Upload
dangthuan
View
232
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
ÇUKURHİSAR-SULTANDERE FAYI SIVILAŞMA RİSKİ
DEĞERLENDİRMESİ (TEPEBAŞI/ESKİŞEHİR)
ALİ KAYABAŞI1
1 Doç. Dr.,Jeoloji Müh. Bölümü, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir
Email:[email protected]
ÖZET:
Alüvyon çökelimleri üzerine kurulan yerleşimlerde sıvılaşma riski devamlı araştırma konusudur. Eskişehir ili
bu tür yerleşimlere güzel bir örnektir. Bu çalışma kapsamında 15'er m derinlikte 10 adet sondaj kuyusu
Tepebaşı ilçesi sınırlarında porsuk çayına değişik uzaklıklarda açılmıştır. Bu sondaj kuyularında standart
penetrasyon deneyi (SPT) ve Menard presiyometre (MPT) deneyleri yapılmıştır. SPT örneklerinden zemin
index deneyleri yapılmıştır. Sondaj işlemi tamamlandıktan sonra kuyu içi download yöntemiyle zemin
seviyelerinin primer (Vp) ve sekonder (Vs) dalga hızları belirlenmiştir. 1956 yılında Eskişehir fay zonunda 6.4
Mw büyüklüğünde oluşan depremin oluşturduğu amax=0,33g ivme değeri önceki araştırmalarda sıvılaşma
hesaplamalarında kullanılmıştır. Bu çalışmada ise amax=0.33g değeri ile Eskişehir ili içerisinden geçen yaklaşık
40 km uzunluğundaki Çukurhisar-Sultandere fayının tek seferde kırılabileceği ve amax=0,48g ivme
oluşturabileceği senaryosu ile sıvılaşma analizleri gerçekleştirilmiştir. SPT ve Vs yöntemleri ile yapılan
sıvılaşma analizleri uyumluluk göstermiştir. Vs yöntemi ile yapılan sıvılaşma analizi kuyu derinliği boyunca
sürekli profil vermiştir. amax=0.33g ile sıvılaşmayan bazı seviyelerin amax=0.48g ivme ile sıvılaşabileceği
belirlenmiştir. Bölgesel bir sıvılaşma belirlenmemiş fakat local sıvılaşabilir seviyeler belirlenmiştir. En yüksek
yatay ivme değerinin artışı ile sıvılaşan seviyelerin kalınlığı da artış göstermiştir. Bu çalışmada ayrıca,
devirsel gerilim oranı (CRR) grafiği ve eşitliği değiştirilerek Menard presiyometre (MPT) deneyi ile
sıvılaşma yöntemi önerilmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: Eskişehir, Sıvılaşma, Spt, Kuyu Içi Jeofizik Yöntemi, Presiyometre.
ASSESMENT OF LIQUEFACTION RISK OF ÇUKURHISAR-SULTANDERE
FAULT (TEPEBAŞI/ESKIŞEHIR)
ALİ KAYABAŞI1
1 Doç. Dr.,Jeoloji Müh. Bölümü, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir
Email:[email protected]
ABSTRACT:
Soil liquefaction risk of settlement areas on alluvial soils has been a permanently investigation subject.
Eskişehir city is a good sample of this type settlements. In this study, 10 boreholes with 15 m depth were
drilled with a different distance to the Porsuk River at Tepebaşı district of Eskişehir city. Downhole
geophysical method was also performed after drilling of each boreholes and P-wave and S-wave records the
compression and shear wave velocities of the soil levels were determined. The earthquake occurred on
Eskişehir fault zone with a 6.4 Mw created peak ground acceleration amax=0.33g was used for liquefaction
analysis of previous studies. In this study, both amax=0.33g and complete rupture probability of Çukurhisar-
Sultandere strike slip fault with 40 km length passing along the Eskişehir city was used for earthquake scenario
for to calculation of peak ground acceleration which is amax=0.48g used for liquefaction analysis.
Liquefaction analysis results with SPT and Vs methods were concordant each other. Liquefaction analysis with
Vs method gives a profile along the borehole depth. According to analysis results some unliquefied levels
with amax=0.33 g earthquake are liquefiable with amax=0.48g earthquake. Regional liquefaction wasnot
determined but local liquefiable zones were determined. İncreasing peak ground acceleration results increasing
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
thickness of liquefiable layers. Additionally, cyclic resistance ratio graph of liquefaction was modified and
liquefaction analysis with Menard Pressuremeter test (MPT) method was suggested in this study.
KEYWORDS: Eskişehir, Liquefaction, Download Geophysic Method, Pressuremeter.
1. GİRİŞ
Suya doygun, gevşek ve çoğu kez kohezyonsuz zeminlerde deprem sırasında gelişen tekrarlı gerilmelerin
etkisiyle meydana gelen zemin sıvılaşması ve sıvılaşmaya bağlı zemin deformasyonları, özellikle 1964 Nigata
(Japonya) ve Alaska depremlerinden sonra araştırmacılar ve mühendisler açısından önem verilen bir konu
olmuştur. Zeminde farklı türde duraysızlıklara ve deformasyonlara neden olan sıvılaşma, yerleşim alanlarında
meydana gelmesi halinde yüzeydeki veya gömülü konumdaki yapıları olumsuz yönde etkileyerek önemli
derecede hasara yol açabilmektedir. Bu çalışmanın amacı Eskişehir’in Tepebaşı ilçesindeki sıvılaşma riskinin
varlığının araştırılması ve sıvılaşmanın belirlenmesinde Standart penetrasyon deneyi ile yüzey dalgası hızı
(Vs) yöntemlerinin sıvılaşmanın belirlenmesindeki performansını belirlemektir. Bir diğer amaç ise Menard
presiyometre deneyi (MPT) ile sıvılaşma analizine yönelik yöntem önermektir.
Mogami and Kubo (1953; Kramer, 1996'dan) tarafından ilk kez ortaya atılan zemin sıvılaşması kavramı, en
yalın tanımıyla "suya doygun kohezyonsuz gevşek zeminlerin deprem gibi dinamik etkilere bağlı olarak
gelişen tekrarlı gerilmeler altında gözenek suyu basıncının artması ve buna koşut olarak zeminin makaslama
dayanımını yitirmesi" olarak tanımlanır. Youd (1984) ise, sıvılaşma için benzer bir tanımlama yaparak zemin
türünü de tanımlamaya dahil etmiş ve sıvılaşmayı "suya doygun kohezyonsuz kum ve kumlu siltlerin tekrarlı
gerilmeler altında gözenek suyu basıncının artmasıyla etkin gerilmenin azalması, hatta yitirilmesi sonucu
makaslama dayanımının kaybedilerek zeminin bir sıvı gibi davranması" şeklinde tanımlamıştır.
Eskişehir ili ve çevresi jeolojisi ve sıvılaşmaya ilişkin önceki çalışmacıları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
Gözler vd, (1985 Eskişehir ve civarının jeolojisi ve sıcak su kaynaklarını araştırmışlardır. Araştırmacılar
Eskişehir ovasında iki tür alüvyon belirlemişlerdir. Pleyistosen yaşlı OA1 eski alüvyon birimi ve kuvaterner
yaşlı genç OA2 alüvyon birimi. Araştırmacılar OA1 alüvyonu kalınlığını 100-300m arasında, OA2
alüvyonunun işe 10-50 m arasında olabileceğini belirtmiştir.
Altunel vd, (1997) BKB-DGD doğrultulu Eskişehir fay zonu sağ yönlü doğrultu atımlı normal. bileşenli bir
fay zonu ve Sultandere ile İnönü arasında birbirini takip eden segmentler halinde uzandığını ifade etmişlerdir.
Fay zonunda 20 Şubat 1956 depremi (M=6.4)’da oluşan depremi bu yüzyılda meydana gelen en büyük deprem
olarak ifade etmişlerdir.
Koyuncu (2001), Eskişehir kent merkezi ve çevresinde 34 km2 lik bir alanın jeolojik, hidrojeolojik ve
sismotektonik özelliklerini incelemiştir. Kent için en önemli deprem kaynağının Eskişehir-İnönü fay zonu
olduğu belirtilmiş ve deterministik sismik tehlike analizlerinden olası bir depremin büyüklüğünün 6.4 ve buna
bağlı olarak gelişecek yer ivmesinin 300 gal civarında olacağı tahmin edilmiştir. Bu çalışmada da bölgedeki
sıvılaşmaya riskine dikkat çekilmiştir.
Ayday vd, (2001)'de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Eskişehir yerleşim yerinin imar planına esas yerleşim
amaçlı jeoloji ve jeoteknik etüt raporunu hazırlamışlardır. Bu çalışmada Eskişehir yerleşim yeri sınırları içinde
zemin sondajı, Sismik koni penetrasyon deneyi, Standart penetrasyon deneyi gibi yerinde deneylere ek olarak
laboratuar deneylerinden de elde edilen sonuçlar Coğrafi Bilgi Sistemi yardımı ile yorumlanmış ve çalışma
alanının değişik amaçlı haritalamaları yapılmıştır.
Orhan (2005), Eskişehir yerleşim alanı güney bölümünün jeo-mühendislik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla
bir çalışma yapmıştır. İnceleme alanı ve yakın çevresinde Alt Eosen yaşlı konglomera-kumtaşı, Üst Miyosen
yaşlı konglomera-kumtaşı, kiltaşı-silttaşı ve kireçtaşı, Pleyistosen yaşlı kırıntılılar ve yerleşimin büyük
çoğunluğunun yer aldığı bir alanda iyi pekişmemiş Kuvaterner yaşlı güncel alüvyon bulunmaktadır. Coğrafi
Bilgi Sistemi (CBS) ortamında bir veri tabanı oluşturulmuştur.
Seyitoğlu vd, (2015) Eskişehir fay zonunun K60D uzanımlı sağ yönlü doğrultu atımlı fay olduğu, bu uzanımın
Sarısu deresi boyunca görülen en echelon kıvrımlarıyla uyumlu olduğunu ifade eden araştırmacılar Bahçehisar
ve Çukurhisar-Sultandere fay segmentleri üzerinde sismik kırılma çalışmaları yapmıştır. 1956, 1990, 2010 ve
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
2013’de oluşan depremlerin çözümlemeleri sonucu Çukurhisar-Sultandere fay segmentinin 1956 depreminin
kaynağı olabileceği ve bu segmentin Eskişehir için potansiyel bir sismik risk oluşturabildiğini ifade etmişlerdir.
2. ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ
Eskişehir ili çevresinde en altta Jura öncesi oluşmuş ofiyolit-metamorfik- metadetritik tektonik birliği yer
almaktadır. Jura detritik ve kireç taşlarından ibarettir. Bu birimler üzerinde, Paleosen, Eosen, Miyosen ve
Pliyosen yaşlı çökel ve volkanik kayaçlar yer almaktadır, En genç birim Pleyistosen yaşlı gevsek tutturulmuş
kum, çakıl ve kil taşlarından oluşan eski alüvyon ve halosen yaşlı kil, silt ve kum dan oluşan yeni alüvyon
birimidir. Bölgede derinlik kayacı olarak porfirik dokulu granitler, volkanik kayaç olarak da andezitler, tüfler
ve bazaltlar bulunmaktadır (Şekil 1)
Şekil 1. Eskişehir ve çevresi jeoloji haritası (Gözler vd, 1985’den değiştirilerek alınmıştır)
3. MATERYAL VE METOT
Eskişehir ili Tepebaşı ilçesi sınırları içerisinde 2016 yılında 10 adet 15’er m. Derinliklerde sondajlar
yapılmıştır. Sondaj lokasyonları mümkün oldukça önceki çalışmalarda sıvılaşma riskinin olabileceği
lokasyonlara yakın açılmaya çalışılmıştır (Şekil 2).
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 2. Sondaj yerleri lokasyon haritası
Sondajlardan alınan sediman örnekler tanımlanarak kuyu logları hazırlanmıştır. Açılan sondajlarda yüzeyden
itibaren siltli kil, killi siltli kum, siltli kum zeminler, 9 m veya 10 m'den sonra sıkı çakıllı litolojiye
dönüşmektedir (Şekil 3).
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 3. Açılan sondajlara ait log tanımlamaları
Açılan sondajlarda karot tanımlamasının yanısıra, 106 adet SPT ve ve her kuyuda kuyuaşağı jeofizik yöntemi
ile her kuyuda 15 adet Vs ve Vp hızları belirlenmiştir. laboratuvar analizleri için gerekli örnekler alınmıştır
(Tablo 1).
Tablo 1 Deneyleri sondaj kuyularına dağılımı.
Test name SK-1 SK-2 SK-3 SK-4 SK-5 SK-6 SK-7 SK-8 SK-9 SK-
10
Toplam
SPT 10 12 14 10 9 9 10 10 12 10 106
Kuyuaşşağı deneyi 15 15 15 15 15 15 15 15 15 15 150
Presiyometre
deneyi
5 5 5 5 5 5
5 6 7 5 53
Laboratuvar
deneyleri (Tane
boyu ve
indeksdeneyleri
9 8 8 9 9 8 8 6 13 9 87
4. SIVILAŞMA ANALİZLERİ
Sıvılaşma analizleri SPT ve Vs dalga boyu hızları verilerini kullanarak yapılmıştır. SPT verilerinden analizler
Youd ve (2001)’de önerilen yönteme göre yapılmıştır. Vs dalga hızlarından sıvılaşma analizleri ise Andrus et
al (2004)’de önerilen yönteme göre yapılmıştır. En büyük yatay ivme değeri ise 1956 yılında Eskişehir fay
zonunda 6.4 Mw büyüklüğünde oluşan depremin oluşturduğu amax=0,33g ivme değeri ile Eskişehir ili
içerisinden geçen yaklaşık 40 km uzunluğundaki Çukurhisar-Sultandere fayının (Seyitoğlu et al., 2015) tek
seferde kırılabileceği ve amax=0,48g ivme oluşturabileceği senaryosu ile sıvılaşma analizleri gerçekleştirilmiştir
(Şekil 4). Açılan sondajlarda yeraltısuyu seviyesi yüzeyden itibaren 2 m ile 7 m derinlikler arasında
değişmektedir. Sıvılaşma hesaplamaları için SPT ham darbe adetlerinden (N30) gerekli düzeltmeler yapılarak
N1(60) değerleri hesaplanmıştır. Tüm kuyulardaki sıvılaşma analiz sonuçları Şekil 5’de verilmiştir.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 4. (a) Eskişehir çevresi yapısal jeoloji haritası (b) Eskişehir Çukurhisar-Sultandere fayı çözümlemesi
(Seyitoğlu et al. 2015) gösterimi.
Aynı şekilde Vs arazi dalga boyu hızlarında da düzeltmeler yapılarak Vsc değerleri hesaplanmıştır. Şekil 5’de
görüleceği gibi sıvılaşma senaryoları amax=0,33 g (Mw=6,4) büyüklüğünde deprem olması durumu ile
amax=0,48 (Mw=6,94) büyüklüğünde deprem olması senaryosuna göre yapılmıştır. Buna göre SK-6 ve SK-8
nolu kuyularda her iki ivmenin gerçekleşmesi durumunda da sıvılaşma riski görülmemektedir. amax=0,33 ivme
durumunda SK-1, SK-3, SK-5 (Sadece SPT değerleri) ve SK-7 kuyularında sıvılaşabilme riski tespit edilmiştir.
amax=0,48 ‘in gerçekleşmesi durumunda SK-1, SK-3, SK-4, SK-5, SK-7, SK-9 ve SK-10 da sıvılaşabilir
seviyelerin kalınlıklarının arttığını görebilmekteyiz.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 5. SPT ve Vs hızlarından sıvılaşma analizi sonuçları
4.1. Sıvılaşmada kapak zemin etkisi
Bazen sıvılaşabilecek zemin üzerinde sıvılaşmayacak örtü birimleri bulunabilir. Bu örtü birimlerinin çok kalın
olması durumunda sıvılaşma yüzeyde kum kaynamaları, kum konileri şeklinde görülmez. Sıvılaşan kum
birimler ise yüzeye ulaşamaz. Bu durumu, Ishiara (1985) de, kapak zemini etkisi olarak açıklamıştır.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 6. Ishiara (1985) abağının çalışma alanına uygulanması
Ishiara (1985) abağına göre amax=0.33g depremi senaryosunda SK-3 kuyusunda yüzeyde
deformasyon görülürken, amax 0.48 g depremi senaryosunda SK-3, SK-7, SK-9 ve SK-10
kuyularının bulunduğu yüzeyde deformasyon oluşabilecektir. Tablo 2’de Ishiara (1985) abağının
değerlendirilmesi verilmiştir.
Tablo 2 Ishıara (1985) abağı ile yüzey deformasyonu kestirimi
Kuyu
no
amax= 0,33g
amax= 0,48 g
örtü zemin
kalınlığı (m)
yüzey
deformasyonu
örtü zemin
kalınlığı (m)
yüzey
deformasyonu
SK-1 11
yok 9 yok
SK-3 5
var
5 var
SK-4 - yok 8 yok
SK-5 - yok 4 yok
SK-7 7 yok 7 var
SK-9 7 yok 7 var
SK-10 7 yok 7 var
Şekil 7’de SPT N30 (SPT arazi değerleri), SPT N160 (Düzeltilmiş SPT değerleri), Vs (Yüzey dalgası hızı arazi
değerleri),Vsc (Düzeltilmiş yüzey dalgası hızı değeerleri), EM (MPT deformasyon modülü), Pl (MPT limit
basınç) değerlerinin derinlikle değişimi verilmiştir. EM, Vs ve Vsc değerlerinin derinlikle değişiminin diğer
verilerle izlenebilmesi için bu veriler 10’a bölünmüştür. Sarı renkli sınırlar içerisindeki seviyeler, analizler
sonucu belirlenen sıvılaşabilir derinliklerdir. 0.33 g ile belirlenen sıvılaşabilir seviyelerin kalınlıkları 0.48 g
analizlerinde kalınlaşmakta ve başka sıvılaşabilir seviyeler de oluşmaktadır. Sıvılaşabilir seviyelerde tüm
yerinde deney sonuçlarının değerlerinin düştüğünü görebilmekdeyiz.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 7. Yerinde deney verileri-derinlik değişimi (a) amax=0.33g (b) amax=0.48g
Biraud (2013) ‘de Menard presiyometresinin sıvılaşma analizlerinde kullanılabilmesi için Youd ve diğ (1997)’
nin önerdiği SPT-Devirsel gerilim oranı(CRR), grafiğini değiştirerek, düzeltilmiş limit basınç, Plc-CRR grafiği
önermiştir. Bu çalışmadada SPT ve VS tabanlı sıvılaşma analiz yöntemleriyle belirlenen sıvılaşabilir
seviyelerde ölçülen düzeltilmiş limit basınç değerleri Plc-CRR grafiğinde değerlendirilmiştir (Şekil 8).
Şekil 8. Plc-CRR grafiği (Biraud, 2013) ve bu çalışmada ölçülmüş Plc değerleri
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Youd ve diğ (2001) de önerilen SPT-CRR eşitliği (Eşitlik 1), bu çalışmaya ait düzeltilmiş presiyometre limit
basınç verileri Esitlik 2 olarak değiştirilmiştir.
CRR7.5 =𝟏
𝟑𝟒−(𝐍𝟏𝟔𝟎𝐜𝐬)
+(𝐍𝟏(𝟔𝟎𝐜𝐬)
)
𝟏𝟑𝟓+
𝟓𝟎
[𝟏𝟎(𝐍𝟏𝟔𝟎𝐜𝐬)+𝟒𝟓]
𝟐 −𝟏
𝟐𝟎𝟎 (1)
CRR7.5=7.5 Mw depremleri için devirsel gerilim oranı
N160cs=Düzeltilmiş SPT değerkleri
𝑪𝑹𝑹𝟕.𝟓 =𝟏
𝟑𝟒−𝟎.𝟐(𝑷𝒍∗)𝒄+
𝟎.𝟐(𝑷𝒍∗)𝒄
𝟏𝟑𝟓+
𝟓𝟎
[𝟐(𝑷𝒍∗)𝒄+𝟒𝟓]𝟐−
𝟏
𝟐𝟎𝟎 (2)
(Pl*)c= düzeltilmiş presiyometre limit basınç değeri (kPa)
Şekil 8.’deki grafige göre Mw=7.5 büyüklüğünde depremler için Menard presiyometre deneyi net limit basınç
değeri (Pl*)<1500 kPa olan taneli zeminlerde sıvılaşma olgusuna dikkat edilmelidir. Mw=7.5 büyüklüğünden
farklı tasarım depremleri için bulunan güvenlik katsayısı, ölçek faktörü (MSF) ile çarpılır. MSF değerleri
olarak Youd ve diğ (2011) önerdikleri MSF değerleri, MPT ile sıvılaşma analizinde kullanılabilir. Grafige
göre Mw=7.5 büyüklüğünde depremler için Menard presiyometre deneyi net limit basınç değeri (Pl*)<1500
kPa olan suya doygun taneli zeminlerde sıvılaşma olgusuna dikkat edilmelidir.
5. SONUÇLAR
Eskişehir ili Tepebaşı ilçesi sınırlarında 10 adet 15 m derinlikte sondaj açılarak, bu lokasyonlarda sıvılaşmanın
varlığı araştırılmıştır. Bölgede yeraltısuyu 2 m ile 7 m derinlikler arasında değişmektedir. Açılan sondajlarda
yüzeyden itibaren siltli kil, killi siltli kum, siltli kum zeminler, 9 m veya 10 m'den sonra sıkı çakıllı litolojiye
dönüşmektedir. Sondaj kuyularında standart penetrasyon deneyi (SPT) deneyleri ile presiyometre deneyleri
yapılmıştır. SPT örneklerinden zemin index deneyleri yapılmıştır. Sondaj işlemi tamamlandıktan sonra kuyu
içi download yöntemiyle zemin seviyelerinin primer (Vp) ve sekonder (Vs) dalga hızları
belirlenmiştir.Sıvılaşma analizleri amax=0,33g ivme değeri ile Eskişehir ili içerisinden geçen yaklaşık 40 km
uzunluğundaki Çukurhisar-Sultandere fayının tek seferde kırılabileceği ve amax=0,48g ivme oluşturabileceği
deprem senaryoları ile gerçekleştirilmiştir. amax=0,33 ivme oluşturacak deprem senaryosuna göre SK-1, SK-
3, SK-5 (Sadece SPT değerleri) ve SK-7 kuyularında sıvılaşabilme riski olabilecek seviyeler belirlenmiştir.
amax=0.33 g deprem senaryosunun gerçekleşmesi durumunda SK-3 nolu kuyunun bulunduğu noktada yüzey
deformasyonu beklenmekdedir. amax=0,48 g deprem senaryosunun gerçekleşmesi durumunda SK-1, SK-3,
SK-4, SK-5, SK-7, SK-9 ve SK-10 da sıvılaşabilir seviyelerin kalınlıklarının arttığını görebilmekteyiz. Yüzey
deformasyonu SK-3, SK-7, SK-9 ve SK-10 lokasyonlarında görülebilecektir. Bu çalışmada ayrıca MPT
deneyi ile sıvılaşma yöntemi önerilmiştir. Düzeltilmiş net limit basıncın <1500 kPa olduğu, suya doygun
kumlu-siltli zeminlerde sıvılaşma riski de gözönüne alınmalıdır.
6. TEŞEKKÜRLER
Bu çalışma, Proje no:2015-669 “Eskişehir Kenti Tepebaşı İlçesinde sıvılaşma riski varlığının analizi ve
Menard presiyometre deneyinin sıvılaşma analizlerinde kullanabilirliğinin araştırılması” projesi kapsamında
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu tarafından desteklenmiştir.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
7. KAYNAKLAR
Andrus, R.D. Stokoe, K.H. Juang, C.H. (2004).Guide for Shear-Wave-Based Liquefaction Potential
Evaluation. Eartquake Spectra.
Altunel, E., Barka, A. (1997). Eskişehir fay zonunun depremsellik aktivitesi bu zon üzerinde meydana gelen
depremlere ait yüzey kırıklarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
araştırma fonu projesi no:96/24.
Ayday, C., Altan, M., Nefeslioğlu A.H., Canıgür, A., Yeral, S., Tün, M. (2011) Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi Eskişehir Yerleşim Yerinin yerleşim amaçlı jeoloji ve jeoteknik etüt raporu. Anadolu Üniversitesi
Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Eskişehir.
Briaud J.-L, (2013) “Ménard Lecture The pressuremeter test: Expanding its use”,Proceedings of the
18th International Conference on Soil Mechanics and Geotechnical Engineering, Paris.
Gözler, M.Z., Cevher, F. ve Küçükayman, A. (1984-1985). Eskişehir civarının jeolojisi ve su kaynakları, MTA
Dergisi, 103/104, s. 40-54, Ankara.
Orhan, A. (2001).Eskişehir il merkezi güney bölümü temel zemin birimlerinin jeo-mühendislik özellikleri ve
coğrafi bilgi sisteminin uygulaması. Doktora Tezi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitiüsü. Eskişehir.
Ishihara K, (1985) Stability of natural deposits during earthquakes. Proceedings of the 11th Internatioanl
Conference on Soil mechanics and Foundation Engineering, San Fransisco, CA, A.A. Balkema, Rotterdam
vol. 1, 321–376.
Kramer, S.L. (1996). Geotechnical Earthquake Engineering. Prentice Hall, NewJersey, 526 p. Koyuncu, N.P. (2001) Eskişehir il merkezindeki birimlerin jeo-mühendislik özelliklerinin değerlendirilmesi
ve mühendislik jeolojisi haritalarının hazırlanması. Yüksek Mühendislik Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Seyitoğlu, G. Ecevitoğlu, G.B, Kaypak, B. Güney, Y.Tün, M. Esat, K. Avdan, U. Temel, A. Çabuk, A. Telsiz,
S. Uyar Adlaş, G.G. (2015). Determining the main strand of the Eskişehir strike-slip fault zone using subsidiary
structures and seismicity: a hypothesis tested by seismic reflection studies. Turkish J Earth Sci:24: 1-20.
doi:10.3906/yer-1406-5.
Youd, T. L. (1984). Geological effects-liquefaction and associated ground failure. Geological and
Hydrogeological Hazards Training Program, United States Geological Survey Open-File Report 87-76, 210-
232.
Youd, T.L. and Idriss, I.M. (1997). Proceedings of the NCEER Workshop on Evaluation of Liquefaction
Resistance of Soil, Salt Lake City,UT, January 5-6, 1996, Technical Report NCEER-97-0022, National Center
for Earthquake Engineering Research, University at Buffalo.
Youd, T.L. Idriss, I.M. Andrus,R.D. Arango, I. Castro, G. Christian, J.T. Dobry, R. Finn, W.D.L. Harder, L.F.
Hynes, M.E. Ishihara, K. Koester, J.P. Liao, S.S.C. Marcuson, W.F. Martin, G.R. Mitchell, J.K. Moriwaki, Y.
Power, M.S. Robertson, P.K. Seed, R.B. Stokoe, K.H. (2001). Liquefaction resistance of soils: summary report
from the 1996 NCEER and 1998 NCEER/NSF workshops on evaluations of liquefaction resistance of soils.
Journal ofGeotechnical and Geoenvironmental Engineering ASCE 127:(10), 817–833.