Upload
others
View
14
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
fusion reactor füzyon reaktörü
fusion/laser füzyon/lazer
future gelecek
fuzzify bulanıklaştırma
fuzzy bulanık, puslu
fuzzy logic bulanık mantık
‐G‐
g yerçekimi ivmesinin sembolü
gab lever tırnaklı manivela, tırnaklı kol, bazı gemi makinalarındaki sübablarda eksantrik çubuk
ile kayar sübab milini birleştiren kol
gabbro gabro (esas olarak bazik minerallerden, feldspat ve piroksen ve çoğunlukla da olivinden
oluşmuş kaba kristalli bir magmatik derinlik kayacı)
gabion gabyon (su aşındırmasına karşı koruma amaçlı içi taş dolu dikdörtgen tel sepet)
gable kalkan duvarı, üstü çatı ile örtülü bir duvarın üç köşeli kısmı
gable roof beşik çatı
gable window çatı penceresi
gad özel sivri uçlu matkap
gadolinium gadolinyum
gag ağzını kapatmak
gage mastar
gage gösterge
gage ölçme aleti
gage bkz. gauge
gage (A.B.D.) (bkz. gauge) gösterge
gage block (A.B.D.) takoz mastarı, mermer testeresi
gage glass (A.B.D.) (bkz. gauge glass) gösterge camı
gage reading manometrik değer, ölçü okuması
gain kazanç
gain bandwidth product kazanç bantgenişliği çarpımı
gain in strength mukavemetteki artma
gain margin kazanç payı
gain sensitivity kazanç duyarlılığı
gait yürüyüş, gidiş
gaiter tozluk
gaiter makas kılıfı, tozluk
gaiting (gait) dokuma tezgahı göçüsü ve dokuma tarağı ile çozgü iplerini pozisyonuna
yerleştirerek dokuma için tezgahı hazırlamak
galaxy galaksi, gök ada
gallery galeri, geçit
gallery kapalı geçit
gallery galeri
gallery galeri, kapalı su yolu
gallery pasaj
gallery pipe yağ tevzi borusu
gallery/infrastructure galerisi/altyapı
gallery/pipe galerisi/boru
gallium galyum
gallon galon = 3, 785 litre
gallon galon (1 A.B.D.galonu=3 lt)
gallon dört litrelik bir İngiliz ölçüsü, galon
gallon galon (1 A.B.D. galonu=3 lt)
gallon galon = 3, 785 litre
galvanic galvanik
galvanic bath galvanik banyo
galvanic cell galvanik pil
galvanic corrosion galvanik korozyon
galvanism kimyasal kuvvetle meydana gelen elektrik, galvanik elektrikiyet, galvanizm
galvanize galvanize etmek, galvanize usu‐lü ile maden kaplamak
galvanize galvanizlemek
galvanized galvanize edilmiş, galvanizli, galvanize
galvanized galvanizli
galvanized coating galvanize kaplama
galvanized iron galvanize demir
galvanized sheet iron galvanizli sac
galvanized sheet metal galvanize sac veya çinko levha
galvanized sheet metal galvanizli sac levha
galvanized sheet metal duct galvanizli sac kanal
galvanized steel pipe galvanizli çelik boru
galvanized strip galvanizli şerit
galvanized wire galvanizli tel
galvanizing galvanizli
galvanizing galvanizlemek
galvano galvanik anlamlı birleştirici
galvanomagnetic galvanomanyetik
galvanometer galvanometre
galvanometer miniakımölçer
gambrel roof balık sırtı çatı
game oyun
game software bilgisayar oyunları yazılımı
gamma gama, mikrogram
gamma iron gamma demiri
gamma ray gamma ışını
gang ekip, takım
gang die takım kalıp, takım zımba
gang milling aynı mil üzerinde çok sayıda kesici takım bulundurarak bir iş parçasında istenen
profili oluşturmak veya iş parçasının yüzünü veya kenarını bir işlemde işleme işi
gang saws bir çatkı , tezgahta birbirine paralel bir çok şerit bıçkı bulundurarak aynı kütükten
aynı anda birçok ince parça kesmek için kullanılan testere takımı
gang tool üzerinde birçok kesici takım bulunduran takım tutucu
gang, crew bkz. crew gang
gang (a) maden ocağı vagon ve vargelleri,
(b) iki sürücü veya lokamotifi birbirine birleştirmek,
(c) bir seri dişliyi veya takım tezgahını birbiri ile birleştirmek, bağlamak
gangway geçit
ganister ocak tuğlası
gantry geçit parmaklığı
gantry sinyal köprüsü
gantry crane portal kren
gantry crane raylar üzerinde hareketli kren
gantry crane bakınız crane
gantry semafor köprüsü, geçit parmaklığı, askı çerçevesi, ayaklı çerçeve, sehpa, ayaklı köprülü
vinç kafesi
gap aralık, boşluk, cep, buji tırnak aralığı
gap (elektriksel) boşalma aralığı
gap adjustment screw ara boşluğu ayar vidası
gap analysis ayrım çözümleme
gap bed merkez yüksekliğinden daha büyük yarıçaplı düz iş parçaların inin dönmesine müsade
edecek
fener mesnedi tarafında boşluk olan torna yatağı,
torna gövdesi
gap bridge fener mesnedi tarafında boşluğa sahip (gap‐bed) tornalarda boşluğun gereksiz
olduğu durumlarda boşluğu kapatmak için kullanılan aynı kesite sahip döküm yatak
gap character aralık damgası (yazı işleme)
gap gauge açıklık mastarı, kalınlık mastarı
gap gauge aralık mastarı
gap gauge şaftların ve vidaların dış çaplarını kontrol etmek için genellikle c şeklinde olan rijit bir
gövdeye tespit edilmiş bir çift örs
gap gradation süreksiz granülometri, kesikli granülometri
gap grading süreksiz granülometri
gap growth buji aralığı büyümesi
gap lathe boşluklu yatağa sahip torna
gap length aralık uzunluğu
gap setting buji tırnak aralığı ayarı
gap, interval aralık
gap, ring bkz. ring gap
garage garaj
garage tamirhane
garage garaj, otomobil tamirhanesi
garbage çöp (evlerden veya ticari amaçla gıda hazırlanması ve kullanılmasın‐dan kaynaklanan
her tür atık madde)
garbage atık (bilgisayar)
garbage anlamsız veri
garbage çöp
garbage byte işe yaramaz bayt
garbage file karmakarışık dosya
garden rake bahçe tırmığı
garden shears bahçe makası
gargoyle gargoy, oluk ağzı
garnet kontak metamorfik zonlarda görülen bir tür kayaç yapıcı mineral grubu
garret tavan arası
garter spring helisel bir yayın iki ucunu birleştirerek oluşturulan ve dairesel şekildeki bir cismin
etrafına gerilerek yerleştirilmesi kömür bileziklerinde uygulama sahası bulur
gas doğalgaz
gas gaz, atomize edilmiş yakıt, yanmış yakıtın gazları, benzin
gas benzin
gas 1. gaz; 2. yel
gas absorption gaz emişi
gas alarm gaz alarmı
gas analysis gaz analizi
gas appliance gaz tüketim gereci
gas appliance/flued gaz tüketim gereci/bacalı, gaz tüketim gereci/duman borulu
gas appliance/flueless gaz tüketim gereci/bacasız
gas bearing stratum doğalgaz katmanı
gas blast circuit breaker gaz üflemeli kesici
gas blower gaz körüğü
gas boiler gaz kazanı
gas buoy gaz ışıklı şamandıra
gas burner gaz brülörü
gas burner bek
gas burner universal üniversal brülör
gas centrifuging gaz santrifügasyonu
gas cleaning gaz temizleme
gas cleaning gaz ayırma
gas cleaning evde veya endüstride kullanılan gazlarda karışım maddeleri, kirletici maddeler ve
pisliklerin arındırılması, temizlenmesi
gas coal gaz kömürü
gas cock gazocağı musluğu
gas concentration gaz konsantrasyonu
gas constant gaz sabiti
gas consumption gaz tüketimi
gas cooler gaz soğutucusu
gas cutting gaz ile kesme
gas distribution gaz dağıtımı
gas dynamics gaz dinamiği
gas engine gaz motoru
gas exhauster gaz işi yapılan fırınlardan gazı atmak için kullanılan büyük, düşük basınçlı döner
kanatlı pompa ve santrifüj körük
gas explosion gaz patlaması
gas failure gaz arızası
gas failure safety device gaz arıza emniyeti
gas field petrol bölgesi
gas filled tube gazlı tüp
gas filter gaz filtresi
gas fire gaz alevi
gas fire gaz yangını
gas fired equipment gazlı ekipman
gas firing gaz yakma
gas flue atık gaz bacası
gas furnace gaz ocağı (yakacağı)
gas furnace gaz yanma odası
gas gap petrol yatakları üzerinde bulunan basınçlı gaz katmanı
gas gauge depodaki yakıt miktarını gösteren gösterge
gas generator gaz jenaratörü, türbojet motorlarının çalıştırılması için gerekli güc kaynağını
sağlayan veya bir uçağın yardımcı güç ünitesini tahrik eden ünite
gas governor station gaz basınç regülatör istasyonu
gas heater gaz sobası
gas heating gaz ile ısıtma
gas holder gaz tankı
gas hose hava gazı hortumu
gas house coal tar havagazı katranı (bitümlü kömürden havagazı elde edilmesi esnasında
gazhane kamaralarında elde edilen kömür katranı)
gas hydrate gaz hidratı
gas jet gaz memesi
gas kinetics gaz kinetiği
gas laws gaz yasaları
gas leak detector gaz kaçak dedektörü
gas line benzin borusu, depodan karbüratöre kadar benzin ile dolu boru donanımı
gas main ana gaz borusu
gas making equipment bkz. gas producer gaz üretici
gas manufacture doğalgaz işletmesi, doğalgaz üretimi
gas mask gaz maskesi
gas meter gaz sayacı
gas meter gaz ölçer
gas meter, wet type yarıdan fazlası su ile dolu olan bölmelerden oluşan silindir içersinde dönen
bir tanbur içeren gaz sayacı, her bölümün bir tarafı her zaman su seviyesinin altında olmalıdır,
gaz ı girişiden girip o çıkışından çıkmakta olup su seviyesi wl şekilde gösterild
gas meter havagazı sayacı, havagazı saati, bir borutan akan gaz miktarını ölçen mekanik cihaz
gas mixture gaz karışımı
gas pedal gaz pedalı
gas pipe gaz borusu
gas pipeline gaz boru hattı
gas plasma screen gaz plazmalı ekran
gas port emiş borusu
gas ports (a) gaz makineleri silindirleri emiş borusu, (b) içten yanmalı motorların emiş ve egzoz
boruları, (c) daha büyük bir hacıma giriş borusu olarak kullanılan ve genellikle emiş valfı ile
kapalı olan boru, tüp
gas pressure gaz basıncı
gas pressure alarm gaz basıncı alarmı
gas pressure control gaz basınç kontrolü
gas pressure regulator station gaz basınç regülatör istasyonu
gas processing doğalgaz işlenmesi
gas producer gaz üretici
gas producer gazojen
gas production gaz üretimi
gas pump gaz pompası
gas pump bazı gaz maki nal arında yanma odasına gaz basan küçük pompa
gas purification gaz arıtma
gas quality gaz kalitesi
gas radiant heater gazlı radyant ısıtıcı
gas regulator gaz regülatörü
gas regülatör, (a) gaz ana besleme hattında sürekli olarak basıncı aynı kararda tutan bir
otomatik sübab (b) gaz makinesi kısma valfı, (c) evlerde kullanılan gaz sobalarındaki el ile
ayarlanabilen termostat
gas reservoir rock doğalgaz rezervuar kayası
gas ring (a) halka biçiminde gaz ocağı, (b) piston ile silindir cidarı arasında gaz sızdırmazlığı
sağlayan halka şeklinde yay utanan
gas room heater gazlı oda ısıtıcı
gas slide kayar supap
gas slide gaz makinalarında yanma odasına gaz akışını regüle eden kayar sübab
gas starter bir dış kaynaktan aldığı patlayıcı kanşımı silindirlere verip orada güç stroğunun
başlangıcında patlamasını sağlayan uçak motoru çalıştırıcısı, yolvericisi
gas station benzin istasyonu
gas storage gaz deposu
gas storage doğalgaz stoklanması
gas storage tank/underground gaz deposu/yer altı
gas stove gazlı soba
gas supply gaz temini
gas tank benzin deposu
gas tank cap benzin deposu kapağı
gas tank ring benzin deposu çemberi
gas tap hava gazı musluğu
gas thread gaz vida dişi
gas thread ticari veya evlere verilen doğalgaz borulalarında gaz kaçırmaması için sızdırmazlık
özelliğine sahip standart ince bağlantı dişi
gas transmission line gaz boru hattı
gas turbine gaz türbini
gas turbine yanma odasındaki yanmış gazları türbinde iş yapma amacı ile kullanılan içten
yanmalı makina
gas washing plant gaz yıkama tesisi
gas welding gaz kaynağı
gas welding asetilen kaynağı
gas welding oksijen‐asetilen kaynağı, oksijen kaynağı ile kesme
gas well gaz rezervi
gas yield gaz ürünü
gas yield gaz randımanı
gas benzin, gaz, havagazı, buhu, buhar, duman
gas/burned gaz/yanmış
gas/corrosive gaz/korozif
gas/exhaust gazı/egzoz
gas/liquid manure gazı/sıvı gübre
gas/manure gazı/gübre
gas/toxic gaz/zehirli
gas‐air mixture benzin‐hava karışımı, benzin motorlarının silindirlerinde yanmaya hazır
vaziyette bulunan karışım
gas‐cap cep gazı
gas engine starter (a) büyük gaz motorlarında silindirlere yakıt‐ hava karışımını pompalamak
için kullanılan küçük makine, (b) büyük bir gaz makinesini çalıştırmak için gerekli basınçlı hava
tedarik edici
gas engine gaz makinesi, gaz motoru, otto çevrimi ile çalışan ve hava ‐yakıt karışımının
ateşlenmesi ile çalışan içten yanmalı motor
gaseous 1. gazlı; 2. gaz gibi
gaseous gaz, gaz hali
gaseous combustion product yanma ürünü gaz
gaseous fuel gaz yakıt
gaseous state gaz hali
gaseous steam kızgın buhar
gas‐filled gaz doldurulmuş
gas‐filled shock absorber gazlı amortisör
gas‐fired air heater gazlı hava ısıtıcısı
gas‐fired air heating gazlı hava ısıtması
gas‐fired central heating gazlı merkezi ısıtma
gas‐fired furnace gaz yanma odası
gas‐fired hot water heating gaz yakmalı sıcak su ısıtması0
gas‐flow alarm gaz akış alarmı
gasification gaz haline koyma
gasification gazlaştırma
gasification/air gazlaştırma/hava ve oksijenle
gasification/in situ gazlaştırma/yer altındaki yerinde
gasification/oxygen gazlaştırma/hava ve oksijenle
gasifier gaz üretici, gazojen
gasify gaz haline koymak, gaz yapmak
gasket conta
gasket (a) silindirler ile üst kapak‐kafa arasında sızdırmazlığı sağlamak için kullanılan ince bakır
levhalar arasında bulunan aspestoslu sandaviç bileşim plaka, (b) su pompalarında salmastra
kutusundaki sızdırmazlığı sağlayan conta, (c) herhangi bir sızdırmazlı
gasket cement conta yapıştırma macunu
gasket kit conta takımı
gasket material contalık malzeme, conta kağıdı, contalık mantar levha, vs
gasket ring conta bileziği, salmastra bileziği
gasket scraper conta kazıyıcısı
gasket sealant sıvı conta
gasket/aluminium conta/alüminyum
gasket/asbestos amyant conta, asbest conta
gasket/cork conta/mantar
gasket/fiber conta/fiber
gasket/rubber conta/lastik
gasket/steel conta/çelik
gasoline benzin, gazolin
gasoline consumption benzin tüketimi
gasoline consumption benzin sar‐fiyatı, motorun yaktığı benzin miktarı
gasoline conversion starting ilk hareketin benzinle yapılması
gasoline engine benzinli motor
gasoline filter benzin filtresi
gasoline indicator benzin göstergesi
gasoline injection pump benzin enjeksiyon pompası
gasoline pump benzin pompası
gasoline stripping arındırma/benzinden
gasoline supply tank benzin deposu
gasoline tank benzin deposu
gasoline‐air mixture benzin‐hava karışımı
gasometer 1. gazometre, gaz ölçüsü 2. gaz deposu
gasometry gaz ölçme bilgisi
gas‐tight gaz sızdırmaz
gat dar kanal
gate geçit
gate kapak, kapı, kanal kapağı, giriş
gate kapak
gate arm kapak kolu, kapı kolu
gate array geçit dizilimi
gate opening kapak açıklığı
gate valve sürgülü valf
gate valve sürgülü vana, şiber vana
gate wheel kapı çarkı, kapi açma çarkı, sürgü açma çarkı, savak kapağı açma çarkı
gate width geçit sinyal süresi
gate (a) su borusundaki su miktarını kontrol eden valf, (b) türbin kanatlarına suyun girdiği
çevresel açıklık, (c) genellikle akışkan ve gaz geçiş yerlerinde engel görevi gören hareketli, kayar
veya yana yatar kapı
gateaway ana kapı
gateway giriş yeri, ağ geçidi (bilgisayarda)
gateway duvarda geçit
gateway ağ geçidi
gateway protocol ağ geçit protokolu
gather bir araya toplamak
gather, sum toplamak
gathering toplama
gating pulse geçitleme darbesi
gating signal geçitleme sinyali
gauge su düzeyi göstergesi, su seviye göstergesi
gauge gösterge, saat
gauge çeşitli ölçüm aletleri için kullanılan genel terim, ölçer, dial, gösterge aleti, mastar, gösterge,
ölçü aleti, ölçüt, ölçü saati, ölçmek, tartmak
gauge block mastar takozu
gauge cocks su seviye göstergecı alet, bir deponun dışına monte edilen ve depodaki su seviyesini
gösteren alet
gauge diameter sivrilen(uca doğru incelen) vida dişinde temel büyük çap
gauge glass gösterge camı
gauge length dıştan incelen bir boru dişinde, boru ucunda, mastar düzleminden boru dişinin
küçük ucuna kadar eksene paralel olarak ölçülen mesafe
gauge plane incelen bir vida dişinde ana koninin mastar çapına (gauge diameter) sahip olduğu
eksene dik olan düzlem
gauge plate kesme işi yapan veya benzer makinalarda makine tarafından kesilen küçük
parçaların sabit boyda olmasını sağlayan ve makinaya tespit edilen ayarlı plaka
gauge pressure iç basınç
gauge pressure göreli basınç
gauge pressure ölçer basıncı
gauge reading bkz. gage reading
gauge rod ray açıklık maştan, mastar çubuğu
gauge set mastar takımı
gauge stick ölçme çubuğu
gauge tool ölçme aleti
gauge tube ölçme borusu
gauge, cylinder pressure bkz. cylinder pressure gauge
gauge, spark plug bkz. spark plug gauge
gauge, temperature bkz. temperature gauge
gauge, thickness bkz. thickness gauge
gauge, tire bkz. tire gauge
gauge, vacuum bkz. vacuum gauge
gauge, wheel aligning bkz. wheel aligning gauge
gauge bkz. check gauge, go gauge and no‐go gauge, general gauge, ınspection gauge, limit gauge,
plate gauge, plug gauge, position gauge, projection gauge, receiver gauge, referance gauge, ring
gauge, rail gauge, setting gauge, slip gauge, snap gauge, standar
gauge (a) boyut, kapasite vs, ölçme aleti, (b) ana mastar, iş mastarı olarak kullanılan hassas özel
boyutlara sahip iş parçası, (c) mikrometre mastarı gibi ölçme takımı, aleti, (d) ray ve tranvay
raylarının iç kenarları arasındaki mesafe, (e) bir listedeki belirli
gauge/general mastar/genel
gauge/go mastar/geçer
gauge/level göstergesi/seviye
gauge/no go mastar/geçmez
gauge/rail mastarı/ray
gauge/rod mastar/çubuk
gauge/standard mastar/standart
gauge/water level göstergesi/su düzeyi
gauging kalibrasyon, ayarlama
gauging of a measuring instrument ölçme aygıtının mastarlanması
gauss elektromanyetik ölçü birimi, gavs
gaussian curve çan eğrisi
gaussian distribution gauss dağılımı, çan eğrisi dağılımı
gaussian surface gauss yüzeyi, kapalı yüzey
gauss‐krüger projection gaus‐krüger izdüşümü
gaussian quadrature gauss tümlevi
gauze filter ince gözenekli telden süzgeç
gcc bkz. graphic control center
gear dişli
gear vites
gear 1. alet, aygıt, avadanlık, teçhizat;
2. dişli, çark
gear backlash dişliler arası oynama payı
gear bore dişli deliği
gearbox şanjman, şanzıman
gearbox dişli kutusu, vites kutusu, dişli mahfazası
gearbox casing vites kutusu mahfaza
gear carrier dişli taşıyıcısı
gear case bkz. gear box
gear case cover dişli kutusu kapağı, dişli mahfazası kapağı
gear cluster dişli takım
gear cluster dişli grubu
gear cover dişli kutusu kapağı
gear cover end dişlinin kapak tarafı
gear cutter dişli çark freze bıçağı
gear cutting dişli işleme
gear cutting machine çarklara diş açmak için kullanılan özel makine, çark frezesi
gear drive dişli tahrik tipi
gear drive dişli tahrik
gear drive tahrik dişlisi
gear end play dişli yan boşluğu, dişlinin mil üzerindeki aksiyel oynama payı
gear grinding machine dişli taşlama tezgahı
gear housing dişli kutusu
gear housing dişli yuvası, dişli mahfazası
gear hub dişli göbeği
gear jack dişli kriko
gear lever vites kolu
gear mechanism dişli mekanizması
gear miller diş freze makinesi , frezeci
gear motor motor‐redüktör
gear oiler plate dişli yağlama plakası, dişlilere paralel olarak mil üzerine takılan ve dönme
esnasında dişlileri yağlayan plaka
gear oiling dişli yağlama
gear plate dişli plakası
gear pump dişli tip pompa
gear pump dişli pompa
gear pump yağlama amacı için kullanılan dişli pompa
gear ratio dişli oranı, dişliler arası redüksiyon oranı, iki dişlinin diş adetlerinin birbirine bölüm
oranı
gear ratio (a) girdi çıktı şaftı arasındaki dönü hızı oranı, (b) eş çalışan dişlilerde büyük dişli diş
sayısının küçük dişli diş sayısına oranı
gear reduction bkz. gear ratio
gear ring büyük mahruti dişli, ayna dişlisi
gear set eş çalışan dişli grubu, dişli takımı
gear shaft dişli mili
gear shift lever vites kolu
gear shifting vites değiştirme
gear stop dişli tahdit çenesi
gear teeth dişli dişleri
gear tooth dişlinin dişi
gear tooth angle diş açısı
gear train dişli düzeni, birbirine geçmiş eş çalışan dişli tertibatı
gear train vida dişi açımında toma aynasının bir dönüşünde takımın yanal yönde hareket
miktarını sağlayan dişli düzeneği
gear type dişli tipi
gear type oil pump dişli tip yağ pompası
gear type pump dişli tip pompa
gear, reverse idler bkz. reverse idler gear
gear (a) hareket ileten mekanik sistem, (b) dişli çarklar ile dönme hareket iletimi, (c) hız oranı,
vites, (d) buhar makinelerinde valf mekanizmasının pozisyonu, (e) özel bir iş için alet takımı
gear/bevel dişli/konik
gear/conical dişli/konik
gear/differential bevel dişli/diferansiyel
gear/epicycloidal dişli/planet
gear/helical dişli/salyangoz
gear/helicon dişli/dairesel
gear/herring bone dişli/çift helisli
gear/idler dişli/avare
gear/planetary dişli/peyk
gear/reducing dişli/redaktör
gear/screw dişli/helezon
gear/spiral dişli/helezon
gear/spur dişli/düz
gear/worm dişli/sonsuz vida
gearbox dişli kutusu
gearbox (a) girdi ve çıktı milleri arasında hız değiştirmek amacı ile kullanılan dişli mekanizma,
dişli kutusu, (b) dişli çarkları içersinde bulunduran kutu, dişli kutusu
gear cutters diş kesme makinesi, dişli tezgahı, dişli frezesi,
gear‐grinding machine, ısıl işlemden dolayı meydana gelen dişli çark diş bozulmalarını düzeltme
makinası, diş taşlama makinası
gears değişik yapıda değişik isimler ile anılan dönü hareketi ileten dişli çarklar
geared dişlilerle donatılmış, dişli ile tahrik verilmiş
geared chuck dişli amerikan aynası
geared chuck dişli formundaki amerikan aynası
geared down dişlilerle redüksiyon sağlanarak çekiş kuvveti artırılmış
geared engine kırank şaftı ile diğer şaft arasında hız değişimini veya yön değişimini sağlayacak
dişli mekanizmaya sahip makina, veya yön değişimini sağlayacak dişli mekanizmaya sahip
makina, motor
geared flywheel diş açılmış volan
geared flywheel çevresine diş açılmış volan, dişler, içten yanmalı motor ve yol verici arasında
büyük bir hız oranı sağlaması açısından açılmıştır
geared headstock geri dişli mekanizmasına tespit edilmiş toma fener mesnedi dayanağı
geared lathe tahrik motoru ile toma kafası arasında geri veya ileri kademeli hız aktarımına sahip
dişli kutulu toma tezgahı
geared locomotive (a) şaftına tespit edilmiş küçük pinyon dişlisi ana çarkın yanındaki mahrut
çarkı
tahrik ederek makinadaki tüm tekerlerin ve tenderin tahrik tekerleği görevi gördüğü keskin
meyilli hatta çalışan lokomotif, (b) redüktör vasıtası ile aks milini tahrik eden
geared motor dişli motor
geared pump düz dişli çark tarafından tahrik edilen güç pompası veya pompalar serisi
gearing tahrik mekanizması, dişli tertibatı
gearing down vites düşürme
gearing up vites yükseltme
gearing güç ileten dişli çark sistemi
gearing‐down hız düşürme, vites düşürme
tahrik eden ile tahrik olan ünite arasında hız düşürme
gearing‐up hız, vites yükseltme, tahrik eden ve
tahrik olan üniteler arasında hız arttırma
gearless machine redüktörsüz makina
gear pump dişli pompa
gear ratio dişli oranı, devir oranı
gearshift vites değiştirme, dişli değiştirme,
vites mekanizması
gearshift control bell crank vites kumanda çatal mafsalı
gearshift control cable vites kumanda kablosu
gearshift control lever vites kumanda kolu
gearshift control rod vites kumanda çubuğu
gearshift control shaft vites kumanda mili
gearshift fork vites çatalı
gearshift fork guide rail vites çatalı sürgü mili
gearshift housing bkz. gearshift tower
gearshift lever vites kolu
gearshift lever anti‐rattle spring vites kolu gürültü önleyici yayı
gearshift lever ball vites kolu el tutulacak kısmı,
vites kolu topuzu, vites kolu başlığı
gearshift lever bearing vites kolu yatağı
gearshift lever bearing screw vites kolu yatağı vidası
gearshift lever ferrule vites kolu lastik yüksüğü
gearshift lever knob bkz. gearshift lever ball
gearshift lever pin vites kolu pimi
gearshift lever shaft vites kolu mili
gearshift lever swivel shaft vites kolu aşıklı mili
gearshift lock ball vites kilit bilyası, vites geçirme sırasında dişliyi tespit eden bilya
gearshift rail dişli kaydırma çubuğu
gearshift rail interlock dişli kaydırma çubuğu kilitleme pimi
gearshift rod vites kolu çubuğu
gearshift rod adjusting lever vites kolu çubuğu ayar kolu
gearshift rod bearing vites kolu çubuğu yatağı
gearshift rod end nut vites çubuğu uç somunu
gearshift selector ball spring dişli değiştirme bilyalı yayı
gearshift selector cam dişli değiştirme kamı
gearshift selector rod dişli değiştirme çubuğu
gearshift tower yerden vitesli vasıtalarda sürücü mahalli tabanında vites kolunun hız kutusuna
girdiği yerdeki kulecik
gearshifter vites değiştirme donanımı
gearshifter housing vites değiştirme donanım mahfazası
gearshifter lock shaft vites değiştirirken dişliyi
tespit eden mil
gearshifter rail guide vites sürgü mili
gearshifter rail guide support vites sürgü mili mesnedi
gearshifter swivel vites kolu aşığı
gearshifter swivel housing vites kolu aşığı yuvası
gearshifter swivel housing shield vites kolu aşığı yuvası muhafaza plakası
gearshifter yoke vites hilali, vites geçirme esnasında kayan dişliyi iten çatal
gear wheel herhangi bir formdaki dişli çark
gel katılaşmış pelte halinde koloid, jel
gel jelatin, pelte
gel, amorphous bkz. amorphous gel
gel, insoluble bkz. insoluble gel
general genel
general genel, umumi, generalis
general accounting genel muhasebe
general agency genel acentelik
general agent genel mümessil
general agreement on tariffs and trade (gatt) gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması
general arrangement drawing komple bitmiş montaj resmi
general average büyük avarya, genel avarya
general case genel hal
general data genel doneler, genel veriler
general expenses genel giderler
general gauge uygun tolerans sınırları içerisinde iş yeri mastarı veya control mastarı olarak
kullanılmak üzere dizayn edilen mastar
general layout genel yerleşim
general layout plan genel yerleşim planı
general overhead costs genel gider masrafları
general purpose genel amaç
general purpose bucket çok amaçlı kepçe
general purpose bucket genel amaçlı kepçe
general purpose computer genel amaçlı bilgisayar
general purpose control genel amaçlı denetim
general shear failure genel kayma yenilmesi, genel kayma göçmesi
general term genel terim
general, global, public genel
general/overhaul revizyon/genel
generality genellik, çoğunluk, ekseriyet
generalize 1. yaymak, yaygın hale getirmek, her tarafa geçirmek; 2. yayılmak, her tarafa geçmek,
belli bir bölge veya organdan diğer bölge veya organlara yayılmak
generalized genelleşmiş
generalized inverse genelleşmiş evrik
generally genel olarak
generate oluşturmak, doğurmak, üretmek, akım üretmek
generate çizmek
generate, to üretmek, oluşturmak
generated address hesaplanan adres
generated text (computer) sistemin oluşturduğu metin
generated traffic yaratılan trafik
generating üretme, akım üretme
generating bank üretim demeti
generating bank tubes üretim demeti boruları
generating circle düz veya eğri bir yüzey üzerinde yuvarlanması durumunda çevresi üzerinde
alınan bir noktanın eğri bir yörünge oluşturduğu çember veya silindir
generating line bir eksen etrafında döndürülerek bir yüzey oluşturulmasını sağlayan düz veya
eğri çizgi
generating plant elektrik santralı, kuvvet santralı
generation üretim
generation zürriyet, nesil, doğuş, tenasül, üreme jenerasyon
generation üretme, yaratma, jenerasyon, nesil
generation force dalma gücü
generation, heat bkz. heat generation
generative reprodüksiyona ait, üreme yeteneği olan, doğuş ve doğuruşa ait, tenasüli, jeneratif
generator jeneratör
generator üretici
generator üreteç, jenerator
generator jeneratör, şarj dinamosu, elektrik üreten motor
generator (straight‐line generator) kaide yüzeyi oluşturan düz çizgi
generator adjusting strap şarj dinamolarının gerginlik ayar kayışı
generator armature jeneratör göbek bobini, şarj dinamosu göbeği
generator armature shaft şarj dinamosu kollektör mili, jeneratör endüvi mili
generator belt şarj dinamosu tahrik kayışı, vantilatör kayışı
generator brush şarj dinamosu kollektör kömürü, jeneratör fırçası
generator brush arm kollektör fırçası kolu
generator brush holder kollektör fırçası tutucusu
generator brush spring kollektör fırçası yayı
generator commutator end şarj dinamosu komütatör ucu
generator commutator end absorbent bronze bearing şarj dinamosu uç yatağı, kollektör mili
burcu
generator commutator end bearing şarj dinamosu uç yatağı, kollektör mili burcu
generator commutator end plate şarj dinamosu komütatör ucu plakası
generator commutator end plate oil wick şarj dinamosu komütatör ucu plakası yağ fitili
generator cover band kollektör kömürleri ayar deliğini örten şerit plaka
generator cover strap bkz. generator cover band
generator drive belt şarj dinamosu tahrik kayışı
generator drive end şarj dinamosu tahrik ucu
generator drive end head şarj dinamosu tahrik ucu kapağı
generator drive end head ball bearing şarj dinamosu tahrik ucu kapağı bilyalı yatağı
generator field cable şarj dinamosu endüktör devre kablosu, şarj dinamosu yastık devre çıkışı
generator field coil şarj dinamosu endüktör devre sargısı, şarj dinamosu yastık devre bobini
generator field coil lead şarj dinamosu yastık devre bobini kablo ucu
generator field terminal şarj dinamosu yastık devresi çıkış ucu
generator handle manyeto kolu
generator head band şarj dinamosu başlığı şerit bileziği
generator oiler dinamo yağdanlığı, burcu yağlamak için yağ konulan kapaklı yağdanlık
generator pole şarj dinamosu kutbu
generator pole piece şarj dinamosu kutup demirleri
generator pole shoe şarj dinamosu kutup çarığı
generator program üretici izlence
generator pulley şarj dinamosu kasnağı
generator regulator konjektör, şarj dinamosu verimini sabit tutan volt‐amper regülatörü
generator regulator resistance konjektör rezistansı
generator shield şarj dinamosu mahfaza kalkanı
generator shield bracket şarj dinamosu mahfaza kalkanı tespit flanşı
generator support bracket şarj dinamosu tespit kulağı, jeneratör tespit askısı
generator switchboard jeneratör dağıtım tablosu
generator switchboard circuit jene‐ratör dağıtım tablosu devresi
generator terminal post şarj dinamosu çıkış kablosu ucu
generator jeneratör, dinamo, kazan, üretici, doğurucu, güç üretici, gazojen, gaz üreticisi, (a) girdi
parametrelerine göre belirli program üreten, oluşturan bilgisayar programı, (b) mekanik
enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren makine, (c) doğru akım veya düşük
generic soysal, soyuna özgü, üreysel
generic search soysal arama
generic term soysal (üreysel) terim
genetics genetik
geneva wheel bkz. maltese cross mechanism (malta haçı), george, uçak otomatik pilotu
genset jeneratör grubu
genuine orijinal, hakiki, gerçek
genuine part orijinal parça
geo‐ yer yüzü anlamı veren birleştirici
geobiology yeryüzündeki hayatı konu alan ilim dalı, yeryüzü biyolojisi
geocell gevşek veya sıkışabilir zeminlerde taşıma gücünü artırmak amacıyla, matriks şekli
verilmiş zeminle doldurulmuş üç boyutlu yapı
geochemical jeokimyasal
geochemistry yerdeki kimyasal öğeleri ve dağılımlarını inceleyen bilim dalı
geochronometry jeokronometri, jeolojik zaman ölçüm tekniği
geodesist (veya geodecist) jeodezici, harita mühendisi
geodesy jeodezi, yerin yüzeyini ölçme bilgisi
geodetic jeodezik
geodetic base jeodezik baz
geodetic latitude jeodezik enlem
geodetic position jeodezik vaziyet
geodetic pressure head jeodezik basma yüksekliği, jeodezik düşü
geodetic surveying jeodezik ölçmeler (yeryüzünün gerçek küresel şeklini dikkate alan ölçümler)
geodynamic jeodinamik
geoelectric jeo‐elektrik
geographic coğrafyaya ait, coğrafi
geographic coordinates coğrafi koordinatlar
geographic information system (gis) coğrafi bilgi sistemi (veri analizi, plan ve hazırlık, karar
verme ve kararların uygulanmasının izlenmesi için uygun olan kentsel, çevresel ve diğer
planlama verilerinin yönetimi için kullanılan veri sistemi)
geographic latitude coğrafi enlem
geographic longitude coğrafik boylam
geographic north pole coğrafi kuzey kutbu
geographical numbering coğrafi numaralandırma
geography coğrafya
geogrid jeogrid, temel, zemin, kaya, toprak yapılarda kullanılan ağ şeklinde polimerik malzeme
geohydrological profile jeo‐hidrolojik profil
geoid jeoid, yeryüzündeki eşit potansiyelli yüzey, bütün yeri kapladığı düşünülen denizin yüzeyi
geological jeolojik
geological age jeolojik katmanların oluştuğu zaman süreci
geological characteristics jeolojik özellikler, jeolojik karakteristikler
geological compass yönü ve doğrultuları belirtmek için kullanılan ve eğim‐ölçer ile donatılmış
özel pusula
geological formation jeolojik formasyon
geological formations jeolojik yapılar, jeolojik formasyonlar
geological history jeolojik tarihçe, jeolojik geçmiş
geological map jeolojik harita
geological origin jeolojik menşe, jeolojik köken
geological profile jeolojik profil, jeo‐lojik kesit veya enkesit
geological section katmanların doğrultusunda genellikle dikey bir açıda bir yarmada görülen
jeolojik birimlerin kağıt üzerindeki gös‐terimi
geological site investigations jeolojik arazi etütleri, jeolojik arazi çalış‐maları
geological stratification jeolojik tabakalaşma
geological survey jeolojik araştırma ve değerlendirme
geology jeoloji, yerbilimi
geomagnetism dünya manyetik çekimi
geomembrane jeomembran, su sızdırmazlık amacıyla kaplama veya tutucu olarak kullanılan çok
düşük geçirimli veya geçirimsiz sentetik membran
geometric geometrik
geometric average geometrik ortalama
geometric constant geometrik sabit, geometrik katsayı
geometric design geometrik proje, geometrik tasarım
geometric distortion geometrik bozunum
geometric figure geometrik şekil
geometric head geometrik yükseklik
geometric interpolation geometrik yorumlama
geometric mean geometrik ortalama
geometric progression geometrik dizi
geometric sequence geometrik dizi
geometric series geometrik seri
geometric transformation geometrik dönüşüm
geometrical progression geometrik dizi
geometry geometri
geometry of project proje geometrisi (yol projesinde yatay ve düşey güzergahlar ile dever,
gabari vb uygulamaların tümü)
geomorphic geomorfik
geomorphology jeomorfoloji
geophysical exploration jeofizik araştırma, jeofizik inceleme
geophysical investigation jeofizik araştırma ve değerlendirme
geophysical prospecting jeofizik inceleme
geophysical survey bkz. geophysical exploration
geophysics jeofizik
geopressurised system yer fiziği, jeofizik
geosismic basınçlı su katmanı
geospacer jeosismik
geosphere geçirimsiz ayırıcı
geostatic jeosfer, yerküre (yeryüzünün atmosfer, hidrosfer ve biyosfer dışındakı katı, cansız
bölümü)
geostationary satellite geostatik
geosynchronous orbit yerdurağan uydu
geotaxis (çoğ. geotaxes veya geotaxis) yere eşzamanlı yörünge
geotechnical engineering yerçekimi doğrultusunda gelişme veya hareket gösterme
geotechnical properties jeotekniğin mühendislik uygulaması
geotechnics jeoteknik özellikler
geotechnology jeoteknik (mühendislik prob‐lemlerinin çözümüne yönelik olarak yerkabuğu
malzemeleri ile ilgili bilgilerin kullanımı, kazanımı ve yorumu için bilimsel yön‐temlerin ve
mühendislik prensiplerinin uygu‐lanması)
geotextile mineral kaynakları gibi doğal kaynakların kullanımına yönelik bilim ve mühendislik
teknikleri uygulamaları
geotextile fibers jeotekstil (cinsine bağlı olarak dolgu stabilizasyonunda, altyapı ile üstyapı
arasında ayırıcı, filtre malzemesi ve zayıf zeminlerde yük taşıyıcı olarak kullanılan çeşitli
cinslerde sentetik malzeme)
geotextile fibers jeotekstil lifi (jeo‐tekstillerin iplik, tel lif, bant formundaki elemanı)
geothermal jeotermal
geothermal anomaly jeotermal anormallik
geothermal depth gradient jeotermal derinlik
geothermal energy jeotermal enerji
geothermal energy jeotermal enerji, yeraltından çıkarılan enerji
geothermal fluid jeotermal akışkan, jeotermal sıvı
geothermal flux jeotermal akı
geothermal flux density jeotermal akı yoğunluğu
geothermal gradient jeotermal sıcaklık artışı
geothermal gradient yer ısı derecesi (yerkabuğunda derinliğe doğru inildikçe sıcaklığın artma
hızı)
geothermal heat plant jeotermal santral
geothermal heat station jeotermal santral
geothermal high temperature area jeotermal yüksek sıcaklık alanı
geothermal hot water field jeotermal kaynar su rezervuarı
geothermal hot water reservoir jeotermal kaynar su rezervuarı
geothermal hyper thermal area jeotermal yüksek sıcaklık alanı
geothermal low temperature area jeotermal düşük sıcaklık alanı
geothermal pipe jeotermal boru
geothermal potential jeotermal potansiyel
geothermal power plant jeotermal santral
geothermal power station jeotermal santral
geothermal semi‐thermal area jeotermal düşük sıcaklık alanı
geothermal steam field jeotermal buhar rezervuarı
geothermal steam reservoir jeotermal buhar rezervuarı
geothermal temperature gradient jeotermal sıcaklık artışı
geothermal warm water reservoir jeotermal sıcak su rezervuarı
geothermal water courses jeotermal su kaynağı
geothermic jeotermik
geothermy jeotermi
geotropism yeredoğrulum
germanium germanyum
germanium germaniyum
get, receive almak
geyser şofben
geyser geçişli ısıtıcı
geyser sıcak su kaynağı
geyser düzenli ya da düzensiz aralıklarla havaya sıcak su ve buhar kolonu fışkırtan doğal kaynak
ghost yankı imgesi, hayalet
gis bkz. geographic information system
giant ripper tekli kazma ucu, riper
giant ripper tekli riper
giary ikili (iki tabanlı)
gib kama
gib pim, saplama, kama, başlı kama
gib kama , sivil, başlı kama, çivi, saplama, kol, vinç kolu, direk, germe, dayak, payanda, (a)
bağlantı elemanı yataklarında, itme kuvvetini iletebilmek için kama yuvalarına sokulan metal
parça, kama, (b) buhar makinaları çapraz piston çalışma yüzeylerine geçir
gibbet bir krenin payanda, direk ve vinç kolunu içeren üçgen ana iskeleti, gib‐headed key,
burunlu kama, başlı kama
gibbous dış bükey
gigantic deve benzer, dev gibi
gills sürgü, kelebek, kelebekli sürgü, kanad, kanadçık, tarak, çelik dişli tarak, demir saç katmeri
gilsonite 1. gilsonit (damarlar halinde veya kayaların yarıklarında bulunan ve buralardan kömür
madeni gibi işletilerek çıkartılan sert ve kırılgan doğal asfalt)
gim vinç, maçuna
gimbal joint bkz. universal joint, oynak bağlantı, askılı bağlantı, kardan mafsalı
gimbals yalpa çemberi
gimbals üzengi, üzengi askısı
gimlet el burgusu
gimlet burgu, toprak veya ağaç burgusu, sondaj matkabı
gin block (monkey wheel, whip gin) vinç makarası, palanga
gin pulley palanga makarası
gin dolama ip, ilmik sapan, vinç, makine, düzen, çırçır makinesi, sehpalı palanga, sehpalı makara,
dolap, palanga, seyyar vinç, beygir dolabı, kazık makinesi, kazık şahmerdanı
ginglyform sadece öne ve arkaya hareket yeteneği gösteren ekleme benzeyen, menteşe gibi
ginglymus dirsek gibi tek eksenli mafsal, reze eklem (kapı rezesi şeklinde birbirinin içine girmiş
oynak)
girard turbine bkz. turbine
girder kiriş
girder ana kiriş, kiriş, payanda, kuşak, putrel
girder köprü, kiriş
girder hatıl
girder design ana kiriş tasarımı
girder moment of inertia kiriş atalet momenti
girder of equal strength eşit mukavemetli kiriş
girder stem ana kiriş gövdesi
girder without diagonal braces çapraz bağlantısız kiriş
girder, box bkz. box girder
girder, build up bkz. build up girder
girder, composite bkz. composite girder
girder, deck plate bkz. deck plate girder
girder, main bkz. main girder
girder, plate bkz. plate girder
girder, railway bkz. railway girder
girder, through bkz. through girder
girder, welded bkz. welded girder
girderless floor kirişsiz döşeme
girdle askı, kuşak, askı şeridi
girdle kuşak kemer
girdling brakes kuşak freni
girth kolan, çevre, kuşak
give vermek
give guarantee teminat vermek
give preference to tercih etmek
glacial buzlu, buzul devrinden kalma
glacial buzulla ilgili
glacial clay buzul kili, buzul kökenli kil
glacial deposit buzul deposu
glacial deposit and drift buzul çökelimleri, buzul çökeltileri
glacial epoch buzul devri, buzul çağı
glacial erosion buzulların yaptığı aşındırma
glacial till su hareketine maruz kalmaksızın, geniş bir dane boyutu aralığına sahip (silt, kum,
çakıl vb) buzul birikintisi
glaciation buzulların ya da buz örtülerinin
oluşumu
glacier buzul
gland salmastra kovanı
gland conta
gland salmastra bileziği
gland salmastra kapağı, salmastra halkası, salmastra
gland box salmastra kutusu
gland packing salmastra
gland salmastra bileziği, salmastra kovanı, salmastra, torba
glare kamaşma, göz kamaştırıcı ışık, göz kamaştıracak biçimde parlamak
glasphalt agrega yerine atık cam parçacıklarının (geri dönüşümsüz cam) bağlayıcılığı artıran
soyulmaya karşı katkı maddeleri ile birlikte kullanılmasıyla elde edilen bitümlü sıcak karışım
glass cam, gözlük, filtre vbşisesi
glass 1. cam; 2. bardak; 3. mercek adese
glass and bezel cam ve çerçevesi
glass barrel pump asit pompası
glass bead cam küreciği
glass bowl benzin şişesi
glass box model beyaz kutu modeli
glass cleaner cam temizleme maddesi
glass fiber cam lifi
glass fiber felt cam lifli keçe, cam lifleri reçine ile bağlı olan keçe tekstil
glass fiber mat binderli veya binder‐siz cam liflerinden oluşan ince hasır
glass fibre cam elyafı
glass frame cam çerçeve
glass guard cam siper, taşlama tezgahı ve torna gibi cihazlarda camdan göz siperi
glass paper cam kağıdı
glass rod cam baget, cam çubuk
glass shield bkz. glass guard
glass ware cam eşya
glass wool cam pamuğu, cam yünü
glass/magnifying büyüteç, pertavsız
glasses gözlük
glass‐papering machine zımpara tezgahı, iş parçasının yüzeyini zımparalamak için üzerinde
zımpara kağıdı veya cam kağıdı taşıyan disk veya esnek hareketli band
glassware züccaciye
glassy camsı
glaze cila, sır, perdah, vernik, parlaklık vermek
glaze sır yapmak
glaze parlatmak
glazed frost siyah buz (yağmur yağdığı ve havanın ve yerin sıcaklığı donma noktasının altına
düştüğü zaman meydana gelen düzgün buz taba‐kası)
glazed masonry unit mimarinin cam veya cilalı kısmı, üzeri sırlanmış duvar elemanı
glazed tile fayans
glazier camcı
glazier’s work camcılık
glazing cam, pencere camı, sır, sırlama, perdahlama, macunlama, buz ile sırlama
glide kaymak, kayarak hareket etmek, kayma, süzülme
glider planör
global küre şeklinde, küresel
global character joker; değiştirilebilir damga
global name evrensel ad
global positioning satellite küresel yer bildirim uydusu
global positioning system (gps) global konumlama sistemi (uydu aracılığı ile bir noktanın
konumunu bulan sistem)
global search bütünsel arama
global variable evrensel değişken
globe küre, yerküre
globe küre, yuvar, globus
globe joint küresel mafsal
globe temperature küre termometre sıcaklığı
globe temperature yerküre sıcaklığı
globe thermometer küre termometre
globe valve küresel valf , küresel vana
globular kürevi, küresi, globosus
globular küresel
globule 1. kürecik, yuvarcık; 2. küçük damla, kan zerresi
globule kürecik, küre biçimli küçük parça
globule küçük küre
globulous küre şeklinde, yuvarlak
glossal dile ait, glosicus
glossalgia dil ağrısı, glosalji
glossary terimler sözlüğü
glossary açıklamalar sözlüğü
glove eldiven
glove box torpido gözü
glove compartment torpido gözü
glove compartment bkz. glove box
glow yakıcı sıcaklık
glow alevsiz yanmak
glow kor haline gelmek
glow sıcaklıktan kızarmak
glow (f) korlaşmak
glow discharge akkor boşalma
glow indicator tube akkor ışımalı gösterge tübü
glow plug kızdırma bujisi
glow plug dizel motorlarındaki ısıtma bujisi
glow plug ısıtma bujisi
glow plug (a) buzlanma şartlarında alevin stabil olmaması durumunda gaz türbininin otomatik
olarak yeniden ateşlenmesini sağlayan elektrikli ateşleme bujisi, (b) içten yanmalı motorlarda
glowing ışıyan
glowing (s) kor haline gelmiş
glucose şeker, glikoz (c6h12o6)
glucose glikoz
glue yapıştırmak, yapıştırıcı
glue zamk
glue tutkal
glue/cold tutkal/soğuk
glued laminated arch tutkallı birleşimli ahşap kemer kiriş
glued laminated structure yapıştırılmış ince tabakalar ile inşaat yapımı
glutinous yapışkan
go gitmek
go devil pig
go devil tıkanmış boru açma düzeni, boru kazıyıcı malzeme vagonu
go to git
goal amaç, hedef
goggles kaynakçı gözlüğü, koruma göz‐lüğü
goggles gözlük/koruyucu
goggles/flying gözlüğü/uçuş
goggles/welding gözlüğü/kaynak
going fusee devamlı güce sahip sigorta
gold altın
gold altın, altın rengi
gold foil altın folye, altın varak
gold mine altın madeni
goliath crane çok büyük hareketli kren
goliath crane bakınız crane
goniometer açı ölçeği, açı ölçen alet, goniometre
gonion altçene açısı ucu
good taşınan mal, yük
good iyi
good quality iyi kalite
goodnes of fit uyum derecesi
goods yük
goods mal, malzeme
goods ticari eşya
goods malzemeler
goods mallar, emtia
goods account malzeme hesabı, emtia hesabı, mal hesabı
gooseneck deve boynu
gooseneck (tool) çatal demir, kroşe, deve boynu, (a) bitiş kesim işlemini yapan takım, gövdesi
yarım daire şeklinde bir yapıya sahip olan takım, (b) ince metal lehvalarda flanş formu elde
etmek için kullanılan özel pres kalıbı
gore area üçgen alan, birleşme ve ayrılma alanında yer alan rampa yüzeyinin sol kenarı ile yol
kenarının sağ kenarı arasındaki üçgen alan
gorge içersinde zincir veya halatın hareket ettiği yivli kasnak oluğu
gorget taş çıkarmağa mahsus cerrah aleti
gouge oluklu keski
gouge kaynak ağzı açmak
gouge kalem, keski kalemi, keskin ağızlı zımba, kaynak ağzı açmak
gouge bit oluklu matkap ucu
governor balls serbest hareket eden ve genellikle küre şeklinde olan, üzerlerindeki santrifüj
kuvvetlerin motor devrine bağlı olarak kısma valfini kontrol ettiği bilyeler
governor sleeve düşey olarak regülatör mili üzerinde kayan ve regülatör kolunu taşıyan
silindirik uzuv
governor spindle regülatör manşonunun üzerinde kaydığı ve dönebildiği mil
governor valve‐gear otomatik genleşmede indiksiyon valfının açılıp kapanmasını regüle
eden(düzenleyen) regülatör kontrollü dişli valf
govern 1. düzenlemek, tanzim etmek, fonksiyonu ayarlamak, esas olmak, geçerli olmak; 2.
yönetmek, hükmetmek
governed kontrollü, regülatöre tabi olan
governed action regülatöre tabi hareket, regülatör kontrolünde bulunan fonksiyon
governed revolution regülatöre tabi devir, regülatörle kontrollü devir
governed speed regülatöre tabi hız, regülatörle ayar edilmiş hız, düzenlenmiş veya
sınırlandırılmış hız
governing language geçerli dil
government hükümet, yönetim
government budget genel bütçe (devleti oluşturan kurum ve kuruluşların bütçelerinin tümü,
devlet bütçesi)
governor regülatör
governor idare eden
governor 1. vali, yönetici; 2. regülatör, motor hız regülatörü, devir‐hız regülatörü, düzengeç
governor action regülatör fonksiyonu, regülatör görevi yapan
governor arms regülatör kovanını regülatör kürelerine bağlayan çubuklar
governor ball regülatör ağırlık bilyası
governor bearing regülatör mili yatağı, regülatör yatağı
governor case regülatör hücresi
governor control regülatör kontrolü, regülatör kumanda mekanizması
governor control gaz kolu
governor control hand lever regülatör kumanda mekanizması el levyesi
governor control lever regülatör kumanda kolu
governor control rod regülatör kumanda mili
governor control system back up switch motor regülatör kontrol sistemi destek anahtarı
governor controlled regülatörle kontrol edilen, regülatöre tabi
governor crank regülatör krankı
governor drive regülatör tahrik mekanizması
governor drive gear regülatör tahrik dişlisi
governor drive shaft regülatör tahrik mili
governor flywheel regülatör volanı
governor fork regülatör çatalı
governor gear regülatör dişlisi
governor holder regülatör tutucusu
governor inner torque spring mazot enjektörü tork mekanizmasının iç yayı
governor lever regülatör kumanda kolu
governor oil line regülatör yağ kanalı
governor pawl bearing regülatör mandalı yatağı
governor pinion teeth küçük regülatör dişleri
governor plate regülatör plakası
governor shaft regülatör mili
governor speed regülatör devri
governor speed adjusting screw regülatör devir ayar vidası
governor spring regülatör yayı
governor weight regülatör ağırlıkları
governor weight carrier regülatör ağırlıkları mesnedi, regülatör ağır‐lıklarını taşıyan mesnet
plakası
governor weight hinge açılma ve kapanma hareketlerinde regülatör ağırlıklarının hareketini
sağlayan menteşe, regülatör ağırlık men‐teşesi
governor weight spring regülatör ağırlıklarını geri çekme yayı, regülatör ağırlık yayı
governor, centrifugal bkz. centrifugal governor
governor, velocity bkz. velocity governor
governor santrifüj kuvvet veya basınç ile hız ayan yaban mekanizma, mekanizma, motor devri ile
dönen ağır kürelerin yüksek devirde dışarı
yönde, alçak devirde içeri yönde hareket etmeleri ile yakıt, buhar, su veya herhangi bir akışkan
besleme valfını kontrol etmeler
gpm (gallons per minute) galon/dakika
gps bkz. global positioning system
gps receiver global (küresel) yer belirleme sistemi alıcısı
grab kıskaç, kepçe
grab tutma, kavrama
grab (grab bucket) kıskaçlı kepçe, çift çeneli
kova, çift çeneli kepçe, mekanik ekskavatörlerde kullanılan birbirine mafsallı iki çeneli kova,
malzeme kazması ve taşınması işinde kullanılır
grab bucket kepçe
grab bucket çift çeneli kova
grab bucket tırnaklı kepçe
grab crane kıskaç kepçeli kren
grab dredger kıskaç kepçeli tarayıcı (kazıcı)
kren kolu ucuna bağlı ve aşağı yukarı hareket ettirilebilen vinç kancası, vinç kepçesi
grab handle sap, tutamak
grab iron tespit, tutma demiri
grab tensile strength tekstilin (dokumanın)
modifiye olan çekme dayanımı (çevre alanlarında ilave dayanımıyla birlikte belli genişlikteki
tekstilin çekmeye karşı dayanımı)
grab winch kıskaç kepçeli vinç
grab, to kavramak, tutmak
grabber kavrayıcı (robot)
grabbing clutch çabuk tutan kavrama
grabbing crane kıskaç kepçeli vinç, birbirine mafsallı iki kova veya çenenin oluşturduğu kepçeye
sahip krenden oluşan eskavatör
graben çevresindeki katmanlara göre daha aşağıda bulunan, kırıklarla sınırlı bir blok
grace period mehil, ödemesiz dönem
graceful degradation dereceli bozulma, dereceli kötüleşme
gracile ince, zarif, narin, gracilis
grad grad
gradatim (s) tedricen, gittikçe
gradation dane çapı dağılımı, derecelenme, gradasyon (granüler mal‐zeme içerisinde çeşitli
boydaki tanelerin ağırlıkça oranları)
gradation geçişme, dereceleme
grade derece
grade kalite
grade 1. eğim, meyil, kırmızı kot, boyuna eğim, reglaj; 2. sınıf, derece
grade crossing hemzemin geçit
grade elevation kırmızı kot (yol boy kesitinde kırmızı çizgi üzerindeki herhangi bir noktaya ait
kot)
grade junction eşdüzey kavşak
grade levelling device boylamasına eğim verme aygıtı
grade line kırmızı çizgi (yolun bitmiş kotu)
grade of feature mevcut olması durumunda teme! boyut, hassasiyet, uygunluk özelliklerindeki
tolerans ve müsamaha arasındaki ilişki
grade of service, gos hizmet niteliği
grade of the slope şev eğimi, şev meyili
grade section tesviye veya taban kotu (temel ve yüzey tabakalarına kadar tesviye edilmiş ve
reglajı yapılmış dolgu ve yarma kesitini kapsayan enine kesitin bir kısmı)
grade separated fork junction seviye ayrımlı çatal kavşak
grade separated junction seviye ayrımlı kavşak, köprülü kavşak
grade, change of bkz. change of grade
grade (a) yol veya demir yolu eğiminin mertebesi,
(b) kayış‐kasnak sistemi kademesi, (c) biley taşı sertliği (d) döküm kalitesi
gradeability tırmanma yeteneği
graded aggregate gradasyonlu agrega
graded coarse aggregate gradasyonlu kaba agrega
graded filter derecelenmiş filtre, filtre serisi
graded material gradasyonlu malzeme (çeşitli boyuttaki taneleri belirli oranlarda içeren
malzeme)
graded standard sand standart gradasyonlu kum
grade of a fit bkz.grade
grader greyder, toprak tesviye makinesi
gradient yükselme veya düşme
gradient eğim, yokuş
gradient eğim, boyuna eğim
gradient bayır, gradyan
gradient of the slope şev eğimi, şev meyli
gradient ratio eğim oranı
gradient, incline bkz. incline gradient
grading düzeltme, tesviye etme
grading 1. gradasyon (tane büyüklüğü dağılımı); 2. reglaj, tesviye
grading seviyelendirme
grading band gradasyon zarfı
grading curve granülometri eğrisi, tane dağılımı eğrisi
grading of aggregate agrega granülo‐metresi
grading of the grains dane boyutu dağılımı, danelerin derecelenmesi, granülometri
grading plane tesviye düzlemi
grading, continuous bkz. continuous grading
grading, gap bkz. gap grading
gradual tedrici
gradual kademeli, aşamalı, derece derece
gradual consolidation kademeli kon‐solidasyon, ilerleyen veya devam eden konsolidasyon
gradual turn yavaş dönüş, tek paletle dönüş
gradually kademeli olarak, azar azar
gradually dereceli, kademeli
graduate üniversite mezunu
graduate 1. derecelemek, sıralamak, taksimat;
2. mezun olmak, mezun
graduate 1. üzerinde derece işaretleri olan ölçü bardağı; 2. diplomalı
graduate mezun olmak
graduated derece taksimatlı
graduated collar taksimatlı manşon
graduated hand wheel taksimatlı el çarkı
graduated measuring bowl dereceli ölçü kabı, erlenmayer
graduated measuring glass bkz. measuring glass
graduation 1. dereceleme, derece tertibatı, taksimat, bölüntü, bölüm; 2. mezuniyet
graduation system dereceleme sis‐temi
grain tane, zerre
grain tane, dane, tahıl tanesi, taşın veya mermerin veya ağacın damarı
grain 1. hububat tanesi; 2. tohum; 3. eczacı tartısında 0, 065 gram
grain bin tohum silosu, tahıl silosu, deposu
grain diameter dane çapı
grain grade dane büyüklüğü, tane boyutu, irilik
grain rotla soğutarak sertleştirilen soğuk döküm olmayıp özel sert kaliteli dökme demirden
yapılan merdane
grain shape dane biçimi
grain silos tohum siloları
grain size dane boyutu
grain size analysis granülometri
grain size analysis by sieving eleme ile tane boyut analizi, elek analizi
grain size characteristics diagram tane boyutu diyagramı
grain size classification tane boyutuna göre sınıflandırma
grain size composition tane boyutu bileşimi
grain size curve granülometri eğrisi, tane boyutu dağılış eğrisi
grain size diagram tane boyutu diyagramı
grain size distribution tane boyutu dağılımı, dane çapı dağılımı, tanelerin derecelenmesi, granü‐
lometri
grain size distribution curve granülometri eğrisi, tane boyutu dağılışı eğrisi
grain size distribution, parabolic bkz. parabolic grain size distribution
grain size fraction tane boyutuna göre ayırma
grain size frequency curve granülometrik frekans eğrisi
grain size, discontinuity of the bkz. discontinuity of the grain size
grain size, effective bkz. effective grain size
grain size, equivalent bkz. equivalent grain size
grain skeleton tane iskeleti, yapı iskeleti
grain structure tane yapısı, tane düzeni
grain to grain stress taneler arası gerilme, efektif gerilme, efektif basınç, taneler arası basınç
grain tane, zerre, librenin yedibinden biri, boncuk, elyaf, damar, köselenin yüzü, posa, yapağı
boyası, boyanmış iplik, ufak tane maden, ufalamak, öğütmek, göz göz yapmak, kabartmak, kumlu
baskı yapmak
grains of quartz kuvars taneleri
grains, coarse bkz. coarse grains
grains, fine bkz. fine grains
grains, grading of the bkz. grading of the grains
grains, rearrangement of the bkz. rearrangement of the grains
gram gram
grammar dil bilgisi
gram‐negative gram metodu ile boyandığı zaman boyayı almayan
gram‐positive gram metodu ile boyandığı zaman boyayı alan
gram’s determinant gram belirteni
gran‐ ‐tane, tanecik anlamına önek
grand total genel toplam
granite granit (esas olarak feldispat, ku‐vars ve mikadan oluşmuş holok‐ristalin yapılı bir tür
magmatik derinlik kayacı)
granitic granit gibi, granite ait
granodiorite granodiorit
granula (çoğ., granulae) bkz. granule
granular tanecikli, granüler, granularis, granulosus
granular taneli, granüler, ayrık daneli
granular base granüler temel (suyun serbestçe akmasına müsaade etmek ve kaplama altında
kapiler su faaliyetini önlemek için az miktarda ince malzeme içeren granüler agregadan oluşan
yol üstyapısı ayırma tabakası)
granular material granüler malzeme, taneli malzeme
granular materials taneli malzemeler
granularity (ortalama) öğe boyu
granulate 1. tane tane olmak; 2. yara üzerinde tanecikler meydana getirmek
granulation daneleşme
granule tanecik, granül, granulum
granule tane
granule granül, tanecik
granule tane, danecik
granulometry tane büyüklüğü
granulometry tane boyutu dağılımı, tanelerin derecelenmesi, granülometri
granuloplastic granül oluşan
graph grafik
graph diyagram, çizim
graph grafik çizmek
graph çizge
graph (f) çizmek, teknik resim çizmek
graph of a network devrenin çizgesi
graph/bar grafik/sütun
graph/circle grafik/dairesel
graph/horizontal bar grafik/yatay sütun
graph/line grafik/çizgi
graph/vertical bar grafik/düşey sütun
graphic şekil
graphic çizgisel, grafiğe ait, grafik, şematik
graphic accelerator grafik hızlandırıcı
graphic animation grafik canlandırma
graphic arts grafik sanatlar
graphic character grafik damga
graphic control center (gcc) grafik kontrol merkezi (farın aydınlattığı alanın dışında kalan
görüntüyü kızılötesi olarak direksiyon tablosundaki ekranda gösteren sistem)
graphic display device grafik ekran
graphic editor grafik düzenleyici
graphic monitor grafik ekran (bilgisayarda)
graphic symbol grafik simge
graphic terminal grafik uçbirim
graphic, graphical çizgesel
graphical çizimsel, çizgisel
graphical analysis çizimsel çözümleme
graphical method grafik metot
graphical procedure bkz. graphical method
graphical solution grafik çözüm
graphical user interface, gui grafik kullanıcı arayüzü
graphics grafik
graphics grafik; grafik tekniği, çizeylem
graphics çizgeleme
graphics card grafik kartı
graphics data file grafik veri kütüğü
graphics primitive grafik temel öğesi
graphics station grafik bilgisayarı
graphics symbol set grafik simge takımı
graphics text grafik metni
graphics window grafik penceresi
graphite grafit
graphite grafit, saf ve yumuşak karbon
graphite cement grafit macunu, yağlama için kullanılan grafit tozundan macun
graphite flakes grafit tozları veya kırıntıları
graphite grease grafitli gres
graphite grease grafitli gres yağı
graphite lubricant yağlamada kullanılan grafit
graphite powder toz halinde grafit yağı
graphologist grafolog
graphology grafoloji, yazı bilgisi
grapple kanca, sap, tutamak, kancalamak, kavramak, tutup kaldırmak
grapple demir kanca
grapple çengel
grapple bucket kancalı kova, hurda maden, kereste, büyük kaya vb kaldırmak için kullanılan üç
veya daha fazla tırnaklı ekskavatör veya vinç kepçesi
grapple dredger kıskaçlı kepçeli tarak, çift çeneli kovalı tarak
grasp kavramak, tutmak
grate kafes ızgara
grate ızgara, kafes
grate ızgara
grate rendelemek, ızgara etmek, ızgara
grate area ızgara yüzeyi
grate area ızgara alanı
grate bar ızgara çubuğu
grate firing ızgarada yanma
grate load ızgara yükü
grate loading ızgara yüklenmesi
grater rende
grating ızgara
grating bkz. grate ızgara, kafes
grating dip valflerinde veya hava pompalarında katı maddeleri filitrelemek için kullanılan delikli
plaka, ayrıca, kafes, ıskara, kızak, kafes döşeme, rende, teneke rende, kazıntı, rendelenmiş şey
gratis ücretsiz
gratiuty bağış, hediye
gratuitous nedensiz, belli bir sebep olmadan
gratuitous bedelsiz, karşılıksız olarak, parasız
grave şiddetli, ağır, tehlikeli
gravel kum, kum hastalığı, idrar taşı
gravel backfill çakıl arka dolgu, çakıl geri imla
gravel ballast çakıl balast
gravel blanket çakıl tabakası, çakıl bantı, çakıl deposu
gravel drain çakıl dren
gravel fill çakıl imla, çakıl dolgu
gravel filter kum filtresi
gravel filter çakıl filtre
gravel filter/double layer iki katmanlı kum filtresi
gravel fraction çakıl fraksiyonu, agreganın çakıldan oluşan kısmı
gravel pit çakıl ocağı
gravel road çakıl yol, şose, stabilize yol
gravel train çakıl tabakası, çakıl yatağı
gravel, bank run bkz. bank run gravel
gravel, coarse bkz. coarse gravel
gravel, crushed bkz. crushed gravel
gravel, pea bkz. pea gravel
gravel, poorly graded bkz. poorly graded gravel
gravel, river bkz. river gravel
gravel, sandy bkz. sandy gravel
gravel, silty bkz. silty gravel
gravel, stratum of bkz. stratum of gravel
gravelly clay çakıllı kil
gravelly loam çakıllı lem (bitkili toprak)
gravelly sand çakıllı kum
gravelly soil çakıllı zemin
gravimeter maddenin özgül ağırlığını belirlemede kullanılan alet
gravimeter gravimetre
gravimeter/relative göreli gravimetre
gravimetric özgül ağırlık ile ilgili
gravimetric efficiency ağırlıksal verim
gravimetry özgül ağırlık ölçüsü, yoğun‐luk ölçme bilgisi
gravimetry yer çekimi ölçümü
graving dock kuru havuz, kalafat havuzu
gravitation cisimlerin yere doğru çekilmesi,
yerçekimi gücü; 2. bir cismi bütün halinde tutan tanecikleri arasındaik çekim, cazibe kuvveti
gravitational yerçekimi etkisi altında kalan yerçekimine bağlı olarak meydana gelen
gravitational çekimsel, yerçekimine ait
gravitational acceleration yerçekimi ivmesi
gravitational force yerçekim kuvveti
gravitational water serbest su
gravity özgül ağırlık
gravity yer çekimi, yer çekimi kuvveti
gravity 1. ağırlık; 2. cazibe, çekim, yer çekimi
gravity özgül ağırlık
gravity acceleration yerçekim ivmesi
gravity axis ağırlık ekseni
gravity braking system ağırlıkla frenleme sistemi
gravity circulation tabii sirkülasyon
gravity circulation heating tabii sirkülasyonlu ısıtma
gravity conveyor meyilli bir yüzey vasıtası ile yüksek bir yerden daha alçak bir yere cisimlerin
kendi ağırlıkları yardımı ile taşıma işleminin yapılmasını sağlayan konveyör, ağdırmalı taşıyıcı,
kovalı taşıyıcı, helezon şut
gravity dam ağırlık barajı
gravity drainage yerçekimi ile drenaj
gravity dump yükünü kendiliğinden boşaltan tip araç (taşıma sandığının kapağı yerçekimi tesiri
ile açılmak suretiyle boşalan inşaat makineleri)
gravity escapement yer çekim maşası, sarkaca sabit bir impuls paletleri taşıyan mafsallı levye ve
impuls maşa
gravity feed ağırlık veya yerçekimi tesiri ile beslenen ve depo seviyesi motordan yüksekte olup
benzin otomatiği veya transfer pompası (dizelde) olmaksızın yakıt alan
gravity flow cazibeli akış
gravity flow kendi ağırlığı ile akma
gravity hammer serbest düşüşlü tokmak
gravity handling ağırlıkla taşıma
gravity of volume birim hacim ağırlık, birim ağırlık, hacimsel ağırlık, görünen yoğunluk, özgül
birim hacim ağırlık, görünen özgül ağırlık
gravity plane dolu vargellerin alçalarak yanaştığı yükü boşattıktan sonra yükselerek uzaklaştığı
rampa, vargel rampası
gravity retaining wall ağırlık istinat duvarı, ağırlık tipi dayanma duvarı
gravity scraper ağırlıklı sıyırıcı
gravity slide yerçekimi dolayısıyla kayma
gravity type abutment ağırlık tipi kenar ayak
gravity wall ağırlık duvarı
gravity wheel su ağırlığı ile çalışan su çarkı, üst oluklu çark, suyu üstten alan değirmen çarkı
gravity, acceleration of bkz. acceleration of gravity
gravity, apparent specific bkz. apparent specific gravity
gravity, bulk specific bkz. bulk specific gravity
gravity, specific bkz. specific gravity
gray gri, kır
gray cast iron esmer dökme demir
gray cast iron gri döküm demir, kır döküm demir
gray casting gri pik, kül rengi demir döküm, yumuşak esmer demir döküm
gray code gray kodu
gray iron yumuşak esmer döküm demir
gray level gri düzeyi
gray scale gri ölçeği
gray tone image gri tonlamalı imge
grease gres
grease gres yağı
grease yağ, gres, yağlamak, greslemek
grease box yağ kutusu, gres kutusu, gres kovanı, dingil kutusunun yağlama için gres ihtiva eden
üst kısmı
grease chart yağlama cetveli
grease cock motor silindirlerine veya yatak yuvalarına vidalanmış musluğa boru ile bağlı
hareketli uzuvların yağlanmasını regüle eden yağ kutusu
grease cup gres fincanı, gres mahfazası, gres kutusu, vidalı gresör
grease cup yağdanlık, gres yağdanlığı, yataklara gres basmak için kullanılan silindirik şekildeki
yağdanlık
grease filler fitting gresörlük, yağ koyma ağzı memesi
grease filter gres filtresi
grease fitting gres memesi, gresör, gresörlük
grease fitting gresörlük, rakor
grease gun gres pompası, gres tabancası
grease gun elle çalışan piston basıncı vasıtası ile yağlanacak yataklara yağ basmak için kullanılan
içi yağ dolu pistonlu silindir
grease line mekanizma içlerine gresi dağıtan boru
grease monkey yağcı, taşıt yağlayıcı
grease nipple gresörlük
grease nipple gres basma yeri, gres memesi
grease packing gres salmastrası
grease plug gresörlük tapası
grease pump gres pompası
grease rack yağlama yeri
grease seal gres keçesi
grease trap kir ve yağı ayıran tertibat
grease trap filter yağ süzgeci
grease tube yağlama borusu
greaser gresör
greasing yağlama, gresleme
greasing instructions gresleme talimatı, yağlama talimatı (hangi parçanın ne zaman hangi çeşit
yağla yağlanacağına dair talimat)
great büyük
great seal resmi mühür
great wheel (a) saat kovanı içersindeki dişti
çark dizisinin en büyük dişli çarkı,
(b) saat kovanı içersindeki dişli çark mekanizmasının ilk dişli çarkı, (c) çok büyük, üstten su alan
değinmen çarkı
greatest en büyük
greatest common divisor en büyük ortak bölen
greatest common factor ortak bölenlerin en büyüğü
greatest integer function en büyük tam sayı fonksiyonu
greatest lower bound en büyük alt sınır
greatest nominal factor en büyük tek terimli çarpan
green 1. kapanmamış (yara); 2. yeşil; 3. yeşil boya
green concrete taze beton, yaş beton
grenade el bombası
grey gri, kır
grey cast iron gri döküm demir, kır döküm demir
grey, gray gri
grid elektrik ağı
grid ızgara, çizgi ağı, ağ, grid, kareleme, karelere bölmek için kullanılan noktasal veya çizgisel
işaretler
grid 1. üzerinde deliler bulunan kurşun levha;
2. üzerinde birbiriyle kesişmek üzere yatay ve dikey çizgiler bulunan grafi kağıdı
grid kafes
grid capacitor ızgara kondansatörü
grid current ızgara akımı
grid iron ocak ızgarası
grid leak ızgara kaçağı
grid line 1. şebeke hattı; 2. grid çizgisi
grid lines ızgara çizgileri
grid modulation ızgara modülasyonu
grid points grid noktaları
grid resistor ızgara direnci
grid return ızgara dönüşü
grid sampling ızgara örneklemesi
grid to plate capacity ızgara (plak) anot kapasitesi
grid, raster ızgara
gridded map şebeke taksimatlı harita
griddle düz ızgara
gridiron valve kafesli sürgü, ıskaralı tüp valfle iki veya üç menveze sahip, silindir iç yüzü ince
çubuklar ile ızgara oluşturulmuş sürgülü valfli silindir
gridlines ızgara çizgileri
grillage ahşap ızgara
grille ızgara, radyatör panjuru, panjur
grille menfez
grille ızgaralı kafes
grille gril
grille baffle radyatör panjuru iç mesnetleri
grille differential pressure ızgara direnci
grille differential pressure menfez direnci
grille guard radyatör panjuru mahfazası
grille moulding şasi ön panjuru
grimace yüz ekşitme, surat buruşturma
grin sırıtma sırıtış
grind taşlamak, taşa tutmak, taşla torna etmek, bilemek, öğütmek, taşlama taşının meydana
getirdiği maden tozu
grind bilemek, taşlamak
grind öğütmek, ezmek
grindability öğütülebilirlik
grinder taşlama tezgahı, öğütücü
grinder bileme taşı
grinding taşlama
grinding taşlama, ufalama, öğütme, bileme, taşlayıp tesviye etme
grinding and lapping compound zımpara macunu
grinding apparatus bileme cihazı
grinding clamps mil ve silindirik delikleri perdahlamak için kullanılan bölmeli ayarlanabilir
perdahlama çarkı
grinding machine bileme tezgahı
grinding machine taşlama tezgahı
grinding machine bileği tezgahı, zımpara tezgahı, taşlama tezgahı, perdahlama tezgahı, yüksek
hızda çalışan ve silindirik veya düz yüzeyleri zımparalayarak veya perdahlayarak son işlem
yapan tezgah
grinding paste alıştırma macunu
grinding paste grafit macunu
grinding stone bileme taşı
grinding stone taşlama taşı, bileyi taşı
grinding truer bileme taşı düzeltici
grinding truer bileği taşına veya dişli çelik merdane yüzüne karşı tutulan ve yatağı etrafında
yüksek hızda dönebilen sivri uçlu çelik çubuk
grinding wheel taşlama taşı, zımpara taşı, zımpara çarkı
grinding wheel bileme taşı
grinding wheel dresser zımpara taşı düzelticisi
grinding wheel bileği taşı, kösele taşı, zımpara taşı
grinding, valve bkz. valve grinding
grinding‐in zımpara ve yağ karışımı ile konik yüzlü valf ile yatağının perdahlanarak basınçlı sıkı
geçme yapılmak sureti ile sızdırmazlık elde edilmesi işlemi
grindstone biley taşı
grip kavramak, tutmak
grip 1. tutmak, yakalamak, kavramak,
kavrama, kabza, sap, tutamak;
2. yol yüzeyindeki suyu bir drenaj kanalına yönlendirmek amacıyla yol kıyısı boyunca yapılan
küçük kanal
grip tutacak
grip kavramak
grip mengene, kıskaç
grip chuck hareketli çenelere sahip torna aynası
gripper tutulacak yer, tutan, kıstıran
gripper yakalayıcı (robot)
gripper tutucu, tutacak
gripper kıskaç
gripping jaw sıkma çenesi
gripping pliers ayarlı pense
gripping pliers ayarlı pense
grisea boz gri, griseus
grit kum
grit 1. ince çakıl, yuvarlak çakıl, yassı çakıl, mıcır; 2. maden talaşı, maden kırıntısı
grit iri kum
grit arrester kum tutucu
grit toz, kum, çakıl, sert taneli kum, çamur, pislik, bileği taşı, kum taşı, karışık taneli kum taşı,
kaba taneli kum taşı, ince taneli kum, bileği taşı yapımında kullanılan ve standartlaştırılmış
büyüklükleri olan sert taneler
gritstone gre (keskin ve genellikle iri kuvars taneleri ile karakterize edilen kumtaşı)
gritter dişli ince malzeme sericisi
gritting dişli ince malzeme atma (aşınma tabakası üzerine veya sathi kap‐amada kum veya
mıcırın serilmesi işlemi)
gritting material ince dişli malzeme (bir yol yüzeyine geçici olarak serilen veya sathi kaplama
için uygulanan mineral agrega veya benzerlerinin ufak, sert parçaları)
groin 1. mahmuz; 2. iki kenarın birleştiği kenar (mimaride)
grommet halka, gromet
grommet lastik halka, levha madende açılan deliklere geçirilen izole koruma halkası, boğaz
halkası, grome
groove yiv, oluk, kanal, oyuk
groove oluk, yiv, yiv açmak, yatak, oyuntu, afuyman
groove depth araç lastiği diş veya kanal derinliği
grooved yivli, oluklu, pahlı
grooved pliers ayarlı pense, iki ağızlı bir oluk boyunca kaydırılarak ayarlanan pense
grooved ring kanallı segman
grooving çökme, oturma, oluklanma (yol kaplamasında)
grooving saw zıvana testeresi, kanal açmak için kullanılan dairesel testere
grooving saw testeresi/zıvana
grooving tool likit limit deneyinde oluk açma aleti
grooving yiv açma, kiniş açma, oluk açma, zıvana açma, derin pas yeniği
gross 1. iri büyük, gözle görülen kalın; 2. işlenmemiş kaba, hissiz
gross brüt, gayrisafi, hepsi, bütünü, toptan
gross capacity brüt kapasite
gross domestic product gayrisafi iç hasıla, yurtiçi brüt ürün
gross heating capacity brüt ısıtma kapasitesi
gross inland consumption brüt iç tüketim
gross investment gayrisafi ulusal yatırım (bir ekonomide bir dönemde gerçekleştirilen yatırım
harcamalarının tamamı)
gross load brüt yük
gross misconduct ayıplı mal
gross national expenditure gayrisafi milli harcama (bir ülkede belirli bir dönemde tüketilen mal
ve hizmet miktarı ile yapılan yatırımlar toplamından vasıtalı vergiler çıkarıldıktan sonra kalan
değer)
gross national product brüt milli üretim
gross national product (gnp) gayrisafi milli hasıla (bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen
son malların değerlerinin veya yaratılan katma
değerlerinin toplamı)
gross pay brüt ödeme
gross power toplam güç
gross product gayrisafi hasıla
gross section brüt kesit
gross vehicle weight (GVW) azami yüklü araç ağırlığı, toplam araç ağırlığı
gross weight brüt ağırlık, darasıyle beraber ağırlık, gayrisafi ağırlık
ground yer, zemin, toprak
ground zemin
ground 1. arazi, taban, zemin, toprak, yeryüzü;
2. taşlanmış, taşlama tezgahında perdahlanmış, bilenmiş, öğütülmüş; 3. toprak, toprak hattı, şasi
devresi
ground abounding in trees bkz. ground planted with trees
ground air communications yer‐hava iletişimi
ground air guided missile yerden havaya güdümlü füze
ground anchor çapa, kazık, toprağa tespit etme
ground anchor stakes tespit kazıkları
ground cable şase kablosu, topraklama kablosu
ground cable toprak hattı kablosu
ground circuit toprak devresi
ground clearance taşıtın en alt noktasının yerden yüksekliği
ground clearance yerden yükseklik
ground clutter yerden parazit yankılar
ground compression zemin sıkışması, toprak sıkışması
ground conditions temel şartları, zemin şartları
ground connection topraklama, toprak bağlantısı
ground connection topraklama bağlantısı
ground control point yer kontrol noktası (nirengi, poligon, pas noktası gibi)
ground cover toprak örtüsü (rüzgar ve suyun yol açtığı toprak erozyonunu azaltmak amacıyla
yetiştirilen bitkiler)
ground electrode toprak elektrot
ground elevation siyah kot (yol boy kesitinde herhangi bir noktaya ait doğal zemin kotu)
ground engaging tool (get) kazıcı, koruyucu aksam ve uçları
ground fault toprak arızası
ground fault topraklama hatası
ground floor binanın zemin katı
ground floor plan zemin kat planı
ground humidity zemin nemi, zemin rutubeti
ground joint toprak hattı bağlantısı
ground lead toprak iletkeni
ground level yer hizası, yer seviyesi
ground level zemin kotu, siyah kot, zemin düzeyi, tabii zemin seviyesi
ground level yer seviyesi
ground line zemin hattı, tabii zemin hattı
ground line profile arazi profili
ground mapping üzerinde uçulan yörenin haritası
ground off saw bilenmekten aşınmış testere,
growth chamber, büyüme odası, üreme odası, çoğaltma odası, yetişme odası, mahsul odası
ground photograph yersel resim, yerden resim alımı
ground plane arazi düzlemi
ground point yer noktası
ground pressure zemin basıncı
ground pressure yere uygulanan basınç
ground profile siyah hat, arazi profili, zemin profili, arazi boykesiti (bir yol boykesitinde arazinin
gidiş şeklini kırık çizgiler halinde göste‐ren profil)
ground radar yer radarı
ground resonance pervaneli uçağın havalanmak için pistte hızlanması esnasında pervanenin
dinamik frekansı ile iniş takımlarının doğal frekansı arasındaki etkileşimden kaynaklanan
pervane titreşimlerindeki hızlı artış
ground return yer yankısı
ground return circuit toprak dönüş devresi
ground sill kapı eşiği
ground speed yer hızı
ground state taban hali, taban durumu
ground station yer istasyonu
ground strap madeni aksam tablosu
ground subsidence zemin oturması, zemin çökmesi
ground surface yeryüzü, zemin yüzeyi
ground surface, original bkz. original ground surface
ground survey yerden alım, arazi alımı
ground system toprak dönüşü
ground terminal topraklama bağlantısı
ground terminal toprak kutbu, toprak terminali
ground vehicle kara taşıtı
ground water zemin suyu
ground water yer altı suyu
ground water drainage yer altı suyu drenajı
ground water elevation yeraltı suyu düzeyi
ground water flow yeraltı suyu akımı, sızıntı, sızıntı akımı, su sızması
ground water level yeraltı su düzeyi (topraktaki serbest suyun yüzeyinin yüksekliği)
ground water level zemin suyu seviyesi
ground water level yeraltı suyu seviyesi
ground water line, raised bkz. raised ground water line
ground water lowering yeraltı suyu alçalması, yeraltı su düzeyinin düşürülmesi veya düşmesi
ground water pollution yeraltı suyu kirliliği
ground water table yeraltı su tablası, doygun su tablası
ground water table yeraltı suyu tablası
ground water table level yeraltı suyu tablası düzeyi
ground water, aggressive bkz. aggressive ground water
ground water, elevation of the bkz. elevation of the ground water
ground water, height of rise of the bkz. height of rise of the ground water
ground wave yer dalgası
ground wheels (a) gezer vincin hareketini sağlayan tekerlekler, (b) deniz uçaklarının bakıma
alındıklarında karada hareketlerini sağlayacak gövdelerine tesbit edilmiş tekerlekler
ground, bearing capacity of the bkz. bearing capacity of the ground
ground, compressible bkz. compressible ground
ground, elevation of the bkz. elevation of the ground
ground, firm bkz. firm ground
ground, loose bkz. loose ground
ground, original bkz. original ground
ground, saturated bkz. saturated ground
ground, soft bkz. soft ground
ground, solid bkz. solid ground
ground, subsidence of the bkz. subsidence of the ground
ground, supporting power of the bkz. supporting power of the ground
ground, to topraklamak (elektrik)
ground, to temellendirmek
ground‐effect machine hava yastıklı taşıt
grounding bkz. ground connection
grounding topraklama
grounding (A.B.D.) bkz. earthing zemin
grounding rod topraklama çubuğu
grounding wire topraklama kablosu
ground‐work temel işleri
group grup, grup yapmak
group action grup etkisi
group address grup adresi
group carrier grup taşıyıcı
group heating bkz. block heating grup ısıtma
group index grup indeks
group of piles kazık grubu, kazıklar grubu
group switch grup şalteri
group velocity grup hızı
grouping benzer ve müşterek özellikler göz önüne alınarak gruplama, gruplara ayırma,
sınıflandırma
grouping dizi, paketlenme, gruplanma, konvoy trafiği
grouping gruplama
grouser palet tırnağı
grouser bar palet tırnak çeliği
grouser bar tırnak çubuğu
grouser shoe tırnaklı palet papucu
grouser steel palet tırnak çeliği
grout sulu harç
grout çimentolu akıcı harç, içitim yapmak, harç enjekte etmek, tıkan‐mak, harçla tıkamak
grout blanket enjeksiyon şiltesi
grout cement çimento enjeksiyonu
grout filler cement şap dolgu çimentosu
grout pressure içitim basıncı, çimento harcı enjeksiyon basıncı
grouted concrete harç enjeksiyonu ile yapılan beton
grouted cut‐off wall enjeksiyon perdesi
grouted macadam harçlı makadam (serilmesinden, ve kısmen sıkıştırılma‐sından sonra boşluk‐
larına bitüm veya portland çimen‐tosu, kum ve sudan ibaret bir sıvı bağlayıcının doldurulduğu,
kaba agregadan yapılmış yol yapısı türü)
grouted riprap harçlı pere, harç enjeksiyonu ile yapılan anroşman
grouted rubble slope çimento harcı ile tutturulmuş moloz şevi
grouted rubble slope paving harçlı moloz taş şev kaplaması
grouting şerbetleme
grouting enjeksiyon, içitim (bir malzemenin çatlak ve yarıkları arasına veya bir yapıdaki boşluk‐
lara, ya kendi ağırlığı ile veya basınç uygulanarak sıvı bir bağla‐yıcının doldurulması işlemi)
grouting mortar, nonsetting bkz. nonsetting grouting mortar
grouting pressure enjeksiyon basıncı, harçla tıkama basıncı, içitim basıncı
grow büyümek, yetiştirmek
grow yetiştirmek, büyütmek, yetişmek, büyümek
grow büyümek, gelişmek, çıkmak
growake grovak
growth büyüme
growth curve büyüme eğrisi
growth rate büyüme oranı, büyüme hızı
growth, crystal bkz. crystal growth
grub screw başsız vida
grub screw yarık başlı makine vidası, saplama , saplama vidası, genellikle başsız olan ve bir
yuvaya oturan vida,
grubbing sökme
grummet washer (gromet washer) (a) kare vida başlarının altında kullanılan ince sızdırmazlık
rondelası, (b) elektrik kablolarının geçerken aşınmalarını önlemek için delikler içersine
yerleştirilen delik lastik veya plastik rondela
gryposis herhangi bir oluşumun anormal şekilde eğrilik veya kıvrılma göstermesi hali
g‐series recommendations g‐serisi tavsiyeler
guarantee garanti, teminat
guarantee period garanti süresi
guarantee/advanced payment teminat mektubu/avans
guarantee/bid teminat mektubu/geçici
guarantee/counter garanti/kontr
guarantee/performance teminat mektubu/kesin
guarantee/temporary acceptance teminat mektubu/geçici kabul
guaranteed garantili
guaranteed continuous capacity garanti edilen devamlı yük
guaranteed values garantili değerler
guaranteed values/schedules of garantili değerler cetvelleri
guarantee garanti, garanti etmek
guarantor garantör
guaranty garanti
guaranty garanti belgesi
guaranty proposal garanti teklifi
guard koruyucu, siperlik
guard koruma kalkanı, koruma levhası, koruyucu, bekçi, korumak, bek‐lemek
guard muhafaza, zırh
guard korumalık
guard band koruma bandı
guard band koruyucu bandı
guard bar muhafaza demiri, çubuğu
guard fence tel örgü, çit
guard finger bir mekanizma uzvunun hareketini engelleyen pim
guard iron koruyucu demir
guard pin emniyet pimi
guard plate siperlik
guard plate (a) tezgah önünde personeli koruyucu sabit ince çelik plaka, (b) diskin hareketini
sınırlayıcı lastik disk valf içersindeki eğri plaka
guard rail korkuluk
guard rail parmaklık
guard rail yol korkuluğu, oto‐korkuluk, büyük makinelerin iskele parmaklığı
guard rail kontrol rayı, karşılık rayı, korkuluk, parmaklık, ağaç küpeşte
guard shield koruma kalkanı, muha‐faza plakası
guard stake muhafaza kazığı
guard straps çamurluk, kalkan, siper, perde
guard wall korkuluk duvarı
guard post muhafaza desteği, muhafaza sütunu veya direği
gudgeon dişli mil, frezeli şaft
gudgeon pin piston pimi
gudgeon pin piston pimi, piston kafasını biyel yatağına bağlayan pim
gudgeon (a) bir mil veya aks ucundaki mafsal, pim
(b) piston kolu veya pompa koluna çapraz pin ayrıca; mil, mihfer, pim, menteşe kovanı, çapraz
pimi, çengel, kanca
guest konuk
guest machine konuk makina
gui (graphical user interface) grafik kullanıcı arayüzü
guidance yol gösterme
guide yön vermek, yatak burç, supap yatağı, supap kılavuzu, rehber, kılavuz
guide oluklu sonda
guide band kılavuz kordon
guide bar kızak
guide bar buhar makinalarında piston pimine gelen yanal itme kuvvetleri önlemek için piston
çapraz mafsalı kılavuzu, kılavuz çubuk
guide blade kılavuz kanat
guide blades türbin veya kompresörde dönen kanatlara akışkanın uygun bir açıda gelmesini
sağlayan sabit kanatlar, klavuz kanatlar
guide blocks klavuz takoz, kızak takozu
guide clip yatak burç klipsi
guide jaw yatak burç çenesi
guide piece sevk yatağı
guide plate kılavuz saçı
guide plate kılavuz levhası
guide plunger plancer kovanı
guide posts doğrultu babaları
guide pulley klavuz kasnak, avara kasnak, tahrik kayışını yönlendiren avara kasnak
guide rail sürgü mili, vites sürgü mili, hız kutusu kayar dişlileri kaydırma mili
guide rail kapı rayı, karşılık ray, klavuz ray
guide retainer yatak burç tutucusu
guide screw kılavuz vidası
guide screw stock radyal kanallar içerisine yerleştirilen üç bölümden oluşan biri klavuz diğer
ikisi kesici olan pafta kolu, çakı kolu
guide shoe kılavuz pabucu
guide sign bilgi işareti
guide sleeve kılavuz kovanı
guide track kılavuz hat
guide vane kılavuz kanat
guide vane bkz. guide plate kılavuz plakası
guide vane assembly kılavuz kanat tertibatı
guide vanes klavuz kanat, yönlendirici kanat, hava akışını kanallara yönelten aerofoil kesitli
kanatlar
guide wall kılavuz duvar
guide way kılavuz kızak
guide wheel kılavuz tekerleği
guide (a) bir mekanizmanın belirli bir uzvunun önceden belirlenen hareket yörüngesinde
hareket etmesini sağlayan klavuz, (b) klavuz rayı
(c) merdane miline tespit edilmiş işlenen parçanın merdanelere sarılmasını önlemek için ya
kızakların kalkmasını veya merdan
guidebook rehber
guided aircraft missile güdümlü uçak füzesi
guided wave kılavuzlu dalga
guideline yönerge, kılavuz kural
guideline kılavuz bilgi, yönerge
guideline, instruction yönerge
guillotine giyotin makas
guillotine damper jaluzi ayar damperi
guillotine damper jaluzi tip ayar damperi
guillotine pres giyotin pres
guillotine shears makaslama, kesma , kırpma giyotin bıçağı
guillotine satır, giyotin, giyotin bıçak makinesi
gullet su yolu
gullet saw kurt dişli testere
gullet kertik, testere kurt dişi
gulleting yol inşaasında kademeli yarma kazısı
gulleting machine testere dişi kertiklerini taşlama makinesi
gully yağmur suyu deresi
gully vadi, hendek, sel oluğu
gully emptier vidanj taşıtı
gullying suyun oyması
gum zamk
gum elastiki film, yapışkan madde, tutkal, zamk
gum cap körük
gumbo yapışkan kil
gumbo clay gumbo kili, çok plastik kil
gummy yapışkan, sünek, gres gibi, zamk gibi zamksı
gummy coat film tabir edilen yağlı ve kaygan tabaka
gummy substance yapışkan elastiki madde
gun pompa, tulumba, şırınga, tabanca
gun, air bkz. air gun
gun, lubricating bkz. lubricating gun
gunite püskürtme harç
gunny çuval bezi
gunny sack, çuval
gusset destek, payanda, köşebent
gusset 1. guse; 2. ek, parça, ilave, takviye, köşebent
gusset (gusset plate) köşelik, lama, bağlama parçası, köşebent, bağlama lehvası, ekleme
bağlantısı, açılı çelik konstrüksşiyon bağlantılarının rijitlenmesi için kullanılan bağlama plakası
gusset plate guse levhası, ekleme levhası
gutter hendek, yatay oluk, oluk, taşıtların kapı ve pencere üst kenarlarındaki yağmur toplama
kanalları, su yolu (yol yüzeyine düşen yağış sularının bordür kenarında toplanıp yol boyunca
aktığı yer)
gutter line hendek hattı
guy beam gergi kirişi
guy dernek kullesi gergi halatları ile düşey konumda tutulan direkli kren
guy line gergi halatı, gergi teli, gergi ipi
guy pin tespit pimi, tespit çivisi
guy wire takviye kablosu
güder motorsuz uçak, planör, kayan, akıp giden
gülde plates sevk lehvası, kızak yatağı lehvası
GVW bkz. gross vehicle weight
gymbals (gimbals) (a) birbirine dik iki dönme ekseni içeren mekanik çerçeve, (b) kronometre
kutusu içersinde kronometresyi mesnetleyen ve aynı konumunda tutan kendi kendini ayarlayan
yatak
gynecogenic dişilik vasıfları veya reaksiyonları meydana getiren
gypsum alçı taşı
gypsum alçı, jips, alçı taşı, kalsiyum sülfat
gypsum plaster alçı sıva
gypsum slurry alçı çamuru
gypsum wallboard alçıpan
gypsum wallboard partition alçıpan bölme
gyrate 1. dönmek, bir eksen etrafında daire şekilnde devretmek; 2. halka veya helezon şeklinde
bükülmüş
gyration atalet, jirasyon
gyration dönme, dairesel hareket gösterme
gyration fırdolanım
gyration (centre of gyration) dönme merkezi, topaç merkezi
gyration (radius of gyration) dönme yarıçapı, topaç yarıçapı
gyration, radius of bkz. radius of gyration
gyratory crusher döner kırıcı, döner konkasör
gyratory traffic dönel trafik (belli boyutta bir dairesel ada etrafında dönme yönü denilen bir
yönde dönen taşıt trafiği)
gyro‐ dönme anlamı veren birleştirici
gyro (gyro compass) ciroskobun kendi yönünü bulma özelliğine göre çalışan bir tip kumpas çift
çerçeve içinde sürtünmesiz yataklarla yataklanmış genellikle yatay konumdaki eksen etrafında
dönen ve elekrik motoru veya hava üflenmesi ile yüksek hızda dönen rotor ihtiva eden ciraskop
gyro(gyroscope) ciroskop
gyrodyne kanat açıklığı küçük olan uçak genellikle kalkış, tırmanış ve iniş halinde pervaneleri
motor gücü ile tahrik olan fakat seyahat halinde otomatik olarak dönen pervaneli uçak
gyroplane yatık pervaneli uçak
gyroscope jiroskop
gyroscopic horizon jiroskopik ufuk
gyrose kıvrımlı
gyrostat jirostat
gyrostat cirostat, muhafazalı ciroskop
gyrostatic jirostatik
gyrus (çoğ. gyri), kıvrım, girus
‐h‐
h loading standart h yüklemesi
h.l. (horizontal interval) yatay aralık
h.p. (horse power) beygir gücü
h.p. (high pressure) yüksek basınç
h.u.c.r. (highest useful compression ratio) en büyük faydalı basınç oranı
habit (a) itiyat, alışkanlık, huy; (b) özel şekilde büyüme veya yetişme
hachure tarama çizgiler (harita vs)
hack çentmek, yarmak, yontmak
hack saw testere/kollu demir
hack saw blade el testeresi ağzı
hacker bilgisayar korsanı
hackle çentmek, yarmak, yontmak
hacksaw testere
hacksaw demir testeresi
hacksaw blade demir testeresi ağzı, demir testeresi bıçağı
hacksaw frame demir testeresi kolu
hacksaw kollu demir testeresi, soğuk demir testere makinası
Hackworth valve ‐ gear kranka karşı olan, içersindeki eksantrik ile diğer ucu meyilli bir kanal
içerisinde kayan ve valf kolununda üzerindeki bir noktaya mafsallandığı uzvu tahrik eden radyal
dişli
hafnium hafniyum
high fatigue ‐ testing machine alternatif akım kullanılarak güçlü elektromagnet uyarılmak sureti
ile malzeme deney çubuklarına değişken yönlü gerilme uygulayan makina, yüksek gerilme test
makinası, yorulma makinası