21
Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim (Unar) ve Terâcim-i Ahvâl-i Evliyâ'sý YUSUF TURAN GÜNAYDIN Doktora Öðrencisi, ANKARA Ü. SBE Ýslâm Tarihi ve Sanatlarý (Türk Ýslâm Edebiyatý) e-mail: [email protected] abstract A Sufic Biographier Ýmamzada Salih Saim (Unar) and His Work Called the Teracim-i Ahval-i Avliya (Biographies of Sufis). Imamzada Salih Saim (Unar) is a man of letters who lived in between 1867-1965 in Istanbul. His work called the Teracim-i Ahvâl-i Avliya implies sufi biographies. This working is about the life of Ýmamzada Salih Saim, his books and Teracim’s transcription. key words Ýmamzada Salih Saim (Unar), Teracim-i Ahval-i Avliya, Literature of the Turkish, Biographies of sufis. Osmanlýca matbu kitaplarýnda “Ýmamzâde Sâlih Sâim” imzasýný kullanan Salih Sâim Unar 1284/1867’de 1 Ýstanbul’da Gümüþsuyu’nda doðdu. 2 Ba- basý ilmiyeden Hafýz Hüseyin Efendi, annesi Hafize Ayþe Haným’dýr. Medi- ha, Mükerrem ve Þair Ali Rýdvan Unar (1900-1976)’ýn 3 babasý, yayýncý Mit- 1 Emekli Sandýðý Arþivi, Askerî Tasnif (NT): 18496. 2 Cemal Kutay, Sebilden Bir Avuç Su/Zamanýmýzýn En Yaþlý Fikir, Þiir, Nesir Üstadý Salih Saim Unar’ýn Doksan Dört Yýllýk Mâneviyat ve Edebiyat Hazinesinden Mütevazý Derlemeler, Yeni Savaþ Matbaasý, Ýstanbul, 1960, s. 7. Türk Dili ve Edebiyatý Ansiklopedisi (c. VII)’nde “Salih Saim” maddesi bulunmakla birlikte bu madde okuyucuyu “Unar, Salih Sâim” maddesine gön- dermekte fakat son ciltte yer alan U harfi bölümünde söz konusu madde yer almamaktadýr. 3 A. R. Unar’ýn Biyografisi için bkz. Ýbnülemin Mahmud Kemal Ýnal, Son Asýr Türk Þairleri-IV, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1969, s. 1413-1474 (Ýbnülemin, Sâlih Sâim’i eserine almamýþsa da oðlu Ali Rýdvan Unar’a ayýrdýðý bölümde Sâlih Sâim’den de bir cümleyle söz etmiþtir. Bkz. a.g.e.-IV, s. 1473); Murad Uraz, Türk Edip ve Þairleri-3. Kýsým, Ýstanbul, 1940, s. 154-155.Urazburada doðum tarihini 1902 olarak veriyor. A. R. Unar’la ilgili bir hatýra için bkz. Abdullah Satoðlu, “Dr. Ali Rýdvan Unar”, Edebiyat Dünyamýzdan Hoþ Sedâlar, Akçað Yayýnlarý, Ankara, 2004, s. 65-67. Unar’ýn bu kaynaklarda söz edilmeyen bir þiir kitabý Kubbe- AÜÝFD XLVI (2005), sayý II, s. 131-151

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl MüellifiÝmamzâde Salih Sâim (Unar) veTerâcim-i Ahvâl-i Evliyâ'sý

YUSUF TURAN GÜNAYDINDoktora Öðrencisi, ANKARA Ü. SBE Ýslâm Tarihi ve Sanatlarý (Türk Ýslâm Edebiyatý)e-mail: [email protected]

abstractA Sufic Biographier Ýmamzada Salih Saim (Unar) and His Work Called theTeracim-i Ahval-i Avliya (Biographies of Sufis). Imamzada Salih Saim (Unar) is a manof letters who lived in between 1867-1965 in Istanbul. His work called the Teracim-i Ahvâl-i Avliyaimplies sufi biographies. This working is about the life of Ýmamzada Salih Saim, his books andTeracim’s transcription.

key wordsÝmamzada Salih Saim (Unar), Teracim-i Ahval-i Avliya, Literature of the Turkish, Biographies ofsufis.

Osmanlýca matbu kitaplarýnda “Ýmamzâde Sâlih Sâim” imzasýný kullananSalih Sâim Unar 1284/1867’de1 Ýstanbul’da Gümüþsuyu’nda doðdu.2 Ba-basý ilmiyeden Hafýz Hüseyin Efendi, annesi Hafize Ayþe Haným’dýr. Medi-ha, Mükerrem ve Þair Ali Rýdvan Unar (1900-1976)’ýn3 babasý, yayýncý Mit-

1 Emekli Sandýðý Arþivi, Askerî Tasnif (NT): 18496.2 Cemal Kutay, Sebilden Bir Avuç Su/Zamanýmýzýn En Yaþlý Fikir, Þiir, Nesir Üstadý Salih Saim

Unar’ýn Doksan Dört Yýllýk Mâneviyat ve Edebiyat Hazinesinden Mütevazý Derlemeler, YeniSavaþ Matbaasý, Ýstanbul, 1960, s. 7. Türk Dili ve Edebiyatý Ansiklopedisi (c. VII)’nde “SalihSaim” maddesi bulunmakla birlikte bu madde okuyucuyu “Unar, Salih Sâim” maddesine gön-dermekte fakat son ciltte yer alan U harfi bölümünde söz konusu madde yer almamaktadýr.

3 A. R. Unar’ýn Biyografisi için bkz. Ýbnülemin Mahmud Kemal Ýnal, Son Asýr Türk Þairleri-IV,Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1969, s. 1413-1474 (Ýbnülemin, Sâlih Sâim’i eserinealmamýþsa da oðlu Ali Rýdvan Unar’a ayýrdýðý bölümde Sâlih Sâim’den de bir cümleyle sözetmiþtir. Bkz. a.g.e.-IV, s. 1473); Murad Uraz, Türk Edip ve Þairleri-3. Kýsým, Ýstanbul, 1940, s.154-155.Urazburada doðum tarihini 1902 olarak veriyor. A. R. Unar’la ilgili bir hatýra içinbkz. Abdullah Satoðlu, “Dr. Ali Rýdvan Unar”, Edebiyat Dünyamýzdan Hoþ Sedâlar, AkçaðYayýnlarý, Ankara, 2004, s. 65-67. Unar’ýn bu kaynaklarda söz edilmeyen bir þiir kitabý Kubbe-

AÜÝFD XLVI (2005), sayý II, s. 131-151

Page 2: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

132 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

hat Sadullah Sander’in amcasýdýr.4 21 Kasým 1965’te Ýstanbul’da öldü. KabriEdirnekapý Þehitliðindedir.5

Tahsili

Ýlk tahsilini anne ve babasýndan aldý. Peþinden Tophane Feyziye Mektebinibitirdi. Arapçayý babasýndan ve Nusretiye Camiinde “ulûm-ý Arabiyye” ted-ris eden Huzûr-ý Hümâyun mukarrirlerinden Kazasker Tophaneli Hoca Ha-þim Efendi’den öðrendi. Döneminin meþhur simalarýndan AbdülmecidÞirvânî’den Farsça dersleri aldý.6

Meslek Hayatý

Ýlk vazifesi, “Memûrîn ve Ketebe-i Aklâm-ý Askeriyye ve sâir Mensûbîn-iCünûdiyyeye Tahsîs Olunan Tekâüd ve Eytâm ve Erâmil Maâþýna MahsûsHesâb Müzekkeresi”ne göre 1 Aðustos 1299/1883’te7 16 yaþýndayken baþ-ladýðý Tophâne-i Âmire Rûznamçe Kalemi Harcýrâh ve Tedkîk-i Hisâbât me-murluðudur. Daha sonra yine burada Muhassesât-ý Zâtiye Evrâk, Riyâset veMâruzat, Topçu Dâiresi Yoklama ve Kuyûdât, Mekteb-i Harbiye’de tahrîrât,Sýhhiye Dâiresi Birinci Þubede istihbârat ve Þûrâ-yý Askerîde Mühimme veMuâmelât iþlerinde görev yapmýþtýr.8 1908’de ilga edildikten sonra Îmâlât-ýHarbiye Müdîriyyet-i Umûmiyyesi adýný alan Tophâne Harbiye NezâretiMüþîriyetinden9 2 Aralýk 1339/1923’te emekli olmuþtur.10 1323/1907’deKaradeniz Ereðlisi’nde bulunduðu sýrada kendisine “rütbe-i sâniye sýnýf-ý

de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk, Ankara, 1970). Mektep Þiirleri(Yeni Tarih Dünyasý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1954) adlý kitabý daha sonra Okul Þiirleri adýyla dabasýlmýþtýr (Ersa Matbaacýlýk, Ýstanbul, 1963). Týp doktoru olan þairin Dirim dergisinde yayýn-lanmýþ meslekî makaleleri de vardýr.

4 Uraz, a.g.e., s. 154; Kutay, a.g.e., s. 7-8. Salih Saim’le ilgili Sander’in Ali Rýdvan Unar’la birliktehazýrladýðý bir kitap için bkz. “Salih Saim”in Yazý Hatýralarý ve Hayatý, Sulhi Garan Matbaasý,Ýstanbul, 1954.

5 Ölüm ilâný: Cumhuriyet, 21.11.1965. Üsküdar adlý bir eserinin olduðu, oðlu Ali Rýdvan Unar’ýnÝbnülemin’de biyografisinin bulunduðu bilgilerinden sonra Sâlih Sâim hakkýnda ilk ulaþtýðýmbilgi bu oldu. Bu bilgileri Prof. Dr. Ali Birinci Hocamýza borçluyum ve kendisine müteþekkirim.Uraz’ýn kitabýndaki ilgili bölümün fotokopisini gönderen Ýsmail Kasap’a da bu katkýsýndandolayý teþekkür ederim.

6 Kutay, s. 8.7 Emekli Sandýðý Arþivi, Askerî Tasnif (NT): 18496.8 Mithat Sadullah Sander, “Pek Deðerli Üstadýmýz Salih Saim Unar’ýn Hâl Tercümesi”, a.g.e., s.

6-10; Kutay, a.g.e., s. 15-20.9 Tophane Müþiriyeti için bkz. M. Zeki Pakalýn, Osmanlý Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü-III,

Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1993, s. 514-515.10 Emekli Sandýðý Arþivi, Askerî Tasnif (NT): 18496. Emeklilik tarihini diðer kaynaklar da vermek-

tedir. Bkz. Sander, Unar, s. 7; Kutay, s. 17; Uraz, s. 154.

Page 3: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

133

mütemâyizliði” tevcih edilmiþtir.11 Mensûbîn-i askeriyeye mahsûs tekâüdmaâþý hesap cetvelinde emekliye ayrýldýðýnda rütbesinin “Ketebe-i Askeriy-yeden Kýsm-ý Sânî Mümeyyizi” olduðu kayýtlýdýr. Fakat Salih Sâim’in MaliyeVekâletine verdiði bir dilekçeden anlaþýldýðýna göre Ýstanbul Muhassesât-ýZâtiyye Ýdâresince tanzim edilen 572726 esas ve 2738 muamele numaralý12 Nisan 340 (1924) heyet ve mûcibince tekâüd maaþý “Kýsm-ý Sâlis Mü-meyyizi” rütbesi üzerinden hesaplanmýþtýr. Salih Sâim dilekçesinde bu du-rumun düzeltilmesini isteyerek þöyle demektedir: “(…) tam 40 senelik hayât-ý resmiyyemde nasýlsa “Kýsm-ý Evvel Mümeyyizliði”ni elde etmiþ iken garîbve hayret bir cilve-i tâli’ ile son terfîimin 336 (1920) senesine müsâdefetin-den dolayý umûm meyânýnda bir derece tenzîl-i sýnýfa uðramýþtým. Þu hâlderesmiyetin bana tevcîh edeceði sýfat-ý hizmet ve memuriyet -velev mütekâidde olsam- bieyyi-hâlin “Kýsm-ý Sânî Mümeyyizliði”dir. Ýstanbul Muhassesât-ý Zâtiyyesine keyfiyeti ifade ve beyân eylemekliðime mukâbil; “Ankara’dangelen sened-i resmîde o yolda yazýlmýþtýr, biz de ona göre tanzîm eyledik.Tashîh ve buraya iþ’ârýný oraya yazmalýsýnýz!...” cevâbý dermeyân edildi ki,pek haklý bulduðum þu tecvîb-i resmîyi iþte makâm-ý saâdetlerinize bildiri-yorum. Maâþýmýn da sehven Kýsm-ý Sâlis Mümeyyizliði maâþý üzerinden hesâbedildiði takdîrde maðdûriyyetim bihakkýn tezâhür eder ki, bu da bilhâssacây-ý teemmüldür ve dikkat-i nazarý câlibdir.”

Sâlih Sâim’in bu dilekçesinin altýna memurlar tarafýndan düþülen kayýt-larda adý ve unvâný “Üsküdar Ahz-i Asker Þubesinde müsâfir Kýsm-ý SâlisMümeyyizi Sâlih Sâim Bey” þeklinde geçmektedir. Ayrýca burada verilenadresinde “Üsküdar’da Vâlide-Atik Câmi-i Þerîfi karþýsýnda” oturduðunuöðreniyoruz. Salih Sâim’in düzeltilmesini istediði bu “Kýsm-ý Sâlis Mümey-yizliði” rütbesi hakkýnda bir dizi yazýþma yapýldýðýný yine belgeler göster-mektedir. Bunun sonucunda 22 Haziran 341 (1925) tarihli T.C. Müdafaa-iMilliye Vekâleti Muâmelât-ý Zâtiye Dairesi Mütekâidîn Þubesinden yazýlanyazýda maaþýnýn evvelâ 1750 kuruþ olarak hesaplandýðý belirtilmiþ, bu du-rumun düzeltilerek rütbesinin “Kýsm-ý Sânî Mümeyyizliðine” tahsîs ettiril-mesi” istenmiþ, böylece Salih Sâim dilekçesinin sonucunu almýþtýr.

Sâlih Sâim 1 Aðustos 1299/1883 ile 2 Aralýk 1339/1923 tarihleri arasýn-da ifa ettiði 40 yýl, 2 ay ve 1 günlük meslek hayatýný yaþ haddi dolayýsýylayahut hizmet müddetini gösteren belgenin ifadesiyle “25 Aðustos 339 (1923)Tarihli Kanunun 113. maddesi mûcibince” doldurup 1263 kuruþ tekaüdmaaþýyla emekliye ayrýlmýþtýr.12

11 Bu tevcihle ilgili Fuad Hulûsî Demirelli’nin manzum bir tebriki için bkz. Kutay, s. 14.12 “Müddet-i Hizmeti”ni gösteren belge, Emekli Sandýðý Arþivi, Askerî Tasnif (NT): 18496.

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 4: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

134 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

Emekli olduktan sonra ayný yýl Tefeyyüz Kitaphanesi sahibi tarafýndanyapýlan teklifi kabul ederek 1339 Temmuzunda bu müessesenin müdürlü-ðüne geçmiþ ve bu iþi 1927’ye kadar sürdürmüþtür.13 Bu tarihten itibarenise çok sevdiði Ýstanbul’un “bedîî manzaralarýný tavaf etmek maksadýyla buemsalsiz þehrin bin bir köþesini dinî bir pýrlanta ihtiþamiyle süsleyen camile-ri ve mescitleri dolaþarak girânbahâ Ýslâm abidelerinde tetkikler yaparak”vaktini deðerlendiren Sâlih Sâim, rahatsýzlýðý sebebiyle ömrünün son gün-lerini evinde geçirmiþtir.14

Edebî Yönü

Sâlih Sâim Unar, Ýbnülemin’in deyiþiyle “Memleketin irfânýna hizmeti seb-keden erbâb-ý kalemin kýdemlilerinden”dir.1 5 Cemal Kutay da hakkýndahazýrladýðý kitabýnýn alt baþlýðýnda “Zamanýmýzýn En Yaþlý Fikir, Þiir, NesirÜstadý” tavsifini kullanmýþtýr.

Servet-i Fünûn dergisinin kurucusu Ahmed Ýhsan Tokgöz (1868-1942)’leTophane Harbiye Nezaretinde mesai arkadaþý olan Sâlih Sâim, onun çýkardýðýilk dergi olan Umran (1887)’a katkýda bulunmuþ, edebiyata hevesli bir gençolarak Ahmed Ýhsan’la birlikte bu yayýnýn dizgisine kadar ilgilenmiþtir.16

Hafýzasýnýn kuvvetiyle anýlan Sâlih Sâim’in edebî müktesebâtý çok geniþ-ti. Divaný 1937’deki yangýnda yanan þair Üsküdarlý Talat’ýn bir beyti bilebulunamadýðý için Ýbrahim Alâettin Gövsa’nýn Meþhur Adamlar Ansiklope-disi’ndeki Üsküdarlý Talât maddesine þiirlerinden örnekler alýnamamýþken,yangýndan 23 sene sonra bir sohbetinde bu þairin birçok beytini hafýzasýn-dan nakledebilmiþtir.17

13 Sander’in verdiði bu bilgiler için bkz. Sander-Unar, s. 8; Kutay, s. 18.14 Bkz. Sander, Unar, s. 9; Kutay, s. 18. Ev adresi Emekli Sandýðýn belgelerinde “Üsküdar’da Valide

Atik Camii Þerifi karþýsýnda sâkin” ifadeleriyle verilmektedir. Bkz. Askerî Tasnif (NT): 18496.Ayný adres, Servet-i Fünûn’un kuruluþunun 75. yýldönümü dolayýsýyla yazýlan imzasýz bir yazýdaþöyle belirtilmektedir: “Üsküdar, Atik Valde, No. 56.” Bkz. “Yaþýyan Hatýra”, Tarih Konuþuyar,c. III, Mart 1965, S. 14, s. 1150.

15 Ýbnülemin, IV, 1473.16 Kutay, Sâlih Sâim’le Ahmed Ýhsan arasýnda geçen bir muhavereyi naklediyor. Bkz. a.g.e., s. 8.

Buna raðmen Ahmed Ýhsan, Servet-i Fünûn hatýralarýnda Sâlih Sâim’den hiç söz etmemiþtir.Bkz. Ahmed Ýhsan Tokgöz, Matbuat Hatýralarým, Hazýrlayan: Alpay Kabacalý, Ýletiþim Yayýn-larý, 1. baský, Ýstanbul, 1993. Bunun sebebi, genellikle yazýldýðýnýn aksine Salih Saim’in AhmedÝhsan’la Servet-i Fünûn döneminde deðil, Umran ve Þafak döneminde mesai arkadaþý olmasýolmalýdýr. Ahmed Ýhsan bu dönemde Tophane Müþiriyyetinden gazetecilik ile memurluk ara-sýnda kesin tercih yapmasý teklifiyle karþýlaþýnca birinciyi tercih etmiþtir. Bkz. Orhan Koloðlu,“Tokgöz, Ahmet Ýhsan”, Yapýtlarý ve Yaþamlarýyla Osmanlýlar Ansiklopedisi-II, Yapý Kredi Ya-yýnlarý, Ýstanbul, 1999, s. 625.

17 Bkz. Kutay, s. 3-4.

Page 5: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

135

Sâlih Sâim’in edebî mektuplarý da vardýr. Çok mektup yazar ve kendisi-ne de çok mektup gelirdi. 1959’da gözleri görmez oluncaya dek mektupyazmayý sürdürmüþtür. Bir gözü tamamen görmez ve diðeri de ancak ondabir görme kabiliyetine sahip olduðu hâlde yine de okuyup yazmayý býrak-mamýþtýr.18 Bir kitap dostu olan Sâlih Sâim’in zengin bir kitaplýðý vardý.Çok okumakla beraber yazardý da. En çok yazý yayýnladýðý dergilerin Maârifve Saâdet dergileri olduðu söylenmesine19 raðmen bu yayýnlar üzerindeyaptýðýmýz incelemede Sâlih Sâim’in makalelerine rastlayamadýk.20

Edebî ve Tasavvufî Çevresi

Evi sürekli ziyaretçilerle dolup taþan Sâlih Sâim’in gittikçe geniþleyen edebîbir çevresi olmuþtur. Her Cuma günü çoðunlukla evinde, bazen de döneminþairlerinden Halil Edib Bey (1863-1912)’in21 Bakýrköy’deki evinde toplanýlýr;Sander’in deyimiyle bu toplantýlar “edebî bir encümen” mahiyeti arzeder, her-kes yazdýklarýný okur, takdir ve tenkitlerle deðerlendirmeler yapýlýrdý.22

Tefeyyüz Kitaphanesi müdürlüðü yaparken Kitaphanenin Babýâli yoku-þuna nâzýr idarehanesindeki odasý “bir ilmî mahfel” ve “edebî bir akade-mi”23 hâline gelen Sâlih Sâim geniþ bir edebî-tasavvufî çevreye sahipti. Sü-leyman Nazif (1870-1927), Hakký Süha Gezgin (1895-1963)24, Tokadîzâ-de Þekip (1871-1932)25, Fuat Hulûsî Demirelli (1877-1955)26, Üsküdarlýþair Ahmed Talat (1858-1926), Ýzmirli Þair Ali Þefik (?), kimyager ve þâirHüseyin Rifat (Iþýl, 1878-?)27 gibi edebiyatçýlarýn yaný sýra o zamanlar Üs-

18 Kutay, s. 14. BuradaFuat Hulûsî’ye ve Mithat Sadullah Sander’e yazdýðý iki mektup bulunmak-tadýr. Sâlih Sâim’in tüm mektuplarýnýn derlenmesi edebiyat ve yakýn dönem tasavvuf tarihiaçýsýndan gereklidir.

19 Bkz. Sander, Unar, s. 10; Kutay, s. 18-19.20 Maarif dergisinin Ali Birinci’nin kütüphanesinde bulunan ilk cildiyle Millî Kütüphanede mikro-

filmi bulunan diðer ciltlerinde Salih Sâim imzalý yazýlara rastlayamadýk. Millî Kütüphanedebulunan Saâdet adlý süreli yayýn ise bir dergi deðil bir gazetedir ve içinde yine Salih Sâim imzalýbir yazýya rastlanmaz.

21 Biyografisi için bkz. Ýbnülemin, I, 410-414.22 Bkz. Sander, Unar, s. 10; Kutay, s. 19-20.23 Sander’e ait bunitelemelerin yer aldýðý yazý için bkz. Sander, Unar, s. 9-10; Kutay, s. 18.24 Bkz. Behçet Necatigil, Edebiyatýmýzda Ýsimler Sözlüðü, Varlýk Yayýnlarý, Ýstanbul 1985, s. 146.25 Bkz. Necatigil, a.g.e., s. 326.26 Ýbnülemin Mahmud Kemal Ýnal, Son Asýr Türk Þairleri, c. I, Atatürk Kültür Merkezi Baþkanlýðý

Yayýnlarý, Ankara 1999, s. 667-670; Feyzi Halýcý, Parlâmenter Þairler, TBMM Kültür, Sanat veYayýn Kurulu Yayýnlarý, Ankara, 1990, s. 80-81. Bu kaynaklarda sadece doðum tarihi verilmekte-dir. Ölüm tarihi ve bir þiir kitabýnýn tanýtýmý için bkz. Veli Recai Velibeyoðlu, Þiir KitaplarýAntolojisi-II, Ýstanbul, 1975, s. 1036.

27 Hüseyen Rifat Iþýl’ýn biyografisi için bkz. Ýbnülemin, IV, 1930-1933.

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 6: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

136 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

küdar Mevlevîhânesi þeyhi olan Remzi Dede (Ahmed Remzi Akyürek: 1872-1944)28 , Tâhirü’l-Mevlevî (Olgun: 1877-1951) ve Ýstanbul’daki ilk büyükMevlevîhane olan29 Kulekapýsý Mevlevîhânesi postniþîni Celâleddin Efendi(?) gibi tasavvuf erbâbý bu kitaphanedeki odasýna sýk sýk uðrarlardý. Bu isim-leri sayan Mithat Sadullah Sander þu deðerlendirmeyi yapmaktadýr: “Onuncevval zekâsý, güzel ve güler yüzü, mütevazý odasýnda öyle bir pertev-i câzi-bedar teþkîl etmiþti ki, devrin en sayýlý erbab-ý edebi o civara yollarý düþtük-çe bu hücre-i irfana uðramadan geçemezlerdi.”30

Çevresindeki tasavvuf erbabýnýn genellikle Mevlevî olmasý, Sâlih Sâim’inde Mevlevî olabileceðini akla getiriyorsa da ulaþabildiðimiz kaynaklar onuntasavvufî yönü hakkýnda hiçbir bilgi vermemektedir. Eserlerini tanýtýrken degörülebileceði gibi 15 eserinin çoðu tasavvufî terâcim-i ahvâle dairdir vebunlardan biri de Mevlânâ ve Þems-i Tebrîzî’yi konu almaktadýr. Bu eser,diðerlerinden bir farklýlýk gösterir: Eserlerinde çok kýsa bir þekilde birçoksûfîden menkýbeler aktaran Sâlih Sâim, Mevlânâ ile ilgili eserinin tümünübu mutasavvýfa ve Þems-i Tebrîzî’ye ayýrmýþtýr. Bu da onun Mevlevîliðe dahayakýn olduðuna dair bir ipucu sayýlabilir.

Üsküdar’da yaþayan, tasavvuf çevreleriyle irtibatý bulunan ve tasavvufîterâcim yazan bir müellifin Üsküdar’a dair yazýlan son hatýrat kitaplarýndaadýnýn geçmediðini belirtmeliyiz. Özellikle Ahmed Yüksel Özemre’nin Üs-küdar’ýn tasavvuf çevrelerinden söz ettiði eserlerinde31 Salih Sâim’in adýgeçmez. Bunun sebebi de Üsküdar’ýn birbirinden farklý birçok tasavvufî çev-reyi bünyesinde barýndýrmasý olmalýdýr.

Eserleri

Tasavvufî terâcim-i ahvâle dâir eserleri, ilki hariç sadece bir sûfînin adýnýtaþýmakla birlikte her birinin içinde birçok sûfîden çok kýsa çizgilerle bahse-dilmektedir. Müellifin, ilk sýrada yer alan sûfînin adýný kitabýna verdiðinigörüyoruz. Basýlýþ itibariyle ilk eseri olan Terâcim-i Ahvâl-i Evliyâ, aslýnda butür eserlerinin hepsinin ortak adý hükmündedir. Bâyezid-i Bistâmî adlý ese-

28 Akyürek hakkýnda bkz. Ahmet Cahid Haksever, Son Dönem Osmanlý Mevlevîlerinden AhmetRemzi Akyürek, T.C. Kültür Bakanlýðý Yay., Ankara, 2002.

29 Þeyh Gâlib de Galata Mevlevîhanesi olarak da adlandýrýlan bu Mevlevîhanede þeyhlik yapmýþ-týr. Bkz. Sezai Küçük, Mevlevîliðin Son Yüzyýlý, Simurg Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003, s. 79-88.

30 Bkz. Sander, Unar, s. 8, Kutay, s. 18.31 Bkz. Özemre, Üsküdar’da Bir Attar Dükkâný, Kubbealtý Neþriyatý, Ýstanbul, 1997; Geçmiþ Za-

man Olur ki…, Kubbealtý Neþriyatý, Ýstanbul, 1998; Portreler, Hâtýralar..., Kubbealtý Neþriyatý,Ýstanbul, 2001; Üsküdar, Ah Üsküdar!, Kaknüs Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002; Üsküdar’ýn Üç Sýrlýsý,Kubbealtý Neþriyatý, Ýstanbul, 2004.

Page 7: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

137

rinin sunuþunda belirttiðine göre bu kitabýnýn çok ilgi görmesi; 1000 adetbastýrdýðý Terâcim’in tükenmiþ olmasý Müellifi yeni kitaplar hazýrlama ko-nusunda teþvik etmiþtir. Bundan duyduðu memnuniyeti dile getiren Müel-lif, ayrýca kitapçýlarda dolaþýrken gözünün önünde kitaplarýnýn sorulup sa-týldýðýný belirtmektedir. Terâcim’i yeniden bastýrmaktansa bu ilk kitabýnda-ki tercüme-i hâllerden birçoðunu da yeni kitaplarýna serpiþtirerek her biri-nin “yeni baþtan bir Fâtiha ile ervâh-ý þerîfesi þâd ve kendileri rahmet vemaðfiretle yâd olunur”32 düþüncesiyle yeni kitaplar hazýrlamýþtýr. Hazýrla-dýðý bu tür kitaplarýnda Nefehâtü’l-Üns’ü kaynak olarak kullanmýþtýr.

Aslýnda Ýmâmzâde Sâlih Sâim’in, bir bütünün parçalarý sayýlabilecek ta-savvufî tercüme-i hâllere yer veren tek formalýk küçük kitaplarý, ilk kitabý-nýn adýyla (Terâcim-i Ahvâl-i Evliyâ) ve tercüme-i hâli tekrar edilenler ayýk-lanarak tek kitap hâlinde basýlabilir. Böylece müellifin edebî yönden kuv-vetli bir üslûpla kaleme aldýðý bu eserleri bir arada tasavvuf okuyucusunundikkat nazarlarýna sunulabilir. Böyle bir giriþim, Bâyezîd-i Bistâmî adlý ese-rinden yukarýda iktibas ettiðimiz ifadesiyle, bu kez kendi ruhu da “Bir Fâti-ha-i Þerîfe ile þâd ve rahmet ve maðfiretle yâd edilmek” bakýmýndan güzelolacaktýr.

Tasavvufî Terâcim-i Ahvâle Dâir Eserleri

1. Terâcim-i Ahvâl-i Evliyâ, Kasbar Matbaasý, Ýstanbul, 1307, 29 s.2. Ýmâm-ý A’zam ve Eimme-i Selâse, Bâbýâlî Caddesinde 25 Numaralý Mat-

baa, Ýstanbul, 1314, 24 s. (Ýlk baský); Bâbýâlî Caddesinde 38 Numaralý Mat-baa, Ýstanbul, 1317/1901, 24 s. (2. baský).

3. Hüccetü’l-Ýslâm Ýmâm Gazâlî, Þirket-i Mürettibiyye Matbaasý, Ýstanbul,1315, 22 s.

4. Bâyezîd-i Bistâmî, Þirket-i Mürettibiyye Matbaasý, Ýstanbul, 1315,18 s.3 3

5. Muhyiddin-i Arabî ve sâir Bâzý Efâhim-i Ýslâmiye, Þirket-i MürettibiyyeMatbaasý, Ýstanbul, 1315, 18 s.

6. Emir Buhârî, Âlem Matbaasý, Ýstanbul, 1315, 20 s.7. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ve Þemseddîn-i Tebrîzî, Mahmud Bey Matba-

asý, Ýstanbul, 1317/1901 (Ýkinci baský), 22 s.8. Muhadderât-ý Evliyâ, Asýr Matbaasý, Ýstanbul, 1317/1901, 24 s.

32 Bkz. Ýmâmzâde Sâlih Sâim, Bâyezîd-i Bistâmî, Þirket-i Mürettibiyye Matbaasý, Ýstanbul, 1315,s. 2-3.

33 Eserin çevrimyazýsý için bkz. Yusuf Turan Günaydýn, “Ýmâm-zâde Sâlih Sâim’in Tasavvuf Târî-hine Dâir EseriI-II”, Özlenen Fark, S. 37-38, Aðustos-Eylül 1999, s. 22.

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 8: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

138 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

34 Sâlih Sâim bu eserinde kendisini “câmî ve muharrir” olarak nitelemiþtir.35 A.g.CD (Özege: 744). Son iki eseri Millî Kütüphanede bulunmamaktadýr.36 Bkz. Eski Harfli Türkçe Basma Eserler Bibliyografyasý (Arap, Ermeni ve Yunan Alfabeleriyle)

1584-1986, Millî Kütüphane yayýný CD (Özege: 14910).37 Latin harfleryle matbu olan bu eserin Prof. Dr. Ali Birinci’deki nüshasýnýn son sayfasýnda Arap

harfleriyle ve el yazýsýyla “Okadar takayyüdâta ve mükerrer tashîhâta raðmen, mürettiblerceyine beþ on yerde imlâ ve terkîb hatâlarý vukûa getirilmiþtir. Ý’tizâr olunur.” notu vardýr. Yayýn-cýlýkla da uðraþan ve Cemal Kutay’ýn ifadesine göre (a.g.e., s. 10) okuduðu her kitabýn “hayýr-hah niyet ve babacan eda ile”tashihini de yapma itiyadýna sahip olan Müellifin bu notu, kitabý-nýn bir hediye nüshasýna veya belki de bütün nüshalarýna yazmýþ olabileceði hatýra geliyor.

38 Kutay, s. 10.39 Sâlih Sâim’in hatýralarý konusunda kendisine vefatýndan önce internet sitesi (www.cemalku-

tay.com) aracýlýðýyla ulaþmaya çalýþtýðýmýz Cemal Kutay’dan herhangi bir cevap alamadýk.

Hikem Tarzý Eserleri (Edebî Seçmeler ve Ahlâkî-Tasavvufî Hikmetler) veMektuplarý:

1. Cümel-i Hikemiyye, Kasbar Matbaasý, Ýstanbul, 1306, 20 s.2. Altýn Küpe ve Mecmûa-i Nesâyih, Âlem Matbaasý, Ýstanbul, 1308/1892,

30 s.3. Mahfûzât-ý Edebiyye, Kasbar Matbaasý, Ýstanbul, 1318, 40+1 s. 34

4. Ana Baba Nasîhatleri, Kasbar Matbaasý, Ýstanbul 1307/1890, 14 s.35

5. Mürâselât, Tophâne-i Âmire Matbaasý, Ýstanbul 1306/1889, 23 s.36

Hâtýrat Türü Eserleri:

1. Üsküdar – Þaþý Hâfýz ve Mâruf Nüktedanlar, Tefeyyüz Kitaphânesi, KültürMatbaasý, Ýstanbul, 1941, 24 s.37

2. Hâtýralarý: Sâlih Sâim’in ziyaretçilerinden olan ve hakkýnda bir derle-me hazýrlayan Cemal Kutay, Sâlih Sâim Unar’ýn hatýralarýný kaleme aldýðýný;“Hatýralarýný, kendisinden sonraki nesilde, hayatýn en basit görülen safhala-rýnýn bile, derinliðine inebilmiþ engin dimaðlarda nasýl berceste tesbitlerolabileceðinin ölmez misâli olarak gün gün kaydeden Üstad (…)” 38 diye-rek belirtmekte ve Müellifin Kastamonu yolculuðuna dair bir bölümünü deiktibas etmekteyse de, bu hâtýrat basýlmamýþtýr. Yayýnlanmasý yakýn dönemedebiyat ve tasavvuf tarihine ýþýk tutacaktýr.39

Metin

Terâcim-i Ahvâl-i Evliyâ Sâlih Sâim’in yayýnlanmýþ ilk eseridir. Bu eserindeyer verdiði sûfîlere daha sonra basýlan eserlerinde de serpiþtirilmiþ olarakrastlýyoruz. Görünen o ki Ýmâmzâde, diðer eserlerini de bu ilk eserini modelalarak telif etmiþtir. Bâyezîd-i Bistamî adlý eserinin önsözünde de ilk eserin-den söz etmekte ve çok ilgi gördüðünü vurgulamaktadýr. Bu sebeplerin yanýsýra söz konusu eserlerinin muhtevasýný ve telif metodunu yansýtmasý açý-sýndan bu metni seçtik.

Page 9: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

139

Metin, verdiði bilgiler açýsýndan deðil dili ve terâcim-i ahvâl yazýmýndakullandýðý popüler diyebileceðimiz üslûbu açýsýndan dikkat çekicidir. Yaza-rýn döneminin okur yazar kesimine kolay okunan tasavvufî terâcim-i ahvalkitapçýklarý sunmayý hedeflediðini söyleyebiliriz. Dili ise Servet-i Fünûn dö-nemi edebiyatçýlarýnýn kullandýðý Türkçeye yakýndýr.

Burada metne, verdiði bilgiler açýsýndan yaklaþmýyoruz, çünkü bu bilgi-lerin bir kýsmý bugün eskimiþ ve tartýþýlabilir durumdadýr. Bu hususlara dip-notlarda yeri geldikçe iþaret ettik. Orijinal metnin sayfa numaralarýný köþeliparantez içinde gösterdik. Metinde geçen Hicrî tarihleri Milâdî tarihe çevi-rerek parantez içinde belirttik. Metin içinde Türkçeye tercüme edilmemiþArapça ve Farsça ifadeleri tercüme ederek dipnotlarda verdik. Yazýmda hafif-letilmiþ bir transkripsiyon kullandýk.

TERÂCÝM-Ý AHVÂL-Ý EVLÝYÂ40

[3] MUKADDÝME-ÝFTÝTÂH

Cenâb-ý Hakk’a çok þükür.Sâye-i meâlî-vâye-i Hazret-i Pâdiþâhîde Kütübhâne-i Osmâniyye vü

Ýslâmiyyemize bir eser daha vaz’ u ilhâk ile hisse-yâb-ý fahr ü sürûr oldum.Bu eser-i fakîrânemin de az bir zamânda mevki’-i enzâr ü intiþâra vaz‘ýmahzâ erbâb-ý iktidâr u maârifin teþvîkât-ý terakkî-cûyâne ve himem-per-verâneleri eseridir.

Evet! “Emr-i teþvîk”in âdetâ bir “emr-i hayr” makâmýnda telâkkîsine hersâhib-i vicdân kâil olabilir. Matbûât-ý Osmâniyemiz tarafýndan görülen buteþvîkât-ý mütevâliye ve âciz-nüvâzâne bugün hemen her eline kalem alan-larý kâðýt üzerinde yürütmeðe cesâret-yâb etmektedir. Ne âlî-cenâbâne birhimmet, ne terakkî-küsterâne bir gayret!..

Hele âsâr-ý matbûanýn ciddiyyâta âid ve sahîhen menâfi’-i umûmiyyeyemüsâid olanlarý hakkýnda edilen idâre-i kelâm u efkâr ise o misillü eserlerinmuharrir ve mütercimlerini -muvaffakiyetlerinden dolayý- el-hak þükrân-ýazîm ile karýþýk bir meserrete gark etmekte ve onu müteâkib bir eser-i nâfi’daha vücûda getirmek için þiddetli bir ârzû ve ikdâma maðlûb, mecbûr eyle-mektedir.

Ezcümle, neþriyât-ý evveliye-i âcizânemin bir ikisi evlâd-ý vatanýn [4] tehz-îb-i ahlâk ve tenvîr-i efkârýna hâdim olmak ve içindeki nesâyih-i pederâne

40 Künyesini ilgili yerde verdiðimiz bu kitapçýðýn kapaðýnda þu ifadeler vardýr: “Pîþüvân-ý erbâb-ýtarîkat ve muktediyân-ý râh-ý hakîkat olan evliyâ-yý izâm hazerâtýndan ba’zýlarýnýn câlib-ihayret ve mûcib-i ibret ve herkesçe bâdî-i imtisâl ü riâyet olacak ef’âl ve ahvâl ve menâkýb-ýâlü’l-âllerini þâmildir. / Fiyatý 4 paradýr. / Maârif Nezâret-i Celîlesinin ruhsatiyle tab’ olunmuþ-tur.”

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 10: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

140 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

ve hayr-hvâhâne ile âdetâ bir “mürebbî-i etfâl” sýfatýnda bulunmak hasebiy-le ashâb-ý âdâbdan bâzý zevât ile cihet-i matbûâttan -me’mûlün fevkinde-raðbet ve kütübhâne-i millîmizde kendilerine münâsib bir mahal görmüþ,âcizleri de teþvîkât-ý lutf-kârî terakkî-sâzîye mahzar buyurulmuþ idi.

Ýþte bu sebeble evvelki cesâretim gereði gibi kesb-i kuvvet eylediðindenþu eseri vücûda getirmeðe -Hamden li’llâhi Teâlâ- muvaffak oldum. Bu kitâ-b, isminden de anlaþýldýðý üzere evliyâ-yý izâm efendilerimizden bâzýlarýnýnahvâl ü kerâmât-sâdire ve vâkýalarýnýn tercemesidir.

Binâen-aleyh, o hâllerle hem-hâl olmaða, o kerâmetleri ihrâz ve ihzâretmeðe, hîç olmazsa ýslâh-ý ahvâl ve ahlâk ile dâreynini îmâr eylemeðe gay-retli bir muâvin bulunduðu için neþrini münâsib gördüm. Ve mina’llâhi’t-tevfîk.

Ýbtidâ-yý Recebü’l-Ferd 307 CumaKabataþ

[5] TERÂCÝM-Ý AHVÂL-Ý EVLÝYÂ

Ýbrâhîm Edhem Kaddesa’llâhu sirrehûMüþârün-ileyh, tabaka-i ûlâdandýr. Künyesi Ebû Ýshâk’týr. Nesebi Ýbrâh-

îm b. Edhem b. Süleymân b. Mansûr el-Belhî’dir. Ebnâ-i mülûktandýr. Gençiken terk-i mâl ü câh etmiþtir.

Bir gün sayde çýkmýþtý. Hâtiften bir sadâ, hemân gûþ-ý intibâhýna vâsýloldu. O sadâ “Yâ Ýbrâhîm! Seni bu iþ için halketmemiþlerdir.” cümlesindenibâret idi. Bu tenbîh-i hâtifâne, kendisine o kadar te’sîr etti ki; gönlü gözüaçýlýp muhkem tarîkate yapýþtý. Ve Mekke-i Mükerreme cânib-i þeref-câlineazm-i râh ile o makâm-ý mübârekte Süfyân-ý Servî ve Fudayl b. Iyaz ve EbûYûsuf Gusûlî hazerâtiyle sohbet eyledi. Ba’dehû Þâm-ý Þerîf’e gidip bir kâr ukesb ile meþgûl olmak niyetinde bulunarak taleb-i helâl için nâturluk etti.Ya’nî bað bekçisi oldu.

Tarîkatte çok kelâmý vardýr. Kendisi kerâmet ehlinden idi. Hicretin 166’sýn-da (M. 783)41 terk-i baðçe-i hayât ve azm-i ravza-i cennât eylemiþtir.

Seriyy-i Sakatî Kuddise sirruhu’l-‘âlî

Tabaka-i ûlâdandýr. Künyesi Ebü’l-Hüseyn’dir. Cüneyd-i Baðdâdî [6] vesâir Baðdâdîlerin üstâdýdýr. Hâris-i Muhâsibî, Biþr-i Hafî akrânýndandýr.Ma’rûf-i Kerhî’nin þâkirdidir. Kendisine çok kiþinin nisbeti vardýr.

41 Kesin olmamakla birlikte 161/778 olmalýdýr. Bkz. Reþat Öngören, “Ýbrâhim b. Edhem”, DÝA,XXI, 293.

Page 11: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

141

Cüneyd-i Baðdâdî hazretleri demiþtir ki: “Ben Serî’den ziyâde ibâdetehli görmedim. Yetmiþ sene hîçbir kimse onu yaný üstüne yatar görmedi.Ancak hâl-i mevtte görebilirler.”

Ve yine Cüneyd-i müþârün-ileyh buyurmuþtur ki: “Bir gün Serî’nin hâne-sine gittim. Gördüm ki, hânesini süpürüyor; hem bu beyti okuyup aðlýyor-du. Beyt:

Lâ fi’n-nehâri ve lâ fi’l-leyli lî ferecFe lâ-ubâlî etâle’lleyle em kasar.42

Dîðer:Ne þeb tehîm ne rûz ez nâle vü âhHvâhî þeb men dirâz u hvâhî kûtâh.Tercümesi:Çü rûz u þeb iþim oldu cihânda nâle vü âhBana ne geceler olsa dirâz yâ kûtâh.Þu “Bidâyetü’l-ma‘rifeti tecrîdü’n-nefs li’t-tefrîdi li’l-Hakk.”43 kelâm-ý âlî,

Hazret-i Serî’nindir. Yânî “Ma’rifetin evveli mahzâ Cenâb-ý Hakk’ý murâdedinip nefsi mâ-sivâdan pâk eylemektir.”

Hicretin 253. senesi (M. 867) Ramazân-ý þerîfin bir gününde ale’s-seherimsâk-ý hayât ile azîm-i dâr-ý berîn olmuþtur.

Bâyezîd-i Bistâmî Kaddesa’llâhu Te‘âlâ sirrehu’s-sâmîMüþârün ileyhin ismi Tayfûr b. Îsâ b. Âdem’dir. Vefâtýna [7] karîb bir

zamânda “Benim kabrimi hvâcemin dahmesinden aþaðý bulundurunuz!”(Üstâdýna hürmet için) demiþtir. Üstâdý bir Kürd idi.44

Rivâyet edilir ki; Bistâmî Hazretleri her ne zamân namâz kýlsa herkesgöðsünün kemiklerinin ka‘ka‘asýný yânî âvâz-çýtýrtýsýný iþitirlerdi. Bu hâl, HakTeâlâ’nýn heybet ve azameti ve þerîat-ý Ahmediyyeye olan hürmeti ecldenidi. Zamân-ý vefâtýný hissedince; “Ýlâhî mâ zekertüke illâ ‘an gafletin ve mâhademtüke illâ ‘an fitretin.”45 dedi. Þu yolda tercüme edildi: “Yâ Rab hergizseni yâd etmedim; meðer gafletle ve sana ibâdet etmedim, meðer fitretle!”Böyle deyip teslîm-i rûh eyledi.

Ebû Mûsâ, Hazret-i Bâyezîd’in þâkirdi idi. Bâyezîd, Hak Teâlâ’yý rüyâsýn-da görüp “Yâ Rab! Sana nasýl yol olur?” diye suâl eyledi. Cenâb-ý Bârî veTekaddes dahi “Vücûdundan geçenler bana eriþir.” buyurdu.

42 “Gündüz ve geceleyin bana rahat yoktur.Gecenin uzamasý da kýsalmasý da umurumda deðil.”43 “Ma’rifetin baþý tefrîd sebebiyle Hakk için nefsin soyutlanmasýdýr.”44 Süleyman Uludað, Bistamî’nin 100 küsur üstaddan istifade etmiþ olmakla birlikte asýl olarak

Ebû Ali es-Sindî adlý bir sufîyi üstad edindiðini belirtir. Bkz. Süleyman Uludað, “Bâyezid-iBistâmî”, DÝA, V, 238-239.

45 “Allahým, seni gafletten uzak bir þekilde zikredemedim ve sana uyuþukluktan baþka bir tavýrlahizmet edemedim.”

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 12: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

142 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

Bâyezîd vefât ettikten sonra vâkýada görüp “Hâlin ne oldu?” diye sordu-lar. Cevâben; “Bana ‘Ey pîr! Buraya ne getirdin?’ dediler. Ben de ‘Bir dervîþbir pâdiþâhýn kapýsýna gelince ona ne getirdin demezler. Belki ne istersinderler.’ dedim.” buyurmuþtur.

Müþârün-ileyh Hicretin 261. senesinde (M. 875)46 tekmîl-i hayât-ý müs-teâr ile reh-rev-i bârgâh-ý dârü’l-karâr olmuþtur.

Ebû Sâbit er-Râzî Kaddesa’llâhu rûhahû

Müþârün-ileyh ulemâ, fukarâ, kurrânýn meþhûrlarýndan idi. Bir gün birmescide oturmuþ, bir oðlancýða Kur’ân-ý Kerîm ta’lîm eylemekte idi. Yûsuf b.Hüseyn nâmýnda bir zât-ý sâhib-i kerâmât o aralýk mescid-i þerîfe duhûl ile“Utanmaz mýsýn ki bir muhannese Kur’ân Ta’lîm eylersin!” dedi. Sâbit Haz-retleri kalbinden “Subhâna’llâh, bir cennetlik oðlancýða böyle dedi” dedi.Çok geçmedi, o çocuðu muhanneslerle hem-bezm-i ülfet gördüler.

Meymûn el-Maðribî Kaddesa’llâhu Te‘âlâ sirrehû

Müþârün-ileyh Maðrib kavmindendir. Seyâhat ehlinden idi. Meþâyýhýnkudemâsýndan idi. Ebû Mâsâ-yý Deybelî’ye seferde yoldaþ olmuþ idi. Âyât vekerâmât ýssý idi. Çehre-i mübâreki siyâh idi.Her gâh semâ eylerdi. Kendisi-nin bir daðarcýðý vardý ki; câný her ne istese içinden elini sokup o nesneyiçýkarýrdý.

Ebû Bek el-Vâsýtî Kuddise sirruhû

Ýsm-i âlîleri Muhammed b. Mûsâ’dýr. Meþâyýh-ý kavmin âlimlerinden idi.Hîç kimse usûl-i tasavvufta onun gibi söz söylememiþtir. Usûle ve ulûm-ýzâhireye âgâh idi. Horasan’da Vâsýtî’nin zebânýndan sâdýr olan tevhîd gibi[-si] hîçbir kimsenin lisânýndan sâdýr olmamýþtýr.

Hicret’in 320’sinde (M. 932) Merv’de bi’l-irtihâl vâsýl-ý rahmet ve âzim-icennet olmuþtur.

Ebü’l-Abbâs Seyyârî Kaddesa’llâhu sirre-hu’l-âlî

Ýsm-i þerîfi Kâsým b. Kâsým el-Mehdî’dir. Ahmed b. Seyyâr’ýn hemþîre-zâdesidir. Ehl-i Merv’dendir ve onlarýn þeyhidir. Hakâyýk-ý ahvâle âlim vefakîh idi. Mübârek hâtýrýnda pek çok hadîs-i þerîfler vardý. Peder-i vâlâ-gü-herinden hadden efzûn mîrâs kalmýþtý. Cümlesini verip Peygamber-i Zî-þâ-nýmýz, sebeb-i duhûl-i [10] cinânýmýz efendimiz hazretlerinin mû-yi saâdet-lerinden iki tel-i mübârek satýn aldý. Hak celle ve alâ (Azze þânuhû) ol mû-yý hôþ-bû-yi risâletin berekâtiyle þeyh-i müþârün-ileyhe tevbe müyesser oldu.

46 Kesin olmamakla birlikte 234/848 olmalýdýr. Bkz. Uludað, DÝA, V, 238.

Page 13: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

143

Ve Ebû Bekir Vâsýtî’nin sohbetine mahzar olduðu gibi mutasavvifeden birsýnýfýn imâmý olmak ile dahi kadr ü menzileti i’lâ edildi.

Vefâtýna yakýn ettiði vasiyet üzerine mezkûr mû-yi saâdeti ba‘de’l-vefâtaðzýna koydular. Merv’de medfûndur. Kâffe-i nâs -ki ora ahâlîsi- kabrini zi-yaret eder ve diledikleri hâcete mazhar olurlar. Cenâb-ý Kâsým tevhîdi; “Hâ-týra Hak Teâlâ’dan gayri bir þey gelmeye” ile tefsîr buyurmuþlardýr.

Hicret’in 342’sinde (M. 953) rahmet-i Rahmân’a karîn ve füyûzât-ý gufr-âna rehîn olmuþtur.

Ebü’l-Kâsým el-Hakîm es-Semerkandî Kaddesa’llâhu Teâlâ sirrehû

Ýsm-i mübârekleri Ýshak b. Muhammed b. Ýsmâîl’dir. Vasf-ý þerîflerindedemiþlerdir ki; “Ebu Kâsýmarþtan topraða varýnca Hak Teâlâ’nýn gayriye na-zar etmezdi.” Halk ile muâmele ve mükâlemesi kendisinin deðil, onlarýnhazzý ve hâtýrlarýnýn hoþ olmasý için idi. Ebû Bekir Verrâk hazretleri ile hem-sohbet idi.

[11] Hicret’in 342’sinde (M. 953) Muharremin onuncu (Yevm-i Âþûrâ)günü irtihâl-i dâr-ý âhiret eylemiþtir.

Gaylân el-Mevsûs Kaddesa’llâhu Teâlâ rûhahû

Irâk meþâyihinin mütekaddimlerindendir. Harâbelerde sâkin olur idi.Kimseye karýþmaz, kimse ile ihtilât etmez, kimseden bir þey almazdý. Taâmettiðini bir kimse görmemiþtir.

Ebü’l-Abbâs b. ‘Atâ Kuddise sirruhû

Cenâb-ý Abbâs, Baðdâd meþâyihinin ulemâsýndan, sûfîlerinin zarîflerin-dendir. Sözleri pek parlak idi. Zebâný gâyet fasîh, meânî-i Kur’ân’da sâhib-itasnîf idi.

309 (M. 922) senesinde mâh-ý Zi’l-ka‘dede terk-i daðdaða-i hayât eyle-miþtir. Ýbn-i Atâ’ya sordular ki; “Tâatlerin efdali nedir?” “Sûret-i dâimedeHak Teâlâ’yý mülâhaza eylemek, hâtýrýndan çýkarmamaktýr” buyurdu.

[12]

Ebû Bekr er-Râzî Kaddesa’llâhu rûhahû

Müteverri‘ ve müctehid bir zât-ý a‘le’d-derecât idi. Meþâyih içinde kendi-sinden gözü yaþlý kimse görülmemiþtir. Her mürîd ve mübtedî onu gördük-leri vakit esîr ü giriftârý olurlardý. Ýbâdetinin, giryesinin, sabýrsýzlýðýnýn, hir-katinin ve semâ‘da ýztýrâbýnýn kesretinden nâþî ibtidâ-ý kârýnda sefer edipMekke-i Mükerreme’ye azm-i râh ile meþâyýh-ý sûfiyye ile mülâkât etti. Biryýl kadar o mahall-i mübârekte mücâvir oldu.

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 14: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

144 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

Ebü’l-Kâsým er-Râzî Kaddesa’llâhu rûhahû

Ýsm-i âlîleri Ca‘fer b. Ahmed b. Muhammed’dir. Nîþâbûr sekenesindenidi. Çok mâla mâlik idi. Cümlesini bezl ederdi. Âkýbet dervîþ olup dünyâdangitti. Kendi þeyhlerinden birkaçý demiþlerdir ki; “Ebü’l-Kâsým’da dört nesnecem‘ olmuþtu ki, kimsede yok idi: Cemâl, mâl, sehâvet, zühd ü kemâl”.

Bir gün sûfîler ile bir dâvete hâzýr olmuþ, cem’iyette bulunmuþ idi. Ca’-fer-i Huldî hazretleri dahi o mecliste bulunmuþtu. Sofra baþýna oturduðuhâlde taâma el sunmadýðýný [13] hâzirûn görünce muvâfakât etmesini, taâmeylemesini söylediler. “Sâimim” dedi. Huldî-i müþârün-ileyh “Eðer orucununsevâbý sence kardaþlarýnýn ibtihâcýndan, þâdîliðinden sevgili ise savmýný açma!”buyurdu. Cenâb-ý Kâsým ol sâatte orucu bozarak taâma baþladý. Hicret’in378’inde (M. 1085) târik-i libâs-ý hayât, lâbis-i câme-i memât olmuþtur.

Ebû Abdullâh es-Sencerî Kaddesa’llâhu sirrehu’l-azîz

Tabaka-i sâniyedendir. Horasan meþâyihinin ulularýndan idi. Derece-isehâsý nihâyete varmýþ, bezûl, sâhib-i himmet, ehl-i mürüvvet idi. Demiþtirki; “Velîlerin alâmeti üçtür: Þunlardýr ki; rif’atte iken tevâzu’, kudrette ikendünyâdan perhîz, kuvveti varken insâf etmek.”47 Ve yine demiþtir ki: “Hervâiz ki onun meclisinde ganîler fakîr, fakîrler ganî olup kalkmayalar; o vâizdeðildir. Mürîdlere ziyâde fâideli nesne Sâlihler ile sohbet etmek, onlarýnef‘âl ve harekât ve ahlâk ve ahvâline iktidâ eylemektir. Ve Allah Teâlâ Haz-retlerinin dostlarýnýn kabirlerini ziyâret etmektir. [14] yârânýnýn, fukarânýnhizmetinde bulunmaktýr.” Kendisine sordular ki; “Niçin sûfîlerin resmi üze-re hýrka giymezsin!” “Münâfýklýktýr” cevâbýnda bulundu.

Þeyh Hacý Halîfe el-Kastamonî Kuddise sirruhû

Mübârek ismi Abdullah b. Hâcý’dýr. Seccâdeniþîn-i irþâd, postniþîn-i sâ-hib-i i’tikâd idi. Ýlm ü ma’rifet ehli idi. Hulk ve tevâzu‘da zamânýnda vahîd,ta’bîr-i vekâyi’de ferîd idi. Menba’-ý lutf u ihsân ve mâil-i vücûh-ý hisân idi.Bünyede cesîm, hilyede besîm idi. Zamânýnda merci-i ekâbir-i ulemâ vemürebbî-i fukarâ vü fuzalâ idi.

Hazret-i Þeyh, Hicretin 894 senesinin (M. 1488) Cemâziye’l-Âhiresi nihâ-yetinde âzim-i gülistân-ý cennet olmuþtur.

Þeyh Muhyiddîn Abdülkâdir el-Geylânî48 Kuddise sirruhu’l-âlî

Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri, mâder-i þefkat-küsterinden doðduðuzamân Þehr-i Ramazân-ý Þerîf idi.

47 Müellif tercümesini vermeden önce bu sözün Arapçasýný vermiþtir.48 Metinde “el-Cîlî” þeklinde yazýlmýþtýr.

Page 15: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

145

Süt emmedi. O gün Ramazân-ý Þerîfin ibtidâsý olduðunu [15] dahi kâ-ffe-i nâs Hazret-i Þeyh-i müþârün-ileyhin bu hâl-i sâimânesinden istidlâleylediler. Hicretin 471. sene-i mübârekesinde tevellüd eylemiþlerdir.

Bir gün Cenâb-ý Abdülkâdir ilme meþgûl olmak ve Sâlihleri ziyâret et-mek emeliyle Baðdad’a gitmekliði vâlide-i muhteremelerine hikâye ve bubâbdaki müsâade-i mâderânenin þeref-vâki’ olmasý niyâz ve istirhâmýný ifâ-delerine ilâve eylediler.

Vâlide-i mes‘ûdeleri dahi izin verdiði ve pederlerinden kalan 80 Liramîrâsýndan kýrk adedini [40 adedini dîðer oðluna alýkoymuþtu] giyeceðikaftânýnýn koltuk altýna diktiði gibi cemî’-i ahvâlde sâdýkâne hareket etme-sini, sadâkatten ayrýlmamasýný emir ve tenbîh eylediler. Rýzâ-yý mâderîyenâil olan Geylânî Hazretleri o günlerde Baðdâd’a giden cüz’î bir kâfileyearkadaþ olarak tevcîh-i râh-ý azîmet eylediler.

Epeyce bir mesâfe kat edildikten sonra önlerine altmýþ atlý kimseler çýka-rak kâfileye dist-i dirâz-ý sirkat ü cinâyet olmaða baþladýklarý hâlde hîçbiriAbdülkâdir Hazretlerine taarruz etmediler. Nâ-gâh içlerinden biri gelipmüþârün-ileyhe hitâben “Ey fakîr! Senin nesnen var mýdýr?” dedi. Cevâben40 altunu [16] olduðunu söyledi. “Nerendedir!” suâline “Koltuðumun altýn-da” mukâbelesiyle kaftânýna dikilmiþ olduðunu dahi ilâve-i kelâm eyledi.Sâil, bu sözleri istihzâ olarak telâkkî birle def’ oldu. Bunu ta’kîben dîðerigelerek o dahi bu cevâblarý alýnca kezâ istihzâya haml ile terk edip gitti.

Ba’dehû bu iki sâil, baþlarý olan kimseye ifâde-i hâl eylediklerinde reîs-ikâfile olan þahýs Hazret-i Þeyhi taleb ile deminki suâl îrâd edildi. Alýnancevâb yine o cevâb idi. Reîs-i merkûmun verdiði emr üzerine kaftâný kesipmahfûz olan kýrk aded altunu vaz’-ý meydân eylediler.

Sonra merkûm þu vechile bir suâlde bulundu: “Sana ne oldu ki, böylei’tirâf ettin!” Cenâb-ý Abdülkâdir’in; “Vâlidem sýdk u sadâkatten ayrýlma-maklýðýmý sûret-i kat’iyyede ahd ü emreyledi de onun için!” cevâb-ý savâb-ýhayret-bahþâsýný iþitir iþitmez, mihter-i merkûm hüngür hüngür aðlamaða,maiyeti olan efrâd-ý sâire dahi bu bükâ-yý nedâmet-kârâneye iþtirâk ile gir-ye-bâr-ý teessür olmaða baþladýklarý gibi o sâatte o zamâna kadar ettiklericinâyet ve hýyânete tevbe ve Þeyh-i müþârün-ileyhin bulunduðu kâfiledenher ne aldýlarsa derhâl iâde eylediler.

[17]

Vaktâ ki Abdülkâdir Hazretleri Hicret’in 488’inde Baðdâd-ý bihiþt-âbâdamuvâsalatla tahsîl-i ulûm ile eyyâm-güzâr olmaða ve kýrâat-ý Kur’ân-ý Kerîmile fýkýh, hadîs, ulûm-ý edebiyyeye ettiði sa‘yü ikdâm cehd ü ihtimâm ile azzamânda akrânýna gâlib gelmeðe baþladý. Emsâlinin mütehayyizânýndan

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 16: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

146 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

ahâlî-i asrýn mütemeyyizânýndan oldu. Hicret’in 521’inde (M. 1127) vâiz-imecâlis oldu. Ve ba’dehû ârif-i ef‘âl-i Samedânî ve vâkýf-ý esrâr-ý Sübhânîolmaða baþladý.

Zâhir kerâmâtý, ahvâl ve makâmâtý âlî idi. Sâmiîni engüþt ber-dehân-ýtefekkür edecek, veleh-resân-ý ezhân ü tasavvur olacak daha pek çok hâ-lât-ý ihtirâm-gâyâtý vardýr. 561 senesinde (M. 1165-66) vâsýl-ý rahmet-i Mevlâve dâhil-i sâye-i þecer-i Tûbâ olmuþlardýr.

Seyyid Ahmed b. Ebü’l-Hasan er-Rifâî Kaddesa’llâhu Teâlâ sirrehû

Makâmât-ý aliyye ve ahvâl-i seniyye ýssý, sâhibi idi. Hak celle ve ‘alâ Haz-retleri Cenâb-ý Rifâî’nin elinde pek çok havârik-ý niam izhâr buyurdu. Veonun için a‘yâný telkîb eyledi. Kendisinden [17] acâyib nesneler çok zâhiroldu. Ashâbýnýn içinde “ceyyid” ve “reddâ” yani iyi ahlâklý ve fâsid kimselervar idi. Ba’zýsý âteþler içine girer, yýlanlarla mülâabe ederlerdi. Bunlar,Þeyh-i müþârün-ileyhin ma‘rûf ve mahbûbu olanlardan ve ashâbýnýn Sâlih-lerinden deðil idi.

Bir gün ashâbýndan iki kimse sahrâya gidip yekdîðeriyle hikâye ve ifâde-ye baþladýlar.

Þu muhâvere de o esnâda vukû’ buldu:Biri; “Sana bu kadar müddet içinde Seyyid Ahmed’in mülâzemetinden

ne hâsýl oldu?”Dîðeri; “Sen her ne dilersen iste!”-“Ey Seyyidim! Dilerim ki cehennemden âzâdlýðýmý mübeþþir bir nâme,

þu sâatte âsümândan nâzil ola!”-“Hak Teâlâ’nýn fazl u keremi hesâbsýzdýr”.Bunlar bu vechile söyleþmekte, arz-ý efkârda devâm eylemektelerken

nâgâh gökyüzünden bir beyâz kâðýt bunlarýn arasýna [19] indi. Baktýlar ki,hîç yazý yok! Doðru Hazret-i Pîr-i muhteremin huzûr-ý feyz-nüþûruna gele-rek keyfiyyeti bi’l-ifâde ol varaký takdîm eylediler. Hazret-i Rifâî -radiye an-hü’l-Bârî- varak-ý mezkûra nazar eder etmez Hâlýk-ý Lem-yezel’e secde-ber-þükrân u ubûdiyyet oldu. Bir müddet sonra secdeden baþýný kaldýrýnca mübâ-rek aðýzlarýndan þu kelimât-ý hamd-gâyât sâdýr oldu: “Cenâb-ý Bârî Teâlâ’yaþükürler olsun ki; ashâbýmýn cehennemden âzâdlýðýný bana âhiretten evvelgösterdi.”49

Dediler ki; “Ey Pîr-i pâk-i‘tikâd ve Þeyh-i sâhib-i irþâdýmýz, bu varak ak-týr.”

49 Metinde önce duanýn Arapçasý verilmiþtir.

Page 17: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

147

Cevâben; “Kudret eli kara ile yazmaz; bu varak-ý mübârek nûr ile yazýl-mýþtýr.” buyurdu.50

Hazret-i Seyyid Ahmed kuddise sirru-hu’l-ahad, ibâdete kemâl-i iþtigâliolduðuyla berâber latîf þiirler tertîb, tanzîm ederdi. Þu þiirin -esâsen- þâir venâzýmý müþârün-ileyhtir:

[20]

Þiir51

Kararsa geceler cânâ olup zikrinle dil hayrânKýlur tâ subha dek yanup ciðerden ney gibi efgân

Durup ebr-i gam o semtten belâlar yaðdýrýr her demÇýkup bahr-i dem altýmdan gayyâlar kaynatýr52 her ân

Üsârâ-yý gam u mihnet halâs oldukda ser cümleNiçin bu ben giriftârý koyalar âciz ü nâlân

Ne katledüp beni korlar ki olam bir nefes râhatNe minnet eyleyüp âzâd ederler rûz u þeb ey cân.

Hicret’in 578. senesi (M. 1182) Cumâde’l-ûlâsýnýn yirmi ikinci pencþen-be günü bi’l-irtihâl Cum’a gecesi azm-i nüzhet-serâ-yý cinân etmiþ ve Cumagünü vedîa-i hâk-i gufrân edilmiþtir.

[21]

Þeyh Muhyiddîn Muhammed b. Alî b. Muhammed el-Arabî Kuddise sir-ruhu’l-âlî

Þeyh-i müþârün-ileyh vahdet-i vücûda kâil olanlarýn kýdvesidir. Kendile-rine ulemâ ve fukahâ-i zâhireden çok kimse ta‘n etmiþ, fukahâ ve cemâat-isûfiyyeden az kimse ta‘zîm eylemiþtir. Zât ü þânýný tebcîl edenler hakkýylatevkîr etmiþler ve kelâmýný medheylemiþlerdir. Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri-nin latîf, garîb eþ‘âr-ý âbdârý, nâdir, acîb ahbâr-ý veleh-âsârý vardýr. Musannefâ-tý pek çoktur. Meþâyýh-ý Baðdâd’ýn kibârýndan idi. Hakk-ý âlî-i reþâdetlerindebu kitâbýn me’hazý olan Nefehâtü’l-Üns’te pek çok tafsîlât verilmiþ ve ona bileaz nazar ile bakýldýðý mütâlaât-ý muharrere hitâmýndan anlaþýlmýþtýr.

Cenâb-ý Muhyiddîn, Hicret’in 560. senesi Ramazân-ý Þerîfi on yedisinde(M. 28 Temmuz 1165) Endülüs bilâdýndan Mürsiye’de tevellüd, 638 sene-

50 Bu tür ifadelerin söz konusu zâtlara duyulan güçlü sevgiden kaynaklandýðýný, bunun dýþýndabir anlam ifade etmediðini vurgulamalýyýz.

51 Arabî olarak nazmetmiþler ise de tercüme edilerek nakledilmiþtir. (Müellifin dipnotu)52 Renc ve eleme dûçâr eder demektir. (Müellifin dipnotu)

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 18: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

148 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

si (M. 1240) Rebîü’l-âhirinin 22. Cuma gecesi Dýmaþk’ta rýhlet eylemiþtirki, bu sûretle ömr-i mübârekleri 78 sene devâm eylemiþtir.

[22]

Þemseddîn Muhammed Hâfýz eþ-Þîrâzî -Kaddesa’llâhu Teâlâ sirrehûMüþârün-ileyh lisânü’l-gayb ve tercümân-ý esrârdýr. Nice esrâr-ý gaybiy-

yeyi, meânî-i hakîkiyyeyi sûret kisvetinde ve mecâz libâsýnda göstermiþtir.Dîvân’ý hakkýnda silsile-i hvâcegân azîzlerinden biri “Dîvân-ý Hâfýz’dan mahb-ûb dîvân yoktur.” buyurmuþtur. Eþ‘âr-ý âbdârý ol derece meþhûrdur ki, beyâ-na ihtiyaç yoktur. Þîrâzî-i müþârün-ileyh Hâfýz Muhammed -Aleyhi rahmetiRabbi-hi’l-Ahad-‘ýn “Her bir beyti bir humhâne-i aþk u hâlettir. Ve bir bezm-gâh-ý zevk-ý ma’rifettir ki, cür‘asýndan ukûl-i âlemiyân âþüfte ve neþvesin-den efkâr-ý âdemiyân firîftedir. Sýyt-i fezâili vü hasâili elfâz-ý nâdire gibizemîne münteþir olmuþ”tur.

Hicret’in 792’sinde (M. 1390) rûh-ý pür-fütûhu hadîka-i kemâl-i cihâ-ndan ravza-i irfân-ý cinâna uçmuþtur.

Mevlânâ Zahîrüddîn Halvetî Kaddesa’llâhu rûhahûBu zât-ý þerîf, ulûm-ý zâhiriyyeyi vü bâtýniyyeyi câmi idi. [23] Hakk-ý

mübârekinde Mevlânâ Zeynüddîn Hazretleri “Tâs-ý felek altýnda Zahîrüddîngibi kimse görmedim.” buyurmuþlardýr ki; bu sözleriyle müþârün-ileyhin ulvîderecât bir zât-ý memdûhu’s-sýfât olduðunu anlatmýþlardýr. Fahr-i Âlem (Sal-la’llâhu aleyhi ve selem) Efendimiz Hazretleri Þeyh-i müþârün-ileyhe birgece âlem-i ma’nâda “Zahîrüddîn, Kur’ân’ý benden oku!” buyurmuþlardýr.Ol dahi þeref-sâdýr olan bu emr-i peygamberî üzerine Zât-ý Hazret-i Risâlet-penâhîlerinden taallüm eylemiþtir. Hazret-i Zahîrüddîn her ne vakit ki er-baîne oturur idi, bu zamânlarda buðdayla kaynamýþ su ile her on günde birdef’a olmak üzere dört kere iftâr ederdi. Hicret’in 800. senesinde (M. 1397)âlem-i ebedîye rýhlet eylemiþtir.

Mevlânâ Câmî -Kuddise sirru-hu’s-sâmî-Ýsm-i mübârekleri Abdurrahmân, peder-i bâbâ-menziletlerinin adý Ah-

med’dir. Câmî tahallüs ederlerdi. Bu tahallüsün sebebini þu [24] kýt‘a-i âb-dâr ile beyân buyurmuþlardýr:

Mevlidem Câm der þemme-i kalememCür’a-i câm-ý þeyhü’l-islâmîstZeyn-i sebeb der cerîde-i eþ’ârBedr-i ma‘nâ tehallusem Câmîst.53

53 “Doðum yerim Câm þehridir. Kalemimden (sadýr olan) az bir þey Þeyhülislâmýn kadehinden biryudumdur. Sebebin süsü þiir derlememin içinde mânâ dolunayýdýr ve mahlasým Câmî’dir.”

Page 19: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

149

Vefâtýna yakýn þu þi‘r-i bihteri söylemiþlerdi:

Câmî ki bûd mâyil-i cennet mukîm þüdFîravza-i mükerreme-i “Arzuhe’s-semâ”Kilk-i kazâ nûþet revân-ber der-i bihiþt.Târîh-i dey “Ve men dehalehû âminen”.54

Müþârün-ileyh meþâyih-i izâmdan nice kimse ile musâhabet eylemiþ-tir. Kendisi fuzalâ-yý dehrden ve ulemâ-i asrdan idi. Zamânýnýn ferîdi vefünûn-u maârifin vahîdi idi. Âvâze-i maârifi etrâf-ý âleme o derece münteþirolmuþ idi ki, Sultân-ý Rûm, surreler ile sýlalar gönderip kudûm-i þerîflerinitevakku‘ ederlerdi.

Sâhibü’l-Hind Hvâce Cihân ile latîf mürâsele ve muhâvereleri vardýr. Letâ-fet ü þîve vü üslûb u ifâde bunlarýn münþeâtýnda görünmüþtür. Hazret-i Câmîmanzûm, mensûr resâil-i müteaddideye sâhibdir. Üç aded -mükemmel hurûfüzerine- Dîvân’ý vardýr ki el-yevm makbûl-i urefâ ve üdebâ, mahbûb-i zürefâ[25] ve þuarâdýr. Þuarâ-yý eslâfýn kasîdelerine ayrý ayrý cevâblar vermiþtir.

Tarîk-ý nazmda üslûb-ý acîbi ve tarz u tavr-ý garîbi vardýr. Belâðat ve fesâ-hati müsellem, ilm-i hakîkat ve esrâr-ý tarîkatte cidden makbûl, hakîkatenmemdûh müellefât-ý güzîde-i kesîresi ma‘lûm-ý âlemdir. Fünûn-ý muammâve kâfiyede ve arûzda ve sanâyi-i þi’r ile ilm-i hesâbda behre-i kâmilesi varidi. Kur’ân-ý Azîmü’þ-þân’ýn evâiline Arabî tefsîr yazmýþ, Kâfiye’yi bi-tamâmi-hâ þerh eylemiþtir. Fezâil ve mehâsin-i ahlâka mâlik bir zât-i vâcibü’l-hürmeidi. Sâhibü’l-i‘tibâr bir hvâce-i zî-iktidâr ve el-hak üstâd-ý nâdire-kâr idi.

Hicret’in 898’inde (M. 1492) mürð-i rûh-ý pür-fütûhlarý tâir-i ravza-i fir-devsü’l-berîn olmuþtur.

Kabr-i müteberrikleri Herât’tadýr.

Þeyh Ebû Abdullah es-Savmaî Kaddesa’llâhu rûhahû

Geylân meþâyihinin ulularýndan ve zâhidlerinin reîslerinden idi. Âlîahvâli ve zâhir kerâmâtý var idi. Acem meþâyýhýnýn da efdal ve a‘zamlarýsýrasýna geçmiþ idi. Müstecâbü’d-da‘ve idi. Hak celle ve alâ hazretlerinden nedilerse ihsân eder idi. Bir vakit gazab eyledi idi; Hak Teâlâ kendisinden ötürühemân intikâm aldý. Müþârün-ileyh her ne olacaðýný haber verse vâki‘ olurdu.

54 “Câmî cennete yöneldi ve orada mukim oldu; “Geniþliði gökler kadar...” âyetinde geçen enkeremli bahçededir o. Sen cennet içinde yürüyüp giden kaza kamýþýndan çek. (Ölüm tarihi) kýþmevsiminde / güneþ yýlýnýn onuncu ayýnda (Ekim) “Oraya giren emniyette olur” (Âl-i Ýmrân 3/97) âyetindedir.” Þiirde iktibas edilen ilk ayetin tamamýný tercümesi þöyledir: “Rabbinizin baðý-þýna ve takvâ sahipleri için hazýrlanmýþ olup geniþliði gökler ve yerler kadar olan cennete ko-þun.” (Âl-i Ýmrân 3/131). Yalnýz söz konusu iktibas, bu âyette “Arzuhe’s-semâvât” þeklindegeçmektedir. Ýkinci âyette ise “âminen” kelimesinden önce “kâne” kelimesi vardýr.Âyet ebcedhesâbýyla Câmî’nin ölüm tarihini vermektedir: H. 898/M. 1492.

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)

Page 20: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

150 AÜÝFD XLVI (2005), sayý II

Ashâbýndan bir cemâat, ticâret kasdiyle Semerkand’e gitmiþlerdi. Orakurbünde bir sürü atlý kimseler bunlarý tehdîd ve mâllarýný yaðma etmeðebaþlayacaklarý esnâda Hazret-i Þeyh; “Ey süvârîler, uzak olun bizim içimiz-den!” hitâb-ý hâifânesiyle cümlesini darmadaðýn etti. Bir hâlde ki, cümlesiatlardan düþerek pek çoðu daðlara kaçtý. Bir kýsmý da dereler arasýna karýþ-týlar. [27] Ýki kiþi bir yere gelmeðe kâdir olamadý. Ashâb da o hâinlerinþerrinden bu vechile kurtuldular.

Yazýcýzâde Ahmed ve Muhammed Çelebiler Kaddesa’llâhu Teâlâervâhahümâ ve esrârehümâ5 5

Müþârün-ileyhimâ kurb-i asrýmýzda iþtihâr eden azîzândandýr. Bu iki zât-ý kardaþ-ý mübârekten Ahmed Çelebi Envârü’l-Âþýkîn nâm kitâb-ý müþgîn-nikâbýn sâhibidir. Bu zât-ý a‘le’d-derecâta “Ahmed-i Bîcân” derler. Muham-med Çelebi ise kitâb-ý âlî-i Muhammediyye’nin sâhibidir. Ýkisi dahi yek-dî-ðerine rekâbet ve müsâbakat edercesine sâhib-i fazl u kemâl ve sülûkunuitmâm etmiþ zâteyn-i muhteremeyn-i hamîdü’l-hisâldir. Gelibolu’da medf-ûndurlar. Kerâmât ve fezâilleri müellefât-ý aliyye-i kâinât-pesendânelele-rinden ma‘lûmdur. Hele kitâb-ý müstetâb-ý Muhammediyye, âzâde-i beyânolduðu [28] üzere Türkî lisânýn faslü’l-hitâbý, erbâb-ý mevâizin kemâl-i sýh-hat üzerine güzel bir kitâbýdýr.

Yûnus Emre Kaddesa’llâhu rûhahû

Rûm’da iþtihâr edenlerdendir. Meþhûr ve ma‘rûf sözleri vardýr. Cümlesimakbûl-i tavâiftir. Serâser esrâr-ý tevhîd ve etvâr-ý tefrîddir ve rumûz u iþâ-rettir. Dîvân’ýnda “Çýktým erik dalýna anda yedim üzümü / Bostan ýssý kakýdýder ne yersin kozumu” ile baþlar gâyet latîf bir þi‘ri vardýr. Þeyhi olan TapdukEmre’ye nice seneler arkasýnda odun götürdü. Taþýdýðý yüz binlerce odun-dan bir dâne eðri görülmedi.

Þeyhi -Kaddesâllâhu sirrehû-; “Yûnus, hîç bu odunlarýn içinde bir eðriaðaç göremiyorum!” deyince; “Þeyhim, sultâným! Bu kapudan eðri sýðmaz.”cevâbýyla kendisinin ne derece ehl-i kemâl olduðunu göstermiþtir.

[29] Hazret-i Yûnus, Kütahya’da vaz‘-ý hâk-i gufrân ve vedîa-i vâdî-i hâ-mûþân kýlýnmýþtýr.56

55 Metinde “ervâhehû ve esrârehû” yazýlmýþsa da “ervâhehümâ ve esrârehümâ” þeklinde düzelttik.56 Yunus Emre’nin kabri konusunu Mustafa Tatcý geniþ bir biçimde araþtýrmýþtýr. Verdiði yer

adlarý arasýnda ise Kütahya’ya rastlanmaz. Dolaysýyla Sâlih Sâim’in verdiði bu bilginin sýhhatitartýþmalýdýr. Bkz. Tatcý, Yunus Emre Divaný I: Ýnceleme, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, Ankara,1990, s. 34-43.

Page 21: Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salih Sâim ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4555/5062.pdf · de Bâkî Kalan adýný taþýmaktadýr (Ajans-Türk Matbaacýlýk,

151

Hâcý Bektaþ-ý Velî Kaddesa’llâhu Teâlâ sirrehu’l-‘âlî

Müþârün-bi’l-benân olanlardan biri de Hazret-i Bektâþ-ý Velî’dir. Türk-men vilâyetinde medfûndur. Sâhib-i velâyet ü kerâmet idi. Türbe-i þerîfeve münîfeleri ziyâretgâh-ý hâss u ‘âmm ve mutâf-ý âlemiyândýr. Zât-ý þerî-fine mensûbiyyetle ekseriyâ ribka-i Ýslâm’ý boyunlarýndan ihrâc edip ibâ-hat otlaðýnda halî‘u’l-‘izâr gezenlere zât-ý mübâreki ile fezâil ve ulüvv-iahlâk sâhibleri o kimselere mensûb demezler.

Son.

Bir Tasavvufî Terâcim-i Ahvâl Müellifi Ýmamzâde Salim Sâim (Unar)