16

Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Babaanneden Torununa Mutlu Bir Evlilik İçin Öğütler İlişki terapisi alanında uzman olan Ebru Tuay Üzümcü, ilk kitabı Bir İlişki 50 Günde Nasıl Kurtulur?’un ardından bu kez evlilik öncesinde yaşananları ve mutlu bir evliliği kurmak için farkında olunması gerekenleri öykü tadında mercek altına alıyor. Herkes karşısındakine “beni anla!” dediğinde ikili ilişkiler tıkanıyor, geriye “seni anlıyorum” diyecek kimse kalmıyor! Çeyiz Sandığı’nın kahramanı ise babaannesinin ona öğütlediği gibi, önce karşısındakini anlamayı sonra da kendini anlatmayı başardığında gerçekten büyümeye, olgunlaşmaya başlıyor. Gençlerin ve aile ilişkilerini önemseyen ebeveynlerin mutlaka yararlanacağı bir anlatı Çeyiz Sandığı…

Citation preview

Page 1: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü
Page 2: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

2

Page 3: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

3EBRU TUAY ÜZÜMCÜ

Çeyiz Sandığı Babaanneden Torununa

Mutlu Bir Evlilik İçin Öğütler

Page 4: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

4

çeyiz sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

© Remzi Kitabevi, 2012Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibininyazılı izni alınmadan kullanılamaz.

Editör: Eylül DuruKapak: Ömer Erduran

ısbn 978-975-14-1528-8

birinci basım: Ekim 2012

Kitabın basımı 2000 adet olarak yapılmıştır.

Remzi Kitabevi A.Ş., Akmerkez E3-14, 34337 Etiler-İstanbulTel (212) 282 2080 Faks (212) 282 2090www.remzi.com.tr [email protected]

Baskı ve cilt: Remzi Kitabevi A.Ş. basım tesisleri100. Yıl Matbaacılar Sitesi, 196, Bağcılar-İstanbul

Page 5: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

5

BabaannemRana Tuay’ın

anısına…

Page 6: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

6

Page 7: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

7Birkaç Söz

Babaannem öldüğünde 93 yaşındaydı. Onun ardından bana kalan güzel sohbetlerimiz bu kitap için ilham kaynağı oldu. Gerçi ilhamdan yana verimli nice ilişkilerim var ve bu-nun için çok mutluyum. Bana yol gösterenler arasında sevgi-li öğretmenlerim Doğan Cüceloğlu, Jose Cervantes ve Mary Read’in ayrı yeri var. Onlara gönülden teşekkür ederim.

İlişkileriyle ilgili bana güvenip kendi mahremlerini açan danışanlarıma da minnettarım. Umarım yolculuklarında on-lara ihtiyaç duydukları desteği sağlayabiliyorumdur.

Kırk yıldır evli olan annem ve babam, Leman ve Hasan Tuay, ilişki modeli konusunda bana zengin bir toprak sağla-dılar. Ayrıca beni başarmak istediklerim konusunda her za-man samimiyetle desteklediler ve yanımda oldular.

Sevgili eşim Levent evliliğin engebeli ve eğlenceli yolun-da benimle hep omuz omuza durdu. Birbirimize ve çocukla-rımız Ada ile Batu’ya duyduğumuz sevgi, bildiklerimi paylaş-mak için bana motivasyon ve cesaret verdi.

Bu romanı yazma maceramda hep yanımda olan ve kita-bı okuyup değerli fikirleri ile katkıda bulunan canım karde-şim Elif Gürtekin’e, eşim Levent Üzümcü’ye, dostlarım Polat

Page 8: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

8

ve Aslı Doğru’ya, Serhan Somuncu’ya ve Canfes İbiş’e de te-şekkür ederim.

Ayrıca bu paylaşıma olanak verdikleri için Remzi Ki-tabevi’ne ve özellikle sayın Öner Ciravoğlu ile Eylül Duru’ya şükranlarımı sunarım.

Evlilik hazırlığı yapan, evlilik yolculuğuna çıkmış tüm okurlarıma sevgi ve saygılarımla…

Ebru Tuay Üzümcüİstanbul, 2012

Page 9: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

9Sunuş

Her şeyi tek başına yapabilmenin insanı güçlendirmekten ziyade yalnızlaştırdığını anladım.

Çocukluğuma dair hatırladığım ilk şeylerden biri anne-min topuklu ayakkabılarının içinde ayakta durmaya çalışır-ken, parlak beyaz masa örtüsünü boynuma dolayıp gelin gi-bi rol yapışımdı. Hatta parlatılıp parlatılıp vitrine konan gü-müş, çiçekli şamdanı bile yerinden almaya cüret edip, mah-susçuktan gelin çiçeği yaptığım da olurdu. Bu halimle sanı-rım etrafımdakilere de oldukça eğlenceli zamanlar geçirtiyor-dum.

Sonra büyüdüm, kendimce akıllandım. Her şeyi bildiğime kanaat getirdiğim yıllarda, erkekler bana gereksiz varlıklar gi-bi görünmeye başladı ve dilime şunu doladım: “Ben hiç ev-lenmiycem!” Çevreden aldığım tepkiler ne kadar sert olursa, ben de bu konuda o kadar ısrarcı oluyordum.

Derken gerçekten büyüdüm ve hayatın paylaştıkça güzel-leştiğini fark ettim. Her şeyi tek başına yapabilmenin insanı güçlendirmekten ziyade yalnızlaştırdığını anladım. Kendimi tanıyıp anladıkça, insanlarla anlaşmak da kolaylaştı ve tabii

Page 10: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

10

kendimi hayatın akışına bırakınca âşık oldum. Daha önce-leri de âşık olduğumu sanmıştım ancak Kuzey’e hissettikle-rim farklıydı. Sözünü ettiğim sadece daha çok sevmek değil, içimden bir ses şimdi her şeyin yolunda olduğunu söylüyor-du. Huzurluydum, coşkuluydum, Kuzey’le paylaştığım anlar kaygı ve tedirginlik değil heyecan ve mutluluk doluydu. Ona sarılmak, kokusunu içime çekmek bana müthiş bir güven ve-riyordu.

Evlenmemizi teklif ettiğinde midemden boğazıma tırma-nıveren bir nefes heyecanlı bir çığlığa dönüşüp “evet” olu-verdi. Şehir hatları vapurunda, köpüren suların hemen üze-rinde, güvertede rüzgâra karışıp Marmara’ya dağılıveren ko-ca bir EVET! Sonra Kuzey, ben ve martılar kahkahalarla gül-meye başladık.

Haberi paylaştığımda annem ve babam oldukça duygu-landı. Annem bana sarılıp ağladı, “Senin için çok mutlu-yum,” dedi. Babam epey suskun kaldı. Sonra benimle çalış-ma odasında kısa bir konuşma yaptı. Hani zorlu bir maç ön-cesi antrenörler takımlarına önemli hatırlatmaları yapar, tak-tik verir, sonra da onları cesaretlendirirler ya, işte onun gibi bir konuşma. Akşam hep beraber kutlama yapmaya çıktık. Güzel bir restoranda yemek yedik, annem ve babamdan ço-cukluğuma dair daha önce duyduğum–duymadığım pek çok olayı dinledim. Çoğu eğlenceli şeylerdi, bazen benim orada olduğumu unutup birbirleriyle konuşmaya dalıyorlardı.

Yemekten sonra babaannemle dedeme uğradık. Büyük haberi bir an önce onlara da vermek istiyordum. Dedem çok keyiflendi, babaannem ellerini çırpıp beni kutladı. Ailem Kuzey’i tanımıştı zaman içinde, güzel bir ilişkimiz olduğunun

Page 11: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

11

farkındaydılar ve sanırım bu haberi bekliyorlardı. Gecenin yıldızıydım ve bana gösterilen ilginin keyfini çıkarıyordum. Gece boyu, doğumumdan bugüne kadar yaşamıma tanıklık etmiş bu çok özel insanların ağzından kendi hikâyemi dinle-yip adeta zaman içinde bir yolculuk yaptım.

Bu yolculuk karşıma Kuzey’i çıkarttığına göre rotamı iyi çizmişim diye geçirdim içimden.

Page 12: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

12

Page 13: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

13Çeyiz Sandığı

Bana söylenenlerin tersini yaptığım o günleri düşündüm. Aslında kendimden başka herkese yaşamımı yönlendirme hak-kını vermiştim. Ha onların söylediği, ha söylediklerinin tam tersi. Kararı hep onlar vermişti aslında.

Şaşırabildiğin sürece hayat ilginçliğini korur, yaşamdan zevk alırsın.

Babaanneciğim çok mutlu olduğunu söylemiştin telefon-da bana ama söylemeseydin de anlaması zor değildi. Bana bir sürprizin vardı ve kendini tutamayıp ağzından kaçırıver-memek için bir an önce görüşmemizi istiyordun. Ben de en az senin kadar heyecanlıydım, ne de olsa sen, ailede herke-sin mutlulukla anlatageldiği sürprizlerinle ünlüydün. O sa-bah kapıyı açtığında gözlerin ışıl ışıldı, dudaklarının kıvrımı tığ ile işlenmiş gibiydi yüzüne, şık ve emek verilmiş bir ay-rıntı gibi. Seni o günden önce hiç fular takarken görmedi-ğime neredeyse emindim ama o gün üzerinde yeşil yoncalar olan şeker pembesi ipek bir eşarbın vardı. Tüm boynunu sa-rıp neredeyse dizlerinin üzerine kadar iniyordu. Nereden al-dın diye soracaktım ama oyununu bozmak istemedim, elle-

Page 14: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

14

rimi hafifçe kaygan kumaşın arasından geçirdim ve gülümse-dim. Dönme dolap sırasında bekleyen, bilgisayar çağı önce-si çocukları gibiydin.

“İşte,” dedin sesinde gururlu bir tonla. Senin bu “işte”lerinin arkasından hep elma şekerleri, kulağa küpe öğütler, masallar, hediye paketleri, hevesle anlatılan özgün fi-kirler, taze dalından kırmızı kirazlar gelirdi. “İşte,” der ve ko-yardın önüme, o yüzden dikkat kesildim, bu sefer de önüme koyacağın her ne olursa olsun onu seveceğimden emindim. Elinle salonun köşesindeki eski bir sandığı gösterdin. İlk kez gördüğüm bu sandık, uzun olduğu besbelli olan ömrü bo-yunca sanki hep oracıkta durmuş gibi rahattı köşesinde.

Merakla sandığa yürürken, “Bunu daha önce gördüğü-mü zannetmiyorum, senin mi?” diye sordum. Başını salla-dın: “Benim! Dedenle Eskişehir’e yaptığımız bir seyahatte he-diye etmişlerdi. Mebus bir bey vardı, dedenin çocukluk arka-daşı, biliyordu merakı olduğunu dedenin eski şeylere, o hedi-ye etmişti. Baban küçükken çok oynadı bu sandıkla, içine bir şeyler saklar, onu hazine sandığı yapardı. Bir defasında en de-ğerli hazinesini sakladı da aklımız çıktı.”

“Nasıl yani?”“Halanı saklamış bir sefer. İyice de tembihlemiş çıkma

diye. Ararız ararız çocuk yok. Ayy! Hatırladıkça halen daha içim daralır. Sonra baban baktı ki iş ciddi, ben ayılıp bayılma-ya başladım, kendisi açıp çıkarttı halanı sandıktan.”

“Babama da bak sen! N’aptın babaanne, ceza mı verdin?”“Sanırım benim ne kadar korkup telaşlandığımı görmek

ona yeterli ceza oldu. O gün peşimden ayrılmadı, ‘Beni af-fettin mi anne?’ diye sordu hep. İyice küçükken pek hareket-

Page 15: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü

15

li, pek haylazdı sağ olsun. Ama bir o kadar da hisli bir çocuk-tu, hassastı. Yakından bakınca hemen anlardın. Ah, lafa dal-dık yine, dur çayı demleyeyim.”

“Babaanneciğim sen otur, ben demlerim.”“Demlersin tabii ama o zaman babaanne çayı olmaz ki!

Gel mutfağa benle.”Sandık, karakterinin sağlam bir özelliği olan sabrıyla kö-

şesinde bekleyedursun, biz mutfağa geçtik. Orada çok sevdi-ğim kurabiyelerin kokusu karşıladı beni.

“Babaanne inanmıyorum, un kurabiyesi pişirmişsin, çok kötüsün!”

“Evet, kötü babaanneler torunlarını un kurabiyeleriyle besleyip şişmanlatırlar ki, kolay kısmet bulamayıp evde dizle-rinin dibinde kalsınlar.”

“Hı hı, bu planını Kuzey’e söylerim. Bakalım ne diye-cek?”

“Biliyor musun seni takdir ediyorum, Kuzey’i de tabii. Boşuna değil birbirinizi seçmeniz. İkiniz de vicdanlı, akıllı ve müspet düşünen insanlarsınız.”

“Müspet derken?”“Olumlu yani, amaan eski kadınlığım tuttu!”“Kuzey, en çok şu müspet oluşunu seviyorum sevgilim,”

diye abartarak tiyatro yapıyorum.“Aman ne mutlu bana seni eğlendiriyorum!”“Canım benim, komik babaannem.”Babaannem, kendisinden beklenmeyecek kadar ağırdan

alıyordu yaptıklarını. Beni çağırırkenki sesi heyecanlı ve sa-bırsızdı. Bende de merak uyandırmıştı. İlk olarak telefonda şaşırttı beni; hiçbir ipucu vermeyerek. Ne kadar da sürpriz

Page 16: Çeyiz Sandığı / Ebru Tuay Üzümcü