44
REFERANS KARİYER MERKEZİ/YAĞMUR URAL EĞİTİCİNİN EĞİTİMİ

E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından temel düzeyde hazırlanmış olan Eğitimcinin Eğitimi Kursu; eğiticinin kurum çalışanlarına işin daha etkin, daha verimli ve amaca hizmet eder bir şekilde yapılması adına bilgi aktarımında bulunabilmesini sağlamak ve bu yöndeki beceri ve davranışlarını geliştirmek, çevresine model olan ve bu sorumluluğu paylaşan iş bir birey olmasını sağlamaktır.

Citation preview

Page 1: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

R E F E RA N S KA R İ Y E R M E R K E Z İ / YAĞ M U R U RA L

EĞİTİCİNİN EĞİTİMİ

Page 2: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

OLUMLU EĞİTİM ORTAMI OLUŞTURMAK

• Yetişkinlerin öğrenim ilkelerine dayalı planlanmış öğrenmeyi kolaylaştıran, eğitimci ve katılımcının karşılıklı etkileşimde olduğu ortam “olumlu eğitim ortamı” dır. Olumlu bir ortam öğrenmeyi destekler, katılımcıların soru sormaya cesaret edebildikleri güvenli bir hava yaratır ve eğitim amaçlarına ulaşma sorumluluğunu sadece eğitmene değil katılımcılar dahil herkese yükler. Olumlu bir eğitim ortamı oluşturmanın temeli, yetişkinlerin nasıl öğrendiğini anlamaya dayanır. Eğitim sürecinin dinamikleri büyük ölçüde katılımcılar ve eğitmenin birbirini anlamalarına bağlıdır. Katılımcılar eğitim kendi konuları ile bağlantılı olduğunda, etkin olarak eğitime katıldıklarında, olumlu geri-bildirim aldıklarında, bir birey olarak kabul edildikleri ve kendilerini güvenli bir ortamda hissettiklerinde daha iyi öğrenirler. Olumlu bir eğitim ortamı kendi kendine, şans eseri oluşmaz, ancak dikkatli bir planlama ile oluşturulabilir. Planlama için eğitmenin, eğitimden önce, eğitim sırasında ve eğitimden sonra yapması gerekenler aşağıda sıralanmıştır:

Page 3: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMDEN ÖNCE NELER YAPMALI

Katılımcılar Hakkında Temel Bilgileri Toplamak Katılımcı sayısı kaç ? Beklentileri neler ? Katılımcıların eğitim düzeyi ne? Anlatılacak konu ile ilgili bilgi ya da deneyimleri var mı? Yaş ve cinsiyetleri hakkında bilgimiz var mı? Günlük işleri ve sorumlulukları aksıyor mu?Katılımcıların kültürel yapıları hakkında bilgimiz var mı?

Page 4: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMDEN ÖNCE NELER YAPMALI

Eğitim verilecek yerdeki fiziksel koşulların organizasyonunu yapmak

Katılımcı sayısına göre odanın büyüklüğü yeterli mi? Katılımcıların arada çıkabileceği veya küçük grup etkinlikleri için

kullanılabilecek yerler var mı? Masa, sandalye, sıra gibi gerekli mobilya var mı? Odanın sıcaklığı, havalandırması uygun mu? Tahta, tebeşir veya kalem var mı? Katılımcılara not veya mesaj

iletmek için bir duyuru panosu var mı? Aydınlatma yeterli mi? Slayt vs. gibi görsel araçlar kullanıldığında odanın karartılması

için şartlar uygun mu? Öğrenmeyi kolaylayan araç ve gereçler odada hazır mı? Varsa,

çalışıyor mu? Bunlar için gereken uzatma kablosu vs. var mı?

Page 5: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMDEN ÖNCE NELER YAPMALI

Katılımcıların Gereksinimlerini Önceden Tahmin Etmek Ve Uygun Düzenlemeler yapmak Katılımcılar tahtayı rahat görebilecek mi? Yemekler için nasıl bir düzenleme yapılacak?Aralarda kahve, çay, su servisi olacak mı? Sigara içme ile ilgili bir uygulama olacak mı? Tuvalet var mı? Varsa, temizliği vs. uygun mu? Telefon var mı? Acil mesajlar ulaştırılabilir mi? Kaza veya ani rahatsızlık gibi acil durumlar için gereken tedbirler alındı mı?

Page 6: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMDEN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER

Kendini Sunum İçin Hazırlamak Anlatılacak konu hakkında bilgi tazelemesi yapıldı mı? Son yenilikler öğrenildi mi? Bilgisayar slayt gibi eğitimde kullanılacak gereçler gözden geçirildi mi? Sunum için kılavuz niteliğinde olacak ders notları hazırlandı mı? Anahtar sorular yazıldı mı? Önemli noktalar işaretlendi mi? Sunum esnasında hatırlamayı kolaylaştıran küçük notlar alındı mı? Hazırlanacak eğitmen notunda değişiklikleri yazmak için boşluklar bırakıldı mı?

Page 7: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMİ KOLAYLAŞTIRAN İLETİŞİM BECERİLERİ

iletişimle eş anlamlı olarak dilimize Fransızca söylenişi ile yerleşen komunikasyon Latince’deki “communicatio” sözcüğünün karşılığıdır. Kökenindeki “communis” kavramı birçok kişiye ya da nesneye ait olan ve ortaklaşa yapılan anlamlarını taşımaktadır. iletişimin onlarca tanımı yapılmıştır. En yalın anlamıyla “iletişim bir kaynakla bir alıcı (iki birey, iki grup) arasında bilgi, görüş, duygu, haber ve düşünce yani mesaj alış-verişidir”. Alış-veriş sözcüğünden de anlaşılacağı üzere, iletişimde, bilgi akışının iki yönlü olması gerekir. Aslında iletişim yalın bir ileti alış-verişinden çok, toplumsal nitelikli bir etkileşim, değiş tokuş ve paylaşımı içerir.

Page 8: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMİ KOLAYLAŞTIRAN İLETİŞİM BECERİLERİ

Etkili bir iletişim sağlamada beden dili önemlidir. Beden dilimiz aşağıda özellikleri sıralanan göz teması, yüz ifadesi, baş hareketleri, jestler ve vücudun duruşu ile kendini ortaya koyar.

Page 9: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMİ KOLAYLAŞTIRAN BECERİLER

Beden dili

Page 10: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMİ KOLAYLAŞTIRAN İLETİŞİM BECERİLERİ

Page 11: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDEN DİLİ

.

Page 12: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDEN DİLİ

.

Page 13: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDEN DİLİ

.

Page 14: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDEN DİLİ

Page 15: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDEN DİLİ

.

Page 16: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDEN DİLİ

İlk çağlarda insanlar, konuşarak anlaşmayı öğrenmeden önce, iletişimlerini el, kol, vücut hareketleri ve çıkardıkları tuhaf seslerle sağlıyorlardı. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki uzun süreler, insanların bedensel hareketlerinden oluşan sözsüz mesajlarla yaşandı. Bireysel yaşama dayalı ilk çağ insanları, başka insanlara ihtiyaç duydukça, bedenleri ile gerçekleştirdikleri anlaşma yeteneklerini geliştirmek zorunda kaldılar. Beden dili, insanların ilk anlaşma aracı ve ilk dili durumundaydı.

Page 17: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

MESAJ

Duygu ve düşüncelerin sözlü, sözsüz ya da yazılı bir anlatımla insanlara ulaşmasını sağlayan sembollere Mesaj denir. Bir diğer deyişle anlamı olan her şey mesajdır.

Page 18: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

SÖZLÜ MESAJLAR

İnsanlar, sözcüklerle anlaşmaya başlayınca, bedensel mesajları daha az kullanma yolunu seçtiler. Ses tonu ile desteklenerek söz ile ifade edilen mesajlara Sözlü Mesaj adı verilir. Sözel unsur, sözcükler ve onların gerçek anlamlarını içerirken ses unsuru; kararlılığı, telaffuzu, tonu, ritmi, vurguyu ve şiddeti kapsar. Örneğin, “Buraya gel!” veya “ Otur!” ifadeleri sesin şiddeti, vurgusu ve tonuna bağlı olarak farklı anlamlar taşır.Çok fazla ve çok hızlı konuşmaktan kaçının. Bir topluluk içinde; sesinizin tonunu, yüksekliğini, konuşma süresini, şeklini bulunduğunuz çevreye göre ayarlamalısınız. Sözlü mesajlar içerisinde değerlendirdiğimiz, dil ötesi olarak tanımladığımız mesajlar da vardır. Mektup, elekronik posta (e-mail), telefonla mesaj aklımıza ilk gelenlerdir.

Page 19: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

SÖZSÜZ MESAJ

El-kol, baş, ayak ve vücudun diğer kısımları ile yapılan işaret ve hareketlere SözsüzMesaj denir. Bir diğer deyişle, bedenimiz aracılığıyla verdiğimiz mesajlardır. Sözsüzmesajların öncelikli işlevi, duygularımızı yansıtmaktır; diğer işlevi ise, sözlü ifadeyidesteklemesi onun akıcılığına katkıda bulunmasıdır.Bazen iletişim kurmamak da bir mesaj niteliği taşır. Tanıdığınız birinin sizi gördüğühalde, görmezden gelerek yanınızdan hiç konuşmadan selam vermeden geçip gitmesi, sizi kaale almadığı, konuşmak istemediği ya da önemsemediği mesajlarını taşır.İlk İzlenim: Daha önce birbirlerini hiç görmemiş insanlar, ilk kez karşılaştıklarında,kısa sürede birbirleri hakkında bir izlenim oluştururlar. Kişinin güvenilir veya güvenilmez, hoş veya nahoş, önemsenecek veya önemsenmeyecek, uyumlu veya uyumsuz olduğu gibi algılamaları içeren bu ilk izlenimler, otuz, otuz beş saniye gibi kısa bir sürede oluşur.Yapılan araştırmalarda, “gözle” alınan mesaj ilk izlenimin yüzde altmışını, “kulakla” alınan mesajın ise yüzde otuzunu oluşturduğu belirlenmiştir. Kişinin “ne söylediğini” belirten içerik ise, ilk izlenimin ancak yüzde onunu oluşturmaktadır.

Page 20: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

SÖZSÜZ MESAJ

Bu sonuçlardan şunu anlıyoruz; ilk karşılaştığımız zaman nasıl göründüğümüz, nasıl bir yüz ifadesine sahip olduğumuz ve nasıl konuştuğumuz, ne konuştuğumuzdan daha önemli olmaktadır.İlk izlenimi edinirken bizleri yanıltabilecek bir özelliğimiz var; bu da o kişinin bize geçmişte birini çağrıştırıyor olması. Bu özelliğimiz ara sıra yanlış karar vermemize sebep olabilmektedir.

Page 21: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

SÖZSÜZ MESAJ

Bedensel mesajlarla kazanılan ilk izlenim, daha sonra ses tonu ve konuşmaların etkisiyle yerini belirli bir zaman sonra kalıcı izlenime bırakır. Kalıcı izlenimde; söz ve ses unsurlarının yüzdesi artar, gözle algıladığımız mesajın yüzdesi azalır. Bir süre sonra insanların bedensel mesajlarının etkisi, ilk andaki yüksek etkisini yitirir. Konuşulan şeyin yani içeriğin etkisi artar.

Sözsüz mesajları oluşturan dört unsur vardır: Beden dili, bedensel

temas, mekan kullanımı, araç ve aksesuarlar.

Page 22: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

BEDENSEL TEMAS

Bedensel Temas; Dokunma, canlılarda rahatlık yaratan, sevgiyi artıran bir harekettir. Kişinin aile bireylerine veya yakınlık hissettiği kişilere dokunması güven ve bağlılık duygusunu geliştirir.Temasın bir başka anlamı ise, sahiplenme duygusunu yansıtmasıdır. Herhangi bir varlığa elimizle temas etmek onu sahiplendiğimiz mesajını verir. Bize ait olan şeyleredokunarak, temas ederek sahiplendiğimizi gösteririz.Kişinin kendi kendine teması ise, gergin anlarda rahatlatıcı bir görev yapar. Ellerin birbirine değmesi, kollarla bedene sarılmak, eli çeneye veya yüze götürmek, ağza temasEtmek şeklinde görülen kendi kendine temas durumu, genellikle farkında olmadan yapılan hareketlerdir.

Page 23: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

MEKAN KULLANIMI

İnsanlar günlük yaşantılarının her aşamasında aile, iş, okul hayatında diğer insanlarla aynı veya yakın ortamları paylaşırlar. Hem yüz yüze ikili ilişkilerde, hem de geniş mekanlarda kurulan ilişkilerde mesafeyi bilinçli kullanmak büyük önem taşır. Mesafenin uzaklığı ya da yakınlığı kişinin duygularıyla doğrudan bağlantılıdır. Yakınlık duygusu hissettiğimiz insanlara yaklaşır, hoşnut olmadıklarımızla aramıza mesafe koyarız.Yapılan araştırmalar, insanların birbiriyle ilişkilerini dört farklı mesafededüzenlediğini belirlemiştir. Bunlar: Mahrem alan (Özel bölge) Kişisel alan Sosyal alan Ortak alan (Genel bölge)

Page 24: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

MEKAN KULLANIMI

Page 25: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

MAHREM ALANI

Mahrem alan ya da başka bir deyişle özel bölge sadece aile bireyleri ve çok yakın arkadaş çevresinin girebildiği mesafedir. 0-25 cm’ lik mahrem alana samimi olmadığımızkişilerin girmesi gerginlik ve huzursuzluk yaratır. Kaçma isteği ya da saldırganlık hissi oluşturur. Toplu taşıma araçlarında insanların suratlarının asık ve gergin durmalarının nedeni mahrem alana girilmiş olmasındandır. Aynı duygular asansörlerde de yaşanır. İnsanlar hiç konuşmadan, az hareket ederek ve gözleri kat numaralarına dikerek bir an önce ineceği kata gelmelerini beklerler.

Page 26: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

MAHREM ALAN

Aile biyelerinin girebildiği alandır

Page 27: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

MAHREM ALAN

Polis sorgularında, bazen mahrem alanın taciz edilerek sonuç elde edildiği görülebilir.Amerikan filmlerinde görürüz; geniş bir odanın ortasında sandalyeye oturtulan sanık, parlakışık altında tutularak sorgulayıcılar tarafından, mahrem alanına girip rahatsız edilerek baskıaltında itirafa zorlanır. İnsanlarla daima yakın; ama onları rahatsız etmeyecek mesafede durmaya gayretetmeliyiz.

Page 28: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

KİŞİSEL ALAN

Kişisel alan; birbirlerini tanıyan ve arkadaş kabul eden kimselerin, yakınlaştıkları mesafedir. Bu alan 25 cm ile 1 metre arasında değişir. Tokalaşma, bu alan içerisinde gerçekleştirilir. Hiç tanımadığımız birinin bu mesafeye girmesi, biraz huzursuzluk yaratabilir.

Page 29: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

SOSYAL ALAN

Sosyal alan; tanıdığımız fakat yakınlık duygusu hissetmediğimiz kişilerin girebileceği alandır. Okuldaki öğrenciler, mahalledeki bakkal, manav, kapıcımız, karşı binadaki insanlar gibi. 1- 2,5 metre arasında olan bu mesafede insanlar, birbirleriyle ancak selamlaşma gereği duyarlar.

Page 30: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

ORTAK ALAN

Ortak alan; sokaklar, meydanlar, alışveriş merkezleri, otobüs durağı gibi herkese açık yerlerde insanların kullandıkları alandır. Kişinin hiç tanımadığı insanların kendilerinden en az 2,5 metre uzağında olmaları, rahat olmalarını sağlar.

Page 31: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

SONUÇ

Mekanların kullanış şekli de çok önem taşır ve dostluğun ya da statünün göstergesi olarak değerlendirilir. Önde olmak, yüksekte olmak, genelde yüksek statü anlamına gelirken statüsü yüksek kişinin yanında veya özellikle sağında bulunmak, onun en önemli yardımcısı, yakını olduğu anlamını verir. Krallar, yüksek rütbeli yöneticiler, din adamları, bilginler önde yürürler; öğretim üyeleri, yargıçlar yüksek kürsülerde otururlar. İnsanın ayak uçlarının ve göğsünün yönü, bulunmak istediği yerle ilgili gerçek niyetini ortaya koyar. Ayakta durarak herhangi bir konuda konuştuğunuz bir kişinin bu konuşmayı bitirmek isteyip istemediğini anlamanın en iyi yolu, onun ayak uçlarına ve göğüs yönüne bakmaktır. Size bakarak sizinle konuşan birinin göğüs ve ayakları kapıya dönükse, sizinle sürdürdüğü konuşmadan fazla hoşnut olmadığını ve bu görüşmeyi bitirmek istediğini anlayabiliriz.

Page 32: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

Page 33: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

….

Page 34: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

ARAÇ VE AKSESUARLAR

Sözsüz iletişimde mesaj iletmek için başvurulan yollardan birisi de, kullanılan araçlar ve aksesuarlardır. Giydiğimiz kıyafetler, taktığımız takılar, rozetler, gözlük, kullandığımız parfüm, bindiğimiz araba vb. hepsi birer araçtır ve bunlarla çevremize çeşitli mesajlar iletiriz.Eski insanların yüzlerine sürdükleri boyalar, ressamlara poz veren kralların ellerindeki iktidar sembolleri, ordulara ait bayrak ve flamalar hepsi birer mesaj aracıdır.

Page 35: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

EĞİTİMİ KOLAYLAŞTIRAN İLETİŞİM BECERİLERİ

Göz teması : Konuşurken insanların yüzüne bakanlar, bakmayanlardan daha çok hoşa gider. insanlarla onları rahatsız etmeyecek ölçüde, ancak mümkün olduğu kadar çok göz teması kurulmalıdır. Yüz ifadesi: Mümkün olduğu kadar sıcak ve dostça tebessüm edip gülümseyerek, yüzle çevreye olan ilgi yansıtılmalıdır. Enerji dolu olup, donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçınılmalıdır. Baş hareketleri: Karşısındaki konuşurken sık sık başı hafifçe aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğini, anladığını hissettirme etkili iletişimde özellikle önemlidir. Dinlerken, söylenenleri kabul edip etmeme söz konusu değildir, önemli olan konuşana “anlaşıldım” duygusunu yaşatmadır. Jestler: Çok aşırıya kaçmadan kullanılmalıdır. Eğitimcilerin elleri cepte tutmak, konuşurken kolları kavuşturmak ve eller ile ağzı örtmekten kaçınmaları yerinde olur. Açık ve anlaşılır jestler tercih edilmelidir. Beden duruşu: Ayakta duruş dik olmalıdır. Oturma halinde sandalye ve koltuğu tam olarak doldurarak arkaya yaslanmak, birisiyle konuşurken ona doğru yönlenerek ilgiyi göstermek uygun olan beden duruşlarıdır.

Page 36: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

OLUMSUZ İLETİLER

1- Sandalyenin ucunda oturmak aşırı çekingenliğin ve kendini rahatsız hissetmenin en belirgin göstergesidir.

2- işaret parmağını karşısındakinin yüzüne doğru kaldırarak konuşmak kendini üstün görmeyi ve saldırganlığı yansıtır.

3- Karşıdaki insana göre hafif yana dönük oturmak, kendinden yeterince emin olmamayı ve bir an önce gitmek istemeyi gösterir. 4- Kalem ya da çakmak gibi şeylerle oynamak asabiyete, iç huzursuzluğuna ya da ilgisizliğe işaret eder. 5- Zayıf bir şekilde el sıkmak kendinden emin olmamayı; aşırı sıkmak ise göstermelik bir kendine güveni çağrıştırır. 6- Utangaç bir şekilde kapıya yaslanmak kişinin yardıma ihtiyacı olduğunun bir işaretidir. 7- Sürekli saçlarla ya da yüzde herhangi bir nokta ile oynamak kişinin aşırı mahcup olduğuna işaret eder. 8- Ayakları yere sürüyerek ve hafif eğik yürümek dinamik ve enerjik olunmadığını gösterir. 9- Sürekli elle çeneye destek yapmak söylenmek istenilenin tam olarak bilinmediği anlamına gelir. 10- Çantayı ya da evrakları otururken dizlerinin üstünde tutmak kişinin kendine görünmeyen bir duvar ördüğünü simgeler. 11- Başka bir insanla konuşurken ellerle onun masasına yaslanmak insanların özel alanlarına saygı duyulmadığına işaret eder. 12- Otururken bacakları sandalyeye dolamak kişinin kendini bir şeylere karşı emniyete alması gerektiğini düşündüğünü gösterir.

Page 37: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

ETKİLİ İLETİŞİM

Sunum sırasında sözlü becerileri kullanmak için, bir eğitmen: Etkin bir dinleyici olmalı Anlaşılır konuşmalı, konuşma hızını düzenlemeli Ses tonunu, vurgusunu, yüksekliğini ayarlamalı Açık, sade, net bir anlatım kullanmalı Konuları anlamlı bir akış içinde bağlantılı olarak sunmalı Gereksiz tekrarlardan kaçınmalı Karşısındakinin sözlerini anladığından emin olmak için algıladığını yansıtmalı, tekrarlamalı Katılımcıları soru sormaya cesaretlendirmeli (etkileşimli olmalı)

Page 38: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

ETKİLİ İLETİŞİM

Sunum sırasında sözsüz becerileri kullanmak için, bir eğitmen: Göz teması kurmalı (katılımcıların yüzlerine bakmalı) Güler yüzlü olmalı Yüzü katılımcılara dönük olmalı Söylenenleri dinlediğini mimikleri ile göstermeli Beden duruşu açık olmalı, jestlerini uygun şekilde kullanmalı Yerinde sallanmak, devamlı kımıldamak ya da elinde bir şey ile oynamaktan kaçınmalı Kürsüden hitap yerine katılımcılarla aynı düzeyde durarak konuşmalı Toplantılarda oturma düzenini yüz yüze anlaşmayı kolaylaştıracak şekilde dairesel ya da U biçiminde oluşturmalı

Page 39: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

İLETİŞİM ENGELLERİ

Ör:“derste önemli bir konu anlatırken cep telefonu ile mesaj yazan bir öğrenci olduğunda” öğretmen ne yapmalı? Eğitim ortamında karşılaşılabilecek bu örnek üzerinde iletişim engellerinin aşağıdaki durumlara neden olabileceği söylenebilir:1- Emir vermek, yönlendirmek; “Telefonu derhal kapat ve çantana koy”. Korku ya da aktif direnç yaratabilir. Kişiyi söylenenin tersini yapmaya yöneltebilir. İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir. Kişiye kendini önemsiz hissettirir. 2- Tehdit etmek, gözdağı vermek; “Telefonu kapatmazsan elinden alırım”. Korku, boyun eğme, gücenme ya da kızgınlık duygularına neden olabilir. Söylenilen tepkinin gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini denemeye, yani isyana yol açar. Kişi kendine saygı duyulmadığını düşünebilir.

Page 40: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

İLETİŞİM ENGELLERİ

3- Ahlak dersi vermek; “Bir üniversite öğrencisi derste ne yapılıp yapılmayacağını bilir”. Zorunluluk ya da suçluluk duygusu yaratır. Kişinin durumunu daha şiddetli savunmasına yol açabilir (“Kim demiş?”). Kişinin sorumluluk duygusuna güvenilmediği ve değerlerinin önemli olmadığı hissi verir. 4- Öğüt vermek, çözüm getirmek; “Dersin düzenini bozmaya hakkın yok, yerinde olsam o telefonu kaldırırdım”. Bağımlılık ya da direnme duygusu yaratır. Kişinin kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu düşündüğümüzü gösterir. Kendi başına düşünüp, çözüm üretmesine ve seçenekleri denemesine engel olur.

Page 41: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

İLETİŞİM ENGELLERİ

5- Öğretmek, nutuk çekmek, mantık yürütmek; “Telefon dikkat dağıtmak için icad edilmedi”. Bıkkınlık ve nefret duygusu yaratır. Çoğunlukla iletişimin kesilmesine yol açar. Kişinin kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olur, savunucu tutumları ve karı koymayı kışkırtır. 6- Yargılamak, eleştirmek, suçlamak; “ Her derste sorun yaratıyorsun”. Benlik saygısını zedeleyebilir. Genellikle kişi yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (“Ben kötüyüm”) ya da karşılık verir (“Sen de benden mükemmel değilsin”).7- Ad takmak, alay etmek; “Sınıfın yaramazı olmak zorunda mısın?”. Kişinin kendisini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir. Genellikle kişiyi karşılık vermeye zorlar.

Page 42: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

İLETİŞİM ENGELLERİ

8- Yorumlamak, analiz etmek; “Bu hareketi dikkat çekmek için yapıyorsun” Tehdit ve tedirgin edici bir yanı vardır ve başarısızlık duygusu uyandırabilir. Kişi kendini korumasız, kıstırılmış hisseder. Kendisine inanılmadığı kanısına varabilir. Yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser. Eğer bu yorum doğru ise, kişi bu kadar ortaya çıkarıldığı için utanabilir.

Page 43: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

Kişiler arası ilişkilerde sorun olduğunda, etkili bir iletişim için SEN DİLİ kullanmak yerine kendi duygu ve düşüncelerimizi ifade etmemize yarayan özel bir yaklaşım, ben dili kullanmak gereklidir. Kendimizi BEN DiLİ ile ifade ederken;• Karşımızdaki kişinin sorun olarak algılanan davranışını• u davranışın bize olan etkisini• Bu davranışın bizde yarattığı etkileri ya da duyguyu belirtmeliyiz.• Ders sırasında cep telefonuyla mesaj yazan öğrenci örneğinde;

öğretmen, “ben ders anlatırken cep telefonu ile ilgilenmen beni ve anlattıklarımı önemsemediğini düşündürdüğünden kızıyorum” ya da “ben ders anlatırken cep telefonu ile ilgilendiğinde dikkatim dağılıyor ve rahatsız oluyorum” sözleri ile BEN DİLİ kullanarak durumu ifade edebilir ve iletişim yolunu açarak sorunu ortadan kaldırmayı kolaylaştırabilir.

Page 44: E.eği̇ti̇mi̇ orji̇nal sunu111

….