60
ijital Kültür ve Edebiyat Dergisi ÇÖRTEN 5 Sayı Haziran/Temmuz-2011 Fantastik Öyküler Kitap Okuma Macerası Uçan Adam

Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Sincan ibni Sina Lisesi Dijital Kültür Edebiyat Dergisi ÇÖRTEN. Bu sayının dosyası A'dan Z'ye Fantastik Öyküler. Öte yandan şiir, deneme, tanıtım yazısı ve öğrencilerimizin kitap okuma yarışmasındaki Kayseri macerasını zevkle okuyacaksınız. Ve kapak arkasına bu sefer hüzünlü bir veda fotoğrafı koyduk. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında kısmetse tekrar görüşmek üzere tüm emeği geçenler adına iyi tatiller dileriz.

Citation preview

Page 1: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

ijital Kültür ve Edebiyat DergisiÇÖRTEN

5Sayı

Haziran/Temmuz-2011

Fantastik Öyküler

Kitap Okuma Macerası

Uçan Adam

Page 2: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

02

İçerik Haziran-Temmuz 2011

03 Editörden / Hülya Yamen04 Şiir / Anacığım 0506 Şiir / 07 Bayram mı?08 19 Mayıs10 Galata11 Kuleden Uçan Adam12 Edepli Davranmanın Yolları13 Şampiyonluk Maçı14 Kitap Okuma Macerası

Fantastik Öyküler Dosyası1718 Aşk İçin1920 Batman ın Aşkı21 Bilginin Gücü22 Bir Gün23 B.U.L.A24 Buzul Kırallığının Sonu25 Büyülü Toprakların Keşfi26 Canavar Aslan

27 Cefrek Doğrular Ülkesinde28 Çekirge İle Kurbağa29 Elo ile Selonun Dünyaları30 Emo ile Apaçinin Hikayesi31 Enes Ç.32 Futbol33 Gerçek Sevgi34 Gizemli Dağın Darlığı35 Kavuşamayan Aşıklar36 Keçi Can Pazarında37 Kopgalikus ve Büyülü Aile38 Kurbağa Çocuk39 Kuyruksuz Fare40 LAYKNLAR VE DARKORLAR 1-242 Midirella43 İroni47 Rüyaların Perisi48 serüvenler Ülkesi49 Sonsuzluğa Giden Yol52 Su Perisi53 Taht Kavgası54 Şirazettin Zıp Zıp ve 2 Kafadar55 Uçakip56 Uçan Halı57 Yeraltı Ormanı59 Zaman Makinesi60 Ayrılık Vaktidir Zaman

Şiir / AramaBeni Bulman İçin

100.000 Jüpiter

Aşk Macerası

Page 3: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

Hülya YAMENTürk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

03

KÜNYE ÇÖRTEN DERGİSİ

http://sincanibnisinalisesi.meb.k12.tr

Editör

Hülya YAMEN

Grafik Tasarım

SaÇe

Ali Kaan Ayancık (10-G) Merve Uğurlu (9-İ)Aylin Dinç (10-G) Muteber Ataman (10-G)Esma Altunyalduz (10-G) Ömer Faruk Yemenoğlu (10-G)Hande İrem Erarslan (10-G) Şahincan Gümüş (10-F)Hatice Çakı (9-C) Şeyma Nur Hançerli (10-F)Kübra Güleryüz (10-G) Şeyma Türkan (10-F)Mehmet Olgun (10-E) Yağmur Çapur (9-C)

EDİTÖRDEN

Yayın Ekibi

Page 4: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

04

ANACIĞIM

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl? Kaç geceler bana ninni söylerdi, Hasta olunca oydu başucumda bekleyen, Biraz yorulmayayım, üzülmeyeyim, hemen Alır kucağına okşardı, saçlarımı öperdi.

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl? Uzun kış geceleri masal masaldı. Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar,Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl? Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı.Akşam biraz geciksem yollara düşerdi.Sokağa çıkarken "Yavrucuğum üşütme" derdi. Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı.

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl? Bilirim yine kalbinde yerim anacığım. Selam sana Kadınlar Günü İstanbul'dan. Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan, Vefalı ellerinden öperim anacığım.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Page 5: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

GÜLSENEM DEMİRCİ

05 GÜLSENEM DEMİRCİ

Arama

Gözlerin dalmasın öyle uzaklara,Bakmasın esen rüzgârın uçurduğu çalıya çırpıya.Sakın ha rüzgarın sesine de aldanma.Hele ki dalgalara bakıp da kalma.Olmasın gözün denizin ucunda bucağında.Dağlardan tepelerden gelen ırmaklara kanma,Kim bilir sana gelene kadar ne gönülden geçti.Dolunaya hayran kalma,Ne de olsa belli zamanlarda çıkar ortaya.Güneşe âşık olma,İhtişâmı kalmaz bulutlar çıkınca ortaya.Sanma ki bulutlarda mutluluk,Rüzgâr bir esiversin bak gör onlar da savruk.Sen arama güzeli ihtişâmı başka yerde,Yüzünü aynaya dön, bak sadece.

Veysel KILIÇASLAN (12/SOS B)

Page 6: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

06

BENİ BULMAN İÇİN ÖNCE ARAMAN LAZIM

Yokluğun ortasında sensizliğe hapsolmuşum,Kurtuluşum olmayan bu yola baş koymuşum,Bunca zaman sensiz kalmış yok olmuşumBeni bulman için önce araman lazım.

Bütün var oluşların inadına yok oluşum,Seni bensiz değil de, beni sensiz koymuşumBunca olanlarda sonra hala seni istiyorum.Beni bulman için önce araman lazım.

Gitme diye sana sunduğum yakarışlarım,Gururum var benim git desen anlardımHani sevmemiştin? Şimdi neden ağlarsın?Beni bulman için önce araman lazım.

İsteklerim bitmedi, ben hep seni istedimRabbimin kapısına gidip aylarca seni dilendimGözlerinden kaçıp ta bir yerlere gizlendimBeni bulman için önce araman lazım.

Muteber Ataman 10-G

Page 7: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

07

BAYRAM MI ? Yine sonbahar ayından bir gün arife günü. Herkes telaş içinde, kimisi temilikle uğraşıyor, kimisi de hamur işleriyle. Anamın elindeki yufka daha dün gibi aklımda.

Babam kurban parası, malzemeler, bizlere de birer parça giysi derken, parayı anca yetiştirebilmişti. Biz de yeni kıyafetlerimizin heyecanı ile oradan oraya koşturuyorduk. Yarın kapı kapı dolaşıp şeker toplayacağımız torbalarımızı şimdiden hazırlamıştık. Akşam banyomuzu yapıp öyle yatağa girdik.

Başucumuzda bayramlıklarımız duruyordu. Kafamızı yastığa koyduğumuzda yarının heyecanı içimizi kıpır kıpır ediyordu. Aklımda ilk önce hangi kapıyı çalıp bayramlaşacağım, düşünceleri geçiyordu. Alamancı Ziya Amca her bayram çikolatalı, fındıklı şeker verir, yanında da para. Doğruca ilk önce onun evine ben giderim, dedim.

Heyecanlı bir gecenin sonunda ezan sesi duyuldu. Anam kaldırdı beni. Babam hazırlanmış abdestini almış. Amcamlar da hazırlanıyorlar. Ben de hazırlanıp beraber çıktık. Namazdan sonra cemaat birbirleriyle bayramlaştı. Babam ve amcalarımla mezar ziyaretine gittik. Sonra eve döndük. Sıraya geçip herkesin elini öpüp bayramlaştık. Birçok harçlık topladım. Cimri amcam bu bayram da para vermedi. Mahalledeki çocuklarla kapı kapı dolaştık. Ziya Amca'nın evi gözükünce hızla koşardık. Dedem kurbanı kesip doğradıktan sonra eve en yakın komşudan başlayarak sırayla bayramlaşmaya giderdik. En son ev o kadar kalabalık olurdu ki oturacak yer kalmazdı. O günün güneşi, hatta havası, kokusu bile farklı olurdu. Şimdi ise insanlar bayramlaşmamak için tatile bir yerlere kaçıyorlar. Bayramın ruhunu, sevincini, heyecanını bilmeyenlerin 'bayram' deyince akıllarına hep tatil geliyor. Bunun en büyük sebebi insanların Batı hayranlığı aslında.

Köksüz, bağsız, özenti insanlar mutlu olması mümkünmüş gibi düşünmeden Batı'ya özeniyorlar

AYŞE DİNÇ11-MATB 1173

Page 8: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

08

FABL GRUBU

19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı gündür. I. Dünya Savaşı sonunda ülkemizin birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından işgal edilmişti. Yurdumuzu bu durumdan kurtarmak için Atatürk, 16 Mayıs 1919'da "Bandırma Vapuru" ile İstanbul'dan Samsun'a hareket etti. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a vardı ve burada Kurtuluş Savaşını başlattı. Üç yıl süren savaşlar sonunda ülkemiz yabancı güçlerden kurtarıldı. 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Atatürk'ün, Samsun'a varış tarihi olan 19 Mayıs günü Ata'nın isteği üzerine "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlanmaktadır.

Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye'nin geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu. Gençliğe bıraktığı bu önemli görevi söylevinde şöyle dile getiriyordu Atatürk: "Ey Türk Gençliği! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır."

Atatürk, "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur!" sözü ile başarılı olabilmenin bir koşulunun da sağlıklı olmak olduğunu, sağlıklı olmak için de spor yapmak gerektiğini vurgulamıştır.

Her yıl 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bayramımız yurdun her yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanır.

19 Mayıs; 1981 yılından bu yana "Atatürk'ü Anma Günü" olarak da kutlanmaktadır. Bunun nedeni Atatürk'ün bir söyleşi sırasında: "Ben 19 Mayıs'ta doğdum" demiş olmasıdır.

19 MAYIS

Page 9: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

09

19 MAYIS GENÇLİK MARŞI

Bir şerefli milletin şanlı çocuklarıyız.Kalplerimiz, nabzımız, vatan diyerek atar.Ayrılmadan yürürüz, aynı yolda erkek, kız.Ruhumuzda ateş var, göğsümüzde iman var...Vücudumuz yay gibi, bacaklarımız çevik,Kalplerde cumhuriyet, başımızdadır bayrak,Bir emanet taşırız, Ata'mıza söz verdik.Kuvvetimizi, gücümüzü, kanımızdadır kaynak...Bilgi ile sporu, yürütürüz atbaşı,Çalışkanlık, çeviklik atalardan mirastır.Türk olmanın amacı kazanmaktır savaşı...Bize ülkü yaraşır, bize hamle yaraşır.19 Mayıs bizim en kutsal bayramımız.Tarihlerde var mıdır, böyle bir günün eşi ?Bu pınardan içiyor, alıyoruz kuvvet, hız,Bu ocaktan yakıyor bütün gençlik ateşi...

İ. Hakkı TALAS

19 MAYIS

Şiddetle gelmişti, dört yandan vurgun,Hem bıkkındı millet, hem de çok yorgun.

Kimi gafletteydi, kimisi dargın,Bir sen uyanıktın, bir sen Atatürk.

İstanbul'dan kalktın, Samsun'a vardın,Sonra Erzurum'da otağı kurdun.Kanayan yarayı, Sivas'ta sardın,

Amasya'dan emir ver, sen Atatürk.

On dokuz Mayıs'tır, doğum günümüz,Yayıldı dünyaya Türklük ünümüz.

Gençliğe armağan, bu düğünümüz,Mutlu kutlanıyor bil, sen Atatürk.

"Devlet millet için vardır."diyordun,"Millet vatan için var" biliyordun.

Uğruna can feda, bir ülke kurdun,Onunla bir ömür sür, sen Atatürk.

Her On dokuz Mayıs, anarız seni.Kulluktan kurtulduk, olduk medeni.

Bu pırıltıların, sensin nedeni,Kaldırıp başını, görsen Atatürk.

Hüseyin Celep

Page 10: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

10

aşağıya bırakmıştı. Ama sonuçları başarılı olmamıştı.

Batıda bu konuyla Leonardo da Vinci adlı ünlü İ ta lyan ressam ve heykel t ı raşı ilgilendirmişti. Birçok başka buluşları da olan bu bilgin, ressam ve heykeltıraşın kafasını kuşların uçuşunu taklit etmek, sorunu, uzun süre kurcalayıp durmuştu. Bunun resimlerini, hesaplarını da yapmıştı. Sonuçta kanat takıp uçurduğu adam düşüp ölmüştü. Geçen yüzyılda olmuştu bu olay.

Ahmet Çelebi, bütün bu ilk denemelerle girişimlerdeki aksak notaları bulup çıkarmaya IV. Murat, astığı astık, kestiği kestik bir padişahtı. çalıştı. Yanlış nerede yapılmıştı? Bunların Onun döneminde tütün içmek yasaklanmıştı. notunu aldı. Sonra bir hafta boyunca kuşların Geceleri kimse fenersiz sokağa çıkamazdı. Herkes uçuşuna baktı. Kartaldan güvercine, martıdan erken kalkardı. Padişah, bütün bunları denetlemek serçeye kadar bütün kuş lar ın nası l için, kılık değiştirerek, her gece, İstanbul'u bir havalandıklarını, uçarken kanatlarını nasıl baştan bir başa dolaşırdı.oynattıklarını, sonrada nasıl konduklarını Yine bir gece, padişah, adamlarıyla kenti dikkatle izleyerek notlar aldı. Vardığı sonuç şu dolaşmaktan dönüyordu. Vakit gece yarısını çoktan oldu: Uçmada ağırlığın önemi yoktu. Önemli geçmişti. Dumanı tüten bir baca gördüler. Padişah, olan kanatların hareketiyle havanın itme gücünü " Bu saatte bacasından duman tüten bu densiz sağlayabilmekti. Bu varsayım üstüne türlü kimdir?"diye gürledi. "Buyruklarımı hiçe sayan bir hesaplar yaptı. Bir sürü uçuş biçimi saptadı. asi mi yoksa? Tez getirin şunu!"Resimlerini çizdi. Sonunda Cevheri' nin Yanındakiler hemen araya girdiler.denemesini geliştirilmiş bir biçiminde karar kıldı. "Ulu hakanım, o bacası tüten ev, kulunuz

O da Cevheri gibi, kollarına kartal Hezarfan Ahmet Çelebi'nindir.»kanatları geçirip kendini yüksek bir yerden Kimdir bu Ahmet Çelebi? Ne marifeti vardır boşluğa bırakacaktı. Ama boşluk havayla dolu da adı bin marifetliye çıkmıştır?olduğundan kanatlarını düzenli bir biçimde "Bilgindir, yüce hakanım. Devlete, millete hareket ettirerek havanın kendisini itmesini yaralı bir kişidir. Onun için de ocağı gece gündüz sağlayacak, böylece yere düşmeden, havanın yanar. Türlü ilaç kaynatır orada, madenleri eritir. içinde uçar gibi uçabilecekti.Eşsiz bir bilgindir.

İlk alıştırmaları Okmeydanı'nda yaptı. "Pekâlâ, devlete, millete yararlı bir iş Okmeydanı açıklık, geniş bir alandı. Rüzgârın yaptığına göre bacası dilediğince tütebilir. İzin da yardımıyla sekiz dokuz kez havada dönmeyi verdim o bilgin kişiye.»başardı.Gerçekten de Hezarfan Ahmet Çelebi,

Uçuş için ise Galata Kulesini seçti. önemli bir bilgindi. Evinden hiç çıkmazdı. Gece Çünkü Galata Kulesinin tam karşısında gündüz çalışırdı. Türlü türlü buluşları yanında, Üsküdar'ın Doğancılar Tepesi bulunuyordu. matematik, kimya, gök bilimleri ile de uğraşırdı. Burada da konmaya elverişli geniş bir alan Çelebi'nin üstesinden gelemeyeceği bir şey, kafa vardı.yormadığı, çözümleyemeyeceği bir konu yok

Galata Kulesi, ayrıca hava durumunu gibiydi. Adı gibi on parmağında on marifet dedikleri ölçmeye de elverişli bir yerdi. Hem Karadeniz'in, türden bin hüneri olan bir adamdı o.hem Marmara'nın sert rüzgârlarına açık olan Padişahın evinin önünden geçtiği gece İstanbul Boğazının üstünden uçacağından, yarısı, o, her şeyden habersiz, yepyeni bir konu esintinin en elverişli olduğu zamanı seçmek üstünde çalışıyordu. Bu konu, insanında, kuşlar zorundaydı. Bu kule otuz kırk yıl öncesine katar g i b i g ö k y ü z ü n d e u ç a b i l s e y d i . B u n u rasathane olarak kullanılmıştı zaten. Gökbilimci, gerçekleştirmekti tek amacı şimdi. Bütün Takiyeddin adlı bir bilgin çalışmıştı burada. Ama çalışmalarını, insanın da uçabilmesi üstünde yobazlar, uzun süre çalışmasını engellemişlerdi. yoğunlaştırmıştı.Tanrının rüzgârına, yağmuruna karışıyor diye Başta, bu konuda daha önce yapılmış bilgini Padişah III. Murat'a şikâyet ederek girişimlerle denemeleri inceledi. Kitaplar karıştırıldı. rasathaneyi kapattırmışlardı. Aynı yerde, bir Çizilen resimlere baktı. İlk uçma denemesini XI. hafta boyunca çalıştı Ahmet Çelebi. Hava Yüzyılda bir Türk bilgini yapıştı. İsmail Cevheri adlı durumunu belirli aralıklarla ölçüp notlar aldı. En bu bilgin, kollarlına bağladığı kanatlarla Nişabur elverişli saatleri saptadı.kentindeki bir caminin minaresinden kendini

Galata Kulesinin ÖyküsüKULEDEN UÇAN ADAM

Page 11: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

11

Başarılı olacağına güveni tamdı. Çünkü her g i b i ç a l ı ş m a l a r ı n ı s e s s i z c e şeyi en ince noktasına kadar ölçüp sürdürüyordu.biçmişti. Ama yüreğini burkan tek bir şey Ama yobazlar boş durmadılar. vardı. O da yobazların, geri kafalıların H e z a r f e n ' i y e r e n , k ö t ü l e y e n tepkisiydi. Havayı ölçtürmeyen dar dedikodularını bütün kente yaymakla kafalılar, onun uçmasını kim bilir nasıl yetinmediler. Padişahın kulağına da bir karşılayacaktı? şeylerin fısıldanmasını sağladılar. Çelebi, bütün olacakları göze almıştı. Ne Bunun üzerine sarayın ileri gelenleri olursa olsun onun biricik amacı insanların padişaha,da uçabi leceğin i bütün dünyaya "Aman devletlim," dediler, "bu göstermekti. Sonunda kellesini de verse Hezarfen tam bir yüzücü. Günün gerçekleştirebilecekti bunu. Tarihe ilk uçan birinde kanatlanıp pencerenize adam olarak geçecekti. Hiçbir şey bu onuru konmasından korkmaz mısınız hiç? ulusuna kazandırmaktan alıkoyamazdı Pencereden gelip tacınızı tahtınızı ele onu. geçirmesinden kuşkulanmaz mısınız? Hesapladığı gibi yaptı. Bir sabah, Çünkü kanatlanıp uçabilen bir kollarına bağlı kartal kanatlarıyla kendini âdemoğluna ne saray ın ızdak i Galata Kulesinden aşağı b ı rakt ı . koruyucularınız karşı koyabilir, ne de İstanbulluların hayretten bir karış açılmış silahların mermileri gökyüzüne kadar ağızları, şaşkın bakışları karşısında kendini ulaşıp bir şey yapabilir."hafif bir lodos rüzgârının itişine bırakarak, Padişah, söylenenlere hak verdi. kanat çırpa çırpa denizin üstünden Hezarfen Ahmet Çelebi'nin Cezayir'e süzülerek Üsküdar'a Doğancılar Alanına sürgün edilmesini ferman buyurdu.indi. Kollukçular, Hezarfen'i evinden Padişah IV. Murat da Hezarfen'i, almaya sabaha karşı geldiler. Her Sarayburnu'ndan, Topkapı Sarayındaki zaman ki gibi rahlesinin başındaydı. köşkünün balkonundan izledi. Gözlerine Çıra ışığında bir şeyler çizip hesaplar inanamadı. Çelebi'ye bir kese altın yapıyordu. Önce padişahın kendisiyle verilmesini buyurdu. yeniden ilgilendiğini sandı. Kollukçular Bu çok başarılı uçuşun sonuçları hiç de beni saraya götürmek için almaya öyle olmadı. Çelebi'nin korktuğu başına gelmiş olmalılar, diye düşündü. Ama gelmişti. Önce, Beşiktaş-Üsküdar arasında kollukçular ummadığı kadar kaba yolcu taşıyan kayıkçılar homurdanmaya davranarak onu bir kenara ittiler. başladılar. Ardından da kitaplarını, defterlerini "Padişahımız böyle havadan adam toplayarak ocağa atmaya, kollarına uçurtmaya izin verirse bu Hezarfen herkese takıp uçtuğu, yapımına onca emek kanat takıp ekmeğimizi elimizden alacak! verdiği kartal kanatlarının tüylerini kaz İstemezük!" yolar gibi yolarak yaptığı bütün Bunu fırsat bilen yobazlarsa, "Tanrının hesaplar, planlarla birlikte yakmaya işine karışılmaz" diye yaygarayı bastılar." başlayınca her şeyi anladı. İnsanlık Eğer Tanrı, insanların uçmasını isteseydi adına yaptığı uçuşuyla padişahı onları da kuşlar gibi kanatlı yaratırdı. Bu korkutmuşlardı. Böylece gözden Hezarfen, Tanrının insana izin vermediği işi düşmüştü. İteklendiği köşeden odanın yapmakla Tanrıya karşı gelmiştir. Kâfirdir. ortasına yürüdü tok bir sesle.Öldürülmesi gerekir." " Boşuna uğraşıyorsunuz," dedi. " Ahmet Çelebi, uçuşunu Yakarak hiçbir şeyi yok edemezsiniz. gerçekleştirdikten sonra padişahın verdiği Çünkü insan beyninin içindeki bir kese altını alarak hemen evine çekilmiş, düşünce yok edilemez.söylentilere kulaklarını tıkamıştı. Eskisi

KAYNAK: "ANITLARIN ÖYKÜSÜ" Adnan ÖZYALÇINEREsma ALTUNYALDIZ, Muteber ATAMAN, Merve UĞURLU

Page 12: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

12

lkemizde ahlâk ve toplum Toplum içinde saygısız davranan yasalarının olduğunu hepimiz insanları biz genelde küçümseriz. Übiliyoruz. Peki, bu yasaların Edepli bir insan, insanların kendi

ortaya çıkma sebepleri nelerdir? davranışlarından kendine ders İnsanı topluma terbiyeli bir kişi çıkaran ve kendine saygı duyan olarak kazandırmak Öğrendiği bir kişilerdir. bilgiyi kavrayabilen bir insan neyin doğru neyin yanlış olduğunu BÜŞRA KASrahat l ık la ayırabi l i r. Terbiye 9/A - 982 görmemiş kişiler toplum içinde küçümsenirler, aşağılanırlar. Onlar sadece kendi düşüncelerine uyarlar. Bu kişiler yaptıkları edepsizliklerle kendilerini üstün görürler ve kendilerini oldukları gibi görmezler. Toplumun içinde utanç verici duruma düşerler. Edepsiz insanların hareketleri, yaptıkları davranışların ne kadar kötü olduğunu bize gösterir. Bizim de yapmamız gereken tek şey bu hareketlerden bir ders çıkarıp bir daha yapmamamız gerektiğidir. Yolda yürüyen bir kişinin aniden yola tükürdüğünü gördüğümüzde midemiz bulanır. Toplum içinde insanlar bağırarak konuştuğu anda n e k a d a r e d e p s i z l e r , d i y e düşünüyoruz değil mi? Eğer bizde bu davranışlardan birini yapıyorsak bile bu davranışların kötü olduğunu g ö r d ü ğ ü m ü z d e b i r d a h a yapmamaya karar veririz. Yalan söyleyen veya haksızlık yapan kişilerle yalan söylemenin ve haksızlık yapmanın kötü olduğunu anlarız. Eğer biz de yapıyorsak bu davranışların iğrenç davranışlar olduğunu öğreniriz ve bundan s o n r a b ö y l e b i r d a v r a n ı ş sergilemeyiz.

EDEPLİ DAVRANMANIN YOLLARI

Page 13: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

13

10-H'nin atağıyla coşması Burak Mazman'ın hareketlenmesine neden oldu umarım hüsranla sonuçlanmaz. Burak Mazman'ın kendini maça kapt ı rması , top yer ine f i leye saldırmasına sebep oldu. Berabere giden maç son derece çekişmeli. 10-H'ın atağıyla 2.set şu anda 10-H için olumlu yönde ilerlemekte. Burak Mazman'ın asabi hareketleri 10-H'ın aleyhine ilerliyor. Burak'ın Hocayla yaptığı çekişmeler sinirleri iyice geriyor.Berabere ilerleyen maçta sinirler

urak Mazman'ın servisiyle zorlanıyor. 10-H' nin ponpon kızlarının başlayan 10-H 10-B maçı 10- etkisiyle ortam yumuşatı lmaya BB'nin hatasıyla karşı tarafa bir çalışılıyor. Fileye yapılan saldırılar maç

sayı kazandırdı. Serhat hocanın boyunca sürüyor. 10-H atakta…yönetiminde ilerleyen maç çekişmeli 10-B'nin ufak hataları sayı gidiyor. Berabere giden maç devam kayıplarına neden oluyor. 23-17 ediyor. 10-H 'da moraller "0". Ebru devam eden maç, 10-B için kötü Cihangir'in servisleri karşı tarafın ilerliyor. 2. set 10-H'nin.ağzını açık bırakıyor. Oyunun 10-B 3.set 10-B'nin sayı almasıyla taraf ında yönelmesiy le Burak devam ediyor. Çekişmeli giden maç M a z m a n ' ı n s i n i r l e r i g e r i l d i . p on po n kı zla r eşliğinde devam ediyor. Oyuncuların düşük performansı Onur Yarar ile Burak Mazman ne yüzünden 10-H, 12'ye 7 yeniliyor. yaptığını bilmemekte…Havaların sıcaklığı çekişmenin 6-5 ilerleyen maç 10-B eşliğinde büyümesine sebep oluyor. Durum 16-8 ilerlemekte. Bu gidişle maç berabere olduğunda bir dakika mola verildi. gibi fakat 10-H'nin düşük performansı Şeyma Yerli'nin dikkat dağıtmak yüzünden 10-B (+) yöne ilerlemekte. için yaptığı hareketler, 10-B'nin değil Dört mevsimin neredeyse bir günde de 10-H'ın sayı kaybetmesine neden yaşanması, maçı olumsuz etkiliyor. oldu. Yapılan sayıyla Burak Mazman'ın Maç 10-B'nin galibiyetiyle sona erdi.yere düşmesi 10-H takımında gerginliklere neden oldu. 10-B'de 10-B'nin başarılarının devamını dileriz.oyuncu değişikliği... 10-H'nin atağa geçmesiyle 10-B düşüşe geçti.1.set 25-18 ile 10-B'nin.

10-H İLE 10-B 'NİNŞAMPİYONLUK MAÇI

Muteber ATAMAN ( 10-G)

Page 14: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

14

Tarih 6 Mayıs 2011 günlerden Cuma. Yarışmadan bir gün önce sabah erkenden büyük bir heyecanla kalktık. Çantalar

itap okumak güzel iş, zevkli iş, hazırlandı, otobüs biletleri kontrol edildi. eğlenceli iş. Lakin 10 kitabı bir ayda Biz ailelerimizle geldik. Ailelerimiz, Kokumak heyecanlı fakat zorlu bir iş. özellikle annelerimiz sanki bizleri gurbete

İşte biz bu zorlu işin elimizden geldiği gönderir gibi üzüldüler, ağladılar. Bu da kadar üstesinden gelmeye çalıştık. yıkmadı bizi… Hatıra için fotoğraf çekindik

ve otobüsümüze bindik. Yolculuk 100 temel eserden 10 kitap Kayseri'ye… okuyacaktık. Kimilerine göre 100 temel eserdeki kitap sıkıcıdır, çocukçadır. Yalan 5 saat çok hoş bir yolculuğumuz oldu. değil bu yarışmaya katılana kadar bende Çalışarak gittik, gülerek, eğlenerek. Bizi böyle düşünüyordum. Ama bilmeden karşıladılar kalacağımız yurtta bize daha doğrusu okumadan konuşmak ön yemek kalmamış! Yorgunluğumuza birde yargılı davranmamak gerekiyormuş. açlık eklendi ama biz yı lmadık, Birbirinden güzel on kitap okuduk; yerleşmeye başladık. Oranın görevlisi okurken üzüldük, güldük, eğlendik. Her bize yemek alıp geldi, yedik. Kaldığımız kitap bambaşka bir dünya. İşte biz bu yu r t Görse l Sana t la r l i ses i yd i . dünyalarda gezdik. Yetiştirmekte güçlük Öğrencilerin yaptıkları tablolara hayran çektik, desteksiz kaldık ama kalbimizdeki kaldık. Adıyaman'dan gelen dört kızla hırsı, sevinci, heyecanı kaybetmedik. aynı odada kalıyorduk. Gece uyku Kitapları gerçekten çok güzel inceledik. tutmadığı için geç saatlere kadar çalıştık. Her kahramanı hayalimizde canlandırdık. Sabah erkenden kalktık, kahvaltımızı Onlarla birlikte bizde yaşadık. Notlar, yaptık. Bizi almaya servisler geldi. Sınav özetler saatlerce ve çalışmanın sonunda yapılacak lise Özel Kılıçaslan lisesiydi. büyük gün geldi çattı.

KİTAP OKUMA MACERASI

Page 15: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

15

ine büyük bir heyecanla liseye Manevi katkılarıda oldu bu girdik. Görevliler sayesinde sınav yarışmanın. Zorluklara, desteksiz Yyerimizi bulduk ve sınav başladı. kalışlara bazen de dalga konusu

Burada kocaman bir 'keşke' demek olmamıza rağmen dar bir zamanda on geliyor içimden. Keşke bir ayımız daha koca dünyayı gezmek, Kayseri'ye kadar olsaydı daha iyi sonuç alabilirdik. gidip ülkemin her köşesinden gelmiş

bizim gibi gençleri görmek, ufkumuzda Bu yarışma dönem başında yeni, güzel, geniş pencereler açtı. duyulmuş ama biz geç öğrendik. Aylardık çalışan öğrencilerle bizim bir Zevkli ve zor bir tecrübenin ardından aylık çalışmamız yarışıyordu. Derece yine burada okulumuzdayız. Tek bir alanlar onlar oldu. Elbette üzüldük fakat pişmanlık, utanç ve başarısızlık bir aylık çabayla neler yapabileceğimizi duygusu olmadan. Tavsiye; zamanında gördük. Okulumuz adını yüzlerce okul taze yenmemiş ekmeği başkasına bayat arasında duyurarak başarı belgesi aldık. sunmaktır. Biz pek taze yiyemedik bu Kitap okumak bir kayıp değildir. yüzden tavsiyem şudur: Zorluklara Farkında olmadan çok şey kazanmış rağmen asla yılmayınız, benim gibi 100 olduk. En başta 100 temel eser temel esere, ön yargılı davranmayınız kitaplarına olan ön yargım gitmiş oldu. ve en önemlisi de koca bir 'KEŞKE' den Bir kitap okunurken nelere dikkat edilir, sonra "iyi ki" demeyi öğreniniz. bir kitap nasıl incelenir, karışık ve ağır kitaplar nasıl basite indirilebilir daha bir sürü şeyi öğrenmiş o lduk. Bu öğrendiklerimizi bize öğrettiği için edebiyat öğretmenimiz Derya SEZEN AY'a minnettarız…

MERVE SEZGİN 11 FEN/A 3990

Page 16: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

Fantastik

Öyküler

Fantastik

Öyküler

A'dan Z ye'A'dan Z ye'

Page 17: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

17

ir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde Aref çok acıktığını ve nasıl bu açlığı kalbur zaman içinde develer tellal giderebileceğini sormuş. Jupiter'deki Bpireler berber iken 100.000 Jüpiter'deki araştırmacılar yemek yemesi gerektiğini ve

uzaylılar dünyayı ve oranın insanlarını çok bunun karşılığında elindeki parayı vermesini merak ederlermiş. Dünyaya gidebilmek için bir söylemiş. tane cihaz geliştirmeye karar vermişler. Bu arada Jüpiter'deki bilginler Aref 'in Türkçe Uzayın tüm bilim uzaylılarını toplamışlar. konuşması için bir cip hazırlamışlar. Başlarda herkes bunun imkânsız olacağını Hazırlanan cip Aref'in sadık köpeği Fera'ya düşünürken Jüpiter'in başkanı bunun verilerek dünyaya yollanmış. Fera Aref' i yapılabileceğini söylemiş ve bilim uzaylılarına bulmuş Aref çipi takınca ana dili gibi Türkçe destek olmuş. konuşmaya başlamış. Aref gitmiş ve yemek Bilim uzaylılarının başına genç General yemiş. Ardında da nefis bir künefe söylemiş. Aref'i getirmiş. Bilim uzaylıları zor bir proje Karnını doyurduktan sonra Jüpiter'e dünyanın üzerinde çalıştıklarını bildiği için gece gündüz Jüpiter'den güzel olduğunu yemeklerinin daha çalışmışlar. Tam bir hafta sonra dünyaya güzel olduğunu bildirmiş. Bu arada Aref'in gidecek aracın hazır olduğu ancak ilk seferde gemisi Van gölü içinde bulunmuş. Hemen sadece bir kişinin dünyaya gidebileceğini araştırmalara başlanmış. Türkiye hemen açıklamış. Başarılı olursa cihazın uzayda NASA'dan yardım istemiş. NASA'dan gelen üretilmesine karar verilmiş ancak kimse ilk ekip Aref 'in yaydığı radyasyon sayesinde sefere binmek istememiş. Herkesin sustuğu hedefe ulaşmış. Aref'e ulaştıklarında Aref, bir anda General Aref ben gidebilirim, demiş. Yetenek Sizsiniz Türkiye'nin yarı finalinde Onay almak için Jüpiter başkanına gitmiş. imiş. Yarışma bittikten sonra Başkan bu yolculuğun çok tehlikeli ve büyük Aref'i alıp hızlı bir şekilde NASA binasına ihtimalle dönüşü olmadığını söylemiş. Aref çok götürmüşler. Aref Jüpiterden yardım istemiş. kararlı ve her şeye hazır olduğunu söylemiş. Jüpiter'den Aref'e geri dönme emri verilmiş. Başkanda Aref'in ne kadar kararlı olduğunu Aref dönmek istememiş. Dünya'dan yardım anlayınca yolculuk için onay vermiş. Dev cihaz istemiş. Jüpiter'den Aref'i almak için bir ekip Jüpiter'in meydanına getirilmiş. Aref tüm yollanmış. NASA Aref'i ve Fera'yı vermek Jüpiterlilerle vedalaştıktan sonra uzay gemisi istemediğini bildirmiş. Jüpiter'den gelen ekip adını verdikleri araca binmiş. Ve geri dönüşü NASA'nın bahçesine inmiş. Aref 'i almak olmayan yolculuk için geri sayım başlamış. 10, istediklerini gerekirse savaşacaklarını 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1 ve artık yolculuk söylemişler. Aref, Acun'u arayıp yardım başlamış. istemiş. Acun gelmiş Jüpiterli komutan'a Herkes uzay gemisini izliyormuş. Gemi belli bir birden üç e kadar bir sayı tutmasını bilirse de süre sonra gözden kaybolmuş. Aref dünyaya Aref 'in dünya da kalacağını bilemezse Aref 'i yaklaştıkça heyecanlanmış. Dünya gittikçe geri vereceklerini söylemiş. Komutan sayıyı büyüyormuş. Sonunda dünyaya inmiş. tutmuş. Acun hemen 2 demiş. Komutan yok Jüpiter'e rapor vermek zorundaymış. artık demiş ve Aref 'in kalmasına izin vermiş. Radarına bakmış ve Türkiye'de olduğunu Ancak bir antlaşma imzalamak istemişler. söylemiş. Sonunda Aref Van gölüne düşmüş. İstedikleri şunlarmış Survivor ' un Jüpiter de Uzay gemisini gölden çıkaramamış ancak yapılması ve Jüpiter ile dünya arasında kendi yüz yüze çıkmış. dolmuş hattı kurulması istenmiş. Antlaşma Şaşkınlıkla ortalıkta dolanmış. Aref' in üstü kabul edilmiş. Aref NASA'ya başkanlık değişik olduğundan çok dikkat çekiyormuş. yapmaya başlanmış ve Acun' nun yardımcısı Yoldan geçerken kamyon çarpıp yere düşmüş. Tanem ile evlenip mutlu bir hayat sürmüş. Fera Kamyoncu panikle aracından inmiş. da Türkiye'deki K9 polis köpeklerine eğitim "Ambulans ambulans!" diye bağırırken Aref'in vermeye başlamış. Onlar ermiş muradına biz burnunun bile kanamadığını gören kamyoncu çıkalım kerevetine.şaşırmış. Aref korkuyla bağırmaya başlamış. Kamyoncu Aref'in eline 100 TL bırakıp kaçmış. ALİ KAAN AYANCIK 10/GAref bunun ne olduğunu anlamayıp jupitere ŞAHİNCAN GÜMÜŞ 10/Fdanışmış. Jüpiterli araştırmacılar bunun para ÖMER FARUK YEMENOĞLU 10/Golduğunu ve bununla alışveriş yapabileceğini söylemiş.

100.000 Jüpiter

Page 18: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

18

nsanların çok mutlu olduğu bir ülkede birden adımlarla yaklaşmaya başlamış. Robot bunu hava kararmaya ve çok şiddetli bir rüzgâr fark etmiş ve iksir şişesinin kapağını açmış. İçıkmaya başlar. Korkutucu sesler ve Dişi ölü, birden ince bir sesle şarkı söylemeye

insanların çığlıkları çoğalmış. Dünya ölülerin başlamış ve kemiklerini bir oraya bir buraya istilasına uğramış. Ölüler, dünyayı ele sallayarak dans etmiş. Robot şaşırmış fakat geçirmek ve insanları kendilerine köle yapmak değişik bir ölü olduğunu düşündüğü bu ölüye istemişler. Zaman geçtikçe dünyayı ele hayran kalmış. İksirin kapağını kapatmış. Dişi geçirmeye başlamışlar. Bu durum uzaydaki ölüye daha fazla hayran olmamak için ana haberlere konu olup, uzaylıları harekete meyhaneyi terk etmiş. Ama dünyadaki diğer geçirmeye başlamış. Uzaylı bilimciler ölüleri öldürmeye devam etmiş. Dişi ölü her insanların uzaya göç etmeleri, böylelikle yerde robotu gözetlemekteymiş fakat kendisini uzaydaki nüfusun artacağı ve ekonominin de öldürmemesi için robota görünmüyormuş. gel işeceği düşüncesini uzay halkına Robot uçarken aniden dişi ölüyü görmüş ve açıkmışlar. Harekete geçilmiş. dengesini sağlayamadan yere düşmüş, Uzaylılar dünyaya çağrı bırakarak insanları devreleri yanmış. Dişi ölü kendinden geçmiş uzaya davet etmiş. Bunun üzerine uzay gemisi robotu görünce çığlığı basmış ve ağlamaya insanları almak için dünyaya yolculuk yapmış. başlamış. Gözyaşları robotun üzerine akmış. Ölüler uykularından uyanmadan dünyadan Robotun tam kalp motoruna dalmayan asitli kaçan insanlar uzaya yerleşmiş ve robotları gözyaşları robotun devrelerini iyice bozmuş ve kendilerine hizmet etmek için ayarlamışlar. r o b o t , ö l ü l e r i y o k e t m e s i ü z e r i n e Dünyadaki ölüleri yok etmek için uzaydan ayarlanmasına rağmen ölülerle dost olması dünyaya özel tasar lanmış bir robot üzerine değişmiş. gönderilmiş. Robot uyandığında, dişi ölü kıza âşık olmuş. Ölülerden biri uzay gemisini görmüş ve büyük Dişi ölünün siyah beyaz kirlenmiş kemikleri, bir kayanın arkasına saklanıp uzay gemisinden elektriklenmiş ve yıpranmış saçları onu çıkan robotu izlemiş. Robot havada adeta dans büyülemiş. Artık dünyada yalnız ikisi kalmış. Bir edercesine uçar ve etrafına ışık saçıyormuş. iki ay geçmiş. Robotun devrelerinin değiştiğini Fakat ölü kız, robota zarar görmeden oradan anlayan uzay bilimciler robotu uzaya getirmek uzaklaşmaya başlamış. Ölü kız robota iyice için işe koyulmuşlar. abayı yakmış ve onsuz olmayı bir an için bile Robotu dişi ölü görmeden kaçırmaya düşünemez olmuş. Gizlice robotu takip edip çalışmışlar fakat başaramamışlar. Dişi ölü uzay onun akıl almaz hareketlerini izlermiş. gemisini yok etmek istemiş. Önüne gelen her Robot uçarken ölülerin bulunduğu bir şeyi uzay gemisine fırlatmaya başlamış. Tam meyhaneye gitmiş ve oradaki ölüleri iksirle yok bu sırada robotun bir iki ay önceden kalma ölü etmeye başlamış. Meyhaneyi inceleyen ve iksirini eline almış ve uzay gemisine savurmuş. kırmızı şaraptan tadan robot birden bir ses Bu iksir uzay gemisinde ters tepki yapmış. duymuş. Bu ses robata âşık olan dişi ölüden Fakat aylardır kullanılmayan iksirin içeriği gelmiş. Dişi ölü, yerde yatan diğer ölüleri bozulmuş. Dişi ölü öleceği yerde güzel bir görünce şoka uğramış fakat bu olay robottan kadına dönüşmüş. Aynı şekilde robot da soğumasına neden olmamış. yakışıklı bir erkeğe dönüşmüş. Onun bu cesur ve asil tavırları daha da hoşuna Uzay gemisi ikisini de alıp uzaya götürmüş ve gitmiş ve ona bağlanmaya başlamış. Robot uzayda muhteşem bir törenle evlenmişler. Bu arkasını döndüğünde dişi ölüyle karşılaşmış. tören gelmiş geçmiş en güzel uzay düğünü Tam ona özel iksiri savuracakken dişi ölü olarak nitelendirilmiş. Zaman geçtikçe yeni üzerindeki siyah örtüyü yere atmış ve kırmızı, vücutlarına alışmışlar ve birbirlerine daha fazla parlak, mini elbisesiyle kalakalmış. Bunu gören bağlanmışlar. Elli yıl daha mutlu mesut robot şoka uğramış ve "Robotlar âlemi aşkına!" yaşadıktan sonra ölmüşler. demiş. Üzerine giydiği elbiseyle dişi ölünün Onların ölümünden sonra tüm uzay halkı ve iskeleti adeta dağılacakmış gibi duruyormuş. insanlar üzüntüden hastalanmış ve gittikçe Gözlerinin altındaki mor halkalar, elektrikli azalmaya başlamışlar. Bu durum dünyanın ve saçları, bakımsız kemikleri ile robotun dikkatini uzayın yok olmasına neden olmuş.çekmiş. Dikkat çektiğini anlayan dişi ölü, robotu kendine hayran bıraktığını sanmış. Oysa robot Büşra KARAMAN, Berna Şirin YÜCETÜRK, ilk defa böyle bir ölü görmenin şaşkınlığını Sinem SAKALLI, Şeyma TÜRKANyaşamaktaymış. Dişi ölü, robotun yanına ağır

AŞK İÇİN

Page 19: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

19

Önüne yedi kapı çıkmış kitapta yazdığı gibi. Doğru kapıyı aramaya başlamış. İkinci kapıyı açmış bomboşmuş. Dördüncü kapıyı açmış sadece aynalar varmış. Altıncı kapıya yaklaşmış bununda yanlış olmasından çok korkuyormuş. Karşısına henüz ne çıkacağını bilmiyormuş.

kita 18 yaşında güzel bir Cesaretini toplayıp kapıyı açmış. kızmış. Gerçek aşkın İçeride yangın varmış gibi her Opeşindeymiş. Bir gün yer yanıyormuş. Tam karşısında

tavan arasına çıkmış orada kilitli iksir duruyormuş. İksiri almak bir kapı varmış. O kapıyı açmaya i ç i n k u y u d a n g e ç m e s i çalışmış çok zorlanmış ama gerekiyormuş. Kuyunun içinden sonunda açmış. Karşısına a teş le r ç ık ıyormuş nas ı l sapsarı bir sandık çıkmış. geçeceğini bilememiş. Kitapta Sandığa yaklaşmış ve yavaşça yazan diğer sihirli söz aklına açmış . Sandık tan ış ık lar gelmiş ve söylemeye başlamış. saçılıyormuş. Sandıkta dışı Bir anda kuyu kapanmış hemen eskimiş bir kitap varmış. Bu karşıya geçip iksiri içmiş. k i tab ı çok merak e tmiş . Karşısına tam istediği gibi Okumaya başlamış. Kitabın yakışıklı, karizmatik bir genç içinde gerçek aşkı bulmak çıkmış. Oğlan kızın elinden isteyen birisinin aşk mağarasına tutmuş ve kız sihirli sözleri gidip yedi kapı arasından doğru söyleyerek oradan çıkmışlar ve kapıyı bulup odadaki iksiri içmesi çok mutlu bir hayat sürmüşler.gerektiği yazıyormuş. Okita aşk mağarasına gitmeye karar Ebru Akgülv e r m i ş . K i t a p t a k i s i h i r l i Tuğçenur Günaydınsözcükleri söylemiş ve kendisini Merve Şahinmağarada bulmuş. Tuğba Irmak -10-G

Aşk Macerası

Page 20: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

20

ünlerden bir gün dünya çok Süper kahramanlar kötü adamları kötü adamların eline düşmüş yakalamanın sevinciyle bu olayı GDünyayı kurtarmak için süper kutlamaya karar vermişler. Bir balo

kahramanlar bir araya gelmiş. Çizgi düzenlemişler. Balo günü gelmiş. film kahramanlarıyla birleşerek Hepsi birbirinden şık kıyafetlerle dünyayı kurtarma planları yapmışlar. birbiriyle yarış içerisine girmiş sanki.O ara Kedi Kızın kurduğu akıllıca planları duyan Örümcek Adam, Kedi Geçenin sonlarına gelirken Örümcek Kıza vurulmuş. Bu ikisi bakışırken Adam Kedi Kızı dansa kaldırmış. Batman bu olaya ayıkmış. Kapıdan Bunu gören Batman kıskançlığından Tweety girmiş. ''Bir kedi kız gördüm köpürmüş. Örümcek Adam'ı öldürme sanki.'' demiştir. Bunu duyan karar ı a lmış . Herkes gü lüp Örümcek Adam kıskanıp Tweety' i eğlenirken derinden bir ses gelmiş.ağlarıyla sarmış. Bu olayı gören Ba tman yavaş tan yavaş tan - Hepinizin işini bitireceğim.aralarında geçen ilişkiyi anlamaya başlamış. Kedi Kızın yaptığı planı O sesle birlikte içeri bir sis beğenmişler. Tam bu sırada Hulk' ın bombası düşmüş. Batman bu telefonu çalmış. durumdan yararlanarak örümcek

Arayan kötü adamlarmış. adam'ın başını kesmiş. Bu arada -'' Ben dünyanızı ele geçiriyorum. Hulk, Hades'i yakalamıştı. Fakat Sakın polisi aramayın karşıma da arada bir sıkıntı varmış. Örümcek çıkmayın. O kolpa takımından bir kişi Adam ölmüş. Müfettiş Gaut olaya el k a r ş ı m a ç ı k a r s a r e h i n e l e r i k o y m u ş . H e m e n h e r k e s i öldürürüm. '' demiş. sorgulamaya başlamış. İlk başta - Harrr! Uy uşağum bir elime Kedi Kız'dan başlamış. Biraz zaman geçirsem sizi bu koca bünyemle geçtikten sonra Kedi Kız'ın suçsuz bütün deneylerinizi üstünüzde olduğu ortaya çıkmış. Batman'ın uygulayacağım. Kedi Kız'a bakışlarını gören müfettiş Kötü adam telefonu rehinelerden Batman ' ın üs tüne yürümüş. birine uzatmış. Batman'e her şeyi itiraf ettirmiş. Kedi

Kız ağıtlar yakmaya başlamış. -'' Allahına kurban! Ayol beni bir kurtar parmağımdaki yüzüğü sana B a t m a n h a p i s h a n e y e , vereceğim.'' Demiş. Örümcek Adam mezara, Kedi Kız da '' Aman tanrım, bu Bülent Ersoy .'' sokaklara düşmüş.der demez telefon yüzlerine k a p a n m ı ş . B u t e l e f o n Bir insan hırslarına yenik konuşmasından sonra p lanı düşmemeli. Hiçbir cezanın sonu uygulamaya başlamışlar. ölümle sonuçlanmamalı. Her suçun

cezası elbet ortaya çıkmalı.Kedi kız kötü adamlardan Hades'le konuşmaya gitmiş ve onu kendine Mustafa ÇELİKâşık etmiş. Hades, Kedi kıza âşık Necati OLGUNolunca bütün planları anlatmış. Furkan GÜNEŞSonunda da yakalanmış. Hüseyin SARI

BATMAN'IN AŞKI

Page 21: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

21

uyun 30 C olduğu güzel bir günde ahtapotlar deniz kahvesinde okey oynarken kırmızı başlıklı hamsi koşarak "Duydunuz mu Sköpek balıkları istavritlere karşı savaş açmış" dedi. Kendi

bölgelerinde bundan sonra köpek balıkları istavritleri görmeyeceklermiş. İstavritlerin soylarını tüketmekle tehdit etmişler. Ahtapotlar bu duruma çok sinirlenmişler. Çünkü bu ilk değilmiş, köpek balıkları sürekli denize hâkim olmak istiyormuş. Ama o kadar çok köpek balığına karşı savaşamayacaklarını anlayınca her seferinde geri çekilmiş diğer balıklar. Bu böyle olmayacakmış. Ne sinemaya, ne tiyatroya, ne de Galatasaray ve Fenerbahçe derbilerine gidebiliyorlarmış. Köpek balıkları hep rahatsız ediyormuş. Denizin delisi, "Zorbalıkla olmaz bu iş, bir bilgi yarışması yapalım." demiş. "Hem eşitlik sağlansın hem de kazanan taraf beş yüz milyar kazansın." demiş. Denizanaları gülme krizine girmiş bu laftan sonra. Ya öyle şey olur mu köpek balıkları bunu kabul etmez, demişler. Kırmızı başlıklı hamsiyle köpek balıklarına haber göndermişler. - Selamın aleyküm köpek abi.- Aleyküm selam len de hayırdır niye geldin bu ne cesaret?- Dur köpek abi haber getirdim.- Ne haberi len hamsi kafa?Siz ve istavritler arasında bir bilgi yarışması yapılacak. Kazanan hem beş yüz milyarın sahibi olacak hem de istediği yerde istediği gibi gezecek. Köpek balıkları önce aralarında konuşmuş ve sonra tamam demişler. Bir hafta sonra Kim Beş Yüz Milyar İster? Yarışmasına katılmışlar. Lüfer soruyu sormuş,- Bir adam balık yakalamak için oltasının ucuna ne takar?Köpek balığı fırsat vermem oltasının ucunu bir şey takmasına yerim hemen onu demiş. İstavritte solucan ya da böcek takar demiş. Lüfer istavriti tebrik etmiş ve yarışmayı kazanan istavritler olmuş. Kaba kuvvetle hiçbir şeyin çözülemeyeceğini anlamışlar. Köpek balıkları akıllanmış, bu olaydan sonra ne kadar cahil olduklarını anlamışlar. Hemen dershaneye yazılmışlar YGS için. 6 yıl sonra Şu an köpek balığı bir özel üniversitede dekanlık yapıyor. Mutlu bir yuvası var :

Pelin PARLAKHanife GÜLERSümeyye ŞAHBAZKübra UZGÖRENBüşra ELİRİ

BİLGİNİN GÜCÜ

Page 22: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

22

GÜLSENEM DEMİRCİ

Şeyma Nur Hançerli

ir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bundan tam yirmi yıl önce kocaman dağları yemyeşil ağaçları olan Bgüneşi hiç batmayan cıvıl cıvıl bir orman varmış. Bu ormanda

yaşayan sevimli küçük bir o kadarda tatlı ve büyük hayvanlar varmış. Sincaplar bu ormanın bir neşesi ve akrobatıymış çok akıllı çok hızlı küçük sincaplarmış. Günlerden bir gün anne sincap ile yavru sincap ormanda koşuşuyorlarmış. Anne sincap yemek ararken yavru sincap da oyun oynuyormuş. Yavru oyuna dalarken annesinden uzaklaşırken çalıların içinden hiç görmediği bir şey görmüş. Kocaman elleriyle dikkat çeken her adımında yeri sarsarak elindeki dişli ve tırtıklı aleti sallamaya başladı. Yavru sincap gördüğü anda ne yapacağını bilemeyerek annesinin yanına koşuşturmuş. Korkudan titreyen sincap annesine gördüklerini anlatmaya başladı. Annesi bütün orman halkına haberi vermeye çalışmış. Konu ormanlar kralı aslanın kulağına gitmiş. Aslan kükreyerek bütün orman halkını mağarasına çağırmış. Bütün hayvanlar çok telaşlıymış. Ne yapacaklarını bilmez halde aslanın yanına gitmişler. Baykuşla, aslanın karşısına çıkarak ne yapmaları gerektiğini konuşmuşlar. Sonunda bir karara varmışlar. İnsanlar geldiklerinde bütün hayvanlar birleşerek ağaçları kesen vahşi ve acımasız insanlara meydan okuyacaklardı. Aslan bu konuya da çok sinirlenmiş. Çünkü ormanın yok oluşunu önleyecek tek kral oymuş. Ormanın en güvenilir ve ürkütücü sahibiymiş. Ve sonunda beklenen o gün gelmiş. Bütün hayvanlar toplanıp o zalim o acımasız insanları korkutup ormanlarını korumak istiyormuş. İnsanlar hazırlıklarını yaparken bütün hayvanlar gizlenip izledikten sonra hepsi bir anda çıkıp bağırarak üstlerine yürüyeceklermiş. Baykuş ağacın tepesine çıkıp işlerine başlarken seslenip komutu vermiş. O anda bütün hayvanlar çıkıp insanları kovalamaya başlamış. Zalim insanlar korkudan sağ sola kaçıp titremeye başlamışlar. Bıraktığı eşyalar ormanda kalmış. O kadar korkmuşlardı ki arkalarına bile bakmadan kaçmışlar. Kimisi korkudan ağlayıp çığlıklar atıyormuş. Aslan kükreyince tüm hayvanlar durmuş. Zalim insanlar çoktan arabalarına binip gaza basmışlar. O günden bu güne bir daha bu neşeli ormana uğramamışlar. Böylece orman eskisi gibi neşeli ve heyecanlı oyunlarının tadını çıkarmaya devam etmişler. Huzurlu ve mutlu hayatına devam etmişler. Artık herkes sakinmiş.

Enes DemirDeniz Kübra GüleryüzMina Gamze Özkan

Bir Gün

Page 23: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

23

gelmişler. Bir araya geldiklerinde Yıl 2020 dünya da yaşanan ortaya çıkan yüksek dozdaki büyük bir salgının üstünden beş yıl kaçınılmaz aşk büyüsü yerlerini geçmiştir. Bu salgın sadece hemen K.G.K'ya belli etmiş. Ama bağışıklığı zayıf insanları etkilemiş. Abaküs Ali bütün zamanlamayı Sadece dört tane koç gibi oğlan ve ayarladığı için Kadınlar oraya K.G.K (kendinden geçmiş kadınlar) g e l m e d e n t o p l a n t ı b i t m i ş hastalığına yakalanmış olan 18-25 olacakmış. Toplantıda aldıkları yaş arası kadınlar kalmıştı. Kalan kararlarla kadınlara batış getirmek dört erkekse mutasyona uğramış. için B.U.L.A grubunu kurmuşlar. Balık Ayancık suyun altında B.U.L.A grubu araştırmalar yaşayabiliyormuş. Uçan Akın yapmaya başlamış. Abaküs Ali bu uçabiliyormuş. Lastik Ömer istediği grubu kurduktan sonra aşırı bir her şekle girebiliyormuş. Abaküs şekilde çok güçlü sinyaller almaya Ali'nin dünyada olan her şeyden başlamış. En sonunda sinyallerin haberi oluyormuş. geldiği yeri bulmuş. İlk sinyal çok Bu dört erkek için çıkan 1. yüksek bir yerdeki kapıdan biri Kadınlar Savaşı henüz sona okyanustan diğeri ise hiçbir insani ermemiş. Kadınlar kendi arasında gücün açamayacağı yalnız bir dört gruba bölünmüş. Bu dört anahtar deliğinin olduğu kapıdan gruptan en güçlüsü tamamen geliyormuş. Uçan Akın havaya T ü r k l e r d e n o l u ş a n Va h ş i çıkmış, Balık Ayancık okyanusa Kadınlarmış. Geri kalanı ise çekik dalmış ve Lastik Ömer anahtar gözlü kadınlardan oluşan Asya deliğinden içeri girip 3 farklı Kadınlarıymış. Sarışınlardan p a r ş ö m e n g e t i r m i ş . B u o l u ş m u ş Ta ş K a d ı n l a r v e parşömenleri yalnız Abaküs Ali esmerlerden oluşmuş Bomba okuyabiliyormuş. Okuduğunda bu Kadınlarda diğer gruplarmış. Bu parşömenleri yazanı kaza ile e r k e k l e r d e n ö l e s i y e başlattığı salgına nasıl son etk i lenmeler in in nedeni ise verileceğinden bahsediyormuş. erkeklerin yan yana gelince Yapılması gereken her şey oluşturdukları kaçınılmaz aşk parşömende bir satır olarak büyüsüymüş. Bu büyüyü erkekler bulunan büyülü sözlermiş. Bu sadece bir kere yapmış. Erkeklere sözleri okuduğunda erkeğin bütün bireysel olarak ulaşamayacağını özellikleri gidecekmiş. Ama yinede anlayan kadınlar erkeklere gruplar bunu göze alarak sihirli sözcükleri halinde ulaşmayı deniyorlarmış. o k u y u p K . G . K h a s t a l ı ğ ı n a Ulaşmayı başarsalar bile erkekler yakalanan ve dör t erkeğin bir şekilde kaçmayı başarıyormuş. birleştiğinde ortaya çıkan aşk Çünkü biliyorlarmış ki bir taraftan büyüsünden etkilenen bütün yana olurlarsa daha büyük savaşlar kadınlar eski yaşamlarını kazanmış çıkarmış. ve hayat kaldığı yerden devam Bu savaşı sona erdirmek için etmiş.Abaküs Ali diğer üç erkeğin beynine Ali Kaan Ayancık (Balık)mesajlar yollamış ve K.G.K'dan Ahmet Akın Akpulat (Uçan)( y a n i K e n d i n d e n G e ç m i ş Ömer Faruk Yemenoğlu(Lastik)Kadın la rdan) uzak b i r yer Muhammed Ali Çankaya (Abaküs)belirleyerek orada bir araya

B.U.L.A(Balık.Uçan.Lastik.Abaküs)

Page 24: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

24

amanın birinde Buzlar Diyarı denilen bir memleket varmış. Bunlar mutlu mesut yaşıyorlarmış. Ülkenin Kralı 4. Parcvat ve karısı ZKraliçe Elf' in mutlu evliliğinden nur topu gibi bir yavru Buz Dağı

doğmuş. Bu bebeğin adı da Zerkç olmuş. Halk ve kral ailesi mutlu mesut yaşarken birden Ateş diyarının zalim hükümdarı Hunzar, Buzlar Diyarı'na arada bir baskın düzenleyerek kadın çocuk demeden irili ufaklı birçok dağı eritmiş. Bu baskını beklemeyen Prens Zanka intikam yemini etmiş.

Aradan yıllar geçmiş uzun geçen kışlar sonrası buz dağları iyice güçlenmiş. Prens Zanka kral olmuş. Yeni kralın kafasında sadece intikam varmış. Doğru zamanı bekleyip Ateş Diyarını yok etmeye gidecekmiş. Yıllar sonra zaman geldi, diyerek askerlerini toplamış ve onlara savaşmaları gerektiğini intikam almak zorunda olduklarını anlatmış. Bunun için önce yüzlerce büyük makine yapıp kartoplarını birleştirmişler. Ertesi sabah güneş yeni doğarken ani saldırıya geçip makinelerle Ateş Diyarına saldırmış. Uzun ve zorlu savaşta çok kayıp vermesine rağmen savaşı kazanmış. Ancak çok ağır yara aldığından yarı eriyik yarı donuk şekilde ülkesine dönmüş. Halk, bu habere çok sevinmiş krallarını coşkuyla karşılamış, zaferi kutlamış. Ama halk kısa süren kutlamadan sonra Kralın öldüğünü duyunca derin bir hüzne kapılmış.

Artık içten içe erimişler. Tam yok olacakken 1. Parcvat ( Dev Parcvat ) gökten inmiş elindeki asasıyla sulara vurmuş ve her yer bir anda buza dönüşmüş. Sonra 1. Parcvat tekrar göğe yükselir ve krallık tekrar eski mutlu mesut günlerine dönmüş.

10/EAbdullah NazlıoğluDavut Mücait CeylanSadettin GürcanBurak Şahin

Buzul Krallığın Sonu

Page 25: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

25

özelliklerimize uygun bir yer seçmemiz gerekiyor. En uygunu Hindistan'dır. Topraklarınızın özelliklerini Hindistan

amanın birinde bir ülke varmış. topraklarının özelliklerine benzetin. Bu ülke kimse tarafından Geriye de tek bir iş kalıyor. O da biraz Zbilinmezmiş. Çünkü bu ülkenin sonra hazırlayacağım iksiri bu insanlara

toprakları büyülüymüş. Topraklar içirip burayı iyice Hindistan sanmalarını değişik özelliklere sahipmiş. Bu sağlamak. "Hadi işe koyulalım" demiş.topraklar insanlar gibi uyuyabiliyor. Bütün topraklar insanların gözlerini Rüzgârlarla birlikte yuvarlanarak boyamak burayı Hindistan zannetmeleri h a r e k e t e d e b i l i y o r l a r m ı ş . için uğraşıyormuş. En sonunda bilge Konuşabiliyorlar ve en önemlisi de toprak elinde bir şişe iksirle gelmiş.düşünebiliyorlarmış. Her insanın olduğu Bilge toprak: İşte iksir hazır. Bunu bir gibi bu topraklarında atası varmış. Bu içirelim. İnşallah geldikleri sebep büyük atalar çok bilgili ve tecrübeli imiş. O bir sebep değildir. Yoksa iksir onları zamandan bu zamana bir söz tüm öldürebilir. toprakların dilindeymiş. Bu söz şu imiş: " Demiş. İksiri insanlara içirmişler. Sonra Bir gün bu topraklara insanlar ayak şu konuşmaları duymuşlar insanlardan.basacak. Eğer aklınızı kullanmayıp 1.insan: Kristof kolomb, kristof kolomb hırsınıza yenilirseniz bu ülkeyi bu burası yeni bir yer değil. Hindistan' a çok insanlara kendi ellerinizle verirsiniz." Bu benziyor.sözü en iyi bilen ve gerçekleşeceğine Kristof kolomb: Evet ama içimde inanarak evinde çalışmalar yapan bir şüphelerim var.toprak varmış. Adı bilge toprakmış. Başı Sonra Bilge toprak: Eyvah yine derde giren her toprak gelir ve bilge korktuğum başıma geldi. Geliş toprağın yardımını alarak evine geri sebepleri çok büyük anlaşılan. Önemli dönermiş. bir sebep için gelmişler buraya kolay Gel gelelim biz söze. Bu söze hiçbir kolay vazgeçmezler.toprak inanmazmış. Ta ki o güne kadar. Toprakların içinde çok sinirli ve topraklar İşte o gün gelmiş ve topraklar hariç değdiği her yeri zehirleyen toprak üzerlerinde bir ağırlık hissederek buna daha fazla dayanamayıp atlamış uyanmışlar. Bir de bakmışlar ki ne kristof kolomb denilen insanın üzerine görsünler? İnsanlar üzerlerinde gezinip ve adamı öldürmüş. Diğer insanlara da inceleme yapıyorlarmış. Bu durum aynı şekilde yapmış. Bir anlık sinirle karşısında bütün topraklar bilge toprağa bütün insanlar ölmüş. Bütün topraklar gitme kararı almış ve yola koyulmuşlar. bu işe çok kızmış. Çünkü bu insanlar En sonunda gelmiş ve bilge toprağa her ölünce onu merak eden insanlar onun şeyi anlatmışlar. izlediği yolu izleyerek ya da bir sonuca Bilge toprak: Eyvah korktuğumuz ulaşılmadığı zaman tekrar aynı şeyi başımıza geldi. yapıp bu toprakları bulanlar olabilirmiş. Topraklardan bir tanesi: Ne yapacağız Öyle de olmuş zatenşimdi Bilge toprak? Bize akıl ver! O günden sonra oraya insanlar gelmeye Bilge toprak: Bu durumda yapılacak tek başlamış. Bu topraklar üzerinde bir şey var oda bu insanların burayı savaşlar yapıp büyülü toprakları da başka bir yer sanıp evlerine gitmesidir. onlar öldürmüş. Belli bir zaman sonra Topraklardan biri: Nasıl yani? ise buranın adı Amerika olmuş.Bilge toprakta anlatmaya başlamış. -" Bakın! Bizim şimdi kendi toprak Nur AKDOĞAN 10-E

BÜYÜLÜ TOPRAKLARIN KEŞFİ

Page 26: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

26

rmanın birinde canavar gibi bir aslan varmış. Canını almamış hayvan Obırakmamış. O yaşadığı sürece hiçbir

hayvan rahat bir nefes alamayacakmış. Bütün hayvanlar ondan nefret ederlermiş.

Yıllar yılları, aylar ayları, günler günleri, saatler saatleri, dakikalar dakikaları, saniyeler saniyeleri, saliseler saliseleri kovalamış uzun mu uzun bir zaman geçmiş ve canavar gibi aslan yaşlanmış, gücü hiç mi hiç kalmamış. Ağzındaki dişlerde dökülünce kimseye zarar ve rememiş k imsen in kan ın ı döküp öldürememiş ve herkesin maskarası olmuş. Hiçbir hayvan onunla konuşmuyor ve ona yardım etmiyormuş. Hayvanlar bir gün oturup karar almışlar. Gelin hep beraber bizim dostlarımıza, eşlerimize ve çocuklarımıza yaptıklarının cezasını verelim demişler. Sonunda bütün hayvanlar aslana saldırmış, iyice aslanı benzetmişler. Birisi boynuz vuruyor, diğeri çifte atıyor ver bir başkası ısırıyormuş. Böylece aslanın yıllardır yaptıklarının öcünü almışlardır.

Hayvanların hayaldi gerçek oldu sözleri gerçek olmuş 1289652189 yıl geçtikten sonra aslan dayanamayıp ölmüş. Bunu gören duyan bilen öğrenen hayvanlar sevinçlerinden vur oynasın çal oynasın adında bir parti düzenleyip oynamaya başlamışlar eğlenmişler o kadar oynamışlar kurtlarını dökmüşler dökülen kurtlarda bütün hayvanları yiyip öldürmüş. Bundan sonra buraların oraların canavarları artık kurtlarmış.

MEHMET OLGUN1235 10-E

CANAVAR ASLAN

Page 27: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

27

erfek yolda düşüncel i düşüncel i doğru ateş açmaya başladı. Ejderha ateşini yürüyordu. Çok üzgündü. Çünkü arkadaşı Cerfek'e doğru püskürttü. Cerfek son bir hamle ile Cona yalan söylemişti. Bu durum aslında ateşten sıyrıldı. Cerfek ejderhanın yolunu şaşırttı.

pek de karşılaşmadığı bir şey değildi. Herkes ona Bağlı olduğu zinciri ejderhanın bacaklarına doladı yalan söylüyordu. Cerfek artık kullanıldığı ve ejderha hareketsiz kaldı. Cerfek hemen elması hissediyordu. Aklından keşke insanların alarak oradan uzaklaştı. birbirlerini hep sevdiği birbirine hiç yalan Cerfek ile Ceber şile okyanusuna yol aldıkça söylemediği bir ülke olsa, diye geçirdi. Başı eğikti. Cerfek hala insandı ve ölümlüydü. Uzun süre Birden durdu. Kalbinde bir ağrı hissetti. Tam o suyun altında duramazdı. Ceber, Cerfek'e özel anda kalbinden kocaman bir ışık fışkırdı. Karşıya bir iksir içirdi. Bu iksir sayesinde bir saat suyun yansıdı. altında nefessiz kalabilecekti. Cerfek suya daldı. Cerfek beş dakika yerinde hiç kıpırdamadan Mavi yosunlara doğru ilerledi. Tam mavi yosunları durdu. Daha sonra ışığa doğru yürüdü. Bekli de alacaktı ki köpek balığı karşısına çıktı. Köpek bu kalbinin sesiydi. Etrafında hiç kimse yoktu. balığı ile bir süre boğuştu. Cerfek yanına aldığı Işığın içerisine girdi. Kendini kocaman bir boşluk bıçağı çıkartarak köpek balığının gözüne sapladı. içerisinde hissetti. Birden kendini bir ülkede Cerfek hafif yaralanmıştı. Mavi yosunları alarak buldu. Etrafında acayip yaratıklar vardı. Bu hızla yüzeye doğru yüzdü. Ceber Cerfek'i yukarı yaratıkların uzun kulakları, küçücük gövdeleri ve doğru çekti. Ceber Cerfek'in bacağına bir ilaç büyük gözleri vardı. Cerfek etrafını incelemeye sürdü ve Cerfek hemen iyileşti. Sırada kay boruya başladı. Uçan arabalar, uçan halılar vardı. Cerfek gideceklerdi. Büyük ejderhayla karşılaşma birden korktu. Bu yaratıklar Cerfek'e yaklaşmaya zamanıydı. Cerfek hızla ejderhanın olduğu başladılar. Karşıda gelen bir yaratık " Korkma!" bölüme doğru gitti. Ejderha uyuyordu Cerfek dedi. "Biz dostuz sana zarar vermeyeceğiz. parmak uçlarında yürümeye başladı. Ejderha Burası Doğrular Ülkesi. Kalbinin sesi seni buraya irkildi. Burun delikleri neredeyse Cerfek kadardı. getirdi." dedi. Ce r fek e jde rhan ın ne fes in i yüzünde Cerfek olan biteni anlamaya çalışıyordu. Oradan hissediyordu. Birden ejderha uyandı. Cerfek'e Cerus konuşmaya başladı. " Bizler aslında birer doğru saldırmaya başladı. Bir hamle yaptı ve insanız. Aynı zamanda ölümsüzüz." dedi. Cerfek yosunu ejderhanın kuyruğuna bağladı. Ejderha bunu duyunca çok şaşırdı. " Ama nasıl olur, siz taş kesildi. nasıl insan olursunuz?" Oradan Ceber " Biz de bir Aybize çiçeğini almak o kadar da kolay zamanlar senin gibiydik. Böyle bir ülke hayal olmayacaktı. Cerfek'in lavlar püskürten köprüden ediyorduk. Daha sonra kalbimizin sesi bizi buraya geçmesi gerekiyordu. Önde Cerfek arkada Ceber getirdi." "Sen aslında iyi bir insansın. Eğer böyle ilerdiler. Köprü sallanıyordu. Cerfek tam bir adım olmasaydın buraya gelemezdin. Senin kalman attı ki tahta olan köprünün yarısı uçtu. Cerfek gereken yer burasıdır." dedi. Cerfek'in hayalleri lavlarla burun burunaydı. Ceber, Cerfeği kolunda gerçek olmuştu. "Ben burada yaşamak tutmuştu. Cerfek Aybize'ye uzanıyor fakat bir türlü istiyorum." dedi. eli yetişmiyordu. Ceber, Cerfek'i biraz daha Parazen " Burada kalmak o kadar kolay değil." sarkı t t ı ve Cerfek çiçeği aldı . Görev dedi. " Bazı şartları yerine getirmen gerekiyor. tamamlanmıştı. Cerfek ile Ceber ülkeye döndüler. Cerfek " Nedir o şartlar?" dedi. Parazen, " Onları Parazen karşıladı. Cerfek elindeki Öncelikle büyük cadı Şat'ın evine gidip elmayı malzemeleri verdi. Bunun karşılığında Parazen alacaksın. Daha sonra Şile Okyanusu'nun yaptığı Zelzum iksirini Cerfek'e verdi. Cerfek dibinden iki tana mavi yosun alacaksın. Bu aldığın anında içti. Büyük bir patlama oldu. Cerfek farklı yosunları büyük ejderha Kocaburun'a götürüp bir yaratığa dönüştü. O artık doğrular ülkesinin kuyruğuna bağlayacaksın. Oradan Aybize yerlisiydi. Aynı zaman da ölümsüzdü. Cerfek çiçeğini alıp yanıma getireceksin. Eğer bunları hedefe ulaşmak için çok zorluklardan geçmişti yaparsan sana Zelzum iksirini vereceğim. Daha fakat ölümsüzlük içinde hep doğruların son burada kalabileceksin." dedi. Cerfek hemen konuşulduğu o ülkede kalmaya hak kazanmıştı. kabul etti. Orada bulunan Cebre adlı yaratık ile Hayaldi gerçek oldu.yola çıktılar. Uçan halıya bindiler ve Şat'ın evine doğru gittiler. Şat'ın bahçesine vardılar. Şat Tansu YALÇIN 10-E 1238görmeyen bir cadıydı. Fakat güçleri sayesinde Şeyda Nur SOYDAŞ 10-E 1236her şeyi anlıyordu. Bahçede birilerinin olduğunu Şeyma DEMİREL 10-E 1302anladı. Cerfek bahçeye iner inmez Şato koca bir Kübra DEMİR 10-E 1304ejderhaya dönüştü. Cerfek'in üzerine ateş Esra ÖNEY 10-E 1255saçmaya başladı. Ceber bu olacakları bildiği için Beste KOÇAK 10-E 907yanında ışıklı silahını getirmişti. Ceber ejderhaya

CERFEK DOĞRULAR ÜLKESİ'NDE

Page 28: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

28

ekirge ile kurbağa çok iyi arkadaşlarmış. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Bir gün bahçede gezerken bir köpeğe rastlamışlar. ÇÇekirge köpekten çok korkmuş. Kurbağaya ürkek bir sesle

"Şuna bak ne kadar da büyük. Korkmaya başladım." demiş. Kurbağa ise "Korkmamıza gerek yok o da bizim gibi bir hayvan, anlaşırsak arkadaş olabiliriz." demiş. Çekirge kurbağanın bu lafından sonra biraz olsun rahatlamış. Kurbağa, çekirge korkusunu yensin diye köpekle tanışmak, arkadaş olmak istemiş. Çekirge kurbağanın bu teklifini korka korka kabul etmiş. Önden kurbağa, hemen arkasından çekirge yavaş adımlarla yürümeye başlamışlar. Kurbağa köpeğe "Merhaba köpek kardeş!" demiş. Köpek ise "Merhaba!" diyerek karşılık vermiş. Tanışma faslından sonra iyice kaynaşmışlar. Fakat çekirge korkusunu hala yenememiş. Kurbağa hep beraber bir şey yapmak ve köpekle olan arkadaşlığına çekirgeyi de katmak istemiş.

Kurbağa köpeğe "Haydi hep beraber bir oyun oynayalım." demiş. Köpek "Ne oynasak ki?" demiş. Kurbağa cevap olarak " Topun varsa top oynayabiliriz." demiş. Köpek topunun olduğunu söylemiş ve hemen getirmiş. Top gelmiş fakat ne oynayacaklarmış ki? Çekirge ürkek bir sesle "Basketbol oynasak hiç fena olmaz." demiş. Köpek bu fikri beğenmiş ve basketbol oynamaya başlamışlar. Çekirge zıplayıp zıplayıp basketleri atıyor köpek ile kurbağa ağzı açık çekirgeyi izliyorlarmış. Köpek çekirgeye "Nasıl bu kadar güzel basketbol oynuyorsun. Bana da öğretir misin?" demiş.

Çekirge bir anda bütün korkusunu unutmuş ve köpeğe basketbol oynamasını öğreterek arkadaşlıklarını pekiştirmişler. Demek ki hiçbir konuda önyargılı olmamamız gerekiyormuş.

Dilay CİVELEKAslı BAHTİYARYasin KARTALEzgi HAYRAN

ÇEKİRGE İLE KURBAĞA

Page 29: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

29

ir gün iki arkadaş yolda yürüyormuş. İki arkadaşın isimleri Selo ve Eloy'muş. İkisinin de ayrı ayrı hayelleri ve dünyaları varmış. BElo'nun hayali sihirli dünyada yaşamak ve her şeyin sihirli

olmasıymış. Selo'nunki de bütün eşyaların konuştuğu ve her istediğinin olduğu bir dünyaymış. Fakat bu iki arkadaş birbirlerinden ayrılmak istemiyorlarmış. Onun için de dünyalarını oluşturup dünyalarını birbirine bağlayan borular hayal ediyorlarmış.

Elo dünyasını şekerle, Selo da dünyasını renkli boyalar ile oluşturmuş. Borularını içini ve dışını çikolata ile kaplamışlar. Bu boruların içine girince boruya dillerini yapıştırıp Dünya'ya gelene kadar çikolata yiyorlarmış. Gel zaman git zaman bu iki arkadaşın dostlukları diğer dünyalar kıskanmaya başlamış. İki dünya bir araya gelip dedikodularını yapıp Eloy'la Selo'nun dünyasını çekiştiriyorlarmış.

Fakat Eloy'la Selo'nun yanında olmak isteyen Kipirik ve Kılıbık'ın dünyaları Eloy'la Selo'nun yanından ayrılamıyorlarmış.

Diğer dünyaların dedikodularını duyan Elo, Selo, Kipirik ve Kılıbık dünyalar savaşı başlatmış. Bu savaşta dünyalar içlerinde yer alan bütün akarsu, göl, deniz ve okyanus gibi malzemeleriyle savaşmışlar. Ama çikolata ve şeker bütün savaş aletlerinin üstünden gelmiş. Tam kafadan, bonibon şekerleriyle yapılan vuruşlarla Elo ile Selo'nun dünyası savaşı yenmiş. Artık bütün dünyalar rahatlamış ve mutlu mutlu yaşamışlar.

Senanur DURSUNLAR 10-G 890Elifnur ATAMAN 10-G 1667

ELO İLE SELO'NUN DÜNYALARI

Page 30: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

30

ir varmış bir yokmuş evvel Makyaj eşyalarını piyırsinglerini dar zaman içinde kalbur saman paçalarını bohçasına dolduran Emo Biçinde develer tellal iken pireler kızımız gecenin bir yarısı Apaçi'nin

berber iken ben annemin beşiğini evine gitmiş. Apaçi ve Emo uzun tıngır mıngır sallar iken her şey zaman geçmeden evlenmeye karar feysbukta bir dürtmeyle başladı. O vermişler. Daha sonra evlenmişler. güzeller güzeli bir emo diğeri ise Geçim sıkıntısı derdinden kendine yakışıklı bir apaçiydi. Apaçi oğlumuz bakamayan emo ve Apaçi artık kızımız Emoyu dürtmüştü. Kızımız büyümek zorunda olduklarını farkına Emo da oğlumuzun fotoğraflarını çok varmışlar. Emo kızımız emoluktan beğenmişti, aşık olmuştu. Daha sonra çıkmış, saçı başı dağınık eli soğan kızımız Emo, Apaçi oğlumuzu arkadaş kokan bileklerine kadar uzanan eteği olarak eklemiş. Bilgilerinden aynı ile sıradan bir ev kadınına benzemiş şehirde olduklarını öğrenen iki genç a m a s a ç ı n ı k a b a r t m a k t a n özelde konuşmaya başlamış. Daha vazgeçmemiş. Apaçi oğlumuz ise sonra Apaçi oğlumuz kızımız Emo'dan fabrikada işe girmiş, üstü başı msn'sini istemiş. Kızımız Emo da kirlenmiş, tırnakları simsiyah olmuş. -Yohk bhen feys açarken feys bhene Evinin nafakasını çıkarmaya çalışan kıyaq geçhti. Msni mi istemediy hacı. bir adam olmaya karar vermiş. Ama :D Apaçi dansından vazgeçmemiş. Bunu duyan oğlumuz Apaçi sinirinden Fabrikada çalan her paydos zilinde Apaçi dansı yapmaya başladı. Bu i lg inç Apaçi dansıyla herkesi k o n u ş m a n ı n b u b ü y ü k a ş k ı etkilemeyi sürdürmüş. Aradan uzun bir engelleyemeyeceğini düşünerek zaman geçmiş, emo ve Apaçi anne telefon numarasını istemeye karar baba olmuşlar. Normal bebeklik vermiş. Avea mı diye sormuş. geçiren sevimli çocukları 5 yaşına -Ehevet diye cevap veren Emo geldiğinde okula gitmek istediğini dile kızımız, telefon numarasını vermiş. Ve getirmiş. Okula gittiklerinde 1. sınıfa bunlar bir gün konuşurlarken başlayan çocuğu biri keşfetmiş ve buluşmaya karar vermişler. Optimum çocuk çok zeki olduğu için onu direk 6. outlet ve avm de buluşmaya karar sınıfa başlatmışlar. Küçücük boyuyla veren çift cumartesi saat 14.00 de ve kocaman aklıyla herkesten farklı buluşmuşlar. Dar paçalı fosfor yeşilli olan çocuk annesi ve babasına hiç eşofmanın altına köşeli sivri burun benzemiyormuş. Bundan dolayı yumurta topuk ayakkabı giyen Apaçi çocuklarından gurur duymuşlar. oğlumuz, saçını tavuk folluğu gibi Böylece a i les i de kendi ler in i kabartmış kaşı, burnu, ağzı delik, düzeltmeye karar vermişler. Çocuk da yüzünde bir kilo siyah makyaj olan dar ailesinin geçmişini bilmediği için paçalı kotu olan converseli Emo d ü z e n l i b i r y a ş a m kızımızı çok beğenmiş. Ağzında gülle s ü r d ü r m ü ş l e r. ( E m o y l a A p a ç i Apaçi dansı oynayarak kızımıza çıkma çocuklarının hala neden dans teklifi eden oğlumuz kızımızın dikkatini etmediğini merak ederler.) çekmiş. Ve çıkmaya karar vermişler. Bir gün gezerlerken Emo nun babası HANDE İREM ERARSLAN 10/Gbunları el ele yakalamış ve hastanelik MUHTEBER ATAMAN edene kadar dövmüş. Ailesini Alİ KAAN AYANCIsevmeyen Emo kızımız, Apaçi oğlumuza kaçmaya karar vermiş.

EMO İLE APAÇİNİN HİKÂYESİ

Page 31: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

31

ıl şimdikinden ne çok geride ne çok ilerideymiş. Enes Ç. Adında bir delikanlı yolda yürürken ayağı takılmış ve yere düşmüş. Düşer Ydüşmez bir karınca Enes Ç.'yi ısırmış. Enes Ç. doğrulmuş ve eve

gitmiş. O gün kendini pek de iyi hissetmiyormuş. Saçlarının hızla uzadığını ve her yerinde bir kıpırdanma olduğunu fark etmiş. Duvarda asılı resmi eline alırken elini duvara yapıştığını fark etmiş diğer elini koymuş o da yapışmış. Sonra neden böyle olduğunu düşünürken uçan karınca tarafından ısırılmanın onu bu hale getirebileceğini düşünmüş. Enes Ç. İsmini değiştirerek "Karınca adan Enes Ç." yapmış. Sonra kendini iyiliğe adamış. Enes Ç.'nin kan arkadaşı Çağrı gelmiş. Enes kendini pek iyi hissetmiyormuş. Bunu gören Çağrı:- Neyin var Enes? - Başım dönüyor.- Ne tarafa doğru. - Lan bi yürü git.

Böyle bir muhabbetin ardından dışarıya bakan Enes Ç. bir kapkaççının yolda yürüyen kadının çantasını çaldığını görmüş. Hemen balkonundan zıplamış ve hırsızı oracıkta dövmüş. Hırsızın elinden çantayı almış ve hanımefendiye teslim etmiş. Adamın kaba etine vurup polis karakoluna şutlamış. Hanımefendiye de yediği cikletten bir parça uzatıp:-Eline, diline, cebine ciklet, demiş ve uçarak gitmiş.

Uzaylılardan oluşan bir grup Enes Ç.'nin köyüne saldırıyorlarmış. Enes Ç. O sıralar tanınmış ününün zirvesindeymiş. Başkanlığa da aday olan karınca adam Enes Ç. uçarak beş dakikada köyüne gelen Enes Ç. on uzaylıyı öldürmüş. Başkanlık sloganı olan "eline, diline, cebine ciklet diyerek konseye gitmiş. Konseyde gördüğü kızı kankası Çağrıya göstermiş. Çağrı'ya:- Fıstık gibi kız kanka.- Aynen öyle. -Çok mu hoşlandın?-Evet kanka.

Böylece ilk kez âşık olduğu kızdan kan arkadaşı uğruna vazgeçmiş. Seçimlerde ise ülkenin çoğunluğu Enes Ç.'ye oy vermiş. Tek başına iktidar olan Enes Ç. ülkeyi zenginlik ve mutluluk içerisinde yönetmiş ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar.

10/G Muhammed Enes Çankaya

ENES Ç.

Page 32: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

asan 16 yaşındaymış. Hayatında ellediniz ve buraya geldiniz bu taştan her En önemli şey futbolmuş. Bir gün ülkede varmış. Bu taşı elleyen herkes Harkadaşları Şahin ve Emre ile buraya gelirmiş. İlk on birini tamamlayan

bahçede maç yapıyorlarmış. Hasan çok ülke uzay milli takımıyla maç yaparmış. sert bir şut çekmiş ve top bir anda gözden Eğer maçı uzay takımı kaybederse kaybolmuş. Üç arkadaş bahçenin her kazanan takım ülkesine geri dönermiş. yerini aramış ama topu bulamamışlar. Her ülkenin tek maç hakkı varmış. Sizin Hasan bu topu çok sevdiği için ağlamaya de gelmenizle tam on bir kişi olduk ve başlamış. Şahin ve Emre onu mutlu maç yapmak zorundayız.'' Demiş. Hasan etmek için topu bulmaya karar vermiş. v e a r k a d a ş l a r ı d u y d u k l a r ı n a Bahçenin hemen yanındaki ormanlık inanamamış. Takımın kaptanlığını alanı aramaya başlamışlar. Hasan da üstlenen Servet Çet takıma bir gün onların peşine takılmış. Üç arkadaş boyunca aralıksız çalıştırmış. Uzay milli ağaçların arasından gelen sesleri takip takımının kaptanı gelmiş ve maçın yarın etmişler. Büyük bir çalının arkasından akşam dev stada olacağını söylemiş. çıtırtılar geliyormuş. Arkadaşlar Hasan ve arkadaşlarının evlerine geri korkmuş. Çalının arkasına bakacak kişiyi dönmeler için maçı kazanmaları belirlemek için aralarında yazı tura gerekiyormuş. Beklenen an gelmiş. atmışlar. Her zaman ki gibi kaybeden Şehirde ne kadar uzaylı varsa stadaymış. yine Hasan olmuş ve korkarak çalıların H e p b i r a ğ ı z d a n ' ' H O M O K E N arkasına geçmiş. Bir anda yüzüne vuran HOMOKEN''diye bağırıyorlarmış. Bu ses ışık Hasan'ı çok korkutmuş hemen neredeyse insanları sağır edecek arkadaşlarını çağırmış. Yerde topa şekildeymiş. Sahaya çıkan kapıda benzeyen kıpkırmızı bir taş varmış. görevli her oyuncuya bir yetenek Hemen taşı oradan almaya çalışmışlar veriyormuş. Hasana şut yeteneği, Şahine ancak güçleri yetmemiş. Onlar taşa hızlı koşma, Emre'ye de kalecilik dokundukça taş iyice parlıyormuş. Taş bir yeteneği vermiş. Maç başlamış birinci anda Hasan'ı içine almış. Çığlıklar atarak dakikada taraftarların durmadan adını kaçmaya çalışan Emre ve Şahin'i de aynı söyledikleri Homoken mükemmel bir gol şekilde içine almış. Bulundukları yer atmış. Arkasından bir daha bir daha y e m y e ş i l m i ş . E t r a f ı g e z m e y e derken skor 5-0 olmuş. Eve dönebilmek başlamışlar. Önler indeki tepeye için tek yürek olmaları gerekiyormuş. çıkmışlar ve aşağıya hayretle bakmaya Servet Çet ve Şahin hızla paslaşarak bir başlamışlar. Çünkü aşağıda tahmin gol atmış arkasından bir tane daha bir edemeyecekleri kadar futbol sahası tane daha derken skor 5-5 olmuş. Dakika varmış. Sahalara doğru yaklaştıkça 89 olmuş eve dönebilmek için sadece bir üstlerinde değişik formalar bulunan gole ihtiyaç varmış. Hasan tam 30 saniye insana benzeyen ama antenleri olan kel kala orta sahadan tüm gücüyle bir şut uzaylılar görmüşler. Bunları gören çekmiş top 5 saniye kala kalecinin karnını uzaylılar aralarında konuştuktan sonra delerek ağlarla buluşmuş. Top kaleye onlara hep aynı yeri gösteriyorlarmış. girdiği andan Hasan ve arkadaşları Gösterdikleri yere gittiklerinde her kendilerini evin bahçesinde bulmuşlar. ülkenin bayrağını ve bayrağın altında Hemen olanları aralarında konuşup milli takım formasıyla bekleyen insanlar sevinç çığlıkları atarak eve koşmuşlar varmış. Hasan ve arkadaşları Türk olanları ailelerine anlatmışlar. Aileleri bayrağını aramaya başlamışlar. En onların çıldırdığını düşünüp doktor sonda tavla oynayan bir grup görmüşler. çağırmışlar. Hasan ve arkadaşları deli O grubun Türk olduğunu düşünerek oldukları sanıldığı için akıl hastanesine yanlarına doğru koşmuşlar. O grubun kaldırılmışlar. Ömürlerinin geri kalanını tamamı gerçekten Türkmüş. Heyecanlar akıl hastanesinde geçirmişler ve tarihe birbirlerine sarılmışlar. Hasan ve futbol için deliren ilk insanlar olarak arkadaşları olan biteni burada neler geçmişler…olduğunu öğrenmek istemişler. Grubun en eskisi Servet Çet konuşmaya Hasan Bayraktar 10-Fbaşlamış. ''Sizde o yeşil futbol taşını

32

Futbol

Page 33: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

33

ankı on altı yaşında güzel bir kızmış. Çok güzel olduğu için cin çarpmış. Bir büyü ile dünyalar güzeli olan kızı çirkin bir kıza Ydönüştürmüş. Kızın büyüden kurtulması için aşık olması

gerekiyormuş. Kız çirkin olduğu için kimse yüzüne bakmaz olmuş. Her ili dolaşmış ama beğenen kimseyi bulamamış. Buna daha fazla dayanamayarak herkesten uzaklaşmak için Berıng Ormanı'na yerleşir.

Bir gün ormanda dolaşırken yakışıklı bir oğlana rastlamış. Oğlan çok asil birine benziyormuş. Giyinişinden, duruşundan her şeyi anlamış. Bu olsa olsa kralın oğludur demiş. Oğlana karşı bir şeyler hissettiğini anlayıp hemen uzaklaşmış. Yankı ne kadar güzelleşmeye çalışırsa çalışsın gittikçe daha çirkinleşiyormuş. Giydiği elbiseler çok kötü duruyormuş. Bir gün tüm cesaretini toplayıp oğlanla tanışmaya karar vermiş. Karşısına çıkmış ve olan biteni kendisinin büyülü olduğunu söylemiş. Oğlan kendisiyle dalga geçtiğini sanmış. Kız kendisine birinin aşık olmasıyla büyünün geçeceğini defalarca anlatmış. Ama oğlan bunu kabul etmemiş.

Ne olduysa olmuş günler sonra prenste kıza karşı bir şeyler hissetmeye başlamış. Yankı ile tanışmaya gitmiştir. Birbirlerini tanımaya başlamışlar. Oğlan onu sevdiğini söylemiş. Prens Yankı'ya yaklaşıp alnından öpmüş. İşte o anda birbirlerine duydukları gerçek sevgi ile büyünün etkisi geçmiş. Oğlan Yankı'nın ne kadar güzel bir kız olduğunu anlamış ve ona büyük bir aşkla sevmeye devam etmiş.

Tuğçenur GÜNAYDIN 10-GEbru AKGÜLMerve ŞAHİNTuğba IRMAK

GERÇEK SEVGİ

Page 34: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

34

ok önceleri insanların ve hayvanların yaşadığı bir dağ varmış. Bu dağ o kadar büyükmüş ki bir zamanlar bütün insanları ve Çhayvanları içinde barındırıyormuş. Bu dağda yaşayan insanlar

hayvanları çok seviyor, onları besliyormuş. Ancak öyle bir gün gelmiş ki hayvanlar kendi aralarında konuşarak bu insanların buradan gitmesi gerektiğine karar vermişler. Aslında onlar da bu kararlarına çok üzülüyormuş ama ellerinden bir şey gelmiyormuş. Çünkü hem insanların dağda yaşamalarına gönülleri el vermiyor hem de onların yaşam alanını daralttığını düşünüyorlarmış.

Gel zaman git zaman hayvanlar bu kararlarının doğru olduğuna karar vermişler ve onları bu gizemli dağdan atmak için planlar yapmışlar. Kuşlar demiş biz onlar gidene kadar ötmeyeceğiz, yılanlar demiş onları daha fazla rahatsız edeceğiz, eşekler onların yüklerini taşımayacağız demiş. Buna benzer daha bir sürü şey...

Hayvanlar planlarını uygulamaya başlamışlar. İnsanlar hayvanların bu yaptıklarına bir türlü anlam veremiyormuş. Öyle bir zaman gelmiş ki hayvanlar ve insanlar kavga etmeye başlamışlar. Dağ bu olanlara çok üzülüyor ve devamlı ağlıyormuş ama eğer bu durum daha ileri giderse ne yapacağını da biliyormuş. Dağ bu iki grup arasındaki çatışmayı bir süre izledikten sonra bu iki grup arasındaki çatışmanın giderek artığını gözlemleyince planını uygulamaya karar vermiş.

Dağ yıllardır içinde barındırdığı ama kimsenin bundan haberi olmadığı Cezzat'ı içinden çıkarmış. Bu iki taraf için bu iki taraf içinde daha iyi olacağını düşünmüş. Bu Cezzat gizemli dağı parçalamış ve hayvanları hayvanlar âlemine insanları da insanlar âlemine yollamış. Çünkü Gizemli Dağ iki taraf arasındaki çatışmanın kendisi yüzünden olduğunu düşünüyormuş.

İnsanlar ve hayvanlar, âlemlerinde mutlu mesut yaşamışlar ama iki tarafta birbirlerini çok kırmalarına rağmen birbirlerini çok özlemişler.

Hilal DEMİR 10 / E

Gizemli Dağın Darlığı

Page 35: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

35

ir varmış bir yokmuş. Bir seviyormuş. Güneş bulutu görünür bir kaybolurmuş. severken kara bulutla güneşin BNe zaman bir şimşek çaksa birleşmelerine imkân yokmuş.

gökten ağlar, herkesin bakışlarını Lakin bulutta sevdiğini kar taneleri üzerinde toplamayı başarırmış. içerisinde ararken güneşle Ne zaman ağlasa yağmur yağar bulutunda birleşmelerine imkân ne zaman gülse gökkuşağı gökleri yokmuş. Kış geldiğine sevinen renkleriyle sararmış. bulut, güneşin onu sevdiğinden Bu bulut yalnızlığa doymuş, habersiz kar tanelerini saymaya doymuş susmuş ağlamış her gün. başlarmış. Güneş bulutun Kışları daha gözyaşlı olurmuş, gözyaşlarından sonra çıkar tüm çünkü sevdiği karlar o zaman karları eritirmiş kıskançlığından. yağarmış üstüne. O kadar Bulut sevdiğinin eriyen bir karda y a k ı n k e n t u t a m a m a k k a r olma ihtimalini düşündükçe tanelerini, zoruna gidiyormuş. yeniden ağlarmış. Güneşin Gönül bu ya bulutların üstünde kıskançlığını gören kara bulut gezen bir periye âşık olmuş. Kara sinirlenir, o da şimşek çakmaya bulut lu cadı bunlar ın aşk başlarmış. yaşamasına izin vermeden o H e r k e s a ğ l a y a d u r s u n , güzeller güzeli periyi bir kar yeryüzündeki insanlar gökte tanesinin içine hapsetmiş. olanlardan habersiz, kimi annesi Bu bulutun daha da kötüye gittiğini kimi babası kimi sevdiği için gören bulut sakinleri bulutlar ağlarmış. Gözyaşları toprakta kütüphanesinde toplanarak buna sonlanan bulutların hayalleri b i r çözüm yo lu a ramaya yalan olup çıkmış gökyüzüne. Ne koyulmuşlar. Lakin hiç biri bir bulut ne güneş ne de karabulut çözüm yolu bulamamış. Çünkü erebilmiş muradına. sevginin yüceliğinde o bulutun Rabbim herkesi sevdiğ ine aşkının büyüklüğünde kimse bağışlasın diyen kullar yanlış sesini çıkaramamış. Sevmek söyler. Unutmayalım ki her nedir bilmeyen bulutlar, sadece sevilenin sevdiği vardır. Biz teselli verebiliyormuş. diyelim ki rabbim sevenleri Gel sor ki bizim bulut her kar birbirine kavuştursun. Gökten 3 yağdığında içten içe erirmiş. damla düşmüş, biri bulutun diğeri Halini kimseye anlatamayan güneşin diğeri de karabulutun bulutun saçlarına aklar düşmüş. gözyaşları…Yaz gelmiş kış bitmiş bu bulutun Bir gün şimşekli bir yağmurla gözyaşları dinmemiş. Gözü yaşlı karşılaşırsanız bilin ki gökte bulut kışı beklerken buluta âşık olan ağlar, karabulut kızgın, sıcak güneş onun bu halini görür o da teninizi yakıyorsa güneş de aşkından etrafına ışık saçarmış aşkından eriyor. Bu büyük aşkları çünkü yanarmış. duymayan kalmasın.Bir gün bulutun yanına gidip Bu masal da burada biter.aşkını itiraf edecekken aralarına güneşe âşık olan kara bulut girmiş. Kara bulutta güneşi çok

KAVUŞAMAYAN ÂŞIKLAR

Page 36: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

36

eçiciğin aklı bir karış havada ya, sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt kaçırır mı; Khemen görmüş keçiyi: "Heh, işte ağzıma layık bir lokma.

Yaşasın!" demiş. Keçicik bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş yok. Eh ne yapalım, demek kaderimde sana yem olmak varmış kurt."demiş. "Madem ölüm kapıya geldi, bari biraz kaval çal da neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim." demiş. Kurt " Son isteği zavallının" demiş. Bulmuş bir kaval çalmaya başlamış. Kurt çalmış keçi oynamış.

Derken, ötelerden kaval sesini duyan köpekler koşturmuşlar, gelmişler. Kaçmadan önce kurt durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş." Suç bende, sende değil. Neme gerekti benim kaval çalmak, neme gerekti bana köçekli kurban!"demiş. Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur. Ölçmeli biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi odlumu işti böyle Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olursun.

3682 Ayşe AKÇA3033 Şükran DOĞAN2895 Besna EVİZ

KEÇİ CAN PAZARINDA

Page 37: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

37

opgalikus kendi halinde bir çiftçidir. Doğumu çok değişik bir şekilde olmuştur. Diğer bebeklerin aksine hiç ağlamamakta ve hiç Kuyumamaktadır. Ailesi onu birçok hekime götürmesine rağmen

bir çare bulunamamıştır. Çevresindeki herkes onun bu hastalığını bildiği için onunla kimse arkadaşlık etmemektedir.

Bir gün bahçede çalışırken birden bire bayılır ve uykusunda bir rüya görür. Gördüğü rüya da kendisinin bir cennet bahçesinde bir dev tarafından öldürülmek istendiğini görür. Bunun nedeni ise onu doğurtan ebenin onu büyülemesidir. Eğer onu öldürmezse dünya düzeninin bozulacağını söyler. Rüyasında son olarak dev onu kovalarken yüksek bir yerden bir akarsuya atladığını görür.

Kopgalikus rüyadan uyandığında, yıllardır uyuyamamanın verdiği rahatsızlığı üstünden atar ve kendini hafif bir mutluluk kaplamıştır ancak gözlerini açtığında bir dere kenarında olduğunu burasının uyuduğu yer olmadığını anlar. "Yoksa gördüklerim rüya değil miydi?" diye düşünür. Olduğu yerden yavaşça doğrulduğunda rüyasının gerçek olduğunu anlamıştır çünkü kendisinden katlarca büyük bir yaratık onu yakalamaya çalışmış ve başarmıştır. Kafasına küçük bir darbe ile onu bayıltır.

Kopgalikus kendine gelip gözünü tekrar yavaş yavaş açmaya çalıştığında her yer karanlıktır ve burnuna sadece toprak kokusu gelmektedir. "Neredeyim?" diye düşünürken kendisini toprağın altına gömülü olduğunu anlar ve havasızlıktan ölür.

Rivayet olunur ki; Kopgalikus'un öldüğü gün, doğduğu evde yine aynı büyücü tarafından doğurtulan "Samaros" adlı bebek de Kopgalikus gibi ağlamayarak doğmuş, hiç uyumamış ve Kopgalikus'un mezarının üstünde cesedi bulunmuştur.

Umut Yüğrük1344 10-E

KOPGALİKUS VE BÜYÜLÜ AİLE

Page 38: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

38

ir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman Biçinde fakir bir ailenin bir çocuğu

varmış. Bu çocuk cadı tarafından kurbağaya dönüştürülmüş. Ailesi çocuğun öldüğünü sanıyorlarmış. Çocuk kurbağa olarak yaşadığı için çok üzgünmüş. Ailesini çok özlüyormuş. Bir gün sabahlara kadar ağlamış ve dua etmiş. Duaları kabul olmuş. Sabah uyandığında bir bakmış ki insana dönüşmüş. O mutlulukla koşa koşa ailesinin yanına gitmiş. Ama ailesini bulamamış. Komşusu ailesinin cadı tarafından öldürüldüğünü söylemiş. Çocuk hemen ağlaya ağlaya padişahın yanına gitmiş. Olanları anlatmış. Padişah olaya gülmüş geçmiş. "Bir insan nasıl kurbağaya dönüşebilir

ki?"demiş. Ama annesinin ve babasının öldüğüne inanmış. Hemen cadıyı çağırttırmış ve bu olanların hepsini anlatmış. Padişah bu olaya çok şaşırmış. Padişah cadıya iksiri nasıl hazırladığını anlattırmış. Sonra iksiri cadıya hazırlattırmış. Ceza olarak bu iksiri cadıya içirmiş. Cadı hayatının sonuna kadar kurbağa olarak yaşamaya mahkûm olmuş. Bu sırada çocuk padişahın kızını görmüş ve birbirlerine âşık olmuşlar.

Bu olayı padişaha anlatmışlar. Padişah da evlenmelerine izin vermiş. Onlarda evlenmiş kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. Hayatları sonuna kadar mutlu mesut yaşamışlar. Onlar ermiş muradına bir çıkalım kerevetine.

Zeliha Nur ÖZEN10/F 1705

KURBAĞA ÇOCUK

Page 39: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

39

ir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde küçük bir köyde yaşayan yaşlı bir köylü varmış. Yaşlı köylü bir Bgün sakladığı deposuna inmiş. Bir de ne görsün? Kutu kutu

peynirlerin 3-4 kalıbı tükenmiş. Yerde boş kutuları kalakalmış. Adam " Kesin bu lanet farenin işi " diye mırıldanmış. Sonra oraya bir tane daha kapanı hazırlamış ve evine çıkmış. 2-3 dakika sonra adamın gittiğini gören küçük fare depoya girmiş. Tam peyniri alacakken birden kapana kuyruğu sıkışıp kopuvermiş. Fare o kadar utanmış ki " Artık bana yaşamak haram oldu. Herkesin içine böyle kuyruksuz nasıl çıkarım?" diye kara kara düşünmeye başlamış.

Düşünmüş düşünmüş, sonra aklına bir çare gelmiş. Öteki fareler de kuyruklarını kessinler, hiçbirinin benden farkı kalmasın" demiş. Bütün fareleri etrafına toplamış. " Gelin gelin size bir öğüt vereceğim, bu kuyruğu arkanızda ne diye taşırsınız? Hem çirkin, hem de yük oluyor. Hiçbir işe de yaramıyor, kesip atıverin" demiş.

A m a d i n l e y e n farelerden biri söze girmiş: " Haydi oradan! Bi r ç ıkar ın olmasa bize böyle öğüt vermezdin sen." demiş. Bütün fareler dağılmış. Kuyruksuz kalan fare, çaresiz öylece oturmuş. Aradan zaman geçince diğer fareler, bunun kuyruğunun olmadığını fark etmişler.

K e n d i ç ı k a r ı n ı düşünüp herkesi kuyruksuz bırakmaya çalışan bencil fare hem kuyruksuz hem de arkadaşsız kalmış. Diğer farelerden hiçbiri bundan sonra onunla konuşmamışlar.

Merve ERDİNÇ 10-G 1716

KUYRUKSUZ FARE

Page 40: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

40

üzel bir ilkbahar günüydü. koşmaya başlamış. Pira çok sinirlenmiş Darkorların yağmur savaşı ve Yule'nin saçlarından tutup 'gel buraya Gyenilgisinin izleri silinmemişti. sen benimsin' diye kendine doğru

Darkorlar yenilginin ardından Söln'ü çekmiş. Cehn son atağıyla Yule'yi almış Layknların himayesi altına vermişledi. ve var gücüyle koşmaya başlamış. Chan galibiyetin heyecanını istediği gibi Pira'nın derman kalmamış. Artık pes yaşayamamıştı. Yule'nin kayboluşu etmiş. Chen'I her geçen gün bitirmişti. Yağmur Chan ile Yule Piradan kurtulup savaşı galibiyetinin ardından, Chen vakit Söln'ün en kıyı köşelerinden birinde kaybetmemiş Yule'yi aramaya çıkmıştı. oturup koşmaya başlamışlar. Yule Chen' Sö ln ' ün a l t ı n ı üs tüne ge t i r en olan sevgisini ona anlatmaya birazda ChenYule'nin izini bulamamıştı. hissettirmeye çalışıyormuş. Aslında

Gün le rden b i r gün Chen Chen Yule'nin ona ona hissettiklerinden herzaman ki asil, ciddi duruşuyla atı eminmiş ada Yule' ye aynı dy-uyguları üzerinde yağmur suları depolarını hisediyormuş. Çok geçmeden bir ses kon t ro l ede rken Sö ln 'ün üc ra gelmiş. Pira tekrar peşlerine düşmüş. kıyılarından birinde Yule'nin annesinden Chen Yule'yi bir magaraya saklamış ve hatıra göz yaşı damlası yeşil zümrütten kartalı Nova ile ordusuna haber olan kolyesini çal ıların dibinde görünce yol lamış. Chen Pira'nın hemen sevinçle kolyeyi almış ve kolyenin izini yakalanmasını emretmiş. Laykınların sürmeye başlamış. Biraz ilerledikten ordusu çabucak yola çıkmış.sonra sesler duymaya başlamış. Sesi Chen de hemen yola koyulmuş. takip ederken Pira'yı görmüş. Chen hızlı Biraz i ler ledikten sonra Pira'yı adımlarla Pira'nın yanına gitmiş. Pira karşısında görmüş. Pira Chen'in Chen'in bu ani baskınından hiçte üzerine bir hışımla atlamış ve Crossların memnun olmamış. Cehn'in yanından olduğu bölgede kavga etmeye hemen ayrılan Pira Yule'in yanına gidip, başlamışlar. Laykn ordusu çok kolundan tuttuğu gibi koşmaya geçmeden yerişmiş ve Pira'yı oracıkta başlamış. Yule ne olduğnu anlayama öldürmüşler. çalışırken Chende onların peşinden Chen tekrar Yule'nin yanına koşmaya başlamış. Pira o kadar hızlı gitmiş. Yule Chen'i zarar görmemiş koşuyormuşki Yule çok şaşırmış. olarak görünce sevincinden boynuna Yule'nin o narin ayakları daha fazla atlamış. Ikiside ağlamaya başlamışlar, dayanamamış ve yere yığılmış. Cehen akıttıkları göz yaşları üzüntülerinden Yuleye birşey oldu korkusuyla adımlarını değil birbirlerine olan aşklarının simgesi hızlandırmış ve Yule'e yetişmiş. Yule'nin olarak yanaklarından süzülerek toprağa o güzel sarı saçları sanki parlaklığını dökülmüş. yitirmişti. Chen bir hışımla Yule'yi 3 yıl sonra…düştügü yerden kaldırdı. Bunu gören Goldof Hazi oğluna tahtını Pira Chen'in üzerine şiddetle atlamış. devretmiş ve hayatını kaybetmiş . Chen Pira ile Chen şiddetle kavga etmeye tahtın başına geçer geçmez Yule ile devam ederlerken Yule düştüğü yerden evlenmiş. Chen hayatını iki çocuklu bir kalkmış ve tekrar koşmaya başlamış. kral olarak devam ettirmiş. Yule ile Bu sırada Chen ile Pira kavgalarına sonsuza kadar mutlu ve huzurlu bir Yu le 'n in kkoşmaya baş ladığın ı Laykn krallğını birlikte yönetmişler. gördüklerinde son verip Yule'yi takip etmeye başlamışlar. Pira koşarken 'Yule Unutmayalım ki aşk sonu benim' diye bağırıp Chen'i daha fazla olmayan en yüce ve hiçbir kuvvetin sinirlendirip onun çığrından çıkmasını yıkamayacağı çok güçlü bir bağdır.sağlamaya çalışıyordu. Chen Yule'ye çok yaklaşmış, elinden tuttuğu gibi

LAYKNLAR VE DARKORLAR :CHEN- YULE -PİRA ÜÇGENİ

Page 41: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

41

amanın birinde gökyüzünde bulutların Bu sırada Yule Söln'e girmeyi başarmış, derinliklerinde Darkorlar ve Layknlar yağmur sularını ararken Darkorların Zyaşa rm ış . Bun la r b i r b i r l e r i ne kendilerini kötülüklerden koruyabileceğine

düşmanlarmış. Amaçları Söln'ü ele inandıkları Crosslarından birini görüp merak geçirmekti. edip incelemeye başlamış. Bu sırada Darkorlar kırmızı gözlü, uzun kalın tırnaklı duyduğu bir sesle irkildi ve sesin kaynağının vücutları taştan sert siyah lekeli yaratıklardır. nereden geldiğini anlamaya çalışırken Layknlar ise buz mavisi tenli, sarı uzun saçlı, Darkorların askerleriyle burun buruna geldi ve beyaz gözlü, gri kanatlı yaratıklardı. kaçmaya başladı. Kaçarken Darkor kralı Layknların saçlarını yağmur suları ıslattığında Karna'nın oğlu Pira ile göz göze geldi ve ne varlıklarını korurlar. Ama yağmur sularını Söln olduğunu anlayamadan Pira, Yule'yi çekip adı verilen yerden almaları gerekirmiş. Söln Söln'ün en ücra köşesine götürdü. Yule tam ise Darkorların himayesi altındadır. Ve bağıracağı sırada Pira onu susturdu. Sesiz Layknlar burayı ele geçirmek için çalışırlar. olmasını ve onu koruyacağını söyledi. Yule bu Günlerden bir gün Layknların yağmur suları duruma çok şaşırdı ve sessiz olmaktan başka tükenmeye başlar. Layknların başı Goldof çaresi yoktu. Sustu ve Pira'ya dikkatlice baktı. Hazi yağmur sularının saklandığı defoya Solgun teni ve güzel gözleriyle babası gider. Yağmur sularını bitmek üzere olduğunu Karna'ya hiç benzemiyordu. görmüştür. Ülkesi Sulko'da haber çabuk çak Layknların adası Sulko'da Yule'nin gittiğini yayılmıştır. Sulko'da büyük bir panik öğrenen halk ve kral Goldof Hazi büyük bir başlamıştır. üzüntüyle Chen'den haber bekliyordu. Bu Goldof Hazinin güzel mi güzel bütün sırada Chen ordusunun son hazırlıklarını ihtişamıyla göz kamaştıran bir kızı varmış. tamamlamış. Söln' e doğru yol almaya Kızı Yule ülkesindeki karışıklığa bir son başlamıştı. Tam Söln'ün kapısının önünde vermek istiyordu. Yule aklına gelen ilk fikri Darkor lar ın ordusuyla karşı laşt ı lar. denemeye karar vermiştir. Bu arada ülkede Darkorların ordu generali Voltari ve Chen göz karışıklıklar devam ediyordu. Kral Goldof Hazi göze geldiler. Chen halkının içinde bulunduğu bu durum karşısında elinin bağlı olduğunu durumu anlatmaya çalıştı. Size de istediğiniz biliyordu. her türlü yardımı yapmaya hazırız diyerek bir Darkorların adası Söln de ise antlaşma ortaya sundu. Voltari antlaşmaya Lyknların bu kötü durumundan pek keyif itiraz etti ve büyük bir savaşın ilk adımını atmış aldıkları belliydi. Sonuçta düşmanlarını böle oldu.görmek onları mutlu ediyordu. Chen ve Voltari bir antlaşmaya varamayınca Günlerden bir gün, Yule kararını vermiş bugün kısa bir süre sonra Layknların kaderini kararını uygulayacaktı. Hazırlıklarını değiştirecek olan yağmur savaşı başlamıştı. tamamlamış. Laro üzerinden Söln'e harekete Bir anda ortalık toz duman içinde kalmıştı. geçmişti. Yolculuk sırasında Sulko adası Chen'in liderliğinde Laykn ordusu Darkorlara ordusunun genç generali Chen beyaz asil büyük bir mücadele ile karşı çıkmaya devam atıyla ormanı kolaçan ederken Yule'nin o ediyorlardı. Chen savaşı kazanmanın ilk güzel sarı saçları gözlerini alıyordu. adımını atarak Voltari'yi tek kılıç darbesi ile Dayanamayıp yanına gitti. Chen görevi gereği kafasını gövdesinden ayırmıştı. Diğer çok sert bir mizaca sahipti. Yule'nin yanına askerler ise Darkor askerlerini hızla yok gidip nereye gittiğini sordu. Yule'den aldığı etmeye devam ediyorlardı. Savaş artık cevaba pek memnun olmayan Chen yeleyi Layknların elindeydi. takip etmeye karar vermişti ve peşinden Darkorlar geri çekilerek Yağmur savaşı Yule'ye fark ettirmeden gitmeye başlamıştır. yenilgisini kabul etmişlerdi. Bu büyük Söln adası yakınlarında Chen Yule'nin izini başarının ardından Chen 'in yüzünün gülmesi kaybetmiş ama Yule'nin nereye gittiğini kalbinin ağlamasına engel değildi.tahmin edebiliyordu. Hikayenin burada bittiğini sanmayın. Chen endişeli bir şekilde kartalı Nova Güzel bir kızın kalbinin ağlamasına yazarın ile ordusuna haber yolladı. Haberi alan gönlü el vermez. Layknların ordusu hazırlıklarını tamamlayıp Söln'e doğru hareket etti. Aylin DİNÇ (10-G )- Hatice ÇAKI (9-C)

LAYKNLAR VE DARKORLAR: SÖLN İÇİN YAĞMUR SAVAŞI

Page 42: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

42

ir varmış iki yokmuş. Evvel zaman içinde bu zamanlarda değil tabi kalbur arpa içinde atlar kıro iken zebralar apaçiyken bir midilli varmış. BAt beyinli arkadaşları sürekli onunla dalga geçermiş. Çünkü bu

midillinin bacakları çok kısa karnı çok büyükmüş. Yürürken göbeği yere çarpar, bacakları yere çarpar, bacakları gözükmezmiş. Buna tek çözümün develer gibi yumurta topuk ayakkabı giymek olduğunu anlamış fakat ayakkabı çok tombiş olduğu için köselerin altını söküp terliğine takmış

Bir gün hanımın çiftliğinde bir düğüne olduğunu duymuş. Fakat kimse onu bu düğüne davet etmediği için arkadaşları ona 'Sen otur ahırını temizle.' diye dalga geçmişler. Akşam olmuş tüm arkadaşları düğüne gitmiş. Midilli tek başına üzgün bir şekilde yalağın önünde otururken birden bir kurbağa 'vırak' diye çıka gelmiş. Kurbağa sormuş neyin var midilli kardeş? Herkes düğündeyken sen bu pis yalağın yanında ne yapıyorsun? Midilli düğüne gidememenin verdiği üzüntü ile gözlerinden yaşlar süzülerek cevap vermiş 'Beni bu güne kadar ezdiler, dışladılar. Gene her zamanki gibi beni düğüne çağırmadılar. Ben de ne yapayım, beni anlayabilen bir tek bu yalak var ' demiş. Buna üzülen kurbağa midilliye yardım etmek istediğini dile getirmiş. Bunu duyan midilli o anın verdiği sevinçle kurbağaya sarılmak ister fakat koca göbeğiyle onu yanlışlıkla ezer. Kurbağanın sabah yediği sinek karnından çıkar. Sinek kurtulduğu için midilliye minnettardır. Borcunu midilliyi zayıflatacak ve düğüne gitmesi için davetiye verecektir. Tüm hazırlıklar sonucunda midilli düğüne hazırdır. Fakat tek bir eksiği vardır. O da yumurta topuk terliğini sinek değiştirmemiştir. Ama midilli bunun farkına varmamıştır. Kendini ilk defa böyle zayıf gördüğü için çok heyecanlıdır. Koştura koştura düğüne gitmiştir. Düğünde gelinin kız kardeşi pembe midilliye aşık olmuş. Düğünde pembe midilliyle öyle dans etmişler ki midillinin ayağındaki ayakkabısı çıkmıştır. Midilli bunun farkında değildir. Midilli ilk defa dans ettiği ve bir kızın ondan kaçmadığı için mutludur. Ayaklarını ilk defa bu kadar hareket etmiştir ve bacağındaki yağlar erimiş. Sonra sineğin şartı aklına gelmiştir. Takı merasiminden önce ahıra dönmesi gerekiyordur. Çünkü eski haline dönecektir. Pastayı kaçıracağına üzülüyordur ama sevdiği ata o şekilde görünmek istemiyordur ve takı merasimi bitmiştir. Tarkan'ın şarkısından onu bile duyamamıştır. Koşarak giderken pembe midilli peşinden gider. Bunlar evlenirler üç çocukları olur bir kırmızı mindirella ikincisi turuncu yastıkella üçüncüsü ise mavi battaniyella ve mutlu mesut yaşamışlar.

Oya ALPER 10-GCeren ERTÜK 10-GÇisil Buse KUZER 10-GElif İMİR 10-G

Midirella

Page 43: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

43

İrona şaşkınlıklar içinde cadıların evinden çıktıktan 1.BÖLÜM sonra cadıların konuşmasına şahit olmuştur.

__ 2. Cadı: Bundan sonra senin İronayla hiçbir Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler şekilde konuşmanı istemiyorum. Bıraksam bütün her berber iken develer tellal iken , ben babamın beşiğini şeyimizi anlatacaksın. Amacımızı planlarımızı tıngır mıngır sallar iken, kasabanın birinde güzelliği yapacaklarımızı kraldan alacağımız intikamı aslında dillere destan bir kız yaşarmış.Adı İrona'ymış.Mavi bizim normal insanlar olmadığımızı cadı olduğumuzu gözlü , uzun kızıl saçlı , beyaz tenli bir gece on ikiden sonra cadıya dönüştüğümüzü benim kızmış.İrona'nın , at arabası süren yaşlı iyi niyetli bir prensle evlenmek istediğimi dahi anlatacaktın. babası varmış.İrona babasıyla yaşar , evin düzenini __1. Cadı : Fazla abatmıyor musun?sağlar ve babasına yardımcı olurmuş.Aynı kasabada __2. Cadı : Hayır söylediklerim az bile. Dediğim gibi yaşayan ve kendilerini belli etmeleri yasak olan iki kız biraz daha dikkatli ol. kardeş yaşarmış.Cadılar kendilerini öyle iyi gizlerlermiş ki herkes onları çok iyi anlaşan iki kız 3. BÖLÜMkardeş sanırmış.Cadıların ülkeye yerleşme sebepleri , kendi yaşadıkları ülkenin kral ve askerleri tarafından İrona cadıların arasından geçen konuşmayı kuşatılması olmuştur. duyduktan sonra korka korka eve gelmiştir. Kapıyı Cadılar geleceği gördükleri için prens ile İrona'nın acele bir şekilde açıp hemen eve girmiştir. Hızlı bir evleneceğini görmüş ve ülkelerini kuşatıp onlara yer şekilde babasını aramaya başlamıştır. Babasının vermeyen kralın intikamını almak için bir kasabaya odasında uyuduğunu görür ve hemen uyandırmaya yerleşmişlerdir. Bu nedenle intikamlarını en yakın karar verir. Babasına olanları anlatıp ne yapması İrona ile iyi geçinerek prensi elinden alıp kraliyete gerektiğini sormuştur. sahip olmaktır. Cadılar gece on ikiden sonra şişko, __ Babası: Bu günden sonra yapman gereken tek şey kara şapkalı , burnu uzun ve yüzlerinde benler olan o kızlarla bir daha görüşmemek. Başka seçeneğin çok çirkin bir hal alılar. yok.

__ İrona: Ya onlar benim yanıma gelirse?2.BÖLÜM __ Babası: Kapının deliğinden bakıp açma kapıyı.

Evde olduğunu belirterek bir şeylerde yapma ki İrona sabah erkenden kalkıp o mis kurabiyelerinden şüphelenmesinler. Zaten uzun bir süre evdeyim ben.yapmaya karar vermiştir. Kurabiyelerin kokusu duyan __İrona: Öyle mi? Neden?babası ağır uykusundan uyanmış ve kızıyla çok güzel __ Babası: Sol kolumu incittim.bir kahvaltı yapmışlardır. Babası at arabasına binip __İrona: At arabasını kim kullanacak peki. Bildiğim sarayın yolunu tuttuktan sonra İrona yan eve taşınan kadarıyla kraliyet sarayının dışında yaşayan biri iki genç kızı ziyarete gitmeye karar vermiştir. Sizde olarak bir tek sana güveniyorlar baba.biliyorsunuz ki bu iki genç kız cadıların ta kendisidir. __ Babası: Bilmiyorum kızım. At arabasını ve prensi İrona bunlardan habersiz kurabiyeleri alıp kapılarını kime emanet edebilirim ki?çalmıştır. Cadılardan biri kapıyı açtıktan sonra İrona'yı karşısında görünce; İrona biraz düşündükten sonra..-1.Cadı: Bize geleceğini görmüştük İrona gel içeri. __İrona: Babacığım istersen ben yapabilirim.-İrona: Anlamadım nasıl yani? __Babası: Bilmemki İrona halledebilir misin?-2.Cadı: Kardeşim biraz saftır. Sen onun kusuruna __İrona: Bundan kolay ne var. Küçüklüğümden beri bakma lütfen. tek kullanabildiğim şey at arabası.-2.cadı: İrona her şeyden habersiz içeri girer. Biraz Sabah olur olmaz İrona kahvaltısını hazırlayıp at şaşkındır ama yüzündeki gülümsemeyi eksik etmez. arabasına binip yola çıkmış. Sarayın önüne gelip 2.Cadı: Gel buraya otur. beklemeye başlamış. Muhafızlardan biri; İrona siyah ayakkabı şeklindeki koltuğa oturup etrafı __ Muhafız: Sen kimsin?incelemeye başlar ve söze girer. __İrona: Ben atçının kızıyım. Babamın sağ kolu -İrona: eviniz çok tuhaf. Duvarlarınızda süpürgeler, incindiği ve prensi kimseye emanet edemediği için içinde siyah kar yağan küreler çok ilginç. bugünlerde beni burada göreceksiniz. -1.Cadı: ne bekliyordun ki bizden. Normal insanların __Muhafız: Atçıya geçmiş olsun dileklerimizi ilet evleri gibi falan yapmamızı mı? lütfen. Sen de hoş geldin.İrona ayağa kalkacağı sırada başının üstünden küçük İrona gülümseyerek.cırtlak sesli bir yarasa geçmiş ve cadıların büyük __İrona: Çok teşekkürler.olanının omzuna konar. İrona prensin at arabasına doğru yaklaştığını görünce -İrona: Ben gitsem iyi olur. hemen aşağı inip kapıyı açtı. Güzelliği ile prensin -2.Cadı: Sen kardeşime bakma! Bazen böyle ilgisi çekmişti İrona.saçmalayacak şeyler bulur. __ Prens: Hoş geldin İrona. __ İrona: Bir sorun yok benim için. __ İrona: Teşekkürler efendim. Bu arada hoş bulduk. __ 2. Cadı: Yine bekleriz İrona.__1. Cadı: Evet evet. Ben biraz saçmaladım galiba.__ İrona: Neyse. Hoşçakalın.

İRONA

Page 44: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

44

Prens İrona'ya dikkatli dikkatli bakarken İrona Prens anlamaz gözlerle İrona'ya bakmaya arabayı kullanmaya başlamıştı. Prensin başladı. Belki sebebini açıklar diye. İrona dalgınlığına gelmişti. Gideceği yeri çoktan hemen söze girdi:geçmişlerdi. Kara yosun ormanına girdiklerini -Bu iki kız bizim kasabaya yeni taşındılar. ikisi de fark etmemişti . İrona tekerleğin hızlı Taşınma sebepleri Kralımız efendimizden dönmediğini ve yavaşladığını görünce kendine intikam almaktır.geldi. Bu sırada atın bağladığı ip kopup atın Prens:kaçıp ormanın içinde kaybolmasına sebep -Anlamıyorum. Babamdan neden intikam olmuştu. Araba tökezleyerek biraz da almak istesinler ki?sürtünerek ilerlemeye devam ediyordu. Biraz İrona:daha sürüklendikten sonra araba ters dönüp -Kralımız askerleriyle birlikte cadıların ülkesini yuvarlandı. Sonra bir arada durdu. İrona kuşatmışlardır. Kralımız o ülkede yaşama çıkmaya çalışırken prens çoktan çıkmış yasağı koymuştur. Cadıların geleceği olmanın şansıyla İrona'yı kurtarmaya gider. görebilme gibi bir özellikleri cadılar bizim __Prens: İrona iyi misin? evleneceğimizi görmüş ve sizle beni ayırma __ İrona: Evet ama buradan çıkamıyorum. yolları aramaya başlamışlardır bile.__ Prens: Nerdesin? Prens:__ İrona: Ön tekerleğin oradayım. Bacağım -Onlar cadı değil İrona, bunu sende buraya sıkıştı. görüyorsun. Bak normal insanlar gibi çilek Prens hemen koşup İrona'yı o halde görünce topluyorlar.çok endişelenmiştir. Hem arabayı itip hem de İrona:konuşmaya çalışıyordu. -Sorunda bu ya. Onlar gece on ikiden sonra __ Prens: Çok üzgünüm İrona dalmıştım. cadıya dönüşüyorlar. Şunları bir izle zehirli Ormana girdiğini göremedim. çiçeklerden toplayıp aynı zamanlarda yiyorlar. Güçlü bir şekilde arabayı itip İrona'nın ayağa Normal bir insan olsaydı şuanda çoktan ateşler kalkmasını sağlamıştır. içinde bayılıp yere düşmüştü. Ayrıca yarasalar, __ İrona: Asıl ben üzgünüm. Keşke sizin baykuşlar cadıların başının üstünde uçuyorlar, komutunuzu beklemeden gideceğiniz yeri omuzlarına konuyorlar.sorsaydım Bakın şuanda gözle görülür pek bir şey yok __Prens: Neyse sen iyisin değil mi? ama bana inanın lütfen.__İrona: Evet. Biraz sızlıyor. Prens:Prens İronayı bir anda kucağını alıp yürümeye -İrona seni daha yeni tanıdım. Ama bütün başlamıştır. kalbimle inanıyorum. Yalnız aklıma bir şey __ İrona: Çok utanıyorum bugün için çok özür daha takıldı. Cadılar bizim geleceğimizi görmüş dilerim. öyle mi?__Prens: Lütfen İrona sana yardım etmeme İrona: Evet. Böyle özellikleri olduğuna izin ver. inanmıyorum.__İrona: Nereye gidiyoruz peki? -Prens: Neden?__Prens: Saraya tabi ki de. Seni bu halde eve -İrona: bir prensle bir köylü kızı evlenmezde götüremem. ondan. İrona yüzündeki solgun ifadeyi bir kenara atıp -Prens: Bu kadar emin olma İrona. Gerçekten prensin gözlerinin içine bakmaya başlamıştır. bir aşk varsa hiçbir engel kalmaz.Tabi prenste o iri mavi gözlerden alı koyamadı İrona bu sözün karşısında ne diyeceğini kendini. Bu sırada ormandan çıkarken cadılara şaşırmış gözlerle prense bakmaya devam etti. rastladılar. Cadılar o sırada zehirli çileklerden Bakışmayı kesen bir durum olmuştu. Cadılar topluyor bazen de ağızlarına atıp şarkı söyleyip bir anda gökyüzünü siyah ederek ve mavi yiyorlardı. Prens kendi kendine söylenmeye şimşekler çaktırarak. Prens ve İrona' nın başladı yanına gelip- Prens: Kızları uyarsak iyi olacak zehirli 2. Cadı: demek buradasınız.çileklerden yediklerinin farkında bile değiller. -İrona: bu ne demek oluyor şimdi? Sizin ne Dedikten sonra tam seslenecekken İrona elini işiniz var burada?prensin ağzına koyup gözlerini açarak korku ve -2.Cadı: Aaa İrona, güzel kız…endişe içerisinde kısık bir sesle kulağına; " Diyerek uzun siyah renkli tırnaklarını İronanın Lütfen efendim. Cadılar bizi fark etmeden hızlı yanaklarına hafif deydirerek bir şekilde gidelim buradan."

Page 45: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

45

-2.Cadı: Bizim geleceği gördüğümüzü 4. Bölüm:biliyorsun, burada ne işimiz olduğunu da… Peki, neden soruyorsun? Sarayda sıradan günlerden bir gündü. Kral -İrona: geleceği görüyorsunuz madem. Niye uyanıp kahvaltısını yapmış ve hızlı bir prensle karşılaşmamıza izin verdiniz. şekilde bahçıvanın yanına gitmeye -1.Cadı: kahrolsun ki zamanı koyulmuştu. ayarlayamıyorum. Ne olacağını göre -Kral: Jayson nereye gitti?biliyorum ama zamana yenik düşüyorum. -Bahçıvan: Nereye gittiği hakkında bir -İrona: bilgimiz yok efendim. Geleceği bir tek sen mi görebiliyorsun? --Kral: Peki bakalım. Gelince derhal yanıma Cadılardan küçük olanı tam evet diyecekken gönderin.büyük olanı sözünü kesti ve --Bahçıvan: emredersiniz efendim.2.Cadı: bu seni ilgilendirmez küçük şey. Kral tekrar hızlı adımlarla saraya gidip -Prens: yeter bu kadarı da fazla. kraliçenin yanına gitti ve Diyerek İronayı kucağından indirmeden ve --Kral:Wilsem nereye gitti? Biliyor musun?onu daha sıkı tutarak kızlara --Kraliçe: Evet tabii biliyorum.-Çekilin önümüzden. Yoksa bu işin sonu hiç --Kral: Nereye gitti peki?iyi olmayacak. --Kraliçe:Jayson bu gün mektep diplomasını -2. Cadı: Ah İrona sen ne şanslı şeysin. almaya gidiyor.Prensle yeni tanışmanıza rağmen seni --Kral:Ah … nasıl da unuttum.kendinden çok düşünüyor. --Kraliçe: Bu aralar sende bir şeyler var ama -İrona: Bunu da görmüşsünüzdür o zaman bulamadım Wilsem.-2. Cadı: gördük görmesine de her şeyden --Kral:N'olacak … Hep aynı şeyler , habersiz prensi nasıl inandırdın bak orasını biliyorsun Kate.anlamadım. Kraliçe ve kral meraksız ve bir o kadar sıkıcı -İrona: Demek ki bende çok iyi konuşmalarına devam ederken ayarlayabiliyorum. muhafızlardan biri kapıyı açıp efendim biri -Prens: İrona tamam. Gidiyoruz sizi görmek istiyor.-2. Cadı: Dur bakalım..Bu o kadar kolay --Kral: Bu odaya gelecek kadar önemli olan değil. İrona'nın bir yere gittiği falan yok. kişide kim?-1. Cadı: Evet, İrona bizimle Karanlık --Kraliçe:Sakin ol Wilsem… Anlarız Kule'ye gelecek. birazdan.2. Cadı diğerine kapa çeneni der gibi Kapı açıldığında odaya giren İrona'nın bakmaya başladı ve sonra babası olmuştur.-Prens: Yok bu kadar saçmalık yeter. --Kral:Bir şey mi oldu atçı? Jayson nerede?-İrona: Evet… Gerçekten yeter. --Atçı:Bilmiyorum efendim. Ben bugün Kendini prensin kollarına atarak "Tamam bırakmadım prensimizi. Kolum incilmişti. kızlar. Bundan sonra prensle görüşmek yok. İronayı gönderdim prensi olsun diye.Oldu mu?" dedi ve kendi kendine ilerlemeye --Kral İrona da kim?çalıştı o incinmiş ayağıyla. --Atçı:Kızım efendim.-Prens: İrona dur, beni bekle lütfen.-2. Cadı: Biz de bunu anlamaya çalışıyoruz işte. İrona gitsin ve prens bizimle kalsın.İrona Prense döndü ve -İrona: Geliyor musunuz?-Prens: Elbette.Dedi ve İrona'ya doğru ilerlemeye başladı. O sırada cadılardan ikinci olanı hırsından ne yapacağını düşünmeye başladı. Aklına kaçırmak geldi. Küçük cadıdan süpürgeyi alarak kendisiyle birlikte kardeşine de süpürgeyi attı ve İronaya yaklaştı ve bir anda prensin yanında olarak süpürgeyi attı.

Bu konuşmaların üzerine prens kapıdan içeri girer. Atçı merak içinde --Atçı:Hoş geldiniz efendim. Kusura bakmayın ama İrona nerde acaba?--Prens:İronayı kaçırdılar engel olamadım. Özel güçleri vardı. Çok özür dilerim.--Kral:bir dakika ya … Bunlar ne demek oluyor Jayson.--Prens:Anlamış değilim.--Atçı:İronayı kimler niye kaçırsın anlamış değilim.--Prens:Araba kaza yapınca --Kraliçe:Ne bir de kazamı yaptınız. İyi misin bir şeyin var mı?

Page 46: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

46

--Prens:hiçbir şeyim yok.--Atçı:Peki İrona'nın bir şeyi mi var mı?--Prens:Maalesef İrona yaralı. Dizi burkuldu. Ayağı tekerleğin altında kalmıştı.--Atçı:Ne? Birde yaralı mı ah benim zavallı kızım. Hem yaralı hem de kaçırıldı yani öyle mi?--Prens:Cadılar tarafından kaçırıldı. --Atçı:Evet. O cadılar bana anlatmıştı. Bu kadar ileri gideceklerini tahmin edemiyordum. Bilseydim İronayı dışarıya bile çıkaramazdım.--Kral:İmkansız. Bu ülkede cadıların olması imkansız.--Prens:Öyle değil işte. Bu kadınlar gece onikiden sonra cadıya dönüşüyorlar. Gündüzleri bizler gibiler.--Kral:Peki İronayı kaçırmalarının nedeni ne ?--Prens:Senden intikam almak. Ülkelerini kuşatıp onları katletmişsin. Kurtulanlar buraya cadı olarak gelmiş. Diğerlerini de öldürürken bunlar bir sihir yapıp gündüzleri bizler gibi olup geceleri cadıya dönüşüyorlar.--Atçı:Anlamıyorum. Kraldan intikam almak için neden İrona'yı kaçırıyorlar ki?--Prens:Çünkü cadılar geleceğimizi görmüşler. İrona'yla benim evleneceğimizi görmüşler.--Kraliçe:Ne? Sen bir köylü kızıyla evlenemezsin Jayson.--Prens:Lütfen bunları şimdi konuşamayız. İrona'yı bulmamız lazım.--Atçı:Ne yapabiliriz bana yardım edin lütfen. --Prens:Elbette. Bunlar benim sorumluluğum altında. Bütün muhafızlar şu anda İrona'nın kaçırıldığı ormanda arama yapıyorlar.--Atçı:Peki… her şey için çok teşekkür ederim efendim.--Prens:Lütfen, İrona için her şey yapabilirim. Gelin sizi de aramanın yapıldığı yere götüreyim. 5. bölüm

Prens ve atçı aramanın yapıldığı yere gittiler. Bu sırada cadılar İrona'yı karanlık ormandaki yosunlu şatoya götürmüşler. İrona'yı şatonun en alt katındaki yüzük zindana hapsetmişlerdir. İrona sinirden ne yapacağını şaşırmış cadılara onu oradan çıkartmalarını söylüyormuş. Bu arada cadılar sihirli iksirlerinden yapıp İrona'ya içirmeyi düşünüyorlardı. Sihirli iksirin özelliği İrona'yı yok etmekti. İksiri hazırlamışlardı. Şimdi sıra İrona'ya içirmekti. İrona'ya bunu içirmenin bir yolunu arıyorlardı. Uyutup içirmek geldi akıllarına. Prenste İrona'yı bulmaya çalışıyordu. Ormanda gezerken yosunlu şatoyu gördü. İçeri girmek için biraz cesaretini topladı ve tam içeri girecekken cadıların kahkahalarını duydu. Şato çok büyüktü İrona'yı aramaya başladı. Şato o kadar büyüktü ki Prens kaybolmuştu. Cadılar planlarını gerçekleştirdi. İrona'yı uyuttu. Ağzına iksiri damlatacakken İrona uyandı. Bağırmaya başladı. Prens bağrış seslerini duydu. Ve odayı bulmaya çalışıyordu. Cadılar ise İrona'ya iksiri içirmeye çalışıyorlardı. Prens odayı buldu kapıyı açtı ve irona'yı saraya götürdü. Kraliçe "Bu kızı istemiyorum. Aldığın yere geri götür" demeye başladı. Prens aldırış etmeden çok güzel düğün hazırlıkları yapmaya başladı. Tüm halk davet edilmişti. Düğünleri oldu. Ve çok mutlu oldular.

Ruken Güler 9-A

Page 47: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

47

az o zamanlar daha 13 öğrendim. Çok küçük yaşta bunca yaşındaydı. Yaşının küçük yükü taşıman zaten bir mucizeydi. Nolmasına rağmen çok akıllı bir Sana dayanamayıp yardıma geldim.

kızdı. Bu olgunluğunun nedeni ise Senin koruyucu perinim. İhtiyacın küçük yaşta annesini ve babasını bir olduğunda yanındayım.'' dedi. Naz çok trafik kazasında kaybetmesiydi. O şaşırmıştı. Böyle olayları sadece olayın üstünden sadece 2 yıl geçmişti. filmlerde ya da kitaplarda olur diye Artık 15 yaşında bir genç kızdı. Çocuk düşünürdü hep. Fakat şu an gerçekle Esirgeme Kurumunda kalıyordu. Bu yıl karşı karşıyaydı. Silkinip kendine son akrabası olan dedesini de gelmeye ve bunun bir rüya ya da hayal kaybetmişti. Kalacak kimsesi olmadığı olmadığına emin olmak için elini sıktı. için Çocuk Esirgeme Kurumuna Canı fena yanmıştı. Hayır, hayal gönderildi. İlk günde müdür ona çok iyi değildi. Sonunda o da mutlu olacak, davrandı. Ona yatağını ve dolabını k imses i o lmayan b i r i o l a rak gösterdi. Bütün çocuklar Naz'a kalmayacaktı. Sığınacak bir liman bakıyordu. Birkaç gün sonra her şey bulmak onu çok sevindirmişti. Artık o r t a y a ç ı k m a y a b a ş l a d ı . yalnız değildi. Naz'ın en küçük Öğretmenlerine kendini sevdirmeyi üzüntüsünde Rüya peri ona yardıma başarmıştı fakat bu sevgi birçok geliyordu.arkadaşının ona düşman olmasına neden oldu. Hatta hiç tanımadığı Bu şek i lde zaman ak ıp okulun en havalı kızı Gözde'nin geçiyordu. Günlerden bir gün ayrılık özellikle de. Naz o gün bahçede zamanının geldiğini acı da olsa rüya d o l a ş ı r k e n k e n d i s i h a k k ı n d a haber verdi. '' Yavrum senelerdir konuşulduğunu duydu. Aslında bu beraberdik Ama artık kendi ayaklarının onun duymasını sağlamak için kasıtlı üstünde durabilecek kadar güçlü bir bir konuşmaydı. Ama Naz bunu fark kızsın artık. Bana ihtiyacı olan daha edemedi. Kızın yanına gitti. Sakin ve çok küçük çocuk var. '' Naz nazik bir biçimde kendisi hakkında gözler inden düşen damlalar la neden böyle bir yargıya kapıldığını konuşmaya başlayacakken aniden bir sordu. Kız bağırmaya, üstünü yırtmaya ı ş ı k b e l i r d i . N a z g ö z l e r i n e ve kendini yaralamaya başladı. Naz ne inanamıyordu. Annesi tam karşısında olduğunu anlayamamıştı. Kendini duruyordu. Tam koşup sarılıyordu ki birden müdür'ün odasında buldu. annesi duman olup gökyüzüne karıştı. Gözde üstünü ve yaralarını göstererek Naz'ın gözyaşları göl olup yerle Naz'ın yaptığını söyledi. Yurtta buluştu. Günler günleri kovalıyordu. Gözdeyi herkes tanırdı. Korktukları için Naz artık gerçekleri anlamıştı bütün doğruyu gizlemek zorunda kaldılar. hayalleri süsleyen peri yardımcı kişiler Naz ceza aldı ve yatağına yatıp annelerdi. Rüya perinin yardımları ağlamaya başladı. Bir ses duyunca Naz'ın kendi ayaklarının üzerinde sustu ve etrafına bakındı. Kimsenin durmasını sağlayacak kadardı. Evet, onu bu şekilde görmesini istemiyordu. ar t ık kendi ayaklar ı üzer inde Baktı ama kimse yoktu. Tekrar durabilecek genç ve güçlü bir kızdı. ağlamaya başladı. Ve bir ses… Kendisi de başka çocukların Rüya ''Ağlama… Ağlama yavrum.'' diyordu. perisi olmaya karar verdi. İşlerinden Etrafına baktı. Karşısında parmak arta kalan tüm zamanını hasta, boyunda uçan bir yaratık duruyordu.'' yardıma muhtaç, yalnız çocuklara Sende kimsin? '' diye sordu. Peri yardım etmeye adadı. olduğu kanısına vardığı yaratık konuşmaya başladı. '' Adım Rüya peri. HATİCE ÇAKISenin ağladığını ve üzüldüğünü 9-B 3150

RÜYALARIN PERİSİ

Page 48: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

GÜLSENEM DEMİRCİ

48

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler

berber iken ben annemin beşiğinde tıngır mıngır sallar iken serüvenler ülkesinde bir oduncu yaşarmış. Bir karı bir koca güzelce yaşayıp gidiyorlarmış bu ülkede.

Adam oduncuymuş. Geçimini ormandan kestiği ağaçlarla sağlarmış. Küçük bir kulübede yaşarlarmış. Bir gün yine ormana ağaç kesmeye gitmiş. Her zamanki gibi kesmiş odununu, koyulmuş yoluna. Tam eve gelirken adımını attığı gibi kendini yerin altındaki düşler dünyasında bulmuş. Oduncu ilk başta ne olduğunu anlamadıysa da sonradan hoşuna gitmiş. Oduncu sağ tarata bir maymun görmüş. Bu maymun bildiğiniz gibi bir maymun değilmiş yalnız. Maymunun mahareti çok fazlaymış.

Maymun bizim oduncuya "Sen şanslı bir adamsın. Sana üç dilek hakkı sunuyorum. Bunu dilediğinde kullanabilirsin." demiş. Adamı yollamış düşler ülkesinden. Adam sevinçli sevinçli evinin yolunu tutmuş. Güneş sanki bir başka parlıyormuş bugün onun için. Eve gitmiş karısına olanları bir bir anlatmış. Karısını inandıramamış ilk başta ama yine de sonradan mantıklı gelmiş anlattıkları. Adam tam ekmeği almış eline ısıracağı sırada keşke şurada bir kangal sucuk olsa demiş ve ekmek sucuk olmuş birden dilek hakkını kullanan oduncu çok sevinmiş.

Ancak karısı,"Bey sene yaptın? Böyle boş işlerle uğraşılır mı?" demiş. Sonra adam da sinirlenmiş. Karısına "Keşke sucuklar diline yapışsa da konuşmasan" demiş. Bir de bakmışlar ki sucuklar kadının diline yapışmış. Kadın ah d e m i ş v a h d e m i ş çıkaramamış dilinden sucukları dilinden. En s o n u n d a k o c a s ı k a r ı s ı n a dayanamayıp " Karımın dilinden sucuklar kurtulsun." demiş. Sucuklar kadının dilinden ayrılmış. Kadın da kocasına teşekkür etmiş. Üç dilek hakkını da kullanan çift çok pişman olmuş. Kadın ilk başta saray ve çokça para istese de sonradan her ş e y i n mutluluktan v e s a ğ l ı k t a n i b a r e t o l d u ğ u n u a n l a m ı ş . O d u n c u d a karısının bu d ü ş ü n c e s i n e çok sevinmiş.

O d u n c u esk is i g ib i o d u n t o p l a m a y a devam etmiş. K a r ı s ı d a evde sıcak bir ç o r b a y a p a r a k k e n d i l e r i n i geçindirip gitmişler.

BÜŞRA ONGUN10-G 3162

SERÜVENLER ÜLKESİ

Page 49: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

MERAL GÜZELLİ

49

ok çok zaman önce Aros ve Veros Çetos yolda giderken sağ tarafında adında iki ada varmış. Aros apaçi dansı yapan yengeçler, sol Çadasının çevresinde süs balıkları, tarafında rap yapan sevimli balinalar, en

Veros adasın da çılgın köpek balıkları alt tarafta test çözen kurbağalara yaşarmış. Süs balıkları ve çılgın köpek rastlamış. Bu gördüklerine çok şaşırmış balıkları arasında yüzyıllardır süren bir bunlardan hiç birini Veros adasında hiç töre davası varmış. Çünkü köpek görmemiş. Karşı taraftan gözüne ince ba l ık la r ın ın büyük babası süs ince pırıltılar çarpmış. Şaşkınlığıda git balıklarının büyük anneannesini gide artıyormuş. Karşıdan gelen yüzyıllar önce yutmuş. Bu balıklar aynı Prenses Selena ve arkadaşları imiş. geçitleri kullanmaz, aynı yerlerde Çetos Prenses Selena ya ilk görüşte âşık yaşamaz, birbirlerinden kız alıp kız olmuş. Prenses Selena ve arkadaşları vermezlermiş. Günler günleri, haftalar Çetos'u fark edince çok korkup haftaları, haftalar yılları kovalamış. kaçmışlar. Büyüklerinin anlattıkları Veros adasının prensi Çetos iyimser, gelmiş hepsinin aklına. Çetos bu duruma cesur ve bir o kadar da yakışıklıymış. çok üzülmüş ve onları takip etmeye Günlerden bir gün kral çetesine Aros başlamış. Onlara seslenmiş, kendisinin adasını yok etmesini ve süslü nası l b i r i o lduğunu an la tmaya balıklardan eser bırakmamasını çalışıyormuş ama başaramamış. emretmiştir. Ama Çetos bu emre Peşlerinden koşarken Çetos batık bir uymamış Kral'a karşı gelmiş. Aros geminin içine sıkışmış ve yaralanmış." adasıyla aralarındaki bu davaların Kurtarın kurtarın, ölüyorum."diyerek bitmesini istiyormuş. Bu şekilde hiçbir yardım istemiş. Bu duruma daha fazla şeyin çözülmeyeceğini biliyormuş. dayanamayan Prenses Selena ve Kral'la şiddetli bir şekilde kavga etmiş. arkadaşları Çetos'a yardım etmiş. Aralarında artık bir mesafe oluşmuş. Çetos'un durumu iyi değilmiş. Alıp onu Çocukluğundan beri merak ettiği fakat güvenli bir yere götüdüler ve sahip hiç gidemediği hep hayallerinde çıkmışlar. Gel zaman git zaman canlandırdığı Aros adasına gitme Çetos'un nasıl biri olduğunu anlamışlar hayaline kapılmış. Aros adasına nasıl ve arkadaş olmuşlar. Çetos, yavaş yavaş gideceğini, nasıl yaşayacağını, kendisini iyileşiyormuş. Prenses Selena'ya olan nasıl kabul ettireceğini düşünerek aşkı da giderek artıyormuş. Ona harekete geçmiş. Gel zaman git zaman bambaşka hayranlık duyuyormuş. Çetos kararını vermiş ve bir gün Aros adasına iyileşmiş ve kendisinin nasıl biri gitmeye koyulmuştur. Kâh vazgeçip olduğunu ve niçin Aros adasına geldiğini dönmek istemiş, kah Aros adasına uzun uzun anlatmış. Prenses Selena ve ulaşmak istemiş. Veros adasının çıkış arkadaşları Çetos'u tanımış ve onu kapısındaki çakma bekçileri atlatıp Aros aralarına kabul etmişler. Yalnız Prenses adasına doğru yola koyulmuş. Sonunda Selena da Çetos'un konuşmalarından ve Aros adasına ulaşmış. Aros adasının az görüşmelerinden çok etkilenmiş ve dışında gizli saklı yaşamaya başlamış. Çetos'a ilgi göstermeye başlamış.Aç kaldığında çevreyi gezinir, yosun, solucan, ahtapot yakalarmış. Günler Gel zaman git zaman, görüşmüşler, böylelikle geçiyormuş. Günlerden bir konuşmuşlar beraber vakit geçirmişler, gün Aros adasının biricik prensesi Prenses Selena da Çetos'a aşık olmuş. Selena, can dostu olan Edü ile Büdü' yü Çetos bu durumdan habersizmiş ama de yanına alarak Aros adasını gezmeye arkadaş olduklarına çok seviniyormuş. çıkıp kafa dinlemek istemiş. Çetos da bu Birbirlerine olan aşklarını itiraf etmişler. duruma daha fazla dayanamayıp Aros Beraber çok güzel vakit geçirmişler, adasına gidip kendini kabullendirmeye gezmişler, eğlenmişler ve çok güzel karar vermiş. hayaller kurmuşlar.

SONSUZLUĞA GİDEN YOL

Page 50: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

50

Veros adasının kralı Çetos'u çok Selena, bunların olacağını bildiği merak ediyormuş. Hayattaki tek halde aşkına sahip çıkmış ve varlığı olan biricik oğlunu aylardır sabretmiş. Bu duruma Aros adasının gö rmüyormuş . Vez i r l e r ine , Yaşlı Bilge Kaplumbağası çok askerlerine Çetos'u bulmaları için üzülmüş.emir vermiş. Her yer didik didik aranmış ama Çetos'u kimseler Aşıkların birbirlerine kavuşmaları için b u l a m a m ı ş . K r a l o ğ l u n u elimden geleni yapmış. Aşk'ın kişi, öldürdüklerini ve yok ettiklerini durum, düşmanlık tanımadığını düşünmüş ve ümitsizliğe kapılmış. bilirmiş. Yaşlı Bilge Kaplumbağa

çözüm yolları aramış ve sonunda Aylar geçer, Yıllar geçer… bulmuş. Prenses Selena'nın

arkadaşları Edü ile Büdü'yü yanına Çetos, Aros adasına çok alışmış. çağırtmış. Olanı biteni ve yapmaları Kimseye gözükmeden yaşamaya gerekenleri anlatmış. Geç saatlerde devam etmeye çalışmış. Aros Yaşlı Bilge Kaplumbağa'nın evinde adasının kralı kızının her gün nereye buluşup Saraya gidip Prenses gittiğini çok merak edermiş. Prenses Selena'yı kurtaracakları gün gelmiş. Selena'ya çok güvenirmiş. Prenses Buluşmuşlar. Edü ile Büdü, saraya Selena bu duruma çok üzülmeye bahçe kapısından girmişler. Bekçileri başlamış. Hem ailesinden habersiz bağlamışlar ve Bilge Kaplumbağa bir şeyler yapmaktan, hem de 'da Prenses Selena'yı kurtarıp Ç e t o s ' u n b ö y l e g i z l i s a k l ı saraydan kaçırmış. Prenses Selena yaşamasından çok huzursuzmuş. dostlarına ve Yaşlı Kaplumbağa'ya Bu durumdan kurtulmak için çözüm minnet duymuş. Sırada Çetos'u yolları aramış, bulamamış. Babasına kurtarmak varmış. Ama bu Selena'yı bu durumu anlatsa, aşklarına karşı kurtarmak kadar kolay değilmiş. çıkıp öfkeyle kendisini odasına Çetos'u karanlık zindanlara kapatıp kapattırıp başına iki tane bekçi işkence etmişler. Bilge Yaşlı dikeceğini bilirmiş. Kaplumbağa, Aros adasında sevilen,

sayılan ve herkes tarafından tanınan Aradan çok çok zamanlar geçer.. biriymiş. Bilge Kaplumbağa'nın

küçük yeğeni Karanlık zindanlarda Prenses Selena ve Prens Çetos, çakma bekçiymiş. Bekçi, büyük dayanamazlar ve her şeyi göze babasını orada görünce çok alarak Aros adasının kralı olan şaşırmış ve niçin burada olduğunu Selena'nın babasının huzuruna sormuş. Bilge Kaplumbağa durumu çıkmaya karar vermişler. Kralın anlatmış. Yalvar yakar, ısrar kıyamet huzuruna çıkmışlar. Babası kızını bu derken bekçi aşıkların bu haline durumda görünce öfkelenmiş ama d a y a n a m a m ı ş v e Ç e t o s ' u o lanı b i ten i b i lmek is temiş. karanlıklardan kaçmasına müsaade Birbirlerine olan aşklarının ve uzun e tm iş . İ k i aş ı k b i r b i r l e r i ne zamandır görüştüklerini Çetos'un kavuşmuşlar. Artık bir engel gizlice orada yaşadığını anlatmışlar. ka l ma d ığ ın ı za n n e d i p A ro s Kral bu duruma çok öfkelenmiş. adasından uzaklaşmışlar. Ama Dayanamamış ve Çetos'u karanlık bilmedikleri asıl olayların bundan zindanlara kapattırmış. Prenses sonra başlayacağıymış. Selena'yı ise odasına kapattırıp başına da iki bekçi koymuş. Prenses

Page 51: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

51

BAŞUCUNDAKİ TELEFON için anahtar

Prens Çetos ve Prenses Selena dostları ve Yaşlı Bilge Kaplumbağa'dan Bu yaşlı ortam Aros adasındaki teşekkür etmişler ve sonsuzluğa doğru balıkların soyunu tüketme aşamasına yollarını devam etmişler. getirmiş. Özlem gittikçe artmış, içleri

acımış, çok yıpranmışlar. Veros Ç e t o s a r t ı k A r o s a d a s ı n d a adasında da durum çok farklı değilmiş. yaşayamayacaklarını anlatmış ve Kralın tek varlığı biricik oğluymuş. Artık Veros adasına gitmeye karar vermiş. dayanamamış ve Aros adasına barış Başka çareleri yokmuş. Zaten hem sağlamaya gitmiş. Çetos ve Selena'nın Veros adasını hem ailesini hem oraya sığındıklarını sanıyormuş. Kral ve arkadaşlarını hem de akrabalarını çok Kraliçe'nin yanına çıkmış. Kraliçe'nin özlemiş. hastalığının ağır olduğunu öğrenmiş.

Selena'nın babasıyla konuşmuş. Veros Veros adasına gitmek için yola a d a s ı n ı n k r a l ı b i r b i r i y l e e ş i t koyulmuşlar.veros adasına varırlar ve olmadıklarını, ama artık aralarındaki babasının yanına gitmişler. Babası, düşmanlığın bitmesini istemiş.Çetos'un geldiğini görünce kendini tutamamış ve ağlamaya başlamıştı. Ama Aros Adasının Kralı bu durumun Bunlar sevinç gözyaşlarıymış. Yıllardır bitmesini gerçekten istiyormuş ama çoğalan özlemini bir anda içinden atmış. k a b u l l e n e m e m i ş b u d u r u m u .

A r a l a r ı n d a k i b u y a r a l a r ı n Ta kii Prenses Selena'yı oğlunun yanıda iyileşmeyeceğini biliyormuş. "Siz bizden görene kadar. Prenses Selena, her zaman üstünsünüz ve üstün Büyükannesine çok benziyormuş. Onu kalacaksınız. Güçlüsünüz ve hep görünce hemen tan ımış . Çok kazanan sizsiniz ben büyükanneme duygulanır çünkü Selena ile aralarlında ihanet edemem."diyerek bu durumu geçenleri anlamış. Birbirlerine olan reddetmiş.aşklarını ve asla birbirlerinden vazgeçmeyeceklerini söyler. Çetos'un Bu barışın imkânsız olduğunu ve babası da duruma çok üzülür ama bu y a ş a n a n l a r ı n h i ç b i r z a m a n , durumun imkansız olduğunu ve asla unutulmayacağını, affedildiğinde tekrar gerçekleşmeyeceğini, üstüne de iç dış tekrar gerçekleşeceğini söylemiş. savaşların çıkacağını söyler. Saraydan Hayatta herkes var oluş şartlarına göre atmıştır Çetos ve Selena'yı. Artık birbirlerinden ayırırlar. Davul bile dengi yapacak bir şey kalmamış. Yalnızlığa denginedir, demiş.mahkumdurlar, artık sığınacakları bir evleri, bir aileleri yokmuş. Birbirlerine Dengesiz ilişkilerin her zaman hüsranlar sımsıkı kenetlenip uzak diyarlara sonlanacağını söylemiş. İnsanlığın da gitmişler. Bir daha kimseler onları bu hikayeden ders çıkarmasını dilemiş.bulamaz. Aramışlar aramışlar ama bulamamışlar. Genç çift kendilerine çok " Biz balık aklımızla ölçtük biçtik, buna uzaklarda bir hayat kurmak istemişler. karar verdik. Siz üstün insanlar, bizden Kaçarken başlarına binbir türü bela daha akıllı varlıklar olarak savaşmanın gelmiş be en son söylenti ikisinin de bir gereksizliğini, sevginin her şeyden geminin pervanesine takılıp öldükleri üstün olduğunu bizden daha iyi biçimindeymiş. bilirsiniz."demiş.

Prenses Selena'nın annesi kızını çok Şeyma TÜRKANözlemiş. Özlemine dayanamayıp 10/F 4020hastalanmış yataklara düşmüş. Yaşamasının bir anlamı yokmuş artık. Bu durum kralı ve diğer herkesi çok üzmüş. Kral karısının bu durumda olmasına dayanamamış.

Page 52: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

52

ir varmış bir yokmuş, Allah'ın kulu çokmuş. prense âşık oldum. O koskoca bir prens bense Develer tellal iken, pireler berber iken ben daha sudan bile çıkamayan işe yaramaz bir su Banamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken perisi.

anam bu işten çok şikâyetçiymiş. Diğer periler Bülbül: Öyle deme sen çok iyi birine benziyorsun. hep birlikte eğlenirken su perisi hep yalnız oturur, Su perisinin yüzü asık bir biçimde sulara geri kimseyle arkadaşlık kurmazmış. Çünkü diğer dönmek zorunda kaldı. Bu arada prens su periler ona göre çok kötüymüş. Annesini uzun perisinin artık su yüzüne çıkmadığını görünce zaman önce bir köpekbalığı yemiş, babası da su onu öldü sanmış yataklara düşmüştür kahrından. perisini doğururken ölmüş. Masal bu ya su Babası onun bu halini hiç anlamamıştır.perilerini babaları doğururmuş. Su perisi yine -Ah benim yakışıklı biricik oğlum, ne oldu sana mutsuz bir şekilde gezerken yukarıdan güneşin söyle belki derdine derman olurum.ışığı vurmuş. Bu da su perisinin dikkatini çekmiş. -Benim derdime ondan başka kimse derman Işığa doğru su yüzüne çıkmış, O arada etrafa olamaz babacığım, onu getirin bana.doğru bakarken prensi görmüş. Kendi kendine ne -O kimdir oğlum?kadar yakışıklı diye söylenirken, prens sesi -Âşık olduğum kız.duymuş ve sesi o kadar narin ve kibar ki prensin -Kime âşıksın oğlum söyle hemen getirteyim. dikkatini çekmiş. Sese doğru gitmiş. Orada Oğlumu yataklara düşüren kızı bir göreyim.gözlerini kamaştıran bir güzellikle karşılaşmış. -Baba o bir su perisi imkânsız olsa da ben ona Uzun sarı saçları, mavi gözleri pembe entarisiyle âşık oldum.prensin dikkatini çekmeyi başarmış su perisi. -Nee! Su perisi mi? Kesinlikle olmaz. Sarayımıza Prens ve su perisi birbirlerine aşık olmuşlar, fakat yakışacak bir prenses bulamadın mı?birleşmelerine imkan yokmuş, çünkü zamanında -Ah baba aşık oldum diyorum anlamıyor musun? üvey kardeşi su perisinin güzelliğini kıskandığı Onu bulun bana yoksa öleceğim…için, ona sudan çıkamama büyüsü yapmış. Ömür boyu suda yaşayacakmış. Ancak bir şey Babası bu işe ne kadar karşı olsa da kurtarabilirmiş onu o da… hemen adamlarına su perisini bulmalarını Bir gün yine su perisi prensi görmek umuduyla emretmiş. Diğer tarafta su perisinin bu halini yüzeye çıkmış. Prens de onu görmek umuduyla gören bülbül ona yardım etmek ister. Küçük gelmiş. Prens su perisini görünce ona: bülbül gördüğü iyiliğin karşılığını ödemek için -Ey denizin derinliklerinden gelen Binnur mavisi gördüğü bildiği tüm bilgelerin kapısını çalar.ışık bana adını bağışlar mısın? Sonunda onun derdine çare olacak bir Su perisi: bilge bulmuş. İyiliksever bülbül derdini gamlı - Ben Su perisiyim, ya siz kimsiniz? baykuşa anlatmış. Gamlı baykuş ormanın hatırı - Ben şu arkamda gördüğün koca sarayın sayılır büyücülerindenmiş. Nefretle yapılmış bir prensiyim. Güzelliğinizle büyülediniz beni. büyünün ancak çok güçlü bir sevgiyle O anda büyüsünün etkisiyle su perisi, nefes bozulabileceğini bunun için içten gelen almakta zorlanmış "Prensim tekrar döneceğim " gözyaşlarının şart olduğunu söylemiş. Küçük demiş ve gözden kaybolmuş. Ve su perisi evine bülbül arkadaşlarıyla küçük bir ekip kurar, ekip gittiğinde oturup kara kara düşünmüş. Bu aşkın önce prensi arar ve prensin sarayına gitmiş. imkânsız olduğunu düşünerekten buralardan Krala oğlunun iyileşmesi için sevgisini açık açık gitmeye karar vermiş. Hiç bir şeyini almadan yola ifade etmesini söyler. Buna razı olan kral oğlunun koyulmuş Az gitmiş uz gitmiş dalgalara bata çıka onlarla gitmesine izin verir. Ve hep beraber su gitmiş. Sonunda kendine yaşayacak bir ortam perisini aramaya başlamışlar. Az gitmişler, uz bulduğuna inanmış ve yerleşmiş. Tam uykuya gitmişler, dere tepe düz gitmişler. Su perisini su dalmışken acılar içinde kıvranan bir ses duymuş. üzerinde can çekişirken bulmuşlar. Sevdiğinin Kafasını su yüzeyine çıkarmış ve meraklı ölümle pençeleştiğini gören prens su perisinin gözleriyle bakmış. Bir de ne görsün! Çalılar üstüne kapanıp ağlamış. Gözyaşları su perisinin arasına sıkışmış bir bülbül! Hemen sarı uzun üzerine damlamış, derin bir nefes alan su perisi saçlarını bülbüle uzatmış. Bülbül tutunarak yere artık insana dönüşmüştür. Güzelliğiyle her tarafı inmiş. Ve su perisine teşekkür etmiş. Bu iyiliğin büyüleyen su perisine prens hemen sarılır ve onu karşılığını ödemek istemiş. Su perisinin bu saraya götürmüş. Kırk gün kırk gece düğün mutsuz halinin nedenini sormuş ve Su Perisi yapılmış ve mutlu mesut yaşamışlar. Gökten üç başlamış anlatmaya: elma düşmüş; biri anlatana, biri dinleyene diğeri -Ben bir su perisiyim, annemi ve babamı de aşka gönül veren herkese.kaybettim. Üvey kardeşim zamanında bana büyü yaptı. Sudan çıkamaz oldum. Başımı Muteber Ataman 10- G çıkarttığımda yirmi saniyeden fazla duramıyorum Şeyma Nur Hançerli 10-Fve imkânsız bir aşka kapıldım, bülbül kardeş. Bir

Su Perisi

Page 53: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

53

ir varmış bir yokmuş sene bin dokuz yüz çift sıfır. taramışlar hırsızları bulmuşlar. Pıleysteyşını çalan sürekli G ü n d ü z l e r i k ö p e k b a l ı k l a r ı d e n i z d i b i arkalarında iz bırakan beceriksiz hırsız salyangozlarmış. Bkıraathanesinde okey oynarlarmış, develer Hafızlar hırsız salyangozları bilge kralın huzuruna

bulutların arasındaki gökkuşağı diskosunda dans çıkarmışlar. Ne ceza vereceğini düşünen bilge kral ederlermiş. İnekler çayır kütüphanesinde test çözerlermiş, sonunda ne yapacağına karar vermiş ve hırsız geceleri de hepsi düşler ormanında salyangozları halkın içinde olup bitenleri kendisine haber buluşurlarmış. Ormanın kralı yaşlı bilge karıncanın rakibi vermesi için serbest bırakmış. Bu arada genç aslan da Genç Osman aman genç aslanmış. Genç aslanın yaşlı sosyal alanda kötü planlarını sürdürüyormuş. Feeysbuk bilge karıncanın tahtında gözü varmış. Tüm hayvanlar her şifresini ele geçirmiştir karıncanın. İnternet bağlantısı gece olduğu gibi tine toplanmışlar. Ama yaşlı karınca hasta koptuğu için ruhu bile duymamış. Aslan bilge kralın olduğu için bu geceki toplantıya katılamamış. Her gece feeysbukunu karıştırırken mesajlarını okumuş ve halkın olduğu gibi develer, inekler, aslanlar, penguenler ve komik paylaştığı sırlarını duvarında paylaşmış.Feeysbukta bunu duruma düşmeyi göze alıp su yüzüne çıkmak için komik gören halk sokaklara dökülmüş, köpek balıkları da bilge kıyafetler giyen köpekbalıkları da ordaymış. Bu yüzden karıncaya dur demek için , halkı ormanın meydanında herkes onlara saygı duyarmış. Develerin açtığı apaçi toplamış.Hep birlikte düşünüp sarayın önünde kral müziği ile bütün orman dans etmeye başlamış. İneklerde karıncayı protesto etmek için ün belirlemişler.İki gün sonra apaçi müziğinin ritmine katılıp herkese süt ikram etmişler. yani salı günü saat üçte meydanda toplanıp saraya Aslan bir anda gelip müziği kapatmış. Herkes aslana gideceklermiş.Bunu duyan hırsız salyangozlar hemen çıkışınca elinde getirdiği fermanı okumaya başlamış. gidip bilge krala haber vermişler.Karıncanın gece eğlencelerini yasakladığını ve deniz dibi Sadrazam hekır kirpi bilge kralın feeysbuk şifresinin kıraathanesi ile gökkuşağı diskosunun kapatıldığını çalındığını anlamış. IP adresinden çalan kişiyi bulmaya söylemiş. Tüm hayvanlar özellikle köpek balıkları ve çalışmış çalışmaları sonucu çalan kişinin Genç aslan develer bu fermana karşı çıkmışlar. Hepsi bilge karıncanın olduğunu anlamış.bu anlamsız kararına çok şaşırmışlar ve hep birlikte Heykır kirpi Bilge Krala gidip anlatmış. Bilge Kral düşünüp Bilge krala aslanı göndermeye karar vermişler. da profesyonel bir ekip toplatıp mobese kameralarından Tabi fikir aslanın işine gelmiş ve pis pis sırıtarak ormandan tüm ormanı incelemeye başlamış. Özellikle de Genç uzaklaşmış. Aslanın yaptıklarını yani gizli gizli Karıncanın ağzından

Aklında sinsi fikirler dolaşan genç aslan kendi ferman yazarken ki görüntülerini incelemişler. Ve her şey kendine karıncanın ağzından bir bildirge daha hazırlamış. ortaya çıkmış. Bilge Kral hemen hafızları çağırmış ve Genç Bu arada bilge karınca da toparlanmaya başlamış ve elli iki Aslanı huzuruna getirmelerini emretmiş. Ama hafızlar buna katlı muhteşem sarayının elli birinci katından ormanı itiraz etmişler. Yarın saat üçte orman halkının saray önünde seyrediyormuş. Ormandaki karışıklığı fark etmiş fakat daha toplanacaklarını hatırlatmışlar. Bilge Kral ne yapacağına tam anlamıyla iy i leşemediği iç in toplantı lara karar vermiş. Heykır Kirpi'ye bu görüntüleri bir flaş belleğe katılamıyormuş ve bu yüzden sinsi aslanın planlarından aktarmasını emretmiş. Heykır, Bilge Kral'ın emrini yerine habersizmiş. Aslan da bilge kralın tahtına geçme hayali ile getirmiş. Salı sabahı erken kalkan Bilge Kral hafızlara hazırladığı fermanla toplantıya doğru yol almaya başlamış. sarayın bahçesindeki duvara bir projeksiyon Orman halkı da toplanmış aslanı bekliyormuş. Genç Aslan yansıtmalarını söylemiş. Hafızlar Kralın söylediğini yerine hiç görüşmediği halde bilge karıncanın ağzından daha sert getirmiş. Saat üçe on kala ormanın başında görünmüş. bir ferman hazırlar. Bu fermanla meydandaki kürsüye çıkar Genç Aslan en önde diğer hayvanlarda arkasından onu ve maddeleri okumaya başlar. Meraklar kendini izleyen takip ediyorlarmış. Bilge Kral da sarayın sekizince katından kalabalığı ilk maddeyi okur. onları izliyormuş. Genç Aslanla konuşma yapmak için 1)Deniz dibi kıraathanesi bir daha açılmamak üzere kürsüye çıkmış. Karınca'nın aşağı inmesini beklerken mühürlenmiştir. Heykır Kirpi vidyoyu başlatmış. Aslan arkasındaki Bunu duyan köpek balıkları çılgına dönmüşler. yansımadan habersiz konuşmaya devam ediyormuş. 2)Gökkuşağı diskosu kapatılmıştır. Vidyoyu izleyen halk linç etmek için Aslan'a doğru yürürken Develerde köpek balıklarıyla hep bir ağızdan bağrışmaya Karınca çıkmış önlerine ve engel olmuş onlara. Bunu başlamışlar. yapamamaları gerektiğini söylemiş ve konuşmaya Bilge karınca tüm olanlardan habersiz muhteşem başlamış. sarayının ellinci katında hasta yatağında pileysteyşın "Liderlikte en önemli özellik, hizmet ve dürüstlüktür. oynuyormuş. Fiziksel görünüş ve konuşma gücü pek de önemli değildir. 3)Gece toplantıları artık haftada bir güne indirilmiştir. Siz aslanın etkileyici sözlerine kandınız. Sizi bana Toplantıya katılmak içinde bilge kraldan yazılı izin kışkırtmasına izin verdiniz. Demek ki bana güveniniz, alınacaktır. inancınız bu kadarmış. Bana güvenmeyen bir topluluğa Tüm hayvanlar hep bir ağızdan bu kadar da olmaz diye daha fazla liderlik yapamam. Benden bu kadar!bağrışmaya başlamışlar genç aslan son madde olan Sonra Aslana dönüp:dördüncü maddeyi okumaya başlamış. "İstediğin oldu." diyerek başındaki kavuğu iki elinin 4) Haftada altı gün sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Bu arasına alarak kürsünün üzerine bırakmış. Basamakları son maddeden sonra iş iyice çığırından çıkmıştır. birer birer inerken halk itiraz etmiş. Bilge Kral'ı omuzlarının

Bilge kralı çok seven düşler ormanı halkı bir anda üzerine alıp tekrar tahta oturtmuşlar. Köpek balığı kürsü öfke ve nefret duymaya başlamış genç aslan ise amacına üzerindeki kabuğu alıp Karıncanın başına oturtmuş. ulaşmanın verdiği mutluluk ve hırsla halkı dolduruşa Arkasına dönen halk Genç Aslan'ın ormanın çıkışına doğru getirmeye devam ediyormuş. koştuğunu görmüş. Aslan ormandan gidince her şey Ormanda tüm bunlar olup biterken elli iki katlı muhteşem yoluna girmiş. Tüm halk yeniden gülüp eğlenmeye devam saraydan bilge kralın pıleysteyşını çalınmıştır. Bu duruma etmiş. çok üzülen bilge kral hafız tilkilere tam sarayını aramalarını ESMA ALTUNYALDIZ(10-G )emretmiştir. İz peşindeki hafiye tilkiler tüm sarayı aramışlar ŞAHİN CAN GÜMÜŞ (10-F )

TAHT KAVGASI

Page 54: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

54

irazettin Zıp Zıp sanal alemde yenilmez bir getirip lazer iplere sürmüşler . Lazer ipler bir anda kahramanmış. Şirazettin'i neredeyse facebook yok olmuş. Kafadarlar bu duruma çok sinirlenmiş . Şve twiter in tamamı takip ediyormuş. Bu Şirazettini bulup onu sanal aleme geri sokmaya

kahramanın kullanıcısının kim olduğu bilinmiyormuş. karar vermişler. Dünyanın merkezine doğru yola Bilinmesi de imkânsızmış zaten çünkü o kendi çıkmışlar.Dünyanın merkezine ulaştıklarında kendini yöneten tek amacı sanal âlemden kurtulup karşılarına üç kapı çıkmış. Bu kapılardan ikisi timsah dünyayı ele geçirmek olan bir virüsmüş. Bazen havuzuna bir tanesi ise Şirazettin'in yanına patavatsız bazen sempatik tam bir zıpzıpmış. Sanal gidiyormuş. Kafadarlar aralarında anlaşmış ve zeki âlemden kurtulması dünyadaki iki kafadara kızlardan birini bir kapıya diğerini diğer kapıya bağlıymış. Şirazet tin' in bu iki kişiye ulaşması pek de yollamışlar. Kızlar kapıdan geçer geçmez kendilerini zor olmamış. Açtığı fake hesaplarla ve her erkeğin timsah havuzunda bulmuşlar. Kafadarlar kızları hayalini kurduğu taş olarak tabir ettiğimiz kız geride bırakıp doğru kapıdan içeri girmişler. resimleri koyarak bu gençleri kendine aşık etmiş. Bu Şirazettinin karşısına dikilmişler . Şahin : ''Bize söz gençler Şahin ve Emre adında iki kafadarmış. verdin Asya'yı ve Afrika' istiyoruz . Eğer seve seve Kafadarlar olan bitenden habersiz ilişki durumlarını vermezsen zorla alırız''demiş ve Şirazettin'in var olarak değiştirmişler .Emre kendini iyice suratına sert bir yumruk atmış. Şirazettin'in sakin kaptırmış ve duvarına Melike J yazmaya başlamış. anına geldikleri için şanslı sayılırlarmış. Şirazettin Şahin ise durumu anlamaya başlamış. Emre'yi onları öldürmek yerine özel güçlerini ellerinde alıp uyarmaya gitmiş .Melike J nin sahte olduğunu ve evlerine ışınlamış. Eğer bir daha karşıma çıkarsanız Emre ile dalga geçildiğini söylemiş. Emre bunlara elimden bu kadar kolay kurtulamazsınız diyerek tehtit inanmak istemediği için çok mutlu olduğunu ve etmiş.Kafadarlar kendilerini bir anda evde bulunca Şahinin onun kıskandığını söylemiş.Şahin bunları bilgisayarlarının başına geçmişler. Birbirlerine duyunca sinirden deliye dönmüş ve cebinden ulaşmışlar. Şahinin evinde buluşmaya karar çıkardığı balyozla Emre'nin kafasına tam otuz üç vermişler. Emre geldiğinde Şahin çoktan planını kere vurmuş.Emre kafasına aldığı darbelerin hazırlamıştır bile. Emre'yi içeri alır almaz başlamış etkisiyle kendine gelmiş ve doğruyu bulmuş .İki anlatmaya.Şahin: ''Şimdi Şirazettin sanal kafadar bu terbiyesizin kim olduğunu bulmaya karar alemdeyken en korktuğu şeyin salatalık olduğunu vermiş. İki ayrı hesaptan Melike J 'nin profilini söylememişmiydi.Lazer iplerle bağlandığımızda saatlerce incelemişler. Melike J' nin beğendiği tek ipleri tuzlu salatalıkla kesmedik mi ? '' demiş.Emre sayfa ''Şirazettin Zıp Zıp Acılı Baklava Tadında hemen bir saksı ve salatalık tohumu getirmiş. Paylaşımlar'' olduğunu anlamışlar. Şirazettin olan Salatalık tohumlarını toprağa koyduktan sonra biraz biteni Emre'nin web camından izliyormuş. Ve da su dökmüşler. İkisi aynanda tüm güçleriyle ekranda 5 saniyelik bir karartı belirmiş. Emre tam toprağa üflemişler. Bir anda saksıdan üç metre reset düğmesine basıyormuş ki ekranda bir surat uzunluğunda bir salatalık çıkmış.Evde bu salatalığı belirmiş siz deyin Testere biz diyelim Joker. Onu tuzlamaya yetecek kadar tuz yokmuş. Şirazettin bu sanal alemden kurtarmaları gerektiğini dünyaya kafadarlarla ticaret yapmayıda yasaklamıştır sahip olacağını Şahin'e Asya'yı Emre'ye Afrika'yı dünyaya. Emre hemen babasının arabasını alıp vereceğini söylemiş. Emre ve Şahin bir istekleri gelmiş . Salatalığı arka koltuğa koyduktan sonra olduğunu söylemiş.Emre kendine görünmezlik ve Tuz Gölüne doğru yola çıkmışlar.Tuz Gölüne çok zeki bir kız arkadaş istemiş. Şahin ise kendine vardıklarında salatalığı kucaklayıp Tuz Gölünün güç ve zeki bir kız arkadaş istemiş. Şirazettin onlara içine dalmışlar. Salatalığı iyice tuzladıktan sonra bu güçleri ve kız arkadaşları vereceğini ancak yedi Şirazettinin merkezine gitmişler . Karşılarına o üç gün içinde onu çıkaramazlarsa onları ellerinden kapı tekrar çıkmış.Bu sefer hata yapma şansları alacağını söylemiş. Kafadarlar ve zeki arkadaşları yokmuş. Hiç düşünmeden aynanda ikinci kapıdan gecelerini gündüzlerine katıp çalışmışlar.Altıncı içeri dalmışlar. Kendilerini timsah havuzunda günün sonunda kızlar dışarı çıkmış ve dünyayı olduklarını sanmışlar.Kafalarını kaldırdıklarında gezmeye başlamışlar. Bu arada kafadarlar Şirazettini salatalıktan korkup köşeye saklanmış olan Şirazettini çıkarmaya başlamış. Şirazettin tam üç metre görmüşler. Ayağa kalkmışlar. Şahin : '' Rahat ol Şiro boyunda yüz altmış altı kilo bir yaratıkmış. Kafası dünyanın yönetimi artık Türklerin elinde''demiş . sağdan bakıldığında at kafasına soldan bakıldığında Emrede dev salatalığı Şirazettinin üstüne fırlatmış. Justin Bieber'e benziyormuş.Şirazettin iki kafadarı Şirazettin tuzlu salatalığın etkisiyle yok olmuş. lazer ipiyle bağlamış ve dünyayı ele geçirmeye Kafadarlar o günden sonra dünyanın tek sahibi başlamış.Şirazettin hep hayalini kurduğu dünyanın olmuşlar. Kurdukları dünya devletini bayrağını Türk merkezindeki kral koltuğuna oturmuş. Bu arada zeki bayrağı yapmışlar ve o bayrak sonsuza kadar orda kızlar eve dönmüş. Kafadarları lazer iplerle bağlı dalgalanmış.görünce şok olmuşlar. Şahin gücünü kullanarak ipleri koparmaya çalışmış ama başarılı olamamış. Zeki ŞAHİNCAN GÜMÜŞkızlar kendi aralarında konuşmuşlar. Mutfağa gidip AYÇA FİDAN EMRE KAYAbir salatalığı ikiye bölmüşler bolca tuzladıktan sonda ELİFDEMİRKOL 10/F

ŞİRAZETTİN ZIP ZIP VE 2 KAFADAR

Page 55: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

55

Sokaktan bir ejderha tuttum. Boğazını sıkıyordum. Ejderha acı çekiyordu. Ama ben bundan zevk alıyordum. Birden ejderhanın gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Buna dayanamadım ve ejderhayı bıraktım. Artık o benim can dostum olmuştu. Ona yaptığım ez iyet ten do lay ı kend imi h iç affedemiyordum. Uzun zaman geçmişti. Dışarıya ç ı k t ı m . İ n s a n l a r ı n b a z ı l a r ı ejderhalarına binmiş geziyordu. Bazı ları , ejderhalarına benzin yükletiyordu. Ben de ejderhamı aldım ve havaya uçtuk. Ejderhayı bulmadan önce yalnızdım, kimsem yoktu. Ama artık iyi bir dostum var. Ejderhamı bir ara kendi kendine konuşurken yakaladım. Meğer ejderha gerçekten ejderha değilmiş. Yanlış bir büyüden dolayı ejderhaya dönüşmüş bir insanmış. Başından geçen olayları bana anlattı. İnanmak mümkün

insan haline dönüyordu. Ben bir değildi. Ama bu hayat her an her şey

yandan seviniyor bir yandan da olabilir. Neyse işte biraz dertleştik.

üzülüyordum. Çünkü ben onun Ejderhaya dönüştükten sonra gittiği

ejderha haline alışmıştım. Bir zaman ejderha ülkesini anlattı. Orada bütün

geldi ve pikaçu eski insan halini tam ejderhalar tasmaları ile her biri bir

olarak aldı. Çok güzel bir kızdı. Ben ağacın altında duruyormuş. Sahipleri

ona vurulmuştum. Ama onun gerçek onları çağırdıklarında tasmaları

bir ailesi varmış. Pikaçu kendi evine otomatik olarak açılıyormuş. Yılda bir

gitti. Ben gene eski yalnızlığıma ya da 2 kez ejderha dövüşleri olurmuş.

döndüm. Galiba böyle de ölüp Bunlar gibi birkaç tane daha anlattı.

gidecektim.Ar t ık konuşmayı b ı rakıp eve

Belki bir mucize olup bu yalnızlıktan dönmemiz gerekiyordu. Havaya

kurtulacaktım. Birden kapımdaki kuş uçtuk.

ötmeye başladı. Bir kuş konuşuyordu Arkadan gelen ejderha bize hızlı

ve şarkı söylüyordu. Evet evet bu bir uçmamız için ateş püskürttü. Tabi

mucize küçük bir kuş olsa bile benim ejderham gerçek bir ejderha

k o n u ş a b i l e c e ğ i m , y a l n ı z olmadığı için diğer ejderhanın

kalmayacağım bir mucize. Belki de bu püskürttüğü ateş ile kuyruğu yandı.

dünyadan göçüp gidene kadar Ejderha acı çekiyordu. Birlikte eve

yanımda olacak tek arkadaşımdı. Ben geldik ben pansuman yaptım. Biraz

ölsem bile o yaşayacaktı. Çünkü yanıklık geçmişti. Bir daha böyle bir

ölümsüz bir kuş imiş. Dedim ya hayat olayın olacağından endişe ederek

bu işte neyin, ne zaman, nasıl olacağı artık gideceğim yere yürüyerek

bilinmez.gidiyordum. Biraz zor oluyordu, ama yürümem gerekiyordu. Ejderhama

Müberra KADER 10-E -1947"pikaçu" adını verdim. İnsanken adının

Esra YARDIMCI 10-E -1321ne olduğunu unuttuğu için ejderhaya artık pikaçu diye sesleniyordum. Ejderhaya yapılan büyü etkisini kaybediyordu. Artık yavaş yavaş eski

UÇAKİP

Page 56: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

56

ir varmış bir yokmuş evvel zaman anneme götür diye ağlamaya başlamış. içinde küçük bir kasabada Mini, Pini Halının eve yöneldiğini görünce göz yaşlarını ve Şini adında üç kız kardeş anne ve silmiş ve sözlerini dinleyen yeni bir oyuncağı Bbabalar ıy la mut lu b i r yaşam olduğu için içten içe sevinmiş. Nihayet halı

sürerlermiş. Bu mutlu aileye bir gün bir hüzün Miniyi evine götürmüş. Mini hemen düşmüş. Nedeni ise çok sevdiği babalarının ablalarının yanına gidip olanları anlatmış. hasta olmasıymış. Kendisinin çok güçsüz Ablaları ise onun çok küçük olduğunu bu hisseden ve öleceğini anlayan babaları yüzden bunları hayal ettiğini düşünmüşlerdir. hepsine birer tane hediye vermiş. En büyük Mini ablasıgilin kendisinin anlattıklarına kızı Şini ye bir kutu içinde birbirinden güzel inanmamasına çok üzülmüş ve halının mücevherler vermiş. Ortanca kızı Pini ye Kaf uçtuğunu onlara kanıtlamayı kafasına Dağı nın ardındaki kayalık bölgenin içindeki koymuş. Ertesi gün erkenden kalkıp mağarada gizlenen küçük kutudaki altınların ablalarını uyandırmış. Pini ve Şini yi halının haritasını vermiş. En küçük kızı Mini ye ise üstüne otutturmuş ve halının yükselmesini

eskimiş küçük bir halı vermiş. Halıyı gören beklemeye başlamışlar. Ama halı bir türlü Hande çok üzülmüş. Ama babasına hiç hareket etmiyormuş. Küçük Mini dün kırılmamış çünkü onu çok seviyormuş. olanların bir hayal olduğunu düşünmüş. Pini Aradan haftalar geçmiş. Babaları hastalığına ve Şini zaten inanmadıkları bu olay yenik düşerek hayatını kaybetmiş. Eşi ve karşısında kalkıp odalarına gitmişler. Mini nin kızları çok üzülmüş haftalarca yas bu davranışlarını babalarının ölümüne tutmuşlardır. Bu durumdan en çok da çok bağlamışlar ve onunla daha çok ilgilenmeye küçük yaşta olan Mini etkilenmiştir. karar vermişler. Mini ise bahçede kendi Babasının özlemini onun verdiği halıda kendine üzülüyormuş. Bir daha denemeye oyunlar oynayarak hafifletiyormuş.Yine karar vermiş. Bir bakmış ki halı birden böyle bir günde bu sefer evlerinin hareket edip uçmaya başlamış. Babasının bahçesinde o halıda bebekleri ile oynarken verdiği bu halının sadece kendisine özel birden halının hareket ettiğini hissetmiş. olduğunu anlamış. Sonra bu halıyla tüm Eğilip baktığında yerden yükseldiğini dünyayı gezmiş. Gökten üç karpuz düşmüş. görmüş. Aniden o küçük bedenini büyük bir Biri Mini'nin biri Şiri'nin biri de Pini'nin korku sarmış. kafasına düşmüş. Oturup yemişler. Yaz günü

iyi gelmiş, serin serin...Ağlamaklı bir sesle beni yere indir

diye haykırmış. Sonra halı yavaşça alçalmış. Hande İrem Eraslan Halının düşeceğini zanneden Mini halının Merve Cengizpüsküllerinden annemi istiyorum beni Alperen Han Zeren

10/G

Uçan Halı

Page 57: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

57

om sakin bir insandı. Fakat artık onun. Bu insanlardan bu yaşadığı ortam gerçek ailesi, olaylardan, bu yerden, bu hayattan Tgerek okulu çok gürültülü bir uzaklaşmalıydı. Tom kararını verdi.

yerdi. Tom'un arkadaşı çok azdı. O Gidecekti buralardan. Hem geçen az olan arkadaşlarının içinde de gün ailesiyle de tartışıp onlara fazla sevdiği biri yoktu. Çünkü bağırmıştı. herkes hep kendi çıkarlarını düşünür, yeri gelince birbirini satardı. Bütün sözleri " meraba'' ve "hoşça kal'' dan ibaretti. Aslında Tom çok esprili konuşkan bir çocuktu. Fakat bunu dışarıya yansıtmazdı. Çünkü bu yansımaya değer, bu yansımayı anlayan insan yoktu çevresinde. Hep kendi kendine konuşmaktan ve her şeyi kâğıda yazmaktan da çok sıkılmıştı aslında. Çevresiyle i let işim ku rmad ığ ından ve he rkes tarafından dışlandığı için kendine git gide güveni azaldı. Tüm bunlar yüzünden Tom değişti. Önceden sessiz sakın bir çocuk olan Tom şimdi herkesle kavga eden, bağırıp çağıran yaramaz biri haline geldi. Sanki için bir canavar varmışta daha fazla içinde tutamamıştı. İşin kötüsü kendisi de her şeyin farkındaydı. Ama kendine hakim olamıyordu. Bu onu daha da üzdü, yıprattı. Herkesle kavga ediyor en küçük şeye sinirleniyor, geri yaptığı her şey için üzülüyor, hiç kimseye derdini anlatamayıp ağlıyordu. Ama oda derdini bilmiyordu. Onun derdi neydi? İnsanlardan mı sıkılmıştı? Onları mı sevmiyordu? Yoksa kendini mi sevmiyordu? Neydi onu yıpratıp canını çok s ı k a n ? To m h e p b u n l a r ı düşünüyordu. Sonunda cevabını buldu. Her gün aynı yaşıyordu. Tom okula gidiyor, eve geliyor, ders çalışıyor, bazen sohbet ediyordu. Hayatında farklılıklar olmalıydı

Herkes Tom'un bu kavga yüzünden evden gittiğini sanacaktı. Hep Tom g id ince he rkes raha t l ay ıp sevinecekti. Çünkü Tom son zamanlarda herkesi kırıp, yanında olan onunla konuşan kişileride kendinden uzaklaştırdı. Tom bunları uzun uzun düşündü. Kararını verdi, tüm planları yaptı. Gece sır t ında bir çantayla çıkacaktı evden. Çok sessiz ve d i k k a t l i o l m a l ı y d ı . K i m s e duymamalıydı onun gidişini. Evden çıktıktan sonra ise yol nereye götürürse oraya gidecekti. Onbir yaşındaki bir çocuk için macera dolu bir yol olduğunu düşündü. B u n l a r ı d ü ş ü n ü r k e n u z u n zamandır yapmadığını fark ettiği bir hareketi yaptı. Dudaklarını açıp dişlerini gösterdi. Yani güldü. Mutluydu artık. Eve döndü ve kendini odasına kapattı. Eline bir çanta alıp gerekli olabileceğini düşündüğü eşyaları doldurdu çantasına. Fener, ekmek, kıyafet, kumbarası vb. birde ayısını aldı. Şimdi aşağıya inip ailesini son kez görmeli ve geceyi beklemeliydi. En sonunda beklediği an geldi. Önce herkesin uyuduğundan emin oldu. Sonra çantasını alıp evden çıktı. Evden uzaklaştığına emin olana kadar yürüdü. Arabaya bindi. Trene bindi. Sonra tekrar yürüdü. Ama artık yolda yürümekten sıkılmıştı. Şimdi dağlara çıkıp oralarda yürüdü.

YERALTI ORMANI

Page 58: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

58

vden çıkalı yaklaşık bir ay olmuştu. çıtanın sırtında çok mutluydu. Çıta onu Kumbarasındaki paralarda suyunu tenha bir yere götürdü. Yerin kapağını Eçekmişti. Bunları düşünerek giderken kaldırarak yerin altına inmişti. Yerin altında

bir orman gördü. Bu orman iki dağın karanlık bir olduğunu düşünen Tom arasındaydı. Bu ormandaki bir ağacın altına yanılmıştı. Yerin altında bir orman geçer uyurum diye düşündü. Bu orman görmüştü. Ayrıca her yer aydınlıktı ve biraz garipti. Ormanın içi çok karanlıktı ve yeryüzündeki ormandan daha güzel daha orman çok sisliydi. Oysa güneşliydi hava. ferahtı. Tom çıtaya diğerlerine ne olacağını Fakat Tom uykusu ve açlığından olsa gerek sordu. Çıta'' onlar kendilerini kurtarır, sen fazla düşünmedi bunu. Hemen bir ağacın onarlı merak etme, şimdi seni diğer altında uyuya kaldı. Uyandığında orman arkadaşlarımla tanıştırayım.'' Dedi. Bir ıslık sisli ve karanlıktı. Tek bu değil, garip garip çaldı ve ormandaki bütün hayvanlar oraya seslerde duyuyordu. Önce aç olduğu için toplandı. Tom hepsi ile tanıştı. Birkaç saat karnından geldiğini sandı bu sesleri. Ama sonra aslan, kartal, ayı da geldi. Aslan Tom'a öyle olmadığını fark etti. Bu sesleri hiç her şeyi anlattı. ''çok zaman önce duymamıştı ömründe. Korktu Tom. Çok yeryüzündeki ormanda atalarımız yaşardı, geçmeden bir grup yaratık çıktı karşısına. sonra Moriler gelip bu ormanı terk etmelerini Bu yaratıklar büyük ve mor renkliydi. Ayrıca söylediler. Atalarımız bunu kabul etmeyip uçabi l iyorlardı. Tom simdi sadece onlarla savaştı. Fakat kaybettiler. Gidecek korkmuyor şaşırmış şekilde hareketsiz bir yerleri olmadığı için yerin altında bir duruyordu. Çok geçmeden fa rk l ı orman kurdular ve orada yaşamaya hayvanlarda geldi. Tom sonradan gelenleri başladılar. Bizde burada doğduk ve tanıyordu. Bunlar belgeselde izlediği vahşi yaşadık. Ama şimdi Moriler bu ormana da hayvanlardı. Aslan, kartal, ayı ve çıta. Aslan sahip olmak istediler. Bizde şimdi bunun için mor yaratıkların önüne çıkıp konuşmaya savaşıyoruz. Bu ormanda sonsuz yiyecek başladı.''gidin buradan Moriler. Bu insana var. Kimse birbirine zarar vermez. Herkes zarar vermenize izin vermem.'' Tom bir birbiriyle dosttur, bu kurala uymayan olursa aslanın konuşabileceğini hiç düşünmezdi. ormanda gider'' dedi. Tom burayı çok Morilerde aslana 'çekilin karşımızdan aksi sevdiğini ve burada kalmak istediğini takdirde olacaklardan sorumlu değilim.'' söyledi. Herkes buna çok sevindi. Tom şimdi Bunun karşılığında çıta Tom 'a sırtına kartallarla uçuyor, kanguruların kesesine binmesini söyledi. Tom hemen denileni yaptı girip zıplıyor, aslanlardan savaşmayı ve çıtanın sırtına atladı. Çıta onu hızla öğreniyordu. Herkes Tom'u çok seviyordu. oradan uzaklaştırdı. Diğerleri ise Morileri Tom' da bu huzurlu ormanda çok mutluydu.oyalayacaktı. Tom çıtanın sırtına sıkıca sarılmıştı. Olanlar onu korkutmuş olsa da

Sultan AÇIKYÜREK 10-E

Page 59: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

59

oğrusunu söylemek gerekirse Komşularının da bir kızı vardı. Vasıf'a her insan zamanda yolculuk en çok onlar anlayış gösteriyordu. Dyapmayı ister. Hatta binlerce Vasıf her zaman kapattığı sığınağın

y ı l önces ine g id ip günümüz kapısını bu sefer açık unutmuştu. imkânlarıyla geleceğin kaderini Vasıf'ın haylaz torunu ve komşusunun değiştirmeyi veya geleceğe gidip her kızı evde dolaşıyorlardı. Sonunda istediğinin elinin altında olmasını. sığınağa gittiler. Sığınakta bir tek Günlerden bir gün 2030'lu yıllarda makine göze çarpıyordu. Vasıf'ın Ankara'da bir profesör yaşarmış. Bu komşusunun kızı makinenin içine girip profesör çevresinde deli olarak Vasıf'ın torunu da kapıyı üstüne adlandır ı l ı rmış. Belk i de çok kapattı ve gördüğü kumandayla olağanüstü icatlar yapmayı kafasına sırasıyla 3-0-2-5 tuşlarına bastı. Kız koyduğu için böyle deniliyordu. birden kendini 3025 yılında buldu. Profesör 60 yaşında ve adı Vasıf 'mış. Vasıf'ın torunu da kapıyı açtığında 30 yıldır bir icat yapıp geleceğe adını içinde kız yoktu. Hemen korku ve duyurtmak isteyen Vasıf zaman endişeyle dedesine haber verdi. Dede makinesi yapmak için uğraşıyormuş. duyar duymaz başından kaynar sular 30 yıllık bir çalışmanın sonunda döküldü. Daha sonra koşarak makineyi icat etmiş. Ama çalıştığından sığınağa indi. Daha sonra içinden " emin değilmiş. Daha sonra bir fareyle Kesin bu kız öldü" diye söylendi. Ama deneme yapmaya karar vermiş. içinde çok küçük bir umut vardı. O Üstüne kamera yerleştirip fareyi s ı rada k ız o lay ın şaşk ın l ığ ı makinenin içine koymuş. Sonra da içerisindeydi. Etrafında çok garip zamanı 4,5 milyar geriye alıp şeyler görüyordu. Uçan objeler ve kumandayla çalıştırmış. Makine biçim biçim insanlar vardı. Yukarı durduğunda fare kaybolmuş fakat baktığında hava da tren yolu kamera hala makinenin içindeymiş. görüyordu. Çok gar ipsiyordu. Bu yüzden fareyi ekrandan takip Çevresindekiler de onu. O sırada edememiş. Kendi kendine" Eğer bu Vasıf bir umut sırasıyla 2-0-3-0 kumandayla günümüz zamanına geri tuşlarına bastı sonra da onay tuşuna alırsam belki hayvan gelebilir." Diye ve kapıyı açtığında ölmüş bir kız söylenmiş. Ama o zamanı günümüze beklerken aslında o sapasağlam almadan fare bir dinozor sürüsünün duruyordu. Garipseyerek baktıkları akımına uğrayıp ezilerek ölmüş. O kızı birden kaybolurken gören 3025 sırada da Vasıf günümüz zamanına yılındakilerde olayın şokundaydı. Aynı ayarlayıp onaylamış. Kapıyı açtığında sırada Vasıf'ın ailesi de komşuları da. kâğıt gibi dümdüz görmüş fareyi. Olayın şokundaydı. Daha sonra Vasıf Daha sonra 30 yıl uğraştığı makinenin kıza neler gördüğünü anlatmasını icadından bir anda vazgeçmiş. istedi. Kız her şeyi anlattı. Vasıf'ın Vasıf'ın bir erkek oğlu, oğlunun da 5 jeton daha yeni düştü. Daha sonra yaşında erkek çocuğu varmış. Vasıf Vasıf icadını dünyaya tanıttı ve bu icat oğlu ve torununu bayramdan bayrama d ü n y a n ı n d ö r t b i r y a n ı n d a görüyormuş. İcat için iki katlı kullanılmaya başlandı. Ve Vasıf sığınağında çalışıyormuş. Vasıf'ın zamanı geriye alarak hem geçmişe oğlu, karısı ve torunu bayram günü hem de geleceğe ismini altın harflerle Vasıf'ın evine bayram ziyaretine yazdırdı.gitmiş. Onlar gittiği sırada ziyarette Vası f ' ın komşu lar ı da vard ı . Çağrı TOPÇU 10-G

Zaman Makinesi

Page 60: Çörten-5 (Haz-Tem 2011)

En

ku

tsal

uğr

aşıl

arda

n o

lan

öğr

etm

enli

k m

esle

ğin

i İb

n-i

Sin

a L

ises

i ça

tısı

alt

ında

yıl

larc

a bi

rlik

te i

fa e

tmiş

olm

akta

n b

üyü

k on

ur

duyd

uk.

Yen

i ku

rum

ları

nız

da d

a ba

şarı

, sağ

lık

ve

esen

likl

er d

iler

iz.

1.

Erg

ün

CO

ŞK

UN

2.

Esra

YA

ŞA

R3.

Nu

rcan

ZE

NG

İN4.

Varo

l H

AZ

İNE

DA

RO

ĞL

U5.

Seyfu

llah

CA

N6.

Osm

an

İN

KA

YA

7.

leym

an

HA

RM

AN

CI

8.

Sib

el

BA

YU

R9.

len

t K

AR

AA

ĞA

Ç

Tem

muz

2011