8
facebook.com/sonsozgazete @sonsozgazete youtube.com/c/SonsozGazetesi06 SONSÖZ Sonsöz Sizin Sonsöz Türkiye’nin tüm sorunlarını özgür ve özerk yayınlayan, vatandaşın haber alma hakkı çerçevesinde gerçekleri yazan ve sonsözün vatandaşın olduğu ilkesini savunan günlük siyasi gazetedir. GECE GÜNDÜZ c c HAVA DURUMU ANKARA www.sonsoz.com.tr S A A N T K R U L T U S .4 S A E Y L L E R I K S . 7 S .5 11 -2 G Ü N Ü N S Ö Z Ü Ahmet Saruhan HAYAT uzun bir yoldur.. Ayaklarınızdan çok KALBİNİZ yorulur.. SAYFA S.4 SAYFA S.4 Mide botoksu olanlar, 4- 6 ayda 20 kiloya kadar zayıflayabiliyor Akgül: Çalışanlarımız bizim iş ortaklarımız Aşık Veysel'in köyüne engellilerden ziyaret ODTÜ robot günleri'nin altın sponsoru Çankaya - - - Deprem tehlikesine dikkat çeken ünlü emlak müşaviri Taşçı: - - - - - - - - - ÇOCUKLARA OYUNLU SAYFA S.2 MEHMET AKGÜN ÖZEL HABER e youtube.com/c/SonsozGazetesi06 Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabulucu- luk Daire Başkanı Umut İlhan Durmuşoğlu, uzun yıllar çözülemeyen davaların arabuluculuk sayesin- de kısa zamanda çözüme kavuşturulduğunu belirterek, iş hukukunda yaklaşık 350 bin dos- yanın yüzde 70'inin çözülerek büyük bir ba- şarı sağlandığını bildirdi. SAYFA S.4 Kamu hastanesi gibi hiçbir ilave Kalp Anjiyografi cihazına bile ruhsat verilmediği için kullanılama- yan ve Kalp Damar Cerrahisi Kliniği ile yoğun bakım servisleri açılamıyor- du.Kanser tedavisinde çok önemli bir cihaza sahip olunmasına rağmen çalışamayan Radyoterapi Kliniğimi- ze de ruhsat verildiği takdirde LÖ- SANTE Hastanesi artık tam kapasite çalışacaktır SAYFA S.3 Gıda denetimleri yetersiz - - SAYFA S.4 Karpat hocamızın yerini doldurmamız zor olacak Cumhurbaşka- nı  Recep Tayyip Er- doğan, tarihçi Kemal Karpat için yapılan İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasındaki törene katıldı. SAYFA S.3 - SAYFA S.3 - - -

çözülemeyen davaların arabuluculuk sayesin- de kısa ... · gd ropdvò\od lojlohql\rux] ¨½qn½ exqoduòq d\uòn ropdvò l lq gràdvòqgdq x]dnod pdvò dqodpòqd jhoglàlql gh

  • Upload
    vumien

  • View
    276

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

facebook.com/sonsozgazete @sonsozgazete youtube.com/c/SonsozGazetesi06

SONSÖZSonsöz Sizin

Sonsöz Türkiye’nin tüm sorunlarını özgür ve özerk yayınlayan, vatandaşın haber alma hakkı

çerçevesinde gerçekleri yazan ve sonsözün vatandaşın olduğu ilkesini

savunan günlük siyasi gazetedir.GECEGÜNDÜZ

c c

HAVA DURUMU ANKARA

www.sonsoz.com.tr

S A AN TK RUL T U S .4SAEY LLER I K S . 7S .5

11 -2

GÜNÜN SÖZ Ü

Ahmet Saruhan

HAYAT uzun bir yoldur..Ayaklarınızdan çok KALBİNİZ yorulur..

SAYFA S.4

SAYFA S.4

Mide botoksu olanlar, 4- 6 ayda 20 kiloya kadar zayıflayabiliyor

Akgül: Çalışanlarımız bizim iş ortaklarımız

Aşık Veysel'in köyüne engellilerden ziyaret

ODTÜ robot günleri'nin altın sponsoru Çankaya

-

--

Deprem tehlikesine dikkat çeken ünlü emlak müşaviri Taşçı:

--

-

--

--

--

ÇOCUKLARA OYUNLU

SAYFA S.2

MEHMET AKGÜN

ÖZEL HABER

e youtube.com/c/SonsozGazetesi06

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabulucu-luk Daire Başkanı Umut İlhan Durmuşoğlu, uzun yıllar çözülemeyen davaların arabuluculuk sayesin-de kısa zamanda çözüme kavuşturulduğunu belirterek, iş hukukunda yaklaşık 350 bin dos-yanın yüzde 70'inin çözülerek büyük bir ba-şarı sağlandığını bildirdi. SAYFA S.4

Kamu hastanesi

gibi hiçbir ilave

Kalp Anjiyografi cihazına bile

ruhsat verilmediği için kullanılama-yan ve Kalp Damar Cerrahisi Kliniği ile yoğun bakım servisleri açılamıyor-du.Kanser tedavisinde çok önemli

bir cihaza sahip olunmasına rağmen çalışamayan Radyoterapi Kliniğimi-ze de ruhsat verildiği takdirde LÖ-SANTE Hastanesi artık tam kapasite çalışacaktır SAYFA S.3

Gıda denetimleri yetersiz

--

SAYFA S.4

Karpat hocamızın yerini doldurmamız zor olacak

Cumhurbaşka-nı  Recep Tayyip Er-doğan, tarihçi Kemal Karpat için yapılan İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasındaki törene katıldı. SAYFA S.3

-

SAYFA S.3

-

-

-

2 Güncel SONSÖZ26 ŞUBAT 2019 SALI

S ---

--

-

-

-

-

--

---

--

-

--

-

--

-

--

-

--

-

--

--

-

-

-

--

-

-

-

-

-

--

-

--

-

-

--

-

--

-

---

-

-

--

--

--

-

--

-

-

-

--

-

-

--

-

-

-

--

--

-

--

-

-

-

-

-

Deprem tehlikesine dikkat çeken ünlü emlak müşaviri Salim Taşçı:

-

--

-

--

-

-

--

-

-

--

--

--

-

--

-

-

-

MEHMET AKGÜN

ÖZEL HABER

3GüncelSONSÖZ26 ŞUBAT 2019 SALI

İlber Ortaylı’nın son kitabı, “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” aslında bir nehir söyleşi.

Yenal Bilgici sormuş, Ortaylı 72 yıllık verimli yaşamından da-mıttığı görüşlerini, deneyimlerini paylaşmış.

Özellikle genç okuyucular için çok yararlı olacak bu kitap-ta, “Bir ömrü hakkıyla yaşayabil-mek ve yaşanan her andan tat alabilmek için neler yapılma-lı”, “İnsan kimden ne öğrenebi-lir, kendi kendini yetiştirmesi nasıl mümkün olur” gibi sorulara ya-nıt aranıyor.

İşte kitapta altını çizdiğim sa-tırlardan bazıları:

-Kimsenin sizi bulmasını bek-lemeyin, nitelikli insanları siz ara-yın. Ben insanları arar bulurum. İyi hocalardan eğitim almak için bizzat çok uğraşmışımdır. Neticede kimse gelip beni keş-fetmedi.

-Ben hep yerimde dursay-dım, dünyamı değiştirecek in-

sanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olamazdım.

-Bir insanın bittiği an, miskinli-ğe esir olduğu andır. İnsan, kon-forundan vazgeçmeyi göze al-malıdır. Herkes kendi talihinin mimarıdır.

-Hayat duygularla resmedi-lecek bir kompozisyon, aynı za-manda mantıkla yazılacak bir rapor gibidir.

-12-25 yaşları arası temel atma dönemidir. Hayatınızı esa-sen bu dönemde kurarsınız. 25-40 arasında hayata karışır, söz söylemeye başlarsınız. 40-55 arası olgunluktur, otorite olma dönemidir. 55 ve sonrası ise bir dinlenme, demlenme zamanı-dır.

-Esas olan 25’ine kadar öğ-rendiklerinizdir. O yaşa dek oku-duğunuz kitaplar, seyrettiğiniz filmler, gördükleriniz hayatınız boyunca sizinle kalır. Belli yaşlar-dan sonra öğrendiklerinizi aynı hızla unutuyorsunuz.

-Becerilerinize gerçekten uyan mesleği seçiniz. Kendi ka-pasitenizin altında çalışmayın, kendinize bol ya da dar gelen bir gömleği giymekten kaçının.

-İlla aynı hayat görüşünü paylaştığınız insanlarla dost ola-caksınız diye bir kural yoktur. Ben her dostumun hayat görü-şünü paylaşmam ama görüşle-rinden faydalanırım.

-Çocuğunuzu sadece ken-disi olduğu, çocuğunuz olduğu için sevin. Bizdeki büyük yanıl-gılardan biri, insanlarımızın ken-di başaramadıkları şeyleri ço-cuklarından beklemesidir. Bunu yapmayın, çocuklarınıza kendi yükünüzü yüklemeyin.

-Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboş-sa hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kaçının, mono-tonluktan uzaklaşın. Yüzünüz ifa-desiz kalmasın.

-Kendinizi geliştirmek, yetiş-

tirmek istiyorsanız, işinizle gü-cünüzle ilgili olmayan konular-la da ilgileneceksiniz. Mühendis de olsanız örneğin, coğrafyayla tarihle uğraşacaksınız, müzikten anlayacaksınız, dans edeceksi-niz. Milletin halini dert edinecek-siniz.

-İşinizi doğru seçin. Daha en başından aşık olduğunuz bir işi yapmaya gayret edin. Bunu yapmazsanız ne kadar çalışkan olsanız da hayattaki gayenizi kaybedersiniz, zihniniz uyuşur.

-Okuyup yazarak çalışanla-ra, sabahları çalışmalarını, bil-hassa da notlar alarak ça-lışmalarını katiyetle öneririm. Sabahların özel havasından faydalanmak gerekir.

-En çok öğretmene dikkat etmemiz lazım. Bizde model hep öğretmenlerdir, anlattıkla-rıyla bir dünya kurarlar. Öğret-men iyiyse, toplumunu kurta-rır. Öğretmenler artık rol modeli, kanaat önderi olarak aramızda

değil. Acilen ve de bir lider ola-rak geri dönmeleri gerekiyor.

-Elit (Seçkin) olmaktan, eli-tist bir eğitim aramaktan, talep etmekten korkmayın. Elitlerimi-zi iyi değerlendirememekten korkun. Çünkü böyle bir toplum gerilemeye mahkumdur.

-Bilmem nerelerde üniversi-teler açılıyor, bizim çocuklarımız da oralara gidince kurtulacak-larını zannediyorlar. Ama söylü-yorum, iyi olmayan üniversiteye gideceklerine, üniversiteye git-mesinler.

-Kabiliyetleri tespit eden, ço-cukları ona göre yetiştiren bir sistem kurmamız gerekiyor. Hiç-bir toplum yetenekli çocukları-nı harcayacak lükse sahip de-ğildir.

-Çocuklarınızı hayatın zor-luklarına realist bir şekilde ha-zırlayın. Türkiye’de dayanık-sız, hayata hazırlıksız, en küçük güçlükte tökezlemeye meyilli çocuklar yetiştiriliyor.

Karga bana dedi ki

Bir ömür nasıl yaşanır?Nuri KAYIŞ

[email protected]

Yıl: 44

Sayı: 15517

26 ŞUBAT

2019 SALI

--

-

-

süredir

-

---

-

--

--

--

-

Kamu hastanesi gibi hiçbir ilave ücret

-

-

-

--

-

-

-

-

-

--

-

--

--

-

--

-

-

-

-

Karpat hocamızın yerini doldurmamız zor olacak

-

-

-

-

-

--

TBMM Başkanı ŞentopAnıtkabir'i ziyaret etti

-

-

-

--

-

--

-

-

-

-

--

-

-

-

-

-

--

--

-

-

--

--

-

---

--

-

-

--

-

-

--

-

4 SONSÖZ26 ŞUBAT 2019 SALI

Buna artık geleneksel de-mek lazım. Son üç yıldır her Şu-bat ayının sonunda istihdamı artırmak için işverenlere devası devlet destekleriyle çağrı hatta baskı yapılıyor ama sonuç ala-mıyor.

Yıllardır dillendirilen “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bir buçuk milyon üyesi var, hep-si bir kişiye iş verse sorun biter” hesabı bir türlü tutmadığı gibi kayıtlı işsiz sayısı dört milyonu buldu.

Başkalarını eleştirmeyi, suç-lamayı bir kenara bırakalım, bugünün ekonomisinde, aşağı-daki rakamlarla değil istihdamı artırmak yani iş imkanı yarat-mak, giderek ayakta kalmak

mümkün değil.

Cumhurbaşkanlığı Bütçe ve Strateji Başkanlığı’ndan Ocak 2019 sonu itibarıyla geçen yılın aynı ayına göre birkaç rakam verelim:

Elektrik eksi 2.2, otomotiv eksi 16.9, beyaz eşya eksi 11.1, toplam sanayi eksi 9.8 oranla-rında üretim yapmış.

Tüketimde, elektrik eksi 2.2, otomobil satışı eksi 58.7, oto-mobil ihracatı eksi 19.9, be-yaz eşya satışı eksi 13.3, beyaz eşya ihracatı eksi 0.5, gıda dışı (otomotiv yakıtı hariç) eksi 2.6, akaryakıt eksi 9.2,

Perakende satış endeksi eksi 9.2, açılan şirket sayısı eksi 13.2, reel kesim güven endeksi eksi

14.1.

Konut sektöründe hem yapı izin ruhsatları hem de satışlar-daki gerileme tek başına bile düşünülmesi yeter.

Dikkat ederseniz ekonomi-nin ana yapısına ilişkin ana gö-rüntüyü sergileyen bu verilerin hepsi ekside. Hal böyle olunca istihdam nasıl artısın? (Not: bu arada olumlu anlamda artan, yükselen bir makro veri var mı diye baktık, bulamadık)

ELEKRTİK İSTENMİYORHer şeyi bir kenara bıraka-

lım bir memleketin gelişmesinin, kalkınmasının en büyük faktörü sayılan ve eskinin siyasetçileri-nin “üretimini ve tüketimini artır-dık” diye meydanları inlettikleri

elektrikte talebe göre üretimin azalması çok ama çok kaygı verici.

Elektrik tüketilmiyorsa, ne tezgahlar, ne tornalar döner, ne üretim yapılır ne de işsize iş yaratılır. Demek ki iş yerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde ”lü-zumsuzsa söndür” misali önce elektrik düğmeleri kapatılıyor, sonra da kepenkler ve kapılar.

Bu verilerle geçen yıl refe-randum ve sonrasındaki Cum-hurbaşkanlığı seçimleri ön-cesinde olduğu gibi tekrar başlatılan istihdam seferber-liğinden kalıcı nasıl sonuç alı-nır ki?

Ya da geçici olarak iş ve-rip devlet kaynaklarından ya-

rarlandıktan sonra, çalışanın kıdem tazminatına hak kazan-masına fırsat vermeden tekrar işten çıkarılması soruna çözüm getir mi?

İstenildiği kadar toplantılar yapın, sözler, destekler, beleş krediler verilsin, tüm verilerin sı-fırın altında, eksilerde dolaştığı, iflaslarla, hacizlerle, konkorda-tolarla işverenlerin bile işsiz kal-dığı bir ekonomide “seferberlik görev emriyle” istihdam ne ka-dar yaratılır?

Sermaye tükenince yapa-cak bir şey yok. En iyisi televiz-yonun karşısına geçip belge-sel izlemek ya da vakit geçsin diye tanzim satışta domates kuyruğuna girmek.

Başkalaşım

Yeni istihdam mı? Unutun [email protected]

Güncel

hayat tecrübelerine

etmeyen ve 7

-

--

-

---

-

--

-

--

-

--

-

-

--

-

-

--

-

-

-

-

--

-

kaynaklarından ya- kuyruğuna girmek.

-

-

-

--

-

--

-

-

-

-

--

-

-

--

--

--

--

--

-

--

--

--

-

--

--

--

-

--

-

-

--

-

--

---

-

-

SONSÖZ 526 ŞUBAT 2019 SALIYerel

-

--

-

-

-

-

--

-

-

-

-

--

-

--

-

---

---

--

---

---

--

--

-

--

-

--

-

-

--

-

--

-

-

BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 7. SAYFADA

Günlük Bulmaca

YUKARIDAN

Peşinen söyleyeyim görev süre-leri 1 yıl uzatılan YSK üyeleri Burha-nettin Kocamaz’a yapılan siyasi in-fazı, oylarıyla tescil ederek AKP’ye ilk diyetlerini ödediler. Cumhur ittifa-kının yeni ortağı oldular.

Yeni bir hukuksuzluğa imza at-tılar.

AKP’deki çöküşü ve 31 Mart’ta-ki muhtemel seçim hezimetini gö-ren Recep Tayyip Erdoğan Yüksek Seçim Kurulunun 11 üyesinin görev süresini, “Bize lazımsınız” diyerek 1 yıl uzattı.

16 Nisan referandumunda “mü-hürsüz oyları geçerli” sayarak yasa-sını çiğneyen YSK’nın 11 üyesi Bur-hanettin Kocamaz konusunda İYİ Partinin yaptığı itirazı da hukuk dışı kararla reddetti.

Kurulan kumpası, yapılan ihane-ti hatırlatayım değerli okurlarıma.

YSK’ya başvuru yapması için resmen görevlendirilen Mersin İYİ Parti il başkan yardımcısı Orhan Ga-lip İYİ Parti Mersin Büyükşehir Beledi-ye Başkan adayı Burhanettin Koca-maz’ın başvurusunu 19 Şubat 2019 tarihinde saat 17.00’den önce yap-ması için resmi belgelerle yetkilen-dirildi.

İYİ Parti seçim işlerinden sorum-

lu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen tüm il ve ilçeler için yapıldı-ğı gibi resmi belgeleri ıslak imzalı ve noter tasdikli olarak İYİ Parti Mersin il Başkanı Servet Koca’ya gönderdi.

Resmi belgeler 16.02.2019 tari-hinde Mersin İl Başkanlığından gö-revli Sevil YEL tarafından teslim alın-dı.

Ama kumpas kurulmuş, hain-ler ihanet etmeyi kafalarına koy-muşlardı.

Belediye Başkan adaylarının dosyalarının 19 Şubat günü saat 17.00’ye kadar partileri tarafından görevlendirilen resmi yetkili kişi tara-fından ilçe ve il başkanlıklarına tes-lim edilmesi gerekiyordu.

Kocamaz’ın dosyası 19 Şubat günü Saat 17.00’den önce Mersin il seçim kuruluna Orhan Galip tarafın-dan teslim edilmedi.

Orhan Galip’in yetkisi ayni gün saat 16.50’de İYİ Parti Genel Merke-zi tarafından iptal edildi ve bu ka-rar Mersin İl Seçim kuruluna teb-liğ edildi.

Ve o dakikalarda anlaşıldı ki Ko-camaz’ın orijinal resmi belgelerinin bulunduğu dosya kaybedilmiş.

Buna rağmen resmi yetkisi iptal edilen Orhan Galip elindeki fotoko-

piler ve el yazısı ile Noter tasdiki ol-mayan belgeler içeren dosya ile o gün saat 17.26’da Mersin il Seçim Kuruluna başvurdu.

Bu gayri resmi belgeleri kabul etmemesi gereken il seçim kurulu başvuruyu kabul ederek birinci, geri iade etmeyerek de ikinci hukuksuz-luğu ortaya koydu.

Çünkü bu gayri resmi belgele-ri kabul dahi etmeyerek, hatta foto-kopi olduğunu görünce “yok hük-mündedir” diye karara bağlayarak iade etmesi gerekirdi.

Değerli okurlarım, il seçim kuru-lunun bu kararını “temyiz” etme im-kanı var ki adres Yüksek Seçim Kuru-lu’dur. (YSK)

Yani AKP’nin görev süreleri-ni “sizlerin hizmetlerinden memnu-num” diyerek bir yıl uzattığı Sadi Gü-ven’in başkanlığını yürüttüğü YSK son kararı verecektir.

Nitekim İYİ Parti, “İl seçim kuru-luna verilen belgeler de aldığı ka-rar da yok hükmündedir. Burhanet-tin Kocamaz’la ilgili verilen belgeler YSK’nın belirlediği kurallara uygun resmi belgeler değildir kabul edil-memesi, başvuru saati dolduğun-dan teslim alınmaması gerekirdi” diye hukuki gerekçeleri ortaya ko-

yarak YSK’ya itiraz etti.Bu YSK’nın6 üyesinin görev sü-

resi doluyordu ve 15 Ocak 2019’da Yargıtay ve Danıştay’ın yeni üyeler seçmesi gerekiyordu.

Bay Recep bu riski göze alma-yarak AKP meclis grubu ile MHP ge-nel Başkanı Bay Devlet’e Yüksek Seçim Kurulunun süresi dolan, dol-mayan 11 üyesinin de görev süresi-nin uzatılması talimatını verdi.

Anayasa’nın “seçimlere bir yıl kala seçim yasalarında değişik-lik yapılamaz” hükmü de çiğnene-rek YSK’nın 11 üyesinin görev süreleri yasa ile 1 yıl uzatıldı.

İşte AKP ile yandaşı MHP’nin bu kıyak kararı karşısında YSK üyeleri de altta kalmayarak ilk diyet borçları-nı ödemek için Burhanettin Koca-maz’ın adaylığının siyaseten infazın edilmesini tescil ettiler.

Bu hukuksuzluğu İYİ Parti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de taşı-yacaktır eminim.

Değerli okurlarım Bay Recep için hazırlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürüt-me yargı tek adamın eline kontro-lüne geçti.

Al gülüm ver gülüm siyaseti...Uzat süremi, yapayım görevi-

mi...Bu sloganlar ile YSK üyeleri şim-

dilik (!) ilk diyetlerini ödediler.Mühürsüz oy pusulalarını yasa-

larını çiğneyerek Türkiye Cumhuriye-ti Devletinin rejiminin değişmesine hukuk dışı karar ile imza atan 11 YSK üyesi siyasi kararları ile Cumhur İtti-fakının parçası oldular.

AKP + MHP + YSK’nın hedefi 31 Mart’ta seçimleri öyle ya da böyle kazanmak. YSK eski üyesi Hakkı Manav’ın 2014 yerel seçiminden sonra Melih Gök-çek tarafından Ankara Halka Ek-mek Fabrikasında işe alındığını Man-sur Yavaş açıkladı.

İşte o 2014 seçiminde YSK’nın resmi sonuçlarla Gökçek’e mazba-tasını verdikten sonra 150 bin oyu günler sonra resmi işleme aldığını Mansur Yavaş açıklamıştı.

YSK için “Vicdan cüzdan Erdo-ğan” yazdığımı hatırlarsınız.

Mühürsüz oyları kabul eden YSK bu kez de fotokopi belgeleri kendi koyduğu hükümleri çiğneyerek ka-bul etti.

Türkiye'de hukukun geldiği bu acı hal Meral Akşener dün sabah canlı yayında, “hukuk, guguk” diye tanımlandı…

Söz Hakkı

YSK üyeleri diyet ödüyor [email protected]

-

-

--

-

-

-

-

-

-

--

-

--

-

---

-

-

-

-

-

-

-

--

-

-

-

-

--

-

-

-

-

--

--

-

--

---

-

-

-

26 ŞUBAT 2019 SALI6 SONSÖZYerel

Çok zor bir seçim dönemi ola-cak. Belli ki tansiyon gittikçe yükse-lecek.

Yükseltilecek…Tek sığınağımız insanımızın Al-

lah’ın verdiği aklı kullanması.Beka sorunumuz var, oy verin

tutmadı, Millet için söyledikleri zillet yaftası tutmadı, bu defa 4’lü çete kampanyasıyla tüm muhalefet partilerini kötülemeye çalışıyorlar. Siyasettir olur diyeceksiniz ama bu siyaseti aşan bir şekilde yapılıyor. Devlet’te tüm gücüyle işin içinde… Bu defa geçen seferki gibi Kandil’e girdik, terörist bırakmadık, Men-biç’e birkaç güne kadar giriyoruz söylemi de olmaz zira Suriye’ye gi-riş izni yok görünüyor. İnşallah bu durumda 2015 Kasım Seçiminden önce olduğu gibi terör azmaz, seç-men terörle terbiye edilmez…

Çok garip, mantıksız olaylar ya-şıyoruz. Girişte dedim ya tansiyon gittikçe yükselecek diye, saçmalık-larda gittikçe artacak. Sorun seç-menin saçmalıkları nasıl ayırt ede-ceğinde…

Kılıçdaroğlu, Grup konuşmasın-da yoksulluğa dikkat çekerek Er-doğan’ın posterinin önünde devrik çöp kutusunda yiyecek toplayan bir kadının resmini gösteriyor. Re-sim muhtemelen medya ve sosyal medyada yayınlanmış. Buna ben-zer tabloları hemen herkes her gün görüyor ve alışık olduğumuz için de çok etkilenmiyoruz maalesef. Ay-rıca, Kılıçdaroğlu, ne kadının adını zikrediyor, ne de kadının yüzü bel-li. Tanınması imkansız. Olayın nere-de geçtiği bile belli değil. Birkaç gün sonra bir Ak Partili ile birlikte bir kadın çıkıyor Eskişehir’de “Ben so-kak hayvanları için çöpten yemek toplayıp dağıtırım. Dört dairem var. Maddi durumumum iyi. Rencide ol-dum, iftiraya uğradım. Dava aça-cağım.” diyor. Kıyamet kopuyor. Yandaş medya yazarları konuyu iş-liyorlar ve Kılıçdaroğlu’nun kadı-nı rencide ettiğine hükmediyorlar. Sosyal medya da söylenmedik laf bırakılmıyor. Ahmet Hakan bile Hür-riyet’te, Bu hanımefendi gerçekten çöpten ekmek topluyor da olabilir.

Ama bizim hassas olmamız lazım... Kendisini rencide etmemeye özen göstermemiz lazım... En iyisi bu ha-nımefendiyi bulup konuşmak de-meyi neden düşünmez Kılıçdaroğlu yazabiliyor…

-Çöpten yiyecek toplatan bir yoksulluk olduğunu kimse inkar edemiyor.

-Kadının ifşa edilmesi diye bir şey söz konusu değil, kendisi orta-ya çıkmasa kimse kimliğini bileme-yecek.

-Aslında çöp toplayan kadının o kadın olduğu da meçhul.

Bu durumda Kılıçdaroğlu’nu linç etmek isteyenler ne anlatmaya çalışıyorlar ki?

Sadece Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye vurmanın maliyeti yok, hat-ta zevki bile var. Konu bu…

Buna mukabil Erdoğan Şubat ayı da dahil olmak üzere kaç defa yakında Suriye’ye gireceğiz demiş, internete lütfen girip bir bakın. 12 Aralık’tan beri en az 3 kez. Bu ko-nuyu yazdım ve birkaç kez twitle-dim. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, en

yetkili şahsı kalkıp bir başka ülke-ye harekat yapılacağını söylüyor-sa bu çok ciddi bir olaydır ve mut-laka ciddiye alınır. 90’larda bir ordu komutanımız bile Suriye’ye harekat yapacağımızı söylediğinde Apo, Suriye’den gönderilmişti.

Şimdi durum ne?Ordu komutanı değil, Cumhur-

başkanı en az 3 kezdir Suriye’ye gi-receğiz diyor, duyan, ciddiye alan yok. Ne Türkiye’de ne de dışarı-da…

Pazar akşamı da televizyonlar-da “Güvenli bölge kurulacaksa bi-zim kontrolümüzde olmalı” dedi Cumhurbaşkanı. Karşısındaki gaze-tecilerden hiç biri ‘Şimdiye kadar güvenli bölge olmasını siz savunu-yordunuz, ne oldu, fikir mi değiştir-diniz’ diyemedi. İnanın Suriye poli-tikamızla ABD ve Rusya nezdinde komik durumlara düşüyoruz, reza-letler yaşıyoruz. Gören de yok, gös-teren de…

Kısaca skandal durumları gören, eleştiren medya yok. Muhalefette yok derseniz itiraz etmem. Artık, Er-

doğan, ‘Ne söylersem gidiyor, her kes hayran oluyor’ diye işi iyice dal-gaya bile vurdu. Bakın geçen gün devlet destekli Denizli mitinginde ne dedi; “AK Parti kuyruk getirdi’ diyorlar. İki kuyruk var. Bir, yokluklar kuyruğu. Şimdiki kuyruk yokluk değil bereket, varlık kuyruğu, fırsatçılara ders verme kuyruğu” 

Vallahi dedi ve kimse Milleti enayi yerine koyuyor, bu kadar da olmaz diyemedi…

İnananlar bile çıktı…Bir kadını taciz eden polis tartış-

ması ise iktidar açısından rezaletin ötesindeydi…

Samimi söylüyorum, bu yazı beni hiç tatmin etmedi. Madem seçimle ilgili yazdım partilerin se-çim bildirgelerini ve teknisyenlerinin söylemlerini, projelerini yazmak is-terdim. Yazsam kimse mutlu olmaz, kimse okumaz. Ne hale geldik biz böyle? Eskiler kıyamet kopacağa yakın zamanı anlatırken şöyle baş-larlardı, “Ahir zamanda…”

İşte ahir zamanın en önemli gös-tergesi, başka söze gerek var mı?

Kuş kafası

Ahir zaman geldi mi?

Ş

--

--

-

-

--

--

-

-

-

-

-

-

-

-

-

--

-

--

--

-

-

--

-

-

--

--

-

-

-

-

BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

7SONSÖZ26 ŞUBAT 2019 SALI Sağlık

"Sanat nerde ise onu kapmalı/Du-kuyarak halı kilim satmalı/Yaptığımız işi sağlam yapmalı/İp ince yerinden kırılır oğul..."Âşık Beyani

Geçmişten,geleceğe uzanan sa-nat, insanlık taihine ve yaşam felsefe-sine damgasını vurmuştur. Ozan Beya-ni'nin dediği gibi yapmalıyız.

Yağlı boya ile tauval ve çeşitli atı-lı malzemelerden kullanarak,çizgi ve renklerle soyut bir anlatımla, zaman za-man masalsı bir üslupla plastik değer-lerle resimleyen ressam Seda Meral'ı 1978 yılından beri tanırım. Bu tarihler-de Kültür Bakanlığı 'ında görev alarak sanat alanında çeşitli görevlerde bu-lundu. Başarılı hizmetler verdi. Sanat alında başarıdan başarıya koşmaya devam etmekte.

Emekli olunca Ankara'dan İstan-bul'a taşınan sanatçı, sosyal sorunlar üzerine gönül ve emek vererek, ka-dınlara yönelik şiddet konusunu sanat-çı duyarlılığı ile eleştirel bir anlamda sanat dünyasına taşımakta. Kadın so-runlarına dikatleri çekmek için konuyu sanatsal boyuta taşımakta. Farkındalık yaratmak ve kadına yönelik şiddeti sa-natsal çizgiler, renkler ve motiflerle gör-sel malzeme yaratarak kınamakta.

Kadının var oluş mücadelesini, uğ-radığı şiddetleri, zıtlıkları, haykırışları ve tüm sorunları bir kadın sanatçı olarak kadın eliyle plastik sanat dalında , es-tetik ve görsel bir şekilde antmakta.

Sanatçı A.Seda Meral, açacağı ser-gi hakkında şunları ifade etmekte:

"Galeri Akdeniz'in 8 Mart'ta sergi açar mısınız teklifine, bu sergi kadınları anlatmalı ve serginin adı da 'Kadın ak-lımla' olmalı dedim.

"Yoluna can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Kara dutum çatal karam, çinge-

nemDaha nem olacaktın bir tanemGülen ayvam, ağlayan narımsınKadınım, kısrağım, karımsın." der sev-

diği kadına usta ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu

"... ve kadınlar/Bizim kadınlarımız." der usta şair Nazım Hikmet.

Biçimleri yağlı boya ile tuval ve çe-şitli atık malzemeleri kullanarak leke, çizgi ve renkle, soyut bir anlayışla, lirik bir anlatımla, zaman zaman masalsı bir üslupla plastik değerlerle resimledim.

Bizi çok seven babalarımız, abileri-miz, sevdiğimiz adamlar böylesine sev-giden sonra neden hiddet, şiddet uy-gularlar anlamakta zorluk çekiyoruz. En acısı, çok sevdiğimiz babalarımız, abi-lerimiz, sevgililerimiz ve kocalarımız, çok sevdikleri kızlarına, kardeşlerine ve ka-dınlarına hoyrat davranmakta.

Kadının varoluş mücadelesi, duy-guları, karmaşası, zıtlıkları, haykırışları ve ne yazık ki uğradığı şiddet, yaşadığı travmaları plastik değerlerle anlatmak istedim. 'Kızını dövmeyen dizini döver' ile başlayıp, 'elinin hamuruyla', 'erkek işine karışma, diye süregelen anlayış ile çevresine örülen duvarları kimi zaman yıkmaya çalışan, kimi zaman kabulle-nen kadınları 'kadın aklımla' anlattım."

Sanatçı A.Seda Medral,8 Mart 2019, saat 17.30-20.00 galeri Akdeniz -Çan-kaya-Ankara adresinde açılacak 'Ka-dın Aklımla' sergimin açılışına bekliyo-rum demekte.

Tüm basın mensupları,sanat sever-ler, konuya ilgi duyanlar ve yetkililer bu sergiye katılmalılar. Sorun olan konular, toplumsal duyarlılıkla hafifler ve gide-rek yok olur.

Kültür Penceresinden

Sanatçı Seda Meral

en

YAHYA AKSOY

Başlığa “yapma ya” dediğini-zi duyar gibiyim ama demeyin an-latacağım…Aklınıza gelen her türlü şeyi, olayı, projeyi vb. gerçekleştiren kişi veya kişilere… “mimarı falanca-dır” demez misiniz? O zaman neden yadırgadınız mimarın mimar olma-sını. Mesela Atatürk nedir? Türkiye Cumhuriyetinin mimarıdır. Çok mak-satlı sözcük cümle içinde kullanımın-da yerine göre sıfat olur tarif eder, fiil olur çekilir, zamir olur varlıkları ifade eder, tümleç olarak yüklemi tamam-lar, başlı başına özne ve yüklem-dir zaten.Malum Dünyanın en eski mesleğinin argoda ki tanımı fahişe-liktir ama inanın insan oğlunun gü-venli barınmasını sağlamaktan yola çıkarak meslek haline gelen ilk uğ-raş mimarlıktır. Yıllar önce yine bura-da “her fani biraz mimardır” demiş-tim. Kişi önce korunmak ve barınmak gerekçesiyle yaşadığı mekanı örtü-ye sarmalamak ister. Anadolu’da ilk bilinen barınak, megaron denilen tek dar kapıdan girilen dikdörtgen yapıdır(ki sonradan mimarlığın sem-bolü olacaktır). Temel ihtiyaç kar-şılandıkça estetik kaygısı başlar ve “sürdürülebilir konfor arayışı” devre-ye, bu işi meslek olarak yapan pro-fesyonelleri, mimarları sokar. Mimarlık

zanaat olarak başlamış sanata evril-miştir. Mesleğinin öncülleri duvar us-taları/masonlardır. Kilise, kathedral, şapel gibi dini yapıların tasarım ve in-şasında kullanılır meslek erbabı za-naatkarlar a dan z’ye yapıyı tasarlar ve inşaa ederlerdi. Ancak bu köleler şehirler arası serbest dolaşamazlar, kiliseler arası iş alamazlardı. Erbab duvar ustaları mimarlar teknik mes-lek sırlarıyla pasaport sağladılar im-tiyazı ve kendilerine “HÜR” denmişti. Gel zaman git zaman 1700’ler son-larında loncalara diğer meslek grup-larından kişiler operatif duvar ustala-rı yanı sıra felsefi çalışmalar yapmak üzere “KABUL EDİLDİLER”. Her mes-lek erbabı da böylece biraz mimar oldu. Bugün ezoterik çalışmalar ya-pan sevgi mabedi mimarları “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar” adlarını böy-le aldılar.

Savımı destekleyecek biçimde bu sayfalarda anlattıklarımı bir kez daha anımsayalım… “Masonlar/mi-marlar …Büyük üstadlarının, Ameri-kan tarihini 17.ci asır İngiltere’sinden taşıdıkları ritüellere uygun şekilde yazmış/inşaa etmiş olmalarından gu-rur duyuyorlar. Başta Amerikanın ba-bası denilen George Washington olmak üzere Bağımsızlık Bildirgesi-

ni imzalayan Ülke kurucularının he-men tamamı ve bu güne kadar ki başkanların onbeşi mason. Baba ilk planlamayı kendisi de mason olan şehrin mimarı Pierre Charles L’En-fant’a vermiş ve yerleşim planı ma-son mabedinin planına göre uyar-lanmış.Yıllar içinde yapılan binalar bu şemaya göre konuşlandırılmış ve her bina masonik motiflerle şekillen-miş. Masonluğun en büyük derecesi olan 33 Ulusal Katedral/Washington National Katedral’in üstünde yüksel-diği kolonların sayısı ve 33 kata eşde-ğer yüksekliğinde gözüküyor. İskoç rithinin mabedi House of Temple ve içerisinde Masonluğun ABD tarihinde ki yerinin sergilendiği George Was-hington Masonic Monument kentin yüzük taşları. United States Capitol binasının tüm toplantı odaları baş-lı başına mason mabedi olarak ta-sarlanmış.” Yine burada “Mimar çok şeydir” dediğimi de hatırlarsınız.. As-lında bana kalsa “Mimar her şeydir” ama tevazuyu elden bırakmayalım. AB’nin kabul ettiği üç asal meslek doktorluk, avukatlık içinde mimarlık adı üstünde tek yapıcı, yaratıcı ola-nıdır. Mimar çok boyutlu kavrar dün-yayı. Bana bunları yazdıran; dünyayı handbook/el kitabı kıvamında anla-

tan kitabımıza gelince;Jan Gympel’in “Antik Çağlardan

Günümüze MİMARLIĞIN ÖYKÜSÜ”; Rahat okunur, aspirin bilgiler akta-ran “başucu başvuru kitabı” mimar-lık üzerine aktarmak istediklerime fır-sat sağladı. Kitabın arka notunda, “Eski Yunan’da mimar “usta yapıcı” diye anılırdı.

Resim ve heykel, mesela duvar resimleri ya da frizler çoğu kez bir yapı projesi bağlamında biçimlendi-rildiğinden mimarlık görsel sanatların “ana”sı kabul edilirdi.” Dedikten son-ra okuyucuyu “İnsanlığa hem korun-ma hem de görsel bir ziyafet yaşa-tan bu sanatın tarih öncesinden 21. yüzyılın başına kadar tüm aşamala-rının, önemli mimarlarının, akımları-nın yer aldığı bir zaman yolculuğu-na çıkartıyor. Kitap akademisyenlerin kendi araların da ki entelsidik değil, tamamen sade okura mimarlık hak-kında çekirdek bilgi verecek nitelik-te. Önemli yaklaşımlar, Brok, Roko-ko, Grotesk vb.dönemsel üsluplar ve onları yaratanlar hakkında anah-tar bilgilere sahip oluyor, mimari te-rimleri resimli örnekleriyle öğreniyor ve/veya gerektiğinde ulaşıyorsunuz. SONSÖZ’ün şöyle bağlıyalım; Yaşa-mınızın mimarısınız sağlıcakla kalın…

İstanbullu konuğumuz

Mimar mimardır… Ünal ÖZÜAK

[email protected]

--

-

--

-

--

-

-

--

-

-

-

-

26 ŞUBAT 2019 SALI

SPOR

Terim’den inciler…

Haftalık

[email protected]

Futbol dünyamızın en önemli motifle-rinden biridir Fatih Terim. Buna sanırım hiç kimsenin bir itirazı yoktur.

Ancak Fatih hocanın zaman zaman yaptıkları ya da söyledikleri gündeme otu-rur ve hayli bir zaman da gündemde ka-lır. Terim, bu hafta sonu oynadıkları ve de neredeyse ölüp ölüp dirildikleri, Akhisars-por maçı sonrası yaptığı açıklamayla tar-tışmasız yine gündem oluşturan açıklama-larda bulundu.

Lig sonuncusu Akhisarspor’u son anda devirip 1-0 kazandıkları maç sonrası, med-ya mensuplarına, Beşiktaş Fenerbahçe derbisinin neden Pazartesi akşamı oynan-dığını anlayamadığını söyledi. Kendilerinin, Portekiz’de Benfica ile Perşembe akşamı oynadığı UEFA Avrupa ligi son 32 turu ma-çının ertesi sabahı takı olarak, üç kuvarda mücadele eden bir takım olarak Cuma sabahı 9.30’da eve ulaşabildiklerini, Beşik-taş Fenerbahçe maçının da Pazar gece-si oynanabileceğini, dünyanın her yerinde derbilerin genellikle Pazar günü olduğunu söyledi.

Doğrusunu söylemek gerekirse, ben bu açıklamaya hiçbir anlam veremedim. Bir kere bu derbinin hangi gün oynanacağı Fatih hocayı neden bu kadar ilgilendirmiş bilemedim. Acaba, Galatasaray gibi UEFA Avrupa Ligi’nde Zenit’le oynayan Fener-bahçe’nin de, aynı gün oynaması gerek-tiğine mi dikkat çekti, yoksa lider Medipol Başakşehir’in ardından zirve mücadelesi veren Beşiktaş’ın bir gün daha geç oyna-masına mı gönderme yaptı bilemiyorum.

Fenerbahçe’nin ligde bulunduğu ko-num ve puan durumu itibarıyla Galatasa-ray’ın rakibi olmadığı ortada. Yoksa ‘ebe-di dost, ezeli rakip’ Fenerbahçe’nin Zenit maçının yorgunluğuyla bir gün daha önce Beşiktaş karşısına çıkıp, alacağı olası bir ye-nilgi sonrasında ligdeki durumunun daha da zorlaşması mı beklenti anlayabilmek cidden güç.

Farklı bir bakış açısıyla, günümüzde haf-tada iki, maç oynanmasının normal oldu-ğuna vurgu yapmak mı acaba Terim’in açıklamalarına neden?

Lakin burada söylenecek çok şeyler var.

Sevgili hocam daha yakın zamana ka-dar federasyona, Avrupa maçları öncesi ve sonrasında Galatasaray’ın maç trafiği-nin uygun bir biçimde yapılması için sitem eden ve uyarılarda bulunan açıklamaları-nı çok iyi hatırlıyorum.

Soruyorum; sence ne olmalıydı, Beşik-taş Fenerbahçe derbisi ile Galatasaray Akhisarspor maçı Pazar oynanıp, üç bü-yükler aynı gün sahaya mı çıksaydı? Ya da Beşiktaş Fenerbahçe derbisi Pazar oyna-nıp, Galatasaray Akhisarspor maçı mı Pa-zartesi’ye alınsaydı? Peki böyle bir durum olsaydı, o zaman da çıkıp, “Fenerbahçe de Avrupa maçı oynadı. Onlar da yorgun ve dinlenmeden sahaya çıkıyor” der miy-din? Cidden çok merak ediyorum.

Sanırım hocam bu anlamda, biraz ge-reksiz hassasiyet göstermiş. Bu tür hassasi-yetlerin, tüm takımlarımız için, aynı düzey-de gösterilmesinin doğru olduğunun altını çizip, son olarak rakipleri karşısında başarılı olamayan Fenerbahçe ve Galatasaray’a geçmiş olsun diyorum.

Bu arada son olarak; Fatih hocam, yap-tığınız açıklamada üç kulvarda mücadele ettiğinizi söylemişsiniz. Sanırım, bir yandan Avrupa’da amaca ulaşamamak, bir yan-dan Türk Telekom’daki soğuk ve karlı hava dilinizi sürçtürdü ve Avrupa defterinin Por-tekiz’de kapandığını unuttunuz

--

---

-

--

- -

-

-

-

-

--

-

-

-

-

--

-

--

-

-

-

-

-

--

-

-

--

3 GÜN OYUNCULARLA ÖZEL HABER

YALÇIN ERCAN

-

-

--

--

-

-

-

-

-

-

---

-

--

-

--

-