15

by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye
Page 2: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

Bourdieu and Historical Analysis by Philip S. Gorski ©2013 by Duke University Press

Heretik Basın Yayın: 19 - P. Bourdieu Dizisi: 4ISBN:©2015 Heretik Basın Yayın Sanayi ve TİC. LTD. ŞTİ

Tüm hakları saklıdır. Yayıncı izni olmadan kısmen de olsa fotokopi, film, vb. elektronik ve mekanik yöntemlerle çoğaltılamaz.1. Baskı: 2015, Ankara

Yayına Hazırlayan: Güney ÇeğinTürkçe Söyleyen: Özlem AkkayaRedaksiyon: Güney Çeğin Dizgi: İsmet ErdoğanKapak: Ali İmren

Heretik Basın Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Kültür Mahallesi, Yüksel Caddesi, 41/2, Kızılay, Çankaya, AnkaraTel: +90 (312) 418 52 00 • Faks: +90 (312) 418 50 00 İnternet Sitesi: heretikyayin.comTwitter: twitter.com/heretikyayinFacebook: facebook.com/heretikyayinE-mail: [email protected]

Tarcan Matbaacılık Yayın San.Zübeyde Hanım Mah. Samyeli Sok. No: 15. İskitler-AnkaraTel: 0312 384 34 35

Page 3: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

Philip S. GORSKI (Der.)

Bourdieu ve Tarihsel Analiz

Bourdieu and Historical Analysis

Türkçe SöyleyenÖzlem Akkaya

Hazırlayan ve SunanGüney Çeğin

Page 4: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye
Page 5: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

İ ç i n d e k i l e r

“Bilinçdışı, tarihtir” Sözü Hakkında Birkaç Kelam (G. Çeğin) ........................................................................ 7

Teşekkür ............................................................................. 16Giriş (Değişim Teorisyeni Olarak Bourdieu /

Philip S. Gorski) ............................................................ 17

Bölüm 1. Bourdieu’yü Konumlandırmak1- Bourdieucü Perspektiften Sosyolojik Analiz İçin

Meta-ilkeler / David L. Swartz ....................................... 412- Şimdiki Zamanın Sosyolojik Analizi İçin: Tarihsel

Sosyolog Olarak Bourdieu / Craig Calhoun ................... 653- Karşılaştırmalı ve Ulusaşırı Tarih ve Pierre Bourdieu

Sosyolojisi: Tarihsel Teori ve Pratik /Christophe Charle ........................................................ 111

Bölüm 2. Teorik Bağlantılar1- Rasyonel Seçim Teorisi Üstünlüğü Ele Geçirebilir /

Ivan Ermakoff .............................................................. 1412- Sosyo-Analize Doğru: Psikoanalizin “Travmatik

Çekirdeği” ve Neo-Bourdieucü Teori /George Steinmetz ......................................................... 167

Page 6: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

3- Demokrasi Üzerine Dewey ve Bourdieu / Mustafa Emirbayer ve Erik Schneiderhan ..................... 199

4- Alanlar Arasındaki Uzamlar / Gil Eyal ........................... 2375- Bourdieu’nün iki Bilgi Sosyolojisi / Charles Camic ....... 271

Bölüm 3. Tarihsel Uzantılar1-Millet-leşme Mücadeleleri: Bourdieucü Milliyetçilik

Kuramı / Philip S. Gorski ............................................. 3132-Yapısal Tarih ve Kriz Analizi: İkinci Dünya

Savaşı’nda Fransa’da Edebiyat Alanı / Gisèle Sapiro ...... 3473-Erkekliklerin Aktarımı: Erken Modern Dönem

Fransa Örneği / Robert Nye ......................................... 3754-Özerkliği Zayıf Bir Alanın Oluşumu: Fransa’da Spor

Alanı Örneği, 1895 - 1955 / Jacques Defrance ............. 402

Sonuç (Bourdieucü Teori ve Tarihsel Analiz: Haritalar, Mekanizmalar ve Yöntemler / Philip S. Gorski) ............ 433

Ek 1. Bourdieu’nün Çalışmalarının İngilizce Çevirileri ...... 489Ek 2. Bourdieu’nün Monografilerinin İlk Yayım Tarihleri . 491Yazarlar Hakkında ........................................................... 493Kaynakça ......................................................................... 497

Page 7: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

“Bilinçdışı, tarihtir” Sözü Hakkında Birkaç Kelam

Güney Çeğin

Her sosyolog, eğer doğallaştırmaktan kaçınmak istiyor-sa, zamansal bir boyutta araştırdığı toplumsal yapıların –analiz edilmesi gereken– tarihsel gelişmeler ve mücade-lelerin ürünleri olduklarını akılda tuttuğu sürece birçok bilimsel hatadan uzak kalabilir. Hatta toplumsal gerçek-liklerden söz ederken kullandığımız kavramlar, nesneler, faktörler veya olayları sınıflandırmakta kullandığımız etiketler, meslek ve grup adları, gündelik hayatta ve bi-limsel söylemde oluşturduğumuz kategorik karşıtlıklar bile tarihsel ürünlerdir. Durkheim, Fransa’da Pedagojinin Evrimi’nde, “bilinçdışı tarihtir” diye yazar ve bu düşünce özellikle bilimsel bilinçdışı için doğrudur. Bu yüzden, bi-limin toplumsal tarihinin –Fransa’da Gaston Bachelard, Georges Canguilhem ve Michel Foucault tarafından temsil edilen gelenek– bütün sosyal bilimcilerin entelektüel âlet takımının bir parçası olması gerektiğini düşünüyorum (Pierre Bourdieu).

Bu kısa takdimin amacı, Bourdieu’nün -Durkheim’den mül-hem- “bilinçdışı, tarihtir” önermesine odaklanarak, Bourdieu-cü bir tarihsel analizin ne türden verimlilikler taşıyabileceğini, dahası sosyolog Bourdieu imgesinin tarihçi Bourdieu imgesiyle mezcedilmesinin sosyal bilimler alanına ne şekilde katkılarda bu-

Page 8: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

8 “BİLİNÇDIŞI, TARİHTİR” SÖZÜ HAKKINDA BİRKAÇ KELAM

lunabileceğini tartışmak. Gorski ve ekibinin Bourdieu ve Tarihsel Analiz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye sosyal bilim alanına yapacağı muhtemel et-kileri üzerinden tartışacağım. Tartışmanın odağına da birbirle-riyle temas kurma konusunda son derece sakınımlı davranan iki sosyal bilimci türünün mesleki pratiklerini, tarihçi ve sosyolog ikilisinin icraatlarını koyacağım. İlk olarak “Bilinçdışı, tarihtir” derken Bourdieu’nün neye işaret ettiğini, kuramsal miyoplukla-rından ötürü de işaret edilen şeyle hemhâl olma fırsatından mah-rum bu ikilinin niçin sakat bir konumlanışa mahkûm oldukla-rını sorunsallaştıracağım. Son olarak da Bourdieucü bir tarihsel analizi yönlendirecek ilkeleri açıklığa kavuşturmaya çalışacağım. Ama evvela şu darb-ı meseli (bilinçdışı, tarihtir) masaya yatırmak da fayda var. Açıklayıcı ilk alıntı Bourdieu’nün On State’inden, yani Bourdieu’nün College de France’da verdiği devlet hakkında-ki derslerinden:

Tarihselleştirme, tarih tarafından [kişilerin] bilinçaltına yerleştirilen tarihsel boyunduruklardan kurtarma işlevini görür. Durkheim’ın formülünü yineliyorum: “Bilinçdışı, tarihtir.” Bir disiplinin ya da devletin tarihini keşfe çıkmak aynı zamanda her birimizin, başka bilinçdışılarıyla uyum geliştirerek adeta bir devlet başkanınınki kadar nesnel bir gerçekliğe ulaşmış olan bi-linçdışını keşfe çıkmaktır. Toplumsal dünyanın gücü tam da, bilinçdışının, zihnî yapıların düzenlenmesinde, yönetilmesinde yatar.

Diğer bir alıntı ise Sociology in Questions’dan:

Fransa’da Pedagojinin Evrimi kitabında Durkheim aşağı yukarı şöyle diyordu: bilinçdışı, tarihtir. Bir bilim dalının bi-linçdışının, onun tarihi olduğunu düşünüyorum ki, bilinçdışı, üretimin gizlenmiş, unutulmuş sosyal koşullarıdır. Üretiminin sosyal koşullarından koparılmış bir eser anlam değiştirir ve ide-olojik bir etkisi olur. Bilim icra ederken ne yaptığının farkında olmak […] problemlerin, araçların, yöntemlerin, kullanılan mefhumların tarihsel anlamda nasıl tesis edildiklerini bilmeyi varsayar.

Page 9: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

9BOURDIEU VE TARİHSEL ANALİZ

Bilinçaltımıza yerleştirilen tarihsel boyunduruklar da neyin nesi? Bu yaderkliğin müsebbibi kim? Zihinsel yapıların yönetil-mesinden kasıt nedir? Gizlenmiş, unutulmuş sosyal koşulların bilim insanlarının etkinlikleriyle olan bağlantısı nedir?

Bourdieu için bilinçdışının tarihsel arkeolojisine odaklanma-mış bir çözümleme, nesnesinin aslında tarihin bir ürünü oldu-ğunu ıskalayan, dolayısıyla da son tahlilde egemenin, hakikati örtbas etme faaliyetiyle zımni suç ortaklığına giren bir çözüm-leme tarzı. Sıklıkla “ama dönemin koşulları öyle gerektiriyordu” cümlesine sıkışıp kalan, fakat temelde tarihsel fenomenleri hası-raltı edip, tek bir koridora hapseden bir izahat biçimi burada söz konusu olan. Tarihçinin çoğu kez mümkünleri imha ettiği konu-sunda uyarıda bulunan Bourdieu, her kurumun, kendi doğuşu-na ilişkin bir hafıza kaybını da ihtiva ettiğini ileri sürer. Müm-künler evreninin düşünülemez nesnelere havale edilmesi, tarih bilimini, çizgisel ya da anakronistik bir biçimde düşünmemize neden olur böylelikle. Doksa’nın üretimi tam da bu amnezi pra-tikleriyle mümkün kılınır ki, Bourdieu külliyatının büyük kısmı da doksik/kanaate dayalı bilgiyle nasıl savaşılacağına ayrılır.

Peki, bu derin ifşaat nasıl gerçekleşecek? İlle de (çoğu Mark-sist tarihçinin yaptığı gibi) büyük eğilimsel yasalara saplanıp kalmaya gerek yok bunun için. Evvela incelemek istediğimiz nesneyi (bu ister devlet alanı olsun ister kent yoksulluğu) ana-liz etmek için kullandığımız zihinsel araçların bir tarihin ürünü olduğunu unutmamakla başlamak gerekiyor sanırım [Bourdieu pek çok konuda verdiği konferanslarında şu türden bir formü-lasyon geliştirir: “X’i düşünmek için devreye soktuğun kategoriler de X’in mahsulü olabilir, o halde temkinli ol!”]. Düşünce araç-larımızın bu düşünümsel eleştirisinden sonraki adımsa nesneyi inşa edecek olan açık kavramların tesisatıyla alakalı. Kavramlar, Wittgenstein’ın alet kutuları misali pozitivizme meyyal olmayan esnek kavramlar. Bu ilk iki adım, verili kategorilerle köprüyü atmamızı sağlar. Sonraki adım ise Bourdieu için en kritik evre: alan inşası.

Page 10: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

10 “BİLİNÇDIŞI, TARİHTİR” SÖZÜ HAKKINDA BİRKAÇ KELAM

Alanı inşa etmek araştırmacının büyük miktarda tarihsel veriyi hazmetmesini gerektirecektir. Bu muazzam görev, ders kitaplarındaki metodolojik talimatlar değil bir zanaat bilinci tarafından yönlendirilecektir. Bourdieu nesneyi inşa sanatını ustasını örnek alan bir çırağınkine, amfi ya da metodoloji ders kitabındakinden ziyade atölye ya da laboratuarda yapılana ben-zetir. Araştırmacı mücadelenin düzenleyici ilkeleri hakkındaki ilk önsezilerle yola çıkar. Bu ilkeleri ampirik olarak sınar ve daha fazla veri topladıkça üzerlerinde düzeltmeler yapar. So-nunda tutarlı bir resim oluşturmaya başlar (Swartz, elinizdeki kitaptaki makalesinden).

Tarih-aşırı hiçbir yasa barındırmayan bu tutarlı resim(ler)aracılığıyla Bourdieu, inceleme alanlarının geniş yelpazesi içinde Köksüzleşme’den Sanatın Kuralları’na, Martin Heidegger’in Siyasi Ontolojisi’nden Devlet Soyluları’na değin, daima kendi yaklaşı-mının sosyo-tarihsel analize nasıl başarıyla uygulanabileceğini gösterdi. Toplumsal yapıların “birbirini izleyen nesillerin tarihsel çalışmasından zuhur ettiği” fikrinden hiçbir zaman vazgeçme-yen Bourdieu, Cezayir’in bağımsızlık savaşına tanıklık ettiği ilk araştırmalarından (mesela Algeria, 1960) itibaren tarihselci pers-pektifi kuramsal yöneliminin merkezi motifi olarak belirledi. Siyasi tahakküm ve mücadelenin özgül hallerinin tarihselliğini serimlemek onun asli kaygısıydı ve bu kaygıyı The State Nobi-lity: Elite Schools in the Field of Power başlıklı enfes çalışmasında “iktidar alanı” mefhumu üzerinden olgunlaştırdı. Toplum ona hâkim olmak isteyenlerin biteviye mücadeleye girdikleri tarihsel bir uzamdı. Kendi külliyatının magnum opus’u olarak gördüğü Sanatın Kuralları’ndaysa 19. Yüzyıl Fransız yazın alanının özerk-liğinin doğuşunu ve yükselişini teorileştirdi ve belgeledi. Eril Tahakküm’de antikiteye kadar uzanırken, The Political Ontology of Martin Heidegger adlı monografide bir filozof üzerinden alan-ların düşünceyi nasıl yapılandırdığının tarihsel-ilişkisel analizine girişti. Uzun-dönemli sosyogenetik dönüşümler ile bugünün derin yapısal mekanizmaları arasındaki mütekabiliyetin açığa çıkarılması daima onun işi oldu.

Page 11: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

11BOURDIEU VE TARİHSEL ANALİZ

Velhasıl görüldüğü üzere Bourdieu tarihe, tarihçiliğe ve ta-rihsel analizlere ilişkin pek çok açıklamada bulunmakla kalma-mış, bizzat tarihsel analizlere genişçe yer vermiş bir sosyolog. Bilhassa mülakatlarında ve kimi çalışmalarının dipnotlarında alıntılanabilecek ve kolaylıkla kuramsal yönergelere tahvil edi-lebilecek sayısız argümanı onun eserlerinden devşirmek müm-kün. Ne var ki, belki metodolojik terkibe ilişkin husumetinden olacak, belki de tarihçiliğe nazaran bilimsel statü bakımından dezavantajlı bulduğu sosyoloji zanaatine gömülmüşlüğünden olacak, tarihsel analizin parametreleri hakkında dört başı mamur bir metin hiçbir zaman kaleme almadı. Bunun yerine (ellerini mutfakta kirletmekten imtina etmemeye hazır ve nazır) araştır-macılara -bilimsel bir habitus kazanmaları yönünde- yekpare bir bilimsel üretim tarzının ilkelerini [modus operandi] aktarmaya çalıştı. O halde “bilinçdışı, tarihtir” önermesinin kılavuzluğunda Bourdieu’nün külliyatına mündemiç bu ilkeleri -Türkiye ahva-lini dışarıda bırakmadan- belirli argümanlar halinde ortaya ko-yalım.

I.

[Tarih disiplini bir çeşit hizaya getirme aygıtına tahvil edilmemelidir]

Türkiye’de tarih -kolektif belleğin oluşumu hilafına- devlet gibi görmenin garantörlüğüne soyunmuş bir bilimdir. Tedrisat aracılığıyla hepimiz Thomas Bernhard’ın “devletleşmiş insanı”na dönüştürülürüz. Bu yüzden de “belleğin bastırılması” işi alatur-ka tarihçiliğin nişanesidir adeta. Akademi alanının heterono-misinden de beslenen bu kurumsal sefalet Bourdieu’nün sıklıkla resmettiği “hakikati hasıraltı etme pratikleri”ni inşa etmede de oldukça mahirdir. Ekseriyetle arşiv fetişistlerinin elinde tarihsel gerçekliğin sürekli büküldüğü, anakronistik tuzaklarla bugünün politik kozlarına tahvil edildiği, hepsinden de öte isimsizlerin anılarının umarsızca gömüldüğü bir “tekne kazıntısı”dır [Nietzs-che] tarih.

Page 12: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

12 “BİLİNÇDIŞI, TARİHTİR” SÖZÜ HAKKINDA BİRKAÇ KELAM

Büyük usta Marc Bloch’un ifade ettiği üzere, tarihsel feno-menler hazır ve nazır biçimde bizi beklemezler. Genelde tarihçi-lerin kendi hakikatlerine halel gelmeyecek biçimde inşa edilirler. Egemenlerin değirmenine umarsızca su taşıyan tarihçi, tarih di-siplinini bir çeşit hizaya getirme aygıtı gibi kurar. Bu minvalde -Gorski ve ekibinin pek çok makalede işaret ettiği üzere- Bo-urdieu sosyolojisi bir panzehir işlevi görebilir: bizi belirleyenin bilinmemesinin bir yazgı ya da bir yasaya dönüşeceğini, aksi du-rumunsa bir özgürlük imkânı doğuracağını defaatle dile getiren Bourdieu’nün külliyatındaki tarihsel dönüşüm odaklı inceleme-lerden faydalanmak gerekir.

II.

[Tarihsel eleştiri yanlış-tanıma mekanizmalarını gerile-tebilir]

Yanlış-tanıma Bourdieu sosyolojisinde merkezi bir mefhum ve tarihselleştirme faaliyetiyle doğrudan ilintili. [Tarihsel]-sosyolojik analizin egemenlik mekanizmalarıyla boğuşması için tesis etmesi gereken putkırıcı bilgiye karşı, içinde yaşadığımız toplumsal dünyayı doğallaştıran kanaatlere, dahası bu kanaat-lerin failler arasındaki üretim ekonomisine gönderme yapıyor: Her türden eşitsizlik formunun normalizasyonu.

Yanlış-tanımanın tarihsel analiz ile ilgili olan doğrudan bağ-lantısıysa, tarih disiplininin en temel fonksiyonlarından biri olan yüzleşmenin önündeki en ciddi bariyerlerden olması. Aus-tin Sarat’ın When the State Kills başlıklı çalışmasından ilhamla söylersek, örneğin devlet cebrinin yüzyıl önce gerçekleştirdiği bir katliama dair asıl sorgulanması gereken şey hep yüzleşilmeden olduğu gibi kalacaktır: söz konusu trajedinin bu kişilere ne yaptığı veya katlin bizim için ne yaptığı değil, bizlere ne yaptığı… Oysa bu hesaplaşmayı sağlayacak olan ancak eleştirel bir tarih bilin-cidir. Türkiye’de de etnisiteler arasında ya da cinsler arasındaki kadim eşitsizliğin en derin besleyeni bu çarpık idrak ediştir. İk-tidarların keyfi karakterinin zeminini teşkil eden yanlış-tanıma-

Page 13: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

13BOURDIEU VE TARİHSEL ANALİZ

dan kaynaklı “inkârcı perspektif ”ler de bu konumlardan tevarüs ediyor. Bourdieucü bir tarihselleştirme pratiği bu türden yanlış-tanımaların hâkimiyetini zayıflatabilir.

Bourdieu çalışmalarında tarihi en az iki farklı şekilde kul-lanır: eleştirmek ve açıklamak. Tarihsel eleştiri zorunluluğu doğallaştırmanın yanlış tanıma süreçlerindeki rolünden kay-naklanır. Hâkim aktörlerin iktidarlarının keyfi karakterini ken-dilerinden ve başkalarından saklamak için en sık kullandıkları yollardan biri onu doğayla temellendirmektir (…) Tarihselleş-tirme etkili bir doğallığı bozma aracı, doğal olanın arkasında saklanmış toplumsalın üzerindeki perdeyi kaldırma yoludur. Tarihselleştirme bilimsel açıklamayı olası kılacak şekilde gele-neksel açıklamalarla araya mesafe koymanın başka bir yoludur (Gorski, elinizdeki kitabın sonuç kısmından).

III.

[Kolektif yapıların genetik tarihi, alaturka tarihçiliğin panzehiridir]

Bu ülkedeki tarihçi ve sosyologlar arasındaki kopukluk, Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluşundan bu yana uzun süre var-lığını sürdürmüşse, bunun temel sebebi, her şeyden önce, her iki disipline ilişkin sosyal menfaatlerin bulunmasıdır. Kopukluktan devşirilen simgesel sermayeye (zira aksini pratiğe geçirmek birik-tirilecek bürokratik sermayeden uzağa düşmek anlamına gelecektir) ilaveten, Türkiye’deki sosyal bilimler sahasının oluşumunda ne türden konumlanmaların meşru sayıldığı da önemli bir ipucu sayılmalı. Türkiyeli tarihçi kuramsallaştırmalara mesafelidir. Bu da onu düşünsel zahmeti asgari düzeye indirgemedeki başarısın-dan ötürü makbul tarihçi konumuna yükseltir. Yöntemi herkes için idealleştirilebilirdir: olguya gömülür, arşivin tozunu yutar, sosyolojinin ekseriyetle kapıldığı genellemeci arzuyu da baştan lanetlemiştir. Öte tarafta Türkiyeli sosyolog da kendi disiplini-nin sınırları konusunda adeta fetişist bir muhafazakârı andırır. Bu alandaki makbul ve idealleştirilmiş tip de; nesnesinin tarihsel arkeolojisine genelde girişmeyen, presentist, empirisist handi-

Page 14: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

14 “BİLİNÇDIŞI, TARİHTİR” SÖZÜ HAKKINDA BİRKAÇ KELAM

kapla teorisist gayya kuyusu arasında beynamaz kalmış yarımya-malak bir pozitivisttir.

Oysa Bourdieu’deki “kolektif yapıların genetik tarihi” yu-karıdaki tüm sakatlıklara bir yanıt niteliğine haiz. Bu tarz bir anlayış, çağının tikel bir vakasının mukayeseli tarihine girişir; dahası, şimdiki zamanı tikel bir vaka olarak inşa edip, onu da mümkün vakalar evreninde yeniden konumlandırır. Dolayısıyla Bourdieucü bir tarihsel analiz tikel bir vakayı evrenselleştirme tuzağına düşmeyeceği gibi, buna koşut olarak, yaşanmış bir va-kayı da [“dönem koşulları fetişizm”inden ötürü] tek olası vaka olarak görmez (Örneğin 1920 anayasasının varlığı, başka bir Cumhuriyet’in mümkünatı üzerine yapılacak tartışmalarda, ha-sıraltı edilmişlik tartışmasını yeniden gündeme getirebilir, getir-melidir de). Neticede Bourdieu’nün farklı yerlerde sıklıkla dile getirdiği “genetik yapısalcılık”tan kasıt tarih ve sosyoloji disip-linlerinin verimliliklerini tek bir zanaata tahvil etmek.

Bourdieucü Bir Tarihsel Analiz/Tarihsel Sosyolog?

O halde Bourdieucü bir tarihsel analizin aşağı yukarı nasıl bir analiz vaat ettiğine dair son sözümüzü söyleyelim. Bourdieu sosyolojisinin araçlarının (özellikle alan, habitus, sermaye üçlü-sünün) seferber edildiği bir tarihsel analiz kuşkusuz ki episte-mik ve siyasal koordinaatlar dâhilinde çalışır. Tarihin her zaman şimdiki zamanda kaleme alındığı su götürmez bir gerçek olsa da, modern dünyanın mutasyonlarını ancak ve ancak yeniden üretim ile dönüşüm, statik ile dinamik, yapı ile tarih arasındaki karşıtlığı devredışı bırakabilen refleksif bir sosyal bilim açığa çıka-rabilir. Bunu gerçekleştirecekler, toplumun dip dalgasını teşkil eden tarihsel bilinçdışını mercek altına yatıracak olan tarihsel-sosyologlardır. İşlevselci evrimciliğin tuzaklarıyla Nietzsche’nin vurguladığı “anıtsal tarih” tasarımlarının cezbediciliğine karşı bi-limsel ihtiyatı elden bırakmayacak olan bu âlim tipi, herşeyden evvel sansürlenmiş, bastırılmış ve gizlenmiş hatıralar silsilesinin peşinde olacaktır. Öte yandan bu tarz bir tarihçiliğin salt “te-

Page 15: by Philip S. GorskiAnaliz başlıklı bu derlemede mezkûr potansiyel katkıyı hakkıyla ele aldığına şüphe yok. Ben daha ziyade bu katkıyı elinizdeki çalışmanın Türkiye

15BOURDIEU VE TARİHSEL ANALİZ

kil kolektif ”in imgelemine mahkûm olmayacağını da belirtmek gerek. Carlo Ginzburg’un W. Benjamin’den aktardığı biçimde, “tarihi [tüy yatımının] tersine fırçalamak” için her türden tanık-lığı tersine (yani onları üretenlerin niyetlerine karşı) okumayı da ihmal etmez tarihsel sosyolog. Son kelam ustadan: “Benim bütün çabam tarihi en iyi gizlendiği yerde, zihinlerde ve bedenin kıvrımlarından ortaya çıkarmaktır”.

***

Bir de kitabın hazırlanması esnasında teşekkürü borç bildi-ğim insanların ismini anmak istiyorum. Kitabı kendisine önerir önermez harekete geçen Heretik’in kurucusu sevgili dost Levent Ünsaldı’ya; çeviri konusundaki titiz tutumu ve örnek teşrik-i mesaisiyle Özlem Akkaya’ya; onca işinin arasında çeviri konu-sunda sıkıştığımızda yardımımıza koşan hemderdim Vefa Saygın Öğütle’ye, derlemedeki tüm yazıların tashihi konusunda diğer işlerinden feragat edip omuz veren Yurdum Çokadar’a ve kadim tashihçim sevgili Şahin Sınır’a müteşekkirim.

Denizli/2015