2
gösterir. Mahmud Nedim ka- side olarak takdim ise hece vezniyle olup yirmi yedi ve Bek- nefesleriyle halk Sultan Abdülaziz için "Des- tan" ile manzum mek- tup hece vezninin ilk güzel örneklerin- den Pertev bu az da beraber tanzi- mat dil ve muhteva ola- rak ilk denemeleri yer Mehmed Tevfik, 1\a{i/e-i istanbul 1290, s. 74-75 ; Recaizade Ekrem. Kudemadan Bir· kaç istanbul 1305, s. 57-58; Abdülhalim Memduh. Tarih-i Osmaniyye, is- tanbul 1306, s. 78-84; Faik Es/af, istan- bul 1311, 1, 180-186; Ebüzziya Tevfik, Numu- ne-i Osmaniyye, istanbul 1329, s. 197-225; a.mlf., Yeni Tarihi (haz. Ziyad Ebüzziya), istanbul 1973, ll, 104-106; Müellifleri, ll, 114-115; Nec- mi [Dilmen], Tarih-i Edebiyyat Dersleri, bul 1338, ll, 68-73; ismail Ha bi b [Sevük]. Türk Teceddüd Tarihi, istanbul. 1340, s. 100-107; ibnülemin. Son Türk s. 1325-1337, 3141-3142; Mustafa Nihat [Özön]. Son Türk Tarihi, istanbul 1941, s. 55-56; Ahmet Harndi XIX Türk Tarihi, istanbul 1956, s. 239-241; RTET, ll, 954-955; Metin Kayahan Öz- gül, Türk Siyasi Raya/ar, Anka· ra, ts . s. 31·39; Kamüsü 'l- a'lam, ll, 1495 ; TA, XV, 491; TDEA, ll, 448· 449. M. ÜRHAN ÜKAY L L EDHEM!TAÇ (bk. TAÇ). b. Edhem'e (ö. 161 / 777-78) nisbet edilen bir tarikat. _j _j dönemden önce süfi b. Ed- hem'in bir tarikat kurucusu bi- linmekle beraber ona nisbet edilen, an- cak Edhemiyye·- nin kimin nerede kesin olarak bilinmemektedir. Vahidi (ö. 15281. Anadolu'daki tasawufi züm- reler bilgi veren Hace-i Cihdn ve Netice-i Can ese- rinde Edhemfler'i sünnete için uzun, da tesbih, ila- hi okuyup bir zümre olarak tasvir eder: Edhemfler'in Belh'ten geldiklerini, Hamid-i Kerhi oldu- içlerinde Abdülmecid bir de halifeleri bildirir. Va- hidfnin bilgilere göre alem- le mukayese eden Edhemfler alemde bu- lunan her insanda da var Onlara göre "Edhem" ( ) kelimesinin birinci harfi olan "elif" ( 1) Allah'a eder. Bu da bir Edhemfnin bütün söz ve ilahi nite- likte bu sebeple onun aleminin ifade eder. harf olan "dal" ( ). tarika- ta "devam" ve bu yolda sebat etme an- gelir. Üçüncü harf olan "he" ("' ). "himmet" sahibi olan Edhemfler'in Hak' - tan "hidayet" istediklerini, son harf olan "mim" ( t ). gaddar nefse Allah'tan "meded" diledik- leri ne eder. Haririzade ise Edhe- miyye'nin def'i. ter- ki ve muhabbetinin ref'i" belirtir ( Tibyan, vr. 70• ve virdleri bilgi verir. Zebidi emin ' de, kendisinin Edhemiyye 1163'te (1750) ifade ederek )0.]_ itibaren Yemen, Mekke, Medine, Kirman ve faaliyet gös- teren Edheml Kudüs'teki Ed- hemiyye zaviyesi bilgi verir. Bu bilgilerden, Edhemiyye'nin Ka- dirflik ve Rifaflik gibi bir Sünni tarikat Ma'süm Ali ise Edhemiyye silsilesinin imam Zeyne- labidin veya imam Muhammed el-Ba- ve temayüllere sa- hip ileri sürer (Tara'ik, ll, 109- 131; lll, 77) Zebidf'nin bilgilere dayanarak Sün- ni özellikleri )0.]111. kadar korudu- bundan sonra daha çapta zümrelerin tesirine maruz söylenebilir. Tarikat "taç" ver- dikleri dört terkli (dilimli) Edhemi vandan ve üstten gösteren bir çizim (Yahya Ag<ih, Fütüvue ·i Tcic, Süleymaniye Ktp. , Nuri Arlasez , nr. 101, s. 20) AHMED YÜKN E Kl na Edhemi" denir. dört terkli kelime-i tevhidin dört kelime- den. "Allah" ve "Muhammed" dörder harften meydana gelmesi. kut- sal dört gibi sembolik Edhem" edebi metinlerde zaman- da, taç ve terkederek tercih eden b. Edhem'in halini ifade eden bir tabir olarak da VahidT. Hace-i Cihan, Süleymani- . ye Ktp., Hale! Efendi, nr. 242; HarTrTzade, Tib- yan, 1, vr. 69b·70•; ZebTdT, 'i"d, s. 31; a.mlf .. s. 170; Hüseyin Vassiif. Se{r- ne, ll, 24-28; Yahya Agah. Fütüuue-i Saadet, Nihat Azamat'taki fo· tokopisi, s. 32-36; Ma'sümAii Tara'i", ll, 109-131; lll, 77; 1, 504. L SüLEYMAN ULUDAG AHMED (Xl!. eserin müellifi, _j dönem ve çevreyle ilgili ye- terli bilgi yoktur. Eski kaynaklarda hak- sadece mahiyette rivayetlere Bunlardan göre Edib Ahmed Arapça ve Farsça bilen, tefsir ve hadis gibi is- lami ilimleri tahsil takva sahibi, alim, bir Onun )0.]_ sonla- yani Ali Nevai (ö. 906/ 1501) za- kadar göstermekte- dir. Nitekim Nevai'nin Nesayimü '1- ma- habbe eserinde Edib Ahmed'in as- len Türk ve kör din- dar ve zeki bir insan olarak uzak bir yerde otur- her gün yürüyerek gelip . 150/ 7671 derslerine devam ve Azam çok takdir belirtilmektedir. Gerçek- le ilgisi bulunmayan bu rivayet, Edib Ah- med'in dini ve bilgilerinin halk Azam'a talebe olacak kadar yüksek lendirilebilir. Edib Ahmed'in ve ilgili bil- giler IV, 50-51 ese- rin sonunda, Emir Arslan Hoca Tarhan on beyitlik bir man- zumede Edib Ahmed'in kör ve Mahmud kay- dedilmekte, yerinin bugünkü Tür- kistan' da mevkii ke- 421

EDİB AHMED YÜKN EKl · Edib Harabi'nin, "Kaf u nün hitabı izhar olmadan 1 Biz bu kainatın ibtidasıyız" matta'lı meşhur nefesi bütün Bektaşiler tarafından ezbere bilinir

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: EDİB AHMED YÜKN EKl · Edib Harabi'nin, "Kaf u nün hitabı izhar olmadan 1 Biz bu kainatın ibtidasıyız" matta'lı meşhur nefesi bütün Bektaşiler tarafından ezbere bilinir

gösterir. Mahmud Nedim Paşa'ya ka­side olarak takdim ettiği şiir ise hece vezniyle olup yirmi yedi kıtadır ve Bek­taşi nefesleriyle halk destanlarını andı­rır. Sultan Abdülaziz için yazdığı "Des­tan" ile kızına gönderdiği manzum mek­tup hece vezninin ilk güzel örneklerin­den sayılı r. Pertev Paşa'nın bu az sayı­da şiiri. Şinasi'ninkilerle beraber tanzi­mat şiirinde şekil, dil ve muhteva ola­rak yenileşmenin ilk başarılı denemeleri arasında yer almaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Mehmed Tevfik, 1\a{i/e-i Şuara, istanbul 1290, s. 74-75 ; Recaizade Ekrem. Kudemadan Bir· kaç Şair, istanbul 1305, s. 57-58; Abdülhalim Memduh. Tarih-i Edebiyyat-ı Osmaniyye, is­tanbul 1306, s. 78-84; Faik Reşad, Es/af, istan­bul 1311, 1, 180-186; Ebüzziya Tevfik, Numu­ne-i Edebiyyat·ı Osmaniyye, istanbul 1329, s. 197-225; a.mlf., Yeni Osmanlılar Tarihi (haz. Ziyad Ebüzziya), istanbul 1973, ll, 104-106; Osmanlı Müellifleri, ll, 114-115; İbrahim Nec­mi [Dilmen] , Tarih-i Edebiyyat Dersleri, İstan· bul 1338, ll, 68-73; ismail Ha bi b [Sevük]. Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi, istanbul. 1340, s. 100-107; ibnülemin. Son Asır Türk Şairleri, s. 1325-1337, 3141-3142; Mustafa Nihat [Özön]. Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi, istanbul 1941, s. 55-56; Ahmet Harndi Tanpınar. XIX Asır Türk Edebiyatı Tarihi, istanbul 1956, s. 239-241; Banarlı, RTET, ll, 954-955; Metin Kayahan Öz­gül, Türk Edebiyatında Siyasi Raya/ar, Anka· ra, ts . (Akçağ Yayınları), s. 31·39; Kamüsü 'l­a'lam, ll , 1495 ; TA, XV, 491; TDEA, ll, 448· 449. ı:;;:ı

lı!hl M. ÜRHAN ÜKAY

L

L

EDHEM!TAÇ

(bk. EDHEMİYYE; TAÇ).

EDHEMİYYE (~}i\)

İbrahim b. Edhem'e (ö. 161 / 777-78)

nisbet edilen bir tarikat.

_j

ı

_j

Tarikatların teşekkül ettiği dönemden önce yaşayan meşhur süfi İbrahim b. Ed­hem'in bir tarikat kurucusu olmadığı bi­linmekle beraber ona nisbet edilen, an­cak babasının adıyla anılan Edhemiyye·­nin kimin tarafından nerede kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Vahidi (ö.

15281. Anadolu'daki çeşitli tasawufi züm­reler hakkında bilgi veren Menakıb-ı Hace-i Cihdn ve Netice-i Can adlı ese­rinde Edhemfler'i sünnete uydukları için bıyıkları kısa . sakalları uzun, sırtların­

da yeşil hırka, boyunlarında tesbih, ila­hi okuyup coşan bir zümre olarak tasvir eder: Edhemfler'in Belh'ten geldiklerini, şeyhlerinin adının Hamid-i Kerhi oldu-

ğunu. içlerinde Derviş Abdülmecid adlı

bir de halifeleri bulunduğunu bildirir. Va­hidfnin verdiği bilgilere göre insanı alem­le mukayese eden Edhemfler alemde bu­lunan her şeyin insanda da var olduğuna inanırlar. Onlara göre "Edhem" ( r"'~ı ) kelimesinin birinci harfi olan "elif" ( 1) Allah'a işaret eder. Bu da bir Edhemfnin bütün söz ve davranışlarının ilahi nite­likte olduğunu. bu sebeple onun varlık aleminin padişahı bulunduğunu ifade eder. İkinci harf olan "dal" ( ~ ). tarika­ta "devam" ve bu yolda sebat etme an­lamına gelir. Üçüncü harf olan "he" ("' ). "himmet" sahibi olan Edhemfler'in Hak' ­tan "hidayet" istediklerini, son harf olan "mim" ( t ). gaddar nefse karşı başkal­dırdıklarında Allah'tan "meded" diledik­lerine işaret eder. Haririzade ise Edhe­miyye'nin "efkarın def'i. masivanın ter­ki ve ağyar muhabbetinin ref'i" esasına dayandığını belirtir ( Tibyan, ı, vr. 70• ı ve okudukları virdleri hakkında bilgi verir.

Zebidi cİ~dü'l- cevheri'ş -ş emin 'de, kendisinin Edhemiyye tarikatı hırkasını

1163'te (1750) g iydiğini ifade ederek )0.]_ yüzyıldan itibaren Yemen, Mekke, Medine, Kirman ve Şiraz'da faaliyet gös­teren Edheml şeyhleriyle Kudüs'teki Ed­hemiyye zaviyesi hakkında kısaca bilgi verir. Bu bilgilerden, Edhemiyye'nin Ka­dirflik ve Rifaflik gibi bir Sünni tarikat olduğu anlaşılmaktadır. Ma'süm Ali Şah ise Edhemiyye silsilesinin imam Zeyne­labidin veya imam Muhammed el-Ba­kır'a dayandığını ve Şii temayüllere sa­hip olduğunu ileri sürer (Tara'ik, ll, 109-131; lll, 77) Zebidf'nin verdiği bilgilere dayanarak tarikatın bazı kollarının Sün­ni özellikleri )0.]111. yüzyıla kadar korudu­ğu, bundan sonra daha geniş çapta Şii­Batını zümrelerin tesirine maruz kaldığı söylenebilir.

Tarikat mensuplarının "taç" adını ver­dikleri başlığın dört terkli (dilimli) olanı-

Edhemi tacı vandan ve üstten gösteren bir çizim (Yahya

Ag<ih, Fütüvue ·i Esr/J.r· ı Tcic, Süleymaniye Ktp. , Nuri Arlasez , nr.

101, s. 20)

EDİB AHMED YÜKN EKl

na "tac-ı Edhemi" denir. Tacın dört terkli olmasının kelime-i tevhidin dört kelime­den. "Allah" ve "Muhammed" lafızlarının dörder harften meydana gelmesi. kut­sal kitapların sayısının dört oluşu gibi çeşitli sembolik manaları vardır. "Tac-ı Edhem" edebi metinlerde aynı zaman­da, taç ve tahtını terkederek fakrı tercih eden İbrahim b. Edhem'in istiğna halini ifade eden bir tabir olarak da kullanıl­

mıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

VahidT. Menalcıb-i Hace-i Cihan, Süleymani- . ye Ktp. , Hale! Efendi, nr. 242; HarTrTzade, Tib­yan, 1, vr. 69b·70•; ZebTdT, 'i"d, s. 31; a.mlf .. itha{ü'l-aş{iya', s. 170; Hüseyin Vassiif. Se{r­ne, ll , 24-28; Yahya Agah. Fütüuue-i Esrar-ı Tac-ı Saadet, yazman,ın Nihat Azamat'taki fo· tokopisi, s. 32-36; Ma'sümAii Şah, Tara'i", ll , 109-131; lll, 77; Pakalın. 1, 504.

L

~ SüLEYMAN ULUDAG

EDİB AHMED YÜKNEKİ

(Xl!. yüzyıl)

Atebetü'l-hakayık adlı meşhur eserin müellifi, şair. _j

Yaşadığı dönem ve çevreyle ilgili ye­terli bilgi yoktur. Eski kaynaklarda hak­kında sadece menkıbevT mahiyette bazı

rivayetlere rastlanmaktadır. Bunlardan anlaşıldığına göre Edib Ahmed Arapça ve Farsça bilen, tefsir ve hadis gibi is­lami ilimleri tahsil etmiş, takva sahibi, alim, fazı! bir şairdir. Onun hakkındaki menkıbeler, şöhretinin )0.]_ yüzyıl sonla­rına yani Ali Şir Nevai (ö. 906/ 1501) za­manına kadar sürdüğünü göstermekte­dir. Nitekim Nevai'nin Nesayimü '1- ma­habbe adlı eserinde Edib Ahmed'in as­len Türk ve doğuştan kör olduğu, din­dar ve zeki bir insan olarak tanındığı, Bağdat'ın dışında uzak bir yerde otur­duğu, her gün yürüyerek gelip imam-ı Azam'ın (ö . 150/ 7671 derslerine devam ettiği ve imam-ı Azam tarafından çok takdir edildiği belirtilmektedir. Gerçek­le ilgisi bulunmayan bu rivayet, Edib Ah­med'in dini kimliğinin ve bilgilerinin halk arasında imam-ı Azam'a talebe olacak kadar yüksek görüldüğü şeklinde değer­lendirilebilir.

Atebetü'l-hakayık * ta Edib Ahmed'in adı, hayatı ve şahsiyetiyle ilgili bazı bil­giler vardır (DİA, IV, 50-51 ı. Ayrıca ese­rin sonunda, Emir Arslan Hoca Tarhan tarafından yazılan on beyitlik bir man­zumede Edib Ahmed'in doğuştan kör ve babasının adının Mahmud olduğu kay­dedilmekte, doğum yerinin bugünkü Tür­kistan' da Taşkent civarında , mevkii ke-

421

Page 2: EDİB AHMED YÜKN EKl · Edib Harabi'nin, "Kaf u nün hitabı izhar olmadan 1 Biz bu kainatın ibtidasıyız" matta'lı meşhur nefesi bütün Bektaşiler tarafından ezbere bilinir

EDiB AHMED YÜKNEKT

F.'P_. ~ -+· -~ ·.;.·~~- -~j.~ .. ~i \ .. •·· - ~ ll-- . . l ..,.,.. ı . ··- . . ı -· ·.f='O.~~ = "'~~.ıılı ~ '~~' ~- ~ ~~ i ', '!_ ~·~_-.. ., -ı- ı ı ~,_. ~ ~ F -. ~ ..

--- ---- .. - - . . - ~

Edib Ahmed Yükneki'nin Alebeta'l·

hakayık

adli eserinin konu başlıklarıyla

avet ve hadislerin Arapça, esas metnin ise Uygur harfleriyle yazıldığı

nüshasından

örnek sayfalar (SUieymanlye Ktp.,

Ayasofya,

nr. 4012. s. 32-33, 82-83}

sin şekilde tesbit edilemeyen Yüknek kasabası olduğu belirtilmektedir. Yine aynı manzumede eserin "Kaşgari til" ile yani Karahanil Türkçesi'yle yazıldığı ifa­de edilmektedir.

Bütün bu bilgilere göre Edib Ahmed'in XII. yüzyılda yaşamış bir Türk edip ve alimi olduğuna kesin gözüyle bakılmak­tadır. Atebetü ·ı- hakayık 'ı yazmadan önce de "Edib" sıfatını taşıdığı anlaşıl­

makta. ancak başka herhangi bir eseri bilinmemektedir.

Güçlü bir şair olmayan Edib Ahmed'in eserini yazarken büyük ölçüde Kutad­gu Bilig'in tesirinde kaldığı belli olmak­tadır. islami bilgileri öğretmek maksa­dıyla yazılmış ınısrafarında daha çok di­daktik bir üslüp hakimdir. Ağızdan ağı­za yayılan şiirlerinde ise hikmetli ifade­ler göze çarpar.

BİBLİYOGRAFYA: Edib Ahmed Yükneki. Atebetü'l·hakayık (nşr.

Reşid Rahmeti Arat), istanbul 1951 ; Ali Şir Ne­vai, Nesayim, s. 390-391 ; Köprülü. Türk Ede· biyatı Tarihi (1926), istanbul 1981, s. 173·178; a.mlf .. "Hibetü'l-hakayık", MTM, V (1915), s. 369·380; Ahmet Bican Ercilasun. "Edib Ah­med Yükneki ve Atabetü'l-Hakayık", Büyük Türk Klasikleri, ı , 158, 159; Necib Asım [Ya­Ziksız]. "Uygur Yazısı İle Hibetü'l-hakayık'ın Diğer Bir Nüshası", TM, 1 (1925). s. 227·233; Tuncer Gülensoy. "Edib Ahmed b. Mahmud Yükneki", TDEA, ll, 450; a.mlf., "Atebetü'l­hakayık", DiA, IV, 50·51; Günay Kut. "Ali Şir Nevil.i", a.e., ll, 451. r.;;ı

IIP.l TUNCER GüLENSOY

422

r

L

EDiRHARABi

(1853-1916)

Son devir Bektaşi şairi. _j

istanbul' da doğdu. Asıl adı Ahmed Edib'dir. Şiirlerinde bazan Harabi. ba­zan Edib mahlasını kullanmıştır. Çanak­kale ve Preveze'de memurluk, Bahriye'­de uzun yıllar gemi katipliği yaptı. On yedi yaşlarında Merdivenköy Şahkulu Dergahı şeyhi Mehmed Ali Hilmi Dede Baba'ya mürid oldu. Ancak herhangi bir kimseden icazetname almadan babalık yapmaya kalkıştığı için istanbul Bekta­şileri arasında pek sevilmez. hatta Bek­taşi tekkelerine kabul edilmezdi. Daha çok Bektaşi olmayan rindmeşrep kişiler­le ve şairlerle düşüp kalkar, evinde ayin­ler düzenlediği söylenirdi. Hatta Rıza

Tevfik bile başlangıçta ondan el almıştı. Edib Harabi'nin, "Kaf u nün hitabı izhar olmadan 1 Biz bu kainatın ibtidasıyız"

matta'lı meşhur nefesi bütün Bektaşiler tarafından ezbere bilinir ve dergahlar­da okunurdu. Edib Harabi velüd bir şa­irdir. Kendisini yakından tanıyanlar, za­man zaman ilticaten dahi kolaylıkla şiir söyleyebildiğini beliıtirler.

Aruz ve hece vezinlerini son derece ra­hat kullanan Edib Harabfnin şiirleri dev­rinde büyük bir ilgi görmüştür. Özellikle Bektaşi düşüncesini yansıttığı ve sade bir dille kaleme aldığı şiirlerinde hiciv unsuru ağır basmaktadır. Sadettin Nüz­het Ergun ondaki Melamilik etkisi üze­rinde de durur.

Şiirlerinin bir kısmı Saadet ve Yeni Mecmua gibi devrin gazete ve dergile­rinde de yayımlanan Edib Harabi, Namık Kemal'in bazı şiirlerini tahmis etmiş. ay­rıca Servet-i Fününcular'ı alaya alan ba­zı manzumeler de yazmıştır. Nefes. koş­ma. kalenderi, mersiye ve gazellerle ba­zı önemli olaylara düşürdüğü tarihler­den oluşan oldukça hacimli divanının

kendi el yazısı ile olan nüshası Süleyma-

Edib Harabi

Edi b Harabi'nin müellif hattı divanından

bir sayfa (Süleymaniye Ktp.,

lhsan Ma!wi

Balkır ,

nr. 98, s. 225)

Jı.,...v_· . . . t'Jı..( , ., """ \

1, , ;.ı· :fJ.;,.)·J~ w;~~ ~ı.·~s-~·)?' ...... .1) • .,.::. ' .,, ' . ' -r ı.:'<'i?J!/,....\<\,..,~

~--~~ ... ~ ~v..)._..,ı 1;P_,,c<' .-.~~,....!( / ;: ıi;..cJ> Y";.;,'!. vı ,.(_:_.,

~p.,ı._,~·~.:.";...tG~. -;iı,._...~~/>' -. ı.0;u;:->.)._,ı.

.t._..;v?k..ı· ~~ ........... ~tJ~~~JıÇc ~/.~

1e '(

niye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır !İh­san Mahvl Balkır. nr. 98). Divanın iki def­terden ibaret diğer bir nüshası ise İstan­bul Belediyesi Atatürk Kitaplığı'ndadır IK. 54 ı). S. Nüzhet Ergun Bektaşi Şair­leri'nde hece ve aruzla elli bir şiirini neş­retmiş ls. 82-ı 15). divanından seçmeler ise Hüseyin Hüsnü Erdikut'un Edib Ha­rabi'nin Divanı (İzmir ı 950) ile Sefer Ay­tekin'in derlediği Harabi, Hayatı ve De­yişleri IAnkara ı 959) adlı kitaplarda ya­yımlanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Sadettin Nüzhet [Ergun]. Bektaşi Şairleri, İs· tanbul 1930, s. 79·82; a.mlf .. "Edib Harabi", Milli Mecmua, Xf109, istanbul 1928, s. 1751· 1753; Rauf Yekta, Bektaşi Nefes/eri, istanbul 1933, s. 153; Fikret Yürükoğlu. Edib Harabi, Hayatı ve Eserleri (mezuniyet tezi. 1945), iü Ed. Fak. Ktp., nr. ll 29; Abdülbaki Gölpınarlı.

Alevi-Bektaşi Nefes/eri, istanbul 1963, s. 12; Va­hit Lütfi Salcı . "Edib Harabi", YT, nr. 78 ( 1 938), s. 218·221; Rıza Tevfik Bölükbaşı. "Edib Ha­rab! Erenler", Yeni Sabah, nr. 2216, 21 Tem· muz istanbul 1944; H. Jansky, "Der Bektaşi­Dichter Edip Harabi", WZKM ( 1960). s. 87·98 ; Nail Bayraktar. Atatürk Kitaplığı'na Yeni Ba­ğışlanan Yazma Kitapların indeks Kata/oğu, istanbul 1991 , 1, 15; "Edib Harabi", TDEA, ll , 450 ·451. r:;:ı

ııt.ı ABDULLAH UÇMAN

r

L

EDİB MEHMED EMİN

(ö. 1801)

Osmanlı vak'anüvisi. _j

Midilli Nazırı Ali Bey'in oğlu olup tahsili ve ilk görevleri hakkındaki bilgiler yeter­sizdir. 1763'te Erzurum Valisi İbrahim Paşa 'nın divan katipliğini yaptığı. daha sonra teşrifati vekili olduğu bilinmek­tedir. Sadullah Enveri'nin ·üçüncü defa vak'anüvis tayin edilerek Serdar Koca Yüsuf Paşa ile savaşa katılması üzerine 1787'de rikab vak'anüvisi 'veya vak'a­nüvis vekili olarak istanbul'daki olayları yazmakla görevtendirildi (Edib Mehmed