29

GENEL MÜDÜR - ADCOadcogida.com.tr/pdf/yayinlar/adco121.pdfgurme şarküteri ürünlerinin ithalatını yaparak 5 yıldızlı otellere temin etmeye başladık. O yıllarda şarap

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • 1

    GENEL MÜDÜRFigen Mays

    Randolph Ward Mays

    Meydan Sk. No: 5

    (Ankara)

    Tel: 0242 340 65 85 Fax : 0242 340 65 89

    (Adana-Mersin)

    ©

    * Bu mevsimlik katalog, ADCO’nun

    Dostlarımız ve iş ortaklarımız tekrar merhaba! Umarım hepiniz harika ve başarılı bir yaz geçirmişsinizdir! Ama yeniden yola koyulmanın vakti geldi. Başka bir yeni kış sezonu hızla yaklaşıyor, bu yüzden hazır olmanın tam zamanı! Sizlere yardımcı olmak için, bu sezon için ADCO’daki yenilikleri anlatalım.Öncelikle, birkaç yıl Türkiye pazarından uzak kalan rakipsiz Toscana Şarap Evi Marchesi di Frescobaldi’nin şimdi ADCO tarafından yeniden lanse edileceğini söylemekten gurur duyuyoruz. Bu bir numaralı Toscana ailesinin klasik şarapların birçoğununun yanı sıra bazı yeni seleksiyonlarını da getirdik. Lütfen bu sayıda yer alan Marchesi di Frescobaldi ile ilgili röportaja bir göz atın! Ayrıca, Marchesi Lamberto, daha sonra yılın resmi açılış etkinliği için İstanbul’u ziyaret edecek! Bizi izlemeye devam edin!Fransa’nın güneyinden ADCO’nun eski bir dostu Domaine Mas La Chevalière de artık yeniden aramızda! Mas la Chevalière’nin hikayesi olağanüstü teruarlarına dayanıyor. Her şey iki üzüm bağı Peyroli ve Roqua Blanca’nın keş%yle başladı. Peyroli, 1980’lerin sonunda 400 metre yükseklikteki kil-kireçtaşı toprağına dikilmiş. Bütün bağ Chardonnay’a adanmış. Soğuk bir mikro iklim sayesinde, burası harika beyaz şaraplar için yaratılmış bir bağ. Roqua Blanca, mozaik gibi birkaç küçük alana bölünmüş ve kırmızı çeşitleri için mükemmel (Syrah & Granache). Yükseklik, toprak bileşimi ve değişken hava koşullarına açık bağlar, bölgenin iklimi ile mükemmel bir uyum sağlıyor ve muazzam şarapların üretilmesine yol açıyor. Elimizde 2 küve var. Bunlar: Mas la Chevalière Blanc (Chardonnay) ve Mas la Chevalière Rouge (Syrah ve Granache).ADCO gelecek ay ünlü Serralungo üreticisi Fontana Fredda’nın şaraplarını içeren bir BAROLO promosyonu başlatıyor. Daha fazla bilgi için lütfen yerel ADCO temsilcinizle veya doğrudan İstanbul’daki ekibimizle bağlantı kurun!Kaçırılmaması gereken bir olay da yıllık ADCO GRAND TASTING. Bu 2 etkinlik Şubat ayında gerçekleşecek! İstanbul’da tarih 24 Şubat’ta Four Seasons, Bosporus olarak belirlendi. Antalya’da ki 26 Şubat’ta Barut Otel’de gerçekleşecek. Şaraplarını tanıtmak, açıklamak ve elbette sunmak için üst düzey üreticiler de etkinliğimize katılacak. Ayrıca, Master Classes eğitimleri yer alacak. Lütfen, bu eğitimlerdeki katılımcı sayısının sınırlı olduğunu ve kontenjanın çok çabuk dolduğunu unutmayın. Katılmak istiyorsanız, lütfen mümkün olan en kısa sürede yerinizi ayırtın!Hepinize, güvenli ve başarı dolu bir 2019-20 Kış Sezonu dileğiyle!

  • 04

    16

    06

    Vignerons, Provence’in en

    11

    12

    13

    16

    18

    19

    20

    21

    22

    23

    24

    25

    27

    28

    14

    01 03

    06

    08

    09

    10

    11

    20

    08

  • ADCO’DAN HABERLER

    ADCO ile Pascal Jolivet

    "e Bodrum EDITION’ın Perulu şe% Diego Muñoz, St. Regis Bali’nin ödüllü şe% Agung Gede ile keyi&i bir akşam yemeği için bir araya geldi. Hem otel misa%rleri hem de dışarıdan misa%rlere açık olan bu etkinlikte katılımcılar, 'e Bodrum EDITION’ın restoranı BRAVA’da key%li saatler geçirdi. Dünyanın en yetenekli ve kreatif şe&erinden biri olarak adından söz ettiren Perulu şef Diego Muñoz, Güney Amerika kültürünün dünyadaki temsilcilerinden biri. Gastronomi dünyasının önde gelen şe&erinden Agung Gede de Bali’nin ikonik restoranı Kayuputi’nin de arkasındaki isim. Gede, Güney Amerika mirasının temsilcisi Muñoz ile yaptığı iş birliği kapsamında misa%rleri, ilham verici bir tadım yolculuğuna davet etti. Muñoz ve Gede, Fransız şarap üreticisi Pascal Jolivet iş birliğinde sunulan şaraplar eşliğinde, ıstakoz dumpling, ceviche nigiri, Bali yorumuyla patlıcan tartar ve Hindistan cevizli panna cotta gibi 10 farklı lezzetten oluşan özel bir menü hazırladılar. Kullanılan malzemelerin hepsi organik ve yerel pazarlardan alındı. ADCO Fine Wines olarak olağanüstü lezzetlerle süslenmiş bu etkinliğe değerli üreticimiz Pascal Jolivet ile iş birliği içerisinde katılım göstermekten mutluluk duyduk!

    Quality Of Magazine Dergisi tarafından bu yıl onuncu kez düzenlenen ‘Quality Ödül Töreni’ Merit International’ın ana sponsorluğunda, Portaxe Baltalimanı’nda gerçekleşti. Sanat, medya, iş ve spor dünyasının başarılı isimlerinin katıldığı gecede üç kategoride toplam 34 dalda ödül sahiplerini buldu. Bu çok konuşulan gecenin sonunda derginin genel yayın yönetmeni Salih Keçeci’nin sürpriz bir plaketle ADCO’yu taçlandırmasından dolayı büyük gurur duyduk! Bu güzel gecede biz de başta efsane ve özgün içeriğiyle geceyi serinleten Gin Mare’miz, Poliakov votkamız, Label 5 viskimiz ve birçok alkollü içeceklerimizle değerli konukların ve tüm organizasyon ekibinin gecesine güzel enerjiler katmak için oradaydık!

  • Adco Gıda ne zaman ve nasıl kuruldu?Kuruluşumuz, hikâye gibi aslında. Eşim Randolph Ward Mays ile yıllar önce yeni evli genç bir çi( olarak Sarıyer’deki ünlü ünlü balık lokantası Urcan’a gitmiştik. Eşim Randolph’un canını akvaryumda gördüğü canlı ıstakozlar çekti. Ben “Çok pahalıdır” diye engellemek istedim ama eşim kararlıydı. Istakoz masaya geldi ve a%yetle yedik. Ancak hesap geldiğinde paramız çıkışmadı ve ertesi gün ödemek zorunda kaldık. Eşim “Madem ıstakoz bu kadar çok para ediyor, ithal edelim iyi kazanırız” dedi. Böylece ADCO’yu 1990 yılında Randy Bey’le beraber kurduk. Aslında işe ilk olarak gıdayla başladık. Önce ıstakoz ardında da peynir ve zor bulunan gurme şarküteri ürünlerinin ithalatını yaparak 5 yıldızlı otellere temin etmeye başladık. O yıllarda şarap ithalatına izin yoktu. Viski, votka, cin ithalatı sadece Tekel tarafından yapılırdı. 5 yıldızlı otellerin çoğalmasıyla yabancı şarap ihtiyacı ve talebi doğdu. Tekeli ve bakanlıkları ikna etmek için uğraştık. Ve sonunda turizmdeki gelişmeyi de desteklemek amacıyla şarap ithalatına izin verildi. Biz de bir ilki gerçekleştirmiş olduk ve 1994’te şarap ithalatına başladık. ADCO Gıda’nın faaliyet alanlarından bahseder misiniz?Dünyanın önde gelen gıda ve şarap markalarını Türkiye’deki tüketicilere en iyi koşularda sunma ve şarap kültürünü geliştirme misyonu ile ülke genelinde şarap, şampanya, köpüklü şarap, votka, likör, grappa, cognac, armagnac gibi birçok alkollü içecek ve kuru/dondurulmuş gıda, pastacılık

    malzemeleri ürünlerinin ithalatı ve yurt içi satış faaliyetlerini gerçekleştirmekteyiz. Satış yaptığımız noktalar ve üreticilerimiz dünyanın en iyi, en saygı değer ve başarılı şirketleri arasında. Her üretici, müşterilerimize dünyada var olanın en iyisini sunmamızı sağlayacak şekilde özenle seçiliyor. Her %yat segmentinin en tanınmış ve kaliteli ürünlerini, sağlam bir lojistik destek, alanında uzman eğitimli bir satış ekibimiz, Horeca dünyası ile empati kuran ve ihtiyaçlarını iyi bilen pazarlama ekibimiz ile kesintiye uğramadan sunuyoruz. Türkiye koşullarında ADCO sadece bir ithalat %rması değil, aynı zamanda gastronomiye hizmet eden bir okul gibi de işlev görüyor. Çalışma ilke ve prensipleriniz nelerdir? ADCO’nun ilkesi Türkiye’de en iyi, en saygı gören alkollü içecek ithalatçısı ve

    distribütörü olmaktır.Karşılıklı yararlar sağlamak üzere müşterilerimizle son derece güvenilir ve profesyonel ortaklık kurmayı amaçlıyoruz. Becerikli çalışanlarımız tüketicilerimizle değerli, uzun süreli ilişki kurmak için en iyi müşteri hizmetini vermektedir.ADCO çalışanlarını tam potansiyelleriyle çalışmaya motive edecek bir ortam yaratarak, böylece satışların maksimum düzeye çıkacağına ve müşteri memnuniyetinin artacağına inanmaktadır. En yüksek kalitede ürünleri, hizmetleri ithal etme ve dağıtma taahhüdümüzden ödün vermeden, gelişim ve fırsatlarla dolu bir vizyonu gerçekleştirme becerimizle gurur duyuyoruz.

    ADCO’DAN HABERLER

  • 5

    ADCO - Gin Mare Masterclass Gin Mare’nin Avrupa & Asya yetkilisi Carlos Morante’nin katılımı ile 23 Eylül’de gerçekleşen Masterclass tadım eğitimi, 57 davetlinin katılımı ile Buenas Bistro&Lounge/İzmir’de doyasıya yaşandı.İki günün ardından 25 Eylül’de davetli konuk bartender Dinos Kleonoulou ile SOHO House İstanbul’da bir diğer Gin Mare etkinliği gerçekleşti. Gül suyu, şalgam ve yoğurt gibi Türk lezzetlerinin hakim olduğu ve özel olarak hazırlanan Highball, Med Martini ve Mare Verde isimli üç kokteyl geceye heyecan, tat ve enerji kattı. Yine Carlos Morante’nin söyleşilerinin de yer aldığı etkinlik çok yoğun ilgi gördü.

    ADCO’nun Nevşehir’in en gözde mekanlarında verdiği eğitimler büyük ilgiyle karışılandı. Bölgenin otel yöneticileri, direktörleri ve çalışanları için gerçekleştirilen tadımlarda katılımcılar bir yandan değişik şaraplar hakkında bilgilenirken keyi&i bir vakit geçirdiler.

    Buenas Bistro&

    Lounge

    Argos Hotel

    Steak House Restaur

    ant

    Dalmaz Center’da Mika-Der yararına düzenlenen ‘Yaza Veda Kışa Merhaba’ konseptli gecede birbirinden ünlü simaları ağırlandı. Genel Yayın Yönetmeni Salih Keçeci, geceye verdiği desteklerden dolayı ADCO’ya bir teşekkür plaketi takdim etti. İş, sanat ve spor dünyasından pek çok ünlünün katıldığı gecede konuklar doyasıya eğlendiler.

  • Wine Spectator’da 2015 bağ bozumu ‘2018: Yılın Şarabı’ seçildi ve 2016 bağ bozumu da Wine Advocate’s Robert Parker’dan 100 puan alarak mükemmel bir skor elde etti. Bugün, Sassicaia, Wine-Searcher.com’un en popüler şaraplar listesinde 6 numara!Marchese Mario Incisa della Rocchetta, 1930’da Marchesa Clarice della Gherardesca ile evlendiğinde, çeyizinde 7 bin 500 dönümlük Tenuta San Guido arazisi de bulunuyordu. Arazi, günümüzde dünyaca ünlü şarabı Sassicaia ile tanınıyor.O dönemde Toscana’nın Bolgheri köyü dışında Tiren kıyı bölgesinde, şaraplar geleneksel olarak hem ha%f ve kolay içilen hem de hasattan kısa bir süre sonra tüketilmeleri için tasarlanıyordu. Ancak Marchese, bölgenin şarap yapma potansiyelinden çok daha büyük vizyonlara sahipti. Güzel Bordeaux kırmızılarına benzer kırmızılar hayal ediyordu. Yakındaki inişli çıkışlı Toscana tepelerinin prestijli Chiantileri’ne ve İtalya’nın kuzeybatısındaki Piedmont Barolos’una rakip olacak şaraplar üretmeyi amaçlıyordu.Marchese Rochetta sonunda hayallerini gerçekleştirdi. 1970’lerin sonunda, Tenuta San Guido’nun Sassicaia’sı, çok rağbet gören Super Toscana kategorisinin oluşturulmasını sağladı. Sassicaia’nın herkesçe kabul gören kalitesi, İtalyan etiketleme yasalarını sonsuza dek değiştirecek dalgalanmalara neden oldu.Bir şarap bu kadar büyük dalgaları nasıl yarattı?

    > Sassicaia geleneksellikten uzak durur. 1944’te della Rocchetta, San Guido arazisinin ilk bağı olan Castiglioncello’ya, Cabernet Sauvignon ve Cabernet Franc dikti. Bu, cesur ve sıra dışı bir hareketti. İtalya’nın en kaliteli şarapları geleneksel

    olarak Sangiovese ve Nebbiolo gibi yerli üzümlere sahipti ancak Marchese, Bordeaux şarap “bukesini” oluşturmak için arayışlara devam etti.

    > İlk bağ bozumu başarısızlıkla sonuçlandı.1960’ların başlarına kadar Tenuta San Guido, şaraplarını piyasaya ticari olarak sürmedi. Ve sıradan, basit ilk mahsüller, daha ha%f ve yerel bir tarza daha alışkın olan eleştirmenler üzerinde olumlu bir izlenim bırakamadı. Bu yüzden üretimin çoğu aile tarafından tüketildi veya mahzende unutuldu.Ancak, 1960’larda aile dostları ve arkadaş çevresi mahzendeki bazı eski şişeleri şevkle tadıp içtiklerinde, Marchese projesine yenilenmiş bir kuvvetle devam etti. 1965 yılında ikinci bir bağda, Sassicaia’da şansını denedi. 1968’de de ilk bağ bozumunu gerçekleştirdi.Ve Tenuta San Guido, ilk Sassicaia şişelerini 1971’de piyasaya sürdü.

    > Bağın adı taşlardan esinlenmiştir.Castiglioncello bağının 600 metre altında yer alan Sassicaia, 30 dönümlük çakıllı toprak arsa üzerine ekili. Sassicaia, ‘pek çok taşın bulunduğu yer’ anlamına gelen, Bordeaux’nun Graves bölgesini yansıtıyor. (Graves de adını çakıl bakımından zengin topraklarından almaktadır.)

    > Marchese’in oğlu, babası kadar yenilikçiydi.1960’ların sonlarında ve 1970’lerin başlarında, Marchese’nın oğlu Nicoló Incisa, arazideki şarap üretiminde artan bir rol üstlendi. Nicoló, bağ üretimlerini düşürerek ve üretim yöntemlerini modernize ederek Tenuto San Guido’nun uluslararası beğeni kazanmasını sağladı. Ayrıca ünlü şarap üreticisi ‘’i danışman olarak işe aldı.

    SPOT-LIGHT

  • > Fransız Tronçais meşe fıçıları her şeyi dengeledi.Büyük kardeş Marchese yönetiminde arazide 225 litrelik Slovenya meşe fıçıları kullanılmaya başlandı. Bu, büyük meşe fıçılarıyla yıllandırmanın yaygın olduğu Chianti’nin geleneklerine aykırıydı. Küçük fıçılarda dinlendirilen şaraplar sert ve tanikti. Bu özellik yaşlanma potansiyeli fazla ama aynı zamanda renklenmesi için uzun süreler şişelerden dinlenmesi gereken şaraplar anlamına geliyordu. Tenuta San Guido, 1977 bağ bozumunda yıllandırma için erken yaşlarında doğru dengeyi sağlayan ve kaliteyi de daha erken yaşlarda önemli ölçüde iyileştirdiğini kanıtlayan Fransız Tronçais meşe fıçılarını (225 litre kapasiteli) kullanmaya başladı.

    > Sassicaia, orijinal ‘Super Tuscan’şaraplarından biridir. Tenuta San Guido 1970’lerde uluslararası üzüm çeşitleri için mücadele eden ve destekleyen tek Toscana kıyısı arazisi değildi. Tarihe geçmiş üretici Marchesi Antinori, 1971’de Nicoló’nun kuzeni Piero Antinori’nin denetimi altında Tignanello şarabını sundu. 1981 yılında Marchese Ludovico Antinori, Tenuta San Guido’ya komşu olan mülk üzerinde Tenuta dell’Ornellaia’yı kurdu. Bir avuç dolusu şişe ile birlikte bu şaraplar ile dünyaca ünlü ‘Super Tuscan’ kategorisi ortaya çıktı. Resmi olmayan bir ifadeyle, bu isim meşe fıçılarında yıllanmış ve Bordeaux çeşitlerini içeren (sadece bunlarla sınırlı değil) Toscana şaraplarına atfedilir.

    > Sassicaia: Dünyanın en iyi sofra şarabı...Piyasaya sürüldüklerinde ‘Super Tuscan’lar yalnızca Vino da Tavola etiketini ya da sofra şarabı etiketini taşıyabiliyorlardı çünkü üzüm çeşitleri ve fıçı yaşlandırma uygulamaları DOC ve DOCG düzenlemelerinin dışında kalıyordu.Bu kadar küçük düşürücü bir duruma rağmen 1978’de, bir şişe “Sassicaia 1972”, dünyanın dört bir yanından gelmiş 30’dan fazla Bordeaux harmanı ile birlikte yapılan bir kör tadımda, en üst sırada yer aldı. Bu zafer neredeyse bir gecede şarabın uluslararası prestij kazanmasına ve tanınmasına neden oldu.

    > Sassicaia’nın zaferi etiketlemedeki reformu başlattı.İtalya’nın en iyi şaraplarından birinin, sıradan bir sofra şarabı olarak etiketlenmesi, yetkilileri ikileme sürükledi. Sonunda, 1992 yılında, Indicazione Geogra&ca Tipica (IGT) sını&andırmasını getirdiler. DOC ve DOCG sını&andırmalarının aksine IGT sını'aması üzüm çeşitleri veya şarap stilleri yerine şarabın menşe bölgesine odaklandı.

    > Sassicaia, dünyanın en popüler bağ bozumu şaraplarından biridir.Wine-Searcher.com arama sıklığı verilerine göre, Sassicaia dünyanın en popüler altıncı şarabı. İİlk 10, Château La%te Rothschild ve Château Mouton Rothschild de dahil olmak üzere ilk olarak della Rocchetta’ya ilham veren Fransız üreticilerin çoğunu içeriyor. İlk 25’te (6. olarak) yer alan tek İtalyan şarabı.

    > Ünlüler ve sporcular hayranlar.Sassicaia’nın şarapta uzman ünlü basketbolcu LeBron James, Obama’s, David Beckham, Rihanna ve Duran Duran gibi pek çok ünlü ismin yer aldığı yüksek pro%lli bir hayran kitlesi var.

  • ‘MR. CHABLISDOMAInE D’HEnRI

    hablis, beyaz şaraplarıyla ünlü Burgonya’nın alt bölgesi. Laroche ailesi 1850’lerden bu yana bu yörede şarap üretiyor. Şarap yapımıyla uğraşan aile şirketini ise 1967’den beri beşinci kuşağı temsil eden Michel Laroche yönetiyor. Michel Laroche, ünlü Domain Laroche’u AdVini’ye satttıktan sonra kendine ait bağlarda ve tıpkı 1914’ten bu yana ailesinin yaptığı gibi Le Domaine d’Henri - Michel Laroche & ses enfants markasıyla eşsiz Chablisler üretmeye devam ediyor. Le Domaine d’Henri’ye ait Chablis bağları, Üst Jura dönemi (Kimmeridgian) kil-kireç taşı toprak tabakasında yer alıyor. Bu toprakların, Chablis karasal iklimiyle buluşması Chardonnay üzümünün eşsiz bir mineral, kireçsi ifadeye bürünmesiyle sonuçlanıyor. Toprak yapısının içerdiği kilden gelen mineralsi nüanslar ve kilin su tutma özelliği Chablis’te yetiştirilen Chardonnay’leri farklı kılıyor. Laroche, bu soylu üzümün bağcılığında Nisan’da erken çıkan %lizlerin don yememesi için ön budama yapmak, asmadaki salkım miktarını azaltmak, üzümlerin rüzgar ve güneş ışığından rahat yararlanabilmesi için yaprakları seyreltmek, üzümün lezzetine müdahale etmemek için fermantasyonu paslanmaz çelik tanklarda yapmak gibi yöntemler kullanıyor. Aile şirketinin elindeki topraklar şimdilerde 22 hektarı (ha)*geçiyor: Petit Chablis: 4,41

    ha, Chablis: 11,05 ha, Premier Cru Beauroy: 1,48 ha ve Premier Cru Fourchaume: 5,17 ha... Le Domaine d’Henri - Michel Laroche & ses enfants, tek kelimeyle müthiş Chablisler üreten güzel küçük bir aile şaraphanesi.

    * 1 Hektar (ha) = 10.000 m²

  • ÖDÜLLER

    Josip Babich

    David Babich

    New Zealand Winegrowers 2018Sauvignon Blanc% 86 Babich

    Decanter World Wine Awards’

    Piemonte’nin medarıi(iharı Gavi di Gavi DOCG del Comune di Gavi Bruno Broglia 2017 beyazı Wine Enthusiast’den tam 91 puan aldı. Cortese üzümlerinden yapılan Gavi di Gavi beyaz şarapları, Wine & Food dergisi tarafından “ABD’de bulunan en iyi beyaz şarap”, Wine Advocate tarafından da “En değerli şarap” seçilmişti. Geçmiş yıllarda gümüş ve bronz madalyalar alan şarabın 2017 mahsulünün de yolu açık görünüyor.

    Gavi di Gavi DOCG’nun zaferi

    Concha y Toro Don Melchor Şili’nin internette en çok aranan Cabernet Sauvignon’u ve dünyanın en popüler şaraplarından biri. Wine Searcher, Cabernet Sauvignon’lar arasında Concha y Toro Don Melchor dünya üçüncüsü olduğunu açıkladı.

    Clarendelle Inspired by Haut Brion James Suckling ve IWC’den yüksek puanlar aldı!

    Ünlü Forbes dergisi “Bu Yaz Rozenizi Daha Ciddiye Alın” başlıklı yazısında Domaines Ott’a yer vererek şöyle yazıyordu: “Fransa’nın güneyinde, modern roze patlamasına destek olan Provence bölgesinde Domaines Ott’un ortağı ve üreticisi, Jean-Francois Ott, pembe renkte şık ifadeler yaratıyor.”International Wine Review da Fransız roze şaraplarına ilişkin bir rapor hazırladı. Düzinelerce şaraptan oluşan bir grupta Domaines Ott ilk üç sırayı aldı:- Domaines Ott Château Romassan 2018, 94 puan- Domaines Ott Close Mireille 2018, 93 puan- Domaines Ott Château de Selle 2018, 93 puanDomaines Ott, Wine & Spirits’de Yılın En İyi 100 Şaraphanesi arasında yer aldı. Ayrıca Wine & Spirits Ağustos sayısında Domaines Ott’un kalitesini tescilledi:- Domaines Ott Clos Mireille 2018, 94 puan- Domaines Ott Château de Selle 2018, 93 puan- BY.Ott 2018, 91 puanÖte yandan Domaines Ott’un Wine Spectator Ağustos 2019’da aldığı puanlar ise: - Rosé Clos Mireille 2018, 91 puan - Rosé Château Romassan 2018, 90 puan - Rosé Château de Selle 2018, 90 puan - By.Ott 2018, 89 puanGary Walsh’ın değerlendirmesinde de - Domanies Ott By.Ott Côtes de Provence Rosé 2018, 94 puan

    James Suckling dünyaca ünlü bir şarap ve puro eleştirmeni. Aynı zamanda Wine Spectator’un Avrupa Bürosu baş editorülüğünü yaptı. Suckling, uluslararası olarak dünyanın en etkili şarap eleştirmenlerinden biri olarak kabul edilir. Suckling’in, jamessuckling.com adresli websitesin de yaptığı

    tadımlar ve verdiği puanlar şarap aleminin titizlikle takip ettiği ve referans gösterdiği bir önemli bir kaynaktır. "e International Wine Challenge (IWC) de her yıl yapılan en önemli uluslararası şarap yarışması.İşte Clarendelle Inspired by Haut Brion’un James Suckling ve IWC’den aldığı puanlar:- Clarendelle By Haut Brion Saint Emilion, James Suckling 91 puan- Clarendelle by Haut Brion Medoc, James Suckling 92 puan- Clarendelle Rouge by Haut Brion James Suckling 91 puan- Clarendelle Blanc by Haut Brion, James Suckling 90-91 arası puan- Clarendelle Amberwine 50 cl, IWC 92 puan

  • YEn

    Estandon’un tarihi 1947’de Jean Bagnis’in bir anda hit olan Estandon şarap markasını yaratmasıyla başladı. Tutarlılık, kalite ve sunulan hizmetler Estandon’u bu kadar başarılı kılan stratejik unsurlardı. O zaman bile bu vizyon sahibi bağcı, öne çıkıp etki yaratmak için farklılaşmak gerektiğini anlamıştı.1973’te yerel şarap kooperati&erinden gelen üreticiler uzmanlıklarını bir araya getirmeye ve daha sonra bölgedeki diğer şarap imalatçılarının katılacağı bir Kooperati'er Birliği oluşturmaya karar verdiler. 80’lerin başında Birlik mahzenlerini ve o%slerini Brignoles’de inşa etti. Şişeleme ve ambalajlama faaliyeti gelişti.Sonraki yıllarda, Var ve Bouches-du-Rhône bölgelerindeki diğer şaraphaneler Le Cellier de Saint Louis markasını benimseyen gruba katıldı. 2005 yılında, Estandon markasının sahibi Vignerons des Caves de Provence, Birlik’e katılarak, o zamanlar Provence şarap üretiminin yüzde 10’unu temsil eden Cercle des Vignerons de Provence’ı oluşturdu. Bu, yeni bir tarihin başlangıcını oldu…Kooperatif ruhu, Estandon Vignerons’un değerlerinin çimentosu. Fransızca sloganı “Un Estandon ne vient jamais seul”, “Bir Estandon asla yalnız gelmez” anlamına gelen bu slogan, şirketin zihniyetini de ifade ediyor. Çünkü Estandon Vignerons, insanların ortak bir proje üzerinde birlikte çalıştıklarında harika işler başarabileceklerini uzun zamandır anlayan bir kooperatif girişimidir. Estandon’da ancak kilit aktörler, çalışanlar ve şarap üreticileri tam anlamıyla motive olduklarında ancak müşteri memnuniyetinin sağlanabileceği anlayışı hakimdir.2010-2015 yılları arasında bu ortak başarıya dayanarak, Bu ortak başarıya dayanarak, 2010-2015 yılları arasında Birlik üyeleri, yeni bir kimlikle ifade edilen bir iş planına destek verdi: Estandon VigneronsKooperati& 2014 yılında 40 milyon avro ciro sağlayarak Provence’in en büyük şarap şirketi oldu.

  • 11

    Dünyaca ünlü köpüklü şarap Henkell’in hikayesi, Adam Henkell’in Bordeaux ve Burgonya’ya şarap yapımını öğrenmeye gitmesiyle başlıyor. 1832 yılında ülkesine döndüğünde şarap üretimine girişiyor ve 1856’dan itibaren köpüklü şarap %rmasının ilk adımını atıyor. Henkell Trocken markasının yaratılması ise 1894 yılında gerçekleşiyor. Almanya’nın en çok satılan ve tanınan köpüklü şarabı dünyanın yaklaşık yüz ülkesinde her yıl 20 milyon şişe yudumlanıyor. Kuruluşundan, 2016 yıl dönümüne kadar toplam miktar tam 1 milyar şişeyi bulmuş. Henkell’in bir başka yeniliği de ana markası Trocken’ın “Piccolo” sek köpüklüsünü 20 santimetreden 6 litreliğe kadar değişen boylarda satışa sunması.

    HENKELL TROCKEN BLANC DE BLANCS

    Apelasyon: German Sparkling WineÜzüm kompozisyonu: ChardonnayTadım notu: Kırmızı ve siyah meyveler ve meyankökü bukeli, damakta gövdeli ama esnek tanenli, uzun kalıcılıkta.Servis önerisi: 6-8 °CYemek Uyumu: Tatlılarla ve aperitif olarak ideal.Ödüller: Mundus Vini 2016 Gümüş Madalya; Los Angeles International Wine Competition 2010 Bronz Madalya;Los Angeles International Wine Competition 2009 Gümüş Madalya; Wine Enthusiast 83 puan

    HENKELL TROCKEN ROSE

    Apelasyon: German Sparkling WineÜzüm kompozisyonu:

    Pinot Noir, GamayTadım notu: Kırmızı orman meyveleri çağrışımlı, canlı ve damakta uzun.Servis önerisi: 6-8 °CYemek Uyumu: Mezeler, meyveler, tatlılar ve peynirler.Ödüller: Mundus Vini 2015 Gümüş Madalya;Mundus Vini 2014 Gümüş Madalya;Mundus Vini 2013 Gümüş Madalya; Los Angeles International Wine Competition 2009 Bronz Madalya; Wine Enthusiast 82 puan; CellarTracker 83 puan

    HENKELL TROCKEN

    Apelasyon: German Sparkling WineÜzüm kompozisyonu: Chardonnay, Sauvignon Blanc, Pinot Noir, Chenin BlancTadım notu: Narenciye çağrışımlı bukelere sahip, dolgun gövdeli, damakta kalıcı ve ferahlatıcı.Servis önerisi: 6-8 °CYemek uyumu: Egzotik mutfaklar, baharatlı Asya yemekleri. Aperitif olarak da ideal.Ödüller: Mundus Vini 2014 Gümüş Madalya; Vinalies Internationales 2012 Gümüş Madalya; Vinalies Internationales 2011 Altın Madalya; Los Angeles International Wine Competition 2010 Altın Madalya; Los Angeles International Wine Competition 2009 Altın Madalya; Bob Campbell 90 puan; Wine Enthusiast 84 puan; CellarTracker 87 puan

    .Henkell 1856’dan beri iSildiyor,

  • Freixenet, 1914 yılında kurulan ve kökleri 1861’e dayanan, Katalonya’daki Sant Sadurní d’Anoia merkezli bir aile şirketi. Dünyadaki en büyük geleneksel köpüklü şarap üreticisi ve en büyük Cava ihracatçısı. Freixenet ailesinin tarihi, Francesc Sala Ferrés’in Amerika’ya şarap üreten ve ihraç eden bir iş kurduğu 1861 yılına dayanıyor. Freixenet’in, aile tarafından sevgiyle restore edilen ve küçük miktarlarda el yapımı orijinal Cava ürettiği orijinal şaraphanesi bugün hala duruyor. Pedro Ferrer, 1911’de Sala şarabının varisi olan Dolores Sala Vivé ile evleniyor. Ne çi( ama! Dolores’in derin şarapçılık bilgisi, Pedro’nun vizyonu ve girişimciliği ile buluşunca bugünkü şirketinin temelleri atılıyor. O dönemlerde şarap yapımcılığında sürdürülen geleneksel ve karmaşık Metodo Cava üretiminin dönüşmesine cesurca karar veren bu iki kişiydi. .Bu köpüklü Cava’ya ne isim vermeli? Genç çi( yetiştikleri yere çok yakın bir isim seçiyor: Freixenet. Pedro, Katalanca’da La Freixeneda yani ‘Dişbudak Ağacı Korusu’ adında bir bağda büyümüştü ve bu yüzden ona ‘El Freixenet’ lakabını takılmıştı. Bu takma adın bir gün tüm dünyaca tanınacağını o sırada bilmiyorlardı.Dünyanın her yerinde kutlamalar yapılmıyor muydu? Çi(, 1930’lu yıllarda New Jersey’de bir o%s açtı. Cava’yı dünya ile tanıştırmak için attıkları bu ilk adımda kutlama %krinden yola çıkmışlardı.Otuzlu yılların sonunda çıkan İspanya İç Savaşı’nda Pedro ve en büyük oğlu yaşamlarını kaybetti. Bu,

    Dolores ve üç kızının şirketi yönetmesi anlamına geliyordu. Dolores’in ilk kararlarından biri 1941’de Freixenet’in Carta Nevada’sını dünyaya sunmak oldu. Köpüklü şarabın neşesine kesinlikle güzel bir boyut katan beyaz renkli, buzlu bir şişede sunulan bu lezzetli Cava - hızla küresel bir simge haline geldi.Dolores, 1957’de emekli olunca küçük oğlu Josep Ferrer yönetime geldi. Freixenet lezzetini daha da iyi hale getirme tutkusu, bu köpüklü şarabın kalitesini artıran bir takım atılımlar yapmasıyla sonuçlandı. İspanya’da üzümleri pnömatik olarak sıkan, fermantasyonu kontrol

    etmek için soğutucu tanklar kullanan ve kendi mayalarınıgeliştirme konularında liderlik yapan ilk şirket oldu. Josep sık sık “Neden bu harika şarabı kendimize saklıyoruz? Dünya da bundan zevk almalı”diyordu. Ve böylece Katalonya’da parıldayan güneş ışığı tüm dünyaya sunulmaya koyuldu. Kalite konusunda yapılan bütün bu çalışmalar sonucunda Freixenet dünyasında yeni bir yıldız doğdu. 1970’lerde köpüklü Cava Cordon Negro, herkesin dikkatini çeken şık, seksi, siyah buzlu bir şişeyle piyasaya sürüldü. Bir kez tadına bakıldığında, bu taze ve meyveli köpüklü hızla dünyanın en çok satan Cava’sı oldu.Josep Ferrer, oğullarının ve yeğenlerinin sıkı çalışması sayesinde, 1980’lerde bir rüya daha gerçekleşti: Freixenet, Geleneksel Metot kullanılarak yapılan köpüklü şaraplarda dünya lideri oldu.Ailenin beşinci nesli şimdi şirketi yönetiyor. Freixenet’in en ikonik ürünleri, Cordón Negro ve Carta Nevada 100’den fazla ülkede satılan köpüklü şaraplar serisinin en ünlüeri. Şirket, California’dan Arjantin’e; Avustralya’dan La Rioja’ya kadar dünyanın en prestijli şarap bölgelerinin 16’sında şarap üretiyor.Ve yine her kutlamanın çok özel kılınmasına destek olmaya kararlı...

  • HABERLER

    Bordeaux’da son 30 senenin

    Henüz yeni başlayan 21. yüzyılın en iyi iki rekoltesinden biri olan 2010, en kaliteli

    yılların yapısına sahip! Aynı zamanda alkol seviyesi, ağırlığı ve konsantrasyonu (yoğunlaşması) ile eşi benzeri olmayan bir yıl. Bu ögeleri bir araya getirdiğinizde ortaya çıkan en iyi şaraplar on yıllarca var olacak!Aynı zamanda Sağ Yaka ve Sol Yaka’nın iyi yılı olan 2010 rekoltesi Sauternes de dikkate değer!“Çocuklarınız kaç yaşına girdi? Ya torunlarınız? Çünkü onlar da en az sizin kadar bu şarapların tadını çıkarabilecek! Tabii saklayabildiğiniz sürece! Bu şaraplar gelenesel tarzda üretilmiş fakat uzun ömürlü ve modern bilimin ayrıcalıklarına sahip!”Bu yılın şarapları, enfes kırmızı şarap aşıklarını adeta baştan çıkarıyor diyebiliriz! En iyi şaraplar bile 2011’de piyasaya sürüldüğünde çok lezzetliydi. Fakat tanenli bir yapıları var ve iyi şekilde yıllanacaklar – ne kadar iyi olacağı ise belirsiz!.Bordeaux’un iki ana kırmızı bölgesinden biri olan Sol Yaka en başarılısı. Sauternes için, onlarca yıl olgunlaşma olanağı sağlayabilecek müthiş bir yıl 2009!

    Meksikalı Sierra’nın özenle yetiştirdiği mavi agave bitkilerinden geleneksel yöntemlerle ürettiği tekilalar en prestijli ödülleri kazanarak alkollü içecek dünyasında kendini kanıtlamış vaziyette. Davetlerin de poüler içeçeği haline gelen Sierra ile yapılan kokteyller de yaz-kış büyük rağbet görüyor. SIERRA PALOMA KOKTEYL50 ml Sierra Tequila SilverPaloma LemonadePink GrapefruitHazırlanışı: Ya bir Sierra Tequila Paloma Kupası ya da ağzına kadar buz küpleriyle dolu uzun bir içki bardağı alın. Sierra Teqiula’yı önceden soğutulmuş bardağa döküp karıştırın. Sonra üzerini Paloma Lemonade ile doldurun ve karıştırın. Son dokunuş olarak limon kabuğu ekleyin.

    viski

    World Whiskeys Awards 2019

    2019 Irish Whiskey Masters’Business)

    Babich’ten

    Yeni Zelandalı Babich marka ve varyetelde daha fazla etki yaratmak için etiket tasarımında küçük ince ayarlar yaptı.

  • HABERLER

    Branding Hall of Fame Chile (Şili Marka Onur Listesi) “Great Chilean Brands” (Büyük Şili Markaları) kategorisinde Concha y Toro’yu birinci seçti. Viña Concha y Toro’nun Pazarlama Müdürü Isabel Guilisasti, markalarının başarısın şöyle açıklıyor: “Viña Concha y Toro, Concha y Toro markasını iç ve dış pazarda iki hedefe dayanan bir stratejiyle inşa ediyor ve konumlandırıyor: şaraplarının kalitesi ve ihracata odaklanma. 2000 yılından itibaren şirket Concha y Toro markasının alt markalarını destekledi. Sonuçta kapsamlı bir şarap portföyünün geliştirilmesiyle markayı global olarak konumlandırmayı hede&iyor. Şirket şu anda markayı premium odaklı, tüketiciye yönelik güçlü bir markaya dönüştürmeyi amaçlıyor. Bunun şimdiden kabul görmesi, bu yöndeki çabaları daha da güçlendiriyor...”

    Decanter dergisi Babich’in mirası ve gelecekteki beklentileri hakkında bir söyleşi yayınladı. Söyleşi David Babich ve Babich Şarap Evi’nin Yeni Zelanda’daki 103 yıllık tarihini içeren ilginç bilgilerle dolu. David Babich, 18 Nisan 1968’de doğmuş, Avustralya’da Roseworthy Ziraat

    Fakültesi’nde önoloji, Auckland Üniversitesinde ise ticaret eğitimi görmüş. Bir süre bir ilaç şirketinde çalıştıktan sonra 2001 yılında genel müdür asistanı olarak Babich’e dönmüş. Su sporları ve motor sporları tutkunu olan David Babich, şirket yönetimindeki yerini aldığından bu yana ulusal bağ alanı, Babich’in Maserati’sinin hızıyla yarışırcasına11.648ha’dan 37 bin 969ha’ya ulaştı... ABD, İngiltere ve Avustralya’nın; Yeni Zelanda’da şarabına, özellikle de Sauvignon Blanc’a olan tutkusunu iyi değerlendirdi. Bugün aile işinin direksiyonunda, geleceğe doğru yol alan genç CEO, şarap işinde yarışı yavaş, istikrarlı ve kararlı olanların kazandığını çok iyi biliyor...

    ADCO, bu yıl da porfüyündeki şarap üreticileri ile Wine&Spirits tarafından seçilen “Yılın En İyi 100 Şarap Evi”arasında yer aldı.

    Arjantin’den Catena ZapataAvustralya’dan Vasse FelixAvusturya’dan KracherŞili’den Concha y ToroFransa’dan

    - Champagne Bruno Paillard - Domaine de la Chevalerie - E. Guigal - Maison Louis Jadot - Champagne Louis Roederer

    Almanya’dan Joh. Jos. Prümİtalya’dan Tenuta San GuidoPortekiz’den

    - W&J Graham’s - Quinta do Noval

    Amerika’dan Ridge Vineyards

    Heitz Cellars Gaylon Lawrence Jr

    Wine Spectator’

  • 15

  • Frescobaldi ailesinin tarihi 1000 yıl öncesine dayanıyor ve Toscana tarihi ile yakından bağlantılı. Frescobaldi ailesi dünyanın en eski şarap üreticisi ailelerinden biri. Ayrıca, Frescobaldi’ler, Toscana’nın tarihini, tüccarlar ve bankacılar olarak da binlerce yıldan beri şekillendiren ailelerden. Bu nedenle, şarapları adeta geleneklerle dolu. Ailenin kendi bölgesine ne kadar sadık kaldığı ise dikkat çekici.Frescobaldi ailesinin tarihi ise yaklaşık 1000 yılında, ailenin ilk üyelerinin Castiglioni Val di Pesa’dan Floransa’daki Oltrarno’ya göçmesiyle başlıyor.Burada inşa edilen, başta yün ve ipek olmak üzere çeşitli loncaların saygın üyelerini barındıran Palazzo Frescobaldi bugün hala ayakta duruyor. Ailenin birçok üyesi de bugün halen burada yaşıyor. Floransa’nın altın çağında Frescobaldi’ler bankacı olarak etkilerini yayarak İngiliz tahtının hazinedarı unvanını kazandı. Bir süre sonra, Rönesans’ın çiçek açmasıyla Santa Trinita Köprüsü’nün ve Santo Spirito Bazilikası’nın inşası gibi Floransa’daki büyük eserlerin hamisi oldular.15. yüzyıla gelindiğinde Frescobaldi ailesi yalnızca İngiltere ve Belçika’da değil Akdeniz’in doğusunda, İstanbul’dan Şam’a kadar olan bölgede pek çok ticari iş kolu açtı. Çabaları onları Çin’e kadar götürdü. Başarılı oldukları ticaret alanı sayesinde Frescobaldi şaraplarının şöhreti dünyanın her yanına yayıldı. Ünlü müşterileri arasında İngiltere kıralı VIII. Henry de bulunuyordu.

    Bugün Frescobaldi’de 30’uncu nesil görev başında: Yönetim Lamberto, Tiziana ve Diana Frescobaldi ile Stefano Benini (ihracat müdürü) ve Toscana’daki en büyük şarap üretim operasyonundan sorumlu olan ve İtalya’nın en önemli isimlerinden Ferdinando, Leonardo ve Vittorio kardeşlerden oluşuyor. Aile değerleri bir Tocana geleneği Frescobaldi’ler de bu geleneğe sadık kalıyorlar. Frescobaldi ailesi, başından beri Toscana teruarının çeşitliliğini geliştirmeyi üstlendi. Bu bölgedeki en büyük üzüm bağlarının önemli bir bölümünün

  • sahipleri olarak, daima her bağın kimliğini ve özerkliğini korumaya özen gösterdiler. Toscana’nın gerçek çeşitliliğini temsil eden Frescobaldi’nin altı malikanesinin her biri, ürettiği şaraplar bakımından benzersiz ve farklı. Pinot Noir, Chardonnay ve Pinot Bianco üretilen bağları 750 metre yüksekliğe kadar çıkan Castello di Pomino; Montesodi gibi seçkin kırmızı şarapların üretildiği ünlü Castello di Nipozzano; birinci sınıf Brunello şaraplarının üretildiği Montalcino’daki CastelGiocondo; yörede şarapçılık tarihinin Frescobaldi ile başladığı Floransa’nın güneybatısındaki kırmızılarıyla ünlü Tenuta Castiglioni; Maremma bölgesinde Remole’nin üretildiği, modern mimarisiyle de dikkat çeken Tenuta dell’ Amemiraglia; Chianti Classico’nun kalbinin attığı Tenuta Perano...Ayrıca Ornellaia, Masseto, Luce Della Vite, Danzante ve Attems (Friuli) de Frescobaldi şirketler grubunun bir parçası.

  • Burak Tepe

    Burak Tepe, Bahçeşehir Üniversitesi Radyoloji Bölümü mezunu. Öğrenciyken başladığı turizmi sevdiği için bu alanda devam etmiş. Kendisini şarapta geliştirmeye adamış ve bu alanda gerekli eğitimleri almış. 2018’de Chaîne des Rôtisseurs Young Sommelier yarışmasında Türkiye birincisi olduktan sonra ülkemizi Meksika’da temsil etmiş. Ardından Chaîne des Rôtisseurs Kulübü’nden Sommelier nişanı almış. Eğitimini Namık Kemal Üniversitesi Şarap Üretim Teknolojisi bölümünde sürdürüyor.

    ADCO: Sizi en zorlayan (kızdıran)müşteri talepleri? Burak Tepe: Yaşamın her anında olduğu gibi çalışma alanlarımızda da farklı zorluklarla karşılaşıyoruz. Ancak bugüne kadar beni kızdıran hiçbir misa%r olmadı, çünkü sinirlenmemek benim kırmızı çizgilerimden biridir. Her zaman uyumlu davranarak, bazen nabza göre şerbet vererek, en ılımlı sonuca ulaşmışımdır. Hizmet sektörünün en büyük dinamiklerinden biridir sakin olma ve bunu başarabildiğiniz kadar başarılısınızdır. Ancak tabii ki beni zorlayan misa%rlerimiz olmuştur. Bu zorlanmaların en güzel tarafı ise deneyim kazanmak oldu. Farklı taleplere nasıl yön vereceğimi deneyimledim. Ancak yine de şarabına buz isteyen misa%rlere, evet biraz tepkiliyim. Ancak buna bir çözüm olarak çalıştığım yerde başlattığım ‘donmuş üzüm’ uygulaması ile hem şarabın kalitesini koruyup soğuk tutmayı başardık hem de istenmeyen kısmı ortadan kaldırdık.

    ADCO: Şarap tadımıen aklınızdan çıkmayan anınız? BT: Mesleğe ilk başladığım dönemlerde bir grand tasting esnasında Güney Afrika Chenin Blanc denediğimde kendimden geçmiştim. Bu üzümle ilk defa tanışmıştım. O kadar farklı bir teruardı ki beni olduğum yerden bir anda bağlara taşımıştı, sanki oradaydım.Toprağa basıyordum, salkımları kesiyordum ve o havayı soluyarak bir üzüm tanesini ısırıyordum. Şarabı en çok sevdiğim anlardan biriydi diyebilirim. O andan itibaren açılan her şişenin, damağınıza gelen her yudumun ne kadar çoğul ve eşsiz karakterlere sahip olduğunu keşfetmiştim.ADCO: Şimdiye kadar sunduğunuz en pahalı şarap?BT: Henüz çok pahalı şaraplar satmamış olmama rağmen kendimden iki yaş büyük olan 1996 rekoltesi Château Margaux’yu açarken adeta defalarca kendi çocukluğuma da gidip geldim. Çünkü neredeyse benimle yaşıt bir karakter var ve merakla ne olacağını bekliyordum. Benim için o an yaşananlar çok değerliydi.ADCO: En zor şarap-yemek eşleşmeleri sizce nedir?BT: Enginar ve kuşkonmaz notaları taşıyan tabaklar ile şarap eşleştirmek bazen zorlayabiliyor. Burada da yan ürünlerin formlarına, nasıl pişirildiklerine ve tabakların gastronomik yapılarına dikkat etmek gerek. Aslında eşleşmeyecek hiçbir yemek-şarap yoktur. Sadece bazıları zorlar diye düşünüyorum. Püf noktalarını, nasıl bir yol izlemeni gerektiğini ve herşeyden önemlisi servis edeceğiniz yemek ve şarabın kendi damağınızdaki yansımalarını harmanlayabilirseniz işler çok daha kolaylaşır.ADCO: Beyaz, kırmızı ve roze kategorilerinde seçtiğiniz en favori şaraplar hangileri?BT: Beyaz olarak Pascal Jolivet Sauvage. Kırmızıda Chateau Le Bon Pasteur. Rozede ise Domaines OTT Château de Selle diyebilirim.ADCO: Favori şarap bölgeniz neresi? Neden?BT: Kesinlikle Loire, hatta Sancerre diyebilirim. Çünkü ne zaman şarabımı koklasam ve bir yudum alsam o vadideki yaşamın tümünü hissedebiliyorum. Ayrıca sadece Sancerre değil Loire’den gelen tüm şaraplar damak tadımla üstün uyumu yakalıyor. Bence şarabın geldiği yerdir Loire.ADCO: Her şarap severin hayatı boyunca bir kez de olsa ziyaret etmesi gereken bir şarap bölgesini söyler misiniz?BT: Bence her şarap sever hayatı boyunca tüm şarap bölgelerini en az bir defa gezmeli. Henüz bölgelerin çok küçük bir kısmını gezmeme rağmen Toscana diyebilirim.Bambaşka bir havası var ve oraya gittiğinizde, insanların yüzlerine baktığınızda, bağların önünde durup derin bir nefes aldığınızda siz de bambaşka bir havaya bürünüyorsunuz. Toscana’da küçük tatlı bir motorsiklet ile iki gün boyunca gezme fırsatım oldu. Eğer bir sihirli lambam olsaydı geriye dönüp Toscana’yı en başından izlemek isterdim.ADCO: Sizce 2019 yılında şarap sektöründeki yeni trend yani eğilimler neler olacak?BT: Bu yıl çok fazla yeni şarap adı duydum. Sosyal medyanın etkisi ve ulaşılabilirliğin artmasıyla birlikte insanlar artık farklı deneyimler keşfetmek istiyorlar. Bizler sürekli yeni şeyler denemek istiyoruz ve mutluluğu burada arıyoruz. Bu bağlamda Yeni Dünya şarapları yükselişte diyebilirim. Geçtiğimiz yıllarda tüm yarışmaların prensesi olan Avrupa şarapları, yerini paha biçilemez Yeni Dünya şaraplarına bırakmaya hazırlanıyor. Alışılmışın dışına çıkmak her zaman daha çekici olmuştur. Bu yüzdendir ki Yeni Dünya şarapçılığı ön planda olacaktır.

  • Dalmaçya sahillerindeki liman şehri Zara’da 1821’de kurulan Luxardo, bugün üretimini Padova’da sürdürüyor ve sadece İtalya’nın değil, dünyanın en büyük likör üreticilerinden biri durumunda. Cenovalı Girolama Luxardo’nun kurduğu %rma, şöhretini Dalmaçya’nın ünlü kirazlarından yaptığı ve hasır sepetle kaplı şişede sunduğu “Maraschino” likörüyle elde etmiş. 1913 yılında Michelangelo Luxardo, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndaki en modern ve en büyük damıtım sistemini inşa etti. Bu bina I. Dünya Savaşı’ndan kurtuldu ancak II. Dünya Savaşı’nda Anglo-Amerikan bombalamaları sonucu imha edildi. Dördüncü neslin kalan tek üyesi Giorgio Luxardo, II. Dünya Savaşı işgali sırasında elinde tek bir kiraz %danıyla İtalya’ya kaçtı. Giorgio, Adriyatik Denizi’nin kuzeydoğusundaki Veneto bölgesine geçti ve Luxardo tertibinin kayıtlarının tutulduğu de(eri kurtaran bir meslektaşı ile bağlantı kurarak aile mirasına yeniden hayat vermenin imkanlarını aradı. 1946’da damıtım tesisini yeniden inşa etmek için küçük Veneto kenti Torreglia’yı seçti. Luxardo, 1821’de yazıldığı gibi, Maria Canevari’nin orijinal tari%ne uygun bir şekilde Maraschino’yu üretti ve üretmeye devam ediyor. Bugün, ailenin beşinci nesli olan Franco Luxardo, altıncı ve yedinci kuşak üyeleriyle birlikte Luxardo’yu dünya çapında bir marka yapmak için çalışıyor.Maraschino’yu hala ilk günkü ambalajında sunan ve hammadde tedariği için 20 bin kiraz ağacı yetiştiren Luxardo, bu hacimle AB’nin en büyük tarımsal

    yatırımcılarından da biri. Luxardo ürünleri, sadece bar dünyasında değil pastacılıkta da yaygın olarak kullanılıyor.

    SPOT-LIGHT

    ILuxardo Maraschino Originale - Altın MadalyaLuxardo Limoncello - Gümüş Madalya

    Luxardo Aperitivo - Gümüş Madalya 81 PuanLuxardo Maraschino Originale - Gümüş Madalya 78 Puan Luxardo Cherry Liqueur “Sangue Morlacco” - Gümüş Madalya 78 Puan Luxardo Amaretto di Saschira - Gümüş Madalya 78 Puan

    Luxardo Aperitivo - Yılın En İyi Ürün Giydirmesi

    Yepyeni şişesi ile Aperitivo sadece içeriğiyle değil şişe tasarımıyla da en prestijli ödüllerden biri olan @bartenderspiritsawards’da Yılın En İyi Ürün Giydirme ödülünü de aldı!

    Luxardo Aperitivo - Altın MadalyaLuxardo Amaretto di Saschira - Gümüş MadalyaLuxardo “Triplum” Triple Sec - Gümüş MadalyaLuxardo Limoncello - Gümüş Madalya

  • Y

    alnızca İskoçya’da üretilen, damıtılan ve olgunlaştırılan viski “Scotch Whisky” olarak adlandırılabilir. Doğal bir içki olan ‘whisky’ İskoçya’nın zengin doğal kaynaklarından yararlanarak elde edilir. Altın renkli arpa ve buğday, kaynak suları, serin ve temiz hava üretimin ana elemanlarıdır. Glen Moray Damıtımevi, Speyside’ın tarihi başkenti Elgin’in kalbinde yer alıyor. Elgin etrafındaki düşük rakımlı arazi Moray Laich’de kurulan Glen Moray Damıtımevi, viskinin ana maddesi olan leziz suyu yanıbaşında akan Lossey nehrinden alıyor.-1897-1830’da lokal bira üreten Elgin West Bira Fabrikası’ndan yeni bir içki fabrikası doğdu. O döneme ait elde bulunan el yazısı notlar, ilk içecek girişiminin yerel arpa kullanılarak 13 Eylül 1897’de yapıldığını gösteriyor. Üretilen bu yeni alkol, o zaman için alışılmadık bir uygulama olarak çok değişik çeşitte fıçılara dolduruldu. Bu, Glen Moray viski yapımında hala devam eden bir gelenek. Chardonnay’dan Cabernet’ye, klasik meşeye kadar çeşitli fıçılar kullanılarak değişik bir lezzet spektrumu elde edildi.-1958-Glen Moray yatırımını yapmaya devam etti ve üretimini genişletti.2. Dünya Savaşı yüzünden verilen kısa bir

    aranın ardından üretim yeniden başladı. 1956’da artan talebi karşılamak için yeni depolar açıldı ve 1897’de viski yapımının elzem malzemesi arpanın önemli ve geleneksel kaynaklarından biri olan Gallowcrook Çi(liği’ni satın aldı. Üretime iki yeni bakır imbik eklendi ve damıtımevi, kömürden petrole geçiş yaptı. Bu yenilikçiliğin devam etmesiyle 1950’lerin sonlarında modern Saladin malting tesisleri kuruldu ve üretim ikiye katlandı. Ve İskoçya’daki en güncel malt üreticilerinden biri yaptı.-2005-Master Distitller Edwin Dodson emekli oldu - ama geniş bilgisini, hale% Graham Coull’a aktardıktan sonra! Coull şimdi Glen Moray’in çok başarılı beşinci Master Distiller’i. Çeşitli yöntemler deneyerek kaliteli yeni lezzetler elde ediyor. En büyük destekçisi de Dodson...-2018-Şimdilerde La Martiniquaise’nin sahipliğindeki Glen Moray Distillery, son beş yılda gösterdiği yüzde 57 artış ve kazandığı prestijli ödülleriyle dikkat çekiyor. Glen Moray, New York International Spirits Competition’da ‘2018 Yılının Speyside Damıtımevi’ olarak Altın Madalya aldı. Glen Moray Single Malt, World Whiskies Awards 2018, Bronz Madalya; Glen Moray Cabernet Sauvignon Cask Finish Single Malt da New York World Spirits Competition 2019’da Altın Madalya kazandı.

    “2018 Speyside Distillery of the Year”

  • arlo Gancia, 1829’da Narzole’de doğdu. 1848’de Carlo, Piedmont’tan, şampanya üretiminin başkenti Reims’e gitti. 1850’de Piedmont’a geri döndü ve kardeşi Edoardo ile Chivasso’da “Fratelli Gancia”yı kurdu. Burada şampanyaya benzer bir şarap üretmeye başladılar ancak yapımında yerel Moscato üzümlerini kullandılar. Carlo, 15 yıl boyunca Moscato üzümleriyle şampanya üretiminde doğru dengeyi bulup ‘İtalyan Klasik Metodu’nun kurallarını koyana kadar çeşitli deneyler uyguladı ve 1865’te ilk İtalyan Köpüklü Şarabı doğdu. Gancia Moscato şampanyasının pazarda başarısı, 1866’da yurt dışına ilk kez ihracat yapılmasıyla sonuçlandı. 1870 yılında Gancia Savoy Kraliyet Hanedanı’nın resmi tedarikçisi oldu.Carlo, 1893’te şirketin yönetimini oğlu Camillo’ya bıraktı. Zamanında orijinal ve etkili olan Gancia reklamcılığı, şirketin mükemmel bir tanıtımını temsil ediyordu. Yirmili yıllarda, Gancia ile İtalyan sanatçılardan Leonetto Cappiello arasında bir iş birliği yapıldı. Sanatçının yaptığı üç poster döneme damgasını vurdu. 1950 yılında Vittorio ve Lorenzo Vallarino Gancia ile dördüncü nesil şirkette çalışmaya başladı. Şirketin doğuşunun yüzüncü yılı için yeni bir logo tasarlandı. Gancia’nın yeni ürünü Gancia Rosso piyasaya sürüldü ve Fransız sanatçı Lucien Cayol, ‘Aperitif Centenaire’ reklam a%şini hazırladı.1980’de İtalya ve yurtdışındaki pek çok açık deniz yelken yarışının resmi sponsoru olan Gancia üç Pinot üzümünün (beyaz, siyah ve gri) eşsiz bir bileşiminden yapılan ilk köpüklü Pinot di Pinot’yu üretti. Gancia, 150. yılını kutladığı 2000 yılında artık başarısı yüksek, adı tüm dünyada kabul gören ve ürünleri gelenek, kalite ve İtalyan yaşam tarzının sembolü haline gelen bir markaydı. Beşinci nesil, 2003 yılında Gancia tarihi mahzenlerinin yenilenmesi, kilometrelerce uzanan önolojiye adanmış

    tarihi mimariye sahip tünellerinde yeraltı yolculuğu gibi iddialı projelerle UNESCO Dünya Mirası listesine girdi.Beşinci nesil Gancia 2011’de mülkiyeti, Russian Standard Vodka’nın sahibi ünlü Rus iş adamı Roustam Tariko’ya devretti. Amaç Gancia’nın tarihine, mirasına ve kökenlerine geri dönmek, modern ve geleneksel know-how teknolojisi arasındaki sinerjiye ve ürün gelişimine dikkat çekmek, köpüklü şaraplar ve alkollü içecekler pazarında uzun vadeli bir uluslararası lider olmaktı. .Ve 2013’te de klasik Gancia vermutun orijinal formülünü %16 abv alkol oranıyla piyasaya sürdü. Gancia Vermouth portföyü, Vermouth Gancia Bianco (% 16 abv), Vermouth Gancia Rosso (% 16 abv), Vermouth Gancia Rosato (% 16 abv) ve Vermouth Gancia Extra Dry’dan (% 18 abv) oluşuyor.

  • ADCO: Kaç yıldır bu sektördesiniz?Emrah Camekan: 11 yıldır tutkularımın buluşma alanı olan barın arkasındayım... Büyük bir heyecanla başladığım bu meslekte güzel işler ortaya çıkardıkca her geçen gün tutkum ve sevgim katlanarak arttı… Önemli işletmelerde çalıştım. Bu macera 2008 yılında Asmalımescit’te başladı. Dört yıl boyunca Beyoğlu’nda sektöre, gece hayatına dair çok şey öğrendim. Daha sonra Anadolu yakasına yöneldim. Kariyerime şimdi de Suadiye’de yeni açılan kısa zamanda Anadolu yakasının ve sonrasında Türkiye’nin en iddialı mekanlarından biri olan "e Townhouse’un bar şe% olarak devam etmekten gurur duyuyorum. Bu aileye dahil olduğum için çok mutluyum… Bu iş tam bir ekip meselesi ve çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Birlikte çok güzel şeyler yaptık ve yapmaya devam ediyoruz...ADCO: Favori kokteyliniz nedir?EC: Klasik kokteyllerde favorim Old Fashioned... İkinci sırada ise özenle yapılmış bir Negroni geliyorKlasiklere sonsuz saygım var. O kokteyller bugünün kokteyllerinin ilham kaynağı. Yeni nesil barlarda klasiklere her ne kadar önem verilmese de bence öncelik klasiklerin en doğru şekilde yapılması. Klasikleri doğru şekilde yapıp özümseyemeyen kendi kokteyllerini üretemez. Klasikler o dönemin barmenlerinin ruhlarına ithafen küçük dokunuşlarla yorumlanabilir. Ben birkaçını yorumladım ve çok ilgi gördüler.Örneğin, espresso martini’ye kendi yaptığım salted (tuzlu) karamel sosla yeni bir yorum getirdim ve çok ilgi gördü, fark yarattı.Kokteyllerde asıl olan temel alkolü iyi tanımak eşlikçilerini ve içerikte kullanılacak malzemeyi doğru tekniklerle işleyebilmek, materyelleri doğru kullanmaktır.ADCO: Kokteylleriniz arasında en çok sevilen, favori gösterilen hangisidir?EC: Gin Mare ile infüze ettiğim (beklettiğim) barımızın gözde

    kokteyli: Artichoke1 Ölçek infüze Gin Mare¼ Mürver çiçeği şurubu½ Taze lime suyu¼ Lemongrass şurubuİkinci sırada ise fotoğra(aki kokteyl yer alıyor:Special K1 Ölçek Gin Mare½ St. Germain1 Ölçek tatlı ekşi sos4 Yaprak kuzu kulağı Moodle ile ezilen kuzu kulakları diğer malzemelerle hard shake yöntemiyle karıştırıldıktan sonra çi( süzerek temiz buz ile servis edilir. Yaz aylarının vazgeçilmezidir. Dört yıl önce yaptığım bu kokteyl hala kendi müdavimlerini oluşturmaya devam ediyor...Vazgeçilmez içkilerimden viskideki emeğe, sabıra şişedeki duruşuna her zaman özel bir saygım olmuştur. Hayallerimde İskoçya’da yaşamak da yok değil hani.Viskili bir kokteylimin reçetesini paylaşmak isterim:Fig Fashioned1 Ölçek viski¼ Baharatlandırılmış incir püresi (tarçın,kakule,zence%l, karan%l, taze baharatlar ve bourbon viski ile)¼ Berentzen sour apple¼ zence%l sos1 ölçek tatlı ekşi sosADCO: Kokteyl sunumunuzda olmazsa olmazınız var mıdır?EC: Görsellik ikinci planda benim için. Önceliğin lezzet olduğunu düşünüyorum. Yenilebilir garnişler kullanmayı tercih ediyorum. Misa%rlerimin kokteyldeki aromayı daha iyi hissedebilmesi için pipet kullanmamayı tercih ediyorum.

    Kokteyl yaparken genelde bu coğrafyanın bitkilerini kullanmaya çalışıyorum. Bu coğrafyadaki eşsiz lezzetlerin dünyaya yayılmasını istiyorum. Kimsenin yapmadığı uğraşmak istemediği zor işleri tercih ediyorum genelde. Enginar, kuzu kulağı ve ayrıca üzerinde çalışmakta olduğum arı poleni bunlardan birkaçı.Farklı bitkilerle baharatlarla cezbedici aromalar elde etmek ve bunlarla hiç tanımadığım insanların mutluluğunu görmek, bu mutluluğun kulaktan kulağa yayılması benim en büyük motivasyon kaynağım.Bir meslek düşünün ki yaptığınız şeyler insanları keyi&endirsin, gülümsetsin, kulaktan kulağa yayılsın ve bu mutluluk tekrar sizinle buluşsun. Barmenlik böyle bir iş…ADCO: Mesleğiniz en zor kısmı olarak nitelendirebileceğiniz bir husus var mıdır?EC: Barmenliğin uluslararası saygınlığı ile Türkiye’deki saygınlığının örtüşmemesi mesleğin en zorlu kısmı... Başka zor kısımları da var elbette. Özellikle aile ilişkilerinde, bireysel ilişkilerde sizi zorlayan bir iş. Ama benim için ve işine tutkuyla sarılanlar için bir engel oluşturacağını düşünmüyorum. Sürekli üretmeniz gereken, sizi zinde tutan bir meslek. Sonsuz sevgi ve saygı besliyorum işime. Topraklarımızda hak ettiği değeri her ne kadar görmese de bunun bir gün değişeceğini çok iyi biliyorum. Keyi&e yapıldığında, bir yaşama biçimi haline geldiğinde dünyanın en eğlenceli mesleği diyebilirim.

  • SEKTÖRÜ

    Her konuda olduğu gibi, şarap konusunda da birçok yanlış bilinen vardır. Beyaz şarapla beyaz et, kırmızı şarapla kırmızı et yenir gibi. Ya da kırmızı şarabı beyaz şarap gibi soğutup içmeyi önerenlere de sıklıkla rastlanır. Bu uygulamalar veya basma kalıp tercihler çok zararlı değil. En fazlası kırmızı şarabın lezzetinden veya şarap yemek eşleştirmede seçme özgürlüğünden kaybedersiniz. Ancak o şarap yıllandırma sevdası var ya… İşte o uygulama gündelik şaraplarda şarabı mahveder. Birçok şarap içileceği dönemi kavdan bozma, kontrolsüz ortamlarda yıllandırma hevesi ile geçirir, tazeliğini cazip aromalarını, ferahlığını kaybeder ve geçkin, sevimsiz bir hale bürünür.Kabul edilen gerçek şarapların öncelikle üretim yerinde tankta veya fıçıda, ardından da şişelendikten sonra şişelerde olgunlaşmaya ihtiyacı olduğudur. Böylece şarabın aromaları ortaya çıkar, lezzet bütünlüğü sağlanır. Çoğu şarap şişelendikten sonra aylar içerisinde en iyi halini alır. Bazı özel şaraplarda bu durum değişir ve bu iyileşme birkaç yıl içerisinde gerçekleşir. Çok nadir örneklerde ise bu süreç on yılı bulabilir.

    Genel kurallardan biri şudur: hangi beyazlar ve rozeler kırmızılara göre çok da az yıllanma potansiyeline sahiptir. Mesela bir Yeni Dünya Sauvignon Blanc üzümünden üretilen şaraptan güzel bir asidite, ferahlık, egzotik meyve kokuları beklersiniz. Bu şarabı yıllandırırsanız ferahlık, asidite ve güzel taze meyve aromaları yok olur ve sonucunda şarap sevimsizleşir. Buna karşın Burgonya bölgesinde üretilen Chablis Grand Cru, Chassagne-Montrachet, Meursault gibi bazı özel beyazlar yıllandıkça daha kompleks ve katmanlı aromalar geliştirir, yuvarlanır. Bu nedenle beyazlar için Almanya’da ve Alsace’ta üretilmiş bazı Riesling’ler, Burgonya’nın özellikle kuzeyindeki Chablis bölgesinde Chardonnay üzümünden üretilmiş bazı beyazlar ve gene Burgonya’da Côte de Beaune bölgesinde üretilmiş bazı apelasyonlar dışında çoğu beyaz yıllanmaya uygun değildir. İstisnalar var mı? Var. Ama genelde beyaz veya roze aldınız mı birkaç ay içinde tüketmeniz daha verimli olacaktır.Bir diğer genelde kural da şudur: şaraplar piyasaya çıktığında içime hazırdır. Üretici zaten hazır olmayan şarabını piyasaya çıkartmaz. İtalya, İspanya gibi bazı ülkelerde DOCG kategorisindeki şaraplar işin kanunu gereği üretici mahzenlerinde uzun süre yıllandıktan sonra satışa çıkarılabilir. Örneğin yasalara göre İtalya’nın meşhur kırmızı şarabı Barolo 36 ay olgunlaştırıldıktan sonra satışa çıkarılabilir. Bu olgunlaşmanın en az 18 ayının meşe fıçılarda gerçekleştirilmesi şarttır. Eğer etikette “Barolo Riserva” terimini görüyorsanız, şarap üretildikten sonra minimum 62 ay olgunlaştırılmış ve ondan sonra satışa çıkarılmış demektir. Bu şaraplar satın aldıktan sonra da uygun koşullarda 10 sene veya uzun süreler olgunlaştırılır. Gene İspanya’nın meşhur kırmızı şaraplarından biri olan Rioja’nın “Reserva”ları üretimden sonra satışa çıkarılmadan önce 3 sene (minimum 1 senesi meşe fıçıda, 6 ayı şişede) “Gran Reserva”ları ise satışa çıkarılmada önce 5 sene (minimum 2 senesi meşe

    fıçıda, 2 senesi şişede) olgunlaştırılır. Gene kırmızı şaraplarda Cabernet Sauvignon, Shiraz, Zinfandel gibi tanenli ve gövdeli şaraplar daha ince gövdeli ve ha%f içimli kırmızılara kıyasla daha uzun seneler yıllandırma potansiyeline sahiptir. Özellikle süpermarket ve marketlerde satılan şaraplar ra(an aldığınızda içime hazırdır. Boşu boşuna bu kategorideki şarapları doğru veya yanlış koşullarda yıllandırmayın. Uzmanlaşmış mağazalarda ise yıllanmaya uygun örnekler bulabilirsiniz. Her zaman doğru olmayan bir diğer yöntem ise şarabın şişesine ve mantarına bakmak olacaktır. Genelde kalın ve ağır şişelerde bulunan, şişe dibi derin, mantarı blok mantar olup 3,5 cm’den uzun olan şaraplar üretici tarafından yıllandırmak üzere tasarlanmıştır.

    Yıllandırma desek de şarap için en uygun terim olgunlaştırma olsa gerek. Şarapları doğru bir şekilde olgunlaştırmak için ideal koşulların sağlanması gerek. Şarapların uzun süre boyunca olgunlaşmak için muhafaza edileceği ortamın iyi bir hava akımına sahip olması ve kötü kokulardan arınmış olması önemlidir. Şaraplarla aynı ortamda bulunan boya, vernik veya yiyecek ürünleri gibi kokuları baskın ürünlerin aromaları istem dışı mantardan sızıp şaraplara sinebilir. Bir diğer önemli unsur ise ortamın ısısı ve nem oranıdır. Şarapların muhafaza edileceği ortamdaki ısının 8 – 16 C dereceler arasında sabit ve nemin yaklaşık %75-80 oranında olması gerekir. Hızlı ısı değişimleri şarabın tadını olumsuz yönde etkilerken 20 C derece üzerinde bir sıcaklık şarapların beklenenden daha hızlı olgunlaşmasına ve taze aromalarının yok olup tadının bozulmasına neden olacaktır. Yüksek nem ise şarap etiketlerinin sıyrılmasına ve mantarlarda küf oluşmasına neden olabilir. Son olarak şarapların olgunlaştırılacağı ortamın karanlık ve titreşimden uzak bir ortam olması gerekir. Titreşim şarabın beklenenden daha hızlı ve kontrolsüz bir şekilde olgunlaşmasına neden olurken, ışık kaynağını direkt alan bir ortamda olgunlaşan şaraplarda istenmeyen bozuk yumurta aromaları oluşabilmektedir. Şarapları olgunlaştırmada sıkça kullanılan bir diğer yöntem ise şarap dolaplarıdır. Bu özel titreşimsiz çalışan dolaplar şarap için ideal olgunlaştırma ortamını sağlarlar. Ancak unutmayın ki şarap dolapları da iki kategoride satılır. Şarap servis dolapları ki bunların çoğunun kapağı camdır ve daha çok şarap satan işletmelerde şarabı servis sıcaklığında tutmak için kullanılır. Cam kapak dekoratif olarak şarapların görünmesini ve müşterinin dolabı açmadan şarap seçebilmesini sağlar. Diğer tara(an şarap saklama dolapları genelde camsız dolu kapaklı olup şarapları doğru ısıda olgunlaştırmak için tasarlanmıştır. Bu dolaplardan çıkan mesela beyaz şaraplar servis edilmeden soğutulmalıdır. Peki hangisini almalı? Ev tüketimi için şarap saklama dolapları daha uygun olacaktır. Bir diğer ipucu da şarap dolabı alıp almama kararı konusunda. İçine koymayı planladığınız şarapların toplam bedelini hesaplayın. Dolabın bedeli bu %yata orantılı olmalıdır. Ne de olsa 1 dolar saklamak için kimse bankadan 100 dolarlık kasa kiralamaz, değil mi?

  • ADCO DÜnYASI

    30 YILINDASAYILARLA ADCO

    bir sürede toplam

    RAnDOLPH WARD MAYS vE FIGEn MAYS

    DÜnYAYI

    48.000

    43.164

    4.233

    1.350

    549

    24.000.000

  • MEKAn vE TREnDLER

    "e Townhouse geçtiğimiz nisan ayında hizmet vermeye başlasa da kapısında uzanan sıranın hakkını veren bir işletme. "e Townhouse, Anadolu yakasında, sahile ve caddeye yakın konumu ile dikkat çekiyor. Suadiye’nin en nezih sokaklarından birinde yer alan Townhouse Londra’nın üst kalite gastro pub’larını Akdeniz havasıyla birleştiriyor. Bulunduğu sokak ve dükkanı andıran mimarisi ile kendinizi adeta Londra’da bir botanik bahçesinde hissediyorsunuz. Verilen hizmet ile mekanın odak

    'e Townhouse

    noktasında olan barı ve başarılı mutfağı ile her geçen gün çıtayı daha da ileriye taşıyacaklarının sinyalini alabiliyorsunuz. Sizleri evinizde hissettirecek her ince ayrıntıyı düşünen servis personeli, tükettiğiniz ürünlere göre de küçük sürprizler yapmaktan çekinmiyor. Kendilerine özgü infüzyon tekniği ile hazırlanmış kokteylleri ve geniş bar menüsü ile de oldukça iddalı olan Townhouse kendi birası ve Whisky Kütüphanesi

    ile ilklere imza atarak rakiplerinden farklılaşıyor. Geniş şarap menüsü ve birbirinden lezzetli yemekleri ile aradığınızı bulmanız için adeta nokta atışı yapıyor. Bu cana yakın işletme özel sosları, ev yapımı makarnaları ve daha fazlası ile konuklarının eşsiz bir vakit geçirmesine özen gösteriyor. "e Townhouse yakın zamanda sunacağı brunch hizmeti ile de adından çokca söz ettireceğe benziyor.

    Ünlü ,

    ;

  • Apollo 11’den ilhamla tasarlanan ve Teşvikiye Topağacı’ndan sonra Bomonti’de açılan Kozmonot farklı, ferah ve eğlenceli bir uzay merkezinde hissi veren atmosferiyle pub kültürüne yeni bir boyut katıyor. Mekanın menüsünde ise pub mutfağına sadık kalınarak öne çıkarılan lokal ve taze tatlar dikkat çekiyor. 100 çeşidin üzerindeki birası, birbirinden farklı tekniklerle hazırlanmış kokteyl menüsüyle iddialı bir bar mönüsüne sahip.Mutfağı ise sabah kahvaltı çeşitleriyle başlayıp öğle saatleri özel bir menü ve akşam saatlerinde &atbreadlerden salatalara, kendine has soslarıyla servis edilen burger’lerden vejetaryen ve vegan lezzetlere uzanan bir lezzet yelpazesi sunuyor. Mekanda sunum da dahil olmak üzere pub mutfağına sadık kalınarak lokal ve taze tatları öne çıkarmış. Örneğin, erişte porçini mantarıyla kucaklaşmış, kremanın yerini tereyağı almış. Arkasında ve önünde bahçesi olan bu geniş mekânın tuvaletine girerken bile kendinizi uzay istasyonunda hissediyorsunuz. Bir başka önemli özelliği de hayvan dostu olması... Konuklar köpekleriyle gelip birlikte keyi&i bir vakit geçirebiliyorlar...

    MEKAn vE TREnDLER

    ;

    ;

  • TATTIK

    İstekleriniz ışığında hazırladığımız özel şarap seçimlerimizle birlikte, hoş bir sohbet eşliğinde siz müşterilermizin keyif alabileceği tadım etkinlikleri gerçekleştiriyoruz...

    Satış şe&erimiz, şarap elçileriyle birlikte ha(anın belirli günleri sizler için ürünleri tadıyor ve şarap elçilerimizden eğitim alıyor. Sonrasında ufak kör tadımlarla, edinilen bilgiyi zihinlerde tazeliyor ve daha canlı tutuyoruz. En doğru ürünü sizlerin ihtiyaçlarına göre tadıyor ve seçiyoruz, böylece sizlerin ihtiyaç ve taleplerini tahmin edip doğru yönlendirebilecek bir ekip yaratmış oluyoruz.

    Londra, Miami ve New York gibi dünyanın önde gelen birçok kentinde bulunan 'e Edition Hotel, 2018’de Türkiye ayağını Bodrum’da açtı. Yeni olmasına karşın çok sevilen 'e Bodrum Edition’da biz de bu sene Özer Tokuşoğlu ile beraber sizler için bir tadım gerçekleştirdik, Ürün portföyümüzden Val de Vid ve Pago de Cirsus ile sangrialar eşliğinde adeta bir İspanyol esintisi hakim oldu tadıma...

  • AFICIOnADO

    Sizi en etkileyen şarap destinasyonu?- Şarap ve koşu benim en büyük tutukularım olduğu için ikisini de keyi&e yapabildiğim yerleri seviyorum. Mesela Fransa’daki Medoc ve İtalya’daki Lucca maratonları benim için ayrı bir yere sahip. Yolları bağların içinden geçen maratonu koştuktan sonra akşam bölgenin güzel şaraplarını içmek gerçekten çok keyi&iydi. Sizi en şaşırtan şarap?- Kayra Alpagut ve Çamlıca Kadim Anadolu Üzümleri tahminimin üzerinde güzel tat ve keyi&i içim performansı sergiledi. Şarabı en iyi tanımlayan kelimeler?- Her yudumunda farklı lezzet... Havalandıkça her yudumda farklı koku ve lezzet alabilmek şarabı sevmemin sebeplerinden. Şarabı en çok günün hangi keyi'i vaktinde yudumlarsınız?- Benim şarap saatim akşam 7’den

    Şarap dünyasındaki yolculuğunuzda sizi en etkileyen anınız ?- Londra’da Christie’s Müzayede Evi’nin düzenlediği şarap tadım kursudur. Kursta Château Latour şaraplarını da denemiştik. Şarap size en çok neyi ifade eder?- En eski uygarlıklardan beri üretilen en güzel ve eski içecekADCO ilk tanışma anınız?- Şarabı çok sevdiğimi bilen bir tanıdığım ADCO’yı duymuş ve bana bahsetti. Bende hemen telefon ettim ve Sinem Hanım’la tanıştım; o günden beri yüzde 90 oranında şaraplarımı ADCO’dan almaktayım. ADCO hakkında düşünceleriniz... - ADCO işini çok iyi yapan bir %rma. Şarap portföyünün çok geniş olmasından dolayı da çok memnunum. ADCO olarak sizinle ilgilenen departmanın ve danışmanlarınızın hizmetleri hakkında düşünceleriniz (telefon ve mail görüşmeleri ile başlayarak sevkiyat teslim sürecine kadar geçen süre) nelerdir?- ADCO’da devamlı Sinem Hanım ve Yasemin Hanım ile hep irtibat halindeyim. Hem İstanbul içinde hem şehir dışında teslimatların çok hızlı bir şekilde bana ulaşmasını sağlıyorlar...

    sonra.. Şarabı o anki ruh durumuna uygun müzik eşliğinde içmeyi seviyorum. Şarap size en çok neyi ifade eder?- Şarap hayatın ta kendisi... ADCO ilk tanışma anınız?- Beğendiğim şaraplarının çoğunun ADCO etiketli olduğunu görünce ilgimi çekti ve iletişime geçmeye karar verdim. ADCO hakkında düşünceleriniz... - Ürünlerin kalitesi, müşterilere yaklaşımları ve sürratlerinden dolayı çok memnunum. . ADCO olarak sizinle ilgilenen departmanın ve danışmanlarınızın hizmetleri hakkında düşünceleriniz (telefon ve mail görüşmeleri ile başlayarak sevkiyat teslim sürecine kadar geçen süre) nelerdir?- Telefon açıyorum ertesi gün şiparişlerim elime ulaşıyor. Hizmet ve süratlerinden çok memnunum.

    Sizi en etkileyen şarap destinasyonu?-Fransa. Fransız şaraplarının bu işte bir numara olduğu düşüncesindeyim. Sizi en şaşırtan şarap?- İspanyol şarabı Alion. Genelde Fransız şaraplarını tercih ettiğimden dolayı bu kadar başarılı bir İspanyol şarabı tatmayı beklemiyordum. Şarabı en iyi tanımlayan kelimeler?- Keyif, güzel şarap ve güzel yemek...Şarabı en çok günün hangi keyi'i vaktinde yudumlarsınız?- Benim için şarap içmek her zaman keyi&idir. Güzel bir öğlen yemeğinde ya da akşam üzeri gün batarken veya keyi&i bir akşam yemeğinde...