16
Yıl: 8 Sayı: 63 Ağustos - 2012 Bilgi Ordusu Bizim Ordumuz, Bilip Öğretmek Bizim Borcumuz Bizler buraya yemek için değil, sizinle kucaklaşmaya geldik. Dertlerinizi dert edinmeye ruhlarımızı birleştirmeye geldik. BULTÜRK’ten Çağırıcı’yı Ziyaret BULTÜRK Derne- ğinin temsilcileri Bağ- cılar Belediye Başkanı Lokman ÇAĞIRICI’yı ziyaret ettiler. Belediye Başkanı Lokman ÇAĞIRICI’yı ziyaret eden der - nek temsilcilerimiz, Bulgaristan’daki siyasi durumu ile ilgili fikir te - atisinde bulundukları gibi önümüzdeki yıl Bulgaristan’da yapı- lacak genel seçimler ile ilgili belirlenecek seçim stratejisi konusuna da değindiler. Bulgaristan Türkleri ile ilgili problemlerin de ele alındığı ziyaretten Belediye Başkanı Sn.Lokman ÇAĞIRICI Bulgaristan Türk- leri ile yakından ilgilendiğini Bulgaristan’da yaşayan soydaşları - mızdan alakalı ko - nulara titizlikle eğil - diklerini ve bunu bir görev bildikle- rini belirterek her - kesin kendine dü- şen ödevleri laikiyle yerine getirmesini gerektiğini söyledi. Ramazan dola- yısı ile tüm Türk- İslam âleminin ramazanını kutlarken, ihti - yaç sahibi soydaşlarımıza BULTÜRK ile ortaklaşa organize edilen erzak yardımla- rına katkı sağlamaktan büyük bir memnu- niyet duyduğunu ifade ederek gelecekte de Bulgaristan’da olduğu gibi tüm Türk Dün- yası ile ilgili konularda yer alacaklarını belirtti. Başbakan Re - cep Tayyip Erdo- ğan, terör saldırılarının Türkiye’deki kardeş- lik, birlik ve beraberliğe zarar veremeyeceğini, güvenlik güçlerinin ve milletin azmiyle terörün emellerinin boşa çı - kacağını ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hakkari’de 5 askerin şehit olduğu ve 7 askerin yaralandığı terör saldırısıyla il - gili olarak Genelkurmay Başkanı Orgene- ral Necdet Özel’e başsağlığı mesajı gönderdi. Hakkari’nin Şemdinli Zorgeçit kırsalında yaşanan saldırıyı derin bir üzüntüyle öğ- rendiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin kardeşlik iklimine, birlik ve beraberliğine kas - tetmeye uğraşan terörle, “demokrasi ve hu- kukun üstünlüğünden taviz vermeden” ka- rarlı bir şekilde mücadele edildiğini kaydetti. Terörün Kirli Emelleri Boşa Çıkacaktır BAŞYAZI Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Bulgaristan Toplumuna Karşı Sorumluyuz Değerli Gençler,, En büyük fatih kendisini fethedendir. Her canlıda olduğu gibi beyin çok önemlidir, fakat özellikle insan beyni muhteşem bir şekilde yaratılmıştır. Her insan bir işi başarmak istediğinde bir problemle karşılaştığında beynin “Çözüm yolları istiyorum!” diye talimat verirsin. O da insanın kendini yetiştirdiği kadar hatta çok çok üstünde, akla hayale gelmedik teklifler sunar, siz bile şaşırırsınız… Devamı 2’de Dünyanın en uzun otobüsü Almanya’da üre- tildi. Almanya’nın Dresden kentinde sonba- harda hizmet vermeye başlayacak otobüs tam 30 metre uzunluğunda ve 256 koltuğu bulunuyor. “Die Autotram Extra Grand” adı verilen dünyanın en uzun otobüsü Almanya ‘nın Dresden kentinde üretildi. 30 metre uzunluğunda ve 256 koltuklu otobüs, Dresden kentin- deki Fraunhofer Ulaşım ve Alt Yapı Sistemleri Enstitüsü ile Dresden Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilip, üretildi. Sıradan bir otobüs şoförü tarafından kullanılabilme özeli - ğine sahip olan dünyanın en uzun otobüsü, önümüzdeki sonba- hardan itibaren Dresden kentinde hizmet vermeye başlayacak. 30 metre uzunluğundaki “Die Autotram”ın, 12 metre uzunluğundaki bir otobüsün hareket etme, geriye ve ile- riye gitme manevralarına sahip olduğunu belirten Fraunho- fer Enstitüsü yetkilisi Matthias Klinger, ürettikleri aracı kull - mak için özel bir ehliyete ihtiyaç duyulmadığını söyledi. TRAMVAYA GÖRE DAHA UCUZ Tren ve tramvaya göre maliyeti daha düşük olan “Die Autotram” aynı zamanda çevre dostu bir motora sahip. 30 metre uzunluğundaki otobüs, trafikte özel bir yola da ih- tiyaç duymuyor. Dresden kentinde, normal trafikte sey- redecek otobüsün testleri başarıyla geçeceği belirtiliyor. BAZI ÜLKELERİN İLGİSİNİ ÇEKEBİLİR Bulgar Gemisi Tutuklu BULGAR GEMİSİ BORCUNDAN İSTANBUL’DA TUTULDU! Sv.Georgi adlı Bulgar Bayraklı 446 TEU kon- teyner gemisi 200 bin dolarlık yakıt borcun- dan dolayı mahkeme kararı ile İstanbul’da tutuldu. HaberinEklendiğiTarih-Saat:20 Ağustos2012Pazartesi11:56 Bulgar Gemisi İstanbul’da Borcundan Tutuldu SeaNews Turkey’de yer alan habere göre, Sv.Georgi adlı Bulgar Bayraklı 446 TEU konteyner gemisi 200 bin dolarlık yakıt borcundan dolayı mahkeme kararı ile İstanbul’da tutuldu. Yakın zamanda isim değiştirmiş olan gemi Bulgar işadamı Do- ichi Doichev’e ait. Gemi daha ince Varna adını taşımaktaydı. 22 kişilik mürettebat buluna gemi 200 bin dolar- lık borcun ödenmesinden sonra serbest bırakılabilecek. Doichev’in şirketi Seaborne Trade’e ait bir başka gemi de geçtiğimiz hafta İspanya’da 3 ton kokainle yakalanmıştı. Zafer Bayramı Kutlu Olsun Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın katkılarıyla bu yıl ilk kez düzenlenen ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen yaklaşık 100 bilim insanının katıldığı ‘’Yurt Dışındaki Türk Bilim İnsan- ları Kurultayı’’nın açılışında konuşan Altunbaşak, kurul- tayda, Türkiye için çok önemli adımların atılacağına inandığını belirtti. Türkiye ve TÜBİTAK’ın büyük bir atılım içeri- sinde olduğunu ifade eden Altunbaşak, ‘’1992 se- nesinde ABD’ye gittim ve yaklaşık 20 yıl ABD’de kaldım. 20 yıldır ABD aşağı yukarı aynı kaldı. Ha- yat aynı hayattı. Bu süre zarfında Türkiye, en az bir-iki, belki de üç gömlek değiştirdi. Bu sadece bir alanda değil pek çok alanda kendini gösterdi. Bun- lardan birisi de bilim ve teknoloji alanıdır’’ dedi. Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların artış hı - zında Türkiye’nin dünyada ikinci sırada oldu- ğunu anlatan Altunbaşak, şunları aktardı: ‘’Belki en yüksek noktada değiliz ama artış hızında dünyada ikinciliğe oturduk. Geçenlerde Boston’daki teknoloji konferansında konuştum; ‘Türkiye ar- tık yüzdelerle değil katlarla uğraşıyor’ demiştim. Rafet ULUTÜRK 30 Ağustos ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU VE MUTLU OLSUN 30 Ağustos. Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bu gün işgal güçlerine karşı verdiğimiz Kurtu- luş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığı bir tarihtir. Türkiye Cumhuriyeti olarak, tarih sahnesinde onur - lu yerimizi alışımız, 1922 yılında Mustafa Kemal’in Başkomutanlığında kazandığımız Büyük Taarru- zun zaferle sonuçlanmasıyla mümkün olmuştur. Zafer Türkündür. 30 Ağustos Zafer Bayramı ulusumuza kut- lu ve mutlu olsun. Bu zaferle Türkiye Cumhu- riyetinin kurulmasını sağlayan Büyük Ön- der Atatürk ve onun silah arkadaşlarını sevgi, saygı ve minnetle anıyor hepsine rahmet diliyoruz.. Türk Milletinin Zafer Bayramı Kutlu Olsun Rodop Milletvekili ile birlikte Aylık Siyasi Aktüel Gazete 1913 Sofya Araştırmacılar 64 bine Çıktı Bayrampaşa Belediyesi Batı Trakya’da Bir İftar Yemeği Verdi Bayrampaşa belediyesi önünde toplandık. Belediye Başkanı Atilla AYDINER ve yar - dımcısı Ahmet TÜFEKÇİ her geleni tek tek hoş geldin sözü ile karşıladılar. Belediyenin önünde Bekleyen iki otobüs vardı ve bu oto - büslere binerek yola çıktık. Belediye Baş- kanı Atilla AYDINER ve yardımcısı Ah- met TÜFEKÇİ otobüse bindikten sonra da Batı Trakya seyahatine katılacak olan her - kes ile tek tek tokalaştılar ve hal hatır sor - dular. Tüm katılımcılara karşı son derece sı - cak ve naziktiler. Bu son dönemlerde siyasetin insanlara hizmet için yapıldığı konusundaki anlayışın bir yansıması olarak değerlendiril - mektedir. Artık Başkanlar üstten bakan değil hizmet üreten ve memleketimizin gelişmesi için elinden gelen gayreti gösteren fedakar in - sanlardır. Zaten Türk halkı da bu çerçevede ol - mayanlara görev de vermez diye düşünüyoruz. Bizim otobüste BPaşa Özel Kalemi Sn.Hüsamettin kardeşimiz görevliydi. Pasa - portları tek tek topladı ve onların listesini yaptı. Devamı 8’de İftardan bir görüntü Türkiye’de kardeşlik, birlik ve beraberlik

BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bulgaristan Türklerinin Sesi Gazetesinin 63.Sayısı

Citation preview

Page 1: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Yıl: 8 Sayı: 63 Ağustos - 2012 Bilgi Ordusu Bizim Ordumuz, Bilip Öğretmek Bizim Borcumuz Bizler buraya yemek için değil, sizinle kucaklaşmaya geldik. Dertlerinizi dert edinmeye ruhlarımızı birleştirmeye geldik.

BULTÜRK’ten Çağırıcı’yı ZiyaretBULTÜRK Derne-

ğinin temsilcileri Bağ-cılar Belediye Başkanı Lokman ÇAĞIRICI’yı z i y a r e t e t t i l e r .

Belediye Başkanı Lokman ÇAĞIRICI’yı ziyaret eden der-nek temsilcilerimiz, Bulgaristan’daki siyasi durumu ile ilgili fikir te-atisinde bulundukları gibi önümüzdeki yıl Bulgaristan’da yapı-lacak genel seçimler ile ilgili belirlenecek seçim stratejisi konusuna da değindiler.

Bulgaristan Türkleri ile ilgili problemlerin de ele alındığı ziyaretten Belediye Başkanı Sn.Lokman ÇAĞIRICI Bulgaristan Türk-leri ile yakından ilgilendiğini Bulgaristan’da

yaşayan soydaşları-mızdan alakalı ko-nulara titizlikle eğil-diklerini ve bunu bir görev bildikle-rini belirterek her-kesin kendine dü-şen ödevleri laikiyle yerine getirmesini gerektiğini söyledi.

Ramazan dola-yısı ile tüm Türk-

İslam âleminin ramazanını kutlarken, ihti-yaç sahibi soydaşlarımıza BULTÜRK ile ortaklaşa organize edilen erzak yardımla-rına katkı sağlamaktan büyük bir memnu-niyet duyduğunu ifade ederek gelecekte de Bulgaristan’da olduğu gibi tüm Türk Dün-yası ile ilgili konularda yer alacaklarını belirtti.

Başbakan Re -cep Tayyip Erdo-ğan, terör saldırılarının Türkiye’deki kardeş-lik, birlik ve beraberliğe zarar veremeyeceğini, güvenlik güçlerinin ve milletin azmiyle terörün emellerinin boşa çı-kacağını ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hakkari’de 5 askerin şehit olduğu ve 7 askerin yaralandığı terör saldırısıyla il-gili olarak Genelkurmay Başkanı Orgene-ral Necdet Özel’e başsağlığı mesajı gönderdi. Hakkari’nin Şemdinli Zorgeçit kırsalında yaşanan saldırıyı derin bir üzüntüyle öğ-rendiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin kardeşlik iklimine, birlik ve beraberliğine kas-tetmeye uğraşan terörle, “demokrasi ve hu-kukun üstünlüğünden taviz vermeden” ka-rarlı bir şekilde mücadele edildiğini kaydetti.

Terörün Kirli Emelleri B o ş a Ç ı k a c a k t ı r

B A Ş YA Z IBulgaristan Türkleri

Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı

B u l g a r i s t a n T o p l u m u n aK a r ş ı S o r u m l u y u zD e ğ e r l i G e n ç l e r, ,

En büyük fatih kendisini fethedendir. Hercanlıda olduğu gibi beyin çok önemlidir, fakatözellikle insan beyni muhteşem bir şekildeyaratılmıştır. Her insan bir işi başarmak istediğindebir problemle karşılaştığında beynin “Çözümyolları istiyorum!” diye talimat verirsin.O da insanın kendini yetiştirdiği kadarhatta çok çok üstünde, akla hayale gelmedikteklifler sunar, siz bile şaşırırsınız…

Devamı 2’de

Dünyanın en uzun otobüsü Almanya’da üre-tildi. Almanya’nın Dresden kentinde sonba-harda hizmet vermeye başlayacak otobüs tam 30 metre uzunluğunda ve 256 koltuğu bulunuyor.

“Die Autotram Extra Grand” adı verilen dünyanın en uzun otobüsü Almanya ‘nın Dresden kentinde üretildi. 30 metre uzunluğunda ve 256 koltuklu otobüs, Dresden kentin-deki Fraunhofer Ulaşım ve Alt Yapı Sistemleri Enstitüsü ile Dresden Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilip, üretildi.

Sıradan bir otobüs şoförü tarafından kullanılabilme özeli-ğine sahip olan dünyanın en uzun otobüsü, önümüzdeki sonba-hardan itibaren Dresden kentinde hizmet vermeye başlayacak.

30 metre uzunluğundaki “Die Autotram”ın, 12 metre uzunluğundaki bir otobüsün hareket etme, geriye ve ile-riye gitme manevralarına sahip olduğunu belirten Fraunho-fer Enstitüsü yetkilisi Matthias Klinger, ürettikleri aracı kull-mak için özel bir ehliyete ihtiyaç duyulmadığını söyledi.

T R A M VAYA G Ö R E D A H A U C U Z Tren ve tramvaya göre maliyeti daha düşük olan “Die

Autotram” aynı zamanda çevre dostu bir motora sahip. 30 metre uzunluğundaki otobüs, trafikte özel bir yola da ih-tiyaç duymuyor. Dresden kentinde, normal trafikte sey-redecek otobüsün testleri başarıyla geçeceği belirtiliyor.

BAZI ÜLKELERİN İLGİSİNİ ÇEKEBİLİR

Bulgar Gemisi TutukluBULGAR GEMİSİ BORCUNDAN

İSTANBUL’DA TUTULDU! Sv.Georgi adlı Bulgar Bayraklı 446 TEU kon-

teyner gemisi 200 bin dolarlık yakıt borcun-dan dolayı mahkeme kararı ile İstanbul’da tutuldu.

Haberin Eklendiği Tarih-Saat: 20 Ağustos 2012 Pazartesi 11:56 Bulgar Gemisi İstanbul’da Borcundan TutulduSeaNews Turkey’de yer alan habere göre, Sv.Georgi adlı

Bulgar Bayraklı 446 TEU konteyner gemisi 200 bin dolarlık yakıt borcundan dolayı mahkeme kararı ile İstanbul’da tutuldu.Yakın zamanda isim değiştirmiş olan gemi Bulgar işadamı Do-ichi Doichev’e ait. Gemi daha ince Varna adını taşımaktaydı.

22 kişilik mürettebat buluna gemi 200 bin dolar-lık borcun ödenmesinden sonra serbest bırakılabilecek.

Doichev’in şirketi Seaborne Trade’e ait bir başka gemi de geçtiğimiz hafta İspanya’da 3 ton kokainle yakalanmıştı.

Zafer Bayramı Kutlu Olsun

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın katkılarıyla bu yıl ilk kez düzenlenen ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen yaklaşık 100 bilim insanının katıldığı ‘’Yurt Dışındaki Türk Bilim İnsan-ları Kurultayı’’nın açılışında konuşan Altunbaşak, kurul-tayda, Türkiye için çok önemli adımların atılacağına inandığını belirtti.

Türkiye ve TÜBİTAK’ın büyük bir atılım içeri-sinde olduğunu ifade eden Altunbaşak, ‘’1992 se-nesinde ABD’ye gittim ve yaklaşık 20 yıl ABD’de kaldım. 20 yıldır ABD aşağı yukarı aynı kaldı. Ha-yat aynı hayattı. Bu süre zarfında Türkiye, en az bir-iki, belki de üç gömlek değiştirdi. Bu sadece bir alanda değil pek çok alanda kendini gösterdi. Bun-lardan birisi de bilim ve teknoloji alanıdır’’ dedi.

Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların artış hı-zında Türkiye’nin dünyada ikinci sırada oldu-ğunu anlatan Altunbaşak, şunları aktardı:

‘’Belki en yüksek noktada değiliz ama artış hızında dünyada ikinciliğe oturduk. Geçenlerde Boston’daki teknoloji konferansında konuştum; ‘Türkiye ar-tık yüzdelerle değil katlarla uğraşıyor’ demiştim.

Rafet ULUTÜRK

30 AğustosZAFER BAYRAMIMIZ

KUTLU VE MUTLU OLSUN 30 Ağustos. Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bu gün işgal güçlerine karşı verdiğimiz Kurtu-luş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığı bir tarihtir. Türkiye Cumhuriyeti olarak, tarih sahnesinde onur-lu yerimizi alışımız, 1922 yılında Mustafa Kemal’in Başkomutanlığında kazandığımız Büyük Taarru-zun zaferle sonuçlanmasıyla mümkün olmuştur. Zafer Türkündür.30 Ağustos Zafer Bayramı ulusumuza kut-lu ve mutlu olsun. Bu zaferle Türkiye Cumhu-riyetinin kurulmasını sağlayan Büyük Ön-der Atatürk ve onun silah arkadaşlarını sevgi, saygı ve minnetle anıyor hepsine rahmet diliyoruz..Türk Milletinin Zafer Bayramı Kutlu Olsun

R o d o p M i l l e t v e k i l i i l e b i r l i k t e

Aylık Siyasi Aktüel Gazete1913 Sofya

Araştırmacılar 64 bine Çıktı

Bayrampaşa Belediyesi Batı Trakya’da Bir İftar Yemeği VerdiBayrampaşa belediyesi önünde toplandık.

Belediye Başkanı Atilla AYDINER ve yar-dımcısı Ahmet TÜFEKÇİ her geleni tek tek hoş geldin sözü ile karşıladılar. Belediyenin önünde Bekleyen iki otobüs vardı ve bu oto-büslere binerek yola çıktık. Belediye Baş-kanı Atilla AYDINER ve yardımcısı Ah-met TÜFEKÇİ otobüse bindikten sonra da Batı Trakya seyahatine katılacak olan her-kes ile tek tek tokalaştılar ve hal hatır sor-dular. Tüm katılımcılara karşı son derece sı-cak ve naziktiler. Bu son dönemlerde siyasetin insanlara hizmet için yapıldığı konusundaki anlayışın bir yansıması olarak değerlendiril-mektedir. Artık Başkanlar üstten bakan değil hizmet üreten ve memleketimizin gelişmesi için elinden gelen gayreti gösteren fedakar in-sanlardır. Zaten Türk halkı da bu çerçevede ol-mayanlara görev de vermez diye düşünüyoruz.Bizim otobüste BPaşa Özel Kalemi

Sn.Hüsamettin kardeşimiz görevliydi. Pasa-portları tek tek topladı ve onların listesini yaptı.

Devamı 8’de İ f t a r d a n b i r g ö r ü n t ü

T ü r k i y e ’ d e kardeşlik, birlik ve beraberlik

Page 2: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

2 Bulgaristan Türklerinin Sesi

Ekonomik krizle müca-dele eden İtalya’da devlete ait çok sayıda şato satışa çı-karıldı.İtalya’da kamu bor-cunu azaltmaya çalışan Mario Monti hükümeti aralarında tarihi şatolar, saraylar ve as-keri kışlaların da bulunduğu 350’den fazla devlet mülkünü satıyor.

Gelecek yıldan itibaren sa-tılmaya başlanacak olan mülk-lerden 1.5 milyar Euro’nun üzerinde gelir elde edilmesi bekleniyor. Satılacak mülk-ler arasında, geçmişte papa-lık rezidansı olarak kullanılan 13. yüzyıldan kalma Orsini şa-tosu, Liguria’da bir kale ve ar-tık kullanılmayan bir maden köyü de bulunuyor. Ekonomik krize karşı alınan tedbirlerin ül-kede güvenliği tehdit etmeye başladığı da belirtiliyor.

İtalya İçişleri Bakanlığı’nın önceki gün yayımladığı veri-lere göre, güvenlik güçlerine

ayrılan kaynakların kısılması üzerine ülkede suç oranı son bir yılda büyük artış gösterdi. Özellikle soygun ve kapkaç olaylarında önemli artış yaşan-dığı belirlendi. Ev soygunları yüzde 20 oranında artarken, polise rapor edilen toplam suç oranı da yüzde 5 arttı.

MAFYA KORKUSUBazı bölgelerde mahkemele-

rin de ekonomik tedbir paketi kapsamında kapatılacak olması

da özellikle mafyanın güçlü ol-duğu güney bölgelerde kor-kuya yol açıyor.

Hükümetin kapatılmasını ön-gördüğü 37 mahkemeden biri-nin bulunduğu Foggia’da halk karara tepki gösterirken bölge-nin piskoposu da Cumhurbaş-kanı Giorgio Napolitano’ya bir mektup yazarak “Bizi mafya-nın ellerine bırakmayın” dedi ve kapatma kararının geri alın-masını istedi.

İstanbul Muahedename’sine dayanır.Balkan Savaşı sonunda İstanbul’da imzalanan bu ant-

laşmanın 2 no’lu protokolünün 7. Maddesinde müftülük-lerden ve okullardan söz edilirken “Nüvvâp yetiştirmek üzere bir hususi müessese dahi kurulacaktır” denilerek, müftü ve müftü naipleri yetiştirecek bir okulun açılması karara bağlanmıştı. Fakat araya giren Birinci Cihan Harbi, bu teşebbüsün gerçekleşmesine meydan vermemişti.

Nihayet harp alevleri sönmüş, ortalık biraz yatışmıştı. Türkiye ile Bulgaristan, hasbelkader bu harp esnasında aynı cephede yer almışlardı. Harp sonunda iktidara ge-len Çiftçi Birliği Partisi’nin lideri Stanboliyski ile Ata-türk arasında yakın bir dostluk havası meydana gelmişti.

İşte böyle bir dostluk atmosferi içerisinde, 1913 İs-tanbul Antlaşması’nda öngörülen okulun açılması için zamanın geldiğini ve zemininin müsait olduğunu gö-ren zamanın Başmüftüsü Süleyman Faik, hemen ha-rekete geçer. Nüvvâp okulunun nizamname, program ve talimatnamesini hazırlamak üzere bir heyet kurar.

Heyet, Şumnu’da Nüvvâb’ın iskeletini hazırladı. Emrullah Efendi bütün gücüyle mücadeleye başlamıştı. Belki Şeyh Yusuf Ziyaeddin Ersal (Ezherî) gibi derin bilgi sahibi de-ğildi ama, mücadele ruhu itibariyle etraftakilerden çok daha üstündü. Emrullah Efendi, programına karşı çıkan muhalif-lerin itirazlarına rağmen, Nüvvâb’ın kuruluşu olan 1922’den itibaren yirmi yıl bu okulun müdürlüğünü yaptı. Onun vefa-tından sonra müdür olarak Nüvvâb’ın başına Şeyh Yusuf Zi-yaeddin (Şeyh Efendi) getirildi.(5) 1944’te komünistler ge-lince onu azat ettiler. Yerine Ahmet Hasan’ı müdür yaptılar.

Nüvvâp, 1926 yılında ilk mezunlarını verdi. 1947 yı-lına kadar toplam 677 öğrenci Nüvvâbı bitirdi. O yıl okulun statüsü değiştirildi ve Nüvvâp, “Gimnazya” oldu. Çok geçmeden de Nüvvâp Okulu tamamen ka-patılıp tarihe karıştı.(6) Öğretmenlerin 15’i anayurda geldiler. Öğrencilerin de çoğu aileleriyle birlikte ana-yurda döndüler. Binası Bulgar öğrencilere yurt yapıldı.

EğitimKadı vekili ve müftü yetiştirmek maksadıyla açılan

Medresetü’n-Nüvvâp, Tâlî ve Âlî olmak üzere iki bölüm-den müteşekkildi. Tâlî kısmı lise, Âlî kısmı ise yükseko-kul seviyesinde idi. Tâlî kısmına ancak 1932-1933 ders yılı sonunda Maarif Bakanlığı’nca lise statüsü verildi. Başlan-gıçta öğretime Tâlî kısmı ile başlanmış, Âlî kısmının ise ancak 1930’da 8. öğretim yılında mümkün olabilmiştir.(8)

Esasen, Nüvvab’ın programı geniş konuları kap-sayıcı olarak hazırlanmış, Türk Tarihi ve Türk Edebi-yatı Tarihi gibi konuları da ihtiva etmiş olmasına rağ-men, Nüvvab Okulu sadece din okulu diye yanlış tanımlayanlar da olmuştur. Bu medresede; Arapça, Türkçe ve dinî eğitim yapılıyordu. Yüksek bölümde veri-len dersler, Kahire’deki el-Ezher Üniversitesi’ndeki öğ-renime benzemektedir. 1927 yılına doğru Medrese-nin Arapça öğretmenliğini Muhammed Abduh’un eski bir öğrencisi olan Şeyh Yusuf Ziyaeddin yapmıştır.(9)

Nüvvâp öğrencilerinin resmi kıyafet-leri; beyaz sarık, koyu renk ceket ve pantolondu.

Hasan Recep (Hasan Yeşilova)’in 1924 se-nesinde şumnu Medresetü’n-Nüvvap’tan Fev-kalade (pekiyi) derecede ile almış olduğu Bul-garca ve Osmanlıca olarak hazırlanan icazetnamesi

Şumnu Tali Medrestü’n-Nüvvap hoca-ları ve1926-1927 eğitim yılı ve ikinci mezun-ları (Orijirali Nüvvap hocalarından Osman Kılıç’tadır)

Öğretim KadrosuOkulun Âlî kısmından mezun olan Muharrem Abdul-

lah, Osman Seyfullah (Keskioğlu), Ahmed Hasan Davud (Davudoğlu), Başmüftülük tarafından Mısır’da el-Ezher Üniversitesi’ne gönderilmişlerdi. Bunlardan başka, İsmail Mehmet (Ezherli) 1940-41 ders yılında adı geçen üç kişi ile beraber Mısır’dan dönerek Nüvvâb’a öğretmen oldu-lar. Okulun 1926-1927 yılı öğretmen kadrosu şöyleydi:

1 - Emrullah Feyzullah (Müdür), 2 - Yusuf Ziyaed-din Ersal (Ezherî), 3 - Mustafa Hayri, 4 - Süleyman Sırrı, 5 - Halil Hasan, 6 - Ahmed Kemal, 7 - Hasip Safveti, 8 - Rüstem Cemal, 9 - Mustafa Reşit, 10- Ali Rıza.(10)

1 - Ş i m ş i r, B i l â l N . , B u l g a r i s -t an Türk ler i , 61-62 , İ s tanbul -1986.

2 - Kılıç, Osman, Kader Kurbanı, 65-66, Ankara-1989. Osman Kılıç, Deliorman’da doğdu. Nüvvabı bitirdikten sonra Medrese-i Aliyye’ye öğretmen olarak atandı. Sonra da Nüvvab’a geçti. Öğretmenlerin bazı öğrencilerle Tür-kiye hesabına casusluk yapıyor diye tevkif olunup, müeb-bed hapse mahkum oldu. Ailesi 1950’de Anayurda geldi. Yıllar sonra o da mübadele suretiyle Anayurda gelerek aile-sine kavuştu. Dışişlerinde görev yaptı. Kendisini tanımakla müşerref olduğum Kılıç’ın, indimde çok büyük bir değere haiz olan hocası Yusuf Ziyaeddin Ersal ve Bulgaristan hatı-ralarını havi sohbeti (video kaseti) arşivimde bulunmaktadır.

3 - Ş i m ş i r , a . g . e . , 6 3 - 6 4 .4-Bayram, Sadi- Ersal, Hayreddin, Va-

kıflar Dergisi, XX, 415, Ankara-1988.5 - K ı l ı ç , a . g . e . , 6 9 - 7 1 .6 - Ş i m ş i r , a . g . e . , 6 5 .7-Keskioğlu, Osman, Bulgaristan’da

T ü r k l e r , 9 1 , A n k a r a - 1 9 8 5 .8 - Ertürk, Haşim- Eminoğlu, Rasim,

Balkanlar da Yanan İ l i m M e ş ’ a l e s iMedrezetü’n-Nüvvap-2

Tarihten Günümüze

Fatih ve Beyoğlu’nda, bulunan 5 bankama-tiğe kart kopyalama düzenekleri yerleştirdikleri ileri sürülen Bulgar uyruklu 5 kişi gözaltına alındı.

ATM’lerde sahte para alarmıAnonymous Başbakanlık’a saldırdıKar maskeli fareler yakalandı

Bilişim Suçları ve Sistemleri Büro Amirliği Bulgaristan’dan gelen bazı kişilerin, banka ATM’lerine yerleştirdikleri düzeneklerle hesap bilgilerini kopya-ladıkları banka kartlarının ikizini yaptıkları bilgisine ulaştı. Bunun üzerine bilgilendirilen İstanbul genelin-deki Güven Timleri banka ATM’lerini yakın takibe aldı.

Fatih ve Beyoğlu’ndaki 5 ayrı ATM’ye dün kopya-lama düzenekleri yerleştirdikleri görülen 5 kişi su-çüstü yakalanarak gözaltına alındı. Yerleştirmeye çalış-tıkları ATM’lerden sökülen 5 ve üzerlerinde bulunan 5 olmak üzere toplam 10 kopyalama düzeneği ele geçirildi.

Banka ATM’lerinin güvenlik kamerasının şüp-helilerin düzenek yerleştirme anlarını görüntüle-diği anlaşıldı. Delil niteliğindeki görüntülerde şüpheliler, ATM’lere kopyalama düzeneği yerleştirirken görülüyor.

Emniyet Müdürlüğü’ne getirilerek sorgulamaları yapı-lan Bulgaristan uyruklu 5 kişinin 3 ay önce İstanbul’a gi-riş yaptıkları belirlendi. Şüpheli 5 kişi ifade işlemlerinin ar-dından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi.

Değerlendirme

Dr.Nedim BİRİNCİİhtiyaçtan satılık şato

1980’li yıllarda Kraliçe Elizabeth’in oğlu Prens Andrew’la evleneceği iddia edi-len eski manken Koo Stark, kira ve çocu-ğunun bakımı için devlet yardımı istedi...

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in oğlu Prens Andrew’nun (51) eski sevgilisi Ameri-kalı manken Koo Stark, iflasın eşiğinde. İn-giltere tahtının dördüncü varisi olan York Dükü Prens Andrew ile 1982’de başlayan ilişkileri 18 ay süren; hatta o dönem kamuo-yunda evlenecekleri yönünde bir kanı gelişen Koo Stark (54), geçmişte prenses olmayı ha-yal ediyordu. Ancak şimdi borçları yüzünden açılan icra davalarıyla uğraşıyor. İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre Stark, uzun süre lüks içinde yaşadı. Prens Andrew ile bir-likteliği sona erdikten sonra ABD’li zengin bankacı-işadamı Warren Walker’dan bir kızı olan Koo Stark, hayatını bekâr bir kadın ola-rak sürdürdü. Son olarak ev sahibiyle tartışma yaşadıktan sonra kızı Tatiana ile birlikte iki yıl önce Londra’da beş yıldızlı bir otele yer-leşen Stark, 32 bin sterlin (82 bin TL) tuta-rındaki faturayı ödeyemeyince otelden ayrıl-mak zorunda kaldı. İngiltere’de yaşayan ve evsiz kalan kadın, mesken yardımı istemek üzere gittiği devlet kurumunda, orada aynı amaçla bulunan Birgit Cunningham isimli kadından form doldurmak için yardım istedi.

SARAYDAN CEHENNEME Bir zamanlar aktör Kevin Costner ile birlikte

olan Cunnigham, İngiliz gazetesine, “Koo ile orada tanıştık ve çok yakınlaştık. Çünkü koşul-

larımız birbirine çok benziyordu. İkimiz de dar boğazdan geçen bekâr anneleriz. Ama onun durumu benimkinden biraz daha üzücü” diye konuştu. Bir zamanlar Buckingham Sarayı’na sık sık ziyaretlerde bulunan Stark’ın hayatı-nın cehenneme döndüğünü belirten Cunning-ham, kızı Tatiana’nın bakımı için de devletten para yardımı aldığını söyleyerek, “Onun için çok üzülüyorum. Onca şey yaşayan birinin böyle bir duruma düşmesi çok üzücü” dedi.

O ŞİMDİ YOKSULLUK MAAŞINA KALDI

Şişmanlık Beyni YavaşlatıyorBilimadamları şişmanlığın dış görünüşü ol-

duğu kadar zekayı da etkilediğini ortaya çıkardıYapılan son araştırmalara göre obezite bey-

nin performansının düşmesine neden oluyor. Bili-madamları henüz bu etkinin kaynağını bulamadı ancak yüksek tansiyon ve kolestrolün bu durumun ne-denleri arasında olduğu düşünülüyor.Obezite’nin bu-namayı hızlandırdığı daha önce ortaya çıkartılmıştı.

Neurology adlı dergide yayınlanan araş-tırma kapsamında 6000 İngiliz’in sağlık durum-ları on yıldan uzun bir süre boyunca takip edildi.Araştırmaya katılan 35 ile 55 yaş arasındaki kişi-ler düzenli olarak hafiza ve idrak testlerine sokuldu.

Metabolizmalarında sağlıksız değişimler olan obez deneklerin idrak testlerinde gösterdikleri başarı di-ğer deneklere oranla çok daha hızlı düşüşe geçti.

Daha derine inmekUzmanlar araştırmalarında sadece deneklerin idrak

güçlerine odaklandıklarını ve bunama ile ilgili bir ça-lışma yapmadıklarını belirtti.Normal yaşlanma, idrak ka-biliyetinin azalması ve bunama arasındaki sınırlar ol-dukça bulanık.İdrak kabiliyeti azalan herkes bunamıyor.

Araştırmaya katılanların tamamı sosyal hizmet görevli-leri, bu da araştırma sonuçlarının toplumun başka grupları için geçerli olmayabileceği fikrini ortaya çıkartıyor.İngil-tere Alzheimer Araştırmaları Derneği’nden Shirley Cra-mer ‘’Henüz obezite ile metabolik düzensizliklerin neden beyin fonksyonlarındaki zayıflama ile bağlantılı olduğunu

bilmiyoruz. Ancak toplumdaki obezite oranı hızla artarken bu konuda daha derine inmek şart gibi görünüyor’’ dedi.

Cramer sözlerine ‘’Bu araştırma idrak gücünün azal-masına odaklanmış ancak daha önce yapılan araştırma-lar sağlıklı beslenmenin, spor yapmanın, tansiyonu ve kolestrolü kontrol altında tutmanın bunamayı geciktir-

diğini ortaya koymuştu. Bunama hastası kişilerin sa-yısı milyonlara ulaşmışken herkesin tüm hayatı bo-yunca dikkatli olması gerekiyor’’ diyerek devam etti.

Türkiye’nin ilk fantastik çocuk filmi “Hititya: Ma-dalyonun Sırrı”nın çekimleri Kapadokya’da başladı. Yönetmenliğini Alman Verena S. Freytag’ın yaptığı filmde, ‘Kurtlar Vadisi’nin Memati’si Gürkan Uy-gun ile ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinin Küçük Osman’ı Emir Berke Zincidi başrolleri paylaşıyor.

Hititya adlı fantastik bir dünyada annelerini bulmaya çalışan 3 kardeşin maceralarını konu alan film, Türk ve Alman oyuncuları bir araya getiriyor. Kapadokya bölgesinin plato olarak kullanıldığı filmin başrolle-rinde Almanya’nın en ünlü oyuncularından Bruno Ey-ron ve ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde ünle-nen çocuk oyuncu Emir Berke Zincidi yer alacak. 7 milyon TL bütçeli filmde; Türkiye’de ve yurt dı-şında beğeniyle takip edilen Serra Yılmaz, Gürkan Uy-gun, Avni Yalçın, Uğurkan Erez, Okan Yalabık, Mete Horozoğlu, Engin Akyürek gibi isimler de rol alıyor.

Yönetmenliğini Almanya’nın ünlü yönetmeni Ve-rena S. Freytag’ın yapacağı filmin uygulamalı ya-pımcılığını ‘Propaganda’ ve ‘Ulak’ isimli sinema filmlerinin yanı sıra ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ di-zisine imza atan Cengiz Deveci gerçekleştiriyor.

Filmde kötü adam Zebab’ı canlandıracak olan Kurt-lar Vadisi’nin Memati’si Gürkan Uygun, Türkiye’nin ilk fantastik çocuk filminde rol almanın mutluluğu içerisinde olduğunu belirtti. Uygun, “Filmde fazla-sıyla da efekt ve animasyon kullanılacak. Seti gez-meye geldik. Böyle bir filmin içerisinde olmaktan ke-yifliyim ve merak içerisindeyim. Kapadokya zaten bizim hikayemiz için uygun bir yapıya sahip. Anladı-ğım kadarıyla animasyonu da kolaylaştırıcı değerler var. Ama hikayemiz de bu bölgede geçiyor. Kötülük-lerin başında olan Zebab karakterini oynuyorum. Fan-tastik filmin fantastik bir karakterini canlandıracağım.

Yılan ve insan arası birFilmde önemli bir rol üstlenen ünlü oyuncu Serra Yılmaz da Hititya’nın Türkiye’de bir eksiği kapatacağını belirterek daha fazla çocuk sineması çekilmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, “Türkiye’nin ilk fantastik filminin devamının gelmesi lazım. Benim ço-cukluğumda cumartesi pazar İstanbul’da saat 11.00’de çocuk filmi seansı olurdu. Türkiye’de çocuk tiyat-rosu ve çocuk sinemasına ilişkin olarak ciddi bir üre-time ihtiyaç olduğuna inanıyorum“ açıklamasını yaptı.

O s m a n , T ü r k i y e ’ n i n H a r r y ’ s i o l a c a k

Bulgar çete y a k a l a n d ı

Page 3: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 3

G ö ğ ü s B ü y ü t m e k İ ç i n Y ö n t e m

6 yıllık beraberliklerini bu yaz mutlu bir evlilikle tamamlayan Onur Emeker (32) ve Meltem Türk-ten (26) çiftinin balayı olaylı başladı. Düğünden önce balayında Ege Adaları sözü veren damadın, eşini dün sabah saatlerinde Kardak Kayalıkları’na çıkartması gelin tarafından tepkiyle karşılanırken, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın en kısa za-manda bir Yunan çiftinin kına gecesini Kardak’ta gerçekleştirmek için harekete geçtiği öğrenildi.

“ H e r ş e y d a h i l t a t i l d e -mişti… 3 tane keçiyle başbaşayız”

Düğünlerinin öncesinde balayı planları yapı-lırken Onur Emeker’in son derece kendine gü-venerek konuştuğunu, kesin olarak adalarda tatil sözü verdiğini belirten Meltem Türkten “İnanın ben balayına ilişkin hiçbir plana karışmadım, hepsini Onur hallediyor, bana sürpriz yapıyor diye mutlu mutlu bekledim. Bugün sabah saat-lerinde Bodrum’dan bindiğimiz bir kayık bizi işte bu gördüğünüz kayalıklara getirdi… Şok olmuş durumdayım” dedi. Bir hayli sinirli ol-duğu gözlemlenen Türkten sözlerini “Bana sü-rekli olarak doğayla baş başa olacağımızı, ada-nın son derece bakir olduğunu, kimsenin bizi rahatsız etmeyeceğini söyleyip durdu. Buyu-run, tablo ortada. Halbuki ben onun için haya-tımı, gençliğimi feda ettim…” şeklinde noktaladı.

“ M y k o n o s ç o k b o z d u ” Eşinin tepkileri karşısında sessizliğini bozan

Onur Emeker ise “Şimdi biliyorsunuz, Myko-nos çok bozdu, ipini koparan Mykonos’a geli-yor. Ben istedim ki bize özel bir ada olsun, fena mı ettim?” dedi. Kimi çevreler tarafından ba-layı planının “Damat ucuza getirdi” şeklinde yo-rumlanmasının da mesnetsiz bir iddiadan iba-ret olduğunu vurgulayan Emeker, “Bakın bazı şeyler maddiyatla ölçülemez. Bu kayalıkların ta-rihine bakın, burası için zamanında verilen mü-cadelelere bir bakın. Şimdi siz burayı parayla ölçebilir misiniz? Çok iddialı konuşmuş olmaya-yım ama bana bedava Santorini’yi verseler yine Kardak derim… Yani… Belki… Bedava di-yince bir oturup düşünmek lazım aslında” dedi.

Yu n a n i s t a n h a r e k e t e g e ç t i Kardak Kayalıkları’nda 1996 yılında yaşa-

nan son krizin ardından adadaki bu yeni gelişme Yunanistan’ı da harekete geçirdi. Konuya iliş-kin olarak bir basın toplantısı düzenleyen Yu-nanistan Dışişleri Bakanı Mitokoros Yanidis “Valla inanın 1996’daki kriz daha iyiydi. İki ta-raf da karşılıklı olarak asker çıkartmıştı o za-manlar, en azından ne yapacağımızı biliyor-duk. Şimdi Türk tarafı kayalıklara yeni evli bir çifti çıkartmış durumda. Karşısına asker çıkart-san olmaz, SAT komandosu çıkartsan hiç olmaz. Kendi kendimize düşündük, taşındık, biz de ev-lenme kararı vermiş bir Yunan çiftinin kına ge-celerini Kardak’ta yapmaya karar verdik” dedi.

Ekonomik krizle boğuşmakta olan Yunanistan’ın düzenlenmesi planlanan kına ge-cesi masrafları ve gelinin eline koyulacak bir çeyrek altın için Avrupa Birliği’nden yardım ta-lebinde bulunabileceği gelen bilgiler arasında.

Balayında Ege Adaları Sözü Veren Genç, Eşini Kar-dak Kayalıkları’na Çıkarttı

F i l i z S O Y T Ü R K

İ n g i l i z K r a l i y e t A i l e s i ’ n i S a r s a n G e l i ş m eSık sık tebdil-i kıyafet halk arasına

karışması (ve prens olması) ile tanınan Prens Henry’nin son halk arasında ya-şama macerası, İngiltere Kraliyet Ai-lesi için trajik bir şekilde sonuçlandı. Henry’nin tahttan feragat ettiğini ve hayatının geri kalanını İstanbul’da sürdürmeyi düşündüğünü söyle-mesi, Ada’da soğuk duş etkisi yaptı.

İngiliz Kraliyetinin “Altın Çocuğu” idiİngiltere tahtının gelecekteki va-

risi olarak gösterilen Prens Henry, yıl-lardır halktan biri gibi yaşamak için her tür ortama girmesi, esnafla senli benli olması ile dikkat çekiyor, mu-tevazi tavırları nedeniyle İngiliz halkı tarafından da çok seviliyordu.

Daha çocukken yardım kuruluşlarında çalışmaya başlayan ve kılık değiştirip yaşlıların karşıdan karşıya geçmesine yardım eden Prens, birkaç sene önce Afganistan’da görev yapan İngiliz kuv-vetlerine kısa dönem er olarak katılmış, olay basına yansıyınca birliğinin gü-venliği için risk oluşturması sebebiyle İngiltere’ye geri dönmek zorunda kal-mıştı. Kraliyet Ailesi’nin de onayladığı bu tebdil-i kıyafet maceraların sonun-cusu ise İstanbul’da gerçekleşti. Ancak bu defa olaylar beklendiği gibi gelişmedi.

B a r ı n m a P r o b l e m i Ya ş a d ıKraliyete yakın kaynakların belirt-

tiğine göre Prens Henry İstanbul’da halktan biri gibi dolaşmaya başladıktan sonra ciddi bir barınma sorunu ile karşı karşıya kaldı. Bir iki hafta ucuz motel-lerde kalan Prens daha sonra İstanbul’da edindiği arkadaş çevresi ile birlikte eve çıkmaya karar verdi. Henry kısa sürede

kendini dini cemaat le -r in içer i -sinde buldu.

C e m a a t Evlerinden Dersanelere

İ n g i l i z gizli servi-sinin yaptığı i s t ihbara t ç a l ı şmas ı neticesinde, Henry’nin Sultanbeyli’de bir dairede sekiz arka-daşı ile birlikte yaşadığını ve bir der-sanede İngilizce öğretmeni olarak ça-lışmaya başladığını öğrenen Kraliyet Ailesi, işin kontrolden çıktığını düşü-nerek Henry’i geri çağırdı. İngiltere’ye dönmeyi reddeden Prens Henry’nin, “Abiler ‘200 kişiyi daha Zaman Gaze-tesi abonesi yapmadan dönersen hakkı-mızı helal etmeyiz şakirt’ diyor. Daha 6 kişi bulabildim. Bu şartlarda na-sıl İngiltere’ye döneyim mubarek?!” şeklinde bir gerekçe öne sürmesi ola-yın boyutlarının sanıldığından daha vahim olduğunu ortaya koyuyor.

Arkadaşları MemnunHenry’nin yeni arkadaşları ise mu-

habirimize Henry’nin prens oldu-ğunu yeni öğrendiklerini, mütevazi ki-şiliği ve çalışkanlığı ile cemaatlerine kısa sürede uyum sağladığını söyledi-ler. Tüy bıyık bıraktığı ve dudakları-nın imdiden muhafazakar islamcı ıs-lağı olduğu gözlerden kaçmayan Prens Henry ise basına konuşmayı reddetti.

Ülkeyi Kat Karşılığı Müteahhite VerdiNijer Dev-

l e t B a ş -kanı Ülkeyi Kat Karşı-lığı Müte-ahhite Verdiİç savaş,

açl ık , su -suzluk, sal-gın hastalık derken gün geçtikçe kan k a y b e d e n ş i r i n A f -rika ülkesi Nijer, ya-pılan yeni toprak reformuyla yöne-timde köklü değişikliklere hazırlanı-yor. Bu sabah imzalanan anlaşmayla ülkenin tamamını kat karşılığı ola-rak Bediroğlu İnşaat’a devreden Ni-jer yönetimi, satış ve kira gelirleriyle önemli bir ekonomik kaynak yarat-mayı hedeflerken, daha kepçe vurul-madan dairelerin yarısının topraktan satılması da memnuniyetle karşılandı. H e r k e s E k m e k Y e s i n Anlaşmanın imza töreninde konu-

şan Nijer devlet başkanı Auro Ha-sabu, inşaat sürecinin başlamasıyla birlikte pirince ve kamışa dayalı olan ülke ekonomisinin uzun süre-dir içinde bulunduğu durgunluğu aşacağını belirterek şunları söyledi:

“Bundan sonra Nijer için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ülke olarak hapsolduğumuz bambudan yapılma evlerden havuzlu, alttan ısıtmalı, gü-venlikli sitelere geçip rahat bir ne-fes alacağız. Kim bilir belki de içleri-mizden bazıları apartman sıkıcılığına ve tek düzeliğine dayanamayıp pa-nik atak olacak. Belki şehrin gürültü-sünden uzaklaşmak isteyen insanları-mız ve daha önemlisi gürültü çıkaran bir şehrimiz olacak. Biliyorsunuz so-nuçta inşaat lokomotif sektör. Burada inşaat başlamasıyla birlikte çimento fabrikası işleyecek, demirci bayram edecek, kumuydu, seramiğiydi, gider borusuydu, işçisiydi derken topyekün bir kalkınma söz konusu olacak...”

Müteahhit firmayla ufak tefek pürüz-ler dışında önemli konularda anlaşa-rak el sıkıştıklarını ifade eden Hasabu, “Ülkenin adını daha prezantabl bir şeyler yapma konusunda karşı taraftan gelen birtakım talepler var, onları de-ğerlendiriyoruz. Nijer Konakları, Nijer Altınşehir, Nijer MyWorld gibi alter-natifler üzerinde konuşuyoruz” der-

ken, ulaşım ve altyapı sorun-larıyla ilgili bir soru karşısında ise moralinin bozulduğu göz-lerden kaçmadı. “Sadece bir

site değil, ya-şam alanı inşa e d i y o r u z ”

“Bakın burada eksiği görmek, bardağın boş ta-rafına bakmak kolay” diyen

Hasabu, soruyu şu sözlerle yanıtladı: “Evet şimdilik ulaşım biraz so-

runlu, açıkçası henüz projede belli bir yolu yok sitenin ama zaten ülke ola-rak bir süre bir yere ulaşmayı da dü-şünmüyoruz. Biz burada sadece bir site değil bir yaşam alanı inşa edi-yoruz. İçinde çocuk parkından, terzi-sine her şey olacak. Dolayısıyla kim-senin bir yere gitmesi gerekmiyor. Biz geliriyle, gideriyle bu projeyi çok iyi etüt ettik. Mesela savunma gider-lerimizi ülke sınırına koyacağımız bir güvenlik kulübesi ve iki güven-lik görevlisi ile yarı yarıya indirece-ğiz. Biraz da bunlar konuşulsun...”

Cep telefonunu çıkarıp hesap maki-nesi bölümünde çeşitli hesaplamalar yapan devlet başkanı, dünyada büyü-kelçilik bulundurabilecek güce sahip nerden bakılsa minumum 130- 140 ülke bulunduğunu, sırf bunların bi-rer daire almasıyla bile ülke ekonomi-sinin ihya olacağını sözlerine ekledi. Çok güzel köşe başı dükkan-

la r dünya devler in i bekl iyor Konuşmasında, site içerisinde inşa

edilecek Nijeryum Alışveriş Mer-kezi ve köşe başı dükkanlarının da tanıtımını yapan Auro Hasabu, Mc Donald’s, Starbucks ve Simit Sarayı gibi dünya devlerini ülkelerinde şube açmaya davet etti. Hasabu, proje-nin sadece ekonomik değil, aynı za-manda sosyal bir çalışma olduğunu vurgularken, “Artık gençlerimiz ser-seri gibi aslan, kaplan peşinden koş-mayacaklar, elde keleş birbirlerini kovalamayacaklar. Çağdaş ülkelerin gençleri gibi bir bardak çayla, kah-veyle mekanda 4 saat oturup piyasa yapmak benim Nijerli gencimin de hakkı” sözleri töreni izleyen Nijerli-ler tarafından dakikalarca alkışlandı.

Doğal göğüs bü-yütme yöntemi

Demlenmiş taze se-defotuyla göğüs ban-yosu masajı yapmak ve günde bir kez içmek (Fincan başına 3 tutam)

Demlenmiş deveta-banı çiçekleriyle göğüs banyosu ve aynı bitki-den günde 1 kez içmek (Fincan başına 2 tutam)

Demlenmiş ısırgan yaprak ve çiçekle-riyle kompresler ve günde 1 kez içmek.

Devamını oku: http://www.mailce.com/gogus-buyutme-yontemleri.html#ixzz25ZmPQsil---------------------------------------------------Evli kalmak için

7 önemli sebepBoşananların tecrübelerine dayana-

rak ulaşılan, insanların evli kalmalarıi ç i n m a n t ı k l ı s e b e p l e r :1. Bütün kadınlar ve erkekler he-

men hemen aynıdır. Hiçbir kadın veya erkekdiğerinden daha akıllı veya iyi değildir.2. Tek başına çocuk yetiştirmek zor-

dur ve insanın eşiyle beraber çocuğunuyetiştirmesi daha iyi ve sağlıklıdır.3. Boşanmak maddi olarak sarsıcı-

dır. Eşlerden yüksek gelirli olan, nafaka veçocuğun maddi sorumluluğunu daha çok

yüklenmek durumunda kalırken, daha azgelirli olan, boşanma sonrası daha dü-

şük gelirli bir hayata devam etmekz o r u n d a k a l ı r .4. Boşanan kişilerin evlenebile-

ceği kişilerin çocuklu olma ihtimali dahayüksektir. Yeni partnerinin önceki ev-

liliğinden olan çocuğuyla iyi ilişkilerge l i ş t i r eb i lmek , a ş ı lmas ı ge re -

ken öneml i enge l le rden b i r id i r.5. Yeni birisiyle yeni bir hayata baş-

lamak ve eski eşle görüşmek herzaman zorlayıcı olacaktır. Başından bir ev-

lilik geçmiş olan kimse, artık bir flört devresiyaşayamaz. Ayrıca, boşanan kişi çocuk-

luysa, evlenmeyi düşündüğü kişiyle olanilişkisine bütün dikkatini veremeyecektir.6. Tek yaşayan kadınlar için gece-

ler daha zor geçebilir. Evlilik hayatındans o n r a , e v l i y k e n ö n e m s e n m e -

yen çıtırtı veya patırtı sesleri, uykudüzenini olumsuz yönde etkileyebilir.7. Evlilik bir beraberlikten daha faz-

lasıdır. İki kişi hayatı paylaşırkenaslında daha önce var olmayan bir uyumu üretir.Bu yüzden mevcut evliliği devam ettir-

meye gayret etmek, boşanıp yeni biriyleevlenmekten çok daha mantıklı, iyi

ve sağlıklıdır. Tabi istisnalar kâideyib o z m a z .Son olarak: Evli bir insan yeni tanıştığı ya da ev-

lendiği bir kimse ile hayatı boyunca eski eşiyle kıyas halinde olacaktır (Eski eşim yemeği şöyle yerdi bak bu böyle yiyor, eski eşim bana daha fazla önem gösterirdi bu beni çok önemsemiyor gibi) Yani sürekli eski eşte olan tüm güzellikler yeni eşle beraber gün yüzüne çıkacak ve kafanızda sürekli bir karşılaştırma olayı başlayacaktır, bu yüzden iyi yada kötü evlilik kutsaldır ve devam ettirilmelidir..-------------------------------------------------

Halsizliğe ne iyi gelirBir çok kimse halsizlik sorunuyla karşı karşıya gel-

miştir. Halsizliğin bir çok nedeni olduğu gibi Has-talıklar, uykusuzluk, ilaçlar, psikolojik rahatsızlık-lar ve mevsim değişiklikleri halsizliğe neden olur.

Makalemizde halsizliğe iyi gelen bit-kilerin neler olduğundan bahsedeceğiz..

Konuyu fazla uzatmadan halsizliğe ne iyi gelir bunlardan bahsedelim bahsedelim.

Ginseng: Çin alternatif tıbbında ginseng bitkisi, bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan bir şifalı bitkidir. Özel-likle metobolizmayı kuvvetlendiren, vücuda direnç ka-zandıran ginseng halsizliğe iyi gelir. Ginseng aktarlarda ot olarak satıldığı gibi, eczanelerde de hap şeklinde satıl-maktadır. Ginseng tabletlerini doktor kontrolünde almanız tavsiye edilir. Çünkü ginseng kilo almanıza yol açabilir.

Isırgan Otu: Isırgan otu birçok hastalığın tedavisinde kullanılan mucize bir bitkidir. Özellikle metobolizma rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan ısırgan otu hal-sizliğe de iyi gelen bir bitkidir. Isırgan otunu hazır-layabilmek için 1 avuç taze ısırgan otu yada 1 tatlı kaşığı kurutulmuş ısırgan otu kullanmanız yeterlidir.

Biberiye Çayı: Biberiye çayı kan dolaşımını hız-landıran bitkisel çayların arasında sayılabilecek bir çaydır. Kan dolaşımı hızlı olan kişiler halsizlik prob-lemiyle uğraşmak zorunda kalmazlar. Bu yüzden bi-beriye çayı halsizliği ortadan kaldırmaya birebirdir.

Bunların dışında karahindiba, rezene ve bibe-riye çayı da halsizliği ortadan kaldırmaktadır.

Bu bitki çaylarından günde 2-3 fincan içtiği-niz durumda halsizlik sorununuz ortadan kalkacaktır.

S a ğ l ı k K ö ş e s i

Page 4: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

4 Bulgaristan Türklerinin Sesi

Ziraatbank üst düzey yöneticileri TBTSO’nı ziyaret etti Ziraatbank Genel Müdürlüğünden bir grup üst

düzey yönetici Bnkanın Uluslararası Bnkacılık Ge-nel Müdür Yardımcısı Numan Bek önderliğinde Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası’na bir ziya-ret gerçekleştirdi. Toplantıya TBTSO Başkanı Zeki Bayram öncülüğünde odanın Yönetim Kurulu üye-leri katıldı. Toplantının ana konusu Ziraatbank’ın Bulgaristan’daki çalışmaları ve iş insanlarına daha yakın olmanın yolları etrafında gelişti. Oda yöneti-cileri Bulgaristan finans sektörünün güncel durumu tanıttı ve Ziraatbank’ın yapabilecekleri konusunda tavsiyelerde bulundu. Kredilendirme, geliştirme

ve işbirliği ilişkisinin ku-rulabileceği ana sektörler belirlendi. Ziraatbank’ın Bulgaristan’da beş şubesi var ve müşterilere daha ya-kın olma stratejisini geliş-tirmek amacıyla banka ofis sayısını arttırmayı planlıyor. Banka yöneticileri ülkedeki şartlara uyumlu, müşteri-lere yönelik yeni bir stra-teji geliştirmeyi planlıyor.

Ba lkan ü lke l e r i a t e ş l i s i l ah do luSırbistan, yasal ve yasa dışı silah bu-

lundurma konusunda bölgede lider olma-sına karşın, diğer ülkeler de çok geride değil.

Güneydoğu Avrupa’da yaşayan 19 milyon vatandaş ağır şekilde silahlanmış durumda - Güney Doğu ve Doğu Avrupa Küçük Silah ve Hafif Silah Denetimi Kliring Odası’na göre, bölge halkının elinde yasal olarak 3 milyon ateşli silah ve yasa dışı olarak da 4 milyon silah bulunuyor.

Belgrad Emniyet Müdürlüğü’nün Asayiş bölümünde görevli polis müfettişi İvan Cvijoviç’e göre, Sırbistan silah sayısı açısından bölgede lider konumda bulunu-yor. Her 100 kişiye düşen ruhsatlı silah sayısı 15,81.

Karadağ’da her 100 kişiye 14,36 silah düşerken, onu Hırvatistan (8,36), Bosna-Hersek (7,97), Makedonya (7,63), Moldova (5,44), ve Bulgaristan (4,03) izliyor. Cvi-joviç, Yunanistan ve Romanya’da 100 kişi başına dü-şen ruhsatlı silah sayısının birden az olduğunu söylüyor.

SETimes’a konuşan Cvijoviç, “3 bin 300 tüzel kişinin elinde neredeyse 45 bin adet silah bulunurken, Sırbistan’da 600 bin şahsın elinde 1 milyondan fazla silah yer alıyor. Bu da, bazı kişilerin birden fazla silahı olduğu anlamına geliyor. Çoğu zaman, bunlardan sadece biri ruhsatlı oluyor.” diyor.

Yasa dışı ateşli silahlara gelince, İsviçreli bir STK olan Small Arms Survey’in yürüttüğü bir çalış-maya göre, Sırbistan yaklaşık 1 milyon yasa dışı si-lahla yine bölgede lider konumunda bulunuyor.

STK, hem yasal hem de yasa dışı silah-lar hesaba katıldığında, Sırbistan’da her 100 ki-şiye yaklaşık 38 silah düştüğünü belirtiyor.

Belgrad’daki Kriminolojik ve Sosyolojik Araştırma Enstitüsü analistlerinden Zlatko Nikoliç’e göre, yasa dışı ateşli silah bulundurmak 20 yıl süren savaşların, ihtilafla-rın, suç ve yolsuzluğun bir sonucu. Nikoliç, yasa dışı silah bulundurmaya verilen hafif cezanın da dikkate alınması gerektiğini belirtiyor - silahların tipi ve miktarına bağlı ola-rak, cezalar üç ay hapis ile şartlı tahliye arasında değişiyor.

Suçbilimciler, insanların evlerinde sak-ladığı ateşli silahların en az %80’inin geç-miş savaşlardan kalma olduğunu söylüyor.

Podgorica’da yaşayan 55 yaşındaki Novica S.’nin av tutkusu var ve av tüfeğinin bütün belgeleri tam. An-cak Novica’nın, 2. Dünya Savaşı’nda savaşmış ve ödül olarak kendisine tabanca verilmiş babasından he-diye kalan bir de ruhsatsız Beretta tabancası bulunuyor.

Yasa dışı silah bulundurduğu için SETimes’tan soyadı-nın kullanılmamasını isteyen Novica, “Sadece özel gün-lerde - düğün, doğum veya Noel kutlamalarında kullandık. Yeni yasa, ödül silahların horozunun çıkarılması gerektiğini söylüyor, bu yüzden de ona ruhsat almayı düşünmüyorum. O zaman tabanca olmaktan çıkar, oyuncak olur.” diyor.

Hırvatistan’da 313 bin 818 adet ruh-satlı ateşli silah bulunuyor. Yasa dışı silah sayısı-nın ise 600 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

Karadağ’daki 450 bin yetişkin vatandaştan 103 bin 700’ünün ateşli silah bulundurma izni bulunuyor. Ülkede 170 bin adet yasal ateşli silah bulunmasına karşın, İçişleri Bakan-lığı bir bu kadar da yasa dışı silah olduğunu tahmin ediyor.

Şahsa ait silahları kontrol altına alma amaçlı ülke çapında bir kampanya yürüten Civil adlı Makedon STK’ya göre, dört Makedon ailesinden biri evinde ruhsatlı ateşli silah bulunduruyor. 2,1 milyonluk nü-fusa sahip ülkedeki yasa dışı silah sayısı ise 250 bin.

Örgütün başkanı Zabir Deralla, polis koordinasyo-nunda yürütülen daha önceki girişimler başarısız olduğu için, ülkenin yeni bir silahsızlanma kampanyasına ihti-yacı olduğunu söylüyor. Ocak 2011’de yürütülen son si-lah toplama kampanyasında, silahlar, bir mayın ve mü-himmat da dahil olmak üzere 100 adet silah toplandı.

SETimes’a konuşan Deralla, “Civil, ülke-deki 110 ila 170 bin kişinin elinde yaklaşık 500 bin yasa dışı silah bulunduğunu tahmin ediyor.” diyor.

Belgrad Güvenllik Çalışmaları Merkezi, 2011 yılında Sırp halkı arasındaki güvenlik duygusuyla ilgili bir anket düzen-ledi. Ankete katılanların neredeyse %70’i olumlu yanıt verdi.

Nikoliç, “Ancak onların güvenlik duygusu devle-tin verimliliğiyle değil, kendi ve mahallelerinin kuv-vetleriyle ifade ediliyor. Bu yüzden, polis ve savcılar işlerini daha ciddi şekilde yapmaya başladığında, insan-lar arasında daha az şüphe olacağını ve silahlarını tes-lim etmeye istekli olacaklarını düşünüyorum.” diyor.

Balkanlar’da Ateşli Silah Doldu Taştı

Mesut UĞURLU

“www.onepoll.com” firması tarafından 10 yıldan fazla süredir evli 5 bin çiftle yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, evlilikteki romantizm 7 yıldan daha az sürüyor. Yeni evlililer arasındaki romantizm 2 yıl, 6 ay ve 25 gün sonra bitiyor.

Bu süreden sonra kocalar düzenli, kadınlar da bakımlı olmayı bırakıyor. Evliliğin üçüncü yılında ise genç çiftle-rin yüzde 83′ü yıldönümlerini kutlamak için çaba sarf etme-meye başlıyor.

Araştırmaya katılan çiftlerin yüzde 83′ü, evliliklerinin ilk aylarında el ele tutuştuğunu açıklarken, bu süreden sonra bu oran yüzde 38′e düşüyor.

İlk yıllarda günde 8 kez birbirlerine sarılan çiftler, ilk yıl-dan sonra bunu da yapmamaya başlıyor. Araştırmaya göre, bu oranlar dışarıda sürpriz bir akşam yemeği ve televizyon kumandasının paylaşılması için de geçerli…

Araştırmacılar, genç çiftlerin kendilerini rahat hisset-mek ile birbirine güvenmek arasındaki dengeyi bulması ge-rektiğini ve çiftlerin evliliklerini yeniden canladırmak için romantik bir akşam yemeği yiyebileceklerini ve ev işlerine yardımcı olmak gibi birbirlerine karşı ufak jestler yapabile-ceklerini belirtiyor.

Evlilikte romantizm ne z a m a n v e n e de n bi t e r

Münir Bey’i İstanbul Siyasallılar Ağırladı İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgi-

ler Fakültesi mezunları Kocaeli Grubu Van Valisi Münir Karaloğlu’nu SE-KAPARK Mevlevî Evi’nde ağırladı

Sekapark Mevlevi Evi’nde ve İstan-bul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunları Kocaeli Grubu dönem baş-kanı Mücahit Bıyıkoğlu’nun ev sahip-liğinde gerçekleşen sohbet toplantısının konusu Van Depremleri ve Türkiye’nin doğal afetlere karşı çalışmaları idi. Top-lantıda Karaloğlu Van ilinde yaşanan depremler ve deprem sonrası yaşananlar hakkında grup üyelerine bilgiler aktardı.

Vali Karaloğlu “1999 yılında yaşanan depremden sonra millet ve devlet olarak önemli kazanımlar elde edildiğini Van Depremi ile öğrenmiş olduk, ancak hala aksayan taraflar var. Depremde Marmara Depremi sonrası inşa edilen binalarda ge-nel olarak hasar görülmedi. Bu da bina inşaatında önemli yol alındığını gösteri-yor. Van’da yaşanan depremlere çok hızlı müdahale ettik özellikle Sağlık ekiple-rinin müdahalesi çok güzeldi. Sivil top-lum örgütleri ve gönüllü kuruluşların çok ciddi katkısı oldu. Türkiye’nin her tarafın-dan yardımlar yağdı. Çok samimi duygu-larla gönderilen yardımlardı. Telefonlara bakan ekiplerimize çok duygu yüklü me-sajlar geldi, bir çok anekdot var tüm bun-lar kardeşliğimizin göstergesi oldu. Ağır

kış şartlarında vatandaşın ihtiyaç ve ta-leplerini karşılamaya çalıştık. Kış ayla-rında yapı yapmanın tüm zorluklarına rağmen hükümetimizin destek ve yön-lendirmesi ile inşaat faaliyetlerine baş-landı ve olabildiğince en kısa zamanda kalıcı konutlar teslim edilecek. Deprem sonrası Van ili dışına giden aileler, hava-ların ısınmasıyla geri dönemeye başladı. Okullar kapanınca, geri dönüşler katla-narak devam ediyor” dedi. İlgiyle takip edilen programın sonunda grup üyeleri tarafından Münir Karaloğlu’na teşekkür edilerek çeşitli hediyeler takdim edildi.

Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün’ün de iştirak ettiği toplantıya Siyasal Vakfı Yö-netim Kurulu Üyesi Ahmet Şahin (Vakıf-bank Adapazarı Şube Müdürü), Mustafa Ünaldı (Kartepe Kaymakamı, Hamza Erkal (Kandıra Kaymakamı), Tahir Bü-yükakın (KBB Genel Sekreter Yardım-cısı), Süleyman Büyükşahin (KBB Tef-tiş Kurulu Başkanı), Ömer Gezer (Vergi Müfettişi), Bayram Karakuş (İzaydaş Ge-nel Müdür Yardımcısı), Yrd. Doç. Dr. Ali Talip Akpınar (Kocaeli Üniversitesi Öğ-retim Üyesi), Ahmet Karadağ (Altınnal Genel Müdür Yardımcısı), Alptekin Cev-herli (Basın-Yayın Koordinatörü) Muhar-rem Terzi ve çok sayıda konuk katıldı.

Amerika’da kadınların yüzde 12′sinin, yaşadığı bölge-lerde yaşam beklentisinin 1980′lerdekinin altına düştüğü bil-dirildi.

Washington Post Gazetesinin haberine göre özellikle kırsal ve düşük ge-lirli yerleşim yerle-rinde kadınlardaki ya-şam beklentisi 1983 yılına göre, 5 yıldan daha fazla azaldı. Dü-şüşün diyabet, akci-ğer kanseri, amfizem ve böbrek yetmez-liği gibi hastalıklara bağlı ölümlerin art-masından kaynak-landığı düşünülüyor. Ayrıca kadınlarda ya-şam süresinin kısal-masında erkeklere göre biraz daha geç başlayan sigara içme alışkanlığındaki yay-gınlaşmanın da etkili olabileceği belirtiliyor.

Kadınların yaşam süreleri kısalıyor

İngiltere’de insan derisiyle ciltlenmiş 300 yıllık bir kitapbulundu. Kitaptaki metinlerin çoğu Fran-

s ı zca . Dedek t i f l e r ü rkü tücü k i t ab ıng e r ç e k s a h i b i n i a r ı y o r .Leeds’teki bir ana caddede bulunan ki-

tabın, çalındıktan sonra düşürüldüğü ya daa t ı l d ı ğ ı s a n ı l ı y o r .N A Z İ L E R S U Ç L A N M I Ş T IK i t a p t a k i m e t i n l e r i n ç o ğ u F r a n -

sızca. Uzmanlar, insan derisiyle kitapkaplamanın 18′inci ve 19′uncu yüz-

y ı l l a rda , öze l l i k l e F ransa ’da ih t i l a ldöneminde, ender de olsa kullanıldı-

ğını belirtiyor. ‘Antropodermik ciltleme’ adıveri len teknikle , kadavralardan al ı-

nan parçalarla bazı anatomi kitaplarının dakaplandığı biliniyor. Naziler de, soy-

kırım kurbanlarının derilerinden kitapc i l t l e m e k l e s u ç l a n m ı ş t ı .West Yorkshire Polisi, kitabın 1700′lü yıl-

l a ra a i t , s iyah mürekkeple yaz ı lmışbir el yazması olduğunu açıkladı. Kita-

bın konusu henüz aydınlığa kavuşmazken,polis internet s i telerinde kitaba ai t

iki fotoğraf yayınlayarak sahibini ya dak i t a p h a k k ı n d a h e r h a n g i b i r b i l -

g i s i o l a n l a r ı a r a d ı ğ ı n ı d u y u r d u

İnsan Derisiden Kitap

Insan Derisinden Eşyalarİnsan derisinden eşyalar diye yazmak

bile ürkütürken insanı, bu başlığın ya-zılmasına sebebiyet veren modacı, ruh hastası tasarımcıların elinden çıkıyor bu

insanlık dışı sözde sanat eserleri, tek ke-limeyle ürküten bir hizmet olduğunu an-lamak ya da söylemek te yersiz olmaz.

İnsan bazen öyle bir sapkınlık içine düşüyor ki allah muhafaza, ne yapaca-ğını bilemezken akla hayale gelmez iş-ler peşine düşüyor ve sonunda insan-lık dışı bir insan emeği çıkıyor ortaya.

Bir gün kocanız ya da karınız ölüyor ve siz onun derisinden çanta, mont, yelek gibi şeyler yaptırıyorsunuz bu nasıl bir vicdan bu nasıl bir insanlık, anlamayı bırakın dü-şünmek telafuz bile etmek o kadar zor ki….

Page 5: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 5

Yaşlı Kullanıcılara Yöne-lik İlk Akıllı Cep Telefonu, Darülaceze’de Çok da Görkemli Olmayan Bir Törenle Tanıtıldı

Akıllı cep telefonu piyasasına gir-meye hazırlanan Şantel firması dün Darülaceze’de düzenlediği törenle ilk adımını attı ve yaşlı kullanıcılar için tasarladığı Şantel-DN60’ı piyasaya sürdü. Tanıtımı üstlenen Şantel - Şanlı Telefon, Telekomünikasyon, Tansi-yon Aletleri ve Takma Damak A.Ş. Basın Sözcüsü Mehmet Akif Kaval, telefon hakkında şu bilgileri verdi: “60 yaşın üzerindeki kullanıcıların ihtiyacına yönelik ha-reket ederek telefonumuza sadece bir açma, bir de kapama tuşu koyduk. Tuşlar büyük... Her kullanıcımızın rahatça bu-labileceği derecede gerçekten büyük. Bunun dışında yüksek yaşlı sesini sönümleme teknolojisine sahip Şantel-DN60, kullanıcı dostu deyiminin tam manasıyla hakkını veriyor...”

Darülaceze’de kola, sarı gazoz ve kuru pasta eşliğinde verilen lansman partisinde sahneye çıkan Şantel’in de-neyimli Basın Sözcüsü Mehmet Akif Kaval, barkoviz-yon gösterisi eşliğinde konuşmasına başlamadan önce uykuya dalan bazı huzurevi sakinlerinin uyandırılma-sını rica etti. Sadece 60 yaş üzerindeki insanların ra-hatça sevdikleriyle konuşmaları için Şantel DN60’ı üret-tiklerini söyleyen Kaval, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“ H a y ı r s ı z e v l a t m e n ü s ü ”“Telefonumuz hiçbir dikkat dağılmasına mahal verme-

yecek ölçüde sadeleştirildi. Örneğin, SMS atmak gibi bir özelliği yok. Büyük babalarımız, büyük annelerimiz sa-dece ekranın ortasındaki YES-NO tuşuna basarak dile-dikleri konuşmayı yapabilecekler. Kullanım kolaylığının yanında, ‘Ne zamandır aramayan çocuklar-torunlar’ me-nüsü sayesinde arama kaydına da yeni bir soluk getirdik. Zaman zaman ekrana gelecek ‘Erman en son geçen hafta aramıştı...hayırsız’, ‘Bahri aramayalı 12 gün oldu, anca ka-rısını arasın o günde 7 sefer’ yazılarıyla değerli büyükle-rimizle empati kuracağımızdan eminim. Gerçekten akıllı telefon dediğimizin de yapması gereken budur zaten...”

“Yaşlılarımızın bağırmasından faydalandık”Yaptıkları araştırmalarda yaklaşık 3 km’ye kadar sesini

duyurabilen yaşlıların tespit edildiğini sözlerine ekleyen Mehmet Akif Kaval, “Burdan yola çıkarak, telefonlarımız kısa mesafeli konuşmalarda (0-3 km) ahizeye ses vermiyor. Yaşlımız zaten kendisi bağırarak o esnada sesini duyur-

duğu için böylece karşıdaki kullanıcının da daha rahat edeceğini düşünüyoruz.” dedi. Ayrıca, telefon melodisi ve titreşim modunun da çok özel tasarlandığını be-lirten Kaval, “Telefonumuzun melodisi çok özel bir frekansta çıkıyor. sağlıklı in-sanlar bu sesi duymasa da, yaşlı insanla-rımız telefon melodisini yine 3 km’lik bir alandan dahi duyabilir hale gelecekler” derken, titreşim modunun ise varis teda-visi için de kullanılabileceğini müjdeledi.

Teknik özelliklerMehmet Akif Kaval’ın verdiği bu bil-

giler huzurevi sakinlerinde büyük bir coş-kuyla ve alkışlarla karşılanırken, dağıtılan broşürlerde Şantel-DN60’ın diğer teknik özellikleri ise şöyle sıralandı:

Navigasyon Özelliği: Telefonla entegre olarak çalı-şan navigasyon özelliği sayesinde, “Kullanıcı yine yanlış-lıkla alt kat daireye mi girdi? Parka gidip evin yolunu mu unuttu? Başına bir şey mi geldi” derdine son verilecek.

Daha Fazla Güç, Daha Fazla Titreşim: Telefonunuz çalarken aynı zamanda varislerinize masaj yapan tit-reşim teknolojisi. “Asuman beni bi çaldır yavrum, sır-tıma sırtıma çaldır” sözleri dilinizden düşmeyecek.

Hem Telefon, Hem Doktor: Kendi kendi-nize prostat muayenesi için uzayabilir anten.

Otomatik Vefat Bildirimi: 3 gün boyunca telefonda hiçbir işlem olmaması halinde belediyeye otoma-tik vefat bildirimi özelliğiyle gözünüz açık gitmeyecek.

Çaldırılabilen Şarj Aleti: Şarj aletini ne-reye koyduğunu unutanlar için, cep telefonun-dan kolayca şarj aletini çaldırabilme teknolojisi.

İleri Ses Tanıma: Şekerlemeleriniz bölünmesin! Horlama sesi tanıma fonksiyonuyla, siz uykuya geçtiğinizde otoma-tik olarak kendini sessize alan telefonunuz, uyandığınızdaki ilk geğirmeniz eşliğindeki “Bıırkk…Elhamdülillah…Mi-dem ekşimiş” komutuyla yeniden sesli moda geri dönecek.

Yapay Zeka Tanıma: Telefon konuşmalarında sizi dinliyormuş gibi yaparak sürekli “Haklısınız de-decim”, “Evet annanecim” cevaplarını veren torun-lara yönelik, karşı tarafa titreşim gönderme özelliği.

Potansiyel Gelin Adayı Tespiti: Facebook ve Fo-ursquare entegrasyonuyla çevrede torununuza is-teyebileceğiniz tüm öğretmen gelin adayları.

Ömür Boyu Garanti: Garanti süreniz tama-men sizin elinizde. Dayanabildiğiniz kadar dayanın!

İnsanlık Geliştikçe, İnsanlığımızı Unuttuk

Toplum

Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.D a h a b ü y ü k e v l e r d e , a m a

daha küçük ailelerle yaşıyoruz.Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı.Diplomamız bol ama sağduyumuz az.Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı.İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı.

Çok para harcıyoruz ama az gülüyoruz.Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz.Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz.Çok konuşuyor ama az gö -

nül veriyor ve bol yalan söylüyoruz.P a r a k a z a n m a y ı ö ğ r e n -

dik ama yuva kurmayı beceremedik.Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama kom-

şumuza uğramak için karşı sokağa geçmiyoruz.Uzaya ulaştık ama kendi iç de-

r i n l i k l e r i m i z d e n h a b e r s i z i z .Havayı temizledik ama ruhları kirlettik.Atomu parçaladık, önyargımızı yıkamadık.Çok yazıyor ama az gelişiyoruz.Daha çok plan yapıyor ama daha az sonuç alıyoruz.Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla.Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.Tanıdıklar çoğaldı ama dostlar eksildi.Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı.Daha mutlu olmak için somurtarak çalışıyoruz.Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik.

VeNihayet: hayata yıllar ekledik,

yıllara hayat katamadık…

Yaşlılara Akıllı Cep Telefonu Murat ULUTÜRKMİT Mühendis-lere Açılıyor

Milli İstihbarat Teş-kilatı (MİT), Türkiye ve dünyanın çeşitli bölge-lerinde görevlendiril-mek üzere erkek istih-barat uzman yardımcısı adayları alacak.

MİT’ten yapılan ya-zılı açıklamada, Müste-şarlığın, ‘analitik yönü kuvvetli, iletişim yete-neği güçlü, sorumluluk

sahibi, kişisel gelişime açık, araştırmacı, pra-tik zekasına güvenen, yönetme ve yönlendirme becerilerine sahip’ erkek istihbarat uzman yardımcısı adayları alacağı belirtildi.

İstihbarat uzman yardımcısı kadrosuna üni-versitelerin hukuk, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, siyaset bilimi, işletme, iktisat, ma-liye, psikoloji, sosyoloji, gazetecilik gibi bö-lümlerinin yanı sıra bu yıl ilk defa elektrik ve/veya elektronik mühendisliği, endüstri mühen-disliği, bilgisayar mühendisliği, elektronik ve haberleşme mühendisliği, bilgisayar bilimi ve mühendisliği, bilgisayar bilimleri mühendis-liği, telekomünikasyon mühendisliği, fizik mü-hendisliği ve nükleer enerji mühendisliği bö-lümlerinden mezun adayların başvuruları da kabul edilecek.

Başvurular, 17 Ağustos–21 Eylül tarihleri arasında Müsteşarlığın ‘www.mit.gov.tr’ ad-resli internet sitesi üzerinden online yapılacak ve ilana ait detaylara yarın Müsteşarlığın in-ternet sitesinden ulaşılabilinecek. İslam Medeniyeti

İslâm dinini kabul etmiş milletlerin, bu dinin et-kisi altında kalarak meydana getirdikleri medeni-yet. Bu medeniyet, Müslümanlığı kabul etmiş mil-letlerin tarihinde ayrı ayrı incelenemeyeceği gibi başlı başına bir medeniyet olarak da incelenemez. Çünkü, bir islâm dini vardır, fakat bağımsız bir İslâm medeniyeti yoktur. Bu da İslâmlığın bir mil-letin dini olmaması, bütün insanlığa göğüs açan bir din olmasındandır. Bu sebeple İslâm medeni-yeti demek, Arap – Türk – İran medeniyetleri de-mektir. Bilimde, şiirde, ebediyatta, mimarlıkta du-rum böyledir. Yalnız hukukta, İslâm medeniyeti, kendine has bir özellik taşır. Askerlik ve yönetim düzeninde ise, Türklerin etkisi çok büyüktür.

İslâm medeniyetinin hukuk yönü, bu medeniye-tin en önemli yönünü meydana getirir. Mutlak bir kardeşlik esasına dayanan İslâmlık, Müslümanlar arasındaki zümre farkını kaldırıyor; ahlâkî yönden yeni ve sağlam esaslar getiriyor; devlet düzenine yeni kurallar getiriyordu.

İslâm medeniyeti içinde bulunan topluluklardaki her sanat ve yönetim şekli, bu medeniyetin içinde genelleşmiş ve toplu olarak İslâm medeniyetini ifade eder olmuştur. Bu arada çeşitli sanat kolla-rında ilerlemeler olmuş resim ve heykeltıraşlığın İslâmlıkta yasak olmasına ve hiç bir gelişme kaza-namamasına karşılık, mimarlık alanında çok bü-yük ilerlemeler kazanılmıştır.

İslâm medeniyeti, bilim alanında da, Türk, Arap ve Acem bilim adamlarının aracılığı ile büyük ge-lişmeler kazanmış, Ortaçağ boyunca Avrupa ve Asya ülkelerinde iz bırakan bilim adamlarının ye-tişmesine yol açmıştır.

B u l g a r i s t a n ’ d a V a t a n d a ş l ı k İ ş l e r iBULGARİSTANDA VATANDAŞLIK İŞLERİÇocuklar için Bulgaristan Vatandaşlığı Bulgaristan Vatandaşı iseniz,18 yaşından kü-

çük çocuklarının Bulgaristan vatandaşlığı almaları için gerekli belgeler:

1 - Eksiksiz doldurulmuş Bulgaristan vize baş-vuru formu

2 - Doğum Kâğıdı ve EGN (Bulgaristan Vatan-daşlık Numarası) Doğum Kağıdı (Akt za rajdane) alabilmeniz için gerekli evraklar:

- Nüfus Kayıt Örneği (kaymakamlıktan apostilli)- Doğum Kayıt Örneği (kaymakamlıktan apostilli)- Evlilik Kayıt Örneği (kaymakamlıktan apostilli)- İsim Denklik Belgesi (Valilikten Apostilli Olacak)- Eşlerden birisinin veya varsa her ikisinin Liçna

Kartının (Bulgar Kimliği) fotokopisiBu evraklar Bulgaristan’da Bulgarcaya ter-

cüme edilip Sofya Dış İşleri Bakanlığına gidecek ve orada onaylatılıp, Noterden tastiklenip Apos-til olacak. Daha sonra Bulgaristan vatandaşı olan eşin kayıtlı olduğu yerden çocuğa Doğum Kâğıdı çıkacak, onunla Türkiye’den Pasaporta başvuru yapılabilecek.

Bulgar Evlilik Cüzdanı Çıkartmak- Bulgaristan’dan alınmış Evlilik Cüzdanı (orji-

nali) grajdanski brak- Bulgar vatandaşı olan eşin Bulgaristan note-

rinden eşinin “açık adreste birlikte yadaşıklarını, bütün bakım ve masraflarının bulgar vatandaşı eş tarafından karşılanacağını taahüt eden“ tağa-hütname.

- Türk Vatandaşı olan eş adına Bulgaristan’da herhangi bir bankada hesap açılması

TÜM EVRAKLAR ORİJİNAL VE FOTOKOPİ OLARAK

2 DOSYA HALİNDE HAZIRLANACAKTIR.Not: Evlilikten dolayı oturum (D tipi vize) baş-

vuru tarihinden itibaren 1 ay sonra çıkmaktadır.Bulgaristan Vatandaşlığını Geri Kazamak1. Bulgaristan Adalet Bakanlığından Bulgaristan va-

tandaşı olmadığınıza dair yazı2. Bulgaristan’dan Doğum Kâğıdı (Akt za Rajdane)3. Daha önce bağlı olduğunuz Belediyeden hangi

Antlaşmaya göre göç ettiğinize dair yazı4. İsim Denklik Belgesi (Apostilli olacak)5. Bulgaristan’da herhangi bir Bankada adınıza he-

sap açılması6. Bulgaristan’da devamlı oturacağınıza dair Bulgar

Noterinden tasdikli Deklaratsiya (Taahütname)7. Bulgaristan’da yapılmış Kira Kontratı8. Arkası beyaz fon 2 adet biyometrik fotoğraf 9. Pasaport (geçerlilik süresi en az 1 yıl olacak)

Türkiye’den kırmızı pasaport başvurusu- Bulgaristan kırmızı pasaport başvuru için ön-

celikle konsolosluk randevu telefonundan randevu almanız gerekmekte.

- Eksiksiz doldurulmuş bir adet zaevlenie- Bulgaristan kırmızı pasaport için özel çekil-

miş 4 adet biometrik fotoğraf. Bakınız: Biomet-rik Fotoğraf

- Anne babanın Bulgaristan kırmızı pasaport ve Bulgaristan liçna kartlarının orjinali ve fotokopisi.

Bulgaristan Konsolosluğu’ndan yapacağınız Bulgaristan kırmızı pasaport başvuruları esna-sında ebeveylerin her ikisinin de çocuğun yanında bulunması gerekmektedir. Anne ve baba boşanmış ise; başvuruya sadece çocuğun velayeti bulunan ebeveyn gelebilir ancak bunun için velayet dava-sının mahkeme kararı ve diğer ebeveynin vekaleti Bulgaristan Konsolosluğu’na sunulmalıdır.

Kayıp Bulgar pasaportu yeni pasaport başvurusuBulgar kırmızı pasaport olmaması kaybolması

ya da çalınması durumunda pasaport başvuru-sunda bulunamazsınız. Ancak PASAVAN seyahat belgesi alabilirsiniz (tek sayfalı bulgar pasaportu)

1-BULGAR PASAVANI: Bulgar pasaportunuzun çalındığına dair bölgenin karakolundan tutanak ve bu tutanağın Bulgarca tercümesi ile birlikte aşağıdaki ev-raklarla birlikte başvuru yapabilirsiniz

2-Bulgaristan kırmızı pasaport başvurusu için konsolosluk randevu telefonundan randevu alma-nız gerekmektedir.

3-Eksiksiz doldurulmuş bir adet bulgar pasa-portu başvuru formu - zaevlenie (zaevlenie’yi kon-solosluktan sıraya girdikten sonra pasaportu gös-termeniz durumunda size Bulgar konsolosluğu görevlileri tarafından 1 adet zaevlenie verilecektir)

4-Bulgaristan doğum belgeniz (AKT ZARAJDANE)5-Bulgaristan kırmızı pasaport için 4 adet bio-

metrik fotoğraf. Dernek’ten daha detaylı bilgi alabilirsiniz

Müslümanın ÖzellikleriMüslüman feraset sahibidir, açıkgöz değil…Müslüman tebessüm edendir, yılışan değil…Müslüman yardım edendir, başa kakan değil…Müslüman sevdirendir, nefret ettiren değil…Müslüman tebliğ edendir, lâfazan değil…Müslüman vakar sahibidir, kibirli değil…Müslüman sabredendir, korkak değil…Müslüman affedendir, cezalandıran değil…Müslüman cömerttir, müsrif değil…Müslüman iktisat edendir, cimri değil…Müslüman tevazu sahibidir, haset eden değil…Müslüman mütevekkildir, tembel değil…Müslüman kendi nefsini hesaba çeker, başkası-

nınkini değil…Müslüman etrafının kandilidir, kendisinin değil…Müslüman hizmete taliptir, ücrete değil…Müslüman tefekkür edendir, kötü düşünen değil…Müslüman inanandır, inkâr eden değil…Müslüman dua edendir, beddua eden değil…Müslüman taklit edilendir, taklit eden değil…Müslüman Allah’ın kuludur, başkasının değil.

Üniversitelerden maaş gibi burs

Üniversiteler LYS’de derece yapan öğrencileri kazanmak için kesenin ağzını açtılar. Kendilerini tercih edecek olan öğrencilere maaş gibi burs vaat eden üniversiteler konak-lama ve laptop gibi imkanlar da sunuyorlar…

Öğrencilerin üniversite tercihi yaparken en çok dikkat ettikleri konulardan biri de ne kadar burs verdikleri. Daha önce sadece vakıf üniversiteleri derece yapan öğrencilere burs verirken, şimdilerde devlet üniversiteleri de burs yarışına girdi. Ancak vakıf üniver-sitelerinin verdiği burs miktarı ve sunduğu imkanlar öğrencilerin iştahını kabartıyor.

İŞTE ÜNİVERSİTELERİN VERDİĞİ BURS MİKTARILYS’de ilk 100 ve 1000′e giren derece yapan öğrencilere üniversitelerin ver-

diği burslarTurgut Özal Üniversitesi LYS’de ilk yüze girenlere ayda 1500 TL, ilk 1000′e giren-

lere ayda bin TL burs veriyor.İstanbul Ticaret Üniversitesi LYS sıralamasındaki ilk 100 adaya aylık 1500 TL.Koç Üniversitesi ücretsiz yurt imkanı ve ders kitaplarına ek olarak, ilk 30′a bir defa-

lık 2 bin TL, aylık 530 TL, LYS sıralamasında ilk 300′dekilere bir defalık 1500 TL gi-riş başarı ödülü, ayda 420 TL.

Kadir Has Üniversitesi laptop ve TS-1, MF- 4, TM-1 ve TM-2 puan türlerinde ilk 100 (dil puanında ilk 10) içindekilere aylık 2 bin TL ve yurt.

TOBB Mühendislik fakülteleri ve hukuk bölümünde ilk 100′e girenlere ayda 2 bin Türk Lirası, fen edebiyat ile iktisadi ve idari bilimler fakültelerine ise aylık 1500 TL ve ücretsiz yurt.

Süleyman Şah Üniversitesi ilk 1000′e girenlere ayda 2 bin TL burs ve ücretsiz ko-naklama.

İzmir Ekonomi Üniversitesi ilk 100′e bir kerelik 5000 TL ödül ve aylık bin TL burs.

ODTÜ MF, TM, TS ve DİL puanlarından birinde Türkiye’de ilk 3′e girenlere ay-lık 660 TL, laptop, tek kişilik odada konaklama, gidiş dönüş uçak bileti dahil yurtdışında staj yapma veya uluslararası değişim programlarında (erasmus) en az bir dönem yurtdı-şında okuma önceliği. İlk 4 bindeki diğer öğrenciler de en az 300 TL alıyor.

Boğaziçi Üniversitesi TM, MF ve TS puan türlerinde ilk 4 ile 10 arasındakiler, DİL-1 (ing), YGS puanlarında ilk 3 tekiler ayda 375 TL, Superdorm Öğrenci Yur-dunda 4 kişilik odada konaklama, dizüstü bilgisayar, kapalı yüzme havuzu ve fitness sa-lonuna ücretsiz üyelik, uçak biletleri karşılanarak, değişim (erasmus) programlarında en az bir dönem yurtdışında okuma ayrıcalığı. Aynı puan türlerinde sırasıyla ilk 11-20, ilk 7-5, ilk 5-10 ilk 6-10 arasındakiler ayda 325 TL dışında tüm olanaklardan aynı şekilde yararlanıyor. Aynı puan türlerinde 51-100 arasındakiler yine ayda 325 TL alıp, aynı ola-naklardan yararlanırken 3. Kuzey Öğrenci Yurdu’nda konaklıyor.

Okan Üniversitesi DİL dışındaki bölümlerden ilk 2000′e girenlere 1000 TL aylık burs, ücretsiz öğle yemeği ile birlikte yurt veya servis.

Fatih Üniversitesi ilk yüze giren adaylara ayda 1000 TL.İstanbul Arel Üniversitesi İlk 100′e girenlere aylık 800 TL.Yeditepe Üniversitesi YGS-1 ile MF, TS, TM puan türlerinde ilk 100′e ayda

1000 TL. Bu bursla hukuk fakültesine giren ilk üç öğrenciye Brüksel’de yüksek li-sans eğitimi.

Bahçeşehir Üniversitesi LYS’ye göre ilk 100′den gelenlere ABD Washington’da tüm masrafları karşılanarak, bir yıl İngilizce hazırlık eğitimi, aylık bin TL burs.

Özyeğin Üniversitesi ise İşletme, girişimcilik, bankacılık, finans ile mühendislik fa-kültelerinde ilk bin dereceye aylık 1100 TL.

İstanbul Kültür Üniversitesi LYS puan türünde DİL-1 hariç ilk 3 bine girenlere ücretsiz konaklama ve ayda 750 TL ile yıllık 2 bin TL nakit bilgisayar-kitap-CD bursu.

Işık Üniversitesi LYS’de ilk bine girenlere yut ve ayda 500 TL burs veriyor.İstanbul Aydın Üniversitesi Lisans programlarında ilk 500′dekilere yurtdışında üc-

retsiz yüksek lisans ve doktora eğitimi, ayda 500 TL.Bilkent Üniversitesi burslu kazananlara ayda 375 TL ve ücretsiz yurt imkanı.Sabancı Üniversitesi tam burslu olarak yerleşenlere aylık 400-450 TL,Zirve Üniversitesi puan türüne göre öğrencilere aylık 2 bin 400 ile 400 arasında

burs.İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ LYS MF-3 ve MF-4 puanlarında İTÜ’yü 1. sı-

rada tercih edenler ilk 50′deyse aylık bin TL, dizüstü bilgisayar, İTÜ ARI Teknokent’te şirket açma ve Gölet ya da Gümüşsuyu yurtlarında ücretsiz barınma. 50 – 100 derecesi arasındakiler de aynı olanaklara sahip ancak aylık 750 TL burs.

Page 6: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

6 Bulgaristan Türklerinin Sesi

1912-2012 Balkan Savaşları’nın yü-züncü yıl Anısına

Sonra bu işin başında TÜRK EVİNE SIĞINMIŞ, SOFRAMIZDA YEMEK YEMİŞ OLAN Vasil Levski vardı. Osmanlıya başkaldıran komita yerli Türk-lere saygılıydı. Bulgar Ulusal Demokratik Devrim Programı’nda özgür Bulgaristan’ında Hıristiyan veya Müslüman, Bulgar, Türk, Sırp, Rum, Ermeni veya Ya-hudi olduklarına bakılmaksızın, bütün dini ve etnik toplu-luklara eşit haklar ve adalet sağlayacak bir siyasi sistemin kurulmasını; gelecekte kurulacak özgür Bulgaristan’da “temiz ve kutsal” bir cumhuriyetin hakim olmasını isti-yordu. Ne yazık ki, tarihin zarı Şipka tepesinde ters düştü.

Şairlerimiz bu kuyuda su olmadığı zamanında gördü:Yıllar hey gidi yıllarYarının dünleri heyGelip geçen yarınlarDünlerin külleriHeyÖte yandan, Rus etkisine düşen G.S. Ra-

kovski İstanbul’da okumuş, yıllar boyu Türk evle-rinde, dergâhlarda kalmıştı. Hr. Botev’in çetesinde İsperih’ten (Kemaller) bir Türk vardı. Ortak bir dava olan Ulusal Demokratik Devrimde bizim de tuzu-muz vardı ve bu gerçek göz ardı edilmemeliydi.

Türkleri düşman bilenler arasında en öne çıkan, Odesa’ dan sivri kalemle dönen İvan Vazov, Şipka tepesinde Türklere atılan en büyük taşları aramaya koyuldu.

Yazıp çizen Bulgarlar “Vatan”a “Ote-çestvo” yani “Papazın yurdu” dediler.

Müslüman Türkler için İslam dinini “Papazın yurdu”nda yaşatmak da başlı başına bir problemdi.

Ne yazık ki, insanoğlu elindekinin değerini, onu kaybedince en iyi anlıyor. Düvel elden gidince göz-lerde merhamet arayışı belirdi. Sağdan sola ya-zılmış kalın kitaplardan, daha önce okunmamış ya-zılarda, gezenlerin anlattıklarında Ata Vatan ile Ana Vatan’ın hem ayrı hem bir bütün olduğuna ışık geldi. Bu gerçek nice göçler, ayrılık ve gözyaşı gördü.

130 yıldan beri bocalaya boca-laya biçimlenen Vatan bilincimizle birlikte

Bulgaristan Türkünün uygar kimlik imajı da oluştu. Bu Osmanlı kimliğinden tamamen farklıydı. Gücünü, Anayasa’daki medeni haklardan alıyordu. Vatan dili Bulgarca ve aile dili Türkçe olmak üzere, iki dilli te-mele oturmuştu. Kullandığımız dilde gelişen kültürü-müz, kimliğimizin özüydü. Ana dilimizin, öz kimliği-mizin, kendi kültürümüzün geliştiği mekân Vatanımızdı. Bulgaristan Türkünün Bulgaristan’ı Vatan olarak ka-bullenmesi zor oldu. Ruhlar sancılandı. Göz devam etti. Bugün bile problemler tamamen aşılmış değildir.

Şa i r EŞREF RODOPLU ka -derindeki ikilimi şöyle dile getirdi:

Bir sınır yüzüme kapandıBir sınır açıldı

Ben ise hep oradaAta vatandan, ana vatanaUzak yollara taşındı beden

Gönül kopmuyor, hep yuvadaİçimizde iki dünya doğdu. Umutlar bekle-

yişe geçti. Türkiye’yi seçenler sıla özlemiyle yanar-ken, Bulgaristan’da rejim tarafından baskı altına alı-nıp sıkıştıranlar sınır kapısı açılsın da Türkiye’ye gidelim haberini bekledi, ümitlendi, yol gözledi.

“ g ö ç , g ö ç , g ö ç …g ö ç s e k m i , g ö ç m e s e k m ibu yazgıyı hangi taşın altına saklasaksuda mı yıkasak, ateşte mi yaksak? Göç öyle bir illette dönüştü ki, kız is-

teyene “gidici misin?” diye soruldu.Bizi bir asır kahreden aslında

yol kesen kör bir hudut çizgisiydi.Konuyu şair MÜMÜN BEKİR işledi: Dünyanın yeni haritasını çizecektim haniElimde olmadan vazgeçtim bu iştenAma gün gelecek, güneşin doğması gibi gerçekDünyanın haritası mutlaka çizilecek…Şairimiz, zifiri karanlık döneminde, devlet hudutları-

nın, askeri ve iktisadi blok sistemlerinin yıkılmasını, kal-dırılmasını arzuladı. HUDUTSUZ VATAN istedi. İn-sanları, yakın akrabaları, dostları, kardeşleri birbirinden ayıran her şeye isyan etti. Bu fikrin derin felsefi muhte-vasında insanoğlunun en derin, en kutsal özlemi, halkla-rın hudutsuz ortak dünyası - Vatan Dünya – özlemi vardı. KOYU KARANLIKTA DOĞAN BU ÖZLEM Bul-garistan Türk ve Müslümanlarının yakın tarihlerinde ge-çirdikleri büyük sıkıntılara açık ve sert tepkiydi. Giden gelemiyordu. Göçler ejderha gibiydi. Kardeşi kardeşe, ana babayı evlatlarına düşman ediyordu. O zaman şai-rimiz SÜLEYMAN YUSUF ADALI “Bir gün döne-ceksin” dedi. Bunu daha önce hiç kimse söyleyememişti.

E l b e t b i r g ü n d ö n e c e k s i nB e n i m d e y ü z ü m g ü l e c e kN e ş e l i o l a c a k t ü r k ü l e r i m ,Ve ç e v r e s i n d e s e v d i k l e r i m .Sabr ım tükenmiş t i r a r t ı k b i l .Sens i z l i ğ in ka f a s ın ı e zeceğ imVe g i d i p a t a c a ğ ı m ç ö p e .Yuvasını bozacağım tüm hasretlerin,Ay r ı l ı k l a r ı k u r ş u n l a y a c a ğ ı m ,Y a d a ç e k e c e ğ i m i p e …

Devamı Gelecek Sayıda

VATANA AKIN VAR-2H i k m e t E F E N D İ E V

Bulgaristan, İstanbul’daki Bulgar Ortodoks Ek-sarhlığı Vakfı yönetimini devlet nişanıyla ödül-lendirdi. Vakıf Başkanı Vasil Liaze ve Bulgar Cemaat üyelerinden Dimitır Atanasov’a, Bulga-ristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev tarafın-dan Sv.Sv. Kiril i Metodiy devlet nişanı verildi. Bulgar Cemaati Başkan Yardımcısı Lüben Çal-mov ve Vakıf Saymanı Milko Peçatikov’a ise, Dışişleri Bakanlığı’nın en büyük devlet nişanı Altın Defne Yaprağı verildi. Bulgar kültürürü ve manevi değerlerinin muhafazası için göster-dikleri çabadan dolayı kendilerine teşekkür eden Plevneliev, yönetime ilerideki projelerinde başa-rılar diledi. Türkiye’nin iade ettiği 7 Bulgar mül-künün tasarrufu konusunda farklı fikirler ortaya atılırken, Liaze İstanbul’da Bulgar okulunun açılmasını istedi. İstanbul’da Bulgar devletine ait mülklerde okul için bazı uygun yerlerin ol-duğunu belirten Mladenov, megapoliste sadece okul değil, aynı zamanda aktif bir Bulgar kül-tür merkezinin faaliyette olmasını temenni etti. Bu konuda başbakanla görüşeceğini ifade eden bakan, Bulgarların Türkiye’de burslu olarak okuyabilme imkanı da araştırıldığını duyurdu.

Vasil Liaze ise okulun daha verimli olması için Bulgaristan göçmeni Türklere de yöne-lik olması fikri üzerinde durdu. Liaze “Çocuk-larımızın hem Türkçe hem de Bulgarca eğitim görmesini çok istiyoruz. Bunun yanında İngi-lizce de okunması şart. Sadece Bulgarca olursa o zaman çok az çocuk olacak” diye konuştu.

Bulgar Ekzarhlığı’na iade edilen 7 mülkle ala-kalı konuşan Mladenov, Bulgar Cemaati adına 53 mülkün kayıt edildiğini, iade konusunda şu ana kadar 11 dilekçe verildiğini belirtti. Mülk iadesinin karşılıklı olup olmaması yönünde so-rulan soruya Mladenov, iadenin uluslarası bir konuma sahip olmadığını, vakfın da bir Türk tüzel kişi olarak faaliyet gösterdiğini belirte-rek “ Mülklerin iadesi Türk kanunlarındaki de-ğişiklikle mümkün olmuştur. “ diye kaydetti.

Bulgar Ekzarhlığı temsilcileriyle yapılan gö-rüşmede İstanbul’daki Bulgarların sorunlarını ele aldıklarını belirten dışişleri bakanı, azın-lıkta bir grubun ne Türk, ne de Bulgar sos-yal sistemlerinden yararlanamadıklarını söy-ledi. Problemlerin kısa zamanda çözülmesini ümit ettiğini aktaran Mladenov, İstanbul De-mir Kilise’nin onarımının devam ettiğini aktardı.

Demir kilisenin restorasyonunu Türkiye üstleniyorBulgar Dini Cemaati temsilcileri, Sveti Ste-

fan Kilisesi’nin restorasyonunu tamamen Türkiye’nin üstlendiğini açıkladı. Tüm onarımın 2 milyon dolara mal olması beklenirken, mas-

rafların yüzde 60’ının İstanbul Valiliği, yüzde 40’ının da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tara-fından karşılanması planlanıyor. Bulgarların Türk devleti ile hiçbir sorununun olmadığını aktaran Liaze, “10 yıldır vakıf başkanıyım ve bu dönem zarfında Türk hükümeti bize hep destek çıkmış-tır. Buradaki Türkler olduğu gibi Türkiye’deki Bulgarlar da iki ülke arasında bir köprü teşkil et-mektedir. Ne kadar az olsak da biz Bulgarları temsil etmekteyiz. Türk vatandaşı olmaktan ve Türkiye’de yaşamaktan çok memnunuz. İstan-bul, Hristiyan ve İslam dinlerinin buluştuğu bir noktadır. İnşallah ilişkilerimiz daha da ileriye gi-decek. Mallar ve mülkler o kadar önemli değil. Önemli olan insanlar ve birbirimiize olan itima-dımız. Türkiye AB’ye üye olursa fiziki hudut-lar da kalkar.” sözlerine yer verdi. Bir asırı aşkın zamandır İstanbul’¬da olan Bulgar cemaati-nin bugünkü nüfusunun 600 olduğu aktarılıyor.

Sve t i S t e f an Demi r K i l i s e s iİstanbul’un Haliç kıyısında bulunan Sveti

Stefan Demir Kilisesi, 9 Ekim 1849 yılında Slav dilinde bir ayinle açıldı. Bulgarların, Os-manlı İmparatorluğu sınırları dahilinde ilk defa ayrı bir dini cemaat olarak tanındığı 28 Şubat 1870 tarihli ferman ilk olarak burada okundu. 1898 yılında yanan ahşap kilisenin yerine, bu-gün hala ayakta olan Demir Kilise inşa edildi. Viyana’da yapılan ve toplam 500 ton ağırlığında demir dökülmüş ve sonradan parçalar halinde İstanbul’da birleştirilmiştir. Dökülmüş olan par-çalar, Viyana’dan Tuna ve Boğazlar yoluyla ge-milerle getirilmiş. Kilise 8 Eylül 1898 günü iba-dete açılmıştır. Zamanında, tüm dünyada sadece 2 adet olan demir kiliselerden diğeri zamanla yok olunca Sveti Stefan dünyadaki tek demir kilise olarak varlığını sürdürmektedir. 3 kub-beli ve haç şeklinde olan kilise, dış süslemele-rinin zenginliği ile de dikkatleri üzerine çekiyor.

İstanbul’da Bulgar Okulu İstiyorDün ve GünümüzDün : Makedonya da Bulgar ve Rum çeteleriİstanbul Gazeteleri,Selanik bölgesinde Bul-

gar komitecileri’nin yakalandığını ve bunların grup-lar halinde İstanbul hapishanelerine sevk edidiklerini yazarlar. Bunlar, Makedonya’da yaşayan Bulgarları Osmanlı idaresine karşı ayaklandırmaya teşebbüs et-mekle suçlandırılar. Selanik’ten İstanbul’a vapurla 13 Bulgar komitecisi getirilmiştir. Bu komiteciler, Ma-kedonya halkını Osmanlı idaresine karşı isyana teş-vik etmekteydiler. ( TERCUMAN-I HAKİKAT : 15 Şubat 1881 ) 1 Şubat tarihli gazeteler de, 30 Bul-gar eşkiyası’nın Selanik’ten İstanbul’a getirilmiş ol-duğunu yazarlar.

Manastır’dan bildiriliyor : Pirlepe ile Ohri’de bir ihtilal komitesi kurmaktan sanık olarak Bulgar cema-ati ileri gelenlerinden bazıları tevkif edilmişlerdir.

( LA TURQUİE : 26 Mayıs 1881 ) Rum ve Bul-gar eşkiya’nın cirid attığı Selanik Vilayetinde hayat rahat değil. Rum ve Bulgar eşkiyanın cirid attığı ve Osmanlı jandarmasının bunlara karşı acz içinde bu-lunduğu Selanik Vilayeti’nde ve hatta Selanik şehri içinde hayat tehlikelerle doludur..

Ticaretle meşgul olanlar için dağda,ormanda iş-leri olanlar için bu tehlikeler çok daha büyüktür.

İstanbul gazetelerinde bu yıl görülen şu haberler buna delildir: Selanik’te günün tek konusu çeteler-dir ve her ev her an,bunların gelişini beklemektedir. Eşkiya tarafından dağa kaldırılan İngiliz maden-cisi Suter’i kurtarabilmek için,bunların istediği. 15 bin sterlin fidye gönderilmiştir. 16 Mayısta da Olim-pus dağındaki çeteler,Selanikli üç tüccarın çiftlikle-rini işgal etmişlerdir. Bunlardan biri ( Couchi ) İngi-liz, ikincisi ( Hristo Adamo ) Yunan ve üçüncüsü de bir Türktür. Eşkiya, birincisinden bin, ikinciden üç bin,Türkten de 1500 lira istemiştir. Fidye verilmediği takdirde çiftlikleri yakacaklarını bildirmişlerdir. Ay-rıca Selanik şehri içinde Doktor. Perrera’yı da kaçır-maya teşebüs etmişler,fakat muvvak olamamışlardır.

( İSTANBUL gazetesi : 28 Mayıs 1881 )Selanik’ten alınan bir habere göre, Katerin böl-

gesinde 80 kişilik bir Rum çetesi ile jandarmaarasında çarpışma olmuştur. Jandarma iki kayıp

vermiştir. Ravan çiftliği ormanından eşkiya kaçmaya muvvafak olmuştur. ( LA TURQUIE : ( 4 Ocak 1882 ) Selanik vilayetinde eşkiya cirit atmaktadır. Alasonya kazasında biri elli, diğeri 70 eşkiyadan

kurulu iki çete bir türlü yakalanamamaktadır. Çeteler jandarma tarafından sıkıştırıldıkça yeni Yu-nan sınırını geçmekte ve kendilerini böylece em-niyete almaktadır. Bulgaristan’a yakın Makedonya topraklarında da durum aynıdır.

( LEVAND HERALD : 18 Kasım 1882 )Devamı Gelecek Sayıda

Ta r i h

0899 - 14 85 91 - Ramis

0899 - 14 82 05 - Naim

0899 - 52 91 92 - Samir

Page 7: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 7

M e h m e t A k i f ’ i n K u r a n M e a l i Ya y ı n l a n d ı K ı z ı l A j a n İ s t a n -b u l G e c e l e r i n d e

K ı z ı l A j a n A n n a C h a p m a n , İ s -

t a n b u l G e c e l e r i n e H ı z l ı G i r d i … “Kızıl Ajan” lakaplı eski Rus ca -

s u s A n n a C h a p m a n , ö n c e k i g ü n g e l d i ğ i İ s t a n b u l ’d a a ya ğ ı n ı n t o -zuyla gece eğlencelerinin tadını çı-

karttı. Cahide’de yemek yiyen Chap-man, 100 TL. taktığı dansözle dans etti, eline kına yaktı, elindeki Türk Bayrağı ile Zafer Bayramı’nı kutladı.

Dosso Dossi Fashion Show’un ku-rucusu Hikmet Eraslan’ın konuğu olarak İstanbul’a gelen “Kızıl Ajan” Anna Chapman, Cahide Harikalar Diyarı’ndaki şovlarla İstanbul gece-lerine hızlı bir giriş yaptı. Beraberin-deki Hikmet Eraslan ile birlikte ön-ceki akşam Cahide’ye gelen Chapman, mekandan çok etkilendiğini söyledi. Akşam yemeğine geleneksel Türk mezeleriyle başlayan Chapman, yap-rak dolmasını çok sevdiğini belirtti.

Cahide’nin şov ekibinin de yakın-dan ilgilendiği Chapman, yanına gelen ve kendisini dansa kaldıran dansöze 100 TL. taktı. Mekanda bulunan ve kına gecesi eğlencesi düzenleyen gelin adaylarının da ilgi gösterdiği Chap-man, eline kına yaktı. Gece yarısından sonra dağıtılan Türk bayraklarından birini eline alan Kızıl Ajans, herkesle birlikte 30 Ağustos Zafer Bayramı kut-lamalarına da katıldı. Mekanda şov ya-pan Drag Queen’lerle de bol bol hatıra fotoğrafı çektiren Chapman, 02.00’de ayrıldı. Birkaç gün daha İstanbul’da k a l a c a ğ ı n ı b e l i r t e n C h a p m a n , İstanbul’u keşfe çıkacağını söyledi.

Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, obezite ve şe-ker hastalığına sebep olan geni buldu.Goethe Üniversitesi cerrahlarından Prof. Dr. Tayfun Aybek, kalp krizini önceden haber veren “çip” gelişt irdi .Gaziantep Üniversitesi Plastik Cerrahi Baş-kanı Doç. Mehmet Mutaf’ın dudak yarığıkonusunda geliştirdiği ameliyat tek-niği, Fransa’da “en başarılı teknik” kabuledildi. Finlandiya Kuopio Üniversitesi Biyo-

kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. NevaÇiftçioğlu, böbrek taşlarına “nanobak-

teri” adı verilen bir mikroorganizmanın yolaçtığını kanıtladı. Arkansas Üniver-sitesi Çocuk Elektrofizyolojisi Bö-lümü Başkanı Doç. Volkan Tuzcu,çocukların kalp ritim bozuklukluğunu ışın kullanmadan tedavi eden yöntemg e l i ş t i r d i . A m e r i k a n N a -ture Dergisi, Türk Doktor Murat Digiçaylıoğlu’nun “beyin kanamasındans o n r a h ü c r e l e r i n ö l m e -sini önleyen buluşu”nu duyurdu.Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde araştırmalarını sürdüren Dr. HandeÖzdinler, bugüne kadar işlevi bilin-meyen Prion isimli proteinin beyinhücrelerinin yenilenmesi açı-sından önemini ortaya koydu.Houston Methodist Hastanesi Sindi-rim Hastalıkları Tıbbi Direktörü Prof. Dr.Atilla Ertan, “ABD’nin en seç-kin 10 hekimi” arasına girdi.İstanbul 70′inci Yıl Fizik Tedavi ve Re-habilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesicerrahlarından Dr. Cengiz Türkmen, ameliyat sonrasında kırılmayı ve ağrıyıönleyen “omurlararası sabitleyici” geliştirdi.Memphis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semahat Demir, ABD’de Bilim-SağlıkÖ d ü l ü ’ n e l a y ı k g ö r ü l d ü .Cornell Üniversitesi Kısırlık Merkezi Öğ-retim Üyesi Prof. Dr. Kutluk Oktay,kadınların menopozdan sonra da çocuk sahibi olabilmesini sağlayan bir yöntemgeliştirdi. Columbia Üniversi-tesi Kardiyoloji Direktörü Prof. Dr. Mehmet Öz’ün yazdığı “You:The Owners Manuel” isimli kitap, ABD’de piyasaya çıktığı gün Harry Potter ve DaVinc i Ş i f r e s i ’n i ge r ide b ı -rakarak, 350 bin adet sa t t ı .

Müjgan DENİZ

Türk Doktor ve Bilim Adamlarının

Kaderleri !!!

Farklı Bakış

“İstiklal Şairi” Mehmet Akif Ersoy’un “Yakın” diye vasiyet et-tiği Kur’an-ı Kerim meali yayımlandı

Güncelleme:06 Eylül 2012 03:47Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversi-

tesi (FSMÜ) Medeniyetler İttifakı Ens-titüsü Müdürü Prof. Dr. Recep Şen-türk, 25 yıldır sakladığı ‘’İstiklal Şairi’’ Mehmet Akif’in çalışması olduğu be-lirtilen Kur’an-ı Kerim mealinin yak-laşık 3’te 1’lik bölümünü yayımladı.

Mahya Yayınevi’nden çıkan Mehmet Akif’in olduğu belirtilen Kur’an-ı Kerim mealinin tanıtım toplantısı, FSMÜ Me-deniyetler İttifakı Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantıya HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürü Mustafa Ekici ile çok sayıda akademisyen katıldı.

ReklamKitabı yayımlayan Prof. Dr. Recep

Şentürk, toplantıda yaptığı konuşmada, Mehmet Akif’in yakıldığı, kaybol-duğu düşünülen Kur’an-ı Kerim mea-linin 3’te birlik kısmını yayımlamanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi.

Şentürk, bugünün Türk kültür tarihi için çok önemli bir gün olduğunu anla-tarak, ‘’Bu mealin tarihini, Türk kültürü-nün bir özeti gibi okumak mümkündür. Mealin çok trajik, acılarla, endişelerle, korkularla dolu bir tarihi var ve biz bu ta-rihi inşallah burada kısmen de olsa mutlu bir sona getirmeye çalışacağız. Yakıldığı, yok olduğu düşünülen ve kendisinden ümit kesilen bir hazine bugün gün ışı-ğına çıkıyor. Tarih tashih edilecek ve ye-niden yazılacak. Bizler de bunun şahidi olmaktayız. Meal tamamen kaybolma-

mıştır. 3’te birlik kısmı elimizdedir. Bun-dan sonra da kaybolmayacaktır. Yakla-şık çeyrek asırdır ağırlığını taşıdığım bir yükü, milletime tevdi etmiş oluyorum. Bu yükten kurtuluyorum’’ diye konuştu.

Taşıdığı emaneti endişeler ve kor-kularla muhafaza etmeye çalıştı-ğını aktaran Şentürk, şöyle devam etti:

‘’Akif’in endişelerini, belki onun ka-dar olmasa bile, kısmen ben de yaşa-dım. Arkadaşlarım, benim bu konuda neden bu kadar ketum olduğumu soru-yorlar. Çünkü ben bunu Akif’in ema-neti olarak, diğer taraftan da mille-tin emaneti olarak değerlendirdim ve Akif’in vasiyetine aykırı olacak her-hangi bir durumun olmaması için elim-den gelen gayreti göstermeye çalıştım. Ancak inşallah Akif’i endişeye sevk eden o şartlar artık ortadan kalkmıştır.’’

Mehmet Akif’in yakın arkadaşı Yoz-gatlı İhsan Efendi’nin öğrencisi Mustafa Runyun’un vefatında, oğlu Ali Yahya’yı 1988 yılında Erenköy’deki evinde ziya-ret ettiğini ve kütüphanede teksir kağıt-larına daktilo ile yazılmış sayfaların yer aldığı dosyayı gördüğünü kaydeden Şen-türk, ‘’Bunların ne olduğunu Ali Yahya beye sordum. Ali Yahya bey bana bunun Akif’in Kur’an tercümesi olduğunu söy-ledi. Bu dosyayı isteyip örneğini aldım. Yıllar boyunca bu metni çeşitli endişe-lerle hiç kimseyle paylaşmadan muha-faza ettim. Ancak bir vesileyle bu sırrımı paylaştığım Asım Cüneyd Köksal kar-deşimin teşvik ve ısrarı yayımlama ko-nusunu gündemimize almamıza neden oldu. Başta Hayreddin Karaman ve Ra-şit Küçük hocalarımız olmak üzere is-tişare yaptığımız alimler, hac ve umre esnasında yaptığımız istihareler netice-sinde, benim için gerçekten zor olan ya-yınlama kararı kesinleşmiş oldu’’ dedi.

Mehmet Akif konusundaki çalışmala-rıyla tanınan yazar Dücane Cündioğlu ile Ertuğrul Düzdağ’ın da görüşlerine baş-vurduklarını ve mealin Mehmet Akif tara-fından hazırlandığına kanaat getirdiklerini dile getiren Şentürk, ‘’Bu tercüme kendi kendinin şahidi. Ancak Akif tarafından ya-pılabilecek bir tercümedir’’ diye konuştu.

- Bulgaristanda avukat ve her türlü hukuk işleri, tecrubeli ve türkçe bilen avukatlardan – ticari, problemli borç, yol kazası, girme yasağı, trafik ve gümrük cezaları.

- Bulgaristanın 15 şehrinde bulu-nan 50ye yakın universitesinde eği-tim görmek isteyenlere danışmanlık ve aracılık işlemleri sunulur.

- Yurtdışı cenaze nakli - Türkiyede vefaat eden Bulgaristan vatandaşı-nın veya Bulgaristanda vefaat eden Türk vatandaşının memleketine nakli için gerekli belgelerin hazırlanması ve cenazenin yurtdışına taşınması için gerkli aracın sağlanması.

- Bulgaristanda şirket ve temsilci-lik kaydı ve yasallaştırma. Ofis, ma-ğaza, depo kiralama ve yasallaş-tırma ve tam teçhizat donatma, tam kapsamlı muhasebe hizmetleri.

- Ticarette dolandırıcılık şüphesi olan olaylarda özel yardım - gizli bilgi toplama, şahıs ve şirket inceleme.

- Bulgaristanda fuarlara, kongrelere ve seminerlere katılım aracılığı, kon-feranslara kayıt. Konaklama, güven-lik, tercuman, rehber ve ulaşım sağ-lanması.

- Bulgaristanda çalısma izni ve oturma izni başvurularında danış-manlık ve aracılık.

- Bulgaristanda profesyonel silahli ve silahsız koruma, zırhlı araç, koru-malı para ve kıymetli eşya taşıma.

DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN BULTÜRK GENEL MERKEZİ

Adres: Yıldırım Mah.Şehit Kamil Balkan cad.No.114/ABayrampaşa _ İstanbul

0212 511 63 47 Telefon0212 526-51-98 Belgegeçer

Bedava Danışmanlık HizmetleriSaat 14.00 - 17.00 arası

Her Ayın 2. Pazarı

BULTÜRK ÜYELERİNE BEDAVA DANIŞMANLIK HİZMETLERİ Muayene fatura-sı tek tık ile ulaşım

Muayene faturası tek tık ile öğrenilecekVatandaş bundan sonra hangi özel has-

tane için ne kadar i lave ücret ödeyece -ğini hastaneye gitmeden öğrenebilecek.

Hastane ve doktor bi lg i ler ine anında ulaşmayı sağlayan internet sitesi ay so-nunda aç ı lacak . S i te sayes inde vatan -daş hangi hastaneye ne kadar i lave üc -re t ödeyeceğin i anında öğrenebi lecek .

Sağl ıkta‘ tek t ık’ dönemi başl ıyor . Va-tandaş bundan sonra hangi öze l has -tane için ne kadar i lave ücret ödeyece -ğini hastaneye gitmeden öğrenebilecek.

Star’ın haberine göre, internet sitesi ay so-nunda hizmete geçecek. Çalışma ve Sosyal-Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, vatandaşla-rın sağlık hizmetlerine anında ulaşabilmesini ve hangi hizmete ne kadar fark ücreti öden-diğinin bilinmesini hedeflediklerini belirtti.

‘HASTANENİ SEÇ, DOKTORUNA ULAŞ’‘Hastaneni seç, doktoruna ulaş’ sloganıyla

hazırlanan internet sayfasına şifresiz ola-rak girebileceğini işaret eden Çelik “İnter-net sayfasına giren vatandaşlar, özel sağlık hizmet sunucularında verilen sağlık hizmet-lerine SGK’nın ödediği miktarı görebilecek. Vatandaşlar, özel hastanelerde en fazla ne kadar ilave ücret ödeyeceklerini de anında öğrenecek. Ayrıca özel hastanelerin hangi hizmetleri verdiği, doktorların meslek bilgi-leri, işlemlerin sayısal bilgilerine ve çalışma saatlerine ilişkin veriler de yer alacak” dedi.

CEP TELEFONLARI İÇİN DE HAZIRLANIYORProjenin ikinci aşamasında, internet site-

sine erişimi artırmak amacıyla android işle-tim sistemiyle çalışan kioskların ve tabletle-rin özel hastanelere konulacağına işaret eden Bakan Çelik, bilgilere cep telefonlarından da ulaşılabilmesi için çalışmalar yapıldığını kaydetti. İnternet sayfasında yer alan ‘has-tane arama’ butonuna basıldığında, SGK’nın 81 ilde anlaşmalı olduğu tüm hastanelerin ve dal merkezlerinin bilgilerine ulaşılabilecek. KİRKOVONUN BENKOVSKİ İLÇESİNDEN KURAN KURSUNDAN GÖRÜNTÜLER

Page 8: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

8 Bulgaristan Türklerinin Sesi

Başkanımız çıkış harçlarını bile dü-şünmüştü ve onları da herkese verdiler.

Tekirdağ civarlarında bir arkadaşı daha aldık yol-dan aldık. İpsala sınır kapısına geldik ve burada Atilla Aydıner bizzat kendisi otobüsten inerek güm-rük işlerini halletti. Bşk.Yrd.Ahmet bey de oto-büse gelerek herhangi bir ihtiyaç varmı dıye sordu.

Gümrük işlemlerinin tamamlanmasından sonra sınırı geçerek Yunanistan’a girdik. Aynı za-manda otobüse bizlere rehberlik yapmak üzere Batı Trakyalı bir arkadaş da geldi. Adı Özcandı.

Rehberimiz Özcan Bey Batı Trakya ile ilgili bize bilgi vermeye başladı. Batı Trakya’nın Dedeağaç, Gümülcine ve Kavala olmak üzere 3 bölgeden oluştuğunu belirtti.

1913 yılında bu topraklarda bağımsız Batı Trakya Türk Cum-huriyeti ku-rulduğunu, bugün Bul-garistan sı-nırları içinde yer alan Kır-caali ve Paş-maklının da Batı Trakya Türk Cum-huriyeti sı-nırları içe-r i s i n d e bulundu-ğunu açıkladı. Birinci köy

yol üzerinde solda göründü. Ferecik-feres kasabası. Balkan Savaşı sırasında yani 1912 yılında Bulgar-lar Ferecik kasabasını işgal etmişler ve ahaliye ina-nılmaz zülümler yapmışlar. Kasabadan kaçamayan ve yakalanan tüm erkekleri toplayıp toplu halde yak-mışlar. Bulgarlardan korkan ahali de bölgeyi terk et-miştir. Zaten Bulgarların gözü hep batı trakyada ol-muş ve bu toprakları Büyük Bulgar devleti sınırları içinde görmüşlerdir. Halbuki bu yıllarda BatıTrak-yadaki nüfusun yüzde doksana varan kısmı Türk ve Müslüman nüfustan oluşmaktaydı. Bu nedenle Batı Trakya Cumhuriyeti kurulabildi. Batı Trakya-daki Bulgar mezalimini anlayabilmek için ünlü ya-zarlarımızdan Ömer Seyfettin’in Beyaz Lale uzun hikayesini okumak lazım. Yazar bu soykırım yılla-rını anlatmaktadır. Zaten Balkan savaşı sırasında 600 000den fazla so kırıma uğrayan insanımız vardır.

Yolumuza devam ediyoruz ve Dedeağaç’a ulaşıyoruz. Dedeağaç’tan sonra Türk yerleşimi başlıyorlar. Yunanis-tan kendi yunan asıllılara buralarda yaşadıklarından do-layı ödenek veriyormuş. Teşvik ediyorlar böylece kendi milletini. Müthiş bir ayrımcılık var ve bu uzun süre dev-let politikası olmuş. Zaten bu şekilde Batı Trakya Türk-leri bölgeden kovularak azınlık durumuna getirilmiş.

Batı Trakya Türklerinin çoğu çiftçilikle geçini-yor. AB’den gelen teşvikler ve fonlardan sadece yu-nanlılar yararlanabiliyor. Anlatıyor; Bir arkadaşım

var ve ceviz ekmek için tüm evrak ve hazırlıkla-rını yaparak AB imkanlarından yararlanmak için başvuruda bulundu. Ancak AB sorumluları ay-nen şunu söylemişler. Yaptığın iş güzel amma is-min yanlış bu isimle bu yardımı sana veremeyiz… İşte medeni Avrupanın gerçek yüzü de budur.

Bütün dünyanın AB’nin gerçek yü-zünü görmesini istiyoruz. Dedeğaç’ı geçi-yoruz yolumuza sahilden devam ediyoruz.

Yollar iki şerit gidiş – geliş. Yol bo-yunca Zeytin ve pamuk tarlaları var. Orman-larda ise genellikle çam ağaçları ile kaplı.

Kavala’ya geldik ve hemen otobüsten iner inmez bir caminin kiliseye çevrilmiş olduğu gözümüze çarptı.

Yunanistan’ın bir çok şehrinde olduğu gibi. Osmanlı dö-neminde Atina’da onlarca cami olma-sına rağmen bu-gün bir tanesi bile bırakılmamış. Za-ten Avrupa’da ca-misi olmayan tek başkent. Bun-dan Yunanlıların Türklere karşı na-sıl bir kin besle-diklerini anlayabi-lirsiniz. Caminin

minaresi saat kulesi yapılmış açık bir şe-kilde belli oluyor. Önünde hep birlikte bir fotoğ-raf çektiriyoruz, tarih sayfalarına not düşelim diye.

Mahmutpaşanın heykeli var biraz üstte hemen altta da annesinin mezarı. Mahmut paşa elinde kı-lıçla at üzerinde. Yunanlılar bir Türk paşasının hey-kelini neden diktiklerini düşünerek gururlanmaya başlayacağımız sırada, rehber bu Mahmut paşa var ya bunun heykelini yapmalarının sebebi Osman-lıya karşı geldiğinden dolayıdır. Bunun da ötesinde Türk vakıflarını Mısır devletine bağışlamasıdır, kı-saca haindir ondan onun heykelini yapmışlardır dedi. Zaten olayda bir bit yeniği olduğu da besbelliydi.

Buradaki bir kilisenin önünde üzerinde haç olan bir çeşme var. Kafiledeki arkadaşlar çeşmede ab-dest almaya başladılar. Bu sırada bir yunanlı geldi ve siz burada abdest alamazsınız diye bağırmaya baş-ladı. Bizde bu çeşme burada insanların kullanması için değil mi, ne olmuş abdest alındıysa, dedik. Si-nirli bir şekilde uzaklaştı. Bu örnek de bize Yunanlı-ların Türklere ve Müslümanlara karşı ne kadar nefret ve kin dolu olduklarını bize göstermesi için yeterliydi.

Tam kiliseden çıkarken bir papaz ile karşılaştık Belediye Başkanımız da İngilizce papazla konuş-maya çalıştı. Papaz bize nerelisiniz diye sordu. Biz Türkiye’den İstanbul’dan geliyoruz dedik Bunun üze-

rine papaz İstanbul değil Konstantinopol dedi. Burada gördüm ki yunanlılar çok küçük insanlar. Günümüzde bunu söylemenin anlamı nedir? Kime ne faydası olur amma yapacak bir şey yok. Bunlar ön yargılıdırlar.

Burada zaten devlet bazında ayrımcılık devam edi-yor diyor rehberimiz. Devlet okullarında Türkler okuyamıyorlar. Ayrıca devlet memuru olmaları im-kansız. Belediye Başkanlığını kazanıyoruz amma belediye çalışanlarını değiştiremiyoruz, hatta im-kansız diyor. Belediyede çalışan Türklerin tamamı 180 kişi. Ancak bunlardan kadrolu çalışan sadece 10 Türk var. Diğerlerinin tamamı sözleşmelidir.

İşçi aramak burada işe göre olmuyor, tam tersi iş işçiye göre aranıyor. İşe de genellikle Yunan asıllılar alınıyor.

Bölgede yunanca eğim seviyesi de çok düşük. Göç edenlerin arazilerini de acımasızca devletleş-tiriliyorlar ve yunanlılara veriyorlar. Balkan Türk-leri hep bedel ödüyor. İnsanlarımızın kadere bo-yun eğmekten başka yapacakları hiçbir şeyleri de yok. Tek güvenceleri Türkiye. İki devlet arasında ya-pılan antlaşmalarda Türkiye çok dikkatli olmalıdır.

Çünkü Tüm Bakan insanının alıştı-rıldığı tek şey var o da bedel ödemek.

Sanayi bölgesinden geçiyoruz ve rehberimiz anlat-maya devam ediyor. Bu sanayi bölgesinde 100 ci-varında fabrika vardı şimdi 5 fabrika kaldı, diğerleri Bulgaristan’a taşındı. Çünkü Bulgaristan da vergiler daha az. Amma buna rağmen buralardan Türkler gelip yer al-mak istiyorlar, fakat vermiyorlar. Özellikle de Türklere.

Gümülcine’den geçiyoruz. Ufukta göklere uzan-mış Karlık dağını seyrediyoruz. Öğreniyoruz ki, Kar-lık tepesi bölgenin en yüksek tepesidir. Dağda Bizans döneminden kalma bir kilise var ve Moldavva’dan getirilen Gagavuz çocuklarını eğitmek ve devşir-mek için kullanılan bir mekan olduğunu anlatıyor rehberimiz. Yunanlılar öz be öz Türk olan Gaga-vuz gençlerine bizim tarihimiz bir, biz aynı ata-nın çocuklarıyız diye anlatıyorlarmış. Halbuki Ga-gavuz yerindeki tüm ahali Türk kökenli olduğunu bilir. Ancak Bizim Moldavya Gagavuz yeri ziya-retlerinden edindiğimiz bilgi Türkiye’nin yeterli gayreti sarf etmediği yönünde. Ümit ederiz ki ana-vatanımız Gagavuz gençlerine de sahip çıkacaktır.

Batı Trakya’da 150 bin Türk var. Bu sayının içine Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayanlar da giriyor.

İşkeçe –Rodop dağlarında eteklerinde yaşayanlar

daha da kötü durumdalar. Çünkü onların tarlaları da yok ve bundan dolayı çoğu ya Avrupa’da yada Türkiye’de kendilerini idame ettirmek ve çocuklarını doyurabilme-leri için çalışıyorlar. Türkiye’ye gelenlerin büyük bir ço-ğunluğu da zaten geri dönmüyor. Bu Batı Trakya Türk Müslüman nüfusunun sürekli erimesine neden oluyor.

Yunanistan’da azınlık haklarından yararlanmak ister-sen Karasu ve Meriç arasında yaşaman gerekir. Bu bölge-nin dışında olduğun zaman haklardan yararlanamazsın. İşte burası “medeni” Avrupa ülkesidir.Giriyoruz Kozluka belediye sınırlarına içine. Koz-

luka şirin bir Batı Trakya köyü. Bld. Başkanı İbrahim Bey batı Trakya Türklerinden. Kozluka stadında iftar yemeği var ve bizde iftara gidiyoruz. Yolda önümüze 5-6 kadın çıkıyor onları da otobüse alıp stada geliyoruz.

İftar saati yaklaşıyor ve yerleri-mizi alıyoruz. Konuşmalar başlıyor.

Katılanlar; T.C. Selanik Başkonsolosu İlhan ŞE-NER Bulgaristan Şumnulu bir ailenin oğlu.

Bayrampaşa bld. Bşk. Sayın Atilla Aydıner konuş-masında “Bizler buraya yemek için değil, sizinle kucaklaşmaya geldik. Dertlerinizi dert edinmeye ruhlarımızı birleştirmeye geldik. Aramızda AK Partiden 7 milletvekili, İstanbul BBB meclis üye-leri, İstanbul Bayrampaşa ilçesinden iş adamları, ilçe meclis üyeleri, STK temsilcileri var. Biz sizlerin sevinçlerinizi ve göz yaşlarınızı paylaşmak için bu-radayız . Bizler Bayrampaşa olarak iktidar ve mu-halefetiyle birlikte sizi kucaklamaya geldik” dedi.

Yunanistan’dan da 3 milletvekili gelmişti. Ardından Edirne milletvekili Sayın M.Müezinoğlu

da bir konuşma yaptı. Daha sonrada Rodop mil-letvekili ve müftü de birer konuşma yaptılar.Küçük bir çocuk iftar du-

ası okudu. Çok güzel bir gün oldu.İftardan sonra hediyeler verildi. Başkonsolosa bu gü-

nün anısına hediye; müftü, belediye başkanı ve Ro-dop milletvekiline de plaket takdim edildi. Ardından köy merkez bulunan köy kafesine gittik. Batı Trakya Türk insanı kardeşlerimiz ile sohbetler yapıldı. İnsan-ların acıları, sevinçleri paylaşıldı güzel bir geceydi.

Oradan otele geçtik. Saat 02.20 ye gel-mişti. Bayrampaşa belediye başkanı her odaya birer hediye torbası koymuştu.

Ertesi gün sabah sahuruna kalkıldı ve oradan Gü-mülcine Kerkeze Türk Gençler Birliğine gittik. Bele-diye Başkanı sayın Atila Aydıner bir konuşma yaptı.

Otelden çıkarken bir ermeni kadın ile karşılaştık. Bana siz konsolos-luktan mısınız diye sordu, bende yok biz İstanbul’dan geliyoruz, ben Bul-garistan Türkleri dernek başkanı-yım dedim. Kadın “Ben Ermeni-yim, Ermeniler Türk olmadan yaşayamazlar dedi. Bizler hep beraber yaşadık bizim insanları-mızı birileri kullanmaya çalışıyor, amma başara-mayacaklar. Çünkü bu kötü niyetli kişiler bizde azınlıktadırlar, bunu da zaman gösterecektir dedi.”

Bende kendisini bu sözlerinden dolayı tebrik ettim ve bu sözleri içinden gelerek samimi olarak söylediğine inandığımı belirterek kart vizitimi verdim. İstanbul’a geldiğinde de konuk edebileceğimi söyledim. O da ben İstanbul’a çok sık geliyorum, ben sizleri bulurum dedi.

Oradan Dedeağaç’a geldik. Dedeağaç son de-rece güzel bir kasaba. Dedeağaç sahilini gezdikten sonra tekrar geri İstanbul’a yola koyulduk. Hepi-miz mutlu bir okadar da düşünceliydik. Batı Trakyalı kardeşlerimizi düşünüyorduk. Bu geziden bulun-maktan Bayrampaşa Belediye Başkanı Sn.Atila AYDINER’e Teşekkürlerimi sunuyorum. Bu-nun gibi faaliyetlerinin devam etmesini diliyorum

Rafet ULUTÜRKG e r ç e k l e r

D i l e n e r e k 2 5 0 Ü c r e t s i z H a s t a n e

Dilenerek 250 ücrets iz hastane kurduÇalışmayı ve üretmeyi kutsallaştıran modern toplumun en büyük

antitezi dilencilerdir. Bu nedenle gazetelerde sıkça gördüğümüz “Dilene-rek servet yaptı” başlıklı haberler bizi sinirlendirir. Dilencileri gurursuz-lukla, duygu sömürücülüğüyle ve kolaya kaçmakla itham ederiz. Çünkü biz kendimizi parçalarcasına çalışırken, onlar alıştığımız biçimde çalışma-dan yaşamayı başarabilmişlerdir. Peki buna rağmen neden dilencilere para veririz? Belki, “Başımın gözümün sadakası olsun” diyerek verdiğimiz pa-ranın kendimize bir fayda sağlamasını umut etmemizden, belki de başka sebeplerden. Peki ya dilenciler? Onlar kendilerine verilen her parayı yal-nız kendi çıkarları için mi kullanırlar? Belki çoğu öyle. Ancak “dünyanın en asil dilencisi” olarak bilinen Abdül Edhi, kesinlikle onlardan biri değil.

İLK AMBÜLANSI O ALDIHastanelerin harap, doktorların nadir olduğu Pakistan’da yaşı-

yor Edhi. Onu Karaçi’nin sokaklarındaki basit bir dilenciden kahra-mana dönüştüren hikâyeyse parasızlıktan doktora götüremediği an-nesini kaybetmesiyle başladı. Kendi ifadelerine göre, ülkesinde her yıl kolayca tedavi edilebilecek hastalıklar yüzünden on binlerce kişinin ya-şamını yitirmesi, o dönemde genç bir adam olan Edhi’yi isyan nok-tasına getirdi. Dilenerek kazandığı paraları kuruşu kuruşuna biriktiren Edhi, 1951 yılında ufak bir dispanser açtı. Toptancılardan aldığı ilaçları pi-yasa fiyatının altında ihtiyaç sahiplerine satan ve yoksulların dispanserde ücretsiz sağlık hizmeti almasını sağlayan Edhi, toplumun güvenini ka-zandıkça, hayırseverler ona daha yüklü bağışlarda bulunmaya başladı.

HAVA FİLOSU BİLE VARDilencilikten kazandığı parayı topladığı bağışlarla birleştiren Edhi,

kısa süre sonra Pakistan’ın ilk ambülansını satın alarak yoksulların hiz-metine sundu. Ardından devamı geldi. Onu sokakta dilenirken gören-ler, amacını bildikleri için sadakaların miktarını arttırdı, bağış yapmak isteyen hayırseverler onun dilendiği sokağı daha sık ziyaret etmeye baş-ladı. Bugün 83 yaşında olan Edhi, halen yoksul bir adam olarak yaşı-yor ve eskisi kadar sık olmasa da dilencilik yapmayı sürdürüyor. 50 yıl-dır topladığı sadaka ve bağışları hastalar için kullanan Edhi’nin kurduğu vakıf, yıllar içinde ücretsiz hizmet veren 250′nin üzerinde hastane, dis-panser ve bakımevinin sahibi haline geldi. Dünyanın en büyük ücret-siz hava ve kara ambülans filosu da yine bu vakıf tarafından işletiliyor.

PARALARI DAĞITIYORUMZenginlerden “çalıp” yoksullara dağıtan İngiliz halk kahramanı Ro-

bin Hood’dan farkının, insanların kendi rızalarıyla verdiği parayı dağıtmak olduğunu söyleyen Edhi, neden “İyilik meleği” olarak adlandırıldığını şöyle anlatıyor: “Yoksul bir adam olduğum doğru, ancak paraya ben-den çok daha fazla ihtiyacı olan insanlar var. Bu nedenle kazandığım pa-raları onlara vermekte bir an olsun tereddüt etmedim. 20 yıldır aynı şalvarı ve aynı terlikleri giyiyorum. İyi bir Müslüman böyle davranmalı. Çünkü din, dil, ırk ayrımı yapmadan insanlığa hizmet etmek en büyük cihattır.”

İşte Gerçek Müslüman …

Bayrampaşa Belediyesi Batı Trakya’da Bir İftar Yemeğinde

Page 9: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 9

M.K.ATATÜRK’ÜN Lozan Barışı’ndan son-

raki şu sözleri net bir şekilde açıklamaktadır: “Bugün vardığımız barışın, ebedi barış

olacağına inanmak elbette safdillik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin bütün hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve hay-siyetimize saygı gösterildikçe, karşı saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat ne çare ki, za-yıf olanların hukukuna saygının noksan oldu-ğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ih-timallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta asla gecikemeyiz.”

M.K.ATATÜRK

“Allah, bir ülkeye yardım etmek isterse Başına Mustafa Kemal gibi Lider getirir.”

Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından 2004 yılında ha-zırlanan “Dünya Üniversitelerinin Akademik Deger Listesi”ne Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500’e giren tek bir üniversite yoktu.

Neden?.. Yanıt: Kalitesiz ve ezberci eğitim...OKUMA YAZMA ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünya-

sında okuma-yazma bilenlerin oranı % 89’dur. Bunların %98’i ise en az ilkokul mezundur ve 100 kişiden 40’ı üniversite mezunu-dur. 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkedeki okuma-yazma oran ise %100’dür, yani bu 15 ülkede okuma-yazması olmayan tek ki-şiye rastlamak olası değildir!.

Müslüman ülkelerde durum bunun zıddıdır: 100 kişiden sa-dece 40’ı okuma-yazma bilir ve herkesin okuryazar olduğu bir tek Müslüman ülke bulunmamaktadır! Bunların %50’si ilkokul me-zundur ve sadece %2’si üniversiteyi bitirmiştir.

BİLİM İNSANLARININ ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da

5.000’dir. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bi-lim adamı sayısı ise sadece 230 kişidir. (Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir. Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi demektir.) Ve her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı düşmektedir.

Teknisyenler bakımından Müslüman çoğunluklu Arap ülke-lerdeki durum daha da kötüdür: Her 1 milyon Müslüman Arap nüfus içinde 50 teknisyen bulunmaktadır. Hıristiyan dünyasında ise her bir milyon kişi içinde 1000 teknisyen bulunmaktadır.

NEDEN?.. Yanıt: Kalitesiz-ezberci eğitim ve ARGE’ye (araştırma geliştirmeye) yeterli kaynak ayrılmaması...

Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca % 0,2’sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırıyor.

Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma-geliştirmeye % 5 oranında, yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır.

SONUÇ: İslam dünyası yeni bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur. Ayrıca dünyanın ürettiği bilgiyi kendi halklarına öğ-retmekte de başarısızdır. Bunun kanıtı ise ileri teknoloji ihracat ra-kamlarında saklıdır: Pakistan’ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran %1’dir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Fas ve Cezayir’in ise % 0,3’tür.

Hristiyan Singapur’da bu oran % 58’dir.Gelecek Bilgi temelli toplumların olacaktır Ilginçtir, Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının

toplamı 2 trilyon doların altındadır. Buna karşın 310 milyonluk ABD tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üret-mekte; Çin 8 trilyon dolar,

Japonya 3,8 trilyon dolar ve Almanya 2,4 trilyon dolar-lık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.)

Mal ve hizmet üretimi İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya

489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir. Bu-dist Tayland 545 milyar dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır.

İşin daha acıklı tarafı ise şudur: İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır.

O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür? Cevap: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; kali-

teli ve çağdaş eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek; akılcı olmayan, ezberci, tesli-

miyetçi, din eksenli ve çağdışı eğitim...

Gülşen GÖNLÜŞENH A T I R L A T M A

Pakistanlı bir bilimadamının araştırmaları

DİNLERE GÖRE KAL-KINMIŞLIK ORANLARI

Devamı-1

Kalıcı mutluluk için yaşam önerileriY a ş a m ö n e r i l e r i Kalıcı mutluluk için yaşam önerileriHer gün bu önerilerden 5 tanesini hayatı-

nıza kazandırın inanın kazanan siz olacaksınız.Sevgiy le ka l ın , sağ l ık l ı ka l ın .1. Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin.2 . İ l aç l a yaşamak tan kaç ın ın .3. Randevularınızı önceden ayarlayın.4. Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın.5 . Arac ın ız ı , bozu lmadan se r-v i s e g ö t ü r ü p b a k ı m y a p t ı r ı n .6. Her kilidin yedek anahtarını yap-tırın ve belli yerlerde bulundurun.7 . D a h a s ı k ‘ h a y ı r ’ d e y i n .8. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun.9. Zamanınızı boşa israf etmeyin.10. Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin.11. Kötümser ve bencil insanlardan uzak durun.12. Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin.13. Evde çalışmayan ne varsa bir an önce tamir ettirin.14. Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin.1 5 . İ h t i y a ç l a r ı n ı z ı ö n c e d e n b e l i r l e y i n .16. Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın.17. Etraf ı toplayın , dağınıkl ık tan kur tu lun.1 8 . G ü l ü m s e y i n .1 9 . B e b e k l e r i g ı d ı k l a y ı n .20 . Dost b i r kediy i veya köpeği okşayın .21. Kendinizi , bütün soruların cevabını bil-mekle yükümlü hissetmeyin. Bazı şeyleri de bilmeyin.22. Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin.23. Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün.2 4 . A r a d a b i r ç a r ş ı h a m a m ı n a g i d i n .2 5 . K e n d i k e n d i n i z e , n e r e d e e s k i g ü n -ler, her şey daha güzeldi demekten vazgeçin.26. Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün.2 7 . K e n d i n i z e g ü v e n i n .2 8 . N ü k t e d a n o l u n .29. Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın.30. Hiç tanımadığınız insanlara yürekten bir merhaba deyin.31. Eski bir arkadaşlarınızla karşılaşınca ona sıkıca bir sarılın.32 . Hava aç ıksa , gece y ı ld ız la r ı seyredin .3 3 . B i r ş a r k ı y ı ı s l ı k l a ç a l m a y ı ö ğ r e n i n .3 4 . A r a d a b i r ş i i r o k u y u n .35. Kendinize bir demet çiçek alın. Bir çiçek koklayın.

3 6 . Ya r d ı m i s t e m e k t e n ç e k i n -m e y i n ; a l a m a z s a n ı z ü z ü l m e y i n .37. Görünüşünüze özen göster in.38. Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın.39. Nerede gerekiyorsa, orada mut-laka gerekli emniyet tedbirini alın.40. Daima daha iyisini yapmaya ça-lışın, ama mükemmeliyetçi olmayın.41. Resim ve heykel sergilerini gezin.4 2 . A y a k k a b ı n ı z ı b o y a t ı n .4 3 . B e r b e r e g i d i n .44. Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın.45. İyi bir müzik dinleyicisi olun.46. Kendi kendinize yetmeyi öğrenin.47. Her gün biraz idman yapın; her fırsatta yürüyün.48. Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul

edin gerekiyorsa elimden ancak bu kadar geliyor deyin.49. Yeni moda birkaç şarkıların sözlerini ezberleyin.

5 0 . İ ş e e r k e n g i d i n .5 1 . İ ş e h e r g ü n a y n ı y o l d a n g i t m e y i n .52. Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın.5 3 . K ı r l a r d a d o l a ş ı n .5 4 . M a ç a g i d i p b a ğ ı r ı n .55. Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin.5 6 . T e ş e k k ü r e d i n .57. Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun.5 8 . E v d e k e n d i k e n d i n i z e y e m e k p i ş i -rin, güzel bir sofra kurun,sonra da afiyetle yiyin.5 9 . B a ş k a l a r ı n ı a d a m e t m e k t e n v a z g e ç i n .6 0 . S e v e r k e n k a r ş ı l ı k b e k l e m e y i n .61. Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın.6 2 . B i r a ğ a ç , o l m a z s a b i r ç i ç e k d i k i n .6 3 . Ş i ş m a n l a m a y ı n .6 4 . H a t ı r a d e f t e r i t u t u n .6 5 . B i r h e l a t e m i z l e y i n .6 6 . K á ğ ı t t a n b i r u ç a k y a p ı p u ç u r u n .67. Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın..6 8 . M u t l a k a y e t e r i n c e u y u y u n .6 9 . A z k o n u ş u n , ç o k d i n l e y i n .70. İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin.71. Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın.72. Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var.73. Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, son-radan kazanılan kötü bir huydur; bunu unutmayın.74. Son söz: Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin.

Zafer Bayramı Kutlu Olsun

Page 10: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

10 Bulgaristan Türklerinin Sesi

Hayatımızı değiştiren müslüman icatlarıİlk üniversiteden, ilk üretilen diş fırçasına kadar, Müs-

lümanların tarih boyunca yaptığı keşifler modern ha-yatımızın şekillenmesinde çok büyük rol oynadı. An-cak dünya kamuoyu bu konuda pek de bilgi sahibi değil. Londra’da, “1001 İcat” isimli sergiyle Batılı olma-yan kültürlerin dünya tarihine katkılarını tanıtmayı amaç-layan Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Derneği başkanı Salim El Hassani, “Hafızamızda büyük bir boşluk var, Rönesans döneminden eski Yunanlıların dönemine atlı-yoruz” diyor. El Hassani, CNN için Müslümanların mo-dern dünyaya kazandırdığı en önemli 10 icadı sıraladı:

AmeliyatÜnlü doktor El Zehravi, 1000 yılı civarında, 1500

sayfalık bir resimli ansiklopedi yayınladı. Ameli-yatın içeriklerini anlatan bu ansiklopedi yayınlan-dığı günden itibaren 500 yıl boyunca Avrupa’da dok-torların başvurduğu bir kaynak oldu. El Zehravi’nin birçok keşfi arasında, erimekte olan kedi bağırsağını ya-raları dikmekte kullanmak da vardı. El Zehravi ayrıca, ilk sezaryen ameliyatını gerçekleştirdi ve ilk forsepsi icat etti.

KahveKahve ilk olarak dokuzuncu yüzyılda Yemen’de üre-

tildi. İlk kullananlar, uzun ibadet gecelerinde ayık kal-maya kalan Sufilerdi. Sonradan bir grup öğrenci tara-fından Kahire’ye getirilen kahve, kısa bir süre içinde bütün bölgeye yayıldı. 13’üncü yüzyılda Anadolu’ya ula-şan kahve, 16’ıncı yüzyılda Venedikli bir tüccar saye-sinde İtalya’ya getirilerek ilk defa Avrupalılarla buluştu.

UçakAbbas bin Firnas, uçmak için bir araç geliştiren ve

uçmayı başaran ilk insandı. Dokuzuncu yüzyılda ka-natlı bir araç geliştiren Firnas, bir nevi kuş kostümü or-taya çıkardı. Firnas, İspanya’nın Cordoba şehrinde gi-riştiği ilk denemesinde havalanmayı başardı ve yere düşüp belini kırmadan önce birkaç dakika uçmayı ba-şardı. Firnas’ın tasarımları şüphesiz yüzyıllar sonra ünlü İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci’yi etkilemişti.

ÜniversiteGenç prenses Fatima el-Firhi 859 yılında Fas’ın Fez ken-

tinde birinci seviye eğitim sunan bir üniversite açtı. Kız kar-deşi Miriam, üniversiteye bitişik bir cami kurdu ve iki yapı birden Karaviyyin Medresesi’ni oluşturdu. Yaklaşık 1200 yıl sonra hala açık olan medresenin, İslam geleneğinin te-mel değerlerini öğrenmek için ayrı bir yere sahip olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, El Firhi kardeşlerin dünya çapın-daki genç Müslüman kadınlara örnek olması umuluyor.

CebirCebir kelimesi, İranlı matematikçi Harezmi’nin doku-

zuncu yüzyılda yayınladığı ünlü “Hesab ül-Cebir vel-Mukabele”, (Düşünce ve Denge Hesapları) isimli tezin-den gelmektedir. Yunan ve Hindu sistemlerinin köklerine dayanan yeni cebir düzeni, rasyonel sayıları, irrasyonel sa-yıları ve geometrik büyüklükleri birleştirici bir sistemdi. Harezmi, üslü sayılar fikrini de ilk kez ortaya atan kişiydi.

OptikÇok bilinmeyen bir gerçek de optik alanındaki ilk bü-

yük adımların Müslüman dünyasında atılmış olması-dır. 1000 yılı civarında İbni Heysem, insan gözünün nesnelerden yansıyan ve göze giren ışık huzmeleri sa-yesinde bu nesneleri görebildiğini kanıtladı. İbni Hey-sem böylece Öklid ve Batlamyus’un ışığın göz tarafın-dan saçıldığı teorilerini de yanlışlamış oldular. Bu büyük Müslüman fizikçisi ayrıca, optik sinirle beyin arasındaki bağlantı sayesinde nesnelerin dik görülmesini sağla-yan karanlık kutu (camera obscura) tekniğini keşfetti.

MüzikMüslüman müzisyenlerin yaptığı müzikler, sekizinci yüz-

yılda yaşamış olan Frank kralı Şarlman döneminden itiba-ren Avrupa’yı etkilemeye ve Bağdat ve Cordoba’nın mü-ziğiyle rekabet etmeye başladı. Ortadoğu’dan Avrupa’ya gelen birçok enstrümanın arasında lavta ve kemanın atası di-yebileceğimiz rahab da bulunuyordu. Ayrıca modern müzik ölçülerinin de Arap alfabesinden doğduğu söylenmektedir.

Diş fırçasıDiş fırçası kullanımını ilk kez, 600’lü yıllarda Hz. Muham-

med döneminde yaygınlaşmaya başlamıştı. Misvak ağacın-dan alınan dalları kullanan Hz. Muhammed, dişlerini temizler ve nefesini tazelerdi. Misvaka benzerlik gösteren malze-meler bugün üretilen diş macunlarında kullanılmaktadır.

ManivelaDevrimsel manivela bağlantılı mil sistemi dahil ol-

mak üzere, modern dünyada kullanılan birçok otoma-tik sistem ilk kez Müslüman dünyasında kullanılmaya başlandı. Devirli hareketi, doğrusal harekete çevirmeye yarayan manivela ağır nesnelerin kolaylıkla kaldırılabil-mesini sağladı. El Cezari tarafından 12’inci yüzyılda keş-fedilen bu teknoloji, dünya çapına yayılarak, bisikletten içten yanmalı motorlara kadar birçok icadın önünü açtı.

HastanelerHasta koğuşları ve eğitim odalarıyla bugün bildiğimiz an-

lamda hastanelerin temelleri, dokuzuncu yüzyılda Mısır’da atıldı. Bilinen ilk hastanelerden biri 872 yılında Kahire’de kurulan Ahmed bin Tolun hastanesiydi. Tolun hastanesi hasta olan herkese gerekli bakımın gösterilmesi şeklindeki Müslüman geleneği dolayısıyla ihtiyaç sahiplerini bedava tedavi ederdi. Kahire’de temeli atılan modern hastane-ler, kısa zaman içinde tüm Müslüman dünyasına yayıldı.

Diş HekimiHalide ÜMÜTFER

Müslüman İcatlar

E s k i T a r i h l e r d e n

Devlet, işlenen arazi miktarını arttırmak için devlete ait işlenmeyen 154 bin dekar araziyi satışa çıkardı. Satışa sunulan arazilerin çoğu zor satıla-bilen ve işlenmeyen tarım arazilerinden oluşuyor. Hükümet böylece, Avrupa’dan işlenen dekar ba-şına daha fazla sübvansiyon alınmasını amaçlıyor.

Tarım Bakanlığı’nın talimatıyla devlet arazi fo-nundan 154 bin dekar tarım arazisi için ihale dü-zenlenecek. Kişisel tazminat bono sahipleri Gab-rovo ve Sofya illerinde hariç, ülke çapında açılan ihalelerden yararlanabilecek. Müracaatlar bölge ta-rım dairelerine yapılacak. İhaleler, yerel gazetede yayınlandıktan sonra 30 gün içinde yapılabilecek. 2009 yılına kadar yine aynı mikara yakın bir arazi oranı bono karşılığında satılmıştı. Haberin açık-lanmasından sonra senet fiyatları yüzde 20’ye ya-kın oranda artış gösterdi. İlk günde yapılan işlem-lerde ise 750 bin civarında tazminat seneti satıldı.

Bakanlığın teklif ettiği araziler küçük çapta olup, büyük tarla sahipleri için cazip gelmi-yor. Arazilerin çoğu zor satılabilecek ve işlen-meyen tarım arazilerinden oluşuyor. Bono se-netleri ile satılması iki taraf için de uygunluk arzediyor. Satılmadığı halde bu arazilerden dev-let milyonlarca leva sübvansiyon kaybedecek. 2014-2020 yılı programında öngörülen teşvik-ler, arazilerin işlenmesi durumunda verilecek.

Öte yandan senet sahipleri, her yıl artan top-rak fiyatlarını değerlendirme imkanı bulacak. Son yıllarda tarım arazisi, AB’den verilen teş-viklerle oldukça iyi bir yatırım imkanı sağlıyor. Emlakçıların sunduğu istatistiklerde, geçen yıl ucuzlamayan, bilakis zamlanan tek gayrimen-kul aracının tarım arazisi olduğu görülüyor. Dob-ruca bölgesinde fiyatlar dekar başına bin 500 levayı buluyor. Ortalama satış ise 400 leva üzerin-den yapılıyor. Avrupa Birliği teşvikleri ise işlenen arazinin dekar başına 25-30 leva olarak veriyor.

Çoğunluğu boş arazi olan 154 bin dekarın sa-tıldığı ve işlenmeye başlandığında, Brüksel’den alınacak 4-5 milyon leva teşvik değerlendire-bilecek. Tarım Bakanlığı’nın da bu konudaki amacı, mümkün olduğu kadar AB’den alı-nan yardımların kullanılma oranını arttırmak.

Uzmanlar, ihalelere katılacak birçok çiftçi ve yatırımcının, teklif edilen devlet tarım arazilerin fi-

yatını etkileyeceğini ve kısa za-manda fiyatlarda patlama görü-leceğini tahmin ediyor. Kişisel tazminat bonoları, arazisini de-vet tarafından geri alamayan ki-şilere veriliyor. Bono sahipleri, arazi alarak tazmin edilebile-cek. İhalelere ise bizzat kendi-leri katılabilecekleri gibi, bor-sada bono satışı da yapabilecek. Tazminat bonosu sahibi olma-yıp arazi satın almak isteyen-ler bunu borsadan yapabilecek.

Ülke genelinde 300 mil-yon leva değerinde tazmi-nat bonosu bulunuyor. Ger-çekleştirilecek ihalelerle bunun 50 milyon levasının eritil-

mesi bekleniyor. Devletin amacı da bu borcu tamamen sıfırlamak. İleriki yıllarda da buna benzer ihalelerin düzenlenmesi gündemde.

B o n o l a r y ü z d e 1 3 0 p a h a l ı l a ş t ıYıl başından itibaren kişel tazminat bonoları

30 stotinkadan 82 stotinkaya yükseldi. Yüzde 130 zam gelen bonolar şimdi daha değerli oldu. Satışa sunulan arazilerin şimdilik ne kadar bonoya veri-leceği bilinmiyor. Mayıs ayı sonuna göre yüzde 90 artan bono fiyatları 0,82 levadan alıcı buldu.

1999 yılında çıkartılmaya başlanan kişisel tazmi-nat bonoları, Tarım Arazileri Mülkiyeti Kanunu’na ve Orman Fonu Geri Alma Kanuna göre veriliyor. Bonolar, yerel arazi daireleri ve Tarım Bakanlığı ta-rafından çıkartılıyor. Bu senettlerle, tarım koopera-tifleri (TKZS) kurulmadan önce arazi sahibi olan-lar, fakat iadeleri mümkün olmayan mülkler için veriliyor. Tazminat enstrümanlarından elde edi-len gelirler yasalara göre vergiye tabi tutulmuyor.

Ülke genelinde işlenen arazilerin gerçek mikta-rını belirlemek için yıl başında yasa değişikliği ya-pıldı. Bu yasa değişikliği ile, arazilerin ihlal dışı kullanılmalarının da önüne geçilmek istendi. Yargı-tay, daha önce aldığı bir kararla, arazilerin anlaşma karşılığı işlenmesinin yasadışı olduğunu açıkla-mıştı. Şu anda tarım arazilerinin üçte biri büyük tarım şirketleri tarafından, icar usulü ile işletiliyor.

34 milyon dekar işlenir arazi bulunuyorTarım ve Gıda Bakanlığı’nın verilerine göre

şu anda ülkede 110 milyon dekar arazi bulunu-yor. Bunların 34 milyon dekarı işlenebilir du-rumda. Bilgilere göre 10 milyon kayıtlı tarım arazi sahibi var. Genel olarak Bulgaristan’daki parsel fiyatları bölgelere göre çok büyük fark-lılıklar arzediyor. Yaklaşık 10 yıl önce 350 bin dekar arazi satışı gerçekleştirilirken, bu sayı 2008’de 1 milyon 250 bin dekara yükseliyor.

Fiyat konusunda da oldukça dinamik bir geli-şim gözlemleniyor. 2002’de ortalama dekar başı fiyat 140 leva iken, şimdi bu rakam 400 levaya ulaşıyor. Bulgaristan’daki tarım arazileri 10 ka-tegoriye ayrılıyor. Birinci kategoridekiler en ve-rimli topraklar ve Dobruca’da bulunuyor. Bulgar Tarım Arazileri Sahipleri Derneği, 2012’de toprak fiyatlarına yüzde 10-15 zam gelmesini bekliyor.

Türkiye, Bulgaristan’ın önemli bir ticaret ortağı durumunda-dır. AB üyeliğinin ardından Bulgaristan Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olma pozisyonunu daha da güçlendirmiştir. Türkiye’nin Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretin karayolu ile ta-şınan kısmının büyük bir bölümü Bulgaristan güzergahını kul-lanmaktadır. Ayrıca Bulgaristan, Balkanların coğrafi olarak mer-kezi konumundadır. İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi Türkiye’nin üretim merkezlerine de çok yakındır. 2007 yılından itibaren Bulgaristan’ın AB üyeliği ve Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğine dahil olması, bu nedenle ikili ticarette gümrük vergileri-nin sıfırlanması, Bulgaristan’da kurumlar ve gelir vergisi oranla-rının yüzde ona düşmesi gibi gelişmeler nedeniyle Bulgaristan’ı Türk yatırımcıları gözünde cazip kılan özellikler daha da artmış-tır. Günümüzde Türk malı ürünlerin ihracatı Türkiye’nin iç pi-yasasına sunum kadar kolaylaştırılmıştır. Dünya mali ve eko-nomik krizin etkisinden önce toplam ihracatın % 11 oranındaki payıyla Türkiye Bulgaristan mallarının satıldığı en büyük pazar-lardan birisiydi. Aynı zamanda Bulgaristan’a ithal edilen malların %6’sı Türkiye’den çıkıyor ve böylece Türkiye Bulgaristan’ın ilk dört ticari partnerinden birisi haline geliyor. 2009 yılında Türkiye-Bulgaristan ikili ticari ilişkilerine uluslararası mali ve ekonomik kriz damgasını vurmuştur. Bulgaristan Merkez Bankası’nın Ara-lık 2008-Kasım 2009 dönemine ilişkin verilerine göre, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki toplam ticaret hacmi bir önceki yılın aynı dönemine oranla % 40’ın üzerinde daralarak 1.785,7 mil-yon Avro olarak gerçekleşmiştir. Genelde iki ülke arasındaki ti-caret dengelidir, ancak 2009 yılındaki mali krizin değişik oranlar-daki etkisi sonucunda Türkiye’nin Bulgaristan’a ihracatı 1,010.4 milyon Avro, Bulgaristan’dan ihracat ise 877,2 milyon Avro ol-muştur. 2010 yılında iki ülke arasındaki ticaret tekrar artış eğilimi göstermeye başlıyor ve 2011 yılının sonunda 4 097 919 USD kadar yükseldi. İki ülke arasındaki ticaret hacminin %59’unu Türkiye’ye ihraç edilen Bulgaristan menşeili mallar oluşturu-yor. Bulgaristan’ın ihraç ettiği ürünler arasında geleneksel olarak hammade ve ara mamuller yer alıyor.

İKİLİ TİCARET VERİLERİ (1.000 Dolar) yıl Türkiye’den ihracat USD Bulgaristan’dan ihracat USD

2011 1 623 299 2 474 6202010 1 497 384 1 702 5342009 1 385 544 1 116 9022008 2 151 534 1 840 0082007 2 060 171 1 951 6562006 1 568 006 1 663 4252005 1 179 313 1 190 0792004 894 326 959 4712003 621 685 689 4622002 380 332 508 4492001 299 415 393 5162000 252 934 465 4081999 233 595 295 5731998 213 316 367 4201997 175 887 408 8521996 156 906 362 7712010 yılı Ocak ayında uluslararası krize rağmen

Bulgaristan’a ihraç edilen ürünlere bakıldığında 2009 yılının Ocak ayına göre önemli oranda artış gösteren maddeler de bu-lunmaktadır. Bunlar arasında, bakır cevheri ve konsantreleri, do-mates, bazı meyveler, çimento, bazı tekstil ve konfeksiyon ürün-leri vb., yer almaktadır. Dikkat edileceği üzere, bu ürünlerin önemli bir kısmı sebze ve meyvelerden oluşmaktadır. Diğer ta-raftan, özellikle demir-çelik ve bundan mamul ürünlerdeki düşüş devam etmektedir. 2009 yılında önemli oranda azalış kaydedilen taşıt araçları ile aksam ve parçalarının ihracatı 2007-2008 yılların-daki ikili ticarette ilk sırada yer alan segmandır.

İKİLİ TİCARETTE BAŞLICA MADDELER (DOLAR)TÜRKİYE’DEN İHRACAT

Devlet Arazi Fonu’ndan 154 bin dekar arazi ihaleye çıkıyor Nafiye YILMAZ

BULGARİSTAN İLE TÜRKİYE ARASIN-DAKİ TİCARİ VE EKO-NOMİK İLİŞKİLER

Bilgilendirme

Page 11: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 11

B i l g i l e n m e k

I. 1877–1878 GÖÇÜBulgaristan’dan ilk büyük Türk göçü, “93 Muhacereti” olmuştur. Yani

1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında görülen bozgun göçü. Bu göç, Bulgaristan’ın kuruluş günlerine rastlamış ve yedi ay kadar süren 1877–1878 savaşında bir milyon kadar Rumeli Türkü göçe zorlanmıştır.

1877’de Koca balkanın kuzeyinden ve 1878’in ilk ayla-rında güneyinden Osmanlı Ordusunun peşi sıra Bulgaristan verilerine göre 885,000’den fazla Türk asıllı Osmanlı tebası Anadolu’ya sığındı. Hukuki antlaşmalar yapılmadan malını mülkünü terk edip kaçan bu in-sanların akıbetleri ya Allah’a ya da dönemin idarecileri kalmıştır.

Göçe zorlanan yüz binlerce Türkün geride bıraktıkları mal-lar, mülkler Bulgarlarca yağma edildi. Bulgar ve Rus tarihçileri bu büyük gasp olayını uzun zaman gizledikler. 1953’te Bulgar devletinin 75. yıl dö-nümünde bu konuda yayın yapmaya ve bir “toprak ihtilali(Agrary Pe-revorat)” yaptıklarını söylemeye başladılar. Bulgar Prensliği nezdinde ilk Osmanlı Komiseri veya temsilcisi Nihat Paşa, gasp edilen Türk toprak-larını da Bulgarlarla görüşmek niyetindeydi. 1880 yılında Sofya’ya gi-derken yanında 100 sandık dolusu tapu senedi de götürdü. Bunlar 93 Muhacirleri’ne ait mülklerin tapularıydı. Ama Türk göçmen emlakinin bedeli Bulgarlardan alınamadı

Osmanlı – Rus Savaşı(1878 – 1878) neticesi, 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması ile Bulgar Prensliği kuruldu. Antlaşma-nın 5.bendine Türk Müslümanları koruyan hükümler konuldu. Bulgar Prensliği, Antlaşmanın 5. bendine göre Türklerin can ve mal emniyetini sağlayacak, din ve eğitim özgürlüğüne müdahale etmeyecek, hak ve çı-karlarına aykırı yasa çıkarmayacaktı. Berlin Antlaşması Bulgaristan için anayasa değerindeydi.

II. 1879–1880 GÖÇÜRus Ordusu 1879 yazında Bulgaristan’dan çekildiğinde, Türklere yö-

nelik Bulgar terörü yeniden başladı. Bulgar yönetimi Türklerin can ve mal güvenliğini sağlamak gerekçesiyle Türk bölgelerinde sıkıyönetim ilan etti. Sıkıyönetim gerekçesiyle Türklerin silahları toplandı, geceleri so-kağa çıkmaları yasaklandı. Fakat Bulgarların silahları toplanmadı ve gece-leri sokağa çıkmaları yasaklanmadı. Bu durumdan yararlanan Bulgar çe-teleri yeniden köylere saldırmaya, yağma etmeye ve çocuk, kadın yaşlı demeden öldürmeye ve göçe zorlamaya başladı.

Bu olaylar nedeniyle de Bulgaristan’dan Türk topraklarına olan zo-runlu göçlerde hızlandı. Varna’dan ve Tuna nehri kıyılarından deniz yo-luyla İstanbul’a ve kara yoluyla da Edirne’ye doğru binlerce göçmen yola çıkmıştır. Haziran 1879, Eylül 1880 tarihleri arasında yalnız Varna lima-nından 17.390 Türk Anadolu’ya göç etmiştir.

III. 1884 GÖÇÜ1884 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye 600 bin Türk göç etmiş-

tir. Sofya’daki Fransız Temsilcisi 3 Nisan 1884 gününki raporunda Bulgaristan’dan 600 binden fazla Türkün göç ettiğini bildiriyor ve şöyle diyordu:

“Tuna nehrinden Balkan Sıradağlarına, Balkanlardan Sofya’ya ka-dar toprak pek bereketli ama pek işlenmiş değil. Çünkü Müslümanların göçü, Bulgaristan’ı 600 binden fazla işgücünden mahrum bıraktı. Birçok bölgede Türk insanının hemen hemen yok olup gitmesinden doğan boş-luğu yabancı işçiler de dolduramıyor.”

IV. 1893–1902 GÖÇÜ1893 – 1902 Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçlerin en durgun olduğu

yıllardır. Türk – Bulgar ilişkileri normaldir. Böyle olduğu halde göç dur-mayıp, ince ince akan su gibi sürmeye devam etmiştir. En durgun yıllarda bile Bulgaristan’dan Türkiye’ye her yıl ortalama 7 bin kadar göçmen gelmiştir. Bulgar resmi istatistiklerine göre; 1893 – 1902 yılları arasında Bulgaristan’dan Türkiye’ye 70.603 göçmen gelmiştir. Bunların yıllara göre dağılımı aşağıdaki tablodaki gibidir.

V. 1912-1913 GÖÇÜCanlarını kurtarabilmek için yüz binlerce Rumeli Türkü Anadolu’ya sı-

ğınmak için göç yollarına döküldü. Balkan Savaşı göçmenlerinin kesin sayısı bilinmiyor. Bir kaynağa göre Bulgar işgaline düşen Batı Trakya’dan 200 bin kadar Türk yerlerinden kaçıp Osmanlı topraklarına sığınmış-lardır. Makedonya’dan da 240 bin Türk göç etmiştir. Böylece Balkan Savaş’ında toplam 440 bin kadar Türk, Makedonya ve Trakya’dan Anadolu’ya göç etmiştir. Aynı dönem Balkanların başka yörelerinden ko-pan göçmenler dehesaba katılırsa, Balkan Savaşlarında yaklaşık bir mil-yon kadar Rumeli Türkü’nün yurtlarından sökülüp atıldığı, bu kitlenin 200 bin kadarının savaş sırasında can verdiği, geri kalanın da Anadolu’ya sığındığı söylenebilir.

VI. 1923–1939 GÖÇÜCumhuriyet döneminde Bulgaristan’dan ilk kez göç işi bir anlaşma ile

düzene bağlanmıştır. 18 Ekim 1925 tarihinde Ankara’da imzalanan Türk – Bulgar ikamet sözleşmesi, göç konusunu da düzenlemiştir. Buna göre, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin isteğe bağlı göçlerine engel olunmaya-caktır. Bu dönemde 2 silahlı Bulgar örgütü, Bulgaristan Türklerine zulüm yapıyordu. Kuzey Bulgaristan’da Rodna Zaştita(Yurt Koruması) ve Gü-ney Bulgaristan’da Trakya Komiteleri, Türk azınlığına durmadan saldırı-yorlardı. Bu günkü Bulgar kaynaklarının belirttiğine göre, Rodna Zaştita 1923 yılında kurulmuş faşist bir örgüttür. Üyeleri çoğunlukla öğrenciler-den oluşan bu örgüt güçlü bir Bulgar Monarşisi yaratmak ve demokratik ve demokratik özgürlükleri kaldırmak için çalışıyordu. 1936 yılına kadar ayakta kaldı ve o yıl askeri rejim tarafından lağvedildi. Bulgaristan Türkle-rini göçe zorlamak istiyor ve Türklere karşı çeşitli saldırılar düzenliyordu. Güney Bulgaristan’da, özellikle Rodoplar bölgesindeki Türklere karşı sal-dırıları da daha çok Trakya Komitesi düzenliyordu. Bu iki örgütün saldı-rıları karşısında Bulgaristan Türkleri kafileler halinde Türkiye’ye göç et-mek zorunda kalıyorlardı.

Bulgarların bu köklü Türk düşmanlığı öncelikle Bulgaris-tan Türk azınlığına yapılan eziyetler biçimde göze çarpıyordu. Bulgarlar, Türklere besledikleri köklü kini Türk komşuları üzerinde söndürüyorlardı. Bunların sonucunda da Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç kesilmiyordu. 1923 -1933 yılları arasında Bulgaristan’dan Türkiye’ye 101.507 kişi göç etmiştir.

Devamı Gelecek Sayıda

İbrahim SOYTÜRK

B u l g a r i s t a n d a n G ö ç l e r

Balkanlarda Tarihi

Eserlerimiz-2Bunu imparatorluğunun gereği olarak görmüş. Hem

yerliler hem de Anadolu’dan Balkanlar’a getirilenler bu eserleri uzun yıllar kullanmış. Ne var ki, Balkan Savaşları’nın ardından bu topraklar elimizden çıkınca, kimi zaman milliyetçiliğin, kimi zaman da bakımsız-lık ve doğal afetlerin etkisiyle çoğu ortadan kalkmış. Bu arada bizden de yıllarca bu eserlere sahip çıkan ol-mamış, olamamış. Balkanlar’da kalan soydaşların da gücü yetmemiş tahribata engel olmaya. Eserlerin sayısı ile ilgili elimizdeki en önemli çalışma merhum araştır-macı ve mimar Ekrem Hakkı Ayverdi’ye ait. Ayverdi; Türkiye’deki arşivlere dayanarak, Balkanlar’da beş asır-dan fazla süren Türk hâkimiyeti döneminde, mimari değeri olan 15 bin 787 yapının inşa edildiğini ortaya koymuş. Ancak, bu sayıya Balkan ülkelerindeki arıştı-rılmamış arşiv ve kayıp vakıf kayıtlarındaki eserleri de ilave edecek olursak, bugün bu sayı ikiye katlanıyor. akkı Ayverdi’den farklı olarak siz neler yapıyorsunuz?

On ortaya koyduğu ilk ve bu bağlamda temel olan eser çok önemli. Döneminde, yani 1970’lerde gerek siyasi gerek teknik imkânlar dâhilinde yapılabilecek-leri yapmış. Macaristan, Romanya ve Yugoslavya’ya sınırlı gidebilmiş. Ama Yunanistan, Bulgaristan ve Arnavutluk’a hiç gidememiş. Onun saha çalışması yönü çok eksik kalmış. Bizim Ayverdi’den artımız, saha çalışması yaparak, göremediklerini, artan siyasi ve teknolojik imkânlarla ortaya çıkarmak oldu. Bir de res-torasyon yapıyoruz. Bölgedeki ülkelerin arşivlerinden yararlanıp bilinmeyen eserleri ortaya çıkarmaya çalışı-yoruz. Yıkılmış eserlerin kalıntıları ve izlerinden kime ait olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Bulduğumuz eser-lerin yüzde 20’si böyle. Kitâbeleri yok. Arşiv ve vakıf kayıtları yok. Dolayısıyla 16 bin sayısı 30 bine çıkıyor.

- Uzun yıllar bu eserlere sahip çıkan ol-mamış. Bu durum nasıl ve ne zaman değişti?

Uzun yılların ardından Osmanlı eserlerine ilk kez Turgut Özal’lı yıllarda sahip çıkıldı. Özal’ın ziyaret-leri ve beyanatları sayesinde Balkanlar’a direkt ilgi başlıyor. Bir de onun döneminde Demirperde ülke-leri yıkılıyor. Yugoslavya’nın yıkılmasına da bağlı bu sahiplenme. Balkanlar’da da bir meyil vardı hamileri Türkiye’ye. Rusya ve Balkanlar’daki kapalı rejimle-rin çöküşüyle Türkiye Balkanlar’a yeniden eğildi. An-cak tahribat bu dönemden sonra da sürdü. Türkiye’nin artan ilgisi karşısında milliyetçiliğe kurban gitti eser-ler. Ama direnç de arttı. Yani 1980’lerden sonra Tür-kiye bu bölgedeki eserlerle artık açık açık ilgilendi. Son dönemde de hem buradan hem oradan insanla-rın gelip gidişleri arttı. Türkiye’ye geldi oradaki soy-daşlar, buradakiler de oraya gitti. Bağlar yeniden kuruldu. Türkiye daha da yakın oldu Balkanlar’a. Dolayısıyla eserler de daha fazla sahiplenildi.

- D e m i r p e r d e d ö n e m i n e g ö r e Balkanlar’da çalışmak artık daha mı kolay?

O zamana göre bu ülkelere girmeniz, oturup eser-ler üzerinde konuşmanız ve hakları genişlediği için oradaki soydaşların eserleri sahiplenmesi kolaylaştı. Ancak, saha çalışmaları için gittiğiniz ülkenin arşiv-lerine girmeniz lazım. Bu hâlâ tam yapılamıyor. Bazı ülkelerde saha çalışmalarına da engel çıkaranlar olu-yor. Bu tür kısıtlamaların yanı sıra eserler hakkında ka-sıtlı olarak yanlış yazılan araştırmalar var ortada. Onla-rın arasından sahih olanları ayırma güçlüğü yaşıyoruz.

- Eserlerle ilgili en büyük sorun ne? Askerî, ticari, ekonomik, kültürel ve sosyal önemin-

den dolayı Osmanlılar Balkanlar’da yoğun bir imar faaliyeti yürütmüş. Mevcut şehirler yeni bir anlayışla imar ve ihya edilirken yeni şehirler ve yerleşim yer-leri de kurulmuş. Bu suretle bölgeye Türk şehir do-kusunun yanı sıra yeni hayat tarzı, ticaret ve medeni-yet de getirilmiş. Ancak Osmanlı’nın ayrılmasından sonra, bazı ülkelerde Türk ve Müslüman nüfus kal-madığı için eserler kolayca ortadan kaldırılmış. Türk ve Müslüman nüfusunun olduğu bölgelerde ise eser-lerin bir kısmı ayakta. Mesela, Macaristan’da nü-fus kalmayınca 700 eserden sadece 28’i bugüne ula-şabilmiş. Onlar da turistik maksatlarla kullanılıyor. Kosova, Bosna Hersek ile Makedonya’da Müslü-man nüfus fazla olduğu için birçok eser varlığını ko-ruyabilmiş. Dolayısıyla eserlerin en büyük sorunu sahiplenilmeme, bakımsızlık, milliyetçi saldırılar, do-ğal afetler, kasıtlı müdahale ve yanlış restorasyonlar.

Acıl restorasyon isteyen: BULGARİSTAN - Filibe (Plovdiv): Perşembe Pazarı Camii Razg-

rad: İbrahim Paşa Camii Köstendil: Fatih Ca-mii Provadija: Abdulaziz Camii Selvievo: Malkoç Bey Türbesi Karlovo: Karlı İli Mehmed Bey Camii

BALKANLAR’DAKİ OSMANLI ESERLERİNİN SAYISI

Ülkeler Bulgaristan 3.639 512 Yunanistan 3.611 400Bosna-Hersek 3.560 657 Makedonya 1.411 467Sırbistan-Karadağ 1.098 160 Arnavutluk 1.015 110Macaristan 724 28 Romanya 291 110Kosova 361 221 Hırvatistan 18 753

Bankalarla Anlaşmalıyız

Diş Hekimi

Adres: Çalışlar İncirli, Ömür sk.No.1/1 Bahçelievler/Tel: 0212 556 45 30

TBTSO Kazanlık’ta

T B T S O K a z a n l ı k ş e h r i n -deki Gül festivaline sponsor oldu Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası

Kazanlık şehrinde düzenlenen geleneksel Gül festivalinin sponsorluğunu ikinci yıl tekrar yaptı. Bir ay süren festivalin zirve noktası sayılan gösterişli geçiş 50 000 kişi tarafından canlı olarak izlendi. Etkinliğe parlamento başkanı Tzetzka Tzaçeva, Av-rupa fonlarından sorumlu bakan Tomislav Donçev ve bir çok ülkenin büyükelçileri katıldı. Kazanlık Belediye başkanı Galina Stoyanova aralarında TBTSO dışında We-iss Profil ve Kastamonu Bulgaristan firma-larının da bulunduğu tüm sponsorlara te-şekkür etti. Kazanlık bölgesinde sanayi ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren yir-miye yakın Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Bölgede bulunan termal su kaynakları ise Türk yatırımcılarının özel ilgisini çekiyor.

A r a ş t ı r m a Damadı Bulmadan Düğün Salonunu Tuttu Hayalinin erkeğiyle Ekim veya K a s ı m ayında ta-nışacağın-dan o kadar emin ki, düğün ha-zırlıklarına bile baş-ladı! Peki, kendinden nasıl bu kadar emin

Avustralya’da Nisan ayında gerçekleşece-ğini öngördüğü düğünün parasını bile öde-yen 42 yaşındaki astrolog Anita Chakra Burtty’nin hayatında henüz bir erkek bile yok.Bir dergiye açıklada bulunan Burtty, ruh iki-

ziyle Ekim veya Kasım ayında karşılaşaca-ğından yüzde 100 emin olduğunu, bu yüzden gelinliğin satın alıp düğün yeri bile ayırttığını ifade etti. “Benimle tanıştığında komik, cö-mert ve sevgi dolu bir insan olduğumu gö-rüp biraz kaçık olmamı umursamayacak-tır” diyen Anita, İngiltere’deki ailesine düğün davetiyelerini bile yolladığını gizlemiyor.

A . H a l i d e Ü M İ T F E R

TBTSO Başkanı Varna’da

TBTSO Fahri Başkanı Varna’yı ziyaret etti Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Fahri Başkanı

olan T.C. Bulgaristan Büyükelçisi Sayın İsmail Ara-maz Varna resmi ziyareti esnasında Türk Bulgar Tica-ret ve Sanayi Odası’ nın organize ettiği kokteyl ile işa-damlarıyla buluştu. Türkiye’den gelip Varna ve Dobriç illerinde faaliyet gösteren 30 firma sahibi Büyükelçi İs-mail Aramaz, T.C. Burgas Başkonsolosu Cem Ulusoy ve aralarında Bulgaristan’da iş yapma konularını değer-lendirdiler. Kokteyle Varna ve civar illerden Bulgar işa-damları da iştirak etti. Büyükelçi Aramaz, Bulgaristan’ın gerek doğasıyla gerek güzel insanlarıyla çok güzel bir ülke olduğunu ve Bulgar devletinin Türkiye vatandaşla-rına olumlu vize değişikliliği gelişmesi / yeşil pasaport sa-hibi ve Schengen vizesine sahip Türkiye vatandaşlarının Bulgaristan’a vizesiz giriş çıkışı / ile vize rejiminin kıs-men kaldırılmasının iki ülke arasındaki ekonomik, kül-türel, ticari ve akademik ilişkilere ivme kazandıracağını söyledi. İsmail Aramaz T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Varna ziyareti çok olumlu geçtiğini ve Ruse – Svilengrad yol yapımı ortak projesini ve Varna – Bur-gas otoban projesinden bahsetti. Türk Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Burgas bölge koordinatörü Salih Şahin gö-rüşmelerin çok faydalı olduğuna değinerek bütün katılan-lara teşekkür etti. Programın sponsorluğunu Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası üyesi Dersiyon OOD üstlendi.

M a h m u t O R A L

Page 12: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

12 Bulgaristan Türklerinin Sesi

Bir gün bir seminer öncesi kısa boylu güler yüzlü bi-risi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpü-şelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:

- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım.

Hayatım değişti.O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size

teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek is-tedim.

- Ne oldu, nasıl oldu?- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir

seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişinde doğru dediniz ki, “Bir insanın anavatanı çocukluğu-dur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.”

Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:

- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, “Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.” Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime

düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocuk-luğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor mu-yum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye dü-şündüm. Benim yaptığım sanırım birçok babanın yap-tığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya ça-lışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musu-nuz, Hocam?

- Hayır, neden?- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum.

“Oğlum bugün ödevini yaptın mı?” Tuhaf tuhaf bakı-yor, gözünü kaçırıyor, daha da sıkıştırınca, hayır anla-mına gelen, “cık” sesini çıkarıyordu. Kızıyordum, söy-leniyordum, “Niye yapmıyorsun ödevini!” diyordum.

Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.

Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak iste-mediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışı-yordu. Sonra konuşmaya devam etti:

- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. “Ben ne biçim babayım,” diye kendime sor-dum. Seminer için geldiğim İstanbul’dan çalışma ye-rim olan Ankara’ya gidinceye kadar düşündüm;

otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi ken-dime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.

- Radikal bir karar!- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi,

Hocam.Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve

gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Ye-mekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları ak-tardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en ni-hayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, olu-runa bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.

- Eşiniz ne dedi?- Hocam biliyor musun ne oldu?- Ne oldu?- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, “Bu ne biçim

seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bi-zim ki çocukluğunu yaşayacakmış!

Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıfla-rını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz.”

- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalma-sını istemiyor, kaygılanıyor!

- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mü-cadeleye devam ettim. Her gün, her akşam gece ya-rılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.

- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakka-

bımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dö-nünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve

“Hayır!” anlamına gelen “cıkk” dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla be-raber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlar-mış, onlar da sokağa çıktılar; Devamı Gelecek Sayıda

Mehmet ÇAKIRBir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yerli oto-mobil üretilmesini ulusal bir hedef ola-rak koyduğu bir dönemde, Türkiye’nin ilk yerli traktör üreticisi Uzel Makina iflas etti.

Aile içinde patlak veren kavga bir sanayi devinin iflasa sürüklenmesiyle noktalandı. İflas kararı ilgili mahkeme tarafından 5 Temmuz 2012’de alındı.

HER ŞEY BABA ÜZEL’DEN SONRA BAŞLADI

Ailede miras kavgası merhum bestakâr Ah-met Uzel’in eşi Türkan Uzel’in, eşinin ölümünün ardından oğullarıyla yaşadığı miras kavgasıyla başladı. Milliyet’in haberine göre, baba Ahmet Uzel’in 1998’de vefat etmesinin ardından Türkan Uzel ile kızı Şafak Kibar’ın (Kibar Holding Yöne-tim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kibar’ın eşi), oğulları Önder ve Serdar Uzel’le miras üzerinde anlaşmazlığa düşmesi sorunların başlangıcı oldu.

Türkan Uzel 2003’te, iki oğlunun birlikte hareket ederek çoğunluğu kendisine sağla-yan hisseleri hukuka aykırı şekilde ele geçir-dikleri iddiasıyla dava açtı. İstanbul 9. Ticaret Mahkemesi’ne 2003’te başvuran Türkan Uzel, “İki oğlum, beni ve kızım Şafak Kibar’ı şirket yönetiminden uzaklaştırdılar” iddiasında bulundu.

AĞIR CEZA DAVASI SONUÇLANDI2007 yılına gelindiğinde Serdar Uzel ve Ön-

der Uzel arasında da anlaşmazlık baş gösterdi. Gelinen noktada Uzel Makina alacaklarını iste-yen bayiler, tedarikçiler ve işçilerin başlattığı sü-reç üzerine iflas noktasına geldi. T.C İstanbul 1. İflas Müdürlüğü 2012/10 dosya kararıyla şirketin iflasını açtı. Peki bu sürece nasıl gelindi? 2005 yılına kadar kardeşi Önder Uzel’le birlikte şir-ketin yönetiminde bulunan Serdar Uzel’e ulaştı-ğımda kendisinin de çok üzgün olduğunu söyledi.

Şirketin iflasını sorduğumda Serdar Uzel, kar-deşi Önder Uzel, Bedirhan Çelik ve Mehmet İzzet Kalaycı hakkında İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açtığı ağır ceza davasının so-nuçlandığı söyledi. Sonrasında şu bilgileri verdi: “Önder Uzel, Bedirhan Çelik, Mehmet İzzet Ka-laycı hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmak suçunu işledikleri gerekçesiyle 1 yıl 6 ay ha-pis, 520 gün adli para cezasıyla ayrı ayrı ceza-landırıldı. Ancak sabıkasız oldukları için verilen ceza ertelendi. Ağır ceza mahkemesinde açılan dava sürecinde sanıkların bütün mal varlıklarına el konulması kararı verilmişti. Mahkeme ver-diği kararla sözkonusu el koyma kararlarının ka-rar kesinleşene kadar devamına karar verdi.”

Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi Esas No: 2008/92 no ile görülen davada Yargıtay aşa-ması olacak. Serdar Uzel ise böyle bir aşa-maya gelinmişken kardeşinin hâlâ, illegal şe-kilde şirketin yönetiminde bulunduğu söylüyor.

İŞİN SIRRI JERSEY’DE ÇIKTIBu noktada şirketin satışına karşı açtık-

ları davaların sürdüğünü söyleyen Uzel bu süreçle ilgili olarak şunları kaydetti:

“Ağabeyim, Uzel Makine’yi holding ça-tısı altından çıkarıp hisselerinin yüzde 64’ünü Hollanda’da kurulu Uzel Agri şirketine sattı. Ben de yönetimdeydim. İstanbul 6. Ticaret Mahkemesi Uzel Agri’nin hissedar sıfatı ka-zanmadığına hükmetti sonradan. Ağabeyim bu satışı şirketi globalleştirme mantığıyla yaptı-ğını söyledi. Ancak bambaşka bir süreçle sa-tış silsilesi devam ettirildi. Hollanda Agri şirketinin üzerinde Uzel Corparation vardı. Ağa-beyimle birlikte burada yüzde 50 - 50 ortaktık.

Fakat bunun da üzerinde Lüksemburg’da kuru-lan bir şirket vardı. Onun da üzerinde Londra’da kurulan bir şirket var. Onun üzerinde de Jer-sey adasında kurulan bir vakıf var. Asıl hikaye bu vakıfla başlıyor. Bu vakıfta A grubu his-seleri, B grubu hisseleri var. A grubu iki oy, B grubu tek bir oy hakkına sahipmiş. Ağabe-yim Önder Uzel iki oyu temsil eden A grubu hisseyi almış. Ben bakmadan imzaladım. İki oy hakkına sahip olduktan sonra şirketi tama-men kontrol eder hale geldi. Ve aile üyelerini tümüyle uzaklaştırdı şirketten. Bu konuda hu-kuk ve ceza mahkemelerinde açtığımız dava-lar devam ediyor.” Yapılmış işlerin usulsüz ol-duğunu hatırlatan Serdar Uzel, “Bizim dışımızda

yüzde 17’si halka açık olan bir şirkette bu hisseye yatırım yapmış kişiler de mağdur oldu” dedi.

TÜRKİYE’DE İLK TRAKTÖRÜ ÜRETTİ

* Bir zamanlar İSO’nun en büyük şirketler lis-tesinde yer alan Uzel’in sermayesi artık ekside.

* 2006 yılında 622 milyon TL satış ge-liri gerçekleştiren şirket hakkında iflas açıldı.

* Şirketin makina teçhazatı ve üze-rinde kurulu olduğu arazilere icra getirildi.

* Geçen dönemde dosyalara giren mah-keme kayıtlarına göre sadece IFC’nin alacağı 6 milyon dolar seviyesinde.

* 9 klasörlü Uzel dosyasının detayları tek ala-caklının IFC olmadığını gösteriyor. Uzel’in alacak-lıları arasında, Maliye, faktöring şirketleri, banka-lar, tedadikçi firmalar ve yüzlerce çalışan buluyor.

* Uzel dosyasında alacaklar arasında büyük bankaların ve şirketlerin yanı sıra faktöring şir-ketleri onlarca çalışanın olması da dikkat çekiyor.

* Zapsu ve Laçin ailelerinin de bir dö-nem hissedar olduğu Uzel Makine’nin te-mel le r i i se 1930’ la ra dayanıyor.

* 1878’deki Rus Savaşı sonrası Rumeli’den Bursa’ya göç eden bir ailenin oğlu ola-rak işe fayton üretmekle başlayan büyük-baba İbrahim Uzel tarafından temelleri attı.

* İbrahim Uzel’in Bursa’da 1937’de kurduğu Yaprak Yay şirketi ile Uzel’in hikayesi başlıyor. - 1961’de İngiliz Massey Ferguson ile anlaşıp Türkiye’nin ilk yerli traktör üreticisi olan Uzel, oğul Ahmet Uzel tarafından 1977’de holdingleştirdi.

HİSSE KAVGASI NASIL PATLADI?İki erkek kardeş arasındaki kavga, Serdar

Uzel’in 2007 yılında holding yönetim kurulun-dan çıkarılmasıyla başladı. Şirketin yüzde 64 his-sesi ise Hollanda’daki şirkete 2005 yılında satıl-mıştı. Bir dönem ağabeyiyle birlikte hareket eden Serdar Uzel de daha sonra annesi ve kızkardeşi gibi bu işleme karşı dava açtı. Serdar Uzel’in konuyla ilgili açıklamaları şölye devam ediyor:

“Babamın 1998 yılında vefatından sonra baş-ladı sorunlar. Ağabeyim hepimizden tecrübe-liydi ona inancımız tamdı. Ağabeyim anneme ait hisseyi kullanarak çoğunluğu sağlamış. O za-man ağabeyime güveniyorduk, olanların far-kında değildik. O dönemde yönetimde ağabe-yim, Uzel Sanayi şirketini temsilen Bedirhan Çelik ve ben vardık. Anneme ait çoğunluğu sağ-layan hisseyle şirket yönetiminin kararlarını ala-bilecek duruma geldi. Baktım ağabeyim herşeyi planlayarak hareket etmiş. Annem bu hissele-rin kendisinden habersiz şekilde kullanımıyla il-gili olarak 2003 yılında dava açtı. Ben annemin bu davasını kabul edince ağabeyim yine usul-süz bir şekilde beni şirketten uzaklaştırdı. Anne-min açtığı davada İstanbul 9. Ticaret Mahkemesi anneme ait olan hissenin kendisine iadesine ka-rar verdi. Yargıtay tarafından yapılan temyiz in-celemesinde karar yalnızca usülü açıdan bo-zuldu. Ve esasla ilgili değişen bir şey olmadı.”

DAVALAR SÜRÜYOR2006 sonu itibariyle şirketin cirosunun 622

milyon TL civarında olduğunu hatırlatan Ser-dar Uzel, “Toplam kredisi ise sadece 60 mil-yon TL civarındaydı. Şirketin finansal yapısının ne kadar iyi gittiği ortadayken iflas aşamasına geldik” diyor. Gelinen noktada Önder Uzel’in de kardeşlerine karşı açtığı karşı davalar sü-rüyor. Şirkete traktör almak için avans veren bayiler, işçiler, tedarikçilerin alacaklarını ta-lep etmek için hareket geçmesiyle şirket hak-kında iflas kararı çıktı. Aile kavgasında Tür-kiye için önemli bir şirketin geldiği nokta ortada.

Hangi taraf haklı olarsa olsun şirket zarar gör-düğü için bu noktada bir zamanlar borsanın ha-reketli hisseleri arasında yer alan şirkete yatırım yapanlar da mağdur oldu. Görünen o ki bu tür giri-şimlere karşı şirkete yatırım yapan insanları koru-yacak bir mekanizma hala yok. Bu noktada şirke-tin bu aşamaya gelmeden kamu denetiminin yeterli bir şekilde yapılıp yapılmadığı merak konusu.

Bir zamanların kırmızı traktörü iflas etti

Huseyin ÖZKANDobruca Tekstil San.Tic.Ltd. Şti.

Laleli Cad.Sait Efendi Sk. Astor Center No.55

Laleli / İst. Tel: 0212 458 21 20 / 458 21 19

Terör terör olalı böyle vaşet yapmadıA l p t e k i n C E V H E R L İB u l t ü r k Y K Ü y e s i

Gecenin bir vakti, Gaziantep gibi sakin bir şehirde, 2 otobüsün tam durağa yanaştığı esnada PKK’lı teröristler uzaktan kuman-dayla bomba yüklü aracı havaya uçuruyorlar.Sonuç, çoğu yanarak ve parçalana-rak ölmüş 9 vatandaşımız ve 64 yaralı…Ölenlerin arasında bayram ziyaretinden gelen

küçücük çocuk mu ararsın, ekmek parasını çı-kartmak için bütün gün çalışmış, akşam evine yorgun argın giden adamı mı arasın; herkes var!... Neticede…Bildik sözler aynen tekrar edildi.Kanları yerde kalmayacak nutuk-ları atıldı. Türkiye büyük devlet-tir diye dünyaya meydan okundu…Bir rahatladık, bir rahatladık sormayın…Ölenlere rahmet, kalanlara baş sağlığı diledik(?)Ne â lâ memleket deği l mi?O gece internette tanıdıklara bay-ram tebriği gönderirken tesa-düf eseri kalleş saldırıyı öğrenmiştim.Hani daha geniş kapsamlı ha-ber verir diye, televizyonu açtım.Aman Allah’ım neredeyse bü-tün TV kanallarında müzik eğ-lence programları tam gaz gidiyor…Sanki başka bir ülkede saldırı olmuş da,

lütfedip alt yazı bile geçmeyen sözüm ona gazeteci, televizyoncu denilen vicdansızı-lar, haber vermeye bile tenezzül etmemişler.Kimi ikbal korkusuyla, kimi kansızlıktan (!) vur

patlasın, çal oynasın eğlenceye devam ediyor…Bilmem hangi futbol kulübünün kongre-sini naklen yayınlayan, bilmem kim kimi hangi barda boynuzlamış bunun bü-tüüün ayrıntısını veren sözüm ona ba-sın mensubu müsveddeleri, hiç yüzleri kı-zarmadan milletten haber saklıyorlar…O vahşet haberini milletten gizlediği-

nizde; o kahpe bombayı oraya koyup, oto-büsler dolusu masum insanı diri diri yakan o şerefsizden, sizin ne farkınız kalıyor ki?Eğer gazeteciliği yapamıyorsa-nız, bırakın kardeşim bu mesleği!Bari şerefinizle dersiniz ki, burada gazetecilik

yapılmaz. Bu şartlarda, bu meslek icra edilmez.Böyle kahpeliğe, rezilliğe hem kol kanat ge-

receksiniz hem de, basın kartı denilen; milletin haber alma hakkını cebinizde taşıyacaksınız…Yok öyle yağma…S o n s ö z ü m i s e , d a ğ d a k i o kahpe hainlere ve yardakçılarına:Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner…

Page 13: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 13

Gelecekte tüm Hayatı Değiş-t i recek 10 Teknoloj ik yenil ik

2000’li yıllarla birlikte teknolojik gelişme-ler hız kazandı, gelecekte karşımıza neler çıkacağını, hangi cihazları ve teknolojileri kullanacağımız kestirmek zor. Biz de siz-ler için gelecekte karşımıza çıkacak muh-temel teknolojileri mercek altına aldık.

2012 yılı Haziran ayı ile birlikte Türkiye’de geniş bant internet kullanımı 18 milyonu aş-mış gözüküyor. Bununla birlikte internet üze-rinde dolaşan veri miktarı da kat kat artıyor. Türkiye’de ki sabit genişbant abonelerinin yaklaşık yüzde 81’i 8 Mbit/s hızına kadar olan bağlantıya sahip abonelik türünü tercih ettik-leri görülüyor. Bu da birçoğumuzun internet üzerinde hız açısından sorun yaşamadığı ve hızlı veri aktarımı konusunda dünyanın sa-yılı ülkelerinden biri olduğumuz anlamına ge-liyor. İş böyle olunca geleceği tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde internet hızı ve veri büyüklüğü kat kat artacak ve akıl almaz boyutlara ulaşacak.

Diğer taraftan teknolojik açıdan gelişerek hızlı bir şekilde değişikliğe uğrayacak bir di-ğer sektör ise yenilenebilir enerji. Yenilebi-lir enerji kaynakları yakın gelecekte daha sık kullanılmaya başlanacak. Bununla birlikte robot kullanımı her alanda çoğalacak. Sa-dece sanayii alanında değil artık tıp alanında da doktorların hata yapmaktan çekindikleri birçok işlemi robotlar yapacak. Tabii ki bu-nunla birlikte tıp dünyasında birçok hasta-lık tedavi edilebilme yetkinliğine kavuşacak.

Augmented Reality (Artırılmış gerçeklik)Gelecekte insanların gerçeklik anlayışı gü-

nümüze göre farklılık gösterecek. Robotlar iş gücüne karışacak ve fiziksel açıdan insanla-rın yükleri hafifleyecek. Şu anda bu tarz uy-gulamalar kullanılıyor ve gelecekte bu uygu-lamalar daha gerçekçi ve gerçeğinden ayırt edilemeyecek şekilde yapılandırılacaklar. Hali hazırda bazı firmaların uygulamaları sayesinde akıllı telefonunuzdan veya Tablet PC’nizden oturma odanıza geniş ekran TV varmışçasına fotoğraf çekebiliyorsunuz. Bunun için firma-nın hazırlamış olduğu dokumanı TV’yi koy-mak istediğiniz yere yerleştirmeniz yeterli ardında uygulama akıllı cihaz üzerindeki ka-mera sayesinde bu dokumanın olduğu yere istediğiniz model ve büyüklüğündeki TV’yi yerleştirerek size sanal bir gerçeklik sunu-yor. Bu sayede daha TV’yi almadan oturma odanızda nasıl durduğunu görebiliyorsunuz.Yapılan araştırmalara bakılırsa 2025 ve

2030’lu yılla arasında dünya üzerindeki robot-ların sayısının insanları geçeceği tahmin edili-yor. Tabii ki robotların (Bu robotların arasında mutfak robotu da olabilir, sizin için arabanızı kullanacak bir robotta) hepsi zihinsel açıdan çok zeki olmayacak. Fakat 2040’lı yıllarda zi-hinsel açıdan insanların üzerine çıkacak robot-ların doğuşu bekleniyor. Ama o zamana kadar Augmented Reality’nin (Artırılmış Gerçek-lik) okullarda ve hastaneler kullanılması bek-leniyor. Belki de bakarsınız 2050’li yıllarla birlikte Android arkadaşlarımızla birlikte fut-bol oynar veya bir kahve içerek dertleşiriz. İnternet Milyonlarca Kat HızlanacakYazımızın başında da söylediğim gibi tek-

noloji 2000’li yıllarla birlikte hızlıca ilerle-meye başladı. Tabii ki bu değişim baş aktörü internet. Ağ bağlantı hızı 2000’lerin başında 28.800 bit/s iken şimdilerde 1000 mbps’lara ulaşmış durumda. 1990’lı yıllara göre günü-müz bağlantı hızı yaklaşık 150.000 kat art-mış durumda. Bu hızın 2030’lı yıllarda günü-müze göre 3 milyon kat artacağı düşünülüyor. Hız artınca kullanacağımız veri miktarı da artacak. Video çözünürlükleri tahmin ede-meyeceğiniz kadar büyüyecek. Buna bağlı olarak geniş ekranlar daha da genişleyecek, çözünürlükleri ve işlevsellikleri de gelişecek.Veri Büyüklüğü Tahmin Edi-

l e m e z B o y u t l a r a U l a ş a c a kSanal dünya kapladığımız alan büyük bir

hızla artıyor. 2008 yılında yapılan araştırma-lara göre o yıl 5 exabyte’lık veri üretilmiş. Bu, 1 milyar DVD büyüklüğüne karşılık geliyor. 2011n yılında ise bu rakam 1.2 zettabyte’lara kadar ulaşmış durumda. Bu büyüklüğün ne kadar olduğunu sizlere şöyle açıklayabili-rim: “Dünyadaki her kişinin 100 yıl boyunca Facebook’dan duvarında bir bilgi paylaşması ya da en sevdiğiniz bir saatlik bir videonun 125 milyon yıl internet üzerinden izlenmesi”. Veri büyüklüğünün 2030’lı yıllarda hangi bo-yutlara ulaşacağı konusuna ise akıl sır ermiyor.

Devamı Gelecek Sayıda

Hüseyin YILDIRIMHayatımızı Değiştirecek

Teknolojiler

Dünya Medyasından HaberlerYeni eğitim-öğretim yılı başlıyor Dile kolay! İki milyon öğrenci bugün 2012-2013 eğitim öğ-

retim yılına başlıyor. Bir diğer değişle iki milyon öğrenciyi ol-dukça zorlu bir sene bekliyor... Öğretmenlerin hayatta kal-malarına bile yetmeyecek olan maaşları onları grev yapmaya yönlendirirken her geçen gün kalabalıklaşan sınıflarda da eği-timin kalitesini düşürüyor. Hayat pahalılığı sebebiyle okul ih-tiyaçlarından kısan anne babalar istemeseler de çocuklarına so-nuçları ileride ortaya çıkacak büyük darbeler vuruyorlar.İnternet çağına gelmiş olmamıza rağmen halen birçok konuda yetersiz hatta geri kaldığını kabullenmeyen Netanyahu hükümeti her-kese eşit ve kaliteli eğitimin sözünü verse de yapılanlar ve ya-şananlar ne yazık ki gerçekten çok uzak. Bir gerçek daha var ki o da her zaman en büyük bedelleri en masumların, çocukların ödüyor olması. Ne yazık ki bu 2012 yılı İsrail’i için de geçerli.

Beni unutmadığınız için teşekkürler Esaretten kurtulan Gilad Şalit ikinci hayatında özgür-

lüğünü doya doya yaşayarak ilk doğumgününü kutluyor.Bugün 26 yaşına giren Gilad Şalit onu destekleyen her-

kese ve okuyucularına bir mesaj gönderdi: “Beni unutma-yan herkese, benim için dua eden herkese, benim geri dön-mem için çaba harcayan herkese çok teşekkür ederim”.

Gazetemiz bünyesinde spor yazarlığı yapmaya devam eden ve oldukça da iyi bir performans gösteren Gilad`a bizler de “iyi ki varsın, iyi ki yine aramızdasın” demek istiyoruz.

İ y i k i d o ğ d u n G i l a d . . .

Gelişim Kapısını AçmakPakistan Yatırım Kurulu Türkiye Cumhuriyeti

Başbakanı Ekselansları Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’a yatırım yapma imkânlarının artırıl-ması yönündeki çabalarını memnuniyetle kar-şılıyor. Yatırım Kurulu Pakistan’ı gelecek ne-siller için çok daha müreffeh bir ülke haline getirecek olan Türk işadamlarının yatırımla-rını büyük bir memnuniyetle karşılamaktadır.

Başbakan Gilani Pakistan halkının her alanda kardeş Türkiye’nin tecrübelerin-

den faydalanmak istediğini söyledi.Başbakan Yusuf Rıza Gilani Pakistan Par-

lamentosuna hitap eden konuk ülke başba-kanı Erdoğan’a iki kardeş ülke arasındaki iliş-kilere yaptığı katkılardan ötürü teşekkür etti. Gilani Pakistan’ın genç bir devlet olduğunu ancak Pakistan halkının köklerinin tarihe da-yandığını ifade etti. Gilani Türkiye-Pakistan ilişkilerinin Pakistan’ın 1947 yılında dünya coğ-rafyasında bağımsız bir devlet olarak belirmesin-den çok daha öncelere dayandığını da ifade etti.

Gilani “kardeşim Erdoğan” olarak tanıttığı Türkiye Cumhuriyeti başbakanını ağırlamak-tan büyük onur duyduğunu ayrıca kendisine eş-lik eden Emine Erdoğan’ın da son üç yıl içeri-sinde ikinci kez ülkelerini ziyaret etmesinden şeref duyduğunu söyledi. Gilani tüm dünyanın gıpta ile izlediği Türkiye’nin Erdoğan yöneti-minde gösterdiği ilerlemeye de övgüler yağdırdı.

A l m a n y a ’ n ı n G ü n e y A v -rupa ü lke l e r i ne i h r aca t ı ge r i l ed i

Avrupa Alman malları için en önemli pazar olmayı

sürdürüyor. İhracatın yüzde 60’ı kıta ülkelerine ya-pılıyor. Ancak borç krizinin vurduğu Güney Avrupa ülkelerine yönelik ihracat rakamları gerilemekte...

2012 yılının ilk altı ayında Almanya’nın İtalya, İs-panya ile Yunanistan’a olan ihracatı yüzde 8 ile 9 oranında gerilerken, Portekiz’e olan ihracatında bu oran yüzde 14’leri buluyor. Almanya’nın tüm ih-racatları dikkate alındığında bu ülkeler ile ticaret hacmi nispeten küçük olması nedeniyle halen ih-racat toplamı yüzde 4-5 oranında büyüme gösteri-yor. Benzer bir durum Avusturya için de geçerli…

Yunanistan’a ihracatlar yüzde 11 ora-nında düşüş gösterirken, İspanya ile İtalya için bu oran yüzde 5’i buluyor.

İngiliz istihbaratından sansasyonel açıklama İngiliz Telegraph gazetesi istihbarat kaynakla-

rına dayandırdığı sansasyonel bir habere imza attı.Daily Telegraph’ın dayandığı istihbarat raporlarına göre, İran’ın

dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Devrim Muhafızlarına Euro-vision sırasında Azerbaycan’da terör eylemleri düzenleme tali-matı verdi. Devrim Muhafızlarının, ayrıca, Suudi Arabistan’ın Washington’daki büyükelçisine yönelik bir suikast planladığı da kaydedildi. Gazetenin haberinde İran’ın Bakü’de İsrail diplomat-larını hedef alan üç ayrı patlama planladığı bildirildi. Azerbaycan basını da defalarca İran’ın Eurovision Şarkı Yarışmasının yapıldığı dönemde Bakü’de terör eylemleri planladığını yazmıştı. Ayrıca, Azer-baycan Milli Güvenlik Bakanlığı da İran istihbaratı ile işbirliği içe-risinde olan bir grubun deşifre edildiğini açıkladı... Tüm bunlar İn-giltere gazetesinin yazdıklarının hiç de asılsız olmadığının kanıtı.

Ukrayna’nın Ermenistan ile gizli silah anlaşması imzaladığı ortaya çıktı

Ukrayna ile Ermenistan arasında gizli silah anlaşması olduğu or-

taya çıktı. Gizli anlaşmayı Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihba-rat Dairesi Başkanı Sergey Gmız’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Vik-tor Yanukoviç’e yazdığı mektup ortaya çıkardı. Gmız, mektupta, Ermenistan’a silah satışının gerçekleştirilmesi için Avrupa Birliği ve Bağımsız Devletler Topluluğu‘nda kayıtlı olan taşeron firmaların kul-lanılması önerisinde bulundu. Mektupta, Ukrayna’dan Ermenistan’a Smerç füze sistemi ve 12 adet füze ve 50 taşınabilir uçaksavar komp-leksinin satışının öngörüldüğü bildirildi. İstihbarat Daire Başkanı, Yanukoviç’e gönderdiği mektupta, bu anlaşmadan Azerbaycan’ın mutlak surette haberi olmaması gerektiğini de vurguladı. Gmız, Azerbaycan’la Ukrayna arasındaki işbirliğine darbe vurmamak adına hileye başvurulmasını önerdi. Öneriye göre, silah anlaşmasına imza

E k s a r h i a ’ d a “ s a v a ş ” y a ş a n ı y o r Atina’daki Eksarhia semtinin ara sokaklarında anarşistler, polis

ve uyuşturucu bağımlıları arasında sürekli bir “savaş” yaşanıyor.Anarşistler polisin bölgeye yaptığı operasyonların azal-

ması için uyuşturucu bağımlılarını semtlerinden kovuyor. Öte yandan bu tarihi semtin sakinleri ve esnafı da uyuştu-rucu bağımlılarını uzaklaştırmaları için sürekli polis çağırıyor.

Sonuç olarak ise Marni, Tosiça, Solomu, Sturnari, Kanin-gos caddelerinde anarşistlerle uyuşturucu bağımlıları ile po-lisle anarşistler arasında sürekli bir kavga ve kargaşa yaşanıyor.

A B D c i h a d ç ı l a r ı n b i y o l o j i k s i l a h -larla saldırı düzenleme ihtimalini dile getirdi

Amerikan istihbarat birimleri geçtiğimiz hafta Endülüs’te ya-

kalanan teröristlerin biyolojik bir saldırı düzenleme hazırlığında olduğundan şüpheleniyor. Tutuklanan iki Çeçen uyruklu teröris-tin Pakistan’da biyolojik silahlar üzerine eğitim aldığı bilgisini aktaran Amerika’nın elinde, bu bilgileri doğrulayacak gizli bir ta-nığın olduğu da iddia ediliyor. Öte yandan biyolojik silahların kü-çük miktarlarla büyük zararlara yol açması ve takibinin oldukça zor olması nedeniyle teröristlerin yeni gözdesi olduğu biliniyor.

İspanya güvenlik güçleri de araştırmalarını bi-yolojik saldırı ihtimali üzerinde yoğunlaştırıyor.

Yolcu otobüslerine yol bilgisayarı - GPS takma zorunluluğu getiriliyor 48 saat içinde meydana gelen farklı trafik kazalarında toplam 62 ki-

şinin hayatını kaybetmesinin ardından hareket geçen hükümet arala-rında yolcu otobüslerine ve tehlikeli madde taşıyan araçlara GPS yani küresel konumlandırma sistemi adıyla anılan yol bilgisayarı takma zo-runluluğun da bulunduğu bir dizi tedbir kararı aldı. Pazar günü mey-dana gelen iki farklı trafik kazasında toplam 47 kişinin ölmesi ile bü-yük üzüntü yaşayan ülke, pazartesi günü aşırı hız yapan bir kamyonun kontrolünü kaybederek bir minibüse çarpması sonucu dokuz kişi-nin daha hayatını kaybetmesi sonucunda bir kere daha yasla sarsıldı.

ABD’deki kuraklık nedeniyle yiyecek fiyatları yükselecek Uzmanlar Amerika’yı etkisi altına alan kuraklığın yurtiçinde yiyecek

sıkıntısına yol açmayacağını ancak yemeklik yağ ve domuz eti fiyatlarında yükselişe neden olacağının neredeyse kesin olduğunu ifade ediyorlar.

Çin Tahıl İdaresi Başkan Yardımcısı Zhai Jianglin ABD’de son 50 yıldır yaşanan en büyük kuraklığın Çin’i de etkileyeceğini an-cak temel yiyecek stoklarında bir sıkıntı yaşanmayacağını açıkladı.

Uluslararası piyasalarda mısır ve soya fasulyesi fiyatlarının yükselmesi nedeniyle artacak olan ihracatın yurtiçindeki fiyatları etkilemesi bekleniyor.

Her on aileden altısı, bankaya olan borcunu ödeyemiyor Kriz nedeniyle Portekiz’deki aileler her geçen gün mali yü-

kümlülüklerini yerine getirmede daha büyük güçlük yaşıyorlar.Merkez Bankasının hazırladığı rapor, 2011 ve 2012 yıl-

ları arasında Portekizlilerin borç ödeme kapasitesinde bü-yük düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. Raporda ayrıca ban-kaya olan borcunu ödeyemeyen ailelerin oranının yalnızca bir yıl içinde yüzde 48 arttığı da belirtiliyor. Haziran ayı itibariyle bankalara olan borçlarını 90 gün veya daha fazla süre ile ge-ciktirenlerin sayısının ise yaklaşık 700 bin olduğu aktarılıyor.

Az öğrencinin kayıt olması ve harçlardaki hata, üniversitelerde 30 milyonluk bütçe açığı yarattı

Yeni akademik yılda da üniversiteler mali krizle karşı kar-

şıya. Devletin üniversiteye aktardığı kaynakları azalt-ması üniversiteleri zora soktu. Devletten kaynak ala-mayınca öğrencilerin harçlarıyla ayakta durmaya çalışan üniversiteler, 30 milyon euro açıkla yeni döneme “merhaba” diyor. Üniversitelerde yaşanan ekonomik krizin temel sebebi olarak ise öğrenci sayısında yaşanan çarpıcı düşüş gösterili-yor. Mali sorunlar yaşayan öğrencilerin okuldan kaydını sil-dirmesiyle birçok bölüm kontenjanının boşaldığı belirtiliyor.

Öte yandan üniversite yönetimlerinin, ödenecek harç mik-tarını yanlış hesaplaması ve öğrencilerden 30 milyon ek-sik harç bedeli alması da yaşanan krizin diğer sebebi…

Haç cevabı Facebook’ta açıklama yapan “Halkın İradesi” adındaki grup Rusya’nın çeşitli bölgelerinde haçlara zarar verilmesi eylemlerinin sorumluğunu üstlendi. Grup Pussy Riot üyeleri serbest bırakılmadığı takdirde, Rus Ortodoks Kilisesine yeni “acılar” yaşatacağı sözü de verdi. Açıklamada, “siz daha acının ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bunu çok yakında öğreneceksiniz” denildi.İktidar partisi ise bu tür eylemleri önlemek için vidaları sıkmayı öneriyor. Birleşik Rusya Partisinin kutsal dini değerlere yönelik saygısızlığa biçilen cezaların arttırılmasına ilişkin bir yasa tasarısı hazırladığı öğrenildi.Moskova Karnegie Merkezi Bilim Konseyi üyesi Aleksey Malaşenko’nun yorumuna göre, vidaları sıkma politikası laik devlet ve Ortodoks Kilisesinin ortak projesi... Malaşenko, yeni yasanın kabul edilmesiyle kamuoyunda Kiliseye yönelik tepkilerin artacağı görüşünde.

Suudi Kral Mekke’deki zirvede, mezhepler arası bir diyalog merkezinin kurulmasını önerdi Suudi Arabistan Kralının çağrısı üzerine Mekke’de yapılan toplantıda Müslüman devletlerin dayanışması ve birlikte hareket etmesi gerektiğine dair demeçler verildi. Yapılan zirvede Suudi Kral Abdullah bin Abdulaziz, bütün Müslüman ülkeler arasında bulunan anlaşmazlık ve sürtüşmelerin ancak diyalog ile çözülebileceğini ve bu bağlamda birlikte hareket etmenin büyük önem taşıdığını söyledi. Suudi Kral, sorunların giderilmesi, tüm ülkelerin dayanışma ve işbirliği çerçevesinde hareket edebilmesi için Riyad’da mezhepler arası bir diyalog merkezinin kurulmasını da önerdi. Toplantının sonunda yapılan açıklamalarda ise Suriye’de insanlık dramı ele alınarak akan kan ve gözyaşında mevcut hükümet sorumlu tutuldu. Açıklamada Suriye’nin bundan sonraki aşamada da toprak bütünlüğünün korunması gerektiği ancak halkın kendi kaderini çizme hakkına sahip olduğu da vurgulandı.

Page 14: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

14 Bulgaristan Türklerinin Sesi

Ahi Evran, bugün İran sınırlarında yer alan, devrinin önemli kültür merkezlerinden Hoy kasabasında doğmuştur. Ahi Evran’ın doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bir-çok kaynakta yer alan 93 yıl ömür sürdüğü bilgisinden hareketle, Hicrî 659’da (1261) öldüğü göz önünde bulundurulduğunda Ahi Evran’ın hicrî 566 (1171) yılında doğduğu anlaşılmaktadır.

Anadolu’da Ahilik teşkilâtının kurucusu ve 32 esnaf züm-resinin pîri kabul edilen Ahi Evran’ın asıl adı Mahmud’dur. Babasının adı ve doğum yerine nispeten Mahmud bin Ah-med el-Hoyî (Hoylu Ahmet’in oğlu Mahmut) denmiş-tir. Künyesi Ebu’l-Hakâyık (hakikatlerin babası), lakabı Nasîrüddîn’dir (dinin yardımcısı). Ahi şecerenâmelerinde ise Nimetullah (Allah’ın nimeti) olarak anılmaktadır.

Evran (Evren), Türkçe bir kelime olup “yı-lan, ejderha” anlamlarına gelmektedir.

*Ahi Evran’ın çocukluğu ve ilk tahsil devresi, memleketi olan

Azerbaycan’da geçmiş, gençliğinde Horasan ve Maveraünnehir’e giderek o yörede büyük üstatlardan ders aldı. Herat’ta zama-nın en büyük âlimlerinden olan Fahruddîn-i Râzî’nin derslerine devam ederek ondan aklî (fen) ve naklî (din) ilimleri öğrendi.

Bir hac yolculuğu esnasında Râzî’nin talebelerinden ve evliyâdan Şeyh Evhadüddîn Hamid Kirmânî ile tanıştırı-lan Ahi Evran, daha sonra onun talebeleri arasına katılmış ve bağlılığını Evhadüddîn’in vefatına kadar sürdürmüştür.

Ahi Evran, Bağdat’ta iken fütüvvet teşkilâtının ileri gelen şeyh-leriyle münasebette bulunduğu gibi, başta Evhadüddîn Kirmânî olmak üzere birçok üstattan yararlanmıştır. Bağdat’ın o yıllarda İslâm dünyasının en büyük ilim, sanat ve irfan merkezi oluşu, Ahi Evran’ın çok yönlü bir ilim ve fikir adamı olmasında etkili olmuştur. Tefsir, hadis, kelâm, fıkıh ve tasavvuf gibi dinî ilimler yanında fel-sefe ve tıp sahasında da sivrilmiş ve bu konularda eserler vermiştir.

Muhyiddîn İbni Arabî ve hocası Evhadüddîn Kirmânî’yle birlikte 602 (1205) yılında Anadolu’ya gelen Ahi Evran, Evhadüddîn’le birlikte çeşitli Anadolu şehirlerini dolaştı. Vaazlarında bir yandan esnafa dünya ve ahiret işlerini düzenli hâle getirmeleri için nasi-hatlerde bulunurken öte yandan yaklaşan Moğol tehlikesine karşı Anadolu halkının kuvvetlenip teşkilâtlanması için çalışmıştır.

Ahi Evran Anadolu’ya geldikten kısa bir müddet sonra Kayseri’ye yerleşerek burada bir debbağ (deri işleme) atölyesi kurdu. Debbağlık yaparak (deri tabaklayarak) geçimini temin eden Ahi Evran, bilhassa sanat sahibi kimseler arasında çok se-vilmiştir. Bugünkü manada esnaf teşkilâtı diyebileceğimiz Ahilik müessesesini kurarak birçok şehir ve kasabada teşkilâtlanmasını sağlamıştır. Ahi Evran-ı Velî, tarih boyunca debbağların pîri ve 32 çeşit esnaf ve sanatkâr zümresinin lideri olarak kabul edilmiştir.

Ahi Evran,625 (1227-28) yılından sonra muhtemelen Sul-tan I. Alâaddîn Keykubad’ın (saltanatı 618-634 / 1221 -1237) isteği ile Konya’ya yerleşti. Burada hem sanatını icra ediyor, hem de müderrislik yapıyordu. Konya’da bulunduğu müd-detçe gayet müreffeh ve itibarlı bir hayat süren Ahi Evran, Sul-tan I. Alâaddîn Keykubad’dan devamlı destek ve himaye görmüş ve bu arada yazdığı bazı eserleri sultana sunmuştur.

Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı meydana gelen bir hadise bahanesiyle, nüfuzundan rahatsız olan bazı kimselerin şikâyeti üzerine Ahi Evran tutuklanıp hapsedildi. Ahi Evran ile birlikte pek çok Ahi ileri geleni beş yıl süreyle Konya’da tutuklu kalmışlardır.

1243 yılında Anadolu’ya saldıran Moğollar’ın Kayseri şeh-rini kuşatmalarına direnen Ahiler, kale muhafızlarıyla birlikte şehri on beş gün savundular. Moğolların tam vazgeçecek-leri sıra bir Ermeni dönmesi olan Kayseri iğdişbaşısının Mo-ğol Komutanı Baycu Noyan’la gizlice anlaşması sonucunda Moğollar kente girerek Ahileri kılıçtan geçirdiler. Bu sırada Konya’da tutuklu bulunan Ahi Evran bu katliamdan kurtuldu.

II. Gıyaseddîn Keyhüsrev’in ölümünden (642 / 1245) sonra saltanat naibliğine getirilen Celâleddîn Karatay, tutuklu Ahi ve Türkmenleri serbest bıraktı. Ahi Evran, Denizli’ye gi-derek orada bir yıl kadar kaldı. Selçuklu tahtına geçen Sul-tan II. İzzeddîn Keykâvus’un çağrısı üzerine Konya’ya dö-nerek muhtelif medreselerde ders vermeye başladı.

Ahi Evran’ın Konya’ya dönüşünden bir müddet sonra Mevlânâ’nın hocası Şems-i Tebrizî’nin, bir suikast sonucunda öldürülmesi (645 / 1247) üzerine kimi çevreler, bu olayda Mevlânâ’nın oğlu Alâaddîn Çelebi’nin de parmağı olduğu id-diasını yaymışlardı. Bu şartlar altında Konya’da kalamayan Alâaddîn Çelebi Kırşehir’e nakletmiştir ki, Ahi Evran’ın da aynı zamanda Kırşehir’e yerleşmiş olması kuvvetle muhtemel-dir. Ahi Evran ömrünün son on beş yılını Kırşehir’de geçirdi.

*Türkmenler ve Ahiler, IV. Kılıç Arslan’ın (saltanatı 1257-

1266) yönetimi ele geçirmesinden sonra Moğolların baskı-sıyla yaptığı atamalar sebebiyle, sultana ve Moğollara karşı direnişe geçmişlerdi. En güçlü direnmenin vuku bulduğu Kırşehir’de, IV. Kılıçarslan ve Moğol ilhanı, Kırşehir Emiri Nureddîn Caca’yı bu isyanı bastırmakla görevlendirdi. İs-yan, Nureddîn Caca yönetimindeki Moğol kuvvetlerince çok kanlı bir biçimde bastırıldı. Moğollar tarafından yapılan kat-liamda öldürülenlerin arasında Ahi Evran ve Mevlânâ’nın oğlu Alâaddîn Çelebi’nin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

Ahi Evran’ın ölümü veya öldürülüşü konusu yakın za-mana kadar üzeri sisli bir konuydu. Ancak son yıllarda or-taya çıkartılan kimi belge ve bilgiler Ahi Evran’ın şehi-den katledildiği ihtimalini oldukça güçlendirmektedir.

Ahi Evran-ı Velî, Kırşehir’de Ahi Evran Mahallesi’ndeki Ahi Evran Câmii bitişiğindeki bü-tün gün ziyarete açık olan türbesinde medfundur.

Analizler

AHİ EVRAN

Türk-Bulgar Sinemasında İşbirliği

BULTÜRK - DÜNYA’DAKİ TEMSİLCİLERİMİZAlmanya-Köln: Rafet DALAmerika-New York: Alaattin GokayBelçika-Antwerpen: Nevi BEYTULLAHİspanya-Madrid: Hüseyin Hasan (+34665397923)Kazakistan- Türkistan: ErkanBulgaristan - TemsilcileriSofya: Hikmet EFENDİEVBlagoevrad: Bülent MURADOVSmolyan: Rufat FELETİKırcaali: Emel BALIKÇIMomçilgrad: Akif MEHMETArdino: Aziz ŞAKİRCebel: Erdal H. AHMETPlovdiv: Fikret SEPETÇİStara Zagora: Mehmet KRALLoveç: Emine BAYRAKTAROVATroyan: Ergül BAYRAKTARPleven: Rafet RODOPŞumen: Nurten RECEPRazgrad: Aydoan ALİHaskovo: Güner SERBESSilistra: Tijen GÜLERVarna: Salih POMAKDobriç: Sebahattin AYYILDIZ

TÜRKİYE-Ankara:Sebahin AHMETOĞLU

ist. Trakya Bölgesi İsmail ERDEM

İst. Anadolu:Bölge- Mahmut ORAL

İst. Sultangazi: Seyhan ÖZGÜR

ist. G.O.P.aşa: Suzan YAMAÇ

ist. 500 Evler: Ayhan BOYACIOĞLU

ist. Zeytinburnu: Mustafa GÜLER

ist. Avcılar: Niyazi GÜLER

ist. Başakşehir: Ayten ERDEM

ist. Kağıthane: Nazım ÇAUŞ

Bursa-Yıldırım: Turhan YAMAÇ

Bursa-Hürriyet: Üzeyir AKGÜN

Bursa-Yenibağlar: Cevat ÇALIŞKAN

İzmir-İzm.Sarnıç: Durmuş HATİPOĞLU

İzm.Görece: Mümin GÜNEY

İzm.Buca: Hüseyin PAŞAMOĞLU

İzm.Bornova: Kenan ÖZGÜR

Edirne: Nadir ADLI

Kırklareli: Ali ÖZTÜRK

Tekirdağ: Sezai ALTINAY

Balıkesir-Bandırma: Güner BAŞARAN

Eskişehir: Osmangazi Ünv. - Sevgin GÖKE

Aylık Siyasi Aktüel Gazete1913 Sofya

www.bulturk.org / [email protected] Tel: 0212 511 63 47İmtiyaz Sahibi - BULTÜRK

Genel Başkan-Rafet ULUTÜRK

Yazı İşleri MüdürüAlptekin CEVHERLİ

Yazı İşleri Müdür YardımcısıBülent MAŞAOĞLU

Genel Yayın YönetmeniRafet ULUTÜRK

Genel Yayın Müdürü

Dr.Nedim BİRİNCİ

Yayın DanıSmanları:Prof.Dr.Hayati DURMAZProf. Dr. Gülfetin ÇELİKDiş Dr. İsmail ALİOĞLUProf. Dr. Emin ÇARIKÇIProf. Dr. Ahmet ÇOLAKO r h a n Ç A K I RD r . S a k i n Ö N E RDoç. Dr. Emine İNANIRDoc.Dr.Hasine ŞENDiş Hekimi Halide ÜMİTFERK.Muh.Erdoğan YURDAKUL

Haber Sorumlusu: Nafiye YILMAZHukuk Danışmanı: Av. Hasan MOLLAOĞLUEkonomi Müdürü: Mujgan DENİZİstihbarat Müdürü: Hüseyin YILDIRIMEğitim Sorumlusu: Muazzez YURDAKULGörsel Yönetmen: Muharrem KIRANKültür-Sanat: Muharrem TERZİSpor Müdürü: İbrahim SOYTÜRKArt Direktör: Samet ERDEMİnternet Müdürü: Murat ULUTÜRKHalkla İlişkiler: Mahmut ORALReklam Müdürü: Neriman ERALP

İrtibat Bürosu: (500 Evler) Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A 500 Evler - Bayrampaşa / İST.Bayrampaşa - Adaparkın üstü - Palmyalar durağın altıTel: 0212 581 78 08 // 511 63 47 - Fax:0212 511 33 91

Reklam için İrtibat: 0212 526 51 98Star Medya Yayıncılık A.Ş.

Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRKBu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder.

Yazarlar yazılarından sorumludur.www.bulturk.org

B i r i n c i . A s p a r K a r a h ü s e y i n o v, g e n ç l e -rin modada yeni arayışlara geçtiğini söylüyor.İngiltere Coventry University’de Moda Tasarım Bölümü 3. sınıf öğren-cisi Aspar Karahüseyinov, ünlü modacı olma yolunda emin adımlarla iler-liyor. Geçen yıl “Erasmus” programıyla, daha geniş bilgi edinmek ve de-neyim alışverişinde bulunmak amacıyla bir ders yılı Belçika’da geçirdi. Nasıl başladı bu moda ve sanat sevdası? Daha küçük yaşımdan itibaren resim çiziyorum, sanata ilgim var. İl-kokuldan sonra güzel sanatlar okulunu seçtim, Sofya’da Moda Tasa-rımı ve Konfeksiyon Lisesinde okudum. Liseden sonra eğitimime yine moda dalında devam etmek için İngiltere’ye gitmeye karar verdim. Aspar’ın her çalışmasında farklı temaya bağlı olup, haftalarca emek sarfediliyor.Sofya’daki l ise eğitimi sana iyi bir alt -yapı verdi mi? Bulgaristan’da moda tanımı nasıl ? Şu an ülkede moda endüstrisi alanında epey yoğun bir ilerleme görü-yorum, olumlu gelişmelere şahit oluyorum. Moda tanımı yavaş, ya-vaş artık bir marka haline geliyor. Birçok yeni tasarımcı var, kendi mar-kasını, kendi kreasyonlarını piyasaya süren başarılı modacılar var. Onlar asıl bundan sonra kendini kanıtlayacak ve Bulgaristan’ın moda saha-sında adını duyuracaktır. Eski dönemlerde burada moda anlayı-şının dünya gündeminin çok arkasında olduğunu söyleyebilrim. Sofya’daki lise bana çok bilgi verdi. Resim ve sanat dalında çalışma-larımı pekişti. Yaratıcı olmak çok güzel birşey, fakat onun ze-mini yoksa, nasıl ve neden yapıldığını bilmiyorsan, başarılı olamaz-sın. İşte Bulgaristan’da moda tasarım lisesi bana bu teorik ve pratik bilgileri verdi ve onun sayesinde İngiltere’de eğitimimde hiç zorlanmadım. Modada çevre ve doğa sevgisi yansıtılı-yor, yeniden dönüşümlü malzemelere ağırlık veriliyor.Üniversiteyi yurtdışında okumak isteyen gençlerin izleyeceği yol nedir? Şimdi bu yol daha da kolay. Üç sene önce ben bir şirekte (İntegral) başvur-dum, onlar bana başvurumda aracı oldu. Artık öğrenci adayı kendi başına bile üniversiteye kendi portföyünü, belgelerini gönderebilir, müraacat işleri için aracı firmaya gerek yok. Ben de kendi moda ve resim çalışmalarımdan oluşan bir dosya hazırladım, İngilizce dil testine girdim (dil yeterlilik derecesi-nin kanıtlanması gerekir) ve böylece kabul edildim. İngiltere’deki eğitiminde moda tasarımı gibi bir bölüm için gerekli araç, gereç, kreasyon malzemeleri ve tüm uygulamalı çalışmalar için altyapı ve matereyalleri de üniversite sağlı-yor. Normalde moda dünya çapında eğitimi en pahalı bir yüksekokul dalıdır. Aspar, gençlere özel birçok kreasyon hazırladı, kıyafetleri bazı butik-lerde satışa çıkarıldı, dünya podyunmlarında defilelerde gösterildi.Bulgaristan’da sokakta yürürken, acaba izlenimleri nedir genç moda-cının, Buglarlar giyinmesini, modayı takip etmesini biliyor mu? Evet, son dönemlerde büyük bir gelişme var. Sokakta yürürken, böyle 2012 yaz trendler ve uygun cıvıl cıvıl renkler görüyorum, Bulgar kadını bakımlı, makyajıyla, dış görünütsüyle, ekonomik kriz de olsa, Sofya sokaklarında mo-dayı yakalamak mümkün. Ne yazık ki Bulgaristan’daki zenginler, yeni ve genç tasarımcılara gereken ilgiyi göstermiyor. Dünya çapında bilinen, marka olmuş elbiseler seçiyor, parayı etiket için veriyor. “Oysa Batıda parası olan kişi, kendine has elbiseyi seçer, yüklü bir para ödese dahi, genç bir modacının veya yerli bir tasarımcının eşsiz, unicat sayılan kıyafetini seçer, diyor Aspar. Karahüseyinov adı aslında Bulgaristan Radyosu Türkçe Yayın-ların yabancısı değil. Aspar’ın dedesi Hasan Karahüseyinov, uzun yıl-lar radyoda sunuculuk yapmış, Bulgar Meclisinde milletve-kili olmuş, sonra da partinin merkez komite çalışamalarına katılmıştır. Bulgaristan Türkleri açısından önemli katkıları olan Hüseyinov’un torunu Aspar, şimdi de moda dünyasını keşfetmeye hazırlanıyor. Bir başka dramı da var, kökenleri Razgrad-Sevar köyünden olan bu ailenin. Aspar’ın res-sam olan babası 1985 yılında isim değiştirme olaylarına göz yummaz, adı-nın değiştirilmesini gururuna yediremez, ince ruhlu, duygusal bir adam olan babası, kendini alevler içinde yakarak can verir, bir nevi bu asimilasyon kampanyasına karşı protestosunu, hayatını feda ederek, gözler önüne serer. İşte böyle tarihi sorumluluk ve üne sahip bir ailenin çocuğu Aspar Kara-hüseyinov da, baba sevgisiyle gönlünde oluşan resim, sanat ve güzelliklere olan tutukusundan yola çıkarak, moda dünyasında adını duyurmakta kararlı. Ne yazık ki, Bulgaristan’a geri dönüşü düşünmüyor “Benim meslek ve moda sevdam için burada gelişme fırsatı yok”...Yazları gelip, tatilini Sofya’da annesiyle,yakınlarıyla, Burgas’ya ablası Sevara ve yeğenleriyle, li-seden arkadaşlarıyla geçirecek, ancak iş hayatına yurtdışında atılacak. Bul-garistan üniversite öğrencilerinin bu denli yurtdışına çıkışlarını değerlen-diren Aspar, özellikle karyer açısından ülke dışının seçtiklerini anlatıyor. Budur aslında yurtdışında okuyan binlerce Bulgaristan gencinin karyer öyküsü. İyi bir eğitim, iyi bir hazırlık, güçlü bir hayat startı,fakat... Bulgaristan dışında!

Sevda DükancıSofya’lı Türk genci dünya moda pi-yasasını fethetmeye hazırlanıyor

Bilgilendirme

TUSKON Türkiye Dünya Ticaret Köprüsü düzenledi

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu’nun (TUS-KON), Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda ve Türkiye İh-racatçılar Meclisi (TİM) ve İhracatçı Birliklerinin desteğiyle yeni programını 3-10 Haziran 2012 tarihlerlerinde İstanbul’da dü-zenledi. Uluslararası iş dünyasında önemli bir yere sahip olan Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü, ürün tanıtım stantları, firmalar arası ikili iş görüşmeleri, tarihi mekanları ziyaret ve İstanbul ge-zisi, fabrika ve tesis ziyaretleri gibi hizmetlerini bu programda da sundu. Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü 2012 (TDTK 2012), ön-ceki program gibi sektörel hedefli olarak, yurtiçi ve yurtdışından gelen toplam 3000 işadamının katılımıyla düzenlendi. Yurt dı-şından katılan her bir firmaya günlük görüşmeler programı ha-zırlandı. Yurt dışından katılan firmalar Türk ürünlerine ilgi duyan firmalar olup, ikili görüşmelerde kendilerine peşin olarak belir-tikleri alanlarda ürün sunan firmalarla görüşme imkanı sağlandı. Önceden planlanan ikili görüşmeler ve stand ziyaretleri 6-7 Ha-ziran tarihlerlinde yapıldı. Yurt dışından katılan her bir firma milli guruba dahil olup mihmandar yardımı aldı. Katılımcı firma-lara önceden planlanmış görüşmeler programı ve katılımcı kata-loğu verildi. Katılım, transferler, katalog ve gala yemeği ücretsizdi. 5 haziran açılış programına Türkiye Cumhurbaşkanı Abdul-lah Gül, Türkiye ekonomi bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye İh-racatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi katıldılar.

1.134 masada 25 bini aşkın ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi-ğini ifade eden TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Me-ral ise, “Adeta ticaret bayramındayız. Bugüne kadar 24 zirve ile Türk işadamlarını yabancı şirketlerin sahipleriyle buluşturdukla-rını belirten Meral, “Bugünkü zirve bugüne kadar yapılanların en verimlisi diyebilirim. Bu tematik 2. zirvemiz. Rakam vermiyo-rum ama somut iş bağlantıları açısından en iyi geçen zirve.” dedi.

CNR Fuar Merkezi’nde yapılan iş görüşmelerinin açılışında konuşan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Böyle bir etkinliğin, dünyanın hiçbir yerinde kamu özel ortaklığında yapıldığını hiç gör-medim. Bu organizasyon tüm dünyaya örnek olacak. Küresel kriz ortamında herkes için önemli bir çalışma alanı olacaktır. Türkiye’nin başarılı olduğu sektörlerde katılımcılar bir araya geliyor. İnşaat malze-mesi geçen yıl Türkiye’nin 20 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiği bir sektör. Türkiye, inşaat malzemelerinde dünyanın 7. ihracatçısı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi deTürkiye’nin 2011 yılında yüzde 8,5 büyüdüğünü “Dün-

yada Çin’den sonra G-20 ülkeleri arasında büyümede ikinci oldu. Türkiye yakaladığı istikrar, güven, üretken ve yenilik-

lere açık iş ortamı ile finans ve yatırımın çekim merkezi oldu.Yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, toplantıya ka-

tılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek böyle bir organizas-yonu gerçekleştirdikleri için başta TUSKON olmak üzere, Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni (TİM) ve Ekonomi Bakanlığı’nı tebrik etti.

Abdullah Gül TUSKON’un organize ettiği Dünya Ticaret Köp-rüleri aynı zamanda Dünya Kültür Köprüleri oldu dedi. Bu or-ganizasyonun hem ticaret hem ziyaret olmasını arzu ettiğini kay-deden Cumhurbaşkanı Gül, “Türkçe’de güzel bir söz vardır; bir yere gidince ‘Hem ticaret hem ziyaret yaptık’ derler. Sizin de bu şekilde hem ticaret hem ziyaret yapmanızı isterim. Bu vesileyle Türkiye’yi iyi tanımanızı, Türkiye’nin tarihini, kültürünü, zengin-liklerini, coğrafyasını hepsini bilmenizi isterim” dedi. Cumhurbaş-kanı Gül, organizasyona katılanların Türkiye’nin birçok şehrine götürüleceğini, ayrıca Türk aile geleneğinin ve Türk ailelerinin mi-safirperverliğinin gösterileceğini ifade ederek, “Ümit ederim ki siz-ler de Türkiye’den ayrıldığınızda çok güzel intibalarla gidersiniz. Bu ziyaret başlangıç ziyareti olur ve bunun arkası da gelir” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasının ardından TUSKON Başkanı Rızanur Meral, Cumhurbaşkanı Gül’e hediye olarak, Türkiye’de okuyacak 25 Afrikalı öğrenciye burs vereceklerini bildirdi.

Bulgaristan programa 30 işadamı ve 20 firmayla Avrupa’dan, Almanya’dan sonra en çok işadamının katıldığı ülke oldu.

Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odasının organize ettiği Bulgaristan’ın yoğun katılımından dolayı TUSKON yöneticileri TBTSO yönetim kurulu başkanı Zeki Bayram ve ekibine teşek-kür ettiler. İstanbul’da MASİAD üyeleri Bulgaristan iş insanlarını kendi evlerinde misafir ettiler. Bulgar katılımcılar türk aile yapısını son yıllarda çok meşhur olan türk dizilerinde tanıdıklarını söyledi-ler ve şimdi türk misafirperverliğini bizzat gördüklerini dile getir-diler. İstanbul’da yapılan ikili iş görüşmelerinin ardından her ülke bir anadolu şehrine gitti. Bulgaristan grubu GESİAD’ın dave-tiyle Kayseri’ye gitti. Kayseri’de Bulgaristan, Filipinler ve Sudan grupları GESİAD üyeleriyle ikili iş görüşmeleri yaptılar. Kayseri sanayi bölgesinde 1100 fabrika olduğunu öğrenen Bulgaristan’lı ekip bazı işyerlerini ziyaret etti. GESİAD üyeleri kendi ailele-rinde yurtdışından katılan misafirleri ağırladılar. Ayrıca bir gün boyunca Kapadokya bölgesinde tarihi ve turistik gezi yapıldı.

T ü r k i y e i l e B u l g a r i s t a n s i -nema filmi alanında işbirliği yapacak.

Türk ve Bulgar sinema yapımcıları, iki ülke arasında imzalanacak Ortak Film Yapımı Ala-nında İşbirliği Anlaşmasından önce bir araya geldi.

İstanbul’da yapılan toplantıya, Bulgaristan Kül-tür Bakanı Vecdi Raşidov, Kültür ve Turizm Ba-kan Yardımcısı Prof. Dr. Abdurrahman Arıcı, Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik, Sinema Genel Müdür Yardımcısı Ali Atlıhan da katıldı.

Konuk Bakan Raşidov, toplantının açılışında, Türkiye ve Bulgaristan’ın ortak bir tarihi olduğunu hatırlatarak, Türkiye ile Bulgaristan ilişkilerinde son 3 yılda çok büyük gelişme kaydedildiğini bildirdi.

Türkiye’nin sinema sanatında köklü bir gele-neği olduğuna işaret eden Raşidov, ‘’Bulgar sine-ması da son dönemde çok iyi bir noktaya geldi. Sos-yalist rejimin bize bıraktığı güzel bir miras sinema merkezimizdir. Bu merkezin olanaklarını geliştir-dik, faal biçimde kullanılıyor. Bulgaristan gerçek bir sinema merkezine dönüştü. Bugün imzalayacağı-mız ortak yapım anlaşmasıyla Türk ve Bulgar sine-masının hem Avrupa, hem de dünya sinemasında boy göstermesini ümit ediyorum.’’ diye konuştu.

Raşidov, Türk ve Bulgar sinema sektörünün önde gelen isimlerinin İstanbul’da bir araya gel-mesinin önemine dikkati çekerek, ‘’Bu canlı bu-

luşma bence her türlü kâğıttan, evraktan daha önemli. Sanatçılar birbirlerini tanımalı.’’ dedi.

Türkiye ile Bulgaristan arasında yakın zamanda kültür varlıklarının korunması ve karşılıklı iadesi için de bir anlaşma imzalanacağını anlatan Raşi-dov, Türkiye ile Bulgaristan ilişkilerinin gelişmesi için İstanbul’da Bulgar, Sofya’da da Türk kültür merkezi açılmasının planlandığını sözlerine ekledi.

S İ N E M A S T R AT E J İ K S A N ATKültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr.

Abdurrahman Arıcı da Türk sinemasında üre-tilen ortak yapımların aldığı ödüllere dikkati çe-kerek, ‘’Avrupa çapında kültürel çeşitliliğin bir unsuru olarak sinematografik ortak yapımların kuv-vetlendirilmesi gereği açıkça ortaya çıkıyor.’’ dedi.

Türkiye ile Bulgaristan arasında imzalanacak ortak yapım anlaşmasına büyük önem verdiklerini belirten Arıcı, ‘’Bakanlık olarak sinemayı stratejik bir sanat dalı olarak görüyoruz.’’ şeklinde konuştu.

Abdurrahman Arıcı, Bulgar katılım-cılara İstanbul’u, Türk ve Osmanlı mutfa-ğını tanıtıcı ve Türk sinemasından seçme 10 filmin yer aldığı DVD seti hediye etti.

Page 15: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Bulgaristan Türklerinin Sesi 15

Mimar Sinan’ın Süleymaniye’deki dehası yeni-den keşfedildi

Mimar Sinan’ın, 1557 yılında yapımı tamam-lanan Süleymaniye Camii’nde akustik düzeni sağ-lama konusunda yepyeni ve deha ürünü bir uy-gulaması ortaya çıkarıldı. Sinan’ın, Süleymaniye Camii’nde, sesi, hava dışında, caminin içinde güç-lendiren ve dağıtabilen bir başka transfer yöntemi bulduğu belirlendi.

Mimar Sinan’ın o dönemde “insan sesine en ya-kın” olarak bulduğu “tömbekisiz nargile” sesiyle inşa ettiği kusursuz akustik düzenin, son yıllarda bilimsel yaklaşımdan uzak hoparlör sistemi ve cami iç yü-zeyindeki bazı sorunlar nedeniyle bozulduğu ortaya çıktı. Cami cemaatinin ses düzeniyle ilgili şikâyetleri üzerine İstanbul Müftülüğü’nün, Valilik izniyle Ga-latasaray Üniversitesi ITM’ye yaptırdığı araştırma-nın ön raporunda, şikâyetlerin nedenleri saptandı. Ön raporda sorunun giderilmesine yönelik öneriler de yer aldı. Galatasaray Üniversitesi ITM’nin yö-neticisi ve Ses Mühendisi Suden Pamir imzalı ra-porda, Mimar Sinan’ın akustiğinin sadece insan se-sini güçlendiren bir yapıda olduğu belirtilerek, “Sesi, hava transferinin dışında, caminin içinde güçlendi-ren ve dağıtabilen bir başka transfer yöntemi keşfe-dilmiştir” denildi.

-SADECE MİMARİDE DEĞİL, SES MÜ-HENDİSLİĞİNDE DE DAHİ-

İstanbul Müftüsü Abdurrahman Binbir’in Ra-mazan Bayramı sonrası kamuoyuna açıklayacağı ra-porun özetini oluşturan ön raporda, Mimar’ın deha-sını vurgulayan şu satırlar yer aldı:

“Mimar Sinan’ın Süleymaniye’deki inşaa et-tiği akustik yapı, sadece sesi duvarlardan yansıtarak veya kubbelerde toplayarak camiye yaymaktan iba-ret değildir. Mimar Sinan’ın kurgusu, Mihrap, Min-ber ve Müezzin mahfilinden sadece insan sesini belli bir makam ve tonda 3500 metrekare olan cemaatin bulunduğu alana dağılmasını sağlayan bir yapıda-dır. Yapı insan sesi dışındaki sesleri güçlendirmeye odaklı değildir. Mimar Sinan’ın kurduğu ses düzeni yüzey materyallerinden yansıyan seslerle ölçülebile-cek ve de yüzey materyallerinin değişmesiyle bozu-lacak veya yok olacak kadar basit bir sistem değildir. Süleymaniye Camii’nde sesi hava transferinin dı-şında mekânın içerisinde güçlendiren ve dağıtabilen başka bir transfer yöntemi keşfedilmiştir.

Yanı sıra bugüne kadar yapılan araştırma ve ana-lizlerden farklı olarak Sonar ve Simulasyon tekni-ğiyle caminin orjinal materyallerinin ve yenilenen yüzey materyallerinin frekans analizleri ve kayıt-ları yapılarak, 1500’lü yıllardaki orjinal akustik yapı-sını dinleyebileceğimiz bir CD çalışması yapılmıştır. Bu CD’de raporun açıklanmasıyla birlikte bu kayıt-ları dinlemek ve caminin orjinal sesiyle bugününü karşılaştırmak mümkün hale gelecektir, ancak çalış-malarımız ve ekibimizin medyada bugünlerde yan-sıtıldığı gibi akustik yapıdaki bu farklardan sorumlu tutma arayışı yoktur ve bunu tespit edebilme imkanı da yoktur. Çalışmalarımız Sinan’ın dehası ve sesle ifade ettiği şifreleri anlamak, ulaşılır hale getirmek ve mümkün olduğu ölçüde orjinaline dönüşün yolunu açabilmek hedefindedir. Mimar Sinan’ın bu muhte-şem eserinde bulunan özellikler, bugünün teknoloji ve hesaplarıyla bile dünyaya parmak ısırtabilecek de-ğerde ve mükemmelliktedir.”

-İŞTE SORUNLAR VE NEDENLERİ-Raporda çalışmaya konu olan cemaat tarafından

yöneltilen şikayetlerin gelişmiş teknik cihazlarla ya-pılan ölçümler sonucunda saptanan nedenleri şöyle ifade edildi:“ Cami içerisindeki yansımalar, eko veya megafon etkisi gibi bir etki yaratıyor; Sebep: Yüzey-ler eşdeğer frekans dağılımına yardımcı olmuyor. Cami içindeki ses, açık havadaki özellikleriyle aynı özellikleri taşımıyor.

Sebep: Direkt ses seviyesi, yansımalara göre ye-terince yüksek değil. Müezzinin söyledikleri açık ve net anlaşılamıyor.

Sebep: Kaynaklar tarafından üretilen sesler deği-şik zamanlarda üst üste binerek algıyı bulandırıyor.

Güçlenen frekanslar arasında denge yok, Konuşma ve sesler başka bir mekândan geliyor-

muş gibi bir his var. Sebep: Elektro akustik olarak güçlendirilmek

üzere yerleştirilen hoparlörler yansıma alanlarına ve kaynaktan bağımsız yönlere yöneltilmiş.”

Durmuş MUTLU

Mimar Sinan’nın Süleymaniye....İngiltere Premier Lig takımı Manchester United’ın Bul-gar hücum oyuncusu Dimitar Berbatov, Fulham ile an-laştı. Manchester United dört yıldır formasını giyen Ber-batov, Fulham ile 2 yıllığına anlaştı. Sözleşmenin maliyeti hakkında bilgi verilmezken, İngiltere medyası, transferin 4 milyon sterline mal olduğunu iddia etti.

Tottenham’da 2006 ve 2007 yıllarında oynarken de tek-nik direktör Martin Jol himayesinde forma giyen Bulgar forvet oyuncusu, Manchester United’a 2008 yılında 30 milyon sterline transfer olmuş ve bu rakamla kulüp tari-hine geçmişti. 2010-2011 sezonunda Premier Lig’de gol kralı olan Berbatov, geçen sezon ise bekleneni veremedi. Manchester United formasını 149 kez giyen 31 yaşındaki golcü, 56 gol kaydetti. edical Park Antalyaspor’un Bulgar oyuncusu Minev, Milli Takım’a çağrıldı

ANTALYA Medical Park Antalyaspor’un Bulgar de-fans oyuncusu Veselin Minev, Bulgaristan Milli Takım aday kadrosuna çağrıldı.

29.08.2012 17:07 ANTALYA Medical Park Antalyaspor’un Bulgar defans oyuncusu Veselin Minev, Bulgaristan Milli Takım aday kadrosuna çağrıldı.

Medical Park Antalyaspor’un defans oyuncusu Veselin Minev, Bulgaristan Milli Takımı’nın 7 Eylül’de İtalya ve 11 Eylül’de Ermenistan ile yapacağı 2014 Brezilya Dünya Kupası elemeleri grup maçları için aday kadroya davet edildi. Bulgaristan Milli Takım kampına 2 Eylül’de katıla-cak Minev, 11 Eylül’de oynanacak Bulgaristan-Ermenistan maçı sonrası Antalya’ya geri dönecek

Bulgar oyuncu Berbatov Fulham’la anlaştı

TBTSO Çorlu’ya İş Ziyareti Düzenledi Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası

Trakya Aktif Genç İşadamları derneğinin da-vetiyle Çorlu’ya iş ziyareti düzenledi. TAGİD Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederas-yonu TUSKON’a üye olan ve Trakya bölgesinin önde gelen kuruluşudur. Tagid üyeleri Çorlu’nun çok gelişmiş sanayi bölgesinde iş yapmakta-lar. Öğle yemeği ile başlayan program TUS-KON tanıtım filmiyle devam etti. Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Burgas ve Haskovo bölge koordinatörleri Salih Şahin ile Şener Sabri Bulgaristan’ı tanıttılar ve özellikle kendi böl-gelerinde iş imkanlarından bahsettiler. Burgas, Varna, Şumen, Plovdiv, Haskovo ve Kırcali il-lerinin önde gelen firmaları ve Çorlu’dan katı-lan firmalar kısaca kendilerini tanıttılar. İş gö-rüşmeleri inşaat, emlak, tekstil ve konfeksiyon üzerine gerçekleşti. İkili iş görüşmelerin ardın-dan sanayi bölgesinde fabrika ve iş yerleri ziya-ret edildi. İnşaat sektöründe bazı projeleri yerinde incelemek niyetiyle Çorlu’dan inşaat şirketleri Bulgaristan’a geleceklerini ifade ettiler. Çorlu’lu tekstil şirketleri Haskovo’lu şirketlerle tekstil ve konfeksiyon ticareti anlaşmaları imzaladılar.

TBTSO Çorlu’da

Bulgaristan 1.Lig takımlarından FC Etar 1924 Ve-liko Tırnovo, 5 Eylül Çarşamba günü Diyarbakır’da Bölgesel Amatör Lig’de (BAL) mücadele eden Yeni Diyarbakırspor ile hazırlık maçı oynayacak. Casus Kamera ile Şüphelere Son! Bulgaristan 1. Lig takımlarından FC Etar 1924 Ve-

liko Tırnovo, 5 Eylül Çarşamba günü Diyarbakır’da Bölgesel Amatör Lig’de (BAL) mücadele eden Yeni Diyarbakırspor ile hazırlık maçı oynayacak.Yeni Diyarbakırspor’un Kulüp Başkanı Bedirhan

Akyol yaptığı açıklamada, sezon açılışında yabancı

bir takımla hazırlık maçı yapmayı hedefledik-lerini, bu amaçla Bulgaristan 1. Lig takımların-dan FC Etar 1924 Veliko Tırnovo’nun kulüp baş-kanı Fevzi İlhanlı ile yaptıkları görüşmede, 5 Eylül Çarşamba günü saat 19.00’da Diyarbakır Atatürk Stadı’nda hazırlık maçı oynamayı kararlaştırdıkla-rını hatırlattı.Türkiye Futbol Federasyonu’ndan hazırlık maçı

için gerekli izni aldıklarını kaydeden Akyol, şöyle dedi: “Hazırlık maçı bize yüksek maliyete mal ol-masına rağmen maç ücretsiz olacak. Bundaki amacımız Diyarbakır’daki futbolseverlere kaliteli yabancı bir takımı hazırlık maçında da olsa izlet-tirmektir. Çünkü Diyarbakır ve bölgedeki futbol-severler uzun süredir kaliteli takımları evinde izle-yemiyor. Paramız gitsin ama halkımız mutlu olsun istiyoruz. Bu işi üstlenmemize rağmen maalesef gereken desteği göremiyoruz. Özellikle iş adam-ları ile kent yöneticilerine sitem ediyoruz. Çünkü bu maçta dahi forma reklamı veren yok. Bugüne ka-dar arayıp forma reklamı vermek isteyen bir firma olmadı. Biz yine de halkımızı ücretsiz bu maça ala-cağız. Yabancı basın mensupları da maçta olacak. Bulgaristan 1. Ligi’nden FC Etar’ı Diyarbakır’a getiriyoruz. Tff de hazırlık maçının oynanmasına onay verdi

Yeni Diyarbakırspor, Bulgar Ta-kımıyla Hazırlık Maçı Yapacak

Adres:Bağdat Caddesi Ay Apartmanı No:372 Kat: 3 Daire: 21 34740 Şaşkınbakkal / İST.Telefon: İrtibat; 0216-363-47-01

http://www.ayaksagligimerkezi.com/ E-Posta:[email protected]

Ayak Sağlığı ve Bakım Merkezi Ayak Sağlığı ve Ba-

kım Merkezi sizlere daha yakın; internet si-temiz yardımıyla bizi daha yakından tanıyabi-lirsiniz. Ayak bakımı

Merkezimizde nor-mal ayak bakımı-nın yanında medi-kal ayak bakımı da yapılmaktadır. Bu-rada yapılan bazı ba-kımlar şunlardır:

E..Posta:[email protected] Batık tırnak bakımı,

Nasır bakımı, Medikal problemsiz ayak bakımı,

Tırnak mantarı, Diyabetli hasta ayak bakımı, Ortopedik tabanlık uygulamaları

Web: http://www.ayaksagligimerkezi.com/E-Posta: [email protected] Telefon: 0216 - 363 - 47 - 01

O rto p ed ik t a b a n l ı k uygulamaları

Ortopedik ta-banlıkları dok-tor tavsiyeli olarak veya merkezimize gelerek ayak sağlığı uzmanı-mız (podiatrist) yardımıyla ala-bilirsiniz. Mer-kezimizde orto-pedik tabanlık uygulamaları da yapılmaktadır.

Merkezimizde normal ayak bakımının

yanında medikal ayak bakımı da yapılmaktadır.

Güneşsisteminde dev bir VOLKAN Olympus Mons

Olympus dağı mars üzerinde bulu-nan ve güneş sisteminde ve bildiğimiz evrende en büyük dağ ünvanını taşıyor.

Bu sönmüş yanardağın yüksekliği 21.2 km genişliği 540 km genişliği ile dünya-nın en yüksek doruğu everest dağından 3 kat daha uzundur ve o kadar geniştir ki, ta-banı Arizona’yı ya da Britanya adalarının bulunduğu alanın tamamını kaplayabilir.

Dağın tepesinde bulunan Krate-rin derinliği 3 km kadardır geniş-liği ise 72 km dir. Olympus dağının yaşı 2 milyon olduğu tahmin ediliyor

Güneşsisteminde Volkan

Page 16: BULTÜRK Gazetesi 63.Sayı

Aylık Siyasi Aktüel Gazete1913 Sofya

Kaçak Suç Patronlara Karşı MücadeleBulgaristan, kaçak suç patronlarının mallarını istiyorBir Bulgar komisyonu, ülkenin en azılı mafya ba-

balarından ikisine ait mal ve mülklere el konmasını talep etti.Bulgaristan’daki Suç Faaliyetlerinden Edinilmiş Malları Tespit

Etme Komisyonu, Kyustendil kasabası bölge mahkemesinden gang-sterlik yapmaktan hüküm giymiş iki kanun kaçağına ait 2 milyon avronun üzerinde değerdeki mallara el konmasını onamasını istedi.

Sofya merkezli komisyon 17 Ağustos Cuma ta-rihli talebinde, Plamen Galev ve Angel Hristov, eş-leri ve kontrolleri altındaki şirketlere ait lüks otomobil-ler, şirket hisseleri, gayri menkul ve para mevduatlarını listeledi.

G a l e v i k a r d e ş l e r o l a r a k t a n ı -nan ikilinin herhangi bir akrabalığı bulunmuyor.

Komisyonun işaret ettiği dokuz lüks otomobil, bazıları zırhı ve siparişle üretilmiş olan dört Mercedes ve beş Audi’den oluşu-yor. Bağımsız uzmanlar tarafından belirlendiği üzere piyasa değeri en yüksek olan otomobil, yaklaşık 117 bin avroluk bir Audi A8.

Listedeki mallar arasında, Resilovo’da yaklaşık 11 bin metrekareye yayılmış ve içinde bir kapalı yüzme ha-vuzu, spor salonu ve iki ev bulunan bir malikane de yer alıyor.

Söz konusu talepte, Galev’in ortağı olduğu 11 şirketin, Hristov’un ortak olarak adının geçtiği bir düzine diğer şirketin yanı sıra ikisi Seyşeller’de, diğeriyse İngiliz Virgin Adaları’nda tescilli üç kıyı ötesi şirketin hisselerine el konması yönünde de çağrıda bulunuluyor.

Komisyonun istediği malların toplam değeri 2,2 mil-yon avroyu aşarken, bu meblağ Sofya’nın 60km gü-neyindeki Dupnitsa kasabasında faaliyet gösteren iki suç pat-ronu arasında neredeyse eşit olarak bölünmüş durumda.

Temmuz 2011’de, Sofya Temyiz Mahkemesi Galevi kar-deşleri haraççılık ve şantajcılıkla uğraşan bir organize suç örgü-

tüne katılmaktan suçlu buldu. Kyusten-dil bölge mahkemesinin, ikiliyi bütün suçlamalardan beraat ettiren daha ön-ceki bir kararını bozan mahkeme, sanık-ları toplam 12 yıl hapse mahkum etti.

Yargıçlar ayrıca, Galev’in mal ve varlıklarının üçte biri ve Hristov’a ait malların da dörtte birine devlet ta-rafından el konmasına ve ikilinin sıra-sıyla yaklaşık 5 bin ve 3 bin 500 avro para cezası ödemesine de karar verdiler.

3 Mayıs’ta, Yüksek Temyiz Mahke-mesi bir alt mahkemenin ikili hakkındaki suçlu kararlarını onamasına karşın, hapis cezalarını iki yıl düşürdü.

Bundan birkaç gün sonra, yetkililer ikilinin kaçtığını fark etti-ler ve haklarında ülke çapında arama emri çıkardılar. Sonunda, ikili Interpol’ün arananlar listesine eklendi. Ancak hala yakalanamadı.

Aralık 2008’de, iki eski polis ve sonrasında iş adamı, Dupnitsa’nın yanı sıra Sofya ve yakınlardaki Pernik kasabasındaki ev ve iş yerle-rine düzenlenen görkemli polis baskınları sonrasında tutuklandı.

O dönemde her ikisi de Temmuz 2009 parlamento se-çimlerine çoğunluk adayı olarak katılıyordu ve kampanyala-rını yürütmeleri için hapisten tahliye edildi. Ancak ikisi de par-lamentoda sandalye kazanmaya yetecek kadar oy alamadı ve bununla birlikte yargı dokunulmazlığı da gitti. Böylece, Ga-levi kardeşler seçimlerden sonra yine kendisini hapiste buldu.

Avrupa Komisyonu (AK), Bulgaristan’ın adalet ve içiş-leri hakkında geçen ay yayınlanan son ilerleme raporunda, Ga-lev ve Hristov aleyhindeki davadan “hapis cezası alan az sayı-daki önemli organize suç davasından” birisi şeklinde bahsetti.

Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği’nin Faaliyetlerinden Görüntüler

TRT Sanatçısı Rüstem AVCI ve AK Parti İst. Büyükşehir Meclis Üyesi Ayşe Halide ÜMİTFER Standımızı ziyaret esnasındaBultürk Yönetimi Uğur DÜNDAR ile birlikte

Güneş’in Dünya’yı yutması kaçınılmaz!Gökbilimciler bundan milyarlarca yıl

sonra Dünya’nın da başına gelecek bir olayın, bir gezegenin kendi Güneş’i tara-fından yutulmasının kanıtlarını buldu.

Amerikalı , Polonyalı ve İspan-yol bilim insanları, BD+48 740 yıl-dızının kimyasal bileşimini inceledi.

Ekip bu inceleme sırasında yıldızın “yediği” gezegenin izlerine rastladıklarını söylüyor.

Astrophysical Journal Letters dergisinde ya-yınlanan makaleye göre BD+48 740, kır-mızı dev yıldızlar sınıfından bir gök cismi.

Teksas’taki McDonald Gözlemevi’nde Hobby Eberly telekopuyla incelenmiş.

Yaşlanan yıldızlar olan kırmızı dev-ler, çekirdeklerine yakın bölgede sı-caklığın artması ile büyüyor ve bu sü-reçte yakınındaki gezegenler yok oluyor.

ABD’deki Pens i lvanya Devle t Üniversitesi’nden Profesör Alexander Wolszczan “Bundan beş milyar yıl sonra Güneş bir kırmızı deve dönüştüğünde, bü-yüyüp Dünya’nın yörüngesine ulaştı-ğında bizim güneş sistemimizin iç geze-genleri de aynı kaderi paylaşacak” diyor.

Otomatik Vitese özel EhliyetOtomatik vitesli araç

kullanacak olan sürücü adaylarının, otomatik vi-teste eğitim almalarına im-kan sağlayan bir yasa tek-lifi hazırlandı. AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ka-sım Gülpınar’ın hazırladığı ve TBMM Başkanlığı’na sunulan teklif, Karayolları Trafik Kanunu’nda deği-şiklik yapıyor. Teklif, oto-matik vitesli araç kullanacak olan sürücü adaylarının, sürücü kurslarında otomatik vitesli araçlarla eğitim almalarına im-kan sağlıyor. Teklife göre, Trafik Kanunu’nun 38’inci mad-desinde değişiklik yapılacak. B sınıfı yanında artık bir de B1 sınıfı sürücü belgesi olacak. B1 sürücü belgesine sahip kişi-ler otomatik vites otomobil, minibüs ve kamyonet kullana-bilecekler; ama düz vites araç kullanamayacaklar. Düz vites kullanabilmek için yine B sınıfı ehliyet gerekecek. Teklifin gerekçesinde hem kadın hem de yaşlı sürücülerin düz vites araçlarla eğitim görmelerinin zaman zaman sıkıntı yarattığı belirtildi. Teklifle, sürücü belgesi alacak olanlarda aranan 8 yıllık temel eğitimi bitirmiş olma şartı, 18 Ağustos 1997 tari-hinden önce ilkokulu bitirenler için aranmayacak.

Güneş Dünyayı Yutuyor

Bulgaristan Medyasında BULTÜRK

Financial Times’ın haberine göre , Çinli şir-ketler sene başından bu yana 7 ,8 mil-yar dolar tutarında satın alma gerçekleştirdi.

Bunlar arasında en büyüğü , Dalian Wanda’nın Amerikalı sinema zinciri AMC’yi 2 ,6 milyar do-lara satın alması oldu. Sinopec’in , Devon Energy’ye ait bir dizi petrol ve doğalgaz sahasındaki hak-larını 2 ,4 milyar dolara alması da , ikinci sırada. Dealogic verilerine göre , ilk sekiz ayda 7.8 mil-yar dolara ulaşılması , basil başına bir rekor.

Yıllık rekor ise , 2007 yılında Çinli şirketlerin Ame-rikan şirketlerini satın almak için 8.9 milyar dolar har-camasıyla kırılmıştı. Sene sonuna kadar bu rekorun da kırılabileceği kaydediliyor. Credit Suisse birleşme-satın alma analisti Joe Gallagher , bu gelişmeyi , Çin’in enerji ve diğer kaynaklara yönelik iştahına bağladı.

Yasevi Vakfında bri Seminer sonrası

Ç i n l i l e r A B D Ş i r k e t l e r i n i Y u t u y o r

Kırcaali’ye bağlı Mestanlı (Momçilgrad) Be-lediye Başkanı Akif Akif, sıra dışı uygulamala-rıyla halktan beğeni topluyor. Belediyede memurların çalıştığı odaların kapılarına cam çer-çeveler taktıran Akif, böylece memurların odala-rında çalışıp çalışmadığının vatandaşlar tarafın-dan görülmesini sağladı. Mestanlı Belediyesinde,

diğer bazı belediyelerde olduğu gibi, mesai bitimine yarım saat kala odalarına kilitlenip vatandaşa hızmet vermeyi durduran memurlar camlı kapılar sayesinde kaytaramıyor. İlk başta sözkonusu şeffaflığı yadırga-yan belediye çalışanları, zamanla bu uygulamaya alıştı.

Belediye Başkanı Akif, memurların çalıştığı odaların kapılarına pencereler taktı ancak kendi çalışma odası-nın kapısını da unutmadı. Akif’in kapısındaki cam çer-çeve memurların kapısında olanlardan daha da büyük.

Mestanlı Belediye Başkanı Akif’ten camlı kapı uygulaması

Bulgaristan Medyasında BULTÜRK

Yunanistan’da Bayrampaşa Bld.Bşk.A.AYDINER ve Muhtarlar ile birlikteMehmet Behçet Perim’in Oğlu Erturul Perim Bultürk YK Ayhan Beyden PlaketBayrampaşa AK Parti İftarından Bultürk Ekibi Birarada Bultürk Nuri Adalı Konferans Salonundan bir konferanstan

Yunanistan’da Milli Türk Gençler Birliğinde Bayrampaşa Grubu Birlikte Azerbaycan Milletvekilleri ile birlikte BULTÜRK’ü Ziyaret Bulgaristan Medyasında BULTÜRK Bulgaristan Medyasında BULTÜRK