Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Hacettepe | Enerji Çalıştayı 2017
Katılımcılar: Prof. Dr. Aynur Eray (Fizik Mühendisliği)
Bildiri Adı: YENİ VE TEMİZ ENERJİ ARAŞTIRMA –UYGULAMA MERKEZİ (YETAM)
Hacettepe Üniversitesi Yeni Ve Temiz Enerji Araştırma –Uygulama Merkezi (YETAM) 1993
yılında kurulmuştur. Kuruluşundan kısa bir sonra Merkeze yönetici (müdür) olarak atanan
Prof. Dr. Demir İnan, 2011 yılında emekli olana dek merkez müdürü olarak YETAM’daki
çalışmaları yönlendirmiş ve yürütmüştür.
YETAM’ın ilkesi, gerek ulusal, gerekse uluslararası boyutta temiz-tükenmez enerjilerde, bir takım
bilinciyle ve işbirliğine açık olarak akademik özgürlük içinde, toplumsal sorumluluğa saygılı, çevre
bilincine duyarlı bilimsel araştırma ve uygulama çalışmaları, eğitim ve bilgilendirme çalışmaları
yürütmektir.
Bu sunumda, YETAM’da kuruluşundan günümüze gerçekleştirilen faaliyetler, Ar-ge projeleri ve
planlanan çalışmalara yer verilecektir.
Katılımcılar: Prof. Dr. Kadir Pekmez (H.Ü. Fen Fakültesi Kimya Bölümü )
Bildiri Adı: Elektrokimyasal Elektrik Enerjisi Depolama Uygulamaları
Bildiri Özü:
Enerji yaşamın ana yürütücüsüdür. Herhangi bir canlı enerji olmadan yaşamını sürdüremediği gibi,
insan yaşamı ve oluşturduğu medeniyetin gelişimi; kaçınılmaz bir şekilde enerji depolanması ve
kullanımına bağlıdır. Aslında insan, temel olarak bitkilerin güneş enerjisini kullanarak fotosentez
yoluyla CO2 ve H2O dan sentezledikleri, CH2O yapısındaki karbonhidratları kullanarak yaşamını
sürdürür. Farklı bir bakışla karbonhidratlar; depolanmış güneş enerjisi kaynaklarıdır. Ayrıca insanlığın
ilk ortaya çıkışından itibaren; fotosentez yoluyla oluşturulmuş başka bir temel biyokütle (odun)
binlerce yıl temel bir enerji tüketim ihtiyacı olan ısınma amacıyla kullanılmıştır. Dünya nüfusunun hızlı
artışı, endüstri devrimiyle birlikte insanlığın enerji ihtiyacı katlanmış ve milyonlarca yıl önce fotosentez
yoluyla depolanmış güneş enerjisi formu olan fosil yakıtlar hızla tüketilmeye başlanmıştır. Aslında biz
fosil yakıtları kullanırken; milyonlarca yıl önce ve milyonlarca yıl boyunca depolanmış o zamanın güneş
enerjisi mirasını bu gün tüketiyoruz. Bu gün kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar rezervlerden
çıkarılarak tüketim ihtiyacına göre enerji pazarına verilir.
Aksine yenilenebilir enerji kaynaklarından, hidroelektrik, rüzgar, fotovoltaik ve termal güneş enerjisi
üretim sistemleri bu günün güneş enerjisinin depolanmadan (bağıl olarak) doğrudan kullanımıdır.
Yenilenebilir enerji üretimindeki zamana bağlı (anlık, saatlik, günlük ve mevsimsel) düzensizlikler,
enerji depolanmasını zorunlu hale getirir. Bu gün yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi üstel bir
şekilde artmaktadır. Orta ve uzun vadede bu artışın hızlanarak süreceği öngörülmektedir. Bu bağlamda
elektrik enerjisi depolanması oldukça büyük önem arzeder.
Elektrik enerjisi depolanması amacıyla bugün mekanik, elektriksel ve elektrokimyasal olmak üzere
farklı enerji depolama kapasiteleri için; hidro pompa, sıkıştırılmış gaz , volan, süperiletken, pil, batarya
ve süperkapasitör sistemleri geliştirilmekte ve kullanılmaktadır. Bunlar içerisinde; Elektrokimyasal
elektrik enerjisi depolanma sistemlerinden; doldurulabilir piller, bataryalar ve süperkapasitörler,
Hacettepe Üniversitesi Elektrokimya Araştırma Grubu (HUERG) olarak bizim araştırma ve uygulama
çalışma alanlarımızdandır.
Bu kapsamda “Elektrokimyasal Elektrik Enerjisi Depolama Uygulamaları” başlıklı bildirimizde; Elektrik
Enerjisi depolama konusundaki küresel ölçekteki ve kendi grubumuzun çalışmaları bugünkü çalışmalar
ile biirlikte yakın, orta ve uzun vade öngörüleri ve durum değerlendirilmesi ile birlikte sunulacaktır.
Katılımcılar: Yrd. Doç. Dr. Banu Bulut Acar (Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü)
Bildiri Adı: Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümünde Nükleer Enerji Üretimine İlişkin Yapılan
Çalışmalar
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Ülkemizde nükleer bilimler ve teknolojilere ilişkin çalışmalar 1960’lı yıllarda başlamıştır. Bu çalışmalar
kapsamında, 1978 yılında Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü kurulmuştur.
Bölümde kurulduğu 1978 yılından itibaren nükleer mühendislik eğitimi verilmekte, nükleer bilimler ve
teknolojilere yönelik araştırmalar yürütülmektedir. Ülke ekonomimiz yıllık ortalama % 7-8 büyüme
oranına sahiptir. Bunun sonucu olarak, ekonomik ve sosyal kalkınmanın en önemli unsurlarından birisi
olan elektrik enerjisine duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Ülkemizde, sürdürülebilir bir kalkınma
yaklaşımı ile, arz güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla enerji üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması
ve kaynak çeşitliliğinin sağlanması hedeflenmiştir. Bu bağlamda, enerji üretiminde nükleer enerjiden
de yararlanılmasına karar verilmiş ve 2010 yılında bir nükleer güç programı uygulamaya konmuştur.
Bununla birlikte, ülkemizde son zamanlarda nükleer güç üretimine yönelik çalışmalar yoğunluk
kazanmıştır. Nükleer güç programı çerçevesinde, Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santralleri Projeleri
yürütülmektedir. Projelerin önümüzdeki 15-20 yıl içinde tamamlanması durumunda ülkemiz toplam
9300 MWe kurulu nükleer güce sahip olacaktır. Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümünün günümüze
kadar gerçekleştirdiği eğitim ve araştırma faaliyetleri, nükleer güç programının oluşturulması ile
uygulanması aşamalarında ihtiyaç duyulan insan kaynağının geliştirilmesine ve altyapının
oluşturulmasına destek olmuştur. Bölüm halihazırda, nükleer enerji alanındaki eğitim ve araştırma
çalışmalarına devam etmekte, nükleer santral projelerinin uygulanmasında çok boyutlu destek
sağlamaktadır. Bu bildiride, Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü tarafından sürdürülen nükleer enerji
üretimine yönelik faaliyetler, projeler ve nükleer güç santral projeleri kapsamında kurum ve
kuruluşlara sağlanan destek çalışmaları hakkında bilgi verilmektedir.
Anahtar kelimeler: Enerji, Nükleer Enerji, Nükleer Güç Santralleri, Nükleer Enerji Mühendisliği
Katılımcılar: Prof. Dr. Şadan Özcan (Fizik Mühendisliği)
Bildiri Adı: Süperiletkenlik ve Nanoteknoloji Grubu Enerji Çalışmaları
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Gelecek on yıllarda insanlığın karşılaşacağı en önemli problemlerin ilk sırasında ENERJİ
gelmektedir. Bunun temel nedeni birincil enerji kaynaklarından olan fosil yakıtların, artan tüketim
hızı nedeniyle 50 yıl içerisinde tükenecek olmasıdır. Ayrıca fosil yakıtların iklim değişikliği
üzerindeki olumsuz etkileri göz alındığında enerji verimliliği ve alternatif yenilenebilir enerji
kaynakları tartışılmayacak kadar önem kazanmaktadır. Süperiletkenlik ve Nanoteknoloji Gurubu
(SNTG) nanobilim ile enerji verimliliği ve alternatif enerji kaynakları konularını birleştirerek
çalışmalar yapmaktadır.
Ülkemizin göz ardı ettiği enerji verimliliği konusundaki çalışmalarımız, günlük hayatta
sayılamayacak kadar çok kullanım alanı olan kalıcı mıknatıslarla ilgilidir. Kalıcı mıknatıslar, elektrik
motorlarından rüzgâr türbinlerine kadar enerji üretimi veya dönüştürülmesinde kullanılmaktadır.
SNTG, 2011 yıllında yaşanan nadir toprak elementi krizi sonrasında yeni nesil nano mıknatıslarda
değiş-tokuş etkileşim çiftlenimi özelliğinden faydalanarak, nadir yer elementi içermeyen
nanokompozit mıknatısların üretilmesi, yapısal ve manyetik özelliklerinin araştırılması konusunda
araştırmalar yapmaktadır.
Alternatif enerji kaynakları ile ilgili çalışmalarımız, katılarda hidrojen depolama, nanomalzemelerle
suyu parçalayarak hidrojen üretimi ve güneş pilleri olarak sıralanabilir.
Katılarda hidrojen depolamada magnezyum tabanlı bor içeren yapılar üzerinde yoğunlaşan
çalışmalarımızda, Amerikan Enerji Bakanlığının (DOE) hedeflediği 1 atmosfer ve 100 oC ağırlıkça
%6 H2 depolayan nanomalzemelerin araştırılması geliştirilmesi ve hidrojen kinematiğinin
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Nanomalzemelerin azalan boyutla birlikte reaktifliklerinin artması daha çabuk oksitlenmelerine
neden olmaktadır. Bu özellikten faydalanarak, özellikle metalik Zn, Al, Mg gibi elementlerin suyu
parçalayarak hidrojen üretim mekanizmalarının belirlenmesi araştırılmalarımızın diğer bir parçasını
oluşturmaktadır.
Son olarak güneş gözeleri ile çalışmalarımız ise nadir element içermeyen yeni nesil güneş pilleridir
(CZTS). Hesaplanan enerji dönüşüm verimleri %20-%30 aralığında olan CZTS nadir toprak elementi
içermemesi nedeniyle bilim dünyasının ilgisini çekmektedir. CZTS ve SnS* ince filmlerin sputter ve
buharlaştırma teknikleri ile kendi tasarladığımız vakum sistemlerinde büyütülmekte ve
sülfürlenmektedir. Çalışmanın özgünlüğü CZTS ince film tabanlı güneş pillerinde verimi düşürücü
MoS2 arayüzey tabakası oluşumuna karşı Grafen bariyer kullanımıdır.
Katılımcılar: Doç. Dr. Benat Koçkar, Doç. Dr. Çağlar Başlamışlı, Yrd. Doç. Dr. Bilsay Sümer, Doç.
Dr. Bora Maviş, Yrd. Doç. Dr. Özgür Ekici, Prof. Dr. Murat Köksal.
Bildiri Adı: Makina Mühendisliği Bölümünde Enerji ile İlgili Yapılan Çalışmalar
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Bu sunumda Makina Mühendisliği Bölümünde enerji konusunda gerçekleştirilen çalışmalar hakkında
bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda:
Şekil bellek ve magnezyum alaşımların kara ve hava ulaşımında yakıt tüketimini azaltmak için
kullanımları ve bu kapsamda yapılan çalışmalar,
Enerji harmanlama ve hasatlama sistemleri kapsamında yapılan çalışmalar,
Lio-ion pillerinin ısıl denetimi konusunda yapılan çalışmalar,
Elektrikli ve hibrit taşıtlar için enerji yönetim sistemi algoritmalarının optimizasyonu
konusunda yapılan çalışmalar,
Akışkan ve taşkın yataklar konusunda yapılan çalışmalar özetlenecektir.
Ayrıca, enerji konusundaki bölüm altyapısı ve olası işbirliği olanakları da tartışılacaktır.
Katılımcılar: Prof. Dr. Işık Çadırcı (Elektrik Ve Elektronik Müh. Böl.)
Bildiri Adı: Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde Enerji Alaninda Yürütülen Güncel
Projeler
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Hacettepe Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde yürütülen enerji alanındaki bazı güncel projeler hakkında bilgi verilecektir. Bunlar, Fotovoltaik Enerji Dönüşüm Sistemleri ve Metro Araçlarında Enerji Verimliliği üzerinedir.
Fotovoltaik enerji dönüşümü alanında yeni nesil SiC Güç Yarı İletkenlerine Dayalı Yüksek Verimlilikli ve Küçük Hacimli bir DA-DA Çevirgeç sistemi ARTI Elektronik firması için geliştirilmiştir. Bu 25 kVA gücündeki maksimum güç noktası izleyicisi fotovoltaik paneller üzerinde başarıyla denenmiştir.
Süperkapasitör Depolamalı Frenleme Enerjisi Geri Kazanımı Sistemi Geliştirilmesi ise bir Teydeb 1505 projesi olup, Müşteri Kurum ASELSAN’dır. Frenleme enerjisinin ısıyta dönüşümü yerine süperkapasitör bankalarında depıolanması ve aracın kalkışı sırasında bu enerjinin kullanılması hedeflenmiştir. Yine SiC güç yarıiletkenlerine dayalı olarak tasarlanan sistem, metro aracı üzerine uygulandığında %30 civarında enerji tasarrufu sağlayacaktır.
Katılımcılar: Yrd. Doç. Dr. Elif Çiçek (İnşaat Mühendisliği) Bildiri Adı: Yollarda enerji üretimi Bildiri Özü:
1.
(Younas T., Muhammad S., Hussain I., Ranshied Z. Energy Recovery Using Ratchet Mechanism: An Experimental
Study, 2nd International Conference on Advances on Clean Energy Research, ICACER 2017, 7-9 April 2017 Berlin,
Germany, Energy Procedia 118 (2017) 104-109. )
Enerji üretim tekniğinin arkasındaki prensip, Potansiyel Enerjiyi Kinetik Enerjiye dönüştürmek ve onu elektrik
bankasında yenilenebilir enerjinin bilgisine depolamaktır. Bunun için hız kesiciler kullanılabilir.
Veya kasis içerisine konulan hidrolik yağın basınç altındaki hareketini elektrik enerjisine çeviren sistem
üretilmektedir.
2. Kumar M., Kumar MK. Traffic-Driven Energy Generator. Technology Letters, Vol.3
No.1 (2016) 10-13. Hızlı ağır araçlar, türbin bıçaklarını döndürmek için yeterli enerjiye sahip olan hızlı bir rüzgar oluşturur; bu da
dinamo üreten elektriği çalıştırır. Ayrıca, ağır araçlar, ağırlığının yollara stres enerjisi atması sayesinde enerji kaybı
yaşarlar. Bu stres enerjisi elektriği üretmek için elektriğe aktarılabilir.
3.
karayolunun foto voltaj panelleriyle kaplanıp yeşil enerji kazanılması
Araç trafiğinin az, güneşin ise bol olduğu yollarda önemli miktarda elektrik elde edilebilir?
Katılımcılar: Doç. Dr. Harun Artuner
Bildiri Adı: Enerji için yenilikçi Kavramlar: 5G teknolojisi ve Enerji
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Enerjinin değerli bir meta olması üretilmesinden tüketilmesine kadar her aşamasında özen gösterilmesinide birlikte getirmektedir. Yakın geçmişe kadar enerjinin izlenmesi üzerinde günlük ya da haftalık bilgiler yeterli olurken günümüzde bunun saniye ya da milsaniye mertebesine çekilmesi ile daha önce mümkün olamayan kimi kavramlarında gelişebileceği görülmektedir. Elektrik enerjisi gibi pratik anlamda saklanmasında problemin aşılamadığı durumda kaynakların yönetilmesinde en iyileme planlamaları ile maliyet azaltılmasına çalışılmaktadır. Özellikle bakım onarım temin ve planlama konusunda bilgisayarların enerji sektöründe yeri gittikçe artan bir önemde artmaya başlamıştır. Ancak bunun temelinde üreten, taşıyan ve tüketen taraflar üzerinden verilerin alınması son derece kritik olmakta ve gittikçe artan hızlara ihtiyaç duymaktadır. Bir diğer taraftan, yakın glecekte yeni nesil mobil teknolojisinin (5G), zaman ve konumdan bağımsız veri-bilgilere sınırsız erişim olanağı sağlayan "Ağ Toplumu”nu oluşturacağı öngörülmektedir. 5G hâlâ başlangıç düzeyide olmasına ve henüz standartları bulunmamasına rağmen, 2019/2020 yılında planlanmış çalışmalar için dünyada bir yarış sürdürülmektedir. 5G, gecikme, verimliliği, konumsal doğruluk, güvenilirlik ve kullanılabilirlik ile geleceğe yönelik uygulamalar için “esnek” ve “sınırsız”ortam sağlayacağı düşünülmektedir. Bu ortamlardan önemlilerinden birininde enerji sektörü olacağı görülmektedir. Özellikle Nesnelerin Internet'i (IoT) için önemli bir etkinleştirici olarak 5G, birçok cihazın sınırsızca bağlanmasına olanak sağlaması beklenmektedir. Genel yapıda 5G, bütünüyle mobil ve bağlı bir toplumun ya da çoğunlukla IoT(nesnelerin internet) olarak adlandırılan teknolojinin temelini oluşturacağı düşünülmektedir. 2020 yılına kadar tahmini 50bn bağlı cihaza kadar olan herhangi bir nesnenin veri toplama ve denetleme hızını etkilemesi beklenmektedir. Yeni Nesil Mobil Ağ tasarımcılarına göre, 5G mobil uygulamaları için birkaç 10 Mb/s'den ve kalabalık alanlardaki onbinlerce kullanıcıya kapalı alanlardaki onlarca kullanıcıya kadar 1Gb/sn'ye kadar değişen veri hızlarını sağlamalıdır - neredeyse şu anki LTE'den 10 kat daha hızlıdır. Gecikmenin de en az 10 kat daha az olduğu bir system olarak sunulması 5G ile amaçlanmaktadır. 5G nin farklı sektörlerde Otomotiv, Enerji, Finans, Eğlence, Sanayi, Güvenlik, Sağlık, Çevre, Eğitim gibi temel konularda uygulamalar bulacağı tartışılmaktadır. Enerji de başı çeken alanlardan biri olarak görülmektedir. Enerjide şebekeler üzerinde yapılan denetim ile akıllı şebeke kavramı oldukça fazla tartışılmaktadır. Özellikle akıllı şebeke tanımında 5G teknolojisinin vazgeçilmez bir bileşen olacağı görülmektedir. Genelinde ‘Smart City’ olarak tartışılan konunun en önemli kesişimlerinden biri enerji-5G’dir.Sonuçta veri toplama, analizini gerçekleştirme ve çıkan sonuçlardan karar-destek oluşturacak bir yapının enerji sektörü için vazgeçilmez bir konu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda BTK tarafından organize edilen 5GTR grubıu çalışmaları yerel tanımların oluşturulması için geniş katılımlı bir çalışma grubudur. Anahtar sözcükler: 5G, 5GTR, IoT, Enerji verimliliği
Katılımcılar: Doç.Dr. Selim L. Sanin (Çevre Mühendisliği Bölümü)
Bildiri Adı: Sürdürülebilir Enerji Kaynağı olarak Mikrobiyal Yakıt Hücreleri
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Mikrobiyal Yakıt Hücrelerinin Mühendislik Alanında Sağladığı Gelişmeler ve Geleceği
Mikrobiyal Yakıt Hücreleri (MYH) evsel ve endüstriyel atıksuların biyolojik arıtımında yeni bir yaklaşım
olarak dikkat çekmeye başlamıştır. Mikroorganizmalarının hücre içinde enerji elde ederken
kullandıkları elektron taşınım sisteminin bir benzerini hücre dışında gerçekleştirilmesi elektriksel
potansiyel oluşumuna neden olmaktadır. Bu potansiyel düşük bir elektrik akıma dönüşebilmektedir.
Yürütülen araştırmalar sonunda mikrobiyal yakıt hücrelerinin sürekli elektrik üretimi yapması mümkün
hale gelmiştir. Elde edilen elektrik enerjisi doğrudan gride verilecek potansiyele sahip değildir, ancak,
düşük potansiyel ve akım gerektiren sistemlerde ve şarj edilebilen pillerde kullanılır olduğu
gösterilmiştir.
Arıtma çalışmalarına yönelik olarak MYH ile laboratuvar yapılmış olan çok sayıda bilimsel araştırma
olmasına rağmen, pilot ölçekli araştırmalara yeni başlanmaktadır.
Bu konu üzerine yoğunlaşmak henüz gelişmekte olan bir alanda altyapı oluşturmaya ve gelişmelerin
Hacettepe Üniversitesinde gerçekleştirilmesine imkan sağlayacaktır.
MYH üzerinde yürütülen araştırmaların önemli özelliği, mikrobiyoloji ve fizik konularında bilimsel
araştırma ve modelleme potansiyelinin olmasıdır. Ayrıca reaktörlerde malzeme ve membrane
alanında ihtiyaç duyulan gelişmeler farklı bilim dallarının birlikte çalışmasını sağlayacaktır.
Çalıştay’da yukarıda belirtilen doğal prosesin bilimsel boyutundan çok Hacettepe Üniversitesi’nin farklı
bölümlerinin MYH araştırmalarında birlikte çalışabileceği konular ve güçlü bir uluslararası bir merkez
olmak için yapabilecekleri üzerinde durulacaktır.
Katılımcılar: Prof.Dr.Ayşenur Uğurlu (Çevre Mühendisliği), Ar.Gör. Ece Kendir (Çevre
Mühendisliği)
Bildiri Adı: Yenilenebilir Enerji Kaynaği: Biyokütleden Metan Üretimi
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Dünyadaki enerji tüketimindeki artışa ve fosil yakıtların çevreye verdiği zararlara bağlı olarak
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim artmıştır. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji ve
biyokütle enerjisi yenilenebilir enerji kaynaklarından bazılarıdır. Halihazırda, biyokütle enerjisi dünya
enerji ihtiyacının %10-14’ünü karşılamaktadır. Türkiye’nin elektrik ihtiyacının en az yüzde 12’sinin
biyogazdan elde edilebileceği öngörülmektedir.
Biyokütleden termokimyasal, biyokimyasal ya da biyolojik işlemler sonucunda singaz, biyohidrojen,
biyoetanol, biyodizel, biyogaz gibi nihai ürünler elde edilmektedir. Bunlardan biyometan üretimi
anaerobik çürütme ile gerçekleşmektedir. Anaerobik çürütmede, tarımsal artıklar, hayvan gübresi,
arıtım çamuru, mikro ve makroalgler gibi biyokütlenin oksijensiz bir ortamda parçalanması sırasında,
yan ürün olarak biyogaz açığa çıkmaktadır. Biyogaz % 50-70 metan ve %50-30 CO2’ ve diğer eser
gazlardan (N2, H2S, vb.) oluşmaktadır. 1 m3 biyogazın sağladığı ısı miktarı 4700-5700 kcal/m3’dir. 1 m3
biyogaz; 0,62 litre gazyağı, 1,46 kg odun kömürü, 3,47 kg odun, 0,43 kg bütan gazı, ve 4,70 kWh elektrik
enerjisi eşdeğerindedir. 1 m3 biyogaza 0,66 litre motorin, 0,75 litre benzin ve 0,25 m3 propan eşdeğer
yakıt miktarlarıdır.
Biyogaz teknolojisi organik kökenli atık/artık maddelerden enerji elde edilirken, bu işlem atık
yönetimine hizmet etmekte, ucuz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olurken, çıkan gübre de güvenli
şekilde tarımda kullanılabilmektedir. Biyokütleden kazanılan bu enerjinin en önemli avantajı seragazı
emisyonlarının atmosfere salınmasının önlenmesidir. Böylece küresel ısınmanın da önlenmesine
hizmet etmektedir.
Başlıca biyometan üretilen biyokütle çeşitleri; 1. Jenerasyon biyokütle (enerji üretimi amaçlı tarımsal
ürünler; energy crops) 2.jenerasyon (hayvansal artıklar, tarımsal artıklar, arıtım çamurları, evsel katı
atıklar) ve 3.jenerasyon biyokütle olarak mikro alglerin kullanılmasını içermektedir. Çevre
Mühendisliği Bölümünde yapılan biyometan üretimi çalışmaları; değişik atıklardan biyogaz üretimi,
farklı biyokütle kaynaklarının birlikte değerlendirilmesi (co-digestion), biyogaz veriminin artırılmasına
(lignoselülozik atıkların ön arıtımı) yönelik Y.Lisans ve Doktora çalışmalarını içermektedir.
Katılımcı: Doç. Dr. Merih Aydınalp Köksal
Bildiri Adı: Enerji Yönetimi – Konutlarda Nihai Enerji Kullanımının Modellenmesi
Enerji ve Çevre – Elektrik Üretiminin Maliyeti ve Çevresel Etkileri
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Enerji Yönetimi
1. Konutlarda Bekleme Konumu Elektrik Tüketiminin Belirlenmesi: Konutlarda bekleme konumu elektrik gücü ve tüketimi ve bu tüketimin toplam konut elektrik tüketimine oranı Ankara’da 260 konutta yapılan anket ve ölçümlerden elde edilen bilgiler ile belirlenmiştir. Bekleme konunu elektrik tüketimini azaltmak için konutlara uygulanan senaryolar bazında elektrik tüketimi, buna bağlı CO2 emisyonu ve harcalamaların ne ölçüde düşürülebileceği de incelenmiştir. Bu sonuçlar ulusal konut elektrik tüketimine uygulanarak etkileri incelenmiştir.
2. Müstakil Evlerde Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Alternatif Teknolojilerin Kullanımının Tekno-
Ekonomik Analizi: Ankara’da bulunan bir müstakil evin elektrik ve doğal gaz tüketimini azaltmak için çeşitli yalıtım iyileştirmeleri, PV panel, güneş enerjisi sıcak su üretimi, toprak kaynaklı ısı pompası uygulamalarının tekno-ekonomik analizleri ESP-r enerji simulasyon programı kullanılarak oluşturulan saatlik enerji tüketimi modeline ile gerçekleştirilmiştir. Bu sonuçlar daha sonra Ankara, İzmir ve İstanbul’da benzer enerji/emisyon sınıfında bulunan konutlara uygulanarak etkileri incelenmiştir.
Enerji ve Çevre
1. Türkiye'de Elektrik Üretiminde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımının Teknolojik, Politik Ve Çevresel Kısıtlamalar İle Modellenmesi: Uzun dönem elektrik talebini karşılayabilmek için elektrik üretimi yakıt dağılımın maliyet etkin optimizasyonunda harici maliyetlerin de dahil edilmesi ile toplam maliyetin ve CO2 emisyonlarının nasıl değişebileceği Answer-Times simulasyon programı ile incelenmiştir. Oluşturulan modelde yakıt kullanım ve emisyon kısıtlamaları bazında uygulanan senaryolarda harici maliyetlerin eklendiği ve eklenmediği durumlarda uzun dönem maliyet etkin yakıt dağılımları karşılaştırılmıştır.
2. Elektrik Üretiminde Su Kullanımın İncelenmesi: Birim elektrik üretimi başına ve toplam elektrik
üretimininde özellikle soğutma sistemlerinde tüketilen su miktarının belirlenmesi ve uzun dönem elektrik talebini karşılayabilmek için elektrik üretimi yakıt dağılımın düşük su tüketimin bazında optimizasyonu LEAP yazılımı kullanılarak yapılmıştır. Özellikle ıslak kurutma kulelerinin kullanımını kısıtlayan senaryolarda su tüketiminde büyük düşüşler gözlemlenmiştir.
Katılımcılar: Erenalp Danacı, Fahri Can Akyol, Doruk Çankaya, Hüseyin Öksüz (4. Sınıf öğrencileri),
Prof.Dr. Ali Ziya Alkar (Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Böl)
Bildiri Adı: Enerji üretiminin ve tüketiminin uzaktan izlenmesi ve kontrol edilmesi
Bildiri Özü:
Son yıllarda teknoloji hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Bu gelişmeyle birlikte
elektrikli cihazlar hayatın her alanına girmiştir. Bununla birlikte güç tüketimine yönelik ihtiyaçlar
sürekli artmaktadır. Bu nedenle güç tüketiminin izlenmesi ve yönetilmesi gerekli hale gelmiştir.
Bu alanda Dünya’da yapılan çeşitli ticari ve akademik çalışmalar bulunmaktadır. Ülkemizde de bu
konuda çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu alanda Üniversitemizde de güç tüketiminin izlenmesi ve
kontrol edilebilmesine yönelik çözümlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini değerlendirmekteyiz.
Bu proje elektrik enerjisinin bulunduğu alanlarda üretilen veya tüketilen gücün mümkün olduğunca
hassas ölçülerek kablosuz telemetri yöntemleri ile elde edilerek sunucu üzerine iletilmesini, ardından
sınıflandırılarak yine bulut üzerine kaydedilmesini ve ilgili kullanıcıyı tüketimi hakkında bilgilendirerek
farkındalık yaratılıp güç tüketiminde tasarruf sağlanmasını amaçlamaktadır.
Kaydedilen bu bilgilere internet üzerinden erişim sağlanarak herhangi bir yerde kullanıcıya
gözlemleme ve denetleme imkanı sunulabilmektedir.
Bu kapsamda oluşturulan proje iki aşamada incelenebilir. Birinci aşama güç tüketimini ölçüp bulut
sistemine gönderen ve denetimi için uzaktan erişime imkan veren küçük, ucuz, kolay entegre edilebilir
bir cihaz tasarlamaktır. İkinci aşamada ise verileri internet sitesi ve mobil uygulama üzerinden
kullanıcıya ulaştırarak güç tüketimi hakkında bilgi vermek, yazılan algoritmalarla tasarruf için öneriler
sunmak ve gelecekteki güç tüketimi hakkında tahminler yapmak bulunmaktadır.
Bunların yanı sıra kullanıcıya uzaktan kontrol imkanı sunarak belirli cihazları istenilen zamanda
kapatma/açma veya belirli parametrelerin uzaktan değiştirilebilme imkanının da sunulması
hedeflerimiz arasında bulunmaktadır.
Katılımcılar: Prof. Dr. Necmiddin Bağdadioğlu
Bildiri Adı: Hacettepe Üniversitesi Enerji Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tanıtımı
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Hacettepe Üniversitesi Enerji Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ‘ni
(http://www.huepuam.hacettepe.edu.tr/) tanıtmak amacıyla sunum yapılacaktır.
Katılımcılar: Doç. Dr. Beşir Fatih Doğan
Bildiri Adı: Elektrik Dağıtım Ve Perakende Satış Piyasasında Ayrışma Ve Ayrışma Sonrası Ortaya Çıkan
Rekabet Sorunları
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
2006 yılında kurulan dağıtım şirketleri uzun bir özelleştirilme sürecinden özel sektöre
devredildi. Liberalleşmenin yansıra rekabetin de gelişmesi için dağıtım şirketlerinin bünyesinde
yürütülen perakende satış faaliyeti 2013 yılında ayrıştırıldı ve görevli tedarik şirketi bünyesinde
yürütülmeye başlandı.
EPDK tarafından çıkarılan mevzuat ile her iki şirket arasında muhasebe ve fonksiyonel
ayrıştırma ile desteklenmiş hukuki ayrıştırma benimsenerek, dağıtım ve perakende satış faaliyetini
yürüten bu şirketlerin tüketici nezdinde daha bilinir hale getirilmesi sağlanmış, elektrik perakende satış
piyasasında rekabet temin edilmeye ve eşit taraflar arasında ayrım gözetilmemesi sağlanmaya
çalışılmıştır. Ayrıca dağıtım şirketi ile görevli tedarik şirketinin birbirinden tamamen ayrılarak bağımsız
bir organizasyona ve karar verme mekanizmasına kavuşturulma, bu sayede de dikey bütünleşik yapı
içerisindeki bu şirketlerin birbirlerinin günlük faaliyetlerine, kararlarına etki etmesinin önlenmesi ve
kararların, şirketlerin iştigal ettiği piyasa faaliyetleri doğrultusunda alınması öngörülmüştür.
Ayrıştırılan dağıtım şirketi ile görevli tedarik şirketinin aynı binada bulunmasının, ortak bilgi-
iletişim sistemlerinin kullanılmasının, çalışanların aynı bina ve tesisleri kullanmasının elektrik piyasası
mevzuat uyarınca yasaklanması sonucunda, her iki piyasa faaliyeti bakımından rekabete duyarlı bilgi
değişimin yapılması engellenmeye çalışılmıştır. Bu sayede piyasa kapama, iki şirketin etkileşimi ve
dağıtım şirketinin ayrımcı uygulamaları yoluyla dikey bütünleşik yapıdaki tedarik şirketine rekabetçi
avantaj sağlayan davranışlarda bulunma, serbest tüketicilerin tedarikçi değişim sürecinin dağıtım
şirketi tarafından görevli tedarik şirketi lehine olacak şekilde zorlaştırılması ve geçiş maliyetlerinin
artırılması gibi rekabeti sınırlayıcı davranışlar önlenmeye çalışılmıştır.
Ancak, her iki piyasa faaliyeti için mevzuatta öngörülen bu ayrıştırma, dikey bütünleşik yapı
içerisinde bulunan bu şirketlerinin içinde bulunduğu çıkar çatışmasının tümüyle ortadan kaldırması ve
bu şirketlerin ayrımcı davranışların tam anlamıyla önlenmesini sağlayamamaktadır. Zira, bağlı
şirketlerin birbirlerinden rekabete duyarlı bilgi edinme istekleri hukuki ayrıştırma ile ortadan tam
olarak kaldırılamadığı gibi, dikey bütünleşik teşebbüslerin, grup içi bilgi değişiminin kontrolü ve alt
ve/veya üst pazarlarda faaliyet gösteren rakiplerini pazar dışına itmek için kullandıkları yöntemlerin
pek çoğunun tespiti de oldukça güçtür. İşte burada da rekabet otoriteleri devreye girerek,
teşebbüslerin davranışlarına bakmakta ve rekabet kuralları çerçevesinde rekabetin sağlanması ve
mevcut koşulların korunması amacıyla hakim durumdaki dağıtım ve görevli tedarik şirketlerinin
faaliyetlerinin kontrol altına alma ve serbest rekabetin gereklerine uygun davranmalarını sağlamaya
çalışmaktadır.
Katılımcılar: Öğr.Gör.Murat KORKMAZ, Hacettepe Üniversitesi Başkent OSB Teknik Bilimler Meslek
Yüksekokulu
Bildiri Adı: Enerji Tasarrufu ve Verimliliğinin Türkiye Açısından Önemi
Bildiri Özü:
Enerji, genel olarak bina sektöründe, sanayide, ulaşım da ve güç üretim sektöründe
kullanılmaktadır. Bununla birlikte, enerji insan yaşamının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.
Evlerimizde ısınmak için odun, kömür, doğal gaz, petrol ve elektrikten, yolculuk yapmak için
kullandığımız taşıtlarda petrolden, her evde bulunan buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi
televizyon, bilgisayar vb. cihazları çalıştırmak için elektrik enerjisinden faydalanmaktayız. Açıkçası
enerjiye modern hayatın her aşamasında ihtiyaç duyulmakta ve kullanılmaktadır. Yakın zamana kadar
ülkelerin gelişmişliğinde en önemli kriterlerden biri de enerji tüketimiydi; bir ülke ne kadar fazla enerji
tüketiyorsa o kadar fazla üretim yaptığı ve refah düzeyinin yüksek olduğu kabul edilirdi. Günümüzde
bu değerlendirme geçerliğini yitirmiş durumda; artık gelişmişlik ülkelerin ne kadar çok enerji
tükettiğiyle değil, ne kadar az enerji harcayarak ne kadar çok ürettiğiyle ölçülmektedir.
Enerji tasarrufu, üretimde, konforumuzda ve iş gücümüzde herhangi bir azalma olmadan enerjiyi
verimli kullanmak ve israf etmemektir. Enerji verimliliği; enerji girdisinin üretim içindeki payının
azaltılması, aynı üretimin daha az enerji tüketerek gerçekleştirilmesidir. Bu tanımların ışığında
binalarımızda alacağımız bazı önlemler ve enerji tüketim alışkanlıklarımızdaki küçük değişiklikler
bizlere çok şeyler kazandıracaktır. Kalkınmakta olan ve nüfusu artan bir ülke olarak Türkiye’nin enerji
tüketimi hızla artmaktadır, artan bu enerji talebini karşılamak için, enerjiye yüksek miktarda para
ödeniyor olması ve enerji olarak DIŞA BAĞIMLI BİR ÜLKE olmamız, aslında enerji tasarrufunun ve
enerjinin verimli kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Türkiye’de 5627 sayılı enerji verimliliği kanunu “ENVER” 18.04.2007 tarihinde Meclis’te kabul
edilmesi ile birlikte; enerjinin etkin kullanılması, israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi
üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin
kullanımında verimliliğin artırılması esas alınarak büyük bir adım atılmıştır. ENVER yasası ile bireyler
ve kurumlara verilecek eğitimler, etüt ve bilinçlendirme çalışmaları ile bina sektöründe %30, sanayi
sektöründe %20 ve ulaşım sektöründe %15 olmak üzere tasarruf yapılacağı öngörülmektedir. Aslında
bu oranlarla birlikte enerji tasarrufu ve verimliliği ile Ülkemizde yaşayan insanlar; kendi aile
bütçelerine, Ülke ekonomisine, Ülkenin enerji bağımlılığının azaltılmasına, çevre ve hava kirliliğinin
önlenmesine, dünyadaki fosil yakıtların korunmasına, küresel ısınmanın olmamasına katkıda
bulunduklarını da unutmamaları gerekmektedir.
Türkiye’nin içinde bulunduğu enerji çıkmazı düşünüldüğünde sadece enerji tasarrufu ve verimliliği tek
başına yeterli olmayacaktır. Bununla birlikte; yeni enerji kaynakları araştırılması, enerji piyasalarının
serbestleştirilmesi, alternatif yakıt seçeneklerinin uygulanabilirliği, yenilenebilir enerji kaynaklarından
daha fazla yararlanılması , enerji çevre ilişkisinin kurulması ile ilgilide çalışmaların yoğun bir şekilde
sürdürülmesi gerekmektedir.
Katılımcılar: Dr Shihomi Ara-Aksoy (İktisat Bölümü), Duygu Kural (İktisat Bölümü)
Bildiri Adı: Türkiye’deki Fotovoltaik Yatırımlar için Optimal Tarife Garantisinin Tahmini
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımları artırmak amacıyla birçok ülkede devlet
eliyle çeşitli teşvikler uygulanmaktadır. Bu teşviklerden en yaygın olarak kullanılan mekanizmalardan
birisi tarife garantisi (Feed-in Tariff) diğer bir deyişle satın alım garantisi mekanizmasıdır. Tarife
garantisi mekanizması devletle yenilenebilir enerji şirketleri arasında yapılan uzun dönemli bir
anlaşmadır. Bu mekanizma çerçevesinde devlet, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten
şirketlere ürettikleri kWh başına elektriği belli bir miktardan belli bir süre boyunca satın alma garantisi
sunmaktadır. Bugün birçok Avrupa ülkesi 12 yıldan 20 yıla kadar uzanan bir yelpazede yenilenebilir
enerji şirketlerine satın alma garantisi sunmaktadır. Fakat Avrupa Birliği Komisyonu tarafından
yayımlanan bazı raporlara göre uzun süreli tarife garantisi anlaşmalarının piyasayı geliştirmekten
ziyade piyasanın rekabetçi ve yenilikçi yapısına zarar verdiğini ve dahası yenilenebilir enerji piyasasını
katılaştırdığını ifade etmektedir. Bugün Türk Hükümeti yenilebilir enerji firmalarına 10 yıl tarife
garantisi sunmakla birlikte güneş enerjisinden faydalanarak elektrik üreten firmalara kWh başına 13,3
USD ödeme yapma teklifi sunmaktadır. Türkiye’deki güneş enerjisi firmaları fotovoltaik yatırımların
artması bakımından 10 yıl süresini yeterli görmemektedir. Bu sebeple her ülkenin kendi piyasa
koşullarını, ekonomik, coğrafi koşullarını göz önünde bulundurarak fotovoltaik yatırımları artıracak
aynı zamanda güneş enerjisi piyasasını geliştirecek, daha yenilikçi hale getirecek tarife garantisi
mekanizmasının tahmin edilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
Bu sebeple söz konusu çalışma Türkiye’de fotovoltaik yatırımları artıracak, güneş enerjisi piyasasını
geliştirecek en uygun tarife garantisi mekanizması bileşenlerini tahmin etmeyi amaçlamıştır. Bu
bağlamda deneysel iktisat yöntemlerinden biri olan ifade edilen tercihler yöntemi (Stated Preference
Methods) temelinde hazırlanması 10 ay süren 7 farklı versiyondan oluşan bir anket hazırlanmıştır.
Anketin seçim deneyi soruları bölümünde hem lisanslı hem de lisanssız güneş enerjisi yatırımları için
her bir tür için 5 kez tekrar edilen sorular sorulmuş, katılımcıdan her soruda sunulan 3 senaryodan
birini seçmesini yani toplamda lisanslı ve lisanssız yatırımlar için 10 tane seçim yapması beklenmiştir.
Seçim deneyi sorularında tarife garantisi süresi, tarife garantisi tipi, kWh başına ödeme, gözetim
vergisi, yerli ürün kullanıma destek, yarışma temelli katkı payı keşfi ve MW başına maliyet özellikleri
çeşitli seviyelerde kullanılmıştır. Nisan 2017’de başlayıp Haziran 2017’ye kadar süren odak grubu
çalışması, ön test aşamalarının ardından anket Türkiye Çapında 32 adet güneş enerjisi şirketinden 44
kişiye uygulanmıştır. Elde edilen veri seti Stata 12 programı kullanılarak Mixed Logit Modeli temelinde
yatırımcıların ödeme istekliliği (Willingness to Pay) tahmin edilmeye çalışılmıştır. Ekonometrik tahmin
süreci sonrasında güneş enerjisi şirketlerinin özellikle daha uzun bir anlaşma periyodu için oldukça
yüksek bir ödeme istekliliği yani yatırım yapma istekliliği gözlemlenirken; gözetim vergisi özelliğinin
yatırımcının yatırım yapma isteğini oldukça olumsuz etkilediği ve gözetim vergisinin yatırımlar ve
güneş enerjisi şirketleri üzerinde riskten kaçınmaya neden olduğu ortaya çıkmıştır.
Katılımcılar: Prof. Dr. M. Kemal Öktem ve Öğr. Gör.M. Şirin Erdoğan (H.Ü. İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu
Yönetimi)
Bildiri Adı: Enerji Yönetişimi Çalıştayı (2017) Üzerine
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
(Beytepe Kampüsü Öğretim Üyeleri Kafeteryası Mehmet Akif Ersoy (MAE) Salonu) gerçekleştirilmiştir.
Günlük hayatta insanlar için büyük öneme sahip enerjinin, kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum
kuruluşları ve ülkeler için de büyük öneme sahip olduğu gerçeğinden yola çıkan Hacettepe Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi hocalarından M. Kemal Öktem ve Mehmet Şirin Erdoğan bölüm
öğrencilerinin de etkinliğin hazırlanmasında desteğini alarak; 15 mart 2017 tarihinde, kamu sektörü,
özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından yaklaşık 25 konuşmacının katıdığı “enerji yönetişimi” başlıklı
çalıştay düzenlemişlerdir. İki oturum ve bir panelden oluşan çalıştaya çok sayıda ilgili dinleyici olarak
katılmıştır ve katılımla birlikte soru cevap kısmında katkılar sunarak konunun zenginleşmesi
sağlanmıştır. Bu bildiride çalıştayda ele alınan konular, sunumlar, tartışma ve değerlendirmelerin,
çalıştay sonrası bir kısa değerlendirilmesinin sunulması ile kamuya mal edilmesi planlanmaktadır.
Katılımcılar: Yrd.Doç.Dr. Şebnem Udum
Bildiri Adı: Nükleerin İki Yüzü: Enerji ve Uluslararası Güvenlik
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Nükleer teknolojinin ilk kullanım alanı askerî amaçlarla olmuştur. Daha sonra uluslararası denetim
şartıyla barışçıl kullanıma açılmıştır. Uluslararası ilişkilerde devletlerin askeri kabiliyetleri onların
gücünü ve bekasını belirleyen en önemli unsurdur. Bu nedenle, tahrip gücü en yüksek silah sistemi
olan nükleer silahlar stratejik da sahibi olan devletlere savaşta stratejik üstünlük kazandırmaları
bakımından onları “büyük devlet” aşamasına çıkarmış, ya da onlara statü kazandırmıştır. Bu nedenle,
nükleer enerjinin barışçıl kullanımı güvence denetimlerine tabi olmaktadır. Nükleer enerji, teknik, ve
ekonomik kapsamının dışında, uluslararası güvenlik bakımından, nükleer güvence ve nükleer emniyet
kapsamında en önemli güncel konulardan biridir. Bu çalışma, nükleer enerjinin Türkiye’de nispeten
daha az çalışılan ve çalışılması gereken iki alanı üzerinde duracak, bu alanların temel prensiplerini
açıkladıktan sonra, Türkiye’de bu alanda yapılan akademik ve eğitim çalışmalarının öneminin altını
çizecektir. İlk olarak, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi rejimi ve nükleer güvence
denetimlerinin önemi açıklanacaktır. Daha sonra, yükselen bir tehdit olan nükleer ve radyolojik
maddeler ile yapılmasından endişe edilen terör saldırıları tehdidi değerlendirilecektir. Bu kapsamda,
“nükleer emniyet” kavramı tanıtılacak ve yapılan uluslararası ve ulusal çalışmalar göz önüne
serilecektir. Hacettepe Üniversitesi’nin her iki alan açısından, eğitim faaliyetlerindeki avantajının altı
çizilecek ve önerilerde bulunulacaktır.
Katılımcılar: Mert BATTAL (Endüstri Mühendisliği 4. Sınıf öğrencisi), Seda KAYA- (Endüstri Mühendisliği 4.
Sınıf öğrencisi)
Bildiri Adı: Hidroelektrik Santrallerinde Optimal Elektrik Enerjisi Üretim Planı Oluşturulması: Türkiye’de
bir Uygulama Çalışması
Bildiri Özü (1 sayfayı geçmemeli):
Enerji, günümüzde ekonomik ve sosyal içeriklere dahil olması bakımından ülkelerin kalkınma
politikalarında büyük bir önem taşımaktadır. Dış kaynaklı enerji kullanımı; ekonomik, toplumsal ve
idari politikaları etkilemekte, enerji yönetimi ve kullanımında krizlere sebep olabilmektedir. Bu yüzden
ülkeler son zamanlarda ülke kaynaklarını daha verimli kullanma ve yenilenebilir enerji kullanımı
oranlarını artırma çalışmalarına gitmektedir. Enerjinin üretimi ve tüketimi sırasında kaynakların daha
verimli kullanılması, ülkemiz ve dünya ekonomisine katkı sağlayabileceği gibi enerji üretimi sırasında
ortaya çıkabilecek çevresel sorunların azaltılmasına da yardımcı olacaktır. Günümüzde enerjinin
öneminin bu derece artmasıyla elektrik enerjisi için üretim, iletim ve dağıtım sistemleri ile tüm bu
sistemlerde kullanılan enerji kaynaklarının optimize edilmesi gerekmektedir.
Hidroelektrik enerji potansiyeli yüksek bir ülke olan Türkiye, ihtiyaç duyulan elektrik
enerjisinin çok önemli bir bölümünü hidroelektrik santrallerinden karşılamaktadır. Fiyatların saatlik
olarak değiştiği Türkiye elektrik piyasasında, çoğunluğu özel sermaye kontrolünde olan firmalar
hidroelektrik santrallerindeki üretim planlarını öngörülen piyasa fiyatı, operasyon maliyetleri ile su
miktarı ve santral verimini dikkate alarak yapmaktadır. Bu çalışma kapsamında, Fırat Havzası’nda
bulunan bir hidroelektrik santralindeki en iyi üretim planının oluşturulması hedeflenmiştir.
Hidroelektrik santralindeki üretim, yüksekliğe bağlı verim ve su hacmi bilgileri, kullanılan türbin ve
jeneratör verimi, baraj gölüne gelen su miktarı ve su miktarındaki öngörülen değişiklikler, teknik
kısıtlar, devlete karşı yükümlülükler ve piyasa fiyatları gözetilerek doğrusal programlama ile
modellenmiştir. Karlılığın maksimize edildiği modelin çözülmesi ile elde edilen üretim planı ve
gerçekleştirilmiş olan üretim miktarları karşılaştırılarak oluşan farklılıklar tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler: hidroelektrik santrali, elektrik üretim planı, elektrik piyasası, doğrusal
programlama modeli
Katılımcılar: Yeşim Er Cansız (Enerjisa Ankara , İstatistik) , Ayten Yiğiter (H. Ü. İstatistik)
Bildiri Adı: Elektrik Kayıp Kaçak Oranına Etki Eden Etmenlerin Belirlenmesi
Bildiri Özü :
Günümüzde enerji denildiğinde ilk akla gelen elektrik enerjisidir ki insan hayatının vazgeçilmez unsuru
olarak adlandırılabilir ve bu unsura olan bağımlılığımız her geçen gün daha da artmaktadır. Sınırlı doğal
kaynaklara sahip olan ülkemizde enerji üretimi büyük oranda dışa bağımlıdır. Bu nedenle enerjinin
üretiminden tüketimine verimliliği temel hedeflerden biridir.
Enerji verimliliği: Tüketilen enerji miktarının, üretimdeki miktar ve kaliteyi düşürmeden, ekonomik
kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden en aza indirilmesidir.Kayıp: Bir elektrik iletim hattı boyunca
bulunan Trafo ve iletim hatlarındaki kabloların iç dirençleri neticesinde oluşan kayıplara denir. Teknolojik
olarak "sıfır" olamaz. İdeal dünya değerleri %4-7 civarlarıdır. Kaçak: Bir elektrik iletim hattından sayaç
kullanmadan alınan elektriğe denir. Kısaca "çalıntı" elektrik de diyebiliriz. Kayıp elektrik için iletim ve
dağıtım hatlarıyla ilgili teknik çözümlerin üretilmesi, alt yapının iyileştirmesi süreci ile daha iyi ve verimli
hale getirilmeye çalışması gerektirmektedir. Kaçak kullanım ise bireyleri kaçak kullanıma iten etkenlere
inerek bu konuda çözüm sağlama yoluna gidilmelidir. Gelişmiş ülkelerde sadece elektrik kayıp oranı
(teknik kayıplar) ortalama %6 nın altındayken Türkiye’de kaçak kullanım ortalama %14 civarındadır. Bu
kayıplar dağıtım şirketlerinin elektriği iletmek ve dağıtmak için harcadıkları yıllık maliyetin 1.7 katına denk
gelmektedir(Onat, 2010).
Kayıp ya da kaçak kullanım şirketlerin kar marjının azalmasına ve daha yüksek kapasitede güç
sistemlerine ihtiyaç duyulmasına neden olmaktadır. Bedeli ödenmeden elektrik kullanımı, ihtiyacın
ötesinde tüketime yönelmeye ve aşırı yüklenmeye neden olmaktadır. Kayıp dağıtım şirketlerinin
hâlihazırda yaptığı yatırımlarla azaltılmaya çalışılmaktadır. Ancak kaçak kullanımı azaltmak için,bu
kullanımı etkileyen etmenlerin belirlenmesi gerekmektedir. Enerjinin üretimi ile birlikte verimli
kullanılması yalnız teknolojik gelişmeye, alt yapıda iyileştirmeye bağlı olmadığı, toplumsal bilinç ve
gelişmenin beraberinde sağlanması gerektiği açıktır. Ülkemizdeki kaçak kullanım oranına etki eden
değişkenleri belirlemek ve kaçak kullanım oranını azaltmak için bu etkili değişkenlere göre iyileştirmeler
yapılması gerekmekte ve mekânsal açıdan incelenmelidir. Çalışmada mesken, ticarethane, sanayi tarifesi
elektrik kullanım oranları, ilçe, belediye köysayıları, üniversite mezun oranı, işsizlik oranı, eğitim, sağlık,
gelir endeksleri, terör, asayiş, kaçakçılık ve Suriyeli göç oranı değişkenleri ele alınmıştır.Araştırmada
aralarında ilişki olabileceği düşünülen çok sayıdaki değişken arasındaki ilişkilerin anlaşılmasını ve
yorumlanmasını kolaylaştırmak için daha az sayıdaki temel boyuta indirgemek için faktör analizi,
Türkiye’deki illerin değişkenlere bağlı kümelenmelerini görmek için kümeleme analizi, değişkenlerin
kayıp kaçak oranına üzerindeki etkilerini gözlemlemek için regresyon analizine başvurulmuştur.
Bazı kaynaklar Onat N.(2010).Techno-Economic Analysis of IllegalElectricityUsage in TurkeyandPolicyProposals Şanlı, B. (2014). Harita Üzerinde Türkiye Elektrik Tüketimi,(barissanli.com - Barış Sanlı's Web page) Steadman K.(2014).ElectricityTheft in Jamaica(Department of EconomicsStateUniversity of New York at Binghamton
Katılımcılar: Öğr. Gör. Dr. Nalan KALKAN (H.Ü. Başkent OSB Teknik Bilimler MYO)
Bildiri Adı: Enerji Etkin Yapı Tasarımında Yaklaşık Sıfır Enerji Binalar
Bildiri Özü:
Endüstri devrimi sonrası yaşanan teknolojik gelişmelerin sonucunda yaşam kalitesinin yükselmesi ve
konforlu yaşama isteği ile birlikte enerji gereksinimi artırmıştır. Öte yandan 1970’den sonra yaşanan
enerji krizi sonrası enerji gereksinimin karşılanması için alternatif enerji kaynaklarının kullanımı için
başlayan arayışların ardından özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı desteklenmektedir.
Bu alanda yapılan çalışmalara ve çevreye duyarlı kaynak tüketimini özendiren uygulamalara rağmen
halen enerji üretiminde sınırlı fosil kaynaklarının kullanımının ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir. Bu
yakıtların kullanımının iklim değişikliğine, küresel ısınmaya, asit yağmurlarına ve ozon tabakasındaki
incelmelere neden olduğu bilinmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de enerji verimliliği ve
çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik çıkarılan yasalar yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını ve
enerji tüketiminin azaltılmasını desteklemektedir. Bu anlamda inşaat alanında yapılan çalışmalardan
birisi de, “yaklaşık sıfır enerjili bina” tasarımı ile binanın yıllık enerji tüketiminin sıfıra yakın bir değer
olmasının sağlanmasıdır. Yaklaşık sıfır enerjili bina tasarımı ile bir yandan binanın elektrik, ısıtma,
soğutma ve havalandırma tüketim talebi asgari düzeye indirilerek, öte yanda enerji talebinin
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elde edilmesi önerilmektedir. Ayrıca, yeşil bina tasarım ilkeleri de
tasarımlara dahil edilerek, çevre dostu, sürdürülebilir ve aynı zamanda sıfır CO2 emisyonu bina üretimi
de hedeflenmektedir.
Yaklaşık Sıfır Enerjili Bina (YSEB) tasarımı; bina yerinin doğru seçimi ile başlayarak, binanın minimum
enerji tüketecek ve güneş ışığından daha fazla yararlanacak şekilde ve uygun yönlerde yerleştirilmesi,
bina kabuğunun yalıtımlı olarak tasarlanması, enerji verimli pencerelerin kullanımı, ısınma, sıcak su
üretimi ve, elektrik enerjisi için fotovoltaik panellerin veya rüzgâr türbinlerinin kullanımı, ısı pompası
ve ısıl depolama sistemlerinin kullanımı, güneş enerjisi veya atık ısı destekli absorbsiyonlu sistemlerle
daha az elektrik tüketen soğutma sistemleri kullanımı, havalandırma sisteminin etkin olarak doğal
yöntemlerle karşılanacak şekilde tasarlanması, ısı geri kazanım sistemlerinin oluşturulması, binaların
üretimimde enerji verimliliğini artıracak ve enerji tüketimini en aza indirecek malzemelerin seçimi ve
sonuçta yenilenebilir enerji kaynakları ile kendi enerjisini üretebilen binaların ulusal elektrik dağıtım
hatları arasında alışveriş yapılmasını sağlayacak entegre sistem seçimi gibi kriterlerle
desteklenmektedir.
Bu araştırmada, yaklaşık sıfır enerjili yapı tasarım ilkeleri ile yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı
ve enerji verimliğinin artırılması incelenerek, kaynak korunumu sağlayan sürdürülebilir yapı tasarımı
kapsamında enerji etkin yapı tasarımı kavramı incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Enerji etkin yapı tasarımı, yaklaşık sıfır enerjili binalar, alternatif enerji kaynakları
Katılımcılar: Prof.Dr. Şakir Şimşek, Prof.Dr.Mehmet Ekmekçi, Yard.Doç Dr. Levent Tezcan, Dr. Elif Yılmaz
Turalı, Yük. Müh. Kemal Koç
Bildiri Adı: Türkiye’de Jeotermal Enerji Arama- Geliştirme Çalişmalari Ve Hacettepe Üniversitesi’nin Katkilari
TÜRKİYE’DE JEOTERMAL ENERJİ ARAMA- GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI VE HACETTEPE
ÜNİVERSİTESİ’NİN KATKILARI Şakir Şimşek, Mehmet Ekmekçi, Levent Tezcan, Elif Yılmaz Turalı, Kemal Koç
Jeoloji (Hidrojeoloji) Mühendisliği Bölümü ve Uluslararası Karst Su Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi-UKAM
BİLDİRİ ÖZÜ
Jeotermal enerji, enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla Türkiye gibi jeolojik yapıları nedeniyle zengin jeotermal kaynakların olduğu ülkelerde alternatif enerji kaynağı olarak araştırılmakta ve hızla geliştirilmektedir. Türkiye’de ilk jeotermal çalışmalar 1960 lı yıllarda MTA tarafından başlatılmış olup günümüze kadar 300 jeotermal sahanın keşfi yapılmıştır. Bu sahalarda yaklaşık 2000 sıcak ve mineralli su kaynağı ve arama-işletme kuyusu mevcuttur. Türkiye’deki mevcut jeotermal kuyular ve kaynakların toplam jeotermal kapasitesi 8000 MWt değerinde olup hesaplanmış potansiyel ise 60.000 MWt değerindedir. Bu değerler yeni araştırmalardaki keşiflerle her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de elektrik üretimi kurulu gücü 2006 da Kızıldere’de 15MWe iken 2017 sonu itibariyle 1063 MWe a ulaşmıştır. Türkiye elektrik santral kurulu güç artış oranında 2010-2017 yılları arasında Dünya’da ilk sırayı almıştır. Jeotermal enerjinin ısıtma (konut, sera, termal tesis ısıtması gibi doğrudan kullanımında 250.000 konut eşdeğeri ısıtma (1837 MWt) sağlanmıştır. Jeotermal suların tedavi, banyo amaçlı kullanımının enerji karşılığı ise 1005 MWt'e ulaşmıştır. Jeotermal enerji ile konut ısıtmacılığı başlıca İzmir-Balçova, Narlıdere, Kırşehir ve Afyonkarahisar şehir merkezleri ve 14 ilçe merkezinde yapılmaktadır. Jeotermal sera ısıtmacılığında ise son 3 yıllarda önemli bir artış sağlanmış ve 4.000.000m2 ye ulaşmıştır. Toplam 400 kaplıca balneolojik amaçlı kullanılmaktadır. Jeotermal kaynakların doğrudan kullanımı, sıvı karbondioksit ve kuru buz üretimi (yıllık kapasite 240.000 ton) olmak üzere toplam kurulu kapasite (ısı pompası uygulamaları da dahil) 3222 MWt değerindedir.
Hacettepe Üniversitesi olarak; jeotermal kaynakların aranması, geliştirilmesi korunması, işletilmesi, sürdürülebilir ve verimli kullanılması konusunda Kamu kurumlarına, Valiliklere, Belediyelere hizmet verilmekte, Yurtdışı kurumlar ve Üniversiteler, TÜBİTAK, DPT ve Sanayi işbirliği çerçevesinde Özel sektör ile birlikte Ar-Ge projeleri yürütülmüştür. Jeoloji Mühendisliği Bölümümüz ve HÜ-UKAM tarafından jeotermal enerji ile ilgili çalışma yürütülen başlıca konular; Jeotermal jeoloji, Hidrojeoloji, Hidrojeokimyasal araştırmalar, jeofizik verilerin değerlendirilmesi, üretim-reenjeksiyon araştırmaları, işletme planlamaları, koruma alanlarının belirlenmesi, sahalarda verimliliğin artırılmasına yönelik araştırmaları, sıcak kuru kaya araştırmaları, jeotermal sondajlarla ilgili tasarımlar, arama ve işletme önfizibilite ve fizibilite çalışmaları sayıabilir. Tamamlanan bazı önemli elektrik üretim projelerindeki faaliyetlerimiz; Aydın-Germencik 184MWe, Denizli-Kızıldere 95MWe, Denizli-Tekkehamam38.4MWe, Çanakkale Tuzla7.5MWe.
Jeotermal kaynaklar konusunda Bölümümüzde bugüne kadar 30 kadar yüksek mühendislik ve doktora öğrencisi yetiştirilmiştir.
Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından olan Jeotermal enerjinin, ülkemize sağladığı önemli bilimsel, sosyal ve ekonomik katkılarının artırılması için Üniversitemizde yeni ar-ge ve ünivesite-sanayi işbirliği projelerinin geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekli görülmektedir.