188
Ankara-2012 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİM DALI EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ÖRNEĞİ OLARAK ÇİNGENELERİN/ROMANLARIN DURUMU Yüksek Lisans Tezi NURSEL DURMAZ

EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

  • Upload
    others

  • View
    23

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

Ankara-2012

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ

ANABİLİM DALI

EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ÖRNEĞİOLARAK ÇİNGENELERİN/ROMANLARIN DURUMU

Yüksek Lisans Tezi

NURSEL DURMAZ

Page 2: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

Ankara-2012

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ

ANABİLİM DALI

EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ÖRNEĞİOLARAK ÇİNGENELERİN/ROMANLARIN DURUMU

Yüksek Lisans Tezi

NURSEL DURMAZ

Tez Danışmanı

Prof. Dr. GÜLAY TOKSÖZ

Page 3: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri
Page 4: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri
Page 5: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

TEŞEKKÜR

Pek çok insanın desteği ve katkısı ile ortaya çıkan bu çalışmada şüphesiz ki teşekkür

etmek isteyeceğim birçok kişi olacaktır. Çalışmam esnasında bilgi ve birikimlerini

benimle paylaşarak destek olan en başta danışman hocam Prof. Dr. Gülay Toksöz

olmak üzere, önerilerini esirgemeyen hocalarım Prof. Dr. İlkay Savcı ve Yard. Doç.

Dr. Kamil Orhan’a katkılarından dolayı çok teşekkür ederim.

Çalışmanın alan araştırması kısmında bana yardımcı olan sevgili müzisyen Yunus

Güzeller’e katkılarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. Yine çalışmanın ilk

anlarından itibaren bana destek olan ve tezi okuyarak önerilerde bulunan sevgili

arkadaşım Arş. Gör. Mehtap Sarıkaya başta olmak üzere, çalışma üzerinde emeğini

sunan sevgili dostlarıma minnettarım. Zaman zaman motivasyonumu kaybetsem de

bana inancını yitirmeyen ve destek olan Okan Bodur’a yanımda olmasından dolayı

edeceğim teşekkür az kalacaktır.

Çalışma sırasında karşılaştığım türlü zorluklarda bana yardımcı olan en başta

ağabeyim Orkun Saip Durmaz ve eşi Oya Gözel Durmaz olmak üzere, sevgili annem

Aysel Durmaz ve babam Ali Cem Durmaz’a hayatım boyunca bana destek oldukları

için minnettarım.

Page 6: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. i

KISALTMALAR ........................................................................................................ iv

TABLO DİZİNİ .......................................................................................................... vi

ŞEKİL DİZİNİ ...........................................................................................................vii

GİRİŞ ........................................................................................................................... 1

I. BÖLÜM

EĞLENCE SEKTÖRÜ

1.1. Eğlence Kavramı............................................................................................... 6

1.1.1. Eğlence Nedir?........................................................................................... 7

1.1.2. Eğlence Türleri ........................................................................................ 12

1.1.3. Eğlence Kavramının Tarihsel Gelişimi.................................................... 14

1.2. Eğlence Sektörüne Kamusal Bakış ................................................................. 19

1.2.1. Eğlence Sektörünün Siyasi Partiler Açısından Önemi ............................ 21

1.2.2. Eğlence Sektörünün Karşılaştığı Sorunlar............................................... 26

1.2.2.1. Gece 00:00’dan Sonra Gürültü Yasağı ................................................. 26

1.2.2.2. Kapalı Alanlarda Sigara İçme Yasağı................................................... 27

1.2.2.3. Çalışanların Karşılaştığı Sorunlar ......................................................... 29

1.2.3. Eğlence Sektöründe Esnek Çalışma İlişkileri .......................................... 31

II. BÖLÜM

EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN ÇALIŞMA YAŞAMINDAKİ YERİ

2.1. Eğlence Sektöründe Çalışma Koşulları ve Sosyal Güvenliğe İlişkin YasalDüzenlemeler ............................................................................................................. 36

Page 7: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

2.1.1. Eğlence Sektöründe İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği...................................... 45

2.1.2. Eğlence Sektöründe Çalışanların Çalışma Süreleri .................................. 47

2.1.3. Eğlence Sektöründe Çalışanların Ücret Düzeyleri ................................... 48

2.2. Eğlence Sektöründe Düşük Sosyal Güvenlik Kapsamının Nedenleri ......... 49

2.2.1. Kayıt Dışı Çalışmanın Kayıt Altına Alınması İçin Yapılması Gerekenler53

2.3.1. Örgütlenme Nedir? ....................................................................................... 55

2.3.2. Eğlence Sektöründeki Geçmiş Örgütlenme Deneyimleri............................. 56

2.3.3. Eğlence Sektöründe Örgütlenme Oranı........................................................ 60

2.3.3.1. Örgütlenme Düzeyini Arttırmak İçin Ne Yapmalı? .............................. 61

2.4. Eğlence Sektöründe Ayrımcılık .......................................................................... 63

2.4.1. Stereotip (Kalıp Yargı) ve Önyargı Kavramları........................................... 68

2.4.2. Psiko-sosyal Açıdan İncelenmesi ................................................................. 70

2.5. Eğlence Sektöründe İstihdam Edilenlere Örnek Olarak Çingeneler/Romanlar:Ayrımcılık Deneyimleri ............................................................................................. 74

2.5.1. Çingeneler/Romanlar Kimdir? ..................................................................... 74

2.5.2. Türkiye’de Yaşayan Çingeneler/Romanlar ve Yaşam Şekilleri................... 79

2.5.3. Çingenelerin/Romanların Sosyal ve Ekonomik Hakları .............................. 85

2.5.4. Çingenelerin/Romanların Çalışma Yaşamındaki Yeri ................................. 89

III. BÖLÜM

EĞLENCE SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN ÇİNGENELER/ROMANLARÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI

3.1. Yöntem................................................................................................................ 92

3.1.1. Araştırmanın Amacı ..................................................................................... 94

3.1.2. Araştırma Mekânının Belirlenmesi .............................................................. 95

3.1.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklem................................................................ 96

3.2. Alan Araştırması Bulguları ................................................................................. 97

3.2.1. Demografik Özellikler.................................................................................. 98

3.2.1.1. Cinsiyet .................................................................................................. 99

3.2.1.2. Yaş ....................................................................................................... 100

3.2.1.3. Medeni Durum..................................................................................... 102

ii

Page 8: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

iii

3.2.1.4. Eğitim Düzeyi ...................................................................................... 103

3.2.2. Mesleğe Giriş Nedenleri............................................................................. 104

3.2.2.1. Baba Mesleğini Devam Ettirme Geleneği ........................................... 104

3.2.2.2. Müziğe Olan Yatkınlık ........................................................................ 106

3.2.2.3. Ayrımcılık............................................................................................ 107

3.2.2.4. Ünlü Olma İsteği.................................................................................. 112

3.2.3. Eğitim Seviyeleri ........................................................................................ 115

3.2.4. Eğlence Sektöründe Çalışma Koşulları ...................................................... 118

3.2.4.1. Çalışma Süreleri ve Gece Çalışmanın Güçlükleri ............................... 119

3.2.4.2. Ücret..................................................................................................... 122

3.2.4.3. Sosyal Güvence.................................................................................... 126

3.2.4.4. Örgütlenme Düzeyleri.......................................................................... 130

3.2.5. Eğlence Sektöründe Çalışanların Sosyal Hayatı ........................................ 133

3.2.6. Eğlence Sektöründe Çingene/Roman Olmak ............................................. 134

3.2.7. Hükümetin Uyguladığı Politikaların Değerlendirilmesi ............................ 137

SONUÇ VE ÖNERİLER ......................................................................................... 139

KAYNAKÇA........................................................................................................... 147

EKLER..................................................................................................................... 165

EK 1: GÖRÜŞME FORMU................................................................................. 165

EK 2: GÖRÜŞÜLENLERİN LİSTESİ ................................................................ 167

ÖZET........................................................................................................................ 168

ABSTRACT............................................................................................................. 170

Page 9: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

iv

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

A.g.e : Adı Geçen Eser

AK Parti : Adalet ve Kalkınma Partisi

Bağ-Kur : Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Kurumu

BBP : Büyük Birlik Partisinin

BDP : Barış ve Demokrasi Partisi

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

DP : Demokrat Parti

DSP : Demokratik Sol Partisi

İŞKUR : Türkiye İş Kurumu

MESAM : Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği

MHP : Milliyetçi Hareket Partisi

MÜZİK-SEN: Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası

MSG : Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği

MÜ-YAP : Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği

OLEYİS : Otel Lokanta ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası

Page 10: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

v

SGK : Sosyal Güvenlik Kurumu

SP : Saadet Partisi

SSGSS : Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası

SSK : Sosyal Sigortalar Kurumu

TAIEX : Teknik Destek ve Bilgi Değişimi

TDK : Türk Dil Kurumu

TOKİ : Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

TOLEYİS : Türkiye Otel Lokanta Dinlenme Yerleri İşçileri Sendikası

TRT : Türkiye Radyo Televizyon Kurumu

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

TÜRK-İŞ : Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu

TÜMİS : Türkiye Müzik İşçileri Sendikası

UNESCO : United Nations Educational Scientific and Cultural

Organization/Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür

Örgütü

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TESDER : Türkiye Eğlence Sektörü Derneği

Page 11: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

vi

TABLO DİZİNİ

Tablo 1: Yaş Dağılımı……………………………………………………………...101

Page 12: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

vii

ŞEKİL DİZİNİ

Şekil 1: Eğlence ve Sanat........................................................................................... 13

Page 13: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

GİRİŞ

Eğlence kavramının geçmişi, çok eski dönemlere dayanmasına rağmen sektör olarak

karşımıza çıkması ve dolayısıyla bu alandaki emekçilerin çalışma koşullarının

tartışılması yakın zamana dayanmaktadır. Eğlence geleneği, toplum kültürünün bir

yansıması olarak karşımıza çıkarken, süreklilik özelliğini de korumaktadır.

Günümüzdeki eğlence hayatına bakıldığında Osmanlı Dönemi’nden kalma festival

ve şenlik gibi eğlence türlerinin varlıklarını korumasının yanı sıra, teknolojinin

gelişmesiyle beraber modern eğlence mekânlarının da ortaya çıktığı görülmektedir.

“Felekten bir gün çalmak”, “gününü gün etmek” ya da “keyif çatmak” gibi anlamları

içeren eğlence, insanoğlunun hayatında olmazsa olmaz bir hal almıştır. Bireyler özel

hayatlarında karşılaştıkları sıkıntılardan uzaklaşmak için eğlenmeyi bir araç olarak

görmektedirler. Çalışma hayatını da buna ekleyecek olursak; disiplinli, kalıplaşmış

ve monoton bir çalışma düzeninin ortaya çıkardığı fizyolojik ve psikolojik durum,

sadece dinlenme ve işe yeniden dönme ile çözüm bulamamaktadır. Bunun yerine

eğlenme ve moral etkinliklerinin de yer alacağı aktiviteler tercih edilmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mutluluğu; “acı, keder ve ızdırabın yokluğu ve

bunların yerine sevinç, neşe ve tatmin duygularının varlığıyla karakterize edilen

durum; hayattan genel olarak memnun olma hali” olarak tanımlarken, yaptığı

araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de 2011 yılı için 18 ve üzeri yaştaki bireylerin %

62,1’i kendini mutlu hissetmektedir.1 İlk bakışta bu rakam yüksek gibi görünse de,

duruma bir de tersinden bakıldığında, yani eğer ülkenin % 37,1’i kendini mutlu

hissetmiyorsa bu mutsuzluğu gidermek için çeşitli yollar deneyecektir; bunlardan

1 “Yaşam Memnuniyeti Araştırması”, TÜİK, 2011, s.77.

Page 14: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

2

birinin de eğlence olma ihtimali oldukça yüksektir. Bu sebeple eğlencenin, az ya da

çok birçoğumuzun hayatında var olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Osmanlı Dönemi’nde baş gösteren eğlence anlayışı, ülkemizde özellikle 1930’lardan

sonra önemli gelişmeler ve değişimler yaşamıştır. Modern eğlence mekânlarının

artmasının yanı sıra sinema ve tiyatroların da açılmasıyla eğlence sektörü daha da

canlanmıştır. Eğlence dendiğinde müzik, dans, şov gibi biçimlerin yanı sıra opera,

bale, heykel gibi sanat dalları da akla gelmektedir. Dolayısıyla eğlence sektörünün

kendi içinde gruplara ayrıldığını söylemek mümkündür. Bu durumda çalışmanın

ilgilendiği alanı belirtmekte fayda vardır; burada gece özelinde müzik sektörü ele

alınacaktır.

Eğlence, bireylerin sosyal hayatlarında olmazsa olmazların içine girmişken, “acaba

eğlence sektöründe çalışanlar için de aynı şey geçerli midir?” sorusu çalışmanın

hareket noktası olmuştur. Dışarıdan bakan bir kimse için son derece renkli ve

cezbedici olan eğlence hayatı, bir de bu sektörde çalışanlardan dinlenmelidir. Ne

yazık ki sektörün koşulları incelendiğinde sanıldığı gibi çekici olmadığı

anlaşılacaktır.

Esnek çalışma biçimine örnek olarak gösterilebilecek olan eğlence sektöründe

çalışma, gerek çalışma saatlerinin belirsizliği ve ücret düzeylerinin belirsizliği,

Page 15: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

3

gerekse sosyal güvencesizliği içinde barındırmakta, çalışanları oldukça ağır çalışma

koşullarına itmektedir.

Eğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri kayıt dışı

çalıştırılmalarıdır. Her ne kadar 4857 sayılı İş Kanunu güzel sanatlar iş kolunda uğraş

veren sanatçıları mevcut yasa kapsamına almaya çalışmışsa da, eğlence sektörünün

özgün çalışma koşulları nedeniyle bu sektörde çalışanların tümünü kapsamada

yetersiz kalmaktadır. Kamuoyunda “Torba Yasa” olarak bilinen 6111 sayılı yasa ile

getirilen kısmi sigortalılık uygulaması, özellikle müzisyen olarak çalışanların sosyal

güvenlik sorunlarının çözümünde kısmen katkı sağlayabilmiştir. Kısmen denmesinin

sebebi ise, kazançları düşük olan çoğu müzisyenin söz konusu primleri ödemekte

güçlük çekmeleridir. Genel olarak eğlence sektöründe çalışanların sık iş

değiştirmeleri işverenlerin sigorta yapmamalarına gerekçe olarak gösterilmektedir.

Son derece yanlış ve kabul edilemez olan bu durum sektörde çalışanlar tarafından

kanıksanmış bir hal alarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun nedenlerinin biri

çalışanların ekonomik yönden güçsüz olmaları, bir diğeri de haklarını aramaya alışık

olmamalarıdır. Bu durumda, eğlence sektöründeki emekçilerin sosyal güvenceden

yoksun çalışmaları eğitim seviyeleri ile de ilişkilidir demek yanlış olmayacaktır.

Sosyal güvenceden yoksun çalışanlar için elbette ki emeklilik de hayal olmaktadır.

Bu sorunun çözülmesi adına sanatçılara prim ödemeksizin geçirdikleri çalışmalarını

sigortalılık sürelerine ekleyebilmeleri için borçlanma hakkı tanınmıştır. Şu an

yürürlükte olmayan borçlanma hakkı birçok sanatçıya emekli olabilme imkanı

Page 16: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

4

tanımıştır. Ancak uygulamadan kaynaklı bazı hatalar nedeniyle istenilen sonuç elde

edilememiştir. Ayrıca sektörün ağır çalışma koşulları erken yıpranmaya neden

olmakta ve görselliğin ön planda olduğu eğlence sektöründe uzun süre çalışma

olanağını ortadan kaldırmaktadır.

Sektörde çalışanların mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda farklı

olmalarının yanı sıra, sektörün iş süreci ve çalışma ilişkileri de birlikte hareket

etmeye olanak vermemektedir. Dolayısıyla sektörde örgütlülük düzeyi oldukça

düşüktür.

Eğlence sektöründe çalışanların bir başka sorunu da ayrımcılığa uğramalarıdır.

Özellikle kadınlar bu sektörde istihdam edilmeleri sebebiyle toplum tarafından

dışlanmaktadırlar.

Bu çalışmanın temel amacı, eğlence dünyasının sosyo-mekânsal coğrafyasını

çizerken özellikle Ankara özelinde eğlence hayatının çeşitli aktörlerini tanıtmak ve

eğlence hayatının “görünmez” aktörlerini ortaya çıkarmaktır. Bu doğrultuda eğlence

sektörü ile ilgili olarak yukarıda bahsedilen sorunların irdelenmesi ve çözüm

önerilerinin geliştirilmesidir. Daha önce konu ile ilgili yapılmış araştırmaların az

sayıda olması kaynak bulma açısından sıkıntı yaşanmasına neden olmuş, ayrıca bir

karşılaştırma yapma imkanını ortadan kaldırmıştır. Çalışma üç bölümden

oluşmaktadır; birinci bölümde ilk olarak eğlencenin tanımı, ortaya çıkışı ve

Page 17: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

5

Osmanlıdan Cumhuriyete zaman ve mekan içinde tarihsel gelişimine yer verilmiştir.

Kültürel çeşitliliğin eğlence hayatındaki yansımaları incelenmiştir. Küreselleşmenin

eğlence sektörü üzerindeki etkileri, çalışma koşulları ve esnek çalışma biçimleriyle

ilişkilendirilerek sunulmuştur. İkinci bölümde, eğlence sektörünün çalışma

yaşamındaki yeri incelenmiştir, bu sektörde çalışanların sorunları tespit edilmiş ve

çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümü ise sektörle ilgili

yapılan alan araştırmasından oluşmaktadır. Alan araştırması, eğlence sektöründe

çalışan Çingeneler/Romanlar ile yüz yüze derinlemesine mülakat yapılarak

gerçekleştirilmiştir. Araştırma öznesi olarak Çingenelerin/Romanların seçilmesindeki

neden, hem Çingenelerin/Romanların büyük çoğunlukta eğlence sektöründe istihdam

edilmeleri, hem de çalışma hayatında dezavantajlı gruplar dediğimiz kesimin içinde

yer almalarıdır.

Çingene denildiğinde insanlarda kötü bir algının oluşmasının nedenleri, kulaktan

dolma bilgilere dayanmaktadır. Çingene kelimesinin dünyanın birçok yerinde

aşağılanma, horlanma, dışlanma sebebi olması, zaman zaman

Çingenelerin/Romanların kendilerine Çingene denmesinden hoşlanmamaları

sonucunu doğurmuştur. Bu sebeple alan araştırması sırasında katılımcılara,

kendilerine Çingene mi denmesini yoksa Roman mı denmesini istedikleri

sorulmuştur. Görüşme yapılanların çoğunluğunun Çingene kelimesini tercih etmesi,

özelikle eğlence sektöründe çalışmalarındankaynaklı olabileceği sonucunu

doğurmuştur. Çünkü kendileri de, müzik sektöründe başarılı olmalarını Çingene

genleri taşımalarına bağlamaktadırlar. Çalışmamız boyunca Çingene kelimesinin

rahatsız edici bir unsur olmaması gerektiği savunulmuş, insanlara bunu kabul

Page 18: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

6

ettirmenin bir yolu olarak da çalışmada Roman yerine Çingene kelimesi kullanılmak

istenmiştir. Ancak yine de son zamanlarda Roman kelimesinin daha yaygın

kullanılması sonucu çalışmada her ikisine de bir ayrım gözetmeksizin yer verilmiştir.

Page 19: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

I. BÖLÜM

EĞLENCE SEKTÖRÜ

1.1. Eğlence Kavramı

Eğlence, hem tarihsel hem de kültürel özelliklere sahip olan bir görüş, bir fikirdir.2

Eğlence, gerçek uygulamaları ve zihinsel süreçleri kapsadığı için, bir kimse için

eğlence olarak değerlendirilen bir olgu, veya bir aktivite, bir başkası için

olmayabilir.3 Bu sebeple, eğlence kavramının yapısı ve kapsadığı alanlar sebebiyle

tanımlanması oldukça zordur. Eğlenceler, insanlığın başlangıcından itibaren her

dönemde gerçekleştirilen bir uygulama bütünü ve gelenekler bileşkesidir demek

yanlış olmayacaktır. Gerek toplumsal yaşama geçmeden önce, gerekse toplumsal

yaşama geçtikten sonra bu durum değişmemiştir. Dolayısıyla, eğlence kültürü,

bireylerin dünyayı algılama ve tanımlama tarzının, kendi içinde yaşadığı

sosyokültürel ortamı yorumlayarak ifade etme biçimlerinin açıklanmasında bir

araçtır.4 Genel olarak eğlence denilince ilk akla gelen, neşe ve coşku içerisinde

geçirilen vakittir. İnsanoğlu yüzyıllardan beri eğlence kültürüyle iç içe yaşamıştır.

Eğlence, her insanın hayatında mutlaka var olmuş ve olmazsa olmaz denilen bir

fenomen halini almıştır. Örgütlü yaşama geçilmesi ve kitle iletişim araçlarının

2 M.Argan, Eğlence Pazarlaması, Detay Yayıncılık, Ankara, 2007, s.73.3 Dyer, 2002’den Aktaran M. Argan, 2007, s. 73.4 N. Özdemir, Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü, Akçağ Yayıncılık, Ankara, 2005, s.22.

Page 20: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

7

yaygınlaşması ile birlikte eğlencenin unsurları da değişiklik göstermiştir, ancak

eğlence ve insanoğlunun hayatında eğlenceden ödün vermemesi değişmemiştir.5

1.1.1. Eğlence Nedir?

Eğlence sözcüğünün “eğ/eg” kökü, “durmak, kalmak, beklemek” anlamına gelirken,

kelimenin tamamı “bir yerde durulup toplanarak, kalarak düzenlenen tören”

anlamında kullanılmaktadır.6 Latince kökenli olan “entertain”in kök anlamı “tutmak

ve yakalamak” olarak tanımlanmakta, kelimenin ilk anlamı ise, zevk sağlamak üzere

dikkatin tutulması olarak açıklanmaktadır. Türk Dil Kurumu (TDK)’nun Türkçe

sözlüğünde ise eğlence, “neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse”7 olarak

tanımlanmaktadır. Eğlence ile ilgili olarak, “eğlence, eğlenceli, eğlencesiz,

eğlencelik, eğlenmek, eğletmek, eğlettirmek, eğlettirme, eğletiş, eğlenme, eğleniş”

sözcüklerine yer verilmektedir.8 Buradan hareketle “eğlemek” kelimesinden yola

çıkarak eğlencenin serbest zamanla ilişkili olabileceğini düşünmek yanlış

olmayacaktır. Serbest zaman, geçmişte boş zaman blokları anlamına gelmekteyken,

günümüzde yapılacak faaliyetlerle anılmaya başlanmıştır. Bu faaliyetlerin çoğu

eğlence temelli olmaktadır. Yani bireyler kendilerini serbest zamanlarında “eğlemek”

için eğlenmeyi tercih etmektedirler. Serbest zaman organizasyon türlerinden biri

5 H. Alkan, Popüler Kültür ve Eğlence Hayatı, Ankara’nın Eğlence Hayatı Üzerine Sosyo-Kültürel Bir İnceleme, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek LisansTezi, Ankara, 2008, s. 35.6 İ. Z. Eyüpoğlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1995, s. 221.7http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.50c8df87930949.881557538 B. Atalay, Türk Dilinde Ana Kelimeler veya Türkçede Türetme Sözlüğü, Ayyıldız Matbaası,Ankara, 1967, s.53.

Page 21: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

8

olarak gösterilen rekreasyon,9 yeniden yaratma, canlandırma ve eğlendirmeyi ifade

etmektedir. Türkçe karşılığı ise yaygın bir şekilde boş zamanları değerlendirme

olarak tanımlanmaktadır. Bu ise, bireylerin ya da toplumsal grupların boş

zamanlarında gönüllü olarak, yerine getirdikleri dinlendirici ve eğlendirici etkinlikler

anlamında kullanılmaktadır.10 Serbest zaman, yükümlülükleri yerine getirmekle

yıpranan beden ve ruhun yenilenmesi ve canlanması adına yapılan faaliyetleri

içermektedir.11 Rekreasyon olgusu, insanların dinlenmesi, eğlenmesi, kendini

gerçekleştirmesi gibi zorunlu olmayan ancak yaşam için son derece önemli bir felsefi

bakış açısı haline gelen ihtiyaçlar temelinde şekillenmektedir. İhtiyaçları birincil ve

ikincil ihtiyaçlar olarak sınıflandırmak mümkündür. Birincil ihtiyaçlar, yaşam için

gerekli olan yemek, barınmak, dinlenmek ve uyku gibi unsurları kapsamaktadır.

İkincil ihtiyaçlar ise düşünce ve duygularla ilgili olup, sosyal ve psikolojik bir

özelliğe sahiptir.12 “Maslow’un İhtiyaç Hiyerarşisi”ne göre de ihtiyaçlar beşe

ayrılmaktadır. Bunlar; fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi ve ait olma, saygı

ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Kişinin gizli kalmış yetilerini ve

yaratıcılığını ortaya çıkaran kendini gerçekleştirmenin bir yolu rekreasyonel

etkinliklere katılım olmaktadır.13 Eğlence ile serbest zaman ilişkisi buradan

hareketle kurulmaktadır. Eğlenceyi içeren rekreasyonel etkinlik, serbest zaman

aktivitelerinden biridir demek yanlış olmayacaktır.

9 M. Argan, 1997, s. 25.10 Karaküçük, 1999’dan Aktaran M. Argan, 2007, s. 26.11 G. Kaçmaz, Eğlence Pazarlamasında Sahne Sanatlarının Pazarlaması ve Bir Uygulama, YıldızTeknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009,s. 3.12Karaküçük 1999’dan Aktaran M. Argan, 2007, s. 29.13 M. Algan, 1997, s. 29.

Page 22: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

9

Eğlence, aynı zamanda gülmenin bir çeşididir. Ancak şu farkla ki, insan tek başına

gülebilir ancak eğlencelerde ”birlikte/topluca eğlenme” söz konusudur. Eğlence

insanların sıkıldıkları ya da bunaldıkları resmi/formel hayatlarından bir kaçış

dönemi/anıdır. Eğlence, insanın mutluluk arayışını sürekli olarak canlı tutan

öğelerden bir tanesi, belki de en önemlisidir.14

Sözcüklerin yan anlamlarının belirlenip, kullanımlarının bilinmesi eğlence

kavramının açıklanmasında katkı sağlayacak bir nitelik taşımaktadır.

“Eğlence: Felekten bir gün çalmak, hoş bir gün geçirmek.

Felekten kam almak, hoş vakit geçirmek. Gönül eğlendirmek,

sevilen bir şeyle hoş vakit geçirmek. Gününü gün etmek, gününü

hoş geçirmek. Keyfetmek, keyif çatmak, keyif yetiştirmek, hoş ve

eğlenceli vakit geçirmek. (…)”15

Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü’nde yalnızca eğlendirmeye ve dinlendirmeye

yönelik ezgilerin, dansların, skeçlerin ve beceri gösterilerinin gerçekleştirildiği yere

ya da salona “eğlence yeri”; eğlendirmeyi amaçlayan, seyirci oyalamak, ona hoşça

vakit geçirmesini sağlamaktan başka bir amacı olmayan gösteriye de “eğlendirici

gösteri”16 denilmektedir.

14 H. Alkan, 2008, s.37.15 M. A. Agakay, Türkçede Mecazlar Sözlüğü, Ankara, 1949, s.35-36.16 Ö. Nutku, Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü , Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1983,s.45.

Page 23: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

10

Bazı yazarlar, geçmiş dönemlerde eğlencenin, toplumları var ettiğini

savunmaktadır;17 çünkü kültürel öğeler nesilden nesile eğlence yoluyla

aktarılmaktadır. Bu sebeple, günümüzdeki popüler kültür ürünleri ile kuşatılmış

bulunan eğlence hayatına bakıldığında, toplumların kültürlerinin yok olma tehlikesi

ile karşı karşıya olduğu da düşünülebilir. Ayrıca eğlenceler; toplumsal birlik ve

dirliği sağlama işlevini, bireyi çok küçük yaştan itibaren kendi ortamı içine çekerek

ve eğiterek gerçekleştirmektedir. Başka bir deyişle, eğlenceler karşılıklı etkileşime,

ortak eyleme ve böylelikle de ortak mirasın ve geleneksel bilginin aktarılmasına

olanak tanıyan yapılarıyla, toplumsal dirliğin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır.18

Eğlenceler; hem toplumsal psikoloji, hem bireysel psikoloji, hem de sosyolojik

bağlamda önemli işlevlere sahip olduğundan sosyo-psikolojik boyutu ele alınması

gereken alanlar arasındadır. Eğlenceler, birey ve toplum açısından eğitim işlevine de

sahip olmaktadır. Bireyler yaşadıkları toplumdaki sözlü ve sözsüz iletişim yöntemleri

ve araçları hakkındaki bilgiyi edinme ve kullanma fırsatını genelde grup

ortamlarında ya da eğlence ortamlarında yakalamaktadırlar.19 Toplumsallaşma

sürecinde ise birey, bir olay ya da durumu nasıl algılayıp anlamlandıracağını ve

hangi şekilde tepki göstereceğini eğlence ortamlarında öğrenmektedir. Çünkü

eğlenceler, bireyleri bir araya getirmekte, bireyler arasındaki sosyal bağları

güçlendirmekte ve ortaklığı pekiştirmektedir.20 Türk eğlence geleneğinde yer alan

toplantı ve eğlencelerden bazılarına “dernek” adı verilmesi, eğlencelerin “birlik ve

17 H. Alkan, 2008, s. 6.18 N. Özdemir, 2005, s. 329.19 A.g.e., s. 327.20 Durkheim’den Aktaran And 1982’den Aktaran N. Özdemir, 2005, s. 328.

Page 24: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

11

dirliğin sağlanmasındaki” işlevini ortaya koyar nitelik taşımaktadır. Dernek kelimesi,

“toplantı, düğün, daha doğrusu eğlenmek amacıyla yapılan toplantı” anlamında

kullanılmaktadır.21 Bireyler bu ve benzeri günlerde topluca bir araya gelerek

eğlenmektedirler. Birey, toplu eğlenceler aracılığıyla içinde bulunduğu veya ait

olduğu toplumu tanıma, kabul etme, varsa sorunlarını çözümleme ve uyum sağlama

olanağını elde etmektedir. Bu, eğlencenin birey bağlamında sosyalleştirici işlevinin

varlığına işaret etmektedir.22

Toplumsal birliğin temelini oluşturan toplumsal belleğin en canlı olarak ortaya

konulduğu, aktarıldığı ve genişletildiği ortamların başında eğlenceler gelmektedir.23

Sosyal psikolojinin “birey, aynı fikirde olduğu insanları sever, … dahası bir birlik

ilişkisi içinde olduğu insanları zamanla sever” şeklindeki yaklaşımı, bu

değerlendirmeleri destekler niteliktedir.24

Önceleri, boş zaman; kişiye/topluma, çalışma eyleminden ayrı bir hava getiren, onu

rahatlık ve gevşeme halinde tutmaya yarayan bir anlama sahipken, şimdilerde,

bireysel inisiyatifin, istemli tercihlerin ve özgürlüğün alanı olmaktan çıkmakla,

kurumsal aygıtlarca organize edilen bir alan olmakla daha çok ilişkili

görülmektedir.25 Bu yöndeki gelişmeler bir “boş zamanları değerlendirme endüstrisi”

21http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.50d78d76c78a87.8745095922 N. Özdemir, 2005, s. 331.23 N. Özdemir, 2005, s. 330.24 Freedman vd. 1998’den Aktaran N. Özdemir, 2005, s. 330.25Ö. Aytaç, “Kapitalizm ve Hegemonya İlişkileri Bağlamında Boş Zaman”, Cumhuriyet ÜniversitesiSosyal Bilimler Dergisi, Cilt 28, 2004, s. 116.

Page 25: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

12

ortaya çıkarmıştır. Bu endüstri, boş vaktin piyasa değerine, ticarî örgütlenmesine

işaret etmektedir. Aynı zamanda, gösteri sanatları, televizyon, oyunlar, sinema,

tiyatro, müzikal gösteriler, yüzme havuzları, para makineleri, jimnastik salonları,

sirk, lunapark, kitle konserleri, karnavallar, kitle turizmi, gösterişe dayalı tüketim vb.

alanları içine alır. Bu endüstri, ayrıca, seyahat acenteleri, otel ve moteller, kamp

malzemeleri, deniz ve dağ sporları için gerekli malzemenin üretilmesi ve

pazarlanmasına kadar yayılan oldukça geniş bir pazarı da kapsar. Boş zamanın

artması, bu alanda pazar payını artırmak isteyen sektörlerde kıyasıya bir rekabete yol

açmıştır.26 Eğlenceyi bir ürün (hizmet) olarak sunan sektör ise “eğlence endüstrisi”

olarak adlandırılmaktadır.27

1.1.2. Eğlence Türleri

Kültür ve sanatın eğlence ile ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Günümüzde

gelir ve heyecan yaratmak üzere yaratılan bir olay veya etkinlik olarak basitçe

tanımlanan eğlence, sanat ve ticaretin bir karması haline gelmiştir.28 Serbest zamanla

ilişkilendirilen eğlence aktiviteleri kültür ve sanatta ön plana çıkmaktadır.29 Sanat ve

kültürel tüketim eğitsel eğlencenin bir formu olarak yorumlanabilir. Zira bu tüketim

formunda insanlar hem bir şeyler öğrenmekte, hem de eğlenmektedir. Sanat ve

eğlence arasında çok az fark bulunmakta ve hangi aktivitelerin sanatın, hangisinin ise

eğlencenin içerisine dahil olduğunu net bir şekilde ayırmak kolay ve mümkün

26 Ö. Aytaç, 2004, s. 117.27 G. Kaçmaz, 2009, s. 5.28 Avrich, 2002’den Aktaran M. Argan, 2007, s. 147.29 M. Argan, 2007, s. 147.

Page 26: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

13

görünmemektedir. Eğlence-sanat farkı nihayetinde yapısal bir durumdur. Artistik

veya sanatsal değer keyfi, estetik sistemin bir parçasıdır. Sanatsal değer yargısı,

tüketicinin içinde bulunduğu sosyal pozisyona bağlı olarak da değişebilmektedir.

Tüketiciler tarafından sanat ve kültür eğlence formları şeklinde değerlendirilmesine

karşın, kültür ve sanatın eğlence olup olmadığı konusunda ciddi tartışmalar

yapılmaktadır.

Şekil 1: Eğlence ve Sanat

Kaynak : H. Hughes 2000’den Aktaran M. Algan, s. 150.

Şekil I’de Hughes eğlence ve sanat arasındaki farkı her ikisinin de hangi aktiviteleri

içerdiğini göstermiştir. Görüldüğü gibi opera, bale, tiyatro gibi sanat dalları da

yukarıdaki tabloda yer almaktadır. İnsanlar, güzel vakit geçirmek için bahsi geçen bu

aktivitelere gitmeyi tercih etmektedirler. Eğlencenin tanımı ise “neşeli ve hoşça vakit

geçirten şey” olarak yapılmıştı. Dolayısıyla opera, bale, tiyatro gibi sanat dallarını

eğlence ile ilişkilendirmek mümkündür. Her sanatın içinde eğlencenin de olduğunu

söylemek mümkündür. Çünkü sanat ve eğlencenin her ikisi de esinlenme, harekete

Page 27: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

14

geçirme, eğlendirme, eğleme ve bireye hoş anlar yaşatma duyguları sağlayan eserler

olarak tanımlanabilmektedir.30 Bizim çalışmamızda ise sanat kısmından ziyade

eğlence üzerinde durulacaktır. Bu çalışmada, eğlenceyi de kendi içinde gruplandıran

Hughes’in tablosuna göre çalışma alanı gece hayatında kendini gösteren sektör olan

müzik sektörü olacaktır.

1.1.3. Eğlence Kavramının Tarihsel Gelişimi

Çok karmaşık bir toplumsal yapıda ve çok geniş bir coğrafyada varlığını sürdüren

Türk-İslam yapısı olarak Osmanlı İmparatorluğu’nda eğlence geleneği de geçmişin

çeşitli kaynaklarından esinlenen ve değişik toplumsal işlevleri kapsayan bir bütün

olarak gelişme göstermiştir. Osmanlı yaşam biçimi içindeki eğlenceler, Batı’daki

gelişmelere paralel olarak çok görkemli ve toplumun bütün üyelerinin katıldığı

olaylardır. Ancak bu eğlenceler Batı’nın tersine soylular ve sınırlı bir çevre için

değil, bütün halkın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Eğlenceler, “her zaman için halka

ve isteyen herkese açık olduğundan, Rönesans Avrupası’nda olduğu gibi yalnızca

saray duvarları içinde kalmamış, halkın büyük çapta katkısıyla ortaya çıkarılmıştır.31

Osmanlı eğlenceleri, çoğunlukla yılın belli günleri olan muhteşem eğlenceler olup,

görünüşte boş vakit geçirmek gibi olsa da önemli işlevlere sahiptir. Bu bağlamda

Osmanlı’da yenilenme ve birleştirici işlevlere sahip bir eğlence anlayışı mevcuttur.

30 M. Argan, 2007, s. 151.31 N. Özdemir’den Aktaran T. Çedikçi, Eğlence Sektörünün Ülke Ekonomisindeki Yeri: BirUygulama Örneği, Müzikaller, İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008, s.29.

Page 28: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

15

Geçici sürelerde malî birikim ve enerji birikiminde dengelenme işleminin yapılması

için harcama yapılması gerekmektedir. Bu sebeple düzenlenen eğlenceler, dini ve

sosyal yasakların, aynı zamanda baskının ortadan kaldırılmasına ve maddî anlamda

“savurganlık” yapılmasına müsaade eden özgür bir alan oluşturmaktadır. Bu özgür

alan da topluma yenilenme, yeniden canlanma fırsatını sağlayan önemli bir işlevi

yerine getirmektedir. Osmanlı toplumu eğlencelerle bir araya gelip, bir bütün

oluşturmaktadır. Geleneklerin sürmesi, inançların tazelenmesi, değer yargılarının,

törelerin kökleşmesini sağlarken, toplumun bir üyesi olmanın verdiği mutluluk,

eğlenceleri bir sosyal aktivite haline getirmektedir. Osmanlı eğlencelerine içerik

olarak bakıldığında, başlangıçta Şaman geleneğinden gelen müzik, dans, cambazlık,

şiir ve öyküye dayalı içerik giderek genişlemiş ve daha uzun zaman birimlerine

yayılmıştır.32 Osmanlı döneminde müziğin dans ile bütünleştiği etkinliklere de

rastlamak mümkündür. Osmanlı müzik geleneğinde, raksın çok önemli bir yeri

olduğu ve hatta zaman zaman raksın müziği, müziğin raksı tamamlayıcı unsurlar

olduğu görülmektedir. Raks edenler için kullanılan çengi terimi, önceleri zil çalan

kişi, daha sonraları “çeng” çalgısı çalan kişi anlamına gelirken; aynı zamanda

profesyonel dans edip, taklit yapan kişiler için kullanılan bir terim olmuştur. Ayrıca

bazı kaynaklarda, çengilerin gayrimüslim veya Çingene olan kadın rakkaseler

olduğuna dair tanımlar bulunmaktadır.33

Osmanlı eğlenceleri, günümüzün sanat anlayışına çok yakın olan bütünsel yapısıyla

ve günümüzde halen varlıklarını sürdüren kukla, gölge oyunu gibi eğlence

yapılarıyla çağdaş festival ve eğlence anlayışına bir köprü olmuştur. Bunun yanısıra

32 T. Çedikçi, 2008, s.31.33 V. Aytar; K. Parmaksızoğlu, İstanbul’da Eğlence, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2011, s.47.

Page 29: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

16

günlük yaşamın dışına taşan şenlikler olarak bahar kutlamaları, yöresel festivaller,

kültür ve sanat eğlencelerinin etkili bir kaynağını ve toplumsal açıdan başarılı bir

örneğini oluşturmuştur. Tanzimat döneminde de eğlence anlamında ilk yaşanmıştır;

Türk edebiyatına giren tiyatro, Cumhuriyet Dönemi’nde batı modelini benimseyen

Türkiye’de, gerek tiyatronun kurumsallaşması, gerekse oyun yazarlığının gelişmesi

bakımından önemli atılımlara sahne olmuştur. Cumhuriyetin ilk dönemi

denilebilecek 1923-1938 yılları arasında yani Atatürk’lü yıllarda halkın başlıca

eğlencesi tiyatro ve sinema olmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde eğlence yaşamında en

çok değişiklik İstanbul’da yaşanmıştır. Bu dönemde İstanbul’da yeni parklar, gezi

alanları, meydanlar ve eğlence mekânları açılarak İstanbul’a modern bir hava

verilmeye çalışılmıştır. Örneğin Taksim Belediye Gazinosu, Açıkhava Tiyatrosu bu

dönemde açılan eğlence mekânlarıdır.34

1930'lu yıllardaki Büyük Ekonomik Buhran boyunca eğlence üreticileri, o karanlık

günlerin üzüntüsünden insanları kurtarmak için zevk verici aktiviteleri insanların

hizmetine sunmuşlardır.35 Eğlence endüstrisindeki asıl patlama ise II. Dünya

Savaşından sonraki dönemlere rastlamaktadır. Savaşın sona ermesiyle Türkiye‘de

eğlence anlamında yeni bir dönem başlamıştır. Endüstri olarak eğlence 20. yüzyılın

ilk yıllarından itibaren, özellikle sinema filmlerinin ortaya çıkışı ile büyük bir

ilerleme kat etmiştir. Yine bu dönemde barlar modernleşirken, Amerikan tarzı gece

klüpleri ortaya çıkmış, gramofon yerine pikaplar kullanılmaya başlanmıştır. II.

Dünya Savaşı yıllarında Hollywood sineması önemli oranda dikkat çekmeye

başlamış, televizyonun ortaya çıkışı ve özellikle de yaygınlaşmaya başlaması ile de

34 T. Çedikçi, 2008, s. 36.35 M. Argan, 2007, s. 58.

Page 30: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

17

şekil değiştirmiştir. 1960’lar gazinoların, tiyatroların, sinemaların en parlak olduğu

yıllar olmuştur. Ülkenin her yanında açılan sinemalar, tiyatrolar, gazinolar eğlence

sektörünü canlandırmıştır. Yine bu dönemde tavernalar, kabare tiyatroları,

diskotekler yeni açılan mekânlardır. Eğlence endüstrisinin gelişmeye başlamasının

sebeplerini sıralayacak olursak;36

Boş zaman artışı

Kitle iletişim araçlarındaki artış

Eğlence ürünlerinin artması ve teknolojik gelişmeler

Eğlence endüstrisinde pazarlamanın önem kazanması

Eğlence endüstrisindeki kar artışı

Eğlence olgusunun yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi

Eğlence olgusunun küresel bir pazar haline gelmesi

şeklinde ifade edilebilir.

İletişim teknik ve araçlarının toplumsal yaşamda henüz etkili ve yaygın olmadığı

dönemlerde daha güçlü olmak üzere, birey “haber alma ve verme” ihtiyacını, çok

kere festivaller, şenlikler, oda sohbetleri gibi eğlence ortamlarında gidermekteydi.

Ancak, teknolojik gelişmeler ile paralel olarak, fiziksel mekan kavramlarında

çözülmeler yaşanmış ve yerine sanal eğlence ortamları yaratılmıştır.37

Küreselleşmenin getirdiği, mekan ve zamanın sınırlarından kurtulma,38 birbirinden

farklı eğlence ortamı tanımları ve eğlence türleri ile araçlarını ortaya çıkarmıştır.

Küreselleşme ile birlikte yaşanmaya başlanan aşırı bireyselleşme olgusunun eğlence

yaşamında görülmeye başlanması, toplumsal birlik ve bireysel psikoloji üzerinde

36 M. Argan, 2007, s. 62-67.37 N. Özdemir, 2005, s. 338.38 Bauman 1999’dan Aktaran N. Özdemir, 2005, s. 338.

Page 31: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

18

olumsuz etkiler yaratmaktadır. Öncelikle toplumun, daha sonra da ailelerin bir arada

eğlenmeleri engellenmekte, böylelikle daha çok sayıda eğlence tüketicisi ortaya

çıkarılmaktadır.39 Günümüz dünyasında, eğlencenin ekonomik değerinin ABD’de

yüksek rakamlara ulaştığı tahmin edilmektedir. Amerika’da orta-üstü gelire sahip

olan kişiler, gelirlerinin büyük bir kısmını boş zaman etkinlikleri için

kullanmaktadır.40 Pazar içinde yer alan şirketler de hem ulusal hem de uluslararası

pazarlarda daha büyük pay alabilmek için yeni stratejiler geliştirmektedirler. Artık

eğlence pazarı kavramı, diğer pazarlama alanlarından ayrılarak kendine özgü yapısı

ve politikası ile pazarlama dünyasında yer edinmeye başlamıştır.

20. yüzyılın başlarında sanat olayları ile ilgili performanslar eğlencenin önemli bir

kısmını temsil etmektedir. Sanat olayları performansı tiyatro, bale, opera ve

konserleri kapsamaktadır. Pazarlama, poster, gazete, dergi ve ağızdan ağza iletişim

ile sınırlıydı. Herhangi bir profesyonel eğlenceden yararlanmak için insanlar, tiyatro

veya konser salonlarına seyahat etmek zorundadır ve bu salonlar eğlence üzerine

odaklanmaktadır. Burada yerine getirilen şovlar canlı yapılmaktadır. Eğlence

tedarikçileri performansı yerine getirenlerin elde ettiği haz ve alkışlar sayesinde

tüketicilerden anında geri bildirim almaktadır. Teknolojideki gelişmeler, kitlelere

ürün dağıtımını kolaylaştırıp artırarak, spor ve eğlence pazarlamasının değişimine

neden olmuştur. Teknolojinin eğlencede yarattığı yeni dönüşüm ve değişimlerin

sayısı oldukça fazla olmuştur. Sinema, radyo, TV, video kaydediciler, CD, DVD ve

39 N. Özdemir, 2005, s. 339.40Cotte ve Ratneshwar’den Aktaran Çedikçi’den Aktaran D. Dumanlı, Eğlence PazarlamasıÇerçevesinde Marka Bilinirliği: Türkiye’den Bir Örnek Uygulama, İstanbul Kültür Üniveristesi,2012.

Page 32: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

19

internet; dünya çapında eğlence ürünlerinin yayılmasını daha da kolaylaştırmıştır.

Kimi pazar analistleri ve medya araştırmacıları çağımızı “eğlence çağı” olarak

nitelendirmektedir. Günümüzde mevcut eğlence araştırmaları, kitle iletişim araçları,

popüler kültür ve kültürler arası iletişim alanlarında birleşmektedir.41 Eğlencenin gün

geçtikçe hayatımızda daha çok yer kaplamasının nedenlerinden biri de küreselleşme

ile birlikte gelen “ben” ve “öteki” anlayışının yaygın ve egemen olduğu bir dünya

düzeninin var olmaya başlamasıdır. Bireylerin eğlence hayatına zaman ayırabilmeleri

ile toplum içinde sınıflandırılmaları bağlantılı bir hal almıştır. Eğlence hayatına dahil

olma, günümüzde üst sınıf kategorisinde yer alma anlamıyla eşdeğer kullanılmaya

başlanmıştır. Bu sebeple de, eğlenenler ve eğlendirenler arasında bir sınıf farkı

doğmuştur ve gün geçtikçe daha da belirginleşmektedir demek yanlış olmayacaktır.

1.2. Eğlence Sektörüne Kamusal Bakış

1982 Anayasası ile sanatın ve sanatçının korunması konusundaki önceki

anayasalarda yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş ve bu yolla sanat ve

sanatçının korunması anayasal güvence altına alınmak istenmiştir. 1982

Anayasasının “Sanatın ve Sanatçının Korunması” başlıklı 64. maddesinde aynen

“Devlet sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının

korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için

gereken tedbirleri alır” hükmüne yer verilmiştir.42 Ancak anayasanın bu emredici

hükmüne rağmen, aradan geçen yaklaşık otuz yıllık süre içerisinde devletin sanat ve

41 V. Çakır, Bir Sosyal Etkinlik Olarak Eğlence ve Televizyon: Konya Örneği, SelçukÜniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Konya, 2005, s.2.42 G. Erdoğan, “Sosyal Devlette Sanat ve Sanatçının Korunması”, TBB Dergisi, Sayı 74, 2008, s.5.

Page 33: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

44 M. Çırıka, “Sanatın ve Sanatçının Korunması”, Yenigün Gazetesi, 24 Haziran 2010.

20

sanatçıyı koruması yönünde somut bir adım atılmamıştır. Örnek vermek gerekirse,

UNESCO’ nun 1980 yılında Belgrad’da yayımlamış olduğu sanatçıların statüsüne

ilişkin Tavsiye Kararı43, aradan geçen otuz yıllık süreye rağmen ne ilgili bakanlıklar

olan Kültür ve Turizm, Milli Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Dışişleri

Bakanlıklarınca ne de UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanlığınca henüz

Türkçeye çevrilmemiştir.44 Bu kararda; sanatçıların çalışma ve yaşam koşulları,

sosyal statüleri, eğitimleri, mesleki ve sendikal örgütleri gibi konulara değinilmiştir.

Bu sebeple çalışanların haklarını öğrenebilmeleri için, bu Tavsiye Kararının

Türkçeye çevrilerek daha rahat erişilebilir hale gelmesi sağlanmalıdır. Bu somut

örnek devletimizin sanat ve sanatçıya ilgisini ve bakış açısını yeterince

anlatmaktadır.

Bilindiği gibi sanatsız toplum ölü, ekonomik açıdan güçsüz sanat ise acizdir. Yani

parasız, aç ve yasal yönden güçlü olmayan bir sanatçının, ne topluma tercüman

olmasını ne de sanatın onurunu korumasını beklemek günümüzün ekonomik ve

sosyal gerekçeleriyle bağdaştırılamaz. Küreselleşme gelişmelerinin aksine, günümüz

dünyasında, gelişmiş ülkelerin yanı sıra geri kalmış ülkeler dahi sanat ve sanatçılarını

desteklemek ve korumak amacıyla özel yasal düzenlemeler yapmışlardır. Dikkat

edilirse kültür ve sanatıyla dünyayı etkileyen, yönlendiren ve hedef çizen ülkelerin

sanatçıları devletçe her anlamda desteklenmekte ve korunmaktadır. Oysa ülkemizde

43http://portal.unesco.org/en/ev.phpURL_ID=13138&URL_DO=DO_TOPIC&URL_SECTION=201.html

Page 34: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

21

sanata ve sanatçıya sahip çıkılmadığı için, tüm güzel sanat dallarında evrenselliğe

ulaşabilen sanatçılarımızın sayısı ne yazıktır ki bir elin parmaklarına ulaşamamıştır.45

Diğer yandan, ülkemizde sponsorluk uygulaması da henüz yeterince gelişmediğinden

ve yaygınlaşmadığından, özel sektör kuruluşlarımızın sanat ve sanatçıya desteği ne

yazık ki yeterli düzeyde değildir. Sanat ve sanatçıya destek veren çok az sayıdaki

özel sektör kuruluşu da sanatın alt yapısını yapmakta ve sadece kuruluşlarını medya

kanalıyla kamuoyuna taşıyacak reklam amaçlı kültür ve sanat etkinliklerine destek

sağlamaktadır. Bu nedenle devletin sanat ve sanatçıyı koruması ve desteklemesi bu

açıdan da önem taşımaktadır.

1.2.1. Eğlence Sektörünün Siyasi Partiler Açısından Önemi

Genellikle, “hoşça vakit geçirten şey” olarak tanımlanan eğlencenin,

aracı/amacı/ürünü olan “gülme” fizyolojik fonksiyonlar üzerinde, sinir sisteminde,

ruhsal yapıda rahatlık, mutluluk verici bir etki yapmaktadır. Bunun yanı sıra

“gülme”, sosyal hayatta, insanlık ilişkilerinde düzen getirici, onları düzeltici bir

göreve sahiptir.46 Buradan hareketle, eğlencelerin, toplumun psikolojik sağlığı için

gerekli olduğunu söylemek mümkündür. Aynı zamanda eğlence mekânları, kültürün

yaratıldığı, icra edildiği ve değiştirildiği; çoğunlukla geleneksel, sözel bilginin

aktarıldığı ve yerel yaşantının canlı tutulduğu, özetle geleneğin egemen olduğu belli

45 A.g.e.46 Göker’den Aktaran N. Özdemir, 2005, s. 338.

Page 35: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

22

başlı “kamusal alanlar”dır.47 Bu sebeple, eğlence sektörünün bir başka faydası da

küreselleşmeye karşı toplumun sosyokültürel yapısını korumaya yardımcı bir unsur

oluşturmasıdır. Dolayısıyla eğlence temelli kamusal mekânları tüketilen toplumlar,

normlarını, değerlerini yaşatmakta güçlük çekerken; başka aktörlerin ulusal/küresel

ölçekte yarattığı kamusal alanlarda sunulanları izlemek zorunda kalmaktadırlar.48

Buna rağmen, ülkemizde siyasi partilerin tüzüklerinde kültür ve sanat faaliyetlerine

yeterli düzeyde yer vermedikleri, parti bünyesinde ve topluma yönelik sanat

faaliyetlerinde bulunmadıkları bilinen bir gerçektir. Bazı partilerimizin bünyesinde

Kültür ve Sanat Komisyonları da vardır. Ancak faaliyetleri kamuoyunca pek

bilinmemektedir ve çalışmaları kamuoyuna yansımamaktadır. Nitekim mevcut siyasi

partilerimizin sanata verdikleri önem de zaten parti programlarından da açıkça

görülmektedir. Bu doğrultuda, TBMM’de temsil edilenlerin yanı sıra bazı siyasi

partilerimizin49 sanata bakış açılarını belirlemek amacıyla, parti programlarının

incelenmiştir:50

İktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisinin (AK Parti) programında

Kültür ve Sanat çalışmalarına yaklaşık yarım sayfalık bir yer ayrılmış olup,

bu başlık altında sanatla ilgili olarak “dil, folklor, musiki, plastik sanatlar,

etnografya, sinema, temsil sanatları vb. bütün bu alanlarda konuların

uzmanları ve sivil toplum örgütlerinin de görüşlerinden yararlanılarak yeni

politikaların geliştirileceği, plastik sanatlar ve Türk-İslam sanatlarının

gelişimine özel bir önem verileceği, tüm sanat çalışmalarının

gerçekleştirilmesinde yerel yönetimlerin ağırlıklı olarak öne çıkarılacağı,

47 N. Özdemir, 2005, s. 94.48 A.g.e., s. 95.49 Çalışma içindeki siyasi partiler, alfabetik sıraya göre verilmiştir.50 M. Çırıka, “Siyaset ve Sanat”, Yenigün Gazetesi, 22 Temmuz 2010

Page 36: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

23

konuyla ilgili tüm yasal düzenlemelerin hızla yapılacağı, ülkemizin kültür ve

sanat zenginliğini tanıtan ve gelişmesine katkıda bulunanların

destekleneceği” belirtilmiştir.51

Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) programında Kültür ve Sanat başlığı

altında bir sayfalık bir açıklama yer almıştır. Bu bölümde “kültürel ve

sanatsal faaliyetlerin gelişimi ve özgürleştirilmesinin gerektiği” sanat faaliyeti

olarak yer almıştır.52

Büyük Birlik Partisinin (BBP) programında sanata sadece üç satırlık bir yer

ayrılmış ve özetle “Türk insanının inançlarıyla ters düşmeyen ölçüler

içerisinde sanata haiz olduğu kıymetin verileceği, sanatçının desteklenmesi ve

korunmasının parti hedefleri arasında olduğu” öngörülmüştür.53

Ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) konuyla ilgili

programında54 sekiz sayfa açıklamaya yer vererek en fazla hassasiyet

gösteren parti olmuştur. Özetle, “Evrensel sanat normları çerçevesinde

sanatın özgürleşmesinin önündeki tüm yasal engellemeleri kaldırmak

amacıyla Sanat Yasası oluşturulacağı ve Tüm sanat dalları kültürel

gelişmenin önemli öğeleri olarak kabul edilerek sanatçıların korunacağı,

bunun için gerekli kamu desteği sağlanacağı” öngörülmüştür.

51 Adalet ve Kalkınma Partisi Programı’ndan alınmıştır. http://www.akparti.org.tr/site/akparti/parti-programi#bolum_52 Barış ve Demokrasi Partisinin programından alınmıştır. http://bdp.org.tr/devam/17-bdp-program.aspx53Büyük Birlik Partisinin Programından alınmıştır. http://www.bbp.org.tr/menu_detail.php?icerikid=654Cumhuriyet Halk Partisi Programı’ndan alınmıştır. http://www.chp.org.tr/wp-content/uploads/chpprogram.pdf

Page 37: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

24

Demokrat Parti (DP) programında Kültür ve Sanata yarım sayfadan az yer

verilmiş ve “Atatürk devrimlerinin ışığında, daha çağdaş, daha modern bir

sanat yapısı ve sanat politikalarının oluşturulacağı, müzik ve sanatta eğitimli,

bilinçli ve kaliteli sanatçılarımızın ve eserlerimizin çoğaltılacağı, halkımızın

sanat alanında gelişmesinin ve kaliteye yönlendirilmesinin sağlanacağı, yerel

yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin ve özel sektörün kendi yörelerindeki

kültür ve sanat eserlerine sahip çıkmalarının özendirileceği ve teşvik

edileceği, sanat politikalarının siyasete alet edilmeden destekleneceği”

belirtilmiştir.55

Demokratik Sol Partisi’nin (DSP) programında Eğitim, Kültür, Spor ve Sanat

başlığı altında iki sayfalık bir bölüm ayrılmış ve bu bölümde sanatla ilgili

olarak “halk sanatlarının canlandırılarak geliştirici yönde yararlanılacağı, halk

sanatlarına halkın yaygın ve etkin katılımının özendirileceği, köylülerin tüm

sanat çalışmalarına etkin katılım olanaklarının sağlanacağı, tiyatronun bütün

ülkeye, köy kentlere ve köylere yaygınlaştırılacağı, bu alanda halk katılımının

destekleneceği, çok sesli musikiye yönelimin özendirilirken, özgün Türk

musikisinin de yozlaştırıcı etkilerden korunacağı, Türk sinemacılığının

özgürlük içinde gelişmesine ve dünyaya açılmasına yardımcı olunacağı”

belirtilmiştir.56

55Demokrat Partinin Programından alınmıştır. http://www.dyp.org.tr/TR/dosya/1-16/h/dp-parti-programi-10111.pdf56Demokratik Sol Partinin Programından alınmıştır.http://www.dsp.org.tr/web/Icerik/Icerik.aspx?id=59

Page 38: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

25

Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) programında Kültür ve Sanat başlıklı

yaklaşık iki sayfalık açıklamanın sanatla ilgili bölümünde “Türk kültürü ve

sanatının yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması ve yaygınlaştırılması

amacıyla Mili Kültür Endüstrisi oluşturulması, sanat ve sanatçıya önem

verilmesi, geleneksel Türk sanatları ve folklorunun korunması, geliştirilmesi

ve tanıtılması, Türk musikisinin, tiyatrosunun, sinemasının, edebiyatının

korunması ve geliştirilmesinin bir devlet politikası haline getirilmesi”

öngörülmüştür.57

Saadet Partisi (SP) programında yaklaşık üçte bir sayfalık yer tutan Kültür

başlığı altında “kültür ve sanatın ancak özgür bir ortamda gelişebileceği,

kültür ve sanat faaliyetlerinin, bireylere ve sivil topluma ait bir alan olarak,

kamusal koruma altında olacağı” açıklanmıştır.58

Görüldüğü gibi ülkemizdeki siyasi partilerin çoğunun parti programlarında, kültür ve

sanata gerekli önem verilmemiş, bu konular genel ve soyut tanımlamalarla

geçiştirilmiştir. Bu alanda çalışanların sorunlarının çözümüne yönelik önerilere ise

yer verilmemiştir. Geceler boyu süren çalışmalarıyla işverene bir hayli kazandıran

sanatçılar, çoğu zaman aldıkları ücretin, asgari ücretin üzerine çıkmayan, alkol ve

gece hayatının dejenere ortamından korunmak ve bu arada geçimini sağlamak

çabasını sürdüren, işten ayrıldığı zaman, verdiği emeğin karşısında adına ancak

57Milliyetçi Hareket Partisinin programından alınmıştır.http://www.mhp.org.tr/usr_img/_mhp2007/kitaplar/mhp_parti_programi_2009_opt.pdf58 Saadet Partisi Programından alınmıştır. http://www.saadet.org.tr/arama/

Page 39: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

26

birkaç yıllık sigorta primi ödenmiş olduğunu gören eğlence sektörü emekçileri59 ne

yazık ki hakkettikleri değeri görememektedirler.

1.2.2. Eğlence Sektörünün Karşılaştığı Sorunlar

Günümüz Türkiye’sinde yıllardır süregelen ekonomik krizler ve sigara yasağı

uygulaması nedeniyle eğlence işyerlerinin kapanması ve ülkemizde çalışmakta olan

yabancı uyruklu müzik sanatçılarının sayılarının hızla artması sonucu Türkiye

vatandaşı olan müzik sanatçılarının ülkemizdeki çalışma alanları giderek daralmakta

ve işsizlik giderek yoğunlaşmaktadır.

1.2.2.1. Gece 00:00’dan Sonra Gürültü Yasağı

Çevre ve Orman Bakanlığının ''Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi

Yönetmeliği''60 04.06.2010 tarih ve 27601 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak

yürürlüğe girmesiyle başlayan eğlence yerlerinin 23:59 'da kapatılmasına yönelik

tartışmalar eğlence sektöründe gerek çalışanları gerek işverenleri olumsuz yönde

etkilemiştir.

Yönetmelikte yer alan 24. maddede “hassas kullanım alanları içerisinde faaliyet

gösteren mevcut açık ve yarı açık eğlence yerlerinde 24.00-07.00 saatleri arasında

canlı müzik yayını yapılması yasaktır.” ibaresi yer almaktadır. Bu uygulama ile

eğlence yerleri kısıtlanmaktadır. Özellikle turistik yerlerde bu yasak ile eğlence

59H. A. Bozkurt, Sanatçılar ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara, 1997, s. 14.60Bodrum Ticaret Odası’nın 23.10.2010 Tarihli Toplantı Katılım Sonuç Raporuhttp://www.bodto.org.tr/pdf/tutanak/05nolu/12.04.2011.pdf

Page 40: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

27

sektörünün olumsuz etkilenmesi, diğer sektörlerinde olumsuz etkilenmesine yol

açmaktadır. Çünkü eğlence sektörünün turistik mekanlarda merkeze getirdiği canlılık

alış veriş yerlerinin de hareketlenmesini sağlamaktadır. Örneğin Bodrum merkezde

sabaha kadar alış veriş söz konusudur. Restoranlarda eğlenceden dönenlerin genelde

uğradığı yerler alış veriş mekânlarıdır. Böylece bu yasağın ekonomiyi de olumsuz

etkilediği söylenebilir. Ayrıca, Bodrum’a eğlence için gelen ziyaretçilerin istediği

gibi eğlenemedikleri için Bodrum’dan olumsuz şekilde ayrılmalarına da yol

açmaktadır.61 Eğlence sektörü işverenleri bu uygulamanın sektörü bitirmeye yönelik

olduğunu ve yasağa uymayan işyerlerine altından kalkamayacakları cezalar

kesildiğini ifade etmektedirler. Ölçüm veya ceza tutarına itiraz için mahkemeye

başvurmak ödemeyi durdurmamaktadır, dava açmak ise kesilen cezanın üçte ikisinin

peşinen yatırılmasıyla mümkün olmaktadır.62 Sektörde çalışanlar da durumdan

oldukça rahatsızdır. Çünkü; çalışanlar, eğlence yerlerinin para kazanabildiği

saatlerde müzik kapatılırsa, işletmelerin iflas etmesinin kaçınılmaz olacağını

düşünmektedir. Dolayısıyla sektörde çalışanlar öncelikle işlerin azalmasıyla,

ücretlerinde düşüşler yaşayacak ve daha da önemlisi işsiz kalacaklardır.

1.2.2.2. Kapalı Alanlarda Sigara İçme Yasağı

19.01.2008 tarih ve 26761 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5727 sayılı Tütün

Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması

61Bodrum Ticaret Odası’nın 23.10.2010 Tarihli Toplantı Katılım Sonuç Raporuhttp://www.bodto.org.tr/pdf/tutanak/05nolu/12.04.2011.pdf62“Gürültü Serbest Eğlenmek Yasak”, Vatan Gazetesi, 24.08.2010,http://haber.gazetevatan.com/gurultu-serbest-eglenmek-yasak/324889/4/Haber

Page 41: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

28

Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde63 “Koridorları dahil

olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence

vb. amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete

mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında tüketilemez” şeklinde ibare

bulunmaktadır. Eğlence sektörünü ve dolayısıyla çalışanları da son derece olumsuz

etkileyen bu yasak 19 Temmuz 2009 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır.

Daha önce bu yasağın biraz daha dar kapsamlısı yer almaktaydı. Mekanlar eğer kendi

içlerinde sigara içilmesine izin veriyorlarsa, mutlaka sigaranın içildiği bölümleri,

içmeyenleri rahatsız etmeyecek şekilde ayırmaları ve havalandırmaları gerekiyordu.

Bu durum eğlence sektörü işverenleri için daha kabul edilebilir bir durum

olmaktaydı. Çünkü; gelen müşteri sayısını değiştirmediği gibi mekânın hasılatında da

bir değişiklik yaşanmamaktaydı. Ancak konu ile ilgili olarak çalışmanın alan

araştırması kısmında çalışanların verdiği cevaplara göre; yeni yasa ile mekânda

sigara içemeyen müşteri tercihini; eğlenmek için gittiği yerde kısıtlanmak yerine,

mekana hiç gitmemek yönünde kullanmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak eğlence

yerleri müşteri kaybetmeye ve dolayısıyla elde edilen kazançlarda da ciddi oranda

düşüşler yaşanmaya başlamıştır. Elbette ki çalışanlar da bu durumdan nasiplerini

almışlardır. Zaten gerek ücret düzeyleri, gerekse çalışma saatleri bakımından gittikçe

kötüleşen eğlence sektöründeki çalışma koşulları, sigara yasağı ile çalışanların

ücretlerinde de ciddi düşüşler meydana getirerek neredeyse tahammül edilemez

boyutlara ulaşmıştır.

63 http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4207.pdf

Page 42: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

29

Çıkarılan yasaların elbette ki uygulanabilirliği de bir o kadar önemlidir. Sigara yasağı

ile ilgili denetlemelerin yasanın ilk çıktığı zamanlarda daha sıkı olmasına rağmen,

şuan her eğlence mekanında uygulanamadığı bilinmektedir. Konu ile ilgili daha

sağlıklı bilgi edinmek için yapılan alan araştırmasında sigara yasağının uygulanıp

uygulanmadığı sorusu katılımcılara yöneltilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde

daha geniş yer verilecek olan bu durumun, kulaktan dolma bilgileri doğrular nitelikte

olduğu görülecektir.

1.2.2.3. Çalışanların Karşılaştığı Sorunlar

Eğlence sektörünün önde gelen alt kolu olan müzik sektöründe çalışma büyük bir

çoğunlukla gecenin ilk saatlerinde başlamakta ve sabahın ilk saatlerine kadar

sürmektedir. Müzisyenlerin yaşam tarzları da yaptıkları müzik türüne göre farklılık

gösterebilmektedir. Bununla birlikte genel olarak yerleşik kalıplara uyulmamaktadır.

İçinde bulunulan renkli dünyanın da etkisiyle yarını düşünmeyen hatta boş vermiş bir

yaşam sürdürülmektedir. Özetle çalışma ve yaşam şekli ile buna bağlı olarak oluşan

kişilik yapısı, müzik sanatçılarını böyle bir yaşam tarzına sürüklemektedir. Sürekli

gece çalışıp gündüz uyumak, milyonlarca yıldan bu yana güneşe göre oluşan insan

doğasına aykırı olduğundan, müzik sanatçılarının biyolojik dengeleri bozulmakta, bu

da psikolojik ve fizyolojik sağlıklarında olumsuz etki yaratmaktadır. Bu nedenle

müzik çalışanları günlük yaşama uyum sağlamakta güçlük çekmektedirler. Müzik

çalışanlarının çoğunluğunun çalışma süresi içerisinde ve devamında alkol kullanma

alışkanlığı vardır. Alkolün insan organizmasındaki olumsuz etkileri nedeniyle,

alkollü yatmak uyku kalitesini düşürmekte ve yeterli düzeyde uyuma ve dinlenme

Page 43: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

30

mümkün olmamaktadır. Bu da yaşam disiplinini bozmakta, sorunların sürekli

ertelenmesine ve giderek yaşamdan kopmaya neden olabilmektedir.

Eğlence sektöründe çalışanların karşılaştıkları fizyolojik ve psikolojik sorunların

yanı sıra, çalışmalarını ve haklarını etkileyecek olan bir başka sorun da akit türü

belirsizliğidir. Sektörde çalışan sanatçıların yararlanabilecekleri borçlanma hakkı akit

türüne göre belirlenmekteydi. Başka bir deyişle, sanatçının işçi sayılıp sayılmayacağı

kararı akit türüne göre sonuçlandırılmaktadır. Yargıtay’ın verdiği kararlar

incelendiğinde halen konunun tartışma konusu olduğu ve dolayısıyla bu belirsizliğin

eğlence sektörü çalışanlarıiçin önemli bir sorun teşkil ettiğini söylemek

mümkündür.64

Eğlence sektörü çalışanlarının en önemli sorunlarından bir tanesi de çalışmanın

hareket noktası olan sosyal güvencesizliktir. Esnek çalışma biçimini hep içinde

barındıran eğlence sektörü, çalışanlar için genellikle sosyal güvenceden

yararlanamama anlamına gelmektedir. Sık iş değiştirme, ekonomik gücün

yetersizliği, sosyal güvencenin öneminin bilinmemesi gibi sebeplerden dolayı

sektörde sigortalı çalışan sayısı oldukça azdır.

64 B. Özdemir, Sanatçıların Sosyal Güvenlikleri ve Hizmet Borçlanmaları, Çimento İşverenDergisi, S.31, s. 33.

Page 44: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

31

1.2.3. Eğlence Sektöründe Esnek Çalışma İlişkileri

Küreselleşme ve Neo-liberalizm yeni dünya düzeninin makro mekanizmalarını

oluştururken esneklik ise yeni dünya düzeninin mikro mekanizmasını

oluşturmaktadır. Makro mekanizmalar (neo-liberalizm, özelleştirme, küreselleşme,

rekabet) zorunlu olarak üretim sürecinde de değişikliklerin yapılmasını zorunlu

kılmaktadır. Bu bağlamda yeni dünya düzeninin en önemli unsurlarından ve tartışma

noktalarından birini oluşturan esneklik, üretim sistemindeki yapısal değişimi ifade

etmektedir.65 Büyük ve entegre işletme birimlerinde, kitle yönetimine yönelik geniş

ölçekli üretim yapılan Fordist üretim modelinin yerini esnek üretim modeline

bırakması, bütün dünyada çalışma koşullarını etkilemiştir. Türkiye gibi gelişmekte

olan ülkelerde, bu yeni model ucuz ve güvencesiz işgücü kullanımına dayanan bir

nitelik kazanarak çalışanlar açısından çok daha acı bir deneyime dönüşmüştür.66

Küreselleşmenin bir sonucu olarak çalışma hayatında yaşanan yeniden yapılanma ile

esnek çalışma biçimleri de artış göstermiştir. Eğlence sektörü ise gerek çalışma

saatleri gerekse ücret belirsizliği konusunda esnek çalışma biçimini hep içinde

barındıran bir sektör olmuştur. Küresel düzeyde istihdamda esnekleşme, esas olarak

çalışma ilişkilerinde kuralsızlaşmayı ve korunmasızlığı getirmektedir. Eğlence

sektörünün bu durumdan nasıl etkilendiğine bakacak olursak; eğlence sektörü zaten

bu tür düzenlemelerin dışında olduğundan, bu yeniden yapılanma sektör açısından

düzenlileşme doğrultusundaki umutları azaltmaktadır.

65F. Ercan, “Tarihsel ve Toplumsal Bir Süreç Olarak Kapitalizm ve Esneklik”, 95-96 Petrol-İş,Petrol-İş Yayınları, s.662.66G. Baca’dan Aktaran A. Buğra, Sınıftan Sınıfa, İletişim Yayınları, 2010, s. 70.

Page 45: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

32

İşgücü piyasalarının yeniden yapılanma sürecinin en riskli grupları çalışma hayatında

dezavantajlı gruplar dediğimiz kesim olmuştur. Çalışmada bu gruba örnek olarak

eğlence sektöründe çalışan Çingeneler/Romanlar ele alınacak ve çalışma hayatındaki

konumları incelenmeye çalışılacaktır. Etnik kimlikleri sebebiyle çalışma hayatında

binbir güçlükle karşılaşan Çingeneler/Romanlar, küreselleşme ile birlikte esnek

çalışma biçimlerinden de olumsuz yönde etkilenmişlerdir. Çingeneler/Romanlarin

büyük bir kesimi kültürleri ve yaşam biçimleri gereği eğlence sektöründe istihdam

edilmektedir. Sektörün koşulları incelendiğinde esnek çalışma biçimlerinin eğlence

sektörüne çok uygun olduğu görülecektir. Mümkün olduğunca çok esneklik,

olabildiğince az kural esnek çalışma biçiminin sloganı haline gelmiştir. Esnek ve

standart olmayan çalışma biçimleri geleneksel emek piyasasını parçalamakta,

dayanışma bilincini zayıflatmakta ve sendikaların geleneksel örgütlenme modellerini

zorlamaktadır.67

Eğlence sektöründe işin niteliği, emek süreci açısından bir miktar esneklik

uygulamalarına zemin hazırlayan ya da izin veren bir yapı olmasına rağmen, diğer

sektörlerdeki esneklik uygulamaları neticesinde örgütlülüğün zayıflaması,

sendikaların gücünü yitirmesi, bu sektör çalışanlarının var olan birlikte hareket etme

refleksini tümüyle ortadan kaldırmıştır. Yine neoliberal politikaların bir sonucu

olarak yapılan yasal düzenlemeler, müzik sektörü gibi sektörleri nispeten yasalarla

koruyan hükümleri de ortadan kaldırılmıştır. Part-time çalışma, çağrı üzerine çalışma

67 A. Çelik, Yeni Sorun Alanları, Eğilimler ve Arayışlar: Sendikaların Yeni Dünyası, Mayıs2008, s. 4, http://ceko.kocaeli.edu.tr/sosyalpolitikatartismalari/azizcelikmayis2008.pdf

Page 46: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

68 M. Sezen, Eğlence Sektöründe Çalışma İlişkileri, Marmara Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s. 20.

33

gibi çalışma biçimlerinin yasalarla düzenlenmiş olması müzik sektörü için de yasal

meşruiyet zeminini de sağlamıştır.68

Page 47: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

II. BÖLÜM

EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN ÇALIŞMA YAŞAMINDAKİ YERİ

Eğlence sektöründe çalışanlar şüphesiz ki türlü zorluklarla karşılaşmaktadırlar.

Sektörde çalışanların ağır çalışma koşulları nedeniyle fiziksel olarak yıpranmalarının

yanı sıra ruhsal olarak yıpranmaları da söz konusudur. Çalışma saatlerinin ve ücret

düzeylerinin belirsizliği, sosyal güvencesizlik, çalışma hayatında ayrımcılığa maruz

kalma gibi birçok olumsuzlukla karşı karşıyadırlar. Eğlence sektöründe çalışanlar

denilince ilk olarak akla müzisyenler gelmektedir. Ülkemizde profesyonel müzisyen

olmak oldukça zordur. Sektörün koşulları ile ilgili bilgi almak için yapılan

görüşmelerde bu sektörde istihdam edilenlerin çoğunun eğitim seviyesinin düşük

olduğu görülmüştür. Dolayısıyla eğlence sektöründe hak arama kavramı

gelişmemiştir ve daha kolay istenileni yapan bir çalışan kesim yer almaktadır.

2.1. Eğlence Sektöründe Çalışma Koşulları ve Sosyal Güvenliğe İlişkin Yasal

Düzenlemeler

Eğlence sektörünün yıpratıcı koşullarına rağmen, çalışanlara gereken değer

verilmemektedir. Bu açıdan ilk ele alınması gereken sosyal güvenlik haklarıdır.

Sanatçılar 2167 sayılı yasayla, 506 sayılı yasaya ek 10. maddeyle 11.07.1978

tarihinden itibaren Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına alınmışlardır. Nitekim ek

10. maddeyle getirilmiş olan bu hak, 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe

Page 48: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

70A. Güzel, ve diğerleri, 2010, s. 106.

37

girmiş olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da

aynen korunmuştur.

5510 sayılı yasanın 4. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen güzel sanat

dalları kapsamındaki uğraşı alanı ve çalışanları gösterir liste, Sosyal Sigorta İşlemleri

Yönetmeliğinin ekinde yer almış olup; bu listede altı başlık altında gruplandırılan

sanat dallarında faaliyet gösterenler sanatçı sayılmaktadır. Sosyal Sigorta İşlemleri

Yönetmeliği’nde yer alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenen;

sinema sanatçıları ve çalışanları, tiyatro, opera, bale sanatçıları ve çalışanları, müzik

ve sahne sanatçıları, folklor ve halk sanatçıları, edebiyat, görsel sanatlar, dekoratif

sanatları v.b. uğraşıları yapanlar sanatçı olarak sayılmaktadır.69

5510 sayılı yasanın 4. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi gereğince “bir veya

birden fazla işveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz

sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan

bütün güzel sanat kollarında çalışanlar ile düşünür ve yazarlar”, 4. maddenin birinci

fıkrasının (a) bendi (devredilen SSK) kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar.70 Bir

veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan sanatçıların sigortalılığı için hizmet

akdi koşulu aranmamaktadır. Bir işverene bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına

bağımsız çalışan müzik sanatçılarından ticari kazanç veya serbest meslek kazancı

nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar 5510 sayılı yasanın

69T. Dağlıoğlu, Sanatçıların Sosyal Güvenlik Hakları, Mart 2011, http://www.sgkbilgi.com/yazarlarimiz/guncel-konular/sanatcilarin-sosyal-güvenlik-haklari

Page 49: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

38

4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi (devredilen Bağ-Kur) kapsamında sigortalı

sayılmaktadırlar.71

Ülkemizde sosyal güvenlik reformu kapsamında, önce 4759 sayılı yasayla emeklilik

prim ödeme gün sayıları ve yaşları kademeli olarak artırılmış ve emeklilik yaşı 58-60

yaşına kadar yükseltilmiştir. Daha sonra SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve Özel

Emekli Sandıkları Sosyal Güvenlik kurumu adı altında birleştirilmiş 5510 sayılı

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSS) ile emeklilik yaşları

60-65 yaşlarına kadar artırılmıştır.72 Bu yasal düzenleme ile başta müzik ve sahne

sanatçıları olmak üzere birçok çalışan olumsuz etkilenecektir. Çünkü eğlence sektörü

çalışanları genellikle erken yaşta çalışmaya başlamaktadır, sektörün ağır çalışma

koşulları nedeniyle yıpranmaktadır ve dolayısıyla görselliğin de ön planda olduğu

eğlence sektöründe 60-65 yaşına kadar çalışma imkanı bulamamaktadır. Bu sebeple

emeklilik yaşının arttırılması, eğlence sektöründe çalışanlar için emeklilik hakkına

ulaşmayı mümkün kılmayacaktır. Yine bir ses sanatçısının, nefesli saz çalan bir

müzisyenin veya benzeri fizikî performansa dayalı sanat faaliyetinde bulunan müzik

sanatçılarının da yasada öngörülen ileri yaşlara kadar çalışmaları fiziksel açıdan

mümkün olmayacaktır. Bu uygulama ile sosyal hukuk devletinin temel ilkelerine,

genel hukuk kurallarına, sosyal güvenliğin amacına ve ülkemizdeki çalışma

koşullarına önemli ölçüde zarar verildiği söylenebilir. Ayrıca, iş kolunun özelliği

nedeniyle, müzik sanatçılarının büyük bir çoğunluğu yılda ortalama 5-6 ay süreyle

çalışmaktadır ve bu çalışmalar da sektörün koşulları nedeniyle genellikle kayıt dışı

71“Sanatçılarımızın Sosyal Güvenlik Hakları”, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Tescil veHizmet Daire Başkanlığı, 2009, Ankara, http://www.sinebir.org.tr/dosyalar/118.pdf72 A. Güzel, A. R. Okur, N. Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, İstanbul, 2010, s. 235.

Page 50: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

39

kalmaktadır. Bu nedenle belirlenen prim ödeme gün sayılarının doldurulabilmesi

çoğunlukla mümkün olamayacağından, öngörülen yasal düzenlemeler bu yönden de

müzik sanatçılarının emeklilik şansını giderek azaltmaktadır.

Herhangi bir işyerinde veya kendi adına ve hesabına çalışmayan müzik ve sahne

sanatçıları ile çalıştığı halde işverence kayıt dışı çalıştırılan müzik sanatçılarına

sosyal ve sağlık güvencelerini sağlamak için isteğe bağlı sigortalı olma imkânı

tanınmıştır. Ayrıca bir işyerinde 5510 sayılı yasanın 4. maddesinin birinci fıkrasının

(a) bendi kapsamında sigortalı olmakla birlikte 30 günden az çalışan müzik

sanatçıları da aynı zamanda isteğe bağlı sigortalı olarak aylık çalışma gün sayılarını

30 güne tamamlayabilmektedirler.73

Kamuoyunda torba yasa olarak adlandırılan 6111 sayılı yasayla getirilen kısmi

sigortalılık uygulaması ile özellikle müzik sanatçılarının sosyal güvenlik sorunlarının

çözümünde etkin ve kapsamlı bir çözüm getirmemekle birlikte, anılan sanatçılar

kısıtlıda olsa getirilen bu haktan yararlanmaktadırlar. Konu ile ilgili olarak 5510

sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 41. Maddesinde

“sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlığıyla sanatçıların da kısmen

faydalanabilecekleri görülmektedir. 41. maddenin birinci fıkrasının (i) bendi;74

“(…)bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olmak üzere,

4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların,

73 “Sanatçılarımızın Sosyal Güvenlik Hakları”, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Tescil veHizmet Daire Başkanlığı, 2009, Ankara, http://www.sinebir.org.tr/dosyalar/118.pdf74 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, SGK Yayın No: 30, Mart, 2012, s.64.

Page 51: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

40

kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri, kendilerinin veya hak

sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82. maddeye göre

belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere,

kendilerince belirlenecek günlük kazancın %32’si üzerinden hesaplanacak

primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile

borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.”

şeklindedir. Eğlence sektöründe çalışanların çoğunun kısmi süreli çalıştıklarını ifade

etmiştik. İlgili işverence sanatçı adına “Sanatçı Olarak Kısmi Süreli Çalışanlara Ait

Giriş Bildirgesi” düzenlenmesi ve bu bildirgenin işverenin yanı sıra müzik

sanatçısının üyesi olduğu sendika, vakıf gibi meslek kuruluşları tarafından da

onaylanması gerekecektir. Bu koşulları yerine getiren müzik sanatçılarının işverence

SGK’ ya bildirilen ücret üzerinden primleri kendileri tarafından ödenmek koşuluyla,

2012 yılında ayda 19 günlük, 2013 yılında ayda 20 günlük, 2014 yılında ayda 21

günlük prim ödemesi 30 gün sayılacaktır. Bu şekilde her yıl 1 gün artırılmak

suretiyle 2023 yılında sanatçı tarafından prim ödenecek gün sayısı 30 güne

eşitlenecektir. Bu uygulama bir yönüyle isteğe bağlı sigortaya benzemekle birlikte,

aralarında önemli bir fark vardır. Mevcut uygulamada isteğe bağlı sigortalılar eski

Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılırken, kısmi sigortalılıktan yararlanan sanatçılar

eski SSK sigortalısı olmaktadırlar. Kısmi sigortalılık sistemi müzik sanatçılarının

sosyal güvenlik ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamaktan uzak kalsa da, sosyal

güvenlikten tamamıyla yoksun kalmaktansa, sanatçıların kısıtlı da olsa getirilen bu

haktan yararlanmak için bir an önce gerekli girişimleri yapmalarının yararlı olacağı

açıktır.75

75 M. Çırıka, “Kısmi Sigortalılık ve Müzik Sanatçıları”, Yenigün Gazetesi, 18 Ocak 2012.

Page 52: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

41

Kanun koyucu bazı yıpratıcı işlerde çalışanların fiili hizmet sürelerinin, eklenecek

itibari hizmet süreleri ile arttırılmasını öngörmüş, böylece bunların daha erken

yaşlılık aylığına hak kazanmalarına olanak sağlamak istemiştir. Zira bazı öyle işler

vardır ki, bu işlerde çalışanların hem çalışma yaşamları hem de sağlıkları bu işten

dolayı olumsuz etkilenmektedir. Yine yürürlükteki yasayla, işkollarının özellikleri

göz önünde tutularak yer altında çalışan maden işçileri, basın çalışanları ve gemi

adamları için özel emeklilik düzenlemeleri getirilmiş ve bunların emeklilik koşulları

kolaylaştırılmıştır. İşte böyle işlerde çalışanlara tanınan bu gibi olanaklarla, çalışma

yaşamından diğer sigortalılara göre daha erken çekilme hakkı tanınmış olmaktadır.76

Mevcut yasal düzenleme gereğince, kamuda çalışan senfoni orkestrası müzisyenleri,

opera ve bale sanatçıları, devlet korosu sanatçıları ve benzeri sanatçıların

hizmetlerine, kamuoyunda yıpranma olarak adlandırılan bir uygulama ile yılda üç ay

fiili hizmet zammı eklenmesi bu görüşün haklılığını göstermektedir.

Kayıtdışı çalışmanın oldukça yaygın olduğu eğlence sektöründe, çalışanlar için

geçmişte sigortasız çalıştırıldıkları süreleri borçlanma imkanı bir miktar da olsa

çalışma koşullarında iyileştirme sağlayacaktır. Şu an yürürlükte olmasa da daha

önce sanatçılar için tanınmış olan borçlanma yasasından bahsetmenin, bundan

sonrası için yol gösterici olabileceği düşünülmüştür. Prim ödenmeden geçirilmiş

çalışma süresinin sonradan borçlanarak ödenmesi ve malullük, yaşlılık, ölüm

sigortaları açısından sigortalılık süresine eklenmesine hizmet borçlanması

denmektedir.77 Sanatçıların prim ödemeksizin geçirdikleri çalışmalarının sigortalılık

76 A. Güzel ve diğerleri, 2010, s. 515.77 A.g.e., s.270.

Page 53: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

42

süresine eklenmesine de sanatçı borçlanması adı verilmektedir.78 Sanatçıların

borçlanma yasaları ise; 2167, 2959, 3395 ve 4056 sayılı yasalardır.79

506 Sayılı Yasanın Geçici 8. maddesi “ileri yaştakilere aylık bağlama şartlarını

taşıyan sanatçılara yaşlılık aylığı bağlanacaktır” ibaresini barındırmaktadır. Anılan

maddenin (b) fıkrasına göre; “bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 30 yaşını geçmiş

bulunan sigortalılardan 50 yaşını doldurup erken yaşlanmış oldukları tespit edilen ve

60. maddede yazılı şartları yerine getiremediklerinden aylık kazanamayan

sigortalılara (a) fıkrasındaki şartlarla sigortalılık süreleri 15 yılı doldurmuş olanlar

gibi 61. maddedeki esaslara göre yaşlılık aylığı bağlanır.”80 Ancak, bu kanunun ek 1.

maddesine göre sigortalı sayılanlar işverenlerinin bulunmaması81 halinde bu konuda

öngörülen eski hizmetlerini bağlı oldukları sendika veya meslek kuruluşlarından

alacakları ve kanunî süresi içinde kuruma verecekleri belgelerle tevsik edebilirler.

Ancak burada 2167 Sayılı yasanın hizmet sözleşmesinin varlığını nasıl

değerlendirdiğini açıklamak gerekmektedir. Çenberci konu ile ilgili olarak;

“saptamayı yapacak olan kurumlar geçerli bir biçimde saptama işlemi gerçekleşmiş

olmadıkça hizmet akdi esasına göre çalışmayan sanat ve düşünce emekçilerinin

Sosyal Sigorta Yasası hükümlerinden yararlanmaları görüşünü

benimsemeyeceklerdir” düşüncesindedir. Ayrıca Çenberci, yukarıda bahsi geçen ek

78 A. Bozkurt, 1997, s. 55.79 M. Kılıçoğlu, Sosyal Güvenlik Hukukunda Borçlanma, 2002, s.50.80 İş ve Sosyal Güvenlik Kanunları, Seçkin Yayınları, Ankara 2009, s.445.81 Hizmet akdine göre çalışmayan, bir başka deyişle, bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılmayansanat ve düşünce adamlarıdır. Bunlar kanunda, “müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğeruğraşıları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar” olarak belirlenmiştir.(Ayrıntılı bilgi için bkz. A. Bozkurt, “Sanatçılar ve Sosyal Güvenlik Hukuku”)

Page 54: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

43

1. maddedeki işverenlerin bulunmaması halinde yükümlülüğün sendika ve öbür

meslek kuruluşlarına verilmesinin yanlış olduğu kanaatindedir.82

2167 Sayılı Yasayla sanatçılara sağlanan hakların yeterli olmaması sebebiyle 2959

Sayılı yasa çıkarılmıştır. Bu yasa ile getirilen en önemli yenilik, ücretsiz hizmet için

düzenlenen çalışma belgesinin “borçlanma belgesi” haline dönüştürülmesidir. Yani

2167 Sayılı Yasada getirilen ücretsiz hizmet saydırma için yapılan işlem ücretli

borçlanma halinde dönüştürülmektedir.83 Ancak bu yasa için başvuru süresi üç ay ile

sınırlandırılmıştır ve sanatçılar yeterince bilgilendirilmediğinden önemli sayıda

sanatçı bu olanaktan yararlanamamıştır.84 2959 sayılı yasanın uygulanmasındaki en

önemli özellik belirlenmiş tarihler arasında belge verenlerin ölümü halinde hak

sahiplerinin de bu haktan yaralanmalarıdır.85

İstenen sonuçların elde edilememesi sebebiyle sanatçıların sosyal güvenlik

sorunlarının çözmek için, 2167 ve 2959 sayılı yasalardan bağımsız olarak 3395

Sayılı Sanatçı Borçlanması Yasası çıkarılmıştır.86 Yasa ile başvuru süresinin üç ay

yerine altı ay yapılması ve yaş sınırının kaldırılması gibi bazı iyileştirilmeler

yapılmıştır.87 Bu yasa sayesinde 39 yaşını doldurma koşulu ile 450 sanatçıya yaşlılık

aylığı bağlanabilmiştir. Ancak belgelemede zorluklar nedeniyle de sanatçıların büyük

çoğunluğu yararlanamamıştır.88

82 M. Çenberci, Sosyal Sigortalar Şerhi, 1985, s.750.83 M. Kılıçoğlu, 2002, s.52.84 A.g.e. s.68.85 A. Bozkurt, 1997, s. 58.86 A.g.e. s.61.87 A. Bozkurt, 1997, s.63.88 M. Kılıçoğlu, 2002, s.68.

Page 55: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

44

Sanatçı Borçlanması için düzenlenen en son yasal düzenleme olan 4056 Sayılı Yasa

daha öncekilere göre en kapsamlı olanı olmuştur. Bahsi geçen yasada “kanunun

yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde kuruma başvurmaları ve belirlenen

asgari günlük kazanç üzerinden hesaplanacak olan malullük, yaşlılık ve ölüm

sigortalarının primlerini bir defada kuruma ödemeleri şartı ile borçlanma belgesinde

kayıtlı meslekleri ile ilgili çalışma sürelerinin tamamını veya bir bölümünü

borçlanabilirler.” ibaresi yer almaktadır.89 Burada tartışma konusu yine “hizmet

sözleşmesi” üzerine olmuştur. Özel daire, sanatçıların 506 Sayılı Yasa kapsamına Ek

10. madde ile alındığını belirterek, “gerek bu maddede gerekse geçici 80. maddede

sanatçıların hizmet akdi ile çalışacak”larına dair bir hüküm bulunmamakta olduğuna

işaret etmiştir. Maddelerde belirtilen ilişkinin hizmet ilişkisi değil mesleki ilişki

olduğu vurgulanmıştır.

Borçlanma yasaları için belirleyici unsur olan akit türü, belirlenme aşamasında

yıllardır tartışma konusu olmuştur. Sanatçılar için çıkarılan borçlanma yasalarının

uygulama alanı, sanatsal faaliyetin yerine getiriliş tarzına göre belirlenmiştir. İstisna

akti90 ve hizmet akti91 sanatçıların faaliyetlerini en fazla kapsayan sözleşmelerdir.

Yargıtay’ın bu konudaki görüşü zaman içinde oturmuştur. Yargıtay ilk önceleri “…

belli bir gündelik karşılığında bir gazinoda solist olarak şarkı söylemeyi taahhüt eden

bir ses sanatçısı ile gazino sahibi arasında yapılan sözleşmeyi” istisna akti olarak

89 A.g.e., s.57.90 Çalışanın çalışmasının bağımsız olduğu kabul edilen istisna akdinin ayırt edici niteliği, bir bütünteşkil eden belli bir emek sonucunun bir ivaz karşılığında meydana getirilmesi taahhüdündebulunulması olmakla beraber bu tür bir akitte dahi, çalışanın iş gördürenin talimatlarına uyma, onlaratabi olma durumu ortaya çıkabilir. (Bkz. B. Özdemir, “Sanatçıların Sosyal Güvenlikleri ve HizmetBorçlanmaları”, Çimento İşveren Dergisi, http://www.ceis.org.tr/dergiDocs/3mak993.pdf, s.32)91 “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmetgörmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” (Borçlar Kanunu Mad. 313/1)

Page 56: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

45

kabul etmiştir. Bazı uzmanlar ise; “solistin faaliyetini bir zaman içinde icra etmesi

söz konusu ise Borçlar Kanununun 353. maddesi gereğince hizmet akti hükümleri

uygulanmalıdır.” şeklinde görüş bildirmektedirler. Yine Yargıtayın bazı kararlarına

göre; Borçlar Kanununun 313. maddesi bazında, zaman ve bağımlılık unsurlarını

gerçekleştirecek biçimde çalıştıkları anlaşılamayan ses ve saz sanatçılarının istisna

aktine göre çalıştıkları varsayılarak sosyal sigorta kapsamı dışında bırakılmışlardır.92

Bazı kararlarda ise Yargıtay, sanatçının işçi olduğu veya olmadığı yolunda açık bir

yargıya varamayarak, sanatçı ile sanatçı çalıştıranlar arasındaki ilişkide bağımlılık

unsurunun bulunup bulunmadığının ve varsa derecesinin araştırılmasını

kararlaştırmıştır.93 Görüldüğü üzere bu belirsizlik, eğlence sektöründe çalışanlar için

önemli bir sorun teşkil etmektedir.

2.1.1. Eğlence Sektöründe İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

İş hukukumuzda başlangıçtan bu yana yaşanan gelişmeler sonucunda işverenin işçiyi

gözetme borcu olduğu kabul edilmiş; işveren çalıştırdığı işçisini korumak,

uğrayabileceği zararlara karşı gerekli önlemleri almak, işçinin çıkarlarının

zedelenmesine yol açabilecek zarar verici davranışlardan kaçınmak gibi

yükümlülüklerle donatılmıştır.94 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre;

sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebep veya işin yürütüm

şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık, ruhi hastalık halleri

92 A. Bozkurt, 1997, s. 42.93B.Özdemir, “Sanatçılara Sosyal Güvenlikleri ve Hizmet Borçlanmaları”, Çimento İşveren Dergisi,http://www.ceis.org.tr/dergiDocs/3mak993.pdf, s. 33.94 “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”, Devre Eğitim Çalışması I, OLEYİS Vakfı Yayınları 96/2, s.26.

Page 57: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

46

meslek hastalıkları olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, işin niteliği ve yürütüm

şartlarından kaynaklanan geçici veya sürekli hastalık veya sakatlıklar, çokça da ruhi

hastalıklar “meslek hastalığı” olarak tanımlanmak durumundadır; doğal olarak da

çalışanların bu hastalıklara yakalanmalarını önleyici tedbirleri almak veya hastalık

ortaya çıktığında tedavi masraflarını üstlenmek işverenin yükümlülüğündedir.

Otel, lokanta ve eğlence yerlerinde çalışanların işin niteliği ve yürütüm şartlarından

kaynaklanan geçici veya sürekli hastalık ve sakatlık hallerinden olan varis, bel fıtığı

ve benzeri birçok hastalık bugüne kadar ne yazık ki meslek hastalıkları olarak

tanımlanmamış; işverenler ve Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) bu hastalıkları

meslek hastalığı olarak kabul etmemiştir. Ayrıca eğlence sektöründe çalışanların

işyeri değiştirme sıklığı nedeniyle hastalığa nerede, ne sebeple yakalandığının tespiti

oldukça zordur.

Sektördeki bir başka zorluk ise; müşteri psikolojisi ve baskısından kaynaklanan

psikolojik rahatsızlıklar, alkollü ve kaprisli müşterilerden gelebilecek sorunlar,

bardak silmeden kaynaklanan kesilmeler, özenti yoluyla başlayan alkol ve kumar

bağımlılığı, ayakta durmaktan kaynaklanan bel fıtığı ve varis gibi rahatsızlıklardır.

Eğlence sektörünün bir parçası olan gazinolarda çalışanların büyük bir kısmı çok

genç ve kadındır. Gece çok geç saatlere kadar çalışan bu insanlarda gündüz yaşamına

adaptasyon zorlukları, gece yaşamından kaynaklanan rahatsızlıkların yanı sıra

Page 58: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

47

çalışma ortamından (müşterilerin önemli bir bölümünün içkili olması, çalışanlara

cinsel tacizde bulunma eğilimi taşımaları vb.) kaynaklanan dejenerasyon, ahlaki ve

kültürel çöküntü, toplum içinde olumsuz gözle bakılmak gibi sorunlar

yaşanmaktadır. Bu sorunların aile içine ve eve taşınması, sorunu bir kat daha

büyütmektedir. Eğlence yerlerinde çalışan kadınların, yukarıda sayılanlara ek olarak

işitme, görme, mide, akciğer, üreme sistemleri ile ilgili ciddi rahatsızlıkları vardır.

Ayrıca can güvenliklerinin tehlikede olması belki de bunların hepsinden önemlidir.95

2.1.2. Eğlence Sektöründe Çalışanların Çalışma Süreleri

Çalışma süreleri bakımından incelediğimizde, yapılan işin niteliğinin çalışma

süresini belirleyen temel unsur olduğunu görmekteyiz. İşin niteliğine göre günlük,

haftalık veya aylık çalışma süreleri belirlenmektedir. Ancak, ne kadar süre

çalışılacağı çoğunlukla esnektir. Örneğin, TV için çalışılıyorsa programın beğenilme

veya izlenme oranı, işin devam edip etmeyeceği konusunda belirleyicidir. Bir bar ya

da gece kulübü müzisyeni için çalışılacak yer ile sözlü bir anlaşma yapılmış olmasına

rağmen, o gece rezervasyonun ya da müşterinin olmaması, kullanılan tabir ile o gün

için “sahne açılmaması” anlamını taşımakta ve işe gelmiş hatta bütün geceyi

bekleyerek geçirmiş olmasına rağmen çoğunlukla ücret alamamaktadır. Müzisyenler

için bu durum doğal bir süreç olarak karşılanmaktadır.96 İş sürelerinin belirsiz olması

çalışanların tedirginlik içinde olmalarına ve dolayısıyla motivasyon düşüklüğüne

sebep olan bir durumdur. Motivasyon düşüklüğü çalışanı olumsuz yönde etkileyen

95 “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”, Devre Eğitim Çalışması I, OLEYİS Vakfı Yayınları 96/2, s.39.96 M. Sezen, 2010, s.31.

Page 59: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

48

bir faktördür. Özellikle eğlence sektöründe çalışanların işin niteliği açısından yüksek

motivasyona sahip olmaları gerekmektedir.

2.1.3. Eğlence Sektöründe Çalışanların Ücret Düzeyleri

Eğlence sektöründe ücret konusu da belirsiz alanlardan birini oluşturmaktadır. Bu

konuda literatürde yeterli kaynak olmaması sebebiyle konu ile ilgili okunan haberler

sonucunda ücret düzeyinin belirlenmesinde piyasa koşullarının hakim olduğunu

söylemek mümkündür. Ücret düşüklüğü konusunda çalışanlar, mekan sahiplerinin

kaliteden anlamadıklarını ve kaliteden yoksun, deneyimsiz birçok müzisyeni çok

düşük ücretler karşılığında işe almalarının yattığını ifade etmişlerdir.97 Ücretlerin

düşük olması ya da her geçen gün daha düşük ücret karşılığında çalışılmaya razı

olunması sektörün önemli bir sorununu oluşturmaktadır. Yevmiyeli olarak geçici

işlerde çalışanların gelir durumları incelendiğinde, özellikle geçici işçilerin yoksulluk

sınırı altında yaşama olasılığının sürekli istihdam edilenlere oranla 3,7 kat daha fazla

olduğu ortaya çıkmıştır.98 Turizm gibi dönemsel istihdam yaratan sektörlerde

çalışanlar arasında dönemsel yoksulluk riskinin önemli ölçülerde olduğunu göz ardı

etmemek gerekmektedir. Böylece eğlence sektöründe istihdam edilenlerin neden

düşük ücretlere katlandıklarını açıklamak kolaylaşacaktır. Eğlence sektöründe

çalışanların mevsimsel olarak kazançları değişmektedir. Yaz aylarında ekstra iş

olarak değerlendirdikleri düğün eğlencelerinden de para kazanmaktadırlar. Ancak kış

97 M. Sezen, 2010, s.33.

98 Türkiye’de Eşitsizlikler: Kalıcı Eşitsizliklere Kalıcı Bir Bakış, Boğaziçi Üniversitesi SosyalPolitika Forumu, Haziran 2010.

Page 60: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

49

aylarında işleri azaldığından ekonomik güçsüzlük içinde olmaları sebebiyle düşük

ücretle çalışmaya razı olmaktadırlar.

Ücretlerin nasıl alındığı konusunda da yine değişkenlikler olduğu görülmektedir.

Sektördeki bazı işlerde ücret günlük alınırken, bazılarında aylık alınmaktadır.

Eğlence sektöründe fatura karşılığı çalışma biçimi99 de yaygındır. Fatura karşılığı

çalışma ile müzisyenler bağımlı çalışan konumundan bağımsız çalışan konumuna

gelmektedir, bu da işvereni sigortalı yapma gibi yasal yükümlülüklerden

kurtarmaktadır. Eğlence sektörü çalışanlarının ücret düzeyleri ile ilgili olarak

Ankara’da Sakarya Caddesi’nde eğlence sektöründe çalışan bir kişi çalıştığı yerde

yüzdeli sisteme göre ücretlendirme yapıldığını, eğer çalıştığı gün işyerinde ciro

yüksekse ücretinin yüksek, ciro düşükse ücretinin de düşük olduğunu belirtmiştir.100

2.2. Eğlence Sektöründe Düşük Sosyal Güvenlik Kapsamının Nedenleri

Kayıt dışı istihdamın önemli nedenlerinden biri gelirin adaletsiz dağılımı ve

yoksulluktur. Yoksul ve eğitim düzeyi düşük işçilerin, üretimde yarattığı katma

değer de düşük olmaktadır. Dolayısıyla bu kişiler için ödenen prim ve vergi, kişilerin

99Bir eser (ürün) üreten, bir eserin meydana gelmesinde asli unsuru oluşturan (senarist, özgün müzikyapımcısı, dialog yazarı, başrol oyuncusu gibi), bu şekilde üretmiş olduğu eser nedeniyle esersözleşmesinin tarafı olabilen, bireysel olarak yaptıkları bu işlerden dolayı serbest meslek faaliyetiyürütmesi nedeniyle doğan serbest meslek kazancı olan ve bu kapsamda fatura düzenleyerek çalışansanatçılar işverenleri ile istisna (eser) sözleşmesi düzenlenmek suretiyle 4/b kapsamındadeğerlendirilmektedirler.100 “Eğlence Sektörünün Gerçek Yüzü”, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi UygulamaGazetesi, 13 Eylül 2011.

Page 61: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

50

yarattığı katma değeri aşabilmektedir. Bu durumdaki kişilerin yaygın olarak kayıt

dışı çalışmayı tercih ettikleri gözlemlenmektedir.101 Eğlence sektöründe çalışanların

eğitim seviyelerinin düşük olduğunu hatırlarsak sektörde kayıt dışılığın nedenlerini

kısmen de olsa anlamak mümkündür.

Gelecek kaygısını ve yoksulluğu yenmeyi amaçlayan araçlardan biri ve kuşkusuz ilk

başta geleni sosyal güvenliktir.102 Ancak eğlence sektörün en önemli sorunlarından

birisini sosyal güvenceden yoksunluk oluşturmaktadır. Formel sektör dışında kalan

çalışanlar, çalışma ilişkileri ve iş istikrarsızlıkları nedenleriyle sosyal sigorta modeli

aracılığıyla kapsanamamaktadır.103 Cumhuriyete geçişten itibaren ülkemizde tüm

güzel sanat dallarında uğraş veren sanatçıların, düşünür ve yazarlarının hangi sosyal

güvenlik kuruluşu kapsamında olacakları uzun yıllar belirsiz kalmış ve bu nedenle,

anılan sanatçılar yıllarca sosyal güvenceden yoksun kalmışlardır. Sanatçıların 506

sayılı yasanın kapsamına alınması ise 2167 sayılı yasa ile olmuştur. Bu yasa ile de

uygulamadaki hatalar nedeniyle sadece bazı tanınmış sanatçılar sosyal güvenlik

kapsamına alınabilmiş, diğer müzik sektörü emekçileri yararlanamamıştır.

Güzel Sanat kollarında çalışan sanatçıların sosyal güvenlikleri de genel uygulama

doğrultusunda devredilen Bağ-Kur kapsamında sağlanmaktadır.104 Ancak kapsama

alınanlar elbette sektörde kayıtlı çalışanlardır ve eğlence sektörünün en önemli

sorunlarından bir tanesi kayıt dışı çalıştırılmanın yaygın oluşudur.

101Y. Süngü, “Kayıt Dışı İstihdamın Denetimi ve Sosyal Güvenlik Reformuyla YapılanDüzenlemeler”, TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt 21, S. 2-3, Kasım 2007/ Şubat 2008, s.117.102 C. Talas, Toplumsal Politika, İmge Kitabevi, 5. Baskı, 1997, s. 214.103 Ş. Özşuca, G. Toksöz, Sosyal Koruma Yoksunluğu: Enformel Sektör ve Küçük İşletmeler, A.Ü. S.B.F. Yayınları, No: 591, Ankara, 2003, s. 29.104 M. Çırıka, “Sanatçılar İçin Özel Yasa Çıkartılmalıdır”, Yenigün Gazetesi, 30 Kasım 2010.

Page 62: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

51

Sosyal güvenliğin temel amacı, toplumda yaşayan herkesi sosyal güvence altına

almaktır. Çalışmanın yasal düzenlemeler başlıklı bölümünde bahsi geçen borçlanma

yasaları, sanatçıların uygulamada sosyal güvenlikten mahrum kalmalarını önlemek

amacıyla çıkarılmıştır. Ancak borçlanmak isteyen sanatçının çalıştığını kanıtlaması

gerekmektedir. 5510 sayılı kanunun geçici 80. maddesinde kimlerin borçlanma

belgesi verebileceği belirtilmiştir.105 İlgili işveren veya kuruluşların vermiş oldukları

belgeler, borçlanma isteminde bulunan sanatçının belgede gösterilen çalışma süresi

kadar çalıştığının yasal kanıtıdır. Tahmin edilebileceği gibi özellikle eğlence

sektöründe çalışanlar için bahsi geçen ispat yükümlülüğü borçlanmak isteyenlerin

işini güçleştirmiş ve dolayısıyla istenen amaca ulaşılamamıştır. Bu sebeple bahsi

geçen maddenin pek işlerlik kazanamadığını söylemek mümkündür.

Eğlence sektöründe çalışanların yasal düzenlemelerle güvence altına alınması bir

hizmet akdi ile çalışma koşuluna bağlı olmaktadır. Ancak özellikle müzik sektöründe

çalışan müzisyenler açısından bakıldığında, bir işverene bağlı olarak çalışma

koşulunun yerine getirilmesinin neredeyse imkânsız olduğu görülmektedir. İşin

niteliği açısından gerek çalışma saatlerinin, çalışma sürelerinin, ücretin tamamen

esneklik uygulamalarına tabii olduğu müzik sektöründe sosyal güvencenin yasal

çerçevesinin bir işverene hizmet akdi ile çalışma koşuluna bağlanması gerçeklikten

tümüyle uzak bir bakışı ifade etmektedir.106 Dolayısıyla bir sosyal güvenlik

sistemine dahil edilme yönünde taleplerinin eyleme dönüşmesi engellenmekte ve

örgütlü bir davranış sergileyememektedirler. Ayrıca; özellikle müzik, sinema ve

tiyatro kollarında çalışmaların devamlılık göstermemesi, büyük bir kısmının turne,

105 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, s. 63.106 M. Sezen, 2010, s. 24.

Page 63: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

52

set ve klip çalışması gibi kayda geçirilemeyen çalışmalar olması, sık sık işyeri

değiştirme zorunluluğunun bulunması, işyerlerinin sık sık açılıp kapanması,

işyerlerinin çoğunlukla devlet organlarının denetiminin dışında kalması ve işvereni

bulunamayan çalışmaların yanı sıra işvereni olmayan çalışmaların da yoğunluk

göstermesi nedenleriyle, genel sosyal güvenlik sistemi çerçevesinde sanatçıların

sosyal güvenlik haklarının sağlanması mümkün olmamaktadır.107

Geçmişte SSK’nın ve günümüzde de Sosyal Güvenlik Kurumu’nun denetlemelerde

yetersiz kalması, konaklama ve eğlence yeri işverenlerinin yasa tanımaz davranış ve

uygulamaları nedeniyle, sanatçılarının sosyal güvenlik hakları önemli ölçüde kağıt

üzerinde kalmıştır. Mevcut yasal kurallar bu olmasına karşın, ülkemizde, Konaklama

ve Eğlence İşkolunda faaliyet gösteren sanatçıların hemen hemen tamamına yakın bir

bölümü işverenlerce sigortasız çalıştırılmaktadır. Konu ile ilgili olarak Ankara’da

Sakarya Caddesi’nde bir eğlence sektörü çalışanı gece hayatında çalışanların

çoğunun sosyal güvencelerinin olmadığını, buna itiraz ettiklerinde ise işlerinden

kovulduklarını ifade etmiştir.108 Ayrıca, bunlara ek olarak görselliğe hitap eden

eğlence sektörü, çalışanlarını da ilerleyen yaşlarında içinde barındırmamaktadır. Bu

durum eğlence sektörü çalışanları için emekli olamama anlamına gelmektedir.

107 M. Çırıka, “Sanatçıların Sosyal Güvenliği”, Yenigün Gazetesi, 25 Mart 2011.

108“Eğlence Sektörünün Gerçek Yüzü”, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi,13 Eylül 2011.

Page 64: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

53

2.2.1. Kayıt Dışı Çalışmanın Kayıt Altına Alınması İçin Yapılması Gerekenler

Kayıt dışılığın oldukça yüksek olduğu sektörlerden birinin de eğlence sektörü

olduğunu söylemiştik. Durumu daha iyi anlayabilmek için, bunun sebeplerinin ne

olduğunu ve bunun önüne geçmek için yapılabilecek işlemlerin neler olduğunu

tartışmak da yarar olacaktır. Öncelik olarak çalışanlara sosyal güvencenin önemi

anlatılmalıdır. Özellikle eğlence sektöründe eğitim seviyesi oldukça düşüktür. Bunun

sebeplerinin başında eğlence hayatına girmenin ailede var olan bir gelenek olarak

görülmesidir. Genellikle anne veya babalar kendi çaldıkları enstrümanları,

çocuklarına da öğretmektedirler. Böylece çocuklar da erken yaşta eğlence sektörüne

dahil olmakta ve kimi zaman da çalışma hayatlarına girdiklerinden okul hayatlarına

son vermektedirler. Böylece eğlence sektöründe bilinçsiz bir nesil yetişmekte ve

sosyal güvencenin önemini kavrayamamaktadır. Bir diğer boyut ise, ekonomik

koşullardır. Ekonomik gücün yetersizliği çalışanları sosyal güvenceden yoksun

çalışmaya razı etmektedir. Ülkemizde var olan işsizlik sorunu devam ettikçe

çalışanlar iş bulmuş olmalarına sevinip, sosyal güvence aramamaya devam

edeceklerdir.

Etkin ve kalıcı bir sosyal güvenlik sistemi oluşturuluncaya dek, toplumumuzun

sosyal ve kültürel gelişimine çok önemli katkılar sağlayan sanatçıların yaşamlarını

sanatçı kimliğine ve insan onuruna yakışır şekilde sürdürmelerine olanak tanınması

için, öncelikle, sigortasız geçen geçmiş hizmetlerin telafi edilmesi amacıyla, gerekli

yasal düzenleme yapılarak sanatçılarımızın sigortasız geçen hizmet sürelerini Sosyal

Page 65: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

54

Güvenlik Kurumuna borçlanmaları sağlanmalıdır. Dolayısıyla bu maddenin, tam

anlamıyla olmasa da kısmen, eğlence sektöründe çalışanlar için umut verici olduğunu

söylemek mümkündür. Ancak, kayıt dışı çalışanlar için de bu maddenin

genişletilmesi gerekmektedir. Bu kişilere geçmişteki hizmetleri için ayrıca borçlanma

hakkı verilerek, sosyal güvenlikten yoksun bulundukları süreleri borçlanma hakkı

verilmesi gerekmektedir.

Müzik ve sahne sanatçılarının meslekî özellikleriyle özgün çalışma koşulları esas

alınarak ve bu sanatçıların erken yaşlarda yıprandığı göz önünde tutularak gerekli

yasal değişiklik bir an önce yapılmalı ve emeklilik koşulları kolaylaştırılarak ağır

koşullar altında çalışan bu sanatçıların daha erken yaşlarda emekli olmaları

sağlanmalıdır. Böyle bir uygulama, sanatçılara sunulacak bir lütuf olmayacağı gibi,

sosyal hukuk devletinin temel ilkeleri ve Anayasanın Sanat ve Sanatçının Korunması

başlıklı 64. maddesi gereğince, bunun devletin müzik ve sahne sanatçılarına karşı bir

görevi olduğu düşünülmektedir.109

İstisna işkolları dışında, ülkemizde çalışma ilişkilerini düzenleyen temel yasa 4857

sayılı İş Yasasıdır. Genel uygulama doğrultusunda, güzel sanatlar iş kolunda uğraş

veren sanatçılar da mevcut iş yasası kapsamında çalışmaktadırlar. Oysaki, yürürlükte

bulunan 4857 sayılı İş Kanunu ve çalışma yaşamıyla ilgili diğer yasal düzenlemeler,

özgün çalışma koşulları nedeniyle, sanatçıların iş ilişkilerini düzenlemede yetersiz

kalmaktadır. Bu nedenle, basın ve deniz iş kollarında olduğu gibi, tüm güzel sanat

109 M. Çırıka, “Müzik Sanatçılarına Erken Emeklilik”, Yenigün Gazetesi, 16 Eylül 2010.

Page 66: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

55

dallarında uğraş veren sanatçıların çalışma koşullarının düzenlenmesi için Güzel

Sanatlar İş Kanunu adı altında özel bir yasal düzenleme yapılmalıdır. Kayıt dışı

çalıştırılmaları ile ilgili olarak mağduriyetlerini giderici politikalar geliştirilmelidir.

2.3. Eğlence Sektöründe Örgütlenme

Eğlence sektöründe örgütlenme, gerek sektörün yapısından gerekse sektör

çalışanlarının birlikte hareket etme eğilimi diğer sektörlerle karşılaştırıldığında

oldukça zayıf kalmıştır. Örgütlenme düzeyinin oldukça az olması ve bugüne kadar

ciddi anlamda sendikal deneyimin gerçekleşmemiş olması, sektör sorunlarında bir

iyileştirmenin de gerçekleşememesinin nedenlerinden biridir.

2.3.1. Örgütlenme Nedir?

2821 Sayılı Sendikalar Kanununa göre; işçilerin veya işverenlerin çalışma

ilişkilerinde ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek

için meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip kuruluşlara sendika denir.110

Sendikaların varlıklarını devam ettirebilmeleri ise örgütlenmelerine bağlıdır.

Ülkemizde çalışma koşulları gün geçtikçe ağırlaşmakta ve ücretler de alabildiğine

gerilemektedir. Sendikasız işyerlerinde; asgari yasal koşullar bile yerine

getirilmemekte, sigortasız çalıştırma, günlük çalışma saatlerinin 10-12 saate çıkması

110 İş ve Sosyal Sigortalar Kanunu, Seçkin Yayıncılık, 2009, s. 182.

Page 67: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

56

ve yasa dışı fazla mesai yaygın olarak uygulanmaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

önlemlerine, yasanın emrettiği kreş, emzirme izni, eski hükümlü ve sakat çalıştırma

gibi yükümlülüklere uyulmamaktadır. Çevre güvenliği için zorunlu olan

yükümlülükler yerine getirilmemektedir. Bu ve benzeri kötü koşulların iyileştirilmesi

ancak işçilerin örgütlenerek seslerini duyurmalarıyla çözülebilmektedir.

Bu genel çerçeveden sonra eğlence sektörü için durum değerlendirildiğinde gerek

çalışma koşullarının ağırlığı gerekse çalışanların haklarının verilmediği bir sektör

olan eğlence sektöründe örgütlenmenin ne kadar gerekli olduğu ortadadır. Ancak

eğlence sektöründeki iş süreci ve çalışma ilişkileri birlikte hareket etmeye olanak

vermemektedir.

2.3.2. Eğlence Sektöründeki Geçmiş Örgütlenme Deneyimleri

Ülkemizde müzik sanatçılarının ilk sendikalaşma çalışmaları İstanbul’da gazino,

pavyon, bar, kabare gibi eğlence yerlerinde çalışan müzisyenlerce 1950 yılında

başlatılmışsa da, müzisyenlerin işçi statüsünde olmadığı belirtilerek sendikalaşma

talepleri başlangıçta reddedilmiştir. Daha sonra Çalışma Bakanlığı, müzisyenlerin

işçi statüsünde olduğunu kabul etmiş ve 1951 yılında İstanbul’da Hafif Batı Musikisi

Mensupları Sendikası adı altında ilk müzisyen sendikası kurulmuştur. Bu sendikanın

7 kişilik kurucu heyetinin 6’sı azınlık vatandaşlarımızdan oluşmuştur. Ancak ana

tüzükte sonradan yapılan değişiklikle, azınlık vatandaşlarımızın “kuruculuk” sıfatları,

“sendikanın kuruluşuna yardımı geçenler” olarak değiştirilmiş ve yeni bir kurucular

kurulu oluşturulmuştur. Zamanla sendikal alanda birtakım adımlar atılmaya

Page 68: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

57

çalışılmıştır. Bunun en iyi örneğini 21 Şubat 1975 yılında müzik ve sahne sanatları

alanında faaliyet göstermek üzere Ankara’da kurulan Hafif Batı Müziği Sanatçıları

Sendikası oluşturmaktadır. TÜRK-İŞ’e bağlı olarak kurulan bu sendikanın

kuruluşunda 125 üyesi vardır. 31 Aralık 1976 yılına gelindiğinde sendikanın üye

sayısının 354 olduğu görülmektedir. 3 Mart 1978 yılında yapılan genel kurulda

sendikanın adı Türkiye Müzik İşçileri Sendikası (TÜMİS) olarak değiştirilmiştir ve

yine aynı genel kurulda sendikanın amaçları arasında “işçilerin özgürlük ve barış

içinde ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan kalkınması, sömürücülüğün ortadan

kaldırılması için çalışmak, işçi işveren ilişkilerini işçiler yararına düzenlemek, işçi

sınıfının bilinçlenmesi, yurt ve dünya olaylarını devrimci açıdan görebilmesi için

bilim ve eylemi mücadele aracı olarak kullanmak, üyelerinden oluşan geniş bir

sanatçı kadrosu kurarak bu kadroyla çeşitli yerlerde halkın ucuz ve üst düzeyde sanat

gösterilerini izletmek” yer almaktadır. Sendikal faaliyetler göstermekten çekinmeyen

bu sendika 5 Kasım 1983 yılında yapılan genel kurulda kendini feshederek TÜRK-

İŞ’e bağlı Türkiye Otel Lokanta ve Eğlence Yerleri Sendikası (TOLEYİS)’na

katılmaya karar vermiştir. TÜMİS müzik sektöründe gerek ücretlerin gerekse

çalışma koşullarının düzeltilmesi anlamında önemli işler yapmıştır. TÜMİS’in

faaliyetlerine son vermesinin ardından uzun bir süre müzik sektöründe örgütlenme

adına bir çalışma yapılmamıştır. 5 Eylül 1989 yılında Müzik ve Sahne Sanatçıları

Sendikası (MÜZİK-SEN) adıyla bağımsız bir sendika Ankara’da kurulmuştur.111

Yapılan araştırmalar 1980 öncesinde sektörde sendikal hareketlerin etkin olduğu

dönemlerin de olduğunu göstermektedir. Eğlence sektöründe çalışan bir kişinin

111 Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Türk Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul,1998, C. 3, s.305

Page 69: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

58

anlattıklarına göre;112 seksen öncesinde Taksim’de bir gazinoda ücretler konusunda

bir anlaşmazlık olması üzerine müzisyenler iş bırakmıştır. Gazino sahibi ise bu

durumda Bursa’dan müzisyen getirmeye kalkınca Taksim’deki tüm müzisyenler o

gece sahneye çıkmama kararı alarak gazino sahibinin geri adım atmasını

sağlamışlardır.

Sendikalaşma eğiliminin olmadığı sektörlerde meslek örgütleri de bir güç olarak

görülmektedir. Müzik sektöründe faaliyet gösteren meslek örgütleri, genel olarak

faaliyetlerini beste yapan kişilerin hakları ya da telif meselesi üzerine

yoğunlaştırmıştır. Müzik sektöründe bilinen MESAM (Türkiye Musiki Eseri

Sahipleri Meslek Birliği), MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği), MÜ-

YAP (Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği) gibi birlikler

daha çok eser sahibi kişilerle ilgili telif çalışmalarını yürütmektedirler. Bu meslek

birliklerinin zaman zaman özellikle sigortalı olma ya da sanatçı borçlanması ile ilgili

bir takım çalışmalar yürüttüğü görülmekle beraber genel olarak faaliyet alanlarının

sektör çalışanlarının çalışma ilişkilerine yönelmediğini söylemek mümkündür.113

Eğlence sektörü kurumsal bir kimliğe ulaşamadığından çeşitli sorunları

barındırmaktadır. Sektöre yeterince önem verilmediğinden koşulların düzeltilme

imkânı da yaratılamamıştır. Eğlence sektöründe faaliyette bulunan gerçek ve tüzel

kişilerin meslekî eğitimlerinin, gelişimlerinin, sosyal güvencelerinin sağlanması gibi

konularda uluslararası standartlara ulaşılmasına katkıda bulunmak, sektörün gelişip

güçlenerek devamını sağlamak amacı ile kurulan Türkiye Eğlence Sektörü Derneği

112 M. Sezen, 2010, s.38113 A.g.e., s. 40.

Page 70: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

59

(TESDER) sektöre hak ettiği değerin verilmediği görüşündedir ve sektörün gelişmesi

ve sürekliliğinin sağlanması için çalışmalar yapmayı hedeflemektedir.114 Dernek

resmi web sayfasında amaçlarını şu şekilde dile getirmiştir:115

Eğlence sektöründe faaliyet gösteren üyelerin ve bu sektörde çalışan

elemanların teknik ve mesleki bilgilerini arttırmak, ayrıca kullanıcıları

bilinçlendirmek maksadıyla kurs, seminer, konferans ve panel gibi eğitim

çalışmaları düzenlemek, sektörün hizmet kalitesini yükseltmek.

Eğlence sektöründeki faaliyetler ve hizmetler sırasında doğacak sorunların

giderilmesi için gerekli çözümleri araştırmak ve gerektiğinde

bu sahayı düzenleyen mevzuat ile ilgili eksiklikleri gidermek için yetkili idari

kuruluşlar ile birlikte çalışmalar yapmak.

Eğlence sektörü ile ilgili olarak yurt içinde veya yurt dışında yapılacak her

türlü seminer, konferans, kongre gibi etkinlikleri üyelerine bildirmek.

Sektörü ilgilendiren konularda, bilgilendirme amaçlı bilgi, belge, doküman ve

yayınları temin etmek.

Kamuoyunda ve resmi merciler önünde üyelerinin menfaatini korumak,

sorunlarına çare aramak.

Dernek üyelerinin faaliyetlerinin sigorta kapsamına alınması konusunda

çalışmalar yapmak ve bu konuda sigorta şirketleri ile temas kurmak.

Eğlence sektörünün saygınlığını korumak ve yükseltmek.

114 T. Akyıldız, “Eğlence Sektörü Örgütleniyor”, Hürriyet Gazetesi, 1 Ağustos, 2009.115 http://www.tesder.com/tr/index.html#

Page 71: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

60

2.3.3. Eğlence Sektöründe Örgütlenme Oranı

İstisnalar dışında toplu iş sözleşmesi yapma olanağından yoksun kalan müzisyen

sendikaları, takım sözleşmeleri ile üyelerinin haklarını geliştirmeye çalışmışlarsa da,

sendikalaşma sürecinde kurumsallaşma sağlanamadığından, doğaldır ki elde edilen

kazanımlar kalıcı olamamıştır. Başlangıçta büyük umutlarla kurulan, sendika dernek

arası bir örgütlenme modeli ile meslek sendikası olarak faaliyet gösteren, makbuzla

aidat toplanması nedeniyle yeterli maddi güce ulaşamayan, çoğunlukla amatör

kadrolarca yönetilen müzik sendikaları kalıcı olamamış ve faaliyet süreleri birkaç

ayla birkaç yıl arasında sınırlı kalmıştır.

Eğlence sektöründe örgütlenme düzeyinin oldukça düşük olduğu yukarıda

bahsedilmiştir. Bunun nedenlerine bakılacak olunursa; sektör içinde çalışanların

mesleki, ekonomik,sosyal ve kültürel yapıdaki farklılıklarından

kaynaklanabileceğini söylemek mümkündür. Müzik sanatçılarının büyük bir

çoğunluğu tam profesyonel olarak adlandırılan ve geçimlerini sadece müzik

faaliyetinden sağlayanlardan oluşur. Bununla birlikte, yarı profesyonel olarak

adlandırılan öğrencilik süresince harçlığını çıkarmak ya da ailesine destek olmak

amacıyla geçici olarak müzik faaliyetinde bulunanların sayısı da azımsanamaz.

Müzisyenler arasında alaylı-mektepli ayrımı da yapılmaktadır. Müzik okulunu

bitirenler ve mesleki becerileri gelişmiş olanlarla, kendi kendini yetiştiren piyasa

müzisyenleri arasında ilk gruptakiler lehine bir hiyerarşi oluşabilmektedir. Eğitim

düzeylerindeki bu farklılık kültürel yönden de farklılığa neden olabilmektedir. İcra

Page 72: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

61

edilen müzik türüne göre, kültürel farklılıklar oluşabilmektedir. Batı müziği alanında

uğraş veren müzisyenler genellikle batı kültürleriyle uyum sağlamaya çalışırken,

Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği dallarında uğraş veren müzisyenlerin ise

genellikle yerel kültürlerle uyum sağladığı gözlemlenmektedir. Bu durum, müzik

türlerine göre, müzisyenler arasında toplumsal ayrışma yaratmakta ve adeta bir kast

sistemi oluşmaktadır. Müzisyenler çalışılan işyerine, çalışma süre ve saatlerine,

mesleki becerilerine, kamu oyunca tanınmalarına ve benzeri etkenlere göre farklı

ücretler alabilmektedirler. Kamu oyunca tanınma, mesleki beceri ve yüksek ücret

alma durumuna göre de ayrı bir hiyerarşi oluşmaktadır. Bütün bu etkenler ayrışma

yaratarak, dayanışma duygusunun ve giderek birlikte davranma ve örgütlenme

bilincinin gelişmesine engel olmaktadır. Ayrıca yaşam biçimleri gereği eğlence

sektöründe çalışanların disiplinli bir hayatları olmadığından sendikalaşma oranları

oldukça düşüktür. Yani müzik sektöründeki gerek iş süreci gerekse çalışma ilişkileri

birlikte hareket etmeye olanak sağlayacak koşulları büyük ölçüde zorlamaktadır.116

2.3.3.1. Örgütlenme Düzeyini Arttırmak İçin Ne Yapmalı?

Yukarıda bahsedilen müzisyenler arasındaki hiyerarşi ve sanatçı kaprisinden dolayı

meydana gelen ayrışmadır, durumun bir de hukuksal boyutuna göz atılmalıdır. 2821

sayılı Sendikalar Yasası güzel sanatlar iş kolunda uğraş veren sanatçıların sendikal

ilişkilerini düzenlemede yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle sendikal yasalarda gerekli

116M. Çırıka, “Müzik Sektöründe Örgütlenme Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar”, Yenigün Gazetesi,08 Şubat 2012.

Page 73: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

62

değişiklikler yapılarak güzel sanatlar iş kolunda faaliyet gösteren sendikaların güç ve

etkinlikleri arttırılmalı, gerekli ve yeterli düzeyde yasal destek sağlanmalıdır.

Ayrıca, iş kolu düzeyinde örgütlenmenin yanı sıra batılı ülkelerde olduğu gibi,

mesleğe göre de örgütlenme olanağı getirilerek meslek sendikacılığına da olanak

tanınmalı ve bu şekilde küçük ölçekli işçi sendikalarına da serbestçe örgütlenme ve

toplu iş sözleşmesi yapma olanağı sağlanmalıdır.

Mevcut iş kolları tüzüğünün Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar başlıklı 17 sıra

numaralı iş kolu kapsamında bulunan Güzel sanatlar iş kolu, özgün çalışma ilişkileri

esas alınarak 12 Eylül 1980 öncesi yürürlükte bulunan 274 sayılı Sendikalar Yasası

kapsamında düzenlenmiş olan İşkolları Yönetmeliği’nde belirlendiği şekilde, ayrı bir

işkolu olarak düzenlenmelidir. Her ne kadar 19 Ekim 2012 tarihinde TBMM’de

kabul edilen, Toplu İş İlişkileri Yasası ile toplu iş sözleşmesi yetkisi için sendikanın

kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde 10’unu üye yapmış olması

koşulu yüzde 3 olarak değiştirilse de, bu durum eğlence sektörü çalışanları için bir

iyileştirme getirmemektedir. Ayrıca Toplu İş ilişkileri Yasası da yine eskisi gibi

4(a)’lı “işçi” statüsünde çalışanların tiyatro, sinema vb. bir kısmını hala “Ticaret,

Büro ve Eğitim İşkolu” ile müzik kısmını da hala “Konaklama ve Eğlence Yerleri

işkolu” ile birlikte tanımlamakta ve örgütlenmeye zorlamaktadır. Bir oyuncu ile bir

tiyatrocu ile bir hayvan alım-satımcısının ya da bir yönetmenle, bir sinema sanatçısı

ile bir ofis çalışanının ya da bir müzisyen ile bir borsacının aynı işkolunda aynı

sendikada örgütlenmesi beklenmektedir. Dolayısıyla ortak bir payda da toplanması

Page 74: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

63

mümkün olmayan bu kimselerin toplu iş sözleşmesi hakları da ellerinden

alınmaktadır.

Sektörde dernek, sendika gibi meslek örgütlerinin bulunmaması ya da etkisiz olması

çalışma ilişkileri açısından sorunların çözümüne yönelik yaklaşımlarda da

umutsuzluğa neden olmaktadır. Sektör sorunlarının çözümünde sendikanın rolü

şüphesiz ki büyük olacaktır. Ancak bunun için öncelikle çalışanların sendikalara olan

güvenleri arttırılmalıdır. Çelik, Sendikal krizi besleyen en önemli unsurlardan birinin

sendikalara olan güvenin yitirilmesi olduğundan bahsetmiştir. Sendikalara yönelik

güvenin düşük olmasının nedenleri arasında ideolojik ve politik iklim, demokratik

sistemde yaşanan sorunlar, sendikalara ilişkin yozlaşma algısı ve belki de en

önemlisi sendikaların dar çıkar örgütü haline gelmesi yer almaktadır.117 Örgütlülük

düzeyinin artmasını sağlamak için öncelikle yukarıda bahsedilen olumsuzluklardan

kurtulmak gerekmektedir.

2.4. Eğlence Sektöründe Ayrımcılık

1934 yılında yürürlüğe 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunun 10.

maddesiyle118; kız ve kadınların gazino, bar, kafeşantan ve bunlara benzer içki

kullanılan yerlerde çalışabilmeleri o yerin en büyük mülkiye amirinin iznine

bağlanmıştır. Kanun hükmü doğrultusunda, bu tür eğlence yerlerinde ses sanatçısı,

117 Çelik’den Aktaran G. Taşkıran, “Sınıf Örgütlenmesinde Yeni Deneyimler”, Çalışma ve ToplumDergisi, S. 31, 2011, s. 140.118 http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/2.3.28501.pdf

Page 75: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

64

oryantal sanatçısı, müzisyen ve benzeri dallarda müzik ve sahne sanatçısı olarak

çalışmakta olan kadın sanatçılar da, illerde valiliklerce ilçelerde kaymakamlıklarca

verilen izin doğrultusunda, polisten çalışma izin belgesi ve sağlık karnesi çıkarmak

zorunda kalmışlar ve her üç ayda bir zührevi ve fuhuş yoluyla bulaşan hastalıklar

yönünden sağlık kontrolüne tabi tutulmuşlardır. Sanatçıların onurunu kıran ve onları

genel kadınlar gibi gören bu anlayışın sonuçları sadece bu boyutta kalmamış,

toplumda vesikalı olarak aşağılanan kadın sanatçıların emniyet müdürlüklerinde

düzenli olarak kayıtları tutulmuştur. Yakın zamana kadar vesikalı kadınlarla

evlenmek kolluk kuvvetlerinde meslekten çıkarılma nedeni olmuş ve hatta bu

kadınların çocuklarının dahi özellik gerektiren mesleklerde görev yapmaları

engellenmiştir. Esas itibarîyle içkili eğlence yerlerinde çalışmakta olan tüm kadın

müzik sanatçılarını kapsayan bu uygulama, ancak ünlü ses sanatçılarına da

yansıtıldığı durumlarda zaman zaman kamu oyuna yansımış ve yeterli düzeyde

olmasa da toplumun dikkatini çekebilmiştir.119

Müzik ve sahne sanatçılarının mesleki kuruluşu MÜZİK-SEN’in 10 yıl süreyle

verilen uğraş sonucunda, İçişleri Bakanlığı’nın 10.03.2000 gün ve 00065 sayılı

“Uygulama Talimatı”yla bu uygulama idari yönden sona erdirilmiş ve üyesi

bulundukları sanatçı meslek kuruluşlarından üye kimlik kartı çıkaran müzik ve sahne

sanatçıları için izin ve sağlık kontrolü zorunluluğu kaldırılmıştır. İçişleri

Bakanlığı’nın bu “Uygulama Talimatı”nda MÜZİK-SEN referans kuruluş olarak

gösterilmiştir. Ancak uygulamanın Türkiye genelinde sağlıklı bir şekilde

yürütülmemesi, emniyet müdürlüklerince farklı uygulamalar yapılması üzerine,

119 M. Çırıka, “Vesikalı Sanat”, Yenigün Gazetesi, 30 Ekim 2011.

Page 76: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

65

MÜZİK-SEN Sendikasınca konu yargıya yansıtılmış ve yargılama süreci sonucunda

polis çalışma izin belgesi ve sağlık kontrolü uygulaması 2002 yılında hukuken sona

erdirilmiştir.120 Kadın müzik ve sahne sanatçılarının onurunu kıran bu uygulamanın

geç de olsa sona erdirilmesi, sanatçılar açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Eğlence sektöründe çalışanlar sadece çalışma hayatından değil aynı zamanda

toplumdan da dışlanmaktadırlar. Kalıplaşmış tutumlar (kalıp yargılar) bir bakıma

belirli gruplar hakkında sahip olunan bilgilerin bir özetidir. Yeterince bilgi sahibi

olunmayan bir grup hakkında tutum geliştirmek için başkalarından duyulan bilgiler,

o grup hakkında kestirme yoldan bir fikir, bir bilgi verir. Bu da çoğu zaman o grubun

bir üyesiyle karşılaşıldığında onun davranışı hakkındaki beklentiyi ve ona karşı olan

davranışı önceden ayarlayabilmeyi sağlar. Demek ki, kalıplaşmış tutumlar sayesinde

diğer gruplar hakkında özet bilgiye sahip olarak çevreyi, kişi kendi gözüyle bir

düzene sokar, çevresine karşı tepkilerini önceden ayarlayabilir.121 Ayrımcılığın

temelinde kalıp yargılar bulunmaktadır. Kağıtçıbaşı’na göre; ayrımcılık, bir grubun

üye veya üyelerine, sadece o gruba karşı sahip olduğumuz olumsuz tutum nedeniyle,

gözlenebilen olumsuz davranışlarda bulunmak olarak tanımlanabilir. Bir siyahiyi

sadece siyahi olduğu için işe almamak, yabancı birini sadece yabancı olduğu için

tartaklamak, sosyo-ekonomik durumu düşük olan kişilere devlet dairelerinde güçlük

çıkarmak, Arapların pis olduğunu düşünen birinin, onlarla en ufak ilişkide

bulunmaktan kaçınması vb. davranışlar ayrımcılığa örnektir.122

120 M. Çırıka, “Vesikalı Sanat”, Yenigün Gazetesi, 30 Ekim 2011.121 Ç. Kağıtçıbaşı, Günümüzde İnsan ve İnsanlar, Evrim Yayınevi, 2008, s. 133.122 Ç. Kağıtçıbaşı, 2008, s. 134.

Page 77: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

66

Burada özellikle dışlanmaya dikkat çekecek olursak eğlence sektörü için özellikle

kadınların dezavantajlı olduklarını söylemek mümkündür. Sosyal dışlanma, dinamik

bir biçimde işleyen birbirinden farklı fakat her birisinin kısır bir döngü içerisinde

birbirine eklemlendiği ve birbirini etkilediği olgulardan kaynaklanan toplumun

dışında kalma veya dahil olamama durum veya süreçleri olarak açıklanmıştır.123

Tahmin edilebileceği gibi eğlence sektöründe çalışan kadınlar gerek iş gereği “açık

saçık” giyinmeleri gerek gece çalışmaları sebebiyle toplum baskısı altında kalmakta

ve sosyal dışlanmaya maruz bırakılmaktadırlar. Cinsiyet ayrımcılığının sektörde

“kadını metalaştıran” düzlemde olduğu görülmektedir. Sahne çalışmalarında

özellikle solistler açısından bakıldığında kadın solistlerin tercih edilmesi sık rastlanan

bir durumdur. Mekân sahipleri ya da menajerler tarafından kadın solistlerin kıyafet,

makyaj gibi sahne hazırlık süreçlerine müdahale edilmektedir. Solistlere zaman

zaman daha “dekolte” giyinmeleri konusu telkin edilmektedir. Müşterilerin önemli

bir bölümünün aşırı alkol kullanması, özellikle kadın çalışanlara cinsel tacizde

bulunmaları olasılıklarını arttırmaktadır. Aynı işyerinde çalışan bir kadın ile bir erkek

aynı muameleyi görmemektedir. İşveren kadına işi gereği “açık saçık” giyinmesini

diretirken, erkek çalışan için böyle bir durum söz konusu değildir. Buradan hareketle,

eğlence sektörü içinde kadınlar ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır demek yanlış

olmayacaktır. Ancak toplumun bu sektörde çalışanları dışlamasından bahsedecek

olursak burada cinsiyet ayrımının önemli olmadığını söyleyebiliriz. Elbette, kadın bu

sektörde çalıştığı için çevresinden daha çok tepki alacaktır. Ancak erkek için de

benzeri durum söz konusu olabilecektir. Erkek için de geç saatlerde çalışması,

alkollü ortamda bulunması sebebiyle dışlanma söz konusudur. Örneğin eğlence

123 F. Sapancalı, Sosyal Dışlanma, Dokuz Eylül Yayınları, 2005, s.22-24.

Page 78: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

67

sektöründe çalışan bir erkeğin bu sebepler nedeniyle istediği kızla evlenememesi,

yani kız tarafının erkeğin işi sebebiyle onu beğenmemesi gibi olaylar yaşanmaktadır.

Eğlence sektörü ile ilgili olarak literatürde yer alan bilgilerin yanı sıra, çalışma

sırasındaki gözlemlerimiz ve kamuoyundaki yaygın bilgiler bu sektörde özellikle

Çingenelerin/Romanların çalıştığını göstermektedir. Çingenelerin/Romanların

çalışma hayatındaki konumlarına bakıldığında neden bir sektörde yoğun biçimde

çalıştıklarını anlamak zor olmayacaktır. Çingeneler/Romanlar toplumda “hırsız, pis,

dinsiz” olarak tanındıklarından hem sosyal hayattan hem de çalışma hayatından

dışlanmaktadırlar. Diğer birçok azınlıklar gibi Çingeneler/Romanlar de/da çalışma

hayatında dezavantajlı gruplar arasında yer almaktadır ve yine diğer azınlıklar gibi

işe yerleşmede ya da iş hayatında zorluk yaşamaktadırlar. Bu sebeple doğal olarak

Çingeneler/Romanlar en az ayrımcılığa uğrayacakları işlerde çalışmayı tercih

etmektedirler. Bu işlerin başında da müzisyenlik gelmektedir. Kendilerini en iyi

müzikle ifade eden Çingeneler/Romanlar bu sektörde oldukça başarılıdırlar. Buradan

hareketle eğlence sektöründe ayrımcılığa maruz kalanlar başlığına ek olarak aynı

zamanda “ayrımcılığa maruz kalan Çingeneleri/Romanları kendi bünyesine alan

sektör; eğlence sektörü müdür?” sorusu akla gelmektedir. Buna ilave olarak yukarıda

bahsettiğimiz ayrımcılığı nedenleriyle birlikte daha iyi anlamak için stereotip (kalıp

yargı) ve önyargı kavramlarını açıklamakta fayda vardır.

Page 79: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

68

2.4.1. Stereotip (Kalıp Yargı) ve Önyargı Kavramları

Sosyal kimlik kuramına göre, grup davranışının kendisine özgü bazı özellikleri

bulunmaktadır. Bu özellikler, kendi grubunun en iyi olduğuna inanma, grup içi

önyargı ve tarafgirlik, dış gruplarla rekabet ve onlara yönelik ayrımcılık vb.

şeklindedir.124 Stereotip (kalıp yargı) kavramı, etimolojik olarak ‘Streos (sağlam,

dayanıklı, katı)’ ve ‘Typos (karakter, nitelik, tip)’ sözcüklerinden oluşmaktadır. İlk

kez Lippmann125 tarafından 1922’de ortaya atılan bu terim, “kafamızdaki imajlar”a

işaret etmektedir. Stereotipler, çeşitli gruplar hakkında sahip olduğumuz kaba

fikirler, kanaatler, imajlardır. Bu özellikle lehte veya alehte olabildikleri gibi, aynı bir

kişi veya bir grup, bir konuda olumlu, bir başkasında olumsuz stereotiplerin hedefi

olabilmektedir.126 Stereotiplere sıklıkla hedef olan gruplar; yaş, cinsiyet, meslek

grupları, azınlık grupları ve milliyetlerdir. Uzunca bir süre Stereotiplemeye maruz

kalan grupların zamanla kendilerine atfedilen özellikleri benimsedikleri ve

benliklerinin kendilerine atfedilen stereotip yönünde değiştiği görülmektedir.127

“Önyargı veya peşin hüküm kavramı”; genelde bir gruba karşı yüklenen olumsuz

dogmatik yargılardır. Bu gruptan olanlar, kendi yaptıkları veya özellikleri nedeniyle

değil, aidiyetleri nedeniyle olumsuz bir yargının hedefi olmaktadırlar.128 “Belirli bir

grubun üyelerine, salt bu gruba aidiyetleri nedeniyle ve toptan gösterilen olumsuz

124 Mese’den Aktaran O. Sürgevil, “Farklılık Kavramına ve Farklılıkların Yönetimine TemelOluşturan Sosyo-psikolojik Kuramlar ve Yaklaşımlar”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal BilimlerEnstitüsü Dergisi, Aralık, 2008, Cilt 11, Sayı 20, s.117.125 Lipmann (1922)’ın, kamuoyunun nasıl oluştuğu konusunda yazdığı “Public Opinion”la ve ortayakoyduğu kavramlarla tarihte önemli bir yeri vardır. ( Bkz. N. Gürel, “Kişilik Psikolojisi, ÖnyargınınPsikolojisi ve Kamuoyu: Gordon Alport ve Lİppmann’ın Görüşleri Çerçevesinde Bir Değerlendirme”,Ankyra: A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2011, C. 2, S.2, s.103 )126N. Bilgin, Kimlik İnşası, 2007, s. 129.127 Y. Meydaneri, Sosyolojik Açıdan Kadınlarla İlgili Kalıp Yargılar (Kırıkkale Örneği), ErciyesÜniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2006, s. 7.128 Y. Meydaneri , 2006, s.129.

Page 80: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

69

tutum” şeklinde tanımlanmaktadır.129 Bu olumsuz tutum, gerçek kanıtlardan yoksun

olarak peşinen üretilmiştir ve genellikle bireyden çok gruba yöneliktir. Başka bir

deyişle, önyargı da bir yandan önceden ifade edilmiş, olgunlaşmamış, her türlü

kanıttan önce peşinen karar verme ve öte yandan bireyden ziyade gruba yönelik oluş

söz konusudur. Farklılık yönetimi programlarının öncelikli hedeflerinden biri,

önyargıları yok etmek veya etkilerini azaltabilmektir. Bu programların faydalarından

biri, daha az stresli bir iş çevresinin oluşmasıdır. Çünkü gerçekleştirilen araştırmalar,

özellikle etnik azınlıkların önyargıları önemli bir stres nedeni olarak algıladıklarını

göstermektedir.130

Önyargı, kökü derinlere inen olumsuz bir tutumdur ve birçok sosyal durumda

kendini göstermektedir. Önyargının, iki temel öğesi vardır: Birincisi bir grup ya da

kişiye karşı “olumsuz bir duygu”, ikincisi ise “kalıp yargı”, yani bireyleri tanımadan

onları bir grubun üyesi gibi yargılamak... Önyargıda hem duygusal hem de düşünsel

öğeler bulunmaktadır ve bu iki öğenin etkisi altında kişi, “ayırt edici davranışta”

(ayrımcılık) bulunur. Başka bir deyişle, aynı koşullar altında aynı biçimde

davranılması gereken iki kişiye farklı davranışlar gösterilir. Kalıp yargıların sosyal

farklılaşmaya etkisi, dış grubu olumsuz hale getiren ve aidiyet grubunu yücelten

bireylere bir tür farklılık duygusu kazandırmakla sınırlı değildir. Uzunca süre

ayrımcılığa maruz kalan bazı dış grupların, kendilerine atfedilen özellikleri

paylaştıkları ve benlik imgelerinin kalıp yargı yönünde değiştiği gözlenebilmektedir.

Başka bir deyişle, önyargı, kalıp yargı ve ayrımcılık, grupların “baştan kendisini

yenik”, “kaybetmeye mahkum” hissetmesine ve beklenti düzeylerinin düşmesine

129O. Sürgevil, 2008, s.117 .130 Sanchez ve Brock’ dan Aktaran O. Sürgevil, 2008, s.117.

Page 81: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

70

neden olabilmektedir. Bu durum sosyal psikolojideki “Pigmalion Mitosu” (kendi

kendini gerçekleştiren kehanet veya Pigmalion etkisi şeklinde de bilinir) ile de

açıklanabilmektedir. Pigmalion etkisi; benlik ya da kimlik oluşumunun kişiler arası

etkileşime bağlılığı çerçevesinde kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Pigmalion

etkisi; “diğer kişi hakkında hatalı görüşleri bulunan bir kişinin, kendi hatalı

görüşlerini doğrulayacak şekilde davranması ve hedef kişinin de buna uygun

davranışlar göstermesi” şeklinde tanımlanabilir. Gruplar arası ilişkiler yakından

incelendiğinde; grupların birbirleri hakkında sahip oldukları önyargı ve kalıp

yargıların, objektif bir gerçekliği olmadığı, diğer grubun davranışlarındaki bazı

olumsuzlukların bir anlamda bu stereotiplerin sonucu olduğu söylenebilir. Bu gibi

durumlarda kalıp yargılar, kendi gerçekliklerini yaratmaktadırlar.131

2.4.2. Psiko-sosyal Açıdan İncelenmesi

“Öteki” kavramının genellikle küreselleşmenin bir sonucu olduğu düşünülmektedir.

Oysa “biz” ve “öteki” kavramları ve uygulamaları yüzyıllardır, hatta ilk insanlardan

bu yana hep var olmuştur. Bu kavram çok genel bir ayrımcılığı göstermektedir

(gelişmiş - gelişmemiş, küreselci - küreselliğe karşı gibi). Çok eskilerde bu

ayrımcılık efendi - köle, kentli - köylü, yerli - yabancı (göçmen), yerli - azınlık, soylu

- soylu olmayan gibi, belki daha belirgindi. Özel de, genel de olsa, ayrımcılığın

kökeninde bireysel benlik ve toplumsal benlik değerleri yatmaktadır. Çünkü

ayrımcılığı yapanlar genellikle bu değerleri yüksek olanlardır. Amaçları egemen

olmak, üstünlük kurmak, sonuçta daha aşağı gördüklerini sömürmek ve kendi

131 Bilgin’den Aktaran, O. Sürgevil, 2008, s. 117.

Page 82: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

71

değerlerini daha da artırmaktır. Bu durum “öteki”ler tarafından kolaylaştırılır.

“Öteki” olarak damgalananlar kendilerini zamanla daha değersiz görüp güvensiz,

kuşkucu, korkak, tepkisiz, kabuğuna çekilmiş bir konuma gelmektedirler. Böyle bir

konum, yüzeysel olarak bakınca “biz”i (damgalayanları) haklı çıkarmakta ve kısır

döngü sürmektedir. Bu sorunu çözmek zordur. Çünkü insanın doğasında egemen

olmaya, üstün olmaya doğru bir eğilim vardır. Doğan’a göre “benlik değeri” önemli

bir soyut değerdir. “Biz” grubunda yer alanlar acaba benlik değerlerini normal

düzeye getirebilecekler mi? Güven ve saygıya dayalı bir diyalog ancak bu sorunu

çözebilir. Böyle bir diyalog “biz”im ve “öteki”lerin eşit konumda olmalarına

bağlıdır. Yüzyıllardır “biz” konumunda olanların bunu gerçekleştirebilecekleri

konusunda Doğan pek iyimser olmadığını açıklamaktadır.132

Sosyal psikolojide, gruplar arası ilişkilerin ya da bütün bu gruplar arası ilişkiler

çerçevesinde dönüp dolaşan kavramların içeriklerinin çok genel geçer tarifleri

yoktur. Ya da bu tarifler belirli bağlamlarda hep yeniden tanımlanmak zorundadır. O

yüzden iki temel yaklaşımdan söz edilecektir. Bir tanesi, gruplar arası ilişkileri

anlamamıza yol açan iki yaklaşım, bir tanesi sosyal kimlik kavramı, bir tanesi de

1990’lı yıllarla giderek önem kazanmaya başlayan, günümüzde de özellikle çok daha

fazla ampirik veri ile de desteklenen sistemin meşrulaştırılması kuramıdır. Buna

bağlı olarak da sosyal üstünlük yönelimi kuramından söz edelim.

132 O. Doğan,(Küreselleşmenin psiko-sosyal boyutu üzerine Prof. Dr. Orhan Doğan ile yapılan birşöyleşiden alınmıştır,Mart,2006, Sivas)

Page 83: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

72

Klasik sosyal kimlik kuramında, insan kendi grubunu ve kendi dışındaki grupları,

gruplar hakkındaki fikirlerini sosyal karşılaştırmalar yoluyla oluşturur ve sosyal

karşılaştırma süreçlerinde stereotipler, önyargılar ki ayrımcılık aslında bir sosyal

yapıdır, bir sosyal davranış modelidir. Yani bana ait olan, bize ait olan ve olmayan,

biz ve onların, aslında biz ve onlar sosyal psikolojideki kavramları değildir, daha çok

biz ve diğerleridir. Bu süreç boyunca oluşur ve sosyal kimlik kuramcıları şunu

söylerler: İnsan bu karşılaştırmaları kendi grubuyla yeni sonuç çıkarmak için yapar.

Yani böyle bir karşılaştırma sosyal sistem olarak grupların hayatiyetini sürdürmesine

yol açan bir karşılaştırma değildir.

Gruplar arası ilişkilerde adaletsizlik, hiyerarşik yapı arttıkça bütün milliyetçilik ve

ilgili değişkenler de yükselmektedir. Yani, kendi grubuna kapanma

gerçekleşmektedir. Dezavantajlı gruplar avantajlı gruplarla arasındaki sınırı kalın ve

az geçirgen algılayarak, avantajlı ile dezavantajlı gruplar arasındaki ilişki

istikrarsızlaştıkça, aslında bütün bu milliyetçilik ve muhafazakarlık eğilimlerinin

artmasını ortaya çıkarmaktadır. Sosyal kimlik kuramının bulgularından sonra, yeni

sosyal kimlik kuramı aslında bize şunu söylemektedir: “Gruplar dezavantajlarıyla

barışma ihtiyacı içindedirler, başka türlü çünkü yaşayamazlar”. Sistemin

meşrulaştırılması kuramı ise başka şey iddia etmektedir. Sosyal kimlik kuramından

farklı olarak ve onun eksiklerini giderme amacıyla geliştirdikleri bir yaklaşım olarak

diyorlar ki: “dezavantajlı gruplar aslında eğer dezavantajlarını ortadan kaldıracak

güçte politik bir eylemlilik yani ‘collective action’ denilen kolektif bir eylemlilik

içinde ve normatif kolektif içinde olamıyorlarsa ya normatif olmayan kolektif eylem

Page 84: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

73

biçimlerini denerler ya da dezavantajlarını içselleştirmektedir.”133 Yani kendileri için

avantajlı grubun, üstteki grubun hiyerarşide üste olan grupların, avantajlı grupların

kendileri için geliştirdikleri olumsuz yargıları bile içselleştirirler.

Eğlence sektörü için bu duruma baktığımızda sektörde çalışanların çalışma hayatında

dezavantajlı olduklarını söylemek mümkündür. Çünkü sektörün koşulları gereği

çalışma saatleri düzensiz, ücret düzeyleri belirsizdir. Çalışanlar ellerine geçecekleri

parayı hiçbir zaman kestirememektedir. İşin durumuna (kazanılan hasılata) göre

alacakları ücret değişkenlik göstermektedir. İşveren çalışanını gün içinde anlaştıkları

süre boyunca çalıştırıp, sırf “iş olmadı bugün” diyerek yevmiyesinden kesme lüksüne

sahiptir. Ve tüm bunların yanı sıra eğlence sektöründe çalışanların bilinçsizliğinin de

etkisiyle kayıt dışılık oldukça yaygındır. Sadece bunlarla da bitmemektedir, durumun

birde psiko-sosyal boyutu mevcuttur. Eğlence sektöründe çalışanlar toplumda

“uygunsuz iş yapanlar” olarak tanımlanmakta, damgalanmaktadırlar. Özellikle

eğlence sektöründe çalışan kadınlar için bu görüş çok yaygındır. Türk toplumunun

anlayışına göre kadın çalışacaksa gündüz belli saatlerde çalışmalıdır, aksi halde

“kötü kadın” olarak nitelendirilmektedir. Eğlence sektöründe çalışan kadınların işleri

gereği çoğunlukla gece çalışmakta ve bu sebepten dolayı toplumdan

dışlanmaktadırlar.

133 M. Göregenli, Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Paneli: Psikolojik Açıdan Milliyetçilik,Irkçılık, Linç, Birikim Sosyalist Kültür Dergisi, 08 Mayıs 2007.

Page 85: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

74

2.5. Eğlence Sektöründe İstihdam Edilenlere Örnek Olarak

Çingeneler/Romanlar: Ayrımcılık Deneyimleri

2.5.1. Çingeneler/Romanlar Kimdir?

Çingene adının kökeninin en az 2500 yıl öncesine kadar gidebileceğini ortaya koyan

kaynaklar mevcuttur. Milattan Sonra 500-700 yılları arasında Orta Asya’da dikilen

Orhun Anıtları’nın bir yüzünde Çıgany (Çigani)ve yok-Çıgany kelimeleri gariban

anlamında, Bey kelimesinin karşıtı olarak kullanılmıştır. Günümüzde, hem Çıgany

hem de yok-Çıgany kelimeleri Çingene/Roman kavileri için Macaristan başta olmak

üzere çeşitli Balkan ülkelerinde kullanılmaya devam etmektedir. Yine Macaristan’da

demircilik yapanlara verilen isim olan Sigynnae (Siginne)’nin Çingene/Roman

kavmi olduğu yapılan çalışmalarla ortaya çıkmıştır. Ayrıca, Sigynnae adının

Avrupa’nın bazı bölgelerinde sadece tek bir halkın adı olarak kullanılmadığı, genel

olarak çerçi anlamına geldiği bilgilerine ulaşılmıştır. Bu da kelimenin, farklı

Çingene/Roman kavimlerini kapsayan genel bir sözcük, evrensel bir kastın, Çingene

evrensel milletinin adı olabileceğini göstermektedir.134

Çingenelerin/Romanların kökeni hakkında çok çeşitli görüşler ileri sürülmekte ise de

bunlar arasında en fazla benimseneni, Çingenelerin/Romanların Hindistan kökenli bir

topluluk olduklarını öngören tezdir. Bu görüşü destekleyen tezlerin çoğunluğu,

tarihsel belgelerden çok dilbilimin ortaya koyduğu verilerden hareketle ortaya

134 http://cingeneyiz.org/cingeneadi.html

Page 86: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

75

çıkmıştır. Ne Çingenelerin/Romanların 9. yy olarak tahmin edilen büyük göçleriyle

ilgili ne de onların sosyal, kültürel, siyasal vb. diğer özellikleriyle ilgili o dönemlere

ait hiçbir kesin belge bulunmamaktadır.135

Çingenelerin/Romanların dil ve menşeleri üzerinde çalışmış olan uzmanlar; Çingene

isminin, Hint kast sisteminin en alt tabakasının müzisyen ve şarkıcıları olan "doma"

veya "domba"lardan geldiği görüşündedir. Çingeneler/Romanlar üzerine yapılan dil

karşılaştırmaları, onların büyük ölçüde Hintçe ağırlıklı dillerinin olduğunu

göstermektedir. Günümüzde ise antropolojik, etnolojik ve filolojik araştırmaların

ışığında Çingenelerin/Romanların Hindistan kökenli oldukları kesin bir şekilde ileri

sürülmektedir. Çingenelerin/Romanların tipolojik ve dil yapılarından hareketle Hintli

olduklarına hükmedilmesinin yanı sıra, antropolojik olarak da onların ariler öncesi

Hindistan’ın yerlileri olduğu kanaatine varılmaktadır. Çingenelerin/Romanların

köken mıntıkaları; Hindukuş-Dağları’nın vadilerindeki Kuzeybatı Hindistan ve

Kuzeydeki Hint sınır eyaletleridir. Yani bugünkü Dardu şivesinin konuşulduğu

mıntıkadır. Çünkü, Çingenelerin/Romanların konuştuğu dilin, Kuzeybatı

Hindistan´da konuşulan Darduca ile yakın bir bağının olduğu tespit edilmiştir. Göç

konusunda görüleceği üzere, Hamza el-İsfehanî (350 / 961), Bahram Gur´un(M.S

420-438) tebasını eğlendirmek için talebi üzerine, Hindistan’dan gönderilen

müzisyenlere el-Zutt demektedir. Gabriel Ferrand; Ondzati, Cat ve Zott kelimeleri

arasında büyük bir uygunluk görmekte ve bu üç kelimeyi aynı anlamda

kullanmaktadır. Ona göre, bugünkü Catların Asya´da bulundukları bölgenin sınırları

şöyledir: Güneyde Himalayaların önündeki dağlar, batıda İndus, kuzeyde

135 M. Duygulu, Türkiye’de Çingene Müziği, Pan Yayıncılık, 2006, İstanbul, s.16.

Page 87: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

76

Haydarâbâd´dan(Sind) Acmir ve Bhopal´a uzanan bir hat ve doğuda Ganj´dır.

İndus´un ötesinde bazı Catlar Peşaver´de Balucistanda ve hatta "Süleyman range"

denilen sıradağlarda yaşamaktadır. Bu da Çingenelerin/Romanların atası olarak kabul

edilen Zottların kesin yerlerini vermemekle beraber, ana sınırlarının belirlenmesi

açısından önemlidir. M. Genner de Çingenelerin/Romanların ana vatanlarının

Hindistan olduğunu ve onların Hint yarım adasının esas yerlileri olduğunu kabul

etmektedir. Ona göre Çingenelerin/Romanların ilk göçü milattan önce Arilerin

Hindistan´ı istila etmesiyle başlamıştır. Göç öncelikle kuzeye, Moğolistan ve

Türkistan istikametine doğru olmuştur. Daha sonra Çingeneler/Romanlar,

Moğollardan ata binmeyi ve Türklerden de demirciliği öğrenmiş olarak

anavatanlarına geri dönmüştür. Ancak, günümüzdeki bütün Çingeneleri/Romanları

saf Hintli olarak nitelendirmek de doğru değildir. Zira uzun göç süresince onlar,

yabancı unsurlarla da karışıma maruz kalmıştır. Bütün bunlara rağmen onların

Hindistan´dan göçleriyle ilgili, araştırmaların pek çoğunun kesin olarak kabul

ettikleri görüşleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 136

1) Göç, kitle halinde olmamış, aksine farklı zamanlarda küçük gruplar şeklinde

olmuştur.

2) Göç olayında savaşlar, tehcir, takip ve tarımsal nedenler gibi dış sebepler söz

konusudur.

3) Küçük grupların göçü, ilk olarak M.S. V. ve VII. yüzyıllar arasında Hindistan ve

İran arasında ilk göç hareketinin muhtevasından dolayı meydana gelmiştir ve daha

136A. R. Özkan, “Çingeneler/Romanlarin Kökeni ve Göçleri”,http://www.turkiyecingeneleri.8m.com/giris.htm

Page 88: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

77

sonraki ise Müslümanların İran ve Hindistan´ı fethettiği VII. ve X. yüzyıllar arası

olmuştur. Göçün sonuncu halkası, X. ve XIII. yüzyıllarda Gazneli Mahmud ve onun

halefleri döneminde olmuştur.

4) Avrupa´ya Çingenelerin/Romanların göçü; İran, Ermenistan, Anadolu, Yunanistan

ve Güney Slovak Bölgesi üzerinden gerçekleşmiş olması mümkündür. Çünkü bütün

Avrupa Çingenelerinin/Romanlarının lehçelerinde Ermenice, Türkçe, Yunanca ve

Slovakça´dan alınmış kelimeler bulunmaktadır.

5) İran´dan göçün zamanı, İran´ın VII. yüzyılda Müslümanlar (Araplar) tarafından

fethedilmesinden kısa bir müddet önce veya sonra meydana gelmiş olmalıdır. Çünkü

Avrupa Çingenelerinin/Romanlarının lehçelerinde Arapça kelimeler de mevcuttur.

Çingenelerin/Romanların 1200 yıl önce Hindistan’dan doğru yayılmaya başladıkları

zamandan beri, kendi kültürel kalıntıları devam etmektedir. Çingeneler/Romanlar,

toplum içinde etnik bir grup olarak kendi çıkarlarını temsil edebilecek eğitimli bir

sınıftan yoksundurlar. Bu sebeple tarihleri boyunca uyum sağlamada

zorlanmışlardır. Bu durum onları zorlu koşullara katlanmak zorunda bırakmıştır.

Bunlar; göçebelik, toplum tarafından değersiz olarak görülen kaynakları kullanma,

çalışma yaşamı için uygun olmayan yaşlarda çalışmaya başlama ve çoklu meslek

edinme şeklinde sıralanabilir.137

Bazı araştırmacılara göre Çingeneler/Romanlar kelimenin tam anlamıyla olması

gerektiği gibi insanlardır. Çünkü tüm ülkelerde ve iklimlerde; kendi dillerini, kendi

137 M. Sway, Economik Adaptability: The Case of Gypsies, Nisan, 1984, s. 93.

Page 89: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

78

görgü ve geleneklerini, antropolojik özellikleri ile birlikte kendi kültürel özelliklerini

korumuşlardır.138

Ülkemizde Çingenelere/Romanlara bölgelere göre çeşitli isimler verilmiştir. Çingene

asıllılar roman, dom, mutrip, poşa, karaçi, abdal, esmer vatandaş, beyzade adlarıyla

bilinmektedirler. Yaşantılarına gelince, büyük bir kısmı şehirlere yerleşmiş, iş güç

sahibi olmuşlardır. Sanata yatkın olduklarından dolayı da çoğu sanatkâr olmuştur ve

yaşantılarını sürdürmektedirler.139

Yıllar önce Emir Kustarica'nın kapalı gişe oynayan "Çingeneler/Romanlar Zamanı"

isimli filmi ile tüm dünya Çingeneler/Romanlari tanımaya başlamıştır.

Yugoslavya'daki Çingeneler/Romanlari anlatan bu film onlarla ilgili en özgün

çalışma imajıyla kamuoyunun beğenisine sunulmuştur. "Çingeneler/Romanlar

Zamanı" filminden önce Çingeneler/Romanlar üzerine ciddi çalışmalar olmadığı

gibi, onların tarihi ileilgili bilgiler de yetersiz kalmaktaydı. Oysa

Çingeneler/Romanlar tarihine bakıldığında dünyadaki hemen hemen tüm devletler

tarafından ezildikleri karşımıza çıkmaktadır. Çingeneler/Romanlarin tarih boyunca

çeşitli sürgünler yaşadıkları, çeşitli zulümlere maruz kaldıkları tarihi belgelerle

ortaya çıkmıştır. Çingenelerin/Romanların tarihleri boyunca dışlanmaları kendilerine

ait olan bir web sitesinde şöyle bir sosyal anlatıyla aktarılmıştır:140

“(…) Herkes kendi dilinde tekrar etti adımızı. Zigeuner, Cigani veya

Çingene... Bizlere dokunulmaz dediler... Korktular bizden. Farklıydık.

138 A. Theslef, Report on the Gypsy Problem, Gypsy Lore Society, Journal, 1912, s. 83.139M. Aksu, Türkiye’de Çingene Olmak, Ozan Yayıncılık, 2003, s.103.140 http://cingeneyiz.org/benbircingeneyim.htm

Page 90: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

79

Daha yoksulduk. Daha özgürdük. Ama insandık. Tıpkı onlar gibi. Onlar

bunun farkında değildi. Bizimle çalışmak, bizimle yaşamak, bizimle

konuşmak istemediler. Biz yarattığımız göz nuru zanaatlerle onlara bir

yaşam bahşederken onlar şehirlerinin unutulmuş köşelerine attılar bizi.

Yoksulluk bitmeyen bir lanet gibi üstümüze çüktü. Çok acılar çektik.

Atalarım, bu haksızlıklardan kurtulmak için haykırarak baktılar

insanların gözlerine; bazen yalvararak! "Biz Çingene değiliz

insanız."Çingenelerin konuştuğu dillerden birinde insan Rom demekti.

Onlar da insanlara biz Romanız dediler yani sizden bir farkımız

yok.(…)Madem ki binlerce yıldır ölüm tadında yaşadık hayatı; bundan

sonra hiçbir güç dokunamaz tertemiz insanlığımızla beslenmiş kutsal

özgürlüğümüze. Ben bir dokunulmazım.

Olduğum şeyle gurur duyuyorum. Herkes bilsin! Ben Bir Çingeneyim.”

2.5.2. Türkiye’de Yaşayan Çingeneler/Romanlar ve Yaşam Şekilleri

Yörelere göre çeşitli şekillerde adlandırılmalarına rağmen Türkiye'deki

Çingenelerin/Romanların büyük çoğunluğunun Çingeneliği kabul etmediğine ve

"Çingene/Roman" ithamını reddettiklerine de tanık olunmuştur. Bunun en büyük

sebebi, onların gittikleri her yerde horlanmaları, dışlanmaları ve aşağılanıyor

olmalarıdır. Çingeneliği/Romanlığı reddedişlerinin bir başka ve en önemli sebebi de

Çingenelerin/Romanların, Hz. İbrahim'in mancınıkla atılması esnasında meleklerin

buna mani olduğu ve melekleri kovalamak için de şeytanın telkiniyle bir bacı ve

kardeşin, mancınığın yanı başında zina etmesinin neticesi olarak meydana

geldiklerine dair halk inancıdır. Bu yanlış inanışa göre, "Çin" ve "Gen" isimli bacı ve

kardeşin zinasından Çingene/Roman olarak bilinen bu insanlartüremiştir.

Çingeneler/Romanlar de/da, halk arasında yaygın ama yanlış olan bu inanışın

Page 91: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

80

farkında oldukları için, haklı olarak bu Çingenelik/Romanlık yakıştırmasını reddetme

eğilimindedirler.141 Hurafelere dayalı sanılar ile, kitaplarda yazılan yanlış ve maksatlı

suçlamalar yüzünden horlanıp dışlanmamak, aşağılanmamak, zarar görmemek için

Çingeneler/Romanlar kendi özkimliklerini gizlemişlerdir.142

Kimliklerini reddetmeleri konusunda Ayşegül Devecioğlu’nun “Ağlayan Dağ Susan

Nehir” adlı romanının kahramanı olan “Naciye Abla”nın Çingene/Roman kimliğini

asla kabul etmemesi ve Çingene//Roman özellikleri olarak sayılan; fal bakma, göbek

atma, temiz olmama, pembe rengini sevme gibi eylemlerden her fırsatta nefret ederek

bahsetmesi örnek olarak gösterilebilir belki de.. Ancak Naciye Abla’nın inkâr etmeye

çalıştığı Çingeneliğinin/Romanlığının belki de en önemli kanıtı, bir yere bağlanma

konusunda gösterdiği isteksizlik ve devamlı yer değiştirme arzusudur. Romanda

bahsi geçen Çingene/Roman, bir ailenin yanında yardımcı olarak çalışmakta ve aile

çocuklarına evde Çingene/Roman sözü edilmesini yasaklamaktadır. Böyle davranan

ailenin aslında çocuklarına “Çingene/Roman” olmanın kötü bir şeymiş gibi

gösterdiğini söylemek mümkündür. Hayatları boyunca sosyal dışlanmaya maruz

kalan Çingeneler/Romanlar, Devecioğlu’nun romanındaki karakterler gibi farkında

olmadan ayrımcılık yapanlara karşı da savaş vermektedirler.

Ülkemizde 1980 sonrası liberal ekonomik politikaların uygulanmasıyla, formel

istihdam olanaklarının azaldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bununla bağlantılı

141A. R. Özkan, “Çingeneler/Romanlarin Türkiye’deki Tarihi”, http://www.turkiyecingeneleri.8m.com/giris.htm142 M. Aksu, 2003, s.63.

Page 92: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

81

olarak kırılgan işgücü kesimlerinden biri olan Çingenelerin/Romanların işgücü

piyasasındaki enformel işlerde yoğunlaştıkları görülmektedir.143

Çingeneler/Romanlar, yüzyıllardır Türkiye’deki eğlence piyasasının önemli bir

parçasını oluşturmaktadır. Ayrıca Çingene/Roman müzisyenlerin, bugün Türkiye’nin

müzikal ortamında en canlı en hareketli kanadı temsil ettiklerini söylemek yanlış

olmayacaktır. Ancak müzik piyasasındaki bu ağırlıklarına rağmen Çingene/Roman

müzisyenlerin genel anlamda tanındıklarını pek söyleyemiyoruz. Çalışmamız tam da

bu noktadan hareketle başlamıştır. Acaba Çingene/Roman müzisyenler ülkemizde

dezavantajlı gruplar kategorisinde mi yer alıyor, bu sebeple çalışma hayatından

dışlanıyor ve kayıt dışı çalıştırılmaya mı maruz bırakılıyorlar?

Çingenelerin/Romanların eğlence sektöründeki yerine bakmadan önce tarih boyunca

yaşam şekillerini ve kültürlerini incelemek faydalı olacaktır.

Türkiye’de yaşayan Çingenelerin/Romanların sayısı halen tartışma konusudur.

1960’ların ortalarından beri, nüfus sayımlarında etnik kökene ilişkin soru

bulunmamaktadır. Türkiyeli Çingene/Roman gruplarının sayısı üstüne akademik

araştırmalar sınırlı ve oldukça yenidir. Türkiye’de yaşayan Çingenelerle/Romanlarla

ilgili sıkça kullanılan sayı 500,000–600,000’dir. Bu sayı, 1831 Osmanlı nüfus

sayımına dayanmaktadır. Araştırmalar, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun

toplam nüfusunun 3,6 milyon, Çingene/Roman nüfusunun ise (Balkanlar’daki

Çingeneler/Romanlar dâhil olmak üzere) yaklaşık 36,500 olduğunu göstermektedir.

143 F. E. Aras, “Etnik (Çingene) İşgücünün Enformel İşgücü Piyasasına Katılım Biçimleri ve BuSüreçte Etkili olan Faktörler: İstanbul (Cankurtaran) ve Edirne (Menzilahır) Örnekleri”,Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Ankara, 2009, S. 11, s. 78.

Page 93: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

82

Günümüzde Türkiye’deki Çingene/Roman nüfusuna ilişkin tahminler, bu sayılara

dayalı demografik yansımalar göz önüne alınarak hesaplanmaktadır.144

Çingene/Roman kimliğinin müzik piyasasındaki dönüşümüne bir göz atacak

olursak; 1960’tan sonra Türkiye’de Çingene/Roman müzisyenler, müzik piyasasında

önemli bir konum elde etmiştir. Bu süreç üç olgu üzerine oturtulmuştur.145

1) 60’ların başında Edirne’de sözlü Çingene/Roman oyun havalarının

üretilmeye başlanması ve bölgedeki Çingene/Roman toplulukların arasında

kabul görerek yaygınlaşması.

2) İstanbul’da yerleşik sanatçılar arasında 9/8’lik oyun havalarının “Roman

Havası” olarak nitelenmeye başlanması.

3) Aslında bu iki olgunun da arka planını sağlayan; plak şirketlerinin objektif

koşullarındaki değişimler, yeni ve ucuz teknolojilerin ortaya çıkması, müzik

üretiminin yaygınlaşması.

Bu çerçevede ortaya çıkan Çingene/Roman Oyun Havası formu, özellikle Ege ve

Marmara bölgesinde geniş bir talep oluştururken ucuz maliyetlerle üretilen

Çingene/Roman Oyun Havası kasetleri, bu talebin somutlaştırdığı bir piyasa

oluşturmuştur. Kaydedilen Çingene/Roman Oyun Havası kasetleri, geleneksel müzik

üretimini biçimsel ve niteliksel anlamda dönüştürürken bireyselliklerin güçlenmesine

144M, Adrian; “Etnisite ve Kimlik: Çingeneler/Romanlarin Kökeni”, E. Uzpeder (ed); S.Davola/Roussinova(ed);S. Özçelik(ed); S. Gökçen (ed) içinde, s. 19-28,. s. 21.145Ö. Akgül,”Türkiye Müzik Piyasası ve Roman Müzisyenler”, Musiki Dergisi,http://www.musikidergisi.net/?p=1391

Page 94: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

83

de yol açmıştır. Geleneğin bu şekilde dönüşümü ile birlikte düğün müzisyenlerinin

piyasaya eklemlenmeye başlamalarının, tipik çalgıcı figürünün uzun vadeli

dönüşümüne bir vesile olduğu söylenebilir.

Geniş bir stüdyo müzisyen potansiyeli olan Türkiye müzik piyasası, müzisyenlerin

isimlerinin yazmadığı albüm kapaklarında solo albüm çalışmalarına evrilmiştir. Bu

piyasada Çingene/Roman müzisyenlerin ağırlıkları, sadece nicel bir çokluğa değil,

ezgi ve icra yapılarını belirleyen bir estetik anlayışına da işaret etmiştir. Türkiye

müzik piyasasında bir yandan ortalama icra düzeyi gelişirken diğer yandan

enstrüman dağarcığının giderek genişlemesi, son yıllara özgü gözle görülür bir

değişim olarak görülebilir. Sayısı artan yaylı gruplarında viyola, çello, kontrbas gibi

alto ve bas bölge enstrümanlarının yoğunlaşan kullanımı, klavye ile akor yapılarının

eklenmeye başlaması, bas gitarın olmazsa olmaz hale gelmesi, perküsyonların farklı

kombinasyonlarla kullanılması ve bunların tekil denemelerden çok genel bir eğilim

halinde yaygınlaşarak oturmaya başlaması Çingene/Roman müzisyenlerin müzikal

yaşamlarını da genişletmektedir. Ağırlıkla Çingene/Roman müzisyenlerden oluşan

yaylı gruplarının, bahsedilen özgün icra gruplarının bizzat yaratıcısı olduğu

söylenebilir.

Çingenelerin/Romanların yazılı bir kültür geliştiremedikleri gerçeği göz önüne

alındığında söyledikleri şarkıların sözlü edebiyat ürünü oldukları kendiliğinden

ortaya çıkmaktadır. Çingene/Roman kültürünün sözlü ifadesi biçiminde de

düşünülebilecek olan bu şarkılar bir zümre edebiyatı niteliği taşımamaktadır.

Bunların ancak “roman üslubu” ile icra edilmesi halinde ve müzik eşliğinde

Page 95: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

84

söylendiğinde Çingene/Roman kültürünün ürünü oldukları anlaşılmaktadır.

Çingenelerin/Romanların yaşamlarını yazıyla anlatmadıkları gibi sözlü bir edebiyat

oluşturarak gelecek nesillere edebiyatla ulaşmak gibi bir kaygıları da hiçbir zaman

olmamıştır. Her ne kadar Türkiye’nin batı roman kolunda adeta kırıntıları kalmış bir

Çingene/Roman dili varsa da, bu tüm Çingene/Roman gruplarının kullandığı bir dil

değildir. Tabii ki Çingenelerin/Romanların iç dünyasını ifade edecek bir dile

ihtiyaçları olduğu muhakkaktır. Bu içsel dil müzik üzerine inşa edilmektedir.

Müzisyen olanların icra ederek oluşturdukları, müzisyen olmayanların ise dinleyerek

yaşadıkları bu ses evreninde, kendi benliklerini ifade etmek isteyen bir tavır

sergilemektedirler.146

Genel anlamda dünya müzik piyasasında Çingene/Roman müzisyenlerin cazip bir

kategori oluşturdukları söylenebilir. Türkiye’deki Çingene/Roman müzisyenler,

çevrelerindeki farklı geleneklere açıktır. Müziklerinde bu geleneklere ait bazı

unsurları kaynaştırmakta ve farklı kültürler arasında belli bir geçişliliği

sağlamaktadırlar. Bu sebeple, Çingene/Roman müzisyenleri değerlendirmeye

çalıştığımızda, Türkiye müzik piyasası içindeki yerlerinin yanında bazı küresel

eğilimleri ve kültürel/müzikal alışverişin yoğun olduğu bölgelerle ilişkileri, yakın

coğrafyalardaki müzikal gelişmelerin Türkiye müzik piyasasındaki orta vadeli

etkilerini de hesaba katmak gerekecektir.

Çingene/Roman şarkılarının neredeyse tamamında mizahi bir anlatım tarzı vardır.

Mizahla müstehcenliğin kaynaşmasıyla bambaşka anlatım biçimleri ortaya

146 M. Duygulu, 2006, s.46.

Page 96: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

85

çıkmaktadır. Çingeneler/Romanlar bu tarz bir şarkı yapısından çok hoşlandıkları gibi

bunu bolca dile getirip seslendirmekten de çekinmemektedirler.147

“(…)

Çingeneyim kaynar kanım

Durmaz oynar her bir yanım

Dünyada yok tek bir malım

Dert değil be canım

Şugarım benle oynasın

Düşmanım varsa çatlasın

Neşemiz hiç bozulmasın

Sol yanım yanmasın

(…)

Şıkır da şıkır, fıkır da fıkır oynarım ben

Şıkır da şıkır, fıkır da fıkır Çingeneyim ben”

Çingenelerin/Romanların sosyal yapısını tanıyabilmek için, onların yaşam felsefesi

hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Dünyanın birçok yerinde yaşayan

akrabalarında olduğu gibi özgür ve bağımsız olmak, geleceğe yönelik kaygılardan

uzak durmak, gününü gün etmek Türkiye Çingenelerinin/Romanlarının de en

belirgin özellikleri arasında yer almaktadır. Bu yaşam felsefesi sosyal yapı içerisinde

önemli bir yeri olan kültürün de belirleyicisidir.148

2.5.3. Çingenelerin/Romanların Sosyal ve Ekonomik Hakları

Türkiye’de gerek 1924 ve 1961 Anayasalarında, gerekse 1982 Anayasasında

yurttaşlık kavramı devletle kurulan hukuki bağ temelinde tanımlanmış, etnik köken

147 M. Duygulu, 2006, s.70.148 A.g.e., s.25.

Page 97: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

86

bu hukuki kurumun önkoşulu olarak kabul edilmemiştir. Literatürde de Türk ve

Türklük kavramlarının din, ırk, dil ya da kültür farklılığına işaret eden kavramlar

olmadığı, Türklük ile Türkiye Cumhuriyeti’ne hukuki ve siyasal bağlılığın ifadesi

olarak yurttaşlık kavramının, Türk ile de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının

kastedildiği hususundaki görüş ağır basmaktadır.149

1982 Anayasamızın 66. Maddesine göre150 “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı

olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür.” Türk

hukukunda vatandaşlara tanınan haklar, Anayasada ve diğer kanunlarda açık olarak

ifade edilmiştir. Özellikle Anayasanın başlangıç hükümlerinde “Her Türk

vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet

gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir

hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine

doğuştan sahip olduğu” kabul edilmiştir. Anayasamızın 10. maddesine göre “Herkes

din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri

sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.”

Ancak yurttaşların hak ve özgürlükler bakımından eşit olduklarının yasa metinleriyle

ilan edilmesi tek başına yeterli değildir. Bu soyut yasa kurallarının somut önlemlerle

ve katkılarla desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü, yurttaşlar hak ve özgürlükleri

kısıtlandığında veya ihlal edildiğinde marjinalleşecek ve ortak yaşama

katılamayacaklardır. Ayrıca yasa metinlerinde yurttaşların hak ve özgürlükler

bakımından eşit olduğu savunulurken, bu eşitliğin günlük yaşamdaki karşılığı

149 E. Göztepe, “ Yurttaşlığın Kamusal ve Ulusüstü Boyutu; Avrupa Yurttaşlığı ve Göçmen ForumuÖrnekleri”, 2003, s. 235, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/280/2542.pdf150 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2011.pdf

Page 98: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

87

üzerinde pek durulmamaktadır. Teoride haklar bakımından eşit kabul edilen

yurttaşların hepsi, kendilerine verilen haklara ulaşma konusunda aynı derecede eşit

olmayabilirler. Bu eşitliğin sağlanmaması durumunda ise yurttaşlar kendilerini

mağdur, haksızlığa uğramış veya ihmal edilmiş saymaktadırlar.

Avrupa Sosyal Şartı 1961’de imzalanmış ve 1965’te yürürlüğe girmiştir. 1996’da

gözden geçirilen Avrupa Sosyal Şartı 1999’da yürürlüğe girmiş olup insan haklarının

bölünemeyeceği ilkesi ve ayrımcılık yapmama ilkesine vurguda bulunmuştur.

Gözden geçirilmiş şartlara iki yeni sosyal hak eklenmiştir: yoksulluğa ve dışlanmaya

karşı korunma hakkı; kabul edilebilir fiyatlarda barınma hakkı. Yoksulluk ve sosyal

dışlanma özellikle Türkiye’deki Çingene/Roman gruplarının karşı karşıya kaldığı

sosyal haklara erişimdeki zorlukların temel nedeni olarak sayılabilir. Son zamanlarda

Avrupa Sosyal Şartı ile Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı bağlamında

Çingene/Roman hakları sorununa daha fazla odaklanılmaktadır. Sosyal eşitsizliği

giderme bağlamında da Soros Vakfı, Dünya Bankası ve AB tarafından ileri sürülen

Roman katılımının On Yılı (2005-2015)151 pek çok AB üyesi ülke tarafından kabul

edilmiştir. Bu On Yılda Romanlar ve Roman olmayanlar arasındaki eşitsizliği

gidermek için dört önemli alan öne sürülmektedir: istihdam, eğitim, sağlık ve

barınma.152

Romanlara ilişkin olarak, uzun süredir mevcut sorunların ele alınması için bazı

adımlar atılmaya başlanmıştır. Yabancıların Türkiye’de İkameti ve Seyahatleri

151 Ayrıntılı bilgi için, Bkz. http://www.romadecade.org/152 S. Önen, “Çingeneler/Romanlarin Sosyal Haklara Erişimindeki Zorluklar: Roman ve DomTopluluklarının Karşılaştırılması”, Sosyal Haklar Sempozyumu III, Kocaeli Üniversitesi, 25-26Ekim, 2011, s. 467.

Page 99: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

88

Hakkında Kanun’da İçişleri Bakanlığına “tabiiyetsizleri, Türk vatandaşı olmayan

Çingeneleri/Romanları ve Türk kültürüne bağlı olmayan yabancıları sınır dışı etme”

yetkisi tanıyan ayrımcı hüküm Ocak 2011’de değiştirilmiştir. Mart 2011’de Roman

açılımından sorumlu Devlet Bakanı “sağlıklı bir çevrede barınma” sorununun ele

alınması için TOKİ’nin yaklaşık 9000 konut inşa edeceğini açıklamıştır. Aydın

Adnan Menderes Üniversitesi’nde “Romanlar Araştırma ve Uygulama Merkezi”

kurulmuştur. Bununla birlikte, Roman açılımıyla ilgili olarak, sosyal dışlanma, nüfus

cüzdanlarının olmaması sebebiyle eğitime ve sağlık hizmetlerine erişimde

marjinalleşme ve ayrımcılığın yanı sıra konut, istihdam ve kamu hayatına katılım

gibi sorunlarla karşı karşıya kalan Roman vatandaşların durumunu ele alacak

çalışmalar yapılsa da kapsamlı bir strateji hazırlanmamıştır. Roman çocukların okulu

bırakma oranları diğer çocuklara göre daha yüksek olmaya devam etmiştir. Roman

çocukların okul öncesi eğitime erişim olanakları geliştirilmelidir. Ancak Türkiye

2005 - 2015 “Uluslararası Roman Katılımının On Yılı Girişimi” ne katılması

yönündeki çağrıları reddetmiştir.153

İŞKUR ve TAIEX154 (Teknik Destek ve Bilgi Değişimi) işbirliği ile düzenlenen

“Roman Vatandaşlarımızın İşgücü Piyasasına Entegrasyonları” isimli seminer ile de

Romanların sorunları gündeme alınmıştır. Öncelikle pilot projeler yapılması

gerektiği ve bu projelerin ekonomik krizlerden etkilenmeyecek boyutta olması

gerektiği vurgulanmıştır. Bunun sebebi ise; kriz durumunda dezavantajlı grupların

daha kırılgan hale gelmeleri olarak belirtilmiştir. Ayrıca seminerde ayrımcılık

konusuna da değinilmiştir. Yetkililerin Romanların randevu taleplerini geri

153 AB 2011 İlerleme Raporu, s.40.154 Ayrıntılı bilgi için Bkz. http://www.abgs.gov.tr/index.php?l=1&p=42118

Page 100: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

89

çevirdikleri, onlarla ilgilenilmedikleri ve bunlara ek olarak Roman çocuklarının

gittikleri okulların Roman Okulu olarak nitelendirildiğini, toplumdan

ayrıştırıldıklarını dile getirmişlerdir. İŞKUR, bu çıktılardan faydalanarak yapılması

gerekenleri tespit etmiş ve kurumsal anlamda atılması gereken adımları üst düzey

karar alma mekanizmalarına taşımıştır.155

Her Çingene Mahallesindeki mahalle içi ilişki, dış dünyaya karsı paylaşılan ortak bir

kimlik olarak belirmektedir. Dış dünya, gaco156 ve diğer mahallelerde yaşayan

Çingene toplumlarından oluşur. Diğer mahallelerde yaşayan akrabaları olsa bile, her

Çingene Mahallesi, kendilerinin daha “Roman” olduğuna vurgu yapmaktadır. Bu

vurgunun nedeni, toplum genelinde, Çingene toplumuna yönelik, − özellikle

“Çingenelere” karsı− var olan önyargı ve yaftalamalarda yatmaktadır. Önyargı ve

yaftalamaları, kendilerinden (ve dolayısıyla yaşanılan mahalleden) uzak tutmak için,

özellikle belirli yasadışı ilişkiler çerçevesinde adı anılan mahallelerle farklılıklarını, o

mahalleleri kendileri de damgalayarak ortaya koymaktadırlar.157

2.5.4. Çingenelerin/Romanların Çalışma Yaşamındaki Yeri

Küreselleşme sürecinde mekâna yönelik yapılan çalışmalarda, hem gelişmiş, hem

gelişmekte olan ülkelerde -özellikle küresel ekonomik ilişkiler içerisinde olan büyük

155 “Roman Vatandaşlarımızın İşgücü Piyasasına Entegrasyonları”, Seminer Raporu, İŞKUR veTAIEX, 15-16 Eylül 2011.156 Çingene dilinde “Çingene olmayan kişi”dir. (Bkz. http://www.cingeneyiz.org/gacogeben.html)157 U. Aşkın, Küreselleşme Sürecinde Türkiye’de Yaşayan Romanların Sosyo-EkonomikDurumları ve Beklentileri: İzmir İli Örneğinde Bir Alan Araştırması, Ankara Üniversitesi, SosyalBilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011, s. 54.

Page 101: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

90

kentlerde- sosyal kutuplaşma ve mekânsal ayrışmanın artmasına sıkça vurgu

yapılmaktadır. Küreselleşme sürecinin ortaya çıkardığı yeni eşitsiz ekonomik

ilişkiler, düşük ücretli ve enformel işlerde çalışanları, uzun dönemli işsizleri ve

işgücü piyasalarına hiç dahil olmamışları, belirli mekanlarda yoğunlaştırmıştır.

Ekonomik ve sosyal ilişkilerden kaynaklanan bu yoğunlaşma, kentte bölünmüş

mekânlar ortaya çıkarmaktadır. Bu mekânlarda yaşayanlar, ekonomik ve sosyal

etmenler nedeniyle kendilerini geliştirme fırsat ve olanaklarına ulaşmada zorluklar

yaşamakta; küresel ekonomik eşitsizlikler nedeniyle küresel ekonomik ilişkilerde

bulunmamakta, ya da küresel ekonomik ilişkilerden olumsuz bir şekilde etkilenmekte

ve bu bölgelerde yaşanan yoksulluk ve yoksunluklar süreğenleşmektedir. Mekânsal

yoğunlaşma, o fiziksel mekânda yaşayanların mekân içerisinde içerilmelerine yol

açarken, o mekânın dışındaki yaşam alanlarında ise dışlanmalarına yol

açabilmektedir.158

Batı alan yazınında göçmenler ve etnik azınlıklar üzerine yapılan çalışmalarda, bu

grupların sahip olduğu sosyal ağların, iş bulmada ve emek piyasasına, özellikle

enformel emek piyasasına girmede önemli bir işlevinin olduğu vurgulanmaktadır. Bu

ağların, iş bulma ile birlikte, işin öğrenilmesi ve işe uyum gibi işlevleri yerine

getirirken, özellikle işgücü piyasalarının yeniden yapılandırıldığı küreselleşme

sürecinde enformelleşmeyi ve eğreti çalışma koşullarını arttırdığı ve ayrıca iş

olanaklarını sınırlandırıcı bir etkisi olduğu belirtilmektedir.159

158 Boal, 1998; Friedrichs, 1998; White‘ den Aktaran U. Aşkın, 2011, s. 51.159 A.g.e.,, s. 67.

Page 102: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

91

Türkiye’deki Çingene/Roman topluluklarının geçirdikleri ekonomik ve tarihsel

dönüşümler sosyal haklardan faydalanma durumlarını etkilemiştir.

Çingenelerin/Romanların 1950’li yıllarda gerçekleşen tarımsal dönüşüm ve

teknolojinin yaygın kullanımı sonucunda bir kısmı yerleşik hayata geçerken, bir

kısmı da göçmen olarak kalmaya devam etmiştir.

Çingene/Roman erkekleri seyyar satıcılık, kaynakçılık, müzisyenlik, boyacılık,

kurbağa toplayıcılığı, bakkallık, lağım işçiliği, hamallık, mevsimlik tarım işçiliği ve

mevsimlik hayvancılık gibi işlerde çalışmaktadırlar. Ayrıca genç Çingene/Roman

erkekleri çoğunlukla ücretli işlerde çalışmakta; tezgahtar, garsonluk gibi işlerde

sigortasız çalıştırılmaktadırlar. Teknolojinintarımsal alanlarda kullanımının

yaygınlaşması sonucunda bu işleri kaybeden Çingeneler/Romanlar geçici, esnek,

gündelik işlere başvurmaya başlamışlardır. Bunların yanı sıra kültür Bakanlığı’na

bağlı Roman Halk dansları üyeleri müzisyen olup devlet memuru statüsünde yer

almaktadırlar. Almanya’da işçi olarak çalışanlardan başka hemşire, öğretmen gibi

meslek gruplarından kişilerde vardır. Almanya’daki işçiler, diğer Romanların

belirttiği üzere sosyo-ekonomik durumlarının düzelmesi üzerine Roman kimliklerini

reddetmektedir. Diğer devlet kurumlarında çalışanlar ise ayrımcılık nedeniyle

kimliklerini saklamaktadır. Dolayısıyla, eşit vatandaşlık ilkesi sekteye uğramakta ve

görüşmeciler etnik kimliklerinden dolayı sosyal dışlanma ve ayrımcılıktan

korktukları için bu stratejiye başvurmaktadırlar.160 Bu durum

Çingenelerin/Romanların müzik sektöründe çalışmayı tercih etmelerinin bir

nedenidir aslında. Kendilerini en iyi müzikle ifade edebilen Çingenelerin/Romanların

160S. Önen, 2011, s. 471.

Page 103: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

92

yaşamlarının en önemli göstergelerinden biri olan toprağa bağlanamama duygusu,

yani vatansızlık –dolayısıyla mekansızlık- müzikal icradaki yapı kavramını

hatırlatmaktadır. Müzikteki yapı unsuruna dikkat edilmeden yapılan başlıca icra şekli

doğaçlama icradır. Bu da Çingene/Roman müziğinin vazgeçilmez karakterini

oluşturmaktadır. Çingene/Roman müzisyen şifrelerinin ona yüklediği mekana

bağlanmama duygusunu, müziği ile ortaya koymanın bir yöntemi olarak doğaçlama

icrayı kullanmaktadır.161

Etnik gruplar üzerine yapılan çalışmalar etnik grupların; farklı bireysel donanımları,

var olan işgücü piyasası alışkanlıklarına benzer olmayan yapısal özellikleri ve işe

alınırken maruz kaldıkları ayrımcılık nedeniyle enformel işgücü piyasalarındaki

enformel işlerde yoğun olarak çalıştıklarını ortaya koymaktadır.162 Ayrımcılık,

insanların sosyal konumları ve rolleri, duygusal ve bilişsel dünyaları, davranış ve

eylemleri yanı sıra, kişilikleri üstünde de etkili olarak, bir bakıma değiştirilmesi zor

bir kadere dönüşebilmektedir. Bu sebeple; damgalı olmak, değersizleştirilmiş bir

hüviyete bürünmek, sosyal piramitte alt basamaklara doğru itilmek ve diğerlerinden

aşağı bir kimliğe sahip olmak demektir.163 Bu durum ayrımcılığa maruz kalan

Çingenelerin/Romanların çalışma hayatında neden güçlük çektiklerini kısmen

açıklamaktadır.

161 M. Duygulu, 2006, s.133.162 Wilson’den Aktaran F. Aras Erdoğan, “Etnik (Çingene) İşgücünün Enformel İşgücü PiyasasınaKatılım Biçimleri ve Bu Süreçte Etkili olan Faktörler: İstanbul (Cankurtaran) ve Edirne (Menzilahır)Örnekleri”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Ankara, 2009, S.11, s.78.163 Bilgin, 2007, s. 71.

Page 104: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

93

Tarihleri boyunca horlanmaya, dışlanmaya maruz kalan Çingeneler/Romanlar

çalışma hayatından da dışlanmışlar veya tercih edilmeyen işlerde çalıştırılmışlardır.

Bu durumu Aşık Mahsuni’nin “Çingene Çingene” isimli türküsünün sözlerinde de

görmek mümkündür.164

164 “Yarabbi bütün insanları sen yaratmadın mı?/Biz de senin kulun değil miyiz?/Neden bize buçukderler? Onlardan neyimiz eksik?(…)/Ulan Çingene sen niye hırsızlık yapıyorsun?/Ben mi? Hiçbirkimse bana ekmek kapısı tanımıyor ki/Çalmayayım da ne yapayım? Aç mı kalayım?/Peki, sen niyeokula gitmiyorsun?/Okul, okula mı? Beni kimse buçukum diye okula değil/Yanına bile almıyor/Pekisen kendine göre iş bulamadın mı?/Buldum, buldum. Sadece bana cellatlık vazifesiniverdiler/Çingenenin ellerinde kalburu vay vay…/Bir elinde kalbur birinde deri vay vay…/Bunu sevenyok mu insanın biri vay vay…/Çingene Çingene hayat sana mengene/Alem oturur kalkar serserisingene/(…)/Çingene Çingene dara düştün sen gene/Mahzuni Çingene adamdır o gene/Adamdır amaneden adı olmuş Çingene/Çingene Çingene dara üştün Çingene/Biçare Çingene Çingene Çingene”

Page 105: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

III. BÖLÜM

EĞLENCE SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN ÇİNGENELER ÜZERİNE

BİR ALAN ARAŞTIRMASI

Alan araştırmaları, incelenen kişilerin gerçek yaşantılarına katılarak yapılan

araştırmalar olduğu için araştırmacının adeta onların dünyasına girmesi söz konusu

olmaktadır. Araştırmacılar, incelenen kişilerin doğal ortamına girerek onların

konuşma ve davranışlarına katılır ve bu şekilde onların duygu, düşünce, görüş ve

tepkilerini belirlemeye çalışırlar. Böylece incelenen davranış ve olayların tüm yönleri

belirlenmeye çalışılmaktadır.165 Çalışma yaşamında “karanlıkta kalanlar”a veya

“güçsüz olanlar”a ilişkin bilginin araştırılması, egemenlere ve yönetenlere ait

bilginin araştırılmasında kullanılan yöntemlerle gerçekleştirilememektedir.166 Bu

sebeple çalışma yaşamında dezavantajlı gruplar dediğimiz kesimin sorunlarını da gün

yüzüne çıkarabilmek için onların yaşamları ve mücadeleleri üzerine çalışmalara, aynı

zamanda literatüre de gereksinim olduğu kesindir. Onları görünür kılmak için

yapılacak çalışmaların ise yöntembilimsel bir tartışmaya ihtiyacı olduğu rahatlıkla

söylenebilmektedir. Her türlü yöntembilimsel tartışma, o yöntemin epistemolojik

öncüllerini içermektedir. Yöntembilim en kaba hatları ile bilgiye ulaşmak için

“araştırmanın nasıl yapılması ve nasıl yürütülmesi gerektiğine ilişkin teori ve

çözümler”i içeriyorsa, bunlar “ulaşılmak istenen bilginin doğası nedir” sorusundan

165H. Seyidoğlu, Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, Güzem Yayınları, İstanbul, 2003, s.32.166 Collins, 1995’den Aktaran G. Yücesan, “Mavi Yakalı İşçiler Üzerine Çalışmalarda EleştirelEtnografi: Yöntembilimsel ve Politik Açılımlar/Sorunlar”, Praksis, Sayı: 4, Güz 2001, s. 338.

Page 106: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

91

ayrı düşünülemez. Dolayısıyla bilimsel araştırmalarda kullanılan anket, gözlem,

mülakat ya da etnografi gibi yöntemler ait oldukları epistemolojik duruşlar içinde

anlam kazanmaktadırlar.167 Nitel veriler nicel verilerle karşılaştırıldığında genellikle

daha zengin, daha derin, daha canlı yaşam tarzının ya da insanların deneyimlerinin,

tutumlarının ve inançlarının kapsamlı bir resminin sunumunu sağlamaya daha yakın

görünmektedir.168 Niteliksel araştırmalarda kullanılan derinlemesine görüşme

tekniği, sosyal dünyadaki “görünür” birçok olgu, süreç, ilişkinin görünümünden çok

özüne inmeyi, bunların ayrıntılarını kavramayı ve bütüncül bir biçimde anlamayı

mümkün kılan bir veri oluşturma aracıdır.169 Bu sebeple çalışmada derinlemesine

görüşme tekniği kullanımı tercih edilmiştir. Bu yöntemde amaç, görüşmeye dayalı

araştırmalar gerektiren konuların aydınlığa kavuşturulmasıdır.170

Çalışmanın bu bölümünde, eğlence sektöründe çalışan Çingenelerle/Romanlarla

yüzyüze yapılan derinlemesine görüşmeler neticesinde elde edilen verilerin

yardımıyla ortaya çıkan bilgilerin genel bir değerlendirilmesi yapılmış,

değerlendirme sonuçlarına göre bu veriler, çalışmanın işlerliği açısından belirli

başlıklar altında toplanmıştır.

Eğlence mekânı denilince genel kabul ve yaklaşım, “eğlencenin düzenlendiği, açık

ya da kapalı her türlü fiziki ortam” olarak kabul edilmekte olup bar, disko, pavyon,

gazino, fitness center, sport center, dreamland, tatilya, aquapark, restaurant, tiyatro

167G. Yücesan, 2001, s. 339.168Haralambos ve Holborn, 1995’den Aktaran T. Şavran, Sosyolojide Araştırma Yöntem veTeknikleri, Anadolu Üniversitesi Yayını, 2012, s. 73.169B. Kümbetoğlu,Sosyolojide ve Antropolojide Niteliksel Yöntem ve Araştırma, BağlamYayıncılık, 2008, s.72.170 P. Banister; E. Burman; I, Parker; M. Taylor; C. Tindall; Qualitative Methods in Psychology: AResearch Guide, Open Universite Press Buckingham, Philadelphia, 1995, s. 50.

Page 107: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

92

veya dans salonu, sinema gibi her türlü mekânın, eğlence hayatının yaratıldığı,

aktarıldığı ve değiştirildiği mekânlar olduğu aşikardır. Bu çalışmamızda mekan

olarak baz alacağımız ve inceleyeceğimiz yerler ise, açılması izne bağlı olan,

içerisinde eğlence hayatının vazgeçilmez unsurları olan alkol ve müzik öğelerini

bulunduran, gece yarısından önce kapanmayan kapalı eğlence mekanları olacaktır.

Ankara’da bu mekanlarda çalışmakta olan Çingenelerle/Romanlarla yüz yüze

görüşmeler yapılıp, eğlence sektörünün koşulları ile ilgili bilgiler alınmıştır.

Çalışmada Çingenelerin/Romanların seçilmesinin nedeni; hem onların çalışma

yaşamında dezavantajlı gruplar dediğimiz kesimin içinde yer almaları hem de en çok

eğlence sektöründe istihdam edilmeleridir.

3.1. Yöntem

Nicel yaklaşımın sağladığı yansız ölçme imkânı önemli olmakla birlikte, bazı

durumlarda sosyal bilimlerin ihtiyaç duyduğu “insanı derinlemesine anlayabilmeyi”

her zaman mümkün kılmamaktadır.171 Boratav’ın toplumsal grupların günlük

mücadeleleri ve hayat koşulları üzerine yapılan çalışmalarda, her türlü görgül ve

olgusal malzemenin kullanılabilmesini; istatistik ve/ya da anket tekniklerine uyum

koşulu arama lüksünden vazgeçilmesi önerisi;172 sosyal bilimlerde niceliksel

analizler dışında seçenek sunarak araştırmacıya uygulamada esneklik sağlamıştır.

Araştırmada kullanılan yöntemin, yanıtı aranan soruları izlemesi iyi bir uyumun

171 K. Orhan, Bilim ve Araştırma Yaklaşımları, E. Tutar (ed.); C. Gariper (ed.) içinde, s. 53-69,Lisans Yayıncılık, 2010, s. 54.172 K. Boratav, 1980’li Yıllarda Türkiye’de Sosyal Sınıflar ve Bölüşüm, İmge Kitabevi, Eylül 2005,s.24.

Page 108: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

93

ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu çalışmanın, araştırma öznesini dezavantajlı

gruplar içinde yer alan Çingeneler/Romanlar oluşturmaktadır. Çalışmada;

Çingenelerin/Romanların meslekî uğraşılarında ortaya çıkan değişim ve

dönüşümlerin, Çingene/Roman toplumunun sosyo-ekonomik durumuna olan etkileri

incelenmektedir.

Araştırmayı daha etkin kılabilmek ve analiz kısmında zorlanmamak adına görüşme

süresince ortaya çıkarılması planlanan veriler için oluşturulan, soru veya başlıkların

bir listesi çıkarılmış ve bir rehber form oluşturulmuştur. Böyle bir form, varlığı ile

temel olarak bir grup insandan aynı sorularla belirli bir sistematik içinde bilgi

toplanabilmesini mümkün kılacağı için173 tercih edilmiştir.

Alan araştırmasına başlanmadan önce araştırma amaçları doğrultusunda hazırlanmış

soruların istenen bilgilere ulaşmada doğru seçimler olup olmadığını ölçmek amacıyla

Ankara’da aynı mahallede bir pilot uygulama gerçekleştirilmiştir. Pilot uygulamada

hem soruların içeriğinin ve dilinin doğru anlaşılıp anlaşılmadığı, hem de soru akış

mantığında sorunlu noktalar olup olmadığı test edilmiştir. Bu amaçla pilot uygulama

için eğlence sektöründe çalışan üç Çingene/Roman müzisyenle görüşülmüştür. Pilot

çalışmanın ardından sorular üzerinde gerekli düzeltmeler yapılarak asıl çalışma

gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler esnasında araştırma öznelerinin izni alınarak,

görüşme esnasında hiçbir detayın gözden kaçmaması için ses kayıt cihazı

kullanılmıştır. Ardından kaydedilen görüşmeler deşifre edilerek kağıda dökülmüştür.

173 Patton, 1987’den Aktaran B. Kümbetoğlu, 2008, s.72.

Page 109: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

94

Çalışmada belirli bir sistematik içinde alıntılara yer verilirken, kişilerin kimliklerinin

gizli tutulmasının doğru olacağı kanısı ile gerçek isimleri kullanılmamıştır.

3.1.1. Araştırmanın Amacı

Bir araştırmanın yapılması, toplumun pratik ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır.

Toplumu ya da toplumun bir bölümünü ilgilendiren bir sorun hakkında olası çözüm

önerilerinin sağlanması amacıyla politika yönelimli araştırma yapılması

gerekmektedir. Araştırmanın sonunda elde edilen bilgiler, bu toplumsal soruna

yönelik çözüm sağlayacak politikaların üretilme sürecinde kullanılmaktadır.

Ankara ili içinde belirlenen bir mahallede174 yaşayan Çingene/Roman müzisyenlerin

çalışma yaşamında karşılaştığı sorunların neler olduğunun saptanması, bu sorunların

nelerden kaynaklı olduğu ve çözümlenmesi için neler yapılabileceği konusunda bilgi

almak, bu çalışmanın temel amacıdır. Bunun yanı sıra;

Eğlence sektörüne giriş nedenlerinin belirlenmesi

Eğlence sektörünün çalışma koşullarının belirlenmesi

Eğlence sektöründe karşılaşılan sorunların ortaya çıkartılması

Çalışanların sosyal güvencelerinin olup olmadığının belirlenmesi

Çalışanların örgütlülük düzeylerinin belirlenmesi

Eğitim seviyesi ile örgütlülük düzeyi arasında bir ilişkinin olup olmadığına

bakılması

174 Mahalle isminin verilmemesinin nedeni herhangi bir yaftalamaya neden olmasının istenmemesidir.

Page 110: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

95

Alaylı ya da okullu olmanın çalışma hayatını nasıl etkilediğinin ortaya

konulması

Çingene/Roman olmanın eğlence sektörü için avantaj mı/dezavantaj mı

olduğunun saptanması

amaçlanmıştır.

3.1.2. Araştırma Mekânının Belirlenmesi

Bu çalışma Ankara’da belirli bir semtte yaşayan Çingeneleri/Romanları odağa

almaktadır. Çalışma yaşamında ortaya çıkan yeniden yapılanmanın eğlence sektörü

üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Mekan olarak Ankara’nın seçilmesinin nedeni;

Ankara’nın başkent olması dolayısıyla, sadece insan bedeninin değil, siyasal bedenin

de bütün temsiliyet formlarıyla yoğunlaşmış biçimde görünür olduğu bir kent olarak

karşımıza çıkmasıdır. Başkent, modern Cumhuriyet Türkiye’sinin henüz başlangıç

döneminden itibaren, gerek yerleşim gerekse sosyal yapı itibariyle sosyo-mekânsal

olarak bölünmüş bir kent olarak kurulmuştur: Birinci Ankara yerli Ankaralıların

ikamet ettiği Eski Ankara, ikinci Ankara kurucu seçkinlerin ikamet ettiği Yeni

Ankara ve emeğinden başka satacak hiçbir şeyi olmayan, köylerden çalışmak için

gelen işçilerin yaşadığı, önce baraka sonra gecekondulardan oluşan Üçüncü

Ankara.175 Günümüzün Ankara‘sında mekansal bölünme sınıfsal farklılaşmanın

artması ölçüsünde çeşitlenip çoğalmıştır. Bu bölünmüşlük içinde bir azınlık olan

Çingenelerin/Romanların durumu nedir? Ankara’da çalışma yaşamının bir parçası

175 Aydın 2005’den Aktaran S. Kök, Kent Yoksulluğu ve Siyaset: Ankara Örneği, AnkaraÜniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011, s. 100.

Page 111: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

96

olan eğlencesektörünün koşulları vebu sektörde istihdam edilen

Çingenelerin/Romanların karşılaştığı sorunları öğrenmek amacıyla yapılan alan

araştırmasında Çingenelerin/Romanların çoğunlukla Ankara’da belirli mahallelerde

toplu bir şekilde ikamet ettikleri görülmüştür. Bu sebeple onlara ulaşım açısından

sıkıntı yaşanmamıştır. Ayrıca Ankara, azınlık haklarına ilişkin kararların alındığı,

programların yapıldığı ve uygulandığı, yönetim rasyonelliğinin ete kemiğe

büründüğü bir kenttir. Bunun dışında araştırma alanının Ankara olarak

belirlenmesinin bir nedeni de eğlence hayatı denilince ilk olarak akla İstanbul

gelmesi, Ankara’da eğlence sektörü ile ilgili yeterli bilginin bulunmaması ve

dolayısıyla merak konusu olmasıdır.

3.1.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklem

Bilimsel bir araştırmanın yapılabilmesi için araştırma kapsamına giren olgu ve

olayların belli bir zamanda ve mekanda bilimsel araştırma yöntem ve tekniklerine

uygun bir şekilde ele alınması gerekmektedir.176 Bilimsel araştırmalar; insan

kaynakları, teknik donanım, mali kaynaklar ve zaman açısından sınırlılıklarla sahip

olması nedeniyle, araştırma evreninin tamamı ile araştırma yapılması mümkün

olmamaktadır. Bu nedenle araştırma evreni içerisinden bir alt grup oluşturulmaktadır.

Örneklem dediğimiz bu alt grup araştırma evreninin özelliklerini yansıtmaktadır.

Böylece araştırmacı örneklem grubu ile çalışarak araştırma evreni hakkında bilgi

edinmeyi amaçlamaktadır.177

176 Sencer, 1978’den Aktaran T. Şavran, 2012, s. 20.177 Lİn, 1976’dan Aktaran T. Şavran, 2012, s. 146.

Page 112: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

97

Niteliksel araştırmalar, “araştırma evrenini, sosyal gerçekliği genellemelere varmak

amacı ile incelemediğinden”178 araştırma problemi ile ilgili bilgi ve deneyim sahibi,

yaşantılarından bu öğeler hakkında bilgi oluşturabilecek kişiler olarak Ankara’da

görüşme için belirlenen mahallede oturan, aynı zamanda eğlence sektöründe çalışan

Müzisyen Çingeneler/Romanlar örnekleme dahil edilmişlerdir. 24 kişi ile yüz yüze

derinlemesine mülakat yapılmıştır. Bu 24 kişinin 4’ü kadın, 20’si erkektir. Kadınların

içinde bir solist, bir oyuncu179, iki de konsomatris bulunmaktadır. Erkeklerin bir

tanesi solist, diğerleri keman, kanun, klarnet, darbuka gibi müzik aletlerini çalan

müzisyenlerden oluşmaktadır. Derinlemesine görüşme yapılacak kişiler seçilirken

elde edilecek verilerin farklı bakışları temsil etmesi açısından mesleki statülerinin

birbirinden farklı olmasına önem verilmiştir. Bu sebeple görüşme yapılanların içinde

sadece özel sektörde çalışanlar değil, TRT ve Kültür Bakanlığı gibi kamu

kuruluşlarında çalışanlar da yer almıştır.

3.2. Alan Araştırması Bulguları

Araştırmayı daha anlaşılır kılabilmek için elde edilen bulgular belirli başlıklar altında

toplanmıştır. Katılımcılar hakkında baştan bir fikir sahibi olunması amacıyla ilk

olarak demografik özelliklerine yer verilmiş, ardından eğlence sektörüne yönelik

konulara değinilmiştir.

178 Patton, 1987’den Aktaran B. Kümbetoğlu, 2008, s.97.179 Sahnede oyun havaları oynayan kadın çalışanlar kendilerine oyuncu demektedir.

Page 113: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

98

Görüşmeye katılanların samimi açıklamaları ve güler yüzlü tavırları araştırma

yaparken işimizi kolaylaştırmış demek yanlış olmayacaktır. Özellikle

Çingene/Roman vatandaşlarımız bu konuda daha önce kendileriyle bir çalışma

yapılmadığını ve söylemek istedikleri birçok şeyin olduğu belirtmişlerdir. Ayrıca bu

gibi çalışmaların onlar için de bir umut olduğunu böylelikle yetkililere seslerini

duyurabileceklerini ifade etmişlerdir.

Araştırma bulgularına geçmeden önce belirtilmesi gereken alanlardan biri de,

katılımcılara görüşme esnasında Çingene mi/Roman mı kullanılmasını tercih

edersiniz sorusuna hemen hepsi “biz Çingeneyiz utanılacak bir şey değil” cevabını

vermiş olmasıdır. Ancak buna rağmen, yapılan alıntılardan da görüleceği üzere

kendileri ile ilgili bilgi verirken “biz Romanlar” şeklinde cümle kurmuşlardır.

Burada aslında Çingene denmesinden bir rahatsızlık duymadıkları ancak bir

yabancıyla konuşma yaparken –ki kendileri için faydalı olacağını düşündükleri,

seslerini duyurmada bir yol olarak gördükleri bir çalışma için- daha kibar olmaya

çalışmaları sebebi baş göstermektedir.

3.2.1. Demografik Özellikler

Görüşme yapılan kişilerin demografik özelliklerinin belirtilmesi ile, okuyucuya

kişiler hakkında ön bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Çingeneler/Romanlar tarihleri

boyunca çeşitli sürgünlere maruz kalmalarına rağmen, kültürlerini koruyarak

günümüze kadar taşıyabilen yegâne azınlıklardan olmuşlardır. Göç ettikleri

Page 114: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

99

bölgelerde bir arada yaşamaları bunun en büyük nedenidir. Görüşme yapılanların hiç

birisi Ankara’lı değildir ve Bursa, Balıkesir veya Çanakkale’den geldiklerini

söylemişlerdir. Yani memleketlerinden göç etmeye karar verdiklerinde; kendi eşleri,

dostları, akrabaları nerde ise oraya gitmeyi tercih etmişlerdir. Çünkü insanlar büyük

topluluklarla günlük yaşamları bakımından işlevsel ilişkiler kuramamakta, onlarda

kendisine rehber olacak bir referans sistemi veya özdeşleşme modeli bulmada

zorlanmaktadırlar. Bu nedenle insanlar, daha yaklaşılabilir, daha ulaşılabilir,

dokunulabilir gerçekliği olan grupları ya da küçük toplulukları tercih

etmektedirler.180 Bu ihtiyacın somut bir göstergesi olarak Çingeneler/Romanlar de/da

göç ettikleri bölgeleri seçerken kendileri gibi Çingene/Roman olanlarla aynı bölgede

yaşamayı tercih etmektedirler. Böylece araştırmaya katılanların cinsiyet dağılımları,

yaş dağılımları, medenî durumları ve eğitim seviyeleri hakkında fikir sahibi olmak,

elde edilen bulguların daha anlaşılır olmasını sağlamaktadır.

3.2.1.1. Cinsiyet

Çalışmanın alan araştırması için 20’si erkek, 4’ü kadın olmak üzere toplam 24 kişi

ile görüşülmüştür. Erkeklere ulaşmada ve görüşmede sıkıntı yaşanmazken, kadınlara

ulaşmada ise zorluklarla karşılaşıldığı belirtilmelidir. Çünkü görüşme yapılan

kadınlardan hiçbirisi görüşülen erkeklerin eşleri, çocukları veya akrabaları dahi

değildir. Başka bir deyişle müzisyen erkekler kendi kadınlarını kesinlikle bu sektörde

180 Bilgin, 2007, s. 23.

Page 115: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

100

çalıştırmadıklarını ifade etmişlerdir. Bu sebeple müzisyen erkeklerle görüşmek için

gidilen mahallede kadınlarla görüşme imkânı bulunamamıştır.

Kadınlarla görüşmek için, işyerleri olan gazino ve pavyon gibi mekânlara gidilmiş,

ancak kadınlar işyerinde görüşme yapmak istememişlerdir. Bunun üzerine başka bir

mekanda görüşme olanağı yaratılmıştır. Ancak yine de belirtmek gerekir ki eğlence

sektöründe çalışan Çingene/Roman kadınlar işleri ile ilgilikonuşmaktan

hoşlanmamaktadırlar ve bunun için zaman ayırmak istememektedirler. Görüşme

ancak işe gitmeden kısa bir süre önce onlar kuaförde hazırlanırlarken

gerçekleştirilmiştir. Erkeklerin “biz kadınlarımızı pavyonda falan çalıştırmayız,

sokmayız oralara” demeleri bu sektörde çalışan kadınları hoş karşılamadıklarını

göstermektedir. Kadınların bu mesleği yapmalarından dolayı dışlanma ile karşı

karşıya kalma korkuları ve dolayısıyla bu konuda bir yabancıya konuşmak

istememeleri anlaşılırdır.

3.2.1.2. Yaş

Görüşmeler yapılırken, çeşitli veriler elde edebilmek için yaş aralığı geniş tutulmaya

çalışılmıştır. Bunun sebebi, sektörde karşılaşılan sorunların, farklı yaş grupları

arasında çeşitlilik gösterip göstermeyeceğinin araştırılmak istenmesidir. Örneğin;

kırk yaşın üstündeki müzisyenler sosyal güvencesiz çalıştırılmaya tepki gösterirken,

yirmili yaşlarda olan müzisyenler bu durumu çok önemsememektedirler. Bunun

nedeni ise yaş ilerledikçe sağlık problemlerinin baş göstermeye başlaması ve emekli

olmaları gerekirken maalesef emekli olamamalarıdır. Sosyal güvence, temel bir

Page 116: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

101

insanlık hakkı niteliği kazanmış olmasına rağmen, özellikle genç müzisyenler

arasında hayati önem taşımamaktadır.

Tablo 1: Yaş Dağılımı

Erkek(Kişi)

Kadın(Kişi)

16-22 4 3

23-30 9 1

31-40 3 -

41-60 4 -

Kırklı yaşlardan sonra sektörde çalışan kişi sayısı azalmaktadır. Eğlence sektörünün

yıpratıcı çalışma koşulları, bu sektörde uzun yıllar çalışma olasılığını ortadan

kaldırmaktadır. Özellikle kadınlar için bu durum daha belirgindir. Görüşülen

kadınlar, yirmili yaşlarındadır ve bu sektörde otuz yaşını aşmış kadınların

çalıştırılmasının çok nadir olduğunu ifade etmişlerdir. Çünkü kadınlar solist olarak

veya konsomatris olarak çalışmaktadırlar. Dolayısıyla görselliğe hitap etmektedirler.

Ancak çalışma koşullarının yıpratıcı etkisiyle erken yaşlandıklarından ileriki

yaşlarında sektörde istenmemektedirler ve daha da önemlisi bu işte

“damgalandıkları” için başka sektörlerde iş bulmaları da zorlaşmaktadır.

Page 117: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

102

Ayrıca Tablo 1’e bakıldığında, eğlence sektöründe çalışmanın oldukça küçük

yaşlarda başladığını söylemek mümkündür. İleriki bölümlerde neden sektöre giriş

yaşının bu kadar düşük olduğu incelenecektir.

3.2.1.3. Medeni Durum

Görüşme yapılan kişilerin 17’si evli, 3’ü bekar, 4’ü ise boşanmıştır. Görüşülenlerin

yaşları göz önüne alındığında ise evlenme yaşının oldukça düşük olduğu sonucuna

varılmıştır. Evlenme yaşının düşük olmasını iki türlü açıklamak mümkündür; birinci

olarak, eğlence sektöründe çalışanların –özellikle erkekler için- erken yaşta

evlendirilmelerinin altında sektörde çalışan kadınlarla münasebet kurmalarının

engellenmesi yatmaktadır. Bir diğeri ise; Çingenelerin/Romanların eğitim seviyeleri

ile bağlantılı olarak evlenme yaşının da düşük olmasıdır. İleriki bölümlerde

görüşülenlerin anlattıklarından da alıntılar verilerek, konu açıklanmaya çalışılmıştır.

Çingenelerin/Romanların aile yapılarına bakıldığında, geniş aile oldukları

görülmüştür. Görüşme yapılanların hemen hepsi ekonomik nedenlerden dolayı,

evlendikten sonra ayrı eve çıkamadıklarını ifade etmişlerdir. Özellikle son yıllarda

kazançlarının azalmasıyla bağlantılı olarak geçimlerinikazanmada güçlük

yaşadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, geniş aile olmalarında bir etken de erken yaşta

evlenmeleridir. Çünkü küçük yaşlarda evlenen kişiler evi idare etmede

zorlanmaktadır ve aile büyükleri bu konuda müdaheleci olmaktadır. Bu sebeple de

Page 118: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

103

aile büyükleri çocuklarıyla evlendikten sonra da birlikte yaşamayı tercih

etmektedirler.

3.2.1.4. Eğitim Düzeyi

Görüşme yapılan kişilerden 13’ü ilkokul, 5’i ortaokul ve dengi okullardan, 6’sı ise

lise mezunudur. Yani görüşülenlerin büyük bir kısmı ilkokul mezunudur. Eğitim

seviyesinin düşüklüğünü, işe erken yaşlarda başlama ile ilişkilendirmek

gerekmektedir.

Müzisyenlik aileden gelen bir meslek olduğu için kişiler müzikle iç içe dünyaya

gelmektedirler. Dolayısıyla; özellikle erkek çocuklar, evde rol modeli olan babayı

örnek almakta ve erkenden bir müzik aleti çalmaya başlamaktadırlar. Bu

yeteneklerini keşfetmeleri ile birlikte, çalışma hayatına atılma istekleri uyanmakta ve

işlerini eğitimlerinden daha üstün görmeye başlamaktadırlar. Ardından okula gitme

arzuları azalmaktadır ve kısa bir süre sonra da okul hayatından tamamen

kopmaktadırlar. Lise mezunlarının altısından üçünü kadınlar oluşturmaktadır.

Anlaşılan o ki; görüşülen kadınların eğitim seviyeleri erkeklere göre daha yüksektir.

Page 119: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

104

3.2.2. Mesleğe Giriş Nedenleri

Eğlence sektöründe müzisyenlik mesleğine başlama süreci ile ilgili olarak daha önce

yapılan çalışmalarda birbirinden farklı sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin; sektörde

çalışanların içinden az bir kısmı “ben profesyonel müzik yapmak istiyorum” diyerek

sektöre girmiştir. Büyük çoğunluğunun girişi müziğe bir hobi olarak başlayıp

enstrüman çalmaya başlamaları ile olmuştur.181 Bu anlamda

Çingenelerin/Romanların bu genellemenin içine alınmayacaklarını söylemek

mümkündür.

Çingenelerin/Romanların büyük ölçüde eğlence sektöründe istihdam edilmelerinin

nedenlerine bakıldığında, müziğe olan yatkınlıkları ve baba mesleğini devam ettirme

geleneği başı çekmektedir. Ayrıca, etnik kökenleri nedeniyle tarihleri boyunca

dışlanmaya maruz kalan Çingeneler/Romanlar diğer sektörlerde daha çok

dışlanmayla karşılaşacaklarını düşünmektedirler. Bu nedenle, eğlence sektörünün ne

uzun çalışma saatleri, ne belirsiz ücret seviyeleri, ne de sosyal güvencesizlik onların

eğlence sektöründen kopmaları için yeterli sebep olamamıştır.

3.2.2.1. Baba Mesleğini Devam Ettirme Geleneği

Görüşme yapılanların büyük çoğunluğu müzik sektörü dışında bir alanda çalışmayı

düşünmediğini ifade etmiştir. Bu mesleğin baba mesleği olması sebebiyle ister

181 M. Sezen, 2010, s. 32.

Page 120: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

105

istemez küçük yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladıklarını ve sonrasında da

kendilerini eğlence sektörünün içinde bulduklarını belirtmişlerdir. Konu ile ilgili

olarak görüşme yapılanlardan birkaç örnek vermek gerekirse;

“Babam da müzisyen, biz küçükken de evde çalışırdı hep hala öyle,

keman çalar, (…) Bizim ilk oyuncaklarımız müzik aletleriydi, müzikten

uzak durma gibi bi durumumuz olmaz zaten bizim”

Kemancı Nuri (25)

“Müzisyenlik benim hayalimdeki meslekti, başka bir yerde çalışsam mı

diye hiç düşünmedim açıkçası. Çünkü biz müzik için doğmuşuz genetik bi

iş bence bu. (…) Kardeşlerim, babam hepimiz çok iyi müzisyenleriz,

yalnızca değerimizi bilmiyolar.”

Kemancı Yunus (30)

Görüşmeye katılanların içinde sayıları çok az olsa da müzisyenliği hayalindeki meslek olarak

görmediğini söyleyenler de olmuştur. Ancak onların da yine başka meslekte çalışma gibi bir

deneyimleri olmamıştır. Ritimci Şükrü birkaç cümle ile durumu şöyle anlatmıştır:

“Aslında futbolcu olmak isterdim ama bizim küçükten belli oluyo zaten

müzisyen olcamız, ailede herkes müzisyen küçük yaşlarda biz de öğrendik

okula falan gitmeden başlıyoz biz zaten, ondan daha başarılı da oluyoz”

Ritimci Şükrü (16)

Page 121: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

106

3.2.2.2. Müziğe Olan Yatkınlık

Çingenelerin/Romanların yaptığı işlerin arasında müzisyenlik önemli yer

tutmaktadır. Yapılan görüşmelerde müzisyenlik için hemen hepsi sadece iş değil aynı

zamanda bir tutku olduğunu söylemişlerdir. Daha önce yapılan çalışmalarda da

benzer sonuçlar çıkmıştır..182 Müzik ile ilgili eğitim almamalarına rağmen bir başka

deyişle “alaylı” olmalarına rağmen bu sektörde oldukça başarılıdırlar. Hayatın her

aşamasında somutluklarla karşı karşıya gelen Çingene/Roman, iç dünyasını dökeceği

sanat alanını seçerken ulaşamayacağı, dokunarak algılayamayacağı bir simgeselliği

tercih etmiştir. Bunun da müzikten başkası olmadığı açıktır.183 Konuya ilişkin

kemancı Yağız şunları söylemiştir:

“Benim çocuğum keman çalıyo şimdi ver eline gitarı gitarı da çalar, klarneti

ver onu da çalar. Okullu biri gelsin o sadece batı çalabilir, bizde müzik ruhu

var çünkü yetenekliyiz bu konuda. ”

Kemancı Yağız (30)

Tabi ki burada müziğe olan yatkınlık ile müzisyenliğin baba mesleği olması arasında

bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Küçük yaşlarda evde çalışan babalarını görerek

özenmektedirler. Kendileri de özellikle ergenlik dönemlerinde bir müzik aleti

çalabilmenin onlar için çok gurur verici olduğunu, akranları arasında “hava

182 Tuna Meyrem, Oguz, Z.Nuran, ve Kolukirik, Suat, Menemen Çingeneler/Romanlarinin Sosyo-Kültürel Özellikleri: Kazımpaşa Mahallesi Örneği, Uluslar arası Çingene Sempozyumu UlaşılabilirYaşam Derneği, 6-7 Mayıs, İstanbul, 2006, s.9 (goc.bilgi.edu.tr/documents/MenemenCingeneleri.doc)183 M. Duygulu, 2006, s. 142.

Page 122: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

107

atabilmelerini” sağladığını ifade etmişlerdir. İlk oyuncaklarının müzik aletleri

olduğunu söyleyen Kemancı Nuri’ye ek olarak Kanuni Mustafa şunları söylemiştir:

“Ben programa çıkmadan önce mecbur evde çalışmak zorundayım, e

çocuğumda bunu evde görüyo o da çalmaya merak ediyor böylelikle o da

başlıyo gerçi sonra da okula gitmek istemiyor buda ayrı bir boyutu tabi.

(…) nerden geliyo bu yetenek dersen işte kanımızda var, müzik

Romanların işi diyebilirim müzisyenin kulağı iyi olmalıdır mesela o

bizde, Roman çocuklarımızın hepsinde vardır işte”

Kanuni Mustafa (33)

3.2.2.3. Ayrımcılık

Oldukça zor yaşam mücadelesi veren etnik grupların, özellikle de enformel sektör

dışında iş bulma olanakları zor olan Çingenelerin/Romanların, enformel işgücü

piyasasına katılımda sosyal ağları yoğun olarak kullandıkları görülmektedir. Sosyal

ağların, işlerden haberdar olma, iş bulma ve işe eleman alma süreçlerinde atlama taşı

olarak kullanılması işgücünün enformel işgücü piyasasına dahil edilmesinde önemli

rol oynamaktadır. Ancak, enformel işgücü piyasalarında sosyal ağların kullanımı,

yararlarının yanısıra, iş bulmada belli sınırlamalar da getirmektedir. İş bulmada bu

ağların kullanılması sonucunda, bazı etnik grupların var olan önyargılı tutumdan

dolayı işe alınmadıkları ve formel yöntemlerle iş bulmaya yöneldikleri

görülmektedir.184 Eğlence sektöründe çalışan müzisyenlerle yapılan görüşmelerde

184 S. Fernandez, 2004’den Aktaran Erdoğan, Fatma Aras; “Etnik (Çingene) İşgücünün Enformelİşgücü Piyasasına Katılım Biçimleri ve Bu Süreçte Etkili olan Faktörler: İstanbul (Cankurtaran) ve

Page 123: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

108

zaman zaman çalışma hayatında ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarını

belirtmişlerdir. Çingenelerin/Romanların, yaşadıkları sefalet ve diğerleri tarafından

maruz kaldıkları hakarete karşı ayakta kalabilmelerini sağlayan yegâne unsur

müziktir. Aynı zamanda müzik, Çingenelerin/Romanların hem diğerlerine karşı

ayakta kalmasını sağlayan bir güç, hem de ait olduğu toplumun içinde ona statü

kazandıran bir unsurdur.185 Toplum içinde “damgalı” olarak nitelendirilen ve

dışlanan bireyler zayıf sosyal statüleri nedeniyle, başarısız oldukları alanlardan daha

çok kaçmaktadırlar. Bu kötü şöhret (damgalı olmak) doğrudan performansları

üzerine yansımakta ve damgasızlardan daha az başarılı olmaktadırlar.186 Bu sebeple

müzik sektörüne giriş nedenlerinden biri de, “diğer sektörlerde daha çok ayrımcılığa

maruz kalmaları mıdır?” diye sorulmalıdır. Görüşme yapılanlardan başka sektörde

çalışırken karşılaştıkları olumsuzluklardan bahsetmeleri istenmiş fakat hiç biri bu

konuda örnek verememiştir, çünkü başka sektörde çalışma deneyimleri olmamıştır.

Ayrımcılığa uğrayacaklarını düşünmelerinin sebebi kulaktan dolma bilgilere

dayanmaktadır. Bunun sebebi eğlence hayatında bile bazen kendilerine yer vermek

istemeyenlerin olduğunu bilmeleri ve diğer sektörlerde daha çok ayrımcılıkla

karşılaşacaklarını düşünmeleridir. Konu ile ilgili şu şekilde örneklerle açıklamalarda

bulunmuşlardır:

“İşe sadece Romanlar olarak gitmiyoruz bazen Roman olmayanlarla da

birlikte işe gidebiliyoruz. Mesela orda da sizinkiler bizimkiler muhabbeti

oluyo bu Roman bununla mesafeli olalım diyenler olabiliyor. (...) Bence

bunun iki sebebi var. Birincisi; bizi kendilerinden saymıyolar sanki biz

Edirne (Menzilahır) Örnekleri”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 11,2009, Ankara, s. 80.185 Duygulu, Melih, s.160.186 Bilgin, 2007; s. 76.

Page 124: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

109

başka ülkenin vatandaşlarıymışız gibi görüyolar, diğeri de müzik

sektöründe biz daha başarılı olduğumuz için çekemediklerinden

yapıyolar. Ben Roman olduğum için Roman olmayanlardan daha

duygulu çalıyorum onlar bizim kadar hisli çalamıyor bu yüzden

çekemedikleri oluyor.”

Kemancı Yasin (27)

“Ben kimliğimi hiç gizlemiyorum, ama dışlanma olduğu da oluyor...

Mesela orkestracı arkadaşların içinde Roman bunlar diyip dışlıyolar

bazen bizi. Roman olduğum için daha az yevmiye aldığımız olabiliyor.”

Kanuni Fikret (26)

Sektörde çalışan Çingene/Roman müzisyenler ayrımcılığın yakalarını hiç

bırakmadığını özellikle belirtmektedirler. Müzikte çok başarılı olduklarını ancak

önlerine taş konduğu için ilerleyemediklerini savunmaktadırlar. Eğitim seviyelerinin

düşük olmasının veya çalışma hayatında iyi statülerde çalışamamalarının nedeni

olarak da maruz kaldıkları ayrımcılığı göstermektedirler. 33 yaşındaki kanun çalan

Mustafa başından geçen bir olayı şöyle anlatmaktadır:

“Benim oğlum çok yetenekli, kendi oğlum olduğu için söylemiyorum

zaten genelde Roman çocukları müzik konusunda yeteneklidir. Ben bu

yönde eğitim almasını çok istiyorum ve oğlumu Hacettepe konservatuar

sınavına götürdüm. Siz dediler (…)’ de mi oturuyosunuz? evet diyince de

Roman mısınız diye sordular yani bunu açık açık sordular. Ve oğlum

alınmadı ben Roman olduğumuz için almadığını düşünüyorum, yoksa

neden böyle bir soru sorsunlar ki!”

Page 125: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

110

Kanuni Mustafa (33)

Tüm bunların yanı sıra kamu kurumlarında da kendilerinin istenmediğini dile

getirmektedirler. Ayrıca yine bu kurumlar tarafından “kullanıldıkları” hissine

kapıldıklarını ifade etmişlerdir. Kendilerinin müzik sektöründe çok başarılı

olabilecekken onları görünür kısımda tutmamak için, asıl işi yapmalarına rağmen

tanıtılmadıklarından şikayet etmektedirler. Kemancı Nuri şikayetini şöyle

anlatmaktadır:

“Biz daha önce resmi kuruluşlarda hizmet verdik; TRT başta olmak

üzere Kültür Bakanlığı gibi kurumlarda. TRT’nin çocuk korosunda,

gençlik korusunda çalıştık. Zaten gençlik korosundan diğer kadroya

geçiliyo ama orda hep önümüzü kestiler. Mesela bu mahallede kimse

okumuş olmayabilir ama nota bilgileri çok fazladır biz oralara senelerce

hizmet verdik ama hiç faydasını göremedik. Şimdi hep haketmeyenler

orda çalışıyo bizler de pavyon köşelerinde çalıyoruz. Bunda Roman

olmamızın rolü var bence Roman olduğumuz için ilerlememizi

istemiyorlar. Orda şu anda büyük isimler var herkesin tanıdığı ama

aslında orda işi bitirenler yine bizim ağabeylerimiz; Romanlar ama ön

plana çıkartılmıyolar, onlar da zamanında girmişler işte artık o da yok!”

Kemancı Nuri (25)

Kanuni Kadir’in anlattıkları da ayrımcılığın alaydan öte hakaret boyutlarına

ulaşmasına örnek teşkil etmektedir.

Page 126: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

111

“Ben öyle çok iş bıraktım ki alay ettikleri için hemen ‘be ya’ lı

konuşmalara başlıyolar geliyolar yanına alay ederek ‘naber be ya şopar’

diyolar rencide ediyolar yani seni (…) hala da devam ediyo bu durum.”

Kanuni Kadir (40)

1980’li yıllarda çekilen “Gırgıriye” film serisinde Çingeneler/Romanlar

canlandırılmaktadır. Görüşme yapılan Çingeneler/Romanlar bu filmlerden dolayı

Müjdat Gezen187’i hiç sevmediklerini söylemişlerdir, bunun sebebinin de bu

filmlerde Çingenelerin/Romanların hırsız olarak tanıtıldıklarını düşünmeleridir. Oysa

ki benim fikrim, bu filmlerde Çingeneler/Romanlar son derece olumlu bir şekilde

anlatılmış; neşeli, keyifli insanlar olduğunun altı çizilmiştir. Çingeneler/Romanlar

ise, filmdeki birkaç sahnede birbirlerinden para saklamaya çalışmaları nedeniyle bu

filmlerden nefret etmişlerdir. Buradan anlaşılıyor ki, bu insanlar uzun yıllar boyunca

yanlış tanıtılmışlar ve damgalanmışlardır. Dolayısıyla dışlanma konusunda son

derece hassastırlar.

“Bizim için temiz değil derler, Allah aşkına şurda birinin evine gir bak.

İnsanlar bilmeden etmeden konuşuyor.”

Kanuni Kadir (48)

187 Adı geçen filmlerde başrol oyuncularından birisidir.

Page 127: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

112

3.2.2.4. Ünlü Olma İsteği

Mesleğe giriş nedenleri arasında “ünlü olma isteği” de yer almaktadır. Görüşme

yapılanlar doğrudan “ünlü olmak istediğim için müzik sektöründeyim” şeklinde bir

açıklamada bulunmamışlardır. Ancak sektörün koşulları ile ilgili sorular

sorulduğunda çalışanların hemen hemen hepsi şikayetçi olduklarını, artık eskisi gibi

para da kazanamadıklarını ifade etmişlerdir. Ancak buna rağmen yine hemen

hiçbirisi sektörden ayrılmayı düşünmemektedir, bu yönde şimdiye kadar hiçbir

girişimleri olmamıştır. Bunun yanı sıra her fırsatta kendilerine imkan tanınsa bir çok

Roman sanatçı gibi kendilerinin de çok iyi yerlere geleceğine inanmaktadırlar. Bu

sebeple mesleğe giriş nedenleri arasında“ünlü olma isteği” yer almaktadır diyebiliriz.

“En büyük problem, müzisyen yetişmesinin güçlüğü. Türkiye’nin

problemi Roman vatandaşların ortaokuldan sonra müzik okulunda

okuyamamasıdır. Ben Ankara’da güzel sanatlar sınavında çok torpil

döndüğünü gördüm (…) Romanlar diğerlerine göre çok daha güzel müzik

yapıyorlar mesela İstanbul’da da İstanbul Sitrix, Gündem Yaylı Grubu,

Kem-Pa Yaylı Gurubu, Hüsnü Şenlendirici, Sibel Can gibi çok

başarılılar var. (…) Önümüze engel çıkarmasalar bize ayrımcılık

yapmasalar çok iyi yerlere geliriz bizde, bunun için müzik okulları

artmalı ve alımlarda torpil olmamalı.”

Kanuni Mustafa (33)

Kanuni Bekir ise; çalışma koşullarının zorluğundan yakınmasına rağmen ya da

eğlence sektörünün bittiğini ve zorlukla para kazanmaya başladıklarını söylemesine

Page 128: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

113

rağmen başka bir işte çalışmayı düşünmediğini, devam etmek istediğini şu cümlelerle

ifade etmiştir:

“Gün geliyo patron iş olmadı diyip yevmiyeni kesiyo ya da patronla

geçinemiyosun ayrılmak zorunda kalıyosun sık iş değiştiriyoz bu yüzden.

İşlerimiz çok azaldı çok az paralara çalışır olduk. Şimdi dedemizin

babamızın mesleği bu, bizde devam ettirmek istiyoruz ama artık şartlar

çok zorlaştı kaldırılacak gibi değil. Artık isterseniz sazın üstüne kuş

kondurun kar etmiyo artık palyaçoluğa döndü iş, şaklabanlık yapacaksın

ki müşteriden para alacaksın. Bazı yerlerde eskisi gibi hala müzisyene ön

ilikleyenler var ama artık çok azaldı (…) bu işi de severek yapıyoruz

kolay kolay da vazgeçemiyoruz.”

Kanuni Bekir (27)

Bu çalışmada Çingenelerin/Romanların ortak özelliklerinden biri olan göçebeliğin

Ankara’da görüşme için belirlenen mahallede yaşayan Çingenelerde/Romanlarda

gözlemlenmediği belirtilmelidir. Biraz da yerleşik yaşama geçmenin verdiği havayla

müzisyenliği kendilerine meslek olarak seçmişlerdir. Çünkü

Çingenelerin/Romanların yaptığı mesleklerden sayılan; kalaycılık, kağıt toplayıcılığı,

sepetçilik gibi işler göçer Çingenelerin/Romanların tercih ettiği mesleklerdir.

Görüşme yapılan kişiler bu meslekleri akıllarının ucundan bile geçirmemekte, yine

Çingene/Roman mesleklerinden sayılan müzisyenliğe ağırlık vermektedirler. Gerek

kültürleri gerek yaşam koşulları nedeniyle disiplinli bir hayata sahip olmamaları da

bu mesleği tercih etmelerindeki sebepler arasında sayılabilir.

Page 129: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

114

Ancak kadınlar için baktığımızda durum farklılaşmaktadır. Yukarıda sayılan

sebeplerden hiçbirisi kadınlar için geçerli değildir. Kadınlara eğlence sektörüne

girme nedenlerine yönelik sorular yöneltildiğinde, hiçbirisi “kendi isteğimle

başladım” cevabını vermemiştir. Ya bir arkadaşının “düşürdüğünü” ya da hayat

şartları nedeniyle bu işi tercih ettiklerini söylemişlerdir. Konu ile ilgili olarak

Ankara’da bir gazinoda konsomatris olarak çalışan Buket şunları söylemiştir:

“Ben Diyarbakırlıyım (…) Bi tane kız arkadaşım düşürdü gibi bişe oldu

buraya geldiğimde. Ailem bilmiyo burada çalıştığımı onlar

Diyarbakırdalar zaten. (…) Daha önce böyle bi işte çalışmak gibi bi

düşüncem yoktu bir buçuk yılı geçti başlayalı, şimdi çok iyi kazanıyorum

ayrılmayı da düşünmüyorum, burada günde 500 lira kazanıyorum

çünkü”

Konsomatris Buket (21)

Eğlence sektöründe çalışan kadınlara ulaşmanın ve onlarla sektör üzerine

konuşmanın güç olduğundan bahsedilmişti. Örneğin; solist ve aynı zamanda

konsomatris olan Gamze sektöre giriş nedeni sorulduğunda “Köyümde saf bi kızdım

kandırdılar diye yaz işte manşet olarak” (gülerek) şeklinde cevap vermiş ve

konuşmak istemediğini belirtmiştir. Bu açıklama ile kadınların bir yabancıya

kendileri ile ilgili bilgi vermek istemedikleri sonucuna varılmış ve anlayışla

karşılanmıştır.

Eğlence sektöründe çalışan Çingeneler/Romanlar için çalışma şartları kadın ve

erkeklere göre değişmektedir. Erkekler kendi istekleriyle başladıkları müzisyenliği

Page 130: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

115

aileden gelen bir gelenek olarak görmektedirler. Buna karşılık kadınlar ise hayat

şartlarının zorluklarından dolayı eğlence sektöründe çalışmaktadırlar. Yaptıkları

mesleği ailelerinden saklamaktadırlar. Çingene/Roman erkeklerle yapılan

görüşmelerde kendi kızlarını veya eşlerini kesinlikle eğlence sektöründe çalıştırmak

istemediklerini her fırsatta dile getirmektedirler. Ancak bunun yanında işyerlerinde

çalışan kadınlarla anlaşamama gibi bir durumları söz konusu da değildir.

3.2.3. Eğitim Seviyeleri

Çingenelerin/Romanların genel olarak eğitim seviyelerinin düşük olmasının sebepleri

arasında; anne ve babanın eğitim seviyesinin düşüklüğü, sosyo-kültürel koşulların

elverişsizliği, eğitim araç-gereç masraflarını karşılayamama ve okul yaşamındaki

farklılıklar temel etmenler olarak gösterilmektedir. Bunun yanısıra okul hayatında

arkadaşları tarafından dışlanmaya maruz kalmaları da eğitimlerinden kopmalarına

neden olmaktadır. Ayrıca erken yaşta müzikle uğraşmaya başlamaları da, eğitimlerini

yarıda bırakmalarının bir diğer nedenidir. Kendi deyimleriyle “para kazanmanın

tadına varınca” okulu önemsememektedirler. Görüşülenlerden 25 yaşındaki keman

çalan Nuri “bizim ilk oyuncaklarımız müzik aletleriydi (…) ilkokulda flüt

çaldırırlardı ben kanun keman çalardım” diyerek durumu özetlemiştir.

Görüşme yapılan kadınların eğitim seviyeleri erkeklere göre oldukça yüksektir. Bu

durumda eğlence sektöründe çalışan Çingene/Roman erkeklerinin kızlarını bu

sektörde çalıştırmak istemedikleri için okumalarına daha çok özen gösterdiklerini

Page 131: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

116

söylemek mümkündür. Ancak kadınların hayat şartları sebebiyle bu sektörde

çalışmak zorunda oldukları söylenebilir.

Çalışmanın başından bu kısma kadar Çingenelerin/Romanların müziğe olan

yatkınlıklarından ve eğitim seviyelerinin düşük olduğundan bahsedilmiştir, buradan

yola çıkarak “acaba eğitimlerine müzikle devam edemezler mi?” sorusu akla

gelebilir. Örneğin müziğe olan yatkınlıkları bu kadar fazla iken konservatuara gitmek

onlar için faydalı olacaktır, ancak kendilerinin bu yönde önlerinin kesildiğini, müzik

okullarında kendilerine yer verilmediğini her fırsatta dile getirmektedirler. Konu ile

ilgili olarak kendisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çalışan kanuni Mustafa şunları

eklemiştir:

“Bizim eğitim durumumuz düşük olduğu için tarihi sorsanız burda kimse

bilmez ama çocuklarımızı okutmaya çalışıyoruz biz. Okullar artarsa

çocuklarımız yine müzikten kopmayacak hem de eğitimli olacaklar.

İstanbul’da da çok müzik okulu yok İstanbul Teknik Üniversitesi’nde var,

Üsküdar Cemiyeti var, Mimar Sinan’da var bu kadar. Ben yıllarca

üniversitelerde halk oyunlarında çaldım. Lütfen şunu belirtin Türk

Müziği okulları açılsın. Bi anımı anlatayım biz konser verdik Yüksel

Duralan ile birlikte, Türkiye bilmez belki ama dünya tanıyor kendisini

çok iyi bir piyanist yaşıyorsa allah uzun ömürler versin. 12 sene önce

İngiliz Kültürde konsere gittiğimizde onun için (…)’den ders aldı,

İtalya’da böyle yaptı şöyle yaptı diye biyografisi okundu. Benim içi

sadece 1979 doğumlu Şehit Fazıl İlköğretimden mezun şimdi Kültür

Bakanlığında dendi. Yani bu kadardı benim biyografim. Ben bunu

istemiyorum çocuğum da böyle olsun istemiyorum en azından

konservatuar mezunu olsun okusun bilgilensin tarihini de bilsin Türkçeyi

de çok iyi konuşsun, önemli olan bu bence.”

Page 132: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

117

Kanuni Mustafa (33)

“Benim kızım var okutarak onu piyanocu yapmak istiyorum, bizim gibi

alaylı olmasın, okusun, dünyayı gezin, tek başına konserler versin. Şimdi

bir yaşında, beş yıl sonra çalışmalara başlayacak, ne kadar erken

başlasa o kadar iyi.”

Kemancı Yener (25)

Erken yaşta eğitimden kopma, ardından erken yaşta evlilik yapmayı da

getirmektedir. Görüşme yapılan erkeklerin 15-17 yaşlarında evlen(diril)dikleri

sonucuna varılmıştır. Sebebi sorulduğunda ise; pavyon veya gazino gibi yerlerde

çalıştıkları için, eğlence hayatından bir kadının peşine takılmalarını önlemek

amacıyla erken evlendirmenin bir çözüm olarak görüldüğünü ifade etmişlerdir.

Ayrıca erken evlenmek yıllardır süregelen bir durum olduğundan artık 20’sine

gelenin evlilik için geç kaldığı düşüncesi yerleşmiştir ve bu konuda baskı

yapılmaktadır. Ancak bu durumun 40 yaşın üstündekilerde daha yaygın olduğu

sonucuna varılmıştır. Gençler bu konuda biraz daha bilinçli davranmaktadırlar,

kendileri erken yaşta evlendikleri için pişman olmuş ve çocuklarının erken yaşta

evlenmelerini istemediklerini ifade etmişlerdir. Kadınlar için de aynı durum söz

konusudur. Görüşme yapılan dört kadın da 15-16 yaşlarında evlen(diril)mişlerdir. Bu

kadınların tamamı eşlerinden boşanmış ve boşandıktan sonra eğlence sektöründe

çalışmaya başlamışlardır.

Page 133: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

118

3.2.4. Eğlence Sektöründe Çalışma Koşulları

Eğlence sektöründe; belirsiz ücret düzeyleri ve çalışma saatleri, gece çalışmanın

sonucu olarak günlük hayata adapte olamama ve alkollü ortamda çalışmaktan

kaynaklı güçlükler çalışma koşullarını ağırlaştırmaktadır. Çalışanlar sektörün

kendine özgü ve yıpratıcı koşulları nedeniyle, sektörde çalışanlara yıpranma hakkı

verilmesini ve bu yolla erken emekliliklerinin sağlanmasını istemektedirler. Konu ile

ilgili olarak klarnetçi Tarık’ın ifadesi şöyledir;

“Sanatçılara emeklilik için yaş sınırlaması getirilmeli mesela 65

yaşındaki kadını düşün, oryantali ninem yaşında kadını masada

oynatıyosun böyle saçmalık olur mu? Zaten müzisyen 45 yaşında dedin

mi işi bitti patron bakıyo tamam adam güzel çalıyo ama patron diyoki bu

sahneye yakışmıyo genç birini getirin e ben napıcam o zaman sigortam

yok bişeyim yok aç mı kalacam emekli de olamıcam. (…) Sanatçı belgesi

versinler mesela ayırsın yani devlet bunu yapsın müzisyenler en çok

yıpranan insanlar.”

Klarnetçi Tarık (40)

Görüşme yapılanlardan Kemancı Yasin dışarıdan bakıldığında çok renkli görünen

eğlence hayatının içine girildiğinde durumun tamamen değiştiğini ifade etmiştir.

Kendileri için de son derece ağır olan çalışma koşullarının kadınlar için daha da zor

olduğunu belirtmiştir.

Page 134: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

119

“Eğlence sektörü dışarıdan ışıltılı gelir, güzel gelir ama içerde

durum öyle değil işte. Geçenler de mekanda iş bitti sabaha karşı

işte eve gidicem, içerden çığlık sesleri duydum, bi kadın çığlık

çığlığa bağırıyodu. Bi de gürültü de geliyo yani belli biri içerde

dövüyo kadını. Yanımda kardeşim de vardı beraber çalıyoz biz, gel

dedim bakalım. Aslında tehlikelidir adamlar mafya bizimde başımız

belaya girer ama dayanamadım yani anladın? İçeri daldık, bizim

konslardan biri ağzı burnu kan içinde perişan patron dövmüş zaten

baygın gibiydi. Biz kardeşimle aldık götürdük evine. Sabah aradı

beni kadın bastı küfürü, vay efendim neymiş biz niye işine

karışmışız da bizim yüzümüzden işinden olmuş. Böyle yani bu

sektör zor onu dicem, kurtardık kabahatli biz olduk.”

Kemancı Yasin (30)

Yasin’in anlatmış olduğu bu olay kadınların bu sektörde şiddete ve baskıya maruz

kaldıklarının kanıtı olmaktadır. Eğlence sektörüne girdikten sonra, kendini bu

sektörde çalışmaya mecbur hisseden kadın, maruz kaldığı şiddete rağmen işinden

ayrılmak istememektedir. Bu durum eğlence sektöründe çalışan kadınların toplum

tarafından “kötü iş” yapıyor algısı ile dışlanması, başka sektörlerde iş bulma

olasılığını azaltmaktadır düşüncesiyle bağdaşmaktadır.

3.2.4.1. Çalışma Süreleri ve Gece Çalışmanın Güçlükleri

Eğlence sektöründe yapılan işin niteliği çalışma süresini belirleyen temel unsurdur.

Yani yapılan işin niteliğine göre çalışma süresinin de değiştiğini söylemek

mümkündür. Örneğin TV orkestrası için müzisyenlik yapılıyorsa program süresi

kadar çalışılmaktadır. Yine tiyatro, konser ya da festival gibi etkinlikler için de işin

Page 135: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

120

çalışma süresi müzisyenin kontrolü dışında belirlenmektedir. Zaman zaman günlük

çalışma süresi bile net olmamaktadır. Bizim hedef kitlemiz eğlence sektöründe

çalışan Çingeneler/Romanlar olduğundan görüşme yapılanlar TV’de ya da bir

orkestrada sürekli çalan müzisyenler değil; bar, pavyon, gazino gibi mekanlarda gece

çalışan müzisyenlerdir.

Çalışmanın birinci bölümünde eğlence sektörü ile ilgili literatürden faydalanarak,

müzik sektöründe çalışmanın büyük bir çoğunlukla gecenin ilk saatlerinde başladığı

ve sabahın ilk saatlerine kadar sürdüğü ifade edilmişti. Buna ek olarak sürekli gece

çalışıp gündüz uyumak, milyonlarca yıldan bu yana güneşe göre oluşan insan

doğasına aykırı olduğundan, diğer gece çalışanlar gibi müzik sanatçılarının da

biyolojik dengeleri bozulmakta, buna bağlı olarak psikolojik ve fizyolojik

sağlıklarında olumsuz etki ortaya çıkmaktadır. Yapılan alan araştırması ile

katılımcıların verdikleri cevaplar literatürü doğrulamaktadır. Gece çalışmanın

zorluklarından bahsederken Kanuni Fevzi;

“Adam silahı masaya çıkarıyo çal diyo alkol şişede durduğu gibi

durmuyo ki, alkol alıp kavga çıkaran çok oluyo. Hiç bir şekilde hiç bi can

güvenliğimiz de yok, başımıza bi kaza gelse onu karşılayacak sağlık

güvencemiz de!”

Kanuni Fevzi (26)

şeklinde anlatırken Kemancı Yasin de alkollü ortamda çalışmanın güçlüklerini şu

şekilde anlatmıştır:

Page 136: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

121

“Çalışma saatlerimiz, akşam 7-8’den sabah 4’e kadar. Müzisyen gece

mekanında çalar işte restaıurant gibi yerlerde, 12’den sonra da gazino

pavyon gibi yere gider çalar sabah kadar devam eder. Yaz kış değişmez

bu hep aynıdır. Ha tabi yazın ekstra olarak düğünler çıkar. (…) Kelle

koltukta çalışıyoruz, alkollü ortamda olduğumuz için insanlar

agresifleşebiliyor biz de hedefiz zaten mesela en basiti istedikleri şarkıyı

çalmasak başımız belada demektir.”

Kemancı Yasin (27)

Görüşme yapılanların kadınlar dahil hemen hepsi çalışma saatlerini akşam 7-8’den

sabah 4-5’e kadar olduğunu söylemiştir. Yalnız durum 18 yaşından küçükler için

değişmektedir. Onlar 12’den sonra özellikle bar, pavyon gibi mekanlarda

çalıştırılmamaktadırlar. Böyle olunca da genç müzisyenler için çalışma koşullarının

daha çekilebilir hal aldığı görülmektedir:

“Biz akşam 8 den gece 12 ye kadar çalışıyoruz, ben bi yandan okuyorum

da liseye gidiyorum çok rahat oluyo böyle, severek yapıyorum zaten beni

zorladığı falan olmuyo işin. Ha babam öyle değil mesela o sabah gelir

eve.”

Kanuni Ahmet (16)

Ahmet sektörün koşullarından şikayetçi olmadığını söylerken buna ek olarak

sigortasının olmadığını, buna ihtiyacı da olmadığını eklemiştir. Ancak bu cevabı

vermesinde kendisinin henüz öğrenci ve bekar olması da etkendir. Görüşme

yapılanlardan yaşı 18’in altında ve bekar olanlar Ahmet ile hemen hemen aynı

fikirdedirler. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki; müzisyenlerin yaşı büyüdükçe

Page 137: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

122

geçim derdine düşmenin de eklenmesiyle çalışma süreleri uzamakta ve şikâyetler

artmaktadır.

3.2.4.2. Ücret

Ücret konusu da sektörde belirsiz alanlardan birisini oluşturmaktadır. Örneğin;

orkestrada çalan bir müzisyenin aldığı ücret yüksek iken, gece pavyonda çalışan bir

müzisyenin aldığı ücret oldukça düşük olabilmektedir. Bunun yanı sıra

Çingeneler/Romanlar için etnik kimliklerinin farklı olması sebebiyle de ücretlerde

farklılaşmalar olduğu söylenmektedir. Alınan ücreti belirleyici unsurlarda piyasa

koşulları hakimdir ve eğlence sektöründe çalışanlar genel olarak ücretlerini günlük

almaktadırlar. Enstrümanını iyi kullanma becerisi, deneyim, işini iyi yapma gibi

faktörlerin ücret düzeyinin belirlenmesinde etkili faktörler olması beklenirken, bazen

sadece razı olunan ücret temel belirleyici olabilmektedir. Ayrıca zaman içerisinde

eğlence sektörünün önemini yitirmesiyle beraber ücretlerde ciddi oranlarda düşüş

yaşanmıştır. Yapılan çalışmada ücret konusunda sektörde çalışanların cinsiyetlerine

göre kıyaslama yapılamamaktadır; çünkü görüşülen kadın ve erkeklerin yaptığı

işlerin nitelikleri farklıdır. Eğlence sektöründe müzisyen olarak çalışan erkekler

günde 50-60 TL kazandıklarını söylerken, konsomatris olarak çalışan kadınlar günde

500 TL kazandıklarını söylemişlerdir. Ücret konusu ile ilgili olarak sektörün içindeki

adaletsizliklerden de bahsetmek gerekirse örnek olarak kanuni Fikret’in açıklamaları

şöyledir:

Page 138: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

123

“Mesela orkestrada bateri çalan Roman olmayan biri 200 lira alıyosa

Romana 150 lira teklif ediyolar.”

Kanuni Fikret (26)

Çalışanların en büyük sorunlarından bir tanesi de ücretlerde bir standardın

olmamasıdır. Özellikle Ankara için konuşmak gerekirse son zamanlarda artış

gösteren Ankara Havaları çalan müzisyenler ile Türk Sanat Müziği çalan

müzisyenler –ki onlar görüşme yaptığımız Çingeneler/Romanlar oluyor- arasında

ücret farklılıkları azımsanmayacak ölçüdedir.

“Oyun havası furyası başladı, Ankara havası çalanlar çok abartılı

yevmiye alıyolar başbakanın cumhurbaşkanının maaşından fazla alan

var biz bundan da şikayetciyiz. Bunu denetleyen ilgilenen kimse yok, uçuk

paralar kazanıyo bu oyun havaları çalanlar. Şurda bi bağlamacı var

yanında ikişer ritimci milyarları kazanıyo biz şikayetçiyiz. Biz 50 lira

kazanıyosak onlar 1000 lira kazanıyo. (…) Biz yapamayız onlar gibi, ha

çalamaz mıyız en kralını çalarız ama bize göre değil onlar çok kabalar.

Zaten onları dinlemeye gelen müşteride doğru dürüst olmuyo üç adam

birleşip bi rakı açtırıyolar, sürümden kazanıyo onlar da”

Kemancı Yasin (26)

Çalışmanın eğlence sektöründe örgütlenme başlığı altında, örgütlenme düzeyinin

düşük olması ile ilgili olarak sektördeki hiyerarşiden bahsedilmiştir. Ücret

konusunda da aynı hiyerarşik yapıdan bahsetmek mümkündür. Eğlence sektörünün

geniş bir yelpazeyi andırdığı ve bu sebeple çalışanlar arasında özellikle ücret

konusunda bir standardın olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Klarnetçi Tarık

Page 139: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

124

sektörde işlerin azaldığını anlatmanın yanı sıra ücretler hakkında da şöyle bilgi

vermiştir:

“Gecede 50 lira kazanıyosan senden iyisi yok artık o durumdayız.

Sanatçı adam ince ruhludur kimsenin kötülüğünü düşünmez. Bikere

sosyal hayatımız bile yok herkesi eğlendiriyoruz ama. Mesela TV’de

sanatçıları gösteriyolar bizim onlarla bi Allahımız bir, onlar zaten

bulmuşlar parayı mesela Hülya Avşar’ı gösteriyo pop sanatçlarını

gösteriyo, bu adamlar 100 bin alıyosa arkadaki müzisyen 10 kuruş

alıyodur, farkı anlayın diye böyle örnek veriyorum.”

Klarnetçi Tarık (40)

Eğlence sektörü içinde ücret konusunda bahşişin de önemi büyüktür. Görüşme

yapılanlar söyledikleri ücret miktarlarının yanı sıra bahşiş de toplamaktadırlar.

Örneğin, eğlence mekanında müşteri masasına kemancı çağırabilmekte ve bunun için

müzisyene bahşiş vermektedir. Bahşiş miktarları ise değişken olmakta ve 20 TL’den

250 TL’ye kadar değişebilmektedir.

“Bi de bahşişler olmasa var ya biz aç kaldık demektir. (…) Cuma-

cumartesi geceleri 150-200 lira kazandığım da oluyo tabi. Masaları

dolaşarak ondan 20, bundan 20 alarak topluyoruz bahşişlerle oluyo bu,

en baba patron 50 liradan fazla vermez.”

Kemancı Ahmet (16)

Kadınların kazandıklarını iddaa ettikleri rakam ise oldukça yüksektir. Burada işin

niteliğinin belirleyici olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Tercih edilmeyen bir

Page 140: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

125

mesleği yapmaları ücretlerinin yüksek olmasında elbette etkendir ancak yine de konu

biraz daha araştırılmaya çalışılmış ve bu paranın net olarak ellerine geçip geçmediği

sorulmuştur. Kadınların bu ücreti almaları o gün iş yapıp yapmamasına göre

değişmektedir. Konsomatrisler için bu ücreti hak kazanabilmesi, o gün eğlence

mekanına gelen müşterinin masasına çağrılmasıyla ve içki içirmesiyle bağlantılıdır.

Eğer mekana para kazandıramazsa o gün için kadının yevmiyesinden de

kesilmektedir. Kendi deyimlerine göre 150-200 lira alıp evine dönmektedir. Ayrıca

yine kadınların menajerleri bulunmakta ve haftada onlara da 500 lira gibi bir ücret

ödemek zorundadırlar ve bunu kendi kazançlarından karşılamaktadırlar.

Çalışma hayatında dezavantajlı gruplara dahil olan kadınlar geçimlerini sağlamada

genel olarak güçlük yaşamaktadır. Bu perspektiften bakıldığında kadınların genel

olarak tercih edilmeyen bu meslekte çalışmaya neden devam ettiklerini anlamak güç

değildir. Konsomatris olarak çalışan kadınlara neden bu sektörde çalışmayı tercih

ettikleri sorulduğunda, hemen hepsinin başka bir işte bu kadar kazanç elde

edemeyecekleri cevabını verdikleri görülmüştür. Kadınların çalışma hayatında

dezavantajlı olmaları, onları cinselliklerini pazarlayacak şekilde bir işte çalışmaya

mecbur etmektedir.

“Akşam 8’den sabah 4’e kadar çalışıyorum. Günlük 500 lira alıyorum,

aslında 700 lira ama 200’ü avansa kesiliyo, işe başladığımda 25bin

aldım patrondan ev aldım çünkü. (…) Şimdi benim bakmam gereken bi

oğlum var, onu iyi bir yerlerde okutabilmem için benim de iyi kazanmam

lazım. Onun için şimdilik burada iyiyim ayrılmayı düşünmüyorum”

Konsomatris Senem (21)

Page 141: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

126

3.2.4.3. Sosyal Güvence

Çalışmanın hareket noktası olan sosyal güvence, eğlence sektöründe çalışanlar için

neredeyse hayal denebilecek boyuta ulaşmıştır. Genel olarak işgücü piyasalarında

esneklik çalışanlar için, ücretlerin azalması, sosyal güvenceden yoksunluk ve çalışma

saatlerinin uzaması gibi birçok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir. Eğlence

sektörü ise çalışma saatlerinin ve ücretlerin belirsizliği, sosyal güvenceden

yoksunluk ve sendikasızlaşma ile esnek çalışma biçimini her zaman içinde barındıran

bir sektör olmuştur.

Yapılan görüşmeler sonucunda çalışanların çoğunluğunun sosyal güvencelerinin

olmadığı gibi sosyal güvencenin önemini de bilmedikleri, ayrıca bu gidişatın olağan

karşılandığı kanısına varılmıştır. Kimi müzisyen sigortalı olmanın onun için çok da

önemli olmadığını, kendisinin sadece günü kurtarma derdinde olduğunu savunurken;

kimi müzisyen de sigortalı olmayı elbette istediğini ancak bu sektör için sigortalı

olmayı istemenin bir lüks olduğunu ifade etmiştir. Tahmin edilebileceği gibi bu yargı

eğitim seviyesi ile doğrudan ilişkilidir. Eğitim seviyesinin düşük olması çalışanlarda

bilinçlilik düzeyinin de düşük olmasına yol açmaktadır, ayrıca yine aynı sebepten

ötürü Çingeneler/Romanlar için hak arama kavramı gelişmemiştir demek de

mümkündür.

Sigortalılık düzeyi ile ilgili olarak eğlence sektöründe çalışan kadın ve erkekleri

karşılaştırdığımızda ise sonuç şaşırtıcıdır: görüşme yapılan erkeklerin sadece %20’si

Page 142: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

127

sigortalı iken, görüşülen kadınların tamamının sigortalı olduğu görülmüştür. Bunun

nedeni araştırıldığında; konsomatrislerin iş kazasına uğrama olasılıklarının fazla

olduğu ve olası bir kaza sonucu işverenin üstlenmesi gereken yükümlülüğün çok

fazla olması sebebiyle işvereninin sigorta yapmayı tercih ettiği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca konsomatrisler arasında sık iş değiştirmenin görülmemesi, müzisyenlerde ise

sık sık iş değiştirmenin görülmesi de bir etkendir. Burada önemli bir nokta da şu ki;

konsomatrisler işe ilk başladıklarında patrondan belli bir miktar avans almaktadırlar

ve bu sebeple borçlarını ödeyene kadar o işte çalışmak zorunda kalmaktadırlar.

Sektörde sosyal güvencenin vicdanları sızlatacak ölçüde düşük olmasına rağmen

halen bir çözüm bulunamamış olması düşündürücüdür. Konu ilgili olarak sektörde

çalışanlar şunları eklemiştir:

“Ben otuz yıldır çalışıyorum daha hiç sigortam yok! (…) sağlık

sorunumu nasıl mı hallediyorum; Allahtan başka hiç bişeyim yok!”

Kanuni Kadir (48)

“Ben 27 senedir bu sektördeyim hiç sigortalı olmadım. Denetlemeye

geliyo adamlar, eline parayı sıkıştırıyolar ceza kesmeden gidiyor.

Adamın cezası 200 milyarsa gelen adama 10 milyar verip işi bitiriyolar.

(…) Ben şikayet etsem ederim ama dilekçe veriyosun patron bunu görür,

bu adamların eli kolu uzun adamlar onun için yapamıyosun. (…) Sağlık

sorunlarımız için önceden yeşil kartım vardı ben sekiz ameliyat geçirdim

çok işime yaramıştı, artık onu kaldırdılar şimdi de bi arkadaşım sağolsun

işyerinde beni çalışıyo gösterdi bu şekilde sigortamı kendi cebimden

ödüyorum.”

Klarnetçi Tarık (40)

Page 143: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

128

“(…) TRT’de bile çok var sigortasız çalıştırılan bırak buralardaki

gazinoları, adamlar 19 sene çalıştırıldı bizim abimiz var işte TRT’de hala

sigorta yapmadılarlar. Çalmadığı sanatçı kalmadı Bülent Ersoy’dan Zeki

Müren’den Muazzez Ersoy’dan aklına kim geliyosa onlara çaldı, aldı trt

ama sigorta yapmadı kadroya da almadı yani devlet kendi içinde sigorta

kaçırıyo bırak piyasayı. Gel, çal, al parayı, git! Ki bu abimiz sohbeti

dinlenen sazı dinlenen bi abimiz. Bi de onsuz da yapamıyolar ondan

iyisini de bulamıyolar ama hem çalıştır hem de haklarını verme olur mu

hiç?(...) devlette bile durum böyleyken bizim patronların sigorta

yapmamasını anlıyoruz yani, bende 35 yıldır çalışıyorum sigorta

göstermediler doğru dürüst. Şimdi dışarıdan çifçi sigortası ödüyorum”

Kanuni Ömer (50)

Klarnetçi Tarık ve Kanuni Ömer’in açıklamaları gösteriyor ki çalıştıkları yerde

sigortalarının yapılmaması onları sahte sigortalı olmaya itmektedir. Kimi müzisyen

arkadaşının yanında kendini çalışıyor gösterirken, kimi müzisyen ise en az prim

ödemeyi gerektiren sigorta kolu olan çiftçi sigortası ödemeyi çare olarak bulmuştur.

Sigorta primleri ödenmediği için emeklilik hakkını da kazanamayan müzisyenler

içinde bulundukları durumu şöyle anlatmışlardır:

“Bazı ağabeylerimiz var emeklilik yaşı gelmiş ama günü olmayan mesela

benim 1979 da girişim var ama günüm yok yatırılmamış 1063 gün

sigortam yatmış topu topu, şimdi kimi şikayet etcem adam ölmüş gitmiş.

Şimdi geri borçlanma çıkartmak istiyolar öyle bişi olsa gider kredi çeker

kalan borcu öder emekli oluruz. Yaşı gelmiş şimdi mağdur olan çok var

bizim aramızda yani.”

Kanuni Ömer (50)

Page 144: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

129

“Eğlence sektörü çeşit çeşit, TRT’de var, Kültür Bakanlığı’nda var bir de

gece hayatı dediğimiz barda pavyonda çalışanlar var. Şimdi gece

müzisyenlerinin hiç bir sosyal güvencesi yok mesela devlette çalışan bir

müzisyen 4-5 milyar maaş alıyo bütün sosyal hakları yardımları var ama

gece müzisyenlerinin gece çok daha zor şartlarda çalıştıkları halde hiçbir

şeyleri yok, ücretleri çok az, sigortaları yok, çoluk çocuk per perişan

oluyorlar. Ben kendim TRT’de çalışıyorum sigortam var ama sigortam

başka yerden. (…) TRT’de olduğum için biliyorum, programlara saatlik

çağırdıkları misafir sanatçıları sigortalı yapıyolar halbuki bizimle aynı

hizmeti veriyolar ama durum bu, Kültür bakanlığında misafir sanatçılar

var ayda 1200 lira para veriyolar onlara, sigortalarını gösteriyolar ama

yıllardır kendi çalıştırdıkları adamlara sigorta yapmıyolar.”

Ritimci Seyfi (55)

Sigortasız çalıştırılan bu işçiler tazminat haklarından da mahrum bırakılmaktadırlar.

Kendini işçi karşısında güçlü gören işveren, görüşülenlerin verdiği açıklamalara göre

çalışanın hakkı olan tazminatını vermemek için zorbalığa başvurmaktadır. Bunun

yanı sıra, sektörde çalışanların bazılarının da çağrı üzerine çalıştıkları görülmektedir.

Bu kişiler işçi konumlarını koruduklarından kıdem tazminatı hakkına sahiptirler.

Burada da karşımıza şöyle bir sorun çıkmaktadır ki; ay içinde çalışma gün sayıları az

olduğundan dolayı, eğer gün sayısını doldurabilirlerse kazanacakları emeklilik

aylıkları ve ileride elde edebilecekleri kıdem tazminatları da düşük miktarlarda

olacaktır. Çağrı üzerine çalışan kişiler de kısmi zamanlı çalışanlar gibi düşünülebilir

ve eksik kalan primlerini kendileri yatırarak emeklilik hakkı kazanabilirler.

“Yeşil kartımız vardı önceden artık değişti isteğe bağlı her ay ödemen

gerekiyo ama bunu da pek yapmıyoruz her ay 35 tl ödememiz gerekiyor.

Sigorta talep etsek işveren maaştan keser bizimde işimize gelmiyo, zaten

Page 145: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

130

işverenin de işine gelmiyor. Denetlenmiyor da devletin de patronunda

işine geliyo. Çok arkadaşımız var bir sene çalışıp da ayrılan. Sonra

hakettim diye tazminat istiyo bu seferde kaba şiddete işler sarıyo. Mesela

alacağın 20 bin var ama bunu sana vermiyo kandırıyo korkutuyo adamı,

ya da 10 yılı geçenlere kağıt imzalatıyolar bi talepte bulunmayacağım

diye, sesini çıkartamıyosun!”

Kemancı Yasin (27)

3.2.4.4. Örgütlenme Düzeyleri

Görüşme yapılan 24 kişiden sadece 4’ü sendikalıdır. Genel olarak sendikalara karşı

bir güvensizlikleri söz konusudur, aralarında eskiden sendikalı olup ayrılanlar da

bulunmaktadır. Bunun sebebi, sendikanın gereklerini yerine getirmediğini ve

dolayısıyla kendilerine bir fayda sağlamadığını düşünmeleridir. İçlerinde örgütlü

olanların bir kısmı ise sendikalı olmalarının sebebini, sendikalı olunca iş çıkması

olasılığının daha çok olduğuna inanmaları olarak açıklamışlardır. Görüşülenler

müzik sektöründe örgütlü sendika olan Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası

(MÜZİK-SEN) ile ilgili görüşlerini şu şekilde dile getirdiler:

“Ben sendikalıyım Müzik-Sen’liyim ama memnun değilim. Biz

yöneticilerden şikayetçiyiz aslında sendikadaki yöneticilerden, mesela

fabrikada çalışan işçiler maaşlarından rahatsız olduğunda bi boykot

yapabiliyorlar bize böyle öncülük edecek kimse yok. Bizim sendikamızın

böyle işleri yok bir tek aidat toplamasını biliyolar.”

Kemancı Yasin (25)

Page 146: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

131

“Aslında bizim sorunumuz liderimiz yok, başa geçecek biri olsa

haklarımızı savunsa bişeler elde ederiz belki, ama yok işte bireysel olarak

biz bişe yapamıyoruz. Sendikalı olanlar da var aramızda ama sendika da

bişe yapmıyo ki sendikalı olanların çoğu da oraya iş geliyo diye üye

oluyorlar, dışarıdan bi müzisyeni 30 tl olarak görüyo sendikalıyı 50 tl lik

adam olarak görüyolar burdakilerin çoğu da onun için sendikalı oluyo

yoksa haklarını savundukları falan yok.”

Kanuni Bekir (27)

Görüşme yapılanlar arasında önceden sendikalı olup şu an olmayanlar da mevcuttur.

Neden ayrıldıkları sorulduğunda sendikalarına güvenmedikleri ve sendikanın kendi

haklarını koruyacak işler yapmadığını ifade etmişlerdir.

“Sendika dediğin üyelerini bilgilendirir, ücretlerimizi arttırmak için

uğraşır (...) bizim sendikamız sadece aidat peşinde”

Kanuni Şakir (28)

Görüşme yapılanların sendikalarından bu kadar şikayetçi olmaları üzerine Müzik-

Sen başkanı ile görüşülmüştür.188 Sendika başkanı, Gazetecilik Yüksek Okulunu

bitirmiş, ancak profesyonel gazetecilik yapmamıştır. Zaman zaman çeşitli dergi ve

gazetelerde kısa süreli köşe yazıları yazdıktan sonra yaşantısını müzisyenlik yaparak

sürdürmüştür. Halen müzisyenlerin sendikal mücadelelerine katkıda bulunmaya

çalışmaktadır. Yaklaşık 34 yıl önce 1978 yılında müzisyenlerin sendikal

188 02.07.2012 tarihinde Ankara Müzik-Sen’de Sendika Başkanı Mehmet Çırıka ile eğlencesektöründe çalışanların sorunları ile ilgili görüşülmüştür.

Page 147: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

132

örgütlenmelerini İzmir’de de yaygınlaştırmak amacıyla örgütlenme çalışmalarında

bulunmuştur. Şu an ise müzik emekçilerinin çok zor koşullar altında sürdürülen

örgütlü sendikal mücadelelerinde birlikte olmaktan onur duyduğunu söylemiştir ve

konu ile ilgili elinde bulunan dökümanları paylaşmıştır. Eğlence sektöründe

örgütlenme ile ilgili olarak; güzel sanat dallarında uğraş veren sanatçıların, genellikle

üye sayıları parmakla ifade edilebilen ve mali güçleri son derece yetersiz kuruluşların

bünyesinde örgütlendiklerini, yeterli güç ve etkinliğe ulaşamayan sanatçı

kuruluşlarının kısa süre sonra faaliyetlerine son vermek zorunda kaldıklarını ve

dolayısıyla sanatçı meslek kuruluşlarının toplumdaki yeri ve etkinliğinin istenilen

düzeye ulaşamadığını ifade etmiştir. Ülkemizdeki sanatçı örgütlenmelerinin

gelişmesi ve güçlenmesi için, Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ve

ilgili diğer devlet birimlerince gerekli girişimlerin yapılarak dernek, sandık, vakıf,

birlik ve benzeri örgütlenmelerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini

savunmaktadır. MÜZİK-SEN üyesi olan görüştüğümüz kişilerin şikayetlerinin aksine

Çırıka şu an Yenigün gazetesinde müzisyenlerin yaşam biçimlerini, arzularını,

özlemlerini, sorun ve beklentilerini yazarak dile getirmeye çalışmaktadır. Sendika bir

işkolu sendikası gibi pazarlık ve toplu sözleşme yapma imkanı bulunmadığından,

daha çok kamuoyunu aydınlatma gibi faaliyetler yürütmektedir.

Araştırma sırasında kadınlara sendika hakkındaki düşünceleri sorulduğunda ise

hiçbir cevap vermedikleri gözlenmiştir. Çünkü bırakalım sendikanın ne işe yaradığını

bilmelerini, sendika kelimesini dahi ilk defa duymuşlardır. Eğitim seviyelerinin

erkeklere göre daha yüksek olmalarına rağmen bu konuda son derece bilgisiz

oldukları görülmüştür. Ancak; kadınlara sendikalar hakkında bilgi verilmesi ile

Page 148: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

133

birlikte, böyle bir kuruma sıcak bakabileceklerini, hakları olduğu müddetçe üye

olabileceklerini ifade etmişlerdir.

3.2.5. Eğlence Sektöründe Çalışanların Sosyal Hayatı

Hiçbir iş kolu yoktur ki provası olsun; oysa sanat çalışmasının en az gösterisi kadar,

belki de daha çok süreli provası vardır. Bu da demektir ki sanatçı, gösteri için vakit

ayırdığı kadar, prova için de vakit ayıracaktır.189 Dolayısıyla sektörde çalışanlar,

çalışma saatleri gereği kendilerine ve ailelerine zaman ayırmakta güçlük

çekmektedirler. Akşam saatlerinde işe giden müzisyen sabaha karşı evine

dönmektedir; o, evine uyumak için geldiğinde ise, ev halkı güne yeni başlamaktadır.

Yani müzisyen kendi ailesiyle ne doğru dürüst akşam yemeği yiyebilmekte, ne de

sabah kahvaltısı yapabilmektedir. Ayrıca müzisyenler, yaptıkları işleri gereği gelen

müşterilerin hoşça vakit geçirmeleri için çalışmaktadırlar. Başka bir deyişle

başkalarını eğlendirirken, kendileri sektörün ağır çalışma koşulları altında

ezilmektedirler. Yağız verdiği örnekle durumu özetlemektedir:

“Tiyatro oyunu varya hani Yedi Kocalı Hürmüz, şimdi orada

çalıyorum ben, baktım ne güzel adamlar gelmiş çoluğuyla

çocuğuyla izliyo, eğleniyo, imrendim valla (…) Biz yine işin

parasındayız, bi sosyal hayatımız falan yok yani.”

Kemancı Yağız (30)

189 A. Bozkurt, 1997, s. 15.

Page 149: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

134

3.2.6. Eğlence Sektöründe Çingene/Roman Olmak

Çingenelerin/Romanların meslekleri arasında müzisyenliğin önemli bir yer tuttuğunu

söylemiştik. Mesleği tercih etmelerindeki nedenleri baba mesleğini devam ettirme,

müziğe olan yatkınlık, diğer sektörlerde karşılaştıkları ayrımcılık ve ünlü olma

arzusu olarak sıralamıştık. Yapılan görüşmelerde “eğlence sektörü için

Çingene/Roman olmak avantaj mı yoksa dezavantaj mı?” sorusuna tamamı kesinlikle

avantaj cevabını vermiştir. Hangi türden olursa olsun müziğin çalgı ile icrası

sırasında Çingene/Roman müzisyenlere has bazı karakteristik uygulama biçimleri

vardır. Çingene/Roman müzisyen, şarkının bütünü içinde sayısız süslemeli melodi

peş peşe çalar; böylelikle daha dinamik bir icra karakterine ulaşıldığı düşünülür.

Bununla birlikte bu anlayış yavaş yavaş tempoya da yansımaktadır.

Çingenelerin/Romanların kurduğu ince saz takımları tarafından icra edilen yerel

havalar veya şehirli ezgiler, icracı tarafından, örneğin kanun üzerinde tellerin

mızrapla pesten tize doğru sıra ile taranmasıyla ve eşik ile tel bağlantıları arasındaki

dar bölgede küçük atraksiyonlar yapmak suretiyle renklendirilmektedir. Kanun

sürekli ezgiyi süslemektedir; darbuka ise ezgi girişinde ve arada, ona bırakılan

noktalarda temel ezgi akışını bozmadan bol süslemeli vurgularla eşliğini

sürdürmektedir. Bu icra tarzının iki temel çalgısı olan klarnet ve keman, ezgi

akışında da belirleyici rol oynamaktadır. Bu durum Çingene/Roman şarkılarının ezgi

Page 150: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

135

akışında da vardır, makamın dışına çıkmadan bol geçitli ezgi kalıplarıyla kısa bir

doğaçlama yapılmaktadır.190

Çingenelerin/Romanların iç dünyasını ifade edecek bir dile ihtiyaçları olduğu ve bu

dilin müziğin dilinden başkası olmadığı kanısı yapılan görüşmelerle doğrulanmıştır

demek yanlış olmayacaktır. Çingene/Roman oldukları için zaman zaman güçlüklerle

karşılaşsalar da kendilerini bu sektörün içinde rahat hissetmektedirler. Müzik

konusunda son derece başarılı ve yetenekli olduklarını düşünmektedirler. Dolayısıyla

bu durum onlarda özgüvenlerinin oldukça artmasını sağlamaktadır.

Müzisyenler arasında alaylı-mektepli ayrımı yapılmaktadır. Eğlence sektöründe

çalışan Çingenelerin/Romanların neredeyse tamamı alaylıdır ve bu durum onlarda bir

endişe yaratmamakta aksine küçük yaşta müzikle ilgilendikleri için daha başarılı

olmalarını sağlamaktadır.

Görüşme yapılan müzisyenlerin hepsi eğlence sektöründe Türk Sanat Müziği çalarak

veya söyleyerek sanatını yapan müzisyenlerdir. Zaten daha önce de bahsedildiği gibi

Çingeneler/Romanlar Türk Sanat Müziği üzerine çalışmaktadırlar ve başarılıdırlar.

Ancak eğlence sektörü sadece bundan ibaret değildir. Yine eğlence sektöründe

çalışan ancak Ankara Oyun Havalarının çaldığı bir mekanda çalışan Ezgi191 ise

eğlence sektöründe çalışan Çingeneler/Romanlar ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

190 M. Duygulu, 2006, s. 132191 Görüşme yapılanlardan sadece Oyuncu Ezgi Çingene değildir.

Page 151: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

136

“Romanlar pek yok bizim işyerinde istenmiyorlar, dışlanıyorlar. Mesela

Roman bi bayan vardı dövdüler attılar bilyosunuz Çingenler pis olurlar.

Bizim sektör ne kadar alkollü ortamda olsa bi erkeği yanıltacak şey para,

alkol ve kadın. Mesela kadının konuşması düzgün olacak fiziği düzgün

olacak Çingeneler pek yok ya da bu alemde oyuncu olacak Romanlar

beceremiyo o yüzden patronlarımız istemiyolar.”

Oyuncu Ezgi (21)

Buradan anlaşılıyor ki eğlence sektörünün içinde birlik olmayı engelleyecek önemli

ayrışmalar vardır. Çalışmanın önceki bölümlerinde Çingene/Roman müzisyenlerin

de Ankara Havası çalanlarla anlaşamadığını belirtmiştik. Bu örneklerle neden

eğlence sektöründe örgütlülük düzeyinin bu kadar az olduğunu anlamak mümkündür.

Ya da sanıldığı gibi Çingeneler/Romanlar eğlence sektöründe bir numara değillerdir

çünkü sektör kendi içinde dallara ayrılmıştır. Sektörün içine dahil edilen bu Ankara

Havaları gibi alanlar, Türk Sanat Müziğine yatkın Çingeneleri/Romanları yavaş

yavaş sektörün dışına atmaktadır. Bu konuda oldukça dertli olan Mustafa duygularını

şöyle anlatmıştır:

“Bizim kendi kültürümüz Türk Müziğidir, onu da çalan devam ettiren

Roman vatandaşlar. Özellikle Ankara’da Türk Müziğinden pek

anlamıyorlar biz çok iyi tanıtabiliriz bu yönde kurslar açılabilir bizde

hocalık yapabiliriz. Böylece hem bize de iş sahası açılmış olur hemde

kaybolmak üzere olan kültürümüzü tanıtabilir yayabiliriz. (…)

Konservatuarlarımızda batı eğitimi alınıyor, neden böyle? Bizim türk

müziğimiz var halk müziğimiz var kendi müziğimiz var. Koskoca

Ankara’da türk müziği eğitimi veren okul yoktu bu sene ilk defa Gazi

Üniversitesi açtı Türk Müziği Konservatuarı, yani bir tane var bu çok az.

Tamam batı eğitimi de alıcaz ama başta kendi müziğimizi öğrenmeliyiz.”

Page 152: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

137

Kanuni Mustafa (33)

“Biz müziklerimizi tanıtamazsak sektör bitecek, çünkü kendi müziğimizibiz yapıyoruz yani Çingeneler, başkası değil. Şuan Ankara radyosundan15 ince saz zor çıkar hatta çıkmaz bile. Ben senelerce “TRT’nin kursunagittim 10 sene eğitim aldım yetişmek için ama sonra dediler alım yokhiçbir işe yaramadı eğitim aldım ama kullanmadım önümüzü açmadılar,Çingene olduğumuz için işte. (…) TRT Ankara Radyosunda iki tane alımvar bi 66 devresi bi 85 devresi ondan sonra kadro açılmamış, eskilerdaha çok önem veriyodu. (…) Ataürk’ün bi lafı vardır, Hepinizmilletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanıolabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız.”

Kanuni Fikret (26)

3.2.7. Hükümetin Uyguladığı Politikaların Değerlendirilmesi

Hükümetin uyguladığı politikalar derken kasıt, hükümetin eğlence sektörüne ve

Çingenelere/Romanlara yönelik uyguladığı politikalardır. Çalışmanın birinci

bölümünde de bahsedilen sigara ve gürültü yasağını çalışanların nasıl

değerlendirdiklerini öğrenmek amacıyla ilgili sorular yöneltilmiştir. Gürültü yasağı

ile ilgili hiçbir çalışan yorum dahi yapmamıştır, bir başka deyişle haberleri bile

yoktur. Buradan yola çıkarak gürültü yasağının, görüşme yapılan kişilerin çalıştığı

mekânlarda uygulanmadığını söyleyebiliriz. Ancak sigara yasağı için durum daha

farklıdır; mekânlar da kısmen uygulanmaktadır. Çalışanlar bu yasaktan olumsuz

yönde etkilendiklerini söylemiştir.

Page 153: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

138

“Sigara yasağı bizi kötü etkiledi adam rakı içmeye geliyo mekana

sigara da içmesi lazım e yasak olursa adam diyo ki gider evimde

içerim. İşler azalınca ücretler de düştü ya da eksik yevmiye almaya

başladık.”

Ritimci Şükrü (16)

“Bizi çok fazla etkilemedi. Çünkü yasak uygulanamıyo, yarıyarıya

diyelim. Çünkü gazinonun önünde duran kapıcı vardır denetçilerin

geldiği anda kapıdaki haber verir küllükleri toplarlar rüşvet

dönüyo zaten bu işlerde. En azından Ankara’da böyle.”

Kemancı Yasin (27)

“Sigara yasağından sonra işler azaldı mesela iş olmadı diye patron

o gün yevmiye vermeyebiliyo işte bi yol parasını verir, o kadar.”

Kanuni Baran (18)

Eğlence sektörüne yönelik bu gibi uygulamalardan şikayetçi olduklarını ifade eden

çalışanlar, sektör daha da zarar görür ve işlerinden ayrılmak zorunda kalırlarsa aç

kalacaklarını ve kötü alışkanlıklara da bulaşabileceklerini belirtmişlerdir.

“Eğlence sektörünü bitirmeye çalışanlar ne istiyo? İnsanlar hiç mi

eğlenmesin sen bazı şeylerin maliyetini düşük yapsan adam vergi de

kaçırmaz şimdi çoğu gazino kapanıyo ne yapsın işverenler de zorda

neymiş canlı müzik vergisiymiş, böyle saçmalık olmaz. Sonra patron

yevmiyeleri veremiyo. Aylık 5 milyar istiyolar sırf müzik vergisi için.

Burada şimdi daha da kötüye gidecek, tövbe açlık sofuluğu bozdurur.

Page 154: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

139

Hani biz 40 yaşında adamlarız kötü alışkanlıklara bulaşmayız ama bunu

20 yaşındaki adama anlatamazsın.”

Klarnetçi Tarık (40)

Hükümetin Çingenelere/Romanlara yönelik uyguladığı politikalar da katılımcılara

sorulmuştur. Görüşme yapılanların hiçbirisi Roman açılımdan memnun değillerdir.

Çok daha önemli sorunları varken göstermelik işler yapıldığını dile getirmektedirler.

“Roman açılımından nefret ettirdiler, bizim böyle bi şeye

ihtiyacımız yok! Çok daha önemli sorunlarımız var; resmi

kurumlara girmek istediğimizde dışlanıyoruz bunun önüne

geçsinler.”

Kemancı Nuri (25)

Hükümetin gündeme getirdiği Roman açılımı ile gecekondularda oturan

Çingene/Roman vatandaşların yaşam kalitelerini arttırmak için apartman dairelerine

yerleştirilmeleri hedeflenmiştir. Ancak bu durum onların yaşam tarzlarına uygun

değildir.

“Dediler ki 5 katlı 10 katlı bina yapıcaz oraya yerleştiricez sizi

dediler. Mesela orada yaşlı bi teyze dedi ki; oğlum ben öyle rahat

edemem ki alışkın değilim bana iki katlı ev olsun ben bahçemde

oturayım dedi. Mesela bizim burada da tokiler var ama, biz bir

arada daha rahat ediyoruz.”

Kemancı Yasin (27)

Page 155: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

140

“Mesela biz apartmanda oturuyoruz ve mecburuz aynı apartmanda

dört beş aile olmak zorundayız. Şimdi oğlumun biri klarnet çalıyo

birisi keman çalıyo apartmanda başkaları olsa çekmez ki bizi

gürültü oluyo der şikayet eder ama biz bir arada iken birbirimizi

idare ediyoruz çünkü en iyi birbirimizi biz anlıyoruz.”

Kanuni Mustafa (33)

Çingenelerin/Romanların bir arada oturmak istemelerinin bir sebebi de sosyal

dışlanmaya maruz kalmalarıdır. Çünkü, ayrımcılığın yaygın olduğu toplumlarda

çocuk veya ergen gençler kendi aidiyet gruplarına yönelmektedirler. Toplumdan

kendisi hakkında olumlu tepkiler alamayan gençler, destek bulma ve olumlu tepkiler

alma olasılığının yüksek olduğu aidiyet gruplarına yönelmekte ve böylece öz-

saygısını yükseltebilmektedir.192 Daha önce Çingeneler/Romanlar ile ilgili yapılan

bir çalışmada da Çingeneler/Romanlar mahalle kültürünü ve aynı zamanda kendi

kültürlerini korumak amacıyla apartman daireleri yerine bir arada oturmayı tercih

ettiklerini dile getirmişlerdir.193 Hükümetin önerdiği apartman dairesine yerleşme

Çingeneler/Romanlar için, apartmanda oturan Çingene/Roman olmayanlarla da yakın

ilişki kurma anlamına gelmektedir. Bu sebeple aşağılanma yaşamamak için bunu

istememektedirler.

192Bilgin, 2007, s. 71.193S. Kolukırık, “Sosyolojik Perspektiften Türk(iye) Çingeneler/Romanlari”, Uluslararası İnsanBilimleri Dergisi, 2006, C.3, S.1, s.12.

Page 156: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışmada, eğlence sektörünün koşulları, sektörde çalışan

Çingenelerin/Romanların çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar; sosyo-ekonomik

durumları ile birlikte çalışma hayatında yaşanan yeniden yapılanma çerçevesinde ele

alınmıştır. Esnek çalışma biçimine örnek olarak gösterilebilecek olan eğlence

sektörünün aynı zamanda, çalışanlar için korunmasız bir istihdam biçimi getirdiği

ortaya çıkmıştır.

Eğlence, insanlık tarihinden bu yana var olmuştur. Osmanlı dönemindeki eğlenceler

toplumun tüm üyelerinin katıldığı görkemli olaylar olup, toplumsal bütünleşmeyi ve

toplumda mutluluk duygusu yaratmayı benimsemektedir. Cumhuriyet Dönemi’nde

ise batılılaşma yolunda ilerleyen Türkiye’de halkın başlıca eğlence kaynağı tiyatro,

sinema ve radyo olmuştur. Yine bu dönemde eğence hayatı özel tiyatrolar,

tavernalar, gazinolar, sinemalar ve diskotekler ile sahnelenen müzikaller, kabareler,

operalar ve yerli komedilerle hareketlenmeye başlamıştır.

Eğlence olgusu sanat kavramıyla da etkileşim içerisindedir. Bazen hangi aktivitenin

sanat, hangisinin eğlence kavramının içine gireceği net bir şekilde ayrılmayabilir.

Bizim çalışmamızda ise eğlence sektörü, gece hayatında var olan müzik sektörü

bağlamında incelemeye alınmıştır.

Page 157: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

140

Sektörün türlü zorluklarla karşılaşmasının yanı sıra, sektörde çalışanlar için de

çalışma koşulları oldukça ağırdır. Belirsiz ücret seviyeleri, uzun çalışma süreleri,

sosyal güvencesizlik ve örgütsüzlük sektörün genel yapısını oluşturmaktadır. Konu

ile ilgili kaynağın sınırlı olması ve araştırma konusunun tüm yönleriyle incelenmesi

gerekliliği çalışmada alan araştırmasını zorunlu kılmıştır.

Niteliksel araştırma, insanların ve kültürlerin ayrıntılı, derinlemesine bir tanımını

yapmak, insanların gerçekliğe yükledikleri anlamı, olayları, süreçleri, kavrayış ve

anlayışlarını ortaya koymak için yapılan bir eylemdir. Araştırma öznesinin sosyal

dünyayı nasıl gördüğü önemlidir. Bu sebeple çalışmada eğlence sektöründe çalışan

Çingeneler/Romanlar ile yüz yüze derinlemesine görüşülerek sektörün koşulları ve

sektörün içinde kendi kültürleriyle var olmayı başarabilmiş olan bu renkli insanların

yeri araştırılmıştır. Elde edilen bilgiler doğrultusunda sorunlar tespit edilmiş ve konu

ile ilgili çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.

Çingeneler/Romanlar Türk toplumu içinde asırlardır yaşamalarına rağmen büyük

ölçüde toplum dışına itilmişliğin psikolojik ızdırabını çekmişlerdir. Toplumsal

yaşamın kıyısında, köşesinde bırakılmalarına rağmen bu olumsuz koşullarda bile

varlıklarını, kültürlerini korumuşlardır. Kurum ve kuruluşlar bu insanlara ilgisiz

kalmamalı, onlara iş olanağı yaratmalı, kısacası insanca yaşam sürdürebilmeleri için

olanak sağlamalıdır. Yapılan görüşmelerden de anlaşılmıştır ki, sosyal yaşamlarının

Çingenelere/Romanlara hiçbir olumlu getirisi olmamıştır. Yoksullukları onları

Page 158: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

141

çaresiz bırakmış düşük ücretli ve sosyal güvencesiz işlerde çalışmaya razı

olmuşlardır.

Araştırma sonuçlarına bakıldığında Çingenelerin/Romanların küçük yaşta çalışma

hayatlarına atıldıkları görülmektedir. Bu durum birçok olumsuzluğun temelini

oluşturmaktadır. Çünkü, eğitimsiz kişiler kendini ifade etmede eksik kalmaktadır,

vasıfsız işlerde çalışmaya mahkumdur ve kendilerine yapılan haksızlıklara karşı baş

kaldırma düşüncesi oluşmamıştır. Bilinçsiz bir neslin sorgulamadan mahrum kalarak

yetişmesi, var olan sorunların çözümünde geç kalınması anlamına gelmektedir.

Anayasamızda belirtilen, herkesin temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet

temelinde yararlanması gerektiği ilkesi elbette ki eğitim hakkını da içermektedir. Bu

sebeple Çingenelerin/Romanların de temel hakkı olan eğitim hakları ellerinden

alınmamalıdır. Ancak burada bir yanlış anlamaya mahal vermemek için açıklamak

gerekecektir ki; bu hak örtük bir şekilde ellerinden alınmaktadır. Çingene/Roman

çocuklarının gittikleri okul Çingene/Roman okulu olarak nitelendirilmekte ve

Çingene/Roman olmayan aileler çocuklarını bu okullara göndermek

istememektedirler. Böyle bir algının içinde bir Çingene/Roman çocuğun okuldan

soğuması beklenen bir tavır olmaktadır. Bunun için; eğitime katılım ve

sürdürülebilirlik konusunda engellerin aşılması ve eğitim haklarından daha eşit

yararlanmaları adına uygulanacak politikalar okul yönetimlerinin de katılımıyla

velilere yönelik ve bilgilendirici olmalıdır. Görüşmeler esnasında kendilerinin de her

fırsatta dile getirdikleri gibi eğitim seviyelerinin düşük olması kısmen de olsa

mecburiyetten kaynaklanmaktadır. İçlerinde okula gitmek isteyenler, yarıda

bırakmak istemeyenler bulunmaktadır. Müziğe karşı özel yeteneklerinin var olduğu

Page 159: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

142

da düşünülerek eğitimlerine bu yönde devam ettirmeleri sağlanmalıdır. Eğitim

seviyelerinin artmasıyla erken yaşta evlenmelerinin de önüne geçilebileceği kanısına

varılmıştır.

Çingeneler/Romanlar hükümetin uyguladığı politikalardan hiç memnun değillerdir.

Kendilerine yönelik faydalı işler yapılmadığını savunmaktadırlar.

Çingenelerin/Romanların en önemli sorunlarının eğitim hakkından faydalanamama

ve ayrımcılık olduğu görülmüştür. Tarihleri boyunca o kadar çok dışlanmaya maruz

kalmışlardır ki, konu ile bağlantılı olarak son derece hassastırlar. Bu durumun

düzeltilmesi için “gerçek” anlamda Çingeneleri/Romanları tanıtan belgeseller

çekilmeli ve halkın izlemesi sağlanmalıdır. Eğitimlerini tamamlayabilmeleri için,

müzik okulları açılmalı ve bu okullara yerleşebilmeleri için imkan sağlanmalıdır.

İnsan olma şuurunu taşıyan kişi yaşamını güzelleştirmek, toplum yararına düşünce

üretmek, düşüncesini açıklamak, yaymak, insanlığa yararlı olmak ister. Düşünce

üretemeyen, düşüncesini rahat ifade edemeyen toplumlar sıkıntı yaşarlar ve

gelişemezler. Bu sebeple, etnik kökeni farklı olduğu için kişilere ayrımcılıkta

bulunmanın insanlık dışı bir yaklaşım olduğunu anlatmak yönünde aydın kişilere çok

iş düşmektedir.

Çalışma hayatında ayrımcılığa maruz kalan Çingeneler/Romanlar, çoğunlukla

eğlence sektöründe çalışmayı tercih etmektedirler. Müzik Çingeneler/Romanlar için

Page 160: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

194 Çingene bir sanatçı

143

“ikonlaşmış” ses dizgesidir. Bir müzik fikri oluşturarak sosyal koşullarını belirlemek

hatta etnik kimliğin bir göstergesi gibi algılanmasını sağlamak yüzyıllar içinde yalnız

Çingenelere/Romanlara nasip olmuştur. Doğuştan gelen müziğe yatkınlıkları

sayesinde bu sektörde oldukça başarılıdırlar. Ancak buna rağmen zaman zaman bu

sektörde dahi ayrımcılığa uğradıklarını, Çingene/Roman olmayan bir müzisyene göre

daha düşük ücret aldıkları zamanlar olduğunu ifade etmişlerdir. Böylece müzisyenler

arasında bir hiyerarşi oluşturulmakta ve bunun sonucu olarak birlikte hareket etme ve

örgütlenme olanakları ortadan kaldırılmaktadır. Ülkemizdeki sanatçı

örgütlenmelerinin gelişmesi ve güçlenmesi için, Kültür ve Turizm Bakanlığı

öncülüğünde ve ilgili diğer devlet birimlerince gerekli girişimlerin yapılarak dernek,

sandık, vakıf, birlik ve benzeri örgütlenmelerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması

sağlanmalıdır. Yine eğitim seviyelerinin düşük olmasıyla bağlantılı olarak hukuksal

açıdan haklarını bilmemektedirler. Bu sebeple Çingenelerin/Romanların katılımını

sağlayarak bilgilendirici eğitimler düzenlenmelidir.

Eğlence sektöründe istihdam edilen Çingeneler/Romanlar ağır çalışma koşullarından

şikayetçi olmalarına rağmen sektörden ayrılmayı düşünmemektedirler. Bunun

sebepleri arasında ilk olarak; müziğin onlar için yalnızca bir iş değil aynı zamanda

bir tutku olduğu gerçeği yer almaktadır. Genlerinden kaynaklı olarak müziğe olan

yatkınlık inançları ve baba mesleğini devam ettirme geleneğini sürdürme isteğinin

yanı sıra bir de ünlü oma istekleri ağır basmaktadır. Çalışma saatlerinin uzunluğu ve

gece oluşu onları sosyal hayattan da koparmaktadır. Ancak, birgün bir Kibariye194,

Page 161: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

195 Çingene bir sanatçı

144

bir Hüsnü Şenlendirici195 olabilme umutları daha ağır basmaktadır. Buradan

hareketle yolumuz tekrar eğitim ile kesişmektedir. Ünlü olma hayallerini

gerçekleştirebilmeleri yine iyi bir eğitim almalarına bağlıdır.

Her ne kadar Anayasamızın 60. maddesinde “Herkes sosyal güvenlik hakkına

sahiptir.” hükmü yer alsa da, uygulamadaki durum maalesef bu kapsamda değildir.

Çalışmanın hareket noktası olan eğlence sektöründe çalışan Çingenelerin/Romanların

korunmasız oluşu gerek literatürdeki kaynaklardan gerekse alan araştırılmasında elde

edilen bulgulardan yola çıkılarak doğrulanmıştır. Görüşme yapılanların büyük

çoğunluğu sigortasız çalıştırılmaktadır. Bu duruma rağmen çalışanların şikayetçi

olmamalarının nedenleri; hem Çingenelerin/Romanların gelecek kaygısından uzak

bir yaşam sürdürmeleri, hem de sosyal güvenliğin faydalarından yeterince haberdar

olmamalarıdır. Bu sebeple çalışanlara sosyal güvenliğin önemini anlatan broşürler

hazırlanıp dağıtılarak ya da özellikle Çingene/Roman vatandaşların yaşadığı

semtlerde konu ile ilgili eğitimler düzenlenerek bilinçlendirilmeleri sağlanmalıdır.

Geleceklerini güvence altında hissedebilecekleri herhangi bir sosyal güvencesi

olmayanların, sosyal güvenlik sistemine katılımlarını ve sistemden etkin

yararlanmalarını sağlayacak politika ve uygulamalar yaşama geçirilmelidir.

Çalışanlar için sigortasız olma, aynı zamanda ileride emekli olamamayı da

beraberinde getirmektedir. Asıl olarak çalışanların sosyal sigorta primlerinin çalışılan

dönemde ve muntazam bir şekilde yatırılması temennimiz olsa da, şu ana kadar

yerine getirilmemiş bir sorumluluğun telafisi için geri borçlanma imkanı

sağlanmalıdır. Daha önce sanatçılara tanınmış olan borçlanma hakkı, tekrar bu

Page 162: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

145

sektörde çalışanlar için uygulamaya konmalı ve bu konuda çalışanlara eğitimler

verilmelidir. Daha önceki borçlanma kanunlarının istenilen sonuçlara

ulaşılamamasındaki nedenler tespit edilmeli ve uygulanabilirliği kolaylaştırılmış

halde sunulmalıdır.

Sektördeki çalışma koşulları incelenirken cinsiyet açısından bir fark olup olmadığı da

araştırılmıştır. Çingenelerin/Romanların eğlence sektöründe çok başarılı olduğunu

düşünen erkekler, kendi kadınlarını bu sektörde çalıştırmak istememektedirler.

Sektörde çalışan kadınların hiçbirisi mesleğe giriş nedenlerinde aileden gelen meslek

olduğunu söylemezken, erkeklerin hepsi baba mesleği olduğunu söylemiştir. Ancak,

her iki kesim için de çalışma koşulları son derece ağırdır. Kadınlar bu sektörde

istihdam edildikleri için toplumdan dışlanmaktadırlar. Can güvenlikleri olmadan bu

sektörde istihdam eden kadınlar için gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır.

Çingenelerin/Romanların eğlence sektöründe başarılı olmalarına rağmen, eskiye

nazaran işlerinde bir azalma söz konusudur. Bunun nedeni; Çingenelerin/Romanların

alışık olmadığı ve benimsemediği eğlence tarzlarının ortaya çıkması ve bu tarzların

revaçta olmasıdır. Durum böyle olunca kendilerini en iyi eğlence sektöründe

gösteren Çingeneler/Romanlar, başka sektörlerde çalışmakta da güçlük

çekmektedirler. Tahmin edilebileceği gibi bu durum, işsizliği ve peşinden de

yoksulluğu getirecektir. Zaten yoksul kesimin içinde sayılan Çingeneler/Romanlar,

bir de işsizlik ile baş etmek zorunda kalırlarsa kendilerini kötü alışkanlıklara

itebileceklerdir. Bu sebeple; bireysel gelişimlerine katkı sağlayacak eğlenme,

Page 163: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

146

dinlenme ve spor etkinlikleri gerçekleştirecekleri alanlar oluşturulmalı, özellikle

gençlerin ve çocukların uyuşturucu ve alkol gibi zarar verici ve suça itilmelerine yol

açan kötü alışkanlıklardan uzak durmaları sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra

Çingeneler/Romanlar, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve Sivil Toplum Kuruluşları

(STK) bünyesinde gerçekleştirilebilecek olan mesleki nitelik kazandırıcı eğitimler

kapsamına alınmalıdır.

Sanatın gelişmesi ve yaygınlaşması, sanatçının özgürce üretebilmesi ve

yaratabilmesi, sanat ve sanatçının önündeki engellerin kaldırılması için, başta

ekonomik koşullar olmak üzere, sanat ve sanatçının her açıdan özgür ve özerk

olmasını sağlamak devletin görevi olmalıdır. Çağdaş toplum olmak; ancak sanat ve

sanatçıya her anlamda sahip çıkmak, desteklemek ve korumakla mümkün olabilir.

Bu çalışma ile anlaşılmıştır ki; eğlence sektöründe çalışan Çingenelerin/Romanların,

çözümü olmayan sorunları yoktur. Bu sebeple Çingenelerin/Romanların yaşam

standartlarını artıcı sosyal politikalar uygulanmalı ve çalışma hayatında karşılarına

çıkan olumsuzluklar giderilmelidir.

Page 164: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

147

KAYNAKÇA

AB 2011 İlerleme Raporu, http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/

AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf, Erişim Tarihi:

[06.07.2012].

Adalet ve Kalkınma Partisi Parti Programı, http://www.akparti.org.tr/

site/akparti/parti-programi#bolum_, Erişim Tarihi: [15.06.2012].

Ağakay, M. Ali, Türkçe’de Mecazlar Sözlüğü, Ankara, Doğuş Matbaası, 1949.

Akgül, Özgür, “Türkiye Müzik Piyasası ve Roman Müzisyenler”, Musiki Dergisi,

http://www.musikidergisi.net/?p=1391, [Erişim Tarihi 29.01.2012].

Aksu, Mustafa, Türkiye’de Çingene Olmak, Kesit Yayıncılık, 2006.

Akyıldız, Tolga, “Eğlence Sektörü Örgütleniyor”, Hürriyet, 01 Ağustos 2009,

http://www.tesder.com/tr/index.html [Erişim Tarihi 11.01.2012].

Page 165: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

148

Alkan, Hulusi, Popüler Kültür ve Eğlence Hayatı, Ankara’nın Eğlence Hayatı

Üzerine Sosyo-Kültürel Bir İnceleme, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.

Aras, Fatma Erdoğan, “Etnik (Çingene) İşgücünün Enformel İşgücü Piyasasına

Katılım Biçimleri ve Bu Süreçte Etkili olan Faktörler: İstanbul (Cankurtaran) ve

Edirne (Menzilahır) Örnekleri”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler

Fakültesi Dergisi, Ankara, 2009, S. 11, s. 78

Argan, Metin, Eğlence Pazarlaması, Ankara, Detay Yayıncılık, 2007.

Aşkın, Umur, Küreselleşme Sürecinde Türkiye’de Yaşayan Romanların Sosyo-

Ekonomik Durumları ve Beklentileri: İzmir İli Örneğinde Bir Alan

Araştırması, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış

Doktora Tezi, Ankara, 2011.

Atalay, Besim, Türk Dilinde Ana Kelimeler veya Türkçede Türetme Sözlüğü, Ankara,

Ayyıldız Matbaası, 1967.

Aytaç, Ömer, “Kapitalizm ve Hegemonya İlişkileri Bağlamında Boş Zaman”

Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 2004, Cilt 28.

Page 166: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

149

Aytar, Volkan, Parmaksızoğlu, Kübra, İstanbul’da Eğlence, İstanbul Bilgi

Üniversitesi Yayınları, 2011.

Banister, Peter, Burman, Erica; Parker, Ian; Taylor, Maye; Tindall, Carol;

Qualitative Methods in Psychology: A Research Guide, Open Universite Press

Buckingham, Philadelphia, 1995.

Barış ve Demokrasi Partisi Parti Programı, http://bdp.org.tr/devam/17-bdp-program.aspx,

Erişim Tarihi: [15.06.2012].

Bilgin, Nuri, Kimlik İnşası, Aşina Kitaplar Yayıncılık, 2007.

Boratav, Korkut, 1980’li Yıllarda Türkiye’de Sosyal Sınıflar ve Bölüşüm, İmge

Kitabevi Yayınları, Eylül, 2005.

Bozkurt, H. Argun, Sanatçılar ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara, 1997.

Buğra, Ayşe, Sınıftan Sınıfa, İletişim Yayınları, 2010.

Page 167: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

150

Büyük Birlik Partisi Parti Programı, http://www.bbp.org.tr/menu_

detail.php?icerikid=6 , Erişim Tarihi: [12.06.2012].

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Programı, http://www.chp.org.tr/wp-

content/uploads/chpprogram.pdf, Erişim Tarihi: [15.06.2012].

Çakır, Vedat, Bir Sosyal Etkinlik Olarak Eğlence ve Televizyon: Konya Örneği,

Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2005.

Çedikçi, Tuğçe, Eğlence Sektörünün Ülke Ekonomisindeki Yeri: Bir Uygulama

Örneği, Müzikaller, İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Haziran, 2008.

Çelik, Aziz, “Yeni Sorun Alanları, Eğilimler ve Arayışlar: Sendikaların Yeni

Dünyası”, Türkiye’de Sendikal Kriz ve Sendikal Arayışlar, Derleyen: Fikret

Sazak, Epos Yayınları, 2007, s.17-74,

http://ceko.kocaeli.edu.tr/sosyalpolitikatartismalari/azizcelikmayis2008.pdf, [Erişim

Tarihi 09.07.2012].

Çenberci, Mustafa, Sosyal Sigortalar Şerhi, 1985

Page 168: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

151

Çırıka, Mehmet, “Sanatın ve Sanatçının Korunması”, Yenigün Gazetesi, 24 Haziran

2010, http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/17263/sanat-ve-sanatcinin-

korunmasi, [Erişim Tarihi 05.02.2012].

Çırıka, Mehmet, “Siyaset ve Sanat”, Yenigün Gazetesi, 22 Temmuz 2010,

http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/17513/siyaset-ve-sanat, [Erişim Tarihi

05.02.2012].

Çırıka, Mehmet, “Müzik Sanatçılarına Erken Emeklilik”, Yenigün Gazetesi, 16

Eylül 2010, http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/17970/muzik-

sanatcilarina-erken-emeklilik-, [Erişim Tarihi 05.02.2012].

Çırıka, Mehmet, “Sanatçılar için özel yasa çıkartılmalıdır”, Yenigün Gazetesi, 30

Kasım 2010, http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/18299/sanatcilar-icin-

ozel-yasalar-cikarilmalidir-, [Erişim Tarihi 05.02.2012].

Çırıka, Mehmet, “Sanatçıların Sosyal Güvenliği”, Yenigün Gazetesi, 25 Mart 2011,

http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/19960/sanatcilarin-sosyal-guvenligi,

[Erişim Tarihi 05.02.2012].

Page 169: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

152

Çırıka, Mehmet, “Vesikalı Sanat”, Yenigün, 30 Ekim 2011,

http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/18516/vesikali-sanat, [Erişim Tarihi

05.02.2012].

Çırıka, Mehmet, “Kısmi Sigortalılık ve Müzik Sanatçıları”, Yenigün Gazetesi, 18

Ocak 2012, http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/22931/kismi-sigortalilik-ve-

muzik-sanatcilari--, [Erişim Tarihi 05.02.2012].

Çırıka, Mehmet, “Müzik Sektöründe Örgütlenme Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar”,

08 Şubat 2012, Yenigün Gazetesi, http://www.gazeteyenigun.com.tr/

koseyazilari/23002/muzik-sektorunde-orgutlenme-surecinde-karsilasilan-sorunlar-

(1), [Erişim Tarihi 05.02.2012].

Dağlıoğlu, Turan, Sanatçıların Sosyal Güvenlik Hakları, Mart, 2011,

http://www.sgkbilgi.com/yazarlarimiz/guncel-konular/sanatcilarin-sosyal-guvenlik-

haklari, [Erişim Tarihi 31.01.2012].

Demokrat Parti Programı, http://www.dyp.org.tr/TR/dosya/1-16/h/dp-parti-

programi-10111.pdf, [Erişim Tarihi 15.06.2012].

Page 170: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

153

Demokratik Sol Partinin Parti Programı, http://www.dsp.org.tr/web/Icerik/

Icerik.aspx?id=59, [Erişim Tarihi 15.06.2012].

Dumanlı, Duygu, Eğlence Pazarlaması Çerçevesinde Marka Bilinirliği: Türkiye’den

Bir Örnek Uygulama, İ.K.Ü., 2012.

Duygulu, Melih, Türkiye’de Çingene Müziği, İstanbul, Pan Yayıncılık, 2006.

“Eğlence Sektörünün Gerçek Yüzü”, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama

Gazetesi, 13 Eylül 2011, http://ilef.ankara.edu.tr/gorunum/2011/09/eglence-sektorunun-

gercek-yuzu/, Erişim Tarihi: [18.01.2012]

Ercan, Fuat, “Tarihsel ve Toplumsal Bir Süreç Olarak Kapitalizm ve Esneklik”, 95-96

Petrol İş Yayını, Nisan 1995, s. 661-692.

Erdoğan Aras, Fatma, “Etnik (Çingene) İşgücünün Enformel İşgücü Piyasasına

Katılım Biçimleri ve Bu Süreçte Etkili Olan Faktörler: İstanbul ve Edirne Örnekleri”,

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2009, Cilt 11, Sayı:11, s. 75-100

http://www.arastirmax.com/taxonomy/term/6747, [Erişim Tarihi: 09.09.2011].

Erdoğan, Gülnur, “Sosyal Devlette Sanat ve Sanatçının Korunması”, TBB Dergisi,

2008, Sayı 74, s. 191-225.

Page 171: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

154

Eyüpoğlu, İ. Zeki, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, İstanbul, Sosyal Yayınlar, 1995.

Göregenli, Melek, Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Paneli: Psikolojik Açıdan

Milliyetçilik, Irkçılık, Linç Birikim Sosyalist Kültür Dergisi, 08 Mayıs 2007.

Göztepe, Ece, “Yurttaşlığın Kamusal ve Ulusüstü Boyutu; Avrupa Yurttaşlığı ve

Göçmen Forumu Örnekleri”, 2003, C. 52, S. 4, s. 229-248,

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/280/2542.pdf, [Erişim Tarihi 15.03.2012].

Gürültü Kontrol Yönetmeliği, http://www.aldek.com.tr/download%5

Cg%C3%BCr%C3%BClt%C3%BC_kontrol_y%C3%B6netmeli%C4%9Fi.pdf,

[Erişim Tarihi 15.08.2012].

Güzel, Ali, Okur, Ali Rıza, Caniklioğlu, Nurşen, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta

Yayıncılık, Ekim, 2010.

Hallıday, William Reginald, “Some Notes Upon The Gypsıes of Turkey”, Journal of

the Gypsy Lore Society, 1922, C. 3., s.163-189.

Page 172: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

155

“İstihdam, İşsizlik ve Ücret”; http://www.tuik.gov.tr/MetaVeri.

do?tb_id=25&ust_id=8, [Erişim Tarihi: 09.09.2011]

İş ve Sosyal Sigortalar Kanunu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009.

“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”, Devre Eğitim Çalışması I, OLEYİS Vakfı Yayınları.

Kaçmaz, Gül; Eğlence Pazarlamasında Sahne Sanatlarının Pazarlaması ve Bir

Uygulama, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009

Kağıtçıbaşı, Çiğdem, Günümüzde İnsan ve İnsanlar, 11. Basım, İstanbul, Evrim

Yayınevi, 2008.

Kılıçoğlu, Mustafa, Sosyal Güvenlik Hukukunda Borçlanma, Turhan Kitabevi

Yayınları, 2002.

Kolukırık, Suat, “Sosyolojik Perspektiften Türk(iye) Çingeneler/Romanlari”,

Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 2006, C.3, S.1, www.insanbilimleri.com/ojs/

index.php/uib/article/download/13/25, Erişim Tarihi: [03.05.2012].

Page 173: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

156

Koray, Meryem, “Esneklik ya da Emek Piyasasının Küreselleşmesi”, Petrol-İş 94-95

Yıllığı, Petrol-İş Sendikası Yayınları, İstanbul, 1995.

Kök, Selcen, Kent Yoksulluğu ve Siyaset: Ankara Örneği, Ankara Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011.

Kümbetoğlu, Belkıs, Sosyolojide ve Antropolojide Niteliksel Yöntem ve

Araştırma, Bağlam Yayıncılık, 2008.

Küreselleşmenin Psiko-sosyal Boyutu Üzerine Prof. Dr. Orhan Doğan ile Söyleşi,

Mart 2006, Sivas, www.sosyalhizmetuzmani.org [Erişim Tarihi: 16 Haziran 2010].

Levy, Juliette de Bairacli; “The Gypsies of Turkey” , Journal of the Gypsy Lore

Society, 1952, C.3.

Marsh, Adrian, “Etnisite ve Kimlik: Çingeneler/Romanlarin Kökeni”, E. Uzpeder ve

S.Gökçen (der.), Biz Buradayız: Türkiye’de Romanlar, Ayrımcı Uygulamalar ve Hak

Mücadelesi, İstanbul, Mart Matbaacılık, 2008, s.19-27.

Meydaneri, Yasemin, Sosyolojik Açıdan Kadınlarla İlgili Kalıp Yargılar

(Kırıkkale Örneği), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi,

Kayseri, 2006.

Page 174: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

157

Milliyetçi Hareket Partisi Parti Programı, http://www.mhp.org.tr/usr_img/_

mhp2007/kitaplar/mhp_parti_programi_2009_opt.pdf, Erişim Tarihi: [15.06.2012].

Modelski, Tania, Eğlence İncelemeleri, Çev. Gürbilek, Nurdan, Metis Yayınları,

1998.

Noyan, M. Ali, Türkiye’de Çalışma Hayatında Esneklik Politikasının Çalışma

Süreleri Açısından Değerlendirilmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir.

Nutku, Özdemir, “Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü”, Türk Dil Kurumları

Yayınları, 1983.

Öke, M. Kemal, Topuz, Senem, “Eşit Yurttaşlık Hakları Bağlamında Çingene

Yurttaşların Sosyal ve Ekonomik Haklara Erişimi: Edirne Örneği”, Sosyal Haklar

Sempozyumu II, Pamukkale Üniversitesi, 4-5-6 Kasım 2010, s. 265-278.

Önen, Selin, “Çingeneler/Romanlarin Sosyal Haklara Erişimindeki Zorluklar: Roman

ve Dom Toplulukları Karşılaştırması”, Sosyal Haklar Sempozyumu III, Kocaeli

Üniversitesi, 25-26 Ekim 2011, s. 465-481.

Page 175: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

158

Özdemir, Burhan; “Sanatçıların Sosyal Güvenlikleri ve Hizmet Borçlanmaları”,

Çimento İşveren Dergisi, http://www.ceis.org.tr/dergiDocs/3mak993.pdf, Erişim

Tarihi: [12.05.2012].

Özdemir, Nebi, Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü, 1. Baskı, Ankara,

Akçağ Yayıncılık, 2005.

Özkan, Ali Rafet, Çingeneler/Romanlarin Kökeni ve Göçleri,

http://www.turkiyecingeneleri.8m.com/, [Erişim Tarihi 15.03.2012].

Özkan, Ali Rıfat, “Türkiye Çingeneler/Romanlari”, T.C. Kültür Bakanlığı Yayını,

2000.

Özşuca, Şerife, Toksöz, Gülay, Sosyal Koruma Yoksunluğu: Enformel Sektör ve

Küçük İşletmeler, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No:591, Ankara, 2003.

Polis Vazife ve Salahiyet Nizamnamesi, http://www.mevzuat.gov.tr/

MevzuatMetin/2.3.28501.pdf, Erişim Tarihi:[14.09.2012]

Page 176: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

159

Recommendation Concerning the Status of the Artist, 27 October 1980,

http://portal.unesco.org/en/ev.php-URL_ID=13138&URL_DO=DO_TOPIC&URL_

SECTION=201.html, Erişim Tarihi:[14.05.2012]

“Roman Vatandaşlarımızın İşgücü Piyasasına Entegrasyonları”, Seminer Raporu,

İŞKUR ve TAIEX, 15-16 Eylül 2011

Saadet Partisi Parti Programı, http://www.saadet.org.tr, [Erişim Tarihi

31.06.2012].

Sanatçılarımızın Sosyal Güvenlik Hakları, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü

Sigortalı Tescil ve Hizmet Daire Başkanlığı, Ankara, 2009.

http://www.sinebir.org.tr/dosyalar/118.pdf, [Erişim Tarihi 31.01.2012].

Sapancalı, Faruk, Sosyal Dışlanma, Dokuz Eylül Yayınları, 2005.

Seyidoğlu, Halil, Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, İstanbul, 2003.

Sezen, Müceyla, Eğlence Sektöründe Çalışma İlişkileri, Marmara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010.

Page 177: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

160

Scassa, Teresa, “Language Standards, Ethnicity and Discrimination”, Canadian

Ethnic Studies/Etudes Ethniques Au Canada, 1994, S. 26, s. 105-121.

Sönmez, Pelin, “Küreselleşme, Avrupa Birliği ve İstihdam: Çalışma İlişkilerinde

Yaşanan Dönüşüm”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 2006, Cilt:5 S. 3, s. 177-

198.

Sürgevil, Olca; “Farklılık Kavramına ve Farklılıkların Yönetimine Temel Oluşturan

Sosyopsikolojik Kuramlar ve Yaklaşımlar”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, Aralık, 2008, C.11, S. 20, s. 111-124.

Süngü, Yakup; “Kayıt Dışı İstihdamın Denetimi ve Sosyal Güvenlik Reformuyla

Yapılan Düzenlemeler”, TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Kasım 2007 / Şubat

2008, C. 21, S. 2 – 3, s. 115-132.

Sway, Marlene, Economik Adaptability: The Case of Gypsies, Nisan, 1984, C. 13,

S. 1, s. 83-98.

Şahin, Çiğdem, Kapitalizm ve Yoksulluk, İstanbul, Çiviyazıları Yayınevi, 2000.

Page 178: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

161

Şavran, Temmuz, Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri, Anadolu

Üniversitesi Yayını, 2012

Şen, Gülşen, AB ve Türkiye’de Kayıt Dışı İstihdam ve Etkileri, Gazi Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008.

Talas, Cahit, Toplumsal Politika, 5.Basım, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları, 1997.

Taşkıran, Gülçin, “Sınıf Örgütlenmesinde Yeni Deneyimler”, Çalışma ve Toplum

Dergisi, Nisan, 2011, S. 31, s. 135-162.

Temiz, Hasan; “Küreselleşmenin Sosyal Boyutları ve Türkiye Açısından Etkileri”,

Genel –İş Matbaası, Ankara, 2004.

Theslef, Arthur, “Report on the Gypsy Problem”, Gypsy Lore Society, Journal,

1912, s. 81-107.

Tol Göktürk, Eren Deniz, “Dünden Yarına Yurttaşlık: 21. Yüzyılda Yurttaşlık,

Ulusal Devlet ve Küreselleşme”, Sosyal Araştırmalar Vakfı, Ekim, 2006.

Page 179: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

162

Topçuk, Yılmaz, Esnek Çalışma ve Esnek Çalışanların Sosyal Güvenliği, Dokuz

Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

2006.

Tuna Meyrem, Oguz, Z.Nuran, ve Kolukirik, Suat, “Menemen

Çingeneler/Romanlarinin Sosyo-Kültürel Özellikleri: Kazımpaşa Mahallesi Örneği”,

Uluslararası Çingene Sempozyumu, Ulaşılabilir Yaşam Derneği, 6-7 Mayıs,

İstanbul, 2006, s.9, goc.bilgi.edu.tr/documents/MenemenCingeneleri.doc, Erişim

Tarihi: [27.01.2012]

Tunç, Mehmet, Kayıt Dışı İstihdamla Mücadelede Geliştirilen Stratejiler

Uygulanan Politikalar ve Gelişmiş Ülke Örnekleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı, Uzmanlık Tezi, 2007.

Tutar, Erdinç (ed.), Gariper, Cafer (ed.), Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Lisans

Yayıncılık, 2010.

Türk Dil Kurumu Resmi Web Sayfası, www.tdk.gov.tr, Erişim Tarihi:

[04.05.2012].

Türkiye Eğlence Sektörü Derneği, http://www.tesder.com/tr/index.html#, Erişim

Tarihi: [17.06.2012].

Page 180: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

163

Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Türk Tarih Vakfı Ortak

Yayını, İstanbul, 1998, C. 3.

Türkiye’de Eşitsizlikler: Kalıcı Eşitsizliklere Kalıcı Bir Bakış, Boğaziçi Üniversitesi

Sosyal Politika Forumu, Haziran 2010, http://www.spf.boun.edu.tr/docs/Turkiyede-

Esitsizlikler_SPF.pdf, Erişim Tarihi: [19.07.2012].

Uzpeder Ebru (ed); Davola/Roussinova, Savelena (ed); Özçelik, Sevgi (ed); Gökçen Sinan

(ed) içinde, Biz Buradayız! Türkiye’de Romanlar, Ayrımcı Uygulamalar ve Hak

Mücadeleleri, Nisan, 2008

Yağlıdere, Alper, İzmir Romanları, Ozan Yayınları, İstanbul, 2011.

Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2011, TÜİK, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası,

Ankara, 2012.

Yıldırım, Engin, Uçkan, Banu, “İşverenlerin Sendikasızlaştırma Modelleri Ve

Türkiye Örneği”, Çalışma ve Toplum Dergisi, Şubat, 2010, C. 25, S.2, s. 163-184.

Page 181: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

164

Yücesan, Gamze, “Mavi Yakalı İşçiler Üzerine Çalışmalarda Eleştirel Etnografi:

Yöntembilimsel ve Politik Açılımlar/Sorunlar”, Praksis, 2001, S. 4, s. 332-346.

Yüzbaşıoğlu, Nuray, Kayıt Dışı Ekonomi ve İstihdam Üzerindeki Etkileri,

Türkiye Kamu-Sen, 2010.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, SGK Yayın No:

30, Mart, 2012.

1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

Page 182: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

165

EKLER

EK 1: GÖRÜŞME FORMU

- Yaşınız?

- Eğitim durumunuz?

- Nerelisiniz? (Ankara dışı ise neden Ankara’ya gelmeyi tercih ettiniz ve kaç

yıldır Ankara’da yaşıyorsunuz?)

- Aile yapınız nasıl? Yani evde sadece siz, eşiniz ve çocuklar mı var, yoksa aile

büyüklerinin de yer aldığı daha kalabalık bir aile misiniz?

- Ailedeki diğer üyelerin meslekleri nelerdir?

- Hayalinizdeki mesleği mi yapıyorsunuz?

- Başka bir işte çalışsaydınız daha başarılı olacağınızı düşündüğünüz oluyor

mu hiç?

- Kaç yaşından beri bu sektörün içindesiniz?

- Müzik sizin için sadece iş mi yoksa aynı zamanda tutku olduğunu da

söyleyebilir miyiz?

- Çocuğunuz var mı? Evet ise onun da ileri de bu mesleği yapmasını ister

misiniz?

- Kazancınız sizin için yeterli düzeyde mi?

- Ücretinizi günlük mü alıyorsunuz yoksa aylık mı?

- Çalışma saatleriniz nasıl?

Page 183: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

166

- Yıl içerisinde belli bir dönem (yaz ayları) mi bu işle meşgulsünüz? Evet ise

diğer zamanlarda ne iş yapıyorsunuz?

- Çalışma hayatınızda karşılaştığınız sorunlardan bahsedebilir misiniz?

- Sigortalı mısınız? Hayır ise bu durum sizde gelecek kaygısına yol açıyor mu

veya sağlık sigortasından yararlanamamak ne gibi zorluklarla karşılaşmanıza

sebep oluyor?

- Sendikalı mısınız? Evet ise, sizce neden sendikalı olmak gerekli; hayır ise,

neden sendikalı değilsiniz?

- Şuan ki hükümetin uyguladığı politikalar sizce müzik sektörünü nasıl

etkiliyor? Örneğin kapalı alanda sigara içme yasağı ve saat 00:00'dan sonra

gürültü yasağı için ne düşünüyorsunuz?

- Müzik sektöründe romanların ön planda olduklarını duyuyoruz sizce de öyle

mi?

- Çingene/Roman olmak müzik sektörü için sizce avantaj mı, yoksa tam tersi

mi?

- Çingene/Roman olmanızdan dolayı çalışma hayatınızda güçlüklerle

karşılaştığınız oldu mu?

- Çingene/Roman olduğunuzu gizlediğiniz zamanlar oluyor mu?

- Çingene/Roman olmanızdan dolayı müşterilerden olumsuz tepkiler aldığınız

oldu mu?

- Hükümet Roman Açılımı yapmıştı. Duydunuz mu? Bu konuda ne

düşünüyorsunuz?

- Sizin çalışma ve yaşam koşullarınızın iyileştirilmesi için hükümet ne

yapmalı?

Page 184: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

167

EK 2: GÖRÜŞÜLENLERİN LİSTESİ

İsim Cinsiyet Yaş MedeniDurum

EğitimDüzeyi

1 Yener Erkek 25 Evli İlkokul

2 Yasin Erkek 27 Evli İlkokul

3 Mustafa Erkek 33 Evli İlkokul

4 Yiğit Erkek 17 Bekar İlkokul

5 Metin Erkek 28 Evli İlkokul

6 Fikret Erkek 26 Evli Lise

7 Haydar Erkek 66 Evli İlkokul

8 Ramazan Erkek 30 Evli Ortaokul

9 Şükrü Erkek 16 Evli İlköğretim

10 Şakir Erkek 28 Evli İlkokul

11 Nuri Erkek 25 Evli Lise

12 Yağız Erkek 30 Evli İlkokul

13 Seyfi Erkek 55 Evli İlkokul

14 Ahmet Erkek 16 Bekar Ortaokul

15 Burak Erkek 16 Bekar Ortaokul

16 Baran Erkek 18 Evli İlkokul

17 Bekir Erkek 27 Evli İlkokul

18 Tarık Erkek 40 Evli İlkokul

19 Ömer Erkek 50 Evli İlkokul

20 Kadir Erkek 48 Evli İlkokul

21 Buket Kadın 21 Boşanmış Lise

22 Senem Kadın 21 Boşanmış Lise

23 Ezgi Kadın 21 Boşanmış Lise

24 Gamze Kadın 31 Boşanmış İlkokul

Page 185: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

168

ÖZET

İnsanlık tarihi boyunca var olan eğlencenin, sektör olarak karşımıza çıkmasıyla

araştırılması gereken birçok yönü olduğu görülmüştür. Bunlardan bir tanesi de

sektörün çalışma yaşamındaki yeridir.

İşgücü piyasalarında yaşanan yeniden yapılanma ile esneklik emek piyasalarında

egemen hale gelmiştir. Eğlence sektörünün koşulları incelendiğinde esnek çalışma

biçimini benimsediği görülmüştür. Sektör ilk olarak ağır çalışma koşulları ile dikkat

çekmektedir; uzun çalışma saatleri, belirsiz ücret düzeyleri, örgütsüzlük ve sosyal

güvencesizlik gibi birçok olumsuzluğu içinde barındırmaktadır.

Bu çalışma; eğlence sektöründe son derece başarılı olarak bilinen

Çingenelerin/Romanlarınn sektör içindeki konumlarını ortaya koymayı amaçlamıştır.

Tarihleri boyunca dışlanmalara maruz kalan Çingeneler/Romanlar, eğlence

sektöründe kendilerine yer edinebilmişlerdir. Çingenelerin/Romanların gittikleri her

yerde müzik sektöründe çalışmaları, talebin doğurduğu bir ihtiyaçtan mı, yoksa

zorunlu bir halden ötürü mü yaşandığı merak konusu olmuştur. Bu doğrultuda,

eğlence sektöründe çalışan Çingeneler/Romanlar ile yüz yüze derinlemesine

görüşmeler yapılarak sektörle ilgili bilgi alınmasının yanı sıra, karşılaştıkları sorunlar

tespit edilmeye çalışılmış ve çözüm önerileri getirilmiştir.

Page 186: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

169

Anahtar Kelimeler: Eğlence sektörü, Esnek çalışma, Sosyal güvence,

Çingeneler/Romanlar

Page 187: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

170

ABSTRACT

With the coming of entertainment, which existed through the human history, to the

agenda as a sector, it was seen that there are many aspects of it which has to be

researched. One of these aspects is the situation of the sector in the work life.

With the reorganization of the labor market, flexibility began to dominate the labor

market. When the conditions of the entertainment sector was evaluated, it was seen

that it also adopts the flexible working types. First of all, the sector draw attention

with the heavy working conditions; it contains in itself many problems such as long

working hours, undefined wage levels and social insecurity. In addition to these

problems, the level of being organized is quite low in the sector because of its

specific working conditions.

This study aims to analyze the position of the Gypsies in the entertainment sector

since they were regarded very successful in the sector. The Gypsies, who became

subject to exclusion throughout history, found a place to themselves in the

entertainment sector. The Gypsies are employing in music sector wherever they go.

it is a subject of curiosity whether this situation stems from compulsory conditions or

from the requirements which arise from the demands. In this respect, face-to-face

interviews were done with the Gypsies who work in the entertainment sector. In

Page 188: EĞLENCE SEKTÖRÜNDE KORUNMASIZ İSTİHDAM ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/26272/Nursel Durmaz Tez.pdfEğlence sektöründe çalışanların en büyük sıkıntılarından biri

171

these interviews, information about the sector was discussed, the problems that they

encountered were detected and solutions to these problems were proposed.

Key Words: Entertainment sector, flexible working, social security, the Gypsies