11
Cemil Meriç 10.Uluslararası Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi Tam Metin Kitabı 23-25 Kasım 2018, Hatay / Türkiye Editörler Ender Eyuboğlu - Sami Baskın

Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç

10.Uluslararası Sosyal Bilimler

ve

Spor Kongresi

Tam Metin Kitabı

23-25 Kasım 2018, Hatay / Türkiye

Editörler

Ender Eyuboğlu - Sami Baskın

Page 2: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Yayın No.: 03 ISBN: 978-605-81236-2-5 Yayımlanma tarihi: 24 Aralık 2018

10. Uluslararası Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi Tam Metin Kitabı

Editörler: Ender Eyuboğlu - Sami Baskın

Saybilder Yayıncılık Sertifika No: 77535

Genel Yayın Yönetmeni: Sami BASKIN

Sayfa Tasarım: Tuğba Ünver Kocadağ

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI

1. Basım, Elektronik Kitap (Çevrim içi / Web tabanlı)

210 x 297 mm Kaynakça var, dizin yok. ISBN 978-605-81236-2-5 1. Spor 2. Sosyal bilimler 3. Tebliğler Çevrimiçi PDF yayın

Yayımlandığı İnternet Ortamı: www.issscongress.org

Genel Müracaat:

Saybilder - Yeni Pazar Mah. Ali Okumuş Cad. Mevlana Sitesi A Blok ÇAYELİ / RİZE

Page 3: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

621

ĠLKELĠLĠK AHLAKI AÇISINDAN KUR‟ÂN‟DA UHUD GAZVESĠ‟NĠN

ANLATIMI VE ġÛRÂ PRENSĠBĠ

A. Sait SICAK

GĠRĠġ

Ġslam Ahlakında Ahlakî Tutarlılık

Ahlak, insanlık tarihinde toplumun çoğunluğu tarafından ―birincil değer‖ olma vasfına neredeyse hiç eriĢememiĢ ve kimi zaman ekonomik kimi zamansa siyasal, ideolojik vb. ―birincil değerlere‖ tabi kalmıĢtır. Bununla birlikte Batı toplumu için birincil olmasa da ahlak baĢlı baĢına bir değer iken Ġslam‘la Ģekillenen sosyal yapıda itibarî bir değere sahiptir. Bu, din ve dolayısıyla imanın öncelenmesi, geri kalan diğer unsurlar gibi ahlakın da din ve iman esasları üzerine bina edilmesinin sonucudur. Batı‘nın, ahlakı kendi içinde değerli kılan bu yaklaĢımının sonucunda değerli oluĢun, kiĢiler arası ve nesnel olabilmesi için ahlakî prensiplerin kendi arasında tutarlılığı, içinde bulundukları toplum ve bilgi sisteminde öne çıkmıĢtır. Ġslam ahlakında ise genel geçerliğe ve nesnelliğe dinin kendisi ve kaynakları; Kur‘ân, hadis, fıkha dair içtihatlar ve kelâmî doktrinler muhatap olmuĢ ahlakın kendi içinde tutarlılığı değil dinin temel kaynaklarıyla uyumu öne çıkartılmıĢtır. Bundan ötürü ahlakî prensiplerin uygulanması ve pratize edilmesi hususunda da Batı‘da ahlakî tutarlılık (ethical consistency) ve iç bütünlülük (ethical integrity) öne çıkarken Ġslam toplumunda bu iki olgu ancak diğer ana kavramların muhtevaları içinde kendisine yer bulabilmiĢtir. Bu sebeple ilk olarak efrâdını câmi‟ ağyârını mâni‟ olacak Ģekilde ahlakî tutarlılığın Ġslam ahlakı açısından mahiyeti üzerinde kısa bir tespit ve değerlendirme yapmak gerekmektedir.

Ġslam ahlakında ahlakî tutarlılık iki temel noktada ortaya çıkmaktadır. Bunlar, itikâdî ve amelî açıdan ahlakî tutarlılıktır. Bunlardan her ikisine, yani hem itikâdî hem de amelî açıdan Kur‘an ve sünnette yer alan ahlakî prensiplere inanarak, onlardan taviz vermeden onları benimsemek ve uygulamak Ġslam ahlakının en temel ilkesidir. Ġtikâdî ve amelî açıdan ahlakî prensipleri yerine getiren kiĢi Ġslam dininde mümin olarak tanımlanır. Eğer mümin kiĢi inanç sahibi olması, tasdik ve ikrarına rağmen amelî olarak pratikte bu ahlakî ilkeleri hayatına tatbik etmeyip yaĢamını ilâhî emirlere itaatten ayrılarak sürdürürse bu sefer istikamet dairesinden ayrılacağı için fâsık sıfatını alır. Eğer amelî açıdan ahlakî prensipler yerine getirilip, itikâdî açıdan ahlakî tutarlılıkta bir zedelenme ya da bir bozulma olursa bu sefer de istikamet dairesinden çıkılır. Fakat itikada dayanan bu ayrılıĢ fâsıklıktan daha tehlikeli bir sıfatı, nifakı ortaya çıkarır. Bu Ģekilde yaĢayanlara da münafık denilir. Aslında fâsıklık sıfatının aynı zamanda bir münafıklık sıfatı olduğu belirtilmiĢse de asıl olan itikâdî açıdan iman etmek olduğu için fâsıkın günahkâr olduğu münafığın ise dinden çıktığına hükmedilmiĢtir. Görüldüğü üzere Ġslam ahlakına göre ahlakî ilkelerde tutarlı olmak, hem itikâdî hem teorik hem de pratik açıdan istikamet çizgisi üzerinde bir hayat yaĢamayı gerektirmektedir.

Ġstikamet çizgisi üzerine bir hayat yaĢamanın zorluğundan dolayı, bu kavram Ġslam ahlakında; sabır, sebat, rabıta (bağlanma), itidal (dengeli olma), azim (kararlı olma), sıdk (doğru olma), rüĢd (doğru yolu bulup onda sebat etmek), teenni (acelecilikten sakınma, sebatkârlık) ve takva (dürüstçe bir hayat yaĢama gibi) kavramlarla desteklenerek ele alınmıĢtır. Ġstikamet bilinçli bir tavrı niteler. Ġstikamet çizgisi üzerinde ısrarla bir hayat yaĢamaya çalıĢmak, taassuptan ziyade kararlılığı ve tutarlılığı iĢaret eder. Çünkü doğrular üzerinde ısrar etmek bağnazlığın değil, doğruluğun bir göstergesidir. Ġstikamet, fiil yanında kalbî yönelimleri de dikkate alan Ġslam ahlakında bilincin yanı sıra amaç ve niyet

Page 4: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

622

duruluğunu da (ihlas) gerektirir. Bu sebeple müdârâ (korku sebebiyle doğru davranıĢta bulunma), müdâhene (baĢkasına yaranmak için doğru davranıĢta bulunma) veya riyâ (kendini baĢkasına beğendirmek için doğru davranıĢta bulunma) istikamet olarak ele alınmaz. Ġslam felsefesinde ahlakî tutarlılık ve istikamet mutluluğa ulaĢmanın Ģartları arasında yer alır. Fârâbî‘ye göre insan, en yüce mutluluğa ulaĢmak için yaratılmıĢtır.665 Ayrıca, insanın hakiki mutluluğa ulaĢması için, iyi fiilleri bazı durumlarda değil, her durumda yapması gerekmektedir.666

Ahlakî ilkeliliğin kendisinden sudûr ettiği istikamet ilkesi bir müminin hayatında benimsemesi gereken en önemli ilkelerden birisidir. Bu ilke sayesinde ancak gerçek bir mümin olma vasfı kiĢide tebarüz eder. KiĢi küfür ahlakı ve bataklığından Allah‘ın hidayetiyle kurtulduktan sonra oraya yeniden dönmeyi kerih görmedikçe tam anlamıyla iman etmiĢ olamaz.667 Nitekim Hz. Peygamber‘in kendisini yaĢlandırdığını belirttiği668 ağır yükümlülüklerden biri de, ―Sana emredildiği Ģekilde istikamet sahibi ol!‖669 buyruğudur. Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210), bu emrin itikadî ve amelî hükümlerin tamamını kapsadığına iĢaret ederek bu konularda her türlü aĢırılıktan670 uzak durarak671 sürekli istikamet üzere olacak Ģekilde yaĢamanın güçlüğüne dikkat çeker. Ġbn Abbâs‘a (ra) (ö. 68/687-88) göre Resûl-i Ekrem‘e, bu âyetten daha ağır görev ve sorumluluk yükleyen Ģiddetli ve meĢakkatli baĢka bir âyet inmemiĢtir. Bu ayette Ġslâm dininin çok önemli bir ilkesi, istikamet ortaya konmaktadır.672

Uhud Gazvesi Anlatımında Ahlaki Tutarlılık

Ahlakî ilkeliliğin tam anlamıyla ortaya çıkması müminin sahip olduğu çevresel Ģartların ve içinde bulunduğu paradigmanın onu zorlamasıyla gerçekleĢir. Bu bağlamda Uhud Gazvesi Müslümanlar için mümin ve münafığın birbirinden ayrıldığı, karĢılaĢılan zorluklarla Allah‘ın kendine inananları saflaĢtırıp arındırdığı673 yoğun bir imtihan sürecini temsil etmektedir. Allah Uhud‘da yaĢanan imtihanlar silsilesiyle temiz ve kirli olanı birbirinden ayırmıĢtır.674 Bunun için Allah iki topluluğun (ordunun) karĢılaĢtığı günde (Uhud‘da Müslümanların) baĢına gelen musibetlere izin vermiĢ ve bu musibetler vesilesiyle istikamet sahibi Müminleri ortaya çıkarmıĢ ve münâfıklık yapanları da belli etmiĢtir.675

Kur‘ân‘da Uhud Gazvesi‘nin anlatıldığı âyetlerde tarihî boyut belirgin bir tarzda anlatılmaz. Müminlerin ders almaları beklenen temel mesajlara bağlı olarak, çoğu zaman vecîz ifadeler ve imalarla tarihî arka plana vurgu yapılarak birçok ahlakî meziyete değinilir. Bu meziyetlere sahip olunması durumunda zafere ulaĢılacağı676 aksi takdirde birçok kötü sonuçla karĢılaĢılacağı677 çeĢitli vesilelerle vurgulanır. Ayrıca âyetlerde bollukta ve darlıkta

665

Fârâbî, es-Siyâsetu’l Medeniyye veya Mebâdiu’l-Mevcûdât, (çev. Mehmet S. Aydın, Abdülkadir Şener, M. Rami Ayas), Büyüyenay Yayınları, İstanbul 2012, s. 81. 666

Farabi (). Mutluluk Yoluna Yöneltme, Çev. Hanifi Özcan, Farabi’nin İki Eseri, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 2014, 147. 667

Buhârî, “İmân”, 9, 14; “İkrâh”, 1; “Edep”, 42. 668

Tirmizî, “Tefsîr”, 56/6. 669

Hûd, 11/112. 670

Aşırılık türleri için bkz. Necmettin Çalışkan, “Kur’an’da Aşırılık Kavramı ve Modern Hayatta Aşırılık Sorunu”, Modernleşme Sürecinde Müslümanlar, Nobel, Ankara, 2018, s. 74-79. 671

İstikametin İslam ahlakı içinde “aşırılıktan uzak durmak”, “kötü fiillerden sakınmak” ve “Allah’ın emirlerine sımsıkı sarılmak” gibi birçok farklı tanımlaması bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Çağrıcı - Süleyman Uludağ “İstikamet” İstikamet”, DİA, İstanbul, 1993, XXIII, s.s. 348-349. 672

Ebu Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, 1420/1999, XVIII, 406. 673

Âl-i İmrân 3/154. 674

Âl-i İmrân 3/179. 675

Âl-i İmrân 3/166-167. 676

Âl-i İmrân 3/125. 677

Âl-i İmrân 3/159.

Page 5: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

623

infak etme678 dolayısıyla zorluk durumunda çizgisini bozmadan istikamet sahibi olma, daha önce de belirtildiği gibi istikamet sahibi olmayı kolaylaĢtıran sabır ve takva gibi üst kavramlar belirlenmekte ve bunlara kimlerin ulaĢabileceği ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.679 Böylelikle Ģuur, ahlâk ve sosyal sistem alanında giriĢilen savaĢta zafer elde edilmedikçe, fiilî savaĢ alanında da zafer kazanılamayacağı680 Uhud Gazvesi‘nin Kur‘ânî anlatımında belirtilmektedir.

Kur‘ân‘ın Uhud Gazvesi vesilesiyle öğrettiği hususlardan birisi de ahlakî meziyetlere hangi koĢullarda olursa olsun uymaya çalıĢıp ilkeli olmaktan taviz vermemektir.681 Dinî metinlerde Ġslam dininin bu konudaki yaklaĢımı birçok farklı kavram üzerinden nasıl pratize edileceğine dair doneler verilerek gösterilir. Pratiğe yansıyan bu ahlakî ilkelere göre inançlı kiĢi bolluk zamanlarında cömert olmalıdır. Ancak bunun yanı sıra darlık zamanında da cömertlikten ve infaktan vaz geçmemelidir.682 Ġhtiyaçtan artakalanı683 vermekle yükümlü olan Müslüman, yeri geldiğinde sevdiklerinden de özveride bulunmalıdır.684 Hatta kendi ihtiyacı olmasına rağmen baĢkalarını kendisine tercih edebilmelidir.685 Ġnançlı birey hazırlıklı olduğu musibetlerle karĢılaĢtığında sabırlı olmalıdır. Ancak bunun yanı sıra tahmin ve beklentisinin dıĢında ansızın gelen bir musibetle karĢılaĢtığı ilk anda da sabırlı davranabilmelidir.686

Ahlakî tutarlılığa dair Kur‘ân‘ın Uhud Gazvesi vesilesiyle gösterdiği örneklerden bir diğeri dost ve düĢmanlara karĢı en zor anda dahi affedici olabilmektir. Mümin, zafer anında düĢmanlarına karĢı sabırlı ve affedici olmalıdır.687 Ancak kendisi zor durumdayken de insanlara karĢı merhametli davranabilmelidir.688 Uhud‘da baĢta Hz. Hamza olmak üzere ashâbdan 70 kiĢi Ģehit edilmiĢtir. Hz. Peygamber‘in diĢi kırılmıĢ ve miğferi yüzüne batarak kanının dökülmesine sebep olmuĢtur. Tüm bu yaĢananlara rağmen Yüce Allah, Hz. Muhammed‘den yüksek azim sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sabretmesini689 ve Kâfirlere beddua etmemesini emretmiĢtir.690 Hz. Peygamber de kendisinden Kâfirlere beddua etmesini isteyen Ashâbına ―Ben beddua etmek için gönderilmedim. Ben ancak rahmet olarak gönderildim.‖691 karĢılığını vermiĢtir. Hatta kendisine bu zulmü reva görenlere Hz. Peygamber, sahip olduğu prensiplerden ödün vermeksizin Ġslam‘la edindiği yüce ahlak gereğince davranmıĢtır.692 Onlara ―Allah‟ım kavmimi bağıĢla! Çünkü onlar doğruyu bilmiyorlar.‖693 diyerek hayır dua ile mukabele etmiĢtir.694 Hz. Peygamber‘in düĢmanlara karĢı takındığı tavır böyle iken dostluğun gereğini yerine getirmeyenlere karĢı da mutedil bir Ģekilde davrandığı görülür. Oysaki kiĢiyi ―düĢmanın taĢı değil, dostun attığı gül yaralar‖ ve

678

Âl-i İmrân 3/134. 679

Âl-i İmrân 3/134-136 vd. 680

Seyyid Kutub, fî Zılâli’l-Kur’ân, Beyrut: Dâru’ş-Şurûk, 1423/2003, I, 459. 681

Âl-i İmrân, 3/134: Ebû’l Hasan Burhaneddin İbrâhim b. Ömer b. Hasan Bikâî, Nazmu’d dürer fî (min) tenâsübi’l ay(âti) ve’s süver, Kahire: Dâru’l Kitâbi’l İslâmî,t.y., V, 73; Âl-i İmrân, 3/152: Bikâ’î, Nazmu’d dürer, V, 94. 682

Âl-i İmrân, 3/143. 683

Bakara, 2/219. 684

Âl-i İmrân, 3/92. 685

Haşr, 59/9. 686

Buhârî, “Cenâiz” 32, 43; Müslim, “Cenâiz” 14, 15. 687

Yûsuf,َ 12/92. 688

Âl-i İmrân, 3/134, 159. Ayrıca bk. Ahkaf, 46/35: Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil b. Suleymân, Thk. ‘Abdullâh Mahmûd Şehâte, Beyrut: Mu’essesetu’t-Târîhi’l-’Arabî, 2002, IV, 31. 689

Âl-i İmrân, 3/128: Kurtubî, El-Câmi’ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Thk. ‘Abdulmuhsîn et-Turkî Beyrut: Mu’essesetu’r-Risâle, 2006, V, 306. 690

Ahkaf, 46/35: Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil, IV, 31. 691

Müslim, “Birr” 87. 692

Kalem, 68/4: Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed et-Tûsî el-Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddîn, Beyrut: Dâru’l-Ma’rife, t.y., III, 70. 693

Buhârî, “Enbiyâ” 54, “İstitâbetü’l-Mürteddîn” 5; Müslim, “Cihâd” 105. 694

Âl-i İmrân, 3/128: Kurtubî, el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, V, 306-8.

Page 6: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

624

çoğu zaman düĢmanın yaptıklarına katlanmak, baĢa gelenler tahmin edilebilir olduğundan kolayken dostların yanlıĢları Ģok etkisi oluĢturur. Hz. Peygamber de Uhud‘da sahâbilerin düĢtükleri bazı hatalardan ötürü çokça incinmiĢtir. Buna rağmen Allah‘ın verdiği rahmetle onlara karĢı yumuĢak davranmıĢ695 böylece ahlaken tutarlı ve istikamet sahibi olmanın nasıl olacağına dair en güzel örneği kendi davranıĢlarıyla göstermiĢtir.

Uhud Gazvesi Özelinde ġûrâ Ġlkesi

Ġslam dini ve ahlakı açısından Kur‘ân‘ın Uhud Gazvesi vesilesiyle istikamet sahibi oluĢa ve ilkeli duruĢa dair sunduğu örneklerden biri de Ģûrâ prensibi üzerinden verilmektedir. ġûra kavramının kelime anlamı; ―danıĢma, görüĢ alıĢveriĢinde bulunma, danıĢan kimseye fikrini söyleyip onu yönlendirme,696 bir Ģeyler yardımıyla gizli, saklı ve değerli olan bir vasfın, bir fikrin, bir güzelliğin, bir durumum ortaya çıkmasını ve insanların onlara muttali olmasını sağlama‖697 gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise ―isabetli ve doğru bir karar verebilmek için ilim ve ihtisas sahibi kiĢilerle fikir teatisinde bulunarak tıpkı arı kovanından bal alır gibi, konunun özünü ortaya çıkararak isabetli kararlara ulaĢmak‖698 Ģeklinde tarif edilebilir.

Kur‘ân‘ın Uhud Gazvesi vesilesiyle Ģûrâ prensibi üzerinden gösterdiği istikamet sahibi ve ilkeli oluĢa dair örneğin, verilen diğer örneklerden daha farklı bir yapıda olduğu görülür. Diğer örneklerde ahlakî prensiplerden ödün vermeme konusunda düĢülen ikilem, çoğu zaman insanın kendi ihtiyaçları ve menfaatlerini ilgilendirmektedir. Uhud Gazvesi sürecinde Hz. Peygamber‘in Ģûrâ prensibi üzerinde tutarlı davranabilme konusunda karĢısına çıkan engeller ise hem çok yönlü hem de doğru bilgiye dayanmaktadır. Bilgiye dayalı engellerden birincisi; tenebbü‘, sadık rüya dolayısı ile doğru haber kaynaklıdır. Uhud Gazvesi‘nden önce Hz. Peygamber rüyasında kendisine bir koç getirildiğini, kılıcının ağzının kırık olduğunu ve boğazlanan sığırlar gördüğünü, ayrıca üzerinde bir zırhın olduğunu veya elini sağlam bir zırha soktuğunu gördüğünü ashabına anlatmıĢtır. Hz. Peygamber, getirilen koçu düĢman ve düĢmanın önde gelenlerine, kılıcındaki kırığı kendine uğrayacak musibete, ashabından ve ehli beytinden Ģehid edileceklere yine boğazlanan sığırları ashabından Ģehid edileceklere yormuĢtur. Elini sağlam zırha sokmasını ve üzerinde zırh olmasını ise Medine‘yle ve Medine‘de kalıp savunma savaĢı yapılması gerektiğiyle tevil etmiĢtir.699 Yine Hz. Peygamber rüyasında; elinde bir kılıç bulunduğunu ve o kılıcı Ģiddetli bir Ģekilde savurduğunu; kılıcın ön kısmının kırılıp düĢtüğünü; ikinci kez savurduğunda ise, kılıcın kırılan parçasının, eskisinden daha güzel olacak Ģekilde yerine geldiğini gördüğünü ashabına anlatmıĢtır. Hz. Peygamber, kılıcın kırılmasını, Uhud Gazvesi‘ndeki yenilgi, eskisinden daha güzel bir Ģekilde yerine gelmesini de Mekke‘nin fethi Ģeklinde tabir etmiĢtir.700

Hz. ÂiĢe‘nin bildirdiğine göre, Hz. Peygamber‘in hem gece uykusunda gördüğü rüyalar hem de bu rüyalara dair tabir ve yorumları gündüz sabah aydınlığı gibi ortaya çıkarak aynen gerçekleĢirdi.701 Hz. Peygamber de rüyanın bilgi değerini ifade ederek; ―iyi ve güzel rüya, peygamberliğin 46 cüzünden bir cüzdür‖702 buyurmuĢtur. O aynı zamanda rüyaları üçe ayırarak, iyi insanların gördüğü hayırlı (salih) rüyaların doğruluğunu ifade etmiĢ ve

695

Âl-i İmrân, 3/159. 696

Talip Türcan, “Şûra”, DİA, İstanbul, 2010, XXXIX, 230. 697

Tuğrul Tezcan, Kur'an'da Şura Kavramı ve Çağdaş Yorumları, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi, SBE, 2010, s. 5, 698

Tezcan, Kur'an'da Şura Kavramı ve Çağdaş Yorumları, s. 11. 699

Bkz. Müslim, “Ru'yâ”, 20; İbn Mâce, “Ta'bîri'r-Ru'yâ”, 10; Dârimî, “Ru’yâ”, 13; Müsned, IV, 259; Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik İbn Hişâm, es-Siretü'n-nebeviyye, thk. Mustafa Sakka, Kahire: Mustafa el-Babi el-Halebi, 1375/1955, II, 62-3; Ebû Hâtim Muhammed İbn Hibbân, Kitâbü’s-sikât, çev. Harun Bekiroğlu, Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2017, s. 164. 700

Buhârî, “Ta'bîr”, 39, 44; “Menâkıb” 25;“Meğazî” 9, 26; “Menâkıbu'l-Ensâr” 45; İbn Mâce, “Ta'bîri'r-Ru'yâ”, 10; Dârimî, “Ru’yâ”, 13. 701

Bkz. Buhârî, “Ta'bîr”, 1. 702

Bkz. Buhârî, “Ta'bîr”, 4; Müslim, “Ru'yâ”, 8-9. Ayrıca bkz. İbn Mâce, “Ta'bîri'r-Ru'yâ”, 1.

Page 7: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

625

―peygamberlikten olan, yalan olmaz‖ diyerek peygamberlik ekseninde bu rüyaların doğruluğuna iĢaret etmiĢtir.703 Bu bilgiler ıĢığında rüyanın bilgi değeri ve pratikteki geçerliliği O‘nun gördüğü rüyaların gerçekleĢtiklerine dair rivayetlerle sabit olduğu704 rahatlıkla anlaĢılır. Buna rağmen Uhud Gazvesi sürecinde Hz. Peygamber‘in Ģûrâ prensibi üzerinde tutarlı davranabilme konusunda karĢısına çıkan bu engeli – ashabının Ģehit olacağına dair bilgiyi- aĢması ayrıca bunu iki iyiden –sadık rüyaya tabi olmak, istiĢareye uymak- birinin seçilmesi gibi güç bir durumda yapması Ģûrânın öneminden çok, ahlakî tutarlılığa bağlanmalıdır. Aksi takdirde her ne kadar önem taĢısa da ―bir prensip‖ için insanlar feda edilmiĢ olacaktır.

Elbette Hz. Peygamber‘in bu tavrının O‘nun yetiĢtiği çevreye bağlanması da mümkündür. Hz. Peygamber‘in içinde yetiĢtiği toplumda Ģûrânın konumu Dârünnedve, mele‘, Ģa‘b, nâdi gibi kavramlar ve müesseseler üzerinden tespit edilebilir. Mele‘den (toplumun ileri gelenleri, asiller) oluĢan Dârünnedve; KureyĢ toplumunun, savaĢ, ticaret, nikâh vb. bütün önemli iĢlerin konuĢulup karara bağlandığı705 merkezi karar alma müessesesi iken; Nâdî, Mekke‘deki her sopun karar almak için tahsis ettiği toplantı yeriydi. ġa‘b‘da ise her ailenin aile içi meseleleri görüĢülmekteydi.706 Toplumun en küçük yapı taĢı aileden sop ve kabileye kadar her noktada istiĢare ve Ģûrânın öne çıktığı bir sosyal yapı içerisinde yetiĢen Hz. Peygamber‘in Ģûrâya önem vermesi tabii karĢılanabilir. Hatta savaĢ hakkında yapılan istiĢarede gençlere de söz hakkı tanımasının köklerinin Dârünnedve‘de uygulanan kurallara kadar gittiği düĢünülebilir. Dârünnedve‘de meclise Kusay‘ın ailesinden olmayanlar kırk yaĢını doldurmadan giremezken707 dönemin uygulamalarını haber veren rivayetler Arapların keskin zekâlı gençler konusunda bu sınırlamayı kaldırdığını göstermektedir. 708 Ayrıca Araplar rey sahibi olmayı, savaĢlarda baĢarı için önemli olan kahramanlığın önüne koymuĢlardır. Çünkü hasmını mağlup edebilmek için kahramanlığın yanı sıra fikir ve görüĢ sahibi olmak da gerekmektedir.709 Hz. Peygamber, istiĢarede söz hakkı verme ile hem gençlere değer verdiğini göstermekte hem de onları hasımlarını mağlup edebilecekleri fikir ve görüĢ sahibi kiĢi konumuna yükseltmektedir.

―Tüm bu kültürel arka planın varlığı ve elde edilecek faydalar rüya ile haber verilen kayıpları telafi edecek boyutta mıdır?‖ sorusu, belirtilen sebeplerin değil de daha üst bir kavramın yani zarar görülse de zorlanılsa da daha fazla kendisine yönelinen bir olgunun dolayısıyla ahlaki tutarlılık ve ilkelilik gibi bir üst motivenin varlığını gerekli kılmaktadır.

Hz. Peygamber‘in istiĢare kararına uymasının ve ahlaken tutarlı davranmasının önündeki ikinci engelin yine bilgiye dayandığı söylenebilir. Çünkü Muhacir ve Ensar‘ın büyüklerinden tecrübeli sahâbîler deneyimlerine ve bilgilerine dayanarak savunma savaĢının yapılmasının daha doğru olacağını istiĢare sürecinde belirtmiĢlerdir. Üçüncü engel ise Medine‘de toplum içinde nüfuz sahibi münâfıkların önde gelenlerinin de savunma savaĢı kararını desteklemeleridir.710 Bu hususta serdedilecek dördüncü ve en büyük engelin Hz. Peygamber‘in kendi içtihadı ve kanaati olduğu söylenebilir. Ashâbın ileri gelenleri de ―Hz. Peygamber‘in verdiği kararların semadan indiğini‖ ve ―kendi nefsinden konuĢmayacağını‖ belirterek taarruz savaĢı yapılmasını isteyen sahâbîleri ve gençleri uyarmıĢlardır. Onlar da

703

Bkz. Buhârî, “Ta'bîr”, 26. 704

Hidayet Aydar, “Hz. Muhammed’in Bazı Rüyaları ve Yaptığı Rüya Yorumlarından Örnekler”, EKEV Akademi Dergisi, 2005, cilt: IX, sayı: 25, s. 102. 705

Ethem Ruhi Fığlalı, “ Dârünnedve” DİA, İstanbul, 1993, VIII, 555. 706

Tuğrul Tezcan, “Şura’nın Kaynağı Bağlamında İslam Öncesi Arap Yaşayışına ve Kur’an’ın Şura Ayetlerine Bakış”, Dinî Araştırmalar, 2010, cilt: XIII, sayı: 36, s. 92. 707

Cevâd, Ali, el-Mufassal fî Târîhi'l-Arab kable'l-İslâm, 4. bs., y.y.: Dâru’s-Sakî, 2001, IX, 235. 708

Cevâd, Ali, el-Mufassal fî Târîhi'l-Arab kable'l-İslâm, IX, 235. 709 Cevâd, Ali, el-Mufassal fî Târîhi'l-Arab kable'l-İslâm, IX, 234. 710

Vâkidî, Kitâbu’l-Meğâzî, Thk. Marsden Jones. y.y.: ‘Âlemu’l-Kutub, 1984, I, 210.

Page 8: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

626

ısrarları dolayısıyla mahcup olarak Hz. Peygamber‘e kararlarından vazgeçtiklerini ve Hz. Muhammed‘in tercihine uymak istediklerini söylemiĢlerse de Hz. Peygamber ―bir peygambere zırhını giydikten sonra çıkarmak yaraĢmaz‖ diyerek bu teklifleri reddetmiĢtir.711 Sonuç olarak Hz. Peygamber‘in istiĢare kararına uymasının ve ahlaken tutarlı davranmasının önünde tespit edebildiğimiz dört engel bulunurken gençlerin kararlarından Hz. Peygamber lehine dönmeleri ise ahlakî tutarlılığı terk etme açısından kolaylaĢtırıcı bir etkenin kabul edilmemesi Ģeklinde tanımlanabilir.

Hz. Peygamber, kendisi için kesin bir bilgi kaynağı olan rüyaya, tecrübe ve nüfuz sahibi otoritelere tabi olmayıp, kendi reyine ve gençlerin kararlarından vazgeçmelerine rağmen ashabının ve özellikle gençlerin görüĢlerine değer vermek gibi sebeplerin çok ötesinde kendine malum olan bir hikmete712 bağlı olarak bu kararı almıĢtır. Tespit edilen dört engel ve kolaylaĢtırıcı unsurlara rağmen Hz. Peygamber‘in ―her Ģeye rağmen‖ mottosunu en güzel Ģekilde ifade eden ahlakî tutarlılığa bağlı kalarak Kur‘ânî ahlak713 gereği istiĢare sonucuna uymuĢ ve taarruz savaĢı yapmak üzere Medine‘den ayrılmıĢ olduğu söylenebilir.

Uhud Gazvesi‘nin Kur‘ânî anlatımının, oldukça zor ve birçok Ģeye rağmen alınan istiĢare kararının sağlaması hükmünde olduğu görülmektedir. Uhud SavaĢı‘nın Kur‘ân‘daki anlatımında ilk vurgunun, istiĢare sonucu Medine‘den ayrılmaya dolayısıyla savaĢın taarruz savaĢı olmasına yapılması714 da bunu göstermektedir. Âyette Medine‘den ayrılmanın vurgulanması aynı zamanda bu kararın önemini belirtmektedir. Bunun yanı sıra ilk ayetteki ―savaĢ mevzilerine yerleĢtirmek‖ ifadesinin de yine yapılan istiĢareyi dolayısıyla ordunun Uhud‘da konuĢlandırılmasını iĢaret ettiği söylenmektedir.715

Kur‘ânî anlatımın yapılan istiĢare hakkındaki ikinci uyarısı, savaĢı716 ve ölümü temenni edenler hakkındadır.717 Bu temenninin, Uhud Gazvesi‘nin sonucuna etki eden en önemli saiklerden biri olduğu söylenebilir. Hz. Peygamber‘in yaptığı istiĢarede özellikle Bedir Gazvesi‘ne katılamayan gençler ve ashâbdan bazıları (Hz. Hamza, Sa‘d b. Ubâde, Nu‘mân b. Mâlik)718 düĢmanla Ģehir dıĢında savaĢılmasını istemiĢler ve bir grup da bu hususta ısrar etmiĢtir. Hz. Peygamber ashâbından çoğunluğu oluĢturan bu kiĢilerin görüĢüne uyarak taarruz savaĢı için zırhını giymiĢtir.719 Uhud SavaĢı‘nda, Bedir‘de ulaĢılan sevabı ve karĢılığı umarak ölümü temenni edenlerden bir kısmı720 ölümle karĢılaĢtıklarında bakakalmıĢlardır. SavaĢ öncesinde yapamayacakları Ģeyleri söyleyen bu grup721 gerisin geriye dönmüĢtür.722 Oysaki onlar istiĢarede ―Ya Rasûlallah! bizi düĢmanlarımızın karĢısına çıkart. Bizim onlardan korktuğumuzu ve zayıf olduğumuzu zannetmesinler.‖ demiĢlerdir.723 SavaĢ esnasında yaĢananlar ise istiĢarede rey sahibi olmanın ve baĢkalarının geleceğini ilgilendiren

711

İbn Hişâm, es-Siretü'n-nebeviyye, II, 63. 712

Âl-i İmrân sûresinde Uhud Gazvesi’nin anlatımında sabrın birçok ayette tavsiye edilmesi (Âl-i İmrân 3/120, 125, 142, 146, 186.) müminlerin başlarına gelenlerin hikmetini daha iyi anlamaları için olduğu da söylenebilir. Sabır hikmet ilişkisi için bkz. Necmettin Çalışkan, “Kehf Sûresi Bağlamında Hz. Mûsâ ve Sâlih Kul (Hızır) Kıssası ve Antakya’da Hızır İnancının Sosyo-Kültürel Etkileri”, Toplum Bilimleri Dergisi, 2015, cilt: IX, sayı: 18, s. 258. 713

Şûrâ, 42/38. 714

Âl-i İmrân, 3/121. 715

Âl-i İmrân, 3/121; Taberî, Câmi’u’l-Beyân ‘an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, Thk. ‘Abdulmuhsîn et-Turkî Kahire: Dâru Hecr, 2001, VI, 9. 716

Âl-i İmrân, 3/143; Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd Semerkandî el-Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, İstanbul: Mizan Yayınevi, 2005-2010, II, 439. 717

Âl-i İmrân, 3/143. 718

Muhammed Hamîdullah, Casim Avcı, “Uhud Gazvesi” DİA, İstanbul, 2012, XXXXII, s.s. 55. 719

İbn Hişâm, es-Sîretu’n-Nebevîyye, II, 63. 720

Âl-i İmrân, 3/143; Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil, I, 304. 721

Saf, 61/2; Kurtubî, el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, XX, 433. 722

Âl-i İmrân, 3/143. 723

İbn Hişâm, es-Sîretu’n-Nebevîyye, II, 63.

Page 9: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

627

hususlarda söz söylemenin ve karar vermenin ne kadar büyük bir mesuliyet olduğunu göstermektedir.

ĠstiĢarede rey sahibi olmanın verdiği sorumluluk ile istiĢare sonucunda alınan kararın yanlıĢlığı birbiriyle karıĢtırılmamalıdır. Bu husus da Kur‘ânî anlatımın yapılan istiĢare hakkındaki üçüncü uyarısını teĢkil etmektedir. Yenilgi sonrasında bazı insanlar istiĢarede alınan kararın yanlıĢlığından dolayı birçok insanın öldüğünü düĢünmüĢlerdir.724 Münâfıklar istiĢareye uyulmasının yanlıĢ olduğunu sadece önde gelenlerin (kendi) sözlerinin dinlenmesi gerektiğini öne sürmüĢlerdir. Âyette bu zannın gerçekle bağdaĢmadığı,725 ancak Kâfirlerin726 ve Münâfıkların727 böyle bir düĢünceye sahip olabilecekleri belirtilmiĢtir.

Kur‘ânî anlatımın yapılan istiĢare hakkındaki dördüncü safhasını ise alınan kararın yenilginin sebebi olmadığı gerçeği oluĢturmaktadır. Allah (cc), harbin ilk anlarında zafer vaadini gerçekleĢtirerek728 -ki Ġbn Abbâs (ra) (ö. 68/687-88) bu zaferi anlatırken, ―Peygamber (sas) Uhud günü zafere mazhar kılındığı gibi, hiçbir yerde zafere mazhar kılınmıĢ değildir.‖ demektedir.-729 mezkûr düĢüncenin yanlıĢ olduğunu pratik olarak da göstermiĢtir. Âyette savaĢta yenilginin esas sebepleri ayrıntılı olarak belirtilmiĢtir.730 Bu sebepler; Allah Resûlü‘nün adil olup ganimetleri eĢit dağıtmayacağı zannı731 ve dünyevi menfaatleri kaybetme korkusuyla732 bir kısım Müminlerin stratejik öneme sahip tepeyi terk ederek savaĢta itaatsizliğe ve isyana sürüklenmeleridir.733 Kur'ân'da yenilginin esas sebeplerine de değinilerek istiĢarenin yenilgiye etkisi olabileceğine dair Ģüpheler, ashâbın zihninden tamamıyla izale edilmiĢtir.

Kur‘ânî anlatımın yapılan istiĢare hakkındaki beĢinci safhasını, yaĢanılan tüm olumsuzluklara ve savaĢ sonucunda büyük bir yenilgi alınmasına rağmen istiĢare yapılmasının yeniden emredilmesi734 oluĢturur. Bu ise istiĢare etmek suretiyle bir karara varmanın Allah tarafından ahlakî ilkelilik ve tutarlılığın önemini gösterecek Ģekilde bir kere daha gündeme alınması demektir.

Sonuç

Uhud tecrübesi, yaĢanan zorluklar sebebiyle bazen ahlakî görevler üzerinde Ģüpheler oluĢabileceğini göstermiĢtir. Hangi koĢullarda olursa olsun ahlak ilkelerinden asla taviz verilmemesi gerektiğini Uhud Gazvesi‘ni anlatan bu âyetler, istiĢare ilkesi üzerinden en etkin bir Ģekilde Müslümanlara öğretmektedir.

KAYNAKÇA

Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed eĢ-ġeybânî, Müsnedu el-Ġmam Ahmed b. Hanbel, hakkakahu ve harrace ehâdîse ve allake aleyh ġuayb el-Arnaût, Adil MürĢîd, Amir Gadbân, Beyrut: Müessesetü‘r-Risâle, 1421/2001.

Aydar, Hidayet, ―Hz. Muhammed‘in Bazı Rüyaları ve Yaptığı Rüya Yorumlarından Örnekler‖, EKEV Akademi Dergisi, Sosyal Bilimler, 2005, cilt: IX, sayı: 25, s.s. 89-102.

724

Âl-i İmrân, 3/154. 725

Âl-i İmrân, 3/154. 726

Âl-i İmrân, 3/156. 727

Âl-i İmrân, 3/154; Taberî, Câmiü'l-Beyân, VI, 164; Kurtubî, el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, V, 370. 728

Âl-i İmrân, 3/152. 729

Âl-i İmrân 3/152; Kurtubî, el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, V, 364. 730

Âl-i İmrân, 3/152. 731

Âl-i İmrân 3/161. 732

Âl-i İmrân 3/145, 152: Mukâtil b. Suleymân, I, 307. 733

Âl-i İmrân 3/152. 734

Âl-i İmrân, 3/159.

Page 10: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

628

Bikâî, Ebû‘l Hasan Burhaneddin Ġbrâhim b. Ömer b. Hasan, Nazmu‟d dürer fî (min) tenâsübi‟l ay(âti) ve‟s süver, Dâru‘l Kitâbi‘l Ġslâmî, Kahire: t.y.

Buhârî, Ebu Abdullah Muhammed b. Ġsmail, el-Câmiu‟s-sahîh, Thk. Muhammed Züheyr b. Nâsır. 1. Baskı. B.y. Dâru Tavgi‘n-Necât, 1422/2002.

Cevâd, Ali, el-Mufassal fî Târîhi‟l-Arab kable‟l-Ġslâm, y.y.: Dâru‘s-Sakî, 2001.

Çağrıcı, Mustafa; Uludağ, Süleyman, ―Ġstikamet‖, DĠA, Ġstanbul, 1993, XXIII, s.s. 348-349.

ÇalıĢkan, Necmettin, ―Kehf Sûresi Bağlamında Hz. Mûsâ ve Sâlih Kul (Hızır) Kıssası ve Antakya‘da Hızır Ġnancının Sosyo-Kültürel Etkileri‖, Toplum Bilimleri Dergisi, 2015, cilt: IX, sayı: 18, s.s. 243-262.

_______, ―Kur‘an‘da AĢırılık Kavramı ve Modern Hayatta AĢırılık Sorunu‖, ModernleĢme Sürecinde Müslümanlar, Nobel, Ankara, 2018, s.s. 62-116.

Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdurrahman b. Fadl, Sünen-i Dârimî, el-Kutubu‘s-Sitte, (Mevsûatu‘l-Hadîs eĢ-ġerîf içinde, Haz. Sâlih b. Abdulazîz), Dâru‘s-Selâm, Arabistan, 2000.

Fârâbî, es-Siyâsetu‟l Medeniyye veya Mebâdiu‟l-Mevcûdât, (çev. Mehmet S. Aydın, Abdülkadir ġener, M. Rami Ayas), Büyüyenay Yayınları, Ġstanbul 2012.

_______, ―Mutluluk Yoluna Yöneltme‖, Çev. Hanifi Özcan, Farabi‟nin Ġki Eseri, Ġstanbul: Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Yayınları, 2014, 129-170.

Fığlalı, Ethem Ruhi, ― Dârünnedve‖, DĠA, Ġstanbul, 1993, VIII, s.s. 555-556.

Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed et-Tûsî, Ġhyâu Ulûmiddîn, Beyrut: Dâru‘l-Ma‘rife, t.s.

Hamîdullah, Muhammed; Avcı, Casim, ―Uhud Gazvesi‖ DĠA, Ġstanbul, 2012, XXXXII, s.s. 54-57.

Ġbn Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed, Kitâbü‟s-sikât, çev. Harun Bekiroğlu, Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2017.

Ġbn HiĢâm, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik, es-Siretü‟n-nebeviyye, thk. Mustafa Sakka, Kahire: Mustafa el-Babi el-Halebi, 1375/1955.

Ġbn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd er-Rabeî el-Kazvînî, Sünenu Ġbn Mâce, thk. Muhammed Fuad Abdülbâkî, Kahire: Dâru Ġhyai't-Türasi'l-Arabiyye, 1975/1395.

Kurtubî, el-Câmi‟ li-Ahkâmi‟l-Kur‟ân, Thk. ‗Abdulmuhsîn et-Türkî, Beyrut: Mü‘essesetü‘r-Risâle, 2006.

Kutub, Seyyid, fî Zılâli‟l-Kur‟ân, Beyrut: Dâru‘Ģ-ġurûk, 1423/2003.

Mâtürîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd Semerkandî, Te‟vîlâtü‟l-Kur‟ân, Ġstanbul: Mizan Yayınevi, 2005-2010.

Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil b. Suleymân, Thk. ‗Abdullâh Mahmûd ġehâte, Beyrut: Mü‘essesetü‘t-Târîhi‘l-‘Arabî, 2002.

Müslim, b. el-Haccâc, Ebu‘l-Hasan el KuĢeyrî en-Nîsâbûrî, el-Müsnedu‟s-Sahîhu‟l-Muhtesar bi Nakli‟l-Adli Ani‟l-Adli Ġla Rasulillah, thk. Muhammed Fuat Abdulbaki, Beyrut: Dâr-u Ġhyâü‘t-Türâsi‘l-Arabî, t.y.

Râzî, Ebu Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin, Mefâtîhu‟l-Gayb, Beyrut: Dâru Ġhyâi‘t-Türâsi‘l-Arabî, 1420/1999.

Page 11: Cemil Meriçisamveri.org/pdfdrg/G00646/2018/2018_SICAKAS_2.pdf · 2020. 2. 19. · Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018 624 çoğu zaman

Cemil Meriç – 10. Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi / Hatay, 23-25 Kasım 2018

629

Taberî, Câmi‟u‟l-Beyân „an Te‟vîli Âyi‟l-Kur‟ân, Thk. ‗Abdulmuhsîn et-Türkî Kahire: Dâru Hecr, 2001.

Tezcan, Tuğrul, Kur‟an‟da ġura Kavramı ve ÇağdaĢ Yorumları, (YayımlanmamıĢ Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi, SBE, 2010.

_______, ―ġura‘nın Kaynağı Bağlamında Ġslam Öncesi Arap YaĢayıĢına ve Kur‘an‘ın ġura Ayetlerine BakıĢ‖, Dinî AraĢtırmalar, 2010, cilt: XIII, sayı: 36, s.s. 87-103.

Tirmizî, Ebû Ġsa Muhammed b. Ġsa b. Sevre es-Sülemî, Sünenü‟t-Tirmizî, Thk. Ahmed Muhammed ġakir. 2. Baskı., Kahire: Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1395/1975.

Türcan, Talip, ―ġûra‖, DĠA, Ġstanbul, 2010, XXXIX, s.s. 230-235.

Vâkidî, Kitâbu‟l-Meğâzî, Thk. Marsden Jones. y.y.: ‗Âlemu‘l-Kutub, 1984.