11
DERGİ TANITIMI Prof. Dr. HAMDİ KARA* LA TURQUIE: Travaux De L’Institut De Géographie De Reims, No: 65-66, Reims, 1986, 176 sayfa, bir giriş, on makale, not ve kontrandülerden oluş maktadır. Batı ülkelerinde yayımlanan dergilerde, çok az da olsa bazı Türk ve ya bancı coğrafyacıların Türkiye ile ilgili makalelerine zaman zaman rastlanmak- tadır. Fakat, bildiğimiz kadarı ile ilk defa Fransa’da, Reims Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü özel bir sayı yayınlayarak, 65-66. sayısını Türkiye’ye ayır mıştır. Bu özel sayı, Reims Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Profesörlerinden sayın Marccl Bazin’in büyük gayreti ve İstanbul Fransız Anadolu Araştırma ları Enstitüsü’nün “ L’Institut Français D’Etudes Anatoliennes à Istanbul” kat kısı ile gerçekleşmiştir. Türkiye adını taşıyan bu eserin başında, sayın Marcel Bazin’in kısa, fakat oldukça özlü ve anlamlı bir önsözü bulunmaktadır. Batı ve Doğu Arasında Türkiye “ La Turquie Entre L’Orient et L’Occident” adını taşıyan önsözünde yazar, Batı ülkelerinin Türkiye’yi iyi tanımadığını vurgulamaktadır.Fakat Türkiye’ nin önemli bir güç ve 50 milyonu geçen nüfusu ile (1985) dünyada 19., Orta doğu ülkeleri içinde birinci sırada bulunduğu, BatıAvrupa ülkelerine işçi veren önemli ülkelerden biri olduğu belirtilmektedir. Ortadoğu ülkelerinin en bü yük tarım gücüne sahip olan Türkiye’nin, nüfusunu besleyebilen, tahıl ve hay vansal ürünler yanında özel bazı ürünler ihraç eden tek ülke olduğuna dikkat çekilmektedir. Türkiye’nin sanayi alanındaki başarılarının tarıma göre daha önemsiz olduğu, oysa ülkenin 60 yıldan beri, yeterli bir sanayi aktivitesine sahip olmakla birlikte, petrol ve kapital yönünden fakir oluşunun sonucu, is tenilen hızda gelişmediği belirtilmektedir. Bu açıklamalardan sonra, Türkiye’nin jeopolitik alanda büyük bir öneme sahip olduğu vurgulanmakta, soğuk savaşın başında Batı birliği içinde yeral- dığı ve iyi donatılmış kalabalık ordusuyla Rusya karşısında sağlam bir siper oluşturduğuna değinilmektedir. Bu sadık müttefik, NATO içinde, Kıbrıs ve Ege denizi nedeniyle Yunanistan'la ve diğer taraftan iç sorunları nedeniyle ABD.’le- riııi endişelendirdiğine işaret edilmektedir. * Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü. Ankara.

DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

DERGİ TANITIMI

Prof. Dr. HAMDİ KARA*

LA TURQUIE: Travaux De L’ Institut De Géographie De Reims, No: 65-66, Reims, 1986, 176 sayfa, bir giriş, on makale, not ve kontrandülerden oluş­maktadır.

Batı ülkelerinde yayımlanan dergilerde, çok az da olsa bazı Türk ve ya­bancı coğrafyacıların Türkiye ile ilgili makalelerine zaman zaman rastlanmak- tadır. Fakat, bildiğimiz kadarı ile ilk defa Fransa’da, Reims Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü özel bir sayı yayınlayarak, 65-66. sayısını Türkiye’ye ayır­mıştır. Bu özel sayı, Reims Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Profesörlerinden sayın M arccl Bazin’ in büyük gayreti ve İstanbul Fransız Anadolu Araştırma­ları Enstitüsü’nün “ L’ Institut Français D ’ Etudes Anatoliennes à Istanbul” kat­kısı ile gerçekleşmiştir.

Türkiye adını taşıyan bu eserin başında, sayın Marcel Bazin’ in kısa, fakat oldukça özlü ve anlamlı bir önsözü bulunmaktadır. Batı ve Doğu Arasında Türkiye “ La Turquie Entre L’Orient et L’Occident” adını taşıyan önsözünde yazar, Batı ülkelerinin Türkiye’ yi iyi tanımadığını vurgulamaktadır.Fakat Türkiye’ ­nin önemli bir güç ve 50 milyonu geçen nüfusu ile (1985) dünyada 19., Orta­doğu ülkeleri içinde birinci sırada bulunduğu, BatıAvrupa ülkelerine işçi veren önemli ülkelerden biri olduğu belirtilmektedir. Ortadoğu ülkelerinin en bü­yük tarım gücüne sahip olan Türkiye’nin, nüfusunu besleyebilen, tahıl ve hay­vansal ürünler yanında özel bazı ürünler ihraç eden tek ülke olduğuna dikkat çekilmektedir. Türkiye’ nin sanayi alanındaki başarılarının tarıma göre daha önemsiz olduğu, oysa ülkenin 60 yıldan beri, yeterli bir sanayi aktivitesine sahip olmakla birlikte, petrol ve kapital yönünden fakir oluşunun sonucu, is­tenilen hızda gelişmediği belirtilmektedir.

Bu açıklamalardan sonra, Türkiye’ nin jeopolitik alanda büyük bir öneme sahip olduğu vurgulanmakta, soğuk savaşın başında Batı birliği içinde yeral- dığı ve iyi donatılmış kalabalık ordusuyla Rusya karşısında sağlam bir siper oluşturduğuna değinilmektedir. Bu sadık müttefik, NATO içinde, Kıbrıs ve Ege denizi nedeniyle Yunanistan'la ve diğer taraftan iç sorunları nedeniyle ABD.’ le- riııi endişelendirdiğine işaret edilmektedir.

* A nkara Ü niversitesi, Dil ve Tarih , C oğrafya Fakültesi, C oğrafya B ölü m ü . Ankara.

Page 2: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

198 IIAMDİ KARA

Daha sonra, Fransız coğrafya litaratürü içinde, Türkiye coğrafyasının çok önemsiz bir yere sahip olduğu belirtilmektedir. Türkiye ile ilgili başlıca yapıt­ların, Batı Toroslardaki tez çalışmalarından bu yana, aynı kişiye, Xaier de PLANHOL’a ait olduğu vurgulanmakta, çok az sayıda diğer Fransız coğrafya­cıların Anadolu ile ilgili çalışmalarını, 1970 yılı politik durumu nedeniyle, kes­meye mecbur oldukları belirtilmektedir. Oysa, elde bulunan en iyi güncel eserin sahibi Wolf-Dieter Hütteroth’ un etkisi ile Alman coğrafyacıları Türkiye’de daha kalabalık çalışıyorlar denilmektedir.

Türkiye’de gelişmiş bir coğrafya okulunun bulunduğu ve yarım asrı geç­kin bir tarihi olduğu belirtilerek, Fransa, İsviçre ve Almanya’da yetişen yeni nesil coğrafyacılarla önemli gelişmeler kaydettiği belirtiliyor. Ülkede Fransa ve Almanya coğrafya okullarının etkisi büyük olmakla beraber, Anglo-Sakson coğrafya okullarının etkisine değiniliyor. Bugün Türk Üniversitelerinde 130 coğrafyacı (1986) öğretim yapmaktadır. Bunun 82 tanesi İstanbul, Ankara, İz­mir, Erzurum ve Elâzığ Üniversi Edebiyat Fakültelerinde, diğer 46 tanesi ye­ni kurulan dokuz Eğitim Fakültelerinde çalışmaktadır deniliyor.

Birkaç istisna dışında, Türk coğrafyacılarının tümüyle Türkiye'de çalış­tıklarını ve araştırmalarının büyük bir kısmını “ Türk Coğrafya Dergisi” ve “ İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi” ile yabancı dilde yayımla­nan “ Review o f the Geographical Institute o f the Unniversity o f İstanbul” bir dergide yayınladıkları belirtilmektedir. Türkiye’de Üniversite yayınlarının kar­şılaştığı idari ve ekonomik güçlüğe karşın, Ankara’da çıkan “ Coğrafya Araş­tırmaları Dergisi” , İzm ir’de “ Ege Coğrafya Dergisi” ve “ İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Bülteni” gibi yeni yayınlar önemli mesafeler katetmiştir. Fa­kat Türkiye sınırları dışındaki dağıtımları çok sınırlıdır denilmektedir.

Türk coğrafyacıların bu dışa kapalı oluşu, Doğu ve Avrupa arasında ken­dini rahat hissetmeyen ülkelerini küçük göstermektedir. Halen Türkiye’de ça­lışan üç Fransız coğrafyacı ve sosyolok Altan Gökalp’ le birlikte, bu sayıyı herşeyden önce Türk coğrafyacılara ayırarak, bu dışa kapalılığı yıkmaya yar­dım etmeyi sayın Bazin dilemektedir.

Reims Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü’ nün yayımladığı Türkiye adlı der­gide bulunan makaleler ve kısa özetleri aşağıdadır:

Geoecologie de la Region d ’ İstanbul“ İstanbul Bölgesinin Jeoekolojisi”

Prof. Dr. Sırrı ERİNÇ

Bu araştırmada İstanbul bölgesi yerleşme düzeni ’ ’jeokom pleks” kentleş­miş iç bölge ve kırsal dış bölge şeklinde iki kısma ayrılmakta, bu bölgelerin

Page 3: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

DERGİ TANITIMI 199

kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar, bitki örtüsü bakımından da bir geçiş alanı olduğu belirtilmek­tedir. Bugün bölgede on kadar “ Ekotop” bitki topluluğunun ayırt edilebile­ceği, insan ve özellikle kentleşme sonucu, doğal koşulların önemli çelişkiler gösterdiği vurgulanmaktadır. Gelecekte İstanbul kentinin genişlemesi doğal çevrenin değişik şekillerde bozulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, her türlü kent planlamasından önce, detay jeoekolojik araştırmalar yapılması ge­rektiği belirtilmektedir.

Végétation Formation o f Turkey“ Türkiye’ nin Bitki Formasyonları”

Prof. Dr.İbrahim ATALAY

Bu makalede Türkiye’ nin başlıca bitki formasyonları haritalarla açıklan- maktadır. Araştırmada bitki topluluğu dört coğrafi bölgeye ayrılarak incelen- miştir.Bunlar: Trakya ve Karadeniz bölgesinin nemli, yaprağını döken, karışık ve reçineli ormanları. Akdeniz ormanları ve bozulması sonucu oluşmuş maki ve “ Frigana” tipi çalı formasyonları. İç ve Doğu Anadolu’ nun doğal bozkır ve insan etkisi ile oluşmuş stepleri ile kurakçıl ormanları. Kurak Güneydoğu Anadolu bölgesinin cılız stepleri. Bunlara yüksek dağlık alanlardaki formas­yonlarla, alçak alanlardaki bataklık ormanlarını ilave etmek gerekir denil­mektedir.

Les Structure de l ’Agriculture Turque: Tendances Nouvelles“ Türkiye’de Tarımın Yapısı: Yeni Gelişmeler”

Prof. Dr. Erol TÜMERTEKİN

Bu makalede yazar, Türk ekonomisinde tarımın uzun zaman ilk sırayı al­dığını, fakat son yıllarda sanayi ve hizmet sektörleri tarafından geçildiğini be­lirtmekte, ama, tarım sektörünün halen faal nüfusun en büyük kısmını barındırdığı vurgulanmaktadır. En verimli toprakları genişleyen kentler ve sa­nayi alanlarına bırakan tarım, günümüzde verimsiz otlaklar aleyhine genişle­mekte ve öyle ise durumu giderek kötüleşmektedir. Birçok yasal tedbir, toprak mülkiyeti dengesizliğini ve aşırı parçalanmayı azaltmayı başaramamıştır. Toprak kullanım haritaları, ekim alanları yüzde oranlarının bölgeler arasında çok den­gesiz dağılımını ve yıllık kültür bitkileri arasında, tahıl ürünleri, özellikle buğ­dayın önemini göstermektedir. Tarımda tekniğin modernleşmesi açık bir verim artışıyla sonuçlanmıştır denilmektedir.

L’ Industrie en Turquie d ’Après les Recensements Industriels“ Sanayi Sayımlarına Göre Türkiye’de Sanayi”

Doç. Dr. Nazmiye ÖZGÜÇ

Page 4: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

200 HAMDİ KARA

Bu araştırmada Türk sanayinin önemli gelişme dönemleri belirtildikten sonra, coğrafi dağılışı yapısını incelemek için, özellikle 1964, 1970 ve 1980 yılları sanayi sayımlarının verileri kullanılmıştır. Bugün Türkiye’de büyük iş­letmeler (10 ve daha fazla işçi çalıştıran) sanayi işçisinin büyük bir bölümünü çalıştırmaktadır. Eskiden ilk sırada olan devlet sektörünün payı, 1980 yılında işgücünün % 35,8 ’ i ve katma değerin % 29,5 ’ ine düşerek yavaş yavaş gerile­miştir. Donatım malları üretimindeki gelişmeye karşın, tüketim malları üre­ten sanayi koları (gıda, tekstil, giyim) ilk sırayı korumaktadır. Coğrafi olarak Türkiye’de sanayi koları ülkenin batısında yoğunlaşmıştır denilmektedir.

L’ Industrialisation de la Plaine de Çukurova (Turquie)“ Çukurova’da Sanayileşme”

Prof. Dr. Hamdi KARA

Araştırmacı Çukurova’da sanayinin çeşitli faktörlerden etkilenerek geliş tiğini belirtmektedir. Sanayiyi etkileyen bu faktörlerin en önemlileri şunlar­dır: İyi sulanan, verimli Çukurova topraklarından elde edilen tarım ürünleri sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamaktadır. Bundan başka sanayinin ge­lişmesi için bol ve ucuz işgücü ile Toros dağlarından inen nehirlerden elde edilen enerji ve büyük kentlere bağlı geniş bir tüketim pazarı yanında sanayi­nin kullanımına uygun bir ulaşım şebekesi ve bütün bunlardan başka bölgesel ve ulusal sermaye kaynakları sayılabilir.Çukurova’da sanayi oldukça erken bir tarihte (19. yüzyılın sonlarından itibaren) gelişme göstermiştir. 1950 yılların­dan sonra, fakat daha çok son yıllarda çok güçlü bir gelişme göstermiştir.în- şaat malzemeleri, kimya ve tarım aletleri sanayi üretimindeki gelişmelere karşın, Çukurova’da pamuk ve pamuklu dokuma (Çırçır, iplik, dokuma) ile gıda sa­nayileri de önemli sanayi kollarını oluşturmaktadır.

Le Réseau Urbain de la Turquie“ Türkiye’ nin Kent Ulaşımı”

Prof. Dr. Marcel Bazin

Araştırmacı, Yakındoğu ülkelerinin çoğuna göre, toplam nüfusun yarıdan fazlası kentlerde yaşıyan Türkiye'nin, kent nüfusunun çok daha dengeli bir şekilde dağıldığını belirtmektedir. Çeşitli kent fonksiyonları, Türk kentleri­nin dengesiz bir şekilde kademelenmesine neden olmuştur. Bölgesel düzeyde bir bütünlük olmamasına karşın, idari bölünüş ve kamu hizmetlerinin dağılı­şı bu durumun en önemli nedenini oluşturmaktadır.Ticaret ağı, büyük liman­lar (bir ülkenin dışa dönük kapıları), kentsel pazarlar ve haftalık ilçe pazarları ile uyum içindedir.Nitekim, Türkiye beş değişik, çok iyi gelişmiş kentsel ula­

Page 5: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

DERGİ TANITIMI 201

şım ağına sahiptir: İki kent, İstanbul ve Ankara, başkent fonksiyonunu pay­laşmaktadır; İzmir, Adana ve Bursa gibi üç kent bölge anakent kademesinde; yirmi kadar kent bölge kademeli; kırkiki kent il merkezi ve 560 orta ve küçük kent kademelidir.

İzmir, Métropole de L’ Ege“ İzmir, Ege’ ninAnakenti”

Prof. Dr. A. Nejdet SÖZER

Çok iyi bir konum sayesinde İzmir, İlkçağdan bu yana Ege bölgesinin bir numaralı kenti olma özelliğini korumuştur.Uzun zaman kervanların ticaret mer­kezi olup, 19. yüzyılda Türk tarım ürünlerinin en önemli ihraç limanı haline gelmiş ve 20. yüzyılın başında nüfusu 200.000’ i geçmiştir. Çağdaş büyüme aşa­ması, kenti 1,5 milyon nüfuslu çok ciddi çevre sorunlarıyla bir anakent duru­muna getirmiştir. Kent çevresi sanayi bölgeleriyle liman sahasında bulunan sanayi ve ticaret önemli olma özelliğini korumaktadır. İdare, kültür ve sağlık hizmetleri merkezi olan İzmir, aynı zamanda çok önemli bir turistik fonksi­yonuna da sahiptir. Oturma sahalarında, modern binalar, çeşitli değişik tipte geleneksel evler, ya da deniz kıyısında zengin mahalleler ve çevre gecekondu semtleri arasında, iki çelişkili bir görünüme sahiptir.

Le Développement du Tourisme en Turquie“ Türkiye’de Turizmin Gelişmesi”

Doç. Dr.Nazmiye ÖZGÜÇ

Türkiye 8.000 km uzunluğunda kıyıları, çok uygun iklimi, çeşitli doğal manzaraları ve sayısız eski kalıntıların zenginliği ile büyük bir turistik po­tansiyele sahiptir. Ama çok yakın bir tarihe kadar, bu potansiyelin değerlen­dirilmesi sınırlı olmuştur. Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörülen turizmi geliştirme politikası, altyapı ve bölge planlaması dahil konaklama tesislerini çoğaltmak ve iyileştirmek için Türk ve yabancı yatırımcılara başvurmak şe- kilnde olmuştur. Ekonomik ve politik sorunlara bağlı birçok bunalım olması­na karşın, yabancı turist akını büyük oranda artmış ve iç turizm de hızla yükselmiştir. Bu iki turizm akını özellikle büyük kentlere ve deniz kıyısı tu­ristik tesislere yöneliktir.Ulke turizm gelirleri, dış ticaret açığının henüz an­cak küçük bir kısmını karşılamaktadır.

L’ Immigration Turque en Europe Occidentale: Reperes et Tendances“ Batı Avrupa’daki Türk Dışgöçü: İşaretler ve Eğilimler”

Altan GÖKALP

Page 6: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

202 HAMDİ KARA

Çoğunluğu Federal Almanya'da olmak üzere, yurtdışında aşağı yukarı 2,5 milyon Türk göçmen nüfus bulunmaktadır. “ Zincirleme G öç” şeklinde olu­şan dış göç geleneksel sosyolojik birimleri korumaktadır. Demografik bakım­dan dışgöçün etkisi az, ama ekonomik bakımdan çok daha önemlidir. Batı Almanya’daki Türk işçiler, sadece sayılarının fazla olmasından değil, fakat aynı zamanda yeni davranış ve sosyo ekonomik örgütlenme modelleri bakımından, örneğin sayısız “ Helâl business” merkezleri ile de önemli bir rol oynamakta­dır. Fransa’daki Türkler, Almanya’ ya yakın Alsace ve Lorraine bölgeleri ile kuzey ve ortadoğu bölgelerde yoğunlaşmışlardır. Çoğukez işçiler kır kökenli­dirler. Bundan dolayı soydaşlık, dini ve etnik özellikler önem taşımaktadır. Gençlerin okula gitmeleri, Batı Avrupa’daki Türk toplulukların gelecek soru­nunu gündeme getirmektedir.

Emigration et Développement: Les Premiers Pas de l'industrialisation Dansle Departement de Yozgat“ Yozgat ilinde Sanayileşmede ilk Adımlar: Dışgöç ve Gelişme”

Stéphane de TAPIA

Türkiye’ nin sanayileşmemiş ve az gelişmiş, % 80’ i kır kesiminde yaşayan, İç Anadolu bölgesindeki Yozgat ili, 1973 yılından bu-yana, çeşitli yerel kay­naklara, fakat özellikle dışgöçe bağlı sanayi projelerinin çoğalmasına tanık olmuştur. Geleneksel özel sektör ve Kamu sektörü yanında (örneğin Yozgat Bira Fabrikası), sanayi yatırımlarının çoğunluğunu yurtdışındaki işçilerin tasar­rufları oluşturmaktadır. Örnek olarak, özel sermaye katkılı Yibitaş Holding ve ortaklık veya kooperatif şeklindeki “ Halk” sektörü gösterilebilir. Başarı­sızlık oranı çok yüksek olmasına karşın, bu deneyimler, az da olsa, sanayi ko­lunda çalışmanın açık bir gelişme ile sonuçlandığı belirtilmektedir.

Page 7: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

“ C O Ğ R A FY A A R A Ş T IR M A L A R I” dergisinin am acı ve dergide basılacak ya­zılarda aranan nitelikler:

“ Coğrafya Araştırmaları” dergisi Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Ku­rumu, Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu tarafından çıkarılır. Derginin ana amacı coğrafya alanında yapılan bilimsel araştırmaları mümkün olduğu ka­dar geniş bir okuyucu kitlesinin faydalanmasına sunmak, bu konuda araştır­ma ve yüksek düzeyde bilimsel yayın çalışmalarını teşvik etmek, bilgi iletişimini sağlamaktır. Bunun için dergide yayınlanacak yazıların şu özelliklerden en az birini taşıması gerekir:

- Coğrafya çerçevesi içinde, coğrafyanın bilimsel yöntemleriyle yapıl­mış, konusuna yeni katkılar getiren araştırma yazıları.- Belli bir konuda daha önce yapılmış çalışmaları derleyerek eleştiri­ci bir yaklaşımla sonuçlar çıkaran, o konuda eksikleri belirterek ye­ni çalışmalara ışık tutan yazılar.- Özellikle yeni gelişmekte olan araştırma yöntemleriyle ilgili olmak üzere, önemli ve ilgi çekici konularda yapılmış çeviriler.- Yeni yayımlanmış kitap, atlas, harita gibi eserleri veya önemli bilim­sel ve mesleki toplantıları, kongre ve sempozyumları tanıtıcı yazılar.

“ Coğrafya Araştırmaları” dergisinde yayınlanacak yazıların daha önce baş­ka bir yerde Türkçe olarak yayımlanmamış bulunması gerekir. Daha önce ya­bancı dilde yayımlanmış olan ve geniş bir coğrafyacı kitlesini ilgilendireceği umulan yazılar dergide yayımlanabilir.

Yazılar harita, şekil, çizelge ve fotoğraflarıyla birlikte 35 sayfayı aşmaya­cak ölçüde olmalıdır. Yazılar harita, şekil, çizelge ve fotoğraflarıyla birlikte, biri orijinal, biri fotokopi olmak üzere iki takım halinde Yayım Kurulu Baş­kanı Prof. Dr. Özdoğan Sür’ ün aşağıdaki adresine gönderilmelidir:

Prof. Dr. Özdoğan SürDil ve Tarih Coğrafya FakültesiCoğrafya Bölümü BaşkanıSıhhıye-ANKARA

Yazıların başında konuyu ve en önemli sonucu tanıtıcı bir öz (abstract) Türkçe ve İngilizce olarak verilmelidir. Bunların her biri 200 kelimeyi geç­

Page 8: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

204

meyecek uzunlukta olmalıdır. Bundan başka yazının sonuna Türkçe ve yabancı dilde özetler eklenebilir. Yazı metninin yabancı dilde olması da mümkündür. Bu durumda yazının sonunda yeterli uzunlukta bir Türkçe özet bulunmalıdır.

Yayım Kurulu, basılması için gönderilmiş yazılarda teknik düzeltmeler ve kısaltmalar yapabilir. Yayımlanan yazılardaki görüşlerden yalnız yazarları so­rumludur.

Dergide yayımlanacak yazıların plan, başlık ve sayfa düzeni aşağıdaki şe­ma ve açıklamalara uygun olmaladır:

Başlık ve Kısa Başlık

Başlık, yazının konusunu en kısa, fakat en iyi ifade edecek şekilde özenle seçilmelidir. Başlığın bir satırı aşacak uzunlukta olması durumda, ilk sayfayı izleyen sayfalarda kullanılmak üzere yazarın ayrıca bir kısa başlık vermesi gerekmektedir. Yazar bunu ayrı bir not halinde yazısına eklemelidir.

Yazım ve Dil

Yazımda Türk Dil Kurumu’ nun “ Yazım Kılavuzu” nda açıklanan yazım (imlâ) kurallarına uyulmalıdır.

Metinde en çok alışılmış kelimelerle açık, yalın akıcı bir anlatım için özen gösterilmelidir. Cümleler mümkün olduğu kadar kısa tutulmalı, fakat kelime tekrarlarından kaçınılmalıdan

Yazılar A4 büyüklüğündeki (21.0x29.7 cm) beyaz kâğıdın bir yüzüne dak­tilo ile 1.5 aralıkla, hatasız yazılmış olmalı, kâğıdın dört tarafında en az iki­şer cm lik boşluklar bırakılmalıdır. Sayfalar sıra ile numaralanmalıdır.

Terimler

Terimlerin en çok alışılmış, herkesin kolayca anlayabileceği şeklini kul­lanmak esas olmalıdır. Türkçe karşılığı bulunmayan terimlere karşılık bulmaya çalışmak veya oturmamış, alışılmamış kelimeler kullanmak gibi bir zorlama­ya gidilmemelidir. Bir terimin alışılmış Türkçe karşılığı varsa hep onu kullan­malı ve ilk geçtiği yerde yanma parantez içinde batı dillerindeki veya varsa eski Türk dilindeki karşılıkları yazılmalıdır. Alışılmış Türkçe karşılığı bulun­mayan terimler Türkçedeki söyleniş imlâsıyla yazılmalı, ilk kullandığı yerde orijinal imlâsı ve eğer varsa Türkçedeki henüz fazla alışılmamış karşılığı yine parantez içinde belirtilmelidir. Terimlerle ilgili olarak Reşat İzbırak’ ın 1. Bas­kısı 1964’de yapılan “ Coğrafya Terimleri Sözlüğü” ve Sami Ongör’ ün “ Coğ­rafya Terimleri Sözlüğü” (Türk Dil Kurumu Yayınları: 467, Ankara, 1980) gibi terim kılavuzlarından yararlanmalıdır.

Page 9: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

205

Yer adları

Yer adlarının yazımında Türk Dil Kurumu’ nun “ yazım kılavuzum da tes- bit edilen kurallar göz önünde tutulmalıdır.

Değiştirilm iş yer adlarının resmi şekli kullanılm alı, gerekirse eski şekli ilk geçtiği yerde parantez içinde belirtilm elidir.

KısaltmalarStandart kısaltmalar dışında kısaltma yapılmamalıdır. Bu konuda Türk Dil

Kurumu’nun “ yazım kılavuzu” nda verilen kurallara uyulmaladır. ABD, UNES­CO, cm, m, km gibi standart kısaltmaların arasında ve sonunda nokta kulla­nılmamalıdır.

Atıflar (Referanslar)

Atıflar metin içinde yapılmalı, bunun için dip not kullanılmamalıdır. Me­tin içindeki atıflarda (Akyol 1945) şeklinde soyadı ve tarih belirtilmeli, bu ya­yın, metin sonundaki yararlanılan kaynaklar arasında mutlaka bulunmaladır. Bir müellifin aynı yılda çıkmış birden fazla yayınına atıf yapılacaksa bunlar, kitap olan önde bulunmak üzere 1984 a, 1984 b şeklinde sıralanmalıdır.

Yazılma ve dizgi sırasında dip notlar zorluklar yarattığı için günümüz der­gilerinde dip not kullanımı giderek azalmaktadır. Birinci sayfada yazar adre­sinin dip notta verilmesi kararlaştırılmıştır. Bundan başka, yazarlar gerekli gördükleri yerlerde dip not verebilirler. Ancak, dip notların mümkün olduğu kadar az sayıda ve kısa olması tavsiye edilir.

Yararlanılan Kaynaklar

Metin sonunda kaynak olarak yararlanılan ve atıf yapılan yayınlar belir­tilmeli, atıf yapılmamış yayın ve belgelere yer verilmemelidir.

Yararlanılan kaynaklar yazarlarının soyadına göre alfabetik olarak sıra­lanmalıdır. Aynı yazara ait yayımlar yayım tarihine göre kendi içinde dizilme- lidir . Bunların hepsinde yazar soyadı tam olarak yazılmalıdır.

Yayımların adlarında ilk kelimenin ve özel isimlerin baş harfleri dışında büyük harf kullanılmamalıdır. Yayımların adları ve yayım yerleri belirtilir­ken, karışıklığa neden olmamak için, standart dışı ve alışılmış kalıplardan farklı kısaltmalar yapmaktan kaçınılmalıdır.

Ö rnekler:

AKYOL. İ.H. 1947 “ Türkiye'de Akarsu Sistemleri ve Rejimleri” . Türk Coğraf­ya Dergisi. Sayı 9-10. s. 1-30, Ankara

DARKOT, B.-TUNCEL, M. 1978. Ege Bölgesi Coğrafyası. İstanbul ÜniversitesiYay. No. 2365. 163 s, İstanbul

Page 10: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

206

Çizimler

Metin içindeki şekil, harita ve çizelgelerin hepsi birden çizimleri oluştu­rur. Bunlar yazar tarafından metinde yapılan atıf sırasına uygun olarak ayrı ayrı numaralanmalıdır.

Çizimlerin boyutları derginin sayfa büyüklüğü dikkate alınarak hazırlan- malıdır. Dergilerin büyüklüğü normal boyda (16.5x23.5 cm) olacaktır. Buna göre sayfadaki net baskı alanı büyüklüğü 11.5x18.0 cm dir. Daha büyük çi­zimler bu ölçüleri aşmayacak şekilde küçültülecektir. Bu nedenle, çizgi ka­lınlıkları, yazılar ve ayrıntılar bu küçültme sonunda silik olmayacak şekilde tasarlanmalıdır. Sayfa büyüklüğünü aşan, katlamayı gerektiren çizimlerden kaçınılmalıdır. Çok gerekli olduğu durumlarda sadece bir yönden katlanacak şekilde düzenlenmiş haritaların basılması düşünülebilir.

Çizimler titizlikle hazırlanmış olmalıdır. Düzensiz eklemeler, düzeltme­ler bulunmamalıdır. Çizimlerdeki bilgilerle metin arasında sıkı bir bağ ku­rulmalı, çizime ait açıklamalar lejantta yeteri kadar verilmiş olmalıdır. Metin içinde ayrıca lejant bilgileri verilmemelidir. Harita ve şekillerle küçültme ya­pılacağı dikkate alınarak daima çizgi ölçek kullanılmalı, bunun yanına ayrı­ca kesir ölçeği konulmamalıdır. Çizimlere verilen numaralar çizimin çerçevesi içine yazılmamalı, bu numaralar kurşun kalemle çerçeve dışında bir kenarda belirtilmelidir. Aynı kâğıt üzerinde birden fazla çizim bulunmamalıdır. O riji­nali küçük olan çizimler en az A4 büyüklüğünde bir kâğıt üzerine çizilmiş olmalıdır.

istatistik verileri rakamlar halinde aktaran çizelgelere fazla yer verilme­meli, bunun yerine bu rakamların grafiklerle değerlendirilerek sunulması tercih edilmelidir. Bir konuda rakamların çizelgeler halinde verilmesi gerekiyorsa bunlar dikkati dağıtmadan, konunun anlaşılmasına yetecek en az rakam dizi­leri ile, fazla yoğun olmayacak şekilde hazırlanmalıdır.

Fotoğraflar

Fotoğraflar seçilirken gerçekten gerekli olup olmadıkları konusunda çok titiz davranmalı, metinde verilen bilgilerle mutlaka bağlantısının bulunması­na dikkat edilmelidir. Basılması istenen fotoğraflar çok iyi kalitede ve parlak kâğıda tab edilmiş olmalıdır. Fotoğraflar kendi aralarında numaralanmalıdır. “ Foto” alt başlığı ile her birinin altında yeterli açıklama bulunmalıdır. Bir fotoğrafın çeşitli bölümleri için ayrıntılı bilgiler verilmesi gerektiğinde, fotoğ­raf üzerinde ilgili yerlere görünür şekilde rakamlar yazılarak açıklamada bu rakamlara atıflar yapılabilir. Bu durumda fotoğraf üzerindeki rakamların şab­lon kullanılarak, çini mürekkebi ile ve uygun büyüklükte yazılmış olması gerekir.

Page 11: DERGİ TANITIMItucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/...DERGİ TANITIMI 199 kuzeyinde Avrupa-Karadeniz alanı ile güneyinde Akdeniz arasında, iklimde olduğu kadar,

207

Fotoğrafların seçiminde de sayfa büyüklüğü dikkate alınmalıdır. Panora­mik fotoğraflar hiçbir zaman sayfanın katlanmasını gerektirecek büyüklükte olmamalıdır. Bunlar, ek yerleri fazla dikkati çekmeyecek şekilde dikkatle bir­leştirilmiş olmalıdır.

Çizim ve fotoğraflara ait açıklamalar ayrı ayrı listeler halinde, numara sı­rasıyla yazılmış olarak metne eklenmelidir. Bunların metindeki yerleri sayfa kenarına çizim ve fotoğrafın numarası konularak belirtilmelidir.

Yabancı dilde özeti bulunan yazılarda çizimlerdeki iç yazıların, çizim ve fotoğrafların altındaki açıklamaların özette kullanılan yabancı dilden de ve­rilmesi tavsiye edilir.

Dergimizde yayımlanan yazılarda ileri sürülen görüşler yazarlarınındır. Dergimizin bu sayısı 7 000 adet basılmıştır.

COĞRAFYA ARAŞTIRMALARI/6 Ayda bir çıkar □ Sahibi: Atatürk Kül­tür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu adına Doç. Dr. Asaf KOÇM ANDYazı Kurulu: Prof. Dr. Özdoğan SÜR, Prof. Dr. Metin TUNCEL, Prof. Dr. Hamdi KARA, Doç. Dr. Cemalettin ŞA­HİN, Doç. Dr. Asaf K O Ç M A N d Yönetim Yeri: Atatürk Bulvarı 217, Kavaklıdere-ANKARA