8
175 DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI Hayrettin KARZAOĞLU* ve Gamze KARZAOĞLU* ÖZ Kömür aramalarında doğru akım özdirenç yöntemlerinin kullanılması havzanın jeolo- jik oluşum koşullarına göre şekillenmektedir. Düşey Elektrik Sondaj (DES) eğrilerinin Ne- ojen çökel havzalarda (göl, akarsu) davranış özellikleri belirgindir. Bu özellik akımın iletilme şeklinden kaynaklanmaktadır. Söz konusu ile- tim; iyonik yoldan gerçekleşmektedir. Aşınarak kayaçların bünyesinden sökülen değişik bo- yuttaki sedimanter birimler faylarla denetli gra- ben havzalarda depolanmaktadır. Bu birikim akarsu rejimine ve göl ortamındaki fizikokim- yasal koşullara bağlı olarak gerçekleşmekte- dir. Çökeller havza kenarlarında tane boyutu iri havzanın derin kesimlerine doğru tane boyutu küçülerek depolanmaktadır. Bu tür ortamlara gelen organik kökenli malzemeler çökel kalın- lığının fazla olduğu durumlarda dış etkenler- den fazla etkilenmemekte ve korunmaktadır. Organik bu malzemeler göl sularının yeterli derinliğe ulaştığı durumlarda (150m) oksijenin bozucu etkisinden kurtulmaktadır. Üzerine ge- len diğer çökellerin oluşturmuş olduğu ısı ve basınç etkisi ile zamanla kömüre dönüşmekte- dir. İletkenliğin iyonik iletkenlikten elektron ilet- kenliğine geçtiği derinlikler kömür için çoğu kez temeli oluşturmaktadır. Havzanın denizel özel- lik göstermemesi durumunda DES eğri modeli H tipi eğri modelidir. Bunun nedeni; elektriksel temelin masif özellik gösteren kayaçlardan oluşmuş olmasıdır. Elektriksel temelin denizel filiş olması durumunda DES eğri modeli Q tipi eğri modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun asıl nedeni ise; Eosen iç denizinin çekilmesi (orojenez) neticesinde Oligosen dö- neminde oluşan kalın tuz (jips, NaCl) oluşum- larıdır. Bu oluşumlar; iletkenliğin iyonik yoldan devam etmesi şeklinde DES eğrilerinde kendi- ni göstermektedir. KÖMÜRÜN TANIMI Kömür homojen olmayan, kompakt, ço- ğunlukla lignoselülozik bitki parçalarından meydana gelen, tabakalaşma gösteren, içeri- sinde çoğunlukla C, az miktarda H – O – S ve N elementlerinin bulunduğu ama inorganik (kil, silt, z elementleri gibi) maddelerinde olabildi- ği, bataklıklarda oluşan, kahverengi ve siyah renk tonlarında olan, yanabilen, katı fosil or- ganik kütlelerdir Kömürler yakıt hammaddesi oldukları gibi, değişik amaçlarda (kok yapımı, kimyasal madde üretimi gibi alanlarda) da kul- lanılırlar. KÖMÜRÜN OLUŞUMU Kömür, nebatların bataklık alanlarda birik- mesi sonucu oluşan tabakaların değişime uğ- raması neticesi meydana gelmiştir Bu tabaka- lar üzerine çeşitli çökeltilerin birikmesi ve arz’ın hareketleri sonucu derinliklere gömülmüştür Gömülmüş olan bu nebatlar; artan ısı ve ba- sınca maruz kaldıklarında bünyelerinde fizik- sel ve kimyasal değişikliğe uğrayarak kömüre dönüşürler Bu proses milyonlarca yıl içinde gerçekleşerek kömürler organik olgunluklarına göre Linyit, Altbitümlü, Kömür, Bitümlü Kömür ve Antrasit tiplerine ayrılırlar Neojen havzalarda (göl ve akarsu) hav- za derinliğinin artması sonucunda genellikle ince taneli kireçtaşı marn ardışımı gelir. Bazı devirlerde canlıların fazla oluşu bol miktarda organik gerecin göle taşınmasına neden ol- maktadır. Bu taşınan organik gereç, göl sula- rının 150 m’yi aştığı havasız ortamlarda bitüm şekline dönüşmektedir. Orojenez ve bir takım nedenlerden dolayı göl sularının çekilmesi ne- ticesinde ortama zaman zaman akarsu ortamı çökelleri gelmektedir. Bu tür ortamı temsil eden jeolojik birimler taşınma sonucu oluştukların- dan dolayı kum, kil, silt, marn gibi sedimanter kökenlidirler. *Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı – Ankara

DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

175

DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI

Hayrettin KARZAOĞLU* ve Gamze KARZAOĞLU* ÖZ Kömür aramalarında doğru akım özdirenç yöntemlerinin kullanılması havzanın jeolo-jik oluşum koşullarına göre şekillenmektedir. Düşey Elektrik Sondaj (DES) eğrilerinin Ne-ojen çökel havzalarda (göl, akarsu) davranış özellikleri belirgindir. Bu özellik akımın iletilme şeklinden kaynaklanmaktadır. Söz konusu ile-tim; iyonik yoldan gerçekleşmektedir. Aşınarak kayaçların bünyesinden sökülen değişik bo-yuttaki sedimanter birimler faylarla denetli gra-ben havzalarda depolanmaktadır. Bu birikim akarsu rejimine ve göl ortamındaki fizikokim-yasal koşullara bağlı olarak gerçekleşmekte-dir. Çökeller havza kenarlarında tane boyutu iri havzanın derin kesimlerine doğru tane boyutu küçülerek depolanmaktadır. Bu tür ortamlara gelen organik kökenli malzemeler çökel kalın-lığının fazla olduğu durumlarda dış etkenler-den fazla etkilenmemekte ve korunmaktadır. Organik bu malzemeler göl sularının yeterli derinliğe ulaştığı durumlarda (150m) oksijenin bozucu etkisinden kurtulmaktadır. Üzerine ge-len diğer çökellerin oluşturmuş olduğu ısı ve basınç etkisi ile zamanla kömüre dönüşmekte-dir. İletkenliğin iyonik iletkenlikten elektron ilet-kenliğine geçtiği derinlikler kömür için çoğu kez temeli oluşturmaktadır. Havzanın denizel özel-lik göstermemesi durumunda DES eğri modeli H tipi eğri modelidir. Bunun nedeni; elektriksel temelin masif özellik gösteren kayaçlardan oluşmuş olmasıdır. Elektriksel temelin denizel filiş olması durumunda DES eğri modeli Q tipi eğri modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun asıl nedeni ise; Eosen iç denizinin çekilmesi (orojenez) neticesinde Oligosen dö-neminde oluşan kalın tuz (jips, NaCl) oluşum-larıdır. Bu oluşumlar; iletkenliğin iyonik yoldan devam etmesi şeklinde DES eğrilerinde kendi-ni göstermektedir.

KÖMÜRÜN TANIMI

Kömür homojen olmayan, kompakt, ço-ğunlukla lignoselülozik bitki parçalarından meydana gelen, tabakalaşma gösteren, içeri-sinde çoğunlukla C, az miktarda H – O – S ve N elementlerinin bulunduğu ama inorganik (kil, silt, z elementleri gibi) maddelerinde olabildi-ği, bataklıklarda oluşan, kahverengi ve siyah renk tonlarında olan, yanabilen, katı fosil or-ganik kütlelerdir Kömürler yakıt hammaddesi oldukları gibi, değişik amaçlarda (kok yapımı, kimyasal madde üretimi gibi alanlarda) da kul-lanılırlar.

KÖMÜRÜN OLUŞUMU Kömür, nebatların bataklık alanlarda birik-mesi sonucu oluşan tabakaların değişime uğ-raması neticesi meydana gelmiştir Bu tabaka-lar üzerine çeşitli çökeltilerin birikmesi ve arz’ın hareketleri sonucu derinliklere gömülmüştür Gömülmüş olan bu nebatlar; artan ısı ve ba-sınca maruz kaldıklarında bünyelerinde fizik-sel ve kimyasal değişikliğe uğrayarak kömüre dönüşürler Bu proses milyonlarca yıl içinde gerçekleşerek kömürler organik olgunluklarına göre Linyit, Altbitümlü, Kömür, Bitümlü Kömür ve Antrasit tiplerine ayrılırlar

Neojen havzalarda (göl ve akarsu) hav-za derinliğinin artması sonucunda genellikle ince taneli kireçtaşı marn ardışımı gelir. Bazı devirlerde canlıların fazla oluşu bol miktarda organik gerecin göle taşınmasına neden ol-maktadır. Bu taşınan organik gereç, göl sula-rının 150 m’yi aştığı havasız ortamlarda bitüm şekline dönüşmektedir. Orojenez ve bir takım nedenlerden dolayı göl sularının çekilmesi ne-ticesinde ortama zaman zaman akarsu ortamı çökelleri gelmektedir. Bu tür ortamı temsil eden jeolojik birimler taşınma sonucu oluştukların-dan dolayı kum, kil, silt, marn gibi sedimanter kökenlidirler.

*Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı – Ankara

Page 2: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

176

KÖMÜR VE DOĞRU AKIM YÖNTEMLERİ Neojen havzalarda DES (Düşey Elekt-rik Sondaj) eğri karakteri H tipi eğri şeklinde-dir. Bunun nedeni; bu tür ortamların poroz ve permeabilitesinin yüksek olması nedeniyle elektriksel iletkenliğin elektron iletkenliğinden ziyade gözeneklerdeki tuzlu suyun etkisi ile iletkenliğin iyonik yoldan gerçekleşmesidir. Bu durum özdirenç açısından oldukça düşük özdi-renç okumalarına karşılık gelmektedir. Göl çö-kelleri hem yatay hem de düşey yönde değişim göstermektedir. Gölün hareketli ya da durağan olmasına göre de çökelen birimler farklılık arz eder. Ülkemiz genelinde orojenez hareketle-rinin neden olduğu volkanizmalar ve bu vol-kanik malzemelerin göl ortamına taşınması sonucunda ortama yoğun miktarda Na iyonu taşınmaktadır. Bu da ortamda jeokimyasal ve iklim koşullarının da etkisi ile tuz oluşumlarına neden olmaktadır. Tuzun varlığı birimler ara-sında özdirenç kriteri baz alınarak birim ayırt edilmesine pek olanak tanımaz. Bunun nedeni birimler arasında fiziksel bir ayrım oluşturacak kadar birimlerin kalınlık, litolojik ve devamlılık özellikleri göstermemesinden kaynaklanmak-tadır. Bu olumsuzluğa gözeneklere dağılmış tuzlu suyu da koyarsak durum daha da karma-şık bir yapı arz eder. Ülkemiz genelinde bu tür organik mad-de zenginleşmeleri Karbonifer (Zonguldak) ve sonrası özellikle Eosen ve Miyosende et-kindir. Jura yaşlı kömürlereAdana-Kozan,,-Bayburt; Eosen kömürlerine Amasya-Çeltek, Çorum-Mecitözü, Yozgat-Sorgun, Bolu-Men-gen; Oligosen kömürlerine Tekirdağ-Malkara, Erzurum-Oltu, Erzurum-İspir; Miyosen kö-mürlerine Kütahya-Tunçbilek, Manisa-Soma, Muğla-Yatağan, Çanakkale-Çan, Bursa-Orha-neli, Ankara-Beypazarı, Eşkişehir-Mihallıçık, Çorum-Alpagut, Bolu-Göynük, Konya-Erme-nek, Adana-Karaisalı, Pliyosen Kömürlerine Konya-Beyşehir, Çankırı-Orta, Kahramanma-raş-Elbistan, Sivas-Kangal, Erzincan-Refahi-ye, Adıyaman-Gölbaşı, Ağrı-Eleşgirt, Van-Erçiş örnek olarak verilebilir. Özellikle Orta Anado-lu’da Orta Miyosen ve sonrasında etkin düşey hareketler söz konusudur (Konya-Karapınar). Bu düşey hareketler neticesinde göl sularının

derinleşmesi ve havasız kalan bu ortamlarda organik malzemece zenginleşmeler kömür olu-şumunu sağlamaktadır. Bu bakımdan jeofizik çalışmanın esasını direkt kömür değil; kömü-rün birikebileceği ortam kalınlığının ve derinli-ğinin tespiti olmalıdır. Kömür zenginleşmeleri 10-20cm.’den 30m.’ye kadar ardalanmalı taba-kalar şeklindedir. Elektrot tertibi sıklıkla seçil-miş olsa da; söz konusu iletkenlik iyonik yoldan sağlandığı için direkt kömüre ulaşmak bir hayli zordur. Konya Karapınar havzasında tespit edilen organik malzeme zenginleşmesi jeolojik za-man olarak Miyosene işaret etmektedir. Temel birim olarak da Jura-Kretase yaşlı kireçtaşları söz konusudur. Göl çökelleri ile temel birimler arasında net bir ayrım yapmak özdirenç açı-sından sorun oluşturmamıştır. Jeolojik yapı buna olanak tanımaktadır.

Havza; özdirenç farklılığını net olarak oluş-turmayan bir yapı şeklinde gelişmiş olsaydı durum çok daha karmaşık hale gelirdi. Bazı havzalarda denizel bir filiş çökelimi de söz ko-nusudur. Bu durumda Kömür için temel oluştu-racak yapıyı tespit etmek daha da zordur. Bu durumda göz önüne alınması gereken jeolojik süreçtir. Bu süreç; Ülkemiz genelinde Eosen denizinin çekilmesi neticesinde Oligosen’de oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuz-lar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yan-sımaktadır. Oligosende Orta Anadolu’da olduk-ça kalın jips ve Halit oluşumları görülmektedir. Sonuç olarak; kömür aramalarında doğru akım özdirenç yöntemleri ile ön kabul yapıla-maz. Önemli olan jeolojik oluşumdur. Oluşum mekanizması ve ortamda temeli oluşturan bi-rimlerin özellikleri dikkate alınarak değerlendir-me yapılmalıdır. Hedef kömürün kendisi değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespit edilmesi olmalıdır. Kömür için temeli oluşturan jeolojik birim masif bir yapı arz ediyorsa H tipi eğri mo-deli (Şekil 1); temel filiş şeklinde bir yapı gös-teriyorsa Q tipi eğri modeli ile karakterize edil-melidir (Şekil 2).

Page 3: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

177

Kömür havzalarında önem arz eden diğer bir konu; tektonik hareketlerin kömür tabaka-larına olan etkileridir. Bu etkilerin tespit edile-bilmesi için Wenner elektrot tertibi seçilerek yanal değişimlerin tespit edilmesi, tespit edi-len fayların doğrultu ve eğimleri için ise profil çalışmalarına yer verilmesi gerekmektedir. Elektrot açıklığı(a= 50, 100, 150, 250m) ol-mak üzere 4 seviyede alınan ölçüler (Görünür Özdirenç) 25m aralıklarla yatay eksen uzak-

lık düşey eksen derinlik olmak üzere çizilmiş-tir. Profil boyunca 65-100 Ohmm.’lik görünür eşözdirenç değerleri akarsu ortamı çökellerini temsil etmektedir. Bu birimler çakıltaşı, kum-taşı ağırlıklı çökel birimleri temsil etmektedir.65 Ohmm.’den daha düşük görünür eşözdi-renç değerleri gölsel birimleri temsil etmekte-dir. Bu birimler kil, silt, marn ve kömürlü sevi-yeleri temsil etmektedir (Şekil 3).

Tespit edilen faylara dik yönde SP (Doğal Potansiyel) çalışması yapılmıştır. Profil boyun-ca 10, (-15) MiliVolt’luk gerilim değerleri oku-nurken fay kesim noktalarında 55, (-115) Mi-

liVolt’luk gerilim değerleri okunmuştur. Bunun nedeni Fay düzlemleri boyunca hareket eden akışkanın oluşturmuş olduğu potansiyel geri-limdir (Şekil 4).

Havza; özdirenç farklılığını net olarak

oluşturmayan bir yapı şeklinde gelişmiş olsaydı

durum çok daha karmaşık hale gelirdi. Bazı

havzalarda denizel bir filiş çökelimi de söz

konusudur. Bu durumda Kömür için temel

oluşturacak yapıyı tespit etmek daha da zordur. Bu

durumda göz önüne alınması gereken jeolojik

süreçtir. Bu süreç; Ülkemiz genelinde Eosen

denizinin çekilmesi neticesinde Oligosen’de

oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar

DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak

yansımaktadır. Oligosende Orta Anadolu’da

oldukça kalın jips ve Halit oluşumları

görülmektedir.

Sonuç olarak; kömür aramalarında doğru

akım özdirenç yöntemleri ile ön kabul yapılamaz.

Önemli olan jeolojik oluşumdur. Oluşum

mekanizması ve ortamda temeli oluşturan

birimlerin özellikleri dikkate alınarak

değerlendirme yapılmalıdır. Hedef kömürün kendisi

değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespit

edilmesi olmalıdır. Kömür için temeli oluşturan

jeolojik birim masif bir yapı arz ediyorsa H tipi eğri

modeli(Şekil 1); temel filiş şeklinde bir yapı

gösteriyorsa Q tipi eğri modeli ile karakterize

edilmelidir(Şekil 2).

1 10 100 1000 10000AB/2(m)

1

10

100

1000

10000

Gör

ünür

Özd

irenç

(Ohm

m)

H Tipi Eğri Pliyosen

Miyosen

Jura

(Çakıltaşı, kumtaşı)

(Kum, kil, silt, marn, kömür)

(Kireçtaşı)

Akarsu-Göl

Metamorfik

E05 DES Eğrisi

Şekil 1 H Tipi Eğri Modeli

1 10 100 1000 10000AB/2(m)

1

10

100

1000

10000

Gör

ünür

Özd

irenç

(Ohm

m) Pliyosen

Miyosen

Eosen

I03 DES Eğrisi

Akarsu-Göl

Denizel(Çakıltaşı, kumtaşı)

(Kil, silt, marn, kömür)

(Filiş)

Q Tipi Eğri

Şekil 2 Q Tipi Eğri Modeli

Şekil 3 Wenner Profil Çalışması

Kömür havzalarında önem arz eden diğer

bir konu; tektonik hareketlerin kömür tabakalarına

olan etkileridir. Bu etkilerin tespit edilebilmesi için

Wenner elektrot tertibi seçilerek yanal değişimlerin

tespit edilmesi, tespit edilen fayların doğrultu ve

eğimleri için ise profil çalışmalarına yer verilmesi

gerekmektedir. Elektrot açıklığı(a= 50, 100, 150,

250m.) olmak üzere 4 seviyede alınan

ölçüler(Görünür Özdirenç) 25m. aralıklarla yatay

eksen uzaklık düşey eksen derinlik olmak üzere

çizilmiştir. Profil boyunca 65-100 Ohmm.’lik

görünür eşözdirenç değerleri akarsu ortamı

çökellerini temsil etmektedir. Bu birimler çakıltaşı,

kumtaşı ağırlıklı çökel birimleri temsil etmektedir.

65 Ohmm.’den daha düşük görünür eşözdirenç

değerleri gölsel birimleri temsil etmektedir. Bu

Havza; özdirenç farklılığını net olarak

oluşturmayan bir yapı şeklinde gelişmiş olsaydı

durum çok daha karmaşık hale gelirdi. Bazı

havzalarda denizel bir filiş çökelimi de söz

konusudur. Bu durumda Kömür için temel

oluşturacak yapıyı tespit etmek daha da zordur. Bu

durumda göz önüne alınması gereken jeolojik

süreçtir. Bu süreç; Ülkemiz genelinde Eosen

denizinin çekilmesi neticesinde Oligosen’de

oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar

DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak

yansımaktadır. Oligosende Orta Anadolu’da

oldukça kalın jips ve Halit oluşumları

görülmektedir.

Sonuç olarak; kömür aramalarında doğru

akım özdirenç yöntemleri ile ön kabul yapılamaz.

Önemli olan jeolojik oluşumdur. Oluşum

mekanizması ve ortamda temeli oluşturan

birimlerin özellikleri dikkate alınarak

değerlendirme yapılmalıdır. Hedef kömürün kendisi

değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespit

edilmesi olmalıdır. Kömür için temeli oluşturan

jeolojik birim masif bir yapı arz ediyorsa H tipi eğri

modeli(Şekil 1); temel filiş şeklinde bir yapı

gösteriyorsa Q tipi eğri modeli ile karakterize

edilmelidir(Şekil 2).

1 10 100 1000 10000AB/2(m)

1

10

100

1000

10000

Gör

ünür

Özd

irenç

(Ohm

m)

H Tipi Eğri Pliyosen

Miyosen

Jura

(Çakıltaşı, kumtaşı)

(Kum, kil, silt, marn, kömür)

(Kireçtaşı)

Akarsu-Göl

Metamorfik

E05 DES Eğrisi

Şekil 1 H Tipi Eğri Modeli

1 10 100 1000 10000AB/2(m)

1

10

100

1000

10000

Gör

ünür

Özd

irenç

(Ohm

m) Pliyosen

Miyosen

Eosen

I03 DES Eğrisi

Akarsu-Göl

Denizel(Çakıltaşı, kumtaşı)

(Kil, silt, marn, kömür)

(Filiş)

Q Tipi Eğri

Şekil 2 Q Tipi Eğri Modeli

Şekil 3 Wenner Profil Çalışması

Kömür havzalarında önem arz eden diğer

bir konu; tektonik hareketlerin kömür tabakalarına

olan etkileridir. Bu etkilerin tespit edilebilmesi için

Wenner elektrot tertibi seçilerek yanal değişimlerin

tespit edilmesi, tespit edilen fayların doğrultu ve

eğimleri için ise profil çalışmalarına yer verilmesi

gerekmektedir. Elektrot açıklığı(a= 50, 100, 150,

250m.) olmak üzere 4 seviyede alınan

ölçüler(Görünür Özdirenç) 25m. aralıklarla yatay

eksen uzaklık düşey eksen derinlik olmak üzere

çizilmiştir. Profil boyunca 65-100 Ohmm.’lik

görünür eşözdirenç değerleri akarsu ortamı

çökellerini temsil etmektedir. Bu birimler çakıltaşı,

kumtaşı ağırlıklı çökel birimleri temsil etmektedir.

65 Ohmm.’den daha düşük görünür eşözdirenç

değerleri gölsel birimleri temsil etmektedir. Bu

Şekil 1- H tipi eğri modeli

Havza; özdirenç farklılığını net olarak

oluşturmayan bir yapı şeklinde gelişmiş olsaydı

durum çok daha karmaşık hale gelirdi. Bazı

havzalarda denizel bir filiş çökelimi de söz

konusudur. Bu durumda Kömür için temel

oluşturacak yapıyı tespit etmek daha da zordur. Bu

durumda göz önüne alınması gereken jeolojik

süreçtir. Bu süreç; Ülkemiz genelinde Eosen

denizinin çekilmesi neticesinde Oligosen’de

oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar

DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak

yansımaktadır. Oligosende Orta Anadolu’da

oldukça kalın jips ve Halit oluşumları

görülmektedir.

Sonuç olarak; kömür aramalarında doğru

akım özdirenç yöntemleri ile ön kabul yapılamaz.

Önemli olan jeolojik oluşumdur. Oluşum

mekanizması ve ortamda temeli oluşturan

birimlerin özellikleri dikkate alınarak

değerlendirme yapılmalıdır. Hedef kömürün kendisi

değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespit

edilmesi olmalıdır. Kömür için temeli oluşturan

jeolojik birim masif bir yapı arz ediyorsa H tipi eğri

modeli(Şekil 1); temel filiş şeklinde bir yapı

gösteriyorsa Q tipi eğri modeli ile karakterize

edilmelidir(Şekil 2).

1 10 100 1000 10000AB/2(m)

1

10

100

1000

10000

Gör

ünür

Özd

irenç

(Ohm

m)

H Tipi Eğri Pliyosen

Miyosen

Jura

(Çakıltaşı, kumtaşı)

(Kum, kil, silt, marn, kömür)

(Kireçtaşı)

Akarsu-Göl

Metamorfik

E05 DES Eğrisi

Şekil 1 H Tipi Eğri Modeli

1 10 100 1000 10000AB/2(m)

1

10

100

1000

10000

Gör

ünür

Özd

irenç

(Ohm

m) Pliyosen

Miyosen

Eosen

I03 DES Eğrisi

Akarsu-Göl

Denizel(Çakıltaşı, kumtaşı)

(Kil, silt, marn, kömür)

(Filiş)

Q Tipi Eğri

Şekil 2 Q Tipi Eğri Modeli

Şekil 3 Wenner Profil Çalışması

Kömür havzalarında önem arz eden diğer

bir konu; tektonik hareketlerin kömür tabakalarına

olan etkileridir. Bu etkilerin tespit edilebilmesi için

Wenner elektrot tertibi seçilerek yanal değişimlerin

tespit edilmesi, tespit edilen fayların doğrultu ve

eğimleri için ise profil çalışmalarına yer verilmesi

gerekmektedir. Elektrot açıklığı(a= 50, 100, 150,

250m.) olmak üzere 4 seviyede alınan

ölçüler(Görünür Özdirenç) 25m. aralıklarla yatay

eksen uzaklık düşey eksen derinlik olmak üzere

çizilmiştir. Profil boyunca 65-100 Ohmm.’lik

görünür eşözdirenç değerleri akarsu ortamı

çökellerini temsil etmektedir. Bu birimler çakıltaşı,

kumtaşı ağırlıklı çökel birimleri temsil etmektedir.

65 Ohmm.’den daha düşük görünür eşözdirenç

değerleri gölsel birimleri temsil etmektedir. Bu

Şekil 3- Wenner Profil çalışması

Şekil 2- Q tipi eğri modeli

Page 4: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

178

birimler kil, silt, marn ve kömürlü seviyeleri temsil

etmektedir(Şekil 3).

0 400 800 1200 1600Uzaklık(m)

-120

-80

-40

0

40

80

Mili

Vol

t

B Profili SP Anomalisi

FayFay

Şekil 4 B Profili SP Anomalisi

Tespit edilen faylara dik yönde SP(Doğal

Potansiyel) çalışması yapılmıştır. Profil boyunca

10, (-15) MiliVolt’luk gerilim değerleri okunurken

fay kesim noktalarında 55, (-115) MiliVolt’luk

gerilim değerleri okunmuştur. Bunun nedeni Fay

düzlemleri boyunca hareket eden akışkanın

oluşturmuş olduğu potansiyel gerilimdir(Şekil 4).

0 200 400 600 800 1000Uzaklık(m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

Geliş(75m.)

Gidiş(75m.)

Geliş(45m.)

Gidiş(45m.)

3 Nokta(10m. aralıkla)

KuzeyGüney

Klavuz çizgisi

Şekil 5 3 Nokta Yöntemi

Profil çalışması ile iki seviye de(45-75m)

10m. aralıklar ile 850m.’lik bir profil boyunca

Yarım Schlumberger elektrot tertibi ile gidiş –

dönüş olmak üzere profil ölçüsü alınmıştır. Fayı

işaret eden bölüm yüksek özdirenç değerleri

vermiştir(Şekil 5). Fay düzlemleri elektrik akımın

geçişine engel oluşturdukları için birimlerin

özdirencini maskelemekte ve okunması gerekenden

daha yüksek özdirenç değerlerinin okunmasına

neden olmaktadırlar(Şekil 6). Fayların konumu

gerek açık gerekse kapalı işletmeler için işletme

verimliliği açısından önemlidir.

0

500

1000E01 E03 E05 E07 E09 E11 E13 E15 E17

01234567891011121314151617181920

Ölçek:1/25000

BD

Şekil 6 E Profili Görünür Eşözdirenç Kesiti

5-30 Ohmm.’lik görünür eşözdirenç

konturları Pliyosen birimlerini temsil etmektedir

(çakıltaşı, kumtaşı). 1-5 Ohmm.’lik görünür

konturlar Miyosene ait birimleri (kil, silt, tuz,

kömür) temsil etmektedir(Şekil 6).

Şekil 7 E Profili Elektrik Yapı Kesiti

E Profili boyunca Elektriksel Yapı Kesiti

çıkarılmıştır. Kömür için temeli oluşturan Jura yaşlı

kireçtaşlarının derinliği ve önerilen sondaj

lokasyonu neojenin en kalın olduğu DES noktasına

birimler kil, silt, marn ve kömürlü seviyeleri temsil

etmektedir(Şekil 3).

0 400 800 1200 1600Uzaklık(m)

-120

-80

-40

0

40

80

Mili

Vol

t

B Profili SP Anomalisi

FayFay

Şekil 4 B Profili SP Anomalisi

Tespit edilen faylara dik yönde SP(Doğal

Potansiyel) çalışması yapılmıştır. Profil boyunca

10, (-15) MiliVolt’luk gerilim değerleri okunurken

fay kesim noktalarında 55, (-115) MiliVolt’luk

gerilim değerleri okunmuştur. Bunun nedeni Fay

düzlemleri boyunca hareket eden akışkanın

oluşturmuş olduğu potansiyel gerilimdir(Şekil 4).

0 200 400 600 800 1000Uzaklık(m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

Geliş(75m.)

Gidiş(75m.)

Geliş(45m.)

Gidiş(45m.)

3 Nokta(10m. aralıkla)

KuzeyGüney

Klavuz çizgisi

Şekil 5 3 Nokta Yöntemi

Profil çalışması ile iki seviye de(45-75m)

10m. aralıklar ile 850m.’lik bir profil boyunca

Yarım Schlumberger elektrot tertibi ile gidiş –

dönüş olmak üzere profil ölçüsü alınmıştır. Fayı

işaret eden bölüm yüksek özdirenç değerleri

vermiştir(Şekil 5). Fay düzlemleri elektrik akımın

geçişine engel oluşturdukları için birimlerin

özdirencini maskelemekte ve okunması gerekenden

daha yüksek özdirenç değerlerinin okunmasına

neden olmaktadırlar(Şekil 6). Fayların konumu

gerek açık gerekse kapalı işletmeler için işletme

verimliliği açısından önemlidir.

0

500

1000E01 E03 E05 E07 E09 E11 E13 E15 E17

01234567891011121314151617181920

Ölçek:1/25000

BD

Şekil 6 E Profili Görünür Eşözdirenç Kesiti

5-30 Ohmm.’lik görünür eşözdirenç

konturları Pliyosen birimlerini temsil etmektedir

(çakıltaşı, kumtaşı). 1-5 Ohmm.’lik görünür

konturlar Miyosene ait birimleri (kil, silt, tuz,

kömür) temsil etmektedir(Şekil 6).

Şekil 7 E Profili Elektrik Yapı Kesiti

E Profili boyunca Elektriksel Yapı Kesiti

çıkarılmıştır. Kömür için temeli oluşturan Jura yaşlı

kireçtaşlarının derinliği ve önerilen sondaj

lokasyonu neojenin en kalın olduğu DES noktasına

Şekil 5- 3 Nokta yöntemi

Şekil 6- E Profili görünür eşözdirenç kesiti

Profil çalışması ile iki seviye de (45-75m) 10m aralıklar ile 850m.’lik bir profil boyunca Yarım Schlumberger elektrot tertibi ile gidiş –dönüş olmak üzere profil ölçüsü alınmıştır. Fayı işaret eden bölüm yüksek özdirenç değer-leri vermiştir (Şekil 5). Fay düzlemleri elektrik akımın geçişine engel oluşturdukları için birim-lerin özdirencini maskelemekte ve okunması gerekenden daha yüksek özdirenç değerleri-nin okunmasına neden olmaktadırlar (Şekil 6).

Fayların konumu gerek açık gerekse kapa-lı işletmeler için işletme verimliliği açısından önemlidir.

5-30 Ohmm.’lik görünür eşözdirenç kontur-ları Pliyosen birimlerini temsil etmektedir (ça-kıltaşı, kumtaşı). 1-5 Ohmm.’lik görünür kon-turlar Miyosene ait birimleri (kil, silt, tuz, kömür) temsil etmektedir (Şekil 6).

E Profili boyunca Elektriksel Yapı Kesiti çıkarılmıştır. Kömür için temeli oluşturan Jura yaşlı kireçtaşlarının derinliği ve önerilen son-daj lokasyonu neojenin en kalın olduğu DES

noktasına verilmiştir (Şekil 7). Şekildeki elekt-rik yapı kesiti H tipi eğri modeli baz alınarak çizilmiştir (Şekil 1).

Şekil 4- B Profili SP Anomalisi

birimler kil, silt, marn ve kömürlü seviyeleri temsil

etmektedir(Şekil 3).

0 400 800 1200 1600Uzaklık(m)

-120

-80

-40

0

40

80

Mili

Vol

t

B Profili SP Anomalisi

FayFay

Şekil 4 B Profili SP Anomalisi

Tespit edilen faylara dik yönde SP(Doğal

Potansiyel) çalışması yapılmıştır. Profil boyunca

10, (-15) MiliVolt’luk gerilim değerleri okunurken

fay kesim noktalarında 55, (-115) MiliVolt’luk

gerilim değerleri okunmuştur. Bunun nedeni Fay

düzlemleri boyunca hareket eden akışkanın

oluşturmuş olduğu potansiyel gerilimdir(Şekil 4).

0 200 400 600 800 1000Uzaklık(m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

Geliş(75m.)

Gidiş(75m.)

Geliş(45m.)

Gidiş(45m.)

3 Nokta(10m. aralıkla)

KuzeyGüney

Klavuz çizgisi

Şekil 5 3 Nokta Yöntemi

Profil çalışması ile iki seviye de(45-75m)

10m. aralıklar ile 850m.’lik bir profil boyunca

Yarım Schlumberger elektrot tertibi ile gidiş –

dönüş olmak üzere profil ölçüsü alınmıştır. Fayı

işaret eden bölüm yüksek özdirenç değerleri

vermiştir(Şekil 5). Fay düzlemleri elektrik akımın

geçişine engel oluşturdukları için birimlerin

özdirencini maskelemekte ve okunması gerekenden

daha yüksek özdirenç değerlerinin okunmasına

neden olmaktadırlar(Şekil 6). Fayların konumu

gerek açık gerekse kapalı işletmeler için işletme

verimliliği açısından önemlidir.

0

500

1000E01 E03 E05 E07 E09 E11 E13 E15 E17

01234567891011121314151617181920

Ölçek:1/25000

BD

Şekil 6 E Profili Görünür Eşözdirenç Kesiti

5-30 Ohmm.’lik görünür eşözdirenç

konturları Pliyosen birimlerini temsil etmektedir

(çakıltaşı, kumtaşı). 1-5 Ohmm.’lik görünür

konturlar Miyosene ait birimleri (kil, silt, tuz,

kömür) temsil etmektedir(Şekil 6).

Şekil 7 E Profili Elektrik Yapı Kesiti

E Profili boyunca Elektriksel Yapı Kesiti

çıkarılmıştır. Kömür için temeli oluşturan Jura yaşlı

kireçtaşlarının derinliği ve önerilen sondaj

lokasyonu neojenin en kalın olduğu DES noktasına

Page 5: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

179

Taban Topoğrafyası E03 DES noktasını en derin nokta olarak göstermektedir. Çalışma sahası doğuya doğru derinleşmektedir (Şekil 8). Taban topoğrafya haritası havzanın KD-GB doğrultulu faylar ile kontrol edildiğini göster-mektedir. Çalışma sahasının kuzeyindeki yük-

sek taban konturları Meke volkanik konisinin yüzeye çıkarken tabanı oluşturan Jura kireç-taşlarını yüzeye doğru zorlayarak kaldırdığının belirtisi gibidir. Bu zorlama KD-GB doğrultulu 2 adet graben fayın oluşmasına neden olmuştur (Şekil 10).

birimler kil, silt, marn ve kömürlü seviyeleri temsil

etmektedir(Şekil 3).

0 400 800 1200 1600Uzaklık(m)

-120

-80

-40

0

40

80

Mili

Vol

t

B Profili SP Anomalisi

FayFay

Şekil 4 B Profili SP Anomalisi

Tespit edilen faylara dik yönde SP(Doğal

Potansiyel) çalışması yapılmıştır. Profil boyunca

10, (-15) MiliVolt’luk gerilim değerleri okunurken

fay kesim noktalarında 55, (-115) MiliVolt’luk

gerilim değerleri okunmuştur. Bunun nedeni Fay

düzlemleri boyunca hareket eden akışkanın

oluşturmuş olduğu potansiyel gerilimdir(Şekil 4).

0 200 400 600 800 1000Uzaklık(m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

0

400

800

1200

1600

Özd

irenç

(Ohm

m)

Geliş(75m.)

Gidiş(75m.)

Geliş(45m.)

Gidiş(45m.)

3 Nokta(10m. aralıkla)

KuzeyGüney

Klavuz çizgisi

Şekil 5 3 Nokta Yöntemi

Profil çalışması ile iki seviye de(45-75m)

10m. aralıklar ile 850m.’lik bir profil boyunca

Yarım Schlumberger elektrot tertibi ile gidiş –

dönüş olmak üzere profil ölçüsü alınmıştır. Fayı

işaret eden bölüm yüksek özdirenç değerleri

vermiştir(Şekil 5). Fay düzlemleri elektrik akımın

geçişine engel oluşturdukları için birimlerin

özdirencini maskelemekte ve okunması gerekenden

daha yüksek özdirenç değerlerinin okunmasına

neden olmaktadırlar(Şekil 6). Fayların konumu

gerek açık gerekse kapalı işletmeler için işletme

verimliliği açısından önemlidir.

0

500

1000E01 E03 E05 E07 E09 E11 E13 E15 E17

01234567891011121314151617181920

Ölçek:1/25000

BD

Şekil 6 E Profili Görünür Eşözdirenç Kesiti

5-30 Ohmm.’lik görünür eşözdirenç

konturları Pliyosen birimlerini temsil etmektedir

(çakıltaşı, kumtaşı). 1-5 Ohmm.’lik görünür

konturlar Miyosene ait birimleri (kil, silt, tuz,

kömür) temsil etmektedir(Şekil 6).

Şekil 7 E Profili Elektrik Yapı Kesiti

E Profili boyunca Elektriksel Yapı Kesiti

çıkarılmıştır. Kömür için temeli oluşturan Jura yaşlı

kireçtaşlarının derinliği ve önerilen sondaj

lokasyonu neojenin en kalın olduğu DES noktasına

Şekil 7- E Profili elektrik yapı kesiti

Şekil 8- Taban topoğrafyası

verilmiştir(Şekil 7). Şekildeki elektrik yapı kesiti H

tipi eğri modeli baz alınarak çizilmiştir (Şekil 1).

Şekil 8 Taban Topografyası

Taban Topografyası E03 DES noktasını en

derin nokta olarak göstermektedir. Çalışma sahası

doğuya doğru derinleşmektedir(Şekil 8). Taban

topografya haritası havzanın KD-GB doğrultulu

faylar ile kontrol edildiğini göstermektedir. Çalışma

sahasının kuzeyindeki yüksek taban konturları

Meke volkanik konisinin yüzeye çıkarken tabanı

oluşturan Jura kireçtaşlarını yüzeye doğru

zorlayarak kaldırdığının belirtisi gibidir. Bu

zorlama KD-GB doğrultulu 2 adet graben fayın

oluşmasına neden olmuştur(Şekil 10).

Şekil 9 Konya- Karapınar Havzası Uydu Görüntüsü

Şekil 10 DES Lokasyon Haritası

Şekil 9-10’da Çalışma sahasında DES

lokasyon noktaları görülmektedir. Nokta aralıkları

250m. olmak üzere 20km2’lik bir alan

modellenmiştir.

3 BOYUTLU GÖRÜNÜR ÖZDİRENÇ

DAĞILIMININ GÖSTERİMİ

Karapınar-Kavuklar sahasında alınan DES

ölçülerinin 3 boyutta dağılımının topografya ile

beraberce gösterilmesi amaçlanmıştır. Kırmızı

renkli yüksek özdirençli yapılar akarsu ortamı

çökellerini ağırlıklı olarak kumtaşlarını

göstermektedir(Şekil 11).

Page 6: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

180

Şekil 9- Konya- Karapınar Havzası Uydu Görüntüsü

Şekil 10- DES Lokasyon Haritası

Şekil 12- Düşük özdirenç (5 Ohmm’den küçük) dağılımı

Şekil 13- K-G doğrultulu görünür özdirenç kesiti

Şekil 11- Karapınar-Kavuk Sahası görünür özdirenç (blok)

verilmiştir(Şekil 7). Şekildeki elektrik yapı kesiti H

tipi eğri modeli baz alınarak çizilmiştir (Şekil 1).

Şekil 8 Taban Topografyası

Taban Topografyası E03 DES noktasını en

derin nokta olarak göstermektedir. Çalışma sahası

doğuya doğru derinleşmektedir(Şekil 8). Taban

topografya haritası havzanın KD-GB doğrultulu

faylar ile kontrol edildiğini göstermektedir. Çalışma

sahasının kuzeyindeki yüksek taban konturları

Meke volkanik konisinin yüzeye çıkarken tabanı

oluşturan Jura kireçtaşlarını yüzeye doğru

zorlayarak kaldırdığının belirtisi gibidir. Bu

zorlama KD-GB doğrultulu 2 adet graben fayın

oluşmasına neden olmuştur(Şekil 10).

Şekil 9 Konya- Karapınar Havzası Uydu Görüntüsü

Şekil 10 DES Lokasyon Haritası

Şekil 9-10’da Çalışma sahasında DES

lokasyon noktaları görülmektedir. Nokta aralıkları

250m. olmak üzere 20km2’lik bir alan

modellenmiştir.

3 BOYUTLU GÖRÜNÜR ÖZDİRENÇ

DAĞILIMININ GÖSTERİMİ

Karapınar-Kavuklar sahasında alınan DES

ölçülerinin 3 boyutta dağılımının topografya ile

beraberce gösterilmesi amaçlanmıştır. Kırmızı

renkli yüksek özdirençli yapılar akarsu ortamı

çökellerini ağırlıklı olarak kumtaşlarını

göstermektedir(Şekil 11).

verilmiştir(Şekil 7). Şekildeki elektrik yapı kesiti H

tipi eğri modeli baz alınarak çizilmiştir (Şekil 1).

Şekil 8 Taban Topografyası

Taban Topografyası E03 DES noktasını en

derin nokta olarak göstermektedir. Çalışma sahası

doğuya doğru derinleşmektedir(Şekil 8). Taban

topografya haritası havzanın KD-GB doğrultulu

faylar ile kontrol edildiğini göstermektedir. Çalışma

sahasının kuzeyindeki yüksek taban konturları

Meke volkanik konisinin yüzeye çıkarken tabanı

oluşturan Jura kireçtaşlarını yüzeye doğru

zorlayarak kaldırdığının belirtisi gibidir. Bu

zorlama KD-GB doğrultulu 2 adet graben fayın

oluşmasına neden olmuştur(Şekil 10).

Şekil 9 Konya- Karapınar Havzası Uydu Görüntüsü

Şekil 10 DES Lokasyon Haritası

Şekil 9-10’da Çalışma sahasında DES

lokasyon noktaları görülmektedir. Nokta aralıkları

250m. olmak üzere 20km2’lik bir alan

modellenmiştir.

3 BOYUTLU GÖRÜNÜR ÖZDİRENÇ

DAĞILIMININ GÖSTERİMİ

Karapınar-Kavuklar sahasında alınan DES

ölçülerinin 3 boyutta dağılımının topografya ile

beraberce gösterilmesi amaçlanmıştır. Kırmızı

renkli yüksek özdirençli yapılar akarsu ortamı

çökellerini ağırlıklı olarak kumtaşlarını

göstermektedir(Şekil 11).

3 BOYUTLU GÖRÜNÜR ÖZDİRENÇ DAĞILIMININ GÖSTERİMİ Karapınar-Kavuklar sahasında alınan DES ölçülerinin 3 boyutta dağılımının topografya ile beraberce gösterilmesi amaçlanmıştır. Kırmızı renkli yüksek özdirençli yapılar akarsu ortamı çökellerini ağırlıklı olarak kumtaşlarını göster-mektedir (Şekil 11).

Blok diyagramın solunda Görünür özdirenç lejantı (Ohmm), solunda ise topografyaya (Ko-t(m)) ait lejantlar görülmektedir.

Çalışma sahasında alınan DES ölçülerinin 3 boyutta dağılımının topografya ile beraberce gösterilmesi amaçlanmıştır. Mavi ile gösteri-len düşük özdirenç kapanımları 5 Ohmm.’den daha küçük özdirenç dağılım alanlarını göster-mektedir. Bu alanlar tuzluluğun yoğun olduğu kuzey kesimleri göstermektedir (Şekil 12).

Şekil 9-10’da Çalışma sahasında DES lo-kasyon noktaları görülmektedir. Nokta aralıkla-

rı 250m olmak üzere 20km2lik bir alan model-lenmiştir.

Kesitte istenilen doğrultuda kesit alınmış olup; bu aralıkta K-G doğrultusu boyunca gö-rünür özdirenç dağılımının konumu görülmek-tedir (Şekil 13). Yüzeyde sahanın güneyinde görülen kırmızı renkli kısımlar Pliyosen-Kuva-terner yaş aralığında oluşmuş olan kumtaşla-rını ifade etmektedir. Mavi renkli bölümler Mi-yosen birimleri ile tuzluluğu onun altında kalan sarı-yeşil renkli alanlar ise Jura kireçtaşlarını ifade eden görünür özdirençlerdir (Şekil 13).

Şekil 11 Karapınar-Kavuk Sahası Görünür Özdirenç (Blok )

Blok diyagramın solunda Görünür

özdirenç lejantı(Ohmm), solunda ise

topografyaya(Kot(m)) ait lejantlar görülmektedir.

Şekil 12 Düşük Özdirenç(5 Ohmm’den küçük) Dağılımı

Çalışma sahasında alınan DES ölçülerinin

3 boyutta dağılımının topografya ile beraberce

gösterilmesi amaçlanmıştır. Mavi ile gösterilen

düşük özdirenç kapanımları 5 Ohmm.’den daha

küçük özdirenç dağılım alanlarını göstermektedir.

Bu alanlar tuzluluğun yoğun olduğu kuzey

kesimleri göstermektedir(Şekil-12).

Şekil 13 K-G Doğrultulu Görünür Özdirenç Kesiti

Kesitte istenilen doğrultuda kesit alınmış olup; bu

aralıkta K-G doğrultusu boyunca görünür özdirenç

dağılımının konumu görülmektedir(Şekil-13).

Yüzeyde sahanın güneyinde görülen kırmızı renkli

kısımlar Pliyosen-Kuvaterner yaş aralığında

oluşmuş olan kumtaşlarını ifade etmektedir. Mavi

renkli bölümler Miyosen birimleri ile tuzluluğu

onun altında kalan sarı-yeşil renkli alanlar ise Jura

kireçtaşlarını ifade eden görünür

özdirençlerdir(Şekil-13).

Şekil 14 Yatay 750m Görünür Özdirenç Kesiti

Sahada alınan DES ölçüleri belirli

seviyeler seçilerek, bu seviyedeki özdirenç dağılımı

görülebilir. Şekilde 750m. seviyesi için özdirenç

dağılımı görülmektedir(Şekil-14).

Şekil 11 Karapınar-Kavuk Sahası Görünür Özdirenç (Blok )

Blok diyagramın solunda Görünür

özdirenç lejantı(Ohmm), solunda ise

topografyaya(Kot(m)) ait lejantlar görülmektedir.

Şekil 12 Düşük Özdirenç(5 Ohmm’den küçük) Dağılımı

Çalışma sahasında alınan DES ölçülerinin

3 boyutta dağılımının topografya ile beraberce

gösterilmesi amaçlanmıştır. Mavi ile gösterilen

düşük özdirenç kapanımları 5 Ohmm.’den daha

küçük özdirenç dağılım alanlarını göstermektedir.

Bu alanlar tuzluluğun yoğun olduğu kuzey

kesimleri göstermektedir(Şekil-12).

Şekil 13 K-G Doğrultulu Görünür Özdirenç Kesiti

Kesitte istenilen doğrultuda kesit alınmış olup; bu

aralıkta K-G doğrultusu boyunca görünür özdirenç

dağılımının konumu görülmektedir(Şekil-13).

Yüzeyde sahanın güneyinde görülen kırmızı renkli

kısımlar Pliyosen-Kuvaterner yaş aralığında

oluşmuş olan kumtaşlarını ifade etmektedir. Mavi

renkli bölümler Miyosen birimleri ile tuzluluğu

onun altında kalan sarı-yeşil renkli alanlar ise Jura

kireçtaşlarını ifade eden görünür

özdirençlerdir(Şekil-13).

Şekil 14 Yatay 750m Görünür Özdirenç Kesiti

Sahada alınan DES ölçüleri belirli

seviyeler seçilerek, bu seviyedeki özdirenç dağılımı

görülebilir. Şekilde 750m. seviyesi için özdirenç

dağılımı görülmektedir(Şekil-14).

Şekil 11 Karapınar-Kavuk Sahası Görünür Özdirenç (Blok )

Blok diyagramın solunda Görünür

özdirenç lejantı(Ohmm), solunda ise

topografyaya(Kot(m)) ait lejantlar görülmektedir.

Şekil 12 Düşük Özdirenç(5 Ohmm’den küçük) Dağılımı

Çalışma sahasında alınan DES ölçülerinin

3 boyutta dağılımının topografya ile beraberce

gösterilmesi amaçlanmıştır. Mavi ile gösterilen

düşük özdirenç kapanımları 5 Ohmm.’den daha

küçük özdirenç dağılım alanlarını göstermektedir.

Bu alanlar tuzluluğun yoğun olduğu kuzey

kesimleri göstermektedir(Şekil-12).

Şekil 13 K-G Doğrultulu Görünür Özdirenç Kesiti

Kesitte istenilen doğrultuda kesit alınmış olup; bu

aralıkta K-G doğrultusu boyunca görünür özdirenç

dağılımının konumu görülmektedir(Şekil-13).

Yüzeyde sahanın güneyinde görülen kırmızı renkli

kısımlar Pliyosen-Kuvaterner yaş aralığında

oluşmuş olan kumtaşlarını ifade etmektedir. Mavi

renkli bölümler Miyosen birimleri ile tuzluluğu

onun altında kalan sarı-yeşil renkli alanlar ise Jura

kireçtaşlarını ifade eden görünür

özdirençlerdir(Şekil-13).

Şekil 14 Yatay 750m Görünür Özdirenç Kesiti

Sahada alınan DES ölçüleri belirli

seviyeler seçilerek, bu seviyedeki özdirenç dağılımı

görülebilir. Şekilde 750m. seviyesi için özdirenç

dağılımı görülmektedir(Şekil-14).

Page 7: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

181

Sahada alınan DES ölçüleri belirli seviye-ler seçilerek, bu seviyedeki özdirenç dağılımı görülebilir. Şekilde 750m seviyesi için özdirenç dağılımı görülmektedir (Şekil 14).

Şekilde özdirenç dağılımın isteğe uygun olarak alınabileceği gösterilmiştir. Sağdaki blok da Pliyosen birimleri görülmemektedir. Bu blok Miyosen ve Jura yaşlı birimlerin özdirenç da-ğılımını temsil ederken soldaki blok ek olarak Pliyosen yaşlı birimlerin de özdirenç dağılımı hakkında bilgi vermektedir (Şekil 15).

Blok diyagramda Pliyosene ait kumtaşları ve tuzlu Miyosen birimlerine ait özdirenç dağı-lımı görülmektedir. Mavi ile ifade edilen hacim kalın kömür tabakalarının yoğun olduğu bölge-leri göstermektedir (Şekil 16).

Şekilde amaca uygun olarak yüksek özdi-rençli alüvyonlar kırmızı renkli, mavi renk 5 Oh-mm.’den küçük bölümleri göstermektedir. Kesit KD-GB doğrultusu boyunca isteğe uygun ola-rak özdirenç dağılımı hakkında bilgi vermekte-dir (Şekil 17).

Şekil 14- Yatay 750m görünür özdirenç kesiti

Şekil 16- Yüksek-Düşük görünür özdirenç dağılımı Şekil 17- Yüksek-Düşük Özdirenç - Açılı özdirenç kesiti

Şekil 15- İsteğe uygun görünür özdirenç kesiti

Şekil 11 Karapınar-Kavuk Sahası Görünür Özdirenç (Blok )

Blok diyagramın solunda Görünür

özdirenç lejantı(Ohmm), solunda ise

topografyaya(Kot(m)) ait lejantlar görülmektedir.

Şekil 12 Düşük Özdirenç(5 Ohmm’den küçük) Dağılımı

Çalışma sahasında alınan DES ölçülerinin

3 boyutta dağılımının topografya ile beraberce

gösterilmesi amaçlanmıştır. Mavi ile gösterilen

düşük özdirenç kapanımları 5 Ohmm.’den daha

küçük özdirenç dağılım alanlarını göstermektedir.

Bu alanlar tuzluluğun yoğun olduğu kuzey

kesimleri göstermektedir(Şekil-12).

Şekil 13 K-G Doğrultulu Görünür Özdirenç Kesiti

Kesitte istenilen doğrultuda kesit alınmış olup; bu

aralıkta K-G doğrultusu boyunca görünür özdirenç

dağılımının konumu görülmektedir(Şekil-13).

Yüzeyde sahanın güneyinde görülen kırmızı renkli

kısımlar Pliyosen-Kuvaterner yaş aralığında

oluşmuş olan kumtaşlarını ifade etmektedir. Mavi

renkli bölümler Miyosen birimleri ile tuzluluğu

onun altında kalan sarı-yeşil renkli alanlar ise Jura

kireçtaşlarını ifade eden görünür

özdirençlerdir(Şekil-13).

Şekil 14 Yatay 750m Görünür Özdirenç Kesiti

Sahada alınan DES ölçüleri belirli

seviyeler seçilerek, bu seviyedeki özdirenç dağılımı

görülebilir. Şekilde 750m. seviyesi için özdirenç

dağılımı görülmektedir(Şekil-14).

Şekil 15 İsteğe Uygun Görünür Özdirenç Kesiti

Şekilde özdirenç dağılımın isteğe uygun

olarak alınabileceği gösterilmiştir. Sağdaki blok da

Pliyosen birimleri görülmemektedir. Bu blok

Miyosen ve Jura yaşlı birimlerin özdirenç

dağılımını temsil ederken soldaki blok ek olarak

Pliyosen yaşlı birimlerin de özdirenç dağılımı

hakkında bilgi vermektedir(Şekil-15).

Şekil 16 Yüksek-Düşük Görünür Özdirenç Dağılımı

Blok diyagramda Pliyosene ait kumtaşları

ve tuzlu Miyosen birimlerine ait özdirenç dağılımı

görülmektedir. Mavi ile ifade edilen hacim kalın

kömür tabakalarının yoğun olduğu bölgeleri

göstermektedir(Şekil-16).

Şekil 17 Yüksek-Düşük Özdirenç- Açılı Özdirenç Kesiti

Şekilde amaca uygun olarak yüksek

özdirençli alüvyonlar kırmızı renkli, mavi renk 5

Ohmm.’den küçük bölümleri göstermektedir. Kesit

KD-GB doğrultusu boyunca isteğe uygun olarak

özdirenç dağılımı hakkında bilgi vermektedir(Şekil-

17).

SONUÇ

Kayaçların fiziksel özellikleri hakkında ön

yargı taşınmamalıdır. Kayaçlar bulundukları

ortamın fizikokimyasal şartlarına göre bir takım

elektriksel özellikler göstermektedirler. Tarihsel

jeolojik süreç de ekonomik değer taşıyan pek çok

cevherin oluşumunda etkin rol oynamaktadır.

Dolayısıyla her hangi bir jeofizik yöntemle aranan

bu cevher zenginleşmelerinin oluşum koşulları

bilinmelidir. Bu değişik oluşum koşulları jeofizik

verilerin modellenmesi aşamasında önem arz

etmektedir. Jeofizik yöntemler kullanılarak elde

edilen fiziksel parametreler ile jeolojik veriler ile

bütünleştirildiği durumlarda bir anlam ifade

edebilir. Kömür arama çalışmaları içinde bu

koşullar göz ardı edilemez. Doğru akım yöntemleri

kullanılarak yapılan çalışmaların esasını direkt

kömür değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespiti

esas alınmalıdır. Açılımın fonksiyonu olan DES

eğrileri tek boyutlu modellenirken göz önüne

alınması gereken en önemli faktör kömürün yaşıdır.

DES eğrisinde kömürün yaşını ifade eden aralık

kömür oluşabileceği tavan ve taban derinliklerini

Şekil 15 İsteğe Uygun Görünür Özdirenç Kesiti

Şekilde özdirenç dağılımın isteğe uygun

olarak alınabileceği gösterilmiştir. Sağdaki blok da

Pliyosen birimleri görülmemektedir. Bu blok

Miyosen ve Jura yaşlı birimlerin özdirenç

dağılımını temsil ederken soldaki blok ek olarak

Pliyosen yaşlı birimlerin de özdirenç dağılımı

hakkında bilgi vermektedir(Şekil-15).

Şekil 16 Yüksek-Düşük Görünür Özdirenç Dağılımı

Blok diyagramda Pliyosene ait kumtaşları

ve tuzlu Miyosen birimlerine ait özdirenç dağılımı

görülmektedir. Mavi ile ifade edilen hacim kalın

kömür tabakalarının yoğun olduğu bölgeleri

göstermektedir(Şekil-16).

Şekil 17 Yüksek-Düşük Özdirenç- Açılı Özdirenç Kesiti

Şekilde amaca uygun olarak yüksek

özdirençli alüvyonlar kırmızı renkli, mavi renk 5

Ohmm.’den küçük bölümleri göstermektedir. Kesit

KD-GB doğrultusu boyunca isteğe uygun olarak

özdirenç dağılımı hakkında bilgi vermektedir(Şekil-

17).

SONUÇ

Kayaçların fiziksel özellikleri hakkında ön

yargı taşınmamalıdır. Kayaçlar bulundukları

ortamın fizikokimyasal şartlarına göre bir takım

elektriksel özellikler göstermektedirler. Tarihsel

jeolojik süreç de ekonomik değer taşıyan pek çok

cevherin oluşumunda etkin rol oynamaktadır.

Dolayısıyla her hangi bir jeofizik yöntemle aranan

bu cevher zenginleşmelerinin oluşum koşulları

bilinmelidir. Bu değişik oluşum koşulları jeofizik

verilerin modellenmesi aşamasında önem arz

etmektedir. Jeofizik yöntemler kullanılarak elde

edilen fiziksel parametreler ile jeolojik veriler ile

bütünleştirildiği durumlarda bir anlam ifade

edebilir. Kömür arama çalışmaları içinde bu

koşullar göz ardı edilemez. Doğru akım yöntemleri

kullanılarak yapılan çalışmaların esasını direkt

kömür değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespiti

esas alınmalıdır. Açılımın fonksiyonu olan DES

eğrileri tek boyutlu modellenirken göz önüne

alınması gereken en önemli faktör kömürün yaşıdır.

DES eğrisinde kömürün yaşını ifade eden aralık

kömür oluşabileceği tavan ve taban derinliklerini

Şekil 15 İsteğe Uygun Görünür Özdirenç Kesiti

Şekilde özdirenç dağılımın isteğe uygun

olarak alınabileceği gösterilmiştir. Sağdaki blok da

Pliyosen birimleri görülmemektedir. Bu blok

Miyosen ve Jura yaşlı birimlerin özdirenç

dağılımını temsil ederken soldaki blok ek olarak

Pliyosen yaşlı birimlerin de özdirenç dağılımı

hakkında bilgi vermektedir(Şekil-15).

Şekil 16 Yüksek-Düşük Görünür Özdirenç Dağılımı

Blok diyagramda Pliyosene ait kumtaşları

ve tuzlu Miyosen birimlerine ait özdirenç dağılımı

görülmektedir. Mavi ile ifade edilen hacim kalın

kömür tabakalarının yoğun olduğu bölgeleri

göstermektedir(Şekil-16).

Şekil 17 Yüksek-Düşük Özdirenç- Açılı Özdirenç Kesiti

Şekilde amaca uygun olarak yüksek

özdirençli alüvyonlar kırmızı renkli, mavi renk 5

Ohmm.’den küçük bölümleri göstermektedir. Kesit

KD-GB doğrultusu boyunca isteğe uygun olarak

özdirenç dağılımı hakkında bilgi vermektedir(Şekil-

17).

SONUÇ

Kayaçların fiziksel özellikleri hakkında ön

yargı taşınmamalıdır. Kayaçlar bulundukları

ortamın fizikokimyasal şartlarına göre bir takım

elektriksel özellikler göstermektedirler. Tarihsel

jeolojik süreç de ekonomik değer taşıyan pek çok

cevherin oluşumunda etkin rol oynamaktadır.

Dolayısıyla her hangi bir jeofizik yöntemle aranan

bu cevher zenginleşmelerinin oluşum koşulları

bilinmelidir. Bu değişik oluşum koşulları jeofizik

verilerin modellenmesi aşamasında önem arz

etmektedir. Jeofizik yöntemler kullanılarak elde

edilen fiziksel parametreler ile jeolojik veriler ile

bütünleştirildiği durumlarda bir anlam ifade

edebilir. Kömür arama çalışmaları içinde bu

koşullar göz ardı edilemez. Doğru akım yöntemleri

kullanılarak yapılan çalışmaların esasını direkt

kömür değil; kömürün oluşabileceği ortamın tespiti

esas alınmalıdır. Açılımın fonksiyonu olan DES

eğrileri tek boyutlu modellenirken göz önüne

alınması gereken en önemli faktör kömürün yaşıdır.

DES eğrisinde kömürün yaşını ifade eden aralık

kömür oluşabileceği tavan ve taban derinliklerini

Page 8: DOĞRU AKIM ÖZDİRENÇ YÖNTEMLERİ İLE KÖMÜR ARAMALARI · oluşmuş olan kalın evaporitik tuzlardır. Bu tuzlar DES eğrisine Q tipi eğri modeli olarak yansımaktadır. Oligosende

182

SONUÇ Kayaçların fiziksel özellikleri hakkında ön yargı taşınmamalıdır. Kayaçlar bulundukları ortamın fizikokimyasal şartlarına göre bir takım elektriksel özellikler göstermektedirler. Tarihsel jeolojik süreç de ekonomik değer taşıyan pek çok cevherin oluşumunda etkin rol oynamakta-dır. Dolayısıyla her hangi bir jeofizik yöntemle aranan bu cevher zenginleşmelerinin oluşum koşulları bilinmelidir. Bu değişik oluşum koşul-ları jeofizik verilerin modellenmesi aşamasında önem arz etmektedir. Jeofizik yöntemler kulla-nılarak elde edilen fiziksel parametreler ile je-olojik veriler ile bütünleştirildiği durumlarda bir anlam ifade edebilir. Kömür arama çalışmaları içinde bu koşullar göz ardı edilemez. Doğru akım yöntemleri kullanılarak yapılan çalışma-ların esasını direkt kömür değil; kömürün olu-şabileceği ortamın tespiti esas alınmalıdır. Açı-lımın fonksiyonu olan DES eğrileri tek boyutlu modellenirken göz önüne alınması gereken en önemli faktör kömürün yaşıdır. DES eğrisinde kömürün yaşını ifade eden aralık kömür olu-

şabileceği tavan ve taban derinliklerini vere-cektir. Orta Anadolu Paleosen’den başlayarak Kuvaterner’e kadar devam eden süreç içerisin-de yoğun volkanik faaliyetlere maruz kalmıştır (Karadağ, Karacadağ, Hasandağı, Melendiz dağı, Erciyes dağı). Bu volkanik faaliyetler Tuz gölü havzasına ürünlerini bırakmıştır. Bırakılan bu ürünler havzada evaporitik kalın tuz (Jips, NaCl) oluşumlarına neden olmuştur. Tuzluluk; birimler arasında özdirenç açısından bir fark-lılık oluşmasına olanak tanımamaktadır. DES eğrilerinin modellenmesinde belirleyici unsur-lar; Eosen denizinin kapanması sonucu (oro-jenez) oluşan kalın evaporitik seviye, bir diğeri ise Üst Miyosen gölünün çekilmesi sonucu olu-şan ikinci bir evaporitik seviyedir. Bu iki seviye DES eğrilerinin modellenmesinde gölsel ve denizel birimlerin ayırt edilmesinde klavuz se-viyelerdir. Çok elektrot tertipli doğru akım özdirenç cihazları yanal değişimlerin rahat görüntülen-mesinde daha etkin olduğu gerçeği de profil çalışmalarında göz önünde bulundurulmalıdır.

KAYNAKÇA

-MTA Orta Anadolu Endüstriyel Hammadde Aramaları Projesi Jeofizik Etüt Raporu; Aralık-2005

-Tuzgölü fay zonunun Neotektonik özellikleri ve Paleosismolojisi-2010

-http://www.baktabul.net/kimya/157288-k o m u r - n e d i r - n a s i l - o l u s u r -k o m u r - t a r i h c e s i - k o m u r - hakkinda.html

-http://www.geol.eng.ankara.edu.tr/lecture notes/komur/15_turkiye_komur