47
İŞ GÜVENLİĞİ İŞ SAĞLIĞI TARİHSEL GELİŞİM GİRİŞ Sosyal devletin ve verimliliğin öne çıktığı, rekabetin oldukça arttığı günümüzde iş güvenliği ve işçi sağlığı da gittikçe daha önemli hale gelmektedir. Çalışanın sermaye uğrunda feda edildiği kapitalist ekonomi anlayışı veya çalışanın devlet uğruna feda edildiği sosyalist veya faşist devlet anlayışları artık terk edilmektedir. Dolayısıyla bireyin öne çıktığı ve birey haklarının önem kazandığı bir dönem içinde de iş güvenliği ve işçi hakları konusunda oldukça önemli, ilerlemeler olmaktadır. 18. yy’ da başlayıp hızla gelişen endüstri devriminin etkisiyle insanın yaşadığı çevredeki fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlerde gözlenen hızlı artış iş kazalarının ve meslek hastalıklarının günümüzde giderek önem kazanmasına neden olmuştur. Yeni teknolojilerin inanılmaz bir hızla yeni kimyasal maddeleri ürettiği bir gerçektir. 1978 yılında yapılan bir çalışmaya göre bilgisayar kayıtlarında 1977 Kasım ayı itibarı ile dünyada 4.039.907 çeşit kimyasal madde bulunduğu, ortalama her hafta 6.000 tane daha kimyasal madde eklendiği bu maddeler arasında yaklaşık 63.000 tanesinin sürekli kullanıldığı bilinmektedir. Bir başka araştırmaya göre her yıl yaklaşık 5.000 yeni kimyasal maddenin ticari ve kimyasal ürün, yiyecek ve ilaç olarak piyasaya sürüldüğü iddia edilmektedir. Hangi veriye göre olursa olsun hiç şüphe yok ki, insanlığın maruz kaldığı kimyasal zararlılarda niteliksel ve niceliksel bir artış gözlenmektedir. Hızla artan kimyasal maddelerin sağlık açısından ne denli güvenilir olduğu hakkında yeterli veriye sahip bulunmamaktayız. Tablo (1-1) de kimyasal maddeler ve karsinojenlerin tahmini sayıları görülmektedir.

fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

İŞ GÜVENLİĞİ İŞ SAĞLIĞI TARİHSEL GELİŞİM

GİRİŞ

Sosyal devletin ve verimliliğin öne çıktığı, rekabetin oldukça arttığı günümüzde iş güvenliği ve işçi sağlığı da gittikçe daha önemli hale gelmektedir. Çalışanın sermaye uğrunda feda edildiği kapitalist ekonomi anlayışı veya çalışanın devlet uğruna feda edildiği sosyalist veya faşist devlet anlayışları artık terk edilmektedir. Dolayısıyla bireyin öne çıktığı ve birey haklarının önem kazandığı bir dönem içinde de iş güvenliği ve işçi hakları konusunda oldukça önemli, ilerlemeler olmaktadır.

18. yy’ da başlayıp hızla gelişen endüstri devriminin etkisiyle insanın yaşadığı çevredeki fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlerde gözlenen hızlı artış iş kazalarının ve meslek hastalıklarının günümüzde giderek önem kazanmasına neden olmuştur. Yeni teknolojilerin inanılmaz bir hızla yeni kimyasal maddeleri ürettiği bir gerçektir.

1978 yılında yapılan bir çalışmaya göre bilgisayar kayıtlarında 1977 Kasım ayı itibarı ile dünyada 4.039.907 çeşit kimyasal madde bulunduğu, ortalama her hafta 6.000 tane daha kimyasal madde eklendiği bu maddeler arasında yaklaşık 63.000 tanesinin sürekli kullanıldığı bilinmektedir.

Bir başka araştırmaya göre her yıl yaklaşık 5.000 yeni kimyasal maddenin ticari ve kimyasal ürün, yiyecek ve ilaç olarak piyasaya sürüldüğü iddia edilmektedir.

Hangi veriye göre olursa olsun hiç şüphe yok ki, insanlığın maruz kaldığı kimyasal zararlılarda niteliksel ve niceliksel bir artış gözlenmektedir.

Hızla artan kimyasal maddelerin sağlık açısından ne denli güvenilir olduğu hakkında yeterli veriye sahip bulunmamaktayız.

Tablo (1-1) de kimyasal maddeler ve karsinojenlerin tahmini sayıları görülmektedir.

KİMYASAL MADDE TÜRÜ TAHMİNİ SAYILAR

Kayıtlı tüm kimyasal maddeler, insanın maruz kaldığı tüm kimyasal maddeler

5.000.000

Var olan tüm karsinojenler 5.000 – 50.000İnsanın maruz kaldığı karsinojenler 1.000 – 5.000Karsinojenliği sınanan tüm kimyasal maddeler 4.000 – 7.000Hayvanlarda sınanmış kesin 1.400 – 2.000İnsanın maruz kaldığı, hayvanlarda sınamış kesin karsinojenler 300 – 500Mesleki olarak maruz kalınan hayvanlarda sınamış kesin karsinojenler 200 – 300İnsanlar için kanıtlanmış kesin karsinojenler 20 – 40

Tablo (1-1) : Kimyasal maddeler ve karsinojenlerin tahmini sayıları.

İnsanın varlığı ile birlikte yaşamını sürdürmek için yaptığı işle ilgili sağlık sorunları olmuştur. Ne var ki bu konudaki gelişmeler hem önceki dönemlerde hem de günümüz de

Page 2: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

yavaş olmuştur. Bu konudaki gelişmeleri incelemek için şimdiye kadarki süreyi bazı tarihsel dönemlere göre inceleyebiliriz.

İLK ÇAĞLAR

Kuşkusuz her canlının hayatta kalabilmesi için gerekli olan besin maddeleri yemesi gerekir. Bu amaçla ağaçtan meyve toplamak ta bir iştir Bunu yaparken olabilecek risklerde sağlığını etkileyecektir. Maden ocakları en eski iş alanlarından biridir. Her zaman tehlikeli iş kollarından biri olmuştur. Bu dönemlerde buralarda mahkumlar çalıştırılırdı. Bu çalışanların sağlığına zarar veren etkenlerden korunması gereği hiç duyulmamış hatta cezalandırmak amacı ile işler daha da ağırlaştırılmıştır. Bu maden ocaklarında ele geçen kalıntılardan işçilerin tozdan korunmak için mesane derisinden yapılmış maskeler kullandığı belirlenmiştir (M.S. 2.yy. Mısır ve Roma kayıtları).

İlk kez Hipokrat, Kurşun madeninde çalışanlarda diğer insanlar da görülmeyen kolik tarzında karın ağrıları, diş etlerin de morluk ve deride kansızlık işaretlerinin olmasına dikkat ederek ,bu tür maden ocaklarında ki zararlı bir madde ile ilişkili olabileceğini belirtmiştir.sorunları ile ilgili ilk yayın 1556 yılında AGRİCOLA tarafından yayınlanan “De Re Metalica” adlı eserle olmuştur. 11. yy’da Paracelsus, yine maden ocağı işçilerinin hastalıkları ile ilgili bir eser yayınlamıştır. Üretimde kullanılan araç-gereç teknolojisi geliştikçe çalışan işçinin de kalifiye olması gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bu işlerde çalışan ve yetişmiş işçilerin değeri daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Ne var ki daha derinden maden çıkarma teknolojileri gelişirken çalışma koşulları daha tehlikeli olmaya başlamıştır. Paraselcus endüstriyel gelişmelerin sonucu olarak meslek hastalıklarında artışlar olacağını belirtmiştir.

16. ve 17. yüzyıllarda Rönesans sonu kültürel değişim ve feodal ekonomik yapının yerine kapitalist ekonomik ilişkilerin gelişmesi, sanayideki gelişmeler ve de tıp bilimindeki gelişmeler işçilerin sağlık sorunları ile ilgili incelemelere de yansımıştır. 1700’lü yılların başında Bernardino Ramazzani adlı bir İtalyan hekim yazdığı “De Morbis Diatriba” (Meslek Hastalıkları) adlı eserinde işçilerde çalışma koşullarına bağlı olarak gelişen hastalıkları sistematik olarak incelemiştir. Günümüzde de önemli olan ve hekimlere “Hastalarınıza yaptığı işin ne olduğunu” mutlaka sorun önerisinde bulunmuştur. 18.yüz yıldaki teknolojik gelişmeler işçilerin fiziksel ve psiko-sosyal tehlikelerini de artırmıştır.

ENDÜSTRİ DEVRİMİ DÖNEMİ

Pamuk çok eskiden beri bilinir ve dokumada kullanılırdı. Hindistan’dan İspanya’ya oradan da İngiltere’ye gelişi 16.yüzyılda olmuştur. Dokumada makinenin kullanışı, Küçük atölye düzeninden fabrika düzenine geçiş, İngiltere de ekonomik gelişmeleri etkilemesi yanında toplumun, ailelerin geleneksel yaşamında da önemli değişikliklere yol açmıştır.

Kırdan kente iş için göç eden binlerce insan kent civarında gece kondu bölgelerini oluşturdu. Ağır ve yorucu çalışma ortamında binlerce genç yaştaki işçiler Geçirdikleri iş kazası ve meslek hastalıkları sonu çalışamaz duruma geldi. Alkolizm, kumar, fuhuş gibi sosyal sorunlar arttı. Özellikle deniz aşırı ticaretin gelişmesi üretimi artırıcı baskı nedeni oldu.

Page 3: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Çocuk yaştaki işçiler günde 10-16 saatte varan çalışma süresi içinde ezilirken, beslenme ve konut sorunları da sağlıklarını bozan diğer önemli etkenlerdi. Bu koşullarda yapılan işle ilgili oluşan meslek hastalıklarından önce olumsuz yaşam ve çevre koşularına bağlı sağlık sorunları ön plana çıktı. Bu sonuçlar değişen çevre ve iş tiplerinin değerlendirilmesini ve toplum sağlığını bu açıdan ele almak düşüncesini geliştirdi. Bu dönemde konu edebiyatçılar içinde ilgi alanı oldu. Rousseau, Voltaire, Kant, Thomas Jefferson gibi humanist yazarların öncülüğü ile toplumsal tepki gelişmeye başladı ve yöneticiler de konuya ilgi duymaya başladılar. Lancashire’deki bir tifo salgınını inceleyen Dr. Thomas Percival hazırladığı raporda; “Bu yaşam koşulları değiştirilmediği sürece bu tür salgınların her zaman olabileceğini, çalışma koşullarının ağırlığının da bu tür salgınların etkilerini artıracağını” vurgulamıştır.

İngiltere’de 1824 yılında, günlük çalışma süresi 10 saatle sınırlandırıldı. İşçilere “Hastalık hâlinde bakım, 10 yaş altındaki çocukların çalıştırılmaması” gibi bazı sosyal haklar verildi.

Fransa’da 1824 yılında daha önceleri işçi haklarını savunan ve illegal çalışanlara sendika kurma izni verildi. Bu kuruluş çalışma koşulları ve ücretler yanında diğer sosyal haklarında savunuculuğunu yaptı, işçilerin eğitimine önemli katkılarda bulundu.

1883 yılında İngiltere’de ‘Fabrika Kanunu’ çıkarıldı. Buna göre iş yeri denetimi müfettişliği kuruldu. Özellikle çocuk işçiler için sağlık muayenesi ve iş kazalarından sonra inceleme raporu tutma zorunluluğu getirildi. Kurşunlu boya, fosforlu kibrit, dinitro benzenli maddelerin olduğu yerlerde iş yerinde periyodik sağlık muayenesi başlatıldı.

1895 yılında Kimyasal maddelerden zehirlenme, şarbon gibi hastalıkların bildirimi zorunlu tutuldu. 1900 de, işe giriş, aralıklı sağlık muayenesi, tehlikeli işler de özel muayeneler, meslek hastalığı bildirimi çalışamaz duruma gelenlerin, sakatlananların hakkında özel rapor hazırlanması kuralı getirildi.

Bu olumlu gelişmeler olurken, yine İngiltere’de iş verenler arsında da ilginç tartışmalar yaşanıyordu. Robert Owen adlı işveren kendi iş yerinde çalışan işçilere fabrika yakınında oturacakları konutlar yaptırarak işe gidiş gelişleri ilgili sorunlarını çözmüş, işyerinde beslenme düzeni kurarak iş verimini artıracağını, daha az sorunlu işçilerin daha düzenli çalışacaklarını söylemiş bununla ilgili uygulamaları diğer iş verenler tarafından eleştirilerek, bulunduğu kulüpten çıkarılmış, daha sonrada kilise tarafından toplum düzenini bozduğu gerekçesi ile aforoz edilmiş ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Göçle gittiği A.B.D.’nde kendi düşünceleri doğrultusunda kurduğu iş yeri daha sonraları örnek bir iş yeri ve tarihi bir yer olarak müze hâline getirilmiştir.

A.B.D.’de iş sağlığı konularında gelişmeler, Avrupa ülkelerinden sonra başlamış ve yönetim şekli eyaletler ve değişik ülkelerden gelen insanların getirdiği farklı kültürler nedeniyle farklılıklar göstermiştir.

1867 yılın da Messashuset eyaletinde 10 yaşın altındaki çocukların çalıştırılması yasaklandı. İş yeri denetimi yapan polis gücü kuruldu. 1884 yılında “İş Bürosu”, 1910 yılında “Maden Bürosu”, 1914 yılında da işyerlerinde sağlık hizmetlerinden sorumlu “Halk Sağlığı Servisleri” kuruldu.

Page 4: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Rusya, Çarlık dönemin de oldukça ağır ve kötü koşullarda olan çalışma hayatı 1917 devriminden sonra işçi sınıfının haklarını geliştirmek çabasına göstermiş sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve koruma ağırlıklı olarak ülke geneline yaygın bir şekilde verilmesi amacıyla örgütlenmiştir. 1922 yılında Moskova’da ‘İş Hijyeni Kürsü’sü, 1923 yılında da ‘İş sağlığı ve Güvenliği Merkezi’ni kurarak, ‘İş Yeri Denetimi’ni ayrı bir örgüte vermişler.

Değişik ülkeler de bu gelişmeler olurken ülkeler arasında iş sağlığı alanındaki çalışmaları izleyecek belirlenen standartların uygulanmasını sağlamaya çalışacak bir kuruluş “Uluslararası Çalışma Örgütü” (İnternational Labour Office, İ.L.O) 1919 yılında kurulmuştur. Günümüzde de çalışmalarını sürdüren bu kuruluş iş sağlığı ve güvenliği konularında önemli katkılarda bulunmaktadır.

1900’lü yılların başından beri ilgilenilen ergonomi konusu, II.Dünya Savaşı sırasında askeri amaçlar için kullanılmış yararları görülerek sanayide de kullanılmasına 1950’li yıllarda ağırlık verilmişti.

Anadolu’da da benzer gelişmeler olmuş sanayileşmenin geç başlaması bu gelişimi etkilemiştir. Küçük atölye veya işyerlerinde zanaat öğrenmek için gelen çocuklar belirli kurallar ve süre içinde bu işi öğrenmeye çalışırdı. Anadolu’da, Selçuklu döneminden beri uygulanan “Ahilik” çalışma yaşamı ile ilgili bir kültür geliştirmiştir. İş yaşamı ile ilgili ilk yazılı belgenin Kütahya’da çini işçiliği yapanlarla işveren arasındaki sözleşmelerdir.

1865 yılında Zonguldak maden ocaklarında çalışanlarla ilgili yayınlanan Dilaver Paşa Nizamnamesi ile maden ocakların da çalışanlara yatacak yer ve yemek verme, günlük çalışma süresini de 10 saat olarak sınırlamıştır.

Yine aynı maden ocağı ile ilgili olarak 1869 yılında çıkarılan başka bir nizamname ile ‘Maadin Nizamnamesi’ iş kazalarına karşı önlem alınmasını, kaza sonucu işçiye tazminat ödenmesini öngören kurallar getirilmiştir.

İlginç gelişmelerden biri de ulusal kurtuluş savaşı yıllarında olmuştur. 1921 yılında iç kargaşalar ve cephede savaş olurken Ankara’da Meclis, Zonguldak maden ocakları ile ilgili bir yasa çıkarmıştır.

“Ereğli Havza-i Fehimiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun”la maden ocakların günlük çalışma süresi 8 saatle sınırlandırılmış, fazla çalışması gerekenlere ek ödeme yapılması, 18 yaşın altındakilerin maden ocağında çalıştırılmaması, hasta ve yaralı işçilere için tedavi zorunluluğu, kaza sonu tazminat zorunluluğu getirilmiştir. Bu yasanın önemi; çalışma hayatına getirdiği yeni kurallar yanında ülkenin içinde bulunduğu zor koşullara karşın yönetimin bu konulara verdiği önemi de yansıtmaktadır.

1967 yılında İ.L.O ve W.H.O (Dünya Sağlık Örgütü) karma komisyonunun yaptığı tanım günümüzde de kullanılmaktadır. Bu tanıma göre;

İş Sağlığı, “Çalışma hayatında bulunan bütün kişilerin fiziksel, ruhsal, moral ve sosyal tam iyilik hallerinin takviyesini, ve en yüksek düzeylerde sürdürülmesini, iş koşulları ve kullanılan zararlı maddeler nedeni ile çalışanların sağlığına gelebilecek zararların önlenmesini, ayrıca çalışanın fizyolojik ve psikolojik özelliklerine uygun yerlere yerleştirilmesini, işin insana, insanın işe uyumunu” esas amaçlar olarak ele alan bir Tıp Bilimi dalıdır”.

Page 5: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Bu konularda başarı değişik meslek gruplarından oluşan bir ekiple ve diğer bilim dallarının kullanılması ile elde edilebilir. Antropoloji, Biyometri, Biyomekanik, İş psikolojisi, İş plânlaması gibi bilim dallarının büyük katkıları olmaktadır. Ayrıca, iş sağlığı uygulamalarında çağdaş sağlık hizmetleri yaklaşımı uygulanmalıdır.

Gerek çağdaş sağlık hizmetleri yaklaşımı, gerekse Uluslararası Çalışma Örgütünün geliştirmeye çalıştığı çalışma hayatı ile ilgili normlar incelendiğinde, teorik olarak oldukça iyi bir noktaya gelindiği söylenebilir. Günümüzde işyerlerinde insanlık dramının yaşanmasına yol açan iş kazaları ve meslek hastalıklarının yalnız sonuçlarının onarılması yeterli görülmemiş, bu sonuçların (iş kazası, meslek hastalığı) alın yazısı gibi algılanmayıp önlemesi de bir amaç olarak kabul edilmiştir.

Bu yaklaşım, hem işçinin hem de toplumun geleceğine olumlu katkılar sağlayacağı gibi yine uzun hatta bazen kısa sürede bile ekonomik yönden en uygun yöntem olduğu görülmüştür. Bu gelişim hukuk normu bakımından da sadece iş gücünün korunması değil işçinin fiziksel ve psikolojik varlığı ile bir insan olarak algılanmasını beraberinde getirmiştir.

1948’de yayınlanan insan hakları evrensel bildirgesinin 3. ve 23. maddelerinde “Herkesin yaşama ve kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır, ...adil ve elverişli koşullarda çalışma hakkı vardır” şeklinde belirtilmiştir. Daha sonra 1989 yılında Avrupa birliği ülkelerin de kabul edilen “Çalışanların temel sosyal şartında (Topluluk üye devletlerin, işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumaları, özellikle iş ortamının iyileştirilmesi yönündeki etkinlikleri destekler ve tamamlar) kararını almıştır. Sağlığı korum kavramının ötesinde ayrıca sağlığı geliştirme amaçlı bir yaklaşıma gelinmiştir. Asıl olanda bu yaklaşımların uygulamada başarılı olmasıdır.

İŞ GÜVENLİĞİNİN TANIMI

İşyerlerinde işin yürütülmesi ile ilgili olarak oluşan tehlikelerden, sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak ve daha iyi bir iş ortamı yaratmak için yapılan metotlu çalışmalara “ İŞ GÜVENLİĞİ” denir.

Bu tanım işyerlerindeki teknik düzenin yarattığı tehlikelerden korunmayı belirtmektedir. Bu nedenle iş güvenliği deyimi, İngilizce “safety” , Fransızca “securite de travaille” ya da Almanca “Arbeitssicherheit” kelimeleri karşılığı olarak yalnızca “teknik güvenlik” anlamına kullanılacaktır.

Ülkemizde çok defa “iş güvenliği” deyiminin sosyal güvenlik anlamında da kullanıldığı görülmektedir. Fransızca’da “securite social” , İngilizce “security” ve Almanca “Versicherung” kavramlarına eş anlamlı kelime Türkçe’ye “sosyal güvenlik” olarak geçmiştir.

Bu konuda açıklanması gereken diğer bir husus da, yukarıda yapılan tanımın çalışanların korunmasına yönelik oluşudur. Teknik iş güvenliği tanımı, genel anlamda, yalnızca çalışanların değil, tüm işletmenin ve üretimin de güvenliği düşünülerek üç ayrı alanda çalışanların bileşkesi olarak verilmektedir. Sanayimize henüz yeteri kadar girmemiş olan, ancak çalışana yönelik iş güvenliği ile de yakından ilgisi bulunan bu üç unsur:

Page 6: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

1 - İş Güvenliği (Arbeitssicherheit)2 - İşletme Güvenliği (Betriebssicherheit)3 - Üretim Güvenliği (Produktionssicherheit)

olarak tanımlanır. Kelimelerin anlamından da anlaşılacağı gibi, bir işletme, ancak bu üç çeşit güvenliğin birlikte mevcut olması halinde başarıyla yürütülebilir ve çalışanların güvenliği de ancak o zaman tam olarak sağlanabilir.

Yukarıda verilen tanımda, işyerlerinin “özel tehlike “ ve “sağlığa zarar veren” koşullarından söz edilmektedir. İlk akla gelen, işyerlerinde böyle durumlar olmasa, iş güvenliği diye bir konunun da bulunmayacağıdır. Gerçekten tarih boyunca bu konuda yapılan çalışmalara göz atıldığında, özellikle endüstrideki hızlı gelişim nedeniyle kazaların aşırı derecede artmasının çalışanları ve düşünürleri, bu konu üzerinde durmaya ve insanlara zarar veren durumları kökünden ortadan kaldırmaya yönelttiği görülür.

İŞ GÜVENLİĞİ

İş Sağlığı ve İş Güvenliği çalışmalarının ana amacı çalışanları korumak oluşturur. Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerinden korumak, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, başka bir ifade ile çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı koruyarak ruh ve beden bütünlüklerinin sağlanması amaçlanmaktadır.

İŞLETME GÜVENLİĞİ

İşyerlerinde alınacak tedbirler ile, iş kazalarından veya güvensiz ve sağlıksız çalışma ortamlarından dolayı doğabilecek makine arızaları ve devre dışı kalmaları, patlama olayları, yangın gibi işletmeyi tehlikeye düşürebilecek durumlar ortadan kaldırılacağından işletme güvenliği sağlanmış olur.

ÜRETİM GÜVENLİĞİ

Bir iş yerinde üretim güvenliğinin sağlanması beraberinde verimin artması sonucunu doğuracağından özellikle ekonomik açıdan önemlidir. İşyerinde çalışan işçilerin korunmasıyla meslek hastalıkları ve iş kazaları sonucu ortaya çıkan iş gücü ve iş günü kayıpları azalacak, dolayısı ile üretim korunacak ve daha sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının işçiye verdiği güvenle iş veriminde artma olacaktır.

İŞ SAĞLIĞI KAVRAMI

İş sağlığı genel olarak çalışma hayatı ve sağlık arasındaki ilişkileri inceleyen bir bilimdir. İş ve sağlık arasındaki ilişkilerin incelenmesinde kullanılan yaklaşımlar birbirini tamamlayan iki ana grup halinde ele alınabilir. Konu insan sağlığı ile ilgili olduğu için

Page 7: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

çalışanların sağlığının korunması, hastalanan ve kazaya uğrayanların iyileştirilmesi gibi uygulamalar iş sağlığının tıbbi boyutu olan iş hekimliğini (occupational medicine) oluşturur. Çalışanların sağlığını belirleyen faktörler arasında işyerinde bulunan çeşitli madde ve etkenler çok önemlidir. Bu maddelerin varlığının saptanması, düzeylerinin ölçülmesi ve gerektiğinde kontrol altına alınması şeklinde daha çok teknik konuları kapsayan uygulamalar da iş hijyeni (occupational hygiene) olarak adlandırılır. İş sağlığı (occupational health) ise hem tıbbi hem de teknik uygulamalara işaret eden daha genel bir terim olup iki tür uygulamayı da kapsar.

İş sağlığının tıbbi bölümü ile ilgili insan gücü, hekim ve diğer sağlık personelidir. İşyerlerinde koruyucu sağlık uygulamaları başlıca işyeri sağlık birimi tarafından yapılır. Sağlık hizmetlerinde birinci basamak düzeyi olan işyeri sağlık biriminde doktor, hemşire ve diğer sağlık personeli çalışır. Bu kişiler işe giriş ve aralıklı sağlık muayenelerinin yanı sıra, işyerinde kullanılan maddeler ve yapılan işlemlerle ilgili olarak görülebilecek sağlık sorunları bakımından da koruyucu düzenlemelerin yapılmasında önemli rol oynarlar. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yanı sıra bu birim, işyerlerinde birinci basamak düzeyinde iyileştirici sağlık hizmeti de sağlayabilir. Ayrıca işyerlerinde ilkyardım ve acil müdahale hizmetlerinin organizasyonu da bu birim tarafından yapılır. İşyeri sağlık biriminde çalışacak doktor ve hemşirenin görev, yetki ve sorumlulukları ilgili yönetmelikte belirtilmiştir. İş hijyeni konusundaki çalışmalar ise esas olarak iş güvenliği mühendisi ve diğer teknik personel tarafından yerine getirilir. İşyerinde yürütülen işin niteliği, kullanılan maddeler, ürün ve atık maddeler vs. bakımından meydana gelebilecek risklerin belirlenmesi, ölçüm ve kontrolu işlemleri mühendis ve diğer teknik elemanlar tarafından yapılır. İş güvenliği mühendisinin görevleri de ilgili yönetmelikte belirtilmektedir.

İş sağlığı çalışmalarında iş ile sağlık arasındaki ilişkiler incelenirken asıl ilgi, işin sağlık üzerindeki etkileri konusudur. Bu etki de çoğu kez algılandığı gibi, olumsuz bir etkidir ve iş sağlığı çalışmalarının amacı, çalışanları bu olumsuz etkilerden korumaktır. Bununla birlikte iş ve sağlık arasındaki ilişkilerin iki yönlü olduğu bilinmektedir. Bu ilişkinin bir yönünde iş, çalışanın sağlığı üzerinde etki yaparken, diğer yönde çalışanın sağlığının da iş üzerinde etkileri söz konusudur. İşin sağlık üzerindeki etkileri genellikle olumsuz bir etkilenme şeklinde olmakla birlikte, bazı durumlarda iş, çalışma, insanın sağlığı üzerinde olumlu etki de yapabilir. İşyerindeki tehlikelerin etkili bir şekilde kontrol edilmiş olduğu ve çalışma koşullarının olumlu olduğu bir ortamda çalışmak ve birşeyler üretmek kişinin sağlığı üzerinde hem fiziksel, hem de ruhsal ve sosyal yönden olumlu etki yapar. İş ve sağlık arasındaki ilişkilerin diğer boyutu olan sağlığın iş üzerindeki etkileri ise basit olarak sağlıklı bir kişinin daha verimli çalışacağı şeklinde düşünülebilir. Ancak çalışanın sağlığının iş üzerindeki etkileri farklı yönlerden ele alınabilir.

Çalışanlar sağlık düzeyleri bakımından üç gruba ayrılabilir. Birinci grupta sağlıklı görülen bireyler vardır. Görünüşte sağlıklı olmakla birlikte bu kişiler de biyolojik olarak farklı özellikte ve farklı kapasitede olabilirler. Bu özelliklerin önceden bilinmesi, kişilerin özelliklerine uygun işlere yönlendirilmesi bakımından önemlidir. İkinci grupta belirli düzeyde sakatlığı olan, ancak sakatlığı ilerleyici olmayan kişiler vardır. Bu kişiler sakatlıklarına uygun bir işte çalışabililer. Bütün ülkelerde yasalarla belli oranlarda sakat işçi çalıştırılması söz konusudur. Bu kişilerin uygun bir işte çalışmaları kendileri ve başkaları açısından herhangi tehlike oluşturmaz. Üçüncü grupta ise sakatlıkları veya kapasiteleri bakımından bazı işlerde çalışmaları, hem kendi sağlık ve güvenlikleri, hem de çalışma arkadaşlarının ve genel toplumun sağlık ve güvenliği bakımından sakınca oluşturabilecek kişiler vardır. Örneğin pilotlar, otomobil, otobüs veya tren sürücüleri, vinç operatörü, itfaiyecilik türünden işlerde

Page 8: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

çalışanların bedensel sağlık açısından oluduğu gibi, ruhsal ve sosyal açıdan da tam bir uyum içinde olmaları gerekir. Bu kişilerin sağlıkları ile ilgili bir sorun kendilerinin olduğu kadar toplumun sağlık ve güvenliği açısından da önem taşır. Londra’da 20 yıllık süre içinde belediye otobüs işletmesi şöförlerinden 32 tanesi görev başında kalp rahatsızlığı geçirmiş, 8 olayda şöför aracı durduramadığı için ciddi kazaya yol açmıştır. Bu yüzden bu işlerde çalışacak kişilerin işe başlamadan önce tam bir sağlık değerlendirmesinden geçirilmesi ve uygun olanların işe yerleştirilmesi gerekir. Benzeri şekilde gıda üretiminde çalışanların, üst düzey yöneticilerin hatta sağlık ve eğitim görevlilerinin de tam olarak sağlıklı bireyler olması gereklidir.

İş ve sağlık arasındaki ilişkilerin iki yönlü bir ilişki olduğu ve işin sağlık üzerindeki etkilerinin bazı durumlarda olumlu bir etki olabileceği bilinmekle birlikte, iş sağlığı uğraşılarının asıl ilgisi işin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin incelenmesi ve çalışanların bu olumsuz etkilerden korunmasıdır.

İŞ GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ VE AMACI

İş güvenliğinin ilk amacı kuşkusuz yaşamımızı tehdit eden tehlikelerden -ki bunlar genel olarak kaza ve hastalık şeklinde ortaya çıkar – tüm insanları korumak, zarar verici olayları en alt düzeye indirmek ve insanların yaşamlarında daha güvenli, dolayısıyla mutlu olmalarını gerçekleştirmektir. Her insanın çalışma koşulları, rahat ve tehlikesiz bir iş düzeni, kuşkusuz tüm hayatını, bedensel ve ruhsal sağlığını etkiler. Şu halde iş güvenliğinin sağlanması, mutlu bir toplum olmanın temel koşullarından biridir.

Bu sosyal amacın yanında, iş güvenliğinin sağlanmasındaki maddi yararı da küçümsememek gerekir. İnsanların bu konu üzerinde, ayrı bir bilim dalı geliştirecek derecede durmalarının bir diğer nedeni de, kazalar karşısında duydukları manevi ızdırabın yanında, meydana gelen milli servet kaybının büyüklüğünün de bilincine varmış olmalarıdır.

Örneğin, 1981 yılında Türkiye’de iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle 50 milyar liralık milli servet kaybının meydana geldiği ve tüm kazalar (trafik, spor, vs. kazaları) alındığında bu rakamın 150 milyarın üstüne çıktığı düşünülürse, konunun maddi yönünün önemi de kolaylıkla anlaşılabilir. İş Güvenliğinin amacı şekil 1.1 de görülmektedir.

Şekil 1.1: İş Sağlığı ve Güvenliğinin amacı

AMAÇGÜVENLİK KOŞULLARINI

İYİLEŞTİRMEK

SAĞLIK KOŞULLARINI İYİLEŞTİRMEK

Page 9: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

İŞ GÜVENLİĞİNİN ÇALIŞMA ALANI VE KAPSAMI

İş güvenliğinin sağlanması, görüldüğü gibi, sosyal düzeni etkileyen bir önem taşımaktadır. Bu nedenle toplumun çeşitli örgüt ve kesimlerini yakından ilgilendirir. İş yerlerinde, işveren-işçiler; trafikte, yollar-araçlar-sürücüler-yayalar; ev kazalarında, halk-yapımcılar iş güvenliği açısından etkileşim içindedirler. Tüm kazalarla ise devlet, çeşitli kamu kuruluşları aracılığıyla veya doğrudan doğruya ilgilenmek zorundadır.

Özellikle iş kazaları, meslek hastalıkları ve çalışma koşullarının düzeltilmesi açısından ise işveren-işçi-devlet üçlüsünün işbirliği üzerinde durmak ve gerekli ve zorunludur.

İş güvenliği ile işverenler, manevi ve maddi çıkarları nedeniyle; işçiler doğrudan doğruya canları yanan kişiler olarak; devlet ise, vatandaşın mutlu yaşamı ve sağlığını düşünmek zorunda olduğu için yakından ilgilenmek zorundadır.

İşveren, gerekli masrafı yaparak, örgütlenmeyi gerçekleştirecek ve zorunlu olarak teknik önlemleri alacak; işçi, iş güvenliği disiplinine ve kurallarına uygun çalışma düzenini koruyacak; devlet, gerekli denetimi yapacak, gereken yasaları çıkaracak, gerekli teknik çalışmaları yapacak, müesseseleri kuracak ve bu üçlü çalışma sonucu daha mutlu, dolayısıyla verimli bir çalışma düzeni kurulmuş olacaktır.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE TARAFLAR

İş sağlığı ve Güvenliği çok bileşenli bir bilim dalıdır. Aynı zamanda da birden fazla tarafın bir arara gelmesi ile ortaya çıkar. Eğer tarafların kimler olduğu iyi bilinmezse işin özünü anlamak ta, çözümde o denli zorlaşacaktır.

Şekil 1.2: İş Sağlığı ve Güvenliğinin tarafları

ÜNİVERSİTELER DİĞER

İŞÇİ İŞVEREN

DEVLET

İSG ASAL TARAFLARI

Page 10: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Taraflar arasında tam bir işbirliği ve uzlaşma olmalıdır. Tarafları ayrıntılı olarak incelerken İSG’ nin tam bir uzlaşma ve işbirliği gerektirdiğini daha iyi anlayacağız.

DEVLET

Devletimiz İSG’ nin yasal düzenlemelerini ve denetimlerini yapan konumundadır. Devlet, dengeleri iyi korumalı ve tarafsız olmalıdır. Yasaları çıkarırken diğer tarafların düşüncelerini ve içinde bulundukları durumları gözetmelidir. Denetimlerini öcü davranışıyla değil, aksine eğitici şekilde ama tam ve eksiksiz yapmalıdır. Devletin her iki görevini de gerektiği gibi yapmadığını veya yapamadığını görmekteyiz. Avrupa Birliğine girme adına çıkarılan İSG ile ilgili yasa ve yönetmeliklerde de eksikler ve yanlışlar vardır. Yalnızca iki temel yanlışa dikkat çekmek istiyorum. Bunlardan birincisi İşyeri Hekimlerini ve İş Güvenliği Uzmanlarını devleti temsilen Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı yetiştirmek istemektedir. Oysa bu konu doğrudan doğruya üniversitelerin ilgi alanı olmalıdır. İkinci olarak yasal düzenlemeler yapılırken konunun bütün taraflarını yeterince dikkate almamıştır. Bu konularda, değişik platformlarda konunun tarafları arasında tartışmalar hala sürmektedir. Devlet kanun koyan ve denetleyen olmalıdır. Devletin görevleri şekil 1.3 ile gösterilmiştir.

ÇALIŞMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAMAK

ÇALIŞMA HAKKINI KORUMAK

Page 11: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Şekil 1.3: Devletin görevleri

İŞVEREN

İşyerlerinin veya işin sahipleridir. Üretim araçlarının mülkiyeti onlarındır. Çalıştırdıkları işçilerin, çırak ve stajyerlerin hatta taşeronların sağlığından ve güvenliğinden birinci derecede sorumludur. Bütün sorumluluk kendilerinde olduğu halde, İSG konusunda bilinçsizce davrananlarda işverenlerdir.

Atatürk İzmir İktisat Kongresi’ nde “Özel sektöre karşı değiliz, özel sektörle rekabet içinde değil aksine dayanışma içinde olacağız.” demişti. “Yurtta barış, dünyada barış” sözlerinin anlamına uygun olarak işçi ve işveren barışı karşılıklı sorumlulukların yerine getirilmesi ile sağlanabilecektir.

İşverenler için Atatürk’ ün İzmir İktisat Kongresi’ nde söylediklerini rehber edinmeleri İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmaları için olumlu sonuçlar elde etmemiz için eşsiz bir fırsattır.

Page 12: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

İşverenlerin ortaya çıkan Meslek Hastalıkları ve İş kazaları sonucu kayıpları oldukça fazla olmaktadır. Ortaya çıkan bu olgular üretim kazancını ve kalitesini düşürmektedir. İşverenler için bilinmesi gereken “önlemek ödemekten ucuz ve insancıldır” felsefesini benimsemeleridir. Fabrika kimin malı olursa olsun bir değer ürettiği için aslında toplumun malıdır. İşçiler ve sendikalar bu açıdan bakarak işyerine sahip çıkmalıdır. İşveren de böyle bir malı topluma kazandırdığı için kendisi ile gurur duymalıdır. Şekil 1.4 te İşverenin temel görevleri görülmektedir.

Şekil 1.4: İşverenin temel görevleri

İŞÇİ

İşçiler ve doğal olarak onları temsil eden sendikalar İSG’ nin bir diğer tarafını oluşturmaktadır. İşçiler üreten, üretirken de riskler ve tehlikeler altında mağdur olan asıl taraftır. Her türlü iş Kazası ve Meslek Hastalığı işçiler için söz konusudur. İşçilerin kendilerini işyerinin bir parçası, bir yapı elemanı gibi hissedebilmeleri gerekir.

ÜNİVERSİTELER

Devlet, işveren ve işçi İSG’ nin asli sosyal taraflarını oluşturmaktadır. Üniversitelerimiz ise bu konunun bilimsel tarafını oluşturmaktadır. Her türlü araştırma bu kurumlarımızda yapılmalı, işyerlerine bilgiler transfer edilmelidir. Konunun uzmanları bu

İŞVERİNİN TEMEL GÖREVLERİ

KAYIT – BİLDİRİM ZORUNLULUĞU

GEREKLİ DENETİMLERİ YAPMAK

ÇALIŞANLARLA İŞBİRLİĞİ YAPMAK

GEREKLİ EĞİTİMLERİ VERMEK

ÇALIŞANLARI BİLGİLENDİRMEK

ÖNLEMLERİ ALMAK

Page 13: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

kurumlar tarafından yetiştirilmelidir. Oysa İSG konusunda bugüne kadar yeterince inisiyatif almamışlardır. İSG alanında oldukça sınırlı sayıda akademisyenimiz vardır. Genel olarak Tıp Fakültelerinin Halk Sağlığı Kürsülerinde veya Mühendislik Fakültelerinde alt birim olarak İSG çalışmaları yürütülüyor. Bu çalışmalar hocalarınızın iyi niyetli yaklaşımlarından öteye geçmiyor.

DİĞER

DANIŞMANLIK FİRMALARI

Ülkemizde çok sınırlı sayıda firma İSG alanında iş yerlerine danışmanlık hizmeti sunmaktadır. AB ile entegre olmak isteyen işverenlerimiz, bu firmalar için çok önemli bir gelir kaynağıdır. Özellikle dış satım yapan şirketler sık sık dış müşteriler tarafından denetlenmektedir. Denetlemeler AB normlarına göre olmaktadır. Eksiği olan işyerlerinin en kısa sürede eksiklerini gidermesi gerekir. Bunun içinde başvurulacak adres danışman firmalar olmaktadır. Bu firmalar da ortada ulusal İSG politikamız olmadığı için genel olarak işbirliği yaptıkları veya temsilcisi oldukları firmaların kendi ülke modellerini uygulamaya çalışıyorlar.

KORUYUCU MALZEME ÜRETİCİ VE SATICILARI

Kişisel koruyucu malzeme satan firmaların önemli bölümü İstanbul’ da Perşembe pazarında ve Perpa Ticaret merkezinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Kurumsallaşarak ihtisaslaşma ve nihai tüketicilere pazarlama yöntemiyle ulaşmak isteyen firmaların bir bölümü Perşembe pazarından ayrılarak değişik bölgelere yerleşmiştir. İş Güvenliği ihtisas işidir. Bu konuda ihtisaslaşmamış ve konunun ciddiyetinden uzak bazı firmalar sektöre olumsuz etki yapmaktadırlar.

TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ

Aslında ülkemizde İSG konusunda en çok emek vermiş olan birim Türk Tabipler Birliği (TTB) dir. Olmayan veya zamanında çıkarılmamış bir yasanın boşluğunu doldurarak İşyeri Hekimleri yetiştirmiştir. Halen de İSG konusunda en yetkin kadrolar TTB bünyesindedir. Konuya böylesine olumlu katkı yapmış olması TTB’ nin sürekli doğru yaptığı anlamına gelmez. TTB her zaman insan ve sağlık sözcüğü geçen her durumda söz sahibi olmalı ve toplumun gözünde saygınlığını üst düzeyde bir konumda bulundurmalıdır. İşyeri hekimi atamaları ve asgari ücret tarifeleri ile hekimler için iş bulma kurumu durumuna düşmüştür. Kurs ücretini ödeyen her hekime İşyeri hekimliği sertifikası dağıtılmıştır. İşyeri hekimliği kurumu bu noktada zarar görmüştür. İşyeri Hekimliği Tıp eğitiminden sonra ulaşılan özel uzmanlık konumunda olsa yalnızca istekliler bu uzmanlığı alacak ve severek, isteyerek çalışacaklardır.

Page 14: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

TÜRKİYE MİMAR MÜHENDİS ODALARI BİRLİĞİ

Üyelerine İSG bilincini TTB’ nin kendi üyelerine verdiği kadar etkin olarak verememiştir. İş Güvenliği Mühendisi kavramı günlük konuşmalarımıza yeni yeni girmektedir. Ancak işyeri hekimliği kavramı genel kabul görmüş bir kavramdır. TMMOB bu konuda öz eleştiri yapabilmelidir.

ÜLKEMİZDE DURUM

Ülkemizde konuyla ilgili çok sayıda kurum ve kuruluş vardır. Bunların başında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yer almaktadır. Bakanlığa bağlı dört ayrı birim veya genel müdürlük konuyla ilgilidir. Bunların en önemlileri İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Genel Müdürlüğü, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi (İSGÜM), Yakın ve Ortadoğu Çalışma Enstitüsü Müdürlüğü birimlerdir. Bunların dışında ise, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı (Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü) konu ile ilgili diğer kurumlardır. Bunlardan İSGÜM ILO’ nun teknik yardımı ile kurulmuştur. Ülkemizde ayrıca Üniversiteler, Meslek Odaları ve Özel Eğitim Şirketleri de İSG ile ilgilidir.

Ülkemizde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ilgili uygulamalarda karşılaşılan bir çok problem bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibidir.

İŞYERİNİN YAPISINDAN KAYNAKLANAN SORUNLAR

Bunlar özellikle ülkemiz için önemli bir problemdir. Ülkemizdeki işyerlerinin % 90 nında çalışan işçi sayısı 10 kişinin altındadır. Dolayısıyla etkin bir iş güvenliği organizasyonu oluşturmak mümkün değildir. İşletmeler küçük olduğundan bu konuya ayırdıkları mali kaynaklarının da çok sınırlı olduğu bir gerçektir.

YASAL DÜZENLEMELERDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

Bu konuda yeterrli yasal düzenlemeler olmakla birlikte çok dağınık olması büyük bir problem doğurmaktadır. Bir çok kanun maddeleri konuyla ilgilidir. Bunlar; Anayasa maddeleri, ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmeler, 4857 sayılı İş kanunu, Umumi Hıfzı Sıhha Kanunu, SSK Kanunu, Deniz – İş Kanunu, Basın – İş Kanunu. Bunların dışında bir çok KHK, 29 adet tüzük ve 20 adet yönetmelik vardır. Hukuki açıdan işin içinden çıkılması çok zor olmaktadır.

Page 15: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

EĞİTİMLE İLGİLİ SORUNLAR

Bunlar her kademede karşımıza çıkmaktadır. Bütün vatandaşların konuyla ilgili bilgilendirilmesi en önemli noktadır. Bu ise ancak medya kanalıyla olabilecektir. Bunun yanı sıra, iş müfettişleri, işyeri hekimlerinin eğitimi, iş güvenliği mühendisleri eğitimi, yüksek öğretimde ders ve bölüm açılması gibi konular sayılabilir.

KAZALARDAN SONRA ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR

Bu konu özellikle ilkyardım ve tıbbi müdahalede eksiklikler şeklinde görülmektedir. Meslek Hastalıkları hastanelerinin sayısı ve kalitesi arttırılmalıdır. Rehabilitasyon merkezleri kurulmalıdır.

ÖRGÜTLENME VE ARAŞTIRMA EKSİKLERİNDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

Mevzuatın uygulanmasında ortaya çıkan ve genelde denetimden kaynaklanan sorunlardır. Avrupa Birliği’ nin ülkemizde yürütmekte olduğu 35 müzakere başlığından 19. sırada yer alan konu başlığı; iş hukuku, iş sağlığı, kadın ve erkek arasındaki eşit muamele, ayrımcılıkla mücadele, sosyal diyalog, istihdam ve sosyal koruma konularını içeren “sosyal politika ve istihdam” dır. Ülkemizde halen bu konuda olan eksikliklerin giderilmesi bakımından bu müzakere başlığı çerçevesinde önemli gelişmeler beklenmektedir. Ülkemizde hiçbir üniversitemizde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uygulama ve Araştırma Merkezinin olmamsı da çok ciddi eksiklerimizdendir.

Page 16: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

İSG TEMEL İLKELERİ

İş Sağlığı ve Güvenliğinin üç (3) temel ilkesi vardır. İlkelerden biri olmazsa İSG olmaz.

a. Planlamab. Süreklilikc. Metot

Şimdi sırayla bunları inceleyelim.

Page 17: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

PLANLAMA

İş Sağlığı ve Güvenliği bir plan ve program içinde yürütülmelidir. Ne yapmak istiyoruz, nasıl yapacağız, ne zaman yapacağız, neden yapacağız gibi sorgulamalar yaparak planlarımızı yapmalıyız. İşin neresinden başlayacağız, hangi donanımları ve bilgiyi kullanacağız, kimlerle işbirliği yapacağız şeklinde sorgulamalarla planımızı daha da güçlendirmeliyiz. Planlama işin en başında yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki pusulası olmayan gemi karaya oturur.

SÜREKLİLİK

Yapılan bütün çalışmalar sürekli olarak güncellenmeli ve kesintisiz bir şekilde sürdürülmelidir. Özellikle de proses değişikliğinde hemen başa dönülmeli ve önce planlar gözden geçirilmeli ve gerekli düzeltmeler hemen yapılmalıdır.METOT

Bütün çalışmalar teknik ve bilimsel yöntemlerle yapılmalı. Kişisel öngörüler ve yargılar ile hiçbir zaman doğru sonuca varılamaz.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN SAYISAL BÜYÜKLÜĞÜ

İş sağlığı ve güvenliğine verilen önemin nedenini anlatabilmek için iş hastalıkları ve kazaları nedeni ile meydana gelen kayıpların ve bunların oluşturduğu sonuçların üzerinde durulması yerinde olacaktır.

ILO’ nun “Safety in Numbers” adlı çalışmasına göre (ILO 2003), en iyimser tahminle yılda;

270 milyon işçi iş kazası geçirmekte, Kötü çalışma şartları nedeni ile 160 milyon işçi iş hastalığına yakalanmakta, İş hastalığı ve iş kazaları nedeni ile ortalama 2 milyon işçi yaşamını yitirmektedir.

Yukarıda sayılanların kısıtlı bilgilerden elde edilmiş olması nedeni ile gerçek sayıların daha yüksek olduğuna ve gelişmiş ülkelerde dahi, kaza ve ölümlere ilişkin bildirimlerde gizleme payı bulunduğuna işaret edilmektedir. ILO çalışmalarından ayrıca şu önemli noktalar ortaya çıkmaktadır. (Somavia 2002, ILO 2003)

Çalışan işçi sayısına göreceli ölüm oranı, ülkelerin gelişmişlik derecesi ile ters orantılı biçimde değişmektedir. Aynı tür tehlikeli işlerde çalışan işçiler arasındaki ölümler karşılaştırıldığında, geri kalmış ülkelerdeki ölüm sayısı 10 ila 100 kat daha fazladır.

En fazla etkilenen kişiler, en az koruma altında ve en kötü şartlarda çalışan kadınlar, çocuklar ve kaçak işçilerdir.

İş hastalıkları ve kazalar, özellikle tarım, maden ve inşaat alanlarında yoğundur. (Grafik 1.1.)

Page 18: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

DEĞİŞİK SEKTÖRLERDE ÖLÜM ORANI

0 5 10 15 20 25 30 35

MEMURİYET

TİCARET

ÜRETİM

MADEN

TÜM END.

İŞ K

OLL

ARI

100.000 ÇALIŞAN İÇİN ÖLÜM ORANI

Seri 1

Grafik 1.1: Değişik sektörlerde her 100.000 çalışan için ölüm oranı (ILO)

Hastalanan veya ölen kişilerin büyük çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işyerlerinde çalışmaktadır.

Ülkemizde duruma bakıldığında; ILO sonuçlarına paralel bir durum görülmektedir. 2000 yılında SSK tarafından yapılmış olan kapsamlı ve en yakın tarihli istatiksel incelemelere göre:

2000 yılındaki kaza sayısı 74.847 olup, bunlardan 1.173’ ü ölümle, 1.818’ i sürekli iş göremezlikle sonuçlanmıştır. İş hastalıklarının sayısı 803 ve iş günü kaybı 1.679.695 gün olarak verilmektedir.

İş hastalıklarının yaklaşık % 41’ i, 1 – 3 işçi çalıştıran küçük işyerlerinde meydana gelmiştir. Elliden az işçi çalıştıran yerler topluca ele alındığında bu oran % 71’ e çıkmaktadır. Söz konusu oranlar 1996 – 2000 döneminde her yıl için aşağı yukarı aynıdır.

SSK istatistiklerine göre ülkemizdeki toplam iş kazalarında en başta gelen iş türleri inşaat ve maden alanlarındaki kaza sayısının ülkemizde de yüksek olduğu görülmektedir. ILO istatistiklerinin tersine SSSK verilerinde tarımsal iş türlerine ilişkin kaza sayısı çok düşüktür. Bunun nedeni tarımda genelde bildirimsiz işçi çalışmasıdır.

En yüksek kaza oranına sahip on iş türündeki hastalık, süreli iş görememezlik ve ölüm sayıları incelendiğinde iş göremezlikten ve ölümle sonuçlanan kazalar açısından inşaat alanındaki iş türleri en başta gelmektedir. Hastalık açısında ise kömür madenciliği öndedir. Kömür madenciliğinde sürekli iş göremezliğin yüksek olması ilerleyen hastalık sonucu olabilir.

İŞ GÜVENLİĞİNİN HUKUKİ TEMELİ

İş hukukunun doğumuna yol açan ve günümüzde yine iş hukukunun temel ilkesi olma işlevini sürdüren işçinin korunması ilkesinin hayata geçirilmesinde en önemli araç şüphesiz iş sağlığı ve güvenliği mevzuatıdır. Nitekim ilk iş kanunları da işçilerin yaşam ve sağlıklarının korunması amacıyla çıkarılmıştır. İş sağlığı ve güvenliği hukuku, birisi iş kazası veya meslek hastalığını önleme amacına yönelik mevzuattan oluşan, diğeri kaza ve hastalık meydana

Page 19: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

geldikte sonra işvereninin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki özel hukuktan doğan sorumluluğunu ve bu sorumluluğun yerine getirilmemesinden doğan tazminatları düzenleyen iki ayaklı bir hukuki yapı üzerine kuruludur.

Türk iş hukuku, iş sağlığı ve güvenliği konusunda biraz dağınık da olsa oldukça geniş bir mevzuata sahiptir. Örneğin iş sağlığı güvenliği mevzuatı başta İş Kanunu olmak üzere Sosyal Sigortalar Kanunu, Borçlar Kanunu, Umumi Hıfzı Sıhha Kanunu ve Belediyeler Kanunun’ da düzenlenmiştir. Bunun yanında Uluslar arası Çalışma Örgütü sözleşmelerinin bazıları da mevzuatımızın bir parçasını oluşturmaktadır. Ayrıca 2003 Haziranında yürürlüğe giren 4857 sayılı yeni İş Kanununa Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlaması açısından, birlik mevzuatında gerekli görülen kısımların tercümeyle aktarılması uygun görülmüştür.

Bilindiği gibi Avrupa Birliği’ nin temel amaçları arasında işçi sağlığı ve güvenliğinin tüm üye ülkelerde en üst düzeyde sağlanması da bulunmaktadır. İş güvenliğinin Avrupa çapında standartlaştırılması, ulusal sistemlerdeki farklılıklar sonucu iş güvenliğinin düşük olduğu ülkelere yatırımların kaymasını, çalışanlar arasında daha vahim sonuçların doğmasını ve milli ekonomiler arasında büyük farlılıklar meydana getirmesini engellemektedir. Avrupa Birliği iş sağlığı ve güvenliği konusunda temel hukuki metinleri arasında yer alan başta 89/391 sayılı Konsey Çerçeve Yönergesi olmak üzere bir çok direktif neredeyse aynen iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliği biçiminde mevzuatımızda yerini almıştır.

4857 sayılı yasa 122 maddeden ibaret olup, bunun 13 maddesi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilidir. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili özel maddeler 77, 78, 79, 80, 81, 82, 85, 88, 89 hükümlerine dayanılarak uygulama yönetmelikleri çıkarılacağı belirtilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten kısa bir süre sonra ardı ardına yukarıda da değindiğimiz gibi Avrupa Birliği’ nin iş sağlığı ve güvenliği yönergeleri esas alınarak 25 adet uygulama yönetmeliği çıkarılarak yürürlüğe konuldu. Bu konuda öncelikle 89/391 sayılı Konsey Çerçeve Yönergesi birebir tercüme edilerek İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği çıkarılmış ve iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının genel bir çerçevesi oluşturulmaya çalışılmıştır.

Ancak Yönetmeliklerin uygulamaya girmesiyle birlikte bazı sorunlar da baş göstermiştir. Örneğin; iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinin tamamı önce Danıştay tarafından 25.04.2004 tarihinde yürütmesi durdurulmuş, daha sonrada 15.05.2006 tarih ve E:2004/1942, K:2006/3007 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Anılan yönetmelik 04.12.1973 tarihli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’ nün yürürlükten kaldırıldığına dair herhangi bir hüküm içermediğinden dolayı bu dönemde adı geçen tüzüğün halen yürürlükte olup olmadığı konusunda belirsizlik yaşanmıştır. Bunun üzerine Yönetmeliğin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemi ile Türk tabipler Birliği Merkez Konseyi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları açılan davada Mahkeme, Yönetmeliği yürürlüğünü durdurmuştur. Aslında bakanlık Tüzük yerine Yönetmelik çıkarmakla Kanun ve Tüzüklerde günün şartlarına uyum için değişim yapılması çok zor ve uzun zaman aldığından bazı hususları yönetmeliklerle belirleyerek dinamik bir yapı oluşturmayı amaçlamıştır.

Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’’ nun 78/1. maddesinde “… iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi yaş, cinsiyet ve özel durumları sebebiyle korunması gereken kişilerin çalışma şartlarının düzenlenmesi amacıyla tüzük ve yönetmelikler çıkarır” hükmüne rağmen tüzük yerine sadece yönetmelik çıkarmış olması yürürlüğe konulan İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin yürürlüğünün durdurulmasına bilahare de iptaline yol açmıştır.

Page 20: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Bu aşamada bu durumun düzelmesi için yasal değişiklik gerekmektedir. Hal böyle olunca, halen uygulanmasına devam edilen ve yürürlükte olan tüzükleri şöyle sıralayabiliriz. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Parlayıcı Patlayıcı Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük, Maden ve Taş Ocakları İşletmeleri İle Tünel Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük ve Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü. Başka bir anlatımla, 78/1. maddede bir değişiklik yapılıncaya kadar yukarıda saydığımız eski tüzüklerin uygulanmasına devam edilecektir.

Bunun yanında İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4, 18, 19 ve 20. maddelerinin de Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca 01.12.2004 tarih YD. İtiraz No: 2004/600 sayılı kararı ile yürütmesi durdurulmuştur.

Ayrıca Danıştay 10. Dairesi 28.03.2006 tarih, E:2004/6074, K:2006/2159 sayılı kararı ile iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları hakkında yönetmeliğin 4.maddesindeki “iş güvenliği uzmanı” tanımı ile 5, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve q6. maddelerinin iptaline karar vermiştir. Geçici 1. maddesi hakkında herhangi bir karar vermemiştir.

Ancak, 26.01.2006 tarih ve 26061 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile Geçici 1. maddesinde yer alan ve iptal edilmemiş olan “… bu yönetmelik kapsamındaki işyerlerinde 20.09.2006 tarihine kadar iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlar için … sertifika şartı aranmaz” hükmü “iş güvenliği uzmanlığı” ifadesi yok sayılmak kaydıyla geçerliliğini sürdürmektedir.

Sonuç olarak; Geçici 1. maddede yer alan “İş Güvenliği Uzmanlığı” ifadesi kaldırılarak 4857 sayılı kanunun 82. maddesi 1. fıkrası hükmü uyarınca işyerlerinde mühendis veya teknik eleman görevlendirmekle yükümlü bulunan işyerlerinin 20.09.2006 tarihine ve bunu takibende yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar kanunların sürekliliği ilkesinden hareketle sertifika şartı aranmaksızın iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman istihdam etme yükümlülüklerin devam etmekte olduğu ve 82. maddenin 1. fıkrasında yer alan yükümlülüğü yerine getirmeyen işyerlerinin cezai sorumlulukla karşılaşacağının kaçınılmaz bulunduğu mütalaa olunmaktadır. Görüldüğü üzere yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar sertifika şartı aranmaksızın iş güvenliği ile görevli mühendis çalıştırma zorunluluğu devam etmektedir.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN HUKUKİ DAYANAKLARI

NORMLAR HİYERARŞİSİ, yazılı olan kurallar arasındaki derece ve kuvveti gösteren sistem olarak ifade edilmektedir. Bu derece ve kuvvete göre normlar (kurallar) aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.

Page 21: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Şekil 1.5 : Normlar Hiyerarşisi 

Mevzuat kurallarını çıkaran yetkili organları; TBMM, Bakanlar Kurulu ve Kamu Tüzel Kişileri olarak sıralamak mümkündür. Aşağıda Tablo (1 – 2)’de hangi yetkili organın hangi mevzuat kuralını çıkardığı görülmektedir.

MEVZUAT KURALI YETKİLİ ORGANI

YARGISAL DENETİMİ

Anayasa TBMM Anayasa MahkemesiKanun TBMM Anayasa MahkemesiMilletlerarası Anlaşmalar Bakanlar Kurulu Anayasa Mahkemesine iptali davası

açılamaz.KHK Bakanlar Kurulu Anayasa MahkemesiTüzük Bakanlar Kurulu DanıştayYönetmelik Kamu Tüzel

KişileriDanıştay ya da İdare Mahkemesi

Tablo (1 – 2) Normlar Hiyerarşisi İçin Yetkili Organlar

İSG BİLİMSEL DAYANAKLARI

İş Sağlığı ve Güvenliği çok yönlü bir çalışmayı gerektirmektedir. Mühendislik, Tıp, Ekonomi, Hukuk, Sosyoloji, Psikoloji, Ergonomi başta olmak üzere çeşitli bilim dallarından yararlanır. Üretim araçlarının tasarlanmasından başlayıp, hammaddelerin üretim ve satış aşamasına kadar geçen süreçte mühendislik bilimlerinin bütün dalları İSG’ nin içinde yer alır. Akla öncelikle Makine, İnşaat ve Kimya Mühendisliği gelse de meteoroloji mühendisliği, jeoloji mühendisliği de işin içindedir.

Page 22: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

İşyerinde insanlar çalıştığında iş kazaları ve meslek hastalıkları söz konusu olduğuna göre Tıp tamamen işin içindedir. Hem koruyucu hekimlik hem de tedavi edici hekimlik bütün dalları ile İSG’ nin hizmetindedir. Fizyoloji, anatomi, patoloji, fizyopatoloji, antropometri ve ergonomi ilk sayılabilecek tıp dallarıdır.

Üretim ilişkilerinde ekonominin yeri tartışmasıdır. En basit anlatımla para olmadan üretim olmaz.

Çalışan insanlar toplum halinde bireylerdir. İş ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri, akraba ilişkileri çalışanların hastalıkları ve aile bireylerine bunların yansımaları sosyolojinin başlı başına konusu olmaktadır.

Psikoloji üretimin sosyolojik ve tıbbi boyutunun karışması sonucu İSG içinde yer alır. Çünkü doğrudan doğruya üretimin temel unsuru olan insan davranışları ile ilgilenir.

Hukuk İSG ile tamamen iç içe geçmiştir. Çalışma hayatının düzenlenmesi hukuk kuralları ile olmaktadır.

Ergonomi, her türlü makine ve donanımın tasarımında üretim alanında yerleşim düzenin belirlenmemsinde çalışma ortamı koşulların belirlenmesinde ve bunların insan anatomisi, insan fizyolojisi ve antropometrisi ile uyumunda önemli rol oynar. Gerekli olan uyumun sağlanması için nelerin yapılması ve nasıl yapılması gerektiğini ergonomi belirler.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SORUNLARININ MALİYETİ

İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin hesaplara klasik muhasebe tekniği ile bakıldığında,

bunlar gider olarak görülür. Aynı anlayış çok yakın tarihe kadar bakım için de söz konusu idi. Yitirilen üretken süre, arızalanan makine ve aygıtların uğradığı hasarlar, geç sevkiyattan doğan tazminat, Pazar kaybı vb. nin maliyeti hesaplanmaya başlanınca akılcı balım giderlerin sanılanın tersine getirisin olduğu ortaya çıktı.

Artık iş hastalıkları ve kazalarının doğrudan ve dolaylı maliyeti büyük önem kazanmıştır. ILO 2003 çalışmasına göre iş hastalıkları ve kazalarının bir ülkeye ortalama maliyeti GDP’ nin (Gross Domestic Product) % 4’ ü dolayındadır. Dünya Bankasının verileri temel alındığında ILO 2004 yılındaki tüm dünyadaki kaybı 1.251 milyar dolar olarak vermektedir. Nitekim iş hastalıkları ve kazalarının neden olduğu sağlık giderleri açısından yapılmış bir çalışmada ((Leigh 1997) bunların ABD ekonomisine doğrudan ve dolaylı maliyetinin 171 milyar dolar olduğu ve 1997 yılındaki giderin kanserin neden olduğu giderlerden daha fazla olduğu saptanmıştır.

Aşağıda örneklerle üzerinde durulduğu gibi konuya tüm ileri ülkeler tarafından büyük önem verilmektedir. Çünkü, iş hastalıkları ve kazalarının maliyeti hem sanıldığından çok daha yüksek hem de çok boyutludur. Üstelik, maliyetin büyük bir bölümü dolaylı, bu yüzden sinsidir. Dolayısı ile, bir iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin ne ölçüde sağlanmış olduğu kuruluşların ekonomik başarısı açısından üzerinde önemle durulan bir başarım (performans) ölçütü konumuna gelmiştir.

İşçiyi yakından etkileyen maliyetini işçinin doğrudan ödediği sonuçlar şunlardır:

Page 23: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

Yaralanma veya hastalığın neden olduğu acı çekme, Gelir kaybı, Bir olasılıkla işini kaybetme, Sigortalı olmadığında, tedavi giderlerini karşılama; aksi takdirde yetersiz tedavi.

Bir iş hastalığının veya kazasının dolaylı maliyeti, doğrudan ödenen maliyetten dört ile on kat daha fazla olabilmektedir. Bu karşılaştırmayı yaparken dolaylı maliyetin kolay ölçülemediği ve dolayısı ile gerçek kaybın çok daha fazla olabileceği unutulmamalıdır.

İş hastalıkları ve kazalarından kayıplı çıkan yalnızca işçiler değildir. İşverenlere olan maliyeti de çok büyük boyutlara ulaşabilir. Maliyeti oluşturan kalemler şöyle sıralanabilir.

İş gücü kaybı, Tedavi ve diğer giderler nedeni ile yapılan ödemeler ve tazminat, Hasar gören makine, tezgah, aygıt vb. nin onarımı ve yenilenmesi, Üretimdeki duraklama veya yavaşlama, İş verimindeki olası azalma ve kalite düzeyinin düşmesi, Diğer çalışanların üzerinde olumsuz etkiler, Bu tür giderlerin maliyeti arttırması, Yasal yükümlülük ve sorumluluklarla karşı karşıya kalma.

İşveren açısından dolaylı maliyet şu gruplara ayrılabilir:

İşgücünü kaybeden işçinin yerine yenisinin bulunması, Yeni işçinin yetiştirilmesi, Yeni işçi alınıncaya kadar verim kaybı, Mevzuatın gereklerinin yerine getirilmesinin ek külfeti (iş kazası bildirimi, rapoların

hazırlanması vb.)

Bunların yanı sıra iş hastalıkları ve kazaları kazalının arkadaşını da etkileyeceğinden, bunların işçi – işveren ilişkileri açısından olumsuz gelişmelere yol açması da olasıdır.

İşveren ve işçilerin kayıpları gibi, ülkenin de doğrudan ve dolaylı kayıpları söz konusudur:

Bir kuruluşun varlığı, sunduğu ürün ve hizmetlerle seçildiğine göre iş kazaları ve iş hastalıkları nedeniyle kaybedilen işgücü, üretken süreden çalar. SSK istatistiklerine göre 2002’ deki 72.344 iş kazsı nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik nedeni ile görünür iş gücü kaybı, yaklaşık 1,9 milyon gün dolayındadır. Ortaya çıkan kaybın parasal miktarını kolayca tahmin etmek mümkündür. Kaynakları sınırlı ülkemizde, tamamen boşa giden para,

Yetişkin insan gücü, emek ve para ile oluşur. İşgücünün sürekli veya kısmen kaybı, ülke için de yapılmış bir yatırım kaybıdır.

Bir kuruluşun iş hastalığı ve kazası nedeniyle ortaya çıkan giderleri kuruluşun kaynaklarından çıkan paradır, ama yatırım veya geliştirme için harcanabilecek bir kaynağın önlenebilir durumlar için harcanmış olması günümüzün anlayışına göre sonuçta ülkenin kaynak savurganlığıdır. Küreselleşen dünyada diğer ülkelerle işbirliğine gider ve rekabete girerken, bu durumu göz ardı edemeyiz.

İş hastalıkları ve kazaları konusunda hatırda tutulması gereken iki gerçek vardır:

Page 24: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

1. Ortaya çıkan zararların doğrudan veya dolaylı ama her zaman toplumsal maliyeti vardır. Örneğin SGK bizlerin kurumudur iş hastalığı veya kazası nedeni ile yaptığı her ödeme bir bölümünü hukuksal yoldan geri alsa bile sonuçta topluma yüktür. Şöyle ki, bir iş kazası sonucu işgöremezlikten emekli olan bir işçi düşünelim.

a. Tüm kusur kazalıda olabilir veya SGK tüm tedavi, yardım vb. giderleri üstlenir. Bu kişinin emekli oluncaya kadar daha 20 yıl çalışabileceğini varsayarsak devlete vergi ve işveren pirimi ile katkıda bulunacak bir kişi devletten para alır duruma geçmiştir.

b. Gözden kaçırılmaması gereken en önemli zarar, kişilerin “toplumun eline bakar” duruma gelmesinin oluşturduğu sosyal sorunlardır. Genç emeklilik hiçbir zaman geleceği olan bir kişinin kazancının yerini tutamayacağından ister işgöremezlikten emekli olmuş isterse de kısmen işgücünü kaybetmiş olan bir işçi geleceğe ümitle bakan kimse olmaktan çıkar ve ekonomik ve psikolojik sorunları olan kişiye dönüşür. Bu tür kişilerin sayısının artması toplumsal huzursuzluğu arttırmaktan başka bir işe yaramaz.

c. Çalışanların iş hastalıkları, başta ailenin bireyleri olmak üzere o kişinin çevresi için de risk oluşturur.

2. İş kazaları ve iş hastalıklarından doğan kayıpların çoğu süreğendir. Bir kazada ortaya çıkan kayıp az olsa bile toplam kayıp birikim nedeni ile çok büyük değere ulaşabilir. Tüm süreğen kayıpların ortak kötü yanları şunlardır. (Esin, 1996)

a. Bir hastalık veya kazada ortaya çıkan kayıp büyük olmadığından genelde bunlar önemsenmez, kolu sarıldı, iki hastanede yattı gibi.

b. Kayıplar önemsenmediğinden, genellikle bunları ortadan kaldırmayı görev edinen kişiler yoktur. Dolaysı ile sahipsizdirler ve bu nedenle sürer giderler.

c. Kimse yeterince ilgilenmediğinden, kanıksama duygusu ön plana çıkar (işyerinde kaza olur, bu işi yapan hastalanabilir gb.)

Örneğin; bir depremde birkaç yüz kişi yaşamını yitirse olayla herkes ilgilenir. Oysa yılarla vurulduğunda iş kazaları nedeni ile kaybedilen yaşam doğal afetlerden kaynaklananlardan çok daha fazladır. (1985 – 1994 arasında 11.298 kişi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 1996). Eldeki verinin bildirimli işçilerden derlenmiş olduğu düşünülürse durumun çok daha kötü olduğu ortadadır. Ne var ki, trafik kazalarındaki yaşam kaybının bile ciddi biçimde ele alınmadığı ülkemizde, işgörmezlik ve ölüm gibi süreğen iş kayıplarına gösterilen umursamazlık yadırgatıcı değildir. Umursamazlığın başlıca nedeni kişilerin ceplerinden çıkan paranın üzerinde durmaları ama iş hastalıkları ve kazalarının topluma olan maliyetini dikkate almamalarıdır. Oysa iş hastalıkları ve kazaları nedeniyle Devletin sosyal görevi gereği SGK’ ya ayırdığı her kaynak önlenebilir durumlar için boş yere harcanmış olmaktadır.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANINDAKİ DEĞİŞİM

Page 25: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

GELİŞMELER

Günümüzde işyeri sağlığı ve güvenliği çok daha geniş kapsamlı bir biçimde işyerinde esneklik kavramı ile tanımlanmaktadır. BM, ILO, WHO, OECD, AB gibi kuruluşların önayak olduğu çalışmalar ve etkinlikler, iş sağlığı ve güvenliği konusuna çevreye saygı ve huzurlu çalışma ortamı boyutlarını da getirerek tüm paydaşların ortak yararlarını işyerinde esneklik olarak görmektedir.

Bu yoldaki amaçların gerçekleştirilmesi açısından ABD ve AB yakın işbirliği içindedir. Aynı amaçların doğrultusunda hareket ettiklerinden ve arada büyük farklar olmadığından yalnızca AB’ ye ilişkin amaçların üzerinde durulacaktır.

Yeni kavram insancıl yönü kadar ekonomik ve sosyal yönleri ile de dikkat çekicidir. Ekonomik gelişme ve işsizliğin azaltılması tüm ülkelerin en öncelikli konularıdır. Bu yüzden, sağlıksız ve güvensiz işyerindeki verim düşüklüğü ve işgücü kaybı nedeni ile ortaya çıkan önlenebilir zararların ülke kaynaklarından götürüsü, yeni kavramda ciddi biçimde ele alınmıştır. İşyeri esenliği kavramı içine çevrenin de katılması gereksiz enerji kullanımı veya doğal kaynakların gereksiz harcanması ve çevreye verilen zararların da önlenebilir kaynak savurganlığı olarak bu bağlamda ele alınmasına neden olmuştur.

ABD ve Japonya rekabetine karşı koymak zorunda olan AB enerji kaynaklarının tasarruflu kullanılmasına ve çevreye saygıya büyük önem vermektedir. Dolayısı ile ülkemizin bu konularda da hazırlıklı olması zorunludur. Şöyle ki:

Çevreyi kirleten bir kuruluş topluma karşı saygısızdır, çünkü diğer kişi ve kuruluşları zararlı maddelerin etkilerine maruz bırakmaktadır. İnsana değer veren ülkelerde bu durum kabul edilmemektedir.

Çevre kirliliği konusunda sıkı denetim olan ülkelerde kullandığı teknolojiye ve işletme kurallarına özen göstermeyen kuruluşların atıklarının temizlenmesi için yapmak zorunda olduğu giderler sundukları ürün veya hizmetin maliyetini arttırmakta ve kuruluş, rekabet gücünü yitirmektedir. Dolayısı ile bu tür kuruluşlar AB’ nin küresel rekabet gücüne katkıda bulunmamaktadır.

Kirliliğin temizlenmesi daha fazla enerji kullanımı gerektirdiğinden, eldeki enerji kaynakları getirisi olmayan bir iş için tüketilmektedir.

İşyerinde esneklik kavramında yapılan işin kişilerin sağlığı ve kişilerin bedensel ve ruhsal sağlığının işle olan etkileşimi üzerinde durulmaktadır. Konkolowky (2003), AB’ deki 149 milyon çalışanın % 28 nin aşırı gürültüye maruz kaldığını, % 45 nin yorucu ve ıstırap veren konumda çalıştığını, % 37 sinin monoton iş yaptıklarını ve çalışma hızının giderek arttığını belirtmektedir. Söz konusu durumun sonucu olarak AB’ de iş kazaları ve hastalıkları nedeni ile bir yılda yapılan ödemelerin 1991 yılı için 26 milyar Avro dolayında olduğu sanılmaktadır. Yapılmış olan ödemeler iş kazaları nedeni ile ortaya çıkan 7.600 ölüm ve yaralanma veya sakatlık nedeni ile şu veya bu biçimde etkilenen yaklaşık 10 milyon işçi içindir. Bu miktar dolaylı kayıplardan doğan zararları içermemektedir. AB Ajansının yayın organı Magazins’ e göre (2001), AB ülkelerinde iş kazaları sonucunda her yıl ortalama 5.500 kişi ölmektedir ve 149 milyon iş günü kaybı olmaktadır. Artan sosyal ve sağlık giderleri ve düşen verimlilik nedeni 1996 yılında AB ülkelerinin kaybının 180 – 270 milyar Avro olduğu tahmin

Page 26: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

edilmektedir. Dolayısı ile aşağıda ele alınacağı gibi konunun sosyal yönü kadar ekonomik yönü de çok önemlidir.

İşyerinde esneklik şu üç etmenin ışığında ele alınmaktadır.

İnsanlar; Çalışanların nasıl yönetildikleri katılımcılık çalışanların desteği, iş hastalıkları, devamsızlık ve sağlıklı yaşam düzeni (tütün, alkol ve uyuşturucu gb. maddelere bağımlı olmamak) gibi noktalar bu etmenin içinde düşünülmektedir.

İşyeri; Bu etmenin kapsamında olan konular şunlardır. İş yapılan yerin fiziksel durumu, sağlanmış olanaklar ve kolaylıklar, giriş – çıkış (engelliler göz önünde bulundurularak), çalışma koşulları ve süreçlerin işleyiş biçimi (özellikle sağlık ve güvenlik açısından)

Toplum; Her işin toplum açısından sosyal, ekonomik ve çevresel etkileri olduğu anlayışı ile hareket edilmesi bu etmenin ana temasıdır. Bu nedenle çalışmalarda kalite çalışmalarındaki paydaş (Esin, 1999, 2000) kavramı ile hareket edilmelidir. Paydaşlara olan sorumluluğun ana çizgileri şunlardır. Çevre ekonomisine katkı, çevreye saygı (kişilere ve doğaya) ve sorumluluk duygusu.

Günümüzdeki küresel rekabetin acımasız sonucu olarak, işyerlerinin esenliği ele alındığın da maliyet – yarar analizi önemli bir karar aracı durumuna gelmiştir. ILO kurulurken duyulan endişeler tekrarlanmaktadır. İnsana değer vermeyen ülkelerin oluşturduğu haksız rekabet (bir çok ülkedeki kötü koşullar altında çalıştırılan çocuklar, kadınlar ve kaçak işçiler gibi) yeniden ortaya çıkmıştır. Oysa gelişmiş ülkelerin bu konulardaki duyarlılığı sonucu sosyal giderleri artmış ve rekabette geri kalmaya başlamışlardır. Bunun sonucu olarak maliyetle – dengeli kalite gibi işyeri esenliğinin de maliyetle dengeli olması zorunluluğu çıkmıştır. Yaklaşım aynı olmakla birlikte insana ilişkin sorunların kalite sorunları kadar rahatlıkla ele alınamayacağı veya aynı kolaylıkla çözüm getirilemeyeceği ortadadır. Gelişmelere hazırlıklı olmak istiyorsak yapılmaya çalışanların bilincinde olmamız ve bu amaçlara asgari maliyetle ulaşılmasını sağlamamız gerekmektedir.

İş sağlığı ve güvenliği, AB’ nin en önemli sosyal politikalarından birisidir. Bu yolda 2000 – 2006 yılları arasında izlenmesi öngörülen stratejinin üç ana noktası vardır.

a. İşyerinde esneklik için evrensel yaklaşımın benimsenmesi ve iş dünyasında sürekli değişikliklerin olduğu ve yeni risklerin ortaya çıktığının göz önünde tutulması.

b. Herkesce benimsenmiş bir riski önleme kültürünün oluşturulması bu amaçla değişik araçların seferber edilmesi (eğitim, mevzuat, sosyal uzlaşı, en iyi yöntemlerin ve önlemlerin geliştirilmesi) ve birliğin uzun yıllardır süren politikaları sonucunda ortaya çıkan müktesabatın (acquis communautaire) korunması.

c. Sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının verimlilik ve ekonomik başarımın göstergeleri arasında sayılmalı.

Yukarıdaki noktaların özetle üzerinde durulmasında yarar vardır.

İş koşullarında göz ardı edilemeyecek değişiklikler olmaktadır.- Kadınlar çalışma yaşamında giderek daha çok yer almaktadır. Kadınların

çoğunlukla hizmet sektöründe görev almaları iş kazaları açısından olumlu istatistiklere yol açmakta ise de, iş hastalıkları açısından durum çok farklıdır - Eurostat’ ın 1995 verilerine göre; kadınlar kayıtlara geçmiş olan iş

Page 27: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

hastalıklarında yaklaşık % 18 gibi bir orana sahip görünmekte iseler de alerji, iltihaplı hastalıklar, sinir hastalıkları, karaciğre bozuklukları ve deri hastalıklarında erkeklere göre ortalamanın üstündedirler. Nitekim AB, kadın çalışanların durumunu özel çalışma konusu yapmıştır.

- Vardiyalı veya çalışma saatleri veya koşulları değişen işler artmaktadır. AB istatistiklerine göre özellikle geçici işçiler (inşaat, sağlık ve sosyal hizmetler) olumsuz verileri arttırmaktadır. Değişken çalışma koşullarının oluşturduğu sorunlar (eğitimsizlik, değişen saatlere kendini ayarlayamama işverenlerin bu tür sorunlara eğilmemesi) ağırlıklarını korumaktadır.

- İşyeri kavramı değişmektedir. Örneğin iletişim sektöründe işveren bir dağın tepesindeki “baz istasyonunda” çalışan personelden de aynı derecede sorumludur. Küreselleşmenin getirdiği sorunlar da üzerinde özel olarak durulmasını gerektirmektedir.

- AB ülkelerindeki çalışanların ortalama yaşı yükselmektedir. Yaşlı kişilerin deneyimi doğal olarak iş kazalarının önlenmesi açısından çok olumlu bir niteliktedir. Eldeki verilere göre gençler daha çok kaza yapmaktadırlar. Ancak 55 ve üstü yaş grubunda ölümcül kaza oranı AB ortalamasının üstündedir. Hastalıklar açısından da durum ilginçtir. Hala asbestin neden olduğu sanılan kansere ve kalp hastalıklarına bu yaş grubunda daha sık rastlanmaktadır.

Riskler değişmektedir.- Esneklik, işyerinde esneklik ile ilgili sorunları arttırmaktadır. Günümüzün

Pazar koşullarındaki değişkenlik, bir kuruluşun değişime kendini uyarlayabilmesi, yani esnekliği bir kuruluşun başarımındaki temel etmenler arasına katmıştır. Başarımın korunması ve arttırılması zorunluluğu iş koşullarındaki değişkenliğe yol açmıştır. Sık sık değişen iş saatleri ve yerleri işin bitirilmesini temel alınması gibi zorlamalar tam zamanında uygulamaları vb. psikomatik sorunlara yol açmış ve yeni sorunlar ortaya çıkmıştır.

- İşyerinde esenklik çalışanlar açısından çok daha önemli konuma gelmiştir. Depresyon, kuruntu, işyerinde şiddet, aşağılama, taciz ve bilgisayar kullananlarda fare kolu sendromu gibi yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. AB 1999 istatistiklerine göre iş sağlığı sorunları genel sorunların % 18’ ini oluşturmakta olup, hastalan sigortalı başına ortalama iki hafta veya daha uzun süreli iş göremezliğe neden olmuştur. Sayılan iş hastalıkları tek ve basit nedene bağlı değildir. İşyerindeki örgütlenme, çalışma koşulları ve saatleri, ast – üst ilişkileri işe gidiş – gelişin yorgunluğu, işyerindeki etnik ve kültürel farklılıklardan doğabilecek ayrımcılık gibi etmenler işyerinde esenliği zedelemektedir.

- Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı giderek artan bir sorun olmaktadır. Söz konusu bağımlılıklar, sosyal sorunların yanı sıra iş kazalarının artmasının da nedenidir.

STRATEJİLER

AB üyeliği çabaları içindeki ülkemizin ileri ülkelerin bu yoldaki hedeflerini iyi anlaması ve aşağıdaki hedeflere vardıracak çabalar içinde olması zorunludur.

İş hastalıkları ve kazalarının sürekli azaltılması, AB’ nin yeni aday üyeler açısından bu konuda duyduğu başlıca rahatsızlık, söz konusu ülkelerin AB istatistiklerini olumsuz

Page 28: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

etkilemesidir. Birliğe yeni katılacak ülkelerdeki iş gücünün inşaat, maden, tarım gibi riskli alanlarda yoğunlukta olması duyarlılığı arttırmaktadır. Ülkemizin bu konuda nesnel ve ciddi çalışma içinde olması ve acquis communautaire’ i benimsemesi ve gereklerini yerine getirmesi çok önemlidir.

Önleme kültürünün geliştirilmesi, AB tarafından en temel çözüm olarak görülmekte ve bu kültürün üç ana dayanağı olarak şunlar gösterilmektedir.a. Eğitim; kullanılacak yöntemlerin başında temel eğitimle başlayan bir yetiştirmenin

(trafik eğitimi gb.) esas alınması gerekmektedir. Meslek okullarında verilen eğitim yalnızca başlangıç olarak kabul edilmekte ve sürekli eğitim temel araç olarak benimsenmektedir. Sürekli eğitimin çalışanların değişen koşullara kendilerini uyarlayabilmesini sağlayacak nitelikte olması ana beklentidir.

b. Bilinçlendirme; bilinçlendirmeye verilen önemin nedeni iş sağlığı ve güvenliğine yönelik çabaların o iş yerindeki risklere yönelik olması zorunluluğudur. Bir işten doğan riskler söz konusu işin o iş yerindeki yapılış biçimine göre değişikliğinden genel eğitim çoğu kez yetersiz kalacaktır. Eğitim bu bilinçle yürütülmediğinde yararlı verimli olamaz. Özellikle KOBİ’ ler açısından bilinçlendirme eğitimi çok önemli görülmektedir.

c. Erken davranabilme; önlemelerin günümüzdeki gelişmelerin hızına ayak uydurması temel beklentidir. Gelişmeler, teknik ve sosyal kaynaklı yeni riskler ortaya çıkarabilirler. Gözlemek, izlemek, veri toplamak ve bunlardan gereken dersleri çıkartarak gelişmelere hazırlıklı olmak erken davranmanın gereğidir.

ÖNCELİKLER

AB ülkelerinin öncelikli saydığı konular, şu başlıklar altında toplanabilir.

İş risklerinin önlenmesi veya azaltılması. Risk etmenlerinin ortadan kaldırılması veya asgariye indirilmesi. İyileştirme çabalarında çalışmaların daha fazla rol almasının sağlanması. Bu yoldaki bilgi ve deneyimlerin en geniş biçimde paylaşılmasının sağlanması. Daha etkili işyeri ve ulusal denetim sistemlerinin oluşturulması. AB’ nin bu yoldaki direktiflerine uyumun sağlanması için ulusal mevzuatın

gerektiğince düzenlenemsi.

AB’ nin bu yoldaki öncelikleri ülkemizi de yakından ilgilendirdiğinden yukarıdaki öncelikleri yönlendirilmiş olan diğer direktiflerin üzerinde de durulmasında kısaca yarar vardır.

İşyeri Direktifi (89/654/EEC) : İşverinin çalışanlarına temiz ve bakımlı işyeri ve güvenli çalışma araçları sağlamasına yöneliktir. Yeterince havalandırılmış rahat çalışılacak sıcaklıkta, tercihan doğal aydınlatmalı ama gerektiğinde yapay aydınlatmanın yeterli düzeyde olduğu, uygun boyutlarda tüm donanımların güvenli kullanıma ilişkin güvenlik kuralları saptanmış imdat çıkışları belirli, duvarlar, döşemeler, kapılar, giriş ve çıkışlar, temizlik yerleri, lavobalar, tuvaletler, soyunma yerleri vb. uygun nitelikte olan ve engellilerin çalışabileceği biçimde düşünülmüş işyerleri.

İşyerindeki Donanıma İlişkin Direktif (89/655/EEC) : Her tür donanımın işe uygun, güvenli ve bunları kullananların gerektiğince eğitilmiş olmasındaki işveren sorumluluğunu

Page 29: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

tanımlar. Çalıştırılmasında risk olan donanımların belirlenmesi, risklerin asgari düzeye indirilmesi için gereken önlemlerin alınması, yalnızca yeterli ve yetkili kişilerin bunları kullanması ve çalıştırması gibi. Bunun yanı sıra, imdat düğmeleri, kişilerin hareketli makine elemanlarından korunması, uyarılar, bakım işlemlerinin güvenliği ve 1995’ de yapılan ekleme (95/63/EC) ile, düzgün aralıklarla kontrol, ergonomik çalışma koşulları, hareketli araçlar, yüklerin kaldırılması ve taşıması gibi konular da bu direktifin kapsamındadır.

Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) Direktifi (89/656/EEC) : Tehlikelerin yeterince önlenmemesi durumunda (gürültü, radyasyon, ısı, parlak ışık, kimyasallar, düşen cisimler gb.) çalışanlara verilmesi gereken kişisel korunma araçlarına ilişkindir. Direktif uyarınca, tüm KKD’ nin işe uygun ve güvenli olması temeldir. KKD’ nin sağlanması ve kullandırılması sorumluluğu da işverenindir.

Yüklerin Taşınması Direktifi (90/269/EEC) : Yük taşımada mekanik araçların kullanılmasını temel sayar. Bu olası değilse, taşıma sırasında kişilerin aşırı fiziksel yük altına girmemesi, yükün dengeli olması ve taşınan yük nedeni ile işçi için bir riskin söz konusu olmaması gibi konular direktife işverenin sorumluluğu olarak görülmektedir.

İş İstasyonları Direktifi (90/270/EEC) : Bilgisayar kullanımı sonucu ortaya çıkmıştır. İşverenin; düzenleme, ekran, klavye, aydınlatma ve oturma gibi noktalardan hareketle çalışanın maruz kalabileceği tehlikelerin belirlenmesi ve bunlardan doğacak risklerin giderilmesini (görme, ergonomik bozukluklar vb.)

Kanserojen Maddelerden Korunma Direktifi (90/394/EEC) : Kanserojen maddelerle çalışan işçilerin sağlık ve güvenliklerinin daha iyi korunmasına yönelik olup, teknik açıdan mümkün olan her durumda kanser yapma tehlikesi olamayan malzemelerin kullanılması zorunluluğunu gerektirmektedir. Kanserojen maddelerle çalışılan alanlara başkalarının girmelerini kısıtlayıcı ve özel iş elbiseleri ile kişisel korunma araçlarının kullanılmasını zorunlu kılan hükümlerde bu direktifin kapsamındadır.

Biyolojik Maddelerden Korunma Direktifi (90/679/EEC) : Kanserojen maddeler gibi zararlı olabilecek biyolojik maddelerin kullanılmasından doğabilecek risklere yöneliktir. Direktifte; tehlikeli maddeler dört sınıfa ayrılmakta korunma ve temizlik önlemleri ile bu maddelerin taşınma ve kullanımı sırasında uyulması gereken kurallar belirtilmektedir.

Direktifler, yalnızca yukarıdaki ana noktalarla sınırlı değildir. Geçici ve gezici şantiyelerdeki asgari sağlık ve güvenlik gerekleri üzerine 92/57/EEC direktifi işyerindeki güvenlik ve/veya sağlık uyarılarına ilişkin asgari gerekleri belirleyen 92/58/EEC direktifi hamile veya doğum yapmış veya emziren annelerin güvenlik ve sağlığını konu alan 92/85/EEC direktifi maden çıkartma işlerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerini konu alan 92/91/EEC ve 29/104/EEC direktifleri ve balıkçı gemilerindeki sağlık ve güvenlik koşullarına yönelik 93/103/EEC direkti bu konudaki başlıca örnekler arasındadır.

Bu direktiflerden türetilmiş alt direktiler de vardır. Avrupa’ daki çabalar, SAFE (Safe Action For Europe) ile simgelenmiştir. Daha fazla bilgi için pph//europe.osha.eu.in/ sitesinden yararlanılmalıdır.

4857 sayılı İş Kanunu gereği olarak ilgili Direktifler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Tüzük ve Yönetmeliklere dönüştürülmektedir.

Page 30: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

YENİ KAVRAMLAR

Hemen her ülkede halk sağlığı ve adaletle ilişkin giderlerin “bunların ölçüsü olmaz” anlayışı ile verimi sorgulanmamıştır. Ancak, eldeki kaynakların en verimli biçimde kullanılmasının gereği olarak halk sağlığı ve adaletin kaynak harcamaları da elde edilmiş olan sonuçlar ve kazanılmış olan deneyimler açılarından maliyet – yarar ilkesinin ışığında değerlendirilmeye başlanmıştır.

Konumuz olan iş sağlığını ele alırsak, gerçek başarının çalışanların ölüm, yaralanma ve sakatlanma olasılıklarını asgariye indirme, kişilerin ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı tutma olduğu ortadadır. Bir diğer anlatımla şu kadar ölüm ya da şu kadar işgörmezlik yardımı yapıldı veya şu kadar hastaya bakıldı gibi sayılar, günümüzde başarı ölçütü olarak kabul edilmemektedir. Başarı, kişilere olan görevleri ve yükümlülükleri savsamadan bu sayıları azaltmaktır. Hatta günümüzün şartlarında bir zorunluluktur.

Geçmişle karşılaştırıldığında klasik iş hastalıklarının çoğunluğu ortadan kaldırılmış veya riskler oldukça alt düzeye indirilmiştir. Buna karşılık özellikle kimyasalların neden olduğu yeni hastalıklar, kas ve iskelet sistemi hastalıkları, alerjiler, kalp ve damar hastalıkları ile ruhsal bozukluklar ve sinir hastalıkları gündemde ön plana çıkmıştır. (Hernberg, 1999). Bu hastalıkların ön plana çıkmasında yeni çalışma koşullarının etkisi kesindir. (Isaksson ve diğerleri, 2000) İş güvencesinin azaldığı ve kötü çalışma şartlarının tüm dünyada giderek yaygınlaştığı da bir gerçektir. (Quinlain, M. ve diğerleri, 2000; Mony, A.T., 2001) İş güvencesi ile ilgili kötü çalışma koşulları arasında çok yakın bağıntı olduğu araştırmalardan görülmüştür. Örnek olarak işçilerin yorucu ve ağrı verici biçimde çalışması ele alındığında % 57’ nin sürekli işçilerin ise % 42’ sinin bu şartlarda çalıştığı ortaya çıkmıştır. Görüldüğü gibi gelişmeler yeni sorunları da birlikte getirmektedir.

İş kazaları yönünden Avrupa’ nın elindeki veritabanı yeterli değildir. Veritabanı oluşturmada ülkelerin aynı özeni göstermemesi ve karşılaştırılabilir sonuçların olmaması bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Gidişin ve risklerin daha sağlıklı belirlenmesi için 1990 yılında başlatılan çalışma ile tüm ülkelerin aynı istatistiksel sonuçlara yönelmesi (ESAW, European Statistics on Accidents at Work) sağlanmıştır. Bu bilgiler üzerinden yapılacak karşılaştırmalar, ülkemizin konumunun daha iyi görülmesine olanak verecektir.

AB’ deki uygulamalar açısından, özellikle yen aday ülkeler için paydaşların genel beklentileri olarak şunlar saptanmıştır. Bu noktalar, ülkemiz açısından da geçerli olduklarından aşağıda özetlenmiştir.

İşçiler ve sendikaların beklentilerinin ana çizgileri şunlardır.

İş sağlığı ve güvenliğini arttırmaya işverenlerin gönüllü yaklaşımı. Eldeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi. Çalışanların ve sendikaların bu yoldaki çabalara daha fazla katkıda bulunmalarının

sağlanması.

İşverenlerin beklentileri ise şunlardır.

Özellikle KOBİ’ lere bu konuda yardımcı olunması.

Page 31: fatih.meb.gov.trfatih.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_04/06171703_… · Web viewBu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini

AB’ nin direktiflerine uyumun asgari mliyetle sağlanması. Sık değişikliklerle uyum konusunda sık sık sorunların ortaya çıkması.

Yapılması gerekenler açısından temel kural İngiliz atasözünde olduğu gibi ”Önleme tedaviden iyidir” ilkesi ile hareket etmektir. Konumuz açısından bu çaba risklerin belirlenmesi ve maliyetle – dengeli biçimde ortadan kaldırılması veya azaltılmasıdır. İş sağlığı ve güvenliği ile kalite güvencesi çabaları bu bakımdan kavramsal olarak örtüşmektedirler. Şöyle ki;

Önleme, kalite güvencesinin temelidir. Kalite, bir kuruluşta çalışan herkesin sorumluluğudur. Kuruluşun varlığını koruyabilmesi için kalite maliyetle dengeli biçimde

sağlanabilmelidir.

Aynı durum çevrenin korunması ve işçi sağlığı ve iş güvenliği için de geçerlidir. Nitekim, risklerin ortaya konması ve bunların maliyetle dengeli biçimde giderilmesinin yaşamsal önemi vardır. Ele alınmış olan gerekleri, yükümlülükleri ve beklentileri tarafların ve ilgililerin (toplum, devlet, işçi, işveren, sendikalar) işbirliği olmadan kaynakların en verimli biçimde kullanarak yerine getirilebilmesi olanağı yoktur. Dolayısı ile, konunun geçmişten farklı bir anlayış ve yaklaşımla ele alınması zorunludur. Bu nedenle ISO 9000 kalite yönetim sistemi anlayışı ile başlayan ISO 14000 ile çevre yönetimini de içeren gelişmeler, işçi sağlığı ve iş güvenliğini de yönetim sistemi anlayışına götürmektedir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği için hazırlanmış olan standartlarda her ne kadar 18000 sayısal kodu kullanılmakta ise de “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri” ISO tarafından konunun temelde ILO’ yu ilgilendirmesi nedeniyle, uluslararası standart olarak kabul edilmemiştir. Ama ülkemiz dahil pek çok ülke kendi ulusal standartlarını yayınlamıştır. (TS 18001) Görünüm çok yakın bir gelecekte söz konusu üç standardın birlikte ele alınacağı görülmektedir.

İş kazasına uğrayan ve iş hastalığına yakalanan işçi sayısı ile bir ülkenin gelişmişlik düzeyi arasında yakın ilişki olduğundan AB üyesi olma çabası içindeki ülkemizin yapılması gerekenleri bu gözle değerlendirmesi ve gereken standartlara erişmesi zorunludur.