuyazdım.Bahçedekibuluşmamızı yaymaması için yalvardım. Annemi bu işe razı etmesi için, ruhununasilliğine güvendiğimi bildirdim. Elbette ifadem, yazış şeklim pek iyi olmadı amakardeşim,içimdennegeldiyseonlarıgözyaşlarımlaıslatarakyazdım.

Page 159: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Sonra?..cevapalmadınızmı?

— Şimdilik hayır. Yalnız demin, takibe çıkmaya hazırlandığımız sırada antredekarşılaştım.Ayağındaterlikleri,başındatakkesiylegecekıyafetindeydi.Takkeyleyatar…Biryerekadarçıkmıştıherhalde.Hiçbirşeysöylemedi,bakmadıbile.Yüzüneşöyleyangözlebirbaktım;hiç,sankibenigörmemişgibiydi.

—Onagüvenmeyindayı.İşiniziberbateder.

Dayımellerinisallayarak:

—Hayır, hayır!..Öyle deme kardeş! diye bağırdı. Ben eminim; hem de bu artık sonümidim.Bunu o da anlayacak, takdir edecektir. Evet dırdırcı, aksi adamdır, bunu kabulederim, ama mertlik, yükseklik göstermek söz konusu olunca, inci gibi parlayıverir…Evet, tam bir inci gibi. Sen onu, asaletinin bütün yüksekliğine erişmiş görmedin deondan…FakatTanrım!Yagerçektendünkü sırrımı açığavurursa?..OzamanneolacakSergey?Dünyadainanılacaknekalırki?Amahayır,böylealçakbiradamdeğildiro.Benonuntırnağıolamam.Öylebaşınısallamaoğlum,olamamya!

AşağıdanMatmazelPerepelitsina’nıntatsızsesigeldi:

—Yegorİlyiç,annenizsiziniçinmeraklanıyorlar.Evialtüstettiler,bulamadılarsizi…

Bayan Perepelitsina, herhalde açık pencereden bütün konuştuklarımızı duymuşolmalıydı.

Dayımtelaşlandı.

—AmanTanrım, geç kaldım…Felaket!OğlumSeryoja, Tanrı aşkına giyin de orayagel! Sana zaten bunun için gelmiştim, birlikte gidecektik. Geliyorum Anna Nilovna,hemen,şimdigeliyorum.

Yalnız kalınca Nastenka ile deminki konuşmamızı hatırladım. Dayıma bundan sözaçmadığımiçinmemnunoldum:Dahaçoküzülecekti.Büyükbirfırtınakopacağınıtahminediyor, dayımın işlerini yola koyarak Nastenka’yı nasıl isteyeceğini bir türlü aklımalmıyordu. Tekrar söylüyorum, mertliğine tam olarak inandığım halde, başarıyaulaşabileceğinoktasındaistemeyerekiçimdebirgüvensizlikduyuyordum.

Fakat acele davranmam lazımdı. Dayıma yardım etmeyi kendim için bir ödevsayıyordum.Hemengiyinmeyebaşladım.Bununlaberaber,çokaceleettiğimhaldeözenlegiyineyimdiyebirazzamankaybettim.OaralıkodayaMizinçikovgirdi.

—Sizialmayageldim,dedi.Yegorİlyiçhemengelmeniziricaediyor.

—Gidelim.

Hazırdım,çıktık.Yolda:

—Oradanevarneyok?diyesordum.

Mizinçikov:

—HepsiFoma’nınodasındatoplandılar;cevabınıverdi.Foma’nınhiçterslikettiğiyok,dalgınduruyor;azaz,şöyledişleriarasındankonuşuyor. İlyuşa’yıöptübile.Yegor İlyiçtabii bayıldı… Foma demin Perepelitsina ile isim gününü kutlamasınlar diye haberyolladı:Denemekistemiş…Kocakarıamonyakkoklayıpduruyor,amaFomasakinleştiği

Page 160: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

için o da pek heyecanlı değil. Bugünkü olayla ilgili tek söz edilmiyor. Sanki bir şeyolmamışgibi.Fomasusuyordaondanağızlarınıaçmıyorlar.Halbukibizyokken,kocakarıbirlikte değerlendirmek için epey yalvarıp yakarmış, kapısını zorlamış, ama bizimkiçıkmamış, insanlık için dua ettiği filan yollu bir cevap vermiş. Bir şeyler kuruyor o,suratından belli. Ama Yegor İlyiç, surattan anlayacak kudrette olmadığı için Foma’nıntatlılığındanpekmemnun.TambirbebekbuYegorİlyiç!..İlyuşadaşiirminehazırlamış,benidesizialmayagönderdiler.

—YaTatyanaİvanovna?

—NeolmuşTatyanaİvanovna’ya?

—Odaoradamıdemekistiyorum?Onlarlabirliktemi?

Mizinçikov,birazsoğukbiredayla:

— Hayır, odasında; cevabını verdi. Dinleniyor, ağlıyor bir yandan da… Belki deutanıyor.Şey…omürebbiyedeyanındasanıyorum.A,budane?Yağmurgelecekgaliba?Şugöğebakın!

Göğünbirtarafındabelirenkapkarabulutabakarak:

—Evetsanırımyağmurgeliyor,dedim.

Sonra:

—ŞuObnoskinhakkındanedüşünüyorsunuz,doğrusöyleyin,diyedevamettim.

Bu konuda Mizinçikov’un düşüncesini öğrenmeden içim rahat etmeyecekti. Birdendurdu,kızardı,ayağınıyerevurarak:

— Bahsetmeyin bana ondan! Hatırlatmayın bu keratayı!.. diye bağırdı. Aptalın,avanağın âlâsı!.. Böylemükemmel işi, bu kadar parlak bir düşünceyimahvetti…Onundalaverelerini gözden kaçırmakla ben de eşeklik ettim tabii. Bunu açıkça söylüyorum.Belki sizin istediğiniz de buydu zaten…Ama yemin ederim, eğer işi becermiş olsaydı,belkideonuaffederdim.Aptal, ahmak!Cemiyetböylelerininasıl içindeyaşatıyor,nasıltahammülediyorbunlara,hayret!NiyeonlarıSibirya’yasürgüne,küreğegöndermiyorlar?Amayağmayok!Beniatlatamazlar.Denedimbirkere,buseferkozumuzupaylaşacağız.Şimdikafamdayenibirdüşüncevar,onuişlemeklemeşgulüm.Sizhakverincanım;elinahmağı düşüncenizi çalıp, üstelik giriştiği işi başaramazsa, onun acemiliğine kurbangitmenizhaktanrevamı?Haksızlıktırbu.HemdeşuTatyanayüzdeyüzkocayavarmalı,bu onun için ihtiyaç… Zaten henüz evlenebilir diye, onu bugüne kadar tımarhaneyesokmadılar.Sizeyenidüşüncemianlatıvereyim…

—Amabunusonrayabıraksakdahaiyiolacak,diyesözünükestim.Geldikartık.

—Peki,peki;sonraolsun.

Mizinçikovçarpıkbirgülümseyişledudaklarınıburuşturdu.

— Şimdi de… Şey, nereye gidiyorsunuz siz? Doğruca Foma Fomiç‘e demiştim ya.Arkamdan gelin. Siz orasını görmediniz daha. Yeni bir komedya ile karşılaşacaksınız.Çünküartıkherşeykomedyahalinialdı.

Page 161: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

III

Page 162: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

İlyuşa’nınİsimGünü

Foma’nın işgal ettiği iki oda büyük, gayet güzel ve evin diğer odalarından daha iyidöşeliydi.Büyükadamtambirkonforiçindeyaşıyordu.Duvarlardakiyeni,güzelkâğıtlar,renkliperdeler,halılar,boyaynası,şömine,yumuşak,şıkkoltuk takımı,bütünbunlarevsahiplerinin Foma Fomiç‘e gösterdikleri şefkati, ilgiyi belirtmekteydi. Pencerelerde,pencerelerin önündeki yuvarlak mermer masaların üzerinde çiçek saksıları duruyordu.Çalışma odasının ortasında kırmızı çuhayla örtülü, büyük birmasa vardı.Masanın üstükitapvekaralamalarladoluydu.

Mükemmel bir pirinç hokka ile Vidopliyasov’un bakımıyla uğraştığı bir yığın kalem,Foma Fomiç‘in çetin düşünce çalışmasını göstermek üzere hep masanın üstünesıralanmıştı.

Sırası gelmişken şunu da söyleyeyim: Foma, burada aşağı yukarı sekiz yıl oturduğuhalde işe yarayacak tek bir şey yazmamıştı. O öbür dünyaya göçtükten sonra, bıraktığıkaralamaları karıştırdık. Hepsi de şaşılacak derecede eften püften şeylerdi. Mesela,başlanmıştarihibirromanbulduk.Olayyedinciyüzyılda,Novgorod’dageçiyor…Sonra“MezarlıktaBirKeşiş”adlı,serbestnazımlayazılmışgayetsaçmabirmanzume…Bundanbaşka,Rusköylüsününönemliözelliğiveonayapılacakmuamelehakkındaanlamsızbirincelemeyle, sosyete hayatından alınmış ve o da bitirilmemiş, “KontesVlonskaya” adlıbüyükhikâyevardı.Başkabir şeydebırakmamıştı.HalbukiFomaFomiç,heryılkitap,dergigetirtmesiiçindayımaepeyparasarfettirirdi.Amabunlardançoğununsayfalarıbileaçılmamış halde durduğunu görmüştük. Sonraları, Foma Fomiç‘i kaç kere, Pol döKok’un[46] romanlarını okurken yakalamıştım. Başkaları bunları okuduğunu görmesindiyedaimasaklardı.Çalışmaodasınınduvarındaevinavlusunaaçılanbircamlıkapıvardı.

Bizi bekliyorlardı. Foma Fomiç, topuklarına değen bir redingot giymiş, ama yine dekravatsızdı, rahat bir koltukta oturuyordu. Gerçekten sessiz, düşünceliydi. Odayagirdiğimiz zaman kaşlarını kaldırdı, soruşturan bir bakışla bana baktı. Onu başımlaselamladım.Hafifçe,amaoldukçanezaketlebaşınıeğerekkarşılıkverdi.FomaFomiç‘iniltifatını görünce büyükannem de gülümseyerek beni selamladı. Zavallı, gözbebeğinin“Tatyanaİvanovnaolayı“nıbukadarsessizkarşılayacağınıummamıştı.Buyüzdenşimdiçokneşelenmişti,halbukisabahsahidenbayılmış,çırpınışlariçindekıvranmıştı.Oturduğusandalyenin arkasında her zamanki gibiMatmazel Perepelitsina duruyordu.Dudaklarınıiyicebüzmüş,kemiklielleriniovuşturaraktatsız,kötükötügülümsüyordu.

Generalkarısınınyanında,daimaolduğugibi,kibarlardanikisessizdalkavukkocakarıoturuyordu. Ayrıca o sabah uğramış bir rahibe ile çiftlik komşularından, o da yaşlı vekonuşkan olmayan bir bayanmisafir vardı. Bu bayan kilise dönüşünde generalin sayıneşlerininbayramınıkutlamakiçinuğramıştı.

Teyzem Praskovya İlyiniçna bir köşeye büzülmüş, merak içinde Foma Fomiç‘leannesinebakıyordu.Dayımkoltuğaoturmuştu.Gözlerigörülmemişbirsevinçlepırılpırılparlıyordu. Karşısında kırmızı bayramlık mintanını giymiş, bukleleri özene bezenekıvrılmış,birmelekkadargüzelİlyuşaduruyordu.

SaşaileNastenka,babasınıböylebirgünde,derslerindegösterdiğibaşarıylasevindirsin

Page 163: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

diye, evdekilerden gizli olarak ona bir şiir ezberletmişlerdi. Dayım memnuniyetindenneredeyseağlayacaktı.Foma’nınumulmadıktatlılığı,annesininneşesi,oğlununisimgünüonataşkınbirsevinçvermişti.Butoplusaadeteortakolmam,şiirleridinlememiçinbenimdedavetedilmemiricaetmişti.

HemenarkamızdangelenSaşa ileNastenka, İlyuşa’nınyanındadurdular.Saşaboyunagülüyordu;oandaçocukçabirsaadetiçindeydi.OnabakarakNastenkadagülümsemeyebaşladı. Halbuki bir dakika önce, odaya girdiği zaman yüzü sararmış, mahzundu.Yolculuğundan dönen Tatyana İvanovna’yı yalnız o karşılamış, avutmaya çalışmıştı.Burayagelinceyekadarhepyukarıda,yanındakalmıştı.

Afacan İlyuşa da bir yandan öğretmenlerine bakıyor, bir yandan da galiba gülmemekiçinkendinizortutuyordu.Sankiüçü,sonderecekomikbirşakahazırlamışlardıdaşimdibunuyapmayahazırlanıyorlardı.AmaBahçeyev’iunuttum.

Stepan Alekseyiç, biraz ötede, öfkesi hâlâ geçmemiş, yüzü kızarmış bir halde,sandalyede somurtarak, konuşmadan oturuyor, ikide bir hızla burnunu temizliyordu.Buaile bayramında oldukça neşe kaçıran bir hali vardı. Yejevikin durmadan etrafındadolaşıyor,yılışıyordu.Zatenoherkeseyılışıyor,generalkarısının,misafirbayanınelleriniöpüyor, Matmazel Perepelitsina’ya bir şeyler fısıldıyor, Foma Fomiç‘e hizmet ediyor,kısacası,ortalıktadönüpduruyordu.Odabüyükbirilgiyleİlyuşa’nınşiirlerinibekliyordu.Odaya girdiğim zaman beni hemen en derin bir saygı ve sadakati belirten selamlarla,eğilmelerlekarşıladı.Kızınıkorumak,onuStepançikovo’danalıpgötürmek içingelmişebenzemiyordu.

Dayımbenigörüncesevinçlebağırdı:

—İşteodageldi!.. İlyuşabizeşiirlerhazırlamışbirader!Hiçbeklemiyordum,tambirsürpriz! O kadar şaşırdım ki… Sana özellikle haber yolladım. Şiir okunmasını da sengelinceye kadar geri bıraktırdım. Otur şuraya. Dinleyelim. Foma Fomiç, doğru söylekardeşim, benim gibi ihtiyarı sevindirmek için bu düşünceyimutlaka sen vermişsindir!Yeminederimkiböyledir.

Dayım Foma’nın odasında böyle bir sesle konuşabildiğine göre, her şeyin iyi olmasıgerekiyordu. Ama yazık ki, dayımın, Mizinçikov’un dediği gibi, yüz ifadesinden pekanladığı yoktu. Foma’nın yüzüne bakınca, elimde olmayarakMizinçikov’a hak verdim:Bununarkasındanbirşeylerçıkacaktı…

Foma,ölgün,adetadüşmanlarıaffedenbirinsansesiyle:

—Meşgul olmayın benimle albay, dedi. Sürprizin değerini şüphesiz takdir ediyorum.Bu,çocuklarımızınduyarlılığını, iyiahlâkınıgösterir.Şiirlerdüzgünkonuşmayısağlamayönünden faydalıdır. Ama ben bu sabah şiirle meşgul değildim Yegor İIyiç, duaediyordum…bunubiliyorsunuz…Bununlaberaberşiirdinlemeyehazırım.

Oaralıkİlyuşa’yıkutlayaraköptüm.

—SahiFoma,affet,unuttum…YinededostluğundaneminimFoma.ÖpçocuğumubirdahaSeryoja!Baknasılbirçocukoldu!Hadibaşlaİlyuşka!Neyeaitmişbuşiir?HerhaldeLomonosov’dantumturaklıbirkasideolmalıha?

Dayım heybetli bir tavır aldı. Sevincinden, sabırsızlığından yerinde oturamıyordu.

Page 164: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Saşenkagüçlüklegülmesinitutmayaçalışarak:

— Hayır babacığım, dedi. Lomonosov’dan değil. Vaktiyle asker olduğunuz vedüşmanlarla savaştığınız için İlyuşa askeri bir konu üzerine bir şiir ezberledi. “PambaKuşatması”babacığım.

— Pamba Kuşatması mı?.. Yaa!.. Hatırlayamıyorum. Pamba da neymiş? Sen biliyormusunSeryoja?Herhaldekahramancabirşeyolmalı.

Dayımbirkeredahaheybetlibirtavırtakındı.

Saşenkaemirverdi:

—Okuİlyuşa!

İlyuşayavaş,amapürüzsüzveaçıkbirsesle,virgüllere,noktalaradikkatetmeden,tamküçükçocuklarınezbereokuduklarışekildeşiirinebaşladı:

“DokuzyıldırPedroGomez,

Pambaşatosunukuşatıyor;

Yalnızsütlebesleniyor,

DonPedro’nunbütünordusuda,

DokuzbinKastilyalı

Hepsi,verdikleriyeminüzerine

Ekmekbileyemiyor,

Yalnızsütiçiyor…”

Dayımşaşkınlıklabanabakarak:

—Ne?..Nasıl?..Nesütüymüşbu?diyebağırdı.

Saşenkasözünükeserek;

—Okuİlyuşa,devamet;dedi.

“…HergünDonPedroGomez,

Pelerininebürünerek,

Kudretsizliğineağlıyordu;

Nihayetonuncuyılgeliyor;

ZalimMağriplilerseviniyorlar:

DonPedro’nunbütünordusundankalan,

Toputopu,

Ondokuzkişi…”

Dayımadetamerakla:

—Amabudasaçmaartık!..diyesöylendi.Bütünordudanondokuzkişikalmış…Oysabaşlangıçtaoldukçabüyükbirkolorduymuş.Nedemekbubirader?!..

Page 165: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

BudefaSaşadayanamadı,içten,çocukçabirgülüşlegülmeyebaşladı.Ortadagülünecekpekazşeyolduğuhalde,onabakarakgülmemekimkânsızdı.

BuçocukçahareketininneşesiiçindebulunanSaşa:

—Buşakaolarakyazılmışbirşiirbabacığım,dedi.Bunuyazanözellikle,herkesgülsündiyeböyleyazmış.

Dayımbirdenneşelenenyüzüile:

—Haa!.. Şaka için; yani mizahi bir şiir, diye bağırdı. Sebepsiz yere değil ben de…Öyle,öyleya!Şakaolsundiye…Amapekgülünç,pekkomikbirşeybu:Bütünorduyusütle açlıktan öldürmüş demek. Sanki ne diye böyle yemin etmişler?Çok zarif bir şey,değil mi Foma? Anneciğim, bu bir mizahi şiir; şairler bazen böyle mizahi parçalaryazarlar…YazarlardeğilmiSergey?Pekkomikbirşiir!..E,sonraneolmuşİlyuşa?

“…Ondokuzkişi!..

DonPedroGomezonlarıtopladı,

Vedediki:“Ondokuzlar!

Sancaklarımızıaçalım,

Hızlaboruçalalım,

Davullaravurarak,

Pamba’dangeriçekilelim…

Gerçikaleyialmadık,

Amagöğüsgeregereyeminedebilirizki,

Şerefvevicdanımızıgözeterek,

Birdefacıkolsun,

Verdiğimizyeminibozmadık,

Tamdokuzyılağzımıza;

Süttenbaşka,

Hiçbirşeykoymadık!..”

Dayım:

— Aptala bakın! diye tekrar okumayı kesti. Dokuz sene süt içmiş diye avutuyorkendini…Övünecekşeymibuyani?Birkoyunyeseydilerdeadamlaraçlıktanölmeseydi.Pekgüzel,mükemmel!..Şimdianladım.Buhicivmi,mecazmı…Nederlerona,ondanolsagerek.Hemde,belki…

Dayımbanadönerekanlamlıbirtarzdakaşlarınıçattı,gözlerinikısarak:

—…Belkideyabancıkomutanlardanbiriiçinyapılmışbirhicivdir;diyedevametti.Nedersin? Ama tabii masum, kibar, kimseyi incitmeyen bir hiciv… Enfes! Pek güzel!Özelliklekibar!Hadiİlyuşadevametbakayım!

Sonra sevgiyle Saşa’ya ve kaçamak bir bakışla, kızarıp gülümseyen Nastenka’ya

Page 166: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bakarak:

—Ahsiziyaramazlarsizi!..dedi.

“Busözlerdencanlanan,

OndokuzKastilyalı,

Eğerlerindesallanarak,

Hepbirağızdan,zayıfbirseslebağırdılar:

SanktoYagoKompostello!

YaşasınDonPedro!

YaşasınKastilyaAslanı…

DonPedro’nunkapelan’ı[47]Diegoda,

Dişleriarasındanşöylemırıldandı:

Benkomutanolsaydım,

Yalnızetyiyerek,Santurinşarabı

İçmeyeyeminederdim!..”

—Bakınişte…Bensizedememişmiydim!..

Dayımpekmemnunolmuştu.

—Bütünordudaakıllıtekbiradamçıkmış,amaodakapelanmış.NedemekbukapelanacabaSergey?Kapitan’ları[48]mıymışyani?

—Rahip,kiliseadamıdayıcığım.

— Hah sahi! Capellanus. Biliyorum, hatırladım. Radklif’in[49] romanlarındaokumuştum.Bunların çeşitli tarikatları vardı, değilmi?Benediktinler filan…Varmıydıböylebirşey?

—Vardırdayıcığım.

—Hım!..Zatentahminediyordum.Peki,sonraneolmuşİlyuşa?Mükemmel,pekgüzelbirparçabu!

“VeDonPedrobunuduyunca,

Gülerekdemişki,

Şakasıpekhoştudoğrusu,

Onabirkoyunhediyeetmeli!”

—Nedegülecekşeyya!Hayaptalhay!Sonunda,yaptıklarınakendisininbilegüleceğigelmiş.İnek!..Demekkoyunlarıvarmışdayememişlerha!Hadidevametİlyuşa.Enfes,mükemmel!..Olağanüstüincebiralay!

—Artıkbittibabacığım.

—Yaa…bitti,öylemi?Öyleya;başkayapılacaknekaldıki?değilmiSergey?..Pek

Page 167: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

güzelİlyuşa.Sonderecegüzel!Gel,öpbeniyavrum!Ahcanımyavrumbenim!..Onakimverdibuaklı?SenmiSaşa?

—Hayırbabacığım,Nastenka.Geçengünberaberokuyorduk.“Nekomikbirşiir,dedi.İlyuşa’nınisimgünüyakın,öğretelimdeokusun.Herkesgülmektenkatılacak.”

—DemekNastenka’nındüşüncesiha?

Dayımbirdenbireçocukgibikızardı.

—Teşekkürederim, teşekkürederim!..diyemırıldandı.Öpbenibirkeredaha İlyuşa!Sendeöpbakayımyaramaz!

Gözlerinin içine sevgiyle bakarak Saşenka’yı öptü. Sonra memnunluktan sankisöyleyeceğinibilemiyormuşgibi:

—DurSaşurka,senindeisimgününgelir!diyeekledi.

Nastenka’yadönerek,buşiirinkiminolduğunusordum.Dayımdatelaşlandı:

—Ya,gerçekten,kiminbuşiir?Herhaldeakıllıbirşairyazmıştırbunu,değilmiFoma?

Foma, “Hımm” gibi bir şey homurdandı. Şiirin okunduğu sürece dudaklarından zehirdolu,alaycıbirgülümsemeeksikolmamıştı.

Nastenka,Foma’yaürkekürkekbakarak:

—Gerçektenunuttum,dedi.

Saşenkahemenatıldı:

—BayKuzmaPrutkovyazmışbabacığım;“Sovremennik”te[50]çıktı.

Dayım:

— Kuzma Prutkov mu?.. Bilmiyorum, dedi. Mesela Puşkin’i tanırım, ama bunubilmiyorum…Bununla beraber, değerli şair olduğu belli, değilmiSergey?Üstelik asil,meziyet sahibi bir adam olduğu da gün gibi açık. Belki de subaylardandır. Değerinianladım doğrusu. Ne mükemmel dergiymiş bu “Sovremennik”! Hep böyle şairleryazıyorsa, mutlaka abone olmalıyız. Severim şairleri. Sevimli çocuklardır. Şiirlerindeanlatmadıkları yok! Hatırlıyor musun Sergey, Petersburg’da, sende bir edebiyatçıgörmüştüm.Netuhafburnuvardı…BirşeymisöyledinFoma?..

DemindenberiyerinderahatduramayanFomaFomiç,şimdiaçıktanaçığa“Kih-kih-kih”diyegülmeyebaşlamıştı.

Sankigülmesinizortutuyormuşgibi:

— Hayır, bir şey yok… dedi. Buyurun, devam edin Yegor İlyiç. Ben sözümü sonrasöylerim. Bakın, Stepan Alekseyiç, Petersburg edebiyatçılarıyla ahbaplığınıza aitanlattıklarınızıpekzevkledinliyor.

Şimdiye kadar biraz ötede, dalgın oturan Stepan Alekseyeviç birden başını kaldırdı,kızardı ve koltuğunda hırsla kıpırdandı. Foma’ya ufak, kanlanmış gözleriyle hiddetlebakarak:

—Beni rahatbırakFoma,sataşma!dedi.Vızgelirbanaedebiyatın!Tanrıbanasağlık

Page 168: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

versinde…gerikalanhepsi,yazarlarınızdaberaber,yerindibinebatsın!..Voltaire’cilerneolacak!..

YejevikinhemenBayBahçeyev’esokuldu.

— Yazarlar hep Voltaire’ci midir? Bunu pek doğru buyurdunuz Stepan Alekseyiç.GeçenlerdeValentin İgnatyiçdeböyle söylüyorlardı, inanmazsınız,banabileVoltaire’cidediler.Oysabenimnekadarazyazdığımıherkesbilir.Hanikadınınbirininbirkâsesütükesilse,bundabileBayVoltaire’isuçluçıkaracaklar.Bizdehepböyle.

Dayımçalımlasözekarıştı:

— Yok canım, dedi. Voltaire, kalemi keskin bir yazardı; kör inanışlarla alay ederdi.BizimanladığımızanlamdaVoltaire’cilikyoktuonda.Buhepdüşmanlarınıniftirasıdır.Nevardazavallıyabukadarsaldırıyorlarsanki!

Foma Fomiç‘in tıslayan kih-kihleri yeniden duyuldu. Dayım onamerakla baktı, belliedecekkadarbozuldu.Utanarak,durumunukurtarmakiçin:

— Dergilerden söz açmıştım Foma, dedi. Sen, dergiler getirtmemiz gerektiğinisöylerkenpekhaklıydınkardeşim.Bendebunun lüzumluolduğuna. İnanıyorum.Nedeolsamedeniyetaşılıyorlar.Bunlarımemleketevlatlarıokumalı.DeğilmiSergey?Hımm…Öyle… mesela şu “Sovremennik”… Ama biliyor musun Seryoja, bence, en önemlibilimlerşukalındergidebulunuyor.Neydionunadı?Hanisarıkaplı…

—“AnayurtNotları”babacığım.

—Evet evet, “AnayurtNotları”.Ne güzel isim, değilmi Sergey?Olağanüstü asil birgaye! Son derece faydalı bir dergi bu, hem de epey kalın, içinde öyle bilimler var ki,okurkeninsanınağzıbirkarışaçıkkalıyor.Geçengünelimegeçtidemerakettim,açtım.Bırakamadan tam üç sayfa okudum. Şaştım kaldım birader! Neydi biliyormusun? Herkelime için bir açıklama vermişler. Mesela, süpürge, kürek, kevgir, demir kanca gibikelimelerin anlamlarını yazmışlar. Bence süpürge, süpürgedir; kanca da kanca… Oysaöyledeğilmişkardeş.Kancanınbilimcebir anlamıvarmış.Hatırımdapekkalmadı, amaişaretmiymiş,mitolojiyleilgilibirşeymiymiş,ne?..Nelerdebuluyorlar!

Foma’nın dayımın bu yeni numarasını nasıl karşılamaya hazırlandığının farkındadeğilim.AmatameşikteoandakapıdaGavrilabelirdivebaşıyerde,durdu.

FomaFomiçonaanlamlıbirbakışlabaktı.Hafif,fakatkesinbirsesle:

—Hazırmı?diyesordu.

Gavrilakederlikederli:

—Hazırefendim;cevabınıverdi,içiniçekti.

—Bohçamıdakoydunmuarabaya?

—Koydumefendim.

—Şuhaldebendehazırım.

Foma, ağır ağır koltuktan kalktı. Dayım ona şaşkınlıkla bakıyordu. General karısıyerindenfırlamış,telaşlaetrafabakınıyordu.

Page 169: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Foma:

— İzin verirseniz albay, diye vakarla söze başladı, şu kancalara ait ilginç konuyu birsüre için bırakmanızı rica edeceğim. Ona ben yokken de devam edebilirsiniz. Bense,sizdenbirdahadönmemeküzereayrılırkensonolarakbirkaçsözsöylemekistiyorum.

Dinleyenlerkorkuveşaşkınlıktanadetakıpırdayamazhaldeydiler.Sonundadayım:

—Foma,Foma!..Neoldu?Nereyehazırlanıyorsun?diyebağırdı.

Foma,gayetsakinbirsesle:

—Evinizi terk etmeyehazırlanıyorumalbay, dedi.Başımı alıp gitmeyekarar verdim.Kendi paramla basit bir köylü arabası tuttum, içinde bohçam var; büyük de değil:Sevdiğimbir iki kitabımla iki kat çamaşır…Okadar.YoksulumYegor İlyiç, amadahadünalmadığımaltınlarınızışimdidekabuledecekdeğilim.

Dayımınyüzükâğıtgibibeyazdı.

—TanrıaşkınaFoma,budanedemekoluyor?

General karısı çığlığı bastı. Ellerini Foma’ya uzatmış, ümitsiz bir halde bakıyordu.Matmazel Perepelitsina onu koltuklarından yakalamak için öne atıldı. Dalkavuklarolduklarıyerdetaşkesilmişlerdi.BayBahçeyevağırbirhareketlesandalyesindenkalktı.

YanımdaduranMizinçikov:

—Komedyabaşladı…diyefısıldadı.Oandauzaktangöğüngürlediğiduyuldu:Fırtınabaşlıyordu.

Page 170: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

IV

Page 171: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Kovulma

Foma,genelşaşkınlıktanzevkalıyormuşgibibirtavırtakınarak:

—Albay,galiba,“Budanedemekoluyor?”şeklindebirsorusordunuz?dedi.Sözünüzühayretlekarşılıyorum.Şimdisizdebanalütfen,şunuaçıklayın:Şuandasiznasıloluyordayüzümebakabiliyorsunuz?İnsanhayâsızlığınaaitbusonpsikolojikproblemiaçıklayındahiçolmazsainsanoğlununbozulduğunugösterenyenibirbilgiyleayrılayımburadan.

Dayımcevapverecekdurumdadeğildi.Korkmuş, ezilmişbir halde, ağzı açık, gözleriyuvalarındanfırlamış,Foma’yabakıyordu.

MatmezelPerepelitsina:

—Tanrım!..Nefelaket…diyeinledi.

Fomadevametti:

—Şimdihiçkarşıkoymadan,hiçbir şey sormadangitmeme izinvermenizgerektiğinianlıyorsunuz ya albay. Sizin evinizde ben, yaşlı, aklı başında bir adam olduğum halde,ahlakımıntemizkalmasıyönündenciddibirendişeduymayabaşladım.Eminolun,bütünsoruşturmalarınızancakrezilolmanızlasonuçlanacaktır.

—Foma!Foma!..

Dayımınalnındasoğukterdamlalarıbelirdi.

—Bunun için, izinverirseniz, sizeyolaçıkmaküzereykenbirkaçvedasözü,evinizdesöyleyeceğimsonsözlerisöyleyeyimYegorİlyiç.Okyaydançıktıbirkere,artıkdönmekyok. Hangi oktan bahsettiğimi anlıyorsunuz tabii. Lakin ayaklarınıza kapanarakyalvarıyorum, eğer içinizde ahlak dediğimiz şeyden bir zerre kaldıysa, şaha kalkmışihtiraslarınızagemvurun.Mahvedicialevhenüzbütünyapıyısarmadan,mümkünolduğukadarçabukyangınısöndürmeyebakın.

—Foma,seniteminediyorumkiyanılıyorsun!..

Dayım yavaş yavaş kendine geliyor, korku içinde, bütün bunların doğuracağı sonucuanlamayabaşlıyordu.

Foma, hep o, sanki yüksek, önemli bir konudan bahsediyormuş haliyle, dayımınsözlerinihiçduymamışgibidevametti:

— İhtiraslarınızı yatıştırmaya bakın, kendinize hâkim olun. “Dünyayı fethetmekistersen,kendinifethet.”İşteherzamankikuralım…Sizbirmülksahibisiniz.Mülklerinizarasındabirelmasgibiparlamanızgerekir.Oysaküçüklerinizenekötüörnekoluyorsunuz.Sizin için gecelerce dua ettim. Saadete ulaşmanız için ne kadar yalvarıp yakardım,olmadı…Çünküsaadetekavuşmakiçinerdemsahibiolmakgerek.

Dayımtekrarsözünükesti:

—AmaolmazkiFoma,senyanlışanlamışsın:Başkaşeylersöylüyorsun…

Fomayinedayımınsözleriniduymadandevametti:

—Evet,mülksahibiolduğunuzuunutmayın.Sanmayınki,keyif,şehvet,mülksahipleri

Page 172: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

sınıfında bulunması gerekli özelliklerdir. Bu muzır bir düşünce! Keyif sürmeyi değil,ödevi;Tanrı‘ya,çara,vatanakarşıödevleridüşünmeli.Birmülksahibiçalışmalı;elindekiköylülergibi,odaçalışmalı…

Bahçeyev:

— Mujiğin yerine ben mi çift sürmeliyim yani? diye homurdandı. Ben de mülksahibiyimde…

FomabudefaGavrilailebirliktekapıdagörünenFalaley’edöndü:

—Sizinlekonuşuyorumbuevinadamları!Beyinizisevin,emirlerinialçakgönüllülükle,itaatleyerinegetirin.Böyleyaparsanız,beylerdesizisevecekler.Sizdealbay,onlarakarşıhak korur ve merhametli olun. Tanrı‘nın yarattıkları, çarın, vatanın size emanet ettiği,çocukgibiküçükkullardıronlar…Ödevbüyük,amabaşarınızdabüyükolacak.

Kederindenneredeysebayılacakhaldeolangeneralkarısı:

—FomaFomiç,canım!Nedirbuiş?..diyebağırdı.

AmaFomageneralkarısınabilealdırışetmedi.

—Yetergaliba,dedi.Şimdiayrıntıyagelelim.Gerçibunlarufak,amagereklişeyler…Yegorİlyiç,Harinskayaçayırındakiotlarhâlâbiçilmemiş.Geçkalmayın:Biçilsin,hemdeçabukbiçilsin.Busizeöğüdümolsun.

—AmaFoma…

—Zıryanovormanındakiağaçlarıkesmekistiyordunuz;bunubiliyorum,kesmeyin.Bu,size ikinci tavsiyemdir. Ormanınız olduğu gibi kalsın. Zira ormanlar, toprağın daimarutubetli kalmasını sağlarlar. Yazık ki bahar ekimini çok geç yaptınız. Hayret edilecekkadargeçkaldınızbaharekiminde!..

—AmaFoma…

—Eh,artıkbukadaryeter.Hepsinisöylemekimkânsız.Hemdesırasıdeğil.Sizeayrıcabir defter içindeyazılı olarak tavsiyelerimiyollarım.Şimdihepinizhoşçakalın, hepinizTanrı‘yaemanetolun,Tanrısizikorusun.(İlyuşa’yadönerek)SendeTanrı‘yaemanetolevladım. Tanrı seni ileridemahvedici ihtiraslardan korusun. Sen de Tanrı‘ya emanet olFalaley,Komarinskaya’yıunut!..Hepinizi,hepiniziTanrı‘yaemanetediyorum…Foma’yıunutmayın.HadiGavrilagidelim.Bindirbenibabalık.

Fomakapıyadoğruyürüdü.Generalkarısıbirçığlıkatarakpeşindenkoştu.

Dayım,Foma’nınarkasındanyetişti,kolundanyakaladı.

—YokFoma,seniböylebırakmamben!

Foma,soğukbiredaile:

—Kuvvetmikullanmakistiyorsunuzdiyesordu.

Heyecanındantitreyendayım:

— Evet Foma, kuvvet de kullanacağım! cevabını verdi. Sen çok şey söyledin.Açıklamalısınbunları.MektubumuyanlışanlamışsınFoma!

Page 173: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Foma,patlakvermekiçinbuanıbekliyormuşgibi,birdenateşlendi.

— Mektubunuzu mu?.. diye tiz perdeden haykırdı. Mektubunuz ha!.. İşte sizinmektubunuz… İşte!.. Yırtıyorum onu, üstüne tükürüyorum, ayaklarımın altındaçiğniyorummektubunuzu ve böylelikle bir insanın yapabileceği en kutsal ödevi yerinegetirmiş oluyorum. Evet, madem beni açıklamada bulunmaya zorluyorsunuz, bunuyapıyorum.Görüyormusunuz?Görüyormusunuz?..

Odanıniçindekâğıtparçalarıuçuştu.

Dayımyüzügittikçesarararak:

—SanatekrarsöylüyorumFoma,anlamamışsın!..diyebağırdı.Benevlenmeteklifindebulunuyorum,kısmetimiarıyorum.

—Evlenmeteklifiöylemi!..Okızıbaştançıkardığınızgibi,benideonaevlenmeteklifedişinizlekandırmayaçalışıyorsunuz.Düngecebahçedesiziağaçlarınaltındagördüm!

Generalkarısıbağırdı,sonrabitkinbirhaldekoltuğayığıldı.Müthişbirkargaşabaşladı.Zavallı Nastenka beti benzi uçmuş, ölü gibi oturuyordu. Saşenka, korkudan İlyuşa’yasarıldı,tirtirtitriyordu.

Dayımkendindengeçerekhaykırdı:

—Foma,busırrıaçığavurursan,dünyanınenadihareketindebulunmuşolacaksın!

Fomacırlamayadevamediyordu:

—Evet,açacağımbusırrı,hemdeböyleliklehareketlerinenasiliniyapmışolacağım!Tanrıbenidünyanınbütünçirkeflikleriniortayadökmekiçinyarattı.Birmujikinsamanlaörtülü damına çıkarak, çevredeki mülk sahiplerine, yoldan geçenlere, yaptığınız şu adihareketibağırabağıraanlatmakisterdim.Evetbilin,hepiniz,hepinizbilinkidüngeceonubu,dünyanınenmasumkızıgörünenkızlabahçede,ağaçlarınaltındayakaladım!..

MatmazelPerepelitsinainceciksesiyle;

—Amanneayıp!..diyevızıldadı.

Dayımyumruklarınısıkmış,gözlerialevsaçarak:

—Foma,fenaolursonra!..diyebağırıyordu.

Fomahâlâcırlıyordu:

—…Oda,bundankorkarak,beniyalandolubirmektuplaiğfaletmekistedi.Benimgibinamuslu,dürüstadamı,cinayetineortaketmekcüretindebulundu.Cinayetinediyorum…çünküoanakadartemizolanbukızı…

—Onahakaretedenbirteksözsöylersen,öldüreceğimseniFoma,yeminediyorum!

—Busözüdesöylüyorumişte:Oanakadarsonderecetemizolanbukızıahlaksızbirkızyaptınız!..

Fomabusonsözlerisöylersöylemez,dayımonuomuzlarındankavradı,birsamançöpügibi çevirdi ve çalışma odasından avluya giden camlı kapıya doğru olanca kuvvetiylefırlattı. Darbe o kadar şiddetliydi ki, kapalı duran kapılar ardına kadar açıldı. Foma,merdivenin yedi basamağından topaç gibi yuvarlanarak avluda boylu boyunca serildi.

Page 174: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Kırılancamşıngırdayarakbasamaklaradöküldü.

Dayımyüzüölügibisararmış:

— Gavrila, al şunu, arabaya bindir, iki dakika içinde Stepançikovo’da kokusu bilekalmasın!diyebağırdı.

FomaFomiç‘inaklınaherşeygelebilirdi,amaböylebirsonuhiçbeklemezdiherhalde.

Bu hadiseden sonra ilk dakikalarda geçen şeyleri anlatamam doğrusu.Koltuğun içineyığılmış general karısının yürekler parçalayıcı haykırışı, uslu, sessiz dayımın bubeklenilmedik hali karşısında Matmazel Perepelitsina’nın taş kesilmesi, dalkavuklarınahlayıpohlamaları,bayılmaderecesindekorkmuşNastenkaveetrafındatelaşlananbabası,aklını kaybedecek kadar ürken Saşenka, derin bir heyecan içinde odada dolaşarakannesinin ayılmasını bekleyen dayım ve nihayet efendilerinin hesabına ağlayan Falaley,bütün bunlar tarifimümkün olmayan birmanzaraydı. Şunu da ekleyeyim, tam o sıradadehşetlibirfırtınakoptu.Arkaarkayagökgürledi,nihayetiriyağmurtaneleripencerelerincamlarınavurmayabaşladı.

BayBahçeyev,boynunuöneuzatarakelleriniaçtı.

—Ammadabayram!..diyemırıldandı.

Bendeheyecanımahâkimolamıyordum.Bahçeyev’efısıldayarak:

—İşfena,dedim.AmahiçolmazsaFomakovuldu.Artıkgeridöndüremezler.

Dayımannesininkoltuğununönündedurarak:

—Anneciğim,kendinizegelebildinizmi?diyesordu.İyileştinizmi?..Benidinleyebilirmisiniz?

Anasıbaşınıkaldırdı.Şimdiyekadarhiçböylehiddetlihaldegörmediğioğlunayalvaranbirbakışlabakıyordu.Ötekidevametti:

—Anneciğim,artıkbıçakkemiğedayandı;sizdegördünüz…Bumeseleyibuşekildeanlatmakistemezdim,amamadembirkereaçıldı,artıkörtbasetmeyeimkânyok.İftirayıduydunuz, şimdi de doğruyu dinleyin. Anneciğim, ben bu dünyanın en asil, en yüksekgenç kızını seviyorum… Çoktandır seviyorum ve hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim busevgiden.Çocuklarımıbahtiyaredecek,sizinsonderecesaygılıbirkızınızolacak.Bununiçin yanınızda, akraba ve dostlarımın huzurunda dileğimi önüne seriyor, karım olmayıkabulederekbanaenbüyükşerefibağışlamasınıyalvarıyorum.

Nastenkatitredi,kızardı,oturduğukoltuktansıçradı.Generalkarısı,birsüreoğlununnesöylediğinianlamıyormuşgibionabaktı.Sonrabirdenacıbirçığlıkkopararakayaklarınakapandı.

—Yegoruşka, canımevladım!ÇevirFomaFomiç‘i!.. diyebağırmayabaşladı.Hemençevir,yoksa,oolmazsaakşamaçıkmadanölürümben.

Dayım hırçın, baskıcı ihtiyar annesini önünde diz çökmüş halde görünce şaşırdı.Yüzündebir ıstırap ifadesibelirdi.Nihayetkendini topladı, annesinedoğruatılarakonukaldırdı,koltuğaoturttu.

Kocakarıise:

Page 175: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Foma’yı geri çevir Yegoruşka!.. Çevir, onsuz yapamam!.. diye dırlamaya devamediyordu.

Dayımkederlibirtavırla:

—Anneciğim,dedi.Sizeşimdisöylediklerimdenhiçbiriniduymadınızmı?Foma’yıgeriçağıramam artık, anlayın bunu.Namus, temizlikmeleği olan bu kıza ettiği adi, alçakçaiftiradan sonra bunu yapamam. Yapmaya hakkım da yok zaten. Bir erdem hazinesininitibarını iade etmek zorundayım; şerefim emrediyor bunu anneciğim. Anlamıyormusunuz? Bu genç kızla evlenmek istiyorum, duydunuzmu? Birleşmemizi kutsamanıziçinyalvarıyorum.

Generalkarısıyineyerindenfırladı,buseferNastenka’nınönündedizçöktü.

— Anacığım!.. Canım kızım!.. diye cırlamaya başladı. Varma ona. Varma da FomaFomiç‘igeriçevirmesiiçinyalvar,neoluranacığım!..İkigözümNastasyaYevgrafovna,herşeyimisanavereceğim;onunlaevlenmezsen,herşeyimisanabağışlayacağım.Elimdeavucumdakini daha tüketmedim. Köşede bucakta bir şeyim kaldı daha… Hepsi seninolacakkızım, neler vereceğim sana!Yegoruşkadaverecek, tekdiri dirimezaragömmebeni!..FomaFomiç‘igerigetirmesiiçinyalvar.

Kocakarı daha uzun zaman inleyerek saçmalayacaktı ama Perepelitsina ile öbürdalkavuklarbağırarak,inleyerekaylıklıbirmürebbiyeninönündedizçökmesinekızdılar,onukaldırmakiçinüşüştüler.

Nastenka korkudan ayakta zor duruyordu. Perepelitsina, hırsından ağlamaya bilebaşlamıştı.Dayıma:

—Ölümünesebepolacaksınızannenizin!diyebağırıyordu.Öldüreceklerkadıncağızı!..Size deNastasyaYevgrafovna, ana oğulun arasını açmak yakışmaz.BunaTanrı da razıolmaz…

Dayım:

—DilinizitutunAnnaNilovna!diyeonuazarladı.Yeterartıkçektiğim.

— Ben de sizden az çekmedim. Niye öksüzlüğümü başıma kakıyorsunuz? Size köleolmadım daha… Ben de bugüne bugün yarbay kızıyım! Bir daha ayağımı basmamevinize…Bugündenitibaren!

Dayımdinlemiyordubile.Nastenka’yayaklaşarakderinbirsaygıylaelindentuttu.Onaümitsizliğeyakınbirkederlebakarak:

—NastasyaYevgrafovna,dedi.Teklifimiduydunuzmu?

ManeviolaraktambirsarsıntıiçindebulunanNastenka:

—HayırYegorİlyiç,hayır!Bırakalımbunları…cevabınıverdi.

Sonraellerinisıkarak,gözyaşlarıarasındadevametti:

— Önemsiz şeyler bunlar… Siz bunu, dünkünden sonra… Ama buna imkân yok,görüyorsunuz ya.YanılmışızYegor İlyiç! Sizi daima velinimetim olarak hatırlayacağımve…vedaima,daimasiziniçinduaedeceğim.

Buradasesigözyaşlarıarasındaboğuldu.

Page 176: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Zavallıdayım,bucevabıalacağınıöncedentahminetmişolmalıki,neitiraz,nedeısrarediyordu…Nastenka’yadoğrueğilmiş,elinihâlâelindetutaraksessiz,bitkinduruyordu.Gözlerindeyaşlarbelirmişti.

Nastyadevametti:

— Size daha dün de karınız olamayacağımı söyledim. Görüyorsunuz ki, buradakilerbeni istemiyorlar. Bunu çok önceden hissetmiştim zaten. Anneniz bizi aslakutsamayacaktır…Başkalarıdaöyle…Sizdeileridepişmanolmasanızbile–çünküsonderece mert adamsınız– yine de benim yüzümden, iyi huylarınıza rağmen bedbahtolursunuz.

Nastenka’nınkoltuğununöbürtarafındaduranihtiyarbabası,sözlerinionayladı:

— Tam üstüne bastın: İyi huylarına rağmen…Çok iyi kalplidirler… Doğru söyledinNastenka,doğru.Tambukelimeyikullanmangerekiyordu.

Nastenkasözünedevametti:

—Evinize ikilik sokmak istemiyorum.Benim için hiç üzülmeyinYegor İlyiç.Kimsebana dokunmayacaktır. Babamın yanına giderim… hemen bugün. Ayrılalım, daha iyiYegorİlyiç.

ZavallıNastenkatekrarhüngürhüngürağlamayabaşladı.

Dayımonaderinbirümitsizlikiçindebakarak:

—NastasyaYevgrafovna,busonsözünüzmü?diyesordu.Birteksözsöyleyin,herşeyisiziniçinfedaedeceğim.

Yejevikinyineatıldı:

—SondurYegorİlyiç,son.Herşeyi,hemdeöylegüzelaçıkladıki,doğrusubukadarınıbeklemiyordum. Olağanüstü bir adamsınız Yegor İlyiç, olağanüstü iyisiniz! Bize çokbüyük şeref bağışladınız, ama biz size denk değilizYegor İlyiç. Size zengin, asil, hemgüzel, hem de sesini sözünü dinletebilecek bir eş lazım. Pırlantalar, devekuşu tüyleriiçinde odalarınızda salına salına gezinecek bir eş… O zaman belki Foma Fomiç‘in degönlüolur…Onlardakutsarlar.HemFomaFomiç‘igeriçevirinsiz.Boşuboşunakırdınızadamcağızı.Obunlarıerdeminden,fazlaheyecanındansöyledi.Zatenileride,yaptıklarınınerdeminden ileri geldiğini kendiniz söyleyeceksiniz. Görüyorsunuz ya, olağanüstüsaygıdeğer bir adam! Şimdi ıslanacak orada. Zaman geçirmeden çevirin bari… Çünkünasılolsaçevirmenizgerekecek.

Generalkarısıbağırdı:

—Çeviroğlum,çevir!Adamcağızdoğrusöylüyor.

Yejevikindevamla:

—Öyledirefendim.Validenizboşyereüzülüyorlar.Sizçevirinonu!BizdeNastyailehemenyolaçıkalım.

Dayım:

—DurYevgrafLariyoniç,yalvarırımsana!diyebağırdı.Söylenecekbir sözdahavarYevgraf,birsöz…

Page 177: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Bunu söyledikten sonra odanın öbür köşesindeki koltuğa oturdu, başını eğdi. Bir şeydüşünüyormuşgibigözlerinielleriylekapattı.

O anda hemen evin üstünde dehşetli bir gök gürültüsü duyuldu. Bütün bina sarsıldı.GeneralkarısıylaPerepelitsinahaykırıştılar.Dalkavuklaristavrozçıkarıyorlardı;onlardaBayBahçeyevgibikorkudanbüsbütünaptallaşmışlardı.

Beşaltısesinbirden:

—Anambabam,İlyaPeygamberimiz…[51]diyeinlediğiduyuldu.

Gökgürlemesindensonradehşetlibirsağanakbaşladı.SankiStepançikovo’nunüzerinebirgölünsularıboşanıyordu.

MatmazelPerepelitsina:

—FomaFomiçkırınortasındaneyapacakacaba?..diyecırladı.

Generalkarısıacıacı:

—ÇevironuYegoruşka!diyehaykırdı,çılgıngibikapıyakoştu.

Dalkavukları onu tuttular.Teselli etmeye çalışıyor, ağlaşıp bağrışıyorlardı.Ortalık anababagünüolmuştu.

Perepelitsina:

— Bir redingotla çıktılar; bari paltolarını alsaydılar… diye devam etti. Şemsiye dealmadılar.Şimşekleröldürüronu!..

Bahçeyevdesözekarıştı:

—Evetöldürecek,yüzdeyüz,dedi.Hemdeyağmurdaıslanacak.

—Sizsusunbari!diyefısıldadım.

Bahçeyevhiddetlebanacevapverdi:

—O,insandeğilmiyani?Köpekdeğilya.Şimdisensokağaçıkarmısınbakayım?Gitdeplezir[52]içinbirbanyoyap,görelim!

İşinsonucunuşimdidenhissederekveendişeduyarakdayımınyanınagittim.Oturduğuyerdeadetataşkesilmişti.

Kulağınaeğilerek:

—Dayıcığım,dedim.FomaFomiç‘igerigetirmeyegerçektenrazıolacakmısınız?Şunubilinki,buçokayıpbirşeyolacak.Hiçolmazsa,NastasyaYevgrafovnaburadabulunduğusürece…

Dayımbaşınıkaldırdı,kesinbirtavırlagözleriminiçinebakarak:

—Azizim,dedi.Kararımıverdimartık.Neyapmamgerektiğinibiliyorum.Meraketme,Nastya’yahakaretedilmeyecek.Meseleyionagörehalledeceğim.

Sandalyedenkalkarakannesineyaklaştı:

—Anneciğim,üzülmeyin.FomaFomiç‘igeriçevireceğim;dedi.Arkasındanyetişirim.Amayeminediyorum,buraya ancakbir şartladönebilecek.Deminkihakaretine tanıklık

Page 178: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

edenlerin huzurunda suçunu itiraf ederek bu asil genç kızdan resmen af dileyecek.Yaptıracağım bunu ona! Aksi halde bu eve adımını atamayacaktır. Şunu da yeminlesöyleyeyim ki anneciğim, eğer bunu gönül rızasıyla yapmayı kabul ederse, ayaklarınakapanır, her şeyimi, çocuklarımın hakkına dokunmadan, her şeyimi ona vermeye razıolurum.Artıkbugündenbaşlayarakherşeydenelimiçekiyorum.Bahtımınyıldızı söndüartık!Stepançikovo’yubırakıyorum.Hepinizrahat,gülegüleoturun.Alayagiderekcenkfırtınalarınakarışacak,savaşalanındakaderimeboyuneğeceğim.Yeterartık,gidiyorum!..

O anda kapı açıldı, odadakilerin şaşkın bakışları karşısında kapıda, yağmurdansırsıklam,çamurabatmışbirhaldeGavrilabelirdi.

Dayımonadoğruatılarak:

—Neoldu?Neredengeliyorsun?Fomanerede?diyebağırdı.

Hepsiüstünden tamanlamıyladerelerhalindeçamurlusuakan ihtiyaruşağıheyecanlıbirmeraklasardılar.

— Kayınağacı ormanının yanında bıraktım. Buradan bir buçuk verst ötede… Atşimşektenürktü,hendeğiniçinesıçradı.

Dayım:

—Ee?..diyebağırdı.

—Arabadevrildi…

—YaFoma?..

—Hendeğedüştüler…

—Ee…Anlatsana,bitirsenesözünücanavar!

— Kalçalarını vurdular, ağlamaya başladılar. Atı çıkardım, bindim, haber vermeyegeldim.

—Fomaoradamıkaldı?

—Odakalktı,bastonunualıpyürüyüverdi.

Gavrilasözünübitirmişti,içiniçekti,başınıeğdi.Bayanlarıngözyaşlarıylahıçkırmalarıtarifedilmezbirhaldeydi.

Dayım:

— Polkan’ı getirin! diye bağırarak dışarıya fırladı. Polkan’ı getirdiler. Dayımeyerlenmemişatınüzerineatladı.BirkaçdakikasonradörtnalakoşanatınnalsesleribizeFoma Fomiç‘in arkasından başlayan kovalamacayı haber verdi. Dayım şapkasını bilealmadan yola çıkmıştı. Bayanlar pencerelere üşüştüler. Ağlamalar, oflamalar arasındabirtakımtavsiyelerdebulunuluyordu.FomaFomiçgelirgelmezyapılacaksıcakbanyodan,amonyaklı friksiyondan, içirilecek hatmiden bahsediliyordu. Adamcağızın, “bu sabahağzınabirlokmaekmekbilekoymadıkları,buvaktekadaraçbiilaçkaldıkları”hatırlandı.O aralıkMatmazel Perepelitsina, FomaFomiç‘in kutusuyla birlikte unuttuğu gözlüğünübuldu. Bulunan eşya olağanüstü bir etki yaptı. General karısı bu eşyaya gözyaşları vehaykırışlarla sarıldı, elinden bırakmadan yine pencereye yapışarak yolu gözetlemeyedevametti.

Page 179: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Beklemenin verdiği heyecan son haddini bulmuştu. Odanın köşesinde Saşenka,Nastya’yı teselli etmeye uğraşıyordu. Birbirlerine sarılmış ağlaşıyorlardı. Nastenka, bireliyle İlyuşa’yı tutuyor, küçüköğrencisiyle vedalaşarak onudurmadanöpüyordu, İlyuşada sebebini anlamadığı halde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yejevikin’le Mizinçikov birköşeye çekilmiş, konuşuyorlardı. Genç kızlara baka baka Bahçeyev de neredeyseağlayacaktıgaliba.Yanınagittim.

—Yokbayım,dedi.FomaFomiç‘ingitmesiiçinzamangelmedidaha…Helearabasınakoşulacakaltınboynuzluöküzleribulsunlardaozamandüşünürler.Hiçüzülmeyinbayım.Kedi,sahiplerinievdenatardakendisikalıryine!

Fırtınageçince,BayBahçeyevdedüşüncesinideğiştirmiştigaliba.

Birdenbire:

—Getiriyorlar…getiriyorlar!sesleriduyuldu.

Bayanlarçığlıklaratarakkapıyaüşüştüler.Dayımgideliancakondakikaolmuştu.FomaFomiç‘i bu kadar çabuk getirmesi imkânsız gibi görünüyordu. Ama bilmece kolaycaanlaşıldı: Foma Fomiç, Gavrila’yı yolladıktan sonra, gerçekten “bastonuna dayanarakyolunadevametmişti”,amafırtına,gökgürlemesi,sağnakarasındatekbaşınakalıncapekkorkmuş, gerisin geriye, Stepançikovo’ya dönerek Gavrila’nın arkasından koşmayabaşlamıştı. Dayım onunla köyün içinde karşılaşmıştı. Hemen yoldan geçen bir köylüarabasını durdurarak, yetişen köylülerin yardımıyla, gık bile demeyen Foma Fomiç‘ibindirmişlerdi. Böylelikle onu, Foma Fomiç‘in perişan halini görünce neredeyse aklınıoynatacakhalegelengeneralkarısınınkollarınateslimettiler.

FomaFomiç,Gavrila’dandadahaçokçamurlarabatmış,ıslanmıştı.Ortalığıdehşetlibirtelaş kapladı.Bir kısmı, adamıderhal yukarıya çıkararak çamaşırlarını değiştirmeyi önesürüyordu.Birkısmıdamürvergibikuvvetvericiilaçadlarısayıyor,hiçbirişeyaramadanşurayaburayakoşuşarakhepbirdenkonuşuyorlardı.

Ama Foma, sanki ne etrafındakilerin, ne de olanların farkındaydı. Kollarına girerekodaya getirdiler. Her zaman oturduğu koltuğun yanına gelince, bütün ağırlığıyla çöktü,gözlerinikapadı.Birisi,FomaFomiç‘inöldüğünüsöyleyiverince,ortalıkferyatlarladoldu.Herkesten çok Falaley ağlıyordu.Bayanlar kalabalığı arasından öne geçmeye çabalıyor,illeFomaFomiç‘ineliniöpmekistiyordu…

Page 180: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

V

Page 181: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

FomaFomiçHerkeseSaadetSağlıyor

NihayetFoma,hakuğrunaölmeyehazırlanmışbiradamınsesiyle;

—Nereyegetirdilerbeni?dedi.

YanımdaduranMizinçikov:

—Vay pismendebur!.. diye fısıldadı. Sanki nereye getirdiklerinin farkında değilmiş.Şimdinazlanmalarınıseyredeceğiz!

Dayım:

—Bizdesin Foma, dedi, aramızdasın. Kendine gel, sakin ol! Hem de üstünü değiştirFoma, hastalanırsın yoksa…Hem de az bir şey, ısınmak için ufak bir kadehçik içmezmisin?

Foma,tekrargözlerinikapayarak:

—Malagaşarabıolsaydı,içerdim…diyeinledi.

—Malagaşarabımı?Bilmemki…Evdebulunduğunusanmıyorum.

DayımkızkardeşiPraskovyaİlyiniçna’yaendişeylebaktı.

Öteki:

—Niyeolmasın!diyeatıldı.Tamdörtşişevar.

Praskovyaİlyiniçnaanahtarlarınışıngırdataşıngırdatakilerekoştu.Foma’yıreçelisaransinekler gibi çevreleyen bayanlar arkasından bağırışıp duruyorlardı. Bay Bahçeyev’inhiddetisondereceyibulmuştu.Neredeyseduyulacakbirsesle:

—Malagaşarabıistiyormuş…diyehomurdandı.İstediğişarapdakimseniniçmediğibirnesne… Bu zamanda Malaga içmek için onun gibi teresin biri olmalı… Hay Tanrıhepinizinbelasınıversin!İyiama,benimburadaneişimvar?Neyibekliyorumsanki?

Dayımherkelimedetakılarak:

—Foma,diyesözebaşladı.Şimdi,dinlendiktensonra…Yinearamızdaolarak…YanidemekistiyorumkiFoma,deminenmasumbirmahlukusuçlarken…

Foma,ateşleriçindesayıklıyormuşgibi,konuşmayabaşladı:

—Nerede…Neredeobenimmasumluğum?..Nerede tatlıgünlerim?Temiz,güzelbiryavruyken çayırlarda bahar kelebekleri arkasından koştuğum güzel çocukluk günlerimnerede?..Nerede,neredeozamanlar?Geriverinbanamasumluğumu,verinbanaonu!..

Foma,elleriniaçmış,sankimasumluğunuiçimizdenbiricebinesaklamışgibihepimizeayrıayrısoruyordu.Bahçeyevhiddetindenpatlayacaktıneredeyse.Hırsla:

—İstediğişeyebak!..diyemırıldandı.Masumluğunuvereceklermişona.Muskayapıpboynunamı asacak?Belki bacak kadar yumurcakken de şimdiki gibi haydudun biriydi.Yeminederimkiöyleydi.

Dayımtekrar:

Page 182: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Foma…diyebaşladı.

Oisebağırmayadevamediyordu:

— Nerede, nerede o günler, sevgiye inandığım, insanları sevdiğim, insanlarlakucaklaşarak göğüslerinde ağladığım günler nerede?.. Ve şimdi neredeyim acaba?..Neredeyimben?..

Dayımyükseksesle:

—BizdesinFoma,kendinegel!dedi.Sanabirşeysöylemekistiyordum.

Perepelitsina,yılanbakışlıgözlerindekızgınparıltılarladayıma:

—Barişimdilikağzınızıaçmayın…diyetısladı.

Fomadevamediyordu:

— Neredeyim? Çevremdekiler kimdir? Boynuzlarını bana doğru çevirmiş mandalar,öküzlerbunlar…Hayat,nesinsen?..Yaşıyorsun,yaşıyorsun,şerefiniikiparalıkediyorlar,rezil ediyorlar, hakaret ediyorlar sana, çiğniyorlar seni… Ancak mezarını topraklaörttükten sonra yaptıklarının farkına varacak, zavallı kemiklerini bir anıtın altındaezecekler…

Yejevikinelleriniçırparak:

—Vaycanına!Anıtumuyordemekki…diyefısıldadı.

Fomabağırıyordu:

— Aman, bana anıt dikmeyin!.. Dikmeyin! Anıt gerekmez bana. Benim için anıtıkalplerinizdedikin,başkahiçbirşeyistemem…Hiçbirşey!

Dayımsözünükeserek:

— Bırak bunları Foma, dedi. Sakin ol! Anıtlardan konuşmanın sırası mı? Dinleseneazıcık.Deminbanasitemederken,belkibirandafazlahiddetekapıldın;bunuanlıyorum.Amaerdemkonusunda,seniteminederim,yanıldınFoma.

Perepelitsina:

—Aman susun artık siz de! diye tiz perdeden cırladı.Adamcağız elinize düştü diye,öldürmekmiistiyorsunuzyani?

Perepelitsina’nın ardından generalin karısıyla maiyeti telaşlandı, dayıma susması içinelleriyleişaretetmeyebaşladılar.

Dayımgayetkesinbirtavırlabağırdı:

— Asıl siz susun Anna Nilovna! Ne söylediğimi biliyorum ben. Bu, sevaplı bir iş.Namus, adalet işidir bu Foma. Aklı başında bir adam olduğun için, hakaret ettiğin,dünyanınşuenasilkızındanderhalafdilemelisin.

Foma,güyaunutmuş,nedenbahsedildiğinianlamıyormuşgibi,şaşkınlıklaherkesinayrıayrıyüzünebaktı.

—Hangikızdanafdileyim?Hangikızahakaretetmişimben?..

—EvetFoma.Eğerşimdigönül rızasıyla,mertçesuçunu itirafedecekolursan,yemin

Page 183: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

ederimayağınakapanacağımFomave…

Fomahâlâ:

— Kime hakaret ettim? Hangi kıza?.. diye bağırıyordu. Nerede o? Nerede bu kız?..Söyleyinbanaonunkimolduğununeolur!

O andaNastenka utanmış, ürkek bir tavırlaYegor İlyiç‘e yaklaştı.Kolundan çekerek,yalvaranbirsesle:

— Bırakın onu Yegor İlyiç, af falan istemem ben; dedi. Ne lüzumu var?.. Vazgeçinbundan.

Foma:

—Hah!..Şimdihatırlıyorum!..diyehaykırdı.Tanrım!Şimdihatırlamayabaşladım.

Görünüştebüyükbirheyecanakapılarakyalvarmayabaşladı:

—Yardım edin bunları hatırlamama, yardım edin! Söyleyin:Murdar, uyuz bir köpekgibi buradan kovulmamış mıydım? Şimşek mi çarptı bana? Merdivenden aşağıyaitilmedimmi?..Doğrumubunlar?

Bayanlarınhaykırışmaları,ağlamalarısorularınagayetkuvvetlibircevapolmuştu.

Foma:

— Öyle, öyle… diyordu. Hatırlıyorum… Şimşeğin çakışını, düşüşünü… Sonra gökgürlemeleriyle kovularak, vazifemi yapıp ebediyen uzaklaşmak için buraya nasılkoştuğumu hatırlıyorum. Kaldırın beni! Bu anda her ne kadar halsizsem de vazifemiyapmayamecburum.

Foma’yıhemenkoltuktankaldırdılar.Nutukverenbirhatipgibieliniöneuzattı.

—Albay!diyehaykırdı,iyicekendimegeldimartık.Gökgürleyişleri,aklımıbüsbütünalıpgötürmedi.Sadecesağkulağımsağıroldu,amabubelkidegökgürlemesindendahaçokmerdivendendüşmemyüzündenoldu…Bununlaberaber,nezararıvar!Foma’nınsağkulağındankimene,değilmiya?

Foma bu son sözlerini öyle acı bir alaycılıkla, o kadar dokunaklı bir gülümsemeylesöylemişti ki, yeniden içleri parçalanan bayanların inlemeleri duyuldu. Hepsi dayımagücenik,hattabazılarıhiddetlebakıyorlardı.

Çevresindekilerin kendisi hakkındaki düşüncelerini böylelikle açığa vurmalarıkarşısında dayım yavaş yavaş ezilip büzülmeye başladı. Mizinçikov yere tükürdü,pencereninyanınagitti.Bahçeyevbenikoluylagittikçedahahızladürtüyordu.

Foma,hepsinigururlu,kesinbirbakışlasüzdüktensonratekrarhaykırdı:

—Hepiniz itiraflarımı dinleyin! Siz de kara talihli FomaOpiskin hakkında kararınızıverin Yegor İlyiç. Uzun zamandır sizi takip ediyor, kalpten duyduğum bir heyecanlapeşinizdedolaşıyordum.Takibimisizehiçfarkettirmeden,herşeyi,herşeyigörüyordum.Albay!Belkiyanılmıştım,amasizinbencil,sınırsızbirgurursahibi,görülmemişderecedezevkedüşkünbiradamolduğunuzdanemindim.Buyüzden,dünyadaenmasumbildiğimbirisininşerefiüzerinetitrememikimayıplayabilir?

Page 184: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Nastenka’nınyüzündekiıstırapifadesinigörendayım:

—Foma,Foma!..diyemeraklabağırdı.Pekuzatmadankonuş!

Foma,sankidayımınihtarınıduymamışgibidevametti:

— Ama beni en çok düşündüren o birisinin masumluğu, saflığı değil de, daha çoktecrübesizliğiydi.Nazikduygununkalbindebahargülügibiaçtığınıgörüyordum.Elimdeolmadan Petrarca’nın “Bazen masumiyetin yok olmasına kıl kadar mesafe kalır…”sözlerinihatırlıyordum, için içinüzülüyor, ıstırapçekiyordum.Bir incikadar temizolanbukıziçinbütünhayatımüzerinekefilolabilirdim,amasizegüvenimyoktuYegorİlyiç!Gem,dizginbilmezihtiraslarınızuğrunaherşeyinasılfedaedebileceğinizibildiğimiçin,busondereceasilkızıngeleceğihakkındabirşüphe,birdehşetderyasınadüşmüştüm.

Dayım:

—BununasılaklınagetirebildinFoma!..diyebağırdı.

—…Sizleri içim titreyerek takip ediyordum. Duyduğum ıstırabı anlamak isterseniz,Shakespeare’e sorun.O, size ruh halimi “Hamlet”inde anlatmaktadır. Evhamlı, korkunçbiradamolmuştum.Endişelerim,hiddetimyüzündenherşeyikapkaragörüyordum.Yalnızbukaragörüş,bilinen romanstakikara renkdeğildi.Bundaneminolabilirsiniz…Okızıherzamanbuevdenuzaklaştırmakistememdebuyüzdendi:Onukurtarmakistiyordum…Bunun için beni son zamanda hep aksi, bütün insanlığa ifrit kesilmiş bir haldegörüyordunuz.Ah,kimbarıştırabilir beni şimdi insanlarla?..Misafirlerinize,yeğeninize;astronomi bilmesini istemekleBayBahçeyev’e karşı belki fazla terslik, haksızlık ettim,bunu itirafediyorum.Amaozamanki ruhhalimyüzündenbenikimayıplayabilir?YineShakespeare’e dayanarak söyleyeyim: Geleceği, derin, uğursuz bir girdap halindegörüyordum.Bugirdabındibindebirtimsahyatıyordu…Felaketiönlemeyi,kendimiçinbirödevbildim.Buradabununiçinyaşadığımı,bununiçinyaratıldığımıbiliyordum.Veneoldu?Ruhumdankopupgelenbuasilhareketianlayamadınız,şimdiyekadarancaknefret,nankörlük,alayvehakaretlekarşılıkverdiniz.

Dayımsondereceheyecanlanmıştı:

—MademkiböyleymişFoma,dedi…Elbettebendeanlıyorumki…

— Eğer anlıyorsanız, beni sonuna kadar dinlemek lütfunda bulunun albay! Devamediyorum. Şu halde, bütün suçum bu çocuğun geleceği, saadeti için fazlasıylaüzülmemden ibaretti. Gerçekten de, o size göre henüz bir çocuktur, insanlığa karşıduyduğumyükseksevgi,beniogünlerdeadetabirhiddet,evhamiblisihalinegetirmişti.İnsanların üstüne atılarakonları hırpalamak istiyordum.HemdebiliyormusunuzYegorİlyiç? O zamanki hareketleriniz de sanki özellikle yapılmış, hep vesveselerimin,şüphelerimin yerinde olduğuna inandıracak gibiydi.Biliyormusunuz, dün beni altınlaraboğarak kendinizden uzaklaştırmak istediğiniz zaman ne düşündüm: “Cinayeti dahakolaylıklaişlemekiçinbenimşahsımdavicdanınıuzaklaştırıyorkendinden…”demiştim.

Dayımkorkuiçinde:

— Aman Foma! Demek sen dün böyle şeyler mi düşündün? diye bağırdı. Tanrım,Tanrım!..Hiçaklımagelmemiştibunlar.

Fomasözünedevametti:

Page 185: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Göklerbuşüpheyikalbimesokmuştabirkere…Tesadüfüncilvesibeniaynıakşambahçedeouğursuzsıranınyanınagetirince,aklımanelergeldi,sizdüşünün!Oandabütünşüpheleriminbirdenbiregözleriminönündeaçıkbirşekildegerçekleştiğinigörünce,nelerduydum ben! Tek bir ümidim, zayıf ama yine de bel bağlanabilecek tek bir ümidimkalmıştı.Peki,sonundaneçıktı?..Busabahbunudoğrudandoğruyasizyakıpkülettiniz.Bana bir mektup gönderiyorsunuz. Evlenme niyetinden söz açıyor, gördüklerimianlatmamamiçinyalvarıyorsunuz.“Niçin,”diyedüşündüm;“niçinbunudahaöncedeğilde,şimdi,yakalandıktansonrayazıyor?..Niçinbundanönce,bütünsaadetivegüzelliğiyle–gerçekten aşk insan yüzlerini güzelleştirir– koşarak gelip boynuma atılmadı, sınırsızsaadetinverdiğigözyaşlarınıgöğsümdedökmedi?..Nedenbanaherşeyi,amaherşeyibirbir anlatmadı?.. Yoksa ben faydalı öğütler vermeyecek, sizi yutacak bir timsahmıyım?Saadetiniz için çalışmayan, ancak sizi sokmaya bakan iğrenç bir böcek miyim ben?..”Şöyledüşündüm:“Peki,başkenttenyeğeninigetirerekbukızlaevlendirmeyekalkışmasıniye?..Demekhepimizi olduğugibi, ohavai yeğenini de aldatarak, suçların en büyüğüsayılanniyetiniyerinegetirmeyeçalışacak!”Hayıralbay!Karşılıklısevginizinsuçolduğuüzerindekidüşüncemikuvvetlendirenbiribulunduysa,odoğrudandoğruyasizsiniz.Hemyalnız bu kadar da değil: Bu genç kıza karşı da suçlusunuz. Çünkü beceriksizliğiniz,kendinize güvenmeyişiniz yüzünden bu temiz, dürüst kız, iftiralar, ağır şüpheler altındakaldı.

Dayımbaşınıeğmiş,sesiniçıkarmadanduruyordu.Belliydiki,Foma’nınbelagatibütünitirazları önlüyordu. Dayım kendini tepeden tırnağa kadar suçlu görüyordu. Generalkarısıyla yanındakiler sessiz, derin bir saygı ile Foma’yı dinliyorlardı. Perepelitsina,zavallıNastenka’yahınçdolubiralaylabakıyordu.

Fomasözünedevametti:

—Şaşırmış, kızmış bir halde, üzüntü içinde, odama kapanarak bugün Tanrı‘nın banadoğruyolugöstermesiiçinduaettim.Sonundaşunakararverdim:Sizisonbirdefadahadeneyecektim.Amabunabelkidelüzumundanfazlabirateşlegiriştim;belkiöfkemfazlataşkındı. Bunun neticesi, en asil niyetim yüzünden pencereden dışarıya fırlatıldım…Pencereden aşağı düşerken, “İşte erdemin yeryüzünde gördüğü mükâfat!..” diyedüşünüyordum. Sonra yere yuvarlandım. Bunun ardından neler olduğunu ancak hayalmeyalhatırlıyorum.

Acıklışeylerinanıldığışuanda,yükselençığlıklar, inlemelerFomaFomiç‘insözlerinedevama imkânbırakmadı.General karısı, biraz önceMalaga şarabını getirenPraskovyaİlyiniçna’nın elinden şişeyi kaparakFoma’ya doğru atıldıysa da, öteki gurur dolu bir elhareketiylehemşişeyi,hemgeneralkarısınıitti.

— Durun! diye bağırdı. Sözümü bitireyim… Düştükten sonra ne olduğumubilemiyorum.Bildiğimtekşey,şudakikadailiklerimekadarıslanmış,hastaolmakihtimaliiçinde karşılıklı saadetinizi sağlamak üzere burada bulunmamdır.Albay! Şimdilik açığavurmakistemediğimbirçokşeydenanlıyorumki,kendinizekarşısuçsayılacakderecedegüvensizlikduymanıza rağmen, sevginiz temiz, hattayücedir.Dövülmüş, horgörülmüş,amayinedeortaçağşövalyelerigibi,şerefiuğrundasondamlasınakadarkanınıdökmeyehazır olan ben, o genç kıza hakaret etmekle suçlandım! Şimdi de siz FomaOpiskin’inmaruzkaldığıhakaretlerenasılkarşılıkverdiğinigörün!..Banaeliniziuzatınalbay.

Page 186: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Seve seve Foma! Mademki bu son derece asil insanın şerefi uğruna böyle biraçıklamadabulundun,elbette…AlelimiFoma,pişmanlığımıdaberaber!..

Dayımbununnereyevaracağınıhiçdüşünmeden,coşkuylaeliniuzattı.

Foma, etrafını saran bayanlar kalabalığını aralayarak Nastenka’ya hitap etti. Halsiz,ölgünbirsesle:

—Sizdeeliniziverinbana,dedi.

Nastenkaşaşırdı,bozuldu,ürkekbakışınıFoma’yadikti.

Dayımınelini,elindetutmayadevamedenFoma,tatlılıkla:

—Gelinyavrum,gelin!diyeekledi.Bu,saadetiniziçingereklibirşey…

Mizinçikov:

—Budaneredençıktı?..diyemırıldandı.

Nastyatitreyerek,korkakorka,ağıradımlarlaFoma’yayaklaştı,cesaretsizceeliniuzattı.Fomakızınelinialdı,dayımınavucunakoydu;resmibirtavırla:

— Sizleri birleştiriyor ve kutsuyorum! dedi. Eğer kaderin yere vurduğu cefakâr biradamınkutsamasısiziniçinfaydalıolursa,bahtiyarolun!FomaOpiskin,hakaretlereböylekarşılıkveririşte!Hurraa!..

Şaşkınlığınsınırıyoktu.Buöylebeklenmedikbir sonuçolmuştuki,herkesdonakaldı.General karısı, ağzı açık, Malaga şarabı şişesi elinde, olduğu yerde duruyordu.Perepelitsina sarardı, hırsından titremeye başladı. Dalkavuklar koltuklarında el çırpıpduruyorlardı.

Dayım sarsıldı, bir şeyler söylemek istedi, ama söyleyemedi.Nastya’nın yüzü bir ölügibibembeyazoldu.Ürkekbirtavırla,“Böyleşeyolmaz,”diyemırıldandı,amaartıkolanolmuştu. Foma Fomiç‘in hurrasına –doğrusunu söylemek gerekirse– herkesten önceBahçeyev katıldı. Arkasından ben, benden sonra da hemen babasının boynuna atılanSaşenka’nınçıngıraklısesiduyuldu.Arkaarkayaİlyuşa,YejevikinveensonraMizinçikovbirleştiler.

Fomaikincidefa:

—Hurraa!.. diye bağırdı. Hurraa!.. Şimdi, kalbimin çocukları, şu en şefkatli anneninkarşısındadizçökün.Rızasınıdileyin.Gerekirse,bendeyanınızdadizçökmeyehazırım.

Dayımla Nastya, ürkmüş bir halde birbirlerinin yüzüne bakamıyorlardı. Başlarına negeldiğiniiyiceanlamadangeneralkarısınınönündedizçöktüler.Hepsionlarısardı.Amaihtiyarkadın,taşkesilmişgibiduruyor,neyapmasıgerektiğinibilemiyordu.Fomaburadada imdadayetişti.Odavelinimetininayaklarınakapandı.Bu,kadınınbütünendişeleriniyoketmeyeyetti.Sonundagözyaşlarıarasında,razıolduğunusöyledi.Dayımayağakalktı,Foma’yıolancakuvvetiylebağrınabastı.

—Foma,Foma…

Lakinsesikısıldı,devamedemedi.

Bahçeyev:

Page 187: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Şampanyaisteriz!..Hurra!..diyegürledi.

Amakendinegelen, durumuvebununneticelerini hemenkavrayanPerepelitsina sözekarıştı:

—Hayırefendim,şampanyanınsırasıdeğilşimdi!Mumdikerek,ikonunkarşısındaduaetmek,sonradabütündindarinsanlardaolduğugibi,nişanlılarıikonlakutsamakgerek.

Hepsiderhalbuaklauygunöğüdüyerinegetirmekiçinayağakalktılar;dehşetlibirtelaşbaşladı.Mumyakılacaktı.Bahçeyevbirsandalyealarakmumuikonunönünedikmekiçinüstüne çıktı. Ama altındaki sandalye çekmedi, StepanAlekseyiç de küt diye aşağıya…Fakat düşmedi. Hiç kızmadan, saygı ile yerini Perepelitsina’ya bıraktı. Narin vücutluPerepelitsina işi bir anda başardı;mumyandı.Rahibeyle dalkavuklar istavroz çıkararakyerekapanmayabaşladılar.

İsa’nınikonunuduvardanindirdiler,generalkarısınaverdiler.DayımlaNastyatekrardizçöktü,törenPerepelitsina’nınsofucaöğütleriarasınayapıldı.Nişanlılarıikidebir:

—Annenizinayaklarınadakapanın…İkonudaöpün…Annenizinelinideöpün!..diyeikazettidurdu.

Nişanlılardan sonraBayBahçeyev de ikonu öpmeyi ödev bildi.O da generalin sayınkarısınıneliniöptü.Taşkınbirsevinçiçindeydi.Tekrar:

—Hurra!..diyebağırdı.Şimdiartıkşampanyayıhakettik…

Zaten herkes seviniyordu. General karısı ağlıyordu, ama bu yaşlar artık sevinçgözyaşlarıydı. Foma’nın kutsadığı bu evlenme ona göre de uygun düşmüş, kutsallıkkazanmıştı.ArtıkFomaFomiç‘inpekbüyükbirşeyyaptığını,bundansonraebediolarakyanındakalacağınıhissediyordu;buenönemlinoktaidi.

Dalkavukların hepsi, hiç olmazsa görünüşte, topluluğun sevincine katılmaktaydılar.Dayım kâh annesinin önünde diz çökerek ellerini öpüyor, kâh beni, Bahçeyev’i,Mizinçikov’u,Yejevikin’i kucaklıyordu. İlyuşa’yı kollarının arasında almış, boğarcasınasıkıyordu..

Saşa da Nastenka’yı kucaklayarak öpüyordu. Praskovya İlyiçna’nın iki gözü ikiçeşmeydi.BununfarkınavaranBayBahçeyevonasokuldu,eliniöptü.İhtiyarYejevikin,duygulanmış bir halde bir köşede ağlıyor, dünkü kareli mendiliyle gözlerini siliyordu.Öbür köşede de ağlamaklı olmuş Gavrila derin bir saygı ile Foma Fomiç‘e bakıyordu.Falaley ise hüngür hüngür ağlıyor, herkesin yanına sokularak bir bir ellerini öpüyordu.Herkes hâlâ deminki heyecanın etkisi altındaydı. Kimse konuşmaya cesaret edemiyor,kimseağzınıaçmıyordu.Sankiherşeysöylenmişbitmişti.Yalnızaradabirsevinçlinidalarduyulduğuoluyordu.

Buöyleansızın,öyleçabucakoluvermiştiki,henüzkimse işi tamanlamıylakavramışdeğildi. Yalnız Foma Fomiç tarafından başarılmış olması, meselenin önem ve kesinliğidikkatiçekennoktalardı.

Bu saadete kavuşma anından henüz beş dakika bile geçmeden, Tatyana İvanovnagöründü.Yukarıda, odasında otururken, aşağıda geçen aşk ve evlenme işlerini bu kadarçabuknasılbirsezişleöğrenmiştiacaba?

Page 188: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Odayaneşe içinde, gözleri sevinçyaşlarıyla dolu, zarif bir tuvaletle (bir aralık üstünüdeğiştirmeğidebecermiş!),adetabirkuşhafifliğiylegirdi.ÇığlıklaratarakNastenka’nınboynunaatıldı.

—Nastenka,Nastenka!..Demeksenonuseviyordundabenimhaberimyoktuha!..diyebağırdı.Tanrım!Birbirlerini seviyor, sessizce, gizli olarak ıstırap çekiyorlarmış…Takipediliyorlarmış…Roman bu, roman!..KuzumNastenka, doğrusunu söyle:Gerçektenmiseviyorsunbuçılgını?

Nastya,cevapolarak,Tatyanaİvanovna’yıöptü.

—AmanTanrım,neenfesbirroman!..

Tatyanaİvanovnasevincindenelleriniçırpmayabaşladı.

—BanabakNastya,dedi.Benidinle:Erkeklerinhepsi,amahepsinankördür,zalimdir,sevgimizelayıkdeğillerdir.Amao,belkiiçlerindeeniyisidir.

Sonradayımadönerekkolundanyakaladı.

— Gel yanıma çılgın! diye bağırdı. Gerçekten mi âşıksın? Demek gerçektensevebiliyorsun sen ha?.. Yüzüme bak; gözlerimin içine bakmanı istiyorum. Gözlerininyalansöyleyipsöylemediğinianlamakistiyorum.Hayır,hayır!Yalanıyok…İçlerindeaşkışıldıyor. Ah ne kadar mutluyum! Nastenka canım, sana bir şey söyleyeceğim. Zengindeğilsin,sanaotuzbinrublehediyemolsun…Tanrıaşkınakabulet!Banalazımdeğil…Zatenbanadahapekçokkalıyor…

Nastya’nınkabuletmekistemediğinigörünce,ellerinisallayarak:

—Hayır,hayır,hayır!..diyebağırdı.SizdesusunYegorİlyiç.Sizeaitdeğilbu.HayırNastya, bunu sana hediye etmeye zaten çoktandır karar vermiştim. Ama ilk aşkınıbekliyordum. Saadetinizi göreceğim… Almazsan, beni gücendirirsin Nastya, ağlarımsonra!..Hayır,hayır,hayır!..

Tatyana İvanovna o kadar coşmuştu ki, hiç olmazsa o an için ona itiraz etmekimkânsızdı, hatta yazıktı da. Kimse kıyamadı, onu yatıştırmayı daha uygun bir zamanabıraktılar.Odageneralkarısını,Perepelitsina’yıvehepimiziöpmeyebaşladı.Bahçeyev,büyükbirsaygıileyanınasokularakeliniöpmeizniistedi.

—Anacığım,ikigözüm!Şudeminkiahmaklığımıaffet!Seninböylealtındanbirkalbinolduğunubilmiyordum.

TatyanaİvanovnataşkınbircilveyleStepanAlekseyeviç‘inburnunaeldiveniylehafifçevurdu.

—Çılgın!Seninneolduğunubilmezmiyimben!..diyecıvıldadıvekabarıketeğinionasürterekbirperigibiuçtugitti.

Bahçeyevduygulanarak:

—Çoksaygıdeğerbirkız!..dedi.

Sonragayetmemnun,yüzümebakarak,sankibirsırsöylüyormuşgibifısıldadı:

—Almanınburnunudayapıştırdık…

Page 189: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Şaşkınlıkla:

—Neburunu?..HangiAlmanın?..diyesordum.

—HanişugetirttiğimAlman.Almankarınıneliniöpüyor,ötekidemendiliylegözyaşınısiliyorduya!..Yevdokimdünonutamiretti.Demintakiptendöndüğümüzzamanevebiratlıkoşturdum.Birazdangelirler…Enfesbirşeycanım!

Dayımçılgıncabirsevinçiçinde:

—Foma!Saadetimizisağlayansensin…diyebağırdı.Sanabununeileödeyeyim?

Fomaekşibirtavırtakınarak:

—Hiçbir şeylealbay,cevabınıverdi.Benimle ilgilenmemeyedevam edinveFoma’sızbahtiyarolmayabakın.

Geneltaşkınlıkarasındaunutulmuşgibiolmasınagücenmiştigaliba.

Dayım:

—Bu hep sevincimizden Foma! dedi. Ben nerede olduğumu bile unuttum kardeşim.BanabakFoma,sanahakaretettim.Bunuunutturmakiçinbütünömrümü,bütünkanımıversemgeneyetmez.Buyüzden susuyor,özürdilemeyebilekalkmıyorum.Yalnız şunubil ki, bir gün kafama, hayatıma ihtiyacın olursa, senin için bir uçuruma atlamamgerekirse,emret!Ozamangöreceksin…DahafazlasöyleyecekdeğilimFoma.

Dayımdüşüncesinidahakuvvetliolarakanlatmanınimkânsızlığınıbelirtmeküzereelinisalladı.Foma’yaminnet,yaşdolugözlerlebakıyordu.

MatmazelPerepelitsinadaFoma’yıöverek:

—Böylebirmelektirlerişte!..diyecırladı.

Saşenkadasözekarıştı:

—Evet,öyleymiş!SizinbukadariyibiradamolduğunuzubilmiyordumFomaFomiç.Size karşı saygısızlık ettim, beni affedin Foma Fomiç! Emin olunuz, bundan sonra sizibütünkalbimleseveceğim.Bilseniz,şimdibilesizeöylesaygıbesliyorumki!

BudefadaBahçeyevatıldı:

—ÖyleFoma!Benimgibibiraptalındakusurunabakma!Senitanımıyormuşum.Sensadecebilgindeğil,birkahramanmışsındaFomaFomiç!Bütünevimemrindedir.Amaeniyisiöbürgün,sayınevsahibibayanlavenişanlılarlabirliktebizegelin.Hepbirliktegelincanım!Öyle bir yemek yiyeceğiz ki, övünmek gibi olmasın, ama sofrada kuş sütündenbaşkaherşeyibulunduracağım.Bunuyapmayaahdettim!

Bütün bu sevgi gösterileri arasında Nastenka da Foma Fomiç‘e yaklaştı, uzun lafetmedenboynunasarılaraköptü.

—FomaFomiç,sizbizimvelinimetimizsiniz,dedi.Bizimiçinokadarçokşeyyaptınızki, nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum. Yalnız şunu söyleyeyim; bundan sonra sizin ensaygılı,enşefkatlikardeşinizolacağım.

Sözlerini bitirmedi, gözyaşları arasında boğuldu. Foma onu alnından öptü, onun dagözleriyaşarmıştı.

Page 190: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Çocuklar, kalbimin çocukları! dedi. Mutlu olun, ömrünüz uzun olsun! Arada bir,saadetanlarınızda,buzavallıkovulmuşadamıdahatırlayın.Banagelince…Herşeydenönce şunusöyleyeyimki,belkide felaket erdeminanasıdır.Bunugalibahoppaolmaklaberaber, bazen dolgun düşünceleri de bulunan yazar Gogol söylemişti. Kovulmak birfelakettir…Sopamelimde,yeryüzünüdolaşacağımvekimbilir,belkibu felaketlerbenidahadaerdemliyapacaktır,iştebudüşüncebeniavunduranteknoktaoluyor.

Dayımkorkuile:

—AmanereyegideceksinFoma?diyebağırdı.

HepsitelaşlaFoma’yısardılar.Foma,büyükbirvakarla:

—Deminkihareketinizdensonraevinizdekalabilirmiyimalbay?dedi.

Ama etraftakilerin bağrışmaları sözünü bitirmesine engel oldu. FomaFomiç‘i koltuğaoturttular,yalvardılar,ağladılar,dahabilmemneleryaptılar.Elbetteonun“buevden”çıkıpgitmek düşüncesi ne şimdi, ne demin, ne de dün veya bostanda toprak kazdığı günaklından bile geçmiyordu. İçten duydukları bir saygı ile ayaklarına kapanarak onualıkoyacaklarını biliyordu. Hele şimdi, hepsine saadet sağladıktan, herkesi kendisineyeniden inandırdıktan sonra!.. Hepsi onu baştacı etmişlerdi, bunu kendileri için şeref,saadet sayıyorlardı.Ama ihtimal, demin fırtınadan korkarak tabansızca yoldan dönmesiFoma’nınonurunadokunmuştu.Budaonuyenibirkahramanlıktaslamayakışkırtıyordu.İşinenönemlitarafı,önüneçıkanböylenazlanıpkırıtma,uzunboylukonuşma,gevezeliketme, kendini övme fırsatını kaçıramazdı doğrusu. Kaçırmadı da. Onu bırakmakistemeyenlerinelindenkurtulmayaçalışıyor,sopasını istiyor,özgürlüğünügerivermeleriiçin yalvarıyordu.Gözünün gördüğü yere gidecekti; “bu evde” şerefi iki paralık olmuş,dayak yemişti… Buraya ancak herkese saadet sağlamak için gelmişti. Nihayet,“nankörlerin evindekalarak,yağıbol, ama terbiyesi dayaklayapılmışbir şçi’yi[53]nasılolur da yiyebilirdi?..” Sonunda ısrarı bıraktı, onu yine koltuğa oturttular. Ama çenesiaçılmıştıbirkere…

Bağırırcasına:

— Bana burada hakaret etmediler mi, dillerini çıkarıp alay etmediler mi? diyesoruyordu. Bizzat siz albay, sokak çocukları gibi bana her zaman nanik yapmıyormuydunuz? Evet albay, bu benzetme üzerinde ısrarla duruyorum. Gerçekte bunu fiilenyapmadınız,amamanevinanikleriniziinkâretmezsinizsanırım.Manevinaniklerdebazenmaddilerdendahaağırdır.Dayaktanbahsetmiyorumartık…

Dayım:

—Foma,Foma!.. diyebağırdı.Bunuhatırlatarakmahvediyorsunbeni.Sana söyledimya,buhakareti temizlemekiçinbütünhayatımıversemazgelir.Âlicenapol!Unut,affetvesaadetimizigörmekiçinaramızdakal!BunlarhepsenineserinFoma…

Fomaboyunabağırıyordu:

—…Sevmek, insanoğlunusevmek istiyorum.Amaengeloluyorlar,vermiyorlarbana!Verin, bana bir insan verin de seveyim onu… Nerede o insan? Nereye saklandı?Diogenes’in feneriyle aradığı gibi, ben de hayatım boyunca onu arıyor, bulamıyor,bulamayıncadakimseyisevemiyorum.Yazıklarolsunbeniinsandüşmanıyapana!..“Bir

Page 191: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

insan verin ki seveyim,” diye bağırırken, burnuma Falaley’i dayıyorlar. Falaley’i miseveyim?..Falaley’isevmekistiyormuyumbakalım!HemdeistesembilesevebilirmiyimFalaley’i?Hayır.Niçin?..Çünküo,Falaley’dir.Niçin insanlarısevmiyorumben?Çünküdünyadaki herkes ya Falaley, yahut da bir benzeri. Falaley’i istemem, nefret ediyorumFalaley’den, üstüne tükürüyorum… Ezeceğim Falaley’i!.. İkisinden birini sevmekgerekseydi, Asmodey’i[54] severdim de Falaley’i yine istemezdim. Gel, gel burayacelladım,gel!..

FomaFomiç,birdenFalaley’edöndü.FalaleyosıradagayetmasumbirtavırlaparmakuçlarındayükselerekFomaFomiç‘isarankalabalığınüstündenonabakıyordu.

—Gelburaya!

Fomabağırıyor,korkudansersemleşmişFalaley’ieliylekendinedoğruçekiyordu.

— Size şimdi ispat edeceğim albay; alaylarınıza, naniklerinize ait sözlerimindoğruluğunuispatedeceğim.SöyleFalaley,doğrusöyle:Bugecerüyadanegördün,iştealbay,şimdieserinizigöreceksiniz.HadisöyleFalaley!

Korkudan tir tir titreyen zavallı çocuk, ümitsizlik dolu bakışlarını etrafta gezdiriyor,birinden yardım bekliyordu. Ama hepsi yalnız ürkerek, korku ile onun cevabınıbekliyorlardı.

—HadiFalaley,bekliyorum.

Falaley,cevapverecekyerdeyüzünüekşitti,ağzınıbüzdüvebirdananınböğürmesigibiağlamayabaşladı.

—İnadınıgörüyormusunuzalbay.Buhalindoğalolmasımümkünmühiç?..SondefasoruyorumsanaFalaley,söyle,bugecerüyandanegördün?

—Şeyi…

Bahçeyev:

—Benigördüğünüsöyle,diyeakılverdi.

ÖbürkulağınaöğütleyenYejevikin:

—“Faziletlerinizeaitbirrüyagördüm”de!diyefısıldadı.

Falaleysadeceetrafabakmıyordu.Sonunda:

— Si… sizin… fazi… beyaz öküzü gördüm!.. diye mırıldandı ve hüngür hüngürağlamayadevametti.

Herkesinağzındanbirhayretçığlığıçıktı.AmaFomaFomiç‘inüstündeumulmadıkbiriyilikvardı.

— Hiç olmazsa içten olduğunu görüyorum Falaley, dedi. Başkalarında göremediğimiçtenliği…Tanrıaffetsinseni!Tanrıseninde,başkalarınındacezasınıverir.Yok,özellikleyapmıyorsan,içtenliğinitakdirediyorum.ZiraseningibiaşağıbirmahlukubilebirTanrıkulu olarak görmek âdetimdir. Seni affediyorum Falaley!.. Sarılın bana çocuklar,kalıyorum!

Hepsisevinçiçinde:

Page 192: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Kalıyor,kalıyor!..diyebağrıştılar.

—Kalıyor ve affediyorum.Albay,Falaley’emükâfat olarakbir şeker verin.Herkesinmutluolduğugündeonundayüzügülsün.

Elbettebuâlicenaplığıdahayretedeğerbuldular.BöylebirandaFalaleygibibirinibukadardüşünmek!..

Dayım hemen şeker vermek emrini yerine getirmek için koştu. Derhal –Tanrı bilirnereden–Praskovya İlyiniçna’nın elindebir gümüş şekerlik peydaoldu.Dayım titreyeneliyle içinden önce iki, sonra üç parça şeker aldı, düşürdü, sonra heyecanından bir şeybeceremeyeceğinigörünce:

—Adamsende!..Böylebirgünde…Tutbakayım.Falaley!diyebağırdı,bütünşekerliğikoynunaboşalttı.

Sonraöğütverirgibi:

—Busanaiçtenliğiniçin…diyeekledi.BirdenbirekapıdabelirenVidopliyasovhaberverdi:

—BayKorovkin!

Ufakbir telaşlanmaoldu.Korovkin’inziyaretininyersizkaçtığıbelliydi.Herkessoranbakışlarınıdayımadikti.Dayımbirazşaşırarak:

—Korovkinmi?..dedi.

SonraFoma’yakorkakorkabakarak:

—Elbette çokmemnunum ama; dedi, böyle bir zamanda nasıl kabul etmeli onu?NedersinFoma?

Foma,hepobabacantavırlakonuşuyordu:

—Hayhay,çağırınKorovkin’i.Varsınodaherkesinsaadetineortakolsun!

Kısacası,FomaFomiç‘inkeyfine,neşesinediyecekyoktu.

Vidopliyasov:

—Haddimolmayarakşunusöyleyeyimki,dedi,BayKorovkinuygunsuzbirhaldedirler.

Dayım:

—Uygunsuzbirhaldemi?Odanedemek?..Neleruyduruyorsunsen!diyebağırdı.

—Evetefendimiz.Şuandakendileripekayıkdeğillerdir.

Dayımın kızarıp bozaracağı, korkarak fena halde utanacağı kadar zaman geçmeden,bilmece kendiliğinden çözüldü.Kapıda bizzatKorovkin göründü.Vidopliyasov’u eliyleberiyeiterek,hayretiçindekalanmeclisinönündedikildi.

Bu,pekuzunboyluolmayan,tıknazca,kırkyaşlarındabiradamdı.Koyu,kırçılsaçlarıalabros kesilmişti.Mor kırmızı yüzü toparlaktı. Küçük gözleri kan çanağına dönmüştü.Tüylü, uzun, boyundan kopçayla iliklenen bir kravat takıyordu.. Üstünde son derecehırpalanmış,yeryertüyler,kuruotlaryapışmışvekoltukaltıpatlamışbirfrakbirpantolonimpossible[55]giymişti.Havayadoğruuzattığıelindegayetyağlıbirkaskettutuyordu.

Page 193: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Buzatadamakıllısarhoştu.Odanınortasınagelincesendeledi,tambirsarhoşdalgınlığıiçindesallanarakdurdu.Sonraağırağırağzınıyayaraksırıttı.

—Kusuruma bakmayın baylar, dedi. Ben şeyim… (Parmaklarıyla kravatına bir fiskevurdu…)[56]tamamım!..

Generalkarısı,hemengururuincinmişbir insantavrı takındı.Foma,oturduğukoltuktaeksantrikmisafirialaylıbirbakışlasüzüyordu.Bahçeyevonahemhayretle,hemdebirazhalden anlar gibi bakıyordu.Dayımınmahcupluğu tarif edilecek gibi değildi.Korovkinhesabınaiçiniçinüzülüyordu.

—Korovkin,diyesözebaşladı.Banabakın…

AmaKorovkinsözünükesti:

— Atande!..[57] Önce kendimi takdim edeyim. Ben tabiatın kucağında yetişmiş biradamım.Aa,budane?..Buradabayanlardavar!

Sonraçapkınbirgülümseyişle:

—Kerata,bayanlardaolduğununiyesöylemedinbana?diyedayımaçıkıştı.Amazararıyok…Aldırma!..Latifcinsedetakdimederizkendimizi.

Korovkingüçlüklekonuşarakvehersözündebataklığasaplanırgibiduraksayarak:

—Güzelbayanlar!diyesözebaşladı.Karşınızdagördüğünüzöylekarabahtlıbiradamki…falanfilan…Ötesisöylenmezartık.Heymızıkacılar,polka!..

MizinçikovsükûnetleKorovkin’eyaklaştı.

—Birazyatmakistemezmisiniz?diyesordu.

—Yatmakmı?Amasizbanahakaretediyorsunuz.

—Asla!Yolculuktansonraiyigelirde…

Korovkinöfkeile:

— Hayır! dedi. Yoksa beni sarhoş mu sanıyorsun? Hiç de değilim… Neredeyatıracaktınızbeni?

—Buyurungöstereyim.

—Nereye?Samanlığamı?..Yağmayokdostum!Yattıkorada!Amayinedegötür…İyiadamlainsannereyeolsagider…Yastıkdaistemem:Askeradamyastıkkullanmaz.Senbanabirsedircikuyduruverkardeş,sediryeterbana.

Birazdurduktansonra:

— Bana bak, sen cana yakın bir çocuğa benziyorsun, diye ekledi. Bana bir de şeyuyduruver…Şey, anlıyormusun?Bir tanecik rom, kafamyerine gelsin diye…okadar.Yanitekbirkadehçik!

Mizinçikov:

—Peki,peki!cevabınıverdi.

—Mükemmel!.. Ama dur, vedalaşmak lazım. Adieu mesdames ve mesdemoiselles!..

Page 194: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Diyebilirim ki… yaktınız beni… Eh, bırakalım bunları… Sonra anlaşırız… Amabaşlayacağızamanuyandırırsınbeni…yahutdabaşlamayabeşdakikakala.Sakınbensizbaşlamasınlar!Duydunuzmu?Başlamasınlar!

Neşeyle,BayMizinçikov’unarkasındanyürüdü.

Herkessusuyordu.Şaşkınlıkhâlâdevamediyordu.SonundaFoma,konuşmadan,kıskısgülmeye başladı. Gülüşü hızlandı, kahkaha halini aldı. Bunu görünce, yüzü gururuincinmişbir adamınyüzündeki ifadeyi almaklaberabergeneral karısı daneşelendi.Hertaraftanzaptedilemeyengülmelerişitilmeyebaşladı.

Dayımkızarmış,neredeysegözlerindenyaşfışkıracakbirhaldeşaşkınşaşkınduruyordu.Ağzınıaçamayacakkadarbitkingörünüyordu.

— Aman Tanrım!.. diyebildi. Kimin aklına gelirdi bu!.. Ama bu da herkesin başınagelebilecekbirhal.Seni teminederimFoma, sonderecenamuslu,asil,hattaolağanüstüokumuşbiradam!Bak,göreceksinFoma.

KatılasıyagülenFoma:

—Görüyorumefendim,görüyorum!cevabınıverdi.Olağanüstüokumuş, tamokumuşadamişte!..

Yejevikinyavaşça:

—Demiryollarındanöylebahsediyorki!..diyemırıldandı.

Dayım:

—Foma!..diyebağırdı.

Sesi kahkahalar arasında duyulmadı. Hele Foma Fomiç katılıyordu gülmekten. Bunugörüncedayımdagülmeyebaşladı.Neşeyle:

—Neyapalım,olanoldu!dedi.SenâlicenapsınFoma.Yüksekbirkalbinvar.Saadetimikuransensin…Korovkin’insuçunudabağışlarsın!

GülmeyenyalnızNastenkaidi.Sevgidolugözlerlenişanlısınabakıyor,sanki:

“Nekadargüzel,nekadariyibiradamsın!”demekistiyordu.“Nekadarakıllısınveseninekadarçokseviyorum!..”

Page 195: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

VI

Page 196: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

SonSöz

Fomatam,sarsılmazbirzaferkazanmıştı.Gerçekten,onsuzhiçbirşeyyapılamayacaktı.Geçenolaylarbukonudaenufakşüpheyeveyaitirazaimkânbırakmayacakgibiydi.İhyaettiğiçiftinFoma’yaduyduğuminnetsınırsızdı.

Foma’nın evlenmelerine hangi şartlar altında razı olduğuna ufak bir imada bulunurbulunmaz,dayımlaNastenkahemenağzımıkapattılar.Saşenka:

— İyi adamdır, çok iyidir Foma Fomiç! Ona yünden bir yastık işleyeceğim!.. diyebağırıpduruyordu.Hattakatıyürekliliğimiyuzümevurarakbeniutandırdı.

Düşüncesini kökünden değiştiren Bahçeyev’in yanında Foma Fomiç hakkında tek birkötü söz etseydim,beni kendi eliyleboğardı sanırdım.Foma’nın arkasında sadıkköpekgibi geziyor, yüzünederin bir saygı ile bakıyordu.Her lafının sonuna, “Sonderece asiladamsınFoma!BilginadamsınFoma,”sözleriniekliyordu.

Yejevikin’e gelince, sevincinden uçuyordu, ihtiyar, Yegor İlyiç‘in Nastenka’ya abayıyaktığının çoktan farkındaydı zaten.O zamandan beri gece gündüz, kızını ona vermeyikuruyordu. Bu işi adamakıllı benimsemiş, olması için bütün kuvvetiyle çalışmıştı, amatam bir imkânsızlık karşısında vazgeçmişti. Oysa Foma, bu işi hemen halledivermişti.Bununla beraber ihtiyar, bütün hayranlığına rağmen, Foma Fomiç‘in içini gayet iyibiliyordu.

Sözünkısası,FomaFomiç‘inbuevdekihâkimiyetininsözgötürmeyeceği,baskısınındasınırıolmayacağıbelliydi.

Ensevimsiz,enşımarıkadamlarbile,isteklerininyerinegetirilmesiyle,hiçolmazsabirzaman için uslanırlar; bunu herkes bilir. Foma Fomiç ise tersine, başarı kazandıkçaaptallaşıyor,büsbütünburnubüyüyordu.

Yemeğeyakın,çamaşırını,üstünübaşınıdeğiştirerek,koltuğunaoturdu,dayımıçağırdı.Sonrabütünaileninhuzurundaonayeniöğütlervermeyekoyuldu.

— Albay! dedi. Resmi bir evlenme yapmak üzeresiniz. Üzerinize aldığınız ödev…vesaire,vesaire…

Böylelikle, “Journal des Debats” gazetesinin en ufak punto ile basılmış on sayfasınıdolduracak kadar konuştu, konuştu. Söyledikleri de tamamıyla saçma şeylerdi.Bir kereiçinde,albayınüzerinealdığıödevleilgilitekbirnoktayoktu.BukonuşmayalnızcaFomaFomiç‘in zekâsına, uysallığına, mertliğine ve tokgözlülüğüne en arsızca övgülerledoluydu.

Herkesin karnı açtı, herkes yemeği düşünüyordu. Bununla beraber hiç kimse sesçıkarmıyordu.Bütünbu saçmaları derin bir saygı ile sonunakadar dinlediler.Bahçeyevbile,onaazapvereniştahınarağmen,saygıilekıpırdanmadanoturdu.

BelagatlikonuşmasınınverdiğizevkiçindeFomaFomiçadamakıllıneşelenmişti.Hattasofrada, geçen olayların şerefine kadeh kaldıra kaldıra iyice sarhoş da oldu. Şakalaretmeye, nükteler savurmaya başladı. Bunlar tabii hep yeni nişanlılarla ilgili şeylerdi.Herkesgülüyor,alkışlıyordu.Amaşakalarınbazısıokadarkaba,açıksaçıktıki,Bahçeyev

Page 197: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

bile utandı. Sonunda Nastenka sofradan kalkarak kaçtı. Bu Foma Fomiç‘in son derecehoşunagitti.Bununlaberaberhemendurumukurtardı.Kuvvetlibirifadeyle,Nastenka’nınmeziyetlerinibelirtti,sofradabulunmayannişanlınınsağlığınakadehkaldırdı.

Bir dakika önce utanç içinde azap çeken dayım, şimdi neredeyse Foma Fomiç‘inboynuna atılacaktı. Nişanlılara gelince, onlar birbirlerinden, saadetlerinden bayağıutanıyor gibiydiler.Nişan töreninden sonra birbirlerine tek söz söylemedikleri gibi, gözgözegelmektenkaçındıklarınıfarketmiştim.

Sofradankalktıktansonra,dayımbirdenbireortadankayboldu.Onuararken, tesadüfentaraçayaçıktım.Orada,çakırkeyifbirhalde,koltuktakahvesini içereknutukatanFomaFomiç‘lekarşılaştım.YanındayalnızYejevikin,BahçeyevveMizinçikovvardı.Dinlemekiçinbendedurdum.

Foma,bağırarak:

— Niçin, diyordu; niçin inançlarımın uğrana ateşe atılmaya bile hazırım? Niçinhiçbirinizkendiniziateşeatamazsınız?Niçin,niçin?

Yejevikin:

—Ateşeatılmak lüzumsuzşeydirdeondanFomaFomiç;diye takıldı.Ne faydasıvarsanki!Evvela,insanıncanıacır,sonradayanmaklaelinizenegeçecek?

—Nemigeçecek?Arkamdaasilküllerbırakacağım.Amasenanlayamazsınki, takdiredemezsin ki beni!.. Sizin için Sezarlardan, Makedonyalı İskenderlerden başka büyükadam yok. Halbuki ne yaptılar şu Sezarlarınız? Kimi mutlu ettiler? Ya şu meşhurMakedonyalı İskender’in yaptığı ne ki?.. Bütün dünyayı fethetmiş!.. Bana da o kadarinsanıversinler,bendefethederim;bunusendeyaparsın,buda…Amaöteyandanerdemsahibibiradamı,Klitos’uöldürdü.HalbukibenerdemliKlitos’uöldürmedim.Yumurcak!Kerata!..Dünya tarihindeövmekdeğil, ona sopaatmakgerekti.OnunlabirlikteSezar’ada…

—BariSezar’amerhametedinFomaFomiç!..

Foma:

—Oahmağadamerhametetmeyeceğim!..diyebağırdı.

KafasıdumanlanmışBahçeyevdecoşkuylasözünüonayladı:

— Etme canım. Neden merhamet edecekmişsin onlara? Hepsi de zirzop, dönekherifler… Demin bir tanesi burs vererek öğrenci okutmaktan bahsediyordu. Burs daneymiş?Şeytanbilirneolduğunu…Bahsegirerimki,yenibirkepazeliktir.Yaöbürününbirazönceyaptığı…Kibarbirtopluluktayalpavuruyor,romistiyor!Benceinsaniçmeli,amaböyledeğil…İç,azaraver, sonrayinezıkkımlan,buolmazki…Yokefendimhiçmerhametetmemelionlara.Bunlarınhepsidalavereciherifler!BilginyalnızsensinFoma!

Bahçeyevbirindenhazzettimi,artıktamolarak,hiçdüşünmedenonabağlanıyordu.

Dayımıhavuzunyanında,bahçeninenuzak, tenhabirköşesindebuldum.Nastenka ileberaberdi. Nastenka beni görünce, suçüstü yakalanmış gibi hemen yeşilliklerin arasınadalıp kaçtı. Dayım parlayan yüzüyle bana doğru yürüdü. Gözlerinde sevinç yaşlarıparıldıyordu.İkielimielleriarasınaalarakkuvvetlicesıktı.

Page 198: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

— Canım kardeşim! dedi. Saadetime hâlâ inanamıyorum. Nastya da öyle… Sadecehayretediyor,Tanrı‘yabizibugüneulaştırdığıiçinşükrediyoruz.Ağladışimdio…İnanırmısın,bendehâlâkendimegelemedim,şaşırdım;inanamıyorumbirtürlü,inanamıyorum!Nedenoldububana?Niçin?Neyaptım,nasıloldudahakedebildimbunları?..

Coşkuiçinde:

— Eğer ortada hak sahibi olması gereken biri varsa, o yalnızca sizsiniz dayıcığım,dedim.Sizingibinamuslu,mükemmel,iyikalplibiradamıhiçgörmemiştim…

Esefleniyormuşgibi:

— Yok Seryoja, hayır! Bu kadarı da fazla. Bu derece iyi olmamız da fena (yanikendimdenbahsediyorum).Çünküiyiolduğumuzzamanhoşuz,amakötüzamanımızdadayanımızayaklaşmasınlar! İşte şimdiNastya ilebundanbahsediyorduk.Foma’yı şimdiyekadardasonderecetakdirediyordum;amainanırmısın,senionunmükemmelliğineiknaetmeye çalıştığım halde, ona ancak bugün tam olarak inandım. Hatta dün böyle birhediyeyi reddettikten sonra bile inanmamıştım. Bunu utanarak söylüyorum. Deminkisahneyi hatırladıkça yüreğim eziliyor. Ama kendime hâkim değildim. Nastya içinsöyledikleriniduyduğumzamankalbimibirşeydeşiyorgibioldu.Farkındaolmadanbirkaplangibihareketettim.

—Neolacakdayı,hareketinizbelkideçokdoğaldı.

Dayımellerinisalladı.

— Yok, yok! Öyle deme kardeşim; buna sırf tabiatımın bozuk, son derece zevkinedüşkün,yalnızkendinidüşünen,sadecekendiisteklerininyerinegetirilmesineçalışanbiradamolmamsebeptir.Fomadaöylesöylüyor…

Bunanedenebilirdiartık!..

Dayımduygulanmışbirhaldedevametti:

—BilmezsinSeryoja,benkaçkerelerhırçınlaştım,merhametsiz,haksız,kibirlioldum.HemyalnızFoma’yakarşıdeğil!Bütünbunlardurupdururken,hatırımageldi.Şimdiyekadarbubüyüksaadetihakedecekhiçbirşeyyapmadığımiçinadetautandım.Nastyadademinaynışeyisöyledi.Halbukionunnasılolurdagünahlarıbulunabilir,aklımalmadı;insan değil,melek o!Dedi ki, Tanrı‘ya çok büyük borcumuz varmış.Bundan sonra iyiolmaya, hep hayırlı, sevaplı işler yapmaya gayret etmeliymişiz…Onun bunu ne kadarcoşkulu,nekadargüzelsöylediğiniduysaydınbir!Tanrım,nekızdırbu!..

Heyecaniçindedurdu.Birazsonradevametti:

—Şöylebirkararverdikkardeşim:Foma’ya,annemeveTatyanaİvanovna’yaenbüyüközenlebakacağız.HeleşuTatyanaİvanovna…Neyüksekruhluinsan!Ah,herkesekarşıne çok suçum var benim! Ama hele şimdi biri Tatyana İvanovna’ya fenalık etmeyekalkışsın!..Ozamanartık…Neyse…Mizinçikov’adabirşeyyapalım.

— Evet dayıcığım, ben de Tatyana İvanovna hakkındaki düşüncemi değiştirdim.Doğrusuhemsaygıya,hemdemerhametelayık.

Dayımcoşkunluklasözünedevametti:

—Öyledir,öyle!Saygıyalayık.MeselaKorovkin…

Page 199: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Ürkekbirbakışlayüzümebaktı.

— İhtimal onunla alay ediyorsun. Zaten demin hepimiz güldük. Halbuki bu belki deaffedilmez bir şey oldu. Belki o damükemmel, çok iyi kalpli bir adamdır. Ama kaderişte…Başınafelaketlergelmiş…Seninanmazsın,amabelkideböyledir.

—Amandayıcığım,niçininanmayayım?

Bendesonderecedüşmüşbiradamdabileyüksek,insaniduygularınkalabileceğinden,bizekapalıolanruhununderinliğinden,düşenlerihorgörmemekgerektiğindenbahsettimdurdum. Tam tersine, bunları arayıp bularak, kendilerine elimizi uzatmamızın, onlarıkurtarmamızın doğru olduğunu söyledim. Mevcut iyilik ve ahlak ölçülerinin yanlışolduğunuvesairevesaire anlattımdurdum…Kısacasıokadaralevlendimki,natüralizmokulundan bile söz açtım. Sonunda da: “Hataların karanlığından sıyrılırken aydınlığakavuştum”[58]diyebaşlayanşiiriokudum.

Budayımınsonderecehoşunagitti.

—Dostum, dedi. Sen beni iyi anlıyorsun. Hatta kafamdan geçenleri benden daha iyiifadeettin.Tamböyledirişte,tamdediğingibi!Tanrımniçininsanlarfenaolurlar?Niçinbeniyiolmanınbukadartatlıolduğunubilirken,sıksıkkötüoluyorum?..deminNastyadakendisiiçinaynışeyisöyledi.

Dayımetrafabakınarak:

— Şu yerin güzelliğine bak, dedi. Ne güzel tabiat! Ya manzara… Şu ağaca bak:Gövdesi, insanın kucaklayacağı kadar kalın. Özüne, yapraklarına bak! Güneşe bak!..Yağmurdan sonraher şeynasılyıkandı,nekadarneşelendi.Şöylebirdüşünürsen,belkiağaçların da kendilerine göre anladıkları vardır, belki onlar da duyuyor, hayattan zevkalıyorlardır…Öyledeğilmiama?Nedersin?

—Olabilirdayıcığım,amatabiikendilerinegöre…

—Elbettekendilerinegöre…Hayyaradanakurbanolayım!Senbubahçeyi,küçükkenburadanasılkoşupoynadığınıherhaldehatırlarsınSeryoja?

Sonrayüzündesonsuzbirsevgi,saadetifadesiylebanabakarak:

—Ben de küçüklüğünü hatırlıyorum, diye ekledi. Seni yalnız başına havuzun yanınabırakmıyorduk.Birakşam,hatırlıyormusun,rahmetlikKatyaseniyanınaçağırıpsevmeyebaşlamıştı.Sendeondanöncebahçedekoşmuş,yorulmuş,kızarmıştın,sarısaçlarınbuklebukleydi…Karımbunlarlaoynadı,oynadı,sonrada,“Öksüzyavrucuğubizealdındaneiyiettin!”dedi.Bunuhatırlıyormusun?

—Hatırlargibioluyorumdayıcığım…

—Yeni yeni akşam oluyordu. Güneş ikinizi de aydınlatıyordu. Ben köşede oturuyor,hempipomuiçiyor,hemsizleriseyrediyordum.

Dayımgözyaşlarınızaptetmeyeçalışarak,titrek,alçakbirsesle:

— Her ay şehre gider, mezarını ziyaret ederim Seryoja, dedi. Bunu Nastya ile dekonuştuk.Bundansonrabirliktegideceğimizisöyledi.

Dayım heyecanını yenmeye çalışarak sustu. O sırada Vidopliyasov yanımıza geldi.

Page 200: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Dayımsilkindi.

—SenmisinVidopliyasov?dedi.FomaFomiçmigönderdiyoksa?

—Hayırefendim.Dahaçok,kendiihtiyacımiçin…

— Ya, iyi öyleyse. Korovkin’in ne olduğunu da öğreniriz. Daha demin soracaktımzaten… Korovkin’e göz kulak olmasını söylemiştim Seryoja. Ee, ne var ne yokVidopliyasov?

— Müsaadenizle arz edeyim efendim. Dün ricamdan bahsederken, beni her güngördüğümhakaretlerdenkorumayıvaatetmiştiniz.

Dayımkorkuile:

—Aman,yineşusoyadımeselesimi?diyekorkuiçindebağırdı.

—Neyapalımefendim.Hersaathakaret…

Dayımüzüntülübirtavırla:

— Ah Vidopliyasov, Vidopliyasov, ne yapmalı sana bilmem ki? dedi. Neymiş ogördüğünhakaretler?Senbunlarlaaklınıkaçıracak,tımarhaneyiboylayacaksın.

Vidopliyasov:

—Aklımdanyanaçokşükür…diyesözebaşladı.Amadayımsözünükeserek:

— Öyle ya, öyle ya! dedi. Hem ben bunu sana fenalık olsun diye değil, faydasıdokunacağınıumaraksöylüyorum.Neymişosanayapılanhakaretler?Bahsegirerim,incirçekirdeğinidoldurmayacakkadarönemsizşeylerdir.

—İnsananefesaldırmıyorlarefendim!..

—Kim?

— Hepsi. En başta da Matriyona. Zaten onun yüzünden hayatımda dertli oldum.Malumu âliniz, bütün dikkate değer kimseler; henüz çocukken bile benimözellikle yüzçizgilerimbakımındanbiryabancıyıandırdığımısöylerlerdi.İşteşimdibuyüzdenbirtürlüpeşimi bırakmıyorlar. Dışarı çıktım mı, arkamdan türlü türlü kötü laflarla bağırıyorlar.Dayak düşmanı bacak kadar oğlanlar bile peşimde… Demin buraya gelirken yinebağırdılar.Artıkhalimkalmadı,yüksekhimayenizesığınıyorumbeyim.

— İlahi Vidopliyasov! Ne diye bağırıyorlar sana?Mutlaka üzülmeye değmez, saçmasapanşeylerdir.

—Söylememyakışıkalmazefendim.

—Söyle,söyle?

—Dilimvarmıyor,tiksiniyorum…

—Hadisöylecanım!

—“HollandalıGrişkabirturunçyemiş!..”[59]diyorlarefendim.

—HayTanrımüstahakınıversin!Ammadatuhafadamsın.Bendebunlarınsöyledikleriacabaneki?diyedüşünüyorum.Aldırma,geçivercanım!

Page 201: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

—Zatenaldırmadımefendim.Amabuseferdahaçokbağırıyorlar.

—Dayıcığım, dedim.Mademki bu evde rahat edemeyeceğinden şikâyetçidir, onu birsüreMoskova’ya,ohattatınyanınagönderin.Hanievvelcebirhattatınyanındaoturuyordudemiştiniz.

—Amanbirader,ozatınsonudafenaoldu.

—Neolmuş?

Vidopliyasovcevapverdi:

—Kendileri çokyüksekkabiliyetli bir adamoldukları halde, başkasınınmalına sahipçıkmakistedikleriiçinhapishaneyegirmişlerdi.Oradatemellimahvolmuşlar.

Dayım:

—PekiVidopliyasov,peki,dedi.Senşimdiliküzülme.Benbu işleuğraşır,birsonucabağlarım,sözveriyorumsana.Korovkinnasıl,uyuyormu?

—Hayırefendim.Hemenşimdigittiler.Sizebunuhabervermeyegeldim.

Dayım:

—Gittimi?..diyebağırdı.Nediyorsun!Niyebıraktınonu?

—Kalbiminiyiliğindenbeyim.Halineacıdımadamcağızın.Uyandığızamankendisineyapılanlarıhatırlayıncasaçınıbaşınıyolmaya,avazıçıktığıkadarbağırmayabaşladı.

—Avazıçıktığıkadar,ha?..

—Daha saygılı bir şekilde söyleyecekolursam:Çeşit çeşit sesler çıkardılar.Bir dahalatif cinsin huzuruna nasıl çıkabileceklerini haykırdılar. Sonra da artık insanlar arasındabulunmayalayıkolmadıklarınısöylediler,öyleacıklısözlersarfettilerki!..

— Çok nazik adam! Ben sana söyledim Sergey. Ona bekçilik etmeni özellikle sanasöylediğimhaldenasılbıraktınonuVidopliyasov?

— Kalpten duyduğum merhamet duygusundan efendim. Söylemememi rica ettiler.Arabacılarıda,hayvanlarınıdadoyurduarabayakoştu.Üçgünöncekendilerineverdiğinizpara için derin saygılarını sunarak teşekkür ettiler. İlk postalardan biriyle borçlarınıgöndereceklerinisöylememiemrettiler.

—Budanedemekdayı?

Vidopliyasov:

—Yirmibeşgümüştenbahsediyorlardı,dedi.

— Canım, istasyonda borç olarak vermiştim. Şüphesiz, ilk posta ile gönderir bunu.AmanTanrım!Peküzüldümdoğrusu…AcabapeşindenbiriniyollasakmıdersinSeryoja?

—Yollamasanızdahaiyiolurdayıcığım.

— Ben de öyle düşünüyorum. Bir şey söyleyeyim mi Seryoja? Elbette ben filozofdeğilim, ama sanırım her insanın içinde dıştan göründüğünden daha çok iyilik vardır.Korovkin için de öyle oldu.Yaptığı rezalete dayanamadı…Hadi artıkFoma’nın yanınagidelim. Geciktik. Nankörlüğümüze, ihmalimize darılır belki…Hadi gidelim. Hey gidi

Page 202: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Korovkinhey!

__________

Romanbitti.Sevgililerbirleştiler.FomaFomiçevlerindeonlariçinbiriyilikpiri,meleğihalinialdı.Bukonudapekçokveisabetliaçıklamalarverilebilir,amadoğrusu,bütünbuaçıklamalarşimdigereksizdir.Banakalırsabuböyledir.Açıklamalardabulunmakyerine,hikâyemin bütün kahramanlarının hayatına dair birkaç söz söylemekle yetineceğim.Bilindiğigibihiçbirromanbunsuzbitirilmez.Bunlarıneklenmesiusuldendir.

“İhya edilen” çiftin evlenmesi yazdığım olaylardan altı hafta sonra olmuştu. Her şeysessiz,ailearasında,fazladebdebedenuzak,azmisafirarasındageçti.BenNastenka’nın,Mizinçikovdadayımınsağdıcıolduk.Bununlaberaberbirkaçmisafirdevardı.Amaençokönemverilen,engözdeşahıspektabiiFomaFomiç‘ti.Herkesetrafındapervanegibidönüyor, onu el üstünde tutuyordu. Ama bir aralık, nasılsa, kazara sofrada bir kereşampanyasunulurkenFomaFomiçunutuldu…Derhalsitemlerle,feryatlarla,bağırmalarladolu bir mesele çıktı. Foma odasına kaçtı, içeriden kilitledi. Küçümsenmiş olduğunu,aileye “yeni adamlar” girince kendisinin çöp tenekesine atılacak bir süprüntü olarakgörüldüğünü haykırdı durdu. Dayım üzüldü, Nastenka ağlıyordu. General karısı herzamankigibisancılaratutuldu.Düğünziyafeticenazealayınadöndü.

Zavallı dayımla Nastenka’nın alınlarına, velinimetleri Foma Fomiç‘le tam yedi seneböylebirhayatsürmekyazılmıştı.

Foma Fomiç ölünceye kadar (geçen yıl öldü) somurttu, nazlandı, kızarak kavgalarçıkardıdurdu.Ama“ihyaedilenlerin”onakarşıduyduklarısaygıbuyüzdenazalmakşöyledursun,gündengüne,şımarıklığıylaaynıölçüdearttı.

Yegor İlyiç ile Nastenka son derece mutluydular. Saadetlerini kaybetmektenkorkuyorlardı.Tanrı‘nıncömertlikettiğini,inayetinelayıkolmadıklarını,ileridebusaadeticefayla, çileyle ödeyeceklerini sanıyorlardı. Söylemeye lüzum yok ki, Foma Fomiç buboynubükükaileiçindeistediğigibihükümsürüyordu.Neler,neleryapmadıoyediseneiçinde!Herşeyikanıksamış,işsizgüçsüzolduğuhalde,Lukullus’vari[60]aklınalmayacağıtürlütürlüşımarıklıklaricatetti.

Dayımın evlenmesinden üç yıl sonra büyükannemöldü.Öksüz kalanFoma, kederdenşaşkına dönmüştü. Dayımın evinde şimdi bile o zamanki halini dehşetle anlatıyorlar.Mezarkapatılırkeniçineatılmakistiyor,onudabirliktegömmeleriiçinbağırıyormuş.Tambirayelinenebıçak,nedeçatalverebilmişler.Birkeresindedörtkişiağzınızorlaaçarakiçinden bir iğne çıkarmışlar. Bu mücadeleye şahit olan bir yabancı, Foma Fomiç‘inkurtulmayaçabalarken,iğneyibirkeredeyutabileceğihaldebunuyapmadığınısöylemişti.Ama bu ihtimali hepsi açık bir nefretle dinledikten sonra, bunu ortaya atanı katıyüreklilikle, terbiyesizlikle suçlandırdılar. Yalnız Nastenka sesini çıkarmadı, hafifçegülümsedi. Dayım bunun üzerine ona adeta endişeyle baktı. Şunu söylemek gerekir ki,Foma, dayımın evinde eskisi gibi naz, şımarıklık ediyordu, ama dayıma karşı eskiküstahlıkları, arsızlıkları kalmamıştı artık. Foma sızlanıyordu, ağlıyordu, sitem ediyor,suçlamadabulunuyordu.Bununla beraber eskisi gibi kavga etmiyordu.Artık “ekselans”sahnesine benzer sahneler tekrarlanmıyordu. Bunu galiba Nastenka sağlamıştı. O, bellietmedenFoma’yıbazıkonulardauyuşmak,bazışeylereboyuneğmekzorundabırakmıştı.Kocasınınküçümsendiğinigörmekistemiyordu,buisteğindebaşarılıdaolmuştu.

Page 203: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

Foma, Nastenka’nın onu aşağı yukarı anladığını açıkça görüyordu. Aşağı yukarıdiyorum,çünküNastenkadaFomaFomiç‘ingözünün içinebakıyordu.Odakocasıakılhocasınıheyecanlaöverkenhemencanlabaşlaonakatılıyordu.Öteyandan,Nastenka’nınaltın kalbinin bütün eski acıları unuttuğundan ve onu dayımla birleştiren Foma’yı tamolarak affettiğinden eminim. Bundan başka, galiba o da “cefakâr” eski soytarının çoküstünevarmayıdoğrubulmuyor,tamtersine,dayımınonunkalbinintedavisiiçinçalışmakgerektiğidüşüncesinebütüniçtenliğiylehakveriyordu.ZavallıNastenkakendidehakaretgörmüşlerdendi;odaıstırapçekmişti,çektiklerinideunutamıyordu.

BiraysonraFomauslandı, tatlıdilli, sessizbiradamoldu.Lakinberiyandanüzerinebambaşka, hiç beklenmedik haller gelmeye başlamıştı. Foma sık sık herkesi son derecekorkutanhipnozgibibiruykuyadalıyordu.Meselakonuşurkenyahutgülerken,birdenbiretaşkesiliyordu,hemdebiranöncekihalinimuhafazaederek…Gülüyorsa,dudaklarındagülümsemesikaybolmuyor;elindeçatalfalanvarsa,eliöylecekalıyordu.Elbettesonraeliiniyordu, ama Foma Fomiç bunu ne hissediyor, ne de elinin nasıl indiğinihatırlayabiliyordu. Oturduğu yerde bakıyor, gözlerini kırpıyor, ama konuşmuyor,duymuyorvehiçbirşeyanlamıyordu.Buhalinbazenbirsaatsürdüğüoluyordu.Şüphesizki bütün ev halkı korkudan ölecek gibi oluyordu. Soluk almaktan çekiniyor, parmakuçlarınabasarakyürüyorlar, ağlaşıyorlardı.NihayetFoma,dehşetli bir halsizlikduyarakuyanıyordu. Bütün bu zaman süresince hiçbir şey görmediğini, duymadığını iddiaediyordu. Bir adamın sırf, “Baksanıza, duygularım bile sizinkinden başka türlü…”diyebilmesi için bu kadar nazlanması, edalar takınması, saatlerce isteyerek böyle birişkenceyekatlanmasıinanılacakşeydeğildir!

SonundaFomaFomiç“hersaatgördüğühakaret,saygısızlık”yüzündendayımabedduaederekBayBahçeyev’inevinetaşındı.

StepanAlekseyeviçBahçeyev,dayımevlendiktensonraFomaFomiç‘leçokkerekavgaetmişsedeherseferindeözürdilemişti.Amabudefaişepekcoşkunluklagirişti.Foma’yıbüyük bir coşkunlukla karşıladı, tıka basa karnını doyurdu, hemen dayımla resmenbozuşmaya,hattahakkındadavaaçmayakararverdi.

DayımınBahçeyev’leüzerindeanlaşamadıklarıbirarsasıvardı.Gerçibuyüzdenkavgaettikleri yoktu. Çünkü dayım hiçbir hak iddiasına kalkışmadan bu arsayı StepanAlekseyeviç‘ebırakmıştı.

BayBahçeyev,birşeysöylemeden,arabasınıhazırlattı,aceleaceleşehregitti.Oradabirdilekçe yazdırdı. Mahkemeden bu arsanın kanun yolundan ona devredilmesini, zararziyanınödenmesinivezorbalıklamalınıgaspedenkimsenincezalandırılmasınıistiyordu.

Foma ise, ertesi gün, Bay Bahçeyev’in evinde canı sıkılınca, ayağına gelen dayımıaffetti,yineStepançikovo’yadöndü.ŞehirdenevedöndüğüzamanFoma’yıbulamayıncaBay Bahçeyev’in hiddeti pek dehşetli olmuştu. Ama üç gün sonra o da suçlu suçluStepançikovo’ya geldi. Ağlayarak dayımdan af diledi, davasını geri aldı. Dayım onuhemenogünFomaFomiç‘lebarıştırdı.StepanAlekseyeviçyineFoma’nınarkasındanbirfinogibidolaşmaya,hersözündensonra“AkıllıadamsınFoma!OkumuşadamsınFoma!”diyetekrarlamayabaşladı.

FomaFomiç,bugüngeneralkarısınınyanındakimezarındayatıyor.Kabrinüstünebeyazmermerden muhteşem bir taş konulmuştur. Üzeri acıklı ibarelerle ölene övgülerle

Page 204: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

doludur…Yegorİlyiç‘leNastenkabazengezintidönüşlerindekilisebahçesine, içlerindederinbir saygı ileFoma’nınziyaretinegidiyorlar.Şimdibileayrıbir sevgiduymaksızınbahsedemiyorlar ondan. Söylediği her sözü, yediklerini, sevdiği şeyleri hatırlıyorlar.Eşyalarıdeğerlimücevherlergibisaklanıyor.

Dayımla Nastya tek başlarına kalınca birbirlerine daha çok bağlandılar. Yalnız Tanrıonlara çocuk vermedi. Buna ikisi de son derece üzülüyorlardı, ama isyan etmektenkorkuyorlardı.Saşenkagayetiyibirgençleevleneliçokoldu.İlyuşaMoskova’daokuyor.Böylece dayımla Nastenka tam anlamıyla baş başa oturuyor, birbirlerine dayanıyorlar.Birbirlerine gösterdikleri özen adeta hastalıklı bir hal almıştır. Nastenka vaktini duaetmekle geçiriyor. Öyle sanıyorum ki, biri ölecek olursa, öteki onsuz bir hafta bileyaşayamayacaktır. Dilerim, ikisi de çok yaşar! Evlerine gelen misafirleri çok iyikarşılıyorlar. Evlerinde ne varsa, hepsini yoksullarla paylaşmaya hazırlar. Nastenka,azizlerin hayatını okumaya bayılıyor. Ufak tefek iyilikler yapmanın yeterli olmadığınıiddia etmektedir. Varını yoğunu yoksullara dağıtarak, insan yoksulluk içinde mutluolmalıymış…Ortadaİlyuşa ileSaşenkaolmasaydı,dayımbunuçoktanyapardı.Zatenoherkonudakarısınauyar.

Praskovya İlyiniçna onlarla birlikte oturuyor, seve seve her istediklerini yapmayakoşuyor.Evinidaresinebakandao…Dayımınevlenmesindenkısabirzamansonra,BayBahçeyev onu istemişti, ama kesin bir ret cevabıyla karşılaştı. Bundan Praskovyaİlyiniçna’nınmanastıragideceğisonucuçıkarıldıysada,böylebirşeyolmadı.Praskovyaİlyiniçna’nın özelliklerinden biri de sevdiklerinin önünde kendini değersizleştirmek,onların gözlerinin içine bakmak, her isteklerine boyun eğmek, onlara hizmet etmekti.Annesinin, yani general karısının ölümünden sonra, ağabeyinden ayrılmayarak,Nastenka’nınsaadetineçalışmayıkendiiçinödevbilmişti.

İhtiyarYejevikin hâlâ sağ. Son zamanlarda kızını daha sık ziyaret etmeyebaşladı. İlksıralar kendisi ve ufaklığı (çocuklarından böyle bahsederdi) Stepançikovo’dan temelliuzaklaşmışlardı. Dayımın çağırmaları para etmiyordu. Yejevikin gururlu olmaktan çokduygulu,vesveselibiradamdı.İzzetinefsinedüşkünlüğünündoğurduğuvesvesecilikondabazen hastalık halini alırdı. Onun gibi bir yoksulu zengin evine acıdıklarından kabuledeceklerini, kendisini arsız, sırnaşık bulacaklarını düşündükçe fena halde üzülürdü.Zaman olur ki, Nastenka’nın yardımını bile kabul etmez, buna yalnız çok gerekliihtiyaçlarıolduğuzamançaresizboyuneğerdi.Heledayımdankatiyenbirşeyalmazdı.

Nastenka vaktiyle, bahçede konuştuğumuz gün, babasının onun hatırı için soytarılıkettiğinisöylemekleyanılmamıştı.Gerçekten,Yejevikinkızınıevlendirmeyecanatıyordu.Ama soytarılık etme hevesi birikmiş hıncını defetme ihtiyacıyla içinden geliyordu.Şununlabununlaalayetmek,onabunadildökmekonundamarlarınaişlemişbirihtiyaçtı.Biryandankendinienadi,enalçakbirdalkavukmüsveddesigibigösterirken,öteyandanbunusadecegösterişolarakyaptığınıbelirtirdi.Yaltaklanmasınedereceaşağılık,bayağıise,alaylarıdaoölçüdeaçık,zehirliydi.

ÇocuklarıMoskova ve Petersburg’un en iyi okullarına yerleştirildi.Ama bu da ancakNastenka’nınonubuişikendihesabına,yaniTatyanaİvanovna’nınhediyeettiğiotuzbinrubledenyaptığınainandırdıktansonraolabildi.

DayımlaraslındahiçbirzamanTatyanaİvanovna’danbuotuzbinialmışdeğillerdi.Ama

Page 205: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

kızcağızın üzülerek kırılmaması için, ailenin karşılaşacağı müşkül durumda onabaşvurmaya söz verdiler. Başvurdular da gösteriş olsun diye, iki kere büyücek paralarçektiler.AmaTatyanaİvanovnaüçseneönceöldüğüzamanNastyaotuzbinrublesiniyinealdı.

Zavallı Tatyana İvanovna’nın ölümü pek ansızın oldu. Bütün aile civar komşulardanbirininbalosunagitmeyehazırlanıyordu.Tatyanaİvanovnabaloelbisesinigiymiş,başınazarif, beyaz güllerden bir çelenk takmış beklerken birden üzerine bir fenalık geliyor,koltuğayığılıyor,ölüveriyor…Başındakibuçelenklegömülüyor.

Nastya derin bir keder içindeydi. Tatyana İvanovna’yı evde el üstünde tutar, ona birçocuk gibi bakardı. Bıraktığı vasiyetname okunduğu zaman sağduyusu herkesi hayretedüşürdü.Nastenka’nınotuzbinindenartakalanüçyüzbinkadarkâğıtparayıöksüzkızçocuklarınöğrenimiveokuldansonrayardımgörmeleriiçinbırakmıştı.

Tatyana İvanovna’nın öldüğü sene Matmazel Perepelitsina evlendi. General karısınınölümündensonra,Tatyanaİvanovna’nıngönlünükazanmakümidiyledayımlardakalmıştı.Tamosıradada,Tatyanaİvanovnakaçırıldığızaman,Obnoskinveannesiylearamızdaşubilindikmeselenin çıktığıMişino köycüğünün sahibi olanmemur, karısını kaybetmişti.Memurpintininbiriydi,ilkkarısındanaltıçocuğuvardı.Perepelitsina’yıparalısandığıiçingörücüyolladı.Odahemenrazıoldu.LakinPerepelitsinayoksulmuyoksuldu.VarıyoğuNastenka’nındüğündehediyeolarakverdiğiüçyüzgümüştü.Karıkocaşimdiliksabahtanakşamakadar birbirlerini yemeklemeşguller.Kadın, üvey çocuklarını saçlarından çekipdayak atıyormuş.Rivayetlere göre, kocasının da suratını tırmalıyor, boyuna yarbay kızıolduğunusöyleyipduruyormuş.

Mizinçikovda işiniyolunakoydu.Pekakıllı hareket ederek,Tatyana İvanovna’yabelbağlamaktan vazgeçmişti. Yavaş yavaş ziraat işlerini öğrenmeye başladı. Dayım onuStepançikovo’dan seksen verst ötede oturan, üç bin serf sahibi zengin bir konta salıkvermişti. Kont malikânesine arada bir gelirdi. Hem Mizinçikov’u kabiliyetli bir gençgördüğü için,hemdedayımın tavsiyesinigözönünde tutarak,onakovduğueskiAlmankâhyasının yerini verdi. Eski kâhya, Almanların o çokmeşhur dürüstlüklerine rağmen,kontukazgibiyoluyordu.

Beş sene sonra kontun malikânesi tanınmayacak hale geldi. Köylüler zenginleşti,eskidenalınmasınaimkânolmayanbazı tarımaletlerigetirildi.Geliraşağıyukarı ikikatarttı. Kısacası, kontun malikânesinin yeni idare müdürü kendini iyiden iyiye gösterdi.İdareişlerineolanyeteneğiylebütünçevredeünsaldı.

Ancaktambeşyılsonra,Mizinçikovnericalara,nedemaaşınınartırılacağıvaatlerinekulak asmadan, kontu hayret ve üzüntü içinde bırakarak işinden ayrıldı. Kont öncekâhyasınınkomşuçiftlik sahipleri tarafından,hattabelkidebaşkabir ildenayartıldığınısandı.Ama işten çekilmesinden iki ay sonra İvan İvanoviçMizinçikov ipliğini pazardasatmış eski bir hüsar dostundan yüz kölesi olan mükemmel bir çiftlik alınca herkeshayrettenparmakısırdı.

Mizinçikov bu yüz köleyi hemen ipotek etti. Bir yıl sonra bunlardan başka, civardaaltmışkölelikbiryeredahasahipti.Artıkodabirmülksahibidir.Hemde idaresigayetmükemmel…HerkesMizinçikov’unparalarıneredenbulduğunaşaşıyor.Bazıkimselerdebaş sallamakla yetiniyorlar. Ama İvan İvanoviç‘in kalbi tamamıyla rahat, hareketlerini

Page 206: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

tamamıyla haklı görüyor. Moskova’dan kız kardeşini getirdi. Hani şu, vaktiyleStepançikovo’yagelirkenkunduraalmasıiçinsonüçrublesinionaverenkızkardeşini…

Kızkardeşiilkgençliğinigeçirmiş,sessiz,şefkatli,okumuş,amaçokdahırpalanmışbirkızcağızdı. O vakte kadar Moskova’da, himayesinde bulunduğu bayana nedimelikediyormuş. Kardeşine tapıyor, evini idare ediyor, her isteğini emir biliyor, kendini debahtiyar sayıyor.Kardeşi ona pek yüz vermiyor, biraz sıkı tutuyor, amakızcağız bununfarkındabiledeğil.Stepançikovo’daonupeksevdiler.Söylendiğinegöre,BayBahçeyevonakarşıilgiduymaktaymış.İsteyecekmiş,amareddedileceğindenkorkuyormuş.Bununlaberaber, Bay Bahçeyev’den başka zaman, başka bir hikâyede daha etraflı olarakbahsetmeyiümitetmekteyiz.

Galiba kahramanlarımızın hepsi bu kadar…Ha! Unuttum: Gavrila çok ihtiyarladı veFransızca konuşmayı büsbütün unuttu. Falaley de mükemmel bir arabacı oldu. ZavallıVidopliyasoviseepeyoldu,tımarhaneyiboyladı,oradadaölmüşgaliba…

BugünlerdeStepançikovo’yagidincedayımdanhemenonadairhaberalacağım.

Page 207: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

DİPNOTLAR

[1]Birköpekcinsi.

[2] Evlenecek gençler evden kiliseye giderken, ebeveyni tarafından ikonla takdisedilirler.Anneveyababaolmayınca,buişiitibarlıkimseleryapar.

[3] Orijinal metinde, kilisede ayin için beyaz ekmek yapan kadın anlamına gelenprosvirnyakelimesikullanılmıştır.

[4]Pidehamurundanyapılanbirtürekmek.

[5] İvan Yakovleviç Koreyşa, 1820’li yıllardaMoskova’da ün kazanmış bir meczup,kimilerinegörebirkâhin.

[6]İçim,içim!(Fr.)

[7]sosyetekadını(Fr.)

[8]1830-1840

[9]Cevapversenize…(Fr.)

[10]Amanoğlum!..(Fr.)

[11]HavariFomakastediliyor.

[12]Cochon:Domuz(Fr.)

[13]Finesherbessözleriniyanlışsöylüyor.Busözleyemeklereyapılançeşitliterbiyelerikastediyor.

[14] Kulebiyaka, Rusya’da yağlı hamurla yapılan bir börektir. Kulebiyaka’nın yanınaMisayilovnaekleyerek,sankibirinsandanbahsediyormuşgibişakayapılmıştır.

[15]Astronom

[16]Planet

[17]“HayırseverİnsanFrolSilin”Karamzin’inbiröyküsüdür.

[18]Safirmavisi.

[19] Voltigeur: At, ip cambazı, piyade askeri. (Fr.) Rusçada hoppa, hercai anlamındakullanılır.

[20]A. F. Pisemskiy’in bir öyküsü.Öykünün kahramanı olan genç üniversiteli soylu,beceriksiz,sakarbirtiptir.

[21]yüksekçevre(Fr.)

[22]Monomanie:Sabitfikir.

[23]Mendilimiveriniz.(Fr.)

[24]Komarinskayaoyununun şarkısında, kababir ifadeyle, sarhoşbirmujiğinyaptığıbazıçirkinhareketlerdenbahsedilir.

[25]Unutmabeniadlıçiçektensözediyor.

Page 208: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

[26] Rusça epos destan, epoha devir anlamına gelir. Albay, iki kelimeyi birbirinekarıştırıyor.

[27]Kafkasya’dabirmadensuyukaynağı.

[28]Hürriyet,eşitlik,kardeşlik.(Fr.)

[29]İsa’yı30gümüşesatanhavarisiYahuda’yıkastediyor.

[30]BirçeşitFransızkırmızıbiberi.

[31]Kitab-ıMukaddes,Pavlus’unEfeslilereMektubu4:26.bap.

[32] İngiltere’yle İskoçya sınırında, ailelerin rızasını almak gerekmeden evlenilebilenköy.

[33] Anayurt Savaşı‘ndaki cesareti, kahramanlıkları ama aynı zamanda çapkınlığı,sefihliğiyledeünyapmışbirsüvarisubayı.Yalnızca1813’teöldüğübiliniyor.Adınapekçokşiiryazılmış.

[34]Biroyununikiperdesiarasındayapılaneğlence.

[35]HazretiMeryem’inölümgünündenöncekiperhizayı.

[36]Kibar.(Fr.)

[37]Takmaad.

[38]Rusçadaoleandrzakkum,tülpanlaledemektir.

[39]Rusçaverniysadık,skverniykötüdemektir.

[40]RusçauhlanAlmanmızraklısüvarisi,bolvanavanak,hımbıldemektir.

[41]Vido-Pliyas’ov.Rusçapliyasoyunanlamınagelir.

[42]Tantsev,dansanlamındakitanetskelimesindengelir.

[43]1pud,16,38kg.

[44]Eskibirdans.

[45]Mitolojideaşktanrısı.

[46]OdönemdeaçıksaçıkromanlaryazanCharlesPauldeKock.

[47]Capellanus:Belirlikurumlara,askeribirliklerebağlıolanKatolikpapazverahipler.(Lat.)

[48]Yüzbaşı

[49]19.yüzyılınbaşlarındaRusya’dapekpopülerolanİngilizyazarAnnRadcliffe.

[50]“Çağdaş”;döneminaylıkedebiyatdergisi.

[51]RuslarıninanışınagöreİlyaPeygamber,kendigünündegöktealevdenbirarabailegezerekgökgürültüsüyleşimşekleryağdırır.

[52]Plaisir:zevk(Fr.)

[53]Ruslarınekşilahanaylayaptıklarıçorba.

Page 209: HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ Mihailoviç Dostoyevski - Stepançikovo... · Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi

[54]İblis

[55]Tarifimümkünolmayanpantolon.

[56]Ruslararasındabuhareket,birisininiçmişolduğunaişarettir.

[57]Attendez:Durun.(Fr.)

[58]N.A.Nekrasov’unbirdizesi.

[59]Rusça,kafiyelibirtekerleme.

[60]ZiyafetsofralarınınzenginliğiylemeşhurRomalıbirsoylu.