Upload
doananh
View
237
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Müşterinin Tanınması Yükümlülüğü Çerçevesinde
GERÇEK FAYDALANICININ
TANINMASI
Rehber Nisan 2016 Yayın No: 28
2
BU BİLGİLENDİRME REHBERİNDE ESAS OLARAK; ÖNLEYİCİ TEDBİRLERDEN
MÜŞTERİNİN TANINMASI YÜKÜMLÜLÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE “GERÇEK FAYDALANICININ
TANINMASI” KONUSUNDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLARA DAİR AÇIKLAMALAR
YER ALMAKTADIR.
3
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
GİRİŞ
Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi ile
etkin mücadele edilebilmesi ve yasal mali sistemin suçlular tarafından kulla-
nılmasının engellenebilmesi için; mevzuatta “yükümlü” olarak tanımlanan
finansal kuruluşlara ve diğer bazı meslek gruplarına yönelik bir takım yü-
kümlülükler getirilmiştir.
Söz konusu yükümlülüklere dair usul ve esaslar, 18.10.2006 yılında
yürürlüğe giren 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkın-
da Kanun ve buna dayanılarak çıkarılan “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve
Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Tedbirler Hakkında Yönetmelik
(Tedbirler Yönetmeliği)” ve “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve Terörün Fi-
nansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında
Yönetmelik (Uyum Yönetmeliği) ile Tebliğler kapsamında düzenlenmiş bulun-
maktadır.
İlgili Yönetmeliklere göre; suç gelirlerinin aklanması ve terörün finans-
manının önlenmesi için, tüm yükümlüler öncelikle müşterinin tanınması
(kimlik tespiti) ve şüpheli işlem bildirimleri gibi temel yükümlülükleri yerine
getirmek zorundadır. Diğer taraftan, bankalar, sigorta ve emeklilik şirketleri,
bankacılık faaliyetleri ile sınırlı olmak üzere PTT, sermaye piyasası aracı ku-
rumları gibi finansal yükümlüler, mevzuata gerekli uyumun sağlanması ama-
cıyla risk temelli bir yaklaşımla uyum programı oluşturmalıdır. Uyum prog-
ramları; kurum politikası ve prosedürlerinin oluşturulması, izleme ve kontrol
faaliyetlerinin yürütülmesi, risk yönetimi faaliyetlerinin yürütülmesi, uyum
görevlisi atanması ve uyum birimi oluşturulması ile eğitim ve iç denetim faa-
liyetlerinin yürütülmesi tedbirlerini içermektedir.
4
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
5
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
MÜŞTERİNİ TANI İLKESİNİN HUKUKSAL ÇERÇEVESİ
Küresel ekonominin yapı taşları olan finansal kurumlar meşru faaliyet-
lerini yürütürken, belirli koşullar altında; aklama, rüşvet ve yolsuzluk, içeri-
den öğrenenlerin ticareti, vergi dolandırıcılığı, terörün finansmanı ve diğer
yasadışı faaliyetler kapsamındaki amaçlar için aracı olarak kullanılabilmekte-
dir. Özellikle aklama faaliyetleri için çalışan suçlular için finansal araçlar, suç
gelirini gizlemek ve mali sisteme sokmak için son derece çekici bir yol olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Yasal sistemde yer alan finansal kurumların suç ve suç örgütleri tarafın-
dan kullanılmalarının ve suç gelirlerinin mali siteme sokulmasının engellene-
bilmesi için legal-illegal sistem arasında bir nevi barikatlar oluşturan
“önleyici tedbirler” getirilmiştir. Bunlardan en önemlilerinden biri müşterinin
tanınması ilkesidir.
Üretilen mal veya hizmetin talebini gerçekleştiren “müşteri”, böylelikle
işletmelerin en önemli unsurudur. Hiçbir hukuki düzenleme olmadığı varsa-
yılsa dahi, işletmelerin müşterilerini tanıması öncelikle kendileri açısından
önem arz etmektedir. Yeteri kadar tanınmayan müşterilerle girilen iş ilişkile-
rinde zarara uğranması sıkça yaşanan bir durumdur. Örneğin, satılan bir mal
karşılığında alınan bir müşteri çekinin karşılıksız çıkması, sahte kimlikle işlem
veya sahte çek düzenlenerek dolandırıcılık yapılması gibi vakalar buna örnek
teşkil edebilecek niteliktedir. Bu bağlamda küçük büyük hemen hemen bü-
tün işletmeler, iş ilişkisine girmeden önce müşterileri ile ilgili araştırmalarını,
operasyonel ve finansal riskler açısından yapmaktadır. Bankaların, kredi iliş-
kisi başlatmadan önce müşteri hakkında detaylı araştırmalar yapması ve tes-
pitlerine göre kredi vermesi bu duruma en güzel örnek olarak gösterilebil-
mektedir. Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı kapsamında
6
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
hukuki olarak düzenlenen ve yapılması zo-
runlu bulunan kimlik tespiti yükümlüğü ise
yükümlüleri anılan risklerin yanı sıra yasal ve
itibari risklerin sonuçlarından da korunmala-
rını sağlamaktadır.
Suç gelirlerinin aklanması ve terörün
finansmanının önlenmesi kapsamında ulusla-
rarası standartları belirleyen Mali Eylem Gö-
rev Gücü (FATF), finansal kuruluşların (aynı
zamanda finansal olmayan belirli iş ve mesleklerin de), aklama ve
terörizmin finansmanı konusunda doğrudan veya aracı olarak kulla-
nılmasını engelleyebilmek için müşterilerin tanınması konusunda
oldukça geniş kapsamlı yükümlülükler getirmiştir. Buna uygun olarak
Ülkemiz mevzuatında müşterinin tanınması-
na ilişkin usul ve esaslar Tedbirler Yönetme-
liğinde, risk temelli yaklaşımla izleme ve
kontrol faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler
ise Uyum Yönetmeliğinde yer almaktadır.
5549 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince yükümlüler,
kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem ya-
pılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapı-
lanların kimliklerini tespit etmek zorundadır. Anılan Kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak çıkarılan Tedbirler Yönetmeliğinin Üçüncü Bölü-
münde “Müşterinin Tanınmasına ilişkin Esaslar” düzenlenmiştir.
Buna göre yükümlüler;
- Sürekli iş ilişkisi tesisinde tutar gözetmeksizin,
- İşlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin
toplam tutarı yirmibin TL veya üzerinde olduğunda,
“Önleyici Tedbirler”, yasal
sistemde yer alan finansal
kurumların suç ve suç örgütle-
ri tarafından kullanılmalarının
ve suç gelirlerinin mali siteme
sokulmasının engellenebilmesi
için legal-illegal sistem arasın-
da bir nevi barikat oluştur-
maktadır.
Kimlik tespiti yükümlüğü,
yükümlüleri itibari risklerin
sonuçlarından da
korumaktadır.
7
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
- Elektronik transferlerde işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı bir-
den fazla işlemin toplam tutarı ikibin TL veya üzerinde olduğunda,
- Şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda tutar gözetmeksi-
zin,
- Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğru-
luğu konusunda şüphe olduğunda tutar gözetmeksizin,
kimliğe ilişkin bilgileri almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek
suretiyle müşterilerinin ve müşterileri adına veya hesabına hareket edenle-
rin kimliğini tespit etmek zorundadır.
Tedbirler Yönetmeliğinin Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar başlıklı
üçüncü bölümünde ayrıca gerçek kişiler, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişiler,
dernek ve vakıflar, sendika ve konfederasyonlar, siyasi partiler, yurtdışında
yerleşik tüzel kişiler, tüzel kişiliği olmayan teşekküller ve kamu kurumlarının
kimlik tespitine ilişkin esaslar, başkası adına hareket edenlerde kimlik tespiti,
teyide esas belgelerin gerçekliğinin kontrol edilmesi, müteakip işlemlerde
kimlik tespiti, başkası hesabına hareket edenlerde kimlik tespiti, gerçek fay-
dalanıcının tanınması, özel dikkat gerektiren işlemler, müşteri durumunun
ve işlemlerin izlenmesi, teknolojik risklere karsı tedbir alınması, üçüncü tara-
fa güven, işlemin reddi ve is ilişkisinin sona erdirilmesi, muhabirlik ilişkisi,
elektronik transferler, riskli ülkelerle ilişkiler basitleştirilmiş tedbirler ve sıkı-
laştırılmış tedbirler konularında düzenlemelere yer verilmiştir.
Uyum Yönetmeliği ile de yükümlülerden; bankalar (Türkiye Cumhuri-
yet Merkez Bankası ile kalkınma ve yatırım bankaları hariç), sermaye piyasası
aracı kurumları, sigorta ve emeklilik şirketleri ile Posta ve Telgraf Teşkilatı
Anonim Şirketi’nin (Bankacılık faaliyetiyle sınırlı olmak üzere) suç gelirlerinin
aklanması ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak bir uyum
programı oluşturmaları istenmekte olup oluşturulacak uyum programı kap-
samında anılan yükümlülerce izleme ve kontrol faaliyetlerinin yürütülmesi-
8
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
nin de içinde bulunduğu bir takım tedbirlerin alınması istenilmektedir.
Bu kapsamda; suç gelirlerinin aklanması ve terörün fi-nansmanının önlenmesi kapsamındaki müşterinin tanınması ilkesi; “müşterinin ad, soyad, vatandaşlık numarası ve adres vb. gibi temel kimlik bilgilerinin alınarak geçerli belgeler üze-rinden teyit edilmesiyle başlayan, iş ve mesleğe ilişkin bilgile-rin alınması ve iş ilişkisinin kurulmasındaki amacın anlaşılma-sıyla ve kurulan iş ilişkisini müteakip, müşterinin gerçekleştir-diği veya talep ettiği işlemlerin risk temelli yaklaşımla izleme ve kontrol faaliyetleri çerçevesinde takip edilmesiyle devam
eden bir süreç” olarak özetlenebilmektedir.
GERÇEK FAYDALANICININ TANIMLANMASI
Finansal sistem aracılığıyla yapılacak işlemlerde;
Kamuoyunca bilinen veya şüphelenilen kişilerin kimlik bilgilerinin giz-
lenmesi,
İş ilişkisi kurulmasındaki amaç hakkında doğru bilgi verilmemesi,
Fonların ve/veya değerlerin kaynağı hakkında açıklama yapılmaması,
suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanını suçlarının işlenmesi-
ne kolaylık sağlayacaktır.
Bu açıdan yükümlüler müşterini tanı ilkesi gibi son derece önemli bir
önleyici tedbir niteliğindeki yükümlülüğünün tam ve eksiksiz olarak uygulan-
masından sorumludur.
9
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Diğer taraftan bu yükümlülüğün zamanında, tam ve eksiksiz ya-
pılmış olması, işlemleri yapan gerçek kişilerin belirlenmesi ve böylelik-
le kolluk ve diğer yetkili makamlara mali araştırma, soruşturma ve ko-
vuşturma aşamalarında yardım etmektedir.
Yükümlüler tarafından zamanında ve eksiksiz yürütülen
faaliyetler, yetki sınırları dâhilinde araştırılan
bir kişinin tüm mülkiyet ve varlıklarına ulaşı-
labilmesini, bir başka deyişle mali profilinin
ortaya konulmasını sağlamaktadır. Bu yüz-
den genellikle, aklayıcılar, finansal araçların
daha rahat çeşitlendirilebildiği, denetimin yetersiz yapıldı-
ğı ülkelerde müşteri ilişkisini kolaylıkla oluşturulabilmekte
böylelikle uluslararası finans sistemine rahatça erişim sağla-
makta ve mümkün olduğunca yargı yetkisi alanı dışında bulunmaya
çalışmaktadır. Bu konuda en çok farklı ülkelerde oluşturulan tüzel kişi-
likler kullanılmaktadır. Çünkü görünürde meşru olan ilişkili şirketler
arasındaki işlemler dikkat çekicilikten uzaklaşmaktadır. Ayrıca olası
araştırmalarda uluslararası işbirliği gerekliliği gecikmelere neden ol-
makta paranın izinin sürülmesi zorlaşmakta soruşturma zayıflatmaktır.
Görünürde meşru olan ilişkili
şirketler arasındaki işlemler
dikkat çekicilikten
uzaklaşmaktadır.
Aşağıdaki gibi müşteri profillerinde veya finansal araçlarda söz
konusu mülkiyet ve/veya varlıklarla ilgili bilgiler gizli veya örtülü kala-
bilmektedir;
- Paravan şirketler (özellikle yabancı ülkelere yayılmış birden
fazla yargı alanına dağılmış halde olanlar)
- Göstermelik şirketler,
- Şirketlerin sahiplik yapısının olağandışı veya karmaşık görün-
mesi,
10
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Bu aşamada müşteri tanı ilkesi kapsamında gerçekleştirilen kimlik tes-
piti ve ilgili faaliyetlerde; “Yapılan işlemden yarar sağlayan, faydalanan, so-
nuçlarından etkilenen ve yapılan işlemi nihai olarak kontrol eden kim?” soru-
su akla gelmektedir. Uluslararası literatür bunu “beneficial owner” yani
“gerçek faydalanıcı” olarak tanımlamaktadır.
- Hamiline yazılı hisse senetleri,
- İştirakler ve bunlara dair ortaklıklar,
- Profesyonel aracılık faaliyeti yürüten kişiler
-Yerleşik olmayan müşteriler
-İş ilişkisinin olağandışı durumlarda gerçekleştirilmesi (ör: finansal
kuruluş ve müşteri arasında önemli ve açıklanmamış bir coğrafi uzaklık bu-
lunması)
- Nakit akışı yoğun olan şirketler.
FATF, gerçek faydalanıcıyı; “Bir müşteriyi ve/veya adına bir işlem gerçekleştirilen gerçek kişiyi nihai olarak sahipliğinde ya da kontrolünde bulunduran gerçek kişi veya kişiler” olarak tanımlamaktadır. Ayrıca FATF, bu kapsama bir tüzel kişi ya da yasal oluşum üzerinde nihai kontrol sağlayan kişilerin de girdi-
ğini belirtmiştir.
Mevzuatımızda ise gerçek faydalanıcı, Tedbirler Yönet-meliğinin 3 üncü maddesinin (h) bendinde; “Yükümlü nezdinde işlem gerçekleştiren gerçek kişileri, adına işlem yapılan gerçek kişi, tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai ola-rak kontrolünde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfuz
sahibi olan gerçek kişi veya kişiler” olarak tanımlanmıştır.
11
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Tedbirler Yönetmeliğinin “Gerçek faydalanıcının tanınması” başlıklı 17/
A maddesi hükümlerine bakıldığında; tüzel kişilerde gerçek faydalanıcının
tespiti bakımından sahiplik (hissedarlık) ilişkisi, nihai kontrol ve üst dü-
zey temsil yetkisi olmak üzere üç temel hususun ele alındığı görülecektir.
Dolayısıyla Tedbirler Yönetmeliğinde yer alan gerçek faydalanıcı tanı-
mında; 17/A maddesinde geçen sahiplik, kontrol ve temsil kavramlarının
tamamının kapsanması bakımından nihai kontrol ve nihai nüfuz sahibi ibare-
lerine yer verilmiştir. Nüfuz sahibi ibaresinin münferit bir şekilde tanımlan-
ması, bu ibarenin müşteri, işlem ve durum bazında esnek bir şekilde yorum-
lanmasını engelleyebilecektir. Bu bakımdan gerçek faydalanıcı kavramı, ta-
nımda geçen ibarelerin ayrı ayrı ele alınması yerine müşteri bazında 17/A
maddesinde yer alan tedbirler bütünüyle birlikte ele alınarak değerlendiril-
melidir.
Belirtilen yönetmelik hükmü gereği, yükümlüler tarafından işlemin ger-
çek faydalanıcısının ortaya çıkarılması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
GERÇEK FAYDALANICININ BELİRLENMESİNE YÖNELİK TEDBİRLER
TÜZEL KİŞİLERE İLİŞKİN HUSUSLAR
Yükümlüler, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişilerle sürekli iş ilişkisi tesisin-
de, gerçek faydalanıcının tespitine yönelik olarak tüzel kişiliğin yüzde yirmi-
beşi aşan hisseye sahip gerçek kişi ortaklarının kimliğini Tedbirler Yönetmeli-
ği 6 ncı maddesine göre tespit etmelidir.
Tüzel kişiliğin yüzde yirmibeşi aşan hisseye sahip gerçek kişi ortağının
gerçek faydalanıcı olmadığından şüphelenilmesi veya bu oranda hisseye sa-
hip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak
kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişilerin ortaya çıkarılması için ge-
rekli tedbirler alınmalıdır. Tespit edilen gerçek kişi ya da kişiler gerçek fayda-
12
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
lanıcı kabul edilir.
Yukarıdaki şekilde gerçek faydalanıcının tespit edilemediği durumlar-
da, ticaret sicilinde kayıtlı en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da
kişiler üst düzey yönetici sıfatıyla gerçek faydalanıcı kabul edilir.
Gerçek faydalanıcının tespitine ilişkin takip edilecek sıralama aşağıda
şematik olarak gösterilmiştir:
Tüzel kişilerde yapılacak kimlik tespitinde gerçek faydalanıcı olarak
kabul edilen yönetim kurulu başkanı veya genel müdürün kimlik tespitinde,
kimlik bilgilerini içeren noter onaylı imza sirkülerinin kullanılabileceği Yönet-
meliğin 17/A maddesinin altıncı fıkrasında belirtilmiştir. Bu kapsamda yurt
dışında yerleşik tüzel kişilere ilişkin yapılacak kimlik tespitinde, ilgili ülkedeki
imza sirküsü muadili olan belge ve yöntemler de kullanılabilecektir.
Öte yandan, yurt dışında yerleşik tüzel kişilerin kimlik tespitinde iste-
necek kimlik bilgilerinin sınırlandırılması ulusal ve uluslararası düzenlemeler
kapsamında mümkün olmamakla birlikte finansal kuruluşlar, Yönetmeliğin
21 inci maddesinde yer alan hükümlere uyulmak koşuluyla üçüncü tarafa
güven ilkesinden yararlanılabilecektir.
Yüzde yirmibeşi aşan hisseye sahip gerçek kişi
Tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi
Ticaret sicilinde kayıtlı en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi
13
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Tespit edilen gerçek faydalanıcının kimlik bilgileri alınmalı ve bu bilgile-
rin teyidi için gerekli tedbirler uygulanmalıdır. Bu kapsamda, kimlik bilgilerini
içeren noter onaylı imza sirküleri kullanılabilir. Tedbirler Yönetmeliğinin 6 ncı
maddesi uyarınca imza örneği alınmasının temel saiki, işlemi yapan gerçek
kişinin, yükümlü nezdinde işlem gerçekleştiren ya da bir başkası adına işlem
gerçekleştirme yetkisine sahip olan bir kişi olmasıdır. Bu bakımdan imza sir-
külerinin de kullanılabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, tüzel kişiliğin % 25'i
aşan hisseye sahip gerçek kişi ortağının kimliğinin tespit edilmesi gerçek fay-
dalanıcın tanınması kapsamında bir yükümlülük olmakla birlikte, kimlik tes-
piti sırasında temsil yetkisi olmayan gerçek kişi ortakların imza örneğinin
alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca yükümlüler, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişilerle sürekli iş ilişkisi
tesisinde ayrıca tüzel kişiliğin yüzde yirmibeşi aşan hisseye sahip tüzel kişi
ortaklarının da kimlik tespitini gerçekleştirirler. Bu aşamada önemle açıkla-
mak gerekir ki; %25’i aşan hisseye sahip tüzel kişi ortağın temsilcilerinin kim-
lik tespit zorunluluğu ve bu kapsamda imza örneklerinin de alınmasına gerek
bulunmamaktadır.
Yukarıdaki husus ile ilgili olarak Tedbirler Yönetmeliğinin 19
uncu maddesindeki düzenlemelere değinil-
mesi gerekmektedir. Söz konusu maddedeki
hükme göre, finansal kuruluşların, müşteri
hakkındaki bilgi, belge ve kayıtları güncel
tutması zorunludur. Bu çerçevede, tüzel kişi-
liğin kuruluş anındaki ortaklık yapısının de-
ğiştiği konusunun yükümlünün bilgisi dâhili-
ne girmesi durumunda, yeni ortakların kimlik tespiti de anılan
Yönetmelik hükümlerine göre yapılmalıdır. Dolayısıyla genel ku-
rulda düzenlenen hazirun cetveli, Ticaret Sicil Memurluklarından
Hisse dağılımında bir
değişikliğe ilişkin yükümlüler
tarafından bilgiye muttali
olunduğunda, bu ortakların da
kimlik tespitinin yapılması
gerekmektedir.
14
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
alınmış belgeler veya pay defterinden, hisse dağılımında bir değişiklik oldu-
ğuna ve bu kapsamda yeni ortaklara ilişkin yükümlüler tarafından bilgiye
muttali olunduğunda, bu ortakların da anılan Yönetmeliğin 6 ve 7 nci mad-
delerine göre kimlik tespitinin yapılması gerekmektedir.
GERÇEK FAYDALANICININ TESPİTİNE İLİŞKİN TEDBİRLERİN
UYGULANMAYABİLECEĞİ DURUMLAR
Tedbirler Yönetmeliği’nin 26 ıncı maddesi ile tanınan yetki çerçevesin-
de çıkarılan 5 Sıra Nolu Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği’nde ger-
çek faydalanıcının tanınmasına ilişkin tedbirlerin bazı durumlarda uygulan-
mayabileceği hususu düzenlenmiştir.
Sözkonusu tebliğ hükümlerine göre aşağıdaki hallerde Tedbirler Yönet-
meliği gerçek faydalanıcının tanınmasını düzenleyen 17/A maddesindeki
teyide ilişkin hükümler uygulanmayabilecektir:
Finansal kuruluşların kendi aralarında gerçekleştirdikleri işlemler
Müşterinin banka, kamu idaresi, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşu veya hisseleri borsaya kote edilmiş şirket olduğu işlemler
Müşterinin uluslararası kuruluş veya Türkiye’de mukim elçilik ya da
konsolosluk olduğu işlemler
Emeklilik sözleşmeleri, emeklilik planları ve hayat sigortası sözleşme-
lerine ilişkin işlemler
15
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
UYGULAMA ÖRNEKLERİ
Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı üzere gerçek faydalanıcı;
- Gerçek kişi ya da tüzel kişi olup olma-
dığına bakmaksızın herhangi bir müşteriyi
nihai olarak sahipliğinde veya kontrolünde
bulunduran ya da bu kişi üzerinde nüfuza
sahip gerçek kişi olabileceği gibi,
- Hesabına işlem ya da faaliyet yürütülen gerçek kişi de olabi-
lecektir.
Dolayısıyla gerçek faydalanıcı her halükarda gerçek kişi ola-
caktır.
Bu duruma günlük yaşantımızda sıkça karşılaştığımız birçok örnek ve-
rebiliriz:
Bir arkadaşın dövizlerini bozdurmak, kuyumcudan annemizin
birikimleri için altın almak, bankaya gitmişken iş arkadaşımızın verdiği
parayı onun hesabına yatırmak gibi işlemlerde gerçek faydalanıcı, dö-
vizi bozdurulan, altın alınan ve hesabına para yatırılan kişilerdir.
Gerçek faydalanıcı
her halükarda
bir gerçek kişidir.
Tüzel kişilerde gerçek faydalanıcı ise bu durumlardan daha kar-
maşık bir hal alabilmektedir. Örneğin; W Bankasında hesap açtırmak
isteyen ve Türkiye’de faaliyet gösteren A Ltd.Şti’nin 4 ortağı bulun-
maktadır ve ortakların pay sahipliği şu şekildedir:
- Gerçek kişi ortaklar: Bay A % 40 hisse - Bay B % 20 hisse – Ba-
yan C % 20
16
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
- Tüzel Kişi Ortak: D Ltd.Şti. % 20 hisse (Ortakları Gerçek Kişi)
Bu durumda, A Ltd. Şti.ni nihai olarak sahipliğinde veya kontro-
lünde bulunduran gerçek faydalanıcılar, Bay A, Bay B, Bayan C ve D
Ltd. Şti.’nin gerçek kişi ortakları arasında yapılacak değerlendirmeye
göre tespit edilecektir. Kağıt üzerindeki duruma göre, %25 in üzerinde
hisse sahibi olan Bay A gerçek faydalanıcıdır.
Hamiline yazılı hisse senedi olan şirketlerde şirket hisselerinin önemli
bir miktarını ya da oy hakkını sahipliğinde ya da kontrolünde bulunduran
kişiler gerçek faydalanıcıdır.
Gerçek faydalanıcı üç şekilde karşımıza çıkmaktadır;
1.Gerçek kişi müşterilerde,
2.Tüzel kişi müşterilerde,
3.Tüzel kişiliği olmayan teşekkül müşterilerde.
Örneğin; bir gerçek kişi kendi adına bir bankada hesap açtırmak istedi-
ğinde banka personeli hesabın açılışındaki sebebi ve kişinin kendi hesabına
hareket edip etmediğini sormalıdır. Kendi hesabına hareket ediyorsa doğal
olarak gerçek faydalanıcı bizzat kendisidir. Ancak, kişinin kendi hesabına
hareket edip etmediği konusunda herhangi bir şüphe hâsıl olursa gerçek
faydalanıcının kim olduğu sorusu sorulacaktır.
Yine bir Banka nezdindeki hesap kurumsal ve ticari nitelikte tüzel kişili-
ğe ait ise, müşterinin tanınması kapsamında tüzel kişinin gerçek faydalanıcı-
larının kimler olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
17
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Dernek, vakıf, iş ortaklığı gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde de
yükümlüler bunların kurucularını veya ortaklarını tespit etmeye çalışmalıdır.
Özellikle söz konusu yükümlü finansal bir kuruluş ise bu ortakları kamuya ait
kayıtlardan tespit etmelidir. Bunu sağlayamazsa dernek ve vakfın kurucuları-
nın kimliğini ve böylelikle fonların kaynağını tespit etmelidir.
Müşteri kabul aşamasında müşterinin tanınması kapsa-mında elde edilen bilgiler arasında tutarsızlıklar fark
edilirse,
Müşteri fonun kaynağına ilişkin açıklama yapmak iste-miyorsa veya yaptığı açıklama mantıklı gelmiyorsa,
Hesap açıldıktan sonra müteakip işlemlerde miktar ve sıklık açısından müşteri profili ile uyumlu işlemler ger-
çekleşmiyorsa,
Gerçek faydalanıcının hesap sahibinden başka birisi olma ihtimali kuvvetlenmektedir.
TÜZEL KİŞİLİĞİ OLMAYAN TEŞEKKÜLLER
18
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimselere sorumluluklarını hatırlatmak amacıyla yükümlüler,
gerekli duyuruları hizmet verdikleri tüm işyerlerine müşterilerin rahatça görebileceği şekilde asmalıdır.
Ayrıca finansal kuruluş niteliğini haiz yükümlüler, sürekli iş ilişkisi tesisinde başkası hesabına hareket edilip
edilmediğine ilişkin, müşteri sözleşmesi veya düzenledikleri uygun formlar aracılığıyla müşterinin
yazılı beyanını almalıdır. Kişinin başkası hesabına hareket etmediğini beyan etmesine rağmen kendi adına
ve fakat başkası hesabına hareket ettiğinden şüphelenilmesi halinde gerçek faydalanıcının tanınmasına yönelik tedbirler
uygulanmalıdır.
19
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Yükümlüler, sürekli iş ilişkisi kurulan müşterileri tarafından gerçekleşti-
rilen işlemlerin; müşterilerinin mesleği, ticari faaliyetleri, iş geçmişi, mali du-
rumu, risk profili ve fon kaynaklarına dair bilgiler ile uyumlu olup olmadığını
devamlı olarak izlemek ve müşterileri hakkındaki bilgi, belge ve kayıtları gün-
cel tutmak zorundadır. Ayrıca bu müşterilerin kimlik tespitine ilişkin alınan
telefon ve faks numarası ile elektronik posta adresine ilişkin bilgilerinin doğ-
ruluğu, risk temelli yaklaşım çerçevesinde gerektiğinde bu araçları kullanarak
ilgiliyle irtibat kurulmak suretiyle teyit edilmelidir. Finansal kuruluşlar arasın-
da yer alan yükümlüler sürekli iş ilişkisi dışında gerçekleştirilen işlemleri de
risk temelli yaklaşımla izlemek amacıyla gerekli tedbirleri almalı, bu amaçlar-
la uygun risk yönetim sistemi oluşturmalıdır.
Tedbirler Yönetmeliğine göre yükümlüler;
Kimlik tespiti yapamadıkları veya iş ilişkisinin amacı hakkında yeterli bilgi edinemedikleri durumlarda; iş
ilişkisi tesis etmez ve kendilerinden talep edilen işlemi gerçekleştirmezler,
Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe duyulması nedeniyle
yapılması gereken kimlik tespit ve teyidinin yapılamadığı durumda iş ilişkisi sona erdirilir,
Belirtilen hallerin şüpheli işlem olup olmadığını da ayrıca değerlendirir.
YAPTIRIMLAR
20
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Bu düzenlemelerin müşterini tanı prensibi kapsamında gerçek faydala-
nıcının belirlenememesi durumunda da dikkate alınacağı aşikârdır.
5549 sayılı Kanunun “Başkası Hesabına İşlem Yapıldığının Beyan Edil-
memesi” başlıklı 15 inci maddesinde, “Yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla
yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası
hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına
hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir
yıla kadar hapis veya beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır”
hükmü getirilmiştir.
Hükmün madde gerekçesinde; yükümlüler nezdinde veya bunlar aracı-
lığı ile yapılan işlemlerde, işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının
önlenmesinin amaçlandığı, kişilerin kendi adına ve fakat başkası hesabına
işlem yapması ve bunu gizlemesi halinde kimlik tespit yükümlülüğü ile he-
deflenen amaca tam olarak ulaşılamayacağı, bu nedenle işlemi yapan kişinin
başkası hesabına hareket etmesi halinde bu durumu yükümlülere yazılı ola-
rak bildirmesi, aksi takdirde cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Söz konusu maddede geçen işlemin esas sahibi ifadesi gerçek faydala-
nıcıya işaret etmektedir.
Bu kapsamda, başkası hesabına hareket edildiğini bildirmemek müşte-
ri açısından suç teşkil eden bir eylem iken, yükümlü açısından ise bunu hatır-
latmak ve ortaya koymak bir yükümlülüktür.
Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen yükümlüye 5549 sayılı Kanunun 13
üncü maddesi hükmüne göre idari para cezası verilmektedir. Yükümlünün
banka, finansman şirketi, faktöring şirketi, ikrazatçı, finansal kiralama şirketi,
sigorta ve reasürans şirketi, emeklilik şirketi, sermaye piyasası kurumu veya
yetkili müessese olması halinde, idarî para cezası iki kat olarak uygulanmak-
tadır.
21
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti
Bir yükümlü nezdinde veya aracılığıyla gerçekleştirilen işlemlerde, işle-
mi talep eden ve adına işlem tesis edilen kişinin mi, yoksa arka plandaki fark-
lı kişi ve/veya kişilerin mi bundan menfaat sağladıklarının ortaya çıkarılması
aklama ve terörün finansmanı suçlarıyla mücadelede büyük önem arz et-
mektedir. “Gerçek faydalanıcı” olarak adlandırılan bu kişiler yukarıda da an-
latıldığı üzere mutlaka gerçek kişi olarak karşımıza çıkacaktır.
Gerçek faydalanıcının ortaya çıkarılması için mevzuatımızda düzenle-
meler yapılmış olup, uygulamada asıl görev yükümlülere bırakılmıştır.
Bu görevi yerine getirmede; yükümlünün, aklama ve terörün finansma-
nı suçlarıyla mücadelede önleyici tedbirler kapsamında;
Müşterini tanı ilkesine ve şüpheli işlem bildirimine ilişkin yapması
gerekenlere dair prosedürleri belirlemiş ve tam ve eksiksiz uygulu-
yor olması,
Gerçekleştirilen işlemlere dair müşterilerin iş ilişkisi kurma ve de-
vam etme amaçları hakkında yeterli bilgiye sahip olması,
Özellikle tüzel kişi, tüzel kişiliği olmayan teşekküller ve kar amacı
gütmeyen kuruluş türündeki müşterilerin ortaklık ve/veya yönetim
yapıları hakkında bilgi sahibi olması,
Yine müşterilerini risk derecelerine göre sınıflandırarak, sürekli izle-
me ve kontrol faaliyetlerine tabi tutuyor olması,
kendilerine yardımcı olacaktır.
ÖZET VE ÖNERİLER
22
MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI
Müşterinin Tanınması İlkesi – Gerçek Faydalanıcının Tespiti