50

edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n
Page 2: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

1

edito

De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›zMercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n en renkli günlerini yaflad›¤›m›z bu günlerde, Mercanada da renkli bir içerik ile karfl›n›zda.S›cak yaz günlerinde içinizi serinletecek bir u¤rafl› için evinize bir akvaryum kurmay› düflünüyor-san›z, bu say›m›zda deniz akvaryumlar› ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Biraz soluk almak istedi¤iniz-de ilk koflaca¤›n›z yer olan baçenizi ya da balkonunuzu düzenlemenin ve yaz bahçeleri haz›rla-man›n tam zaman›. “Bahçe” sayfalar›n›n da sizi bu yönde heveslendirece¤ini düflünüyoruz. Sizi bu say›da, Edirne’ye, T›p tarihimizin ödüllü müzesi, Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müze-si ne götürüyoruz.Mercanada’n›n bu say›s›nda da keyifli röportajlar var; medikal röportaj konu¤umuz, HacettepeÜniversitesi T›p Fakültesi’nden Sn. Prof. Dr. Serhat Ünal, ba¤›fl›kl›k sistemi ile ilgili bilgiler aktar-d› bize. Y›lmaz Erdo¤an ile Gülse Birsel söyleflisi de derginin renkli köflelerinden... Kitaplar›n› se-verek okudu¤umuz Selim ‹leri, severek yiyece¤iniz cevizli roka salatas› tarifi ile dergimize konukoldu. Mercanada’n›n kitap ödüllü bulmacas›na gösterdi¤iniz ilgi için sonsuz teflekkürler... Yo¤un çal›fl-ma temponuzda, kitaplar, sinema ve müzik dünyas›ndan güncel haberlerle dolu bir molaya dahahoflgeldiniz...

Sayg›lar›m›zla.

Epsilon Yay›nc›l›k Hizmetleri Tic. ve San. Ltd. fiti. ad›na‹mtiyaz SahibiÖmer Yenici

Genel Yay›n YönetmeniBerran Tözer

Yaz› ‹flleri Müdürü (sorumlu)Meltem Erkmen Kapucuo¤lu

EditörHaluk Kalafat

Grafik Tasar›mSevil Ürel

Grafik UygulamaHülya Bilgin Ç›¤

‹dari MüdürErol fiahnac›

Sat›fl KoordinatörüAbdül Vardar

Pazarlama KoordinatörüBanu Yal› Kosifo¤lu

ReklamArzu Tuna 0 212 244 82 82 /[email protected]

Film - GrafikEbru Grafik ve Matbaac›l›k A.fi.Türbedar Sk. No:8 Ca¤alo¤lu/‹stanbulTel: 0212 520 85 21

Bask›Do¤an Ofset Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k A.fi.Tel: 0212 622 19 00 Faks: 0212 622 19 59

AdresOsmanl› Sk. Osmanl› ‹fl MerkeziNo: 24/4-5 80090 Taksim/‹stanbulTel: 0212 244 82 82 pbxFaks: 0212 252 47 29Web: www.epsilonyayinevi.come-mail: [email protected]

Kültür Sanat ve Medikal Haber Dergisi Y›l:1 Say› 3

Mustafa Nevzat ‹laç Sanayi A.fi.’nin t›p camias›na sundu¤u bir kültür hizmetidir.

Page 3: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

içindekiler

4 . . . . . . . Geçmiflten bugüne: T›p tarihimizin ödüllü müzesi

8 . . . . . . . Akvaryum: Deniz evinize geldi

10 . . . . . . . Röportaj: Prof. Dr. Serhat Ünal ile ba¤›fl›kl›k sistemi üzerine

13 . . . . . . . Ba¤›fl›kl›k Sistemi

16 . . . . . . . Gülse Birsel - Y›lmaz Erdo¤an: ‹ki mizahç› karfl› karfl›ya

22 . . . . . . . Bahçe: Babil’den yar›nlara

24 . . . . . . . Mekan: Yap› Kitabevi yeniden yap›land›

26 . . . . . . . Balon: Balonlar yar›fl›yor

28 . . . . . . . Mutfakta: Selim ‹leri’den rokal›, cevizli salata

30 . . . . . . . Tiyatro: Çi¤dem Sel›fl›k Onat

32 . . . . . . . Tiyatro: Hale Soygazi’yle Özel Bir Gün üzerine

34 . . . . . . . Sahaf

35 . . . . . . . Sergi

36 . . . . . . . Sinema

40 . . . . . . . Yerli ve yabanc› albümler

42 . . . . . . . Kitap

50 . . . . . . . Tasar›m: Hayat› kolaylaflt›r›rken güzellefltirmek

52 . . . . . . . ‹nternet

53 . . . . . . . Ödüllü bulmaca

54 . . . . . . . Satranç

56 . . . . . . . Astroloji: Yasemin Boran’dan 2004 y›l›nda burçlar

4

26

22

16

10

2

8

Page 4: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Avrupa Konseyi 2004 Müze Ödülü’nelây›k görülen Edirne’deki Sultan II. Ba-yezid Külliyesi, t›p ve eczac›l›k tarihimizaç›s›ndan oldukça önemli bir kurulufloldu¤unu bir kez daha kan›tlad›.

1488 y›l›nda Sultan II. Bayezid tara-f›ndan kurulan bir çeflit hastane ve dinkülliyesi olan bu yap›, ayn› zamanda odönemlerde ruhsal bozukluk yaflayaninsanlar›n tedavisinde su sesleri, müzikve aromatik kar›fl›mlar›n kullan›ld›¤› birmerkez olarak hizmet vermiflti.

Ödül Jürisi, Sultan II. Bayezid Külli-yesi Sa¤l›k Müzesi’ne ödülün verilifl ne-

deni olarak ruhsal bozukluklara olan buincelikli tedavi fleklinin çok baflar›l› veörnek al›nmas› gereken bir yaklafl›m ol-mas›n› göstermiflti.

48 MÜZEY‹ GEÇT‹Avrupa Konseyi Müze Ödülü,

1977’den beri her y›l Avrupa kültürelmiras›na önemli katk›lar› oldu¤una ka-rar verilen bir müzeye veriliyor. AvrupaKültürel Sözleflmesi’ne imza koyan 48ülkenin her y›l farkl› bir müzesi bu ödü-le aday oluyor. Külliyenin kazand›¤›ödül y›l›n ilk günlerinde duyurulmufltu.

4

geçmiflten bugüne Foto¤raflar: Enver fiengül

T›p tarihimizin ödüllü müzesiAvrupa Konseyi’nin 2004 Müze Ödülü’nü kazananSultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi, ödülünü27 Nisan’da Strasbourg’da alacak.

Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin kurucusu II.Bayezid, (yukar›da) flehzadeli¤i s›ras›ndaAmasya’da da bir külliye kurmufltu.

Page 5: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Ödül töreni Parlamenter Meclisibahar oturumu döneminde, 27 Ni-san 2004’de Strasbourg’ta yap›la-cak bir törende verilecek.

Ödüle son y›llarda lây›k görü-len müzeler aras›nda, ‹sviçreHauterive-Neuchâtel’deki Lateni-um Müzesi (2003), Almanya Lü-beck’deki Buddenbrookhaus Mü-zesi (2002), ve Finlandiya Helsin-ki’deki Tiyatro Müzesi (2001) bulu-nuyor.

15. YÜZYILDA KURULDUOsmanl› ‹mparatorlu¤u'nun

ikinci baflkenti olarak kabul edilenEdirne'yi bir darrüflifaya kavufltur-mak amac›yla temeli 1484 y›l›ndaat›lan ve bugünün olanaklar›ndabile k›sa say›labilecek dört y›l gibibir sürede bitirilerek 1488 y›l›ndahizmete aç›lan külliyenin kurucusuFatih Sultan Mehmet'in o¤lu ve II.Bayezid’d›r.

Külliyenin temel ifllevi hasta ba-k›m› ve tedavisiydi. Bu bölümlerinyan› s›ra di¤er üniteler, hastanehizmetini do¤rudan veya dolayl›olarak tamamlayan sosyal, kültürelve dini nitelikteki yap›lard›. Bu ge-nifl yap›lar›n dört y›l gibi çok k›sabir sürede bitirilmesi ise imparator-lu¤un teknik ve ekonomik gücününbir göstergesi. Yap›n›n mimar›n›nkim oldu¤u konusunda iki ayr› gö-rüfl var. Yayg›n kan› külliyeyi Mi-mar Hayrettin’in yapt›¤› yönünde.Ama bu bilgi tarihi belgelerle kan›t-lanam›yor. Di¤er mimar aday› iseYakup fiah Bin Sultan fiah.

MÜZ‹KLE TEDAV‹Bugün müze olarak hizmet ve-

ren yap›n›n önemli bir bölümünüt›p medresesi, medrese ve flifaha-ne bölümleri oluflturuyor. Medrese-de 18 ö¤renci odas›, bir dershaneve orta avlu bulunuyor. fiifahane-deki eczane ve ilaç depolar›n›n ya-n› s›ra alt› k›fll›k ve yazl›k yatak oda-s› ile bir tane de musiki sahnesin-den olufluyor.

Musiki sahnesi Osmanl› mimari-sinin geliflmifllik düzeyini kan›tlayanhassas akusti¤iyle dikkat çeker. Bubölüm külliye için çok önemli çünkümusikiyle hasta tedavisi bu hasta-nenin özellikleri aras›nda yer al›yor-du. Tedavide musikinin yan› s›ra susesi ve güzel kokulardan da yarar-lan›l›yordu. fiad›rvandan f›flk›ran su-lar›n ç›kard›¤› ses, tedavinin önemlibir k›sm›n› oluflturmakta, hastay› hu-zura kavuflturmaktayd›. Bu flifaha-nede tedavi paras›zd› ve haftada ikigün flehirdeki hastalara paras›z ilaçda¤›t›l›rd›.

Külliye zaman içinde, di¤er sa¤-l›k hizmetlerinden vazgeçip sadeceak›l ve ruh hastalar›n›n tedavi edildi-¤i bir ünite halini alm›fl, giderek eskiönemini yitirerek bak›ms›z bir kurumhaline gelmiflti.

ÜN‹VERS‹TEYE DEV‹RKülliye’nin bugünkü bak›ml› ve

ödüllü bir müze haline gelifli sürecikülliyenin camii hariç di¤er bölüm-lerinin Vak›flar Genel Müdürlü¤ü ta-raf›ndan 1984 y›l›nda Trakya Üni-versitesi'ne devredilmesiyle ger-çekleflti. Trakya Üniversitesi EdirneMeslek Yüksekokulu'nun Restoras-yon ve Duvar Süsleme Bölümlerie¤itim ö¤retim faaliyetleri sürdürdü.

Darrüflflifa'n›n Trakya Üniversi-tesi bünyesinde Sa¤l›k Müzesinedönüfltürülmesi çal›flmalar›na ise1993 y›l›nda bafllad›. Rektör Prof.Dr. Osman ‹nci'nin büyük çabalar›ve uzun süren çal›flmalar sonucun-da Kültür Bakanl›¤›'n›n 11 Mart1997 tarihli onay› ile müze olmas›resmileflti. Ruh Hastalar›n› Reada-püsyon Derne¤i'nin katk›lar›yla2000 y›l›nda flifahane k›sm› Psiki-yatri Tarihi Bölümü olarak düzen-lendi. Tasar›m sanat yönetmenli¤iniTürkan Kafadar'›n yapt›¤› çal›flma-larla buras› tarihine uygun bir flekil-de mankenlerle canland›r›ld›. Mü-zenin müdürlü¤ü görevini foto¤rafsanatç›s› Enver fiengül yürütüyor.

Tel : (0284) 212 09 22

5

Page 6: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

EVL‹YA ÇELEB‹ II. SULTAN BAYEZ‹D KÜLL‹YES‹’NDE

1682 y›l›nda Edirne'yi ziyaret edenEvliya Çelebi, külliyeden; "Orada birDarüflflifa vard›r ki dil ile tarif ve kalem-ler ile yaz›lmaz," diye bahseder. Ünlüseyyah, ayr›ca külliye için flu ilginç ta-n›mlamalar› kullanm›fl:

"Ad› geçen ba¤›n ortas›nda, gö¤ebafl uzatm›fl bir ka¤ir yüksek kubbedirki güya ayd›nl›k hamam camekân› gibitepesi aç›kt›r. Bu aç›k yerde alt› adetince mermer sütunlar üzerinde Kiyan›-yan tac› gibi bir kubbecik vard›r.San'atkâr ifl üstad›, bu küçük kubbe-nin ta tepesine halis alt›n ile yald›zlan-m›fl bir çeflit demir mil üzerine bir bay-rak yapm›fl, ne taraftan rüzgâr eserse,o bayrak o tarafa döner. Garip görü-nüfllüdür. Ama afla¤› büyük kubbe se-kiz köflelidir. Bu kemerli kubbe içindedahi sekiz kemer vard›r. Her kemerinalt›nda bir k›fl odas› vard›r. Bu odala-r›n her birinde ikifler pencere vard›r.Bir penceresi odan›n d›fl›nda olan gü-listanl› a¤açl›¤a bakar, di¤eri de bubüyük kubbenin ortas›ndaki büyük ha-vuz ve flad›rvana bakar. Bu sekiz adetk›fl odalar›n›n önünde, yine büyük

kubbe içinde sekiz adet yazl›k odalarvard›r.

Üç taraflar› kafesli mermerler ile ya-p›lm›fl bu büyük kubbe alt›ndaki büyükhavuzun çevresindeki sel sebillerdenberrak su ça¤lay›p havuza girince , f›s-kiyelerden berrak su, kemerli kubbeningöbe¤inde nihayet bulur.

Böyle dikkat ve özenle yap›lm›fl flifayurdunun anlat›lan odalar›nda çeflitlihastal›klara tutulmufl zengin ve fakir,ihtiyar ve genç doludur" .

"Baz› odalarda ilkbaharda delilikmevsiminde Edirne'nin aflk denizi de-rinli¤ine düflmüfl sevdal› afl›klar ço¤a-l›p, hekimin emriyle bu t›marhaneyegetirilerek altun ve gümüfl yald›zl› zin-cirlerle kerevetlerine tak›l›p, her biri as-lan yata¤›nda yatar gibi kükreyip yatar-lar... Kimisi havuz ve flad›rvanlara ba-k›p kalender hülyas› kabilinden sözlereder, nicesi dahi o kemerli kubbeninetraf›nda olan gülistan ve ba¤ ve bos-tan içindeki binlerce kufllar›n c›v›lt›lar›-n› dinleyip, delilerin perdesiz ve ölçü-süz sesleriyle feryada bafllarlar.

Bahar mevsiminde çiçek k›sm›ndansim ve zerrin, deveboynu, müflkü rumi,yasemin, gülnesrin, flebboy, karanfil,

reyhan, lale, sümbül gibi çiçekler has-talara verilip güzel kokular› ile hastalariyilefltirilirler. Fakat delilere bu çiçekleriverince kimini yerler, kimini ayaklar› al-t›nda çi¤nerler. Baz›lar› dahi meyvelia¤açlar› seyredip, ah daha hel hopepe pohe pelo deyip, çimenlik temaflas›ederler."

Evliya Çelebi, hastanenin musikiile tedavi konusunu da flu flekilde an-latm›fl:

"Merhum ve Ma¤fur Bayezid VeliHazretleri Vak›fiyesi’nde, hastalaradeva, dertlere flifa, divanelerin ruhunag›da ve defi seva olmak üzere 10 adethanende ve sazende gulan (genç er-kek) tayin etmifl ki, üçü hanende, birineyzen, biri kemanc›, biri musikarc›,biri santurcu, biri çengi, biri çeng san-turcu, biri udçu olup, haftada 3 kez ge-lerek hastalara ve delilere musiki fasl›ederler. Allah'›n emriyle, nicesi saz se-sinden hofllan›r ve rahat ederler.

Do¤rusu musiki ilminde neva, rast,segah, çargah, suzinak makamlar› on-lara mahsustur. Ama zengule makam›ile buselik makam›nda rast karar k›lsainsana hayat verir. Bütün saz ve ma-kamlarda ruha g›da vard›r."

geçmiflten bugüne

Page 7: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Deniz akvaryumculu¤u tatl› su akvaryumculu¤una göre he-nüz genç say›labilecek bir hobi. Ancak h›zla gelifliyor ve de-niz akvaryumunu tatl› su akvaryumuna tercih edenlerin say›-s› art›yor. En son animasyon dal›nda Oscar kazanan Kay›pBal›k Nemo (Finding Nemo) adl› çizgi filmde, deniz akvar-yumunun nas›l bir fley oldu¤unu hofl bir hikâye ve güzel çi-zimlerle gördük. Nemo’nun içine hapsedildi¤i tank bir denizakvaryumuydu. Ancak tabii ki gerçek hayatta deniz akvar-yumlar›nda yaflayan bal›klar›n hikâyesi Nemo’nunkine ben-zemiyor.

Deniz akvaryumculu¤u hobisinin ilk bafllad›¤› y›llarda an-cak k›s›tl› say›da canl› akvaryumlarda sa¤ kalabiliyordu,özellikle mercan akvaryumlar›nda baflar› neredeyse imkân-s›zd›. Ancak bilgi birikiminin geliflmesiyle birçok tür akvar-yumlarda sa¤l›kl› olarak yaflayabildi. Hatta do¤al ortamdaçevre kirlili¤iyle mücadele etmekte zorlanan birçok türün

belki de gelecekte ki kurtulufl ümidi olacak bir yere do¤ru gi-diyor deniz akvaryumu merak›.

Nemo’nun hikâyesindeki yakalanma bölümü bu hobininilk y›llar›ndan kalma bir görüntü.

Deniz akvaryumculu¤unda canl›lar, temel olarak do¤alyaflam alanlar›ndan kopart›l›yordu. Bu türlerin toplanmas›hassas do¤al dengelere zarar veriyordu. Yine de kepçeyletürleri canl› yakalama tekni¤i di¤er yöntemlerin yan›nda in-safl› kal›yordu. Deniz akvaryumlar›na talep art›nca gelifltirilensiyanid, siyanür türü kimi kimyasallar yard›m›yla bir seferdebirden çok bal›k ve di¤er mercan kayal›¤› sakinlerini yakala-ma yöntemleri do¤al dengeye daha büyük zarar veriyordu.Üstelik bu yöntemlerle yakalanan canl›lar›n akvaryumlardayaflama flans› oldukça az oluyordu.

Deniz akvaryumculu¤unda bugün gelinen noktada çev-reci bilinç bu tür k›y›mlar› engelliyor. Art›k do¤aya daha az

8

akvaryum

Deniz evinize geldiTatl› su akvaryumlar›n›n yayg›nl›¤›na henüz ulaflmasa da deniz akvaryumlar›evleri süslemeye bafllad›. Birkaç y›l öncesine kadar mercan resiflerindekido¤al dengeyi tehdit eden bu hobi, art›k deniz yaflam›n›n umutlar›ndan biriolma yolunda ilerliyor.

Page 8: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

düzeyde zarar veriliyor. Bu tür bir zarar› s›f›ra indirmek isemümkün görünmüyor. Ama di¤er yandan deniz akvaryum-culu¤undaki geliflme yönü t›pk› tatl› su akvaryumculu¤unda-ki gibi ilerliyor. Bu gidiflat t›pk› tatl› su bal›klar›n›n bugün su-ni ortamlarda üreme yoluyla ço¤alt›lmas› ve hatta çaprazla-ma yap›larak türlerin kendi içinde çeflitlenmeye gidece¤inigösteriyor. Zaten son y›llarda anemonfish -filmdeki Nemo veMarlin- ve damsel -bu da Dory, yani unutkan bal›k- türleri-nin baz›lar› akvaryum koflullar›nda üretilmeye bafllad›. Hattado¤ada üremesi oldukça özel koflullara ba¤l› olan mercan-lar›n deniz akvaryumlar›nda basit düzeneklerle üretilebiliyor.

S‹N‹RL‹ AMA BAKIMI KOLAY BALIKLARTanglar -cerrah bal›klar›- tropik denizlerde yaflayan 100

civar›nda bal›k türünü içerir. Deniz akvaryumlar›na yabanc›olanlar›n bile aflina olduklar› türlerdir bunlar. Renkleri, boyut-lar› ve flekilleri birbirlerine göre farkl› olmakla birlikte, vücutyap›lar› genellikle yass›d›r, tek s›rt yüzgecine sahiptirler vebaz› türlerde daha belirgin olan kuyru¤un her iki taraf›nda di-ken bulunur.Ülkemiz akvaryumlar›nda s›k görülen türleri flöyledir:• Sar› Tang (Zebrasoma flavescens) • Toz mavi cerrah bal›¤› (Acanthurus leucosternon) • Kahverengi Tang (Acanthurus japonicus) • Sailfin Tang (Yelken - Zebrasoma veliferum-desjardinii).

Birden fazla tür bu isimle adland›r›l›r. • Mavi Tang (Paracanthurus hepatus) • Mor Tang (Zebrasoma xanthurus) • Naso Tang (Naso lituratus)

Genellikle otçul olan tanglar›n bak›m› kolayd›r. Genifl veminimal dekore edilmifl akvaryumlar› severler. Kendilerine aitbölgeleri saptarlar ve korurlar. Tür ismini Almanca’da denizyosunu anlam›na gelen ‘tang’ kelimesinden alm›flt›r. Çünkübu türe ait bal›klar, algle yani yosunla beslenir. Ancak yeniakvaryumlarda ve bal›k yükünün fazla oldu¤u akvaryumlardaalg miktar›n› yeterli tutmak çok zordur. Bu yüzden ek besinverilmesi gerekebilir. Ara s›ra marul, ›spanak ve brokoli kay-nat›larak verilmesi de yararl› olur.

9

Yeni bafllayanlar için bal›k önerisi Görünüm, renk ve bak›m aç›s›ndan

Tanglara yak›n güzel ucuz bir bal›k

olan tavflan bal›¤› (Foxface - Lo Vulpi-

nus) özellikle yeni bafllayanlar için

tavsiye edilebilecek bir türdür. Biraz

utangaç olmakla birlikte dayan›kl› ve

ucuz bir bal›kt›r. Tek dezavantaj›

vard›r: Üst yüzgecinin uç k›sm› zehir-

lidir ve bu nedenle bal›¤a el sürülme-

mesi gerekir.

Uyum sorunlar›na ve genifl akvaryum-

larda beslenmelerine dikkat edilirse

bu renkli bal›klar uzun süre akvar-

yumlarda bar›nd›r›labilir.

Acanthurus leucosternon (Damsel)

Sar› Tang

Page 9: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

10

röportaj

Düzenli uyku, dengeli beslenme ve egzersiz ba¤›fl›kl›k sisteminin en yak›n dostlar›d›rHacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal› Baflkan› veEnfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi ö¤retim üyesi olarak görev yapmakta olan Prof. Dr. Serhat Ünal, sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmazlar› aras›nda sayabilece¤imiz ba¤›fl›kl›k sistemini anlat›yor.

Page 10: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmazla-r› aras›nda sayabilece¤imiz ba¤›fl›k-l›k sistemi, insan vücudunu enfeksi-yonlara, kansere ve di¤er birçokhastal›¤a karfl› koruyan karmafl›k birsistem. Özellikle grip, nezle gibi viralenfeksiyonlara yakalanma riskininfazla oldu¤u dönemlerde ba¤›fl›kl›ksistemi güncel ve önemli bir konuolarak karfl›m›za ç›k›yor. ‹stersenizsohbetimize ba¤›fl›kl›k sistemi nedir,nas›l çal›fl›r ve bizim için nedenönemlidir sorusuyla bafllayal›m. Bir organizmay›, d›fl ortamda veyakendi yap›s› içinde bulunan ve yaflam›-n› do¤rudan tehdit edebilecek tümolumsuz etkenlere karfl› koruyan vesa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmaz› olanba¤›fl›kl›k sistemi, anne karn›ndaki be-bekte yaklafl›k gebeli¤in 2-3. aylar›ndafonksiyon görmeye bafllar. Ba¤›fl›kl›ksistemimizi oluflturan hücreler, annekarn›ndaki bebekte önce bebe¤in ka-raci¤erinde en son olarak da kemik ili-¤inde üretilir. Do¤umdan sonraki ilk 6-9 ay boyunca da henüz d›fl ortamdakibaz› mikroplara karfl› yeterli haz›rl›¤› ol-mayan bebe¤e ba¤›fl›kl›k deste¤i an-nenin kan›ndan plasenta arac›l›¤›ylabebe¤e geçmifl olan antikorlar arac›l›-¤›yla sa¤lan›r. Dokuzuncu aydan itiba-ren de insan yavrusu kendi ba¤›fl›kl›ksistemi arac›l›¤›yla yaflam mücadelesi-ne devam eder. Ba¤›fl›kl›k sistemimizkabaca B ve T hücreleri dedi¤imiz ak-tif savunma hücrelerinden ve antikor-lardan oluflur. Çevremizde ve flu andasizinle bu röportaj› yapt›¤›m›z stüdyo-da bile, gözle görülmeyen milyonlarcamikrobun oldu¤unu ve en az bununkadar hatta daha fazla say›da mikrobukendi vücudumuzda tafl›d›¤›m›z› gözönüne al›rsak, sizinle bu sohbeti sa¤-l›kl› bir biçimde yap›yor olmam›zda ba-¤›fl›kl›k sistemimizin ne büyük bir rolüstlendi¤i ortaya ç›kar. Ba¤›fl›kl›k sistemimiz zay›flad›¤› za-man nas›l bir risk alt›na giriyoruz,daha çok hangi hastal›klara aç›k ha-le geliyoruz, hangi hastal›klar bizitehdit eder duruma geliyor?Ba¤›fl›kl›k sistemimizdeki herhangi bir

zay›flama sonucu vücudun bakteriler,virüsler ve parazitlere karfl› savunma-s›nda büyük gedikler oluflur ve vücutgenel olarak tüm enfeksiyonlara yatk›nhale gelir. Ayr›ca ba¤›fl›kl›k sistemibask›lanm›fl kiflilerde kanserlerin dedaha s›k görüldü¤ü bilinmektedir.Ba¤›fl›kl›k sistemimizi zay›flatma-mak için neler yapabiliriz, bu sistemidaha güçlü k›lman›n yollar› nelerdir?Düzenli bir uyku, stresten mümkün ol-du¤unca uzak durma, düzenli egzer-siz ve dengeli beslenme ba¤›fl›kl›k sis-temimizin en yak›n dostlar›d›r. Alkol, si-gara kullan›m›, dengesiz beslenme veuykusuzluk ise bu sistemin en önemlidüflmanlar›d›r.Halk›m›z biraz da geleneklerimizinverdi¤i etkiyle hastal›klar›n önlen-mesinde veya tedavisinde bitkiselürünlere ra¤bet edebiliyor. Ba¤›fl›k-l›k sistemimizi güçlendirmek ad›nakullan›lan, içinde birçok bitkinin bu-lundu¤u kar›fl›mlara nas›l bakmakgerekiyor?Bu kar›fl›mlar› kimin ve hangi koflullar-da yapt›¤›n› ve kar›fl›m oranlar›n› bilmi-yoruz. Uygunsuz koflullarda haz›rlananmalzemeler enfeksiyon ve zehirlenmeaç›s›ndan çok önemli risk faktörleridir.Bir kar›fl›m içindeki çok az miktardakibir malzemenin duyarl› kiflilerde anafi-

laktik reaksiyon dedi¤imiz çok ciddiflok tablolar›na neden olabildi¤ini vebazen yaflam›n yitirilmesine neden ola-bildi¤ini görüyoruz. Bu tip otlar› tüke-tenlerde ishal, kab›zl›k, çarp›nt›, bafldönmesi, böbrek ve karaci¤er yetmez-likleri, cilt döküntüleri görülebiliyor. Ay-r›ca biz hekimlerin önerdi¤i ilaçlar›n birk›sm› gerçekten de bu otlardan yap›l›-yor, ama belli oranlarda ve steril flart-larda. Bu ilaçlar› oluflturan otlar› ayn›etkiyi elde etmek amac›yla kullanacak-san›z, bu otlardan belki de kilolarca tü-ketmeniz gerek ki istedi¤iniz etki orta-ya ç›ks›n. Bu miktarda flifal› bitkiyi tüke-tince de karfl›n›za bu bitkilerin yan etki-leri ç›k›yor. Tüm bu nedenlerden ötürüönerimiz, kiflilerin bu flifal› otlardan me-det ummamalar› ve ilgili hekime bafl-vurmalar›.Çok fazla risk alt›nda oldu¤umuzdönemlerde veya grip nezle gibi viralenfeksiyonlar›n belirtilerinin hisse-dildi¤i zamanlarda C vitamini veya Cvitamini kaynakl› besinlerin fazla tü-ketilmesinin faydas› oldu¤unu düflü-nüyor musunuz? Bilimsel olarak vitamin C tüketimininart›r›lmas›yla nezle, grip gelifliminin ön-lendi¤ini gösteren bir veri yok. Dünyadaki trende bakt›¤›m›zda, Av-rupa ülkelerinde, özellikle de Ameri-

11

Page 11: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

kan toplumunda beslenme al›flkan-l›klar›n›n yo¤un yaflam temposununda etkisiyle ba¤›fl›kl›k bilincinin dahafazla yerleflmifl oldu¤unu görmekte-yiz. Özellikle enfeksiyona yakalan-ma riskinin yo¤un oldu¤u dönemler-de vücut direncini art›rmak amac›ylaba¤›fl›kl›k sistemini güçlendiren do-¤al beslenme deste¤i ürünlerinins›kça kullan›ld›¤›n› görüyoruz. Butrendin Türkiye’deki etkileri konu-sundaki düflünceleriniz nelerdir?A, C ve E gibi antioksidan özelli¤e sa-hip vitaminlerden zengin besinlerinfazla miktarlarda tüketilmesinin a¤›zbofllu¤u, akci¤er, yemek borusu, mideve kal›n barsak kanseri geliflme riskiniazaltt›¤› gösterilmifltir. Ayr›ca kataraktve nörodejeneratif hastal›klar›n da s›k-l›¤› bu vitaminlerden zengin besinlerintüketilmesiyle azalmaktad›r. Fakat bubesinlerin afl›r› tüketiminin akci¤er kan-seri riskini artt›rd›¤› yönünde de yay›n-lar vard›r. Herhalde taze sebze vemeyve tüketiminin dengeli olmas› endo¤ru tercih olacakt›r. Türkiye’de, Av-rupa ve Amerika’daki bu trende özel-likle büyük flehirlerde yaflayan insan-larda bir ra¤bet oldu¤unu biliyoruz.

San›r›m ba¤›fl›kl›k sistemini etkin bi-çimde dengede tutman›n yolu dengelibeslenme, düzenli egzersiz ve düzenliuykudan geçmektedir.Yo¤un çal›flma temponuzda f›rsatbuldu¤unuzda neler yapmay› sevi-yorsunuz?

Evde eflim ve iki k›z›mla beraber olmaken önemli dinlenme, yenilenme arac›mve en keyifli zamanlar›m.

Mercanada dergisi okuyucular› ad›-na teflekkür ederiz.

12

röportaj

Prof. Dr. Serhat Ünal kimdir?1957 y›l›nda P›narhisar’da do¤du. 1974 y›l›nda Ankara Kurtulufl Lisesi’nden mezun oldu. Ayn› y›l Hacet-

tepe Üniversitesi T›p Fakültesi’ne bafllay›p 1981 y›l›nda mezun oldu. 1981-1985 y›llar›nda ayn› fakülte ‹ç

Hastal›klar› Ana Bilim Dal› ‹ç Hastal›klar› uzmanl›k e¤itimini tamamlad›. 1985-1987 y›llar›nda Bal›kesir 200

yatakl› Yurtiçi Bölge Komutanl›k hastanesinde ‹ç Hastal›klar› Uzman› olarak askerlik görevini ve 1987-

1989 y›llar›nda Sa¤l›k Bakanl›¤› Çubuk Devlet Hastanesi’nde ‹ç Hastal›klar› uzman› olarak zorunlu hizmet

görevini tamamlad›. 1989 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› A.B.D. ‹nfeksiyon

Hastal›klar› Ünitesi’nde ‘fellow’ olarak çal›flmaya bafllad›.

Ayn› y›l ‹ç Hastal›klar› doçenti oldu. 1990-1992 y›llar›nda Amerika Birleflik Devletleri, Harvard T›p Fakülte-

si, New England Deaconess Hastanesi’nde ‹ç Hastal›klar› Departman›, ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde

‘klinik ve research fellow’ olarak çal›flarak ‹nfeksiyon Hastal›klar› uzmanl›k e¤itimini tamamlad›. 1992’den

beri Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› A.B.D. ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde ö¤retim

üyesi olarak çal›fl›yor.

1995 y›l›nda ‹ç Hastal›klar› profesörü oldu. Halen ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal› baflkan› ve ‹nfeksiyon Has-

tal›klar› Ünitesi ö¤retim üyesi.

Bilimsel araflt›rma ilgi alanlar›: Gram pozitif bakterilerde deoipik antibiotiklere direnç mekanizmalar›, mo-

leküler biyoloji tekniklerinin infeksiyon hastal›klar› tan›s›nda kullan›m› HIV infeksiyonu.

Yurtiçi ve yurtd›fl› deoipik bilimsel derneklerin üyesi.

Yurtiçi ve yurtd›fl› yay›nlanm›fl 150 bilimsel yaz›, 180 bildiri ve yurtiçinde yay›nlanm›fl de¤iflik kitaplarda

22 kitap bölümü yazar›. De¤iflik konularda yay›nlanm›fl editörlü¤ünü yapt›¤› 12 kitab› mevcut.

Page 12: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

13

Ba¤›fl›kl›k sistemi

‹MMUN S‹STEM‹N YAPISI

A) Lenfoid organlara. Santral

i. Kemik ili¤iii. Timus

b. Periferiki. Dalakii. Lenf Dü¤ümüiii. Tonsilleriv. Di¤er lenfatik dokular (Peyer plaklar› vb)

B) Hücresel yap›a. Fagositler

i. Nötrofillerii. Monositleriii. Makrofajlar

b. Bazofiller ve mast hücreleric. Eozinofillerd. Dendritik hücrelere. Foliküler dendritik hücrelerf. Trombositlerg. Lenfositler

i. T lenfositleri (T hücreleri)1. T helper hücreler2. T sitotoksik hücreler3. T supressör hücreler4. T bellek hücreler5. gdT hücreleri6. NKT hücreler

ii. B Lenfositleri (B hücreleri)1. B effektör hücreler2. B bellek hücreler3. Plasma hücreleri

iii. NK hücreleriiv. Major histokompatibilite kompleksi (MHC)

C) Hümoral yap›a. ‹mmunglobulinlerb. Kompleman sistemic. Sitokinlerd. Araflidonik asit türevleri

Ça¤lar boyunca insan vücudu çeflitli mikroorganizmalara en misafirperver haliyle konakl›k etti¤i halde, kendine zarar verecek flekilde patojen özellik gösterenlere karfl› da savafl vermifltir. Bu savaflta bazen vücut bazen de patojenler zafer kazanm›fl ama vücut sürekli evrimleflerek kendini de¤ifltirmeyibaflaran mikroorganizmalar›, ba¤›fl›kl›k sistemi sayesinde tan›maya ve savaflmaya devam etmifltir. Bu savaflta ba¤›fl›kl›k sisteminin stratejik öneminianlayabilmek için sisteme yak›ndan bakmam›zda fayda var.

ENFEKS‹YONLARA KARfiI KONAK SAVUNMA MEKAN‹ZMALARI Hem spesifik hem de non-spesifik savunma mekanizmalar› en-

feksiyon hastal›klar›n›n önlenmesinde katk›da bulunur. Pek çok

mikroorganizma sa¤lam deriden kolayl›kla geçebilece¤i için,

deri, müköz membranlar ve epitel yüzeyleri enfeksiyonlara kar-

fl› yaflamsal mekanik bariyerleri olufltururlar. Bu yüzeylerin ken-

di floralar›, özellikle anaerop bakteriler, salg›lad›klar› bakterioli-

sin arac›l›¤›yla patojen mikroorganizmalar›n virular kolonizas-

yonunu engellerler. Mide asiditesi, idrar asiditesi gibi ortam›n

pH’s›, akci¤erlerde oldu¤u gibi mukosilier hareketler yine tük-

rük, vaginal salg› ve anne sütü gibi s›v›lar›n içerdi¤i laktoperok-

sidaz, lizozim ve laktoferrin gibi maddeler benzer flekilde pato-

jenlerin kolonileflmesini engellemek üzere destek olufltururlar.

Ba¤›fl›kl›k sisteminin çal›flmas›

Ba¤›fl›kl›k sistemi hücreleri kemik ili¤i (B) ve timus (T) kaynakl›

lenfositeler ve mononükleer fagositlerdir. Lenfoid organlar içe-

risinde dolaflan bu hücrelerin primer görevi, yabanc› organiz-

malar› yok etmek ve dokulara zarar vermeden antijenlerden

ar›nd›rmakt›r. Böylece, enfeksiyöz etkenlerin, virüsler taraf›nda

etkilenmifl hücrelerin ve malign de¤ifliklik gösteren hücrelerin

ortadan kald›r›lmas›n› sa¤larlar. En önemli özellikleri, bellekle-

ri, özgün olufllar› ve sistemik etki göstermeleridir. Fonksiyonla-

r›, karfl›lama, tan›ma, lenfosit aktivasyonu, yay›lma, ay›rt etme

ve düzenleme olarak adland›rabilece¤imiz alt› basamakl› ifl-

lemlerle gerçeklefltirirler.

Karfl›lama

Monositler, makrofajlar, dendritik hücreler ve Langerhans hüc-

releri gibi Antijen Sunucu Hücreler (Antigen Presenting Cells

–APC), Mikroorganizmalar ve çözünmüfl antijenlerin karfl›lan-

mas› ve katabolize edilmesinden sorumludur. Örne¤in; daha

büyük partiküller makrofajlar›n fagositik aktivitesi ile sindirilir-

ken, dendritik hücreler çözünmüfl protein antijenleri sindirebi-

lirler. Bu ifllem sonunda immun yan›t oluflur. Baz› mikroorganiz-

malar APC basama¤›n› u¤ramadan sadece nötrofilik enflama-

tuar yan›ta neden olarak çok zay›f immun yan›t oluflururular. Yi-

sa¤l›k

Page 13: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

ne de bellek ve antikor yan›t› her zaman vard›r.

Kümeleflmifl veya spesifik antikorlar, antijenlerle birleflerek bir

immun kompleks oluflturarak APC’ler taraf›ndan yakalanma

ve sindirilmeyi kolaylaflt›r›rlar. Sindirim sonras›nda, asidik ve-

ziküllerde y›k›lan antijen, lenfositlerin ulaflabilmesi için, hücre

yüzeyine; Class II Major Histokompatibilite Kompleksinin

(MHC) yan›na b›rak›l›r. APC hücreleri ba¤›fl›kl›k sisteminin

güçlendirilmesi için gerekli olan interlökin (IL-1, IL-6) gibi sito-

kinleri üretir.

Tan›ma

B ve T hücreleri s›n›rs›z say›daki antijeni tan›yabilmek için

benzer mekanizmalardan yararland›klar› anlafl›lm›flt›r. Bu

amaca hizmet eden antikor ad› verilen befl antikor grubu var-

d›r. Bu antikorlar›n sabit ve antijenelere göre de¤iflim göste-

rebilen bölgeleri bulunur. De¤iflken bölgeler antijenin üç bo-

yutlu yap›s›n› alg›lar. De¤iflkenli¤i, a¤›r zincir üzerindeki 500-

1000 V geni, 10 D geni ve 4J geni hafif zincirde is 200V ve 6J

geni sa¤lar. Bellek hücreleri olarak bilinen B hücreleri, V, J ve

D genlerini rastgele seçerek yüksek oranda farkl›laflma yete-

ne¤ine sahip olur. T hücrelerinde ise, α ve β polipeptid zin-

cirlerinin heterodimerlerinden oluflan reseptörleri vard›r. Fark-

l›flama B hücrelerindeki gibi V, D ve J genlerinin translokas-

yonu ile olur. T hücre reseptörleri MHC belirteçleri ile birlikte

antijene yönelir. α β T hücreleri üzerinde bulunan glikoprote-

inlere göre CD4 ve CD8 alt gruplar›na ayr›l›r. S›n›f I MHC ürün-

leri CD8 supressör/ sitotoksik, S›n›f II MHC ürünleri CD4 yar-

d›mc› T hücreleri taraf›ndan tan›n›rlar. Tüm T hücrelerin % 5’ini

oluflturan γδ T hücrelerinin ise etkin olabilmek için APC’ler

üzerindeki MHC’leri tan›malar› gerekmez.

Lenfosit aktivasyonu

T hücreler ile APC’ler karfl›laflt›¤›nda immünglobulin veya in-

tegrin gen ailesine ait aksesuar moleküler yard›m› ile sabitle-

nir. T hücresi üzerindeki Lökosit Fonksiyonel Antijen-1 (LFA-1)

ile APC üzerindeki ‹ntersellüler Sellüler Adezyon Molekülü-1

(ICAM-1), T hücresindeki CD2 ile APC üzerindeki LFA-3 ba¤-

lan›r. APC üzerinde bulunan s›n›f II MHC, T hücre ile ba¤lan-

d›¤›nda CD4 yard›mc› T hücreler aktive olarak IL-1 ve IL-6

a盤a ç›kmas›n› sa¤lar. Yard›mc› T hücreler büyüyerek lenfo-

kinlerin sal›n›m› ve klon oluflumu sa¤lar. Antijen moleküller T

Ve B hücreleri aras›nda bir köprü oluflturarak büyüme ve fark-

l›laflma faktörlerinin aktar›lmas›n› sa¤lar. Bakteri polisakkarid-

leri, B hücrelerin antikor üretimini do¤rudan uyarabilse de an-

tijenlerin ço¤una karfl› yan›t oluflumu için T Hücrelerinin yard›-

m› gereklidir.

Sitotoksik ve supressör hücre aktivitesi için gerekli olan CD8

aktivasyonu, CD4 ve APC’lerin uyumlu hareketleri ile gerçek-

leflir. Aktif CD4, hematopoiez, kemik ili¤inden öncü hücre mo-

bilizasyonu, mononükleer ve di¤er hücrelerin kemotaksisi,

hücresel ba¤›fl›kl›k yan›t› oluflmas› için gereken faktörleri sal-

g›lar. Mikoplasma ve virüsler gibi hücre içine girerek, antikor

ve komplemanlar taraf›ndan kontrol al›nt›na al›namad›klar›n-

dan, konak hücre ile beraber fagosite edilmek durumundad›r.

Virüsler ancak, kodlad›klar› proteinlerin, hücre yüzeyine ba¤-

lananmas› ile S›n›f I MHC s›n›rl›-CD8 hücreler taraf›ndan tan›-

nabilir ve y›k›labilir. Antikor Ba¤›ml› Hücresel Sitotoksisite

(ADCC)’de enfeksiyon ajan›na göre S›n›f I ve ya S›n›f II MHC

s›n›rl›-CD8 hücreler görev al›r. Konak hücre y›k›ld›¤›nda mik-

roorganizma antikora, komplemana veya T hücre ve di¤er fo-

gositik hücrelerin sald›r›lar›na duyarl› hale gelir.

Yay›lma

B ve T hücrelerin bir k›sm› periferik lenfoid dokudan ayr›larak

bellek hücreleri olarak dolafl›ma kat›l›r. Bu lenfositler dokulara

da¤›labilir veya tekrar kenfoid dokuya dönebilir. Bu süre için-

de, antijen veya yeni bir enfeksiyon ile karfl›laflma bellek hüc-

relerinin aktivasyonuna neden olur.

Bu olaylar›n tamam› antijene özgün lenfositlerin aktivasyonu

için gereklidir. Ne antikor ne de aktif lenfositler tek bafllar›na

patojenleri do¤rudan y›kamazlar. Fagositik hücreler, komple-

manlar ve di¤er moleküller gibi antijene özgün olmayan kom-

ponentlerler beraber çal›flarak patojenlerin yok edilmesine

yard›mc› olurlar. Örne¤in; aktif CD4 hücrelerinin salg›lad›¤› si-

tokinlerden, interferon gamma, mononükleer fagositlerin akti-

ve ederek mikroorganizmalar›n ve tümör hücrelerinin y›k›m›n›

sa¤lar.

Ay›rt etme

Canl›lar›n keni atijenlerine olan tolerans›, otoimmun hastal›kla-

14

sa¤l›k

Page 14: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

15

r› engeller. Organizman›n geliflimin erken dönemlerinde anti-

jenle karfl›laflmas›, organizman›n bu antijene yan›ts›z kalmas›-

na neden olur. Bu olay “klonal anerji” denir. Supressör T hüc-

releri, çözünmüfl antijenler yal›n halde damar içine verildi¤in-

de aktif hale gelirler, bu durum da canl›n›n kendi antijenleri ile

karfl›laflmas›na benzer. Canl›n›n kendi antijenleri s›n›f II MHC

belirleyicilerle birleflerek CD4 hücrelerini aktiflefltiremezler.

Tolerans›n bozulmas› genellikle genetik olan otommin hasta-

l›klar›n ortaya ç›kmas› ile sonuçlan›r. Memeliler ile bakteri

ürünleri aras›nda çapraz reaksiyon olmas› nedeni ile otoim-

mun hastal›klarda bakteriler, otoimmun doku hasarlar›n› tetik-

leyebilirler.

Düzenleme

‹mmun yan›t›n yeterli olmamas› durumda enfeksiyonun yay›l-

mas›, afl›r› olmas› durumunda da doku hasar› ortaya ç›kabilir.

Düzenleyici mekanizmalara spesifik veya non spesifik olarak

bu yan›t› art›rabilir veya azaltabilirler.

‹mmun yan›t›, antijen kendisi düzenler. Özgün antikorlar›n kat-

k›s›yla antijen uzaklaflt›r›l›rken sadece en yüksek afiniteye sa-

hip lenfositiler aktif halde kal›r. ‹mmun yan›t› antijenin uzaklafl-

t›r›lmas› ile beraber azal›r ve bir dahaki karfl›laflma için bellek

hücreleri haz›rda bekler. Anti-idiotipik antikorlar ki; antikorlar›n

antijen ba¤layan bölgesine karfl› oluflan baflka antikor komp-

leksleridir, antikorlar›n daha fazla yap›lmas›n› bask›layabilirler.

ÖZGÜN OLMAYAN EFEKTÖR MEKAN‹ZMALAR Kompleman

Klasik kompleman yola¤› antikor kapl› hedefler veya antikor-

antijen kompleksleri ile aktive olur. Alternatif yol ise bakterile-

rin üzerinde bulunan polisakkaridlerle aktifleflir. Kompleman

bakterilere ba¤lanarak fagositler üzerindeki C3b reseptörleri

taraf›ndan tutulmas›n› kolaylaflt›r›r ve böylece ›s›ya duyarl› op-

sonik sistemi oluflturur. Komplemanlar bazen bakteri ve virüs-

leri direkt olarak hasara u¤ratabilir ve kemotaktik aktif frag-

manlarla enflamasyonu uyar›r. Klasik kompleman yolu anti-

korlarla oluflan immun yan›t›n en önemli etki mekanizmas›d›r.

Alternatif yol, antikor olmadan, mikroorganizmalar›n yüzeyin-

de bulunan polisakkaridleri de içeren maddelerle aktif hale

gelir ve C3 konvertaz›oluflturarak C3’ün proteolizini katalize

eder. Alternatif yol ile klasik yol belli bir noktada birleflir ve

membrana yönelik sald›r› kompleksi C5-C9’u (membrane at-

tack complex) oluflturur Bu kompleks membran üzerinde kü-

çük delikler oluflturarak ozmotik parçalanmaya neden olur.

Mikroorganizmalar›n üzerinde biriken C3b ve ‹C3b, nötrofil

ve ya makrofajlar›n üzerindeki kompleman reseptörleri

CR1,CR3 ve CR4 ile birleflir ve fogositozu kolaylaflt›r›r. C5a

nötrofiller için bir kemotaksindir ve oksidatif parçalanmay›

bafllat›r. C5a ve C3a mast hücrelerinden histamin sal›n›m›n›

uyar›r ve enflamasyonu kolaylaflt›r›r. Son olarak C3b, immun

komplekslerin eritrositler üzerindeki CR1’e ba¤lanarak temiz-

lelerini kolaylaflt›r›r.

Nötrofilller

Kemotaksinlere h›z› yan›t vermeleri nedeni ile enflamatuar ya-

n›t›n birincil effektör hücreleridir. ‹nterferon gamma ve tümör

nekroptize edici faktör (TNF) gibi sitokinler nötrofilleri aktive

eder ve bu aktivasyon nötrofillerin enfeksiyon bölgesine yak›n

damarlar›n endoteline tutunmas› h›zland›r›r. Bu lokal birikme-

de ilk ad›md›r. Sitokinler, oksidatif metabolizmay› da aktive

ederler. Uyar›lm›fl nötrofillerin immun düzenleyici sitokin IL-2

ve IL-10 salg›lad›¤› gösterilmifltir. Nötrofiller, antikor ve komp-

laman ile opsoize olmufl olan bakterileri içine al›r ve hücre d›-

fl› olarak tan›mlanan bu bakterileri miyeloperoksidaz ve halid

varl›¤›nda toksik oksijen metabolitleri flle karfl›laflt›rarak y›kar-

lar. Nötrofillerin ayr›ca defensin denilen güçlü antibakteriyal

peptidleri vard›r.

Mononükleer fagositler

Makrofajlar hücresel ba¤›fl›kl›k üzerine etkileri, salg› yap›c›

özellikleri ve ba¤›fl›kl›k düzenleyi etkileri ile di¤er fagositer

hücrelerden ayr›l›r. Hücre d›fl› bakterileri hem direk hem de

antikor ba¤›ml› mekanizmalar ile hücre içine alarak yok eder.

Fakültatif hücre içi bakteriler bu y›k›mdan kurtulabilmek, fago-

zumu parçalama, fagozomdan kaçma, fagozom-lizozom bir-

leflmesini engellemek gibi için çeflitli yollar gelifltirmifllerdir. T

hücreleri ve ürünleri (makrofaj aktive edici faktör -MAF) mak-

rofajlar› aktive ederek mikroorganizmalar›n›n kaçmas›n› en-

gellerler. Bu faktör bakterilere göre de¤ifliklik gösterse de ço-

¤u bakteri için interferon gammad›r. Mycobacterium tubercu-

losis’in yok edilmesinde TNF’in önemli bir rol oynad›¤› göste-

rilmifltir.

Do¤al katil hücreler (NK)

Sitoplazmik granülleri bulunan büyük lenfositlerdir. Spesifik

antijen reseptörleri olmad›¤› halde, tümör hücrelerini ve virüs-

lerla enfekte olmufl hücreleri fagosite etme yetenekleri bulu-

nur. NK hücreler T veya B hücresi olmamalar›na ra¤men, IgG

ile kapl› yüzeylere FcR-ba¤›ml› olarak ba¤lanarak özgünlük

kazan›r ve ADCC’nin effektör hücreleri gibi davran›r. Fonksi-

yonlar›n› düzenleyen sitokinleri üretir ve onlara yan›t veririr.

Hedef lizisininmediatörleri aras›nda porinler ve granül içerik-

leri bulunur.

γδT hücreleri

γδT hücreleri non spesifik enflamatuar ve ba¤›fl›kl›k sisteminin

spesifik effektör hücreleri aras›nda potensiyel bir geçifl formu-

dur. Dolafl›mdaki T hücrelerinin %5’ini oluflturular ve s›n›f I ve

II MHC k›s›tl› de¤ildirler ve genifl çapraz-reaktif HSP’leri he-

deflemektedirler. ‹lk immun yan›t›n oluflumunda önemli rol oy-

nayabildikleri gibi oto-immun hastal›klar›nda patogenezinde

rolleri vard›r. Sitokin üretirler ve sitotoksik etki gösterirler.

Page 15: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Niçin flaka yap›yorsun? Ne zamand›r flaka yap›yorsun? Çok güzel bir soru!Sorular›m› be¤endirmek zorunda m›y›m? Soruyorum ifl-te. Neden flaka yap›yorsun?Ciddi soru mu bu?Tabii ki de¤il. Böyle saçma soru mu olur? Siz Murat’la(Birsel) kaç y›ld›r evlisiniz?4,5 y›l.Yani evlili¤inin ikinci y›l›nda m› ünlü oldun sen?Evet, galiba.Ben üçüncü y›l›nda. Neyse, sizinki iyi gidiyor maflallah.Nerede tan›flt›n›z?Cannes’da. Y›llarca ayn› binada tan›flmam›fl›z. Sonra git senCannes’da tan›fl. Hikâye bundan ibaret.Tamam iflte, iki elim kanda olsa adl› hikâye, gayet güzel.fiimdi sen sor.Bir Demet Tiyatro kaç bölüm devam etti?138. Sürekli kendin yaz›nca, flizofrenik bir durum oluyor, devaml›yazmak sa¤l›kl› de¤il, deniyor. Do¤ru mu bu?Ben ekiple de çal›flt›m. Ekip çal›flmas› nedir biliyorum.Baz› arkadafllar için ekip çal›flmas› rahatlat›c› oluyordur,ama bir sitcom için önemli olan diyaloglar› kimin yazd›-¤›d›r. Ama 6. bölüme gelindi¤inde, ‘bu bölümün konusune olsun’ konusunda beyin f›rt›nas› yapacak bir ekip var-sa, bazen yararl› olur. Ama bazen de ortaya at›lan bir fik-rin niye iyi olmad›¤›n› aç›klamak için alt› saat kaybediyo-rum, o zaman “en iyisi kendim yazay›m,” diyorum. Haydi flimdi sen sor.fiimdi bir gün televizyonu açt›m, bir bakt›m nefleli birisi.Bir stand up edas›yla anlat›yor. Ama belli ki ezberlemifl...Hay›r karfl›dan okuyorum.Tamam, içimden ‘böyle yapmasa daha iyi olur,’ diye ge-çirdim. Stand up yapmaya niyetin yok mu?Ben seyirci karfl›s›na ç›kmaktan korkuyorum. Hiç ç›kmad›m. ‹lk ç›kt›¤›mda, ben de ç›kmam›flt›m!Birisi pat diye bir lâf ederse, ben ona ayn› biçimde cevapveremeyebilirim diye korkuyorum.

Sen sahneye ç›kt›¤›nda böyle bir fleyi istemiyorsan, se-yirci bunu anlar. Nas›l Shakespeare oynan›rken, kimsesesini ç›kartmaz, aynen öyle... fiimdi bafla dönelim! Nezamandan beri flaka yaparak para al›yorsun?75 programd›r para al›yorum. Ondan önce haval› haval› der-giler ç›kar›yordum. Esquire, Harper’s Bazaar, vs. Ama o fanfin fon fleyleri, moda haberlerini, trendleri bile lâubali bir bi-çimde haz›rl›yorduk. En lâubali ekip bizdik. Bu lâubalilik senden mi kaynaklan›yordu?!! Peki g.a.g.’›nmetinlerinin hepsini sen mi yaz›yorsun?Evet.Asl›nda mizah dedi¤in fley, hayattaki bir durumu tespitedip, onun üstüne zekice bir kurgu yapmak. Sen bunuyapabilirsin. Üstelik ‘kad›n komik’ bofllu¤u da var.Bunun neden oldu¤unu bilemiyorum. Oysa kad›nlar dahasözeldir, çok komik arkadafllar›m var, ama yapm›yorlar...Ama stand up yeni geliflen bir fley. Türkiye’de kad›n ko-medyen yok gibi lâflar ediliyor ama, benim bildi¤im epeyvar. Yasemin var, Demet var.Kendi malzemesini yaz›p oynayan yok galiba. Senin bunun üstüne gitmen laz›m iflte. Ayr›ca sen seyir-ci karfl›s›na ç›karsan, bu senin sitcom çal›flmana da çokyararl› olur. Al›flverifli canl› olmayan bir iliflkide, bir süresonra, ‘ben söylüyorum ama karfl›dan nas›l bir ses geli-yor,’ sorunu oluyor. Bir de söyleyeceklerini ezberle, oku-du¤un seziliyor. Bir de flu var. g.a.g.’da gösterdi¤imiz reklam filmleriyle ba¤-lant›l› yazmak zorunday›m. Diyelim, tuzluk üstüne yazmakzorunda kal›yorum. Bu da ba¤lay›c›.Ama ayn› zamanda gelifltirici bir fley. Bence iyi mizahyazar›, siparifl üstüne yazabilendir. Galiba Çetin Altan,“Yazar dedi¤in adama vereceksin k⤛d› kalemi ve hay-di bununla geçin diyeceksin,” demifl. Meselâ 1994 y›l›benim hayat›mda çok önemli bir y›ld›r. K›z›m do¤du,BKM do¤du, milat gibi bir fley ama beni kimse tan›m›-yor. O y›l evlendik, balay›na gitmek için hiç para yok.BKM’de inflaat yapt›r›yoruz ve Körfez Krizi zaman›.TRT’den, “Bize skeç yazar m›s›n,” diye teklif geldi,

16

sohbet Foto¤raflar: Orhan Cem Çetin

Y›lmaz Erdo¤an - Gülse Birsel

‹ki mizahç› karfl› karfl›yaPicus’un fiubat ay› say›s›nda çok keyifli bir sohbet yer ald›. Vizontele Tuubafilmiyle gündeme oturan sanatç› Y›lmaz Erdo¤an, Avrupa Yakas› adl› sitcom’un hem yazar› hem oyuncusu Gülse Birsel’le röportaj yapt›. Bu röportaj›n bir bölümünü aktar›yoruz.

Page 16: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n
Page 17: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

sohbet

Page 18: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

19

“Aman efendim, ne demek, yazmaz m›y›m,” dedim tabii!Zaten elimde kalemim bekliyorum. Göreme’de çekim ya-pacaklard›. Ne para istersin dediler. Para istemem, bizibalay›na götürün, dedim. Ben otelde skeç yazd›m, Sa-nem yüzdü havuzda falan. (...) Haydi sen sor.Dizide hem yazmak, hem oynamak zor mu?Yazmak k›sm› çok a¤›r, oynamak de¤il. Ben böylesiniçok seviyorum. Baflkas›n›n yazd›¤› bir fleyi de hiç oyna-mad›m. Sen yazsana bir fley, oynayay›m ben de! Asl›ndahiç yazmadan oynayanlara g›pta ediyorum. Hani bendendaha meflhur olanlar var ya, yazmadan etmeden. Gerçison dönemde firmalaflm›fl yazarlar da var. Meselâ BirolGüven de çok meflhur birisi flimdi. Yaln›z bu arkadafllarbana ve Gani Müjde’ye biraz borçlular, bunu da söyleme-liyim. Ben flahsen senin yazd›¤›n bir fleyde oynamak çok isterdim,ama bakt›m t›k yok...Yahu dur, film yapar›z, bir fleyler yapar›z, art›k sinemac›olmuflum üstelik!fiu ana kadar en gurur duydu¤un fley nedir yapt›klar›n ara-s›nda? Çocuk hariç.Bir Demet Tiyatro’nun birçok bölümünü seyrediyorumhâlâ. ‹lk bölümleri hariç. ‹lk bölümlerde acemiliklerimvar. Vizontele de, bu anlamda “Tamamd›r,” dedi¤im ifl-lerden biridir. fiunu keflke yapmasayd›m dedin mi hiç?Çok. Yazd›¤›m fleyler de¤il de, hani böyle bayi toplant›la-r› denilen ekstra ifllere gidiyorum. En son gitti¤imde çokbaflar›s›zd›m. Hiç flaka yapas›m yoktu. Reklam filmlerin-den biri de çok anlams›zd›.fiiir de yaz›yorsun ya. Mizahla fliir çok taban tabana z›t fley-ler gibi geliyor bana. Hani, mizahç› fliirle miirle dalga geçergibi bir inan›fl oluyor insanda.Ben sahnede kendi fliirimle de çok dalga geçerim zaten.Ama flunu fark ettim. Ben fliirimle dalga geçti¤im zamanseyirci çok k›z›yor. Bir de benim fliirimle dalga geçenlervar. Ben bir mizahç›y›m ve mesle¤im dalga geçmek. Bende fliir yoluyla mizah konusu oluyorum. Ekfli Sözlük’tevar meselâ. Y›lmaz Erdo¤an gibi fliir yazmak...Gülse Birsel gibi metin yazma sanat› da var orada! (...) Herfleyi s›f›rlasan. Yurtd›fl›na gittin, orada yaflamak zorundas›n.Neyi yapsam aç kalmam dersin?Yazarl›k yapsam aç kalmam. Tabii dil sorunu olur. Ö¤re-nirim. Jerzy Kosinski iki y›l kald›ktan sonra üçüncü y›l‹ngilizce’nin en iyi yazar› seçildi¤ine göre.Yurtd›fl›ndan kendine benzetti¤in yazar var m›? Ben bir der-gide senin için ‘Türkiye’nin Lorca’s›’ bafll›¤›n› atm›flt›m, bura-da itiraf ediyorum. Eyvallah, çok teflekkür ederim. Benim kadar hüzünlü ko-mik, ac›kl› komik yazar, bilmiyorum, denk gelmedim.Ben çok sert, devrimci bir dünyada do¤dum. Ça¤›ndan

sorumlu, ça¤ yang›n› gibi kavramlarla büyüdük. Kürt so-runuyla yan yana büyüdüm. Bir mizahç› için çok sert birhayat hikâyem var. Ama böyle bir dünyada komik de ola-bildim. Bu nedenle devrimci dünyadan s›k s›k f›rça da ye-dim. Hâlâ da yiyorum. Bu benim kaderim. Benim için top-lumcu da denebilir, absürd de denebilir. Bu anlamda birmodel tespit etmedim. Akraba hissetti¤im, bir yaz›s›n-dan akraba hissetti¤im insanlar var. Lorca ise, fliir, oyun,ça¤›ndan sorumluluk diye bakt›¤›mda, do¤rusu iyi birisim yani, hiç düflünmemifltim. Hatta flahaneymifl! fiimdi‘Lorca, Lorca, Lorca,’ diye oynamaya bafllayabilirim. Yahangi dergiydi bu, hiç hat›rlam›yorum. Çok fl›mard›¤›mbir dönemdi herhalde, atlam›fl›m.Sabah’›n ekiydi. fiimdi siz buyrun Y›lmaz bey.Sen çok kritik bir noktadas›n. Kurulu bir düzenin vard›,gazetecilik yap›yordun. Ama flimdi yüzün tan›n›r halegeldi. Bir kere ‘yüzü tan›nan insanlar dünyas›’na hoflgel-din! Nedir durum? Valla ben çok memnunum. Bir kere para kazanmaya baflla-d›m. Ayr›ca kolay yapt›¤›m bir ifl. Kendimi paralam›yorum.En az›ndan komik bir fleyler yazabildi¤imi ö¤rendim. Yap-mam gereken me¤er buymufl, moda yaz›s›, röportaj, vs. de-¤il. Endifleli bir durumum yok. Peki magazin bas›n›nda seninle ilgili haberler ç›kmayabafllad› m›?Ben magazin için bir hiçim. Gezmiyorum. Ne yaps›n adam-lar beni? Sokakta durum nas›l?‹yi, ama çocuk öptüren var, çocuk öptürmeye k›l oluyorum. Normalde sen öpmez misin çocuklar›?Öpmem. Çocuk sevmem pek. Bir de çocuk istemiyor ki, an-nesi getiriyor, çocuk 1,5 yafl›nda, annesi ‘hep g.a.g.’› seyre-diyor, çok gülüyor,’ filân Çocuk daha konuflam›yor bile. Öp-memek için kaçt›¤›n› da gördüm çocu¤un. Çocuk istemiyor musun?‹stemiyorum. En az›ndan flimdilik. Bana kalsa hiçbir zamanistemiyorum da...Kaç yafl›ndas›n?32.Senin böyle genifl genifl cümle kurma zaman›n geçmifl.Bence kesinlikle yapmal›s›n. Zaten olduktan sonra dü-flüncen o kadar de¤ifliyor ki.Muhakkak.Bu tür geyiklere çok al›flm›fl bir ‘muhakkak’ oldu bu, ney-se! Kitab›n bir tane, de¤il mi?Bir tane, ikincisi May›s’ta ç›k›yor. Peki baflka fleyler yaz›yor musun? Öykü filân?Öykü hiç yazmad›m. fiimdi sitcom yaz›yorum. Benim esasokudu¤um fley zaten senaryo yazarl›¤›. Ben okumad›m. Nas›l bir fley bu senaryo yazarl›¤›?Sizde hissediyorum zaten bunun eksikli¤ini! Her fleyin bafl›e¤itim Y›lmaz bey!

Page 19: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Ne ö¤retiyorlar flimdi bu derslerde?‹ki sene sürekli senaryo yaz›yorsun, senaryo okuyorsun, bukonuda konufluyorsun. Sitcom, uzun metraj, k›sa metraj ya-z›yorsun.Nefleliymifl! Peki sence, birisi okula giderek senarist ola-bilir mi? Yetene¤i olmazsa olmaz tabii. Bir de flu var: ‹ki sene oradahaval› haval› okuduk ama, flu son üç ayd›r sitcom’u yazarkenö¤rendiklerimi okulda ö¤renmedim. Senaristlik benim en severek yapt›¤›m ifl, ama en zoru.Bilgisayar› aç›yorsun -yani ‘art›k’ bilgisayar› aç›yorsun.Eskiden elle yazard›m. Bir de baz› yazarlar var, hani ‘Bendaktilo d›fl›nda yazamam’ falan. Ne gerek var buna, bil-gisayar o kadar h›z kazand›r›yor ki, romantikli¤in âlemiyok, neyse, bilgisayar› aç›yorsun, karfl›nda bombofl ek-ran sayfas›. Her fley olabilir... “Afrika’da yürümektedir-ler...” olabilir. “Mars’ta bir gün bir adam...” diye de bafl-layabilir. (Bu noktadan sonra Y›lmaz Erdo¤an ve Gülse Birsel röpor-taj› tamamen unutup, iflin tekni¤ine dal›yorlar. Bir sitcom kaçsaatte yaz›l›r. ‹lham gelmiyorsa hangi teknik uygulan›r. Rekordüzeyde yazd›klar› günler, 60 dakikal›k sitcom kaç sayfaeder, bir bölümü kaç günde yazmak idealdir, uzuun uzuunkonufluyorlar!)

Bu röportaj› okuyanlar çok e¤lenecek. “Ya, ben halbuki dörtgünde yaz›yorum,” filan diyecekler!Kesin can›m. Bir özdeflliktir gidecek okuyucuda! Nefledolu günler olacak. Neyse, flimdi özel hayat›na ait bir fleysoramam senin. Alç›ya al›nm›fl vaziyette çünkü.Senin özel hayat›n› da herkes biliyor zaten.Bir fley sormayacaksak da¤›lal›m o zaman!Y›lmaz Erdo¤an en çok neye güler?En çok g.a.g.’a gülüyorum! Ben bu mesle¤i yap›yorumdiye kas›k de¤ilimdir. Çok gülerim. Peter Sellers’›n bir-kaç filmi var ki, çok gülerim. Matemati¤i ve zorlad›¤› fleyçok inan›lmazd›r. Kirli, Çürük ve Adi, Steve Martin, Mic-hael Caine, 15 kere seyrettim herhalde. Ne yaz›k ki Wo-ody Allen art›k komik de¤il. Türkiye’de ise Cem’e (Y›l-maz) çok gülüyorum.Dizi, sitcom?Çok fazla matemati¤i var art›k. Biraz sonra flöyle yapa-cak, flöyle diyecek, diye önceden tahmin ediyorum. AmaFriends beni çok güldürüyor. (Uzun bir sessizlik) Yaaa, iflte böyle... Çok teflekkür ederim.Ben de. Çok iyi bir çal›flmayd›. Çok zevk ald›m. ‹nflallah her sene böyle bulufluruz.Evet, kesinlikle. Foto¤raf çekiminde bu kadar üflümesey-dik, sohbet daha k›vrak olabilirdi tabii.

20

sohbet

Page 20: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

22

bahçe Lâle Dilligil

Babil’den yar›nlara...Su, yaflam›n bafllang›c› ve kuflkusuz ayr›lmaz parças›... Yaln›zca bedenimizinde¤il, ruhumuzun da varl›¤›n› sürdürebilmesi için suya ihtiyac›m›z var.

Tâ ilk uygarl›klardan bu yana insanlar su kenarlar›na yerleflmifl, birazhuzur bulmak isteyen her insan suya koflmufl. Efsanevi Babil’in ünlü asma bahçelerinden bu yana su, sadece bitki-ler onsuz yapamad›klar›ndan de¤il, güzelli¤in tamamlanmas› için deçok önemli bir unsur olmufl. Ve belki de bir çeflit terapi vaat edenbugünün su bahçeleri, dünyan›n dört bir köflesinde yaflayan insanla-ra Babilliler’den miras bir bahçecilik anlay›fl›, kim bilir?

Bahçenin büyüklü¤üne göre de¤iflen havuz, su yollar›, bunlar›n üzerinden geçen köprüler, heykellerle zengin-leflen su bahçeleri, gerek mevsimlik, gerekse her dem yeflil bitki ve çiçeklerle bir cennet parças›na dönüfltürü-lebilir. Bahçenizde bulunan ufac›k bir su birikintisi, nilüfer, süsen, su zamba¤› gibi çiçeklerle, sazlar ve di¤er sukenar› bitkileriyle etkileyici bir görsel zenginlik kazan›r.

Çiçek ve bahçe denince akla ilk gelen ülke Japonya. Orada da bahçedüzenlerken oluflturulan minik flelaleler, üst üste konulan birkaç tafl› aflanküçük dereler , bambularla yap›lan f›skiyeler, Japon kültürünün ve felsefesi-nin ayr›lmaz parças› olagelmifl. Bu bahçelerde yer alan havuzlarda yetifltiri-len ‘Koi’ bal›klar› öylesine ünlü ki, bu tür bahçeler dünya literatüründe ‘KoiBahçeleri’ diye an›l›yor. Koiler iri, gözal›c› renkli sazanlar ve oldukça büyükhavuzlara gereksinim duyuyorlar. Bak›mlar› biraz zahmetli ama onlar› izle-mek, s›radan bir akvaryumu seyretmekten çok daha ilginç ve keyifli.

Page 21: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

23

Günümüzde bahçe düzenlemesiyle ilgili her konuyu dan›flabilece¤i-niz uzman kurulufllara ulaflmak çok kolay, ayr›ca pek çok yerde bulu-nan yap› marketlerin bahçe ürünleri bölümlerinde de bahçenizi yazahaz›rlad›¤›n›z flu günlerde yararlanabilece¤iniz araç-gereç ve di¤ergereksinimlerinizi bulabilirsiniz.Kald› ki ille de göz alabildi¤ine, kocaman bir bahçe gerekmiyor, bir‘su bahçesi’ne sahip olman›z için. Devasa bir havuzun yarataca¤› hu-zur dolu etkiyi minyatür birer havuz biçiminde üretilmifl plastik kaplar-la hatta basit bir f›ç›yla bile yaratman›z mümkün.

Yaz›n s›cak günlerinde biraz soluk almak istedi¤inizde ilk koflaca¤›n›zyer olan bahçenizi ya da balkon/teras›n›z› elden geçirmenin, yenidendüzenlemenin tam zaman›. Size önerimiz, Babil’in asma bahçelerin-den ilham alman›z, öyle ya da böyle bir yolunu bulup, ruhunuzu daserinletmekte suyun büyüsünden yararlanman›z.

Yavafl yavafl akan suyun sesinin size sunaca¤› tatl› huzuru biliyor, amabahçenizin küçük oluflu nedeniyle buna ulaflamayaca¤›n›z› düflünüyor-san›z, yan›ld›n›z. Çünkü son derecede kolay bir biçimde haz›rlayabilece-¤iniz bir düzenekle bu keyfi yaln›zca bahçede de¤il, teras ya da genifl-çe bir balkonda bile yakalayabilirsiniz. Do¤ru aç›larda birbirine eklem-lenmifl bambu ya da a¤aç borular, suyun devridaim yapmas›n› sa¤laya-cak ve uygun fiyata edinebilece¤iniz küçük bir su motoru ile en dar alan-da bile bir mucize yaratabilirsiniz.

Page 22: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Balon tüm hava araçlar›n›n atas›d›r. Uçaktan daha uzun birtarihi olan bu araç, tafl›mac›l›k özelli¤ini kaybettikten sonra–t›pk› yelkenli gemiler gibi- sportif amaçlarla kullan›l›r oldu.Balon yar›fllar› 20. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren de¤iflik ölçek-lerdeki organizasyonlarla yap›l›yor. ‹rili ufakl› yar›flmalar›naras›nda, FAI’nin (Fédération Aéronautique Internationale -Uluslararas› Havac›l›k Federasyonu) 85 y›ld›r sürdürdü¤üUluslararas› Hava Sporlar› Yar›fllar› en genifl organizasyon ol-ma özelli¤ini tafl›yor. Bu yar›flmalar federasyonun tarihi bo-yunca ayr› organizasyonlarda gerçeklefltiriliyordu. FAI’nin ay-n› tarihlerde birlefltirilerek tek bir balon yar›flmalar› flenli¤i ha-line getirildi. Oyunlar›n ilki Türkiye'de, Kapadokya’da yap›ld›.6-21 Eylül tarihlerinde yap›lan bu ilk toplu organizasyondaTürk yar›flmac›lar da yar›flt›.

FAI 1905 y›l›nda kuruldu ve ayn› y›l Olimpiyat Kongresitaraf›ndan tüm havac›l›k sporlar›n› uluslararas› alanda temsiletmesi onayland›. Merkezi ‹sviçre’de bulunan federasyona90 ülke üye. Uluslararas› Havac›l›k Federasyonu 1986 y›l›n-dan beri düzenli olarak çeflitli dallarda farkl› yar›flmalar dü-zenliyor.

BALONLA SEYAHAT VE YARIfiMABalonlar havadan hafif hava tafl›tlar› s›n›f›nda de¤erlendi-

rilirler. Balonlar›n a¤›rl›¤›n› dengeleyen kald›rma kuvveti, pa-no veya füze fleklindeki zarf›n (Balonunun havan›n bulundu-¤u kumafl bölümüne zarf ad› verilir.) içine doldurulan hava-dan hafif bir gazla sa¤lan›r. Zarf›n içine doldurulan gaz, hid-rojen, helyum ve s›cak hava olabilir. Zarf›n alt›nda ve ona

26

spor

Balonlar yar›fl›yorYaklafl›k 200 y›l önce hava tafl›mac›l›¤›için gelifltirilen s›cak hava balonlar›, uçaklarla girdikleri yar›fl› kaybedince,hobi ve spor amac›yla kullan›l›yor.Uluslararas› hava oyunlar›na bir spordal› olarak kabul edilen balonyar›flmalar›n›n ilki Kapadokya’dayap›ld›.

Page 23: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

ba¤l› veya bitiflik gondol -sepet- bulunur. Balonlar›n sepetebakan alt k›s›mlar› delik olup, sepette bulunan ve likid gaz ileçal›flan bir alev yap›c›s› ile balonun içindeki hava ›s›t›l›r. Çev-resindekine göre daha s›cak olan balon zarf› içindeki havakald›rma etkisi yarat›r, bu da sepet a¤›rl›¤›n› dengeler. Alevyap›c›s› söndürülürse, zamanla zarf içindeki havan›n s›cakl›-¤› azal›r ve kald›rma kabiliyeti de eksilir. Zarf içindeki havafazla ›s›t›l›rsa, yarat›lan kald›rma kuvveti balon-sepet a¤›rl›-¤›ndan daha büyük bir de¤ere var›r ve balon yükselir. Sonuçolarak alev yap›c›y› çal›flt›r›p durdurarak, balonun afla¤› yu-kar› hareketini, yani yükselifli veya iniflini kontrol etmek müm-kündür. Balonun yatay kontrolü ise hava hareketlerine, yanirüzgâr ve hava ak›nt›lar›na ba¤l›d›r. Hava ak›nt›lar› farkl› irti-falarda farkl› yönlerde ve h›zlarda oluflabilen sürekli hava ha-

reketleridir. Baloncu bu ak›nt›lar› bilirse ve kulland›¤› balonmüsait ise, irtifas›n› de¤ifltirecek bu ak›nt›lar›n içine girer veo yönde sürüklenir. Bu sayede istedi¤i yönde yatay olarakda hareket edebilir. Tabii bunlar› yapabilmesi için ak›nt›lar›nifline gelenini bilmesi; yeterince likid gaz›n›n olmas› ve niha-yet balon zarf›n›n gerekli yüksekliklere ç›kabilecek kapasite-de olmas› lâz›md›r.

Balon yar›flmac›l›¤›nda ve balon kullanmada maharet,yukar›da anlat›lan hava ak›nt›lar›ndan en ak›ll› flekilde istifa-de ederek en k›sa zamanda bir noktadan di¤erine gidebil-mektir. Balon yar›flmalar›nda sporcular›n -pilot- bu kullanmaprensiplerini uygulayarak çeflitli görevleri tamamlamalar›beklenir. FAI düzenledi¤i yar›flmalarda co¤rafyaya göre çe-flitli periyodlar ve görevler belirler.

DÜNYA 1. HAVA OYUNLARI, SICAK HAVA BALONLARI fiAMP‹YONASI

15-20 Eylül 1997’de Kapadokya’da yap›lan flampiyonaya59 pilot kat›ld›. Pilotlara tamamlamalar› için 15 görev verildi.Uluslararas› ilk hava oyunlar› olma özelli¤ini tafl›yan organiz-yasyonun balon bölümünde birincili¤i Almanya’dan UweSchneider, ikincili¤i ‹ngiltere’den Lindsday Muir ve üçün-cülü¤ü ABD’den David Bareford kazanm›flt›. Türkiye ad›nayar›flan Murat Kösteceli 35, ‹smail Keremo¤lu 49 ve Ser-taç Demir ise 57. olmufltu. Hava oyunlar›n›n ikincisi 23-30Temmuz 2001’de ‹spanya’da yap›ld›. 98 pilotun kat›ld›¤›balon yar›flmas›nda 18 görev vard›. Dünya s›ralamas›ndahâlâ birinci s›rada olan Japonya’dan Masahiko Fujita’n›nbirinci oldu¤u yar›flmalarda Türkiye’den kat›lan Murat Y›l-d›r›m 96. olabildi. Oyunlar›n üçüncüsünün 2005 yaz›ndayap›lmas› planlanm›flt›. Organizasyon komitesi geçti¤imiz ayoyunlara aday olan ve finale kalan Malezya ve Polonya’n›nhaz›rl›klar›n› belirlenen tarihe kadar tamamlayamayacaklar›n›,bu nedenle 2005 oyunlar›n›n ertelendi¤ini duyurdu.

27

Page 24: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Özellikle son yazd›¤›n›z kitaplar› okuyunca insan çocuklu-¤unuzu oyun oynamadan, haflar›l›k yapmadan, mutfaktaolan bitenleri izleyerek geçirdi¤inizi düflünüyor.Bir k›sm› kurgusal tabii, ama çocukken çok oburdum, mutfak-ta olup biteni merak ederdim. Her zaman bir mutfaktan yük-selen kokular ile o evin s›cakl›¤›n›n, atmosferinin çok ilintili ol-du¤una inan›r›m. Ama bu kitaplar için o an›lar› biraz da kap›kap› dolaflarak, eski tarifleri toplayarak, anlatt›rarak derledim.Nas›l bafllad› ‘yemek-edebiyat›’na olan ilginiz?Lütfü T›nç, Lezzet dergisi için ilginç sofralar yazmam› istemifl-ti ve bu yaz›lar›n edebi olabilece¤ine beni ikna etti. Gerçek-ten de o öneri bana ‘mutfak dilini’ ö¤reten yolun kap›s›n› açt›.Küçükken mutfa¤a girmeye yeltenir miydiniz? Hay›r. Hakk›yla yapamayaca¤›m› düflünerek uzak dururdumgaliba. Bu benim yap›mda var. Örne¤in hayat›m boyuncadans etmedim. 54 yafl›nday›m, dördü bulmaz dansa yelten-mem. En son Türkân fioray ile dans ettik. Hem zil zurnayd›mhem de benden önce Orhan Pamuk’la dans etti¤i için hase-dimden dans ettim, üstelik zavall› kad›n›n aya¤›na basa basa!Ama o kadar hayranl›k duyar›m ki iyi dansa, mükemmel yap›l-mas› gerekti¤ine o kadar inan›r›m ki, bir yere gitti¤imde dansedenlerin yüzde doksan›na da afla¤›layarak bakar›m, nas›l buhalde dansa cüret ediyorlar diye! Tabii bir de çok özgüvensizbir insan›m. Çocukken hiç spor yapmamam da bence özgü-ven eksikli¤inin bir sonucudur. Mutfak da herhalde hata yap-mak korkusuyla uzak durdu¤um bir yerdi.Di¤er kitaplar›n›z›n aras›nda yemek an›lar›n› nas›l bir yerekoyuyorsunuz?Bana bambaflka bir okuyucu kitlesi kazand›rd›. Romanlar›m›daha çok kad›nlar okur, ama bu kitaplar› erkekler de çok oku-yor. Bu arada bütün kitaplar›m› okuyan teyzem, “Ah evlâd›m,öbür kitaplar›n› niye yemek kitaplar› kadar güzel yazam›yorsun,keflke onlar› da böyle yazabilsen,” diyor! Y›llarca bana giydiril-mifl olan yaln›zl›k ve hüznün d›fl›nda kald›klar› için belki...Bence hiç d›fl›nda de¤iller. Anlatt›¤›n›z her lezzetin ard›n-dan, yitip gitti¤i için hay›flan›yorsunuz.O belki de yarad›l›fl›mdan... Beni hep biten fleyler ilgilendirdi,ne yaz›k ki hiçbir zaman ‘o anda var olan›‘ yeterince de¤er-lendiremedim. Ama bu konuda içimde iki ayr› kiflilik çat›fl›yor.Yazarken böyleyim, oysa yaflarken hayata ba¤l›, gününü izle-

28

mutfakta Röportaj: Hülya Ekfligil / Foto¤raflar: Y›ld›r›m Sugöze

Yazmak ve okumak d›fl›nda hiçbir fleyden mutluluk duymad›mHülya Ekfligil’in Picus Dergisi için yapt›¤› ‘Mutfakta’ röportaj›n›n konuklar›aras›nda yazar Selim ‹leri de vard›. ‹leri, bir yandan rokal›, cevizli salatahaz›rlarken, bir yandan da, edebiyattan hayata, Ekfligil’in sorular›n› yan›tlad›.

Page 25: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

meye çal›flan bir insan›m... Gerçi bir zamand›r kendimi koru-maya almak, daha az ac› çekmek için gazete ve televizyon-dan uzak duruyorum. Türkiye’de hem genel anlamda hem demeslek çevremde olup bitenlerin içimi açt›¤›n› söyleyemem!Kendi alan›n›zda nelerden rahats›zl›k duyuyorsunuz?Edebiyat dünyas› gömlek de¤ifltirdi. Ama bir sürüngenin ge-ne kendi gömle¤ine kavuflmas› gibi bir yenilenme olmad› bu,ifl farkl› bir yöne kayd›. Gençli¤imdeki; edebiyat yapabilmekiçin baflka ifllerde çal›flan ama 24 saat edebiyatla yaflayan,sat›fl› umursamayan, yapt›klar›n›n do¤ru ve kal›c› olmas› içindertlenen edebiyatç›lar kalmad›. Art›k sadece yazarak yaflayabilen yazarlar var. Hofl birgeliflme de¤il mi?Tabii, olmas› gereken bu zaten. Kimseyi k›namak derdindede¤ilim, reklâm ça¤›nda yaflad›¤›m›z›n da bilincindeyim,ama her ürünün kendine özgü bir tan›t›m› olmas› gerekir diyedüflünüyorum. Sanat eserini aflan kampanyalara karfl›y›m. Genç öykü yazarlar› aras›nda kimleri be¤eniyorsunuz?Hürriyet Yaflar, Nalan Barbaroso¤lu, Jale Sancak... Çizgi-yi ileri tafl›maya çal›flan yazarlar var, ama romanda o çabalar›göremiyorum. Sizin gönlünüz romandan yana m›?Edebi metinler aras›ndaki ayr›m kapan›yor giderek. ‹nsan birdenemeyi de roman tad› alarak okuyabiliyor. Ben bunu ilkMarguerite Duras’n›n Sevgili roman›n› okurken düflünmüfl-tüm. Bir roman kahraman›n›n, ad›yla san›yla yazar›n kendi ol-mas› daha önce karfl›laflmad›¤›m bir durumdu. Romanda bu-nu, “Art›k tüm yak›nlar›m öldü, hikâyemi rahatl›kla yazabilirim”diye aç›kl›yordu. ‹nsan çevre bask›s›ndan ne kadar kurtuldu-¤unu iddia etse de, bu mümkün de¤il, Duras olsan›z bile! Ne-ticede bu bir an›-roman. Deneme-roman da yaz›labilir, niyeolmas›n? Bugün bir insan Dostoyevski’nin üstüne çatlasa birfley yazamaz, Tolstoy’un mimarîsini aflamaz, Virginia Wo-olf’un getirdiklerine ulaflamaz, ama bunlar da birer yoldur.Daha mütevaz›, ama anlaml› çabalard›r. Benim roman diyeyazd›¤›m baz› kitaplar› da edebiyat tarihi olarak de¤erlendi-renler oldu.

Kendinizi hiç katmad›¤›n›z romanlar›n›z var m›?Saz, Caz, Dü¤ün, Varyete öyle bir kitapt›r. Bir de Halit ZiyaUflakl›gil’in o¤lunun intihar›n› anlatt›¤›m K›r›k Deniz Kabuk-lar› var. Ama nas›l ki an›lar›n›z› yazmaya kalkt›¤›n›zda mutla-ka baz› kaç›fllar oluyorsa, bu kitaplarda da ‘ters yönde’ bir ka-ç›fl olmufltur belki.Latife Tekin, “‹çimdeki kötülük potansiyeline karfl› hergün bafltan ayar yap›yorum” diyor. Sizin de böyle bir me-kanizmaya ihtiyac›n›z var m›?Ben günde yedi sekiz kez ‘iyi insan’ ayar› yapmaya çal›fl›yo-rum, ama pek mümkün olmuyor! En az›ndan kimseyi g›yab›n-da küçük düflürecek bir fley söylememek için kendimi uyar›-yorum, ama gitti¤iniz yerde herkes konuflunca siz de kendi-nizi tutam›yorsunuz tabii. Dedikodu seven birisiniz.Hay›r desem yalan olur, yapmay› da severim, dinlemeyi de.‹nsanlar› k›racak, üzecek ya da yapt›klar› ifle zarar verecekdüzeyde olmamak flart›yla niye yap›lmas›n? Ayr›ca edebiyatçevremizde olumlu bir geliflme var bence, geçmifle göre da-ha az dedikodu yap›l›yor. Herkes birbirine karfl› biraz dahaaç›k, dürüst davran›yor. Keflke yaflasayd› da yazd›klar›m› okusayd› dedi¤iniz kimvar?Çok! Katherine Mansfield, Anton Çehov... Behçet Necati-gil, ki k›smen okudu. Attila ‹lhan - üzerimde çok eme¤i var-d›r - Leyla Erbil, Ahmet Oktay’›n yazd›klar›m hakk›ndaki dü-flüncelerini her zaman çok önemsedim. Yazarl›¤›n›z iki ayr› dönem gibi... Bafllang›çta çok üret-kensiniz, sonra uzunca bir ‘geri çekilme’ dönemi var veard›ndan yine pefl pefle kitaplar yay›nlamaya bafllad›¤›n›zbir zaman geliyor. O ‘suskunluk’ döneminde ne yapt›n›z,aflk m› yaflad›n›z?Ah nerede! Aflka ancak k⤛t üzerinde ya da sanatta inan›yo-rum, ama gerçek hayatta bitmesini göze alamad›¤›m için hiçaflk yaflamad›m. Rüzgârl› Bay›r’daki ya da Anna Kareni-na’daki gibi aflklar› etkileyici buluyorum ben, ki onu da yafla-mak kolay de¤il...

29

Önce roka yapraklar›n› do¤ruyor, ufalanm›fl rokfor peyniri ve parçalanm›fl cevizleri ekliyor. Zeytinya¤› ve limonla yap›lan sosu da üzerine gezdir-dikten sonra salata haz›r! ‹fltahla tadarken sohbete bafll›yoruz, tabii ‘hüznü’ ihmal etmeden...

Page 26: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

tiyatro Sungu Okan

New York onu ayakta alk›fll›yorTürk tiyatrosunun gurur kaynaklar›ndan Çi¤dem Sel›fl›k Onat, New York sahnelerinde baflar›dan baflar›ya kofluyor. En son baflrolünü üstlendi¤i eserAttacks on the Heart ise 11 Eylül trajedisinden hemen önce, bir Türk kad›n›ile Amerikal› bir erke¤in aflk hikâyesini konu al›yor.

30

11 Eylül 2003’te geçen Attacks on theHeart’›n hikâyesine gelmeden, bir aktri-sin portresine bakmak için 44 y›l önce-sine, Türkiye’ye dönelim: 1959-60 dö-neminde Kent Oyuncular› Y›ld›z Ken-ter, Müflfik Kenter, fiükran Güngör,Nevin Akkaya, Lâle Oralo¤lu, SadriAl›fl›k, Kâmran Yüce ve Zihni Ro-na’dan oluflan güçlü kadrosu ile Muam-mer Karaca Tiyatrosu’nda çal›flmalar›nabafllar. Ayn› y›l kumpanyaya iki gençyetenek kat›l›r; Genco Erkal ve Çi¤-

dem Sel›fl›k. 1961’de ise Kent Oyuncu-lar›, Site Sinemas›’n›n çat› kat›ndakisahneye tafl›n›r. Bu sahnede sergilenenBahar›n Sesi ile Çi¤dem Sel›fl›k, me-zun oldu¤u Amerikan K›z Koleji Sahne-si ve Genç Oyuncular ile bafllad›¤› tiyat-ro çal›flmalar›n› profesyonel olarak sür-dürece¤inin ilk sinyalini vermifl olur.1962 y›l›nda Ankara Devlet Tiyatro-su’ndan ald›¤› daveti kabul eder. Anka-ra’da art arda kaydedilen baflar›lardansonra bu kurumdan ayr›l›r ve 1971 y›l›n-

da efli ile Fransa’dayken, reji okumakiçin Amerika’ya gitmeye karar verir.Gelelim hikâyemizin flimdiki zaman›na:Çi¤dem Sel›fl›k Onat flu anda Ameri-ka’da, North Carolina Sanat Okulu’ndadrama dersleri veriyor. 3 y›l önce NewYork’tan oyunculu¤a dönmesi için ge-len yo¤un teklifleri de en sonunda kabuletti. Önce Regional Theatre’da ArthurLaurents’in Claudia Lazlo adl› oyunun-da Claudia Lazlo rolünde, hemen ar-d›ndan yine Laurents’in A Time of theCuckoo adl› oyununda Fioria rolündeNew Yorklular’› büyüledi. The Way We Were, Summertime veWest Side Story gibi eserlerin yazar›olan 83 yafl›ndaki Arthur Laurents,kendisi için Attacks on the Heart adl›bir oyun yazd›. Attacks on the Heartüzerine olumlu tepkileri bizler ilk önceNew York Times gazetesinin tiyatroelefltirileri sayfas›ndan takip ettik. Gaze-tenin elefltirmenlerinden Margo Jeffer-son yaz›s›nda Onat’tan övgü ile bahse-diyor:“Mrs. Onat, Leylâ rolünde keyifle izle-niyor. Ondaki ince dünyevi tavr› ve duy-gusal zekây› Simone Signoret’den be-ri hiçbir aktriste görmemifltim.” New York tiyatro sahnesinin gözbebe¤iÇi¤dem Onat ile k›talararas› k›sa birgörüflme gerçeklefltirdik. Role haz›rlan›rken konsantrasyonsürecini, canland›raca¤›n›z karaktere›s›nma sürecini nas›l yafl›yorsunuz?Bu kompleks bir dönemdir. Yarat›c›l›¤›ngerçek süresidir. Çal›flt›¤›m kifli veoyunlara göre ayarlan›r. Bu süre benimiçin çok k›ymetli ve heyecanl› bir süre-dir. Geçifltirici basit bir cevap vermekistemem. Ama esasta hep olan birkaç

Page 27: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

unsura dokunmak gerekirse; yüz sayfal›k bir oyuna, bir say-fal›k bir roman yazmal›s›n›z. O roman, günler, haftalar, aylariçinde deminizde bir flarap gibi dinlene dinlene, yudum yu-dum ç›kar. Sizin kendinizde görmedi¤iniz, bilmedi¤inizdünyalar› aça aça, bazen zorlayarak, bazen ac›yla... Bu sü-rede yaln›zl›k çok önemlidir benim için. Tüm dünyan›n dikkatle takip etti¤i Amerika, özellikleNew York tiyatro elefltirmenlerinin hakk›n›zdaki yorum-lar› sizi nas›l etkiliyor? Be¤enilmek iyi bir duygu. Alaca¤›n›z yeni iflleri de etkileyenbir faktör. Fakat duygusal olarak bu iliflkiler çok de¤iflkendir.Bunlara ba¤›ml›l›k tehlikelidir. Her fleyin sonunda sizin ken-dinizi dürüstçe de¤erlendirme yetene¤iniz önemli galiba.Üniversitedeki ö¤rencilerinizle olan iliflkiniz ve ders ver-mek, bir oyuncu olarak size neler kat›yor? Benim için hocal›k kutsal bir u¤rafl›. Bir çeflit aflkla ders ver-dim. Otuz y›l› geçen bir süre bu. Ö¤rencilerimle çok yak›nduygusal bir ba¤ içinde çal›flt›m. K›l›flar› at›p, içinden o varolan kiflili¤i dünyaya ç›kartmak karfl›l›kl› emek istiyor. Ö¤ren-cilerimin bu güç de¤iflimde bana teslimiyetleri, beni hemduyguland›rm›fl hem de flafl›rtm›flt›r. Tunç Yalman bir dersi-mi izledi¤inde “Sana güvenleri sonsuz,” deyip, beni korkut-mufltu; bu sorumlulu¤u tafl›yabilir miyim diye.

Euripides’inMedea’s›nda (üstte)ve Cüneyt Gökçer’leAnton Çehov’unVanya Day›’s›nda(solda).

Page 28: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Yaln›zl›k... Tiyatro Diyez’in sahneledi¤iÖzel Bir Gün oyunuyla ilgili akl›mdadönüp duran tek kelime bu iflte... Özel Bir Gün alt› çocu¤u ve kocas›ylabirlikte yaflayan ama yaln›z olan birkad›nla eflcinsel oldu¤u için yaln›z b›-rak›lan bir adam›n öyküsü. Olay›n geç-ti¤i gün özel. Çünkü ‘o gün’ hem Hit-ler’in ‹talya’ya geldi¤i hem de bu iki in-san›n birbirleriyle ve kendileriyle karfl›-laflt›klar› gün. Filmde Hitler’in bu ziya-retini gösteren bölüm, oyunun bafl›ndagösteriliyor ve oyun boyunca da za-man zaman verilen tören sesleriyle buba¤lant› sürdürülüyor. Ama faflizm sa-dece bir simge, bugün faflizmi ç›kar›pyerine toplumsal kurallar›, koflullanma-lar› ya da gündelik hayatta karfl›m›zaç›kan di¤er bütün bask›lar› koyabilirsi-niz. Bu politik fonun ön plan›ndaysa ikiinsan›n iç dünyas› yer al›yor; bir süredirkomflu olduklar› halde ‘o gün’ tesadü-fen tan›flan Antonietta ve Gabriele’ninyaflamlar›. Sevilmeye ihtiyac› olan evlibir kad›n, karfl›s›nda hofl, ilgili, kibar birerkek görünce nas›l tepki gösterirseAntonietta da o tepkiyi gösteriyor. Bir

yandan flört etmek hofluna giderkenbir yandan da ‘aman kimseler duyma-s›n’ telâfl›n› yafl›yor. Oysa ‘görünenlergerçek de¤il’, Gabriele bir eflcinsel vecinsel yönelimi anlafl›ld›¤› için iflini kay-betmifl, o gün flehirdeki son günü. Günbitti¤indeyse hayat art›k ikisi için deeskisi gibi olmuyor.Oyun, ‹talyan yönetmen Ettore Scolataraf›ndan 1977 y›l›nda çekilen ayn›adl› filmden tiyatroya uyarlanm›fl. Film-de Sophia Loren ve Marcello Mast-roianni’nin oynad›¤› roller bu kez HaleSoygazi (Antonietta) ve Volkan Ünal(Gabriele) taraf›ndan canland›r›l›yor.Hissedilen o a¤›rl›k, o yaln›zl›k, o duy-gu yo¤unlu¤u, oyunun temelini olufltu-ruyor. Dolay›s›yla devinimlerden çokanlat› önem kazan›yor, bu da oyuncu-lara çok büyük bir sorumluluk yüklüyor.Seyirciye, çok fliirsel ve içe dokunanbir yaln›zl›k öyküsü anlat›p anlatma-mak onlara kalm›fl. Bu sorumlulu¤u ta-fl›yan oyunculardan biri, ayn› zamandatiyatronun kurucusu da olan Hâle Soy-gazi. Birkaç sezon önce Küçük Prensadl› oyunla, lise y›llar›ndan sonra ilk

kez tiyatro sahnesine ç›kan Soygazi,ikinci deneyimini Özel Bir Gün’le ger-çeklefltiriyor. Ve söz, oyuncu HâleSoygazi’yle, oyunun yönetmeni NihalG. Koldafl’ta... Özel Bir Gün’ü niye seçtiniz?Hale Soygazi: Scola’n›n filmini çokuzun zaman önce izlemifltim ve metinaray›fl› içine girdi¤imde akl›ma geldi yi-ne, araflt›rd›k, tiyatro metninin de oldu-¤unu ö¤rendik ve ben Scola’yla yaz›fl-maya bafllad›m. Asl›nda yaklafl›k iki y›l-d›r gündemde olan bir proje bu. Oyun-da beni çeken her yerde geçebilecekbir konu olmas›. Bu insanl›k durumu, oduygular, dünyan›n her yerinde ve herzaman geçerli. Film 1977’de yap›lm›flama bugün oyun ya da film ayn› tatlaizlenebilir. Çünkü sadece ‹talya’ya,‹talyanlara özgü de¤il, her yerde her-kesin anlayabilece¤i, karfl›l›k bulabile-ce¤i bir metin.Sinemada seyirciden uzaks›n›z, ti-yatrodaysa fiziksel bir yak›nl›k sözkonusu. Oyuncu-seyirci etkileflimineinan›yor musunuz?H.S. Tabii ki inan›yorum çünkü zatenoynarken kendili¤inden olan, hissedi-len bir fley. Seyirci hiçbir fley yapmasabile sen seyircinin hofllan›p hofllanma-d›¤›n›, s›k›l›p s›k›lmad›¤›n› anl›yorsun.Ayn› flekilde biz de oynarken s›k›l›yor-sak ya da bir hata yap›p piflman ol-muflsak bu da seyirciye geçiyor. Yala-na tahammülü yok tiyatronun. Oradayapt›¤›n›z her fley kurgu asl›nda, ger-çek hayat de¤il ama oraya gelen insanbunun gerçek hayat oldu¤una inan›-yor, o büyü iflte her fleyi hallediyorbence.Özel Bir Gün sizin önceki çal›flmala-r›n›zdan daha farkl› bir yerde duru-yor. Bu projeye nas›l dahil oldunuz?

32

tiyatro

Y›llar sonra Özel Bir GünTiyatro Diyez ‹talyan yönetmen Ettore Scola’n›n ünlü filmi Özel Bir Gün’ü tiyatroya uyarlad›. Filmde Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin oynad›¤›rolleri, sahnede Hale Soygazi (Antonietta) ve Volkan Ünal (Gabriele) canland›r›yor.

Foto

¤ra

f: U

luç

Özc

ü

Page 29: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Nihal G. Koldafl: Bu proje asl›nda Hâ-le’nin projesiydi, ben daha sonra dev-reye girdim. Sürekli çal›flt›¤›m toplulu-¤a ait bir proje de¤ildi, bir anlamda ›s-marlama yönetmen olarak girdim ifliniçine. ‹ki y›l kadar önce konuflmaya veyavafl yavafl çal›flmaya bafllam›flt›koyun üzerinde. Son aflamada da iki ay-l›k bir çal›flma süremiz oldu. Oyununtemel düflüncesi üzerinde ortak birnoktaya vard›ktan sonra son güne ka-dar süren bir dramaturji anlay›fl›m varbenim. Sahne üzerinde, an be an olufl-turuyorum dramaturjiyi. Oyun içindekiher an, genel düflünceye, yazar›n ilet-mek istedi¤i düflünceye ba¤l› olarakçal›fl›l›yor. Bu çal›flmada da her an›oyuncularla birlikte deflifre etmeye ça-l›flarak oyuna hakim olmaya çal›flt›m. Farkl› kökenlerden gelen oyuncular-la çal›flman›n bir etkisi oldu mu?N.G.K. Hâle sinemadaki deneyimi ileyüz ifadesini kullanma konusundaavantajl›. Tiyatroda bir karakterin anaeylemini ve duygusunu oyunun bafl›n-dan sonuna tüm inifl ç›k›fllar›yla yüksel-terek tafl›ma ise onun için daha yeni birkavram. Devlet Tiyatrosu’ndaki deneyi-mi nedeniyle Volkan, bu konuda dahaavantajl›. ‹ki oyuncunun iliflkisi çokönemli. Oyun iki yaln›z insan›n bulufl-ma noktas›. Bu iki insan›n birbirine da-yanmas› gerek. Hem oyun karakterihem de oyuncu olarak. Çal›flma süre-cinde ortak bir dil bulabilmeye çal›flt›k.Özel Bir Gün çok iyi bir metin, derinli-¤i olan karakterler sunuyor. Ama zorda bir metin. Karakterlerin iç çat›flma-lar›na dayan›yor büyük ölçüde. Karak-terlerin eylemleri hep örtülü. D›fl eylemaz. Oyuncunun çok küçük ifade araç-lar›yla kendini ifade etmesi gerekiyor. Sade ama oyuncuya çok sorumlu-luk yükleyen bu metin, sizin rolünü-zü ele al›fl›n›z› nas›l etkiledi?H.G. Burada mühim olan o iki insan›nözel iliflkisini ve yaln›zl›klar›n› verebil-mek. Çok fazla hareket yok, sadecegerçekten o iki insan›n hissettiklerini,duyduklar›n› ve birbirleriyle olan iliflki-lerini anlatmak gerekiyor. Çok sade biranlat›m var, ama tiyatro da bu zaten.

Teknolojinin, atraksiyonun ön plandaolmas›na pek ihtiyac› yok tiyatronun,özellikle de bu oyunun kendini izlettir-me biçimi, bu do¤rultuda de¤il. Sine-ma geçmiflim dolay›s›yla ben plan plançal›flmaya çok al›fl›¤›m. Sinemada, birduyguyu bütünlü¤üyle, bafl› sonu orta-s› olmadan kese kese gidersiniz. Tiyat-roda ise bafltan bafllayacaks›n›z, birkarakteri, bir duyguyu bütün süreçle-riyle birlikte anlatacaks›n›z ve bunungeri dönüflü yok. Oyunculuk da yapan bir yönetmenolarak bazen ‘flöyle olmas› laz›m’ di-yerek o rolü oynamak istedi¤iniz olu-yor mu?N.G.K. Bu benim oyuncu olarak yer al-madan d›flardan yönetti¤im ilk oyun.Çok güzel bir rol ama uzaktan çok çe-kici ve kolay görülen roller, deli gömle-¤i gibidir ço¤u zaman. Oyundaki ka-rakteri Hâle kendi oyunculu¤u ile ken-di yaratt›. Bir baflka oyuncu bir baflkaAntonietta yaratacakt›r.

Özel Bir Gün’de olmasa da bu sezonsizi oyuncu olarak da görüyoruz as-l›nda. N.G.K. Evet, Maya Sahnesi’nde 18 da-kikal›k çok k›sa bir projede oynuyorum.Sevim Burak’›n Mut öyküsünden sah-neye koyduk. Sal› günleri 18:30’da bafl-lay›p film seans› gibi dört kez arka arka-ya oynuyoruz. Yeni hayat›n sald›r›s› kar-fl›s›nda de¤iflmek isteyen, bir yandanda geçmifle özlem duyan bir karakterinç›lg›nl›¤a varan tepkisi iki oyuncu tara-f›ndan anlat›l›yor. Oyundaki kifli, öncealaya alarak, küçümseyerek, sonra kar-fl› koyarak, sonra düflman›n›n k›l›¤›nagirerek, en sonunda kendini yok edipsuskunlu¤a düflerek tepki gösteriyorolup bitene. Müzik ve ses efektleri dekullanarak bütünüyle söze dayal› birçal›flma gerçeklefltirdik. Ben de flu an-da dünyadaki gidiflata biraz ç›lg›n birflekilde isyan etme ihtiyac› duydu¤umiçin Bilsak Tiyatro Atölyesi’nde AylinDeveci ve Göze Saner’le birlikte üçü-müzün isyan› oldu bu proje.Oyunlar›n yan›nda, tiyatronun birazda ihmal edilen bir alan›na yöneldi-niz ve ‘tiyatrocu’ Metin Deniz’i anla-tan bir kitab›n›z yay›nland›. N.G.K. Metin Deniz 60’lardan bugüneTürkiye’deki hemen tüm topluluklarlatasar›mc› olarak çal›flm›fl. Bu kitaponun k›rk y›ll›k tiyatroculuk hayat›n› an-lat›yor. Sonunda ortaya ç›kan fley, Türktiyatrosunun k›rk y›ll›k serüvenine dö-nüfltü. Yaln›zca bir an› kitab› olmaktanöte, tiyatroyu seven gençlere ça¤dafltiyatroda görselli¤in yeri üzerine birkaynak olabilsin istedim. Yaln›zca sah-ne tasar›m› de¤il söz konusu olan, ti-yatroyu üretme biçimleri, oyuncu sah-ne iliflkisi, topluluklar›n çal›flma yön-temlerini içeriyor. Ça¤dafl tiyatroyla il-gili sorular›m var. Bu kitap arac›l›¤› ilebu sorular› ortaya at›yorum.

‹dil Engindeniz

Özel Bir Gün her cuma günü 20:30’da Bilgi

Üniversitesi Dolapdere Kampüsü Sahne-

si’nde sergileniyor. Taksim AKM önünden

servis olana¤› var.

Bilgi için: [email protected]

33

Özel Bir GünYazan: Ettore ScolaTiyatroya Uyarlayan: Gigliola Fantoni-Rugero Macari Yöneten: Nihal G. Koldafl Çeviren: Sosi Dolano¤lu Sahne Tasar›m›: Metin Deniz Ifl›k Tasar›m: Halit Akgül, Dekor, Kostüm, Reji Asistan›: Bahar Uyand›ran Efekt: Cemil K›vanç Oynayanlar: Hale Soygazi, Volkan Ünal, Halide Eflber

Hâle Soygazi ve Volkan Ünal

Page 30: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Diyelim ki 1960 y›l›nda geçen bir film ya da TV dizisi çeke-ceksiniz. Do¤al olarak dönemin atmosferini yeniden yarata-caks›n›z. ‘60’lar›n yaflam biçimi hakk›nda bilgi arayaca¤›n›zbir arfliviniz yoksa yolun sonu sahafa ç›kar. Sahaf sahaf do-laflan sanat yönetmenlerinin oluflu, san›lan›n aksine ülkemiziçin fantastik bir durum de¤il. Sanat yönetmenlerinin illâ ki si-nema veya TV için çal›fl›yor olmas› da gerekmiyor; tiyatrokostüm-dekor, reklam, müzik, moda sektöründe benzer iflleryapan profesyoneller, sosyal bilimciler ve yazarlar, üzerindeçal›flt›klar› dönemde ç›kan yay›nlar› ar›yorlar. Çizgi roman vedergi konusunda ilk akla gelen adreslerden biri olan 40 Am-bar Sahaf’›n, koleksiyoncu müflterilerinin yan› s›ra böyle birmüflteri profili var. Nurtap Emir, Ses, Hayat gibi dergileri be-fler, onar önüme y›¤arken, kimlerin neleri arad›¤›n› anlat›yor.Hayat, Ses, Hey gibi dergilerin yan› s›ra sinema dergileri dearananlar aras›nda. ‘70’lerde yay›mlanan Ça¤dafl Sinema,

Yeni Sinema, Yeni Film, Genç Sinema gibi dergiler de çokarananlar aras›nda yer al›yor. Dergi koleksiyoncular›n›n ilginç özellikleri var. Baz›lar› dergi-lerin ‘s›f›r’ say›s› denilen deneme say›lar›n›n, kimileri dergile-rin ilk ve son say›lar›n›n, kimileri bir dönemin dergilerinin pe-flinde. Emir dergi koleksiyoncular›n› anlat›rken bir örnek ve-riyor; bir müflterisi biri hariç bir derginin tüm say›lar›n› ele ge-çirmifl. Tam on y›ld›r eksik say›n›n peflindeymifl. Koleksiyonh›rs›n›n vard›¤› boyutlar ilginç olaylar›n yaflanmas›na nedenoluyor. Dünyada iki örne¤i kalan piyango biletinden birinesahip olan bir koleksiyoncunun, aç›k art›rmaya ç›kan di¤erörne¤i sat›n al›p müzayede salonunda y›rtt›¤›, yaflanm›fl birolay› anlat›yor sonra. O bu anekdotu verirken, 40 Ambar’agelen bir müflteri sohbete kat›l›yor. O da bir hikâye anlat›yor;arkadafl olan bir sahaf ile müflterisinin hikâyesi bu. Müflteripefline düfltü¤ü derginin tüm say›lar›n› tamaml›yor. Ancaksahaf “Son bir say›s› daha var,” diyor. Asl›nda öyle bir say›yok. Arkadafl› amac›n› yitirmesin diye söylemifl bu yalan›.Müflteri, olmayan say›y› aramaya devam ediyormufl. Eksiksay›y› ele geçirmek, s›k› koleksiyoncular için vaz geçilmezbir tutku. Dergilerin tak›m›n› yap›p bitirdi¤i halde ikinci hattaüçüncü tak›mlar› toplamaya bafllayanlar varm›fl. Ama Emir,tak›m› tamamlayanlara, ikinci tak›m için dergi satm›yor. Birbaflka koleksiyoncu yararlans›n istiyor. En çok da y›rt›lanikinci piyango biletine yan›yor.Anabala Pasaj› No: 19, Beyo¤luTel: (212) 292 27 66

34

sahaf Haluk Kalafat / Foto¤raf: Uluç Özcü

Olmayan derginin pefline düflmekSüreli yay›nlar› biriktirmek zorlu biru¤rafl. Dergi koleksiyoncular›aras›nda çeflit çeflit insan var: Kimideneme say›s› olan ‘s›f›r’ say›lar›biriktiriyor, kimi ilk ve son say›lar›,kimi de belli y›llar›n dergilerini... Ama hepsi için eksik say›lar birerarzu nesnesi.

Page 31: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Defne Ayas Amerika’ya yerlefltiktensonra rekabetin üst düzeyde oldu¤uNew York’ta baflar›l› olmufl bir sanatç›-m›z. Ayas, lise e¤itimi sonras› gitti¤iAmerika’da Upenn’de bafllad›¤› e¤iti-mini Virginia Üniversitesi’nde GüzelSanatlar bölümünde sürdürdü. Ard›n-dan New York’ta Hollywood için tasa-r›m projeleri üreten bir firmada çal›flt›.Ard›nda NYU Tisch School of Arts’daInteractive Telecommunications mas-ter e¤itimini yapt›. Program, mekânlar›canland›rma teknikleri üzerineydi. ‹n-teraktif enstalasyon alan›nda çal›flt›.Mimari tasar›mlarla yapt›¤› çal›flmalar›-n›, TAG adl› mimar, tasar›mc› ve sa-natç›lardan oluflan bir kolektifle yürüt-tü. TAG’la New York Exit Art'ta ilk ser-gisini açt›. New York’un önemli müze-lerinden biri olan New Museum’da kü-ratör olarak çal›flan Ayas, Bafllamak‹stediklerim & Bitiremediklerim adl›projesiyle New York’un Chelsea’densonraki en önemli güncel sanat mer-kezi say›lan Williamsburg’e davet edil-di. Mimarideki yeni aç›l›mlar›n videoya

yans›mas› olarak tan›mlad›¤› video artçal›flmalar› 28 fiubat-8 Mart tarihleriaras›nda sergilendi. Williamsburg’dakisergide Defne Ayas’›n yan› s›ra medyasanatç›s› Alex Lee, heykelt›rafl AnyaLewis ve ressam Hyemi Cho’nun daçal›flmalar› vard›. Modern Sanat Müze-si’nin film ve medya küratörü BarbaraLondon, Downtown Arts Festival’in ku-rucusu Simon Watson, New Museumküratörlerinden Yukie Kamiya, eski ku-fla¤›n en önemli Çinli sanatç›lar›ndanWang Jianwei gibi New York sanatçevresinin önemli isimlerinin kat›ld›¤›sergi büyük bir ilgi toplad›. New York gibi sanat alan›nda büyükrekabetin yafland›¤› bir kentte veWillamsburg gibi önemli bir mer-kezde sergi açma baflar›s›n› nas›lelde ettiniz?Baflar› göreli bir kavram. Anne-baba-ya göre baflar›l›s›n›z, kendinize göreise ilk ç›k›fllar… Biz dört kifliydik. Gale-ri sahibi, tez sonu flovumuzda, üçü-müzle ayr› ayr› tan›flm›flt›. Aylar sonrabizi davet etti, sergi tarihlerini verdi vemekân› bize b›rakt›. Biz de istedi¤imizgibi flekil verdik galeriye. Amerika'daJohn Waters'›n Pecker’›nda izledi¤imiztürden bir ‘sanatç› keflfi’ yaflad›¤›m›z›sanm›yorum. Organik geliflti her fley.Williamsburg, Chelsea kadar tüketimeyönelik bir yer olmad›¤› için, al›flveriflkuyruklar› da çok olmuyor. Sanat üre-

timi aç›s›ndan daha genç ve dinamik,‘daha gerçek’ bir yer Williamsburg...New Museum'daki göreviniz sanat›-n›z› nas›l etkiliyor?New Museum’da, Anne Barlow ilemedya programlar› küratörlü¤ü yap›-yorum. Medya sözcü¤ünün, Türki-ye'de ça¤r›flt›rd›¤›ndan farkl› bir anla-m› var burada. Medya programlar›, di-jital kültür akflamlar›, projeler, sanatç›sunumlar›, performanslar ve panellerikaps›yor… Sanatç›larla, mimarlarla,müzisyenlerle, teorisyenlerle, bilimadamlar›yla çal›fl›yorum. Malûm, geç-ti¤imiz on y›lda disiplinler aras› çoktrafik var. Ben de bunu yapt›¤›m prog-ramlarda yans›tmaya çal›fl›yorum.New York’ta sirkülasyon çok h›zl›.Güncel sanata olan ilgi, belki de ulus-lararas› a¤lar›n yak›nlaflmas›ndan,2000 y›l›nda yaflanan ‘dot.com'a olanhücum’u and›r›yor. ‹ki iflim birbiriyleçat›flm›yor flimdilik. Profesyonel olarakseçimlerim, estetik olarak kendi iflimietkilemiyor. ‹ki ifli ay›rabilece¤imi dü-flünüyorum. Böylece flizofrenik bir ya-p› oluflturuyorum kendime. Bu da benibesliyor.Bafllamak ‹stediklerim & Bitireme-diklerim adl› serginize nas›l tepkilerald›n›z?Aç›l›fl çok sürprizli oldu. Beklenmedikisimler geldi. Modern Sanat Müzesifilm ve medya küratörü, Çinli eski ku-flak sanatç›lardan Wang Jianwei ve ta-bii sanat çevresinden olan arkadaflla-r›m›z… Ben, küçük ölçek ekranlarda,video çal›flmalar›m› sergiledim. Kimseoturup saatlerce video seyretmez nor-malde. Benimkilere tak›ld› insanlar.Hofluma gitti. Biraz da ürküttü. Bu se-ferki ifllerim çok kiflisel çünkü, eski ifl-lerim gibi kolektif çal›flmalar de¤il.

New York’ta bir Türk sanatç›New York Exit Art’ta karma bir sergiye kat›lan Defne Ayas, geçti¤imiz ay NewYork’un önemli galerilerinin bulundu¤u Williamsburg’da üç sanatç›yla ortak birsergi daha açt›. New York New Museum’da küratör olan Defne Ayas’›n Bafllamak ‹stediklerim & Bitiremediklerim adl› sergisi büyük be¤eni toplad›.

35

sergiHaluk Kalafat

Page 32: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

36

sinema

Page 33: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

37

Yön: Quentin TarantinoOyn: Uma Thurman, David Carradine, Daryl Hannah, Michael Madsen, Vivica A. Fox, Lucy Liu, Michael Jai White,Sony Chiba, Samuel L. Jackson, Quentin Tarantino, Bo Svenson

Kill Bill Volume 2Gösterim tarihi: 23 Nisan

Quentin Tarantino toplam süresi üçsaati bulan son filmi Kill Bill’i ikiye böl-müfltü. Ocak ay›nda gösterime ç›kanilk bölümü izleyip tad› dama¤›nda ka-lan seyirci bu iflten pek hofllanmam›fl-t›, ama bekleyifl sona eriyor. Filmin ko-nusu k›saca flöyle. Gelin ad›yla bilinenkiral›k katil, dü¤ün töreni s›ras›nda sal-d›r›ya u¤rar. Kilisedeki herkes öldürü-lür. Karn›ndaki bebe¤ini düflürür amahayatta kalmay› baflar›r. Befl y›l boyun-ca komada kalan Gelin, bir mucizeeseri hayata geri döner. Art›k tek ama-c› vard›r: Ona pusu kuran Bill ve eskiifl arkadafllar› olan adamlar›n› teker te-ker öldürmek. ‹lk filmde iki düflman›n›Cottonmouth (Liu) ve Cobra (Fox) ilehesaplaflan Gelin, ikinci filmde s›ra-s›yla Budd (Madsen), Elle Driver(Hannah) ve Bill (Carradine) ile olanhesab›n› kapatacak. Tarantino ilk ikifilminde (Reservoir Dogs ve PulpFiction) hikâyeleri kronolojik s›ra gö-zetmeksizin, parçalayarak ve kar›flt›ra-rak kurgu denemeleri yapm›flt›. KillBill’de ise ‘episod’larla anlat›m› deni-yor. Ama ilk filmde görüldü¤ü gibi her

episod’da kulland›¤› sinema dilin-de kimi zaman küçük, kimi

zaman büyük –bir episod ta-mamen animeydi- farkl›l›klar

var. Tarantino oyuncu kullan›-m›yla da dikkati çeken bir yönet-

men. Genelde beraber çal›flt›¤›ama Kill Bill’de rol vermedi¤i Sa-

muel L. Jackson oynamak için ›sraredince Volume 2’de ona küçük bir rolvermifl. Oyuncu seçiminde ikinci özel-li¤i y›ld›z› sönmüfl (Pam Grier, JohnTravolta gibi) oyuncular› kullanmakt›r.Bu filmde David Carradine ve DarylHannah bu kotadan filme al›nm›fl. On-lar da Kill Bill 2’de arz-› endam ede-cekler.

Page 34: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

38

50 ‹lk ÖpücükGösterim Tarihi: 30 Nisan

So¤uk deniz canl›lar› veterineri olan Henry Roth (Sandler)bütün gelece¤ini planlam›flt›r. Havai’deki Deniz Yaflam› Par-k› deniz hayvanlar›na bakmad›¤› zamanlarda, tatil aflk› aray›-fl›ndaki turistlerin kalbini çalmakla meflguldür. Henry içinuzun süreli bir iliflki söz konusu de¤ildir, zira böyle bir fley,10 y›ld›r planlad›¤› Alaska’ya tekneyle gidip morslar›n sualt›yaflam›n› inceleme hayallerini sekteye u¤ratacakt›r. Henryrüyalar›n› gerçeklefltirmeye çok yaklaflm›flt›r ki, teknesi DenizY›lan› bir talihsizlik yaflar. Kendini Hukilau Café’de bulur.Orada gördü¤ü Lucy’ye (Barrymore) âfl›k olur. Bir yolunubulup onunla tan›fl›r. Ertesi gün ç›kt›klar› yemekte, Lucy onutan›maz ve onun bir tür sap›k oldu¤unu düflünür ve etraftanyard›m ister. K›sa süreli haf›za kayb› sorunu olan Lucy’ninHenry’nin kim oldu¤u hakk›nda hiçbir fikri yoktur. Henry,Lucy’nin sevgisini kazanmak için hayat› boyunca her gün s›-f›rdan bafllamak zorundad›r.

Scooby Doo 2Yön: Raja GosnellOyn: Freddie Prinze Jr., Sarah Michelle Gellar, Matthew Lillard,Linda Cardellini, Peter Boyle, Tim Blake, Alicia Silverstone

Canavarlar Kaçt›Gösterim tarihi: 16 Nisan

sinema

(The Can in the Hat)Yönetmen: Bo WelchOyuncular: Mike Myers, Alec Baldwin, Kelly Preston, Dakota Fanning, Spencer Breslin, Sean Hayes

KediGösterim Tarihi: 23 Nisan

(50 First Dates)Yönetmen Peter SegalOyn: Adam Sandler, DrewBarrymore, Rob Schneider,Sean Astin, Dan Aykroyd

Maskeli birinin Pterodactyl Hayaleti, Kara fiövalye Haya-leti, Kaptan Cutler Hayaleti ve 10.000 Volt Hayaleti gibiS›rlar fiirketi’nin ezeli düflmanlar›n› tekrar canland›ran bir ma-kineyle Coolsville’de karmafla yaratmas›yla, Scooby ve arka-dafllar›n›n bafl› derde girer. Gazeteci Heather Jasper-Ho-we ve Coolsville’in dehflete düflmüfl sakinlerinden gelenbask›lar üzerine, tak›m›m›z canavarlar›n gizemli geri dönü-flüyle ilgili soruflturma bafllat›rlar. Bu arada Shaggy ve Sco-oby S›rlar fiirketi’deki rollerini sorgulamaya bafllam›fllard›r.

Sally ile Conrad birbirlerinden geceyle gündüz gibi çokfarkl› iki kardefltir. Bekâr anneleri Joan Walden´›n (KellyPreston) sabr›n›n s›n›rlar›n› zorlamakta ikisinin de üstüneyoktur. Özellikle Conrad kelimenin tam anlam›yla bir kuralihlâl etme uzman›d›r. Bu yüzdendir ki annesi onu askeri oku-la yollama konusunu ciddi ciddi düflünmeye bafllam›flt›r.Conrad’›n hiç hofluna gitmeyen bu parlak fikir, evlenmekumuduyla Joan’a sürekli kur yapan yüzsüz komflu Lawren-ce Quiin’den (Alec Baldwin) ç›km›flt›r. Öte yandan Sallykardefline oranla biraz daha akl› bafl›nda gibi görünür. An-cak onun da baflka problemleri vard›r. Arkadafllar› üzerindebask› kurmaya çal›flt›¤› için hepsinin uzaklaflmas›na sebepolmufltur. Bu huyu yüzünden sürekli yaln›z kald›¤› için boflzamanlar›n› kardeflini sürekli azarlamakla ve avuç içi bilgi-sayar›na ‘yap›lmas› gerekenler’ listeleri girmekle geçirir. Titizve k›l› k›rk yaran patronu Bay Humberfloob’un sahibi oldu-¤u bir reklam ajans›nda çal›flmakta olan anneleri Joan Wal-den ise, çok baflar›l› giden kariyerinden taviz vermeden eviçin dengeleri bar›flç› bir flekilde kurmaya çabalamaktad›r.Bir cumartesi günü flirketinin düzenledi¤i resepsiyona kat›l-mas› gerekir. Çocuklar›n› evde yaln›z b›rakmak istemese depatronunun iflten kovma tehditleri karfl›s›nda onlar› uykumerakl›s› çocuk bak›c›s› Bayan Kwan’a emanet etmekzorunda kal›r. Ancak bu konuda yapt›¤› tüm haz›rl›klar, Con-rad’›n yaramazl›¤›na kurban gidecektir.

Page 35: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

39

(Dawn of the Dead)Yön: Zack SnyderOyn: Sarah Polley, VingRhames, Jake Weber

Ölülerin fiafa¤›Gösterim Tarihi: 9 Nisan

George Romero'nun 'zombie üçlemesi'nin ikinci bölümü-nün yeniden çevrimi. ‹lk kez 1978 y›l›nda çekilen filmin se-naryosunu korku sinemas›n›n ustalar›ndan Dario Argentoyazm›flt›. Yeniden çevrimin Argento’nun özgün senaryoyagizledi¤i tüketim toplumu elefltirilerinin ne kadar yans›taca-¤› konusu filmin yeniden çekilece¤i duyuruldu¤undan beritart›fl›l›yordu. Yeni versiyon eskisiyle bire bir ayn›. Ama sine-ma dili konusunda ayn› fleyi söylemek mümkün de¤il.

(Utopia)Yönetmen: Maria RipollOyn: Leorando Sbaraglia,Najwa Nimri, Tcheky Karyo

ÜtopyaGösterim Tarihi: 16 Nisan

Ütopya birbirinden tamamen ayr› yerlerden ve farkl› amaç-larla yola ç›kan ve Madrid’de karfl›laflan üç kiflinin hikâyesi-ni anlat›yor. Bu üç kifli kenten kente sürüklenen asosyal Ad-rian, ailesini terkederek Güney Amerika'ya çal›flmak için gi-den Angela ve sorgulama ve sorgu teknikleri hakk›nda biruzman olan eski bir polis memuru Herve’dir. Hepsinin yafla-m›nda büyük trajediler vard›r. Herve kar›s›n›n ve k›z›n›n öl-dürüldü¤ü bir olay s›ras›nda kör olmufl ve polisli¤i b›rakm›fl-t›r. ‹çgörü yetene¤i olan Adrian, bu yetene¤ini esrarengizbir olay sonras› kaybetmifltir. Angela zengin ve soylu ailesiy-le aç›klamad›¤› bir nedenle kavgal›d›r. Bu üç kiflinin karfl›lafl-malar›na neden olan ise kendilerine Utopia ad›n› veren ga-rip bir topluluktur.

Jeux d'enfants (Love Me If You Dare)Yönetmen: Yann SamuellOynayanlar: Guillaume Canet, Marion Cotillard, Thibault Verhaeghe,Josephine Lebas-Joly

Cesaretin Var m› Aflka?Gösterim tarihi: 26 Mart

Julien ve Sophie birbirleri için yarat›lm›fl iki gençtir. Juli-en’in kanser olan annesi ölmek üzeredir, Sophie ise göç-menli¤in zorlu¤uyla bafla ç›kmaya çal›fl›yordur. Sophie veJulien cesaret üzerine kurulu bir oyunla arkadafl olurlar.Oyun s›rayla birinin ötekine cesaret gerektiren s›nava süt-yenle gitmek, okulun en sert çocu¤unu tokatlamak zorlu gö-revler vermesinden oluflmaktad›r. Ancak Julien ve Sophiebu k›flk›rt›c› oyunu zamanla hayat›n ta kendisi haline getirir-ler. Aradan geçen zaman, ikilinin aras›na giren insanlar, k›z-g›nl›klar ve hayal k›r›kl›klar› hepsi oyunun afl›lmas› gerekenengellerine dönüflür.

Yönetmen: Joe JohnstonOyuncular: Viggo Mortensen, Zuleikha Robinson, Omar Sharif,Louise Lombard, Adam Alexi-Malle

HidalgoBafllama Tarihi: 14 May›s

Arap çöllerinde yüzy›llard›r düzenlenen Atefl Okyanusu ko-flusu, dünyan›n en zorlu uzun mesafe yar›fl›d›r. Sadece Arapatlar›n›n kat›labildi¤i 4 bin 800 km. mesafeli bu kofluda zen-gin kraliyet ailelerinin sahibi oldu¤u en seçkin safkan atlaradeta ölüm kal›m mücadelesi verirler. 1890 y›l›nda Riyad’›nen zengin fleyhi, Frank T. Hopkins adl› Amerikal› biniciyiat›yla birlikte bu yar›fla kat›lmas› için davet eder. Böylece sa-dece Bedevi binicilerin at bindi¤i bu yar›fla ilk kez bir Ame-rikal› kat›lm›fl olacakt›r. Üstelik zengin fleyh, Hopkins’in bin-di¤i Hidalgo için bahse girmifltir. Eskiden Amerikan ordu-sunda süvari olan Hopkins, Bat›’n›n gelmifl geçmifl en iyi bi-nicisi olarak nam salm›flt›r ama Hidalgo adl› at›yla girece¤ibu yar›fl› kazanmak, imkâns›z› baflarmaktan farks›zd›r. Ka-zanmaya yeminli rakipleri, bu yabanc›n›n birincili¤ini önle-mek için kararl›d›rlar. Öte yandan bu yar›fl Frank Hopkinsve at› Hidalgo için bir onur ve gurur mücadelesine dönüfle-cektir.

Page 36: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

40

Adl› ad›nca rock yap›yorlarKurban’› ‘90’l› y›llar biter-ken tan›d›k. Hemen ilk al-bümüyle birlikte, memleket-teki rock müzik ortalamas›-n›n sürekli afla¤› do¤ru ka-y›yor olmas›ndan dolay› en-difleli olan müzikseverlereumut verdi, yüreklerini fe-rahlatt›. ‘Rock’un art›k ‘pop’oldu¤u bir devirde, Kur-ban, adl› ad›nca rock yap›-yor, üstelik bu tür müzi¤iyenileme gayreti gösteriyor-du. Y›llar sonra yay›nlananikinci albümleri Sert, Kur-ban’a ba¤lan›p kalm›fllar›yan›ltm›yor. Gündelik e¤ili-me yüz vermeden, satar -satmaz kayg›s›na kap›lma-dan adl› ad›nca ‘rock’ yap›-yor Kurban, üstelik albü-mün ad› gibi ‘sert’ bir rock.Hem bizden, hem çok radi-kal, hem kökleri ‘60’larauzanan, hem de ça¤dafl birmüzik bu. Popüler müzikalgeçmiflimizin her türden t›-n›s› Kurban’›n elleriyle yeni-den yo¤rulmufl. Rahat rahatgelmifl geçmifl ‘en iyi 5rock albümü’nden biri ola-rak kabul edilebilir: 10

SertKurbanOn Air

70’li y›llarda ne varm›fl, ne yokmuflOdeon, Sony’nin iflbirli¤i ile‘tarih’ yazmay› sürdürüyor.2003 y›l›n›n May›s ay›ndayay›nlanan ilk Bak Bir Var-m›fl Bir Yokmufl’un üzerin-den çok fazla bir zamangeçmemiflken, ikincisi deyay›nland›. Türk popununtarihinden süzülmüfl tam 20flark›y› ihtiva eden bir albümbu. Serinin ilk albümü a¤›r-l›kl› olarak 60’l› y›llara yas-lanmaktayd›, bu ikinci al-büm ise 70’li y›llar› eksen al-m›fl. ‘Kanser’ paranoyas›n›silinemez bir flekilde kafala-ra kaz›yan Love Story’den‘mavi gömlek-beyaz güver-cin’li ‘Karao¤lan’ günlerimi-zin bir tezahürü olan HadiCan›m Sen de’ye, GönülTurgut, Ay-Feri gibi müzikpiyasam›z›n bugüne kadargörebildi¤i en güçlü sesler-den iflin renklilik ve keyif ka-nad› olan Alagöz Kardefllerve Füsun Önal’a kadar hertürden e¤ilim ve üslûp al-bümde fl›k bir flekilde biraraya getirilebilmifl. Süpers-tar’›m›z›n Tanju Okan’l›düeti Hanc› da iflin ekstras›.Albümün kapa¤›nda söylen-mifl olan› tekrarlayal›m: “Binyafla Odeon”: 10

Bak Bir Varm›fl Bir Yokmufl 2 DerlemeOdeon / Sony

Hep ayn› türküyü 盤›r›yorPiyasan›n fenomen isimle-rinden olan K›raç, yükselifli-ni sürdürüyor. ‘Memleketinen iyi Cem Karaca taklidi’olma yolunda y›lmadan, yo-rulmadan ilerliyor. Bugünekadar yapt›¤› bütün albüm,dizi film müzi¤i ve her tür-den ortak çal›flmada hepayn› flark›y› hep ayn› biçim-de söylüyor olmas›na ra¤-men yüz binlerce hayranedinebilme gibi elde edil-mesi imkâns›z bir baflar›sa¤lad›. Kay›p fiehir’le bil-di¤imiz türküsünü 盤›rmayadevam etmifl: ‘Kekik kokanda¤lar’, ‘bülbül öten ba¤-lar’dan süzülüp gelen; ‘eskibir gelinli¤e’, ‘bak›r bir bile-zi¤e’, ‘anneden kalan yüzü-¤e’ bel ba¤layan, ‘bir gül-düren bir a¤latan’ bir türkübu. Normalde herkesin“Saçmalama ya!” demesigereken bir türkü ama K›raçseviliyor, çok sat›yor… Herkesin kafas› çok kar›fl›k: 0 (s›f›r)

Seden’in en yetkin albümü‘90’l› dalgan›n öncü isimle-rinden biri olan Seden Gü-rel, yeni bir albüm yay›nla-d›. Hayat Pencerenin D›-fl›nda ve Halley gibi çokses getirmifl flark›larla art›kpopun ad›n›n bile an›lmad›-¤› bir dönemde pop rüz-gârlar› estiren Gürel -o za-manlar Kutlubay- duru gü-zelli¤i, güzel sesi ve mü-kemmel flark› söyleme tek-ni¤i nedeniyle ‘90’l› y›llar›nilk star’lar›ndan biri olmufl-tu. Sonralar› piyasa gençisim bollu¤u ile kar›flt›, bir-birine benzeyen flark›larhepimizi bo¤du ve bu flart-larda bir fley yapman›n im-kâns›zl›¤›n› gören Gürel,bir kenara çekildi, bekledi.Son birkaç y›ld›r aktif ola-rak yeniden karfl›m›zda.Aykut Gürel’in altyap›lar›n-da harikalar yaratt›¤› flark›-lar, Bir Kad›n’›n sesindenher yüre¤e s›zmak için biraraya getirilmifl. SedenGürel takipçisi olan -busat›rlar›n yazar› dahil- fana-tikler baflta olmak üzere,bu albüm çok insan› hava-lara uçuracak: 10

Bir Kad›n fiark› SöylüyorSeden Gürel‹rem Records

Kay›p fiehirK›raçTMC

yerli albüm N. Deniz Yücel

Page 37: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Fado müzi¤inin yeni prensesiPortekiz’den dünyaya yay›-lan Fado müzi¤inin kraliçesiAmalia Rodriguez’in yerin-de art›k gencecik bir isimolan Mariza var. Sanatç›300.00’e ulaflan sat›fl raka-m› ile tüm zamanlar›n ençok satan Fado albümüneimza att›. Mariza son albü-münde bu de¤erlerin hakk›-n› veren bir çal›flma yap-m›fl. ‹lk albümünün aksineorijinal eserlere de yer ver-mifl. Bir flark› haricinde tümflark›lar, Mariza için özelolarak yaz›lm›fl. O bir flark›da çok bilindik hani deyimyerindeyse klasik bir Fado.15 flark›n›n yer ald›¤› al-bümde sanatç›n›n yorumu,tekni¤i mükemmel. Uzunzamand›r kulaklar›n›n pas›n›silemeyenler için okyanusk›y›lar›ndan, Akdeniz’denesen bir tatl› yel...

MarizaFado CurvoMega Müzik Türk caz›n›n

önemli ismiUzun zamand›r müzikle u¤-raflan Aflk›n Arsunan, çe-flitli sanatç›lar›n albümündemisafir sanatç› olarak yerald›ktan sonra nihayet soloalbümüyle bizlerle. Arsu-nan, tenor ve soprano sak-sofonda Levent Alt›nda¤,trompette fienova Ülker,trombonda Aycan Teztel,kontrbasta Volkan Hürse-ver, bas gitarda Eylem Pe-lit, davulda Volkan Öktemve bir parçada vokalde Si-bel Gürsoy gibi ülkemizinönde gelen müzisyenleriyleçal›flm›fl. Albümün aç›l›flflark›s› klasik bir Paul Des-mond çal›flmas› olan TakeFive. Albümde bir klasik ol-mufl flark› daha yer al›yor:Paul Simon imzal› BridgeOver Troubled Water. Di-¤er flark›lar Arsunan’›n im-zas›n› tafl›yor. Türk caz›ndaönemli bir yere sahip olansanatç›n›n albümünü edininseveceksiniz.

Aflk›n ArsunanOne A DayAura

Etnik tatlar aras›nda gezintiSting’in seslendirdi¤i De-sert Rose ile ad›n› geniflkitlelere duyuran ChebMami, bu albümünde bir-çok ünlü isimle düet yapa-rak müzikal yelpazesini ge-niflletiyor. Cezayir kökenliRai müzi¤inin önemli tem-silcileri aras›nda yer alanMami, bu albümünün aç›l›-fl›nda kendisi gibi Cezayirkökenli isimlerle Des DeuxCotés adl› flark›y› seslendi-riyor. Albümün tamam›nayay›lm›fl olan baharat koku-su (!) baz› parçalarda yeri-ni deniz kokusuna b›rak›-yor. Çal›flmada K-Mel’denZiggy Marley’e Zucche-ro’dan Aswad’a dek geniflbir isim listesi var. ‹fl böyleolunca etnik tatlar aras›n-daki gezintiler de uzun so-luklu oluyor. Mami’nin yi-ne bir baflka Cezayir’li En-rico Macias ile seslendir-di¤i Kum Tara dikkat çeki-yor. Ayr›ca Ziggy Marleyile düeti Madanite etkili birçal›flma. Etnik müzik sever-lere, bu türün merakl›lar›naözellikle edinmeleri tavsi-yesinde bulunmak gerek.

Atlas tam tad›nda, tam k›vam›ndaTürk müzikseverlerin yak›n-dan tan›d›¤› bir isim olanNatacha Atlas, bu albü-münde de birçok müzik tü-ründen bir harman yap›pkendi usta yorumuyla onusevenlere sesleniyor. Ülke-mizde de konserler vermiflolan Atlas, bu albümündekonuk sanatç›lara yer ver-mifl. Princess Julianna veWest Indian ile Rap veR&B tarz›nda flark›lar ses-lendirirken, Sinead O’Con-nor ile kelt ezgili bir flark›-da düet yap›yor. Ayr›caDo¤u ve Bat›’n›n önemlimüzisyenleri de albümedestek veriyor. Bunlara ör-nek olarak M›s›r’›n önemlitrompetçisi Sami El Bablive Kubrick’in Eyes WideShut filminin müziklerindenhat›rlanacak bir isim oIanJocelyn Pook’u sayabiliriz.Atlas, aç›l›fl parças›Adam’s Lullaby’da bat›tarz› orkestrasyonun üstün-de Do¤u g›rtla¤›yla yorumkat›yor. Ayr›ca flark›c› çal›fl-mada bir de ölümsüz flark›yorumlam›fl. James Brown/ Newcombe çal›flmas›This Is A Man’s World bualbümde cover olarak yeral›yor.

Natacha AtlasSomething DangerousMega Müzik

Cheb Mami Du Sud Au NordEMI

yabanc› albümMurat Ersan

41

Page 38: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

42

1. Da Vinci fiifresiDan BrownAlt›n Kitaplar2. On Bir DakikaPaolo CoelhoCan Yay›nlar›3. Aflk Mutfakta PiflerMaeve BinchyDo¤an Kitap4. Onu SeviyordumAnna GavaldaDo¤an Kitap5. Cennette Karfl›laflaca¤›n›z Befl KifliMitch AlbomAlt›n Kitaplar6. Baflucumda MüzikKürflat Baflar‹fl Kültür Yay›nlar›7. Sa¤ Salim KavuflsakNedim GürselDo¤an Kitap8. NüveyreFunda Kalayc›o¤luRemzi Kitabevi9. ‹stanbul, Hat›ralar ve fiehirOrhan PamukYKY10. Felsefenin TesellisiAlain de BottonSel Yay›nc›l›k11. AlazdaÖzde ÜnkanRemzi Kitabevi12. Mor‹nci AralEpsilon Yay›nevi13. Bu ‹flte Bir Yaln›zl›k Var Tuna KiremitçiDo¤an Kitap14. Viyana Kuflatmas›John StoyeDo¤an Kitap15. An›lar, OlaylarCan K›raçApa Yay›nlar›

1. Unutulanlar D›fl›nda Yeni Bir fiey YokOsman Pamuko¤luHarmoni2. Savaflç› Keflifller, Tarikat ve Tap›nakfiövalyeleriMichael Baigent, Richard Leigh, Henry LincolnNokta Yay›nlar›3. Etiler Ko¤ufluÖnder fiuflo¤lu - Emrullah ErdinçEverest Yay›nlar›4. Yaflanm›fl fiehir Hikâyelerifienay DüdekNokta Yay›nlar›5. Ar›zal› ErkeklerGüler Kazmac›Nokta Yay›nlar›6. Bütün Kaleler Zaptedildi Hulki Cevizo¤luCeviz Kabu¤u Yay›nlar›7. Gayet CiddiyimGülse BirselEpsilon Yay›nevi8. Teneke Üzerinde Midyeden SufliyeBirol GüvenEverest Yay›nlar›9. Ah fiu Kad›nlarErcan Kafl›kç›Epsilon Yay›nevi10. Tazesi MakbuldürArman K›r›mGalata Yay›nlar› 11. CIA KürtleriTuncay ÖzkanAlfa Yay›nlar›12. Aflk, Seks ve Kad›nlara DairSeda Kaya GülerEpsilon Yay›nevi13. Uzanlar: Bir Korku ‹mparatorlu¤unun ÇöküflüNedim fienerGüncel Yay›nc›l›k14. Fark› Yaratan Coflkudur Norman Vincent PealeEpsilon Yay›nevi15. Burcunuz ve 2004Susan MillerCC Yay›nlar›

1. O da Beni SeviyorChristian TielmanEpsilon Yay›nevi2. Peynirimi Kim Kapt› (Gençler için özeledisyon)Spencer JohnsonEpsilon Yay›nevi3. Kay›p Bal›k NemoDisney PixarDo¤an Egmont4. Yaln›z Kalmak ‹stiyorum Cathy HopkinsEpsilon Yay›nevi5. Matematik OynuyorumHülya GelmediKök Yay›nlar›6. fiaflmaz ÖlçülerKjartan PoslcittTimafl Yay›nlar›7. Anneannem Sihirbaz Muzaffer ‹zgüBilgi Yay›nlar›8. Kaplan Tak›m› Sirk SerüveniThomas BrezinaDo¤an Egmont9. 35 Kilo Tembel Teneke Anna GavaldaGün›fl›¤› Kitapl›¤›10. Cad› Lili Korsanlarla KnisterEpsilon Yay›nevi11. Küçük Ayflegül Bebek Bak›c›s›Gilbert DelahayeMars›k Yay›nlar›12. Barbie: ‹lk Sözcüklerim, Fiona MunroNet Yay›nlar›13. ‹lk Ansiklopedim: Do¤aDo¤an Egmont14. ‹lk Ansiklopedim: HayvanlarDo¤an Egmont15. Her Güne Bir MasalTar›k DemirkanYKY

Türkiye /Edebiyat

Türkiye /Edebiyat d›fl›

Türkiye /Çocuk ve ilkgençlik

çok satan kitaplar

Kaynak: Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m Ltd (23 Mart 2004 itibariyle)

Page 39: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

43

1. 3rd Degree, James Patterson and AndrewGross, Little, Brown2. The Da Vinci CodeDan Brown, Doubleday3. The Last JurorJohn Grisham, Doubleday4. The Five People You Meet in HeavenMitch Albom, Hyperion5. RansomDanielle Steel, Delacorte6. Angels & DemonsDan Brown, Atria7. A Death in ViennaDaniel Silva, Putnam8. The Princess of IrelandEdward Rutherfurd, Doubleday9. Ain’t She SweetSusan Elizabeth Phillips, Morrow10. The Birth of VenusSarah Dunant, Random House

1. SakrilegDan Brown, Lübbe2. PompejiRobert Harris, Heyne3. Der SchwarmFrank Schätzing, Kiepenheuer&Witsch4. CupidoJilliane Hoffmann, Wunderlich5. Das Auge des LeopardenHenning Mankell, Zsolnay6. Monsieur Ibrahim und die Blumen desKoranEric-Emmanuel Schmitt, Ammann7. Harry Potter und der Orden des PhönixJoanne K. Rowling, Carlsen8. P.S. Ich liebe DichCecilia Ahern, W. Krüger9. Supergute Tage oder Die besondere Weltdes Christopher Boone, Mark Haddon, Blessing10. Elf Minuten, Paolo Coelho, Diogenes

1. Artemis FowlThe Seventh Dwarf, Eoin Colfer, Puffin Books2. Cool!Michael Morpurgo, Collins3. The Magnificent MummiesTony Bradman, Egmont Books4. Felicity Wishes Fairy FlusterEmma Thomson, Hodder Children's Books5. If I Was BossKes Gray, Red Fox6. Molly Moon's Hypnotic HolidayGeorgia Byng, MacMillan7. The Da Vinci CodeDan Brown, Corgi8. The Dating GameDanielle Steel, Corgi9. The JesterPatterson & Gross, Headline10. The KidKevin Lewis, Penguin

1. Deliver us From EvilSean Hannity, ReganBooks/HarperCollins2. The PassionTyndale3. American DynastyKevin Phillips, Viking4. The Price of LoyaltyRon Suskind, Simon & Schuster5. The Fabric of the CosmosBrian Greene, Knopf6. Lies (and the Lying Liars Who Tell Them)Al Franken, Dutton7. Give me a BreakJohn Stossel, HarperCollins8. Ghost WarsSteve Coll, Penguin9. The Enemy WithinMichael Savage, WND Books10. Dude, Where’s my CountryMichael Moore, Warner

1. Erinnerungen 1930-1982Helmut Kohl, Droemer2. Meines Vaters LandWibke Bruhns, Econ3. Mensch bleiben-High-Tech und Herz - ei-ne liebevolle Medizin ist keine UtopieDietrich Grönemeyer, Herder 4. Volle Deckung, Mr. BushMichael Moore, Piper5. Die Krankheitserfinder-Wie wir zu Patien-ten gemacht werdenJörg Blech, S.Fischer6. Weltmacht im TreibsandPeter Scholl-Latour, Propyläen7. Bei lebendigem LeibSouad, Blanvalet8. Stupid White MenMichael Moore, Piper9. Mit einem LächelnUschi Glas, Droemer10. Ratschläge des HerzensDalai Lama, Diogenes

1. Savoir mangerJean-Michel Cohen-P. Serog, Flammarion2. Rien de graveJustine Lévy, Stock3. Da Vinci codeDan Brown, Lattes4. De Gaulle, mon pèrePhilippe de Gaulle-M. Tauriac, Plon5. Opération MontécristoVance-Van Hamme, Dargaud Benelux6. Les intouchablesGhislaine Ottenheimer, Albin Michel7. Guérir...David Servan-Schreiber, Robert Laffont8. La lionne blancheHenning Mankell, Seuil9. L’aventure IndochineC. English-F. Thibaud, City10. 100 mots à sauverBernard Pivot, Albin Michel

ABD /Edebiyat

ABD / Edebiyat d›fl›

Almanya /Edebiyat d›fl› Fransa

Almanya /Edebiyat ‹ngiltere

Kaynak: ABD (The New York Times), Almanya (Der Spiegel), ‹ngiltere (The Guardian), Fransa (Fnac) (23 Mart 2004 itibariyle)

Page 40: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

r

44

kitap

Frans›z Anna Gavalda’dan aflk üzerine hüzünlü bir ilk ro-man. Kocas› taraf›ndan terk edilmifl olan iki çocuk annesigenç ve k›rg›n Chloé’nin ‘hayat›n›n aflk›n›’ buldu¤u haldesevmedi¤i kar›s›n› asla terk edememifl olan kay›npederiylebir gecelik diyalo¤u... Taraflardan biri yaflad›¤› ayr›l›k ac›s›y-la, kederle, afla¤›lanma duygusuyla bo¤uflurken, di¤eri,adeta soluk almadan, zay›fl›¤› ve asla harekete geçemeyifliyüzünden duydu¤u piflmanl›¤› anlat›yor. ‹liflkilerde kalmak ilegitmek aras›nda yap›lacak olan tercih Gavalda’ya göre kimizaman durmak ve yaflamak aras›nda yap›lacak bir tercih an-lam›na geliyor. Aflk›n Ömrü Üç Y›ld›r adl› kitab›yla tan›nanFrédéric Beigbeder kitap hakk›nda flunlar› söylemifl: “S›ca-c›k bir aflk öyküsü. Gavalda'n›n sizden, kaybettiklerinizden,yalanlar›n›zdan, korkakl›klar›n›zdan, vazgeçmiflliklerinizinac›s›ndan söz etti¤ini anlayacaks›n›z. Terk edilmifl bir kad›-na, kalarak hayat›n›n en büyük hatas›n› yapm›fl bir adam›niçini döküflünün öyküsüdür bu.”

Eski bir evsiz olan Lee Stringer, Adresi Yok, New York ad-l› kitab›nda hakiki sokak hikâyeleri anlat›yor. Kitab›nda kimizaman ‘Tanr›'n›n köflesi’ diye adland›rd›¤› 42. Cadde’den sözediyor, kimi zaman ara s›ra çocu¤unun bak›c›l›¤›n› üstlendi¤i‘tarihi geçmifl turist’ ve fahifle Suzy’yi tan›mam›z› sa¤l›yor. Buarada Sokak Haberleri ad›n› tafl›yan gazete de hikâyeninbaflrolü elden b›rakmaya niyetli görünmüyor. Stringer sokak-larda ve metrolarda satt›¤› bu gazete sayesinde kendisini ha-yatta tutacak kadar ‘mal’ alabiliyor, ayr›ca zamanla ifli ilerletipbu gazetenin köfle yazar› ve skandal haberleri muhabiri olu-yor. Baz›lar›n›n ‘Yeni Jack London’ diye niteledi¤i Lee Strin-ger, Adresi Yok, New York ad›yla çevrilen bu kitab›nda ev-siz günlerinden tan›d›¤› birbirinden ilginç ve renkli kifliler ara-c›l›¤›yla pek de al›fl›k olmad›¤›m›z bir bak›fl aç›s›ndan Ameri-ka'n›n 80’li y›llar›n›n ilginç bir panoramas›n› çiziyor.

Gönül K›v›lc›m, Kasaba ve Yalanlar ile Jilet Sinan’›n ard›ndan üçüncü ki-tab› Parçal› Aflklar’daki öyküleriyle bir kez daha okur karfl›s›nda. K›v›l-c›m’la bu kitapta yer alan öyküleri ve ‘aflk’ hakk›nda konufltuk.

Öyküleriniz ya aflkla hesaplafl›yor, ya geçmiflle. Aflk vegeçmifl, birbirinden ba¤›ms›z olamaz m›? Aflka yönelik en büyük tehdit, bir gün bitebilecek olmas›d›r.Bir yandan, ad›m ad›m yaklaflt›¤›m›z ölümü bize unutturacakkadar güçlü bir istektir duydu¤umuz. Ancak her an geçmifl-le kar›flabilecek kadar da k›r›lgan ve titrektir öteki için hisset-tiklerimiz. Hepimiz mutlu aflk vard›r diye ba¤›rmak istesekde, biliriz ki tutkumuz sonludur. Bu yüzden, aflk› flimdiki za-manda yaflar›z ama hat›rlay›fllar üzerinden yeniden kurar›z.Bitmek bilmeyen vedalaflmalarla geçmifle gömülmüfl bir an›-y› canl› tutar›z. Aflk› hat›rlamak, geçmifli içimize gizledikleri-mizi bulup ç›karmak, ac› verici de olsa aflk›, anlafl›lmaz oduyguyu, geçmiflle hesaplaflarak anlamaya çal›flmakt›r. Aflk, seven ve sevilenden ibaret kalamad›¤›ndan m› ac›-d›r asl›nda? Ya da flöyle soral›m: Sonuçta parçalanmaaflk›n do¤as›nda m› var?Aflk›n gerçek olmas› için s›nanmas› gerekiyor ve tam da bunoktada aflk› tehdit eden gölgeler ekleniyor serüvene. Zatenonlars›z hiçbir iliflki, hiçbir aflk öyküsü anlat›lam›yor. Çünküâfl›kken duydu¤umuz tutku biraz da aflk›n güçlü¤ünden,üçüncü flah›slara ra¤men, o gölgelere ra¤men sürebiliyor ol-mas›ndan kaynaklan›yor. Ayr›ca, karfl›laflmalar›m›z bunca ke-sintiliyken, yaflam biçimlerimiz süreklili¤e flans tan›mazkenaflk ad›n› verdi¤imiz o duygu da parçal› olma e¤ilimi tafl›yor.Kabul edelim etmeyelim, günümüzde çekilmifl filmler, yaz›l-m›fl kitaplar sürekli ayn› saptamay› tekrarl›yor: Hepimiz yüre-¤imizde yan›m›zdakinden baflka birinin resmini tafl›yoruz.Öyküler geçmiflle hesaplaflmas›n› aflk üzerinden yapantek ve uzun bir öykünün ayr›nt›lar› gibi. Do¤ru mu bu?Al›c›s›na Ulaflamayan Mektup ve Eriflememek hariç. Birin-cisi ahlâkî olmam›z› flart koflan kendi irademizden daha güç-lü bir iradenin varl›¤›n› yok sayd›¤›m›zda ortaya ç›kacak ka-otik düzenin küçük bir provas› niteli¤inde. ‹kincisi ise afl›kkennas›l birbirimize benzedi¤imizi anlat›yor.

Lâle Dilligil

(Grand Central Winter: Stories From the Street), Lee Stringer Çeviren: P›nar Güncan, Tijen Suveren,Çitlembik Yay›nlar› 209 sayfa

Adresi Yok, New York

(Je l’aimais), Anna Gavalda, Çeviren: Berran TözerDo¤an Kitap121 sayfa

Onu Seviyordum

Gönül K›v›lc›mEverest Yay›nlar›, 189 sayfa

Parçal› Aflklar

Aflkla ya da geçmifllehesaplaflan öyküler

Gülenay Börekçi

Page 41: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

45

Kitapta, kaderle bafl edebilmenin tekyolu olarak gösterilen zaman kavram›,yak›n tarihin belleklerden silinmeye ça-l›fl›lan bir dönemi arac›l›¤›yla ele al›n›-yor. Birçok kifli için art›k ‘unutulan’ olanve kasten unutturulan 12 Eylül dönemi,25 y›ll›k bir hesaplaflmadan geçilerekaktar›l›yor. fiimdiki zamandan çok fark-l› özellikleri olan sözkonusu zaman dili-mi o dönemde yaflananlar›n da, aradangeçen sürenin de yan›lt›c› olabilecek et-kilerinden uzak bir yaklafl›m›n ürünü.Bunun en önde gelen nedenlerindenbiri “Her kavflak noktas›nda insan ken-disiyle karfl›lafl›r. Ne var ki, konuflamazbulufltu¤u, karfl›laflt›¤› fleyle; eski bir el-bise gibi dilsiz olan bu fleye yaln›zcabakabilir” diyen yazar›n ‘hakikatin’ ya-n›nda durmas› ve bunu anlat›m›na ba-flar›yla yans›tmas›.

‹rlandal› Maeve Binchy, yeni y›l gecesibafllay›p 365 gün sonra gene bir yeniy›l gecesinde son bulan çok karakterliroman› Aflk Mutfakta Pifler’de gençliky›llar›ndan beri arkadafl olan ve birliktebir ifl kurmay› amaçlayan bir kad›n ilebir erke¤in hayatlar›n›n geri kalan›ndayaflad›klar› dostluk anlat›yor. Kahra-manlar›m›z›n her ikisi de baflkalar›ylaevlidir, ama asl›nda birbirlerine âfl›k ol-duklar›n› ilerleyen zamanda anlayacak-lard›r. Kitapta s›radan tutkularla dolu s›-radan hayatlar, kalp k›r›kl›klar›, hüzünlüzamanlar ve insan›n içini ›s›t›p kara bu-lutlar› da¤›tan bir nefle var. ‹talyanca Aflk Baflkad›r, Yaln›z Ka-d›nlar Soka¤›, Geri Döneceksin gibiromanlar›n yazar› Binchy’yi daha ya-k›ndan tan›mak isteyenler için... Kendi-si 1940 ‹rlanda do¤umlu. Katolik k›zçocuklar›n›n gitti¤i bir okulu bitirdiktensonra üniversiteyi bitirdi ve ö¤retmen-lik yapmaya bafllad›. 23 yafl›ndayken,Kudüs’te ‹sa’n›n son yeme¤ini yedi¤isöylenen ma¤aray› ziyareti s›ras›ndadinsel inanc›n› yitirdi. Daha sonra birkibbutzda çal›flmak üzere ‹srail’e gitti.Yurtd›fl›nda bulundu¤u s›rada her haf-ta babas›na, bulundu¤u yerdeki haya-t› ve savafl alt›ndaki topraklar› tasvireden mektuplar yazd›. Babas›, bumektuplardan birini, Dublin’de yay›m-lanan Irish Times gazetesine 18 Sterli-ne satt›¤›nda Binchy’nin ald›¤› ö¤ret-men maafl› 16 Sterlindi. Bu mektup,Binchy’ye 1969 y›l›nda gazetecili¤inkap›lar›n› açm›fl oldu. Böylece, haftadaiki kez yazan ünlü bir köfle yazar› ve ‹r-landa feminist hareketinin ilk kad›neditörü oldu. Binchy, gazetecili¤ebafllad›ktan sonra çocuk öyküleri ya-zar› ve BBC sunucusu Gordon Snell’letan›fl›p evlendi ve eflinin teflvikiyle ro-man yazmaya karar verdi.

Ayflegül Devecio¤luMetis Yay›nlar›219 sayfa

Kufl Diline Öykünen

(Scarlet Feather) Maeve Binchy Çeviren: Lâle BulakDo¤an Kitap517 sayfa

Aflk Mutfakta Pifler

(Invention of Art)Larry Shiner Çev.: ‹smail Türkmen Ayr›nt› Yay›nlar› 496 sayfa

Sanat›n ‹cad›

Ça¤dafl Frans›z düflüncesinden, özel-likle Michel Foucault ve Paul Rico-eur'den etkilenen Larry Shiner kitab›n-da, Bat›'n›n, di¤er toplumlara ve hattakendi geçmifline bak›fl›n›n, son iki yüz-y›l içinde kurumsallaflm›fl olan sanatve zanaat ayr›m›na göre biçimlendi¤i-ni gösteriyor ve ilk bak›flta toplumsalalan›n çat›flmalar›n› içermedi¤i düflü-nülen sanat kavramlar›n›n ço¤unun,bafltan afla¤› ›rkç›l›k, cinsiyetçilik, Av-rupamerkezcilik, sömürgecilik ve s›n›f-sal ayr›mc›l›ktan beslendi¤ini ortayakoyuyor.

Paul Auster, son roman› Kehanet Ge-cesi’nde de¤iflmez temas›n› kullan›yorve tesadüflerin insan hayat›n› nas›l de-¤ifltirebilece¤ini anlat›yor. Hikâye k›sa-ca flöyle: 34 yafl›ndaki romanc› SidneyOrr, aylar süren ölümcül bir hastal›¤›nard›ndan yavafl yavafl hayata dönmek-tedir. Bir gün Brooklyn’deki küçük birk›rtasiyeciden edindi¤i mavi ciltli birdefter Sidney’i garip bir flekilde tamdokuz gün boyunca büyüsü alt›na al›r.Bu dokuz gün içinde evlili¤i y›k›lmatehlikesi geçirecek, genç adam›n haki-kate duydu¤u güven sars›lacak, yafla-d›¤› olaylar karfl›s›nda duydu¤u derinhayret ve ürkütücü önseziler ruhunuele geçirecektir. “Her birimiz zor imtihanlara çekiliyoruz.Bana kal›rsa bu, zorluklarla nas›l bafledece¤imizi denemek için yap›l›yor.Benim için insan›n kendine sayg›s›önemli. ‹nsan di¤erlerine karfl› sayg›l›,onurlu ve cömert olmak için elindengeleni yapmal›, kendine ba¤›ml› olma-mal›. fierefini koruman›n tek yolu bu,”diyen Auster, Ay Saray›, fians Müzi¤i,Leviathan, Yükseklik Korkusu, Yal-n›zl›¤›n Keflfi, Yan›lsamalar Kitab› gi-bi romanlar›yla ça¤dafl Amerikan ede-biyat›n›n en parlak temsilcilerinden birihaline geldi. Yazmaya ilk bafllad›¤›nda12 yafl›ndayd›. Frans›z, ‹ngiliz ve ‹tal-yan edebiyat› okuduktan sonra hayat›-n› bir süre çeviri yaparak kazand› ve birsüre Fransa'da yaflad›. 1979'da baba-s›n›n ölümü üzerine, yaflamöyküsel ro-man› Yaln›zl›¤›n Keflfi'ni yazd›. (Bir ke-resinde, edebiyat hakk›nda “Kitap ikiyabanc›n›n en özel buluflmas›d›r. Bir ki-tab› elime ald›¤›mda, yazar›n ruhununen derin k›vr›mlar›yla tan›fl›yorum,” de-miflti.) 1981’de meslektafl› Siri Hust-vedt'le evlendi. Son y›llarda küçük büt-çeli filmler yaz›p yönetiyor.

(The Oracle Night)Paul AusterÇev: ‹lknur ÖzdemirCan Yay›nlar›264 sayfa

Kehanet Gecesi

Page 42: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

s

46

kitap

Polisiyenin büyük ustas› Lawrence Block, önde gelen poli-siyecilerin ‘en sevdikleri hikâyelerini’ ve onlar› ‘en çok etkile-yen hikâyeleri’ bir antolojide toplam›fl. Antolojide Edgar AllanPoe’dan Ed Gorman’a Stephen King’den Joyce Carol Oa-tes’a pek çok ünlü yazar›n seçimleri yer al›yor. TabiiBlock’unkiler de... fiöyle diyor Block: “Ne diye bu kadar ge-ciktim ki bu antolojiyi yapmakta! Yazarlar›n, hem okuduklar›hem kendi yazd›klar› hikâyelere çok ilginç bir aç›dan bakt›k-lar›n› biliyordum. K›sa cinayet hikâyeleri yazarlar›ndan flöyleon, on ikisinin en sevdikleri hikâyeleri seçmeye ve neden buseçimi yapt›klar›n› aç›klamaya ikna edebilirsem, hem temal›bir antoloji olurdu elimde, hem de müthifl çekici bir kitap...Üstelik de¤il bir fley yazmak, hikâyeleri bile seçmek zorundakalmazd›m! Dolay›s›yla böyle bir fikir att›m ortaya. Böyleliklede Ustalar›n Seçtikleri ad›n› tafl›yan bir kitap ç›km›fl ortaya.Ya da baflka bir deyiflle, ‘tek ciltte iki kitap’.

Göksel Aymaz imzal› Popüler Gerilim, popüler kültürüngenel sorunlar›n› güncel örnekler üzerinden tart›flan bir ki-tap. ‹çinde, farkl› tarihlerde farkl› nedenlerle ama ayn› eksenüzerinde yaz›lan yaz›lar yeri al›yor. Bunlarda da, popülerli-¤in edebiyattan sinemaya, yaz›l› bas›ndan televizyona ka-dar toplumsal hayat›n en s›radan ve en üst kademelerinde-ki istilac› yükselifli ele al›n›yor. Y›lmaz Erdo¤an, Cem Y›lmaz, Okan Bayülgen, KenanIfl›k ve Faz›l Say gibi son y›llarda ad›ndan en çok sözedilenisimlerin ‘yerlerinin’, popüler kültür içinde neye karfl›l›k gel-diklerinin incelendi¤i kitap, bugünleri anlamak için iyi birrehber. Örne¤in ünlü stand-up komedyeni ve oyuncu Cem Y›lmazhakk›ndaki sat›rlar, ünlü komedyenin baflar›s›n›n ve çok se-vilmesinin nedenleri hakk›nda önemli ipuçlar› tafl›yor: “Hiçkuflkusuz, bir anlat›m dehas›na da sahip Cem Y›lmaz. Çün-kü hayat›n ve insan›n fark›nda. Pantomim ve oyunculu¤un-daki ustal›kta, elbette bu fark›nda olufl'un büyük katk›s› var.Bu fleytanca bilgisi, bu nefleli ve komik adam›, insanl›¤›nciddi bir imgesi yap›yor. Bunun d›fl›nda daha baflka nas›lbir mesaj versin?”

1927 y›l›nda Ba¤dat’ta do¤an Sarane Alexandrian 1933’tenberi Paris’te yafl›yor. 14 yafl›ndayken Dadaist Raoul Haus-mann’la tan›flt›ktan sonra avangard edebiyata yönelen Ale-xandrian daha sonraki y›llarda yapt›¤› çal›flmalarla gerçe-küstücülü¤ün Andre Breton’dan sonra iki numaral› kuramc›-s› ilan edildi. Ancak daha sonra gruptan ihraç edildi ve sanat-edebiyat elefltirmenli¤i üzerine yo¤unlaflt›, biyografiler, öyküve romanlar yay›mlad›. Sarane Alexandrian’›n eserleri 14 dile çevrildi. ElimizdekiSat›fl Garantili Altm›fl Roman Konusu adl› kitab›nda her bi-rinin kendi özel kurallar› olan tarihi roman, fantastik polisiye,pornografik roman, gerçeküstü roman, soyut roman, politikroman, bilim kurgu ve di¤er özgün formatlarda yarat›lm›fl 60‘roman konusu’nu veriyor. Her tür için önce küçük teorik bil-giler, daha sonra da ayr›nt›l› planlar veriyor. Üstelik tatl› birmizah havas›n› ve ince bir alay› da ihmal etmiyor. Sonuç olarak: Ö¤renmek isteyen ö¤renir, e¤lenmek isteyene¤lenir.

• 35 Kilo Tembel Teneke, Anna Gavalda, Çeviren: Azade Aslan

Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 92 sayfa

• Uyan›k Uykucular›n 365 Gece Masal›, Veysel Dinler

Betik Yay›nlar›, 824 sayfa

• Çukurlar (Holes), Louis Sachar, Çeviren: Seyran Deniz

‹fl Kültür Yay›nlar›, 227 sayfa

• Gül Soka¤›’n›n Dikenleri, Zeynep Cemali

Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 156 sayfa

• Tarihöncesine Yolculuk, Çi¤dem Maner, Resimleyen: Ceren Aykut

Epsilon, 44 sayfa

• fiapka Uçtu Kime Kondu, Ça¤layan Dinçer, Resimleyen: Metin Akbafl

Epsilon Yay›nc›l›k, 24 sayfa

• Mavi Rüyalar Gören Çocuk, Mustafa Ruhi fiirin

Kök Yay›nc›l›k, 138 sayfa

• Mavi Ay, Mavisel Yener, Aytül Akal

Uçanbal›k Yay›nlar›, 72 sayfa

• Toplu Masallar, Samet Behrengi, Çeviren: Ayfle Uyguner

Su Yay›nlar›, 283 sayfa

• Sihirli Kitap, Fatih Erdo¤an

Mavibulut, Yay›nlar›, 160 sayfa

Çocuk kitaplar›

Sarane Alexander Çeviren: Alev Er Do¤an Kitap280 sayfa

Sat›fl Garantili 60 Roman Konusu

Lawrence BlockÇev: Ayflen Anadol O¤lak Yay›nlar›665 sayfa

Ustalar›n SeçtikleriGöksel Aymaz YeniHayat Kütüphanesi Yay›nlar› 214 sayfa

Popüler Gerilim

Page 43: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

20. yüzy›l›n en önemli yazarlar›ndan Kafka’n›n dünyas›n›inceleyen kitapta bu dünyan›n ana hatlar› flu sözlerleözetleniyor: “Bo¤ucu, insandan uzaklaflm›fl bir dünyad›rbu, yabanc›laflman›n dünyas›d›r. Ama yabanc›laflman›ntamamen fark›nda olmak ve ümidini asla kaybetmemekönemlidir.” Bunun ne yarar› var? Kitab›n girifl bölümündebu soru da yan›tlanm›fl: “Ola¤and›fl›n›n ve mizah›n budünyan›n cephesinde meydana getirdi¤i çatlaklar›n ara-s›ndan bir ›fl›k, hatta bir ç›k›fl yolu görebiliriz”. Ama bununkoflullar› var: “Yeter ki, yap›t› bir sistemin önceden kabuledilmifl cenderesine sokmaktan ve onda bir tezin roman-laflt›r›lm›fl biçimini bulmaktan baflka bir fley düflünmeyenyorum denemelerine kanmayal›m. Ancak o zaman Çekyazar›n dünyas›ndaki derin ve canl› birli¤i hissedebiliriz.” Kitab›n üç ana bölümünün bafll›klar› Yaflad›¤› Dünya veÇat›flmalar›, ‹ç Dünyas› ve Belirsizlikleri, Kurdu¤u Dünyave Çeliflkileri. ‹ç Dünyas› ve Belirsizlikleri adl› bölüm, ya-zar›n eserlerinde görülen koyu rengin nedenini ortayakoyuyor: “Kafka’n›n yaflad›¤› dünya yabanc›laflman›n, iki-ye bölünmüfl insan›n dünyas›d›r. Bu dünya ayn› zamandasözünü etti¤imiz ikiye bölünmenin bilincinden yoksun,kendini uykuya b›rakmaya haz›r bir dünyad›r. Kafka’n›n içdünyas›ysa hem bu yabanc›laflma dünyas›na ait oldu¤u-nun, ona bulanm›fl bulundu¤unun bilincindedir, hem deuyuyanlar› uyand›rma iste¤iyle doludur.” Garaudy’ye gö-re, Kafka’n›n durumunu en iyi yans›tan sat›rlarsa S›k Ça-l›l›k adl› öyküde yer al›yor: “Geçit vermez bir çal›l›¤›n içi-ne düflmüflüm... Düflüncelere dalm›fl sakin sakin dolafl›-yordum ki; bir de ne göreyim! Sanki çal›l›k çevremde bü-yüyüp boy att›. Ç›kabilirsen ç›k, yolumu bulam›yorum.”“Evlât, dedi Bekçi, olacak fley mi bu! Hem girmemengereken yasak bir yola, bu berbat çal›l›¤a girmiflsin, hemde flikayet ediyorsun... Ayr›ca bakir bir ormanda de¤ilsinki! Halka aç›k bir park buras›. Seni ç›kar›r›z oradan, birazsab›rl› ol! Yolu açmak için birkaç iflçi bulay›m ben; durama, önce gidip Müdür Bey’den izin almak laz›m”. Hiç karamsar olmay›n! Kafka’n›n kürek çeken, yüzen, atabinen ve spora merakl› biri oldu¤unu ve yaflam›n karanl›kyan›na düflkün olmad›¤›n› da ö¤reniyoruz Garaudy’den.Bu özelli¤inin Günlükler’indeki yans›malar› da dikkate de-¤er: “Asla ümitsizli¤e kap›lmamal›. ‹nsan zaman zamangücünün tükendi¤ini hisseder. Ama çok geçmez, taze birgüçle yeniden ifle koyulur. Yaflam böyle bir fleydir iflte.”

Ferruh Yaz›c›

Roger GaraudyÇev: Mehmet SertYeniHayat Kütüphanesi86 sayfa

Kafka

Page 44: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

48

skitap

“Bab›âli art›k yok. Plazalarda çal›flmak insanlar› birbirine ya-banc›laflt›rd›. Tak›m ruhu nostalji oldu. Gazetecilik ticaretedönüfltü. Gazete bir ün art›k, okurlardan da 'müflteri' diyesöz ediliyor. Çeflitli servislerde ürünün farkl› parçalar› üretili-yor. Nas›l bir fabrikada diflli s›k›flt›rmakla görevli iflçi, borutakma ifline el atmazsa, gazeteleri ayakta tutan bas›n emek-çileri de küçük çal›flma alanlar›nda önlerine konan ifli yap›-yorlar. Onlar her zaman gizli kahramanlard› ama hiç bu ka-dar yaln›z olmad›lar. Bu kitap hepsine bir selâm...”Epsilon Yay›nevi taraf›ndan yay›mlanan Bab›âli’de TopukT›k›rt›lar›’n›n yazar› Azize Bergin kitab›nda günümüzde

gazetecili¤in ruhuna dair bunlar› söylüyor. O, bas›nla bir fle-kilde ilgili olmufl herkesin iyi tan›d›¤› bir gazeteci. Çevirmen-lik gibi baflka konularda da üretkenli¤ini sürdürüyor. fiimdiy-se karfl›m›za bir yazar olarak ç›k›yor. Birlikte çok uzun y›llar çal›flt›¤› Do¤an H›zlan AzizeBergin’i ve onun inan›lmaz üretkenli¤ini flöyle flöyle anlat›-yor: “...Onu ne zaman tan›d›m? Hat›rlam›yorum, bir edebi-yat matinesinde mi, bir gazetenin yaz› iflleri masas›nda m›,bir yay›nevinin yönetim yerinde mi? Ortak tutkular, meslekberaberli¤i, bazen tarihleri silip at›yor. ‹nsan ne zaman so-rusuna, do¤du¤umuzdan beri, yan›t›n› vermek istiyor. Azi-ze, tam bir profesyoneldir. Disipliniyle, verilen iflim küçüklü-¤ü büyüklü¤ü tart›flmas›n› yapmadan en iyisini yapmas›y-la... Her zaman ek ifllere taliptir ama ek para istemeden.Her zaman bir beyaz gazete sayfas›n› süsleyecek yaz›s›,çevirisi vard›r, kendi ad›n›n ön plana ç›kmas›n› bekleme-den. (...) Birikimiyle size her alanda öneri yapabilir, her ko-nuda referans sunabilir. Bafl›n›z s›k›flt›¤›nda, gizli kitapl›kodur, y›llar›n birikiminden, belle¤inde kalanlardan hissenizemutlaka bir bilgi düflecektir.”

Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar›

Azize BerginEpsilon yay›nc›l›k293 sayfa

Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar›

Page 45: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

portre

Stanley Kubrick’in Eyes Wide Shut’taayna önündeki sahnede kulland›¤› vesonra unuttu¤u Nicole Kidman, art›k‘iyi oyuncu’ kategorisinde de¤erlendiri-liyor. Aynadan yans›yan o ‘buz’ gibi ba-k›fl seyredenlere bir meydan okuyufl gi-biydi. Ancak Kubrick, Eyes WideShut’ta ‘erkek’ karakterinin pefline tak›-larak ‘kad›n’› evde b›rakm›flt›. Kidman,The Hours ile Oscar’› ald›¤›nda ‘o ev-de’ b›rak›lmay› hak edecek bir oyuncuolmad›¤›n› da kan›tl›yordu.

Kidman’›n sinema kariyeri üç dö-nemde de¤erlendirilebilir. ‹lk aflamadaAvustralya’da gelecek vadeden gençbir oyuncuydu. Kariyerine 1983 Five

Mile Creek’le bafllayan Kidman’a, Vi-etnam adl› filmdeki müthifl oyunculu¤uHollywood yolunu açt›. 1989’da DeadCalm ile Hollywood’a transfer oldu. Biry›l sonra Tom Cruise, yap›mc›s› oldu-¤u Days of Thunder’da Neil karfl›s›n-da ezilmeden iflini iyi yapan Avustral-yal› k›z›n oynamas›n› istedi. Film, onuniçin her flekilde bir dönüm noktas› oldu.Büyük bütçeli bir filmin baflrolünü oy-nam›fl ve Hollywood’un güçlü isimlerin-den Cruise’un kar›s› olmufltu. KimileriCruise’la evlenmeseydi Hollywood’datutunmas›n›n zor olaca¤› fikrinde. An-cak Kidman hiçbir zaman ‘Mrs. Cru-ise’ olmad›. S›k s›k bu durumun yaratt›-

¤› bask›dan kaynaklanan hatalar yapt›.Days of Thunder’dan sonra Flirting(1991) gibi sade suya tirit bir filmde oy-nad› meselâ. 1992’de Billy Bathga-te’de Dustin Hoffman vard› karfl›s›n-da. ‘Büyük bir oyuncu’nun karfl›s›ndas›r›tmad›. Ancak role ‘sar›fl›n, güzel ka-d›n’ kontenjan›ndan al›nm›fl gibi duru-yordu. Ortalama birer film olan Far andAway, Malice ve My Life’tan sonra ikiy›l film yapmad›. Stanislavski ekolüneba¤l› metod oyunculu¤u dersleri verenNew York Actors’ Studio’ya gitti.1995’te ba¤›ms›z sinemac› Gus vanSant’›n yönetti¤i To Die For ile geridöndü. Seyirci yaratt›¤› karakterdennefret etti; Sant’›n istedi¤i de buydu.Ald›¤› e¤itim hissediliyordu. Ama bü-yük de¤iflimi bafll›yor san›l›rken Bat-man Forever gibi kötü bir uyarlamadarol ald›. Ard›ndan Jane Campion’unThe Portrait of a Lady’sinde (1996)oynad›. Elefltirmenler filmi be¤enmedi.Filmi savundu savunmas›na ama anla-fl›lan yeterince güçlü de¤ildi; Peace-maker (1997) ve Practical Magic(1998) gibi klifle filmlere savruldu. Herne kadar kocas›n›n gölgesinde bir rolbiçmifl olsa da Kubrick, ‘savrulufl’ dö-neminden kurtulmas›n› sa¤lad›.

Eyes Wide Shut’tan iki y›l sonraCruise ve Kidman boflanma karar› al-d›lar. Kidman sinemaya üç y›l ara ver-di. 2001’de üç filmle döndü: MoulinRouge, The Others ve Birthday Girl.Bu filmler Kidman’›n üçüncü döneminimüjdeliyordu. fiark›c›l›¤› üzerine olumluelefltiriler alan Kidman, rolü için flunla-r› söylemiflti: “Satine'in amac› asl›ndabir ‘can can’ dansç›s› olmak de¤il. ‹çin-de bir y›ld›z olma iste¤i yan›p tutuflu-yor. E¤er flark›lar› ben söyleseydim ba-flaramazd›m, fakat Satine gibi söyleye-rek becerebilece¤imi düflündüm." Aka-demi haricinde hemen herkes MoulinRogue’la Oscar’› almas› gerekti¤ini dü-flünüyordu; ama ödül bir y›l sonra TheHours’taki Virginia Woolf rolüyle gel-di. Art›k ‘iyi oyuncu’ kategorisindeydi.Bunu da Lars von Trier’in Dogville’in-de oynayarak kan›tlad›.

Haluk Kalafat

Barbie rol çal›yorAvustralya’dan ödüllü bir oyuncu olarak gelen, Hollywood’da ‘sar›fl›n kad›n’ kontenjan›na yerlefltirilmeye çal›fl›lan Nicole Kidman,‘iyi oyuncu’ kategorisine terfi etti.

49

Page 46: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

Tasar›m ya da Bat› dillerinden ithal edi-lip, kullan›l›rken yeniden üretilmifl ad›y-la dizayn›n geçmifli alet yapan ilk insa-na kadar uzan›yor. Tafltan ilk kesicialeti yontan ilkel insan, asl›nda ilk tasa-r›mc›d›r. Tarih boyunca her alet ortakbir tasar›m›n ürünüdür denilebilir. Sa-nayileflmeyle yani seri üretimle birliktetasar›m›n boyutu, anlam› ve ifllevi de-¤iflti. Çünkü seri olarak üretilecek nes-nenin üretim band›na girmeden içinkullan›ma haz›r hale getirilmesi gereki-yor. Bu gereklilik nesnenin (aletin, ma-kinenin, parçan›n...) üretimden önce‘tasar’lanmas›n› ortaya ç›kard›. Ve so-nuçta endüstri ürünleri tasar›m› ad› ve-rilen bir ifl kolu do¤du.

Endüstri ürünleri tasar›m› de¤iflenihtiyaçlar› ekonomik ve yarat›c› ürünle-re dönüfltürme u¤rafl› olarak tan›mla-nabilir. Günlük yaflamda s›kça karfl›-laflt›¤›m›z, birçok seçenek aras›ndanbe¤enerek ald›¤›m›z, kullan›fll›, yaflad›-¤›m›z çevreyi ve yaflam kalitemiziönemseyen ürünlerin gelifltirilmesi en-düstri ürünleri tasar›mc›lar›n›n katk›la-r›yla gerçeklefliyor. Tasar›mc›lar›n ge-lifltirdi¤i yarat›c› ve yenilikçi çözümler,evlerde kulland›¤›m›z elektrikli aletler-den saklama ve piflirme kaplar›na,

cep telefonundan kol saatine, çal›flmamekânlar›nda kulland›¤›m›z ofis sis-temlerinden ayd›nlatma elemanlar›na,ortak alanlarda kulland›¤›m›z kent mo-bilyalar›ndan ulafl›m araçlar›na kadarbirçok ürünün, yaflam›m›z› kolaylaflt›-ran, deneyimlerimizi zenginlefltiren,tercih etti¤imiz ürünler haline gelme-sinde önemli bir rol oynuyor.

Nesne tasar›m› (yani seri üretimsizendüstriyel tasar›m) tarihin bafllang›-

c›ndan beri varolan ve bafllang›çta il-kel insan›n el yeteneklerini art›r›c› alet-ler meydana getirilmesinden kaynak-lanan bir süreç olmakla birlikte insan›nentelektüel kapasitesinin artmas›naparalel olarak nesneler de bafllang›ç-taki ifllevsel biçimlenmelerinin yan› s›-ra sembolik de¤erler kazanmaya bafl-lad›. Tasar›m›n yarat›c› yönünde, tasa-r›mc›lar›n üretimi birer sanat eseri ol-maya yönelik ifllerin ortaya ç›kmas›nayol açt›. Üstelik gittikçe hacmi büyü-yen bir sektör haline geldi. Marka da-n›flmanl›¤› alan›n›n en tan›nm›fl dan›fl-manlar›ndan olan Marie FrancePochna “Lüks ürünler dünyada 100milyar dolarl›k ciroya ulaflt›,” diyor.Pochna, Mercedes'in logosunu örnekolarak gösteriyor. Ona göre bugündünyada Mercedes’in logosu nere-deyse H›ristiyanl›¤›n simgesi ‘haç’ ka-dar çok tan›n›yor.

TASARIM VE SANATBaz› tasar›mc›lar›n yarat›mlar› sa-

natsal yönleriyle di¤erlerinden ayr›l›yordo¤al olarak. Dünyaca ünlü, be¤enilennesneler yaratan tasar›mc›lar›n içindePhilippe Starck’›n yapt›¤› limon s›ka-ca¤› belki de en bilinen tasar›mlardan

50

tasar›m

Hayat› kolaylaflt›r›rken güzellefltirmekTasar›m her ne kadar endüstriye yönelik bir u¤rafl gibi görünse de sanatlasa¤lam ba¤lar› olan yarat›c› bir alan. Her geçen gün hacmi geniflleyen tasar›muluslararas› tasar›m alan›nda art›k Türkiye’nin de ad› geçiyor.

Defne Koz Relax

Ayfle Birsel Klozet

Murat Gürak VW

Philippe Starck

Page 47: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

biri. S›kacak üç ayak üstüne yükselen,neredeyse bir uzay arac› formuna sa-hip. Güzel, modern bir nesne ama li-mon çekirde¤ini süzmüyor. Tasar›m›ntemel presiplerinden ifllevselli¤e asl›n-da bu yönüyle uymuyor, ama iflte butavr›yla sanata yaklafl›yor.

ADIMIZI DUYURANLARSon y›llarda Türk tasar›mc›lar›n ad-

lar› uluslararas› palanda duyulmayabafllad›. Her ne kadar e¤itimini Türki-ye’de almam›fl olsa da ‹ngiliz Car Ma-gazine Dergisi taraf›ndan dünyadaotomotiv sektörüne yön veren 300 kifliaras›nda gösterilen Murat Günak, buisimlerin bafl›nda geliyor. Volkswagen,Skoda ve Bentley’in tasar›mlar› bir y›l-d›r DaimlerChrysler Tasar›m Direktörlü-¤ü'nden, Volkswagen Grubu'nun Ta-sar›m Baflkanl›¤›'na transfer olan Gü-nak’tan soruluyor. Günak 16 yafl›ndaailesiyle birlikte Almanya’ya tafl›nd› vee¤itimini orada ald›. Almanya’da yetifl-mesine karfl›n bir Türk’ün isminin bukadar üst düzeyde bir tasar›m iflindeduyulmas›na yol açt›.

ODTÜ’DEN ‹K‹ ‹S‹MGünak bu alanda tek Türk de¤il.

1985 ODTÜ Endüstri Tasar›m› Bölümümezunu Ayfle Birsel tasarlad›¤› ‘SuOdas›’ adl› teziyle ilk olarak 1989 y›l›n-da Japonya'da düzenlenen ‘Designthe Future’ yar›flmas›n› ve 1990 y›l›nda‘ID Magazine Award’u kazanarak ad›n›uluslararas› alanda duyurdu. 1995 ve1996 y›llar›nda Zoe adl› çal›flmas›yladört ödül alan, Herman Miller için ta-sarlad›¤› mobilya sistemiyle 1999 y›l›n-da ‘Best of Neocon Competition-Bestof Competition and Best FurnitureSystem’ ve 2000 y›l›nda ‘I.D.S.A. In-dustrial Design Excellence Awards’ödüllerini kazand›. Birsel’in uluslarara-s› çapta 15 ödülü var. Uluslararas›planda ifller yapan di¤er bir tasar›mc›-m›z ise Defne Koz. Birsel gibi onun dae¤itiminde ODTÜ’nün pay› var. AnkaraÜniversitesi Dil Tarih ve Co¤rafya Fa-kültesinde ‹talyan dili ve Edebiyat› Bö-lümü’nden mezun olduktan sonra OD-

TÜ'de Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölü-mü'nde workshop'lara kat›lan DefneKoz, 1989'da Milano'da Domus Aca-demy Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölü-mü'ne girdi. Halen serbest endüstriürünleri tasar›mc›s› olarak Milano'daçal›fl›yor. Endüstri Ürünleri Tasar›mc›s›olarak Pirelli, Authentics, Sharp, Nis-san, Casio gibi pek çok uluslararas› fir-ma için tasar›mlar üretti.

Geçti¤imiz y›l yap›lan ADesign Fair- Tasar›m Fuar›’nda Y›l›n Tasar›m› Ödü-lü’nü kazanarak dikkatleri üzerine çe-ken Seçkin Pirim, geçti¤imiz ay Ambi-ante Frankfurt’ta ‘Yetenekler’ (Talent)bölümünde En ‹yi Stand ödülünü ald›.As›l olarak heykelt›rafl olan Pirim, tasa-r›m› bir hobi gibi yürütse de ülkemizdebu alan›n geliflmekte oldu¤unun birkan›t›.

51

Seckin Pirim Yumurtal›k ve Kafl›klar›

Defne Koz

Seçkin PirimLimon S›kaca¤›

Starck - Ero(s) Charirs

Page 48: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

52

internet

Her istekli eli kalem tutan›n yazar olabi-lece¤i bir ortamda yafl›yoruz. Çünküyazar olmak için yazd›klar›n›z›n bir ya-y›nevi ya da gazete-dergi taraf›ndank⤛da bas›lmas› gerekmiyor art›k. ‹n-ternet diye bir medya var ve bu med-yada yaz›l› ürünlerinizin yay›mlanmas›geleneksel yay›nc›l›¤a nazaran teknikve ekonomik yönden çok zor de¤il. Üs-telik internetten ka¤›da geçiflin yolu dason dönemde iyiden aç›ld›.

‹tiraf.com, Ekfli Sözlük ve Shock-haber.com üyelerine bir anlamda ya-zar olma flans› tan›yan, içeri¤i anonimolarak kullan›c›lar› taraf›ndan sa¤lanansiteler. Bu üç site de içeriklerinin birk›sm›n› son iki y›l içinde kitaplaflt›rd›lar.

En son Milliyet gazetesinde SerinDurufl adl› bir köfle haz›rlayan AlperMestçi ve Hüseyin Özcan’›n sitesiShockhaber.com, sitenin bir bölümünüoluflturan Radar Oldum’un seçkisinikitaplaflt›rd›. Parantez Yay›nlar›’ndanç›kan kitapta, site ziyaretçilerinin gün-lük yaflamlar›nda duyduklar›, okuduk-

lar› ilginç diyalog ve yaz›lar yer al›yor. ‹nternetten kitaba olan yolculu¤un

ilkini ise ‹tiraf.com gerçeklefltirmiflti.May›s 2002’de Acil Kültür Yay›nlar› ta-raf›ndan yay›mlanan kitapta, ‘Vay be,neler oluyor flu hayatta,’ dedirtecek hi-kâyeler yer al›yor.

Ekfli Sözlük ise ad›ndan anlafl›la-ca¤› gibi bir tür sözlük. Bildik sözlük-lerden fark› ise tek bir yazar›n›n olma-mas›. Sitenin yazar-üyelerince sözlükmaddeleri ve maddelerin aç›klamalar›özgürce yaz›l›yor. Ekfli Sözlük’ün içe-ri¤inin bir k›sm› Ekim 2002 tarihindeSel Yay›nc›l›k’tan ç›km›flt›.

‹nternetten kitap sayfalar›na

Yazar siteleriAraflt›rmalar internet üzerinde yap›lan aramalarda en çokaran›lan konular›n aras›nda ünlü insanlar›n biyografilerininde yer ald›¤›n› gösteriyor. Bu durumda söz konusu kiflilerin

-e¤er yafl›yorlarsa- kendihaz›rlad›klar› siteler için ta-bii ki ilk akla gelen adres-ler kiflinin ad ve soyadla-r›ndan oluflanlar oluyor.Sözkonusu kifli hayattaysave internetle flu ya da buflekilde ilgiliyse kendi site-sini haz›rl›yor ve tabii ki busitedeki bilgiler daha gü-venilir ve genifl oluyor.

Türk edebiyat›n›n ünlü yazarlar› ad›na internette çok site yok.Türk yazarlar›n siteleri hakk›nda araflt›rma yaparken yazar›nad›n› tafl›yan adreslere bakmak gerekiyor. Kendi sitelerineemek veren yazarlar düflünüldü¤ünde ilk akla gelen isimler,Alev Alatl›, Buket Uzuner, Gülten Day›o¤lu, Cezmi Ersözoluyor. Yazarlarca haz›rlanmayan sitelerde ise ya bu isimle-ri iyi tan›yanlar›n ya da bu konuda çal›flma yürüten kurulufl-lar›n imzas› oluyor. ‹flte internet adresi olarak Türk yazarlar›nad ve soyadlar›n› kullanan sitelerin listesi: www.alevalat-li.com, www.orhankemal.org, www.cemilmeric.net,www.buketuzuner.com, www.orhanveli.net, www.memetfu-at.com, www.nazimhikmetran.com, www.altayoktem.com,www.cezmiersoz.net, www.memduhsevketesendal.com,www.gultendayioglu.com, www.yilmazerdogan.com...

Baflar›l› web siteleri yollar›na kitaplarla devam ediyor. Shockhaber.com’dan derlenen Radar Oldum, internetten kitaba transferin üçüncü örne¤i.

Radar Oldum Alper Mestçi Hüseyin ÖzcanParantez Yay›nlar›160 sayfa

Çok ziyaret edilen ‹tiraf.com ve Ekfli Sözlüksitelerinin içeri¤inden oluflturulan iki kitap.

Radara yakalananlar Kitaptan birkaç örnek:

3 “Hade madam küri hadee!” Taksi floförü önün-

den geçen kad›na sesleniyor.

3 “Gazetelerin manflet yaz›lar›n› okumak yasak-

t›r, aksi halde gazeteyi almak zorunda kal›rs›-

n›z!..” Kayseri'de bir marketin cam›ndaki uyar›.

3 “Dikkat köpek var, vahflidir, afl›s› yap›lmad›!”

Afyon'da bir villan›n giriflindeki uyar›.

3 “Üzümler ilaçl›d›r, ölmeyin!..” Safranbolu'da

bir üzüm ba¤›ndaki yaz›.

3 “Fikreet, Ba¤dat düflmüfl!” Pencereden 13-14

yafllar›ndaki o¤luna seslenen heyecanl› bir

kad›n.

Page 49: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

53

ödüllü bulmacaHaz›rlayan: Ersin Tezcan

Fatih Ak›nfilmi

O¤uz Atayroman›

Dudakboyas›

Çok isteme,can atma

Gayret ünlemi

Y›lan

Eflek sesiünlemi

S›k›lmak

Bir ay ad݂aresiz olan

Etyemez

Satranç tafl›

Güzel, hoflYavru, çocuk

Klor’un simgesi

Bir iflarets›fat›

Halat ucu Bak›fl›ms›z

Vilayet

Bafllang›c›olmayan,eski, ezeli

Maksim Gorki roman›

“... Kit (yaln›zkovboy)

“... Thurman”(aktris)

Yabanc›

Bir ba¤laç

Atefl

Sürekli, sonsuz

Ak›c›, s›v›

Rütbesizasker

“... ‹skender”(flair, yazar) Seçkin

“... Hari”kad›n casus

Büyüme,geliflme

Jack Londonroman›

Yüzy›l (k›sa)

Yabanc› birmüzik grubu

Dilsiz

“... almak”(fliflmanlamak)

Danimarkaplaka imi

Nikelin simgesi

Shakespeare’in bir kral›

Valide

Müzikli jimnastik

E¤ik olarakkesilmiflkenar

“... Aral”(kad›n yazar)

Almanya’dabir kent

Naz›mHikmet’in

soyad›

Resim, harfleyap›lan iflaret

� �

‘ ‘ ‘ ‘ ‘

� �

Aslana¤z›çiçe¤i

Faiz

2

1

9

4

12

7

10

8

6

11

6

3

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

Anahtar sözcük:

Bulmacam›zdaki anahtar sözcü¤ü bulup, yan›t›n› [email protected] adresine gönderen ilk 7 hekimimize, EPS‹LONYay›nevi taraf›ndan yay›na haz›rlanan bestseller dizisinin alt› kitab› Mustafa Nevzat ‹laç San. A.fi. taraf›ndan arma¤an edilecektir.

ABD’nin bireyaleti

Favori

?

Geçen say›n›n çözümü

Geçen ay›n kazananlar›:Dr. H.fiükran Çetin, BARTINDr. Tu¤ba Göktalay - Celal Bayar Ünv, MAN‹SADr. Soner Kayan - Belek, ANTALYADr. Metin Özsoy - Ankara Hs. Yenimahalle Semt Poliklini¤i, ANKARAOp.Dr. Hamza Özer - Gazi Ünv, ANKARADr. E.Yarser Tunguç - K›z›lay Bursa T›p Mrk/BURSADoç.Dr. Mehmet Dinçer- Ege Ünv T›p Fk, ‹ZM‹R

�‘

Ünlü bir aktri-stimiz

‹laç bilimi

Zweigroman›

Otizm konulufilm

Karakterizeetme

Ünlü birmüzikal

“... Sam”(flark›c›)

Rusça’daevet

“...Campbell”(Top model)

K›sa çizme

GenifllikTopluluk,

zümre

AntonÇehov’un bir

oyunu

“.... Marks”(filozof, yazar)

Baryumunsimgesi

“... E”(SinanÇetin filmi)

Uygundurum, flart

Bir makyajmalzemesi

Atefl durumunageçme, tutuflma

Ünlü bir ‹spanyol ressamLogos

Bir hitapünlemi

‹laç, çare

Briçte birterim

Lisan Bir onaylamasözü

Kapital, anamal

Çevik

‹leri at›lm›fl,ortaya ç›kar›lm›fl

Tavlada birsay›

‹flaret için yeredikilen çubuk

Hicap

Süreyya Durufilmi

‹spanyolsevinci

Sulu fley kab›

‹skambildebir ka¤›t

Amerikyumun simgesi

Casus

Nispet

“Burak ...”(flark›c›)

Bir kufl

‹lave

Bilinç

Vilayet

Bir kürk hayvan›

Y›rt›l›p, aç›lma

Yabanc› birhaber ajans›

O¤uzhan(.....) flair

S›cakl›¤› yüksek ya da

düflükolmayan yer

‘ ‘ ‘ ‘

‘ ‘ ‘ ‘ ‘

Küçükma¤ara

“.... A¤ao¤lu”(yazar)

Ali Özgen-türk filmi

‹sim

Sedir“Evet .....”

(‹smet Özelfliiri)

‘‘

1 18

1514

9

5

6

2 13

7

17

3

11

4

10

12

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

16

8

Anahtar sözcük:

HAND

A ‹MF

EO

AM

K O‹L‹

I ULI

AJA

‹L

M

ORA N

A

SAMUR

PATLN

KEACTAV

RA‹N D

AM ‹AN

EV‹ N B

AKAY

T AAA

KARG O

EY

AMA

‹Z O

LAR

E V E T

SY A DA DN

‹D

ALE

A

YANM

T

IF

RSA

D AEY

KES

M U S T A F A N E V Z A T P I S A K

Page 50: edito - mn.com.tr · 1 edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n

54

satranç

� DÜNYADAN HABERLER � SATRANÇ ÖZDEY‹fiLER‹4 Toplam ödülü 193.00 euro olan 13. Amber Blindfold

and Rapid Satranç Turnuvas› 20 Mart-1 Nisan 2004tarihleri aras›nda Monaco’da yap›ld›.. Turnuvadaoyuncular her gün bir h›zl›, bir körleme oyun oynad›-lar. Körleme oyunlar bilgisayar üzerinde oynand›.Oyuncular için ekranda sadece bofl bir ekran vard›ve fare veya klavye ile yapt›klar› hamle daha sonra ikioyuncunun ekran›nda görünüyordu. Hamle onaylan-d›ktan sonra oyuncular hamlenin ortadan yok oldu-¤unu görüyor ve rakibin saati ifllemeye bafll›yordu.Oyun odas›ndaki çeflitli monitörler oyunun gidiflat›n›gösteriyordu. Yani hakem ve seyirciler için görünürdurumda olan bu ekran, büyük ustalar için görünmezdurumdayd›. 3 ncü raund sonunda durum flöle olufltu: 1. Bareev,Evgeny g RUS 2714 4.5; 2. Kramnik, Vladimir g RUS2777 4.5; 3. Leko, Peter g HUN 2722 4.0; 4. Svidler,Peter g RUS 2747 4.0; 5. Anand, Viswanathan g IND2766 4.0; 6. Morozevich, Alexander g RUS 2732 3.5;7. Shirov, Alexei g ESP 2736 3.5; 8. Topalov, Veseling BUL 2735 2.5; 9. Van Wely, Loek g NED 2617 2.5;10. Ivanchuk, Vassily g UKR 2716 2.5; 11. VallejoPons, Francisco g ESP 2663 0.5; 12. Gelfand, Borisg ISR 2709 0.0;

4 13 yafl›ndaki Norveç’li satranç dahisi Magnus Carl-sen 19 Mart Perflembe gecesi dünyan›n bir numara-s› Garry Kasparov’u yenmeye ve bir sansasyon ya-ratmaya çok yaklaflt›. ‹ki oyuncu Reykjavik RapidTurnuvas›’n›n birinci raundunda karfl›laflt›. Gençoyuncu Kasparov’un durumunu 20 dakika içindeyerle bir ederken hakemler heyecan içindeki kalaba-l›¤› kontrol alt›nda tutmaya çal›flt›. Ümitsizce birmücadeleden sonra Kasparov oyunu hemen kaybet-mekten kurtuldu ve ters renkli fillerle oyun sonunas›¤›nd›. Carlsen’in ekstra bir piyonu olmas›na ra¤-men, oyun berabere bitti. Sonras›nda ise ikincioyunu kazanarak genç rakibini eleyebildi.

Satranç o kadar ilham verici ki, iyi bir oyuncunun oyunesnas›nda akl›na fleytani bir fikir gelebilece¤ine inanm›-yorum.

WILLHELM STEINITZAncak gerçekten güçlü bir oyuncu ne kadar zay›f oldu-¤unu anlayabilir.

SAVIELY TARTAKOWERDüflük reytingli oyuncu sadece kendi planlar›n› düflün-meye yönelir ve rakibinin kendisine haz›rlad›klar›n› ka-ç›r›r.

BENT LARSEN Kaybetti¤iniz bir oyundan, kazand›¤›n›z oyundan çokdaha fazlas›n› ö¤renebilirsiniz. ‹yi bir oyuncu olmadanönce yüzlerce oyun kaybetmek zorunda kalacaks›n›z.

JOSE R. CAPABLANCAMide bir satranç ustas›n›n temel parçalar›ndan biridir.

BENT LARSEN ‹flin gerçe¤i Bat› dünyas›nda satranca fazla sayg› gös-terilmiyor. E¤er burada birisine bir satranç büyükustas›oldu¤unuzu söylerseniz, hâlâ -belki de hakl› olarak- ya-flamak için ne yapt›¤›n›z› düflünürler.

NIGEL DAVIES

4 M. Carlsen vs G. Kasparov - Reykjavik 18.03.20041.d4 d5 2.c4 c6 3.Af3 Af6 4.Ac3 e65.Fg5 Abd7 6.e3 Va5 7.Ad2 Fb4 8.Vc20-0 9.Fe2 e5 10.0-0 exd4 11.Ab3 Vb612.exd4 dxc4 13.Fxc4 a5 14.a4 [14.Ae4;14.Kad1; 14.a3] 14...Vc7 15.Kae1 h616.Fh4 Fd6 17.h3 Ab6 18.Fxf6 Axc419.Ae4 Fh2+ 20.fih1 Ad6 [ 20...Ab6 21.g3 Vd7!?] 21.fixh2Axe4+ 22.Fe5 Ad6 23.Vc5 Kd8 24.d5! Vd7 25.Ad4!Kasparov d5’i alamaz, çünkü Carlsen d6 üzerinde ve-zir de¤ifltikten sonra Ke8+ oynamay› planl›yor. 25...Af5[ 25...cxd5 26.Vxd6 Vxd6 27.Fxd6 Kxd6 28.Ke8+ kaza-n›r.] 26.dxc6 bxc6 27.Axc6 Ke8 28.Kd1 Ve6 29.Kfe1Fb7 30.Ad4 [ 30.Axa5 Fxg2! 31.fixg2 Ah4+] 30...Axd431.Vxd4 Vg6 32.Vg4 Vxg4 33.hxg4 Fc6 34.b3 f6 35.Fc3Kxe1 [ 35...Keb8 36.Kb1 Fd5 37.Ke3 Kxb3 38.Kxb3Fxb3 39.Fxa5 Fd5 berabere.] 36.Kxe1 Fd5 37.Kb1 fif738.fig3 Kb8 39.b4 axb4 40.Fxb4 Fc4 41.a5 Fa6 42.f3fig6 43.fif4 h5 44.gxh5+ fixh5 45.Kh1+ fig6 46.Fc5 Kb247.fig3 Ka2 48.Fb6 fif7 49.Kc1 g5 50.Kc7+ fig6 51.Kc6Ff1 52.Ff2 Durum berabere, çünkü a5 piyonu bloke veFf2 hareket edemiyor. 1/2-1/2

� AYIN ‹LG‹NÇ OYUNU

Haz›rlayan: Cem Pekün

Kasparov vs Carlsen karfl›laflmas›