21
CAHIZ VE "EL-MUlITAR Fİ'R-REDD ALA'N-NASARA" İSİMLİ RİsALESİ Ar. Gör. Mustafa ERDEM Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberlerin ge- tirdikleri inanç sisteminin esasını tehvid akidesi teşkil etmiştir. Yüce Allah, tevhid inancını insanlara tebliğ edebilmek için, zaman zaman, değişik yerlerde, çeşitli toplumlara, peygamberler göndermiştir. Ancak bu peygamberler ve getirdikleri dinlerin belirli bir toplum ve çevre ile sınırlı kaldığı1; İslam'ın ise bütün alemlere 2 ve insanlığa 3 gönderildiği Kur'an-ı Kerim'in muhtevasından anlaşılmaktadır. Kaynaklan aynı olan, fakat çeşitli sebeblerle tahrifata maruz ka- lan, asılIan bozulan dinlerin tezahürlerinde farklılıklar görülmüştür. Gerek kitaplanndaki tahıöner, gerekse inançlanndaki bozukluklar onlann dinlerinin ilk safiyetlni koruyamadığı görüntüsünü vermiştir. Nitekim bunun bir neticesi olarak Yahudiler Üzeyir'i, Hınstiyanlar da İsa'yı4 Allah'ın oğlu olarak değerlendirmişlerdir. Hatta Hınstiyan- lar daha da ileri giderek Hz. İsa'mn Allah olduğunu iddia etmişlerdir S Böylece bir yandan Allah'a beşeri sıfatlar verirken, diğer yandan da peygamberlerine ilahlık vasfı atfetme 'cihetine gitmişlerdir. Kur'an-ı Kerim onlann bu durumlanna işaret etmiş ve doğru yoldan ayrıldık- lannı haber vermiştir6. Bunlara ilave olarak Yahudiler ve Hırıstiyanlar karşılıklı birbir- lerini itham ederek, bir bakıma doğru yoldan saptıklarım itiraf etmiş- lerdir 7 1 Bkz. Bakara, ISI, 203; A. Imran, 49, 144, 164, 183; Nisa, 79, 164, 16S; Maide, 19, 7S, 109; Nahl,36; tsra, IS; Kasas, 79; Mu'ıninun, 44; Mu'min, 78; Müzzemmil, 16; Şems, 14. 2 Bkz. Enbiya, 107. 3 Seba', 27. 4 Tevbe, 30. 5 Maide, 17, 72. 6 Bakara, 75; Nisa, 46; Môide, 13, 41. 7 Bakara, H3.

CAHIZ VE EL-MUlITAR Fİ'R-REDD ALA'N-NASARA İSİMLİ 2 ......CAHIZ VE "EL-MUlITAR Fİ'R-REDD ALA'N-NASARA" İSİMLİ RİsALESİ Ar. Gör. Mustafa ERDEM Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • CAHIZ VE "EL-MUlITAR Fİ'R-REDD ALA'N-NASARA" İSİMLİRİsALESİ

    Ar. Gör. Mustafa ERDEM

    Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberlerin ge-tirdikleri inanç sisteminin esasını tehvid akidesi teşkil etmiştir. YüceAllah, tevhid inancını insanlara tebliğ edebilmek için, zaman zaman,değişik yerlerde, çeşitli toplumlara, peygamberler göndermiştir. Ancakbu peygamberler ve getirdikleri dinlerin belirli bir toplum ve çevre ilesınırlı kaldığı1; İslam'ın ise bütün alemlere2 ve insanlığa3 gönderildiğiKur'an-ı Kerim'in muhtevasından anlaşılmaktadır.

    Kaynaklan aynı olan, fakat çeşitli sebeblerle tahrifata maruz ka-lan, asılIan bozulan dinlerin tezahürlerinde farklılıklar görülmüştür.Gerek kitaplanndaki tahıöner, gerekse inançlanndaki bozukluklaronlann dinlerinin ilk safiyetlni koruyamadığı görüntüsünü vermiştir.Nitekim bunun bir neticesi olarak Yahudiler Üzeyir'i, Hınstiyanlarda İsa'yı4 Allah'ın oğlu olarak değerlendirmişlerdir. Hatta Hınstiyan-lar daha da ileri giderek Hz. İsa'mn Allah olduğunu iddia etmişlerdirS•Böylece bir yandan Allah'a beşeri sıfatlar verirken, diğer yandan dapeygamberlerine ilahlık vasfı atfetme 'cihetine gitmişlerdir. Kur'an-ıKerim onlann bu durumlanna işaret etmiş ve doğru yoldan ayrıldık-lannı haber vermiştir6.

    Bunlara ilave olarak Yahudiler ve Hırıstiyanlar karşılıklı birbir-lerini itham ederek, bir bakıma doğru yoldan saptıklarım itiraf etmiş-lerdir7•

    1 Bkz. Bakara, ISI, 203; A. Imran, 49, 144, 164, 183; Nisa, 79, 164, 16S; Maide, 19, 7S,109; Nahl,36; tsra, IS; Kasas, 79; Mu'ıninun, 44; Mu'min, 78; Müzzemmil, 16; Şems, 14.

    2 Bkz. Enbiya, 107.

    3 Seba', 27.

    4 Tevbe, 30.

    5 Maide, 17, 72.

    6 Bakara, 75; Nisa, 46; Môide, 13, 41.

    7 Bakara, H3.

  • 454 MUSTAFA ERDEM

    İslam'ın geldiği zamana kadar şu ya da bu sebeple asılları bozulandinlerin ve onların müntesiplerinin belirli bir esasta birleştirilmesi ge-rekmekteydi ..B~ndan dolayı Kur'an-ı Kerim, tahrif edilmiş bir din üze-re yaşadıklarını söylediği Hıristiyan ve Yalıudileri -ki Ehl-i Kitab bunuasla kabul etmezler- İslam'a davet etmiş ve onları Hz. Muhammed'inpeygamberliğini kabule çağırmıştır. Bir yandan inandıkları takdirdekavuşacakları nimetleri tasvir etmiş, diğer taraftan sapıklıklarına devametmeleri halinde ahirette karşılaşacakları azab ile korkutmuştur.

    Kür'an-ı Kerim'in İslam'ın dışında kalan diğer din mensuplarınakarşı bu tavrı, Müslüman alimlere ilham kaynağı olmuştur. Bu alimler,gerek İslam 'ı diğer ülke ve din mensuplarına tanıtabilmek, gerekse diğerdin mensuplarının İslam'a yönelttikleri saldırılara karşı koyabilmek içinbugüne kadar pekçok eser yazmışlardır.

    Müslüman alimlerin özellikle diğer din mensuplarına karşı yazmışolduğu eserler, zamanla, ıslam literatüründe, "Reddiye" olarak nitelen-dirilmiştir. Bu alanda Kur'an-ı Kerim ve hadislerden elde' edilen bilgileresas kabul edilmiş; diğer din mensuplarının yanlış yolda odukları buiki esasa göre değerlendirilmiştir. Nakli delillerin yanında, diğer dinlerekarşı, yazılan bu eserlerde akli delillere dayanan görüşler geliştirilmişve onların düştükleri hatalar tesbite çalışılmıştır. İşte böyle bir anlayışve metotla ele alınan çalışmalar, ya yalnızca belli bir konuya hasredilen"risiile" veya birçokkonuyu bir arada inceleyen "kitap" şeklini almış veokuyucuya sunulmuştur.

    İlmi gerçekleri dile getirme bakımından ilk kaynaklar, şüphesiz,büyük bir önem taşımaktadır. Ne yazık ki bu kaynak eserlerin bir kısmıçeşitli sebebIerden dolayı bizlere kadar gelememiştir. Bunlardan ilk de-virde Müslümanların gayr-ı müslimlere karşı yazdığı reddiyelere örnekolması ve tam metin olarak bize kadar ulaşması bakımından Cahız'ın, Hıristiyanlara karşı yazdığı "el-Muhtar Fi'r-Redd Ala'n-Nasara" isimlirisalesi önemlidir. .

    Bizim bu makaleyi yazmamızın gayesi; bu ilk risaleyi tanıtabilmek,o dönemde olan mücadeleyi sergileyebilmek ve bugünkü diyalog çalış-malarına belli bir ölçüde ışık tutabilmektir. Bundan dolayı, hu risaleninmetodunu ve verdiği bilgilerin sıhhatini daha iyi ortaya koyabilmek içinCahız'ın hayatı ve eserlerine temas etmeyi, daha sonra da risale hakkın-da bilgi vermeyi uygun bulduk. Risalenin tahlilini yaparken Dr. Mu-hammed Abdullah eş-Şarkavi'nİn tahkik ettiği nüshayı esas aldık. An-cak dipnotlarda kaynak olarak gösterirken, muhakkike ait fikirleri"eş-Şarkavi, a.g.e." şeklinde verirken, Cahız'a ait fikirleri risalenin adın-dan yararlanarak "el-Muhtar" rumuzuyla vermeyi uygun bulduk.

  • CAHIZ VE EL-MUHTAR ... 455

    i. CiihlZ'ın Hayatı ve Eserleri

    a) Hayatı:

    İlim dünyasında özellikle edebiyat alanında büyük bir şöhrete eriş-miş olan Amr b. Bahr b. Mahbub el-Kinani el-Leysı, 163/780 tarihindeBasra'da doğmuştur!. Künyesi Ebu Osman olup, patlak gözlü olmasın-dan dolayı "el-Cahız" lakabı verilmişı ve bu lakap ile meşhur olmuştur.Mevaliden veya Habeş asıllı olduğu ilerı sürülen Cahız3, fakir bir aileninçocuğudur. O, daima halkla birlikte olmuş, alimler ve özellikle kelam-cılann meclislerine iştirak etmiş; geçimini Abbası devlet adamlarınınkendisine verdiği hediye ,:,e ücretlerle sağlamıştır4.

    Onun inanç yönünden Mu'tezili olduğunu ileri sürenler bulunduğugibi, kendi adıyla anılan el-Cahıziyye fırkasının kurucusu olduğunu sa-yunanlar da vardır5•

    Cahız, Basra'nın meseidinde toplandıklarından dolayı kendilerine"el-Mescidiyyun" denilen edebiyat, felsefe ve ilim mensuplarınıntesirin-de yetişmiştir. O, Kelam'da, Ebu İshak İbrahim b. Seyyar en.Nazzam'ın.(öl: 231/845) talebesi olmuş6, Nahvi, el-Ahfeş'den öğrenmiş ve Belagat-ta, Abdullhamid el-Katip (öl: 132/750), İbn el-Mukaffa (öl: 145/762),Sahl b. Harun el-Attabi (öl: 215/830) ve arkadaşlarımn ekolüne katıl-mıştır?

    Abbasi halifelerinden el-Me'm~n (198/813 - 218/833), Cahız'ınimarnet hakkındaki görüşlerini okuyarak takdir ettiğinden, onu sarayınadavet etmiştir. Bu arada vezirlerinden İbn el-Zeyyad (220/835-235/847)ile tanışmasından sonra Cahız'ın yıldızı parlamıştır. Bu sayede Cahız,Bağdat ve el-Asar'da oturmuş, Şam ve Antakya'yı ziyaret etme imkanıelde etmiştir8•

    1 ez.Zirikli, Hayreddin, el.Aliim, Beyrut. 1986, s. 5/74.2 İbn Hallikan, Ebu'l.Abbas Şemseddin Ahmed b. Muhammed b.Ebi Bekir, Vefeyatu'l.

    Ayan ve Enbau Ebnau'z.Zaman, Kahire.1947, 3/140; Ebu'l.Felah Abdulhay b, el.Imad el.Hanbeli, Şeieratü'z.Zeheb Fi Ahban men Zeheb, Kahire. 1931, 2/121; es.Sem'ani, Ebu SaidAbdulkerim b. Muhammed, el.Ensab, Haydarabat. 1963, 3/162.

    3 el.Hamevi, Yakut, Mu'cemu'I.Udebii, Mısır. 1937,16/74; es.Sem'ani, ag.e., 3/162 Hiz.metıi, Doç. Dr. Sabri, Kitabu'I.Osmaniyye'ye Göre Cahız'ın İmamet Anlayışı, A.Ü. İlahiyat Fak.Dergisi, Sayı, XXVI, Ankara, 1983, s. 681.

    4 Dr. Vedia Taha cn.Necm, "cl.CiJh •• vc'I.HadiJratii'I.Abbasiyyc", Bağdat. 1965 s. 7; SabriHizmetIi, a.g. makale, s. 681. .

    5 Vefeyut, 3/140; Şezerat, 2/121; el.Ensab, 3/162; eI-AHim, 5/74.6 el.Mes'udi, Ebu Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali, Murucu'z.Zeheb ve Mcadinu'I.Cevlier,

    Beyrut - Tarihsiz, 4/196; Mu' cemu'l.Udeba, 16/75; Şezerat, 2/121.7 İsliım Ansik10pedisi C"hız Maddesi, İstanbul - 1977, 3/12-14. '8 İsliım Ansiklopedisi, 3/12.

  • 456 MUSTAFA ERDEM

    Cahız, Abbasİ hilafetinİn temsil cttiği Arap medeniyetinin hararetlibir savunucusudur. Fakat bu durum; onun, Türklcri, Araplar ve Mevali'-. den sonra hilafetin üçüncü rüknü veya mesnedi olarak görmesine engelteşkil etmemiştir. Hatta Cahız, tepki görme pahasına da olsa ,TürklerinAbbasiler devrinde oynadığı önemli role işaret etmiş ve onlann fazile-tine dair müstakil bir escr yazmıştırı.

    Me'mun ve Mütevekkil (232/847-247/861) devri saray bilginleriarasına gircn Cahız'ın pekç.ok talebesi ve takipçisi olmuştur. el-Kamilyazarı el-Mübcrred (öl: 285/898), Hasan b. Bişr el.Amidi (öl: 371/987),Muhammed b. Hallafb. el-l\fazruban (öl: 309/921), Sailibi (öl: 429/1039),Maverdi (öl: 450/1058) bunlardan bazılarıdır. Aynca hayvanlar konusun.da çalışmalar yapan Kazvini ve Damın gibi alimlerCahız'dan büyükölçüde yararlanmışlardır2• "Murucu'z.Zeheb" müellifi ünlü bilgİn Mes'udi(öl: 346/957) de onun hayranlarındandır3•

    Öldüğünde doksan yaşını aştığı söylenen Cahız, ömrünün sonları-na doğru felç olmuş ve 255/870 yılı Muharrem ayında doğum yeri olanBasra'da vefat etmiştir4. Hayatını ilme vakfeden Cahız'ın, son nefesinikitaplar arasında verdiği;' hatta üzerine devrilen kitap yığınlarının ölü-müne sebeb olduğu söylenmektedirS•

    b) ilmi Kişiliği:

    İslam dünyasının tanımış olduğu en büyük edebiyatçılardan biriCahız'dır. Onun edebi yönünden söz etmedcn ilmi kişiliğinden bahsedile-mez. Bütün eserlcri -isterse ilahiyat konularında yazılanlar olsun-ilmilik özelliği yanında edebi bir damga taşır6•

    Cfıhız ve arkadaşları, hicri II. asrın nesir metoduna, kendilerinehas edebi anlayış ve usul ile, yeni bir görünüm vermişler ve canlılık ka-zandırmışlardır 7.

    Cfıhız'ın eserlerinın değeri; özellikle hem kendi dönemi, hem de ken-dinden önceki Arapların düşünce tarzlannı, adetlerini yansıtmasından,onlann husus i hayatları hakkında bilgi vermesinden ileri gelmektedir.

    1 Cahız'ın Türkler hakkındaki fikirleri için bkz. Fezôilü'l-Etrnk, Ter. Ramazan Şeşen,Ankara - 1967.

    2 ıslam Ansiklopedisi, 3/14;. Ramazan Şeşen, Fezailü'l-etrak, s. 21.3 Murucu'z-Zeheb, 4/195; ıslam Ansiklopedisi, 3/14.4 Murucu'z-Zeheb, 4/195; Vefeyatu'l,Ayan, 3/140.5 Şezeratu'z-Zeheb, 2/121; eı-Ahim, 5/74.6 İslam Ansiklopedisi, 3/13.7 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Komisyon, İstanbul - 1986, 3/478.

  • CAffiZ VE EL-MUHTAR ... 457

    Cahız'ın, eselerindeki delilleri, nazariden çok pratik hayattan al-dığı, tecrübe ve tarihe ağırlık verdiği belirtilmektedirl. Diğer taraftanonun şahsi görüş belirtmekten kaçınıp başkalarının görüşlerini vermeyolunu tercih ettiği ileri sürülmektedir2• Bakıllanı ise, Cahız'ın fikir-lerinin kapalılığı, düşüncelerinin sımrlılığı ve uslfıbununözürlü oluşusebebIeriyle tenkide uğradığım; yaptığı alıntılar sebebiyle, eserlerininorijinalliğinin .bulunmadığını, böylece fikirlerini tesbit etmede güçlükçektiğini ifade eder3•

    Cahız, Bakıllanı'nin dediği gibi, başkalanndan bol miktarda alın-tılarda bulunmuştur: Yalmz onun niçin bu yola başvurduğu meselesitartışılabilecek bir konudur. Öyle anlaşılıyor ki o, hem kendini toplumunbaskısından kurtarmak, hem de töhmet ,altına girmemek istemektedir.Özellikle hilafet konusunda bu yolu takip etmektedir. O, çeşitli İslamigruplann hilafet konusundaki görüşlerini belirterek kendi fikirleriniaçıklamaktan kaçınmaktadır. CiHuz'ın bu tür esnek konularda muhtelifgörüşleri açıklayarak, şahitler ve çeşitli deliller ışığında, hükmü okuyu-culara verdirmeyi tercih ettiği görülmektedir4. Böylece Cahız'ın, mese-leleri ortaya koyup, okuyanlann değerlendirmelerini isteyerek bir hü-küm vermekten kaçındığım ve bugünkü Dinler Tarihi'nin "descriptif-nitelendirici" metodunu o günün şartlannda kullanmış olduğu dikkatiçekmektedir. Aynca Cahız, "el-Muhtar Fi'r-Redd Ala'n-Nasara" isimlirisalesinde verdiği bilgiler ve takip ettiği metodla, "Karşılaştırmalı Din-ler Tarihi" alamnda da bir kültür birikimine sahip olduğunu ortaya koy-maktadır.

    Cahız aym zamanda bir antropoloji vetabiat bilginidir. Onun eser-lerini sadece ilim yapmak gayesiyle yazmadığı, okuyucuyu eğlcndirmeksuretiyle bilgi sahibi yapmayı düşünmüş olduğu ortaya çıkmaktadır5•

    Abbasiter döneminde ençok tartışılan konulardan birisi diğer, dil-lerden tercüme edilen eserlerdir. Cahız'ın bu alanda da ilgisiz kalmadığı.görülmektedir. O, felsefe ve şür kitaplarının tercümelerinin güçlüğünden,tercüme neticesinde meydana gelen tahriflerden, mütercimlerin tercümeettiği dili iyi bilmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Bunlardan dolayı,

    1 ıslam Ansiklopedis;, 3/13.

    2 Dr. Vedia Taha en.Necm, a.g.e., s. 4.

    3 el.Bakıllant, Ebu Bekir Muhammed b. Tayyib, t'caz'"I.Kur'an, Tah, Seyyid AhmedSakr, Kahire - 1981, s. 247.

    4 Dr. Vedia Taha a.g.e. s. 5.

    5 ıslam Ansiklopedisi, 3/13.

  • tercüme u'sullerinden bahsedenlerin de müterciml,eri tenkit edenlerin deilki olarak kabul edilmektedir!.

    1 Başlangıçtan Günümüze Büyük İslıim Tarihi, 3/424.2 Başlangıçtan Günümüze Büyük İslam Tarihi, 3/466.3 I'cazu'l-Kur'an, 24R, İslam Ansiklopedisi, 3/14. R. Şcşcn a.g.e., s. 29.1 Kaplan, Prof. Dr. Mehmct, Türk Kültürü, Sayı, 63, Yıl, VI, 146.5 Ch. PeUat, Essai d'inventaire de I'oeuvre Gahizienne, Arabica, IIIi2, s. 147-180.6 Şeşen Ramazan, Şarkiyat Mecmuası, Sayı VI, tsta~bul 1960, s. 113-İ34.7 DOh'llştan Günümüze Büyük tslıirn Tarihi, 3/478.8 Ciihız, Kitabu'l-Fasl Ma Beyne'I-Adaveti ve'I-Hased.l'leşr. Abdusseliim Harun, ResiiiIü'l.

    Cıihız, Kahire- Tarihsiz, 1/351.

    Cahız bazı eserlerinde, insan ve hayvan psikolojisine dair ilgi çekicifikirler ileri sürmektedir. Ne var ki o, dağınık halde kalan bu görüşlerinisistematik bir hale getirememiştir. Eğer Cahız, bu görüşlerini sistem-leştirebilseydi "deneysel psikoloji"nin kurucusu olabileceği ,ifade edil-mektedir2• - ,

    Keskin zekası, güçlü muhakemesi ve çalışma azmi Cahız'ı, çağdaş-ları arasında yücelten vasıfların başında gelir. Yazdığı eserler, onun kül-tür kaynaklarını ve ilmi seviyesini göstermektedir. Ancak, mevzuların'karışıklıkğı, malzemenin düzensizliği, konuların kaleme alınışındakiintizamsızlık1arı, anlatımlarda konu haricine çıkmaiarı ve hikayelerekarşı aşırı düşkünlüğü, Cahız'ın hemen hemen bütün eserlerinin müş-terek kusuru olarak gösterilmektedir3.

    c) Cahız'ın eserleri

    Birçok konuda eser veren Cahız'ın eserlerinin tam bir listesine sahibdeğiliz. Üçyüzden fazla olduğu tahmin edilen4 eserleri hakkında çeşitliçalışmalar yapılmış, fakat tamamı tesbit edilememiştir. Ch. Pellat, Ca-hız'ın 193 eserinin ismini verirken5, Ramazan Şeşen, Cahız'a ait 260'ıaşkın eser tesbit ettiğini belirtmektedir6•

    Bu sahada çalışanların ortak tesbitleri, Cahız'ın eserlerinin bir kıs-mının kaybolduğu yönündedir. Onun eserlerinden bize kadar ulaşanlarınbazılarında eksiklik ve tahrifler olduğu ileri sürülmektedir7•

    Cfrhız, fikirlerini halka ulaştırmayı esas almakta, bu yolda her çareve metoda başvurmaktan çekinmemekte, hatta yazdığı eserlere, İbnMukaffa, Yahya b. Halid, el-Attabi gibi kendinden önceki ya da çağdaşıyazarların isimlerini vcrmekte sakınca görmemektedir8•

    Cfıhız'ın yazdığı eserlerde başkalarının isimlerini kullanma işle-İninin hangi ölçülere vardığını tcsbit etmek mümkün olmamaktadır.

    MUSTAFA ERDEM.ısa

  • CA,HIZ VE EL-MUHTAR ...

    .\

    459

    Bu durum, Cahız'ın fikir ve eserlerini tesbit etme bakımından, araştır-macılar için, büyük bir engel oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere, buengel, Cilhız'ın eserlerini rivayet edenlerden, onlar üzerinde çalışanlar-dan veya toplayıp neşredenlerin yaptıkları hatalardan değil, bilakisCilhız'ın şahsından kaynaklanmaktadır. Muhtemelen Cilhız, ileri sürdüğüfikri kendi görüşü olarak takdim ettiği zaman halktan tepki göreceğiendişesi veya başkalarının adına olduğu takdirde halkın kabul edeceğiümidiyle, eserlerinde başkalarının isimlerinden yararlanma yolunu ter-cih etmektedir. Böylece Cilhız'ın hangi kitabını kimin adına yazdığımtesbit etmek güçleşmekte, ancak metodu ve görüşlerindeki yakınlık du-rumuna göre bir tahmin yapılabilmektedir.

    Bütün bunlara rağmen, Cilhız'a nisbet edilen yazma ve basılı eser-lerin çok önemli bir kısmı elimizde bulunmaktadır. İslam illimleri vemüsteşrikler, bir yandan büyük bir fedakilrlıkla çalışarak, Cilhız'ın e'ser-leri üzerindeki karanlığı belli bir ölçüde giderirken, diğer yandan onunyazma eserlerinden kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya olanları, ilimdünyasının ve ilgililerin hizmetine sunmuşlardır.

    Bu sahada yapılan çalışmalardan bazıları şunlardır:

    1. Van Vloten; "Selase Resaü li Ebi Osman", Leiden - 1903.

    2. Abdullah b. Hasan; "Mecmuatü'l-Fasl el-Muhtara". 18 risiileyiihtiva eden bu Mecmu'a, EI-Müberred'in "cl-Kamil" adlı eserinin ke-narında iki cüt olarak neşredümiştir. Ancak risaleler kısmen özetlenerekneşredilmiş olup, Timuriyye Kütüphanesi ve British Museum'da bulu-'nan nüshalarına göre noksanlık arzetmektedir:

    3. Muhammed Sasi; Mecmuatü'r-ResaiIi'l. Ciihız", Mısır - 1907.Van Vloten tarafından neşredilenlerle birlikte II risaleden oluşmakta-dır.

    4. J. Finkel; "Selase ResaiI li Ebi Osman", Mısır - 1926, Van Vlo-ten neşri ile aynı ismi paylaşmakla beraber, ayrı risiilelerden meydanagelmektedir.

    5. Rescher; "Mecmuatü'r-ResuiIi'l- Cahız", Stuttgart - 1931.Cilhız'ın risilleleri ve onların tercümelerinden meydana gelmiştir. 39risaledir.

    6. Hasan es.Sendubi; "Resililü'l- Ciihız", Rahmaniyye Matbaası1933. Cilhız'ın o güne kadar neşrediIemeyen Tarih, Edebiyat, Sosyolojive Cedel (Tartışma) konularını İçeren 13 risalesinden oluşmaktadır.

  • 460 MUSTAFA ERDEM

    7. Paul Crous ve Taha el.Haceri; "Mecmuatü'r- Resaili'l- Cilhız";bir te'lif ve tercüme komisyonu tarafından 1943 yılında 4 risale olarakneşredilmiştirl.

    Cahız ve eserleri konusunda en ciddi çalışmayı yapanlardan biri deşüphesiz Ahdusselam Harun'dur. 0, Cahız üzerine yaptığı çalışmalarlameşhur olmuştur. Onun kadar bu sahada gayret sarfedenin olmadığınısöylemek hakikati teslim olur. Abdusselam Harun, İstanbul'da Damatİbrahim Paşa Kütüphanesinde 949 numarada kayıtlı nüshal~rı esasalarak çalışmalarına başlamıştır. O, 19'u kayıp 239 varaktan oluşan Ca-

    \

    hız'ın 17 ristılesini temin etmiş; daha sonra başka yerlerden bulduğu29 risaleyi de ekleyerek, toplam 46 risaleyi 4 cilt halinde neşretmiştir.

    Abdusselam Harun, bunları sadece neşretmekle kalmamış, daha,önceden neşredilenlerle karşılaştırmış, yazma nüshaların bulunduğu Kü-tüphanelerin adını ve kayıt numaralarını ilave etmeyi ihmal etmemiştir.Bu neşrin -bize göre- en önemli. taraflarından biri, risalelerin tahkikedilmesi ve sonuna her konuyU kapsayacak şekilde geniş bir index ya-pılmaısıdır2•

    Cahız'in eserlerinden bazıları şunlardır:

    ı. Kitabu'l -Hayavan, Kahire- 1905. Sonradan Abdusselam Ha-.run tarafından tahkik edilen bu eser, O. Löfgren tarafından Leipzing'de1946 yılında Almancaya tercüme edilmiştir.

    2. Kitabu'l - Fedaili'l- Etrak, Van Vloten, Leiden- 1903. M. Şera-fettin Yaltkaya'nın kısmen tercüme ettiği bu eser, Ramazan Şeşen ta-rafından 1967'de tamamen Türkçeye çevrilmiştir.

    3. Kitabu'l- Buhala, Van Vloten, Leiden- 1900.

    4. Kitabu'l- Beyan ve't- Tebyin, Bulak- 1895.

    Bunlardan başka, bazıları müstakil bazıları toplu olarak neşredilençok eseri vardır. Kitabu'l- Fetaya, el-Fasl Ma Beyne'l- Adaveti ve'l-Hased, Kitabu:l- Kıyan, Zemmu Alllakı')- Küttab, el-Haninu ila'l-Evtan, Kitabu'l- Bigal, el-Hased ve'l-Mahsud, el-Muallimun, Taba-katu'l Muga.nnin, Hucecu'n- Nubüvve, HaIku'I-Kur'an, Kitabu'l- Os-maniyye, el- VukeIa, Sınaatu'I- Kelam3•

    1 Geniş bilgi ve neşr"dilen kitaplann hangi risiilelerden.oluştuğunu tesbit için bkz. Ab.dusselam Harun, a.g.e., 1/7-14.

    2 Bkz. Abdusselam Harun, a.g.e.3 Bkz. Abdusselam Harun, a.g.e.; Ch. Pellat, a.g. Makale, Ramazan Şeşen, Şarkiyat Mec.

    muası Sayı, Vi, VII.

  • CAHIZ VE EL-MUHTAR ... 461

    II. el.Muhtar Fi'r.Redd A1a'n.Nasirii

    a) Risale Hakkında Genel Bilgi:

    Clhız, bu risiileyi, İsliim itikadi mezheplerinden olan Mu'tezile'yekarşı reaksiyonların arttığı Abbasi halifelerinden el-Mütevekkil zama-wnda' kaleme almıştır!,

    Ciihız'ın en veciz eserlerinden biri olarak kabul edilen bu risiilenin,Kahire'deki Timuriyye Kütüphanesi Edep-19; Ezher Üniversitesi Kü-tüphanesi 68362 ve British Museum T, 129 da kayıtlı yazma nüshalarıbulunmaktadır3•

    Bu risaleyi; Müsteşrik J. Finkel, Timuriyye nüshasını esas alarakve onu Ezher'de bulunan diğer nüshasıyla karşılaştırarak "Selase Re-sail" adıyla Kahire'de 1926 yılında4; Müşteşrik Rescher, Ciihız'ın ikirisalesi ile birlikte Stuttgart'da 1931 yılında neşretmiştir5• Ayrıca burisale, Cahız'ın bazı risflleleriyle birlikte, el-Müberred'in el-Kamil isimlieserinin üçüncü cildinde yayınlanmıştır6•

    Bütün bu çalışmalar, üzerinde fazla durulmayan, analiz ve değer-lendirme yapılmayan bir neşirden ibarettir. Ötekilerden farklı olarakAbdusseliim Harun, risiileye Ciilıız'ın diğer risaleleri gibi, edebi bir me-tin gözüyle bakmış; yapt~ğı çalışmada edebiyat ve dil yönünden açıkla-malara öncelik vermiş, yer yer de müsteşriklerin yazma nüshaları oku-ma ve anlamada düştükleri hataları düzeltmiştir7•

    Cflhız'm bu risiilesini, LS. Allouche, J. Finkel'in neşrettiği nüshayıesas alarak, "Un trait de Polemique Christiano- Musulmane au ıxesieele (in Hesperis, 1930, XXVI, s. 123-156.)" adı ile Fransızca'ya ter-cüme etmiştir. O, bu tercümesini yaparken Finkel'in nüshasındaki şüp-heli yerleri düzeltmek ve boşlukları doldurmak için el-Kiimil'in kenarın-da neşredilen. nüshadan yararlanmıştır8•

    Prof. Dr. Mehmet Aydın, "Müslümanların Hıristiyanlara karşıYazdığı Reddiyeler ve Tartışma Konuları" adlı Doçentlik tezinde, bu

    1 Aydın, Prof. Dr. Mehmet, Müslümanlann Hıristiyanlam Karşı Yazdığı Reddiyeler veTartışma Konulan, Doçentlik Tezi, Ankara - 1979, Basılmamış, s. 43.

    2 eş-Şarkavı, M. Abdullah, el-Muhtar Fi'er.Reddi A1a'n-Nasara, Kah~e - 1984, s. 17;Mehmet Aydın, a.g.e. s. 42.

    3 eş-Şark avi, a.g.e. s. 17 .4 eş-Şarkavi, a.g.e. s. 17; Mehmet Aydın, a.g.e. s. 42.5 eş-Şark avi, a.g.e. s. 17-!8.6 eş-Şarkavi, a.g.e. s. 18. .7 eş-Şarkavi, a.g.e. s. 12-13.8 Aydın, Mehmet, a.g.e. s. 43.

  • 462 MUSTAFA ERDEM

    risiilenin tam metnin i neşretmeksizin, ilmi ölçülcr içerisinde tahlil vedeğerlendirmesini yapmıştırl.

    Bu risiile, "d-Muhtar Fi'r-Redd Ala'n- Nasara" adıyla KahireÜniversitesi Daru"l- Llfım Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. MuhammedAbdullah eş-Şarkavi tarafından 1984 yılında tahkik, tahlil ve ilavelerlemüstakil bir eser olarak neşredilmiştir.

    Dr. eş-Şarka;i, "el-Muhtar Fi'r-Redd Ala'n-Nasara" tahkikli neş.riyle ilgili çalışmasının birinci bölümünde, 69 sahifelik bir giriş yapmış-tır. Burada risakııin değerlendirilmesine ek olarak, C£ıhız'ın karşılaş-tırmalı dinler ve dini mücadele konularıyl~ ilgili kültür kaynakları, İncil-lerin Arapça'ya çcvrildiği tarihler konusunda faydalı bilgiler vermiştir.Ayrıca değişik yerlerde neşredilen bu risalenin tam metnini 54 sahifeolarak çalışmasının sonuna ikinci bir bölüm halinde eklemiştir.

    b) Risiilenin ilmi Değeri:

    , Bu risale, İslam dünyasında Hıristiyanlara karşı yapılan reddiye-lerden hize ulaşan metinlerin en eskisidir2• Ci'ihız, burada Ehl-i Kitap ileolan dini mücadele hareketini tasvir etmekte, İslam - Hıristiyan müca-dele sahasında kendine düşen önemli bir tarihi görevi yerine getirmek-tedir3•

    O, Hz. Peygamber devrinde ve Miladi IX. asra kadar olan dönemdegayr-ı müslimlerin sosyal durumları hakkında bilgi vermektedir4.

    Bunlara ilav'~ olarak risi'ileye önem kazandıran bir husus da Cahız'ıniyi bir edip, tenkidei ve kelameı olmasının yanısıra çeşitli dinlere ve on.ların kitaplarına vakıf bir ilim adamı 0lmasıdır5.

    c) Risiilenin Metodu:

    Cahız, "Cı-ıvtuhtar Fi'r-Redd Ala'n-Nasara" adlı risalesinin yazı-mında, zamanında en yaygın metod olan "soru-cevap metodu"nu kul-lanmıştır. O öncelikle Hıristiyanların Müslümanlar aleyhine olan soru-larını bir düzene koymuştur. Belki bu soruları farazi olarak Cahız Hıris-tiyanların ağzıyla sormuş veya onlarca sorulması muhtemel olanlarıbelli bir disipline sokmuştur. Daha sonra farazi olarak sorulan veya ger-

    1 Bkz. Aydın, M. a.g.e. s. 42-46.

    2 eş-Şarkavi, a.g.e. s. 19.

    3 Aydın, Mehınet, a.g.e. s. 42-43.

    4 Aydın, Mehm,.t, a.g.e. s. 43.

    5 eş-Şarkavi, a.g.e. s. 19.

    ,

  • CA.HIZ VE EL-MUHTAR ... 463

    çekte Hıristiyanlarca yöneltilen bu sorulara verdiği cevaplarla Ehl-iKitab'ın iddialarını çürütme yoluna gitmiştir.

    çalışmasının diğer bölümlerinde Cahız, Hıristiyanlara" inançlarıve mezhepleri hakkında çözülrrieş.i güç ~orular sorarakonları zor durum.da bırakmak istemiştir. Bunu yaparken bu konuda çalışan diğer yazar-lardan farklı olarak, Hıristiyan Kutsal Kitabına hiç güvenmemiş YeniAhit'in otoritesini kabul etmemiştir. Bundan dolayı onlardan hiçbir nakilyapmamıştır. Bu arada Yahudilerle yaptığı akli ve dini mücadelelerc yervermiştir!.

    d) Risdlenin Muhtevası:

    "e1-Muhtar Fi'r-Redd Ala'n-Nasara" adlı risalenin konusu adın-dan da anlaşıldığı gibi, Ehl-i Kitab tarafından sorulan ya da sorulmasımuhtemel olan sorulara ve bunların konusu olan iddialara cevap vermek.tir. Nitekim C

  • 464

    i ii ,.

    MUSTAFA ERDEM

    ise Kutsal Kitap 'ıe bazı metinlerdeki mevcut bilgilere ters düşmekte.dirI.

    5. Meryem'in peygamberliğini iddia eden Hıristiyanlar, NahI suresi43. ayette; peygamberlerin sadece erkeklerden olduğu şeklindeki beya-nın gerçeği yansıtmadığını savunurlar2•

    6. Al-i Imran 46. ayette belirtilen Hz. İsa'nın beşikte konuşması ileilgili haberiı ellerinde bu konuda hiçbir bilgi olmadığı gerekçesiyle,reddederler~ .

    Cahız, Hıristi yanların bu itirazlarını sıraladıktan sonra, risalesiniIX bölüme ayırır.'

    Birinci bölümde; Hıristiyanların Müslümanlar'a ,psikolojik ve sos-yolojik yönden, Yahudilerden daha yakın ve sevimli olmalarının sebeb-Ieri üzerinde dum): Hicretten sonra Yahudilerle Müslümanlar Medine'debir arada yaşamaktadır. Bu heraberlik onların biribirlerini bütün yön-leriyle tanımalarına sebeh olmaktadır. Müslümanların Medine'ye gelme-siyle huzuru kaçan Yahudiler, gizli ve açık düşmanlıktan geri durmamış,bu uğurda her yoIa başvurmuşlardır. Onların bu durumunu bilen Müs-lümanlar Yahudiler'e hiçbir zaman güven duymamışlardır. Cahız'agöre bu düşmanlıj;ın esa. sebebi yakınlıktır. O şöyle der: "Meseleye çokiyi hakim olmada ve kinin devamlılığında, komşuluğun düşmanlığı ak-rabaların düşmanlığına benzeı:. İnsan tanıdığı ile düşman olur ... Ayıplarbirlikte yaşayan iıısanlar tarafından ortaya çıkarılır. Sevgi ve yakınlıknisbetine göre uzaklık ve düşmanlık 0Iur"4.

    Yahudilerin Miislümanlara olan düşmanlıklarını ve bunun sebeb-Ierini açıklayan Cahız, daha sonra, Hıristiyanların niçin Müslümanlartarafından sevildihri hususunda durur. Bu sevgide iki etken büyük roloynamıştır. Birincisi; Müslümanların Habeşis'tan'a hicretIeridir. İsla-m'ın ilk yıllarında sıkınt.ı içinde olan Müslümanlar sığınılaeak yer ola-rak, Hırıstiyanlığın hakım olduğu Habeşistan'ı bulmuşlardır. Kıralla-rıyla birlikte Habeş halkı, Müslümanları bağrına basmış ve müşriklerekarşı korumuştur. İkincisi; Kur'an-ı Kerim'dir. Yüce Allah, "Ey M,u-hammed! inanlara en şiddetli düşman olarak, insanlardan Yahudilerive Allah'a eş koş,ınları bulursun. Onlardan, inaruara sevgice en yakın"Biz Hıristiyanlanz" diyenleri bulursun. Bu onların içinde bilginler verahipler bulunma;ından ve büyüklük taslamamalarındandır"5.

    1 el-Muhtar. 76.2 el.Muhtar. 77.3 el-Muhtar. 77.4 el.Muhtar. 80.5 Miiide. 82.

  • CA.mz VE EL-MUHTAR ... 465

    İkinci faktörün Müslümanlar için daha tesirli olduğunu öne sürenCiihız, bu ayetin yorumunu yaparken; Müslümanlar tarafından sevilenve Kur'an'da bahsedilen Hıristiyanlann, çağd~şı Hıristiyanlar olmayıp,Rahip Bahira. ve Hz. Selman'ın hizmet ettiği ruhban sınıfı olduğunubelirtir!.

    Bölgenin yapısı ve hayat şartlannın bir gereği olarak, Arabistan'dayaşayan insanlar, kışın Yemen, yazın Şam tarafına ticaret için gitmek-teydiler. Bu ticaret bazan da Taif gibi iç bölgelerde de olmaktaydı. Müs-lümanlar ticaret için gitt~kleri yerlerde en sıcak ilgiyi Hıristiyanlardangörmekteydiler. Yahudi ve Meeus'iler ise onlara daha katı davranıyor-lardl2.

    Yahudilik sadece Yahudi kabilelerinde ve belli yerlerde olmasınarağmen, Hıristiyanlık, Arabistan'ın her yerinde ve muhtelif Arap, kabi.leleri arasında yayılmış durumdaydl3• .

    , Sosyal ve kültürel yönden de Yahudilerle Hıristiyanlar arasındafarklılık göze çarpmaktaydı. Yahudilerin içinde bulundukları vaziyetitasvir ederken Cahız şöyle demektedir: "Yahudiler, Tevrat ve peygam-berlerin kitaplannda bulunanların dışında hiçbirşeyi ilim olarak kabuletmediklerinden ve her türlü şüpheye sebebiyet vermesinden dolayı fel-sefi fikirleri küfür, dini konularda konuşmayı bid'at olarak görmekte-dirler. Tıbba inanmayı, müneeeimleri (astronomları) doğrulamayı zın-dıklık sebebIerinden ve Dehriliğe bir geçiş, öncekilere ve örnek alınmasıgerekenlere muhalefet olarak değerlendirmektedirler. Böylece onlar,kendilerince meşhur olanları mubah sayarken, başkalarının yolunu ta-kip edenlerin sözlerini haram saymaktadırlar"4.

    Cihız, Hıristiyanlar hakkındaki görüşlerini açıklayabilmek için,Yahudiler hakkında bu bilgileri vermeyi zaruri görür. Ona göre Hıris-tiyanlan tanıyabilmek için Yahudileri tanımak gerekir. Yahudiler veHıristiyanlarla olan ilişkilerinde, başlangıçta Müslümanlar bir tercihyapma durumundaydılar ve bu münasebetler zamanla dengelerin de.ğişmesiyle farklı tezahürler arzetmiştir. Bu konuyu böylece açıklayanCahı~, daha sonra esas konuya girer.

    Önce bir tesbit yapmanın faydalı olacağından hareketle HıriSti-yanların o günkü durumlarını inceleyerek işebaşlar. O, Hıristiyan veRumIarın, iddia edilenin aksine, Felsefe, Mantık, Matematik gibi ilim-

    1 e!-Muhfar, 82-83.2 e!-Muhtar, 84.3 e!-Muhtar, 85.4' el-Mııhtar, 85.

  • 466 MUSTAFA ERDEM

    lerde gerçekten ileri bir seviyede olmadıklarını ileri sürer. Aristo, Batlemyus, Demokritos, Eflatun gibi ftlimlerin, Hıristiyan ve Rum olma-dıklarını, yaşadıklari yerlerin RumIara yakın olması sebebiyle, onlartarafından istismar edildiğini belirtir. Hıristiyanların 'Yunanlıları birRum kabilesi olarak gösterip, dinleriyle Yahudilere karşı övündüklerini,bu sayede Araplar üz~rine yayıldıklarını, Hintlilere karşı büyüklendik-lerini söyler. Hıristiyanların, Müslüman filozofların kendilerini taklitetmelerini iddia ettiklerini belirtir'.

    Cahız, Hıristiyanların, kendilerine göre çok farklı hedefleri olmasısebebiyle, Müslümanların gerçek dostu olamayacağına işaret eder veşöyle der: "Onlar inatçı ve hilekardırlar. Müslümanlar, onların tuzak-larından asla emin değildirler. Hıristiyanlar, İslftm'a zarar yönündenYabudilerden geri kalmamaktadırlar2."

    Öte yandan C[ıhız, yakın temas içinde olunmadığı için, başlangıçtaHıristiyanların İslam'a az zararlı old\'-ğu şeklindeki düşüncenin, yanlış-lığına işaret etmektedir. O, Hıristiyanların fırsat buldukça İslam'a sal-dırmaya, genç ve inanç bakımından zayıf müslümanların kafasını ka-rıştırmaya gayeret ettiklerini haber vermektedir. Bu noktada Cfthız,Hıristiyanlık, Zındıklık ve Dehirilik arasında ilgi kurmaktadır. Müs-lümanlar arasında dolaşan fit.ne ve şüphenin onlar tarafından sokul-duğunu, meveut topluluklardan hiçbirinin Hıristiyanlar kadar zındık,şüpheei, itikadi yönden zayıf olmadıllarını bilmek gerekrtiğini söyle-mektedir. Müslüman' oldnktim sonra, zındıklığından dolayı, öldürülen-lerin ana v'e babalarının Hıristiyan olmasının çok ilgi çekici olduğunuifade etmekt~dir3.

    Cahız, İslam toplumu için en büyük tehlikenin ve zararın Hıristi.yanlardan geldiğini belirterek takip ettikleri ~etot hakkında şu bilgiyivermektedir:

    "Bu İslam toplumuna, Huistiyanlardan geldiği kadar, ne Yahudi-likten, ne MecusiIikten, ne de Sahillikten zarar gelmiştir. İnkar ve zın-dıklık metodlarını iyi bilen Hıristiyanlar, bizim zahiren çatışır görünenbazı hadislerimizi, senet yönünden zayıf olan bazı rivayetlerimizi vemüteşabih ayetlerimizi delil olarak kullanırlar ve Müslümanlarla müca-deleye girerler. Sonra bu konularda onlara sorular yöneltirler ve kuv-

    ı el-Mulıtar, 86-87.2 eI-Mulıtar, 88.

    3 eI-Mulıtar, 87.

  • CAHIZ VE EL-MUHT AR ... 467

    vetlilerin kafasını karıştırmak, zayıfları da şüpheye düşürmek için buişi alim ve ileri gelenlerimize kadar götürürler"l.

    Hıristiyan din adamlarının, kilise ve manastırlarda yaşayanların,yeryüzündeki bütün rahip ve rahibelerin evlenmediklerini belirten Ca-hız, din adamlarının sayılarının çokluğuna, devamlı savaşların olmasına,aralarında kadın-erkek kısırların bulunmasına, dinlerinin; kadınlarıboşamaya, iki evliliğe ve gayr-ı meşru yaşantıya izin vermemesine rağ-men, her geçen gün Hıristiyan nüfusun artmasına hayret etmektedir.

    İkinci Bölümde; Cahız, Hıristiyanlıktaki hadımıaştırmadan, sün-netsizlikten, hayız ve nifastan sonra kadınların yıkanmamalarındanbahsetmektedir. O, Hıristiyanların maddi ve manevi kirliliğini, ahlakive itikadi bozukluklarını delilleriyle birlikte açıklamaktadır.

    Cahız, işkeneelerin en acısı ve insanın işlediği suçların en büyüğüolan hadımıaştırmanın, Hıristiyanların merhametsizliğinin ve kötü kalp-liliğinin bir delili olarak görür. Hadımıaştırmanın günahsız ve savun-masız çocuklara yapıldığını; dünyada Rum ve Habeşlilerin dışında, baş-ka hiçbir millette olmadığını iddia etmektedir. Ayrıca bunu yapan baş-ka bir toplum varsa, onJarın da Hıristiyanlar tarafından eğitilmiş ol-duklarını ifade etmektedir.

    O, Hıristiyanların görünüşte temiz, fakat batınen en pis ve en kirlikimseler olduklarına işaret ederek şöyle demektedir:

    "Hıristiyan her nekadar elbisesi en temiz, sanatı en güzel ve başka-larından daha az kirli ise de, onun batını daha alçak, daha kir ve dahapistir. Çünkü o, sünnet olmaz, eünüplükten temizlenmez, domuz eti yerve hanımı da hayız ve nifastan sonra temizlenmediği için eünüptür ..."2

    Öte yandan Hıristiyanlıkta uluhiyet konusunun açıklığa kavuş-madığını beyan eden Cahız, bu konuda her Hıristiyanın ayrı bir fikir veinanca sahip olduğuna işaret etmektedir:

    "Sen onların Mesih hakkındaki görüşlerini anlamak için bütün gü-cünü harcasan ve bütün aklını toplasan; yine de onların Mesih ve özel-likle uluhiyet konusundaki görüşlerini onların anladığı şekilde asla an-layamazsın"3.

    Cilhız ilave ederek şöyle demektedir:

    "Sen bunu nasıl anlayabilirsin? Nasturl bir Hıristiyanla beraber ol-san ve ona, Mesih hakkındaki görüşünü sorsan sana bir cevap verir. Son-

    i el-Muhtar, 91-92.2 el.Muhtar, s. 94.3 el-Muhtar, s. 95.

  • 468 MUSTAFA ERDEM

    ra onun kendisi gibi Nastun olan ,ana-baba bir kardeşiyle beraber olsanve ayın soruyu on~ şorsan, sana kardeşinin verdiği cevapla çatışan tersbir cevap verir. Milkanilerin "(Melkit) ve Yakubil~rin hepsi böyledir".

    Cahız bu karmaşık fikirlerden dolayı Hıristiyanlığa akıl erdirmeningüçlüğünü açıklayarak; onların esasta, Kutsal Kitap'da bulunan bil-gilere teslim olduklarını ve eskileri taklit ettiklerini, bu konuda akılyürütmekten çekindiklerini ifade eder i.

    Üçüncü bölümde; Cahız, İsa'nın beşikte. konuşması mucize üze-rinde durarak Hıristiyanların itirazlarını cevaplandırır ve KutsalKitap hakkındaki düşüncelerini açıklar. Hıristiyanların, Yahudi, Me-cusi, Hint, Türk ve Hazar kaynaklarında bu konuda bir bilgi olmadığıgerekçesiyle Kur'an-ı Kf:rim'in iftira cttiğini savunduklarını söyleyenCahız, buna karşılık olarak verdiği cevapta; Hıristiyanlar tarafından ka-bul edilen Hz. İsa'nın diğer mucizelerinin de Yahudiler tarafından ka-bul edilmediğini; Hıristiyanların Mecusiler hakkında düşündüğü şeylerle,Mucusilerin Hıristiyanlar hakkında düşündükleri şeyler arasında farkolmadığını ve karşılıklı hirbirlerini inkar ettiklerini belirtir. HintlileTinHz. İsa'dan öte Hz. Musa'yı da inkar ettiklerini; Türklerin ve Hazar-ların bu konularla ilgilenmediklerini ileri sürerek Hıristiyanların iddia-larının geçersizliğini isbata çalışmaktadırı.

    Cahız, Kutsal Kitab'a güvenmediğini, Yeni Ahid'in otoritesini ka-bul etmediğini açıklamakta, Hıristiyanlarca havari olduğu ileri sürülenMatta ve Yuhanna ile havan olmayan Markos ve Luka'nın yalan veunutmadan uzak olmadıklarını belirtmektedir. Cahız, İncillerdeki te-zatların kendi iddiasını doğruladığını ifade ederek şöyle demektedir:"Onların İncillerdeki rivayetlerinin farklılığı, kitapları~ın muhtevasınınçatışması, Hz. İsa'mn şahsı ve dinleri konusundaki görüş ayrılıkları vekendilerinin de bunun farkında olmamaları, bizim düşüncc1erimizin doğ-ruluğunun bir delilidir3•

    Ayrıca Cahız, İncil yazarlarından olan Luka'nın Yahudi olduğunusonradan Hıristiyanlığı kabul ettiğini sözlerine eklemektedir4.

    1 el.Muhtar, 95.2.el-Muhtar, 96-99.3 el-Muhtar, 100.4 Bugün Katolik KiJisesinıı mensup Hıristiyanlar, ellerinde bulunan tncillerin Kur'an-ı

    Kerim ile mukayese ediJemey~ceğjni; bıınla~ ancak Müslümanların ikinci ana kaynağı olanhadislcrle mukayesesinin mümkün olabilııceğini kabul etmiş görünmektedir. Halbuki,bir hadisinsahih olarak kabul edilmesinde aranan şartların hemen hemen hiçbiri ınciller için aranmamıştır.Bir hadis için esas olan senet ve metin sağlamlığı, ravilerin güvenilirliği hususları ıncillerde yok.

  • CAffiZ VE EL-MUHTAR ... 469

    Dördüncü Bölümde; Yahudi ve Hıristiyanların itikadi. yönden sa.pıklık içinde olduklarını, bunun bir neticesi olarak Allah'ın. bir çocukedindiğini iddia ettilderim belirtmektedir. Bu sapık fikirleri öncelikleKur'an-ı Kerim ayetlerine dayanarakl reddeden Cahız, daha sonra,hocası Nazzam ve Mu'tezilenin bu konudaki görüşlerini yeterli bulma-yarak, şöyle demektedil:

    "Biz Allah'ın bir oğlu olmasını, ne doğum, ne de evlat edinme yö-nünden caiz görüyor ve kabul ediyoruz. Bize göre bunu caiz görmek,hem büyük bir cahillik hem de büyük bir günahtır. Eğer Allah'ın Ya-kub'un babası olması caiz olsaydı, Yusuf'un da dedesi olması gerekirdi.Eğer O'nun baba ve dede olması caiz olsaydı, amca ve dayı olması dagerekirdi .. Şayet biz O'na şevkat, sevgi ve terbiyeden dolayı babalığıcaiz görsek, bir başkasİnın da büyüklüğü, fazileti ve efendiIiği açısındanO'na kardeş demesi, bir arkadaş ve bir dost bulması caiz olurdu. Oysabu sıfatları, Allah'ın büyüklüğünü tanımayan ve insanın değerini kü"çülten kişi ancak caiz görebilir"2.

    Cahız, dini terbiye ve kültürünün bu tür tartışmalara girmesineengelolacak kadar kuvvetli olduğunu belirterek, Allah'ın babalık vas.fına layık görünmekten münnezzeh olduğunu, insanın da nesep bakımın-dan kesinlikle Allah'ın oğlu olamayacağını açıklamaktadır3•

    Nitekim bir yerde Allah'ın adından bahsedilirken saygıda kusuredilmemesi gerektiğine inandığını beyan ederek; Yahudilerin Üzeyir'i

    tur. Bu hususta Hıristiyan Papazı olan Xavie'r Jacob'un verdiği bilgileri nakletmekte fayda gör-mekteyim •

    .Matta, Filistinli bir Yahudi olup, İncili yazan ilk ha~.aridir. Aramca olarak yazdığı küçükbir risiile daha sonra genişletilerek Yunanca'ya çevrilmiştir. İlk metin bugün elimizde bulunanıncil'e yerini bırakarak kaybolmuştur. (X. Jaeop, İncil Nedir? s. 15-16.) Matta'-mn risalesi bu-günkü anlamıyla tam bir İncil değildir. Sadece Mesih İsa'mn sözlerini ihtiva eden ve nakleden birderlemedir. (X. Jaeop, a.g.e. s. 23-24.)

    Luka, kesin olmayan bir tarihte Hıristiyan dinini kabul etmiştir. Hıristiyan olduğu sıradaAntakya civarında idi. Pavlus'un Hıristiyanlığı yaymak için yaptığı seyahatlerde zaman zamanona iştirak etmiştir. Pavlus'un dostu ve emektaşı olan Luka, onun fikirlerini yansıtmaktadır.(Jacop, a.g.e. s. 28-30.)

    Yuhanna, İsa'nın akrabalanndan olup, kardeşi Yakup havarllerinden idi. Bunun İncil'idiğen İncillerden farklılık göstermektedir. (a.g.e. s. 37-38.)

    Markos ve Luka şahsen havari değillerse de, onlann yazdıkJan ıncil metinlerinde havari-lerln sözleri aktanlınaktadır. (a.g.e. s. 122)

    (Bkz. Xavier Jaeob, İncil Nedir? Ankara - 1985.)

    1 Bkz. Tevbe, 30; Meryem, 35, 89; İhlas, 3.2 el-Muhtar, 103.3 el-Muhtar, 104-105.

  • 470 MUSTAFA ERDEM

    Allah'ın oğlu!, Allah'ın elinin bağlıZ ve kendilerinden fakir3 olduğu şek.lindeki sözlerini; Hıristiyanların "Allah üçün üçüncüsüdür"4 şeklindekiiddialarını sadece Kur'fin-ı Ke~im'de bulunduğu için aktard;ğını, aksihalde onların söylediklerinden bir harfi bile ağzına almaktan haya et-tiğini ifade etmektedir. Cfihız, Allah hakkında bu çeşit isnatlarda bu-li.ınmanın, gökten yere atılmaktan daha kötü olduğunu; onların alçak-hklarını açıklamaya terbiYf,sinin izin vermediğini dile getirmekte; ak-tardığı bu bilgilerin sadect: haber verme şeklinde değerlendirilmesiniarzulamaktadırs.

    Cahız, her peygamberin kendine has bir özelliği olduğunu söylemek-tedir. Bir peygamberdeki belli bir özelliğin derece bakımından kendisin-den daha yüksek bir peygarrıberde aynı şekliyle olmayacağını; o peygam-herde de diğerlerinde olma/an bir takım başka şerefli hasletlerin ola-bileceğini eaiz görmektedir('. Hz. İbrahim'e "Halilullah", Hz. Musa'ya"Kelimullah", Hz. İsa'ya "Huhullah" denilmesinİ buna örnek göstererekaralarında fark olduğuna dikkat çekmektedir.

    Beşinci ve altıncı bölümlerde; Hıristiyanların, bahasız olarak doğ-masından dolayı Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu" demeleri üzerinde durur.Cfihız, anasız ve babasız olması bakımından Hz. Adem ve Hz. Havva'.nın yaratılışının, yalnız babası olmayan Hz. İsa'nın yaratılışından dahazor olduğunu söyler. Üstelik ilk insan olması, terbiyesi ve 'hayat şartlarıbakımından Hz. Adem'in, Hz. İsa'dan daha güç durumda olduğunu be-Iirtmekde, ayrıca Allah tarafından eğitilmesi, Cennette yaşaması ve-meleklerin secde etmeleri ve hizmetinde bulunmaları bakımından Hz.Adem'in daha yüksek bir makarnda olduğuna işaret ederek, Hıristiyan-ların bu konudaki inançlannın batıl olduğunu vurgulamaktadır7 ••

    Yedinci bölümde; Yahudilerin Üzeyir ve Allah Hakkındaki görüş-lerine yer verir. Kur'an-ı Kerim, Yahudilerin sapıklıklarıyla ilgili olarakbirtakım bilgiler vermektedir. Yahudilerbu bilgileri reddederek Kur'an-ıKerim'e karşı saldırıya geçerler ve onu devamlı kontrol altında tutmayagayret ederler. Bu arada bazı ayetlerle ilgili olarak, zayıf müslümanlarışüpheye düşürücü sorular 5Orarlar:

    1 Tevbe, 30.2 Maide, 64.3 A. Imran, 181.4 Milide, 73.5 el.Muhtar, 105-106.6 e\.Muhtar; 115.7 el-Muhtar, 116-117.

  • CA-HIZ VE EL-MUHTAR ... 471

    Yahudiler, "Allah'a kat kat karşılığını artıracağı güzel bir ödünç.takdiminde kim bulunur ?"l ayetini istismar ederek harekete geçerler.Allah'ın fakirliğinden dolayı kendilerinden borç istediğini iddia ederler.Buna kı1;rşılıkCahız, insanı yaratan ve ona nzık verenin nasıl aciz ola.bileceği sorusunu sorar. Allah'ın herşeye kadir olduğunu dile getirir.Cahız, daha sonra "Allah'ıneli bağlıdir" ayetiyle ilgili olarak yorumlaryapmaktadır.

    Cahız, Yahudilerin Üzeyir hakkında özel ve umumi olarak iki gö.rüşe sahip olduklarını ileri sürer.

    Özel görüşe göre, Üzeyir, Tevrat'ı kendiliğinden Yahudilere tekrarvermiştir. Bunlann bir kısmı Anadolu, Şam ve Yemen taraflarında ya-şamakta ve görüşlerini devam ettirmektedirler. Bu görüşe sahip olanlar,"İsrail'in Allah'ın oğlu" olduğuna, İsrail'in oğlu olması sebebiyle itaat,delil ve derece yönünden Üzeyir:in de İsrail ile aynı durumda olduğunainanmaktadırlar.

    Umumi görüşe göre, İsrail'den olan hel' Yahudi "Allah'ın oğlu"-dur2.

    Sekizinci bölümde: Hz. İsa üzerinde durulmuştur.

    Hıristiyanlar, Hz. İsa'yı "Ruhuilah", "Kelimetullah" olarak vasıf.landıran Kur'an-ı Kerim'in bu konularda kendi görüşlerini destekle-diğini ileri sürmektedirler3•

    Cahız ise, Kur'an-ı Kerimdeki bu ifadelerin hiçbir Müslümanıi

    itikadi yönden Hıristiyanların düşüncesine götürmediğini; bu ayetler-den onların anladığı mananın anlaşılmadığını izaha çalışır. Hz. İsa'danönce Hz. Adem için de ruh üfürme hadisesinin vaki olduğunu hatırlatır".

    Dokuzuncu bölümde; Hz. İsa hakkında genel bir değerlendirme ya-par. Burada Cahız, kendisine sorulan soruJan cevaplandırdığını, bunuyaparken .Hıristiyanlan,n gaflet ve acizliklerinden yararlanmadığını,onlann bilmedikleri meseleleri ortaya çıkaran delilleri iyi kullandığını be-lirtir.

    O, daha ziyade sonuç niteliği taşıyan bu bölümde, HıristiyanlaraHz. İsa'nın şahsıyla ilgili birtakım sorular sorar. Sorular, Tanrının nasılinsan şekline girebileceği, insanın nasıl tannlık makamına çıkabileceğiyönündedirS•

    i Bakara, 245.2 el-Muhtar, 121-122.3 Nisa, 171.4 el.Muhtar, 121, 122.5 el-Muhtar, 124-127.

  • 472 MUSTAFA ERDEM

    Sonuç: Ciihız'ın bu risiilesi, İsliim'ı diğer insanlara tanıtan bir pro-paganda kitabı değildir. Belli bir dönemde başka din mensuplarıncaMüslüm~nlara soı::ulan veya sorulması muhtemel olan bazı soruları ce-vaplandırmak gayesiyle kaleme alınmıştır. Ciihız, risiilesinde fazla te-ferruata ve karmaşık konulara girmemiş; daha ziyade günlük hayattasorulan veya sorulması muhtemelolan sorular üzerinde durmuştur.Mümkün olduğu kadar görüşlerini Kur'iin-ı Kerim iiyetleriyle destekle-me yolunu tercih etmiş, Kutsal Kitap'tan alıntı yapmamaya gayretgÖ3termiştir. Ciihız, teslis inancına, İnciller konusuna, mezhep farklı-lıklarına, Hıristiyanlığın Hz. İsa'dan sonra geçirdiği safhalara temasetmemiştir.

    Hernekadar Ciihız, risiilesini Hıristiyanlar üzerine yazmışsa da yeryer Yahudilere temas etmiştir. Hıristiyanların durumunu tesbit etmekiçin Yahudileri basamak olarak kullanmıştır.

    Öte yandan, bazı konuları lüzumundan fazla uzat an Ciihız, zamanzaman, gereksiz teşbih ve lügavı açıklamalara girmiştir.

    Bunların yanında, yaşadığı çağa kadar olan devredeki Yahudilerve Hıristiyanlar hakkında önemli bilgiler vermiştir. Hele YahudilerleMüslümanlar arasındaki münasebetlerle ilgili olarak yaptığı sosyolojikve psikolojik açıklamalar çok öneınlidir.Hıristiyanlar hakkında verdiğibilgiler, her Müslümanın üzerinde hassasiyetle durması ve düşünmesigereken tarihi malumattır. Bugünkü Hıristiyanlığın yayılma gayretlerive Misyoner faaliye~leri gözönüne alınırsa, 12 asıl' önce bunlara dikkatiçeken Ciihız'ın ilmi kişiliği ve risıilesinin önemi bir kat daha artmak-tadır.

    Ciihız, Hıristiyanların Hz. İsa'nın şahsiyeti ve mucizeleri hakkındakigörüşlerinden bahsederken, Kutsal Kitab'ın muhtevasına vakıf oldu-ğunu göstermiştir.

    Bu risiile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer dinler arasında yaptığıkilrşılaştır~alarla, "Karşılaştırmalı Dinler Tarihi"nin ilk örneklerindenolması yönüyle büyük önemi vardır. Yahudiler ve Hıristiyanlara karşıCahız'ın yazdığı bu risale, metot eksikliği yönünden tenkit edilse bile,sahasında yapılan çalışmalardan bize ulaşanların en eskisi olma özelli-ğine haizdir. Kendisi Mu'tezilenin büyüklerinden gösterilen müellifinİsıam'ı diğer dinlere karşı özellikle Kur'an-ı Kerim'in ışığında müdafaa

    \

    etmesi onun katı bir mezhep taassubu içinde olmadığını göstermektedir.

    Sadece İsıam'ı öğrenmekle kalmayıp, Hıristiyıinlıkve Yahudiliğide tetkik eden Cahız ,Kutsal Kitap'daki yanlış, tezat ve tahriflere işaret

  • ıCAHJZ VE EL-MUHTAR ... 473

    ederek, hem bu, hususdaki bilgisini, hem de Hıristiyanlığın doğru yol-dan saptığını çeşitli delillerle isbata çalışmıştır.

    Ciihız bütün bunları yaparken, çağının ilmi usulleriyle kendi edebigücünü birleştirmiş, zayıf Müslümanları ve onların şahsında saldırıyauğrayan İslam'ı savunmayı amaçlamıştır. İslam'ın diğer din mensup-larına karşı savunulmasını Müslüman olmanın bir gereği olduğunu gös-termiştir.

    000000010000000200000003000000040000000500000006000000070000000800000009000000100000001100000012000000130000001400000015000000160000001700000018000000190000002000000021