204

Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu
Page 2: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale

Gelibolu Cehennemi

Walter von SchoenMütercimler

Dilek EKİZ - Hayrettin EKİZ

Copyright © Yitik Hazine Yayınları, 2010Bu eserin tüm yayın hakları Işık Yayıncılık Tic. A.Ş.’ye aittir.

Eserde yer alan metin ve resimlerin Işık Yayıncılık Tic. A.Ş.’nin öncedenyazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt

sistemi ile çoğaltılması, yayımlanması ve depolanması yasaktır.

EditörSalih GÜLEN

Görsel YönetmenEngin ÇİFTÇİ

Kapakİhsan DEMİRHAN

Sayfa DüzeniBekir YILDIZ

ISBN978-9944-766-21-0

Yayın Numarası39

Basım Yeri ve YılıÇağlayan A. Ş.

TS EN ISO 9001:2000Ser No: 300-01

Sarnıç Yolu Üzeri No: 7 Gaziemir / İZMİRTel: (0232) 252 22 85

Nisan 2010

Genel DağıtımGökkuşağı Pazarlama ve Dağıtım

Merkez Mah. Soğuksu Cad. No: 31 Tek-Er İş Merkezi

Page 3: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Mahmutbey / İSTANBULTel: (0212) 410 50 60 Faks: (0212) 445 84 64

Yitik Hazine YayınlarıBulgurlu Mahallesi Bağcılar Caddesi No:1

34696 Üsküdar/İSTANBULTel: (0216) 522 11 44 Faks: (0216) 522 11 78

[email protected]

Page 4: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

YAYINCININ NOTUBu Eser Neden Basıldı?Çanakkale üzerine yazılmış en sıra dışı kitaplardan biriyle karşınızdayız.Bir Alman’ın gözüyle Çanakkale Savaşı’nın anlatıldığı eserde temel tez

bütün bir savaşın kazanılmasında Almanların çok büyük rolünün olduğuşeklindedir. Sayıları yaklaşık 500 kadar olan Alman subay ve askerleriyle biryıla yakın süren çetin bir harbin kazanılmış olması ihtimalini okurlarımızıntakdirine bırakırken bazı hususları hatırlatmakta fayda görüyoruz. Eserdemüellif Osmanlı askerinin kahramanlığı konusunda hakkını vermekle birlikteOsmanlı silah ve mühimmatını küçümsemekte, askerlerin organizeolamadıklarından bahsetmektedir. Savaşı 5. Ordu’nun yapması ve buordunun komutanının Alman olmasından dolayı zaferi kendilerine maletmektedir.

Eserin içinde Almanların çok fazla nazara verilmesinden rahatsızlıkduyacağınız başka satırlar da olacaktır. Anlatılan hususlar tamamen yazarınşahsi kanaatleridir, yayınevimizi bağlayıcı bir tarafı yoktur. Kitabın enmühim yanı, Çanakkale Savaşlarını cepheden görünüşü ile bir roman tadındaanlatmış olmasıdır. Vızıldayan kurşunlar, sulara gömülen gemiler,siperlerdeki kanlı çarpışmaların anlatıldığı yerlerdeki teşbihler, kendinizi1915 senesinde Gelibolu cehenneminin yanıbaşında gibi hissetmenizisağlayacaktır.

1937 yılında Berlin’de basılan eser savaşın hemen ardından yazılmışolması hasebiyle savaşın sıcaklığını da yansıtmaktadır.

Kitap içinde mevcut siyah beyaz fotoğraflar eserin Almanca orijinalnüshasında da yer almaktadır. Tarafımızdan esere yeni görsel ilave edilmesiyapılmamıştır.

Page 5: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Eserin tercümesinde birebir kelime tercümeleri yerine Türk okurun enrahat anlayacağı cümleler kurulmaya çalışılmıştır. Zaman kipleri Türkçemantığına uygun şekilde değiştirilmiştir. Gotik karakterle yazıldığı için bazıkısımlarda yer alan özel isimlerde hatalar olabilir.

Eseri dilimize kazandıran Sn. Dilek ve Hayrettin Ekiz’e teşekkür ederiz.Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle…Yitik Hazine Yayınları

Page 6: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

GİRİŞÇanakkale ve İstanbul Boğazları, Avrupa’yı Asya kıtasından ayırır. Bu

Boğazlarla deniz yolu Karadeniz’den Akdeniz’e gitmekte ve Avrupa’dan ÖnAsya’ya uzanan kara yoluyla kesişmektedir. Şimdiye kadar kavimlertarihinde hemen hemen hiçbir zaman bu küçücük bölge bu kadar büyük birrol oynamamış -dünyanın en mühim ulaşım yollarından olan Boğazlar- bukadar hararetle arzulanmamış ve tartışılmamıştır. Kazılarda ortaya çıkartılanmevcut duvar katmanları ve istihkâmlar bölgenin kronolojisini milattan önce,4.000’e kadar, yani taş devrine kadar getirmektedir.

Surları, on yıl boyunca kuşatmada bulunan Yunanlılara mukavemet edengururlu Truva burada bulunuyordu. M.Ö. 480’de yarı ilah sayılan kahramanHera (Xerres) salların üzerine oluşturulan iki köprüyle buradan karşıya geçti.Büyük İskender de. M.Ö. 334’te savaşçılarıyla Asya yolunu ele geçirdi.İmparator Friedrich Barbarossa idaresindeki Haçlı şövalyelerinin 1190’dakutsal vatan (Kudüs) topraklarının kurtarılması için yürürken çıkan nal vesilah sesleri bu derin vadilerde yankılanmaktaydı. Burada Bizansİmparatorluğu’nun mükemmel metropolü olan Bizans ortaya çıktı, ihtişam vezenginliğe ulaştı.

Daha sonra 1354’te Asya’dan Osmanlı denen vahşi ve savaşçı bir kavimgeldi. Bütün Küçük Asya ona tabi kılındı, onları Viyana kapıları önlerinekadar götüren zafer yürüyüşünü Boğazlar bile durduramadı.

Böylece Osmanlı, Boğazlar üzerinde hâkimiyet elde etti, yüzyıllar boyuncasaldırılara karşı Boğazları mükemmel bir şekilde müdafaa etti ve bugün deDünya Savaşı’nda verdiği büyük mücadeleden sonra buraları sağlam birşekilde elinde tutmaktadır.

Türkiye haklı olarak, büyük Petro’dan (Peter) beri yılmadan, usanmadan

Page 7: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Konstantinopol’ün (İstanbul) ve Boğazların fethini kendine hedef edinenkomşusu Rus İmparatorluğu’nu tarihî düşman olarak algılamaktaydı.

Güney Rusya’nın devasa boyuttaki zengin bölgelerinden yapılacak ihracattamamen deniz yoluna bağımlıydı.

Ancak Rus ekonomisinin kısıtlanması manasına gelen, gemi trafiği içinBoğaz yolunu kapamak, transit geçişi durdurmak her an Türkiye’nin isteğinekalmıştı.

1912 – 1913 Balkan Savaşları esnasında bu ulaşım damarlarınınkapatılması gerçekleşti ve bu yüzden milyonlarca çuval (her biri 50 kg.) tahılRusya’nın Karadeniz limanlarında çürümeye terk edilmek zorunda kalındı.Rusya bu savaşlara katılmamasına rağmen çok fazla etkilendi bütün ithalatıdurdu.

Rusya’nın Dünya Savaşı’na müdahalesinin sebebi ittifak üyeleriningalibiyet ödülü olarak Rusya’ya İstanbul’u söz vermeleriydi.

Lakin Rusya asla uzun süre bu galibiyet ödülünü bekleyemezdi, çünküderhal serbest geçiş hakkına ihtiyaç duyuyordu. Savaş endüstrisi nemilyonluk bir ordunun ihtiyacına göre düzenlenmiş, ne de uzun süreli birsavaşa göre ayarlanmıştı.

Devletlerarasındaki dostane bağlar, birleşik Rusya’nın savaş gücünüdevam ettirebilmesi için bol miktarda mühimmat ve silaha sahipti. FakatRusya’nın Baltık Denizi limanları Alman filolarıyla kapatılmıştı, BeyazDeniz’deki Arhangelsk Limanı sadece yaz aylarında buzsuzdu veVladivostok’un cepheyle irtibatı 10.500 km. uzunluğunda tek hatlı Sibiryademiryolu vasıtasıyla oldukça yetersiz ve güvensizdi.

Böylece Çanakkale Boğazı, savaşın başında, Rus ordusunun ikmali için enmühim, en kısa ve en güvenilir bir menzil olarak ön plana çıktı. Boğazlardanserbest geçiş Rusya için hayati bir önem taşıyordu Boğazlar tek başına devheykelin (Osmanlı’nın) vaktinden önce yıkılmasını engelleyebilirdi.

Buna karşın Konstantinopolis ve Boğazlar iddiası Türkiye için hayatiehemmiyet arz ediyordu. Esasen epeydir kifayetsiz olan savaş endüstrisi veülkenin bütün idaresi başkentte temerküz etmişti. Türkiye’nin bu üsler

Page 8: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkeninçöküşü gecikiyordu.

Türkiye bu savaşa yeteri kadar hazır değildi. Balkan Savaşlarının yarasıhenüz kapanmamıştı, mali durumlar bozulmuş, hemen hemen mühimmatsızve savaş alet ve cihazlarından yoksun olan ordu bir çöküş durumuna gelmişti.

Bundan da anlaşılacağı üzere bu hususta miyar kabul edilen hükümetçevrelerinin büyük bir kısmı kesin bir tarafsızlıktan yana tavır koymuştu. Butavır dostluğa dayalı bir diplomasiyi ve Amiral Limpus idaresindeki İngilizdeniz gücünün büyük desteğini beraberinde getirmişti.Fakat böyle birtarafsızlık mümkün müydü?

İngiltere’nin baskısı altındaki Türkiye’nin tarafsızlığı, gerçekte nakliyegemilerinin engelsiz bir şekilde Rusya’ya mühimmat temin etmek içinBoğazlar yolunu kullanabilmesi anlamına geliyordu. Bu cebri ve tek yönlütarafsızlığın neticesi olarak Bulgaristan ve Romanya derhal (dostluğa dayalıilişkiler sebebiyle) silaha başvurmuş, ordularını Avusturya – Macaristan’akarşı harekete geçirmişti.

Bunun engellenmesi gerekiyordu. Almanya, düşmanlarına Batı ve Doğucepheleri arasında bir kalkan oluşturmak için Türkiye’yi müttefiki yapmakzorundaydı. Bu konuda, Türkiye’nin ittifak güçleriyle hangi kaderipaylaşacağını tam olarak bilen diğer Türk vatanseverleri de hesabakatılmalıydı.

Paris’teki Rus büyükelçisi Z(T)Wolski’nin tek bir telgrafı hükümetineulaştığında, -ki bu telgraf bilahare müttefik güçlerin de eline ulaşmıştır(Almanya, Avusturya – Macaristan ve daha sonra da Bulgaristan), her Türkdevlet adamının gözlerinin açılması gerekiyordu. Fransız hükümetiningörüşüne göre bu telgrafta, Türkiye’ye sunulan garanti teklifiyle, savaşınbitiminde Boğazlar Meselesi’nin Rusya’nın arzuladığı görüş doğrultusundaçözümünün engellenmediği belirtiliyordu. Bundan da mantıki olarak, dahasonra İngiltere ve Fransa’nın da Türkiye’nin silahsızlandırılmış birkaçbölgesini kendilerine mal edebilecekleri -ki bu bölgeler savaştan sonraCemiyeti Akvam tarafından “manda bölgeleri” olarak tayin edilecek yerler

Page 9: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

olacağı- neticesi çıkmaktaydı.Kararlı Türk vatanperverleri için Türkiye’nin kaderinin tarafsızlar

tarafından mühürlendiği ve müttefiklerin içinde bulundukları savaşta,yaklaşan bir çöküşte kaçabilecekleri fikrine açık kapı bırakılmıştı.

Böylece, aralarında gizli dostluk antlaşmaları bulunan devletlerinpolitikaları ve bu politika içinde saklı olan gizli ilhak arzuları, Alman ve Türkmenfaatlerini kaynaştırıyordu.

3 Ağustos 1914’te Almanya ile Türkiye arasında ittifak antlaşmasıimzalandı. Buna rağmen Türkiye, Almanya Batı ve Doğu cephelerinde savaşabaşlamışken, hâlâ tereddütlü bir tutum sergiliyordu.

Sadrazam ve kabine üyelerinin çoğunluğu bilhassa eksik donanımlı birdeniz gücünü, çabuk karar vermelerini engelleyen bir faktör olarakgörüyordu. Ancak bu arada Almanya’nın müzakere zeminini oldukçakuvvetlendiren bir hadise oldu: 10 Ağustos 1914’te Amiral Souchonidaresindeki “Goben” zırhlı kruvazörü ve küçük “Breslau’’ kruvazörü, üstündüşman güçlerinin hâkim olduğu Akdeniz’den geçerek Çanakkale Boğazı’nagirdi. Amiralin karar gücü, cesareti, savaş hırsıyla birleşerek büyük askerî vesiyasi başarılar elde etmişti. Birkaç gün sonra her iki gemi resmenTürkiye’nin mülkiyetine geçti ve Türk bayrağı (bandırası) altında AltınBoynuz denen Haliç’e demirledi.

Rahatlıkla ifade edilebilir ki bu iki Alman kruvazörü gibi münferit savaşgemileri bir ülkenin politikasını böylesine bir şekilde etkilememiştir.

En sonunda Türkiye’nin ve Bulgaristan’ın, müttefik güçlerin tarafında yeralmasının sadece “Goben” ve “Breslau”un ortaya çıkmasına bağlanacakolursa fazla bir şey iddia edilmemiş olur.

Türk donanması çok daha kötü bir durumda bulunuyordu ve kesinliklesavaş gücü yoktu. 1877’den beri hiçbir Türk savaş gemisi Karadeniz’degözükmemişti. Gemiler gayri faal olarak İstanbul Boğazı’nda demirli kaldılarve açıkça “Mukim Gemiler” olarak ifade ediliyorlardı.

Büyük bir enerji ve titizlikle Amiral Souchon, yeni Türk donanmakomutanı sıfatıyla donanmayı savaşa hazırlama çabalarına girişti. Ateşli bir

Page 10: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

gayret, güçlü bir enerji ve büyük bir iştiyakla Alman subaylar ve ekiplerkendilerini bu vazifeye hasretti.

Aynı zamanda Boğazlardaki tabyaların tamirine de başlandı. Ordularımobilize etme çabaları bütün hızıyla devam ediyordu.

Türkiye’nin savaşa girişini daha da geciktirmemeleri için donanma veistihkâmların savaşa hazır olduğu eylül ortasında açıklandı. Buna rağmensadrazam ve kabine hâlâ nihai kararı vermekte tereddüt ediyordu, çünkü onlarMarne’deki Alman ordularının ve Avusturya-Macaristan birliklerininKarpatların arkasına çekilmelerinden sonra, imkânları daha iyi görmekistiyorlardı.

Almanya’dan sürekli olarak Türkiye’nin hücuma geçmesiniçabuklaştıracak olan teşvikler (tahrikler) geliyordu, ancak Türkler bir kararavaramıyordu. Böylece bir ay boyunca verimsiz görüşmeler sürüp gitti.

Amiral Souchon, kendisinin müessir bir biçimde desteklenmemesidurumunda, yakın bir gelecekte Türk vatanperverlerinin hükümetin ertelemetaktiğine karşı başarılı olamayacağına kanaat getirmişti. Bu arada ekim ortasıolmuştu ve cephelerdeki durum harekete geçmek için sıkıştırıyordu. Bu aradaAmiral bütün sorumluluğu üzerine almaya ve asla dönüşü olmayan bir yolakarar verdi. Böylelikle enerjik, mümtaz Savaş Bakanı Enver Paşa nezdindetam bir destek buluyordu.

22 Ekim’de Amiral Souchon Enver Paşa’dan mühürlü bir yazı aldı. Yazışöyle diyordu:“Türk Donanması Karadeniz’deki deniz hükümranlığını eldeetmelidir. Rus donanmasını arayınız ve bulduğunuz yerde savaş ilanetmeksizin saldırınız.”’

27 Ekim 1914’de, Alman sevk ve idaresindeki Osmanlı donanmasınınkruvazörler ve torpido botları sahilleri aydınlatarak Karadeniz’e hareketediyordu.

29 Ekim sabahı saat dörtte aleni bir Rus telsizinde şu sözleryankılanıyordu: “Bon Odessa (Yaşa Odessa). Savaş başladı.” “Topçu GemisiKubanef parçalandı.” Savaş gemisi Odessa Limanı’na gider ve gemileriparçalar.’’

Page 11: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bunlar, kimse fark etmeden Odessa Limanı’na girmeyi başaran “Gayret”ve “Muavenet” torpido gemileriydi. “Goben” seher vaktinde Sivastopolönlerinde görüldüğünde, hemen ateş açan istihkâmı muharebeye hazır buldu.

“Goben” tabyaları bombardımana tuttu, liman ağzında demir atan Rusfilolarına birkaç yaylım ateşi açtı ve sonra da boş yere Yalta’dan gelenSivastopol’a ulaşmayı deneyen mayın dikme gemisi “Pruth”u batırdı. Aynızamanda küçük kruvazör “Breslau’’ ve “Berk” Novorossi petrol tanklarınıateşe vermişti.

Böylelikle zarlar atılmıştı. Artık ne Türkiye ne de Rusya için geri dönüşyoktu. Rus, İngiliz ve Fransız büyükelçileri pasaportlarını talep ettiler veKonstantinopol’ü terk ettiler. Birden bütün dünyanın bakışları Boğazlar veküçük yarımada Gelibolu’nun üzerine çevrildi. Gerçekten dünyanın savaşlaryönünden zengin tarihi asla mekân olarak böylesi bir sıkışık savaş meydanıgörmedi.

Galibiyet ve yenilginin bıçak sırtında bulunduğu, stratejik ve politik açıdanher iki taraf için tehlikenin olduğu, buradaki gibi dramatik anlarla dolu birsavaş yoktu. Her türlü deniz gücünün ve ordunun bütün silahlarının dar biralanda karşılıklı işbirliği içinde Çanakkale’yi ele geçirmek için busavaşlardaki gibi birlikteliği henüz görülmemişti. Bir tarafta modern silah vebol mühimmatla üstün kuvvetler, diğer tarafta ise yetersiz savunma araçlarınarağmen inançla ve hırsla savaşan, asla sarsılmayan ve baş eğmeyen,kaçmayan mükemmel Anadolu askeri.

Türk ordusu bu savaşlarla tarihine en güzel şeref sayfalarından birinieklerken, bu konuda en büyük pay orada savaşan Almanlara aittir. Sayılarıazdı ama general ve amiralinden en alt kademedeki topçusuna kadar tesirlerimühimdi. Gelibolu’yu bir Alman general savunuyordu. Çanakkale Boğazı vedonanma Alman amiralin idaresine bırakılmıştı, her Türk karargâhında, hertabyada, her bataryada Almanlar görevliydi. Almanların organizasyonkabiliyeti, hayal gücü sevk ve idaresi, en çaresiz durumlardaki müdahaleleriolmasaydı Türk ordusu asla zafere ulaştırılamazdı ve üstün düşman gücününtaarruzu hiçbir zaman engellenemezdi.1

Page 12: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Çanakkale Boğazı, Çanakkale’ye bakış

Çanakkale’nin savunucuları, Amiral Usedom ve Amiral Mertin konuşurken

Bunlar sadece 500 kişiydi, bunların kahramanlıkları Alman halkının içindeunutulmadan kalmalıdır. En umutsuz anlarda bile mükemmel bir dayanışmaruhuyla bu zor durumdan kurtulmayı başarmalıydılar.

Bu, ruhun maddeye galebe çaldığı, bir araya toplanan arzu ve isteklerinbunaltıcı maddi yapının üstüne çıktığı, ruhi gücün maddi gücün üstündeolduğunu gösteren bir zaferdi.

Bu büyük tarihî hadise her şeyden önce gençliğimize daima bir misalolarak kalmalıdır. Bu vaziyet gençlerimize samimi bir arzuyu, sebat veorganizasyon kabiliyetiyle birleştiren bir avuç Alman’ın ve fanatiklikderecesinde vatan sevgisiyle dolu, ölüm korkusu tanımayan Türk askerinin,başarıya olan sarsılmaz inancının nasıl mükemmel bir zafere ulaştığınıgöstermelidir.1 Editörün Notu: Alman subayın bu ifadelerini ve kitabın ilerleyen sayfalarında sıkça karşılaşılan

benzer subjektif yorumlarını her hatıratta karşılaşılabilen kendini ve bağlı bulunduğu milleti üstün

Page 13: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

gösterme ve bütün başarıyı kendine mal etme çabası olarak değerlendirmek gerektiği kanaatindeyiz.

Page 14: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ONLAR GELİYORHaftalardır Çanakkale Boğazı’ndaki tabyalardaki gözcüler, her gece

monoton gece nöbetini icra ediyor, makaslı dürbünlerle girişi bucak bucaktarıyor, Ege Denizi’nin karanlıklarını gözlemeye devam ediyordu. Bataryalardaima ateşe hazır hâlde bulunuyordu, projektörlerin ışık demeti Kilitbahircivarını, –Boğaz’ın en dar yerini– gün gibi aydınlatıyordu. Orada bir dizibasit mayın adeta kurbanlarının (gemilerin) altında bekleşiyordu.

Gözler her ne kadar ağrısa, aşırı yorgunluktan yaşarsa da bir an bile dikkatelden bırakılmıyordu. Aksi takdirde İngiltere’nin güçlü gemileri karanlıkgecede savaş ilan etmeden kolayca tabyalara baskın düzenleyebilir vecepheyi yarabilirdi.

3 Kasım’da gün ağarmasıyla güneşin ilk ışıkları doğu tarafını kızılaboyuyor, Çanakkale Boğazı’nın o yöne doğru akan sularının ve sahilininüzerine doğru süzülüyordu. Gelibolu’nun tepeleri koyu vişneçürüğü rengiylekaplıydı. Görüş berraklaşıyor, nöbetçi erler daha uzakları görebiliyordu. Buarada nöbetçilerin bakışları birdenbire savaş gemilerinin havada uzanandumanlarına ve sancak direklerine yöneldi. Boğaz girişinde yol alan İngilizgemilerinin bacalarından çıkan kesif dumanlar ve sancak direkleri sonzamanlarda ne kadar da sık görünür olmuştu.

Bugün sekiz büyük gemi ve birkaç torpido botu eskisinden daha dayakınlaşmış gözüküyor. 16 km mesafede bulunuyorlar. Devasa gemilerinüstünde aniden şimşek çakar gibi parıltılar oluşuyor ve derin bir homurtuylailk ağır obüs mermileri yaklaşarak vızıldayıp gidiyor.

Dış tabyalardaki her yerde -Seddülbahir, Kumkale ve Orhaniye’de- obüslerpatlıyor, taşı, toprağı havaya savuruyor, âdeta yerin altı üstüne geliyor vefasılasız bir gök gürültüsü Gelibolu’nun tepelerinden yuvarlanıp gidiyordu.

Page 15: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Kudretli İngiltere çelik yumruklarıyla kapıları dövüyor, bununla daBoğaz’a girmeyi çok arzuladığını ve transit geçiş istediğini göstermekistiyordu.

Bir atış talimindeki gibi uzun menzilli İngiliz topları kendilerine cevapveremeyen, verse de atışları ulaşamayan bu eskimiş bataryaların üstüne ateşaçtı. Seddülbahir üzerindeki korkunç bir patlama havayı titretti. Ağır bir top,batarya avlusunun ortasında bulunan cephaneliğin toprak siperlerine isabetetti, aynı ikiz kuleden çıkan ikinci bir mermi onu takip etti ve atış siperlerinitamamıyla delip geçti. Hemen hemen 10 bin kg. kara barut ve onlarla birlikte51 Türk topçusu ve üç subay da havaya uçtu. Kundaklanmaktan kurtulanbataryanın iki top namlusu kullanılamaz hâlde kumda gömülü olarakdurmaktaydı.

Obüs mermileri dış tabyaları susturmak için mütemadiyen tabyalarınüstünde patlıyordu. Ancak öğleye doğru ateş durdu. Yavaş yavaş gemilergözden kayboldu.

Gelibolu’nun üzerinde tekrar sessizlik hâkimdi. Harap olan dış tabyalarınistihkâm siperleri derhal düzeltilmiş ve çevrede obüs mermilerinin sebebiyetverdiği çukurlar derhal doldurulmuştu. Ağır kalibreli yüzlerce obüs mermisisadece iki, eskimiş, pek de işe yaramayan topu kullanılamaz hâle getirmişti.

Tek düze yorucu gece nöbetleri devam ediyordu. Fakat bundan böyleİngiliz–Fransız donanmasının Boğazlardan geçerek yarma harekâtınıdeneyeceğinden de şüphe yoktu ve Boğaz’daki bütün askerler bu saldırınınbeklentisi içinde yaşıyordu. Düşman şimdi güçlü zırhlılarıyla gelse degalibiyet kolay olmayacaktı.

Onlar istihkâmları bir kaç haftadan önce ele geçiremezdi, tabya vebataryalardaki sahil toplarının savaş gücü de zaten azdı. Buralar, modernistihkâmdan ziyade, bir müzeye ait olabilecek, modası geçmiş bir tophanedenbaşka bir şey değildi. Hususi hazırlıkların da birçok eksiği vardı. Bundanbaşka mühimmatta da epey bir noksan vardı. Ne mayın, ne de denizhizmetleri için araç ve projektör mevcuttu. Telemetre, telsiz, telefonemirlerini ulaştıracak cihazlar ve diğer birçok elzem malzemenin eksikliği

Page 16: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

hissediliyordu.Her şeyden önce acil durumlarda zarar ziyanı bertaraf edecek uzman

eksikliği vardı. Bu sebeple Amiral Souchon memleketten gerekli personelingönderilmesini rica etti. Konu çok acildir, çünkü tüm savaşın sevk ve idaresiiçin büyük bir öneme sahip olması gereken Çanakkale Boğazı konusunda hergün savaş kararı alınabilirdi.

Böylece Boğazlar Başkomutanı olarak Amiral Sounhon ve Usedom,Çanakkale Boğaz komutanı olarak Tümamiral Mertin idaresinde Berlin’de 26subay ve her biri donanmanın seçkin, kabiliyetli ve güçlü adamlarındanmüteşekkil 432 kişilik bir hususi komutanlık oluşturuldu.

Böylesi büyük bir nakliyeyi Romanya’dan geçerek getirmek zor birgörevdi. Sivil giyimli mühendis ve isçiler, sahte pasaportla, tebdil-i kıyafetle,yola çıktı ve 29 Ağustos’ta salimen, İstanbul’a ulaştı. Hemen bir vapurunüzerinde karanlık bir gecede ve büyük bir gizlilikle sevk edilen kişilerönlerindeki Kilitbahir Tabyası’na ulaştı. O kişiler iki gün sonra iyi giyimli,mavi yakalı, haki asker ceketi içinde ve başlarındaki fesle halis muhlisTürkler olarak kendilerini takdim edebilene kadar dünyada tanınmıyordu.

Takımın sadece bir kısmı gemilere çıktı, diğer kısmıysa farklı özel gruplaraayrıldı: Topçular tabyalara yöneldi, mayın takımı komandoları oluşturuldu,kıyı boyunca alarm hizmeti organize edildi.

Bahriyeli topçular, hemen topları kendi gözleriyle tetkik etti. Böylesimüzelik parçaları hiç görmemişlerdi. Bunlarla büyükbabalarının çağında ateşedilmiş olmalıydı. Toplarla uzun süredir kaybolup giden zaman içinde olduğugibi, nişangâh ve arpacıkla nişan alınabiliniyordu. Doğrudan atışların hedefiolan pirinç nişangâh, Türk arkadaşlar tarafından 10 yıllık süreç zarfındabüyük bir gayretle öylesine tertemiz hâle getirilmişti ki bütün çentik izlerikaybolmuş ve mermi vinci ancak el faaliyetleriyle hizmet verebilmişti.Batarya telefonlarının aranması beyhudeydi, zira netice itibariyle cephanelikimkânları gözden geçirildiğinde mükemmel topçular gözlerine inanamadılar,stok öyle azdı ki… Bu arada ciddi bir durum da bu obüs mermilerinin nekadar süre yetebileceğiydi ki kolayca hesaplanabilirdi.

Page 17: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Mayın komando erleri de kendilerini pek iyi hissetmiyordu. Onlardepolarda boş yere kullanılabilir mayın aradı. Evet, birkaç tane buldular,fakat mayınlar belli ki düşman gemileri için tehlike oluşturamayacakhâldeydi. Çok değişik modellerin oluşturduğu bu koleksiyon, daha ziyade sonBalkan Savaşı’ndan kalma ganimet parçaları diyebileceğimiz Bulgarmayınları, eski pılı pırtılar gibi etrafa saçılmış duruyordu. Uzun araştırma vesoruşturmalardan sonra bir miktar daha mayının bulunduğu ve bunların dahaçok boş mayın gövdesi olduğu tespit edildi. Bu mayınlar toprak üzerindedağılmıştı ve orada “savaş abideleri” olarak bulunuyordu. Projektörlerin veböyle birçok teknik eşyanın aranması da boşunaydı. Çanakkale Boğazı içinher şey mahzun gözüküyordu, çok mahzundu. Bütün bu eksik malzemelernereden temin edilmeliydi, mevcut değersiz savaş araç ve gereçleriyledünyanın en büyük ve en modern donanmasının taarruzlarına başarıylamukavemet edebilecek güçlü bir savunma nasıl hazırlanacaktı?

Ne sövüp sayıp sızlanmakla ne de ihmalleri eleştirerek zarar ziyana çarebulunamazdı. İş yapılması gereken yerde boş eleştiriler yakışık almazdı.Böylece erler büyük bir hararetle çok söz söylemeden derhal işe koyuldu,çünkü artık zaman kaybedilemezdi. Herkes yapabileceğinin en iyisini yapıyorve görevinin başında bulunuyordu. Almanlar Türk askerleri arasında,gönüllü, anlayışlı, zeki ve heyecanlı öğrenciler ve silah arkadaşları buldu.

Büyük bir gayretle istihkâm tabyalarının iyileştirilmesi için çalışırken,topçu takımı gece gündüz uygulama ve tatbikat yapıyordu. Eksikliğigiderilemeyen şeyler, topçu erlerinin sarsılmaz arzuları ve tam iştirakleriyledengelenmeliydi.

Bu konuda Almanya’da bütün gerekli materyal bol miktarda mevcuttu.Gerçi Romanya üzerinden Türkiye’ye geçiş henüz açıktı. Fakat müttefiklerinajan ve hafiyeleri bu ülkeyi istila etmiş ve bütün tren istasyonlarında casuslukyapıyordu, gece gündüz ayaktaydılar. Eğer güzel Alman altın külçeleriRumen demiryolu memurlarının ve demiryolu bekçilerinin çantalarınagirseydi bunun ne faydası olurdu? Çoğunlukla vagonlar ertesi sabah aynıyerde bulunuyor veya iz bırakmadan ortadan kayboluyordu. Müttefiklerin

Page 18: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

altınları sanki çok daha fazlaymış gibi gözüküyordu.Savaş materyali dolu, sadece 19 vagon birkaç hafta zarfında salimen

İstanbul’a ulaştı.Cephaneyi ve teknik donanımı el altından gizlice Romanya’dan geçerek

getirmek için çok uyanık olmak gerekiyordu. Bağdat Demiryolu içinhazırlanan beton bloklar içinde makineli tüfekler saklandı, topların ve yedekparçalarının kapakları yağ dolu fıçıların tabanına istinat ediliyordu; birçokmal vagonu, eşyaların istif edildiği çift duvara sahipti.

Bu arada Alman kuryeleri de azimli bir şekilde Berlin ve İstanbul arasındahiç durmadan gidip geliyordu. Bu tam anlamıyla bir mekik trafiğiydi vekuryelerin bagajlarına mayınlar için ateşleyici ve kontak kapaklarıgizlenmişti.

Parıldayan yüzleriyle torpido kaptanı Gehl ve donanma mühendisi Reeder,kurye yükünü teslim aldı. Onlar, şimdi en azından cüzi miktardaki müzelikparçayı kullanabilen mayınlar hâline getirebilecekti. Bunlar öncelikle seri veparça hâlinde donanma depolarında bulunan 190 parçaydı. Hemen hemen pekaz parça, geceleri Çanakkale Boğazı’nın istihkâmları önüne sabitlenmiş, atışahazır duruma getirilmişti. Düşman gemilerinin ilerleyişini engellemek içingene de güçlü bir şekilde karşı durabilen, sadece 10 ince sıra mayın.

Her denizci için mayın ambargosu ihtimali ifade edilemeyen birhuzursuzluk yapıyor, denizcinin soğukkanlılığını yok ediyor ve azminikırıyordu. Suyun yüzeyi her ne kadar sakin ve sessiz bir şekilde gözlerininönünde aksa da denizci her an tehlikeyi sezer, her yerde pis şeytanikurşunların kurbanlarına pusu kurduğunu hisseder, her saniye mahvediciinfilakı bekler. Korku, gözleri fal taşı gibi açar, gizlice fırsat kollayanlarıntehlikesi karsısında daha da açılır. Bu sebeple, İngilizlerin önceden aramatarama botlarıyla su yolundaki mayınları toplamadan kesinlikle gemilerinitehlikeye atmayacağı açıkça bellidir.

Eğer bu güçsüz engellerin görevlerini yapmaları isteniyorsa özelliklekorunması gerekiyordu. Bu sebeple her yerden seyyar toplar toparlandı. -Mesela: depolardan, müzelerden, donanmanın kullanmadığı ve herhangi bir

Page 19: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

zaruret teşkil etmeyen yerlerden-. Böylece değişik özelliklere sahip olan bubataryalar gayet iyi bir şekilde toprak altına saklandı, engellerin tahdit ettiğisahilin her iki tarafına yerleştirildi.

Apaçık gün ışığında arama tarama botları elbette ki gelmeyecek, siyahkaranlık gecede gizlice yavaş yavaş yaklaşacaklardı. Eğer projektörler yeterlisayıda olsa karanlığı gün aydınlığına çevirmek kolay bir işti, ne yazık kiyeterli projektör yoktu. Gemilerden sadece uzaklara ulaşamayan tek tük(dağınık ışıklar) gönderilebiliyordu. Şimdi bu projektörler nereden teminedilecekti?

Tevekkeli Almanların icat kabiliyeti bütün dünyada bilinir. Burada da birçıkış yolu bulundu. Eski ark lambaları bir yerde depolandı. Aynı zamandaİstanbul’da mağazalardaki bütün cep aynaları toplandı. Binlerce aynaatölyeye getirildi ve hemen hemen hiçbir bayan bir ayna bile bulamadı. Bualışılagelmiş bir durumdu, fakat mühim olan yeni ithal projektörlerin ortayaçıkmasıydı. Sanatkârane bir şekilde bir araya getirilen küçük aynalar iyi birreflektör oluşturdu. Derhal bu projektörler yerlerinde konuşlandırıldı vegeceyi aydınlattı. Böylesine hilkat garibesi bir şey kendi memleketlerindeolsa kahkaha atacaklardı ama bu projektörler burada etrafı aydınlatıyordu,Mühim olan da buydu.

(Boğaza döşediğimiz) mayınlarımızı en iyi şekilde koruyabilmek içinboğazı yarıp geçen gemilerin gövdelerinde torpidolarıyla delik açacak birtorpido bataryası daha Çanakkale Boğazı’nın en dar yeri olan Kilitbahir’dekonuşlandırıldı. Kıt savaş imkânlarına rağmen düşman donanmasınınsaldırılarına karşı koymak için yapılabilecek her şey imkânlar dâhilindeyapılmıştı.

Askerî kabiliyet ve savaş gücünü ortaya koyabilmek için bütün silahlarınplanlı bir müşterek hareketi elzemdi. Buna sürekli tatbikatla ulaşılabilirdi vebu tatbikat yapıldı. Gece gündüz alarm ve atış tatbikatları, haberleşmehizmetlerinde de mesafe ölçümleri ve uygulamalar dönüşümlü olarakyapılıyordu..

Serin hava, yeni bir esinti ile Çanakkale Boğazı’nın dış tabyalarına nüfuz

Page 20: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ederek esiyordu. Alman denizcilerin serbestce hareket edebilmeleri sebebiyleTürkler ataletlerinden ve kader karşısında mani olunamaz sessizmütevazılıklarından kurtuldular, coştular, mukavemet arzularını ve galibiyeteolan inançlarını kuvvetlendirdiler.

İngiliz ve Fransız donanmaları 3 Kasım’da ilk kez dış tabyalara çelikmermiler yağdırdığında, Çanakkale Boğazı’nda durum böyle gözüküyordu.

Mesudiye’den Gelen Siren UğultusuAskerler şimdi boş yere hücumun tekrarını bekliyordu. Günler, haftalar

akıp gidiyor, ama düşman gelmiyordu. Yalnız çok uzaklarda ÇanakkaleBoğazı’ndan bir aşağı bir yukarı gidip gelen düşman gemilerinin dumanlarıalçalıp yükseliyordu.

Bu çok iyi idi, evet onların gelmemesi çok iyiydi, çünkü kazanılan her gün,mukavemet gücünü arttırmaktaydı. Hedefini müdrik, enerjik bir sevk ve idarealtında; ilkel, basit destek tabyaları sürekli tahkim edilmekte vekuvvetlendirilmekteydi.

Her an ve her defasında savunmadakilerin meşgul olduğu soru şuydu:“Düşman neden gelmiyor, neden tereddüt ediyor?” Muhakkak ki butereddüdün, her haftası, her günü ve her saatinin tabyadakilerin savaş gücünüarttıracağını düşmanların da kesinlikle bilmesi gerekir.

Bugün bu tereddüdün en mühim sebebini biliyoruz: Londra’da, yeşil masaetrafındaki toplantıda hükümranların sadece hemfikir olmadığını değil,bilakis kudretli İngiltere’nin de o zamanlarda bir donanma saldırısınakendisini hazırlamak için yeterli gemisinin bulunmadığını da öğreniyoruz.Kont Spee von Coronel’in kruvazör filosunun galibiyeti tam manasıylaİngilizlere pek ağır geldi. Gururlu kruvazör filosu, tekrar ortadankaybolmuştu ve kimse nerede ortaya çıkacağını, İngilizlerin hangi desteknoktalarını tehdit edeceğini tahmin edemiyordu. “Büyük Filo”, Alman yurtfilolarınca engellenirken Albion; gemilerini bütün rizikolu noktalardantopluyordu. Sonra kara muharebesi ve Kont Spee ve filosunun kendini fedaedişi. Tevekkeli bu kahramanlar boş yere ölüme gitmedi, çünkü neticeleriyleaskerî ve siyasi bir felaket hâsıl edebilecek olan Çanakkale Boğazı’nın o

Page 21: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

zamanlar zapt edilmemiş olmasını, bu kahramanların varlıklarına borçluyuz.

Kuşbakışı harita (İhata haritası)

Böylece Çanakkale Boğazı önlerinde ilk kez bir gönül açıcı sükûnet hükümsürüyordu.

Hamidiye Tabyalarından birkaç yüz metre uzakta Dardanos Körfezi’ndefilonun büyük hat gemisi “Mesudiye” demir atmıştı. “Mesudiye” eski birmuharipti, 1874’te inşa edilmişti, artık uzun süredir deniz savaşındakullanılmaya elverişli değildi ve de kulelerinde ağır topları yoktu.

Fakat hâlâ orta topçu sınıfı mevcuttu ve Alman denizciler bunları tekrardüzene soktu. Şimdi ise burada Dardanos Körfezi’nde ileri karakollarda“Mesudiye” mayın tarlalarının korunması için hazır durumda beklemekteydi.

16 Aralık pazar günü, öğle saatlerinde şiddetli bir patlama sesi, sessizhavanın kalbine saplandı. Tabya mürettebatı anında istihkâm siperlerine girdi.Hayrola, neler oluyor ki? Orada “Mesudiye” civarında âdeta alevlerin şimşekgibi aydınlattığı gökyüzüne uzanan, sınırsız su tepeleri yükseliyordu. Koyuve kesif bir duman yavaş yavaş yana yatan, öldürücü yara almış olan gemiyitamamen kaplıyordu.

Torpido İsabeti! Denizaltı!Orada sahilin çok yakınında birkaç saniyeliğine bir periskop gözüktü.

Gemi toplarının şiddetli seri ateşleri hemen bu yerde toplandı, çünkü toplardaha şimdiden sulara dalıyordu. Güverte dalgalar sebebiyle sular altındakalıyor ve gemi batıyor. “Mesudiye” gittikçe daha fazla bir şekilde dümentarafına doğru yatmakta, direkler ve geniş akıntıda bacalardan geçerek

Page 22: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

uğuldayan su yüzeyinde şakırdamaktaydı. Bahriyeliler ümitsiz bir hâldekaygan ve kaypak omurgada kurtuluşa erişmek için çabalıyor, kudurmuşselin içine kayıyorlar ki akıntılar onları sürükleyip götürmekte. Son birhareket, ölüm irkilmesindeki gibi ani bir hareket, sonra da “Mesudiye”alabora oldu. Hâlâ bordonun ve omurganın küçük bir kısmı sığ sularda çıkıntıyapmakta, insanlar ümitsizce gemi kalıntıları ve molozlara sarılmakta. Botlaryardıma koştu, lakin ölümden kurtulan talihlilerin sayısı pek azdı.

Bir İngiliz denizaltısı çok güçlü akıntılara ve zor seyrüsefer şartlarınarağmen su altında kör bir yolculukla ilerleyip Çanakkale Boğazı’na sızmayıbaşardı. Böylece bir kısım mayın engellerinin arasından içeri sızarak“Mesudiye”ye torpido atmayı başarmıştı.

Mutlu bir dönüşe matuf, kısa bir bakışla gözünü budaktan esirgemeyentereddütsüz bir teşebbüs ve neticede bu iş başarılmıştır.

Bir denizaltının başardığını diğerleri de başarabilirdi. Onların mayınengelleri altında Marmara Denizi’ne ve hatta İstanbul’a sızma teşebbüsününplanları ellerinde hazırdı. Ondan sonra ne olurdu? Evet, su yolundaki bütünnakliyat ve Türk donanması bizzat tehlikeye sokulacak ve bu hâl, savunmaiçin felaket derecesinde neticeler doğurabilirdi. Bunun manası, şimdi iki kezdaha müteyakkız olmak ve gözleri açık tutmak zaruretiydi.

Gece alçalmaktaydı. Ayın gümüş ışığı, Çanakkale Boğazı’nın o tarafadoğru tembel tembel akan sularında yakamozlar çizmekte, “Mesudiye” ningövdesi hayal meyal aydınlanmaktaydı. En azından hâlâ işe yarayan bazışeyleri kurtarmak için Türk istihkâmcıları orada çalışmaktaydı.

Onlar can veren gövdeden çıkarmışçasına mahzun bir uğultuyu, iniltiyibüyük bir hüzünle müşahede ediyordu.

Eğer Alman bahriyeliler kendilerini yakalamamış olsaydı, şarkın buçocukları dehşet dolu bir hayalî korku yüzünden botlarına kaçmış olacaktı.Onlar öyle kolayca cinlere, hayaletlere inanmaz. Onlar şimdi gövdeniniçindeki, uzaktan müşteki bir feryat gibi gayet belirgin bir şekilde gelen bugürültüyü duymaktaydı. Evet, o zaman hayatta kalanlar, su geçirmez birmekânda tıpkı bir tabuta kapatılmış gibiydi.

Page 23: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bunların içinde felaket anında öğleyin yemekhanelerinde oturan ve aynızamanda su geçirmez bölümleri tam zamanında kilitleyebilen 23 Türk subayıda bulunuyordu. Şayet bir subay bir köşede dikkatsizce yere düşürülen elsirenini keşfetmemiş olsaydı, onların mütereddit bir hâlde yüzeye (satha)vuruşlarının ve bağırışlarının bir tesiri olmayacaktı. Bu endişe verici şikâyetondan kaynaklanmaktaydı.

Alman dostlar, bir saniye bile tereddüt göstermeden kurtarma faaliyetinekoyuldu. Gövdenin çelik levhaları sertti ve kurtarıcıların ise elinde sadecebasit keski, çekiç ve baltalar bulunuyordu. Fakat yumruklar güçlüydü, silaharkadaşlarının ölüm tehlikesinde olduğunun şuurunda olmaları onlarainsanüstü bir güç bahşediyordu. Kapıları çalmak, çekiçlemek ve dövmeninoluşturduğu bu hiç bitmeyen tınlama sesi mehtaplı gecenin derinliklerinenüfuz ediyordu. Suyun altında bulunanlar da bunları işitebilirdi. Süreklioksijeni azalan havaya rağmen, mutlak bir ölümden tam vaktinde kurtulmaümidi… Neredeyse kaybolan ümit yeniden ışıldar.

Saatler sonsuz bir şekilde o yöne sızmakta, gün ağarmaktaydı. O anda“Mesudiye”de sonsuz bir sükûnet oluştu. İçeri sızmak için açılan delik iyicebüyütüldü. Kurtarma ameliyesi başarıldı. Son dakikada 23 Türk subay hayatageri döndü. Büyük bir şükran duygusuyla kurtarıcılarına sarıldılar. Bol boltemiz hava teneffüs ederlerken parıldayan ışıklarını görebilme umudunukaybettikleri güneşin doğduğu doğu yönüne bakakaldılar.

Çift yönlü bir gayretle o andan itibaren gece postaları makaslı dürbünlervasıtasıyla suları gözetlemekte, her gece düşman denizaltılarınıkollamaktadır.

19 ŞubatBu arada şark kışı tesirini göstermeye başlamıştı. Fırtına adeta ıslık çalıyor

ve insanın içine işliyordu ve fasılasız bir yağmur yağıyordu.Tabyanın hiçbir yerinde kuru bir köşe kalmamıştı. Batarya avlusunda su

dizi aşıyor, yüksek çadırlarda her şey yüzüyordu ve kimsenin vücudundakuru bir yer kalmamıştı.

Bir ay geçmişti. Gece postaları boş yere gözlerini yordu. Hiçbir denizaltı,

Page 24: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

hiçbir periskop görünmüyordu.15 Ocak’ta (1915) birkaç abluka bataryasında birdenbire canlanma, oldu ve

“Maydos” Körfezi yakınlarında bir yerde kesif bir ateş oluştu. Bulunduğuyerin yönünü tayin etmek için periskopunu göstermesi gerekmeyen birdenizaltı fark edildi. Çünkü Boğaz’ın dar yeri burada bir büklümoluşturuyordu. Top gürültüleri kesilmiş, gözetleme araçları yer araştırıyordu,hemen denizaltıyı keşfettiler. Berrak sularda deniz tabanındaki gövde belirginşekilde tanınabiliyor ve hasarlı görünüyordu.

Deniz Üsteğmen Prens Reuss mavnalarla yaklaştı, derinliklere atılan subombaları infilak etti ve düşmanı su üstüne çıkmaya zorladı. Teslim olmakiçin fevri bir telaşla ekip kuleden indi. Sonra Fransız denizaltısı “Saphir”batış siboblarıyla tekrar yüzeyden kayboldu.

Mevcut şüpheler, korkular sebepsiz değildi. Neredeyse bu denizaltıMarmara Denizi’ne sızmayı başaracaktı, çünkü mayınların altından geçmeyibaşarmıştı. Bu düşmana yolu kapamak aslında ne kadar kolaydı. Birkaç metrekalibrelik gözü olan çelik ağlarla bu iş yapılabilirdi., Kuzey Denizi vekanalda; filoların ve limanların emniyet altına alınması gereken her yerdeuzun süredir böyle denizaltı ağları kullanılıyordu. Sadece ÇanakkaleBoğazı’nda hiç yoktu. Ağlar nereden temin edilecek veya neredeyaptırılacaktı, zaten her türlü materyalin eksikliği vardı?

Bunun için çok fazla kalın çelik halata ihtiyaç duyuluyordu ve bunlarİstanbul’un hiçbir deposunda bulunamıyordu. Oysa eksilen ağlar büyük birdikkatle ikame edilmeliydi. Çanakkale Boğazı önlerinde en derin bir sükûnetdurumunda olduğu gibi tam bir sessizlik hâkimdi. Düşman bunun nasıl bircehenneme sebebiyet vereceğini önceden sezdiği için hâlâ kesin bir darbeyekarar verememiş gözüküyordu. Ocak’ın ortasında İngilizlerin bir saldırıyahazırlandığı haberleri sıklaşmıştı.

Ege Denizi’nin Çanakkale Boğazı ağzında yayılmış olan güzel Yunanadaları Bozcaada, İmroz ve Limni bulunmaktadır. Bu adaların Yunanistan’aait olması İngilizleri asla rahatsız etmemekteydi. Adalar işgal edilir ve filodestek noktası tahkim edilebilirdi. Şimdi adalarda canlı bir faaliyet hüküm

Page 25: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

sürmekteydi, adaya yeni savaş gemileri vasıl olmakta, nakliye gemileri gidipgelmekte, askerî hastane gemilerinin geldiği istihbarat edilmekteydi. Keşifuçaklarıyla kesin bilgi temin etmek ne kadar kolay olurdu. Fakat bu kesinbilgi yoktu. Sadece Seddülbahir’den keskin dürbünlerle bakıldığında, enyakınında bulunan İmroz adasında küçüklü büyüklü kaç tane gemi olduğu,gemilerin direk uçlarından fark edilebiliyordu.

Ancak hiçbir şey olmuyor, hiçbir şey sükûneti bozmuyordu. Günler akıpgitmekte, belirsizliğin ve bekleyişin hâkim olduğu kahredici günlersürmekteydi. Fırtına öncesi sessizlikteki gibi havada kurşuni bir ağırlık vardı.

Böylece bir ay daha bu aldatıcı sessizlikle geçti. Şubat ortası oluvermiştibile. Orhaniye Tabyası’nda güç sadece Alman denizcilerdeydi, gönüllülerdenoluşan özel komando birliği mevcuttu, komutanları Deniz ÜsteğmenBoermann ve emrinde 18 kişi vardı.

Orhaniye, bütün dış tabyaların en yükseğiydi, donatılmış, en uzak menzilliiki adet eski güçlü topu mevcuttu. Bunlar etkin mesafeyi haizdi. OrhaniyeTabyası’nın sadece 23 obüs mermisi vardı, sadece 23 atış… Bu tespit çokkarışık duygularla ilk kez oraya ulaşan gönüllüler tarafından yapıldı. Bumermilerle bir filonun saldırılarına karşı koymaları gerekecekti. Bu özelkomando birliği, düşmana karşı koyacaktı, kendini ölüme adamışlardı.

19 Şubat sabahı gün ağarmaktayken Kıdemli Topçu Çavuşu Walla, kesifdumanların arasından çıkan ve Boğaz girişine yönelen iki gölge keşfetti.

Torpido Botları! Toplara!İki mermi düşmana doğru uçtu. Atışların gürültüsü Çanakkale Boğazı’ndan

gelenler olduğuna işaretti. Köpüren kıç dalgalarıyla iki eski dost hezimeteuğradı.

Dış tabyada her şey kamp istasyonlarında durmakta ve beklemekteydi.Evet, beklemek onların kaderidir ve şayet fırtına koparsa sabr u sebat etmek,son atışa kadar dayanmak, sonuna kadar beklemek onların tek vazifesiydi.

Saat 8’e yaklaşıyordu. Uzaktan düşman geliyor, bu arada Amiral Gardenarmadasıyla yaklaşıyor. Arkalarında kruvazörler ve destroyerler uzun birsaldırı hattı oluşturuyor.. Suskun, mahzun ve tehditkâr bir tavırla kurşun grisi

Page 26: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

denizden içeri doğru süzülüyor. Muhafızlar oldukça mütereddit bir hâldekorkarak küçük mermi yığınlarını sayıyor. Ne kadar sayarlarsa saysınlar,mermiler çoğalmaz, her defasında birkaç düzine kalır.

Şimdi on iki savaş gemisi giriş etrafında büyük bir yarım daireye yerleşti.Bu devasa gemilerin üzerinde şimşekler çakıyor ve dört dış tabyaya çeliktendolular yağıyordu.

Kum ve taşlar devasa fıskiyeler gibi göğe savruluyordu, dış tabyalarSeddülbahir, Kumkale, Ertuğrul ve Orhaniye duman ve barut bulutu altındakayboldu.

İnsanlar ileri geri savruluyor, kum çığları ve toprak parçaları üzerlerineyağıyordu.

Siper al! 16 kilometrelik bu alanda tabyanın eski topları suskunluğamahkûm edilmişti.

Sadece Üsteğmen Boermann, gözetleme yerinde ısrar ediyordu vekendisiyle birlikte bir telefoncu ve bir Türk tercüman vardı. Onlar etraflarınıkuşatan, patlayan mermilere, ateş ve çelik cehennemine aldırış etmiyordu.Gözlerinin önünde sadece düşman vardı ve yaklaşmasını bekliyorlardı. Birıslık, düdük ve homurdanma sesi havayı kaplıyor ve her saniye kulaklarısağır eden gürültüleriyle patlamalar meydana geliyordu. Saatler öylesinegeçiyordu ki… Aralıksız… Fasılasız… Güneş hemen hemen tepeleri aşmıştı,çelik fırtına kudurmaya devam ediyordu. Sanki yer yarılmak istermişçesinebir çatlama sesi sığınağı sarsıyordu. Ve peşinden gelen acı bir feryat...Gözetleme yeri sanki yok olmuş gibiydi. Ondan geriye hiçbir şey kalmadı,cesur Üsteğmen Boermann gözlerini sonsuza dek kapattı. ÇanakkaleBoğazı’nın ilk Alman savaşçısı olarak o sonsuza giden fedakârlık yolundayürüdü, kanıyla Alman-Türk silah arkadaşlığını teyit etti, bu kardeşliğemührünü bastı.

Gemilerde hâlâ alev demetleri titreşmekte ve tunçtan yapılan toplardan dıştabyalara çelik yağmuru sürmekteydi. Ancak gelip çatmakta olan gece, onlarıdurdurabilirdi. Armada daha fazla yaklaşmaya cesaret edemeden akşamınalacakaranlığında kayboldu. O vakit, tabyalarda yeniden bir canlılık başladı.

Page 27: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Her yerde insanlar yarı gömülü sığınaklardan çıkarak kendilerini kurtarmayıbaşardı gözlerindeki kumları ovuşturdu. İstihkâmların üzerinden atladılar vebüyük bir sevinçle -bir mucize eseri- hemen hemen bütün topların zarargörmeden kaldığını tespit ettiler.

Torpillenen “Mesudiye”

Hamidiye Tabyası

Page 28: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Ertesi gün, topları kum ve yıkıntılardan kurtarılmış olarak tekrar savaşahazır hâlde buldular.

Mühim olan topların hâlâ ateş edebilmeleriydi. İstihkâm siperlerinin,batarya avlularının hırpalanması; obüs mermileriyle tarumar edilmesi;Gelibolu’nun güney tepelerinde eski Osmanlı sarayının bir bölümününyıkıntılar içinde bulunması; heybet ve gururla yükselen kulesinde büyükdeliklerin olmasına bakacak zaman değildi. İstihkâm siperlerinin elemanları,büyük bir gerginlik içinde denize bakıyor ve yaklaşmakta olan gemilerinduman bulutlarını keşfe hazır hâlde bekleşiyordu. Tahribat faaliyetine devametmek için düşman elbet gelmek zorundaydı.

Ancak düşman gözükmüyordu. Sadece denizin dalgaları köpüktentaçlarıyla yuvarlanıp geliyor, köpüklerini dik sahillere vurarak dağıtıyordu.Fırtına döven ağır bulutlar, deniz üzerinde aşağı sarkarcasına duruyordu.Sanki Neptün veto edercesine ve öfkesinden titreyerek üç çatallı asayı havayafırlatmış gibiydi.2 Amiral Garden gelmeyecekti. O gelmeyecekti çünkü fırtınadinene kadar beklemek zorundaydı.

Mayınlar Gitmek ZorundaDeniz ancak 25 Şubat’ta sakinleşti ve güçlü düşman hemen ikinci

hücumuna başladı. Tekrar Kumkale, Seddülbahir ve Orhaniye güçlümermilerin hedefi oldu, bombardıman öyle şiddetliydi ki yer bilesarsılıyordu. Sabah erken saatlerden öğleye kadar uzun namlular mermilerinikusuyor, gök gürültüsü adeta yuvalanıyor, siyah sarı dumanlar patlamalarınalevleriyle aniden aydınlanıyor ve tabyaları kaplıyordu. Bir rüzgârın hareketegeçirdiği sakin bir havada yoğun gri bir duman, sahil üzerinde süzülüyordu.Sadece fasılasız birbiri ardınca gelen patlamalar saniyeler içinde bu havayıparçalıyordu.

Burası bir cehennem olmalı ve bu cehennemde “Artık bir fare bileyaşayamaz” diye düşünür İngilizler. Geniş cephede olanlar (İngilizler) Asyasahiline doğru yönelir, gittikçe de yaklaşırlar. Fakat imkânsız olangerçekleşir. Osmanlı muhafızları hâlâ yaşıyor, onlar bu cehennemde sonuna

Page 29: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kadar sabretti, vadeleri gelinceye kadar bekledi. Her yerde Almanlar veTürkler yıkılan sığınaklardan sürünerek çıktı, yıkıntıların hercümerç içindekikarışıklarından fırlayarak toplara doğru yöneldiler.

Mesafe 3.000 metre. Ateş!İngilizler, tahrip ettiklerini düşündükleri tabyalardan üzerlerine çakan

şimşekleri görüp mermi gürültüleri kulaklarını deldiği zaman gözlerineinanamadı. Orhaniye Bataryası’nın ikinci atışı tam isabet sağladı ve amiralgemisinin bacasının ön tarafının bir parçasını koparmaya yetti, iki tane dahaisabetli atış geldi. Gemilerdeki topçular, büyük bir öfkeyle kendilerini inançlasavunanlara hücum ediyordu. Şimdi artık hiçbir sütre yoktu, bombayağmurunun altında cesur yürekler ellerinden gelen her şeyi yapmakzorundaydı. Topları en hızlı şekilde yükleyip ateş etmeleri gerekiyordu.Kendileri için zamanın daraldığının fevkindeydiler.

Toplar kısa süre sonra birbiri ardına sustu. Orhaniye Bataryası hâli hazırdasusmuştu. Bir topun üst kundağı çalışmıyordu ve arızayı düzeltmek içinverilen bütün uğraşlar boşa çıkmıştı. İkinci topa bir İngiliz mermisi isabetetmişti. Sağ kalan Alman savaşçılar ağır bir yürekle görevlerini terk ediyordu.

Kumkale hâlâ dayanıyordu. İngiliz – Fransız filosu bataryaların ölümmenziline girecek kadar yakındı. Böylesine bir uzun atış karaya kadaruzanıyordu ve Truva’nın klasik mekânın altını üstüne getiriyordu.

Düşman Ateşi Devam EdiyorGüneş, Limni’nin arkasındaki tepelerden batarken dış tabyalar düşmüştü.

“Denizin Kilidi” olan Seddülbahir artık yoktu. Kumkale ve Ertuğrul’un omuzsiperleri yok edilmişti, topları kumların içine saçılmıştı. Çanakkale Boğazı’nagiriş kapısı patlatılmıştı.

İlk zaferin mutluluğuyla Amiral Garden filosunu dayanak noktalarına gerigötürdü. Buna rağmen amiral kendine tam güvenemiyordu. Karşılarındakinincesur ve inançlı olduğunu, esas merkeze saldırının bu kadar kolayolmayacağını biliyordu. Şayet gemilerin amansız düşmanı mayınlar, kapınınarkasında bulunursa Çanakkale Boğazı’nın girişinin açık olmasının neye

Page 30: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

faydası dokunacak? Tabii ki bütün su yolları bu mayınlarla tehlikeli bir yoladönüşür.

Gemileri kurtarmak ve ana tabyaları ele geçirebilmek için onların daöncelikle toparlanması gerekmektedir. Amiral Limpos’un tevdi ettiğibataryaların taslaklarıyla hakikat tamamen uyuşmuyordu. Şimdi gerçekten bubirkaç eski, savaş gücü pek olmayan topun mevcut olması gerekmez mi?Umulur ki pek değil!

Orada karşıda Almanların bütün imkânlarını ortaya koymaları göz ardıedilemez. Bu itibarla Türkler inançlı ve cesur askerlerdir, ölümü tamamenhiçe sayan fanatiklerdir. Onlarda eksik olan ise iyi bir sevk ve idare… Evetbu sevk ve idare de şimdi orada...

Tepelerde ve aşağılarda mutlaka bazı nahoş sürprizler saklıydı.Amiral Garden’in, birçok sürprizi vardır: Dardanos tepesinde gemi

toplarından oluşan 15 cm’lik yeni bir hızlı atış bataryası oluştu ve tepelerinarkasına gayet iyi gizlenerek Erenköy Boğazı’na, İntepe’ye ve Tenker’e(Alman) Üsteğmen Mehrle 15 cm’lik obüslerini ve Bulgar ganimet toplarınıkonuşlandırdı. Bu toplar eski (savaş) meydanında ateşlenmek zorundakaldığında her an bütün yeni mevzileri ele geçirebilecekti ve sahillerdeki(deniz kıyısındaki) çukur alanlarda (çöküntülerde) mayın tarlalarınınkorunmasına yönelik yeni küçük engelleme ateşi yapabilecek bataryalarortaya çıktı. Böylece birçok yeni mayın diğer mayınların yanına yerleşti.Rusların elinde bunlardan arta kalan daha birçok mayın vardı. Onlartarafından İstanbul Boğazı önlerindeki bir tahliye esnasında denize de zararverebilecek bazı kullanılabilir küçük mayın parçaları denize düştü. Evet,Türklerin de ancak çok az obüsü vardı. Türk donanmasının yeni organizatörüAmiral Limpus bunu tafsilatlı bir şekilde rapor ediyordu.

Bu tam anlamıyla gerçeği ifade ediyordu. Bu şimdiye kadar böyleydi fakatbundan sonra böyle olmayacak! İlk deniz lordu Winston Churchill ve diğeryetkililer Londra’da yeşil masa etrafında kararsızlıkları ve fikrî ayrılıklarıyüzünden kıymetli haftaları Çanakkale’yi müdafaa edenlere bahşetmiş oldu,Amiral Garden de plansız faaliyetleri ve Londra’dan gelecek talimatları

Page 31: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

sonsuza dek beklemesi yüzünden değerli haftaları heba etti.Bu haftalarda Deniz Albayı Bieper çok çalıştı. Ağır kalibreli obüsler ne

üretilebildi ne de herhangi bir yerden temin edilebildi. Az olan stokuyetirebilmek için her obüs dikkatli kullanılmalıydı. Hafif ve orta toplar içinmermi imalatı mümkündü ve bütün güç ve enerjisiyle Bieper çalışmayakoyuldu.

Yetersiz sanayi de göz ardı edilmeden, işyerleri cephane imalathanelerineçevrilmeliydi. Az sayıdaki cephane (mühimmat) fabrikası Alman personelinyönetiminde en üst verimlilik seviyesine ulaştı. Üç kademeli çalışmavardiyasıyla mermiler imal edildi. Uzun süreden beri vurdumduymaz veüşengeç durumdaki Türk işçiler uyandı. İşletmelerde her yerde Alman ruhu,Alman düzeni ve nizamı hüküm sürüyordu. Böylece semere mermi şeklindeortaya çıktı; zor yüklenen gemiler ve babafingolar3 Marmara Denizi’niboydan boya geçerek arzulanan ürünleri Çanakkale Boğazı’ndakibataryalarına getirirlerdi.

Amiral Garden, huzursuz bir gece geçirdi. Mayın tarama filolarınıntehlikeli göreve başlayabilmeleri için dış tabyalar gerçekten tamamen bertarafedildi mi? Evet, küçük birliklerin karaya inmesiyle bu kolayca bertarafedilebilir, evet bu hemen yapılmalı, hatta hemen yarın.

Böylece Amiral seher vaktinde etrafında sır dolu bir örtünün bulunduğu,kendisi için galibiyet ve şan kapısını açacak olan Çanakkale Boğazı’na EgeDenizi’nden geçerek geldi ve sevk idareyi ele aldı. İlk olarak güzergâh gemisi“Majestic” in başarıyla girişi gerçekleşti. Onun güvertesinden bir zafermarşının yankısı duyuluyordu. Dış tabyaların üzerinde ölüm sessizliği hükümsürüyordu. İstihkâmlardan hiçbir atış gelmiyordu ve hiçbir canlılık eseriyoktu.

Bahriyeli takımlar Kumkale’ye indi. Sadece yıkıntılar, yıkıntılar,yıkıntılardan başka bir şey yok. Birkaç eski müzelik top etrafta bulunmakta,diğerlerinin ise hâlâ kundakları üzerinde durmaktadır. İnfilak fişekleriçatırdamakta ve onları tamamen tahrip etmektedir. Şimdi bir kez dahaAvrupa tarafındaki Seddülbahir’e bir göz atmalı.

Page 32: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

60 kişi botlardan indi, yukarı tırmandı ve tepelerin arkasında kayboldu.Burada da hayat mahvolmuş gözüküyordu. Etraf sessiz ve sakindi.

İngilizlerin batarya arama-araştırma takımı gittikçe sahilden uzaklaşır.Birdenbire İngilizlerin yaylım ateşinin patırtıları duyulur, mermiler ıslık çalarve her şeyden habersiz kalabalığın üzerine düşer. Bu düşmana karşı koyanAstsubay Mehmet Alioğlu ve askerleridir. Fişekleri yakında bitmiş olacak.Bu kahramanlar süngülü tüfekle üstün kuvvetlere saldırır. Takviyeyaklaşmaktadır. Adam adama savaşılıyor. Uzun süredir biriken vahşi kin hiçkimseyi tanımıyor. İngilizler karaya çıkan askerlerinin dönüşünü boş yerebekliyor.

Gerçi Amiral Garden, şimdi dış tabyaların ebediyen susturulduğundanemindir.

Şimdi sıra mayın tarama botlarında onlar donanmanın galibiyetinikolaylaştırmak zorunda. Her yerden gelen balıkçı gemileri ve şileplerdüzineler hâlinde hazır duruyor. Henüz gece olmuştu ki bahriyeliler tehlikelivazifelerini ifa etmek için girişten süzüldü. Mehrle’nin obüsleri ve sahilboyunca duran engel bataryaları tetikte bekliyor. Projektörler parlıyor ve ışıkhüzmeleriyle sızmak isteyenleri tespit ediyor. Mermiler küçük araçlarınüzerinde uçuşuyor, her taraftan ıslık çalarak geliyorlar. İngiliz kruvazörleri vetorpido botları hızla yaklaşıyor, savunma bataryalarıyla savaşa katılıyorlar.Bazı tarama botları dalgalarda batıyor, ancak her gece yenileri onlarla beraberkruvazörler destroyerler gözüküyor. Ancak uydurma projektörler ne de güzelçalışıyor. Suyun yüzeyi onların ışıklarıyla aydınlanıyor ve mermiler gaddarcamayın arayanların aralarına düşüyor.

Hayalet gibi onların etrafında bu projektör ışığında sanki bir fıskiye ormanıyükselmektedir. (Düşman) Kruvazörler mükemmel yapılı projektörleriyleyeraltındaki savunma bataryalarını keşfetmek ve yok etmek için boş yereçaba harcamaktadır. Onlar her gece tarama botlarının bütün mürettebatıylanasıl battıklarını müşahede eden çaresiz şahitler olmak zorundaydı ve bizzatbirçok derin yara aldılar. Elbette ki Amiral Garden de merhametsizdi. Onagöre her ne pahasına olursa olsun mayınlar temizlenmeli.

Page 33: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Düzinelercesi batsa da daima yeni araçlar (tekneler) donatılır. AncakAlbion’un yardımcı vasıtaları pek çoktur. Bundan dolayı gemiler mayıntarama komandolarıyla tekrar cehenneme yani ölüme doğru yol alır.Korkusuz denizciler (öleceklerini) biliyorlar, buna rağmen gidiyor veölüyorlar. Fakat onlar mayın aradıkları yerde esasen hiçbir mayınınolmadığını bilmiyor. Düşüncesiz ve gayesizcesine meydana gelen buhadisede büyük bir trajedi mevcuttur. Şayet engel ateşinden sağ salim kaçıpkurtulanlar aradıkları yerde esasen hiçbir mayının bulunmadığını ifadeederlerse, o zaman inanılacak hiçbir şey bulamazlar. Çanakkale Boğazı’nınyarısının bile mayınlardan temizlenmesi mümkün değildir! Ve de böyle oldu!

Sonra cehennem devam etti. Daima daha da ilerleyerek mayınlarıtemizlemeyi sürdüreceklerdi. Çanakkale boğazı sahillerine yapılan atışlarhiçbir gece susmuyordu. Şimdi ise tarama botlarında yok olmaya koşangönüllüler vardı.

Martın ilk günlerinde nihayet büyük savaş gemileri hem de güpegündüzilerlemeye teşebbüs etti, öyle ki Hamidiye, Kilitbahir ve Dardanos tabyalarıonların ateş çemberi içine girdi. Fakat esas hedeflerinde Mehrle’ninobüslerinin yok edilmesi vardı. Muhalifler (İtilaf güçleri) yerlerini keşfederetmez, âdeta karşı tarafı mermi yağmuruna tuttu, öyle ki Mehrle’nin çelikmermileri tahmin edilemez bir şekilde tamamen bambaşka bir istikamettenmırıldanmaya, ses vermeye başladı.

Üsteğmen Mehrle ve askerlerini yormak mümkün değildi. Onlar pek çokbedeni meşakkate katlanıyordu! Hiçbir gece uyku uyuyamadılar, elleri yarabere içindeydi, hemen hemen bir azaları bile sağlam değildi ve onlar herdefasında ağır mermileri yolu ve patikası olmayan yamru yumru dağlıkarazilerden, yıkıntılardan ve kumlardan geçerek taşıdı. Ertesi gün düşmangemileri girdiği ve pilotlarınca bir gün evvelden belirlenen yerler ateş altınaalındığı zaman Mehrle’nin mermileri tamamen bambaşka bir istikamettenyağmaya başlayacaktı. Güvertelerine isabet edecek atışlardan kaçınmak içingemiler daima hareket hâlinde bulunuyordu, bu yüzden isabetli ve güvenliatış yapamamaktan muzdariptiler. Esasen Mehrle’yi engellemek pek mümkün

Page 34: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

değildi. Bilahare onun obüsleri yüksek tepelerin arkasındaydı ve oradanatılan mermiler büyük bir kavisle tepelerin üzerinden savrulup gitmektedir,tepeler muhaliflerin modern uzun namlulu yatık ateşli toplarına nüfuzedilemez bir engel oluşturur.

Pilotlar gün boyu büyük bir gayretle çalışır, havada döner, gözcüleri çizerve fotoğrafını çeker. Ancak orada itina ile haritalarına çizdikleri yerlerinsahte yerler olduğunu bir bilseler...

Üsteğmen Weber ajanlarıyla yorulmadan gece dahi iş başındadır, her yerde-sarp yamaçlarda, dağ geçitlerinde- basit havan topları, toprak istihkâmlar,sahra bataryaları ve modern yatık atışlı toplar yapılır.

Oysa havanlar sadece siyah olarak katranlanmış ringa balığı fıçıları, sahrabataryaları eski soba boruları ve yatay atışlı toplar sandık tahtalarından vezorla yükseltilen ağaç gövdelerinden inşa edildiği, yükseklerde süzülenlertarafından fark edilemez. Doğrusunu söylemek gerekirse havadakigözcülerden yerdekiler ustalıkla saklanmıştır.

Şayet Albion’un bu gururlu gemileri harekete geçer ve böylesi sahtemevziler için cephanelerini israf ederse istihkâmcılar acaba karşılarındakinezarar verdiklerine sevinir, insanüstü gayretlerinin neticelerinigözlemleyebilirler mi? Gayet tabi ki onlar için bu söz konusu değildi,ziramühimmatlardan ellerinde çok vardı. Ortadan kaldırılması gerekensavunmacıların sahip oldukları güçsüz bataryalar muhafaza edildi ve nihaimuharebeye hazır hâlde bekletildi.

Eğer düşmanlar mahirane bir şekilde ölü noktaları arar ve böylece bir haylicephaneyi çarçur ederse bu ne işlerine yarar. Ana istihkâmlar asla buhücumlara cevap vermek istemiyor, susuyorlar, çünkü onların birkaç düzineağır obüsü mevcuttur ve çok kıymetlidir. Yalnız Mehrle, fasılasız işininbaşındadır, o yakalanamaz ve vazifesinde başarılıdır.

Böylece çelik mermiler sözde mevzilere yağmaya başlar. Artık İngilizleresasen fevkalade işler gösteremiyor. Çok fazla atış yapıyorlar. Her defasındabu bataryaların üzerinde şimşekler çakıyor. İngilizler kolay lokma değildir.Cephede her yerde sadece yiğit Türkler İngilizlerin büyüsünü bozar. Türkler

Page 35: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

zaman zaman fişek kovanlarının ateşleme fitilini tutuşturur ve mümkünolduğunca çabucak siperlere zıplarlar. Kısa alevler yükselir ve kartuşlaryoğun bir duman üretir. Ateş eden bataryaları bu şekilde taklit ederekdüşmanı yanıltırlar. Düşman ateş ettiğinde batarya değişimi yapılır. Bu“batarya değişimi’’ çok kolaydır: fişek kovanları omuzlara alınır ve “Marşmarş” yürünür. Batarya, hemen fişek kovanını tekrar havaya diker ve birkaçyüz metre uzağa heyecanlı bir şekilde ateşler.

Böylece İngilizler, günbegün bu sözde bataryalarla ve Mehrle tarafındandâhiyane kullanılan obüslerle bu faydasız savaşın içinde kalır.

Amiral Garden hâlâ güçlü filosunun tam manasıyla kullanılmasına ve anatabyalara genel bir saldırıya karar veremez. Bazı İngiliz zırhlıları ağıryaralarla akşam savaş alanını terk ederken, bu tabyalar eskisi gibi hasarsız vekullanıma hazır durmaktadır. Geceleri (İngilizler) limanlarda ve komşuadaların körfezlerinde istirahat eder ve güvende olduklarını zannederler.Onların karakol gemileri sağ salim ön nöbettedir ve destroyerleri de denizdedevriye gezmektedir. Eskiden beri güçlü olmaları mutat bir durumdu, onlarher ne kadar doğrudan bir tehlikeye maruz kalsa da huzurlarını vegüvenliklerini kim bozabilir: Türklerin denizaltısı yoktu ve modası geçmiş,uzakta konuşlanan torpido botları İngilizlere saldırmaya asla cesaret edemez.Onlar (Türkler)barış içindeyken dahi neredeyse yeraltındaki yerlerini terketmedi, hele de güçlü İngiliz donanmasının kapılarına dayandığında bunacesaret etme ihtimalleri çok azdır.

Timurhisar4 Seferi7 Mart gecesi zifiri karanlıktır. Yeniay vardır. Dar bir gölge yavaşça

Çanakkale Boğazı’nın Avrupa sahillerinden süzülür, girişten geçer ve denizinkaranlıklarında kaybolur gider. Bu, Kaptan Teğmen Freiherr von Fircks’intecrübeli torpido bot kumandanlığının komutasındaki küçük, eski, limantorpido botu “Timurhisar”dır. Sadece 97 grostondur, hemen hemen 19 denizmili hız yapabilir, güvertesinde 2 küçük 3,7 santimlik topu ve 2 eski torpidonamlusu bulunmaktadır.

Yeni bir ruh bu küçük bota hayat verir; bu Amiral Touchon ve Alman

Page 36: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

askerlerinin Türk gemilerine büyük bir çaba ve aylar süren bir çalışmaylaaşıladığı, sadece başarıyı hedefleyen saldırı arzusu ve kendine güveningetirdiği bir ruhtur.

Bot böylece gecenin derinliklerine dümen kırar. Belki de kendini tam biremniyet içinde sanan, Tenedos (Bozcaada) veya İmros (Gökçeada) civarındabulunan zırhlı düşman gemisine başarıyla saldırır ve yok edebilir. Belki…Şayet hızlı İngiliz destroyerini kendinden uzak tutabilirse ne ala, yoksa buonun sonu olur.

Tam Seddülbahir girişinden geçerken, orada düşmanın en mühimgörevlileri diyebileceğimiz altı destroyer ve bir kruvazör ortaya çıkar.“Timurhisar” sert bir dümen hareketiyle yine fark ettirmeden hemen sahilinalt tarafından maharetle içeri sızmayı başarır. Rotasını İmroz’a çevirerek ileridoğru kayar gider. Bulutlar çekilir. Berrak gecenin yıldızları açık açıkparıldamakta ve soluk bir ışık yaymaktadır. Ne yazık ki yeniden büyük birgeminin silueti ortaya çıkar, o kadar yaklaşır ki bot fark edilir. İlk tanınmabelirtileri görülür, ama sualler cevapsız kalır. Tam yol ileri… Makineningidebildiği kadar ve en kısa sürede takipçi, mutlu bir şekilde atlatılır. Ancakhemen Saros körfezi istikametinden ilk tanınma belirtileri verilmesine matufbir çağrı gerçekleşir. Bu gece İmroz civarındaki düşman filolarına planlanansaldırı ile ilgili hiçbir şey yapılmaz. Düşman ikaz edilmiştir ve bu endişesizsükûnetten uyanmıştır. Şayet İngilizler bir Türk gemisinin gerçekten bunacesaret ettiğini akıllarından geçirecek olsalar, elbette ki gündüz gayretli birtarama (arama) yapacaklardır. O hâlde buradan uzaklaşıp Ege Denizi’nedoğru yol almalı. Seher vaktinde “Timurhisar” artık uzaklardadır ve SelanikKörfezi’nden pek de uzak olmayan bir yerde gizlenmiş olarak durmaktadır.

Boydan boya Ege Denizi’ne dümen kırarak Asya sahiline ulaşmak veoradan da ortalık kararırken Tenedos’a (Bozcaada) doğru ilerlemek içinöğleye doğru yeniden sefere başlanır.

Atıştan çok uzak olan burada elbette ki hiçbir nöbetçi beklenemez. İkincigece olur, berrak bir hava vardır. Küçük Asya’nın (Anadolu’nun) yükseksahilleri aydınlanır ve hemen Baba Burnu’nun altında sık bir şekilde duran ön

Page 37: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

savaşçı güçler de onlarla birlikte aydınlanır. Şimdi av tekrar başlar. Albion’unantenlerini ve kollarını (muhtemelen askerlerini) her yere uzanacak şekildeuzattığı görünür. Küçük “Timurhisar” ın motoru haldır huldur sesçıkarmaktadır, buharı yukarıda tutabilmek için kazancılar ağır ve zahmetli biriş görmektedir. Düşman araçları giderek yaklaşmaktadır ve görünüşe göreküçük bir kruvazör ve iki destroyer vardır. Timurhisar, kuzeye doğru sert birçark edişle kendilerini tehdit eden takipçilerin (düşmanın) felaketinden birkez daha kaçıp kurtulmayı başarır. Kömür stokları tükenmiş ve akaryakıt pekaz kalmıştır. Akaryakıtı tamamlamak ve sonra da ertesi gece tekrar Tenedos’ayönelmek için rota İzmir’e yönlendirilir.

Yeni gün ağarmaktadır. Artık “ Timurhisar” uzaklara, İzmir Körfezi’negirmiştir. Orada “zafer” sınıfı bir hat gemisi ortaya çıkar, hemen onunarkasından kaygısız bir şekilde duran ve körfezi kapatan bir kruvazör vebüyük bir vapur vardır. Derhal nihai karar verilir: Hava kararır kararmazburadan saldırılmalıdır. Fark ettirmeden ve sezdirmeden cesur bot gün boyudar “Mavra Buni” Körfezi’nde saklanır. Bir fikir aşırı derecede yorgunaskerleri kemirir durur: Bu iş başarılacak mı?

Akşamleyin, demir atan gemiler tekrar harekete geçer ve karanın hemen alttarafında Karaburun civarına dümen kırar. Rüzgâr eser, şiddetlenir. Küçükgemi, dalgalı denizden zorlukla geçer. Denizden gelene karşı hiçbir korunakyoktur ve kimsenin vücudunda kuru bir yer kalmamıştır. Daima ileri veiçeriye İzmir Körfezi’ne doğru bir yöneliş gerçekleşir ki Körfezi’nprojektörleri uzaktan parıldamaktadır.

Şimdi de onların arkasında hat gemisinin, kruvazörün ve vapurun siluetleriortaya çıkar. İzmir Körfezi’nin projektörleri üzerlerinden geçip gittiğinde,onlar fırtınalı gecenin karanlığında gayet belirgin bir şekilde görülür.

Torpidolar açıkça bellidir. Eski uzman topçu öğretmeni olan DenizÜsteğmen von Mellenthin, bizzat namlunun başında durmaktadır. Şimdi hatgemilerinin siluetleri oldukça yakın ve büyükçe bir biçimde görülmekteprojektör ışıkları karşısında sanki bir nevi farklılık arz etmektedir.. İsabetsizbir atış yapmak tamamen imkânsızdır.

Page 38: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

“Haydi Torpido!”Keskin bir çark (yöneliş). Nakliye gemisine yönelen ikinci bir torpido

suyun içine düşer.Askerler nefes nefese kulak kesilmiş, sonsuz gözüken saniyeler... Ancak

sükûnet hâkim, hiçbir patlama havayı sarsmaz. Sadece kruvazörde bir canlılıkoluşur, projektörler onun civarında parıldar ve o takibe başlar. Ancak okruvazör hemen yok edilir ve 10 Mart’ta “Timurhisar” Çeşme Limanı’nademirler. Küçük bir Türk gemisinin bu denli güçlü bir düşmana kafa tutmayacesaret etmesi, kendisinden böyle bir başarı beklemeyen resmî görevliler vehalk tarafından coşkuyla karşılanır. Hummalı bir telaşla kömürler, akaryakıtve gıda maddeleri teslim alınır ve sevgi seli dağ gibi büyür. Güneş hemenhemen ufukta batmaktayken, bot tekrar harekete geçer. Hâlâ bir torpidonamludadır ve düşmanı gidip bulması gerekir; bu başarılmalıdır, çünkü ateşalmama-işlememe durumunda şaşkınlık büyük olacaktır.

Gece büsbütün karanlıktır. Rüzgâr hâlâ inlemekte, deniz yükselmektedir.İzmir’in projektörleri gece yarılarına doğru tekrar gözükür ve nihayet – birana uçak gemisi olan kruvazör ve vapur keşfedilir. Ancak hat gemisi eksiktir.Birinci başarı! “Timurhisar” tam saldırıya başlar, o anda birdenbire geminin50 metre önünde bir ileri karakol gemisi ortaya çıkar: Dikkatlice ve farkettirmeden geminin sol iskele tarafından dönme başarılır; kruvazöre yapılansaldırı akamete uğrar.

Kısacası kararlı bir şekilde şimdi ana uçak gemisi hedef olarak alınır. Sontorpido 300 metre yukarıdan vızlayıp geçer ve boğuk bir patlamaya kulakkesilen görevlilerin kulaklarını zorlar. Hurra! Hurra! Öğleden önce mutlu birşekilde İzmir Limanı’na demir atmak için “Timurhisar” ileri doğru hücumabaşlar. Oradaki cesur insanlar büyük bir sevinç gösterisinde bulunur, çünküİngiliz gemilerinin bombardımanlarını kesmesi ve tamamen kaybolmasınıgemidekilere borçludurlar.

Ancak birkaç hafta sonra cesur “Timurhisar”ın arkasından kaderi yetişir.Yeni torpidolarla mücehhez olarak tekrar Ege Denizi’ne doğru açılarakbüyük bir askeri nakliye gemisine saldırır. Torpidolar gene iflas eder, bu yaşlı

Page 39: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Türk çelik sigara kâğıtları. Elbette ki silahları daima en üst seviyede tutmakne kadar da önemlidir! Eğer başarı eksik materyalden ötürü akamete uğrarsa,bütün azim, soğukkanlılık ve savaşa hazır olma neye yarayacaktır!

Düşman kruvazörleri ve destroyerlerince takip edilerek kritik bir konumdagörevini yapamayan makineyle (motorla) komutan botunu Yunan adasıChios’un (Sakız) kayalık sahiline yöneltmek ve düşmanın ateşi altındatayfaların karaya çıkmasından sonra patlatarak tamamen yok etmek zorundakalır. Böylece küçük “Timurhisar” kısa savaş kariyerini sona erdirdi. Onunkahramanlık hikâyeleri Çanakkale Boğazı’nı savunanlara kadar uzanmakta,onları coşturmakta, aynı ruhu takiben onları teşvik etmekteydi.

Kasırga KopuyorBu arada Amiral Garden, Çanakkale Boğazı’nda bir adım bile

ilerleyemedi. Martın ikinci yarısına kadar hiçbir gemi, tabyalarla veMehrle’nin obüsleriyle savaşı devam ettiremedi. Az miktarda zarardan başka,Mehrle’nin bataryaları savaşma gücünden hiçbir şey kaybetmedi. Sadecesürekli ağır bir ateş altında bulunan Dardanos Bataryası’nın, toplar zararauğramadan kalsa da subay ve ekip yönünden kayba uğraması şayanıteessüftür. 11 Mart gecesi özellikle bir canlılık vuku buldu. Kruvazör vedestroyerlerce himaye edilen tarama botları, projektör ışığında boş yeremayınları bulup çıkarma zahmetinde bulundu. Toplar bütün gece her ikitarafta gürleyip durdu. Sabah tan ağarırken düşman geri çekildi. Savaşmeydanında hâlâ yavaş yavaş mürettebatlarıyla suya batan 3 mayın taramagemisi görülebilmekteydi.

Amiral Garden hâlâ bütün savaş gücünün taarruz için hazırlanmasına kararverememektedir. O kara çıkarma ordusunun desteğini talep eder, buna karşınChurchill filoların derhal hücuma geçmesini ister. Teşvik edici telgraflargönderir.

Page 40: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

İtilaf Devletlerinin askerleri

İtilaf Devletlerinin askerleri

Rusya acilen Boğazların açılmasında ısrar etmektedir. Rus orduları halihazırda Karpatlar’da bulunmakta ve acilen Macaristan kapılarına son saldırıiçin silaha ihtiyaç duymaktadır. Akdeniz limanlarında birkaç haftadır Rusorduları için büyük miktarda savaş malzemeleriyle yüklü kargo (yük) gemisi,şilebi beklemektedir. Ruslar Boğazları geçemez, çünkü Garden de aynıgayeyi başaramamıştır.. Tükenmiş, sinirleri bitmiştir, umduğu kolaygalibiyet, onun için uzaklara gitmiş, hedefi, Türk muhafızların ve onlarınAlman ustalarının mukavemet arzuları karşısında paramparça olmuştur.

Page 41: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Amiral Garden hasta olduğunu bildirir ve İtilaf güçlerinde Amiral deRobeck komutayı alır. Bütün filoda o gözü pek biri olarak bilinir. O galibiyetibaşaracaktır!

17 Mart’ta savaş konseyi Tenedos‘ta toplanır. Genel saldırının hemen takipeden gün başlaması kararı alınır.

Çanakkale Boğazı’nda ise fırtına öncesi sessizlik hâkimdir. Savaştecrübesine sahip askerler kati neticenin yaklaşmakta olduğunun farkındadır.Bunu yürekten hissederler. Artık bundan böyle hiçbir hazırlık, inceden inceyedüşünülmeden yapılmamalı, on defa düşünülüp bir defa hareket edilmelidir.

Son âcizane yardım malzemeleriyle mukavemet gücününkuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Sadece ağır mermilerdeki eksikliküzerlerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Eğer son mermi de işeyaramayan, üzücü bir şekilde ateşlenirse ne olur? Ardından bir felaket patlakverir, daha sonra da İstanbul yolu açılır ve Türkiye kaybeder.

Alman Amiral von Usedom birçok riziko alır, İstanbul Boğazı’nınistihkâmlarının bütün cephanesini temin etmek emrini alınca, cesur bir oyunoynar.

O gece İstanbul’da hemen hemen hiçbir otomobil ortaya çıkarılmaz. Hepsihaczedilir ve o araçlar. ağır mermileri Çanakkale tabyalarına sevk eder. EğerRus filosu İstanbul Boğazı önlerinde gözükürse, o zaman toplar susmakzorunda kalır. Rus filosu gelmeyecek, gelemez. Ve Rus filosu eğer elinisilahsız boğaza uzatacak olursa, Goben cephede öne atılmalı ve girişe maniolmalıdır.

Çanakkale Boğazı bataryalarında şimdi sadece parlayan, gülen yüzlervardır, çünkü onlar düşmanı artık layıkıyla karşılayabilir. Bu umutlarıyükselten, pembe hayalleri uyandıran ikinci bir sebep daha vardır. Bütünsavaş süresince, ölü noktalardan tabyaları ateş altına almak için düşmangemilerinin Erenköy Körfezi’nde nasıl toplandıkları (tertip oldukları), hiç birşey yapılamadan, gözlemlenmek zorunda kalındı. Keşke orada birkaç mayınkalabilseydi, sadece birkaç tane... Bunlar kurbanları uzun süre beklemezdi.

Gemiler körfeze girdiklerinde Türk askerleri küçük bir mayın tarlasının

Page 42: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

olmasını arzulardı ve o tarla şimdi karşılarında duruyor!Doğan günün ilk soluk şafağında mayın gemisi “Nusret” Alman

gönüllülerle Erenköy Körfezi’ne sızar ve Gemi Mühendisi Reeder’inidaresinde5 İngilizlerin burnunun dibine mayınları yerleştirir. 26 mayın, 26şeytani mermi, bütün bir muharebenin kaderini içinde saklayan, göz açıpkapayıncaya kadar düşmanı yakın galibiyetten yenilgiye sürükleyebilecekmayınlar...

Mayınların Döşenmesi Tanrı’nın Bir Lütfu GibidirBu mayınlar çok uzaktan geliyor, açık motorlu sandallarla, 500 deniz mili

uzunluğundaki bir yolu geride bıraktılar. Trabzon’dan İstanbul’a kadar,inadına bütün fırtınalardan geçerek geldiler. Hemen hemen iki haftageçmemişti ki bir sabah birçok karamayın,Trabzon önlerinde dalgalarınüzerinde dans ediyordu. Ruslar normalde mayın döşemede pek mahirdir.Yalnız burada ilk defa başarılı olamamışlar, mayınlar deniz yüzeyinin altındakaybolmamış, suya gömülmemişlerdi. Trabzon civarındaki özel komandolartarafından tehlikelerle dolu, fedakârane bir çalışmayla sudan çıkarılan vegetirilen mayınlar şimdi burada Erenköy Körfezi’nde duruyor.

Şimdi Çanakkale Boğazı’nın savunucuları muhaliflerini karşılamayahazırdır. Günbegün düşmanların görünmesini beklerler. Evet, onların kaderibeklemek ve denize yorgun gözlerle bakmaktır. İngiliz – Fransız donanmakuvvetlerinin büyüklüğü onlar için meçhuldür. Düşman destek noktalarınınlimanlarda ne yaptığına da vâkıf değildirler, çünkü bir tek uçak bile onlarınemrinde değildir, bir tane bile.

Amiral de Robeck’in savaş şurasını topladığı gün olan 17 Mart’ta hiçbeklenmedik bir şekilde gökyüzünün yükseklerinden, bir hediye, bir lütufiner. Bu, Romanya üzerinden serdengeçti bir uçuştan sonra iniş yapan eski,hafif bir uçaktır. Nihayet bir uçak… Artık Çanakkale Boğazı’nın gökyüzündegözleri vardır!

Yeni günün sabahında motor vızıldar ve uçak ilk istihbarat uçuşu içinhavalanır. Bu mükemmel bir ilkbahar günüdür. Güneşin ilk ışıkları çiçeklerlebezenmiş muhteşem arazilerin üzerini kaplar, muhteşem minareleriyle huzur

Page 43: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dolu köylerin ve Gelibolu’nun vahşi, kesik sarp kayalıklarının üzerine yayılır.Uçak yükselir, sürekli helezonik bir uçuşla gökyüzünün koyu maviliklerinedalar ve görüş menzilinden çıkar. Daha yükseklerde motor çalışmadığı için1.600 metrede pilotlar, mavi sularda büyük gri bir leke gibi beliren Tenedos’arastlarlar.

Orada demir atmış kırkın üzerinde gemi bulunmaktaydı, her tip vebüyüklükte gemiler. Şimdi bu devasa donanma hayat bulmuş gözüküyordu.Altı çelik zırhlı dev gemi, yola koyuldu. “Queen Elizabeth” in başındaAmiral de Robeck bulunuyordu. Onun amiral forsu açıkça farkedilebilmekteydi. İleride “Irresistible” vardı. Geminin gövdesindeki açıkrenkli yerler tanınabilmekteydi. O yaralar belli ki Kont Graf Spee’nin6 karasavaşında gemide açtığı yaralardı.

Fransız gemileri de demir aldı ve amirali takip ettiler. Şimdi “Bouvet”aydınlatma uçağını keşfetti, beyaz bulutlar etrafında zıplayan şarapnelleriniyukarı gönderdi. Sürekli yeni gemi üniteleri harekete geçti, direklerdesinyaller uçuşmakta ve Albion’un mağrur sancağı veya üç renkli Fransızbayrağı antenlerde dalgalanmaktaydı.

Onlar Geliyor! Onlar Geliyor!Şimdi tabyalara geri dönelim, motordan elde edilebilecek ne varsa alalım

ve rapor yazalım.Tabyalardaki ve bütün uzun sahil boyunca uzanan bataryalardaki herkes

şunu bilmektedir: Önlerinde büyük genel saldırı vardır, büyük günbaşlamaktadır. Çanakkale Boğazı savaşçılarının sabrı uzun süre sınanamaz.Havada uzanan dumanlar ortaya çıkar, iki, dört, altı, on her defasında daha dafazlası; hemen hemen bütün ufku kaplarlar ve artık sayılamazlar.

Ön cephede dörderli bir kademelendirme yapılır, on iki savaş gemisinindumanı tütmektedir, sayısız küçük araç, torpido botları ve mayın taramagemileriyle çevrili olarak Çanakkale Boğazı’na girer.

Trampetler ve borular bütün bataryalardakileri toplara çağırmaktadır.Gemilerin devasa topları siyah namlularıyla tehditkâr bir şekildesabitlenmiştir.

Page 44: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Saat 11.30’da fırtına kopar. Donanma ve kara bataryaları arasında kuduranen büyük muharebe başlamaktadır. Gri- siyah duman bulutlarıyla çevrili,kırmızı -sarı ateş şimşekleri içlerindekini kusmaktadır. Bir hayli uzaklığısebebiyle suskunluğa mahkûm olan tabyaların üzerine demirden dolularyağmaktadır.

“Siperlere!” diye sesler batarya komutanlarının hoparlörlerindenyankılanır. İğrenç haykırışlı çelik mermiler yaklaşarak vızıldayıp gelirken,kuru ve kulakları sağır edici bir çıtırtıyla patlarken, göğüs duvarlarısıkıştırılmış (bastırılmış) durumdaki batarya ekibi savaş çağrılarınakoşmaktadır. Her saniye binlerce infilak parçası havaya doğru dairevi hâldefırlamakta, toprak parçaları ve taşlar oradakilerin üstüne düşmektedir. Yer birdepremdeki gibi sallanmakta, siyah topraktan fışkıranlar göğe doğruyükselmektedir. Hamidiye Tabyası yanında bulunan küçük liman şehriÇanakkale’ye uzaktan yaylım ateşleri sıçramaktadır. Her köşe ve kenar ateşkaynamaktadır. Evler, kart yığınları gibi çökmekte bütün yollar toprak veküllere batmaktadır. Fakat gemiler etrafında da bir canlılık oluşur: Mehrle’ninobüsleri her iki sahilden de görünmektedir. Fıskiyeler savaş gemilerininetrafında yükselmekte, atışlar güvertelerine ve içerilere isabet etmektedir.Yaralı yerlerden duman bulutları çıkmaktadır. Patlayan mermilerden ve sıksık güverte ve komutan köprüsü üzerine boşalan fıskiyeler yüzünden suyunadeta altı üstüne gelmiştir. Onlar düşmanın görüş alanını daraltır, atışlarızorlaştırır.

“Daha yaklaşın” diye Amiral de Robeck emir verir.Hamidiye Tabyası Komutanı Deniz Binbaşı Mossidlo yavaş yavaş ama

sürekli giderek azalan mesafeyi tespit eder.Tabyasında sadece Alman ekipler vardır ve onlar en yakın zamanda ne

yapabileceklerini gösterecektir. Mesafe 12 bin metre. Şimdi tamam!“Siperlere…” onun kısa komutu hoparlörden yankılanır.Nihayet! Siperden cehenneme! Fişek kovanlarını takip ettiği ağır mermiler

bir anda namludadır. Tamam! Ateş! Şimdi mermi üstüne mermi namluyu terketmektedir. Dardanos Tabyası ateş etmektedir. Avrupa tarafındaki kardeş

Page 45: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

batarya aynen katılır, Mecidiye Tabyası da ateş eder, Dardanos Tabyası da..Görevliler ağır ağır soluyarak çalışmakta ve gayretle çabalamaktadır!Bulutsuz gökyüzünden gelen güneş hararetli bir şekilde yakmakta, tenlerdenateşli bir seyelan fışkırmakta. Etrafta alev sellerinin ve patlayan devasabombaların ateş sütunlarının oluşturduğu bir seyelan…

Düşünmeden, etrafa bakmadan sadece düşmanı göz hapsinde tutaraknamluyu doldurmak ve ateş etmek... Hiçbir söz söylenmiyor. Yağmur gibi terakmakta. Bu cehennem konseri giderek daha da iğrençleşiyor, gemileretrafında sürekli harikalaşan tam bir ateş püskürtme dansı. Bu vızıldamalar,ıslık çalmalar ve haşırtılar düşman rotasına giden 35 cm’lik Türk toplarınınderin homurtularını sesleriyle bastırmaktadır. Mehrle’nin obüslerininbulunduğu en dış tepelerden istihkâmın kalbine kadar sahil ateş, duman ve sisaltındadır, -sanki bir kuduran yanardağ gibi.

Saat: 12.00. Savaş gürültüsü sürekli artmakta ve kasırgaya dönüşmektedir.Çanakkale yanmakta, Kilitbahir yanmakta, Hamidiye yanmakta, duman vetoz bulutları tabyayı kaplamakta. Onlar susuyor.

Tabyalar düşmüş gözüküyor, Amiral de Robeck zafer kazanıyor, gemileribirkaç isabet almasına rağmen hâlâ savaş yeteneğine sahip.

Daha da yaklaşın, daha da! Zafer göz kırpmaktadır!Fransızlar ön cepheye! Seyir için güvenli bir mıntıkayı temizleyebilmek

için mayın arayıcıları öne!Böylece Fransız Amiral Guepratte dört savaş gemisiyle -“Gaulois”,

“Charlemagne”, “Bouvet” ve “Suffren”- ateş altındaki İngiliz zırhlılarınınyolunu açar. Şimdi onlar 7.500 metre yakındadır. Bataryaların ve tabyalarınüzerine yeni bir çelik fırtınası boşalır. Tabyalardaki kuvvetli patlamalarhavayı sarsar. İnsanların bu cehenneme dayanması ve yaşaması mümküngözükmemektedir. Bataryaları kaplayan gri buluttan kızıllıklar çıkmakta:Alman ve Türk topçular tekrar yerlerine geçer ve ateş ederler. Düşman çokerkenden zaferini ilan etmiştir. Daha zamanı değil, daha uzun bir süre zaferzamanı değil.

Yalnız toplar kum yığınları sebebiyle kuma ve yıkıntıların altına

Page 46: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

gömülmüştü ve mermilerden tasarruf yapılmalıydı, çünkü mühimmat çokazdı. Fakat Fransızlar şimdi güvenli bir hedef olabilecek derecedeyakındaydı. Şimdi oldukça çabuk bir şekilde Fransız gemileri galibiyetten nedenli uzak olduklarını kendi vücutlarında hissetmek zorundaydı.

Büyük bir şaşkınlık ve huzursuzluk içinde Amiral de Robeckmüttefiklerinin ağır durumunu gözlemler. Onlara destek olmak için bizzatkendisi yaklaşır ve ağır hasar görmüş Fransız donanmasını ateş hattındançekmeyi düşünür. O anda birdenbire güçlü bir patlama, savaş gürültüsünübastırır. Direk yüksekliğindeki bir infilak bulutu hat gemisi “Bouvet”inüstünde yükselir. 35 cm’lik bir mermi gemide delik açar ve cephaneliklerdenbirini infilak ettirir. Pupa (kıç) yavaş yavaş çökmekte, batmakta, baş tarafıhavaya doğru yükselmektedir. Kurtarma botları Türk atışlarının infilakındanetrafa serpişen sular sebebiyle ölmekte olan devasa gemiye ulaşmaya boşyere çabalamaktadır.

Bir torpido botu ve arama botu büyük bir cesaretle tam yol ileriyaklaşmaktadır. Boşuna… Dalgalar “Bouvet”in üstünü örtmektedir. Onlarobüslerin atışlarından isabet alan “Bouvet”i derinlere doğru takip ederler.

Savaşçıların kuruyan gırtlaklarından büyük bir hurra! (Yaşa! Bravo!) çıkar.Görünen o ki birkaç dakika içinde sanki düşman savaşı kesmek

isteyecektir. Onların topları tekrar gürlemeye başlar. Savaş yenidenkudurmaktadır. Alman – Türk savunmacılar cevap vermekte gecikmez veFransız gemilerini ağır bir müşkülata uğratırlar. Bayrak gemisi “Suffren” ağıryara almıştır ve su üzerinde durmaya çabalamaktadır. “Gaulois” her an birfelakete sebebiyet vermek üzere olan mayın barajlarına çok yaklaşmıştır.Hamidiye’deki askerler neredeyse nefesini tutmuş beklemektedir. Onlar ilkmayın sırasının durumunu tam olarak bilmektedir. Geminin güvertesindekiyıkıntı yığınları açıkça görebilmektedir. Geminin kıç tarafında büyük birdelik, kalmıştır.

Orada artık “Gaulois”in kıçındaki bir su fıskiyesi mavi ilkbahar göğünedoğru yükselmektedir. Bir mayın infilak etmiştir. Dümen ve makinelersusmuştur. Akıntıyla birlikte ölümcül bir yara alan gemi yavaş yavaş savaşan

Page 47: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

filoların arasından geçerek çıkışa yönelir. Şilepler “Gaulois”i korumaya alırve üsse getirmeye çabalar. Bunu başarmalıdırlar, çünkü Tenedos’tan pekuzak olmayan bir yerde bu gemi karaya çıkartılmalıdır.

“Queen Elizabeth”in üstünde sinyaller gezmektedir. Amiral de Robeck,geri kalan Fransız gemilerinin nöbet değişmesi için son yedek filosunuçağırır. Filo tam yol Boğaz’a ilerlemektedir.

Şimdi zirvesine ulaşmış gözüken savaş, eksilmeyen bir şiddetle büyümeyedevam etmektedir.

De Robeck bugün karanlık basıncaya kadar her ne pahasına olursa olsunkati neticeye ulaşmak istemektedir.

Artık saat öğleden sonra dörttür. Her defasında, güçlü topların atışlarıaltında nihai başarı için mühim vazife ifa edecekleri umuduyla mayınarayıcılar öne sürülür. Elbette ki Mehrle’nin obüsleri ve küçük barajbataryaları uyumamaktadır.

Denizde ve karada demir namluların naraları bir saniye bile susmaz ve çokgüçlü bir gök gürlemesi gibi Gelibolu’nun Boğazlarında yuvarlanır durur.Tabyalarda ise cehennem kaynamaktadır.

Hamidiye Tabyası âdeta bir krater denizi olmuştur, mamafih onun toplarıbir mucize sayesinde şimdiye kadar zararsız ziyansız kalır. Fakat şimdi 30,5cm’lik bir mermi bir topun üstüne düşer. Parçalanan kısımlar havaya doğruyüzlerce metre savrulur. Ondan sonra gelen bir isabet kaideyi (ayak) takipedip koruma duvarı diyebileceğimiz traversi delip geçer. Hafif yanmışsaçlarla, yanık yaralarıyla kaplı olarak cephanelikteki askerlerin bakiyesidışarı fırlar.

Sükûnet! Sükûneti Koruyun! Ateşe devam!Topçu komutanı Papesch, ağır yara alarak olduğu yere düşer. Şimdi topun

başında on iki yerine sadece üç kişi vardır. Etraftaki alaycı şarkılara, ıslıklara,çılgın patırtılara ve patlamalara kulaklar tıkanır. Teğmen Naz, yaralı birşekilde yere yığılır, traversten kayar. Fişekçi Kümmerling yukarı zıplar, onunyerine geçer.

“Ateş edin, doldurun, ateş edin, her şeyi yapın, en son yapabileceğinizi de

Page 48: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

yapın!” Nefesler ağır ağır solunmakta, yorgun akciğerler kükürt ve kesifdumanla dolu havayı içine çekmekte zorlanmaktadır.

Düşmanın demir doluları (mermileri) giderek daha da azgınlaşmaktadır.Havaya yükselen kumlar topları örtmekte, insanın gözüne ağzınakaçmaktadır. Çabucak birkaç kova su kamaya ve namluya dökülür. Suhararetli namludan akarken cayırdamakta, cızırdamaktadır.

Tamam! Ateşe devam! Aman Allah’ım, bu cehennemde nefes alınıpverilemeyecek mi, bunun sonu kestirilemeyecek mi ki? Güneşin tepelerinarkalarından batması daha iki saat sürecek- güneşin tepelerin arkasındankaybolması iki saat…

Sessizce hedefe ulaşılmalı, sessizce ateş etmeli. Şimdi düşünmemeli.Ve düşmanın orada olduğunu asla tahmin edemeyeceği mayın barajı

Erenköy Körfezi’nde miydi? Gemiler daha önceden büyük bir kanaatkârlıklabu körfezde tertip almışlardı. Gerçekten bu son kozun oynanmaması mıgerekirdi?

Ancak şimdi, şimdi “Irresistible” ve “Inflexible” doğrudan bu mayıntarlasına dümen kırar. Savunmacıların toz topraktan simsiyah olmuş yüzleriaydınlanır, nefesler tutulur. Şimdi hemen işe koyulmalı. Bu arada“Inflexible”in yanında bir su sütunu şaha kalkar ve sivri bir alev göğeyükselir. Ağır yarayla yan yatan gemi kendi imkânlarıyla ateş hattındanuzaklaşmayı ve daha güvenli sulara ulaşmayı başarır. Ancak şimdi de“Irresistible” kaderine koşmaktadır. Devasa gemi hareketsizce durur kalır.Sürekli sağ tarafına doğru yatmaktadır.

Hurra! Ateş! Ateş! Bu zaferdir!Ölümle güreşen gemilerin mürettebatını kurtarmak için aceleyle torpido

botları yaklaşmaktadır. Dardanos Bataryası’ndan vahşi bir ateş ve Mehrle’ninobüsleri bu araya dalmaktadır. Şimdi de “Ocean” hat gemisi ateş hattındanarkadaşlarını uzaklaştırmak için yaklaşmaktadır. Ancak “Ocean” dakaderinden kaçamamakta, onu da bir mayın yakalamaktadır.

Gövdesindeki yarık, bu geminin de mevziini terk etmek zorunda kalacağıkadar büyüktür. Tayfalarca terk edilen ve ateş altında kalan gemi kontrolsüz

Page 49: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

bir vaziyette akıntıyla sürüklenir ve sonrada gece Truva açıklarında batar.“Irrestible”nin enkazı yavaş yavaş sürüklenerek gelir ve tekrar Dardanossahasına girer. Batarya tekrar atışa başlar ve nihai olarak imha etmek içinfasılasız bir şekilde sıkılan mermiler “Irrestible” ye yeni yaralar açar.

Tıpkı bir köpek sürüsü gibi diğer savaş gemileri oradan Dardanos’unüzerine saldırmaktadır. Savaş gümbürtüleri bir kez daha misli menendiolmayan bir şekilde şiddetlenmektedir. Bir çelik mermi, bataryanın üstünedüşer. Bunların sayısı takriben dört bin kadar devasa mermi olsa gerek. CesurTürk komutanı Hasan Mevsuf Bey yere yığılır. Ve askerlerin her biri birbiriardına birbirlerinin üstüne düşer. Dardanos’un üstündeki ateş giderekseyrekleşir, bataryalar tamamen susana kadar ateş fasılaları giderek daha dabüyür. Artık bu efsanevi bataryada kimse yaşamamaktadır.

Yeni güç tabyalardaki savunmacıların gevşeyen kaslarını germektedir.Ateş, ateş! Silah başına, son gücünüzü kullanın! Namlulardan ateş fışkırıyor.

Zafer! Zafer!Düşman ateşi daha da matlaşır, belirsizleşir. Galibiyetinden emin olan

Amiral de Robeck geri çekilir. Geminin kıç kulelerinden sürekli ateş ederekfilolar savaş alanını terk eder ve büyük bir umutla ve birkaç gemi eksikle EgeDenizi’ne doğru dümen kırarlar.

Savaş gürültüsü yavaş yavaş sönmekte, gece bastırmaktadır. Asyasahilinden pek de uzak olmayan bir yerde Dardanos civarında bir zamanlarıngururlu gemisi olan ama şimdi terk edilen “Irrestible” nin enkazı batmaktadır.

Hâlâ sürekli olarak tabyalarda ve bitişiğindeki köylerde şiddetlice sürenyangınların yansımaları gecenin gökyüzünü aydınlatmaktadır.

Zafer için hayatlarını feda eden Alman ve Türk savaşçılar mezara taşınır.Çanakkale muhafızlarının bu gece buldukları uyku kısa ve tedirgindir.

Onlar sabahın ilk ışıklarıyla bataryaları atışa hazır hâle getirmek için tekrarayaktadır. Büyük ihtimalle yeni bir saldırıyla ilgili bütün ihtimaller hesabakatılmalı ve orada gelen düşmanın karşısında muhafızları bulmalıdır.

Etraf yerin altının üstüne geldiği bir haldeydi. Bataryaların önünde vearkasında içinde yer altı sularının biriktiği devasa kum çukurları açılmış ve

Page 50: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kalça boyuna kadar derinliğe ulaşmıştı. Yarılan ladin ve zeytin ağaçları,tahrip binalar ve yıkılan minareler dehşetli ve acı savaşın şahididir. Boğazı’nher iki yakasında kurulu tabyaların hemen yanı başındaki mahzun ve heybetliiki kale olan Kilitbahir ve Kale-i Sultaniye sürekli mağrur, zararsız veziyansız bir şekilde savaşı seyretmektedir. II.Mehmet tarafından 15. yüzyılınortasında inşa edilen kale, kireç taşından yapılan devasa boyuttaki duvarları,kuleleri, mazgal dişleri, mazgalları ve güçlü yapısıyla “Quenn Elizabeth” in38’lik mermilerinden bile zarar görmedi. Onlar yüzyılların akışı içinde bütündepremlere ve saldırılara mukavemet etti. Dün de 800 kilo ağırlığındakiİngiliz mermileri duvarlara ve kulelere çarparak güçsüz bir şekilde sekmişti.

Tabyaların bataryaları da savaş gücünü muhafaza ederek kalabilmiştir kibu netice üzerinde nihai tesiri olan bir durumdur.

Karadaki TopPersonel ve maddi kayıplar şaşılacak derecede azdır: 114 kişi -ki bunların

arasında 22 tanesi Alman’dır-, öldü veya yaralandı. Mevcut toplam 176toptan büyük – küçük kalibreli sadece dokuz tanesi kullanım dışı kalmıştı,çünkü mermi atışları top yatağının ya önüne ya da arkasına isabet etmişti.

Burada tekrar eski topçu atasözünün doğruluğu ortaya çıkmaktadır:“Karadaki bir top su üstünde duran toptan 10 misli daha sağlam durur!”

Obüsler Üsteğmen Mehrle’nin dâhiyane yönetiminde hiçbir kayıp vermedi.Onun ekipleri arasında sadece üç ölü ve on bir yaralı sayılabilir.

Yüzlerce Rum ve Ermeni işçi mermi hunisinin doldurulması ve yarılantoprağın düzeltilmesiyle meşgulken derhal bütün tabya ve bataryaların dasavaşa hazır hâle geldiği bildirilir.

Varsın düşman şimdi gelsin. Düşman, şimdi muhafızları tekrar savaşa hazırhâlde bulacaktır.

Saatler gergin bir bekleme içinde geçmektedir-düşman gözükmüyor.Gelecek günlerde de Ege Denizi sakin ve sulh içinde kalacak ve İngilizdonanmasının havada uzanan hiçbir dumanı gökyüzünün ve denizinmaviliğini bulandırmayacaktır.

Page 51: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Liman von SandersMuhafızlar kendi aralarında bir ferahlık hisseder, çünkü onların üstünde

ağır bir endişe vardı: cephane eksikliği. Son mermiler atılmış olsaydı, bütünfedakârlıklar ve en büyük kahramanlıklar bir işe yarayacak mıydı?

Savaş 18 Mart’ta cephane stoklarının büyük bir kısmını yutmuştu ve buboşluklar doldurulamıyordu. 5 adet 35,5 cm’lik topun her biri için sadece 50adet mermi kullanıma hazırdı, 11 adet 24 cm’lik topun her birine sadece 45atış düşüyordu. Tek başına gemilerin kalın zırhlarını delip geçebilen uzunmenzilli infilak mermileri hemen hemen tüketilmişti. Obüsler ve engelbataryaları mühimmatının yarısını yakıp tüketmişti. Düşman armadasınınböylesi bir hareketsizliği, böylesi bir ölüm kalım savaşı ve birbiri ardınapatlayan toplar, son mermi namlusunu terk ettiğinde sükût edecek, susmakzorunda kalacaktı.

Ve SonrasıSonra mayın engellerini kim koruyacak, Marmara Denizi’ne ve bilahare

İstanbul’a giden yolu düşmana karşı kim muhafaza edecek? Kim? Türk filosumu? Elbette ki “Goben”in önderliğinde Marmara Denizi girişinde düşmanagöğüs gerecek, galip gelecek, fakat o bunu yapamadı. O sadece kahramancaölebildi.

Ancak yine de çelik zırhla kaplı devler gelmiyor, artık arslan inine girmeyehiç cesaret edemiyorlar. Amiral de Robeck, bu yegâne fırsattanfaydalanmadan geçmiştir. Gözü pek kumandan, gemilerini tekrar büyük birgüçle harp talihinin terazisine atmaya karar veremez, çünkü güçlü dünyaimparatorluğunun itibarı için ikinci bir hezimetin tersine olan inkişafı çokbüyük olabilir. Mayınlar, mayınlar, her yerde önlerinde kurtuluş olmayan,hiçbir merhamet tanımayan bu aksi gülleler, mermiler...

Ve zafer ne kadar da yakındı, sanki dokunulacak kadar yakın! Böylece 18Mart, Türk tarihine övünç günü olarak girer.

Her zaman için bu zafere sonsuz destek veren yönetici personelinden sontopçusuna kadar Alman Çanakkale savaşçılarının bir övünç günü olacak.

Şimdi ne olacak? Düşman hangi kararları alacak? Kararın biri aşikârdır:

Page 52: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Şayet denizler hâkimi İngiltere, güçlü donanmasının ikinci bir başarısızlığınıhazmedemezse “denizlerin anahtarına” karşı bu seferden de tamamenvazgeçmesi imkânsız bir şeydir. Ve Rusya? Evet, Ruslar zorluyor, kendilerinimüttefiklerinden ayıran kapıların parçalanmasını talep ediyorlar. Evet, harparaç ve gereçleri tükenme noktasına gelirse onlar milyonluk ordularını nasılgalibiyete götürebilirler? Sonuç itibariyle sopalarla ve taşlarla hiçbir savaşkazanılamaz.

Kesin olan bir şey vardı, İngiltere geriye kalan tek yolu da deneyecek birorduyu Gelibolu’ya çıkartarak donanmanın desteğiyle tabyaları zorlayacak veböylece donanmanın ifa edememiş olduğu hedefe yaya olarak ulaşacaktı.

İngilizlerin Gelibolu önlerindeki adalarda bir kara ordusu konuşlandırması,her gün sürekli yeni nakliye gemilerinin savaş malzemesi ve birlik getirmesiepeydir bilinmektedir.

Her gün, evet kazanılan her saat savunma tedbirlerini kuvvetlendirmek içinçok değerlidir. Elbette ki geçen haftalarda çok şey yapılmıştır: Gelibolu sahilive Asya kıyısı boyunca top çukurları uzanıp gitmektedir. Taburlar vebölükler sahil açıklarında gücü ellerinde tutmaktadır. Kendilerine bizzathareket kolaylığı sağlayan zor geçiş noktalarında nöbet beklemektedir.

Böylece Türk güçleri küçük kısımlara ayrıldı, hiçbir yerde, karaya ayakbasan düşmanları kuvvetli bir karşı mücadeleyle denize dökmeye hazır olanbirlikler yoktu.

Gelibolu’ya yapılacak bir kara çıkarması tehlikesi o kadar yakındı ki buyakınlık yeşil masa etrafında müzakere etmek için bile vakit bırakmadı.Derhal harekete geçilmeliydi, büyük bir acele ve enerjiyle bir günü bile boşyere geçirmeksizin savunma tedbirleri alınmalıydı.

Önceleri beş tümenden oluşan 5. Osmanlı ordusu teşkil edildi ve buordunun başkomutanlığına askerî heyet başkanı Mareşal Liman von Sandersatandı. Eline Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderi teslim edilen bu kişi birAlman’dı.7

25 Mart 1915’te mareşal, Gelibolu’ya girer. Yükseklerden bütün araziyiinceler, savaş beklentisi olan bütün yerleri gözetler. Sağda Ege Denizi’nin

Page 53: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dalgaları kayalıklara çarparak dağılmakta, solda ise Çanakkale Boğazı’nınsuları o yöne doğru akmaktadır. Önlerinde ise yükseklikleri 340 metreyekadar yükselen Gelibolu Yarımadası’nın dağlık kısımları uzanmaktadır.

Yağmur binlerce yıldır hemen hemen tamamen bitkisiz olan dağlık yöreyibambaşka bir şekle sokmuştur. Bardaktan boşanırcasına inen yağmurkütleleri humus tabakasını alıp götürmüş, kireç taşını yalçın kayalıklara vedağ sırtı hâline dönüştürmüştür. Mareşal bir bakışta yüzlerce dağ geçidi veBoğaz’ın, müdafilere hangi uygun himaye ve korumayı sunacağını bilir, amao da bu ülkenin ne kadar az cadde ve yolunun buradan geçtiğini görür.

Kel, taşlı dolambaç kayalıklar arasında ara sıra gizlenmiş duran, yağmurunhumus tabakasının sürükleyip götürdüğü nehir ağızlarında vadiler ve ovalarvardır.

Çöldeki vahalar gibi burada zeytin korulukları ve çiçeklerle kaplı çayırlarselam vermektedir. Bu arada birkaç mütevazı küçük köy etrafa serpilmiştir.Orada güney ucun kuzey kıyısında Morto Körfezi ıssız ve dik sahilleriylegayet belirgin bir şekilde tanınabilmektedir. “Bu körfez düşmana hangikorunaklı alanı sunabilir?” Sonra Gelibolu’nun güneybatı ucu düz, dalgalıplatolar olarak uzanmaktadır. Bu bölüm bir düşman çıkarması için ne kadaruygundur! Tedricen yükselen arazi, dehşetli top ateşi altındaki gemilertarafından alınabilir ve savunmacılara hemen hemen hatırı sayılır hiç birkoruma sağlamaz.

Bilahare mareşalin bakışları düz ve yumuşak (narin) tepeli arazileriylehemen hemen Ren yöresini hatırlatan Çanakkale Boğazı’nın Küçük Asyakıyılarına doğru yönelir. Resmî yerleşim birimleri içtenlikle sizleri selamlar.

Liman von Sanders, bütün arazinin görünümünü adeta beynine yerleştirir.Omuzlarında büyük sorumluluğun ağır yükünü taşıyan bu adamın kafasındabinlerce fikir sıkışmıştır.

Karşı saftaki General Hamilton neye teşebbüs edecek, kara çıkarmasınerede olacaktır? Bir veya birkaç yerde mi, Asya sahilinde mi, Gelibolu’damı veya Bolayır sırtlarında mı?

Bir şey aşikârdır: General Hamilton bir veya birkaç şaşırtıcı, hızlı bir

Page 54: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

çıkarmayla hâkim tepeleri işgal etmeyi deneyecek, çünkü bu tepelerinhâkimiyeti galibiyetin anahtarını oluşturacak. Bu tepelerden, donanmanın yoketmeyi başaramadığı tabyalar sırtlardaki ağır bir kuşatma atışıyla elegeçirilebilir ve yok edilebilir.

Mareşalin kararı kesinleşir: Birlikler öylesine konuşlandırılıpgruplandırılmalıdır ki her zaman ve her tehlikeli yere yollanabilmeliler.

Mareşal Liman von Sanders

(Üstte) Hamidiye Tabyası’ndaki 24 cm’lik top. (Altta) Türk mühimmat nakliye kolu.

Page 55: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Liman von Sanders, büyük bir enerjiyle kendisine verilen vazifenin ifasınayönelir.

Bu gayretli adam, yorulmaksızın daima işinin başındadır ( ) Her yerdemareşalin iyi bir süvari olduğu ortaya çıkmaktadır. Otomobille veya atta,gemide veya yaya her siperi, her köşeyi teftiş etmekte, talimatlarınınuygulanmasını bizzat incelemekte ve sürekli daha yüksek icraatlargerçekleştirmek için etrafını teşvik etmektedir. Esasen o artık hiç uykudüşünmez, çünkü her gece haritalara abanmış olarak görülür, söken şafak onutekrar yeni bir teftişte hazır bulur.

Her gün düşman armadası ufukta görülebilir ve böyle kıt miktardakiyardım malzemeleriyle başarılı bir savunma icra etmek için yapılmasıgereken birçok şey vardır.

Yeni siperler, en çok tehlike arz eden noktalarda kazılır, makineli tüfeklerve küçük toplar düşmanın etrafını kavrayacak tarzda konuşlandırılır, çelik telengeller kurulur, kumsala basınca patlayan mayınlar döşenir, sığ sulara;engelleyici, insanın ayağına dolaşan teller yerleştirilir. Bütün işçi taburları yolve köprü yapımında görevlendirilir. Bu taburlar güvenilmezliklerinden ötürüsadece gayrimüslim tebaadan, -Türklere yönelik düşmanca zihniyetlerindendolayı aktif orduya dâhil edilmeyen Rum, Ermeni ve Yahudilerden-oluşuyordu. Gün boyu hemen hemen çalışma mümkün olmadı, çünküdüşman pilotları sürekli gelecekteki savaş bölgesi üzerinde tur atmakta vebombalarını bırakmakta ve İngiliz kruvazörleri kıyı boyunca ileri geri dumantüttürerek her küçük grup, hatta teker teker süvari veya yayalara ateşaçmaktaydı.

Hummalı ve fasılasız bir şekilde ancak geceleri çalışılabiliyor. TümGelibolu bir karınca kümesine benziyor.

Erzak ambarları oluşuyor, sahra fırınları kuruluyor, tam vaktindemühimmat ve donanım unsurları temin ediliyor.

Alman idaresindeki Türklerin hazırlıklarının hangi mühim ilerlemeleri katettiği en belirgin şekilde Amiral de Robeck’in henüz intikal eden GeneralHamilton’a kendi düzenlemesiyle ulaştırdığı şu düşündürücü yazıdan

Page 56: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

anlaşılabilir. Bu yazıda şöyle denmektedir: “Gelibolu Yarımadası yıldırımhızıyla ele geçirilmektedir. Binlerce Türk bütün gece kunduz gibi siperlerdeçalışıyor, kapalı tahkimat tesisleri ve dikenli teller döşüyorlar. Gerçi hâlâ tekbiri dahi ortalıkta gözükmüyor, fakat her sabah onların gece faaliyetleriniispatlayacak deliller ortaya çıkıyor. Tüm çıkartma alanlarına şimdi siperhatlarıyla hâkim olunuyor ve etkin biçimde ateş altında tutuluyor… Almanlaraçıkçası Türkleri ellerinin içine almışlar ve diğer bütün çalışmalar oldukçamükemmel bir şekilde yapılmaktadır.”

Bu arada Türk tümenleri de uzun süren pasifliklerinden silkinmiştir. Onlarhaftalarca tek düze kıyı hizmetlerini ifa etmişler, haftalarca sadece siperlerdebulunmuşlar ve yürüyüş yeteneklerini tamamen yitirmişlerdi. Bu yürüyüş vehareket kabiliyeti bir birliğin farklı, mekân olarak oldukça uzak ve tehlikelinoktalara yerleştirmesi için ilk şarttır.

Her gece arazi tatbikatları ve sıkı yürüyüşler gerçekleşmekteydi. Düşmanıyeni gruplanmalar hakkında tamamen yanıltmak için birlik kaydırmaları dagece yapılırdı. Hakiki mermilerle yapılan ve aylardan beri ara verilmişeğitimi teşvik etmek için atış yerleri inşa edildi.

Türk askerleri coşkuyla görevini yerine getirmekteydi, çünkü ne mutlu kionlar arasında bütün gücünü ne için harekete geçirdiğini bilmeyen kimseyoktu. Türk, özellikle Anadolu insanı, demirden oluşmuş gibi muhteşem biraskerdir. Anadolu dağlarındaki hayat şartlarının zorlukları; sağlıklı, sebatlıinsanlarını bir nefer olgunluğuna eriştirir. Bu açıdan onlar misali görülmemişbir iddiasızlık ve kanaatkârlık sahibidir. Gönüllü, sabırlı ve Avrupalılarcahemen hemen hiç anlaşılamayan insanlardır. Ölümü hiçe sayma olgunluğunasahiptirler., Değişmez kadere olan kaya gibi sağlam inançlarıyla buözellikleri taşımaktaydılar. Bu ölümü hiçe sayma olgusu, savaşmeydanlarında ölen kahramanlara Cennet’i vaat eden dine dayanmaktadır. Bumuhteşem askerlerde eksik olan, birlik içinde, gayesini müdrik bir sevk veidaredir. Onların itimada şayan bakabilecekleri ve yağmur çamur demedenpeşinden gidebilecekleri amirlere ihtiyaçları vardır. Ve bu önderler şimdioradaydı, sadece Alman ustalar değil, Türk subaylar da oradaydı.

Page 57: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Orduya yeni bir silah girdi- el bombası. Burada da Türk askeri anlayışlı(çabuk öğrenen) bir öğrenci olarak ortaya çıktı. Türk askeri derhal, varlığı,özgüveni ve savaş maneviyatını daha da yükseltecek olan bu tehlikelisavunma ve saldırı silahının bütün püf noktalarını öğrendi.

El bombaları! Aslına bakarsan bunlar da birdenbire nereden ortaya çıktı?Bu işte muhakkak ki Almanların parmağı vardır. Ve onların bunları yapıpyapmadıklarına gelince: İstanbul’dan bakıldığında, her yerde boş konservekutularını toplayan Alman bahriyelerinin refakat ettiği yük arabalarınınyürüyüşleri görüldü. Böylece bazı merak uyandıran sorular cevapsız kalmışoldu. Öyle ki bazı alaycı yaklaşımları hazmetmek zorunda kaldılar. Onlarkonserve kutularının neden toplandığını gayet iyi biliyorlardı:

Bunlar belli ki Kaptan Piepers’in fabrikaları ve atölyeleri içindi ve oradabunlardan el bombaları meydana getirilecekti. Kesinlikle hiçbir cephedeteneke konserve kutularından yapılmış el bombaları yoktu. Onun görüntüsüde ehemmiyetsizdi. Önemli olan infilak etmeleriydi ve onlar tenekeden elbombasını yaptılar!

Ordunun eğitimi her geçen gün sağlam bir şekilde ilerlemekteydi. Sadecefevkalade yoğun bir savaş gücünü geliştirecek yeteneğe sahip olacak buordunun biraz zamana ihtiyacı vardı.

Başkomutanlığın emriyle görevlendirilmesinden birkaç gün sonra Limanvon Sanders Albay Kannengiesser’e açıkladı: “Ah, keşke İngilizler banasadece 8 gün verse!” Mevzilerin inşası çalışmasıylave ordunun eğitimiyleçarçabuk 4 hafta geçiverdi. Şimdi 60.000 kişilik bu ordu düşmanıkarşılamaya hazırdı, ancak görevliler gece gündüz boş yere denizigözetlemekteydi.

Nisan başında komşu adalarda toplanan İngiliz – Fransız çıkarmaordusunun hâlihazırda Hint ve Avustralya birliklerinin bulunduğu Mısır’akaydırıldığı haberi geldi. General Hamilton kalbi sızlayarak birliklerininnakliyatına karar verdi, çünkü geciktirilen, her günün karaya çıkışı daha dagüçleştireceğini ve daha çok kayba sebebiyet vereceğini gayet iyi biliyordu.Ancak küçük sebeplerin bazen büyük tesirleri olur. Her gün dünya

Page 58: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

imparatorluğunun üstünlüğünden mütevellit birliklerle nakliyatlar, atlar,cephaneler, savaş materyalleri ve iaşeler adalara ulaşmaktaydı. Fakat GeneralHamilton sevineceği yerde, kuduruyordu: Her vapur bordosunda ya birlikveya cephane, ya da belirli bir savaş materyali taşıyordu ve derhal adalarınmekân olarak oldukça dar dar limanlarında korkunç bir sandık, kasa ve denk(balya) karmaşıklığı hüküm sürüyordu.

Bu çaresiz karışıklık içinde kimse yönünü tayin edemiyordu, tam aksineher gün bu karışıklık daha da büyüyor ve keşmekeş hâline geliyordu. Nihayether şeyi gemilere yükleyip, onları birliklerle beraber Mısır’a nakletmektenbaşka bir çare kalmadı.

Böylece Tanrı’nın takdiri ilahisi olarak Liman von Sanders’e savunmanınoluşturulması için dört hafta bahşedilmiş oldu. Düşmanın basın vasıtasıylagönderip yaydığı bütün bu yanlış haberlerden etkilenmeksizin bu adamyanılmadan büyük bir gayretle ileri doğru yol aldı. Her ne kadar Atina, 200nakliye gemisindeki bir ordusunu İzmir civarında karaya çıkarmak içinİskenderiye ve Port Said de hazır bulunduğunu bildirse de, Roma’dan gelenhaberlere göre, Karadeniz’in Rus limanlarında üç kolorduyu İstanbulBoğazı’na nakledecek 150 geminin bulunduğunu bilinse de, Liman vonSanders, düşmanın ne İzmir civarına ne de İstanbul Boğazı’na çıkacağını,bilakis Gelibolu’da karaya çıkmak zorunda kalacağını bilmektedir.Yarımadayı kendi birliklerinden tecrit ederek sakınması zor olacaktı.(Düşman, yarımadanın birlikleri tarafından tecrit edilmesinden kendisini zorsakınacak.) Bu da tam İngilizlerin işine gelebilecek bir durumdu. Onunordusu konuşlandırıldığı gibi burada kalacak: Sahilin en önemli ve entehlikeli noktalarında itina ile inşa edilen sahra mevzilerinde ileri sürülenbölükler, onların arkasında ilk atışı savuşturmak için taburlar, Mardos’unkuzeyinde merkezi darbeye hazır, dokuzuncu tümen ve yedinci tümeninbölümleri, Gelibolu da Saros Körfezi’ni ve Bolayır Boğazı’nı korumak içinyedinci tümenin esas birlikleri tıpkı Kavak (?) civarındaki beşinci ve Asyatarafında üçüncü ve on birinci tümenler gibi hazırdı.

Düşman Gelirse Orduyu Hazır Bulacak

Page 59: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Birçok belirti fırtınanın en yakın zamanda kopacağına işaret etmekteydi:Tevekkeli İngiliz kruvazörlerinin nisanın ortasından beri yüksek bir aktivitegeliştirmeleri ve -bordodaki- toplarını kâh burada kâh orada bataryaların vemevzilerin üzerine ateşlemeleri sebepsiz değildi. Yine tevekkeli Fransız hatgemisi “Henry IV” torpido botlarıyla birkaç günden beri Saroz Körfezi’ndeboş yere dolaşmıyor ve orada torpido botları derinlik ölçümüne girişirken(iskandil atmak) sahil boyunca yavaş yavaş boş yere gitmiyordu. Sonra“Henry IV” ertesi gün bu ölçümleri tekrar yürütebilmek için akşamları sürekliküçük Saros adası civarında demir attı. Burada gerçekten bir karaya çıkışplanlanmış olabilir mi, yoksa bu sadece bir şaşırtmaca manevrası mı? Bu herhalükarda işe yaramayan gözlemciyi oynamak zorunda kalacak savunmacılariçin hoş bir meşguliyet değildi, hatta onlar açıkça burada uygun bir savunmabataryasına sahip olsalar bile hepsi uzakta güney ucun önlerindekonuşlanmıştı. Sadece, katır sırtında taşınabilen küçük bir dağ bataryasıdır,onların sahip olduğu şey. Bir gece ansızın, hat gemisi her zaman olduğu gibidinlenmek için demir attığında, bu küçük toplar birbiri ardı sıra deniz kıyısınayakın bir şekilde yuvarlandı. “Henry IV” ün bordasında her şey endişesiz biruykuya dalmış gibi gözüküyordu. Bu arada gecenin derinliğinden bir yaylımateşi koptu, bir daha, bir daha... Borda da ve güvertede küçük gülleler(mermiler) patlamakta. Savaş sinyalleri çınlamakta, alarm zilleri çalmaktabütün güvertede. Şimdi sahilde tekrar şimşekler çakmakta, ancak biraz dahauzakta ve biraz daha yüksekte, çünkü bu defa bunlar açıkça zararsız topatışlarıdır. “Henry IV” de atışlarını derhal oraya yöneltmekteydi. Sonra odemir aldı ve uzun süre gözden kayboldu. Çanakkale Boğazı’nda da bizzatdüşman faaliyeti artmaktaydı: Ordu için çok ehemmiyetli olan deniz yolunakliyesine zarar vermek gayesiyle denizaltılar sürekli Marmara Denizi’negeçmeyi denemekteydi.

17 Nisan’da İngiliz denizaltısı “E-15” bunu tekrar denedi. Fakat seyrüseferkonusunda yanılmış olsa gerek, çünkü Erenköy Körfezi’nde denizaltı karayaoturdu ve derhal Türk bataryalarınca tahrip edildi, ateş altına alındı. 3 subayve 21 görevli er tutuklandı, esir edildi. İki gün sonra başka bir denizaltı keza

Page 60: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

yine başarısız bir şekilde şansını denedi. Böylelikle olaysız hiçbir güngeçmedi.

Sürekli daha da yoğun bir şekilde güçlü bir filonun ve yeni organizeedilmiş kara çıkarma birlikleri olan yüzlerce nakliye gemisinin adalarcivarında hazır bulunduğu haberleri alındı. Pilotlar her gün Gelibolu üzerindedaire çizmekteydi. Belirsizlik ve sessiz bir ısrar savaşa hazır Türk ordusu içinkabul edilmesi zor bir durumdu.

Mareşal Liman von Sanders soğukkanlıydı. Dünya tarihiyle ilgili bumeydanda durarak bütün tecrübesini, bütün becerisini ve çelik gibi istekleriniharekete geçirdi. O, hayatının, gayretlerinin ve yorulmak bilmeyen barışçabalarının sonucunu almaya kararlıydı. O, bu sonuçların tamamının doğruçıkacağını biliyordu.

AlarmYeni bir 25 Nisan günü geceyle olan savaşına henüz başlamıştı. Doğu’daki

açık hafif ışık pırıltıları gece karanlık gökyüzünde giderek daha da çokyayıldı ve parıldayan yıldızları zamanla solgun hâle getirdi. Korumaçukurlarında da hâlihazırda yeni hayat emareleri belirmeye başladı, çünküTürk askeri erken kalkardı.

Onun günlük faaliyetleri Allah’ın ona seslenmesiyle (ezanla) başlar, onunson düşüncesi ise Allah’a aittir. Böylece görevliler yorulmaksızın uzaklarıgözetlerken, ateş çukurlarındaki askerler bugün de sabah ibadetini eda eder,yüzleri, kırmızılaşan doğuya yönelmiş olarak ve alınlarını sekiz defa yeretemas ettirerek.8

Orada gece ile gündüz arası bir ışıkta gri gölgeler sanki hem sağda hem desolda hareket ediyormuş gibi görülürdü. Sanki hayelet gibi tehdit ederek,onlar geniş ön cephede sürünerek yaklaştı.. Giderek daha da çok ve daha dabelirgin bir şekilde süratle geçip giden gecenin yokluğundan ortaya çıktılar.

Onlar geliyorlar! Onlar geliyorlar! Büyük gün geldi! Alarm sinyalleri Türkbirliklerini çarpışmaya hazır olmaya çağırmaktaydı. Gelibolu’nun güneyucundan yukarı Saros Körfezi’ne kadar, Kumkale’den Çanakkale civarındakitabyalara kadar sinirler ve kaslar gerilmişti. Sahiller sabah sisiyle kaplıydı,

Page 61: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

fakat sayısız savaş gemisinin toplarından çıkan güçlü ateş demetleri gidipgelmekteydi. Gelibolu’nun güney ucunda ve Asya tarafında bombalarpatlamakta, infilak parçaları havaya doğru girdap oluşturup ağır bir şekildeyere çakılmaktaydı. Saros Körfezi’nde de gün ağarırken bir filo, torpidobotları ve nakliye gemileri görüldü, Bolayır istihkâmları ağır ateş altındaydı.

Güneş, Marmara adasının arkasındaki mermer kayalıkların arkasındandoğarken, ilk ışıkları dağları ve Gelibolu’nun dik yamaçlarını yaldızlayıpsüslerken, sahilde üstüne çelikten dolu yağmayan hiçbir nokta yoktu. Torpidobotlarıyla çevrili güçlü donanma iki gruba ayrılmıştı. Biri durmadanKumkale’ye yaklaşmaktayken, diğeri Gelibolu’nun kara ucunda yarım daireşeklinde konuşlandı.

Diğerleri henüz ilerleyiş hâlindeyken, ateş eden savaş gemilerinin hemenarkasında koruma kalkanı içinde kara indirme birlikleri olan nakliyegemilerinin bütün armadası demir attı.

Sahillerde hiçbir şey hareket etmemekte, gemilerden hiçbir patlama sesigelmemekte, en keskin bir dürbünle dahi hiçbir canlı varlıkkeşfedilememekteydi. Sadece ateş çemberleri ve duman arazinin her yerindeyükseldi ve patlayan bombaların oluşturduğu sarı bir kükürt dumanı miskinmiskin araziyi kapladı.

Zırhlı gemiler gittikçe yaklaşıyordu. “Namlulardan atabileceğinizi atın,elinizden ne geliyorsa yapın!” Savunma kıtaları sanki en derin barışortamındaki bir atış talimindeymiş gibi çalışabildi. Bütün sahil, üzerindeparıldayan mavi ilkbahar gökyüzünün kubbe oluşturduğu fokurdayan,kaynayan kazana benzemekteydi.

Şimdi düşman, siper çukurlarını harabe yığınlarına dönüştürdüğünden vesavunma kıtalarını mahvettiğinden emindi. Hiçbir şey onu, pürüzsüz kayıpsızbir kara çıkarma faaliyetinden alıkoyamazdı. Nasıl bir yanılgı!

Henüz öyle değil, öyle olmasına daha çok zaman var! İnanılmaz birmukavemetle Osmanlılar kayıplarına rağmen sebat gösterdi, bu ölümcülhavaya katlandı. En ağır toplarla üzeri kapatılan çukurlarda, vatan toprağındanöbet tuttular. Sadece bir fikir onlara tesir edebilir, sinirlerini titretebilirdi:

Page 62: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Düşman nerede karaya çıkacak? Önce nereye çıkacak? Her yerde onlarıngemileri bulunuyordu, hatta onlar Çanakkale Boğazı’na bile sızmıştı. Onlargeniş cephede sahili ateş çemberine almıştı.

Ancak şimdi sağ kanat nakliye gemilerinde hareket başladı. Burada, tıpkıRus kruvazörü “Askold” gibi, Fransız Amiral Guepratte zırhlılarıyladuruyordu. Kotralar, motorlu botlar, mavnalar, büyük filikalar ve küreklisandallar nakliye gemilerinin etrafını sardı ve hemen birliklerle tıka basa doluilk şilepler, ateş eden savaş gemilerin koruması altında Kumkale civarındakiAsya sahillerine yaklaştı.

Şimdi onlar pek yakındaydı, şilepler çark etmekte, subaylar ve askerlerbata çıka sahile ulaşmak için yumuşak suya atlamaktaydı. Senegal zencilerive Fransız yabancı lejyonerleri ilk kara çıkarma birliği olarak Türktopraklarına ayakbastı.

Hâlâ hiçbir şey kımıldamıyordu. Sadece Fransız topları, kendi birliklerinitehlikeye atmamak ve Türk savaşçılarının bir araya gelmesine mani olmakiçin memleketin derinliklerini topa tutuyordu. Amiral Guepratte bu işimükemmel bir şekilde başardı. Onun hat gemilerinin metrelerce yüksektekidirekleri ilerideki düz araziye hâkim oluyor ve Truva Vadisi’ninderinliklerine kadar kuşatan ateş, birliklerinin her hareketini daha hayatbulmadan bertaraf edebiliyordu. Menderes üzerindeki tek köprü yıkılmış,şarapneller fasılasız bütün yöreye yayılmıştı.

Sahil koruma bölükleri Kumkale’nin güneyinde bulunan mezarlığıkontrolünde tutarken, sadece Teğmen Ali Efendi idaresindeki bir takım enmühim siperlerde bulunuyordu. Artık en ön sıradaki birliklerinden bölüğeulaşacak imkân kalmamıştı. Yoğun şarapnel parçaları birlikleri son neferinekadar biçecekti. Fakat onların avcı hendekleri de şarapnel ateşiylekaplanmaktaydı. Birçoğu isabet alarak yere düştü. Artık geri dönüş yoktu, ohâlde ileri!

“Dikkat!” diye tınlar genç teğmenin sesi. “Süngü tak!” Hendeklerden dışarısıçrayarak küçük bir müfreze ileri doğru uzattıkları süngüleriyle sahilinyamaçlarından aşağı doğru fırtına gibi esti. Hareketleri öylesine bir fırtına

Page 63: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

gibiydi ki sadece pek az düşman mermisi onlara isabet edebilirdi.

Göğüs Göğse HarpOnlar kaplanlar gibi şaşkın düşmanın üzerine atılıp göğüs göğse savaşta

adeta gazaba geldiler.. Vahşi çığlıklar etrafı sarmakta, dipçikler kara deriliparalı askerlerin üstüne yıldırım gibi inmekte, süngüler patlamakta, başçavuşSchirmer’in kılıcının hardal gibi biçtiği bir yerde aralıklarla gedikler(boşluklar) kalmaktadır. Sürekli yeni botlar yaklaşmakta, karaya takviyeçıkarmaktadır. Kahramanlar birbiri ardına toprağa düşmekte ve de küçükbirliklerin durumu giderek daha da umutsuz hâle gelmektedir. Teğmen Ali (?)Efendi bir mermi uzattı, onun asteğmenleri düştüler.

“Çekil!” diye bağırdı Başçavuş Schirmer. Bizzat askerlerinin birkaçıylageri çekilmeyi düşünürken o da kahramanca öldü. Sadece 10 kişi Kumkaleönlerindeki mezarlık alanında bulunan birliğine (bölüğüne) ulaşabildi.

Şu anda sürekli ilerleyerek Kumkale’yi işgal eden hâli hazırda sahildekidüşman birlikleri karınca gibi kaynaşmaktaydı.

Bir Türk taburu, doğu tepelerinde genişlemeyi ve geniş cephede düşmantarafından ele geçirilen köye sızmayı başardı. Gemi atışlarıyla tamamenhâkimiyet altına alınan alçak bir araziye gündüzün sızmak mümkün değildi.En azından düşmanı burada tutmak ve mezarlığı terk etmemek başarılabildi.

Bu arada Üsteğmen Mehrle, Yüzbaşı Ali Tevfik Efendi idaresindeki obüsbataryalarından birini destek olarak gönderdi. Üsteğmen “-Binhold-” detepedeki toplarını ve hatta hemen savunma hatlarının arkasındakileri dekoruma mevzilerine yerleştirdi. Onlar düşman gemilerinin şiddetli ateşiniumursamadan öğleden hemen sonra toplarını, orada baskına hazır bekleyen,yoğun bir şekilde bir araya toplanan birliklerin ortasına, Kumkale’yegöndermeye başladı. Nihayet karanlık bastırdı ve şimdi Türkler için ilerlemevakti gelmişti.

Üçüncü tümen komutanı Albay Nicolai saldırı emri verdi.Trampetler gecenin derinliklerine doğru saldırı sinyali vermeye başladı.

Türk bataryalarının gürültüleri giderek şiddetleniyordu. Kılıçlarını kuşanansubaylar öndeydi, Albay Nicolai’nin birlikleri siperlerinden çıktı ve saldırıya

Page 64: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

geçti. Gemilerin güçlü projektörleri tüm araziyi gün gibi aydınlatmakta,toplar ve şarapneller çatırdamaktaydı. Projektörler el yardımıyla sessizce vesüratle önlerinden geçip gidene kadar savunma hatları hareketsizce durdu.Sonra da köyden kendilerine doğru gelen, kurşun yağmuru altında bu durumdevam etti. Atalarının vahşi savaşçı ruhu, bütün bir fanatizm ve Osmanlınıniçindeki derin kin uyanmıştı ve onlar kayıpları dikkate almadan öne atıldı.Köy düşmandan temizlenmeli, düşman Türk topraklarından denizedökülmeliydi.

Şimdi ilk piyade dalgaları köye doğru yaklaştı. Tümen üç koldan bütünyedekleriyle içeri girdi. Top gürültüleri susmuştu. Dost ve düşman top ateşiniayarlamalıydı, çünkü birlikler hiddetli bir şekilde göğüs göğseçarpışmaktaydı.

Caddelerde, barikatların üstünde çarpışılıyor, evlerin bütünpencerelerinden atış sesleri duyuluyor, el bombaları havada uçuşuyor,Senegal zencilerinin vahşi savaş uğultuları ve Türklerin Allah Allah nidalarıhavayı kaplıyordu. Dipçik sesleri vızıldıyor, süngüler kanlı görevlerinedevam ediyor, bıçaklar adam adama yakın savaşta parıldıyordu. Cesaretlesavunma yapan Fransa’nın paralı askerleri ev ev sökülüp atılmalıydı.Dipçikler kapıları dövmekte, çatırdama sesleri çıkarmakta, paramparçaetmekteydi. Öfkeden yüzü gözü gerilen siyah adamlar içeri sızan Türklerinüzerine atıldı.

Savaş ÇığlığıVahşi savaş çığlıkları, sert dövüşler, iniltiler ve kan. Her iki tarafta da bir

lütuf, merhamet yok. Osmanlılar dar sokaklardan, kiriş arabalarının vetaşların oluşturduğu tarumar olmuş barikatları geçerek ileri doğru insancesetlerinin üzerinden ve kan çukurlarından geçerek saldırıda bulundu. Yansokaklarda savaş kol gezmekteydi. Top atışlarıyla tahrip edilen evlerinharabeleri üzerinde savaşılmaktaydı. Türk birliğinin tereddüde düştüğü veezici üstün güce karşı kahramanca savaştığı pazar yerinde savaş gürültüsügiderek daha da artmaktaydı. Düşman sürekli takviyeleri karaya çıkarıyordu,çünkü fasılasız bir şekilde yeni birlikler adeta meydana boşalmaktaydı. Türk

Page 65: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

birliğinin etrafındaki durum fena gözükmekteydi. Türkler adım adım üstüngüçlerin önünden geri çekilmek zorundaydı ve onlar şimdi evlerinharabelerine kadar geri püskürtülmüş olarak son kontrolsüz savaşın içindebulunuyorlardı.

Artık düşmanların zafer naraları çınlıyordu, o arada, bu kritik anda anidenara sokaklardan gelen tahripkâr bir yaylım ateşi, sıkışık düşman yığınlarınıniçine doğru korkunç bir gürültü, çatırtı koparmıştı. Yan taraftan yeni Türkbirliklerince kuşatılan düşmanlar genel bir paniklemeye sebep verecekşaşkınlığa uğradı. Yüksek sesli Allah Allah nidalarıyla yeni bir Türk birliğisaldırdı. Şimdi yeniden cesaretle meydanda feci bir şekilde sıkıştırılmış olanmüfreze tekrar ilerlemekteydi.

Bu kat’i bir karardır.Bozguna uğramış Senegal piyade erleri kendilerini kurtaracak olan sahile

ulaşmaya çalışıyordu. Takriben 200 erin ricat hattı kesildi ve etrafı kuşatıldı.Onlar silahlarını attı ve ellerini yukarı kaldırdı.

Kumkale fethedildi!Ancak hâlâ ara sıra evlerin temizlenmesinde tek tük silah atılmakta ve

köylerin yıkıntılarının tasfiyesinde münferit atışlar olmakta. SonraKumkale’yi bir sessizlik kapladı.

Sadece yaralıların inlemeleri geceyi kaplamaktaydı. Meydan birliklertarafından doldurulmuştu. Şu anda ise esirler uzaklaştırılmak için kafilelerhâline getirilmekteydi. Bu arada gemilerin üzerinden tekrar alevlersaçılmaktaydı. Projektörlerin, gözleri kamaştıran ışık huzmeleri acımasızsavaşın alanlarını aydınlatmaktaydı. Top ve şarapnel parçaları yeniden,Kumkale’nin kalıntıları, galip birlikler ve esirler üzerinde vızıldayıpdurmaktaydı. Burada bu korkunç ateşin altında durmaya imkân yoktu. Bütünbirlikler boş yere kurban edilmemeliydi.

Geri!Toplar çatırdayarak meydana düşmekte. Esir Senegal piyadelerinden henüz

çelikten ölüme yakalanmayanlar bu genel hengâmede kendilerini kurtarmakta

Page 66: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ve sahilde bekleyen botlara doğru koşmaktaydı. Birkaç dakika içinde meydanterk edilmişti. Sadece düşenlerin parçalanmış bedenleri meydanı kaplamaktave fasılasız bir şekilde top mermileri patlamaya devam etmekteydi.

Kumkale’nin hemen güneyinde galip üçüncü Türk tümeni toplandı. Onlararalıksız 36 saat savaşmıştı. Burada arazi onlara düşman topları karşısındabazı korunma imkanları sunmaktaydı. Onlar burada biraz istirahat edebilir vemevcut savaş için yeni güç toplayabilir, çünkü düşman henüz sahili terketmemişti.

Sabah ağarmakta. Projektörlerin ışıkları hâlâ etrafı yoklamakta, yaylımateşi üstüne yaylım ateşi Kumkale’nin yıkıntılarında delikler açmaktaydı.

Nihayet güneş doğduğunda, savunmacılar, nakliye gemilerinden süreklikaraya yeni birlikler çıkaran düşman şileplerini fark etti. Gece esnasındatakviye edilen Türk bataryaları hemen etkili bir ateş açtı ve birlikler ateşlerisayesinde düşmanın daha geniş toprak kazanma teşebbüslerini akameteuğrattı.

Ancak düşman yine de inatla sahile sımsıkı sarıldı ve de Kumkale’nin birkısmını yeniden işgal etti.

Hava kararır kararmaz Türkler yeniden ilerledi. Düşmanın mukavemetgücü, gün boyu maruz kaldığı Türk bataryalarının ateşinden dolayı esaslı birşekilde azalmış gözükmekteydi. Köy en kısa sürede göğüs göğse savaşladüşmandan temizlendi. Bozguna uğramış bir telaş içinde karaya çıkanbirlikler şimdi de galip Osmanlılar tarafından takip edilerek ve gözaçtırmadan sahili terk etti. Kısa sürede bütün kara çıkarma botları arkalarındayüzlerce ölü ve yaralı bırakarak gecenin karanlığında kayboldu.

Şimdi tekrar zırhlı gemilerin bordasında ateş şimşekleri çakmaktaydı; topmermileri tekrar havada uğuldamaya başladı, mütegallipler huzurvermiyordu. Tümen bu ateş altında bir gün daha dayanmak ve süreklidüşmanın karaya birlik çıkarma teşebbüsünü tekrar tekrar püskürtmekzorundaydı.

Ancak 28 Nisan günü başladığında deniz ıpıssızdı. Güçlü savaş gemileri,nakliye gemileri ve bütün sayısız yardımcı gemiler ortadan kayboldu. Zafer!

Page 67: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Zafer!Bir coşku ve zafer sevinci dalgası üçüncü tümenin ağır kayıplar veren

safları arasında uğuldayıp gidiyordu. İlk galibiyet bildirisi dünyaya iletildi:“Kumkale yöresinde karaya çıkan düşman kendi savaş gemilerinin

koruması altında tutunmak için zorlu bir gayret göstermesine rağmen, bizimbirliklerimiz tarafından tamamen sürülüp atılmıştır. Şu anda da Boğaz’ınAsya sahilinde tek bir düşman bile bulunmamaktadır.

Gelibolu ve Çanakkale Boğazı

2 Editörün Notu: Neptün (Paseidon) Yunan mitolojisinde deniz tanrısı olarak kabul edilir ve rivayetegöre üç çatallı bir asa taşır. Mitolojiye göre denizde fırtına veya şiddetli dalga meydana geldiğindede Neptün’ün elindeki asayı fırlattığına inanılır.

3 Babafingo: Yelkenli gemilerde direklerin ve gabyanın üstünde bulunan en yüksek bölüm.4 Editörün Notu: Müellifin Timurhisar olarak isimlendirdiği savaş gemisine Osmanlı’nın verdiği isim

Demirhisar’dır.5 Editör Notu: Müellifin sürekli olarak zaferi Almanlara mal etme çabasının bir başka misali de burada

görülmektedir. Nusret Mayın Gemisi’nin Kumandanı Tophaneli Hakkı Bey ve Mayın GrupKomutanı Nazmi Bey’den hiç bahsedilmeden bütün muvaffakiyet geminin Alman mühendisinebağlanmaktadır. Sanırız gemileri teknik işlerden mesul mühendislerin değil komutanların idareettikleri unutulmaktadır.

6 Bir Alman zırhlısı7 Yazarın burada olduğu gibi bulduğu hemen hemen her fırsatta Alman vurgusu yapması manidardır.8 Müellif namaz kılan askerlerin Doğu’ya yöneldiği hatası yapmaktadır ki ülkemizde kıble güneye

yakındır.

Page 68: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

GÜNEY UCUNDAAmiral Guepratte gemilerini ve kara çıkarma birliklerini, en azından oraya

yerleştirmek için Gelibolu’nun güney ucuna sevk etti, çünkü bu günlerdeyarımadada çok mühim hadiseler olmuştu.

İngiltere’nin güçlü donanmasının ateşli bir birliği 25 Nisan seher vaktindesahili kuşattığında biz savaş bölgesini terk etmiştik.

Seddülbahir Tabyası taş, çakıl ve kumdan oluşan şekilsiz bir enkaz hâlinegelmişti. Hareketsiz ama metanetli bir şekilde sahil muhafazanın işgalbirlikleri bu cehennem ateşine tahammül ediyordu. Böylesi yaklaşan boğuksesli bazı devasa mermiler, sığınakları tarumar edip, bütün grupları kendisiylebirlikte havaya ve ölüme götürdü.

Hayatta kalanlar sebat göstermekteydi. Etrafta savrulan tozlar, helezonikkum yığınları ve kayalıklar, cayırdayarak vızıldayan çelik parçaları. Yoğunbir duman bütün görüş alanını kaplamış, gemiler de duman ve kükürtdumanına bürünmüştü.

Yeni bir meltem geldi ve bu sisli havayı dağıttı. Nakliye vapurları tekrarbirkaç dakikalığına göründü. Bu nakliye vapurlarından, birliklerle tıka basadolu mavnalar ve botlar ayrıldı, uzun römorkör kafileleri oluşturarak ayrılıpSeddülbahir ve Helles Burnu arasında sahile ulaşma gayreti içine girdiler.

En dış uçta Sir Hamilton öncelikle buradan saldırmak istedi!Botlar gitgide daha da yaklaşmaktaydı. 88. Tugay’ın mensupları galibiyet

inancıyla neşeli bir şekilde sığ sulara atladı ve düşe kalka karaya yöneldi.Onlara karşı hiçbir top atışı olmadı, hiçbir tüfek mermisi havada ıslıkçalmadı. Sadece arka arazide onların hat gemilerinin top mermileripatlamaktaydı.

Ölüm sessizliği içindeki kıyı önlerinde durmaktaydı. Sadece bir Türk’ün

Page 69: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

bile bu ateş ve çelik cehenneminde sağ kalmış olması imkânsızdı. O hâldeileri! Yakında Gelibolu ve sonra da Konstantinopol bizimdir!

Ancak birdenbire en ön sıradakiler sanki biçilmiş gibi büyük bir gürültüylesapır sapır suya döküldü. Tökezleme telleri görevini yapmıştı. Fırtına gibiileri atılan arkadaşları da hemen düşüyor ve karma karışık bağıran yığınlarsığ suda yuvarlanıp duruyordu. Şimdi kıyıda bir canlılık oluşmaktaydı. Türkmakineli tüfeklerinin tak tak sesleri çınlamakta ve onların mermi demetleriçığlıklar atan insanların bir yumak hâlinde dehşet verici ölümlerine sebepolmaktaydı.

Yeni şilepler yaklaşmakta, manevra yapmakta ve kara çıkarmaimkânlarının daha uygun görüldüğü yer olan daha sağ tarafa yaklaşmaktaydı.Hatta orada geniş bir kara çıkarması için kullanılan patika yolu vardı. Bu yoladeta nizami şekilde yaklaşmak için davetiye çıkarırcasına suyun içine doğrubir çıkıntı oluşturuyordu. Botlar oraya dümen kırıyor ve geniş kümelerhâlinde birlikler bu patika yola koyuluyordu.

Orada güçlü bir patlama, savaş gürültüsünü bastırmaktaydı: Bütün yolparamparça olmuş ve yüzlerce İngiliz askeriyle birlikte havaya uçmuştu.

Daha birkaç gün önce burada Binbaşı Effnert uzman elemanlarıyla birkaçtorpido başlığını hareketli mayınlara dönüştürmüştü ve onların etkisi çokdehşetliydi.

Ancak sürekli yeni botlar yaklaşmaktaydı. Münferit gruplar birçok engelinüstesinden gelmeyi ve Türk ateşine rağmen tutunmayı başarmıştı. Yakındakikurtarıcı kayalıklara ve tepe kıyılarına ulaşmak için kendilerini kumsala düzbir şekilde atarak, öne doğru kaymaktaydı. Sahil neredeyse cansız bedenlerlekaplanmıştı, fakat botlar sürekli yeni insan yüklerini (eşyalarını) sahilebırakmaktaydı. İngilizler kurşun yağmuru altında kahramanca ilerlemekteydi.

Onlara başka seçenek de kalmamıştı. Arkalarında deniz ve önlerinde deyegâne koruma sağlayan kayalıklar vardı. Böylece onlar ileri doğru hücumetti ve tepelere tırmanmaya başladılar.

Kendi özel askerlerini tehlikeye sokmamak için onların gemilerinin ateşlerisusmuştu. 26. Türk alayının burada bulunan unsurları bu anı bekliyordu.

Page 70: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Onlar sığınaklarından fırlamış ve hepsinin önlerinde de Mekke hacılarınınyeşil sarıklı, yaşlı, beyaz sakallı hocası vardı. Vahşi fanatizm tahrik edilmişti.Çok yönlü bir akustik içinde “Allah Allah” nidaları boğazlarda (vadilerde)yankılanmaktaydı. Saldırıya geçenler dalga dalga, durdurulamaz bir hâldetepelerden inmekte ve korkunç bir göğüs göğse savaş başlamaktaydı.İngilizler kısa sürede bütün subaylarını kaybetti. Liderlerinden mahrumolarak hayatta kalanlar kumsala doğru kaçıp, kendilerini denize attılar veyüzerek en yakın botlara ulaşmayı denediler. Yaylım ateşleri peşi peşinedevam etmekteydi ve yüzenlerin sayısı giderek daha da azalıyordu.

Bu düşman başarılı bir şekilde denize dökülmüş olmalıydı. Fakat gemilerinateşleri tekrar başlamıştı ve en ağır şarapnel ateşleri altında başarılı Türklersiperlerinde sütre aramak zorunda kalmıştı. Onların safları çok fire vermişti,hepsi yorgun ve savaştan dolayı bitkin hâldeydi. Ancak şimdi istirahatzamanı değildi. Seddülbahir’in birkaç km. batısında düşman Helles Burnucivarında karaya çıkmayı denedi. Ne mutlu ki zayıf Türk güçleri orada da ilksaldırıyı def etmeyi başardı ancak çok sayıdaki mavna ve bot, tekrar yenidenkara çıkarma denemesine hazır olan, nakliye gemilerinin etrafını çevirdi.

Seddülbahir muhafızlarının yarısı siperleri terk etti. İleri doğru koşaradımla top ateşi altında zor durumdaki arkadaşlarına ulaşmaya çalıştı.

Nihayet Helles Burnu’nun tepelerine ulaşılmıştı. Zayıf bulunan siperlerinnoksanlarını tamamlamanın tam zamanıydı. Bu tepenin kenarı (kıyısı)kumsaldan takriben 100 adım yüksekti, sık çalılıklar ve fundalık yapı iyi birsütre oluşturmaktaydı. Yokuş teras şeklinde dar kumsala doğru alçalmakta veher yeri tökezleme telinden engeller kaplamıştı. Bütün kumsal tepelerdenitibaren savunmacıların mermileriyle ateş altına alınabilmekteydi.Muhafızların geçici olarak henüz ulaşamadıkları kişiler – ki bunlar karayaçıkan taburun bir bölümüydü – kumların üzerinden ilerlemeyi ve kendilerinikayalıkların korunaklı yerlerinde saklanmayı başarmışlardı. Buradasabırsızlıkla durmakta ve takviye beklemekteydiler.

“River Elnde”Denizde şimdi yeniden, sahile yaklaşan botlar ve şilepler kaynamaya

Page 71: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

başladı. İlk botlar kıyıyla temas eder etmez fırtına koptu. Sanki bir çelik(mermi) hortumu, dehşetli bir demir dolu yağmuru, botların üzerini silipsüpürerek geçmekteydi. Dublin piyade erlerinin kayıpları büyüktü ve deşileplerin tayfaları arasında bir hayli ölü vardı. Ancak çok az bir kesimkayalıklara ulaşmayı ve orada tutunmayı başaran savaş arkadaşlarınaulaşabilmişti.

Mamafih şimdi de köpüklü burun dalgalarıyla devasa bir kömür vapuruduman çıkararak yaklaşıyordu. O bütün gücüyle sahile doğru gidiyordu. Kısabir süreliğine Türklerin ateşi kesildi, böylece onlar bir an şaşırıp kaldı.Gerçekte ise vapur asla durmayı düşünmüyordu, bilakis sahile ulaşmayıistiyordu. Böylece “River Elnde” birçok küçük vapur tarafından çevrilmişolarak hızla kenara yaklaştı. Güvertesi ölü gibiydi, hiçbir insan farkedilemiyordu. Bir hayalet gemi gibi yaklaşmaktaydı. Şimdi “Elnde” sığsulara ulaşmış ve büyük bir öfke ve vahşi bir hızla kumsalda dönmeye çalışan(kuma saplanan) pervane onu hezimete uğratmıştı.

Küçük vapurlar ve mavnalar ilerlemekte ve bahriyeli ekipleri “RiverElnde”i bir çıkarma köprüsü vasıtasıyla sahile bağlamak için azami gayretgöstermekteydi. Muhafızların mermileri içeri isabet etmekte kumluklararasındaki akıntı her defasında mavnaları birbirinden koparmaktaydı.Denizciler arasındaki kayıplar korkunç derecede büyüktü, ancak sürekli yenipersonel kayıpların (düşenlerin) yerlerini doldurmaktaydı. Onlar bunubaşarmak zorundaydı çünkü bu köprü üzerinden karaya hareket etmek için“River Elnde”nin devasa gövdesinde 2.000 kadar Dublin ve Munsterpiyadeleri ve General Napier idaresindeki Hampshire Alayı’nın unsurlarıbeklemekteydi. Nihayet mavnalar konuşlandırıldı ve gemiden gemiye tahtaperdeler yerleştirildi. Ancak hemen hemen bütün halk bu faaliyeti hayatıylaödemek zorunda kaldı.

Karaya çıkış başladı. Geminin pruvasındaki (ön kısmı) iki büyükkapısından Munster piyadelerinin ilk bölükleri ileri atıldı. Türk mermileriacımasızca sık kitlelerin üzerine isabet etti. Sahile kadar olan mesafe her nekadar kısa olsa da sadece pek azı önden ve her iki kayalıktan sıkılan mermi

Page 72: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dolularının üstesinden gelebilmekteydi. Sağda ve solda tahta perdelereisabetle sekerek suya düşmekte, köprüye düşmekte, arkadaşları da onlarınüzerinden geçerek ilerlemekteydi. Fasılasız bir şekilde makineli tüfeklerkitlelerin içlerine doğru ateşlenmekteydi. Bir kaçı suya atladı, yüzerek enyakın sahile ulaşmayı denedi. Ağır teçhizat ve akıntı onları derinliklere doğruçekti.

Munster piyadelerinin ilk bölüğü, ikincisi “River Elnde”den hücumageçene kadar imha edildi. Ancak birdenbire akıntılar içindeki gemi köprüleridayanamadı ve gevşedi. Sahilde en yakında bulunan mavnalar derin sularagömüldü, tahta perdeler aşağı kaydı ve hücum edenlerin tamamı denizedöküldü.

Türk ateşinin patırtılarına boğulanların yardım çığlıkları karışıyordu.Ancak düşman planını ertelemek istemedi. Hiddetli, inatçı ve ölüm

korkusu olmadan İngiliz denizciler öldürücü kurşun yağmuru altında tekrarişe koyuldu. Mavnalar tekrar konuşlandırıldı ve en ağır kayıplara rağmenüçüncü bölük karaya hücum etti. Hampshire Alayı’nın ekipleri bunu takipeder ve Tuğgeneral Napier onlarla birliktedir.

Birdenbire mavnalar ikinci defa gevşedi, dayanamadı, tekrar derin sularagömüldü. Mavna “ River Elnde”den ve sahilden kopmuş gibi gözüküyordu,mermi yağmurundan korunmak için ölülerin üzerine kendilerini atmaktanbaşka çare kalmamıştı. Fakat şimdi de onlar tepelerden gelen Türkmermilerine yakalanıyor ve kayıplar pek ağır oluyordu. General Napier veHampshire’ın alay komutanı kahramanca öldü. Şimdi herkes bu cehenneminortasında üçüncü defa güpegündüz köprüyü inşa etme fikrinden, nihai olarakvazgeçmek zorunda kaldı. Şimdiye kadar bin civarında insanın tamamıgemiyi terk etmek zorunda kaldı, fakat hemen hemen ancak yarısı bilekayalıklara ulaşmayı veya beş adım yüksekliğindeki kumsalın arkasındakisahile saklanmayı başaramadı. Mavnalar savaş gemilerinin yanlarına döndü.Bordoları ölü ve yaralılarla doluydu.

Yalnız bu kof vapurun (River Elnde) hantal gövdesi, kara çıkarmabirliklerinin ikinci binini saklayarak hareketsiz hâlde durmaktaydı.

Page 73: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Burada olan şey, çok büyük bir kahramanlıkken, yine de bu boş yerekendini feda etmek olmuştur. Yönetimleri altındaki yıpranmış düşmanıngeride kalanları kayalıkların arkasında sabırsızlıkla beklerken, Türk askerlerieskisi gibi tepelerdeki siperlerini kontrol altında tutar.

Bu düşmanı suya dökmek için buradaki Türk güçleri henüz çok zayıftır.

ZığındereDevam eden müddet içinde Helles Burnu’nun arkasındaki dik şekilde sarp

bir meyille inen tepelikler, denize çok sokulmaktaydı, daha çok sadece dar birkum yolunu boş bırakacak şekilde yaklaşmaktaydı. Bu şekilde Teke Burnu veKumtepe üzerinden hemen hemen Zığındere’nin deniz ağzına kadar olansahil uzanıp gitmekteydi.

Burada da İngilizler birliklerini karaya çıkarır. Türklerin zayıf savunmahatları bunu engelleyememektedir. Büyük bir denizcilik hüneriyle,serinkanlılıkla “Implacable” sahil yakınlarına doğru duman tüttürür (yönelir)ve bordadaki toplar korkunç bir ateşle kısa mesafeden Türk hatlarına ateşaçar, öyle ki kimse sığınaklardan çıkmaya cesaret edemez. “Implacable”nınateş saçan toplarıyla kaplı olarak Ronal piyadeleri ve botlardaki deniztümeninin bir bölümü 200 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindekikumsallıkta karaya çıkar. Hemen hemen hiç kayıp vermeden karaya çıkanbirlikler saldırı için ilerleyebilir. Sahilin tepelerini tırmanarak İngilizlerdüzlüğe ulaşır. Şimdi onlar galibiyete daha da emin olarak inanmakta veönlerinde bulunan tepeye hücum için yerleşmektedir. “Implacable”nin toplarısusar. Tabur ileri doğru hücum eder. Ancak birdenbire karşılarında “Allah”nidaları yankılanır ve takılan süngülerle cesur 26. Piyade Alayı’nın kahramanpiyadeleri ilerlemeye başlar. Bu şiddetli ve tam bir katılımla sürdürülen karşısaldırı karşısında İngilizler tepelerin kenarlarına kadar çekilmek zorundakalır.

“Implacable”nin topları yeniden gürlemekte, ancak Türkler sabır ve sebatlaüzerlerine gelen çelik fırtınaya tahammül etmekte, geri çekilmemekte vesarsılmamaktadır. Ancak ileri cephedeki kendi insanlarını tehlikeye atmamakiçin hemen hemen ateş hiç kesilmez, böylece 26’lık toplar tekrar büyük bir

Page 74: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

hararetle karşı hücuma geçer. Nihayet İngilizler tepelere ilerlemektenvazgeçer. Onlar tepelerin kenarlarından yuvarlanır ve kendilerini tahkim eder.

Bu arada Gelibolu’nun bütün savunması için fevkalade kritik bir durumortaya çıkar: Kumtepe’nin takriben sadece bir kilometre kuzeyinde, hatgemisi “Goliath” ve “Dublin”, “Amethnft” ve “Saphir” kruvazörlerinin ateşkoruması altında Zığındere ağzı yakınlarında Kral Own Scottisch öncüleri ve“ Plnmouth” deniz taburu karaya çıktı. Onlar ilk önce 60 metre yüksekliğindesık fundalıklarla kaplı kayalıklarda tutunmayı başardı. Buradan Kumtepecivarındaki Ronal piyadeleriyle ittifak kurmayı amaçlamaktaydılar. Bunubaşarır ve de İttifak güçleriyle ileri harekâta girişebilirlerse o zaman güneyuçtaki Türkler arkadan vurulmuş olurdu. Taktik kuşatma ancak gece etkiliolabilir ve belki de Alçıtepe işgal edilebilirdi. Ancak 340 metreyüksekliğindeki tepe düşman eline geçerse, bu aynı zamanda ÇanakkaleBoğazı için öldürücü bir darbe olur, çünkü bu tepeden Boğaz’ın tabyaları ağırtoplarla kısa sürede mukavemet gösteremeden tahrip edilebilir ve İstanbulyolu ile Karadeniz’den müttefik Rusya’ya giden yol serbest kalabilirdi.

Galibiyet elle tutulacak kadar yakın gözükmekteydi.Ancak düşman çok erken sevindi. Kumtepe istikametine yürümek için

birlikler harekete geçer geçmez bu arada Türk birlikleri öne atıldı.Diğer taraftan bunlar gerçekten her yerde ortaya çıkan, sahil korumada

eğitimli Osmanlı 26. Alayı’n unsurlarıydı. Ölüm korkusunu hiçe sayarak veinanılmaz bir sebatla savaşmaktaydılar. Hiçbir yardım umutları olmamasınarağmen onlar bedenleriyle yolu kapatmışlardı ama sarsılıyorlardı. En zordurumdaki bu yardım ummadık ve beklenmedik bir anda öğlen vakticivarında geldi. Tümen Komutanı Albay Sami Bey, tehlikeyi öncedensezerek, 25. Alayın iki taburunu ve 9. Topçu alayının bataryalarını YarbayNail Bey idaresinde destek olarak gönderdi. Birlikler hızlı yürüyüşle yaklaştıve sahra toplarının hedef şaşmaz atışlarıyla hücuma geçti.

İskoçlarTekrarlanan saldırıları bertaraf edebilmek için İskoçlar mümkün olduğu

kadar çabuk siper kazdı. Durum gittikçe daha da karmaşık hâl aldı.

Page 75: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Komutanları Albay Koe ölümcül bir yara almıştı. Karmaşık bir karşı hücumlaİskoçlar boş yere kendilerini süngüyle donatmıştı. Kayıpları süreklibüyümekteydi. Akşama doğru İskoç öncü birliklerinin sadece yarısı geriyekalabilmişti. Onlar aralıksız süren savaşlardan öyle bitkin hâle gelmişlerdir kiartık genişleyen siperleri tutamamaktaydılar. Böylece onlar, küçük bir artçıbirliğin kendini feda etmesiyle, şimdiye kadar olduğu gibi susmak zorundakalan gemi toplarının koruması altında sahile doğru geri akın etti.

Sahilin yüksek tepelerine yeniden savaş gemilerinin mermileri dolu gibiyağdı. Bu engelleme ateşiyle arkasını emniyete alarak her iki taburdankalanların gemiye bindirilmeleri başarıldı. Hâlâ gemilerden birkaç yaylımateşi açıldı, sonra Zığındere ağzının kıyı boyunu terk etti ve hemen akşamınkızılca karanlığında gözden kayboldu.

Onlar süzülüp gitmek istediler. İnşallah öyle çabuk geri gelmezler. Türksavaşçıların arasında bir yürek serinliği, ferahlama oluşmuştu, çünkü büyüktehlike son dakikada bertaraf edilmişti. Mütegallipleri derin, rüyasız(hayalsiz) bir bitkinlik uykusu sarmıştı.

Morto KörfeziZığındere ağzı civarında sol kanattaki taktik kuşatma başarısız olmuştu.

Fakat düşman aynı zamanda en azından bir kara çıkarmasının beklendiği sağkanatta aynı tarz bir ileri taarruzu denedi. Çanakkale’nin hemen arkasındakigirişte Morto Körfezi vardır. Kayalar sarp ve dik bir şekilde suya inmektedir.Onların arkasında Hisarlık Tepeleri yükselmektedir. Düşman sadece kıyısavunmasının ince bir halkasını işgal altında tutmaktadır.

Artık gün doğuşunda “Agamemnon”, “Vengeance” ve altı destroyerdonanmadan ayrılıp Çanakkale Boğazı’na açıldı. Bir mermi sağanağıHisarlık’ın tepelerine ve sığınaklara yağdı. Ancak Asya tarafındakiMehrle’nin engel bataryaları uyumamaktaydı. Onlar (bataryalar) oradan bugemilerin ateş saldırılarını sadece tam olarak gözetlemekle kalmıyor, aynızamanda da bu gemilere mermileriyle karşılık veriyordu. Yaylım ateşi üstüneyaylım ateşi sürüyordu. Suya isabet eden mermilerin sebebiyle sular adeta birfıskiye gibi yükseklere fışkırıyor ve düşmanı bir orman gibi, kuşatıyordu.

Page 76: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bordolardaki ve güvertedeki kısa süreli parlaklıklar gemilerin isabet aldığınıgösteriyordu. Düşman filosu uzaklaşmak zorunda kaldı. Ancak onlar hemenyeniden müthiş bir hızla dümen kırarak kenara doğru yaklaştı. Mermidüellosu her iki tarafta da kudurmaya devam ediyordu.

İngilizler her defasında Mehrle’nin yaylım ateşiyle sıkışmış olarak geriçekilmek zorunda kaldı ama her defasında yeniden ilerledi. Açıkçası düşmanburada Morto Körfezi’nde ne arıyordu? Yoksa buraya çıkmak için mi?

Onlar altı defa bu şekilde hücum etmişti ve şimdi de nakliye gemileriyaklaşmaktaydı. 12 bot onlardan ayrıldı ve dik sahile yöneldi. Bu aradaMehrle’nin bataryalarının mermileri uğuldayarak gitmekte ve birkaç botunenkazı havada uçuşmaktaydı. Diğerleri geri dönmek zorunda kaldı. Ancakİngilizler sürekli bir sebatla hedeflerini takip etti. Yeni botlar şanslarınıdenemekte, sahilde aynı zamanda birçok yere, yönelmekteydi. İntepecivarındaki Mehrle’nin topçu komutanları öncelikle nereye ateş edeceklerinipek bilemedi, öyle ki uzaklarda Gelibolu sahilinde botlar ve mavnalar karıncagibi kaynaşmaya başladı. Şimdi bu destroyerin birinde bir su sütunu yükseldive bir buçuk dakika içinde akıntılar destroyeri yuttu. Fakat düşman çekilmekistemedi.

Mehrle’nin bataryaları ateşi gittikçe azalttı, atış aralıkları giderek daha dabüyüdü ve nihayet tamamen sustu. Mühimmat son mermisine kadar harcandı.Muhaliflerin Morto Körfezi’nde birliklerini karaya nasıl çıkardıklarını şimdionlar (Türkler) âcizane seyretmek zorunda kaldı. Zayıf Türk gözetlemebirlikleri bu çıkartmayı engelleyemedi, çünkü gemi toplarının müthiş ateşionları sığınaklarında esir tutuyordu. Karaya çıkan İngiliz – Fransız taburu birengelle karşılaşmadan dik sahile tırmanmayı ve fırtına gibi bir hareketleHisarlık’ın en tepe noktasına kadar ilerlemeyi başardı. Top ateşi susmakzorundaydı. Türkler derhal sığınaklarından çıktı ve siperler işgal edildi.Tekrarlanan saldırılarda düşman, insan yığınlarının üzerinden geçerekTürklerin zayıf savunma hatlarını geçmeyi denedi.

Küçük gruplar sebatla dikenli tellerle korunan siperlere yapıştı.Düşman yüksek düzlüklere ilerlemeyi ve orada dik bir şekilde yükselen

Page 77: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Alçıtepe ile çevrili Kirte köyünü işgal etmeyi başaramadı. Düşmanyükseklerde siper kazmak zorundaydı. Kahraman savunmacılar, Maydos’dangelecek takviye birliklerinin acilen yolda olduklarını, fakat birliklerin yolsuzkayalıkları aşarak tırmanacağını ve bu derin boğazdan geçerek yürümekzorunda olduklarını bilmekte, çünkü bütün yollarda güçlü filoların mahvedenengel ateşi bulunmaktaydı.

Böylece saatler geçebilir ve bunun anlamı son nefere kadar dayanmaktır.Düşman burada gedik açarsa o zaman her şey kaybedilmiş olur. Osmanlılaraslanlar gibi savaşmaktaydı. Bu arada Seddülbahir ve Helles Burnu’ndangelen küçük müfrezeler Boğaz’ı savunanların boşluklarını doldurmayaçalışıyordu. Düşman bataryaları mevzilere karşı hücuma geçti. Türkler öylecedura kaldı. Akşam yaklaşmakta ve akşamla birlikte Maydos’tan beklenentakviyeler gelmekte.

“Allah’a hamdolsun!” nidaları tezahüratla onlara doğru yankılanmaktaydı.Şimdi General Hamilton tarafından sağ kanatta savunmacılara arkadanuygulanan kıskaç, tıpkı Zığındere ağzında olduğu gibi kırılıyordu.

İlk savaş günü sona erdi. Düşman dört mevzide güçlü savaş vasıtalarıylabüyük kayıpla da olsa Gelibolu’nun güney ucunda tutunmayı başardı. Ancakbu tutunmayı pek pahalıya ödedi: 9.000 savaşçıdan hemen hemen 3.000tanesi ölmüştü. Hayatta kalanlar hiçbir yerde toprak kazanmayı başaramadı.Onlar her yerde dar sahil bandında tutundu, inatla mevzilerini savundu,çünkü onların arkalarında deniz vardı. Buradan da artık geri dönüş yoktu.

Kabatepe – ArıburnuGüney ucundaki kara çıkartma savaşlarıyla aynı anda Arıburnu’nun daha

kuzeyinde büyük hadiseler vuku buldu. Bu General Hamilton’un elindebulundurduğu büyük bir kozdu. Türkler darbeyi durdurmak için üstündüşman güçlerine karşı her an her yerde hazır durumda değilken, birlikleriçıkartmaya müsait olan herhangi bir yerde karaya çıkarmak ise onun(Hamilton’un) takdirindeydi.

Kabatepe: Burası, güney ucundaki bütün savunma mevzilerini güçlübaskıyla yerinden oynatmak için General Hamilton’un büyük bir manivela

Page 78: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

(kaldıraç) uygulamak istediği noktadır.Burası Güney Gelibolu’nun en dar yeridir ve tam 7 km’lik bir mesafeyle

Maydos’tan ayrılır. Maydos ilk saldırıyla alınmış olursa, Çanakkale Boğazıtabyaları gerisin geriye kuşatılabilir ve bununla amaçlanan hedefe ulaşılmışolunurdu.

Sir Hamilton burada Kabatepe’de Türklere esaslı bir sürpriz yapabilmeyive gafil avlamayı ümit ediyordu. Savaş gemileri ve nakliye gemileri geceninkaranlığında sessizce yaklaştı. Gemilerden hiçbir mermi atılmamakta, hiçbirtop gürültüsü Gelibolu boğazlarında yankılanmamakta, yaklaşan gemilerdensahile doğru kendilerini ele verecek hiçbir ışık görülmemekteydi. Ayın içinebattığı deniz, sessiz ve sakin bir şekilde istirahat etmekteydi. Bu eylem içindoğru bir andı. Avustralya ve Yeni Zelandalılar sessizce sahile yaklaşanbotlara binerlerken, hiçbir emir duyulmamakta, hiçbir lüzumsuz söz sarfedilmemekteydi. Sadece çok uzaktan Gelibolu’nun güney ucundan tıpkı gecenöbetçilerinin kulaklarına gelen çok uzak bir uğultu gibi, Gelibolu’nun güneyucundan top gürültüleri gelmekteydi. Yeni gün yükselmekteydi.

Şimdi botlar ard arda sahildeydi. Fakat beklenen düz kumsal nerede?Sadece çok az bir kumsal alan burada yüksek kayalıkların altına doğruuzanmaktaydı. Kuvvetli akıntı vasıtaları kuzeye doğru sürükleyip götürmüşve botlar kendilerini Kabatepe civarı yerine Arıburnu önlerinde bulmuştu.

Bu çıkarma yerleri çok uygun olmasa bile, artık geri dönüş mümkündeğildi. O hâlde ileri! Buradan da kayda değer bir mukavemet olmaksızınMaydos’a ulaşılabilir çünkü geri kalan tümenler kuzeyden çok uzaktanBolayır’ı, savunmaya odaklanmışken, orada konuşlanan 9. Tümen halihazırda güney ucuna doğru yürüyüş hâlindeydi.

Bu arada öncü tabur, ağaran günün alacakaranlığında kıyı önlerinde peşpeşe sıralanmış tam bir bot filosu müşahede etti. Mermiler Avustralyalılarakarşı ıslık çalmakta, artık çok geç. 1500 asker hemen sığ sulara atladı vekaraya hücuma geçti. Kabatepe civarında konuşlu Türk topları sahile doğruhızlı bir ateş açtı ve de hemencecik mermilerin ve şarapnellerin mahvedicitesiriyle paramparça olmuş arazideki öncü Avustralyalılar uzaklaşıp gözden

Page 79: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kayboldu. Avustralyalılar tarafından yoğun baskı altına alınan zayıf Türktaburu, paramparça olmuş dağlık arazilerin içlerine doğru geri çekildi. Şimdipusuda bekleyen düşman filosunun daha uzun süre susmaya ihtiyacı yoktu.Onların tunçtan yapılmış topları açıldı ve ağır mermiler (obüsler) tepelerdenaşarak ta uzaklara karanın içlerine kadar, bütün yarımadanın üzerindengeçerek Maydos’a kadar geçip gitti.

Savunmasız halkın uyanması korkunçtur. Şehrin her yerinde kuru gürültüçıkaran mermiler vızıldamakta, uğuldayarak evlerin yıkıntı ve harabelerekarışan yığınaklarının içlerine doğru gitmekteydi. Etrafta inleme ve korkuçığlıkları, parlayan alevler ve yakıcı bir duman, bu cehennemden kaçmak içinsık kalabalıkların içinden geçerek dar sokaklara yuvarlanan panik atak olmuşinsanlardan gelmekteydi. Maydos yakında sadece dumanı tüten bir enkazyığını oluşturdu.

On iki büyük savaş gemisi bütün toplarıyla Maydos’u, tepelerdeki vevadilerdeki yürüme yollarını ağır bir ateş altında tutarken, atış üstüne atışlabölgeyi darmadağın ederken ve namlulardan aralıksız gürlemeler olurken,kara çıkarması fasılasız devam etmekteydi. Takriben 30 nakliye gemisiyüklerini büyük bir gayretle gidip gelen büyük filikalara, mavnalara vebotlara aktardı. Kara çıkarma harekâtının başlangıcından itibaren yarım saatsonra 4.000 asker karaya çıktı, saat 7.30 da ise bu rakam 8.000’e ulaştı.

Böylece İngilizlerin tasarladıkları gibi çok kolay ve tehlikesiz bir şekildebu çıkarma gerçekleşmedi, çünkü birdenbire mermiler homurdanarakvızıldayarak havanın derinliklerine uzanıp gitti ve birkaç devasa su sütunugemilerin en yakınında yükseldi. Tekrar derin bir org sesi havaya doğru ıslıkçalarak ve 28 cm’lik bir top “Triumph” da delik açtı. Bir sonraki yaylım ateşidaha da iyiydi, çünkü dört nakliye gemisi ve hat gemisi isabet almıştı.

Açıkçası bu dehşetli çelik mermiler nereden gelmekteydi? İngilizler bunuyakında öğrenebilirler, çünkü onlar gözcülerinin havadan bütün yöreyigörebildiği, savunma alanının oldukça uzağında havada sabit durabilen birbalonu salmışlardı. Böylece onlar hemen Maydos Körfezi yakınlarındademirli bulunan ve karadaki bir gözetleme noktasından gayet iyi sevk ve

Page 80: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

idare edilen tam isabetli 28 mm’lik toplarını yarımada üzerine gönderen yaşlıTürk gemisi “Turgut”u fark ettiler ve İngilizler bunu fark eder fark etmez,balonlardan sevk ve idare edilen gemileri eski muharibin (gemi) üstüneendirekt ateş açtı.

Düşman askerleri ve malzemeleri yığınlar hâlinde karaya çıkarıyor

Page 81: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

İngiliz deniz tümeninin saldırısı

O, eski muharip gemi için şayet hayatta kalmak mühim ise, tehlikelibölgeden uzaklaşmak için demir zinciri çözmek zorundaydı. Her ne kadaryaşlanmış ve denizdeki yeteneğini kaybetmiş ise de buna rağmen yine debirazcık yaşamaya ihtiyaç duyar, çünkü karada, ağır şartlar altında bulunansilah arkadaşları onun yardımına ihtiyaç duyacaklardı.

Atış mevziine gitmek için gece bulunduğu Killa civarında demir atmışbulunduğu yerden ayrılırken “Turgut” bir kez daha bugün büyük birtehlikeden sıyrılmıştı. O bunlarla meşgul olurken, Çanak civarındaki tabyalarve devriye (nöbet) araçları hızlı bir ateş açtı ve bunun üzerine hemenönlerinden geçen bir torpido rampası fark edildi.

Bir DenizaltıDoğrusu İngiliz denizaltı komutanlarının mayın engellerinin altından

süzülerek geçme öngörüleri mutlu sonuca ulaştı. Onlar şimdi MarmaraDenizi’ni güvensiz kılacaktı. Hiçbir nakliye vapuru, hiçbir şilep onlarınönünde güvenli olamayacaktı. Bu denizyolu ile savaşan birliklerin mühimmatve iaşe teminini tehlikeye düşürecekti. Aşırı güçlü düşman, her yönden vebütün vasıtalarla halifenin imparatorluğuna diz çöktürmeyi deneyecekti.

Arıburnu civarında Türklerin nüfuz yürütmekte müşkülatları vardı.Her ne kadar 27. Piyade alayı ara ara yaklaşsa ve de hemen savaşa girse de

Osmanlılar Avustralyalı ve Yeni Zelandalılarla güçlü bir şekilde ilerleyen

Page 82: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

General Birdwood’u durduramazdı. Kaldı ki arazinin her tarafı açıkçagörülemiyordu. Dik, konimsi tepeler derin yarıklarla parçalanmıştı.Vadilerdeki sık çalılıklar düşman birliklerinin hareketlerini saklamaktaydı.Böylece savaş alanının yakınlarında Kocaçimen’in dağ silsilesiyükselmektedir. Bu dağ silsilesine hâkim olan bütün bölge üzerindehükümran olur.

Bu durum Gelibolu için pek hayırlı görünmüyor!

Son Dakika YardımıDağ aralarında küçük bölüklere ayrılan Osmanlılar giderek geri

püskürtülmekte, kayıpları çoğalmakta ve mukavemet güçleri felç olmaktaydı.Onlar geri çekildi. Tehlikenin en yüksek olduğu bu anda birdenbire birtepenin üstünde adeta bir şimşek çakmış; mermiler, –zafer sarhoşluğunakapılan– düşman üzerine düşüyordu. Geniş cephede yeni Türk birliklerisaldırmakta, geri çekilen öncü taburunu ileri doğru, arkasındansürüklemekteydi. En zor durumda ve son dakikada bir yardım geldi. Bu,bugünkü Türkiye’nin hükümranı olan, 19. Tümen’iyle yardıma koşan YarbayMustafa Kemal Bey’den başkası değildi.

Bu tümenin tam da 25 Nisan gecesi bu bölgede tatbikat yapması sadece birtesadüfe bağlıydı. Sabah tan ağarırken Mustafa Kemal top gürlemeleriniduyar, savaş gürültüsü ta uzaktan onun kulağına işler.

Jandarmalar soluk soluğa gelir ve önünü arkasını düşünmeden derler ki:“Onlar geliyorlar, İngilizler geliyorlar!”

Mustafa Kemal, derhal tehlikeyi sezer ve tereddüt etmeden davranır.Bataryalı bir alay bu mühim dağı işgal etmek için Kocaçimen’e gönderildi.Geri kalan birlikler Kabatepe – Arıburnu istikametinde ileri hücuma geçti.Mustafa Kemal, bizzat önde atıyla ilerledi. Yöre sürekli daha belirsiz hâledönüşürken, savaş gürültüsü giderek büyümekte ve şiddetlenmekteydi. Şimdio (M. Kemal) neyin söz konusu olduğunu, neyin tehlikede bulunduğunugayet iyi bilmekteydi. O birliklerini dağ Boğazı’nın içlerine doğru hücumageçirdi ve bizzat kendisi, ele geçirilmek için kanlı çarpışmaların cereyanettiği sivri tepeye doğru dörtnala koştu. Orada bataryayı bizzat yerleştirdi ve

Page 83: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

mermiler (toplar) kanlı faaliyetini icra etti.Bu gerçekten son dakikada olan bir yardımdı. Düşman da iki Hint

bataryasını karaya çıkarmayı ve en ön hatlara yerleştirmeyi başarmıştı.Botlar sürekli yeni takviyeler getirmekteydi ve saat 2.00’ye doğru

Arıburnu civarında hemen hemen 12.000 asker Gelibolu toprağına ayakbasmıştı.

Dağlar arasındaki boğazlarda yapılan muharebe sert ve acımasızdı. Birsüngü hücumu diğerini başlatmaktaydı. Kâh Avustralyalılar kınındançıkarılan silahlarla öne atılmakta, kâh Türkler... Böylece bu nihai (final)savaş, dağlar arasında ve parçalanmış arazide ileri geri varlığınıhissettirmekteydi. Ne tek cepheli bir savunma hattı, ne de tek ağızdan birkomut vardı. Türklerin hiçbir emre de ihtiyacı yoktu, çünkü her er söz konusuolanın ne olduğunu bilmekteydi. Savaşan gruplar acımasızca birbirleriylevuruşuyordu. Çoğu zaman ön cephedeki birimler artık bir kurtuluşunolmadığı çıkmazlara düşmekte, makineli tüfekler de onları adeta biçmekteydi.

Sabahın erken saatinden itibaren savaş kudurmaya başladı. Bütün gün taakşama kadar... Her iki taraftaki kayıplar ağırdı, bitkinlik büyüktü. Açlık vesusuzluk ıstırap vermekte, güçleri felce uğratmaktaydı. Hastane gemisinegötürülmek üzere sayısız yaralı düşman, sahilde bekliyordu. İngilizlerdemühimmat eksikliği oluştu. Türkler tarafından güçlü bir şekilde köşeyesıkıştırılanlar geri çekilmek zorunda kalmıştı. Onların durumu her saat dahada kritik hâle gelmekteydi. Onlar, Türk tümeninin ateşi altında gemiyebindirme işlemini, ümitsiz bir başlangıcın sonu gibi görmeyi göz önünealmayabilirdi. Büyük bir gayretle Arıburnu civarında bir köprübaşı inşaettiler. Donanmanın yeniden başlayan güçlü engel ateşi ve dinç bir şekildekaraya yeni çıkan güçler sayesinde Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar,kayalıklara tutunmayı ve köprübaşı mevziini muhafaza etmeyi başardı.

General Hamilton tarafından mahirane bir şekilde ve inceden inceyedüşünülerek tatbik edilen büyük kıskaç, Mustafa Kemal’in zamanındamüdahalesiyle parçalanmıştı. Onun, vaziyeti hızlı ve net bir şekildeki idraketmesi, sorumluluğunu müdrik, kendine has hür davranışı ve ordularının

Page 84: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ölümü hiçe sayan fanatik hücum ruhu, son dakikada mutlak ve tam birgalibiyeti Hamilton’un elinden aldı. Birliklerini sahil boyunca küçük küçükkısımlara ayırmama yönündeki Başkomutan Liman von Sanders’in akıllıcaplanı, bilhassa Maydos civarındaki 19. Tümen’in nihai darbe içinGelibolu’nun tehlikeye maruz kalmış yerlerine konuşlandırılma fikri, tammanasıyla başarılı olmuştu. Şimdi artık düşman, yarma harekâtı yapmayı vegeniş vadilerden geçerek Maydos’ a ve Çanak sırtlarına ulaşmayı,başaramayacaktı.

KuşatmaMareşal Liman von Sanders, umumi karargâhını Gelibolu şehrinde

kurmuştu. İngilizlerin muharip güçleriyle güney ucunda karaya çıkmayabaşladığı ve savaş gemilerinin nakliye gemileriyle rotasını Saros Körfezi’neçevirdiği yönünde ilk haberler geldiğinde, Mareşal karargâhıyla Bolayırtepelerine yönelmişti. Burası, en tehlikeli yerdir, çünkü buraya sahipolunduğu takdirde bütün yarımada tecrit edilebilir (kesilebilinir). Bolayıristihkâmlarınca savunulan bu kara hattı sadece 5 km. genişliğindeydi.İngilizlerin güçlü donanmasının kısa sürede bu istihkâmları yerle biredebileceğinden hiç şüphe yoktu. Bu sebeple de beşinci ve yedinci tümen deburada müdahaleye hazır durmaktaydı.

Mareşal, tepelerden bütün yöreye ve Saros Körfezi’ne kapsamlı bir bakışimkânına sahipti. Burada hâlihazırda yirmi savaş ve nakliye gemisi vardı.Bolayır istihkâmları, toz ve duman bulutu altında kaybolmuştu, çünkü savaşgemilerinin ağır ateşi onları hedef almıştı. Körfezdeki nakliye gemilerihareketsiz bir şekilde durmaktaydı, tehditkâr ve gizemli bir hâlde.Güvertelerin üstüne yerleştirilen çalılıklar sayesinde hiçbir meraklı bakışoraya nüfuz edemezdi. Sadece oldukça tuhaf bir şekilde bordoların duvarlarısuyun üstüne çıkmıştı.

Birlikler burada karaya çıkarılmalı mı, yoksa sadece sözde bir manevra mısöz konusu?

Türklerin varlığını devam ettirip ettirmemesi mareşale tesir eden yegânesorunun doğru cevaplanmasına bağlıdır ve bunun da ötesinde, bu cevap

Page 85: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

müttefik güçlerinin bütün harp idaresi için büyük bir önem arz etmişolmaktadır.

Güney cephesinden gelen haberler sadece kısıtlı, karmakarışık veçelişkilidir, tıpkı bizzat oradaki durum gibi.

Haberleşme kanallarının ekseriyeti tahrip edilmişti, öyle ki haberler büyükbir gecikmeyle gelmekte ve bundan dolayı da yaşanan olayların gerisindekalmaktaydı. Bosphorus’tan da alarm veren mesajlar gelmekteydi: Rusdonanması orada görülmüş ve tabyaları bir saati aşkın bir süre uzakmesafeden başarısızca bombalamış. Böylece her yönden sürekli olarak bütüngörüntüyü muğlâk kılan haberler gelmekteydi. Asya tarafından ise hiçbirhaber yoktu.

Doğrusu mareşal güney cephesinin güvenilir ellerde olduğunu bilmekteydi,çünkü o hemen sabah erkenden General Esad Paşa’yı emri devralmak içinoraya göndermişti.

Fakat o aynı zamanda, tıpkı karaya çıkan birliklerin uzun sürecek olanhücumunda olduğu gibi İngiliz donanmasının çelikten mermi yağmurunamukavemet edecek olan güney ucundaki muharip güçlerin çok zayıfolduğunu kesin olarak biliyordu. Düşmanın birçok noktada tutunmayıbaşarmış olması, karmakarışık ve tek tük haberlere rağmen şüphegötürmemekteydi. Akşama doğru ise Esad Paşa’nın evvelki yardım çağrısıgeldi.

Ne yapılabilir? Hangi kararlar alınabilirdi? Durum uzun süreli birtereddüde izin vermemekteydi. Güney ucun alt tarafında 9. ve 11. Tümenleryavaş yavaş ama emin bir şekilde kan kaybetmekteydi. Stoklar orada emreamade değildi. Üçüncü tümen Fransızların Kumkale civarında karayaçıkmasıyla Asya sahiline bağlanmıştı. Sadece Bolayır civarındaki 5. ve 7.Tümeni mareşal güney ucunda değerlendirebilirdi. Fakat düşman Bolayırcivarında karaya çıkarsa ne olur? Evet, o zaman her şey kaybolur.

Akşam basmaktaydı. Mareşal ise ayrıca, botların sır dolu nakliyegemilerini nasıl kıskaca aldığını ve sonrasında 1.200 kişilik bahriyelibirliğiyle Saros adasında nasıl kaldığını gözlemlemekteydi.

Page 86: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bu kara harekâtının başlangıcı mı yoksa sözde manevra mıydı?Gece oldu. Gemilerin ateşleri hâlâ susmamıştı, hatta ateş daha da

güçlenmişti. Bütün dağ boğazlarından ateş huzmeleri fışkırmakta veBolayır’ın kıstağında ateşlenen toplardan etrafa şimşekler çakmaktaydı.

Bu top gürültüsü altında, Saros Körfezi’ne bir karaya çıkış ihtimalininoluşturduğu ağır tehdit altında bütün harbin en mühim ve en cesur kararıverildi:

“Beşinci ve Yedinci Tümen derhal güney ucuna gönderilecek!”Piyadeler, Gelibolu şehrinde ve Şarköy’de hazır bekleyen nakliye

vapurlarına bindirilirken, topçular ve süvariler de derhal yeni inşa edilen vedüşmanın görüş alanı dışında olan yollarda yürüyüşe geçti. Şimdi birdenbireortaya çıkan denizaltı tehlikesi nedeniyle Maydos’a giden nakliye gemisiancak gece bunu başarabilirdi ve birkaç gün talep etmek zorunda kaldı.

Liman von Sanders, karar aşamasındaki bu geceyi Bolayır tepelerindegeçirdi. Güneş doğduğunda, bütün yöre birliklerden arındırılmıştı. Sadece,düşman için aşikâr olan, birkaç silahsız işçi taburu çadırlarını dikmişti. Budüşman hâlâ çelik zırhlı ve tehditkâr olarak Saros Körfezi’ndebulunmaktaydı, keza sır dolu muhteviyatıyla nakliye gemileri de hâlâ SarosKörfezi’ndeydi. Düşman şimdi mi karaya çıkacak? Şimdi, onu kimseninengelleyemeyeceği zamanda!

Bunlar Alman komutanın yaşadığı en zor saatlerdir. O şimdi yegânekozunu oynadı. Bu çok tehlikeli oyunu kazanacak mı? Bakışları nakliyegemilerinin bordasına takılı kaldı. Ancak bordoların üstünde hiçbir şeykımıldamıyordu. Düşman karaya çıkmıyordu. Eğer General Hamilton, karşıtarafın çok akıllıca tertiplediği sahte manevrayla aldatıldığını ve bütün Türkmuharip güçlerinin hali hazırda güney ucuna gittiğini ya da yürüyüş hâlindebulunduklarını bilmiş olsa hoşuna gitmeyecekti.

Mareşal Liman von Sanders, şimdi gönül rahatlığıyla gözetleme mevkiiniterk edebilirdi. Hoşlarına gittiği müddetçe, boş İngiliz nakliye vapurlarıburada kalabilirdi. Kendisi acilen Gelibolu’nun güneyine yöneldi.

Burada bütün gece boyunca adeta aralıksız bir savaş kudurmuştu: Arıburnu

Page 87: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ve Helles Burnu’nda, Seddülbahir’de ve Hisarlık’ın tepelerinde.İşgal edilen dar sahil şeridini hiçbir kayıp vermeden ürkütücü hücumlarla

genişletmek, İngilizler için bir hayat memat meselesi demekti. Sağlam bir yeredinmeden önce, düşmanı denize dökecek olan fanatik arzular sayesindeTürklerin karşı saldırısı yeniden başladı. Böylece bu tezat çabalar tıpkıyangın dalgaları gibi üst üste gelmekte ve bu mücadele sakınmadan devametmekteydi.

Bütün gece boyunca, onların koruması altında, karaya birçok kara birlikleriçıkmış ve bunlar derhal savaşa müdahale etmişti. Türkler bu karaya çıkışlarıartık engelleyemiyordu. Böylece karaya oturan “River Elnde” de kalanbirliklerin geri kalanları gemiyi terk etti. 29. Sahra tümeni, deniz tümenininve Fransızların şark birliklerinin unsurları aynen güney ucunda ve Zığındereağzında karaya çıktı. Fakat Maydos’tan acil olarak yola çıkan Türktakviyelerinin küçük birimleri tedricen gecenin akışı içinde ulaşır ve hementehlikeli noktalara yerleştirilirdi. İnatçı bir sabırla 25. ve 27. Alayların gayetaçıkça belirginleşen safları ara vermeksizin 24 saatten beri savaşmakta vedüşmanın daha da ilerlemesini engellemekteydi. Savaş gemilerinin projektörühayalet gibi harp alanını aydınlatmakta ve cephe gerisindeki irtibat yollarımermilerle doldurulmaktaydı.

Hisarlık civarında durum kötü gözükmekteydi, çünkü karaya yeni çıkanbirliklerin takviyesiyle, müttefik İngilizler ve Fransızlar Kirte köyü yakınınakadar olan Türk hatlarını geri püskürtmeyi başarmıştı. Hücum edenlerinarzuladıkları hedef olan Alçıtepe çok yakın bir mesafedeydi. Korkunç biracıyla savaş burada adeta kudurmaktaydı.

Savunmacıların erleri korkunç derecede erimekte, ancak onlar, sadece biradım geriye çekilmektense adam adama ölmeye çoktan kararlıydı.

Sabah yaklaşmakta ve sabahla birlikte yedinci tümenin en ön taburu dayaklaşmaktaydı. Siperler tekrar bu yeni birliklerle dolmakta ve mukavemetçetinleşmekteydi. Sürekli yeni takviyeler gelmekteydi. Güneşin doğmasındankısa bir süre önce tümen komutanı Remzi Bey’in yönetiminde yaklaşan ikitabur gelir gelmez düşmanın üzerine fırtına gibi çullandı. El bombaları en ön

Page 88: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

saflardan içeri doğru vızıldamakta, ilk siperler zor zapt edilmekteydi. Fırtınagibi esen Türklerin “Allah…” nidaları yüksek bir sesle sabahın ilk saatlerinedoğru yankılanmaktaydı. Düşman, Hisarlık tepelerine geri sürülene kadar,siperler peş peşe düşmandan temizlenmekteydi. İlk kez burada MortoKörfezi’ndeki gemilerden yukarılara fırlatılan obüs mermilerinin yenilmezengel duvarları durduruldu.

Helles Burnu civarında yeni gelen birlikler 26. gün sabah erkenden ilerihücuma geçti. Hatta onlar, İngilizleri kanlı bir göğüs göğse çarpışmayladenize dökmeyi başardı. Buradaki sığ sularda savaş tekrar azmakta, süngülerve bıçaklar kanlı vazifelerini icra etmekteydi. Elbette ki gemi toplarınınsahile yeniden düşen mermi sağanaklarından önce birlikler geriçektirilmeliydi.

Güçlü donanma üç koldan güney ucunu bütün gün kuşatma altında tuttu veazap veren toprağın her adımı onların ağır mermileriyle dövüldü. Yüzünüzerindeki nakliye gemisi şimdi toplandı kotralar, büyük filikalar, mavnalarve botlar gemilerle sahil arasında hiç durmadan hareket etti.

Büyük kitleler hâlinde savaş malzemeleri, mühimmatlar ve erzaklar tıpkıyeni birlikler gibi karaya çıkarıldı.

Şimdi botlar da direkt olarak “River Elnde”e yanaşabilir. Birliklerpupadaki (kıçtaki) açıklıktan tırmanarak gemiye girer, korumalı bir tüneldengeçer gibi geminin ön kısmına doğru yürür ve sonra da karaya doğru akınederdi. Birkaç küçük buharlı bot kendini feda etti ve gövdeleriyle karaçıkarma köprüsünün önüne korunaklı duvar oluşturdu. Buna rağmen karayaçıkanların kayıpları Osmanlıların ateşi yüzünden eskisi gibi çok büyüktü.

Bilhassa İngilizlerin henüz toprak kazanamadığı Seddülbahir civarındakiana kara çıkarma alanında bu kayıplar şiddetli bir şekilde gerçekleşmekteydi.Seddülbahir köyü sadece bir harabe yığını hâline gelmişti. Ancak İngilizpiyadeleri bu köye karşı saldırıya geçtiklerinde, duman tüten ve için içinyanan yıkıntılar birden canlılık kazandı. Türk askerleri her yerde taşyığınlarını ve duvar kalıntılarını kendilerine siper yapmıştı. Fakat ağırkayıplardan sonra İngilizler, bir zamanlar canlı olan bu köyün kalıntılarını

Page 89: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

hararetli bir yakın savaşla kahraman savunmacıların ellerinden zorla almayıbaşardı. Fakat onlar bu galibiyete sevinemezler, çünkü bu köyün arkasında,mürettebatı şimdiye kadar bütün ateşlere mukavemet eden bir piyade tabyasıinşa edilmişti. Savunmacıların bu mükemmel tabyası tamamenmahvedilmeden, İngilizler ilerleyemezdi. Donanmanın çelik mermileri çokgüçlüydü.26. piyade alayının üçüncü taburu bir hortum gibi tabyayı vesavunmacılarını fırtına gibi geçti. Gerçi İngiliz piyadeleri, bu tabyanınyıkıntılarını işgal etmek için tekrar ilerlediğinde, az sayıdaki hayatta kalanlaronlara süngüleriyle karşı koydu. Tabya düştü ve onunla birlikte onun sonkahramanları da düştü.

Sabahın alacakaranlığından gecenin derinliklerine kadar güney uçtaki buşiddetli muharebeler devam etti. Zayıf Türk hatları yavaş yavaş, fakatdurmaksızın kan kaybetmekte, erimekteydi. Onların artık hiçbir vurma gücüyoktu ve tamamen obüs ateşiyle, neredeyse yerle bir edilen mevzilerininsavunmasıyla iktifa etmek zorunda kaldı. Akşama doğru ise İngilizler dahafazla toprak kazanmayı ve güney ucundaki birçok savaş gruplarınıbirleştirmeyi başardı. Hemen hemen fasılasız 36 saatlik bir savaşın içindebulunan ve sürekli olarak donanmanın şiddetli ateşine maruz kalan 9.Tümenin savaş gücü kırılmıştı. Sadece 25. ve 26. Alaylar 2.000’in üzerindeinsan kaybetti. Böylece ölesiye yorgun birlikler 12.000 düşmanın baskısındanötürü yavaş yavaş geri çekildi ve küçük ama çok önemli olan TekkeBurnu’ndan Hisarlık’a kadar olan güney parçası İngilizlere terk edildi.

İkinci gece de savunmacılara bir saat bile huzur bahşetmedi. İngilizlerşimdi taciz edilmeden bütün savaş malzemeleriyle ilgili stoklarını, çelikplakaları, hazır tel örgüleri ve topları karaya ulaştırabilirken, projektörleringöz kamaştıran ışık huzmeleri sürekli olarak yeni Türk mevzilerininüzerinden süzülüp gitti. Gemi mermilerinin ıslık sesleri ve vızıldamalarısönmek istemedi ve kesintisiz bir şekilde onlar, yani mermiler istihkâm yapanbirliklerin saflarına dalarak patladı.

Günün ilk ışıklarıyla savaş tekrar başladı. Düşmanın saldırısı çokgüçlüydü. Sürekli yeni savaş dalgaları yayılmaktaydı. Gece yürüyüşünün

Page 90: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

meşakkatine rağmen, şimdi 5. ve 7. Tümenin adım adım meydana gelenbirlikleri derhal savaşa sokuldu. Böylece Türkler 27. günün akşamına kadarmukavemet etti. Gemi topçularının sebebiyet verdiği kayıplar devasaboyuttaydı. Bu mevzilerin hiçbir yerinde cehennem mermileri tarafındanulaşılamayacak bir köşe yoktu.

Havada, yükseklerde sabit balonlar ve uçaklar salınmakta, her hareketi vemevzii kontrol etmekte, top atışlarını sevk ve idare etmekteydi. Hatta görüşalanları şu anda altı nakliye gemisinin yeni intikal eden birliklerin tahliyesiyleilgilendiği Maydos içlerine kadar uzanmaktaydı. Burada “Quenn Elizabeth”in38’lik topları da homurdanmakta, yarımada üzerinden kayarak yaklaşmaktave ziyadesiyle yüksek su sütunları, birliklerle tıka basa dolu vapurlarınkorkutucu ölçüde yakınlarında havaya yükselmekteydi. Onlar tam zamanındademir atmayı ve kendilerini sağlama almayı başarmıştı. Sadece bir vapurisabet aldı ve hemen battı. Fakat ne yazık ki bu vapur, tahliyeyi henüzbitirmiş olan yegâne vapurdu.

Artık sorumsuzca büyük kayıplar vermeden yeni takviyeleri cepheyesürme imkânı yoktu; yeni mühimmat ve iaşeleri en ön hatlara ulaştırmaimkânı da yoktu. Açlık ve susuzluktan bitkin Osmanlılar örneği görülmemişbir kanaatkârlıkla dayanmaktaydı. Elbette ki düşman ateşinin etkisi, bilhassada yan taarruzun ateşi öylesine yükselmekteydi ki, General Esad Paşa çokkan kaybeden birliklerini 27 Nisan akşamında geri çekmeye karar vermekzorunda kaldı. Onlar düşmandan ayrıldı ve dağ boğazlarını donanmanınmermilerinden kesinlikle koruyan ve de takviye, mühimmat ve iaşenin en azkayıpla nakliyesine imkân veren bir mevziiye, yani Kirte’nin 4 km. güneyine,taşındı.

Elbette ki burada da dama taşı gibi karmakarışık bir hâle getirilen vesavaştan dolayı da bitkin bir hâle düşmüş birlikler rahat yüzügörmeyeceklerdi. General Hamilton adeta onu sarsacak kadar savunmacılarınmukavemet arzularına inanmakta, karaya çıkan güçleri çabucak bir arayagetirip toparlamakta ve tekrar hücuma geçmekteydi. Onu, arzuladığı hedefolan Kirte’den sadece 4.000 metre ayırmaktaydı. Sadece 4.000 metre!

Page 91: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Belki de ilk hamlede yeni Türk mevzilerinin zapt edilmesi başarılır.Sonrasında da Alçıtepe kolayca alınır ve nihai zafer de yakın olur.

Fakat Türkler direnmekteydi. Nihayet Türklerin topçuları da azimkâr birşekilde müdahale edecek durumdaydı. Düşmanın taarruz dalgaları üstüngücüne rağmen paramparça olmakta ve kayıpları saatten saate artmaktaydı.

Alçıtepe Civarındaki VuruşmalarGeneral Hamilton’un şimdiye kadar elde edilen sonuçlardan memnun

kalacağı pek az sebebi vardı. O en kanlı kurbanlar arasında karaya çıkmayı,beş kilometre ilerlemeyi başardı, fakat zafer ödülü elde etmek için lazım olanAlçıtepe’yi kazanamadı, Türk hatlarını ezip geçmeyi başaramadı. Tam beşkilometre onu bu dağdan ayırmakta, her adımı büyük bir inatla savunulan beşkilometre… General Hamilton, tereddüt edilen her günün başarı imkânlarınıazalttığının şuurundaydı. O, Türk takviyelerinin yakınlaştığı, konvoylarınyüksüz ve ağırlıksız olduğunu, sadece tüfeklerin elde olduğu, tam vaktindemevzide olmak için doğru dürüst bir yol olmaksızın parçalanmış dağ sırtlarınıaşarak ve derin vadilerden geçerek yol aldığını bilmekteydi. Bu yarmaharekâtını zorlamak için gecikmeden saldırı sürdürülmeliydi. Biraz önceKumkale’den gelen Fransızların birinci tümeni karaya çıktı. Müteakiben talepedilen takviyeler – ki bunlar 42. mülki tümen ve bir İngiliz tugayı – ancakbirkaç gün içinde Mısır’dan mevzilere (yöreye) gelebilecekti.

Kara çıkarma savaşları sona ermişti. İlk büyük meydan muharebesiGelibolu topraklarında başladı.

28 Nisan sabahı erkenden Amiral de Robeck’in gemileri mermileriyle Türkmevzilere saldırdı. Bu fasılasız şiddetli ateş saatlerce yağmurdanboşanırcasına çatırdamaktaydı. Ancak Türk siperleri kusursuzca tahkimedilmiş ve bunlardan birçoğunu çelik mermiler tekrar yerle bir etmiştir.Öğlene doğru, güneş doğrudan savunmacıların yüzüne vururken düşmanKirte civarındaki hücum edilmesi öngörülen ilk ileri savunma hatlarını farkeder.

Şimdi artık üç gün üç gecedir dokuzuncu Türk tümeni aralıksız, hemenhemen bakımsız, stoksuz savaşmaktaydı. Erler bütün güçleriyle mukavemet

Page 92: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

etmekte, birbiri arkasına gelen saldırı dalgalarını püskürtmekteydi. Ancaksürekli yeni taarruz birlikleri ikame edilmekte, sabır ve cesaretle onlarilerlemekteydi.

Zamanla Türklerin direnci felç oldu. Bu fasılasız mücadele insan gücünegalip geldi. Tümen komutanı Sami Bey içi sızlayarak ricat emri verdi. O sondakikaya kadar takviyelerin geleceğini umut etmiş, son dakikaya kadarİngilizlere Alçıtepe yolunu açan kararı vermekte tereddüt etmişti. Sayılarıgittikçe azalan bu askerler adım adım vuruşarak geri çekildi. Düşman güçlüve emin adımlarla arkalarından takip etti. Bütün cephenin ele geçirilmesineimkân verecek olan araziye sızma noktaları her defasında daha da içerilerederinleşiyordu. Sadece dakikalar söz konusuydu. Ancak birdenbire seshercümerçleri ve Allah nidaları düşmanların üzerine doğru yayıldı. Yedincitümen unsurları hızla koşar adım yaklaştı ve hemen gedikten daldı. Savaştanbitap düşenler yeni birliklerce coşturuldu ve aynen hücuma geçti.

Her şeyin tehlikede olduğu bu anda İngilizlerin ateşi zayıfladı giderek dahada düzensizleşti ve daha da zayıfladı. Düşmandaki mühimmatın bitmek üzereolduğu görülüyordu. Düşman, Türkler tarafından kuvvetlice sıkıştırılarak geriçekildi. Fakat düşman derhal çok şiddetli göğüs göğse savaşta yeniden karşıtarafı bir daha bırakmamacasına yerini aldı.

Bu arada Mehrle de bir obüs bataryasını yardıma gönderdi ve sol kanatta11. ve 15. Tümen’in unsurları buluştu. Bu yeni birliklerin enerjik karşısaldırısı neticesinde General d’Amade komutasındaki tabur Hisarlık’ıntepelerine kadar geri püskürtüldü. Merkezdeki İngilizlerin durumu kritikleşti,çünkü onların kanadı Fransızlarla irtibatı kaybetti ve boşlukta kaldı. Onlar dageri çekilmek zorunda kaldı. Ancak hemen yeni ihtiyatlarla (yedeklerle)tekrar saldırıya geçtiler. Böylece savaş, neticede düşmanın büyük kayıplarlaelde edebildiği birkaç yüz metrelik arazi karşılığında, akşama kadarkudurmaya devam etti.

Şayet Liman von Sanders, emri altındaki bütün birliklerini güney ucunayollama konusundaki cesur kararları zamanında almamış olsaydı, bu Türkcephesinin durumu nasıl olurdu?

Page 93: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bu büyük taarruzdan sonra, sadece 8 km’lik bir araya toplanmış savaşcephesindeki kanlı muharebelerden sonra, düşman gücünün sonuna geldi.Yeni takviyeler olmaksızın artık başka saldırılar düzenlenemezdi. Düşman daTürk askerini değerinden küçük gördüğünü ve onun göğüs göğse savaştakendisinden çok üstün olduğunu görmek zorunda kaldı.

Bu anmaya değer: 29 Nisan akşamında General Esad Paşa Arıburnucivarına, -oldukça tehlikeli- kuzey grubuna hareket ederken, 5. Tümenkomutanı Yarbay von Sodenstern, güney grubunun komutasını üstlendi.

Yarbay von Sodenstern, birliklerinin derhal karşı hücuma başlamasıgerektiğinden o kadar emindi ki arzu edilen başarı elde edilecekse mutlakadüşman tekrar denize geri dökülmeliydi. Ancak maalesef bütün yedeklergelmeden bir ilerleme düşünülemezdi. Birliklerin kaydırılması ancak geceolabilirdi, çünkü gün boyu gökyüzünde daire çizen pilotların bomba vemermilerinin sebep olduğu kayıpların sorumluluğu üstlenilemezdi.

Böylece her iki tarafta da zorunlu olarak ateşkes gerçekleşti.Ancak savaş gemilerinin ve kara bataryalarının ateşi susmak istemiyordu.

Denizden adeta yarımada kıyısını kuşatan gemilerin ışık denizi, kıyılaradoğru pırıl pırıl parıldamaktaydı. Gemilerin direklerinden projektörlerin ışıkhuzmeleri dökülmekte, sessizce ileri geri gelip gitmekte, fasılasız arayarak,adeta el yordamıyla dokunarak en dıştaki kara hattı ışık demetiyle gün ışığıgibi aydınlanmakta ve tıpkı bir limandaki gibi canlı bir hayat vukubulmaktaydı. Gemilerde yakıcı bir alevlenme olmakta ve aralıksız olarak kâhburada, kâh orada mermiler kanla sulanmış topraklarda kıvılcım saçmaktaydı.Uzaklarda ise, hâlâ Maydos ve Çanak’ta tahribat yapan yangınlarınyansıması, etrafı aydınlatmaktaydı. “Queen Elizabeth”in 38’likleri oralarıyıkıntı ve harabe hâline çevirdi. Şimdi Alçıtepe’de onların bütün dikkatihüküm sürmekte ve tarifi mümkün olmayan bir gürültüyle güçlü mermilerpatlamaktaydı. Bunun yanı sıra, birkaç gün önce hâlâ Kirte köyününbulunduğu yerde, sadece küller kor hâlinde yanmakta, son çırpınışlarlaalevler tekrar ileri geri kıvılcım saçmaktaydı.

Her iki tarafta da aralıksız istihkâmlar yapıldı, taarruza bir an önce hazır

Page 94: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

olmaya yönelik bir gayret içindeki düşmanın bu mücadelesi aralıksız devametti. En ön siperlerden tüfek ateşleri çatırdamakta, makineli tüfeklerin taktakları gecenin derinliklerinde yankılanmaktaydı. Kısa süreli bir sessizlikolduğunda, yaralıların iniltileri ve cepheler arasındaki arazilerde kimsesizlerülkesinin can çekişenlerinin harharaları cepheyle siperler arasındayankılanmaktaydı. Bu şanssızları saklama imkânı yoktu, çünkü her teşebbüs,her hareket diğer taraflarca daha doğarken boğulmaktaydı.

Bu olaylarla dolu günler esnasında Arıburnu civarındaki kuzey cephedekikanlı muharebeye bir saat bile ara verilmedi. En kritik anda Mustafa KemalPaşa sayesinde durduruldu ve geri püskürtüldü, General Birdwood, 25 Nisanakşamı gemi atışlarının koruması altında tutunmayı ve kuvvetli bir köprübaşıoluşturmayı başardı. General Hamilton gemilerin tekrardan yüklenmesiyleilgili hiçbir şey duymak istemiyordu. Onun kısa emri: “Siperlere girin vedayanın.” oldu.

Türk takviyelerinin gelişini engellemek için bütün gece boyunca savaşgemilerinin top sesleri gürledi. Dar boğazlar ve parçalanmış arazi birliklereyeterince koruma sağlamaktaydı. Yeni yedekler aralıksız bir şekilde yaklaştıve saldırıya hazır hâlde bir araya toplandı. Fakat düşman da bütün geceboyunca birliklerini karaya çıkarttı. Sürekli yeni birlikler Arıburnu’nun dikyamaçlarını tırmanmaktaydı.

Avustralyalılar için süregelen bir arazi kazanımı ve Mustafa KemalPaşa’nın dar kıskacının kırılması, varlığını muhafaza etme meselesidir. Bunakarşın Türkler için Arıburnu civarındaki kara mevzileri, Çanakkale boğazıtabyalarına yakınlığından dolayı stratejik açıdan çok tehlikeliydi, Türkler herne kadar Kocaçimen Tepesi’nin hâkim noktalarını ellerinde bulundurmuşolsalar da.

Bu sebeple onların bütün gayreti bu kara çıkarma alanında Avustralyalılarıda savaşa dâhil etmekti. Bu sebeple her iki taraf da ateşli bir heyecanla busaldırıya hazırlanmaktaydı. Onlar, bu çarpışmanın tabii bir afetin kudretiniandıracak bir güçle icra edileceğini biliyordu.

Sabaha karşı düşmanın topçu ateşi şiddetlendi. Ancak Avustralyalılar ve

Page 95: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Yeni Zelandalılar bizzat saldırıya başlamadan, Mustafa Kemal’in 19.Tümeni’nin tamamı siperlere karşı saldırıya geçti. Bütün gün boyunca busavaş göğüs göğse devam etti. İleri geri dalgalandı, toprağa çok kan aktı.Gece bastığında ve savaş hengâmesi zamanla azaldığında, her iki taraftahemen hemen hiç değişmeden derin bir bitkinlik içerisinde mevzilerinde karşıkarşıya durmaktaydı.

Ancak yeni gün hemen hemen doğmuştu ki Türkler yeniden saldırdı. Geceulaşan 5. Tümen’in taburları sayesinde takviye edilmiş düşmanı güçlenmiş vesavaşa hazır buldu. Büyük kayıplar altında düşman mevzilerine koşarak,ölümü hiçe sayan birlikler, sağ kanattaki mukavemeti kırmayı ve buradanAvustralyalıları sahile kadar geri püskürtmeyi başardı.

Ancak bitkinlik çok büyüktü ve bu araziye hâkim olabilmek için gemitoplarının namluları çok yakındı.

Mayısın sabah şafak vaktinde düşman bir kez daha yeni tahliye edilentakviyelerle, kuşatmanın demir halkasını kırma teşebbüsünde bulundu.Derhal faaliyete geçen Türk karşı ateşiyle bu teşebbüs bozuldu, birkaç siperalındı. Düşman sadece 800 – 1.200 metre derinliğe kadar köprübaşınıtutmuştu.

Mustafa Kemal bütün birliklerini hücuma yönlendirdi. Sabah erkendendüşman dik tepeleri tırmandı, büyük kayıp verdi. 24 tabur öğleden sonra ateşiçindeydi, ancak bütün Avusturalyalıları denize dökme gayretleri boşunaydı,çünkü yardıma çağrılan savaş gemilerinin ateş üstünlüğü çok büyüktü. Butaburlar şimdi altı gündür savaşın içinde bulunuyordu. Saldırı ve karşısaldırılar değişip duruyordu.

Her iki taraf böylesi büyük kurbanlarla dolu saldırıların faydasızlığınımüşahede etmek zorundaydı. Şimdi mevzi savaşı başladı. Savaşan erler kışsoğuğunun ve karın hâlâ aynı mevzilerde kendi başlarına geleceğinisezemiyordu.

Denizaltı TehlikesiBu arada üç gün güney cephesindeki ateşli saldırı hazırlıklarıyla geçti.

Alçıtepe’nin güney yamacındaki gözetleme yerinden Yarbay V. Sodenstern

Page 96: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

bütün savaş alanını ihata edecek şekilde gözetliyordu. Onun görüş alanı, özlüilkbahar yeşilliği içinde parıldayan tepelere kadar ve Albions’un heybetliarmadasıyla mavi denize ve devamla İmroz’un kayalıklarına kadaruzanmaktaydı.

Türklerin gündüz yapacakları ilerleyişte birçok kurban verip akameteuğrayacağı daha baştan belliydi. Zira kademeli şekilde yükselen bütün arazidüşman gemilerinin önlerinde bir harita gibi kaldığından arazideki hiçbirnokta gizli kalamıyordu.

Düşmanın uzun menzilli topları bütün araziye hâkimdi ve gündüzpiyadelerin her hareketini daha başındayken boğmaktaydı. Keşke Türklerinelinde en azından büyük bir güvenle salınan devasa gemileri sırt üstügetirebilecek modern uzun namlulu bataryalar olsaydı, o zaman düşman pekhareket edemezdi. Onlar bunun yerine ancak sahile kadar uzanan eski modaküçük sahra bataryalarını kullanıyordu. Seddülbahir ve Tekke Burnucivarında onların patlayan mermilerinin gazlı dumanlı havası yükselmekte vebeyaz şarapnel bulutçukları ilkbahar semalarında asılı durmaktaydı. O yönedoğru yine aynı manzara, çünkü mühimmatla çok daha ekonomik (tasarruflu)bir çıkartma yapılmalıydı.

Bazen de hemen karanın alt tarafında bulunan nakliye gemileriyle birkaçküçük tekne arasında sular havaya fışkırmaktaydı. Bu tekneler ticari seyrüseferle denizi canlandırmaktaydı. Bu su fıskiyeleri (havaya yükselen sular),Asya sahilinden düşmanın ‘’huzurlu liman yaşantısı’’nı taciz etmeyi deneyen,yorulma bilmeyen savaşçı Mehrle’nin bataryalarından ileri gelmekteydi.Onun obüsleri başarılı isabetlerle İngilizlere rahatsızlık verirken, onlar birkaçkruvazörünü ve destroyerini, Türklere taarruz etmek için ÇanakkaleBoğazı’nın üzerine gönderdi.

Kendini tehlikeye atarak 28’lik toplarıyla yarımada üzerinden düşmanıvurmak için hemen hemen her gün Nagara civarındaki kıstakta (dar yerde)yaşlı ‘Turgut’ veya onun kardeş gemisi ‘Barbarossa’ görülmekteydi.Gemilerin denizaltı saldırılarına uğramadığı neredeyse hiç bir gün yoktu.Denizaltı torpidolarının duran veya yavaş bir seyirle denizin dar kısımlarında

Page 97: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dolaşıp kol gezen gemilere isabet etmemesi anlaşılır gibi değildi. Bu kuvvetlideniz akıntısının torpido atışlarının isabetine halel getirmesi mümkündü, herhalükarda torpidolardan tam zamanında uzaklaşılabilinirdi. Buna rağmen buçok cesurca bir teşebbüstü. Çünkü her dakika tayfalar uyanık olmalıydı,yoksa bu gemilerle tıpkı bir barut fıçısı gibi her an havaya uçabilirlerdi.

Düşman ise gözetleme balonlarını kullanarak ancak birkaç yaylımateşinden sonra isabet ettirebildiği atışlarla cevap veriyordu. Sonra bu atışalanı hızlı bir şekilde terk edilmeliydi, çünkü bir dahaki yaylım ateşi çoktangemide delik açmış olurdu. Ancak bu donanmanın tam manasıylamuharebeye sokulması boşuna değildi, çünkü Bolayır civarında bir nakliyegemisi batırılmış ve hat gemisi “Swiftsure” ağır yara almıştı.

Denizaltı tehlikesi her gün büyümekteydi. Denizaltı takibini başarıylauygulamak için vasıtalar eksikti. Burada emre amade pek az torpido botubulunmaktaydı. Nihayet 30 Nisan’da iyi bir av yakalandı. Küçük torpido botu“Sultan Hisar” başarılı avdan sonra İstanbul Boğazı’na doğru geri dönüşrotasında bulunmaktaydı. Orada sabahın puslu ortamında şüpheli bir araçgörüldü. Derhal komutan kaptan Teğmen Ali Rıza hızla oraya yöneldi.Şüpheli araç ortadan kayboldu. Bir denizaltı! İnançlı bir sabırla ‘Sultan Hisar’onun peşine düştü ve dalış yerinde azimle bir daire içinde dönüp durdu. Saatdokuza doğru da gerçekten derhal 3,7 cm’lik toplarıyla ateş altına alınan birperiskop göründü.

Periskop ortadan kayboldu, ancak kısa sürede tekrar gözüktü ve aynızamanda bir torpido botu mutlu bir şekilde geri çekilen “Sultan Hisar”ınpeşine düştü. İkinci bir torpido da hedefine isabet ettiremedi. Kedi – fareoyunu devam edip gidiyordu. Tekrar bir yarım saat daha geçti, bu andadenizaltı birdenbire tamamen yukarı çıktı ve küçük toplar tarafından hızlı birateşle üzerine mermi yağdırıldı. Geminin baş tarafına tam isabet! Hatta tüfekateşiyle Türk bahriyeleri olağanüstü gayretle ona saldırdı.

Bot ortadan kayboldu. Büyük bir gerginlik içinde hemen hemen bir saatgeçti. Bu arada düşman tekrar deniz üstünde gözüktü. Hararetli bir ateşaltında “Sultan Hisar” pruvaya (ön kısma) hücuma yöneldi. Ancak garnizon

Page 98: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kıtası –3 subay ve 29 asker– denizaltının batan kulesinden tırmandı ve teslimoldu, çünkü isabetler sayesinde dalma yeteneği tamamen kaybolmuştu.Böylelikle küçük torpido botu ‘Sultan Hisar’ İngiliz deniz altısı ‘AE2’yi ikibuçuk saatlik kovalamaca sonunda yakaladı ve Marmara Denizi’ndekinakliye gemilerini büyük bir tehlikeden kurtardı.

Eğer nakliye gemileri gece gündüz yedekleri, mühimmatı ve iaşeyiGelibolu’ya getiremezlerse savunma nasıl olurdu!

Düşmanı denize dökme teşebbüsü, ilk baştan akamete uğramış olursasaldırıyla daha uzun süre başarılı işler yapılamazdı. Mısır’dan talep edilentakviyeler hâlâ ulaşmadı, büyük bir hızla kazılan siperler düzensiz bir hâldearaziye yayılıp durmaktaydı. Ancak her günle birlikte mukavemet gücüartmaktaydı, çünkü düşman azimle geniş imkânlarını kullanarak, çelikplakalar, dikenli tel örgüler, kum torbaları ve betonları en ön hatlara sevkediyordu. Düşmanın her iki yan kolu denize kadar uzanmaktaydı, bu açıdanhiç bir şekilde etrafından dolanmak mümkün değildi. Ancak cepheden hücumedilebilir, sadece adam adama süngü savaşı yarma harekâtını ve galibiyetizorlayabilirdi.

Alman Bahriyeler1 Mayıs’ta Yarbay V. Sodenstern saldırı emrini verdi. Karanlık basar

basmaz birlikler alâmet-i farika olarak beyaz kol askılarıyla donatıldı ve çıkışmevkiine götürüldü. Saflarda sessiz bir sükûnet hüküm sürmekteydi, çünkübütün başarı ani bir sürpriz baskına ve düşmanın şaşkınlığına bağlıydı.Gemicilerin topçu ateşi akşama doğru gözle görülür şekilde azaldı. Gerçektende düşman mevcut saldırıdan habersiz görülmekteydi.

Saat 10.00’a doğru hararetli bir gerginlik içinde bekleyen birlikler ilerlemeemri aldı. İlk hücum birlikleri sürünerek siperlerini terk etti, önde ise dikenlitellere açılan boşlukları makasla kesmek için istihkâmcılar bulunuyordu.Böylece onlar iyice yere bükük bir şekilde ileri doğru süründü. Projektörlerintelaşlı bir şekilde etrafı tarayan ışık demetleri onların üzerinden geçipgittiğinde adamlar burada yere kapandı, buz kesilmiş gibi kaldı, toprak rengiüniformalarının içinde toprakla yekvücut olacak biçimde yerden kalktı. Her

Page 99: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

şeyi açığa çıkaran ışık huzmesi etrafa süzülürken Osmanlılar tekrar ileridoğru hareket etti, süngü tüfekte ve bıçak dişler arasında olacak şekilde. Veonların arkasında, bu ince koruma kalkanı arkasında ileri atılarak ilk 9 taburemre amade beklemekteydi.

Düşman sığınaklarında hâlâ tam bir sessizlik hüküm sürmekteydi. Dikenliteller çok yakındı. Ani yapılan baskın başarılmış gözükmekteydi. Makaslarınbir çıtırtısı duyuldu, teller birçok yerde yere düştü. Fransız görevlilerin alarmçağrıları gecenin derinliklerinde yayılmakta, münferit atışlar çatırdamaktaydı.Ancak Türkler çoktan en ön siperdeydi, onların süngüleri ve bıçaklarıparlamaktaydı.

Alarm sesleri, bağrışmalar, emirler ve makineli tüfeklerin atışları,merkezde öne sürülen taburun yankılanan “Allah…” nidaları. Sığınaklardankuvvetli bir gürültü yankılanıyordu.

Savaş cephesinin her iki tarafında arka arazilerde mermiler patlamakta,toprak fıskiye gibi yükseklere çıkmakta, taşlar ve kaya kütleleri helezonçizerek havaya savrulmaktaydı. Merkezdeki savaş hengâmesi gittikçeuzaklaşıyordu. Yarma harekâtı başarılmış gözükmekteydi. Sol kanat da koşaradım ilerlemekteydi. Birlikler ölümü hiçe sayan bir cesaretle Hisarlığıntepelerine tırmandı, adeta makineli tüfeklerin mermi yağmurunun içinedalmaktaydı. Gemilerin projektörlerinden gün gibi aydınlanan kuvvetli telengeller onların önünde durmaktaydı. Gemilerin topları atışa başladı,takviyelerin yolu kesildi. Hisarlık’ın tepeleri alınamazdı. Sağ kanatta dademir ve kurşun yağmuru altındaki saldırı yavaşladı. Geceki saldırı müthişti.Merkezdeki vuruşmalarda ise Fransızlar öldürücü göğüs göğse savaşta herzaman geri çekildi. Bu gece mücadelesi korkunçtu. Çok korkunç bir şekildebağıran ve birbirleriyle vuruşan insan kitleleri, kâh savaş alanını tarayanprojektörlerin ışık huzmeleriyle yakalanmakta, kâh karanlıkta batıpkaybolmaktaydı. Ancak şimdi de Morto Körfezi’nin tepelerine kadar düşmankanatlarının hücumuna uğrayan orta kesimler yakıcı ateş altına alınmıştı.Kurşun dolularını kahramanların saflarına fırlatan makineli tüfeklerin zararıkorkunçtu. Uyanan günün alaca karanlığında Türkler geri çekilmek zorunda

Page 100: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kaldı. En iyi müttefik sayılan gece, acımasızca geri çekilen Türkleri öldürengemi mermilerinin önünde artık hiçbir koruma sağlayamıyordu.

Ancak Türklerin saldırı ruhu ve saldırı arzuları kırılmamıştı. Henüz geceolmuştu ki Türkler tekrar saldırdı.

Bunlar, İngilizlerin çıkarma öncesi bahsettiği Türklerdi, onları bozgunauğratmak için sadece Gelibolu’ya çıkmaları gerekiyordu.

Gün doğar doğmaz gemilerin kurşun yağmurları altındaki bir ilerlemeintiharla aynı demekti. Ele geçirilen mevzilerin büyük bir kısmı tekrar terkedilmek zorunda kalındı. Savaşçılar siper kazmak ve gün boyu hareketsizşekilde beklemek zorundaydı. Artık hiçbir birlik kaydırtma mümkün değildi,hiçbir iaşe, hiçbir mühimmat ön hatlara ulaşamıyor, hiçbir yaralıya yardımgötürülemiyordu. Her hayat sönüp gitmek zorundaydı, çünkü savaş gemilerikan emici bir ejderha gibi sahili kuşatmış, en küçük hareketi görür ve onudaha büyümeden boğar, öldürürdü. Böylece birlikler bu cadı kazanı içindedemir gibi sağlam sinirlerle mukavemet gösteriyor, dayanıyordu.

Yarbay V. Sodenstern hâlâ galibiyetten umutluydu ve bundanvazgeçmemişti. Onun sol kanadı Konstantinopol’den getirilen 15. Tümen’lekuvvetlendirilmişti ve saatler boyu gerekli olan yeni makineli tüfeklerbeklendi. Donanma şefinin makineli tüfeklerle destek yapma ricası hemenyerine getirildi. Zaman kaybetmeksizin, Türk üniformasını bile giymeyezaman bulamadan 44 Alman bahriyeli sekiz makineli tüfekle üsteğmeninkomutası altında Goben ve Breslau gemilerine çıktı ve aceleyle cephaneyedoğru ilerledi. Gerçi onlar kara savaşı için fazla eğitimli değildi, fakatmakineli tüfek kullanmayı biliyorlardı. Onlar Alman denizciler olarak liyakatgösterdi. Düşman daha önceki saldırılarla sürekli yıpratılmış gözükmekteydi.Düşman huzur bulmamalıydı, onun mukavemet arzusu kırılmalıydı, çünküancak o zaman denize dökmek mümkün olabilirdi. Hemen hemen karanlıkbasmaktaydı, böylece en öndeki piyade hatlarına kadar ileri çekilen topçularengellerin üstüne ve en yakın siperlere fasılasız ateş açtı.

Dikenli teller isabetli ateş altında ağır zarar görmekteydi. Böylece bazıgedikler açıldı ve göğüs siperleri kısmen tahrip edildi. Diğer taraftan göğüs

Page 101: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

göğse savaşta bir tabur cepheyi yardı, gedik açtı. Sodenstern bütünbirliklerini süratle toplayıp götürdü ve şahsi olarak şiddetli bir ateş altında,son taburunu hücuma geçirdi ki bu esnada 15. Tümen komutanı Albay ŞükrüBey de birlikleriyle Hisarlık’ın yenilmez gözüken mevzilerine hücumediyordu. Deniz Üsteğmen Boltz raporunda Alman denizcilerin savaşa ilkmüdahalesini açıkladı: “İleri yürüyüş hâlindeyken tıpkı canlı piyade ateşlerigibi, gemi toplarının gürültülerini işitiyorduk. Fakat Kerevizdere yoludevamlı düşman filosu topçularının ağır ateşi altında bulunuyordu, vadibilhassa birliklerle, mühimmat araçlarıyla ve piyade mühimmatıyla dolusandıkları taşıyan yük hayvanlarıyla doluydu. Her yerde vurulmuş araçlar veyere düşmüş hayvanlar, yolun kayalıklarla bölündüğü yerlerde ancak gayretlebertaraf edilebilen bir engel oluşturmaktaydı. Buna rağmen birlikler sessizceörnek bir düzen içinde ileri doğru yürüdü.

Muharebe alanı tüyler ürpertici bir manzara arz etmekteydi. Tümyarımadanın zirveleri, sayısız ışıklarının parıltıları içinde bulunan savaş venakliye gemilerinden oluşan bir çelenk tarafından kuşatılmıştı. Gemi toplarıgüçlü projektörlerle desteklenerek Türk hatlarının üstüne korkunç bir ateşyağdırıyordu. Bu ateşe rağmen Türkler hemen düşmanı enerjik bir karşıhücumla ileri mevzilerinden attı.

Tüfeklerimi mevzie sokma, yerleştirme fikriyle hareket ederken birdenbirebeklenmedik bir olay ortaya çıktı.

Yan vadiden ilerleyen, sadece bir çavuş tarafından idare edilen, bir Arapalayı bölüğü benim askerlerimi fark etmişti ve bizi İngiliz zannedereketrafımızı çevirdi. Alman denizcilerin üniformaları insanlar tarafındanbilinmiyordu, Araplar söz konusu olduğu için onların az bir Türkçeyleanlaşmaları çok zor oluyordu.

Silah gücüyle kurtulma tehdidinde bulunduğumda, çavuş önünde tuttuğusilahla bana doğru geldi. Browning marka silahımı yukarı kaldırdım- işte okritik bir andı, o anda Güney Grubu Erkan-ı Harbiye Subayı BinbaşıMühlmann’ın araya girmesiyle ve bizim Alman olduğumuzu ve kendimizinçözebileceği konusunda en kısa sürede bu insanları ikna etmesiyle, mesele

Page 102: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

halloldu.Kaybolan dakikalar telafi edilmeliydi: Koşar adım ilerlendi, tüfekler

yerlerine kondu ve hemen yavaşça geri çekilen düşman uygun hedef oldu.Koşan bir yangın gibi Türk hattındaki Alman makineli tüfeklerinin

faaliyete başladığı bilgisi yayıldı ve derhal genel taarruz yeniden başladı.Koşar adım tüfekler ön tarafa getirildi ve Kerevizdere’den itibaren düşmanımevzilerinden çıkararak kumsala kadar geri püskürtme başarıldı; İngilizsavunma siperleri işgal edildi.

Nihayet ben hâlâ üç makineli tüfekle İngiliz mevzilerinde bulunuyordumve çekilen düşmanı şiddetli ateş altına aldım. Tüfeklerimin ikisi isabet alarakkullanılamaz duruma geldi, geri kalan diğer üçü personel eksikliği sebebiylebirlikte götürülemedi.

Artık yarma harekâtı yapan hücum birlikleri sahildeki arzulanan hedefe -Seddülbahir kalıntılarına- yaklaşmaktaydı. Fransız tümen komutanlığının birbaskınla gafil avlanan subayları, bizzat hayatta kalmak için silaha sarılmakzorunda kaldı, artık güçlü şekilde yankılanan Allah nidaları deniz üzerindengemilere doğru ilerledi, o anda mütegallibelerin üzerine mahvedici bir kurşunyağmuru boşalmakta ve onları seri hâlinde biçmekte, yere sermekteydi.

Birlik sürekli bir şekilde kuzeyden ve güneyden gelen yan kol ateşi altındaeriyip gitmekteydi. Bunun üzerine ayrıca hava aydınlandığında denizdenkorkunç bir ateş başladı ve pilotlar da bombalarını havadan bıraktı. Artıkhiçbir şeyin faydası yok, ele geçirilen arazi tekrar terk edilmeliydi. Ganimetolarak elde edilen makineli tüfekleri saklamak bile başarılamadı.

Birkaç bin ölü muharebe meydanını kaplamıştı. Misali görülmemiş birkahramanlıkla üçüncü defa tatbik edilen gece saldırılarındaki büyük kankaybı boşuna olmuştu. Sadece 15. Tümen’in kayıpları dört bin kişiyibulmaktaydı. Fakat düşmanın savaşçı sayısı da büyük ölçüde tırpanlanmıştı,bilhassa kayıplar Fransızlarda askerin yarıya yakınına ulaşmıştı.

Maltepe yöresinde dar bir boğazda umumi karargâh konuşlanmıştı. Küçük,alçak kulübeler kayalıklara dayanmaktaydı. Düz çatılar pilotlarınbakışlarından kaçırılmak için toprak, çimen ve çalılıklarla örtülmüştü. Bütün

Page 103: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

savunma hatları burada toplanmıştı, Mareşal Liman von Sanders bütünoperasyonu buradan sevk ve idare ediyordu.”

Cephe Savaşının AmacıSon gecelerde Güney Grubu’nda meydana gelen olaylardan haberdar olan

Mareşal, Yarbay von Sodenstern’e 4 Mayıs sabahı aşağıdaki emri verir:“Birliklerin faaliyetini tam olarak öğren, fakat gelecek günlerde asla hiçbirhücum arzulama, öncelikle mevziler kuvvetlendirilmeli, öncelikle siperler vesığınaklar tamamlanmalıdır.’’

İleri görüşlü Alman başkomutan yine ne kadar da haklı çıktı! O, düşmanınşimdi kendiliğinden hücuma geçeceğinden emindi. Bu arada, düşmansaldırısına mukavemet edebilmek için sadece geçici olarak kurulan savunmahatlarının tam zamanında bitirilmesi ve kuvvetlendirilmesi gerekmekteydi.

Türk askerleri tüfeklerini ellerinden bıraktı, sivri uçlu kazmayı ve belküreğini kaptı ve istihkâm yapmaya başladı. Bir metre bile derinliğindeolmayan bu çukurlardan iyi bir sütre imkânı bahşeden mevziler ortaya çıktı,irtibat yolları inşa ediliyor, savaş yüzünden tamamen hallaç pamuğu gibidağılmış birlikler düzene sokulup, cephe arkasındaki iflah olmaz karışıklıkbir ölçüde azaltılıyordu. Böyle fasılasız bir gayretle iki gün geçti. Birçok eliki gün içinde çok şey yapabilirdi. Konstantinopol’den bazı takviyeler degeldi, öyle ki 5 Mayıs akşamı takriben 20.000 insan düşmanın defedilmesiiçin hazır bekliyordu. Yarbay von Sodenstern, ağır bir diz yaralanmasısonucu komutayı Albay Weber’e teslim etmek zorunda kaldı.9

Bu iki gün zarfında düşman topçusu Türk mevzilerini az da olsa taciz ettiİngiliz-Fransız savunma siperlerinde de sessizlik hüküm sürmekteydi. EğerGeneral Hamilton’un durumu müsait olsaydı mutlaka büyük bir istekle derhalsaldırıya geçerdi. Son savaşlar gerçi onun birliklerini öylesine hırpalamışolmalı ki yeterli takviyeler olmaksızın esasen ilerleme bile düşünülemezdi.Yaralıların hastane gemisine tahliyesi saatlerdir devam ediyordu.

Böylece bu iki değerli gün geçti gitti, böylelikle Hamilton, Türklerekendilerinin faydalanamadan geçirdikleri bu zamanı hediye etmek zorundakaldı.

Page 104: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Ancak 6 Mayıs’ta İngiliz ordu komutanı nihai darbeyi vurmayahazırlanmaktaydı. Mısır’dan gelen takviyeler bölgeye ulaşmıştı, keza 2.Fransız Tümeni de karaya çıkarıldı. Büyük bir gizlilik içinde gece ikiAvustralya tugayı Arıburnu cephesinden gizlice çekilmiş ve Seddülbahir’ekaydırılmıştı.

Hamilton, Alçıtepe’yi ele geçirmek için karaya çıkarılan 72 topun yanı sırayaklaşık 50 bin askeri ve bazı gemilerin atış gücünü yoğunlaştırdı. Bu dağıneteklerine kadar ancak 4 bin metrelik mesafe vardı. Fakat öylesineküçümsenen Osmanlılar, Alman silah arkadaşlarıyla beraber, dört binmetrelik alanın ön kısmına, öncelikle infilak ettirilmesi gereken demir birsürgü yerleştirdi.

6 Mayıs öğleden önce fırtına koptu. Korkunç bir öfkeyle topçular denizdenve karadan Türk mevzilerine ve arka arazilere bomba yağdırdı. Geliboluşimdiye kadar böylesi bir cehennemî ateş görmedi, yaşamadı. Duman ve tozbulutları Türk mevzilerin üstünü kapladı. Bu cehennem bir saat devam etti,sonra ilk piyade bölükleri siperlerinden fırladı. Kâh burada, kâh oradadüşman daldan dala konarcasına ilerledi, arazi katmanları arkasında tekrarkayboldu. Türk siperleri, hâlâ arka arazilere yağmur gibi boşalan, düşmanatışlarından kurtulmuştu. Bunun için Türk topları seslerini yükseltti, makinelitüfekler çatırdamaya başladı. Fransızların kırmızı pantolonları ve kırmızıkepleri fevkalade mükemmel bir hedef sunmaktaydı. Fransızlar ölümü hiçesayan bir cesaretle 50-60 kişilik kalabalık kafileler hâlinde ilerledi. Onlarkafileler hâlinde öldürüldü. Sayısı azalan, geri kalan kafileler geri çekildi,yeni yedekler ileri atıldı.

Bazı hücum müfrezeleri Türk siperlerine ulaşmayı başardıklarında, elbombaları onlara doğru uçuştu ve güçlü bir karşı saldırıyla Fransızlar geripüskürtüldü. İkindi vaktine kadar savaş şiddetle devam etti. Makineli tüfeklertamamen susmuş, yeni mühimmat kalmamıştı. Bu arada Alman denizciler dedüşen Türk arkadaşlarının tüfeklerini aldı ve ateşe devam etti. Düşman, birkarış bir yer bile kazanamadan geri çekilmek zorunda kaldı.

Gelecek günün sabahında yeni piyade saldırılarıyla desteklenen filoların

Page 105: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

güçlü bombardımanı yeniden başladı. Kirte’ye doğru ilerleyen 87. ve 88.İngiliz tugayları korkunç kayıplara uğradı. Sağ kanatta savaşan Fransızlarbüyük bir ateşle karşılaştı. Askerler bocalamaktaydı. Panik içinde tepelerdenaşağı doğru koşarcasına gitmek için yavaş yavaş geri çekildiler. Mükemmelşekilde sevk ve idare edilen Türk bataryalarının mermileri geri çekilenkitlelerin ortasına düşmekteydi. Sürekli yeni dalgalar saldırıyı ileritaşımaktaydı. Türkler olağanüstü bir cesaretle ve azimli bir kararlılıklasavaşmaktaydı. Sadece bazı mevzilerde düşman ilerlemeyi başardı. Herçalılığın arkasında, her tepenin arkasında Türkler saklanmış durmaktaydı.Böylece düşman için savaşın bu günü de elle tutulur bir başarıyaulaşılamadan boşa geçti.

Bütün gece boyunca hararetli bir şekilde gelecek günün hazırlıkları yapıldı.Şimdi bütün Türk makineli tüfekleri, kahraman deniz Üsteğmen Boltz’unemrine verildi. Bu silahlarla Kerevizdere civarında yeni bir mevzieyerleşmeliydi. Boltz, böylece bir Türk komutan tarafından sevk ve idareedilerek, geceleri bilinmeyen arazilere kadar uzanıp gitti. Neredeyse kaderiarkasından yetişti, çünkü o bütün unsurları mevcut olan mevziler arasındabulunmaktaydı.

Her iki tarafın mermileri karşılıklı olarak patladığı için kımıldamak hemenhemen imkânsızdı. Nihayet düşman, yüksek sesli Allah nidalarıyla enazından Türk ateşini susturup en az kayıpla kendi mevzilerine çekilmeyibaşarmıştı. Maalesef Boltz’a bir mermi isabet etmiş ve ayağındanyaralanmıştı. O, komutayı, en sıcak ve en kritik savaş gününde, donanmakıdemli çavuşu Schubert’e devretti. Böylece askerleri kendisi olmasa datekrar çok dalgalı arazilere doğru ilerledi ve gün doğmadan önce, tamvaktinde emredilen mevzilere ulaşmayı ve tahkim etmeyi başardı.

8 Mayıs’ta savaş daha büyük bir hararetle patlak verdi. Nihai kararızorlamak için Hamilton bütün yedekleri toparlayıp götürdü. Öğleden öncesaat 09.00’dan öğleden sonra saat 16:00’e kadar Türk mevzileri donanmanınateşine maruz kaldı. Karşı konulamaz kudretiyle tabii afeti hatırlatan ağır birhava, çelik kusan namluların, çok dar bir alanda toplanan gücü karşısında

Page 106: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

neredeyse soluk kalmaktaydı. Ne Flamanların muharebe meydanlarında, nede Verdun önlerinde, dünyanın tıpkı bu küçücük yerinde olduğu gibi, böylesitam bir cehennemi ateş etkisi elde edilmemişti. Yedi saatlik bombardımandansonra, İngilizler, artık Türk mevzilerinde canlı bir şeyinkımıldayamayacağından emindi. İngilizler, birkaç mevzii kısmen yerle birolsa da, yatık uçlu yollu mermilerin dar sığınaklar üzerinde asla böylemahvedici bir etki bırakamayacağını göz ardı etmekteydi. Doğrusu manevitesir oldukça büyüktü, Türk askerleri “Allah’a hamdolsun.” diyor sinirlerininçok yıpranmamış olduğunu gösteriyordu. Onlar sonuna kadar sabretmeyehazırdı.

Düşman Türklerin önem verdiği kutsalları -Allah nidalarını- kendimenfaatine kullanmaktan çekinmemekteydi.

İngiliz askerleri siperlerini henüz terk etmişlerdi ki karşı tarafınsiperlerinden, çalılıklardan ve dar vadilerden bir makineli tüfek ateşiyükseldi. Bu korkunç mermi yağmuru altında öncü birlikler tam manasıylayok oldu. İlk hücum akim kalmıştı. Makineli tüfekler tesirini göstermişti,çünkü onların (tüfeklerin) mahvetme gücü her şeyden önce düşmanın birbütün olarak muharebeye sokulmasıyla geçerli olabilirdi.

Kıdemli donanma üst çavuşu Schubert iki kez başından yaralandı. O,komutayı deniz kıdemli üst çavuşu Seckendorf’a devretmek zorunda kaldı.Böylece tekrar bir Alman denizci tam bir sorumluluk makamındabulunuyordu. Çok daha büyük bir güçle, ikinci hücum dalgası başladığındaise sevinçle ve göreve hazır olarak liderlik görevini yerine getirdi. Düşmanında hakkını teslim etmek gerekir: O da büyük bir cesaretle ilerler, ölümü hiçesayar büyük kayıpları dikkate almaz. Bazı siperler hemen hemenkaybolmuştu, sağ kanattaki Türk hatları sendelemekteydi. Düşman toprakkazanmaktaydı. Durum kritikleşiyordu. Bir tepeden yaralı Üsteğmen Boltzbütün feci olayları takip etmişti, şimdi o daha uzun tutunamazdı.Topallayarak makineli tüfeklerin yanına gitti. Burada sol kanat, üstün güçlerehâlâ direnmekteydi. Düşman saldırısının üstüne gitmek için hemen süngülertakıldı, o sırada sağ kanat çöktü ve geri çekilirken de sol kanadı alıp götürdü.

Page 107: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Ancak küçük Alman birliği sendelemedi. Geri çekilmeyi emniyet altınaalmak için bu birlik sendeleyemez. Böylece Alman askerler sadece kendimevzilerinde kaldı ve son dakikaya kadar ateş etti. Kayıplar büyüktü amaasker sürekli saldıran düşmanın çok hızlı ilerlemesine mani oldu. Nihayetmevzi mukavemet edemez olduğunda ve Boltz geri çekilmek zorundakaldığında bütün makineli tüfekleri alıp götürmek artık pek mümkün değildi.

Onlardan üç tanesi kapakların çekilip alınmasıyla kullanılamaz hâlegetirildi ve terk edildi. 44 kişiden savaş kabiliyeti olan sadece yedi kişi, yanibeş gün önce yardım çağrılarına uyarak gemilerini terk eden yedi Almandenizci, cehennemden kaçıp kurtulabildi.

Savaşa yeni dâhil olan Türk birlikleri derhal, bütün yedekleriyle ve yenidenbaşlayan yaylım ateşiyle yarma harekâtını zorlayan düşman saldırısına karşıkoydu. Ancak akşama doğru cesur düşmanın gücü felç oldu. Düşman artıkilerleyemez bir haldeydi, bulunduğu yerde kaldı ve siper kazdı. GeceleyinTürkler karşı hücuma geçti ve kaybedilen arazilerin bir kısmı yenidenkazanıldı. Geri bırakılan makineli tüfekleri saklamak için bahriyeli sınıfınınson askerleri derhal terk ettikleri mevzilerine koştu. Ancak orada artıkkurtaracak hiçbir şey kalmamıştı. Bütün mevzi bir harabe yığını hâline gelmişve bu yıkıntılar altında makineli tüfekler gömülü kalmıştı. Yalnız bir tanesiçekilip alınabilirdi, fakat o da tahrip olmuştu ve kullanılamaz hâldeydi.

Page 108: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Avustralyalıların toplanma yeri. Avustralyalılar saldırı emri bekliyor.

Arı Burnu

Gerçi makineliler vazifelerini tam olarak yaptı, kritik saatlerde savaşınkaderini değiştirecek desteği verdiler.

Nihayet yeni gün, üç günlük kanlı çarpışmaların ortaya çıkardığı yeni

Page 109: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

vaziyete bir bakış imkânı kazandırabildi. Düşman ortalama olarak en fazla500 metrelik bir alanı sayısız kurban ve mühimmat kaybederek kazanabildi.

Alçıtepe hâlâ 3 km. uzaktadır. Gerçi İngilizlerin baskın gücü tamamenkırılmıştı. Bu dağı hücumla zapt etme umudu geçici olarak terk edilmekzorundaydı. Bunun amacı savaşa derhal nihai bir yön verme umuduydu.

Üstünde şimdi haftalardan beri ölümün böylesine zengin hasat elde ettiğibu ıssız, parçalanmış arazideki toprağın sathındaki ve altındaki askeryığınları… Bu ağır, boğucu, yakıcı ve pırıl pırıl hava içindeki susuzluğunıstırapları… Sürekli mavi gökyüzündeki acımasız yakıcı güneş sayesindeyavaş yavaş kavrulma… Kısa süreli girdapvari rüzgârın savurduğu kumunsebebiyet verdiği akciğer rahatsızlığı… Cinnete götüren haşarat ve sineklerinverdiği eziyet… Siperlerin önünde çürüyen cesetlerin saldığı pis koku… Bu,her gün yeni kurbanlar arayarak bin şekle giren, binlerce şeytanigülümsemeyle süzülen, havadan yırtıcı bir çatırtıyla hızla yaklaşan, yeraltından ileri doğru savrularak sığınakları bütün sakinleriyle birlikte yutan,şarkı söyleyerek ve mezarlar üzerinde ıslık çalarak uçan, ölüm manasınageliyordu.

Bu Mevzi SavaşıdırDüşman devasa gücüyle, çelik zırhlarıyla ve bolca bulunan modern

yardımcı vasıtalarıyla deniz üzerinden, uzaklardan gelmişti. Düşman yediiklim dört bucaktan meydana getirdiği kendi kurban birliklerini, şimdi birdepremle parçalanmış gibi, yarılmış, hiçbir hayat izi taşımayan Türktopraklarının üzerine gönderdi. O, (Hz.) Muhammed oğullarını (askerlerini)memleket toprağı diyebileceğimiz kendilerince kutsal olan yere inmeyezorlar. Gene (Hz.) Muhammed öğretileri gibi eski olan kutsal savaş buradateşvik edilmişti. Burada şimdi Türk toprakları üzerinde soydan soya miraskalan fanatizm adeta kol geziyordu. Her şeyi yiyip bitiren, dünya yangınınıkuşatan sayısız siperlerin hiçbirinde, hiçbir yerde, onun kendini fedaetmesinin ve teslimiyetinin gaye ve hedefi Anadolu’nun evladı olan bu safaskerde olduğu gibi böylesine aşikâr bir hâlde değildi. Din ve savaş onun içinburada tek bir kavram olup eriyip gitmişti.

Page 110: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bu inançsız müstevlilerin köstebek çukuru labirentleri, denizden denizedoğru yayılmakta ve onların arkasında Türk topraklarının küçük sivri birparçası ve daha sonra onların geldikleri ve tekrar rücû edecekleri deniz. İştebunlar demirden bir kuşatma içinde olan bu müstevlileri sahil kayalıklarındatutacaklardı. Bu alçak gönüllü, temiz yürekli ve kuvvetli iman sahibiçocukları çekilmeye (kaçmaya) götürebilecek dünyada hiçbir güç yoktur!

Mevzi savaşı başlıyor!9 Yarbay von Sodenstern’in komutayı Weber’e teslim etmesinin sebebi diz yaralanması olarak değil,

kendi başına yaptığı bir karşı taarruzun çok sayıda Mehmetçik’in şehit olmasına sebep olması vebaşarısızlıkla neticelenmesinden kaynaklanmaktadır.

Page 111: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

GOBEN UYANIYORÇanakkale Boğazı’nın kuşatılması amacıyla müttefik filolarının ve

ordularının kanlı çarpışmaları esnasında, İstanbul Boğazı önlerinde huzurlubir sükûnet hüküm sürmekteydi. Gerçi Rus donanması sürekli denizde, kâhburada kâh orada Anadolu’nun sahillerinde (görülmekte), sık sık limanları,Ereğli ve Zonguldak’ın maden ocaklarını bombalamakta, yalnız başına rotasıistikametinde o tarafa giden kömür vapurlarını batırmakta ve toplarıylaKafkas Cephesi’ndeki savaşa müdahale etmekteydi. “Goben” her yerde tamvaktinde hazır olamayabilirdi ve kömür yetersizliği kruvazör seferlerinibüyük ölçüde sınırlandırmaktaydı.

Şayet müttefikler, Çanakkale Boğazı önlerinde Rus donanması tarafındanİstanbul Boğazı önlerindeki yoğun katılımlarıyla desteklenmiş olsaydı, büyükbir manevi başarı problemsiz elde edilebilmiş olurdu.

Acaba İstanbul Boğazı önlerinde sürekli duyulan top gürültüleri,Konstantinopol halkı arasında nasıl bir heyecan uyandırıyor, epeydir sinirlive gergin bir atmosferde çalışan Türk hükümeti için hangi zorluklarıgösteriyordu.

Bununla beraber İstanbul Boğazı’nda sessizlik hâkimdi.Orda sahilde toplanan birlikler boş yere kara çıkarma birlikli Rus

donanmasının görünmesini bekledi. Odessa Limanı, askerlik hitabeti olan,cesur Tümgeneral Çhomenko’nun emri altında birleşen nakliye gemileriyletıka basa doluydu.

Eğer gemiler birliklerle doldurulamaz ve limandan çıkış emri alamazlarsa,teşebbüs hevesi ve faaliyet hazırlığının amirale ne faydası dokunabilirdi.Birlikler bulundukları yerde sessiz ve hareketsiz duruyordu.

Bu nasıl mümkün olabilir? Dev Rusya’nın emre amade yeterli birlikleri

Page 112: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

yok mudur? Hayır, bu faaliyetsizliğin esas sebebi tekti ve açıkçası bu dasadece “Goben”in varlığında aranmalıdır.

Birlikleri donanmanın korunmasında sadece karaya çıkarmak yeterlideğildi. Belki başarılı olunabilinirdi. Fakat bu birlikler günün birinde bütünsavaş vasıtalarından mahrum bırakılmak ve hazin bir çöküşe maruz kalmakistemiyorlarsa, sürekli mühimmat ve iaşeyle beslenmeliydi. Fakat bu 5 eskiRus hat gemisi irtibat yolunu ve kara çıkarma yerini sürekli koruma altındatutacak durumda değildi. Onlar sadece, bu savaş gücü yüksek muharebekruvazörünü yanlarına yaklaştırmamak için birlikte ortaya çıkabilirdi. Ancak“Goben”in esas itibariyle bir savaşa yanaşıp yanaşmayacağı şüpheliydi.

Donanma, Sivastopol’da kömürlüklerini yeni kömürlerle doldurmak içinher halükarda her üç dört günde bir muharebe meydanını terk etmeyezorlanıyordu. Bu sürede kara çıkarma alanları ve karaya çıkan birliklerinmevzileri Türk donanma toplarının ellerindeydi. Sadece “Goben”inmahvedilmesiyle İstanbul Boğazı yolu açılabilirdi. Fakat hızlı gemiyakalanamıyor ve bu sebeple nakliye gemileri hareketsiz hâlde Odessa’daistirahat etmek zorunda kalıyordu.

Yalnız 28 Mart’ta Rus donanması İstanbul Boğazı girişinde her iki fenerkulesini çok uzaktan bombardımana tutmuştu. 2 ve 3 Mayıs günü de Rusfilosu hiç atış etmeden, hemen tekrar oradan uzaklaşırken İstanbul Boğazıönlerinde görülmüştü.

Gelibolu’da kanlı çarpışmalar tam sakinleşmişken kaçınılması mümkünolmayan mevzi savaşına dönüşürken, 9 Mayıs sabahı erkenden Rusdonanması tekrar ortaya çıktı, bu defa da Ereğli civarındaki kömür sahilindegörüldü. Birkaç vapur, savunma için son derece mühim olan kömürleri almakiçin orada rıhtımda beklemekteydi. Aniden çalışmalara ara verilmek zorundakalındı, çünkü ufukta giderek büyüyen ve daha da tehditkâr vaziyette kabaranbu duman bulutlarının ne anlama geleceği artık tecrübe ile bilinmekteydi.Sadece dağlara doğru mümkün mertebe hızlı bir kaçış mermi yağmurundan(çelik gibi dolulardan) kurtarabilirdi. Yaylım ateşi üstüne yaylım ateşiaçılmakta ve büyük bombardıman uçakları karaya doğru uçmaktaydı. Kömür

Page 113: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kuyularının bulunduğu ta uzaklardaki dağlarda devasa toz bulutları havayayükselmekte, taş toprak yığınları etrafa savrulmaktaydı. Rıhtımlar ve gemilerde ağır ateş altındaydı. Orada burada ateşler yükselmekte, Ereğli’nin üzerindegazlı (sisli, dumanlı) bir hava bulunmaktaydı. Filo bir aşağı bir yukarı hareketetmekte ve yaylım ateşinin gürültüleri ta uzaklara, dağlara kadaryankılanmaktaydı.

Hali hazırda limanda üç gemi yok edildi ve batırıldı. Şimdi birkaç bot birkara çıkarma birliğiyle limana yaklaştı. Sahil koruma onları geri püskürttü.

Ancak, kömür tesislerini ve mayınları tahrip etmek için daha büyük birkara çıkarma harekâtına teşebbüs edileceği tehlikesi bütün savaşın sevk veidaresi için hayati önem arz eden can damarını tehdit etmekteydi. Bu her şartaltında engellenmeliydi. “Goben” derhal demir alma emrini aldı ve düşmanasaldırmak için olağanüstü bir güçle Ereğli’ye doğru dümen kırdı. Öğledensonra oraya vardığında artık Rus filosu namına hiçbir şey görülmüyordu.Fakat kruvazör denizdeydi. Belki de Rus filosu ertesi gün tekrar ortayaçıkacak ve sonra da kruvazörü yakalamak isteyecekti. Kruvazörün denizdeolması iyiydi, çünkü onun varlığı yakında çok elzem olacaktı.

10 Mayıs sabahının ilk ışıklarıyla küçük torpido botu (Numune) İstanbulBoğazı’nın güvenliği için Karadeniz’e açıldı. Mükemmel bir ilkbaharsabahıydı. Yüzeyinin altında birçok tehlikeli Rus mayınının sabırsızlıklapusuda beklediği su, sessizdi, istirahat etmekteydi. Gök kubbe berraktı,gittikçe genişleyen ufuk berraktı. Ancak ufuk şimdi bulanmaktaydı. Komutandeniz Üsteğmen Sommer’in dürbünü (çift camı) bu gri buharı keskin birşekilde delmektedir. Hakikatte ise İstanbul Boğazı’na yaklaşan birçokgeminin duman bulutlarıydı bunlar. “Goben” derhal Rus filosunungörünmesinden haberdar edildi.

İstanbul Boğazı’nın istihkâmlarını ateş altına almak için filo gönül huzuruiçinde, sabah güneşiyle parlayan sulardan geçerek ilerledi ki bu istihkâmlarbütün ağır toplarını epey zaman önce Çanakkale Boğazı’na teslim etmişti.

Ruslar, “Goben”in çok yakın bir yerde pusuda beklediğini, hatta şimdiköpüklü burun dalgalarıyla hızla yaklaşmakta olduğunu hissetmedi. İki büyük

Page 114: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

mayın arama gemisi arama cihazını attı, iki hat gemisi de onları takip etti.Küçük “Numune” vazifesinde sebat ediyor, mesafe 75 hektometreye inenekadar bekliyor ve sonra mayın arama gemilerini ateş altına alıyordu. Ancak oen kısa sürede hat gemilerinin yaylım ateşinden kaçıp gitmek zorunda kaldı.Geri kalan diğer 3 hat gemisi kruvazörler sayesinde denizde kendileriniemniyete alarak dururken, mayın arama gemileri de böylece yolu açtı. Hemenilk mermiler top namlularını terk etmek zorunda kaldı. Patlama sesleribirazdan Konstantinopol’e ulaşacak ve ahaliyi haşin bir şekilde sabahuykusundan çekip alacaktı. Ancak “Goben” sapasağlam Haliç’te duruyorduve bugün orada mesrur bir uyanış olmayacaktı.

Berrak ufkun üzerinde “Goben”in duman bulutları belirdi. Ruslar, bukarakteristik duman bulutlarını çok iyi tanıyordu. Şimdi İstanbul Boğazı’nınbombalanmasına son verilmişti.

Kaçınılmaz savaşta ana kuvvetlerle tam vaktinde birleşebilmeleri için heriki hat gemisi geri dönüş emrini aldığında hiçbir atış yapılmadı. Sadece 8deniz mili bir hızla Amiral Eberhart 3 gemisiyle, uzun süredir ufukta teşhisedilebilen ve tam hız yaklaşan “Goben”e doğru ilerledi. Kuzey rotasıylaRuslar savaş hattına doğru yayıldı. Aslında “Goben” de artık hedefineulaşmıştı; şimdi ise hevesini kaybetmesi ve kısa sürede geri gelmemesi içindüşmana mümkün olduğunca çok zarar verdirilmeliydi.

“Goben”, 160 hm uzaktaki amiral gemisine ateş açtığında saat 7:50’ydi.Aynı anda Rusların etrafında da şimşekler çakmakta, ateşler

parlamaktaydı. Bütün kulelerden gelen yaylım ateşleri Alman gemisininüstünde toplanmaktaydı. Fıskiyeler etrafta helezonik şekilde yükselmekte vegüverteye boşalmakta, infilak parçaları çatırdayarak etrafa saçılmaktaydı.Ruslar iyi ateş ediyordu, büyük mesafelerde takdire değer atışlaryapılmaktaydı. Fakat Alman toplarının namlularından her 15 saniyede bir28’lik mermiler fırlamakta ve boğuk bir homurtuyla vızıldayarak amiralgemisi “Jevstafi” üzerine yönelmekteydi. İlk yaylım ateşi çok kısa oldu.İkincisi ise aşırma atışı oldu. Ancak şimdi de hat gemisi sanki büyük birgüçle yana çekiliyormuş gibi sarsılmaya başladı. Beş gülle aynı anda peş peşe

Page 115: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

bordoya isabet etti, geminin üzerine güçlü su kitleleri boşaldı, birkaçsaniyede onların altında kayboldu. Takip eden yaylım ateşi örtü gibidurmaktaydı. Önde, arkada ve her iki yanda fıskiyeler yukarı doğrusavrulmaktaydı. Şimdi yaşlı “Jevstafi” için vahamet başlamıştı. O, dahaönceden kendi bünyesinde hissetmek zorunda kaldığı için Alman güllelerinininfilak etkisinin ne kadar büyük olduğunu epeydir tecrübesiyle bilmekteydi.

Şimdi geri kalan her iki gemi ana kuvvetlerin arkasından yetişti ve savaşadâhil oldu. Bu anda Amiral Eberhard rotanın on iki deniz milineyükseltilmesi emrini verdi. Bu onun şansıydı, çünkü en yakın yaylım ateşidoğrudan onun gemisinin kıç kısmının arkasından killi suya isabet etti. Burota yükselmesi olmasaydı mermiler çaresiz gemide delik açmış olurdu.

Bu arada devam eden çarpışmalardaki mesafe 145 hm’ye kadar düştü. Hatgemilerinin merkezi ateşi sürekli daha da büyük tehdit oluşturuyordu. Buarada da “Goben” isabet aldı. 30,5 cm’lik bir top mermisi bordonun önüneisabet etti, ara güverteye kadar delip geçti ve büyük tahribata sebebiyet verdi.İkinci isabet suyun altındaki zırhlının alt kenarında infilak etmiş olmalı.İkinci 15cm’lik top atışı su geçirmez iç kesime ve de arka bordoya zararverdiyse de geçici olarak devre dışı kalmıştır.

Ağ kutusu da isabet aldı ve ağ da aşağı doğru sarktı. Mucize eseri buisabetler hiçbir ekip kaybı meydana getirmedi.

Nihai bir savaşa girişmek ve kendisini Rusların güçlü, iyi durumdakiateşine daha uzun süre maruz bırakmak “Goben”in vazifesi değildi.

Bu geminin yerine getirmesi gereken vazife çok mühimdi ve onunKonstantinopol’deki aleni mevcudiyetinin ahlaki etkisi çok büyüktü.

Böylece, düşmanı mümkün mertebe İstanbul Boğazı’ndan uzağa çekmekiçin komutan deniz kaptan Ackermann tam sürat gitmeye ve mesafeyiaçmaya karar verdi. Topların gürültüleri susmuştu.

Fakat çok daha büyük bir tehlike “Goben”e, onu mahvetmek için farkettirmeden sessizce yaklaşmaktaydı. Bir denizaltı tarafından fırlatılan ikitorpido birdenbire geminin üstüne doğru geldi. Tam zamanında fark edilerek,sert bir dümen hareketiyle bu ölümcül canavardan kurtulmayı başardı.

Page 116: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Torpidoların girdabı ta uzaklarda kaybolup gitti.Rus donanmasının büyük bir kısmı zorlayarak yaklaşmayı denedi ve

“Goben”e yöneldi. Ancak Ruslar derhal takip etmenin fayda vermediğinianladı ve geri dönüp gözden uzaklaştılar.

İstanbul Boğazı’nın bombalanma niyetini “Goben” tamamen engelledi.Böylece o, öğleden sonra Boğaz’a girdi. Şimdi Ruslar, “Goben” İstanbulBoğazı’nda nöbet tuttuğu müddetçe, birliklerini karaya çıkarmanın, tamamenimkânsız olduğundan bizzat emin oldu. Ve o bunu yaptı!

Fedakârlık yürüyüşüÇanakkale Boğazı’nda durum çok az değişti. Her iki tarafta da büyük bir

gayretle istihkâmlar yapıldı, sadece bir farkla ki Türklerde dört bir tarafta ensade ve en ilkel savaş materyalleri eksik iken, İngilizler bol kesedenharcayabilmekte ve tasavvur edilebilen bütün vasıtalar bol miktarda onlarınemrine amade bulunmaktaydı. Ve sonra düşman filolarının korkunç ve hiçsusmayan ateşi! Türk mevzilerinin her iki tarafında da gemilerbulunmaktaydı ve gün boyu gelen mevzi ateş yağmuru altında esasen hiçbiristihkâmın çalışması da mümkün değildi. Gece de sükûnet yoktu. Diğergemiler yaklaşmakta, gece vardiyası gündüz vardiyasını devralmakta,projektörler aydınlatmakta, yaylım ateşleri süregelmekteydi. DenizlerinEfendileri kendilerini burada, büyük bir huzur içinde atış faaliyetlerine maniolabilecek her türlü tehlikenin dışında güven içinde hissediyordu.

Keşke böyle bir denizaltı olsaydı, daha doğrusu böyle küçük, minnacık birdeniz altının olması durumunda neler olmazdı ki! İşte o zaman kendine itibarkazandırmayı bilebilir ve denizi düşmandan temizleyebilirdi. Ancak oradahiçbir denizaltı yoktu. Fakat güçlü düşmana huzur vermemek ve emniyetiellerinden almak için bir şeyler yapılmalıydı.

Üç küçük liman torpido botundan gecenin karanlığında yaban arısınınyuvasına girme cesareti istenebilir miydi? Bu faydasız bir fedakârlık olurdu,çünkü onların sürati çok azdı ve namluda sadece bir torpido vardı.

Onlar, sürekli aşağı yukarı devriye gezen büyük düşman muhriplerininkolay bir avı olurdu. Fakat orada hâlâ 620 ton istiap hacmi ve güvertesinde üç

Page 117: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

torpido namlusu olan Muavenet bulunmaktaydı. Ve güçlü, her daimmüdahaleye hazır yarım filotilla şefi Kaptan Teğmen Firle Alman topçuustalarıyla hâlâ oradaydı. Firle bir şeyi kendisine iki kez söyletmezdi. Ohemen tehlikeli teşebbüsü denemeye hazırdı.

Artık kendi özel mayın engellerinin önünden geçip gitmek bile tehlikeli birteşebbüstü, zira kimse kesin olarak en yüzeydeki mayınların nerede demirliolduğunu ve Çanakkale Boğazı’nın sahili boyunca güvenli sefer alanınıngenişliğinin ne kadar olduğunu söyleyemezdi. Burada işi şansabırakmamalıydı.

Ertesi gece Firle, topçu bataryalarının bulunduğu Asya sahilindekiErenköy’de hazır durmaktaydı. O, tecrübeli elleriyle botunu başarıyagötürmek için bu cüretkâr darbe karşısında düşmanın alışkanlıklarınıgözetlemek; gemilerin, devriye araçlarının ve ileri karakolların durumunutasavvur etmek zorundaydı. Şu anda karşıda Morto Körfezi durmaktadır. İkihat gemisi orada demirlemiş projektörleriyle kara çıkarma yerleriniaydınlatmaktaydı. Bütün toplardan ateşli bir aydınlık yükselmekteydi.İngilizlerin ve Fransızların sığınaklarından zaman zaman aydınlatma roketleriatılmakta ve ışığıyla bütün yöreyi hatta Morto Körfezi’ni bileaydınlatmaktaydı. Bu çok da sevindirici bir şey değildi. Hisarlık tepesindenAsya sahiline kadar düzenli bir şekilde, altıdan sekize kadar bir dizi muhripgüvenliği görülmüş olmalıydı. Daha az memnuniyet vericisi ise o anda Firlede bizzat, kendisinin gözetleme yerinin, sağ kanadında hücum botununkörfezi terk ettiğini gördü.

Bu emniyet kuşağından geçerek yapılacak bir ileri sızma harekâtına imkânverebilecek sadece bir boşluk görünüyordu bu boşluk Avrupa sahilinin alttarafında bulunmaktaydı. Türk mevzilerini ağır bir şekilde sarsan yaylımateşleri çatırdamaya devam etmekteydi.

Şimdi, bütün tedbirleri almak ve sonra da karaya çıkmakta zorlananarkadaşlara yardım etmek için harp talihine meydan okuyacak eylemigerçekleştirmek gerekti. Son umutsuzluktan doğan cüretkâr bir teşebbüs,kendini feda etme.

Page 118: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Akşamın gölgesi Çanakkale Boğazı’nın huzur içinde akan sularının üstüneçökmekteydi. 12 Mart’ın bu akşamında “Muavenet” limanı terk etti.Neredeyse şüpheli, ancak tam bir bağlılıkla Türk komutan Kaptan TeğmenAhmet’in bakışları Firle ve onun iki subayının üzerine yoğunlaştı: DenizYarbay Sebelin ve Deniz Teğmen Andrea. Türk garnizon kıtaları haricindebordoda 15 Alman denizci daha bulunmaktaydı ve bunlar kendi alanlarındauzman, uzak memleketlerindeki huzur dolu yıllarda yetişmiş olan askerlerdi.Şimdi onların bütün yeteneklerini ispatlama zamanı gelmişti. Umut edilenbaşarı onların harp yeteneğiyle değerlendirilebilirdi. Kendileri debaşaracaklarına inanıyor ve silahlarına güveniyorlardı.

Sahilin sığ yerlerindeki şamandıraları tahmin etmek için görüş kabiliyetiyeterliydi. Böylece mayın engellerinin arasından Muavenet, sahile çok yakınbir şekilde hareket etti. Allah’a şükürler olsun ki, barikatlar kolayca geçildi.Maceraya atılmak için hava oldukça berraktı. Gece olmalıydı, karanlık, nüfuzedilemez gece. “Muavenet” sadece bu yegâne müttefiki karanlığa itimatedebilirdi.

Şimşek hızıyla kurbanına saldırmak için uzun, dar bir gölge gibi sessizceoraya doğru süzülmek zorundaydı.

Gizlice hedefe yakın bir yere demir atıldı. Görevliler bir hat gemisininÇanakkale Boğazı’na hâlâ nasıl girdiğini ve gece vardiyasında MortoKörfezi’ne nasıl dümen kırdığını görebilmekteydi. Bu onların kurbanı mıolmalıydı?

Bulutlar, kaybolmakta olan gün ışığının son pırıltıları içinde oraya doğrugitmekteydiler. Zarif, gri bir sis perdesi suyun üzerinde süzülmekteydi.Nihayet gece oldu, zifiri bir karanlık. Çünkü yeni aydan önceki gündü.Bulutların arasında ara sıra tek tük yıldızlar parıldamaktaydı.

Projektörler uzaklarda gece gökyüzünde süratle geziniyordu. Bu aradaaydınlatma fişekleri arada bir yükselmekte, ışıklarıyla Türk mevzilerininüzerine dökülmekte ve top gürültüleri vadilerden yuvarlanıp gitmekteydi.Hummalı bir bekleyişle saatler uçup gitti. Onlar, yani “Muavenet”dekigörevliler hâlâ beklemek zorundaydı. Hâlâ vakit gelmemişti. Düşman

Page 119: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

tamamen bitkin hâle gelene kadar ateş etmeli ve teyakkuzu yok edilmeliydi.Her denizci, karanlığa bakmanın, gözleri ne kadar yorduğunu yeterince bilir.Evet, onlar; -hat gemilerindeki bütün bu gözetleme postaları ve muhripler,köprülerdekiler- yorgun olmalıydı.

Vakit gece yarısını geçmişti. Düşmanın yaylım ateşleri hâlâ patlamayadevam ediyordu. Muavenet çapasını zeminden söktü, pervaneler dönmeyebaşladı. Küçük bot gürültüsüz ve dikkatlice Avrupa sahilinin hemen alttarafından, o yöne doğru süzüldü. Ateşçiler şimdiye kadar böyle yoğun birdikkatle kazan hizmeti vermedi, böylesine bir dikkatle ateşi karıştırmadı,çünkü bacalardan gelen çok az bir kıvılcım onları ihbar edebilirdi. Namluustasından ateşçisine kadar herkes büyük bir sükûnet içinde çalışıyor, tıpkıbir tatbikattaymışçasına gözlerinde aydınlık bir heyecan parlıyordu.

Muavenet bir gölge gibi gecenin derinliklerinden geçerek kaderine doğrusüzülüyordu. Bu anlaşılması imkânsız kader galibiyeti mi, yoksa hezimeti misaklıyordu?

Top gürültüleri giderek daha da artmaktaydı. Orada ileride sağda birgeminin silueti vardı. İskele tarafında bir dizi İngiliz destroyeri enlemesinedizilmişti. Hemen hemen 600 – 800 metre uzaklıktaydılar. Yavaş bir seyirlegemiler karşı rotayla geçip gider, uzun, gri bir gölgenin önünden. Gecekaranlıktı, dik kıyılar Muavenet’i koruyacak şekilde onun üzerine doğrumeyillenmekteydi. İngiliz denizciler yorgun ve bitkindi, çünkü haftalardanberi monoton gözetleme vazifelerini ifa etmekteydiler. Burada ne olacaktı ki?Onları burada kim tehdit edebilirdi ki? Yoksa bu Türk donanması olmasınsakın?

Gece saat 01:00... Morto Körfezi çok yakın olsa gerek. Orada da karşımızaEski Hisarlık Tepesi çıktı. Düşmanın top atışları Hisarlık Tepesi arkasındakorkunç tahribatlar yapmaktaydı. Şimdi ilk mevzilere ulaşıldı. Sığınaklar,siperler burada sulara kadar ulaşmış gözüküyordu. Şiddetli makineli tüfekateşleri karaya doğru atışa devam ediyor, serseri kurşunlar küçük botunüzerinde ıslık çalıyor, bazıları güverteye düşüyordu. Muavenet şimdikorunaklı kıyıyı terk etmek zorunda kaldı. Her şey hazırdı. Herkes

Page 120: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

istasyonlara! O anda sağda ön tarafta iki devasa gölge su yüzüne çıktı. Onlaröyle yakındalardı ki Muavenet atış mesafesi almak için istikametinideğiştirmek zorunda kaldı.

Su Hattında Demirli Bulunan İki Hat Gemisi!Buskohl, Stamm ve Eggers, bu hat gemilerinin üç namlu (top) ustası, şimdi

zamanı... Ölüm getiren torpidolu toplar yavaşça sancak tarafına çark etti.Hemen hemen yüz metre önlerinde, her şeyden habersiz duran avlarıbulunuyordu. Muavenet’te ölüm sessizliği hâkimdi.

Hiçbir vantilatör homurdanmamakta, hiçbir komut, hiçbir faydasız söz sarfedilmemekteydi. Sadece pervanenin monoton çalışması işitilebilmekteydi. Oanda birdenbire aydınlık bir şeyler parıldadı. Öndeki gemi yanıp-sönen birfenerle tanıtım sinyali vermekteydi.

Bu çağrı, uzun, gizem dolu bir gölgeye doğru yönelmekteydi.“dtto’’-“dtto’’- “dtto’’, diye karşı tarafa doğru ses verildi.

Hay aksi şeytan! Hâlâ hiçbir kesin atış mümkün değil. Sadece iki dakikadaha, iki dakika…

Demirden yapılmış gibi duran Firle, köprünün üstündeydi. Sadece sükûnet,sükûnet… Sadece zaman kazanmak, sadece iki dakika… Muavenet’te de birışık parladı, çaktı. İşaretçi sakince çağrıyı cevaplandırdı, aynen morsalfabesiyle “dtto’’ diye. Gerçi onun mors alfabesiyle verdiği cevap doğrudeğildi, fakat sonuç olarak onun da bir cevap vermesi gerekiyordu. İngilizlerbir kez daha mağrur bir sabırla “’dtto’’larını tekrarlarlar, keza aynı şekildeMuavenet de...

Şimdi tam zamanı! Gemi şu anda üçüncü kez çağırır. “Dikkat’’! Firle’nineli kornayı sıkıca kavrar. Sinyal sesi çınlamaktadır. Bunun üzerine hemenikinci kez, sonra üçüncü kez.

Üç torpido arka arkaya şakırdayarak suya indi, kudurmuşçasına kurbanınüzerine koştu. Muavenet’te nefes alma unutulmuş, böylece bütün bakışlar varkuvvetiyle torpidoların solgun parıltılı güzergâhına yönelmişti. Torpidolarçok büyük bir hızla sakin suları yararak kendi yolunu açmıştı, birincisiköprüye, ikincisi bacanın tepesine ve sonuncusu da geminin kıçına isabet etti.

Page 121: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Şimdi onlar, intikamcılar orada… Korkunç bir infilak havayı sarstı, geceninderinliklerine doğru yuvarlanıp gitti. Kırmızı bir yangın alevi arka direğedoğru yükseldi, yoğun siyah bulutlar gemiyi kaplamıştı. Gemi yavaş yavaşsancak tarafına yattı. Yaşasın! Yaşasın! Sesleri boğuk gırtlaklardan çıkarakgecenin derinliklerine doğru yankılanıyordu, Alman yumrukları kasketlerinisallıyordu. İnanılmaz bir coşku dalgası Türk savaş gemilerinin arasındangeçip gidiyordu.

Sancak Alabanda! Haricî Güçler Öne!Düşmanın projektör konisi her an etrafı aydınlatabilir ve küçük gemiyi

takip edebilirdi. Pervaneler büyük bir güçle âdeta suyu kamçılıyordu, sahilinkoruması altındaki kahraman gemiyi ileri doğru hareket ettiriyordu.

Başka hiçbir şey olmuyor. Hiçbir şey kımıldamıyor. Hiçbir bağırmaçağırma işitilmiyordu. İngilizler, korkudan taş kesilmiş olmalıydı. Sadecefelaket bölgesinde çok sayıdaki aracın projektörleri durmak dinlenmekbilmeden ve sinirli bir şekilde ileri geri geçip gidiyordu.

Muavenet, tıpkı bir gölge gibi tekrar sahil boyunca ilerledi, geldiği yoldangeri döndü, kimseye görünmeden, kimse tarafından tanınmadan. Nöbetçigemiler neredeydi, düşman destroyerleri neredeydi?

Gölgesini görmüş oldukları Goliath’takiler şimdi gemileriyle denizindibindeydi. Evet, Goliath 13.150 ton ağırlığında ve 700 kişi kapasitesindeydi.O artık yoktu ve 570 kişi onunla beraber hayatını kaybetmişti.

Kaptan Teğmen Firle şanslı botunu geri çekti ve geceleyin 2.00’deSoğandere Körfezi’nde yeniden demir attı.

Donanma şefi bu gece endişeyle bekliyordu, kurmay karargâhındakiler veMuavenet’in fedakârlığından haberdar olan tabyadakiler uyanık duruyordu.Ümitvar bir bekleyiş sürüyordu. Telsizciler istasyonlarında oturuyor vedikkatlice gökyüzüne doğru kulak kesiliyordu.

Saatler geçip gitmekte. Hâlâ hiçbir havadis gelmiyor. Muavenet’ten hâlâhiç bir hayat belirtisi gelmiyor mu?

Bu anda havada bir telsiz haberi yayıldı: “Morto Körfezi’nde bir İngiliz hatgemisi bir torpido isabetiyle batırılmıştır. Firle”

Page 122: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Allah’a şükürler olsun! Nihayet!Bir İngiliz hat gemisi batırıldı ve Muavenet kaçıp uzaklaştı, sağ salim geri

döndü! Çok söz etmemek bir denizci tarzıdır; donanma şefinin cevabi haberisadece iki kelimeydi: “İyi oldu!”

Amiral Souchon aynı saatlerde olanları savaş günlüğüne kaydetmekteydi:“Filo şefinin mütalaası, mahareti ve cesareti için mükemmel bir ispat. Ona vebütün Filotila’ya en üst tasviplerimi ifade etmekteyim ki bu filolita sonsuz birgayret ve sebatkarane bir çalışmayla, Türk malzeme ve personeliyle böylesibir başarıyı elde edebilmiştir.”

Bu arada Muavenet gün doğumunda mayın engelleri oluşturmak içinSoğandere Körfezi’nde gizlenmiş bulunmaktaydı. Ancak düşmandestroyerlerinin şimdi vahşi bir köpek sürüsü gibi Çanakkale Boğazı’ndasahili ve körfezleri köşe bucak arayarak dolaştıkları gözleniyordu. Birkaçdestroyerin iskele tarafında, Kefes Körfezi’nin Asya sahilinde etrafıyoklaması Muavenet’ten açıkça görülebilmekteydi. Gerçi Dardanos veİntepe’deki bataryalar teyakkuzdaydı, bataryalar ateş açtı ve siyahî gemicileriürküterek kovdu.

Evet, düşman karanlıkta ağır ağır yürümekteydi ve Goliath’in başına gelentalihsizlikten de haberdar değildi. Düşman ayrıca her şart altında bu konudabilgisiz bırakılmak zorundaydı. Çok geç olmadan buradan kaçılmalıydı!

Mayın engelleri ilk kez başarılı bir şekilde geçilmişti, zifiri karanlık geceyerağmen şimdi de başarılmalıydı. Ve bot ikinci kez mutlu bir şekilde hainşeytani mermilerin önünden geçip gitti. Güneşin altın sarısı ilk ışıkları,Gelibolu’nun kayalıklarını ışıtırken Muavenet de o anda Çanak önlerindeiyiden iyiye gizlenmiş bir şekilde, demir atmıştı.

Küçük Muavenet’in cüretkâr işlerinin haberi yıldırım hızıyla sığınaklar vesiperler arasında yayıldı. Bu, haftalardan beri düşman top gürlemelerininhemen hemen tamamen sustuğu ilk geceydi. Gelibolu’nun yorgun topraklarıüzerinde sürekli sevinçli, coşkulu çağrışmalar tınlıyordu:

“Allah büyük, Almanlar büyük!’’Gün ağardığında Morto Körfezi yalnızdı. İngiliz hat gemileri, Türk yan

Page 123: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

birliklerinin sol tarafını ağır bir baskı altında bırakacak, diğer demirlemealanlarına gitmişlerdi. Yeni yerlerde gemiler, ilk kez silah atışlarını tanzimetmek zorundaydı ve yine zamanla hedeflerini yoklamaları gerekiyordu.

Siperdekiler haftalardan beri çelik canavarların nasıl yaklaştıklarınıhareketsizce seyretmek zorunda kaldı, mukavemet edemeden mahvediciateşlere maruz kaldılar. Fakat savaşta hiçbir şey bu soğuk, kavranamaz ölümkarşısında acizliği kabul etmekten daha zor olamaz. Hiç karşı koyamadansadece ölebileceğini bilecek bir şuurda olmak kadar kötü bir şey yoktur.Nihayet düşmana misilleme yapılabildi. Nihayet Türk askerleri bir karşısavunma olabildiğini, savaş gemilerinin istedikleri gibi ölüm yaymasınıncezasız kalmayacağını yaşayarak gördü.

Onlar azmi yeniden keşfetti, yeniden dayanma gücü kazandı veMuavenet’in kahramanlığının ölçülemez kıymetteki bu moral gücü bununiçinde saklıydı.

Page 124: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

İKİ ORDUMevzi savaşı devam etmekteydi. Şimdi Büyük Savaş’ın bütün cephelerinde

siper savaşları vardı, fakat Gelibolu’nun özel bir anlamı vardı. Avrupa’nıngerek batısında gerekse doğusunda, birkaç siperin düşmesi veya daha büyükalanların gönüllü olarak terk edilmesi pek önemsenmeyebilir. OysaGelibolu’da bu böyle değildi: Burada Türk hatlarının, hemen arkasındagayretli, zafer sözü vermiş bir hedef bulunmaktaydı. Bu sebeple buradamevzi savaşında hiçbir esneklik gösterilmezdi.

Her karış toprak son nefese kadar verilen kurbanlara rağmen savunulmakzorundaydı; belki de biraz daha ileri gidilirse daha uygun savunmaimkânlarının ortaya çıkacağına bakılmaksızın her karış toprak son nefesekadar savunulmalıydı. İngilizler şimdi birinci muharebede karayaçıktıklarında başaramadıklarına, muazzam, ezici boyuttaki savaşmalzemeleriyle yenidenulaşmayı denemekteydi. İngilizler, siperlerini gerikazanmaya çalışan Türkleri metre metre kıskaca almaktaydı. Siperlermümkün mertebe düşman siperlerinin yakınına kazılıyordu, çünkü ancak busayede top mermilerinden sakınabileceklerdi. Bu sebeple siperler çoğunluklabirbirlerinden sadece on metre, hatta bazen de ancak üç metre uzaklıktaydı.

Gelibolu’daki siper savaşının hiçbir sabit cephesi yoktu, bu sığınaklardenizden denize sürekli hareket eden ve ani hareketlerle koşuşturan bir yılangibi uzanmaktaydı.

En ön hatta, fasılasız küçük bir savaş olurken, el bombaları havada uçuşur,keskin nişancılar her saniye ortaya çıkan düşmanın üstüne nişan alır ve herşeyin üzerinde mermilerin dehşetli melodisi tınlar, arka arazide ise fasılasızmevzi ve irtibat yolu inşasında çalışılırdı. Düz, hemen hemen koruma imkânıvermeyen siperler yerine yeni, dar ve iki metre derinliğindeki siperler

Page 125: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

yapılmıştı. Siperler sık sık araziye inşa edilen makineli tüfek yataklarıncadüşmanın yan tarafını kuşatacak şekilde, zikzak çizerek kavisli araziüzerinden geçerek uzanmaktaydı. Bu yataklar içine kahraman Boltz’unAlman denizcileri yerleşti ve bütün savunmanın bel kemiğini oluşturdu. Birsiper sistemi diğerine uzanmakta, onların arasında tam bir lağım galerisi veirtibat yollarından oluşan bir labirent uzanmakta ve öne doğru toprakaltındaki dinleme yolları düşman mevzilerinin hemen yakınına kadarulaşmaktaydı. Ön cephenin önündeki düz çukurluklarda bulunan meşe vefundalıklar koruma alanı açmak için tamamen yakılıp, kül edildi. Seyrekdikenli teller gece çekilmekte ve sivri kazıklı kurt kapanıyla her yerde tehditoluşturulmaktaydı. İrtibat yerleri derin çukurlara ve dar boğazlarayerleştirildi, yedekler ve erkânı harbiye için sığınaklar yapıldı. Sahratopçularının on bir bataryası Kirte civarında tornistan etti ve gayet iyi birkamuflajla araziye yerleşti. Gözetleme yerlerinden düşman siperlerininbulunduğu arazi güney ucuna kadar görülebilmekteydi.

Askerler yaklaşan atışları umursamadan tahkimat çalışmalarını sessiz veumursamaz bir tarzla yürütmekteydi.

Mermiler yakınına düştüğünde, onlar patlayan toz ve çelik bulutlarıylaneredeyse hiç ilgilenmez, istihkâm kazmaya devam ederdi.

Her köşe bucakta materyal eksikliği hissedilir olduğu için bütün busavunma sistemlerini ikmal etmek gerçekten de çok zordu. Bombalara karşıemniyetli siperlerin yapımı için gerekli beton yerine, çok daha kalitesizmalzeme, tahrip olmuş köylerden toplandı. Ağaç malzeme de KüçükAsya’dan temin edilmek zorunda kalındı. Sadece en ön hatları boydan boyageçen engeller yapmak için bile dikenli teller kâfi gelmiyordu. Bu engellersık sık ağaç dallarıyla oluşturulmak zorunda kalınıyordu.

Mevzi savaşlarının başlangıcında Türkler düşmanın güçlü topçusuna karşıağır mukabelede bulunamadı, ancak, sürekli atış alanlarında gözüken vedolaylı atışlarıyla Arıburnu civarındaki savaşlara müdahale eden iki eski hatgemisi “Turgut” ve “Barbaros”un gemiden yapılan top atışları istisna. Bunafelaket boyutundaki mühimmat noksanlığı da eklenmeli. Özellikle kendi

Page 126: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

bataryaları susmaya mahkûmken, sürekli kuvvetli bir düşman ateşi altındabulunmaya sadece Türk askerinin tükenmek bilmeyen sinir yapısı tahammüledebiliyordu.

Bu inanılmaz olaylar o kadar sık oluyordu ki siperlerdeki arkadaşlarına enazından top gürültüleri vasıtasıyla bir topçu desteği vermek için topçulartereddütlü vaziyette manevra mühimmatı temin ediyordu. Düşmanınüstünlüğü karşısında güçsüzlüğün sebebiyet verdiği büyük bir trajediyaşanıyordu. Öfkeden sıkılan yumruklarla kendilerine muhteşem hedeflersunulan topçular her gün buna şahitlik etmek zorunda kalıyor ama ateşedemiyordu. İngilizler bu cephane eksikliğini gayet iyi bilmekteydi veböylece onların (İngilizlerin) sahildeki bütün ordugâh yaşantısı açık verahatsız edilmeden devam etmekteydi.

Düşman kahvesini demlerken, her yerde küçük duman bulutçukları sabahınberrak göğüne yükselmekteydi. Türk askerlerinin her gün onların etrafındagezindikleri veya ata bindikleri görülmekteydi. Bu ne işe yarar kiKonstantinopol’deki depolar boş… Cephedeki büyük stoklar en vahim zamandilimleri için ihtiyat olarak kalmalıydı.

Ancak zaman içinde enerjik kaptan Z. S. Pieper bu hususa da çare bulmayıbaşardı. Konstantinopol civarında, uygun makinelerin, ham malzemelerin vekalifiye işçilerin teminindeki devasa güçlüklere rağmen üretimi her haftaartan ve iyileşen bir top mühimmat fabrikası vücuda gelmişti. Yardımcıişletmelerle birlikte fabrikaların sayısı yirmi yediye yükseldi. Fakat bufabrikalar kav ve barutun yanı sıra 23 değişik mermi türü imal etmekzorundaydı. Kaptan Z. S. Pieper ve onun Alman ustalarının ne tür zorluklarınüstesinden geldiği pek anlatılamazdı. Elbette ki onlar bütün güçlüklerinüstesinden geldi, üretimi dört katına kadar arttırdı ve bu sayede hezimetkarşısında cepheyi muhafaza ettiler.

Amiraller V. Usedom ve Merten de yorulmamış faal haldeydi. Herhangibir şekilde elzem olmayan bütün obüsler ve havanlar Çanakkale Boğazıtabyaları tarafından teslim edildi. Mandalar, yürüyen top kundakları üzerineoturtulan topları dik yamaçlardan yukarı çekmek için zahmetli bir gayretin

Page 127: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

içine girmek zorunda kaldı. Sonsuz meşakkat altında zamanın seyri içerisindecepheye 33 sabit top yerleştirmeyi başardılar. Hatta Konstantinopol’deki ordumüzesi kapılarını açtı. Eski, yüzyıllık havanlar ortaya çıkarıldı ve en önhatlarda bomba topu olarak yerleştirildi.

Ancak kısa sürede onların faydadan çok zarar getirdiği tespit edildi, ziraher atışta ortaya çıkan kalın beyaz duman bulutu, düşman ateşini üzerlerineçekmekteydi. Böylece havanlar müzeye geri döndü.

Filo şefi Amiral Souchon da gemilerin mühimmatlı birkaç uzun mesafelitopunu vermek zorunda kaldı. Gemiler, Asya sahillerinin tepelerinde bulunanErenköy’den pek de uzak olmayan bir yerde tertip oldu ve oradan da düşmantarafından işgal edilen güney tepesini, düşman gemilerini ve ordugâhalanlarını etkin bir ateş altına alabildi. Goben’in sadece 15 cm’lik bir topuhedefine ulaşamadı, çünkü Çanakkale Boğazı’nı geçerken vapur MarmaraAdası civarında bir denizaltıya kurban gitti.

Donanmanın ve tabyaların yardımları çok değerliydi, ancak İngilizlerinateş gücüyle karşılaştırılması dahi mümkün değildi.

Teçhizat ve iaşedeki böylesi zor bir duruma savaş vasıtalarındakiyetersizlik de katılmaktaydı. Buna rağmen yeni yapılan fabrikalar gecegündüz ordunun ihtiyacı için çalışıyordu, Levazım Tuğgeneral İsmail HakkıPaşa’nın teşkilat dehasına ve 5. Ordu’nun Levazım Albayı Burchardi’ninbütün gayretlerine rağmen üretim gerçek ihtiyaca adım uyduramıyordu.Hammadde eksikliği çok belirgindi. Orduların teçhizatı haftadan haftaya dahada eksilmekteydi. Bunlar, mükemmel kanaatkâr askerlerin vücutlarındansarkan bez parçalarıydı, sicimler deri kemer yerine kullanılmak zorundaydıve çizme yerine çoğunlukla ayaklara sarılan deriler ve ayak giysisi olarak dabez parçaları hizmet vermekteydi. Bu adaletsiz mücadelenin seyri içinde kışınyedekler esasen hiçbir üniforma olmadan cepheye gitmek zorunda kaldı.

Türkler alacalı bulacalı yerli giysileriyle siperlerde duruyor vememleketleri için öylesine kahramanca mücadele ediyordu. Sırtta gömlek,ayakta da ayakkabı olmadan savaşmak, güneşin hararetine kışın soğuğunasebat etmek ne kadar da zordu. Mevzilerin ikmalinde kullanılan kum

Page 128: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

torbalarının askerler tarafından giysi amaçlı kullanılması ne kadar da hayretverici değil mi?

En azından bir miktar gıdanın emniyet altına alınabilmiş olması da birşanstı. Her ne kadar Osmanlı, kanaatkâr ve tevazu sahibi ise de ebediyen boşmideyle elbette savaşılamazdı. Çöl benzeri bir yöre orduyu kuşatmıştı.Hemen hemen her şey, sürekli denizaltı tehlikesi altındaki uzaksuyollarındaki operasyon bölgesinin yakınına getirilmek zorundaydı. Sayısızdeve kervanları ve siyah mandalar tarafından ağır aksak çekilen yuvarlaktekerlekli kağnı arabaları, hali hazırda şarkta yüzyıllardan beri kullanıldığıgibi yüklerini, cephenin yeni oluşan irtibat yollarından sevk ediyordu.Orduların artan takviyelerine rağmen elzem olan malzeme gittikçe artanihtiyaca sürekli cevap veremiyordu. Nihayet, ihtiyaç duyulan ama büyükgayretlere rağmen üstesinden gelmenin mümkün olmadığı günlük takriben400 ton malzemeye ihtiyaç vardı. Giderek daha da sıklaşarak azalanporsiyonlar ve ekmek hisseleri daha da azaltılmak zorunda kalındı, ancakaskerler sessizce sabrediyordu; cılızlaşan vücutları gerekli mukavemetgücünü ortaya koyamasa da sebat ediyorlardı. Onlar sebat ederler. Bu, arkabölgedeki su kaynaklarının Türkleri taze sularla bol miktarda besleyebilmesi,gökyüzünün (Allah C.C)’ın bir tür hediyesi gibiydi. Türk küçüklükten beribol miktarda su içmeye alışmıştı.

O bütün eziyetlere sabırla katlanabilirdi, sadece susuzluğa katlanamazdı.Buna karşın düşman cephesinde durum bambaşka gözüküyordu. Modernkuşatma sanatının bütün vasıtalarıyla mücehhez olan düşman, gemi toplarınınateşi altında mevzilerini sükûnetle ikmal edebilmekteydi. Bombalara karşıgüvenlikli beton sığınaklar meydana getirilmekte, dikenli tel mânialarısığınakların önlerinde sıralar hâlinde uzanmakta, ağır toplar karayataşınmakta ve cinslerine uygun olarak yerleştirilmekteydi. Mühimmat ve iaşeboldu, sürekli temiz çamaşır ve kıyafet... Türklerden sadece bir konuda dahazor durumdaydılar: Düşmanın suyu yoktu ve güneşin acımasız yakıcı ışınlarıaltında korkunç bir susuzluk çekiyorlardı.

Suyun ta uzaklardan vapurla getirilmesi ve uzun borular vasıtasıyla karaya

Page 129: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

pompalanması gerekiyordu. Asker sadece bir matara dolusu ılık, kötü suyasahipti ve onunla bütün gün kıt kanaat idare etmek zorundaydı.

Böylece işgalciler şiddetli bir siper savaşıyla karşı karşıya kalmışlardı.Bütün savaş malzemelerinin ezici üstünlüğüne karşı Türk askeri metanetli birsabır ve büyük bir fedakârlıkla savaşmak zorundaydı. O, bu cehennemdesarsılmadan sebat etmekteydi. Onun için nöbet değişimi ve dinlenme yoktu.Buna karşın düşman sadece üç gün en ön saflarda savaşmak zorundaydı,sonra onun nöbeti değiştirilir ve nihayet tekrar istirahat amacıyla adalaranakledilmek için birkaç gün yedekte kalırdı.

Cephedeki farklı durumların tasviri, daha sonra olacak hadiseleri daha iyianlayıp değerlendirmemiz için mühimdir.

Bu arada vuku bulan, cephedeki küçük bir olay Türk askerini başarıyagötüren o ruh haliyle ilgili bize fikir vermektedir:

Bir sabah, toz toprak içinde, ölesiye yorgun altı Türk askeri tam teçhizatlıolarak Mareşal Liman von Sanders’in önüne geldi.

Onlar, alaylarının savaşa katılmadığı yukarı Saros Körfezi’nden firar etmiş,ulaşılamaz arazilere tırmanmıştı ve şimdi de cepheye katılmak istiyordu.Onların ricası yerine getirildi.

Hayatta kalanlardan biri ebeveynine bu mektubu göndermiş olmalıydı:“Pek muhterem Babacığım! Sevgili Anneciğim!Kastamonulu Mehmet Mustafa Çavuş, bizim memleketten olduğu için

sizlere bu mektubu yazmaktadır. O, sağlıklı olduğumu ve yaşadığımı veBüyük Allah’a duacı olduğumu, benim pek muhterem ebeveynim,ağabeylerim, kız kardeşlerim olan sizlerin ve bütün köyümüzün sağlıklıolduğunu, hastalık ve açlıktan sizleri korumasını dilediğimi yazmalı.

Sizin son yazınızı Dersaadet’te almıştım ve büyük bir gururla kardeşlerimolan iki oğlunuzun daha askerde olduğunu öğrendim.

İlkbahar geldiğinde biz İstanbul’u terk ettik ve kutsal savaşa katıldık vedeniz kıyısında bulunan Gelibolu şehrine geldik.

Geceleri çadırımızdayken, birkaç büyük gemiyle dışarıda denizde bulunandüşman toplarının ateşini görüyorduk, güneş de açsa gece de olsa, daima top

Page 130: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

gürlemelerini ve tüfek ateşlerini işitiyorduk ve kalbimiz çok üzgündü. Fakatsubaylarımız bize, savaşan kardeşlerimize destek vermek için savaşmeydanının arka saflarında olmamız gerektiğini söylediler. Fakat biz kavgayıve savaşı rüyamızda görmekteydik.

Sıcak bir yaz gecesindeydi, bir atlı çadırımızın etrafında dolaşıyordu. Obize bizim kardeşlerimizin ününden bahsetti ve oradaki adı Seddülbahir olanbir saray civarındaki sıcak savaşlardan bahsetti. Ve o bizimkileringalibiyetinden bahsediyordu ve o gittiğinde uyuyamamıştık.

Ve şimdi çok saygıdeğer babam mektubu yazan Mehmet Çavuş sıçrar vebağırır:

“Onlar orada, dışarıda Allah’ın yüce lütfünü kazanırken, annem beniburada çadırda ölmem için doğurmadı. Sizlerden kim bir nefer ise beni takipetsin.’’ Fakat bizim çevremizde yaraları bağlamayı doktordan öğrenmiş olanbir nefer vardı. Onun silahı yoktu. O silah yerine beyaz bezler ve sağlıkşişeleri olan bir çanta taşıyordu ve o bilge bir adamdı. Size yazdığım gecedenbirkaç gün sonra o elindeki numuneyle çarpışmada İngilizlerin safına düştü.Adı Ahmed’di ve diyordu ki; ‘Mehmet Çavuş sen ve diğerlerisubaylarımızdan emir almadan nasıl gidebilirsin? O zeki ve bilge bir adamdı.‘Hadi gel’ dedi Mehmet Çavuş, bizim subaylardan değil ama en yüksekliderimiz olan Alman Liman Paşa’dan izin almak isteriz.’

Bu arada o da razı oldu ve daha sabah ağarmadan bizler silah veörtülerimizle yüklü olarak, şiddetlendikçe şiddetlenen top gürültüleriniişittiğimiz tarafa doğru yürüdük. Ve böylece bir yolun yan tarafında saatlerceyürüdük ve akşam olduğunda bir çeşmeye geldik ve orada uyuduk. Sabaholduğunda, birçok insan develeriyle, atlarıyla ve yük hayvanlarıyla geldi vebirisi bize Liman Paşa’nın çadırına giden yolu gösterdi. Yürüyüş dündendaha zordu ve bizim hiç ekmeğimiz ve zeytinimiz yoktu.

Bize karşı bir baba gibi iyi olan Paşa’yı bulduk ve o bize yemek yedirdi vededi ki: ‘Subaylarınızın izni olmadan birliklerinizi terk ettiğiniz için kusurişlediniz, fakat sizin kardeşleriniz savaşırken, sizler faydasız olmakistemediğiniz için de mükemmel bir savaşçı gibi davrandınız.

Page 131: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bu gece benim çadırımın civarında kalırsanız yarın sizleri düşmana karşıgönderirim.’’

Böylece biz bir alaya geldik ve kardeşlerimizin birçoğu Konya’dan idi. İrive güçlü insanlardı ve bizim dilimizi konuşsalar da onları güçlükleanlayabiliyorduk. Fakat onlar ihtiyaç duyduğumuz her şeyi verdi ve bizedemir tellerin çekili olduğu siperleri gösterdiler, fakat düşmanı görmearzumuz gerçekleşmedi. Şimdi merak ettiğimiz gibi kısa bir şimşek bizeHalifemizin ülkesini onun müsaadesi olmadan çiğneme cesareti gösteren bualçak insanların orada –hemen önümüzdeki siperlerde– yığıldığınıgösteriyordu.

Sonra, tüfeklerimizin gürültüsünden yerin titrediği o gece geldi ve bizimleaz önce dua eden mübarek hocamız tıpkı çevik bir delikanlı gibi ilk defa,beyaz saçları ve de yüzü geçkin yaşıyla, siperinden fırladı. Bizler ileri doğruatılıp dipçiklerimizi salladık ve önümüzde gözüken her şey, merhametsizceöldürüldü.

Muhterem babacığım ve sevgili anneciğim, hassaten iyi olduğumubilmenizi isterim. Kardeşlerimin birçoğuyla birkaç gündür büyük bir salondabulunuyorum ve bize anne, bacı gibi ihtimam gösteren beyaz giysiler içindeki‘hanımlar’ yataklarımız arasında aşağı yukarı gezinmekte ve bizim herarzumuzu yerine getirmektedir.

Kısa sürede tekrar sizinle beraber olacağım ve hasatlarınızı taşımadasizlere yardım edeceğim, zira yaşlı doktor, sol elimde iki parmağım eksikolduğu için bu yıl tekrar savaşmamı istemiyor.

Ellerinizden öper, erkek ve kız kardeşlerim gibi size de selam ederim.Sadık oğlunuz İsmail.

(Bu mektup, Hans Kannengiesser Paşa’nın “Gallipoli” kitabındanalınmıştır, Schlieffen Yayınevi, Berlin)

Beyaz BayrakBöylece mayıs, şiddetli mevzi savaşlarıyla geçti. Ara sıra İngilizler ve

Fransızlar yedeklerini savaşa sürdü ve saldırdı. Onlar bazen de Türklertarafından dipçik dipçiğe savaşta tekrar fethedilen en ön saflara sızmayı

Page 132: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

başardı. Sekiz kilometrelik bütün cephe sarsıldı ve titredi. Savaşın karamsarmelodisi hiç susmuyordu, ancak düşman Alçıtepe’den şimdiye kadarkindendaha uzaktı.

Arıburnu civarında da durum farklı görünmüyordu. Sadece mayısınortasından itibaren Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar burada gözle görülürbir şekilde sakin davranıyordu. Acaba bu onların zayıflığının bir işaretimiydi? Gerçi kısa süre önce savaş bakanı Enver Paşa burada cepheyi teftişetmiş ve güçlü birliklerin müdahalesiyle düşmanı bu kara mevzilerinitahliyeye zorlama konusunda ikna olmuştu.

İki yeni tümen Konstantinopol’den geldi. 19 Mayıs gecesi dağgeçitlerindeki dört tümen muhaliflerin üst üste bulunan üç mevzisinebaskında hazır bulunacaktı.

Burada Türklerin topları tıpkı güney cephesindeki gibi oldukça yetersizdive mevzileri hücuma elverişli hâle getirmek doğrusu cephane de kâfigelmiyordu. Gece zifiri karanlıktı; sadece savaş gemilerindeki projektörlerinışık huzmeleri titreşerek arazinin üzerine doğru yayılıyordu.

Hücuma kendini kilitlemiş 42 bin asker sabahın seherinde ileri harekâtageçti. Mevzileri zapt etmek için kalabalık kitleler hâlinde dar cepheyesaldırdılar.

Birlikler toplanmadan evvel pilotlar vasıtasıyla tam vaktinde ikaz edilendüşman teyakkuzdaydı. Öldürücü top ve makineli tüfek ateşi ölümü hiçesayarak saldıran Türklerin üzerine yöneldi.

Birçok mevzide, ilk siperlerin zapt edilmesi başarıldı. Süngüler ve dipçilerparlamaktaydı. Korkunç top mermileriyle biçilip yere serilen yiğitlerin yerinesürekli yeni askerler geçmekteydi. Kanlı saldırı bütün hızıyla devam etmekte,gün doğmaktaydı. Savaş acımasız ve merhametsizce kudurup gitmekteydi.Kayıplar korkunçtu. Mevziilerin önünde ve içinde bütün arazi ölü veyaralıyla doluydu.

Akşam olunca geri çekilme emri verilmek zorunda kalındı. Tümenlerinkayıpları beyhudeydi. Mevziler alınamıyordu.

Düşman sadece bin metre derinliğindeki bir arazi hattını işgal etmişti. Bin

Page 133: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

metre ve onun arkasında da deniz... Türkler için elbette ki büyük kayıplara veölümü küçümseyen cesarete rağmen düşmanı denize dökmek mümkündeğildi. Bu köprübaşı, güney cephesi sırtları ve Çanakkale Boğazı tabyalarıiçin daimi bir tehlike meydana getirmekteydi. Böylece Türkler öncelikle bukonuda tevekkül etmek ve mevzilerini savunarak düşmanın ilerlemesiniertelemek zorundaydı. İçler acısı mevzi savaşı burada da ilerlemesinisürdürmekteydi.

Atışlar tekrar ulumakta, el bombaları mevziden mevziiye uçuşmaktaydı.Mevziler arasındaki binlerce silahsız ölü vadileri doldurmaktaydı.

Aşırı sıcak vardı ve bir süre sonra bu dehşetli ölüm sahasında, çürümeninde kendini gösterdiği bu yerde soluk almak korkunç bir ıstırap vermeyebaşladı. Savaşta çok cesur olan Avustralyalılar artık buna daha fazlatahammül edemedi. Karanlık yağmurlu bir günün sabahında onlar beyazbayrak açtı. General Birdwood bir parlamenter vasıtasıyla ölülerini ebediistirahatgâhlarına tevdi edebilmeleri için ateşkes ricasında bulundu. EsadPaşa buna razı oldu ve hemen İngiliz Erkan-ı Harbiye Şefi Sir Skeen üçsubayla mezarı terk etti. Türk Erkân-ı Harbiyesi’nden subaylar hemen hemenbir buçuk kilometre uzunluğundaki cephe boyunca defin sınırlarını tespitetmek için onlara doğru geldi.

Mevzilerin üzerinde korkutucu bir sessizlik hüküm sürüyordu veparlamenterlere yöneltilen bakış korkunçtu. Gayri iradi olarak AlbaySkeen’in ağzından şu sözler kaçtı: “Baylar, medeniyetin bizi götürdüğü yeregidiniz! Ben buradaki bu mezarlar arasında diplomatlarımızı, bakanlarımızıve gazetecilerimizi görmek istiyorum sadece kısa bir süre için.”

Silahlar on saat sustu. Tespit edilen zaman dilimi içinde defin işinitamamlamak için düşman on saat boyunca büyük bir hırsla çalışmaktaydı.Öğleden sonra saat tam 4.30’da bu iş tamamlandı. Birlikler mezarlarındakaybolup gitti. Sadece sekiz subay, Türklerin ve İngilizlerin elinde saatlercekanla sulanmış topraklarda siperler arasında durmaktaydı. Saat: 4.45… Sürebitti. İngilizler ellerini düşmanlarına (Türklere) uzattı. Bu kısa tokalaşma,düşmanların birbirlerine olan saygılarının, karşılıklı görev ifasının ve cesaret

Page 134: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

örneğinin bir ifadesiydi. Sonra onlar mevzilerine döndü. Arıburnu cephesindeölüm sessizliği vardı, ıstırap verici bir sessizlik.

Dakikalar akıp gitmekteSaat beşi bir saniye geçmekteydi ki bir Türk bataryasının ilk atışının

sebebiyet verdiği gürültü, engebeli arazinin derinliklerine doğru yayıldı.Üç gün sonraki gece, İngilizler ve Fransızlar büyük takviye güçleriyle

güney cephesinden hücuma geçti, ancak Alman makineli tüfekleri tamzamanında General Weber Paşa’nın uyguladığı karşı saldırıyla düşmanı geriçekilmeye zorladı. Birçok İngiliz makineli tüfeği mühimmatıyla birlikteganimet olarak ele geçirildi ve takriben dört bin ölü, hatlar arasında kaldı. Herzaman olduğu gibi şimdi de ulaşılamaz uzaklıkta bulunan yüzer tabyalarınağır ateşi, başarıdan faydalanmayı engellemekteydi.

Evet, Türkler de uzun süre, sınırlı savaş malzemeleriyle düşmanı denizedökmeyi asla başaramayacakları hususunda tevekkül etmişlerdi. Esasencepheyi koruyabildiklerinde ve düşman eline düşen siperler karşı saldırıylatekrar geri kazanıldığında, onlar mutlu olmak zorundaydı. En ön hatlardamakineli tüfekli Alman denizciler savaşmamış olsaydı bütün bu cephelerinhâli ne olurdu. Onlara daima en önemli, fakat aynı zamanda da en tehlikeli,ileri (öncü) kalelerde (burçlarda) rastlanabilirdi, etraflarındaki cehennemlereve büyük kayıplara rağmen sendelemez ve geri çekilmezlerdi. Düşmanınkitlesel silahlarını kahramanca dağıtan bu kahraman insanlara (Almanlara) nekadar şükran duysak azdır.10 Bu mavi ceketliler bir zaman gelip de gemileriniterk etmek ve sığınaklardaki kanlı mevzi savaşlarında yararlılık göstermekzorunda kalacaklarını hayal bile edemezdi.

Albay Kannengiesser bu neferler hakkında şunları yazar: “Fakat budoğrudan yardımı bize bahriyenin makineli tüfek müfrezesi sağlıyordu. İlksavaşlarda dokuzuncu tümende kara çıkarma birliğine sahip olan, kendiniispat etmiş, cesur Yarbay Z. S. Boltz’a sahip olmak benim için bir şanstı.

En ön hat, orada kurulu bulunan sekiz makineli tüfekle önemli bir yer eldeetmişti. Bu muhteşem Alman bahriyeli sınıfını orada önde bilmek benim içinbüyük bir teselliydi. Onlar sayesinde ben de en ön hatlardaki durum hakkında

Page 135: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

şüphe götürmez malumatlar alabiliyordum. Teğmen Z. S. V. Thomsen ve v.Rabenau haricinde, ekipten Deniz Gedikli Üstçavuşu Niemand, Schaffönerve kıdemli Deniz Eri Peters şükranla andığım kişilerdi.

Normalde kuru, can sıkıcı, fakat doğrusu sürekli temiz en ön Türkhatlarındaki Alman birliklerine yaklaşıldığında insana memleket atmosferigibi geliyordu. Uzaktan “Bismarck durağı” yazısı okunuyordu bir tahtada; birerat koğuşunun astsubay odasındaki gibi resimler ve hatıra kartpostallar vardıbunun içinde.

Esas mesele olan makineli tüfekler, şımarık yetiştirilmiş çocuklar gibiihtimam altına alınmıştı. Tüfekler tertemiz yağlanmış. İnce kum taneciklerinekarşı itina ile örtülmüş, fişek şeridi müsadere edilmiş olarak ani bir kullanımahazır hâlde orada duruyordu. Benim sorularıma, vazife duygusu ve erkeksağlamlığından (dayanıklılığından) kaynaklanan, fakat aynı zamanda da yenidenizci şakaları ve Alman duyarlılığıyla mana ışıkları saçan taze, neşeli, özlücevaplar geliyordu.

En ön sığınaklardaki bu Alman hücresi, arazideki birliğin birbirinekenetlenişi gibi etkiliydi ve herkese, Almanlar gibi Türklere de moral desteğiveriyordu. Keşke böyle daha çok hücrelerimiz olsaydı!”

Kaptan HersingBir denizci şimdi bütün ruhuyla kendi unsuruna bağlıdır: denize.

Gelibolu’nun siperlerine yönelen denizcilerin bakışlarının tekrar önlerindeyayılan derin mavi denize ilişik kalması şayan-ı hayret bir durum mudur?Savaşsız geçen her saatte, fasılasız olarak düşman seri ateşinin müsaade ettiğiher istirahatta onlar ta uzakları, dışarıları gözetliyordu. Fakat kara çıkarmayerlerindeki çok yönlü faaliyetler, savaş ve nakliye gemileri esas ilgi alanlarısayılıyordu. Onlar da en kısa sürede düşmanın gemi güvenliğini gözle görülürşekilde artırdıklarını, güçlendirdiklerini müşahede etti. Karakol gemileri vedestroyerler hat gemilerinin etrafında dolaşmaktaydı. Bunlar, esasenbildikleri gibi sadece torpidolara karşı koruma hizmeti sağlayan ağlargerdiler. Hatta bizzat ağ gönderlerinde gözetleme görevlilerinin oturduklarıgörülmekteydi. Bütün bunlar ne anlama gelmekteydi? Gerçekten düşmanı

Page 136: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

böyle aniden kendinden emin bir haldeyken, korkutup ürküten bir denizaltıtehlikesi mümkün müydü? Gerçekten bir Alman denizaltısının geldiğinihaber mi almışlardı? O zamanlar henüz imkânsız görünen bir cesaretle, birdenizaltının yalnız başına memleketinden destek almadan ve Avrupa’dandolanarak gelmesi mümkün müydü?

Onları kuşatan gemilerin demir halkalarından ateş demetleri çaktığında,patlama üzerine patlama olduğunda, Lyddit- mermilerinin sarı dumanları vehavaya fışkıran kalın toz bulutları nefes almayı ıstırap hâline getirdiğinde veyanlardan gelen şarapneller siper boyunca geçip gittiğinde, Türkler böyle birAlman denizaltısını ne kadar çok özlemişti. Önünde hiçbir kurtuluşunolmadığı zırhlı devin atışlarıyla oluşan bu cehennemde onlar da (Türkler veAlmanlar) bir gün ölmek zorunda kalacaktı.

Hiçbir insan buna sürekli katlanamazdı, bu insan gücünün üstünde birşeydi. Sadece bir solukluk dinlenme, sadece kısa bir süreliğine çelikmermilerle yarılan çıplak yarımada etrafındaki cehennemi demir halkalardan(ateş kusan toplardan) kurtulmak, sadece bir kez hava alabilme ve sebatedebilmek için yeni bir sinir takviyesi.

Kurtuluş yok mu? Evet, bir Alman denizaltısı yaklaşmakta... KaptanTeğmen Hersing U21 ile denize dümen kırdı, gök ve deniz arasında büyük biryalnızlık içinde süzülüp, düşmanın demir halkasını parçalamak için uzakhedefine doğru şaşırmadan gayret sarf ederek gitti.

Yorulmaz savaşçı, ileri görüşlü, dahi lider ve organizatör Mareşal Limanvon Sanders daha mart ayında uzaktaki memleketine, denizaltılara acilyardım çağrıları göndermişti. O “U 21”in 25 Nisan’da Wilhelmshafen (W.limanından)’dan ayrıldığını, aynı gün düşmanlar Gelibolu sahili boyuncabirliklerini sevk ettiğinde, o yöne doğru dümen kırdığını biliyordu.

İngilizler de bundan kuşkulanmıştır, zira bir Alman denizaltısı iki defaAkdeniz’de görülmüştü. Maalesef! Elbette bot’un hangi hedefe doğruyöneldiğini tahmin etmek zor olmazdı. Gemilerin başına buyruk güvenliğiellerinden alınmıştı. İngilizler hâlâ görevlerinde kalıyor, ateşe devam ediyor,yok oluşun ölüm dansına ara vermiyordu. Gerçi onlar diken üstündeydi,

Page 137: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

huzurdan mahrumdu. Tevekkeli İngiliz elçi Atina’da Yunan gazetelerineAlman denizaltıları hakkındaki haberler için boş yere yüksek miktarda paraödülü sözü vermemişti ki bu haberler onların yok olmasına sebebiyetverecekti.

Şimdi Gelibolu siperlerindeki Alman denizciler biliyorlardı ki kurtuluşvaadinde bulunan bir intikamcı yaklaşıyordu.

Şimdi yeniden cehennemde sabretme gücü buldular, yeni umut onlarınruhunu canlandırdı. Her yeni günde topçu dürbünleri denizin mavi aynasıüzerinden süzülüp gitmekte; erlerin bakışları uzaklara doğru, beklenti dolu,arayış içinde, umutla akıp gitmekteydi.

U21 pek gerilere giderek İngiliz adalarının kuzeyine doğru yol aldı. Sürekliteyakkuz halindeydi, düşman abluka zincirlerini kırmaya düşman veyatarafsız olup olmadığına bakmaksızın karşı karşıya geldiği bütün araçlardantam zamanında kaçmaya çalışıyordu. Kar tozakları hızla denizin üzerindengeçip gitmekteydi. Sis bulutları onları çözmekte, ayırmaktaydı. Sonra tekrarkar, uğuldayan bir fırtına, kuduran vahşi deniz. Bir karış ilerisi bilegörülemiyor. Kalın buz tabakaları yalpalayarak, bata çıka dalgalar arasındayol alan U 21’i istila etmekteydi.

Şimdi o düşmanın öncü kuvvetlerinin ortasında olmalıydı, ancak bu havadahiçbir şey görülemiyordu. Bu arada hava açıldı. Sadece kısa bir süre için sisörtüsü kalktı, kar fırtınası sona erdi. Botun hemen arkasında düşmanın öncükuvvetleri bulunmaktaydı. Sağda bir vapur, solda bir vapur… Onda stopsinyalleri yükseliyor; vapur düdüğü salınan deniz üzerinde boğuk boğukuğulduyordu.

Hemen ilk atış yapılmalıydı. Şimdi çabucak dalmalıydı, düşmanmermilerinin takip edemeyeceği derinliklere doğru. Ancak gene büyük bir siskütlesi botu yuttu. Hayalet geçti gitti.

Hersing sürekli güneye dümen kırıyor, İngiltere ve İrlanda sahillerindengeçerek, fırtınaların kamçıladığı Biskana Körfezi’nden geçip gidiyordu. Havagittikçe daha da sevimli hâle geliyor, gök ve deniz gittikçe daha damavileşiyordu.

Page 138: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

İspanya sahillerine ulaşılmıştı. İki mayıs akşamı U 21 hemen, denizBinbaşısı A.D.V. Krohn idaresinde akaryakıt ve stoklarla hazırlıklı bekleyenKaranlıkburun’a doğru yol aldı. Bu arada da bir gemi silueti hemen sahilinarkasında görüldü.

Tanıma sinyalleri derhal kesin bilgi verdi: Bu “Marzala” vapuru. Geceninkoruyuculuğunda U21, sahilin hemen altında, geminin yanına uzunlamasınakondu. Akaryakıt ve erzak alımı başladı. Daha önceden Arasa Körfeziönlerinde akşamın kızıllığında yeni bir buluşma noktası sözü verildiktensonra, yaklaşan gün, botu tekrar yukarıya denizin üstüne çıkardı.

Hersing yavaş bir rotayla güneye doğru ilerledi. Bordoda sevindirici birmaneviyat hâkimdi. Bir gece daha akaryakıt tankları tıka basa dolduruldu,sonra da arkadaşlarının ve müttefiklerinin, bir çelik cehenneminde yavaşfakat kesinkes kırılıp yok olduğu yer olan uzak hedeflere doğru ilerleyebildi.Onlar bunu yapmak zorundaydı ve yapacaklardı da.

Evet, yeni alınan akaryakıt derhal denenmeliydi. Ani bir dehşet, erlerinuzuvlarını felç etti. Bu gerçekten mümkün müydü? Buna inanmakistemiyorlardı, inanmıyorlardı; akaryakıt yanmıyordu. Akaryakıt motorlariçin kullanışsızdı. Tekrardan dizel basınçlı havayla harekete geçirildi veancak yine aynı netice: akaryakıt yanmıyordu. Akaryakıt hâlâ mevcut eski biryakıtla karıştırıldı. Yine yanmıyordu.

Şimdi ne olacaktı? Geri dönüp, taviz mi verilmeli, arkadaşları Gelibolu’yabırakıp ölüme mi terk etmeliydi? Asla!

Akaryakıt mevcudiyeti hâlâ 26 tondu. Botun sık ve uzun dalışlarlazorlanmaması durumunda, yapılacak azami ölçüdeki bir tasarrufla Cattari’yakadar yetebilirdi. Hersing geri dönemezdi, güneye doğru, CebelitarıkKörfezi’ne devam etti. Bu cesur kararın fevkalade askerî önemi vardı.

Deniz Önyüzbaşısı Hersing geri dönüşe karar vermiş olsaydı, sadece birgecikme vuku bulmuş olmayacak, aynı zamanda da bütün teşebbüs lüzumsuzhâle gelecekti. Türkler, İngilizlerin saldırısına karşı koyamamış; cephe, gemitoplarının ateşi altında yıkılmış olacaktı. Müttefik güçler savaşısürdürebilmek için hiç beklenmedik sürprizlerle mücadele etmek zorunda

Page 139: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kalacaktı.U21 güneye doğru dümen kırdı. Günler geçmekteydi. Kendilerinden

özenle kaçınılması gereken vapurların duman bulutları arasındagörülmekteydi. Kıymetli zamanlar kaybolup gitmekte ve böylece bot geceyerine ancak sabah gün ağarırken Septe Boğazı önlerinde durmaktaydı.Geminin iskele tarafında hâlihazırda Cebelitarık Boğazı’nın top gibi tıka basadoldurulmuş üç köşeli, yüksek kayalıkları su yüzüne çıkmaktaydı. Sancak(geminin sağ tarafı) mavi vişneçürüğü rengindeki dumanlar içinde Afrikasahiline doğru yol aldı.

Akaryakıt eksikliği gelecek geceye kadarki bir beklemeye müsaadeetmemekteydi. İspanyol Marokkosu’nun hemen ardındaki kumullarda botileri doğru sessizce gelmekte, düşman destroyerlerinin öncü birliği giderekyaklaşmaktaydı. Onlar burun dalgalarıyla aşağı yukarı yol almaktaydı. AncakHersing gizlice, dalmak zorunda kalmaksızın, maharetle sıyrılıp geçti.

Rota sürekli Akdeniz’e yönelmekte, Sicilya sahilleri mavi seyelanlardançıkıp yükselmekteydi. Sahiller efsanevi bir çiçek ihtişamıyla kaplanmıştı.Palmiyeler sallanmaktaydı. Ancak hemen bulutlar geldi. Hava kapandı.Yağmur tanecikleri şakırdamakta, görüş açısı kaybolmaktaydı. Sonra öndemavnalar oluşmakta ve orada...

“Çabuk dalınız!”Dört Fransız destroyeri hemen botun önünde, iki bin metre uzaklıkta bile

değil! Su, tankın içine doğru şırıldamakta, elektrikli motorlar pervaneleridöndürmekte ve artık bot derin kürekçilere itaat etmekteydi. Nefessiz birgerilim içerisinde bakışlar derinlik ölçen alete odaklandı: 10 mt-12mt-14mt-16mt.

Bu arada bir destroyer denizaltının üstünden hızla geçip gitti. Takırdayanpervane gürültüsü yavaş yavaş sönmekte, ancak hemen yenidenişitilebilmekte, tekrar yeniden sönmektedir.

Hiç şüphesiz düşman denizaltıyı keşfetti, yüzeyde vahşicesine avlandı veözgüvenle gökyüzüne bir ikaz gönderdi. Pervane gürültüsü susmuştu.Hersing etrafı gözetlemek için dikkatlice periskopunu çıkardı. Çabuk derine!

Page 140: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Bir destroyer hemen botun bitişiğinde!Burada suyu yarıp geçebilmek imkânsızdı. Takipçilerden kaçmak için

Malta üzerinden büyük bir dolambaçlı yol yapılmak zorundaydı. Ve yakıt?Yetecek mi? Herkes endişeli, asık suratlar…

Şimdi U21, Otranto Körfezi’ne yaklaşmaktaydı. Kısa sürede Adriyatik’eulaşıldı. Ancak Fransız Destroyerleri tekrar gözüktü, bot tekrar dalmakzorunda kaldı. Avlanmak saatlerce sürdü, zor, endişeli saatler... Sonra yarmaharekâtı başarıldı.

U21, 13 Mayıs’ta Cattari’ye ulaştığında yakıt hemen hemen bitmişti. Bottada hemen hemen yarım ton yoktu bile. Ve buna rağmen başarılmıştı.

Sessizlik sadece birkaç gün sürdü. Motorlar revizyondan geçirilirgeçirilmez ve yakıt tankları doldurulur doldurulmaz U21 Konstantinopol’edoğru yol aldı.

Yunan gemileri etrafta dolaşmaya başladı. Ege Denizi’nin güzel adalarıbotun etrafını kuşatmıştı. Parlayan mavi gökyüzü, ayna gibi dümdüz deniz...Ancak, derin bir huzur varmış gibi görünse de erler daima uyanık olmakzorundaydı.

24 Mayıs’ta, öğlen vakti ilk düşman öncü birlikleri gözüktü. U21 derhal suseviyesinin altında kayboldu. Hemen Dedeağaç’ın güneyinde, denizdentakriben 5 mil uzakta kaygısız bir şekilde demir atan bir savaş gemisikeşfedildi.

Şimdi Rus kruvazörü “Askold”e ait olabilecek beş uzun bacagörülebilmekteydi. İşte birinci kurban… Birinci atış garantiydi. Bir saldırıyıdikkate almamak büyük bir özgüven ister. Deniz Önyüzbaşısı Hersingmüdahale etmezdi. Bu torpido atışı çok korkutamasa da Gelibolu önlerindekiİngiliz donanmasını en üst alarm durumuna geçirmeye yetecek ve bukorkusuzca yapılan teşebbüsün başarısı söz konusu olacaktı. Sadece kısmîbaşarılar elde edilmemeli, bilakis düşman kararlı bir şekilde vurulmalıydı.

U21 bütün gün pusuda bekledi. Gece çöker çökmez ortaya çıktı ve ilk öncübirlikler arasından başarılı bir şekilde geçildi. Ve akabinde bot güneye,Gelibolu’ya doğru yol aldı. 2. öncü birlikler de geçilmeliydi. Çok yavaş bir

Page 141: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

rotayla bot 400 m. derinlikte ileri doğru dümen kırdı. Uyku erlerisarmaktaydı, gelecek sabahta, nihai bir karara varılmak zorundaydı.

İlk hafif puslu ışık denizin bütün yüzeyini yalayarak geçerken, Her-singyöreyi gözetlemek için dürbününü çıkardı. Nihayet hedefine varmıştı,Gelibolu sahili önündeydi. Ancak kaygısızca uyuyan bir düşmanyerine,onları en yüksek alarm durumunda hazır buldu. Fransızdestroyerlerinin Akdeniz’de mevcudiyetlerini gösterdiğinden hiç şüpheyoktu. Su yüzeyi büyük bir süratle şuraya buraya giden küçük vapurlar,gemiler ve destroyerlerle kaplanmıştı. Tam bir yaban arısı yuvası… Hersingtereddüt etmeden ileri doğru dümen kırdı. Bu derinlikte ona köpek sürülerihiçbir şey yapamazdı ve bunların arasından sıyrılıp çıkmalıydı.

Dakikalar sonsuza doğru yavaş yavaş akıp gitmekteydi. Dürbünlerdikkatlice birkaç saniyeliğine tekrar yerinden çıkarıldı.

Saat 5.30 Helles Burnu civarında pruvada üç hat gemisi görüldü. Gemilerkoruma ağı olmaksızın demir atmış, sayısız araç tarafından çevrilmişti.Saldıran bir denizaltı için en kötü düşman, ayna gibi dümdüz bir denizdir.Maalesef o günde deniz öyleydi. Ancak buna cesaret edilmeliydi. Sadece birhastane gemisi çok yakında bulunuyordu. İnşallah orada her şey uyumaktadır.Az önce U21 çok yakında bulunan hat gemisini takibe başladı ve oradakihastane gemisi, büyük bir çeviklikle bota doğru yöneldi. Tekrar derinleredalmak zorunda kaldı.

Pervanesinin dönüşü açıkça sürekli işitilmekte, ancak Hersing şaşmadanrotasına sürmekteydi. Periskop gayet dikkatli bir şekilde tekrar dışa doğruçekildi. Şu anda hat gemisi elle dokunacak kadar yakındaydı. Torpidobirazdan süratle kurbanın üzerine hücum edecekti, ancak gemi nöbetteolduğu için periskopu fark etmiş görünüyordu, çünkü demir atmadan öncegemiye manevra yaptırıp bota, boğaza doğru döndü. Ancak Hersing avınıkaçırmak istemiyordu. Periskopunu tekrar çıkardı. O sırada da devasazırhlının ön kulesinde şimşekler çaktı ve ağır top darbeleri, patlama altındasarsılan botun etrafına kadar denizi kabarttı. Saldırı ertelenmeliydi.

25 m. derinlikte U21 sahil boyunca gelecek saldırıda daha şanslı olma

Page 142: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

umuduyla ilerledi. İki uzun saat geçti. Takip eden destroyerin pervanegürültüsü sustu. Hersing tekrar 10 m. derinliğe çıktı ve periskop göründü.Karanın hemen altında sefer hâlinde bulunan hat gemisi gözükür gözükmezhemen saldırıya geçti.

O arada U21’n kıç kısmının arkasında “Queen” sınıfı bir gemi belirdi vehabersizce yanından geçip gitti. Denizaltıyla bu geminin arasında en fazla1.000 m. vardı. Arka topların birinden bir torpido fırladı, ancak gemimuazzam makine gücüyle uzaklaştı ve bir atış yağmuru, az önce torpidoatışlarının yüzeyde gözüken hava kabarcıklarının olduğu yere düştü. Saldırıgene boşa gitmişti.

Neferlerin sinirleri parçalanacak derecede gerilmişti. Büyük bir çeliktabutun içine kapatılmış gibi yüzeyde önlerinde geçip gideni göremedenbeklemekteydiler. Sadece aşağı yukarı kayan periskopun hafif gürültüsüsessizliği delip geçiyordu. Ara sıra da körü körüne itaat ettiklerikomutanlarının kısa, keskin emirleri sessizliği kesintiye uğratıyordu. Bazenonların botu, çepeçevre suda infilak eden mermilerden dolayı titremekteydi.Bundan da saldırının başarısızlığa uğradığını anlıyorlardı. Bu denizaltıyolculuğunun saatlerini kimse saymadı. Hava giderek daha dadumanlaşmakta ve oksijeni daha da azalmaktaydı. Akciğerler ağır ve hızlı birşekilde çalışmaktaydı. U21 yoluna devam etti, rotasını Kabatepe’ye çevirdi.Çok uzaktan gelirmişçesine top gürültülerinin boğuk sesleri erlerinkulaklarını çınlatmaktaydı. Bu arada gemiler tekrar Arıburnu siperlerinesanki ölüm ve yıkım kusacak gibi görünmekteydi. Saat on ikiye doğru topatışları sustu. Herhalde düşman öğle molası yapmak istiyordu.

Şimdi Hersing sahilin hemen alt tarafında bir hat gemisini fark etti. BuTriumph’tu. Bu gemi uzaktan Doğu Asya’dan gelmişti. Aylar önce onun ağırgülleleri kahramanca savunulan Tsingtau mevziilerini paramparça etmişti. Oşimdi buradaydı ve her gün çevik güllelerini Türk siperlerinegöndermekteydi. U21 giderek yaklaşmaktaydı.

“Triumph” ileri geri gidip geliyordu. Bir destroyer fevkalade üstün birgüçle onu yakaladı. Taarruzun başarı ihtimali az gözükmekteydi, buna karşın

Page 143: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

gemiye bindirerek batırma tehlikesi ise büyüktü. Deniz Ön Yüzbaşı Hersingyine de buna cesaret etti. Büyük bir öfkeyle yaklaşan destroyer, onu birkaçkere daha derinlere, batmaya zorladı ve botun (denizaltının) üzerinden hızlageçip gitti. Pervaneler sebebiyle alt üst olan su, botu aşağı yukarı savurdu.Erler birbirlerine sımsıkı sarılmak, kenetlenmek zorundaydı. Su bombalarıbirazdan infilak edebilirdi, ancak hiçbir şey olmadı. Pervanelerin gürültüsügittikçe azaldı. Periskop yerinden hareket etti. Bir saniye bile kaybedilmedi,çünkü devin su altından çıkan çelik gövdesi sadece öne doğru 300 m’lik birçıkıntı yapmaktaydı.

“Pruva Torpidoları Atılsın”Bir ağ makasıyla mücehhez olan çelik mermiler şimşek hızıyla kurbanın

üstüne yönelmekteydi. Hersing bütün topların botuna yöneldiğinigörebiliyordu, vakit kaybetmeden derinlerde kaybolup gitti. Çatırdayanyaylım ateşleri… Korkunç sarsıntılar… Bot, bir ceviz kabuğu gibi etrafasavruldu. Sonra gürültülü bir infilak erlere doğru yöneldi ve küçük botudolduran bir hurra sesi, çarpmamak için ölümcül bir yara almış devin altındangeçip gitti.

Arıburnu siperlerindeki savaş gürültüleri bir darbeyle susmuştu. Dost vedüşman göğüs siperlerine atladı ve denize baktılar. Türk siperleri kendilerineeziyet veren gemilerden birinin battığını görünce, tarifi mümkün olmayan birtezahürat yankılandı. Nihayet bir intikamcı geldi. Nihayet onlar tekrar nefesalabileceklerdi!

“Allah büyük!...” sesleri düşmana kadar gidiyordu. Türkler sevinçtenhavalara uçuyordu.

Özellikle Triumph, Türklerin mukavemetini bilhassa zorlaştırmıştı. Oprogramlı bir biçimde her gün gözükür, her sabah, her öğle ve her akşamtopları gürlerdi. Türkler şimdi devin, yani geminin gözleri önündehareketsizce batışını seyrediyordu. Diğer büyük gemiler bozgunauğramışçasına araziyi tahliye ederken, destroyerler, balıkçı gemileri ve botlarkurtulmak için acele ediyordu. Triumph yavaşça yana yattı. Boru sinyalleri detınlamakta ve yüksek sesli komutlar duyulmaktaydı. Bordoda her şey

Page 144: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

birbirine karıştı, eşyalar bordonun üstünde uçuştu. Bacalar ve direkler suyuniçindeyken, makineler hâlâ çalışmaktaydı. Bir pervane vahşi bir şekildehavaya kalktı, şiddetle dönmeye devam etti. Sonra gemi alabora oldu. Yüzeninsanların etrafında kanlı cesetler ve bunları kurtarmaya çalışan botlarvapurlar vardı. Bir çeyrek saat sonra ölmekte olan dev, tekrar yukarı yöneldi.Geminin arka kısmı dik olarak sudan çıktı ve Triumph ön kısmı ileriçıkaraktan 3 subay ve onunla birlikte 70 kişiyi derinliklere alarak temellikaybolup gitti.

Bu arada deniz Ön Yüzbaşı Hersing, korumadan uzak, erişilemezderinliklerde, açık denizlere dümen kırdı. Tekrar yüzeye çıkma imkânıbulamadan, hemen hemen 29 saat aralıksız su altında sabretmek zorundakaldı. Olabilecek yeni bir savaş için tükenmiş pilleri derhal dolduruldu.

Şimdi ise Hersing daha önce, istemeden tahrip etmekten vazgeçmekzorunda kaldığı “Askold’’u kendisine hedef almak istiyordu. Ancak uzunyolculuk yapmaya gerek yoktu, çünkü Askold şu an için ortadagörünmüyordu, kaybolmuştu.

27 Mayıs’ın sabah kızıllığında Gelibolu’ya geri dönüldü. Hafif birgündoğusu esmekteydi ve küçük dalgalar denizi sallamaktaydı. Denizaltısaldırısı için en güzel hava buydu.

Sabah ağarırken U21 hazırdı. Kabatepe civarında deniz ulvi bir yalnızlıkiçindeydi. Hiç bir savaş gemisi, hiç bir araç görülemiyordu. 10 m. derinliktekiHersing güney tarafına dümen kırdı. Bir sürü küçük tekne ve vapur süreklihareket hâlinde bulunan çıkartma yerinin önünde tutuluyordu. Orada neoluyordu? Niçin bu masraf ve telaş? U21 aşağı yukarı gidip gelmekteydi.Periskop ara sıra görünmekte ve dikkatlice etrafını gözetlemekte,bakınmakta... Hiçbir yerde bir hat gemisi keşfedilemedi. Artık Hersing başkabir faaliyet sahası aramak üzereydi, bu arada dev bir zırhlının direğini keşfettiki bu bir sürü nöbetçi aracın oluşturduğu tam bir avcı zinciriyle gizlenmişti.Torpidonun arasından geçebileceği bir boşluk araması boşunaydı. Herdefasında bot bir yaban arısı yuvasının yanından süzülüp gitti. İki vapurarasındaki boşluk nereyse 20 metre kadardı. Belki şimdi başarırdı.

Page 145: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Mesafe 700 m. Hersing, denizaltısıyla sessiz bir şekilde tam olarak hedefeyöneldi. Elektrikli mors maniplesine (elektrik düğmesine) dokunmasıylatorpido dışarı fırladı. Birkaç saniye sonra korkunç bir infilak havayı sarstı,değişik sesler içerisinde Gelibolu’nun vadilerinde yuvarlanıp durdu,İngilizleri sığınaklarında avlayarak mezara gönderdi. Makineli tüfekyuvalarındaki Alman denizciler ve Türk arkadaşları yüksek sesle tezahürattabulunuyordu. Bu, insanı sıkboğaz eden kuşatmadan bir kurtuluştu. Demirkuşatma yarılmıştı. Türkler haftalarca umut etti, sebat gösterdi ve bu anı ipleçekti.

Anadolu’nun yiğitleri bir çocuk masumiyetiyle devasa boyuttaki ateş veduman bulutuna ve panik içinde çil yavrusu gibi dağılan küçük araçlara bakıpdurdu. “Majestic” gittikçe daha kuvvetli bir şekilde yana yattı ve alaboraoldu. Henüz beş dakika geçmişti ki sadece geminin baş tarafında küçük birçıkıntı görülebildi.

“Allah büyük, ...” sesleri berrak sabah havasında boğazı yırtarcasınayankılanıyordu.

Artık İngilizler, haftalarca süren ateş sayesinde Türklerin moralinin,mukavemet gücünün kırılmış olduğuna inanmaktaydı. Şimdi onlar delicesinebir cesaretle, korku ve dehşete kapılmış bütün gemilerinin, adalardaki gizliköşelere nasıl saklandığına şahit olmak zorunda kaldı. Deniz Gelibolucivarında güçlü bir süpürgeyle süpürülmüş gibi tertemizdi.

Artık ateş ve çelik mermiler kusan gemiler, her gece Türk mevzilerini güngibi aydınlatan projektörler; yeni birlikleri, cephaneleri ve iaşeleri karayataşıyan nakliye gemileri yoktu. İngiliz siperlerinde derin bir ümitsizlik,Türklerde ise belirgin bir coşku vardı. Galibiyet inancı tekrar geri geldi.

U21 iki gün mavi denizin sonsuzluğunda kayboldu kaldı, sonra tekrarsessizce yeni kurbanlar arayarak sahile ulaştı. Ancak bütün aramalarnafileydi. Deniz ölü gibiydi. Düşman adalardaki kuytu köşelerden bulunupçıkartılmalıydı. 29 Mayıs’ta Hersing, İmroz adasında demir atmış bir hatgemisi keşfetti ve derhal botunu hücuma geçirdi. O, artık hemen girişönlerindedir. Ancak birdenbire bordonun duvarlarında acayip bir tahriş ve

Page 146: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

çatırdama fark edildi, sonra ani bir hareket ve bot çalışmamaktadır. U21’dekierler bunun ne manaya geldiğini çok iyi bilmekteydi.

Onlar botlarının bir ağa takıldığını, parmak kalınlığındaki çelik ağlarlakuşatıldığını ve denizin yüzeyindeki şamandıraların şimdi bir dans gösterisiyaptığını biliyordu.

“Tam gaz geri!”Pervaneler, vahşice suları kamçılamakta, çelik ağlar kurbanlarını

yakalamaktaydı. O yerinden kımıldamadı.“Tam gaz geri ileri!”Her saniye nöbetçi araçlar su bombalarını infilak ettiriyordu. Bot kapana

düşmüş bir hayvan gibi sürekli engellere doğru ilerliyordu. O anda ani birhareket, bir nefes alma, rahatlama… Bot ağı parçaladı. Bu defa da işleryolunda gitti, fakat ikinci bir defa aslanın inine girmeye cesaret edecek havadağılıp gitmişti. Kalın halatın uçları pervanelere ne kadar da kolay dolanmışolacaktı veya karakol gemileri ağa yakalanmış botu ne kadar da kolaygörebilir, keşfedebilirdi. Bu da onların sonu olmuş olurdu.

Bot, Çanakkale Boğazı önlerindeki av sahasında iki gün daha dolaşıp kolgezdi, ancak periskopun önüne kayda değer hiçbir hedefi gelmedi. Sadece,büyük bir gayretle denizaltıyı arayan balıkçı vapurlarına ve destroyerlererastladı.

Burada boş yere zaman harcanıyordu. İngiliz hat gemileri vekruvazörlerinin bu felç yapan korkularından kurtulmaları ve tekrar kuytuköşelerden çıkmaları belli ki daha zaman alacaktı. Nihayet U21’inmürettebatı da haftalar süren yolculuktan ve birçok meşakkatten sonra biristirahat molasını hak etmişti. Bu sebeple Hersing, haziranda Bodrum’agitmeye karar verdi. Sadece bir gece istirahat vardı, sonra U21 tekrar EgeDenizi rotasındaydı. Gelibolu civarındaki deniz, düşmandan arınmışdurumdaydı. Böylece galip bot Çanakkale Boğazı’na girdi ve 5 Temmuz’da,halk tarafından coşkuyla karşılanarak Haliç’e demir attı.

Page 147: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Deniz Önyüzbaşı Hersing

“U21” “Majestic”i bombalıyor

Bir Alman uçağı tarafından çekilen fotoğraf.

İnsafsız Küçük SavaşHersing, o anda yaptığı hesaplamalarıyla, Türklerin mukavemet isteğinin

yeterince zayıflatıldığını ve mevzilerin haftalarca süren ateş sayesinde hücumiçin elverişli hâle geldiğini sanan, General Hamilton’un planını suyadüşürmüş ve bu sayfayı kapatmıştı. Hamilton hâlâ, güçlü bir saldırıyla mevzisavaşına bir son verme umudundan vazgeçmemiş ve ağır kayıplar altında daolsa Alçıtepe’yi hücumla zapt etme umudunu kaybetmemişti. O, sebatla buhedefi takip etti. Türkler, ağır top atışlarıyla mukavemet için yeni güçkazanmadan önce, derhal harekete geçilmeliydi. Hamilton, gelecekte hatgemileriyle sağlanan bir destekten vazgeçmek zorunda olduğunu açıkçabiliyordu. O hâlde saldırmak, hemen saldırmak! Evet, o çoktan karaya

Page 148: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

yeterince topçu sevk etmişti. Birkaç kruvazör ve destroyer, küçük gemilertarafından korunarak nihayet buna cesaret etti.

Üç gün boyunca İngiliz mevzilerinde korkutucu bir sükûnet hükümsürüyordu, fırtına öncesi sessizlik... Düşman büyük bir hararetle saldırıyahazırlanmaktaydı.

4 Haziran’da deniz tekrar canlandı. Kruvazör ve torpido botları ortayaçıktı. Saat 11’e doğru birdenbire fasılasız şiddetli bir ateş başladı. Bütün gemitoplarından ve kara bataryalarından en ön siperlere öldürücü bir ateşyağıyordu.

Onların etrafı bir anda toz, demir ve duman bulutuyla kaplandı.34.000 müttefik bu siperlerin yıkıntıları üzerine saldırmaya hazırdı.

Birdenbire bir darbe yemişcesine top atışlarının sesi kesildi. Türklersıçramaya hazır bir şekilde, tahrip olmuş en ön siperlerin arkasındakisığınaklarında beklemekteydi. O arada tıpkı topraktan bitercesine düşmanınilk hatları hücuma geçmeye başladı.

Yabancı bir lejyoner olan İsviçreli Ferdinand Kugler, savaş günlüğünde busaldırıyı çok etkileyici bir şekilde anlatmaktadır: “ Biz barut dumanındandolayı hemen hemen sis altında kalmıştık. Bizim arkamızda topçularınçatırtıları ve gürlemeleri duyulmaktaydı; üzerimizde düşman atışlarıvızıldamakta, ıslık çalmakta, infilak etmekte, zaman zaman sığınaklarımızdapatlamalar olmakta, öldürmekte veya yaralamakta; o anda birisi vahşi birhayvan gibi bağırıyor; orada birisi yerde can çekişiyordu. Yer sanki yerindenoynarcasına zangır zangır titriyor gibiydi; havada ise uğultu ve vızıltılarduyuluyordu. Bütün cehennem ipini koparmış gibi gözüküyordu. Ve biz,sararmış solmuş yüzlerle mazgallarda duruyorduk, ter; simsiyah olmuşyüzümüzden akıyordu.

Nihayet sanki bir kurtuluş gibi hücum işareti verildi, klakson çok yüksekbir tonla sinyalini haykırıyor, subaylar kılıçları, palaları çekip alıyor ve bizimengellerimiz içindeki geçitlerden yukarı doğru ölüme karşı yürünüyordu.Düşman ateşi korkunç bir şekilde bizim safları biçti geçti, buna rağmen bizsadece küçük sıçrayışlarla ilerliyorduk. İki kişi kalıncaya kadar bütün

Page 149: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

subaylarımız, en çok da astsubaylar öldü; kendimi zincire vurulmuş çılgıninsanların bulunduğu durumda gibi hissediyordum, onlar perişan bir hâldeöylesine bağırıyorlardı ki bu meyanda şarapnellerin kulağı sağır edenpatlamaları, keskin bir ses çıkaran tüfek ateşleri yegâne haykırış gibigeliyordu.

Birdenbire keskin, mütereddit bir sinyal, bu kudurmuşluğu bastırdı: Geriçekil! Türkler üstün silahlarla bir karşı saldırı hazırlığındaydı ve bizim hemenhemen tamamen mahvolan saflarımız, saklananlar hariç, saldırıya mukavemetedemezdi. Yavaş yavaş, mütemadiyen ateş ederek, sürünerek geriçekiliyorduk, yaralılarımız da bizimle beraber geri çekiliyordu. Ve biz oradatekrar sipere döndük, ilk başta yola çıkanların üçte biri bile kalmamıştı.

İstirahat yok, artık Türkler sık saflar hâlinde saldırıyordu. Biz, yukarıdoğru pişmiş kelle gibi sırıtan, mitralyözlerimizden arda kalan 4 kişiyebakıyorduk. Düşmanın seksen metre kadar yaklaşmasına izin verdiler. Sonraçatırdı koptu ve Türkler, ekin biçen adamın önündeki bir saman çöpündendaha hızlı bir şekilde yere yığıldı. Ani bir hareketle sarsılarak ellerini öneattılar, havada cümleler oluşturarak sanki dehşetli bir kuklatiyatrosundaymışcasına. Birisi birazcık başını kaldırıp hareket ettirdiğinde, ohemen mermilerimiz tarafından yere yıkılıyordu.”

Bütün cephede en ön mevzilerde savaş kudurmuşçasına sürüyordu. Buradaİngilizler ve Fransızlar boş yere yer ile yeksan olmuş siperlere karşı hücumediyordu. Çünkü Alman makineli tüfekleri onları adeta biçmekte,tırpanlamaktaydı. Orada Türk taburu süngüyle karşı saldırıya geçti. Birçokmıntıkada düşmanlar, vahşi bir fanatizm ve mütereddit bir azgınlıkla göğüsgöğse çarpışarak, hareketsiz hâle getirildi. Dipçikler şiddetle yere çakılmakta,süngüler itip kakmakta, el bombaları kana susamış kan içen topraktayuvarlanıp giden ve savaşan insanların ortasında uçuşmakta, Araplarınkamaları ve Gurkaların Kirileri (bir çeşit süngü) parıldamakta, boğmayaçalışan eller, gırtlakları tutmaktaydı. Ölüm yüz çeşit şekle girerek savaşmeydanının üzerine çökmekte, hava vahşi ve boğuk çığlıklarla dolmakta,yaralıların korkunç iniltileri ortalığı kaplamaktaydı. İnsan kümeleri, sahile

Page 150: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

vurup dağılan dalgalar gibi ileri geri hareket etmekte, ileri geri yuvarlanmaktave geri çekilmekteydi.

Vakit öğlen sonrasına yakındı. Savaş acımasızca kudurmaya devametmekteydi. Hamilton aldığı kararı zorla yeniden uygulatmak istedi, bunamecburdu da... Zığındere’nin merkezinde ve sol kanadında, düşman en önsiperleri tutmayı ve orada siper kazmayı başarmıştı. Zığındere’nin öbür tarafıolan sağ kanatta da makineli tüfekler saldırıyı durdurma şansını elde etti.Şimdi burada da makineli tüfek tıkırtıları susmuştu. Hiç iyi bir şeyhissetmeyerek Üsteğmen Z. S. Boltz aceleyle yaklaştı. O, siperlerin Türklertarafından tahliye edildiğini dehşet içinde tespit etmişti, çünkü onların bütündesteği olan makineli tüfekler çalışmıyordu. Şükür ki bir tanesi halen zarargörmemişti, fakat Alman denizciler bunun yanında ölmüş olarak yatıyorlardı.Kaderin cilvesine bakın ki düşman şu anda toplanmak için saldırıya ara verdi.O, boş ellerle bu önemli mevziiyi işgal edebilirdi. Ancak bir saniye bileyitirilemezdi. Artık yeni takviyeler de yaklaşmaktaydı. Deniz gedikli ÇavuşuSchafföner makineli tüfeğini kaptı ve bir kurşun yağmuru düşman saflarınısildi süpürdü. Boltz hemen ikinci bir makineli tüfek temin etti ve Türkyedekleri tekrar siperleri doldurdu. İngilizler dördüncü defa hücuma geçti vesaldırı dördüncü defa bu mevzilerin önünde son buldu. Mevziler Türktarafında kaldı.

Ancak, Zığındere sahilinin solundaki en ön hatları tekrar geri kazanmateşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlandı. Sürekli yeni yedekler öne çıkmakta,umutsuzca ve bitkin bir hâlde savaşmaktaydı, ancak düşmanın asgari toprakkazanımı bile feci sonuçlara sebebiyet verebilirdi.

Burada Teğmen Z. S. von Rabenau askerleriyle galip gelene kadar savaştı.Onlar burç şeklinde ileri doğru çıkıntılı bir mevzide merkezi bir yeremakineli tüfeklerini monte etmişlerdi. Mermilerinin mahvedici gücü, saldıranİngilizlerin saflarını silip süpürüyordu. İngilizlerin bütün cephe hücumlarıduraklıyordu. Rabenau ne kendi yaralarına aldırıyordu ne de askerlerini hedefalan ölüme dikkat ediyordu. Kimse sağa sola bakmıyordu. Sadece ateşediyorlar, ateş ediyorlardı. İngilizler, Türklerin yan siperlerden çekildiğini,

Page 151: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

oraya sızdığını ve mevzilerini kuşattığını fark etmiyordu. Türkler nöbettekaldı ve geri çekilmedi. Ancak düşman geriden saldırmaktaydı. Tabancalarıçıkartın, yumruklarla saldırın. Sadece kısa süreli bir çarpışmanın ardındanküçük müfreze yenildi. Ağır yaralı Rabenau ileri taşındı ve cesur kıdemliDeniz Eri Peters’in de aralarında bulunduğu hayatta kalan birkaç kişi,esaretlerinde de onunla birlikte olmak zorunda kaldı.

Böylece cephe mıntıkasının temel direği olan küçük burç düştü. ŞimdiTürk taburları mevzilerini geri kazanmak için tekrar ileri saldırıya geçmekzorunda kaldı ve çok kan kaybetti. Gece olmaktaydı. Yeni yedek askerlercepheye ulaşmakta ve derhal görevlendirilmekteydi. Kanlı mücadelelerdensonra kaybedilen siperlerin bir kısmı tekrar geri alındı. Zamanla muharebegürültüleri de sustu. Makineli tüfek ateşi takırtısını halen ara sıra geceninderinliğinde sürdürmekteydi. Sonra sessizlik oluştu. Sadece mevziler arasındabulunan ağır yaralıların inlemesi ve sızlaması duyulabiliyordu. Kimse onlarayardım edemiyordu.

Dost ve düşman güçlerinin son kertesindeydi. İngilizler ve Fransızlarhareketsiz bir şekilde siperlerinde oturmaktaydı. Diğer taraftan düşman, kendikısmi başarılarından ve Türklerin geçici zayıflığından azami derecedefaydalanacak zamanı kollamaktaydı.

Türk birliklerinde iflah olmaz bir karışıklık hüküm sürmekteydi. 9.Tümenden sadece hüzünlü bir bakiye kalmıştı ve çeşitli tümenlerin muvazzafyedekleri karma karışık bir haldeydi. Ancak düşman saldırmadı, ne bu gecene de takip eden günde.

Böylece General Weber birlikleri düzenlemek ve tek bir emir komutazinciri kurmak için zaman kazandı.

Liman von Sanders, kaybedilen mevzilerin ne pahasına olursa olsunyeniden ele geçirilmesini emretti.

Bu meyanda beş yeni tabur onun emrine amade kılındı ve AlbayKannengiesser’e emir iletildi. 6 Haziran gece karanlık basmakta. Geceyarısından sonra, Kirte harabeleri civarına ilk birlikler ulaştı. Saat 3.30 dahücum taburları toplandı ve dikkatlice ilerledi. Düşman bu ani ve aceleci

Page 152: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

hücumla tamamen şaşkına dönmüş ve gafil avlanmıştı. Tabii ki yorulma nedirbilmeyen Boltz, makineli tüfekleriyle tekrar oradaydı.

Mücadele kısa sürdü. Kaybedilen siperler birbiri ardı sıra zapt edildi ve enkısa sürede eski mevzi tekrar tamamen Türklerin eline geçti. 17 İngilizmakineli tüfeği ve birçok savaş malzemesi ganimet olarak alındı. GeneralHamilton’un umudu azalmıştı, Alçıtepe’de galibiyet bayrağınındalgalandığını görme hayali artık daha da zayıftı.

Mevzi Savaşı Devam EtmekteydiÜsteğmen Z. S. Boltz ve onun sayıları iyice azalmış sadık birliği istirahat

hâlindeydi. Onların son günlerde ve gecelerde başardıkları insanüstüydü. Buarada iki Türk askeri bir Alman denizciyi onlara getirdi.

Evet, elbette ki bu onların iyi dostu ve silah arkadaşı Peters’ti, gedikliDenizci Eri Peters… O âdeta açlıktan ölmüş bitmiş gözüküyordu veyorgunluktan neredeyse ayakları üstünde duramıyordu, dili damağınayapışmıştı. Neredeyse susuzluktan ölmüş gibiydi. Çabucak su getirildi. SonraPeters bir ölü gibi uyudu, bütün gün uyudu. Ancak akşam konuşabildi,başından geçenleri ancak akşam anlatabildi. O, nasıl savaştığını, kendisinenasıl muamele edildiğini ve etraflarının nasıl çevrildiğini, İngilizlerin onunteğmenini ve kendisini nasıl götürdüklerini anlattı. Birçok siper ve irtibatyolundan geçerek iki güçlü İngiliz onu sürekli kalacağı esarete götürmüştü.Fakat o esarete gitmek istemedi, arkadaşlarıyla kalmak ve savaşmak istedi.Nöbetçi onun yanından uzaklaşır uzaklaşmaz sağlam bir denizci yumruğuylaikincisini de yere yıktı ve kaçtı ve biraz önce götürüldüğü yoldan çabucakgeri döndü. Kimse onu durduramadı. O kaybedilen Türk siperlerine daldıancak orada bulunan İngilizler o anki telaşla onunla ilgilenmedi. Peters busiperlerden tekrar dışarı çıktı ve koşarak ilerledi. Fakat bu defa da Türkmevzilerinden gelen mermiler şimdi ona doğru adeta ıslık çalmaktaydı.Peters, mevziler arasındaki derin, huniye benzer bir yerde kendine birkorunak aramak zorunda kaldı. Peters şimdi buradaydı ve bu gönülsüzhapishaneyi terk edemiyordu. Başını dışarı çıkarır çıkarmaz mermiler her ikiyönden ıslık çalmaya başladı. Güneş acımasızca yakmaktaydı. Susuzluk

Page 153: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

acıları dayanılmaz kılmakta, açlık rahatsızlık vermekteydi. O iki gün iki geceburada kaldı, kurtuluş için zayıf bir ümit ışığı da giderek sönmekteydi.Hararet artık dayanılamaz seviyedeydi. Su, su… Ancak onun başı üzerindesadece mermiler uğuldamakta. Kuvvet uçup gitmişti.

İkinci gece bitmek üzereydi. O rüya mı görmekteydi yoksa bütün bunlarhezeyan mıydı? Uzaktan gelen savaş gürültüsü kulağını zorlamaktaydı.“Allah…” nidaları giderek daha da yaklaşmakta ve kuvvetlenmekteydi vesonra Peter de artık olduğu yerden dışarı çıktı, o şimdi ileri atılan silaharkadaşlarının tam ortasındaydı. Ve şimdi o tekrar arkadaşlarının veÜsteğmeni Boltz’un yanında esarette erimek yerine savaşmaya devamedecekti.

“Evet, ben sadece görevimi yaptım, sayın üsteğmen.’’ Bu basit sözlerlegedikli Denizci Eri Peters raporunu bitirir.

En kısa sürede tekrar en ön mevzideki arkadaşlarının yanına gelmiştir.Evet, şimdi yeterince makineli tüfek vardı. Birçok İngiliz makineli tüfeği vebuna ilaveten mühimmat... Şayet İngiliz mühimmatı yetmezse, o zamanbaşka bir plan tatbik edilir ve sonra tüfekler tekrar takırdamaya devam eder.

Müttefiklerin başarısız son yarma harekâtından sonra ordular tekraryeryüzünden çekildi, sığınaklarına ve çukurlarına girip sindiler. Sadece en önsiperlerde daimi bir savaş vardı. Düşmanın her zayıf yönünden hemenfaydalanılıyordu. El bombaları vızıldıyor, tüfeklerin yaylım ateşleritakırdıyordu. Topların gürlemeleri hiç susmuyordu ne gündüz ne de gece…Ara ara düşman, karşı saldırıyla yeniden sürülüp atılacağı küçük siperleri elegeçirmeyi başarıyordu. Lakin düşman hiçbir yerde bir karış bile ilerleyemedi.Sadece toprak insan kanına doymaktaydı.

Gelibolu’daki mevzi savaşı: Ne bu taraf ne de öbür taraf için en küçük birbaşarı ihtimalinin bile olmadığı kaçınılmaz küçük savaş…

Güneş, yakıcı devasa bir top gibi her gün bulutsuz gökyüzündekiyörüngesine çekiliyordu.

Bunaltıcı, tahammül edilemez bir sıcaklık, pırıl pırıl hareketsiz bir hava…Gelibolu üzerinde kısa süreli bir bora hızla geçip gittiğinde ince kum yukarı

Page 154: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

doğru helezon oluşturmakta, insanın gözüne, burnuna ve ağzına dolmakta,akciğerlerine sızmakta, savunma silahlarına nüfuz etmekteydi.

Mevziler arasında ölenlerin iskeletleri kurumakta ve sararmaktaydı. Havayıberbat eden çürümüş insan kokusu nefes almayı güçleştirmekte ve neredeysetahammül sınırlarını aşmaktaydı. Yeryüzünün hiçbir noktasında, bu küçüküçgende olduğu kadar çok sinek ve sivrisinek yoktur. Onların milyonlarcasıhavada vızıldamakta, sığınakları, barınakları mesken edinmekteydi. Birkaçsineğin olmadığı bir dilim ekmeği ve bir kaşık çorbayı ağza koymak hemenhemen imkânsızdı. Bir konserve kutusu açılır açılmaz sinekler çoktan içindebiter, her bir parça et derhal sineklerle simsiyah olurdu. En kötüsü desavaşçıların taze yaralarıydı. Bu meşakkatin düşman tarafında daha ağır birşekilde yaşanması onlar için az da olsa bir teselli kaynağıydı. Geliboluüstündeki savaş gürültüsü geceleri nadiren susmaktaydı. Sonra vadilerden,gerçi şu anda acıkma ihtiyacı duymaması gereken çakalların, iğrençuğultuları gelmekteydi.

Geceleyin ganimet arayarak etrafta dolanan sadece çakallar değildi. Türkaskerleri de ganimet hedeflemekteydi. Ancak her alanda eksikleri vardı:Kıyafette, donanımda, iaşede ve Türklerin hemen hemen yokluğunakatlanamayacağı tütünde noksan vardı. Düşmanlarda ise bütün bunlar bol bolmevcuttu. Akşamları giderek daha çok gönüllünün devriye görevinebaşvurması şayan-ı hayret bir durumdu. Onlar beş on kişilik birlikler hâlindeilerleyip küçük savaşı yumruk savaşına çeviriyordu. Geceler karanlıktı ve sıksık denizden gelen sis tabakası mevzilerin üzerine çöküyordu.

Devriyeler dikkatlice siperlerinden çıktı, çalılık ve fundalıklardan gizlicegeçerek, sürünerek ve kıvrılarak dikenli telleri geçti. Onların gerçekkoruması, maharet ve dikkatti, yegâne silahları ise bıçak ve yumruk… Onlarbiliyorlardı ki bu bir hayat memat meselesiydi. Çatırdayan kuru bir dal,kayalıklardan kopup gelen ve baş aşağı yuvarlanan bir taş, onların sonunugetirebilirdi.

Oldukça yavaş bir hâlde ilerlediler. Her defasında dakikalarca yere yatarakbeklediler ve gecenin derinliklerini dinlediler. Onlar, bu saatlerde siperlerin

Page 155: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

çok daha tenha olduğunu, düşmanın sıcaktan ve savaştan gevşediğini,derinden derine bir uyku bastırdığını bilmekteydi. Sadece öndeki gözetlememevzilerindeki nöbetçiler uyanık beklemekteydi. Askerler gizlice giderekdaha da yaklaştı. Soluk soluğa bir dinleme, hararetli bir telaş. Hafif seslerkulağı tırmalamaktaydı. Birazdan tamamdır. Dikkat... Siyah bir çizgi belirironların önlerinde. Bu hendektir, siperdir. Dakikalarca nefeslerin tutulduğu birgerilim... Bir sıçrama ile yırtıcı hayvan misali iki kişi her iki nöbetçininüzerine saldırdı. Zalimane bir çığlık, kısa bir hırlama, sonra sessizlik oluştu.Konserveler; tütün, çikolata, arazi telefonu, silahlar, mühimmatlar, hatta biradet ayaklı periskop ganimeti oluşturmaktaydı. Siperin kenarından nesnelerbirbiri ardına gitmekteydi.

Yiğit erler genellikle böylesi bir gözetleme yerinde kalmaya devam ediyorveya dinleme görevlilerinin nöbet değişimi yaklaşana kadar bir lağımgalerisine saklanıyorlardı. Tekrar kısa ve sessiz bir mücadele ve düşmansiperlerinin yakınlarına giden yol serbestti, boştu. Gözetimsiz bir makinelitüfeği, mühimmatı ve savaş materyali ile beraber kaç defa ganimet olarakalınmıştı, kaç defa bu korkusuz erler cüretkârlıklarını çoğu kez hayatlarıylaödemek zorunda kaldı.

Gelibolu’da Mevzi Savaşı!Türklerin mukavemeti her hafta sertleşmekteydi. Sadece mevziler sürekli

olarak daha iyi ikmal edilmekle kalmıyor, mühimmat da daha bolcaulaşıyordu. Deniz Önyüzbaşısı Bieper ve onun Alman ustaları boş yere gecegündüz tetikte değildi. Bundan böyle düşmanın en dış güney ucundaki kampyaşamı artık eskisi gibi açık seçik göz önünde devam edemezdi, çünkü Türktopçularının da artık her gün bunlar için birkaç obüs mermisi vardı. İntepecivarındaki Asya sahillerinde konuşlandırılan gemi toplarının da artık süreklisusmalarına gerek yoktu. Onların obüs mermileri, sığ sularda kendilerine,gemileri batırarak mendirekli bir liman inşa eden, düşmanın kara çıkarmamıntıkasına kadar ulaşmaktaydı. Nakliye gemileri sık sık mermilereyakalanırdı ve mermiler sık sık karaya çıkan birliklerin arasında, tam ortayerinde patlardı ve stokların tahliyesini çok daha az sevilen bir meşgaleye

Page 156: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dönüştürürdü.Şimdi Türkler yeni bir silaha sahipti. Uzaktan uçaklar geldi. Alman savaş

uçakları, yabancı ülkelerin üzerinden uçurarak buraya doğru yöneldi. Demirhaçlı ilk uçak onların mevzileri üzerinde tur attığında, sığınaklarda tarifsiz birtezahürat hüküm sürüyordu. Hâlihazırda Yüzbaşı Serno idaresinde tayyarecibölüğü de vardı. Şimdiye kadar ceza görmeden Türk siperlerinin üzerinde vearka arazilerde dönüp dolaşan, gövdesinin altında gümüşi renkli parıldayanbombaları taşıyan ve bunları Türk askerlerinin kafasına atan, düşmanpilotlarının inanılmaz cesaretleri sona erdirildi. Üsteğmen Buddeke tek başınayedi İngiliz uçağını düşürdü. Şimdi mevziler üzerinde sürekli hava savaşlarıvuku bulmaktaydı ve hararetli bir coşkuyla Anadolu’nun evlatları mavigökyüzünde nefes kesen düelloyu takip etmekteydi.

Bu Alman pilotlar yorulma bilmez gözükmekteydi. Her türlü havaşartlarında, gece ve gündüz motorlar çalışmakta, bombalar ise düşmanınmühimmat depolarının üstüne, nakliye gemilerinin üstüne veya karaya inentakviyelerin içine doğru düşmekteydi.

Mânia (Engel)Tabiî ki Hersing de U21 ile sürekli Konstantinopol’de defne ağaçlarının

altında dinlenmiyor, bilakis çok defa Gelibolu civarında ve Ege Denizi’ndedolaşmaktaydı. Ancak o son derece dikkatli olmak zorundaydı, çünkü heryerde ona, İngilizlerin ağ ve mayınlarıyla sinsi bir pusu kurulmuştu. Denizaltıkorkusu hâlâ sürekli olarak İngilizler üzerinde kötürüm edici bir tesiresahipti. Küçük koruma konvoylarının oluşturduğu tam bir avcı sürüsütarafından kuşatılmalarına rağmen, ara sıra savaş gemileri toplarıyla karasavaşına müdahale etseler de savaş gemilerinin ateşi öfke dolu vetereddütlüydü. Siperlerdeki birlikler mutluydu. Alman denizaltısınınmevcudiyeti, onları devasa bir zırhlının çelik cehenneminden kurtarıyordu.Aralıksız mevzi savaşlarına, güneşin yakıcı hararetine ve birçok mahrumiyeterağmen, onlar şimdi tekrar mukavemet edebilmekteydi.

İmroz’la Gelibolu arasındaki nakliye gemileri trafiği şimdi daha ziyadegeceleri olmakta ve nakliye gemileri gün boyu sahilde itinalı bir şekilde

Page 157: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

emniyet altına alınmaktaydı. Hersing sonuca ulaşamıyor.Ancak 4 Temmuz’da, botunu büyük bir başarıyla getirmeyi başardı. Tekke

Burnu civarında o iki kırmızı bacalı büyük nakliye gemisini, iki hastanegemisini ve dört küçük nakliye gemisini destroyerler ve balıkçı vapurlarıylaçevrilmiş gördü. Deniz dümdüzdü ve birçok keskin cam parçası denizinyüzeyinde bir şeyler ararcasına geziniyordu. Geminin önündeki torpido 800metrede toptan ayrıldı. Güvenlik kuvvetleri köpek sürüsü gibi bota hücumetti. Hersing derine dalmak zorunda kaldı. O, U21’in balıkların yanınagönderdiği Fransız vapuru “Chartago” olduğunu ancak daha sonraanlayabildi.

Neredeyse denizaltı iki gün sonra bir İngiliz mayınına kurban gidecekti.Tekke Burnu-İmroz hattında Hersing huzurlu bir şekilde yan yana duran ikibalıkçı vapuru gördü. Onlar burada ne arıyordu? Bu çok şüpheli görülüyordu.

Bir denizaltı ağını mı yoksa bir mayın tarlasını mı bekliyorlardı? Vapurunbiri ayaklı topu fark ettiği vakit, alarm bayrağını çekti ve hızlı bir rotayla botadoğru dümen kırdı. U21 derine daldı. 20 metre, 22 metre – orada hemendenizaltının arkasında şiddetli bir infilak oldu. Hemen hemen bütün lambalarsöndü, suyun seviyesindeki camlar parçalandı, kulede ve merkezde birçokkomando malzemesi iflas etti. Ancak botun bünyesi su almıyordu. Hiçbiryerde su sızıntısı tespit edilemedi. Sadece dalış tankları zarar görmüşgözüküyordu. U21’deki erlerin bir kere daha şansları vardı.

U21 uzun süre için bir tersanede saklanmak zorunda kalsa bile, yine deİngilizlerin rahat bir nefes almak için çok fazla bir sebepleri yoktu, çünkü buarada Konstantinopol’e bir sürü Alman denizaltısı yanaşmıştı. Denizaltılartrenle Almanya’dan Pola’ya (Polonya’ya) parçalanmış bir şekilde getirilip,orada tekrar birleştiriliyordu. Bazı Alman denizaltılarının hiç saldırı silahıyoktu.

Bunun için makineli tüfekler, hassas mekanik ürünler, kimyasallar vesavaşı idame ettirebilmek için elzem eşyalar tıka basa dolduruldu, bunlarsavaş bölgesinde su altından geçirilerek, fark ettirilmeden getirildi vetezahüratla Konstantinopol’e kabul edildi.

Page 158: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Savaş yeteneği olan denizaltılar da bu yolla oraya ulaştı. Gerçi onlar U21gibi öylesine büyük değildi, ancak daha büyük haçlı seferlerine teşebbüsedebilmek için yeterince deniz yeteneğine sahipti. Düşman kâh burada kâhorada bir periskop veya bir hareketli torpido pisti (yatağı) keşfetti. Yalnız,gemiler gizli köşelerinde kendilerini daha güvende hissetmekteydi. İngilizlerher yerde tehlike hisseder ve su üstünde salınan her boş konserve kutusundabir periskop gördüklerine inanırdı. Denizaltı paniği düşmanı sarmıştı.

Düşman da yeni mukavemet araçlarıyla bu tehlikeyi defetmek için bütüngücüyle çalışıyordu. Onun ağ ve mayın engelleri her yerde fırsat kolluyordu.Küçük, çevik savaş gemileri oraya ulaştı. Onlar su yüzeyinde oldukça yatıkvaziyette duruyorlardı ve bu sebeple torpidolar onlara hemen hemenulaşamıyordu. Ağır kalibreli toplar bu gemilerin güvertesinde bulunmaktaydı.Kısa süre sonra büyük gemiler de denizaltı saldırılarına karşı özelliklekorunarak ve teçhiz edilerek, tekrar gizlendikleri köşelerinden çıktı. Dehşetlikörfezde top gürültüsü tekrar yükseldi, çelik mermiler tekrar Türktabyalarının üstüne yağdı. Ancak birkaç haftalık bir istirahat, sığınakları inşaetmek ve arka alanlardaki dar geçitlerde yedekler için kapalı mevzileryapmaya yetmişti.

General Hamilton, mevzi savaşının kendisi için sonun başlangıcı anlamınageldiğini gayet iyi bilmekteydi. Şayet o, - cepheyi yarıp geçme- hedefindenvazgeçerse, o zaman bütün muharebe sadece hedefsiz bir katliam olurdu.Alçıtepe elle dokunulacak kadar yakındı. Fakat Almanlar tarafından sevk veidare edilen kurnaz Türkler sarsılmaz durumlarını korudu. Hamilton bubirlikteliği parçalamak zorundaydı.

İstenen yeni birlikler gelir gelmez, Hamilton onları tekrar Türk mevzilerinekarşı saldırıya gönderdi. 4 Haziran’dan 7 Haziran’a kadar süren muharebenasıl sonuç alınmadan cereyan etmişse, aynen büyük hücumlarda 21 ve 28Haziran’da da tıpkı 12 Temmuz’da olduğu gibi kanlı bir şekilde neticelendi.

İngiliz toplarının karadan ve denizden bütün Türk savunma hatlarınıdövmesinin ve bütün hayatı yok ettiğine inanmasının ona ne faydası vardı.Hücum birlikleri siperlerini terk eder terk etmez Türk bataryaları atışa

Page 159: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

başlıyor, yan mevzilerden de makineli tüfek takırtıları geliyordu. Neredeyseyerle bir edilen en ön siperlerde yeniden bir canlanma oluştu. Aceleylebarınaklarından çıkan yedekler, saldırganlara el bombaları ve takılısüngüleriyle saldırdı. Vahşi yakın savaşlar, ıstırap verici göğüs göğsesavaşlar, kaçınılmaz muharebeler ve kan deryası… Birkaç zapt edilmiş siperiçin verilen bütün bu kurbanlar, birçok kan, buna değer miydi? Şayet Türkcephesinden bir parça azalırsa, bunun neye yararı olur; birkaç metre toprakkazanımının ne faydası olur?

Ve mevzi savaşlarındaki cephe yeniden hareketsiz kaldı. Her iki cephede,muhaliflerin şimdiye kadar devasa boyuttaki maddi harcamalarına rağmen,sarsılmadan mukavemet edilebiliniyorsa, o zaman Liman von Sanders’inüstüne kendi ordusunun ve Çanakkale’nin geleceği dair ağır bir yükyüklenmiş olurdu. Şimdiye kadar kan deryaları akıp gitti ve daha birçok kanakıp gidecek ve sonunu kestirmek mümkün değildi. Düşman karayaçıktığında ordusu 60 bin kişiydi. Fakat 60 bini de kayboldu veya öldü. Bukorkunç boşluğu doldurmak için imparatorluğun her tarafından sürekli yenitümenler getirilmek zorunda kalındı. Bazı büyük savaş günlerinde onlar sahipolduklarının yarıdan fazlasını kaybetti. 14 tümen şimdi Gelibolu’nun sınırlımekânında toplandı, 450 bin asker, Osmanlı imparatorluğunun gençliği…

Bu devasa ordu, şayet, Balkan Savaşı’nda olduğu gibi, en fena düşmanolan açlık ve salgın hastalığa kurban edilmeyecekse, beslenmeli vebakılmalıdır.

Bu, mareşalin en büyük endişesiydi. Gıda maddelerinin ikmali kara yoluylamümkün değildi. Her gün elzem olan 4-5 yüz ton iaşeyi kağnılarla ve devesırtında getirmek öyle çok da kolay yapılabilecek bir şey değildi. Bu ikmalsadece deniz yoluyla mümkündü. Elde mevcut olanlar zamanla tükendi veTürk ordusu eliyle getirdiğini ağzına götürme misali, günü gününeyaşamaktaydı. Sevk bir defa gecikince, asker beklemek ve acıkmak zorundakalıyordu. Fakat sevkiyat sık sık duraksamakta, zira düşman denizaltılarımisli bulunmayan bazı kayıplara sebebiyet vermekteydi.

Düşman denizaltıları çoğu defa, şiddetli karşı mukavemete rağmen

Page 160: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Marmara Denizi’ne sızmayı başardı. Bir denizaltı isabet almadan MarmaraDenizi’ne ulaştığında, orada iki üç hafta elinden gelen kötülüğü eder.Vapurlar, römorkör kafileleri ve hatta münferit yelkenliler saldırıya uğrar.Böyle bir zamanda, bu ordu için iaşe temin etmek çok zahmetli bir işti. Hatta“E 11” Konstantinopol’e kadar girdi ve torpidolarını limanda bulunangemilerin üstüne yolladı. Bir mavna havaya uçtu, Alman vapuru ‘’Stambul’’yara aldı ve torpido rıhtım duvarına isabet ederek liman halkını büyük birheyecana sevk etti.

Orduyu bu felaketten korumak için bir şeyler yapılmalıydı. Düşmandenizaltılarının Boğazlara sızmasına tamamen mani olunmalıydı.

Her yere çelik ağlar döşemek İngilizlere kolay gelmekteydi. ÇanakkaleBoğazı da böyle bir ağ engeliyle kapatılabilirdi. Fakat bunun için elzem olançapalar, zincirler, şamandıralar ve bütün bunlardan önemlisi halatlar neredentemin edilecekti. Türkler, hiçbir şeylerinin olmadığını ve tersanelerinin boşolduğunu iddia etmekteydi. Ancak Almanlar bununla yetinmek istemedi.Onlar asla olur olmaz patırtıya pabuç bırakmazdı. Bir yol bulunmalı, ordu bufelaketten korunmalıydı.

Deniz Önyüzbaşı v. Zippenskirch tersanede ve liman tesislerinin diğerköşelerinde etrafı kollamaktaydı. Umulmadık miktarda çapa, zincir,şamandıra ve diğer elzem malzemeler orada gün ışığına çıkarıldı. Her köşedeçoğunlukla onlarca yıldan beri yıkıntılar altında kalmış az kullanılmış şeylerbulunmaktaydı. Bu arada Deniz Önyüzbaşı d.R.Hoefer enine boyuna araziyigezdi. Ziyaret etmediği hiçbir maden ocağı, hiçbir işletme kalmadı. Çürüğeçıkartılan büyük miktarda halat bulunduğu yerden çıkartıldı ve malzemetersanedeki büyükçe bir alana yığıldı. Kısa süre sonra Türk denizcileri, çelikhalatları işlemeyi ve 4x4 file ilmiğiyle (ağ gözüyle) ağ imal etmeyi öğrendi.60 metre uzunluğunda ve 30 metre derinliğinde böylesi bir ağ… Kuvvetliakıntıda ağın yukarı çıkmasını engellemek için alt köşelere taş gibi topgülleleri raptedildi. Bu taş gülleler (mermiler) çok eski zamanlardan beritersanenin her tarafında bulunmaktaydı.

Bu arada deniz Binbaşısı Loren yorulmaksızın iş başındaydı, Nagara

Page 161: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

civarında Çanakkale Boğazı’nın en dar yerinde, ağların asılması gerekenşamandıraları demirlemekle meşguldü. Bu, kuvvetli akıntı karşısında oldukçazor, büyük denizcilik kabiliyeti gerektiren bir görevdi.

Tabiî ki engel inşası uzun süre düşman pilotlarının casus gözlerinden saklıkalamazdı. Şimdi her zaman 3-4 uçaklık filoları gözüküyor ve bu filolaraşağıyı bombalayarak engelleri tahrip etmeye çalışıyor ve çalışmalarındevamını engellemeyi deniyordu. Ancak savunma bataryaları onları dahayükseklerde durmaya zorladı ve onların bombaları bu sebeple hedefi isabetettiremedi. Bazı günlerde de mermiler vızıldamakta, savaş gemilerindenGelibolu üzerine hiçbir şeyi nazar-ı itibara almadan, çalışan ekiplerin üzerinegülle atmaktaydı. Ancak ağ engellerini tamamlayabilmek için büyük birgayretle çalışıldı ve Temmuz sonunda eser tamamlandı. 1550 metreuzunluğunda bir ağ Çanakkale Boğazı’nda enlemesine demirledi. Ancak kısabir süre sonra, denizaltıların bu ağın altından geçtikleri ortaya çıktı. Ağlartedricen 70 metrelik derinliğe yerleştirildi.

Oradaki limanda bulunan gemileri torpido isabetlerinden korumak içinAkbaş önlerinde de Liman von Sanders’in isteği üzerine bir koruma engeliikmal edildi. Burada 5. Ordu için belirlenen hemen hemen bütün nakliyatboşaltıldı. İmkânsız gözüken bir görev Alman enerjisi ve icat gücüyle yerinegetirilmişti. Yalnız umut edilir ki bu ağ engellerinin tam anlamıyla değeriortaya çıksın.

Bunaltıcı SıcakBu arada Gelibolu’daki mevzi savaşı kudurarak devam etmekte, güneşin

dimdik düşen ışıkları merhametsizce yakmaktaydı. Hiçbir yerde ne bir ağaç,ne de insanı koruyabilecek bir gölge vardı.

Düşmanın içinde salgın hastalık ortaya çıkmıştı. Ancak Türkler de hastalıkve zayıflık yüzünden oluşan büyük kayıplardan müştekiydi. Mamafih Türkcephesi demir gibi sağlam durmaktaydı.

Şimdi Hamilton böyle hedefine ulaşamayacağını nihayet görmek zorundakaldı. O, üç ay bütün güçlerini seferber ederek savaşı sürdürdü ve bu üç ayiçinde cephenin ortasında sadece 1.000 (bin) metre ilerleyebildi. Şayet

Page 162: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Türkler kaybedilen siperleri arkada tekrar inşa ederlerse, bin metre kanlasulanmış toprak ne anlam ifade eder? Cephe aynen güçlü kalır, kezamevzilerin derinlikleri de mukavemet de aynı kalır.

Hamilton, bu salyangoz temposuyla Alçı Tepe hedefine ulaşmanın nekadar süreceğini ve insan hayatı konusunda hangi fedakârlıklara katlanılmasıgerektiğini parmaklarıyla hesaplayabilirdi. Nihayetinde “Hangi taş peksebaşını ona vur.” mantığı kabul edilemez. Yeni birlikleri taşıyan birçoknakliye gemisi daha şimdiden Akdeniz’de kıyısı bulunan ülkelerden geçerekyol almaktaydı. Hamilton, onları tekrar bu büyüleyici üçgen arazide miboşaltmalı veya anlamsızca, kesin bir ölüm olan cehenneme mi taşımalıdır?Hamilton kafa yormakta, Churchill, Kitchener ve diğerleri de yeşil masaetrafında tıpkı Hamilton gibi düşünmekteydi.

Bir şeyler olmalı, kayda değer bir başarı elde edilmeliydi. Sadeceİngiltere’nin telakkisi tehlikede değil, aynı zamanda birleşik Rusya’nın daacil yardıma ihtiyacı vardı, çünkü onun devasa cephesinin çökme tehlikesidev adımlarla yaklaşmaktaydı, tıpkı sakınılamaz bir tabii afet gibi.

Tarnow civarında Maraşel Wackensen, Rus cephesini yardı, keza Almanbirlikleri Kurland’da ilerlemekteydi. Ve Polonya’da Vistül nehri kıyısındaistihkâmlar birbiri ardına düştü. Rus topları her gün ancak iki veya üç atışyapabilmekteydi. Piyadenin hiçbir tüfeği yoktu ve çok kan kaybetmişti.Komutanların, askerlerin üçte birinin tüfeksiz olduğu muharebelere sevk veidare amaçlı gönderilmesi, şimdilerde ne kadar da çok olmaktaydı. Onlar boşellerle düşman ateşi altındaki arkadaşlarının tüfekleriyle silahlanmak için oaskerlerin ölmesini beklemek zorundaydı. Akdeniz limanlarında savaşmalzemeleriyle yüklü gemiler bulunmakta ve onlar kendilerine Hamilton’unÇanakkale yolunu açmasını beklemekteydi. Rusya’nın yardım çağrılarıgiderek daha yüksek sesle, ama daha da umutsuzlaşarak ifade ediliyordu.

Esasen bu yardım çağrıları, müttefiklerinin sürekli büyüyen bir çöküştehlikesi, İngilizleri derhal enerjik bir eyleme zorluyordu. Ancak bir defadaha, şimdiye kadar hızlı bir karar alınması gereken durumlarda olduğu gibi,çok zaman kaybedildi. Yeşil masa etrafındakiler bir ortak karara ulaşmadan

Page 163: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

önce altı hafta boyunca görüşme üzerine görüşme yaptı.Bu arada Rusya boş yere yardım bekliyordu. İngiliz birlikleri Gelibolu

cehenneminde eriyip kırılırken, Hamilton da çıkacak bir karar bekledi durdu.Olaylara gebe bir hava, Gelibolu üzerinde boğucu, endişe verici, neredeyse

tahammül edilemez bir hal almıştı. Bu hava kısa sürede boşalmalıydı.Şayialar etrafta dolaşmakta, tabii ki bunlar Türk başkumandanlığına daulaşmaktaydı. Liman von Sanders için bu şayialar safsataydı. Onun içinsadece bir şey mühimdi: En güvenilir kaynaklardan gelecek yeni karabirliklerinin İmroz’a ulaştığı haberi…

Düşmanın yeni ordusunu yarımadanın neresinde karaya çıkaracağıhususundaki bulmaca tarzı sorular yeniden başladı. Bütün bir adanıntamamını kuşatmak için düşmanın, Saros Körfezi’nde Bolayır yakınlarındateşebbüse geçip geçmeyeceği veya Suvla Körfezi’nde-Kocaçimen’in hâkimtepeleriyle ve Sarıbayır’ın zafer vaat eden masiflerinin bir hedef olarak-, veyagüney cephesinin hemen arkasındaki Kaya Tepe’de bu cepheyi arkadankuşatıp kuşatmayacağı ve buraya yayılıp yayılmayacağı düşündürüyordu.Evet, aynı şekilde Asya tarafındaki bir kara çıkartma harekâtı da tamamengöz ardı edilemezdi. Nihayet şimdiye kadar olduğu gibi güney cephesineyapılacak yeni bir saldırı da reddedilemez, yeni ordunun yardımıylamevzilere saldırabilir ve Alçıtepe dahi fethedebilirdi.

Nisanda, ilk çıkarma öncesinde olduğu gibi, Mareşal de şimdi bütün uzakgörüşlülüğünü, bütün stratejik imkânlarını teraziye koymak değerlendirmekzorunda kaldı. Bütün bu aşılamaz engelleri aşmak, bütün tedbirleri, karşıpozisyonları ve birlik kaydırmalarını tam zamanında icra etmek için budeğerlendirmeleri yaptı. Her şey düşmanın yeni büyük saldırısınıdefedebilmek ve saldırıya karşı koyabilmek içindi. Demir yumruklu dev birhayalet gibi yeni tehlike Gelibolu üzerinde kol geziyordu. Bu yumruk darbesinerde inecekti?

Mareşal günlerce gece yarılarına kadar kurmay haritası üzerinde eğilipdurdu. Her imkân tartıldı, değerlendirildi, hiçbir şey göz ardı edilmedi. Sonrakararını verdi: 20 bin kişi Saroz Körfezi’ne, 20 bini de Asya sahiline;

Page 164: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dokuzuncu tümen yeni komutanları- Albay Kannengiesser’le birlikte- KayaTepe’ye- Arıburnu ile Seddülbahir arasında karaya çıkışları önleyebilmekamacıyla yerleştirildi, bir yedek tümen ve geri kalan diğer 80 bin asker demevcut savaş cephelerinin içine veya doğrudan arkasına konuşlandırıldı.

Temmuzun sonunda Alman keşif uçakları, adalarda birlik sayısının gündengüne çoğaldığı haberlerini getirdi. Gemiler uzun süreden sonra tekrar SarozKörfezi’nde ortaya çıktı. Kabatepe önlerinde denizde hareketli bir faaliyethüküm sürmekteydi. Gemiler gidip gelmekteydi. Düşman topçusunun ateşigiderek artan bir şekilde her iki cephede de çoğalmaktaydı. Gelibolu üzerindebunaltıcı bir fırtına havası vardı. Başkomutanlıkta büyük bir gerilim hükümsürmekte, sinirli bir hava içinde birlikler mevzilerinde beklemekteydi. Bubelirsizlik dayanılmazdı ve sonsuz bir ıstırap vermekteydi. Her gün, evet, hersaat bu tehditkâr hava patlak verebilirdi. Türk ordusu hazırdı!

Bıçak SırtındaKaya Tepe’den etrafa baktığımızda ta uzaklara Ege Denizi’ne kadar

görebilmekteyiz. Dürbünle İmroz adası ve onun büyük körfezi limanıylabirlikte açıkça görülebilmektedir.

Bugün, 6 Ağustos’ta orada özellikle bir canlılık gözüküyordu. Toplanansavaş gemilerinin ve nakliye gemilerinin sayısı bugüne kadar asla bu kadarbüyük olmadı. Kalın duman bulutları sayısız bacalardan bulutsuz gökyüzüneyükselmekteydi. Düşman şimdi nihayet kesin darbeyi vurmaya istekligözüküyordu. Kruvazörler, küçük savaş gemileri ve destroyerler limandanayrıldı. Üzerinde topların konuşlandığı yüzen bir çelik kaleyi andıran buarmada, çok sayıda daha küçük, daha hızlı gemilerle ve balıkçı vapurlarıylaçevrili olarak yaklaşmaktaydı.

Cephelerde alarm hazırlığı, yedeklerde alarm hazırlığı, Bigalı civarındakibaşkomutanlığın kerpiç kulübesinde çok büyük gerginlik vardı. Nihayetbugün, nüfuz edilemez sır perdesi aralanmalıydı. Her şey telefon hatlarınabağlıydı. Güneş başucuna yaklaşmaktaydı. O arada güney grubunun ilkhaberleri ulaştı: Düşman karadan ve denizden en ön hatları ağır bombardımanaltında tutmaktaydı.

Page 165: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Vakit öğleden sonraydı. Topçu ateşi devam etmekteydi. -Savaş gemileri venakliye gemileri Saroz Körfezi’ne dümen kırdı. Güney grubu: Saat 4.00,piyadeler kitleler hâlinde saldırmakta.

Kuzey Grubu saat 4.30... Aralıksız şiddetli ateş başladı. Bir saat sonrapiyade ilerliyordu. Sol kanat tehlikede.

Kirte önlerinde şiddetli göğüs göğse savaş. –Sağ kanatta en ön siperlerdüşman tarafından işgal edildi. Şafak atmakta.

Kuzey Grubundan kara haber: Sağ kanattaki en ön mevziler kaybedildi–karşı saldırılar başladı.

Saroz Körfezi: Savaş gemileri, nakliye gemileri. –Gönüllü Yunankolordusu karaya çıktı–. Hafif Türk süvari birliği ilerlemekte.

Asya sahilinde: Şüpheli gemi hareketleri. Düşman henüz karaya çıkmıyor.Gelibolu cephelerinde şiddetli savaşlar.

Saroz Körfezi: Yunan gönüllü kolordusu botlarına sürüldü. Geride 21 ölübıraktı.

Böylece başkumandanlıktaki haberler aralıksız birbirini takip edip gitti.Liman von Sanders öyle pek kolay yanılmaz. O, şimdiye kadar cephelerde kikanlı saldırıların sadece dikkat dağıtılmasına ve yedeklerin birleştirilmesineyönelik olduğundan, Saroz Körfezi’ndeki karaya çıkma teşebbüsünün veKumkale civarındaki gemi hareketlerinin sadece göstermelik bir manevraolduğundan, emindi.

Düşman hâlâ bu perdeyi kaldırmadı.Gece olur. Şiddetli ve çok kayıp verilen savaşlar devam etmektedir. Ancak

şimdi başkomutanlıktaki herkes kulak kesildi. Esad Paşa, Arıburnu’ndanbildiriyordu: Kuvvetli düşman kafileleri kuzey istikametinde deniz kıyısıboyunca ilerlemektedir.

Albay Kannengiesser 9. Tümen’le hemen kuzeye sevk edildi.Gece yarısına doğru yeni haber: Nakliye gemileri Arıburnu’nun kuzeyinde.

Suvla Körfezi’ne çıkarma başladı.Bunlar dikkate değer iki hakikatti. Nihayet perde düştü (engel aşıldı), artık

harekete geçilmeliydi. Bir dakika bile kaybedilmeden derhal harekete

Page 166: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

geçilmeliydi, çünkü büyük bir tehlike tehdit ederek gelişmekteydi.Bir husus Türk başkomutanlığından gizlenmişti ve bu ağır sonuçlar

doğurabilirdi, son gecelerde Arıburnu civarındaki İngilizler tam bir sessizlikiçinde en karanlık saatlerde takviyelerini karaya çıkarmış ve ne gözetlemeerleri ne de keşif uçaklarınca fark edilemeyecek bir şekilde gizlenmişti.Böylece şimdi 37 bin er ve 72 top General Birdwood’un emrindeydi. Oyüzden, kuzey grubu civarındaki hararetli saldırılar ve de sahil boyuncayürüyüşe geçirmek için bağımsız tümenler( Birdwood’un emrindeydi). Onlarnereye gitmek istedilerse, gecenin koruması altında hangi hedefe ulaşmayagayret gösterdilerse bu açıkça belliydi: Kuzey Grubunun mevzilerininetrafından dolaşarak Kocaçimen Dağı ve Sarı Bayır kayalıklarını işgaletmekti amaçları.

Kim öncelikle bu hâkim tepelere sahip olur ve onları tutarsa, galibiyetinanahtarını da eline almış olurdu.

Bu tepeler için mücadele başladı.Henüz orada,düşman kafilelerini durdurabilecek kimse yoktu. Silsile

hâlindeki tepeler birliklerden tecrit edilmişti. Yalnız Agildere vadisindekizayıf Türk muhafazası ve yarıklar ihtiva eden, zor aşılabilen ön arazi. Fakattepelerde, tepelerde kimse yok! Düşman bunu kesinlikle biliyordu, çünküonların pilotları bunu haber vermişti. Onlar iki kol (kafile) hâlinde ilerisızmaya devam etti, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar ve Hintliler. Sabahınşafak vaktinde onlar tepelerde olmak istiyordu. Burada Gelibolu’nun,Boğazların ve Konstantinopol’ün kaderi kararlaştırılıyordu.

Güney ve kuzey gruplarının cephelerinde, bütün yedeklerin de dâhiledilmek zorunda kalındığı ve hiçbir alayın kaçınamadığı ağır savaşlar patlakverdi. Yalnız Albay Kannengiesser 9. Tümeniyle İngilizler gibi aynı hedefeulaşmaya gayret göstermekteydi. Parçalanmış arazilerden geçen yol eziyetli,zahmetliydi. Arkasında bıraktığı bütün araziler ağır topçu ateşi altındabulunan Arıburnu cephesinin önünden geçip gitti, o cesetlerin üzerindengeçerek. Alaylar hızlı adımlarla gecenin derinliklerine doğru yürüyüşe geçti,ter banyosu içinde ve soluk soluğa. Onlar gün doğana kadar bunu

Page 167: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

başarabilecekler mi? Albay Kannengiesser bastonuyla alelacele onlarınönünden gitti. Mermiler etrafta vızıldamakta, şarapnel mermileri bardaktanboşanırcasına dökülmekte, atlar ürkmekteydi.

Sadece İleri, İleri!Hâlâ savaş tecrübesi olan birisi halkıyla birlikte gecenin derinliğine

koşmakta, düşmanla bahse girmekteydi: Üsteğmen Z. S. Boltz ve onundenizcileri... Onun üç subay, 150 asker ve 12 makineli tüfekten oluşan birliğidaha yeni Gelibolu’ya varmıştı. Kısa bir eğitimden sonra tekrar GüneyGrubu’ndaki savaşa dâhil edilmek zorunda kalacaklardı.

Bu arada düşman kafilelerinin yürüyüşle ilgili alarm haberleri Sarı Bayır’ınkayalıklarına ulaştı ve birim derhal yeni cepheye doğru yola düştü. Keşkeorada olsalar! Yol uzak ve meşakkatliydi. Mavi ceketliler tehlikenin neolduğunu biliyorlardı. Sadece ileri, ileri!

Çok karışık duygularla Albay Kannengiesser emre itaat etti ve Kaya Tepeönlerindeki mevzileri terk etti. Sadece bir alay sahil koruma olarak oradakaldı ve bu alay, orada bir kara çıkarma harekâtı yapılırsa, mevzii uzunmüddet tutamazdı. İki ay içinde o, gemi toplarının ateşi altında, Kuzey veGüney Grupları arasındaki bu savunma tabyasını oluşturdu. Bu gecekesinlikle bir kara çıkarması beklemekteydi. Fakat bir asker itaat etmekzorundaydı. Ve gecenin içine doğru ilerledi.

7 Ağustos sabahı şafak sökmekte, ortalık ağarmaktaydı. Derin bir vadidenatıyla geçen Albay Kannengiesser, karargâh erkânıyla birlikte ilerledi. Güneşyükseldi. Orada önlerinde, Koca Çimen Dağı’nın son kolu olanConkbayırı’nın dik yamaçları bulunmaktaydı. Dürbünler dağ sırtının üzerinekadar uzanabilmekteydi. Hiçbir düşman görülemiyordu. Atlardan inildi vetepelere tırmanıldı. Güneş acımasızca yakmaktaydı. Fundalıklara ve çimendemetlerine tutunarak askerler dik tepelere tırmandı. Şimdi yukardaydılar.Arayış içindeki bakışları parçalanmış tepelik araziden ta uzaklara doğruyönelmekteydi. Allah’a şükürler olsun ki düşmana ait hiçbir şeygörülemiyordu. Fakat bütün yöre uçurumlar, vadiler ve boğazlardanmüteşekkildi. Düşman kafileleri kendilerini koruyarak çok yaklaşmış olabilir

Page 168: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ve öncüler her an ortaya çıkabilirdi. 9. Tümen henüz görünürde yoktu.Böylece tümen komutanı tümeni olmadan, tek başına bıçak kemiğe dayananakadar savunmaya değer tepenin üzerinde durdu. Burada münferit küçükbirimler nöbetçi bırakıldı.

Kısa bir süre sonra orada bulunan küçük bir Türk bataryası, takriben yirmipiyade eri bulundukları yerden çıktı. Olacaklardan habersiz askerler ordugâhkurmuştu. Evet, ilk savunmacılar orada olabilirdi. Ne de olsa hiç yoktaniyiydi.

Birdenbire karşıda bulunan dağ yamacında canlılık oluştu. Bir vadidengelen Gurkalar ortaya çıktı ve yukarı yavaş yavaş tırmandı. Sayıları giderekçoğalmaktaydı. Zayıf Türk savunma hatlarının yaklaşık 500 metreuzağındaydılar. Tüfekler takırdamaya başladı ve mermiler düşmana doğruıslık çalmaya başladı.

“Lanet olsun!” Evet, Türkler işgal edilmemesi gereken dağ sırtlarında!Düşman derhal kendini yere attı, dalgalı arazide kayboldu, kımıldamadı vekarşı saldırıya geçmedi. Uzun sürmedi, toplandı ve yıldırım gibi saldırdı.Sadece yirmi savunmacı tepedeydi, yirmi er… Fakat 9. Tümen nerede kaldı?Kannengiesser’in umut dolu bakışları sürekli uzaklarda gezinmekte. Obirdenbire, geriye doğru baktığında, büyük ihtimal talimden gelen ve vadiyeyürüyen bir birlik müşahede etti. Türk askerleri! Yabancı bir alayın iki tambölüğü! Önemli değil. Koşar adım ileri!

İngilizler hâlâ hücum etmedi, artık kolay kolay saldıramazdı, çünkübirlikler cebri yürüyüşle yolsuz araziden geçerek tamamen tükenmişti. Altısaat içinde onlar yolu işgal etmek ve gün ağarırken de istila edilmiş tepeleriele geçirmek zorundaydı. Şimdi sabahın yedisi ve hâlâ hedefe ulaşılamadı.Onlar devam edemedi, tepelerin alt tarafında nefeslenmek zorunda kaldı.Böyle yolsuz topraklarla, bütün dik sarp arazi yapılarıyla, dağ sırtlarıyla,vadilerle ve döküntülerle Gelibolu’nun yaratılmış olması ne güzel bir şans,zira aksi takdirde felaketler gelip kapıya dayanırdı.

Her dakika kıymetliydi, her dakika Türk birliklerinin öncüsü ortayaçıkabilirdi. Bu arada süvariler dörtnala koşarak geldi, atlardan indi, dağın

Page 169: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

yamacına tırmandı. 25. ve 64. Piyade alaylarının komutanları en öndekitaburun kısa sürede ulaşacağını bildirdi! Allah’a şükürler olsun! Dahaşimdiden tam bir saat kazanıldı. Biraz daha çok, daha çok zamana ihtiyaçvardı!

Ancak şimdi de birdenbire makineli tüfek mermileri takırdayarak dar dağsırtlarının üzerine doğru ıslık çalmaya başladı. Yakın bir dağ tepesindeGurkalar yerleşmiş olmalıydı, çünkü oradan çatırtı patırtı sesleri geliyordu.Albay Kannengiesser, yegâne bataryasına doğru acele etti. Mermiler onunetrafında ıslık çalmaktaydı. Makineli tüfek susturulmalıydı. Her iki sol topumakineli tüfeğin üstüne doğrultun! Ateş!

Sonra Albay Kannengiesser aceleyle devam etti, sol kanada gitmek istedi.Mermiler hâlâ ıslık çalmaktaydı. Komutan tehlikeyi, siperi düşünmüyordu,buna vakit yoktu. Onun askerleri büyük bir dehşet içinde onun nasıl yeredüştüğünü ve hareketsizce yığılıp kaldığını seyretti. Derhal iki subay yaralıyıateş alanından taşımak için oraya doğru fırladı. Bu kahraman, yorulmak nedirbilmeyen askerin üniforması kana bulandı; bir mermi göğsünü delip geçmişti.

Albay Kannengiesser umutsuzdu. Şeytanın aksiliğine bakın ki en kritiksaatlerde bir mermi onu yere sermişti, tümeni terk etmeli mi? Olağanüstü birazim ve iradeyle komutan son emirlerini verdi ve daha sonra erkânı harbiyesubayı Binbaşı Hulusi Bey’e komutayı teslim etti. Güç bela sarıpsarmalayarak askerleri onu kana bulanmış bir sedye üzerinde daha ileriyeKonstantinopol’e nakletmek amacıyla dik uçurumdan aşağı doğru taşıdı.

Aklı hâlâ küçük birliğinde kalmıştı. O, saldırının kısa sürede yapılmasıgerektiğini biliyordu ve bilahare vadide tümeninin öncüleri onukarşıladığında gönlü ne kadar da hafifleyecek, rahatlayacaktı. Ancak onlarınhâlâ aşmaları gereken epey bir yol vardı. Bunu tam zamanındabaşarabilecekler miydi?

Komutan başka bir birliğin tehlikeli tepelere doğru acele ettiğinisezemezdi. Arıburnu’nun en dış sağ kanadında Albay Mustafa Kemalidaresindeki 19. Tümen savaşmaktaydı. Sabahın erken saatlerinde MustafaKemal’e kendi mıntıkasının yakınında bulunan tepeleri tehdit eden büyük bir

Page 170: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

tehlike haberi ulaştı. Onun tümeni Avustralyalılarla çok şiddetli bir savaşhâlindeydi. Güçlü saldırıları püskürttüler, sürekli yeni hücum kafileleri butarafa doğru yüklenmekteydi. Ancak, çarçabuk bir kararla bu enerjik, zeki vegayesini müdrik lider Mustafa Kemal içinde bulunduğu zor duruma rağmen,bir buçuk taburuna acilen kuzeyde bulunan tepe hatlarını işgal etme emriverdi. Onlar koşar adım öne doğru ilerledi.

Düşman dağlık sırtlara hücum için küçük savunma birliği yerleştirdiğindesaat 9.00 olmuştu. İngilizler yığınlar hâlinde yamacı tırmanırken vesavunmacıların durumu sürekli daha da kritikleşirken, Mustafa Kemal’inaskerleri diğer taraftan yukarı doğru tırmandı. Yukarıda ise neredeyse savaşkudurmakta ve savaş hengâmeleri onları büyük bir telaşa sevk etmekteydi.Savunmacıların durumu giderek daha da ümitsizleşmekteydi. Dokuzuncutümen hâlâ gelemedi. Bu arada onların arkasında “Allah” nidalarıyankılanmakta ve Mustafa Kemal’in Türk birlikleri hücuma kalkışmaktaydı.Düşman saldırısı durdu, kısa sürede düşman geri çekilmek zorunda kaldı. Buçok zor durumda gelen bir yardımdı.

Gelecek saldırı başlamadan önce çok zaman kazanıldı. Bu aradadokuzuncu tümenin ilk taburları da ulaştı.

Gelibolu’daki bu savaşta her defasında olduğu gibi düşman için galibiyetelle tutulacak kadar yakındı ve bir kişinin azmi tam vaktinde bunuengellemeyi başarmıştı. Düşmanın savunma birlikleri bu defa daha büyüktü.Sürekli yeni hücum birlikleri kapalı, dağ vadilerinde toplanmakta ve ilerihareket etmekteydi. Yüksek dağ sırtları gemilerin ağır topçu ateşi altındaydı.

Boltz, makineli tüfekleriyle, hararetli bir savaşın hüküm sürdüğü tepelereulaştığında, vakit öğleyi geçmişti. O, sekiz makineli tüfekle sağ kanada doğruacele ettiğinde, Deniz Teğmen D.R.Hildebrant dört makineli tüfeğinimerkeze, ön hatlara yerleştirdi. Büyük bir telaşla açılan siperler yarım metrederinliğinde bile değildi. Buralarda korkunç savaşlar olmuş olmalıydı. Türksavunmacılar bunaltıcı sıcaklık sebebiyle neredeyse susuzluktan ölmeküzereydi ve savaş gemilerinden aralıksız yapılan top atışlarının kahredengülleleriyle, siperlerde büyük kitleler hâlinde bulunan yaralıların inlemesiyle,

Page 171: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

tamamen katılaşmışlardı. Şimdi yeni saldırı dalgası, kendinden emin birşekilde, yamaçlara doğru yöneldi. Bu arada Alman makineli tüfek sesleritakırdamakta, çevrelerine ölüm ve felaket salyaları akıtmaktaydı. Yeni cesaretve taze güç savaş kudretini kaybetmiş Türk askerlerini yeniden canlandırdı.

Böylece savaş burada, Koca Çimen Dağı’nın tepelerinde şiddetlendi,Arıburnu civarında acı bir şekilde alevlendi, Alçı Tepe civarındaki güneyucunda da kudurdu. İngilizler kati neticeyi zorla almak istiyordu.

Bu kritik saatlerde ordu başkomutanlığı (umumi karargâh) acilen hatgemilerinden, dolaylı ateşle destek rica etmekteydi.

Herkes tecrübeyle, “Turgut” veya “Barbaros”un ağır güllelerinin dağları vevadileri aşarak düşman üstüne ulaşır ulaşmaz düşman gemi topçularınınateşinin derhal hafiflediğini ve bunun da askerin maneviyatını ve mukavemetisteğini güçlendirdiğini biliyordu. Ancak yine de filo şefi bu ricayı yerinegetirmekte zorlandı. Amiralin savaş günlüğünde şu satırlar bulundu: “İhbaredilen denizaltıların sebep olduğu tehlikeli duruma rağmen baskıyadayanamıyorum. Barbaros, limandan çıkma ve sabah erkenden günündoğmasıyla ateşe başlama emrini alır.”

On gün önce ağ engeli tamamlanmıştı ve buna rağmen hâlâ MarmaraDenizi’nde kalmaya devam eden denizaltılar ellerinden gelen kötülüğüyapmaktaydı. Ancak dün “Peil” destroyeri denizaltı avı esnasında torpillendive büyük bir gayretle komutan gemisini yakın sahile geçirmeyi başardı.Şimdi birkaç destroyer Peil’in güvenli bir şekilde saklanmasıyla meşguldü,bir diğeri denizaltı avındaydı ve diğerleriyse kömür vapurlarının korunmasıiçin Karadeniz’de bulunmaktaydı.

Böylece de yaşlı “Barbaros Hayreddin” güvenlik olmadan tek başınaMarmara Denizi’nde girdi. Ordu için bir sürü mühimmat ve makineli tüfekbordo da bulunmaktaydı. Büyük cundada ikinci Amiral Komodor Arif Bey’inPilandırası (üç köşeli flama) dalgalanmaktaydı. Bu emekli asker, Barbaros’unetrafını saran pusu tehlikesinin büyüklüğünü gayet iyi bilmekteydi. O birçokdenizaltı saldırısı yaşadı, birçok torpidodan son anda kurtuldu. Karanlık gecekoruyucu paltosunu onun üzerine serer, sonra sabah ağarır, hafif bir meltem

Page 172: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

denizi hafifçe dalgalandırırdı. Gemi zikzaklar yaparak Bolayır’ı geçer, büyükbir dikkatle birçok gözün bakışları suya yoğunlaşırdı.

Evet, her an bir periskop ortaya çıkabilirdi. Birdenbire su, geminin sancaktarafında köpürdü ve bir torpido yörüngesi son derece büyük bir hızlayaklaştı. Hızlı kürek çekişleriyle komutan, ölüm getiren torpidodan kaçıpkurtulmayı denedi. Savunma topları gürlemeye başladı.

Çok geç!Boğuk bir çarpma, ağır bir infilak, ön bacanın boyunda devasa bir su

sütunu, ateş ve duman. Gemi kuvvetli bir şekilde sancak tarafına doğru yattı,çünkü en öndeki kazan dairesine giden su geçirmez bölüm kırılmış ve büyükbölüm suyla dolmuştu. Son bir gayretle sadık gemi sahile ulaşmayı denedi.Ancak bu yan yatış giderek artmakta ve daha da umutsuz hâle gelmekteydi.En ağır maddeler gürültüyle güverteye doğru yuvarlanmaktaydı.

“Bütün erler gemiden dışarı!’’Tam bir sükûnet içinde, en ufak bir panik yaşamadan ekip güverteye çıktı

ve can yeleklerini giydi. Fakat şimdi bile, bu son dakikada 10,5 santimlikbatarya hizmet erleri topların başındaydı.

Kısa süre sonra gemi alabora oldu. Pervaneler son bir güçle döndü. Sonraacımasız deniz onu yuttu. Küçük Alman tayfası mucize eseri tek bir erkaybetmezken, iki yüz elli üç Türk denizcisi ve bir subay derinlikleregömüldü.

Bu gemi, önce ilk Alman hat gemisi tümeninin sancak gemisi olarak,“Prens Friedrich Wilhelm” adı altında, 22 yıl sadakatle hizmet etti ve sonra“Barboros Hayreddin” olarak Türklere satıldı. O kaderini yaşadı.

Mustafa KemalBu arada Gelibolu’daki savaş kudurarak devam ediyordu. Şafak vaktinden

itibaren Sarı Bayır’ın yüksek yerleri sürekli artan bir topçu ateşi altındabulunuyordu. Hava ve yer titriyor, sarsılıyordu. Böylesi bir fasılasız ateş herdaim yeni bir saldırının habercisi olmuştu.

Henüz daha geceyken Boltz’e Deniz Teğmen Hildebrant’ın derhal gelmesikonusunda ricasını içeren bir pusula ulaştı. Pusulada; Türk Alay komutanının

Page 173: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

bütün maiyetiyle ölmüş olduğu ve düşmanın yeni bir saldırıya başlamaküzere olduğu bildiriliyordu.

Boltz, oraya ulaştığında, düşmanlar hâlihazırdaki bu kanlı mücadelede çokasabileşmişlerdi. İngilizler artık dağ sırtlarında duruyordu. Onlar neredeyseyerle bir olmuş siperlere girmiş ve büyük kayıplara rağmen ölümü hiçe sayanTürkler İngilizleri göğüs göğse çarpışarak dışarı atmayı başarmıştı. Boltz, boşyere makineli tüfeklerinin takırdamasını bekledi, tüfekler susmuştu.Sonra,Teğmen Hildebrant ve on bir sadık erini, döküntüler ve cesetlerarasında buldu. Sadece beş er bu cehennemden kurtulmayı başarmıştı.

Kısa bir toparlanmadan sonra düşman tekrar saldırdı. Üç kol hâlindebirlikler saldırıya geçti, sağ kol hedef olarak Conkbayırı Tepesi’ni ve diğerikisi Koca Çimen Dağı’nı hedef aldı. 25 İngiliz taburu 17 Türk Taburunakarşı savaşıyordu. Türklerin safları neredeyse daha şimdiden, mermi-güllesağanağıyla parçalanarak büyük oranda seyreltilmişti. Düşman tekrar dağsırtındaydı. Zafer ya da hezimet gene bıçak sırtındaydı. Türk savaşçılarınıngüçleri tükenmekteydi. Onlar geri çekildiler. 4. ve 9. Tümeninin yedeklerimuhteşem bir karşı saldırıyla ilerledi, ancak bütün olağanüstü cesaretboşunaydı:

Hâkim olunan tepelerin bu bölümü düşman elinde kaldı. Bu düşünce, savaşgücünü kaybetmiş kahraman birlikler üzerinde çok ağır bir yük oluşturdu.Gecenin bu endişe verici saatleri kurşun gibi ağır bir şekilde akıpgitmekteydi. Gülleler vızıldamaya devam etmekte, demirden dolular aralıksızolarak kalan tepelerin üstüne boşalmakta, üstün körü kazılan siperlerdemukavemet eden Türklerin saflarında büyük gedikler açmaktaydı.

9 Ağustos, gün doğuyor. Savaş, adam adama, göğüs göğse kızgın bir harpolarak ilerlemekteydi. Dağ yamaçlarının diğer kısımları kaybedildi. Bu sonmudur, bu Gelibolu mu, her şey kaybedildi mi?

İngilizler çoktan zafer ilan etmişti, onlar artık zaferin anahtarını sıkı sıkıyaellerinde tuttuklarına inanmaktaydı. Önlerinde Çanakkale Boğazı durmakta,onların altında Alçıtepe’ye giden yollar, diğer siperlerin arkasına gidenyollar, yine Maydos, Çanak ve bütün Gelibolu bulunmaktaydı! İngiliz ve

Page 174: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Hint taburları, ileri tepelere doğru saldırıya geçti, yine geri çekilen Türklerinarkasından zafer sarhoşluğu içinde ve kazanacağından emin bir şekildesaldırdı. Bu arada derinden bir homurdanma sesi geldi, uğursuz, meşum biruğultu havayı deldi geçti. Korkunç bir çatırdamayla ağır gülleler İngilizlerinsaflarının arasına düştü, İngiliz gülleleri, kendi gemilerinden, çok geç ateşedilmişti! Yüzlerce insan kana bulandı. Kısa süre önce zafer sarhoşluğuiçindeki düşmanı vahşi bir panik sardı.

Kendi toplarının ateşi içinde bulunma, kendi gülleleriyle parçalanmadüşüncesinden daha ağır bir şey tahayyül edilemezdi. Her saniye gemilerinbordasından yeni bir ağır top atışı olabilirdi. Şimdiye kadar kahramancamücadele eden düşman, karmakarışık, başsız ve isteksiz hâlde geri çekildi.Türkler bu durumu fark eder etmez kaçan düşmanın arkasından saldırdı. Kısasüre sonra Türkler artık tekrardan daha önce terk etmek zorunda kaldıklarıtepelerdeydi.

Onlar (İngilizler) bu durumu hemen hemen hiç kabul edemiyordu, çünküsavaşın kaderi hiç beklenmedik bir anda değişmişti. Düşman bizzat kendimermileriyle sürülerek ayrılıp gitti.

Ancak tehlike henüz atlatılmış sayılmazdı. Dağ yamaçlarının bir kısmı hâlâdüşman elinde bulunuyordu, düşman hâlâ Conkbayırı’nın zirvesindeydi veburada bütün karşı saldırılara göğüs germişti! Düşman buradan sürülüpatılmalıydı, bu boğucu, ölüm getiren saldırılardan kurtulmalıydı. Her nepahasına olursa olsun başarılmalı, yapılabilecek her fedakârlık ne olursaolsun yapılmalıydı!

Sadece emretmeyen, aynı zamanda da bütün şahsiyetini ve hayatını savaşasokan bir adam olan Mustafa Kemal geldi. Onun raporlarından birinde şöylediyordu: “Bu arada bir tabur ekibinin 261 no’lu tepeden kaçtığını gördüm.Bizzat ben ekibin önüne gittim ve onlara sordum: “Niçin kaçıyorsunuz?Düşmandan kaçılmaz!” “Cephanemiz bitti’’, “O zaman süngülerinizitakınız!” diye karşılık verdim ve sonra onları koşar adım sevk ettim. Bubizim için kazanılan bir andı.”

İlk siper tamamen cesetlerle doluydu ve onun önünde iki Alman makineli

Page 175: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

tüfeği duruyordu ve onların üzerine düşmüş Alman denizciler. Onlar sonfişeğine kadar ateş etmiş ve sonra da ölmüşlerdi.

Onlar birliklerimiz için mükemmel bir örnekti.Mustafa Kemal, kabiliyetiyle bugün (1937) Türkiye’nin tarihine önderlik

eden insandı.10 Ağustos sabahının şafak vaktinde düşmanı Conkbayırı’ndan atmak için

hücum taburları ilerledi. Mahvedici bir ateş, zirveden onlara doğru adetabardaktan boşanırcasına yağmakta ve birbirini takip eden bir dalga bu ateşiçinde yok olup gitti. Türkler sarsıldı ve geri çekildi.

Ne pahasına olursa olsun Conkbayırı geri alınmak zorundaydı, çünküdüşman Conkbayırı’nın tepesinden Anafartalar mevzisinin yan taraflarını ateşaltına alabilmekteydi.

Bunun üzerine Mustafa Kemal birliklerin önüne geçti ve bizzat birlikleritepelere hücum için götürdü. Bir mermi onun ceketini delip geçti, kalbininhemen altındaki saatine de ikincisi saplandı. Bu savaş çok korkunçtu.Düşman topçuları susmak zorunda kaldı; kendi topçuları da sustu. Öğlenoldu, öğleden sonra geçti ve Türk birlikleri üç ayrı tümen hâlinde hâlâhayatları pahasına memleketleri için savaşıyordu. Akşam yaklaşınca düşmanmukavemeti kırıldı. Düşman çekiliyor, tepeden aşağı geri çekiliyor,arkalarından ise Türkler onları takip ediyordu.

Şimdi yeniden toplar gürlemeye başladı, muhalifler arasına ateşten veçelikten aşılmaz bir duvar ördü, dehşetli bir öfkeyle Türk saflarının içinedaldı. Türkler geri çekilmek zorunda kaldı. Tepeler yeniden düşmana geçti,sadece düşmana... 48 saat boyunca düşman galibiyeti elinde tuttu. Türktümenlerinin bu son ümitsiz saldırısı düşmanı son saatte yeniden yakaladı.

Hâkim olunan tepelerdeki bu son mücadelenin ne kadar emsalsiz olduğubizzat Hamilton’un kendi yazdığı raporlarından birinde şöylebelirtilmekteydi:

“9 Ağustos’u 10 Ağustos’a bağlayan gece esnasında Yeni Zelandalılar veyeni ordu birlikleri Conkbayırı’ndan atıldı. Üç gün üç gece boyunca Türklerhiç dinlenmeden çarpıştı. Yorgunluktan yarı ölü haldeydiler. Onları geri

Page 176: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

çekmek elzem oldu. Cesaretle tuttukları Conkbayırı, 13. Tümenin ikitaburuna teslim edildi ki bu iki tabur da 10. Hampshire Alayı vasıtasıylaçiftlik civarındaki birliklerle irtibat hâlindeydi. İlk tabur tam vaktinde geldive siperleri işgal etti. Hatta karanlıkta bile komutan bu siperlerin ne kadartehlikeli hâlde bulunduklarını teşhis etti ve derhal gözetleme görevlilerinimevzilemeye ve mevzileri imkânlara göre kuvvetlendirmeye başladı.

Bu iş için ona fazla bir zaman kalmadı. İkinci tabur arazilerdeki zorluklarsebebiyle engellendi.

Siperin kenarına ancak saat dörtte ulaşıldı ve sonra yanlışlıkla kapalıolduğu zannedilen bir mevzinin içine girildi.

Gün doğumunda Türkler, Conkbayırı Tepesi’ndeki çizgiden, sayıcazayıflatılmış ama ruhça zayıf olmayan, bu iki tabura karşı büyük bir saldırıbaşlattı. Saat 05.30’da topçu hazırlıklarından sonra, tam bir tümenden oluşan,çok büyük bir Türk birliği saldırıda bulundu. Kuzey Lancashire erleriTürklerin ezici gücünün ağırlığıyla zayıf siperlerinde ezildi, buna mukabilWiltshire erleri umumiyetle mahvedildi.

Türklerin büyük bölümü dağ yamacına saldırdı, hattımızın sağ yan tarafınıaşağı döndürdü, Hampshire birliklerinin ve geri çekilmek zorunda kalan veancak büyük kayıplarla muharebeden çıkabilen General Baldwin’in saflarınıkuşattı. Şimdi sıra bizdeydi. Savaş gemileri, Yeni Zelandalı ve Avustralyalıtopçular, Hint dağ topçu tugayı ve 69. Kraliyet sahra topçuları saldırma fırsatıyakaladı. Birbiri ardı sıra sık Türk hatları tepenin sathı mailine ulaştığında,aralarında gedikler açıldı ve onlar tekrar bu gedikleri kapamak içinuğraşırken, üzerlerine demirden yağmur yağıyordu. Ve Türkler hâkim olunantepelerin yeniden alınmasını sadece bu mevkide pahalıya ödemek zorundakalmadı.

Aynı zamanda kuvvetli düşman güçleri çiftliğe doğru, tepedeki dört günlükmücadelenin zirve noktası olarak telakki edilen, ölümcül savaşlarıngerginliğinin arttığı bizim kuzeydoğu destek noktamıza doğru sürüldü.

Hatlarımızın bir kısmına nüfuz edildi ve İngiliz birlikleri tamamen tepedenaşağı sürüldü. Askerler (İngilizler ve diğerleri) tepenin eteğinde su ve

Page 177: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kumanya nakliyatını gözetim altında bulunduran Kurmay Albay Streetvasıtasıyla tekrar toplandı. Bir tek söz söylemeden, tereddüt etmeden askerlertekrar, yeniden savaş saflarına katıldılar. İçlerinde generallerin saflar içindesavaştığı, erlerin silahlarını fırlatıp attığı ve birbirlerinin boğazlarına sarıldığıanda geri takip başladı.

Böylesi bir acı savaş zor tarif edilebilirdi. Türkler her defasında tekrartekrar geldi. Allah’ın adını zikrederek muhteşem savaşıyorlardı. Bizimaskerimiz mağrur ölüm sayesinde milletinin eski geleneklerini idameettirirken dayanıyor ve mukavemet ediyordu. Onlar durdukları sıralarda,saflarda öldüler.

Burada generaller Canlen, Baldwin ve Cooper ve diğer cesur savaşçılarbüyük bir ün elde etti. Bu kanlı savaş meydanında, ilk başarısını Lady Smithcivarında kazanan, Tuğgeneral Baldwin düştü, öldü. Orada onu müteakibenTuğgeneral Cooper ve diğer birçok subay öldü.

Akşam civarında General Birdwood’un savaşçılarının toplam kaybı, çoksayıda subay da dâhil olmak üzere, 12.000’i bulmuştu. 13. Tümen deki10.500 kişiden 6.000’i yok olup gitmişti. Baldwin bütün maiyetiyle kaybolupgitmiş, 13 komutanın 10’u ölmüştü. Warwicks’ler ve Worcesters’lar tamıtamına bütün subaylarını kaybetmişlerdi.Sarıbayır ve Kocaçimen’intepelerindeki rekabet ve savaş sona erdi. Son anda Türk askerlerininfevkalade üstün sevk ve idaresi ve savaşa tam bir iştirakle düşmanın elindenzafer ödülü alındı. Kısa süre sonra da burada diğer bütün saldırılara karşıkoyma imkânı veren büyük güçlü bir siper sistemi meydana getirilecekti.Çıplak tepelere beklenmedik bir saldırıda başarılı olamayan İngilizler,doğrusu daha sonra da hiç başarılı olamazdı. Onlar bir daha asla bu kanlasulanmış tepelerin yamaçlarında duramayacaklardı. Çanakkale Boğazı’nındemir süngüsünü parçalamak için onların birlikleri asla bir daha buyamaçlardan aşağı inemeyeceklerdi. Bu yeni cephe de mevzi savaşındasöndü, taş kesildi.

Son Büyük DüelloAncak Sir Hamilton, hâlâ elinde bir koz tutmaktaydı, gerçekten de doğru

Page 178: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

oynandığında galibiyet vaat eden son kozunu oynuyordu: Suvla Körfezi’nde7 Ağustos gecesi karaya çıkan yeni bir ordu…

Kara çıkartma haberi Mareşali korkunç endişelere sevk etti. Bu karaçıkarması onun için beklenmedik bir hadise değildi, fakat kendisi oradakisavunmanın durumunu çok iyi biliyordu. Daha önceden kuru bir tuz deniziolan Suvla Körfezi önlerinde, yavaş yavaş sık çalılıklarla kaplı tepelereuzanan ve nihayet Anafartalar Tepesi’nin ve birkaç vadinin kuşattığı geniş birplato uzanmaktaydı. Bu heybetli bölgeyi savunmak ve düşmanın Türkordusunu arkadan kuşatmasını engellemek için yeni güçler elzemdi. Oysaorada kimse yoktu. Tabii ki mareşal mevkiin izahından sonra SarosKörfezi’nde bulunan 7. ve 12. Tümenlere derhal Anafartalar tepelerine acilyürüyüş emri verdi.

Bütün 11. Tümen küçük Asya sahilinden yürüyüşe geçirildi. Güney Grubuhemen hemen bütün yedeklerden mahrum bırakıldı ve gelmekte olantehlikeyi doğru algılaması sebebiyle orayı komuta eden General Vehib Paşa,bazı birlikleri kendi isteğiyle aktardı.

Gelibolu’nun her yerinden, herhangi bir şekilde bir araya gelmeleri zaruriolmayan insanlar bir araya getirildi, yaşam ve ölüm rekabeti yeniden başladı.Neredeyse ümitsiz bir rekabet, çünkü düşman ordusunun bir bölümü hemenvadide toplanmıştı, sadece ellerini yukarıya kaldırıp uzatmaları yeterliydi vetepeler onlarındı. Binbaşı Willmer’in emrinde bulunan, sayısı iki bini bilebulmayan Türk savaşçıları bu ezici güçle karşı karşıyaydı. İki jandarmataburu, 33. Piyade Alayı’nın bir taburu, bir süvari bölüğü ve dört batarya...Hepsi bu kadar... Zaten mareşal nihayetinde sahip olduğundan daha fazlasınıveremezdi.

Tabii ki Binbaşı Willmer küçük birliğiyle, nakliye gemilerinin, savaşgemilerinin himayesinde birliklerin dağlık yarımadaya çıkartma yapmalarınıseyretmedi. Kapkaranlık geceye rağmen bazı mavnalar Türk mermilerininkurbanı oldu, havada uçuşan bazı ayaklı mayınlar düşman saflarınıntamamını havaya uçurdu. İki bölük saatlerce yarımadanın solundaki LalaBaba’yı elinde tuttu ve şafak vaktine kadar sağ kanattaki Türkler, platodan

Page 179: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

tek başına çıkıntı yapan Softatepe’yi savundu.Willmers, İngilizlerin takip edemeyeceği şekilde adım adım tepelik

alanlara geri çekildi. Bu genç ordu gerçekten acelesi yokmuş gibigözüküyordu, henüz istenen seviyeye gelmemişlerdi. Willmers’in küçükbirliği bir damlanın denizde kaybolması misali hemen tepelere saldırmakyerine ordu vadide hiçbir şey yapmadan durdu. Saatler geçip gitti. Ordabaşkumandanlıktaki gerilim neredeyse tahammül edilemez durumdaydı,çünkü her dakika, telefonların kulak tırmalayan her çalışında, düşmanınhâkim tepeleri eline geçireceği kara haberi beklenmekteydi. Ancak Türktümenleri yine de kızgın güneş altında Gelibolu’nun dalgalı arazilerine hızlıbir şekilde ilerliyordu; cebri yürüyüşe ve fedakârlığa rağmen, ilk öncülerinvarması saatler aldı. Saatler sonsuz bir ıstırap verecek şekilde akıpgitmekteydi. Düşman kımıldamadı. Gece geçip gitti. Uykusuz bir gece... Hâlâhiçbir şey yok! İngilizlere ne oluyor ki? Kabul etmesi zor, ama hâlâyerlerinden kımıldamıyorlar. Zafer kapısı hâlâ kapanmamış, evet hattasonuna kadar açık duruyordu ve düşman bunu aşmak istemiyordu.

Liman von Sanders, yakın geleceğe daima daha da umutsuz bakıyordu.Onun birlikleri her an oraya varabilirdi. Niçin hâlâ bir haber yok? Onlarşimdi nerede olabilir? Düşman her saat ileri yürüyüşe başlayabilir. Düşmanilerlemek zorunda… Bunun için o karaya çıktı.- hâlâ bir haber yok, hâlâkesin bir şey yok.- Gün aydınlandı. Bu arada nihayet büyük bir özlemlebeklenen Albay Seyfi Bey’in haberi ulaştı: On Altıncı Kolordu zorlu biryürüyüşten sonra Anafartalar tepesine ulaştı.

Mareşal daha uzun süre sabredemedi. Bütün harbin kararının şimdiverilmesi gerektiğini çok iyi bilmekteydi. Vazife onu; her şeyin bıçak sırtındaolduğu bir yere çağırmaktaydı. Hızlı atı onu çabucak yürüyüş arazisine taşıdı.Mareşal boş yere birliklerini aramaktaydı. Anafartalar ıssız bir şekilde tenhaarazilere doğru uzanıyordu. Yalnız 7. Tümen’in kurmay subayı hazırbulunmuştu ve birliklerin boğucu sıcak sebebiyle çok gerilerde kaldığınıbildirdi! Böylece Liman von Sanders şimdi tek başına geniş arazilerdeydi.Onun bakışları önünde geniş platolar uzanmakta ve bu platoda düşman

Page 180: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ordugâh kurmaktaydı. Yirmi bin er, yirmi bin taze taptaze asker... Yemekateşlerinin dumanı konik bir şekilde bulutsuz gökyüzüne yükseliyor, bütünguruplarda askerler etrafta dolaşıyor, boş boş geziyor, sigara içiyor ve sohbetediyordu. Ancak çok azı siperlerin kazılmasıyla meşguldü. Yüzlerce çıplakinsan mavi suların içinde koşuşturuyor, serin bir banyoyla adeta yenidencanlanmaya çalışıyorlardı. Suvla Körfezi’nde yoğun bir faaliyet hükümsürmekteydi. Savaş gemileri, nakliye gemileri, yardımcı araçlar körfezikaplamıştı. Bu gemilerin birinde şimdi General Stopford oturmaktaydı, karaçıkışını sanki bir masal gibi başarmış olması, onu oldukça bahtiyar etmişti.Doğrusu topçu sınıfı hâlâ karaya çıkabilmiş değildi. Evet, bu o kadar damühim değildi! Önce bütün yol eşyaları ve kumanyalar sandalla karayaçıkarılmak zorundaydı, özellikle de içme suları, çünkü bu ağustos sıcağıtahammül edilemezdi ve onun mükemmel askerleri susuzluk çekmekteydi.Ondan sonra sıra toplara geldi ve sonra da o öncülük edecekti.

Şayanı hayret, Liman von Sanders, şüpheli gözlerle bakışları önündecereyan eden huzurlu kamp (ordugâh) yaşamını gözlemlemekteydi. Akılermez bir durum! Onun muhalifi olan yaşlı General Stopford topgürlemelerini duymuyor, çatırdayan mermilerin yoğun duman bulutlarınıncephenin önünde çok yakın bir yerde bulunan Sarı Bayır tepelerini nasılörttüğünü görmüyor muydu, evet Stopford, şimdi orada kanlı bir ölüm kalımsavaşı olacağını bilmiyor muydu ki? Onun askerleri banyo yapıyor! BirAlman subay için kabul edilemez bir durum!

Türk taburları henüz ortada yoktu. Liman von Sanders beyhude yere,yaklaştığına delalet eden toz bulutları aramaktaydı. Keşke onun tümenleriburada olsaydı. O, ilerleme için bütün kuvvetlerini bir araya toplamadanönce, şimdi saldırmak, onun gemi toplarının koruması altında rahatça kampyapan düşmanı çiğneyip geçmek, denize dökmek için saldırı zamanıydı. Dahane kadar hareketsiz bekleyecek ki? Keşif uçakları, Türk taburlarının soluksoluğa Gelibolu’nun boğaz ve vadilerinden geçerek ilerlediğini, onlarınhepsinin Anafartalar istikametine doğru gittiklerini çoktan bildirmişolmalıydı. Düşman, mareşale ve onun yaklaşan tümenine neredeyse 24 saat

Page 181: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kazandırdı. Rahat bir ordugâh yaşamı hakkında hüküm vermek, diğer 12 saatibahşedecekmiş gibi gözüküyordu. Türk birlikleri bunu başaracaklar mı? Budurumda, tepelerde durarak, sükûneti muhafaza etmek için Mareşalinkuvvetli isteğinin olması lazımdı. Ateşli bir bekleyiş içinde bütün sinirlergergindi.

Gölgeler giderek daha da uzamakta ve zayıflamakta, sonra güneş SarosKörfezi’nin öbür tarafında kan kırmızısı bir hâlde batmaktaydı. Şimdi nihayetTürk tümenleri yaklaşmaktaydı. Nihayet! Ancak onlar sıcaktan, susuzluktanve aşırı yorgunluktan öylesine bitap düşmüşlerdi ki ön görülen acil gecehücumu kesinlikle düşünülemezdi.

Her şeye rağmen Türkler geldi ve artık istirahat edip güç toplayabilirlerdi.Belki de General Stapford, Türklere bir 12 saat daha verecekti. O, bu saatlerihediye etti, dolu dolu 48 saat!

General Hamilton demir süpürgelerle (gemilerle) işe karışmamış olsaydı,belki o, Stopford da daha başka ihsanda bulunmuş olacaktı. Şimdi Türklerinde artık buna pek ihtiyacı yoktu. Evet, onlar oradaydı ve tepeleri işgalediyordu.

Hamilton, İmroz’daki ana karargâhında boş yere Suvla Körfezi’ndengelecek haberleri bekledi. Karaya çıkış sağ salim gerçekleştirildi. O bunubiliyordu. Fakat ya tepeler? Galibiyet bahşedilen tepelerin işgal haberi neredekaldı ki? Sonra bu durum Hamilton’u daha uzun süre İmroz’da tutamadı.Vicdan muhasebesi yapmak zorundaydı.

Liman von Sanders’in yalnız başına bu tepelerde durduğu bir andaHamilton’un da içinde bulunduğu gemi kıvrak bir hareketle yönünü SuvlaKörfezi’ne çevirdi. Stapford kendisini sevinç ve memnuniyetle selamladı:“Her şey yolunda ve iyi gidiyor!”

Huzurlu kamp (ordugâh) hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önündengeçip gittiğinde, Hamilton birkaç saniye içinde bütün keyfiyeti kavradı.Birlikler niçin burada duruyordu? Ne? Onların suları mı yoktu? İşgal etmekzorunda bulundukları tepelerde yeterince kaynak suyu vardı! Sonra artıkHamilton karadaydı. General Stopford, valizlerini toparlayabilirdi, çünkü bu

Page 182: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

emri onlara o vermişti!Hamilton derhal General Hammersleh’e, bugün akşama kadar bir tugayla

küçük Anafartalar’ın kuzeyindeki tepelere saldırı emri verdi. Bu tümenkomutanı birliklerinin durumu hakkında gerçekten de eksik bilgilendirilmişolmalıydı, çünkü o kendi içgüdüsüyle önünde uzanıp duran iki mühim dağtepesini işgal etmiş olan birlikleri yersiz ve zamansız biçimde saldırı içinbelirlemişti. Emir emirdi. Mevziler boşaltıldı. Bu arada gece olmuştu. Saldırıemri geri alınmalıydı. Bunlar Liman von Sanders’e bahşedilen diğer 12 saatti.

Şimdi de General Hammersleh onlara bu emri vermişti. Mareşal dahageceden Mustafa Kemal’i yanına çağırdı ve Albay Fehmi Bey yerinekomutanlığı ona verdi.

9 Ağustos sabahı olduğunda, her iki ordu da savaşa hazır hâlde karşıkarşıya bulunuyordu. Her iki tarafta da saldırı sinyalleri tınlıyor ve saldırıbirlikleri ilerliyordu. Bu birliklerin ilk çarpışmaları müthiş ve korkunçtu. Heriki ordu komutanının son büyük düellosu başlamıştı. Anafartalar Muharebesibaşlamaktaydı.

Hızlı bir şekilde koşup gelen Türk birlikleri henüz mevzilerini ikmal etmezamanı bulamamıştı. Bu yüzden bir hareket harbi gelişmekteydi. Türkler heryerde, tepelik alanlara tırmanan İngilizlere karşı, göğsünü siper etmekteydi.İngilizler boş yere, General Hammersley’in düşüncesiz emirleriyle dünakşam boşalttıkları Yusuftepe’yi geri almaya uğraşıyordu. Orada şimdikahraman savaşçılarıyla Albay Selahaddin Bey oturmakta ve düşman boşunasaldırmaktaydı. Küçük Anafartalar önlerindeki Baka Baba Tepesiistikametinde de 32. İngiliz Tugayı ilerleyemedi. 11. Tümen’in bütünsaldırıları aynen akamete uğradı. Tepelik alandaki savaş, bir aşağı bir yukarı,Kadri Bey’in kahraman jandarma taburuyla Kireçtepe’yi savunduğu denizkıyısına kadar ulaştı.

Her iki savaş önderi, Liman von Sanders ve Hamilton bütün şahsîtesirlerini teraziye koydular. Her iki muhalifin güç oranı aynıydı ve kimindaha büyük savaş kudreti ve daha sağlam sinirleri varsa, belirleyici bir başarıelde edebilirdi. Yavaş ama emin adımlarla Türkler muhaliflerini geri

Page 183: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

püskürttü ve akşam yaklaştığında İngilizler neredeyse ilk mevzilerine geripüskürtülmüştü. Bir gün önce, onlar şimdi büyük kanlı kayıplara rağmen elegeçiremedikleri bütün bu mevzileri, mukavemetsiz işgal edebilirlerdi.

10 Ağustos sabahı erkenden yeni bir hiddetle savaş tekrar kızıştı. Bu aradaİngilizler, şimdi Türk hatlarına karşı hücuma geçecek 3 tümen karaya çıkarttı.Türkler karanlık geceyi siper kazmak için kullanmış ve ayrıca takviye dealmıştı. Böylece gayet hazırlıklı olarak düşmana göğüs gerebileceklerdi.Yalnız Yusuftepe ve İsmailtepe ilk saldırıda kaybedildi, ancak kısa süredetepeler tekrar geri alındı. İkinci savaş gününün akşamında gayet azalmış olanİngiliz safları tekrar ilk mevzilerine geri çekilmek zorunda kaldı. Türktümenleri eskisi gibi bütün tepeleri sıkı bir şekilde elinde tutuyordu.

Mareşal şimdi gözü gönlü açılarak ferahlayabilirdi, çünkü şimdi galibiyetödüllü bu yarışı onun kazanacağından hiçbir şüphe yoktu.

Sir Hamilton’un ruh hali pekiyi değildi. Onun as komutanları tamamen pesetti, kozlarını elden kaçırdı. O, bu acımasız, anlamsız, umutsuz mevzisavaşının buraya doğru geldiğini gördü. Bu sebeple General Hamiltonkurmay haritası üzerine eğilmiş hâlde oturmakta ve galibiyeti son dakikadada olsa kendisine çekecek bir çıkış yolu, aramaktaydı.

Orada sol kanadın en dışında Kireçtepe yükselmekteydi. Hamilton, bubölgenin Türkler tarafından ancak zayıf güçlerle işgal edilebildiğinibiliyordu. Burada o, filoların güçlü desteğini hesaba katabilirdi, o burada esasçarpışmayı başlatmak zorundaydı.

Eğer Hamilton, Kireçtepe’yi işgal etmeyi başarırsa, o zaman buradan bütünTürk ordusuna kuş bakışı bakabilir ve geniş bir vadiden geçip, ÇanakkaleBoğazı’na kadar gidilebilirdi. Fakat bu da son şansıydı, en son şans...

İngilizler bu hücuma hararetli bir şekilde hazırlanmakta ve yeni takviyelergetirmekteydi. 54. Teritoryal (mülki) tümen karaya çıkar çıkmaz dahakapsamlı iki tugayla birlikte 15 Ağustos’ta sağ kanada karşı ilerledi.

Bu arada Liman von Sanders, gelmekte olan tehlikeyi tam zamanındateşhis edebildiğinden, sahil korumanın bütün ulaşılabilen birimlerini ve5.tümenin unsurlarını Binbaşı Willmer komutasında oraya gönderdi. Fakat bu

Page 184: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

birlik düşmanın üstün gücü karşısında ne kadar da küçüktü ve savunulacakbölge de ne kadar genişti! Gerçi Asya sahilinden gelen taburlar hızlayaklaşmaktaydı ama bu taburların zamanında yetişip yetişemeyeceğişüpheliydi.

İngiliz destroyerlerinin gülleleri kanatlardan arazi üzerine hızlagitmekteydi ve İngiliz bataryalarının baskısı güçlüydü. Willmer bölüğüyleumutsuzca savaşmakta, Sabri Bey ve jandarmaları kahramancadövüşmekteydi. Türkler, adım adım geri çekilmekteydi. Onların zayıfhatlarının delinip geçilmesi ve ellerindeki Kireçtepe’nin düşman eline düşmetehlikesi giderek büyümekteydi. Gerçekten de galibiyet terazisi cephenin buen dış köşesinde son saniyede düşman lehine mi olmalıydı?

En azından dört makineli tüfekle Alman denizcilerin tam zamanındagelmeleri bir şanstı, çünkü aksi hâlde savunmacıların (Türklerin) sallanan,zayıf hatları çoktan paramparça olacaktı. Ne yedeklerle ne de zamanındagelebilecek yardımla ilgili hiç bir umut yoktu. Jandarma taburunun tamamınayakını imha olmuştu, onun komutanı Albay Kadri Bey de şehitliği tatmıştı.

Düşman giderek daha çok toprak kazanmaktaydı. Şayet Asya sahilindengelen tabur kısa sürede yerinde olmazsa, işte o zaman felaket neredeysekaçınılmaz olur. Mareşalin bakışları sürekli gerilere yönelmekte… Onlargelmeyecekler mi ki?

Onlar gelmek zorunda, evet hemen şimdi gelmek zorunda, çünkü aksitakdirde çok geç olacak.

İşte oradalar! Mareşal, mükemmel askerlerin farkına vardı. Daha hızlıilerleyebilmek için bütün yüklerini (sırt çantası vs.) atmışlardı. Sadecetüfekleri ellerindeydi, böylece ileri doğru saldırdılar, arkadaşlarına yardımedebilmek için tepelere doğru ilerlediler. Bu en acil durumdaki yardımdı, enson anda gelen yardım! Düşmanın daha ileri nüfuz etmesi durduruldu ve 16Ağustos’un akşamında arazinin bir bölümü geri alındı. Kahramanca savaşanbirlikler Kireçtepe’yi ellerinde tutuyordu.

Şayet şimdi birkaç gün istirahat olursa, o zamanda yeni saldırıları hesabakatmak gerekebilir. Sir Hamilton, birliklerinin yerini beğenmiyordu. Büyük

Page 185: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

ve güçlü bir çabayla, birliklerinin mevzilerini sürekli topçu ateşi altındabulunan cehennemden çıkarmak için elinden gelen deneyecekti. O emreamade bütün güçleri toparladı: Güney cephesinden Gelibolu’ya ilk çıkarmadakendini ispatlamış 29. Sahra Tümeni’ni, Mısır’dan Deomanry Tümenini;Arıburnu cephesinden ise orada vazgeçilemez olan birlikleri...

Böylece korkunç bir çelik yağmurunun Türk mevzileri üzerinde boşaldığı21 Ağustos’ta 6 İngiliz tümeni saldırıya hazır bulunuyordu. Tümenlerhücuma başladığında sis bulutları bütün araziye yayılmıştı. Onlarınsaflarındaki Türk güllelerinin etkisi korkunçtu. Bütün Anafartalar cephesindegecenin geç vakitlerine kadar savaş kudurdukça kuduruyordu. İngilizler inatlayeniden saldırıyordu. Son askere kadar her şey en öndeki Türk hatlarındaydı.

Türk güllelerinden tutuşan çalılıklar birçok yerde yanmaktaydı. Büyüyenalevlerden ve onları boğan dumandan kaçıp kurtulmak için sık düşmankitleleri arazi kıvrımlarında bir araya toplanmaktaydı. Ancak burada da onlarımakineli tüfek mermileri yakalamakta ve adeta biçip geçmekteydi. Bazımevzilerde İngilizler Türk hatlarına sızmayı başardı ve buradaki adam adamamücadele tarif edilemezdi. Türkler sayıca az olmalarına rağmen sarsılmadı.Düşman hiçbir yerde, tepelerde sağlam tutunmayı başaramadı. Yavaş yavaşsavaş gürültüsü kesildi.

Bu Hamilton’un son büyük saldırısıydı. Anafartalar cephesindeki busavaşlarda 45 bin askerini kurban vermek zorunda kaldı, hem de hedefineulaşamadan. Bütün tepelerde Türk bayrakları dalgalanıyordu ve orduAnafartalar Savaşı’yla ebedi bir zafer elde etmiş oldu.

Toprağın AltındaŞimdi burada da mevzi savaşı başlıyor.22 tümen, yani bütün Türk savunma gücünün yarısından daha fazlası,

şimdi Gelibolu’da bulunuyordu. Şimdi 16 km uzatılmış cepheyi tutmak içinbütün bu birlikler en ön cephelerde veya hemen arkasında toplanmıştı.

Düşmanın yeni büyük saldırılar için kuvvetini toparlayamadığı haftalargeçip gitmekteydi. Yalnız toplar asla susmuyordu ve siperlerde düşmanlarsürekli pusuda bekliyor, el bombalarını savurmak için her zayıflıktan ve

Page 186: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

dikkatsizlikten faydalanıyordu. Türkler de İngilizler gibi onları mevzilerindenatamayacaklarını çok iyi bilmekteydi. Bu sebeple onlar bunu hiçdenemiyordu. Fakat bunun için şimdiye kadar Gelibolu’da olmayan, yeni birsavaş sevk ve idaresi ortaya çıkmaktaydı, mayın savaşıydı bu. Savaştecrübesi olan 200 asker sivil olarak tebdili kıyafet edip Almanya’dan peyderpey gelip ulaşmıştı ve şimdi de yer altı çalışması söz konusu idi.

Tabii ki düşman da aynısını yapıyordu. Siperler çoğunlukla ancak birkaçmetre birbirinden uzaktaydı. Gece topçu ateşi sona erdiğinde, sessizlik içindeyer altından endişe verici gürültüler ve takırdılar siperdekilerin kulağınagelmekteydi. Bu daha çok yer altındaki bir müsabaka gibiydi, yaşam ve ölümüzerine kurulu bir müsabaka... İngilizler bir lağım galerisini öne sürdü, Türkve Alman öncüler de en kısa zamanda aynısını yaptı. Muhaliflerinsiperlerinden birinin altına ulaşılabildiğinde, oradaki siperde bulunanlarkayboluyordu. Gök gürültüsüyle mayınlar havada uçuştu ve her taraf ıssızbirer enkaz tarlasına dönüştü. Sonra derhal ön safların yenidenşekillendirilmesiyle ilgili vahşi bir savaş cereyan etti. Türklerin hepsi birerbarut fıçısının üzerinde oturmasına rağmen, şayanı dikkat bir sükûnetle önesürülen mevzilerde direndi. Onların sınırsız kadercilik inancı, yazılı olankadere olan inançlarına sıkı sıkıya bağlı olmaları kendilerine güçvermekteydi. Maalesef Alman öncüleri alışık olmadıkları iklim karşısındapek az mukavemet gösterebildi ve kısa sürede sayıları kırk askere kadar indi.Ancak bunlar kahraman Türk arkadaşları içinde kabiliyetli öğrenciler bulduve dehşetli mayın savaşının korkusu da ta Gelibolu cephesine kadar hükümsürdü.

Sonbahar geldi. Mavi gökyüzünün güneşi pek nadir parlamaktaydı. Ağır,hüzünlü bulutlar Gelibolu üzerinde kol geziyordu.

Gökyüzü günlerce kapılarını açık tuttu; bütün çağlayanlar vadilere veboğazlara aktı, tabii ki siperlere de. Bu sel gibi yağan yağmur, ustalıkla vebüyük bir gayretle kurulan mevzileri kolayca silip süpürdü yahut yıkıntılarladoldurdu. Bütün caddeler ve yollar kısa sürede dibi görülmez bir bataklığadönüştü ve siperlerdekiler de suyun içinde durarak nöbetlerine devam etmek

Page 187: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

zorunda kaldı. Zaten güç bela olan iaşe temini de hemen hemen hiç mümkünolmuyordu. Birlikler ağır bir ıstırap çekmek zorundaydı ve mahrumiyetbüyüktü, ancak cephe sarsılmadan korunuyordu.

Düşmanın durumu daha da içler acısıydı, çünkü tufan düşmanın derinmevzilerine boşaldı ve bilhassa da Suvla Körfezi önlerindeki vadilere.Siperler suyla doldu ve hemen hemen 300 er feci bir şekilde boğuldu.Düşman için birliklerinin gıda maddelerinden ve mühimmattan oluşan iaşetemini sürekli daha da zorlaşıyordu. Fırtınaların dövdüğü denizin dalgalarıserpintiler bırakarak sahile vurup dağılmaktaydı ve sık sık karayla olan irtibatkesilmek zorunda kalıyordu.

Bu endişe Sir Hamilton’un omuzlarına ağır bir yük yüklemekteydi. Neolmalıydı? Anafartalar savaşından sonra hemen talep edilen yüz bin kişiliktakviye onaylanmadı. Hamilton’un birlikleri her yerde sebatla sımsıkıbirbirlerine sarılmıştı, fakat bilhassa onları, yeni yedek tümenleri olmadan,başarıya götüremeyecekti, ne şimdi ne de gelecek yıl. İmroz’daki bu enerjikasker Hamilton, hareketsizce durmak ve birliklerinin havanın insafsızlığıylanasıl zayıfladığını ve tırpanlandığını acizce seyretmek zorunda kaldı. Eğerkendisine gerçekleştirme konusunda hareket serbestliği verilmeyecekse bütünbu öylesine iyi düşünülüp taşınılan ve hazırlanan planların ne faydasıolacaktı?

Hedefinden ne kadar da uzaklaşmıştı! Alçıtepe, Sarı Bayır ve AnafartalarTepeleri ne kadarda uzak ve erişilemez durumdaydı! Birlikleri bumevzilerinde sebat gösterirlerse, o müsterih olmalıydı. Sir Hamilton, geriyebaktığında Gelibolu’daki bütün operasyonlarının kendi hatasındankaynaklanmadığını veya asla birliklerinin cesaret eksikliğinden ve savaşahazırlıksızlığından olmadığını, bilakis sadece birliklerin geç taarruzundankaynaklandığını, büyük bir ıstırapla tespit etmek zorunda kaldı. Niçin ilkkaraya çıkış haftalarca gecikmişti ve niçin büyük taarruzlar haftalarca,aylarca ertelenmek zorunda kalındı? Yegâne ve tek sebep ise, askeri tedbirlerhakkında sadece generallerin değil, bilakis Londra’daki savaş konseyininkarar vermek zorunda olmasıydı. Yeşil masadaki bu konseye çok mühim

Page 188: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

kişiler dâhil olsalar da bakanlar ve politikacılar, ama bunlar askerî konulardaaz malumata sahipti. Oturumlar, fikirler, ifadeler ve yeniden oturumlar,günleri ve haftaları kovalayıp giderken, seferlerin bütün başarısı sadeceenerjik ve hızlı bir saldırıya bağlıydı. Şayet kaptan köprüsünde bir kişi değil,bilakis rastgele toplanmış bir topluluk karar vermek zorunda kalırsa,fırtınadaki bir gemiyi hangi kader bekler ki? Bu gemi bilahare batmayamahkûm olur, karaya oturur.

Gelibolu’nun Tahliyesi mi?Adamlar şimdi yeşil masanın etrafına tekrar oturdu ve bundan böyle ne

olması gerektiği konusunda kafa yordu. Bütün seferin görevi? Rusya’nınferagati?

Gelibolu’nun tahliyesi… Kimse bu zor konuda bir kelimeyi telaffuz etmecesareti gösteremedi. Müzakereler, mütalaalar ve oturumlar yeniden çokkıymetli vakitleri yalayıp yutmaktaydı. Bu arada Fransa, kendi isteğiyletaşları yeniden yerine oturtmayı deneyecek bir plan üzerinde durdu. MareşalJoffre, altı Fransız tümenini emre amade kılmak istedi. Bu tümenlerin, bugüzergâh üzerindeki istihkâmları fethetmek ve Çanakkale Boğazı’nın kilidiniaçmak için Asya sahilinde karaya çıkarılmaları gerekmekteydi. Aynızamanda İngilizler Gelibolu üzerine büyük bir saldırı yaparak Türkbirliklerini orada bağlamak zorundaydı. Ekim başında birliklerin gemiyebinmeleri gerçekleşmeliydi.

Ancak eylül sonunda, İtilaf güçlerinin bütün planlarını bozacak bir olayoldu: Bulgaristan seferberlik ilan etti ve müttefiklerin safında yer aldı. Birdarbeyle bütün keyfiyet değişti. Bulgaristan’ın Sırplara karşı ilerleyeceğibelliydi. Aynı zamanda müttefiklerin de keza Sırplara karşı devamlı ertelenensaldırılara başlayacağından en ufak bir şüphe bulunmamaktaydı. Bu kıskaçtaSırplar parçalanırsa, işte o zaman Berlin-Konstantinopol yolu açılırdı. Sonrakısa sürede her türlü savaş malzemesi, cephane ve her şeyden önce de bolmiktarda top Türk ordusunun emrine amade kılınırdı. Sonra Gelibolu’dakikara çıkarma ordusu için son saat de geldi çattı, sonra bu büyük macerakorkunç bir felaketle sona ermek zorunda kaldı. Sırplar acilen yardım rica

Page 189: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

etti. Yunanistan ittifak sorumluluğundan imtina etti. Fransa İngiltere’denSırplara destek vermek için Selanik’e ortak bir çıkarma talep etti. İngilteretereddüt etti. Bu arada Mareşal Joffre, şahsen Londra’ya gitti, bütün şahsiağırlığını ortaya koydu, hatta geri çekilmekle tehdit etti.

Artık İngiliz kabinesi razı oldu. Böylece Çanakkale Boğazı seferlerininkaderi de kararlaştırıldı ve Rusya’ya ödün verildi. Tabii ki Mareşal Limanvon Sanders bütün bu olaylardan haberdar olamazdı. O, zaten yapmasıgerekeni biliyor, dizginleri sıkı sıkıya elinde tutuyor, verimsiz müzakerelerlehiçbir vakti heba etmeye ihtiyaç duymuyordu. O yorulmadan daima faaldir.Mareşalin cephe mıntıkalarını teftiş etmediği ve bu sayede düşmanı denizedökecek büyük bir saldırının hazırlığını kontrol etmediği hiç bir gün geçmedi.Kısa sürede “Liman Paşa”yı görmemiş olan hiçbir subay veya askerkalmayacaktı. O, aynı zamanda hem sevilen hem de korkulan birisiydi.Saldırı birlikleri olarak eğitmek üzere en iyi tümenler kademeli olarakcepheden çekildi. Ağır yarası daha iyileşmeden Albay Kannengiesser detekrar cepheye koştu. Ona mareşal tarafından Anafartalar cephesinde 16.Kolordu komutanlığının komutası verildi. Bütün saldırı planları en incetefarruatına kadar değerlendirildi ve bütün tedbirler alındı.

Mackensen’in Balkanlardaki zafer geçidi artık başladı ve Bulgarlar da ileriharekete geçti. Tutulan nefeslerle ve müthiş bir sevinçle Gelibolu savaşçılarıbu operasyonun ilerlemesini takip etti, zira Sırbistan üzerindeki galibiyetonlara da Gelibolu galibiyetini vaat etmekteydi ki bu Konstantinopol’e gidenserbest bir yol, dolayısıyla da Türkiye’nin hürriyeti anlamına geliyordu.Ancak düşman denizaltıları Marmara Denizi’ndeki nakliye gemilerine süreklizorluk çıkarıyor ve onlar da sürekli teyakkuzda olmak zorunda kalıyorlardı.Perdeleri henüz deniz tabanına kadar uzanamayan ağ engellerine rağmen,onlar her defasında yarıp geçmeyi başarıyordu.

Bu arada tamamlanan ikinci bir ağ engeli de bunu engelleyemedi. Ağlarayakalanma tehlikesine rağmen denizaltılar dikkate değer bir sabır ve cesaretleilerledi. Sonra şiddetli bir savaş suyun altında gerçekleşti. Denizaltıların çoğuağları parçalamayı başardı. Sonra bütün ağ parçalarını da sürükleyerek

Page 190: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Marmara Denizi’ne yöneldiler, su yüzüne çıktıklarında da ağlardankurtulmayı başardılar. Türk torpido botları ve Alman denizaltıları sürekliordunun ikmal ve iaşesini tehlikeye düşüren bu şiddetli düşmanı yakalamayaçalışıyordu. Buna rağmen bazı vapurlar kıymetli yükleriyle kaybolup gitti ve“Yarhisar” torpido botu da aynı kaderi paylaştı. İngiliz denizaltı silahı buradagörevini tam yaparak bazı başarılar elde etti. Büyük kayıplara rağmendenizaltılar tekrar yarma harekâtına cesaret ederek Çanakkale Boğazı’nagirdi. Buradaki 15 İngiliz denizaltısından 8 tanesi geri dönmedi ve genelliklebütün personeliyle battı. Böylece “E7” 4 Eylül’de ağa takıldı ve boş yerekurtulmayı denedi. Kısa süre sonra‘’UB14’’ün kıdemli bomcacısı DenizciHerzig görevdeydi. O, bir demet infilak fişeğini 40 metre derinlikteki botungövdesine kadar ulaştırdı ve infilak ettirdi. Su alacak şekilde vurulan botmamafih su yüzüne çıkabildi. Mürettebat büyük bir telaşla güverteye akın ettive gemi batmadan önce kurtarıldı.

Bir ay sonra Fransız denizaltısı “Turguoise (Turkuaz)” MarmaraDenizi’nden dönüşünde ağ engelleri yakınında sığ bir yere oturdu. Bot yukarıçıkmak zorundaydı ve şimdi kuvvetli bir akıntıyla büsbütün karaya oturdu.Makineli tüfek ateşiyle hırpalanmış ve birkaç mermiyle kulesinden isabetalmış olan denizaltı teslim olmak zorunda kaldı.

Bütün mürettebat esir edildi. Bilahare Türk filosuna katılan “Turquoise” ualıp götürmeyi başardılar. Fransızlar önemli dokümanları yok etmeye zamanbulamamıştı. Böylece onlardan Marmara Denizi’nde operasyon yapandüşman denizaltılarının buluşma noktası tespit edilebildi.

Bu başsızlık doğrusu altı gün sonra İngiliz denizaltısı ‘’E20’’nin başınadert olacaktı. O kaygısız bir şekilde su yüzüne çıkmış batan güneşin sonışıkları altında belirlenen buluşma noktasında bekliyordu.

U14 dikkatlice yaklaştı. Bir torpido attı, korkunç bir çatırdama, bir dumanve su sütunu yükseldi. O çöktüğünde “E20” kaybolmuştu. Su yüzündeki üçsubay ve altı er, Alman denizaltısı tarafından kurtarıldı. Bunlarmürettebatların tamamen veya kısmen kurtarılabildiği yegâne durumlardı.

Böylece bu şiddetli denizaltı savaşı ilerledi gitti, çünkü İngilizler, şu anda

Page 191: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Türk cephesindeki sevkiyatı durdurmanın tek yolunun bu savaş olduğunugayet iyi bilmekteydi.

Bu arada Gelibolu’da kış kendini iyiden iyiye göstermişti. Sert rüzgârlaruğultuyla ve süratle vadilerden geçip gidiyordu. Gelibolu’nun hemen hemenşimdiye kadar hiç görmediği bir şekilde yağmur, yerini kar fırtınasına bıraktı.Türk birlikleri ağır bir ıstırap çekiyordu, çünkü onlar sıcak bir giysiyemuhtaçtı. Bu arada Konstantinopol’de cephe için harp tekâlifi usulüylemüsadere edilen sivil eşya ve ayakkabıdan çok az faydalanıldı. Rüzgâr, buzgibi ıslak elbiselerden geçerek insanın iliklerine kadar işlerken dağlardaki birnöbetçiye yazlık bir giysi ve en güzel rugan iskarpinlerin ne faydası olacaktı?Kürklü paltolar elzemdi ve bunlar da genellikle yoktu.

Böylece bazı nöbetçiler nöbet değişiminde donmuş olarak bulundu. Fakatcephe pes etmiyordu.

Bütün gözler Mareşal Mackensen’in durmadan ilerlediği Sırbistan’ayönelmişti. En yakın zamanda Konstantinopol’e giden serbest yolun zaptedilmiş olacağı ve düşmanın denize döküleceği saat gelmek zorundaydı. Budüşünce, bu galibiyet inancı Gelibolu savaşçılarına dayanma ve bütünmahrumiyetlere tahammül gücü vermekteydi.

Nihayet Almanya’dan hareket ederek yenilen Sırbistan’dan geçipTürkiye’ye gelen ilk nakliye treninin günü geldi çattı. Cephede öylesinebüyük bir tezahürat vardı ki… Kısa süre sonra da ağır toplar, morsbataryaları, savaş malzemeleri ve cephane ulaştı. Şimdi topçuların artık hermermide, güllede cimrilik yapmalarına ihtiyaç yoktu. Nihayet bunu düşmanapahalıya ödetti. Aralık başında da yavaş yavaş akdedilen ilk AvusturyaMacaristan birlikteliği motorlu mors bataryalarıyla gerçekleşti.

Liman von Sanders maiyetiyle hararetli bir çalışma içindeydi, yinehararetli bir şekilde savaş tecrübesi olan ordusu son nihai muharebe içinhazırlamaktaydı.

Böylece ümitvar ve galibiyetten emin olan Türk karargâhındaki ruh hali,düşmanın cesaretini kırmış ve ona bezginlik vermişti. Onların pilotları hergün Türklerin yeni topçular teşkil ettiği haberiyle geri gelmekteydi.

Page 192: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Siperlerdeki her bir asker, bu maceranın kısa süre sonra bir trajediyle bitmekzorunda kalacağını hissediyordu. Onlar, Alman subayların komutası altındakisürekli artan Türk topçusunun kendilerine ateş ede ede mevzilerinden çıkartıpatacağı zamanın yaklaştığını görüyordu ve sonra da orada bir felaket oldu.Yeni tümenler savaşa sokulmazsa fazla dayanamazlardı. Ne yazık ki yenibirlikler gelmedi. Buna karşılık onlar daha kısa süre önce iki tümeni yeniSelanik cephesine vermek zorunda kaldı.

İngilizlerin önünde sahip olmak için yedi ay boyunca kanlı ve beyhudeyere mücadele ettikleri tepeler, arkalarında ise köpükten taç giymiş denizdalgaları bulunuyor ve kendileri ise şu anda ıssız ve parçalanmış bir arazinindar bir hattına sarılmış duruyordu. Kara çıkartma birlikleri kendilerini butuzağa yakalanmış gibi hissediyor ve tarihin bu en büyük macerasının mutlubir şekilde son bulacağına olan umutları giderek kayboluyordu.

Aynı zamanda Londra’da da sorumlu kişiler bundan böyle ne olmasıgerektiği hususunda kılı kırk yararcasına zihin jimnastiği yapıyordu. Onlarınmilli gururu kayıtsız şartsız tahliyeye karşı çıkıyordu. Henüz birkaç ayöncesine kadar saygısızca ve hafife alarak baktıkları Türk ordusu ve onunAlman idaresi karşısında teslim olmaya yönelik böyle acı bir kararı almadamüessir olamıyorlardı. Bu sebeple birçok kez yapılan müzakereler veoturumlar neticesiz bir şekilde geçip gitmekteydi. Bu hususta mevcut şartlaraltında sadece bir karar verilebilirdi: Tahliye...

Zeki ve azimkâr General Kicthener, kendiliğinden ekim ortalarındaGeneral Hamilton’a Gelibolu’nun muhtemel bir tahliyesi hâlinde hangikayıplara maruz kalacakları sorusunu yöneltmişti. Ordu komutanı yükseksesle “Ordunun ve malzemenin yarısı…” cevabını verdi. Onun için tahliyetamamen akla gelmeyecek bir şeydi. Liyakatli General Hamilton azledildi vetamamen zıt bakış açısına sahip olan General Monro onun yerine geçirildi.Ancak o da tahliyedeki kayıpları çok yüksek olarak değerlendirdi.

Berrak bir resim ortaya koymak için Kitchener kasım başında şahsenGelibolu’ya geldi. Belki de hâlâ, gururlu dünya imparatorluğuna acı reçeteyivermek yerine, taze kuvvetlerin de katıldığı kara ve denizde ortak bir

Page 193: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

saldırıyla galibiyeti zorlamak mümkündü.Fakat şimdi o kendi gözleriyle siperlerdeki askerlerinin dizlerine kadar

suyun içinde durduklarını gördü. Yine bir kale gibi İngiliz cephesini kuşatantepelerdeki Türk mevzilerini gördü, yüzlerce dürbünün her hareketi nasılgözetlediğini ve derin arazinin her köşesine nasıl baktığını hissetti, Türklerharekete geçtiklerinde mevcut Alman bataryalarıyla bir yaylım ateşi açmadurumunda olurlarsa ne olması gerektiğini tam olarak tasavvuredebilmekteydi. Ve deniz çepeçevre alevlerle sarılmıştı.

Kitchener derinden etkilenerek Gelibolu cehennemini terk etti. Haftalardanberi cephelerden gönderdiği raporunda şu yazılıydı: “Gelibolu’da yeni(değişen) bir şey yok!”

Kitchener de kısmi bir tahliyeden yanaydı. Ancak kabinede eskisi gibikararsızlık hüküm sürmekteydi. Ancak ağır baskı altında bulunan Rus ordusubütün umutlarını silah desteği konusuna indirgemişti. Rusya bütün vasıtalarlamüttefiklerinin nihai kararını erteletmeye çaba gösterdi ve son anda tekrarrota değiştirmeyi denedi. Şimdiye kadar bizzat Gelibolu’yla ilgili hiçbirdesteği olamamıştı, bu yüzden de henüz hiçbir askeri İstanbul Boğazı’ndakaraya çıkmamıştı. Nakliye filosu hareketsizce aylarca Odessa’da yattı, hemde yeni inşa edilmiş birçok kurşungeçirmez mavnalarıyla birlikte, çünküGoben iki mayınla gövdesinden yara almasına rağmen hayalet gibi hâlâKaradeniz’de dolaşmaktaydı. Acilen parça yapıştırılarak tamir edilen bugemi, boğaza dalmaya hazır hâle geldi ve Rus donanmasının vedenizaltılarının şimdiye kadarki bütün tuzaklarından sağ salim kaçmayıbaşardı.

Buna rağmen Rusya şimdi bu tehlikeli teşebbüsü üstlenmek istedi ve İtilafDevletleri vasıtasıyla icra edilen Gelibolu seferlerinin görevini son andaakamete uğratmak için ordusunu İstanbul Boğazı’na çıkarmaya hazırolduğunu açıkladı.

Orada boş bir tarlada birlikler resmigeçit için beklerken demir gibi soğukbir rüzgâr eserek karları Nikolayev’in ıssız caddelerine sürüp götürüyordu.Onlar doğrudan cepheden gelmişti, bazı ağır savaşları yaşamışlardı. Gürcü

Page 194: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

haçları birçok askerin göğsünü süslemekteydi. Bu tümen şimdi yeni bir seferiaçmak zorundaydı ve Odessa’da bulunan nakliye gemilerini filolarıylagizleme yaparak, İstanbul Boğazı’na götürmek orada karaya çıkarmakzorundaydı.

Bizzat çar bu tümenin resmigeçidini iptal ederek, onu büyük birmuharebeye sokmak için teşvik etmeye çalışıyordu. Uzun süreli “hurra”sesleri buz gibi berrak havada yayılmakta, giderek daha da kuvvetlenmektehükümdarın yaklaşmasını bildirerek artmaktaydı. Çar yavaş yavaş maiyetiylecepheyi teftiş için yol aldı ve sonra ileri yürüyüş başladı. Eskisi gibi atsırtında değildi, çünkü onun yanında basit bir asker kıyafeti içinde VeliahtAleksey duruyordu. İki madalya zarif delikanlının göğsünü süslüyordu.

Uzun düz hatlarda alaylar ileri yürüyüşe geçti, sonra makineli tüfekler vetopçular onları takip etti.

Bu ölüm mahkûmlarının resmigeçidi geçip bitti. Filo komutanı AmiralEberhard son bir söyleşiden sonra çarın salonlu vagonunu terk ettiğinde havaçoktan kararıyordu. Tren yavaş yavaş harekete geçti. Kısa süre sonra akşamkızıllığında gözden kaybolup gitti.

İstanbul Boğazı’na aktif bir müdahale kararı çok sonra geldi. Nakliyegemileri limanda kaldı, kazanlarda hiçbir buhar kaynamıyordu, hiçbir birlikgüverteleri canlandıramıyordu.

İngiltere, Gelibolu’nun tahliyesine karar verdi. Rusya kaderine terk edildi,bundan böyle, hiç bir halkın başına gelmemiş olan, önü alınamayan, endehşetli trajediye, yani -Bolşevizm’e- karşı çareler aradı.

Tabii ki Türk karargâhına mevcut tahliye hakkında haberler ve söylentilerulaştı. Nakliye gemileri hali hazırda uzun, karanlık kış gecelerininkorumasında birlikleri gemiye almak ve onları Selanik cephesine nakletmekzorundaydı. Savaşta söylentilere inanmak oldukça tehlikelidir. Birliklerindikkatini dağıtmak için uydurulan bir yalan haber, burada ne kadar da kolaysöz konusu olabilirdi. Gerçekler, yani sadece kesin deliller ölçü olmalıydı.

Bu yüzden Türkler bütün vasıtalarla kendilerini kesin bilgiyle teçhizetmeyi denedi. Bütün gözlem noktalarından ayaklı periskoplar ve dürbünler

Page 195: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

düşman arazisini yokluyordu. Ancak şüpheli hiçbir şey algılanamadı, gecekitahliye çalışmalarına delil olabilecek hiçbir şey görülemedi. Haftalardan beriolduğu gibi tıpkı aynı manzara: Monitörler ve torpido botları denizdeteyakkuzdaydı ve bordodaki toplarını beriye ateşlemekteydi. Nakliye gemilerikaranın alt tarafında durmakta, çevik botlar bir aşağı bir yukarı ateş etmekte,birçok asker mavnaların boşaltılmasıyla meşgul olmakta, küçük müfrezelergeri arazilerde ortaya çıkmakta, hasta araçları bir aşağı bir yukarı gidipgelmekte birçok yüksek ateşin dumanı göğe yükselmekteydi.

Suvla Körfezi’nde savaş ve nakliye gemileri torpido ağlarının korumasındagevşek kumullarda salınmaktaydı. Ateş eden top sayısının azaldığı zannedilsede ateş gücü hemen hemen hiç azalmadı. Ama bu daha önce de böyleolmuştu.

Karanlığın bastırmasıyla top gürültüleri fark edilir derecede azaldı ve geceyarısında tamamen sustu. Bu, düşman için haftalardan beri alışılagelmiş birhâldi.

Asya sahilinde gözetleme görevlileri takviye edildi. Oradan yarımadanıngüney ucu Seddülbahir önlerindeki kumsal en iyi şekilde görülebiliyordu.Şüpheli hiçbir şeye rastlanmadı.

Kuvvetli mukavemete rağmen pilotlar sürekli düşman mevzileri üzerindedolaşmakta, platodaki bütün teferruatları tespit etmek için derinlemesineaşağı doğru dalış yapmaktaydı.

Her gece gizli keşif kolları ve dinleme postaları göreve çıkmakta, en önsiperlere kadar ulaşmaktaydı. Fakat onlar da sadece aynı şeyi bildirebildi:Siperler tıka basa dolu, ateş ışığı en arka mevzilerden itibaren aydınlatmakta,her yerde mutat siper gürültüleri var.

Güney cephesinde, Arıburnu ve Anafartalar’da da durum böyleydi. Nihaibüyük savaşın son hazırlıklarını yapmak için Türk ordusu hummalı birçalışma içine girdi. Yeni gelen ağır topları dik tepelere çıkarmak için yüzlerceyumruk işe koyuldu. Mühimmat mevcudiyeti giderek büyümekteydi.Yakında tamamdır.

Düşman Çekiliyor

Page 196: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

19 Aralık önceki günlerden hemen hemen pek farklı değildi. Topçularınaynı zayıf ateşleri, siperlerden gelen tüfek atışlarının alışıla gelmiş takırtıları.Gece yarısına doğru çarpışma gürültüsü kesildi. Sadece ara sıra bir elbombası çatırdamakta veya bir tüfek mermisi sessizliğe doğru vızıldayıpgitmekteydi. Bulutlar yoluna devam etmekte, sadece nadiren bulutlararasındaki ay ışığı görünmekte ve Gelibolu’nun parçalı arazisine sönükgümüşi ışıklarını dökmekteydi. Düşman siperlerinde sükûnet hâkimdi.Türklerde ise sessizlik hüküm sürmekteydi.

Sadece gizli keşif kolu sürekli geceye sızmakta ve postalar karanlıktagözcülük yapmaktaydı.

Yirmi beşinci piyade alayının komutanı uyuyamadı. Onun gözlem yerikendisine Suvla Körfezi’ni ve sahilini en iyi görecek bir bakış açısınısunmaktaydı. Sönük ay ışığında akşam mevcut olmayan çok sayıda nakliyeve savaş gemisini gördüğünü zannetmekteydi. Yeni karaya çıkış, yaklaşansaldırı veya tahliyenin başlangıcı mıydı bunlar? Keşke bu açıkça tespitedilebilse… Ancak en keskin dürbünler bile yetersiz kalmaktaydı.Mavnaların yüklü mü boş mu gemilere geri döndüğü kestirilemiyordu.

Sis yükselmekte, nüfuz edilemez perdesini arazi ve deniz üzerine sermekte,olan bitenlerin kapsamlı bir şekilde gözetlenmesine imkân vermemekteydi.Ancak birdenbire ateş şiddetlendi, biri tuz gölü kıyısında bir diğeri de AzmakDeresi’nin ağzında cereyan ediyordu. Çünkü ateşin aydınlığı sise rağmenaçıkça görülebilmekteydi.

Orada neler oluyor? Tümenler alarma geçirildi, bütün yedeklervazifelendirildi, kuvvetli subay keşif kolları düşmanının en ön saflarınasürüldü.

Saat neredeyse sabahın 3:30’u. Korkunç bir patlama havayı sarsmaktaydı.Bu büyük bir saldırının başlangıcı mıydı? Ancak bu sadece büyük bir mayıninfilakı gibi gözükmekteydi. Sonra tekrar sessizlik oldu. Şimdi de her iki yancephedeki makineli tüfekler takırdamaktaydı. Çarpışma gürültüleriyükselmekteydi. Keşif kolları düşmanın en ön sırasına çarpmış olmalıydı.Sadece Anafartalar cephesinin ortasında sükûnet hüküm sürmekteydi,

Page 197: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

korkutucu bir sessizlik. Orada Teğmen Mehmet Efendi askerleriyleilerlemişti. Dikkatlice ilk sipere yaklaştılar. Siper terk edilmişti. Onlaraceleyle ikinci sipere doğru ilerledi. –ancak ikinci siper de boştu.

Şimdi artık hiç şüphe yok. İngilizler, Anafartalar ve Arıburnu önlerindekimevzilerini terk ediyordu.

Düşman gücünü kaybediyor!Ateşin gücü sürekli yenilenerek giderek artmaktaydı, bir hayalet gibi sisin

arasından geçerek yükselmekteydi. Ancak bunlar sadece yok edilmesigereken, tutuşturulan stoklar olabilirdi. Gemilere ulaşmadan önce, çekilendüşmanı ele geçirmek için şimdi ileri harekâta başlandı. Bütün bataryalar ateşaçtı, granatalar kara mevzilerine ve sahil hattına, yukarı doğru savruldu.

Türkler şimdi yavaş yavaş ilerlemekteydi. Her yerde enine boyuna dikenliteller, dik yamaçlar, karanlıkta ve siste ne bir yol ne bir patika... Cesetler,iskeletler. Ayaklı mayınlar havaya uçmakta. Parçalanmış insanlar,karışıklıklar, tıkanıklıklar. Düzlükte dolambaç gibi siperler, dar geçişlidikenli teller. Yükselen yangın, kumsal yolunu göstermeyecek olsaydı, ozaman yol hemen hemen hiç bulunamazdı. Sağ kanatta, Kireçtepe’de, hâlâmakineli tüfek tıkırtıları gelmekteydi. Sonra birdenbire çarpışma gürültülerikesildi. Bunlar sonuna kadar sebat eden, geride kalan az sayıdaki erolmalıydı. Bilahare onların makineli tüfekleri, kum torbaları ve taşlarla örtülüderin çukurlarda bulundu. Beyaz tebeşir çizgileri, son düşmanları engelsiz birşekilde orada bekleyen botlara ulaştıran sahil yoluna işaret etmekteydi.

Geniş cephede ilerleyen Türk hatları giderek sahile yaklaştı. İnsanısiperlere girmeye zorlayan, ileri yürüyüşü engelleyen gemi toplarınınkuvvetli ateşi araziye yönelmişti. Gün, kasvetli, gri ve sisli bir şekildeyükselmekteydi. Hâlâ düşmanla ilgili hiçbir şey görülemiyordu. Nihayetsahil… Orada, denize doğru genişçe bir çıkıntı yapan Suvla Körfezi’nin uçkısmında son botlar kalktı, arkasından atılan mermilerin erişemeyeceği birşekilde denize doğru dümen kırdı.

Gün ağarırken artık düşmana ait hiçbir şey görülemiyordu. Deniz boştu. Nenakliye gemileri ne de filonun tehditkâr çelik gövdesi dalgaların üstünde

Page 198: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

salınmaktaydı. Hemen kaybolmuşlardı. Sadece kumsalda terk edilmiş botlarve birkaç küçük vapur vardı.

İngiltere Teslim Oldu! Hürriyet, Nihayet hürriyet!Artık ne dar bir siper, ne düşman, ne bir mermi vızıltısı, ne de çatırdayan

obüs mermisi. Sadece yerin altında ölüm pusuda beklemekteydi ve hâlâbirçok kötü niyetli mayın tarlası cepheye gizlenmiş bulunmaktaydı. Ancak açkalan Türkler buna daha fazla dayanamadı. Onlar sık bir avcı zinciri hâlindedüşmandan tarafından boşaltılan araziye nüfuz etti. Mayınlar ara sıra havayauçuyordu. Bu onları rahatsız etmiyordu. Bütün bu beklenmedikzenginliklerden dolayı gariban adamların gözleri fal taşı gibi açılmıştı:Konserveler, kekler, marmelatlar, peksimetler, çikolatalar arazide siperlerdedarmadağınık bir şekilde durmaktaydı. Ve hele ordugâh ve depolar... Çoğuşey orada ateşe verilmesi sebebiyle yok edilmişti, buna rağmen savaşganimeti büyük boyuttaydı. Mükemmel, çoğu kez de eski bir bez parçasınabürünmüş asker bugün ele geçirilen bütün bu savaş malzemeleriyle pek azilgilendi, bütün toplar, cephane, çadırlar, telefon telleri ve dikenli teller, kumtorbaları, dar hatlı demir yolu malzemeleri ve istihkâmcı malzemeleri.Muhteşem İngiliz ayakkabılar, malzemeler, paltolar, battaniyeler, plastikmalzeme ve özellikle de şekerlemeler onların ilgisini çekiyordu.

Bu yiğit tabiat çocuklarına izin verildi. Onlar çok mahrumiyet içinde,sabırlı bir metanetle bugün bol keseden yemeyi zaten fazlasıyla haketmişlerdi. Onlar aylarca yemek tencerelerinde sadece bulgur ve fasulyegördüler.

Bütün yağlı domuz parçaları... En güzel yağlı domuz parçalarından birhayli var burada. Doğrusu askerlerin bunlara ilgisi yoktu, fakat daha ziyadeaz sayıdaki Alman savaşçılar onlarla ilgilendi. Kısa süre sonra bu, pek nadirbulunan bu yüzden de sürekli talep edilen bu yük, güney Grubu Almanlarınahediye olarak 2 arabayla yola çıktı.

Evet, orada hâlâ düşman duruyor, orada toplar gürlemeye devam ediyordu,orada cephe hâlâ acı bir mevzi savaşı içinde sarsılmaktaydı. Doğrusuİngilizlerin güney cephesini de terk edeceklerinden hiçbir şüphe yoktu, ancak

Page 199: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

şimdi hiçbir yerde hâlâ bir tahliyenin belirtileri tespit edilemiyordu.Mareşal, uzun gece ve sis yardımıyla desteklenen düşmanın, Arıburnu ve

Anafarta civarında zarar görmeden kolaycacık kaçmayı başarması hususundapek de mutlu değildi. Şayet güney ucunun tahliyesi düşünülüyorsa, İngilizlerburada, Seddülbahir civarında öyle pek de kolay bu işten yakasınısıyıramayacaklardı.

Albion’un Seddülbahir’i bırakmamak için büyük gayret sarf etmesinigerektirecek bir çok sebebi vardı. İkinci bir Cebelitarık olarak burada,boğazların çıkışına vâkıf ve deniz trafiğinin kontrol edilebileceği yeni birdestek noktası meydana gelebilirdi.

Bu planı gerçekleştirebilmek için düşman şimdi Alçıtepeye de sahip olmakzorundaydı, çünkü aksi takdirde şimdiki konumunu devamlı muhafazaedemezdi. Fakat onun elinde Alçıtepe yoktu ve ona sahip de olmayacaktı.Yani bu şekilde er veya geç bir tahliye hesaplanmalıydı.

Şimdi doğru anı kaçırmamak için gözü kulağı dört açmalıydı. Şayetdüşman birliklerinin bir kısmını önceden alıp götürmüş ve cephe de buyüzden askersiz kalmışsa, o zaman hücum anı gelip çatmış olurdu.Sonrasında ise mevzileri yandan toparlama ve kara çıkarma birliklerinin birbölümünü esir alma başarılabilirdi.

Türk nakliye gemileri Gelibolu yolunda

Page 200: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Türk nakliye gemileri Gelibolu yolunda

Büyük bir enerji ve asla yorulmayan bir güçle Liman von Sanders bu hedefiçin bu son büyük galibiyet için bütün gayretiyle çabalıyordu. Büyük birtelaşla, diğer cephelerde bol miktarda bulunan ganimetten faydalanarak savaşmalzemeleri tedarik edildi. Orada boşta kalan ağır toplar, yine vadilervasıtasıyla son cepheye, son savaş faaliyetine katıldı. Dört tümen cepheyiişgalde tutuyor, sekiz tümen de cephe arkasında saldırıya hazır bekliyordu.Her gece keşif kolu çıkmaktaydı. Tüm tümenlerden en iyi keşif yapanlar biraraya toplanmıştı.

Geceler Aralıkta uzun ve kasvetlidir. Düşmanın, cephe gerisinde arzusunagöre rahatça hareket edebileceği 12 saat, hemen hemen bütün gece, onunemrine amadeydi. Sürekli bir hava keşfi gün boyu gerekli emareleriverebilmekteydi. Gerçi düşman teyakkuzdaydı. Az sayıdaki Alman uçağıkarşısında savaş alanına tamamen hâkim olan 80 düşman uçağı bulunuyordu.Pek nadiren de olsa Alman pilotlar düşmanın birkaç dakikalık boşluğundanfaydalanmayı ve şimşek hızıyla keşif yapmayı başardı. Ancak tahliyeyeyönelik hiçbir işaret yoktu.

Kumkale civarına yeni bataryalar yerleştirilmiş ve bol miktarda Alman

Page 201: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

obüs mermileriyle donatılmıştı. Karanlık her ne kadar görmeyi zorlaştırsa daonlar aralıksız bir şekilde Seddülbahir civarındaki kumsalı gece boyu ağır birateş yağmuruna tuttu. Aralık’ın son günleri geçip gitti. 1916 yılı girdi.Gelibolu savaşçıları sadece tek bir istekle yanıp tutuşmaktaydı: Bir an öncedüşmanı denize dökmeyi başarmak… Ancak hâlâ uygulamaya geçmiş birtahliye belirtisi yoktu. Düşman cephesinin hâlâ zayıflamadan orada bulunupbulunmadığını Mareşal kesinlikle bilmek zorundaydı.

7 Ocak için en dış sağ kanada saldırı emri verildi. Türk topçusunun güçlübir yaylım ateşi başladı. Bu, savaşın başlangıcından beri Gelibolu üzerineyapılabilen ilk gerçek yaylım ateşiydi. Türkler aylarca buna tahammül etmekzorunda kalmıştı. Şimdi Türkler de nihayet düşmana üstün gelmenin tadınıçıkarabilmekteydi. Sonra da kısa sürede güçlü savunma ateşinde saldırı geripüskürtüldü. Göründüğü kadarıyla İngiliz gücü hâlâ zayıflamadan mevzileriişgal altında tutabiliyordu. Ve tahliye hakkında etrafta dolaşan birçoksöylentiler, haberler…

8 Ocak’ta da olağanüstü hiçbir şey tespit edilemedi. Gece yavaş yavaşkendini göstermekteydi. Her zaman olduğu gibi bu vakitlerde savaş gürültüsüazalırdı ve gece yarısına doğru top gürültüleri susardı. Her yerde sessizlik vesükûnet hâkimdi. Esmekte olan sert bir güney rüzgârı Gelibolu üzerindegezinmekte ve günlerce bir ayna gibi hareketsizce istirahat eden denizindalgalarını uyandırmaktaydı.

Türkler örtünün altında yatanı bilmedikleri, perdeyi aralayamadıklarısürece, gönül huzuruyla hak ettikleri uykuya dalamazdı. Çünkü Gelibolutopraklarında hâlâ 17 bin düşman bulunmaktaydı. Onların hepsi de en öncephedeydi ve arkalarında artık hiçbir şey yoktu. Ne bir insan, ne bir hayvanve ne de bir top... Karanlık basar basmaz bu son birlikler teker teker birbirinikovalayan dalgalar hâlinde geri çekildi. Ne bir söz, ne bir gürültü, ne de silahşakırtısı yoktu. Onlar sessizce birbirleriyle bağlantılı siperlerden kayaların vetaşların üzerinden ilerledi, çünkü onların çizmeleri bezle kaplıydı ve kumtorbaları toprağı örtüyordu. Türklere mutat akşam yaşantısını veya faaliyetiniyapıyormuş gibi göstermek veya keşif kolunu bertaraf etmek için sadece az

Page 202: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

sayıda asker hâlâ en ön saflarda kalmıştı. Gece yarısından kısa bir süre sonrahaftalardan beri olduğu gibi siper gürültüsü sustu. Şimdi son İngilizler dekaçıp gitti.

Türk birlikleri saat 4.00’e doğru birçok patlama sebebiyle pek de yumuşakolmayan bir şekilde uykularından koparıldı. Büyük alevler ta uzaklardayükselmekte ve onların yansıması gece gökyüzünde görünmekteydi. İleri!İleri! Düşman çekiliyor!

Her yerde dikenli teller. Derin siperler. İspanyol süvarisiyle (kirpi engeli)ile kapatılan delikler.

Havaya uçan ayaklı mayınlar. Zifiri karanlık gece… İflah olmazkarışıklıklar. Düşman filoları tarafından yerlerde sürüklenen toplar... Obüsmermileri uğultu çıkarmakta ve patlamaktaydı.

Haydi ileri, düşmanı ancak yakalarsınız! Nihayet kumsala ulaşıldı. Ancakbotlar son İngilizleri de alarak yükselen denizde salınıp durmaktaydı,yükselen günün sönük ışıklarında neredeyse pek seçilemiyorlardı. Kısasürede gemi toplarının gürlemesi de sustu. Alman denizaltıları kaç aydan berizulüm kusan, korku salan, devasa zırhlıları hızlı bir şekilde geri çekilmeyezorladı.

Kış güneşi ilk ışınlarını Gelibolu’nun dağlarının ve mavi denizin üzerinegönderdiğinde, düşman çoktan kaybolup gitmişti. Sadece bazı destroyerlerhâlâ denizden geçmekte ve ara sıra toplarını karaya doğru ateşlemekteydi.

Gelibolu Cehennemi Söndü Zafer! Zafer!Gelibolu hür! Karadeniz’in kapısı kilitli kalacak!Dünyanın hiçbir yerinde böylesine küçücük bir toprak için böylesine

savaşılmamıştı. Toprak asla böylesine bir kan seline maruz kalmamıştı.Toplam yirmi km.lik kısa cephe mıntıkasında 539 bin İngiliz ve Fransız, 310bin Türk ve az miktarda Almanla dokuz ay boyunca zafer için mücadeleettiler. 35.700 düşman ve 55.000 Türk, zemini kapladı.

Toplam ölü, yaralı ve kayıp miktarı: Türk tarafında 166 bin kişi, düşmantarafında ise 144 bin İngiliz ve Fransız; tabii ki bunlara hastalık sonucuortaya çıkan büyük orandaki kayıplar dâhil değildi.

Page 203: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

Düşman ayrılmıştı. Türk bayrakları sadece tepelerde değil, düşmanın birzamanlar ayak bastığı Gelibolu toprağındaki Seddülbahir yıkıntıları üzerindede dalgalanıyordu. Hisarcık tepelerinden Saros körfezi kıyısındaki KireçTepe’ye kadar siper labirentleri ve topçu mevzileri acımasız savaşın sessizşahitleri olarak uzayıp gidiyordu. Bakışlar nereye yönelse dikenli teller,dikenli teller, sonsuz tel labirentleri, infilak etmiş toplar, etrafta bulunansilahlar ve teçhizat malzemeleri, parçalanmış araçlar ve düşman tarafındanson saniyede vurulmuş veya zehirlenmiş bir dizi ölmüş at...

Havada, yükseklerde hâlâ son düşman olan bir İngiliz pilotudolaşmaktaydı. Bir Alman uçağı helezonik bir uçuşla yükseldi ve ikili savaşbaşladı. Tutulan nefeslerle, başarılı Gelibolu savaşçıları bu düelloyu, bu sonkavgayı takip ediyordu. Şimdi İngiliz uçağı sendelemekte, kılavuzsuz birşekilde ileri geri yaralı bir kuş misali pır pır etmekteydi. Ondan bir bedenayrıldı ve derinliklere doğru fırladı gitti, dalgaların içine battı.

Son savaş da sona erdi.Kış güneşinin altın ışıkları üzerine boşalan Gelibolu huzurlu bir sükûnet

içindeydi. Artık hiçbir top gürlemesi, hiçbir gülle uğultusu, hiçbir mermivızıldaması yoktu. Sadece deniz dalgaları kumsala vurmakta ve Gelibolucivarındaki taş ve kayalıklara çarparak dağılmaktaydı. Herkesin düşündüğü,kafa yorduğu bu topraklar üzerine şimdi hafif bir ilkbahar esintisi çöktü. Kâhvadiler tekrar yeşillenecek, kâh dokuz ay boyunca, yeryüzündeki cehennemolan kasvetli yerler, bir çiçek demetine dönüşecekti.

Derin yaralar kapanacak, harabeler üzerinde yeni yerler ortaya çıkacak veinsanlar sevinçle, barışsever çalışmalarının peşinden gidecekler.

Güneş kan kırmızısı haliyle Saroz Körfezi’nin öbür yanı olan Trakya’nındağlarına yöneldi. Türkler tam bir vecd ile akşam namazını kıldı.

Onlar daima başlarını yukarıdan aşağıya eğerek, uğuruna ölüm kalımsavaşı verdikleri kutsal vatan toprağına dokunurlar, yüzlerini vatan toprağınasürerler.

“Allah büyüktür!”Vakur bir sükûnet, sonsuz bir barış Gelibolu’nun üzerinde bulunmaktaydı.

Page 204: Bir Alman’ın Gözüyle Çanakkale - okumedya.com Von Schoen - Gelibolu Cehennemi.pdf · olmadan daha kapsamlı bir mukavemeti düşünülemezdi, böylece ülkenin çöküşü gecikiyordu

İki on yıldan daha fazla bir zaman geçmişti. Bu arada Alman gazetelerindekısa bir not vardı:

“Tarabya’daki Alman büyükelçiliğinin bahçesindeki kahramanlarmezarlığında Alman kolonilerinin büyük bir katılımıyla elli iki AlmanÇanakkale savaşçısının kemikleri gömüldü ki bu kemikler önceki hafta ozamanki savaş bölgesinden toplanıp getirilmişti.”

Uğruna savaştıkları ve öldükleri memleketten uzakta, lakin şimdi Almantoprağında huzur içinde yatmaktaydılar.10 Editörün Notu: Müellifin kendi milletine kendilerini övdüğü bu tür cümlelere kitap içinde sıkça

rastlamak mümkündür ki bu yargıların pek çoğu tarihî hakikatlerle uyuşmamaktadır.