476

Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen
Page 2: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Gurur ve Önyargı

Jane Austen

İngilizce aslından çeviren: Hamdi Koç

Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Page 3: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Genel Yayın: 925

Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insanvarlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerininbenimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, buifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir kibir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, dahadoğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlamakudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması veyeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bubakımdan ehemmiyetli ve medeniyet dâvamız için müessirbellemekteyiz. Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin hertürlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmezvasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat,bütün kütlenin ruhuna kadar işliyen ve sinen bir tesiresahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda vemekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık veyaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yöndenzenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrakseviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketini sistemlive dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemlibir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine,ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emekleriniesirgemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum.Onların himmetleri ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eliile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletinyardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin birtercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, buemeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden

Page 4: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbirTürk okuru için mümkün olamıyacaktır.

23 Haziran 1941Maarif Vekili

Hasan Ali Yücel

Page 5: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sunuş

Elinizde tam iki yüz yıllık bir büyü tutuyorsunuz. Bukadar eski olduğu halde bugün hala bu kadar popüler olanbaşka bir roman bilmiyorum. Gurur ve Önyargı'dan daha önceya da daha sonra yazılmış ve ondan besbelli daha sarsıcı ya dayenilikçi olan ya da başlıbaşına simge haline gelmiş başkabüyük klasikler var elbette, mesela Mobydick, TristramShandy, Don Quixote, Robinson Crusoe, Madam Bovary, amahiçbiri Gurur ve Önyargı'nın bugünün okurunun kalbindeedindiği yeri edinemedi. Bütün klasikler bir yana, Gurur veÖnyargı bir yana. Tuhaf, ama öyle. Tuhaflığı, biraz, bununbaştan beri zor açıklanır bir durum olmasından, biraz daromanın çok doğal bir biçimde hayatımızın bir parçası olmuşve öyle kalmış olmasından geliyor. O kadar ki İngilizcekonuşulan ülkelerde Jane Austen birçok okur için bizimJane'dir, evden, aileden biridir. Zaten anlattığı da o evin,ailenin hayatından ya da o hayatın yakınından bir bölümdür.

Jane Austen'ın roman tarihinin ilk büyük (ve sahici) kültüolduğunu en baştan söyleyebiliriz. İngiltere'de bugün çokciddi bir Jane Austen turizmi var, acentalar, turlar, rehberler,hediyelik eşyalar filan. 'O' uzun süredir bir karakter olarak daönemli.

Jane Austen'ın hayatı hakkında fazla bir bilgimiz yok.Hayatını evinde geçirdi; mektupları ve bir iki tanıklık dışındabirinci elden pek az belge var. Arkasında cevabı olmayançokça soru kalmış. Mesela hangi hastalıktan öldüğünübilmiyoruz. Addison's Disease denen ve bugün yüz binde dörtkişide görülen bir tür salgı bezi hastalığından öldüğü şeklinde

Page 6: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bir tahmin var. Zaten çok genç ölmüş, 42 yaşında (1775-1817), ki devir yazarların genç ölmekle ünlü oldukları birdevir değil, Defoe'nun 71, Richardson'ın 72, daha sonraEliot'ın 61 sene yaşadığını düşünürsek. Gözlerden uzak, birkır evinde, evlenmeden, hatta besbelli aşkın tatlarını biletanıyamadan geçirilen kapalı hayat, genç yaşta ölüm, oölümün ardından kalan hanım hanımcık bir iki portre vebütün muhtemel depresif görüntüsüne rağmen o hayattançıkarılan mizah, zeka ve sevecenlik dolu romanlar –hem detüm sadeliklerine rağmen, daha gösterişli birçok romandandaha uzun yaşayan, daha çok insanı etkileyen romanlar.Austen kült olmayı elbette hakediyordu.

Bu kült olma hali üzerinde maksatlı olarak duruyorum.Çünkü bu aynı sebepten, Austen çatıkkaşlı edebiyatçevrelerinde sık sık kayıtsız kalınan, biraz hafife alınan, çokçada ihmal edilen, hesapta genç kızların sevgisine terkedilen biryazar olmuştur. Bilhassa, kendileri hayatta bir şey ortayakoyamayıp da beğenmeme yoluyla itibar kazanmaya eğilimliya da toplumsallık takıntılı eleştirmenler tarafından. Amaşunu söylemeliyim ve rahatça söyleyebilirim: bir yazarındeğerini en iyi bir başka yazar anlar ve anlatır. Jane Austeniçin de böyle oldu. Austen yirminci yüzyılda akademikedebiyat dünyasında kendi gerçek eleştirmenlerini buluncayakadar önemli tarihsel değerlendirmelerini hepmeslekdaşlarından aldı: önce Trollope, ki az buz bir adamdeğildir, onun Shakespeare ayarında bir yazar olduğunusöyledi, sonra hem yazar hem de edebiyat düşünürü olarakVirginia Woolf ve E. M. Forster Austen'a hakkını teslimettiler. Forster üslubunun inceliklerini örnek gösterdi; Woolfise Austen'ın "tüm büyük yazarlar içinde büyüklüğü en zor

Page 7: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yakalanacak yazar" olduğunu söyledi. Woolf'un tarifiAusten'la ilgili 'anahtar' gerçeği ifade etmesi bakımındanhepsinden önemli: o da yukarıda sözünü ettiğim 'büyü'.Austen sözkonusu olunca gerçeği büyü ile açıklamak zorundakalıyoruz. Bu büyü Austen'ı dayanılmaz ölçüde çekici, oölçüde taklit edilemez yapan, aynı zamanda tarif edilmesini,sınıflandırılmasını da imkansız kılan 'okuma tadı'dır veAusten'ı bugün hala bir edebiyat esrarı olarak yaşatmaktadır.Bu esrar, "nasıl oluyor da edebiyatçılara da halka da aynızevki veriyor?" sorusunda gizlidir.

Austen'ın romanlarına şöyle bir baktığınız zaman, ortadasadelikten başka bir edebiyat süsü yoktur; yazarın hiçbirşekilde okuru etkilemeye çalıştığını hissetmezsiniz; anlatılankişiler istisnai özellikleri ya da trajik kaderleri olan, enteresanişlere girişen, başka dünyadan gelmiş gibi konuşan kişilerdeğildir; olaylar aşk ve evlilik girişimleri, hayal kırıklıkları,kendini tanıma gibi, olay bile denemeyecek durumlardır –gelinir, gidilir, oturulur konuşulur, kadere boyun eğilir,beklenir vs. Ama roman elden bırakılamaz. Açıklamasıgerçekten zor; açıklamak, herhalde Austen'ın üslubununkendisi kadar incelikli bir çaba istiyor.

Tabii, bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynızamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme veyaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkinederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen iki yüz senesonra hala burada olmazdı. Bu örnek, roman - okur ilişkisinin,arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbiriniyaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olmasıbakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: her

Page 8: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı okuriçin hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş,kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandanbiridir.

Hamdi Koç

Page 9: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Birinci Kitap

Page 10: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm I

Dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerindeolan her bekar erkeğin mutlaka bir eşe ihtiyacı vardır.

Böyle bir erkek yeni bir muhite ilk adımını atarken nehissediyor, ne düşünüyor, kimse bilmez, ama bu gerçekcivardaki ailelerin aklına öyle yerleşmiştir ki onu kızlarındanbirinin ya da diğerinin tapulu malı sayarlar.

"Duydun mu Mr. Bennet, şekerim," dedi eşi bir gün,"Netherfield Korusu nihayet tutulmuş."

Mr. Bennet duymadığını söyledi.

"Ama tutulmuş," diye devam etti eşi; "Mrs. Long az önceburadaydı, bana her şeyi anlattı."

Mr. Bennet cevap vermedi.

"Kim almış, merak etmiyor musun?" diye haykırdı karısısabırsızca.

"Söylemek istiyorsan itiraz etmem."

Bu kadar davet ona yeterdi.

"Valla, şekerim, bunu dinlemelisin, Mrs. Long diyor kiNetherfield'i kuzey İngiltere'li, büyük servet sahibi bir gençalmış; Pazar günü dört atlı arabasıyla gelip yeri görmüş veöyle beğenmiş ki Mr. Morris'le şıp diye anlaşmış;

Page 11: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Michaelmas'dan önce mülkü devralacakmış, birkaç hizmetçiside gelecek hafta sonuna kadar evde olacakmış."

"Adı neymiş?"

"Bingley."

"Evli mi bekar mı?"

"Aa! Bekar, şekerim, bekar tabii! Çok zengin, yılda dörtbeş bin kazanan bir bekar. Kızlarımız için ne hoş bir şey!"

"Nasıl yani? Kızlarımızla ne ilgisi var?"

"İlahi Mr. Bennet," diye cevapladı karısı, "nasıl bu kadaryorucu olabiliyorsun! Kızlardan birini onunla evlendirmeyidüşündüğümü anlamış olmalısın."

"Buraya bu amaçla mı gelmiş?"

"Nasıl böyle konuşabiliyorsun! Kızlardan birine aşıkolması çok mümkün; o yüzden gelir gelmez onu ziyaretetmelisin."

"Bunun için bir sebep yok. Sen kızlarla gidebilirsin, ya daonları kendi başlarına gönderebilirsin, hatta bu belki daha iyiolur, çünkü güzellikte onlardan aşağı kalır yanın olmadığı içinMr. Bingley aradan seni seçebilir."

"İltifat ediyorsun, şekerim. Ben de güzellikten payımıalmışım elbette, ama artık kendimi bir şey sanacak halim yok.

Page 12: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Beş kız büyütmüş bir kadın kendi güzelliğini düşünmektenvazgeçmelidir."

"O durumda düşünecek bir güzelliği olmaz zaten."

"Şekerim, taşındığı zaman gerçekten gidip Mr. Bingley'yigörmelisin."

"O kadarına söz veremem, emin ol."

"Ama kızlarını düşün. Bak, kızlar için ne büyük birkısmet. Sir William'la Lady Lucas gitmeye kararlılar, hem desadece bu yüzden, çünkü bilirsin onlar genelde yeni gelenleriziyaret etmezler. Gerçekten gitmelisin, çünkü sen gitmezsenbizim gitmemiz de imkansız olur."

"Sen de çok ince hesap yapıyorsun. Eminim Mr. Bingleysizi gördüğüne çok sevinecek; ben de birkaç satır yazarseninle gönderirim kızların hangisini seçerse seçsin razıyımdiye; ama tabii küçük Lizzy'm için güzel bir şeyler eklememlazım."

"Umarım öyle bir şey yapmazsın. Lizzy ötekilerden birnebze bile üstün değil; hatta ne Jane'in yarısı kadar güzel, nede Lydia'nın yarısı kadar iyi huylu. Ama sen her zaman onututuyorsun."

"Hiçbirinin aman aman bir özelliği yok," diye cevap verdiMr. Bennet; "hepsi de başka kızlar gibi aptal ve cahiller; amaLizzy kardeşlerinden daha zeki."

Page 13: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Mr. Bennet, kendi çocuklarını nasıl böyleaşağılayabiliyorsun? Canımı sıkmaktan zevk alıyorsun.Zavallı sinirlerime hiç acıman yok."

"Beni yanlış anladın, hayatım. Sinirlerine büyük saygımvar. Sinirlerin benim eski dostum. En az yirmi yıldır ısrarlasinirlerinden bahsetmeni dinliyorum."

"Neler çektiğimi nereden bileceksin."

"Sen atlatırsın, daha uzun yıllar yaşar, yılda dört binkazanan bir sürü gencin buralara geldiğini görürsün."

"Sen ziyaret etmedikten sonra yirmi tane de gelse bizefaydası olmaz."

"İçin rahat olsun, hayatım, yirmi tane olursa hepsiniziyaret ederim."

Mr. Bennet öylesine tuhaf bir hazırcevaplık, incealaycılık, soğukluk ve bencillik karışımı bir adamdı ki yirmiüç yıllık deneyim karısının onun karakterini anlamasınayetmemişti. Karısının huyunu anlamak daha az zordu.Anlayışı kıt, eğitimi düşük, tepkileri kestirilemez bir kadındı.Mutsuz olduğu zaman sinirleri bozuldu sanırdı. Hayatta bütünderdi kızlarını evlendirmekti; tesellisi ise ziyaretler vehaberlerdi.

Page 14: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm II

Mr. Bennet Mr. Bingley'ye ilk uğrayanlardan biri oldu.Son ana kadar karısını gitmeyeceğine inandırdıysa da gitmeyebaştan beri niyetliydi; ziyaretten sonra akşama dek karısınabunu söylemedi. Akşamleyin de aşağıdaki şekilde açıkladı.İkinci kızının şapka süslemesini izlerken ansızın,

"Umarım Mr. Bingley beğenir, Lizzy," dedi.

"Mr. Bingley'nin neyi beğendiğini anlama imkânımızyok," dedi annesi kederle, "ziyaretine gitmeyeceğimize göre."

"Ama unutuyorsun, anne," dedi Elizabeth, "onunla balodakarşılaşacağız; Mrs. Long tanıştırmaya söz verdi."

"Mrs. Long'un tanıştıracağını sanmıyorum. Kendi ikiyeğeni varken. Bencil, ikiyüzlü bir kadın o, itibar etmem."

"Ben de etmem," dedi Mr. Bennet; "hem, onun yardımınaihtiyacınız olmadığını memnuniyetle söyleyebilirim."

Mrs. Bennet cevap vermeye tenezzül etmedi, ama kendinitutamayıp kızlarından birini azarlamaya başladı.

"Öyle öksürüp durma Tanrı aşkına, Kitty! Sinirlerime acıbiraz. Parça parça ettin sinirlerimi."

"Kitty öksürük konusunda hiç dikkatli değil," dedi babası;"yanlış zamanda öksürüyor."

Page 15: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Keyfimden öksürmüyorum," diye cevap verdi Kittyhuysuzca.

"İlk balo ne zaman, Lizzy?"

"Bir dahaki hafta yarın."

"Al işte," diye haykırdı annesi, "Mrs. Long ancak bir günönce dönecek, o zaman da adamı tanıştıramaz, çünkü dahakendisi tanışmamış olur."

"Öyleyse, şekerim, arkadaşının yerini sen al ve Mr.Bingley'yi onunla tanıştır."

"İmkânsız, Mr. Bennet, imkansız, adamla daha bentanışmıyorum; nasıl böyle bunaltıcı olabiliyorsun?"

"Titizliğine katılıyorum. On beş günlük tanışıklık elbetteçok az. İnsan on beş günden önce tanınmaz. Ama biz hareketegeçmezsek başkası geçer; kaldı ki, Mrs. Long'la yeğenleri deşanslarını deneyecekler; o halde, maksat kibarlık değil mi, senyardımı reddedersen, bu işi ben üstlenebilirim."

Kızlar babalarına baktılar. Mrs. Bennet, "Saçmalıyorsun!"dedi sadece.

"Bu sert sözün anlamı ne olabilir?" diye haykırdı Mr.Bennet. "Tanışma adetlerini ve bunlara verilen önemisaçmalık olarak mı görüyorsun? O konuda seninle aynıfikirde değilim. Ne diyorsun, Mary, derin düşünceleri olan,büyük kitaplar okuyan, notlar alan bir kız olarak?"

Page 16: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mary çok anlamlı bir şey söylemek istedi, amabeceremedi.

"Mary fikirlerini toparlarken," diye devam etti Mr.Bennet, "biz Mr. Bingley'ye dönelim."

"Bıktım Mr. Bingley'den," diye haykırdı karısı.

"Bunu duyduğuma üzüldüm; ama niye daha öncesöylemedin? Bunu bu sabah biliyor olsaydım adamı ziyaretetmezdim. Büyük şanssızlık; ama gittiğime göre artıktanışmıyormuş gibi yapamayız."

Hanımların şaşkınlığı tam istediği gibiydi; hatta Mrs.Bennet'ınki diğerlerini geçti; yine de ilk neşe dalgasıdurulurken Mrs. Bennet bunu baştan beri beklediğinisöylemeye başladı.

"Ne kadar iyisin, sevgili Mr. Bennet! Ama seni sonundaikna edeceğimi biliyordum. Kızlarını böyle bir tanışıklığıihmal edemeyecek kadar sevdiğinden emindim. Valla nasılmemnun oldum! Ayrıca çok da iyi bir şaka, sen bu sabah git,ama bu saate kadar tek kelime etme."

"Hadi bakalım, Kitty, şimdi istediğin kadaröksürebilirsin," dedi Mr. Bennet; bunları derken odadan çıktı,karısının coşkusundan bitap düşmüş halde.

"Ne muazzam bir babanız var, kızlar," dedi Mrs. Bennet,kapı kapandığı zaman. "Emeklerini nasıl ödeyeceksinizbilmiyorum, hatta benim emeklerimi. Bizim yaşımızda hergün yeni biriyle tanışmak insana pek hoş gelmez; ama sizin

Page 17: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

hatırınız için her şeyi yaparız. Lydia, tatlım, sen enküçüklerisin ama, bence Mr. Bingley ilk baloda seninle dansedecek."

"Yo!" dedi Lydia, gözüpeklikle, "ben korkmuyorum; enküçükleri olabilirim, ama en uzunlarıyım."

Akşamın sonraki saatleri Mr. Bingley'nin ziyareti nezaman iade edeceğini tahmin etmekle ve onu ne zamanyemeğe davet edebileceklerine karar vermekle geçirildi.

Page 18: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm III

Mrs. Bennet beş kızıyla birlikte ne kadar sıkıştırdıysa dakocasından Mr. Bingley'nin tatmin edici bir tarifini almayıbeceremedi. Adamcağıza her yandan saldırdılar, arsızsorularla, kurnaz tahminlerle, uzak imalarla, ama o bugirişimlerin hepsini savuşturdu; onlar da sonunda komşularıLady Lucas'ın ikinci elden edindiği bilgiyle yetinmek zorundakaldılar. Lady Lucas'ın raporu hayli olumluydu. Sir Williamadamdan hoşlanmıştı. Gayet genç, harikulade yakışıklı, sonderece sevimliydi ve, bunları taçlandırırcasına, ilk baloyageniş bir arkadaş grubuyla katılmak niyetindeydi. Dahasevindirici bir şey olamazdı! Dansı sevmek aşık olma yolundaönemli bir adımdı; Mr. Bingley'nin kalbi için keyifli umutlarbeslendi.

"Kızlarımdan birinin Netherfield'e şöyle mutlu mutluyerleştiğini görebilsem," dedi Mrs. Bennet kocasına, "bir deötekiler öyle iyi evlilikler yapsalar, dünyada başka hiçbir şeyistemem."

Birkaç gün içinde Mr. Bingley Mr. Bennet'ın ziyaretinekarşılık verdi ve onunla kütüphanede on dakika kadar oturdu.Güzelliklerini işittiği genç hanımların huzuruna kabuledileceğini umut etmişti, ama sadece babayı görebildi.Hanımlar biraz daha şanslıydılar; üst kat penceresinden, mavibir ceket giydiğini ve siyah bir ata bindiğini görme imkânıbuldular.

Page 19: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Yemek daveti hemen sonra kendisine iletildi; Mrs. Bennetevsahibeliğine itibar kazandıracak yemekler tasarlamayabaşlamıştı ki hepsini erteleyen bir cevap geldi. Mr. Bingleyertesi gün şehre inmek zorundaydı, dolayısıyla davetleriniüzülerek vs vs kabul edemiyordu. Mrs. Bennet'ın çok canısıkıldı. Hertfordshire'e gelişinden hemen sonra şehirde ne işiolabilir, anlayamıyordu; her an oradan oraya kaçan biriolabileceğinden ve Netherfield'e doğru dürüstyerleşmeyeceğinden korkmaya başladı. Lady LucasLondra'ya sadece balo için geniş bir arkadaş grubu getirmeyegittiği fikrini ortaya atarak korkularını bir parça yatıştırdı; çokgeçmeden, Mr. Bingley'nin baloya beraberinde on iki bayanve yedi bey getireceği bilgisi geldi. Kızlar o kadar çok hanımıdüşününce endişelendiler; ama balodan önceki günLondra'dan beraberinde on iki yerine sadece altı hanımgetirdiğini, beşinin kızkardeşi, birinin de kuzeni olduğunuduyunca rahatladılar. Nihayet balo salonuna girdikleri zamangrup sadece beş kişiden oluşuyordu; Mr. Bingley, ikikızkardeşi, büyüğün kocası ve bir başka delikanlı.

Mr. Bingley yakışıklı ve kibardı; hoş bir yüzü, rahat,özentisiz davranışları vardı. Kızkardeşleri zarif kadınlardı vesosyetik bir havaları vardı. Eniştesi Mr. Hurst beyefendigörünüyordu, o kadar; ama arkadaşı Mr. Darcy ince, uzunboyu, güzel yüzü, soylu duruşuyla ve içeri girdikten beşdakika sonra ortada dolaşan yılda on binlik geliri olduğusöylentisiyle çabucak odanın dikkatini çekti. Beyler düzgünbir adam olduğunu söylediler, hanımlar da Mr. Bingley'dençok daha yakışıklı olduğunu açıkladılar ve hayranlık dolubakışlar üstünde toplandı, ta ki akşamın ortalarına doğru,tavırları hoşnutsuzluk yaratarak popülerliğini tersine çevirene

Page 20: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kadar; çünkü gururlu, kendini etrafından üstün gören,memnuniyetsiz biri olduğu anlaşılmıştı; o zamanDerbyshire'deki geniş arazisi bile onu itici, tipi bozuk vearkadaşıyla mukayeseye değmez bulunmaktan kurtaramadı.

Mr. Bingley kısa sürede kendini salonun bütün öndegelenlerine tanıtmıştı; canlı ve içtendi, her dansa katıldı, baloo kadar erken bittiği için kızdı ve Netherfield'de kendisi balovermekten söz etti. Böyle canayakın hareketler onun hakkındabir fikir verir. Arkadaşıyla ne kadar zıttı! Mr. Darcy sadece birkez Mrs. Hurst'le, bir kez de Miss. Bingley'yle dans etti;başka bir hanıma takdim edilmeyi reddetti ve akşamın gerikalanını odada dolaşarak, arada bir kendi grubundan biriylelaflayarak geçirdi. Karakteri konusunda karar verildi.Dünyadaki en gururlu, en sevimsiz adamdı; herkes bir dahaoraya gelmemesini diledi. Ona karşı en şiddetli tepkigösterenlerden biri Mrs. Bennet'dı; adamın genel halineduyduğu hoşnutsuzluk kızlarından birini hafife alması üzerineöfkeye dönüştü.

Elizabeth Bennet erkek kıtlığından iki dans boyuncaoturmak zorunda kalmıştı; bir ara Mr. Darcy Elizabeth'in okadar yakınında dikiliyordu ki, Elizabeth arkadaşınıkatılmaya zorlamak için birkaç dakikalığına danstan gelenMr. Bingley'yle arasında geçen konuşmaya kulak misafirioldu.

"Hadi Darcy," dedi Mr. Bingley, "dans etmen lazım.Yalnız başına kös kös dikilip durduğunu görmekten nefretediyorum. Dans et hadi."

Page 21: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Asla olmaz. Hoşlanmadığımı bilirsin, eşimi iyitanımadan dans etmem. Böyle bir toplulukta imkânsız.Kızkardeşlerin dolu, salonda da bana eziyet olmadan dansakaldırabileceğim başka kadın yok."

"Dünyayı verseler," diye haykırdı Bingley, "senin kadarmüşkülpesent olmam! Doğrusu, bunca güzel kızı ömrümdebir arada görmedim; hele birkaç tanesi var ki olağanüstüalımlılar."

"Tabii sen odadaki en güzel kızla dans ediyorsun," dediMr. Darcy, en büyük Miss. Bennet'a bakarak.

"Gördüğüm en güzel yaratık! Ama hemen arkanda oturanbir kardeşi var, o da çok güzel ve çok sevimli. Eşimesöyleyeyim seni tanıştırsın."

"Hangisini kastediyorsun?" ve arkasını dönüp bir anElizabeth'e bakındı, gözlerini yakalayınca kendi gözleriniçekip, soğukça şöyle dedi: "Eh işte, ama beni baştançıkaracak kadar güzel değil; hem, şu an başka erkeklerindudak büktüğü kızlara önem verecek halde değilim. Benceeşine dön ve gülücüklerinin keyfini çıkar, çünkü benimlezamanını harcıyorsun."

Mr. Bingley arkadaşının tavsiyesine uydu. Mr. Darcyuzaklaştı ve Elizabeth ona karşı hiç de hoş olmayanduygularla başbaşa kaldı. Yine de hikâyeyi olanca neşesiylearkadaşlarına anlattı; çünkü her gülünç şeyden zevk alan,canlı, şakacı bir ruhu vardı.

Page 22: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Akşam bütün aile için keyifli geçti. Mrs. Bennet büyükkızının Netherfield grubunun derin hayranlığını kazandığınıgörmüştü. Mr. Bingley onunla iki kez dans etmişti,kızkardeşleri de ona özel davranmışlardı. Jane bunu annesikadar memnuniyetle ama annesinden daha sakin karşıladı.Elizabeth Jane'in memnuniyetini hissetti. Mary kendisindenMiss. Bingley'ye civardaki en hünerli kız diye bahsedildiğiniduymuştu; Catherine'le Lydia da hiç eşsiz kalmayacak kadarşanslıydılar, zaten şimdilik balo deyince tek akıllarına gelenbuydu. Böylece Longbourn'a keyifli döndüler; evleriLongbourn köyündeydi ve köyün arazi sahibi onlardı. Mr.Bennet'ı hala ayakta buldular. Mr. Bennet eline kitap alıncazamanı unuturdu ama, şimdi öyle muazzam beklentileryaratan akşamın havadislerini pek merak ediyordu. Karısınınyabancıyla ilgili tüm umutlarının boşa çıkacağınıdüşünmüştü, daha çok; ama az sonra farklı bir hikâyedinlemek üzere olduğunu anladı.

"Ah sevgili Mr. Bennet," dedi karısı odaya girerken, "nasılzevkli bir akşam geçirdik, nasıl müthiş bir balo oldu! Keşkesen de gelseydin. Jane'e tek kelimeyle bayıldılar. Herkes nekadar müthiş göründüğünü söyledi; Mr. Bingley de onabayıldı, onunla iki kez dans etti. Düşünsene hayatım, onunlagerçekten iki kez dans etti; üstelik koca odada ikinci kezdansa kaldırdığı tek kız oydu. İlk önce Miss. Lucas'ı kaldırdı.Gerçi onları beraber görünce çok canım sıkıldı ama neyse kikızdan hoşlanmadı: zaten kim hoşlanır ki; ama dansbaşlayınca Jane'e tam anlamıyla çarpılmış gibiydi. Sonra kimolduğunu soruşturdu, kendini tanıştırttı, sonra ikinci dans içinona teklifte bulundu. Sonracığıma, üçüncü dansı Miss.

Page 23: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

King'le, dördüncüyü Maria Lucas'la, beşinciyi yine Jane'le,altıncıyı da Lizzy'le-"

"Bana biraz acıması olsaydı," diye haykırdı kocasısabırsızca, "yarısı kadar bile dans etmezdi! Tanrı aşkına, artıkeşlerinden bahsetme. İlk dansta bileğini burksaymış keşke!"

"Ama hayatım," diye devam etti Mrs. Bennet, "adamı çokbeğendim. Acayip yakışıklı! Kızkardeşleri de çok alımlıkadınlar. Hayatımda daha zarif elbiseler görmedim. BenceMrs. Hurst'ün tuvaletindeki dantel-"

Burada yine sözü kesildi. Mr. Bennet kılık kıyafet tarifineitiraz etti. Mrs. Bennet bunun üzerine konunun bir başkayönünü aramak zorunda kaldı ve içi acıyarak ve biraz daabartarak Mr. Darcy'nin inanılmaz kabalığını anlattı.

"Ama seni temin ederim," diye ekledi, "Lizzy onunzevkine uymamakla pek bir şey kaybetmedi; çünkü sonderece sevimsiz, korkunç bir adam, ilgilenmeye değmez. Öylekendini beğenmiş, öyle burnu havada ki katlanması imkânsız!Ortalarda dolandı durdu, matah bir şeymiş gibi! Dans edecekkadar bile yakışıklı değil! Keşke orada olsaydın da, şekerim,haddini bildirseydin. Adamdan cidden nefret ettim."

Page 24: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm IV

Jane'le Elizabeth yalnız kaldıkları zaman, daha önce Mr.Bingley'yi övmek konusunda tedbirli davranan Janekızkardeşine onu ne kadar beğendiğini anlattı.

"Bir erkek işte tam böyle olmalı," dedi, "akıllı uslu, iyihuylu, canlı; daha önce hiç böyle hoş tavırlar görmemiştim!Öyle rahat, öyle terbiyeli ki!"

"Yakışıklı, ayrıca," diye cevapladı Elizabeth, "eh, birerkek aynı zamanda yakışıklı da olmalı, mümkünse. Demekki her şeyi dört dörtlük."

"İkinci kez dansa kaldırması çok gururumu okşadı. Böylebir iltifat beklemiyordum."

"Öyle mi? Ben senin adına bekliyordum. Ama bu daaramızdaki bir başka büyük fark. İltifatlar seni hep şaşırtıyor,beni hiç şaşırtmıyor. Sana tekrar teklif etmesinden daha doğalne olabilirdi ki? Odadaki her kadından beş kat daha güzelolduğunu görmemesi mümkün değildi. Bunu onun kibarlığınaborçlu değiliz. Evet, cidden çok hoş; onu beğenmene izinveriyorum. Çok daha aptallarını beğendin."

"Aman Lizzy!"

"Valla, genelde insanları beğenmeye çok hazırsın.Kimsenin kusurunu görmüyorsun. Sana göre bütün dünya iyi,sevimli. Hayatta kimseden kötü bahsettiğini duymadım."

Page 25: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Kimseyi yargılamak konusunda acele etmek istemem;ama düşündüğümü de her zaman söylerim."

"Biliyorum söylersin; tuhaf olan da bu zaten. Seninsağduyuna sahip olup başkalarının aptallıklarına,saçmalıklarına karşı böyle içtenlikle kör olmak! Samimiyetnumarası yapmak yeterince yaygın –her yerde görüyorsun.Ama gösterişsiz, plansız şekilde içten olmak –herkesinkarakterinin iyi yanını alıp daha da iyi yapmak, ve kötüyanından bahsetmemek –sadece sana has. Sen şimdi buadamın kızkardeşlerini de sevmişindir, değil mi? Onların halitavrı onunki gibi değil."

"Değil tabii, ilk başta. Ama konuştuğun zaman çok hoşkadınlar. Miss. Bingley kardeşiyle kalıp evi idare edecek;bizim için çok tatlı bir komşu olmazsa epey yanılmışolurum."

Elizabeth sessizlik içinde dinledi, ama ikna olmadı; ikihanımın balodaki tavırları pek öyle herkesin hoşuna gidecekgibi değildi; ablasından daha hızlı bir gözlem gücü, daha azesnek bir tabiatı, kendisine yönelik ilgiden hiç etkilenmeyenbir muhakeme yeteneği olan Elizabeth onların davranışlarınıonaylamaya pek eğilimli değildi. Aslında gayet zarifkadınlardı; keyifli oldukları zaman kibar davranmaktan,diledikleri zaman sevimli olmaktan geri kalmıyorlardı; amagururlu ve kendini beğenmiştiler. Güzel sayılırlardı, şehirdekiilk özel okulların birinde eğitim görmüşlerdi, yirmi binpound'luk bir servetleri vardı, gereğinden fazla para harcamave mevki sahibi insanlarla görüşme alışkanlıkları vardı,dolayısıyla kendilerini yüksek görmeye, başkalarını küçükgörmeye her bakımdan hakları vardı. Kuzey İngiltereli saygın

Page 26: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bir aileye mensuptular ve bu gerçek, belleklerine, erkekkardeşlerinin servetinin de kendi servetlerinin de ticaretyoluyla edinilmiş olduğu gerçeğinden daha derinlemesineyerleşmişti.

Mr. Bingley'ye babasından yaklaşık yüz bin pound'luk birmülk miras kalmıştı; babası hep bir malikâne almak istemişama ömrü yetmemişti. –Mr Bingley de aynı şeye niyetlenmişve birkaç kez bölgesini seçmişti; ama şimdi iyi bir ev veavlanacak arazi bulduğuna göre onun rahat tabiatını iyi bilenbirçok kişi ömrünün geri kalanını Netherfield'degeçirebileceğinden ve satın alma işini sonraki kuşağabırakabileceğinden kuşkulanıyordu.

Kızkardeşleri onun kendi malikânesi olsun diye çok hevesediyorlardı; şimdi sadece kiracı olarak yerleştiyse de, Miss.Bingley onun evini idare etme konusunda hiç de isteksizdeğildi; servet sahibi olmaktan çok mevki sahibi bir adamlaevli olan Mrs. Hurst ise onun evini canı istediği zaman kendievi olarak görmekten hoşlanmıyor değildi. Mr. Bingleyraslantı sonucu Netherfield Konağı'na bakması tavsiyesineuyduğu zaman reşit olalı daha iki sene olmamıştı. Yarım saatevin içine dışına baktı, konumunu ve ana odalarını beğendi,mal sahibinin övgülerinden tatmin oldu ve evi hemen tuttu.

Bingley'yle Darcy arasında büyük karakter farkınarağmen istikrarlı bir arkadaşlık vardı. –Bingley rahatlığı,açıklığı, yumuşakbaşlılığıyla kendini Darcy'ye sevdirmişti,oysa hiçbir kişilik kendi kişiliğine daha zıt olamazdı, kaldı kikendi kişiliğinden de şikayetçi görünmüyordu. BingleyDarcy'nin görüşlerinin sağlamlığına alabildiğine güveniyor,onun muhakeme yeteneğine büyük saygı duyuyordu.

Page 27: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Darcy'nin anlayış gücü daha yüksekti. Bingley yetersizolduğundan değil, ama Darcy zekiydi. Aynı zamanda mağrur,mesafeli ve titizdi, ve tavırları, görgülü de olsa, davetkardeğildi. Bu bakımdan arkadaşı çok daha ayrıcalıklıydı.Bingley her gittiği yerde kendini sevdireceğinden emindi,Darcy ise sürekli olarak insanları küstürüyordu.

Meryton balosu hakkındaki konuşmaları da kişilikleriniyeterince gösteriyordu. Bingley daha önce hiç o kadar hoşinsanlara, o kadar güzel kızlara raslamamıştı; herkes ona karşıson derece nazik ve özenli davranmıştı, hiçbir resmiyet ya dakasıntılık olmamıştı; kısa zamanda kendini tüm salonla tanışhissetmişti; Miss. Bennet'a gelince, daha güzel bir melekhayal edemiyordu. Onun aksine, Darcy güzelliği az, görgüsüsıfır bir kalabalık görmüştü; kimseye en ufak bir yakınlıkduymamış, kimseden ilgi alaka görmemişti. Miss. Bennet,kabul ediyordu, güzeldi, ama fazla gülüyordu.

Mrs. Hurst ve kızkardeşi aynı fikri paylaşsalar da onahayran olmuş, ondan hoşlanmışlardı; tatlı bir kız olduğunu,onu daha iyi tanımaya itiraz etmeyeceklerini söylüyorlardı.Böylece Miss. Bennet tatlı bir kız olarak kabul edildi ve erkekkardeşleri dilerse onu düşünmek konusunda kendini izinlihissetti.

Page 28: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm V

Longbourne'dan kısa bir yürüyüş mesafesi uzaktaBennetlar'ın sıkıfıkı oldukları bir aile yaşıyordu. Sir WilliamLucas vaktiyle Meryton'da tüccardı; hatırı sayılır bir servetyapmış, belediye başkanlığı sırasında Kral'a şükranlarınısunarak şövalyelik şerefine erişmişti. Bu ayrıcalık belki fazlagüçlü bir biçimde hissedilmişti. Adamın küçük bir pazarkasabasındaki işinden ve evinden soğumasına yol açmıştı;sonra ikisini de bırakıp ailesiyle Meryton'dan bir mil kadaruzaktaki bir eve taşınmış, ev o tarihten itibaren Lucas Köşküadını almıştı; burada iş güç derdinden uzakta, kendi öneminizevkle düşünebiliyor, kendini sadece dünyaya karşı kibardavranmakla meşgul edebiliyordu. Ünvanı onu gururladoldurduysa da küstahlaştırmadı; tam tersine, herkese karşınezaket kesildi. Doğası gereği yumuşak başlı, dost canlısı vehatırşinastı; St. James'deki takdimi onu saraylı da yapmıştı.

Lady Lucas çok iyi kalpli bir kadındı, Mrs. Bennet'a iyikomşu olamayacak kadar akıllı değildi. –Birkaç çocuğu vardı.Yirmi yedi yaşında, aklı başında, zeki bir genç kadın olan enbüyükleri, Elizabeth'in yakın arkadaşıydı.

Lucaslar'ın ve Bennetlar'ın kızlarının buluşup her balohakkında konuşmaları şarttı; balonun ertesi sabahı Lucaslar'ınkızları dinlemek ve anlatmak için Longbourn'a geldiler.

"Akşama iyi başladın, Charlotte," dedi Mrs. Bennet Miss.Lucas'a, kibar bir ağırbaşlılıkla. "Mr. Bingley'nin ilk seçimisen oldun."

Page 29: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Evet, ama ikinci seçimini daha çok beğendi galiba."

"Aa! Jane'i kastediyorsun sanırım –onunla iki kez dansetti diye. Elbette bu onu beğendiğini düşündürüyor –doğrusuben de beğendiğine inanıyorum –bu konuda bir şeylerduydum –ama tam ne, bilmiyorum –Mr Robinson'la ilgili birşey."

"Belki Mr. Robinson'la konuşurken duyduğum şeylerikastediyorsun; sana bahsetmedim mi? Mr. Robinson onabizim Meryton balolarını nasıl bulduğunu, odada pek çokgüzel kadın olduğunu düşünüp düşünmediğini, en çokhangisini beğendiğini sordu, o da son soruya hemen cevapverdi –Aa! Miss. Bennet şüphesiz, kimse aksini söyleyemez."

"Vay canına! –Evet, bu gayet açıkmış cidden –öylegörünüyor ki sanki –ama yine de bütün bunlar bir yerevarmayabilir."

"Benim işittiklerim seninkilerden daha anlamlı, Eliza,"dedi Charlotte. "Mr. Darcy arkadaşı kadar kulak verilecek birideğil, değil mi? –Zavallı Eliza! –ona zor katlanılır."

"Lütfen Lizzy'nin aklına girme, o adamın terbiyesizliğinikafasına takmasın; öyle sevimsiz bir adam ki onun tarafındanbeğenilmek tam bir talihsizlik olurdu. Mrs. Long dün gecebana yarım saat yanında oturup bir kere bile ağzınıaçmadığını söyledi."

"Emin misiniz, hanımefendi? –ufak bir hata yok mu?"dedi Jane. "Mr. Darcy'nin onunla konuştuğunu açıkçagördüm."

Page 30: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Öyle –çünkü sonunda ona Netherfield'i nasıl bulduğunusordu, o da mecburen cevap verdi; ama kendisiyle konuşuldudiye çok kızmış gibiydi dedi."

"Miss. Bingley bana onun yakın tanıdıkları arasındadeğilse konuşmadığını söyledi," dedi Jane. "Tanıdıklarıylaolunca gayet canayakın biriymiş."

"Tek kelimesine inanmıyorum, şekerim. O kadarcanayakın olsaydı Mrs. Long'la konuşurdu. Nasıl olduğunutahmin edebiliyorum; herkes onun gurur delisi olduğunusöylüyor; galiba Mrs. Long'un arabası olmadığını, baloyakiralık faytonla geldiğini duymuş."

"Mrs. Long'la konuşmaması umurumda değil," dedi Miss.Lucas, "ama keşke Eliza'yla dans etmiş olsaydı."

"Bir dahaki sefere, Lizzy," dedi annesi, "yerinde olsamben de onunla dans etmem."

"İnanıyorum ki, hanımefendi, onunla asla dansetmeyeceğime rahatlıkla söz verebilirim."

"Adamın gururu," dedi Miss. Lucas, "beni o kadarrahatsız etmiyor, çünkü bir açıklaması var. Ailesi ve servetiolan, o kadar yakışıklı, her şeyi tamam bir gencin kendinedeğer vermesinde şaşılacak bir şey yok. Gururlu olmayahakkı var diyebilirim."

"Bu çok doğru," diye cevapladı Elizabeth, "ben degururunu kolayca affedebilirdim, benim gururumuyaralamasaydı."

Page 31: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Gurur," diye gözlemde bulundu Mary, her zamanki gibifikirlerinin sağlamlığıyla övünç duyarak, "bence çok yaygınbir kusurdur. Okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım kigerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; oya da bu gerçek ya da hayali bir özellikten ötürü kendindenmemnuniyet duymayan pek az kişi vardır. Gurur ve gösterişfarklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. İnsangösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha çokkendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizimhakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize."

"Mr. Darcy kadar zengin olsaydım," diye haykırdıablalarıyla gelen Lucaslar'ın oğullarından biri, "ne kadargururlu olduğuma aldırmazdım. Tazı sürüsü besler, her günbir şişe şarap içerdim."

"O zaman gereğinden çok içerdin," dedi Mrs. Bennet;"ben de gördüğüm an şişeyi elinden alırdım."

Oğlan alamazdın diye itiraz etti; Mrs. Bennet alırdımdemeye devam etti ve tartışma ancak ziyaretle birlikte bitti.

Page 32: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VI

Longbourn'lu hanımlar hemen Netherfield'i ziyaret ettiler.Ziyaret usulünce iade edildi. Miss. Bennet'ın hoş tavırlarıMrs. Hurst'le Miss. Bingley'nin beğenisini artırdı; her nekadar anne dayanılmaz, küçük kardeşler konuşmaya değmezbulunduysa da, onlarla daha iyi tanışmak arzusu en büyük ikikıza doğru ifade edildi. Bu ilgi Jane tarafından büyük birzevkle kabul edildi; ama Elizabeth neredeyse ablası da dahilolmak üzere herkese nasıl küçümseyerek davrandıklarınıgördü ve onlardan hoşlanmaya yanaşmadı; yine de Jane'egösterdikleri ve muhtemelen erkek kardeşlerinin Jane'e olanhayranlığından kaynaklanan kibarlığın bir değeri vardı.Adamın ona hayran olduğu her karşılaşmalarında bellioluyordu; Elizabeth'e göre Jane'in adam için en baştabeslemeye başladığı duygulara kendini bırakmakta olduğu,nihayet sırılsıklam aşık olacağı açıktı; ama bunun dünyatarafından farkedilmesi ihtimalinin bulunmadığını zevkledüşünüyordu, çünkü Jane ağırbaşlılığı ve neşeliliği büyük birduygu gücüyle birleştiriyor, bu da onu münasebetsizinsanların kuşkularından koruyordu. Bunu arkadaşı Miss.Lucas'a söyledi.

"Böyle bir durumda," diye cevapladı Charlotte, "etrafakarşı vakur olmak hoş olabilir; ama bu kadar iyi korunuyorolmak bazen zararlıdır. Eğer bir kadın sevgisini sevdiğiadamdan aynı beceriyle saklarsa adamı elde etme fırsatınıkaçırabilir, o zaman dünyanın da haberi olmadığına inanmakzayıf bir teselli olur. Hemen her ilişkide öyle çok minnet yada gösteriş duygusu vardır ki bir şeyleri kendi haline

Page 33: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bırakmak emniyetli olmaz. Hepimiz serbestçe başlayabiliriz –hafif bir eğilim gayet doğaldır, ama pek azımızda cesaretverilmeden gerçekten aşık olacak yürek vardır. Onda dokuz,kadın için doğrusu hissettiğinden daha fazla sevgigöstermektir. Bingley kuşkusuz ablanı beğeniyor, ama ablandevamı için ona yardım etmezse adam beğenmekten öteyegidemeyebilir."

"Ama yardım ediyor, elinden geldiğince. Adamagösterdiği ilgiyi eğer ben algılayabiliyorsam o anlamamakiçin aptal olmalı."

"Unutma, Eliza, o Jane'in tabiatını senin kadar bilmiyor."

"Ama bir kadın bir erkeği beğeniyorsa ve bunu saklamayaçalışmıyorsa erkek bunu fark eder."

"Fark eder belki, eğer kadını yeterince görürse. AmaBingley'yle Jane sık görüşüyor olsalar da uzun süre başbaşakalmıyorlar; birbirlerini hep büyük karışık gruplar içindegörüyorlar, bu yüzden her anı birbirleriyle konuşarakdeğerlendirmeleri imkansız. Dolayısıyla Jane adamındikkatini kendinde toplayabildiği her dakikayı sonuna dekkullanmalı. Adamı garantiye aldıktan sonra aşık olmak içinbol bol vakti olur."

"Planın sağlam," diye cevapladı Elizabeth, "tabii iyievlilik yapma arzusu dışında hiçbir şey sözkonusu değilse;eğer ben zengin bir koca bulmaya, hatta sadece bir kocabulmaya kalkışsaydım herhalde planını uygulardım. AmaJane'in duyguları böyle değil; o plana göre hareket etmiyor.Henüz kendi duygularından bile emin değil, bunun akıllıca

Page 34: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olup olmaması bir yana. Adamı sadece on beş gündür tanıyor.Meryton'da onunla dört dans yaptı; bir sabah onu evindegördü ve o zamandan beri dört kez akşam yemeğinde biraraya geldiler. Bu kadarı adamın karakterini anlamasınayetmiyor."

"Düşündüğün gibi değil. Onunla sadece yemek yemişolsaydı bir tek iştahlı olup olmadığını öğrenmiş olurdu; amaunutma ki dört akşam da birlikte geçirildi –dört akşam çokşey farkettirebilir."

"Evet, bu dört akşam onlara yirmibiri konkenden daha çoksevdiklerini öğrenme şansı verdi; ama başka temel özelliklerkonusunda çok şeyin ortaya çıktığını sanmıyorum."

"Valla," dedi Charlotte, "Jane'e bütün kalbimle başarıdilerim; onunla yarın evlense on iki ay karakteriniinceledikten sonra evlenmiş kadar büyük bir mutluluk şansıolacağına inanıyorum. Evlilikte mutluluk tümüyle şansmeselesidir. Taraflar birbirlerini gayet iyi tanısalar da, hattabaştan çok benzer olsalar da, bu, mutluluklarına en ufak birkatkıda bulunmaz. Sonradan daima değişmek için çırpınır,başlarını derde sokarlar; hayatını birlikte geçireceğin kişininkusurlarını ne kadar az bilirsen o kadar iyidir."

"Beni güldürüyorsun, Charlotte; ama bu akıl kârı değil.Sen kendin bu şekilde davranmazdın."

Mr. Bingley'nin ablasına gösterdiği ilgiyi gözlemlemeklemeşgul olan Elizabeth kendisinin de onun arkadaşınıngözünde ilgi odağı haline gelmekte olduğundan şüphelenecekdurumda değildi. Mr. Darcy ilk başta onun güzel olduğunu

Page 35: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bile kabul etmemişti; baloda ona hayranlık duymadanbakmıştı; bir dahaki karşılaşmalarında ise ona sadeceeleştirmek için bakmıştı. Ama kızın yüzünde tek bir güzeltaraf olmadığını kendisine ve arkadaşına söylemesiyle karagözlerindeki harikulade ifadenin o yüzü olağandışı zekikıldığını görmeye başlaması neredeyse bir oldu. Bu keşfi aynışekilde dikkat dolu başkaları takip etti. Eleştirel bir gözlebakınca biçiminde birden fazla simetri kusuru bulduysa dagörüntüsünün aydınlık ve iç açıcı olduğunu kabul etmekzorunda kaldı; tavırlarının sosyete tavırları olmadığını tespitetmesine karşın o tavırların rahatlığına aklı takıldı. Elizabethbunların farkında değildi; –Darcy onun için sadece kendinihiçbir yerde sevdiremeyen ve onu dans edecek kadar güzelbulmayan adamdı.

Darcy onu daha iyi tanımak istedi, ve onunla bizzat sohbetetme adımı olarak, başkalarıyla olan sohbetine katıldı. Böyleyapınca Elizabeth'in dikkatini çekti. Sir William Lucaslar'daoluyordu bu; büyük bir parti veriliyordu.

"Mr. Darcy ne demek istiyor," dedi Elizabeth Charlotte'a,"Albay Forster'la sohbetimi dinleyerek?"

"Bu sadece Mr. Darcy'nin cevap verebileceği bir soru."

"Ama buna devam ederse neyin peşinde olduğunuanladığımı söyleyeceğim ona. Çok iğneleyici bakışları var;eğer önce ben kabalık yapmaya başlamazsam beni çabukkorkutur."

Birazdan onlara yaklaşınca, gerçi konuşmaya niyetligörünmüyordu ama, Miss. Lucas arkadaşına böyle bir şey

Page 36: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

söylememesini tembihledi; tembihin o an kışkırttığı ElizabethDarcy'ye dönüp şöyle dedi:

"Az önce Albay Forster'ı Meryton'da bize balo vermesiiçin bunaltırken sizce kendimi olağanüstü iyi ifade etmiyormuydum, Mr. Darcy?"

"Müthiş bir enerjiyle hem de; –ama bu konu bir bayanıher zaman enerjik yapar."

"Bize karşı acımasızsınız."

"Bunaltılma sırası yakında ona gelecek," dedi Miss.Lucas. "Piyanoyu açıyorum, Eliza; arkasından ne gelecek,biliyorsun."

"Sana arkadaş demeye bin şahit lazım! –hep insanlarınönünde çalayım söyleyeyim istiyorsun! Müzikle gösterişmerakım olsa çok işe yarardın; ama bu halimle, en iyiyorumcuları dinlemeye alışmış insanların önüne çıkmamayıtercih ederim." Yine de, Miss. Lucas ısrar edince, "Pekâlâ,madem öyle diyorsun, öyle olsun," diye ekledi. Ve Mr.Darcy'ye cesur bir bakış atarak şöyle dedi: "Eski bir deyişvardır, buradaki herkes bilir –'Nefesini yemeğine üflemek içinsakla,' derler –iyisi mi ben de nefesimi şarkımı söylemek içinsaklayayım."

Gösterisi ahım şahım değilse de tatlıydı. Birkaç şarkısonra, tekrar söylemesi için yapılan ricalara cevap vermesinekalmadan kızkardeşi Mary bir hevesle piyanonun başınaoturdu; Mary ailenin en sıradan üyesi olması nedeniyle bilgi

Page 37: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ve beceri kazanmak için çok çalışır, kazandıklarınısergilemekte her zaman sabırsız davranırdı.

Mary'nin ne yeteneği ne de zevki vardı; gösteriş duygusuona çalışma azmi verdiği gibi aynı şekilde çok bilmiş bir havave kendini beğenmiş tavırlar da vermişti ki bu onunulaştığından daha yüksek bir mükemmellik düzeyinde bileitici olurdu. Rahat ve özentisiz Elizabeth onun yarısı kadarbile iyi çalmadığı halde çok daha zevkle dinlendi; Mary uzunbir konçertonun sonunda onu memnun edecek övgüyü vealkışı küçük kardeşlerinin ricası üzerine çaldığı İskoç veİrlanda havalarıyla aldı; küçük kardeşleri, Lucaslar'ın birkaçkızı ve bir iki subayla birlikte odanın diğer ucunda neşeli birdansa başladılar.

Mr. Darcy akşamı geçirmenin bu şekli karşısında her türlükonuşmayı bırakıp sessiz bir küçümsemeyle yanlarındadikildi; Sir William Lucas'ın ona komşu geldiğinifarketmeyecek kadar düşüncelerine gömülmüştü ki SirWilliam konuşmaya başladı:

"Gençler için ne cazip bir eğlence bu, Mr. Darcy! Dansetmek gibisi yoktur valla. Kibar toplumların ilkinceliklerinden biridir diye düşünürüm."

"Elbette, efendim; ayrıca dünyanın daha az kibartoplumlarında da moda olma özelliğine sahip. Her vahşi dansedebilir."

Sir William sadece gülümsedi. Bingley'nin grubakatıldığını görünce bir an duraklayıp, "Arkadaşınız harikulade

Page 38: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dans ediyor," diye devam etti; "kuşkum yok ki bu sanatta sizde hünerlisiniz, Mr. Darcy."

"Efendim, beni Meryton'da dans ederkengörmüşsünüzdür."

"Evet, elbette; gördüğümden de az buz zevk almadım. St.James'de sık sık dans eder misiniz?"

"Hayır, efendim."

"Dansın o mekan için uygun bir saygı ifadesi olduğunudüşünmüyor musunuz?"

"Kaçınabildiğim sürece hiçbir mekana göstermediğim birsaygıdır."

"Şehirde eviniz var, değil mi?"

Mr. Darcy başını salladı.

"Bir zamanlar ben de şehre yerleşmeyi düşünmüştüm –yüksek sosyeteye ilgi duyarım; ama Londra'nın havası LadyLucas'a iyi gelir mi, emin olamadım."

Cevap alma umudu içinde durakladı; ama arkadaşı cevapvermeye niyetli değildi; o anda Elizabeth'in onlara doğrugeldiğini görünce gözüpek bir şey yapma fikrine kapılıp onaseslendi–

"Sevgili Miss. Eliza, neden dans etmiyorsun? –Mr Darcy,bu genç hanımı size çok uygun bir eş olarak takdim etmeme

Page 39: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

izin vermelisiniz. Önünüzde böyle bir güzellik varken eminimdans etmeyi reddedemezsiniz." Tam Elizabeth'in elini tutup,çok şaşırmış ama isteksiz de görünmeyen Mr. Darcy'yeverecekti ki Elizabeth elini hemen geri çekti ve birazrahatsızlıkla Sir William'a şöyle dedi–

"Gerçekten, efendim, dans etmeyi hiç düşünmüyorum. Buyana doğru eş aramak için geldiğimi düşünmemenizi ricaederim."

Mr. Darcy, gayet ciddi bir kibarlıkla, elini tutma şerefinibağışlamasını rica etti, ama boşuna. Elizabeth kararlıydı; SirWilliam da ikna girişiminde bulundu ama düşüncesinideğiştiremedi.

"Dansta harikalar yaratıyorsun, Miss. Eliza, bizleri seniseyretme mutluluğundan yoksun bırakman zalimlik; her nekadar bu beyefendi eğlenceden hoşlanmıyorsa da eminimyarım saat nazımızı çekmeye itirazı olmaz."

"Mr. Darcy pek kibardır," dedi Elizabeth, gülümseyerek.

"Öyledir tabii; ama sebebin ne olduğuna bakınca, sevgiliMiss. Eliza, nezaketine şaşmamalı –böyle bir eşe kim itirazedebilir?"

Elizabeth fettan bir bakış atıp uzaklaştı. Gösterdiği dirençDarcy'nin gözündeki değerini azaltmamıştı; genç adam bellibir keyifle onu düşünüyordu ki Miss. Bingley yanındabelirdi–

"Hülyalarınızın konusunu tahmin edebiliyorum."

Page 40: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hiç sanmam."

"Bu şekilde bunca akşam geçirmenin ne imkânsızolduğunu düşünüyorsunuz –bu insanlarla yani; ben de aynıfikirdeyim. Ömrümde böyle sıkılmadım! Bütün bu insanlarınruhsuzluğu ve gürültüsü, anlamsızlığı ve önemli adamhavaları yok mu! Onlar hakkındaki tespitlerinizi dinlemekiçin neler vermezdim!"

"Tahmininizde yanılıyorsunuz. Aklımda daha tatlıdüşünceler vardı. Hoş bir kadının yüzündeki bir çift güzelgözün bahşedebileceği o müthiş zevk üzerinde düşünceyedalmıştım."

Miss. Bingley hemen gözlerini yüzüne dikti ve hangibayanın böylesi düşünceler esinleme şerefine sahip olduğunuona söylemesini istedi. Mr. Darcy büyük bir cesaretlecevapladı–

"Miss. Elizabeth Bennet."

"Miss. Elizabeth Bennet!" diye tekrarladı Miss. Bingley."Çok şaşırdım. Ne zamandır gözdeniz oldu? –peki ne zamansize mutluluk dileyeceğim?"

"Bu tam da sormanızı beklediğim soru. Kadınların hayalgücü çok hızlı; bir anda beğeniden aşka, aşktan evliliğesıçrıyor. Bana mutluluk dileyeceğinizi biliyordum."

"Madem bu kadar ciddisiniz, meseleyi olmuş bitmişsayıyorum. Müthiş bir kaynananız olacak, bu arada; ve tabii,her zaman Pemberley'de sizinle kalacak."

Page 41: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Miss. Bingley kendini böyle eğlendirmeyi tercih ederkenMr. Darcy tam bir kayıtsızlıkla onu dinledi; yüz ifadesindenortada tehlikeli bir durum olmadığını anlayan kız alaycızekasını iyice serbest bıraktı.

Page 42: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VII

Mr. Bennet'ın hemen tüm serveti yılda iki bin getiren biraraziden ibaretti ve, kızların şanssızlığı, bu servet erkek varisyokluğundan uzak bir akrabaya kalacaktı; annelerinin geliriise hayattaki durumu için fazlasıyla yeterliydi, ama evinaçığını kapamaya yetmiyordu. Mrs. Bennet'ın babasıMeryton'da avukatlık yapmıştı ve kızına dört bin poundbırakmıştı.

Mrs. Bennet'ın bir kızkardeşi vardı, Mr. Philips diyebiriyle evliydi; adam babalarına kâtiplik yapmış, ölümündensonra işin başına geçmişti; bir de erkek kardeşi vardı Mrs.Bennet'ın, Londra'da muteber bir alanda ticaret yapıyordu.

Longbourn köyü Meryton'dan sadece bir mil uzaktaydı;teyzelerine karşı vazifelerini yapmak ve hemen yol üstündekibir şapkacı dükkânına uğramak için haftada üç dört kereMeryton'a gitme kışkırtısına kapılan genç hanımlar için gayetelverişli bir mesafe. Ailenin en küçük iki kızı, Catherine veLydia bu isteği bilhassa sık duyuyorlardı; onların aklıkardeşlerinin aklından daha boştu ve daha iyi bir teklifolmadığı zaman Meryton'a yapılacak bir yürüyüş sabahsaatlerine neşe katmak ve akşam sohbetine malzemesağlamak için gerekliydi; bölge genellikle havadis fakiri olsada onlar bir yolunu bulur, teyzelerinden bir şeyleröğrenirlerdi. O günlerde civara yeni bir milis alayının gelmesielbette onlara bol bol haber ve mutluluk vermişti; alay kışboyunca kalacak, Meryton da karargâh olacaktı.

Page 43: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mrs. Philips'e yaptıkları ziyaret şimdi en ilgi çekiciistihbaratı üretiyordu. Her gün subayların isimleri vebağlantıları hakkındaki bilgilerine bir yenisi ekleniyordu.Kaldıkları yer artık sır değildi; sonunda subayların kendilerinide tanımaya başladılar. Mr. Philips hepsini ziyaret etti, bu dayeğenlerine daha önce tatmadıkları bir mutluluk kaynağınınkapılarını açtı. Artık subaylardan başka hiçbir şeykonuşmuyorlardı; Mr. Bingley'nin her sözü edildiğindeannelerinin yüzünü aydınlatan büyük serveti şimdi onlaraasker üniformasının karşısında değersiz görünüyordu.

Bir sabah bu konudaki hararetli konuşmalarını dinlediktensonra Mr. Bennet soğuk bir gözlemde bulundu–

"Konuşma şeklinize bakılırsa, vilayetteki en aptal iki kızolmalısınız. Bir süredir kuşkulanıyordum zaten, ama şimdieminim."

Catherine'in canı sıkıldı, cevap vermedi; ama Lydiaolanca kayıtsızlığıyla Yüzbaşı Carter'a duyduğu hayranlığıifade etmeyi sürdürdü, hatta adam ertesi sabah Londra'yagideceği için gün içinde onu görmeyi umduğunu söyledi.

"Çok şaşırdım, şekerim," dedi Mrs. Bennet, "nasıl kendiçocuklarına aptal demeye bu kadar hazır olabiliyorsun.Başkasının çocuklarını küçümseyecek olsam bile kendiçocuklarıma dokunmam."

"Çocuklarım aptalsa, her zaman bunun farkında olmakisterim."

"Evet –ama işte, hepsi de çok zeki."

Page 44: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Gururla söyleyebilirim ki bu seninle aynı fikirdeolmadığımız tek konu. Görüşlerimiz her ayrıntıda buluşsunisterdim, ama şu an en küçük iki kızımızın fevkalade salakoldukları konusunda senden ayrılıyorum."

"Sevgili Mr. Bennet, bu kızların anne babaları gibidüşünmesini bekleyemezsin. Bizim yaşımıza gelince eminimonlar da subayları bizden fazla düşünmeyecekler. Benim devaktiyle bir kırmızı ceketliyi beğendiğimi hatırlıyorum –hatta,içimden hâlâ beğenirim; yılda beş altı bin kazanan parlakgenç bir albay kızlarımdan birini istese ona hayır demem;bence Albay Forster geçen gece Sir Williamlar'da üniformasıiçinde çok yakışıklıydı."

"Anne," diye haykırdı Lydia, "teyzem Albay Forster'laYüzbaşı Carter'ın Miss. Watsonlar'a ilk baştaki kadar sıkgitmediklerini söyledi; onları şimdi sık sık Clarke'ın kitapçıdükkânında takılırken görüyormuş."

Mrs. Bennet'ın cevap vermesine kalmadan haberci içerigirip Miss. Bennet'a mektup getirdi; mektup Netherfield'dengeliyordu ve uşak cevap için bekliyordu. Mrs. Bennet'ıngözleri keyifle ışıldadı; kızı mektubu okurken bir hevesseslenip durdu–

"Hadi Jane, kimdenmiş? Konu ne? Ne diyor? Hadi Jane,çabuk ol, söyle, çabuk ol tatlım."

"Miss. Bingley'den," dedi Jane ve mektubu yüksek sesleokudu.

"Sevgili Dostum,

Page 45: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bugün merhamet edip akşam yemeğini Louisa vebenimle yemezseniz hayatımız boyunca birbirimizdennefret etme tehlikesi içinde olacağız, çünkü iki kadınbütün gün fiskos yapınca sonunda mutlaka kavga çıkıyor.Bu mektubu alınca çabucak gelin. Kardeşim ve beylerakşam yemeğini subaylarla yiyecekler. –Sizin olan,

Caroline Bingley."

"Subaylarla!" diye haykırdı Lydia. "Teyzem niye bizebundan bahsetmedi, merak ediyorum."

"Dışarıda yiyor," dedi Mrs. Bennet, "bu büyük şanssızlık."

"Arabayı alabilir miyim?" dedi Jane.

"Hayır hayatım, atla gitsen daha iyi olur, çünkü yağmuryağacak gibi; o zaman bütün gece kalman gerekir."

"Bu iyi bir plan olurdu," dedi Elizabeth, "onu gerigöndermeye kalkışmayacaklarından emin olsaydın."

"Evet ama beyler Meryton'a Mr. Bingley'nin arabasıylagiderler; Hurstler'in de kendi atları yok."

"Arabayla gitmeyi tercih ederim."

"Ama hayatım, baban atları ayıramaz eminim. Çiftliktelazımlar. Değil mi Mr. Bennet?"

"Çiftlikte bize olduğundan daha çok lazımlar."

Page 46: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ama zaten oradalarsa," dedi Elizabeth, "annemin istediğiolmuş olur."

Sonunda babasından araba atlarının meşgul olduğuteyidini kopardı; bunun üzerine Jane atla gitmek zorundakaldı ve annesi hava bozacak diye neşeli tahminlerdebulunarak onu kapıya kadar geçirdi. Dileği gerçekleşti de;Jane gideli çok olmamıştı ki sıkı bir yağmur başladı.Kızkardeşleri onun için endişelendiler, ama annesi memnunoldu. Yağmur bütün akşam aralıksız devam etti; Jane elbettegeri dönemeyecekti.

"Bunu çok iyi düşündüm valla!" dedi Mrs. Bennet durupdurup, yağmur yağdırmak kendi becerisiymiş gibi.Gelgelelim, kurnazlığının mutlu sonucunu ancak ertesi sabahfarketti. Kahvaltı henüz bitmişti ki Netherfield'den gelen biruşak Elizabeth'e şu mektubu getirdi:-

"Sevgili Lizzy,

Bu sabah kendimi çok hasta hissediyorum, herhaldedün ıslandığım için oldu. İyi kalpli arkadaşlarım iyileşenekadar eve dönmenin sözünü bile ettirmiyorlar. Mr. Jones'ugörmem konusunda da ısrar ediyorlar –o yüzden banabaktığını duyarsan endişelenme– sadece boğazım şiş,başım ağrıyor, başka pek bir şeyim yok. – Sevgiler."

"Valla, hayatım," dedi Mr. Bennet, Elizabeth mektubusesli okuduğu zaman, "kızın tehlikeli bir hastalığa yakalanırda ölürse senin emrine uyup Mr. Bingley'nin peşindeöldüğünü bilmek hepimizin içini rahatlatır."

Page 47: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Aa! Ne ölmesi canım. Azıcık üşütmekten kimse ölmez.Ona iyi bakarlar. Orada kaldığı sürece her şey yolundademektir. Arabayı alabilirsem gidip görürüm."

Gerçekten endişelenen Elizabeth gidip onu görmeye kararverdi, ama araba müsait değildi; at binmeyi de bilmediği içintek çaresi yürümekti. Kararını açıkladı.

"Nasıl bu kadar aptal olabiliyorsun," diye haykırdı annesi,"bu çamurda böyle işe kalkışılır mı! Gittiğin yerde insan içineçıkacak halin kalmayacak."

"Jane'i görecek halde olurum –tüm istediğim bu."

"Bana laf mı işittiriyorsun, Lizzy," dedi babası, "atlarıçağırtmam için?"

"Hiç değil. Yürümekten şikâyet etmem. İnsan isteyincemesafenin önemi yoktur; sadece üç mil. Akşam yemeğinedönerim."

"İyi kalpliliğindeki bu enerjiye hayranım," diyegözlemledi Mary, "ama her duygusal tepki aklın sınamasınatabi tutulmalıdır; kanımca, gösterilecek tepki duyulanihtiyaçla orantılı olmalıdır."

"Biz de Meryton'a kadar seninle geliriz," dedi Catherineve Lydia. Elizabeth onların arkadaşlığını kabul etti ve üç gençhanım birlikte yola koyuldular.

"Acele edersek," dedi Lydia, yürürlerken, "belki YüzbaşıCarter'ı gitmeden birazcık görebiliriz."

Page 48: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Meryton'da ayrıldılar; küçükler subay eşlerinden birininevine yöneldiler, Elizabeth de tek başına yürümeye devametti, hızlı adımlarla ardarda tarlaları geçerek, sabırsız birenerjiyle duvar basamaklarının üstünden zıplayarak,gölcüklerin üstünden atlayarak; sonunda, yorgun ayakbilekleri, kirli çoraplar ve hareketin sıcaklığından yanan biryüzle kendini evin karşısında buldu.

Onu kahvaltı odasına aldılar; Jane dışında herkesoradaydı; gelişi büyük bir sürpriz yarattı. O kadar erkenden, okadar pis bir havada ve tek başına üç mil yürümüş olmasıMrs. Hurst'e ve Miss. Bingley'ye neredeyse inanılmaz geldi;Elizabeth bunun için onu küçümsediklerini hissetti. –Yine deonu gayet kibarca karşıladılar; erkek kardeşlerinindavranışlarında kibarlıktan daha iyi bir şeyler vardı: iyi niyetve nezaket vardı. –Mr Darcy pek az konuştu, Mr. Hurst hiçkonuşmadı. Mr. Darcy yürüyüşün yüzüne verdiği parlaklığahayranlık duymakla durumun o kadar uzaktan tek başınagelmesini gerektirip gerektirmediği konusunda kuşku duymakarasında bocalıyordu. Mr. Hurst sadece kahvaltısınıdüşünüyordu.

Ablasıyla ilgili sorularına aldığı cevaplar içaçıcı değildi.Miss. Bennet iyi uyuyamıştı; ayaktaydı ama çok ateşi vardı veodasından çıkacak kadar iyi değildi. Elizabeth hemen yanınaçıkarıldığı için memnun oldu; ailesini korkutmak ya darahatsız etmekten çekindiği için böyle bir ziyareti ne kadaristediğini mektubunda dile getirmemiş olan Jane onungeldiğini görünce sevinç duydu. Yine de pek konuşacak haldedeğildi, ve Miss. Bingley ikisini yalnız bıraktığı zaman onagösterdikleri olağanüstü nezaket için minnettarlığını ifade

Page 49: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

etmek dışında pek az şey söyleyebildi. Elizabeth sessizce onudinledi.

Kahvaltı bittiği zaman kızkardeşler onlara katıldı; Jane'ene kadar ilgi ve yakınlık gösterdiklerini görünce Elizabethonlardan hoşlanmaya başladı. Eczacı geldi; hastasını muayeneedip, beklendiği gibi, şiddetli bir soğuk algınlığınayakalandığını, atlatmak için çaba sarfetmeleri gerektiğinisöyledi, yatağa dönmesini tavsiye etti ve ona şurup sözüverdi. Tavsiyeye hemen uyuldu, çünkü ateşi yükseliyordu,başı şiddetli biçimde ağrıyordu. Elizabeth bir an olsunyanından ayrılmadı; diğer hanımlar da yanından pekayrılmadılar: beyler dışarıda oldukları için onların da,doğrusu, başka yerde yapacak bir şeyleri yoktu.

Saat üçü vurduğu zaman Elizabeth gitmesi gerektiğinihissetti ve isteksizce öyle söyledi. Miss. Bingley ona arabayıteklif edince kabul etmesi için azıcık ısrar yeterli oldu, ama osırada Jane ondan ayrılmakta gönülsüz davranınca Miss.Bingley araba teklifini şimdilik Netherfield'de kalma davetineçevirmek durumunda kaldı. Elizabeth minnettarlıkla kabuletti; aileyi kalışından haberdar etmek ve yedek giysi getirmeküzere bir uşak Longbourn'a gönderildi.

Page 50: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VIII

Saat beşte iki hanım giyinmek için çekildiler; altı buçuktaElizabeth yemeğe çağrıldı. O zaman sökün eden kibarsorulara, ki aralarından Mr. Bingley'nin çok daha yakınilgisini zevkle ayırt etti, içaçıcı bir cevap veremedi. Jane'dedüzelme yoktu. Kızkardeşler bunu duyunca ne kadarüzüldüklerini, kötü üşütmenin ne kadar sarsıcı olduğunu vehasta olmaktan bizzat ne kadar nefret ettiklerini birkaç keztekrarladılar, sonra meseleyi unuttular: gözlerinin önündeolmadığı zaman Jane'e kayıtsız kalmaları Elizabeth'in onlarlailgili ilk hoşnutsuzluğunu yeniden hissetmesine yol açtı.

Erkek kardeşleri ise grubun herhangi bir sıcaklıkladüşünebildiği tek üyesiydi. Jane için duyduğu endişe apaçıktı,kendisine gösterdiği ilgi sevindiriciydi ve bunlar kendisinibaşkalarının gördüğüne inandığı gibi davetsiz misafirhissetmesini önledi. Ondan başka kimse ona pek oralı olmadı.Miss. Bingley kendini Mr. Darcy'ye kaptırmıştı, kızkardeşi deöyle; Elizabeth'in yanında oturan Mr. Hurst'e gelince, o datembel bir adamdı, sadece yemek, içmek ve kâğıt oynamakiçin yaşıyordu; Elizabeth'in sade bir yemeği Fransız usulütürlüye tercih ettiğini öğrenince bir daha ona bir şeysöylemedi.

Yemek bitince doğruca Jane'in yanına döndü, ve odadançıkar çıkmaz Miss. Bingley arkasından atıp tutmaya başladı.Davranışlarının cidden çok kötü, gurur ve kabalık karışımıolduğunu, sohbetinin çekilmez, üslupsuz, zevksiz, cazibesiz

Page 51: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olduğunu söyledi. Mrs. Hurst de aynı fikirdeydi ve hemenekledi-

"Kısaca kızın hanesine yazacak hiçbir şeyi yok, müthiş biryürüyüşçü olmasını saymazsak. Bu sabahki halini hiçunutmayacağım. O ne yabanilikti öyle."

"Aynen öyle, Louisa. Kendimi zor tuttum. Gelmek de nesicanım! Dağ bayır koşturmak da ne demek oluyor kardeşiüşüttü diye? Hele saçı, ne dağınık, ne kabarık!"

"Ya, hele eteği; umarım eteğini görmüşündür, kesin birkarış çamur içinde; bir de elbisesini sarkıtmış aklı sıra çamuruörtsün diye."

"Çizdiğin resim doğru olabilir, Louisa," dedi Bingley;"ama bunlar gözümden kaçmış. Bu sabah odaya girdiğizaman Miss. Elizabeth Bennet gayet güzel görünüyordu. Kirlieteğine hiç dikkat etmemişim."

"Ama siz görmüşsünüzdür, Darcy, eminim," dedi Miss.Bingley; "kendi kızkardeşinizi böyle seyirlik halde görmekhoşunuza gitmezdi herhalde."

"Elbette gitmezdi."

"Sen üç mil, dört mil, beş mil, artık kaç milse, yürü,bileğine kadar çamura bat, hem de tek başına, bir başına!Bununla ne demek istiyor olabilir? Bana göre düşük türdenbir başına buyrukluk, en alasından bir köylü görgüsüzlüğü."

Page 52: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Kızkardeşine olan sevgisini gösteriyor; gayet hoş birşey," dedi Bingley.

"Korkarım, Mr. Darcy," diye gözlemledi Miss. Bingley,yarı fısıltıyla, "bu macera onun güzel gözlerine olanhayranlığınızı değiştirdi."

"Hiç de değil," diye cevapladı Darcy; "gözleri yürümektenpırıl pırıl olmuştu." Bu konuşmayı kısa bir sessizlik takip etti,ve Mrs. Hurst yine başladı–

"Jane Bennet'a büyük saygım var, gerçekten çok tatlı birkız; iyi bir yere gelin gitmesini bütün kalbimle temenniederim. Ama öyle bir anne babayla, öyle düşük akrabalarla,korkarım pek şansı yok."

"Herhalde duydunuz, enişteleri Meryton'da avukatmış."

"Evet, bir de dayıları var, Cheapside yakınında bir yerdeyaşıyormuş."

"Bu muazzam," diye ekledi kızkardeşi; birliktekahkahayla güldüler.

"Tüm Cheapside'ı dolduracak kadar dayıları olsaydı," diyehaykırdı Bingley, "bu onların cazibesini zerrece azaltmazdı."

"Ama kayda değer erkeklerle evlenme şanslarını epeyazaltır," diye cevapladı Darcy.

Bu söze Bingley cevap vermedi; ama kızkardeşleriyürekten onay verdiler ve sevgili arkadaşlarının kaba saba

Page 53: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

akrabalarıyla eğlenerek şamatalarına bir süre daha devamettiler.

Yine de birazdan sevecenlikleri tuttu ve yemeksalonundan çıkınca onun odasına gittiler, kahveyeçağrılıncaya kadar yanında oturdular. Hâlâ çok hastaydı;Elizabeth akşam geç saate, uyuduğunu görüp rahatlayıncayakadar yanından ayrılmadı; aşağıya inmek içinden gelmese deinmesi yerinde olacaktı. Oturma odasına girince tüm ekibiloo[1] oynarken buldu ve hemen onlara katılmaya davet edildi;ama yüksek paralarla oynadıklarından kuşkulanınca davetigeri çevirdi ve ablasını bahane edip kitap okuyarakoyalanacağını, aşağıda az kalabileceğini söyledi. Mr. Hurstşaşkınlıkla ona baktı.

"Okumayı kumara tercih mi ediyorsunuz?" dedi; "çoktuhaf."

"Miss. Eliza Bennet," dedi Miss. Bingley, "kumarıküçümser. Kendisi büyük bir okuyucu, başka bir şeyden zevkalmıyor."

"Ne böyle övülmeyi ne de böyle kınanmayı hakediyorum," diye haykırdı Elizabeth; "büyük bir okuyucudeğilim, birçok şeyden de zevk alırım."

"Ablanıza bakmaktan eminim zevk alıyorsunuz," dediBingley; "umarım yakında iyileştiğini görünce daha da zevkalacaksınız."

Elizabeth ona yürekten teşekkür etti, sonra üzerindebirkaç kitap duran bir masaya gitti. Bingley hemen ona başka

Page 54: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kitaplar da getirmeyi teklif etti –kütüphanesinde ne varsa.

"Keşke sizin faydalanmanız, benim de iyiliğim içinkoleksiyonum daha geniş olsaydı; ama ben aylak bir adamım,çok kitabım olmadığı halde okuduğumdan daha fazla kitabımvar."

Elizabeth odada olanlarla rahatlıkla yetinebileceğinisöyledi.

"Şaşırdım," dedi Miss. Bingley, "babam bu kadar az kitapbırakmış olsun. Sizin Pemberley'de ne güzel bir kütüphanenizvar, Mr. Darcy!"

"İyi olmak zorunda," diye cevap verdi Mr. Darcy; "birçokkuşağın eseri."

"Ama kendiniz de çok şey eklediniz; her zaman kitapalıyorsunuz."

"Böyle bir zamanda aile kitaplığını ihmal etmeyianlayamıyorum."

"İhmal mi! O soylu yerin güzelliğine güzellik ekleyecekhiçbir şeyi ihmal etmezsiniz bence. Charles, kendi eviniyaptırınca dilerim Pemberley'nin yarısı kadar muhteşem olur."

"Dilerim olur."

"Ama gerçekten arazini o bölgeden almanı tavsiyeederim, Pemberley de modelin olsun. İngiltere'deDerbyshire'den daha hoş bir yer yok."

Page 55: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Seve seve; Darcy satarsa Pemberley'yi alırım."

"İhtimallerden bahsediyorum, Charles."

"İnan bana, Caroline, Pemberley'ye satın alarak sahipolmak taklit ederek sahip olmaktan daha mümkün diyedüşünüyorum."

Konuşulanlar öyle ilgisini çekti ki Elizabeth kitabakendini veremedi; az sonra kitabı tümden bırakıp oyunuizlemek için masaya yanaştı ve kendini Mr. Bingley'yle büyükkızkardeşinin arasına yerleştirdi.

"Miss. Darcy bahardan beri boy attı mı?" dedi Miss.Bingley; "boyu benim kadar olur mu?"

"Olacak galiba. Şimdi Miss. Elizabeth Bennet'ın boyunda,ya da belki az daha uzun."

"Onu tekrar görmeyi ne kadar isterim! Beni o kadar mutlueden kimseye rastlamadım. Öyle bir yüz, öyle bir zerafet!Yaşına göre son derece hünerli üstelik! Piyano çalışıolağanüstü."

"Genç hanımlar o kadar hünerli olacak sabrı nasılbuluyorlar anlamıyorum, hem de hepsi," dedi Bingley.

"Bütün genç hanımlar hünerlidir! Sevgili Charles, nedemek istiyorsun?"

"Evet, hepsi, galiba. Resim yapıyorlar, gergef işliyorlar,çanta örüyorlar. Bütün bunları yapamayan hemen hiç kimseye

Page 56: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

rastlamadım; önce ne kadar hünerli olduğu söylenmedenhiçbir genç hanımdan bahsedildiğini duymadığıma eminim."

"Saydığın hünerlerin yaygın olduğu," dedi Darcy, "çokdoğru. Bu kelimeyi dikiş nakış dışında haketmeyen kadınlariçin de kullanıyorlar. Ama genel olarak hanımlarla ilgilideğerlendirmeni kabul etmekten çok uzağım. Tümtanıdıklarım içinde gerçekten hünerli olan yarım düzinedenfazla hanım tanımış olmakla övünemem."

"Ben de öyle, eminim," dedi Miss. Bingley.

"O halde," diye gözlemledi Elizabeth, "hünerli kadınfikriniz çok kapsamlı olmalı."

"Evet, çok kapsamlı gerçekten."

"Ah! Elbette," diye haykırdı sadık destekçisi, "normaldekarşılaşılan şeyleri fersah fersah aşmamış hiç kimse gerçektenhünerli sayılamaz. Bir kadın müziği, şarkı söylemeyi, resimyapmayı ve modern dilleri iyi bilmeli ki o kelimeyi hak etsin;üstelik, yürüyüş şeklinde, havasında, sesinin tonunda,konuşmasında, ifadelerinde belli bir şey olmalı, yoksa okelime eğreti durur."

"Bütün bunlara sahip olmalı," diye ekledi Darcy, "vetutkulu bir okumayla bütün bunlara daha elle tutulur bir şeyieklemeli, aklını geliştirmek."

"Sadece altı tane hünerli kadın tanımış olmanıza artıkşaşırmıyorum. Bir tane tanımanıza bile şaşarım."

Page 57: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hemcinslerinize karşı bunun mümkün olduğundan kuşkuduyacak kadar acımasız mısınız?"

"Hiç böyle bir kadın görmedim. Tarif ettiğiniz gibi birkapasite, zevk, uygulama ve zerafetin bir araya geldiğini hiçgörmedim."

Miss. Hurst ve Miss. Bingley ima ettiği kuşkununhaksızlığına şiddetle tepki gösterdiler; bu tarife uyan birçokkadın tanıdıklarını söyleyerek karşı çıkmaya devamediyorlardı ki Mr. Hurst acı acı önlerindeki oyuna dikkatetmediklerinden yakınarak onları yola soktu. O anda tümkonuşma sona erdiği için Elizabeth hemen ardından odadançıktı.

"Eliza Bennet," dedi Miss. Bingley, kapı arkasındankapandığı zaman, "karşı cinsin gözüne girmek içinhemcinslerini kötüleyen kadınlardan biri; galiba bu birçokerkekte işe yarıyor. Ama bence seviyesiz bir yöntem, çokbayağı."

"Kuşkusuz," diye cevapladı Darcy, bu söz esasen onasöylenmişti, "hanımların bazen dikkat çekmek içinkullandıkları tüm yöntemlerde bayağılık vardır. Kurnazlığayakın her şey basitliktir."

Miss. Bingley bu sözden konuya devam edecek kadartatmin olmadı.

Elizabeth sadece ablasının kötüleştiğini, yanındanayrılamadığını söylemek için yanlarına döndü. Bingley Mr.Jones'un hemen çağrılması için ısrar etti; taşra bilgisinin işe

Page 58: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yaramayacağını düşünen kızkardeşleri en önde gelendoktorlardan birinin çağrılması için şehre habergönderilmesini önerdiler. Elizabeth bu fikre oralı olmadı; amaBingley'nin teklifini geri çevirmek istemedi; Miss. Bennet'dagörülür bir düzelme olmazsa sabah erkenden Mr. Jones'uçağırmaya karar verildi. Bingley gayet rahatsızdı;kızkardeşleri de perişan olduklarını söylediler. Amakederlerini yemekten sonra düetlerle hafiflettiler; Bingley iseiçini rahatlatmanın tek çaresini kâhyaya hasta hanım vekardeşine mümkün olan her türlü ihtimamın gösterilmesitalimatı vermekte buldu.

Page 59: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm IX

Elizabeth gecenin büyük bölümünü ablasının odasındageçirdi ve sabahleyin erkenden Mr. Bingley'nin hizmetçiaracılığıyla sorduğu sorulara, biraz sonra da ablasına uğrayaniki zarif bayana içaçıcı bir cevap vermenin sevincini duydu.Bu düzelmeye rağmen, yine de, Longbourn'a annesinin Jane'igörmeye gelmesini ve durumunu kendi gözleriyle görmesiniisteyen bir mektup gönderilmesini rica etti. Mektup hemengönderildi ve içeriğine aynı hızla karşılık verildi. Mrs.Bennet, en küçük iki kızı eşliğinde, aile kahvaltısından azsonra Netherfield'e ulaştı.

Jane'in durumunu tehlikeli bulsa, Mrs. Bennet perişanolurdu; ama hastalığının korkutucu olmadığını görüprahatlayınca hemen iyileşmesini istemez oldu, sağlığınakavuşması onu muhtemelen Netherfield'den uzaklaştıracağıiçin. Dolayısıyla, kızının eve götürülme isteğine oralı olmadı;hemen aynı sırada gelen eczacı da bunu akıllıca bulmadı.Jane'le biraz oturduktan sonra, Miss. Bingley'nin bizzat gelipdavet etmesi üzerine, anne ve üç kızı birden kahvaltı salonunadoğru onu takip ettiler. Bingley Mrs. Bennet'ın Miss. Bennet'ıumduğundan daha kötü bulmadığını umduğunu söyleyerekkarşıladı.

"Aslında buldum, beyefendi," oldu kadının cevabı."Hareket edemeyecek kadar hasta. Mr. Jones kımıldatmayındedi. Az bir şey daha nezaketinize sığınmak durumundayız."

Page 60: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Götürmek mi!" diye haykırdı Bingley. "Aklınıza bilegetirmeyin. Kızkardeşim, eminim, gitmesine asla razı olmaz."

"İçiniz rahat olsun, hanımefendi," dedi Miss. Bingley,soğuk bir kibarlıkla, "Miss. Bennet bizde kaldığı sürece hertürlü ihtimamı görecektir."

Mrs. Bennet bol bol teşekkür etti.

"Eminim," diye ekledi, "böyle iyi dostları olmasa ona neolurdu bilmiyorum, çünkü gerçekten çok hasta ve müthişızdırabı var, ama dünyanın en sabırlı insanıdır, hep öyledir o,çünkü, istisnasız, tanıdığım en iyi huylu kızdır. Sık sık diğerkızlarıma onun benzersiz olduğunu söylerim. Çok tatlı birodanız var, Mr. Bingley, şu çakıl taşlı yolun üstünden manzarada harika. Civarda Netherfield'e denk bir yer bilmiyorum.Burayı çabuk bırakmayacaksınız, umarım, kısa süreliğinekiralamanıza rağmen."

"Ben ne yaparsam çabuk yaparım," diye cevapladıBingley; "o yüzden Netherfield'i bırakmaya karar verirsemmuhtemelen beş dakika içinde giderim. Ama şimdilikkendimi buraya iyice yerleşmiş hissediyorum."

"Ben de sizden bunu beklerdim," dedi Elizabeth.

"Beni tanımaya başlıyorsunuz, değil mi?" diye haykırdıBingley, ona doğru dönerek.

"A evet! –Sizi çok iyi anlıyorum."

Page 61: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Keşke bunu iltifat olarak görebilseydim; ama bu kadarkolay anlaşılmak korkarım acınacak şey."

"Bunun kuralı yok. Derin, karmaşık bir karakter illasizinkinden daha çok ya da daha az saygın olacak demekdeğil."

"Lizzy," diye haykırdı annesi, "nerede olduğunu unutma;evde hoşgördüğümüz yabani tavırları burada bari sürdürme."

"Karakter incelediğinizi bilmiyordum," diye devam ettiBingley hemen. "Eğlenceli bir çalışma olmalı."

"Evet, ama karmaşık karakterler en eğlenceli olanıdır. Hiçolmazsa bu işe yarıyorlar."

"Taşra," dedi Darcy, "böyle bir inceleme için pek az deneksunabilir. Taşra muhitinde çok sınırlı ve tekdüze bir toplumiçinde yaşıyorsunuz."

"Ama insanlar kendileri o kadar değişiyorlar ki içlerindehep gözlemlenecek yeni bir şey oluyor."

"Evet, tabii," diye haykırdı Mrs. Bennet, taşra muhitindenbahsetme şekline gücenip. "Taşrada da şehirdeki kadar çokolay olduğuna sizi temin ederim."

Herkes şaşırdı; Darcy bir an ona bakıp sessizce öte yanadöndü. Onun üstünde mutlak zafer kazandığına inanan Mrs.Bennet zaferine devam etti.

Page 62: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Kendi adıma Londra'nın taşradan üstün olduğunudüşünmüyorum, dükkânları, halka açık yerleri saymazsak.Taşra çok daha sevimli, değil mi, Mr. Bingley?"

"Taşradayken," diye cevapladı Bingley, "hiç ayrılmakistemiyorum; ama şehirdeyken de aynısı oluyor. İkisinin deüstünlükleri var; ben ikisinde de aynı şekilde mutluolabiliyorum."

"Evet –çünkü yaklaşımınız doğru. Ama bu beyefendi,"Darcy'ye bakarak, "taşranın önemsiz olduğunu düşünüyorsanki."

"Gerçekten yanılıyorsun anne," dedi Elizabeth, annesiadına kızararak. "Mr. Darcy'yi yanlış anladın. Sadece taşradaşehirdeki kadar çok çeşitlilikte insan yok demek istedi, kidoğru olduğunu kabul etmelisin."

"Haliyle, tatlım, kimse de var demedi zaten; ama bumuhitte birçok insana rastlamamak dersen, buradan büyükpek az muhit vardır derim. Yirmi dört aileyle akşam yemeğiyediğimizi bilirim ben."

Elizabeth için endişeleniyor olmasa Bingley yüz ifadesinehakim olamayacaktı. Kızkardeşi daha az nazikti ve gözlerinigayet anlamlı bir gülümsemeyle Mr. Darcy'ye doğru çevirdi.Elizabeth annesinin düşüncelerini değiştirmek için o yokkenCharlotte Lucas'ın Longbourn'a gelip gelmediğini sordu.

"Evet, dün babasıyla uğradı. Ne sevimli bir adam şu SirWilliam, Mr. Bingley –değil mi? Ne medeni adam! Ne kibar,ne rahat! –Her zaman herkese söyleyecek bir şeyi var. –İyi

Page 63: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yetişme diye ben buna derim; kendilerini çok önemli sanıphiç ağızlarını açmayan kişiler meseleyi yanlış anlıyorlar."

"Charlotte akşam yemeğine kaldı mı?"

"Hayır, eve gitti. Herhalde elmalı turta yapmak için lazımoldu. Kendi adıma, Mr. Bingley, ben her zaman kendi işiniyapabilen hizmetçiler çalıştırırım; kızlarım farklı yetiştiler.Ama herkes kendi bilir tabii; Lucaslar çok iyi kızlar, sizitemin ederim. Yazık ki güzel değiller! Charlotte'u çok sıradanbulduğumdan değil –ama işte, o da bizim can dostumuz."

"Çok hoş bir genç hanıma benziyor," dedi Bingley.

"A cidden öyle; –ama çok sıradan olduğunu kabul etmeklazım. Lady Lucas bizzat öyle demiştir sık sık ve benikıskanmıştır Jane'in güzelliği için. Kendi çocuğumlaövünmek istemem, ama gerçekten de Jane –insan dahagüzelini zor görür. Herkes öyle diyor. Kendi kızım diyesöylemiyorum. Daha on beş yaşındaydı, şehirdeki kardeşimGardiner'ın orada bir beyefendi vardı ona öyle âşık oldu kiyengem biz gitmeden evlenme teklif edeceğinden emindi.Etmedi, mamafih. Belki çok genç buldu. Mamafih ona şiirleryazdı, güzel şiirlerdi doğrusu."

"Böylece sevgisini tüketti," dedi Elizabeth, sabırsızca."Aynı şekilde yenik düşen birçok kişi olmuştur. Şiirin aşkıyok etme yeteneğini ilk kim keşfetti merak ediyorumdoğrusu!"

"Şiiri hep aşkın gıdası olarak düşünürdüm," dedi Darcy.

Page 64: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Sağlıklı, güçlü, iyi bir aşk için doğru olabilir. Zaten güçlüolan bir şeye her şey iyi gelir. Ama eğer zayıf, cılız bireğilimse tatlı bir sone açlıktan öldürür onu."

Darcy gülümsemekle yetindi; bunu takip eden genelsessizlik Elizabeth'i tedirgin etti annesi yine kendini reziledecek diye. Konuşmak istedi ama aklına bir şey gelmedi;kısa bir sessizlikten sonra Mrs. Bennet Jane'e gösterdiğiihtimam için Mr. Bingley'ye tekrar teşekkür etmeye başladı,bir de özür ekledi Lizzy'yi de başına dert ettiği için. Mr.Bingley ölçülü bir kibarlıkla cevap verdi, kızkardeşini dekibar olmaya ve durumun gerektirdiği gibi konuşmayazorladı. Kızkardeşi de fazla cömert olmadan üstüne düşeniyaptı, ama Mrs. Bennet tatmin olmuştu, az sonra da arabasınıemretti. Bu işaret üzerine en küçük kızı kendini öne çıkardı.İki kız bütün ziyaret boyunca birbirleriyle fısıldaşıpdurmuşlar ve şu sonuca varmışlardı: en küçük olan Mr.Bingley'ye taşraya ilk gelişinde verdiği Netherfield'de baloyapma sözünü hatırlatacaktı.

Lydia on beş yaşında, sağlam yapılı, iyi gelişmiş bir kızdı;açık renk teni ve neşeli bir yüzü vardı; annesinin gözdesiydi;annesinin sevgisi onu genç yaşta insan içine çıkarmıştı.Coşkulu bir ruhu ve doğal bir kendini kabul ettirme yeteneğivardı ki dayısının akşam yemekleri ve kendi rahat tavırlarısayesinde subayların ilgisini toplayarak özgüvenedönüşmüştü. Dolayısıyla, balo konusunda Mr. Bingley'yehitap eder ve ona dobralıkla sözünü hatırlatır, hatta sözünütutmazsa bunun dünyadaki en utanç verici şey olacağını daeklerken gayet inandırıcıydı. Bingley'nin bu ani saldırıyaverdiği cevap annesini mestetti–

Page 65: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Sözümü yerine getirmeye her şeyimle hazırım; ablanıziyileştiği zaman isterseniz balonun gününü siz seçersiniz.Ama o hasta yatarken dans etmek istemezsiniz."

Lydia istediği cevabı aldığını söyledi. "A evet –Janeiyileşene kadar beklemek daha iyi; o zamana kadar YüzbaşıCarter da Meryton'a dönmüş olur. Siz kendi balonuzuverdikten sonra," diye ekledi, "bir balo da onların vermesindeısrar edeceğim. Albay Forster'a vermezseniz çok ayıp olurdiyeceğim."

Sonra Mrs. Bennet'la kızları gittiler; Elizabeth hemenJane'in yanına döndü, kendisinin ve ailesinin davranışlarınıiki hanım ve Mr. Darcy tarafından yorumlanmaya bırakarak;ne var ki Mr. Darcy Miss. Bingley'nin güzel gözlerhakkındaki tüm iğneli şakalarına rağmen ikisinin onuçekiştirmelerine katılmaya ikna edilemedi.

Page 66: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm X

O gün hemen hemen bir önceki gün gibi geçti. Mrs. Hurstve Miss. Bingley sabahın birkaç saatini yavaş da olsaiyileşmeye devam eden hastanın yanında geçirdiler;akşamleyin Elizabeth oturma odasındaki toplantılarına katıldı.Bu kez loo masası ortaya çıkmadı. Mr. Darcy yazı yazıyordu;onun yanında oturan Miss. Bingley de mektubununilerleyişini izliyor ve kızkardeşine haber yollayarak sık sıkadamın dikkatini dağıtıyordu. Mr. Hurst'le Mr. Bingley piketoynuyorlardı; Mrs. Hurst oyunu takip ediyordu.

Elizabeth eline nakış işi aldı; Darcy'yle arkadaşı arasındageçenlere kulak kabartıp kendini epey eğlendirdi. Kızın ya elyazısı ya satırlarının düzgünlüğü ya da mektubunun uzunluğuhakkında habire yorum yapması övgülerinin karşılandığımutlak tepkisizlikle birlikte düşünülünce tuhaf bir diyalogmeydana getiriyordu ve Elizabeth'in ikisiyle ilgili görüşlerinetastamam uyuyordu.

"Böyle bir mektup almak Miss. Darcy'yi ne kadar mutluedecek!"

Adam cevap vermedi.

"Fevkalade hızlı yazıyorsunuz."

"Yanılıyorsunuz. Yavaş yazıyorum."

Page 67: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Yıl boyu ne çok mektup yazmanız gerekiyordur! İşmektupları da vardır tabii! Ne kadar iğrenç olurlar kimbilir!"

"İş mektubu yazmak bana düştüğü için talihlisiniz, demekki."

"Lütfen kardeşinize söyleyin, onu çok göresim geldi."

"Zaten söyledim bir sefer, arzunuz üzerine."

"Korkarım kaleminizden hoşlanmadınız. Sizin için ucunuaçayım. Kalem ucu açmaktan çok iyi anlarım."

"Sağolun –her zaman kendim açarım."

"Bu kadar düzgün yazmayı nasıl beceriyorsunuz?"

Cevap yok.

"Kardeşinize arp çalmayı ilerletmesine sevindiğimisöyleyin; bir de lütfen söyleyin onun o güzelim masa çiziminehayran kaldım, bence Miss. Grantley'ninkinden çok üstün."

"Hayranlığınızı bir dahaki mektuba ertelemememe izinverir misiniz? Artık fazla yerim kalmadı."

"A, önemli değil. Nasılsa onu Ocak'ta göreceğim. Amaher zaman böyle güzel uzun mektuplar yazar mısınız ona, Mr.Darcy?"

"Genellikle uzun olurlar; ama her zaman güzel olurlar mı,karar vermek bana düşmez."

Page 68: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bence kural şudur, uzun bir mektubu rahat yazabilen birikötü yazamaz."

"Bu Darcy için iltifat yerine geçmez, Caroline," diyehaykırdı kardeşi – "çünkü rahat yazmaz. Dört heceli kelimearar uzun uzun. Değil mi, Darcy?"

"Yazı tarzım seninkinden çok farklı."

"Oo!" diye haykırdı Miss. Bingley, "Charles hayaledilebilecek en dikkatsiz şekilde yazar. Kelimelerin yarısınıunutur, kalanı da mürekkebe bular."

"Düşüncelerim öyle hızlı akıyor ki ifade edecek zamanbulamıyorum –bu yüzden bazen okuyanlar mektuplarımdananlam çıkaramıyorlar."

"Öyle alçakgönüllüsünüz ki, Mr. Bingley," dedi Elizabeth,"insan size kusur bulmayı aklından bile geçiremez."

"Hiçbir şey alçakgönüllü bir görünümden daha yanıltıcıdeğildir," dedi Darcy. "Sık sık sadece düşünce dikkatsizliği,bazen de dolaylı bir övünmedir."

"Peki benim bu son mütevazilik örneğim sence hangisi?"

"Dolaylı övünme, çünkü yazındaki kusurlardan gerçektegurur duyuyorsun, bunların düşünce hızından ve uygulamadikkatsizliğinden geldiğini düşünüyorsun ki bu da sencetakdire şayan değilse bile hayli enteresan bir şey. Bir şeyihızlı yapma gücü o işi yapan kişi tarafından her zaman pekbeğenilir ve işin kusurlarına pek dikkat edilmez. Bu sabah

Page 69: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mrs. Bennet'a Netherfield'i bırakmaya karar verirsem beşdakika içinde giderim dediğinde bunu bir tür övünç vesilesiolarak söyledin, methiye gibi –oysa birçok önemli işi yarımbırakacak ve kendine de başkasına da faydası olmayacak biraceleciliğin alkışlanacak nesi var?"

"Vay," diye haykırdı Bingley, "bu kadarı fazla oldu, sabahsöylenen onca aptal şeyi akşam hatırlamak. Valla yine dekendimle ilgili sözlerimin doğru olduğuna inanıyordum, hâlâda inanıyorum. En azından hanımlara gösteriş olsun diyegereksiz acelecilik numarası yapmış değilim."

"Buna inanıyordun besbelli, ama ben o hızla gideceğineinanmadım. Davranışın tanıdığım herkesinki kadar şansabağlı olurdu; tam sen ata binerken bir arkadaşın çıkıp,'Bingley, gelecek haftaya kadar kalsan iyi olur,' desemuhtemelen kalırsın, muhtemelen gitmezsin –gerekirse bir aykalırsın."

"Bununla," diye haykırdı Elizabeth, "Mr. Bingley'ninkendi tabiatının hakkını vermediğini kanıtlamış oldunuz. Onukendisinden daha etraflı anlattınız."

"Arkadaşımın sözlerini," dedi Bingley, "iyi huyluluğumlailgili bir iltifata çevirdiğiniz için minnettarım. Ama sözlerinekorkarım bu beyefendinin kastetmediği bir anlamveriyorsunuz; çünkü öyle bir durumda hayır deyip ataatladığım gibi gitsem kendisi beni daha çok beğenir."

"O zaman Mr. Darcy ilk niyetinizin düşüncesizliğini oniyete bağlı kalma inadınızla dengelediğinizi düşünür mü?"

Page 70: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Valla, o kadarını bilemem; Darcy kendisi söylesin."

"Benim olduğunu iddia ettiğiniz ama benimsöylemediğim görüşleri açıklamamı bekliyorsunuz. Amameseleyi sizin ortaya koyduğunuz gibi ele alırsak, Miss.Bennet, unutmayın ki onun eve dönmesini ve planıertelemesini arzu eden arkadaşı bunu sadece arzu etmiştir,hiçbir gerekçe sunmadan rica etmiştir."

"Arkadaş tarafından hemen –kolayca– ikna edilmek sizegöre meziyet değil."

"İnanmadan ikna olmak akla da iltifat sayılmaz."

"Bana, Mr. Darcy, arkadaşlık ve sevginin etkisine paybırakmıyorsunuz gibi geliyor. Ricada bulunan kişiye verilenönem sık sık insana o ricayı hemen kabul ettirir, düşünüptaşınacak gerekçeleri beklemeden. Mr. Bingley için verdiğinizörnekteki gibi bir durumdan bahsetmiyorum tam olarak. Odurumdaki davranışının ne olacağını tartışmadan önce odurum ortaya çıkıncaya kadar beklemeliyiz, belki. Ama genelve normal olarak iki arkadaş arasında, biri diğerinden çok dahayati olmayan bir kararını değiştirmesini istiyorsa, düşünüptaşınmadan bu isteğe uydu diye o kişiyi küçük görürmüsünüz?"

"Bu konuya devam etmeden önce bu isteğin önemderecesini ve taraflar arasındaki yakınlık derecesini daha birnetleştirsek iyi olmaz mı?"

"Mutlaka," diye haykırdı Bingley, "tüm ayrıntılarıöğrenelim, boy ve kilolarını da unutmayalım; çünkü bu, Miss.

Page 71: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bennet, tartışmada sandığınızdan daha büyük bir roloynayacak. Sizi temin ederim ki eğer Darcy bana oranla bukadar uzun boylu bir adam olmasa ona bunun yarısı kadarsaygı göstermezdim. Belli durumlarda ve belli yerlerde,bilhassa kendi evinde, mesela bir Pazar akşamı yapacak birşeyi olmadığı zaman Darcy'den daha korkunç bir şey olamazderim."

Mr. Darcy gülümsedi; ama Elizabeth onun biraz alındığınıhisseder gibi oldu ve kendi tuttu, gülmedi. Miss. BingleyDarcy'nin maruz kaldığı küçümsemeye kardeşini abuk sabukkonuşmakla suçlayarak sevecen bir biçimde karşı çıktı.

"Amacını anlıyorum, Bingley," dedi arkadaşı."Tartışmadan hoşlanmıyorsun ve bu tartışmayı kesmekistiyorsun."

"Belki. Tartışmanın kavgadan farkı yok. Sen ve Miss.Bennet tartışmanızı ben odadan çıkana kadar ertelersenizminnettar kalırım; sonra hakkımda ne istersenizsöyleyebilirsiniz."

"İstediğiniz şey," dedi Elizabeth, "benim açımdan büyükbir fedakarlık olmaz; Mr. Darcy de mektubunu bitirse çokdaha iyi olur."

Mr. Darcy bu tavsiyeye uydu ve mektubunu bitirdi.

Mektup işi bittiği zaman biraz müzik keyfi için Miss.Bingley'ye ve Elizabeth'e başvurdu. Miss. Bingley dündenhazırmış gibi piyanoya gitti ve Elizabeth'in başlamasını

Page 72: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kibarca rica ettikten, Elizabeth de ricayı aynı kibarlık ve dahabüyük şevkle geri çevirdikten sonra piyanoya oturdu.

Mrs. Hurst kızkardeşiyle şarkı söyledi; onlar bununlameşgulken, Elizabeth piyanonun üstünde duran müzikkitaplarını karıştırdığı sırada Mr. Darcy'nin gözlerinin sık sıkona takılıp kaldığına dikkat etti. Öyle büyük bir adam içinhayranlık nesnesi olduğunu düşünmekte zorlanıyordu; öteyandan, ondan hoşlanmadığı için bakması da akıl karı değildi.Nihayet, kendi anlayışına göre onda orada bulunan diğerkişilerden daha yanlış ve kınanacak bir şeyler olduğu içindikkatini çektiğini düşündü. Bu düşünce onu üzmedi.Beğenisini dert etmeyecek kadar az önemsiyordu Darcy'yi.

Birkaç İtalyan şarkısı çaldıktan sonra Miss. Bingleyhareketli bir İskoç havasıyla ortamı değiştirdi; hemenarkasından Mr. Darcy Elizabeth'e yaklaşıp şöyle dedi-

"Böyle bir İskoç dansı fırsatını değerlendirmek için büyükbir istek duymuyor musunuz, Miss. Bennet?"

Elizabeth gülümsedi, ama cevap vermedi. Darcy soruyutekrarladı, Elizabeth'in sessiz kalmasına şaşırıp.

"Duydum," dedi, "ama ne diyeceğime hemen kararveremedim. Biliyorum, evet dememi istiyordunuz zevkimiküçümseme keyfini tatmak için; ama böyle planları altüstetmeye ve insanın umduğu küçümseme şansını elindenalmaya bayılırım. O yüzden, karar verdim, dans etmekistemiyorum –şimdi haddinizeyse küçümseyin beni."

"Haddim değil gerçekten."

Page 73: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth onu darıltacağını ummuştu, ama gösterdiğiolgunluğa hayran kaldı; gerçi, Elizabeth'in davranışlarındainsanları darıltmasını zorlaştıran bir tatlılık ve hınzırlıkkarışımı vardı; ve daha önce hiçbir kadın Darcy'yi onun gibibüyülememişti. Akrabaları aşağı tabakadan olmasa, Darcykendini ciddi tehlikede bulacağını hissediyordu.

Gördüğü ya da kuşkulandığı şeyler Miss. Bingley'ninkıskançlık duymasına yetti; sevgili arkadaşı Jane'in sağlığıylailgili büyük endişesi Elizabeth'ten kurtulma isteğiyle daha daarttı.

Beklenen evliliklerinden bahsederek, öyle bir beraberliğinDarcy'ye getireceği mutluluğu resmederek sık sık Darcy'yikonuğundan soğuması için kışkırtmaya çalışıyordu.

"Umarım," dedi, ertesi gün fundalıkta yürürlerken,"kayınvalidenize bir iki ipucu verirsiniz de bu özlenen olayolunca dilini tutmanın faydasını anlar; hatta, becerebilirseniz,küçük kızları da subay peşinde koşma hastalığından kurtarın.–Bir de, böyle hassas bir konudan bahsetmeme izinverirseniz, şu küçük meseleyi kontrol etmeye çalışın, şu burnubüyüklük ve münasebetsizlik durumu, hanımınızda biraz varya hani."

"Aile saadetim için başka öneriniz var mı?"

"A evet! –Philips eniştenizle teyzenizin portreleriniPemberley'deki galeriye asın. Onların yanına da yargıçbüyük-amcanızın portresini asın. Aynı meslekteler ne de olsa,sadece farklı çizgilerde. Elizabeth'inizin resmine gelince, işte

Page 74: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

onu yaptırmaya kalkmamalısınız çünkü hangi ressam o güzelgözlerin hakkını verebilir?"

"O gözlerin ifadesini yakalamak kolay olmaz gerçekten,ama renkleri, biçimleri, kirpikler öyle güzeller ki kopyaedilebilirler."

O anda bir başka yoldan gelen Mrs. Hurst'le Elizabeth'inkendisine rastladılar.

"Yürümek niyetinde olduğunuzu bilmiyordum," dediMiss. Bingley, kafası karışmış halde, konuştukları duyulmuşmudur diye.

"Bizi fena aldattınız," diye cevap verdi Mrs. Hurst,"çıkacağınızı söylemeden kaçtınız."

Sonra Mr. Darcy'nin serbest kalmış koluna girerekElizabeth'i kendi başına yürümeye bıraktı. Patika sadece üçkişi alıyordu. Mr. Darcy kabalıklarını hissetti ve hemenmüdahale etti–

"Bu yol dar. Geniş yola geçelim."

Ama onlarla kalmak için en ufak bir istek bile duymayanElizabeth gülerek cevap verdi–

"Hayır hayır; olduğunuz yerde kalın. Hoş bir grupoldunuz, harika görünüyorsunuz. Dördüncü kişi gelirse resimbozulur. Hoşçakalın."

Page 75: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sonra neşeyle koşarak uzaklaştı, hoplayıp zıplarken bir ikigün içinde evine dönme umudu içinde keyiflenerek. Jane oakşam birkaç saatliğine odasından çıkmaya niyetlenecekkadar iyileşmişti bile.

Page 76: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XI

Hanımlar yemekten kalktıktan sonra Elizabeth ablasınakoştu, soğuktan iyi korunduğunu görünce onu oturma odasınagötürdü; iki arkadaşı onu sevinç gösterileriyle karşıladılar;Elizabeth onları beyler gelinceye kadar geçen bir saatboyunca gördüğü denli sevimli görmemişti hiç. Konuşmayetenekleri oldukça gelişmişti. Bir eğlenceyi ayrıntısıyla tarifedebiliyor, bir anektodu mizahla anlatabiliyor ve tanıdıklarıkişilere neşeyle gülebiliyorlardı.

Ama beyler geldiği zaman Jane esas konu olmaktan çıktı;Miss. Bingley'nin gözleri o an Darcy'ye döndü ve ona bir şeysöylemeye hazırlanırken Darcy hızlı adımlara yürüdü.Doğruca Miss. Bennet'ın yanına gitti, onu kibarca selamladı;Mr. Hurst de hafifçe eğilip "sevindiğini" söyledi; amaheyecan ve sıcaklık Bingley'nin selamına kaldı. Bingley neşeve özen doluydu. İlk yarım saat ateşi beslemekle geçti, Miss.Bennet oda değişiminden rahatsız olmasın diye; ardındanBingley'nin isteği üzerine, kapıdan uzak olsun diye şömineninöbür yanına alındı. Sonra Bingley yanına oturdu ve başkakimseyle pek konuşmadı. Karşı köşede elindeki işle meşgulolan Elizabeth bunları büyük bir keyifle izledi.

Çay bittiği zaman Mr. Hurst baldızına kart masasınıhatırlattı –ama boşuna. Baldızı gizli istihbarat almış, Mr.Darcy'nin kâğıt oynamak istemediğini öğrenmişti; Mr. Hurstaz sonra açık davetinin bile geri çevrildiğini gördü. Baldızıonu kimsenin oynamak istemediğine temin etti, odadakiler dekonuyla ilgili sessiz kalarak onu haklı çıkardılar. Yapacak bir

Page 77: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

şeyi kalmayan Mr. Hurst bir divana uzanıp uyudu. Darcy birkitap aldı; Miss. Bingley de aynısını yaptı; bilezikler veyüzüklerle oynamakta olan Mrs. Hurst arada bir kardeşininMiss. Bennet'la sohbetine katıldı.

Miss. Bingley'nin dikkati kendi okumasına olduğu kadarMr. Darcy'nin kitabının ilerleyişi üzerinde de toplanıyordu;habire ya bir soru soruyor ya da adamın sayfasına bakıyordu.Yine de onu konuşmaya çekemedi; Mr. Darcy sorusuna cevapvermekle yetinip okumasına devam etti. Sonunda, sadece Mr.Darcy'nin kitabının ikinci cildi olduğu için seçtiği kendikitabıyla oyalanma çabasından yorgun düşüp kocaman esnedive şöyle dedi: "Akşamı bu şekilde geçirmek ne tatlı! Vallaokumak gibi tatlı şey yok! Başka her şey insanı kitaptan dahaçabuk yoruyor! –Kendi evim olduğu zaman müthiş birkütüphanem olmazsa mutsuz olurum."

Kimse cevap vermedi. Sonra tekrar esnedi, kitabını birkenara bıraktı ve oyalanma arayışı içinde gözlerini odadadolaştırdı; kardeşinin Miss. Bennet'a balo sözü ettiğiniduyunca ansızın ona dönüp şöyle dedi–

"Yeri gelmişken, Charles, Netherfield'de dans düzenlemekkonusunda ciddi misin? –Sana tavsiyem, karar vermeden önceburadakilerin isteklerini öğren; yanılmıyorsam aramızdabaloyu zevk değil işkence gibi görenler var."

"Darcy'yi kastediyorsan," dedi kardeşi, "isterse balobaşlamadan yatıp uyuyabilir –ama balo konusu kesinleştiartık; Nicholls yeterince bademli çorba yapar yapmazdavetiyelerimi göndereceğim."

Page 78: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Farklı bir şekilde yapılsaydı," diye cevap verdi Miss.Bingley, "balolar daha çok hoşuma giderdi; ama böyle birbalonun normal seyrinde acayip sıkıcı bir şey var. Dans yerinesohbet edilecek olsa çok daha akıllıca olurdu."

"Çok daha akıllıca, sevgili Caroline, ama o zaman adıbalo olmazdı."

Miss. Bingley cevap vermedi; hemen arkasından kalkıpodada yürümeye başladı. Vücudu zarifti ve güzel yürüyordu;–ama bütün bunların hedef aldığı Darcy hâlâ kaskatımeşguldü. Duygularının umutsuzluğu içinde Miss. Bingleybir girişimde daha bulundu ve Elizabeth'e dönerek şöylededi–

"Miss. Eliza Bennet, hadi beni örnek alın, odada yürüyün.–O kadar süre aynı konumda oturduktan sonra çok rahatlatıcıoluyor."

Elizabeth şaşırdı, ama hemen kabul etti. Miss. Bingley'ninnezaketi gerçek amacına ulaştı; Mr. Darcy başını kaldırıpbaktı. O yandaki dikkat çekici yeniliklerin Elizabeth'inkendisi kadar farkındaydı ve hiç düşünmeden kitabını kapadı.Hemen gruba katılmaya davet edildi ama reddetti, odadabirlikte bir aşağı bir yukarı yürümelerinin ardında sadece ikineden gördüğünü, onlara katılırsa nedenlerden ya birine ya dadiğerine müdahalesi olacağını söyleyip. "Ne demek istiyorolabilirdi? Ne demek istediğini anlamak için çıldırıyordu" –veElizabeth'e onu anlayıp anlayamadığını sordu.

"Anlamadım," oldu Elizabeth'in cevabı; "ama inanın, bizekarşı acımasız olmaya çalışıyor; onu şaşırtmamızın tek yolu

Page 79: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bu konuda hiçbir şey sormamak."

Ne var ki Miss. Bingley herhangi bir konuda Mr. Darcy'yişaşırtabilmekten acizdi, ve inatla o iki nedenin ne olduğunusoruşturdu.

"Açıklamaya itirazım yok," dedi Mr. Darcy, konuşmasınaizin verilir verilmez. "Akşamı bu şekilde geçirmeyi tercihetmenizin nedeni ya sırdaşlık yapmak ve konuşacak gizlimeseleleriniz var, ya da yürürken endamınızın en etkilişekilde görüneceğini düşünüyorsunuz; –eğer ilkiyse sizeengel olurum, ikincisiyse ateşin yanında oturduğum yerdensize daha çok hayran olabilirim."

"Oo! Şaşırtıcı!" diye haykırdı Miss. Bingley. "Böyleedepsiz şey duymadım. Bu sözleri için onu nasılcezalandıralım?"

"Çok kolay, isteyin yeter," dedi Elizabeth. "Hepimizbirbirimizi cezalandırabiliriz. Alay edin, gülün. Ona yakınolan sizsiniz, nasıl yapılacağını bilmeniz lazım."

"Ama cidden değilim. Yakınlığım bana henüz bunuöğretmedi. Böyle sakin, aklı başında biriyle alay etmek!Hayır, hayır –orada bizi altedebilir. Gülmeye gelince, izinverirseniz, ortada gülünecek biri yokken kendimizi reziletmeyelim. Mr. Darcy iyice keyiflenir."

"Mr. Darcy'ye gülünmez mi!" diye haykırdı Elizabeth."Bu az bulunur bir özellik; umarım aynen devam eder, çünküböyle birçok tanıdığım olması benim için büyük kayıp olur.Gülmeyi çok severim."

Page 80: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Miss. Bingley," dedi Mr. Darcy, "bana gereğinden fazlaitibar etti. En akıllı ve en iyi insanlar –yani en akıllıca ve eniyi hareketleri bile, hayattaki ilk amacı şaka yapmak olan biritarafından alay konusu edilebilir."

"Elbette," diye cevapladı Elizabeth –"öyle insanlar var,ama umarım ben onlardan biri değilimdir. Akıllıca ve iyi olanbir şeyi umarım asla alay konusu etmem. Ahmaklık,saçmalık, zevzeklik, tutarsızlık, bunlar beni kışkırtır, doğrusu,ve her fırsatta bunlara gülerim. –Ama bunlar, sanırım, sizdeasla görülecek şeyler değil."

"Bu hiç kimse için mümkün olmayabilir. Ama sağlam birakıl karşısında insanı gülünç duruma düşürecek zaaflardankaçınmak hayatımın uğraşı oldu."

"Gösteriş ve gurur gibi."

"Evet, gösteriş bir zaaftır gerçekten. Ama gurur –gerçekbir akıl üstünlüğü varsa gurur her zaman emin ellerdeolacaktır."

Elizabeth gülümsemesini saklamak için öbür yana döndü.

"Mr. Darcy'yi incelemeniz bitti galiba," dedi Miss.Bingley, "söylesenize, sonuç nedir?"

"Mr. Darcy'nin hiçbir kusuru olmadığına yürekteninandım. Kendisi de açıkça söylüyor zaten."

"Hayır" –dedi Darcy. "Hiç öyle bir iddiam yok. Benim dekusurlarım var, ama akılla ilgili olmadıklarını umarım.

Page 81: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Yaradılışımı savunacak değilim. –Sanırım pek sevimli değil –herkesin çok hoşuna gidecek kadar değil. İnsanlarınahmaklıklarını, kötülüklerini gereğince çabuk unutamıyorum,ya da bana yönelik kabalıklarını. Kimse duygularımı kolaykolay kışkırtamaz. Yaradılışım için kinci diyebiliriz belki. –Birinden bir kez soğuyunca ilelebet soğurum."

"Bu bir kusur işte!" –diye haykırdı Elizabeth. "Katıkincilik karakterdeki bir gölgedir. Ama hatanızı iyiseçmişsiniz. Buna gerçekten gülemem. Benden yanaemniyettesiniz."

"Sanırım her yaradılışta belli bir kötülüğe doğru eğilimvardır –doğal bir kusur, en iyi eğitim bile üstesindengelemez."

"Sizin kusurunuz herkesten nefret etme eğilimi."

"Sizinki de," dedi Darcy, gülümseyerek, "isteyerekherkesi yanlış anlama."

"Biraz müzik çalalım," diye haykırdı Miss. Bingley,katılmadığı sohbetten yorularak. "Louisa, Mr. Hurst'üuyandırır mısın lütfen?"

Kızkardeşi hiç itiraz etmedi; piyano açıldı; Darcy birkaçdakika olanları düşündükten sonra buna üzülmedi. Elizabeth'efazla dikkat etmenin tehlikesini hissetmeye başlamıştı.

Page 82: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XII

Kızkardeşler arasındaki anlaşmaya göre Elizabeth ertesisabah annesine mektup yazarak gün içinde arabanıngönderilmesini istedi. Ama kızlarının ertesi Salı'ya, yaniJane'in bir haftası doluncaya kadar Netherfield'de kalmasıgerektiğini hesap eden Mrs. Bennet onları o günden öncekabul etmeye yanaşmadı. Bu yüzden olumlu cevap vermedi,hiç olmazsa Elizabeth'e göre, çünkü Elizabeth eve dönmektesabırsızlanıyordu. Mrs. Bennet onlara haber gönderip arabayıSalı'dan önce temin edemeyeceğini söyledi; şu notu düşmeyide ihmal etmedi: Mr. Bingley'yle kızkardeşi daha fazlakalmalarında ısrar ederse onun açısından mahsuru yoktu. Öteyandan Elizabeth daha fazla kalmamaya kararlıydı –kalmalarının istenmesini de beklemiyordu; aksine, kendilerinigereksiz yere misafir ettirdikleri düşünüldüğü için Jane'ihemen Mr. Bingley'nin arabasını ödünç almaya zorladı;sonunda, o sabah Netherfield'den ayrılma planlarından sözedildi ve araba rica edildi.

Haber telaş yarattı; Jane'e bakmak için hiç olmazsa ertesigüne kadar kalmalarının arzu edildiği ısrarla söylendi;böylece gidişlerini ertesi güne ertelediler. Sonra Miss.Bingley ertelemeyi teklif ettiği için pişman oldu, çünkü birkızkardeşe duyduğu kıskançlık ve nefret diğerine duyduğusevgiyi aşıyordu.

Evin efendisi o kadar çabuk gideceklerini duyduğu içingerçekten üzüldü ve Jane'i sık sık gitmesinin emniyetli

Page 83: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olmayacağına, henüz yeterince iyileşmediğine ikna etmeyeçalıştı; ama Jane haklı olduğunu bildiği zaman kararlı olurdu.

Mr. Darcy haberi olumlu karşıladı –ElizabethNetherfield'de yeterince kalmıştı. Onu kabul edebileceğindendaha fazla cezbetmişti –hem Miss. Bingley Elizabeth'e kötüdavranıyor, Darcy'yi de iyice bunaltıyordu. Darcy artıkElizabeth'e onun mutluluğunu etkileme umuduna kapılmasınayol açacak hiçbir yakınlık belirtisi göstermemek konusundakararlıydı; böyle bir izlenime neden olunmuşsa bile o son günboyunca sergileyeceği davranışların bu izlenimi teyit ya dayok edecek ağırlığa sahip olduğunun farkındaydı. Amacınabağlı kaldı ve bütün Cumartesi günü onunla on kelime bilekonuşmadı; bir ara, yarım saatliğine yalnız kaldılarsa dakitabından başını kaldırıp ona bakmadı bile.

Pazar günü, sabah duasından sonra, hemen herkesin pekistediği ayrılık gerçekleşti. Miss. Bingley'nin Elizabeth'egösterdiği nezaket de Jane'e gösterdiği sevgi de bir anda arttı;ayrılırlarken, Jane'i Longbourn'da ya da Netherfield'degörmekten her zaman büyük zevk alacağını söyledikten veonu hararetle kucakladıktan sonra Elizabeth'le el bile sıkıştı.Elizabeth büyük bir neşe içinde herkese veda etti.

Evde anneleri onları pek sıcak karşılamadı. Mrs. Bennetgelmelerine şaşırdı, ve o kadar sıkıntı yarattıkları için onlarakızdı; Jane'in tekrar üşüteceğinden emindi. –Ama babalarıonları gördüğüne gerçekten sevindi, sevinç ifadeleri az ve özolsa da; kızlarının aile içindeki önemini hissetmişti. Bir arayageldikleri zaman akşam sohbeti neşesinin çoğunu veanlamının hemen tamamını kaybetmiş oluyordu Jane'leElizabeth olmayınca.

Page 84: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mary'yi her zamanki gibi armoni ve insan tabiatıaraştırmalarına gömülmüş buldular; hayranlık verici yenialıntılar, kulağa küpe olacak yeni gözlemler toplamıştı.Catherine'le Lydia'nın ise onlara verecek başka tür haberlerivardı. Önceki Çarşamba'dan beri alayda çok şey yapılmış, çokşey söylenmişti; birkaç subay geçenlerde enişteleriyle birlikteyemek yemiş, bir er kırbaçlanmış ve Albay Forster'ınevleneceği açıkça konuşulur olmuştu.

Page 85: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIII

"Umarım, hayatım," dedi Mr. Bennet karısına, ertesisabah kahvaltı ederlerken, "bugün iyi bir yemekhazırlanmasını söylemişsindir, çünkü aramıza katılımolacağını beklemek için sebeplerim var."

"Kimi kastediyorsun, hayatım? Gelecek kimse yok; belkiCharlotte Lucas uğrarsa uğrar –umarım sofram onun içinyeterince iyidir. Böylesini kendi evinde bile sık göremez."

"Bahsettiğim kişi erkek, üstelik yabancı."

Mrs. Bennet'ın gözleri ışıldadı. –"Erkek, üstelik yabancı!Kesin Mr. Bingley! Ah Jane, niye söylemedin, seni haylaz!Valla, Mr. Bingley'yi görmek çok hoşuma gidecek. –Ama –Tüh! Ne şans! Hiç balığımız yok bugün. Lydia, tatlım, zili çal–hemen Hill'le konuşmam lazım."

"Mr. Bingley değil," dedi kocası; "hayatımda hiçgörmediğim biri."

Bu söz genel bir şaşkınlık yarattı; Mr. Bennet karısı ve beşkızı tarafından aynı anda sıkıştırılmanın keyfini çıkardı.

Kendini bir süre onların merakıyla eğlendirdikten sonra,açıklamayı yaptı–

"Bir ay kadar önce bu mektubu aldım; on beş gün kadarönce cevap verdim, çünkü dikkatle ele alınması gereken nazikbir mesele olduğunu düşündüm. Yeğenim Mr. Collins'den

Page 86: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

geliyor, hani, ben ölünce istediği an hepinizi bu evdenatabilecek adamdan."

"Aman Tanrım," diye haykırdı karısı, "lafını duymaya biledayanamıyorum. Lütfen o iğrenç adamdan bahsetme.Dünyadaki en dayanılmaz şey bu, mirasının kendi çocuklarınakarşı ipotekli olması; yerinde olsam şimdiye kadar öyle ya daböyle mutlaka bir şey yapardım."

Jane'le Elizabeth ona miras ipoteğinin ne olduğunuanlatmaya çalıştılar. Daha önce de denemişlerdi, ama Mrs.Bennet'ın aklının almadığı bir konuydu bu ve bir kez daha acıacı söylendi bir evin beş kız çocuklu bir ailenin elinden alınıpkimsenin tanımadığı bir adama verilmesindeki zalimliğe.

"Elbette adaletsiz bir durum," dedi Mr. Bennet, "ve hiçbirşey Mr. Collins'in Longbourn'u devralma ayıbını örtemez.Ama eğer mektubunu dinlerseniz, belki kendini ifade etmetarzı sizi yumuşatabilir."

"Hayır, istemiyorum; bence sana yazması bilemünasebetsizlik, hatta ikiyüzlülük. Böyle sahte dostlardannefret ederim. Niye seninle kavga etmiyor o da babası gibi?"

"İçinde evlatlık duygusu gibi bir şeyler var sanki;dinleyin."

"Hunsford, Westerham yakını, Kent,15 Ekim.

Sayın Beyefendi,

Page 87: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sizinle rahmetli babam arasındaki ihtilaf beni herzaman rahatsız etmiştir; babamı talihsizce kaybettiğimdenbu yana bir çok kereler anlaşmazlığı onarmak istedim;ama bir süre kuşkularım beni alıkoydu, onun kavgalıolduğu biriyle iyi geçinmek hatırasına saygısızlık gibigörünebilir diye korktum.- [Ya, Mrs. Bennet.] –Bununlaberaber, konuyla ilgili kararımı vermiş bulunuyorum;Paskalya'da rahiplik belgemi alınca, Sir Lewis deBourgh'un dul eşi Saygıdeğer Lady Catherine deBourgh'un himayelerine alınmam kısmet oldu; kendisinincömertliği ve yardımseverliği sayesinde o köyünrahipliğine tayin edildim; artık orada bütünminnettarlığımla kendimi Lady hazretlerinin hizmetineadayacak ve İngiltere Kilisesi'nin belirlediği ayin vetörenleri düzenleyeceğim. Ayrıca, bir din adamı olarak,nüfuz alanıma giren tüm ailelerin huzurunu korumak vegüçlendirmek amacındayım; o bakımdan işbu iyiniyetgirişimimin hayli olumlu olduğunu, Longbournkonağındaki ipoteğin ilk varisi olmam gerçeğinigörmezden geleceğinizi ve uzattığım zeytin dalınıreddetmeyeceğinizi umuyorum. Sevgili kızlarınıza zararverme sebebi sayılmam beni üzer; izninizle bunun içinözür dilemeye ve durumu telafi etmeye hazır olduğumubilmenizi isterim, –ama bundan sonra bahsederiz. Benievinize kabul etmeye itirazınız yoksa, 18 Kasım Pazartesigünü saat dörde doğru sizi ve ailenizi ziyaret etmek vemuhtemelen bir dahaki Cumartesi gününe kadarkonukseverliğinize sığınmak arzusundayım, LadyCatherine başka bir din adamının günlük işleri üstlenmesişartıyla arada bir uzaklaşmama itiraz etmiyor sağolsun. –

Page 88: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Hanımefendiye ve kızlarınıza en derin hürmetlerimisunuyorum, efendim. Duacınız ve dostunuz,

William Collins."

"Demek ki saat dörtte bu barış yanlısı beyibekleyebiliriz," dedi Mr. Bennet, mektubu katlarken."Doğrusu vicdanlı ve kibar bir delikanlıya benziyor; değerlibir akraba olacağından kuşkum yok, bilhassa Lady Catherinebize tekrar gelmesine izin verirse."

"Kızlarla ilgili sözlerinde makul bir hava var; kızlara karşıdurumu telafi etmek istiyorsa ona engel olacak değilim."

"Hakkımız olduğunu düşündüğü düzeltmeyi ne şekildeyapmayı kastediyor, tahmin etmek güç," dedi Jane, "ama buistek bile ona puan kazandırıyor."

Elizabeth özellikle onun Lady Catherine'e olağanüstühürmetinden ve gerektiğinde köy halkını vaftiz etme,evlendirme ve toprağa verme niyetinden etkilenmişti.

"Adamda bir tuhaflık olmalı," dedi. "Onu anlayamıyorum.–Üslubunda fazla havalı bir şey var. –Miras sırasında ilkolduğu için özür dilemek ne demek yani? –Elinden gelse bilebir şey yapmasını bekleyemeyiz. –Makul bir adam olabilir misizce, efendim?"

"Hayır, tatlım; sanmıyorum. Tam tersi olduğu konusundabüyük umutlarım var. Mektubunda hem kölece hem deböbürlenen bir şey var, bu da gayet anlamlı. Onu görmek içinsabırsızlanıyorum."

Page 89: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Yazım bakımından," dedi Mary, "mektubu kusurlugözükmüyor. Zeytin dalı fikri belki pek yeni değil, ama benceiyi ifade edilmiş."

Catherine'le Lydia için mektup da yazarı da herhangi birilgi çekiciliğe sahip değildi. Kuzenlerinin kızıl bir ceketlegelmesi hemen hemen imkânsızdı, ve birkaç haftadır başkarenk giymiş bir erkeğin varlığından zevk almıyorlardı.Annelerine gelince, Mr. Collins'in mektubu kötüdüşüncelerinin çoğunu alıp götürmüştü ve adamı kocasını vekızlarını şaşırtan bir sakinlikle karşılamaya hazırlanıyordu.

Mr. Collins verdiği saate uydu; bütün aile tarafından çokkibar karşılandı. Mr. Bennet az konuştu; ama hanımlarkonuşmaya gayet hazırdılar; Mr. Collins ise cesaretlendirilmeihtiyacı da susup oturma eğilimi de duymuyor gibiydi. Yirmibeş yaşında, uzun boylu, ağır görünümlü bir adamdı. Ciddi veoturaklı bir havası vardı; hareketleri gayet resmiydi. Oturalıfazla olmamıştı ki Mrs. Bennet'a kızları konusunda iltifat etti;güzelliklerini çok duyduğunu, ama şimdi ünlerinin kendileriyanında eksik kaldığını gördüğünü söyledi ve zamanı gelincehepsinin iyi evlilikler yapacaklarından kuşkusu olmadığınıekledi. Bu iltifat dinleyicilerden bazılarının zevkine pekuymuyordu; ama iltifatın kötüsü olmaz diye düşünen Mrs.Bennet hemen cevap verdi.

"Çok naziksiniz inanın; dilerim öyle olur, çünkü aksitakdirde evsiz barksız kalacaklar. İşler çok tuhaf yürüyor."

"Bu mülk üstündeki ipoteği kastediyorsunuz galiba."

Page 90: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ah efendim, elbette. Kabul edersiniz ki kızlarım içinbüyük ızdırap bu. Size kabahat bulduğumdan değil, çünküdünyada bu işlerin şans işi olduğunu biliyorum. Miras nasılipoteklenir gider anlamıyorum."

"Tatlı kuzenlerim için yarattığım zorluğun farkındayım,hanımefendi, ve bu konuda söyleyecek çok şeyim var, amaaceleci ve telaşlı görünmek istemem. Ama genç hanımlarahayran olmaya hazır geldim. Şimdilik daha fazlasöylemeyeceğim, ama, belki, birbirimizi daha iyi tanıdığımızzaman–"

Yemek çağrısı sözünü kesti; kızlar birbirlerinegülümsediler. Mr. Collins'in hayranlığının tek konusu onlardeğillerdi. Salon, yemek odası ve tüm mobilyası incelendi veövüldü; her şeyi beğenmesi Mrs. Bennet'ın gururunu okşardıher şeyi kendi gelecekteki malı gibi görüyor olma ihtimaliolmasa. Yemek de sırası gelince hayranlıktan nasibini aldı; omüthiş aşçılığı için hangi güzel kuzenine teşekkür borçluolduğunu öğrenmek istedi. Ama burada Mrs. Bennet onudurdurdu ve biraz sertçe, iyi bir aşçı tutacak kadardurumlarının olduğunu, kızlarının mutfakta işi olmadığınısöyledi. Mr. Collins canını sıktığı için özür diledi. Mrs.Bennet yumuşak bir sesle hiç gücenmediğini açıkladıysa daadam çeyrek saat boyunca özür dilemeye devam etti.

Page 91: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIV

Mr. Bennet yemek sırasında pek konuşmadı; amahizmetçiler çekildikleri zaman konuğuyla konuşma yapmazamanının geldiğini düşündü ve hamisinden yana çok talihligöründüğünü söyleyerek onun kendini göstereceğini umduğubir konu açtı. Lady Catherine de Bourgh'un onun isteklerinegösterdiği dikkat, rahatına gösterdiği özen çok etkileyiciydi.Mr. Bennet daha iyi bir konu seçemezdi. Mr. Collins kadınıöve öve bitiremedi. Anlattıkça kendinden geçti, çok önemliadam haliyle anlattı durdu, "hayatında hiç unvan sahibibirinden öyle davranış görmemişti –Lady Catherine'in onagösterdiği hassasiyet ve cömertlik gibisini. Onun huzurundaverme şerefine nail olduğu her iki vaazı da cömert birmemnuniyetle onaylamıştı. Rosings'de iki kez yemeğe dedavet etmişti onu, ve daha geçen Cumartesi çağırtmıştıakşamleyin quadrille masasındaki dörtlüyü tamamlasın diye.Tanıdığı çok insan Lady Catherine'i gururlu sanırdı, ama ohassasiyetten başka bir şey görmemişti onda. Onunla herzaman başka herhangi bir beyefendiyle konuşur gibikonuşmuştu; komşularla yakınlık kurmasına da arada birakrabalarını görmek için kilisesinden bir iki haftalığınaayrılmasına da en ufak bir itiraz etmemişti. licenaplık gösteripona bir an önce evlenmesini bile tavsiye etmişti, ama tabiiseçimini iyi yapması şartıyla, ve hatta bir keresinde onufakirhanesinde bizzat ziyaret bile etmiş, yapmakta olduğu hertadilatı bütünüyle onaylamış, kendisi de bazı önerilerdebulunmuştu –mesela üst kattaki ufak odalara birkaç rafkoydur diye."

Page 92: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bunlar gayet yerinde ve kibarca hareketler," dedi Mrs.Bennet, "çok sevimli bir kadın olduğu belli. Büyükhanımların daha çok onun gibi olmamaları çok yazık. Sizeyakın mı yaşıyor, beyefendi?"

"Benim fakirhanemin bulunduğu bahçe hanımefendininmekânı Rosings Korusu'ndan sadece bir yolla ayrılıyor."

"Dul olduğunu söylemiştiniz, değil mi? Ailesi var mı?"

"Tek kızı var, Rosings'in ve muazzam bir mülkün varisi."

"Ah!" diye haykırdı Mrs. Bennet, başını sallayarak,"desenize çoğu kızdan iyi durumda. Nasıl bir genç hanım bu?Güzel mi?"

"Son derece zarif bir genç hanım gerçekten. LadyCatherine bizzat diyor ki hakiki güzellik konusunda, Miss. deBourgh hemcinslerinin en güzelinden çok daha üstün, çünküonun yüzünde doğuştan ayrıcalıklı bir genç kadın olduğunugösteren şey var. Ama maalesef hep hasta; eğitimini yürütenve halen onlarla kalan hanımın bana dediğine göre bu da birçok becerisini geliştirmesine engel oluyormuş, yoksa niyegeri kalsın ki. Ama son derece cana yakın; sık sık küçükfaytonu ve midillileriyle fakirhanemin oradan geçme nezaketigösteriyor."

"Takdim edildi mi? Saraydaki hanımlar arasında adınıduyduğumu hatırlamıyorum."

"Bozuk sağlığı şehre inmesine engel oluyor; o sebeple de,bir gün Lady Catherine'e bizzat söyledim, İngiliz sarayını en

Page 93: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

parlak süsünden yoksun bırakıyor. Lady hazretleri bu fikirdenhoşlanmış gibiydi; tahmin edersiniz ki hanımların her zamanmakul buldukları bu küçük narin iltifatları her fırsatta seveseve dile getiririm. Lady Catherine'e birkaç kezsöylemişimdir, güzel kızı sanki düşes olmak için doğmuşdiye, ve en yüksek unvan bile ona şan katmak yerine onuntarafından şereflendirilir diye. –Bunlar Lady hazretlerininhoşuna giden türden küçük şeyler, ben de bu tür bir alakayıkendime vazife bilirim."

"Çok yerinde bir düşünce," dedi Mr. Bennet, "ayrıca, inceiltifatlar etme yeteneğine sahip olmanız da hoş. Bu tatlı sözlero anda mı doğuyor yoksa önceden çalışılıyorlar mı, merakediyorum."

"Daha çok o sırada olan biten şeylerden çıkıyor; gerçibazen kendimi oyalamak için normal durumlarauyarlanabilecek bu tip küçük narin iltifatlar düşünür, bulurum,ama her zaman mümkün mertebe çalışılmamış gibi birhavayla söylemek isterim."

Mr. Bennet'ın tahminleri tümüyle haklı çıkmış oldu.Yeğeni tahmin ettiği kadar salaktı; onu zekice bir keyifledinledi, yüzündeki ciddi ifadeyi koruyarak ve, arada birElizabeth'e bakış atmak dışında, aldığı zevke ortak aramadan.

Yine de çay saatine kadar bunlar ona yetmişti; konuğunutekrar oturma odasına götürdü ve çay bittiği zaman onuhanımlara okuma yapmaya davet etti. Mr. Collins hemenkabul etti; bir kitap getirildi, ama kitabı görünce (halkkütüphanesinden ödünç alındığı her şeyinden belli oluyordu)irkildi ve özür dileyerek roman okumadığını söyledi. Kitty

Page 94: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dik dik ona baktı, Lydia hayret çığlığı attı. –Başka kitaplargetirildi ve biraz düşünüp taşındıktan sonra Fordyce'inVaazlar'ını seçti. Mr. Collins kitabı açarken Lydia esnedi, vetekdüze bir ciddiyetle daha üç sayfa okumamıştı ki onudurdurdu-

"Biliyor musun, anne, Philips eniştem Richard'ı geriçevirmekten bahsediyor; o zaman Albay Forster tutacak onu.Teyzem Cumartesi günü kendisi söyledi. Yarın Meryton'agidip gerisini öğreneceğim, Mr. Denny şehirden ne zamandönüyor diye de sorarım."

İki ablası Lydia'ya susmasını söyledi; ama çok alınan Mr.Collins kitabını bir kenara bırakıp şöyle dedi–

"Küçük genç hanımların ciddi kitaplara ilgiduymadıklarını sık sık gözlemlemişimdir –oysa bunlar sadeceonların menfaati için yazılıyor. İtiraf etmeliyim, beni hayretedüşürüyor; –çünkü, ortada yani, eğitim kadar faydalı bir şeyolamaz. Ama genç kuzenimi daha fazla sıkmayacağım."

Sonra Mr. Bennet'a dönüp ona tavlada rakip olmayı teklifetti. Mr. Bennet teklifi kabul etti, ona kızları kendi ıvır zıvırişleriyle başbaşa bırakmakla akıllılık ettiğini söyleyerek. Mrs.Bennet ve kızları Lydia'nın müdahalesi için kibarca özürdilediler ve eğer kitaba tekrar dönmek isterse bir dahaolmayacağına söz verdiler; ama Mr. Collins genç kuzeninekızgın olmadığını, hareketine darılmadığını söyledikten sonraMr. Bennet'la başka bir masaya yerleşip tavlaya hazırlandı.

Page 95: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XV

Mr. Collins akıllı bir adam değildi; yaradılışındakikusurlar eğitimden ya da çevreden fayda görmemişti;hayatının büyük bölümü okuma yazma bilmez, sefil birbabanın idaresi altında geçmişti; üniversite mezunu olsa dasadece zorunlu dersleri almış, eğitimle işeyarar bir yakınlıkkurmamıştı. Babasının onu tabi tuttuğu muamele ona dahabaştan büyük bir eziklik vermişti; ama bu eziklik şimdiherkesten uzakta yaşayan zayıf bir aklın yanılsamaları veerken ve beklenmedik refahın sağladığı duygularla epeycedengeleniyordu. İyi bir raslantı Hunsford görevinin boşolduğu bir sırada karşısına Lady Catherine de Bourgh'uçıkarmıştı; kadının yüksek konumuna duyduğu saygı, onahamisi olarak duyduğu hürmet kendisini, din adamı olarakyetkisini ve rahip olarak haklarını pek beğenmesiyle birleşiponu gurur ve kölelik, burnu büyüklük ve eziklik karışımı biradam yapmıştı.

Şimdi iyi bir ev ve gayet makul bir gelir sahibi olunca,evlenmeye karar vermişti; Longbourn ailesiyle uzlaşmaararken aklında eş bulmak vardı, çünkü ailenin kızlarındanbirini seçmek istiyordu, tabii kızları söylendiği kadar güzel vesevimli bulursa. Babalarının evini miras alacak olmayı telafietme –düzeltme– planı buydu ve harika bir plan olduğunudüşünüyordu, gayet net ve elverişli, üstelik son derece cömertve fedakâr.

Planı kızları görünce değişmedi. Miss. Bennet'ın güzelyüzü düşüncelerini teyit etti, üstelik en büyük olmasının

Page 96: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gerekleri seçimini sağlam temellere oturtuyordu; ilk akşamkesin seçimi Jane'di. Ne var ki ertesi sabah durum değişti;kahvaltıdan önce Mrs. Bennet'la on beş dakikalık başbaşa birgörüşme yaptı; konuya kendi evini anlatarak başladı, oradandoğal olarak evine Longbourn'da bir hanım bulma umudunuaçıklamaya yöneldi, ve cevap olarak, kibar gülümsemeler vecesaret verici sözler arasında, Jane konusunda uyarı aldı."Küçük kızları konusunda bir şey söylemek ona düşmezdi –kesin bir şey söyleyemezdi –ama bildiği kadarıyla herhangibir girişim yoktu –en büyük kızının ise, belirtmeliydi ki –kendini söylemeye mecbur hissediyordu ki, nişanlanması anmeselesiydi."

Mr. Collins'in fikrini sadece Jane'den Elizabeth'edeğiştirmesi gerekiyordu –değiştirdi de –Mrs Bennet ateşikarıştırırken. Güzellik ve meziyette Jane'den aşağı kalmayanElizabeth hemen onu takip etti.

Mrs. Bennet aldığı işarete dört elle sarıldı, ve yakında ikikızını evlendirebileceğine inandı; daha dün adını duymayabile dayanamadığı adam şimdi gözüne girmişti.

Lydia'nın Meryton'a yürüme niyeti unutulmadı; Marydışında kızların hepsi onunla gitmeyi kabul ettiler; Mr.Collins'den kurtulmak ve kütüphanesini kendine ayırmakisteyen Mr. Bennet'ın ricası üzerine Mr. Collins onlara eşlikedecekti; adam kahvaltıdan sonra peşine takılıp kütüphaneyegelmişti ve orada da koleksiyonun en iri ciltlerinden birinikarıştırıyormuş gibi yapıp Mr. Bennet'a soluk aldırmadananlatacak da anlatacaktı yine Hunsford'daki evini vebahçesini. Böyle hareketler Mr. Bennet'ın acayip canınısıkardı. Kütüphanesinde her zaman mutlak rahatlık ve

Page 97: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

sakinlik isterdi; Elizabeth'e söylediği gibi, evin diğer herodasında ahmaklık ve züppelikle karşılaşmaya hazır olsa daorada bunlardan uzak olmaya alışkındı; dolayısıyla, bir anbile kaybetmeden nezaket gösterip Mr. Collins'i kızlarınınyürüyüşüne katılmaya davet etti; Mr. Collins ise okumaktançok yürümeye yatkın olduğu için koca kitabı zevkle kapatıpgitti.

O boş boş şişinerek, kuzenleri kibar kibar baş sallayarak,sonunda Meryton'a geldiler. O zaman artık gençlerin dikkatinikendine çekemedi. Kızların gözleri hemen subayları arayaraksokaklarda gezinmeye başladı ve bir dükkân vitrinindeki çokgösterişli bir şapka ya da yepyeni bir müslin dışında hiçbirşey dikkatlerini dağıtamadı.

Gelgelelim, bütün hanımların dikkatini çok geçmeden birdelikanlı çekti, daha önce görmedikleri, gayet beyefendigörünümlü, yolun diğer yanında bir subayla birlikte yürüyenbiri. Subay, Londra'dan döndü mü diye Lydia'nınsoruşturmaya geldiği Mr. Denny'ydi ve geçerlerken başıylaselam verdi. Hepsi yabancının havasından çarpıldı, hepsi kimolabileceğini merak etti; Kitty'yle Lydia mümkünse öğrenmekiçin karşı dükkânda bir şey bakacaklarmış gibi yapıp yolunöbür yanına geçtiler ve tam kaldırıma adım atmışlardı ki,tesadüf bu ya, geri dönen iki beyle burun buruna geldiler. Mr.Denny hemen lafa girerek arkadaşını takdim etmek için izinistedi: Mr. Wickham önceki gün onunla birlikte şehirdengelmişti ve, söylemekten mutluluk duyardı ki, alaylarındasubay olmayı kabul etmişti. Bu da tam olması gerektiğigibiydi; kusursuz bir cazibe için genç adamın tek eksiğiüniformasıydı. Halindeki her ayrıntı ona bir şey katıyordu;

Page 98: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

her şeyi ayrı güzeldi: hoş bir yüz, biçimli bir vücut ve içeişleyen bir konuşma. Genç adam tanışma faslından sonrakonuşmaya pek hevesli olduğunu gösterdi –ama gayetkıvamında ve rahat bir heveslilikti; bütün grup dikilmiş tatlıtatlı sohbet ediyordu ki at sesleri dikkatlerini çekti veDarcy'yle Bingley'nin sokaktan aşağı geldikleri görüldü.Grubun hanımlarını ayırt edince iki bey doğruca onlarageldiler ve olağan kibarlıkları gösterdiler. Bingley başkonuşmacıydı, Miss. Bennet da esas konu. O sırada, dediBingley, o da Longbourn'a gidiyormuş sağlığını sormak için.Mr. Darcy başını sallayarak bunu doğruladı ve tam gözleriniElizabeth'e dikmemek için çabalamaya başlıyordu kiyabancının varlığını görüp ansızın kalakaldı; Elizabethbirbirlerine bakarlarken ikisinin yüzünün karşılaşmanınetkisiyle şaşkınlık içinde donduğunu görüverdi. İkisinin derengi döndü, biri beyaz, diğeri kırmızı. Mr. Wickham birkaçsaniye sonra şapkasına dokundu –Darcy bu selama bellibelirsizce karşılık verdi. Bunun anlamı ne olabilirdi? –Hayaletmek imkansızdı; öğrenmek için kıvranmamak imkânsızdı.

Hemen sonra Mr. Bingley olanlara dikkat etmişgörünmeksizin izin istedi ve arkadaşıyla birlikte yolakoyuldu.

Mr. Denny ve Mr. Wickham genç hanımlarla birlikte Mr.Philips'in evinin kapısına kadar yürüdüler, sonra Miss.Lydia'nın içeri girmeleri için ısrarlı tekliflerine rağmen vehatta Mrs. Philips'in salon penceresini kaldırıp davetidesteklemesine rağmen eğilerek veda ettiler.

Mrs. Philips yeğenlerini gördüğüne her zaman memnunolurdu; iki büyük kız son günlerdeki yokluklarından sonra

Page 99: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bilhassa iyi karşılandılar; Mrs. Philips aniden evedönmelerine şaşırdığını söylüyordu hararetle, yani, onlarıkendi arabaları getirmediğine göre nereden duyacaktı Mr.Jones'un çırağını sokakta görmese, çırak da ona Netherfield'eartık şurup göndermeyeceklerini çünkü Miss. Bennetlar'ıngittiklerini söylemese; o sırada Jane atılıp Mr. Collins'i takdimederek dikkatini ona çekti. Mrs. Philips Mr. Collins'i en kibarhaliyle karşıladı, ondan da aynı karşılığı gördü; Mr. Collinstanışmadıkları halde misafir olduğu için özür diledi, ama onuoraya getiren genç hanımlarla olan gurur verici akrabalığınınbu durumu mazur göstereceğine inandığını söyledi. Mrs.Philips böyle aşırı terbiyelilik karşısında mest oldu; amayabancıyı gözlemlemesi az sonra bir başka yabancıhakkındaki heyecanlı sorularla yarıda kesildi ki, onunhakkında yeğenlerine zaten bildikleri şeyleri söyleyebilirdi,yani Mr. Denny'nin onu Londra'dan getirdiğini, -------shirealayında teğmen rütbesi alacağını filan. Son bir saattir onuizlediğini söyledi, sokakta yukarı aşağı yürüyormuş; Mr.Wickham ortaya çıksaydı Kitty ve Lydia elbette izlemeyedevam ederlerdi, ama ne yazık ki yabancıyla karşılaştırılınca"aptal, sevimsiz herifler" olan birkaç subay dışında artıkkimse geçmiyordu pencerelerden. Bazıları ertesi günPhilipsler'le yemek yiyeceklerdi; teyzeleri eğer akşamleyinLongbournlu aile de gelirse kocasını Mr. Wickham'ı ziyareteyollayıp ona da davetiye göndereceğine söz verdi. Anlaştılar;Mrs. Philips zevkli, kolay, şamatalı bir piyango oyunuoynayacaklarını, ardından sıcak bir şeyler yiyeceklerinisöyledi. Böyle eğlenceler olacak olması sevinç vericiydi;ayrılırlarken iki taraf da neşe içindeydi. Mr. Collins odadançıkarken özürlerini tekrarladı ve yorulmak bilmez birkibarlıkla özüre hiç gerek olmadığına temin edildi.

Page 100: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Eve yürürlerken Elizabeth Jane'e iki bey arasında olanlarıanlattı; hata yapmış gibi görünselerdi Jane birini ya da ikisinibirden savunmaya geçerdi ama o da bu davranışa kardeşindendaha fazla anlam veremedi.

Döndükleri zaman Mr. Collins Mrs. Philips'indavranışlarına ve nezaketine övgüler yağdırarak Mrs. Bennet'ıhayli memnun etti. Lady Catherine'le kızını saymazsa,ömründe daha zarif bir hanım görmediğini söyledi; onusadece müthiş bir kibarlıkla karşılamakla kalmamış, üstünebasa basa ertesi akşamki davete de dahil etmişti, hem de o anakadar onu hiç görmediği halde. Elbette onlarla olan akrabalığıbir parça etkili olmuş olabilirdi, ama yine de hayatında öyleilgi alaka görmemişti.

Page 101: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVI

Gençlerin teyzeleriyle sözleşmelerine itiraz edilmediği,Mr. Collins'in Mr. ve Mrs. Bennet'dan bir akşamlığına bileayrılmak istemiyormuş gibi sızlanmasına inançla karşıkonulduğu için, araba onu ve beş kuzenini müsait bir saatteMeryton'a götürdü; kızlar oturma odasına girerken Mr.Wickham'ın eniştelerinin davetini kabul ettiğini ve o sıradaevde olduğunu sevinçle öğrendiler.

Bu bilgi verildikten ve hepsi koltuklarına yerleştiktensonra Mr. Collins boş boş etrafı incelemeye başladı; daireningenişliğine ve döşenmesine öyle hayran oldu ki kendini azkalsın Rosings'deki ufak yaz kahvaltı salonunda sanacağınıbeyan etti; bu benzetme önce pek takdir toplamadıysa da Mrs.Philips ondan Rosings'in ne olduğunu, sahibinin kimolduğunu öğrenince –Lady Catherine'in oturma odalarındansadece birinin tarifini dinleyip sadece şöminenin sekiz yüzpound'a malolduğunu duyunca iltifatın olanca gücünü hissetti,öyle ki hizmetçi odasıyla karşılaştırılmaya bile gücenmezdiartık.

Lady Catherine'in ve malikanesinin ihtişamını tarif eder,arada bir kendi fakirhanesinin övgüsüne girip geçirmekteolduğu tadilattan bahsederken gayet mutluydu, beyleryanlarına gelinceye kadar; Mrs. Philips onun için pek dikkatlibir dinleyiciydi; işittiklerinden sonra genç adamı daha daönemli buldu ve bunları ilk fırsatta komşularına anlatmayakarar verdi. Kuzenlerini dinleyemeyen, piyano olsaydı diyesızlanan ve şöminenin üstündeki kendi süsledikleri uyduruk

Page 102: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

taklit porselenleri incelemekten başka bir şey yapamayankızlara bekleme süresi çok uzun geldi. Ama sonunda bittitabii. Beyler yaklaştı; Mr. Wickham odaya girdiği zamanElizabeth onu daha önce gördüğünde de, o zamandan beridüşündüğünde de hayranlık duymakta hiç haksız olmadığınıhissetti. -------shire alayının subayları genel olarak gayetmakul, beyefendi tavırlı adamlardı ve en iyileri bu partidebulunuyorlardı; ama Mr. Wickham görünüm, yüz, hava veyürüyüşüyle hepsinden çok üstündü, tıpkı subayların daarkalarından odaya giren geniş yüzlü, sıkıcı, nefesi şarapkokan Philips enişteden üstün oldukları gibi.

Mr. Wickham hemen her kadın gözünün takılıp kaldığışanslı adamdı, Elizabeth de az sonra şanslı kadın oldu gençadam sonunda gelip onun yanına oturunca; sadece yağmurlubir gece olmasından ve yağmurlu bir mevsim olmaihtimalinden bahsettiği halde hemen konuşmayabaşlamasındaki sevimlilik Elizabeth'e en sıradan, en sıkıcı, enbayat konunun bile konuşmacının becerisiyle ilginç halegetirilebileceğini düşündürdü.

Cins-i latifin dikkatini çekme konusunda Mr. Wickham vesubaylar gibi rakipler olunca Mr. Collins önemsizliğegömülmeye başladı; genç hanımlar için zaten bir hiçti; yinede zaman zaman Mrs. Philips ona iyi bir dinleyici oldu ve,takipçiliğiyle, onu kahvesiz ve keksiz bırakmadı.

Oyun masaları yerleştirildiği zaman whist oynamayaoturarak o da ona karşı minnet duygularını ifade etme fırsatıbuldu.

Page 103: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Henüz oyun hakkında pek az şey biliyorum," dedi, "amakendimi geliştirmek isterim, çünkü insan benimdurumumda–" Mrs. Philips gösterdiği uyum için teşekkür ettiama nedenini duymak istemedi.

Mr. Wickham whist oynamadı ve diğer masadakiElizabeth'le Lydia'nın arasına zevkle kabul edildi. ÖnceLydia'nın adamın üstüne çullanma tehlikesi başgösterdi; kızinatçı bir konuşmacıydı; ama piyango biletlerine de sonderece düşkün olduğundan, biraz sonra kendini oyunakaptırdı, kimseye dikkat edemeyecek kadar büyük bir heveslepara yatırdı, çığlık çığlığa ödülünü istedi. Oyunun olağantaleplerine uyan Mr. Wickham böylece Elizabeth'le konuşmakiçin serbest kaldı; Elizabeth de onu dinlemeye çok istekliydi,ama tabii en çok dinlemek istediği şey başkaydı –MrDarcy'yle tanışıklığının hikâyesi. Bunun sözünü etmeye bilecesaret edemedi. Yine de, merakı beklenmedik biçimdegiderildi. Mr. Wickham konuyu kendisi açtı. Netherfield'inMeryton'dan ne kadar uzak olduğunu sordu; Elizabeth'incevabını aldıktan sonra duraksayarak Mr. Darcy'nin nezamandır orada kaldığını öğrenmek istedi.

"Bir ay kadar oldu," dedi Elizabeth; sonra, meselekapanmasın diye, devam etti, "Anladığım kadarıylaDerbyshire'de çok geniş bir arazisi varmış."

"Evet," diye cevapladı Wickham; – "sağlam bir mülkü varorada. Yılda temiz on bin. O konuda size benden daha çokbilgi verebilecek başka birine rastlayamazdınız –çünküçocukluğumdan beri ailesiyle özel bir ilişkim vardır."

Elizabeth yüzündeki şaşkınlığı saklayamadı.

Page 104: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Dünkü karşılaşmamızdaki soğuk havayı gördükten sonraböyle bir açıklama sizi elbette şaşırtabilir, Miss. Bennet. –MrDarcy'yi iyi tanıyor musunuz?"

"Yeterince," diye haykırdı Elizabeth sıcak bir sesle.–"Onunla aynı evde dört gün geçirdim ve onu gayet sevimsizbuluyorum."

"Benim görüşümü söylemeye hakkım yok," dediWickham, "sevimli mi değil mi bilemem. Görüş vermeyetkim yok. Onu doğru karar veremeyecek kadar uzunzamandır ve iyi tanıyorum. Tarafsız olmam imkânsız. Amainanıyorum ki onun hakkındaki fikriniz çok kişiye şaşırtıcıgelir –ama belki bunu başka yerde böyle güçlü biçimde ifadeetmezsiniz. Burada ne de olsa aile içindesiniz."

"Valla, bu muhitteki her evde söyleyebileceğimden dahafazlasını burada da söylemem, tabii Netherfield hariç. OnuHertfordshire'de kimse sevmiyor. Herkes gururundan nefretediyor. Hiçbir yerde ondan iyi bahsedildiğini duyacağınızısanmam."

"Üzüldüm diyemem," dedi Wickham, kısa bir tereddüttensonra, "kimseye hakettiğinden daha fazla itibar edilmemeli;ama o söz konusu olunca sanırım bu böyle olmuyor. Onugören, serveti ve gücü karşısında kör oluyor, ya da o kibirli,ezici tavırlarından ürküyor ve onu sadece onun görülmekistediği gibi görüyor."

"Az tanıdığım halde bile onun huysuz bir adam olduğunusöyleyebilirim." Wickham sadece başını salladı.

Page 105: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Merak ediyorum," dedi, konuşma fırsatı tekrar gelince,"buralarda daha uzun süre kalacak mı acaba?"

"Hiç bilmiyorum; ama ben Netherfield'deyken gideceğinedair bir şey duymadım. Umarım ------shire planlarınız onuncivarda olması yüzünden değişmez."

"Yo hayır! –Mr Darcy beni gönderemez. Beni görmektenkaçınırsa onun gitmesi gerekir. Aramız iyi değil; onu görmekbana her zaman acı verir, ama ondan kaçınmak için birsebebim yok, olanı da bütün dünyaya söyleyebilirim zaten, –feci bir istismar edilme duygusu ve ona karşı ızdırap dolupişmanlıklar. Onun babası, Miss. Bennet, merhum Mr. Darcy,yeryüzüne gelmiş en iyi kalpli insanlardan biriydi vehayattaki en hakiki dostumdu; bu Mr. Darcy'yi gördüğümzaman ise binlerce duygulu anı sızım sızım içimi sızlatır.Bana karşı davranışı tam bir rezalettir; inanın onu her şey içinaffedebilirim ama babasının umutlarını yıktığı, anısınılekelediği için asla affedemem."

Elizabeth konunun daha da ilginç hale geldiğini hissetti vetüm dikkatiyle dinledi; ama konunun hassasiyeti sorusormasını engelledi.

Mr. Wickham daha genel konulardan, Meryton'dan,muhitten, insanlardan bahsetmeye başladı; gördüklerini çokbeğenmişe benziyordu; bilhassa insanlardan nazik ama çoktanıdık bir iltifatla bahsetti.

"Bu alaya girmemin esas sebebi," diye ekledi, "sağlam birinsan topluluğu, seçkin bir çevre vaadetmesiydi. Gayetsaygın, makul bir alay olduğunu biliyordum; dostum Denny

Page 106: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

şimdiki karargâhlarını, Meryton'ın onlara gösterdiği yakınilgiyi ve muazzam dostluğu da anlatınca iyice baştan çıktım.Çevre benim için gereklidir. Hayal kırıklığına uğramış biradamım; ruhum yalnızlığa dayanamaz. İşim ve arkadaşlarımolmalı. Askeriye hayatını amaçlamıyordum, ama şartlar bunugetirdi. Mesleğim kilise olmalıydı –kilise için yetiştirildim veşimdi en kıymetli kiliseye sahip olacaktım, bahsettiğimizbeyefendinin gönlü olmuş olsaydı."

"Cidden mi?"

"Evet –merhum Mr. Darcy bana idaresi altındaki en iyikiliseyi miras bıraktı, boşalınca başına geçecektim. Kendisivaftiz babamdı ve bana son derece bağlıydı. İyi kalpliliğini nekadar methetsem azdır. Bana iyi bir geçim kaynağı sağlamakistiyordu ve sağladı sandı; ama kilise boşalınca başkasınaverildi."

"Aman Tanrım!" diye haykırdı Elizabeth; "ama bu nasılolabilir? –Vasiyeti nasıl gözardı edilebilir? –Neden yasalyollara başvurmadınız?"

"Vasiyetin şartlarında resmi olmayan bir şey vardı işte,bana yasalar önünde şans tanımıyordu. Şerefli bir adamburadaki niyetten kuşku duyamazdı, ama Mr. Darcy kuşkuduymayı seçti –ya da koşullu bir tavsiye diye düşündü vebenim tüm haklarımdan feragat ettiğimi iddia etti, yokmüsrifmişim, yok basiretsizmişim –yani işte, aklına negelirse. O kilise de iki sene önce, ben tam başına geçecekyaşa gelince boşaldı ve başka birine verildi, burası kesin; amaşurası da kesin ki o kiliseyi kaybetmeyi hak edecek herhangibir şey yapmış olmakla suçlayamıyorum kendimi. Sıcak,

Page 107: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

korunmasız bir tabiatım vardır; onun hakkındaki görüşlerimibazen serbestçe söylemiş olabilirim, ona da söylemişolabilirim. Aklıma daha kötü bir şey gelmiyor. Ama gerçek şuki çok farklı türde insanlarız ve benden nefret ediyor."

"Şok oldum! –Herkesin önünde küçük düşürülmeyihakediyor."

"Eninde sonunda olacak zaten –ama bunu yapan benolmayacağım. Babasını unutabilinceye kadar karşısınadikilemem, onu ifşa edemem."

Elizabeth bu duyguları için onu övdü, ve duygularını ifadeederken her zamankinden daha yakışıklı olduğunu düşündü.

"Ama," dedi, bir an duraksadıktan sonra, "sebebi neolabilir? –onu böyle zalimce davranmaya ne itmiş olabilir?"

"Bana karşı derin, kararlı bir nefret –elimde olmadan birölçüde kıskançlığa bağladığım bir nefret. Merhum Mr. Darcybeni daha az sevmiş olsaydı oğlu bana daha iyi davranabilirdi:ama babasının bana olan olağanüstü bağlılığı daha çocukkenonu rahatsız etti gibime geliyor. İçinde bulunduğumuzrekabete dayanabilecek tabiatta değildi –öyle bir rekabet kitercih edilen hep ben olurdum."

"Mr. Darcy'nin bu kadar kötü olacağı aklıma gelmezdi –ondan hiç hoşlanmadıysam da, bu kadar kötüsünüummazdım. –İnsanları genel olarak küçümseyen biriolduğunu düşünmüştüm, ama böyle vicdansız intikamcılığa,böyle adaletsizliğe, böyle kalpsizliğe kadar alçalabileceğindenkuşkulanmamıştım."

Page 108: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Yine de birkaç dakika düşündükten sonra devam etti–"Hatırlıyorum, bir gün Netherfield'de, kini geçmek bilmezdiye, affetmeyen bir tabiatı var diye böbürleniyordu. Korkunçbiri olmalı."

"Bu konuda kendime güvenemem," diye cevapladıWickham; "ona karşı adil olmam zor."

Elizabeth yine derin düşüncelere daldı ve bir süre sonrakendini tutamadı: "Bir vaftiz oğluna, bir arkadaşa, babasınınsevdiği birine böyle davranmak!" –Tam ekleyecekti, "hem degüzelliği iyiliğinin kanıtı olan senin gibi bir gence," –amaşöyle demekle yetindi, "hem de muhtemelen çocuklukarkadaşınız olan, dediğinize göre aranızda yakın bağlar olanbirine!"

"Aynı köyde doğduk, aynı koru üstünde; gençliğimizinbüyük kısmı birlikte geçti; aynı evin insanlarıydık, aynıeğlenceleri paylaştık, aynı anne baba sevgisini gördük. Benimbabam hayata enişteniz Mr. Philips'in büyük başarıylayürütüyor olduğunu sandığım aynı mesleğin erbabı olarakbaşladı –ama merhum Mr. Darcy'ye faydalı olabilmek için herşeyi bıraktı ve tüm zamanını Pemberley arazisinin idaresineadadı. Mr. Darcy'den büyük itibar görürdü, yakın arkadaşı,sırdaşıydı. Mr. Darcy sık sık bizzat söylemiştir kendinibabamın faal idareciliğine ne kadar borçlu hissettiğini;babamın ölümünden hemen önce, Mr. Darcy bana göz kulakolacağına dair gönüllü bir söz verince bunun ona duyduğuminnettarlıktan olduğu kadar bana duyduğu sevgiden deolduğuna inanmıştım."

Page 109: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ne kadar garip!" diye haykırdı Elizabeth. "Ne kadarmenfurca! –Bu Mr. Darcy'nin gururu size karşı adil olmasınıengelledi! –Daha iyi bir dürtüyle olmasa bile, gururu alçaklıkyapmasına da izin vermemeliydi –çünkü bu yaptığına alçaklıkdiyorum."

"Harika," diye cevapladı Wickham, – "çünkü hemen tümhareketleri gurura bağlanabilir; –ve gurur çoğu zaman onunen iyi arkadaşıdır. Gururu onu başka duygulardan çok erdemeyakın yapmıştır. Ama hiç birimiz tutarlı değiliz; bana karşıolan davranışında gururdan bile daha güçlü dürtüler vardı."

"Öyle menfurca bir gururun hiç faydasını gördü müacaba?"

"Evet. O gurur onu sık sık hoşgörülü ve cömert yapar, –parasını bol keseden dağıtır, konukseverlik gösterisi yapar,kiracılarını destekler, fakirleri doyurur. Aile gururu, ve oğulolma gururu yaptı bunu –çünkü babasıyla çok gurur duyardı.Ailesini utandıracak bir şey yapmamak, popüler özelliklerdensapmamak, Pemberley Malikânesi'nin etkisini kaybetmemek,bu güçlü bir dürtü. Aynı zamanda ağabeylik gururu da vardırki ağabeyce bir sevgiyle birleşince onu kızkardeşinin sevecenve dikkatli bir muhafızı yapmıştır; herkesten onun en hassas,en iyi ağabey olduğunu işitirsiniz."

"Miss. Darcy nasıl bir kız?"

Başını salladı. –"Keşke ona sevimli diyebilseydim. BirDarcy'den kötü bahsetmek bana acı veriyor. Ama o da aynıabisi, –çok, çok gururlu. Çocukken cana yakındı, tatlıydı,bana da çok düşkündü; onu eğlendirmek için saatler

Page 110: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

harcamışımdır. Ama artık benim için bir şey ifade etmiyor.Güzel bir kız, onbeş onaltı yaşında, ve anladığıma göre haylihünerli. Babasının ölümünden beri evi Londra oldu, bir hanımonunla kalıyor, eğitimini yürütüyor."

Birçok duraksamadan ve birçok başka konuyu denediktensonra Elizabeth bir kez daha ilk konuya dönmeden edemedi:

"Mr. Bingley'yle olan yakınlığına şaşırdım! İyi huylubirine benzeyen, ve bence gerçekten sevimli biri olan Mr.Bingley nasıl böyle bir adamla arkadaş olabilir? Birbirlerinenasıl uyabiliyorlar? –Mr Bingley'yi tanıyor musunuz?"

"Hayır."

"Tatlı, sevimli, kibar bir adamdır. Mr. Darcy'yitanıyamamış olmalı."

"Muhtemelen; ama Mr. Darcy canı isteyince hoş biriolabilir. Yeteneksiz değildir. Vakit harcamaya değdiğinidüşünürse hoşsohbet kesilir. Servetleri onunkine eşit olanlararasında yoksullar arasında olduğundan çok daha farklıbiridir. Gururu onu asla terketmez: ama zenginlerleberaberken liberal düşünceli, adil, samimi, aklı başında,dürüst ve belki sevimlidir, –tabii servetin ve mevkinin hakkınıvermek lazım."

Whist partisi az sonra bitti; oyuncular diğer masanınetrafında toplandılar; Mr. Collins kuzeni Elizabeth'le Mrs.Philips arasındaki yerini aldı. Mrs. Philips başarısı hakkındamalum sorular sordu. Pek iyi geçmemişti; her sayıyıkaybetmişti; ama Mrs. Philips üzüntülerini ifade etmeye

Page 111: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

başlayınca ağırbaşlılıkla hiç önemli olmadığını, paraya değervermediğini söyledi ve kendini rahatsız hissetmemesini ricaetti.

"Şunu gayet iyi bilirim, madam," dedi, "insanlar kumarmasasına oturunca şanslarını denerler, –çok şükür beş şilinibahis mevzuu edecek durumda değilim. Kuşkusuz aynı şeyisöyleyemeyecek çok kişi vardır, ama Lady Catherine deBourgh sayesinde küçük meselelerin üstünde durmamgerekmiyor."

Mr. Wickham'ın gözü Mr. Collins'e takıldı; birkaç saniyeonu izledikten sonra Elizabeth'e alçak bir sesle akrabasının deBourgh ailesini yakından tanıyıp tanımadığını sordu.

"Lady Catherine de Bourgh," diye cevapladı Elizabeth,"ona daha bu yakınlarda bir kilise vermiş. Mr. Collins onanasıl tanıştırıldı bilmiyorum, ama uzun zamandır tanımadığıortada."

"Elbette biliyorsunuzdur, Lady Catherine de Bourgh'laLady Anne Darcy kızkardeşler; yani şimdiki Mr. Darcy'ninteyzesi."

"Hayır, gerçekten bilmiyordum. –Lady Catherine'inakrabaları hakkında hiçbir bilgim yok. Önceki güne kadarvarlığından bile habersizdim."

"Kızı Miss. de Bourgh büyük bir servete sahip olacak;onunla kuzeninin iki serveti birleştirmek istediğineinanılıyor."

Page 112: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bu bilgi Elizabeth'i gülümsetti, zavallı Miss. Bingley'yidüşününce. Boşunaymış bütün ilgisi, boşuna ve faydasızmışkızkardeşine gösterdiği yakınlık ve kendisine düzdüğüövgüler, çoktan başka bir kızı seçtiğine göre.

"Mr. Collins," dedi Elizabeth, "Lady Catherine'den dekızından da sitayişle bahsediyor; ama lady hazretleriyle ilgilibazı sözlerinden minnettarlığının onu yanılttığınıdüşünüyorum; onun patronu da olsa, küstah, burnu büyük birkadın bence."

"Alabildiğine öyle," diye cevapladı Wickham; "onuyıllardır görmedim, ama ondan hiç hoşlanmadığımıhatırlıyorum; davranışları diktatörce ve küçümseyiciydi. Çokakıllı ve zeki olmakla ünlüydü; ama yeteneklerini kısmenmevkiinden ve servetinden, kısmen de otoriter tavrından, gerikalanını da yeğeninin gururundan aldığını düşünüyorum;yeğeni onun akrabası olan herkesin birinci sınıf bir akla sahipolduğuna inanır."

Elizabeth durumun gayet akla yatkın bir açıklamasınıyaptığını kabul etti; sohbete memnun memnun devam ettilerta ki yemek çağrısı kâğıt oyununa son verinceye ve diğerhanımlara Mr. Wickham'ın nezaketinden pay alma şansıtanıyıncaya kadar. Mrs. Philips'in yemek partisindegürültüden konuşulmazdı, ama Mr. Wickham'ın hareketleriherkesin beğenisini kazanıyordu. Ne dese iyi diyordu; neyapsa harika yapıyordu. Elizabeth oradan aklı onunla doluolarak ayrıldı. Eve kadar bütün yol boyunca Mr.Wickham'dan ve ona anlattıklarından başka bir şeydüşünemedi; ama yolda adını anmaya bile zaman bulamadı,çünkü Lydia da Mr. Collins de bir an olsun susmadılar. Lydia

Page 113: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

durmadan piyango biletlerinden, kaybettiği fişten, kazandığıfişten bahsetti; Mr. Collins de Mr. ve Mrs. Philips'innezaketini anlattı durdu, whist'teki kaybını zerreceönemsemediğini söyledi, sofradaki tüm yemekleri saydı,tekrar tekrar kuzenlerini sıkıştırıp sıkıştırmadığını sordu,araba Longbourn Konağı'nda durduğunda daha anlatacağı herşeyi anlatıp bitirememişti.

Page 114: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVII

Elizabeth ertesi gün Jane'e Wickham'la arasında geçenlerianlattı. Jane şaşkınlık ve endişeyle dinledi; –Mr Darcy'nin Mr.Bingley'nin gösterdiği itibara bu denli layık olmamasına nasılinanacağını bilemedi; yine de, Wickham gibi hoş görünümlübirinin doğruluğunu sorgulamak tabiatına uygun bir şeydeğildi. Wickham'ın gerçekten onca kötülüğe maruz kalmışolma ihtimali onun sevecen duygularını harekete geçirmekiçin yeterliydi; o yüzden, ikisi hakkında da iyi düşünmekten,her birinin davranışını savunmaktan ve başka türlüaçıklanamayan hallerde kaza ya da hata açıklamasını ortayaatmaktan başka yapacak şey kalmıyordu.

"İkisi de," dedi, "aldatıldılar, sanırım, bizimanlayamayacağımız o ya da bu şekilde. İlgili kişiler birinidiğerine yanlış tanıtmış olabilirler. Kısaca, onları birbirlerineyabancılaştıran nedenleri ya da şartları iki tarafı dasuçlamadan tahmin edebilmemiz imkânsız."

"Çok doğru valla; –şimdi sevgili Jane, meseleye karışmışolabilecek ilgili kişiler adına ne söyleyebilirsin? –Onları datemize çıkaralım, yoksa birini harcamamız gerekecek."

"İstediğin kadar gül, ama gülerek düşüncemideğiştiremezsin. Sevgili Lizzy, babasının sevdiği birine böyledavranmak Mr. Darcy'yi ne kadar sevimsiz bir duruma sokar,düşünsene, –babasının bakmaya söz verdiği birine. İçinde azbir şey insanlık olan hiç kimse, karakterine biraz olsun değerveren hiç kimse bunu yapamaz, elinden gelmez. En yakın

Page 115: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

arkadaşları onun hakkında bu denli yanılmış olabilirler mi? –yo! hayır."

"Mr. Wickham'ın kendisiyle ilgili dün gece bana anlattığıgibi bir hikâye uydurmuş olmasındansa Mr. Bingley'ninyanıltılmış olmasına inanmam çok daha kolay; isimler,gerçekler, her şey samimiyetle anlatıldı. Öyle değilse, Mr.Darcy itiraz etsin. Üstelik, bakışlarında gerçek vardı."

"Zor, gerçekten –can sıkıcı. İnsan ne düşüneceğinibilemiyor."

Ama Jane tek bir şeyi inanarak düşünebiliyordu –MrBingley, eğer gerçekten yanıltılmışsa, mesele günışığınaçıktığı zaman çok acı çekecekti.

İki genç hanım bu konuşmanın yapıldığı fundalıktançağrıldılar; bahsetmekte oldukları kişilerden bazılarıgelmişlerdi: Mr. Bingley ve kızkardeşleri Netherfield'deki nezamandır beklenen balo için bizzat davette bulunmak üzeregelmişlerdi; balo gelecek Salı günüydü. İki hanım sevgiliarkadaşlarını tekrar gördüklerine sevindiler, –görüşmeyeliyüzyıllar oldu dediler, ve tekrar tekrar ayrıldıklarından beri neyapmakta olduğunu sordular. Ailenin diğer üyelerine pek oralıolmadılar; Mrs. Bennet'dan olabildiğince uzak durdular,Elizabeth'e pek bir şey demediler, ötekilere hiçbir şeydemediler. Çok geçmeden de gittiler, koltuklarından erkekkardeşlerini hazırlıksız yakalayan bir hızla kalkıp, Mrs.Bennet'ın ikramlarından kaçmak istercesine kapıyakoşuşturup.

Page 116: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Netherfield'de balo verilecek olması ailedeki her kadınıson derece mutlu etti. Mrs. Bennet balonun en büyük kızınailtifat olarak verildiğini düşünmeyi tercih etti ve daveti resmibir kart yerine bizzat Mr. Bingley'den almaktan bilhassa gururduydu. Jane kendisi için iki arkadaşının eşliği ve erkekkardeşlerinin ilgisi altında mutlu bir akşam hayal etti;Elizabeth keyif içinde Mr. Wickham'la bol bol dans ettiğini,Mr. Wickham'ın bakışındaki, duruşundaki her şeyin teyitedildiğini gördüğünü düşündü. Catherine'le Lydia'nınbeklediği mutluluk pek o kadar tek bir olaya ya da tek birkişiye bağlı değildi; onlar da Elizabeth gibi Mr. Wickham'ladans etmek isterlerdiyse de, Mr. Wickham onları tatminedebilecek tek eş değildi, kaldı ki balo her zaman baloydu.Mary bile ailesine baloya soğuk bakmadığını söyledi.

"Sabahlarımı kendime ayırırsam," dedi, "bu bana yeter –sanırım arada bir akşam meclislerine katılmak büyük kayıpsayılmaz. Toplumun da bizden beklentileri var; kendimieğlenmek, dinlenmek için verilen molaların herkes içinfaydalı olduğunu düşünenlerden biri olarak görüyorum."

Elizabeth balo denilince öyle neşelenmişti ki Mr.Collins'le mecbur kalmadıkça konuşmadığı halde ona Mr.Bingley'nin davetini kabul etmeyi düşünüp düşünmediğini,düşünürse akşam eğlencelerine katılmayı uygun bulupbulmayacağını sormadan duramadı, ve adamın aklında hiçbiryasak barınmadığını ve Başpiskopos'tan ya da Lady Catherinede Bourgh'dan azar işitme korkusundan çok uzak olduğunugörünce şaşırdı.

"Görüşüm odur ki," dedi, "iyi karakterli bir adamın saygıninsanlara verdiği böyle bir balo kötü eğilimler taşıyamaz;

Page 117: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dans etmeye şahsen hiçbir itirazım yok, hatta akşam boyuncagüzel kuzenlerimin ellerini tutma şerefine nail olacağımıumuyorum; ve hatta, hazır yeri gelmişken, Miss. Elizabeth,ilk iki dans için bilhassa sizi istirham etmek isterim, –inanıyorum ki kuzenim Jane bu tercihimi anlayacak vekendisine saygısızlık telakki etmeyecektir."

Elizabeth fena yakalandığını hissetti. O danslar için Mr.Wickham'la eşleşeceğini varsaymıştı; şimdi onun yerine Mr.Collins! –hınzırlık yapmak için daha kötü bir zamanseçemezdi. Gelgelelim, yapacak bir şey yoktu. Mr.Wickham'la kendisinin mutluluğu bir süre mecburenertelendi, ve Mr. Collins'in teklifi elden gelen tüm nezaketlekabul edildi. Adamın girişkenliğinde onu asıl rahatsız edenşey altında yatan fikirdi ve daha fazlasını ifade ediyordu. –Şimdi ilk defa farkediyordu, Hunsford Kilise Lojmanı'nınhanımı olmaya, daha muteber konuklar olmadığı zamanRosings'deki oyun masasındaki dörtlüyü oluşturmayakızkardeşlerinin arasından o layık görülmüştü. Fikir hızlainanca dönüştü, adamın ona gösterdiği artan ilgiyi gözlemler,zekâsına ve canlılığına yağdırdığı iltifatları dinlerken;cazibesinin bu etkisi onu onurlandırmaktan çok şaşırtsa da,çok geçmedi, annesi evlenmeleri ihtimaline gayet sıcakbaktığını anlamasını sağladı. Ne var ki Elizabeth annesininimasını anlamayı kabul etmedi çünkü cevabının sonucununciddi bir anlaşmazlık doğuracağını iyi biliyordu. Mr. Collinsteklifi hiçbir zaman yapamayabilirdi, ve yapıncaya kadar,onun yüzünden kavga etmek anlamsızdı.

Netherfield'de hazırlanacak ve konuşulacak bir baloolmasa, genç Miss. Bennetlar o sırada acınacak durumda

Page 118: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olacaklardı, çünkü davet gününden balo gününe kadararalıksız yağan yağmur Meryton'a gitmelerini engelledi.Teyze yok, subay yok, havadis yok –Netherfield için gül rengiayakkabılar bile siparişle alındı. Elizabeth bile Mr.Wickham'la tanışıklığını ilerletmesine engel olan havakonusunda sabır sınavı verdi; öyle bir Cuma, Cumartesi,Pazar ve Pazartesi zor geçerdi Kitty'yle Lydia için, Salı'yaöyle bir dans olmasa.

Page 119: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVIII

Elizabeth Netherfield'de oturma odasına girip de oradatoplanmış kırmızı ceketliler öbeği arasında Mr. Wickham'ıboş yere arayıncaya kadar orada bulunmama ihtimali hiçaklına gelmemişti. Ona rastlayacağına duyduğu inanç onuhaklı olarak tedirgin etmiş olabilecek anılarla sınanmamıştı.Her zamankinden daha büyük bir özenle giyinmiş, olancaneşesiyle hazırlanmıştı adamın kalbinde elde edilmemiş kalanher şeyi fethetmek için, ki akşam boyunca elde edilemeyecekkadar çok şey kalmadığından emindi. Ama bir an içinBingleyler'in subaylara gönderdiği davetiyelerde Mr.Darcy'nin gönlü olsun diye maksatlı olarak es geçildiğikuşkusuna kapıldı; her ne kadar durum öyle değildiyse de,orada bulunmadığı gerçeği arkadaşı Mr. Denny tarafındanifade edildi; Mr. Denny merakla yanına gelen Lydia'yaWickham'ın önceki gün iş için şehre gitmek zorundakaldığını, henüz dönmediğini söyledi ve anlamlı birgülümsemeyle ekledi:

"Buradaki belli bir beyefendiden kaçınmak istemese şusıra iş filan dinlemezdi."

Açıklamanın bu kısmı Lydia'nın dikkatinden kaçtıysa daElizabeth'ten kaçmadı ve onu ilk tahmini doğru olmasa bileWickham'ın yokluğunun sebebinin Darcy olduğuna inandırdı;Darcy'ye duyduğu soğukluk o anki hayal kırıklığıyla öylesertleşti ki az sonra yanına yaklaşan Darcy'nin kibarsorularına makul bir nezaketle karşılık vermekte bile zorlandı.Darcy'ye ilgi, sabır, anlayış göstermek Wickham'a hakaret

Page 120: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

etmek demekti. Onunla hiçbir biçimde konuşmamayakararlıydı ve belli bir huysuzlukla sırtını döndü; huysuzluğuMr. Bingley'yle konuşurken bile tam geçmedi; tarafsızdavranmadığı için ona da kızıyordu.

Ama Elizabeth huysuzluk için yaratılmamıştı; akşam içinkurduğu bütün hayaller yıkıldıysa da, huysuzluk uzun süreüzerinde kalamadı; bir haftadır görmediği Charlotte Lucas'atüm acılarını sayıp dökünce kuzeninin tuhaflıklarına gönüllübir geçiş yapabilecek hale geldi ve onu parmağıyla Charlotte'aişaret etti. Gelgelelim ilk iki dans can sıkıntısını geri getirdi;ölüm dansından farksızdılar. Sakar ve ağırbaşlı Mr. Collinsgerekeni yapmak yerine özür dileyerek ve sık sık farkındaolmadan yanlış adım atarak Elizabeth'e berbat bir eşin birkaçdans boyunca verebileceği tüm utancı ve sıkıntıyı verdi.Adamdan kurtulma anı ise harikaydı.

Sonra bir subayla dans etti ve Wickham'dan bahsetme,herkesçe sevildiğini işitme zevkini tattı. Bu danslar bitinceCharlotte Lucas'a döndü; tam sohbete başlamışlardı ki ansızınMr. Darcy'yi yanıbaşında dikilmiş ona bir şeyler söylüyorbuldu; öyle hazırlıksız yakalanmıştı ki, Mr. Darcy ona dansteklif edince farkında olmadan kabul etti. Mr. Darcy geldiğihızla geri gitti, ve Elizabeth akılsızlığına yandığıyla kaldı;Charlotte onu avutmaya çalıştı.

"Bence ondan çok hoşlanacaksın."

"Tanrı saklasın! –Talihsizliğin daniskası olur! –Nefretetmeye kararlı olduğun birinden hoşlanmak! –Benim için öylekötü şeyler dileme."

Page 121: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Yine de, dans tekrar başlayıp da Darcy onu dansakaldırmak için yaklaştığında Charlotte onu uyarmadanedemedi: çocukluk yapmamasını, Wickham'la ilgilihayallerinin onu on kat daha zengin bir adamın gözünde iticigöstermesine izin vermemesini fısıldadı. Elizabeth cevapvermedi ve pistteki yerini aldı, Mr. Darcy'nin karşısındadurma şansının ona kazandırdığı saygınlığa hayret etti veonlara bakan komşularının yüzünde de aynı hayreti gördü. Birsüre tek kelime etmeden durdular; Elizabeth sessizliklerininiki dansın sonuna kadar süreceğini sandı ve önce sessizliğibozmamaya karar verdiyse de ansızın onu konuşmayazorlamanın daha büyük bir ceza olacağını düşünüp danslailgili bir iki gözlemini söyledi. Mr. Darcy cevapladı, tekrarsustu. Birkaç dakikalık bir duraksamadan sonra Elizabethonunla ikinci kez konuştu –"Bir şey söyleme sırası şimdisizde, Mr. Darcy. Ben danstan bahsettim, siz de meselaodanın ölçüleri konusunda bir şey söyleyin, ya da kaç çift var,onun hakkında."

Mr. Darcy gülümsedi, ve onu ne söylemesini arzuediyorsa söyleyeceğine temin etti.

"Çok iyi. Bu cevap şimdilik yeter. Belki birazdan özelbaloların halk balolarından daha hoş olduğunu söylerim. Amaşimdi susmalıyız."

"Dans ederken kuralla mı konuşursunuz?"

"Bazen. İnsan biraz konuşmalı, tabii. Yarım saat birliktesusup kalmak tuhaf görünür; ama bazılarının işine gelsin diyekonuşma öyle ayarlanmalıdır ki mümkün olduğunca azkonuşabilsinler."

Page 122: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Şu an kendi duygularınızı mı ifade ediyorsunuz, yoksabenimkilere cevap verdiğinizi mi düşünüyorsunuz?"

"İkisi de," diye cevap verdi Elizabeth, hınzırca; "düşünmeşekillerimiz arasında her zaman büyük bir benzerlikgörmüşümdür. İkimiz de asosyal, inatçı yapıdayız, konuşmayısevmiyoruz, tabii eğer bütün odayı büyüleyecek, atasözüihtişamıyla gelecek nesillere aktarılacak bir şey söylemeyiummuyorsak."

"Bu sizin karakterinize hiç de benzemeyen bir resim,"dedi Mr. Darcy. "Benimkine ne kadar yakın, onu dasöyleyemem. Ama besbelli siz aslına uygun bir portreolduğunu düşünüyorsunuz."

"Kendi becerime karar vermek bana düşmez."

Mr. Darcy cevap vermedi ve dansı bitirinceye kadar birdaha konuşmadılar; sonra Mr. Darcy kızkardeşleriyleMeryton'a sık yürüyüp yürümediklerini sordu. Elizabeth evetdedi, ve kışkırtıya dayanamayıp ekledi, "Geçen gün bizeorada rastladığınız zaman tam da yeni bir arkadaşediniyorduk."

Sözlerin etkisi bir anda görüldü. Yüzüne daha koyu birkibir gölgesi yayıldı, ama tek kelime etmedi; Elizabethzayıflığı için kendini suçlasa da konuya devam edemedi.Sonunda Mr. Darcy konuştu ve gergin bir tarzda, "Mr.Wickham'ın öyle sevimli tavırları vardır ki çabucak arkadaşedinir –ama arkadaşlarını elinde tutabilir mi emin değilim."

Page 123: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Sizin arkadaşlığınızı kaybetmesi büyük şanssızlıkolmuş," diye cevapladı Elizabeth, üstüne basa basa, "hem dehayat boyu acısını çekecek şekilde."

Darcy cevap vermedi; konuyu değiştirmek ister gibiydi. Oan Sir William Lucas yakınlarında beliriverdi; pistinortasından odanın karşı tarafına geçmek niyetindeydi, amaMr. Darcy'yi farkedince üstün bir nezaketle eğilerek durupdansı ve eşi için ona iltifat etti.

"Gerçekten çok etkilendim, sayın beyefendi. Böyle üstünbir dans sık görülmez. Ön saflara ait olduğunuz belli. Fakatşunu söylememe izin verin, güzel eşiniz sizden aşağıkalmıyor; bu zevkin sık sık tekrarını umuyorum, sevgili Miss.Eliza, (ablasıyla Bingley'ye doğru göz atarak) bilhassa omutlu gün gelince. Siz asıl tebriği o zaman görün! Mr.Darcy'den istirhamımdır: –ama sizi tutmayayım, beyefendi. –Sizi bu genç bayanın sohbetinden mahrum bırakırsam banateşekkür etmezsiniz, zaten onun parlak gözleri de beniazarlıyor."

Darcy bu sözlerin ikinci yarısını doğru dürüst duymadı,ama Sir William'ın arkadaşıyla ilgili iması onu çarpmışgibiydi; çok ciddi bir ifadeyle gözlerini birlikte dans edenBingley'yle Jane'e çevirdi. Yine de çabuk toparlandı ve eşinedönüp şöyle dedi, "Sir William araya girince nedenbahsettiğimizi unuttum."

"Konuştuğumuzu sanmıyorum. Sir William araya girmekiçin daha az konuşan iki kişi bulamazdı. Zaten iki üç konudenedik, olmadı; şimdi neden bahsedeceğiz, bilmiyorum."

Page 124: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Kitaplar hakkında ne düşünüyorsunuz?" dedi,gülümseyerek.

"Kitaplar –Yo! hayır. –Aynı kitapları okumadığımızaeminim, aynı duygularla okumadığımıza da eminim."

"Böyle düşünmenize üzüldüm; ama hal böyleyse, enazından konu sıkıntısı olmaz. –Farklı görüşlerimizikarşılaştırabiliriz."

"Hayır –Bir balo salonunda kitaplardan bahsedemem;aklım her zaman başka şeylerle dolu olur."

"Şu andaki sizi hep öyle sahnelerle meşgul ediyor –değilmi?" dedi Darcy, kuşkulu bir bakışla.

"Evet, her zaman," diye cevap verdi Elizabeth, ne dediğinibilmeden; düşünceleri konudan uzaklaşmıştı; zaten az sonraaniden konuşunca belli oldu: "Bir keresinde şöyle dediğinizihatırlıyorum, Mr. Darcy; kolay kolay affetmediğinizi, bir kezdarılmayagörün, kininizin geçmek bilmediğini söylemiştiniz.Darıltılmamak için çok tedbirli davranıyorsunuz, sanırım."

"Öyle," dedi Darcy, tok bir sesle.

"Peki önyargının sizi kör etmesine izin verdiğiniz olmazmı?"

"Umarım olmaz."

"Görüşlerini hiç değiştirmeyenlerin ilk başta doğruyargıya varmaları bilhassa zorunludur."

Page 125: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bu soruların nereye varacağını sorabilir miyim?"

"Sadece karakterinizi ortaya çıkarmaya," dedi Elizabeth,üzerindeki ağırlığı atmaya çalışarak. "Anlamaya çalışıyorum."

"Anlayabildiniz mi bari?"

Elizabeth başını salladı, "Hiçbir ilerleme sağlayamadım.Sizinle ilgili öyle farklı şeyler duyuyorum ki son derecekafamı karıştırıyor."

"Buna inanırım," diye cevap verdi Darcy ciddiyetle,"benimle ilgili raporlar çok değişik olabilir; keşke, Miss.Bennet, şu an karakterimi çizmeye çalışmasanız, çünküçabanızın iki tarafa da hakkını vermeyeceğinden korkmakiçin sebeplerim var."

"Ama sizinle ilgili şimdi bir fikir edinmezsem bir dahafırsatım olmayabilir."

"Zevkinizi bozmayayım o zaman," diye cevapladı Darcy.Elizabeth başka bir şey söylemedi; diğer dansı da bitirdiler vesessizlik içinde ayrıldılar; iki taraf da tatmin olmamıştı, eşitderecede değilse de; çünkü Darcy'nin göğsünde ona karşıoldukça güçlü bir duygu vardı ve onu çabucak affedip tümöfkesini bir başkasına yöneltmesini sağladı.

Ayrılalı çok olmamıştı ki Miss. Bingley Elizabeth'e doğrugeldi ve yüzünde ölçülü bir küçümseme ifadesiyle onu şöyletaciz etti: –"Duyduğuma göre, Miss. Eliza, George Wickham'ıpek beğenmişsiniz! Ablanız bana ondan bahsetti, bin tanesoru sordu durdu; anladım ki o genç adam size bazı şeyleri

Page 126: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

anlatmayı unutmuş, mesela ihtiyar Wickham'ın oğluolduğunu, yani merhum Mr. Darcy'nin vekilharcı. Mamafihsize bir dost olarak tavsiyem, onun her dediğine hemeninanmayınız; Mr. Darcy'nin ona kötülük yapmış olmasınagelince, yalanın dikâlâsı; tam tersine, ona karşı her zaman çokiyi davranmıştır, hem de George Wickham ona yapmadığınıbırakmadığı halde. Ayrıntıları bilmem, ama Mr. Darcy'ninzerre kadar suçu olmadığını, George Wickham'ın adınıduymaya bile dayanamadığını iyi biliyorum; ayrıca kardeşimsubayları davet ederken onu atlayamayacağını düşünüyorduama yoldan çekildiğini görünce de çok memnun oldu. Taşrayagelişi bile büyük bir küstahlık gerçekten; nasıl cesaretedebildi şaşıyorum doğrusu. Gözdenizin suçunu bu şekildeöğrendiğiniz için size acıyorum, Miss. Eliza; ama cidden,adamın düşüşünü gözönüne alırsanız, daha iyisibeklenemezdi."

"Suçu da düşüşü de sizin hikâyenizle aynı görünüyor,"dedi Elizabeth kızgınca; "çünkü onu Mr. Darcy'ninvekilharcının oğlu olmaktan daha kötü bir şeyle suçladığınızıduymadım ve emin olun, o kadarını bana kendisi desöylemişti."

"Afedersiniz," diye cevap verdi Miss. Bingley, burunkıvırıp uzaklaşırken. "Müdahalemi mazur görün; iyilik olsundiye söyledim."

"Küstah şey!" dedi Elizabeth kendi kendine. "Böylezavallı saldırılarla beni etkileyeceğini sanıyorsan çokyanılıyorsun. Bunda senin maksatlı cahilliğin ve Mr.Darcy'nin kötülüğünden başka bir şey görmüyorum." Sonraablasını aradı; Jane aynı konuda Bingley'yi yoklamaya

Page 127: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

girişmişti. Onu öyle tatlı bir mutluluk gülümsemesi, öylekeyif dolu bir ışıltıyla karşıladı ki o akşam olanlardan nekadar memnun olduğunu yeterince anlatıyordu. Elizabethonun duygularını o an anladı ve o an Wickham'la olandayanışması, Wickham'ın düşmanlarına olan öfkesi ve başkaher şey Jane'in mutluluğa giden en güzel yolda olduğu umudukarşısında silindi gitti.

"Söyler misin," dedi ablasınınkinden hiç de daha azgülümsemeyen bir yüzle, "Mr. Wickham hakkında neöğrendin? Ama belki bir üçüncü kişiyi düşünemeyecek kadarmutlu şeylerle meşguldün; öyleyse özür dilerim."

"Hayır," dedi Jane, "onu unutmadım; ama sana söyleyecekdoğru dürüst bir şey yok. Mr. Bingley hikâyenin tamamınıbilmiyor; Mr. Darcy'yi aslen neyin kızdırdığından da haberiyok; ama arkadaşının ahlaklı davranışına, namusuna vedürüstlüğüne kefil; ayrıca Mr. Wickham'ın Mr. Darcy'denhakettiğinden daha iyi muamele gördüğüne emin; üzülereksöylüyorum ki ondan ve kızkardeşinden duyduğum kadarıylaMr. Wickham pek muteber bir delikanlı değil. Korkarım fazlabaşıbozuk davranmış ve Mr. Darcy'nin güvenini kaybetmeyihaketmiş."

"Mr. Bingley Mr. Wickham'ı şahsen tanımıyor mu?"

"Hayır; geçen sabah Meryton'dan önce hiç görmemiş."

"O zaman bildikleri Mr. Darcy'den öğrendiği şeyler. Gayettatmin oldum. Peki kilise hakkında ne diyor?"

Page 128: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Mr. Darcy'den birkaç kez dinlemiş ama olanları pekhatırlamıyor, ama kilisenin ona sadece şartlı bırakıldığınainanıyor."

"Mr. Bingley'nin samimiyetinden kuşkum yok," dediElizabeth sıcak bir sesle: "ama sadece telkinlerle ikna olmamıbekleme. Mr. Bingley'nin arkadaşını savunması gayet normal;ama hikâyenin her yönünü bilmediği, diğer yönlerini dearkadaşının kendisinden öğrendiği için her iki bey hakkındada eskisi gibi düşünmeye devam edeceğimi sanıyorum."

Sonra ikisinin de daha hoşuna gidecek, fikir ayrılığınadüşmeyecekleri bir konuya geçti. Jane'in Bingley'nin niyetikonusunda beslediği mutlu ama alçakgönüllü umutları zevkledinledi ve Jane'in cesaretini artırmak için söyleyebileceği herşeyi söyledi. Mr. Bingley yanlarına gelince Elizabeth çekilipMiss. Lucas'ın yanına gitti; Miss. Lucas'ın son eşindenhoşlanıp hoşlanmadığı sorusuna cevap vermesine kalmadanMr. Collins yanlarına gelip kendinden geçmiş bir halde azönce çok önemli bir keşif yaptığını söyledi.

"Kazaen öğrendim ki," dedi, "şu an odada patronumun biryakın akrabası var. Beyefendinin bu evin sahibesi gençhanıma kuzeni Miss. de Bourgh ve annesi Lady Catherine'inisimlerini bizzat söylediğine kulak misafiri oluverdim. Neharika şeyler oluyor hayatta! Bu toplulukta Lady Catherine deBourgh'un belki de bir yeğeniyle tanışacağım kimin aklınagelirdi! Bunu vaktinde öğrendiğim için minnettarım, gidipsaygılarımı sunabileceğim şimdi; umarım daha önce gitmemişolmamı mazur görür. Özürüm, akrabalıktan habersiz olmam."

"Kendinizi Mr. Darcy'ye tanıtmayacaksınız!"

Page 129: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Tabii tanıtacağım. Daha önce tanıtmadığım için de özürdileyeceğim. Lady Catherine'in yeğeni olduğuna inanıyorum.Ona dün geceye kadar Lady hazretlerinin sıhhatte ve afiyetteolduğunu söyleyeceğim."

Elizabeth onu plandan vazgeçirmeye çok çalıştı, Mr.Darcy'nin tanıtılmadan onunla konuşmasını teyzesineyapılmış bir iltifattan çok küstahça bir serbestlik sayacağını,iki tarafın da böyle bir iletişime ihtiyaç duymadıklarını,duysalar bile tanışıklığı başlatma hakkının mevkice üstünolan Mr. Darcy'ye ait olduğunu söyledi. Mr. Collins kararlı birbildiğini okuma havasıyla dinledi onu, ve sözlerini bitirdiğizaman, şöyle cevap verdi: –"Sevgili Miss. Elizabeth,anlayışınız dahilindeki tüm meselelerde muazzamyargılarınıza büyük saygı duyarım; ama söylememe izinverin, dünya adamları arasında yerleşik davranış kurallarıyladin adamlarını idare eden kurallar arasında büyük fark vardır;izin verin, şunu da ifade edeyim ki dini makamı krallıktaki enyüksek mevkiyle eşit ulvilikte görürüm –tabii mütevazidavranışları muhafaza etmek kaydıyla. Dolayısıyla budurumda vicdanımın yap dediğini yapmama izin verin;vicdanım da beni bir vazife olarak gördüğüm şeyi yapmayaitiyor. Tavsiyenizden yararlanmayı ihmal ettiğim için beniaffedin; başka her mevzuda tavsiyeniz rehberim olacaktır,ama önümüzdeki meselede neyin doğru olduğuna karar vermekonusunda eğitim ve meşgale gereği kendimi sizin gibi birgenç hanımdan daha ehliyetli görüyorum." Ve hafifçe selamverip Mr. Darcy'ye saldırmak üzere yanından ayrıldı;Elizabeth merakla Mr. Darcy'nin onu karşılamasını seyretti:öyle yaklaşılmaya şaşırdığı çok açıktı. Kuzeni konuşmasınahafif bir selamla giriş yaptı: Elizabeth tek kelimesini

Page 130: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

duyamadığı halde her şeyi duyuyormuş gibi hissetti kendini;dudaklarının hareketinde "özür," "Hunsford," ve "LadyCatherine de Bourgh" kelimelerini gördü. Kendini öyle biradama rezil etmesi canını sıktı. Mr. Darcy ona sınırsız birşaşkınlıkla bakıyordu; sonunda Mr. Collins konuşmasına izinverdiği zaman onu uzak bir kibarlık havasıyla cevapladı. Yinede Mr. Collins'in tekrar konuşma cesareti kırılmadı; ikincikonuşmanın uzunluğu Mr. Darcy'nin küçümsemesini iyiceartırdı ve sonunda sadece hafif bir selam verip diğer yanadoğru uzaklaştı. Mr. Collins Elizabeth'e döndü.

"Sizi temin ederim," dedi, "karşılanma şeklimden hiçbirşikayetim yok. Mr. Darcy gösterdiğim alakadan çok memnunkalmış gibiydi. Son derece nazik cevaplar verdi ve hatta şöylebir iltifat bile etti, dedi ki Lady Catherine'in kararlarına öylegüvenirmiş ki liyakatsiz birine asla iyilik yapmayacağınıbilirmiş. Çok güzel bir düşünceydi gerçekten. Neticeitibariyle, kendisinden çok memnun kaldım."

Elizabeth kovalayacak kendi işi kalmayınca hemen tümdikkatini ablasıyla Mr. Bingley'ye çevirdi; gözlemlerindençıkan düşünceler dizisi onu da neredeyse Jane kadar mutluetti. Jane'i gerçek bir aşk evliliğinin verebileceği tümmutluluk içinde o aynı eve yerleşmiş hayal etti; ve o şartlardaBingley'nin iki kızkardeşini bile sevmeye çalışabileceğinihissetti. Annesinin düşüncelerinin de aynı yönde olduğunuaçıkça görebiliyordu ve çok şey işitebileceği korkusuylayanına yaklaşmamaya karar verdi. Yemeğe oturdukları zamankötü bir talihsizlik sonucu onun yanına düştüğünü gördü; heleannesinin diğer yanındaki Lady Lucas'la serbestçe, açıkçakonuştuğunu ve Jane'in yakında Mr. Bingley'yle evleneceğini

Page 131: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

umduğundan bahsedip durduğunu görünce iyiden iyiye canısıkıldı. –Heyecanlı bir konuydu bu, ve Mrs. Bennet oberaberliğin avantajlarını sayarken yorulmak bilmezgörünüyordu. Adamın öyle cazip, öyle zengin, onlardansadece üç mil uzakta yaşayan bir delikanlı olması en önemlisevinç unsurlarıydı; sonra iki kızkardeşin Jane'e ne kadardüşkün olduklarını, birleşmeyi onun kadar onların daistediklerini görmek büyük rahatlıktı. Dahası, küçükkardeşleri için de gelecek vaadeden bir şeydi bu, çünküJane'in böyle büyük bir evlilik yapması onların da zenginadamlar bulma konusunda önlerini açacaktı; ve nihayet, oyaşında, bekâr kızlarını ablalarının himayesine verebildiğini,canı istemediği zaman insan içine çıkmak zorundakalmayacağını bilmek mutluluk vericiydi. Bu durumu zevkvesilesine dönüştürmek gerekirdi çünkü görgü kuralları bunugerektirirdi; ama hiç kimse hayatının herhangi bir dönemindeevde oturmaktan Mrs. Bennet'dan daha az hoşlanamazdı.Lady Lucas'ın da onun kadar şanslı olması dilekleriyle bitirdisözlerini, bunun mümkün olmadığına açıkça ve keyifle inansada.

Elizabeth annesinin sözlerinin hızını kontrol etmek, onumutluluğunu daha az işitilir bir fısıltı halinde anlatmaya iknaetmek için boşuna çabaladı; son derece canı sıkılarakgörüyordu ki annesinin sözlerinin büyük bölümü karşısındaoturan Mr. Darcy'nin kulağına gidiyordu. Annesisaçmalıyorsun diye onu azarlamakla yetindi.

"Mr. Darcy'den bana ne, Tanrı aşkına, niye korkayımondan? Eminim ona karşı duymaktan hazzetmeyeceği şeylersöylememek gibi bir nezaket borcumuz yok."

Page 132: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Yalvarırım, anne, alçak sesle konuş. Mr. Darcy'yigücendirmek sana ne kazandırabilir? –Böyle yaparakarkadaşına senden övgüyle sözetmesini sağlayamazsın."

Ne dediyse işe yaramadı. Annesi aynı işitilir tondadüşüncelerini söylemeye devam etti. Elizabeth utanç vesıkıntı içinde tekrar tekrar kızardı. Sık sık Mr. Darcy'ye gözatmadan duramadı, ve her seferinde korktuğunun başınageldiğini anladı; Mr. Darcy her zaman annesine bakıyordeğildiyse de Elizabeth dikkatinin durmaksızın annesiüzerinde sabitlendiğini hissediyordu. Yüzünün ifadesi yavaşyavaş küstah bir küçümsemeden sakin ve sürekli bir ciddiyetedoğru değişti.

Nihayet Mrs. Bennet'ın anlatacak bir şeyi kalmadı;paylaşmayı mümkün görmediği hazları tekrar tekrarduymaktan esnemeye başlamış olan Lady Lucas soğukjambon ve tavuğun tadıyla başbaşa kaldı. Elizabeth o zamankendine gelmeye başladı. Gelgelelim, sessizlik molası uzunsürmedi; yemek bitince şarkı söylemekten bahsedildi veMary'nin pek az bir ısrardan sonra ricalara cevap vermeyehazırlandığını gördü. Anlamlı bakışlar ve sessiz ricalarlaböyle bir densizlik yapmasını önlemeye çalıştı, –ama boşuna;Mary bunları anlamadı; kendini gösterme fırsatı hoşunagitmişti; şarkısına başladı. Elizabeth'in gözleri ızdırap içindeona dikildi, birkaç dörtlük ilerlemesini sabırsızlıkla seyrettiama dörtlükler biterken sabrettiğine değmediğini gördü,çünkü Mary masanın teşekkürleri arasında bir şarkı dahaistendiği işaretini alır gibi olunca yarım dakikalık birduraksamadan sonra yeni bir şarkıya başladı. Mary'ninyetenekleri böyle bir gösteriye uygun değildi; sesi zayıf,

Page 133: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

tavırları özentiliydi. –Elizabeth acı içindeydi. Jane'e baktı,nasıl dayandığını görmek için; ama Jane gayet kendi halindeBingley'yle konuşuyordu. İki kızkardeşine baktı, birbirlerineküçümseme işaretleri yaptıklarını gördü; Darcy'ye baktı, amao anlaşılmaz derecede ciddi görüntüsünü koruyordu.Müdahale etsin de Mary bütün gece şarkı söylemesin diyebabasına baktı. Babası işareti aldı, ve Mary ikinci şarkısınıbitirince, yüksek sesle şöyle dedi, "Harika söyledin, evladım.Hepimizi yeterince mutlu ettin. Biraz da başka genç hanımlarkendilerini göstersinler."

Mary duymamış gibi yapsa da biraz bozuldu; onun içinüzülen, babasının sözleri için üzülen Elizabeth endişesinin işeyaramadığından korktu. Ardından grubun diğer üyelerinebaşvuruldu.

"Eğer ben şarkı söyleyebilecek kadar talihli olsaydım,"dedi Mr. Collins, "bu meclisi türküyle eğlendirmekten büyükzevk alırdım; müziği çok masum bir meşgale olarak görürüm,din adamlığı mesleğiyle de kusursuz uyum içindedir. –Mamafih, müziğe çok fazla zaman ayıralım demiyorum,çünkü ilgilenilmesi gereken başka şeyler de var. Bir köyrahibinin çok işe koşturması gerekir. –Bir kere, kendisinefaydalı olacak ve patronunu rahatsız etmeyecek bir katkıtoplama anlaşması yapmalı. Kendi vaazlarını yazmalı; kalanzaman kilise vazifelerine ve evinin barkının bakım veonarımına ancak yeter, ki evini de mümkün mertebe konforluhale getirmemesi hoşgörülemez. Ayrıca şunu da gayet önemligörürüm ki herkese karşı dikkatli ve uzlaşmacı tavırlarıolmalıdır, hele hele tayinini borçlu olduğu kişilere karşı. Onubu vazifeden azat edemem; hatta şöyle söyleyeyim, aileyle

Page 134: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bağlantılı herkese karşı saygısını gösterecek bir fırsatı esgeçmesine iyi gözle bakmam." Ve Mr. Darcy'ye selam vererekkonuşmasını bitirdi; öyle yüksek sesle konuşmuştu ki odanınyarısı onu duymuştu. –Bir çok kişi dik dik baktı –bir çok kişigülümsedi; ama kimse Mr. Bennet'dan daha çok eğlenmişgörünmüyordu; o sırada karısı öyle anlamlı bir konuşmayaptığı için ciddi ciddi Mr. Collins'i övmekle meşguldü: yarıfısıltı halinde Lady Lucas'a oldukça zeki, iyi yetişmiş birdelikanlı olduğunu söylüyordu.

Bütün ailesi akşam boyunca kendilerini rezil etmek içinanlaşmış gibi geldi Elizabeth'e; rollerini daha içtenlikle, dahabüyük bir başarıyla oynayamazlardı; rezaletin bir kısmınıgözden kaçırdığı için Bingley ve ablası adına sevindi; neyseki Bingley'nin duyguları tanık olmuş olması gerekenahmaklıktan sıkıntı duyacak türden değildi. Gelgelelim, ikikızkardeşiyle Mr. Darcy'nin akrabalarıyla alay etme fırsatıbulmaları yeterince kötüydü ve Elizabeth Mr. Darcy'nin sessizküçümsemesinin mi yoksa iki hanımın küstahgülümsemelerinin mi daha dayanılmaz olduğuna kararveremedi.

Akşamın geri kalanı pek az eğlence getirdi. İnatla yanındadikilen Mr. Collins'den bunaldı; adam onu tekrar dansa razıedemediyse de başkalarıyla dans etmesine de imkan vermedi.Elizabeth onu başından savmak için boşuna çabaladı; onuodadaki genç kızlardan biriyle tanıştırmayı bile teklif etti.Adam dans konusunun zerrece umurunda olmadığını, esasamacının narin bir ilgi göstererek onun beğenisini kazanmakolduğunu, dolayısıyla bütün akşam onun yanında kalmaktaısrar etmesi gerektiğini söyledi. Böyle bir projenin tartışılır

Page 135: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yanı yoktu. Arkadaşı Miss. Lucas sık sık yanlarına gelip Mr.Collins'in konuşmasını dinleme işini uysalca devraldı daElizabeth o sayede biraz olsun rahat etti.

Hiç olmazsa Mr. Darcy'nin verebileceği can sıkıntısınakatlanmak zorunda kalmadı; sık sık onun çok yakınında vekendi başına duruyor olsa da konuşacak kadar yakınına hiçgelmedi. Elizabeth bunun Mr. Wickham'la ilgili imalarınınsonucu olabileceğini hissetti ve memnun oldu.

Longbourn grubu oradan son ayrılanlar oldu; Mrs.Bennet'ın manevrasıyla, herkes gittikten sonra onbeş dakikadaha arabalarını beklemek zorunda kaldılar, bu da onlaraailenin bazı üyelerince gitmelerinin ne kadar yürektenistendiğini görme fırsatı verdi. Mrs. Hurst ve kızkardeşiyorgunluktan yakınmak dışında hemen hiç ağızlarınıaçmadılar; belli ki ev artık kendilerine kalsın istiyorlardı. Mrs.Bennet'ın her konuşma girişimini geri püskürttüler ve böyleyaparak bütün grubun üstünde sert bir sessizlik yarattılar;zaten grup da Mr. Bingley'yle kızkardeşlerine düzenlediklerieğlencenin zerafeti ve konuklarına davranışlarının nişanesiolan konukseverlik ve nezaket için iltifat edip duran Mr.Collins'in uzun nutukları da onları rahatlatmaya yaramadı.Darcy hiçbir şey söylemedi. Aynı sessizlik içindeki Mr.Bennet sahnenin keyfini çıkarıyordu. Mr. Bingley'yle Janediğerlerinden az ötede, birlikte duruyorlar, sadece birbirleriylekonuşuyorlardı. Elizabeth de Mrs. Hurst ya da Miss.Bingley'yle aynı istikrarlı sessizliğini korudu; Lydia bile aradabir şiddetli bir esneme eşliğinde "Tanrım, ne kadaryoruldum!" demek dışında bir şey söyleyemeyecek kadarbitkindi.

Page 136: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sonunda kalktıkları zaman Mrs. Bennet en medeni haliyletüm aileyi en kısa zamanda Longbourn'da görme umudunubelirtti ve özel olarak Mr. Bingley'ye hitap ederek aralarındaresmiyete yer olmadığını, öyle davet filan beklemeden aileyemeğine gelirlerse onları ne kadar mutlu edeceklerinisöyledi. Bingley pek memnun oldu ve ertesi gün kısasüreliğine gitmek zorunda olduğu Londra'dan döner dönmezziyaretlerine gelmeye söz verdi.

Mrs. Bennet gayet tatmin olmuştu; gerekli hazırlıklar,yeni arabalar ve düğün kıyafetleri için biraz zaman verse,demek ki üç dört ay içinde kızını Netherfield'e yerleşmişgöreceği kesindi; evden bu keyif içinde çıktı. Bir diğer kızınınMr. Collins'le evleneceğini de aynı inançla ve aynı değilse dehatırı sayılır keyifle düşündü. Çocukları içinde en azElizabeth'e düşkündü; adam da evlilik de Elizabeth'e göregayet iyi sayılırdı, ama tabii Mr. Bingley ve Netherfieldonlardan çok daha değerliydi.

Page 137: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIX

Ertesi gün Longbourn'da yeni bir sahne açtı. Mr. Collinsteklifini resmen yaptı. İzni sadece ertesi Cumartesi'ye kadarolduğu için zaman kaybetmemeye kararlıydı; o anda meseleyikendisi için gerginliğe dönüştürecek bir utangaçlık daduymadığından, işin olağan parçası saydığı tüm kurallarauyarak gayet derli toplu bir tarzda işe koyuldu. Mrs. Bennet,Elizabeth ve küçük kızlardan birini kahvaltıdan hemen sonrabirlikte bulunca şu sözlerle anneye seslendi: "Sayın madam,bu sabah güzel kızınız Elizabeth'le özel bir görüşme yapmaşerefini rica edersem, onayınızı almayı umabilir miyim?"

Elizabeth, şaşkınlıktan yüzü kızarmış, bir şey söylemeyefırsat bulamadan Mrs. Bennet hemen cevap verdi, "AmanTanrım! –Evet –elbette. Eminim Lizzy çok mutlu olacak –Eminim itiraz etmez. Gel, Kitty, bana üst katta lazımsın."Elindeki işi toparlayıp aceleyle uzaklaşırken Elizabetharkasından seslendi,

"Anne, gitme. Yalvarırım gitme. Mr. Collins beni mazurgörmeli. Bana kimsenin işitmemesi gereken bir şeysöyleyecek olamaz. Ben kendim gidiyorum."

"Hayır, hayır, saçmalama, Lizzy. Lütfen olduğun yerdekal." Ve Elizabeth'in gerçekten de sıkıntılı ve tedirgin yüzüylekaçmak üzere olduğunu anlayınca ekledi, "Lizzy, oturup Mr.Collins'i dinlemende ısrar ediyorum."

Page 138: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth böyle bir zorlamaya karşı koyamazdı –bir andüşünüp en akıllıcasının bu işi çabucak, sessizce atlatmakolduğuna karar verdi ve tekrar oturdu; sıkıntı ve sabretmearasında bölünen duygularını elindeki işle saklamaya çalıştı.Mrs. Bennet'la Kitty dışarı çıktılar; onlar gider gitmez Mr.Collins konuşmaya başladı.

"İnanın bana, sevgili Elizabeth, mütevaziliğiniz size zararvermenin aksine mükemmelliğinize mükemmellik katıyor. Buküçük isteksizlik olmasa gözlerimde daha az hayranlık vericiolurdunuz; ama sizi temin etmeme izin verin, bu konuşmaiçin muhterem validenizin iznini aldım. Sözleriminamacından kuşku duyamazsınız, ama doğal narinliğinizaklınızın karışmasına yol açabilir; gösterdiğim ilgi görmezdengelinmeyecek kadar belirgindi. Daha eve girer girmez sizigelecekteki hayat arkadaşım olarak seçtim. Ama konuylailgili duygularım aklımı başımdan almadan önce evlenmenedenlerimi belirtmem yerinde olabilir –hatta bir eş seçmeniyetiyle Hertfordshire'e geliş nedenimi."

Ağırbaşlı duruşuna bakıp Mr. Collins'in duygularınınaklını başından alabileceği düşüncesi Elizabeth'i az kalsıngüldürüyordu; o yüzden o anki kısa boşluğu adamın daha ilerigitmesini önlemek için kullanamadı; Mr. Collins devam etti:–

"Evlenme sebeplerim şunlar; önce, rahat şartları olan birdin adamının (benim gibi) köyünde bir evlilik örneği teşkiletmesinin doğru bir şey olduğunu düşünüyorum; ikincisi,mutluluğumun çok daha artacağına inanıyorum; üçüncüsü –kibelki bunu daha önce söylemem gerekirdi, bu, hamim demekşerefine eriştiğim o soylu hanımın özel tembihi vetavsiyesidir. Bana bu konudaki görüşünü iki kez (hem de

Page 139: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

sorulmadan) bağışladı; daha ben Hunsford'dan ayrılmazdanönceki Cumartesi gecesiydi –quadrille arasında, Mrs.Jenkinson Miss. de Bourgh'un ayak pufunu ayarlıyordu, osırada dedi ki, 'Mr Collins, evlenmelisiniz. Sizin gibi bir dinadamı evlenmeli. –Uygun bir seçim yapın, bir hanım kız seçinhatırım için; kendi hatırınız için de hareketli, faydalı bir kişiolsun, fazla şımartılmamış, ama ufak bir geliri idareedebilecek biri. Tavsiyem budur. Bir an önce böyle bir kadınbulun, Hunsford'a getirin, ziyaret edeyim.' Bu arada, güzelkuzenim, Lady Catherine de Bourgh'un ilgi ve nezaketini sizesunabileceğim ayrıcalıkların en önemsizi saymadığımıbelirtmeme izin verin. Kendisinin davranışlarının tarifedebileceğim her şeyin ötesinde olduğunu göreceksiniz; sizinzekânız ve canlılığınız, sanırım, onun için kabul edilebilirolacaktır, hele de onun mevkiinin uyandıracağı huşu ile ayaredilince. Evliliği düşünme niyetim için bu kadar açıklamayeter; geriye, düşüncelerimin neden beni kendi muhitimyerine Longbourn'a yönelttiğini anlatmak kaldı; kendimuhitimde de inanın birçok güzel genç kadın var. Ama gerçekşu ki, sayın babanızın ölümünden sonra (hani, Tanrı uzunömür versin) bu mülk bana kalacak ya, o zaman uğrayacaklarıkaybı azaltmak için kızlarından birini eş seçmesem içim rahatetmeyecekti, ki tekrar söylüyorum, Tanrı gecinden versin.Sebebim bu oldu, güzel kuzenim; inanıyorum ki bu beni sizingözünüzde düşürmeyecek. Şimdi geriye sadece sizi en renklilisanla duygularımın şiddetine ikna etmek kalıyor. Çeyiz diyebir derdim yok; babanızdan o türlü bir taleptebulunmayacağım, çünkü farkındayım, karşılanması mümkündeğil; anneniz ölene kadar size intikal etmeyecek olan şuyüzde 4 faizli bin poundluk tahvil, bir tek buna hakkınızolabilir. Bu konuda tek kelime etmeyeceğim; ve emin olun,

Page 140: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

evlendiğimiz zaman da ağzımdan asla cibilliyetsiz birserzeniş çıkmayacak."

Artık onu durdurmak şarttı.

"Çok acele ediyorsunuz," diye haykırdı Elizabeth. "Cevapvermediğimi unutuyorsunuz. Zaman kaybetmeden vereyim.İltifatınız için teşekkürlerimi kabul edin. Teklifinizindürüstlüğünü takdir ediyorum, ama hayır demekten başkayapabileceğim bir şey yok."

"Hemen öğrenmek istemiyorum," diye cevap verdi Mr.Collins, elini resmi bir biçimde sallayarak, "genç hanımların,içlerinden kabul ettikleri bir adamın teklifini ilk baştareddetmeleri normaldir; bazen ikinci, hatta üçüncü seferindebile red cevabı gelebilir. O yüzden sözleriniz asla cesaretimikırmıyor; sizi çok geçmeden rahibin huzuruna çıkaracağımıumuyorum."

"İnanın, beyefendi," diye haykırdı Elizabeth,"açıklamamdan sonra hâlâ umudunuz olması çok tuhaf. Sizitemin ederim ikinci kez teklif almayı bekleyerek mutluluğunuriske atacak kızlardan değilim (tabii eğer böyle kızlar varsa).Hayır cevabında son derece ciddiyim. Siz beni mutluedemezsiniz, ben de dünyada sizi mutlu edebilecek son kadınolduğuma eminim. Hem, arkadaşınız Lady Catherine benitanısaydı, biliyorum ki beni her bakımdan yetersiz bulurdu."

"Lady Catherine'in öyle düşüneceği kesin olsa bile," dediMr. Collins ciddiyetle –"size itiraz edeceğini sanmıyorum.Emin olabilirsiniz ki onu tekrar görme şerefine eriştiğim

Page 141: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

zaman mütevaziliğinizden, mazbutluğunuzdan ve diğermüspet özelliklerinizden sitayişle bahsedeceğim."

"İnanın, Mr. Collins, beni methetmeniz gerekliolmayacak. Bırakın da kendimi değerlendirme işini benyapayım; bir de nezaket gösterip dediğime inanın lütfen. Sizemutluluk ve zenginlik diliyorum, ve teklifinizi reddetmeklebaşka türlü olmanızı önlemek için elimden geleni yapmışbulunuyorum. Bana teklifte bulunarak aileme ilişkin nazikduygularınızı tatmin etmiş olmalısınız; Longbourn mülkünüserbest kaldığı zaman hiçbir vicdan azabı duymadanalabilirsiniz. Dolayısıyla bu mesele kapanmış kabuledilmelidir." Bunları söylerken ayağa kalktı, odadançıkıyordu ki Mr. Collins yine bir şeyler söyledi:

"Konuyu sizinle gelecek sefer konuşma şerefineeriştiğimde bana şimdi verdiğinizden daha olumlu bir cevapvermenizi umut edeceğim; şu an sizi zalimlikle suçlayacakdeğilim, çünkü biliyorum, kadınların erkekleri ilk başvurudareddetmesi adettendir; belki şimdi bile beni cesaretlendirecekyeterince şey söylemişsinizdir dişi karakterinin hakiki inceliğiiçinde."

"Valla, Mr. Collins," diye haykırdı Elizabeth kızmayabaşlayarak, "beni son derece şaşırtıyorsunuz. Şimdiye kadarsöylediklerim size vaat gibi geliyorsa, başka türlü nasıl hayırdenir de sizi inandırır bilmiyorum."

"Kendime paye vermeme müsaade edin, sevgili kuzenim;teklifimi reddetmeniz sadece sözde. Buna inanma nedenlerimde kısaca şunlar: –Bana hiç size layık değilmişim gibigelmiyor, sonra teklif ettiğim hayat gayet cazip. Hayattaki

Page 142: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

pozisyonum, De Bourgh ailesiyle olan bağlantılarım, sizinleolan akrabalığım, hepsi benim lehime olan durumlar; dahaetraflı düşünürseniz, birçok cazibeniz olmasına rağmen,şimdiye kadar başka evlilik teklifi almadığınız anlaşılıyor.Geliriniz maalesef o kadar küçük ki mutlaka güzelliğinizin vesevimli özelliklerinizin etkisini yok ediyor. Dolayısıyla benireddederken ciddi olmadığınız sonucuna varıyorum; reddetmesebebiniz olarak da kibar hanımların adeti olduğu üzere, benibekleterek aşkımı artırmak istemenizi görüyorum."

"Şuna inanın ki, beyefendi, hiç öyle saygın bir adamaişkence etmek gibi kibarlıklarım yoktur. Samimi olduğumainanılması beni daha çok memnun eder. Teklifinizle banaverdiğiniz gurur için tekrar tekrar teşekkür ederim, amateklifinizi kabul etmem imkânsız. Duygularım bunu herbakımdan yasaklıyor. Daha açık söyleyebilir miyim? Artıkbeni sizi oyalamaya kalkan kibar bir kadın olarak değilkalbindeki gerçeği söyleyen aklı başında bir insan olarakdüşünün."

"Son derece büyüleyicisiniz!" diye haykırdı Mr. Collins,sakar bir çapkınlık havasıyla; "inanıyorum ki her ikiebeveyniniz tarafından açıkça onaylandığı zaman teklifimkabul görecek."

Böyle bir kendini aldatma inadı karşısında Elizabethverecek cevap bulamadı ve hemen ve sessizce çekildi; hayırcevabını umut vaadi olarak yorumlamakta ısrar edersebabasına başvurmaya karar verdi; babası öyle bir tarzda hayırderdi ki kesin olduğu anlaşılırdı; babasının davranışları hiçolmazsa kibar bir kadının cilvesi, nazı sanılamazdı.

Page 143: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XX

Mr. Collins başarılı aşkına ilişkin hülyalarıyla uzun sürebaşbaşa kalamadı; holde konuşmanın bitmesini bekleyerekoyalanan Mrs. Bennet, Elizabeth'in kapıyı açıp hızlı adımlarlayanından geçerek merdivene gittiğini görünce kahvaltıodasına girdi ve daha yakın akraba olma ihtimalleriyle ilgiliolarak Mr. Collins'i de kendisini de sıcak sözlerle tebrik etti.Mr. Collins bu tebrikleri kabul etti ve aynı zevkle cevapladı;sonra görüşmenin ayrıntılarını anlatmaya geçti; görüşmeninsonucundan memnun olmak için her türlü sebebi olduğunainanıyordu, çünkü kuzeninin ısrarlı hayır cevabıkarakterindeki utangaç mütevazilikten ve hakiki zerafettenkaynaklanıyordu.

Bu bilgi yine de Mrs. Bennet'ı şaşırttı; –kızı teklife karşıçıkarak ona cesaret vermeyi amaçlamış olsa yine aynı ölçüdememnun olurdu, ama buna inanmaya cesaret edemedi,edemediğini söylemeden de duramadı.

"Ama emin olun, Mr. Collins," diye ekledi, "Lizzy'nin aklıbaşına gelecektir. Onunla bizzat ben konuşacağım. Çok inatçıaptal bir kızdır, çıkarını bilmez, ama ben bilmesinisağlayacağım."

"Sözünüzü kestiğim için affedin, madam," diye haykırdıMr. Collins; "ama gerçekten inatçı ve aptalsa evliliğindetabiatıyla mutluluk arayan benim durumumdaki bir adam içinmakul bir eş olur mu emin değilim. Eğer teklifimireddetmekte inat ederse beni onu beni kabule zorlamamak

Page 144: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

daha iyi olur, çünkü eğer öyle kusurları varsa saadetime pekbir katkısı olmaz."

"Beyefendi, yanlış anladınız," dedi Mrs. Bennet, korkuyakapılıp. "Lizzy sadece bu gibi konularda inatçıdır. Başka herkonuda dünyanın en iyi huylu kızıdır. Doğruca Mr. Bennet'agideceğim ve Elizabeth'i de alıp meseleyi halledeceğiz,eminim."

Adama cevap verecek zaman bırakmadan hemen kocasınaseğirtti, kütüphaneye girerken seslendi, "Ah, Mr. Bennet,acilen lazımsın; telaşımız büyük. Gelip Lizzy'yi Mr. Collins'leevlendirtmelisin; istemem diye tutturmuş; acele etmezsenadam kızı almaktan cayacak."

İçeri girerken Mr. Bennet gözlerini kitabından kaldırdı veişittiklerinden hiç etkilenmeyen durgun bir ilgisizliklekarısının yüzüne dikti.

"Seni anlama zevkine erişemedim," dedi, karısı sözünübitirdiği zaman. "Neden bahsediyorsun?"

"Mr. Collins'le Lizzy'den. Lizzy Mr. Collins'i istememdiyor, Mr. Collins de Lizzy'yi istemem demek üzere."

"Peki ben ne yapayım? –Durum umutsuz görünüyor."

"Lizzy'yle sen konuş. Adamla evlenmesi için ısrar ettiğinisöyle."

"Gelsin. Fikrimi öğrensin."

Page 145: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mrs. Bennet zili çaldı; Miss. Elizabeth kütüphaneyeçağrıldı.

"Gel evladım," dedi babası Elizabeth kapıda görününce."Seni önemli bir konu için çağırdım. Mr. Collins sanaevlenme teklif etmiş diye duydum. Doğru mu?"

Elizabeth doğru olduğunu söyledi.

"Pekâlâ –sen de evlilik teklifini reddettin?"

"Evet, efendim."

"Pekâlâ. O zaman meseleye geliyoruz. Annen kabuletmende ısrar ediyor. Öyle değil mi, Mrs. Bennet?"

"Evet, yoksa bir daha yüzüne bakmam."

"Önünde mutsuz bir seçenek var, Elizabeth. Bugündenitibaren anne babandan birine yabancı olmak zorundasın.Annen Mr. Collins'le evlenmezsen bir daha yüzünebakmayacağını söylüyor, ben de evlenirsen bir daha yüzünebakmayacağımı söylüyorum."

Elizabeth öyle bir başlangıcın öyle bir sona ulaşmasınagülümsemeden edemedi; ama kocasının meseleyi onunistediği gibi ele alacağına inanan Mrs. Bennet çok şaşırdı.

"Bu şekilde konuşarak ne demek istiyorsun, Mr. Bennet?Onunla evlenmesinde ısrar edeceğine söz verdin bana."

Page 146: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hayatım," diye cevapladı kocası, "iki iyilik ricaediyorum. Önce, bu konuda aklımı, sonra odamı özgürcekullanmama izin ver. Kütüphanem ne kadar çabuk banakalırsa o kadar sevinirim."

Kocasında hayal kırıklığına uğradıysa da Mrs. Bennet işinpeşini hemen bırakmadı. Tekrar tekrar Elizabeth'le konuştu;bir gözünü boyadı, bir tehdit etti. Jane'i de yanına çekmeyeçalıştı; ama Jane olanca ılımlılığıyla işe karışmaktan kaçındı;Elizabeth bazen gerçek bir heyecanla, bazen neşeli birşakacılıkla annesinin ataklarına karşılık verdi. Tarzı şekildenşekile değişse de kararlılığı değişmedi.

Bu arada Mr. Collins olup bitenler üstünde bir başınadüşüncelere dalmıştı. Kuzeninin onu hangi nedenlereddebileceğini kavrayamayacak kadar çok beğeniyordukendini; gururu yaralandıysa da başka bir acı çekmiyordu.Elizabeth'e gayet hayali bir ilgi duyuyordu; annesininazarlarını hak ediyor olması olasılığı herhangi bir pişmanlıkduymasını engelliyordu.

Aile bu kargaşa içindeyken Charlotte Lucas o günüonlarla geçirmeye geldi. Holde Lydia tarafından karşılandı;Lydia kendini ona doğru atıp yarı fısıltı içinde haykırdı,"Geldiğine sevindim, çünkü burada acayip eğlence var! –Bilbakalım ne oldu bu sabah? –Mr Collins Lizzy'ye evlenmeteklif etti, Lizzy de istemem dedi."

Charlotte'un cevap vermesine kalmadan Kitty de aynıhaberleri vermek için yanlarına geldi; Mrs. Bennet'ın tekbaşına oturduğu kahvaltı odasına girmeleriyle Mrs. Bennet'ınkonuyu açması ve Miss. Lucas'dan hallerine acıyıp arkadaşı

Page 147: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Lizzy'yi tüm ailesinin dileklerine uymaya ikna etmesiniistemesi bir oldu. "Lütfen konuş, sevgili Miss. Lucascığım,"diye ekledi kederli bir tonda, "kimse benden yana değil,kimse benim tarafımı tutmuyor, bana zalimlik ediyorlar,kimse sinirlerimi düşünmüyor."

Charlotte'un cevabı Jane'le Elizabeth'in girişiyleengellendi.

"Ay işte geliyor," diye devam etti Mrs. Bennet, "bakzerrece umurunda değil; sanki York'dayız da bizi görmüyor,bildiğini okuyor. –Ama sana söyleyeyim, Lizzy hanım –hertalibini böyle reddetmeye devam edersen koca yüzügöremezsin –bilmem kim bakacak sana baban öldüğü zaman.–Benim sana bakacak halim yok –o yüzden uyarıyorum seni.–Bu günden itibaren seninle işim bitmiştir. –Sanakütüphanede dedim, değil mi, bir daha seninlekonuşmayacağım diye, gör bak nasıl sözümde duruyorum.Ben nankör evlatla konuşmam. –Bana kalsa kimseylekonuşmam ya. Benim gibi sinir şikâyeti olan insanlarkonuşmaya meyyal olmazlar. Bir ben bilirim neler çektiğimi.Derdini söylemeyenin acıyanı da olmazmış."

Kızları sessizlik içinde bu yakarışı dinlediler, onunlakonuşmaya ya da onu yatıştırmaya çalışmanın sadecerahatsızlığını artıracağını bildikleri için. Mrs. Bennet söylendide söylendi, kimse müdahale etmedi, ta ki Mr. Collinsyanlarına gelinceye kadar; her zamankinden daha kasıntılı birhavayla içeri giren Mr. Collins'i görünce Mrs. Bennet kızlara,"Şimdi hepiniz dilinizi tutun ve bırakın Mr. Collins'le benbaşbaşa küçük bir sohbet edelim."

Page 148: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth sessizce odadan çıktı, Jane ve Kitty onu takipetti, ama Lydia yerinde kaldı, duyabileceği her şeyi duymayakararlı bir halde; Charlotte önce etraflı bir biçimde onun veailesinin hatırını soran Mr. Collins'in ilgisi nedeniyle, sonrada küçük bir meraktan orada kaldı ve pencereye yürüyüpduymuyormuş gibi yaparak merakını giderdi. Izdıraplı birsesle Mrs. Bennet beklenen konuşmaya şöyle başladı: –"Ah,Mr. Collinsciğim!"

"Sevgili madam," diye cevap verdi Mr. Collins, "bukonuda ebediyen sessizliğimizi koruyalım. Kızınızındavranışını kınamak," diye devam etti hemen sonra,hoşnutsuzluğunu vurgulayan bir sesle, "bana düşmez.Beklenmedik felaketleri tevekkülle karşılamak hepimizinvazifesidir; genç yaşta yükselme kısmetine sahip olmuşbenim gibi bir genç adamın bilhassa vazifesidir; ben detevekkül etmiş bulunuyorum. Güzel kuzenim uzattığım elitutma şerefini bahşetseydi duyacak olduğum mutluluktanşüphe ettiğim için değil; şunu sık sık tespit etmişimdir,tevekkül, yoksun bırakıldığımız bir güzellik gözümüzdekideğerini kaybetmeye başladığı zaman harikulade bir hal alır.Umarım kızınızla ilgili taleplerimi şahsınızdan ve Mr.Bennet'dan etkinizi benim lehime devreye sokmanızı ricaetme nezaketini göstermeden geri çektiğim için ailenizesaygısızlık yaptığımı düşünmezsiniz. Korkarım red cevabınısizin değil kızınızın ağzından almayı kabul etmiş olmam hoşolmayabilir. Ama hepimiz hata yapabiliriz. Bütün meseleboyunca kesinlikle çok iyi niyetliydim. Amacım, tümailenizin faydalanmasına da dikkat ederek, kendime şefkatlibir hayat arkadaşı bulmaktı; eğer yakışıksız bir davranışımolduysa sizden özür dilerim."

Page 149: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XXI

Mr. Collins'in teklifiyle ilgili tartışma artık bitmişsayılırdı; Elizabeth'e sadece tartışmanın haliyle yol açtığı cansıkıntısına ve arada bir annesinin huysuz azarlarına katlanmakkalıyordu. Beyefendinin kendisine gelince, onun duygularıutanç ya da keder ya da Elizabeth'ten kaçmaya çalışmakşeklinde değil soğuk tavırlar ve öfkeli sessizlik şeklindeifadesini buluyordu. Elizabeth'le hemen hiç konuşmadı; gayetfarkında olduğu azimli övgüleri günün geri kalanında Miss.Lucas'a yöneldi; Miss. Lucas'ın nezaket gösterip onudinlemesi herkesi, bilhassa arkadaşını epeyce rahatlattı.

Ertesi sabah Mrs. Bennet'ın keyifsizliğine de hastalığınada rahatlama getirmedi. Mr. Collins de aynı kızgın kibir haliiçindeydi. Elizabeth öfkesinin ziyaretini kısaltabileceğiniummuştu, ama planları hiçbir şekilde etkilenmişgörünmüyordu. Cumartesi gideceğini söyleyip durmuştu, vehâlâ Cumartesi'ye kadar kalmak niyetindeydi.

Kahvaltıdan sonra kızlar Mr. Wickham'ın dönüpdönmediğini sormak ve Netherfield balosundaki yokluğunaağıt yakmak için Meryton'a yürüdüler. Mr. Wickhamkasabaya girdikleri zaman onlara katıldı ve teyzelerinin evinekadar onlara eşlik etti; evde Mr. Wickham'ın üzüntüsü vekederi ve herkesin merakı etraflıca konuşuldu. –Yalnız,Elizabeth'e, katılmaması gerektiğine kendisinin kararverdiğini açıkladı.

Page 150: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Zaman yaklaştıkça," dedi, "Mr. Darcy'ylekarşılaşmamanın daha iyi olacağını hissettim; –onunla okadar saat aynı odada, aynı toplulukta olmakdayanabileceğimden fazla olabilir, benden çok başkalarınırahatsız edebilecek sahneler meydana gelebilirdi."

Elizabeth tedbirli davranmasını gayet olumlu karşıladı;dönüşte Wickham'la başka bir subay onlara Longbourn'akadar eşlik ettikleri için meseleyi ayrıntılı olarak konuşacakve birbirlerine bol bol iltifat edecek zaman buldular; yürüyüşsırasında Wickham onunla özel olarak ilgilendi. Onlara eşliketmesi iki kat sevindiriciydi; bir kere, Elizabeth bu hareketinona yöneltilmiş bir iltifat olduğunu hissediyordu, sonra daWickham'ı anne babasıyla tanıştırmak için iyi bir fırsattı.

Dönüşlerinden hemen sonra Miss. Bennet'a mektup geldi;Netherfield'den geliyordu ve hemen açıldı. Zarfta kibar,küçük, kaliteli bir kâğıt vardı, bir bayanın özenli, akıcıelyazısıyla kaplanmıştı; Elizabeth mektubu okurken ablasınınyüzünün değiştiğini hissetti ve belli yerlere takıldığını gördü.Jane çok geçmeden kendini topladı, mektubu kaldırdı, herzamanki neşesiyle konuşmaya katılmaya çalıştı; amaElizabeth ortada, dikkatini Wickham'dan bile uzaklaştıran birendişe hissetti; Wickham'la arkadaşı kalkar kalkmaz Janebakışlarıyla onu arkasından üst kata gelmeye çağırdı. Kendiodalarına girdikleri zaman Jane mektubu çıkarıp şöyle dedi,"Caroline Bingley'den geliyor; yazdıkları beni çok şaşırttı.Hepsi Netherfield'den ayrılmış, şehre gidiyorlarmış –dönmeye de niyetleri yokmuş. Dinle bak ne diyor."

İlk cümleyi yüksek sesli okudu; kardeşlerinin arkasındanhemen şehre gitmeye karar verdiklerini ve o akşam yemeği

Page 151: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Hurst'ün oturduğu Grosvenor street'te yemeyiplanladıklarını bildiriyordu. Gerisi şu kelimelerleanlatılıyordu: "Arkadaşlığınız dışında Hertfordshire'debıraktığım hiçbir şeyi özleyeceğimi sanmıyorum; ama keyifliberaberliğimizi ileride bir gün tekrar tekrar tadacağımızı vebu arada ayrılık acısını sık ve samimi mektuplarlaazaltabileceğimizi umuyorum. Bu konuda size güveniyorum."Bu cömert ifadeleri Elizabeth kuşku dolu bir sakinlikledinledi; gidişlerindeki anilik onu şaşırttıysa da arkalarındanhayıflanacak bir şey görmüyordu: Netherfield'de olmamalarıMr. Bingley'nin orada olmasını önleyecek diye bir şey yoktu;arkadaşlıklarını kaybetmeye gelince de, inanıyordu ki, Janebunu düşünmeyi bırakıp Mr. Bingley'nin arkadaşlığınabakmalıydı.

"Şanssızlık," dedi kısa bir suskunluktan sonra,"arkadaşlarını gitmeden görebilsen iyiydi. Ama Miss.Bingley'nin beklediği ilerideki bir günün tahmininden dahaçabuk gelmesini, arkadaş olarak tattığınız beraberliğinkızkardeş olarak daha sağlam şekilde yenilenmesini umutedemez miyiz? Onlar Mr. Bingley'yi Londra'da tutamazlar."

"Caroline aileden hiç kimsenin bu kış Hertfordshire'edönmeyeceğini söylüyor üstüne basa basa. Sana okuyayım:–

" 'Kardeşim dün bizden ayrılırken Londra'ya gitmesinigerektiren işin üç dört gün içinde halledilebileceğinidüşünüyordu; ama şimdi bunun mümkün olmadığınıbildiğimiz, aynı zamanda Charles'ın şehre inince dönmekbilmeyeceğine de inandığımız için, boş saatlerini rahatsız birotelde geçirmek zorunda kalmasın diye arkasından gitmeyekarar verdik. Zaten tanıdıklarımın çoğu kış için oraya

Page 152: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gelmişler; keşke sen de, sevgili arkadaşım, bize katılmayaniyetlensen –ama bundan umutlu değilim. Bütün içtenliğimleChristmas'ın Hertfordshire'e ve sana her zamanki gibi neşegetirmesini ve hayranlarının seni yoksun bıraktığımız üçarkadaşının kaybını hissetmeni önlemesini dilerim.' "

"Belli ki," diye ekledi Jane, "bu kış geri dönmeyecek."

"Tek belli olan şu, Miss. Bingley döneceğini söylemiyor."

"Niye öyle düşünüyorsun? Onun kararı olmalı. Adamkendinin efendisi. Ama henüz hepsini duymadın. Benibilhassa yaralayan bölümü okuyacağım sana. Sendensaklayacak bir şeyim yok.

" 'Mr Darcy kızkardeşini görmek için sabırsızlanıyor;doğrusunu istersen onu görmek konusunda biz de Mr.Darcy'den daha az istekli değiliz. Bana göre GeorgianaDarcy'nin güzellikte, zerafette ve yetenekte eşi benzeriyoktur; Louisa'ya ve bana esinlediği sevgi daha da ilginç birhal aldı çünkü bundan sonra kızkardeşimiz olacağını umutediyoruz. Sana bu konudaki duygularımdan daha öncebahsettim mi bilmiyorum; ama sana duygularımı açmadanburadan ayrılmayacağım, ve eminim sen de makul olduklarınıdüşüneceksin. Kardeşim ona zaten alabildiğine hayran; şimdionu en yakın ortamda sık sık görme şansı bulacak; onunakrabaları da tıpkı bizler gibi bu beraberliği arzu ediyorlar;kardeşim diye söylemiyorum, ama Charles her kadının kalbinikazanabilecek çapta biridir. Bütün koşullar bir ilişkinin lehineolunca, ortada bir engel de olmayınca, birçok kişininmutluluğunu temin edecek bir olayı umut etmekte, sevgiliJane, yanılıyor olabilir miyim?'

Page 153: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ya bu cümleye ne diyorsun, sevgili Lizzy?" dedi Jane,mektubu bitirirken. "Gayet açık değil mi? Caroline'in benikızkardeşi olarak istemediğini de umut etmediğini de açıkçasöylemiyor mu? kardeşinin kayıtsızlığından gayet emin; onaolan duygularımdan şüpheleniyorsa bile beni (nazikçe!)dikkatli olmam için uyarıyor. Bu konunun başka bir yorumuolabilir mi?"

"Evet olabilir; çünkü benimki tamamen farklı. –Dinleyecek misin?"

"Büyük bir istekle."

"Birkaç kelimeyle söyleyeceğim. Miss. Bingleykardeşinin sana aşık olduğunu görüyor ve onu Miss. Darcy ileevlendirmek istiyor. Onu orada tutmak niyetiyle peşindenşehre gidiyor, seni de adamın seni umursamadığına iknaetmek istiyor."

Jane başını salladı.

"Gerçekten, Jane, bana inanmalısın. –Sizi birlikte görenhiç kimse onun sevgisinden kuşku duyamaz. Eminim Miss.Bingley de duyamaz. O kadar aptal olamaz. Mr. Darcy'ninona yarısı kadar aşık olduğunu görebilseydi çoktan gelinliğinisipariş ederdi. Ama durum şöyle: –Onlar için yeterince zenginya da yeterince gösterişli değiliz; Miss. Darcy'yi kardeşinealmak istiyor çünkü arada bir evlilik olunca ikinci evliliğibaşarmak daha kolay olur sanıyor, ki kısmen haklı olabilir,hatta başarılı da olabilirdi ortada Miss. de Bourgh engeliolmasaydı. Ama, sevgili Jane, Miss. Bingley sana kardeşiMiss. Darcy'yi çok beğeniyor dedi diye Mr. Bingley'nin senin

Page 154: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

üstünlüğüne Salı günkü ayrılışınız sırasındakinden daha azdeğer verdiğine ya da kızın onu sana âşık olmak yerinearkadaşına âşık etmeye gücünün yeteceğine inanamazsın."

"Miss. Bingley hakkında benzer düşüncelerimiz olsaydı,"diye cevapladı Jane, "bu açıklamaların beni hayli rahatlatırdı.Ama temelde bir hata olduğunu biliyorum. Caroline bile bilekimseyi kandıramaz; bu durumda tüm umabileceğim kendinialdatıyor olması."

"Bu doğru. –Daha doğru bir fikir ortaya atamazdın, benimfikrim seni rahatlatmadığına göre. Ne olursa olsun, onunkendini kandırdığına inan. Ona karşı görevini yaptın; artıküzülme."

"Ama sevgili kardeşim, bütün kızkardeşlerinin vedostlarının başkasıyla evlensin istediği bir adamı kabul edereken iyi ihtimalle bile mutlu olabilir miyim?"

"Karar vermek sana düşüyor," dedi Elizabeth; "etraflıcadüşünüp de iki kızkardeşini hayal kırıklığına uğratmanınüzüntüsü onun karısı olmanın mutluluğundan daha ağırbasıyorsa o zaman onu reddetmeni tavsiye ederim."

"Nasıl böyle konuşabiliyorsun?" dedi Jane, belli belirsizgülümseyerek. "Biliyorsun ki onlar onaylamazlarsa çoküzülürüm ama bir dakika tereddüt etmem."

"Bence de etmezsin; hal böyleyse durumun o kadar daacıklı değil."

Page 155: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ama bu kış geri dönmezse, seçim yapmama gerekkalmayacak. Altı ayda bin tane şey olur!"

Bir daha dönmeme düşüncesini Elizabeth hiç ciddiyealmadı. Bunun sadece Caroline'in çıkarcı dileklerinin biriması olduğuna inanıyordu ve bu dileklerin, açık ya daincelikli biçimde ifade edilmiş de olsalar herkesten o denlibağımsız görünen öyle bir genç adamı etkileyebileceğine enküçük ihtimal vermiyordu.

Elizabeth ablasına olanca ikna ediciliğiyle konuyla ilgilidüşüncelerini açıkladı ve çok geçmeden yarattığı mutlu etkiyigörme zevkini tattı. Jane'in tabiatı kederlenip kalmayaeğilimli değildi; arada bir sevgi kuşkusu umuda engel olduysada, Bingley'nin Netherfield'e döneceği ve kalbinin tümdileklerine cevap vereceği konusunda giderek umutlandı.

Mrs. Bennet'a sadece ailenin gidişinin söylenmesine,adamın davranışından paniğe kapılmasına yol açılmamasınakarar verdiler; ama bu kısmi bilgi bile Mrs. Bennet'ın fecicanını sıktı; tam da öyle yakınlaştıkları sırada hanımlarınçekip gitmesi büyük şanssızlık diye söylendi durdu. Yine de,yakınması bittikten sonra, çok geçmeden, Mr. Bingley'nin pekyakında geleceğini ve pek yakında Longbourn'da yemekyiyeceğini düşünerek avundu; sonuç olarak, sadece aileyemeğine davet edildiyse de çifte menü hazırlamasıgerekeceğini söyleyerek neşelendi.

Page 156: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XXII

Bennetlar akşam yemeği için Lucaslar'a söz vermişlerdi;yine günün büyük bölümü boyunca Miss. Lucas nezaketgösterip Mr. Collins'i dinledi. Elizabeth bir fırsat bulduğundaona teşekkür etti. "Sayende oyalanıyor," dedi, "sana bununiçin minnettarım." Charlotte işe yaramaktan memnunolduğunu, biraz zaman harcamanın ödülünü fazlasıylaaldığını söyleyerek arkadaşını rahatlattı. Bu çok dostçaydı;ama Charlotte'un nezaketi Elizabeth'in düşündüğünden dahaileriye gitti; –amacı sadece Mr. Collins'in ilgisini kendisineçekerek Elizabeth'i karşılık vermek zorunda kalmaktankurtarmaktı. Miss. Lucas'ın planı buydu ve görünüşte öyle işeyaradı ki geceleyin ayrıldıkları zaman, Mr. CollinsHertfordshire'den o kadar çabuk ayrılacak olmasa Miss.Lucas başarısından neredeyse emin olacaktı. Ama bu noktadaMr. Collins'in ateşli ve bağımsız karakterini hesaba katamadı;çünkü karakteri onun ertesi sabah Longbourn Konağı'ndanhayranlık verici bir gizlilikle kaçıp kendini Lucas Köşkü'ne,Miss. Lucas'ın ayaklarının dibine atmasını sağladı.Kuzenlerine görünmemeye dikkat etmişti, çünkü gittiğinigörürlerse amacını tahmin edeceklerini düşünüyordu vebaşarısı kesinleşinceye kadar girişimi bilinsin istemiyordu;gerçi kendini hemen hemen güvende hissediyordu, ki hakkıda vardı, çünkü Charlotte oldukça cesaret verici davranmıştı,ama Çarşamba günkü maceradan sonra nispeten çekingendi.Yine de gayet gurur okşayıcı bir tarzda karşılandı. Eve doğruyürürken Miss. Lucas onu üst kat penceresinden gördü veraslantıymış gibi yaparak hemen onu yolda karşılamaya çıktı.

Page 157: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Ama onu orada öyle güçlü bir aşkın ve öyle güzel sözlerinbeklediğini ummaya cesaret edemezdi.

Mr. Collins'in uzun söylevlerinin izin verdiği kısa süreleriçinde aralarındaki her şey ikisini de tatmin edecek şekildehalledildi; eve girerlerken Mr. Collins ondan onu dünyanın enmutlu erkeği yapacak günü belirlemesini istedi; gerçi böylebir karar için acele edilmemesi gerekiyordu, ama genç hanımonun mutluluğuyla oynamak niyetinde değildi. Tabiatın onabağışladığı ahmaklık, kur yapma tarzını da bir kadının devametsin istemesini sağlayabilecek her cazibeye karşı korumuştu;onu saf ve çıkarsız evlilik arzusundan ötürü kabul eden Miss.Lucas o evliliğin ne kadar çabuk elde edildiğine aldırmıyordu.

Sir William ve Lady Lucas hızla onayları alınmak içinziyaret edildiler; onay neşe dolu çabuklukla verildi. Mr.Collins'in mevcut şartları onu, pek bir çeyiz veremeyeceklerikızları için gayet uygun bir koca adayı yapıyordu; hem,gelecekte zengin olma ihtimali hayli yüksekti. Lady Lucasmeselenin daha önce uyandırdığından daha fazla bir ilgiylehemen Mr. Bennet'ın daha kaç sene yaşayacağınıhesaplamaya başladı; Sir William da Mr. Collins Longbournmülkünün sahibi olduğu zaman onun da karısının da St.James'de boy göstermelerinin gayet uygun olacağını kesingörüşü olarak ifade etti. Kısaca bu olay bütün aileyi sevinceboğdu. Küçük kızlar öbür türlü mümkün olacağından bir ikiyıl daha erken ortaya çıkabilecekleri umuduna kapıldılar;oğlanlar da Charlotte'un evde kalacağı korkusundankurtuldular. Charlotte ise daha sakindi. Amacına ulaşmıştı vebunu değerlendirecek zamanı da olmuştu. Düşünceleri genelolarak tatmin ediciydi. Mr. Collins, elbette, ne akıllı uslu ne

Page 158: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

de sevimliydi; sohbeti korkunçtu; ona olan bağlılığı dauyduruk olmalıydı. Ama yine de kocası olacaktı. Erkeklerleya da karı koca bağıyla ilgili büyük hayaller kurmadan,evliliği her zaman amaç edinmişti; evlilik ufak bir çeyizi olaniyi eğitimli genç kadınlar için tek onurlu çözümdü vemutluluk garantisi olmasa bile yokluktan en makul korunmayolları olmalıydı. Bu korunmayı şimdi elde etmişti; yirmiyedi yaşında ve güzellikten yoksun olduğu için bunun bir şansolduğunu biliyordu. Meselenin en sevimsiz yanı ElizabethBennet'ı şaşırtma olasılığıydı ki onun arkadaşlığına herkestençok değer verirdi. Elizabeth hayret edecek ve muhtemelenonu suçlayacaktı; kararı değişmeyecekti gerçi, ama böyle birşaşkınlık karşısında duyguları incinecekti. Ona haberi kendisivermeye karar verdi ve Mr. Collins'e akşam yemeği içinLongbourn'a döndüğü zaman olanlar hakkında aileden hiçkimseye tek kelime etmemesini tembihledi. Elbette gizliliksözü can-ı gönülden verildi, ama tutulması kolay olmayacaktı;uzun yokluğunun yarattığı merak dönüşünde öyle doğrudansorular ortaya çıkardı ki cevap vermemek için epey kıvrakolmak gerekiyordu; ayrıca, bir yandan utkulu aşkını ilanetmek için de yanıp tutuştuğu için kendisiyle epey mücadeleetmek zorunda kaldı.

Sabahleyin yola aileden kimseyi göremeyecek kadarerken çıkacağı için vedalaşma töreni hanımlar gece içinçekilirlerken yapıldı; Mrs. Bennet müthiş kibarlık vecömertlikle onu işleri izin verdiğinde tekrar Longbourn'dagörmekten ne kadar mutlu olacaklarını söyledi.

"Sevgili madam," diye cevapladı, "bu davet bilhassa onurverici, çünkü ben de bunu bekliyordum; ilk fırsatta davetinize

Page 159: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

cevap vereceğimden emin olabilirsiniz."

Hepsi şaşırdılar; o kadar hızlı bir dönüş istemeyen Mr.Bennet hemen lafa girdi–

"Ama burada Lady Catherine'i gücendirme tehlikesi yokmu, beyefendi? Haminizi darıltmak riskine girmektenseakrabalarınızı ihmal etmeniz daha iyi."

"Sayın beyefendi," diye cevapladı Mr. Collins, "bu dostçatavsiyeniz için bilhassa minnettarım; lady hazretlerindenicazet almadan zaten öyle önemli bir adım atmayacağımagüvenebilirsiniz."

"Ne kadar dikkatli olsanız azdır. Onun canını sıkmayın dane yaparsanız yapın; baktınız ki bize tekrar gelmeniz riskliolacak, ki bana kalırsa öyle olacak, paşa paşa evinizde oturun,bizim gücenmeyeceğimize de emin olun."

"İnanın bana, sayın beyefendi, minnettarlığım bu sevecenalakanızla kat kat arttı; bunun için ve Hertfordshire'dekimisafirliğim sürecince gösterdiğiniz tüm anlayış için bendenhemencecik teşekkür mektubu alacağınıza emin olun. Güzelkuzenlerime gelince, gerçi yokluğum bunu gerekli kılacakkadar uzun sürmez ama, onlara sağlık ve mutluluk dilemekisterim, tabii kuzenim Elizabeth de dahil olmak üzere."

Gerekli kibarlıklardan sonra hanımlar çekildiler; çabucakgeri dönmeyi düşündüğü için hepsi aynı ölçüde şaşırmıştı.Mrs. Bennet bundan küçük kızlarından birine yönelmeyidüşündüğü sonucunu çıkarmayı tercih etti; Mary onu kabuletmeye ikna edilebilirdi. Mary onun özelliklerine

Page 160: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

diğerlerinden daha fazla değer vermişti; düşüncelerindeMary'ye ilginç gelen bir sağlamlık vardı, ve onu kendisi kadarzeki bulmuyorduysa da, onu örnek alıp okumaya, kendisinigeliştirmeye yönlendirebilir ve gayet makul bir hayat arkadaşıhaline gelebilir diye düşünüyordu. Ama ertesi sabah, bu türtüm umutlar yok oldu gitti. Kahvaltıdan hemen sonra Miss.Lucas uğradı ve baş başa otururlarken Elizabeth'e önceki günolanları anlattı.

Mr. Collins'in kendisini arkadaşına âşık sanma ihtimalison bir iki gün içinde Elizabeth'in aklına gelmişti; amaCharlotte'un ona cesaret vermesi kendisinin cesaret vermesikadar uzak bir ihtimal gibi görünmüştü; sonuçta duyduğuşaşkınlık nezaket kurallarını aşacak kadar büyük oldu veelinde olmadan bağırdı–

"Mr. Collins'le mi nişanlandın! Sevgili Charlotte, –imkânsız!"

Miss. Lucas'ın hikâyesini anlatırkenki sakin yüzü böyledoğrudan bir ayıplamayla karşılaşınca geçici bir moralbozukluğuna büründü; gerçi, beklediğinden daha fazladeğildi, o yüzden çabuk toparlandı ve sakince cevap verdi–

"Niye şaşırdın, sevgili Eliza? –Mr Collins senin beğeninikazanamadı diye hiçbir kadının beğenisini kazanamaz mısanıyorsun?"

Ama artık Elizabeth kendini toparlamıştı, ve ciddi birçaba göstererek, makul bir samimiyetle, Miss. Lucas'ıilişkilerinin çok memnuniyet verici olduğunu düşündüğüne,

Page 161: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ona hayal edilebilecek tüm mutlulukları dilediğineinandırmayı başardı.

"Neler hissettiğini anlayabiliyorum," diye cevapladıCharlotte, –"şaşırmış olmalısın, çok şaşırmış –daha geçen günMr. Collins seninle evlenmek istiyordu. Ama her şeyi baştandüşünecek zamanın olunca umarım sen de kararımdan benimkadar memnun olursun. Ben romantik değilimdir, bilirsin; hiçolmadım. Tüm istediğim rahat bir ev; Mr. Collins'inkarakterini, bağlantılarını, hayat şartlarını düşününce onunlamutlu olma şansımın evliliğe adım atan herkesinövünebileceği kadar yüksek olduğuna inanıyorum."

Elizabeth, "Kuşkusuz," diye sakince cevap verdi –ve tuhafbir sessizlikten sonra ailenin diğer üyelerinin yanına döndüler.Charlotte fazla kalmadı; Elizabeth duydukları üzerindedüşüncelere daldı. Böyle uygunsuz bir evlilik fikrini içinesindirmesi uzun zaman aldı. Mr. Collins'in üç gün içinde ikievlilik teklifi yapmasının garipliği şimdi kabul edilmişolmasıyla karşılaştırılınca bir hiçti. Elizabeth Charlotte'unevlilik fikrinin pek onunkine benzemediğini her zamansezmişti, ama iş karar vermeye gelince tüm iyi duygularıdünyevi rahatlığa feda edeceğine inanamazdı. Mr. Collins'inkarısı Charlotte, ne küçük düşürücü bir resim! –Ve kendiniküçülten ve gözünden düşmüş arkadaş acısına o arkadaşınseçtiği hayatta doğru dürüst mutlu olamayacağını bilmeninüzüntüsü eklendi.

Page 162: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XXIII

Elizabeth annesi ve kızkardeşleriyle oturmuş, duyduğuşeyleri düşünüyor, bunları açıklamaya yetkisi olup olmadığınakarar vermeye çalışıyordu ki Sir William Lucas kendisi geldi;nişanını aileye bildirsin diye kızı tarafından gönderilmişti.Aileler arasındaki akrabalık olasılığı nedeniyle onlara iltifatlarederek, kendisiyle de gururlanarak meseleyi açtı –hayretetmekle kalmayan, aynı zamanda kulaklarına inanamayan birdinleyici kitlesine; öyle ki Mrs. Bennet kibarlığı aşan birinatla yanılıyor olması gerektiğini söyledi; her zaman şomağızlı ve sık sık nezaketsiz davranan Lydia ise avazı çıktığıkadar bağırdı–

"Aman Tanrım! Sir William, nasıl böyle bir hikâyeuydurursunuz? Mr. Collins'in Lizzy'yle evlenmek istediğinibilmiyor musunuz?"

Saraylı kibarlığından daha az hiçbir şey bu muameleyiöfkelenmeden karşılayamazdı; ama Sir William'ın terbiyesihepsine dayanmasını sağladı; verdiği bilginin doğruluğunuteyit etmeye yanaşmadı ama, tüm kabalıklarını gayet sabırlıbir soylulukla dinledi.

Adamcağızı böyle sevimsiz bir durumdan kurtarmanınona düştüğünü hisseden Elizabeth öne çıkıp daha önceCharlotte'un kendisinden öğrendiğini söyleyerek haberidoğruladı; annesiyle kızkardeşlerinin hayret çığlıklarına sonverme çabası içinde Sir William'a tebriklerini hararetle ifadeetti; Jane de hemen ona katıldı ve evliliğin vaad ettiği

Page 163: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

mutluluğa, Mr. Collins'in harikulade karakterine veHunsford'ın Londra'ya yakınlığına dair çeşitli sözlersöylediler.

Mrs. Bennet aslında Sir William orada olduğu sürece fazlabir şey söyleyemeyecek kadar yenik düşmüştü; ama o gidergitmez duyguları hızla boşaldı. İlk olarak, meseleye zerreceinanmamakta ısrar etti; sonra, Mr. Collins'in kandırıldığınakarar verdi; derken, birlikte asla mutlu olamayacaklarınısavundu; nihayet, sözün bozulabileceğini söyledi. Aslındatüm söylediklerinden iki şey ortaya çıkıyordu: birincisi, tümmenfurluğun asıl sebebi Elizabeth'di; ikincisi de, herkesbizzat onu, Mrs. Bennet'ı barbarca kullanmıştı: günün gerikalanında bu iki nokta üzerinde durdu. Hiçbir şey onuyatıştıramadı, teselli edemedi. Kederi gün bitince de bitmedi.Elizabeth'e azarlamadan bakabilmesi için bir hafta, SirWilliam ya da Lady Lucas'la kabalık etmeden konuşabilmesiiçin bir ay, kızlarını bağışlayabilmesi içinse aylar geçmesigerekti.

Mr. Bennet'ın meseleyle ilgili duyguları çok dahadurgundu; gördüğü kadarıyla gayet makul bir durumdu; dediki, aklı başında biri olduğunu sandığı Charlotte Lucas'ın karısıkadar aptal, kızından ise daha aptal olduğunu görmek onumemnun etmiş!

Jane beraberliğe biraz şaşırdığını itiraf etti; amaşaşkınlığından değil de ikisinin mutluluğu için samimidileklerinden söz etti; Elizabeth bile onu meseleyi imkânsızbulmaya ikna edemedi. Kitty ve Lydia Miss. Lucas'ıkıskanmaktan uzaktılar, çünkü Mr. Collins sadece bir din

Page 164: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

adamıydı; mesele onları Meryton'da yayılacak bir haberkırıntısı olmak dışında ilgilendirmedi.

Lady Lucas kızının iyi evlilik yapmasının keyfini Mrs.Bennet'ın başına kakarak zafer duygusunun tadınıçıkarmaktan geri kalmadı; ne kadar mutlu olduğunu söylemekiçin Longbourn'u her zamankinden daha sık ziyaret etti, oysaMrs. Bennet'ın ekşi bakışları ve huysuz cevapları mutluluğuyok etmeye yeterdi.

Elizabeth'le Charlotte arasında ikisini de konu hakkındasessiz tutan bir gerginlik vardı; Elizabeth aralarında bir dahagerçek güven olamayacağını hissediyordu. Charlottekonusundaki hayal kırıklığı ablasına daha sevecen bir gözlebakmasını sağladı; ablasının dürüstlüğü ve zevki hakkındakigörüşlerinin asla sarsılmayacağına emindi ve onun mutluluğuiçin günden güne daha çok endişe ediyordu, Bingley gideli birhafta olduğu ve dönüşüyle ilgili hiçbir haber alınmadığı için.

Jane Caroline'in mektubuna hemen cevap yazmıştı vetekrar mektup almayı umabileceği zaman dolsun diyebekliyordu. Mr. Collins'in söz verilen teşekkür mektubu Salıgünü geldi; babalarına hitaben ve ailenin yanında oniki aykalmışçasına ciddi bir minnettarlıkla yazılmıştı. Böylecevicdanını rahatlattıktan sonra sevgili komşuları Miss. Lucas'ınkalbini kazanmış olmaktan duyduğu mutluluğu coşkuluifadelerle anlatıyor, sonra da sadece onu tekrar görebilmekamacıyla, kendisine yapmış bulundukları nazik daveti kabuletmeye hazır olduğunu, bir dahaki Pazartesi günü dönmeyiumduğunu açıklıyordu; Lady Catherine, diye devamediyordu, evliliğini öyle yürekten onaylamış ki bir an önceolsun bitsin istiyormuş, kendisi de sevgili Charlotte'unun onu

Page 165: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dünyanın en mutlu erkeği yapacak daha erken bir günseçmeye itirazı olmayacağına inanıyormuş.

Mr. Collins'in Hertfordshire'e dönüşü Mrs. Bennet içinartık keyif vesilesi değildi. Aksine, bundan kocası gibiyakınmaya başladı. –Lucas Köşkü'ne gitmek yerineLongbourn'a gelmesi çok tuhaftı; ayrıca çok uygunsuz ve sonderece rahatsız ediciydi. –Sağlığı öyle gelgitliyken evdemisafir olmasından nefret ederdi; üstelik, âşıklar dünyanın enaksi insanları olurlardı. Böyle yakınıyordu Mrs. Bennet mırılmırıl, ve yakınması sadece Mr. Bingley'nin uzayanyokluğunun yarattığı daha büyük sıkıntıya teslim oluyordu.

Ne Jane ne de Elizabeth bu konuda rahattılar. Günlergünleri kovaladı ondan hiçbir haber getirmeden; sadeceMeryton'da bir söylenti çıktı kış boyunca Netherfield'e birdaha gelmeyecekmiş diye; bu söylenti Mrs. Bennet'ı çiledençıkarttı, yalanın bu kadarı da olmaz diye verip veriştirdi.

Elizabeth bile korkmaya başladı –Bingley'nin kayıtsızolduğundan değil –ama kızkardeşleri onu uzak tutmayıbaşaracaklar diye. Jane'in mutluluğu için öylesine yıkıcıolacak, aşığının güvenilirliğine de zarar verecek bu fikri kabuletmeye yanaşmasa da, sık sık ortaya çıkmasına engel olamadı.Bingley'nin iki duygusuz kızkardeşinin ve moral bozucuarkadaşının ortak çabaları Miss. Darcy'nin cazibesi veLondra'nın eğlenceleriyle birleşince bağlılığının gücünebaskın gelebilir diye korkuyordu.

Jane'e gelince, onun bu belirsizlik altındaki korkusu,elbette, Elizabeth'inkinden daha acı doluydu; ama hislerinisaklamak arzusundaydı; o yüzden Elizabeth'le aralarında

Page 166: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

konuya hiç değinilmiyordu. Ama böyle bir hassasiyetannesini etkilemediği için onun Bingley'den bahsetmediği, nezaman gelecek diye sabırsızlandığını ifade etmediği, hattaJane'i eğer geri dönmezse kendini aldatılmış hissedeceğiniitiraf etmesi için sıkıştırmadığı bir saat geçmiyordu. Busaldırılara karşı sakin kalabilmek için Jane'in tüm uysallığınıkullanması gerekiyordu.

Mr. Collins tam dediği gibi bir dahaki Pazartesi günüdöndü, ama Longbourn'da bu kez ilk gelişindeki gibiihtimamla karşılanmadı. Gelgelelim, fazla ilgi aramayacakkadar mutluydu; ve diğerlerinin şansına, cilveleşme işi onlarıMr. Collins'e katlanmaktan büyük ölçüde kurtardı. Mr.Collins her günün büyük bölümünü Lucas Köşkü'nde geçirdive bazen Longbourn'a aile yatmadan önce yokluğu için özürdileyecek zamanı ancak bulacak kadar geç geldi.

Mrs. Bennet gerçekten acınacak haldeydi. Evliliğe ilişkinher ima onu ızdırap içinde bırakıyor ve nereye gitse mutlakabundan bahsedildiğini duyuyordu. Miss. Lucas'ı görmek bileiğrenç geliyordu ona. O evdeki selefi olarak onu kıskanç birtiksintiyle izliyordu. Charlotte onları her görmeye geldiğindeeve ne zaman konacağını hesapladığı kanısına varıyordu; Mr.Collins'le her fısıldaştığında Longbourn mülkündenbahsettiklerine, Mr. Bennet ölür ölmez onu ve kızlarını evdenatmaya karar verdiklerine inanıyordu. Bütün bunlardan acı acıdert yanıyordu kocasına.

"Valla, Mr. Bennet," diyordu, "Charlotte Lucas'ın bu evinhanımı olacağını düşünmek çok zor geliyor; bana evimi zorlaona verdirteceklerini, onun gelip benim yerimi alacağınıdüşünmek, çok zor geliyor!"

Page 167: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hayatım, böyle kederli düşüncelere kapılma. Daha iyişeyler umut edelim. Mesela kendimize bir iyilik yapıp,hayatta kalanın ben olacağımı düşünelim."

Bunlar Mrs. Bennet'ı rahatlatmıyordu; o yüzden, cevapvermek yerine, bildiği gibi devam ediyordu.

"Bütün bu mülkü aldıklarını düşünmeye dayanamıyorum.İpotek olmasa hiç umurumda olmazdı."

"Ne umurunda olmazdı?"

"Hiçbir şey umurumda olmazdı."

"O halde böyle bir duygusuzluğa mecbur kalmıyorsundiye memnun olalım."

"İpotekle ilgili hiçbir şeye memnun olamam, Mr. Bennet.İnsan hangi vicdanla bir evi kendi kızlarından başkasına mirasbırakabilir, anlayamıyorum; hem de Mr. Collins'e –Niyebaşkası değil de o alsın?"

"Kararı sana bırakıyorum," dedi Mr. Bennet.

Page 168: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

İkinci Kitap

Page 169: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm I

Miss. Bingley'nin mektubu geldi ve kuşkuya bir son verdi.İlk cümle kış için Londra'ya yerleştiklerini teyit ediyor veerkek kardeşinin Hertfordshire'deki arkadaşlarına veda edecekzaman bulamadan ayrıldığı için ne kadar üzgün olduğunusöyleyerek bitiyordu.

Umut bitmişti, bütünüyle bitmişti; Jane mektubundevamına bakabildiği zaman yazarın sözde sevgisi dışındaonu rahatlatacak pek bir şey bulamadı. Mektubun büyükbölümü Miss. Darcy'yi övmeye ayrılmıştı. Yine birçokmeziyeti üzerinde duruluyordu; Caroline artan yakınlıklarıylaneşe içinde övünüyor, önceki mektubunda açıklanmışdileklerinin gerçekleşeceğini tahmin etmeye girişiyordu. Yinebüyük bir zevkle erkek kardeşinin Mr. Darcy'nin evindekaldığını yazıyor, Mr. Darcy'nin yeni mobilya almaplanlarından coşkuyla bahsediyordu.

Jane az sonra mektubu Elizabeth'e özetledi; Elizabethbunu sessiz bir öfke içinde dinledi. Kalbi ablası için duyduğuendişeyle ötekilere karşı duyduğu kızgınlık arasındabölünmüştü. Caroline'in, erkek kardeşinin Miss. Darcy'ye ilgiduyduğu iddiasına inanmıyordu. Jane'e gerçekten yakınlıkduyduğundan ise hâlâ şüphe etmiyordu; Mr. Bingley'denhoşlanmaya her zaman eğilim duymuş olsa da onu işgüzararkadaşlarının kölesi yapan ve kendi mutluluğunu onlarınşımarık tercihlerine kurban etmesine neden olan o gevşekliği,o kararsızlığı öfke, hatta nefret duymadan düşünemiyordu.Dahası, kurban edilen sadece kendi mutluluğu olsa dilediği

Page 170: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gibi yapmasına kimsenin itirazı olamazdı, ama ablasınınmutluluğu da söz konusuydu ve buna dikkat etmesi gerekirdi.Kısaca, mesele düşünmekle bitecek gibi değildi. Elizabethbaşka bir şey düşünemiyordu; Bingley'nin ilgisi gerçektentükendi mi yoksa arkadaşlarının müdahalesiyle mi bastırıldı,Jane'in bağlılığının farkında mıydı yoksa gözünden mikaçmıştı; cevap ne olursa olsun, gerçi Bingley hakkındakigörüşü cevaba göre önemli ölçüde değişirdi ama, ablasınındurumu aynı kalıyor, kendisinin huzuru da eşit ölçüde yaraalmış oluyordu.

Jane Elizabeth'e duygularından bahsedecek gücübulabilinceye kadar birkaç gün geçti; ama sonunda, Mrs.Bennet ikisini yalnız bırakınca Netherfield ve sahibiyle ilgilinormalden uzun bir rahatsızlığın ardından, Jane kendinitutamadı ve şöyle dedi,

"Annem de biraz kendini idare etmeyi becerebilse! süreklionun hakkında konuşarak bana nasıl acı çektirdiğini bilmiyor.Ama canımı sıkmayacağım. Nasılsa uzun sürmez. Onuunutacağım ve hepimiz eskisi gibi olacağız."

Elizabeth kuşkulu bir endişeyle ablasına baktı, ama birşey demedi.

"Bana inanmıyorsun," diye haykırdı Jane, hafifçe rengidönerek, "ama inanmaman için neden yok. Tanıdığım en hoşadam olarak anılarımda yaşayabilir, ama hepsi bu. Umutedecek ya da korkacak bir şeyim yok, onu kınamamıgerektirecek bir şey de yok. Çok şükür! Acının o türünüçekmiyorum. Demek ki az bir zaman yetecek. –Elbettedüzelmeye çalışacağım."

Page 171: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Hemen arkasından, daha güçlü bir sesle ekledi, "Şubakımdan rahatım, benim açımdan sadece bir hayal hatasıoldu, ve kendimden başka kimseye zarar vermedi."

"Sevgili Jane!" diye haykırdı Elizabeth, "çok iyisin.Tatlılığın, soyluluğun meleklere layık gerçekten; sana başkane diyebilirim bilmiyorum. Sana hiç adil davranmamışım yada seni hakettiğin kadar sevmemişim gibi geliyor."

Miss. Bennet tüm bu olağanüstü özellikleri ısrarla reddettive övgüyü kızkardeşinin sevecenliğine verdi.

"Hayır," dedi Elizabeth, "bu adil değil. Sen bütündünyanın ahlaklı olduğuna inanmak istiyorsun ve benbirinden kötü bahsedince inciniyorsun. Ben sadece seninmükemmel olduğunu düşünmek istiyorum ve sen buna itirazediyorsun. Benim aşırıya kaçmamdan, senin mutlak iyiniyetliliğine kendimi fazla kaptırmamdan korkma. Gerek yok.Gerçekten sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğumdaha az insan var. Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha daartıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına veakıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olaninancım güçleniyor. Son zamanlarda iki örneğe rastladım;birinin sözünü etmeyeceğim; diğeri Charlotte'un evliliği.Anlaşılır şey değil! neresinden bakarsan bak, anlaşılır şeydeğil!"

"Lizzyciğim, böyle duygulara kapılma. Mutsuz olursun.Mevki ve mizaç farkına yeterince pay vermiyorsun. Mr.Collins'in saygınlığını ve Charlotte'un sağduyulu, istikrarlıkarakterini düşün. Unutma ki Charlotte geniş bir aileyemensup; mali bakımdan gayet uygun bir seçim; hem, herkesin

Page 172: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

iyiliği için, kuzenimize saygı, sıcaklık gibi bir şeylerduyabileceğine inanmalısın."

"Seni memnun etmek için hemen her şeye inanmayaçalışırım, ama böyle bir inancın kimseye faydası olmaz;Charlotte'un ona saygı duyduğuna ikna olsam aklı da kalbikadar gözümden düşer. Sevgili Jane, Mr. Collins kendinibeğenmiş, palavracı, bencil, aptal bir adam; öyle olduğunusen de benim kadar iyi biliyorsun; onunla evlenen bir kadınınaklından zoru olması gerektiğini sen de benim kadar tahminedebiliyor olmalısın. Charlotte Lucas olsa bile öyle bir kadınısavunamazsın. Tek bir kişinin hatırı için ilke ve namusunanlamını değiştirecek, kendini ya da beni bencilliğin sağduyuolduğuna, tehlikeye duyarsız olmanın mutluluk güvencesiolduğuna ikna etmeye çalışacak değilsin."

"Bana kalırsa onlardan bahsederken ağır bir dilkullanıyorsun," diye cevapladı Jane; "ve umarım, birliktemutlu olduklarını görünce buna inanırsın. Ama bunubırakalım artık. Sen başka bir şeye değindin. İki örnekten sözettin. Seni yanlış anlamama imkân yok, ama yalvarırım,Lizzyciğim, o kişinin suçlu olduğunu düşünerek, onunhakkındaki izleniminin berbat olduğunu söyleyerek bana acıçektirme. Kendimizi maksatlı olarak incitilen insanlar olarakgörmeye bu kadar hazır olmamalıyız. Neşeli genç bir adamınher an o kadar dikkatli ve tedbirli olmasını beklememeliyiz.Sık sık kendi kibrimizden başka bir şey değildir bizi aldatan.Kadınlar hayranlığı olduğundan daha anlamlı sanıyorlar."

"Erkekler de anlamlı olmaması için çalışıyorlar."

Page 173: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Planlı olarak yapılıyorsa haklı gösterilemez; amadünyada bazı insanların sandığı kadar çok plan olduğunudüşünmüyorum."

"Mr. Bingley'nin hareketinin herhangi bir kısmını planabağlamak niyetinde değilim," dedi Elizabeth; "ama hatayapma ya da başkalarını mutsuz etme kastı olmadan da hatayapılabilir ve üzüntü verilebilir. Düşüncesizlik, başkainsanların duygularına karşı dikkatsizlik, kararsızlık da aynıişi görür."

"Sence sebep bunlardan biri mi?"

"Evet; sonuncusu. Ama devam edersem, itibar ettiğinkişiler hakkında ne düşündüğümü söyleyerek canınısıkacağım. Fırsatın varken beni durdur."

"Hâlâ kızkardeşlerinin onu etkilediği düşüncesindesin,öyle mi?"

"Evet, arkadaşıyla ortaklaşa."

"Buna inanamam. Onu niye etkilemek istesinler ki?Sadece mutlu olsun isterler; eğer bana tutkunsa başka hiçbirkadın onu mutlu edemez."

"İlk varsayımın yanlış. Mutluluğu yanında başka şeyler deisterler; serveti ve gücü artsın isterler; parası, önemliakrabaları ve gösterişi olan bir kızla evlensin isterler."

"Kuşkusuz, Miss. Darcy'yi seçsin isterler," diye cevapladıJane; "ama bu sandığından daha iyi duygulardan ötürü

Page 174: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olabilir. Onu beni tanıdıklarından daha uzun zamandırtanıyorlar; onu daha çok sevmelerine şaşmamak gerekir. Amakendi dilekleri ne olursa olsun, kardeşlerinin dileğine karşıçıkmaları uzak ihtimal. Hangi kızkardeş kendinde bu hakkıgörür, eğer ortada çok itiraz edilecek bir şey yoksa? Banabağlandığına inansalar bizi ayırmaya çalışmazlar; çünkübağlanmış olsaydı başaramazlardı. Böyle bir niyet arayarakherkesi gayrıtabii ve yanlış davrandırtıyorsun, beni de gayetmutsuz ediyorsun. Bu fikirle beni üzme. Yanılmış olmaktanutanmıyorum –ya da ne bileyim, önemli değil, hatta hiç değilonun ya da kızkardeşlerinin hakkında kötü düşünsemhissedeceğim şeylerin yanında. Meseleye en iyi açıdanbakmama izin ver, yani anlaşılabileceği açıdan."

Elizabeth böyle bir isteğe itiraz edemezdi; o andan sonrabir daha aralarında Mr. Bingley'nin adı geçmedi.

Mrs. Bennet onun artık geri dönmeyecek olmasına hayretetmeye, üzülmeye devam etti; Elizabeth'in durumunaçıklamasını yapmadığı tek bir gün bile geçmediği halde,Mrs. Bennet'ın durumu daha sakince ele almasını sağlamanınpek imkânı yok gibiydi. Kızı onu inanmak istemediği bir şeyeinandırmaya çalıştı, yani Jane'e olan ilgisinin olağan ve geçicibir hoşlanmadan ibaret olduğuna, onu görmez olunca ilgisininde kesildiğine; gelgelelim, açıklamanın doğru olabileceği osırada kabul ediliyorsa da, her gün aynı hikâyeyi tekrarettiriyordu. Mrs. Bennet'ın tek avuntusu Mr. Bingley'nin yazınyine oraya gelecek olmasıydı.

Mr. Bennet meseleyi farklı şekilde ele aldı. "Demek,Lizzy," dedi bir gün, "ablan aşkta kaybetti. Onu tebrik ederim.Evlenmek kadar, her kız arada bir aşkta kaybetmeyi de sever.

Page 175: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Düşünecek bir şey olur, ona arkadaşları arasında bir türfarklılık verir. Senin sıran ne zaman geliyor bakalım? Jane'inuzun süre gerisinde kalmaya dayanamazsın. Zamanın geldi.Meryton'da ülkedeki tüm kadınları hayal kırıklığına uğratacakkadar çok subay var. Seninki de Wickham olsun. Hoş adam,seni bir güzel terkeder."

"Teşekkür ederim, efendim, ama daha az sevimli bir adambana yeter. Hepimiz Jane kadar talihli olmayı umamayız."

"Doğru," dedi Mr. Bennet, "ama başına o tür ne gelirsegelsin, durumdan faydalanmayı bilen sevgi dolu bir annesiolduğunu bilmek insanı rahatlatır."

Son zamanlardaki aksiliklerin Longbourn ailesinin bir çoküyesinde yarattığı kederi dağıtmada Mr. Wickham'ın varlığıhayli etkili oldu. Onu sık sık gördüler, ve diğer niteliklerineşimdi genel bir açıksözlülük de eklendi. Elizabeth'in zatendinlediği şeyler, Mr. Darcy'yle ilgili iddiaları, onun yüzündençektikleri artık açıkça söyleniyor, uluorta ilan ediliyordu;herkes her şeyi öğrenmezden önce bile Mr. Darcy'den nekadar nefret ettiğini düşünmekten zevk aldı.

Miss. Bennet meselede Hertfordshire halkının bilmediğihafifletici sebepler olabileceğini düşünebilen tek kişiydi;ılımlı ve istikrarlı içtenliği her zaman hoşgörü payı bırakır,hata ihtimali arardı –ama ondan başka herkes Mr. Darcy'yidünyanın en kötü kalpli adamı diye lanetliyordu.

Page 176: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm II

Aşk yeminleri ve saadet hayalleri içinde geçen birhaftadan sonra Mr. Collins Cumartesi'nin gelişiyle sevgiliCharlotte'undan ayrılmak zorunda kaldı. Ama ayrılık acısı,onun açısından, gelininin gelişi için yapılan hazırlıklarsayesinde hafifliyordu; Hertfordshire'e bir dahaki dönüşündenhemen sonra onu dünyanın en mutlu adamı yapacak gününbelirleneceğini ummak için nedenleri vardı. Longbourn'dakiakrabalarına önceki gibi ağırbaşlılıkla veda etti; güzelkuzenlerine tekrar sağlık ve mutluluk diledi ve babalarınayeni bir teşekkür mektubu sözü verdi.

Ertesi Pazartesi Mrs. Bennet her zamanki gibi Christmas'ıLongbourn'da geçirmeye gelen erkek kardeşiyle karısınısevinçle karşıladı. Mr. Gardiner aklı başında, beyefendi biradamdı; hem tabiat hem de eğitim bakımından kızkardeşindençok daha üstündü. Netherfield'deki hanımlar esnaflıklageçinen ve evi dükkânının görüş alanı içinde bulunan biradamın böyle kibar ve sevimli olabilmesine zor inanırlardı.Mrs. Bennet'la Mrs. Philips'den birkaç yaş küçük olan Mrs.Gardiner cana yakın, zeki, zarif bir kadındı; Longbourn'dakitüm yeğenlerinin gözdesiydi. Bilhassa en büyük iki yeğeniylearasında çok özel bir yakınlık vardı. Şehre gittiklerinde sık sıkonun yanında kalırlardı.

Mrs. Gardiner'ın gelir gelmez ilk işi hediyelerini dağıtmakve modadaki son yenilikleri anlatmak oldu. Bu iş bitince dahaaz faal bir rolü kaldı. Dinleme sırası ona geçti. Mrs. Bennet'ınanlatacak bir dolu ızdırabı ve çokça şikâyeti vardı. Yengesini

Page 177: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

son gördüğünden beri hepsinin her işi ters gitmişti. İki kızıevliliğin eşiğine gelmişler ama orada kalmışlardı.

"Jane'i suçlamıyorum," diye devam etti, "çünkü Janeelinden gelse Mr. Bingley'yi tavlardı. Ama Lizzy! ah,hemşirem! şimdiye kadar çoktan Mr. Collins'in karısı olduydusapıklık etmeseydi. Adam ona bu odada evlenme teklif etti, oreddetti. Sonuç ortada, Lady Lucas benden önce evli kız anasıolacak; Longbourn mülkü de yine aynen ipotekli. Lucaslarcidden çok becerikli insanlar, hemşirem. Ne alabileceklersealıyorlar. Onlar hakkında böyle konuştuğum için üzgünüm,ama öyle. Kendi ailemin içinde böyle itilip kakılmak asabımıbozuyor, sefil ediyor beni; bir de insanın herkesten öncekendilerini düşünen komşuları olunca. Mamafih, böyle birzamanda gelmeniz en büyük teselli; uzun yenlerle ilgilianlattıkların çok hoşuma gitti."

Jane ve Elizabeth'le mektuplaşmaları sırasında buhaberlerin esasını öğrenmiş olan Mrs. Gardiner görümcesinehafifçe cevap verdi, sonra yeğenlerine acıyıp konuşmayıdeğiştirdi.

Daha sonra Elizabeth'le yalnız kaldığı zaman bu konuhakkında biraz daha konuştu. "Jane için ideal bir evlilikolurmuş gibi görünüyor," dedi. "Olmadığına üzüldüm. Amaböyle şeyler çok oluyor! Mr. Bingley tarif ettiğin gibi biradamsa, güzel bir kıza birkaç haftalığına kolayca âşık oluyorve tesadüfler ayırınca onu öyle kolay unutuyorsa, bu türsadakatsizliği çok sık yapıyor demektir."

"Kendi başına mükemmel bir avuntu," dedi Elizabeth,"ama bizim işimize yaramıyor. Tesadüfen acı çekiyor değiliz.

Page 178: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Arkadaş müdahalesi kendi geliri olan genç bir adamı dahabirkaç gün önce şiddetle âşık olduğu bir kızı unutmaya iknaetsin, asıl bu sık olan bir şey değil."

"Ama bu 'şiddetle âşık olduğu' ifadesi öyle basmakalıp,öyle kuşkulu, öyle belirsiz ki bana pek az fikir veriyor. Yarımsaat tanışıklıktan doğan duygulara olduğu kadar gerçek, güçlübağlılıklara da uyabilir. Lütfen, Mr. Bingley'nin aşkı ne kadarşiddetliydi, söyler misin?"

"Hiç daha vaatkâr bir ilgi görmedim; gitgide başkainsanları gözü görmez oluyordu; Jane'e öyle kapılmıştı. Nezaman buluşsalar bu daha açık, daha kesin bir biçimdegörünüyordu. Kendi balosunda birkaç hanımı dansakaldırmayarak gücendirdi; onunla iki kez ben de konuştumama cevap alamadım. Daha net belirtiler olabilir mi? Etrafakayıtsızlaşmak aşkın özü değil midir?"

"A evet! –onun hissettiğini sandığım türden aşkın. ZavallıJane! Onun için üzülüyorum; onun karakterinde biri bunuçabuk atlatamaz. Keşke senin başına gelseydi, Lizzy; sendaha çabuk güler geçerdin. Ama sence Jane'i bizimledönmeye ikna edebilir miyiz? Hava değişimi işe yarayabilir –hem belki evden uzaklaşmak bile başlı başına bir rahatlıkolur."

Elizabeth bu teklife son derece memnun oldu; ablasınındünden razı olduğuna inandığını söyledi.

"Umarım," diye ekledi Mrs. Gardiner, "bu genç adamlailgili endişeleri onu etkilemez. Biz şehrin çok farklı birbölgesinde yaşıyoruz, tüm ilişkilerimiz çok farklı ve bildiğin

Page 179: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gibi pek az dışarı çıkarız; o yüzden bizimle karşılaşmalarıimkânsız gibi bir şey, tabii adam onu görmeye gelmezse."

"Buna imkân yok; çünkü şimdi arkadaşının göz hapsinde;Mr. Darcy onun Londra'nın öyle bir semtinde Jane'i ziyaretetmesine katlanamaz! Yengeciğim, böyle bir şey nasıl aklınızagelebilir? Mr. Darcy Gracechurch street diye bir yerduymuştur belki, ama bir kez adım atmayagörsün, bir aypaklansa yine oranın kirini üstünden çıkaramayacağınıdüşünür; emin olun, Mr. Bingley de onsuz bir yerekımıldamaz."

"Daha iyi ya. Umarım hiç karşılaşmazlar. Ama Janeadamın kızkardeşiyle yazışmıyor mu? O aramamazlıkedemez."

"Arkadaşlığını temelli kesecek."

Ama Elizabeth bu noktayı ve bundan daha ilgi çekici olan,Bingley'nin Jane'i görmekten alıkonmasını anlatırken nekadar kendinden emin gözükse de, aklına konuyla ilgili birkuşku takıldı, ve düşününce, durumu büsbütün umutsuzgörmediğine inandırdı onu. Bingley'nin sevgisinincanlandırılması ve arkadaşlarının etkisinin Jane'in cazibesinindaha doğal etkisiyle alt edilmesi mümkündü, hatta gayetmümkündü.

Miss. Bennet yengesinin davetini zevkle kabul etti;Bingleyler hakkında tek düşüncesi Caroline oldu; erkekkardeşiyle aynı evde yaşamadığı için onu görme tehlikesiolmadan arada bir Caroline'le bir sabah geçirebileceğiniumuyordu.

Page 180: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Gardinerlar Longbourn'da bir hafta kaldılar; Philipsler,Lucaslar ve subaylar da olunca eğlencesiz tek gün geçmedi.Mrs. Bennet kardeşiyle yengesinin eğlenmeleri için öyle çokçabaladı ki bir kere bile oturup ailece akşam yemeğiyiyemediler. Eğlence evde olduğu zaman bazı subaylar herzaman orada yerlerini aldılar –Mr Wickham elbette bunlardanbiriydi; bir keresinde Mrs. Gardiner Elizabeth'in ondan sıcakbir şekilde bahsetmesi üzerine şüphelendi ve ikisini yakıntakibe aldı. Gördüklerinden ciddi ciddi âşık olduklarısonucunu çıkarmadı ama, birbirlerine gösterdikleri apaçık ilgionu biraz rahatsız etti ve Hertfordshire'den ayrılmadan öncekonuyu Elizabeth'le konuşmaya ve öyle bir yakınlığısürdürmenin basiretsizlik olacağını söylemeye karar verdi.

Mrs. Gardiner için Wickham'ın genel özelliklerinden ayrıolarak ilginç bir yanı vardı. On, on iki yıl önce, henüzbekârken, Derbyshire'in Wickham'ın memleketi olan otarafında epey zaman geçirmişti. Dolayısıyla birçok ortaktanıdıkları vardı; beş yıl önce Darcy'nin babası öldüğündenberi Wickham oraya pek gitmediyse de Mrs. Gardiner'a eskidostlarıyla ilgili onun alabileceğinden daha yeni haberlerverecek malumata sahipti.

Mrs. Gardiner Pemberley'yi görmüş, merhum Mr.Darcy'nin ününü çok duymuştu. İşte burada tüketilemez birsohbet konusu vardı. Pemberley'den hatırladıklarınıWickham'ın verdiği ayrıntılı tarifle karşılaştırınca ve merhumsahibinin karakteriyle ilgili övgü dolu sözler söyleyince hemWickham'ı hem de kendini mutlu etti. Şimdiki Mr. Darcy'ninona yaptıklarını duyunca o beyin çocukkenki şöhretine dairbunlarla uyuşacak bir şeyler hatırlamaya çalıştı ve sonunda

Page 181: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Fitzwilliam Darcy'den daha o zaman aşırı gururlu,yaramaz bir çocuk diye söz edildiğini hatırladığına emin oldu.

Page 182: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm III

Mrs. Gardiner Elizabeth'i yalnız kalıp konuşacabilecekleriilk fırsatta kararlı ve nazik bir biçimde uyardı; onadüşüncesini söyledikten sonra şöyle devam etti: –

"Sen çok aklı başında bir kızsın, Lizzy, sırf ikaz edildiğiniçin kimseye âşık olmazsın; o yüzden seninle açıkkonuşmaktan korkmuyorum. Cidden, sana kendini korumanıöneririm. Parasızlığın imkânsız kılacağı bir beraberliğekendin de girme, onu sokmaya da çalışma. Ona karşısöyleyecek hiçbir şeyim yok; çok ilgi çekici bir delikanlı;eğer hak ettiği servete sahip olsaydı daha iyisini yapamazdınderdim. Ama bu haliyle kendini hayallerine kaptırmamalısın.Senin sağduyun var ve hepimiz sağduyunu kullandığınıgörmek istiyoruz. Baban kararlarına ve davranışlarınagüveniyor, eminim. Babanı hayal kırıklığına uğratmamalısın."

"Yengecim, bu iş çok ciddileşiyor."

"Evet, ve seni aynı şekilde ciddi olmaya davet ediyorum."

"İyi öyleyse; telaş etmenize gerek yok. Kendime gözkulak olurum, tabii Mr. Wickham'a da. Bana âşıkolmayacaktır, önleyebilirsem yani."

"Elizabeth şu an ciddi değilsin."

"Bağışlayın; tekrar deneyeceğim. Halihazırda Mr.Wickham'a âşık değilim; hayır, hiç değilim. Ama o hayatta

Page 183: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gördüğüm en çekici adam –eğer bana gerçekten bağlanırsa –sanırım bağlanmaması daha iyi olur. İmkânsızlığınıgörebiliyorum. –Ah! o alçak Mr. Darcy! –Babamınhakkımdaki görüşü bana şeref verir; bunu kaybedersemperişan olurum. Babam da, bu arada, Mr. Wickham'ıbeğeniyor. Kısaca, sevgili yengeciğim, sizi mutsuz ettiğimiçin çok üzgünüm; ama her gün görüyoruz, ortada sevgiolunca gençler parasızlık filan demeden hemensözleniveriyorlar; bu durumda, baştan çıkarılmak üzereykenben nasıl onca yaşıtımdan daha akıllı olmaya söz verebilirim,ya da hatta karşı koymanın akıllıca olacağını nasıl bilebilirim?O yüzden, size tüm söz verebileceğim, acele etmemek. Onunilk tercihi olduğuma inanmakta acele etmeyeceğim. Onunyanındayken istekli olmayacağım. Kısaca, elimden geleniyapacağım."

"Belki buraya bu kadar sık gelmesine de engel olursun.Hiç olmazsa annene onu davet etmeyi hatırlatmazsın."

"Geçen gün yaptığım gibi," dedi Elizabeth anlamlı birgülümsemeyle: "çok doğru, bundan vazgeçsem iyi olur. Amao kadar sık geldiğini sanmayın. Bu hafta sizin sayenizde bukadar sık davet edildi. Annemin her an eş dost istediğinibilirsiniz. Ama gerçekten, şeref sözü, bana en akıllıca gelenşeyi yapacağım; şimdi umarım tatmin olmuşsunuzdur."

Yengesi tatmin olduğunu söyledi, Elizabeth de onauyarılarındaki nezaket için teşekkür ettikten sonra ayrıldılar;böyle bir konuda öğüt vermenin ve gücendirmemeninolağandışı bir örneği.

Page 184: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Gardinerlar'la Jane gittikten hemen sonra Mr. CollinsHertfordshire'e geri döndü; ama Lucaslar'da kaldığı için gelişiMrs. Bennet için büyük bir rahatsızlık yaratmadı. Evliliğiartık hızla yaklaşıyordu; Mrs. Bennet sonunda bu işinkaçılmaz olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı, hatta tekrartekrar, kötü niyetli bir ses tonuyla, "dilerim mutlu olabilirler,"diyordu. Nikâh Perşembe günü olacaktı; Çarşamba günüMiss. Lucas veda ziyaretine geldi; gitmek için kalktığında,annesinin asıkyüzlü, zoraki iyi dileklerinden utanan ve kendiadına içtenlikle duygulanan Elizabeth odadan çıkarken onaeşlik etti. Merdivenden birlikte inerlerken Charlotte şöylededi–

"Senden sık sık haber alacağıma inanıyorum, Eliza."

"Elbette alacaksın."

"Bir ricam daha var. Gelip beni görür müsün?"

"Hertfordshire'de sık sık karşılaşırız, umarım."

"Bir süre Kent'ten ayrılmam mümkün görünmüyor. Oyüzden Hunsford'a gelmeye söz ver."

Elizabeth ziyaret düşüncesinden hoşlanmadı, ama hayır dadiyemedi.

"Babamla Maria Mart'ta bana gelecekler," diye eklediCharlotte, "umarım sen de onlara katılırsın. Cidden, Eliza,gelişin beni onlar kadar sevindirir."

Page 185: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Nikâh kıyıldı: gelin ve damat kilise kapısından çıkıpKent'e doğru yola koyuldular; her zamanki gibi, herkesinkonuyla ilgili anlatacak ya da dinleyecek çok şeyi vardı.Elizabeth çok geçmeden arkadaşından haber aldı; yine eskisikadar sık ve düzenli mektuplaşıyorlardı; ama o kadar samimiolması imkânsızdı. Elizabeth tüm yakınlık duygusununbittiğini hissetmeden ona yazamıyordu, ve mektup yazmayıihmal etmemeye kararlı olduğu halde, mektuplarını mevcutşeyler hatırına değil geçmişteki şeyler hatırına yazıyordu.Charlotte'un ilk mektupları epey bir heyecanla alındı; yenievinden nasıl bahsedeceği, Lady Catherine'i sevip sevmediği,mutlu olup olmadığı konusunda ne diyeceği haliyle merakediliyordu; gelgelelim, mektuplar okunduğunda, ElizabethCharlotte'un kendisini her konuda tam da beklediği gibi ifadeettiğini hissetti. Neşeyle yazıyordu, konfor içindegörünüyordu ve methedemeyeceği hiçbir şeydenbahsetmiyordu. Ev, mobilyalar, muhit, yollar, hepsi gönlünegöreydi, ve Lady Catherine'in tutumu son derece dostane venazikti. Mr. Collins'in Hunsford ve Rosings resmiydi çizdiği,sadece akıllıca yumuşatılmıştı; Elizabeth gerisini öğrenmekiçin kendi ziyaretini beklemesi gerektiğini anladı.

Jane kızkardeşine birkaç satır yazarak Londra'ya sağ salimvardıklarını zaten bildirmişti; tekrar yazdığı zaman, ElizabethBingleyler'le ilgili bir şeyler söyleyebilecek durumdaolacağına inanıyordu.

Bu ikinci mektup için duyduğu sabırsızlık her sabırsızlıkgibi ödülünü aldı. Jane bir haftadır şehirdeydi ve Caroline'igörmemiş, ondan haber de almamıştı. Ama bunu arkadaşına

Page 186: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Longbourn'dan yazdığı son mektubun kazayla kaybolmuşolma ihtimaline bağlıyordu.

"Yengem," diye devam ediyordu, "yarın şehrin o tarafınagidiyor; benim de Grosvenor street'e uğrama fırsatım olacak."

Ziyaretten sonra tekrar yazdı; Miss. Bingley'yi görmüştü."Caroline'i keyifsiz buldum," diye yazdı, "ama benigördüğüne çok sevindi; Londra'ya gelişimi haber vermedimdiye bana kızdı. Demek ki haklıymışım; son mektubum elinegeçmemiş. Kardeşlerini sordum, tabii. İyiymiş, ama Mr.Darcy'yle öyle meşgulmüş ki onu nadiren görüyorlarmış.Miss. Darcy'nin akşam yemeğine beklendiğini öğrendim.Keşke onu görebilseydim. Uzun kalamadım; Caroline'le Mrs.Hurst çıkmak üzereydiler. Sanırım yakında onları buradagöreceğim."

Elizabeth mektubu başını sallayarak okudu. Demek ki Mr.Bingley ablasının şehirde olduğunu sadece raslantı sonucuöğrenebilirdi.

Dört hafta geçti ve Jane Mr. Bingley'yi görmedi. Kendinibuna üzülmediğine inandırmaya çalıştı; ama Miss.Bingley'nin ilgisizliğini daha fazla görmezden gelemedi. Onbeş gün boyunca her sabah evde bekledikten, her akşam onunadına bir bahane uydurduktan sonra, ziyaretçi sonundagöründü; ama kısa kalışı, dahası tavrındaki değişim Jane'inkendini daha fazla kandırmasına izin vermedi. Kızkardeşinebu konuda yazdığı mektup ne hissettiğini gösterecektir.

"Eminim, sevgili Lizzyciğim, Miss. Bingley'nin banabakışı konusunda tümüyle aldandığımı kendime itiraf ettiğim

Page 187: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

zaman yargılarında bana karşı haklı çıkmış olmaktan keyifduymayacaktır. Ama, sevgili kardeşim, olaylar seni haklıçıkardıysa da, Miss. Bingley'nin davranışlarını gözönünealınca, cesaretimin hâlâ senin şüphen kadar doğal olduğunusöylemeye devam edersem inatçı olduğumu düşünme.Benimle neden yakın olmak istediğini bir türlüanlayamıyorum; ama aynı şeyler yeniden olsa, eminim yinealdatılırım. Caroline ziyaretime ancak dün karşılık verdi;aradaki zaman boyunca ne bir not, ne tek bir satır aldım.Geldiği zaman da bundan hoşlanmadığı belliydi; daha önceuğrayamadığı için hafif, resmi bir özür diledi, beni tekrargörme arzusu hakkında tek kelime etmedi ve her bakımdanöyle değişmiş biriydi ki gittiği zaman arkadaşlığımı devamettirmemeye kesin karar vermiştim. Ona acıyorum, ama onusuçlamamak elimde değil. Herkesin arasından beni seçmeklebüyük hata yapmış; tüm yakınlaşma girişimlerinin ondangeldiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ama ona acıyorum, çünkühatalı davrandığını hissediyor olmalı, çünkü eminim kardeşiiçin duyduğu endişedir bunun nedeni. Kendimle ilgili dahafazla açıklama yapmama gerek yok; bu endişenin gayetgereksiz olduğunu biz biliyoruz, ama o endişe duyuyorsa, bubana olan davranışını kolaylıkla açıklayacaktır; kızkardeşihaklı olarak ona o kadar düşkün olduğu için, onun adınaduyduğu her endişe doğal ve makuldür. Ne var ki, bu türkorkuları şimdi duymasına şaşırmamak elimde değil, çünküMr. Bingley beni önemsiyor olsaydı çok, çok uzun zamanönce karşılaşmış olurduk. Benim şehirde olduğumu biliyor,Miss. Bingley'nin söylediği bir şeyden anladım; yine de Mr.Bingley'nin Miss. Darcy'yi gerçekten beğendiğine kendiniinandırmak istediği konuşma şeklinden belli oluyordu.Anlayamıyorum. Kaba bir yargı vermekten korkmasam,

Page 188: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bütün bunlarda güçlü bir ikiyüzlülük görüntüsü vardiyeceğim. Ama her ızdıraplı düşünceyi uzak tutmaya vesadece beni mutlu edecek şeyler düşünmeye çalışacağım,senin sevgin, sevgili dayımın ve yengemin şaşmaz iyiliği.Senden bir an önce haber almak isterim. Miss. BingleyNetherfield'e bir daha dönmemek, evi bırakmak konusundabir şeyler dedi ama kesin konuşmuyordu. En iyisi bundanbahsetmeyelim. Hunsford'daki dostlarımızdan hoş haberleralmana son derece sevindim. Lütfen gidip gör onları, SirWilliam ve Maria'yla birlikte. Orada çok rahat edeceğineeminim. –Sevgilerimle."

Bu mektup Elizabeth'i biraz üzdü; ama hiç olmazsaJane'in artık o kızkardeş tarafından kandırılamayacağınıdüşününce keyfi yerine geldi. Erkek kardeşle ilgili beklentilerartık kesinlikle bitmişti. İlgisi yeniden canlansın bileistemezdi. Karakteri her incelemede biraz daha sevimsizleşti;onu cezalandırır, Jane'e de muhtemel bir üstünlük verircesine,yakında Mr. Darcy'nin kızkardeşiyle gerçekten evlenmesiniciddi ciddi umut etti, çünkü Wickham'ın anlattığına göre kızonu kaldırıp attığı şeyler için bin pişman edecek türde birkızdı.

Hemen hemen aynı günlerde Mrs. Gardiner Elizabeth'e obeyle ilgili sözünü hatırlatarak bilgi istedi; Elizabeth'tekendisinden çok yengesini memnun edecek böyle bir bilgivardı. Wickham'ın o belirgin beğenisi geçmiş, ilgisi bitmişti;artık başka birine hayrandı. Elizabeth hepsini görecek kadaruyanıktı, ama bunları önemli bir acı duymadan görebiliyor veyazabiliyordu. Pek öyle canı yanmamıştı; para durumu izinverse tek seçiminin kendisi olacağına inanınca gururu tatmin

Page 189: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olmuştu. Şimdi kendini beğendirmeye çalıştığı genç hanımınen dikkat çekici cazibesi aniden onbin pound sahibi olmuşolmasıydı; ama belki Wickham'a Charlotte'a gösterdiğindendaha fazla anlayış gösteren Elizabeth serbest kalmak istediğiiçin onunla kavga etmedi. Aksine, hiçbir şey daha doğalolamazdı; onu terketmek için Wickham'ın biraz mücadeleetmiş olması gerektiğini tahmin etmekle birlikte bunun herikisi için de akıllı ve uygun bir çözüm olduğunu kabul etmeyehazırdı ve içtenlikle mutlu olmasını diledi.

Bütün bunlar Mrs. Gardiner'a anlatıldı; olaylarıaktardıktan sonra Elizabeth şöyle devam etti: – "Şimdiinanıyorum ki, sevgili yengeciğim, fazla âşık olmamışım;çünkü o saf ve sarhoş edici tutkuyu yaşamış olsaydım şu anadına lanet okuyor, kendisine beddua ediyor olurdum. Amahem ona karşı içimde iyi duygular var, hem de Miss. King'ekarşı kayıtsızım. Ondan nefret etmek ya da çok iyi bir kızolduğunu düşünmeye yanaşmamak bile gelmiyor içimden.Bütün bunlarda aşk olamaz. Uyanık olmam işe yaradı; onadelice âşık olsam tüm tanıdıklarım için daha ilginç bir kişiolurdum elbette, ama görece önemsizliğime üzüldüğümüsöyleyemem. Önem bazen çok pahalıya satın alınabiliyor.Kitty ve Lydia bu ihaneti benden çok daha fazla dertediyorlar. Dünya işleri konusunda henüz gençler; yakışıklıgenç erkeklerin de sıradan erkekler gibi geçim derdinedüşebilecekleri gerçeğine inanmaya henüz açık değiller."

Page 190: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm IV

Ocak ve Şubat ayları Longbourn ailesinde bunlardan dahabüyük olaylar olmaksızın, ya da çok çok Meryton'a bazençamurda, bazen soğukta yapılan yürüyüşler dışındarenklenmeksizin geçti. Mart'ta Elizabeth Hunsford'agidecekti. Gitmek konusunda önceleri pek ciddi değildi; amaçok geçmeden Charlotte'un planı önemsediğini farketti vegitgide kendisi de bunu hem daha büyük zevkle hem de dahabüyük kararlılıkla düşünmeyi öğrendi. Yokluklarında,Charlotte'u tekrar görme arzusu artmış, Mr. Collins'e duyduğuhoşnutsuzluk da azalmıştı. Hayat yenilik istiyordu; öyle biranne ve öyle çekilmez kardeşlerle ev kusursuz sayılamazdı;ufak bir değişiklik kendi hatırı için bile hiç de fenaolmayacaktı. Kaldı ki yolculuk ona Jane'i görme fırsatıverecekti; kısaca, zaman yaklaştıkça, erteleme filan olacakdiye endişelenmeye başladı. Ama her şey yolunda gitti veCharlotte'un ilk planına uygun olarak halledildi. SirWilliam'la iki numaralı kızına eşlik edecekti. Londra'dageceleme fikri de eklenince plan mükemmel oldu.

Tek üzüntüsü babasından ayrılmaktı; babası onu çoközleyecekti, o yüzden, zaman geldiğinde, gitmesine pektaraftar olmadı, ona yazmasını söyledi ve mektubuna cevapvermeye neredeyse söz verdi.

Mr. Wickham'la vedalaşması gayet dostça oldu, bilhassaWickham açısından. Halihazırdaki hedefi ona Elizabeth'inilgisini ilk çeken ve hakeden, ilk dinleyen ve acıyan, ilkhayran olunan kadın olduğunu unutturamamıştı; hoşçakal

Page 191: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

derkenki, iyi eğlenceler dilerkenki, Lady Catherine deBourgh'dan ne umması gerektiğini hatırlatırkenki ve onunhakkında –herkes hakkında- görüş birliği içinde olacaklarınainandığını söylerkenki halinde bir yakınlık, bir ilgi vardı veElizabeth bu yüzden içtenlikli bir beğeniyle Wickham'ailelebet bağlı kalacağını hissetti; ondan ayrıldığı zaman, isterevli olsun ister bekâr, onun için her zaman cazibeli ve sevimlierkek modeli olacağına inanmıştı.

Ertesi gün beraberindeki yolcular Wickham'ı gözündendüşürecek türden değildiler. Sir William Lucas'la kızı Maria,terbiyeli ama babası kadar boş kafalı bir kız, işitmeye değerbir şey anlatmıyorlardı; onları dinlemek arabanın çatırtılarınıdinlemekten daha fazla zevk vermedi. Elizabeth tuhaflıklarıseverdi, ama Sir William'ınkileri çok uzun zamandırtanıyordu. Saraya takdiminin ve şövalyeliğin harikalarıhakkında ona yeni bir şey anlatamazdı; kibar halleri dehikâyeleri gibi aşınıp gitmişti.

Yirmi dört millik bir yolculuktu; yola erken çıkıp öğleyedoğru Gracechurch street'e vardılar. Mr. Gardiner'ın kapısınayaklaşırlarken Jane oturma odasının penceresine çıkmış,gelmelerini bekliyordu; avluya girdikleri zaman inip onlarıkarşıladı; merakla yüzüne bakan Elizabeth onu her zamankigibi sağlıklı ve sevimli görünce mutlu oldu. Merdivende biralay kız ve oğlan vardı; kuzenlerini görme merakı oturmaodasında beklemelerine, onu oniki aydır görmedikleri içinutangaçlıkları da aşağı inmelerine izin vermemişti. Her şeyneşeli, tatlıydı. Günün çoğu keyifli geçti; sabahleyinkoşuşturma ve alışveriş, akşamleyin tiyatro.

Page 192: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth bir ayarlama yapıp yengesinin yanına oturdu.İlk konuları ablası oldu; ayrıntılı soruları cevaplanırken,Jane'in neşeli olmak için her zaman mücadele ettiğini amaçöküntü dönemleri de geçirdiğini işitince şaşkınlıktan çok acıduydu. Neyse ki uzun sürmeyeceğini ummak mümkündü.Mrs. Gardiner ona Miss. Bingley'nin Gracechurch street'eyaptığı ziyaretin ayrıntılarını da verdi ve farklı zamanlardaJane'le arasında geçen konuşmaların ayrıntılarını datekrarladı; anlaşılıyordu ki Miss. Bingley kendi açısındanarkadaşlığı bitirmişti.

Mrs. Gardiner sonra yeğenini Wickham'ın vukuatıkonusunda sıkıştırdı ve buna o kadar iyi dayandığı için onukutladı.

"Ama, sevgili Elizabeth," diye ekledi, "Miss. King ne türbir kız? Dostumuzun paragöz olduğunu düşünmek üzücü."

"Lütfen söyleyin, yengeciğim, evlilik meselelerindeparagöz olmakla sağduyulu olmak arasında ne fark vardır?Duygular nerede biter, açgözlülük nerede başlar? GeçenChristmas'da benimle evlenmesinden korkuyordunuzakılsızlık olur diye; ama şimdi sadece on bin pound'u olan birkızı elde etmeye çalışıyor diye paragöz olduğunu düşünmekistiyorsunuz."

"Bana Miss. King'in ne tür bir kız olduğunu söylersen nedüşüneceğime karar veririm."

"Çok iyi bir kız, bence. Bir zararını görmedim."

Page 193: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ama büyükbabasının ölümüyle bu servetin sahibi olanakadar kıza hiç ilgi göstermedi."

"Hayır –niye göstersin ki? Param yok diye benim kalbimikazanmasına izin yoksa umursamadığı ve aynı ölçüde parasızbir kıza kur yapmasının ne anlamı var?"

"Ama bu olaydan hemen sonra ilgisini ona çevirmesindekaba saba bir şey var sanki."

"Sıkıntı içindeki bir adamın başka insanlarıngözetebileceği bütün o zarif adetlere ayıracak zamanı olmaz.Kız itiraz etmiyorsa biz niye edelim?"

"Kızın itiraz etmemesi adamı haklı çıkarmaz. Sadecekızın kendi içindeki bir şeyin yetersizliğini gösterir –duygu yada duyarlık."

"Valla," diye haykırdı Elizabeth, "nasıl isterseniz öyledeyin. Adam paragöz olsun, kız da aptal olsun."

"Hayır, Lizzy, kastettiğim bu değil. Derbyshire'de o kadaruzun süre yaşamış bir delikanlı hakkında kötü düşünmek beniüzer, doğrusu."

"Ya! Mesele buysa, ben Derbyshire'de yaşayandelikanlılara hiç itibar etmem; onların Hertfordshire'deyaşayan yakın arkadaşları da daha makbul değildir.Hepsinden bıktım. Tanrıya şükür! Yarın tek bir sevimli tarafıolmayan, içi de dışı da bir şeye benzemeyen bir adamlakarşılaşacağım bir yere gidiyorum. Ahmak adamlar tanımayadeğer yegâne adamlardır, bana kalırsa."

Page 194: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Aman, Lizzy; bu konuşmada kuvvetli bir hayal kırıklığıokunuyor."

Oyunun sonunda birbirlerinden ayrılmadan önce,beklenmedik bir sevinçle, yazın yapmayı düşündükleri gezidedayısıyla yengesine eşlik etme daveti aldı.

"Nereye kadar gideriz, daha tam karar vermedik," dediMrs. Gardiner, "bakarsın Göller Bölgesi'ne kadar gideriz."

Hiçbir teklif Elizabeth için daha cazip olamazdı; davetihemen ve minnettarlıkla kabul etti. "Sevgili, biricikyengeciğim," diye haykırdı coşkuyla, "ne zevk! ne mutluluk!Bana yeni bir hayat ve enerji verdiniz. Hayal kırıklığına vekedere elveda. Dağın taşın yanında erkekler de neymiş? Ah!yollarda geçireceğimiz saatleri düşünsenize! Döndüğümüzzaman öbür seyyahlar gibi olmayacağız, biz her şeyi ince inceanlatmayı becerebileceğiz. Biz nereye gittik, bileceğiz –gördüklerimizi hatırlayacağız. Göller, dağlar, nehirleraklımızda birbirine girmeyecek; belli bir sahneyi tarif etmeyekalktığımız zaman nereye yakındı nereye uzaktı diye kavgaetmeye başlamayacağız. Bir heves anlattıklarımız bile çoğuseyyahınkinden daha inandırıcı olacak."

Page 195: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm V

Ertesi günkü yolculukta gördüğü her şey Elizabeth içinyeni ve ilginçti; keyifli bir ruh hali içindeydi çünkü ablasınısağlığıyla ilgili tüm korkularını giderecek kadar iyi görmüştüve kuzey turu yapma olasılığı onun için sürekli bir neşekaynağıydı.

Ana yoldan çıkıp Hunsford yoluna saptıkları zaman bütüngözler Rahip Lojmanı'nı aramaya başladı ve her dönemeçtensonra şimdi görünecek diye beklendi. Rosings Korusu'nun çitibir yandaki sınırlarını çiziyordu. Elizabeth mülkün sakinlerihakkında bütün o duyduklarını gülümseyerek hatırladı.

Sonunda lojman seçilir oldu. Yola doğru eğimlenen bahçe,içindeki ev, yeşil direkler, defne çalılığı, her şey geldiklerinihaberliyordu. Mr. Collins ve Charlotte kapıda belirdiler; arabaküçük bir kapıda durdu; kapıdan yukarı çakıl taşı döşeli kısabir patika eve uzanıyordu; herkesin memnuniyeti yüzündenokunuyordu. Az sonra hepsi arabadan inmişler, sevinçlebirbirlerine bakıyorlardı. Mrs. Collins arkadaşını coşkulu birkeyifle karşıladı; Elizabeth öyle duygulu bir şekildekarşılandığını görünce geldiğine daha da memnun oldu.Kuzeninin davranışlarının evlilikten sonra değişmediğinihemen gördü; resmi kibarlığı aynen eskisi gibiydi veElizabeth'i birkaç dakika kapıda alıkoydu ailesinin tek teksağlığını sorarak. Sonra, girişin bakımlılığına dikkatleriniçekmesi dışında bir gecikme olmadan eve alındılar; salonagirer girmez gösterişli bir resmiyetle onları fakirhanesine

Page 196: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ikinci kez buyur etti, ve karısının tüm içecek teklifleriniharfiyen tekrarladı.

Elizabeth onu zaferini sergilerken görmeye hazırlıklıydı;odanın ölçülerine, havasına ve mobilyasına dikkat çekerkenözel olarak ona hitap ettiğini elinde olmadan düşündü: sankiona onu reddetmekle neler kaybettiğini hissettirmek istiyordu.Gelgelelim, her şey yerli yerinde ve konforlu görünse de,Elizabeth onu memnun edecek herhangi bir pişmanlık belirtisigösteremedi; aksine, öyle bir hayat arkadaşıyla öyle neşeli birhava yakalayabildiği için biraz hayretle arkadaşına baktı. Mr.Collins normal olarak karısının utanabileceği bir şey söylediğizaman, ki besbelli seyrek oluyor değildi, Elizabeth elindeolmadan gözlerini Charlotte'a dikiyordu. Bir iki kez hafif birkızarıklık seçer gibi oldu; ama Charlotte akıllılık ediyor,çoğunlukla duymazdan geliyordu. Vitrinden şömineızgarasına dek odadaki her mobilya parçasına hayran olacak,yolculuklarını ve Londra'da olanları anlatacak kadaroturduktan sonra Mr. Collins onları bahçede yürüyüşyapmaya davet etti; bahçe genişti, iyi düzenlenmişti vebakımını bizzat kendisi yapıyordu. Bahçesinde çalışmak onunen saygın zevklerinden biriydi; Elizabeth Charlotte'unegzersizin yararlarından ve kendisinin bu konudaki büyükteşvikinden bahsettiği sırada yüz ifadesine hakim olmabecerisine hayran oldu. Her patikada önlerine düşüp,beklediği övgüleri söylemeleri için bir saniye fırsat vermeden,her güzelliği unutturan bir çabuklukla manzaranınayrıntılarına tek tek dikkat çekti. Her yöndeki tarlalarısayabiliyor, en uzak ağaçlıkta kaç ağaç olduğunusöyleyebiliyordu. Ama bahçesinin, ya da memleketin, ya dakrallığın övünç duyabileceği tüm manzaralar içinde Rosings

Page 197: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

mukayese kabul etmezdi, evinin ön cephesinin baktığı koruyuçeviren ağaçlar arasındaki açıklıktan göründüğü üzere. Güzel,modern bir binaydı; toprağın yükseldiği yerde inşa edilmişti.

Bahçesinden sonra Mr. Collins onlara iki çimenliğinigezdirecekti, ama hanımlar ayakkabıları yerdeki kırağıkalıntıları için uygun değil diye geri döndüler; Sir Williamona eşlik ederken Charlotte kardeşiyle arkadaşını eve götürdü,galiba evi kocasının yardımı olmadan gösterme fırsatıbulduğu için müthiş sevinerek. Ufakcana bir evdi, ama iyiinşa edilmiş ve kullanışlıydı; Elizabeth'in Charlotte'a atfettiğibir özen ve uyum içinde her şey birbirine yakıştırılmıştı. Mr.Collins unutulunca her yanda büyük bir konfor havası veCharlotte'un bundan aldığı zevk vardı; Elizabeth adamın sıksık unutuluyor olması gerektiğini düşündü.

Lady Catherine'in hâlâ taşrada olduğunu öncedenöğrenmişti. Akşam yemeğinde bundan tekrar bahsedildi; Mr.Collins sohbete katıldı ve şöyle dedi-

"Evet, Miss. Elizabeth, Lady Catherine de Bourgh'ugelecek Pazar kilisede görme şerefine sahip olacaksınız; onabayılacağınızı söylememe bile gerek yok. Kendisi bir nezaketve yücegönüllülük timsalidir; ayin bittiği zaman belli birmiktar ilgisine nail olacağınızdan hiç şüphem yok. Şunutereddütsüz söyleyebilirim ki buradaki misafirliğiniz sırasındabizi onurlandırdığı her davete sizi ve baldızım Maria'yı dadahil edecektir. Sevgili Charlotte'uma karşı davranışı tekkelimeyle büyüleyici. Her hafta iki kez Rosings'de akşamyemeği yiyoruz ve eve yürümemize izin verilmiyor. Ladyhazretlerinin arabası bizim için düzenli olarak çağrılıyor.Arabalarından biri, demem gerek, çünkü birkaç arabası var."

Page 198: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Lady Catherine çok saygın, anlayışlı bir kadıngerçekten," diye ekledi Charlotte, "ve çok dikkatli birkomşu."

"Çok doğru, hayatım, ben de aynen öyle diyorum. Öylebir kadın ki insan ne kadar hürmet etse yetmez."

Akşam çoğunlukla Hertfordshire haberleri hakkındakonuşarak ve zaten yazılmış şeyleri tekrar anlatarak geçti;akşam sona erince, Elizabeth, odasının yalnızlığında,Charlotte'un ne ölçüde hayatından memnun olduğu üzerinedüşünmek, kocasına yol gösterme becerisini ve kocasınakatlanma metanetini kavramak ve her şeyin gayet yolundagittiğini kabul etmek zorunda kaldı. Ziyaretinin nasılgeçeceğini, gündelik meşgalelerinin sakin akışını, Mr.Collins'in sıkıcı müdahalelerini ve Rosings'le ilişkilerindekieğlenceleri de tahmin etmek zorunda kaldı. Canlı bir hayalgücü çok geçmeden her şeyi halletti.

Ertesi günün ortasına doğru, odasında, yürüyüş hazırlığıyaparken, aşağıdan gelen ani bir gürültü bütün evi altüst edergibi oldu; bir an dinledikten sonra, vahşi bir acele içindebirinin merdivenden yukarı koştuğunu ve ona bağırdığınıduydu. Kapıyı açtı, sahanlıkta Maria'yı gördü; heyecandannefesi kesilmiş, haykırıyordu-

"Ah sevgili Eliza! lütfen acele et, yemek odasına gel,görülecek manzara! Ne olduğunu söylemeyeceğim. Acele et,hemen in."

Elizabeth boş yere sorular sordu; Maria başka bir şeysöylemeyecekti; birlikte koşarak yemek odasına indiler;

Page 199: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yemek odası yola bakıyordu, peşine düştükleri harika daönlerindeydi! bahçe kapısındaki alçak bir faytonda iki hanımduruyordu.

"Hepsi bu mu?" diye haykırdı Elizabeth. "Hiç olmazsadomuzların bahçeye girdiğini filan ummuştum, oysa buradaLady Catherine'le kızından başka bir şey yok!"

"A! şekerim," dedi Maria, hata karşısında afallayarak,"Lady Catherine değil bu. Yaşlı hanım Mrs. Jenkinson,onlarla birlikte yaşıyor; öteki de Miss. de Bourgh. Baksanaşuna. Ne çıtır şey. Bu kadar ince ve ufak olduğu kimin aklınagelirdi!"

"Bu rüzgarda Charlotte'u dışarıda tutması büyük kabalık.Niye içeri girmiyor?"

"Charlotte pek girmez diyor. Miss. de Bourgh'un içerigirmesi en büyük iltifatmış."

"Görünüşünü sevdim," dedi Elizabeth, aklı başkadüşüncelerle meşgul halde. "Hasta ve huysuz görünüyor.Evet, ona iyi gelir. Ona gayet uygun bir eş olur."

Mr. Collins ve Charlotte kapıda dikilmiş, hanımlarlakonuşuyorlardı; Sir William ise, Elizabeth'i şaşırtacak birşekilde, kapının önünde mevzilenmiş, bir heves önündekisoylu kişiyi izliyor, Miss. de Bourgh o yana her baktığındahabire başını eğerek selam veriyordu.

Nihayet söyleyecek bir şey kalmadı; hanımlar yollarınadevam ettiler, ötekiler de eve döndüler. Mr. Collins iki kızı

Page 200: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

görür görmez onları kısmetleri için tebrik etmeye başladı,Charlotte da kısmetin ne olduğunu açıkladı: bütün grup ertesigün akşam yemeğine Rosings'e çağrılmıştı.

Page 201: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VI

Bu davetle Mr. Collins'in başarısı tam oldu. Hamisininihtişamını meraklı misafirlerine sergileme ve kendisine vekarısına gösterdiği nezakete tanık olmalarını sağlama fırsatıtam da istediği şeydi; bu fırsatın bu kadar çabuk verilmesi deLady Catherine'in cömertliğinin öyle nadide bir örneğiydi kine kadar minnet duysa azdı.

"İtiraf ederim ki," dedi, "lady hazretleri bizi Pazar günüRosings'e çay içmeye ve akşamı birlikte geçirmeye çağırsaydıhiç şaşırmazdım. Ne kadar mütevazi olduğunu bildiğim içinbunu bekliyordum. Ama gelişinizden hemen sonra orayayemeğe davet edileceğimiz kimin aklına gelirdi, hem dehepimiz birden!"

"Ben o kadar şaşırmadım," diye cevapladı Sir William,"neden derseniz, büyük insanların tarzlarını bilirim, hayattakikonumum o tarzı edinmeme imkân vermiştir. Sarayçevresinde bu tip incelikler az görülür şey değildir."

Bütün gün ve ertesi sabah Rosings ziyaretinden başka pekaz şeyden bahsedildi. Mr. Collins ne beklemeleri gerektiğikonusunda onları dikkatle uyarıyordu, öyle odaların, oncahizmetçinin, öyle muhteşem bir sofranın görüntüsü onlarıbüsbütün ezmesin diye.

Hanımlar giyinmek için çekilirlerken, Elizabeth'e şöylededi-

Page 202: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Kıyafetinizle ilgili rahatsızlık duymayın, sevgilikuzenim. Lady Catherine bizden kendisine ve kızınayakışacak zerafette elbiseler giymemizi beklemez. Tavsiyem,diğerlerinden daha üstün olan giysiniz hangisiyse onugiymenizdir –fazlasına gerek yok. Lady Catherine sadegiyimli olduğunuz için hakkınızda kötü düşünmeyecektir.Kendisi seviye farkının muhafaza edilmesinden hoşlanır."

Giyinirlerken birkaç kez kapılarına gelip çabuk olmalarınısöyledi, Lady Catherine yemek için bekletilmektenhoşlanmaz diye. Lady hazretleri ve yaşam tarzı hakkındakiböyle büyük açıklamalar kalabalığa pek alışkın olmayanMaria Lucas'ı ürküttü ve Rosings'deki takdimini babasının St.James'deki takdimini beklediği aynı endişeyle beklemeyebaşladı.

Hava güzel olduğu için koruda yarım millik tatlı biryürüyüş yaptılar. Her korunun kendi güzelliği ve özelliklerivardır; Elizabeth hoşuna giden birçok şey gördü, ama yine deMr. Collins'in sahnenin esinleyeceğini umduğu kadar coşkuduymadı, evin ön cephesindeki pencereleri saymasından,camların Sir Lewis de Bourgh'a aslen kaça malolduğunuanlatmasından da pek etkilenmedi.

Hol merdivenlerini çıkarlarken Maria'nın telaşı her anbiraz daha arttı; Sir William bile pek sakin görünmüyordu.Elizabeth'in cesareti onu yarı yolda bırakmadı. LadyCatherine'den olağanüstü yetenekleri ya da mucizevierdemleri için övgüyle bahsedildiğini duymamıştı, paranın vemevkinin olağan ihtişamını ise ezilip büzülmedenizleyebileceğini düşünüyordu.

Page 203: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Collins'in kendinden geçmiş bir halde geniş ölçülerineve kusursuz süslerine işaret ettiği giriş holünden itibarenhizmetçileri takip ederek bir bekleme odasından geçip LadyCatherine, kızı ve Mrs. Jenkinson'ın oturduğu odaya girdiler.Lady hazretleri büyük bir yücegönüllülükle onları kabuletmek için ayağa kalktı; Mrs. Collins takdim görevinin ondaolmasını önceden kocasıyla ayarladığı için takdim usulünceyapıldı, adamın gerekli sanacağı o özür ve teşekkürlerinhiçbiri olmadan.

Daha önce St. James'de bulunmuş olmasına rağmen SirWilliam onu çevreleyen ihtişamdan öyle hayrete düşmüştü kiyerlere kadar eğilerek selam verecek cesareti ancak buldu vetek kelime etmeden yerine oturdu; neredeyse korkudanbayılacak haldeki kızı hangi yana bakacağını bilemedenkoltuğunun ucuna oturdu. Elizabeth kendini gayet rahathissetti ve karşısındaki üç hanımı sakince gözlemleyebildi. –Lady Catherine uzun boylu, iri yarı bir kadındı, belki vaktiylegüzel olan sert hatları vardı. Havası uzlaşmacı değildi, onlarıkabul etme tarzı da ziyaretçilerine düşük seviyeleriniunutturacak şekilde değildi. Susunca korkutucu değildi; amaher dediğini kendine verdiği önemi gösteren öyle otoriter birsesle söylüyordu ki Elizabeth'in aklına hemen Mr. Wickhamgeldi; bütün gün gözlemledikten sonra Lady Catherine'in tamda onun anlattığı gibi olduğuna karar verdi.

Yüzünde ve duruşunda hemen Mr. Darcy'ye benzerlikbulduğu anneyi inceledikten sonra gözlerini kıza çevirinceMaria'nın onu öyle ince ve ufak tefek bulmasındaki şaşkınlığakatılır gibi oldu. Hanımlar arasında ne endam ne de yüzbenzerliği vardı. Miss. de Bourgh solgun ve hasta

Page 204: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

görünüşlüydü; yüz hatları sıradan değilse bile ifadesizdi; pekaz ve alçak sesle sadece Mrs. Jenkinson'la konuştu; Mrs.Jenkinson'ın görünümünde dikkat çekici bir şey yoktu vetümüyle onun dediklerini dinlemekle ve şöminenin ışığıgözünü almasın diye paravanı hizalamakla meşguldü.

Birkaç dakika oturduktan sonra manzarayı seyretsinlerdiye hep birden pencereye gönderildiler; Mr. Collinsmanzaranın güzelliklerine işaret etmek için onlara eşlik etti,Lady Catherine de asıl yazın görülmesi gerektiğini söyledi.

Yemek son derece güzeldi ve Mr. Collins'in söz verdiğibütün o hizmetçiler ve bütün o sofra takımları oradaydılar;yine önceden söylediği gibi, lady hazretlerinin arzusu üzerinemasanın diğer ucundaki yerini aldı ve hayat insana dahafazlasını sunamaz diyen biri gibi göründü. Yemeğini parçalaraayırdı, yedi ve keyifli bir özenle övdü; her tabağa ayrı iltifatedildi, önce o, sonra Sir William tarafından; Sir William ozamana kadar damadının her dediğini tekrarlayacak kadartoparlanmıştı, hem de Elizabeth'in Lady Catherine nasıldayanabiliyor, anlayamadığı bir tarzda. Ama Lady Catherineonların aşırı hayranlığından zevk alıyor gibiydi ve cömertgülücükler dağıtıyordu, bilhassa masaya daha öncetatmadıkları anlaşılan bir yemek gelince. Topluluk pekkonuşkan değildi. Elizabeth bir boşluk bulunca konuşmayahazırdı, ama Charlotte'la Miss. de Bourgh arasındaoturuyordu –ilki Lady Catherine'i dinlemekle meşguldü,diğeri de bütün yemek boyunca ona tek kelime etmedi. Mrs.Jenkinson çoğunlukla Miss. de Bourgh'un ne kadar azyediğini izlemekle, başka bir yemeği denemesi için ısraretmekle ve iştahsız olmasından korkmakla meşguldü. Maria

Page 205: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

konuşmanın sözkonusu olmadığını düşünüyordu, beyefendiise yemek ve hayran olmak dışında bir şey yapmıyordu.

Hanımlar oturma odasına döndükleri zaman LadyCatherine'in konuşmasını dinlemekten başka yapacak pek birşey yoktu; o da kahve gelene kadar hiç durmadan konuştu,her konu hakkındaki görüşünü öyle kesin bir tavırla bildirdi kiyargılarına karşı çıkılmasına alışkın olmadığı belli oluyordu.Charlotte'un evdeki işlerini yakinen ve ince ince soruşturduve ona hepsinin nasıl halledileceğine ilişkin bolca öğüt verdi;onunki gibi küçük bir ailede her şeyin nasıl düzenlenmesigerektiğini anlattı, inekleriyle tavuklarının bakımı konusundadersler verdi. Elizabeth hiçbir şeyin bu büyük hanımınilgisinin aşağısında olmadığını farketti, yeter ki onabaşkalarına talimat verme imkânı sağlasın. Mrs. Collins'lesohbetinin aralarında Maria'yla Elizabeth'e, ama bilhassaElizabeth'e çeşitli sorular yöneltti; onun akrabalarınıtanımıyordu ve Mrs. Collins'e pek zarif, güzel bir kızolduğunu söyledi. Elizabeth'e farklı zamanlarda kaçkızkardeşi olduğunu, ondan büyük mü küçük mü olduklarını,içlerinden herhangi birinin evlenme ihtimali olup olmadığını,güzel olup olmadıklarını, nerede eğitim gördüklerini,babasının ne tür arabaları olduğunu ve annesinin kızlıksoyadını sordu. –Elizabeth sorularının tüm küstahlığınıhissettiyse de gayet sakince cevap verdi. –Lady Catherinesonra şu gözlemi yaptı,

"Babanızın mülkü Mr. Collins'e ipotekli, sanırım. Seninaçından," Charlotte'a döndü, "buna sevindim; ama aslındamalı mülkü kızlardan başkasına ipoteklemek kabul edilir şeydeğil. –Sir Lewis de Bourgh'un ailesinde buna gerek

Page 206: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

görülmemiş. Piyano çalmayı, şarkı söylemeyi bilir misiniz,Miss. Bennet?"

"Biraz."

"A! Öyleyse bir ara sizi dinlemekten mutlu oluruz. Bizimpiyanomuz en iyisindendir, muhtemelen sizinkinden daha–Bir gün denemelisiniz. Kardeşleriniz de çalıp söylerler mi?"

"Bir tanesi."

"Niye hepiniz öğrenmediniz? –Hepiniz öğrenmişolmalıydınız. Webbler'in hepsi biliyor, üstelik babalarınıngeliri sizinki kadar iyi değil. –Resim yapar mısınız?"

"Hayır, hiç."

"Nasıl yani, hiçbiriniz mi?"

"Hiçbirimiz."

"Bu çok tuhaf. Ama herhalde fırsatınız olmamıştır.Anneniz sizi her baharda hocalardan istifade etmek için şehregötürmeliydi."

"Annem itiraz etmezdi ama babam Londra'dan nefreteder."

"Mürebbiyeniz sizi bıraktı mı?"

"Hiç mürebbiyemiz olmadı."

Page 207: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hiç mi! Nasıl olur? Evde mürebbiyesiz beş kızbüyütmek! Hiç böyle şey duymadım. Anneniz sizin eğitiminiziçin köle gibi çalışmış olmalı."

Elizabeth durumun öyle olmadığını söylerken elindeolmadan gülümsedi.

"Öyleyse kim eğitti sizi? kim göz kulak oldu?Mürebbiyesiz ihmal edilmiş olmalısınız."

"Bazı ailelere göre eminim edilmişizdir; ama öğrenmekisteyenimiz gerekli imkândan hiç yoksun olmadı. Her zamanokumaya teşvik edildik ve gereken tüm hocalarımız oldu.Ama aylaklığı seçenler de seçmekte serbesttiler."

"Ya, şüphesiz; ama mürebbiye de zaten bunu önlemekiçindir; annenizi tanısaydım birini tutmasını ısrarla salıkverirdim. Her zaman derim, sürekli ve düzenli ders olmadaneğitimde hiçbir şey başarılamaz, o dersi de sadece mürebbiyeverebilir. Kaç ailenin bu konudaki ihtiyacını karşıladığımıbilseniz hayret ederseniz. Genç bir insanı iyi bir yereyerleştirmekten her zaman memnun olurum. Mrs.Jenkinson'ın dört yeğeni benim sayemde gayet güzel yerleredindiler; daha geçen gün bana kazaen sözü edilmiş başka birgenci tavsiye ettim, aile de kızdan çok memnun kaldı. Mrs.Collins, size Lady Metcalfe'ın dün bana teşekküre geldiğinianlattım mı? Miss. Pope onun için bir hazineymiş. 'LadyCatherine,' dedi, 'bana bir hazine verdiniz.' Küçükkardeşleriniz cemiyete takdim edildiler mi, Miss. Bennet?"

"Evet, efendim, hepsi."

Page 208: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hepsi! –Beşiniz birden mi? Çok tuhaf! –Üstelik siz dahaikincisiniz. –Büyükler evlenmeden küçükler ortaya çıkıyor! –Kardeşleriniz çok mu küçükler?"

"Evet, en küçüğümüz onaltı bile değil. Belki fazla insaniçinde olmak için çok genç. Ama gerçekten, efendim,büyüklerin erken yaşta evlenecek imkânları ya da hevesleriyok diye küçüklerin toplantılardan, eğlencelerden yoksunkalması çok acı olurdu. En son doğanın da ilk doğan kadargençliğin zevklerini tatma hakkı var. Böyle bir sebeple kapalıtutulmak! Kardeşlik sevgisini ya da anlayışını geliştirmeyepek faydası olmazdı diye düşünüyorum."

"Doğrusu," dedi lady hazretleri, "böyle genç biri içingörüşlerinizi gayet kararlı ifade ediyorsunuz. Tanrı aşkına,yaşınız kaç?"

"Üç küçük kardeşim büyüdüğüne göre," diye cevapladıElizabeth, gülümseyerek, "lady hazretleri yaşımı söylememibekleyemez sanırım."

Lady Catherine doğrudan bir cevap alamamaya çokşaşırmış göründü; Elizabeth böyle ağırbaşlı bir küstahlığıhafife almaya cesaret eden ilk insanın kendisi olduğundankuşkulandı.

"Yirmiden fazla olamazsınız, eminim, –demek ki yaşınızısaklamanıza gerek yok."

"Yirmi bir olmadım henüz."

Page 209: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Beyler onlara katılınca, çay ikramı da bitince, oyunmasaları yerleştirildi. Lady Catherine, Sir William ve Mr. veMrs. Collins quadrille'e oturdular; Miss. de Bourgh cassinooynamayı tercih ettiği için iki kız ona grup olmak için Mr.Jenkinson'a destek oldular. Masaları olağanüstü aptaldı.Oyuna ilişkin olmayan tek hece çıkmadı kimsenin ağzından;sadece Mrs. Jenkinson korkularını dile getirdi Miss. deBourgh sıcakladı mı yoksa üşüdü mü, üstü çok mu kalınyoksa çok mu ince diye. Öteki masada daha çok şey olupbitiyordu. Lady Catherine genel olarak konuşuyordu –diğerüç kişinin hatalarını belirtiyor ya da kendisiyle ilgili biranektod anlatıyordu. Mr. Collins lady hazretlerinin herdediğini onaylamakla, kazandığı her fiş için ona teşekküretmekle ve fazlaca kazandığını düşünürse özür dilemeklemeşguldü. Sir William pek bir şey söylemedi. Hafızasınaanektodları ve soylu isimleri depoluyordu.

Lady Catherine'le kızı canları sıkılana kadar oynadıktansonra masalar dağıldı, Mrs. Collins'e araba teklif edildi, teklifşükranla kabul edildi, araba hemen emredildi. Sonra grupLady Catherine'in ertesi gün havanın nasıl olacağına kararvermesini dinlemek için ateşin etrafında toplandı. Arabanıngelişiyle bu tespitlere veda ettiler; Mr. Collins'in sayısızminnet ifadesiyle ve Sir William'ın sonsuz selamlarıylaoradan ayrıldılar. Araba kapıdan çıkar çıkmaz Elizabethkuzeni tarafından Rosings'de gördükleri hakkında yorumdabulunmaya davet edildi; Elizabeth, Charlotte'un hatırı için,gerçekte olduğundan daha parlak bir yorumda bulundu. Amauydurmak için o kadar sıkıntı çektiği övgüler Mr. Collins'ihiçbir şekilde tatmin etmedi ve çok geçmeden Mr. Collins

Page 210: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

lady hazretlerini övme işini kendi ellerine almak durumundakaldı.

Page 211: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VII

Sir William Hunsford'da sadece bir hafta kaldı, amaziyareti onu kızının fevkalade bir evlilik yaptığına, enderbulunur bir kocası ve komşusu olduğuna ikna edecek kadaruzundu. Sir William yanlarındayken Mr. Collins sabahlarınıonu tek atlı arabasına bindirip kırları gezdirmeye ayırdı; amao gittikten sonra bütün aile her zamanki işlerine döndüler;Elizabeth değişiklik yüzünden kuzenini daha sık görmekzorunda kalmadığına sevindi; Mr. Collins kahvaltıyla akşamyemeği arasındaki zamanın büyük bölümünü ya bahçedeçalışarak ya da okuyup yazarak, ön yola bakan kendi okumaodasının penceresinden dışarıyı seyrederek geçiriyordu.

Hanımların oturduğu oda arka taraftaydı. Elizabeth önceCharlotte'un yemek salonunu gündelik kullanım için tercihetmemiş olmasına şaşırdı; daha büyük bir odaydı ve daha hoşbir görünümü vardı; ama çok geçmeden arkadaşının bunuyapmak için harika bir nedeni olduğunu gördü, çünkü aynıölçüde güzel bir odada otursalar Mr. Collins kendi odasındakuşkusuz daha az zaman geçirecekti; Elizabeth bu düzenlemeiçin Charlotte'u takdir etti.

Oturma odasındayken yolda olup bitenlerden habersizoluyorlardı; yoldan hangi arabaların geçtiğini ancak Mr.Collins sayesinde öğrenebiliyorlardı ki o da bilhassa Miss. deBourgh'un her geçişini hiç aksatmadan onlara yetiştiriyorduhemen her gün geçtiği halde. Arada bir lojmanda duruyor veCharlotte'la birkaç dakika konuşuyordu, ama arabadançıkmaya yanaşmıyordu.

Page 212: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Pek az gün geçiyordu ki Mr. Collins Rosings'e yürümesin,karısı da aynı şekilde gitmeyi gerekli görmesin; Elizabethdağıtılacak başka kilise bölgeleri olabileceğini akıl edinceyekadar bunca saatlik fedakârlığı anlayamadı. Arada bir ladyhazretlerinin ziyaretiyle onurlandırılıyorlardı; bu ziyaretlersırasında odada olan biten hiçbir şey gözünden kaçmıyordu.Meşgalelerini inceliyor, çıkardıkları işe bakıyor ve farklışekilde yapmalarını tavsiye ediyordu; mobilyanın yerleşiminekusur buluyor ya da hizmetçinin ihmalini tespit ediyordu; birşeyler yeyip içmeyi kabul ederse bunu sadece Mrs. Collins'inet istihkakının ailesine göre çok fazla olduğunu görmek içinyapmışa benziyordu.

Elizabeth çok geçmeden bu büyük hanımın vilayet sulhheyetinde yer almadığı halde kendi köyünde çok faal biryargıçlık yaptığını farketti; Mr. Collins ona ayrıntılı raporlargetiriyor, o da ne zaman köylülerden biri kavga etse, dertlenseya da çok yoksul düşse hemen köye gidiyor, ihtilaflarıhallediyor, şikâyetleri susturuyor ve kulaklarını çekip, birlikberaberlik çağrısı yapıyordu.

Rosings'de akşam yemeği eğlencesi haftada iki keztekrarlanıyordu; Sir William'ın yeri boşaldığı ve akşamboyunca tek bir oyun masası kurulduğu için bu tür hereğlence ilkinin kopyası oluyordu. Başka pek az meşgalelerivardı, muhitin yaşam tarzı genel olarak Mr. Collins'inimkânlarını aştığı için. Yine de Elizabeth bundan rahatsızolmadı ve çoğunlukla zamanını gayet keyifli geçirdi;Charlotte'la yapılan yarım saatlik tatlı sohbetler vardı ve havayılın o zamanı için öyle güzeldi ki sık sık açık havada neşelisaatler geçiriyordu. Diğerleri Lady Catherine'i ziyarete

Page 213: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gittiğinde o sık sık yürüyüşe çıkıyordu; sevdiği bir güzergâhvardı; korunun o kenarına komşu açık düzlük boyunca ondanbaşka kimsenin umurunda görünmeyen korunaklı, güzel birpatika vardı ve burada kendini Lady Catherine'in merakınınulaşamayacağı bir yerde hissediyordu.

Ziyaretinin ilk on beş günü bu sakinlik içinde çabucakgeçti. Paskalya yaklaşıyordu ve ondan önceki haftaRosings'deki aileye yeni bir katılım olacaktı, ki bu da öyleküçük bir çevre için önemli olmalıydı. Elizabeth orayagelişinden hemen sonra Mr. Darcy'nin birkaç hafta içindeoraya gelmesinin beklendiğini duymuştu; onun kadarhazzetmediği pek az tanıdığı olduğu halde gelişi Rosings'dekipartilere yüzüne bakılacak nispeten yeni biri katmış olacaktı;hem, kuzenine davranışlarına bakarak Miss. Bingley'ninonunla ilgili planlarının ne kadar umutsuz olduğunu görüpeğlenebilirdi; Lady Catherine belli ki onu kızı içindüşünüyordu; gelişinden büyük bir sevinçle bahsetti, onu öveöve bitiremedi ve Miss. Lucas'la Elizabeth'in onu zaten birçokkez gördüklerini öğrenince neredeyse öfkelendi.

Mr. Darcy'nin gelişi lojmanda hemen duyuldu, çünkü Mr.Collins bütün sabah Hunsford Yolu'na açılan müştemilatıngörüş alanı içinde yürümüş durmuştu geldiğini o an tespitetmek için, ve araba Koru'ya dönerken eğilip selamınıverdikten sonra büyük havadisle koşa koşa eve gelmişti.Ertesi sabah saygılarını sunmak için Rosings'e seğirtti. LadyCatherine'in saygı bekleyen iki yeğeni vardı; Mr. Darcyyanında amcası Lord --------'un küçük oğlu olan AlbayFitzwilliam'ı getirmişti, Mr. Collins eve dönerken iki bey onaeşlik ederek herkese büyük bir şaşkınlık yaşattılar. Charlotte

Page 214: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

onları kocasının odasından görmüştü, yoldan karşıyageçiyorlardı; hemen diğer odaya koşup kızlara onları nasıl bironurun beklediğini söyledi, ve ekledi–

"Sana teşekkür borçluyum, Eliza, bu nazik hareket için.Mr. Darcy beni ziyarete bu kadar çabuk gelmezdi."

Elizabeth'in bu iltifatı hiç haketmediğini söylemesinekalmadan kapının zili geldiklerini haber verdi, ve az sonra üçbey odaya girdiler. Önden yürüyen Albay Fitzwilliam otuzyaşlarında, gösterişsiz, ama hareketleriyle de konuşmasıyla dagerçek bir beyefendiydi. Mr. Darcy tıpkı Hertfordshire'degöründüğü gibi görünüyordu –her zamanki ölçülü haliyleMrs. Collins'e iltifatlarını etti ve arkadaşına karşı nehissediyor olursa olsun ona kusursuz bir sakinlikle baktı.Elizabeth sadece dizlerini bükerek selam verdi, tek kelimeetmeden.

Albay Fitzwilliam iyi yetişmiş bir adamın enerjisi verahatlığıyla doğrudan konuşmaya girdi ve tatlı tatlı konuştu;ama kuzeni, Mrs. Collins'e ev ve bahçeyle ilgili hafif birgözlemini ifade ettikten sonra bir süre kimseyle konuşmadanoturdu. Yine de, sonunda, kibarlığı insafa geldi de Elizabeth'eailesinin sağlığını sordu. Elizabeth olağan şekilde cevap verdive bir an duraksayıp, şöyle dedi–

"Ablam üç aydır şehirde. Ona orada hiç rastlamadınızmı?"

Elizabeth rastlamadığını gayet iyi biliyordu, amaBingleyler'le Jane arasında geçenleri bildiğini belli edecek mi,görmek istedi ve Miss. Bennet'ı görme şansı bulamadığı

Page 215: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

cevabını verirken bir parça şaşırmış göründüğünü düşündü.Konu uzatılmadı; beyler de az sonra gittiler.

Page 216: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VIII

Albay Fitzwilliam'ın davranışı lojmanda pek beğenildi;tüm hanımlar Rosings'deki faaliyetlerine zevk katacağınıhissettiler. Ne var ki oradan herhangi bir davet almaları birkaçgün sürdü –çünkü evde misafirler varken onlara ihtiyaçduyulmazdı; Paskalya gününe, yani beylerin gelişinin birhafta sonrasına kadar böyle bir ilgi görmediler; o zaman dasadece kiliseden çıkarken akşamleyin oraya gelmeleri istendi.Geçen hafta boyunca Lady Catherine'i ya da kızını pek azgörmüşlerdi. Albay o süre içinde lojmana birkaç sefergelmişti, ama Mr. Darcy'yi sadece kilisede görmüşlerdi.

Davet elbette kabul edildi; uygun bir saatte LadyCatherine'in oturma odasında gruba katıldılar. Lady hazretlerionları kibarca karşıladı, ama açıkça mevcudiyetleri başkakimseyi bulamadığı zamanki kadar makbul değildi; zaten,yeğenleriyle neredeyse kendinden geçmişti ve odadaki başkabirinden çok onlarla, bilhassa Darcy'yle konuşuyordu.

Albay Fitzwilliam onları gördüğüne gerçekten sevinmişgibiydi; Rosings'de her şey onun için hoş bir eğlenceydi; Mrs.Collins'in güzel arkadaşı ise hayli ilgisini çekmişti. Onunyanına oturdu ve Kent ve Hertfordshire'den, seyahatten veevde oturmaktan, yeni kitaplardan ve müzikten öyle tatlı tatlıbahsetti ki Elizabeth o odada daha önce bunun yarısı kadarbile eğlenmemişti; hem Lady Catherine'in hem de Mr.Darcy'nin ilgisini çekecek kadar neşeli ve akıcı bir şekildesohbet ettiler. Mr. Darcy'nin gözleri çok geçmeden ve tekrartekrar meraklı bir bakışla onlara döndü; lady hazretleri de, bir

Page 217: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

süre sonra, hiç tereddüt etmeden onlara seslenerek buduyguyu paylaştığını daha açık bir şekilde beyan etti–

"Neden bahsediyorsun, Fitzwilliam? Ne anlatıyorsunöyle? Ne söylüyorsun Miss. Bennet'a? Söyle, ben dedinleyeyim."

"Müzikten bahsediyoruz, madam," dedi Fitzwilliam,cevap vermekten daha fazla kaçınamadığı zaman.

"Müzikten! O halde lütfen yüksek sesle bahsedin. Ensevdiğim konudur. Müzikten bahsediyorsanız sohbetten bende payımı almalıyım. İngiltere'de benim kadar has bir müzikdinleyicisi, hatta benim kadar doğal zevki olan azdır,kanımca. Öğrenseydim büyük sanatçı olurdum. Ha bak, Annede öyle, tabii sağlığı çalışmasına izin verseydi. Eminimfevkalade iyi götürürdü. Georgiana nasıl gidiyor, Darcy?"

Mr. Darcy kızkardeşinin yeteneğinden duygulu birövgüyle bahsetti.

"Bunu duyduğuma çok sevindim," dedi Lady Catherine;"lütfen ona çok pratik yapmazsa asla başarılı olamaz dediğimisöyle."

"Emin olun, madam," diye cevapladı Mr. Darcy, "böylebir öğüde ihtiyacı yok. Sürekli olarak pratik yapıyor."

"Ne kadar çok o kadar iyi. Bunun sonu yok; ona bir dahamektup yazdığımda bu işi asla ihmal etmemesini tembihedeceğim. Genç hanımlara sık sık söylerim, müziktemükemmellik sürekli pratik yapmadan elde edilmez diye.

Page 218: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Miss. Bennet'a da birkaç kez dedim, daha fazla pratikyapmazsa hiçbir zaman gerçekten iyi çalamaz diye; Mrs.Collins'in piyanosu yok ama, kaç kez dedim ona, her günrahatlıkla Rosings'e gelebilir, Mrs. Jenkinson'ın odasındakipiyanoyu çalabilir diye. Kimsenin işine engel olmaz, nasılsa,evin o tarafında."

Mr. Darcy teyzesinin densizliğinden biraz utandı, vecevap vermedi.

Kahve bittiği zaman Albay Fitzwilliam Elizabeth'e onuniçin piyano çalma sözünü hatırlattı; Elizabeth doğrucapiyanoya oturdu. Fitzwilliam da yanına bir iskemle çekti.Lady Catherine bir şarkının yarısını dinledi, sonra önceki gibiöbür yeğeniyle konuştu; ta ki yeğeni yanından uzaklaşıp herzamanki kararlılığıyla piyanoya ilerleyerek kendini güzelpiyanistin yüzünü dolu dolu görebileceği bir yere sabitleyenekadar. Elizabeth onun ne yaptığını gördü ve ilk uygunboşlukta alaycı bir gülümsemeyle ona dönüp şöyle dedi–

"Bu halde beni dinlemeye gelerek beni korkutmak mıistiyorsunuz, Mr. Darcy? Ama kızkardeşiniz o kadar iyiçalıyor diye telaş etmeyeceğim. Başkaları tarafındankorkutulmayı kabul etmeyen bir inatçılığım vardır. Benikorkutmaya yönelik her girişim cesaretimi daha da artırır."

"Yanıldığınızı söyleyecek değilim," diye cevapladı Mr.Darcy, "çünkü sizi korkutmayı planladığıma gerçekteninanamazsınız; arada bir aslında size ait olmayan görüşleribenimsemekten büyük zevk aldığınızı bilecek kadar uzunzamandır tanıyorum sizi."

Page 219: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth çizilen bu resme yürekten güldü ve AlbayFitzwilliam'a şöyle dedi, "Kuzeniniz size benimle ilgili gayethoş bir fikir verecek ve söylediğim tek kelimeyeinanmamanızı öğütleyecek. Dünyanın kendimi birazcıkbeğendirebilirim diye umduğum bir yerinde gerçekkarakterimi bu kadar iyi ortaya çıkaran biriyle karşılaştığımiçin cidden şanssızım. Gerçekten, Mr. Darcy, Hertfordshire'dealeyhimde öğrendiğiniz her şeyden söz etmeniz çok zalimce –ve söylememe izin verin, çok dikkatsizce –çünkü beniintikam almaya kışkırtıyor; akrabalarınızı şok edebilecekşeyler ortaya çıkabilir."

"Sizden korkmuyorum," dedi Mr. Darcy, gülümseyerek.

"Lütfen onu neyle suçladığınızı bana da söyleyin," diyehaykırdı Albay Fitzwilliam. "Yabancıların arasında nasıldavrandığını bilmek isterim."

"Dinleyin o halde –ama kendinizi çok feci bir şeyehazırlayın. Onu Hertfordshire'de ilk gördüğümde balodaydık–ve bu baloda bilin bakalım ne yaptı? Sadece dört kez dansetti! Sizi üzdüğüm için özür dilerim –ama öyle. Az erkekolduğu halde sadece dört dans; ve iyi biliyorum ki birçokhanım eş yokluğundan oturup kalmıştı. Mr. Darcy, yaptığınızıinkâr edemezsiniz."

"O zaman kendi grubum dışında hiçbir hanımla tanışmaşerefine erişmemiştim."

"Doğru; zaten baloda kimse kimseyle tanışamaz. Peki,Albay Fitzwilliam, şimdi ne çalayım? Parmaklarımemirlerinizi bekliyor."

Page 220: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Belki," dedi Darcy, "farklı davranırdım, tanışma imkânıarasaydım; ama kendimi yabancılara tanıtmak konusundabeceriksizim."

"Kuzeninize bunun nedenini soralım mı?" dedi Elizabeth,hâlâ Albay Fitzwilliam'a hitap ederek. "Akıllı, eğitimli biradam, dünyayı tanımış biri, kendini yabancılara tanıtmadaneden beceriksiz olur, soralım mı?"

"Sorunuza ben cevap verebilirim," dedi Fitzwilliam, "onabaşvurmanıza gerek yok. Çünkü sıkıntıya girmez."

"Bazı insanların sahip olduğu yetenek bende yok," dediDarcy, "daha önce görmediğim insanlarla rahat konuşmayeteneği. Başkaları gibi konuşmalarının tonunuyakalayamıyorum, sözettikleri şeylere ilgi duyuyormuş gibigörünemiyorum."

"Parmaklarım," dedi Elizabeth, "bu aletin üstünde birçokkadının parmakları gibi ustaca gezinmiyor. Aynı güce, aynıhıza sahip değiller, aynı ifadeyi de yaratmıyorlar. Ama benbunun hep kendi hatam olduğunu düşündüm –pratik yapmasıkıntısına katlanmadığım için. Yoksa benim parmaklarımınbaşka bir kadının parmakları gibi üstün beceriye sahipolamayacağına inandığımdan değil."

Darcy gülümsedi ve şöyle dedi, "Çok haklısınız.Zamanınızı çok daha iyi kullanmışsınız. Sizi dinlemeayrıcalığı kazanmış hiç kimse herhangi bir kusur bulamaz.Biz ikimiz de yabancılara çalmayız."

Page 221: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Burada Lady Catherine araya girdi: seslenip nedenbahsettiklerini sordu. Elizabeth hemen çalmaya başladı. LadyCatherine yaklaştı, ve birkaç dakika dinledikten sonra,Darcy'ye şöyle dedi–

"Miss. daha çok pratik yapsa ve Londralı bir hocadanistifade edebilse hiç hatalı çalmaz. Parmak tekniği çok iyi,ama tabii zevki Anne'inki kadar değil. Anne harikulade birpiyanist olurdu, sağlığı izin verseydi de öğrenebilseydi."

Elizabeth kuzeniyle ilgili övgüye nasıl tepki vereceğinigörmek için Darcy'ye baktı; ama ne o anda ne de başka birzaman herhangi bir sevgi belirtisi görmedi; Miss. de Bourgh'aolan davranışlarının bütününden Miss. Bingley adına şuavuntuyu çıkardı Elizabeth: onunla da evlenebilirdi, akrabasıolsaydı.

Lady Catherine Elizabeth'in gösterisiyle ilgili görüşlerinibildirmeye devam etti, görüşlerine uygulama ve zevk dersleriekleyerek. Elizabeth bu sözleri kibarlığın olanca metanetiylekarşıladı ve beylerin ricası üzerine piyano çalmaya devam ettita ki lady hazretlerinin arabası onları eve götürmek için hazıroluncaya kadar.

Page 222: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm IX

Elizabeth ertesi sabah tek başına oturmuş, Jane'e mektupyazıyordu; Mrs. Collins'le Maria iş için köye gitmişlerdi; birara Elizabeth kapı zilinin çalmasıyla irkildi, besbelli ziyaretçivardı. Araba sesi duymadığı için gelenin Lady Catherineolabileceğini düşündü ve o düşünce içinde küstah sorularamaruz kalmamak için yarı bitmiş mektubunu kaldırıyordu kikapı açıldı ve, Elizabeth'i büyük bir şaşkınlık içindebırakarak, Mr. Darcy içeri girdi, hem de sadece Mr. Darcy.

O da Elizabeth'i tek başına bulduğuna şaşırmış gibiydi vebütün hanımların evde olduklarını sandığını söyleyerekdavetsiz gelişi için özür diledi.

Sonra oturdular; Elizabeth'in Rosings'le ilgili sorularısorulduktan sonra sessizliğe gömülme tehlikesi başgösterdi.Demek ki mutlaka bir şey düşünmek gerekiyordu ve bu acildurumda, onu Hertfordshire'de son görüşünü hatırlayarak,alelacele ayrılmalarıyla ilgili ne söyleyeceğini merak ederek,söze başladı–

"Geçen Kasım'da Netherfield'den ne kadar ani ayrıldınız,Mr. Darcy! Hepinizi hemen arkasından gelmiş görünce Mr.Bingley çok şaşırmış ve sevinmiştir; doğru hatırlıyorsam birgün önce gitmişti. Onun da kardeşlerinin de sağlığıyerindeydi umarım, siz Londra'dan ayrılırken."

"Gayet iyiydiler, teşekkür ederim."

Page 223: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth başka bir cevap alamayacağını anladı, ve kısabir sessizlikten sonra devam etti–

"Sanırım Mr. Bingley'nin Netherfield'e bir dahadönmeyeceğini söylediler."

"Öyle bir şey dediğini duymadım; ama ileride orada fazlakalmaması muhtemeldir. Birçok arkadaşı var vearkadaşlarının da ilişkilerinin de sürekli arttığı bir yaşta."

"Netherfield'de pek kalmayı düşünmüyorsa orayı tümdenbırakması muhit için daha iyi olur, çünkü o zaman oraya biraile yerleşebilir. Ama belki Mr. Bingley evi muhite yararıolsun diye değil kendisi için tutmuştur; bu aynı nedenle detutacak ya da bırakacaktır herhalde."

"Satın alacak bir yer çıkar çıkmaz orayı bırakırsa," dediDarcy, "hiç şaşırmam."

Elizabeth cevap vermedi. Arkadaşından daha fazlabahsetmeye korktu; söyleyecek başka bir şeyi de olmadığıiçin konu bulma derdini ona bırakmaya karar verdi.

Darcy işareti aldı ve az sonra söze başladı, "Burası çokrahat bir eve benziyor. Mr. Collins Hunsford'a ilk geldiğindesanırım Lady Catherine buraya çok şey yaptı."

"Yapmış olmalı –nezaketini teşekkür etmeyi daha iyi bilenbiri için gösteremezdi."

"Mr. Collins eş seçiminde çok talihli görünüyor."

Page 224: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Gerçekten öyle; dostları onu kabul edebilecek, hatta onumutlu edebilecek nadir aklı başında kadınlardan birinerastladığı için sevinebilirler. Arkadaşımın kusursuz bir zekâsıvardır –tabii Mr. Collins'le evlenmenin yaptığı en akıllıca şeyolduğundan emin değilim. Bununla beraber, gayet mutlugörünüyor; hem, sağduyu açısından bakarsak onun için hayliuygun bir kısmet."

"Ailesiyle arkadaşlarının bu kadar yakınında bir yereyerleşmek hoşuna gitmiştir."

"Buraya yakın mı diyorsunuz? Neredeyse elli mil."

"Yol iyi olduktan sonra elli mil nedir ki? Yarım günlükyolculuktan biraz daha fazla, o kadar. Evet, bence çok yakın."

"Yakınlığı evliliğin avantajlarından biri olarak görmezdimdoğrusu," diye haykırdı Elizabeth. "Mrs. Collins ailesineyakın bir yere yerleşti demezdim."

"Bu sizin Hertfordshire'e bağlılığınızın kanıtı.Longbourn'un civarından başka her yer size belli ki uzakgörünüyor."

Darcy konuşurken yüzünde bir tür gülümseme vardı veElizabeth bunu anladığını düşündü; Jane'le Netherfield'idüşündüğünü varsaymış olmalıydı; cevap verirken yüzükızardı–

"Bir kadının ailesinin çok yakınına yerleşemeyeceğinisöylemek istemiyorum. Uzak ve yakın göreceli olmalı; birçokdeğişik unsura bağlı. Seyahat masraflarını önemsiz kılacak

Page 225: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

servet olunca mesafe sorun olmaz. Ama burada durum budeğil. Mr. ve Mrs. Collins rahat bir gelire sahipler, ama sıkyolculuklara izin verecek kadar da değil –bence arkadaşımbunun yarısı kadar bir mesafede otuyor olmadan kendiniailesine yakın saymazdı."

Mr. Darcy iskemlesini bir parça ona doğru çekip şöylededi, "Bu kadar güçlü memleket bağlılığına hakkınız yok. Herzaman Longbourn'da yaşamayamazsınız."

Elizabeth şaşırmış gibiydi. Mr. Darcy fikir değiştirdi;iskemlesini geriye çekti, masadan gazete aldı, ve, gazeteninüstünden bakarak soğuk bir sesle şöyle dedi–

"Kent'i beğendiniz mi?"

Arkasından bölgeyle ilgili kısa bir konuşma geldi, her ikitarafın da sakin ve ölçülü olduğu –zaten az sonra dayürüyüşten dönen Charlotte'la kızkardeşinin girişiyle kesildi.İkisini başbaşa görünce şaşırdılar. Mr. Darcy Miss. Bennet'adavetsiz misafir olmasına neden olan hatayı anlattı vekimseye pek bir şey demeden birkaç dakika daha oturduktansonra gitti.

"Bunun anlamı ne olabilir?" dedi Charlotte, gider gitmez."Elizacığım, sana âşık olmalı, yoksa asla bize böyle teklifsizgelmezdi."

Ama Elizabeth Darcy'nin sessizliğinden bahsedinceCharlotte'un dileklerine rağmen durumun pek öyle olmadığıanlaşıldı; çeşitli tahminlerden sonra nihayet ziyaretininyapacak bir şey bulma zorluğundan ileri geldiğini

Page 226: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

varsayabildiler ki yılın o zamanı için çok mümkündü. Bütünaçıkhava sporları bitmişti. İçeride de sadece Lady Catherine,kitaplar ve bir bilardo masası vardı, ama erkekler sürekliiçeride kalamazlar; yakında rahip lojmanı, ya da orayayürümenin ya da oradaki insanların hoşluğu varken iki kuzenondan sonra hemen her gün oraya yürümenin cazibesinekapıldılar. Sabahleyin değişik zamanlarda, bazen ayrı ayrı,bazen birlikte uğradılar, bazen de teyzeleri onlara eşlik etti.Albay Fitzwilliam'ın onların sohbetinden hoşlandığı içingeldiğini hepsi anlıyordu, o yüzden onu daha da çok sevdiler;Elizabeth onunla beraber olmaktan aldığı keyfi, bilhassakendisine gösterdiği hayranlığı düşününce eski gözdesiGeorge Wickham aklına geliyordu; ikisini karşılaştırınca,Albay Fitzwilliam'ın davranışlarında daha az gönülçelen biryumuşaklık olduğunu gördüyse de onun daha iyi eğitimliolduğuna karar verdi.

Ama Mr. Darcy lojmana niye o kadar sık geliyor, anlamakzordu. Arkadaşlık için olamazdı, çünkü gelip on dakikaoturup gidiyordu ve ağzını açmıyordu; konuştuğu zaman daistediğinden değil mecburiyetten konuşuyor gibiydi –zevkalmak için değil, kabalık olmasın diye. Nadiren neşeligörünüyordu. Mrs. Collins bunu neye yoracağını bilemiyordu.Albay Fitzwilliam'ın arada bir onun dalgınlığına gülmesinormalde daha farklı biri olduğu gösteriyordu, yoksa Mr.Darcy'yi buna kendisi karar verecek kadar tanımıyordu; budeğişikliğin aşkın etkisi, aşkın nesnesinin de arkadaşıElizabeth olduğuna inanmak hoşuna gittiği için kendini ciddiciddi bunu öğrenmeye adadı. Rosings'e her gidişlerinde ya daonun Hunsford'a her gelişinde onu izledi, ama fazla başarıkazanamadı. Arkadaşına çok bakıyordu, ama o bakışın ifadesi

Page 227: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

tartışmalıydı. Kararlı, sabit bir bakıştı, ama içinde çokhayranlık olduğundan emin değildi ve bazen sadecedalgınlığa benziyordu.

Bir iki defa Elizabeth'e Mr. Darcy'nin ona tutkun olmaolasılığından söz etti, ama Elizabeth her defasında bu fikregülüp geçince Mrs. Collins de meselede fazla ısrar etmenindoğru olmadığına karar verdi, çünkü sadece hayal kırıklığıylasonuçlanabilecek umutlar doğurma tehlikesi vardı, çünkü onaöyle geliyordu ki Mr. Darcy'nin ona aşık olduğuna inandığı anarkadaşının ona karşı olan tüm soğukluğu geçecekti.

Elizabeth için tatlı planlar kurarken bazen onun AlbayFitzwilliam'la evlendiğini hayal ediyordu. Herkesten dahasevimli bir adamdı; açıkça Elizabeth'e hayrandı; imkânlarıson derece genişti; fakat, onun bu avantajlarına karşın Mr.Darcy de kilisenin önemli bir hamisiydi, oysa kuzenininkiliseyle ilgisi yoktu.

Page 228: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm X

Elizabeth koruda gezinirken birkaç kez hiç beklemediğihalde Mr. Darcy'ye rastladı. –Kimsenin gelmediği bir yereonu getiren kötü raslantının tüm sıkıntısını içinde duydu vebir daha olmasını önlemek için ona oranın en sevdiği sığınağıolduğunu hemencecik söyledi. –Gelgelelim, bunun ikinci kereolması çok tuhaftı! –Ama oldu, hatta sonra bir kere daha oldu.Kasıtlı bir haylazlık ya da gönüllü bir çileden farksızdıaslında, çünkü bu durumlarda sadece birkaç resmi sorusormak, beceriksizce duraksamak ve sonra uzaklaşmakolmuyordu, aksine, Mr. Darcy geri dönüp onunla birlikteyürümeyi gerçekten gerekli görüyordu. Fazla konuşmuyordu;Elizabeth de pek konuşmak ya da onu dinlemek zahmetinesokmuyordu kendini; ama üçüncü karşılaşmaları sırasındabazı garip bağlantısız sorular sormasına aklı takıldı –Hunsford'da olmaktan hoşlanıp hoşlanmadığı, yalnız başınayaptığı yürüyüşler, Mr. ve Mrs. Collins'in mutluluğuhakkındaki görüşleri; sonra, Elizabeth Rosings'den ve evi pektanımadığından bahsederken Mr. Darcy Kent'e sonrakigelişlerinde de orada kalmasını umuyor gibi konuştu. Sözleribunu ima etti. Aklından Albay Fitzwilliam geçiyor olabilirmiydi? Elizabeth, eğer bir şey demek istiyorsa, o tarafa ilişkinbir göndermede bulunmak istiyor olabileceğini düşündü. Bubiraz canını sıktı, ve kendini lojmanın karşısındaki çitinkapısında bulunca sevindi.

Bir gün Jane'in son mektubunu tekrar okuyarak, Jane'inneşesiz yazdığını gösteren bir bölüme aklı takılmış,yürüyordu ki tekrar Mr. Darcy tarafından şaşırtılmak yerine,

Page 229: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

başını kaldırınca Albay Fitzwilliam'ın ona doğru geldiğinigördü. Mektubu hemen kaldırıp, zorlukla gülümseyerek,şöyle dedi–

"Bu yoldan yürüdüğünüzü bilmiyordum."

"Koruyu geziyordum," diye cevapladı Albay Fitzwilliam,"her sene yaparım; geziyi de lojmana uğrayarak bitirecektim.Daha ileri gidiyor musunuz?"

"Hayır, ben de dönmek üzereydim."

Döndü de; lojmana doğru birlikte yürümeye başladılar.

"Cumartesi gerçekten Kent'ten gidiyor musunuz?" dediElizabeth.

"Evet –Darcy yine ertelemezse. Ama ona tabiyim. İşidilediği gibi ayarlıyor."

"Ayarlamadan memnun kalmazsa en azından seçmeşansına sahip olduğu için memnun olabilir. Dilediğini yapmagücüne sahip olmayı Mr. Darcy'den daha çok seven kimseyigörmedim."

"Bildiği gibi yapmayı çok sever," diye cevapladı AlbayFitzwilliam. "Ama tabii hepimiz severiz. Sadece onun dahafazla imkânı var, çünkü o zengin ve birçok başka insan fakir.Kendimden bahsediyorum. Küçük oğul olduğum içinfedakârlığa ve bağımlılığa alışkınım."

Page 230: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bence bir kontun küçük oğlu ikisini de pek bilmez.Cidden, fedakârlığı ve bağımlılığı biliyor musunuz?Parasızlık ne zaman istediğiniz yere gitmenize engel oldu, yada canınızın çektiği bir şeyi almanıza?"

"Bunlar yerinde sorular –belki o tür fazla zorluk çektiğimisöyleyemem. Ama daha önemli işlerde parasızlık çekebilirim.Küçük oğullar istedikleri kişiyle evlenemezler."

"Servet sahibi kadınları istemezlerse tabii; sanırım bunuçok sık yaparlar."

"Harcama alışkanlıklarımız bizi gayet bağımlı yapıyor;hayatta benim mevkimde olup da paraya biraz önemvermeden evlenmeyi kaldırabilecek fazla insan yoktur."

"Acaba," diye düşündü Elizabeth, "bununla beni mikastediyor?" ve düşüncesi yüzünü kızarttı; ama, kendinitoparlayınca, neşeli bir sesle şöyle dedi, "Tanrı aşkına, söylermisiniz, bir kontun küçük oğlunun normal bedeli nedir?Ağabeyi çok hasta değilse, herhalde elli bin pound'dan fazlaistemezsiniz."

O da aynı tarzda cevap verdi ve konu kapandı gitti.Elizabeth konuşulanlardan etkilendiğini sanmasına yol açacakbir sessizlik olmasın diye hemen ardından şöyle dedi–

"Sanırım kuzeniniz sizi emrinde biri olsun diye yanındagetirdi. Bu tür bir konfora sürekli sahip olmak içinevlenmemesine şaşıyorum. Ama belki şimdilik kızkardeşiyetiyordur; velisi olduğu için onu istediği gibi idareedebiliyordur."

Page 231: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hayır," dedi Albay Fitzwilliam, "bu benimle paylaşmasıgereken bir ayrıcalık. Miss. Darcy'nin velayetinde onunlaortağım."

"Öyle mi gerçekten? Tanrı bilir nasıl birer veliolmuşsunuzdur? Küçük hanım sizi çok üzüyor mu? O yaştakigenç kızları çekip çevirmek biraz zordur; hele kendisindegerçek Darcy ruhu varsa bildiğini okumak isteyebilir."

Elizabeth konuşurken Albay Fitzwilliam'ın ona meraklabaktığını farketti ve ona hemen Miss. Darcy'nin neden onlarıüzebileceğini düşündüğünü sorma şekli Elizabeth'i gerçeğebir yanından hayli yaklaştığına inandırdı. Hemen cevap verdi,

"Korkmanıza gerek yok. Onunla ilgili fena bir şeyduymadım; hatta onun dünyadaki en cazip insanlardan biriolduğunu düşünüyorum. Tanıdığım bazı hanımların, Mrs.Hurst'le Miss. Bingley'nin gözdesi o. Onları tanıdığınısöylemiştiniz yanılmıyorsam."

"Biraz tanıyorum. Kardeşleri hoş bir beyefendi –Darcy'ninyakın arkadaşı."

"Öyle," dedi Elizabeth kuru bir sesle –"Mr. Darcy Mr.Bingley'ye karşı son derece nazik; ona çocuğuymuş gibi gözkulak oluyor."

"Göz kulak olur, doğru! Evet, bence Darcy ihtiyaçduyduğu noktalarda ona göz kulak oluyor. Bana burayagelirken söylediği bir şeyden Bingley'nin ona borçlu olduğufikrine kapıldım. Ama beni affetsin, sözkonusu kişinin

Page 232: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bingley olduğunu düşünmeye hakkım yok. Hepsi benimvarsayımım."

"Neyi kastediyorsunuz?"

"Darcy'nin etrafa yayılmasını istemediği bir durum;hanımın ailesinin kulağına giderse çok sevimsiz olur."

"Kimseye bahsetmeyeceğimden emin olabilirsiniz."

"Ama Bingley olduğuna inanmak için fazla nedenim yok,unutmayın. Bana dediği sadece şuydu; geçenlerde birarkadaşını yanlış bir evlilik yapmaktan kurtardığınısöyleyerek kendini kutluyordu, ama isim ya da ayrıntıvermedi, sadece ben Bingley olduğundan şüphelendim, çünküo tür etki altına girecek bir adamdır; bir de geçen yaz boyubirlikte olduklarını bildiğim için."

"Mr. Darcy size müdahale nedenlerini söyledi mi?"

"Hanıma karşı çok güçlü bazı itirazlar varmış."

"Peki onları ayırmak için hangi becerilerini kullanmış?"

"Bana kendi becerilerinden bahsetmedi," dedi Fitzwilliamgülümseyerek. "Sadece size anlattıklarımı anlattı."

Elizabeth cevap vermedi; yürümeye devam etti, kalbiöfkeyle şişerek. Onu bir süre seyrettikten sonra Fitzwilliamneden öyle düşünceli olduğunu sordu.

Page 233: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bana anlattığınız şeyi düşünüyorum," dedi Elizabeth."Kuzeninizin davranışı benim duygularıma uymuyor. Niyeyargıç olsun ki?"

"Müdahalesini işgüzarca bulmuş gibisiniz."

"Mr. Darcy'nin, arkadaşının isteğinin uygun olupolmadığına karar vermeye ne hakkı var, ya da arkadaşının neşekilde mutlu olacağını kendi başına nasıl belirliyor,yönlendiriyor, anlamıyorum." "Ama," diye devam etti,kendini toplayarak, "ayrıntıları bilmediğimiz için onukınamak adilce olmaz. Belli ki ortada kaydadeğer bir sevgiyokmuş."

"Bu yanlış bir varsayım değil," dedi Fitzwilliam, "amakuzenimin zaferinin ihtişamını hüzünlü bir şekilde azaltıyor."

Bu söz şakadan söylenmişti, ama Elizabeth'e Darcy'ninöyle doğru bir resmi gibi göründü ki cevap vermeye cesaretedemedi; bunun üzerine, konuyu hemen değiştirip lojmanagelinceye kadar önemsiz meselelerden bahsetti. Lojmanda,misafir gider gitmez, kendi odasına kapanıp bütün oduyduklarını düşündü uzun uzun. Onun tanıdığı kişilerdenbaşkasının kastedilmiş olamayacağını düşündü. DünyadaDarcy'nin öyle sınırsız etkisi altına alabileceği bir ikinci erkekolamazdı. Mr. Bingley'yle Jane'i ayıracak önlemlerleuğraştığından hiç şüphesi yoktu; ama esas planı veuygulamayı hep Miss. Bingley'e atfetmişti. Eğer Mr.Bingley'nin kendi kibri onu yönlendirmediyse, o zamanJane'in bütün o çektiklerinin, hâlâ da çekmeye devamettiklerinin sebebi oydu, onun kibri ve şımarıklığıydı.Dünyanın en sevgi dolu, en cömert kalbindeki tüm mutluluk

Page 234: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

umudunu bir süreliğine yerle bir etmişti; üstelik ne kadarkalıcı bir zarar verdiğini henüz kimse bilemezdi.

"Hanıma karşı çok güçlü bazı itirazlar varmış," AlbayFitzwilliam'ın sözleri bunlardı, ve o güçlü itirazlar daherhalde eniştesinin taşrada avukat, dayısının da Londra'daesnaf olmasıydı.

"Jane'in kendisine," diye haykırdı, "asla itiraz etmişolamaz. O bir güzellik ve iyilik abidesidir! Zekâsı öylekusursuz, ruhu öyle olgun, hareketleri öyle zariftir ki. Babamakarşı da bir şey söylenemez; tamam, tuhaflıkları vardır amaMr. Darcy'nin hor göremeyeceği yetenekleri ve muhtemelenhiç sahip olamayacağı bir dürüstlüğü vardır." Annesinidüşününce, tabii, güveni biraz sarsıldı, ama o noktadakiitirazların bile Mr. Darcy üzerinde önemli bir etkisi olacağınainanmadı; Mr. Darcy'nin gururu, Elizabeth'e öyle geliyorduki, en derin yarayı arkadaşının akrabalarının önemsizliğindenalmıştı, yoksa densizliğinden değil; sonunda bir yandangururun bu en kötü türü, diğer yandan da Mr. Bingley'yi kendikızkardeşi için elde tutma arzusu içinde hareket ettiğine kararverdi.

Meselenin yol açtığı heyecan ve gözyaşları başağrısıgetirdi; ağrı akşama doğru öyle kötüleşti ki, Mr. Darcy'yigörme isteksizliği de eklenince, Rosings'deki çay daveti içinkuzenlerine eşlik etmesini engelledi. Gerçekten kötüolduğunu gören Mrs. Collins gitmesi için ısrar etmedi,kocasının ısrar etmesini de elinden geldiğince engelledi, amaMr. Collins Lady Catherine bunu duyunca hoşlanmayacakdiye korktuğunu saklamadı.

Page 235: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XI

Gittikleri zaman Elizabeth kendini Mr. Darcy'ye karşıdaha da kızdırmak istercesine Kent'e geldiğinden beri Jane'inona yazdığı tüm mektupları incelemeye girişti. Mektuplardabelli bir yakınma yoktu; geçmişteki olaylar da hatırlanmıyor,bugüne ilişkin bir ızdırap da anlatılmıyordu. Ama hepsinde,ve hepsinin hemen her satırında, onun üslubunun tipiközelliği olan ve kendisiyle barışık, herkese karşı nazik birruhun dinginliği içinden geldiği için o zamana kadar hemenhiç kararmamış o neşenin eksikliği vardı. Elizabeth ilkokuduğundan daha dikkatli okuyunca her cümlenin rahatsızlıkduygusu taşıdığını fark etti. Mr. Darcy'nin yol açtığı kederlealçakça böbürlenmesi ona ablasının acılarını daha keskin birbiçimde hissettirdi. Mr. Darcy'nin Rosings ziyaretinin birdahaki gün sona ereceğini düşünmek biraz olsun içinirahatlatıyordu; on beş günden az bir süre sonra kendisinintekrar Jane'le birlikte olacağını, tüm sevgisiyle neşesininyerine gelmesine yardım edeceğini düşünmek ise içini dahada rahatlatıyordu.

Kuzeninin de onunla birlikte gideceğini hatırlamadanDarcy'nin Kent'ten ayrılacağını düşünemiyordu; ama AlbayFitzwilliam onunla ilgili hiçbir niyeti olmadığını açıkça bellietmişti ve hoş bir adam da olsa Elizabeth'in onun yüzündenmutsuz olmaya niyeti yoktu.

Bu noktayı aklında hallederken, ansızın kapı ziliyleirkildi; gelenin Albay Fitzwilliam olması düşüncesi kalbinihızlandırdı; Albay Fitzwilliam akşam üstü de bir kez

Page 236: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

uğramıştı ve şimdi özel olarak onu merak ettiği için gelmişolabilirdi. Ama bu düşünce çabuk geçti, ve kalbi farklı bir etkialtına girdi: Mr. Darcy'nin odaya girdiğini şaşkınlık içindegördü. Mr. Darcy acelesiz bir tavırla hemen sağlığını sordu,ziyaret sebebini kendini daha iyi hissettiğini duyma dileğinebağlayarak. Elizabeth ona soğuk bir kibarlıkla cevap verdi.Mr. Darcy birkaç saniye oturdu, sonra kalkıp odada yürümeyebaşladı. Elizabeth şaşırdı, ama tek kelime etmedi. Birkaçdakikalık bir sessizlikten sonra heyecanlı bir halde ona doğrugeldi ve konuşmaya başladı,

"Boşuna mücadele ettim. İşe yaramayacak. Duygularımbastırılır gibi değil. Size ne büyük bir tutkuyla hayran ve âşıkolduğumu söylememe izin verin."

Elizabeth'in şaşkınlığı tarif edilemezdi. Gözleri iri iriaçıldı, yüzü kızardı, kuşkuya kapıldı ve sustu. Mr. Darcy bunuumut vaadi olarak değerlendirdi; hemen sonra, onun için tümhissettiklerini, hem de uzun zamandır hissettiklerini itirafetmeye koyuldu. Güzel konuşuyordu, ama kalbe aitduyguların yanında ifade edecek başka duygular da vardı;sevgiden bahsederken gururdan bahsettiği zamankinden dahatutkulu değildi. Elizabeth'in aşağı seviyeden oluşu, bununküçük düşürücü oluşu, ortadaki aile engeli ve aklının bunahep nasıl karşı çıktığı konusundaki düşünceleri, yaralamaktaolduğu kendi ailevi konumuna yönelik görünen ama evlilikteklifine faydalı olacağa pek benzemeyen bir sıcaklıklaanlatıldı.

Elizabeth duyduğu derin soğukluğa karşın, böyle biradamın sevgisini kazanmış olmanın keyfine kayıtsızkalamadı; niyeti bir an için bile değişmediyse de, önce

Page 237: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

çekmek üzere olduğu acı için ona acıdı; ama sonra kullandığıdilden rahatsız olunca tüm acıması öfke içinde kayboldu.Yine de, konuşması bittiği zaman ona sabırla cevapverebilmek için kendini toparlamaya çalıştı. Mr. Darcy tümçabalarına rağmen unutmayı başaramadığı sevgisinin gücünüanlatarak, sevgisinin karşılık bulacağına, teklifinin kabuledileceğine ilişkin umudunu ifade ederek konuşmasını bitirdi.O bunları söylerken, Elizabeth olumlu cevap alacağından hiçkuşkusu olmadığını kolaylıkla görebiliyordu. Tedirginlik veendişeden bahsediyordu ama yüzü gerçek bir güven ifadeediyordu. Bu görüntü öfkeyi artırdığıyla kaldı; Mr. Darcysözlerini bitirdiği zaman Elizabeth yanakları al al olmuş birhalde şöyle dedi,

"Bu gibi durumlarda, sanırım, aynı ölçüde karşılıkverilemeyecek bile olsalar, itiraf edilen duygular karşısındabir yükümlülük duygusu ifade etmek usuldendir. Yükümlülükduyulması doğaldır; ben de eğer minnettarlık duyabilseydimşimdi size teşekkür ederdim. Ama duyamıyorum –güzelduygularınızı hiçbir zaman arzu etmedim, zaten siz de gayetisteksizce ifade ettiniz. Kimseye acı çektirmek istemezdim.Düşüncesizce yapılmış bir şey, ve umarım kısa zamandageçer. Duygularınızı kabul etmenizi uzun süre engellediğinisöylediğiniz düşünceler bu açıklamadan sonra duygularınızınüstesinden gelmekte fazla zorluk çekmeyecektir."

Gözleri Elizabeth'in yüzünde sabitlenmiş bir haldeşömineye yaslanmakta olan Mr. Darcy onun sözlerinişaşkınlık kadar sıkıntıyla da karşılamış gibiydi. Yüzü öfkeylesoluklaştı; yüzünün her çizgisinde görülebiliyordu aklınınkarıştığı. Görüntüsüne hakim olmak için mücadele ediyordu

Page 238: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ve hakim olduğuna inanıncaya kadar ağzını açmadı. SessizlikElizabeth'e korkunç geldi. Sonunda Mr. Darcy zorlama birsakinlikle şöyle dedi,

"Bağışladığınız cevap bu kadar, belli ki! Belki neden bukadar sınırlı bir nezaketle reddedildiğimi öğrenme şansımolur. Ama çok da önemli değil."

"Ben de şunu sorabilirim," diye cevapladı Elizabeth,"neden o kadar açık bir hakaret düşüncesiyle beni iradenize,sağduyunuza, hatta inançlarınıza rağmen sevdiğinizisöylüyorsunuz? Nezaketsiz davrandıysam, bu nezaketsizdavranmak için yeterli sebep değil midir? Ama başkasebeplerim de var. Biliyorsunuz, var. Size karşı kendiduygularım olumsuz olmasaydı, kayıtsız olsaydı, ya daolumlu olsaydı bile biricik ablamın mutluluğunu belki deilelebet harap eden adamı herhangi bir nedenle kabul edermiydim sanıyorsunuz?"

Bunları duyunca Mr. Darcy'nin rengi değişti; amarahatsızlığı çabuk geçti ve konuşmaya devam eden Elizabeth'imüdahale etmeden dinledi.

"Sizin hakkınızda kötü düşünmek için her türlü nedenimvar. Hiçbir açıklama orada oynadığınız haksız ve zalim rolümazur gösteremez. Onları birbirlerinden ayırma konusundayalnız olmasanız da başrolü oynadığınızı inkâr edemezsiniz,birini şımarık ve dengesiz diye milletin gözündendüşürdünüz, diğerini boşa yere umutlandı diye alay konusuyaptınız, ikisini de şiddetli bir sefalete mecbur ettiniz."

Page 239: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sustu, zerre kadar vicdan azabı duymadığını gösteren birhavayla onu dinlediğini gördü, yine öfkelendi. Mr. Darcy,aksine, yapmacık bir inanmazlık gülümsemesiyle bakıyorduona.

"Bu yaptığınızı inkâr edebilir misiniz?" diye tekrarladı.

O zaman Mr. Darcy sahte bir sakinlikle cevap verdi,"Arkadaşımı ablanızdan ayırmak için elimden gelen her şeyiyaptığımı, başarımdan da memnun olduğumu inkâr edecekdeğilim. Arkadaşıma karşı kendime olduğumdan daha özenlidavrandım."

Elizabeth bu iyikalpli düşünceye dikkat etmiş görünmeyikendine yediremedi, ama anlamı da gözünden kaçmadı; zatenonu yatıştırması mümkün değildi.

"Ama sizden hoşlanmamamın nedeni sadece bu meseledeğil," diye devam etti; "bu olmadan çok önce sizinle ilgiligörüşüm kesinleşmişti. Aylar önce Mr. Wickham'dandinlediğim hikâye karakterinizi iyice ortaya koydu. Bukonuda söyleyecek neyiniz var? Hangi hayali arkadaşlıkeylemiyle savunabilirsiniz kendinizi? ya da hangi asılsızsözlerle başkalarını kandırabilirsiniz?"

"O beyin meseleleriyle hayli ilgileniyorsunuz," dediDarcy daha az sakin bir ses tonuyla ve rengi daha dakoyulaşarak.

"Uğradığı talihsizliği duyan hiç kimse ona kayıtsızkalamaz."

Page 240: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Talihsizlik!" diye tekrarladı Darcy küçümsemeyle; "evet,büyük talihsizliğe uğradı gerçekten."

"Sebep de sizsiniz," diye haykırdı Elizabeth heyecanla."Onu bu yoksulluğa siz ittiniz, nispeten yoksulluğa yani.Onun için ayrıldığını bildiğiniz imkânları ondan esirgediniz.Hayatının en iyi yıllarını, hakettiği o hürriyet şansını elindenaldınız. Bütün bunları siz yaptınız! bir de talihsizliğiyle alayediyorsunuz."

"Demek böyle," diye haykırdı Darcy hızlı adımlarla odadayürürken, "demek hakkımda böyle düşünüyorsunuz! Demekbeni böyle görüyorsunuz! Böyle etraflıca anlattığınız içinteşekkür ederim. Bu hesaba göre hatalarım büyük tabii!Belki," diye ekledi durup ona doğru dönerek, "bu hakaretlergörmezden gelinebilirdi, ama uzun zamandır ciddi birgirişimde bulunmamı önleyen endişeleri dürüstçe itiraf ettimdiye gururunuz yaralandı. Daha ince bir politikaylamücadelemi saklasaydım, akılla, mantıkla, her şeylegururunuzu okşayarak sizi tarifsiz, katıksız bir tutkunun esiriolduğuma inandırsaydım bu acı suçlamalar geçiştirilebilirdi.Ama sahteliğin her türünden nefret ederim. Ayrıca anlattığımduygularımdan da utanmıyorum. Doğal ve haklı duygularçünkü. Akrabalarınızın düşük seviyesinden zevk duymamıbekleyebilir misiniz? Hayattaki mevkileri benim o kadaraltımda olan hısımlarım olacak diye kendimi tebrik miedeyim?"

Elizabeth her an daha da öfkelendiğini hissediyordu; yinede konuşurken kendine hakim olmak için büyük çaba sarfetti:

Page 241: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Teklifinizi başka tarzda yapmanız beni etkilerdisanıyorsanız yanılıyorsunuz, Mr. Darcy; daha beyefendicedavranmamakla beni sadece reddettiğim için incindi mi diyehakkınızda endişelenmekten kurtarmış oldunuz."

Darcy'nin bu sözler karşısında irkildiğini ama cevapvermediğini gördü ve devam etti,

"Uzattığınız eli kabul etmemi sağlamanın hiçbir yoluyoktu."

Bir kez daha şaşkınlığı belli oldu; kulaklarına inanamamave küçük düşmüş olma karışımı bir ifadeyle ona bakıyordu.Elizabeth devam etti.

"Daha en başta, hatta sizi gördüğüm neredeyse ilk andatavırlarınız beni küstah, burnu büyük ve başkalarınınduygularına bencilce dudak büken biri olduğunuza inandırdı,size kızgınlığım öyle doğdu ve sonraki olaylarla ağır birhoşnutsuzluğa dönüştü; sizi tanıyalı bir ay olmamıştı kidünyadaki son erkek olsanız yine de hiçbir kuvvetin benisizinle evlenmeye ikna edemeyeceğini hissettim."

"Yeterince konuştunuz, madam. Duygularınızı gayet iyianlıyorum; şimdi sadece kendi duygularımdan utanmakdurumundayım. Bu kadar zamanınızı aldığım için benibağışlayın ve sağlık ve mutluluk dileklerimi kabul edin."

Ve bu sözlerle acele içinde odadan çıktı; hemen sonraElizabeth ön kapıyı açtığını ve evden çıktığını duydu.

Page 242: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Aklındaki fırtına acı verecek ölçüde artmıştı. Nasıl ayaktaduracağını bilemedi ve tam bir halsizlik içinde oturup yarımsaat boyunca ağladı. Olanları düşünürken her görüntüşaşkınlığını daha da artırdı. Mr. Darcy'den evlilik teklifi alsın!ona onca aydır âşık olsun! arkadaşının ablasıyla evlenmesiniönlemesine yol açan ve haliyle onun durumu için de bir okadar geçerli olan onca engele rağmen onunla evlenmekisteyecek kadar âşık olsun, inanılır gibi değildi! bilmedenböyle güçlü bir sevgi esinlemiş olmak onur vericiydi. AmaDarcy'nin gururu, o iğrenç gururu, Jane konusundayaptıklarını hiç sıkılmadan itiraf edişi, kendini haklıgösteremediği halde bunu kabul ederkenki affedilmezküstahlığı ve Mr. Wickham'dan söz ederkenki duygusuz tavrı,ona karşı inkâr etmediği zalimliği çok geçmeden sevgisinidüşünmenin bir an için yarattığı acıma duygusunu yok etti.

Kalbini sarsan düşüncelere devam etti, ta ki LadyCatherine'in arabasının gürültüsüyle Charlotte'un karşısınaçıkacak halde olmadığını farkedene ve odasına seğirtenekadar.

Page 243: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XII

Ertesi sabah Elizabeth gözlerinin son kapandığı andakiduygu ve düşünceler içinde uyandı. Olanların etkisindenhenüz kurtulamamıştı; başka bir şey düşünmek imkânsızdı;herhangi bir işle uğraşmak da içinden gelmiyordu, o yüzdenkahvaltıdan hemen sonra açık havada yürüyüş yaparakkendini eğlendirmeye karar verdi. Doğruca sevdiği yolagidiyordu ki Mr. Darcy'nin bazen oraya geldiğini hatırlayıncadurdu ve koruya girmek yerine patikadan yukarı çıkarak anayoldan uzaklaştı. Koru çitleri hâlâ bir yanında sınır çiziyordu;az sonra kapıların birinden geçip araziye çıktı.

Patikanın o kısmı boyunca iki üç kez yürüdükten sonrasabahın güzelliğine kapılıp kapıda durup koruyu seyretmeisteği duydu. Kent'te geçirdiği beş hafta doğada çok şeyideğiştirmişti; her yeni gün çiçeklenen ağaçların yeşilliğiniartırıyordu. Yürüyüşüne devam etmek üzereyken korununkıyısı boyunca uzanan ağaçlıkta bir adamın görüntüsü iliştigözüne; o yana doğru geliyordu; adamın Mr. Darcyolmasından korkup hemen dönüş yoluna koyuldu. Amayaklaşan adam şimdi onu görecek kadar yakındı ve heyecanlaileri atılıp adını seslendi. Elizabeth öte yana dönmüştü, amakendisine seslenildiğini duyunca, Mr. Darcy'nin sesini tanımışolsa da yine kapıya doğru yürümeye devam etti. Mr. Darcyona kapıda yetişti ve bir mektup uzatıp, Elizabeth içgüdüselbir hareketle mektubu alırken, kibirli bir ağırbaşlılık içindeşöyle dedi, "Size rastlarım diye ağaçlıkta yürüyordum.Lütfedip bu mektubu okur musunuz?" –Sonra hafifçe eğilerek

Page 244: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

selam verdi, döndü, ağaçların arasına girdi ve gözdenkayboldu.

Hiçbir memnuniyet beklentisi duymadan, ama güçlü birmerak içinde Elizabeth mektubu açtı ve artan bir hayretle,zarfın sıkışık el yazısıyla dolu dolu yazılmış iki tabakamektup kâğıdı ihtiva ettiğini gördü. –Zarf kâğıdının kendiside aynı şekilde doluydu. –Patika boyunca yürürken mektubuokumaya başladı. Rosings'de, sabah saat sekizde yazılmıştı veşöyle diyordu: –

"Bu mektubu alınca, Madam, dün gece size öylesineitici gelen itirafları tekrar ettiğini ya da o teklifleriyenilediğini düşünerek ürkmeyin. Her ikimizin demutluluğu için bir an önce unutulması gereken dileklerüzerinde durarak size acı çektirme, kendimi de küçükdüşürme niyetiyle yazmıyorum; saygınlığım yazılmasınıve okunmasını gerektirmesiydi bu mektubun yazılmasıiçin de okunması için de yorulmaya değmezdi.Dolayısıyla, dikkatinizi talep etme cüretimi mazurgörmelisiniz; biliyorum, duygularınız talebime isteksizcecevap verecek, ama bunu adalet duygunuza sığınarak talepediyorum.

"Dün gece beni çok farklı niteliklerde ve birbirindençok değişik önemde iki kötülükle suçladınız. İlki, ikisininde duygularına aldırış etmeden, Mr. Bingley'i ablanızdanayırdığım, diğeri de çeşitli iddiaları reddederek, şeref veinsanlık duygularını reddederek Mr. Wickham'ın refahınıengellediğim ve geleceğini kararttığım. –Babamın gözdesiolduğu bilinen, bizim himayemiz dışında hiçbir geçimkaynağı olmayan ve himayemizden faydalanacağını

Page 245: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

umacak şekilde büyütülen çocukluk arkadaşımı kasten vesorumsuzca kaldırıp atmak, duyguları sadece birkaçhaftalık bir geçmişe sahip çocukların ayrılığıylakarşılaştırılamayacak bir yoksunluk olurdu. –Amahareketlerimin ve sebeplerimin aşağıdaki açıklamasıokunduğunda, her iki konuda da dün gece öylesakınmasızca yöneltilen suçlamanın şiddetindenesirgeneceğimi umuyorum. –Eğer bunları açıklarken sizeitici gelebilecek duyguları da anlatma mecburiyetiduyarsam bunun için sadece özür dileyebilirim. –Bumecburiyete uymak zorundayım –daha fazla özür dilemekkomik olur. –Hertfordshire'e geleli çok olmamıştı kibaşkaları gibi ben de Bingley'nin ablanızı taşradaki diğertüm kızlara tercih ettiğini gördüm. Ama Netherfield'dekidans akşamına kadar ciddi bir bağlılık duyduğunufarketmemiştim. –Onun daha önce birçok kez âşıkolduğunu gördüm. –O baloda, ben sizinle dans ederken,Sir William Lucas'ın rasgele bir sözüyle, Bingley'ninablanıza gösterdiği ilginin herkeste evlilik beklentisiyaratmış olduğunu ilk kez anladım. Sir William konudansadece tarihinin belirlenmesi kalmış kesin bir olay gibibahsediyordu. O andan itibaren arkadaşımın hareketlerinidikkatle inceledim; ve Miss. Bennet'a duyduğu yakınlığınonda daha önce gördüklerimin ötesinde olduğunu ancak ozaman kavrayabildim. Ablanızı da izledim. –Hali tavrı herzamanki gibi açık, neşeli ve çekiciydi, ama hiçbir özel ilgiişareti yoktu; ben de o akşamki gözlemimden sonra Miss.Bennet'ın Bingley'in ilgisini zevkle kabul etmekle birliktebu ilgiyi hiçbir duygu ortaklığıyla davet etmediği kanısınavardım. –Bu noktada siz yanılmıyorsanız, demek ki benyanılmışım. Ablanızı daha iyi tanıyor olmanız ikinci

Page 246: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ihtimali güçlendiriyor. –Eğer öyleyse, eğer ben yanılıp daona acı çektirecek bir hata yaptıysam dargınlığınız haksızolmaz. Ama tereddütsüz şunu da söyleyeceğim, ablanızınyüzündeki ve havasındaki ciddiyet öyleydi ki en dikkatligözlemciye bile, canayakın olmakla birlikte, kalbine kolayulaşılmayan biri olduğunu düşündürürdü. –Onunkayıtsızlığına inanmak istediğim doğrudur, –amaaraştırma ve kararlarımın genellikle umut ya dakorkularımdan etkilenmediğini söyleyebilirim. –Ablanızınkayıtsız olduğuna ben öyle olsun istediğim içininanmadım; –tarafsız bir kanaatle inandım, hem de aynısamimiyetle. –Evliliğe itirazlarım, kendi adıma büyük birtutku gücü olunca ortadan kalkabileceğini dün gece itirafettiğim meseleler değildi; hısım akraba sorunu arkadaşımiçin benim kadar büyük bir engel değildir. –Ama başkacan sıkıcı durumlar vardı; –hâlâ mevcutsa da, hatta herikimiz için de aynı ölçüde mevcutsa da her an önümdeolmadıkları için benim şahsen unutmaya çalıştığımdurumlar. –Bu nedenlerden de kısaca söz etmek gerekiyor.–Annenizin ailesinin durumu, itici olmakla birlikte, onunkendisinin, üç kızkardeşinizin ve hatta zaman zamanbabanızın neredeyse hep bir elden sergilediği o mutlakgörgüsüzlüğün yanında hiç sayılır. –Beni bağışlayın. –Sizigücendirmek bana acı veriyor. Ne var ki en yakınakrabalarınızın kusurları yüzünden duyduğunuzrahatsızlığa ve onların böyle tarif edilmesi karşısındaduyacağınız hoşnutsuzluğa rağmen, sizin benzeri biryargıdan pay almanıza izin vermeyecek şekildedavrandığınız övgüsünün de siz ve ablanız için zekânız veduyarlılığınızla layık olduğunuz sıklıkta dile getirildiğinibilmek sizi teselli edebilir. –Son olarak şunu da

Page 247: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

söylemeliyim ki o akşam olanlar herkesle ilgiligörüşlerimi doğruladı ve daha fazla gecikmedenarkadaşımı gayet sevimsiz bulduğum bir akrabalıktankoruma isteğimi güçlendirdi. –Ertesi gün, eminimbiliyorsunuz, kısa zamanda geri dönmek üzereNetherfield'den Londra'ya gitti. –Şimdi sıra benimoynadığım rolü açıklamada. –Kızkardeşlerinin rahatsızlığıda benimkinden aşağı değildi; çok geçmeden aynıdüşünceyi paylaştığımızı anladık; ve hep birdenkardeşlerini ayırmak konusunda zaman kaybetmemekgerektiğine inanarak hemen Londra'ya, yanına gitmeyekarar verdik. –Gittik de –orada arkadaşıma öyle birseçimin belli sakıncalarını anlatmaya koyuldum. –Bunlarıtarif etmekle kalmadım, kanıtladım da. –Bu müdahaleonun kararını hızlandırabilir ya da geciktirebilirdi gerçi,ama kanımca sonunda evliliği önlemeyecekti, ablanızınkayıtsızlığını söz konusu etmeseydim, ki hiçduraksamadan ettim. O zamana kadar duygularına onunkiölçüsünde değilse de samimi bir karşılık aldığınainanıyordu. –Ama Bingley'nin müthiş bir doğalalçakgönüllülüğü vardır; benim yargılarıma kendiyargılarından daha fazla güvenir. –Onu kendinikandırdığına inandırmak çok zor olmadı. Bu inancıverdikten sonra Hertfordshire'e dönmemeye ikna etmekzaten bir anlık işti. –Bunları yaptığım için kendimisuçlayamam. Bütün meselede davranışımın bir yanı var kihatırlamak hoşuma gitmiyor; o da şu, ablanızın şehirdeolduğunu ondan saklamak için dolaplar çevirecek kadaralçaldım. Ben biliyordum, Miss. Bingley biliyordu, amakardeşinin şimdi bile haberi yok. –Mümkündür ki kötüsonuçlar doğmadan da görüşebilirlerdi; –ama duyguları

Page 248: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

henüz onu tehlikesizce görebileceği kadar kaybolmamışgibi geldi. –Belki bu gizli kapaklı, dolambaçlı işler banayakışmıyordu. –Ama bir kere yaptım, ve iyi niyetleyaptım. –Bu konuda söyleyecek başka bir şeyim,sunabilecek başka bir özrüm yok. Ablanızın duygularınıyaraladıysam, bilmeden oldu; beni yönlendiren sebeplersize haliyle yetersiz görünebilir, ama ben henüz bunlarıreddetmeyi öğrenemedim. –Daha ağır olan diğersuçlamaya, Mr. Wickham'a zarar verdiğim suçlamasınagelince, kendisinin ailemle olan tüm bağlantısını ortayakoyarak bunu çürütebilirim. Beni tam olarak neylesuçladığını bilmiyorum; ama anlatacaklarımın doğruluğukonusunda güvenilirliği kuşku götürmez birden fazla tanıkgösterebilirim. Mr. Wickham tüm Pemberley mülklerininidaresini üstlenmiş çok saygıdeğer bir adamın oğludur;babasının görevindeki iyi hali doğal olarak babamda onafaydalı olma isteği doğurmuş, vaftiz oğlu olan GeorgeWickham'a yakınlığını tüm cömertliğiyle göstermiştir.Babam onu okulda, daha sonra Cambridge'dedesteklemiştir –hem de önemli ölçüde, çünkü karısınınmüsrifliği yüzünden parasızlığa mahkum olan kendibabası ona bir beyefendiye yaraşır eğitimi sağlayacakdurumda değildi. Babam her zaman hoş tavırları olan bugenç adamın dostluğuna değer vermekle kalmadı, onuniçin yüksek umutlar da besledi ve kiliseyi kendine meslekseçeceğini umarak ona bu yolla geçim imkânı sağlamayakarar verdi. Kendi adıma ben onun hakkında farklı şeylerdüşünmeye ilk kez yıllar, uzun yıllar önce başladım.Ahlaksız eğilimlerini, edepsizliğini en yakın dostundansaklamaya dikkat ediyordu, ama bunlar onunla hemenhemen aynı yaşta olan ve onu Mr. Darcy'nin aksine

Page 249: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dikkatsiz anlarında yakalama fırsatı bulan bir delikanlınıngözünden kaçmadı. Burada sizi yine üzeceğim –ne kadarolduğunu sadece siz bilebilirsiniz. Ama Mr. Wickham'ınyarattığı duygular ne olursa olsun, o duyguların tabiatınailişkin şüphem onun gerçek yüzünü açıklamamıengellemeyecek. Bir başka sebep daha var. İyi kalplibabam beş yıl önce öldü; Mr. Wickham'a olan bağlılığıson ana kadar sürdü; öyle ki vasiyetinde onun mesleğininizin verebileceği en iyi şekilde ilerlemesine yardımcıolmamı, eğer rahipliğe hak kazanırsa, değerli bir ailekilisesinin boşalır boşalmaz ona verilmesini bana özelolarak tembihledi. Ayrıca bin poundluk bir de para vardı.Babası benim babamdan fazla uzun yaşamadı; buolayların üstünden altı ay geçtikten sonra Mr. Wickhambana bir mektup yazıp din eğitimini bırakmaya kararverdiğini, bir işine yaramayacak kilise tayini yerine birazdaha çabuk tarafından mali yardım umut etmesiniuygunsuz bulmayacağıma inandığını söyledi. Hukukokumak niyetinde olduğunu da ekliyordu; bin poundunfaizinin onu orada yaşatmaya yetmeyeceğini tahminedermişim. Samimi olduğuna inanmadımsa da samimiolmasını diledim; ama ne olursa olsun teklifini kabuletmeye hazırdım. Mr. Wickham'ın rahip olmamasıgerektiğini biliyordum. Mesele çabucak halledildi.Kiliseden alabilecek durumda olsa alacağı tüm malihaklarından feragat etti ve karşılığında üç bin poundukabul etti. Böylece aramızdaki tüm ilişki bitmiş gibiydi.Hakkındaki düşüncelerim öyle olumsuzdu ki onu nePemberley'e davet ettim ne de şehirde bana görünmesineizin verdim. Çoğunlukla şehirde yaşıyordu sanırım, amahukuk tahsili sadece yalandı; şimdi bütün engellerden

Page 250: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kurtulunca hayatı tam bir aylaklık ve berduşluk hayatıolmuştu. Üç yıl boyunca ondan pek az haber aldım; amaonun için düşünülmüş kilisenin rahibinin vefatı üzerinetayin mektubu için yine bana başvurdu. Çok kötü durumdaolduğuna inanmamı istiyordu, ki buna inanmaktazorlanmadım. Hukukun para getirmeyen bir meslekolduğunu görmüş ve şimdi kesinlikle rahipliğini almayakarar vermiş, tabii ben ona sözkonusu kiliseyi verirsem –bundan şüphesi yokmuş, hem bakacak başka kimimvarmış, ayrıca muhterem babamın niyetini unutmuşolamazmışım. Bu girişimini reddettiğim ya datekrarlanmasına direndiğim için beni suçlayamazsınız.Dargınlığı şartlarının zorluğuyla orantılı oldu –benibaşkalarına çekiştirmesi bana ettiği hakaretler kadarşiddeti oldu. Bu dönemden sonra tüm tanışıklık belirtileriterkedildi. Nasıl yaşadığını bilmiyorum. Ama geçen yazyine gayet acı verici bir şekilde hayatıma girdi. Şimdiunutmuş olmayı çok istediğim ve şu anki mesele dışındahiçbir kuvvetin beni herhangi birine açıklamayazorlayamayacağı bir olaydan bahsetmeliyim. Bunlarıanlatıyorum çünkü sır tutmayı bildiğinizden kuşkum yok.Benden en az on yaş genç olan kızkardeşim anneminyeğeni Albay Fitzwilliam'la benim vesayetimize bırakıldı.Bir yıl kadar önce okuldan alındı ve Londra'da onun içinbir ev açıldı; geçen yaz evi idare eden bayanla birlikteRamsgate'e gitti; Mr. Wickham da oraya gitti, şüphesizmaksatlı olarak; çünkü Mrs. Younge'la arasında dahaevvelden bir tanışıklık olduğu ortaya çıktı ki bu bayanınkarakteri konusunda hayli yanılmışız; onun tertip veyardımıyla işi kendini Georgiana'ya beğendirmeye kadargötürmüş; hassas kalbi çocukluğundan beri onun sevecen

Page 251: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

anılarıyla dolu olan kızkardeşim ona âşık olduğunainandırılmış ve onunla kaçmaya razı olmuş. O zaman dahaon beş yaşındaydı; mazareti bu olmalı; basiretsizliğiniifade ettikten sonra şunu eklemekten de memnunum kikonuyu yine ondan öğrendim. Kaçış planından bir iki günönce hiç hesapta yokken onlara katıldım; o zamanGeorgiana baba gibi gördüğü bir ağabeyi böyle bir ızdırapve hakarete maruz bırakma fikrini daha fazlasürdüremeyip bana her şeyi olduğu gibi anlattı. Nehissettiğimi, nasıl davrandığımı tahmin edebilirsiniz.Kızkardeşimin itibarına ve duygularına verdiğim önemuluorta bir şey olmasını önledi; ama Mr. Wickham'amektup yazmamla oradan ayrılması bir oldu; Mrs. Youngeda elbette görevinden uzaklaştırıldı. Mr. Wickham'ın anagayesi hiç şüphesiz kızkardeşimin otuz bin poundlukservetiydi; öte yandan benden intikam almak umudu dagüçlü bir etkendi diye düşünmemek elimde değil. Bu,madam, aramızda konu olan her olayın dürüst biraçıklaması; eğer yalan diye reddetmezseniz, umarım,bundan sonra Mr. Wickham'a zalimlik yaptığımsuçlamasını geri alırsınız. Sizi hangi tarzda, hangiyalanlarla etkilediğini bilmiyorum; ama belki debaşarısına şaşılmamalı, önceden bunlara dair hiçbirbilginiz olmadığı için. Bunları kendiniz öğrenemezdiniz;kuşku duymak da elbette doğanızda yok. Bütün bunlarınsize neden dün gece anlatılmadığını düşünebilirsiniz. Amao zaman neyin ne kadar açıklanabileceğine karar verecekkadar aklım başımda değildi. Burada anlatılan her şeyingerçekliği konusunda bilhassa Albay Fitzwilliam'ıntanıklığını önerebilirim; kendisi yakın ilişkimiz ve süreklisırdaşlığımız nedeniyle, ayrıca babamın vasiyetinin

Page 252: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

uygulayıcılarından biri olarak bu işlemlerin herayrıntısıyla kaçınılmaz bir biçimde haşır neşir olmuştur.Eğer beni hor görmeniz açıklamalarımı değersiz yapıyorsabunları kuzenimle konuşmanızı önleyecek bir neden yok;ona danışmanız mümkün olsun diye bu mektubu bu sabahsize verme fırsatı bulmaya çalışacağım. Tekdileyebileceğim, Tanrı sizi korusun.

Fitzwilliam Darcy"

Page 253: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIII

Mr. Darcy mektubu verdiği zaman Elizabeth mektubunevlenme teklifini yinelemesini beklemediyse de ne anlatıyorolabileceği konusunda aklına hiçbir şey gelmemişti. Amabunları anlattığına göre mektubu nasıl merakla okuduğu ve nekarmaşık heyecanlar yaşadığı kolayca tahmin edilebilir.Okurken hissettikleri tarif edilemez. Önce hayretle gördü kiMr. Darcy bir şekilde özür dilemeyi becerebileceğikanısındaydı; oysa Elizabeth Mr. Darcy'nin utançtan yüzükızarmadan yapabileceği hiçbir açıklama olmadığına sıkı sıkıinanıyordu. Onun söyleyebileceği her şeye karşı güçlü birönyargı duyarak, Netherfield'de olanlarla ilgili sözlerinebaşladı. Kavrayış gücünü rahat bırakmayan bir heyecanlaokudu ve ertesi cümlenin ne getirebileceğini öğrenmesabırsızlığı yüzünden önündeki cümlenin anlamına dikkatetmeyi beceremedi. Mr. Darcy'nin, ablasının duyarsızlığıkonusundaki inancına hemen yanlış dedi; evlilik aleyhindekien gerçek, en kötü itirazları ise tarafsız davranamayacağıkadar kızdırdı onu. Yaptıkları için pişman olmadığınısöylemesini anlaşılır buldu; üslubunda pişmanlık yoktu,küstahlık vardı. Baştan sona gururlu ve saygısızdı.

Ama bu konunun ardından Mr. Wickham'la ilgiliaçıklaması gelince, eğer doğruysa Mr. Wickham'la ilgili hergüzel düşüncesini yerle bir etmesi gereken ve onun kendianlattığı hikâyesine gayet tedirgin edici bir benzerlik gösterenolayların açıklamasını biraz daha berrak bir dikkatleokuyunca, daha da şiddetli ve tarifi daha da zor bir acı duydu.Şaşkınlık, endişe, hatta dehşet içinde kaldı. Hepsine karşı

Page 254: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

çıkmak istedi, tekrar tekrar haykırdı, "Yalan! Doğru olamaz!Yalanın dikâlâsı!" –mektubu okuyup bitirince, son bir ikisayfadan pek az şey anladıysa da, aceleyle katlayıp kaldırdı,yazılanlara itibar etmeyeceğini, bir daha dönüpbakmayacağını söyleyerek.

Bu sarsılmış ruh hali içinde, dağınık düşüncelerleyürümeye devam etti; ama olmadı; yarım dakika sonramektup tekrar açıldı; kendini elinden geldiğince toparlayıpWickham'a ilişkin bütün o şeyleri utanç içinde tekrarokumaya başladı ve kendini her cümlenin anlamınıincelemeye zorladı. Pemberley ailesiyle olan bağı tastamamkendisinin de anlattığı gibiydi; o zamana kadar kapsamınıbilmiyorduysa da, merhum Mr. Darcy'nin iyiliği onun kendisözlerine aynen uyuyordu. Oraya kadar her iki ifade birbirinidoğruluyordu: ama vasiyete geldiği zaman fark büyüktü.Wickham'ın kilise hakkında söyledikleri henüz hafızasındatazeliğini koruyordu; onun sözlerini hatırlayınca o ya da butarafta ağır bir yalan olduğunu hissetmemek imkânsızdı;birkaç dakikalığına, sezgilerinin onu yanıltmayacağınısöyleyerek kendine iltifat etti. Ama daha yakından okuyunca,tekrar okuyunca, Wickham'ın kiliseye ilişkin tümtaleplerinden vazgeçmesinin ve bunun yerine üç bin poundgibi ciddi bir para almasının ardındaki ayrıntılar onu yinetereddüte düşürdü. Mektubu bıraktı, tarafsız olmaya çalışarakher ihtimali aklında tarttı –her sözün olasılığı üzerindedüşündü, taşındı, ama başarılı olamadı. Her iki ifade deyalnızca birer iddiaydı. Tekrar okudu. Ama her satır daha netbir şekilde ortaya koyuyordu ki mesele, Mr. Darcy'nindavranışını alçakça gösterecek bir tahrifata uğramış olmasına

Page 255: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ihtimal vermediği halde, onu hikâyenin başından sonunatamamen suçsuz gösterecek bir yoruma da müsaitti.

Mr. Wickham'a yöneltmekte tereddüt etmediği aşırılık vegenel ahlaksızlık suçlaması onu son derece sarstı; suçlamanınhaksızlığına karşı bir kanıt bulamadıkça daha da sarstı. -------shire Bölüğü'ne katılmadan önce onun hakkında hiçbir şeyduymamıştı; bu bölüğe de raslantı sonucu şehirde karşılaştığıve arkadaşlığını tazeleyiverdiği delikanlının tavsiyesi üzerinegirmişti. Önceki yaşam tarzı hakkında kendisininHertfordshire'de anlattıkları dışında hiçbir şey bilinmiyordu.Gerçek karakterine dair bir şeyler öğrenmiş olsaydı araştırmaisteği duymazdı. Yüzü, sesi, tavrı sayesinde kendini hemengayet erdemli biri olarak kabul ettirmişti. Elizabeth onu Mr.Darcy'nin saldırılarından kurtarabilecek ya da hiç olmazsaMr. Darcy'nin uzun geçmişe sahip aylaklık ve kötülük diyetarif ettiği kusurları özündeki ahlaklılık yoluyla telafi edecek,sıradan hata diye sınıflamasına yardımcı olacak bir iyilikörneği, bir belirgin dürüstlük ya da insancıllık işaretihatırlamaya çalıştı, ama köydeki genel olumlu görüşten vemuhabbet becerisinin ona asker arkadaşları arasındakazandırdığı itibardan daha elle tutulur bir şey hatırlayamadı.Bu nokta üstünde epey bir durduktan sonra bir kez dahaokumaya devam etti. Ama ne yazık! Sıradaki hikâye Miss.Darcy üzerindeki planlarını anlatıyordu ve daha önceki sabahAlbay Fitzwilliam'la aralarında geçen konuşmalarla birölçüde teyit edilmiş oluyordu; sonunda her ayrıntınındoğruluğu konusunda bizzat Albay Fitzwilliam'a havaleediliyordu ki ondan zaten kuzeninin tüm meselelerine olanyakın ilgisini öğrenmişti ve karakterini sorgulaması için sebepyoktu. Bir ara az kalsın ona başvurmaya karar veriyordu ama

Page 256: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

tuhaf kaçacağını farkedip vazgeçti; sonunda Mr. Darcy'ninkuzeninin işbirliğinden iyice emin olmasa böyle bir tekliftebulunma riskine girmeyeceğini düşünüp bu fikri tümdenaklından çıkardı.

Mr. Philipsler'de Wickham'la sohbetleri sırasında geçenher şeyi gayet iyi hatırlıyordu. Sözlerinin çoğu hafızasındatazeliğini koruyordu. Şimdi de bu açıklamaların bir yabancıyayapılmasındaki uygunsuzluktan rahatsız oldu ve bunun ozamana kadar gözünden kaçmış olmasına hayret etti. İnsanınkendini o şekilde ortaya koymasındaki densizliği vesözlerinin davranışlarıyla uyuşmadığını gördü. Mr. Darcy'yigörmekten korkmuyorum –istiyorsa Mr. Darcy köyüterkedebilir, ama yerimden kırpırdamam diye böbürlendiğiniama ertesi hafta Netherfield'deki balodan kaçtığını hatırladı.Netherfield'deki aile köyden ayrılıncaya kadar hikâyesiniondan başka kimseye anlatmadığını, ama onlar gittikten sonrahikâyenin her yerde konuşulur olduğunu, o zaman da,babasına duyduğu saygının oğlunu elâleme rezil etmesine izinvermeyeceğini söylediği halde Mr. Darcy'nin aleyhinde durdurak bilmeden verip veriştirdiğini hatırladı.

Wickham'la ilgili her şey şimdi ne kadar da farklıgörünüyordu! Miss. King'e gösterdiği ilgi şimdi yalnızca vealçakça çıkarcı eğilimlerinin sonucuydu; kızın servetininmazbutluğu artık Wickham'ın isteklerinin sıradanlığını değil,ne bulursa sarılma isteğini kanıtlıyordu. Elizabeth'edavranışının da şimdi hiçbir anlaşılır sebebi yoktu; ya servetikonusunda yanılmıştı ya da Elizabeth'in gayet tedbirsizcegösterdiğine inandığı yakınlığı cesaretlendirerek kendi kibrinibesliyordu. Onu son savunma çabaları da giderek zayıflar ve

Page 257: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Darcy'yi daha da haklı çıkarırken, çok önce Mr.Bingley'nin Jane'in sorusu üzerine onun suçsuz olduğunusöylemesine hak vermeden edemedi; davranışları öyle gururluve itici de olsa, son zamanlarda onları sıkça bir araya getirenve üslubuna aşina olmasını sağlayan tanışıklıkları boyunca birkez bile ilkesiz ya da adaletsiz olduğunu ele veren –dinsiz yada ahlaksız alışkanlıkları olduğunu düşündüren bir şeygörmemişti. Kendi tanıdıkları arasında saygı ve iltifatgörüyordu –Wickham bile kardeş olarak değerli biri olduğunukabul etmiş, Elizabeth de sık sık kızkardeşinden büyük birsevgiyle bahsettiğine tanık olmuştu, öyle ki kendi tarzındayakınlık duymayı becerebilen biri olduğunu düşünmüştü.Hareketleri Wickham'ın anlattığı gibi olsa, doğru olan herşeyin öyle ağır biçimde hiçe sayılması dünyadan zorsaklanırdı; bunu yapabilecek bir kişiyle Mr. Bingley gibi sonderece iyi kalpli bir adam arasındaki arkadaşlık akıl almazolurdu.

Sonunda kendinden fena utandı. –Darcy'yi de Wickham'ıda kör, taraflı, önyargılı, gülünç olduğunu hissetmedendüşünemedi.

"Ne rezilce davrandım!" diye haykırdı. –"Ben kisezgilerimle gurur duyardım! –Ben ki yeteneklerimibeğenirdim! ablamın sınırsız iyiniyetini küçümser, ayıp veanlamsız bir şüphecilik içinde kendime hayran olur dururdum.–Bunu farketmek ne kadar küçük düşürücü! –Nasıl da küçükdüşürücü! –Aşık olsaydım bundan daha sefil bir körlük içindeolamazdım. Ama aptalca hatam aşk değil gurur oldu. Dahatanışır tanışmaz birinin tercihi olmaktan hoşlandım, ötekitarafından ihmal edildiğime gücendim; her ikisi hakkında da

Page 258: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

önyargılı ve cahilce davrandım, aklı bir kenara bıraktım.Meğer bu ana kadar kendimi tanımıyormuşum."

Kendisinden Jane'e –Jane'den Bingley'ye, düşünceleri birçizgi üzerinde ilerledi ve az sonra aklına Mr. Darcy'ninoradaki açıklamasının gayet yetersiz görünmüş olduğunugetirdi; mektubu bir kez daha okudu. İkinci okumanın etkisiçok daha farklıydı. –Açıklamalarının bir kısmını doğru kabulederken diğer kısmını nasıl reddedebilirdi? –Ablasının ilgiduyduğuna hiç ihtimal vermediğini söylemişti; –ElizabethCharlotte'un düşüncesini hatırlamadan edemedi. –Jane'le ilgilitespitlerinin doğru olduğunu da inkâr edemezdi. – ElizabethJane'in duygularının, ateşli bile olsalar, pek az belli edildiğini,havasında ve tavrında büyük bir duyarlılığın sık eşliketmediği sürekli bir doygunluk olduğunu hissetti.

Mektubun ailesinden öyle küçük düşürücü ama haklı birkınamayla söz edildiği yerine geldiğinde şiddetli bir utançduydu. Suçlamanın haklılığı onu itiraz edemeyeceği kadarsert bir biçimde sarstı; Darcy'nin özellikle değindiğiNetherfield'deki baloda geçen ve en baştaki tüm kuşkularınıteyit eden olaylar onun aklında Elizabeth'in aklında yerettiğinden daha güçlü bir yer etmiş olamazdı.

Ona ve ablasına yönelik iltifatlar ise göz ardı edilmedi.İltifatlar ailesinin diğer üyelerinin kendi yarattıklarıdüşüklüğün ondaki acısını yatıştırıyordu, ama silemiyordu; –Jane'in hayalkırıklığının da aslında en yakın akrabalarının işiolduğunu, öyle bir görgüsüzlüğün her ikisinin saygınlığına nebüyük zarar vermiş olması gerektiğini düşünürken daha öncetattığı her şeyden daha ağır bir sıkıntı duydu.

Page 259: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

İki saat boyunca patikada yürüdükten, her çeşit düşünceyekapıldıktan, olayları tekrar düşündükten, olasılıklarıbelirledikten ve öyle ani, öyle önemli bir değişiklikle elindengeldiğince uzlaştıktan sonra yorgunluk ve uzun yokluğunufarketmek onu eve yöneltti; eve her zamanki gibi neşeligörünme arzusuyla ve başkalarının yanında suskunlaşmasınaneden olabilecek düşünceleri bastırma kararıyla girdi.

Girer girmez de o dışarıdayken Rosings'den iki beyin ayrıayrı uğradığını söylediler; Mr. Darcy veda etmek için sadecebirkaç dakikalığına uğramıştı, ama Albay FitzwilliamElizabeth döner umuduyla en az bir saat onlarla oturmuş,hatta onu bulmak için arkasından yürümeye kalkmıştı. –Elizabeth onu kaçırdığına üzülmüş gibi yaptı, ama içindensevindi. Albay Fitzwilliam artık onu ilgilendirmiyordu. Artıkelindeki mektuptan başka hiçbir şey düşünemiyordu.

Page 260: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIV

İki bey ertesi sabah Rosings'den ayrıldılar; veda selamınıvermek için müştemilatın yakınında beklemekte olan Mr.Collins eve şu hoş haberlerle geldi: ikisinin de sağlığı gayetyerinde görünüyordu, Rosings'de az önce yaşanan hüzünlüsahneye rağmen keyifleri de hayli yerindeydi. Sonra LadyCatherine'le kızını teselli etmeye Rosings'e seğirtti;dönüşünde büyük bir memnuniyetle Lady Catherine'denmesaj getirdi; kendini öyle kederli hissediyormuş ki hepsiniyemekte yanında görmek istiyormuş.

Elizabeth Lady Catherine'e istese o vakte kadar müstakbelyeğeni olarak ona takdim edilmiş olabileceğini düşünmedenbakamıyordu; ne de, gülümsemeden, lady hazretlerininöfkesinin nasıl olacağını düşünebiliyordu. "Ne derdi? –nasıldavranırdı?" bu sorularla kendini eğlendirdi.

İlk konuları Rosings'deki grubun azalmış olmasıydı.–"İnanın, bunu alabildiğine hissediyorum," dedi LadyCatherine; "eminim kimse dostlarının kaybını benim kadarhissetmez. Ama bu genç adamlara bir başka düşkünüm;onların da bana öyle düşkün olduğunu biliyorum! –Gittiklerine nasıl da üzüldüler! Zaten hep öyledirler. Sevgilialbay son ana kadar moralini gayet yüksek tuttu; ama Darcyçok üzülüyor gibi geldi, geçen seneden bile çok, sanki.Rosings'e olan bağlılığı belli ki artıyor."

Mr. Collins burada bir iltifat etti, bir de bir imadabulunuverdi ve anneyle kızdan nazik bir gülümseme aldı.

Page 261: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Lady Catherine yemekten sonra Miss. Bennet'ın keyifsizgöründüğünü söyledi, sonra hemen nedenini de söyledi;çünkü eve o kadar çabuk dönmek istemiyormuş; ve devametti,

"Ama madem öyle, siz de annenize yazın, izin isteyinbiraz daha kalmak için. Mrs. Collins kalmanıza çok sevinirbence."

"Lady hazretlerine nazik daveti için minnettarım," diyecevapladı Elizabeth, "ama bunu kabul etmem mümkün değil.–Gelecek Cumartesi şehirde olmalıyım."

"Ama öyle olursa burada sadece altı hafta kalmışolursunuz. Ben iki ay kalmanızı bekliyordum. Siz gelmedenönce Mrs. Collins'e öyle dedim. Bu kadar çabuk gitmeniz içinbir neden olamaz. Mrs. Bennet elbette size bir on beş gündaha izin verebilir."

"Ama babam veremez. –Geçen hafta yazıp çabukdönmemi söyledi."

"Aman canım! Anneniz izin verebiliyorsa babanız haydihaydi verir. –Kız çocukları baba için o kadar önemlideğillerdir. Bir ay daha kalırsanız birinizi Londra'ya kadargötürürüm; Haziran başında gidiyorum; Dawson büyükarabaya itiraz etmediğine göre biriniz için geniş yer olur –hatta hava serin olursa ikinizi birden götürmeye hayır demem,ne de olsa ikiniz de şişman değilsiniz."

"Çok iyisiniz, Madam; ama planımıza uysak iyi olur."

Page 262: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Lady Catherine vazgeçiyor gibiydi.

"Mrs. Collins, yanlarına bir hizmetçi vermelisiniz.Bilirsiniz, aklımdan geçeni her zaman söylerim; iki gençhanımın kendi başlarına kiralık arabayla yolculuk etmesidüşüncesine dayanamam. Çok yakışıksız. Birini bul, gönder.Bu tür bir şey dünyada en hazzetmediğim şeydir. –Gençhanımların yanında her zaman refakatçisi, muhafızı olmalıdır,tabii mevkiine göre. Yeğenim Georgiana geçen yazRamsgate'e gittiği zaman, yanında iki uşak olmasında ısrarettim. –Miss Darcy, Pemberley'li Mr. Darcy'yle Lady Anne'inkızı başka türlü ortaya çıkamazdı, yakışık almazdı. –Böyleşeylere son derece dikkat ederim. John'u genç hanımlarlagöndermelisiniz, Mrs. Collins. İyi ki aklıma geldi desöyledim; yalnız gönderseydiniz cidden affedilmez bir şeyyapmış olurdunuz."

"Dayım bizim için bir hizmetçi gönderecek."

"Ha, dayınız! –Uşağı var, öyle mi? –Bu tip şeyleridüşünen bir yakınınız olmasına sevindim. Atları nerededeğiştireceksiniz? –Ah, Bromley tabii. –Bell hanında adımıverirseniz size iyi hizmet ederler."

Lady Catherine'in seyahatleri hakkında soracak bir çokbaşka sorusu daha vardı ve soruların hepsini kendisiyanıtlamadığı için dikkat etmek gerekiyordu ki Elizabethbuna memnun oldu, yoksa aklı öyle meşgulken neredeolduğunu unutabilirdi. Düşünceye dalmak yalnız saatler içinayrılmalıdır; her yalnız kaldığında büyük bir rahatlamaduyarak kendini düşünmeye verdi; tek başına yürüyüş

Page 263: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yapmadığı, rahatsız edici anıların tüm keyfini çıkarmadığı tekbir gün geçmedi.

Mr. Darcy'nin mektubunu bu gidişle ezberleyecekti. Hercümleyi inceledi; mektubun yazarına karşı olan duyguları sıksık değişiyordu. Yazı üslubunu hatırladığı zaman içi hâlâ öfkedoluyordu; ama onu nasıl haksızca suçlayıp kınadığınıdüşününce öfkesi kendisine yöneliyordu; karşılık görmeyenduyguları için Mr. Darcy'ye acımaya başlıyordu. Adamınilgisi minnettarlık uyandırıyordu, karakteri ise saygı; yine deElizabeth onu hala kabul edemiyordu, hatta onu reddettiğiiçin bir an bile pişmanlık duymuyordu; onu bir daha görmekbile içinden gelmiyordu. Geçmişteki kendi davranışları içindesürekli bir sıkıntı ve pişmanlık kaynağı vardı, ailesinin üzücühatalarında ise daha da ağır bir mutsuzluk konusu. Durumlarıumutsuzdu. Onlara gülerek avunan babası küçük kızlarınınyabani çılgınlığını zaptetmek için çaba sarfetmezdi;doğruluktan çok uzak hareketleriyle annesi ise ortadakibayağılığın farkında değildi. Elizabeth sık sık Jane'le eleleveriyor, Catherine'le Lydia'nın dengesizliğini kontrol etmeyeçalışıyorlardı; ama annelerinin saplantısıyla desteklendiklerisürece gelişme göstermeleri nasıl mümkün olabilirdi ki?İradesiz, rahatsız ve kendine tümüyle Lydia'yı örnek almışCatherine verdikleri öğütlere alınıyordu; hırslı ve umursamazLydia onları işitmiyordu bile. Cahil, aylak ve dikbaşlıydılar.Meryton'da subay oldukça onlarla flört edeceklerdi; MerytonLongbourn'un yürüme mesafesi içinde oldukça ilelebet orayagideceklerdi.

Bir diğer mutsuzluğu ise Jane için duyduğu endişeydi; Mr.Darcy'nin açıklaması Bingley'yle ilgili bütün eski olumlu

Page 264: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

görüşlerini canlandırarak Jane'in kaybının büyüklüğünü dahafazla hissettirmişti. Bingley'nin sevgisi gerçek çıkmıştı,davranışı suçlamalardan arınmıştı, tabii eğer arkadaşınaduyduğu güvenin sorgu sual tanımaz oluşuna suç bulunmazsa.Jane'in her bakımdan öyle mükemmel, öyle tatmin edici, öylemutluluk vaadeden bir kısmeti kendi ailesinin aptallığı vegörgüsüzlüğü yüzünden kaybetmesi nasıl da acı vericiydi!

Bu düşüncelere Wickham'ın karakterinin ortaya çıkmasıda eklenince, daha önce nadiren kararan mutlu ruh halininşimdi bir ölçüde neşeli görünmesini bile onun için imkânsızkıldığına kolayca inanılabilir.

Ziyaretinin son haftası boyunca Rosings'deki davetleryine ilk haftadaki kadar sıktı. Son akşam da orada geçirildi;Lady hazretleri yine ince ince yolculuklarının ayrıntılarınısoruşturdu, en iyi eşya toplama yöntemi konusunda talimatlarverdi ve elbiseleri tek doğru şekilde yerleştirme mecburiyetikonusunda öyle ısrar etti ki Maria eve döndükleri zamankendini sabah yaptığı tüm işi bozup sandığını baştanyerleştirmeye mecbur hissetti.

Ayrıldıkları zaman Lady Catherine büyük tenezzülbuyurup onlara iyi yolculuklar diledi, seneye Hunsford'a yinegelin dedi; Miss. de Bourgh da kendini zorlayıp diz kırarakselam verdi ve her ikisine de elini uzattı.

Page 265: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XV

Cumartesi sabahı Elizabeth ve Mr. Collins kahvaltıdabaşkaları gelmeden birkaç dakika önce karşılaştılar; Mr.Collins fırsatı değerlendirip vedalaşma için kesinlikle gerekligördüğü kibar sözleri söyledi.

"Bilmiyorum, Miss. Elizabeth," dedi, "belki Mrs. Collinsbize gelmekle gösterdiğiniz nezaket konusunda kendiduygularını henüz ifade etmemiştir, ama ben gayet eminim kibu evi onun teşekkürlerini almadan terketmeyeceksiniz.Varlığınızın verdiği mutluluk, emin olun, alabildiğinehissedildi. Fakirhanemizi insanlar için cazip kılacak pek azşey olduğunu biliyoruz. Sade yaşamımız, küçük odalarımız,az sayıdaki hizmetçimiz ve kısıtlı imkânlarımız Hunsford'ısizin gibi bir genç hanım için son derece sıkıcı yapıyorolmalı; ama tenezzül edip buyurduğunuz için müteşekkirolduğumuza, buradaki konukluğunuz sırasında sıkılmanızıönlemek için elimizden gelen her şeyi yaptığımızainanacağınızı umut ediyorum."

Elizabeth şevkle teşekkür etti, mutlu olduğuna eminolmalarını istedi. Altı haftayı büyük bir keyifle geçirmişti;Charlotte'la birlikte olmanın zevki, ona gösterilen yakın ilginedeniyle asıl o müteşekkir olmalıydı. Mr. Collins pekmemnun oldu ve daha fazla gülümseyen bir ağırbaşlılıklaşöyle cevap verdi,

"Zamanınızı fena geçirmediğinizi duyduğuma çoksevindim. Elbette elimizden geleni yaptık; neyse ki sizi çok

Page 266: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yüksek şahsiyetlere takdim etmek de elimizden geliyordu;Rosings'le olan bağlantımızdan, mütevazi ev havasına sık sıkcanlılık katma imkânından da sanırım kendimize bir övünçpayı çıkarabiliriz Hunsford ziyaretiniz büsbütün sıkıcıolmadıysa. Lady Catherine'in ailesiyle olan durumumuzcidden çok istisnai bir ayrıcalık, pek az insana nasip olacakbir şeref. Ne dostlarımız var, görüyorsunuz. Nasıl süreklidavet alıyoruz, görüyorsunuz. Esasen itiraf etmeliyim ki bumazbut rahip lojmanının tüm kusurlarına rağmen, içindeoturan hiç kimse bizim Rosings'le yakınlığımızı paylaştıklarısürece acınacak kişiler olmazlar."

Duygularının yoğunluğu karşısında kelimeler yetmedi;odada dolaşmak zorunda kaldı; bu sırada Elizabeth kibarlıklagerçeği birkaç kısa cümle içinde birleştirmeye çalışıyordu.

"Tabii, bizim hakkımızda Hertfordshire'e çok olumlu birrapor götürebilirsiniz, sevgili kuzenim. En azından bunuyapabilecek olmanız bana gurur verir. Lady Catherine'in Mrs.Collins'e gösterdiği büyük yakınlığa gün be gün tanıkoldunuz; nihayet umarım arkadaşınız o kadar şanssız bir –amaneyse, bu konuda susmak en iyisi. Yalnız, inanın ki sevgiliMiss. Elizabeth, size bütün kalbimle ve içtenliğimle böylemutlu bir evlilik diliyorum. Sevgili Charlotte'umla ben tekakıl, tek ruh olduk. Her şeyde ikimiz arasında muhteşem birduygu ve fikir benzerliği var. Sanki birbirimiz içinyaratılmışız."

Elizabeth bu durumun büyük bir mutluluk olduğunurahatça söyleyebildi; aynı içtenlikle, ailevi huzuruna yürekteninandığını ve sevindiğini de eklemeyi becerebildi. Bununlaberaber, söz konusu ettikleri hanımın girişiyle sohbetlerinin

Page 267: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kesilmesine hiç de üzülmedi. Zavallı Charlotte! –onu öyle birhayata terketmek ne üzücüydü! –Ama kendisi seçmişti bunu,bile bile; misafirlerinin gitmelerine besbelli üzülüyordu, amaacınmayı bekler bir hali yoktu. Evi ve evişleri, kilisesi vetavukları, ve bunlara ait tüm endişeler henüz cazibelerinikaybetmemişti.

Sonunda araba geldi, sandıklar bağlandı, paketler içeriyerleştirildi ve harekete hazır olduğu duyuruldu. Arkadaşlararasında duygu dolu bir vedalaşmadan sonra Mr. CollinsElizabeth'e arabaya kadar eşlik etti; bahçeden aşağıyürürlerken Mr. Collins ailesine en derin saygılarını iletmesinirica ediyor, kışın Longbourn'da gördüğü konukseverlik içinteşekkürlerini ve tanımasa da Mr. ve Mrs. Gardiner'aselamlarını eklemeyi de ihmal etmiyordu. Sonra elinden tutupbinmesine yardımcı oldu, Maria da onu takip etti, ve tam kapıkapanacaktı ki onlara birden, belli bir endişeyle, Rosings'dekihanımlar için mesaj bırakmayı unuttuklarını hatırlattı.

"Ama," diye ekledi, "tabii en derin hürmetlerinizin veburada bulunduğunuz süre içinde gösterdikleri nezaket için eniçten teşekkürlerinizin kendilerine iletilmesini istersiniz."

Elizabeth itiraz etmedi; –sonra kapının kapanmasına izinverildi ve araba yola koyuldu.

"Aman Tanrım!" diye haykırdı Maria, birkaç dakikalıksessizlikten sonra, "sanki daha bir iki gün önce geldik! –amane çok şey oldu!"

"Çok şey oldu gerçekten," dedi yol arkadaşı içini çekerek.

Page 268: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Rosings'de dokuz kez akşam yemeği yedik, ayrıca üçkere de çay içtik! –Anlatacak ne çok şeyim var!"

"Benim de saklayacak ne çok şeyim var," dedi Elizabethkendi kendine.

Yol boyu pek konuşmadılar; bir aksilik de olmadı;Hunsford'dan çıktıktan dört saat sonra Mr. Gardiner'ın evineulaştılar; birkaç gün orada kalacaklardı.

Jane iyi görünüyordu; Elizabeth yengesinin onlar içinhazırladığı çeşitli eğlenceler arasında onu inceleyecek zamanbulamadı. Ama Jane de onunla eve dönecekti veLongbourn'da gözlem yapmak için yeterince boş zamanolacaktı.

Bu arada ablasına Mr. Darcy'nin teklifini söylemek içinLongbourn'u beklemek bile başlıbaşına bir çaba gerektirdi.Jane'i o derece şaşırtacak ve aynı zamanda henüz içindenatamadığı gururunu o derece okşayacak bir şeyi açıklamagücüne sahip olduğunu bilmek onu anlatmaya öylesinekışkırtıyordu ki bu kışkırtıya sadece neyi ne kadar anlatmasıgerektiği konusundaki kararsızlığı ve eğer anlatmaya birbaşlarsa o hızla Bingley hakkında ablasına daha da acıverebilecek bir şeyleri tekrarlama korkusu sayesindedirenebiliyordu.

Page 269: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVI

Mayıs ayının ikinci haftası üç genç hanım Gracechurchstreet'ten Hertfordshire'deki ------- kasabasına doğru yolaçıktılar; Mr. Bennet'ın arabasının onları karşılayacağı hanayaklaştıkları zaman, arabacının dakikliği sayesinde, üst katyemek odalarının birinden bakan Kitty'yle Lydia'yıgörüverdiler. Bu iki kız bir saatten uzun zamandır oradaydılar,karşıdaki bir manifaturacıya keyifli bir ziyaret yapmışlar,nöbet tutan askeri seyretmişler, kıvırcık ve hıyar salatasıyapmışlardı.

Ablalarını karşıladıktan sonra bir han dolabınınsunabileceği kadar soğuk etle hazırlanmış sofrayı gösterdilergururla; "ne hoş değil mi? güzel bir sürpriz değil mi?" diyehaykırdılar.

"Hepinize ziyafet çekmeyi düşünüyoruz," diye eklediLydia; "ama bize borç vermelisiniz, çünkü bütün paramızı şudükkânda harcadık." Sonra aldıklarını gösterdi: "Bakın, buboneyi aldım. Pek güzel değil, ama iş olsun diye aldım. Evegidince söküp bakacağım, bir şeye benzetebilir miyim diye."

Ablaları çirkin deyince hiç oralı olmadan ekledi,"Dükkânda bundan daha çirkin iki üç şapka daha vardısadece; daha hoş renkli bir saten alıp yeniden süslersem gayetiyi olur. Zaten bu yaz kimin ne giydiği o kadar önemli değil, --------shire bölüğü Meryton'ı bıraktı, onbeş gün içindegidiyorlar."

Page 270: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Gerçekten mi?" diye haykırdı Elizabeth, büyük birmemnuniyetle.

"Brighton yakınlarında kamp kuracaklarmış; babamınyazın hepimizi oraya götürmesini öyle çok istiyorum ki! Neeğlenceli bir plan olur; üstelik önemli bir masraf da değil. Ençok da annem gitmek ister! Yoksa düşünsenize ne sıkıcı biryaz geçireceğiz!"

"Evet," diye düşündü Elizabeth, "bu eğlenceli bir planolurdu gerçekten, hepimiz birden mahvolurduk. AmanTanrım! Brighton, koca bir kamp dolusu asker ve biz, zatendarmadağın olmuşuz gariban bir milis alayı ve Meryton'ınaylık baloları yüzünden."

"Şimdi size haberlerim var," dedi Lydia, masayaotururlarken. "Bilin bakalım! Harika haberler, olağanüstühaberler, hem de hepimizin sevdiği bir kişi hakkında."

Jane'le Elizabeth birbirlerine baktılar; garsona kalmasınagerek olmadığı söylendi. Lydia güldü ve şöyle dedi,

"Ah şu sizin resmiyetiniz ve ağzısıkılığınız yok mu.Garson duymasın istediniz, sanki umurundaydı!Anlatacaklarımdan daha fena şeyler duyuyordur o. Ama neçirkin bir herif! İyi ki gitti. Hiç öyle uzun çene görmedimhayatımda. Neyse, haberime gelelim: sevgili Wickhamhakkında; garson için fazla iyi, değil mi? Wickham'ın MaryKing'le evlenme tehlikesi yok. Nasıl haber ama! KızLiverpool'daki amcasına gitti; kalmaya gitti. Wickham artıkemniyette."

Page 271: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Mary King de emniyette!" diye ekledi Elizabeth; "parabakımından basiretsiz bir evlilikten kurtulmuş."

"Çekip gitmesi büyük aptallık, seviyorduysa."

"Ama galiba iki tarafta da güçlü bir bağlılık yok," dediJane.

"Wickham'da olmadığına eminim. Bence kızı zerre kadarumursamıyordu. Öyle uyuz çilli kıytırık kızı kim umursar?"

Elizabeth dondu kaldı, böyle kaba ifadeleri kullanmakelinden gelmese de, bu tür kaba duyguları vaktiyle kendisininde göğsünde beslemiş ve bunu makul bulmuş olduğunudüşününce!

Herkes yemeğini yeyip de ablalar hesabı ödedikten sonraaraba emredildi; biraz uğraştıktan sonra hepsi birden, bütünkutuları, elişi torbaları ve paketleri ve Kitty'yle Lydia'nınalışverişlerinin can sıkıcı ilavesiyle arabaya yerleştiler.

"Ne de güzel sığıştık!" diye haykırdı Lydia. "İyi ki bonemialmışım, sırf kutusu için bile değer valla! Hadi şimdirahatımıza bakalım, konuşup gülelim eve kadar. Bir keregittiğinizden beri neler oldu, onu anlatın. Hoş adamlargördünüz mü? Flörtünüz oldu mu? Biriniz bari kocabulmadan dönmezsiniz diyordum. Jane yakında evde kalacak.Neredeyse yirmi üç oldu! Tanrım, yirmi üçümden önceevlenmemiş olursam nasıl utanırım! Philips yengem de nasılkoca bulun istiyor bilemezsiniz. Lizzy Mr. Collins'i kabul etseiyi ederdi diyor; ama bence bu eğlenceli olmazdı. Tanrım!Sizden önce evlenmeyi nasıl da istiyorum; o zaman size bütün

Page 272: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

balolarda arabuluculuk yapardım. Geçen gün Albay Forster'ınorada öyle bir eğlendik ki, sormayın! Kitty'yle ben o günüorada geçirecektik, Mrs. Forster da akşama ufak bir dans sözüverdi; (bu arada, Mrs. Forster'la yakın arkadaş olduk!) sonraHarringtonlar'ı çağırdı ama Harriet hastaydı, bir daha Pen tekbaşına gelmek zorunda kaldı; sonracığıma, bilin bakalım neyaptık? Chamberlayne'e kadın kıyafeti giydirdik, uşağı kadındiye yutturduk –nasıl eğlendiğimizi düşünün artık! Albay'laMrs. Forster'dan, Kitty'yle benden, bir de teyzemden başkakimse bilmiyordu, teyzeme de tuvaletini ödünç almak içinsöyledik; bilemezsiniz nasıl güzel oldu! Denny, Wickham,Pratt ve birkaç kişi daha geldi, tanımadılar. Tanrım! Nasılgüldüm! Mrs. Forster da nasıl güldü. Gülmekten ölüyordum.Adamlar bu yüzden şüphelendiler, sonra da zaten meseleyiçözdüler."

Partilerinin ve tatlı şakalarının hikâyesini anlatarak Lydia,Kitty'nin de yardım ve ilaveleriyle Longbourn'a kadar yolarkadaşlarını eğlendirmeye çalıştı. Elizabeth olabildiğince azdinledi, ama sık sık Wickham'ın adının geçmesine dikkatetmeden duramadı.

Evde gayet sıcak karşılandılar. Mrs. Bennet Jane'ingüzelliğini bozulmamış gördüğüne çok sevindi; yemeksırasında Mr. Bennet Elizabeth'e birkaç kez "Döndüğünesevindim, Lizzy," dedi sevecenlikle.

Yemek odasında geniş bir kalabalık oldu; neredeyse bütünLucaslar Maria'yı karşılamak ve havadisleri dinlemek içingelmişlerdi; herkes farklı bir konuyla meşguldü; Lady Lucasmasanın üstünden Maria'ya büyük kızının refahını vetavuklarını soruyordu; Mrs. Bennet iki işle birden meşguldü,

Page 273: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bir yandan biraz ilerisinde oturan Jane'den son modayla ilgilihaberleri alıyor, diğer yandan bunları Lucaslar'ın küçükkızlarına aktarıyordu; Lydia başka herkesinkinden dahayüksek bir sesle sabahki eğlencelerini sayıp döküyordu ortayadoğru, isteyen dinlesin diye.

"Ah, Mary," diyordu, "keşke sen de bizle gelseydin, öyleeğlendik ki! Yolda Kitty'yle bütün perdeleri açtık, arabadakimse yokmuş gibi yaptık; Kitty'nin midesi bulanmasa bütünyolu öyle gidecektim; George hanına geldiğimiz zamankanımca çok şık davranıp şu üç kişiye dünyadaki en güzelsoğuk yemekleri ikram ettik, gelseydin sana da ikram ederdik.Dönüşümüz de öyle eğlenceli oldu ki! Arabaya hiçbinemeyeceğiz sandım. Gül gül ölüyordum az kalsın. Yoldada bir keyif bir keyif! Nasıl bir kakara kikiri, fersah fersahöteden duymuşlardır bizi."

Mary buna ciddiyetle cevap verdi, "Aman, benden uzakolsun, hemşirem, böyle zevkler bana göre değil. Çoğu kadınböyle şeyleri sever. Ama benim için hiç cazip değiller. Benkitap okumayı tercih ederim."

Ama Lydia bu cevabın tek kelimesini bile duymadı. Biriniyarım dakikadan fazla nadiren dinlerdi, Mary'yi o kadar biledinlemedi.

Öğleden sonra Lydia diğer kızlara Meryton'a yürüyüpherkesin ne alemde olduğunu görme konusunda ısrar etti; amaElizabeth plana inatla karşı çıktı. Miss. Bennetlar'ın evdedaha yarım gün geçirmeden subay peşine düştüklerisöylenmemeliydi. Karşı çıkması için bir neden daha vardı.Wickham'ı tekrar görme düşüncesi ona korkunç geliyordu ve

Page 274: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bundan olabildiğince kaçınmaya kararlıydı. Alayın gidişininyakın olması ona anlatılmaz bir rahatlık veriyordu. Onbeş güniçinde gitmiş olacaklardı; gidince de Wickham yüzündencanının daha fazla sıkılmayacağını umuyordu.

Eve geleli çok olmamıştı ki Lydia'nın handa sözünü ettiğiBrighton planının annesiyle babası arasında sıkça tartışmakonusu olduğunu gördü. Babasının en ufak bir gitme niyetiolmadığını hemen anladı; ama cevapları aynı zamanda öylebelirsiz ve yuvarlaktı ki annesi sık sık umudu azalsa dasonunda başarıya ulaşacağına olan inancını henüzyitirmemişti.

Page 275: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVII

Elizabeth olanları Jane'e anlatmak için duyduğusabırsızlığa daha fazla karşı koyamadı; sonunda, ablasıylailgili ayrıntıları saklamaya karar vererek ve şaşırmayahazırlıklı olmasını isteyerek ertesi sabah ona Mr. Darcy'ylearasında geçenlerin büyük bölümünü anlattı.

Miss. Bennet'ın şaşkınlığı uzun sürmedi, taraf tutan güçlüablalık duygularıyla Elizabeth'in beğenilmesini gayet doğalbulduğu için; hatta az sonra şaşkınlık bile kalmamıştı. Mr.Darcy'nin duygularını pek sevimli olmayan bir tarzdaaçıklamış olmasına üzüldü; ama kızkardeşinin red cevabınınona vermiş olması gereken mutsuzluğa daha çok üzüldü.

"Kabul edileceğinden o kadar emin olması hataydı," dedi,"öyle görünmemeliydi; ama düşünsene, hayal kırıklığını nasılda arttmıştır."

"Tabii," diye cevapladı Elizabeth, "onun için gerçektenüzülüyorum; ama bana olan ilgisini yok edecek başkaduyguları da var. Yine de onu reddettiğim için benisuçlamıyorsun, değil mi?"

"Seni suçlamak mı! Yo, hayır."

"Ama Wickham'dan öyle sempatiyle bahsettiğim içinsuçluyorsun."

Page 276: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hayır –Onları söylemekle hata yapıp yapmadığınıbilmiyorum."

"Ama ertesi gün olanları söylediğim zaman bileceksin."

Sonra mektuptan bahsetti, George Wickham'la ilgili tümkısımlarını tekrarlayarak. Bunlar zavallı Jane için büyük birdarbe oldu! O ki bütün hayatını tüm insan ırkının içinde o tekkişide toplandığı kadar alçaklık olmadığına inanarakgeçirebilirdi. Darcy'nin temize çıkması bile, onu memnunettiyse de, böyle bir keşfin verdiği acıyı azaltamadı.Vargücüyle bir hata ihtimali aradı ve birini karıştırmadandiğerini suçsuz bulmaya çalıştı.

"Faydası yok," dedi Elizabeth. "İkisiyle aynı anda iyi birşey yapamazsın. Seçimini yap, ama sadece biriyleyetinmelisin. İkisinin tüm meziyetlerini alsan bir tane iyiadam yapmaya ancak yeter; üstelik son zamanlarda çokçataraf değiştiriyor. Kendi adıma ben Mr. Darcy'ye inanmaeğilimindeyim, ama sen kendi seçimini kendin yap."

Jane'in gülümseyecek hale gelmesi yine de biraz zamanaldı.

"Daha çok şaşırdığımı hatırlamıyorum," dedi. "Wickhamo kadar kötü olsun! İnanılmaz bir şey. Zavallı Mr. Darcy! neızdırap çekmiştir, düşünsene, Lizzyciğim. Öyle bir hüsran!hem de senin olumsuz görüşlerini bile bile! kızkardeşiyleilgili böyle bir şey anlatmak zorunda kalmak! Cidden çok cansıkıcı. Eminim sen de öyle hissediyorsun."

Page 277: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Yo, hayır! Benim pişmanlık ya da acıma ihtimalimortadan kalkıyor, sende ikisi de öyle bol ki. Ona epey adildavranacağını biliyorum, o yüzden ben her an daha ilgisiz,daha kayıtsız hale geliyorum. Senin cömertliğin beni tutumluyapıyor; onunla ilgili biraz daha sızlanırsan kalbim kuş gibihafifleyecek."

"Zavallı Wickham; yüzünden iyilik akıyor! davranışları danasıl cana yakın, nasıl nazik."

"Bu iki delikanlının da eğitiminde büyük bir yanlışlıkyapıldığı ortada. İyilik birinin içinde, diğeriningörüntüsünde."

"Mr. Darcy'nin görüntüsünde iyilik olmadığını hiçdüşünmedim, senin aksine."

"Yine de ben ona karşı sebepsiz yere soğukluk duymaklaacayip akıllılık ettiğimi sanıyordum. Bu tür bir soğuklukbeslemek insanın dehasını kamçılıyor, zekâsının önünüaçıyor. İnsan tek bir haklı söz söylemeden birini sürekli olaraktaciz edebilir; ama insan arada bir zekice bir şeysöyleyivermeden birine ilelebet gülemez."

"Lizzy, eminim o mektubu ilk okuduğun zaman meseleyişu anki gibi değerlendiremedin."

"Elbette hayır. Çok rahatsız oldum. Gayet rahatsız, hattamutsuz oldum diyebilirim. Hissettiklerimi konuşacak kimsede yok, beni rahatlatıp sandığım kadar zayıf, kafasız vekalpsiz davranmadığımı söyleyecek Jane de yok! Ah! seninasıl aradım!"

Page 278: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Mr. Darcy'ye Wickham'dan bahsederken öyle güçlüifadeler kullanman talihsizlik olmuş; şimdi hiç haketmediğianlaşılıyor."

"Kesinlikle. Ama acı sözler söyleme talihsizliği, içimdebüyüttüğüm önyargıların doğal sonucu. Tavsiyene ihtiyaçduyduğum bir nokta var. Etrafa Wickham'ın karakterinianlatmalı mıyım, anlatmamalı mı, bana söylemen lazım."

Miss. Bennet bir an duraksadıktan sonra cevap verdi,"Adamcağızı etrafa rezil etmen için bir sebep yok. Senindüşüncen ne?"

"Yapmamak lazım diye düşünüyorum. Mr. Darcyanlattıklarını açıklamam için izin vermedi. Tam tersine,kızkardeşiyle ilgili her ayrıntıyı olabildiğince kendimesaklamam için anlattı; diğer davranışları konusunda insanlarınyanılgılarını gidermeye çalışırsam bana kim inanır? Mr.Darcy'ye yönelik önyargı öyle sert ki onu sevimli göstermeyekalkmak için Meryton'daki insanların yarısını öldürmekgerekir. O kadarını beceremem. Wickham yakında gidecek; oyüzden, gerçek yüzü kimseye bir şey ifade etmeyecek. İleridebir gün öğrenilir, o zaman da daha önce öğrenmedikleri içinaptallıklarına güleriz. Şimdilik o konuda hiçbir şeysöylemeyeceğim."

"Çok haklısın. Kusurlarını açıklamak hayatını karartabilir.Belki şimdi yaptıkları için pişmandır ve yeniden adam olmayaçalışıyordur. Umutlarını yıkmayalım."

Elizabeth'in içindeki fırtına bu konuşmayla duruldu.Onbeş gündür ona yük olan sırların iki tanesinden

Page 279: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kurtulmuştu ve bunlardan bir daha bahsetmek istediğindeJane'in gönüllü bir dinleyici olacağını biliyordu. Ama geridepusu kuran bir şey vardı hâlâ, sağduyunun açıklanmasına izinvermediği bir şey. Mr. Darcy'nin mektubunun diğer yarısınıanlatmaya, ablasına arkadaşı tarafından nasıl içtenlikle değerverildiğini açıklamaya cesaret edemedi. Kimsenin ortakolamayacağı bir bilgiydi bu ve Elizabeth iki taraf arasındatam bir karşılıklı anlayış olmadan bu son gizem yükünüüstünden atmasının doğru olmayacağı biliyordu. "O zaman,"diye düşündü, "eğer bu imkânsız durum gerçekleşirse,Bingley'nin kendisinin çok daha hoş bir şekilde anlatabileceğişeyleri bir de ben anlatırım. Bu bilgi tüm değerini kaybedenekadar anlatmaya hakkım olamaz."

Şimdi eve yerleştikten sonra ablasının gerçek ruh halinigözlemleyecek zamanı vardı. Jane mutlu değildi. Bingley'ehâlâ derin bir sevgi besliyordu. Kendini daha önce âşık olarakhayal bile etmediğinden, duyguları ilk bağlılığın tümsıcaklığını taşıyordu, hem de, yaşı ve mizacı gereği, ilkbağlılıkların sahip olabileceğinden daha büyük birsağlamlıkla; öyle tutkulu bir biçimde Bingley'nin anısınadeğer veriyor ve onu başka herkesten üstün görüyordu ki tümhassasiyetini ve tüm dikkatini arkadaşlarını incitmemek içinkullanmasa bu üzüntülere kapılıp gitmesi, kendi sağlığını veetrafındakilerin huzurunu bozması işten değildi.

"Peki, Lizzy," dedi Mrs. Bennet bir gün, "Jane'in bukederli işi için şimdi ne diyorsun? Kendi adıma, bir dahabundan kimseye bahsetmemeye kararlıyım. KızkardeşimPhilips'e böyle dedim geçen gün. Ama nasıl olur da Jane onuLondra'da hiç görmez, anlamıyorum. Valla, beş para etmez bir

Page 280: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

adammış –herhalde artık onunla evlenme şansı hiç kalmadı.Yazın Netherfield'e geleceğinden filan da bahsedilmiyor;herkese sordum, bilebilecek kim varsa."

"Bir daha Netherfield'de yaşayacağını sanmıyorum."

"Kendi bilir. Aman, sanki gelsin isteyen var. Kızıma fenadavrandığını her zaman söylerim, ama kızımın yerindeolsaydım buna katlanamazdım. Tek tesellim, Jane aşkacısından ölecek, sonra adam da yaptıkları için azapçekecek."

Böyle bir beklentiden teselli bulamayan Elizabeth cevapvermedi.

"Ya, Lizzy," diye devam etti annesi az sonra, "Collinslerde gayet rahat yaşıyorlar, değil mi? Eh, uzun ömürlü olurumarım. Peki sofraları nasıl? Charlotte ev idaresinden iyianlar, kanımca. Annesinin yarısı kadar hesaplıysa bayağıtasarruf yapar. Evlerinde asla aşırıya kaçmazlar, kanımca."

"Yo, hiç de değil."

"Çok idarelidir, çok, sözüme güven. Hakikaten.Kazandıkları kadar harcamaya dikkat ederler. O yüzden hiçpara sıkıntısı çekmezler. Eh, Tanrı kabul etsin! Sonra, galiba,baban ölünce Longbourn'a konmaktan bahsederler sık sık.Kendi malları görüyorlar burayı, kanımca, önünde sonunda."

"Benim önümde konuşamayacakları bir konuydu bu."

Page 281: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Öyle. Konuşsalar tuhaf olurdu. Ama hiç kuşkum yok,kendi aralarında sık sık bunu konuşuyorlar. Eh, kanunenkendilerine ait olmayan bir eve konunca içleri rahat edecekse,kendileri bilirler. Öyle miras bana kalacak olsa ben o mirasakonmaya utanırdım."

Page 282: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVIII

Geri dönüşlerinin ilk haftası çabuk geçti. İkincisi başladı.Alayın Meryton'da geçireceği son haftaydı ve civardaki tümgenç hanımlar ayıl bayıl olmuşlardı. Keder hemen herkesisarmıştı. Bir tek büyük Miss. Bennetlar hâlâ yeyip içebiliyor,uyuyabiliyor ve günlük işlerini sürdürebiliyorlardı. Sık sık buduygusuzlukları için Kitty'yle Lydia'dan azar işitiyorlardı; oikisi karalar bağlamış, ailede böyle bir taş kalplilik olmasınıkabul edemiyorlardı.

"Tanrı aşkına! Bize ne olacak! Ne yapacağız!" diyeyakınıyorlardı sık sık acı bir sesle. "Nasıl böylegülümseyebiliyorsun, Lizzy?"

Sevgi dolu anneleri ikisinin tüm acısına ortak oldu; o davaktiyle benzer bir duruma göğüs gerdiğini hatırlamıştı, yirmibeş yıl önce.

"İnanın," dedi, "Albay Millar'ın alayı gittiği zaman tam ikigün ağlamıştım. Öldüm bittim sanmıştım."

"Ama ben cidden öldüm bittim," dedi Lydia.

"Ah bir Brighton'a gidebilseydik!" dedi Mrs. Bennet.

"Ah evet ya! –Brighton'a bir gidebilseydik! Ama babamöyle inatçı ki."

"Denize gitmek bana nasıl da iyi gelirdi."

Page 283: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Philips teyzem bana bilhassa iyi geleceğini söylüyor,"diye ekledi Kitty.

Longbourn konağında durmaksızın bu tür yakarışlarçınlıyordu. Elizabeth bunlarla oyalanmayı denedi; ama bütünzevk duygusu utanç içinde kayboldu gitti. Mr. Darcy'ninitirazlarının haklılığını yeniden hissetti; daha önce arkadaşınıngörüşlerine müdahale etmesini bağışlamaya bu kadar eğilimliolmamıştı.

Ama Lydia'nın üzüntüsü kısa sürede giderildi; alayınAlbayı'nın eşi olan Mrs. Forster'dan Brighton'a giderken onaeşlik etmesi için davet aldı. Bu değerli dost çok genç birkadındı, yeni evlenmişti. Mizaçlarındaki, eğlenceyedüşkünlüklerindeki benzerlik onunla Lydia'yı birbirlerineyaklaştırmıştı ve üç aylık tanışıklıkları sırasında Lydia daaileden biri olmuştu.

Lydia'nın bu durum karşısında duyduğu sevinç, Mrs.Forster'a duyduğu sevgi, Mrs. Bennet'ın memnuniyeti veKitty'nin kederi anlatılır gibi değildi. Kızkardeşininduygularına hiç oralı olmayan Lydia kendinden geçmiş birhalde evde koşturup durdu, herkesin onu kutlamasını istedi,her zamankinden daha şiddetle güldü, söyledi; o sıradaşanssız Kitty oturma odasında huysuz bir sesle ve bir o kadarmantıksız ifadelerle kaderine verip veriştirmeye devam etti.

"Ben yakın arkadaşı olmayabilirim," dedi, "ama Mrs.Forster niye Lydia yerine beni davet etmez, anlamıyorum.Benim de davet edilmeye onun kadar hakkım var, hatta ondandaha fazla; ben iki yaş büyüğüm."

Page 284: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth onu mantıklı olması, Jane de vazgeçmesi içinikna etmeyi denedi, ama boşuna. Elizabeth'in kendisinegelince, bu davet onda annesinde ve Lydia'da yarattığıduyguları yaratmaktan çok uzaktı; daveti kızkardeşinin tümakıllı uslu olma olasılığının ölüm ilanı gibi görüyordu;hareketi öğrenilirse onu zor durumda bırakacağını bile bileElizabeth gitmesine izin vermemesi için gizlice babasıylakonuşmadan duramadı. Babasına Lydia'nın geneldavranışlarının tüm uygunsuzluğunu, Mrs. Forster gibi birkadının ona hiçbir fayda sağlayamayacağını, tuzaklarla dolubir yer olan Brighton'da öyle bir arkadaşla daha da dağıtmaihtimali olduğunu anlattı. Babası onu dikkatle dinlediktensonra şöyle dedi,

"Lydia kendini o ya da bu toplulukta millete göstermedenrahat etmeyecek; biz de bunu ailesine böyle az masraf ya dasorun çıkararak yapmasını bekleyemeyiz."

"Lydia'nın densiz, dikkatsiz biçimde millete görünmesininhepimiz için yaratacağı rahatsızlığı bilseydiniz," dediElizabeth, "hatta zaten yarattığı rahatsızlığı; eminim o zamanmeseleyi farklı değerlendirirdiniz."

"Zaten yarattığı, ha!" diye tekrar etti Mr. Bennet. "Ne o,âşıklarını mı ürküttü? Zavallı Lizzyciğim! Canını sıkma.Birkaç çatlakla akraba olmaya dayanamayacak kadar hanımevladı olan delikanlılar için üzülmeye değmez. Hadi,Lydia'nın salaklığı yüzünden kaçan zavallıları say bakalım."

"Gerçekten yanılıyorsunuz. Dert ettiğim o tür yaralarımyok. Belli bir şeyden değil, genel tehlikelerden korkuyorum.Lydia'nın karakter özelliği olan vahşi değişkenlik, bütün

Page 285: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kuralları çiğneme, hiçe sayma eğilimi yüzünden dünyadakiönemimiz, saygınlığımız zarar görecek. Beni bağışlayın –çünkü açık konuşmak zorundayım. Eğer siz, sevgilibabacığım, onun asi ruhunu dizginleme, ona hayatını bu türhayallerin peşinde geçiremeyeceğini öğretme zahmetinegirmezseniz yakında hiç müdahale edilmez bir hale gelecek.Karakteri yerleşecek ve on altı yaşında kendini ve ailesiniküçük düşüren tam bir yosma olacak. Hem de en kötü, enbayağı derecede bir yosma; gençliği ve fiziği dışında hiçbircazibesi olmayan biri; cahilliği ve kafasızlığı yüzünden,beğenileceğim diye debelenirken herkesin onu hakirgörmesini de önleyemeyecek, üstelik. Bu tehlike Kitty için degeçerli. Lydia nereye gidiyorsa o da arkasından gidiyor.Aptal, cahil, aylak ve tamamen kontrolsüz! Of! Sevgilibabacığım, onları tanıdıkları her yerde kınayacaklarını,küçümseyeceklerini, ablalarının da bu utançtan paylarınıalacaklarını görmüyor musunuz?"

Mr. Bennet Elizabeth'in bütün kalbiyle konuştuğunuanladı; elini sevgiyle tutup şöyle cevap verdi,

"Kendini üzme, bir tanem. Seni ve Jane'i tanıdıkları heryerde saygı, sevgi görürsünüz; bir iki tane, nasıl desem, gayetsalak kızkardeşiniz olması sizin değerinizi azaltmaz. LydiaBrighton'a gitmezse Longbourn'da huzur yüzü göremeyiz. Onedenle, bırak gitsin. Albay Forster makul bir adam, başınıciddi bir derde sokmasına izin vermeyecektir; neyse kikimseye yem olamayacak kadar fakir. Brighton'da sıradan biryosma olarak buradakinden daha az önemli olacaktır.Subaylar daha işe yarar kadınlar bulacaklardır. Dolayısıylaoraya gitmek ona kendi önemsizliğini öğretsin diye umalım.

Page 286: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Nasılsa şimdikinden daha kötüye gidemez, yoksa hayatıboyunca onu kilit altında tutmamıza izin vermiş olur."

Bu cevapla Elizabeth avunmaya zorlanıyordu; ama kendigörüşü aynı kaldı ve babasının yanından hayal kırıklığınauğramış ve üzgün bir halde ayrıldı. Yine de, düşüne düşünesıkıntılarını daha da artırma adeti yoktu. Vazifesini yaptığınaemindi; kaçınılmaz felaketler için tasalanmak ya da endişeylefelaketleri büyütmek doğasında yoktu.

Babasıyla yaptığı konuşmanın konusunu Lydia'yla annesibilselerdi elele verip öfkeden söylemediklerini bırakmazlardı.Lydia'nın hayalinde Brighton gezisi dünyevi mutluluğun herimkânını içinde barındırıyordu. Rüyaların yaratıcı gözüylegörüyordu subay dolu, neşeli sayfiye yerinin sokaklarını.Kendini, henüz tanımadığı onlarcası, düzinelercesi için dikkatnesnesi olarak görüyordu. Askeri kampın tüm utkusunugörüyordu; çadırlar sıra sıra güzelce uzanıyordu, gözkamaştırıcı kırmızı içinde genç ve neşeli adamlarla dolu; vemanzarayı tamamlamak için kendini bir gölgelik altındaoturmuş, en az altı subayla tatlı tatlı oynaşırken görüyordu.

Ablasının onu bu imkânlardan ve bu gerçeklerdenkoparmaya çalıştığını bilseydi tepkisi ne olurdu? Bunuyalnızca annesi anlayabilirdi, o da az çok aynı şeylerihissetmiş olabileceği için. Lydia'nın Brighton'a gitmesiannesinin tek tesellisiydi kocasının gitmek istememesininyarattığı üzüntüye karşı.

Ama olanlardan bütünüyle habersizdiler; sevinçleriLydia'nın evden ayrılma gününe kadar aralıksız devam etti.

Page 287: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth şimdi Mr. Wickham'ı son kez görecekti.Dönüşünden beri onunla sık sık bir arada bulunduğundan,heyecanı epey geçmişti; eski yakınlığın yol açtığı heyecanlarise tümüyle geçmişti. Önceleri öylesine hoşuna giden okibarlıkta bezdiren, usandıran bir sahtelik ve aynılıksaptamayı bile öğrenmişti. Dahası, Wickham'ın ona karşışimdiki davranışlarında yeni bir hoşnutsuzluk kaynağıbuluyordu çünkü ilişkilerinin ilk kısmına hakim olan yakınlığıyeniden kurma girişimi, arada olup biten onca şeyden sonraElizabeth'i kızdırmaktan başka işe yaramıyordu. Kendisiniöyle aylak ve uyduruk bir çapkınlığın nesnesi olarak seçilmişgörünce ona duyduğu tüm ilgiyi kaybetmişti; Wickham'ın bugirişimlerine kararlılıkla direnirken, uzun süre önce ve malumsebeplerle kestiği ilgisini yeniden canlandırmakla Elizabeth'ingururunu okşayacağı ve kalbini kazanacağı inancınınaltındaki küçümsemeyi hissetmeden edemiyordu.

Alayın Meryton'daki konaklamasının son günündeWickham başka subaylarla birlikte Longbourn'da akşamyemeği yedi; Elizabeth onunla iyi ayrılmaya o kadar azistekliydi ki Wickham Hunsford'da zamanının nasıl geçtiğinisorduğu zaman Albay Fitzwilliam'la Mr. Darcy'ninRosings'de üç hafta geçirdiklerini söyledi ve ilkiyle tanışıptanışmadığını sordu.

Wickham şaşırmış, sıkılmış, telaşlanmış göründü; ama biran düşündükten sonra, gülümsemesi geri geldi ve onu eskidensık sık gördüğü cevabını verdi; gayet beyefendi bir adamolduğunu belirttikten sonra Elizabeth'e onu beğenipbeğenmediğini sordu. Elizabeth'in cevabı gayet olumluydu.

Page 288: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Wickham az sonra kayıtsız bir havayla ekledi, "Rosings'de nekadar kaldı demiştiniz?"

"Üç hafta kadar."

"Onu sık gördünüz mü?"

"Evet, hemen her gün."

"Onun davranışları kuzeninden farklıdır."

"Evet, hem de çok. Ama sanırım Mr. Darcy tanıdıkçahoşlaşıyor."

"Ne demezsiniz!" diye haykırdı Wickham, Elizabeth'ingözünden kaçmayan bir bakışla. "Peki sorabilir miyim?" amakendini toplayarak daha neşeli bir sesle ekledi, "Konuşmaşekli mi hoşlaştı? Normal haline başka şeyler eklemektenezzüllünde mi bulunuyor? çünkü," diye devam etti dahaalçak ve daha ciddi bir sesle, "özünde hoşlaşabileceğinisanmam."

"Yo hayır!" dedi Elizabeth. "Bence özünde neyse o."

Elizabeth konuşurken Wickham bu sözlere sevinsin miyoksa anlamlarından şüphe mi etsin, karar veremedi.Elizabeth'in yüzünde onu rahatsız ve endişeli bir dikkatledinlemeye zorlayan bir şey vardı, şu sözleri söylerken,

"Tanıdıkça hoşlaşıyor derken düşünce ya dadavranışlarının hoş bir değişiklik geçirdiğini değil, onu dahaiyi tanıdıkça mizacının daha iyi anlaşıldığını kastettim."

Page 289: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Wickham'ın telaşı şimdi gerilmiş bir yüz ve heyecanlı birgörünüm içinde belirdi; birkaç dakika sustu; sonunda,rahatsızlığından sıyrılıp tekrar ona döndü ve çok nazik birsesle şöyle dedi,

"Siz ki Mr. Darcy'ye karşı olan duygularımı iyibiliyorsunuz, şeklen bile olsa doğruluk görüntüsünebürünecek kadar akıllı olduğuna nasıl içtenlikle sevindiğimitahmin edersiniz. Kendisinin gururu o bakımdan faydalıolabilir, kendisine değilse bile birçok başka kişiye; böylecebana yapılan fenalıkların başkalarına yapılmasını önler. Tekkorkum, bahsettiğiniz tedbirlilik halinin sadece teyzesineyaptığı ziyaretlerde ortaya çıkması; teyzesinin onu nasılgördüğüne çok önem verir. Biliyorum ki birlikte olduklarızaman ondan hep korkar; ayrıca Miss. de Bourgh'la evliliğinihızlandırma isteğine de epey bir pay verilmelidir, ki eminimaklında hep bu var."

Elizabeth bu sözleri duyunca gülümsemekten kendinialamadı, ama sadece başını hafifçe eğerek cevap verdi.Wickham'ın onu eski konuya, ızdırapları konusuna çekmekistediğini anladı, ama şimdi ona uyacak halde değildi.Akşamın geri kalanı Wickham'ın her zamanki neşelilikgörüntüsü içinde geçti; Elizabeth'e yönelik başka birgirişimde bulunmadı; sonunda karşılıklı nezaket vemuhtemelen bir daha karşılaşmama arzusu içinde ayrıldılar.

Toplantı dağılırken Lydia Mrs. Forster'la Meryton'a gitti;ertesi sabah erkenden oradan yola çıkacaklardı. Ailesiylevedalaşması üzüntülü değil gürültülü oldu. Bir tek Kittygözyaşı döktü; ağlama nedeni can sıkıntısı ve kıskançlıktı.Mrs. Bennet kızına bol bol mutluluk diledi ve eğlenme

Page 290: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

fırsatını kaçırmamasını sıkı sıkı tembih etti; tavsiyesineuyulacağı besbelliydi; Lydia'nın veda ederkenki şamatalımutluluğu içinde kızkardeşlerinin daha kibar veda sözleriişitilmedi bile.

Page 291: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIX

Elizabeth'in görüşleri ailesinden geliyor olsaydı, mutluevliliğe ya da rahat ev hayatına dair pek hoş bir resimçizemeyebilirdi. Gençliğe ve güzelliğe, gençlik ve güzelliğingenellikle verdiği neşe görüntüsüne kapılan babası aklı dagörgüsü de kıt bir kadınla evlenmiş, evliliğinin hemenbaşlarında da kadına duyduğu tüm gerçek sevgiyikaybetmişti. Saygı, hürmet ve güven ilelebet yok olmuştu;aile mutluluğuna ilişkin tüm umutları yıkılmıştı. Ama Mr.Bennet kendi basiretsizliğinin yol açtığı hayal kırıklığı içinaptallık ya da kötülük etmiş başka talihsizlerin sığındıklarıkimi zevklerde teselli arayacak tabiatta bir adam değildi.Kırlara ve kitaplara düşkündü; esas eğlencesi bu zevklerdengeliyordu. Karısına pek az şey borçluydu, cahilliğinin,aptallığının onu eğlendirmesi dışında. Bu genellikle birerkeğin karısına borçlu olmak istediği bir mutluluk türüdeğildir; ama başka oyalanma imkanları olmayınca gerçekfilozof elindekilerle yetinir.

Bununla beraber, Elizabeth babasının bir koca olarakdavranışlarının uygunsuzluğuna karşı hiç kör olmamıştı.Bunları hep acı içinde seyretmişti; ama babasınınyeteneklerine saygı duyduğu, ona gösterdiği sevgiyeminnettar olduğu için, görmezden gelemediği şeyleriunutmaya, evlilik vazifesi ve adabının sürekli çiğnenmesinin,mesela karısını çocuklarının önünde her fırsatta küçükdüşürmesinin son derece sevimsiz bir hareket olduğunudüşünmemeye çalışmıştı. Ama hiç şimdiki kadar güçlühissetmemişti böyle uyumsuz bir evliliğin çocuklarının ne

Page 292: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dertlere katlanmak zorunda olduklarını; hiç bu kadar iyianlamamıştı yanlış hedeflere yönelmiş yeteneklerin nekötülüklere yol açtığını –doğru kullanılsalar, o yetenekler hiçolmazsa kızlarının saygınlığını koruyabilirdi, karısının aklınıgeliştirmeyi beceremese bile.

Elizabeth Wickham gittiği için sevinirken alayıkaybetmenin başka bir sevindirici yanını da bulamıyordu.Dışarıdaki partileri eskisinden daha renksizdi; evdeçevrelerindeki her şeyin sıkıcılığından yakınıp duran annesive kızkardeşi aile hayatlarını kasvete boğuyordu; aklınırahatsız eden şeyler uzaklaştığı için Kitty zamanla eskisağduyusuna kavuşabilirdi, ama mizacından daha büyükkötülük beklenebilecek diğer kızkardeşi deniz kıyısı veaskeriye kampı gibi çifte tehlike içeren bir durumda tümahmaklığını ve inadını sertleştirecek gibiydi. Sonuçta, dahaönce de birkaç kez gördüğü gibi, sabırsız bir arzuylabekleyedurduğu bir olayın, gerçekleştiğinde, Elizabeth'inkendisine vaat ettiği sevinci getirmediğini gördü. Gerçekmutluluğun başlaması için başka bir tarih vermek gerekecekti,dilek ve umutlarının gerçekleşebileceği başka bir dönümnoktası; ve bir kez daha beklentinin zevkini duya duyaavutacaktı kendini şimdilik, ve bir başka hayal kırıklığı içinhazırlanacaktı. Göller Bölgesi'ne yapacağı seyahat şimdi enmutlu düşüncelerini oluşturuyordu; annesiyle Kitty'ninkaçınılmaz bir hale getirdikleri tüm o rahatsız saatlere karşıen güçlü avuntusuydu bu; Jane'i de plana dahil edebilse herşey mükemmel olacaktı.

"Ama neyse ki," diye düşündü, "dileyecek bir şeyim var.Tüm ayarlamalar yapılmış olsaydı hayal kırıklığına

Page 293: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

uğrayacağım kesin olurdu. Ama burada, ablam yokkenyanımda kesintisiz bir üzüntü kaynağı taşıyarak tüm sevinçbeklentilerimin gerçekleşmesini umut edebilirim. Her parçasıkeyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz; büyük bir hayalkırıklığını önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır."

Lydia giderken annesine ve Kitty'ye sık sık ve uzun uzunyazacağına söz vermişti; ama mektupları hep çok geç geliyorve hep çok kısa oluyordu. Annesine yazdığı mektuplarkitapçıdan henüz döndükleri, şu şu subayların onlara oradaeşlik ettiği, yine orada aklını başından alan filanca süslerigördüğü, ya da etraflıca tarif edeceği ama Mrs. Forsterçağırdığı ve kampa gitmek üzere oldukları için edemediğiyeni bir elbise ya da yeni bir şemsiye aldığı dışında pek az şeyiçeriyordu; –kızkardeşine yazdığı mektuplardan daha da azşey öğreniliyordu –çünkü Kitty'ye yazdığı mektuplar dahauzuncana olsa da başkasına söylenmesin diye altı çizilmişsatırlarla doluydu.

Yokluğunun ilk iki üç haftasından sonra Longbourn'asağlık, neşe ve canlılık geri geldi. Her şey daha mutlu birgörünüm aldı. Kış için şehre gitmiş aileler geri döndüler veyaz kıyafetleri ve yaz davetleri ortaya çıktı. Mrs. Bennet herzamanki mızmız ağırbaşlılığına yeniden büründü; Haziranortasına kadar Kitty Meryton'a gözyaşı dökmeden gidebilecekkadar iyileşti –bu da Elizabeth'in gözünde öyle mutlu birolaydı ki ertesi Christmas'a kadar günde bir defadan fazlasubay adı anmayacak kadar normalleşebileceğini umuyordu,tabii eğer savaş dairesi zalim ve uğursuz bir kararla Meryton'ayeni bir alay yerleştirmezse.

Page 294: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Kuzey seyahatlerinin başlangıç tarihi hızla yaklaşıyordu;sadece on beş gün kalmıştı ki Mrs. Gardiner'dan gelen birmektup seyahatin hem başlangıç tarihini erteledi, hem dekapsamını daralttı. İşleri Mr. Gardiner'ın Temmuz ortasınakadar ayrılmasına izin vermiyordu ve bir ay içinde tekrarLondra'da olması gerekiyordu; bu da onlara öyle az zamanbırakıyordu ki istedikleri kadar uzağa gidemeyecek,istedikleri her yeri gezemeyeceklerdi, ya da en azından rahatrahat gezemeyeceklerdi; o yüzden Göller Bölgesi'ndenvazgeçmek ve daha sınırlı bir turla yetinmek zorundaydılar;şimdiki plana göre, Derbyshire'den daha yukarıçıkmayacaklardı. O vilayette onları üç hafta meşgul edecekkadar gezecek, görecek yer vardı; orası Mrs. Gardiner'abilhassa cazip geliyordu. Eskiden hayatının birkaç yılınıgeçirdiği, şimdi de birkaç gün kalacağı şehir onun içinmuhtemelen Matlock, Chatsworth, Dovedale ya da Peak gibiünlü yerler kadar büyük bir merak konusuydu.

Elizabeth büyük bir hüsrana uğradı; Göller Bölgesi'nigörmeyi çok istemişti; yine de zaman bulunabileceğinidüşünüyordu. Ama onun işi yetinmekti –elbette eğilimi demutlu olmak; çok geçmeden her şey düzeldi.

Derbyshire'in söz konusu edilmesiyle birçok fikir aklageliyordu. Pemberley ve sahibini düşünmeden o kelimeyigörmesi imkânsızdı. "Ne olmuş," dedi, "onun memleketinegizlice girip ona görünmeden birkaç florid taşı aşırabilirim."

Bekleme süresi şimdi iki katına çıkmıştı. Dayısıylayengesi gelmeden dört hafta daha geçecekti. Ama geçti;sonunda Mr. ve Mrs. Gardiner dört çocuklarıyla beraberLongbourn'da göründüler. Çocuklar, altı ve sekiz yaşlarında

Page 295: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

iki kız ve daha küçük iki oğlan, özel olarak kuzenleri Jane'eemanet edileceklerdi; Jane en sevdikleri kuzenleriydi, sakinkonuşması, sevecen davranışlarıyla onlara her bakımdan gözkulak olmayı becerebiliyordu –onları eğitiyor, eğlendiriyor veseviyordu.

Gardinerlar Longbourn'da sadece bir gece kalıp ertesisabah Elizabeth'le birlikte yenilik ve eğlence arayışı içindeyola çıktılar. Kesin olan bir keyif vardı –yol arkadaşı olarakbirbirlerine uygundular; ruhen ve bedenen aksilikleredayanmalarını sağlayacak kadar hem de –her mutluluğuartıracak bir neşeleri, seyahatteki muhtemel hayalkırıklıklarını kendi içlerinde telafi edecek sevgileri ve zekâlarıvardı.

Derbyshire'i ya da yolları üstündeki dikkat çekici yerleritasvir etmek bu kitabın işi değil; Oxford, Blenheim, Warwick,Kenelworth, Birmingham yeterince biliniyorlar. Şimdi biziDerbyshire'in sadece ufak bir parçası ilgilendiriyor. Kırlarınbelli başlı harikalarını gördükten sonra adımlarını Mrs.Gardiner'ın eskiden yaşadığı ve geçenlerde hâlâ birkaçtanıdığının kaldığını öğrendiği Lambton adlı küçük kasabayaçevirdiler; Elizabeth yengesinden Lambton'ın beş mil kadaryakınında Pemberley'nin bulunduğunu öğrendi. Doğrudanyolları üstünde değildi, ama yola bir iki milden daha uzak dadeğildi. Önceki akşam rotaları üstünde konuşurken Mrs.Gardiner o yeri tekrar görmek istediğini söyledi. Mr. Gardinerda istediğini söyleyince onay için Elizabeth'e başvuruldu.

"Tatlım, o kadar bahsini duyduğun bir yeri görmekistemez misin?" dedi yengesi. "Bir çok arkadaşınla bağlantısı

Page 296: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olan bir yer, üstelik. Wickham bütün gençliğini oradageçirmiş."

Elizabeth'in canı sıkıldı. Pemberley'de işi olmadığınıhissediyordu; içinden orayı görmeye itiraz etmek geliyordu.Büyük evlerden yorulduğunu kabul etmeliydi; o kadar çokgörmüştü ki ipek halılardan ya da saten perdelerden gerçektenzevk almıyordu.

Mrs. Gardiner ilgisizliğine kızdı. "Sadece zengindöşenmiş güzel bir ev olsaydı," dedi, "ben de umursamazdım;ama arazi harikulade. Civarın en güzel ormanlarından bazılarıorada."

Elizabeth daha fazla itiraz etmedi –ama içindengelmiyordu. Etrafı gezerken bir anda aklına Mr. Darcy'ylekarşılaşma olasılığı geldi. Korkunç olurdu! Düşüncesi bileyüzünü kızartmaya yetti; öyle bir tehlikeye girmektenseyengesiyle açıkça konuşmanın daha iyi olacağını düşündü.Ama bunun önünde de engeller vardı; nihayet bunun son çareolmasına karar verdi, ailenin orada olup olmadığıyla ilgiligizli araştırmanın hoşuna gitmeyecek bir sonuç vermesiihtimaline karşı.

Buna göre, geceleyin odasına çekildiği zaman hizmetçiyePemberley'nin güzel bir yer olup olmadığını, sahibinin kimolduğunu ve, epeyce tedirgin olarak, ailenin yazlıkta olupolmadığını sordu. Son soruya gayet sevindirici bir hayırcevabı geldi –tedirginliği bu şekilde geçince onun da evigörmek için büyük bir merak duyacak fırsatı oldu; ertesisabah konu açılıp yine ona sorulduğunda cevabı hazırdı; gayetkayıtsız bir havayla plana itirazı olmadığını söyledi.

Page 297: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

O halde, Pemberley'ye gideceklerdi.

Page 298: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Üçüncü Kitap

Page 299: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm I

Elizabeth arabadan Pemberley Ormanı'nın ilkgörüntülerini biraz rahatsızca izledi; sonunda bekçikulübesinin oradan içeri girerlerken iyice huzuru kaçmıştı.

Koru çok büyüktü; arazi çok çeşitli yükseltilerle doluydu.Koruya en alçak noktalarının birinden girip iki yana doğrualabildiğine uzanan güzel bir ormanın içinden bir süreilerlediler.

Elizabeth'in aklı konuşamayacak kadar doluydu, ama herdikkat çekici ayrıntıyı ve manzarayı gördü, beğendi. Yarımmil kadar yamaç çıktılar, sonra kendilerini hayli yüksek birtepede buldular; orman bitmişti ve göz bir anda PemberleyMalikanesi'ne takılıyordu; Malikane yolun aniden kıvrılakıvrıla iniverdiği bir vadinin karşı yanında yükseliyordu.Büyük, güzel bir taş binaydı; yamaca kurulmuş, yüksekormanlık tepelerin sırtıyla desteklenmişti; –önünde, doğalönemi olan bir ırmak kabarıyor, ama yapay bir görüntüoluşturmaksızın daha büyük bir ırmağa karşıyordu. Irmağınkıyıları ne şekilci ne de yapay bir şekilde süslenmişti.Elizabeth keyiflendi. Doğanın daha cömert davrandığı ya dadoğal güzelliğin zevksizliğe daha az maruz kaldığı bir yergörmemişti ömründe. Hepsi hayranlıkla kalakaldılar; ve o anElizabeth Pemberley'nin hanımı olmanın bir şey demekolabileceğini hissetti!

Yamaçtan aşağı indiler, köprüyü geçtiler, kapıya geldiler;Elizabeth evi daha yakından incelerken tekrar sahibiyle

Page 300: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

karşılaşma ihtimali aklına geldi. Hizmetçi yanılmış olmasınkorkusuna kapıldı. Evi görmek için kapıyı çalınca holealındılar; kahyanın gelmesini beklerlerken Elizabeth oradabulunuyor olmasına hayret etti.

Kahya geldi; saygın görünüşlü, yaşlıca bir kadındı,Elizabeth'in düşündüğünden daha az süslü ama daha kibardı.Onu takip ederek yemek salonuna girdiler. Büyük, orantılı,güzel döşenmiş bir odaydı. Elizabeth odayı hafifçeinceledikten sonra manzarasını görmek için pencereye gitti.İndikleri tepe ormanla taçlanmış, uzaktan daha da sertçedikleşerek, harikulade görünüyordu. Bahçe iyi düzenlenmişti;Elizabeth bütün manzaraya, ırmağa, ırmağın kıyılarındakidağınık ağaçlara, kıvrılarak yükselen vadiye gözalabildiğinezevkle baktı. Diğer odalara geçerlerken bu görüntüler farklıkonumlar alıyorlardı; ama her pencereden görülecek birgüzellik vardı. Odalar ihtişamlı ve güzeldi; mobilyalarısahibinin servetine yaraşır cinstendi; ama Elizabeth, sahibinzevkine hayranlık duyarak, ne cafcaflı ne de gereksizsadelikte olduklarını gördü; Rosings'deki mobilyalardan dahaaz gösterişli ve daha gerçek bir zerafetleri vardı.

"Ve ben," diye düşündü, "bu yerin hanımı olabilirdim! Buodaları şimdi gayet yakından tanıyor olabilirdim! Bunlarayabancı gibi bakmak yerine bana aitler diye keyiflenebilir,dayımla yengemi misafir olarak buyur edebilirdim. –Amahayır," –kendini toparladı, – "öyle olmaz: dayımla yengemikaybederdim: onları davet etmeme izin verilmezdi."

Bu şanslı bir hatırlama oldu –pişmanlık gibi bir şeyduymasını önledi.

Page 301: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Kahyaya ev sahibinin gerçekten seyahatte olup olmadığınısormak istedi ama cesaret edemedi. Yine de, sonunda, soruyudayısı sordu; Elizabeth korku içinde öte yana dönerken Mrs.Reynolds seyahatte olduğunu söyledi ve ekledi, "ama yarıngelmesini bekliyoruz, birçok arkadaşı da gelecek." Elizabethkendi seyahatlerinin herhangi bir nedenle bir gün dahaertelenmediği için nasıl sevindi!

Yengesi o sırada bir resme bakması için seslendi.Elizabeth yaklaşınca şöminenin üstünde birkaç minyatürarasında Mr. Wickham'ın suretini gördü. Yengesigülümseyerek nasıl bulduğunu sordu. Kahya yaklaştı veresmin merhum efendisinin vekilharcının oğluna aitolduğunu, delikanlıyı efendisinin büyüttüğünü söyledi.–"Şimdi orduda," diye ekledi, "ama korkarım haylazın tekioldu."

Mrs. Gardiner gülümseyerek yeğenine baktı, amaElizabeth karşılık veremedi.

"Bu da," dedi Mrs. Reynolds, başka bir minyatürü işaretederek, "benim efendim –ona çok benziyor. Ötekiyle aynızamanda çizildi –sekiz yıl kadar önce."

"Efendinizin methini çok duydum," dedi Mrs. Gardiner,resme bakarak; "yakışıklı bir yüz. Ama Lizzy, ona benzeyipbenzemediğini bize söyleyebilirsin."

Efendisini tanıyor olma iması üzerine Mrs. Reynolds'ınElizabeth'e gösterdiği saygı artar gibi oldu.

"Bu genç hanım Mr. Darcy'yi tanıyor mu?"

Page 302: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth kızardı; "Bir parça," dedi.

"Çok yakışıklı bir bey olduğunu düşünmüyor musunuz,hanfendi?"

"Evet, çok yakışıklı."

"Bu kadar yakışıklı birini görmediğime eminim; ama üstkattaki galeride bundan daha büyük, daha güzel bir resminigöreceksiniz. Bu oda rahmetli efendimin en sevdiği odaydı;bu minyatürler de aynı onun bıraktığı gibi duruyor. Bunlaraçok düşkündü."

Bu Elizabeth için Wickham'ın resminin orada olmasınıaçıklıyordu.

Mrs. Reynolds sonra dikkatlerini Miss. Darcy'nin sekizyaşında çizilmiş bir resmine çekti.

"Miss. Darcy de ağabeyi kadar güzel mi?" dedi Mr.Gardiner.

"A evet –gelmiş geçmiş en güzel genç hanım; öyle dehünerli ki! –Bütün gün çalıp söylüyor. Yandaki odada onuniçin henüz gelen yeni bir piyano var –efendimin hediyesi;yarın onunla küçük hanım da geliyor."

Rahat ve keyifli bir tavır içinde olan Mr. Gardiner soru vetespitleriyle kadının konuşkanlığını artırıyordu; Mrs.Reynolds da ya gururdan ya da bağlılıktan efendisi vekızkardeşi hakkında konuşmaktan belli ki büyük zevkalıyordu.

Page 303: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Efendiniz yıl boyunca Pemberley'de çok kalır mı?"

"İstediğim kadar çok değil, beyfendi; ama diyebilirim kiyılın yarısını burada geçirir; Miss. Darcy de yaz aylarında hepburadadır."

"Tabii," diye düşündü Elizabeth, "Ramsgate'e gittiğizamanlar hariç."

"Efendiniz evlenirse onu daha çok görebilirsiniz."

"Evet beyfendi; ama bilmem ne zaman evlenir. Ona layıkkimseyi tanımıyorum."

Mr. ve Mrs. Gardiner gülümsediler. Elizabeth şöyledemeden duramadı, "Ona değer verdiğiniz için böylesöylüyorsunuz."

"Ben gerçeği söylüyorum; onu tanıyan herkes de öylesöyler," diye cevapladı diğeri. Elizabeth işin fazla ilerigittiğini düşündü; kahyanın sözlerini artan bir hayretledinledi, "Hayatımda ağzından tek bir ters kelime çıktığınıduymadım, ben ki onu dört yaşından beri tanırım."

Bu övgü tümünün en olağandışı, Elizabeth'indüşüncelerine en aykırı olanıydı. Onun sevimli bir adamolmadığına kesinlikle inanıyordu. Tüm dikkati canlandı; dahafazla duymak istedi ve dayısının sözlerini duyunca ona karşıminnettarlık duydu,

"Pek az insan hakkında böyle şeyler söylenebilir. Böylebir efendiniz olduğu için şanslısınız."

Page 304: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Evet, beyfendi, şanslı olduğumu biliyorum. Dünyayıdolaşsam daha iyisine rastlayamam. Ama her zamangörmüşümdür, çocukken iyi huylu olanlar büyüyünce de iyihuylu olurlar; o da dünyanın en tatlı huylu, en yumuşak kalpliçocuğuydu."

Elizabeth kadına bakakaldı. –"Bu Mr. Darcy olabilir mi!"diye düşündü.

"Babası harika bir adamdı," dedi Mrs. Gardiner.

"Evet hanfendi, öyleydi; oğlu da aynı onun gibi olacak –onun gibi fakir fukara dostu."

Elizabeth dinledi, hayret etti, şüphe etti ve devam etsindiye sabırsızlandı. Mrs. Reynolds başka bir konuya ilgisiniçekemedi. Resimler, odanın ebatları ve mobilyaların fiyatlarıgibi konulara değindi, ama boşuna. Kadının efendisini aşırıövmesini aileden olma gururuna veren Mr. Gardiner pekeğlendi ve az sonra yine konuya döndü; hep birlikte büyükmerdivenden yukarı çıkarlarken kadın yine efendisininmeziyetlerini saymaya koyuldu.

"Gelmiş geçmiş," dedi, "en iyi toprak ağası ve en iyiefendidir. Kendilerinden başka bir şey düşünmeyen bugünküyabani delikanlılara benzemez. Onu iyi anmayacak tek birkiracısı ya da hizmetçisi yoktur. Bazıları ona gururlu derler,ama ben zerresini görmediğime eminim. Bana kalırsa, diğerdelikanlılar gibi şamata yapmadığı için öyle diyorlar."

"Bu sözler onu ne kadar da hoş gösteriyor!" diye düşündüElizabeth.

Page 305: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bu tarif," diye fısıldadı yengesi, yürürlerken, "zavallıdostumuza karşı olan davranışlarına pek de uymuyor."

"Belki yanılmışızdır."

"Sanmam; kaynağımız sağlamdı."

Üst kattaki geniş lobiye ulaştıkları zaman aşağıdakidairelerden daha zarif ve hafif bir tarzda döşenmiş çok hoş biroturma odasına alındılar; odanın yeni yapıldığı söylendi,Pemberley'ye son geldiğinde odadan hoşlanan Miss. Darcy'yisevindirsin diye.

"İyi bir ağabey olduğu belli," dedi Elizabeth,pencerelerden birine doğru yürürken.

Mrs. Reynolds Miss. Darcy'nin odaya girince nasılmemnun olacağını görebiliyordu. "Efendi her zamanböyledir," diye ekledi. –"Kızkardeşinin hoşuna gidecek birşey varsa o anda yapılır. Onun için yapmayacağı şey yoktur."

Geriye gösterilecek resim galerisi ve birkaç ana yatakodası kalmıştı. Galeride birçok güzel tablo vardı; amaElizabeth resimden anlamazdı; aşağıda da gördüğü resimleribırakıp Miss. Darcy'nin daha ilginç konulu, daha anlaşılırkara kalem çizimlerine verdi dikkatini.

Galeride birçok aile portresi vardı ama bir yabancıyailginç gelebilecek yanları yoktu. Elizabeth hatlarını tanıyacağıtek yüzü arayarak yürümeye devam etti. Sonunda onudurdurdu o yüz –ve Mr. Darcy'nin şaşırtıcı bir benzerinigördü, Elizabeth baktığında arada bir gördüğünü hatırladığı o

Page 306: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gülümsemeyle. Birkaç dakika önünde durup merakla resmiinceledi, galeriden çıkmadan önce bir kez daha resme döndü.Mrs. Reynolds resmin babasının sağlığında yapıldığınısöyledi.

O an Elizabeth'in içinde ilişkileri boyunca aslına karşıhissettiğinden çok daha sıcak bir duygu vardı. Mrs.Reynolds'ın ona yağdırdığı övgüler hiç de sıradan değildi.Hangi övgü zeki bir hizmetçinin övgüsünden daha değerlidir?Bir ağabey, bir toprak ağası, bir efendi olarak kaç kişininmutluluğu onun koruması altındaydı! –Ne çok sevinç ya daacı verme gücü vardı! –Ne çok kötülük ya da iyilikyapabilirdi! Kahyanın söylediği her söz karakteriniyüceltiyordu; Elizabeth onun resmedildiği, gözleri ona dikilitablonun önünde dururken, daha önce hiç olmadığı kadarderin bir minnettarlık duygusuyla baktı görüntüsüne; ogörüntünün sıcaklığını hatırladı, ifadesindeki kusuruyumuşattı.

Evin ziyarete açık her yeri görülünce alt kata döndüler;kahyaya veda ettiler ve hol kapısında onları bahçıvandevraldı.

Çimenlikten ırmağa doğru yürürlerken Elizabeth tekrarbakmak için arkasını döndü; dayısıyla yengesi de durdular;Elizabeth evin inşaat tarihini çıkarmaya çalışırken evinarkasından ahırlara dolanan yoldan ansızın evin sahibiönlerine çıktı.

Birbirlerinden yirmi adım uzaktaydılar; ortaya çıkışı öyleani olmuştu ki ona görünmemek imkânsızdı. Gözleri bir andabirleşti; ikisinin de yanakları derin bir pembelikle kaplandı.

Page 307: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Darcy kalakalmıştı, ve şaşkınlıktan bir süre kımıldayamadı;ama az sonra kendine gelip ziyaretçilere doğru ilerledi vekusursuz bir sakinlikle değilse de kusursuz bir kibarlıklaElizabeth'le konuştu.

Elizabeth içgüdüsel olarak öte yana dönmüştü; ama onunyaklaştığını görünce durdu ve üstesinden gelinmesi imkânsızbir rahatsızlıkla iltifatlarını kabul etti. İlk görüntüsü, ya daincelemekte oldukları resme benzerliği diğer ikisinigördüklerinin Mr. Darcy olduğuna inandırmaya yetmeseydi,efendisini görünce bahçıvanın şaşkınlık ifadesi bunu hemensöylerdi. Mr. Darcy yeğenleriyle konuşurken ikisi birazkenarda durdular; yeğenleri şaşkın, sersem, gözlerini kaldırıpyüzüne bakmaya bile cesaret edemiyor, ailesinin sağlığıylailgili nazik sorularına ne cevap vereceğini bilemiyordu. Sonayrıldıkları zamana göre ne kadar farklı davrandığını hayretlegörürken, söylediği her cümle rahatsızlığını biraz dahaartırıyordu; orada bulunmasının uygunsuzluğu tekrar tekraraklına gelince yüzyüze dikildikleri birkaç dakika hayatının engergin anlarından biri oldu. Öte yandan, Mr. Darcy de çokrahat görünmüyordu; konuşurken sesinde her zamankisakinlikten eser yoktu; Longbourn'dan ne zaman ayrıldığını,Derbyshire'de ne kadar kalacağını tekrar tekrar, sık sık veöyle aceleyle sordu ki aklının karıştığı açıkça anlaşıyordu.

Sonunda hiçbir düşünce ona yetmiyor gibi oldu; birkaçdakika tek kelime etmeden dikildikten sonra ansızın kendinitoparlayıp veda etti.

Sonra ötekiler yanına geldiler, Mr. Darcy'yi ne kadarbeğendiklerini ifade ettiler; ama Elizabeth tek kelimeduymadı, ve kendi duygularıyla kuşatılmış halde sessizce

Page 308: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

onları takip etti. Utanç ve sıkıntıdan halsiz düşmüştü. Orayagelmek dünyada yaptığı en talihsiz, en akılsız şeydi! Nasıl datuhaf görünmüş olmalıydı ona! Böyle bir şey öyle kibirli biradama nasıl da yakışıksız gelirdi! Bile bile kendini onunönüne atmış gibi görünecekti! Niye gelmişti, niye? Peki yaMr. Darcy niye beklenenden bir gün önce gelmişti? On dakikaerken gitmiş olsalar onları farketmeyecekti bile, çünkü tam oan geldiği, atından ya da arabasından o an indiği belliydi.Tekrar tekrar kızardı karşılaşmanın çirkinliğini düşününce. Yaonun o kadar değişmiş davranışları, –buna ne demeli? Onunlakonuşması bile mucizeydi! –hele öyle kibarca konuşupailesinin sağlığını sorması! Hayatında hiç bu beklenmedikkarşılaşmadaki kadar alçakgönüllü davrandığını, hiç o kadarincelikle konuştuğunu görmemişti. Rosings Park'daki sonkonuşmasıyla ne kadar da zıttı, hele mektubunu elinetutuşturduğu zaman! Ne düşüneceğini, nasıl açıklayacağınıbilemiyordu.

Suyun kıyısındaki güzel bir yola girmişlerdi şimdi; heradım daha büyük bir yamacı ya da yaklaşmakta olduklarıormanın küçük bir uzantısını ortaya çıkarıyordu; amaElizabeth'in bunları görebilmesi biraz zaman aldı; dayısıylayengesinin aralıksız sorularına öylesine cevap veriyor,gözlerini işaret ettikleri yerlere çeviriyordu ama sahneninhiçbir kısmını ayırt edemiyordu. Düşünceleri PemberleyMalikânesi'nin o tek noktasında sabitlenmişti, Mr. Darcy'nin osırada bulunduğu noktada. O an aklından neler geçtiğini, onunhakkında neler düşündüğünü ve her şeye rağmen onun içinhâlâ önemli olup olmadığını bilmek istiyordu. Belki sadecekendini rahat hissettiği için nazik davranmıştı; ama yine desesinde o şey vardı, rahatlık gibi olmayan o şey. Elizabeth'i

Page 309: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

görmekten acı mı yoksa sevinç mi duymuştu, bilmiyordu,ama görünce sakin kalamadığını biliyordu.

Yine de, sonunda, arkadaşlarının sözleri onudalgınlığından uyandırdı; daha bir kendinde görünmesigerektiğini hissetti.

Ormana girdiler, bir süreliğine ırmağa veda edip; birkaçyamaçtan aşağı indiler; ağaçların arasındaki açıklığın gözegezinme imkanı verdiği noktalarda vadinin, karşıki tepelerin,bir çok tepeyi örten uzak ormanların ve arada bir ırmağın birkısmının harikulade görüntüleri yakalanıyordu. Mr. Gardinerbütün koruyu dolaşmak istediğini söyledi, ama yürümeklebitmeyebileceğinden korktu. Muzaffer bir gülümsemeyleonlara korunun on mil çapında olduğu söylendi. Bu, meseleyiçözdü; her zamanki yolu takip ettiler ve o yol da bir süresonra onları sarkık ağaçların arasından yamaç aşağı indiripsuyun kıyısına, en dar bölgelerinden birine getirdi. Ortamınhavasına uygun bir tarzda yapılmış basit bir köprüden karşıyageçtiler; daha önce gezdikleri yerlerden daha az süslenmiş biryerdi; burada vadi daralıyor, sadece ırmağa ve ırmak boyuncauzanan, çalılıklar arasındaki daracık bir patikaya yerveriyordu. Elizabeth patikayı takip etmek istedi; ama köprüyügeçip de evden ne kadar uzakta olduklarını kavradıklarızaman sıkı bir yürüyüşçü olmayan Mrs. Gardiner daha ilerigidemedi ve bir an önce arabaya dönmek için sabırsızlandı.Yeğeni de bunu kabul etmek zorunda kaldı ve nehrin karşıyanından, kestirmeden, eve doğru yürüdüler; yavaş ilerlediler,çünkü Mr. Gardiner zaman ayıramasa da balık tutmaya pekmeraklıydı ve suda bir alabalık görünce seyretmeye dalıyor,adama alabalıklardan bahsediyor ve hemen hiç yürümüyordu.

Page 310: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bu yavaşlıkta yürürlerken onları şaşırtan bir şey daha oldu;Mr. Darcy'nin onlara yaklaştığını ve hiç de uzakta olmadığınıgörünce Elizabeth yine tam önceki gibi şaşırdı kaldı. Okıyıdaki yol karşı kıyıdakinden daha az korunaklı olduğu içinonu karşı karşıya kalmadan önce görebildiler. Elizabethşaşırmış da olsa hiç olmazsa konuşmaya öncekinden dahahazırlıklıydı ve sakin görünüp sakin konuşmaya karar verdi,eğer Mr. Darcy gerçekten onlarla konuşmak niyetindeyse.Birkaç dakika, gerçekten de, başka bir yola sapacağını sandı.Yoldaki bir dönemeç onu gözden sakladığı sırada da devametti, sonra dönemeç geçildi ve onu hemen karşılarındabuldular. Elizabeth bir bakışta gördü önceki nezaketinikaybetmemiş olduğunu; ve onun kibarlığına karşılık vermekiçin, karşı karşıya gelirlerken, etrafın güzelliğine ne kadarhayran olduğunu anlatmaya başladı, ama "harikulade" ve"olağanüstü" kelimelerinin ötesine gidememişti ki bazışanssız anıları araya girdi ve Pemberley'yi övmesinin yanlışanlaşılabileceğini düşündü. Kızardı ve sustu.

Mrs. Gardiner biraz arkada duruyordu; Elizabeth susuncaMr. Darcy onu arkadaşlarıyla tanıştırmasını rica etti. BuElizabeth'in gayet hazırlıksız olduğu bir nezaket girişimiydive gururunun reddetmiş olduğu aynı insanlarla şimditanıştırılmak istediğini görünce gülümsemesini zorluklabastırdı. "Ne çok şaşıracak," diye düşündü, "kim olduklarınıöğrendiği zaman! Onları sosyeteden sanıyor."

Bununla beraber, tanıştırma hemen yapıldı; Elizabetharalarındaki akrabalığı anlatırken nasıl karşıladığını görmekiçin Mr. Darcy'nin yüzüne kaçamak bir bakış attı; böyleseviyesiz arkadaşlardan çabucak uzaklaşacağını beklemiyor

Page 311: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

değildi. Mr. Darcy akrabalığa açıkça şaşırdı; yine de bubilgiye metanetle katlandı, ama çekip gitmek bir yana, onlarlabirlikte öbür tarafa dönüp Mr. Gardiner'la sohbete başladı.Elizabeth sevinç duydu, zafer sarhoşluğu duydu. Yüzkızartmayan akrabaları olması ve Mr. Darcy'nin bunu bilmesirahatlatıcıydı. Aralarında geçen konuşmaları büyük birdikkatle dinledi ve dayısının her ifadesinden, her cümlesindengurur duydu; dayısı zeki, zevkli ve görgülü bir adamolduğunu gösteriyordu.

Söz hemen balıkçılığa geldi; Mr. Darcy'nin büyük birnezaketle onu civarda bulunduğu sürece dilediği sıklıkta balıkavına davet ettiğini, ayrıca ona olta takımı vermeyi teklifettiğini ve ırmağın avı en bol yerlerini gösterdiğini duydu.Elizabeth'le kol kola yürüyen Mrs. Gardiner ona şaşkınlığınıgösteren bir bakış attı. Elizabeth bir şey demedi, amadurumdan son derece gurur duyuyordu; iltifat tümüyle onayönelik olmalıydı. Yine de şaşkınlığı çok büyüktü ve kendikendine tekrarlayıp duruyordu, "Niye bu kadar değişmiş?Bundan ne anlam çıkabilir? Hareketlerinin bu kadaryumuşaması benim için olamaz, benim hatırım için olamaz.Hunsford'daki sözlerim böyle bir değişiklik yaratamaz. Benihâlâ seviyor olması imkânsız."

İki hanım önde, iki bey arkada, bir süre bu şekildeyürüdükten sonra, tuhaf bir su bitkisini daha iyi incelemekiçin nehrin kenarına indikten sonra durumda küçük birdeğişiklik oldu. Sabah yürüyüşüyle yorulan Mrs. GardinerElizabeth'in kolundan yeterli desteği alamadı ve sonuçtakocasının kolunu tercih etti. Mr. Darcy yeğeninin yanındakiyerini aldı ve birlikte yürüdüler. Kısa bir sessizlikten sonra,

Page 312: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ilk olarak Elizabeth konuştu. Oraya gelmeden önce onunorada olmadığından emin olduğunu bilmesini istiyordu vegelişinin çok ani olduğunu söyledi –"kahyanız," diye ekledi,"yarından önce gelmeyeceğinizi söyledi; hatta Bakewell'denayrılmadan önce bu yakınlarda köye gelmeyeceğiniziöğrendik." Mr. Darcy bunların doğru olduğunu belirtti;vekilharcıyla olan işinin birlikte seyahat ettikleri grubun gerikalanından birkaç saat önce gelmesine yol açtığını söyledi."Onlar da yarın erkenden bana katılacaklar," diye devam etti,"hem, aralarında sizi tanıyanlar da var, –Mr Bingley'ylekızkardeşleri."

Elizabeth başını hafif eğerek cevap vermekle yetindi.Düşünceleri bir anda Mr. Bingley'nin adının aralarında sonanıldığı zamana döndü; yüzünden anlayabildiği kadarıyla Mr.Darcy'nin aklı da çok farklı bir şeyle meşgul değildi.

"Grupta bir kişi daha var," diye devam etti duraksadıktansonra, "sizinle tanışmayı bilhassa istiyor, –Lambton'dakalırken size kızkardeşimi tanıştırmama izin verir misiniz,yoksa çok şey mi istiyorum?"

Bu isteğin yarattığı şaşkınlık büyük oldu; hangi şekilde buayrıcalığa eriştiğini bilmek için müthiş bir arzu duydu. Miss.Darcy'nin onunla tanışmak için duymuş olabileceği isteğinağabeyinin sözlerinin eseri olması gerektiğini hissetti hemen,ve daha uzağa bakınmadan bu açıklamayı yeterli buldu;dargınlığının Elizabeth hakkında kötü düşünmesine yolaçmadığını görmek sevindiriciydi.

Şimdi sessizce yürüyorlardı, her biri derin düşünceleriçinde. Elizabeth rahat değildi; imkânsızdı bu; ama gururu

Page 313: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

okşanmış, mutlu olmuştu. Kızkardeşini onunla tanıştırmaisteği en yüksek seviyeden bir iltifattı. Hızla ötekileri geridebıraktılar; arabaya ulaştıkları zaman Mr. ve Mrs. Gardinerçeyrek mil geride kalmışlardı.

Sonra Mr. Darcy onu eve davet etti –ama Elizabethyorgun olmadığını söyleyerek teklifi geri çevirdi; birlikteçimenlikte durdular. Öyle bir zamanda çok şey söylenebilirdive sessizlik çok tuhaf oluyordu. Elizabeth konuşmak istedi,ama her konu üzerinde yasak var gibiydi. Sonunda seyahatetmekte olduğunu hatırladı; büyük bir çabayla Matlock veDove Dale'den bahsettiler. Ama zaman da yengesi de yavaşilerliyordu –sabrı ve fikirleri neredeyse tükenmişti ki başbaşasohbetleri sona erdi. Mr. ve Mrs. Gardiner'ın gelişi üzerinehepsi birden bir şeyler yeyip içmek için eve davet edildiler,ama bu teklif geri çevrildi; her iki taraf da gayet kibarca vedaettiler. Mr. Darcy hanımların arabaya binmesine yardım ettive araba hareket edince Elizabeth onun ağır ağır eve doğruyürüdüğünü gördü.

Derken dayısıyla yengesinin gözlemleri başladı; her ikiside onu beklediklerinden çok daha üstün bulduklarınısöylediler. "Son derece kibar, nazik, alçakgönüllü," dedidayısı.

"Az bir şey kurumlu bir yanı var tabii," diye cevapladıyengesi, "ama sadece havasıyla ilgili bir şey ve yakışmıyor dadeğil doğrusu. Artık kahyayla aynı fikirdeyim, bazıları onagururlu der ama ben zerresini görmedim."

"En çok da bize olan davranışına şaşırdım. Kibarlıktanfazlası vardı; cidden ilgiliydi ki bu kadar ilgiye gerek yoktu.

Page 314: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth'le üstünkörü bir tanışıklığı vardı."

"Gerçekten de, Lizzy," dedi yengesi, "Wickham kadaryakışıklı değil; daha doğrusu Wickham'ın cazibesindenyoksun, yoksa hatları kusursuz. Ama ne oldu da bize o kadaraksi biri olduğunu söyledin?"

Elizabeth elinden geldiğince kendini mazur göstermeyeçalıştı; Kent'te karşılaştıkları zaman öncekinden daha çokbeğendiğini, hiç o sabahki kadar sevimli görmediğini söyledi.

"Ama belki kibarlığı bir parça raslantı olabilir," diyecevap verdi dayısı. "Büyük adamlar öyle olurlar; o yüzdenbalık tutma konusundaki sözlerini ciddiye almayacağım,çünkü yarın öbür gün dediğini unutup beni kovabilir."

Elizabeth karakteri hakkında tümüyle yanıldıklarınıhissetti ama bir şey demedi.

"Gördüğümüz kadarıyla," diye devam etti Mrs. Gardiner,"kimseye zavallı Wickham'a davrandığı kadar zalimcedavranabileceğini düşünemem. Kötü kalpli bir görüntüsü yok.Aksine, konuşurken sözlerinden hoş bir hava yayılıyor.Yüzünde öyle bir soyluluk var ki insan kalbinde kötülükolabileceğini düşünemez. Ama elbette, bize evi gösterensevimli kadın onu çok şişirdi! Bir ara gülmemek için kendimituttum. Ama cömert bir patron olmalı ki hizmetçisi hererdeme sahip biri olduğunu düşünebiliyor."

Elizabeth burada Wickham'a olan davranışıyla ilgilidüzeltme mahiyetinde bir şeyler söylemek ihtiyacı duydu veelinde geldiğince sınırlı bir şekilde onlara Kent'teki

Page 315: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

akrabalardan duyduğu kadarıyla hareketlerinin çok farklı biryoruma açık olduğunu, karakterinin hiç de kusurluolmadığını, öte yandan Wickham'ın da Hertfordshire'desandıkları kadar iyi bir olmadığını söyledi. Bunu teyit etmekiçin de, kaynağını belirtmeden ama güvenilir olduğunusöyleyerek, hepsini ilgilendiren tüm para işlemlerininayrıntılarını anlattı.

Mrs. Gardiner şaşırdı ve endişelendi; ama o sırada eskigüzel günlerinin mekânlarına yaklaştıkları için bu düşünceleryerlerini anıların cazibesine bıraktılar; civardaki ilginç yerlerikocasına işaret etmeye öylesine daldı ki başka bir şeydüşünemedi. Sabah yürüyüşünden yorgun düştüğü halde,yemek biter bitmez tekrar eski tanıdıklarını aramaya girişti;akşam uzun bir ayrılıktan sonra tazelenen ilişkinin keyfiiçinde geçti.

O gün olanlar Elizabeth'e bu yeni arkadaşlara dikkatiniveremeyecek kadar ilgi çekici geliyordu; Mr. Darcy'ninkibarlığını ve en çok da onu kızkardeşiyle tanıştırmakistemesini düşünmeden, düşünüp hayret etmedenduramıyordu.

Page 316: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm II

Elizabeth Mr. Darcy'yle Pemberley'ye geldiğinin ertesigünü kızkardeşini ziyaretine getirmesi için anlaşmıştı; oyüzden o sabah boyunca hanın etrafından ayrılmamaya kararverdi. Ama tahmini yanlıştı; çünkü Lambton'a kendileriningeldiklerinin ertesi sabahı bu ziyaretçiler de geldi. Yeniarkadaşlarından bazılarıyla etrafı dolaşmaktaydılar; aynıaileyle yemeğe gitmek için giysilerini değiştirmek üzere hanadönmüşlerdi ki araba sesi duyup pencereye geldiler; üstü açıkbir arabada bir beyle bir hanımın caddeden yukarı geldiklerinigördüler. Elizabeth arabacının üniformasını hemen tanıdı,bunun anlamını tahmin etti ve beklediği ziyareti söyleyerekakrabalarını da bir o kadar şaşırttı. Dayısı ve yengesi hayretiçindeydiler; konuşurken hareketlerindeki rahatsızlıkdurumun kendisiyle ve önceki günün olaylarıyla birleşinceonlarda mesele hakkında yeni bir fikir uyandırdı. Daha öncehiçbir şey bu ihtimali akla getirmemişti, ama şimdi öyle biryerden böyle bir ilgi görmenin tek açıklaması yeğenlerineduyulan ilgi olabilir diye hissediyorlardı. Bu yeni görüşlerakıllarından geçerken, Elizabeth'in duygularının karışıklığıher an artıyordu. Kendi telaşına şaşırıyordu; ama başkarahatsızlık sebepleri arasında en çok ağabeyin onu fazlamethetmiş olmasından korkuyordu; hoş görünmek istiyor,ama hoş görünmek için ne yapsa yetmeyeceğindençekiniyordu.

Pencereden çekildi, görünmekten korkup; kendinitoparlamaya çalışarak odada telaşla yürürken dayısıyla

Page 317: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

yengesinin sorularla dolu şaşkın bakışlarını gördü ve işi dahada zorlaştı.

Miss. Darcy ve ağabeyi geldiler ve ürkütücü tanışmagerçekleşti. Elizabeth yeni tanışının da en az kendisi kadarrahatsız olduğunu şaşkınlıkla gördü. Lambton'a geldiğindenberi Miss. Darcy'nin son derece gururlu olduğunu duymuştu;ama birkaç dakikalık bir gözlem onu son derece utangaçolduğuna inandırdı. Tek heceliler dışında ağzından tek kelimealmak bile zor oldu.

Miss. Darcy uzun boyluydu, Elizabeth'ten daha iriydi;daha on altısında olduğu halde iyice serpilmişti; görünümükadınca ve zarifti. Ağabeyi kadar güzel değildi, ama yüzündeduyarlılık ve iyilik vardı; davranışları kendi halinde vekibardı. Onda Mr. Darcy kadar keskin ve gözüpek birgözlemci bulacağını sanan Elizabeth böyle farklı duygularayırt edince epey rahatladı.

Bir araya geleli çok olmamıştı ki Darcy ona Bingley'ninde onu ziyarete geleceğini söyledi; ve Elizabeth'inmemnuniyetini ifade edip kendini öyle bir ziyaretçiyehazırlamasına fırsat kalmadan Bingley'nin hızlı adımlarımerdivende duyuldu ve bir an içinde odaya girdi. Elizabeth'inona duyduğu kızgınlık geçeli çok olmuştu; ama hâlâ birazkalmışsa, onlar da, Bingley'nin onu tekrar gördüğüne ne kadarsevindiğini söylerkenki alçakgönüllü yakınlığı karşısında yokoldu gitti. Dostça ama ayrım yapmayan bir tarzda ailesininsağlığını sordu ve her zamanki neşeli rahatlıkla hareket etti vekonuştu.

Page 318: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. ve Mrs. Gardiner için de bir o kadar ilgi çekici birkişiydi. Ne zamandır onu görmek istiyorlardı. Önlerindekitüm grup heyecan vericiydi. Mr. Darcy ve yeğenleri hakkındaaz önce duydukları kuşkular dikkatlerini meraklı ama örtülübir takipçilikle ikisi üstünde toplamaya yöneltiyordu onları;çok geçmeden takiplerinden şu net sonucu çıkardılar,ikisinden en az biri aşkın ne olduğunu biliyordu. Kızınduygularına ilişkin az bir şey kuşkuları vardı; ama oğlanbesbelli hayranlıkla yanıp tutuşuyordu.

Elizabeth'in, kendi adına, yapacak çok şeyi vardı.Misafirlerinin her birinin duygularından emin olmakistiyordu, kendi ruh halini sakinleştirmek ve kendini herkesesevimli göstermek istiyordu; başaramayacağından en çokkorktuğu ikinci amacı için başarı şansı kesindi çünkümemnun etmeye çalıştığı kişiler zaten ondan yanaydılar.Bingley hazırdı, Georgiana istekliydi, Darcy ise kararlıydımemnun olmaya.

Bingley'yi görünce düşünceleri doğal olarak ablasınayöneldi; ah, onun düşüncelerinin de aynı yere yönelipyönelmediğini bilmeyi nasıl isterdi! Bazen Bingley eskisinegöre daha az konuşuyor gibi geliyordu; hatta, bir iki kez onunkendisine bakarken benzerlik izleri bulmaya çalıştığınıdüşünerek keyiflendi. Bunlar hayal ürünü olabilirdi, amaJane'e rakip olarak çıkarılan Miss. Darcy'ye olan davranışlarıkonusunda yanılmış olamazdı. Her iki tarafın hiçbir bakışıözel bir ilgiye işaret etmiyordu. Kızkardeşlerinin umutlarınıhaklı çıkarabilecek hiçbir şey olmuyordu aralarında. Bukonuda çabucak tatmin oldu; hatta, gidişlerinden önce birkaçküçük olay oldu ki, Elizabeth'in istekli yorumuna göre, Jane'i

Page 319: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

hatırladığını ve ondan bahsedilmesini sağlayabilecek birşeyler daha söyleme isteği duyduğunu ama cesaretedemediğini gösteriyordu. Diğerleri kendi aralarındakonuştukları bir anda, Elizabeth'e içinde gerçek pişmanlıkbulunan bir sesle, "kendisini görme zevkini tadalı çok uzunzaman oldu;" dedi ve Elizabeth'in cevap vermesine kalmadanekledi, "Sekiz ayı geçti. 26 Kasım'dan bu yana görüşmedik,Netherfield'de dans ettiğimiz günden beri."

Elizabeth hafızasının bu kadar güçlü olduğunu görüncesevindi; daha sonra bir fırsatını bulup, diğerleri yanlarındadeğilken, tüm kızkardeşlerinin Longbourn'da olupolmadıklarını sordu. Soruda fazla bir şey yoktu, gelen cevaptada olmadı, ama bir bakış ve bir tarz vardı ki bunlara anlamveriyordu.

Gözlerini Mr. Darcy'ye sık sık çeviremiyordu; ama nezaman gözüne takılsa genel bir nezaket ifadesi görüyor,söylediği her şeyde kibirden ya da arkadaşlarınıküçümsemekten çok uzak bir ses tonu duyuyordu ki bu daonu davranışlarındaki dün tanık olduğu ilerlemenin, geçicibile olacak olsa, en azından bir günden fazla sürdüğüneinandırıyordu. Birkaç ay önce karşılaşmaktan utanç duyacağıinsanlarla tanışmak için fırsat kolladığını, onların beğenisinikazanmaya çalıştığını görünce, onu sadece kendisine karşıdeğil ama daha önce açıkça küçümsediği akrabalara karşı daböyle kibar görünce ve Hunsford rahibinin evindeki sonhareketli sahnelerini hatırlayınca fark, değişim öyle büyükgörünüyordu ve aklında öyle güçlü bir etki yaratıyordu kiduyduğu hayretin görünür olmasını engelleyemiyordu.Netherfield'deki sevgili arkadaşlarının ya da Rosings'deki

Page 320: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

soylu akrabalarının yanında onu hiç şimdiki kadarbeğenilmek isterken, kendini önemsemekten ya dakasıntılıktan öyle uzak görmemişti, hem de çabalarınınbaşarısı ona çıkar sağlamayacak ve yakınlık gösterdiğiinsanlarla tanışması bile Netherfield ve Rosings'dekihanımların alay ve kınamalarına yol açacak olduğu halde.

Misafirler yarım saatten fazla onlarla kaldılar; kalktıklarızaman Mr. Darcy kızkardeşine dönüp Mr. ve Mrs. Gardiner'laMiss. Bennet'ı bölgeden ayrılmadan önce Pemberley'deakşam yemeğinde tekrar görme isteğini ifade ederken onakatılmasını rica etti. Miss. Darcy davet yapma alışkanlığınınzayıf olduğunu gösteren utangaçlıkla da olsa ricaya uydu.Mrs. Gardiner yeğenine baktı, davetin en çok ilgilendirdiğikişi olarak onun kabule eğilimli olup olmadığını görmek için,ama Elizabeth başını öte yana çevirmişti. Bununla beraber, bugayretli kaçışın tekliften hoşlanmamaktan çok o anlık birrahatsızlığa işaret ettiğini varsayarak ve insan içinde olmayıseven kocasında tam bir kabul etme isteği görerek davetikabul etti; bir dahaki gün için sözleşildi.

Bingley Elizabeth'i tekrar görmekten büyük mutlulukduyduğunu, ona anlatacak hâlâ çok şeyi ve Hertfordshire'dekidostlarla ilgili soracak çok sorusu olduğunu söyledi. Bütünbunları ablasından haber alma isteğine yoran Elizabethsevindi; bu yüzden, ve tabii başka bazı nedenlerle de,misafirler gittikten sonra son yarım saati belli birmemnuniyetle düşünebildiğini gördü, yaşarken pek keyifligelmediği halde. Yalnız kalmak istiyor, dayısıyla yengesininsoru ya da imalarından korkuyordu ve sadece Bingley

Page 321: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

hakkındaki olumlu görüşlerini öğrenecek kadar yanlarındakaldı, sonra aceleyle üstünü değiştirmeye gitti.

Gelgelelim, Mr. ve Mrs. Gardiner'ın merakından korkmasıiçin sebep yoktu; onu konuşmaya zorlamak niyetindedeğildiler. Elizabeth'in Mr. Darcy'yle daha önce farkındaolduklarından çok daha iyi tanıştığı açıktı; Mr. Darcy'nin deona iyice âşık olduğu açıktı. İlginç şeyler görüyorlardı, amasoru sormanın lüzumu yoktu.

Mr. Darcy hakkında iyi şeyler düşünmek bir endişekonusuydu şimdi; tanışıklıkları süresince hiçbir kusurunugörmemişlerdi. Kibarlığından etkilenmemeleri imkânsızdı;karakterini başka hiç kimsenin ifadesine başvurmadan kendiduygularından ve hizmetçisinin sözlerinden çizmiş olsalardıonu tanıyan Hertfordshire camiası bu Mr. Darcy'yi teşhisedemezdi. Bununla beraber, kahyaya inanmanın da bir anlamıvardı; onu dört yaşından beri tanıyan ve kendidavranışlarından saygınlık yayılan bir hizmetçinintanıklığının öyle kolay gözardı edilemeyeceğini farkettiler.Lambton'daki arkadaşlarının bildikleri bir şey de yoktu bununağırlığını önemli ölçüde azaltacak. Gurur dışında hiçbir şeylesuçlayamıyorlardı onu; gururluydu muhtemelen, ama olmasabile ailenin ziyaret etmediği ufak bir pazar kasabasınınsakinlerince o sıfat ona nasılsa yapıştırılırdı. Öte yandan,cömert bir adam olduğu, fakir fukaraya çok iyiliğinindokunduğu kabul ediliyordu.

Wickham'a gelince, gezginler ona orada pek itibaredilmediğini öğrendiler; gerçi sorunlarının büyük kısmı, yaniefendisinin oğluyla arasında olanlar, pek iyi bilinmiyordu,ama Derbyshire'den ayrılırken arkasında epeyce borç

Page 322: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bıraktığı, borçları da sonradan Mr. Darcy'nin ödediği bilinenbir gerçekti.

Elizabeth'in düşünceleri ise bu akşam önceki akşamdan daçok Pemberley üstünde toplanmıştı; akşam saatleri, geçerkenuzun görünüyordu gerçi, ama o malikânedeki birine olanduygularını anlamasına yetecek kadar uzun değildi;duygularına anlam vermeye çalışarak iki saat boyunca gözleriaçık yattı. Elbette ondan nefret etmiyordu. Hayır; nefret çokzaman önce geçmişti ve Elizabeth neredeyse o zamandan beriona karşı soğukluk hissettiği için kendinden utanmıştı. Üstünniteliklerini görmenin uyandırdığı saygı, ilk başta isteksizcekabul edildiyse de, bir süredir ona itici gelmez olmuştu;üstelik, hakkında söylenen övgü dolu sözler sayesinde şimdidaha dostane bir havaya bürünüyor ve karakterini dün ortayaçıkan gayet sevimli bir ışık altında gösteriyordu. Amahepsinden çok, saygı ve güvenden çok, Elizabeth'in içindegözardı edemeyeceği bir iyi niyet duygusu vardı.Minnettarlıktı bu. –Onu bir kez sevdiği için minnettarlık değilsadece, ama onu reddetme tarzındaki tüm kabalığı vehuysuzluğu ve bunlara eşlik eden tüm haksız suçlamalarıaffedecek kadar sevdiği için minnettarlık. Onu en büyükdüşmanı görüp ondan kaçması gerekirken raslantı eserikarşılaştıklarında arkadaşlığını korumada istekli davranmış,ilgisini onunla sınırlama nezaketsizliği yapmaksızınarkadaşlarının da kalbini kazanmaya çalışmış ve onukızkardeşiyle tanıştırmaya karar vermişti. O kadar gururlu birerkekte böyle bir değişiklik sadece hayret değil minnettarlıkda uyandırıyordu –çünkü aşk yüzünden, ateşli aşk yüzündenolmalıydı; böyle olunca da Elizabeth üstündeki etkisi, cansıkıcı olmak bir yana, bir tür cesaretlendirme isteyen türden

Page 323: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

oluyordu, tam ne olduğu belli değilse de. Saygı, takdir,minnet duyuyordu ona karşı, iyiliğini içtenlikle diliyordu;sadece, o iyiliğin kendisine, Elizabeth'e bağlı olmasını nereyekadar dilediğini ve hayal gücünün ona hâlâ sahip olduğunusöylediği gücü, ona teklifini yeniletme gücünü kullanırsaikisinin mutluluğunun nereye kadar gideceğini bilmekistiyordu.

Yenge ve yeğen o akşam, Miss. Darcy'nin müthişnezaketine, yani Pemberley'ye geldiği gün, hem de kahvaltısaatinde geldiği halde, kalkıp onları ziyaret etmekle gösterdiğinezakete o incelikte olması imkânsız da olsa ona yakın bircevap verilmesi gerektiğine karar verdiler; sonuçta, ertesisabah onu Pemberley'de ziyaret etmenin gayet yerinde olacağıkonusunda anlaşmaya varıldı. Gideceklerdi, yani. –Elizabethseviniyordu, ama kendine neden sevindiğini sorduğundaverecek pek bir cevap bulamıyordu.

Mr. Gardiner kahvaltıdan hemen sonra onlardan ayrıldı.Balık tutma daveti önceki gün yinelenmiş ve öğleye doğruPemberley'de birkaç beyle buluşmak için sözleşilmişti.

Page 324: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm III

Elizabeth Miss. Bingley'nin ondan hoşlanmamasınınkıskançlık yüzünden olduğuna şimdi iyice inandığı içinPemberley'de görünmesinin onun için ne kadar rahatsız edicibir durum olması gerektiğini düşünmeden edemedi; doğrusu,arkadaşlıklarını tazelerken o hanımın ne kadar kibarlıkgöstereceğini merak ediyordu.

Eve ulaşınca holden salona alındılar; kuzeye bakancephesi salonu yaz için keyifli bir yer haline getiriyordu.Bahçeye açılan pencereleri evin arkasındaki yüksek ağaçlıtepelerin ve hemen öndeki çimenlikte yükselen harikulademeşe ve kestane ağaçlarının içaçıcı manzarasını gösteriyordu.

Bu odada Miss. Darcy tarafından karşılandılar; Miss.Darcy Mrs. Hurst, Miss. Bingley ve Londra'lı bir hanımlaberaber orada oturuyordu. Georgiana onları gayet kibar birşekilde karşıladı; ama utangaçlıktan ve hata yapmakorkusundan gelen o rahatsızlığı da eksik değildi ki,kendilerini ona göre daha düşük hissedenlere gururlu vemesafeli olduğunu düşündürebilirdi. Bununla beraber, Mrs.Gardiner ve yeğeni hakkını teslim edip onun için üzüldüler.

Mrs. Hurst ve Miss. Bingley onları sadece diz bükerekselamladılar; oturulunca bir sessizlik oldu, o tür bir durumdaolabilecek tuhaflıkta bir sessizlik, ve birkaç dakika sürdü.Sessizliği ilk bozan Mrs. Annesley oldu; nazik, cana yakıngörünen bir kadındı ve konuşma başlatma girişimi öbürikisinden daha iyi yetişmiş biri olduğunu gösteriyordu; onunla

Page 325: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mrs. Gardiner arasında arada bir Elizabeth'in de yardımıylasohbet devam etti. Miss. Darcy sohbete katılmak için cesaretarıyor gibiydi ve bazen, işitilme tehlikesi en az olduğu sırada,kısa bir söz söylemeyi göze alıyordu.

Elizabeth az sonra Miss. Bingley'nin yakın takibi altındaolduğunu, onun dikkatini çekmeden bilhassa Miss. Darcy'yletek kelime konuşamadığını gördü. Bu gözlem onunlakonuşmaya çalışmasını engellemezdi, ne var ki koltuklarıarasında elverişsiz bir mesafe vardı; ama fazla konuşmamecburiyetinden kurtulduğu için de üzgün değildi.Düşünceleri zaten meşgul ediyordu onu. Her an beylerdenbazılarının odaya girmesini bekliyordu. Evin efendisi deonların arasında olsun istiyor, olacak diye korkuyor, istesin mikorksun mu karar veremiyordu. Bu şekilde, Miss. Bingley'ninsesini duymadan çeyrek saat oturduktan sonra ondan ailesininsağlığına ilişkin soğuk bir soru gelince Elizabeth toparlandı.Aynı kayıtsızlık ve kısalıkla cevap verdi, öteki de başka birşey demedi.

Misafirlikteki ikinci hareket hizmetçilerin girişiyle oldu;soğuk et, kek ve çeşitli mevsim meyvaları getirdiler; ama buhareketin olması için Mrs. Annesley'nin Miss. Darcy'ye çoksayıda kaş göz hareketi yapıp görevini hatırlatması gerekti.Şimdi herkesin oyalanacağı bir şey vardı; hepsikonuşamazlardı ama hepsi yiyebilirlerdi; üzümleri,nektarinleri, şeftalileri harikulade piramitler halinde görünceçok geçmeden masanın etrafında toplandılar.

Bu meşgale içinde Elizabeth Mr. Darcy'nin gelmesindenkorkuyor mu, yoksa gelsin mi istiyor, Mr. Darcy'nin odayagirmesiyle gerçekten karar verme fırsatı buldu; sonra, daha

Page 326: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bir dakika önce istediğini sanırken geldiği için üzülmeyebaşladı.

Mr. Darcy bir süredir Mr. Gardiner'la beraberdi; Mr.Gardiner evin konuğu olan birkaç beyle birlikte ırmaktameşguldü, Mr. Darcy de onu sadece ailenin hanımlarının osabah Georgiana'yı ziyaret etmeyi düşündüklerini öğreninceyalnız bırakmıştı. Odaya girer girmez Elizabeth gayet rahat vedoğal görünmeye karar verdi –verilmesi gerekli ama galibauyulması o kadar kolay olmayan bir karardı, çünkü bütün odahalkının kuşkularının ikisine karşı harekete geçtiğini ve Mr.Darcy ilk içeri girdiği zaman onun davranışını takip etmeyentek bir göz olmadığını gördü. Başka hiç kimsenin yüzündeMiss. Bingley'nin yüzündeki kadar güçlü biçimde yerleşmişdikkatli bir merak yoktu, merakını toplayan iki kişiden biriylekonuşurken yüzüne gülücükler yayılsa da; kıskançlık henüztüm umutlarını tüketmemiş, Mr. Darcy'ye ilgi göstermektenvazgeçmemişti. Miss. Darcy ağabeyinin gelişi üzerine kendinidaha çok konuşmaya zorladı; Elizabeth Mr. Darcy'ninkızkardeşiyle kendisinin yakınlaşmalarını istediğini ve her ikitarafın da konuşma girişimini elinden geldiğincedesteklediğini gördü. Bütün bunları Miss. Bingley de gördüve öfkenin dikkatsizliği içinde ilk fırsatta küçümser bir ilgiyleşöyle dedi,

"Sorabilir miyim, Miss. Eliza, -------shire alayıMeryton'dan çekilmedi mi? Aileniz için büyük kayıpolmuştur."

Darcy'nin yanında Wickham'ın adını anmaya cesaretedemedi; ama Elizabeth hemen anladı aklındakinin oolduğunu; Wickham'la ilgili çeşitli anılar bir anlığına canını

Page 327: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

sıktı, ama dikkatini o kötü niyetli saldırıyı savuşturmak içintoplayıp soruya gayet ilgisiz bir sesle cevap verdi.Konuşurken bir an Darcy'ye bakınca yüzünde ciddi bir ifade,ısrarla ona bakmakta olduğunu, kızkardeşinin de gözlerinikaldıramaz bir halde sıkıntı içinde çöktüğünü gördü. Miss.Bingley o sırada sevgili arkadaşına nasıl acı verdiğini bilseydikuşkusuz öyle bir imada bulunmazdı, ama yakınlıkduyduğuna inandığı bir adamı söz konusu edip onu Darcy'ningözünden düşürebilecek bir hassasiyeti olduğunu açıketmesine yol açarak ve belki Darcy'ye ailesinin bazıüyelerinin askerlerle ilişki kurmasındaki bütün o aptallığı vegülünçlüğü hatırlatarak sadece Elizabeth'i üzmek istemişti.Miss. Darcy'nin planlanan kaçışıyla ilgili tek kelimeişitmemişti. Mümkün olduğunca herkesten saklanmıştı bu,Elizabeth dışında; ağabeyi bunu Bingley'nin tümakrabalarından bilhassa saklamak istiyordu Elizabeth'in uzunzaman önce ona atfettiği aynı dilekten, yani Bingley'ninakrabalarının onun akrabaları olması dileğinden ötürü. Elbetteböyle bir plan yapmıştı; bunun Bingley'yi Miss. Bennet'danayırma çabasında etkisi olmuştur denemese de arkadaşınıniyiliği için duyduğu endişeye katkısı olmuş olabilir.

Elizabeth dikkatli tavrıyla çabucak heyecanını yatıştırdı;hayal kırıklığına uğrayan, canı sıkılan Miss. BingleyWickham'a daha fazla yaklaşmaya cesaret edemediği içinGeorgiana da zamanla kendine geldi, ama tabii bir sürekimseyle konuşamadı. Gözlerine bakmaya korktuğu ağabeyionun meseleyle ilgisini hatırlamış görünmüyordu; aklınıElizabeth'ten uzaklaştırmak için tasarlanmış sözler aklınıElizabeth'e daha çok ve daha neşeyle sabitlemiş gibiydi.

Page 328: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Ziyaretleri yukarıda anlatılan soru-cevaptan sonra uzunsürmedi; Mr. Darcy arabalarına kadar eşlik ederken Miss.Bingley Elizabeth'in kişiliğini, davranışlarını ve giysisinieleştirerek içini boşaltıyordu. Ama Georgiana ona katılmadı.Ağabeyinin beğenisi onun kalbini kazanmak için yeterliydi:ağabeyi yanılmış olamazdı; Elizabeth'ten öyle kelimelerlebahsetmişti ki Georgiana'ya onu güzel ve canayakınbulmaktan başka seçenek kalmamıştı. Darcy salona döndüğüzaman Miss. Bingley kızkardeşine anlatmakta olduğu şeylerinbir kısmını ona da anlatmadan duramadı.

"Eliza Bennet bu sabah ne kadar hasta görünüyor, Mr.Darcy," diye haykırdı; "kıştan beri ne kadar da değişmiş;hayatımda hiç bu kadar değişen kimseyi görmedim.Kahverengi ve kaba saba olmuş! Louisa'yla ben onu bir dahagörmemeliyiz diyorduk."

Mr. Darcy böyle bir konuşmadan hoşlanmamış olsa dasoğukça cevap vermekle yetindi: biraz bronzlaşmış olmasıdışında herhangi bir değişiklik görmemişti, –yazın seyahatedince de insanın bronzlaşması mucize sayılmazdı.

"Kendi adıma," diye devam etti Miss. Bingley, "itirafetmeliyim ki hiçbir güzel tarafını göremedim. Yüzü çok ince;cildinde parlaklık yok; hatları da hiç narin değil. Burnundakarakter yok; burun çizgileri farkedilmiyor bile. Dişleri fenadeğil, ama işte orta halli; gözlerine gelince, hani arada birgüzel oldukları söylenmiştir ama, bence hiçbirolağanüstülükleri yok. Sert, huysuz bir bakışı var ki hiçhoşuma gitmiyor; bütün olarak havasında dayanılmazbulduğum özensiz bir kibir var."

Page 329: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Miss. Bingley Darcy'nin Elizabeth'e hayran olduğunainanmıştı ama kendini beğendirmek için iyi bir yol seçmişsayılmazdı; ama öfkeli insanlar her zaman akıllı olmazlar;sonunda Darcy'yi biraz sıkılmış görünce beklediği tümbaşarıyı kazanmış oldu. Ne var ki Darcy sımsıkı susuyordu;onu konuşturmaya kararlı olan Miss. Bingley devam etti,

"Hatırlıyorum da, onunla Hertfordshire'de ilkkarşılaştığımız zaman ünlü bir güzel olmasına hepimiz nasılda şaşırmıştık; bilhassa sizin bir gece, Netherfield'deki akşamyemeğinden sonra, 'Bu da güzelse, annesine rahatlıkla alimdiyebiliriz,' dediğinizi hatırlıyorum. Ama daha sonra sizietkiler gibi oldu, ve yanılmıyorsam bir ara onu güzelbuluyordunuz."

"Evet," diye cevapladı Darcy; kendini daha fazlatutamadı; "ama bu sadece onu ilk tanıdığım zamandı, çünküaylardır onun tanıdığım en güzel kadınlardan biri olduğunudüşünüyorum."

Sonra çekip gitti, Miss. Bingley de onu kendisinden başkahiç kimseye acı vermeyen bir şey söylemeye zorlamışolmanın tüm tatminiyle başbaşa kaldı.

Mrs. Gardiner ve Elizabeth dönüş yolunda ziyaretlerisırasında olan biteni konuştular, ama ikisini de bilhassailgilendiren şeyden bahsetmediler. Gördükleri herkesingörünümünü ve davranışlarını konuştular, ama en çok dikkatettikleri kişiden bahsetmediler. Onun kızkardeşinden,arkadaşlarından, evinden, meyvalarından, kısaca kendisindenbaşka her şeyinden bahsettiler; yine de Elizabeth Mrs.

Page 330: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Gardiner'ın onun hakkında ne düşündüğünü bilmek istiyordu,Mrs. Gardiner da konuyu yeğeni açsın diye sabırsızlanıyordu.

Page 331: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm IV

Elizabeth Lambton'a ilk gelişlerinde Jane'den mektupgelmemiş olduğunu görünce çok şaşırmıştı; bu şaşkınlıkorada geçirdikleri her sabah daha da artmıştı; ama üçüncüsabah endişesi geçti; kızkardeşi ondan aynı anda iki mektupbirden alarak haklı çıktı; mektupların biri yanlış adres diyeişaretlenmişti. Elizabeth buna şaşırmadı, Jane adresi gayetokunaksız yazmıştı.

Mektuplar geldiğinde tam yürüyüşe çıkmak üzereydiler;dayısıyla yengesi mektupların keyfini sessizlik içinde çıkarsındiye onu yalnız bırakıp kendi başlarına yürüyüşe çıktılar.Önce yanlış gönderilmiş mektup okunmalıydı; beş gün önceyazılmıştı. Giriş bölümü küçük partilerini ve davetlerinianlatıyor, köyden haberler veriyordu; ama bir gün sonrasınıntarihini taşıyan ikinci, yarı belirgin bir telaş içinde yazılmıştıve daha önemli bilgiler veriyordu. Şöyle diyordu:

"Yukarıdakileri yazdıktan sonra, Lizzyciğim, hiçbeklenmedik ve ciddi bir şey oldu, ama senitelaşlandırmaktan korkuyorum –inan hepimiz iyiyiz.Anlatacaklarım zavallı Lydia'yla ilgili. Dün gece on ikidetam yatıyorduk ki Albay Forster'dan bir kurye geldi;Lydia'nın subaylarından biriyle İskoçya'ya gittiğinibildiriyordu; anlayacağın, Wickham'la! –Ne kadarşaşırdığımızı hesap et. Mamafih Kitty pek o kadarşaşırmış görünmüyordu. Çok, çok üzgünüm. Her iki tarafiçin de çok hesapsız bir birleşme! –Ama ben en iyiyi umutetmek ve Wickham'ın karakterini yanlış anladığımızı

Page 332: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

düşünmekten yanayım. Düşüncesiz ve sorumsuz olduğunakolayca inanabilirim, ama bu adım (bence buna sevinelim)içinde kötülük olmadığını gösteriyor. Hiç olmazsa çıkarcıbir seçim yapmış değil, çünkü babamın Lydia'ya hiçbirşey veremeyeceğini biliyor. Zavallı annemiz çok kederli.Babam daha iyi dayanıyor. Wickham hakkındasöylenenleri onlara anlatmadığımız için nasıl memnunum;bunları biz de unutmalıyız. Cumartesi gecesi on iki gibigitmişler, tahminen, ama ertesi sabah sekize kadarfarkedilmemişler. Hemen kurye gönderilmiş. Lizzyciğim,on mil yakınımızdan geçmiş olmalılar. Albay Forster'ındediğine bakılırsa kendisini yakında burada görebiliriz.Lydia onun eşine birkaç satır not bırakmış, niyetinianlatmış. Artık kesmeliyim, çünkü annemi uzun sürebırakamıyorum. Korkarım yazımı okuyamayacaksın, amane yazdığımın ben de farkında değilim."

Kendine düşünmek için zaman vermeden ve nehissettiğini de bilmeden, Elizabeth bu mektubu bitirincehemen ötekine sarıldı; mektubu sabırsızlıkla açıp okudu: ilkmektuptan bir gün sonra yazılmıştı.

"Şimdiye kadar, sevgili kardeşim, alelacele yazılmışmektubumu almış olmalısın; umarım bu daha okunaklıdır,ama zaman sıkıntım yoksa da aklım öyle altüst olmuşdurumda ki tutarlı olmayı beceremeyebilirim. SevgiliLizzy, ne yazacağımı bilemiyorum, ama sana kötühaberlerim var, üstelik ertelenecek gibi değil. Hani Mr.Wickham'la bizim zavallı Lydia arasındaki bir evlilikdüşüncesizlik olacaktı ya, şimdi evlendiklerinden eminolma derdine düştük, çünkü İskoçya'ya gitmediklerinden

Page 333: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

korkmak için birçok sebep var. Albay Forster dün geldi;Brighton'dan önceki gün yola çıkmış, kuryenin birkaç saatarkasından. Lydia'nın Mrs. F.'a yazdığı nota bakılırsaGretna Green'e gidiyorlarmış, ama o arada Denny demişki W.'ın oraya gitmeye de Lydia'yla evlenmeye de niyetiolduğunu sanmıyormuş; bunlar kendisine anlatılıncaAlbay Forster hemen telaşlanmış ve onları takip etmekamacıyla B.'dan yola çıkmış. Clapham'a kadar kolaycaizlerini sürmüş ama daha ileri gidememiş; çünkü oradaikisi araba kiralamışlar ve onları Epsom'dan getirenarabayı bırakmışlar. Bundan sonra tek bilinen, Londrayoluna devam etmişler. Ne düşüneceğimi bilmiyorum.Londra'nın o yanında mümkün olan her türlü araştırmayıyaptıktan sonra Albay F. Hertfordshire'e gelmiş, onları yolgişelerinde ve Barnet'la Hatfield'de aramış ama sonuçalamamış, kimse oralardan geçen öyle birilerinigörmemiş. Endişe içinde Longbourn'a geldi veöğrendiklerini üzüntü içinde bize anlattı. Onunla Mrs. F.için gerçekten üzgünüm ama kimse onları suçlayamaz.Sıkıntımız, Lizzyciğim, çok büyük. Babamla annem enkötü ihtimale inanıyorlar, ama ben W. hakkında o kadarkötü düşünemem. İlk planlarını uygulamak yerine çeşitlinedenlerle şehirde gizlice evlenmeyi daha uygun bulmuşolabilirler; Lydia'nın konumundaki bir genç kız için öyleamaçlar gütmüş olsa bile, ki mümkün değil, Lydia'nın herşeye boşvereceğini düşünebilir miyim? –İmkansız. Öteyandan, Albay F.'ın evlendiklerini düşünmeye eğilimliolmaması da çok canımı sıkıyor; ben umutlarımı ifadeettiğim zaman başını iki yana salladı ve W.'ın güveniliradam olmadığından korktuğunu söyledi. Zavallı annemhasta, odasından çıkmıyor. Kendini göstermesi iyi olurdu,

Page 334: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ama bunu bekleyemeyiz; babama gelince, onu hayatımdahiç böyle üzgün görmedim. Zavallı Kitty'ye herkes kızgın,beraberliklerini sakladığı için; ama ne yapsın, sır olaraksöylenmiş şeyler. Bu sıkıntılı sahnelere tanık olmadığıniçin gerçekten seviniyorum, Lizzyciğim; ama artık, ilkşoku atlattığımıza göre, geri dönmeni arzuladığımı itirafedebilir miyim? Yine de, eğer uygun değilse, ısrar edecekkadar bencil değilim. Elveda. Kalemimi tekrar elimealdım, sana az önce yapmayacağımı söylediğim şeyiyapmak için, ama şartlar öyle ki, elimde değil, hepinizinbir an önce buraya gelmesi için yalvarıyorum. Sevgilidayımla yengemi iyi tanıdığım için bunu rica etmektençekinmiyorum, ama onlardan istediğim bir şey daha var.Babam Albay Forster'la derhal Londra'ya gidiyor, onuaramak için. Ne yapmak niyetinde, bildiğimi sanmıyorum;ama aşırı üzüntüsü herhangi bir işi doğru ve emniyetlibiçimde yapmasına izin vermeyecek; Albay Forster dayarın akşam Brighton'a dönmek zorunda. Böyle bir acildurumda dayımın tavsiye ve yardımı her şeyden faydalıolur; neler hissettiğimi hemen anlayacaktır; onun şefkatinesığınıyorum."

"Dayım, dayım nerede?" diye haykırdı Elizabeth,mektubu bitirince çok değerli zamanı kaybetmemek içinoturduğu yerden ok gibi fırlayıp arkasından giderek; ama tamkapıya geldiğinde kapı bir hizmetçi tarafından açıldı ve Mr.Darcy göründü. Elizabeth'in solgun yüzü ve telaşlı hali onuşaşırttı; konuşacak kadar toparlanmasına kalmadan, Elizabeth,aklında Lydia'nın durumu her şeyden öncelikli olduğu için,aceleyle haykırdı, "Affınızı rica ederim, ama sizden ayrılmak

Page 335: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

zorundayım. Hemen Mr. Gardiner'ı bulmam lazım,bekleyemeyecek bir mesele; kaybedecek bir anım bile yok."

"Aman Tanrım! mesele nedir?" diye haykırdı Darcy,kibarlıktan çok heyecan içinde; sonra kendini toparlayıp,"Sizi bir an bile tutmayacağım, ama bırakın ben arayayımonları, ya da uşak arasın. Siz iyi değilsiniz; kendi başınızagidemezsiniz."

Elizabeth tereddüt etti, ama dizleri titriyordu vepeşlerinden gitmeye çalışmasının ne kadar faydasız olacağınıhissetti. Bunun üzerine, uşağı geri çağırarak, soluksuzluktanneredeyse anlaşılmaz bir sesle efendisiyle hanımını derhal evegetirmesini söyledi.

Uşak odadan çıkınca Elizabeth oturdu; ayaktaduramıyordu; öyle fena bir şekilde hasta görünüyordu kiDarcy'nin onu bırakması imkânsızdı; nazik ve sıcak bir sesle,"Hizmetçinizi çağırayım. Alabileceğiniz ilaç yok mu, sizirahatlatacak bir şey? –Şarap nasıl olur –size şarap getireyimmi? –Çok hasta görünüyorsunuz," dedi.

"Hayır, teşekkür ederim;" diye cevapladı Elizabeth,kendine gelmeye çalışarak. "Benim bir şeyim yok. Ben gayetiyiyim. Longbourn'dan henüz aldığım bazı korkunç haberleryüzünden sıkıldım sadece."

Meseleye değinince gözyaşlarına boğuldu ve birkaçdakika boyunca tek kelime söyleyemedi. Tedirgin bir merakiçindeki Darcy duyduğu endişeyi belli belirsizce dilegetirebildi ve acıma dolu bir sessizlik içinde onu seyretti.Sonunda Elizabeth tekrar konuştu. "Jane'den az önce bir

Page 336: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

mektup aldım, korkunç haberler veriyor. Kimsedensaklanacak gibi değil. En küçük kardeşim tüm dostlarınıterketti –kaçtı; kendini şeyin –şeyin –Mr Wickham'ın ellerineattı. Beraber Brighton'dan kaçmışlar. Gerisinden kuşkuduyamayacak kadar iyi tanıyorsunuz onu. Kardeşimin neparası var, ne akrabaları, hiçbir şeysi yok ki onunla evlenmek–kızcağız ilelebet bitti."

Darcy şaşkınlıktan olduğu yerde kalakalmıştı. "Engelolabileceğimi düşününce!" diye devam etti Elizabeth daha daheyecanlı bir sesle, "Kim olduğunu ben biliyordum. Birkısmını olsun açıklasaydım aileme –bildiklerimin bir kısmınıbile! Kişiliğini bilselerdi bunlar olmazdı. Ama şimdi çok geç,her şey için çok geç."

"Çok üzüldüm, gerçekten," diye haykırdı Darcy;"üzüldüm –şok oldum. Ama kesin miymiş?"

"Ah evet! –Pazar gecesi birlikte Brighton'a gitmişler;Londra'ya kadar izleri sürülmüş, ama sonrası yok; belli kiİskoçya'ya gitmemişler."

"Peki bulmak için ne yapmışlar?"

"Babam Londra'ya gitmiş; Jane de mektup yazıp dayımınyardımını istedi; yarım saat içinde gideriz, umarım. Amayapacak bir şey yok; biliyorum, yok. Böyle bir adam nasılikna edilir? Nasıl bulacağız onları? Hiç umudum yok. Heryanıyla korkunç!"

Darcy sessiz bir onaylama içinde başını salladı.

Page 337: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Onun gerçek yüzünü gördüğüm zaman. –Ah! Neyapmam gerektiğini, neye cesaret edebileceğimi bilseydim!Bilmiyordum –İleri gitmekten korktum. Ne sefilce hatayaptım!"

Darcy cevap vermedi. Elizabeth'i duymuyor gibiydi; derindüşünceler içinde odada bir aşağı bir yukarı yürüyordu,kaşları çatılmış, ifadesi karamsar. Elizabeth az sonra gördü vehemen anladı bunu. Darcy üzerindeki etkisi bitiyordu; böylebir aile zayıflığı kanıtı karşısında, böyle derin bir utançkarşısında her şey biterdi. Ne şaşırabildi, ne de kızabildi;Darcy'nin duygularına rağmen ondan uzaklaşacağı inancı onuavutmadı, sıkıntısını hafifletmedi. Tam tersine, her şey kendiisteklerini anlamasını sağlayacak şekilde hesaplanmış gibiydi;Darcy'yi sevebileceğini şimdiki kadar yürekten hissetmemişti,aşkın öylesine boş göründüğü o anki kadar.

Ama kendi derdi araya girse de onu büsbütün meşguledemedi. Lydia'nın bütün ailesini utanç ve rezalet içindebırakması az sonra onun kişisel endişelerini sildi bitirdi;Elizabeth yüzünü mendiliyle örttü ve çok geçmeden başka herşeyi unuttu; birkaç dakikalık bir sessizlikten sonra arkadaşınınsesiyle yeniden aklı o ana döndü, şöyle diyen sevecen amaölçülü sesiyle: "Korkarım bir süredir burada bulunmamamıistemektesiniz; benim de gerçek ama faydasız endişemdışında kalışım için gösterecek bir mazaretim yok. Keşkeyapabileceğim, söyleyebileceğim, sıkıntınızı azaltacak bir şeyolsaydı. –Ama teşekkür etmenizi bekliyormuş gibi görünecekboş dileklerle sizi bunaltmayacağım. Bu talihsiz mesele,korkarım, kızkardeşimin bugün sizi Pemberley'de görmezevkinden yoksun kalmasına neden olacak."

Page 338: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ah evet. Lütfen Miss. Darcy'ye özürlerimi iletin. Acil birmeselenin derhal eve dönmemizi gerektirdiğini söyleyin.Üzücü gerçeği olabildiğince saklayın lütfen. –Artık, nereyekadar olursa."

Darcy onu saklayacağına temin etti –sıkıntısı için ne kadarüzgün olduğunu tekrarladı, halihazırda mümküngöründüğünden daha mutlu bir sonla neticelenmesini temennietti ve akrabalarına selamlarını bırakıp, bir tek ciddi, ayrılıkbakışıyla çıktı, gitti.

O odadan çıkarken, Elizabeth bir daha birbirleriniDerbyshire'deki birkaç buluşmalarını kaplayan aynı sıcaklıkiçinde görmelerinin ne kadar imkânsız olduğunu hissetti;zıtlıklar ve değişimlerle dolu ilişkilerinin bütününe geriyedönük bir bakış atınca, şimdi ilişkinin devamını isteyecekduyguların eskiden ilişkinin bitmesiyle tatmin olacakduyguların yerini aldığını görüp kederlendi.

Eğer minnettarlık ve saygı aşkın sağlam temelleriyse,Elizabeth'in duygu değişimi ne imkânsız ne de hatalıolacaktır. Ama eğer aksi doğruysa, eğer bu kaynaklardandoğan beğeni ilk bakışta ve hatta iki çift laf edilmedendoğduğu söylenen şeyin yanında akıl dışı ya da doğa dışıkalıyorsa, o zaman, Wickham'a ilgisi konusunda sonrakiyöntemle sınandığı ve bunun başarısızlığa uğramasının, diğerdaha az ilginç bağlılık şeklini takip etmeye başlamasını haklıgösterebileceği dışında, Elizabeth'i savunacak hiçbir şeysöylenemez. Öyle de olsa, gidişini üzüntü içinde gördü; veLydia'nın kötü şöhretinin yarattığı bu ilk örnekte Elizabethayrı bir acı kaynağı daha buldu o sefil hadise üzerinedüşünürken. Jane'in ikinci mektubunu okuduğundan beri asla

Page 339: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Wickham'ın Lydia'yla evlenmek niyetinde olduğu umudunakapılmamıştı. Jane'den başka hiç kimse, diye düşündü, böylebir beklentiyle kendini oyalayamazdı. Bu gelişmede en azduyduğu şey şaşkınlıktı. Birinci mektubun içeriği aklındakaldığı sürece şaşkınlık içindeydi –Wickham'ın para içinevlenemeyeceği bir kızla evlenmesi karşısındaki şaşkınlık;Lydia'nın ona nasıl olup da bağlanabileceği ise akıl almazgörünmüştü. Ama şimdi hepsi gayet doğal görünüyordu.Böyle bir bağlılık için Lydia'nın yeterli cazibesi olabilirdi;Lydia'nın evlilik düşüncesi olmadan bile bile kaçmayagiriştiğini sanmıyorduysa da ne namus duygusunun ne deanlayış gücünün onun kolay bir av olmasını önlemeyeyetmeyeceğini düşünmekte zorlanmıyordu.

Alay Hertfordshire'deyken Lydia'nın ona ilgi duyduğunuhiç farketmemişti, ama Lydia'nın kendini herhangi birinebağlı hissetmek için sadece yüz bulmaya ihtiyaç duyduğunubiliyordu. Bir zaman bir subay, başka bir zaman başka birsubay gözdesi olmuştu, onlardan gördüğü ilgiye göre.Duyguları sürekli olarak dalgalanma halindeydi ama asla bellibir hedefleri olmamıştı. Böyle bir kıza ihmalin veşımartılmanın yaptığı kötülük. –Şimdi nasıl da keskin birbiçimde hissediyordu bunu!

Evde olmak için kıvranıyordu –şimdi tümüyle Jane'inomuzlarına yıkılmış endişeleri duymak, görmek, paylaşmak,hem de öyle dağılmış bir aile içinde, baba yok, anne kendinigösterebilmekten aciz ve sürekli bakıma muhtaç; Lydia içinhiçbir şey yapılamayacağına hemen hemen inanıyorsa da,dayısının müdahalesi hayati öneme sahip görünüyordu; dayısıodaya girene kadar sabırsızlığının acısı gayet şiddetli oldu.

Page 340: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. ve Mrs. Gardiner telaş içinde geri gelmişlerdi,hizmetçinin ifadesinden yeğenlerinin ansızın hastalandığınıvarsayarak; –ama o bakımdan içlerini rahatlatıp aceleyleçağrılmalarının sebebini anlattı, titreyen bir enerjiyle ikimektubu da yüksek sesle okudu ve ikincisinin notu üzerindedurdu. –Lydia en sevdikleri yeğenleri değildiyse de Mr. veMrs. Gardiner derin bir üzüntüye kapılmadan edemediler.Sadece Lydia değil, herkesle ilgiliydi mesele; ilk şaşkınlık vedehşet haykırışlarından sonra Mr. Gardiner elinden gelen heryardımı yapma sözü verdi. –Elizabeth daha azını beklemediğihalde minnet gözyaşlarıyla ona teşekkür etti; üçü de aynı ruhhali içinde olduklarından seyahatle ilgili tüm ayrıntılarçabucak halledildi. İlk fırsatta yola çıkacaklardı. "AmaPemberley ne olacak?" diye haykırdı Mrs. Gardiner. "Johnbizi çağırttığın zaman Mr. Darcy'nin burada olduğunusöyledi; –burada mıydı?"

"Evet; ona sözümüzde duramayacağımızı söyledim. Herşey halledildi."

"Her şey halledildi;" diye tekrarladı diğeri, hazırlanmakiçin odasına seğirtirken. "Gerçeği açıklayacak kadar yakınlarmı acaba! Ah keşke bilseydim!"

Ama dilek zamanı değildi; ya da dilekler çok çok onuertesi saatin acelesi ve telaşı içinde oyalamaya yarardı.Elizabeth'in boş durma şansı olsaydı kendisi kadar sefildüşmüş birinin herhangi bir işle uğraşmasının imkânsızolduğuna inanırdı, ama onun payına da yengesi kadar işdüşüyordu; ani gidişleri için yalandan mazeretler uydurarakLambton'daki tüm arkadaşlarına not yazmak ona düştü. Yinede bir saat içinde bütün iş tamamlandı; bu arada Mr. Gardiner

Page 341: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

hanın hesabını kapattı ve gitmekten başka yapacak bir şeykalmadı. Sabahın tüm sefaletinden sonra Elizabethsandığından daha kısa zamanda kendini arabaya yerleşmiş,Longbourn'a doğru yola çıkmış buldu.

Page 342: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm V

"Tekrar tekrar düşünüyorum, Elizabeth," dedi dayısı,kasabadan uzaklaşırlarken; "ve düşündükçe meseleyi ablangibi değerlendirme eğilimim artıyor. Genç bir adamınkorunmasız, sahipsiz olmayan ve albayının ailesine konukolan bir kıza karşı böyle bir plan yapması bana pek mümküngörünmüyor; o kadar ki en iyi sonucu ummak eğilimindeyim.Bu genç adam kızın akrabalarının ortaya çıkmayacaklarınıbekleyebilir mi? Albay Forster'a böyle hakaret ettikten sonraalaya kabul edilmeyi bekleyebilir mi? Nedenleri risklerinikarşılamıyor."

"Gerçekten öyle mi düşünüyorsunuz?" diye haykırdıElizabeth, bir an için canlanarak.

"Kesinlikle," dedi Mrs. Gardiner, "ben de dayın gibidüşünmeye başlıyorum. Adap, namus, meslek, bunca konudabu kadar büyük bir suistimalden suçlu olmayı göze alamaz.Wickham hakkında çok kötü düşünemiyorum. Sen kendin,Lizzy, bunu yapabileceğini düşünecek kadar umudunu kestinmi ondan?"

"Belki kendi çıkarlarını ihmal ettiğini düşünecek kadardeğil. Ama başka her türlü ihmali beklerim ondan. Ya bir deöyleyse! Umarım değildir. Peki o zaman neden İskoçya'yagitmediler?"

"Bir kere," diye cevapladı Mr. Gardiner, "İskoçya'yagitmediklerinin kesin kanıtı yok."

Page 343: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ama şehir arabasına geçmeleri o anlama geliyor! Hemsonra Barnet yolunda izlerine raslanmadı."

"Pekala –varsayalım ki Londra'dalar. Saklanmak içinorada olabilirler, ama başka bir istisnai sebepleri olamaz. İkitarafın da para içinde yüzüyor olma ihtimali yok; Londra'daİskoçya'dan daha acele değilse de daha ekonomik tarafındanevlenebilecekleri akıllarına gelmiş olabilir."

"Ama bu gizlilik niye? Niye bulunmaktan korkuyorlar?Niye evlilikleri gizli olmak zorunda? Ah! Hayır, hayır,mümkün değil. Jane'in anlattığından gördük, en yakınarkadaşı onunla evlenmek niyetinde olmadığını söylüyor.Wickham asla parasız bir kadınla evlenmez. İmkânları izinvermez. Ama Lydia'nın nesi var, gençlik, sağlık, neşe dışındane cazibesi var da adam onun hatırına iyi bir evlilik yapmaşansını yok ediyor? Orduda itibar kaybetmek korkusuLydia'yla böyle şerefsizce kaçmasına nasıl bir engeloluşturabilir, bilemiyorum; çünkü böyle bir adımın sonuçlarıhakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ama diğer itirazınızagelince, işe yarayacağından emin değilim. Lydia'nın ortayaçıkacak ağabeyleri yok; Wickham da babamındavranışlarından, tembelliğinden, ailesinde neler olupbittiğine aldırış etmiyor görünmesinden, böyle bir mesele içinher baba gibi dertlenmeyeceği, bir şey yapmayacağı sonucunuçıkarmış olabilir."

"Ama Lydia'nın ona evlilik dışı bir hayat sürmeye razıolacak, gözü hiçbir şeyi görmeyecek kadar körkütük aşıkolduğunu düşebiliyor musun?"

Page 344: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Öyle görünüyor ki, gayet acı bir biçimde," diye cevapladıElizabeth, gözlerinde yaşlarla, "bir ablanın erdem ve namusduygusu böyle bir noktada kuşkulu olduğunu kabul etmekzorunda. Ama gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum. Belkiona karşı adil davranmıyorum. Ama çok genç; ona ciddikonular üzerinde düşünmek öğretilmedi; son altı aydır, hattabir yıldır, eğlenceden ve gösterişten başka hiçbir şeye teşvikedilmedi. Zamanını en aylak ve yüzeysel şekilde geçirmesine,önüne çıkan her fikri benimsemesine izin verildi. --------shirealayı Meryton'a ilk yerleştiğinden beri aşk, flört ve subaylardışında hiçbir şey aklına gelmedi. Zaten yeterince hareketliolan duygularını, nasıl desem, daha da kışkırtmak için bukonu hakkında düşünüp konuşarak elinden geleni yaptı.Ayrıca hepimiz biliyoruz ki Wickham'ın görüntüsü dekonuşması da bir kadını tutsak edecek her cazibeye sahip."

"Ama görüyorsun ki," dedi yengesi, "Jane Wickhamhakkında o kadar kötü düşünmüyor, öyle bir şeyekalkışabileceğine inanmıyor."

"Jane kimin hakkında kötü düşünür ki? Geçmiştekidavranışı ne olursa olsun, onun öyle bir şeyekalkışabileceğine inandığı kim var, olaylar aksini ispat edenekadar? Ama Wickham'ın gerçekte ne olduğunu Jane de benimkadar biliyor. İkimiz de biliyoruz kelimenin her anlamıylakötü biri olduğunu. Ne namus, ne de şeref bildiğini. Sinsiolduğu kadar yalancı ve dolandırıcı olduğunu."

"Bütün bunları gerçekten biliyor musun?" diye haykırdıMrs. Gardiner; bunların nereden bilindiği konusundakimerakı iyice uyanmıştı.

Page 345: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Biliyorum elbette," diye cevapladı Elizabeth, kızararak."Geçen gün size Mr. Darcy'ye yaptığı alçaklığı anlattım;Longbourn'a son geldiğinizde ona karşı öyle sabırlı ve cömertdavranan adamdan ne tarzda bahsettiğini siz kendiniz deduydunuz. Ayrıca söylemeye yetkili olmadığım –yanianlatmaya değmeyecek başka olaylar da var; ama bütünPemberley ailesi hakkındaki yalanlarının haddi hesabı yok.Miss. Darcy hakkında söylediklerinden gururlu, soğuk,sevimsiz bir kız görmeye hazırlanmıştım. Ama tam tersiolduğunu kendisi biliyordu. Bizim bulduğumuz gibi sevimlive kendi halinde bir kız olduğunu biliyordu."

"Ama Lydia bunları bilmiyor mu? Seninle Jane'in bukadar iyi biliyor göründüğünüz şeyleri o nasıl bilmez?"

"Ah evet! –en kötüsü de bu ya zaten. Kent'e gidip Mr.Darcy'yle akrabası Albay Fitzwilliam'ı iyi tanıyıncaya kadargerçeği ben de bilmiyordum. Eve döndüğüm zaman --------shire alayı bir iki hafta içinde gitmek üzereydi. Hal böyleolunca meseleyi anlattığım Jane de ben de bunları herkeseaçıklamayı gerekli görmedik; çünkü kime ne faydası olurdu kibütün muhitin onunla ilgili olumlu görüşlerini yerle biretmenin? Lydia'nın Mrs. Forster'la gitmesi kararlaştırılıncabile onu gerçek yüzü konusunda uyarmak aklıma gelmedi.Aldatılma tehlikesi içinde olabileceğine hiç ihtimalvermedim. Böyle bir sonucun olabileceği inanın aklımdanbile geçmedi."

"Hep beraber Brighton'a gittikleri zaman da, demek ki,birbirlerine ilgi duyduklarını düşünmen için bir neden yoktu."

Page 346: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hiçbir neden yoktu. İki tarafta da hiçbir yakınlık belirtisigörmedim; en ufak bir şey hissetsem bilirsiniz ki ailemiz butür şeylerin görmezden gelineceği bir aile değildir. Wickhamalaya ilk girdiğinde Lydia ona hayran olmaya gayet hazırdı;ama hepimiz öyleydik. Meryton'daki ve çevresindeki her kızilk iki ay onun için deli oldu; ama o Lydia'ya hiçbir özel ilgigöstermedi; sonuçta, uzun sürmeyen abartılı ve vahşi birhayranlık döneminden sonra Wickham'la ilgili hayal kurmayıbırakıp ona daha çok ilgi gösteren başka subaylarla meşgulolmaya başladı."

* * *

Bu önemli konudaki korkularına, umutlarına vedileklerine tekrar tekrar konuşmakla pek yeni bir şeyeklenemeyeceği kolayca tahmin edilebilirse de bütünyolculuk boyu başka hiçbir konu onları bundan uzun süreayıramadı. Elizabeth'in düşüncelerinden hiç çıkmadı. Tümızdırap ve vicdan azabıyla sıkı sıkı oraya yerleşmişti ve ne biran rahat nefes almasına ne de unutmasına izin verdi.

Olabildiğince hızlı seyahat ettiler; bir gece yolda uyuyupertesi gün yemek vaktinde Longbourn'a ulaştılar. Jane'ingözünü uzun süre yolda bırakmadığını düşünmek Elizabeth'irahatlattı.

Arabayı görünce heveslenen küçük Gardinerlar arabaçimenliğe girdiğinde merdivene çıkmış, bekliyorlardı; arabakapıya yanaştığı zaman yüzlerini aydınlatan ve tümvücutlarına yayılarak onları hoplatıp zıplatan neşeli şaşkınlıkgelişlerinin yarattığı ilk sevinç belirtisi oldu.

Page 347: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth dışarı fırladı; her birini alelacele öptükten sonrahole seğirtti; Jane annesinin dairesinden çıkıp koşarak geldive hemen onu karşıladı.

Elizabeth onu sevgiyle kucaklarken, gözyaşları ikisinin degözlerini doldururken, bir an bile kaybetmeden kaçaklarlailgili yeni bir haber olup olmadığını sordu.

"Henüz yok," diye cevapladı Jane. "Ama dayım geldiğinegöre artık umarım her şey yoluna girer."

"Babam şehirde mi?"

"Evet, Salı günü gitti, ben sana mektup yazarken."

"Ondan sık haber aldın mı?"

"Bir kez aldım. Çarşamba günü birkaç satır yazmış, sağsalim vardığını söylüyor, bir de adresini vermiş, bilhassaistemiştim. Söyleyecek önemli bir şey olmadan bir dahayazmayacakmış."

"Ya annem –O nasıl? Sizler nasılsınız?"

"Annem iyi sayılır; morali çok bozuldu ama. Üst katta;sizi görünce sevinecek. Henüz odasından çıkmadı. Mary'yleKitty, çok şükür, gayet iyiler."

"Peki sen –Sen nasılsın?" diye haykırdı Elizabeth."Solgun görünüyorsun. Kimbilir neler çektin!"

Page 348: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Ne var ki ablası onu gayet iyi olduğuna temin etti; Mr. veMrs. Gardiner çocuklarıyla meşgul oldukları sıra aralarındageçmekte olan konuşma hepsinin birden yaklaşmasıyla sonaerdi. Jane dayısına ve yengesine koştu, onları karşıladı vegözyaşlarıyla gülümseme arasında gidip gelerek ikisine deteşekkür etti.

Oturma odasında toplandıkları zaman Elizabeth'insorduğu sorular tabii diğerleri tarafından da tekrarlandı veJane'in verecek havadisi olmadığını gördüler. Yine de,kalbindeki masumiyetin esinlediği iyilik umudu henüz onuterketmemişti; hâlâ her şeyin iyi biteceğini, her sabahın yaLydia'dan ya da babasından olan biteni açıklayan ve belkievliliği ilan eden bir mektup getireceğini umut ediyordu.

Birkaç dakika başbaşa konuştuktan sonra dairesineçıktıkları Mrs. Bennet onları tastamam bekleneceği gibikarşıladı, pişmanlık gözyaşları ve yakarışlarla, Wickham'ınalçakça davranışına yönelik beddualarla, kendi ızdırabı vetalihsizliği hakkındaki yakınmalarla, ve kızının hatalarınınesas sebebi olan ihmallerin sahibi dışında herkesi suçlayarak.

"Elimden gelseydi de," dedi, "bütün ailemle beraberBrighton'a gitme planımı gerçekleştirseydim bunlar olmazdı;ama zavallı Lydia'ya göz kulak olacak kimse yoktu. NiyeForsterlar gözlerini üstünden ayırdılar? Bence mutlaka öyleya da böyle büyük ihmalleri var, yoksa Lydia böyle şeyyapacak kız değildir, iyi göz kulak olmamışlardır, ondanolmuştur. Hep biliyordum onun mesuliyetini alacak çaptaolmadıklarını, ama beni dinleyen kim, ne zaman dinlediler kizaten. Ah zavallı kızım! Şimdi de Mr. Bennet gitti; biliyorumWickham'la dövüş edecek onu görünce, sonra öldürülüp

Page 349: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gidecek, peki bize ne olacak o zaman? Collinsler bizi evdenatacak daha mezarında cesedi soğumadan; sen de bize eluzatmazsan, kardeşim, Tanrı bilir ne olacak halimiz."

Böyle karamsar düşüncelere hep bir ağızdan itiraz ettiler;Mr. Gardiner ona ve tüm ailesine ne kadar düşkün olduğunuifade ettikten sonra ertesi gün Londra'ya gitmeyidüşündüğünü, Mr. Bennet'a Lydia'yı bulması için her konudayardım edeceğini söyledi.

"Boş yere telaşa kapılma," diye ekledi, "en kötüyehazırlıklı olmak doğrudur, ama olmuş bitmiş görmenin deanlamı yok. Brighton'dan ayrılalı daha bir hafta olmadı.Birkaç gün daha geçsin, onlardan haber alırız;evlenmediklerini ve evlenmeyi düşünmediklerini öğrenenekadar meseleyi kaybetmiş saymayalım kendimizi. Şehre gidergitmez eniştemi bulur, onu alıp Gracechurch street'e, bizimeve götürürüm; sonra oturur ne yapacağımızı konuşuruz."

"Ah sevgili kardeşim," diye cevapladı Mrs. Bennet, "bende tam öyle diyordum. Şehre gidince bul onları, herneredelerse bul; evlenmedilerse de evlendirt. Gelinlikmelinlik diye beklemesinler; Lydia'ya de ki hele bir evlensin,sonra kaç paraya hangi gelinliği isterse alırız. Ama enönemlisi Mr. Bennet'ı kavgaya karıştırma. Ona ne feci birhalde olduğumu anlat, –de ki korkudan aklını kaçırmış de,titremelere, sıçramalara tutulmuş, böğrüne sancı, başına ağrısaplanmış, kalbi küt küt atıyor, öyle bir halde ki ne gecesikalmış ne gündüzü de. Tatlı Lydiam'a da de ki beni görenekadar kıyafet işine girmesin çünkü hangi dükkân iyidirbilmez. Ah kardeşim, ne kadar iyisin! Hepsini halledersinsen."

Page 350: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Gardiner o amaçla elinden geleni yapacağını ifadeettiyse de ona korkusunda da umutlarında da ılımlı olmasınıtavsiye etmeden duramadı; akşam yemeği masaya gelenekadar onunla bu şekilde konuştuktan sonra tüm duygularınıkızlarının yokluğunda hizmetini üstlenen kahyaya boşaltmasıiçin yanından ayrıldılar.

Erkek kardeşiyle yengesi aileden öyle saklanması için birneden olmadığını düşünüyorlardı, ama buna karşı çıkmaya daçalışmadılar, çünkü masada beklerlerken hizmetçilerinönünde dilini tutacak kadar sağduyu sahibi olmadığınıbiliyorlardı ve hizmetçiler arasından bir tek kişinin, en çokgüvenebilecekleri kişinin onun konuyla ilgili korku veendişelerine tanık olmasının yerinde olacağına karar verdiler.

Kendi dairelerinde daha önce ortaya çıkamayacak kadarmeşgul olan Mary'yle Kitty de yemek salonunda onlarakatıldı. Biri kitaplarının başından, diğeri tuvalet masasındankalkıp geldi. İkisinin de yüzü gayet durgundu; sevdiğikardeşinin kaybı ya da o yüzden topladığı öfkenin Kitty'ninkonuşma şekline verdiği olağandışı can sıkıntısı dışındagörünür bir değişiklik de yoktu. Mary'ye gelince, masayaoturduktan hemen sonra ciddi düşünce dolu bir yüzleElizabeth'e şunları fısıldayacak kadar kendine hakimdi,

"Çok talihsiz bir durum; muhtemelen çok konuşulacak.Ama kötülük rüzgarlarını durdurup birbirimizin yaralıgöğüslerine kardeşlik tesellisinin merhemini sürmeliyiz."

Sonra, Elizabeth'in cevap vermeye niyeti olmadığınıgörünce, ekledi, "Lydia için elim bir hadise olsa da, bundanfaydalı bir ders çıkarmalıyız; bir kadının namusunu

Page 351: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kaybetmesinin geri dönüşü yok –tek bir yanlış adım kadınındünyasını karartıyor –kadının iffeti güzel olduğu kadarkırılgan da oluyor –karşı cinsin değersiz mensuplarına karşıdavranışları ne kadar dikkatli olsa azdır."

Elizabeth hayret içinde gözlerini kaldırdı, ama cevapveremeyecek kadar sıkkındı. Yine de Mary önlerindekifelaketten o tür ahlaki çıkarımlar yaparak kendini oyalamayadevam etti.

Öğleden sonra en büyük iki Miss. Bennet yarım saat kadarbaşbaşa kalmayı becerebildiler; Elizabeth fırsatı değerlendiriphemen birçok soru sordu, Jane de aynı heyecanla cevapladı.Bu olayın Elizabeth'e kalırsa kesin olan, Miss. Bennet'ın daimkânsız olduğunu pek iddia edemediği korkunç sonucuüzerinde birlikte dertlendikten sonra Elizabeth konuya devametti: "Bana bununla ilgili henüz duymadığım her şeyi tek tekanlat. Daha fazla ayrıntı ver. Albay Forster ne dedi? Bunlarkaçmadan önce hiç mi bir şey farketmemişler? İkisini hep birarada görmüş olmalılar."

"Albay Forster biraz yakınlıktan sık sık şüphelendiğinikabul etti, bilhassa Lydia'dan yana, ama onu telaşlandıracakbir şey olmamış. Onun için çok üzüldüm. Son derece yakın veilgili davrandı. İskoçya'ya gitmedikleri düşüncesinekapılmadan önce ilgisinden emin olalım diye bize geliyormuşki o fikir ortaya çıkmış ve yolculuğunu çabuklaştırmış."

"Denny de Wickham'ın evlenmeyeceğine inanıyor, öylemi? Kaçmayı düşündüklerini biliyor muydu acaba? AlbayForster Denny'nin kendisini görmüş mü?"

Page 352: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Evet; ama sorguya çekince Denny planlarından haberiolduğunu inkâr etmiş ve meseleyle ilgili gerçek fikrinisöylememiş. Evlenmeyeceklerini düşündüğünü tekraretmemiş –bundan da onun daha önce yanlış anlaşılmışolabileceğini umut ediyorum."

"Albay Forster bizzat gelene kadar galiba hiçbirinizgerçekten evleneceklerinden şüphe etmiyordunuz değil mi?"

"Ama böyle bir şey nasıl aklımıza gelebilir ki! Birazrahatsız oldum –onunla evlenip de mutsuz olacak diye azıcıkkorktum, çünkü adamın davranışlarının her zaman doğruolmadığını biliyordum. Annemle babam bunu bilmiyorlardı;sadece ne sağduyusuz bir evlilik olduğunu düşündüler.Derken Kitty bizlerden daha fazla şey biliyor olmanın gayethaklı gururuyla Lydia'nın son mektubunda böyle bir adımatmaya hazırlandığını itiraf etti. Haftalardır birbirlerine âşıkolduklarını biliyordu belli ki."

"Ama Brighton'a gidene kadar değil."

"Hayır, sanmam."

"Albay Forster Wickham'ı suçluyor gibi miydi? Gerçekkarakterini biliyor mu?"

"Wickham'dan eskisi gibi iyi bahsetmediğini itirafetmeliyim. Vurdumduymaz ve uçarı olduğuna inanıyor. Buüzücü hadise olduğundan beri Meryton'dan ayrılırken çokborç bıraktığı söyleniyor, ama umarım doğru değildir."

Page 353: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ah Jane, daha az sır tutsaydık, hakkında bildiklerimizisöyleseydik bunlar hiç olmayabilirdi."

"Belki daha iyi olurdu," diye cevapladı ablası. "Ama birinsanın bugünkü duygularını bilmeden geçmişteki hatalarınıortaya dökmek adaletsizlik görünebilirdi. İyi niyetli hareketettik."

"Albay Forster Lydia'nın karısına yazdığı mektubunayrıntılarını anlattı mı?"

"Görelim diye yanında getirmiş."

Jane not defterinden mektubu çıkarıp Elizabeth'e verdi.Mektubun içeriği şöyleydi:

"Sevgili Harriet,

Gittiğimi öğrendiğin zaman güleceksin; yarın benibulamayınca ne kadar şaşıracağını düşününce ben dekendimi gülmekten alamıyorum. Gretna Green'egidiyorum; kiminle gittiğimi tahmin edemezsen sanasafsın derim, çünkü dünyada sevdiğim tek bir adam var, oda bir melek. Onsuz asla mutlu olamam, o yüzdengitmemde sakınca görmüyorum. Longbourn'dakileregidişimi haber vermen gerekmez, istemiyorsan, çünküonlara mektup yazıp imzamı da Lydia Wickham diyeatınca sürpriz daha büyük olur. Ne hoş bir şaka olacak!Gülmekten yazamıyorum. Lütfen Pratt'a benim adıma birşeyler uydur, onunla bu gece dansa gidemeyeceğim için.De ki her şeyi öğrendiği zaman beni affedeceğiniumuyorum, bir de de ki tekrar buluştuğumuzda onunla ilk

Page 354: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

baloda büyük bir zevkle dans edeceğim. Longbourn'agittiğim zaman giysilerimi istetirim; ama keşke Sally'yesöylesen de benim işlemeli müslin elbisemdeki büyüksöküğü dikse paket edilmeden. Hoşça kal. Albay Forster'asevgilerimi ilet; umarım yolculuğumuz iyi geçsin diyekadeh kaldırırsınız.

Seni seven arkadaşın,

Lydia Bennet."

"Ah kafasız, kafasız Lydia!" diye haykırdı Elizabethmektubu bitirdiği zaman. Ne mektup ama, tam böyle bir andayazılacak şey. Ama hiç olmazsa yolculuk konusunda ciddiolduğunu gösteriyor. Wickham onu sonradan her neye iknaettiyse, Lydia'nın aklında ahlaksız bir plan yokmuş. Zavallıbabacığım! Kimbilir ne fena olmuştur!"

"Ömrümde bu kadar sarsılmış başka birini görmedim.Tam on dakika tek kelime edemedi. Annem hemen bayıldı,bir anda bütün ev karmakarışık oldu!"

"Ah Jane," diye haykırdı Elizabeth, "evde tek bir hizmetçikalmamıştır akşama kadar bütün hikâyeyi öğrenmeyen."

"Bilmiyorum. –Umarım kalmıştır. –Ama öyle birzamanda tedbirli olmak çok zor. Annem sinir krizi geçirdi,ona elimden gelen her yardımı yapmaya çalıştıysam dakorkarım yapabileceğim her şeyi yapmadım! Ama kötüihtimalleri düşünmenin dehşeti beni de takatsiz bıraktı."

Page 355: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ona göz kulak olmak sana çok ağır gelmiştir. İyigörünmüyorsun. Keşke yanında olabilseydim; bütün endişeyi,yorgunluğu tek başına taşıdın."

"Mary'yle Kitty çok anlayışlı davrandılar; her yorgunluğupaylaşırlardı, eminim, ama onlar için doğru olmayacağınıdüşündüm. Kitty zayıf ve narin, Mary de çok fazla okuyor,dinlenme saatleri kesintiye uğramasın istedim. Babamgittikten sonra Salı günü Philips teyzem Longbourn'a geldi;sağolsun Perşembe'ye kadar benimle kaldı. Çok işe yaradı,hepimizi çok rahatlattı; Lady Lucas da çok iyi davrandı,Çarşamba sabahı bizi teselli etmek için yürüye yürüye burayageldi, bize kendisinin ve kızlarının yardımını teklif etti,ellerinden gelen bir şey varsa diye."

"Keşke evinde kalsaydı," diye haykırdı Elizabeth; "belkiiyi niyetlidir ama böyle bir talihsizlik karşısında insankomşularını ne kadar az görse o kadar iyidir. Yardım etmekimkânsız, teselli etmek katlanılmaz bir şey. Uzaktankeyiflensinler, tatmin olsunlar."

Bunların ardından babasının şehirde kızını bulmak için negibi yollar izlemek niyetinde olduğunu sordu.

"Sanırım, niyeti," diye cevapladı Jane, "Epsom'a gitmekti,en son orada at değiştirmişler; sürücüleri görecekti, onlardanbir şey öğrenebilir mi, bakacaktı. Asıl hedefi onlarıClapham'dan getiren arabanın numarasını öğrenmekti.Londra'dan yolcu tarifesiyle gelmişler, babam da arabadeğiştiren bir hanımla bir bey dikkat çekmiş olabilir diyedüşündüğü için Clapham'da araştırma yapacaktı. Arabacınınyolcuları hangi evin önünde indirdiğini bulabilirse orada

Page 356: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

araştırma yapacaktı; arabanın durağını ve numarasını bulmakimkânsız olmasa diye umut ediyordu. Aklında başka ne vardıbilmiyorum: ama giderken öyle bir acele içindeydi, morali deöyle bozuktu ki bu kadarını bile zor öğrenebildim."

Page 357: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VI

Ertesi sabah hepsi Mr. Bennet'tan mektup almayıumuyordu; posta geldi, ama ondan tek bir satır bile getirmedi.Ailesi normal durumlarda ihmalkâr ve tembel bir mektupyazarı olduğunu biliyordu, ama öyle bir zamanda biraz gayretedeceğini umuyorlardı. Gönderecek iyi haberleri olmadığısonucuna vardılar, ama bundan bile emin olmayı tercihederlerdi. Mr. Gardiner yola çıkmadan önce sadecemektupları beklemişti.

O gidince hiç olmazsa olan biten hakkında düzenli haberalacaklarını biliyorlardı; dayıları, ayrılırken, Mr. Bennet'ı biran önce Longbourn'a dönmeye ikna edeceğine söz vererek,bunu kocasının düelloda ölmemesini sağlamanın tek yoluolarak gören kızkardeşini epeyce rahatlattı.

Mrs. Gardiner varlığı yeğenlerine faydalı olabilir diyedüşündüğü için çocuklarla birlikte birkaç gün dahaHertfordshire'de kalacaktı. Mrs. Bennet'a göz kulakolurlarken yeğenlerinin yükünü paylaştı, serbest saatlerindede onları oldukça rahatlattı. Teyzeleri de sık sık ziyaretlerinegeldi; dediğine göre hep onları neşelendirmek,yüreklendirmek amacıyla geliyordu ama her seferindeWickham'ın hovardalığı ya da haylazlığıyla ilgili birkaç tazehavadis getirmeden gelmiyor, onları bulduğundan dahamoralsiz bırakmadan da gitmiyordu.

Bütün Meryton adamı karalamak için çırpınıyor gibiydi, oki daha üç ay önce melek yerine konuyordu. Kasabadaki her

Page 358: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

esnafa borç taktığı söyleniyordu ve baştan çıkarma ünvanıylaonurlandırılan teşebbüsleri her esnafın ailesine uzanmıştı.Herkes dünyadaki en adi adam olduğunu söylüyordu veherkes zaten tipine hiç itimat etmemiş olduklarını farketmeyebaşlamıştı. Elizabeth söylenenlerin yarısından fazlasınainanmadıysa da kızkardeşinin mahvolduğu kanaatini daha dagüçlendirecek kadar inandı; bunların daha da azına inananJane bile neredeyse ümitsiz düştü, bilhassa İskoçya'ya gitmişolsalar, ki daha önce bundan hiç büsbütün umudunukesmemişti, onlardan her halde haber almış olmaları gerekenzaman geldiği için.

Mr. Gardiner Longbourn'dan Pazar günü ayrıldı; Salıgünü karısı ondan mektup aldı; gelir gelmez eniştesinibulduğunu ve onu Gracechurch street'e gelmeye ikna ettiğinisöylüyordu. Mr. Bennet onun varışından önce Epsom'a veClapham'a gitmiş ama tatmin edici bir bilgi edinememişti;şimdi kentin belli başlı otellerini aramaya kararlıydı, çünküMr. Bennet Londra'ya gelince daire tutmadan önce otele inmişolabileceklerini düşünüyordu. Mr. Gardiner kendi adına bugirişimden başarı beklemiyordu, ama eniştesi istekli olduğuiçin ona yardım etmek niyetindeydi. Mr. Bennet'ın halihazırdaLondra'dan ayrılmaya eğimli görünmediğini de ekliyor ve çokyakında tekrar yazmaya söz veriyordu. Mektuba bir de notdüşülmüştü.

"Albay Forster'a yazıp mümkünse alaydakiarkadaşlarından Wickham'ın şehrin neresinde saklandığınıbilebilecek akrabaları ya da yakınları olup olmadığınıöğrenmesini istedim. Başvurulabilecek, bu yönde bir ipucualınabilecek böyle birileri varsa çok faydalı olabilir. Halen

Page 359: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bize yol gösterecek hiçbir şey yok. Albay Forster bu konudabizi tatmin etmek için elinden geleni yapacaktır, sanırım.Ama, düşünüyorum da, hayatta hangi akrabalarının olduğunubelki Lizzy bize herkesten daha iyi söyleyebilir."

Elizabeth onun bilgisine hangi gerekçeylebaşvurulduğunu anlayınca şaşırmadı; ama iltifatın hakettiğibilgiyi vermek elinde değildi.

Her ikisi de yıllar önce ölmüş babasıyla annesi dışındaherhangi bir akrabası olduğunu duymamıştı. Bununla beraber,--------shire alayındaki bazı arkadaşlarının daha fazla bilgivermesi mümkündü; bir şey çıkacağını ummuyordu, ama yinede gelecek cevabı merak ediyordu.

Her gün Longbourn'da şimdi bir endişe günüydü; ama hergünün en endişeli kısmı postanın beklendiği zamandı.Mektupların gelişi her sabahki sabırsızlığın ilk büyüknesnesiydi. İyi kötü ne varsa mektuplar yoluyla anlatılıyorduve takip eden her günün önemli haberler getirmesibekleniyordu.

Ne var ki Mr. Gardiner'dan tekrar haber almalarınakalmadan farklı bir taraftan, Mr. Collins'ten babalarınamektup geldi; Jane yokluğunda ona gelen her şeyi açmatalimatı aldığı için mektubu okudu; mektuplarının her zamanne tuhaflıklar içerdiğini bilen Elizabeth de ablasının omzununüstünden mektubu okudu. Şöyle diyordu:

"Sayın Beyefendi,

Page 360: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

İlişkimiz ve hayattaki mevkim gereği, şu sıramuzdarip olduğunuz elim hadise sebebiyle şahsınızı tesellietmeyi vazife addediyorum; hadiseden Hertfordshire'dendün gelen bir mektup sayesinde haberdar olduk. Eminolun ki, sayın beyefendi, Mrs. Collins ve bendeniz sizin vesayın ailenizin bu müşkülat içindeki acınızı samimiyetlepaylaşıyoruz; acınız iç paralayıcı olmalı, zamanınsilemeyeceği bir sebepten kaynaklandığı için. Böyleşiddetli bir talihsizliği hafifletebilecek ya da bir babanınaklına başka her şeyden daha fena dert olacak böyle birdurum karşısında sizi rahatlatabilecek her şeyi yapmayahazırım. Kızınızın ölümü bunun yanında hiç kalırdı.Üstelik şu bakımdan daha da üzücü ki, sevgiliCharlotte'umun anlattığına göre, kızınızdaki bu davranışserbestliği hatalı derecede şımartılmaktan olmuş; ama aynızamanda, şahsınızı ve Mrs. Bennet'ı teselli babında, kendiyaradılışının da tabiatiyle kötü olması gerektiğinidüşünüyorum, aksi takdirde böyle genç yaşta böyle ağırbir ahlaksızlık suçu işleyemezdi. Öyle ya da böyle,durumunuz içler acısı, ki bu görüşüme sadece Mrs.Collins değil aynı zamanda kendilerine meseleyi anlatmışbulunduğum Lady Catherine'le kızı da katılıyor. Şubakımdan da benimle aynı fikirdeler, bir kızın attığı yanlışbir adım tüm ötekilerin de kısmetlerine kötü etkiedecektir, çünkü, Lady Catherine'in bizzat tenezzül edipsöylediği gibi, kim böyle bir aileyle akraba olmak ister ki.Bu tespit de beni geçen Kasım ayında olan belli bir olaykonusunda artan bir memnuniyetle düşünmeye itiyor,çünkü aksi olsa, bütün üzüntünüze ve utancınıza iştiraketmek zorunda kalacaktım. O halde size şöyle birtavsiyede bulunayım sayın beyefendi, kendinizi mümkün

Page 361: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

mertebe teselli etmek için değersiz çocuğunuzu ilelebetsilin gitsin, bırakın hain ahlaksızlığıyla ne ektiyse onubiçsin.

Saygılarımla, vs vs."

Mr. Gardiner bir daha yazmadı, ta ki Albay Forster'dancevap alana kadar; o zaman da vereceği haberler hoş değildi.Wickham'ın bilinen, ilişkisini sürdürdüğü hiçbir akrabasıyoktu; yaşayan herhangi bir yakını olmadığı da kesindi.Birçok eski tanıdığı vardı, ama orduya yazıldığından berionlardan kimseyle arkadaşlık etmişe benzemiyordu.Dolayısıyla işaret edilebilecek, onunla ilgili haber verebilecekhiç kimse yoktu. Hem, Lydia'nın akrabaları tarafındanbulunma korkusuna ek olarak, mali durumunun sefilliğiyüzünden gizlilik için güçlü sebepleri vardı, çünkü arkasındaciddi miktarda kumar borcu bıraktığı henüz ortaya çıkmıştı.Albay Forster Brighton'daki borçlarını temizlemek için binpounddan fazla para gerekeceğini tahmin ediyordu. Şehirdede çokça borcu vardı, ama şeref borçları daha korkutucuydu.Mr. Gardiner bu ayrıntıları Longbourn ailesinden saklamayaçalışmadı; Jane bunları dehşetle öğrendi. "Kumarbaz!" diyehaykırdı. "Bu da yeni çıktı. Hiç bilmiyordum."

Mr. Gardiner mektubuna babalarını ertesi gün, yaniCumartesi günü, evde görmeyi umabileceklerini ekliyordu.Çabalarının başarısızlığa uğramasıyla morali bozulanadamcağız kayınbiraderinin ailesine dönmesi ve gelişmeleregöre arayışlarını sürdürmek için yapılabilecek şeyleri onabırakması telkinine boyun eğmişti. Mrs. Bennet'a busöylendiği zaman çocuklarının beklediği kadar memnun

Page 362: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olmuş görünmedi, hele de ölüp kalacak diye duyduğu endişedüşünüldüğünde.

"Ne, eve mi geliyor, hem de Lydiasız!" diye haykırdı."Onları bulmadan Londra'dan ayrılamaz. O gelirse kimdövüşecek Wickham'la, kim onu nikâha mecbur edecek?"

Mrs. Gardiner da eve gitme isteği duymaya başlayınca,Mr. Bennet gelirken onun çocuklarla birlikte Londra'yagitmesine karar verildi. Bunun üzerine araba onları buluşmanoktasına kadar götürüp sahibini de Longbourn'a getirdi.

Mrs. Gardiner Elizabeth'le Derbyshire'li arkadaşıhakkında kafası hâlâ eskisi kadar karışık olarak gitti. Adıyeğenleri tarafından önlerinde hiç gönüllü olarak anılmamıştı;Mrs. Gardiner'da uyanan yarı beklenti arkalarından mektupyazacağı şeklindeydi ama olmadı. Elizabeth geldiğinden beriPemberley'den gelmiş olabilecek bir mektup almadı.

Ailenin şimdiki mutsuz hali Elizabeth'in moral bozukluğuiçin başka mazeretler aramayı gereksiz kılıyordu; dolayısıyla,o meseleden net bir şey çıkarılamazdı, ne var ki o zamanakadar kendi duygularını gayet iyi anlamış olan ElizabethDarcy'yi tanımamış olsa Lydia'nın rezaletinin yol açtığı acıyadaha iyi katlanabileceğinin farkındaydı. Sabahlara kadaruykusuz kalmasını önlerdi, diye düşündü.

Mr. Bennet geldiğinde her zamanki filozofçasoğukkanlılığı üstündeydi. Her zamanki alışkanlığıyla azkonuştu; onu oralara götüren işten hiç bahsetmedi, kızlarınınbunu konuşacak cesareti bulmaları da biraz zaman aldı.

Page 363: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sonunda öğleden sonra çay için onlara katıldı ve ancak ozaman Elizabeth meseleye giriş yapmayı göze alabildi; sonra,neler çekmiş olması gerektiği konusundaki üzüntülerini ifadeetmesi üzerine şöyle dedi, "Bundan bahsetme. Bençekmeyeceğim de kim çekecek? Benim yüzümden oldu,cezasını çekmem gerek."

"Kendinize karşı bu kadar acımasız olmamalısınız," diyecevapladı Elizabeth.

"Beni elbette böyle bir hataya karşı uyarabilirsin. İnsantabiatı hata yapmaya öyle yatkın ki! Hayır, Lizzy, bırakhayatımda bir kez olsun ne kadar suçlu olduğumu hissedeyim.Bu duyguya yenik düşmekten korkmuyorum. Yakındageçecektir."

"Londra'da olduklarını mı düşünüyorsunuz?"

"Evet; başka nerede o kadar iyi saklanabilirler ki?"

"Lydia da Londra'ya gitmek ister dururdu," diye eklediKitty.

"Mutludur o zaman," dedi babası kuru bir sesle; "herhaldebiraz kalır orada."

Sonra, kısa bir sessizliğin ardından devam etti, "Lizzy,bana geçen Mayıs ayında verdiğin tavsiyede haklı çıktığıniçin sana kızgın değilim; meseleyi düşününce, ne kadar akıllıolduğun görülüyor."

Page 364: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Miss. Bennet annesinin çayını almaya gelincekonuşmaları kesildi.

"Bu numaralar," diye haykırdı Mr. Bennet, "insana iyigeliyor; felakete incelik katıyor! Yarın ben de böyle yaparım;kütüphanemde oturur, geceliğimle pudra önlüğümü giyer,vargücümle sızlanır dururum –ya da iyisi mi, Kitty kaçanakadar erteleyeyim."

"Ben kaçmayacağım, baba," dedi Kitty, sıkıntıyla; "benBrighton'a gidersem Lydia'dan daha düzgün davranırım."

"Sen Brighton'a gitsen! –Elli pound verseler seni güvenipEast Bourne'a kadar bile göndermem! Hayır, Kitty, sonundatedbirli olmayı öğrendim, sen de bunun etkilerinihissedeceksin. Bir daha evime hiçbir subay giremez, hattaköyden de geçemez. Balolar kesinlikle yasaklanacak; yanındaablalarından biri olmadan asla olmaz. Her günün ondakikasını akıllı uslu geçirdiğini kanıtlamadan kapı dışarıçıkamazsın."

Bütün bu tehditleri ciddiye alan Kitty ağlamaya başladı.

"Hadi hadi," dedi Mr. Bennet, "canını sıkma. Önümüzdekion yıl boyunca uslu durursan o zaman seni resmi geçittörenine götürürüm."

Page 365: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VII

Mr. Bennet'ın dönüşünden iki gün sonra, Jane'le Elizabethevin arkasındaki fundalıkta yürürlerken kahyanın onlaradoğru geldiğini gördüler; kadının onları annelerinin yanınaçağırmak için geldiğini düşünüp onu karşılamak için o yanadoğru gittiler; ama, yanına yaklaştıkları zaman, beklenençağrının yerine, Miss. Bennet'a şöyle dedi, "Affınızı ricaederim, madam, rahatsız ettiğim için, ama şehirden iyihaberler almış olabilirsiniz diye umut ettiğim için gelip sormacüretini gösterdim."

"Ne demek istiyorsun, Hill? Şehirden haber almadık."

"Sayın madam," diye haykırdı Mrs. Hill, büyük şaşkınlıkiçinde, "beyefendiye Mr. Gardiner'dan kurye geldiğinibilmiyor musunuz? Adam yarım saattir burada, beyefendi demektup aldı."

Kızlar koştular, konuşma zamanı bulabilmek için aceleederek. Holden geçip kahvaltı odasına, oradan kütüphaneyekoştular; –babaları ikisinde de yoktu; onu üst kattaannelerinin yanında aramak üzereydiler ki uşağa rastladılar.

"Beyefendiyi arıyorsanız, madam, küçük ağaçlığa doğruyürüyor," dedi uşak.

Bu bilgi üzerine bir kez daha holden geçip çimenliktenbabalarına doğru koştular; babaları çayırın bir yanındaki ufakormana doğru kararlı bir biçimde yürüyordu.

Page 366: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth kadar hafif ve koşmaya alışkın olmayan Jane azsonra arkada kaldı, kızkardeşi ise soluk soluğa, babasınınyanına yaklaşıp merakla seslendi,

"Baba, haber mi var? haber mi var? dayımdan haber mialdınız?"

"Evet, kuryeyle mektup aldım."

"Peki ne haber var? iyi mi kötü mü?"

"Beklenecek iyi bir şey mi var?" dedi babası, mektubucebinden çıkarıp; "ama belki okumak istersin."

Elizabeth mektubu sabırsızsa elinden aldı. O sırada Janede yetişti.

"Yüksek sesle oku," dedi babası, "ne olduğunu ben de tamanlamadım."

"Gracechurch Street, Pazartesi,2 Ağustos.

Sevgili Kardeşim,

Sonunda sana yeğenimle ilgili memnun ediciolduğunu umut ettiğim bazı haberler verebiliyorum.Cumartesi günü sen gittikten hemen sonra şans yüzümegüldü ve Londra'nın neresinde olduklarını öğrendim.Ayrıntıları buluşmamıza saklıyorum. Bulunduklarınıbilmek yeter; ikisini de gördüm–"

Page 367: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"O halde hep umut ettiğim gibi," diye haykırdı Jane;"evlenmişler!"

Elizabeth okumaya devam etti;

"İkisini de gördüm. Evlenmemişler, evlenme niyetindeolduklarını da görmüş değilim; ama senin adına vermeyigöze aldığım taahhütleri yerine getirmeyi kabul edersenevlenmelerinin uzun sürmeyeceğini umuyorum. Sendentüm beklenen evlilik anlaşması yoluyla kızına senin vekızkardeşimin vefatından sonra çocuklarınıza kalacak beşbin pounddan alacağı payı garanti etmen ve ayrıcayaşadığın sürece kızına yılda yüz pound vermeyi taahhütetmen. Her şey düşünüldüğünde, bu şartları senin adınakabul etmekte tereddüt etmedim, kendimi o kadarınayetkili gördüğüm için. Bu mektubu kuryeylegönderiyorum, cevabın bana ulaşana kadar zamankaybetmeyelim diye. Bu ayrıntılardan kolaylıklaçıkarabilirsin ki, Mr. Wickham'ın durumu herkesin sandığıkadar umutsuz değil. Millet bu bakımdan yanılmış; şunusöylemekten de mutluluk duyuyorum, bütün borçlarıödendiği zaman bile yeğenime, kendi parasına ek olarak,az da olsa bir para kalacak. Düşündüğüm gibi bana bu işinsonuna kadar senin adına hareket etmek üzere tam yetkiverirsen hemen Haggerston'a uygun bir anlaşmahazırlaması için talimat vereceğim. Bir daha şehre gelmeniçin hiçbir sebep olmayacak; o yüzden, Longbourn'dasakince otur ve benim titizliğime ve dikkatime güven.Cevabını olabildiğince çabuk gönder ve anlaşılır şekildeyazmaya dikkat et. Yeğenimin bu evden gelin gitmesininen iyi çözüm olacağına karar verdik, umarım kabul

Page 368: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

edersin. Bugün bize geliyor. Kesinleşen başka bir şeyolursa yine yazarım.

Edw. Gardiner"

"Mümkün mü!" diye haykırdı Elizabeth, mektubu bitirdiğizaman. "Lydia'yla evlenmesi mümkün olabilir mi?"

"O halde Wickham sandığımız kadar berbat biri değil,"dedi ablası. "Babacığım, seni tebrik ederim."

"Mektuba cevap verdin mi?" dedi Elizabeth.

"Hayır, ama hemen verilmeli."

Zaman kaybetmeden yazması için babasına vargücüyle dildöktü.

"Ah sevgili babacığım," diye haykırdı, "geri dön vehemen yaz. Her anın ne kadar önemli olduğunu unutma."

"Senin yerine ben yazayım," dedi Jane, "sıkıntıya girmekistemiyorsan."

"Sıkıntıya girmek istemiyorum," diye cevapladı babası;"ama yazılmalı."

Böyle diyerek onlarla birlikte geri döndü, eve doğruyürüdü.

"Sorabilir miyim?" dedi Elizabeth, "şartlara uyulmasıgerek, değil mi?"

Page 369: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Şartlarmış! Sadece bu kadar az şey istediği içinutanıyorum."

"Evlenmeleri lazım! O da böyle bir adam!"

"Evet, evet, evlenmeleri lazım. Yapacak başka bir şeyyok. Ama bilmeyi çok istediğim iki şey var: –biri, bunlarıortaya çıkarmak için dayın ne kadar para döktü, diğeri de onabu parayı nasıl geri ödeyeceğim."

"Para mı! dayıma mı!" diye haykırdı Jane, "ne demekistiyorsunuz, efendim?"

"Demek istiyorum ki aklı başında hiç kimse benyaşadığım sürece yılda yüz pound, benden sonra da yılda ellipound gibi uyduruk bir sebep için Lydia'yla evlenmez."

"Bu çok doğru," dedi Elizabeth; "daha önce aklımagelmedi. Borçları ödenecek, geriye de bir şey kalacak! Ah!Dayımın işi olmalı! Ne cömert, ne iyi kalpli bir adam;korkarım kendini sıkıntıya soktu. Bunlar az parayla yapılmışolamaz."

"Hayır," dedi babası, "Wickham aptalın tekidir derim, kızıon bin pounddan bir kuruş azına kabul ederse. İlişkimizindaha başında onun hakkında bu kadar kötü düşünmek beniüzer."

"On bin pound! Tanrı saklasın! Böyle bir paranın yarısıbile nasıl ödenir?"

Page 370: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Bennet cevap vermedi; her biri derin düşünceleriçinde sessizce yürüdüler eve kadar. Babaları kütüphaneye,yazmaya gitti, kızlar da kahvaltı odasına gittiler.

"Demek gerçekten evlenecekler!" diye haykırdı Elizabeth,yalnız kaldıkları zaman. "Ne kadar garip! Üstelik, bunun içinminnettar olmamız lazım. Evlenecek olmalarına, mutlulukşansları düşük, adamın karakteri adi de olsa, sevinmekzorunda kalıyoruz! Ah, Lydia!"

"Ben de kendimi şöyle rahatlatıyorum," diye cevapladıLydia, "gerçekten yakınlık duyuyor olmasa Lydia'yla aslaevlenmezdi. İyi kalpli dayımız borçlarını temizlemek için birşey yapmışsa da, onbin poundun ya da ona benzer bir şeyinödenmiş olduğuna inanamıyorum. Kendi çocukları var, vedaha da olabilir. On bin poundun yarısını bile nasıl ayıracakki?"

"Wickham'ın ne kadar borcu olduğunu," dedi Elizabeth,"ve kardeşimiz adına onunla ne kadara anlaşıldığınıöğrenebilirsek Mr. Gardiner'ın onlar için ne yaptığını da tamolarak öğreniriz, çünkü Wickham'ın kendine ait beş kuruşubile yok. Dayımla yengemin bu iyiliği asla ödenemez. Onueve almaları, ona kişisel koruma ve desteklerini vermelerionun için yapılmış öyle büyük fedakarlıklar ki teşekküretmeye yıllar yetmez. Şu an gerçekten onların yanında! Böylebir iyilik ona kendini şimdi feci hissettirmiyorsa mutlu olmayıasla haketmeyecek demektir! Yengemi ilk gördüğünde nekadar şaşırmış olmalı!"

"Her iki tarafta da olanları unutmaya çalışmalıyız," dediJane: "Yine de mutlu olacaklarına inanıyor, güveniyorum.

Page 371: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Evlenmeye razı olması, bence, doğru düşünmeye başladığınınkanıtı. Karşılıklı sevgileri onları bir düzene sokacak; inancımo ki sakince yerlerine yerleşip akıllı uslu bir hayat sürecekler,zaman da geçmişteki yanlışlarını unutturacak."

"Hareketlerini," diye cevapladı Elizabeth, "ne senunutabilirsin, ne ben, ne de başka biri. Bundan bahsetmekfaydasız."

Derken kızların aklına annelerinin olanlardan habersizolduğu geldi. Bunun üzerine kütüphaneye gidip babalarınagelişmeyi annelerine anlatmalarını isteyip istemediğinisordular. Babaları yazıyordu, başını kaldırmadan soğukçacevap verdi,

"Keyfiniz bilir."

"Dayımın mektubunu alıp ona okuyabilir miyiz?"

"Ne isterseniz alın ve gidin."

Elizabeth mektubu yazı masasından aldı ve birlikte üstkata çıktılar. Mary ve Kitty Mrs. Bennet'ın yanındaydılar: birkez anlatmak, demek ki, hepsi için yeterli olacaktı. İyihaberler için hafif bir hazırlık yaptıktan sonra mektup sesliokundu. Mrs. Bennet kendini zor tutuyordu. Jane Mr.Gardiner'ın Lydia'nın yakında evleneceği yolundaki umudunuokur okumaz neşesi boşaldı ve ardından gelen her cümleneşesine neşe kattı. Korku ve sıkıntıdan ne kadar rahatsızolduysa şimdi zevkten o kadar şiddetli heyecan duyuyordu.Kızının yakında evleneceğini bilmek yeterliydi. Kızının

Page 372: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

mutluluğu için korkmuyordu artık, kızının yanlışlarınıhatırlamak da keyfini kaçırmıyordu.

"Ah biricik Lydiam benim!" diye haykırdı: "Ne kadar hoşhaber! –Evlenecek! –Onu tekrar göreceğim! –On altı yaşındaevlenecek! –Ah benim iyi yürekli kardeşim! –Böyle olacağınıbiliyordum –Her şeyi halledeceğini biliyordum. Kızımı nasılda göresim geldi! sevgili Wickham'ı da öyle! Ama kıyafetler,düğün kıyafetleri! Yengem Gardiner'a bunu acilen yazmamlazım. Lizzy, hayatım, hemen babana koş, Lydia'ya ne kadarvereceğini sor. Dur, dur, kendim giderim. Zili çal, Kitty, Hillgelsin. Hemen üstümü giyineyim. Ah biricik Lydiam benim!–Bir araya geldiğimiz zaman hepimiz ne kadar mutluolacağız!"

En büyük kızı dikkatini Mr. Gardiner'ın davranışınınhepsine getirdiği yükümlülüklere çekerek bu taşkınlıklarınşiddetini biraz olsun azaltmaya çalıştı.

"Bu mutlu sonucu," diye ekledi, "büyük ölçüde onuniyiliğine borçluyuz. Mr. Wickham'a para yardımı yaparakkendini ortaya koyduğuna inanıyoruz."

"Ee," diye haykırdı annesi, "n'olmuş; dayısı değil mi,yapacak tabii! Kendi ailesi olmasaydı bütün parası benimçocuklarıma kalacaktı; üstelik ilk kez ondan bir şeygörüyoruz, bir iki hediyeyi saymazsak. Valla, pek keyifliyim.Pek yakında evli bir kızım olacak. Mrs. Wickham! Kulağa nehoş geliyor. Hem de on altısını daha yeni bitirdi geçenHaziran'da. Jane yavrum, öyle telaş içindeyim kiyazamayacağım; ben söyleyeyim, sen yaz. Babanla para işinisonra hallederiz; şimdi acilen sipariş edilecek şeyler var."

Page 373: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Sonra keten, müslin, patiska ayrıntılarını saymaya giriştive tam bir dolu sipariş yazdırmak üzereydi ki Jane güçlüklede olsa babasına danışmak için müsait bir zamanınıbeklemeye ikna etti onu. Bir günlük gecikmeden bir şeyolmaz, dedi; annesi de her zamanki gibi inat edemeyecekkadar mutluydu. Aklına başka planlar da geldi.

"Meryton'a gideceğim," dedi, "giyinir giyinmez;kızkardeşim Philips'e iyi haberleri vereceğim. Dönüşte deLady Lucas'la Mrs. Long'a uğrayacağım. Kitty aşağı in dearabayı emret. Biraz hava almak bana gayet iyi gelecek,eminim. Kızlar, sizin için Meryton'da bir şey yapabilirmiyim? Ah, işte Hill geliyor. Sevgili Hill, iyi haberleriduydun mu? Miss. Lydia evleniyor, siz de bir kase punchyapıp eğleneceksiniz düğününde."

Mrs. Hill hemen sevincini ifade etmeye başladı. Elizabethdiğerleri arasından onun tebriklerini kabul etti, sonra buaptallıktan bunalıp kendi odasına sığındı rahat rahatdüşünebilmek için.

Zavallı Lydia'nın durumu en iyi ihtimalle bile gayet kötüolmalıydı; ama daha kötü olmadığı için şükretmeliydi. Böylehissetti; ileriye bakınca, kızkardeşi için akıllı uslu birmutluluk da dünyevi refah da umut edilemezdi; ama geriyebakınca, daha iki saat öncesine kadar korkmuş olduklarışeylere, elde ettikleri şeylerin tüm iyiliğini hissetti.

Page 374: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm VIII

Mr. Bennet hayatının bu döneminden önce sık sık bütüngelirini harcamak yerine ölümünden sonra çocuklarının vekarısının daha iyi yaşamasını sağlamak için her yıl kenara birmiktar para ayırmak istemişti. Bunu yapmış olmayı şimdi herzamankinden daha çok istiyordu. Bu bakımdan vazifesiniyapmış olsaydı Lydia dayısına borçlu kalmazdı, onun içinşimdi satın alınmış olabilecek itibar ya da inanılırlık için.İngiltere'deki en değersiz delikanlılardan birini kocası olmayarazı etmenin tatmini o zaman doğru yerde duyulabilirdi.

Kimseye pek bir faydası olmayan böyle bir amacın tümmaliyetinin kayınbiraderine düşmüş olması onu ciddi biçimdeüzüyordu; mümkün olursa, yardımının miktarını öğrenmeyeve ilk fırsatta borcu tasfiye etmeye kararlıydı.

Mr. Bennet ilk evlendiği zaman iktisat etmek gayetlüzümsuz görünüyordu; çünkü elbette bir oğulları olacaktı. Buoğul reşit olur olmaz ipoteğin ortadan kalkmasını sağlayacakve dul eşiyle küçük çocukları o sayede geçim sıkıntısıçekmeyeceklerdi. Ardarda beş kız geldi dünyaya, ama hâlâoğlan gelmedi; Mrs. Bennet Lydia doğduktan yıllar sonra bileoğlanın geleceğinden emindi. Sonunda bu olaydan umutkesilince de tasarruf etmek için çok geçti. Mrs. Bennet iktisatetmekten zerrece anlamıyordu ve sadece kocasınınbağımsızlık aşkı sayesinde kazandıklarından daha fazlaharcamamaları mümkün oldu.

Page 375: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Evlilik şartları gereği Mrs. Bennet'la çocuklara beş binpound ayrıldı. Ama paranın çocuklar arasında hangi orandabölüneceği anne baba tarafından kararlaştırılacaktı. Şimdi hiçolmazsa Lydia hakkında bu noktanın halledilmesi gerekiyorduve Mr. Bennet önündeki teklifi kabul etmekte tereddütedemezdi. Kayınbiraderinin iyiliğini takdir etmekbakımından, gayet kısaca ifade edilmiş de olsa, yapılmış herşeyi tümüyle onayladığını ve onun adına verilmiş taahhütleriyerine getirmeyi kabul ettiğini kâğıt üstünde teslim etti.Wickham kızıyla evlenmeye razı edilebilirse bunun önündekianlaşmada olduğu gibi kendisine hiçbir rahatsızlıkçıkarmadan yapılabileceği daha önce hiç aklına gelmemişti.Onlara ödenecek yüz pound kendisine yılda on pound yakaybettirir ya kaybettirmezdi; çünkü yemesi içmesi ve cepharçlığıyla, annesinin elinden ona geçen sürekli paratakviyesiyle Lydia'nın masrafları zaten o miktarla ancakkarşılanırdı.

Meselenin kendisi açısından öyle önemsiz bir çabasarfedilerek halledilmesi de bir başka hoş sürpriz olmuştu;şimdiki ana gayesi meselede mümkün olduğunca az sorunçıkmasıydı. Onu aramaya çıkmasına yol açan ilk öfke krizlerigeçince doğal olarak eski meşgalelerine dönmüştü. Mektubuhemen gönderildi; işe girişmekte yavaş olsa da işi bitirmektehızlıydı. Kayınbiraderine ne borçlu olduğunu da ayrıntılarıylabilmek istiyordu; ama Lydia'ya o kadar kızgındı ki onaherhangi bir mesaj göndermedi.

İyi haber evde çabuk yayıldı; aynı hızla da etrafa yayıldı.Etraftakiler haberi makul karşıladılar. Elbette dedikodusudaha keyifli olurdu Miss. Lydia Bennet şehir sokaklarına

Page 376: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

düşseydi, ya da daha iyisi uzak bir çiftlik evinde inzivayaçekilseydi. Ama evleniyordu ya, yine de konuşulacak çok şeyvardı; daha önce iyiliğini dileyen Meryton'daki içleridüşmanlık dolu tüm yaşlı hanımlar durum değişinceşevklerinden bir şey kaybetmediler çünkü biliyorlardı, öylebir kocayla o kız iflah etmezdi.

Mrs. Bennet alt kattan ayağını keseli on beş gün olmuştu,ama bu mutlu günde tekrar masanın başındaki yerini aldı,hem de herkesi canından bezdirecek bir neşeyle. Hiçbir utançduygusu zaferini zerrece lekeleyemiyordu. Jane on altısınabastığından beri en büyük hayali bir kızını gelin etmekti veşimdi başarma noktasındaydı; bütün düşünceleri vekonuşmaları zarif düğünler, iyi kalite müslinler, yeni arabalarve uşaklar etrafında dönüyordu. Kızı için civarda ona yakışırbir ev arıyor, gelirlerinin ne olacağını bilmeden ya daumursamadan büyüklüğü ve mevkii yeterli değil diye birçoğuna burun kıvırıyordu.

"Haye-Korusu olabilir," dedi, "Gouldingler orayıbırakırlarsa; Stoke'daki büyük ev de olabilirdi, oturma odasıdaha geniş olsaydı; ama Ashworth çok uzak! Benden onmilden daha uzakta olmasına dayanamam; Purvis Köşkü'negelince, oranın da çatı katı feci."

Kocası müdahale etmeden konuşmasına izin verdi,hizmetçiler oradayken. Hizmetçiler çekildikleri zaman onaşöyle dedi, "Mrs. Bennet, oğlunuz ya da kızınız için buevlerin herhangi birini ya da hepsini tutmadan önce birkonuda anlaşalım. Bu muhitteki tek bir eve asla giremezler.Onları Longbourn'da kabul ederek ahlaksızlıklarınıödüllendirmeyeceğim."

Page 377: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bu açıklamayı uzun bir ihtilaf takip etti; ama Mr. Bennetkararlıydı: arkasından başka bir ihtilaf geldi; Mrs. Bennetkocasının kızına elbise alması için tek kuruş vermeyeceğinihayret ve dehşet içinde öğrendi. Mr. Bennet düğünle ilgiliolarak ondan en küçük bir sevgi belirtisi de göremeyeceğinisöyledi. Mrs. Bennet bunları kavrayamıyordu. Kızı için böylebir iyilik yapmayı reddetmesi düğünü düğünlüktençıkaracaktı; öfkesinin böyle akıl almaz bir küskünlüknoktasına ulaşması akla hayale sığmıyordu. Mrs. Bennetkızının daha on beş gün önce Wickham'la kaçıp birlikteyaşamasının utancını yeni elbisesizliğin düğüne lekesürmesinden korktuğu kadar umursamıyordu.

Elizabeth şimdi o anın umutsuzluğuna kapılıp Mr.Darcy'ye kızkardeşi için duydukları korkuları anlattığı içinçok üzgündü; evlilik kaçış meselesini kısa zamanda layıkıylasona erdireceği için can sıkıcı başlangıcını o an oradaolmayan herkesten saklamayı umut edebilirlerdi.

Mr. Darcy aracılığıyla durumun daha da yayılacağındankorkuyor değildi. Sırdaşlığına ondan daha çok güvenebileceğipek az insan vardı; ama aynı zamanda başka hiç kimseninkızkardeşinin zayıflığını bilmesi onu daha fazla üzemezdi.Bundan bizzat kendisi zarar göreceği için değil; çünkü herdurumda aralarında aşılmaz görünen bir uçurum var gibiydi.Lydia'nın evliliği en saygın şekilde halledilmiş olsaydı bile,Mr. Darcy'nin, başka olumsuz yanlarına, haklı olarak nefretettiği adamla en âlâsından yakınlık ve ilişkiyi de ekleyen biraileyle akraba olmak isteyeceği hayal bile edilemezdi.

Böyle bir akrabalıktan uzak durmak istemesinde şaşılacakbir şey yoktu. Derbyshire'de beğenisini kazanmaya çalıştığını

Page 378: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

hissetmişti, ama böyle bir darbeden sonra aklı başında hiçkimse buna devam etmesini bekleyemezdi. Elizabeth küçükdüşmüştü, acı çekiyordu; tövbe ediyordu, neye olduğunubilmese de. Onun sevgisini kıskanıyordu, sevgisini hissetmeyiartık umut edemese de. Ondan haber almak istiyordu, onaulaşmanın hiçbir imkânı olmadığı halde. Onunla mutluolabileceğine inanıyordu, artık bir araya gelmeleri imkânsızgöründüğü halde.

Nasıl da zafer kazanmış olurdu, diye düşünüyordu sık sık,daha dört ay önce göğsünü gere gere reddettiği tekliflerinşimdi ne büyük bir sevinçle, minnettarlıkla kabul edileceğinibilseydi! Soylu bir adam olduğundan kuşkusu yoktu, hem deen soylulardan biri. Ama aynı zamanda insandı ve zaferduygusu hissedebilirdi.

Şimdi onun kişiliği ve yetenekleriyle ona en uygun erkekolduğunu kavramaya başlıyordu. Aklı ve tabiatı onunkinebenzemese de onun tüm dileklerine cevap veriyordu. Herikisini de mutlu edecek bir beraberlikti bu; Elizabeth'inrahatlığı ve canlılığı onun karakterini yumuşatabilir,davranışlarını geliştirebilirdi; onun yargı yeteneği, bilgisi,görgüsü ise Elizabeth'e daha önemli şeyler öğretirdi.

Ama böyle mutlu bir evlilik şimdi etraftaki kalabalığa karıkoca mutluluğunun gerçekte ne olduğunu öğretemeyecekti.Aileleri içinde bir diğerinin olasılığını ortadan kaldıran farklıtabiatta bir beraberlik kurulmak üzereydi.

Wickham'la Lydia'nın az çok bağımsız bir şekilde nasılgeçineceklerini hayal edemiyordu. Sadece tutkularıerdemlerinden daha güçlü olduğu için bir araya gelen bir

Page 379: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

çiftin hayatında kalıcı mutluluğun ne kadar az mümkünolabileceğini ise kolaylıkla tahmin edebiliyordu.

* * *

Mr. Gardiner çok geçmeden eniştesine cevap yazdı. Mr.Bennet'ın teşekkürlerini kısaca cevaplıyor, ailesinin herüyesinin esenliğini sağlamaya hazır olduğunu söylüyor ve okonudan ona bir daha bahsedilmemesini rica ederek sözlerinitoparlıyordu. Mektubunun esas amacı onlara Wickham'ınMilisler'den ayrılmaya karar verdiğini bildirmekti.

"Evlilik kesinleşince, ben de öyle yapmasını istedim.O alayı bırakmasının onun için de yeğenim için de hayırlıolacağını sanırım siz de kabul edersiniz. Mr. Wickham'ınniyeti düzenli orduya yazılmak; eski arkadaşları arasındahâlâ onu orduda desteklemek isteyen ve destekleyebilecekdurumda birileri var. Kendisine şu sıra Kuzey'de yerleşmişbulunan General ---------'ın birliğinde onbaşılık sözüverildi. Krallığın bu kısmından bu kadar uzak olması daavantaj. Kendisi makul biçimde söz veriyor; umarım yenibirer kişi olarak ortaya çıkabilecekleri farklı insanlararasında daha sağduyulu davranırlar. Albay Forster'amektup yazıp anlaşmamızı bildirdim, Mr. Wickham'ınBrighton'daki ve civarındaki alacaklılarını benim şahsitaahhütüm altında hızlı ödeme sözü vererek rahatlatmasınırica ettim. Senden de ricam aynı taahhütü bir zahmetMeryton'daki alacaklılara vermen; bana verdiği bilgiyegöre bunların listesini göndereceğim. Bütün borçlarınısaydı; umarım en azından bizi kandırmamıştır. Haggerstontalimatlarımızı aldı; her şey bir hafta içinde halledilecek.Sonra birliğine katılacaklar, tabii daha önce Longbourn'a

Page 380: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

davet edilmezlerse; Mrs. Gardiner'ın anlattıklarındananladığıma göre yeğenim Güney'den ayrılmadan öncehepinizi görmeyi çok istiyor. Kendisi iyi; sana ve annesinesevgilerini gönderiyor.

E. Gardiner."

Mr. Bennet'la kızları Wickham'ın ---------shire alayındanayrılmasını en az Mr. Gardiner kadar olumlu buldular. AmaMrs. Bennet bundan o kadar memnun olmadı. Varlığındantam da büyük bir zevk ve gurur duyacağı sırada Lydia'nınKuzey'e yerleşecek olması ağır bir hüsran oldu onun için,çünkü Hertfordshire'de yaşamaları planından henüzvazgeçmemişti, üstelik Lydia'nın herkesi tanıdığı ve birçoksevdiğinin olduğu bir alaydan ayrılması da yazıktı doğrusu.

"Mrs. Forster'a çok düşkündür," dedi, "onu uzağagöndermek tam bir şok olacak! Hem pek sevdiği bir dolugenç de var orada. General ---------'ın birliğindeki subaylarıno kadar hoş olmalarına imkân yok."

Kızının Kuzey'e gitmeden önce tekrar aileye kabul edilmeisteği, çünkü öyle bir istekte bulunmuş görünüyordu, öncemutlak bir muhalefetle karşılandı. Ama kızkardeşlerininduyguları ve itibarı hatırına, evliliğinin annesi ve babasıtarafından tanınması isteğini kabul eden Jane'le Elizabeth Mr.Bennet'ı Lydia'yla kocasını evlenir evlenmez Longbourn'dakabul etmeye öyle inatla ama öyle akıllı ve ılımlı bir biçimdezorladılar ki sonunda onlar gibi düşünüp onların istediği gibidavranmaya ikna oldu. Böylece anneleri de Kuzey'e sürgünedilmeden önce kızını etrafa gösterebileceğini düşünüpsevindi. Mr. Bennet tekrar kayınbiraderine yazdığı zaman,

Page 381: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

böylece, gelmelerine izin verdi; tören biter bitmezLongbourn'a devam etmelerine karar verildi. Bununlaberaber, Elizabeth Wickham'ın böyle bir plana rızagöstermesine şaşırdı; ona kalsa, Wickham'la karşılaşmakhayatta en son istediği şey olurdu.

Page 382: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm IX

Kızkardeşlerinin düğün günü geldi; Jane ve Elizabethonun adına muhtemelen onun kendisinden daha fazla endişeduydular. Araba onları ----------'da karşılamak üzeregönderildi; yemek vaktine kadar arabayla dönmüşolacaklardı. Büyük Miss. Bennetlar'ı gelişlerinin korkususardı; bilhassa Jane, Lydia'ya hatayı yapan o olsa kendisininhissedecek olduğu duyguları verdiği için kızkardeşinin nelerekatlanmak zorunda olduğunu düşününce perişan oluyordu.

Geldiler. Aile kahvaltı odasında toplandı, onlarıkarşılamak için. Araba kapıya yanaşırken Mrs. Bennet'ınyüzünde gülücükler açtı; kocası nüfuz edilmez biçimde ciddigörünüyordu; kızları telaşlı, endişeli, gergindiler.

Lydia'nın sesi holde duyuldu; kapı hızla açıldı ve koşarakodaya girdi. Annesi öne çıktı, onu kucakladı ve hararetlekarşıladı; sevgi dolu bir gülümsemeyle elini hanımını takipeden Wickham'a verdi ve mutlulukları konusunda hiç kuşkuduymayan bir şevkle her ikisine de sonsuz saadet diledi.

Sonra Mr. Bennet'a döndüler; ondan gördükleri karşılamapek o kadar canayakın olmadı. Yüzüne soğuk bir ifadeyerleşti ve ağzını hemen hiç açmadı. Genç çiftin tasasızrahatlığı onu kışkırtmaya yetti. Elizabeth iğrendi; Miss.Bennet bile sarsıldı. Lydia hâlâ Lydia'ydı; haylaz, yüzsüz,yabani, şamatacı ve korkusuz. Bir ablasından diğerinedönüyor, tebriklerini talep ediyordu; sonunda hep birlikteoturdukları zaman merakla odaya bakındı, bir iki değişikliğe

Page 383: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dikkat etti, ve gülerek, son orada bulunduğundan beri çokzaman geçtiğini söyledi.

Wickham ondan daha sıkıntılı değildi, ama hareketleri heran o kadar hoştu ki kişiliği de evliliği de istedikleri gibi olsayakınlık beklerkenki gülümsemesi ve rahat konuşmasıhepsine zevk verirdi. Elizabeth daha önce onun böyle birözgüvene sahip olabileceğine inanmamıştı; ama gelecekteutanmaz bir adamın utanmazlığına hiçbir sınır çizmemeyekendi içinde karar vererek yerine oturdu. Onun yüzü kızardı,Jane'in yüzü kızardı, ama onları üzen iki kişininyanaklarındaki renk kımıldamadı bile.

Konuşma eksik olmadı. Gelin de annesi de anlattıkçaanlatıyorlardı; Elizabeth'e yakın oturan Wickham keyifli birrahatlıkla o civardaki tanıdıklarını sormaya başladı; Elizabethaynı şekilde cevap vermekte hayli zorlandığını hissetti. Herikisi de dünyadaki en mutlu hatıralara sahip gibiydiler.Geçmişe ilişkin hiçbir şey acıyla hatırlanmıyordu; Lydiagönüllü olarak konulara geldi, ki ablaları dünyada söz edilsinistemezlerdi.

"Bir düşünsenize," diye haykırdı, "gideli sadece üç ayoldu; oysa bana on beş gün gibi geliyor; ama o zaman içindene çok şey oldu. Aman Tanrım! gittiğim zaman geri dönenekadar evlenme fikri hiç aklımda yoktu! yine de derdim kievlensem çok eğlenceli olur."

Babası gözlerini kaldırdı. Jane sıkıldı, bunaldı. Elizabethanlamlı anlamlı Lydia'ya baktı; ama duyarsız olmayı tercihettiği şeyleri görmeyen, duymayan Lydia neşe içinde devametti, "Ah annecim, millet bugün evlendiğimi biliyor mu?

Page 384: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bilmiyorlardır diye korkuyordum; yolda William Goulding'eyetiştik, arabasında, görsün, öğrensin istedim, onuntarafındaki camı indirdim, eldivenimi çıkardım, elimi öylecepencerenin pervazına koydum yüzüğümü görsün diye, sonrabaşımı eğip gülümsedim sakin sakin."

Elizabeth daha fazla dayanamadı. Kalktı, koşarak odadançıktı ve bir daha da dönmedi koridordan geçip yemeksalonuna gittiklerini duyana kadar. O zaman hemen içeri girdive Lydia'nın endişeliymiş numarası yaparak annesinin sağtarafına yaklaşıp en büyük ablasına şöyle dediğini duydu,"Valla Janecim, artık senin yerini ben alıyorum, senin sırandüştü, çünkü ben artık evli bir kadınım."

Zamanın Lydia'ya ilk başta içinde olmayan utanmaduygusunu vereceği düşünülemezdi. Rahatlığı ve neşesi arttı.Mrs. Philips'i, Lucaslar'ı ve tüm diğer komşularını görmek,her biri tarafından kendisine "Mrs. Wickham" dendiğiniduymak istedi; bu arada, yemekten sonra yüzüğünügöstermek ve evlenmiş olmasıyla böbürlenmek için Mrs.Hill'e ve iki hizmetçiye gitti.

"Valla annecim," dedi, hep beraber kahvaltı odasınadöndükleri zaman, "kocam hakkında ne düşünüyorsun?Çekici bir adam değil mi? Eminim bütün ablalarım benikıskanıyorlardır. Dilerim onlar da benim yarım kadar şanslıolurlar. Hepsi Brighton'a gitmeliler. Koca bulacak yer orası.Ne yazık, anne, hep beraber gitmedik."

"Çok haklısın; beni dinleseler giderdik. Ama Lydiacım, okadar uzağa gitmenden hazzetmiyorum. Şart mı?"

Page 385: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ah Tanrım! evet; –bunda bir şey yok ki. Benim hoşumagider. Sen, babam, ablalarım gelip beni görürsünüz. Bütün kışNewcastle'da olacağız; eminim balolar olacak, hepsine iyieşler bulmaya dikkat edeceğim."

"Her şeyden çok isterim!" dedi annesi.

"Hem sonra siz giderken bir iki ablamı benimlebırakırsınız; eminim kış bitmeden onlara koca bulurum."

"Sağol, benimki kalsın," dedi Elizabeth; "senin kocabulma tarzından pek hoşlanmıyorum."

Misafirleri onlarda on günden fazla kalmayacaklardı. Mr.Wickham Londra'dan ayrılmadan önce tayinini almıştı ve onbeş gün sonra birliğine katılacaktı.

Mrs. Bennet dışında hiç kimse o kadar kısa kalacakolmalarına üzülmedi; Mrs. Bennet zamanı iyi değerlendirdi,kızıyla eşi dostu ziyaret ederek, evde sık sık parti vererek. Bupartiler herkese makul geldi; hatta aile havasından kurtulmakaileden yana dertli olanların olmayanlardan daha çok hoşunagitti.

Wickham'ın Lydia'ya gösterdiği ilgi tastamam Elizabeth'intahmin ettiği gibiydi; Lydia'nın ona gösterdiği ilgiye denkdeğildi. Kaçışlarının Wickham'ın değil Lydia'nın aşkınıngücünden kaynaklandığı şeklindeki gözleminin doğrulanmasıda gerekmemişti; Lydia için şiddetli bir istek duymadığı haldeonunla kaçmayı neden kabul ettiğini merak edebilirdi kaçışınıkoşullarının umutsuzluğunun gerekli kıldığından emin

Page 386: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

olmasa; ve o durumda bile yanında arkadaş olması fırsatınakarşı koyabilecek bir adam değildi.

Lydia ona son derece düşkündü. O her durumda onunsevgili Wickham'ıydı; kimse onunla karşılaştırılamazdı. Odünyada her şeyi herkesten iyi yapardı; emindi Lydia birEylül'de köydeki herkesten daha fazla kuş öldüreceğinden.

Gelişlerinden hemen sonra bir sabah iki ablasıyla birlikteotururken Elizabeth'e şöyle dedi,

"Lizzy, sana düğünümü anlatmadım sanırım. Annemefilan anlatırken sen yoktun. Nasıl olduğunu merak etmiyormusun?"

"İnan etmiyorum," diye cevapladı Elizabeth; "ne kadar azbilirsek o kadar iyi."

"Yok daha neler! Sen de bir tuhafsın! Ama ben yine deanlatacağım. Bildiğin gibi St Clement'ta evlendik, çünküWickham'ın evi o mahalledeydi. Saat on bire doğru herkesinorada olması kararlaştırıldı. Dayım, yengem, ben berabergidecektik; ötekiler bizi kilisede karşılayacaklardı. Valla,Pazartesi sabahı olunca öyle bir panikledim ki! Bir şeyçıkacak da engel olacak, bir daha ben de delireceğim diyenasıl korktum. Hele yengem yok mu, ben giyinirken habirevaaz veriyor, konuşup duruyordu dua okur gibi. Ama onlafından birini ancak duyuyordum, çünkü bir yandan, anlarsınya, aklım sevgili Wickham'ımdaydı. Nikâhta mavi ceketini migiyecek diye merak ediyordum.

Page 387: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Sonra her zamanki gibi saat onda kahvaltı ettik; hiçbitmeyecek sandım; çünkü anlıyorsun ya dayımla yengemben oradayken feci sevimsizdiler. İnanır mısın, kapıdan dışarıayağımı bile atmadım, hem de on beş gün orada kaldığımhalde. Ne bir parti, ne bir plan, ne de bir şey. Gerçi Londra dadurgundu, ama hiç değilse Little Theater açıktı. Ha, tam arabakapıya yanaşırken o korkunç herif, Mr. Stone dayımı iş içinçağırmasın mı. Bilirsin, o ikisi bir araya gelince sonu gelmez.Valla öyle korktum ki ne yapacağımı bilemedim, çünküdayım gelin verecekti beni; üstelik, saati kaçırsaydık bütüngün evlenemezdik.Ama neyse ki on dakikada döndü de hepberaber yola çıktık. Ama sonradan şu aklıma geldi, onungelmesi mümkün olmasaydı da nikâhın ertelenmesigerekmezdi çünkü onun görevini Mr. Darcy de yapardı."

"Mr. Darcy!" diye tekrarladı Elizabeth, dehşet içinde.

"A evet! –o Wickham'la gelecekti. Aman Tanrım! Heptenunuttum! Bundan bahsetmemem gerekiyordu. Onlara şerefsözü verdiydim! Şimdi Wickham ne der? Sır kalacaktı!"

"Sır kalacaktıysa," dedi Jane, "tek kelime daha etme.Başka bir şey duymak istemediğimden emin olabilirsin."

"A elbette," dedi Elizabeth, meraktan alev alev yansa da;"sana soru sormayacağız."

"Sağolun," dedi Lydia, "çünkü sorsaydınız hepsinianlatırdım, Wickham da kızardı."

Böyle bir soru daveti üzerine Elizabeth dışarı koşarakkendine engel olmak zorunda kaldı.

Page 388: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Gelgelelim, böyle bir nokta hakkında bir şey bilmedenyaşamak imkânsızdı; ya da hiç olmazsa bilgi edinmeyeçalışmamak imkânsızdı. Mr. Darcy kızkardeşinin nikâhınakatılmıştı. En az ilgisinin olduğu, en az gitme isteği duyduğubir sahne ve insan topluluğuydu bu. Bunun anlamına ilişkinhızlı ve telaşlı tahminler aklına üşüştü, ama hiçbiri tatminedici değildi. En çok hoşuna gidenler, yani davranışını ensoylu ışık içine yerleştirenler, en imkânsız olanlar gibigeliyordu. Bu gerginliğe dayanamadı; alelacele kâğıt kalemalıp yengesine Lydia'nın anlatmadığı şeyler konusunda,gizlilik durumu elveriyorsa, açıklama isteyen kısa bir mektupyazdı.

"Tahmin edebileceğiniz üzere," diye ekledi, "hiçbirimizlebağı olmayan, ailemize yabancı (nispeten, demek istiyorum)bir kişinin öyle bir anda aranızda olması beni son derecemeraklandırdı. Lütfen hemen yazın da anlayabileyim –tabiieğer, çok inanılır sebeplerle, Lydia'nın gerekli gördüğügizlilik içinde kalmak zorunda değilse; o zaman da bilmedenyaşamaya çalışmam gerekecek."

"Ama gerekmeyecek elbette," diye ekledi kendi kendine,mektubu bitirirken; "ve, sevgili yengeciğim, bana açık seçikanlatmazsanız ben de hiç yolu yok bir takım numaralarçevirip öğrenmek zorunda kalacağım."

Jane'in incelikli şeref duygusu Lydia'nın ağzındankaçırdığı şeyi Elizabeth'le gizlice konuşmasına izinvermeyecekti; Elizabeth bundan memnundu; –soruları cevapbulana kadar sırdaşsız olmayı tercih ederdi.

Page 389: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm X

Elizabeth mektubuna olabilecek en çabuk şekilde cevapaldı. Mektup eline geçer geçmez en az rahatsız edilebileceğiyer olan küçük ağaçlığa seğirtti, sıralardan birine oturupmutlu olmaya hazırlandı; mektup inkârcı olamayacak kadaruzundu çünkü.

"Gracechurch Street,6 Eylül

Sevgili Yeğenim,

Mektubunu az önce aldım; kısa bir yazının sanaanlatmam gereken şeylere yetmeyeceğini tahmin ettiğimiçin bütün sabahı cevap vermeye ayıracağım. İsteğineşaşırdığımı itiraf etmeliyim; bunu senden beklemezdim.Kızdığımı düşünme, ama bilmeni isterim ki bu gibisorulara ihtiyaç duyacağını düşünmezdim. Beni anlamaktazorlanıyorsan müdahalemi mazur gör. Dayın da benimkadar şaşırdı –senin meseleden haberdar olduğun inancıiçinde olmasa asla bu şekilde davranmazdı. Ama eğergerçekten habersizsen daha açık olmak durumundayımdemektir. Longbourn'dan eve geldiğim gün dayına hiçbeklenmedik bir ziyaretçi geldi. Mr. Darcy geldi vebirlikte birkaç saat odaya kapandılar. Ben gelmezden önceher şey bitmişti; o yüzden merakımı gidermem seninkikadar ızdıraplı olmadı. Mr. Gardiner'a kızkardeşinle Mr.Wickham'ın nerede olduklarını öğrendiğini, onlarıgördüğünü, Wickham'la sık sık, Lydia'yla bir kez

Page 390: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

konuştuğunu söylemeye gelmiş. Anlayabildiğimkadarıyla, bizden bir gün sonra Derbyshire'den ayrılıponları bulmak amacıyla şehre gelmiş. Hareketinin nedeni,Wickham'ın alçaklığının yeterince bilinmemesindenkendini sorumlu tutmasıymış, bilinse iyi aile kızlarınınonu sevmesi, ona güvenmesi imkânsız olurmuş. Bütünsuçu kendi hatalı gururunda buluyormuş; özel hayatındakiişleri dışarıya açıklamayı kendine yakıştırmadığını itirafetmiş. Bu yüzden, ortaya çıkıp kendisinin neden olduğubir kötülüğe çare bulmak için çaba sarfetmeyi görevbilmiş. Eğer bir başka nedeni daha varsa, eminim onuutandıracak bir neden değildir. Onları buluncaya kadarşehirde birkaç gün geçirmiş; araştırmasını nereyeyönelteceğini biliyormuş, bizden farklı olarak; bunubiliyor olması bizi takip etmeye karar vermesinin birbaşka nedeniymiş. Öyle görünüyor ki bir hanım var, Mrs.Younge diye biri, bir süre önce Miss. Darcy'ninmürebbiyesiymiş, tam ne olduğunu söylemedi ama birnedenle uygun bulunmayıp işten atılmış. Hanım sonraEdward street'te büyük bir ev tutmuş ve o zamandan berioda kiralayarak geçiniyormuş. Bu Mrs. Younge'ınWickham'la iyi tanıştıklarını biliyormuş ve şehre varırvarmaz bilgi almak için ona gitmiş. Ama ondan istediğinialabilmesi iki üç gün sürmüş. Wickham'a ihanet etmesiiçin galiba rüşvet vermek gerekmiş, çünkü arkadaşınınnerede bulunacağını gerçekten biliyormuş. Wickhamaslında Londra'ya gelince ilk ona gitmiş; onu evine kabuledebilecek olsa onunla kalacaklarmış. Ama sonunda iyikalpli dostumuz istediği adresi almış. -------street'telermiş. Wickham'ı görmüş, sonra Lydia'yıgörmekte ısrar etmiş. Lydia'yla ilgili ilk amacı onu o utanç

Page 391: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

verici duruma bir son verip akrabalarının yanına dönmeyeikna etmek olmuş, tabii akrabaları onu kabul etmeye razıedilir edilmez, ki bunun için de elinden geldiğinceyardımcı olmayı teklif etmiş. Ama Lydia'nın olduğu yerdekalmaya sıkı sıkıya kararlı olduğunu görmüş. Akrabalarıumurunda değilmiş, onun yardımını istemiyormuş,Wickham'ı terketmenin lafını bile ettirmiyormuş. Bir aranasılsa evleneceklerinden eminmiş, ne zaman olduğu okadar önemli değilmiş. Duyguları böyle olunca, geriyekala kala evliliği sağlama bağlamak ve hızlandırmakkalıyor, diye düşünmüş; Wickham'la yaptığı ilkkonuşmada onun böyle bir niyeti olmadığını kolaycaöğrenmiş. Wickham alayı aciliyet kespeden bazı kumarborçları yüzünden terketmek zorunda kaldığını bizzatitiraf etmiş; Lydia'nın kaçışının bütün kötü sonuçlarınısadece onun aptallığına vermekte tereddüt etmemiş.Alaydan hemen ayrılmak niyetindeymiş; gelecekte neyleuğraşacağı konusunda ise pek bir fikri yokmuş. Bir yeregitmek zorundaymış, ama nereye, bilmiyormuş; nasılgeçineceğini de bilmiyormuş. Mr. Darcy ona kızkardeşinleneden hemen evlenmediğini sormuş. Mr. Bennet pekzengin sayılmasa da onun için bir şeyler yapabilir, evliliksayesinde durumu düzelebilirmiş. Ama bu soruya cevapolarak, Wickham'ın başka bir bölgede evlilik yoluyla dahaciddi servet yapma umudunu hâlâ canlı tuttuğunuöğrenmiş. Bununla beraber, acil rahatlama kışkırtısınakarşı koyması da kolay değilmiş. Birkaç kez buluşmuşlar,çünkü görüşülecek çok şey varmış. Wickham tabiialabileceğinden daha fazlasını istemiş, ama sonundamakul bir miktara razı olmuş. Aralarında her şeyhalledilince Mr. Darcy'nin sonraki adımı dayını durumdan

Page 392: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

haberdar etmek olmuş; Gracechurch street'e ilk benimgelişimden önceki akşam uğramış. Ama Mr. Gardinerortalarda değilmiş; Mr. Darcy biraz daha araştırmayapınca babanın onunla olduğunu, ama ertesi gün şehirdenayrılacağını öğrenmiş. Babanla dayın kadar rahatkonuşamayacağını düşünüp görüşmeyi baban gidinceyekadar ertelemiş. Adını bırakmamış; ertesi güne kadar tekbilinen bir beyefendinin iş için uğradığıydı. Cumartesigünü tekrar geldi. Baban gitmişti, dayın evdeydi, vesöylediğim gibi, başbaşa epey bir konuştular. Pazar günütekrar buluştular, o zaman onu ben de gördüm. Her şeyinhalledilmesi Pazartesi'yi buldu: o zaman da hemenLongbourn'a kurye gönderildi. Ama misafirimiz çokinatçıydı. Bana öyle geliyor ki Lizzyciğim, inatçılık onungerçek karakter zaafı. Farklı zamanlarda bir çok kusurbulundu ona; ama bu gerçek kusur. Kendisinin bizzatyapmadığı hiçbir şeyin yapılmasına izin vermedi; oysaeminim (bunu teşekkür beklediğim için söylemiyorum, oyüzden bir şey söyleme) dayın bütün meseleyi can-ıgönülden hallederdi. Bu konuda uzun süre mücadeleettiler, hem de ilgili beyin ya da hanımın hakettiklerindençok daha fazla. Ama sonunda dayın razı olmak zorundakaldı; yeğenine gerçekten faydalı olmak yerine sadecebunun muhtemel itibarıyla yetinmek durumunda kaldı kibunu da hiç mi hiç kendine yediremedi; dolayısıyla, busabahki mektubunun onu son derece memnun ettiğineinanıyorum, çünkü mektubun dayını ödünç alınmıştacından kurtaracak ve övgüyü ait olduğu yere iade edecekbir açıklama istiyordu. Fakat, Lizzyciğim, bunları sendenve belki Jane'den başka kimse bilmemeli. Sanırım gayetiyi biliyorsun gençler için neler yapıldığını. Wickham'ın

Page 393: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kanımca bin poundu epey aşan borçları ödenecek, bin deLydia'nın kendi parasına ek olarak yine Lydia adınayatırılacak ve Wickham'ın ordudaki rütbesi satın alınacak.Bütün bunların sadece onun tarafından yapılma nedeniyukarıda dediğim gibiymiş. Wickham'ın karakterinin bukadar yanlış anlaşılması ve bunun sonucu olarak etraftankabul görmesi Mr. Darcy'nin suçu, ihmali vedüşüncesizliğiymiş. Belki bunda gerçek payı vardır; amanedenin onun ya da başka birinin ihmali olduğundankuşkum var. Yine de bütün bu güzel sözlere karşın,Lizzyciğim, için rahat olsun, dayın bu meseleyle ilgilibaşka bir nedeni daha olduğunu düşünmese razı olmazdı.Bütün bunlar kararlaştırıldığı zaman Mr. Darcy hâlâPemberley'de kalmakta olan dostlarının yanına döndü;ama nikâh için bir kez daha Londra'ya gelmesindeanlaşılmıştı; tüm para meseleleri de o zaman nihai şeklinialacaktı. Artık sana her şeyi anlattığıma inanıyorum. Buaçıklamanın seni çok şaşırtacağını söylüyordun ya, hiçolmazsa canını sıkmayacağını umuyorum. Lydia bizegeldi; Wickham'ın da eve istediği gibi girip çıkmasına izinvardı. Wickham aynen eskisi gibiydi, onu Hertfordshire'detanıdığımız gibi; bizde kaldığı sürece Lydia'nındavranışlarını nasıl itici bulduğumu ise sanaanlatmayacaktım, ama Jane'in geçen Çarşamba yazdığımektuptan anladım ki eve geldiğindeki davranışları daöyleymiş; o yüzden şimdi anlatacaklarım sana yeni bir acıvermeyecektir. Lydia'yla gayet ciddi bir biçimde tekrartekrar konuştum, ona yaptığının tüm ahlaksızlığını,ailesini ne kadar mutsuz ettiğini anlattım. Beni duyduysaşans eseri duymuştur, çünkü dinlemediğine eminim.Bazen kendimi kaybedecek gibi oluyordum, ama sonra

Page 394: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

sevgili Elizabeth'imle Jane'imi hatırlayıp onların hatırı içinona sabır gösteriyordum. Mr. Darcy hiç gecikmeden geridöndü ve Lydia'nın sana söylediği gibi nikâha katıldı.Ertesi gün bizimle akşam yemeği yedi; Çarşamba ya daPerşembe günü tekrar şehirden ayrılacaktı. Bu fırsattanistifade edip sana onu ne kadar beğendiğimi söylersem(daha önce bunu söyleyecek cesareti bulamamıştım) banakızar mısın, Lizzyciğim. Bize karşı olan davranışları herbakımdan Derbyshire'de gördüğümüz kadar hoştu. Zekâsıve görüşleri hoşuma gidiyor; tek ihtiyacı biraz dahacanlılık ki, bunu da, akıllıca bir evlilik yaparsa, karısı onaöğretebilir. Onu çok ağzısıkı buldum; –senin adını hemenhiç anmadı. Ama ağzısıkılık bu aralar moda olmalı. Kendikendime gelin güvey olduysam lütfen beni bağışla, ya dabari cezamı bana Pemberley'yi yasaklayacak kadar ilerigötürme. Korunun etrafını iyice gezmeden asla mutluolamayacağım. Bir çift güzel midilli koşulmuş ufak birfayton yeter de artar. Ama artık devam edemeyeceğim.Çocuklar yarım saattir beni çağırıyor. Sevgilerimle,

M. Gardiner."

Bu mektubun içeriği Elizabeth'i karmakarışık bir ruhhaline itti; en büyük payı sevincin mi acının mı aldığına kararvermek zordu. Mr. Darcy'nin, kızkardeşinin evliliğiniçabuklaştırmak için yapmış olabileceği ve Elizabeth'inimkânsız bir iyilik olduğu için inanmaya korktuğu, aynızamanda yükümlülük acısından ötürü doğru olmasındandehşet duyduğu bütün hareketlerden emin olamamanın nedenolduğu rahatsız edici kuşkular, hepsi, sonuna kadar doğruçıkmıştı! Onları maksatlı olarak şehre kadar takip etmişti,

Page 395: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

böyle bir araştırmanın getirebileceği tüm derde, sıkıntıyakatlanmıştı; hakir gördüğü bir kadına dil dökmesi, hayatta ençok uzak durmak istediği, adını duymaya bile dayanamadığıadamla karşılaşmayı, sık sık buluşmayı, konuşmayı, onu iknaetmeyi, nihayet ona rüşvet vermeyi içine sindirmesigerekmişti. Bütün bunları da adam yerine bile koymayacağıbir kız için yapmıştı. Kalbi bunları Elizabeth için yaptığınısöylüyordu. Ama bu hemen başka endişelerle sınanan birumut oldu; az sonra Elizabeth Darcy'nin ona, onu bir kezreddeden bir kadına olan sevgisine güvenme ihtiyacı duyunca,kendi gururuna olan düşkünlüğü bile bu sevginin Wickham'laakrabalıktan tiksinmek kadar doğal bir duyguyualtedebileceğine inanmasını sağlamakta yetersiz kaldı.Wickham'ın bacanağı! Böyle bir ilişki her türlü kibirduygusunu ayaklandırırdı. Elbette çok şey yapmıştı. Elizabethne kadar çok şey yaptığını düşününce utanıyordu. Amamüdahalesi için bir sebep öne sürmüştü ki inanılması o kadarda zor değildi. Kendini hatalı hissetmesi anlaşılabilirdi;cömertti ve cömertlik yapabilecek imkânları vardı; Elizabethkendini Darcy'nin esas sebebi olarak görmüyordu, ama belki,içinde kalmış olabilecek yakınlık duygusunun onunhuzurunun da sözkonusu olduğu bir hedef için çabagöstermesine yardımcı olmuş olabileceğine inanabilirdi.Lydia'nın saygınlığını tekrar kazanmasını, her şeyi, onaborçluydular. Ah! nasılsa da acı çekiyordu ona karşı beslediğiher nankör duygu için, ona yönelttiği her acı söz için! Kendiadına, dersini almıştı; ama onunla gurur duyuyordu. Acıma veşeref uğruna kendini aşmayı becerebildiği için gururduyuyordu. Yengesinin onu övdüğü yerleri tekrar tekrarokudu. Yeterli değildi, ama hoşuna gitti. Yengesiyle dayısınınonunla Mr. Darcy arasında sevgi ve yakınlık olduğuna ne

Page 396: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kadar yürekten inandıklarını görünce, pişmanlıkla karışık daolsa, belli bir zevk duyduğunu farketti.

Birinin yaklaştığını duyunca oturduğu yerden kalktı,düşüncelerinden sıyrıldı; başka bir patikaya geçmesinekalmadan Wickham ona yetişti.

"Korkarım gezintinizi bölüyorum, sevgili ablacığım,"dedi, yanına gelirken.

"Elbette bölüyorsunuz," diye cevapladı Elizabeth, "amabu rahatsız ediyorsunuz demek değil."

"Öyle olsaydı üzülürdüm gerçekten. Her zaman iyiarkadaş olduk, şimdi daha da yakınız."

"Doğru. Ötekiler de geliyor mu?"

"Bilmiyorum. Mrs. Bennet'la Lydia arabayla Meryton'agidiyorlar. Bu arada, sevgili ablacığım, dayımızlayengemizden öğrendiğime göre Pemberley'yi gerçektengörmüşsünüz."

Elizabeth gördüğünü söyledi.

"Bu ayrıcalığını kıskanmadım diyemem, yine de sanırımbenim için çok fazla olurdu, yoksa Newcastle'a giderkenoradan geçerdim. İhtiyar kahyayı görmüşsünüzdür, değil mi?Zavallı Reynolds, bana hep çok düşkündü. Ama tabii sizebenden bahsetmemiştir."

"Bahsetti."

Page 397: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Peki ne dedi?"

"Orduya katıldığınızı, işlerin –iyi gitmediğindenkorktuğunu. Öyle uzaktan, bilirsiniz, haberler tuhaf birşekilde yanlış anlatılır."

"Tabii," diye cevap verdi, dudaklarını ısırarak. Elizabethonu susturduğunu umdu, ama Wickham az sonra devam etti,

"Geçen ay Darcy'yi şehirde gördüğüme şaşırdım. Birkaçkez geçiştik. Orada ne yapıyor olabilir diye merak ettim."

"Belki Miss. de Bourgh'la evlilik hazırlığı yapıyordur,"dedi Elizabeth. "Yılın bu zamanında oraya gitmesi için özelbir sebep olmalı."

"Kuşkusuz. Lambton'dayken onu gördünüz mü?Gardinerlar'dan anladığıma göre görmüşsünüz."

"Evet; bizi kızkardeşiyle tanıştırdı."

"Peki ondan hoşlandınız mı?"

"Çok hem de."

"Cidden, son bir iki yılda olağandışı ilerleme kaydettiğiniduydum. Onu son gördüğümde pek gelecek vaat etmiyordu.Ondan hoşlandığınıza çok sevindim. Umarım kendinigeliştirir."

"Eminim geliştirir; en zor çağını atlattı."

"Kympton köyüne gittiniz mi?"

Page 398: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Hatırlamıyorum."

"Sözünü ediyorum, çünkü orası almış olmam gerekenkilise. Harikulade bir yer! –Mükemmel bir rahip evi! Herbakımdan bana çok uyardı."

"Vaaz vermek hoşunuza gider miydi?"

"Hem de nasıl. Görevimin bir parçası sayardım,yorgunluk da çabuk geçerdi. İnsan şikayet etmemeli; –amatabii benim için önemli bir şey olurdu! Öyle bir hayatınsakinliği, sessizliği bütün mutluluk hayallerime cevap verirdi!Ama olmadı işte. Kent'teyken Darcy'nin hiç meseledenbahsettiğini duydunuz mu?"

"Yetkili bir ağızdan duydum, ki o da aynı ölçüdemakbuldür bence, size sadece koşullu olarak, şimdiki sahibiniradesine bağlı olarak bırakılmış."

"Öyle mi? Evet, o tür bir şey vardı; size daha en baştasöylemiştim, hatırlarsınız."

"Vaaz vermenin size şimdiki kadar keyifli gelmediği birdönem olduğunu da duydum, rahiplik tayininizi almamayakarar verdiğinizi açıkça beyan etmişsiniz, mesele üzerindebuna göre anlaşmaya varılmış."

"Öyle mi! çok da temelsiz sayılmaz. İlk konuştumuzzaman o konuda size anlattıklarımı hatırlarsınız."

Şimdi hemen hemen evin kapısındaydılar; Elizabethondan kurtulmak için hızlı yürümüştü; kızkardeşinin hatırına,

Page 399: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

onu kışkırtmak istemediği için cevap olarak uysal birgülümsemeyle sadece şöyle dedi,

"Hadi, Mr. Wickham, biz artık abla kardeşiz. Geçmişyüzünden kavga etmeyelim. Gelecekte umarım hep aynıfikirde olacağız."

Elini uzattı; Wickham yüzüne nasıl bakacağını bilemediğihalde sıcak bir girişkenlikle elini öptü ve eve girdiler.

Page 400: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XI

Mr. Wickham bu konuşmadan öyle tatmin oldu ki bir dahaasla kendini de sıkıntıya sokmadı, sevgili ablası Elizabeth'i dekışkırtmadı konuyu açarak; Elizabeth onun çenesinikapayacak şekilde konuştuğunu görünce memnun oldu.

Lydia'yla birlikte gidecekleri gün çabuk geldi; kocası hepberaber Newcastle'a gitme planına yanaşmadığı için Mrs.Bennet en az on iki ay sürecek görünen bir ayrılığa boyuneğmek zorunda kaldı.

"Ah Lydiacığım," diye inledi, "bir daha ne zamangörüşeceğiz?"

"Ah Tanrım, bilmiyorum. İki üç yıl görüşemeyiz belki."

"Bana sık sık yaz, bir tanem."

"Her fırsatta yazarım. Ama bilirsin, evli kadınlarınmektup yazacak fazla zamanları olmaz. Ablalarım banayazabilirler. Yapacak başka işleri yok."

Mr. Wickham'ın vedası karısınınkinden çok dahacanayakındı. Gülümsedi, hoş göründü ve birçok tatlı sözsöyledi.

"Sevimli adam," dedi Mr. Bennet, evden çıktıkları zaman,"kimseden eksiği yok. Gülümsüyor, sırıtıyor, hepimizitavlıyor. Onunla fevkalade gurur duyuyorum. Sir WilliamLucas'ı bile geçtim, daha değerli bir damat çıkardığım için."

Page 401: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Kızını kaybetmek Mrs. Bennet'ı birkaç gün çok kederliyaptı.

"Sık sık düşünüyorum da," dedi, "insanın sevdiklerindenayrılması kadar kötü bir şey yok. Sevdikleri yanındaolmayınca insan pek garip kalıyor."

"Kız evlendirmenin sonucu bu işte, Madam," dediElizabeth. "Öbür dört kızınızın bekâr olması sizirahatlatmalı."

"Öyle bir şey değil. Lydia beni evlendiği için terketmedi;kocasının bölüğü uzakta olduğu için terketti. Yakında olsaydıbu kadar çabuk gitmesi gerekmezdi."

Ama bu olayın onu düşürdüğü keyifsiz durum kısazamanda geçti ve o sıralar ortada dolanmaya başlayan birhaberle aklı yeniden umudun heyecanına açıldı. Netherfield'inkahyası efendisinin gelişi için hazırlık yapması talimatıalmıştı; birkaç hafta avlanmak için bir iki gün içindegelecekti. Mrs. Bennet heyecandan titremeye başladı. Jane'ebaktı, gülümsedi, kafasını salladı durdu.

"Vay vay, demek Mr. Bingley geliyor, hemşirem," (haberiMrs. Philips getirmişti çünkü.) "Valla, çok iyi. Umurumdaolduğundan değil, ama. Bizim için bir şey ifade etmiyor,biliyor musun, hatta yüzünü görmek istediğimi bilesanmıyorum. Mamafih, Netherfield'e gelmesi iyi bir şey tabii,madem seviyor. Ama ne olacağını kim bilebilir? Ama bu dabizi ilgilendirmiyor. Biliyorsun, hemşirem, ta ne zaman birdaha bundan bahsetmemeye karar verdik. Peki kesin geliyormuymuş?"

Page 402: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Emin olabilirsin," diye cevapladı öteki, "çünkü Mrs.Nicholls dün gece Meryton'daydı; baktım geçiyor, bizzatçıktım işin aslını öğrenmek için; kesin doğru dedi bana. Engeç Perşembe günü geliyormuş, muhtemelen de Çarşamba.Kadın kasaba gidiyormuş, öyle dedi, Çarşamba'ya et siparişetmeye, üç çift de ördek almış, tam kesilecek kıvamda."

Mr. Bingley'in gelişini duyunca Miss. Bennet'ın yüzükızardı. Elizabeth'e ondan bahsetmeyeli aylar olmuştu; amaşimdi, yalnız kalır kalmaz, şöyle dedi,

"Bugün teyzem bu haberi verince bana baktığını gördüm,Lizzy; rahatsız göründüğümü biliyorum. Ama aptal birsebepten olduğunu düşünme. Sadece bir an kafam karıştı,çünkü bana bakılacağını hissettim. Haberin bana sevinç ya daüzüntü vermediğinden emin ol. Sadece bir şeye memnunum,yalnız başına geliyor; o zaman onu daha az görürüz.Kendimden korktuğumdan değil, ama başkalarınınsözlerinden dehşet duyuyorum."

Elizabeth bundan ne anlaması gerektiğini bilemedi.Bingley'yi Derbyshire'de görmüş olmasa oraya söylenendenbaşka bir düşüncesi olmadan geldiğine inanabilirdi; ama hâlâJane'e ilgi duyduğunu düşünüyordu, ve oraya arkadaşınınizniyle geliyor olma olasılığıyla, ki büyük olasılıktı, izniolmadan geliyor olma olasılığı arasında kararsız kaldı.

"Yine de," diye düşündü zaman zaman, "bu zavallıadamın resmen kiraladığı bir eve bunca kuşkuya yol açmadangelememesi ne yazık! Onu kendi haline bırakacağım."

Page 403: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Gelişi konusunda ablasının söylediği ve gerçek duygularıolduğuna inandığı şeylere rağmen Elizabeth ruh halininbundan etkilendiğini kolaylıkla görebildi. Ruh hali daharahatsız, daha değişken oldu, eskisine göre.

On iki ay kadar önce annesiyle babası arasında öyle sıcakbir biçimde tartışılan konu şimdi tekrar gündeme getirildi.

"Mr. Bingley gelir gelmez, tatlım," dedi Mrs. Bennet,"onu ziyarete gitmelisin."

"Hayır, hayır. Geçen sene beni ziyarete zorladın vegidersem kızlarımdan biriyle evleneceğine söz verdin. Amabir şey çıkmadı; böyle palavralara kanıp hiçbir yere gitmem."

Karısı ona Netherfield'e dönmesi durumunda böyle birilginin komşu beyler açısından mutlaka gerekli olduğunuanlattı.

"Nefret ettiğim bir adet," dedi Mr. Bennet."Dostluğumuzu istiyorsa gelsin istesin. Yerimiz yurdumuzbelli. Artık zamanımı geldiler gittiler diye komşularımınpeşinden koşarak ziyan etmeyeceğim."

"Valla, bütün bildiğim, ziyaret etmezsen feci kabalıkolacak. Mamafih, bu onu yemeğe davet etmeme engel değil.Kararlıyım yani. Mrs. Long'la Gouldingler'i de hemenalmalıyız. Kendimizi de katarsak on üç kişi oluyoruz, masadazaten bir tek ona yer kalıyor."

"Geliyor diye üzülmeye başlıyorum," dedi Janekızkardeşine. "Önemi olmayacak; ona gayet kayıtsız

Page 404: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kalabilirim, ama hep ondan bahsedilmesine dayanamıyorum.Annem iyi niyetli, ama bilmiyor, kimse bilemez sözlerininbeni ne kadar üzdüğünü. Netherfield'den gidince ciddenmutlu olacağım!"

"Keşke seni rahatlatacak bir şey söyleyebilseydim," diyecevapladı Elizabeth; "ama elimden gelmiyor. Bunuhissetmelisin; acı çeken birine sabır telkin etmenin o bildik içrahatlığı bana kısmet olmamış, çünkü zaten sende o kadar çokki."

Mr. Bingley geldi. Mrs. Bennet hizmetçilerin yardımıylahaberi en çabuk tarafından almayı başardı, geçireceği endişeve sıkıntı döneminin ne kadar uzayacağına bakmadan.Davetiyenin gönderilebilmesinden önce geçmesi gerekengünleri saydı, onu daha önce görme umudu olmadığı için.Ama Hertfordshire'e gelişinin üçüncü sabahı, yatak odasınınpenceresinden, atının üstünde çimenliğe girip eve doğruyaklaştığını gördü.

Kızlar bir telaş neşesine katılmaya çağrıldı. Jane kararlıbir biçimde masadaki yerinde kaldı; ama Elizabeth annesinimemnun etmek için pencereye gitti –baktı, –yanında Mr.Darcy'yi gördü, ve tekrar ablasının yanına oturdu.

"Yanında bir bey var, anne," dedi Kitty; "kim olabilir?"

"Arkadaşı filandır, tatlım; bilmiyorum."

"Yo!" dedi Kitty, "eskiden yanında olan adama benziyortıpkı. Mr. şey. Şu uzun, gururlu adam."

Page 405: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Aman Tanrım! Mr. Darcy! –gerçekten de o. Yani, Mr.Bingley'nin arkadaşının başımızın üstünde yeri vardır, amasöylemem lazım ki bu adamı görmekten nefret ediyorum."

Jane şaşkınlık ve endişeyle Elizabeth'e baktı.Derbyshire'deki buluşmaları hakkında pek bir şey bilmiyordu,o yüzden kızkardeşinin onu açıklama mektubunu aldıktansonra hemen hemen ilk kez görünce kapılmış olması gerekengerginliği hissetti. Her iki kızkardeş de yeterince rahatsızdılar.Hem birbirleri hem de kendileri adına heyecanlanıyorlardı;bir yandan anneleri Mr. Darcy'ye verip veriştiriyordu, onakarşı kibar davranma kararının tek nedeni, diyordu ikisitarafından da duyulmadan, Mr. Bingley'nin arkadaşı olması.Ama Elizabeth'in rahatsızlığının Jane'in tahmin edemeyeceğinedenleri vardı; Elizabeth ona Mrs. Gardiner'ın mektubunugösterecek ya da Darcy'ye olan duygularındaki değişimianlatacak cesareti henüz bulamamıştı. Jane için o sadeceteklifini reddettiği ve kıymetini bilemediği bir adamolabilirdi; ama Elizabeth iyi biliyordu, o bütün ailenin şükranborçlu olduğu, kendisinin de pek öyle aşk değilse bile en azJane'in Bingley için hissettiği kadar makul ve haklı biryakınlık hissettiği adamdı. Gelişi –Netherfield'e, Longbourn'agelişi ve gönüllü olarak onu tekrar araması karşısındaduyduğu şaşkınlık Derbyshire'de davranışlarındaki değişimeilk tanık olduğu zamanki kadar büyüktü.

Yüzünden giden renk yarım dakika sonra ek birparlaklıkla geri geldi ve o zamanı, Darcy'nin ilgisinin vehayallerinin hâlâ canlı olması gerektiğini düşününce bir hazgülümsemesi gözlerine ışıltı kattı. Ama emin olamazdı.

Page 406: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Önce nasıl davrandığına bakayım," dedi; "fazlasınıummak için nasılsa henüz erken."

Kararlı bir biçimde elindeki tığ işine koyuldu, meşgulgörünmeye çalışarak, gözlerini kaldırmaya cesaret edemeden,ta ki, uşak kapıya yaklaştığı sırada, tedirginlik dolu bir merakgözlerini ablasının yüzüne taşıyana kadar. Jane herzamankinden daha solgun, ama Elizabeth'in beklediğindendaha sakin görünüyordu. Beyler görününce rengi arttı, yine deonları oldukça rahat karşıladı, herhangi bir dargınlık belirtisiya da gereksiz bir sevinç taşımayan, ağırbaşlı bir tavırla.

Elizabeth her ikisiyle de sadece kibarlığın gerektirdiğikadar konuştu ve tekrar işine döndü, işin hiç degerektirmediği bir dikkatle. Darcy'ye tek bir bakış atmayacesaret edebilmişti. Her zamanki gibi ciddi görünüyordu;Hertfordshire'de göründüğü gibi, diye düşündü, onuPemberley'de gördüğünden çok. Ama, belki de annesininyanında dayısıyla yengesinin yanında olduğu gibiolamıyordu. Acı verici, ama imkânsız da olmayan birtahmindi bu.

Bingley'yi de aynı şekilde bir an görmüştü, ve o kısa süreiçinde onun hem memnun, hem de rahatsız olduğunu gördü.Mrs. Bennet tarafından iki kızını utandıran bir kibarlıklakarşılanmışlardı, bilhassa arkadaşına diz kırarak verdiğiselamındaki ve konuşmasındaki soğuk ve resmi kibarlıklakarşılaştırılınca.

Annesinin Darcy'ye en sevdiği kızının telafisi imkânsızbir utançtan korunmasını borçlu olduğunu bilen Elizabeth budenli hatalı bir ayrımdan acı duyacak derecede incindi, utandı.

Page 407: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Darcy ona Mr. ve Mrs. Gardiner'ın nasıl olduklarınısorduktan, ondan belli belirsiz bir cevap aldıktan sonra pekbir şey söylemedi. Yakınında oturmuyordu; belki sessizliğininnedeni buydu; ama Derbyshire'de böyle olmamıştı. Oradaonunla konuşamadığı zaman arkadaşlarıyla konuşmuştu. Amaşimdi sesi duyulmaksızın birkaç dakika geçmişti; arada bir,merakını yenemeyip, gözlerini yüzüne kaldırdığı zaman onukendisine baktığı kadar Jane'e de bakarken, sık sık da gözleriyere dikili buldu. Son karşılaştıkları zamandan daha düşüncelive daha az memnun etme amacında olduğu açıkça ifadeediliyordu. Elizabeth hayal kırıklığına uğradı, uğradığı için dekendine kızdı.

"Başka türlü olmasını bekleyebilir miydim!" dedi. "Ama ozaman niye geldi?"

Ondan başka hiç kimseyle konuşmak gelmiyordu içinden,ama onunla konuşacak cesareti de yoktu.

Kızkardeşinin hatırını sordu, ama başka bir şey yapamadı.

"Gideli çok zaman oldu, Mr. Bingley," dedi Mrs. Bennet.

Mr. Bingley bunu hemen kabul etti.

"Bir daha gelmeyeceksiniz diye korkuyordum. Herkesöyle dedi, yani Michaelmas'da evi tümden bırakacakmışsınız;ama, mamafih, ben bunun doğru olmadığını umuyorum. Sizgideli muhitimizde birçok değişiklik oldu. Miss. Lucasevlenip gitti. Benim kızlarımdan biri de öyle. Sanırımduymuşsunuzdur; tabii, gazetelerde okumuşsunuzdur.Times'da ve Courier'de yazdı, ama tabii hak ettiği kadar yer

Page 408: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

vermemişlerdi. Sadece diyordu ki, 'Geçenlerde, GeorgeWickham ve Miss. Lydia Bennet,' ne babasıyla ne nereliolduğuyla ne başka şeylerle ilgili tek kelime yoktu. KardeşimGardiner'ın ilanıydı üstelik; nasıl oldu da böyle beceriksiz biriş yaptı anlamıyorum. Gördünüz mü?"

Bingley gördüğünü söyledi, tebriklerini sundu. Elizabethgözlerini kaldırmaya cesaret edemiyordu. O yüzden, Mr.Darcy'nin nasıl göründüğünü anlayamadı.

"İnsanın kızının iyi evlilik yapması çok hoş bir şey," diyedevam etti annesi, "ama aynı zamanda, Mr. Bingley, benden okadar uzağa gitmesi de çok zor. Newcastle'a gittiler, gayetkuzeyde bir yer sanırım, kimbilir ne kadar zaman oradakalacaklar. Bölüğü orada; çünkü sanırım --------shire alayınıbıraktığını, düzenli orduya geçtiğini duymuşsunuzdur.Tanrıya şükür! onun da bazı dostları var, belki hak ettiği kadarçok değilse de."

Bunun Mr. Darcy'ye yöneltildiğini bilen Elizabeth öylesefil bir utanç içindeydi ki yerinde zor durdu. Öte yandan, buonu konuşmaya zorladı, ki başka hiçbir şey böyle bir etkiyapmamıştı; Bingley'ye taşrada uzun süre kalmayı düşünüpdüşünmediğini sordu. Birkaç hafta, dedi Bingley.

"Kendi kuşlarınızın hepsini öldürünce, Mr. Bingley," dediannesi, "lütfen buraya gelin ve Mr. Bennet'ın arazisindedilediğiniz kadar kuş vurun. Eminim kendisi sizi ağırlamaktanfevkalade mutlu olacak ve en iyi kekliklerin hepsini sizin içinayıracaktır."

Page 409: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Böyle lüzumsuz, böyle saçma bir ilgi karşısındaElizabeth'in utancı daha da arttı! Bir yıl önce karşılarına çıkanaynı iyi ihtimal şimdi de doğacak olsa, her şeyin hızla aynıızdıraplı sonuca doğru gideceğine inandı. O anda, yıllar boyumutlu olmanın bile Jane ve kendisi için bu acı utanç anlarınısilemeyeceğini hissetti.

"Tek dileğim," dedi kendine, "artık bunlardan birininyakınında olmamak. Varlıkları böyle bir utancı telafi edecekmutluluğu veremez! Bir daha ne onu görmek istiyorum nediğerini!"

Yine de yıllar boyu mutlu olmanın telafi edemeyeceğiduygusu az sonra ablasının güzelliğinin eski âşığınınhayranlığını yeniden alevlendirdiğini görünce epeycehafifledi. Bingley ilk içeri girdiğinde onunla pek azkonuşmuştu; ama her beş dakikada bir ona daha fazla dikkatediyor gibiydi. Onu geçen seneki kadar güzel buldu, o kadaruyumlu ve rahat; tabii o kadar konuşkan değilse de. JaneBingley onda hiçbir değişiklik bulmayacak diye korkuyorduve her zamanki kadar çok konuştuğuna gerçekten inanıyordu.Ama aklı öyle doluydu ki sustuğunun her zaman farkındaolmuyordu.

Beyler kalktıkları zaman Mrs. Bennet tasarladığı kibarlığıhatırladı; Longbourn'a yemeğe davet edildiler ve birkaç günsonrası için sözleştiler.

"Bana bir ziyaret borçlusunuz, Mr. Bingley," diye ekledi,"çünkü geçen kış şehre gittiğiniz zaman döner dönmezbizimle aile yemeği yemek için söz vermiştiniz.

Page 410: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Görüyorsunuz, unutmadım; ve inanın çok kırıldım geri dönüpsözünüzde durmadınız diye."

Bingley bu sözler karşısında bir parça aptallaştı ve işlerinengel olduğundan filan yakındı. Sonra gittiler.

Mrs. Bennet o gün kalıp onlarla yemek yemelerini teklifetmeyi çok istiyordu ama, sofrası her zaman gayet iyi de olsa,hakkında öyle hevesli planlar kurduğu bir adamı memnunetmeye ya da yılda on bin kazanan bir diğerinin iştahını vegururunu tatmin etmeye iki menüden aşağısı yetmez diyedüşündü.

Page 411: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XII

Konuklar gider gitmez Elizabeth moralini düzeltmek içindışarı çıktı, ya da başka bir deyişle moralini daha da bozacakkonular üzerinde kesintisiz düşünebilmek için. Mr. Darcy'nindavranışı onu üzmüş, sıkmıştı.

"Sadece sessiz, ciddi, kayıtsız olmak için geldiyse," dedi,"niye geldi?"

Buna hoşuna gidecek bir cevap veremedi.

"Şehirdeyken dayıma, yengeme karşı hâlâ kibar, sıcakdavranmış, peki bana karşı niye öyle değil? Bendenkorkuyorsa neden buraya geldi? Beni umursamıyorsa nedensusup oturdu? Ne bunaltıcı bir adam! Artık onudüşünmeyeceğim."

Ablasının gelişiyle kararına kısa bir süre elinden olmadanuydu; Jane misafirler konusunda Elizabeth'ten daha memnunolduğunu gösteren neşeli bir tavırla ona katıldı.

"Bu ilk karşılaşmayı atlattım ya," dedi, "artık kendimigayet rahat hissediyorum. Kendi gücümü biliyorum; onungelişi bir daha beni rahatsız etmez. Salı günü yemeğegeleceğine seviniyorum. Herkes görecek, her ikimiz desıradan, kayıtsız arkadaşlar olarak öylesine bir arayageliyoruz."

Page 412: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Evet, gayet kayıtsız," dedi Elizabeth, gülerek. "Ah Jane,dikkat et."

"Lizzyciğim, o kadar zayıf olduğumu düşünemezsin,benim için tehlike geçti."

"Bence asıl şimdi tehlikedesin, onu yine kendine âşıkediyorsun."

* * *

Beyleri Salı gününe kadar bir daha görmediler; bu aradaMrs. Bennet yeniden, Bingley'nin yarım saatlik ziyaretsırasındaki neşesi ve ayrımsız kibarlığıyla canlandırdığı bütüno mutlu hayallere kaptırdı kendini.

Salı günü Longbourn'da geniş bir topluluk bir araya geldi;en merakla beklenen iki kişi sporcu titizliklerine duyulangüveni boşa çıkarmadan tam vaktinde geldiler. Yemeksalonuna geçtikleri zaman Elizabeth heyecanla Bingley'nineski partilerinde ona ait olan yere, ablasının yanına oturupoturmayacağını izledi. Aynı düşünceye kapılan akıllı annesikendini tuttu da onu yanına davet etmeye kalkışmadı. Bingleyodaya girince duraksar gibi oldu; ama Jane etrafa bakınıpgülümseyiverdi: karar verildi. Bingley Jane'in yanına yerleşti.

Elizabeth zafer duygusu içinde Bingley'nin arkadaşınabaktı. Darcy bu durumu soylu bir kayıtsızlıkla karşıladı;Elizabeth Bingley'nin mutlu olma izni aldığını düşünecektiama onun gözlerinin de aynı şekilde Darcy'ye doğrudöndüğünü gördü, yarı-şaka bir korku ifadesiyle.

Page 413: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Yemek boyunca Bingley'nin ablasına olan davranışı öylehayranlık doluydu ki Elizabeth, eskisinden daha tedbirliolduğu halde, Bingley tümüyle kendi haline bırakılırsa Jane'inmutluluğunun, ve onun mutluluğunun da, hızla sağlamabağlanacağını hissetti. Sonuçtan emin olmaya cesaretedemediyse de Bingley'nin davranışlarını gözlemlemektenzevk aldı. Bu da keyfini biraz olsun yerine getirdi; çünkü hiçneşesi yoktu. Mr. Darcy masanın onları ayırabileceği kadaruzağındaydı. Annesinin yanındaydı. Elizabeth böyle birkonumun ikisinin de hiç hoşuna gitmeyeceğini, hatta ikisinede rahat davranma fırsatı vermeyeceğini biliyordu.Konuşmalarını duyacak kadar yakın değildi, ama nadirenkonuştuklarını, konuştukları zaman da tavırlarının nasıl resmive soğuk olduğunu görebiliyordu. Annesinin nankörlüğü onakarşı borçlu oldukları duygusunu Elizabeth için daha da acıverici yapıyordu ve bazen, ona iyiliğini ailedeki herkesbilmiyor ve takdir etmiyor değil deme fırsatına sahip olmakiçin her şeyi yapardı gibi geliyordu.

Akşamın onlara bir araya gelme fırsatı vereceği, bütünziyaretin, girişteki ağırbaşlı selamlaşmadan öte sohbet imkânıvermeden bitmeyeceği umudunu taşıyordu. Tedirgin verahatsızdı; beyler gelmeden önce oturma odasında geçen süreneredeyse kabalaşmasına yol açan bir sıkıcılık vedonukluktaydı. Girişlerini akşamla ilgili tüm mutlulukşansının dönüm noktası olarak dört gözle bekledi.

"O zaman da yanıma gelmezse," dedi, "ondan ilelebetvazgeçeceğim."

Beyler geldiler; Elizabeth Darcy'nin umutlarına cevapverecekmiş gibi baktığını sandı; ama nerede! hanımlar Miss.

Page 414: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bennet'ın çay yapmakta, Elizabeth'in de kahve servisiyapmakta olduğu masanın etrafında öyle yakın saf tutaraktoplanmışlardı ki Elizabeth'in etrafında bir sandalyeningirebileceği bir boşluk bile yoktu. Üstelik, beyler yaklaşırken,kızlardan biri daha da yanına sokulup kulağına fısıldadı,

"Erkekler aramıza girip bizi ayıramaz; kararlıyım.Hiçbirini istemiyoruz, değil mi?"

Darcy odanın başka bir köşesine yürümüştü. Elizabethgözleriyle onu takip etti, konuştuğu herkesi kıskandı, herkesekahve ikram edecek sabrı zor buldu ve sonra kendine çokkızdı o kadar aptal olduğu için!

"Bir kez reddedilmiş bir erkek! Nasıl aşkını tekrarlamasınıbekleyecek kadar aptal olabilirim? Aynı kadına ikinci kezteklifte bulunmak gibi bir zayıflığa karşı koymayacak tek birerkek var mıdır? Onların duygularını bu kadar incitecek başkabir gurursuzluk olmaz!"

Yine de, boş kahve fincanını kendisinin getirmesiyle birazyüzü güldü ve konuşma fırsatını hemen değerlendirdi:

"Kızkardeşiniz hâlâ Pemberley'de mi?"

"Evet; Christmas'a kadar orada kalacak"

"Yapayalnız mı? Bütün arkadaşları gittiler mi?"

"Mrs. Annesley yanında. Ötekiler Scarborough'ya gittiler,üç haftalığına."

Page 415: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Söyleyecek başka bir şey aklına gelmedi; ama Darcyonunla sohbet etmek isteseydi daha başarılı olabilirdi.Bununla beraber, birkaç dakika sessizce yanında durdu vesonunda, genç hanımın Elizabeth'in kulağına bir şeylerfısıldaması üzerine yürüyüp gitti.

Çay boşları kaldırıldığı ve oyun masaları yerleştirildiğizaman bütün hanımlar kalktılar; Elizabeth o zaman hemenyanına geleceğini bekliyordu ki annesinin whist oyuncularıiçin çıktığı ava kurban gittiğini ve birkaç dakika sonra grubungeri kalanıyla birlikte masaya oturduğunu görünce bütünumutları yıkıldı. Şimdi bütün mutluluk umudunu kaybetmişti.Akşam boyu farklı masalara hapsedilmişlerdi ve o da oyundaonun kadar başarısız olsun ister gibi, gözlerinin sık sık ondanyana dönmesi dışında umut edebileceği hiçbir şey kalmadı.

Mrs. Bennet Netherfield'li iki beyi gece yemeğinealıkoymayı planlamıştı; ama şanssızlık bu ya, arabalarıdiğerlerinden daha önce emredilmişti; bu yüzden onları tutmafırsatı bulamadı.

"Valla, kızlar," dedi kendi başlarına kalır kalmaz. "Bugünene diyorsunuz? Bence her şey fevkalade iyi gitti. Sofra pekgüzel donanmıştı. Geyik eti tam kıvamında pişmişti –herkesböyle besili but görmedik dedi. Çorba geçen hafta Lucaslar'dayediğimizden elli kat iyiydi; Mr. Darcy bile keklikler harikaolmuş dedi, o ki herhalde iki üç Fransız aşçısı vardır yani. AhJaneciğim, seni hiç bu kadar güzel görmemiştim. Mrs. Longda öyle dedi, çünkü sordum nasıl görünüyor diye. Ayrıca birde ne dedi dersin? 'Ah Mrs. Bennet, nihayet onuNetherfield'de göreceğiz.' Gerçekten dedi. Bence Mrs. Long

Page 416: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dünyanın en iyi bir insanı –yeğenleri de çok terbiyeli kızlar,gerçi hiç güzel değiller ama, onları pek seviyorum."

Kısaca, Mrs. Bennet alabildiğine keyifliydi; Bingley'ninJane'e davranışlarını sonunda onu elde edeceğine ikna olacakkadar görmüştü; ailesinin mutluluğuna ilişkin beklentileri,hele de neşesi yerindeyken, öyle akıl ötesi oluyordu ki ertesigün Bingley'nin evlenme teklif etmeye gelmediğini görüncebüyük hayal kırıklığına uğradı.

"Gayet başarılı bir gün oldu," dedi Miss. BennetElizabeth'e. "Konuklar iyi seçilmişti, herkes herkese uygundu.Umarım yine sık sık toplanırız."

Elizabeth gülümsedi.

"Lizzy, böyle yapmamalısın. Benden şüphelenmemelisin.Canımı sıkıyor. Bingley'yle akıllı uslu bir delikanlıyla sohbeteder gibi, bunun ötesinde bir şey hayal etmeden sohbet etmeyiöğrendim artık, emin ol. Şimdiki davranışlarından o kadarmemnunum ki, hiçbir zaman sevgimi kazanma çabası içindeolmadı. Sadece şu var, başka herkesten daha tatlı bir üsluba,daha güçlü bir etrafı memnun etme arzusuna sahip."

"Çok zalimsin," dedi kızkardeşi, "hem gülümsememe izinvermiyorsun, hem de beni her an gülümsemeyekışkırtıyorsun."

"Bazen inandırıcı olmak ne kadar zor oluyor!"

"Çoğu zaman da ne kadar imkânsız oluyor!"

Page 417: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ama neden beni söylediğimden daha fazlasınıhissettiğime inandırmak istiyorsun?"

"Bu cevabını benim de iyi bilmediğim bir soru. Akılvermeyi hepimiz severiz, ama sadece bilmeye değmeyecekşeyleri öğretmeyi becerebiliriz. Beni affet; ama ilgisiz kalmakkonusunda ısrar edeceksen, bari beni sırdaşın yapma."

Page 418: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIII

Bu ziyaretten birkaç gün sonra Mr. Bingley tekrar uğradı,yalnız başına. Arkadaşı ondan o sabah ayrılıp Londra'yagitmişti, ama on gün içinde eve dönecekti. Onlarla bir saattenfazla oturdu; dikkat çekecek kadar neşeliydi. Mrs. Bennet onuyemeğe davet etti, ama bir çok üzüntü ifadesiyle başka yeresözü olduğunu itiraf etti.

"Bir dahaki gelişinizde," dedi, "umarım daha şanslıoluruz."

Çok mutlu olurdu tabii vs vs; ama ona izin verirdiyse, ilkfırsatta tekrar ziyaretlerine gelirdi.

"Yarın gelebilir misiniz?"

Evet, yarın için hiçbir sözü yoktu; daveti memnuniyetlekabul edildi.

Geldi; hem de öyle iyi bir zamanda geldi ki hanımlarınhiçbiri henüz giyinmemişti. Mrs. Bennet sabahlığı içinde, saçıyarı yapılmış halde, çığlık çığlığa kızının odasına daldı,

"Janeciğim, acele et, çabuk aşağı in. Geldi. –Mr Bingleygeldi. –Geldi sahiden de. Çabuk, çabuk. Hadi Sarah, Miss.Bennet'a bak, elbisesine yardım et. Miss. Lizzy'nin saçınıboşver."

"Hazır olunca ineceğiz," dedi Jane; "ama eminim Kittybizden daha öndedir, yukarı yarım saat önce çıktı."

Page 419: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Aman, bırak Kitty'yi! onunla ne ilgisi var? Çabuk ol,çabuk ol! kuşağın nerede tatlım?"

Ama annesi gittiği zaman Jane yanında kızkardeşlerindenbiri olmadan aşağı inmeye yanaşmadı.

Onları yalnız bırakma çabası akşamleyin de kendini bellietti. Çaydan sonra Mr. Bennet adeti olduğu üzerekütüphaneye çekildi, Mary de üst kata, piyanosuna çıktı. Beşengelden ikisi böylece ortadan kaldırılınca Mrs. Bennet uygunbir fırsatını kollamaları için Elizabeth'le Catherine'e kaş gözişareti yapmaya başladı, ama dikkatlerini çekemedi. Elizabethona bakmıyordu; sonunda Kitty onu görünce gayet masum birşekilde şöyle dedi, "Ne var anne? Niye bana göz kırpıpduruyorsun? Ne yapacağım?"

"Hiç, evladım, hiç. Sana göz kırpmadım." Sonra beşdakika daha hareketsiz oturdu; ama öyle değerli bir fırsatıziyan etmeyi göze alamadığı için ansızın ayağa kalkıpKitty'ye,

"Gel hadi, yavrum, seninle konuşmak istiyorum," dedi veonu odadan çıkardı. Jane hemen Elizabeth'e böyle bir plankarşısında duyduğu sıkıntıyı gösteren ve ondan buna izinvermemesini isteyen bir bakış attı. Birkaç dakika sonra Mrs.Bennet kapıyı yarı açıp seslendi,

"Lizzy, tatlım, seninle konuşmak istiyorum."

Elizabeth gitmek zorunda kaldı.

Page 420: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Onları yalnız bıraksak iyi olur," dedi annesi, hole çıkarçıkmaz. "Kitty'yle ben yukarı çıkıyoruz, soyunma odamdaoturacağız."

Elizabeth annesiyle tartışmaya kalkışmadı, o ve Kittygözden kayboluncaya kadar sessizce holde bekledi, sonraoturma odasına geri döndü.

Mrs. Bennet'ın o günkü planları etkili olmadı. Bingley herbakımdan çok hoştu, kızının müstakbel sevgilisi olmakdışında. Rahatlığı ve neşesiyle akşam toplantıları için harikabir konuk oldu; annenin sıkıcı işgüzarlığına katlandı, bütünaptalca sözlerini sabırla ve vakur bir yüz ifadesiyle dinledi,kızının büyük takdirini kazandı.

Gece yemeğine kalmak için davet edilmesi bilegerekmedi; gitmeden önce daha çok kendisinin ve Mrs.Bennet'ın girişimleriyle ertesi sabah kocasıyla ava çıkmayagelmesi için sözleşildi.

O günden sonra Jane bir daha kayıtsızlığındanbahsetmedi. Kızkardeşler arasında Bingley'nin adı bileanılmadı; ama Elizabeth eğer Mr. Darcy söylenen tarihtedönmezse her şeyin hızla sonuçlanacağına dair mutlu birinanç duyarak yatağa gitti. Ciddi ciddi, bütün bunların obeyefendinin rızasıyla gerçekleştiğine inanmış gibiydi.

Bingley randevusuna tam saatinde geldi; o ve Mr. Bennetkararlaştırıldığı gibi sabahı birlikte geçirdiler. Mr. Bennet avarkadaşının beklediğinden çok daha uyumluydu. Bingley'deonun alay etme duygusunu kışkırtacak ya da midesinibulandırıp suskunlaştıracak en ufak bir küstahlık ya da

Page 421: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ahmaklık yoktu; ötekinin onu daha önce gördüğünden dahakonuşkan ve daha az kendi havasındaydı. Bingley, tabii,onunla yemeğe döndü; akşamleyin Mrs. Bennet'ın zekâsı yineherkesi Bingley'yle kızından uzak tutmak için çalışmayabaşladı. Yazacak bir mektubu olan Elizabeth bu amaçlaçaydan hemen sonra kahvaltı odasına çekildi; ötekiler de kâğıtoyununa oturacakları için annesinin planlarına karşı çıkmasıistenemedi.

Ama mektup bitip de oturma odasına dönünce büyük birşaşkınlıkla annesinin onun için fazla hünerli olduğundankorkmak için sebebi olduğunu gördü. Kapıyı açınca ablasıylaBingley'nin heyecanlı bir konuşmaya dalmışlar gibişöminenin önünde durduklarını gördü; bu şüpheuyandırmasaydı bile aceleyle dönüp birbirlerindenuzaklaşırlarkenki yüzleri her şeyi anlatmaya yeterdi. Hallerigayet tuhaftı; ama Jane'in hali daha da kötü görünüyordu.İkisi de tek kelime etmediler; Elizabeth geri dönüp gitmenoktasındaydı ki diğeri gibi oturmuş olan Bingley ansızınkalktı, ablasına birkaç kelime fısıldayıp odadan dışarı koştu.

Jane Elizabeth'ten bir şey saklayamazdı, hele de sırrınısöylemek sevinç vereceği zaman; hemen onu kucaklayıp,capcanlı bir heyecanla, dünyadaki en mutlu insan olduğunusöyledi.

"Bu kadarı çok fazla!" diye ekledi, "cidden çok fazla.Bunu hak etmiyorum. Ah! niye herkes bu kadar mutlu değil?"

Elizabeth içtenlikle, sıcaklıkla, sevinçle tebriklerini ifadeetti, kelimeler zayıf kaldıysa da. Her nezaket cümlesi Janeiçin yeni bir mutluluk kaynağı oldu. Ama o an için

Page 422: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kızkardeşiyle kalmaya, anlatılacak şeyleri üstünkörüanlatmaya gönlü razı olmadı.

"Hemen anneme gitmeliyim;" diye haykırdı. "Onun osevecen merakını asla gözardı edemem, haberi bendenbaşkasından duymasına da izin veremem. Bingley çoktanbabama gitti bile. Ah, Lizzy, söyleyeceklerimin bütün sevgiliaileme ne büyük zevk vereceğini bilmek! bu kadar mutluluğanasıl dayanacağım?"

Sonra annesine seğirtti; annesi kâğıt oyununu maksatlıolarak dağıtmış, üst katta Kitty ile oturuyordu.

Kendi başına kalan Elizabeth onları o zamana kadaraylarca merak ve gerginlik içinde bırakan meselenin sonundanasıl hızlı ve kolay halledildiğini düşününce gülümsedi.

"Bu da," dedi, "arkadaşının bütün o korku doluitirazlarının, kızkardeşinin bütün yalan dolanlarının sonu! enmutlu, en akıllı, en makul son!"

Birkaç dakika sonra Bingley yanına geldi; babasıylagörüşmesi kısa ve net olmuştu.

"Ablanız nerede?" dedi aceleyle, kapıyı açarken.

"Yukarıda annemin yanında. Hemen iner sanıyorum."

Sonra kapıyı kapattı, yanına geldi, kızkardeş olarak iyidileklerini ve desteğini rica etti. Elizabeth ilişkileri karşısındaduyduğu mutluluğu samimiyetle, coşkuyla ifade etti.Hararetle el sıkıştılar; sonra, ablası aşağı inene kadar

Page 423: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bingley'nin kendi mutluluğu ve Jane'in üstün meziyetlerihakkında söylediklerini dinlemek zorunda kaldı; âşık olduğuhalde tüm mutluluk beklentilerinin akıl temeline oturduğunagerçekten ikna oldu, çünkü Jane'in kusursuz anlayışını veolağanüstü tabiatını, ve onunla arasındaki duygu ve zevkbenzerliğini temel almışlardı.

Hepsi için istisnai mutlulukla dolu bir akşam oldu; Miss.Bennet'ın ruhundaki tatmin yüzüne öyle tatlı bir canlılıkışıltısı veriyordu ki onu her zamankinden daha güzelgösteriyordu. Kitty sırıttı, gülümsedi, kendi sırasının çabukgelmesini diledi. Mrs. Bennet Bingley'ye yarım saat boyuncabaşka konudan bahsetmediği halde rızasını vermeyi deolumlu görüşlerini dile getirmeyi de bir türlü kendini tatminedecek kadar sıcak bir şekilde yapmayı beceremedi; Mr.Bennet yemekte onlara katıldığı zaman sesi de davranışları dagerçekten ne kadar mutlu olduğunu gösteriyordu.

Bununla beraber, ağzından konuyla ilgili tek ima çıkmadı,ta ki misafirleri gece için izin isteyip gidinceye kadar; ama ogidince kızına dönüp şöyle dedi,

"Jane, seni tebrik ederim. Çok mutlu bir kadın olacaksın."

Jane hemen yanına gidip onu öptü, iyiliği için onateşekkür etti.

"Sen iyi bir kızsın," diye cevapladı babası, "böyle mutlubir evlilik yapacağını düşünmek beni çok mutlu ediyor. İyianlaşacağınızdan şüphem yok. Huylarınız farklı değil. İkinizde öyle uysalsınız ki hiçbir şeyde ısrar edemeyeceksiniz, öyle

Page 424: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

rahatsınız ki her hizmetçi sizi kandıracak, öyle cömertsiniz kiher zaman gelirinizden fazlasını harcayacaksınız."

"Umarım harcamayız. Para meselelerinde hesapsızlık yada düşüncesizlik benim açımdan affedilmez olur."

"Gelirinden fazlasını harcamakmış! Mr. Bennet, şekerim,"diye haykırdı karısı, "neden bahsediyorsun? Ne demek yani,çocuğun yılda dört beş bini, muhtemelen daha fazlası var."Sonra kızına dönüp, "Ah biricik Janeciğim, öyle mutluyumki! Bütün gece gözüme uyku girmeyecek. Böyle olacağınıbiliyordum. Hep dedim sonunda böyle olacak diye. Boşunabu kadar güzel olamazdın yani! Hatırlıyorum, geçen seneHertfordshire'e ilk geldiğinde onu görür görmez anladıydımbir araya geleceğinizi. Ah, gelmiş geçmiş en yakışıklı adam!"

Wickham, Lydia, hepsi unutuldular. Jane rakipsiz ensevdiği kızıydı. O anda başka kimse umurunda değildi. Azsonra en küçük kızkardeşleri gelecekte dağıtabileceğimutluluk nesneleri için ona dil dökmeye başladılar.

Mary Netherfield'deki kütüphaneyi kullanmak için izinistedi; Kitty de her kış birkaç balo vermesi için çok yalvardı.

Bingley o andan itibaren haliyle Longbourn'da günlükmisafir oldu; sık sık kahvaltıdan önce geldi, her zaman gecegeç vakte kadar kaldı, tabii ne kadar münasebetsiz denseyetmeyecek zalim bir komşunun onu yemeğe davet ettiği,onun da kabul etmek zorunda kaldığı bazı günler hariç.

Elizabeth artık ablasıyla pek sohbet edecek zamanbulamıyordu; Bingley varken Jane'in başka kimseye ilgi

Page 425: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gösterecek hali olmuyordu; ama Elizabeth bazen mecburenaraya giren ayrılık saatlerinde her ikisine de hayli faydalıolduğunu gördü. Jane olmayınca Bingley kendini Elizabeth'everdi, çünkü onunla sohbet etmeyi seviyordu; Bingley gidincede Jane aynı rahatlama ihtiyacını duyuyordu.

"Beni öyle mutlu etti ki," dedi Jane, bir akşam, "geçenbaharda şehirde olduğumu bilmiyormuş meğer! Bununmümkün olabileceği aklıma bile gelmemişti."

"Şüphelenmiştim," diye cevapladı Elizabeth. "Ama nasılizah etti bunu?"

"Kızkardeşlerinin işi olmalı. Tabii benimle arkadaşlıketmesinden hoşlanmıyorlardı, buna şaşırmam, çünkü birçokbakımdan daha avantajlı bir seçim yapabilirdi. Amakardeşlerinin benimle mutlu olduğunu gördükleri zaman, kieminim görecekler, kabul etmeyi öğrenecekler ve tekrararamız düzelecek; ama bir daha eskisi kadar yakın olamayız."

"Bu senden duyduğum en hoşgörüsüz konuşma," dediElizabeth. "Aferin! Seni tekrar Miss. Bingley'nin sahteilgisine kanmış görmek istemiyorum."

"İnanır mısın, Lizzy, geçen Kasım'da şehre gittiğinde benigerçekten seviyormuş; sadece benim kayıtsız olduğumainandığı için geri dönmemiş!"

"Ufak bir hata yapmış belli ki; ama bu bile onunalçakgönüllülüğünü gösteriyor."

Page 426: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bu söz doğal olarak Jane'i Bingley'nin mütevaziliği vekendi meziyetlerini önemsemeyişi hakkında övgü dolu birkonuşma yapmaya itti.

Elizabeth Bingley'nin arkadaşının müdahalesini elevermediğine sevindi, çünkü Jane dünyadaki en cömert ve enbağışlayıcı kalbe sahipse de bu durumun onu Darcykonusunda önyargılı yapacağını biliyordu.

"Dünyanın en talihli insanıyım!" diye haykırdı Jane. "Ah,Lizzy, niye ailemin içinden ben seçildim, talih bana güldü!Seni de bu kadar mutlu görebilsem! Senin için de böyle biradam olsa!"

"Bana öyle kırk adam da versen, senin kadar mutluolamam. Senin tabiatın, senin iyiliğin bende olana kadar seninmutluluğuna sahip olamam. Hayır, hayır, ben kendi başımınçaresine bakarım; belki, şansım yaver giderse, zaman içindebaşka bir Mr. Collins'le karşılaşabilirim."

Longbourn ailesindeki gelişme uzun süre sır olarakkalamazdı. Mrs. Bennet haberi Mrs. Philips'e çıtlatıverdi, oda, izin filan almadan, Meryton'da ne kadar komşusu varsahepsine yaydı.

Bennetlar hızla dünyadaki en şanslı aile ilan edildiler,oysa daha birkaç hafta önce, Lydia ilk kaçtığında, herkesingözünde talihsizlik timsali olmuşlardı.

Page 427: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIV

Bir sabah, Bingley'yle Jane'in sözü kesildikten bir haftakadar sonra, Bingley ve ailenin hanımları yemek odasındaotururlarken, bir araba sesiyle dikkatleri ansızın pencereyeçekildi; dört atlı bir arabanın çimenlikten yukarı çıktığınıgördüler. Sabahın misafir için erken bir saatiydi, ayrıca arabada herhangi bir komşularının arabasına benzemiyordu. Atlarkiralıktı; ne araba ne de önündeki uşağın üniforması tanıdıkgeliyordu. Ama birinin geldiği kesin olduğu için Bingleyhemen Miss. Bennet'ı böyle bir davetsiz misafir tarafındanesir alınmamak için onunla fundalıkta yürümeye ikna etti.İkisi gittiler; diğer üçü tahmine devam ettiler, ama pek başarısağlayamadılar, ta ki kapı açılıp misafir içeri girene kadar.Gelen, Lady Catherine de Bourgh'du.

Hepsi şaşırmaya hazırdılar tabii; ama hiç beklemediklerikadar hayret ettiler; hanımı hiç tanımadıkları halde Mrs.Bennet'la Kitty'nin duyduğu hayret Elizabeth'inki yanındahafif kaldı.

Odaya her zamankinden daha küstah bir havayla girdi,Elizabeth'in selamına başını hafifçe eğmek dışında bir karşılıkvermedi ve tek kelime etmeden oturdu. Elizabeth herhangi birtanıştırma ricasında bulunulmadığı halde, lady hazretleriningirişi üzerine adını annesine söylemişti.

Hayret içinde kalan Mrs. Bennet öyle önemli bir misafirağırlıyor olmak gururunu okşasa da onu büyük nezaketle

Page 428: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

karşıladı. Bir an sessizce oturduktan sonra gayet gergin birbiçimde Elizabeth'e şöyle dedi,

"Umarım iyisinizdir, Miss. Bennet. Bu hanım herhaldeanneniz."

Elizabeth kısaca öyle olduğunu söyledi.

"Bu da sanırım kızkardeşlerinizden biri."

"Evet, madam," dedi Mrs. Bennet, koskoca LadyCatherine'le konuşmanın zevki içinde. "En küçüğün birbüyüğü. En küçüğüm yeni evlendi, en büyüğüm de etrafta biryerde, genç bir beyle yürüyüşte, kendisi sanırım yakındaaileden biri olacak."

"Burada ufak bir bahçeniz var," diye karşılık verdi LadyCatherine kısa bir sessizlikten sonra.

"Rosings'le karşılaştırılınca öyledir, hanımefendi,mutlaka; ama emin olun Sir William Lucas'ınkinden çok dahabüyük."

"Bu oda yaz akşamları oturmak için hiç uygun değil;pencereler tam batıya bakıyor."

Mrs. Bennet onu akşam yemeğinden sonra oradaoturmadıklarına temin etti, sonra ekledi,

"Lady hazretlerine sorabilir miyim, ayrıldıkları zaman Mr.ve Mrs. Collins iyi miydiler?"

Page 429: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Evet, gayet iyi. Onları önceki gece gördüm."

Elizabeth o an Charlotte'tan ona mektup getirmiş, çıkarıpverecek zannetti, çünkü uğramasının tek muhtemel sebebi buolabilirdi. Ama mektup filan çıkmayınca iyice aklı karıştı.

Mrs. Bennet büyük bir kibarlıkla lady hazretlerineikramda bulunmak istedi, ama Lady Catherine çok kararlı veçok nekazetsiz bir biçimde bir şey yemeyi reddetti; sonraayağa kalkıp Elizabeth'e şöyle dedi,

"Miss. Bennet, çimenliğinizin bir yanında iyicene birküçük ormanlık var galiba. Gezmek isterim, bana eşlikederseniz."

"Git, tatlım," diye haykırdı annesi, "lady hazretlerineyürüyüş yollarımızı göster. Kanımca kendisi keşiş kulübesinibeğenecektir."

Elizabeth kabul etti; odasına koşup şemsiyesini aldı ve altkattaki soylu konuğuna eşlik etti. Koridordan geçerlerkenLady Catherine yemek salonunun ve oturma odasınınkapılarını açtı ve içeri kısa bir göz attıktan sonra düzgüngörünüşlü odalar olduklarını beyan edip yürüdü.

Arabası kapıda bekliyordu; Elizabeth hizmetçisininarabada olduğunu gördü. Ağaçlığa uzanan çakıl taşlı yoldasessizce ilerlediler; Elizabeth şimdi normalden de küstah veitici olan kadınla konuşmak için girişimde bulunmamayakararlıydı.

Page 430: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Nasıl oldu da onu yeğenine benzetebildim?" diyedüşündü, yüzüne bakarken.

Ağaçlığa girer girmez Lady Catherine konuşmayabaşladı:-

"Buraya gelmemin nedenini öğrenince şaşırmazsınızherhalde, Miss. Bennet. Kendi kalbiniz, kendi vicdanınız sizesöylemeli niye geldiğimi."

Elizabeth duygusuz bir şaşkınlıkla baktı.

"İnanın yanılıyorsunuz, madam. Sizi burada görmeşerefini neye borçlu olduğumu anlayamadım."

"Miss. Bennet," diye cevapladı lady hazretleri, kızgın birsesle, "bilmeniz lazım ki beni hafife almaya gelmez.Gayrısamimi olmayı tercih etseniz bile, benim öyleolmadığımı göreceksiniz. Ben samimiyeti ve açıksözlülüğüyle ünlü biriyim ve şimdiki gibi bir durumda elbettebundan vazgeçecek değilim. İki gün önce gayet korkutucu birsöylenti ulaştı bana. Bana dendi ki sadece ablanız gayetbaşarılı bir evlilik yapmanın eşiğinde değilmiş, siz de, Miss.Elizabeth Bennet, hemen arkasından, muhtemelen,yeğenimle, tek yeğenim Mr. Darcy'yle birleşecekmişsiniz.Bunun feci bir yalan olduğunu biliyorum gerçi, bununmümkün olduğunu düşünerek ona asla haksızlık etmem, amagörüşlerimi bilesiniz diye hemen bu yere gelmeye kararverdim."

"Doğru olabileceğine inanmadıysanız," dedi Elizabethhayret ve tiksinti içinde rengi atarak, "niye buraya kadar

Page 431: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

gelme zahmetine katlandınız, merak ediyorum. Ladyhazretleri bununla ne anlatmaya çalışıyor?"

"Elbette böyle bir söylentinin yalanlanmasında ısraretmek için."

"Longbourn'a, beni ve ailemi görmeye gelmeniz," dediElizabeth soğukça, "daha çok bunun teyidi olacaktır; tabiieğer böyle bir söylenti varsa."

"Eğermiş! demek haberiniz yokmuş gibi yapıyorsunuz.Sizin tarafınızdan maharetle çıkarılmadı mı bu? Etrafa böylebir söylenti yayıldığını bilmiyor musunuz?"

"Hiç duymadım."

"Aynı şekilde bunun asılsız olduğunu da söyleyebilirmisiniz?"

"Lady hazretleriyle aynı seviyede açık sözlülüğe sahipmişgibi yapacak değilim. Siz soru sorabilirsiniz, ama ben cevapvermemeyi tercih edeceğim."

"Dayanılır şey değil. Miss. Bennet, cevap almakta ısrarediyorum. Yeğenim size evlenme teklif etti mi?"

"Lady hazretleri bunun imkânsız olduğunu ifade ettiler."

"Öyle olmak zorunda; öyle olmalı, eğer aklınıkaçırmamışsa. Ama sizin işveleriniz, cilveleriniz bir an başınıdöndürüp kendisine ve tüm ailesine borçlu olduğu şeyleriunutturmuş olabilir. Onu baştan çıkarmış olabilirsiniz."

Page 432: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Çıkardıysam, bunu itiraf edecek son kişi olurum."

"Miss. Bennet, siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?Ben bu tip lisana alışkın değilim. Onun dünyadaki hemenhemen en yakın akrabasıyım ve tüm önemli meselelerinibilmeye yetkiliyim."

"Ama benimkini bilmeye yetkili değilsiniz; ayrıca böylebir tavırla beni açık olmaya ikna edemezsiniz."

"Doğru anlaşıldığımdan emin olmalıyım. Hayal etmecüreti gösterdiğiniz bu beraberlik asla gerçekleşemez. Hayır,asla. Mr. Darcy benim kızımla nişanlı. Hadi bakalım şimdi nediyeceksiniz?"

"Sadece şunu diyeceğim; öyleyse, bana evlenme teklifedeceğini düşünmek için hiçbir nedeniniz olamaz."

Lady Catherine bir an tereddüt etti, sonra cevap verdi,

"Onların nişanı özel bir türden. Daha bebekken sözlerikesildi. Onun annesinin dileği de buydu, benimki de. Dahabeşiktelerken planladık bu beraberliği: ama şimdi, her ikikardeşin de dileği tam gerçekleşmek, ikisi evlenmeküzereyken, aşağı seviyeden, dünyada hiçbir önemi olmayan,aileyle hiçbir bağı olmayan bir genç kadın bunu engelliyor!Onun akrabalarının dileklerine hiç mi saygınız yok? Ya Miss.de Bourgh'la olan sessiz nişanına? Tüm utanma, arlanmaduygularınızı kayıp mı ettiniz? Daha doğar doğmaz kuzeniylesözlendi dediğimi duymadınız mı?"

Page 433: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Evet, dediğinizi duydum. Ama bundan bana ne?Yeğeninizle evlenmeme başka bir engel yoksa tabii kivazgeçecek değilim annesiyle teyzesi Miss. de Bourgh'laevlensin istediler diye. Evliliği planlayarak siz elinizdengeleni yapmışsınız. Gerçekleşmesi başkalarına bağlı. Mr.Darcy şeref sözüyle ya da kalben kuzenine bağlı değilse niyebaşka bir seçim yapmasın? O seçim de bensem, onu niyekabul etmeyeyim?"

"Çünkü şeref, adap, sağduyu, hatta, çıkarlar bunuyasaklıyor. Evet, Miss. Bennet, çıkarlar; çünkü bile biletercihlerinin aksine hareket ederseniz ailesi ve arkadaşlarıtarafından kabul edilmeyi beklemeyin. Onunla yakınlığı olanherkes tarafından dışlanacak, küçümsenecek, görmezdengelineceksiniz. Evliliğiniz bir yüz karası olacak; adınızhiçbirimiz tarafından anılmayacak."

"Bunlar ağır talihsizlikler," diye cevapladı Elizabeth."Ama Mr. Darcy'nin karısı onunla beraber olmaktan gelenöyle olağanüstü mutluluk kaynaklarına sahip olur ki bunlaraüzülmesi için hiçbir neden kalmaz."

"İnatçı, dikbaşlı kız! Senden utanıyorum! Geçen bahardasana gösterdiğim ilgi alakaya böyle mi teşekkür edecektin? Ozamandan bana borcun yok mu?

"Oturalım. Anlayacaksın, Miss. Bennet, buraya amacımıgerçekleştirmeye kararlı olarak geldim; vazgeçmem. Benömrümde kimsenin kaprisine boyun eğmedim. Ömrümdehoşgörmedim hayır cevabını."

Page 434: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Bu lady hazretlerinin şimdiki durumunu daha da acınasıyapıyor, ama beni etkileyemez."

"Sözümü kesme. Beni sessizce dinle. Kızımla yeğenimbirbirleri için düşünüldüler. Anne tarafından aynı soylukoldan, baba tarafından da, ünvansız da olsa, saygın, şereflive eski ailelerden geliyorlar. Her iki taraftan servetlerimuazzam. Her iki ailenin her üyesinin gözünde onlarbirbirlerine aitler; peki ne ayıracak onları? Ailesi, akrabası,serveti olmayan bir genç kadının küstah hayalleri. Dayanılırşey mi bu! Asla değil, olmayacak da. Kendi iyiliğinidüşünseydin, içinde büyüdüğün çevreden ayrılmakistemezdin."

"Yeğeninizle evlenmekle o çevreden ayrıldığımıdüşünmeyeceğim. O bir beyefendi; ben de bir beyefendininkızıyım; bu bakımdan eşitiz."

"Doğru. Bir beyefendinin kızısın. Ama annen kimlerden?Dayıların teyzelerin kimler? Beni onlardan habersiz sanma."

"Akrabalarım kim olursa olsun," dedi Elizabeth,"yeğeniniz onlara itiraz etmiyorsa sizi ilgilendirmezler."

"Bana açık söyle, onunla sözlendin mi?"

Aslında Elizabeth Lady Catherine'i memnun etmekamacıyla bu soruya cevap vermezdi, ama bir an düşündüktensonra cevap vermeden duramadı,

"Hayır."

Page 435: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Lady Catherine memnun olmuş gibiydi.

"Peki sözlenmeyeceğine bana söz verir misin?"

"Bu tür bir söz veremem."

"Miss. Bennet, şok oldum, dehşete düştüm. Daha makulbir genç kadın bulacağımı sanmıştım. Ama vazgeçeceğimidüşünerek kendini aldatma. Bana istediğim garantiyi verenekadar buradan gitmeyeceğim."

"Asla vermeyeceğim. Bu kadar akıldışı bir şey için benikorkutamazsınız. Lady hazretleri Mr. Darcy'yi kızınızlaevlendirmek istiyorsunuz; ama istediğiniz sözü size vermemonların evliliğini mümkün kılacak mı? Beni sevdiğinivarsayalım, onun teklifini reddetmem aynı teklifi kuzenineyapmasını sağlayacak mı? Şunu söylememe izin verin, LadyCatherine, bu olağandışı isteği destekleyen sebepleriniz nekadar anlamsızsa isteğin kendisi de o kadar saçma. Böylesözlerden etkileneceğimi sanıyorsanız kişiliğim konusundaçok yanılmışsınız. Yeğeniniz özel işlerine karışmanızı nekadar onaylar, bilemem; ama benimkine karışmaya hiçhakkınız yok. O yüzden, rica ederim, bu meseleyi daha fazlauzatmayın."

"O kadar çabuk değil. İşim bitmedi. Söylediğim bütünitirazlara ekleyecek bir şey daha var. En küçük kardeşininkaçma rezaletinin ayrıntılarından habersiz değilim. Her şeyibiliyorum; delikanlının onunla evlenmesi babanla dayınınkarşıladığı alelacele uydurulmuş bir işti. Öyle bir kız,yeğenimin baldızı mı olacak? Kocası, merhum babasınınvekilharcının oğlu, onun bacanağı mı olacak? Tanrı esirgesin!

Page 436: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

–buna ne buyrulur? Pemberley'nin gölgelikleri böyle mikirletilecek?"

"Artık başka bir şey söyleyemezsiniz," diye cevap verdisıkıntıyla. "Mümkün olan her şekilde bana hakaret ettiniz.İzninizle eve dönüyorum."

Bu sözleri söylerken kalktı. Lady Catherine de kalktı vegeri döndüler. Lady hazretleri hayli öfkeliydi.

"Demek yeğenimin şerefine ve itibarına hiç saygın yok!Duygusuz, bencil kız! Hiç düşünmüyor musun, seninle ilişkisiolması onu herkesin gözünden düşürecek?"

"Lady Catherine, söyleyecek başka bir şeyim yok.Düşüncelerimi biliyorsunuz."

"Yani onunla evleneceksin, öyle mi?"

"Öyle bir şey demedim. Kendi görüşüme göre beni nemutlu edecekse sadece ona göre davranmaya kararlıyım; sizinya da benimle ilgisi bulunmayan başka birilerinin ne dediğiumurumda değil."

"Pekâlâ. Demek reddediyorsun. Vazife, şeref ve minnetduygusunun gereklerini yerine getirmeyi reddediyorsun. Onubütün dostlarının gözünde mahvetmeye, dünyaya rezil etmeyekararlısın."

"Ne vazife, ne şeref, ne de minnet duygusu," diyecevapladı Elizabeth, "böyle bir durumda benim üzerimdeetkili olabilir. Benim Mr. Darcy'yle evlenmemde bu ilkeleri

Page 437: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

çiğneyen hiçbir şey yok. Ailenin gücenmesine ya da dünyanınhakir görmesine gelince, benimle evleniyor diye ailesiheyecana kapılırsa bu beni bir an bile endişelendirmez –dünyaise böyle işlerle uğraşmayacak kadar kendini bilir."

"Gerçek görüşün bu demek! Son kararın bu! Çok güzel.Ben yapacağımı biliyorum. Sanma ki Miss. Bennet hırsınmükafatını alacak. Buraya seni denemeye geldim. Seni makulbulacağımı umuyordum; ama şundan emin ol, ben aklımakoyduğumu yaparım."

Arabanın kapısına gelene kadar Lady Catherine bu şekildekonuştu durdu; sonra aceleyle dönüp şu sözleri ekledi,

"Senden izin istemiyorum, Miss. Bennet. Annene deselamlarımı göndermiyorum. Böyle bir ilgiyi hak etmiyorsun.Ciddi şekilde canımı sıktın."

Elizabeth cevap vermedi; lady hazretlerini eve dönmeyeikna etmeye kalkışmadan kendi başına sessizce yürüyüp evegirdi. Üst kata çıkarken arabanın uzaklaştığını duydu. Annesionu soyunma odasının kapısında sabırsızca karşıladı, LadyCatherine'in niye tekrar içeri gelip dinlenmediğini sordu.

"İstemedi," dedi kızı. "Gidecekmiş."

"Ne hoş bir kadın! bize uğraması da son derece nazik birdavranış! çünkü herhalde bize Collinsler'in iyi olduğunusöylemek için geldi sadece. Besbelli başka bir yere gidiyorduda Meryton'dan geçerken sana uğramayı düşündü. Sanasöyleyeceği özel bir şey yoktu, değil mi, Lizzy?"

Page 438: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth bu noktada biraz yalana başvurmak zorundakaldı; çünkü konuşmalarının konusunu açıklamak imkânsızdı.

Page 439: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XV

Bu olağandışı ziyaretin yol açtığı can sıkıntısını atlatmakElizabeth için kolay olmadı; her an bunu düşünmemeyisaatlerce beceremedi. Lady Catherine besbelli Rosings'denoraya kadar onca zahmete gerçekten sadece Mr. Darcy'ylehayali sözlenmesini bozmak için gelmişti. Cidden akıllı birplandı! ama sözlendikleri söylentisinin nereden çıkmışolabileceği konusunda Elizabeth hiçbir fikir yürütemiyordu;sonunda Darcy'nin Bingley'nin yakın arkadaşı, onun daJane'in kardeşi olmasının bir düğün beklentisinin herkeste birikincisi için istek uyandırdığı bir zamanda bu fikri doğurmayayeterli olduğu aklına geldi. Ablasının evliliğinin onları dahasık bir araya getireceğini hissettiğini unutmamıştı. LucasKöşkü'ndeki komşuları, demek ki, (Collinsler'lehaberleştikleri için, söylentinin Lady Catherine'e o yoldanulaştığı sonucuna vardı) Elizabeth'in ileriki bir zaman içinmümkün gördüğü şeyi olmuş bitmiş bir şey gibiaktarmışlardı.

Bununla beraber, Lady Catherine'in ifadelerinidüşünürken onun bu müdahalede ısrar etmesinin muhtemelsonucu konusunda elinde olmadan biraz rahatsızlık duydu.Evliliklerini önleme kararıyla ilgili söylediklerinden Elizabethyeğeninden istekte bulunmayı planlıyor olabileceğinidüşündü; onunla akraba olmanın getireceği olumsuzluklarıaynı şekilde ona da anlatırsa Darcy bunu nasıl karşılar, bunudüşünmeye cesaret edemedi. Teyzesine düşkünlüğünün tamderecesini ya da görüşlerini ne kadar umursadığınıbilmiyordu, ama lady hazretlerine Elizabeth'in

Page 440: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

verebileceğinden daha fazla değer vermesi doğaldı; ayrıca,yakın akrabaları kendi akrabalarından öyle aşağı olan biriyleevlenmenin dertlerini sayarken teyzesinin onun en zayıfyanına sesleniyor olacağı da kesindi. Darcy Elizabeth'e zayıfve gülünç gelen asalet konusundaki görüşleriyle muhtemelenbu iddiaların akla yakın ve etraflıca düşünülmüş olduğunuhissedecekti.

Darcy o zamana kadar ne yapması gerektiği konusundakararsızdıysa, ki sık sık öyle görünüyordu, o kadar yakın birakrabanın telkin ve istekleri her şüpheyi ortadan kaldırabilirve onu bir anda lekesiz asaletin imkânları içinde mutluolmaya yöneltebilirdi. O durumda geri dönmezdi. LadyCatherine şehre giderken uğrayıp onu görebilirdi; veBingley'e verdiği Netherfield'e dönme sözü unutulur giderdi.

"Demek oluyor ki arkadaşına birkaç gün içinde dönmeküzere verdiği sözü tutmak yerine özür mektubu gönderirse,"diye ekledi, "bunu nasıl yorumlayacağımı biliyorum. Ozaman her umuda, bağlılığıyla ilgili her dileğe bir sonvereceğim. Eğer sevgimi ve evet cevabımı alabilecekken beniözlemek ona yetecekse, ben de onu özlemeyi derhalbırakacağım."

* * *

Ziyarete kimin geldiğini duyan diğer aile üyelerininşaşkınlığı büyük oldu; ama bunu Mrs. Bennet'ın merakınıyatıştıran aynı tür varsayımla memnuniyet duyarak giderdiler;böylece Elizabeth de konuyla ilgili sıkıştırılmaktan kurtulmuşoldu.

Page 441: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Ertesi sabah merdivenden aşağı inerken, elinde birmektupla kütüphanesinden çıkan babasıyla karşılaştı.

"Lizzy," dedi babası, "ben de seni arayacaktım; odamagel."

Elizabeth babasının arkasından içeri girdi; onasöyleyecekleri konusundaki merakı, bunların bir şekildeelindeki mektupla bağlantılı olduğunu düşününce daha daarttı. Ansızın mektubun Lady Catherine'den gelmişolabileceğini düşündü ve bunun gerektireceği oncaaçıklamayı sıkıntıyla aklından geçirdi.

Babasını şömineye kadar takip etti; birlikte oturdular.Babası söze başladı,

"Bu sabah beni son derece şaşırtan bir mektup aldım.Esasen seni ilgilendiriyor, o yüzden içeriğini bilmeye hakkınvar. İki kızımın evliliğin eşiğinde olduğunu daha öncebilmiyordum. Bu çok önemli başarı için seni tebrik etmemeizin ver."

O an mektubun teyzeden değil, yeğenden geldiği inancıiçinde Elizabeth'in yanaklarına kan hücum etti; Darcy nihayetkendini ifade ettiği için sevinsin mi, yoksa mektubu onayazmadığı için gücensin mi, karar veremedi; babası devametti,

"Bildiğin anlaşılıyor. Genç hanımların böyle konulardasezgileri kuvvetli oluyor; ama galiba hayranının adınıkeşfetme konusunda ben senin zekânı bile geçebilirim. Bumektup Mr. Collins'den."

Page 442: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Mr. Collins'den mi! onun söyleyecek neyi olabilir ki?"

"Amaca yönelik bir şeyler tabii. Besbelli iyi kalpli,dedikoducu Lucaslar'dan duymuş, en büyük kızımın yaklaşannikâhı için tebrik ederek başlıyor. O konuda ne dediğiniokuyarak sabrını zorlamayacağım. Sana dair söylediklerişunlar. "Bu mutlu hadiseyle ilgili Mrs. Collins'in ve şahsımıniçten tebriklerini böylece sunduktan sonra, aynı kaynaktanöğrendiğimiz diğer konuyla ilgili kısa bir söz ekleyeyim.Kızınız Elizabeth, deniyor, ablası bıraktıktan sonra Bennetadını uzun süre taşımayacak; seçilmiş kader arkadaşı da, budiyardaki en muhteşem şahsiyetlerden biri olarak hayranlıklabakılmayı hak ediyor."

"Kimi kastettiğini herhalde tahmin edersin, değil mi,Lizzy?" "Bu genç beyefendi fani kalplerin arzulayabileceğiher şeyle özel bir şekilde kutsanmış, –göz kamaştıran birservet, asil bir kan ve cömert bir himaye. Yine de bütün bucazibeye rağmen, bu beyefendinin haliyle hemen kabul etmekisteyeceğiniz tekliflerinin ani iptaliyle maruz kalabileceğinizsıkıntılar konusunda kuzenim Elizabeth'i ve şahsınızıuyarmak isterim."

"Bu beyefendinin kim olduğu konusunda bir fikrin var mı,Lizzy? Ama ortaya çıkıyor."

"Sizi uyarma sebebim, şöyle. Teyzesinin, yani LadyCatherine de Bourgh'un evliliğe iyi gözle bakmadığınainanmak için sebeplerimiz var."

"Mr. Darcy, ya, adamımız oymuş! Şimdi seni şaşırttımherhalde, Lizzy. Mr. Collins ya da Lucaslar tanıdıklarımız

Page 443: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

arasında adı yalanlarını bu kadar aşikar yapacak başka biradam bulabilirler miydi? Mr. Darcy, kadınlara sadece kusurbulmak için bakan, hele sana hayatında muhtemelen hiçbakmamış bir adam! Muazzamlar yani!"

Elizabeth babasının eğlencesine katılmak istedi, amasadece çok keyifsiz bir biçimde gülümsemeyi başarabildi.Babasının alaycılığı ona hiç o kadar sevimsiz görünmemişti.

"Eğlenmedin mi?"

"A evet. Lütfen devam edin."

"Dün gece bu evlilik ihtimalini lady hazretlerinesöyledikten sonra, kendisi derhal, her zamanki gibi tenezzülbuyurarak, bu durumla ilgili hislerini ifade etti; o zamankuzenimin ailesiyle ilgili bazı itirazlar sebebiyle utanç vericibir beraberlik diye adlandırdığı şeye asla rıza göstermeyeceğibelli oldu. Bu bilgiyi hemen kuzenime iletmeyi vazifeaddettim, o ve asil hayranı neyle karşı karşıya olduklarınıbilsinler diye, ve usulünce tasdik edilmemiş bir nikâh içinacele etmesinler diye, bir de." "Mr. Collins ardından ekliyor,""Kuzenim Lydia'nın kederli işinin böyle iyi toparlanmışolmasına cidden çok memnun oldum; tek endişem nikâhtanönce birlikte yaşamış olmalarının herkesçe biliniyor olması.Mamafih mesleki vazifelerimi ihmal etmeyecek ve genç çiftinikâh kıyılır kıyılmaz evinize kabul ettiğinizi duyunca nekadar şaşırdığımı ifade etmekten geri kalmayacağım.Ahlaksızlığı mükafatlandırdınız; ben Longbourn rahibiolsaydım buna şiddetle karşı çıkardım. Onları bir hristiyanolarak elbette affetmelisiniz, ama bir daha yüzlerinebakmamalı, adlarının anılmasına izin vermemelisiniz." "Bu da

Page 444: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

onun hristiyan hoşgörüsü tarifi! Mektubunun geri kalanısevgili Charlotte'unun durumuyla ilgili; çocuk bekliyormuş.Ama Lizzy, hoşlanmamış gibisin. Alınmadın umarım;uyduruk bir mektuba bozulmuş gibi yapma. Çünkü niyeyaşıyoruz? komşularımızla eğlenmek, sıramız gelince onlaragülmek için."

"Yo," diye haykırdı Elizabeth, "son derece eğlendim. Amaçok tuhaf."

"Evet, –zaten o yüzden eğlenceli. Başka bir adam seçseleretkili olmazdı; ama onun mutlak kayıtsızlığı ve senin apaçıknefretin meseleyi harikulade abuk yapıyor! Yazmaktanzerrece hazzetmiyorum ama Mr. Collins'in mektuplarındanhiçbir sebeple vazgeçmem. Hatta, mektuplarını okuyunca,elimde değil, onu Wickham'dan daha kıymetli buluyorum,ben ki damadımın adiliğini ve yalancılığını hayli beğenirim.Ama söyle lütfen, Lizzy, Lady Catherine bu haber konusundane dedi? Rızasını esirgemek için mi uğramış?"

Bu soruya Elizabeth sadece bir kahkahayla cevap verdi;soru hiçbir şüphe duyulmadan sorulmuş olduğu için babasınıntekrarlamasından rahatsız olmadı. Duygularını farklıgöstermek konusunda daha önce hiç bu kadar bocalamamıştı.Gülmek zorunda kalıyordu, ağlamayı tercih ettiği halde.Babası onu zalimce üzmüştü Mr. Darcy'nin kayıtsızlığıhakkında söyledikleriyle; böyle bir kavrayış eksikliğikarşısında şaşırmak ya da belki, babasının çok az görüyorolması yerine kendisinin çok fazla hayal ediyor olmasıihtimalinden korkmak dışında bir şey gelmiyordu elinden.

Page 445: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVI

Bingley Elizabeth'in az çok beklediği gibi arkadaşındanözür mektubu almak yerine Lady Catherine'in ziyaretindenbirkaç gün sonra Darcy'yi yanında Longbourn'a getirdi.Beyler erken geldiler; kızının korku dolu bakışları altındaMrs. Bennet Mr. Darcy'ye tam teyzesini gördüklerinisöyleyecekti ki fırsat bulamadı, çünkü Jane'le yalnız kalmakisteyen Bingley hep beraber yürüyüşe çıkmayı teklif etti.Teklif kabul edildi. Mrs. Bennet'ın yürüyüş adeti yoktu,Mary'nin vakti yoktu, ama diğer beşi çıktılar. Bingley'yle Janediğerlerinin onları geçmesine izin verdi. İkisi arkada ayaksürüdüler; Elizabeth, Kitty ve Darcy birbirlerinioyalayacaklardı. İkisi de çok az konuştular; Kitty iseDarcy'den konuşamayacak kadar korkuyordu; Elizabeth içteniçe umutsuz bir karara varıyordu, ve belki Darcy de aynısınıyapıyordu.

Lucaslar'a doğru yürüdüler; Kitty Maria'ya uğramakistemişti; Elizabeth endişelenme gereği duymadan, Kittyonlardan ayrılınca, Darcy'yle başbaşa cesurca yürümeyedevam etti. Şimdi kararının uygulanma zamanıydı, ve cesaretiyerindeyken, hemen şöyle dedi,

"Mr. Darcy, ben çok bencil bir yaratığım; kendiduygularımı rahatlatmak uğruna sizinkileri ne kadar rahatsızettiğime aldırmam. Artık kendimi tutamıyorum; zavallıkızkardeşime yaptığınız benzersiz iyilik için size teşekkürederim. Öğrendiğimden beri bunu ne kadar minnettarlıklahissettiğimi size söylemek için sabırsızlanıyorum. Ailemin

Page 446: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

diğer üyeleri bilselerdi, sadece kendi minnettarlığımı ifadeetmekle kalmazdım."

"Üzgünüm, son derece üzgünüm," diye cevapladı Darcy,şaşkınlık ve heyecan dolu bir sesle, "hatalı bir açıdan bakıncasizi rahatsız edebilecek bir şey öğrenmenizi istemezdim. Mrs.Gardiner'ın bu kadar güvenilmez olduğunu düşünmemiştim."

"Yengemi suçlamamalısınız. Meseleyle ilginiz olduğunubana önce Lydia'nın dikkatsizliği düşündürttü; sonra da tabiiayrıntıları öğrenene kadar rahat etmedim. Onları bulmakuğruna onca zahmete girmenize, onca sıkıntıya katlanmanızaneden olan o cömert fedakârlığınız için size bütün ailem adınatekrar tekrar teşekkür ederim."

"Bana teşekkür edecekseniz," diye cevapladı Darcy,"sadece sizin adınıza olsun. Sizi mutlu etme arzusunun beniharekete geçiren başka sebeplere güç kattığını inkâr etmeyeçalışmayacağım. Ama aileniz bana hiçbir şey borçlu değil.Onlara ne kadar saygı duysam da sadece sizi düşündüm."

Elizabeth tek kelime edemeyecek kadar utanmıştı. Kısabir sessizlikten sonra yol arkadaşı sözlerine devam etti,"Benimle oyun oynamayacak kadar naziksiniz. Eğerduygularınız hâlâ geçen Nisan'daki gibiyse, bana bunu hemensöyleyin. Benim duygu ve dileklerim değişmedi, ama tek birsözünüz beni bu konuda ilelebet susturacaktır."

Darcy'nin halindeki hiç de olağan olmayan tuhaflığı veendişeyi hisseden Elizabeth kendini konuşmaya zorladı; vehemen, pek akıcı bir biçimde olmasa da, sözünü ettiğizamandan beri duygularının büyük bir değişim geçirdiğini, az

Page 447: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

önceki sözlerini minnettarlık ve sevinçle kabul ettiğinianlamasını sağladı. Bu cevabın yarattığı mutluluk Darcy'ninmuhtemelen daha önce hiç hissetmediği türdendi; kendinişiddetle âşık bir adamdan beklenebileceği gibi içtenlikle,sıcaklıkla ifade etti. Elizabeth gözlerine bakmaya cesaretedebilseydi, yürekten hissedilen sevinç ifadesinin yüzünenasıl yayıldığını ve ona ne kadar yakıştığını görebilirdi; ama,bakamadıysa da, dinleyebildi, ve Darcy onun için ne kadarönemli olduğunu kanıtlarken sevgisini her an daha değerlikılan duygulardan söz etti.

Yürümeye devam ettiler, hangi yönde gittiklerinibilmeden. Düşünülecek, hissedilecek, söylenecek öyle çokşey vardı ki başka hiçbir şeye dikkat edemediler. Elizabethçok geçmeden aralarındaki o anki anlayışı teyzesininçabalarına borçlu olduklarını öğrendi; lady hazretleri Londraüzerinden dönerken ona uğramış, orada Longbourn'a yaptığıyolculuğu, amacını ve Elizabeth'le yaptığı konuşmanınkonusunu anlatmıştı; lady hazretlerinin kanısınca Elizabeth'insapkınlığını ve yüzsüzlüğünü apaçık gösteren her ifadesiüstünde ısrarla durmuş, böyle bir şikâyetin, onun vermeyireddettiği sözü yeğeninden alma çabasına yardımcı olacağınısanmıştı. Ama, lady hazretlerinin beklentisinin aksine, bunlartam ters etki yapmıştı.

"Bu bana umut etmeyi öğretti," dedi Darcy; "daha öncekendime umut etme izni vermiyordum. Bana karşı kesin,dönüşü olmayan bir biçimde kararlı olsaydınız bunu LadyCatherine'e açıkça, içtenlikle söyleyeceğinizi bilecek kadar iyitanıyordum sizi."

Page 448: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth kızardı; cevap verirken güldü, "Evet, açıksözlülüğümü bunu yapabileceğime inanacak kadarbiliyorsunuz. Sizi yüzünüze karşı öyle kötüledikten sonra siziakrabalarınıza karşı kötülemekten hiç çekinmezdim."

"Bana hak etmediğim ne söylediniz ki? Suçlamalarınızasılsız, hatalı tespitler üzerine kurulu olsa da size karşı ozamanki davranışım en sert kınamayı hak ediyordu. Affedilirgibi değildi. Utanç duymadan hatırlayamıyorum."

"O akşamla ilgili kim daha suçlu diye kavga etmeyelim,"dedi Elizabeth. "İkimizin de davranışı, iyi düşünülürse, okadar hatasız değildi; ama o zamandan beri ikimiz de,umarım, kibarlık konusunda gelişme sağladık."

"Ben kendimle o kadar kolay barışamıyorum. O zamandediklerimi, hareketlerimi, tavırlarımı, ifadelerimi hatırlamak,ki aylar geçti, bana tarifsiz acı veriyor. Sizden işittiğim gayetusturuplu azarı asla unutmayacağım: 'daha beyefendicedavranmış olsaydınız.' Sözleriniz bunlardı. Bana nasıl işkenceettiler, bilemezsiniz, hayal bile edemezsiniz; –yine de, itirafederim, haklı olduklarını kabul etmem biraz zaman aldı."

"Gerçekten o kadar güçlü bir etki yapmalarını hiçbeklemiyordum. Öyle hissedeceğiniz aklıma bile gelmemişti."

"Buna inanırım. O zaman beni duygusuz sanıyordunuz,eminim. Teklifimi başka bir şekilde yapsam bile beni kabuletmenizin mümkün olmadığını söylerkenki yüz ifadenizi aslaunutmayacağım."

Page 449: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Ah, o zaman dediklerimi tekrar etmeyin. Bunlarıhatırlamak bir işe yaramayacak. İnanın, uzun zamandır ben deutanıyorum onlardan."

Darcy mektubundan söz etti. "Mektup," dedi, "hakkımdadaha iyi düşünmenize hızlı bir etkisi oldu mu? Okuyuncaorada anlatılanları inanılır buldunuz mu?"

Elizabeth mektubun etkisinin ne olduğunu, eskiönyargılarının nasıl giderek silindiğini açıkladı.

"Biliyordum," dedi, "yazdıklarım size acı verecekti, amagerekliydi. Umarım mektubu imha etmişsinizdir. Özellikle birbölüm vardı, giriş bölümü, ki tekrar okuma imkânına sahipolmanızdan dehşet duyarım. Haklı olarak benden nefretetmenize neden olabilecek bazı ifadeler hatırlıyorum."

"Mektup elbette yakılacaktır, hayranlığımın korunmasıiçin gerekli görüyorsanız; ama, görüşlerimin tümdendeğiştirilemez olmadığını düşünmek için ikimizin denedenleri olsa da, umarım, bu sözün iddia ettiği kadar kolaydeğişmezler."

"O mektubu yazdığım zaman," diye cevapladı Darcy, "sonderece sakin ve soğukkanlı olduğuma inanıyordum, ama ozamandan beri dehşet verici bir isyan duygusu içindeyazıldığını düşünüyorum."

"Mektup belki isyan ederek başlamıştır, ama öylebitmiyordu. Vedanız bile yücegönüllüğün ta kendisiydi. Amaartık mektubu düşünmeyelim. Yazanın duyguları da, alanınduyguları da şimdi o zamankinden öyle farklılar ki onunla

Page 450: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bağlantılı tüm sevimsiz olayların unutulması lazım. Birazbenim felsefemi öğrenmelisiniz. Geçmişin sadecehatırlamaktan zevk aldığınız kadarını düşünün."

"Böyle bir felsefeniz olduğuna inanamam. Sizin geçmişebakışınız pişmanlık ihtimalinden öyle uzak ki o anılardandoğan huzur duygusu felsefeyle değil, daha da iyisi,bilgisizlikle açıklanabilir. Ama bende öyle değil. Acı vericianılar kendilerini hep hatırlatıyorlar ve onları akıldançıkarmak mümkün olmuyor, olmamalı. İlkelerimde değilsebile davranışlarımda hayatım boyunca bencil biri oldum.Çocukken bana neyin doğru olduğu öğretildi, ama huyumudüzeltmem öğretilmedi. İyi ilkeler edindim, ama onları gururve böbürlenme içinde takip etmeye bırakıldım. Maalesef tekerkek çocuk (hatta yıllarca tek çocuk) olarak annem babamtarafından şımartıldım; onlar kendileri iyiydiler (bilhassababam, sevgi ve özen dolu bir adamdı) ama benim bencil vetahakkümcü olmam, kendi aile çevrem dışında kimseyiumursamamam, insanların geri kalanını küçümsemem, enazından benimkinin yanında onların duygu ve değerleriniküçümsemek istemem için izin, cesaret, neredeyse eğitimverdiler. Sekiz yaşımdan yirmi sekiz yaşıma kadar böyleydim,ve hâlâ böyle kalabilirdim, güzeller güzeli, sevgili Elizabeth,sen olmasaydın! Sana neler neler borçluyum! Bana önce zor,ama sonra çok yararlı gelen bir ders verdin. Senin sayendeayağım yere bastı. Sana kabul edileceğimden kuşkuduymadan geldim. Sen de bana mutlu edilmeye layık birkadını mutlu etmek için tüm kibrimin nasıl da yetersizolduğunu öğrettin."

"O zaman kabul edeceğime inanmış mıydın?"

Page 451: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Gayet tabii. Gururuma ne buyrulur? Sana tekliftebulunmamı istediğine, beklediğine inanıyordum."

"Hareketlerim hatalı olmuş olabilir, ama inan bilinçlideğildi. Seni kandırmayı hiç düşünmedim, ama tezcanlılığımbeni sık sık yanlış yöne götürüyor. O akşamdan sonra bendennasıl da nefret etmişsindir."

"Senden nefret etmek mi! Belki başta kızgındım, amakızgınlığım kısa sürede doğru bir yöne girmeye başladı."

"Pemberley'de karşılaştığımız zaman hakkımda nedüşündüğünü sormaya biraz çekiniyorum. Geldiğim için benisuçladın mı?"

"Hayır, asla; şaşırdım, o kadar."

"Sana yakalanınca şaşkınlığı asıl bende görecektin.Vicdanım bana olağandışı hiçbir nezaket beklemeye hakkımolmadığını söylüyordu; itiraf ederim ki hak ettiğimden dahafazlasını görmeyi beklemiyordum."

"O sırada amacım," diye cevapladı Darcy, "vargücümlesana geçmişten pişmanlık duyacak kadar dar kafalıolmadığımı göstermekti; hoşgörünü kazanmak, olumsuzdüşüncelerini azaltmak, azarlarının dikkate alındığını görmenisağlamak umudundaydım. Başka hayaller hangi ara ortayaçıktılar tam bilmiyorum, ama sanırım seni gördükten yarımsaat filan sonra."

Ardından, Georgiana'nın onu tanımaktan nasıl mutlulukduyduğunu, ani gidişine ne kadar üzüldüğünü anlattı, ki

Page 452: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

buradan da söz haliyle o gidişin sebebine geldi; Elizabeth azsonra Darcy'nin kızkardeşini bulmak için onu Derbyshire'dentakip etme kararını handan ayrılmadan önce verdiğini, oradakidalgın, düşünceli halinin herhangi başka bir mücadeledendeğil sadece böyle bir amacın önünde olanlardankaynaklandığını öğrendi.

Minnettarlığını tekrar ifade etti, ama bu her ikisi için dedaha fazla uzatılamayacak kadar acı verici bir konuydu.

Öyle aylak aylak ve hiçbir şeyin farkına varamayacakmeşguliyet içinde birkaç mil yürüdükten sonra nihayetsaatlerine bakınca eve gitme vaktinin geldiğini gördüler.

"Mr. Bingley'yle Jane ne yapacaklar acaba!" Bu soruonların ilişkisini ortaya getirdi. Darcy sözlenmelerinden gayetmemnundu; arkadaşı bunu ona hemen haber vermişti.

"Şaşırdın mı diye sorabilir miyim?" dedi Elizabeth.

"Hiç değil. Giderken yakında olacağını biliyordum."

"Yani izin vermiştin. Ben de öyle tahmin etmiştim." Darcybu ifadeye itiraz ettiyse de Elizabeth durumun az çok öyleolduğunu anladı.

"Londra'ya gitmeden önceki gece," dedi Darcy, "ona biritirafta bulundum, ki çok daha önce yapmalıydım. Daha önceonun işine karışmış olmamı lüzumsuz, saçma gösteren bütüno olayları anlattım. Çok şaşırdı. En küçük bir şüphe bileduymamış. Ablanın ona karşı kayıtsız olduğunu söylerkenyanılmış olduğuma inandığımı da söyledim; ablana olan

Page 453: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

duygularının değişmediği çok belliydi, o yüzden birliktemutlu olacaklarından kuşku duymadım."

Elizabeth arkadaşını yönlendirmedeki rahatlığınagülümsemeden edemedi.

"Ablamın onu sevdiğini söylerken," dedi, "kendigözlemine dayanarak mı öyle dedin, yoksa geçen bahardabenim söylediklerime dayanarak mı?"

"İlki. Geçenlerde buraya yaptığım iki seyahatte onuuzaktan gözlemledim ve sevgisine inandım."

"Senin emin olman da, herhalde, ona hemen inançaşıladı."

"Öyle. Bingley samimi olarak alçakgönüllüdür.Utangaçlığı böyle önemli bir konuda kendi sezgilerinegüvenmesine engel oluyordu, ama bana güvenmesi işlerikolaylaştırdı. Yalnız, itiraf etmek zorunda kaldığım bir şeyvardı ki bir süre, ve haklı olarak, canını sıktı. Ablanın geçenkış üç ay şehirde kaldığını, bunu bildiğimi ve bile bile ondansakladığımı söylememek içime sinmeyecekti. Kızdı tabii.Ama kızgınlığı ablanın duyguları konusundaki şüphesindendaha uzun sürmedi. Artık beni tamamen affetti."

Elizabeth Mr. Bingley'nin tatlı bir arkadaş olduğunu, çokkolay idare edilmesinin onu çok değerli yaptığını söylemekistedi, ama kendini tuttu. Darcy'nin henüz alay edilmeyiöğrenmesi gerektiğini, ama başlamak için biraz erkenolduğunu hatırladı. Darcy, Bingley'nin tabii sadece kendisinin

Page 454: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

mutluluğu yanında sönük kalacak mutluluğunu hayal ederekkonuşmayı eve gelinceye kadar sürdürdü. Holde ayrıldılar.

Page 455: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVII

"Lizzyciğim, nereye yürümüş olabilirsiniz?" Odaya girergirmez Elizabeth'e Jane'in, masaya oturduklarında da tümötekilerin yönelttiği soru bu oldu. Dolaştıklarını söyleyebildisadece, nereye gittiklerine bakmadan. Konuşurken yüzükızardı; ama ne bu, ne başka bir şey gerçek konusunda şüpheuyandırdı.

Akşam sakin geçti, olağandışı bir şey olmadan. Kabuledilmiş âşıklar konuşup güldüler, kabul edilmemiş olanlarsessizdiler. Darcy mutlu olunca neşeyle dolup taşan birideğildi; heyecanlı ve şaşkın Elizabeth ise mutlu olduğunubiliyordu, hissetmekten çok; çünkü o anki tedirginliğe ekolarak önünde başka engeller de vardı. Durumu bilindiğizaman ailede ne hissedileceğini tahmin edebiliyordu; Darcy'yiJane'den başka kimsenin sevmediğini biliyordu; diğerlerininbütün servetine ve gücüne rağmen ondan nefret ediyorolmasından bile korkuyordu.

Geceleyin Jane'e içini döktü. Kuşku Miss. Bennet'ınolağan alışkanlığı değilse de buna inanmaya kesinlikleyanaşmadı.

"Şaka yapıyorsun, Lizzy. Olamaz! –Mr Darcy'ylesözlendin! Hayır, hayır, beni kandıramazsın. İmkânsızolduğunu biliyorum."

"Korkunç bir başlangıç oldu gerçekten! Tek sanagüveniyordum; sen de inanmazsan kimse bana inanmaz. Yine

Page 456: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

de gerçeği söylüyorum. Sadece ve sadece gerçeğisöylüyorum. Beni hâlâ seviyor; sözlendik."

Jane kuşkuyla ona baktı. "Ah Lizzy! olamaz. Ondan nasılnefret ettiğini biliyorum."

"Hiçbir şey bilmiyorsun. Bunlar unutulacak. Belki onu herzaman şimdiki kadar sevmedim. Ama böyle durumlarda iyibir belleğe sahip olmak affedilir şey değildir. Bu benim deson hatırlamam olacak."

Miss. Bennet hâlâ şaşkınlık içinde kalakalmıştı. Elizabethtekrar ve bu kez daha ciddi bir biçimde onu inandırmayaçalıştı.

"Aman Tanrım! cidden öyle olabilir mi! Ama sanainanmak zorundayım," diye haykırdı Jane. "BiricikLizzyciğim, seni –seni tebrik ederim –ama emin misin?sorumu mazur gör –yani onunla mutlu olabileceğine iyiceemin misin?"

"Hiç şüphem yok. Aramızda karar verdik, dünyadaki enmutlu çift olacağız. Sevindin mi, Jane? Böyle bir eniştenolması hoşuna gider mi?"

"Hem de çok. Hiçbir şey Bingley'yi de beni de daha çoksevindiremezdi. Ama bunu düşündük ve imkânsız olduğunukonuştuk. Peki onu gerçekten çok seviyor musun? Ah, Lizzy!ne yaparsan yap, sevmediğin bir adamla evlenme. Onuyeterince sevdiğinden emin misin?"

Page 457: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"A evet! Sana her şeyi anlattığım zaman daha da fazlasevdiğimi anlayacaksın."

"Ne demek istiyorsun?"

"İtiraf etmeliyim ki onu Bingley'den daha çok seviyorum.Korkarım buna kızacaksın."

"Sevgili kardeşim, ciddi ol ama. Ben ciddi ciddikonuşmak istiyorum. Bilmem gereken her şeyi hemen anlat.Söyle bakalım, onu ne zamandan beri seviyorsun?"

"Öyle yavaş yavaş oldu ki tam ne zaman başladı ben debilmiyorum. Ama galiba ilk Pemberley'deki o harikuladebahçelerini gördüğüm zamana tarihleniyor."

Ciddi olması için yapılan bir başka rica arzu edilen etkiyiyaptı; Elizabeth çok geçmeden Jane'i sevgisinin gerçekolduğuna inandırdı. Bu konuda ikna olunca Miss. Bennet'ınbaşka bir dileği kalmadı.

"Şimdi çok mutlu oldum," dedi, "çünkü sen de benimkadar mutlu olacaksın. Ona her zaman değer verdim. Sadeceseni sevdiği için bile ona karşı her zaman saygı duyardım;ama şimdi, Bingley'nin arkadaşı ve senin kocan olarak benimiçin ikiniz kadar değerli sayılır. Ama Lizzy, bana karşı çokağzısıkı, çok tedbirli davrandın. Pemberley ve Lambton'daolanlar hakkında ne kadar az şey anlattın! Bütün bildiklerimisenden değil, başka birinden öğrendim."

Elizabeth ona gizlilik sebeplerini anlattı. Bingley'denbahsetmek konusunda isteksizdi; kendi duygularının

Page 458: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

durulmamış hali onu sevgilisinin adını anmaktan da aynışekilde alıkoyuyordu. Ama artık Lydia'nın evliliğindekirolünü ondan saklamayacaktı. Her şey anlatıldı, ve geceninyarısı konuşmayla geçti.

* * *

"Aman Tanrım!" diye haykırdı Mrs. Bennet, ertesi sabahpencereye gider gitmez, "şu huysuz Mr. Darcy bizim biricikBingley'mizle buraya gelmiyor mu yine! Zırt pırt burayagelerek ne demek istiyor olabilir? Hani ava filan gidecekti debizi rahat bırakacaktı. Ne yapacağız bunu? Lizzy, yineyürüyüşe çık da şununla, Bingley'nin ayağına dolaşmasın."

Elizabeth böyle uygun bir teklif karşısında gülmesini zortuttu; yine de annesinin onun hakkında ileri geri konuşmasıgerçekten canını sıkıyordu.

Odaya girdikleri an Bingley ona anlamlı baktı, elini öylehararetle sıktı ki bildiği ortadaydı; hemen arkasından şöyleseslendi, "Mr. Bennet, bugün Lizzy'nin yolunukaybedebileceği başka patika yok mu etrafta?"

"Mr. Darcy, Lizzy ve Kitty'ye," dedi Mrs. Bennet, "busabah Oakham Dağı'na yürümelerini tavsiye ederim. Uzun,hoş bir yoldur; Mr. Darcy de manzarayı hiç görmedi."

"Başkaları için iyi olabilir," diye cevapladı Mr. Bingley;"ama eminim Kitty'ye çok uzun gelir. Değil mi, Kitty?"

Kitty evde kalmayı tercih ettiğini söyledi. Darcy dağdanmanzarayı görmek için sabırsızlandığını söyledi, Elizabeth de

Page 459: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

sessizce onayladı. Hazırlanmak için yukarı çıkarken, Mrs.Bennet onu takip etti ve şöyle dedi,

"Çok üzgünüm, Lizzy, seni o huysuz adamla tek başınabırakmak zorunda kaldım. Ama umarım rahatsız olmazsın:hep Jane'in hatırı için, valla; sohbet etmen gerekmez, aradabir iki şey söyle yeter. Yani, sıkma kendini."

Yürüyüş sırasında, akşamleyin Mr. Bennet'ın rızasınınalınmasına karar verildi. Elizabeth annesinin rızası içinbaşvurmayı kendine sakladı. Annesinin bunu nasılkarşılayacağına karar veremiyordu; bazen bütün servetinin veihtişamının adama duyduğu soğukluğu yenmesi için yeterliolacağından şüphe ediyordu. Ama evliliğe şiddetle karşı daçıksa, şiddetle sevinse de hareketlerinin aklı selimden aynıderecede uzak olacağı kesindi; sevincinin ilk coşkusunu daitirazının ilk telaşını da Mr. Darcy'nin duymasınadayanamazdı.

* * *

Akşamleyin, Mr. Bennet kütüphaneye çekildikten hemensonra Mr. Darcy'nin kalkıp arkasından gittiğini gördü ve o anbüyük bir heyecan duydu. Babasının karşı çıkacağındankorkmuyordu, ama onun, en sevdiği kızının, yaptığı seçimleonu üzecek olması, kızını uğurlamanın onu gözyaşları vepişmanlık içinde bırakacak olması ızdırap verici birdüşünceydi ve Elizabeth Mr. Darcy geri dönünceye kadar acıiçinde oturdu; Mr. Darcy'ye bakınca yüzündeki gülümsemeonu biraz rahatlattı. Birkaç dakika sonra Mr. Darcy, Kitty'ylebirlikte oturduğu masaya yaklaştı; elindeki tığ işine

Page 460: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bakıyormuş gibi yapıp kulağına şöyle fısıldadı, "Babana git,seni kütüphaneye istiyor." Elizabeth hemen gitti.

Babası odada bir aşağı bir yukarı yürüyordu, ciddi veendişeli görünüyordu. "Lizzy," dedi, "ne yapıyorsun? Aklınımı kaçırdın da bu adamı kabul ediyorsun? Ondan hep nefretetmez miydin?"

O an Elizabeth önceki görüşlerinin, ifadelerinin dahaılımlı olmuş olmasını ne kadar içtenlikle diledi! Son derecerahatsız edici açıklamalar yapmak zorunda kalmayacaktı; amaşimdi gerekliydiler, ve Elizabeth biraz teleşla da olsa babasınıMr. Darcy'yi sevdiğine ikna etti.

"Yani başka bir deyişle, onu kabul etmeye kararlısın.Zengin, tabii; senin Jane'den daha güzel elbiselerin, daha lüksarabaların olacak. Ama bunlar seni mutlu eder mi?"

"Benim ilgi duymadığımı düşünmeniz dışında biritirazınız var mı?"

"Hiç yok. Gururlu, itici bir adam olduğunu hepimizbiliyoruz; ama sen gerçekten beğeniyorsan bunun hiçbirönemi yok."

"Evet, onu beğeniyorum," diye cevapladı, gözlerindeyaşlarla, "onu seviyorum. Aslında hiç yersiz bir gururu yok.Gayet canayakın biri. Onu iyi tanımıyorsunuz; o nedenlelütfen ondan öyle bahsederek beni üzmeyin."

"Lizzy," dedi babası, "ona rızamı verdim. İstemeyetenezzül ettiği herhangi bir şeyi reddetmeye cesaret

Page 461: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

edebileceğim türden bir adam değil. Eğer onu kabul etmeyekararlıysan, şimdi sana da rızamı veriyorum. Ama sana iyidüşünmeni tavsiye ederim. Senin karakterini bilirim, Lizzy.Biliyorum, kocanı gerçekten sevmezsen, onun senden üstünolduğunu hissetmezsen ne mutlu, ne de huzurlu olabilirsin.Senin neşeli eğilimlerin bunlara elverişli olmayan bir evlilikteseni büyük tehlike içine sokar. İnancını kaybetmekten,üzülmekten kaçamazsın. Evladım, bana hayat arkadaşınasaygı duyamadığını görme acısı yaşatma. Seni neyinbeklediğini bilmiyorsun."

Şimdi daha da duygulanmış olan Elizabeth ciddi veağırbaşlı bir biçimde cevap verdi; sonunda, Mr. Darcy'yigerçekten beğendiğini tekrar ederek, hakkındaki görüşününyavaş yavaş değiştiğini açıklayarak, onun sevgisinin de birgünlük iş olmadığından, aylar süren bir bekleyişlesınandığından emin olduğunu söyleyerek ve tüm iyiniteliklerini bir hamlede sayarak babasının kuşkularını giderdive evliliği benimsemesini sağladı.

"Valla, bir tanem," dedi, Elizabeth sözlerini bitirdiğizaman, "söyleyecek başka bir şeyim yok. Hal böyleyse, senihak ediyor demektir. Seni daha az değerli birine vermezdim,Lizzyciğim."

Yarattığı iyi izlenimi tamamlamak için, babasına Mr.Darcy'nin kendi kendine Lydia için yaptıklarını anlattı. Babasıbunları şaşkınlık içinde dinledi.

"Bu akşam mucizeler akşamı cidden! Demek her şeyiDarcy yaptı; nikâhı ayarladı, parayı verdi, adamın borçlarınıödedi, iş buldu! Bundan iyisi olamazdı. Beni dünya kadar

Page 462: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

dertten ve masraftan kurtaracak. Dayının işi olsaydı onaödemek zorunda kalırdım ve öderdim; ama bu vahşi gençâşıklar her işi bildikleri gibi yapıyorlar. Yarın ona ödemeyiteklif edeceğim; köpürecek, fırtınalar estirecek, sana olanaşkından bahsedecek, mesele de böylece kapanacak."

Sonra, birkaç gün önce Mr. Collins'in mektubunu okurkenElizabeth'in ne kadar rahatsız olduğunu hatırladı; bir süreElizabeth'e güldükten sonra nihayet gitmesine izin verdi –odadan çıkarken de şöyle dedi, "Mary'yle Kitty için gelendelikanlılar varsa onları da içeri gönder, hazır başka işimyokken."

Elizabeth'in üstünden böylece çok ağır bir yük kalktı;yarım saat kadar odasında sakince düşündükten sonra makulbir sakinlik içinde diğerlerine katılmayı becerebildi. Her şeyneşelenmek için çok yeniydi, ama akşam gayet huzurlu geçti;artık dert edilecek önemli bir şey yoktu; rahatlığın, aşinalığınkeyfi zaman içinde gelecekti.

Annesi geceleyin soyunma odasına çıktığı zamanElizabeth arkasından gitti ve önemli haberi verdi. Haberinetkisi olağanüstü oldu; ilk duyduğunda Mrs. Bennethareketsiz oturdu, tek kelime edemeden. Duyduğunukavrayabilmesi için dakikalar geçmesi gerekti; yine deailesinin yararına olan ya da kızlarından birine kısmet çıktığışeklinde bir şey duyduğuna hükmetmekten geri kalmadı.Sonunda toparlanmaya başladı, koltuğunda kıpırdandı, ayağakalktı, tekrar oturdu, hayret etti, kendi kendine konuştu durdu.

"Aman Tanrım! Başıma gelen! düşünsene! vay vay! Mr.Darcy! Kimin aklına gelirdi! Ama cidden sahi mi? Ah! biricik

Page 463: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Lizzy'm benim! ne kadar zengin ve güçlü olacaksın! neharçlığın, ne mücevherlerin, ne arabaların olacak! Jane'inkilersolda sıfır –hiç yani. Nasıl sevindim –nasıl mutlu oldum. Necazip bir adam! –öyle yakışıklı! –öyle uzun boylu! –Ahbiricik Lizzy'm benim! Lütfen benim adıma özür dile eskidenonu hiç sevmediğim için. Ama umarım oralı olmaz. TatlıLizzy'm benim. Şehirde ev! Her şey öyle klas ki! Üç kızımgelin oldu! Yılda on bin pound! Ah Tanrım! Bana bir şeyleroluyor. Aklımı kaçıracağım."

Bunlar rızasından şüphe edilemeyeceğini kanıtlamayayeterdi: böyle bir tufanı sadece kendisi duyduğu için sevinenElizabeth az sonra oradan çıktı. Ama kendi odasında daha üçdakika geçirmemişti ki annesi arkasından geldi.

"Çok sevgili yavrucuğum," diye haykırdı, "başka bir şeydüşünemiyorum! Yılda on bin, hatta daha fazla! Lordlaralayık! Ve de hususi nikah. Bizzat Başpiskopos'tan nikâhbelgeniz olacak, ki olmalı da. Ama çok sevgili yavrucuğum,söyle şimdi bana, Mr. Darcy en çok hangi yemeği seviyor,bilelim ki yarın ona ondan yapalım."

Bu sözler annesinin beyefendiye muhtemel davranışıkonusunda can sıkıcı ipuçları veriyordu; Elizabeth Darcy'niniçten sevgisine sahip olduğunu, ailesinin rızasını aldığını bilsede, hâlâ ortada eksik bir şeyler olduğunu gördü. Ama ertesisabah beklediğinden çok daha iyi geçti; çünkü Mrs. Bennet,neyse ki, müstakbel damadına öyle bir hayranlıkla baktıdurdu ki onunla konuşmaya yeltenmedi, elinden geldiğinceilgi göstermek ya da görüşlerine katıldığını belli etmekdışında.

Page 464: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Elizabeth babasının onu tanıma zahmetine katlandığınıgörünce memnun oldu; çok geçmeden Mr. Bennet gözündekiitibarının her an arttığını söyleyerek Elizabeth'i iyicerahatlattı.

"Üç damadımı da pek beğeniyorum," dedi. "Wickham,galiba, en sevdiğim; ama öyle geliyor ki senin kocanı daJane'inki kadar seveceğim."

Page 465: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XVIII

Elizabeth'in ruh hali hızla eski canlılığına kavuşunca Mr.Darcy'den ona nasıl âşık olduğunu anlatmasını istedi. "Nasılbaşladın?" dedi. "Bir kez başlayınca tatlı tatlı devam ettiğinidüşünebilirim ; ama ilk olarak seni ne harekete geçirdi?"

"Her şeyi başlatan saati, ya da yeri, ya da bakışı, ya dasözleri ayırt edemiyorum. Çok zaman önce. Başladığınıanlamadan kendimi ortasında buldum."

"Güzelliğime ilk başta karşı koydun, davranışlarımagelince –sana karşı tavrım her zaman nezaketsizliksınırındaydı ve seninle hiç canını acıtma isteği duymadankonuştuğum olmadı. Şimdi dürüst olalım; beni küstahlığımiçin mi sevdin?"

"Ruhunun canlılığı için sevdim."

"Buna aynı zamanda küstahlık da diyebilirsin. Öyleolmasına ramak kalmıştı. Gerçek şu ki kibarlıktan,uysallıktan, teklifsiz yakınlıktan bıkmıştın. Sadece sanabeğendirmek için konuşan, bakan, düşünen kadınlardanusanmıştın. Seni uyardım, ilgini çektim, çünkü onlara hiçbenzemiyordum. Gerçekten dost canlısı olmasaydın bendenbu yüzden nefret ederdin; ama kendini gizlemek için girdiğinsıkıntılara rağmen duyguların her zaman soylu ve adildi;içinden, sana öyle ihtimamla kur yapan kişileriküçümsüyordun. İşte bak –seni açıklama zahmetindenkurtardım; gerçekten, etraflı düşününce, bunu gayet makul

Page 466: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bulmaya başlıyorum. Aslında benim hiçbir iyiliğimi görmedin–ama aşık olunca kimse bunu düşünmez."

"Netherfield'de hasta yatarken Jane'e gösterdiğin ilgideiyilik yok muydu?"

"Biricik Jane! kim onun için daha azını yapabilirdi ki?Ama yine de bunu bir erdem say. İyi niteliklerim seninkoruman altında, sen de onları olabildiğince abartıyorsun; birdaha seninle kavga etmek, seni kızdırmak için sebep bulmakbana kalıyor; peki, ben de şimdi sana doğrudan şunu sorarakbaşlayacağım, sadede gelmekte niye o kadar isteksizdavrandın? İlk gelip burada yemek yediğinde seni benden okadar utandıran neydi? Bilhassa, geldiğin zaman neden banaaldırmıyormuş gibi davrandın?"

"Çünkü ciddi ve sessizdin; bana cesaret vermedin."

"Ama gergindim."

"Ben de öyle."

"Yemeğe geldiğin zaman benimle daha çokkonuşabilirdin."

"Daha az hisseden biri konuşabilirdi."

"Her şeye verecek makul bir cevabın olması ne şanssızlık;benim bunu kabul edecek kadar makul olmam da ayrışanssızlık! Ama, kendi başına kalsaydın daha ne kadar devamedecektin, merak ediyorum. Ben sana sormasaydım ne zamankonuşacaktın? Lydia'ya yaptığın iyilik için sana teşekkür etme

Page 467: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kararım elbette çok etkili oldu. Fazla etkili, korkarım; ama,eğer mutluluğumuz bir sözün çiğnenmesinden doğuyorsaahlak nerede kaldı? çünkü o konudan bahsetmemekzorundaydım. Hayır, böyle olmayacak."

"Kendini sıkmana gerek yok. Ahlak yerli yerinde. LadyCatherine'in bizi ayırmak için yaptığı kabul edilmezhareketler tüm şüphelerimi gidermeme yaradı. Şu ankimutluluğumu senin minnettarlığını ifade etme arzuna borçludeğilim. Konuyu senin açmanı bekleyecek halim yoktu.Teyzemin anlattıkları bana umut verdi, ben de bir an önce herşeyi öğrenmeye karar verdim."

"Lady Catherine'in büyük faydası oldu, ki bunun içinsevinmeli, çünkü faydalı olmayı seviyor. Ama söyle bana,Netherfield'e neden geldin? Longborn'a kadar at sürüprahatsız olmak için miydi? yoksa daha ciddi niyetlerin mivardı?"

"Gerçek amacım seni görmekti, bir de tabii beni sevmenisağlama umudum olabilir mi, anlamak. İfade ettiğim, ya dakendime ifade ettiğim amacım ise ablanın Bingley'e hâlâyakınlık duyup duymadığını görmek ve eğer duyuyorsaBingley'ye gerçeği söylemekti, ki zaten söyledim."

"Lady Catherine'e onu neyin beklediğini anlatacakcesaretin var mı?"

"Cesaretten çok zamana ihtiyacım var sanki, Elizabeth.Öte yandan, anlatılması lazım; bana kâğıt ver, hemenanlatayım."

Page 468: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

"Benim de yazacak mektubum olmasa yanında oturur,yazının düzgünlüğüne hayran olurdum, bir vakit başka birgenç hanımın yaptığı gibi. Ama benim de daha fazla ihmaledilmemesi gereken bir yengem var."

Mr. Darcy'yle yakınlığının ne kadar büyütüldüğünü itirafetme isteksizliği yüzünden, Elizabeth Mrs. Gardiner'ın uzunmektubuna henüz cevap vermemişti, ama şimdi anlatacak çokmemnuniyet verici bir şey olduğu için, dayısıyla yengesininzaten üç mutlu günü kaybettiklerini farkedince utanç duyduve hemen şu mektubu yazdı:

"Ayrıntılar konusunda beni uzun uzun, anlayışlı, tatminedici bir şekilde aydınlattığınız için, sevgili yengeciğim, sizedaha önce teşekkür edecektim, ama doğrusunu isterseniz,yazamayacak kadar şaşkındım. Gerçekte olduğundan dahafazla şeyi varsaymışsınız. Ama artık dilediğinizivarsayabilirsiniz; hülyalarınızı salın gitsin; hayal gücünüzdilediğince, dayandığınca uçuşa geçsin, ve eğer gerçektenevlendiğime inanmazsanız daha fazla yanılamazsınız. İlkfırsatta yine yazın ve onu geçen seferkinden daha çokmethedin. Göller Bölgesi'ne gitmediğiniz için tekrar tekrarteşekkürler. Nasıl oraya gitmek isteyecek kadar aptalolabildim! Midilli fikriniz harikulade. Her gün koruyudolaşacağız. Dünyanın en mutlu insanı benim. Belki dahaönce başkaları da böyle söylemiştir, ama hiçbiri bu kadarhaklı olmamıştır. Jane'den bile daha mutluyum; o sadecegülümserken ben kahkahalar atıyorum. Mr. Darcy size sonsuzsevgilerini gönderiyor, tabii benden tasarruf edebildiklerini.Christmas'da hepiniz Pemberley'ye geleceksiniz. Sizin olan..."

Page 469: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Mr. Darcy'nin Lady Catherine'e yazdığı mektup farklı birüsluptaydı; ama ikisinden de farklı olan, Mr. Bennet'ın Mr.Collins'e son mektubuna cevaben yazdığı mektuptu.

"Sayın Beyefendi,

Size bir kez daha tebrik derdi çıkarmakdurumundayım. Elizabeth çok yakında Mr. Darcy'nin eşiolacak. Lady Catherine'i elinizden geldiğince teselli edin.Ama, yerinizde olsaydım, yeğene yanaşırdım. Onunverecek daha çok şeyi var.

Saygılarımla."

Miss. Bingley'nin yaklaşan evliliği için kardeşinegönderdiği tebrikler şirinlik ve samimiyetsizlik doluydu.Evlilik sebebiyle Jane'e bile yazdı, sevincini ifade etti, tümeski yakınlık gösterilerini tekrarladı. Jane aldanmadı, amaetkilendi; ona güven duymasa da hak ettiğini bildiğinden çokdaha nazik bir cevap yazmadan edemedi.

Aynı haberi alınca Miss. Darcy'nin ifade ettiği sevinç ohaberi gönderen ağabeyinin sevinci kadar içtendi.Memnuniyetini ve yengesi tarafından sevilme arzusunuanlatmaya arkalı önlü iki sayfa yetmemişti.

Mr. Collins'den cevap gelmeden, ya da karısındanElizabeth'e tebrik gelmeden önce Longbourn ailesiCollinsler'in bizzat Lucas Köşkü'ne geleceğini duydular. Buani ayrılışın nedeni kısa zamanda anlaşıldı. Lady Catherineyeğeninin mektubunun içeriği yüzünden öyle öfkelenmişti kievlilik haberine gerçekten sevinen Charlotte fırtına dinene

Page 470: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

kadar oradan uzaklaşmak istemişti. Öyle bir anda arkadaşınıngelişi Elizabeth'i içtenlikle sevindirdi, gelgelelim bir arayageldikleri zaman bu sevincin ağır bir bedeli olduğunudüşünmüş olmalı Mr. Darcy'yi arkadaşının kocasının bütün ogürültülü ve kölece kibarlığına maruz kalmış görünce. Yinede Mr. Darcy bunlara hayranlık verici bir sakinlikle katlandı.Civarın en parlak mücevherini alıp götürdüğü iltifatını ve StJames'de sık sık buluşmaları umudunu dile getiren SirWilliam Lucas'ı bile gayet ağırbaşlı bir tavırla dinledi. Omuzsilkeceği zaman da Sir William gözden kaybolana kadarbekledi.

Mrs. Philips'in yabaniliği ise sabrını asıl zorlayan birbaşka sıkıntı oldu; Mrs. Philips de kızkardeşi gibi ondan öyleçekiniyordu ki onunla Bingley'nin iyi huyluluğundan aldıklarırahatlıkla konuşamıyordu, ama, konuştuğu zaman da iyiceyabanileşiyordu. Ona olan saygısı az konuşmasına yolaçıyorduysa da daha zarif olmasını sağlayamıyordu. ElizabethMr. Darcy'yi her ikisinin sık ilgisinden korumak için elindengeleni yaptı, onu kendine ve ailesinin utanç duyulmadankonuşulacak üyelerine saklamak için her an tetikte durdu;bütün bunlardan doğan rahatsız duygular flört mevsimindenkeyfinin çoğunu alıp götürdüyse de gelecek umuduna katkıdabulundu; Elizabeth her ikisi için de o kadar sıkıcı olan otopluluktan kaçıp Pemberley'deki aile hayatlarının rahatına vezerafetine kavuşacakları zamanı iple çekmeye başladı.

Page 471: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Bölüm XIX

Tüm annelik duygularının en mutlu günü Mrs. Bennet'ınen meziyetli iki kızından kurtulduğu gün oldu. Ardından nekeyifli bir gururla Mrs. Bingley'yi ziyaret edip Mrs.Darcy'den bahsettiği tahmin edilebilir. Keşke, ailesinin hatırıiçin, çocuklarını gelin etme tutkusunda elde ettiği başarınınonu hayatının geri kalan kısmında makul, sevimli, aklıbaşında bir kadın yaptığını söyleyebilseydim; yine de, belki,arada bir sinirli ve daima aptal olmaya devam etmesi sıradışıbir ailevi mutluluğu beğenmeyebilecek olan kocası içinhayırlı olmuştur.

Mr. Bennet ikinci kızını alabildiğine özledi; kızınaduyduğu sevgi onu başka herhangi bir şeyin nedenolabileceğinden daha sık evinden uzaklaştırdı. Pemberley'yegitmekten hoşlanıyordu, bilhassa en beklenmediği zamanda.

Mr. Bingley ve Jane Netherfield'de sadece on iki aykaldılar. Jane'in annesine ve Meryton'daki akrabalarına okadar yakın bir yerde oturmak Mr. Bingley'nin rahat tabiatınada Jane'in sevgi dolu kalbine de fazla geldi. O zaman ikikızkardeşin en büyük dileği gerçekleşti; Mr. BingleyDerbyshire'e komşu bir vilayette mülk aldı ve Jane'leElizabeth diğer her mutluluk kaynağına ek olarak birbirlerininotuz mil yakınına kadar geldiler.

Kitty akıllıca bir iş yaparak zamanının büyük bölümünüiki ablasıyla birlikte geçirdi. Daha önce tanıdığı topluluktançok üstün bir topluluk içinde büyük gelişme sağladı. Tabiatı

Page 472: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Lydia kadar dikbaşlı değildi ve Lydia'nın örneği de önündenkalkınca, gerekli ilgi ve idareyle, daha az rahatsız edici, dahaaz cahil ve daha az sıkıcı biri oldu. Lydia'nın arkadaşlığındanzarar görmemesi için ondan dikkatle uzak tutuldu; Mrs.Wickham sık sık onu balolar ve delikanlılar vaadiyle gelipyanında kalmaya davet ettiyse de babası gitmesine izinvermedi.

Mary evde kalan tek kız oldu; Mrs. Bennet'ın yalnızkalamaması nedeniyle başarı mücadelesinden çekildi.Dünyayla daha fazla haşır neşir olmak zorunda kaldı, ama hersabah ziyareti hakkında ahkam kesmeyi ihmal etmedi; artıkkızkardeşler arasındaki güzellik karşılaştırması yüzünden canısıkılmadığı için babası değişime fazla karşı koymadan boyuneğdiğini düşündü.

Wickham'la Lydia'ya gelince onların kişilikleri ablalarınınevliliğiyle hiçbir değişime uğramadı. Wickham Elizabeth'indaha önce bilmediği nankörlüğünü ve sahtekârlığını şimdiöğrenmiş olması gerektiği inancına metanetle dayandı; amaher şeye karşın, Darcy'nin ona mirasını vermeye iknaedilebileceğinden büsbütün umudunu kesmedi. Elizabeth'inevliliği nedeniyle Lydia'dan aldığı tebrik mektubu bu umudunkendisi değilse bile karısı tarafından canlı tutulduğunusöylüyordu. Mektup şöyleydi:

"Sevgili Lizzyciğim,

Sana neşe dilerim. Eğer Mr. Darcy'yi benimWickham'ı sevdiğimin yarısı kadar seviyorsan çok mutluolmalısın. Bu kadar zengin olduğunuzu düşünmek büyükrahatlık; umarım yapacak başka işiniz olmadığı zaman

Page 473: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

bizi de düşünürsünüz. Eminim Wickham sarayda görevalmayı çok isterdi; biraz yardım almadan yaşamamızayetecek kadar paramız olacağını sanmıyorum. Yılda üçyüz, dört yüzlük her görev olur; yine de bundan Mr.Darcy'ye bahsetme, istemiyorsan.

Sevgilerimle."

Haliyle Elizabeth de hiç istemediği için, cevabında o türher istek ve beklentinin önünü kesmeye çalıştı. Ama gücününyettiği yardımı, kendi kişisel harcamalarından iktisat etmekdenebilecek bir yöntemle biriktirip sık sık onlara gönderdi.Öyle pahalı istekleri olan, yarını düşünmekten aciz iki kişinino kadarcık gelirle geçinemeyeceklerini başından beribiliyordu; ne zaman şehir değiştirseler faturaların ödenmesiiçin ufak bir yardım talebiyle ya Jane'e ya da onabaşvuruluyordu. Barış imzalanıp da eve çıkarıldıkları zamanbile hayat tarzları son derece düzensizdi. Daha ucuz bir evarayarak hep oradan oraya taşınıyorlar ve hepkazandıklarından daha fazlasını harcıyorlardı. Wickham'ınLydia'ya olan sevgisi kısa zamanda ilgisizliğe dönüştü;Lydia'nınki ise biraz daha uzun sürdü; gençliğine ve huyunarağmen, evliliğinin ona sağladığı tüm ayrıcalıkları muhafazaetti.

Darcy Wickham'ı asla Pemberley'ye kabul etmedi; yinede, Elizabeth'in hatırı için mesleğinde ilerlemesine yardımetti. Lydia arada bir oraya ziyarete geliyordu, kocası keyifyapmak için Londra'ya ya da Bath'a gittiği zaman; ama ikisibirden Bingleyler'de sık sık öyle uzun süre kalıyorlardı kiBingley'nin bile sabrı tükendi ve onlara gitmelerini imaedeceğinden bahsedecek kadar ileri gitti.

Page 474: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Miss. Bingley Darcy'nin evlenmesine son derece içerledi;ama Pemberley'yi ziyaret etme hakkını elinde tutmayı akıllıcabulduğu için dargınlıktan vazgeçti, Georgiana'ya daha dadüşkünlük gösterdi, Darcy'ye yine eskisi kadar ilgili davrandıve Elizabeth'e karşı tüm nezaket görevini eksiksiz yerinegetirdi.

Pemberley artık Georgiana'nın eviydi; yenge görümcesevgisi tam Darcy'nin görmek istediği gibiydi. Birbirlerinibaşta istedikleri kadar çok sevmeyi başardılar. Georgianadünyada Elizabeth'i en beğenen insandı, ilk zamanlarağabeyiyle canlı, şakacı konuşma tarzını sık sık korkuyayaklaşan bir şaşkınlıkla dinlediyse de. Onda her zamansevgisini neredeyse ezen bir saygı uyandırmış olan ağabeyinişimdi açık bir şakalaşma nesnesi olarak görüyordu. Aklı dahaönce hiç karşısına çıkmamış bilgilerle doluyordu. Elizabeth'ineğitimi altında bir kadının kocasına rahat davranabileceğinikavramaya başlıyordu, ki bu bir ağabeyin kendinden on yaşküçük bir kızkardeşe her zaman tanıyabileceği bir rahatlıkdeğildi.

Lady Catherine yeğeninin evliliği konusunda son dereceöfkeliydi; evliliği duyuran mektuba cevaben karakterinin enhakiki açıksözlülüğünü serbest bırakarak Darcy'ye bilhassaElizabeth hakkında öyle hakaret dolu bir mektup gönderdi kibir süre aralarındaki bütün alışveriş bitti. Ama sonunda,Elizabeth'in çabasıyla, Darcy hakareti görmezden gelmeye vebarışma yolu aramaya ikna oldu; teyzesi biraz dahadirendikten sonra ya ona olan sevgisi nedeniyle ya dakarısının durumu nasıl götürdüğünü merak ettiği içindargınlığı bir kenara bıraktı ve lütfedip Pemberley'ye

Page 475: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

ziyaretlerine geldi, ormanları sadece öyle bir gelininvarlığıyla değil, şehirden gelen dayısıyla yengesininziyaretleriyle de kirlendiği halde.

Gardinerlar'la her zaman gayet yakın oldular. Elizabethkadar Darcy de onları seviyordu; Elizabeth'i Derbyshire'egetirerek birleşmelerini sağlayan kişiler için ikisi de herzaman sıcak bir minnettarlık hissettiler.

Page 476: Gurur ve –nyarg± - Jane Austen

Dipnotlar

[1] Loo, Whist, Quadrille, Cassino: Devrin popüler kağıtoyunları. (ç.n.)