58
www.yuruyus.biz [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 476 12 Temmuz 2015 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.biz [email protected] GRUP YORUM 30. YIL ETKİNLİKLERİNDE YASAK BARİKATLARINI YIKA YIKA İLERLİYOR! Adalet İçin İkitelli’de Açlık Grevi Yapan 1 Halk Cepheli İçin 7 Akrep, 1 Toma, 1 Çevik Kuvvet Otobüsü Polis... Çayan’da 3 Haftadır Yüzlerce Polis, Onlarca Akrep ve Toma’larla 11 Kez Saldırı Ve Gözaltı... Adalet İstemek, Çadır Açmak, Açlık Grevi Yapmak İçin Bile TOMA’lara, Akreplere, Faşist Polislere Karşı En Büyük Bedeli Göze Alarak Direnmek Zorundayız! SALDIRILARA DİRENİŞLERİ BÜYÜTEREK VE HESAP SORARAK CEVAP VERECEĞİZ! Faşizmin Adaleti Yok! Yaşası n Halkı n Adaleti! Grup Yorum Halktı r Susturamazsı nı z! Grup Yorum Halkı n Sanatçı ları dı r Durduramazsı nı z! Yüz binler Zulmün Başkentinde Faşizme Karşı Omuz Omuza! ADALETİN BEDELİ

GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

www.yuruyus.biz

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 47612 Temmuz 2015

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.b

izin

fo@

yuru

yus.b

iz

GRUP YORUM 30. YIL ETKİNLİKLERİNDE YASAK BARİKATLARINI YIKA YIKA İLERLİYOR!

Adalet İçin İkitelli’de Açlık Grevi Yapan 1 Halk Cepheli İçin 7 Akrep, 1 Toma, 1 Çevik Kuvvet Otobüsü Polis...

Çayan’da 3 Haftadır Yüzlerce Polis, Onlarca Akrep ve Toma’larla 11 Kez Saldırı Ve Gözaltı...Adalet İstemek, Çadır Açmak, Açlık Grevi Yapmak İçin Bile

TOMA’lara, Akreplere, Faşist Polislere Karşı En Büyük Bedeli Göze Alarak Direnmek Zorundayız!

SALDIRILARA DİRENİŞLERİ BÜYÜTEREK VE HESAP SORARAK

CEVAP VERECEĞİZ!

Faşizmin Adaleti Yok! Yaşasın Halkın Adaleti!

Grup Yorum Halktır Susturamazsınız!Grup Yorum Halkın Sanatçılarıdır

Durduramazsınız!

Yüz binler Zulmün BaşkentindeFaşizme Karşı Omuz Omuza!

ADALETİN BEDELİ

Page 2: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus.biz [email protected]

Emperyalizm, geri bıraktırılmış yeni sömürge ülkelerde, ekonomik,politik, kültürel, askeri olarak egemenliğini devam ettirmekle

ülkedeki faşist terörden doğrudan sorumludur. Emperyalizme,halkların sorunlarını çözecek misyonlar yüklemek;

emperyalizm ve işbirlikçi egemen güçler ilişkisini anlamamak bir yana,emperyalizme manevra alanları sağlayarak, halklar üzerinde

yeni oyunlar oynamasına ve daha çok terör uygulamasına yol açmakdemektir. Bu anlayış, öylesine geliştirildi ki, dost, düşman, ilerici,

anti-emperyalist ve emperyalizm kavramları unutuldu, unutturulmayaçalışıldı. Her şey emperyalizmin şiddetini üzerlerine çekmeme adına

onlara yaltaklanmaya kadar vardı. Bu düşünceler, ideolojik, ekonomik,kültürel, askeri hemen her noktada gelişerek, emperyalistlere karşı

büyük bir özenti hâkim oldu...Gerçeği karartmadan, eveleyip gevelemeden çıplak haliyle

ortaya koymak gerekir. Bugün bütün dünyada, uluslara ve halklara karşı dizginsiz bir şiddeti kullanan ve bu şiddetle,

halkları sindirip teslim almak isteyen emperyalistler ve onlarınişbirlikçisi iktidarlardır, yani teröristlerdir.Terörist, emperyalistler ve işbirlikçileridir...

Emperyalizme tutarlı bir şekilde karşı olmayanlar ve savaşmayanlar,emperyalizmin terör olgusunu bilerek görmezden geliyor ve gelecekteki

iktidarlarını da, emperyalizmle birlikte oluşturmayı planlıyorlardemektir. Bu tarz; barış, demokrasi, terörizme karşı olma vb.

birçok kılıfla karşımıza çıkan ve çıkacak olan, düzeni koruyan,ona yönelen devrimci şiddet karşısında saf tutan bir gelişmedir...

Bağımsız bir örgüt, bağımsız bir ülke, özgür bir halk ancakemperyalizmin ideolojik, politik, kültürel, tüm politikalarından

kopuş sağlayarak ve savaşarak kazanılabilir.

OCAK ayında 73 gözaltı

ŞUBAT ayında 85 gözaltı

MART ayında 126 gözaltı

NİSAN ayında 228 gözaltı

MAYIS ayında 112 gözaltı

1-6 HAZİRAN 24 gözaltı

TOPLAM 648 GÖZALTI

☆☆☆GÖZALTI SALDIRISI

SİNDİRME AMAÇLIDIR

BASKIYA VE GÖZALTI TERÖRÜNE KARŞI

HER TÜRLÜ DİRENİŞ MEŞRUDUR

DİRENMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ!

☆☆☆2015 YILININ İLK 5 AYINDA 648 GÖZALTI

ONLARCA EV BASKINI,

ONLARCA TUTUKLAMA,

GÖZALTILAR, İŞKENCELER...

TESLİM OLMAYACAĞIZ!

BOYUN EĞMEYECEĞİZ!

HALK CEPHESİ

SALDIRIYORLAR... DİRENİYORUZ...GÖZALTINA ALIYORLAR...TÜKENMİYORUZ!

KEYFİ GÖZALTI VE TUTUKLAMA TERÖRÜ HAKSIZ DÜZENLERİNE BOYUN EĞDİRMEK İÇİNDİR!

2015 YILININ İLK 5 AYINDA 648 GÖZALTI

Page 3: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

42 Ülkemizde Gençlik:Çayan Mahallesi’niDev-Genç’liler kurmuştur,

çetelere geçit vermeyeceğiz!

43 Son sözümüzü halkdüşmanlarının yargılanacağıHalk Mahkemelerindesöyleyeceğiz!

44 Manisa Gölmarmara’dakatledilen 15 tarım işçisi içinadalet istiyoruz!

46 Devrimci İşçi Hareketi:Direniş zorunluluktur;direniş örgütlenmektir

48 Kamu Emekçileri Cephesi:Hukuk ve dayanışmahattını kurmalıyız...

49 Baş terörist ABD ve AKPkendi zulmünü gizlemek için;devrimcilere saldırıyor!

50 Emperyalizmle göbek bağınıkendi ellerimizle keseceğiz!

53 Halk meclislerindeörgütlenelim!

54 Her eve umudun sesinitaşıyacağız!

55 Avrupa’da Yürüyüş: Steveyalnız değildir!

56 Yitirdiklerimiz...

İİ ç i n d e k i l e r23 Yüzbinler zulmün başkentinde

faşizme karşı omuz omuza!

25 Grup Yorum 30. yıletkinliklerinde yasakbarikatlarını yıkarak ilerliyor!

28 Basından:Melis Alphan:“Yüzbinlerce insanakonser yasaklayan ülke”

29 TAYAD’lı Ailelerden:Tutsaklarımız mahkemeleridevrimin kürsüleri halinegetirmişlerdir!O kürsüde,evlatlarımızın yanındayız!

30 Sol’un Köşe Taşları:MLKP 5. Kongresi,Kürt milliyetçi harekete tabiolmanın “teorik” sefaletidir!

33 10 Soruda: Meşruluk nedir?

35 Liseliyiz Biz: Kanımızı sokağaakıttıklarında nasılgeri adım atmadıysak;yönetmeliklerle degeri adım atmayacağız!

37 Faruk Ereren Davası,müebbetten beraateemperyalizmin hukuksuzluğu

41 Anadolu Cephesi: Örgütlenmeüzerine pratik notlar

4 Saldırılara direnişleri büyüterek vehesap sorarak cevap vereceğiz!

7 Berkin Elvan Meydanı’nda

adalet istiyoruz!

10 Adalet Yoksa,Adalet Savaşçıları Vardır:Sömürü düzeninde hukuk,adaletsizliğin kabulettirilmesidir!

11 Halkın Hukuk Bürosu:Ya adalet, ya adalet

başka yolu yok!

13 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:Adalet, Kürdistan’ın dayakıcı talebidir!

15 Bu korku niye,

bu korku kimden?

16 IŞİD emperyalizmin kuklasıdır!

Ortadoğu halklarının başdüşmanı emperyalizmdir!IŞİD, emperyalizmleişbirliğinin örtüsü yapılamaz!

21 Grup Yorum konser

çalışmalarının coşkusutüm ülkeye yayıldı!

Faşizmin Adaleti Yok!YAŞASIN HALKIN ADALETİ

DİH, işçilerin haklarınıarayabilecekleri, yardım vedayanışma talepedebilecekleri hukuk vedayanışma hattının

duyurusunu yaptı."Hak gaspları

kader değildir..." başlığı altında hukuk danışma ve işçi hattıtanıtıldı.

Hukuk Dan ışma: 0545 814 01 18İşçi Hattı : 0545 960 49 71

DİH, HUKUK VE DAYANIŞMA HATTIÖRGÜTLEDİ

Hasan Ferit Gedik içinADALET İSTİYORUZ,ALACAĞIZ!

13 Temmuz10.00Kartal Adliyesi

Halk Cephesi

Page 4: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Adalet çadırlarımızı mahallelerdeyaygınlaştırmaya devam ediyoruz. 13Haziran’da Çayan Mahallesi’nin ar-dından 1 Temmuz’da Gülsuyu, İki-telli, Gazi mahallelerinde de adaletçadırları kuruldu.

Adalet çadırlarında açlık grevieylemlerimiz de devam ediyor.

Haftanın bir günü; her salı adaletiçin halkımızı tencere-tava çalmayadavet ediyoruz.

ADALET İSTİYORUZ!

Çünkü bu ülkede adalet yok, hak-sızlıklar, zulüm, açlık-yoksulluk dizboyu. Görülmeyecek gibi değil. Bi-linmeyecek gibi değil. Herkes farkındaadaletsizliğin, zulmün. Şikayetçi ol-mayan yok gibidir.

Pek çoğunun sesi çıkmıyor. Nasılses vereceğini bilmiyor. Kimileri iseadaletsiz düzenden adalet beklentisinesokuyor bizi. Parlamentosunu bizeçözüm olarak sunuyor. Mahkemeleriniçözüm olarak sunuyor.

Biz adalet istiyoruz derken dü-zenden adalet beklemiyoruz.

Halkımıza adalet için mücadeleçağrısı yapıyoruz. Halkımıza adaletiçin örgütlenme çağrısı yapıyoruz.Halkımıza adalet için Cephe’ye ka-tılın diyoruz.

Adalet İstemek,Adalet Aramak, Bedelleri Göze Almaktır

AKP’nin polisi ilk günden itibarenadalet kampanyamıza saldırmaya baş-ladı. 13 Haziran günü Taksim’deyaptığımız adalet çağrımıza saldır-

dılar, onlarca arkadaşımız gözaltınaalındı. Durmadık. Aynı gün Çayan’daadalet çadırımızı kurduk, açlık grevinebaşladık. AKP polisi yine saldırdı.Çadırımızı çaldılar. Yeniden kurduk.

Kurulan adalet çadırlarında adaletiçin açlık grevleri yapılıyor.

Bu ülkede açlık grevi yapmak da,adalet çadırı açmak da saldırı gerek-çesi. Gözaltına alınma, işkence görmenedeni.

Böyle bir ülkede demokrasiden,özgürlüklerden söz edilebilir mi?

Böyle bir ülkede adaletten sözedilebilir mi? Sonuçta o çadırlar, oaçlık grevleri ADALET İSTİYORUZdiyedir.

Saldırılar AKP polisinin keyfi,rastgele saldırıları değildir. Saldırıhalk için adaletedir, adalet arayışınadır.Bilinçli, iradi saldırılardır.

Korkuyorlar. Adalet isteğimizdenkorkuyorlar.

Halkımız adalet istemenin bedelinibir biçimde ödemektedir. Adalet is-tediği için işinden, aşından olanlar...Adaletsizliklere, haksızlıklara karşıçıktığı için intihar edip hayatına sonverenler... Soruşturmalara uğrayanlar,haklarında davalar açılanlar, cezaalanlar... Bedellerin ifadesidir.

Halkımıza, bizi adaletsizliğemahkum edenlere karşı savaşmasınıöğretmeliyiz. Buna uygun örgüt-lenmesini öğretmeliyiz.

Direnmek elbet bedel ödemeyigöze almaktır. Ancak direnmeden dekazanılamıyor.

Adalet için İkitelli’de açlıkgrevi yapan 1 Halk Cepheli

için 7 akrep, 1 TOMA,1 Çevik Kuvvet otobüs polis... Çayan’da 3 haftadır yüzlerce

polis, onlarca akrep veTOMA’larla 11 kez saldırı ve

gözaltı...Adalet istemek, çadır açmak,açlık grevi yapmak için bileTOMA’lara, akreplere, faşist

polislere karşı en büyükbedeli göze alarak

direnmek zorundayız!

SALDIRILARA DİRENİŞLERİ BÜYÜTEREK VE HESAP SORARAK

CEVAP VERECEĞİZ!

Faşizmin Adaleti Yok! Yaşasın Halkın Adaleti!

ADALETİNBEDELİ

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!44

Page 5: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Adalet Çadırlarının Varlığı Elif’lerin, Şafak’ların, Bahtiyar’ların Varlığıdır!Elif, Şafak, Bahtiyar... adalet içinşehit düştüler. Ve bizler şimdi ça-dırlarımızı, açlık grevlerini adaletiçin yapıyoruz.

Bir çadır açmak, bir açlık greviyapmak için de çatışan durumdayız.Hemen her gün, gece yarıları saldırıyakarşı direnmek durumundayız.

Adalet çadırlarında AKP’nin pol-

isleriyle süren irade çatışması adaletsavaşının küçük bir karesidir. AKP’ninpolisi buna göre hareket ediyor. Gecesaldırıyor. Çadırları ve eşyaları talanedip çalıyor. Bir gün gelip başka birgün gelmiyor. Çadır yasadışı ise hiçizin vermemesi, yasaklaması, çadırdaolanları gözaltına alması, hatta tu-tuklaması gerekir. Ama böyle yap-mıyor. Çünkü çadırlarımız meşrudur,suç değildir.

Ancak AKP’nin polisi için suçolup olmaması önemli değildir. Oda kendi anlayışıyla hareket ediyor.

Bunu bir savaş gibi ele alıyor.

Bizi çadırdan vazgeçirmeye çalı-şıyor. Bunu kabul etmeyeceğimizi debiliyor. Bizi çadırı koruma sınırınahapsetmeye zorluyor. Savunmadakalmamızı istiyor. Gece yarıları sal-dırarak, terör estirerek halk üzerindekorku yaymayı, adalet istemindenuzak durmalarını sağlamayı hedefliyor.

Savunmada Kalmayacağız Ne silahlı savaşta ne demokratik

savaşta savunmaya çekilmeyeceğiz.

Çünkü ülkemizde demokratik mü-cadele, hak arama mücadelesi de sa-vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor.Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi göze almaktan,cüretli olmaktan geçiyor. Bu ülkemizgerçeğidir.

O halde bizde kampanyamızı birsavaş gibi ele alıp örgütleyeceğiz...Savaş koşullarında örgütleyeceğiz.Savaşçı gibi düşüneceğiz. Bir çadırasaldırı olursa on çadır açacağız. Düş-man bir adım atıyorsa, biz on adımatacağız on tane karşılık vereceğiz.Çadırlarımızı halka mal edeceğiz.Halkımızı katacağız. Çadırlarımızıve açlık grevlerini halkımızı adalettemelinde örgütlenmenin aracı halinegetireceğiz.

Hedefimiz adaleti sağlamak. Ohalde adalet isteğimizi her gün bü-yütecek ve bu hedefe kilitleneceğiz.

Elif’lerin, Şafak’ların, Bahtiyar’la-rın cüretiyle savaşacağız. Onlar gibiadalet hedefine kilitleneceğiz. Onlargibi düşmanlarımızı titreteceğiz.

Demokratikte, Silahlı Alanda Savaşın Özü Aynıdır

Savaşın alanı değişiktir, biçimi

Adalet çadırlarımız kurulduğu ilk gün-den itibaren AKP polisinin saldırılarıylakarşılaştı. Tahammülsüzlük Cephe’ninvarlığınadır, adalet arayışının kendisinedir.

13 Haziran’da iki kez saldırıya uğrayanÇayan Mahallesi’ndeki adalet çadırı, 14,15, 17 Haziran’da da saldırıya uğradı. 5Temmuz günü on birinci kez saldırıylakarşılaştı. Muhtemel ki saldırılar devamedecek.

“Gece saat 23.15 sıralarında AKP’ninkatil sürüleri Çayan Mahallesi’nde açlıkgrevi çadırına 11 akrep, 2 , 2 sivil polisaracı, 1 Özel Harekât aracı ve iş makineleriile saldırdı. Çadırda bulunan ve açlıkgrevinde olan 2 Halk Cepheli’ye tazyiklisu ve plastik mermilerle saldırdılar, katilsürüleri mahalleyi gaza boğdular. İş ma-kineleri ile çadırı yıkıp pankartımızısöküp çaldılar.”

Bu satırlar her gün tekrarlanan saldı-rıların kısa bir özetidir.

Saldırılar Çayan’la sınırlı kalmadı. 1 Temmuz günü kurulan İkitelli’deki

adalet çadırı da 3 Temmuz günü saldırıyauğradı. 3 Temmuz günü sabaha karşı

05.30'da 7 akrep denilen zırhlı araç, 1TOMA, 1 Çevik Kuvvet otobüsü ilegelen katil polisler açlık grevinde olan-lardan 1 kişiyi gözaltına aldıktan sonraçadırı talan ettiler, çadır da bulunan bütünmalzemeleri çaldılar.

Gülsuyu’nda da AKP polisinin yar-dımcısı uyuşturucu çeteleri işbaşındaydı.6 Temmuz günü çadırı taciz ettiler.

Ve DİRENİŞ… Onlar saldırıyor biz de direnmeye,

adalet savaşımızı büyütmeye devam edi-yoruz. Aşağıdaki satırlar da her saldırıyakarşı verilen cevabın kısa özetidir:

“Cepheliler yapılan saldırıya karşıanında molotoflarla ve havai fişekler ilecevap vererek katil sürüleri ile 2 saat ça-tıştı. Çatışmanın sonunda katil köpeklermahalleden defedildi ve hemen ardındansaat 01.30 sıralarında Halk Cephelilerdireniş çadırını yeniden kurdular.”

Akreplerin gelişiyle sokak başlarınabarikat kuran ve sloganlarla polis baskınınıhalka duyuran çadır nöbetçilerine akrep-lerle saldırdılar.

Adalet Çadırlarımız Çayan’da, İkitelli’de, Gülsuyu’nda, Gazi’de…

AKP SALDIRIYOR BİZ DİRENİYORUZ 12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

5YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 6: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

değişiktir ancak özü aynıdır. Hedefiaynıdır. Bunu unutmamalıyız.

Nerede olursa olsun düşman, heryerde savaşın kurallarına göre hareketediyor. “Onlar silahlı, bunlar de-mokratik” demiyor. “O yasadışı, buyasal” diye bakmıyor. “Onların elin-de silah var, bunlar çadırda ve açlıkgrevi yapıyor” diye düşünmüyor.

Ne istediğimize, ne yaptığımıza,neyi hedeflediğimize, halka ne mesajverdiğimize, ne sonuç yaratacağımızabakıyor. Saldırısının boyutuna, şid-detine, saldırıp-saldırmayacağınabuna göre karar veriyor.

“Altı üstü bir çadır, bir açlıkgrevi, bırakın kendi hallerinde yap-sınlar” gibi apolitik bakmıyor. Politikve sınıfsal bakıyor.

Biz de, düşman saldırıyorsa demek

ki doğru yapıyoruz diye düşüneceğiz.

Elif’in, Şafak’ın, Bahtiyar’ın ey-lemlerine hazırlandığı ciddiyetle,hangi sonucu yaratacağımızı, ne is-tediğimizi iyi bilerek örgütleyeceğizçadırlarımızı, açlık grevlerimizi... Et-kimizi daha nasıl büyütürüz diyekafa yoracağız. Halkımızı daha nasılkatabiliriz diye yoğunlaşacağız.

Şimdi elimizdeki silahlar adaletçadırıdır, açlık grevleridir, pankartla-rımızdır, dövizlerimizdir, duvar yazı-lamalarımız, adalet kürsülerimizdir.Halkımıza yönelik kapı çalışmalarımız,çağrılarımız, adalet komitelerimizdir.

Saldırıları bu bilinçle göğüsleye-ceğiz. Saldırılara bunlarla karşılıkvereceğiz.

Adalet yoksa adalet savaşçılarımızolacak. Adaleti böyle kazanacağız.

Sonuç Olarak;1- Halk düşmanı AKP’nin katillerikoruyan düzenine karşı adalet tale-bimizi dalga dalga tüm ülkeye ya-yacağız.

2- Faşizmin çadırlarımıza saldırılarıkarşısında geri adım atmayacağız.Adalet çadırlarımızı ve açlık grevle-rinin tüm ülke çapına yayacağız.

3- Faşizmin adalet talebimize saldı-rıları karşısında savunmaya geçme-yecek hesap soracağız!

4- Adalet bu düzenin mahkemele-rinden çıkmayacak, katillerin yakasınayapışıp halkın adaletiyle hesap so-racağız.

5- Halkımız; tüm adaletsizliklerinhesabını sormak için Cephe saflarındabirleşin...

YAŞASIN HALKIN ADALETİ

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’nde 4 Temmuz'da “Feda” konusu üzerine çalışmayapıldı. Yeni tahliye olan Ümit İlter’in de katıldığı çalışmaya100 Halk Cepheli katıldı.

Saatler öncesinde merkezin toplantı salonu feda şehitlerininfotoğrafları ve yazılarla donatıldı.

Program öncelikle saygı duruşuyla başladı, ardındanCephe’nin feda tarihi ve Fidan Kalşen’in 19 Aralık 2000’degerçekleştirdiği feda eylemi canlandırıldı. Fidan’ın yaktığıateş canlandırılırken tüm katılımcılar ayakta alkışladı.

Tiyatronun ardından seminere geçildi. Feda’nın ne ifadeettiği üzerine daha çok katılımcıların söz aldığı canlı biranlatım yapıldı. Fedanın halk ve vatan sevgisi olduğu vur-gulandı ve bunun bir çaresizlik değil halkın adalet özlemi,adaleti olduğunun altı çizildi. Fedanın aynı zamanda düşmanaduyulan öfkenin ve kinin en yoğunlaşmış hali olduğuna,inançları için insanların düşmanın kalelerine kadar girebil-diklerine işaret edildi. En özüyle fedanın siyasal bir terciholduğu ve iktidarı alma savaşının neticesinde, bu iddia ileortaya çıktığı üzerine vurgu yapıldı. Çalışmanın arasında

gelen Ümit İlter selamlandı.Yıllarını Özgür Tutsaklık ile geçirmiş olan Ümit İlter de

feda üzerine yaptığı konuşmada fedanın direnme hakkı vezalimden hesap sorma özgürlüğü olduğunu söyledi. MuharremKarademir’in feda üzerine benzetmesini de hatırlatan İlterhalkımızın feda kültürünü bin yıllardır içinde barındırdığını,bugün de Cephelilerin bu kültürü yaşattığını söyledi. MahirHüseyin Ulaş olarak çıkılan iktidar yolunda bugün deBahtiyar, Şafak ve Elif Sultan olarak yoldan bir milim sap-madan ilerlendiğini söyledi.İlter’in konuşmasının ardından ara verilerek topluca

dışarı çıkıldı. Burada da sohbetler devam edildi. Ara bittiktensonra bir diğer yeni tahliye Kerem Baylan da bütün ÖzgürTutsakların selamını yüklenerek geldiğini söyledi.

Sonrasında canlandırma tekrar izlendi. Seminer bölümündeise fedanın halkın elindeki önemli bir silah olduğu, BüyükDireniş’le ve Haziran Ayaklanması’yla kitleselleştiği vur-gulandı. Fedayı ve feda şehitlerinin kararlılığını anlatansinevizyonun ardından tahliye tatlıları ikramıyla çalışmasonlandırıldı.

Zulüm ve Adaletsizlik Oldukça Fedalar Hep Olacak!

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!6

Page 7: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Kocamustafapaşa DayanışmasıBerkin Elvan Meydanı’nda 4 haftadıryaptığı “Adalet İstiyoruz” kampan-yasına bu hafta da 4 Temmuz’da de-vam etti.

Bahçelievler Halk Cephesi 7 Tem-muz'da her hafta olduğu gibi tenceretava için kapı çalışması yaptı. Yapılançalışmada 25 kapı çalındı ve sohbetleredildi.

Gülsuyu - Gülensu Mahallesi’ndeHasan Ferit İçin Adalet İstiyoruzkampanyası çerçevesinde 1 Tem-muz’da Heykel Meydanı’na HalkCepheliler çadır kurdular.

Filim GösterimlerindeDayanışmamızı ve AdaletTalebimizi Büyütüyoruz

Gazi Mahallesi'nde 3 Temmuz'daAdalet Çadırında Kemal Sunal'ın"100 Numaralı Adam" filmi izlendi.Film gösterimine 35 kişi katıldı.

Sarıgazi: Kar Tanesi Parkı’nda26 Haziran'da “Adalet Kampanyası”çerçevesinde Halk Meclisi film gös-terimi yaptı. “Pardon” filmini 30 kişiizledi.

Hasan Ferit’eAdalet İstiyoruz!

Adalet yine halkın ellerinde, halkıntaleplerinde… Bahçelievler’de HalkCepheliler tarafından 7 Temmuz'daHasan Ferit Gedik mahkemesi için70 afiş asıldı.

Çocuk Katilleri,Sizi Uyarıyoruz!Adalet ÇadırımızaSaldırmanın BedeliniÖdeyeceksiniz! Katil PolislerÇayan’da Adalet ÇadırınaOn birinci Kez Saldırdı

Çayan Mahallesi’nde eli kanlıkatil polisler 4 Temmuz ve 5 Temmuzgecesi, saat 4.30'da 4 akrep, 2 TOMAile çadıra saldırdı. Çayan Halk Cep-hesi yaptığı açıklamada “AKP’ninkatil polisleri sanmayın ki biz adalettalebimizden ve mücadelemizdenvazgeçeceğiz. Adalet istiyoruz, ver-mezseniz biz zorla söke söke alacağız.Çocuk katilleri sizi uyarıyoruz, adaletçadırımıza saldırmanın bedelini öde-yeceksiniz” dedi..

Adalet TalebimizDalga Dalga Yayılıyor!

1 Temmuz’da “Adalet İstiyoruzAlacağız” kampanyası çerçevesindeHalk Cepheliler açlık grevi çadırıaçtılar.

İkitelli Adalet İçin Açlık GreviÇadırının 1. Günü - 1 Temmuz 2015İkitelli Özgürlük Parkı’nda çadır

açma hazırlıkları sırasında fotoğrafçekmeye çalışan polisler “Katil PolisMahalleden Defol” sloganlarıyla ma-halleden kovuldu. Halkın demleyipgetirdiği çaylarla sohbetler ve direnişdevam etti.

Adalet Çadırında 2.Gün:

Sabah 07.00'de kalkarak çevre te-mizliğinin yapılmasıyla güne baş-landı.“Bu ülkede adalet yok” başlıklıbir pano hazırlandı. Akşam parktadiğer kurumların 2 Temmuz ile ilgilianma programı olduğu için park ka-labalıktı ve birçok kişi çadırımızı zi-yaret etti, bilgi aldı. Bahçelievler,Esenler, Altınşehir'den gelenlerleiyice kalabalıklaşan çadırda hep be-raber halaya duruldu. Davullarla al-kışlarla halay bitirildi.

Adalet Çadırında 3. Gün:07.00'de çevre temizliği yaparak

açlık grevinde olduğumuzu belirtenbir pano yapıldı. Saat 10.00'da göz-altından çıkan arkadaşımızın da gel-mesiyle birlikte "Adalet İstiyoruzAlacağız" "Baskılar Gözaltılar BiziYıldıramaz" sloganları atıldı. Saat20.00'de türkü gecesi çağrısına geleninsanlarla polis saldırısı üzerine kısabir sohbet yapıldıktan sonra türkülersöylendi, halaylar çekildi.

Adalet Çadırında 4. GünÇadır direnişimizin 4. günündeyiz.

Türkü gecesinin bitiminden sonra"ben nöbete kalırım" diyen genç,yeni bir arkadaşımızın sahiplenme-sinin sevinciyle gece nöbeti hazır-lıklarını yaptık. Semaverimizde ça-yımız kaynarken küçük de bir ateşeksik olmadı. Sohbetlerle voltalarlagüzel bir gece geçti.

Adalet Çadırında 5. Gün!Açlık grevi ve çadır direnişimizin

Berkin Elvan Meydanı’nda Adalet İstiyoruz!Adalet Arayışımızı Duymayan

Kalmayacak

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

7YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Gülsuyu Kuruçeşme İkitelli

Page 8: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!88

5. günündeyiz. Sabah bir teyzemiz geliyor"iyi ki siz buradasınız bu parkta hep ser-seriler oluyordu siz geldiniz geleli yoklar"diyor. Evini tarif edip ihtiyaç olursa gelindiyor. 18.30 sıralarında 1 TOMA geçiyorçadırımızın önünden. Çevredeki gençlerve esnaf taşlıyor, hemen halk tepki gös-teriyor “ne işi var bunun burada" diye..

Adalet Çadırının 6. Günü!Adalet için açlık grevinin 5. gününün

gecesinde 01.00 sıralarında katil poliszırhlı araçla taciz amaçlı çadırımızınönünden geçti. Daha sonra ziyaretimizegelenlerle tutsaklara mektup yazdık, içerisidışarısıyla bir bütün olan adalet müca-delemizi kağıda döktük.

Adalet Çadırının 7. Günü!Bu gece polis hiç geçmedi... Halkımızın

sahiplenmesi, mevzimizden vazgeçme-memiz sayesinde saldırıları püskürttük.Boyacı bir abimiz geliyor üstü başı emek-çiliğiyle dolu, elinde gazeteden kesilmişbir küpür, panomuza asmamız için getirmiş.Kafe sahibi bir abimiz büyük bir kartonçay yollamış teşekkür ediyoruz. Yenitahliye olan Kerem Baylan arkadaşımızziyarete geliyor, sarılıyoruz sıkı sıkı.

Gökay Ege Serbest Bırakıldı!İkitelli'de 3 Temmuz'da sabaha karşı

katil polisler çadıra operasyon yaparakGökay Ege'yi gözaltına almıştı. AKP’ninkatil polislerinin kendi aralarında yaptıklarıkonuşmada "Ben bunları biliyorum bunlaruyuşturucuya karşı Arenapark'ın karşısındabizim aylarca giremediğimiz yere 1 gündegirip dağıttılar" dediler.

"Köpeklerinizi BağlayınYoksa Tasmanın SahipleriniHedef Alacağız" Binlerce Hasan Ferit OlupBu Bataklığı Kurutacağız!Adalet İstiyoruz Alacağız!

Gülsuyu Açlık Grevinin 1. Günü - 1Temmuz 2015

Çadırımızı 1 Temmuz’da açıklama ya-parak açmaya başladık. Açıklamada HasanFerit’in uyuşturucu çetelerine karşı mücadeleederken vurularak katledilmesi ve bunlarıntamamen kentsel dönüşüm rantı sağlamakiçin yapıldığı vurgulandı.

Gülsuyu Adalet İçin Açlık Grevi Ça-dırının 2. Gün

Erken saatlerde kalkarak çadırımızınetrafını düzenleyerek ve temizleyerek

Yürüyüş: Sizi tanıyabilir mi-yiz?

Münir Anuştekin: Mesleğimkasap. 35 yaşında, Diyarbakır iliBağlar ilçesinde oturuyorum.

Yürüyüş: Adalet var mı?Münir Anuştekin: Valla adalet

yok. Eşitsizlikten dolayı yok. Dev-let tarafından ayrımcılıktan dolayıbir adaletsizlik var.

Yürüyüş: Adalet neyi ifade edi-yor sizin için?

Münir Anuştekin: Eşitliği, be-raberliği, hak- hukukta kişiler ara-sında üstünlük sağlanmayan biryapı. Adaletin olmadığı yerde ya-şam da olmaz.

Yürüyüş: Peki nasıl adalet sağ-lanabilir?

Münir Anuştekin: Halkın sözsahibi olduğu bir adalet sağlan-malı.

Yürüyüş: Sizi tanıyabilirmi-yiz?

Mehmet Güneş: Öğrenciyimve aynı zamanda seyyar tezgahtakavun satıyorum.

Yürüyüş: Adalet var mı?Mehmet Güneş: Bence adalet

yok. Adalet olsaydı doğu-batı ay-rımcılık olmazdı.

Yürüyüş: Adalet neyi ifade edi-yor sizin için?

Mehmet Güneş: Eşitlik... Tümvatandaşlara eşit bir şekilde dav-ranılmasıdır. Ayrımcılığın yapıl-mamasıdır.

Yürüyüş: Peki nasıl adalet sağ-lanabilir?

Mehmet Güneş: Bana sorarsanadalet din üzerinden gitmelidir.Mesela bir tecavüzcüye verilencüzi miktarda cezalar var. Onlarda erteleniyor. Tecavüz edilenkadın ise ya ölüm ya da istemediğibir evlilikle karşılaşıyor. Bu ancak

dini adaletle, islami şekilde çö-zülmelidir. Biz böyle gidersek, bukrizle Arjantin’e benzeyeceğiz.

Yürüyüş: Sizi tanıyabilir mi-yiz?

Zelal Öcal: 18 yaşında ve öğ-renciyim. Diyarbakır/ Kayapınarsemtinde oturuyor.

Yürüyüş: Adalet var mı?Zelal Öcal:Yaşadığım toplum-

da yok.Yürüyüş: Adalet neyi ifade edi-

yor sizin için?Zelal Öcal: Adalet her insana

hak ettiği değerin verilmesidir.Yürüyüş: Peki nasıl adalet sağ-

lanabilir?-Zelal Öcal: Adalet toplumun

bilinçlendirilmesi ve egolarındanarındırılması ile sağlanır.

Yürüyüş: Sizi tanıyabilir mi-yiz?

Atilla İnce : Öğrenci, 18 ya-şında.Diyarbakır/Yenişehir ilçe-sinde oturuyorum.

Yürüyüş: Adalet var mı?Atilla İnce: YokYürüyüş: Adalet neyi ifade edi-

yor sizin için?Atilla İnce: Adalet aynı etkilere

aynı tepkilerin verilmesidirYürüyüş: Peki nasıl adalet sağ-

lanabilir?Atilla İnce: Dünya yok olursa

adalet sağlanır.Yürüyüş: Sizi tanıyabilir mi-

yiz?Eczacı: Adalet nerede var mı-

dır? Ben de sana onu sorayım.Yürüyüş: Ülkemizde var mıdır

adalet?Eczacı: Bence sadece ülke-

mizde değil, bütün dünyada adaletgöremiyorum. İnsanlar arasındaadaletin olduğunu düşünmüyo-rum.

Bu Düzenin Adaleti YokYaşasın Halkın Adaleti

Röportaj

Page 9: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

99YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

güne başladık. Mahalleden bir abla-mız geliyor. Açlık grevi nedenlerive özellikleri hakkında sohbet ettik.İhtiyaçlarımızı gidermek istediğinisöyleyip su ve şeker alarak desteğinisunuyor. Büyük Direnişimizde ölüm-süzleşen Zehra ve Canan kardeşlerinamcası geliyor. Sohbetimiz hemenkoyulaşıyor.

Gülsuyu Adalet İçin Açlık GreviÇadırının 3. Günü

Sabah erken saatlerde kalkaraktemizlikle başladık güne. Akşamüzeri çadırımızı Nuray anne ziyaretediyor. Akşam iş çıkışı olması nede-niyle çadırımız kalabalıklaşıyor. İh-tiyaçlarımızı gideriyor arkadaşlarımız.Bir günü de böylece bitirmiş oluyoruz.

Gülsuyu Adalet İçin Açlık GreviÇadırının 4. Gün

Bu Ülkede Adalet Yok! AdaletAlana Kadar Mücadele Edeceğiz!

Sabah erken saatlerde güne baş-lıyoruz. Bugün 3 kişi destek açlıkgrevine başlıyorlar. Hasan Ferit içinolması Gülsuyu halkı açısından ayrıbir önemi var. Sabah destek açlıkgrevine başlayan arkadaşlar akşamgeç saatte bitiriyorlar. Nöbetimiziayarlıyoruz yarın yapacağımız işle-rimizi planlayıp günümüzü bitiriyo-ruz.

Gülsuyu Adalet İçin AçlıkGrevi Çadırının 5. Gün

Adaletin ekmeğini de kendisipişirmeli halkın, Gündelik ekmekgibi. Bol, pişkin, verimli.

Erkenden kalkıp etrafı düzen-leyerek başlıyoruz güne. Mahal-leden bir abimizle ablamız destekaçlık grevine başlıyor. Saat 11.00'deAdalet Kampanyası ve mahkemeyeçağrı afişlerini asmaya gidiyoruz.Mahallemizin gençleri yalnız bı-rakmıyorlar bizleri. Gece geç sa-atlere kadar sohbet ediyoruz. Birgünü daha böylece bitiriyoruz.

Hasan Ferit İçinAdalet İstemektenAsla Vazgeçmeyeceğiz

Bağcılar Karanfiller KültürMerkezi'nde 29 Haziran'da "HasanFerit İçin Adalet İstiyoruz Alaca-ğız" konulu söyleşiye Hasan Fe-rit'in annesi Nuray Gedik ile dedesi

Mustafa Meray ve Halk Cephesindenbir kişi konuşmacı olarak katıldı.Söyleşi 19.30'da başladı.Sözü ilkolarak dede aldı; Hasan Ferit'ten veşu ana kadar verilen mücadeledenbahsetti. Halkın adaletine güvendiğinidile getirdi. Daha sonra anne NurayGedik mahkemelerin önemli oldu-ğunu, oralarda da hesap sorulmasıgerektiğini, hakları için sonuna kadarmahkemeye gideceklerini dile getirdi.Son olarak Halk Cephesi’nin Adaletİstiyoruz Alacağız kampanyasındanve dava sürecinden bahsederek budavanın herkesin davası olduğunumahkemelere katılmanın suç olma-dığını Hasan Ferit'in uyuşturucu çe-teleri tarafından vurulduğunu onusahiplenmenin suç olmadığını anlattı.Söyleşiye 31 kişi katıldı.

Gazi: PSAKD Gazi Şehitler Cem-evi olarak Hasan Ferit Gedik'in mah-kemesi için anne Nuray Gedik’in dekatılımıyla “Adalet İstiyoruz” paneliyapıldı. Saldırılara karşı direnişininmeşru olduğu ve Hasan Ferit Gedik'inbu meşrulukla hareket ederek halkınyanında yer alarak şehit düştüğüne vemahkemelerinin sahiplenilmesi gerek-tiğinin vurgusu yapılarak tüm halkımahkemelerini sahiplenmesi için mü-

cadeleye çağırdı. Panele 35 kişi katıl-dı.

Bahçelievler: Mahallede 4 Tem-muz günü Hasan Ferit’in mahkeme-sine çağrı afişi ve 150 “Adalet İsti-yoruz” bildirisi dağıtıldı.

Esenler: Mahallede 1 Temmuz'daHasan Ferit Gedik Mahkemesi içinafişleme çalışması yapıldı.13 Temmuzgünü Kartal Adliyesi’nde olacak olanmahkeme afişlerden 60 adet asıldı.

Çayan: Sokullu Caddesi üzerine4 Temmuz'da Hasan Ferit Gedik'inmahkemeye çağrı pankartı asıldı.

Bağcılar: “Adalet İstiyoruz”kampanyası dahilinde 2 adalet gö-nüllüsü tarafından yapılan çalışmada90 afiş asıldı.

Okmeydanı: 5 ve 6 Temmuzgünlerinde Okmeydanı’nın MahmutŞevket Paşa bölgesine toplamda 150afiş asıldı.Çalışmada 150 civarındabildiri dağıtıldı.

Tencere-Tava’yla,Sazla TürküyleElimizde Olan Neyse,Adaletsizliğe KarşıSes ÇıkartmayaDevam Edeceğiz!

Bahçelievler: Her hafta salıgünü, bu hafta da 7 Temmuz'da20.00’da Bahçelievler Halk CephesiZafer Mahallesi’nde Hasan Ferit Ge-dik için Tencere-Tava eylemi yaptı.

Bağcılar: Bağcılar’da eylem buhafta 7 Temmuz'da Hürriyet Caddesiüzerinde yapıldı. Saat 21.00’de yolüzerindeki Erzincanlılar Derneğiönünde bir araya gelen Halk Cephe-liler burada ajitasyonla eyleme baş-ladılar.

Gazi: Gazi Mahallesi’nde 7 Tem-muz’da Adalet istemini sürdürenHalk Cepheliler, tencere – tavalaravurarak seslerini duyurdular. 21.00’dabaşlayan eyleme 9 kişi katıldı.

İkitelli

Gülsuyu

Page 10: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

"Adaletsizlik yaşadınız mı hiç?"diye sorsak, "hayır" cevabını alırmıyız? Yazıyı okumaya başlayan her-kesten, yaşadığı bir adaletsizliği düşü-nerek bu yazıyı okumasını isteriz.Birden fazla adaletsizlik de düşünü-lebilir, çok uzak bir ihtimal de değildirbu... Doğru düşünmek için "Ne,Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Neden,Kim" sorularını sorarız.

Adaletsizlikleri değerlendirirkende bu soruları sormalıyız. Tüm ada-letsizliklerin kaynağı, tüm suçlarınsebebi, tüm kötülüklerin anası çürümüşbu düzendir. Hırsızlık yapan nedenhırsızlık yapar? Açlığın, yoksulluğun,işsizliğin olduğu bir düzende hırsızlıksuç değil, çaresizliktir. Asıl hırsızlıközel mülkiyetin varlığıdır. Sabancıları,Koçların, Eczacıbaşıların, Ülkerlerin...emeğimizi çalarak zenginleşmesidirgerçek suç. Düzenin adalet sistemindesuç ve suçlu kavramı değişir.

Düzene göre, halk düşmanlarınıcezalandırmak, müebbet hapisle ceza-landırılırken; halkın adaletinde halkdüşmanlarının cezalandırılması enbirinci taleptir.

Tayyip gibi yolsuzluk yaparakhalkın parasını çalanlar adaletsuyunun başını tutarken; yolsuz-luklara karşı mücadele eden dev-rimcilere saldırılıyor. Hırsızlariktidarda, başkentin göbeğinde

açlıktan kirpi yiyen halkımızdan birkişi ciğerine saplanan kemiktendolayı ölümden dönüyor.

Biz her gün işe giderken dahayolda ölüyoruz. Merdivenden düşü-yoruz; inşaattan düşüyoruz; kum tor-bası yerine konulup tersanede deneyuğruna öldürülüyoruz; su borularınıdöşerken şehrin göbeğinde göçükaltında kalıp ölüyoruz; ormanda top-ladığımız mantarı yiyip zehirleniyo-ruz; vapura binerken vapurun hareketetmesi sonucu denize düşüp ölüyoruz;durakta beklerken bakımı yapılmamışotobüsün durağa dalması sonucu ölü-yoruz; aç kaldığı için ya da ekmekalmaya gittiği sırada çocuklarımızölüyor... Ve daha onlarca, yüzlerce,binlerce örnek... Peki ölüm kadermi? Yoksulluk kader mi?

Ölümlerimizden sorumlu olanlarmı suçlu; onlardan hesap soranlarmı? Suç ve suçlu kavramı, katil-lerin iktidarında başkadır; halkıniktidarında başkadır. Adalet kav-ramında olduğu gibi... Halkımızın"Çok söyleme arsız edersin, aç bırak-ma hırsız edersin" sözü vardır.

Başa dönersek; yani halkımız hır-sızlık yapıyorsa eğer, NEDEN soru-sunu sormalıyız. Bu soruya alacağı-mız cevap gerçek suçluyu bulmamızayardım eder. Atasözünde olduğu gibi,asıl suçlu aç bırakanlardır, bizi kirpiyemek zorunda bırakanlardır.Hırsızlık, yoksulluğun yüksek sevi-yede olduğu bir toplumda suç olarakgörülür ve hırsızlar ceza alır. Ancaksuçlu, hırsızlık yapan değildir. Suçlu,suçu oluşturan, insanları açlığa, yok-sulluğa götüren, işsiz bırakan bu sis-temdir. Burada sistem değerlendi-rilmesi yapılmalıdır. Adalet bu ceza-nın doğruluğunu tartıştırdığındagerçek adalettir. Aksi taktirde bu

ceza da adalet yoktur. Sonuç olarak; adaletsizliğin kay-

nağını kurutmadan tek tek adalet-sizlikleri yok edemeyiz. Kaynak isebu düzenin kendisidir.

* Şırnak'ın Cizre ilçesinde, evininönündeki boş arazide oyun oynarkenpolis tarafından açılan ateşle öldürülen12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ın katil-lerinin yargılanmasına 2 Temmuz'dadevam edildi.

Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndegörülen duruşmaya SEGBİS'le katılankatil polisler, Nihat'ın vurulmasındanhaberleri olmadığını söylediler. Tanıkpolislerden Ersin İnce ise, "Ben poli-sim, verilen işi yaparım onun dışındabir şeye karışmam" diyerek gerçeksorumlunun devlet olduğunu itirafetti. Nihat'ın da Berkin'in de katilleriaynıdır.

DÜZELTME:Dergimizin 475. sayısında "Adalet

Yoksa Adalet Savaşçıları Vardır" köşesindeyayınlanan "Katillerin Milletvekili yapıldığıBu Düzeni Halkın Adaletiyle Yıkacağız"başlıklı yazıda Kamil Günay'ın MHPTekirdağ milletvekilliği yaptığı belirtilmiştir.Bu bilgi yanlıştır. Doğrusu Kamil GünayÜç kez MHP’den Tekirdağ milletvekilliğineadaylığını koymuş ancak seçilememiştir.

Yazıda geçen "... birini öldürüp, diğe-rini ağır yaralayan yedi sivil faşisttenbirisiydi" cümlesindeki düzeltme ise şöyle:İki Kıbrıslı öğrenci de öldürülmüştür.İkincisi; faşistler yedi kişi değillerdir.Kıbrıslı öğrencileri öldüren, yine aynı okulfaşistlerinden Zihni Açba ise 2015 seçim-lerinde MHP Adapazarı milletvekili olarakmeclise girmiştir.

Yanlışı düzeltir, okurlarımızdan özürdileriz.

"Ceza kavramını eğitmek-dönüş-türmek-kazanmak değil, intikamcıbir mantıkla ve otoritesini sağlam-laştırma, kendi adaletsiz düzeninikoruma amacıyla ele alan burjuvaadalet, mekanik-katı kurallara sahip-tir. Uygulanacak cezada işlenen suçunniteliği, verilen zarar, yaratılan tah-ribatın boyutu, suç işleyenin konumu,suçun işlenmesinde objektif ve sub-jektif faktörler, suçu işleyenin kendiniaşma, hatalarını düzeltme, savaşısürdürmedeki irade ve kararlılığı,mücadelenin boyutu, yaşanan sürecinözgünlükleri gibi bütün faktörlerinbir arada ele alınıp değerlendirilmesi,yargılama ile devrimci adalet, bütünadalet anlayışlarından ayrılır."

Sömürü düzeninde hukuk, adaletsizliğinkabul ettirilmesidir!

AdaletsizliklerinKaynağını Kurutacağız!

ADALET YOKSA ADALETSAVAŞÇILARI VARDIR

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!10

Page 11: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

“Adalet yerini bulsun isterse kı-yamet kopsun” der bir Latin atasözü.Konfiçyüs ise; adalet kutup yıldızı gi-bidir bütün dünya onun etrafında dö-ner. Öyle ekmek gibi su gibi lazımdırki aç kalır yaşayamazsınız adalet ol-madan. Hanım Kavaklıoğlu gibi eli-nize silah alır çocuklarınızla kendini-zi evinize kilitlersiniz. Adınız yalnız-ca K.Y olarak geçer haber bültenleri-ne ama adaletin olmadığını göstermekiçin bakanlık önünde silahlanır pom-palılarla ateş erdersiniz. Bir bakarsı-nız biri kendini yakmış, biri köprüyeçıkmış, biri intihar etmiş. Bunların hep-si adaletsizliğin sonucudur. Akli den-gesi yerinde olmayan bir kişi diye ge-çer ismi ya da azılı bir terörist ama ada-letsizlik deli de eder insanı asi de...

Yanlızca aşağıda saydığımız bir kaçörnek bile deli eder insanı bu düzen de-dirtecek cinsten değil mi?

1- İşçi Sağlığı ve İş GüvenliğiMeclisi’nin verilerine göre 2015 yılı-nın ilk 6 ayında 794 işçi öldü. Sade-ce mayıs ayında trafik/servis kazala-rında 48 kişi hayatını kaybetti.

Manisa'da meydana gelen son kazaile sayı 63’e yükseldi. Ölenler ara-sındaki Burak Kaya sadece 15 yaşın-daydı.

10 işçinin katledildiği Torunlardavasında tutuklu sanık kalmadı.Ölen arkadaşlarının parçalanmış ce-setlerinin küreklerle çuvala doldurul-duğunu gören işçi Ercan Kılavuz'a"itibarı zedelemek" suçlamasıyla18 bin lira istemiyle dava açıldı.

2- İzmir’de Karabağlar Polis Mer-kezi’nde Fevziye Cengiz isimli kadı-nı karakolda işkence gördü. Bu işkencekamera kayıtlarının incelenmesi so-nucu ortaya çıktı. Buna rağmen sanıkpolislere işkenceden dava açılmadı.Mahkeme, işkence suçundan yargıla-nan polisler Beyit Sezgin ve HakanYörük’ün, Cengiz’i feci şekilde döv-melerini işkence değil “basit yarala-ma” kapsamında gördü. İki polisi 1 yıl3’er ay hapis cezasına mahküm etti.Bu ceza da denetimli serbestlik kap-samından görüldü ve polisler ceza çek-

meksizin kurtuldular. 3- Bursa’da Bosch fabrikası işçileri

işçi ücretlerindeki adaletsizliğe isyanetti. Renault ve Tofaş fabrikasında ça-lışan işçiler ile Bosch fabrikasında ça-lışan işçiler aynı sendikaya üyeydiler.Toplu sözleşme yapma hakkına sahipbu sendika Bosch fabrikasında çalışanişçilere 1500 TL daha az ücret ödü-yordu. Oysa aynı çalışma havzasındave aynı nitelikte iş yapıyorlardı.

4- 17 Aralık sonrasında HSYK dayapılan değişiklikler özel yetkili mah-kemelerin kaldırılması ve yasa deği-şiklikleri ile beraber geçmiş yargıla-malarda yapılan hukuksuzluklarınaçığa çıkarılabilmesi için bir yol ara-landı. Bu yoldan önce Aziz Yıldırımve Balyoz davası hükümlüleri geçti.duruşmalar sırasında yaşanan hukukaaykırılıklar ve yasa değişiklikleri gö-zönüne alınarak iki davada da yenidenyargılama kararı çıktı. Balyoz davasıhükümlüleri tahliye olurken Aziz Yıl-dırım hükmü kesinleşmiş olmasınarağmen hiç hapis yatmadı. Aynı ge-rekçelerle ve aynı hukuki sebeplerleyapılan bütün yeniden yargılama baş-vurularına red cevabı geldi. Devrim-ci tutsaklar Aysun Akdağ ve YaseminKaradağ’ın başvurularına ise Balyozve Aziz Yıldırım davalarında görevyapmış hakim ve savcı birbirindenfarklı iki gerekçe ile değil adalet da-ğıtmak en açık hukuk kurallarını bileayaklar altına alıp çiğneyebileceğinigösterdi.

5- 90'lı yıllarda yaşanan infazlar-la ilgili Eski Başbakanlar Tansu Çil-ler, Mesut Yılmaz ve Genelkurmayeski Başkanı Doğan Güreş'in de ara-sında bulunduğu bazı kişiler hakkın-da ise ek takipsizlik kararı verildi.

6- Suç işlemek için silahlı çeteoluşturduğu gerekçesiyle Susurlukdavasından yargılanan Mehmet Ağar5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Örgütdavalarından yargılanan kişiler yüksekgüvenlikli F tipi hapishanelerde tutu-lurken Mehmet Ağar Aydın’ın Yeni-pazar ilçesindeki yazlık hapishanedeadeta tatil yaptı. 1 yıl yan gelip yatan

Mehmet Ağar’ı milletvekilinden ünlüpatronlara, sporculara ve bürokratla-ra kadar yüzlerce ziyaretçisi oldu.

7- İstanbul’daki Tayyip Erdoğan’ınkatıldığı Roman Çalıştayı’nda Para-sız Eğitim İstiyoruz Alacağız pankartıaçan Ferhat Tüzer ve Berna Yılmazsekiz buçuk yıl hapis cezası aldılar.

8- Şırnak'ın Uludere ilçesine bağ-lı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 ta-rihinde savaş uçakları bir çoğu çocukolan 34 kişiyi katletti. Olayla ilgili so-ruşturma dosyası Genelkurmay AskeriSavcılığı'na gönderildi. 34 kişinin öl-dürüldüğü bir katliamdan sorumlututulan kimse yok. Soruşturmada giz-lilik kararı verildi ve soruşturma ta-kipsizlikle sonuçlandı. Buna karşılıkCumhurbaşkanına hakaret etttiği ge-rekçesiyle hakim adayı Umut Kılıçderhal tutuklandı ve bir hafta hapis yat-tı.

9- Cumhurbaşkanı Recep TayyipErdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyleyargılanan gazeteci Bülent Keneş'e, 1yıl 9 ay hapis cezası verildi.

10 - Devam eden Ermenek dava-sında sanıklardan mühendis YavuzÖzsoy 3 ay tutuklu kaldıktan sonra tah-liye edildiği, daha sonra hakkındaki tu-tuklama kararına rağmen hala tutuk-lanmadığı ortaya çıktı. Yine Erme-nek'te 18 madencinin ailelerine veri-lecek evlerin tapu dağıtım törenindeEnerji ve Tabii Kaynaklar BakanıTaner Yıldız ile Ulaştırma Denizci-lik ve Haberleşme Bakanı Lütfi El-van konuşma için kürsüye çıktığındamadenci aileleri tarafından protestoedildi. Yıldız kürsüye çıktığındaAKP’liler Türkiye seninle gurur du-yuyor sloganı atınca Mehmet Tokat'ıneşi Zeynep Tokat ayağa kalkarak ney-le gurur duyuyorsunuz, bizim acımızvar, ne demek gurur duyuyoruz diyebağırdı. Polisler tarafından salondan çı-karıldı, tören iptal edildi.

11 - Hayrulah Baygül (27), sereb-ral palsi(beyin felci) hastası 3 yaşın-daki oğlu Enes'in hastane masrafları-nı karşılamak için çalıştığı SomaAŞ.nin Eynez ocağında katledildi.

YA ADALET YA ADALET BAŞKA YOLU YOK!

Halkın HukukBürosu

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

111YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 12: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Babası öldükten sonra aylık 1000lirayı aşan hastane masrafları devlet ta-rafından karşılanmayan Enes hayatı-nı kaybetti.

12 -Geçen yıl haziran ayında ken-disine hırsız diyen üniversitelileri ko-rumalarına dövdüren Reza Zarrab’ınyalıları ve köşk inşaatlarını kaçak ol-duğu iddiasıyla savcılığa bildiren İs-tanbul Büyükşehir Belediye Mecli-si’nin CHP’ il üyesi Hüseyin Sağ'asaldırıldı.

13 -Ferhat Gerçek; Yürüyüş dergisitanıtımı sırasında polis tarafından vu-rularak felç bırakıldı. Ferhat'a 3.5 yıl,vuran polise ise 2.5 yıl ceza verildi.

14- Baran Tursun; İzmir'de durihtarına uymadığı gerekçesiyle ara-cında polis kurşunuyla öldürüldü.Davasında sanık polis Oral EmreAtar 2 yıl 1 ay hapis cezası aldı. Aynıdava kapsamında delilleri gizlemek veevrakta sahtecilikten yargılanan 10 po-lis ise beraat etti.

15- Uğur Kaymaz; Uğur ve ba-bası Ahmet Kaymaz, 21 Kasım2004’te polis tarafından ‘yasadışı ör-güt üyelerine operasyon’ gerekçe-

siyle öldürüldü. Dört polis hakkındakamu davası açıldı ancak  polisler‘meşru müdafaa’dan beraat etti. 12yaşındaki Uğur’un cansız bedeninden13, babasından 8 kurşun çıkmıştı.Kamuoyuna yapılan resmi açıklama-daysa, ‘iki terörist öldürüldü’ de-nilmişti.

16- Ceylan Önkol; DiyarbakırLice'de kontrgerillanın düzenlediğipatlamada 12 yaşındaki Ceylan Önkolyaşamını yitirdi. Patlama alanına sav-cıyı güvenlik gerekçesiyle götürmeyenjandarma görevlileri hakkındaki so-ruşturmada takipsizlik kararı verildi.

17- İbrahim Aras; Adana’nınSeyhan ilçesine bağlı Hürriyet Ma-halllesi’nde, polisin attığı ses bom-basıyla başından vurulan 15 yaşında-ki İbrahim Aras yaşamını yitirdi.  Sa-nık polis tutuksuz yargılanıyor.

18- Pozantı Cezaevi’nde çocukla-rın uğradığı hak ihlalleri nedeniyle ya-pılan suç duyuruları savcılık tarafın-dan takipsizlikle sonuçlandırıldı. İşkenceciler hakkında hiçbir dava

açılmadı. Ancak mağdur çocuklara“yaralama, tehdit, hakaret, mala za-

rar vermek ve memura mukave-met” gibi suçlamalarla dava açıldı.

19- Torunlar İnşaat'ta patronlarınkar hırsı nedeniyle katledilen 10 işçi-nin yargılandığı davada tutuklu sanıkkalmadı. Patronlar hakkında en ufakbir işlem yapılmadı.

20- Ankara'da, bundan 4 yıl önce20 işçinin ölümüyle sonuçlanan OstimOrganize Sanayi Bölgesi'ndeki patla-malarla ilgili davanın duruşmasınınbaşlamasıyla bitmesi bir oldu. Olayınfaili 7 sanık tutuksuz yargılanıyor. Vedaha geçtiğimiz günlerde Manisa'da,gece gündüz demeden çalışmak zo-runda olan ve bir kamyonetin kasa-sında günlüğü 9 lira için ölüme gön-derilen tarım işçileri...

Aslında görüyoruz ki, saydığımızve sayamadığımız yüzlerce olayla birkatledenler var birde katledilenlervar. Bu karşıtlık tarih boyunca süre-gelmiş. Katledenler; halkın emeğinisömüren bir avuç kan emici, katledi-lenler ise; biziz, halk çocukları, yok-sullar, milyonlar. Ve adaleti bu iki sı-nıf arasındaki çatışmada arayacağız.

Halkın Hukuk Bürosu Silivri Hapishanesi’nde devrimcitutsaklara yapılan saldırılarla ve tecrit politikasıyla ilgili 4Temmuz'da bir açıklama yaptı.

Açıklamada: "Silivri Hapishaneler Kampüsü’nde bugüne kadar yapılan son hapishane olmasının yanında ile-ri derecede tecrit uygulamaları bakımından da diğerlerin-den ayrılan bir hapishane var. Hapishane personelinin ken-di arasında “9 no’lu” ya da F tipi dedikleri bu kampüsünayrık duran dev binasında yalnızca “kapalı” diye yazıyor.Adına kapalı hapishane dedikleri bu hapishane Adalet Ba-kanlığının kendi tanımına göre BTOK (Belirli Bir Tipi Ol-mayan) Kapalı Ceza İnfaz Kurumu niteliğinde.

Adını ilk önce iktidarın paralel yapı olarak tabir edip geç-miş dönemde iç çelişkileri sebebiyle tasfiye ettiği polis veyargı mensubu kişilerin bu hapishaneye getirilmesi ile bir-likte duyurdu. Daha sonra bölge hapishanelerinden getirilenve yasadışı silahlı örgüt davalarından yargılanan kişiler buhapishaneye kapatıldı. Bunun üzerine polisler yaygarayı bas-tılar bizi örgütçülerle yan yana koyuyorlar çünkü bizi öl-dürmek istiyorlar diye. Bu tür tutukluların gerçekten de bu-güne kadar kapatıldığı herkesten farklı hapishaneler ol-duğuysa bir gerçek. Silivri Hapishanesi’nde müvekkille-

rinin çağırması üzerine 29 Haziran'da hapishaneye gittik.Müvekkillerimizle yaptığımız görüşmede müvekkillerimizşu bilgileri aktardı bize: “Aylık aramaya asker geldi. Buşekilde aramayı kabul etmeyeceğimizi, askerin nezaret ede-bileceğini, ancak aramanın gardiyanlar tarafından yapılmasıgerektiğini söyledik. Bunun üzerine 60-70 gardiyan hüc-reye girdi. Bizi zorla havalandırmaya çıkardı işkence ileellerimizi ve ayaklarımızı çapraz şekilde ters kelepçeledi.Bu halde bizi sürükleyerek süngerli odaya götürdüler. Ora-da da kelepçelerimizi çıkarmadılar. Biz 8 kişiydik 4 erligruplar halinde iki süngerli odaya attılar. İki haftadır tele-fon hakkımız engelleniyordu. Biz de suç duyurusunda bu-lunduk. Aynı gün yani 24 Haziran öğleden sonra arama ba-hanesi ile bize işkence yaptılar. Bizde bize yapılanları pro-testo etmek için bir sonraki gün 1 günlük açlık grevi yap-tık. Aynı gün tek tek revire çıkıp işkenceyi raporlaştırdık.Hapishane idaresi özel hayatın gizliliğini ihlal edip ka-meralarla sizin yaşamınızı izlemeye başladığında, ayağa kal-dırıp sizden sayım vermenizi istediğinde, postallarıyla gi-rip en kaba haliyle sizi itip kakmaya başladığında, insan-lık onuru yaralanır. Bunun tek ilacı vardır; Direnmek” de-nildi.

İNSANLIK ONURUNU KORUMANIN TEK YOLU VARDIR: DİRENMEK

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!12

Page 13: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Adaletsizliğin diz boyu olduğu birülkede yaşıyoruz. Katliamlardan hakgasplarına, sokak ortasında çocuk, ka-dın, genç yaşlı demeden insanların öl-dürüldüğü ve bunların artık nere-deyse sıradanlaştığı ve kanıksandığıKürdistan'da hak ve adalet arayışla-rı uzun yıllardır neredeyse yok deni-lecek düzeye indirgenmiştir.

Kürdistan'da Kürt halkı ve oradayaşayan tüm halkların yaşadığı so-runlar Türkiye'nin diğer bölgelerindenaz değil, daha da fazladır. Kürdistan'daKürt halkının ek olarak yaşadığı şo-venist saldırılardan, asimilasyona,çocukların sokak ortasında katledil-mesine, sınır boylarında uçaklarlatoplu katliamlara varan saldırılar ya-şanmaktadır.

Sadece bir kaç günlük bir eylem-lilik sürecinde 50’nin üzerinde insankatledilebilmektedir. Kobane eylem-leri döneminde bu yaşanmıştır. Ro-boski'de uçaklarla bombalanan in-sanlar katledilmiştir.

Bu yaşananların hesabı sorulma-mıştır. Bu katliamları gerçekleşti-renler hesap verecekleri yerde üste çı-kıp bir de hesap sormaya girişebile-cek bir pervasızlık sergileyebilmiş-lerdir.

Kürt çocukları onlarca kez per-vasızca katledilmiştir. En son NihatKazanhan'da bu katliamların nasılyaşandığı tüm çıplaklığıyla ortaya çık-mıştır. Ancak bu katliamlar ne yeni-dir ne de sondur. Diyarbakır'da Kürtçocuklarını katleden devlet güçlerininelini güçlendirmek için dönemin Baş-bakanı olan Tayyip Erdoğan “Kadında olsa çocuk da olsa” diyerek kat-liam yapmakta bir sakınca görme-diklerini açıkça ilan eden konuşma-lar yapıyordu. Ve sonucu Uğur Kay-maz’lar, Ceylan’lar, Nihat’lar... on-larca çocuğun pervasızca katledilmesi.

Ve yakın zamanda seçimler öncesive sonrasında yaşanan onlarca saldı-rı ve katliamlar... Miting alanlarınınbombalanmasına varan katliamcılık.Ve “faili meçhuller”, toplu mezarlarvb.

Tüm bunlara bakarak Kürthalkı katledilebilir mi diyeceğiz...Bunu kanıksayacak mıyız? Elbette ha-yır!

Ancak genel olarak ve Kürt mil-liyetçi hareketin politikaları yanıylabaktığımızda bunun adeta kanıksan-dığını görebiliyoruz.

Ki, Kürdistan'da halkın yaşadığısorunlar, adaletsizlikler bunlarla da sı-nırlı değildir.

Bu açık saldırı ve katiamların dı-şında Kürdistan halkı madenlerdekarın tokluğuna kölece koşullardaçalıştırılmakta, yoksulluk ve açlıkadeta “kader” haline getirilerek ka-nıksatılmaya çalışılmaktadır.

Bu yanıyla Kürdistan'da halkın so-runları dağ gibidir demek yanlış ol-maz.

Fakat bu sorunlarının çözümü vebu sorunları için mücadele etme ko-nusunda ise geri durumdadır. Bundaen büyük etken kuşkusuz Kürt milli-yetçi hareketin bölgeye ilişkin poli-tikalarıdır. Bu katliamları adeta sıra-danlaştıran, politik hesaplarına uygunise “yüksek sesli” demeçlere konueden ama böyle bir durum yoksa“provokasyon” diyerek geçiştiripüstünü örten bir anlayış söz konusu-dur. Kobane eylemleri dönemindekatledilen 50 insan için neredeyse kıl-larını kıpırdatmamışlardır.

Burası Kürdistan, burada her şeyağır bedel gerektirir... Bu nedenle birşey yapamazsın... Yaparsa da sadecegerilla yapar bakış açısı yerleştiril-miştir.

Oysa gerçek böyle değildir. Dün-yanın her yanında işgalciler, ege-menler halkların kanını pervasızcadökmüş, katliamda sınır tanımamış-lardır.

Halk kitleleri bu saldırganlığakarşı seslerini yükselttikleri orandakatliamları geriletebilmiş, sorumlu-larından hesap sorabilmişlerdir. Vi-etnam'dan Latin Amerika ülkelerinekadar dünyanın dört bir yanında bu-nun örnekleri vardır, bilinir.

Saldırganlık ve katliamcılık sö-müren ve sömürülenin olduğu her yer-de vardır ve olacaktır. Kimi yerde bi-raz daha fazla kimi yerde daha az ol-ması bu gerçeği değiştirmez.

Alınan tavır kimi yerlerde ve za-manlarda daha fazla bedel istese dahisessizlik ve boyun eğişin ödettiğibedelden daha ağır değildir. Sessizlikve boyun eğiş daha fazla katliamın vesaldırganlığın önünü açar. Onurunayaklar altına serilmesinin yanısırauzun zamana yayılmış ve her gün kay-bedilen değerlerden, kimlikten vehalkın tepesine çöken sömürü ve zu-lümden başka bir şey yaşanmaz. Butarihsel ve toplumsal bir gerçektir.Halklar ne zaman başkaldırmış vehaklarını aramaya başlamışlar oradaegemen güç başlangıçta daha fazlasaldırıp katliamlara girişmiştir. Amaer veya geç halkların haklarını tanı-mak zorunda kalmıştır.

Bugün başlattığımız “Adalet İsti-yoruz Alacağız” kampanyası bu ya-nıyla önemlidir... Bu kampanya sa-dece Kürdistan dışındaki bölgeleriçin değildir. Kürdistan'da da halkınadalet talebi yakıcıdır.

Adalet istemezsek, hesap sor-mazsak katlediliyoruz ve adeta üstüörtülüyor.

Devletin katliamlarından he-sap sormamak, adalet istememekdevletin yeni katliamlarının önününaçılmasıdır.

Bu nedenle Kürdistan'da yaşananher katliamın, her saldırganlığın he-sabını biz soracağız. Bunu Kürt mil-liyetçi hareketin uzlaşmacı, teslimi-yetçi politikalarına bırakamayız. Böl-ge halkının talebi yakıcıdır ve bizimtalebimizdir.

ADALET, KÜRDİSTAN'IN DA YAKICI TALEBİDİR!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKü rd ist an ’daKü rd ist an ’da

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

13YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

Page 14: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Kürdistan'da Cepheliler Adalettalebini Kürt halkının yaşadığı somutörnekler üzerinden yükseltmelidir.Kürt halkına yaşadıkları ve ödedikleribedellerin hesabının sorulması bi-lincini taşımalı ve onları harekete ge-çirmeliyiz.

Kürt milliyetçi hareketin insanla-rı boş, teslimiyetçi beklentiler içinesoktuğu bir dönemde halkın adalet ta-lebi gerilemediği gibi, tersine her ge-çen gün daha da artmaktadır. Ve halkkendiliğinden de olsa sokaklara dö-külüp adalet talebini haykıran eylem-ler yapabilmektedir. Kobane eylem-lerinde yaşanan tam da budur. Kürtmilliyetçi harekete rağmen halk so-kaklara dökülmüş ve bedel ödemiştir.

Kürt halkı ve tüm halkların enmeşru ve en yakıcı talebidir adalet.

Kürdistan halkının adalet talebinesahip çıkmalı ve Kürt halkına yaşa-tılan her acının hesabını sorabilmeli-yiz. Kürt halkını “Adalet İstiyoruzAlacağız” bilinciyle harekete geçir-meli ve Kürdistan'da adalet talebinigür sesle haykıran bir çalışmayı ha-yata geçirmeliyiz.

Dağ, taş demeden Kürdistan'ındört bir yanında halkla birlikte ada-let talebini haykıran olmalıyız. Kür-distan'da Adalet İstiyoruz, Ver-mezseniz Alacağız diyerek ev evdolaşalım.

Unutmayalım Kürdistan'da herevin bir şehidi vardır ve sorulmadıkköklü ve derin bir hesabı vardır.Kimi kaybedilmiş, kimi katledilipcesedine bile işkence yapılmış, kimiyakılmış, kimi işkenceden geçiril-

miştir. Yoksulluk ve açlığın çalmadığıkapı yoktur Kürdistan'da.

Kürt milliyetçileri 17 yıllık failimeçhullerin, katliamların üzerine ka-lem çekmeye hazır olduklarını açık-layarak uzlaşmak için kırk takla at-salar da Kürt halkının adalet talebikarşılanmadıkça bu topraklarda si-lahlar susmayacaktır. Adalet isteyenhalkın savaşı bitmeyecektir.

Adalet halkın kararlılığı ve sava-şıyla elde edilecektir.

Halkın ekmeğidir adalet ve bu ek-meği, karın doyurmak için gerekliolan ekmek gibi mücadele ederek, sa-vaşarak elde edeceğiz.

O halde Kürdistan'da “Adalet İs-tiyoruz, Alacağız” diyerek halka gi-delim ve halkla birlikte Kürt halkınınistediği, beklediği adaleti sağlayalım.

5 Temmuz'da TAYAD'lı Aileler Çayan'da buluşup çayiçip pastalarını yediler. Birlikte olmanın güzelliğini ya-şadılar.

Bu nedenle bu buluşmada TAYAD'lı Aileler ne tür faa-liyetleri olduğunu ve ne sorunlar yaşadıklarını anlatan birkonuşma yaptılar.

Toplantıda Yürüyüş dergisi dağıtmanın önemine ve da-ğıtılan sayının nasıl arttırılabileceği konuşuldu ve hafta içiüç gün yapılan dergi dağıtımına toplantıya katılanlar da-vet edildi.

Bakırköy Hapishanesi önünde tutulan nöbetlerden bah-sedilip tutsakları sahiplenmenin önemi vurgulandı.

Hapishanede tutsakların havalandırmalarına takılan ka-meralar ve avukat görüş yerlerini cam fanus haline geti-rildiği anlatıldı. Bu konuyla ilgili TAYAD'ın yaptığıkampanya çerçevesinde neler yapıldığı anlatıldı.

Bu ay içerisinde TAYAD BÜLTEN’in çıkarılacağınınbilgisi verildi.

TAYAD'lı Ailelerin toplantılarına kısa bir süre önce tah-liye olan Ümit İlter de misafir olarak katıldı. Toplantıdauzun tutsaklık sonrasında Ümit İlter’e de düşünceleri so-ruldu. Ümit İlter konuşmasında;

“Burada sizlerle olmak çok güzel... TAYAD’lı Aileleronurdur, değerdir bizim için. Sanmayın ki hapishanede-ki yoldaşlarımız tutsak, onlar tutsak değil buradalar,sanmayın ki mezardaki şehitlerimiz toprağın altında on-lar da burada bizimle birlikte. Düşman bizi bitiremeyecek.Tüm yaşadıklarımızın hesabını tek tek soracağız.

Sizler bizim her zaman moral verenimiz oldunuz. İçer-deki tutsaklarımız sizlerden güç alıyorlar. Hepimiz birliktegüçlüyüz" dedi.Yaklaşık 30 TAYAD'lının katıldığı toplantıpasta yenilip çay içilerek 1,5 saat sonra bitirildi.

Birliğimizden Güç Alıyoruz!

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!114

Page 15: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

115YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Cumhurbaşkanı Tayyip ErdoğanAk Saray’ı 4 Temmuz’da “halkla İliş-kiler faaliyeti” olarak “akretide” ga-zeteciler aracılığıyla halka tanıtıldı.

Basında çıkan haberlere göre 1150odalık, 1 milyar 370 milyon TL’yemal olan ‘Ak Saray’ın gezilmesi 2saat 15 dakika sürdü.

Saray gezisinden ayrıntılar şöyle;‘Ak Saray’ın, 24 saat medyayı takipeden, internet sitelerini‘didik didik’irdeleyen bir “basın birimi” var.

Saray’ın Basın Başdanışmanlı-ğı’nın bulunduğu katta “Analiz ŞubeMüdürlüğü” adı altında binlerceinternet sitesi geliştirilen bir yazılımlaan be an takip ediliyor.

‘Haber İlişki Ağacı’ denilen sis-tem, internet sitelerinin manşetlerin-den haber takibi yaparken, raporlamabirimi de bu haberlerin raporlan-masını sağlıyor.

Tüm TV kanalları ve gazetelerinde tarandığı birimde, ayrıca bu ha-berlerin kapsamlı analizleride hazırlanıyor.

“185 metrelik koridorlar-daki aydınlatmaların hare-kete duyarlı olduğu gözle-nirken, üst düzey güvenlikönlemleri dikkat çekiyor.

Koruma ve kamera sa-yısıyla ilgili bilgiler ise pay-laşılmıyor.

Sarayın batı tarafında yeralan Haberleşme GüvenlikSistemleri binasında ise ma-kam katı, kampüsün çevresive koridorlar 24 saat hare-ketli ve yüz tanıma siste-mine sahip kameralarla ta-kip ediliyor. Bina çevresin-

deki tüm olaylar, bu mer-kez sayesinde en yakınkoruma ekibine verili-yor.”

5 Temmuz tarihli Mil-liyet gazetesinden Meh-met Tezkan Ak Saray ge-zisinde önemli bir ayrın-

tıya dikkati çekmiş. Şöyle diyor Tez-kan: “Küçük gibi görünecek amaönemli bir ayrıntı... Asayiş Oda-sından bütün Türkiye izlenebiliyor-muş... MOBESE görüntüleri, İn-sansız Hava Aracı görüntüleri herşey... Cadde cadde... BBG evi gibi!...”

Tezkan’ın dikkat çektiği“ayrıntı”da Tayyip Erdoğan’ın kor-kuları gizli...

- Harekete duyarlı aydınlatma,

- 24 saat hareketli ve yüz tanımasistemine sahip kameralarla sara-yın her yanının gözetlenmesi...

- Binlerce kamera ve nasıl birgüvenlik önlemleri alındığının iz-lenmesi,

- Gazetecilere gezdirilmeyen“makam katı”

- Saray üzerinde uçuşa yasakhava sahası,

- Asayiş Odası,

- Bütün Türkiye’yi izleyen MO-

BESE ve İnsansız Hava Araçlarıile çekilen görüntülerin saraya ak-tarılması...

Tayyip Erdoğan en son Ameri-ka’dan iki adet silahla donatılmışİnsansız Hava Aracı sözü aldı. Onuda sarayın korumasına ayırırsa şa-şırmayız.

Bütün bunların gösterdiği bir ger-çek var; o da Tayyip Erdoğan’ın kor-kularının büyüklüğüdür.

Peşinde bir koruma ordusu ol-madan Tayyip Erdoğan 1150 odalısarayın içinde bile gezemeyecektir.

Çünkü suçludur Tayyip Erdoğan.

Suçludur; Berkin Elvanlar’ın,Haziran şehitlerinin, Uğur Kaymaz-lar’ın, Roboski köylülerinin, EnesAtalar’ın ve daha binlerce kişininkatliam emrini vermiştir.

Suçludur; ülkemizin yer altı, yerüstü kaynaklarını, halkımızın onlarcayıllık emeğini işbirlikçi ve emperyalisttekellere peşkeş çekmiş, vatanımızıyağma, talan ettirmiştir.

Suçludur, çünkü 13 yıllık ikti-darında iş cinayetlerinde katledilenişçilerin sayısı 15 bini aştı. Cezalan-dırılan tek bir patron yoktur.

AKP kendi iktidarını destekle-meyen herkesi düşmanı olarak gör-

mektedir. Ve Tayyip Erdo-ğan 13 yıllık halk düşmanıpolitikaların baş sorumlu-sudur.

Onun için Tayyip Er-doğan gölgesinden bilekorkmaktadır.

Halkın da bir adaletininolduğunu biliyor ve halkınadaletinden korkuyor.

Ve aldığı hiçbir güven-lik önleminin kendini ko-ruyamayacağını biliyor.

Onun için halkın olduğuher yerde halkın adaletiylekarşılaşma korkusu Erdo-ğan’ın kabusudur.

BU KORKU NİYEBU KORKU KİMDEN?

“Asayiş odasından bütün Türkiye izlenebiliyormuş.. Mobese görüntüleri,İnsansız Hava Aracı görüntüleri herşey... Cadde cadde... BBG evi gibi!...”

Page 16: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!116

Kobane'de geçtiğimiz ay sonundaIŞİD eliyle ve AKP'nin tezgahladığıbir saldırı gerçekleştirildi... Saldırıdaiki yüzün üzerinde sivil katledilirken,yüzlerce insan da yaralandı... Katliamıgerçekleştirenlerin iki koldan Koba-ne'ye sızan IŞİD çeteleri olduğuortaya çıktı. Bu çetelerin iki koldanKobane'ye sızdıkları ve sızmanın birkolunun, Türkiye üzerinden olduğuYPG kaynakları tarafından kesin birdille açıklandı... Belgeleri olduğusöylendi. Yine saldırı sonrası kaçan-ların bir kısmının da Türkiye'ye geç-tikleri açıklandı. Bu durum Türki-ye'nin, AKP iktidarının saldırıdakirolünü oldukça açık bir şekilde ortayakoymaktadır...

Kobane Katliamı; öncesi ve son-rasıyla birlikte, bir çok gerçeğin birkez daha tartışılmasını da gerektir-mektedir.

Ortadoğu bölgesi “at izinin itizine karıştığı” bir bölge durumun-dadır. Saldıranın ve saldırıya uğra-yanın çok açık olduğu, saldırının ki-min eliyle gerçekleştiği açıkça bi-linmesine ve söylenmesine rağmenkısa süre içinde tüm bu söylemlerinbir kenara bırakılmaya da hazır olun-duğu bir ortam yaratıyor. Bu ortamıve bunda rol oynayanların rolününne olduğunu tartışmakta yarar var.

Kobane'ye Kim, Neden Saldırdı?

Bu saldırıyı gerçekleştiren gücünIŞİD olduğu açıktır ve bu bilinmek-tedir... IŞİD'in kim olduğunu ise de-falarca yazdık. Bölgede emperyalistlereliyle yaratılan ve işbirlikçileri eliylede beslenen bir canavardır... Emper-yalistlerin “ölümü gösterip sıtmayarazı etme” politikalarına denk düşenbir harekat tarzı vardır. Gerek Irak'tave gerekse de Suriye'de halklara karşı

en vahşi saldırıları gerçekleştiren bugücün harekat tarzı ve saldırı ger-çekleştirdiği bölgelerin belirlenme-sinde ve bunlara yön verilmesindeemperyalistler ve işbirlikçileriAKP'nin rolü oldukça açıktır... Em-peryalistler her ne kadar IŞİD'e karşıbir koalisyon güç oluşturmuş olsalarda ve bu gücün hava saldırılarıylaIŞİD güçleri bombalansa da bu gerçekdeğişmez...

Emperyalistler kendi yarattıklarıcanavarı yok etme üzerine kurduklarıpolitika ile bölge halklarını ve güç-lerini kendilerine mahkum etme vebağlama politikası gütmekte ve bunda

da büyük başarılar sağlamış durum-dadırlar.

Emperyalistlerin IŞİD'i yönlen-dirme ve lojistik olarak beslemesindeen büyük aracıları AKP iktidarınınolduğu Türkiye'dir. Başından beriTürkiye üzerinden silah ve savaşçıdesteği alan IŞİD, geri çekilirken deTürkiye topraklarını kullanmış vehalen de kullanmaktadır. Türkiye'deyakalanan MİT tırları bu kullanmanınen büyük kanıtıdır. Bu, Amerikabaşta olmak üzere tüm emperyalistlertarafından da bilindiği halde ne hik-metse hiçbirinin sesi çıkmadı. SözdeIŞİD'e karşı savaşan bu güçler IŞİD'esağlanan lojistik desteğe sessiz kalı-yorlar. Bu da IŞİD'in kimin oyuncağıolduğu gerçeğinin en çıplak kanıtıdır.

Keza Kobane saldırısı sonrasındaTürkiye topraklarından gelen saldır-ganların, saldırıyı gerçekleştirdiği deçok açık bir gerçek olduğu haldeAKP iktidarı bunu hemen yalanlamaihtiyacı duymuş, Amerika da AKP'ninrolünün üstünü örtme konusundadestek olmuştur. Bu da son kanıtlar-dan biridir. İşte emperyalizmin bu gayrı meşru

çocuğu, AKP beslemesi olan güçsaldırmıştır Kobane'ye. Saldırının enönemli amacı AKP'nin bölgeye ilişkinkaygıları ve bunun önüne geçme ça-basıdır.

Bölgede YPG güçlerinin Tel Ab-yad'ı ele geçirmesinden sonra, Türkiyetarafında, bölgede bir Kürt devletikurulacağı tartışmaları da başladı...Buna karşı olan ve bunu açıkça dasöyleyen, bu doğrultuda tehditler desavuran Türkiye oligarşisi, Kürt böl-gesi oluşturulmasını engellemek içinsaldıracağının da sinyallerini ver-mektedir... Sınır ötesi operasyon ya-pacağı tehditleri savuran oligarşinin,bunu yapabilecek iradesi bulunmadığı

IŞİD EMPERYALİZMİN KUKLASIDIRORTADOĞU HALKLARININ BAŞ DÜŞMANI EMPERYALİZMDİR!

IŞİD, EMPERYALİZMLE İŞBİRLİĞİNİN ÖRTÜSÜ YAPILAMAZ!

EMPERYALİZMLE İŞBİRLİĞİ

AKILLILIK OLAMAZ

Alman Gazetesi Die Zeit'e ko-nuşan Demirtaş, PYD-ABD ilişkisive koalisyon tartışmalarına ilişkingazetenin "Şu an Kürtler’in Orta-doğu'da hızlı ilerlemesinin en bü-yük desteği Amerika'dır. Ancakbu yabancı güçler hep büyük acı-lar getirdi, en azından insanlaröyle algılıyor. Kürtler’in ABD ileittifakını nasıl görüyorsunuz?"sorusuna şu cevabı verdi: "Ame-rika'nın da, Kürtler’in de taktikselyaklaştığını düşünüyorum. Kürtlerde diplomasi ve uluslararası iliş-kileri sonuna kadar kendi çıkarlarıiçin kullanmalılar, öbür türlüsüakılsızlık olurdu. Şu anda IŞİD'ekarşı, özellikle radikal gruplarakarşı mücadele, koalisyon güçleriile PYD güçlerinin bazı alanlardaortak hareket etmesini sağlıyor.”

Page 17: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

117YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

için, bu tür bir saldırı, tehdit olmanınötesine elbette geçemez.

Ancak Osmanlı'da oyun çokturve AKP de bu gerçeğe uygun olarakellerindeki oyuncağı değerlendirmeyoluna gitmiştir. IŞİD eliyle katliamagirişmiştir. IŞİD çetelerinin Kobane'yesızması ve yaptıkları katliam ilePYD'ye gözdağı vermek istemiştir.

AKP bölgede yeni bir Kürt devletikurulabilme olasılığına ilişkin kay-gılarını, hem saldırı tehditleri ve hemde böyle bir katliamla ortaya koyar-ken, Amerika nezdinde de bu rahat-sızlığını ifade etmiştir. Ve Amerikatarafından bir kez daha sırtı sıvazlanıp,böyle bir oluşuma izin verilmeyeceğisöylenerek, sakinleştirilmiştir.

AKP'nin böyle bir rahatsızlığınınolması ve bu şekilde katliamlara gi-rişmiş olması elbette tek başına böl-gede politika belirleyebilmesi ve is-tediğini yapabilmesi anlamına gel-memektedir... AKP'nin, Türkiye oli-garşisinin bölgede kendi başına hiçbirşey yapabilme iradesi yoktur. Ancakemperyalistlerin belirledikleri çerçeveiçinde rol oyanayabilir ve en fazlarolünü biraz genişletebilmek için çe-şitli provokasyonlar, saldırılar tez-gahlayabilir. Bunları da çok fazlaileri götürmeden ve emperyalistleringenel çıkarlarına zarar vermedenyapmak zorunda olduğunu bilir...

Bu yanıyla AKP'nin Kobane'yesaldırıyı tezgahlamış olması her nekadar emperyalist güçlere rağmenolsa da, emperyalistlerin genel bölgeçıkarlarına zarar veren bir durumuda yaratmamaktadır.

Bu saldırı nedeniyle, bölgedekiKürt güçlerinin, emperyalizmle iliş-kilerinin zedelenmesi ve onların em-peryalistlerden yüz çevirmesi gibibir duruma yol açma tehlikesi olabi-lirdi. Ancak bölgedeki güçlerin du-rumuna ve emperyalizm karşısındaböyle bir iradeye sahip olup olma-dıklarına bakıldığında bunun mümkünolmadığı da açıkça görülmektedir.

Kendi İradesi OlmayanMilliyetçilik!

Kobane Katliamı sonrasında ya-pılan tüm açıklamaları alt alta koy-duğumuzda Kürt milliyetçilerinin

nasıl bir iradesizlik sergilediklerinigörürüz... Kobane saldırganları IŞİDçeteleridir ve bunların nereden, nasılgeldikleri de bilinmektedir. Katliamınhemen arkasından yapılan açıklama-ların hepsi de bunu göstermektedir.Gerek PYD'nin yaptığı açıklamalarve gerekse de HDP, KCK vb.ninyaptığı açıklamaların hepsinde ortakolan saldırganların Türkiye üzerindengeldiği ve kaçabilenlerin de yineTürkiye'ye kaçtıkları yönündedir...Ve bu haliyle de, katliamda Türki-ye'nin önemli bir rolü olduğu açık-lanmıştır.

KCK katliamdan hemen sonra50-60 kişilik bir gücün Türkiye üze-rinden Kobane'ye sızdığı ve katliamıgerçekleştirdiğini belirterek şunlarısöylüyordu: “Başta da Türk Devletive AKP Hükümeti sorumludur. Busaldırıları teşvik eden ve normalleş-tirenler ‘PYD, IŞİD’den daha teh-likelidir’ diyenlerdir”

Yine IŞİD’in Kobani’ye yöneliksaldırılarıyla ilgili Artı Haber’deBanu Güven’in sorularına karşılıkPYD Eş Başkanı Salih Müslim “Ce-rablustan geçmeleri imkansız. Çün-kü orada bir nehir var ve YPG ta-rafından kontrol ediliyor” diyereksaldırının Türkiye üzerinden gerçek-leştirildiğini açıklıyor.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin

Demirtaş da, TV’de IŞİD’in Kobanesaldırısıyla ilgili olarak “IŞİD’in sı-nırdan giriş yaptığına dair ciddi de-liller var” diyerek benzer içeriktebir açıklama yapmıştır.

Ki bu açıklamaların hepsi gerçeğiortaya koymakta ve AKP'nin bu kat-liamdaki rolünü belirtmektedir.

Ancak gerçek bu olmasına ve buşekilde dile getirilmiş olmasına rağ-men, sonraki gelişmeler bu gerçeğinsavunulmasını zorlaştırmıştır.

AKP kendi rolünün açığa çıkma-sının hemen ardından, yüksek seslekatliamda rolü olmadığını açıklayarak,yalanlara sarılmıştır. AKP yaptığıaçıklamaların ardından, Amerika ilede görüşerek durumu izah etmiştir.Bundan sonrasında ise Amerika'nınbölgedeki has işbirlikçisine, bir kezdaha kol kanat gerdiğini görüyoruz.

Rolleri çok açık olduğu haldeAmerika'lılar AKP'yi koruma amaçlıaçıklamalar yapmışlardır. Muhtemel-dir ki, kapalı kapılar ardında böylebir saldırı nedeniyle, AKP'nin kulağınıçekmişlerdir. Ancak sadece halkazarar veren ve emperyalist çıkar-lara zarar vermeyen böyle bir saldırıiçin daha fazla abartmaya gerekolmadığını düşünerek, uşaklarınasahip çıkmayı tercih ettiler. ÇünküIŞİD'in denetimi ve yönlendirmesiniesas olarak Türkiye-AKP üzerindenyapmaktadırlar.

Bu amaçla Amerika Dışişleri Ba-kanlığı Sözcüsü John Kirby'ninAKP'yi sahiplenen şu açıklamalarıgeldi: "Sadece size şunu işaret ede-bilirim. Türkiye Dışişleri Bakanlığıbu iddiaları tamamen yalanladı.Yani, bu konuda onlara inanmamakiçin hiçbir sebebimiz yok."

Dışişleri sözcüsü, Türkiye'nin çokönemli bir NATO müttefiki olduğunubelirterek "Türkiye tabi ki koalisyonadesteğini sürdürüyor ve bu konudabiz de onlara minnettar olmaya de-vam ediyoruz." Kirby açıklamasınındevamında Türkiye'nin sızmalara veülke içindeki mülteci gibi bazı zor-luklarla karşı karşıya kaldığını kay-detti. Bunların zor bir problem ol-duğunu belirterek "Yabancı savaş-çıların akışının engellenmesi ko-nusunda bir ilerleme sağlanabilir

ABD Başkanı Barack Obama,Pentagon'dan IŞİD'e karşı savaşhakkında aldığı brifingten sonrayaptığı açıklamada, IŞİD'in lojistikmerkezi olan Türkiye sınırındakiTel Abyad'ın alınmasından mem-nuniyetini ifade ederek, "karadaetkili bir ortağınız olduğundaIŞİD'in geriletilebildiğini gördük"dedi... Savunma Bakanı Ash Carterda, YPG'lilerin hedefleri bomba-laması için ABD'ye bildirdiğinisöyledi. Kürt güçlerinin 'becerisini'övüp, ABD'nin onlara 'taktik des-tek' verme fırsatı yakaladığınısöyleyen Carter, ABD'nin Suriye'debombardımanı artırmasında'YPG'nin başarılarının' payını vur-guladı. (Cumhuriyet, 8.7.2015)

Page 18: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

mi? Evet. Başkan Obama, bunukendisi de söylemişti. Ama sadeceTürkiye değil, hemen hemen koa-lisyonun bütün üyeleriyle ilgili birdurum. Yani yabancı savaşçı, radi-kalleşme, bütün bu problemler sa-dece Türkiye'nin değil uluslararasıtoplum için bir problemdir" diyerekTürkiye oligarşisine hem açık destekvermiş ve hem de mevcut durumukendince izah ederek kol kanat ger-miştir.

Emperyalistler elbette bu şekildebölgedeki has uşaklarını koruyacakve onların yaptıklarının üstünü ört-meye çalışacaklardır. Çünkü dahaonlara ihtiyaçları vardır ve onlarınbazı, deyim yerindeyse yaramazlık-larının üstünü örterek yıpratmamayaçalışacaklardır.

Bu emperyalistlerin kendi çıkarhesapları gereğidir ve bu haliyle denormaldir. Normal olmayan, emper-yalistler gerçeği bu şekilde tersyüzederken, Kürt milliyetçilerinin bunayaklaşımlarıdır. Çünkü katliama uğ-rayan Kürt halkıdır ve katiller debellidir.

Bu durumda katillerin ve onlarınipini elinde bulunduranların yakasınayapışmak doğru olandır... Fakat Kürtmilliyetçileri bunu yapmak yerine,emperyalistlerin yaklaşımı üzerineçark ediyorlar. İşte Selahattin De-mirtaş'ın konuya ilişkin yaptığı sonaçıklamaları bunu göstermektedir.Şöyle diyor:

"IŞİD'in Türkiye topraklarındansızmadığına gönülden inanmak is-tiyorum. Umarız Türkiye IŞİD'edesteğini kesmiştir. Biz buna inan-mak istiyoruz" diyen Demirtaş şunlarıda ekliyor "IŞİD militanları Türki-ye'den rahatlıkla geçiyor. AKP hü-kümeti IŞİD yanlısı görüntüdenvazgeçmeli"

Gerçeğin böyle olmadığını bilebile bu şekilde açıklamalara girişmek,AKP'nin IŞİD desteği sanki sadecegörüntüymüş gibi bir hava yarat-makla Demirtaş, hem Amerika'nınaçıklamalarına ters düşmemeye vehem de AKP ile emperyalistlereuyumluluk mesajı vermeye çalışıyor.

Keza benzer şekilde Salih Müslimde “PYD olarak ve Demokratik

Özerklik Yönetimi içerisinde yeralan tüm ortaklarımız bir kez dahabelirtmek istiyoruz; komşularımızınkendi iç düzenlerini bozmak ya daayaklar altına almak gibi bir niye-timiz yoktur” diyerek Türkiye oli-garşisini teskin etme çabası içinegirmiştir.

Gerçeği tersyüz ederek, Kürt hal-kının yaşadığı bir katliamın sorum-lularından hesap sormak yerine, buşekilde katillerle uzlaşma içine gi-renlerin, kendi iradelerinin varlığındansöz edilebilir mi? Elbette edilemez.

Milliyetçi Körlük Emperyalizme Kara Gücü Yaratıyor!

Kobane'ye yapılan saldırının ar-dından, bölgede Kürt milliyetçilerininnasıl bir role soyunduklarını da, ya-pılan açıklamalardan daha net olarakgörebiliyoruz. İradesizliğin vardığıboyutu da bununla görebiliyoruz.

Emperyalisler bölgede yaptıklarıbazı hava saldırılarını açıklarken birgerçeği ortaya koyuyorlar. Bölgedekigüçleri nasıl kontrol altında tuttuk-larını ve bu güçleri nasıl değerlen-dirdiklerini gösteriyorlar.

Amerika’nın öncülüğündeki koa-lisyonun, Doğal Kararlılık Operas-yonları Birleşik Ortak Görev GücüSözcüsü Thomas Gilleran'ın yaptığıbir açıklamayı gazeteler şu şekildeverdiler: “ABD’nin öncülüğündekikoalisyon güçlerinden yapılan açık-lamada 4 Temmuz’da Suriye’deIŞİD'in kontrolündeki Rakka’da yap-tığı hava saldırılarında, örgütün ha-reket alanının daraltıldığı kaydedildi.Örgütün kontrolündeki binaların veSuriye içindeki transit yolunun imhaedildiği bilgisi verilen açıklamada,Suriye’nin kuzeyinde "sahadaki kuv-vetlerin eylemleriyle birleşen" havasaldırılarının da IŞİD'e yönelik bas-kıyı artırdığına vurgu yapıldı.” (5Temmuz 2015, Aktaran Al Jazeera) İşte her şey bu kadar açık... Em-

peryalizmin saldırıları “sahadakikuvvet” olarak değerlendirdiği güç-lerle birleşiyor... Bu haliyle emper-yalistler açıkça YPG'yi kendilerininkara gücü olarak görüyor.

ABD Başkanı Barack Obama: "Karada Etkili Bir Ortağınız Olduğunda IŞİD'in Geriletilebildiğini Gördük"

Amerikalılar'ın bu açıklamalarıPYD ve Salih Müslim'in, Murat Ka-rayılan'ın açıklamalarıyla da örtüşü-yor.

YPG bölgede Amerika'nın karagücü gibi hareket etmekte, Ameri-kalılar da tüm hesaplarını onlarınkullanılmasına göre şekillendirmek-tedir... Hava saldırılarını onların iler-leme veya çekilme yönlerine göredüzenliyor, kara gücü olarak gör-dükleri YPG ile koordineli bir şekildeIŞİD'e karşı savaş adı altında, bölgeyiemperyalizmin çıkarları doğrultu-sunda yeniden şekillendirmeye çalı-şıyorlar.

Nitekim ABD Başkanı BarackObama da, IŞİD'in lojistik merkeziolan Türkiye sınırındaki Tel Abyad'ınalınmasından memnuniyetini ifadeederek "karada etkili bir ortağınızolduğunda IŞİD'in geriletilebildiğinigördük" diyerek YPG’yi, karadakullandıkları ortakları olarak gör-

UZLAŞMACILIKTA,GERİ ADIMDA SINIR YOKTUR

TBMM Başkanlık Divanı'naHDP'nin Dilek Öcalan'ı göstermesiüzerine MHP, hem Başkanlık Di-vanı'ndaki 18 olan üye sayısının17'ye düşürülerek HDP'ye bir eksiküye verilmesini hem de AbdullahÖcalan'ın yeğeni Dilek Öcalan'ınKatip Üye olarak yer almasınaitiraz etmişti. Bunun üzerine HDP,kendisine düşecek katip üyelikiçin Dilek Öcalan'ın yerine, MardinMilletvekili Erol Dora'yı aday gös-terdi.

Meclise "demokrasi" getire-ceğini söyeleyen HDP'liler, bırakındemokrasi getirmeyi, UZLAŞMACIpolitikalarının sonucu, kendi meş-ruluklarını savunamaz durumdalar.İstedikleri adayları bile göstere-miyorlar.

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!18

Page 19: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

düklerini itiraf ediyor. Emperyalistlerin kendi bölge po-

litikaları, bölgedeki tüm güçleri ken-dilerine göre düzenleme ve yönlen-dirme üzerine kuruludur. Ve zatenIŞİD de bunun için yaratılmıştır. Bu-rada önemli olan emperyalistlerinistek ve beklentileri değil, bölgedekigüçlerin buna rıza gösterip göster-memeleridir. Emperyalizmin kendiçıkarlarına göre tezgahladığı oyundarol alıp almamasıdır.

Buna bakıldığında Kürt milliyet-çilerinin buna ne kadar hazır olduk-larını ve bunu nasıl da bir marifetmişgibi pazarladıklarını görüyoruz.

Salih Müslim yaptığı bir açıklamaşöyle diyor:

"Suriye'nin birliği ve tüm hakla-rıyla tüm oluşumları savunacak de-mokratik çerçevede bir sistem isti-yoruz. Komşu ülkelerle iyi ilişkilertemelinde toplumlarla ilişkilerimizoluşturmak istiyoruz. Teröre karşıkoalisyonun bir parçasıyız. Bununüzerine Türk yetkililerinden provokatifsiyaseti bırakmaları çağrısında bu-lunuyoruz" (1 Temmuz 2015, Cum-huriyet)

Müslim, emperyalist güçlerin birparçası olmalarını bu sözleriyle açık-larken, benzer sözler ve rollerini an-latan açıklamaları Murat Karayılanda dile getirmektedir:

“Çağdaş demokratik bir güç DAİŞile başa çıkabileceğini kanıtladı. DA-İŞ’in gücünü kırarak yeni bir ulkeyikurabileceğini de göstermiş oldu. Budireniş DAİŞ’i kırdı. Basit bir iş de-ğildi. DAİŞ sıradan bir guç değildi.Devletler başa çıkamıyor. Tum Suriyemuhalefeti bir araya gelmiş ona karşıduramıyorlar. Onlar da YPG’denyardım istiyorlar. YPG onlara dayardım edecektir. Çunku YPG birsavaş duzeyi edindi. Artık bir iradedir.Bir guçtur. Bir içeriği var. Bu birgerçektir. Bu gerçek kendisiyle negetiriyor? Demokratik Suriye dev-riminin temelini oluşturuyor.” (ANF23.06.2015)

Devletlerin başa çıkamadığı IŞİDkarşısında, etkili bir güç olmalarıylaoynadıkları rolü anlatıyor Karayılan.Ve IŞİD ile başa çıkamayan bu gücünyani emperyalizmin, kendilerinden

yardım istemesiyle, kendilerinin debuna hazır olduğunu belirtiyor.

Bu “yardım”ın nedenine bakıldı-ğında bunun ne anlama geldiği deaçık olarak görülüyor: “DemokratikSuriye devrimi”... Yani emperya-listlerin yıllardır yapmaya çalıştıklarıEsad yönetiminin iktidardan düşü-rülmesi... Emperyalist politikanınbölgede etkin kılınması...

Kürt milletçileri açısından bölgedekendilerine rol verilmesi ve karşılı-ğında da bir özerk Kürt bölgesininoluşturulması veya mümkünse birKürt devletinin oluşturulması temelönemdedir.

Elbette milliyetçi bakış açısı bunayol açıyor. Milliyetçi bir hareket ol-maları ve Kürt halkının kendi dev-letine sahip olması talebi nedeniylebu normal gibi görülebilir. Ancakdoğru ve meşru mudur? İşte bu tar-tışmaya muhtaç bir konudur.

Günümüzde milliyetçiliğin, adetaemperyalizmin oyuncak gibi kullan-dığı, bir ideolojik savruluş halinegeldiğini çok açık olarak görebili-yoruz. Gerek Sovyetler Birliği'ninyıkılması sonrasında ve gerekse dedünyanın değişik bölgelerinde em-peryalizmin müdahaleleri sırasındagördüğümüz gerçek budur. Emper-yalistler milliyetçilik kisvesi altında,bölge halklarını kışkırtarak, kendipolitikalarının aleti haline getirebil-

mekte ve bölgeleri istedikleri gibişekillendirmekte ve yönlendirebil-mektedirler. Kafkaslar’dan, Balkan-lar’a kadar, uzunca bir süredir Orta-doğu bölgesinde, özellikle de Kürtlerüzerinden benzer politikaları hayatageçiriyor emperyalistler.

Emperyalistlerin, daha önce Irak'taSaddam yönetimini devirmek için,bölgesel Kürdistan yönetimini nasılşekillendirdiğini ve o günden buyana da Barzani iktidarını nasıl birkukla gibi kullandığını biliyoruz.Keza Balkan devletlerinden Ukray-na'ya, Gürcistan'a kadar oluşan dev-letlerin emperyalistlerle girdikleriilişkilere ve bölgede oynadıkları rolebaktığımızda da aynı şeyi görürüz...Emperyalizm milliyetçiliği, kendi çı-karları doğrultusunda istediği gibikullanmaktadır.

Bu haliyle yaşanan gelişme,ulusların kaderlerini tayin etmesideğildir. Tersine ulusların kendikaderlerini emperyalizme bağla-yarak, yeni bir kölelik zinciriniboyunlarına geçirmesidir.

Her zaman söylediğimiz gibi em-peryalistler halklara özgürlük getir-mez, kölelik getirirler. Bu gerçekdün defalarca kanıtlanmış olmasınarağmen hala daha bu gerçeği gör-memek körlüktür. Bu körlüğü yaratanda milliyetçi bakış açısıdır.

Kürt milliyetçilerinin durumu dabugün bu şekildedir.

Sonuç olarak; 1- Kobane'ye saldıran güç

IŞİD'tir... Bu gücü yaratan ve yön-lendiren ise emperyalistler ve AKP'dir.Ve dolayısıyla yaşanan katliamdabunlar da rol sahibidirler, sorumlu-durlar.

2- Katliamın en önemli sebebi,AKP'nin, bölgede bir Kürt devletioluşturulması kaygılarıdır. Bununönüne geçebilmek için katliam dahil,her türlü tezgahı yapabilecek nite-liktedirler. Kobane'de yapılan kat-liamı, PKK ve PYD'yi uyararak, böl-gede Kürt devleti kurmanın önünegeçecekleri mesajını vermek içinyapmışlardır.

3- AKP'nin tezgahladığı bu saldırıkarşısında, Kürt milliyetçileri saldı-

“Köprüyü Geçene Kadar”anlayışı oportünizmdir; Herkese ‘dayı’ dersiniz!..Meral Danış Bektaş: Bir gerilim

yok. Ama biz bu yemin metninianayasal bir zorunluluk gereğiokuyoruz.

Feleknas Uca: AB parlamento-sunda iken “Türkçe bilmiyorum”diye Türkiyeli devrimcilerle gö-rüşmeyi reddeden Uca, oligarşininparlamentosunda yemin etmekiçin harıl harıl Türkçe öğrendi.

HDP Mardin milletvekili MehmetAli Aslan: "Büyük Türk milleti"yerine "Büyük Türkiye milleti" de-yince yeminini tekrarlamak zo-runda kaldı.

19YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 20: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!220

rının nereden ve nasıl yapıldığınıbaşlangıçta açık ve net olarak ortayakoymalarına rağmen, AKP'nin bunuret etmesi ve Amerika'nın da AKP'yedestek vermesi üzerine çark ederekönceki söylediklerini yalayıp yutmayabaşlamışlardır. Bu haliyle Kürt mil-liyetçileri kendi iradelerine sahip ol-madıklarını göstermişlerdir.

4- Kürt milliyetçileri gerçekte ise,bölgede emperyalizm eliyle bir Kürtdevleti kurmak veya en azından özerkbir bölge elde etmek için çırpınmak-tadırlar. Bu da kendi iradelerini em-peryalizme teslim etmelerine nedenolmaktadır.

5- İradesini emperyalizme teslimeden milliyetçiler, bu nedenle Kürthalkının yaşadığı bir katilamın, üs-tünün örtülmesini kabul edebilmek-tedirler.

6- Bunun da ötesinde, emperya-listlerin bölgeyi kendilerine göre şe-killendirmesinde aktif rol almak-tadırlar. Ve emperyalistlerin bölge-deki kara gücü olmuşlardır.

7- Emperyalistlerin bölgedekikara gücü olmak, bir halka onurve özgürlük getirmez. Tersine halkınköleleşmesi ve kendi onurunun ayak-lar altında çiğnenmesine neden olur.Çünkü emperyalistler halklara köle-

likten ve onursuzluktan başka birşey getirmezler.

8- Emperyalistler kendilerine bağ-ladıkları güçleri öyle bir hale getirirlerki, bu güçler kendi halkının yaşadığıkatliamları dahi görmezler. Bu haliylede halkın, daha fazla katliamlar vezulümler yaşamasının da önünü açar-lar. Kürt milliyetçilerinin bölgedekidurumu budur.

Kürt halkı ve bölge halkları em-peryalizme ve yerli işbirlikçilerinekarşı mücadele ve savaş bayrağınıkaldırarak kendi kurtuluşlarını sağ-layacaklardır.

Kobane'de Kürt halkını katletmekiçin saldırıya geçen IŞİD isimli Ame-rika’nın gayri meşru çocuğu, AKPbeslemesi, ikiyüzün üstünde sivil in-sanı katledip yüzlerce kişinin de ya-ralanmasıyla sonuçlanan bir saldırıgerçekleştirdi.

IŞİD'in bu katliamı gerçekleştir-mesinde AKP'nin ve Türkiye oligar-şisinin başını çektiğini söylemek ge-rekir... AKP'nin lojistik desteğiylebölgede en vahşi cinayetleri işleyenbu örgütün gerçek yaratıcısı Amerikanemperyalizmidir... Amerika yarattığıbu canavarla diğer emperyalistleride yanına alarak Ortadoğu bölgesiniyeniden şekillendirmek isterken halk-ları terörle, vahşi katliamlarla sin-dirmek ve dize getirmek hesabı ya-pıyordu. Bu amaçla bölgede yüzlercekatliam bu örgüt eliyle gerçekleşti-rildi...

Emperyalislerin ve AKP'nin elinde,bölgede istedikleri gibi oynattıklarıbir oyuncak olan IŞİD, Kobane'deçocuk yaşlı demeden, sivil, savun-masız halkı katlederek bir kez dahakanlı, vahşi yüzünü sergilemiştir...

Bu saldırıyı gerçekleştiren örgütAmerika’nın çocuğu olsa da, Ameri-ka'nın ve diğer emperyalistlerin böl-gede rahatça at koşturmalarının önünüaçan ve onlarla işbirliği içinde bulu-nanlar da bu katliamın gerçekleşme-sinden sorumludurlar.

Katliamı gerçekleştiren IŞİD veonun yaratıcısı emperyalistler ve Ko-bane'deki son katliamı bizzat tezgah-layan AKP, halka hesap vermektenkurtulamayacaktır. Kürt halkının ka-nını dökenler, katliamlara uğratanlar,er veya geç halkın adaletine hesapvereceklerdir. Katiller ne Kürdistan'dane de Ortadoğu'da kalıcı olamaya-

caklardır... Hem yaptıkları katli-amların hesabını verecek ve hem debölgeden defolup gideceklerdir... Kür-distan ve bölge halklarının baş düş-manı olan emperyalistler ve işbirlik-çilerine karşı savaşı sonuna kadarsürdüreceğiz. Bu savaşta emperya-listlerle ve işbirlikçileriyle asla uz-laşmayacak, dökülen her damla ka-nımızın hesabını soracağız.

Bu hesabı sormaktan kaçanlar,Kürt halkının kurtuluşunun değil,daha fazla katledilmesinin önünü aç-maktadırlar... Bunları da bir kez dahauyarıyoruz. Halkımızın katilleriyleuzlaşmayın, barışmayın... Hep birliktekatillerden hesap soralım...

Kürt halkımıza baş sağlığı dilek-lerimizi iletiyoruz. Sadece IŞİD'tendeğil, onun yaratıcısı olan emperya-listlerden ve AKP'den de yaptıklarıkatliamların hesabını bir bir sormakboynumuzun borcudur...

EMPERYALİZMİN GAYRİMEŞRU ÇOCUĞU KANA DOYMUYOR!..

12 Temmuz2015

Page 21: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

221YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Grup Yorum 30. yıl konserlerindenbirinde daha AKP’nin yasak bari-katları parçalanarak yüzbinler An-kara’da Sıhhiye Meydanı’nı doldurdu.

30. yıl konserlerinde yasak bari-katlarını yıkan asıl şey Cephelilerintüm ülkeye yayılan konser öncesiyaptığı çalışmalardır. On binlerin,yüz binlerin alanlara toplandığı herkonserimiz örgütlü tüm Cephelilerin,halkımızın örgütlü emeğinin ürünü-dür.

Konser öncesi çalışmaları kısal-tarak özet halinde il il yansıtmayaçalışıyoruz...

ANKARASakarya ve Yüksel Caddesi: 2

Temmuz’da Sakarya ve Yüksel Cad-desi’nde 15 kişinin katılımıyla bin-lerce bildiri dağıtımı ve yine Cen-gizhan ve Şahintepe bölgelerinde 80afiş yapıldı.

Eryaman: Eryaman’da 28 Hazi-ran’da 100 afiş yapıldı. Ayrıca So-kullu, Ayrancı, Öveçler, Akşemsettin’e200 ve Mamak’a 100 afiş yapıldı.

Kızılay: 1 Temmuz’da Dede, Kı-zılay ve Sıhhıye civarında 75 afişasıldı. Sakarya Caddesi’nde 1 adetYorum pankartı asıldı.

Batıkent: Batıkent Metro ve Kent-Koop Mahallesi’ne 2 adet Grup Yo-rum pankartı ve 2 Temmuz’da An-kara Batıkent İlk Yerleşim Mahallesi,Ostim ve Çakırlar Mahallesinde 250afiş yaptılar.

Halkın Mühendis Mimarları:Ankara'da 30 Haziran’da Dikmenve Kızılay'da çalışma yapan Mühen-disler 120 pullama yaptı.

Çankaya: Çankaya'nın KaranfilSokak, Olgunlar Sokak, KızılırmakSokak, Esad Caddesi, Tunalı HilmiCaddesi, Kuğulu Park, Esad Caddesi2, Hassas Bölge, Seyran Bağları, İn-cesu bölgelerinde 20 kişinin katılı-mıyla yaklaşık 3000’e yakın bildiridağıtımı yapıldı.

ESKİŞEHİR: İl Sağlık Mü-dürlüğü önü Cemevi ve İl Halk Kü-tüpanesi önü konser duyuruları 60farklı noktada bilbordlara asıldı, tram-vay duraklarında 50x70 boyutundaotuz adet afiş asıldı.

ZONGULDAK: Büyük An-kara Konserine Zonguldak'tan araçkaldırılacağı haberi 3 Temmuz'da,Zonguldak yerel basınında çıktı.

İSTANBULSarıgazi: Sarıgazi’de 25 Hazi-

ran’da Atatürk Mahallesi, İnönü Ma-hallesi, Lojmanlar Bölgesi’nde ya-pılan çalışmada toplam 700 bildiridağıtıldı. 26 Haziran’da DemokrasiCaddesi’ne 300 bildiri halka ulaştı-rıldı. Demokrasi ve Atatürk Caddeleriboyunca toplu bildiri dağıtımı yapı-larak 4000 bildiri halka ulaştırıldı.

DERSİMSöylediğimiz Türkülerde Senin deSesin Olmalı

Grup Yorum Konseri ÇalışmalarınınCoşkusu Tüm Ülkeye Yayıldı

Zonguldak

Dersim

Ankara Çorum Eskişehir

Page 22: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!222

Dersim'de 1 Temmuz'da GrupYorum konseri için çalışmalar baş-ladı. Moğultay Mahallesi ve çev-resinde afişleme çalışması yapıldı.Evinin bahçesinde oturan bir aileylekonser hakkında sohbet edildi. Ar-dından çalışma kaldığı yerden de-vam etti. 6 kişinin katıldığı çalışmasaat 21.00’da sonlandırıldı.

Dersim’de 3 Temmuz'da SeyitRıza Meydanı ve merkezde kalanyerlerin tamamına afişlemeler ya-pıldı. Esnaflar afişleri alarak dük-kânlarına astılar. 4 Temmuz'da Ata-türk Mahallesi’ne ve Esentepe Ma-hallesi’ne afişleme yapıldı. Ma-hallelerde halkla sohbet edildi. 5

Temmuz'da Munzur Mahallesi’neafişleme yapıldı ve Seyit RızaMeydanı’nda masa açıldı. Aynıgün şehidimiz Elif Sultan Kal-sen’in mezarı ve ailesi ziyaretedildi.

ELAZIĞElazığ Yıldızbağları Mahalle-

si’nde Grup Yorum 30. Yıl BüyükDersim Konseri için 7 Temmuz’daçalışma yapıldı. Mahalle halkı dev-rimcilere ve Grup Yorum afişlerineyoğun ilgi gösterdi. Halk devrim-cileri evlerine davet ederek des-teklerini sundular. Halktan biri Yü-rüyüş dergisi okumak istedi ve sü-rekli devrimcileri mahalleye bek-lediğini ifade etti. Çalışmalar sonucuYıldızbağları Mahallesi’ne toplam500 Grup Yorum 30. Yıl afişi asıldı,1500 adet ise Grup Yorum 30.yılkonser bildirisi de halka ulaştırıldı.Ayrıca 40 Yürüyüş dergisi de oku-yucularıyla buluştu.

Çorum Katliamı ŞehitlerininMezarları Ziyaret Edildi!

İki Halk Cepheli, 3 Temmuz'da Palabıyık köyünegiderek Çorum Katliamı’nda şehit düşen Raif Erdenve Süleyman Atlas’ın mezarını ziyaret ederek mezarınüzerindeki otları temizleyip, mezar taşlarını yıkadılar.

Her iki mezarın da eksiklerinin tespit edilmesininardından her iki mezara da gül bırakıldı. SüleymanAtlas ve Raif Erden’in mezar ziyaretinin ardından2003 kır gerillası şehidi Selhan Top’un da mezarıziyaret edildi.

Grup Yorum bütün baskılara yasaklara karşı direnerekbinlerle meydanlarda türkülerini söylemek için buluştu.

Şimdi de Evvel Temmuz Halk Festival'ini karıştırıyorlar.Düzen borazancılığını yapanlar, festivalin sadece 4 günolduğunu, Grup Yorum’un festivale gelmeyeceğini ya-yıyorlar. Bunu basına yaymaya çalışıyorlar.

Hatay Grup Yorum Gönüllüleri 6 Temmuz'da bunadair açıklama yaptı. Açıklamada; "Açacağımız masalarla,asacağımız afişlerle, toplu bildiri dağıtımlarımızla, kül-türümüze ve halkımıza layık bir şekilde sahip çıktığımızıve Evvel Temmuz Halk Festival'ine yapılan anti-propa-gandayı kırıyoruz. Grup Yorum 15 Temmuz günü saat19:00'da Samandağ Sahilinde olacak" denildi.

Açıklamadan sonra gönüllüler, 2000 bildiri dağıtarak,"Grup Yorum Halktır, Susturalamaz", "Türküler Susmaz

Halaylar Sürer" sloganları attı. Kitleye halk sloganlar vealkışlarla destek verdi.

Halkı Taciz Eden Sivil Polis AracıTahrip Edildi!

İkitelli Mahallesi'nde 2 Temmuz'da 34 AEP 04plakalı sivil polis aracı sürekli mahalle içinde demokratikkurumların ve adalet çadırının önünden geçerek halkıve devrimcileri taciz etti. Akşam saatlerinde İkitelliCemevi'nin önünde 2 Temmuz Katliamı için anmayapan demokratik kurumların toplanma saatlerindetekrar tekrar geçen sivil araç mahallelinin tepkisiylekarşılaşınca 2.sokağa daldı. Burada sıkışan katil polislerHalk Cepheli gençler ve diğer kurumlardan mahallegençlerinin taşlarıyla sloganlarıyla kovuldu. Camlarıindirilen sivil araç arkasına bakmadan kaçarak gitti.

Grup Yorum Halka Umudun Türkülerini Haykırmaya Devam Edecek!

“Gücümüz,Bu Tablonun

Çok Üstünde”B a k ı r k ö y ’ d e

Konser çalışmaların-da emeği geçen çalı-şanlar ile beraber ör-gütlenen yemek, 29Haziran’da Okmey-danı Haklar ve Öz-gürlükler Derne-ği’nde verildi. Aile-lerinde katılımıyla be-raber 21.00’de prog-ram başladı. Mahal-ledeki çalışmalardaeksik bırakılanlar vegenel anlamda eksikkalanların konuşulduğu sohbette, faşizminbaskı ve yasaklarına, saldırılarına rağmenhalkın konseri sahiplendiği bunun ise konseriörgütleyenlerin kararlı duruşundan kaynaklıolduğu belirtildi. Ama asıl gücün bu tablonunçok üzerinde olduğu konusunda ortak görüşçıktı.Toplantıya 25 katıldı.

Dersim

Dersim

Hatay

Page 23: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

223YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Valiliğin engelleme kararının mah-keme tarafından iptal edilmesiyleyüzbinler Sıhhiye Meydanı'na akınetti! Grup Yorum, Adana, İzmir veİstanbul’un ardından 30. yıl konser-lerinin 4’üncüsünü Ankara SıhhiyeMeydanı’nda yüz binlerin katılımıylagerçekleştirdi.

Hazırlıkları aylar öncesinden baş-layan konser için, Ankara dışında daAnadolu'nun birçok ilinde Grup Yo-rum gönüllüleri gece gündüz çalıştı.Konserin yapılacağı Ankara'da gi-dilmedik sokak, afişlenmedik duvarbırakmadılar. Ses yayın aracı ve kon-ser tanıtım masaları ile de konsercoşkusunu insanlara ulaştırdılar. Kon-serden iki gün önce yapılan radyoprogramlarına katılan Grup Yorumüyeleri, konser hakkında bilgi vererekAnkaralılar’ın merak ettiği sorularıcevapladı.

Konser için meydanın düzenlen-mesi ve sahnenin kurulması bir günönceden başladı. Sahne kurulumusürerken, alanın hemen yanındakiAbdi İpekçi Parkı'nda toplanan GrupYorum üyeleri ve gönüllüleri, konsergünü neler yapacaklarını konuştular.Yapılan toplantı halaylarla sona erdi.

Sahne kurulumu gece boyu sür-düğü için, alanda Yorum gönüllülerigece boyunca nöbet tuttular. Halkı-mızın getirdiği yiyecek ve içeceklerleihtiyaçlarını karşıladılar.

Konser sabahı da erkenden alanagelen gönüllüler, İstanbul'dan gelenYorum üyeleri ve gönüllüleri ilekahvaltı yaptılar. Daha sonra görevdağılımı yapılıp, hazırlıklara devamedildi. Konser alanı pankartlarla do-natıldı. Yiyecek ve kitap-dergi stant-ları açıldı. Grup YORUM, Diren Ka-zova işçileri, Halkın Hukuk Bürosu,TAYAD, Yürüyüş, Tavır, Halkın Mü-hendis Mimarları, Dev-Genç stantları,konser saatinden önce alanda yerlerinialdı.

Konserin düzenlendiği alan, An-kara'nın en merkezi ikinci alanı olanSıhhiye Meydanı olduğundan, trafikakışı yoğundu. Yol trafiğe kapatılanakadar, yoldan geçen araçlar, otobüslerve yayalar, korna sesleri ve alkışlarlakonseri selamladılar. Yol trafiğe ka-patılıp, alana seyirciler alınmaya baş-ladığında, binlerce insan meydanaakmaya başladı.

Anadolu'nun birçok ilinden in-sanlar, konser için Ankara'ya geldiler.Çorum, Zonguldak, Düzce, Akşehir,Kırıkkale ve çevre illerden birçokinsan, tuttukları otobüs ve minibüs-lerle konserde yerlerini aldılar.

Konser saat 18.00’de başladı.Sahneye “Türküler Susmaz, HalaylarSürer” sloganı ve alkışlarla çıkanGrup Yorum, omuz omuza vererekkitleyi selamladı. Konser, enstrü-mantal müzik eşliğinde dans göste-

risiyle başladı.

Grup Yorum, dinleyicilerini şusözlerle selamladı:

“İstanbul’da da olduğu gibi, bizeyasaklamak istedikleri alanımızı yineonlara teslim etmedik, mücadelemizlebu alanı da, Sıhhiye Meydanı’nı dakazandık. Konser veremeyelim, siz-lerle buluşamayalım diye yapmadık-larını bırakmıyorlar. 30. yıl konser-lerimizi de engellemek için her şeyiyaptılar. Stadyumlara başvurduk, ya-sakladılar; meydanlara başvurduk,yasakladılar. Önce Adana’da on binlerolduk, sonra İzmir’de yüz binler ol-duk, ardından İstanbul’daki konseryasağı kararını parçaladık ve bugünburadayız; yasaklamak istedikleriAnkara’nın göbeğindeyiz, SıhhiyeMeydanı’ndayız. Saraylar sizin, stad-yumlar-meydanlar bizimdir. Bugünhep beraber tarihimize bir yolculukyapacağız. Yolumuz bazen Dersim’euzanacak, bazen hapishanelere gi-deceğiz, bazen yol göstericilerimizin,önderlerimizin, bazen ustalarımızınyanına varacağız. Dünyayı dolaşa-cağız beraber ve dünya halklarınındirenişini selamlayacağız. Konseri-mize hepiniz hoş geldiniz.”

“Dünden Yarına Ustalarımız/RuhiSu” adını taşıyan ve Ruhi Su şarkı-larını yeniden düzenledikleri yenialbümlerinden “Ay Dost” parçasınaklip çekeceklerini söyleyen Grup Yo-

Yüzbinler Zulmün BaşkentindeFaşizme Karşı Omuz Omuza!

Grup Yorum'un 30. Yılı Ankara'da da Coşkuyla Kutlandı!Yasakları Aştık! Ankara'da Onbinlerle 30. Yıl Coşkusunu Yaşadık!

Page 24: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Dersim Halk Cepheliler 2 Tem-

muz'da Grup Yorum konserinin afişlerini

yaparken katil polis tarafından gözaltına

alınmak istendiler. Neslihan Albayrak,Dilan Poyraz, Dünyamalı Kef ve Meh-met polisler tarafından önce kimlik ba-hanesiyle durduruldular, daha sonraise “konser için izin alınmadı, afiş ya-pamazsınız” denilerek gözaltıyla tehditedildiler.

Halk Cepheliler ise polisin engellemeçabasına afişlemeye devam ederek ce-vap verdiler. Sanat Sokağı'nın sonundanCumhuriyet Caddesi'ne doğru gidenHalk Cepheliler ajitasyon çekmeye veafişleme yapmaya devam ettiler. Bunuhazmedemeyen katiller 4 Halk Cepheliyi3 Akrep, 1 TOMA, Doblo sivil araç, 2otobüs çevik kuvvetle gözaltına almakistedi. Yerlerde sürükleyerek Halk Cep-helileri akrep aracına koydular. Amayanlış kapıya gelmişlerdi. Dersim halkıevlatlarını sahipsiz bırakmadı. Kahve-lerden, kafelerden, taksi duraklarındangelen halk polisin elinden, araçlarıniçinden 4 Halk Cepheliyi aldılar. “Der-sim Faşizme Mezar Olacak” “GrupYorum Halktır Susturulamaz” slogan-larıyla caddeden polisi kovdular. Dahasonra afişleri de polisin elinden alan

Halk Cepheliler tekrardan afiş yapmaya,halkı konsere çağırmaya devam ettiler.Akşam üstü Seyit Rıza Meydanı'ndamasa açıldı. Yüzlerce el ilanı halkaulaştırıldı. Dersim merkezi yüzlerceafişle donatıldı. Esnafla çaylar içildiyaşananların ve olacak konserin sohbetiedildi. Yine masaya gelen halkla olaylailgili konuşuldu ve konsere geleceklerinibelirttiler. Dersim Halk Cephesi’ninbu konuyla ilgili yaptığı açıklamada:"Burası bizim topraklarımız. Her karı-şında devrimcilerin kanları dökülmüş,bedeller ödenmiştir. Size kim bu ra-hatlığı veriyor? Sokak ortasında keyfibir şekilde istediğim zaman gözaltınaalırım demekle gözaltına alamazsınız.Karşınızda koskoca bir halk deryasıvar. Bakın 100’den fazla insan işinigücünü bırakarak bizleri sahiplenmeyegeldi. Sizin buna gücünüz yetebildimi? Hayır! 1 hafta önce baskınlarla 5arkadaşımızı tutukladınız sırf konseri-mizi yapamayalım diye. Ama bakınkarşınızdayız gene, afişlerimizi asmaya,bildirilerimizi dağıtmaya devam edi-yoruz." denildi.

rum, şarkının klibinde alandan gö-rüntülerin kullanılacağını belirtti.

Konser esnasında bir konuşmayapan Grup Yorum üyesi İnan Altun,konser yasaklarına ve AKP'nin bas-kılarına değindi. AKP'nin en iyi yap-tığı şeyin katletmek olduğunu söy-ledi.

Konserde, eski Grup Yorum so-listleri Efkan Şeşen, Özcan Şenverile şairler Ahmet Telli, Mehmet Özerve avukat Ebru Timtik de sahne aldı.Ahmet Telli, kendisinin şiiri olan veYorum'un ilk albümünün adını taşıyanSıyrılıp Gelen şiirini okudu ve Yo-rum'un hep yanında olduğunu belirtti.Şair Mehmet Özer’de şiirlerini oku-yup, Grup Yorum üyelerine karanfilhediye etti.

Beşik Halk Dansları Toplulu-ğu’nun yanı sıra, senfoni orkestrasıve Grup Yorum Ankara Halk Korosu

da konser boyunca gruba eşlik etti.Grup Yorum tarihinin anlatıldığı kon-serde, halaylar çekildi, Türkçe, Kürt-çe, Arapça ve Rusça türkü ve marşlarsöylendi. Yaklaşık 3 saat süren konser,Çav Bella marşının hep bir ağızdansöylenmesiyle son buldu. Konserde,"Türküler Susmaz, Halaylar Sürer","Faşizme Karşı Omuz Omuza" ,"Grup Yorum Halktır, Susturulamaz","Mahir, Hüseyin Ulaş, Kurtuluşa Ka-dar Savaş", "Hırsız, Katil AKP","Elif, Şafak, Bahtiyar, Yıkılacak Sa-raylar" sloganları atıldı.

Sıhhiye Meydanı ve meydana çı-kan tüm sokaklar trafiğe kapatılırken,bulvar üzerine polis barikatı kuruldu.TOMA ve çevik kuvvet meydanıngirişinde ve ara sokaklarda bekledi.Konserin bitmesinin ardından, dağılanhalka polis aracından izin süresinindolduğu belirtilerek, “Dağılmazsanız

müdahale edilecek” anonsu yapıldı.Polisin provokasyonu avukatların veGrup Yorum üyelerinin araya girmesive konser görevlilerin duyarlı tavrısayesinde önlendi.

Dağılan kitle sloganlarla polisinprovokasyonunu teşhir edip, Kızılay'ayürüdü ve Haziran Ayaklanması’ndapolis tarafından vurularak katledilenEthem Sarısülük'ün vurulduğu Gü-venpark'a geldi. Burada ayaklanmaşehitleri için kısa bir anma yapıldı.

Tüm yasaklama çabalarına veprovokasyonlara rağmen, alanlarıAKP faşizmine terk etmeyen GrupYorum sevenleri, "Grup Yorum Halk-tır Susturulamaz!" sloganının ger-çekliğini bir kez daha dosta düşmanagöstermiş oldu.

Türküler SusmazHalaylar Sürer!

Burası Dersim!Bizim Topraklarımızda Halk Düşmanlarına Geçit Yok!Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!24

Page 25: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

225YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Grup Yorum halktır, susturamaz-sınız! Yasaklarınız, hakın katılımınıengellemek için sokaklara astığınızpankartlarınız, yüz binlerin alanlaraçıkmasını engelleyemez, engelleye-medi.

On binler, yüz binler, milyonlar...Adana’da, İzmir’de, İstanbul’da veşimdi de Ankara’da meydanları dol-durdu.

Grup Yorum; devrim yolunda,zulmün başkentinde, yasak barikat-larını yıka yıka ilerliyor...

Baskı ve yasaklar faşizmin genelkarakteridir. Grup Yorum’un 30. Yılkonserleri sürecinde buna bir kezdaha tanık olduk.

Önce stadyumlarda konser yap-mamızı engellediler. Stadyumlar ol-mazsa meydanlarda yaparız dedik.Bu sefer de meydanları yasaklamayakalktılar.

Faşizmde gerekçe çoktur. Gerek-çeleri genellikle yalan ve demagojiden

ibarettir. Bu kez ki gerekçeleri isebir doğruya işaret ediyordu: “Halktainfial yaratabilir.”

Halk için demokrasinin, bağım-sızlığın, adaletin, insanca yaşamınolmadığı bir ülkede; halkın infialhalinde olması gerekmez mi?

“Barış, huzur, istikrar” diyorlar.Seçimlerden beklentileri de bu oldu.Halk için demokrasinin, bağımsızlı-ğın, adaletin, insanca yaşamın ol-madığı bir ülkede; hangi barıştan,huzurdan, istikrardan söz edilebilir?

Evet, sorunun öznesi halktır.

Muhalif pek çok kesim de haklıolarak yasaklamayı protesto etti.Stadyumların, meydanların, türkülerinyasaklanması “sanata, sanatçıyadüşmanlık olarak” ortaya konuldu.“Canım ne var, bırakın türkülerinisöylesinler” diyenler oldu.

Oysa sorun tek başına Grup Yo-rum’a, sanata, sanatçıya düşmanlıkdeğildir.

Grup Yorum’un temsil ettiği dü-şünce; konserlerde verilen mesajlar;yüz binlerin, milyonların düzene mu-halif bir amaçla toplanmaları; orada,o meydandakilerin halk olmaları...

İşte yasaklamanın temel nedenibunlardır.

ONLAR, Meydanları Halkı Düzene Taşımak İçin Doldurdular BİZ, Devrim Saflarına Çağırmak İçin Dolduruyoruz !İşte aradaki fark bu kadar nettir.

Konserlerimiz, oligarşinin seçimoyununun hemen sonrasına denk gel-di. Seçim mitingleriyle halkın ener-jisinin de boşaltıldığı bir süreçti.

Düzen partileri AKP, CHP, MHP,iktidarın olanaklarını, düzen partisiolmanın olanaklarını kullanarak halkımeydanlara toplamaya çalıştılar. Ne

Grup Yorum Halktır Susturamazsınız!Grup Yorum Devrimin Sanatçılarıdır

Durduramazsınız!

Grup Yorum 30. Yıl Etkinliklerinde YasakBarikatlarını Yıka Yıka İlerliyor

Page 26: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!226

için? Aldatmak için. Oylarını aldıklarıkitlelerin duygularını, özlemlerini,umutlarını da çalmak için. Halkınçözüm bekleyen sorunlarını çözmekiçin değil emperyalizmin, IMF’nin,Dünya Bankası’nın, yabancı ve yerlitekellerin, NATO’nun direktifleriniyerine getirmek için...

Kürt milliyetçileri, reformizm,oportünizm de HDP ile girdiği seçimyarışında meydanlara topladığı halkavaatlerde bulundular.

Bir yanda düzen partileri; biryanda HDP, söylemleri farklı olsa datüm bu partilerin ortak yanı, halkıdüzene yedeklemektir. Parlamentoyuçözüm olarak göstermektir. Arayışiçinde olan kitleleri düzen içinde tut-maktır. Biri; sol görünerek, diğeri;milliyetçi, muhafazakar görünerekyapıyorlar bunu.

Kitlelerin arayış içinde olduğu,sorunlarına çözüm aradığı bu nedenledinamik olduğu, ancak devrimci biralternatifin kendisini güçlü olarakhissettiremediği mevcut koşullardadüzen partileri meydanları büyükoranda doldurdular. Halk kitleleri se-çimlere yüksek bir katılım da gösterdi.

Ancak bu durum halk kitlelerinikaybettiğimiz anlamına gelmiyor.Halk kitlelerinin düzene yedeklendiğianlamına gelmiyor.

Bunun böyle olmayacağı bilimsel,tarihsel, sınıfsal bir gerçektir.

Gerçektir, çünkü sağı ile solu iledüzen partileri ve onların çözüm diyegösterdikleri parlamento halkın so-runlarını çözmez, çözemez.

Düzene muhalif kesimlere umutdiye gösterilmeye çalışılan HDP ba-lonu çok çabuk sönecektir. Çelişki-lerin böylesine keskin, çok yönlü vehalkın beklentilerinin olduğu bir ül-kede, beklentilere cevap veremeyenlerkısa sürede silinip giderler.

Ve yine bir başka gerçek konser-lerimizde meydanları dolduran yüzbinlere, milyonlara varan kitleler hal-kımızın adalet özlemidir, umutlarınınbüyüklüğüdür, umudun devrimcilerdeolduğuna dair inancıdır. Devrimcipolitikaların gücüdür.

İktidarın olanakları yoktu arka-

mızda. Düzene dayamamıştık sırtı-mızı. Tersine yüz binleri, milyonlarıyasaklamaların, baskı ve saldırılarınaltında topladık meydanlarda. Polisinkonserlere katılmayın diye pankartlarasarak, halka tehdit savurduğu birortamda, yüz binler katılıyor kon-serlerimize...

Grup Yorum’un meydanlaraseçimlerin hemen arkasından top-ladığı yüz binler halkın gerçekdevrimci muhalefetini temsil ediyor.Devrimci dinamikleri göstermek-tedir.

Biz halkımıza kendi iktidarınıkurması çağrısı yapıyoruz. Kendi so-runlarını kendisinin çözebileceğinisöylüyoruz. Biz sadece çağrı yapan,söyleyen de değil, bunu yaşamı vepratiğiyle de ortaya koyanız. Kuru,boş bir söylem ve vaat değil. Kanı-mızla, canımızla, ödediğimiz bedel-lerle çağırıyoruz.

Türkülerimizden Korkuyorlar

Çünkü, türkülerimiz halkın tür-küleridir. Halkın acıları, sevinçleri,sevdası, geçmişi, yarınları, umutlarıvardır o türkülerde. O türküler birçağrıdır:

“Gündoğdu, hep uyandık

Siperlere dayandık

Bağımsızlık uğruna da

Al kanlara boyandık

Yolumuz devrim yolu

Gelin gardaşlar gelin

Yurdumuza faşist dolmuş

Vurun gardaşlar vurun”

...

O türküler hiçbir engel tanımaz:

“Biz ki en sağır kulaklara

Sevdalar fısıldardık

Sabah serinliği taşırdı, ezgileri-miz”

Konserlerimiz Tek Başına Bir Konser Olmadı; Örgütlenmenin, Örgütlemenin Direnişe Destek

Vermenin, Direnişe Çağrının Aracı Oldu

Konserlerimiz her zaman, normal,sıradan bir konser olmanın ötesindeolmuştur. Böyle de olması gerekir.

Normal, sıradan bir konser olsahiç kuşku yok ki oligarşinin yasak-larıyla, baskılarıyla değil teşvikleriylekarşılaşırdık.

Biz sanatı, sanat için yapan ol-madık. Biz sanatı, halk için yaptık.Türkülerimizi halk için söyledik.

O meydanlarda türkülerimizi söy-lerken, devrim sloganlarımız susmadı.Omuz omuza halaylarımız gelecekgüzel günlerin umudunu taşıyordu.O bilinçle, o umutla halaya duruyoruzomuz omuza.

Türkülerimizi, halaylarımızı di-renişlere taşıdık. Nerede bir haksızlıkvar, nerede bir direniş var, emekçilernerede adalete, umuda susamışlarorada olduk. Yanlarında, önlerinde,içlerinde...

Çünkü bir iddiamız var bizim.

Konserlerimiz, bu iddianın ifa-desiydi. Konserlerimiz düzene karşıörgütlenmenin aracı, halk için mü-cadele etmede örgütleyiciydi.

Oligarşi de konserlerimize hiçbirzaman sıradan, alelade bir konsergözüyle bakmadı. “Bırakın söyle-sinler, alt tarafı bir konser, oradasadece türkü söylüyorlar” diye dü-şünmedi oligarşi. Pek çok demokrat,ilerici, muhalif için şaşırtıcı gelebi-lecek yasaklamaların nedeni, oligar-şinin konserlerimizin politik içeriğinigörmesindendir.

Korkuyorlar; Çünkü Biz Halkız, Çünkü Biz Emperyalizme, Faşizme Karşı Savaş Çağrısıyız!

Halk; düzene muhalif, çıkarlarıdüzene karşı olan Türk, Kürt, Arap,Laz, Çerkes... Alevi, Sünni... işçi,köylü, memur, öğrenci, aydın, esnaf,mühendis... her milliyetten, azınlıktan,her mezhepten, her sınıf ve tabakadanbir avuç sömürücü azınlık dışındaki

Page 27: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

227YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

TAYAD'lı Aileler bir yandan Bakırköy Hapishanesi’ndekievlatlarının sürgün edilmemesi için geceli gündüzlü nöbettutarken, diğer yandan da iki gün önce Silivri Hapishanesi’ndeasker ve gardiyanlar tarafından aylık rutin arama esnasındahücrelere zorla girerek evlatlarının elleri ve ayakları kelep-çelenerek zorla süngerli hücrelere konulmasına da sessizkalmadılar. 1 Temmuz’da Silivri Hapishanesi’nin önündeyapılan basın açıklamasına 15 kişi katıldı. Basın açıklamasıslogan atılarak iradi olarak bitirildi. Açıklamada, “İşkenceYapmak Şerefsizliktir!”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!”,“Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz” sloganları atıldı.

Açıklamada şunlara değinildi: “Saldırı emrini alan 60-70 civarı gardiyan azgınca evlatlarımıza saldırmış, işkenceyapmıştır. Hücre havalandırmasında yüzükoyun yere yatırılanevlatlarımızın elleri ve ayakları arkadan bağlanarak terskelepçe yapılmış; bu da yetmemiş evlatlarımız süngerlihücreye atılmıştır. Tecrit işkencesiyle evlatlarımızı teslimalamayan AKP iktidarı ve onun işkencecileri her fırsattaevlatlarımıza saldırmaktadır. Bu yaşadığımız ne ilk ne deson saldırı olacaktır. TAYAD’lı Aileler olarak bu devletiçok iyi tanıyoruz. Buca’dan, Ümraniye’den, Ulucanlar’dan,19-22 Aralık Katliamlarından tanıyoruz. Sırtımıza inencoptan, yediğimiz tekme ve tokatlardan tanıyoruz. Bu günekadar ne biz ne de evlatlarımız hiçbir saldırı karşısında dizçökmedik, boyun eğmedik. Her saldırınızdan, işkencenizdenbaşımız dik çıkmayı bildik. Bundan sonra da öyle olacağız.Biz ve evlatlarımız her saldırınızda direnip boyun eğmemeninhaklı gururunu yaşarken sizler işkenceciliğinizin, acizliğinizinutancıyla yaşayacaksınız” denildi.

Açıklama sonrası tutsaklara para yatırmak için içerigiren Melih Işık’a jandarmada kendisine komutan dedikleribiri ‘senin aranman var’ diyerek keyfi bir şekilde gözaltınaalmıştır. Bunun üzerine TAYAD’lı Ailelerin evlatlarındanolan Melih, savcılıktan serbest bırakılıncaya kadar bir anyalnız bırakmamıştır.

herkestir.

Hedefimiz; emperyalizmin ve oli-garşinin düzenine son vermek, halkındevrimci iktidarını kurmak. Bağım-sızlık, demokrasi, sosyalizm. Yanidevrimdir.

Kurtuluşumuz; silahlı, silahsız,yasal, yasadışı her yöntemle, meşruolduğumuz bilinciyle hareket etmek-ten geçiyor.

Emperyalizm ve oligarşinin tümpolitikalarının özü, bu savaşı bitirmek,engellemek içindir.

Ne yapsalar nafile.

Bitiremiyorlar, engelleyemiyorlar.

Onlar saldırdıkça, onlar katlettikçebiz daha da çoğalıyoruz.

İşte meydanlardayız, yüz binlerle,milyonlarla...

Ülkemiz tablosu belki de hiç ol-madığı kadar açık ve belirgindir.

Bir, oligarşi cephesi-AKP.

İki, halk kesimlerini düzene ye-deklemeye çalışan düzen solu; Kürt

milliyetçileri, reformist ve oportünistkesim.

Üç, devrim için savaşı büyüteceğizdiyen ve düzeni yıkacağız diyerekkitleleri devrim saflarına çağıranCephe.

Grup Yorum konserleri gösteriyorki, umutları hızla düzen dışına kaya-bilecek olan milyonlar, yüz binler var.

Yaratmaya çalıştıkları düzen içiumutlara rağmen, tek başımıza kal-mamıza rağmen, “terörist” ilan ediliphedef gösterilmemize rağmen yüzbinleri meydanlara taşıyoruz.

Düzen partilerinin, düzenin solugüçlerin, reformizmin, oportünizminsahte umutlarla düzen içinde tutmayaçalıştığı kitleler; aldatıldıklarını gör-mekte gecikmeyeceklerdir.

Devrimci bir alternatifin kendisinigüçlü bir şekilde gösterdiği koşullardabu kitleler hızla devrimcilere yöne-lecektir.

Emperyalizm ve oligarşinin korkusuasıl olarak burada ifadesini buluyor.

Korkularını büyüteceğiz. Yoksul,ezilen, emekçi halkımızla meydan-larda, konserlerde, halk örgütlenme-lerinde buluşacağız. Savaşacak vesavaştıracağız.

Sonuç Olarak Bir, faşizm tek başına sanata, sanat-çıya değil, asıl olarak halka düşman-dır. Konser yasaklarının da, mey-danları halka kapatmalarının da özübudur.

İki, onlar halkı düzene yedeklemeye,düzen içinde tutmaya çalışıyor. Bizhalkı kendi iktidarını kurmak içinsavaşmaya çağırıyoruz. Bunun içinkorkuyorlar.

Üç, konserlere gelen yüz binler halkındevrimci dinamiklerinin gücününgöstergesidir.

Dört, hiçbir güç milyonlarla buluş-mamızı engelleyemeyecek. Grup Yo-rum 30. yılında da önüne çıkan bari-katları yıka yıka devrim yolundailerliyor.

Evlatlarımızın Sesini Dışarıya TaşımaktanAsla Vazgeçmeyeceğiz!

Page 28: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Melis ALPHANYüz Binlerce İnsana Konser Yasak-layan Ülke

Hürriyet, 27.06.2015 ***

Bir ülkede gerçekten özgürlük olupolmadığı pek çok şeyden anlaşılabilir.Ama sanat illa ki üst sıralarda gelir.

Ne kadar politik, kışkırtıcı, muhalifolursa olsun -ki en çok da bu yüzden-sanat sınırsız özgürlüğü hak eder.

Çünkü sanatsal özgürlük sadecesanatçıların kendilerini özgürce ifadeetmeleri değildir. Sanat aynı zamanda,insanların buna erişimi ve kültürelhayatta yer almalarıyla da ilgilidir.Kendini şu ya da bu nedenle ifadeedemeyen milyonlarca insan bir şar-kıya eşlik ederek iletişim kurabilir.

Bu nedenle, sanatsal özgürlüğünolmadığı bir ülkede "demokrasi vardır"demek açıkça yalan söylemektir.

Birleşmiş Milletler'in 2013'te ya-yımladığı Sanatsal İfade Hakkı Ra-poru'na göre dünyanın dört bir yanındasanatçılar politik, dini, kültürel veekonomik çıkarların arasında sıkışıpkalmış durumda. Sanatçılar öldürü-lüyor, saldırıya uğruyor, hapse atılı-yor.

Sansür gırla. Bu konuda Türkiye'ninsicili de hayli kabarık.

Sanatçıların pek çoğu bu durumdanetkilense de, özellikle Grup Yorumbüyük ölçüde sıkıntı çekenlerden.

2015'te 30'uncu yılını kutlayanGrup Yorum elemanlarına

ilerihaber.org, "Bu 30 yıl nasıl geçti?"diye sormuş. Cevapları: "Türkiye gibigeçti. Memleketimizin tüm acılarıyla,sevinçleriyle, coşkusuyla donandıkbu 30 yıl içinde."

Elemanlarının tutuklu olmadığı birdönem yok. Bir müzik grubu için acıolduğu kadar, yaşadığımız ülkeninyönetim anlayışını da ortaya koyanbir veri bu.

"Bu ses hiç susmayacak" sloganıda buradan çıkma, haliyle.

Grup Yorum 25'inci yılını 2010'daİnönü Stadyumu'nda 55 bin kişiylekutladı. Sonra 150 bin, 350 bin, 550bin derken, en son Bağımsız Türkiyekonserlerinde 1 milyon oldular.

Evet, sözünü ettiğimiz epey politikbir grup. Ama sanat da dahil olmaküzere, hayatta politik olmayan bir şeyvar mı?

Theresa Bayer'in dediği gibi, "Sa-natçılar politik olmaktan kaçamazlar.Onlar kömür madenindeki kanarya-lardır. Bizim şarkı söylemeyi bırak-mamız, baskıcı zamanların yakın ol-duğunun işaretidir."

Grup Yorum, 'halkı olabildiğinceegemenlerin politikalarından az etki-lenebilir hale getirme' çabasında olanbir müzik grubu. "Tarihsel ayrım gereği,ezilenlerin safında olanı korumak, onunyanında olmak bir görev" diyorlar.

"Sanatı, sanatçıyı burjuvazi etki-leyeceğine biz etkileyelim" diyorlar.

Milyonlar onların sesiyle coşkuyuyakalıyor, umut doluyor, meydanlardaöfkesine yandaş buluyor.

Bugüne kadar farklı tarza sahipbirçok sanatçı Grup Yorum'un sahne-

sine çıktı. 'Yavuz Bingöl'ler oluşaca-ğına, halkın sanatçıları oluşsun' dü-şüncesindeler. Yeni bir nesil kayıpbaşka yere gidiyorken, onlara "Durun,size de bir şeyler söyleyeceğiz" demekiçin yollar aramanın devrimci sanat-çıların en doğal çabası olması gerektiğikanaatindeler.

Yeniyi denerken ustalarını da sa-hipleniyor, Cem Karaca'larla, Mah-suni'lerle yürüyorlar.

Beğenin beğenmeyin, dinleyin din-lemeyin, görüşlerine katılın katılmayın,Grup Yorum bu ülkenin 30 yıllık de-ğerlerinden. Ne olursa olsun her duyarlıve ilerici yurttaş bu sese sahip çıkmalı,onun yaşamasını istemeli.

30'uncu yaşlarını büyük stadyum-larda, on binlerce dinleyiciyle birliktekutlamak istediler. İstanbul, Ankara,İzmir, Adana ve Elazığ'da stadyumlarabaşvurular yaptılar. Oyalandılar önce;Gençlik ve Spor İl Müdürlükleriyle,spor kulüpleriyle yazışmalar, görüş-meler oldu.

Sonuçta, hepsinden red cevabı al-dılar.

Tüm stadyumların kapısı onlarakapatıldı. Sonra mecburen konserlerimeydanlara çektiler. Ancak ValiliklerAnkara ve İstanbul'da meydanlardakikonseri de yasakladı. Neyse ki mah-keme İstanbul'daki konser için Vali-lik'in kararını iptal etti. Pazar günükonser gerçekleşecek.

Mesele Grup Yorum olduğundainsan hep aynı şeyi düşünüyor...

Bu nasıl bir acizliktir ki...Birileri türkülerden korkuyor.

Ali SİRMEN

Grup Yorum Dava AçmalıCumhuriyet, 26 Haziran 2015

***

Seçimler geçip, gitti, mitinglerbitti, ama büyük kentlerde yine mey-danlar insan almıyor. Geçenlerde Ada-na’da Uğur Mumcu Meydanı’nda 70bin kişi toplanmıştı, ardından İzmir’deGündoğdu’da bir araya gelenler 400bine ulaştı. Siyasi parti liderlerinikıskandıran bu kalabalık meydanlarotuzuncu yılını kutlayan Grup Yo-

rum’un eseri. Bu böyle devam edecekve konserler zincirinin üçüncü halkasıAnkara Sıhhiye Meydanı’nda olacaktı.Olacaktı ama, Ankara Valiliği izinvermedi.

Valiliğin nedeni ise “konserin bazıkesimlerin tepkisini çekmesi olasılığı”.Aslında Ankara Valiliği’nin varlık ne-deni böyle bir olasılığın gerçeğe dö-nüşmesinin önüne geçmek. Başka birdeyişle bazı kesimlerin tepkilerininözgürlüğü kısıtlamasını engellemek.

Valilik devletin o ildeki temsilci-sidir ve devletin işlevinin orada yü-

rütülmesini sağlar.

Devletin görevi, vatandaşın ifadeözgürlüğünü kullanmasının önündekiengelleri kaldırmak, yani olayımızdaSıhhiye Meydanı’nda konserin ya-pılmasını sağlamaktır.

Ne zaman bir özgürlüğün kulla-nılması söz konusu olursa, onun ala-nını temizlemek, devletin, asli gör-evidir. Valilik onu yapacağı yerde,“Kusura bakmayın devlet asli göreviniyerine getiremiyor, sizden de, özgür-lüklerinizin çiğnenmesine boyun eğ-menizi istiyor” diyor.

Basından

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!28

Page 29: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Adalet istiyoruz. Biliyoruz bu dü-zende adalet yok. Adaleti biz kendi el-lerimizle koparıp alacağız. Bu uğur-da bedel ödüyoruz. Kimi zaman tu-tuklanıyor kimi zaman katlediliyoruzama asla adalet talebimizden vaz-geçmiyoruz.

Çünkü bu düzene öfkeliyiz kin do-luyuz. Bu düzen evlatlarımızı katlet-ti. Bu düzen evlatlarımızı dört duvarardına hapsetti.

Bizi evlat özlemi ile yakan, ço-cuklarımızın yüzüne hasret bırakan budüzendir.

Çocuklarımızı tecrit zulmü ileteslim almak için, her türlü yöntemebaşvuruyorlar. Katliam yapmaktan, entemel insani haklarını ellerinden al-maya varacak kadar denemedikleriyöntem kalmıyor. Tüm bu saldırılarkarşısında evlatlarımız ölümüne di-reniyor. Mücadelelerinden tek birmilim bile sapmıyorlar. Bizler onla-rın dışarıdaki sesi olma sorumlulu-ğunu taşıyoruz. Evlatlarımızın mü-cadelesinden, direnişinden güç alarakbiz de dışarıda mücadele ediyoruz.

Peki mücadelemiz yeterli mi?Gerçekten evlatlarımızın taleplerinitüm kulaklara duyuracak niteliktebir mücadele verebiliyor muyuz?Çocuklarımıza bu işkenceleri yapan-lara, katledenlere karşı hak ettikleri ce-vabı verme cüretine her zaman sahipmiyiz? Evlatlarımızı her koşuldasahiplenebiliyor muyuz? Sahiplen-memiz evlatlarımızın ödediği be-dellere, onların düşman karşısındagösterdiği cürete denk düşmelidir.

Aynı zamanda mahkemelere ka-tılmak, yeni yeni insanların o mah-kemeleri izlemelerini, tutsakların sa-vunmalarını dinlemelerini sağlamakda bizim işimizdir. O mahkeme sa-lonları devrimin birer kürsüsü hali-ne getiriliyor tutsak savaşçılarımız ta-rafından... Orada halkın adaleti an-latılıyor. Ülkemizdeki adaletsizlikler,zulüm ve açlık; emperyalizme ve oli-

garşiye karşı savaşmanın zorunlulu-ğu anlatılıyor. Kısacası devrim ve sos-yalizm inancını haykırıyor savaşçı-larımız....

Bu sesi en çok dışarıya taşıma-sı gerekenler bizler; TUTUKLU VEŞEHİT AİLELERİDİR.

Her ailemiz bu mahkemelere ka-tılımı arttırmak için çalışmalıdır.

Bir kişinin dahi o mahkemelerekatılımını sağladığımızda o çok öfkeduyduğumuz düşmana bir yumrukdaha atıyoruz demektir.

TAYAD’lı olmak hapishanelerdetutsakları sahipsiz bırakmamak de-mektir. Hapishanede tutsakları sa-hiplenmek ise, sadece görüşlere git-mek, kıyafet, para, kitap yatırmak de-ğildir. Düşman karşısında da tutsak-lara sahip çıkmak mahkemelerde ev-latlarını yalnız bırakmamaktır.

Evet çocuklarımız tutsak edilerekbir bedel ödüyorlar. Bunun için can-larını hiçe sayabiliyorlar. Her türlü fe-dakarlığı yapmaktan çekinmiyorlar.

Bizim mahkemelerde yargılanantutsaklarımız da, adalet mücadelesiverdikleri için oradalar. Bir ömrüadalet mücadelesinin bedeli olarak or-taya koydukları için tutsak edildiler.

Savaşçı tutsaklarımız TAYAD’lı-ların evlatları, yakınları ya da inan-dıkları değerler düşmanlarımız tara-fından yok edilmeye çalışıldıklarıiçin oradadırlar... O hesabı sormak içinoradadırlar.

Bu sahiplenme aynı zamanda po-litik bir görevdir de. Devrim içinyapılan her iş; iktidar mücadelesindetuttuğumuz her mevzi, bizi devrimebiraz daha yakınlaştırıyor demektir.

Mahkemelere katılmak, daha faz-la insanın katılmasını sağlamak, ora-da devrimin propagandasını yapan tut-saklarımızı yalnız bırakmamak dev-rimin ve devrimcilerin meşruluğunuyaygınlaştırmaktır. Mücadelemizdeyeni adımlar atmak, politik görevle-rimizi de yerine getirmek demektir.

Tutsak ve şehit aileleri yalnızcahak gasplarının mücadelesini veren;tutsakların kitap ve giysi ihtiyaçları-nı karşılayan aileler değildir.

Onlar henüz 12 Eylül faşizmi dö-neminde "önce evlatlarını sonra daonların düşüncelerini sahiplenen-ler"dir.

Devrim ve sosyalizm için müca-dele edenlerdir. Tutsaklarımıza sahipçıkmak aslında TAYAD’lıyı TA-YAD’lı yapan değerleri savunmaktır.Önünde diz çökülen bir mücadele an-layışını savunmaktır.

TAYAD'lı demek onuru ve emeğisavunmak demektir. TAYAD'lı ol-mak saygınlıktır. Çünkü; TAYAD'lı-lar her yerde oldular... Mahkeme ön-lerinde, hapishanelerde, aile ziyaret-lerinde, birisinin başı sıkıştığında,adli siyasi farketmez işkence ve bas-kı gören kim varsa yanında oldular.Her zaman ezilenin ve adalet araya-nın yanında oldular. Adalet müca-delesinin ana güçlerinden oldularyani. Tutsaklarımıza mahkeme ön-lerinde sahip çıkmak, onların nedentutsak düştüklerini anlatmak ve ada-letin uygulanmasını sağlamak TA-YAD'lıların görevidir.

Tutsaklarımız gözbebeğimizdir.Onları nasıl hapishane hücrelerindeyalnız bırakmıyorsak mahkemeler-de de yalnız bırakmamalıyız. Bunudost düşman herkese göstermeliyizpratiğimizle.

Tutsakların mahkemelerine katıl-mak aynı zamanda politik bir görevdir.

Politik olmak; sınıf ve örgüt bilin-ciyle her türlü sorunla ilgilenmek, busorunlara çözümler üretmek, üretilençözümlerin uygulanmasında yeral-mak, bu şekilde geleceği yaratma ça-bası içinde olmaktır. Yaşanan geliş-melere ilişkin karar vermek ve değiş-tirme çabasıdır.

O KÜRSÜDE EVLATLARIMIZINYANINDAYIZ!

Tutsaklarımız Mahkemeleri Devrimin Kürsüleri Haline Getirmişlerdir!

TAYAD’lı Aileler

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

29YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 30: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Birinci BölümMLKP'nin 19 Kasım-1Aralık

2014 tarihinde gerçekleştirdiği 5.Kongre'sinin kararlarını okuyan (Bkz:Atılım, Sayı:170, 24 Nisan 2015)herkes, "Kongreyi neden topla-mışlar?" sorusunun cevabını ara-yacaktır mutlaka. Bulacağı en kısa,özlü cevap da şu olacaktır: Kürtmilliyetçi harekete tabi olduklarınıilan etmek ve buna teorik zeminoluşturmak...

MLKP'nin tarihini ve pratiğini bi-lenler için alınan kararların, kararlarazemin oluşturmak için uydurulan ya-lanların ve "teorilerin" süpriz biryanı yoktur. Çünkü MLKP tarihi vekongreleri, geçmişin inkârıdır. Ancakşu da bir gerçektir ki, ne kurulduğu1994'teki, ya da Gazi Ayaklanmasısonrasında "Partiyiz" dedikleri1995'teki MLKP'dir, ne de 2009 Ey-lül'ünde gerçekleştirilen 4. Kongreöncesinin MLKP'sidir. Hatta 5 aysonra ESP'lileştiği dönemin MLKP'sin-den de gerilere düşmüştür.

Kuşkusuz bu noktaya birden biregelmemişlerdir. MLKP'yi bu noktayaüzerlerinde taşıdıkları ve önünü ala-madıkları veya almadıkları olum-suzlukları getirmiştir. Bunların ba-şında devrim hedefli mücadele içingerekli olan ideolojik netlik, siyasicüret, örgütsel bağımsızlık, politiktutarlılık gibi özelliklere sahip ol-mamaları yer almaktadır. Bunlarınyerine uzlaşmacı, rekabetçi, düzeniçi, sivil toplumcu anlayış gelişmiş,Kürt milliyetçilerinin kuyruğuna ta-kılmalarıyla noktalanmıştır. MLKP'yibu noktaya getiren olumsuzluklarıolarak, sol içi ilişkilerde faydacılığını,rekabetçiliğini, yalan-demagoji üze-rinden politika yapmasını, kitlelerialdatmasını, emperyalizm ve oligar-şiden Kürt sorununu çözmesini bek-lemesini de eklemeliyiz.

5. Kongre ile MLKP, geçmişi bir

kez daha inkâr etmiş, kuy-rukçuluk ve yardakçılığın da ötesindeher şeyiyle Kürt milliyetçilerinetabi olmanın yolunu düzlemişler-dir. Bunun için "emperyalist kü-reselleşme" gibi uyduruk bir kav-ramın arkasına gizlenmeye çalış-mışlar, kararlar almışlardır. Yine"Anti-kapitalist Müslümanlar vb.adlar altında ortaya çıkan örgüt-lenmelerle politik ittifak" kurmakararı alarak Kürt milliyetçilerinindenetiminde, ABD'nin BOP'inde yeralmasının koşulunu oluşturmuşlar-dır.

1994'ten 2015'e... Eksikleri, yan-lışları, şablonculuklarıyla da olsaSovyet tipi ayaklanma ile devrim-sosyalizm anlayışından "bölgeseldevrim", "dünya devrimi" anla-yışına... Yani söylemde de olsa Mark-sizm-Leninizm savunuculuğundanTroçkizm’e dümeni kırmışlardır.Daha da ötesi, emperyalizmin bölgepolitikalarını hayata geçirmekte ya-şadığı sorunları "fırsat" olarak de-ğerlendiren ve emperyalizminBOP'un hayata geçirilmesinde rolüstlenmek isteyen PKK politikala-rına "bölgesel-Ortadoğu devrimi"diyerek yer almanın koşulunu ya-ratmışlardır.

İşte MLKP'nin geldiği yer bura-sıdır. Şimdi 5. Kongre'de alınan sözkonusu kararlara, gerekçelerine ve"hedeflerine" bakalım...

"Politik Gelişmeler ve Rejimin Yapısı"

Söz konusu başlık altında yapılantespitler ya yanlıştır ya da sürecedair yaptıkları kimi tespitlere uygunpolitika ve pratiği hayata geçirme-mişlerdir.

Örneğin: Birinci maddede şun-lar yer almaktadır:

"1- Rejimin faşist niteliği değiş-memiş (...)" doğru tespitinin deva-

mında; "ancak yarı askeri biçimi or-tadan kalkmıştır. (...)", "2007 genelseçimlerinden başlayarak generallerpartisi gerilemeye, giderek çözül-meye uğradı (...) Rejim (...) yarıaskeri faşist diktatörlük, faşistdiktatörlük biçimini aldı. (...)" tespitiyapmışlardır.

Bilinmektedir ki, "generaller par-tisi", "yarı askeri" vb. tanımlarıburjuva aydınlarına aittir. Türkiye'ninemperyalizmin yeni-sömürgesi olduğu,TSK'nın da bunda belirleyici durumdabulunduğu gerçeğini gizleme amaç-lıdır. Bu durum MLKP'nin Türkiyetahlilini yanlış yaptığını ama asılolarak da burjuva, küçük burjuva ay-dınlarından ne ölçüde etkilendiğinigörmemizi sağlamaktadır.

2., 3. ve 4. maddelerde de; "devletkrizi"nden, bunun "devrimci ola-nakları misliyle artırdığı"ndan, "re-jim krizinin devrimci krize dönüş-mesinin olanaklarının daha fazlabelirdiği"nden, "Bunlar"ın, "dev-rimci çözümü yegane seçenek olaraköne çıkardığı"ndan söz ediyorlar.

Haziran Ayaklanması'nın "dev-rimci durumun açığa çıkışı" oldu-ğunu ve "ortaya çıkan devrimci du-rumun bir devrimci yükselişe dön-üştürülmesinin koşulları mevcuttur"diyorlar.

"Dönemin temel görevi, bütünilerici, devrimci, halkçı güçlerin,bütün ezilen halk kesimlerinin "po-litik özgürlük" bayrağı altında bir-leştirilerek faşizmin karşısına di-kilmesidir" deniyor.

Evet, emperyalizm döneminde,devrimlerin maddi temeli tüm dünyaülkelerinde mevcuttur. Emperyaliz-min yeni-sömürgesi olan Türkiye'dede devrimci durum mevcuttur. Dev-rimcilere düşen görev de, mevcutmilli krizi olgunlaştırmaktır. Yani,barışçıl olmayan mücadeleyi temelalan politik mücadeleyi yükseltmek,

MLKP 5. Kongresi: Kürt Milliyetçi Harekete TabiOlmanın “Teorik” Sefaletidir!

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!30

Page 31: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

halkı bilinçlendirip devrimci müca-deleye katmaktır. Parti-Cephe, bunuyapmaktadır.

MLKP'nin pratiği ise yukarıdakitespitlere uygun düşmemektedir."Yapılması gereken"lerin tam ter-sini yapmaktadırlar. Zira Kürt mil-liyetçi hareket ile birlikte, kuruluşamacı ve işlevi kısaca Kürt halkınınsilahlı kurtuluş umudunun ve Türkiyesolunun tasfiyesi olan HDP "bayrağı"altında halkları seçim sandıklarınayönlendirmişlerdir. Tam da emper-yalizmin ve oligarşinin, sistemin de-rinleşen krizinin önüne geçmek,halkları devrim hedefinden uzaklaş-tırmanın en önemli araçlarından biriolan seçimleri halklara "umut" olarakgöstermişlerdir. Yüzde on seçim ba-rajı geçmeye olmadık misyonlaryüklemişlerdir. Öyle ki demokratikdevrimin, hatta sosyalizmin yolu-nun düzlenmesi olarak tanımlamış-lardır.

Kısacası MLKP, tespit ettiği "dev-rimci durum"a uygun davranma-maktadır. Tam tersine "devrimcidurum"un, sistemin yükselen kri-zinin önüne geçmeye çalışmaktadır.HDP, ESP ve MLKP yöneticilerininseçim sürecinde "istikrar unsuruolma" yönündeki açıklamaları hiçde az değildir.

5. maddede; "Kürt ulusal öz-gürlük hareketinin kendisini faşistrejime eylemli biçimde dayatmasınınsonucu olarak; (...) devletin AbdullahÖcalan'ın şahsında Kürt ulusal var-lığını tanımak zorunda kalması"nın"bir kazanım" olduğunu, "Türk şo-venizminin nispi gerilemesine yolaçtığı"nı, "süre giden çift taraflıateşkes"in “ulusal demokratik sa-vaşımın eseri" olduğunu vurgulu-yorlar.

Tabi ki, PKK'nin bağımsızlık he-definden nerelere kadar gerilediğini,emperyalizmin ve oligarşinin tasfi-yesini gönüllü kabul ettiğini, silahlımücadeleyi mahkûm ettiğini, tasfi-yede sonlara gelindiğini görmezdengeliyor MLKP...

Aksi de mümkün değil zaten.Devrim, bağımsızlık gibi hedefleri

olmadığından PKK'nin geldiği yeri"başarı" olarak değerlendirmekMLKP için zorunluluk oluyor. Zira"İmralı süreci" denilen, PKK'nin veTürkiye solunun tasfiyesi sürecininasli unsuru ve destekçilerinden biride MLKP'dir.

6. maddede; oligarşinin Kürtmilliyetçi hareketi; "tasfiye etme te-mel hedefinden vazgeçmediği"nikabul etmek zorunda kalmışlar. Oli-garşinin; ‘Bireysel, kültürel haklarçerçevesinde en geri zeminde çö-zümlerini’ dayatmaktadır. (...)" ger-çeğini de es geçmemişler.

Kürt milliyetçilerinin ise, "ko-lektif ulusal demokratik haklar ta-lebini yükselttiğini" belirtiyorlar.Buna da; "'demokratik özerklik' sö-mürgeciliğin sınırlandırması pro-jesidir" diyerek inandırıcılık kazan-dırmak istemişlerdir.

Ancak yalan söylemektedirler.Zira Kürt milliyetçi hareket, silahbırakma, tasfiye karşılığında "Ana-yasal vatandaşlık", A. Öcalan'ınkoşullarının düzeltilmesi ve yasalzeminde (HDP'de) politika yapma-larına izin verilmesini istemektedirler."Demokratik özerklik" ile vurgu-lanan, AB'nin "yerel yönetim şar-tı"ndan başka bir şey değildir. Tür-kiye'den istenen de konulan "çe-kince"nin kaldırılmasıdır.

MLKP yalan söylemeye, baştakendi insanları olmak üzere, tümhalkı aldatmaya devam ediyor. Şun-ları söylüyorlar; "Kürt ulusal soru-nunun bütün kapsamıyla çözümü,sadece, inkârın değil; sömürgeciliğinde yenilmesi, demokratik halk dev-rimi ve Sovyet Cumhuriyetler Birliğiyolundan mümkün olacaktır."

"Kürt ulusal sorununun", "şu ka-darının", "bu kadarının" "çözümü"

diye bir şey yoktur. Ulusal sorununtek çözümü vardır, o da, anti-em-peryalist, anti-oligarşik savaşlavarılacak demokratik halk devri-midir, sosyalizmdir. Çünkü ulusalsorunu var eden emperyalizmdir.

Fakat MLKP'nin, iktidarın elegeçirilmesi, devrim, sosyalizm diyebir hedefi yoktur. Faşizmle "müza-kere" edilerek, HDP'nin yüzde onseçim barajını aşmasıyla... Tür-kiye'nin demokratikleşeceği veKürt sorununun çözüleceğini bolcapropaganda ettiler. Şimdi de %13oy ile barajı geçtiklerine göre "Kürtsorunu"nun da çözülmesi gündem-dedir!

MLKP'nin ve HDP içerisinde yeralan ya da destekleyen tüm solundevrim-sosyalizm kavramlarını kul-lanmalarını nedeni, halkların özlem-lerini sömürmek, devrimci, sosyalistgörünmek istemelerindendir.

"5. Kongre Kararlarının Devrimci Hedefleri"

Bu başlık altında önce "geçmiş"mahkûm ediliyor. Böylece "öze-leştiri"ye zemin hazırlanıyor. Aynızamanda böylece ciddi bir örgüt var-mış görüntüsü yaratılıyor. "Yeni dö-nemin perspektifleri" adı altındada Kürt milliyetçi harekete tabi olmakararları alınıyor.

"Partimizin dönem içindeki ideo-lojik, siyasi, örgütsel kazanım vebaşarılarını, gerilik ve zayıflıklarını,yeni süreçteki görev ve sorumluluk-larını, Türkiye ve Kürdistan'daki si-yasal, toplumsal durumu ve yakıngelecekte bu konulardaki gelişmelerinalabileceği biçimleri bölgedeki vedünyadaki politik ve iktisadi geliş-melere bağlı görevleri tartıştıklarını"belirtiyorlar. Bunların 5. Kongre'de"yeni ufuklar açtığı"nı vurgulu-yorlar.

Açılan "yeni ufuklar"ın en başındageçmiş mahkûm ediliyor. Örneğinşunlar sıralanıyor:

"(...) MK'nın iç örgütlenme, ön-derlik anlayışı ve çalışma tarzı ko-nusunda 4 Kongre sonrası yaşadığıve bütün partiyi derinden etkileyen

MLKP'nin ve HDP içeri-sinde yer alan ya da destek-leyen tüm solun devrim-sos-yalizm kavramlarını kullan-malarını nedeni, halkların

özlemlerini sömürmek, dev-rimci, sosyalist görünmek is-

temelerindendir.

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

31YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 32: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

kritik hatalar, iradesizlikler, başarı-sızlıklar,

- Geçmişi 4. Kongre kararlarıtemelinde yönetememe, "Parti an-layışındaki gelişmeleri pratikleştir-mede, partiyi farklı işlevli ve farklıbiçimli örgütler ve cepheler toplamıolarak yükseltmede irade birliği za-yıflığı, tutukluk, zikzaklar,

- Partinin politik önderlik ve po-litik mücadele anlayışının, tarzınınuygulanmasında geriye düşüş,

- Manevi birlikte, yoldaş dev-rimcilik atmosferi ve ilişkilerindekizayıflama,

- Örgütlülük düzeyinin düşüklü-ğü,

- Kadro politikasında ideolojikve siyasi bakımdan niteliksel geri-lemelere uğrayanlarla uzlaşma bi-çimindeki parti yaşamını şiddetleetkileyen ağır hatalar,

- Politik askeri cepheyle etkilibir politika yapmadaki başarısızlık,

(...)

- Gençlik örgütünün ideolojik çö-zülüşüne ve örgütsel dağılışına seyircikalınması başta olmak üzere bir dizikonuda özeleştiri temelinde yeni dönemperspektifleri geliştirildi."

Görüldüğü gibi 5. Kongre’de ön-cesine dair olumluluk yoktur. Ancakyayın organlarına bakıldığında gö-rülecektir ki, 5. Kongre öncesindede MLKP ve yönetimi kusursuzdur.Aldığı kararlar ve pratiği "en doğ-ru", "en M-L", "en komünist"tir.Nitekim Eylül 2014'te, yaniMLKP'nin kuruluşunun 20. yılı ne-deniyle yaptıkları değerlendirmedeşunlar vurgulanmaktaydı: "MLKPyalnızca hazır gündemlere müda-halede bulunmakla yetinmedi, gün-dem belirledi. Mücadelenin ön saf-larında yer aldı, öncü parti olarakmevzilendi."

Kısa bir süre önce böylesi değer-lendirme yapılırken, daha sonra tamtersi değerlendirme yapabilmişlerdir.İşte böylesine gayrı ciddidirler.

PKK'ye tabi olma yönünde ka-rarlar alacakları için zemin oluşturmaçabasıdır yapılanlar, söylenenler.

"Yeni Dönem Perspektifleri" Kürt Milliyetçi Harekete Tabi Olma Kararlarıdır

Geçmişi neredeyse tamamenolumsuzlayan, mahkûm eden MLKP5. Kongresi, "çare"yi "yeni dönemperspektifleri" adını verdikleri, Kürtmilliyetçi harekete tabi olmakta bul-muşlardır. 5. Kongre sonrası, yaniiçinde bulunulan süreç "yeni dönem"olmaktadır.

MLKP 5. Kongre'sinin "çare"olarak tanımladığı "yeni dönem"egerekçe yapılan iki karar olmuştur.Bunlardan birincisi, MLKP'nin bi-çimine ilişkindir ve şöyledir:

"Kongremiz başlatılan, fakathedefe ulaşmayan yürüyüşün ta-mamlanmasını, MLKP'nin farklıişlevli, farklı biçimli örgütlere vecepheler toplamı olarak var edilmesidirektifini verdi. (...)"

Diğer karar da şöyledir:

"5. Kongre, aynı zamanda Kür-distani bir güç olan partimizin, ör-gütlenme ve siyasi mücadele pers-pektiflerinde Kuzey parçasıyla sı-nırlanmaması Kürdistan bütününedayanan bir sosyalist yurtseverlikanlayışıyla hareket edilmesi ufkunuaçtı (...), MLKP'nin Türkiye ve Kür-distan birleşik partisi niteliğiningüçlendirilmesini, partinin uluslar-arası imzasındaki "Türkiye KuzeyKürdistan" ifadesinin "Türkiye-Kür-distan" olarak değiştirilmesini, Kür-distan örgütünün yeniden düzenlen-mesini kararlaştırdı."

Alınan her iki "karar" da, görü-leceği gibi Kürt milliyetçi hareketetabi olma ve daha ötesi Kürt milli-

yetçi hareketin "ihtiyaçlarını" gi-dermeye yöneliktir. Daha da ötesiiki karar, bugünkü pratiklerinin ilanıolmaktadır.

Şöyle ki, MLKP'nin Türkiye top-rakları üzerinde devrim, iktidar he-defli herhangi bir örgütlenmesi vemücadelesi yoktur. Türkiye'de önceESP olmuşlardır. Peşi sırada HDP'deKürt milliyetçi harekete tabi olmuş-lardır.

MLKP bugün Kürt milliyetçi ha-reketin yönlendirmesi ve ihtiyaçlarıdoğrultusunda faaliyet yürütmektedir.Pratikte de olsa Kobane'de, Rojo-va'da, Şengal'de... Kuzey Irak'taki"Medya Savunma Alanları" de-nilen bölgede PKK tarafından eği-tilmekte, PKK-PYD saflarında sa-vaşmaktadırlar.

MLKP Türkiye'de ve yurt dışında,"çağrı"lar yayınlayarak "savaşçı"toplamaktadır. MLKP'ye biçilen mis-yonlardan biri de budur. "Çağrılarına"olumlu cevap verenler PKK veyaPYD saflarında "IŞİD'e karşı savaş"adı altında bir yanıyla ABD'nin bölgepolitikalarını (BOP'u) hayata geçir-mesinde yerlerini almaktadırlar. Kı-sacası söz konusu iki kararMLKP'nin, PKK'nin İran, Irak, Su-riye ve Türkiye'deki her türlü faali-yetine tabi olmasını sağlama amaç-lıdır. Nitekim bugün Türkiye'de,Irak'ta ve Suriye'de PKK'nin dene-timinde faaliyet sürdürmektedirler.

Aksini hiç kimse iddia edemez.Kürt milliyetçileri Irak'ta, İran'da,Suriye'de KDP başta olmak üzerediğer Kürt örgütleriyle zaman zamanfiziki çatışmaya girmektedir. TürkiyeKürdistan'ında kendine biat edenlerdışında tüm örgütlere siyaset yasağıuygulamaktadır. Daha ötesi örgütlerinyöneticilerini, kadrolarını, insanlarınıöldürerek, baskı uygulayarak örgütleritasfiye etmiştir. Tüm bunlar orta-dayken ve bilinirken MLKP (ve kimiörgütlerin) böyle bir durumu da yap-mışlardır. Şimdi de Kürt milliyetçi-lerine tabi olmuşlardır.

Sürecek

"Kürt ulusal sorununun", "şukadarının", "bu kadarının" "çözü-mü" diye bir şey yoktur. Ulusalsorunun tek çözümü vardır, o da,anti-emperyalist, anti-oligarşiksavaşla varılacak demokratikhalk devrimidir, sosyalizmdir.Çünkü ulusal sorunu var eden em-peryalizmdir.

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!32

Page 33: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

1- Meşruluk nedir?

Meşruluğun sözlükteki karşılığı"yasallık"tır. Fakat meşruluk kavra-mı sözlükle açıklanamaz.

İki sınıf var diyoruz. Bunlar pro-letarya ve burjuvazidir. Proletarya-nın meşruluğa bakışı farklı burjuva-zinin meşruluğa bakışı farklıdır.

Proletaryayı, ezilen tüm halklarıtemsil eden bizlerce meşruluk; budüzenin hiçbir yanıyla meşru olma-dığına, her şeyiyle kökten yok edil-mesine ve devrimin zorunluluğunainanmaktır. Yani meşruluğa inanç,devrime, sosyalizme ve ideolojimi-ze Marksizm-Leninizm'e inançtır.

2- Bu düzenneden meşru değildir?

Ülkemiz emperyalizmin yenisömürgesi olup, oligarşi tarafındanfaşizmle yönetilmektedir. Dolayı-sıyla bu yönetim meşru değildir. Budüzen meşru değildir.

Düzen tamamen kendi çıkarları-nı düşünen ve bunun için halkısömüren, açlığa, yoksulluğa mah-kum eden ve halka karşı işleyeme-yeceği suçun olamayacağı birdüzendir. Halkların yoksulluğu,açlığı, ölümü düzenin kendinidevam ettirebilmek için halka karşıuyguladığı, reva gördüğü yaşamdır.Böyle bir düzen nasıl meşru olsun?

Diğer yandan halka zulüm uygu-layan, halkların kurtuluşu içinmücadele eden devrimcilere işken-ce, baskı, zulüm uygulayan bu düze-nin meşru olmadığını ortaya koy-maktadır.

Milyonlarca yoksulun, açınolduğu bir ülkede, bir avuç asalağın

sefahat içinde yaşamasıdüzenin gayrı-meşrulu-ğunu göstermektedir.

3- Oligarşininmeşruluk anlayışınedir?

Oligarşi tüm yasaları-nı kendini korumak içinçıkartır. Ve bu yaptığı

yasaların dışında hareket eden her-kes ve her şey gayrı-meşrudur kendidüzeni açısından. Oligarşi meşrulu-ğu kendi koyduğu yasalara hapse-dip, bu şekilde açıklar.

"Benim yaptığım yasalara, benuymayabilirim. Ama, sen yaptığımyasaların dışına çıkarsan; yaşar-san, örgütlenirsen, hak ararsan,sesini çıkarırsan, yasalara uymaz-san gayrı meşrudur" deyip oligarşihalka bu anlayışını dayatır.

"Hakkını mı arayacaksın, benimistediğim gibi arayacaksın. Grev,direniş, çadır kurmak yasaldır,fakat fiiliyatta yasaktır. Ve bunlarmeşru da değildir. Basın açıklama-sı, konser, miting mi yapacaksın,benim istediğim yerde, istediğimzaman yapacaksın" deyip, kitlelerinhak arama mücadelesini kendi yasa-ları çerçevesinde meşru görüp,bunun dışına çıkanları gayrı meşruolarak adlandırıp, her türlü saldırıyımübah görür, gerçekleştirir.

4- Devrimcilerin meşrulukanlayışı nedir?

Bu düzen meşru değildir. Meşruolan devrimcilerdir. Onların savun-duğu sosyalist toplumdur.

Devrimciler için meşruluk, sos-yalizm ve halkların çıkarına olanınsavunulması ve o doğrultuda müca-dele edilmesidir. Ve bu mücadeledeyapılacak her eylem dilekçe vermek-ten, silahlı eylemlere kadar düzenigeriletecek her faaliyet meşrudur.

Meşruluğuna, haklılığına inanma-yan bir devrimci, mücadeleyi gelişti-remez, oligarşiye karşı direnemez.

Halka umut verecek, özgür kıla-cak her çalışma, devrimcilerin meş-

ruluğuyla yaratılabilir ancak.

Bu doğrultuda devrimciler, oli-garşinin yasalarına hapsolmadan,kendi meşruluklarına, tarihsel haklı-lıklarına inançla mücadele ederler.Bu meşruluk bilinciyle bedel öde-mekten kaçınmazlar.

5- Meşruluk anlayışındasolun çarpıklıklarınelerdir?

Solun meşruluktaki başlıca çar-pıklıklarından biri anti-emperyalist,anti-oligarşik olmayışlarıdır. Ki budurum, emperyalizmin politikaları-na yedeklenmeleri sonucunu doğur-muştur.

Güncel olarak örneklendirecekolursak; Kürdistan'da, Kobane'devd. bölgelerde emperyalizmin çıkar-ları, politikaları doğrultusunda yapı-lan (ÖSO, Eğit-Donat, Deltaforcevb.) birliklerini meşru görebilmek-tedir. Veya Kürt milliyetçi hareketinoligarşiyle yaptığı "barış" görüşme-leri de bu çerçevede meşru görül-mektedir. Aynı süreç seçim döne-minde de karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak; kendi öz gücü vemeşruluğuna, ideolojik haklılığınainanmayan, kendine ve halka güven-meyen solun böylesi bir durumdaboşluğa, yanlışa düşmesi, ideolojikolarak emperyalizmin politikalarınayedeklenmesi kaçınılmazdır.

Düzen yasaları ve düzen içi hakarayışlarıyla kendini sınırlayan "sol",devrimci meşruluğu kavrayamamıştırve buna uygun pratik de sergileye-mez. Bunun içindir ki, mücadelesidüzen sınırları dışına çıkamaz.

6- Meşruluğa inanmayandevrimi geliştirebilir mi?

Devrim, tüm yönleriyle meşrulu-ğa dayanarak gelişir, büyür. Meşru-luğuna inanmayan devrimi gelişti-rip, halkı örgütleyemeyeceği gibi enküçük bir hak arama eylemini dahigeliştiremez. Çünkü, her direnişkendi gücünü, meşruluğundan alır.Ki direnişin sonucunu belirleyen debu güçtür.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10Meşruluk Nedir?

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

33YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 34: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Devrimi gerçekten istemeksözlü olarak dile getirmektenibaret değildir. Pratikte devri-min gerçeklerini yerine getir-mek için mücadele zorunludur.Ve bu mücadeleyi belirleyen(biçim, yöntem ve boyutunu)meşruluk bilinci ve inancıolmaktadır. Bundan dolayıdırki, kendi meşruluğuna inanma-yanlar devrim mücadelesini debüyütüp, geliştiremezler.

Devrimi büyütmek içinkendi meşruluğumuza inan-mak, bu doğrultuda mücadeleyibüyütmeliyiz.

7- Halkameşruluğumuzunasıl kavratabiliriz?

Devrimci mücadele halkınomuzlarında yükselecektir. Yani,devrim önderlerinin deyimiyle,"devrim kitlelerin eseridir". Ancakbu kendiliğinden olamaz. Halkınörgütlenmesi, kendi kurtuluşu olanDevrimci Halk İktidarı için müca-dele etmesi gerekmektedir. Budurumda halkı kendi iktidar savaşı-nı verebilmesi için örgütlemek,bilinç taşımak ve bunun meşruluğu-nu kavratmak biz devrimcilerinöncelikli görevleri arasındadır.

Bugün halk akın akın mücadele-ye koşmuyorsa, savaşın içinde yeralmıyorsa bu bizim halka mücade-lenin meşruluğunu tam, yeterli kav-ratamamamızdan, halka tam anla-mıyla ulaşamamamızdandır.

Haklıyı, doğruyu, kendi çıkarınındevrimci mücadele olduğunu kavra-mış, bilince çıkarmış bir halk savaştayerini alır. Aksi durumda, düzeninpropagandası daha etkili olacaktır. Vehalk mücadelenin meşruluğuna inan-mayacaktır. "Halkı savaştırıp, savaşıhalklaştırmak" da, halkın devrimmücadelesinin meşruluğunu kavra-yabilmesinden, bizim halka bu meş-ruluğu kavratabilmemizden geçer.

8- Meşrulukta ilkeliolmaktan ne anlıyoruz?

Biz Cepheliler açısından ilke vekurallar net ve somuttur. Ve M-Lsavaş ideolojisi tüm pratiğini ilkele-ri, kuralları çerçevesinde uygular.

Marksist-Leninist ideolojininsavunulması ve bunun için bedelödenmesi ne kadar meşru ise bunakarşı ihanet etmek, düşmanla işbir-liği yapmak, emperyalizm ve kapi-talizmi meşru görmek, halkın kurtu-luşu için silahlı mücadeleyi meşrugörmemek ve bunu savunmak okadar gayrı meşrudur. Solda bu çar-pıklığı sıkça görürüz.

Solun bir kısmı bu ihanet, tesli-miyet dediğimiz yanları meşrulaştı-rabilmiştir. Büyük Direniş’in hain-lerini solun sahiplenmesinde olduğugibi. İhanet ve teslimiyetin meşrugörüldüğü noktada çarpıklık, tüke-niş, çürüme başlamıştır.

Bizler için meşrulukta ilkeliolmak, M-L ideolojisi çerçevesinde,emperyalizme ve oligarşiye karşıhalkı örgütleyip, bu doğrultuda M-Lideolojimiz çerçevesinde her türlüeylem şekliyle kavgayı büyütmektir.

9- "Devrimci şiddetmeşrudur" diyoruz.Neden?

Emperyalizm ve işbirlikçisi oli-

garşinin her türlü yöntem ve araç-larla halklara, devrimcilere, sosya-lizme saldırması karşısında devrim-ci şiddet olmazsa olmazdır. Ki oli-garşinin katliamlarına, baskı, zulümve işkencelerine karşı şiddetle karşıkoymak en meşru savunma şekli vedireniş biçimidir.

Biz Devrimci Halk İktidarı’nısavunuyor ve bunun savaşını veri-yoruz. Marksist-Leninist olarak buiktidar hedefimize sadece düşmanınfiili saldırılarına karşı direnerek ula-şamayız. Elbette her baskıya karşıdirenişi örgütleyecek ve kendimizisavunacağız. Ancak sosyalizmhedefimize, halk iktidarı hedefimi-ze emperyalizm ve oligarşiye karşıdevrimci şiddeti uygulayarak düş-mana darbeler vurarak ulaşacağız.

Bunun içindir ki; dünyada veülkemizde emperyalizm ve oligarşi-ye karşı silahlı mücadele veren tekörgütüz. Devrim ve sosyalizmeancak ve ancak devrimci şiddetleulaşabiliriz.

10- Meşruluğuna inanç,iktidar iddiamızdır diyoruz.Neden?

Tüm pratiklerimiz, faaliyetleri-miz, eylemliliklerimiz devrim vesosyalizm iddiamıza olan inancı-mızdır. Harcadığımız tüm emekler,ödediğimiz ve ödettiğimiz tümbedeller iktidar iddiamızın meşrulu-ğuna olan inancımızın göstergesidir.

Meşruluğuna inanmayanlar düş-man karşısında direnemez, çatışa-maz:

Bu nedenle önce savrulurlar...Sonra düzene yamanırlar... Başkayolu yoktur.

Biz meşruluğumuza inanırsak,doğruluğumuzu, haklılığımızı bey-nimize kazırsak yapamayacağımızşey yoktur.

Bizim iktidar iddiamız bir ütop-ya değildir. Biz bilimsel, M-L ideo-lojinin netliğiyle, kararlılığıylasavaşıyoruz. Bizi savaşımızdagüçlü kılan da bu yüzden, inanç vemeşruluğumuzdur.

Doğru ve haklı olan HALKLARINVE DEVRİMİN ÇIKARLARIDIR.MEŞRULUĞUMUZUN TEMELİ TA-RİHSEL HAKLILIĞIMIZDIR. Ta-rihsel haklılığımızın iki önemli ayağıvardır.

Birincisi, mevcut düzenin yıkılıp ye-rine, yeni bir düzenin kurulmasının tarihselolarak zorunlu olmasından; çünkü tarih-te hep böyle olmuştur. İlkel toplumdan kö-leci topluma, köleci toplumdan kapitalisttopluma, nasıl tarihsel zorunluluk olarakgeçilmişse kapitalist toplumdan sosya-lizme de aynı tarihsel zorunluluk içindegeçilecektir.

İkincisi, emekçi halkların her türlü hak-larını elde edebilmesi ve sömürülme-den, baskı ve zulüm görmeden, yaşaya-bilecekleri bir düzeni ancak eski düzeniyıkmakla kurabilecekleri gerçeğindenkaynaklı, devrim mücadelesi haklı ve meş-rudur.

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!34

Page 35: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yine faşizm boş durmadı. Bir ön-ceki yazılarımızda da üstüne vuravura söyledik. Bize tatil yok, çünkübize rahat yok...

Biz güya "tatildeyken" iktidar yinebizden habersiz, okullar bile kapalıykenyemedi, içmedi "bizim için" öğrenci-leri yakından ilgilendiren yeni MEB yö-netmeliği yayınlandı.

Yayınlanan MEB yönetmeliği-ne göre; sınıf tekrarından “facebookcezası”na kadar birçok “yenilik” yü-rürlüğe girdi.

Resmi Gazete’de yayımlanarakyürürlüğe giren yönetmelikte dikkat çe-ken bazı değişiklikler şöyle:

1- Devamsızlık nedeniyle sınıftakalma süresi 45 günden 30’a indiril-di. Devamsızlık süresi özürsüz 10günü, toplamda 30 günü aşan öğren-ciler, ders puanları ne olursa olsunbaşarısız sayılacaklar. Raporlu olarakise 60 gün devamsızlık yapılabilecek.

AKP, bu değişiklikle öğrencilere di-yorlar ki, “okul dışında hiçbir yere git-me... Toplumsal olaylarla ilgilenme.Biz sana ne veriyorsak onu al...”

2- “Milli ve manevi değerlerinyanı sıra genel ahlak ve adaba uygunolmayan, yanlış algı oluşturabilecektutum ve davranışlarda bulunmak” daokuldan uzaklaştırma nedeni olarakgösterildi.

Ne demek bu?AKP böyle bir gerekçeyle kendisi

gibi düşünmeyen her öğrenciyi okuldanuzaklaştırabilir, okuldan atabilir. “Mil-li ve manevi değerlerin” ölçüsü nedir?

Kim “milli”? Ülkemizin yer altı-yerüstü tüm kaynaklarını, değerlerini em-peryalistlere peşkeş çeken, ülkemizi ta-lan eden, yağmalayan, Amerika’nınuşaklığını yapan AKP mi “milli” dir?

Hangi manevi değerlerden bahsedi-yorlar? İşbirlikçiliğin, vatan hainliğinin,halk düşmanlığının “maneviyatı” mıolur?

Bu yönetmeliğe göre AKP gibi iş-birlikçi sahtekar, yalancı olmayanherkes gayri-milli olacak; ya onlar gibiolunacak ya da okuldan atılmayı gözealacağız...

“Ahlak ve adaba uygun olmayan,yanlış algı oluşturabilecek tutum vedavranışlarda bulunmak” deniyor.Böyle bir gerekçeyle AKP’nin gericieğitim sistemine boyun eğmeyen her-kes okuldan uzaklaştırılabilir. Saçmodelin, giyimin, konuşman, sıradaoturman, öğretmene verdiğin cevap-lar... her şey “ahlaka ve adaba uy-gun” bulunmayarak faşist, gerici okulidaresi tarafından okuldan atılabilir-sin... YA DA AKP’NİN GERİCİEĞİTİM SİSTEMİNE BOYUNEĞERSİN...

3- Facebook, twitter gibi sosyalmedya yoluyla; “bölücü, yıkıcı, ahlakdışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, ya-zılı ve görüntülü içerikler oluşturan,bunları çoğaltan, yayan ve ticaretini ya-pan” öğrencilere ise okuldan atılma ce-zası verilecek. Okuldan atılan öğrenci isegeri dönemeyecek....

“Bazı kesimlerin tepkisini çek-me olasılığı var” diyerek Grup Yo-rum’un 30. yıl konserlerini yasaklayanAKP’liler için “bölücü, yıkıcı, ahlakdışı” gösterilebilir, okuldan atılma ge-rekçesi yapılabilir. AKP’ye göre Yorummüziği dinlemek “bölücü, yıkıcı”olacaktır...

Yorum konserine gitmek “bölücü,yıkıcı” olacaktır. Yürüyüş dergisiokumak “bölücü, yıkıcı” olacaktır.

Berkin Elvan için adalet istemek

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

Kanımızı Sokağa Akıttıklarında Nasıl Geri Adım Atmadıysak,

Yönetmeliklerle, Okuldan Atılma Tehditleriyle De Geri Adım Atmayacağız!

HALK İÇİN BİLİMSEL, PARASIZ EĞİTİM İÇİNDEMOKRATİK LİSE, DEMOKRATİK LİSELER İÇİN

BAĞIMSIZ TÜRKİYE İSTEMEYE DEVAM EDİYORUZ!

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

35YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 36: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Aramızdaki dayanışmayı, sevgiyi ve direnişimizi bü-yütmek için kamplarımızı da büyütüyoruz. İşte, kendimi-zi büyütüğümüz kamplarımızdan günlüklerimiz...

1.Gün- 2 Temmuz: Bugün, kampımızın ilk günü.Çadırları kurduk, temizliğimizi yaptık. Heyecanlıyız 1 gün-lük ayrılıkta bile çok özledik onları. Arkadaşlarımız sonun-da vardı yanımıza, kollarımız buluştu hemen. El birliği ile ko-lileri boşalttık ve çadırlarımıza yerleştik. Hepimiz heyecan-lıyız, bir an önce denize atlamanın derdindeyiz. Hazırlıkla-rımızı yapıyoruz ve denize birer birer atlıyoruz. 2 saate ya-kın denizde kalıyoruz. Sonrasında yemek hazır sesiyle mut-fağa koşup sıra oluyoruz. Arada tabii kaçamak yapanlarımızda oluyor. Yemekten sonra vampir oyunu oynuyoruz. Bazı-larımız köylü, bazılarımız vampir oluyor. 2 sınıf olarak çar-pışıp birbirimizi yenmeye çalışıyoruz. Oyunlardan sonra ki-tap okuyup mektup yazıyoruz tutsaklarımıza. Anadolu’nunbirçok yerinden gelen insanlarız, hepimiz birbirimizden çokfarklıyız.

2. Gün: Bugün kampımızın 2. günü sabah 07.00’denöbetçi arkadaşlarımızın sesleriyle uyandık.

Arkadaşlar kahvaltıyı hazırlamışlardı. Kahvaltımızıyaptıktan sonra, bulaşık için görevli arkadaşlar bulaşık yı-karken bazılarımız top oynadı, bazılarımız oturup sohbetetti. Bu arada dün oluşturulan gruplar bazı konular hakkındatopluca sohbet etmek için hazırlanıyor. Bunlar 4 gruptanoluşuyor. İsimleri "Şahan Kanatlılar", "TNT", "Geronimo",

"Çağlayan Şafaklar" olmak üzere dörde ayrılan gruplar oluş-turuldu. Oluşturulan gruplarla sohbet yapıldı. Devrimci-lik üzerine konuşuldu. Hayallerimiz ve hedefimizi öğren-dik. Daha sonrasında kitap okuduk. 1 saat sonra tutsak Dev-Genç'lilere mektup yazdık. 10 bin mektup hedefimizdoğrultusunda herkes topluca yazdı.

Ve merak edilen oyun başladı. Grupların ilk karşılaş-ması başladı. İlk karşılaşma Geronimo ve Çağlayan Şafaklararasında olmuştu. Geronimo 3, Çağlayan Şafaklar 2 ola-rak bitti. Daha sonrada TNT ve Şahan Kanatlar arasındamaç başladı. TNT 1, Şahan Kanatlılar 2 bitti. Final karşı-laşması, Şahan Kanatlılar ile Geronimo arasında idi. Be-rabere biten maç yazı tura ile sonuçlandı ve oyunu Gero-nimo takımı kazandı. Yüzme faslından sonra dinlenen ar-kadaşlarımız coşkuyla halaya durdular.

Halk Savaşçısı Şafak Yayla, Bahtiyar Doğruyol ve ElifSultan Kalsen ile ilgili düşüncesini söylemek isteyenler söy-ledi. Anlatım sırasında ağlayanlarımız olsa da yas tutmakyerine hesap soracağız yeminini etti herkes. Böylece yat-ma vaktimiz gelmişti.

Yaz Kamplarıyla Dayanışmayı Paylaşımı ve Umudu Büyütüyoruz

“bölücü, yıkıcı” olacaktır. 1 Mayıs’a katılmak “bölücü, yıkı-

cı” olacaktır. “Kahrolsun emperyalizm yaşasın

bağımsız Türkiye” demek “bölücü, yı-kıcı” olacaktır.

Parasız, bilimsel eğitim istemek,parasız ulaşım hakkı istemek “bölücü,yıkıcı” olacaktır.

Faşist gerici eğitim sistemine karşımücadele etmek “bölücü, yıkıcı” ola-caktır.

Kim bölücü, yıkıcı? Ülkemizi par-sel parsel satanlar mı, halkımız için, va-tanımız için canını feda eden devrim-ciler mi?

AKP’nin işbirlikçiliğine, hırsızlığına, halk düşman-lığına karşı mücadele eden devrimciler “bölücü, yıkı-cı” olacak; işbirlikçi, halk düşmanı AKP’liler vatan se-ver olacak... Din tüccarları, yalancılar, hırsızlar, riyakarlar,gerici, faşist, sapıklar ahlaki değerlerimizin temsilcisi ola-cak öyle mi?

Hayır! Amerikan işbirlikçisi vatan hainlerinin hiçbir “milli”, “ah-

laki” değerleri yoktur. Yağma, talan, hır-sızlık düzenlerini sürdürebilmek içinhalkları birbirine düşmanlaştıran, bölenAKP’dir. Bir ‘bölücü, yıkıcı’dan bah-sedilecekse bu AKP’dir...

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yeniyönetmeliği 20 milyon öğrenci genç-liği “okuldan atma” tehditiyle teslimalmayı hedeflemektedir.

NE YASALARINIZ, NE YA-SAKLARINIZ, NE DE YÖNETME-LİKLERİNİZ BİZİ TESLİM ALA-MAZ!

Gerici, faşist yönetmeliklerinizekarşı meşru direnme hakkımızla, di-reneceğiz.

Meşru direnme hakkımızla gerici faşist yönetmelik-lerinizi çöpe atacağız.

Bağımsız Demokratik Türkiye için mücadeleye devamedeceğiz. Umudun çocuğu Berkin Evan için, katlettiğinizbinlerce insanımız için adalet istemeye devam edeceğiz!

Halk için, bilimsel eğitim için demokratik liseler,Demokratik liseler için ise BAĞIMSIZ TÜRKİYE

istemeye devam ediyoruz!

Yani sömürücü sınıflarınegemenliği altındaki toplum-larda eğitim, gerçekte olma-sı gerekenin tam aksi işlevleryüklenmiştir. İlerletici değil,gerileticidir. Geliştirici değil,engelleyicidir; yaratıcı değilkörelticidir.

Halk için-toplum için değil,bir avuç sömürücü sınıf için-dir. (Demokratik ÜniversiteProgramı'ndan, Sayfa: 44)

Liseliyiz Biz

Yaz Kamplarıyla Dayanışmayı Paylaşımı ve Umudu Büyütüyoruz

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!36

Page 37: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

337YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Faruk Ereren, 2007 Nisan’ındaAlmanya'da gözaltına alındı.

Davası 8 yıl 1 ay sürdü.

Bunun 6 yıl 10 ayında, Almanyahapishanelerinde ağır tecrit altındatutuldu.

Bu süre içinde, 3 No’lu YüksekEyalet Mahkemesi Türkiye'ye iadeedilmesine karar verdi.

2 No’lu Yüksek Eyalet Mahke-mesi O'na, bazı teorik yazılar yaz-dığını kabul etmesi şartı ile 3 yıl 9ay ile 4 yıl 6 ay arasında bir cezavererek anlaşma teklif etti. Anlaş-mayı kabul etseydi Faruk Ererenderhal tahliye edilecek ve ''özgür-lüğüne'' kavuşacaktı.

Faruk Ereren bu anlaşmayı red-dedince, bir hain olan Semih Gençüzerinden geliştirilen komplo ileMÜEBBETE mahkum edildi.

Bu cezanın hiçbir hukuki ge-rekçesi ve ölçüsü yoktu; karar, ta-mamen devrimcilere karşı sınıfsalkinle verilmiş siyasi bir karardı.

Bu haksız ve adaletsiz müebbetkararı Yargıtay’dan döndü. Çünküitirafçı hainin Ereren aleyhinde “ka-nıt” sayılan ifadelerinde bariz çe-lişkiler vardı.

Faruk Ereren 6 No’lu YüksekEyalet Mahkemesi tarafından ye-niden yargılandı. Dava baştan sonayeniden ele alındı. Mahkeme, yak-laşık 1 yıl sonra davanın iyice çık-maza girdiğini fark ederek Ereren'i 2014 Şubat’ında tahliye etti.

O zamandan beri dışarıdan sürendava 22 Mayıs 2015'de BERA-ATLE sonuçlandı. Savcı mütaala-sında her şeye rağmen müebbet ta-lebinde ısrar etti. Ama karardansonra Yargıtay’a gitmeyi göze ala-maması sonucu karar kesinleşmişoldu.

Böylece MÜEBBETTEN BE-RAATA dönüşen dava, emperyalist

hukukun nasıl bir şey olduğunu,nasıl bir hukuksuzluk olduğunugözler önüne seren davalardan birioldu.

Kuşkusuz bunu açığa çıkaran,haklılık ve meşruluk bilinci ileortaya konulan direniş ve hukukmücadelesidir. Bu anlamıyla dava8 yıl süren, sabırlı, kararlı bir direnişeve hukuk mücadelesine de sahneolmuştur. Emperyalizm ve faşizmkarşısında her cephede direnmeninkazanmak için tek yol olduğunubir kez daha ortaya koymuştur.

Bu davada direniş, sosyalist ideo-lojiyi ve tutumu, eğilip bükülmezbir muhtevada savunmak olmuştur.Reformist, ara yol bulma anlayışıhiç olmamıştır.

Baştan sona demokratik ilke vekurallar savunulmuş ve emperya-lizmin demokrasisinin nasıl bir gözboyama olduğu, Türkiye'deki fa-şizmle aleni işbirliği teşhir edilmiştir.

Özellikle 2 No’lu Yüksek EyaletMahkemesi'nde, Türkiye'de 12 Eylüldönemi mahkemelerinden bile gerive anti-demokratik bir yargılamayaptıkları söylenmiştir.

Direnişte dışardaki destek güç-lerin moral ve siyasal etkisi debüyük olmuştur. Kısacası bu direniş,içeride Faruk Ereren tarafından sür-dürülürken dışarıda da tüm yoldaş-larının, anti-faşistlerin, anti-emper-yalistlerin destekleri ile sonuca ulaş-mıştır. Bu dava, kesinlikle emper-yalizmin hukuku karşısında kaza-nılmış bir mevzi savaşı ve zaferidir.

Burada bu sürecin kısa öyküsünüokuyacaksınız...

1- EMPERYALİZMİN İMPARA-TORLUK STRATEJİSİ, DEĞİ-ŞEN HUKUK ANLAYIŞI VE AL-MAN CEZA YASASI'NIN 129-B MADDESİ

FARUK EREREN DAVASI MÜEBBETTEN BERAATE EMPERYALİZMİN HUKUKSUZLUĞU

-Devrimci Faruk Ereren 2007Nisan’ında Almanya'da göz-altına alındı.

- Alman Mahkemeleri tara-fından O'na, bazı teorik ya-zılar yazdığını kabul etmesişartı ile 3 yıl 9 ay ile 4 yıl 6ay arasında bir ceza vererekanlaşma teklif etti.

- Faruk Ereren bu anlaşmayıreddedince, bir hain olan Se-mih Genç üzerinden gelişti-rilen komplo ile MÜEBBETEmahkum edildi.

- Dava Yargıtay aşamasındabozuldu.

- 6 yıl 10 ay Almanya hapis-hanelerinde ağır tecrit altındatutulduktan sonra tahliyeedildi.

- Dava 8 yıl 1 ay sürdü veBERAAT ile sonuçlandı...

- İŞTE ALMAN EMPERYA-LİZMİNİN ADALETİ: 6YIL 10 AY TECRİT ALTIN-DA HAPİS VE BERAAT!...

Page 38: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!338

1950'li yıllardan itibaren, emper-yalist ülkelerde, gerek yüzyıllardırhalkların ve işçi sınıfının verdiğimücadeleler, gerekse de sosyalistsistemin baskısı karşısında, burjuvademokratik haklar ve sosyal haklar,daha geniş bir uygulama alanınasahip oldu. Bu sınırlar içinde ilerihaklar kazanıldı. Emperyalistler bun-ları birer lütuf olarak gösterse de;bunlar, halkların o ülkelerdeki vedünya ölçeğindeki mücadelelerininve sosyalist sistemin kazanımlarınınsonuçlarından başka bir şey değildi.

Bu çerçevede emperyalist ülke-lerde düşünce özgürlüğü, örgütlenmeözgürlüğü, iltica hakları vb. gibi kul-lanılabilen haklar vardı.

Sosyalizmin dünya ölçeğinde ge-rilemesi, emperyalistlerin 1990'lardanberi gemi azıya almalarına ve impa-ratorluk stratejisini devreye sokarakhem dünya, hem de ulusal ölçeklerdebütün temel hakları gasp etmeye yö-nelmelerine neden oldu.

Başını ABD’nin çektiği bu sürece,başta Almanya olmak üzere diğeremperyalistler de hızla ayak uydurdu.Bu stratejinin esası, içeride her türlüekonomik ve demokratik haklarıngünden güne gasp edilmesi ve dışarıdaise ulusların bağımsızlıklarının per-vasızca çiğnenerek kölece bağımlılıkilişkilerinin dayatılması idi.

Bu imparatorluk stratejisinin hu-kuksal ifadesi ise, tüm dünyada hukuktekeli yani “yargılama ve cezalan-dırma tekeli de bizimdir” demekti.

İşte Almanya' da tam da bu süreçteuygulanmaya başlanan 129-b maddesibu anlayışın somut yansımasıdır. Bumadde, birincisi, yasal meşru demo-kratik eylemleri “terör” kapsamınasokmayı mümkün kılmakta ve ikin-cisi, dünyanın neresinde ''terörist''bir eylem veya kişi varsa Almanya'yaonu yargılama ve cezalandırma hakkıtanımaktadır. 129-b, tüm dünyadahukuksal egemenlik bendedir anlayışıile çıkarılmış bir ceza maddesidir.

Emperyalizmin ''terörist'' veya''terörist eylem''le neleri kastettiğinibiliyoruz. Onlara göre emperyalizmeve hamisi oldukları yeni sömürge-lerdeki faşist devletlere karşı olan

herkes teröristtir. Dolayısı ile yargı-lanması ve cezalandırılması gerekir.

Bu konuda emperyalistler o kadarpervasızdır ki, Türkiye gibi ülkelerdeyasal olan dergileri bile yasaklaya-bilmekte, müzik gruplarının konser-lerine engel olabilmekte veya bunlarısatan veya düzenleyenleri cezalan-dırmak için davalar açabilmektedir.

Faruk Ereren de işte bu anlayışlayargılanmıştır.

Evet, Faruk Ereren'i 129-b kap-samına sokamamışlardır. Çünkü bumadde onun tutuklanmasından sonraçıkmıştır. Ama amaç ne pahasınaolursa olsun devrimcileri cezalan-dırmak olunca, bir yol aranmış vefaşizmle de işbirliği içinde bu yolaçılmaya çalışılmıştır.

Bu nedenle Faruk Ereren'i Al-manya'da kendi yasalarına göre desuçlayabilecekleri hiçbir şey bula-mamalarına rağmen, Türkiye’de dev-rimcilerin gerçekleştirdiği bir eylemionun üzerine yıkmaya çalışmışlardır.Bunun için de bir hain olan SemihGenç'in iftiraları üzerine kurulankomploya sıkı sıkı sarılarak neticealmaya çalışmışlardır.

Yani tam da istediğimizi buldukdiye, bu haini kullanıp, oldu bittiyegetirip en ağır cezayı vermeye çalış-mışlardır. Bu o kadar barizdir ki;müebbet hapis verilirken en temeltanıklar dahi dinlenmemiştir. Adetahain Semih Genç, “inanılırlığı tartı-şılmaz” biri olarak kabul edilip, attığıiftiradan hiç bir tereddüt duyulma-mıştır. Semih Genç’in sayısız yalan-ları, çelişkileri hiç bir tereddüte yervermeyecek şekilde önlerine konul-duğu halde, mahkeme “biz ona ina-nıyoruz” tavrı içinde olmuştur.

Semih Genç'in attığı iftira: “BenFaruk Ereren’in bir eyleme emir ver-diğini duydum” şeklindedir. “FarukEreren'den emir almadım. Onunlahiç ilişkim olmadı. Ama birindeneylemin emrini verdiğini duydum...”şeklinde bir iftiradır.

Ben böyle bir şey duydum dediğikişi Gökhan Gündüz'dür.

Çok çarpıcı olan şudur ki, 2 No’luYüksek Eyalet Mahkemesi, Ereren'e

müebbet hapis cezası verirken Gök-han Gündüz'e “sen böyle bir şeysöyledin mi?” diye sorma ihtiyacıbile duymadı. Hatta Gökhan Gündüz'ün mahkemeye gönderdiği ve böylebir şey söylemediğini, söylemesininmümkün olmadığını, sözkonusu ey-lemin olduğu tarihlerde Semih Genç'lebirlikte olmadığını anlatması, ve desöylediklerini başka belge ve tanık-larla ispatlamasını dahi dikkate al-mamıştır mahkeme...

İşte tek başına bu tutum bile em-peryalist hukukun nasıl bir şey ol-duğunu, imparatorluk süreci huku-kunun nasıl bir şey olduğunu ortayakoymaya yeterlidir.

Dolayısıyla böyle bir hukuk kar-şısında direnmeden sonuç alınamazdı.Bu direniş yıllara mal olsa da tarihkarşısında önemliydi ve gerekliydi.Burada şu kadar yıl ceza alabilirim,anlaşıp uzlaşıp az cezayla kurtulayımhesabı yapılamazdı. Ereren, müebbetide göze alarak bunun bilinci ile ha-reket etti.

Yargılanan değil, imparatorlukhukukunu yargılayan ve mahkumeden oldu.

Bunun için uzun soluklu, sabırlıve kararlı bir mücadele gerekiyordu.

2- DAVANIN BAŞLANGICINDANANLAŞMA ÖNERİSİNE KADARDEVAM EDEN SÜREÇ

Dava Ereren'in tutuklanmasındantam 1,5 yıl sonra açıldı. Dava açıl-dığında iddianame ile birlikte yaklaşık120 klasörden oluşan bir sözüm onadelil dosyası ortaya kondu. Dava bo-yunca da klasör sayısı 130-140'akadar yükseldi. Öyle ki savcılık Dev-rimci Sol ve DHKP-C süreci ile ilgilielde ne varsa dava dosyalarına koy-muştu. Savcılık adeta davayı on bin-lerce sayfadan oluşan dosyalar ara-sında boğmak ve işiniz yoksa bunlarlauğraşın demek istiyordu.

Faruk Ereren iddianameyi ve or-taya delil diye konulan her şeyi baştanreddetti. Bu davanın derhal kapatıl-masını istedi. Verdiği sorgu savun-masında da ''İnsanlığın Onurlu Da-marı'' başlığı altında devrimci mü-

Page 39: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

339YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

cadelenin tarihi köklerini ortaya ko-yarak yargılanamazlığını savundu.Gerçek suçluların kimler olduğunuve suçlarını sıraladı. Faşizmi ve em-peryalizmi mahkum etti. Demokra-silerde emperyalizme ve faşizmekarşı mücadele edenlerin mahkumedilmek değil onurlandırılmaları ge-rektiği vurguladı. Ya bunu yapmaları,ya da demokrasiden söz etmemeleriniisteyerek, emperyalizmin demokrasidemagojisini açığa çıkarmaya çalıştı.DHKP-C'nin bir halk hareketi ol-duğunu, kimsenin DHKP-C'ye sav-cı gibi bakmak zorunda olmadığınısöyledi.

Tutuklanır tutuklanmaz, iltica hak-kının halklar tarafından faşist baskı-lara ve haksızlıklara maruz kalanlaraverilmiş bir hak olduğunu belirterek,iltica başvurusunda da bulunmuştu.Alman emperyalizminin bunu da birlütufmuş gibi göstererek, bazı sorularacevap verme dayatmasını da elinintersi ile iterek susma hakkını kullandı.

Yaklaşık bir yıl içinde davanınkendileri açısından çıkmaza girdiğinifark eden 2 No’lu Yüksek EyaletMahkemesi, bir “anlaşma” önerdi.Bu anlaşma önerisine karşı FarukEreren üç şart ileri sürdü:

1- Tecrit uygulamasından derhalvazgeçiniz. (Ki Faruk Ereren o zamantam bir tecrit altında tutuluyordu.Tüm tutuklu hakları gasp edilmiştive kimseyle de görüştürülmüyordu)

2- Faşizmin eline iade tehditiniderhal durdurunuz.

3- Türkiye'deki faşizmle işbirli-ğinden derhal vazgeçiniz!

Bunun karşısında mahkeme baş-kanı alenen tehdit ederek ''anlaş-mazsan bu dava müebbete gidiyor''diyerek, hukuksuzluğunu ortaya koy-du.

3- KOMPLO BAŞLIYOR VE MÜ-EBBETLE SONUÇLANIYOR

İşte bu noktada peşpeşe gelişmelerbaşladı. 3 No’lu Yüksek Eyalet Mah-kemesi Faruk Ereren'i Türkiye'yeiade etme kararı verdi. Karar çok il-ginçti. Mahkeme, hiç üzerine vazifeolmadığı halde “Faruk Ereren suç-

ludur ve iade edilmelidir, biz bir te-röriste hoşgörü gösteremeyiz'' di-yordu.

Yine tam bu noktada hain SemihGenç de ortaya çıkarıldı. Onu kimsebeklemiyordu. Mahkeme heyeti birbaşka tanığı dinlemek üzere Türki-ye'ye gitmişti. O tanık getirilmemişama Semih Genç sürpriz bir şekildemahkeme karşısına getirilmiş, bunudinleyin denilmişti. Bu durum kar-şısında şaşırmış görünen mahkemede bunda bir mahsur görmemiş veSemih Genç'i dinlemeyi kabul etmişti.Semih Genç, elinde siyasi şubedentutuşturulan bir fotoğrafla geçmiştene kadar önemli bir devrimci oldu-ğunu ve kendisine inanmaları ge-rektiğini ispata çalışarak, malum if-tirayı attı o ifadesinde... Böylece fa-şizmle emperyalizmin komplo or-taklığı başlamış oldu.

Bundan sonra mahkeme sadecebu olayla sınırlandırıldı. Diğer suç-lamaların hepsi düşürüldü. Artık mah-keme heyeti için sadece SemihGenç'in iftirası vardı. Alman yargısı,komploya öylesine angaje olmuştuki, ispat yükümlülüğünü savunmayayıkması yetmiyormuş gibi -ki ispatyükümlülüğünün savcılıkta olmasıburjuva hukukunun en evrensel ku-ralıdır- iftirayı açığa çıkaran her şeyide elinin tersi ile itiyordu.

Uzun dönem bu zeminde bir hu-kuk mücadelesi verildi. Yargılamanınbu aşamasının sonunda, Faruk Ererenbu kez de ''Suçlu ve Zalim... Mağdurve Mazlum'' başlıklı savunmasıyla,bir kez daha suçluları ve onlarınmağdurlarını ortaya koyarak, davaözelinde mahkemenin durumunu ge-niş bir şekilde ortaya koyup mahkumeden bir savunma yaptı.

Ama komplo ile başlayan dava,savunmayı dikkate almadı ve müebbethapisle sonuçlandı.

Bu hapis cazası verildiği sırada,2 No’lu Mahkeme Başkanı FarukEreren'in yanına gelerek: “İyi mü-cadele ettiniz ama artık davayı so-nuçlandırdık. Bir karar verdik. Sizikutlarım. Ama elinizi sıkmayacağım''dedi. Buna karşı Faruk Ereren de:''Bu haksız ve adaletsiz bir karardır.

Sömürücü ve zalimler adına alınmış,emperyalist tekeller adına alınmışbir karardır. Halk adına alınmış birkarar olarak asla kabul etmiyorum.Ve tarih karşısında mahkum ola-caktır...'' sözleriyle ona cevap verdi.Bunun karşısında mahkeme başkanıöfkesini gizleyemeyerek: ''Benimtarihle işim yoktur'' diyerek hızlaoradan uzaklaştı. Tarih bilincindenyoksun, tarihin yargısından habersizbiri olarak ne denli hukuku temsiledebileceğini de böylece ortaya koy-muş oluyordu.

4- YARGITAY SAFHASI VE VE-RİLEN HUKUK MÜCADELESİ

Mahkemenin müebbet hapis ka-rarı, Faruk Ereren tarafından Yargı-tay’a götürüldü. Yargıtay’da müebbetkararına karşı, gerekçeli kararın mad-de madde irdelenip mahkum edildiğibir savunma yaptı. Bunun üzerineyargıtay kararı incelemeye alaraktam 1,5 yıl incelemesini sürdürdü.

Bir buçuk yıl sonunda dava bo-zuldu ve baştan sona yeniden elealınması kararlaştırıldı. Bozma ge-rekçesi Semih Genç'in çelişkilerininnetleştirilmesi gerekliliğiydi.

5- DAVANIN 6 NO'LU YÜKSEKEYALET MAHKEMESİNDE YE-NİDEN ELE ALINMASI

Yargıtay davayı 6 No'lu YüksekEyalet Mahkemesi’ne gönderdi. Yenibir hukuk mücadelesi başlıyordu. Bumücadele belli bir noktaya geldiğindeemperyalizm için çıkmaz öylesinebariz hale gelmişti ki, tutukluluğudaha fazla sürdüremediler.

Bu uzun tutukluluk gerekçesi ileFaruk Ereren Avrupa İnsan HaklarıMahkemesi'nde de ayrı bir hukukmücadelesi başlatmıştı. Burada Almanhükümetinin kendini savunmak içinmahkemeye gönderdiği yazıda be-lirtilen bir nokta özellikle ilginçtir.Alman hükümeti, davayı uzatanınkendileri olmadığını, aksine sanıkolduğunu iddia ediyor ve örnek olarakda Ereren'in savunmasının 7 gün sür-düğü söyleniyordu. Bu pervasızlık,bu yüzsüzlük tam da emperyalizmi

Page 40: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!440

anlatıyordu. Bir insanın suçsuz, ka-nıtsız 7 yıl tecrit altında tutulmasıAlman Hükümeti için önemli de-ğildi de, O’nun 7 gün savunmayapması önemliydi. Davayı uzatanbuydu!

Ereren, Avrupa İnsan HaklarıMahkemesi'ne karşı da bu durumuve hükümetin diğer gerekçeleriniteşhir eden bir savunma yaptı. İnsanHakları Mahkemesi'nin “Hükü-metle anlaşın” önerisini de kaalealmadı. Haklarını ve adaletsizliğeson verilmesini istemeye devametti.

Açmaz öyle derinleşmişti ki,mahkeme son çare olarak eski mah-keme heyetini, yani müebbet hapiscezası veren heyeti ve dava savcı-larını şahit olarak çağırmak duru-munda kaldı. Bu şahitlik sırasındaeski mahkeme başkanının söylediğişu söz durumlarının vehametini or-taya koyuyordu: “BEN O DAVAYIHİÇ HATIRLAMAK İSTEMİ-YORUM!”

İşte bu açmazın derinleşmesi tah-liye kararını getirdi. Ereren 6 yıl 10ay sonra tahliye edildi.

Dava bir yıldan fazla da dışarıdansürdü. Bu sürede Türkiye SemihGenç'i bir kez daha heyet karşısınaçıkarmaya cesaret edemedi. Çünküartık Semih Genç'in eskiden yaptığıgibi savunmanın sorularından kaçmalüksü de kalmamıştı. Ve savunmanınsoruları ile hiç de karşılaşmak iste-mediği açıktı. Durumu ortaya çıkacak,iftirasının altında kalacak ve Almanyanezdinde de olsa cezai soruşturma

riski ile karşı karşıya kalacaktı. Onedenle Türkiye'deki faşist devlet,Semih Genç'in tanıklığı konusundasürekli yalanlar söyleyerek, mahke-meyi oyaladı. Kah “Semih Genç'ibulamadık” diyordu, kah güvenliğinialamayız diyordu. En sonunda da“siz sorgulayamazsınız biz sorgulayıpsize cevaplarını iletiriz” denildi. Yanibiz burada işi kılıfına uydurup sizedanışıklı hazırlanmış cevapları gön-deririz demek istiyorlardı. Almanyayargısı artık bu kadarını da kabuledemezdi. Bu, hukuken de, siyasalolarak da açıklayamayacakları birdurumdu.

Artık su bitmiş, kara görünmüştü.Emperyalist yargının beraat vermek-ten başka hiçbir şansı kalmamıştı.Ama savcılık da ısrarını sürdürüyordu.Mütaalasında hala müebbet hapisverilmesini istiyordu. “Elimizde delilyok ama biz böyle olduğuna inanı-yoruz” diyordu savcılık. Hukuka ba-kın! Emperyalist yargının pervasızlığıaçıktı. Devrimcilere ispatsız delilsizceza verme pervasızlığının hangi bo-yutlara geldiğini gösteriyordu bu du-rum.

Buna karşı Faruk Ereren, sonsavunmasında ''İMPARATOR-LUKLAR VE ADALET'' başlığıaltında, tarih boyunca imparator-lukların adaletini anlatarak emper-yalizmin imparatorluk stratejisi ilebirlikte dünyaya nasıl bir adaletanlayışını dayattığını teşhir etti.Bu davanın bu stratejinin hukukalanında bir örneği olduğunu vur-guladı. Yani bir kez daha direnen

ve yargılayan oldu.

Neticede 22 Mayıs 2015 tarihlison duruşmada beraat kararı çıktı.Savcılığın da bu karara itiraz etme-mesi sonucu karar kesinleşmiş oldu.

Şimdi Faruk Ereren, tutsaklık veağır tecrit altında geçen 6 yıl 10 ayınhesabının peşinde, hukuk mücade-lesine ve emperyalist hukuk anlayışınıteşhire devam ediyor.

Bu dava bize her şart altında veher yerde emperyalizme ve faşizmekarşı direnmenin hayati önemini birkez daha gösteriyor. Sömürücü vezalimlere asla boyun eğmememizgerektiğini, meşruluğumuzdan aldı-ğımız güçle sonuna kadar direnmemizgerektiğini anlatıyor. Emperyalizmve faşizm karşısında kazanmanıntek yolunun bu olduğunu öğretiyor.

Bu dava emperyalizme ve faşizmekarşı adım adım ve büyük fedakar-lıklarla örülen direnme kültürününhalkalarından biri olarak halklar vetüm devrimciler açısından bir çokdersi içeriyor.

Tarih; hayatın her alanında bizyazmaya devam ediyoruz. Hapisha-neler, tecrit ve mahkeme salonları,ne vatanımızda, ne Avrupa'da bizisusturmayı başarabildi.

Yine yargılanan değil, yargılayanolduk.

Ereren davası gösterdi ki; “Hak-lıyız Kazanacağız”la Ana Dava'dayazılan destan, devrimciler tarafındandünyanın her yerindeki mahkemesalonlarına taşınmaya devam ediliyorve edecek.

Herkesin sorunlarının olduğunu, bu sorunların çözümününpaylaşım, emek ve örgütlenmekten geçtiğini halkımızaanlatarak, dayanışmanın önemini meclislerimizle vur-guluyoruz.

Sarıgazi: Sarıgazi Halk Meclisi 29 Haziran'da“Sorun Çözme” toplantısı yaptı. Halkın sorunlarıylailgili kararların alındığı toplantıdan sonra bir aile ziyaretedildi. Aile ile yozlaşma üzerine sohbet edildi. Yapılantoplantıya 4 kişi katıldı.Ayrıca Sarıgazi Halk Meclisi 1Temmuz'da Sarıgazi Haklar Derneği’nde toplanarak

eğitim çalışması yaptı. 2 saat süren toplantıya 10 kişikatıldı. Toplantının sonunda 2 Temmuz'da Sivas’ta ya-pılacak olan anmaya katılma kararı aldı. Anmaya SarıgaziHalk Meclisi’nden 4 kişi katıldı.

1 Temmuz'da Liseli Dev-Genç'liler ile eğitim çalışmasıyapıldı. “Faşizm” konusunun işlendiği çalışma 1 saatsürdü. Çalışmada ülkemizde "demokrasi" adı altındafaşizmin hüküm sürdüğü anlatılarak, faşizme karşı dire-nişin meşruluğuna vurgu yapıldı. Yapılan çalışmaya 2Liseli Dev-Genç'li katıldı.

Sorunlarımızı Örgütlenerek ve Direnerek Çözeceğiz!

Page 41: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Adana Halk Cephesi Diren Akkapı Konserinde Masa AçtıAdana Akkapı Mahallesi’nde 1 Temmuz'da Diren Akkapı Grubu konser programı düzenledi. Düzenlenen konsereHaziran Ayaklanması’nda şehit düşen Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan’ın aileleri de katıldı.Ahmet Atakan’ın ailesi oğlunu öldürenlerin ve talimatı verenlerin katil bir köpek olduklarını söyledi. Program sırasındaHalk Cephesi, Dev-Genç, Demokratik Haklar Federasyonu, Halkevleri ve Devrimci Hareket Dergisi stant açtı. HalkCephesi’nin açtığı kitap ve dergi masalarında kitap satışı yapıldı. Yaklaşık 450-500 kişinin katıldığı konser sonrasındaDiren Akkapı Grubu otobüsle Sivas-Madımak anmasına katılmak üzere yola çıktı.

1- Her şeyin başı örgütlenmedir.Yaptığımız her şey kitlelerin şöyle yada böyle örgütlenmesi ile sonuçlanma-lıdır. Kalıcı olan ve devrim davamızıilerletecek olan budur.

2- Önce çok sıradan örgütlenmelerkurup, örneğin gençlere yönelik sportifbir örgütlenme yaratıp veya bir dernekkurup onun içinde de bu tür örgütlen-meler yaratabiliriz. Yani kısacası kura-bildiğimiz her türlü örgütlülüğü kurmamantığı ile hareket etmeliyiz. En sıradanörgütlenmeleri bile küçümsememeli,dudak bükmemeliyiz. Bir “işsizliklemücadele derneği”, bir işçi dayanışmakomitesi, ya da dayanışma sandıklarıbile bize bir örgütlenme ve politikfaaliyet yürütme zemini sunar.

3- Halkımız, nereye dönse oradahemen yanı başında bizi bulmalıdır.Kendilerini ilgilendiren konularla ilgiliörgütlülüğü ihtiyaç olarak görmelidir.

Bunun için ilişkide olduğumuz her-kesi bir örgüt içinde toplamalı ve onlarıbu örgütlenmenin gerektirdiği çalışmalarasevk etmeliyiz.

4- “2-3 kişi ne yapar” demeyin. Çok

şey yapar! 5- Halkı, hayatın her alanında ku-

caklayacak olan tek güç devrimcilerdir.Bunun için hazır örgütlenmeleri, yıllarsüren çalışma tecrübeleri vardır. Geriyesadece bu örgütlenmeyi, örgütlü ilişkilerikurmak kalır.

6- Halkın arasında çalışma yürütenher devrimci bilmelidir ki kitleler onu

her an, her saat imtihana tabi tutuyor. 7- En başta geleneksel halk kültürü

yanında, halkın değerlerini de özümse-memiz ve kişiliğimize yedirmemiz ge-rekir. Bu değerlerin tarafımızdan temsiledildiğini, hatta bunun daha ötesindesosyalist değerlerin tarafımızdan temsiledildiğini, her işçiye hissettirmek gere-kir.

8- Kendini örgütlemeyen kimseyiörgütleyemez. Önce kendimizi örgüt-leyerek başlayacağız.

9- Kitlelerin peşinden tereddütsüzölüme gideceği Cepheliler olmalıyız.Bunun için hem kitlelerin gelenek vegöreneklerine dikkat etmeli, hem dedevrimci alternatif bir kültürü tavrımızla,davranışımızla, yaşamımızla onlara gö-türmeliyiz. Gerçekten özenli, devrimcikültürle donanmış, halkın gözündesaygın bir yer edinmiş, halkın sorunla-rıyla yanıp tutuşan, halkın ve bütünemekçi halkın çıkarlarından başka birşey düşünmeyen ve samimiyetindenkuşku duyulmayan insanlar ancak böyleinsanlar olabilir.

10- Bir alanda, bölgede örgütlenmeyebaşladığımızda ilk yapacağımız iş komitekurmak olmalıdır. Etrafımızda kim varsa,ileri geri demeden onlarla bir komitekurmalıyız.

AANNAA DDOO LLUU CCEEPPHHEESS İİ

Vietnam'da cephenin UlusalEğitim Komisyonu'nun önder-liğinde "Cehalete Karşı SavaşKomiteleri" kurulmuştu; çocuk-lara açık havada ya da baraka-larda eğitim veriliyor, bombar-dıman olasılığına karşı her sı-ranın altına bir siper kazılıyor-du.

Halk Sağlığı Komisyonu köy-lülerin yardımcı doktor, ebe,hasta bakıcı, hemşire olarak ye-tiştirildikleri okullar kurmuştu.Ülkede salgın hastalıklar çokyaygın olduğundan komisyonkampanyalar düzenleyerek halkahastalıklardan korunma yollarıöğretiliyordu.

ÖRGÜTLENME ÜZERİNE

PRATİK NOTLAR

DÜZELTME476. sayımızda 42-42. sayfalarda ya-

yınladığımız; "10 Soruda 2 Temmuz SivasKatliamı" yazısında, 5. soruda; "37 aydın,halktan kişi yakılarak katledildi." denmiştir.Yanlıştır. Doğrusu; Halktan 35 kişi kat-ledilmiştir. Ölenlerden ikisi ise katiller-dendir. Düzeltir, tüm okurlarımızdan özürdileriz.

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

41YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 42: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Katledilen İnsanlarımızınHesabını Soracağız!

Dev-Genç, 7 Temmuz'da bir açıklama yaparak katle-dilen işçilerimizin hesabının sorulacağı vurgusunu yap-tı. Açıklamada:

“Bu nasıl bir kazadır, tatilde olması geren bir çocukmevsimlik işte hem de bir çift pantolon ve gömlek içinhayatını kaybetti. Bu nasıl bir kazadır ki; 15 eve ateş düş-tü, 15 evde onlarca çocuk daha anne demeyi yeni öğren-mişken annelerini kaybetti.

Tüm gazeteler ve televizyon kanalları 15 insanın ölü-müne kaza dedi, sorumlusu da uyuyan tır şoförü göste-rildi. 15 işçinin bir kamyon arkasında can vermesi kazadeğil katliamdır. Soma’da, Ermenek’te işçileri katledendevlet bu sefer de Manisa’daki işçileri katletti.

Bu ülkede hiç kimsenin can güvenliği yok, hiç kim-se için adalet yok. İşçiysen yanarak, boğularak can ve-rebilirsin. Günlerce ölü bedenin suyun içinde ya da gö-çük altında kalabilir. Mahkemeler de üstelik adalet ver-mez, hakimler de, katiller de seninle dalga geçer.

Bu ülkede adalet sadece halkın ellerinden geçer.Dev-Genç’liler olarak katledilen canlarımızın hesabını so-racağız" dedi.

Liseli Dev-Genç'liler de aynı gün, aynı içerikte bir açık-lama yaparak; "Bu düzen işçileri uygunsuz koşullarda ça-lıştırıyor. Çünkü yoksul halkımız çalışmasa evlerine na-sıl ekmek parası gelecektir. 13’ü kadın 2’ si erkek olan iş-çilerin katili bu düzendir" dedi.

Ülkemizde Gençlik

Liseli Dev-Genç'lilerinDavasına ÇağrıTutsak Dev-Genç'lilere özgürlük istiyoruzTutsak Dev-Genç'lileri sahiplenmek için tümgençliği ve halkımızı mahkemeye desteğeçağırıyoruz.

Tarih: 14 TemmuzYer: Çağlayan Adliyesi-İstanbulSaat: 10.00

Bağcılar’da İftarHazırlığı

Bağcılar Halk Meclisi, 9 Tem-muz’da vereceği iftar yemeğininhazırlıklarını yaptı. 7 Temmuzgünü yemeğin verileceği Yeni-mahalle Yürüyüş Yolu üzerinde-ki merkezi noktalara ozalit afiş-ler asıldı. 5 kişilik bir komite tarafından sürdürülen ça-lışmalara halk ilgi gösteriyor ve destek veriyor.

Adalet Çadırına Saldırının ve Dersim’deYapılan Baskınların Hesabını Soracağız!

Korkun Bizden!Alibeyköy’de Cepheliler 3 Temmuz’da, Çayan’da-

ki polis saldırıları ve Dersim’deki ev baskınlarına mi-silleme olarak Cengiz Topel Dörtyol’da korsan eylemdüzenlediler. Eyleme molotoflarını yakarak başlayanCepheliler, Dörtyol Meydan’da halka hitaben ajitasyonçektiler. Ajitasyonda “Halkımız biz Cepheyiz, büyük ai-leyiz. Faşizm her zamanki gibi iş başında, düşman ola-rak bir bizi görüyor. Faşizm AKP’den ibaret değildir. Ça-yan’da adalet için açlık grevi çadırına saldıran da, Der-sim’de şafak vakti evleri basıp insanları gözaltına alanda bu düzenin savunucuları ve bu düzenin ekmeğine yağsürenlerdir” şeklinde ajitasyon çekildikten sonra “Umu-dun Adı DHKP-C", "Baskılar Bizi Yıldıramaz” slo-ganlarından sonra eylem bitirilerek geri çekilindi.

ÇayanMahallesi’ni

Dev-Genç'liler KurmuşturÇetelere Geçit Vermeyeceğiz

Dev-Genç milisleri devrimcilere saldıran ve polisleişbirliği yapan Ergün Gün ve yardakçısı Serkan Çelik’iuyardılar.

21 Haziran günü Ergün Gün’ün sahibi olduğu Günİnşaat-Emlakçı Ofisini yaktılar ve taradılar.

Dev-Genç milisleri yaptıkları açıklamada "Çayan Ma-hallesi ilk kurulduğu günden bu yana faşistlerin ve çe-tecilerin hedefi olmuştur. Çayan’ın çeteler tarafından ah-laksızlığın merkezi haline getirilmesine izin vermeye-ceğiz. Gün İnşaat ve Emlakçılık Ofisi mahallemizde dev-rimcilere saldırı planlarının hazırlandığı bir yerdir.

Yoldaşlarımıza devrimcilere saldıran bütün elleri kı-racağız." dedi.

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!42

Page 43: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

443YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

6 Temmuz günü İstanbul 1. AğırCeza Mahkemesi'nde davası görülenÖzgür Tutsak Servet Göçmen'e 168yıl hapis cezası verildi.

Engin Çeber'e yapılan işkencelerinhesabını sorduğu için yargılanan Göç-men'e sadece "direnme suçunu" işle-diği için 2 yıl 1 ay hapis cezası veril-di.

Direnmek Suç DeğilHaktır

Bir yerde baskı varsa, orada di-renmek en meşru haktır. Hiçbir yasabu hakkı tanımasa bile, her türlü bedelpahasına direnme hakkı meşrudur.

Oysa burjuvazinin adaleti, bu meş-ru hakkı cezalandırıyor. Bir insanınömründen 2 yıl 1 ayını çalarak ceza-landırıyor.

Direnmek meşrudur ve burjuva-zinin adaleti adalet değildir.

Halkın adalet savaşçıları hem buadaletsiz düzeni halkla birlikte yıka-caklar hem de halkın adaletini bugün-den halk düşmanlarına gösterecekler.

168 Yıllık Ceza, DüzeninSonunun Habercisidir!

Göçmen'e verilen 168 yıllık hapiscezasının dökümü şöyle: "İstinyeKarakolu'na bombalı saldırı ile 4 po-lise yönelik "kasten öldürmeye te-şebbüs" suçundan toplam 90 yıl, 2mağdura yönelik "tehdit" suçundan10 yıl, "patlayıcı madde taşımak"suçundan 6 yıl 8 ay, "kamu malınazarar vermek" suçundan 9 yıl, "malazarar verme" suçundan 1 yıl 6 ay,iki polise yönelik "silahlı saldırı ne-deniyle kasten öldürmeye teşebbüs"suçundan 42 yıl, bir mağduru "kastenyaralama" suçundan 3 yıl, "direnme"suçundan 2 yıl 1 ay, "silah kanununamuhalefet" suçundan 3 yıl ve "genelgüvenliği kasten tehlikeye sokmak"suçundan 1 yıl 6 ay olmak üzere top-lam 168 yıl 9 ay hapis cezasına çarp-tırdı."

Burjuvazinin adaleti işkencecilerikorurken; halkın adalet savaşçılarınarekor cezalar veriliyor. Çünkü halktançok korkuyorlar. Bu adalet savaşçı-

larının bir gün ge-lip de kendilerin-den hesap soracakolmalarından kor-kuyorlar.

Korkuları faydasızdır, sonları ka-çınılmaz olarak halkın adaletiyle ola-caktır. Servet Göçmen de bunu mah-kemedeki şu sözleriyle dile getirdi:"Son sözümüzü halk düşmanlarınınyargılanacağı halk mahkemelerindesöyleyeceğiz."

SİZİN CEZANIZ HÜKÜMSÜZ-DÜR HALK SAVAŞÇILARI SİZİNCEZANIZI KESTİ. BİZ KAZANA-CAĞIZ. ÇÜNKÜ TARİHİN BİLİ-MİN VE DEVRİMİN YASALARIBİZDEN YANA.

Son Sözümüzü Halk Düşmanlarının Yargılanacağı Halk Mahkemelerinde

Söyleyeceğiz!

TUTSAK DEV-GENÇLİLERİ SAHİPLENMEYE DEVAM EDİYORUZ

Dev-Genç'liler, tutsak Dev-Genç’lilerin sonuna kadararkalarında olduklarının ve sahiplenmek adına yaptıklarıçalışmalara devam ediyorlar.İşte çalışmalarından bir kısmı;

İSTANBULSarıgazi:

Sarıgazi Liseli Dev-Genç'liler 29 Haziran günü LiseliDev-Genç'li olan Direnç Yüksel ve Sezer Bayrak’ın 30Haziran da görülen mahkemeye çağrı için ozalitler astı-lar.

TEKİRDAĞ:2 Temmuz’da Tekirdağ AVM önünde yapılan basın

açıklamasına altı kişi katıldı. Basın açıklamasında Berkiniçin adalet isteyen Dev-Genç’liler, “Dev-Genç’liler SerbestBırakılsın - Tekirdağ Dev-Genç” yazılı pankart açıldı vehesap soran sloganlar atıldı.

AKP'nin Gerici Din BezirgânlarınıMahallemize Sokmayacağız!

Gerici din bezirganları, Çayan Mahallesi’nde SokulluCaddesi üzerinde 2 Temmuz'da esnafları gezerek Kur’ankursu için yardım topluyoruz diyerek halkı kandırmayaçalışmışlardır. AKP, bilinçli olarak örgütlü mahalleleregerici IŞİD yanlısı kişileri göndererek halkı kandırmayaçalışıyor. Esnaflardan makbuz karşılığında para toplayangerici, yobazlar Halk Cepheliler tarafından elindeki mak-buzlar alınarak mahalleden kovuldu. Kovulduktan sonrayanına birkaç kişi daha alarak mahalleye tekrar girmekisteyen gericilere, Halk Cepheliler anında müdahaleederek mahalleden tekrar kovdu.

Page 44: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Ankara Devrimci İşçi Hareketi 3Temmuz'da Yüksel Caddesi’nde in-şaatta hayatını kaybeden Necati Er-basan için eylem düzenledi. NecatiErbasan için düzenlenen eylemde

Antalya EXPO kazası ve THY(Türk Hava Yolları) Selda

Durmaz cinayeti de konuedildi. Yapılan açıklamaya

20 kişi katıldı. Yapılan açıklamada şunlara değinildi: "İşçikatliamları Haziran ayında 147 işçinin canına mal oldu.Katledilen işçilerin 8’inin yaşı 18’den küçük, 3’ü göçmen,6’sı kadındır. 2015 yılının ilk altı ayında hayatını kaybedenişçi sayısı 794. İşçi katliamları işçilerin en acı şekildehayatını kaybetmesine neden oluyor. Sultan Yağlı yangında,Remziye Uysal ezilerek hayatını kaybetti. Bu haftaiçinde arkadaşımız Necati Erbasan’ı da bu katliamlar ne-deniyle kaybettik. Kendisi inşaat sektöründe hayatını kay-beden binlerce işçiden biri oldu. Dostumuz, vincin altındakalarak hayatını kaybetti. Antalya’da ise “çiçek ve çocuk”temalı fuarın inşaatı çöküyor ve 4 işçi yaralanıyor. Buacımasızlığa sessiz kalmayacağız. Hayatını kaybeden herişçi için her yerde her zaman her yöntemle haklı taleplerimizidile getireceğiz. Katledilen dostlarımızın, halkımızınhesabını soracağız." denildi.

6 Temmuz Pazartesi günü saat05.30 da Manisa ya bağlı Gölmarmarailçesi Hacıveliler köyü yakınındaiçinde tarım işçilerinin olduğu kam-yonetle bir süt tankeri çarpışmasısonucu 13 ü kadın toplam 15 tarımişçisi öldü. Tarım işçileri evlerineekmek götürebilmek için yaprak top-lamaya gidiyorlardı. Emek gibi yücebir değer harcarlarken bu düzenonlara kamyonet kasasında taşınmayılayık görüyordu. Alınıp satılan birmal gibi bizleri kamyonet kasalarındataşıyan bu düzen bizi aşağılıyor. BUDÜZEN BU DEVLET BİZİ İNSANYERİNE KOYMUYOR.

Yaşanan katliamın sebebi haberkanalları tarafından bir kez daha “ta-dilat çalışmasında olan yola” ve “sütkamyonu sürücüsünün uyumasına”bağlandı. Ve bir kez daha yetkilileruyarılarak haberler sonlandırıldı. Bur-juvazi bir kez daha üzülmüştü bizeve yetkilileri bir kez daha göreveçağırıyordu! Ama her nedense 15

tarım işçisinin neden kamyon kasa-sında taşındığını hiçbiri sorgulamadı.Hiçbiri bitmek bilmeyen işçi katli-amlarının nedenini sorgulayamıyor?Çünkü bunu yaptıklarında üzerindedurdukları temel çökecek. ÇÜNKÜBU DEVLET BU DÜZEN İŞÇİLE-RİN ÖLÜ BEDENLERİ ÜZERİNDEDURUYOR! BU DEVLET KATİL-DİR!

Soma, Ermenek, Marmaraform,Torunlar derken işçi katliamları Göl-marmara ile devam ediyor. AKP’nin13 yıllık iktidarında katledilen işçisayısı hızla 16.000’e doğru gidiyor.Ve utanmadan, bıkmadan usanmadanbir kez daha bakanlar, yetkililer çıkıp“kader” diyecekler, “işin fıtratından”bahsedecekler. İşçi kardeşler, bunusöyleyenler alçaktır, yalancıdır. Kendiçocukları kendi evlatları ölmediğiiçin rahatça konuşuyorlar. Bu vatanbu topraklar bu insanlar onların ol-madığı için babalarının malı gibisatıp, ölülerimizle dalga geçiyorlar.

Bu yüzden bu düzene bu devletemahkum değiliz! KURTULUŞ EL-LERİMİZDE, KURTULUŞ İŞÇİMECLİSLERİMİZDE!

İşçi kardeşler!Bu işçi düşmanlarından bu katil-

lerden bu alçaklardan hesap sormakiçin işçi meclislerinde örgütlenelim,birlik olalım, işçi düşmanı AKP’denhesap soralım! Bu yaşanan Gölmar-mara katliamıyla gördük ki bu dü-zende hak, hukuk, adalet yok! Kanve gözyaşı var, her gün yaşanan işçikatliamları var. Bu düzende adaletistemek anamızın ak sütü gibi helal-dir.

ADALET İSTİYORUZ! VER-MEZLERSE DİŞİMİZLE TIRNA-ĞIMIZLA ALACAĞIZ!

BUNU KATLEDİLEN TÜMİŞÇİ ARKADAŞLARIMIZ İÇİNYAPACAĞIZ!

KURUÇEŞME DEVRİMCİİŞÇİ HAREKETİ

Manisa Gölmarmara’daKatledilen 15 Tarım İşçisiİçin Adalet İstiyoruz!

Bu Kaçıncı Ölüm, Bu Kaçıncı Katliam!

İş Kazası Değil, Katliam! Sessiz Kalmayacağız, Hesabını Soracağız!

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!44

Page 45: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

"Halk İçinÜretimeDestek"Çağrısı

Diren Kazova halkiçin bir şeyler yapmak için

çağrıda bulundu. Ütü, overlok makine,ortacılık ve her türlü desteğe açık ol-duklarını belirttiler.

Kapitalizmin kar hırsıyla işçileri sö-mürdüğüne ama Diren Kazova’nın isesömürüsüz, patronsuz, halk için kalitelive ucuza ürettiğine vurgu yapıldı.

Diren Kazova'ya destek içiniletişim bilgileri:

İletişim için:[email protected]

Tel: 0532 653 97 27Diren Kazova

Diren Kazova Kooperatifi ÜrettikleriniHalka Ulaştırıyor

Diren Kazova Kooperatifi 4 Temmuz'da Okmeydanı

Metrobüs çıkışında Anadolu Parkı’nda stand açarakpenye satışı yaptı. 5 Temmuz günü ise Gazi MahallesiDörtyol'da stant açtı ve her hafta düzenli olarak stantaçarak ürünlerini satmaya devam edeceklerini belirtti.

Diren Kazova Kooperatifinden Duyuru Diren Kazova her geçen gün büyüdüğünü ve aralarına,

"Sömürüsüz üretimde bende çalışmak istiyorum" diyeniki arkadaşın katıldığını açıklayarak duyuruda bulundular.Yaptıkları duyuruda: "Sizden ricamız, gerek ülkemizde,gerek Avrupa da olan dostlarımızdan Diren Kazova’dangiyinmeleridir. Dayanışmayı büyütelim... Tüm dostlarımızbu duyuruyu herkese ulaştırsın. Yeni tişört modellerinden,kazak, çorap ve bileklik siparişlerinizi bekliyoruz. Tümhalkımızı Diren Kazova’dan giyinmeye çağırıyoruz",dediler.

Sipariş için iletişim bilgileri:[email protected]

0532 653 97 27

Diren Kazova'dan başsağlığıDire Kazova Kooperatifi Bülent Ünal'a başsağlığı

dileyip açıklama yaptı. Açıklama'da: "Kazova işçisi ar-kadaşımız Bülent Ünal'ın anne babası ve ailesinden 3kişi dün gece Kastamonu'da yaşanan trafik kazasındayaşamını yitirdi. Diren Kazova ailesi olarak arkadaşımızBülent Ünal'a ve Ailesine başsağlığı dileriz" dediler.

Kocaeli Gebze’de bulunan Arçelik LG firmasındaçalışan 500 işçi 2 Temmuz’da haklı talepleri için üretimidurdurarak direnişe geçti. 5 Temmuz’da AKP’nin 700katil polisi işçilere saldırarak 15 işçiyi gözaltına aldı.Ve 170 işçi patron tarafından işten atıldı.

Açıklama yapan Kuruçeşme Devrimci İşçi Hareketi:“Bu ülkede bugün işçiden yana sendika değil; patrondanyana Patron Sendikacılığı var. Arçelik işçilerinin taleplerinebakın. Türk Metal gibi çeteci bir sendikadan kurtulmakbirinci sırada… Çünkü işten atılan her işçide bu alçaklarınparmağı var. İşçiler bugün bu gerçeği görüyor. Patronlakol kola işçi düşmanlığı yapanlardan hesap soracağız!

İşçilerin çalınan alınteri üzerine kurulu otellerini başlarınayıkacağız! Bugün işçiler her direnişten öğreniyor. Dire-nişler işçinin okuludur. Bir Arçelik işçisi bunu şu sözlerleifade ediyor: “önceden çarşıya çıktığımda eylem yapanlarayasa dışı diye bakardım ama şimdi polisin saldırısındabunun böyle olmadığını daha iyi anladım.”

Evet, işçiler bugün direne direne politikleşiyor vedostunu, düşmanını daha iyi tanıyor ve direnişleriylesınıf düşmanlarına karşı hakkını arıyor. Biz de DEVRİMCİİŞÇİ HAREKETİ olarak Direnen Arçelik LG işçisininyanındayız" denildi.

Fabrika Önünde Direnen Arçelik LG İşçisinin Yanındayız!Direne Direne Kazanacağız!

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

45YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 46: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Direniş mi Örgütlenmek mi?

Elbette işçiler için hayati önemesahip bu iki zorunlu görevin karşıkarşıya getirilmesini tartışmıyoruz.

Burada tartışılması gereken konuşudur:

Örgütlenme sözleri, sloganları di-renmeyi boşa çıkarmak ya da enazından etkisizleştirmek için birergerekçe haline mi getiriliyor?

Önce örgütlenmeyi beklemek, di-renmeyi ertelemek aslında kendi aç-lığımızı, düşük ücretleri, insanca ya-şamamayı, çalışırken tuvalete git-mesine dahi izin verilmeyen kölelerhaline getirilmemizi, her tür onur-suzluğu kabul etmemizle aynı anlamagelir.

Metal işçilerinin direnişinden buyana patronların saldırısı alabildiğineartmış durumdadır. Şu ana kadar me-tal iş kolunda 500’ün üzerinde işçiişten atıldı. Arçelik LG’de 170 işçiişten atıldıkları için direniyorlar. Heryerde patronların işten atma gerekçesi"yasadışı greve öncülük etmek""yasadışı grev örgütlemek". İşçilerher taraftan bağlanmaya, hareketsizbırakılmaya çalışılıyor. Atılan işçilerledayanışmaya giden işçiler de iştenatılıyor. Direndiği için işten atılanSera Pool işçileri dava açmaya ha-zırlanıyor. Dava açmaları için mah-kemeye peşinen 530 TL ödemelerigerekiyor. Gerekçe "yasal zorun-luluk"Sera Pool işçileri ki 50 derecesıcak altında açma-kapama düğmeleriiptal edilmiş bandın başında solukbile almadan çalışmaları isteniyor.Arçelik LG işçilerin çevik kuvvetpolislerinin, TOMA’ların kuşatması

altında çalışma haklarını geri almayaçalışıyorlar.

Bu tablo altında direnmemekmümkün müdür?

Saldırılar öylesine yoğundur kidirenmek bir tercih değil bir zorun-luluk haline gelmiştir.

Her yerden, her işyerinden, heran "direniş"lerin boy vereceği ko-şulları yaşıyoruz. Var olmak için di-renmek zorundayız. Yaşamak içindirenmek zorundayız.

Bugün DİRENMEK YASALARIVE YASAKLARI AŞAN BİR MÜ-CADELE ÇİZGİSİNİ HAYATA GE-ÇİRMEKTİR.

Saldırıların böylesine yoğun ol-duğu bugün solun ya da sendikalarındilinden "örgütlenmeliyiz" sözleridüşmüyor.

Konfederasyonlar metal direniş-lerinin ardından toplanıyor. Konfe-darasyonların toplantılarının ardından"en tehlikelisinin örgütsüzlük" ol-duğu sonucu çıkıyor.

TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay"Sendikayı beğenirsiniz beğenmez-siniz, şubeyi beğenmezsiniz değişti-rirsiniz, Türk-İş’i beğenmezsiniz de-ğiştirirsiniz ama örgütsüzlük en teh-likelisi" diyor.

HAK-İŞ Genel Başkanı MahmutArslan "örgütsüzlük ve sendikasız-laşmanın birinci sorunları olduğu-nu" söylüyor.

DİSK Başkanı Kani Beko "taşe-ron işçi sayısı arttırılarak çalışan-ların örgütsüz hale getirildiklerini"söylüyor.

Şimdi bu sendika başkanlarınınaçıklamalarını duyan da bunlarıngece gündüz işçileri örgütlemek içingece uyku uyumadıklarını sanır.

Gerçek hiç de öyle değildir. As-lında hepsi de “örgüt düşmanı”dırlar.Fabrika fabrika, işyeri işyeri işçilerarasında örgütleme yaptıkları tek biryer yoktur.

İşçilerle değil, örgütlenmeyi pat-ronları kafalayarak yapmaktadırlar.Patronları sendikalı olmanın hiçbirşekilde patronun kaybına olmayaca-ğını garanti ederek patronların onayverdileri kadar patronların çıkarlarıiçin örgütleme yaparlar.

Bu kadar örgütten, örgütlü olmanınöneminden söz edenler sanki bu ör-gütlülükleri bir mücadele, bir direnişaracı olarak kullanıyorlamış gibi yatıpkalkıp örgütsüzlüğün ne kadar olumsuzolduğunu anlatıyorlar.

DİRENİŞ ZORUNLULUKTUR;DİRENİŞ ÖRGÜTLENMEKTİR

2015 yılının ilk 6 ayında 794 işçi katledildi!

OCAK.............128 işçiŞUBAT..............85 işçiMART .............139 işçiNİSAN .............133 işçiMAYIS .............161 işçiHAZİRAN ..........148 işçi

Gerçekte örgütlenmeyiyaratan direnişlerdir.

Direnişin olmadığı yerdeörgüt olmaz. Hak kazanımıolmaz.

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!46

Page 47: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Oysa örgütlü olmanın bu patronsendikacılarının dilindeki karşılığıdirenmek değildir. Örgütlü olmakişçi kitlelerini oyalamanın, direnişlerikendi çıkarları için eritmenin aracıdırsadece.

İşçilerin dayanışmaya olan ihti-yaçlarını sömürmektir.

Dayanışma direniş varsa hayatageçecek bir kavramdır.

Direnişin olmadığı yerde "daya-nışma" da "örgütlenmek" de kurusöz olmaktan öteye gitmez. AÇIKVE NET OLARAK KABUL EDE-LİM Kİ, İŞÇİ SENDİKALARININYÖNETİMİ BURJUVAZİNİNELİNDEDİR.

Bugün örgütsüzlükten en çok şi-kayet edenlerin başında sendikalarınkonfederasyonların gelmesi tesadüfdeğildir.

Konfederasyonlar örgütlenmeyikendi ayaklarının altındaki zeminkaybolduğu ve güçlerini kaybettikleriiçin istiyorlar...

İşçileri oyalamak, onların sömürüdüzenine olan öfkesini dizginlemekiçin istiyorlar..

Sendikalar direnişleri düzen sı-nırları içine çekmek, politik talep-lerden uzaklaştırmak ve sonuç olaraksöndürmek için her tür yöntemi uy-guluyorlar. Öyle bir hale gelmiştirki patronlar adına işçiyi tehdit et-mekten direnişe geçen işçiye sendi-kada iş vermeye kadar her tür yöntemikullanıyorlar.

Sol da örgütlenme çağrılarını, ör-gütlenme zorunluluğunu dilinden dü-şürmüyor....

"Metal direnişinin ardından tümgüçleriyle saldırıya geçen patronlar,attıkları her adımda özellikle işçilerinbirliğini hedef alıyor. İşçilerin birli-ğinin dağılması, kazanımların gaspedilmesi ve kıyımların da yolunu açı-yor. Patronların türlü oyunlarıylafabrikalardaki mevzileri zayıflayanişçiler şimdi bu durumdan çıkış arıyor.Böyle giderse çalışma koşullarındanücretlere her alanda geriye gidiş ya-şanacağını ve işten atmaların devamedeceğini bilen işçiler, bunu engel-lemek için birlik olmak ve üretimdengelen güçlerini kullanmak dışındabir seçenek olmadığını dile getiri-yorlar." (29 Haziran 2015 Evrenselsayfa 6)

"En iyi protokol işçilerin birliği""Kazanımlarımızın ve kazanacakla-rımızın garantisi ise birliğimizdir vebugünün en acil ihtiyacı bunu güç-lendirmektir" vb diye devam ediyor.

Bol bol birliğe, birleşmeye, ör-

gütlenmeye işaret eden bu satırlarçoğaltılabilir de. Bugün sol örgütlerinbirçoğunun dilinde buna benzer ör-gütlenme çağrıları vardır.

Ama tek bir tane direniş çağrısıyoktur. Sol direnmeyi, direnişi birzorunluluk, bir köşe noktası olarakgörmez.

Direnişin çoğalmak olduğunu bil-mez. Gerçekte örgütlenmeyi yaratandirenişlerdir.

Direnişin olmadığı yerde ör-güt olmaz. Hak kazanımı ol-maz.

Sorun örgüt kurmak, örgütlen-mekle çözülseydi konfederasyonlar,üye sayıları yüz binleri bulan meslekörgütlerinin kazanımları sayısız olur-du. Düzeniçi politikalar, icazetçilikonları önce direnmekten sonra daörgüt olmaktan uzaklaştırmıştır.

Sorun örgütlenme biçimindedeğil, mücadele ve örgütlenme an-layışındadır.

Biz DİH’liler direneceğiz. Herkoşulda her yerde, toplu olarak yada tek tek direneceğiz. Elimizin uza-nabildiği, sesimizin yettiği her direnişide büyüteceğiz.

Direnirken örgütleneceğiz...

Dilimiz, sözümüz, pratiğimiz Dİ-RENİŞ’le bütünleşecek...

Hak alan, işçilerin mevzilerinibüyüten gerçek örgütleri yaratan di-renişlerdir. Direniş okullarında ör-gütlülüklerimizi büyüteceğiz.

Ülkemizde toplam 18.8 mil-yon gençten 6 milyonu işsiz.

4.7 milyon genç, iş bulmaumudunu yitirdiği için iş ara-mıyor.

İşsizlik oranı genç kadınlardaerkeklerin yaklaşık 4 katı.

6 milyon işsiz gençin, 4 mil-yon 221 binini genç kadınlaroluşturuyor.

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

47YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 48: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Memur alanında direnişlerin, mü-cadelenin yükseldiği bir dönemdengeçiyoruz. Az da olsa, memurlarındisiplin cezaları, sürgün, işten atılmagibi cezalandırmalar karşısında bi-reysel de olsa çabalarını duyuyoruz,görüyoruz. Bu çabalar çok yetersiz,sonuç almaktan uzak...

Bugün bireysel verilen tepkileriörgütlemek, bir araya getirmek müm-kün. Bunun için tek tek de olsa iştenatılan, ceza alan vb. tüm memurlaraulaşmayı hedeflemeliyiz.

Bugün yaratılan direnişin etkisiylebir yandan kendi içimizi örgütleye-ceğiz ama öte yandan da nasıl dire-nileceğini göstererek, sendikalarlakamuyla sorun yaşayan en ileri un-surları örgütleyeceğiz.

Nasıl direnileceğini gösterdiğimizde politikalarımız birkıvılcım etkisi görecektir. Buna çok inanıyoruz. Her yeri biranda sarabilir bu yangın...

Bu noktada bugünkü somut politikalarımızdan birisi da-yanışma ve hukuk hattı olmalıdır...

Bu hattı kurarak en yaygın şekilde duyurusunu yaparakmemurların bulunduğu her yerden KEC'e ulaşmasını sağla-malıyız.

Diğer yandan memur kesimleri içinde örgütlenmelerimizsınırlıdır. Sendikalarsa artık bitmiştir.

Hukuk ve dayanışma hattının gerekliliğinin teoriknedenleri bunlardır... Güncel olarak ise süreç ve bu sürecinyüklediği görevler ortadadır... Direnişleri büyütmeli, sahip-lenmeli, dayanışmayı örgütlemeli ve yaymalıyız. Her direnişkulaktan kulağa yayılacaktır, başka direnişlerin önünüaçacaktır. Bir kar tanesi, bir çığa dönüşebilir.

Hukuk ve dayanışma hattı küçük bir adım gibi görünebilirama birleştirici bir niteliği olacaktır. Tabii biz işletmeliyizöncelikle. Tanıtımını yapmalı ve biz direnişleri, işten

atılmaları takip ederek ara-malıyız.. Hukuki olarak dadestek vermeliyiz.

Yasal haklarını bilmeyen,nasıl direnileceğini bilmeyenmemurlar, kader deyip razıoluyorlar, en kötü durumdakiise canına kıyıyor... Umutlarıyok yani... Biz umut olmalıyız.Yardımlaşmanın, dayanışma-nın nasıl moral verebileceğinitahmin edemezsiniz. Hele kisendikasının bile sahip çık-madığı, işten atılmış bir öğ-retmene... Bu nedenle bu hattıkurmalıyız ve işletmeliyiz.

Biz ulaşacağız. Direnenherkesin yanında olma id-diasını biz taşıyoruz...

BİR YERDE BİR MEMUR DİRENİŞİ, BİR MEMURUNSORUNU VARSA SONUÇ ALMAK İÇİN KEC'LİLEREİHTİYAÇ VARDIR.

HER KEC'Lİ BU MİSYONLA HAREKET ETMELİ-DİR.

Elimizdeki araçları etkin kullanacağız...HUKUK VE DAYANIŞMA HATTI bu araçlardan bir

tanesidir. Ama çok önemlidir.Yaygın el ilanı, internetten duyurular... Bunları kullanacağız.

Tek tek anlatacağız... İş yerlerinde, mahallelerde tek tek an-latacağız...

Direnişleri örgütlemek, direnişlerden sonuç almak, di-renişleri birleştirmek, direnişleri politikleştirmek....bizimgörevimizdir.

Yarattığımız direnişler, örnekler birer okuldur... Memurlarbu okulda öğrenecekler... Biz onlardan öğrenirken, onlaraöğreteceğiz... Ve yeni zaferlere ulaşacağız..

HUKUK VE DAYANIŞMA HATTINI KULLAN-MALIYIZ!.

Sahiplenme ve dayanışmayı örgütlemek, korku duvarlarınıyıkmak, direnişi büyütüp, yaygınlaştırmak, bugün direnenlere

ve daha sonra direnecek olana güç vermektir.

HUKUK VE DAYANIŞMA HATTINI KURMALIYIZ...

Esenler’de 3 Temmuz günü, Devrimci Sol Gerillasışehidi Şerafettin Şirin'in ailesi ziyaret edildi. YoldaşlarıSabit Ertürk, Tuncay Geyik, Hasan Erkuş VeMustafa Kemal İnan’la birlikte Malatya Dağlar-ı’nda düşman güçleriyle çatışarak 1992'de ölümsüzleşen

Komutan Şerafettin Şirin'in ailesi devrimcileri çok iyikarşıladı. Düşmanın devrimcilerden korktuklarını, buyüzden sürekli halka ve devrimcilere saldırdıklarını söy-leyen Şerafettin Şirin’in annesi, oğluyla gurur duyduklarınıbelirtti.

Onlar Ölmediler; Yok Ateş Fitiller Gibi Dimdik Ayakta, Barut Ortasındalar!

BİR DİRENİŞ BAŞLADIĞINDANE YAPACAĞIZ?:

- Basın açıklaması yapmalıyız. Sözlüyapamasak bile hızla yazılı bir açıklamayapabilmeliyiz. - 3 kişiyle, olmadı tek kişi de olsakdirenişteki emekçiyi ziyaret etmeliyiz. Yasal durumunu öğrenmeli ve bunundışında yasalar ve yasaklarla sınırla-madan meşru direnişte biz de direnişegeçen emekçinin yanında yerimizi al-malıyız. - Ulaşabildiğimiz herkesi desteklemekiçin ziyarete, bunu yapamayanlarında telefonla da olsa arayıp desteklerinigöstermelerini örgütlemeliyiz.

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!48

Page 49: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

449YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Karakollara, medyakuruluşlarına, sınırlara,konsolosluklara dev-rimcilerin resimleri ası-lıyor boy boy...

İç güvenlik yasala-rıyla önünü açtıklarıkatliamları için zeminyaratmaya çalışıyorlar.

Kim bu devrimciler?"Terörist" ilan edilme-lerinin, "katli vacip" den-mesinin nedeni nedir?

Biz cevap verelim;devrimciler halkın için-de yaşarlar. Kaldıklarıyer en yoksulların ev-leridir.

Kömüre bulanmıştır kimisinin ek-meği, kimisinin ekmeği mevsimlikişçi taşıyan kamyonun tekerlerinininaltındadır...

Kimisinin ekmeği Bursa'da grev-deyiz önlüklü işçinin nasırlı ellerin-dedir... Yani yerleri yurtları onların;bazen yoksul bir işçi ailesinin, bazenbir kamu emekçisinin, bazen oğlututsak bir tutsak yakınının, bazenokulda sınav yarışından bunalmışbir gencin, bazen kepenk kapatmayaramak kalmış bir esnafın sofrasında,evindedirler onlar.

Bu yüzden yerleri yurtları bellidironların...

Polisi de, savcısı da tanır onları...Hem de çok iyi...

Buna rağmen "terörize" ederlerdevrimcileri... Bulunmayan, bilin-meyen, görüldüğü yerde de bu yüzdenimha edilmelidir derler, bunun ze-minini yaratırlar.

Ne yapmıştır örneğin bu devrim-ciler...

Ayakkabı kutularında para mı çal-mışlardır, bankaları, halkın parasınımı hortumlamışlardır? Rüşvet mi al-mışlardır? Olmadı örneğin karakoldaişkence mi yapmıştır? Yoksa adaletsizbir şekilde yargılayıp hapse mi at-mıştır? Ne yapmıştır devrimciler?Nedir suçları ki, böyle boy boy fo-

toğrafları asılır?Devrimcilerin en büyük suçu,

devrimci olmaktır. Yani halk için yaşayıp, halk için

ölümü göze almaktır. Bağımsız birülkenin hayalini kurmak bir yana,böyle bir ülke için canını bile hiçesayarak; her türlü işkenceye, gözal-tına, tutsaklığa rağmen mücadele et-mesidir. Halkın yanında olmasıdır.

İşte bu yüzden boy boy resimlerinifaşizm duvarlara, kapılara asıyor.

Vazgeçin, Halka Hesap Verin!

Ne yaparsanız yapın, gelen eceli-nizden kurtulamazsınız... Yarattığınızaçlık, yoksulluk, adaletsizliğin hesabınıvermekten kaçamazsınız. Devrimcileriistediniz kadar afişe edin, istersenizkatledin, isterseniz hapsedin... Yap-madığınız, yapmayacağınız şeyler de-ğildir.

Biz kaybedildik de, ismimiz Ay-şenur, Düzgün Tekin olduk. Bizkatledildik sokak ortalarında; ismimizİsmail Kahraman oldu... Biz kat-ledildik evlerde; adımız Ayten Kor-kulu, Ayşe Gülen oldu...

Biz katledildik hapishane hamam-larında; adımız İsmet Kavaklıoğluoldu... Biz katledildik, hapishanelerdediri diri yakıldık; adımız Nilüfer Al-can, Seyhan Doğan oldu...

Biz daha 15'indebeynimiz sokaklaraakıtılan; Berkin ol-duk... Yani resmimiziistediğiniz kadar, boyboy astırın... Bizi kat-lederek bitiremezsiniz.Suçlarınızı, baş teröristAmerika ve AKP ikti-darı olduğunu gizle-yemezsiniz...

Halkın alınterininasıl sömürdüğünüzü,halkın ve devrimci-lerin kanını nasıl akıt-tığınızı, halkın göz-yaşları üzerinden nasılyalan ve demagoji

yaptığınızı örtemezsiniz.Halkın adaletine, adalet savaşçı-

larına teslim olun! Halk çocuklarınıhedef göstermekten, halka korku ya-yıp, devrimcileri tecrit edebileceğinizizannetmeyin! Başaramazsınız, gü-cünüz yetmedi, yetmez.

Bu zulüm, bu soygun-talan ol-dukça adalet savaşçıları da olacak...

Amerika'nın, AKP iktidarının dün-ya halklarına... Türkiye halklarınayönelik estirdiğiniz teröre karşı ADA-LET SAVAŞÇILARI DA ELBETTESİZİN YASALARINIZIN SINIR-LARIYLA ADALETİ SINIRLAMA-YACAK!

Bu Habercilik Değil, Tetikçiliktir!

Ayrıca devrimcilerin resimlerinibinalarına asıp AKP faşizminin ek-meğine yağ süren medyayı uyarıyoruz.Basın ahlakı, ilkesi sizin için yinereytingten, alacağınız reklamdan, ya-pacağınız kardan ibaret... Vazgeçin,suç işlemeyin! Gazetecilik, habercilikbu değil, adınız gibi biliyorsunuz. Buhabercilik değil, faşizmin tetikçiliğiniyapmaktır. Bu listedeki bir devrimciyeyönelik her saldırıdan faşizm kadarsiz de suçlu olacaksınız! Bu suçu iş-lemekten vazgeçin, medya binalarınızınkapılarından sökün! Hem de derhal,hemen!!!

Baş terörist Amerika ve onun işbirlikçisi AKP; kendi soygun ve talanını,kendi baskı ve zulmünü, kendi yalan ve demagojilerini gizlemek için;

DEVRİMCİLERE SALDIRIYOR, HEDEF GÖSTERİYOR!

Page 50: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Emperyalizm, krizlerden çı-kamaz. Sürekli bir kriz içindedir.Yapısal krizini aşmak için sa-vaşlar çıkartabilen, işgallere gi-rişen emperyalizm, kendi kriziniyeni sömürgesi olan ülkelereyansıtarak ömrünü uzatmaya ça-lışır.

Lenin, emperyalizmi "cançekişen kapitalizm" olarak ta-nımlamıştır. Can çekişiyor ol-masının nedeni sonunun geliyorolmasıdır. Sürekli krizler ve çö-zümsüzlük hali emperyalizmisaldırganlaştırmaktadır. Ve sö-mürgeleri üzerindeki baskısınıartırmaktadır.

Krizi atlatma yolunda çözüm-ler üretemeyen emperyalizminönünde tek bir yol vardır; yenisömürgeleri daha fazla borçlan-dırmak, daha fazla sömürmekve baskı altına almak. Kendi kri-zini yeni sömürgelerine aktar-maktadır.

Yönetememe KrizininDerinleşmesiyle BirlikteEmperyalizm YeniSömürgecilik İlişkileriniGeliştirmiştir

2 paylaşım savaşı çıkartmışolan emperyalistler, açık işgallerleteşhir olunca, ulusal kurtuluşmücadeleleri yükselince yöntemdeğişikliğine gitmiş ve yeni sö-mürgecilik ilişkilerini geliştir-miştir.

Ekonomik ve askeri olarakülkeleri ele geçirerek, yerli hü-kümetlerle egemen sınıflarla iş-birliği yaparak, anlaşmalar im-zalamıştır.

IMF ve NATO gibi emper-yalist ülke kurumlarıyla ülkelerigizliden işgal etmiştir. Bugün

Türkiye, Yunanistan gibi yenisömürge ülkeler, işte emperya-lizmin gizli işgaliyle baskı al-tında tutulmaktadır. Emperya-lizme göbekten bağımlı olanYunanistan, bu bağımlılık iliş-kisinin gereği olarak, emper-yalizmin krizini kendi krizi gibiyaşamaktadır.

Yunan halkı, IMF dayatma-larıyla karşı karşıyadır.

Yunanistan'daki Kriz,Yunan HalkınınTembelliğinden Değil,Alman EmperyalizmininYeni Sömürgecilikİlişkilerinden Kaynaklıdır

Yunanistan tıpkı ülkemizgibi emperyalizmin yeni sö-mürgesi olan ve yıllardır em-peryalist tekellerin istekleri doğ-rultusunda ekonomisine yönveren bir ülkedir. Avrupa Birli-ği'nin (AB) uyguladığı ekono-mik politikalar sonucunda Yu-nanistan, ekonomisinin tarımdanhayvancılığa kadar hemen tümdallarda emperyalist ülkeleretam bağımlı hale geldiği ve hal-kın yoksulluğunun giderek art-tığı bir ülkedir. Aynı bizim ül-kemiz gibi.

Yunanistan'ın bugün yaşadığıkriz ilk değildir. Yaşadığı tümkrizlere rağmen Yunanistan'dabir çok değişiklikler yapılmış,"kemer sıkma" politikaları vb.uygulanmıştır. Ancak tüm budönemlerde vazgeçilemeyen enönemli harcama kalemi silahalımı olmuştur. Alman emper-yalizminin en çok silah sattığıiki ülkeden birisi Yunanistan'dır.Diğeri ise Türkiye.

Yunanistan borç batağı için-

HHALKLARIN KATİLİ AMERİKAEMPERYALİZMİN KURBANI DEĞİL CELLADI OLACAĞIZ!

EMPERYALİZMİN KRİZİNİ ÇÖZMEKYERİNE DERİNLEŞTİRECEK; EMPERYALİZMLE OLAN GÖBEK BAĞINIKENDİ ELLERİMİZLE KESECEĞİZ!

Fosillerin Yunanistan KrizineÇözümü: “Borçları Türkiye Öde-sin”

Yunanistan'ın Emperyalistlere 30 Hazi-ran’da ödemesi gereken 1.6 milyar Eurolukborcunu ödeyememesinden dolayı “Yunanhalkıyla dayanışma” adına HDP'nin Fo-sillerinden Ertuğrul Kürkçü çözüm önerisiniolarak “Borçları Türkiye Ödesin” dedi...Düzene dönen fosillerin “çözümü” de ancakböyle olabilir!

Fosil Kürkçü’nün çözümünde Yunan hal-kıyla bir dayanışma yok, emperyalistlerledayanışma var...

Yunan halkı diyor ki, borcu biz yapmadık,alınan borç paraları da biz harcamadık niyebiz ödeyelim? Nitekim 5 Temmuz Pazargünü yapılan referandumda da hayır diyerekÖDEMİYORUZ dediler...

Devrimcilerin görevi Emperyalistlerinborçlarının nasıl ödeneceğine çözüm üretmekolamaz.

Devrimciler; emperyalizme olan tümborçların iptal edilmesini, emperyalistlerleolan tüm bağların kesilmesini ve bağımsızlıkister.

Ertuğrul Kürkçü “Türkiye ödesin” der-ken Türkiye emekçi halklarının ödemesiniistiyor.

Bir fosil de ancak böyle bir “Çözüm”önerisinde bulunabilirdi.

Yunanistan halkına “borç sizin borcunuzdeğil, ödemeyin” diye önerseydi oligarşininparlamentosuna girip TÜSİAD’larla, MÜ-SİAD’larla, TOBB başkanlarıyla gülücüklerdağıtan pozları veremezlerdi.

Yunan halkı; ödenmesi dayatılan borç sizindeğil, emperyalistler ve işbirlikçi tekellerinborcudur, ödemeyin. Tek başına bu borcu öde-memek de çözüm değil, emperyalizm ile tümbağımlılık ilişkileri kesilmede açlıktan, yok-sulluktan kurtulamazsınız. Emperyalizminkrizi hep omuzlarınızda olacaktır!

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!50

Page 51: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

de yüzüyor. Emperyalizm vazgeç-miyor, Yunan halkını ezdikçe ezi-yor.

Yıllardır IMF'nin, AB ülkelerinintalimatlarını yerine getirmek dışındabir şey yapmayan Yunanistan, sürekliyaşadığı krizlerin bugün iyice de-rinleştiği bir aşamaya gelmiştir.

Kriz, emperyalizmin krizidir. Yu-nan ekonomisi emperyalistlerin is-tekleri doğrultusunda artık öyle birnoktaya gelmiştir ki iflas etmiştir.

Syriza Bir Çıkış Değil BirOyalamadır

Yunanistan'da krizi çözmek id-diasıyla 6 ay önce iktidara gelenSyriza; IMF, Dünya Bankası, AvrupaKomisyonu ile ilişkimizi keseceğiz,boçları ödemeyeceğiz, IMF’den çı-kacağız vaatleriyle oy istemişti. Av-rupa'nın Yunanistan'ı sömürdüğünü,krizin nedeninin bağımlılık ilişkileriolduğunu vurgulayarak borçları öde-meyeceklerini söylediler. Hatta ge-rekirse AB’den, Euro bölgesindençıkma propagandası yaptılar.

Ancak iktidara geldikten sonraborçları ödemiyoruz demediler. Em-peryalizmle olan bağımlılık ilişkile-rine tek taraflı olarak son vermediler.Sömürgecilik ilişkilerinin devamıüzerinden politika yaptılar.

Parlamentarist yolla emperya-lizmle savaşılamayacağı bir gerçektir.Emperyalizmin krizden çıkması adınaYunan halkının yoksullaşması red-dedilmeli ve bağımlılık ilişkilerinederhal son verilmelidir.

Chipras hükümeti, iktidara gel-diğinden bu yana 1,6 milyar EurolukIMF borcunu ödemek için kapı kapıdolaştı.

AB Komisyonu, AB Merkez Ban-kası ve IMF’den oluşan Troyka, borç-larını ödemesini dayatırken, kredivermeyi kabul etmedi. Borç yeni birborçla kapatılamaz; ancak borç dahada artar. Emperyalizmle girilen yenisömürgecilik ilişkilerinin yarattığıen önemli sonuçtur bu.

Verilen her kan, hastalığı ilerlet-mektedir. Çünkü yapısal olarak em-peryalizme bağımlılık çıkmaz so-

kaktır.

AB Komisyonu, AB Merkez Ban-kası ve IMF, 7,2 milyar Euroluk"kurtarma paketi" karşılığında Yunanhalkının daha fazla kemer sıkmasınıistiyor. Verdikleri "yardımı" silahsatışıyla, anlaşmalar yoluyla faiziylegeri alıyor emperyalistler.

Üstüne üstlük bunu yaparken Yu-nan halkını tembel olmakla suçlu-yorlar. Aksine asıl asalak olan Almanemperyalizminin kendisidir.

Chipras, kravat takmayarak, kapıkapı dolaşıp dilenerek sorunu çöze-meyince; radikal bir karar alıp em-peryalizme karşı mücadele yolunuseçmeyince; şimdi de sorumluluğuüzerinden atabilmek için referandumagitti.

Seçimle işbaşına gelirken zatenbelli vaatlerde bulunmuştu. Halk dabu vaatlere inanarak Chipras'ı seçti.6 ay sonra Chipras referanduma gi-derek, sorumluluğu üzerinden atmakistiyor. AB'yi Yunan halkının mem-nuniyetsizliği ile tehdit etmeye çalı-şıyor.

Yunanistan'ın emperyalistlere 320milyar Euro borcu var. Geçtiğimizay ödemesi gereken 1,5 milyar Eu-roluk borcunu ödemedi.

Yunanistan’ın 242 milyar dolarmilli geliri var. Öte yandan dış borcuise 450 milyar dolar. Aradaki buuçurum, ne kadar kredi alırsa alsınkapanmaz. Bağımlılık ilişkileri devamettiği müddetçe kriz de bitmez, ba-taktan da çıkılamaz.

Keza, Yunanistan borcu ödemekve krizden çıkmak için 5 yıl içindeIMF’den 34.7 milyar Euro borç aldı.Ama borç katlanarak büyümüş, sorunçözülmemiştir.

3 yıllık mali kredi desteği ileborçlarının hafifletilmesini isteyen,bir ödeme planı isteyen Yunanistan,bunun karşılığında şu vaatlerde bu-lundu:

Emperyalistlerin istedikleri re-formları yapmak; vergi oranınınyüzde 23’e çıkarılması; emekli ma-aşlarında yüzde 6, çalışanların ma-aşlarında yüzde 2 kesinti yapılması;enerji ve temel gıdalarda yüzde

13, ilaç ve kitaplarda yüzde 6 vergiartırımı yapılması.

Halka ait olmayan bir krizin so-nuçlarını halkın ödemesi isteniyor.

Yunan halkı bu borcu ödemek is-temiyor, yoksulluğun kaderi olmasınıistemiyor. Bu nedenle geçtiğimiz pa-zar günü yapılan referandumda yüzde61 oranında HAYIR cevabı çıkmış-tır.

Referandum Sonuçları Neyi İfade Ediyor!

Referandum’da “evet” denilmesiiçin çalışan sağcı muhalefet partileriyeni kredilerin alınması için emper-yalizmin tüm taleplerinin kabul edilipfaturanın halkın sırtına bindirilmesiniistiyordu.

“Hayır” denilmesini isteyen ikti-dardaki Syriza halka sanki emper-yalizmin dayatmalarına “rest” çeki-yormuş havası yaratsa da gerçek hiçde öyle değildir.

Syriza’nın lideri Chipras referan-dum kampanyası boyunca ısrarla he-yır demenin “AB ile bağları koparmakolmadığını” söyleyerek emperyalist-lere esas olarak “Yunan halkını sö-mürmeye devam etmek istiyorsanızonu yaşatacak kadar beslemeniz ge-rekir” dedi.

Chipras sürekli açıklamalarıda“Avrupa ile ilişkilerimizi sağlıklı birşekilde sürdürebilmek için borçları-mızı ödeyeceğimiz koşulların yara-tılmasını istiyoruz” dedi.

Nitekim “HAYIR” isterken ta-lepleri de bu doğrultuda oldu.

-Emperyalistlerin dayattağı "ta-sarruf paketi"nin ağırlığının hafle-tilmesini, toplam 323 milyar Avro'lukborcun 1/3'ünün silinmesi ve öde-melerin 20 yıla yayılmasını istedi.

Referandum’da yüzde 61 hayırçıkması gerek Yunan halkında, ge-rekse ülkemizdeki reformist, opor-tünist, düzen içi sol kesimde ZAFERolarak yansıtıldı.

Ortada Yunan halkı adına bir zaferyoktur. Elbette Yunan halkının em-peryalizmin dayatmalarına boyuneğmeyerek HAYIR demesi onurlubir tavırdır.

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

551YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 52: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Ancak referandumdan HAYIRçıkması emperyalistlerle bağımlılıkilişkileri kesilmedikçe sadece sömü-rünün sürmesini sağlamak için has-taya verilen serum gibidir.

Nitekim 12 Temmuz Pazar günü28 AB ülkesinin lideri biraraya gelip,Yunan halkının cevabını değerlendi-recek. Bu değerlendirme asla Yunanhalkının çıkarına bir değerlendirmeolmayacaktır. Hatta bu referandum so-nuçlarından da dersler çıkartarak ge-rekirse bir adım geri atıp uzun vadedeYunanistan devletini daha çok köşeyesıkıştırarak tamamen teslim almak için

yeni programlar dayatılacaktır.

Yunan Halkına ve Tüm Yeni Sömürge Ülke Halklarına Sesleniyoruz:

1- Krizler emperyalizmin krizle-ridir, fakat faturası emekçi halkları-mıza ödettirilmektedir. Emperyalist-lerin krizinin faturasını ödemeyelim.

2- Krizin temel nedeni, sömür-gecilik ilişkileri ve kapitalizmin cançekişmesidir.

3- Çözüm IMF reçetelerinde, re-formlarda değil, bağımlılık ilişkilerine

son verilmesindedir.

4- Dünya halkları kendi öz gücünegüvenmeli, emperyalizme karşı sa-vaşmalıdır.

5- Yunan halkının borcunu ödemetalebi, bağımlılık ilişkilerini onayla-mak demektir. Dost olan, savaşa ça-ğırır, uzlaşmaya değil. Ezilen dünyahalklarının kaderi ortaktır. KardeşYunan halkı emperyalistlere ve onlarınişbirlikçilerine değil, kendi öz gücünegüvenmelidir.

6- Emperyalizmin saldırganlığınakarşı ezilen dünya halklarını enter-nasyonalist birliğini savunmalıyız.

15 Nisan 1912’de doğan Kim il Sung, yüzyılın tümayaklanmalarına, mücadelelerine tanıklık etti. Dahadoğduğunda ülkesi japon emperyalizmi tarafından işgaledilmiş olan Kim, babasının japon işgaline karşı halkınıörgütleme çalışmalarından dolayı küçük yaşta babasınınmaruz kaldığı işkence ve hapishanelerle de, yeraltı ku-rallarıyla da, savaşın gerçekliğiyle de tanıştı.

Ama her şeyden önce özgür vatan özlemini öğrendi.Tutsak babasını işkencelerde yaralanmış halini görüşegittiğinde görünce, “...o yaralar japon emperyalizmihakkında bana en net fikri verdi” diye aktardı yıllarsonra anılarında.

Yılların ardından, işkence, açlık, soğuk, yokluk veyoğun yeraltı çalışmalarının doğurduğu zor koşullarsonucu babası hastalanır ve o henüz 14 yaşında ikenvefat eder. Ancak son nefesine kadar mücadeleyi örgütlemegörevini omuzlayan baba, ömrünü tamamlarken oğlunanasihatlerde bulunuyor. İşte, 8 yaşında işgali, işkenceleri, sürgünü yaşayarak

öğrenen çocuk, 14’ünde babasının mirasına sahip çıkmakararlılığına ulaşıyor.

Kim il Sung, kendisi 14 yaşında iken, babasının öl-meden önce söylediği nasihatlerini anılarında şöyle ak-tarıyor:

“Babamın anlatımlarından halen hatırlarım devrimcininsürekli hazır olması gereken üç emrini.

- Devrimci nerde olursa olsun, her zaman üç türlü

ölüme hazır olmalıdır: açlıktan, dayaktan, soğuktan.Yani açlıktan ölmeye, işkencede ölmeye ve donarak öl-meye hazır olmalıdır. Böyle inançla hiç bir zaman büyükidealinden geri adım atmamalısın."

Sürekli okuyan, araştıran, öğrenen ve öğrendiğinihayata geçiren olarak halkının önderi oldu. Japon em-peryalizmini yenmeyi ve bağımsız sosyalist ülke kurmayı;ardından Amerikan emperyalizmini yenerek devrimigüçlendirmeyi başardı. Ömrünü vatanına adayan Kim ilSung son anına kadar görevi başında kaldı, 8 Temmuz1994 tarihinde çalışma odasında kalp krizi sonucuhayatını kaybetti.

Örgütlü Kore halkının mücadelesinde olduğu gibidünya halklarının bağımsızlık savaşlarında yaşamayadevam ediyor.

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!52

Kim İl Sung:“DevrimcilerinBirinci BorcuEğitimdir”

Page 53: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Halk Meclisi kurma çalışmalarıdevam ediyor. Ama nasıl devam edi-yor? Birçoğumuz hala halk meclis-lerinin öneminin farkında değil.

Efo Dayı tutuklu, Muharrem Cen-giz yine meclis ve yozlaşma çalış-malarına katıldığı için tutuklu.

“Devlet yerine koyuyorlar ken-dilerini” deyip konteyneri Çayan Ma-hallesi’nden çalıp götürdüler.

“Sorun çözüyor” diyorlar...

Evet devletin sorun çözmediğiyerde biz sorunları çözeceğiz. Mis-yonumuzu yerine getireceğiz. Halkmeclisleri tabiiki halkın sorunlarınınçözüm yeridir.

Siyasete katılacak halk.

Siyaset neydi? İlkelerle sorunçözmek... İlkemiz nedir? Halktanyana, devrimden yana sorunları çöz-mek... Meclisler bunu yapacak...

Tabii meclislerin daha yapacak-larını saymakla bitmez... Bitmez kidevlet tüm gücüyle bitirmeye çalışı-yor.

Buna karşı biz ne yapacağız? Bizdaha da sarılacağız bu çalışmaya.Sonuçta ne olursa olsun meclislerintemel çalışmamızdan biri olduğunubiliyoruz. Nereye kaçarsanız kaçın,hangi çalışmaya sığınıp meclis ça-lışmasını yapmamanın gerekçesi ha-line getirirseniz getirin kaybeden biz,kaybeden halk olacaktır.

Eninde sonunda ise devrim ya-pacaksak bu ülkede, engel olanlarıda aşıp bu çalışma devam edecektir.

Bunu bilecek; sadece bugün bunusöylüyoruz diye değil, bakın sovyetleryanıbaşımızda, söylemekle kalma-mışlar ayrıca halklar cennetine dö-nüştürülen bir Sovyetler Cumhuriyetikurmuşlar. Sovyetler, yani meclis-lerden oluşan bir iktidar kurmuşlar.

O zaman daha fazla neyi tartışa-cağız? Tartışacak bir şey kalmamıştır.Tarihte tartışılmış ve bu tartışmakendini bizzat pratikte somutlayarak

bitirmiştir.

Şimdi bizim tartışmamız gerekenşey HALK MECLİSLERİNİ NASILSOMUTLAYACAĞIZ ALAN VEBİRİMLERİMİZDE?

BURADAN BAŞLAYACAĞIZ...

ADIM ADIM GİDECEĞİZ.

Gazi Mahallesi'nden başlayalımörneğin, Adalet kampanyası var HalkCephesi'nin. Halk Meclislerini de buçalışmaya katamaz mıyız? ÖrneğinGazi Mahallesi'nde Halk MeclisleriEfo Dayı için adalet isteyemez mi?

- Efo Dayı için adalet istiyo-ruz!

- Gazi Katliamı için adalet is-teyemez mi?

- Gazi şehitleri için adalet isti-yoruz!

Örneğin yozlaşmaya karşı, ma-halledeki günlük sorunlara karşıadalet taleplerini yükseltemez mi-yiz?

Tencere tava eylemlerine; halkmeclisleri olarak da katılalım!

Kürsüler kuralım bu tenceretava eylemlerinde. Sorunlarını halkanlatsın. Mahallenin ileri gelenlerive devrimcilerden de bir temsilcininolduğu bir heyet çözsün.

Bunları yapamaz mıyız?

Sorun mu yok mahallemizde?

Hayır, o kadar fazla ki hem de.Adım başı, her apartmanda, her dai-rede ayrı bir sorun var.

Sorunlar yanıbaşımızda.

O zaman sorunların çözümlerinedaha geniş halk toplantıları yaparakhalkın kendisini bizzat katalım.

Halk toplantılarını; küslerin barış-tırıldığı, husumetlerin çözüldüğü, da-yanışmanın örgütlendiği, devletin teşhiredildiği, toplantılara dönüştürelim.Tabii buna da ilk önce kitle çalışmasınıbüyütmekle başlayalım. Çalmadıkkapı, girilmedik ev bırakmayalım.

Şunu yapalım...

Mahallemizin sokak sokak a'danz'ye haritalarındaki yerini büyütelim.Ozalit haline getirip derneklerimizeasalım. Ondan sonra da her gün hangisokağı gezmişsek boyayalım. Gir-medik yer bırakmayalım, çalmadıkkapı bırakmayalım, konuşmadık insanbırakmayalım. Halkın günlük sorun-larını, genel politik sorunlarla bir-leştirelim.

Çocuklarımızın uyuşturucu kul-lanmasının aslında bir devlet politikasıolduğunu, bunu nasıl yaptığını bizzatAKP iktidarı döneminde bonzaidekiyüzde 800’lere ulaşan artışlarla an-latalım. Bonzai ölüm saçarken yoksulhalk çocuklarının üzerinde nasıl yasalbir şekilde satıldığını anlatalım, nasılokul önlerinde polisin korumasındasatıldığını anlatalım.

Sorunlarımızın kaynağının çürü-müş, kokuşmuş bu devlet olduğunuanlatalım. Sorunlarımızın kaynağınıahlaksız, hırsız, obur bu patronlardan,onlarında ağababası olan Amerika'dankaynaklı olduğunu anlatalım.

Ama ilk önce buna günlük so-runları çözerek başlayalım.

Evet halk meclisi çalışmalarındageleneğimiz var, tecrübelerimiz var.Tutsaklıklar, gözaltılar, baskılara rağ-men yarattığımız bir gelenek var. Buyüzden bugün meclis çalışması yapanarkadaşlarımız şanslılar. Bu gelenek,bu deney ve tecrübelerden güç al-malılar. Meclisleri hayata geçirme-liler.

Başka şansımız yok, başka yolu-muz yok. Meclisler şu anda karanlığıyaracak, halka yine kendi elleriyleaydınlığı taşıyacak yegane araçları-mızdır.

Başlayalım, ne olursa olsun baş-layalım... Halkımız, şehitlerimiz,bizim yanıbaşımızda yükümüze omuzverecek, tarihimiz, büyük ailemizyol gösterecektir.

Halkımızın Günlük ve Siyasal TaleplerineCavap Vermek İçin;

HALK MECLİSLERİNDEÖRGÜTLENELİM!

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

53YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 54: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Hak ve Adaleti anlatan dergimizi kapı kapı do-laşarak halkımıza ulaştırmaya, doğruları anlat-maya devam ediyoruz.

İSTANBUL:Kıraç-Kuruçeşme: Kıraç’ın yoksul işçi semt-lerinde 1 Temmuz'da 3 DİH'li tarafından yapılandergi dağıtımında 35 dergi halka ulaştırıldı.AKP’li olduğunu söyleyen gençler bile dergi ala-bilecek evleri göstererek dergi dağıtımına yar-dımcı oldu. Bir aile bir dergi alıp üç dergi para-sı vererek “hep gelin” diyerek çalışmayı des-teklerken, bir esnaf ise 10 dergi parası vererek ça-lışmayı sahiplendi. Dergi dağıtımı ile birlikte hal-ka 35 "Adalet İstiyoruz! Alacağız" bildirilerin-den ulaştırıldı.

TEKİRDAĞ: Dev-Genç'liler 2 Temmuz'daYürüyüş dergisinin dağıtımını yaptı. Halklasohbet eden Dev-Genç'liler çalışmada 14 dergihalka ulaştırdı.

AMED: 29- 30 Haziran ve 1 Temmuz günle-rinde Yürüyüş dergisinin dağıtımı yapıldı. Kay-nartepe Mahallesi ile Ofis ve Dörtyol tarafındayapılan dağıtımlarda 30 dergi halka ulaştırıldı. Ge-nel olarak sıcak hava ve Ramazan ayı üzerine soh-bet edildi.

ELAZIĞ: Fevzi Çakmak Mahallesi ve HozatGarajı civarında 5 Temmuz’da yapılan çalışma-ya halk büyük ilgi göstererek Grup Yorum’u çoksevdiklerini ve Grup Yorum’un Elazığ'a gelme-sini çok istediklerini belirttiler. Öte yandan Ho-zat Garajı'nda ise zabıta keyfi olarak afişlerin izin-siz olduğunu öne sürdü ve afişlerin asılmasını en-gellemeye çalıştı. Hozat Garajı esnafı ise bu key-fi duruma kızarak Grup Yorum afişlerini kendiiş yerlerine asılmasını istedi, zabıtalar ise halkınbu tavrı karşısında çaresizce geri çekildi. Çalış-mada toplamda 500 Grup Yorum afişi asılırken,Yürüyüş dergisinin 475. sayısından 100 adet hal-ka ulaştırıldı.

Ülkemizin Her Duvarı Umudun Adıyla ve AdaletTalebimizle Yankılanıyor!

Meydanları halka yasaklayan Katil AKP iktidarına, halkımız duvarla-ra umudun ismini nakşederek gereken cevabı vermiştir. İşte bunlar-dan bazıları;

İSTANBUL:Bahçelievler: Cepheliler 3 Temmuz'da yazılamalar yaptı. Yapılanyazılamalarda “Dünyayı Bir Kez De Türkiye’den Sarsacağız”,“Cephe Umuttur”, “Cephe Adalettir”, “Cephe” ve “Umudun AdıDHKP-C” yazılamaları yapıldı. Toplamda 25 yazılama yapıldı. Birsonraki gün ise Hasan Ferit Gedik’in mahkemesi için mahkemeyeçağrı yazılamaları yaptılar. Yazılama çalışmasında ayrıca "AdaletKampanyası"nın yazılamalarıyla halkın ekmeği olan adalet talebinihaykırdılar.

Esenler: Cepheliler 21 Haziran'da Grup Yorum 30. yaşında ve konseryasaklarına karşı duvarlara yazılamalar yaptılar.

Okmeydanı: Beyoğlu Kaptanpaşa Mahallesi özellikle faşist örgütlen-menin yoğun olduğu bir bölgedir. Duvarlarda devrimcilere hakaretyazılamaları ve halkın muhalif kesimini aşağılayıcı küfür içerikliyazılamalar bulunuyor. Bu yazılamalara karşın 3 Temmuz'da 2 adetumudun adı duvara nakşedildi.

İZMİR: Buca’nın Kuruçeşme Mahallesi’nde Dev-Genç’liler 19Haziran'da yazılamalar yaptı. “Tutsak Dev-Genç’liler SerbestBırakılsın", "Ali Yünlü Onurumuzdur", "Dev-Genç", "Parti-Cephe","DHKC", "Yaşasın Dev-Genç” yazılamaları yapıldı. Toplamda 8 adetyazılama yapıldı.

ANTEP: Düztepe Mahallesi’nde Cepheliler halkın matbaası olanduvarlara 24 Haziran'da umudun adını ve adaleti Cephelilerin sağ-layacaklarını anlatan yazılamalar yaptılar. Yapılan yazılamalarda 1adet "Adaleti Biz Sağlayacağız- Cephe" 1 adet "Adalet İstiyoruzAlacağız-Cephe" 1 Adet "Umudun Adı DHKP-C" yazılamaları yaptı-lar.

TEKİRDAĞ: Tutsak Dev-Genç'liler ve Sivas şehitleri için 2Temmuz'da yazılama yapıldı. “Tutsak Dev-Genç'liler SerbestBırakılsın/Dev-Genç”, “Sivas Şehitleri Ölümsüzdür", "Yaşasın Dev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler- Dev-Genç” yazılamaları yapıldı.

Her Eve, Her KapıyaYürüyüş Dergisini

Ulaşırmaya Devam Ediyoruz!

Yürüyüş

12 Temmuz2015

Sayı: 477

FAŞİZMİN ADALETİ YOK!554

ARŞİV

Amed

Page 55: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

Av ru pa’da

Avusturya:Graz’da Anadolu Federasyonu çalışanları, 5 Temmuz günü

ırkçılığa ve yozlaşmaya karşı piknik düzenledi. Program, ırk-çılık ve yozlaşmaya karşı olmanın öneminin anlatıldığı hoş-geldiniz konuşmasıyla başladı. Sivas ve devrim şehitleri içinsaygı duruşu yapıldı. Anadolu Gençlik üyesi 2 genç,Almanya’daki özgür tutsaklardan Şadi Özpolat’ın şiirlerininokudu. Şiirlerin ardından yemek yenildi.

Yemekten sonra oyunlar oynandı. Ardından türkülersöylendi, halaylar çekildi. Bir dahaki seneye buluşmaküzere vedalaşılan pikniğe 100’ü aşkın kişi katıldı.

Fransa:5 Temmuz günü Fransa Halk Cephesi tarafından

geleneksel Halk Sofrası Pikniği yapıldı. Le Mee Sur Seineşehrinde pazar günü saat 14'den sonra başlayan piknikHaziran ayaklanmasında şehit edilen gençlerimize ve dev-rim şehitleri adına 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.Saygı duruşunun ardından yapılan sohbette, aileler veçocukları, yabancılaşma, örgütlenme, ırkçılık üzerinekonular işlendi. Canlı müzik olarak Yorum’dan halay par-çaları ve geleneksel türküler seslendilirildi. Yarışmalarınoyunların oynandığı piknik akşam 21.00’da sona erdi.

2 TEMMUZ ŞEHİTLERİNİUNUTMAYACAĞIZ!

Melun Alevi Kültür Merkezi, 3 Temmuz Cuma günüsaat 19.30'da place St. Jean Meydanı’nda eylem yaptı.Eyleme Halk Cephesi de katıldı.

Halk Cephesi imzalı dövüzlerin taşındığı eylem yarımsaat sürdü. Son olarak Grup Yorum'un “Gün Tutuşur” par-çası dinletilerek eylem sona erdi.

2 Nisan’da İdil Kültür Merkezi’nde gözaltına alınıptutuklanan Enternasyonalist Devrimci StephenKaczynski’yi sahiplenmek ve halk düşmanlarını teşhiretmek için her çarşamba olduğu gibi Londra Türkiye elçi-liği önüne gidildi.

Stephen Kaczynski’ye Özgürlük Komitesi’nin orga-nize ettiği protesto sırasında Türkçe ve İngilizce olaraksloganlar atıldı.

İngilizce bildiriler dağıtıldı halka bilgi verilen eylemsloganlarla sonlandırıldı.

Avustralya Sydney’de 3 Temmuz’da günü, SocialistAlliance'in desteği ile F Tipi Film ilkkez gösterildi. Filmgösterimin bitiminde sohbet edildi. Sohbetin ardından kısa

bir müzik dinletisi gerçekleştirildi. Filmden sonra soru-cevap kısmına geçildi. Avustralya'da ilk defa yapılan gös-terime 30 kadar Avustralyalı katıldı.

HALKLARIMIZA GERÇEKLERİ ULAŞTIRMAYA DEVAM EDİYORUZ!

Halklarımıza gerçekleri ulaştırmak, tüm baskılara vebaskınlara rağmen hiç durmadan yoluna devam edenYürüyüş dergimizi sahiplenmek amacıyla kurduğu-muz stantlarımız devam ediyor.

Edmonton'da açılan stand'da 12 dergi ve 1 GrupYorum CD’si halklarımıza ulaştı.

Her cumartesi olduğu gibi bu hafta da 14.00 – 16.00arası Woodgreen Kütüphanesi önünde aldı yeriniYürüyüş dergisi standı.

İki saat süren stantta 11 dergi, 1 Grup Yorum CD’si,2 İngilizce Halk Cephesi broşürü ve Steve için bildiri-ler halklarımıza ulaştı.

Stephan Kaczynski Yalnız Değildir!

TECRİTİ ANLATMAK İÇİN F-TİPİ FİLM

Avusturya-Graz’da Halk Sofrası Pikniği Yapıldı!

FransaAvusturya

12 Temmuz2015

Yürüyüş

Sayı: 477

55YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

Page 56: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

"... belli bir süredir gözlemlediğim kadarıyla bizlerde birrahatlık ve savurganlık hakim. Zamanı değerlendirmede, maddi

tüketimde savurganız. Bu yüzden zamanı öldürmemeliyiz...İsraftan kaçınalım, hareketi daha çok sahiplenelim.

Gücümüzü, zamanımızı, paramızı her şeyimizi buna harcayalım"

Müjdat Yanat

20 Temmuz - 26 Temmuz

1996 Ölüm Orucu ŞehitleriHer anı bir eylem olan bir direnişteölümsüzleştiler

Oligarşinin tecrit ve teslim alma politikalarına karşı tümhapishanelerde devrimci tutsakların ortaklaşa yürüttüğü ölümorucu, 12 şehit verilerek zaferle sonuçlandırıldı. Şehitlerdenbeşi, Cepheli tutsaklardı. 20 Mayıs 1996 tarihinde binlercetutsak süresiz açlık grevine başladı. Direniş, 41. gününde ölümorucuna dönüştürülerek devam etti ve 27 Temmuz’da zaferlesonuçlandı. Tarihe 1996 Ölüm Orucu olarak geçen direnişte, 12tutsak şehit düştü.

Direnişin tarihçesi:6 Mayıs Genelgesi Faşist ANAYOL hükümetinin Adalet

Bakanı kontrgerillacı Mehmet Ağar bakanlık koltuğuna otururoturmaz hapishanelerdeki zor, sürgün, tecrit ve insan hayatınakasteden saldırı politikası daha da pervasızlaştı. 6 MayısGenelgesiyle baskı ve terör resmileştirildi. Peki 6 Mayıs Genelgesinasıl bir genelgeydi? Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın direktifleriüzerine yayınlanan, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü CemalSahir Gürçay imzalı 6 Mayıs 1996 tarih ve 960 18384 sayılıgenelgeyle Kırklareli, Kütahya, Sakarya, Kastamonu, İnebolu,Sinop ve Eskişehir tabutlukları açıldı. Ve hemen 7 Mayıs’taEskişehir Cezaevine sevkler başladı. 6 Mayıs Genelgesininüzerinde “gizli” damgası vardı ama gerçekte gizli olan bir şeyyoktu. Amaçlananlar son derece açıktı: “Cezaevlerindeki teröristlertek tek hücrelere atılarak bağları kesilecek”... İtirafçılık dayatılacak...Muhtemelen teröristler direnişe geçecek... Teröristlerin etkisindekalan toplumun bazı kesimleri direnişi sahiplenecek.. İşte bu

Hüsnü İŞERİ

Küçükarmutlu halkına karşı sürdürülensayısız saldırılardan birinde, 23 Temmuz1990’da halkla birlikte direnirken polis tara-fından kurşunlanarak ağır yaralandı.Hastaneye kaldırılmasının polis tarafındangeciktirilmesi sonucu yaşamını yitirdi.Hüsnü İşeri

Sultan ÇELİK

TAYAD’ın ilk kurucularındandı.12 Eylül döneminde tutsak ailelerinin müca-delesinde yer alarak siyasallaştı. ÖZGÜR-DER’in ve DEMKAD'ın kurucuları arasındayer aldı. Yakalandığı kanser hastalığı sonucu25 Temmuz 2003’te aramızdan ayrıldı.Sultan Çelik

Ali Ekber TURAL

20 Mart 1961 doğumluydu. Uzun yıllarmücadelenin içinde yer aldı. 25 Temmuz1992’de geçirdiği trafik kazası sonucu ara-mızdan ayrıldı.

Ali Ekber Tural

Hatice ALANKUŞ

1946 İstanbul doğumluydu. Mimardı. BirTHKP-C taraftarı olarak mücadelenin içindeydi.4 Mart 1972’de cunta tarafından tutuklandı.Gördüğü işkenceler sonucu hastalandı.Hapishanede tedavisinin engellenmesi sonucu,serbest bırakıldıktan kısa süre sonra 24 Temmuz1973’de şehit düştü.

Hatice Alankuş

Mehmet TAYANÇ

Yurtdışında emperyalizme ve faşizmekarşı mücadelesini devrimci hareketin örgüt-lülüğü içinde sürdürüyordu. 25 Temmuz1990’da Cenevre’de eskiden Devrimci Yol’cuolan biri tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Mehmet Tayanç

Salih SEVİNEL

1966, Tokat Zile doğumlu Sevinel, evli vebir çocuk babasıydı. Devrimciydi. F tiplerininhücrelerindeki tutsaklardan biriydi. Tecrit poli-tikası sonucu katledildi. 21 Temmuz 2004’teTekirdağ 1 No’lu F Tipi’nde kalp krizi geçirdi,gereken müdahale yapılmayarak planlı, kasıtlıbir biçimde öldürüldü.

Salih Sevinel

Altan BerdanKerimgiller

İlginç Özkeskin

Yemliha Kaya Aygün Uğur

Müjdat Yanat Ayçe İdil Erkmen

HüseyinDemircioğlu

Ali Ayata

Tahsin Yılmaz Hicabi Küçük Osman Akgün Hayati Can

Page 57: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

aşamada teröristler zindanlarda toplumundirenişi ise sokaklarda ezilecek ve moralüstünlük ele geçirilerek halkın direnmegücü kırılacaktı. Teröristlerden başlanarakbütün Türkiye halkları teslim alınacaktır.Hedef, “Gizlidir” ibaresi altında net birşekilde gösterilmişti. İlk hedef tutsaklar.Bu noktada oligarşi taktiğini 6 Mayıs’tayayınladığı genelgeyle açıklamış oldu.6 Mayıs Genelgesi’yle daha önce dire-nişlerle kapattırılmış olan EskişehirHücre Tipi Cezaevi yeniden açılmış,sürgün ve itirafçılaştırma politikasıdevreye sokulmuş oluyordu. ...

Bu aşamada Parti-Cephe'nin oligarşinin taktiğinekarşı ortaya koyacağı devrimcitaktik ülkenin bütün hapisha-nelerinde başlatılacak SüresizAçlık Grevi temelinde bir geneldireniş olarak belirlendi. Süresiz AçlıkGrevi uzun sürece yayılan, bu süreçboyunca propagandasını yapan ama aynızamanda adım adım faşizmin saldırılarınıteşhir ederken bu saldırılara karşıhalkın tepkisini de açığa çıkaran birdireniş tarzıydı. Parti-Cephe bunun içinSAG önerisini diğer siyasetlere de sundu.SAG temelinde yürütülen tartışmalar 20Mayıs 1996’ya gelindiğinde sonuca ulaştıve 9 siyasi hareket Süresiz Açlık Grevidirenişine başladı. Talepler 20 Mayısgünü saatler 24.00’ü gösterdiğinde bin-lerce tutsak, hapishanelerde en güçlü,en kararlı sesleriyle eyleme başladıkla-rını, eylemin gerekçelerini ve taleplerinidört bir yana haykırıyorlardı: “BizlerSağmalcılar Cezaevi’ndeki DHKP-C,MLKP, TKP(ML), TİKB, THKP-C-HDÖ, TKP/ML, TKEP/Leninist, Ekim,Direniş Hareketi tutsakları olarak faşiz-min devrimci tutsaklara yönelik saldırıpolitikalarını boşa çıkarmak için:

1- Tabutluk genelgesinin iptali, 2- Eskişehir ve diğer tabutlukların

kapatılması, 3- Tutsak ailelerine yönelik saldırıların

durdurulması,4- Tutsakların tedavilerinin ve duruş-

malara çıkarılmalarının önündeki engellerinkaldırılması talepleriyle, CEZAEVLERİMERKEZİ KOORDİNASYONU’nunkararıyla Süresiz Açlık Grevi Direnişimizebaşlıyoruz.” 20 Mayıs 1996 tarihindeSüresiz Açlık Grevi temelinde başlatılmışolan Genel Direniş 45. günden itibarençeşitli hapishanelerde toplam 161 ÖlümOrucu Direnişçisiyle ÖLÜM ORUCU’nadönüştürüldü. Bu büyük direnişte 12 şehit

verildi. Ama devrimci tutsakların ödedikleribedel bununla sınırlı değildi. Şu andacezaevlerinde ölüm orucunda sakat kalanonlarca tutsak var. Hala tedavileri engel-leniyor. Hala düşman bu büyük direnişinkazanımlarını gasbetmeye, zaferini göl-gelemeye çalışıyor. Ve onlar sakatlıklarına,bozuk sağlıklarına bakmadan hala direniştendirenişe koşuyorlar.

Oligarşinin tüm halka yönelik saldı-rısının önüne bedenleriyle, fedakarlık-larıyla, kahramanlıklarıyla barikat olmuş,halklarına bu büyük direnişi, bu büyükkahramanlığı armağan etmişlerdir.Halkımız onlara borçludur. BU BORÇ,TÜRKİYE HALKLARININ NAMUSBORCUDUR, ONUR BORCUDUR,VEFA BORCUDUR.

Altan Berdan KERİMGİLLER:1968 yılında Tarsus’ta doğdu.

Ankara’da üniversite öğrencisiyken müca-deleye katıldı. Değişik alanlarda görevleraldı. 1992 Eylül’ünde tutuklandı. Buca,Aydın, Bayrampaşa hapishanelerinde kal-dı. Oligarşinin saldırısını en önde göğüs-leyenlerden biri olarak Ölüm Orucu’ndaşehit düştü. DHKP-C davasından tutsak-tı.

İlginç ÖZKESKİN1961 İstanbul doğumlu. 1977’de müca-

deleye katıldı. 12 Eylül koşullarında damücadelesini sürdürenler içindeydi.1987’de tutuklandı. 1991 yılında Eskişehirtabutluğuna götürülenler arasındaydı. 4Ocak 1996’da Ümraniye Katliamı’ndayaralandı. Katliamdan sonra getirildiğiBayrampaşa Hapishanesi’nde Ölüm Orucudirenişçilerinden biri olarak ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.

Müjdat YANAT1959 İzmir-Urla doğumluydu. Genç

yaşta mücadeleye atıldı. 1988 yılındaYeni Çözüm Dergisi İzmir temsilcisiydi.1989’da 1 Ağustos Genelgesi’ni protesto

eyleminden tutuklandı. Tahliye olduktankısa bir süre sonra tekrar tutsak düştü.Tutsakları teslim almak için saldıran oli-garşinin karşısına bu kez alnı kızıl bantlıbir direnişçi olarak çıkarak ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.

Ayçe İdil ERKMEN1970’de Kırklareli’nde doğdu. İstanbul

Üniversitesi'nde öğrenciyken mücadeleyekatıldı. İYÖ-DER’liydi. 1990 yılındaOrtaköy Kültür Merkezi’nde sanatsal faa-

liyetler içinde yer aldı. 1994’te göz-altına alınarak tutuklandı. Ayçeİdil dünyanın ilk kadın ölümorucu şehidi olarak ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.

Yemliha KAYA1968 Maraş-Elbistan doğum-

luydu. 1989’da işportacıların müca-delesine öncülük yaptı. İŞPOR-DERyöneticisiydi.

1993 yılında Halkın Gücü Gazetesi'ndeçalışmaya başladı. 1994’de gözaltınaalınıp tutuklandı. Ölüm orucunun 69.günü ölümsüzleşti. DHKP-C davasındantutsaktı.

Aygün UĞURÖlüm orucunun 63. gününde 21

Temmuz’da şehit düştü. TKP(ML) dava-sından tutsaktı.

Hüseyin DEMİRCİOĞLUÖlüm orucunun 67. gününde 25

Temmuz’da şehit düştü. MLKP davasın-dan tutsaktı.

Ali AYATAÖlüm orucunun 67. gününde 25

Temmuz’da şehit düştü. TKP(ML) dava-sından tutsaktı.

Tahsin YILMAZSüresiz açlık grevinin 68. gününde

26 Temmuz’da şehit düştü. TİKB dava-sından tutsaktı.

Hicabi KÜÇÜKSüresiz açlık grevinin 69. gününde

27 Temmuz’da şehit düştü. TİKB dava-sından tutsaktı.

Osman AKGÜNSüresiz açlık grevinin 69. gününde

27 Temmuz’da şehit düştü. TİKB dava-sından tutsaktı.

Hayati CANÖlüm orucunun bitirilişinde hastaneye

kaldırılırken şehit düştü. TKP(ML) dava-sından tutsaktı.

Page 58: GRUP YORUM 30. YIL ETK NL KLERİNDE YASAK ...yuruyus.biz/pdf/pdf/477.pdf · vaş gerçeği koşullarına göre sürüyor. Hak aramak, taleplerimizi kabul et-tirmek, bedel ödemeyi

2005 yılında tanıştık Hasan'la. Dev-Genç'liydi. Aranmasıolduğundan kaynaklı hem eylemlere katılması hem de kurumlaragelmemesi gerekiyordu. Ama o koşullarda da Hasan bir şekildefaaliyetlere ortak oluyordu. Bir taraftan kaçak yaşıyordu amabir taraftan da okullardaki faaliyetlerin örgütlenmesinde, olanaklaryaratılmasında, gençliğin bulunduğu çeşitli yerlerde (kafe vb.)yürütülen çalışmalarımızda görev ve sorumluluklarını sürdürü-yordu. Bu görev, yeni insanlarla kafe vb. yerlerde ilişki kurmakve bu ilişkileri okullardaki Dev-Genç'lilerle tanıştırmaktı.

Çalışma yaptığı okula nadiren gidebildiği gibi, diğerokullardaki Dev-Genç'lilerden de sadece bir kaç kişiyle görü-şüyordu Hasan. Onlar üzerinden yürütüyordu faaliyetlerini. Oarkadaşlardan biriyle bir gün ben de Hasan'la görüştüm. 1.80boylarında dev gibi bir Dev-Genç'li... Konuşmaya başladığındailk dikkatimi çeken coşkusu, aranır durumdayken ağız dolusugülüşü ve yoldaşlarına bağlılığı sevgisi, özlemi oldu. Çünküsohbet boyunca Dev-Genç'lileri sordu. Görüşemediği arkadaşlarını,şu nasıl, ne yapıyor, sağlığı iyi mi... çalışmalar nasıl gidiyor...ve arkadaşları ne zaman görürüm sorusu.

Sonra sohbet eylemlere katılmamaya geldi. Hasan gözaltınaalınıp tutuklanacaksam varsın tutuklanayım böyle belirsizlikhiç iyi olmuyor diye düşünüyordu. Gerçekten de aranma konusubelirsizdi. Tutuklanıp tutuklanmayacağı bile belli değildi. Buhukuki sürecin netleşmesini bekliyordu bir anlamda. Hasan budüşüncesini her fırsatta dile getiriyordu ama aylardır da "bekle-yeceksin" cevabını alıyordu. Fakat 6 Kasım yaklaşırken butalebini daha ısrarlı ifade etmeye başladı. Çünkü Ankara'yagidecekti. Kızılay'a çıkmayı hedefleyeceğimiz için yine çatışmamızgerekecek, gözaltılar, tutsaklıklar yaşayacaktık. Hasan özellikleböyle eylemlerde görev almayı istiyordu. Düşmanın sıradan birbasın açıklamasında ya da dergi dağıtımında da her türlüsaldırıyı, gözaltı tutuklama ve katletmeyi yapabileceğini şüphesizbiliyordu. Ferhat böyle felç kalmıştı. İrfan böyle katledilmişti.

Bu savaş gerçeği, düşman gerçeğidir biliyordu. Ama bazıeylemler vardır ki, daha risklidir. İşte Hasan o riski almak,bedelleri omuzlamak istiyordu. Ki, Hasan'ın kahramanlaşmasıtercihlerinin ve taşıdığı bu özelliklerinin sonucudur.

Talebi kabul edildi ve Hasan'a 6 Kasım'a katılacağı söylendi.Yanlış hatırlamıyorsam tek başına gidecekti Ankara'ya. Otobüslerletoplu gidilecek kitlenin içinde olması arama, GBT vb. kontrololduğu durumda iyi olmayacağı için tek gitmesi uygun görülmüştü.Tabii Hasan 6 Kasım'a katılacağını öğrenince gerisi teferruattı.Coşkusuna diyecek yoktu. Bazı arkadaşlar eyleme katılamayacaktı.Hasan bunu öğrenince "Vah vah gelemeyecek demek, neysecanım söyleyin ona üzülmesin biz onun yerine de çatışırız"diye arkadaşlara haber göndermeye, onlarla uğraşmaya başladıo coşkuyla.

6 Kasım'da Ankara'ya gitti. Onlarca arkadaşımızla birliktegözaltına alınıp, işkenceden geçirilip tutuklandı. İlk mahkemedede tahliye oldu. Bu tahliyelerde de Dev-Genç'lilerin tutuklananlarınserbest bırakılmaları için yaptığı çalışmaların önemli etkisiolmuştu. Dev-Genç'liler her zamanki gibi tutsaklarını sahiplenmiş,serbest bırakılmaları için seferber olmuştu. O sürede Hasan'ınönceki aranmasındaki belirsizlik de çözülmüştü. Herhangi birolumsuzluk çıkmamıştı. Tahliye olduğunda Sincan F Tipi’ndendirek İstanbul Gençlik’e geldi. Yine her zamanki gibi coşkuluydu.Tutsaklık bu coşkuyu daha da arttırmıştı sadece. Aylar sonra ilkkez geliyordu gençliğe. "Böyle rahatça gelmek de varmışburaya" diye mutluluğunu paylaşıyordu herkesle. Öyle ki, evinedaha sonraki günlerde gitti. Ki asıl evi orasıydı Hasan'ın. Dev-Genç'lilerin yanıydı. Tahliyesinin ardından daha ciddi ve önemlisorumluluklar üstlendi. Dev-Genç komitesinde çalışmaya baş-ladı.

Savaşçı olma isteği ise hiç eksik olmadı Hasan'da. Buyüzden Cepheli olmuştu zaten. Cephe Ailesi'yle tanışmadanönce otonomcularla, anarşistlerle görüşüyormuş ama bir güntanıdığı bir abisi (Cephe dostu bir abi) "Bak oğlum" demişHasan'a. "Devrimcilik yapmak istiyor musun sen?" diye sormuş.O da "Evet abi" demiş. "O zaman ne işin var senin otonomlamotonomla? Bu işi doğru düzgün yapacaksan Cepheli ol, oradasavaşın da alasını, adamlığın da alasını yaparsın." demiş. Hasanda bunun üzerine bizimkileri bulup ilişkiye geçmiş. Bunu hepgüle güle anlatırdı bize. Hesap soran olmayı, halkın adaletiniuygulamayı daima istedi ve bu hedefine ulaştı. Bir savaşçıoldu. Savaşarak şehit düştü. Şimdi elimizde bayraktır Hasan.Değerli anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Bir yoldaşı Hasan Selim Gönen’i anlatıyor:

“Şimdi ElimizdeBayraktır Hasan”

Anıları Mirasımız

Hasan Selim GÖNEN

3 Mart 1983 İstanbul Üsküdar doğumluolan Hasan Selim Gönen aslen Selanik göç-menidir. Hasan’ın çocukluğu da Gelibolu’dageçti. Liseyi Gelibolu Anadolu Lisesi’ndeokudu. 2003 yılı başlarında Yıldız TeknikÜniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği Bölümü2. sınıfta okurken Dev-Genç’lilerle tanıştı.İstanbul Üniversitesi Gençlik sorumluluğu

yaptı. İlk tutuklanması da 7 Kasım 2005 yılında

YÖK’e karşı Ankara’da yapılan eylemde oldu. 2006 yılındaİstanbul Üniversiteler sorumluluğu ve Gençlik alan sorum-luluğu yaptı. 2007 yılında Trakya Bölgesi (Çanakkale,Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ve Kocaeli) Gençlik sorumluluğuyaptı. 2009 yılında Cephe savaşçısı olarak tutsak düştü. 7Ocak 2012’de tahliye oldu. Şimdi artık o, Komutan Rızaidi. İstanbul Gazi Mahallesi girişinde yoldaşı Sultan Işıklıile birlikte polisle girdiği çatışmada karnından ağır yaralıolarak tutsak düşen Hasan Selim Gönen kaldırıldığıOkmeydanı Hastanesi’nde 21 Temmuz’da şehit düştü.

Hasan Selim Gönen