Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
EMiN
tır. Bir anlamda memura benzeyen eminin tek sorumluluğu üzerine aldığı görevi yerine getirmek olup kendisine tevdi edilen işten sağlanacak kar veya uğranacak zarar emini tayin eden kimseye veya makama aitti.
Osmanlılar'da birçok hizmet emin eliyle yürütülürdü. Matbah emini, sarayın
mutfağı olan Matbah-ı Amire'nin bütün ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüydü. Darphane emini paraların basıldığı devlet darphanesinin yetkilisiydi. Arpa emini, ıstabi-ı Amire denilen has ahırlara arpa ve malzeme sağlamakla görevliydi.
Bazı askeri müesseselere ait işlerin yürütülmesinde yine eminler görevlendiriliyordu. Bunlar arasında en önemlileri tophane. cebehane, tersane ve baruthane eminleriydi. Yine yeniçeri çukasının satın alma işleri çuka emini tarafından görülürdü. Büyük yapıların giderlerine bakmak ve hesaplarını tutmak bina eminlerinin göreviydi. Diğer emanet görevlerinde olduğu gibi bu hizmetler de sürekli olmayıp inşaatın sona ermesiyle biterdi.
Bunların dışında emanetle yönetilen istanbul, Galata, Gelibolu, Edirne ve Bursa gibi şehirlerde harc-ı hassa eminleri vardı. Bu eminler aslında sarayların ve saraylıların yiyecek ve giyecek giderlerini, aylıklarını, saray için çalışan bazı meslek sahiplerinin (ehl-i hiref) ücretlerini, emeklilerin emekli maaşlarını, duacıla
rın (duagO) vazifelerini, giderleri hazinece karşıtanan cami ve mescidlerdeki görevlilerin maaşlarını öderlerdi. Bunlardan Gelibolu ve Galata harc-ı hassa eminleri tersane giderlerine de bakarlardı. Bilhassa XVI. yüzyılda Galata harc-ı hassa emini tersane işlerini yürütmek ve derya beylerinin salyanelerini ödemekle de yükümlüydü. istanbul harc-ı hassa emini sonraları şehremini olmuştur.
Eminler söz konusu giderleri karşılamak üzere hazineden nakit para alabildikleri gibi hazinece bazı mültezimlere havale ile ittizam bedellerinden de tahsilat yaparlardı. Bu ödemeler sonradan borçlarına mahsup edilirdi. Bu bakımdan eminin özellikle mukataa ve ittizam kurumu ile bağı sıkıydı. Dirlik uygulamasından sağlanan devlet gelirleri, ulQfesi en az olan yeniçeriden padişah dahil milyonluk hasları olan beylerbeyi ve vezirlere kadar bütün dirlik sahipleri arasında taksim edilirdi. Padişah dışında
kalan ulüfeliler, makam ve hizmetlerine
112
ayrılan hazineye ait geliri şahsen tahsil eder ve bunu görevlerinin gerektirdiği yerlere, şahsi masrafiarına ve beslemekle yükümlü oldukları cebelüler ile silah, at ve bazı mühimmata sarfederlerdi. Padişah ise kendi payına düşen ve "has" denilen gelirini bizzat toplamadığından bunu bazı kurum ve görevliler yoluyla tahsil eder, gelirini kendi masraftarına ve saray giderlerine harcar. beslediği kapıkulu askerinin mevacibini öderdi. Ayrıca memur statüsünde olan aylıkçı (müşaherehor) ve yıllıkçılarının (salyaneci) maaşlarını bu gelirden karşılardı. Bütün bu tahsilat ve giderlerde eminler önemli rol oynuyorlardı. Nitekim padişah hassı olan gelirlerin tahsili eyaletlerde has eminleri vasıtasıyla sağlandığı gibi ittizama da verilebilirdi.
öte yandan cizye ve nüzül, avarız, kürekçi, lağımcı bedelleri gibi vergilerin tahsili işi hizmeti geçmiş bazı kimselere "vazife" adı altında verilirdi. Ayni olarak tahsil edilen sürsat, nüzül gibi vergiler ise genelde kadılar eliyle veya bunların gözetimi altında tahsil edilirdi. Bunların dışında kalan hazine gelir kaynakları mukataa şeklinde ayrı bir kurum haline getirilir ve tahsil işi, riskini üsttenecek müteşebbislere açık arttırma ile ihale edilirdi. Bu özel müteşebbise "mültezim" deniyordu. Mukataalara örnek olarak gümrükleri, darphanelerde altın, gümüş veya bakır para bastırıtmasını zikretmek mümkündür. Yine maden ocaklarından hazine payının tahsili, şehirlerdeki kapanların işletilmesi, mezbahalarda kesilen hayvanların rüsümunun toplanması, tuzla ve şaphaneler gibi işletme veya tahsildarlık işlerinde mukataa usulü uygulanıyordu.
Mültezim arttırma ile bir mukataaya talip olunca "tahvil" adı verilen üç yıllık bir süre içinde hazineye belli bir meblağ ödemeyi taahhüt etmekteydi. ittizam bedelinden fazla gelir sağlanması halinde mültezim kar eder. eksik tahsilat durumunda ise zarara uğrardı. Ancak hazine yararı için mukataa sürekli olarak arttırmaya açık tutulurdu; bu şekilde mültezim karında aşırı artışın önü alınırdı. Şartların ve ortamın elverişli olması ve mültezimin kar etmesi halinde diğer müteşebbisler tahvil sonunu beklemeden ittizam bedelini arttırabilir ve mukataa, eski mültezimin vazgeçmesi halinde yeni talibine verilirdi. Eski mültezim ise tasarruf ettiği gün üzerinden hesabını keserdi. Elverişsiz durumlarda veya savaş zamanlarında, mültezim bir
indirim yapılması şartını koşmamışsa
mukataa zarar ederdi. Mültezimin taahhüt ettiği bedeli ödeyememesi halinde kendisi ve kefilleri sorumlu tutulurdu. Bu gibi durumlarda mukataaya talip çıkmadığı için mukataa bir emin tarafından işletilirdi. Emin memur statüsünde olduğundan kar veya zarardan sorumlu değildi ve bu sıfatla kararlaştırılan yevmiyesini ücret olarak alırdı. Mukataaların emin eliyle işletilmesine "emanet" denirdi.
Emin, mukataayı bir müddet idare ettikten sonra mültezim gibi tahvil süresi için bir meblağ önerebitir ve emanetle birlikte iltizamı kabul edebilirdi. Emanetle iltizamı birleştiren bu işletme tarzına "emanet ber-vech-i iltizam", emine de "emin ber-vech-i iltizam" adı verilirdi.
XVII. yüzyılın ortalarında kapanan Osmanlı darphaneleri iltizamla işletiliyor
du. Bu tarihten sonra bu asrın sonuna kadar aralıklarla çalışan istanbul Darphanesi daha çok emanetle yönetiliyordu. Canlı bir faaliyet içine girdiği XVII. yüzyılın sonunda istanbul Darphanesi bir çeşit emanet mahiyetindaki nezaret yöntemiyle çalıştırılmıştı. Darphane nazırı
aynı zamanda Gümüşhane, Ergani ve bağlı madeniere de nezaret etmekteydi.
BİBLİYOGRAFYA:
Halil Sahillioğlu, Kuruluştan XVII. Asrın So· nuna Kadar Osmanlı Para Tarihi Üzerine Bir Deneme (doktora tezi, 1959), iü İktisat Fak.; a.mlf .. Bir Asırlık Osmanlı Para Tarihi (1640-1740) (doçentlik tezi, 1965), İÜ İktisat Fak.; a.mlf.. Türkiye iktisat Tarihi (Giriş, Bazı Ku· rum ve Kavramlar), İstanbul 1989 ; a.mlf., "Bir Mültezim Zirnem Defterine Göre XV. Yüzyıl Sonunda Osmanlı Darphane Mukataaları", iFM, XXIII/1 ·2 (1963), s. 145·218; Uzunçarşılı. Saray Teşkiltitı, s. 375·387; Sertaği u, Tarih Lügatı, s. 97; İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: XVII. Yüzyılda Tersane-i Amire, An· kara 1992, bk. İndeks; Pakalın , l, 525-526.
li! HALİL SAHİLLİOGLU
ı EMİN
ı
( .:r.:-~1 )
EbQ Abdillah Muhammed b. HarOnerreşld el-Haşim! el-Abbas!
(ö. 198/813)
Abbi'lsi halifesi (809-813).
L _j
Şewal 170'te (Nisan 787) Bağdat'ta
doğdu. Babası Harünürreşid, annesi Halife Ebü Ca'fer Mansur'un torunu olan Zübeyde bint Ca'fer'dir. Anne tarafından
da Haşimf ailesine mensup olduğu için iranlı bir cariyeden doğan ağabeyi Abdullah'a tercih edilerek beş yaşında iken
. babası tarafından Emfn unvanı ile veliaht tayin edildi ve devlet erkanıyla ordudan biat alındı (175 1 792) HarOnürreşfd altı yıl sonra Rakka'da büyük oğlu Abdullah'ı Me'mQn unvanıyla ikinci veliaht ilan ederek onun için de ordudan biat aldı. 186 (802) yılında hac için gittiği Mekke'de Kabe duvarına astırdığı ahidname ile Emin, Me'mQn ve diğer oğlu Mü'temen'in birbiri ardı sıra halife olacaklarını , Irak dahil bütün batı eyaletlerini Emin'e, doğudaki eyaletleri Me'mQn'a, el-Cezire, Avasım ve Sugür'u ise Mü'temen'e verdiğini, veliahtların birbirlerinin hakları
na riayet edeceklerini devlet erkanını
da şahit göstererek ilan etti.
Emin. HarOnürreşid TGs'ta vefat edince (3 Cemaziyelahi r 1931 24 Mart 809) Bağdat'ta halife ilan edildi ve Me'mQn da dahil herkes tarafından tanındı. HarQnürreşid'in veziri Fazı b. Rebf', Rafi' b. Leys'in isyanıyla uğraşmaktan vazgeçerek ordu ile Bağdat'a döndü. Bu sırada Me'mQn Merv'de bulunuyordu. Emin halife olduktan kısa bir süre sonra veziri Fazi b. Rebl'in tesiri altında kalarak ağabeyi Me'mQn'u veliahtlıktan uzaklaştırma yollarını aramaya başladı. 194 (810) yılında kardeşi Mü'temen'i idari görevlerinden aziedip Bağdat'ta oturmaya · mecbur etti. Ardından da oğlu Musa'yı Me'mQn ·dan sonra ikinci veliaht tayin ederek hutbelerde adının zikredilmesini istedi. öte yandan Me'mQn'a ordusuyla birlikte Bağdat'a dönmesini emretti. Ancak Me'mQn bu emre uymayınca onunla Mü'temen'i veliahtlıktan azietti ( 1951 810). Artık iki kardeş arasında iktidar için silahlı mücadeleden başka çare kalmamıştı. Emin'in halife olması , Abbasi hilafetinin idari kadrolarında ve zihniyetinde bazı değişikliklerin meydana gelmesine yol açmıştı . Abbasi halifeliğinin kurulmasıyla başlayıp EbO Müslim'in öldürülmesi ve Bermekıler'in bertaraf edilmesiyle kesintiye uğramış olan gayri Arap unsurların üstünlük mücadelesi Emin'in iktidarında yeniden canlandı.
Bunlar İran zihniyeti ni temsil eden Me'mQn 'un etrafında toplanarak Emin'in başında bulunduğu Arapçı zihniyete karşı bir defa daha iktidar mücadelesine giriyordu. Halifenin anne ve baba tarafından asil olması Araplar'ın asabiyet duygularını okşuyordu . Emin ' in halife oluşunda baş rolü oynayan Fazı b. Rebf',
iranlı unsura karşı yürütülen siyası mücadelede Arapçı zihniyetin önde gelen bir temsilcisiydi. Sermekiler'in hakim olduğu devrede iktidara karşı gizliden gizliye mücadele etmiş ve onların bertaraf edilmesinden sonra da vezir olmuştu .
Me'mQn'un yanında ise daha sonra vezir tayin ettiği Fazi b. Sehl vardı. Aslen Zerdüşt olan ve 190 (806) yılında Müslümanlığı kabul eden Fazi b. Sehl ile kardeşi Hasan, Sermekiler' in iktidarda oldukları dönemde bazı devlet memuriyetlerinde bulunmuşlardı. Başarılı bir devlet adamı olan Fazı b. Sehl, daha HarOnürreşid hayatta iken Emfn iktidara geldiğinde Me'mQn'a karşı alacağı tavrı düşünerek onu HarOnürreşfd ile birlikte Horasan'a gitmeye ikna etmiş, kendisi de onlarla beraber bulunmuştu . HarQnürreşfd ' in vefatından sonra Me'mQn üzerindeki nüfuzu daha da artan Fazı b. Sehl, ileride patlak verecek olaylarda hemen hemen bir lider rolü oynadı. İki kardeş arasındaki iktidar mücadelesi, aslında Emfn ve Me'mQn üzerinde etkili olan Fazı b. Rebf' ile Fazi b. Sehl'in temsil ettikleri Arap ve İranlı unsurların mücadelesi olarak gelişmiştir.
Halife Emfn Me'mQn'un direnişini kır
mak için onu asi ilan etti (24 Cemaziyelahir 1951 24 Mart 811 ı ; daha önce Horasan valiliği yapmış ve sert idaresi yüzünden halkın nefretini kazanmış olan İbn Mahan (Ali b. Tsa) kumandasında 40.000 kişilik bir orduyu Me'mQn üzerine gönderdi. Bu arada Me'mQn kendisini halife ilan etti (10 Şaban 195/8 Mayıs 811) ve iranlı kumandan Tahir b. Hüseyin 'in emrindeki 4000 kişilik bir orduyu harekete geçirdi. İbn Mahan'ın kalabalık ordusu Rey yakınında Tahir'in küçük, fakat disiplinli ordusu tarafından imha edildi, İbn Mahan da öldürüldü. Tahir b. Hüseyin. aynı yılın sonlarında Emin'in Abdurrahman b. Cebele el-Ebnavf kumandasında gönderdiği ikinci orduyu da Hemedan'da mağ!Op etmeyi başardı. 196 (811 -12) yılında gönderilen üçüncü ordu ise Hanikin civarında savaşa girmeden geri dönünce Me'mQn'un kuwetlerine karşı koyacak birlik kalmadı. Emfn son çare olarak, babası zamanında birçok Bizans gazasma katılan ve hem Abbasf hem de Emevf ailelerine mensup olduğu rivayet edilen Abdülmelik b. Salih b. Ali'yi Suriye ve el-Cezfre Arapları'nı kazanmaya memur etti. Fakat Abdülmelik'in yanında bulunan Horasanlı birliklerle Araplar'ın ihtilafa düşmesi ve
EMTN
kendisinin de zamansız ölümü bu girişimi sonuçsuz bıraktı.
İki kardeş arasındaki iktidar mücadelesi devam ederken Emevf Halifesi Muaviye'nin soyundan geldiğini iddia eden Ali b. Abdullah Suriye'de isyan etti. Dı
maşk ve çevresini işgal ederek valiyi kaçmaya zorladı. Emfn isyanı bastırmak için İbn Mahan'ın oğlu Hüseyin b. Ali. arkasından da Abdullah b. Salih kumandasında birlikleri Suriye'ye sevketti. Ancak Bağdat ' taki durumu kötüleşince gönderdiği birlikleri geri çekmek zorunda kaldı. Kumandan ve askerleri kendisini samirniyetle desteklemiyordu. Suriyeli birliklerin kumandanı Hüseyin b. Ali tarafından halifelikten aziedilip hapse atılan Emfn bazı sadık adamlarının gayretiyle hapisten kurtuldu ve tekrar halife ilan edildi, Hüseyin b. Ali de öldürüldü (Receb 196/ Nisan 812)
Me'mQn'un Tahir b. Hüseyin ve Herseme b. A'yen kumandasındaki kuwetleri Zilhicce 196 ·da (Ağustos 812) Bağdat' ı
kuşattılar. Bağdat dışında bütün ülke Me'mQn'un halifeliğini tanıdı. Buna rağmen Bağdat teslim olmadı , bir yıl kadar devam eden kuşatma süresince şehir
halkı çok büyük sıkıntılar çekti. Emin'in kumandanları ve ordusu çaresizlik karşısında Me'mQn tarafına geçmeye baş
ladılar. Nihayet Tahir'in kuwetleri Muharrem 198'de (Eylül 813) Bağdat'a girdiler. Hiçbir kurtuluş ümidi kalmayan Emfn. babasının sadık kumandanı Herseme b. A'yen'e teslim olmaya karar verdi ve mektup yazıp kendisine sığınmak istediğini bildirdi. Herseme Emin'in isteğini kabul ederek kendisini öldürmeye kalkarsa Me'mQn'la savaşa gireceğine dair ona söz verdi. Ancak bunu haber alan Tahir'in emriyle Emfn yakalandı ve 24-25 Muharrem 198 (24 -25 Eylul
813) gecesi öldürülerek başı Me'mQn'a gönderildi. Bağdat' ın batısında Babülenbar dışında defnedilen cesedi daha sonra Kazımeyn 'de yapılan türbeye nakledildL Emin'in Abdullah, Musa ve İbrahim adında üç oğlu vardı.
idarecilik kabiliyeti oldukça zayıf, içkiye. zevk ve eğlenceye düşkün, zamanını vahşi hayvanlar ve kuşlarla meşgul olarak geçiren, edebiyatı seven ve ediplerle birlikte olmaktan hoşlanan Emin 'in hilafet dönemi aldığı yanlış kararlar sebebiyle iç mücadelelerle geçmiş, dört yıl süren bu dönemde ilim ve sanat hayatında da bir gelişme görülmemiştir.
113
EMIN
BİBLİYOGRAFYA: Halife b. Hayyat, et· Tari!] (Ömer!), s. 496 ·
505; Dineveri. el·AI]bfirü'qwal (nşr. V. Guirgass). Leiden 1888, s. 388·396; Ya 'kübi, (arli], ll, 433-443; Taberi, Tari!] (de Goeje). lll, 610, 647, 651-667, 764-974 ; Mes'udi. Mürücü'?·?e· he b (Meynard). VI, 415-487; Hatib. Taril]u Bagdad, lll, 336-342 ; İbnü'l-İmrani. ef.inbti' fi taril]i'l-l]ulefa' (nş r. Kasım es-Samerrai). Leiden 1973, s. 89-95; İbnü ' l-Esir. el-Kamil, VI, 221-295; Zehebi. A'lamü 'n ·nübela', IX, 334-339; Kalkaşendi, ŞubJ:ıu ' l· a'şa, XIV, 97 -99 ; Ahmed Ferid Rifai, 'Asrü'l -Me'mün, Kahire 1346 / 1928, 1, 189-209, 219-256 ; Zirikli, el-A'lam, VII , 350 -351 ; M. A. Shaban, /slamic History, Cambridge 1976, s. 39, 41·45; Hakkı Dursun Yıldız. islami· yet ve Türk ler, İstanbul 1976, s. 61-65; Anwar G. Chejne. Succession to the Rule in Islam, Lahore 1979, s. 109-118 ; Ahmed Zeki Safvet, Cemhere tü resa' ili' /- 'Arab, Beyrut, ts. (ei-Mektebetü ' l-ilmiyye). lll, 194-203; Hudari. Muhfiçlarat (Abbasiyye). s. 157-174; Hasan Ahmed Mahmud - Ahmed İbrahim eş-Şerif. el -'Alemü'l- İslami {i' i- 'aşri' l- 'Abbas[, Kahire, ts. (Darü'I-Fikri' I-Arabi ). s. 109-114; Yusuf el-Uş. Tarfl]u 'asri 'l-l]ila{eti' l- 'Abbfisiyye, Beyrut 1402/ 1982, s. 85·89 ; Reşid Abdullah el-Cümeyli. Dirasat {i taril]i'l-J:;ilfi{eti'l- 'Abbfisiyye, Rabat 1984, s. 79 -86; Hasan İbrah im. islam Tarihi, ll, 359-361 ; F. Gabrieli. "Documenti relativi al-Califfato di al-Amin in at -Tabari", Rendieanti del· la Rea/e Accademia de Uncei, seri 6, lll ( 1 927). s. 191-220; a.mlf .. "La Successione di Harun ar-Raşid e la guerre fra al-Amin e al -Ma' mün", RSO, Xl (1928), s. 341-397; a.mlf .. "alAmin", E/2 (Fr.). ı . 449-450; S. B. Sam adi. "The Struggle between the two brothers al-Amin and al-Mamiin", !C, XXXll (1958). s. 99-120 ; K. V. Zettersteen. "Emin", İA, IV, 258-259 ; Fikret lşılta n . "Me 'mı1n", a.e., Vll, 693-694.
L
[1;1 HAKKı DuRSUN YıLD ız
EMİN- i AHMED-i RAzi ( ~.(ı~ .4>1 .:r.:-1 )
(ö. 1002 / 1594'ten sonra)
Heft İklim adlı eseriyle tanınan İ~anlı tezkire müellifi.
_j
Rey'de doğdu. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Kültürlü ve zengin bir aileye mensup olduğu anlaşılmaktadır. Babası Hace Mirza Ahmed ve şair olan amcası Hace Muhammed Şerif, Safevi Hükümdan Şah L Tahmasb zamanında ( 1524-1576) önemli görevlerde bulunmuşlardı. Amcaıadesi Hace Gıyas Bey, Babürlü Ekber Şah 'ın (15 56-1605) sarayında yüksek bir görevde bulunduktan sonra Cihan-
114
gir'in vezirlerinden biri oldu. Emfn-i Razı de diğer bazı şair ve edipler gibi Hindistan'a gidip Ekber Şah'ın sarayına intisap etti. Kendisini şöhrete kavuşturan Heft İ~im adlı tezkiresini 996'da (1588) Hindistan'da iken yazmaya başlayıp altı yılda tamamladığına göre 1 002 ·den (1594) sonra vefat etmiş olmalıdır.
Heft İ~lim, yedi coğrafi bölge esasına göre düzenlenerek yedi bölüme ayrılmış; her bölümde, kendi içinde daha küçük bölgelere, ülkelere veya şehirlere ayrılan bir bölge (iklim) ele alınmıştı r.
Her ana bölgenin tarih ve coğrafyası hakkında bilgi veren bir girişten sonra, orada yetişen büyük şahsiyetlerin biyografileri genellikle ölüm tarihi sırasına göre ve çok defa kısa olarak anlatılmıştır.
Eserin tamamında 1560 alim, şair, edip, mutasawıf. emfr ve hükümdarın biyografileri ele alınmış, şairlere ve şiirlerine daha çok yer verilmiştir .
İran edebiyatı tarihi için önemli bir kaynak olmakla birlikte daha önce yazılmış tezkirelerden pek çok nakil ve iktibası ihtiva eden eserin dili, o dönemde yazılmış diğer mensur eseriere göre daha sadedir.
İran'da ve İran dışındaki çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan Heft İklim ' in ilmf bir neşri henüz yapılmamıştır. Eserin E. Denison Ross. A. H. Harley ve Abdülmuktedir tarafından gerçekleştirilen yayımı ([-lll , Kalküta 191 8. 1927, ı 939) eksiktir. Cevad Fazı! neşri ise (1-111 , Tahran ı 34 1 h ş . 1 ı 962) tam olmakla birlikte fihristi bulunmadığ ı , birçok yanlışlık ve matbaa hatası ile dolu olduğu için ilmf neşir sayılmaz.
BİBLİYOGRAFYA:
Emin Ahmed-i Razi, He{t İf!:lim (nşr. Cevad Fazı]), Tahran 1341 hş./ 1962, i-lll ; Ebü' l-Fazl el-Allami. The A' in-i Akbari (tre. H. Blochmannl, Delhi 1989, ı . 572, 576 ; Rieu. Catalogue, 1, 335; lll, 970; Storey. Persian Uterature, 1, 1169- 1171 ; Rızazade Şafak, Tarll]·i Edebiyyat-ı Tran, Tahran 1341 hş., s. 398-399; Ahmed Gülçin -i Meani, Tarlf)·i Te?lcirehfi-yı Fars[, Tahran 1349 hş . /
1970, ll, 410-414 ; Nefisi, Taril]·i Nazm u Neşr,
1, 382; H. Masse. Anthologie persan e, Paris 1950-55, s. 376; Rypka. HIL, s. 452, 495 ; Hanbaba, Filırist, ı , 1258 ; E. Berthels, "Razi", iA, IX, 645 ; M. U. Memon, "Amin Ahmad Razi", Elr., 1, 939.
[1;1 M. NAziF ŞAHİNoiku
Edirne! i Emin Efendi'nin celi -sülüs hatta yazd ı ğı
ishak Ağa Çeş mes i' nin
kitabesi -Beykoz 1 istanbul
L
EMİN EFENDi, Edimeli
(ö. 1198/ 1784)
Osmanlı hattatı . _j
1142 (1729) yılında Edirne'de doğdu. Babası, mevali*den Mehmed ROhi Efendi'nin akrabasından Halil Efendi'dir. Mehmed Emin, Edirne'de ilk tahsilini yaptığı yıllarda Hattatzade Hüseyin Efendi ' den sülüs ve nesi h yazılarını öğrendi. Nazfra İbrahim Efendi'nin yazdığı tarih beytinden (Nazira bir ziyade oldu hattiit / ZehT hatt-ı dilara barekellah 1 ı 1551 ı 7 421) on üç yaşında i ca zet aldığı anlaşılmaktadır.
Genç yaşta İstanbul'a giden Emin Efendi, ı. Mahmud zamanında (1730- ı 754) gümrük eminliği yapan İshak Ağa tarafından himaye edilerek sarayda Baltacılar Koğuşu 'na alındı. Bir ara Darüssaade Ağası Şehid Ahmed Ağa'ya kahvecilik yaptı. Vazısının güzelliği sayesinde bir müddet sonra Divan-ı Hümayun'a girdi. Ce if- sülüs yazıya mera kı olduğundan sanatını bu alanda geliştirerek güzel eserler verdi. 1. Mahmud devrinde Edirne Sarayı'nda yapılan binaların tarih kitabe- · lerini, İstanbul'da Arap Camii'nin mahkeme tarafındaki "selamün aleyküm bima sabertüm" ibaresini, Gümrük Emini İshak Ağa 'nın Beykoz ve Kireçburnu'nda yaptırdığı çeşmelerin kitabelerini yazdı (Müstakimzade, s. 409-41 Ol. Emin Efendi İstanbul'da vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
Emin Efendi' nin. kitabelerini celf- sülüs hattıyla yazdığı çeşmelerden Beykoz'da bulunan ve on lülesinden dolayı "on çeşmeler" diye de anılan İshak Ağa Çeşmesi'nin kitabesi 60 x 215 cm. ebadında ve ketebesiz olup tek satır halinde merrnere hakkedilmiştir. Kitabe, "Sahibü 'l- hayrat ve' ı- hasenat es- Seyyid İshak Ağa Emfn-i Gümrük-i Asitane. sene 1159" ibaresini taşımaktadır. Bu çeşme 1976 yılında Beykoz Belediyesi tarafından aslma uygun olarak onarılmıştır.
Beykoz çayırının iki kıyısında bugün de mevcut iki çeşmeden Terazibaşı Çeş
mesi diye anı lan çeşmenin kitabesi 66 x 130 cm. ebadında, mermere hakkedilmiş, celf - sülüs hattıyla, ketebesiz ve üç satır halinde olup üzerinde yukarıdaki
ibare ve 1163 ( 1750) tarihi bulunmaktadır. Beykoz Ortaçeşme otobüs durağı yakınındaki diğer çeşmenin mermere hakkediimiş 70 X 73 cm. ebadındaki üç satırlık, ketebesiz. celf- sülüs kitabesi de