Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
YENİ ÇEVRESEL PARADİGMA ÖLÇEĞİ İLE ORGANİK GIDA
TÜKETİCİLERİNİN ÇEVREYE YÖNELİK TUTUMLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ: ANKARA İLİ ÖRNEĞİ
Ceyda ATALAY
TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI
ANKARA
2016
Her hakkı saklıdır
i
ETİK
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü tez yazım kurallarına uygun olarak
hazırladığım bu tez içindeki bütün bilgilerin doğru ve tam olduğunu, bilgilerin
üretilmesi aşamasında bilimsel etiğe uygun davrandığımı, yararlandığım bütün
kaynakları atıf yaparak belirttiğimi beyan ederim.
15.04.2016
Ceyda ATALAY
ii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
YENİ ÇEVRESEL PARADİGMA ÖLÇEĞİ İLE ORGANİK GIDA TÜKETİCİLERİNİN ÇEVREYE
YÖNELİK TUTUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ: ANKARA İLİ ÖRNEĞİ
Ceyda ATALAY
Ankara Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Emine OLHAN
Bu tezin temel amacı, araştırma kapsamındaki tüketicilerin organik gıda tüketirken çevreye yönelik
tutumlarının “Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği” ile incelenmesidir. Ayrıca, tüketicilerin organik gıda
tüketimleri konusunda bilgileri, bu ürünleri tüketip tüketmeme nedenleri, organik gıda satın alırken tercih
ettikleri yerlerin seçimi ve bu gıdaları tüketirken çevreye duyarlı olup olmadıkları da araştırılmıştır.
Araştırma Ankara’nın Çankaya ve Yenimahalle ilçelerindeki organik gıda satan 3 özel dükkanda
yapılmıştır. Çalışma, Gayeli Örnekleme Yöntemi ile seçilen Yenimahalle ilçesinde 53, Çankaya ilçesinde
44 olmak üzere toplam 97 tüketici üzerinde yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında anket formu
kullanılmış ve organik gıda tüketici sayısının belirlenmesinde Oransal Örnek Hacmi formülünden
yararlanılmıştır. Tüketicilerin organik gıda tüketimlerinde çevreye olan duyarlılıklarının belirlenmesinde
ise “Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği”nden yararlanılmıştır. Organik gıda tüketicilerinin çevreye olan
duyarlılığı konusundaki analizlerde ayrıca Ki-Kare ve “Likert Ölçeği”nden yararlanılmıştır. Bulgular,
araştırmaya katılan tüketicilerin genel olarak organik gıdaları tercih ettiklerini, bu gıdaları tercih etme
nedenleri arasında bu gıdaların sağlıklı olmaları, kimyasal madde içermemeleri ve sertifikalı ürün olması
gelmektedir. Tüketicilerin %45,9’unun organik gıdaları diğer ürünlerden sertifika-logo ile ayırt ettikleri
belirlenmiştir. Organik gıdaların tüketiciler tarafından tercih edilmemesinin nedenleri arasında en başta
bu gıdaların fiyatlarının yüksek olması gelmektedir. Elde edilen bulgulara göre tüketicilerin %60,8’i
organik gıda fiyatlarını yüksek bulmaktadır. Diğer nedenler arasında ise, organik gıda satan marketlerin
her yerde bulunmamasıdır. Tüketicilerin %50’sinin organik gıdaları bu gıdaları satan özel dükkanlardan
aldıkları ve tüketicilerin %28’inin ise bu gıdaların satıldığı pazarlardan aldıkları görülmektedir.
Araştırmaya katılan tüketicilerin bir kısmı organik gıdalarla ilgili kendi bilgi düzeyini yeterli
bulmamaktadır. Tüketicilerin %40,1’inin organik ürünler hakkındaki bilgileri kitle iletişim araçlarından,
%29,6’sının ise organik ürünleri satın aldıkları yerlerden sağladıkları görülmektedir. Organik gıda
tüketiminde sağlık önemli bir faktör olmakla beraber tüketicilerin bir kısmı çevre faktörünü de dikkate
alarak organik gıda satın almaktadırlar. Yaş, eğitim, cinsiyet ve gelir düzeyi faktörleri gibi değişkenler ile
tüketicilerin çevreye olan duyarlılığı arasındaki ilişkinin önemli olup olmadığını incelemek için Ki-kare
testi yapılmıştır. Bu testin sonucunda yaş, eğitim, cinsiyet, gelir düzeyi ve aylık organik gıdalara yapılan
harcama tutarı değişkenleri ile tüketicilerin çevreye olan duyarlılığı arasında istatiksel olarak anlamlı bir
ilişkinin olmadığı görülmüştür. Bu bulgu, tüketicilerin çevre unsurundan ziyade sağlık faktörünü ön
planda tuttuğunu göstermektedir. Tez çalışmasının önemli bölümlerinden bir tanesi de Yeni Çevresel
Paradigma Ölçeği ile tüketicilerin çevreye yönelik tutumlarının değerlendirilmesidir. Son yıllarda Yeni
Çevresel Paradigma Ölçeği kullanılarak birçok alanda çalışmaların yürütüldüğü görülmektedir. Ancak, bu
ölçek ile organik ürün tüketimini birleştiren başka bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bağlamda, bu tez
çalışmasında çevre ve insan merkezli yaklaşımları ölçmeye yönelik olarak Yeni Çevresel Paradigma
Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre çevre merkezli tutum düzeyinin insan merkezli tutum
düzeyinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Araştırma kapsamındaki tüketiciler genel olarak
değerlendirildiğinde tüketicilerin çevreye yönelik tutumunun ortalama 2,57 olduğu belirlenmiştir. Bu
sonuçtan, organik gıda tüketicilerinin çevreye olan duyarlılıklarının orta dereceden biraz daha yüksek bir
düzeyde olduğu söylenebilir. Bu bulgular ışığında, organik gıda tüketicilerinin çevreye olan
duyarlılıklarının arttırılması yönünde çalışmaların yapılması gerekliliği düşünülmelidir.
Nisan 2016, 87 sayfa
Anahtar Kelimeler: Organik gıda, organik tarım, çevresel tutum, Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği
iii
ABSTRACT
Master Thesis
ASSESMENT OF ECOCENTRİC ATTİTUDES OF THE ORGNİC FOOD CONSUMERS WİTH
USİNG THE NEW ECOLOGİCAL PARADİGM SCALE: SAMPLE OF ANKARA CİTY
Ceyda ATALAY
Ankara University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Agricultural Economics
Advisor: Prof. Dr. Emine OLHAN
The main aim of this thesis is the examination of the consumer attitude towards the environment while
consuming organic food, via “New Environmental Paradigm Scale”. In addition, consumers’ knowledge
about the organic food consumption, reasons why they consume these products or do not, selection of the
market places in buying organic food and while consuming these food, whether they are sensitive to the
environment or not, are also investigated. The research was conducted in three particular organic food
stores in Yenimahalle and Çankaya districts of Ankara. The study was conducted on a total of 97
customers, 53 of whom are in Yenimahalle and 44 of whom are in Çankaya, selected via Purposeful
Sampling Method. A questionnaire was used to collect the data and proportional sample volume formula
was used to determine the number of the organic food consumers. New Environmental Paradigm Scale
was used in determining the organic food consumer sensitivity to the environment. In the analysis of the
organic food consumer sensitivity to the environment, Ki-square and “Likert Scale” were also used. The
findings are as follows: surveyed consumers prefer organic food in general, and among the reasons they
prefer these foods are that they are healthy, they don’t contain chemicals and they are certified products.
It was determined that %45.9 of the consumers distinguished the organic products from the others by the
certification-logo. Among the reasons that consumers do not prefer organic food, these products’ high
prices come first. According to the findings, %60.8 of the consumers finds the organic food prices high.
Another reason is the lack of grocery stores selling organic food. It is seen that, %50 of the consumers
buy organic food from particular stores, and %28 of the consumers buy from organic bazaars. Some of
the surveyed consumers are not satisfied with their own knowledge of the organic food. It is seen that,
%40.1 of the consumers provide the information about organic products from mass media, and %29.6 of
the consumers from the places they buy their organic products. Although health is an important factor in
organic food consumption, some of the consumers also buy organic food taking the environmental factor
into the account. In order to show whether the relationship between age, education, gender, income level
and consumers’ environmental sensitivity is important or not, Ki-square test was applied. According to
the results of this test, it is seen that there is not a statistically significant relationship between the
variables like age, education, gender, income level, monthly spending on organic food and consumers’
environmental sensitivity. This finding indicates that the consumers keep the health factor in the forefront
rather than the environmental factor. One important part of this thesis is to evaluate the attitudes of
consumers towards the environment with New Environmental Paradigm Scale. In recent years, it can be
seen that studies are conducted in many areas using New Environmental Paradigm Scale. However, no
other study has been come across combining this scale and the organic food consumption. In this context,
New Environmental Paradigm Scale was used in this thesis in order to measure the environmental-
centered and human-centered approaches. According to the findings, it was determined that the level of
environment-centered attitude is higher than the level of human-centered attitude. When overall
evaluation of the surveyed consumers is considered, customer attitudes towards the environment have
been determined to be 2.57 on average. From this result, we can say that the environment sensitivity of
the organic food consumers is slightly above the average. In light of these findings, the necessity of
making efforts to increase the organic food consumer sensitivity towards the environment should be
considered.
April, 2016, 87 pages
Key Words: Organic food, organic farming, environmental attitudes, New Environmental Paradigm
Scale
iv
TEŞEKKÜR
Yüksek Lisans tez çalışması süresince önerileri ve yapıcı eleştirileri ile her aşamada
ilgisi ve değerli fikir ve önerileri ile beni yönlendiren ve destekleyen, yardımları ile her
zaman yanımda olan ve beni her zaman kızı gibi severek maneviyatını da esirgemeyen
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Emine OLHAN’a teşekkürlerimi
sunmayı borç bilirim.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof.
Dr. Canan ABAY’a tez savunmamda bana katkı sağladığı için teşekkürlerimi sunmayı
borç bilirim.
Tezin her aşamasında benden yardımlarını esirgemeyen, sabırla ve içtenlikle yapıcı
eleştirileri ile her zaman yardımcı olan Doç. Dr. Yener ATASEVEN’e yardımlarından
dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Tezin araştırma, veri toplama, verilerin analiz değerlendirmesi kısmında benden
yardımlarını esirgemeyen, bu süreçte bana her zaman yardımcı olmaya çalışan Dr.
Özdal KÖKSAL’a ve Dr. Osman Orkan ÖZER’e yardımlarından dolayı teşekkürlerimi
sunarım.
Tezin her aşamasında maddi ve manevi desteklerini ve yardımlarını esirgemeyen aileme
ve eşim İbrahim ATALAY’a teşekkür ederim.
Ceyda ATALAY
Ankara, Nisan 2016
v
İÇİNDEKİLER
TEZ ONAY SAYFASI
ETİK………………………………………………………………………………..… i
ÖZET…………………………………………….………………………………..….. ii
ABSTRACT…………………………………………………………………….......... iii
TEŞEKKÜR…………………………………………………………………….......... iv
KISALTMALAR DİZİNİ……………………………………………………..……. vii
ÇİZELGELER DİZİNİ……………………………………………………………... viii
1. GİRİŞ………………………………………………………………………………. 1
1.1 Araştırma Konusunun Ortaya Çıkışı ………………………………………….. 2
1.2 Araştırmanın Önemi ve Kapsamı …………………………………………........ 4
1.3 Araştırmanın Amacı ………………………………………….............................. 5
1.4 Araştırma Tasarımı …………………………………………............................... 5
1.4.1 Araştırma soruları .…………………………………………............................. 5
1.4.2 Araştırma hipotezleri …………………………………………………………. 6
1.4.3 Araştırmanın sınırlılıkları ……………………………………………………. 7
1.5 Tezin Yapısı ve Bölümleri ……………………………………............................. 7
2. KONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR………….................................. 9
3. KAVRAMSAL TEMELLER……………………………………………………... 15
3.1 Organik Tarım ve Organik Ürün Tanımı ve Kapsamı …………………….….. 15
3.2 Dünyada Organik Tarım …………………………………………....................... 16
3.3 Türkiye’de Organik Tarım ………………………………………….................... 17
3.3.1 Organik Tarıma Verilen Destekler ………………………………………….... 20
3.4 Organik Tarım ve Çevre Arasındaki İlişkiler …………………………………. 23
3.5 Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği ………………………………………….......... 24
4. MATERYAL VE YÖNTEM …………………………………………………....... 28
4.1 Materyal ………………………………………………………………………….. 28
4.1.1 Genel bilgiler ………………………………………………………………….... 28
4.1.2 Araştırma ile ilgili verilerin toplanması …………………………………….... 28
4.2 Çalışma Yöntemi ………………………………………………………………… 29
vi
4.2.1 Örnekleme yöntemi ve büyüklüğü ……………………………………………. 30
4.2.2 Örnek hacminin ilçelere göre dağıtılması ………………………………..…... 31
4.2.3 Anket yapılan marketlerin belirlenmesi .………………………………...….... 31
4.2.4 Verilerin analizi ve değerlendirilmesinde izlenen yöntem …………...……… 31
5. ARAŞTIRMA BULGULARI …………………………………………………...... 34
5.1 Tüketiciler Hakkında Genel Bilgiler ………………………………………..….. 34
5.2 Tüketici Davranışları Hakkında Genel Bilgiler .……………………………..… 41
5.3 Tüketicilerin Organik Gıda Hakkındaki Bilgisinin İncelenmesi .…………..… 46
5.4 Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği (YÇP)’ne İlişkin Sonuçlar .……………….... 57
5.4.1 YÇP’ye yönelik tanımlayıcı istatistikler.……………………………………… 59
6. SONUÇ VE ÖNERİLER …………………………………………………………. 66
KAYNAKLAR ………………………………………………………………………. 74
EK 1 Anket Formu………………………………………………………………….... 80
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………….………….. 87
vii
KISALTMALAR DİZİNİ
AB Avrupa Birliği
AKS Arı Kayıt Sistemi
AŞ Anonim Şirketi
ÇKS Çiftçi Kayıt Sistemi
da Dekar
DFA Doğrulayıcı Faktör Analizi
EEC European Economic Community (Avrupa Ekonomik Topluluğu)
FIBL Research Institute of Organic Agriculture
GDO Genetiği Değiştirilmiş Organizma
GTHB Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ha Hektar
IFOAM International Federation of Organic Agriculture Movements
KKKS Koyun Keçi Kayıt Sistemi
KMO Kaiser-Meyer-Olkin
OTBİS Organik Tarım Bilgi Sistemi
SPSS Sosyal Bilimler için İstatistik Paketi
TC Türkiye Cumhuriyeti
TL Türk Lirası
TÜRKVET Türkiye Veteriner Bilgi Sistemi
YÇP Yeni Çevresel Paradigma
viii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 3.1 Genel organik tarım bitkisel üretim verileri (Geçiş süreci dahil)……….…18
Çizelge 3.2 Organik tarıma verilen destekleme ödemeleri…………………………......21
Çizelge 4.1 YÇP Ölçeğinde yer alan ifadeler………………………...……...................33
Çizelge 5.1 Tüketicilerin sosyo-ekonomik özellikleri………………………………….35
Çizelge 5.2 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile yaş arasındaki
ilişki………………………………………………………………….........36
Çizelge 5.3 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile eğitim arasındaki
ilişki ..…......................................................................................................38
Çizelge 5.4 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile cinsiyet arasındaki
ilişki..............................................................................................................39
Çizelge 5.5 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile gelir düzeyi
arasındaki ilişki …………………………………………………………....40
Çizelge 5.6 Gıda maddeleri satın alınan yerler…………...............................................42
Çizelge 5.7 Gıda maddeleri alışverişi yapılan yerlerin seçimindeki faktörler..............43
Çizelge 5.8 Tüketicilerin gıda maddeleri alışverişlerinin sıklık durumu………...........43
Çizelge 5.9 Tüketicilerin gıda maddelerine yaptıkları aylık harcama tutarları………..44
Çizelge 5.10 Tüketicilerin organik gıda maddelerine yaptıkları aylık harcama
tutarları ……………………………………………………....…………..44
Çizelge 5.11 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile aylık organik gıdalara
yaptıkları harcama tutarları arasındaki ilişki……………………………..45
Çizelge 5.12 Tüketicilerin gıda alışverişinde önem verdiği ölçütler ………………......46
Çizelge 5.13 Tüketicilerin tarım ürünlerindeki kimyasal madde kalıntısı ile ilgili
Fikirleri…………………………………………………………………..47
Çizelge 5.14 Tüketicilerin organik gıdaları sağlık ve çevre açısından
değerlendirmesi…………………………………………………..............48
Çizelge 5.15 Tüketicilerin organik gıda kavramı hakkındaki fikirleri ….…………......48
Çizelge 5.16 Tüketicilerin organik gıdalar hakkında bilgi edindikleri yerler…………50
Çizelge 5.17 Tüketilen organik gıda çeşitleri ……………………………….……..….51
Çizelge 5.18 Tüketicilerin Tüketmek İstedikleri Gıda Çeşitleri …………...…..……...51
Çizelge 5.19 Tüketicilerin organik gıda satışı yapılan yerlerden ürün satın
alma sıklıkları…………………………………………………………...52
Çizelge 5.20 Tüketicilerin organik gıda tüketim tercihleri ………………..…………..53
Çizelge 5.21 Tüketicilerin Organik Gıdaları Satın Aldıkları Yerlerin Seçimi...………54
Çizelge 5.22 Tüketicilerin organik gıda fiyatları konusundaki değerlendirme…..........55
ix
Çizelge 5.23 Yüksek fiyat ve organik gıda tüketimi arasındaki değerlendirme …........55
Çizelge 5.24 Tüketicilerin organik gıdaları diğer ürünlerden ayırt etme
Biçimleri………………………………………………………………...56
Çizelge 5.25 Tüketicilerin organik gıdaları alırken dikkat ettikleri en önemli
etmenler.……………………………………………………....................56
Çizelge 5.26 YÇP Ölçeği’ne ilişkin Cronbach Alfa katsayıları (15 ifade)……….…...60
Çizelge 5.27 YÇP Ölçeği güvenilirlik testi sonuçları ………………...…………….…61
Çizelge 5.28 YÇP ifadelerinin sonuçları ………………………..…………………….62
Çizelge 5.29 Tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarına göre YÇP ifadelerine ait
genel sonuçlar …………………………………………………………..64
1
1. GİRİŞ
Toprak ve su kaynaklarını kullanarak bitkisel ve hayvansal ürünler elde etmek,
verimliliği ve kaliteyi artırmak gibi pek çok faaliyeti içeren tarım, geçmişten bugüne
çevre ile en fazla uyum içerisinde olan sektör olarak dünya nüfusunun gıda ihtiyacını
karşılamaktadır. Ancak geçmişte çevreyi koruyan ve çevre için kurtarıcı bir faaliyet
olarak görülen tarım, birim alandan elde edilen verimi artırmaya dayalı yoğun girdi
kullanımı sonucu çevre üzerinde olumsuz etkileri olabilen bir sektör halini almıştır
(Bayaner ve Hasdemir 2009).
Tarımda kullanımı hızla artan kimyasal girdiler, enerji üretim maliyetinin yükselmesi,
toprağın erozyon ve yoğun kullanımına bağlı olarak verimliliğinin düşmesi, yeraltı ve
yüzey sularının kirlenmesi, gıda kalitesinin düşmesi gibi yollarla insan ve hayvan
sağlığı ve refahı bundan olumsuz etkilenmektedir. Tarımsal üretimin çevre ve insan
sağlığına yaptığı olumsuz etkilerin engellenmesi için alternatif bir yol olarak ortaya
konulan organik tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalara bağlı olarak zarar gören
veya yok olan doğal dengenin yeniden kurulmasına yönelik olarak insan ve çevre dostu
tüm üretim sistemlerini içermektedir (Ataseven 2010).
İnsan ile doğa arasındaki ilişki, doğal kaynaklar yönetimi ile ilgili tartışmaların
merkezidir. Çevrenin, insanların tutumlarından nasıl etkilendiğini anlama ve değer
sistemleri, çevresel yönetimin gelişmesi için önemlidir. Tutum; bir olguya veya duruma
karşı zihinsel bir duruş, his veya duygudur. Sosyal bilimciler uzunca bir süredir
insanların doğaya karşı tutumları üzerinde çalışmaktadırlar. Araştırmadaki güçlüklerden
birisi, insan deneyiminin bu etkileyici alanında, anlamlı, doğru ve gerçeğe daha yakın
ölçüm geliştirmektir. Bu ölçümlerden biri de “Yeni Çevresel Paradigma (YÇP)”dır
(Günden ve Miran 2008).
Bu araştırmada, YÇP ölçeğinin kullanılması ile Ankara İli Çankaya ve Yenimahalle
ilçelerindeki organik ürün satan özel marketlerden organik gıda tüketen tüketicilerin
çevreye yönelik tutumları belirlenmiştir. Gelir seviyesinin daha yüksek olması ve
organik ürün satan özel marketlerin bu bölgelerde bulunmasından dolayı Çankaya ve
2
Yenimahalle ilçeleri seçilmiştir. Çevre duyarlılığının belirlenmesi, tüketicilerin organik
gıdaları tüketirken tarımsal üretim boyutunu düşünerek çevreye verilebilecek zararın
önceden kestirilmesi ve bununla ilgili tedbirlerin alınması açısından önemlidir.
Bu tez çalışmasının temel amaçları; Ankara İli Yenimahalle ve Çankaya ilçelerinde
yaşayan tüketicilerden örnekleme ile seçilen kitlenin organik gıda tüketimi konusundaki
tutumlarının, davranışlarının ve tercihlerinin belirlenmesi ve çevreye olan
duyarlılıklarının YÇP ölçeği kullanılarak araştırılmasıdır. Organik gıda tüketicilerinin
çevreye yönelik tutumları ile ilgili çalışmaların sayısının azlığı ve YÇP üzerine
yeterince çalışma olmaması bu araştırmayı önemli kılan nedenler arasındadır.
1.1 Araştırma Konusunun Ortaya Çıkışı
Yaklaşık 200 yıllık bir geçmişi olan sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan küresel ısınma,
ozon tabakasının incelmesi, hava ve su kirliliği, toprak erozyonu ve ormanların yok
olması gibi sorunlar artan nüfus ile birlikte günümüzde insan yaşamı için en ciddi
tehlike olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tehlikelere karşı bir hareket olan çevreciliğin
temelleri 19. yüzyıl sonunda Amerika’da atılmıştır.1950’li yılların sonlarından itibaren
ortaya çıkan yaygın toplumsal hareketler ile birlikte geniş kamuoyunun gündemine
gelmeye başlayan çevrecilik doğal kaynakların korunması, kirliliğin önlenmesi, uygun
arazi kullanım uygulamaları gibi yöntemlerle doğal çevrenin korunması, iyileştirilmesi
ve geliştirilmesine yönelik bir düşünce ve sosyal hareket olarak
tanımlanabilir.1970’lerden itibaren yükselen “çevre bilinci” ve “doğaya saygı” akımları
bireylerin tüketim davranışlarını etkiler hale gelmiştir. 1970 yılında ilk kez kutlanan “22
Nisan Dünya Günü” bu konuda atılan bir başka önemli adımdır.1980’li yıllarda yaşanan
Bhopal Kimyasal Gaz Sızıntısı Kazası, Çernobil Nükleer Santrali Kazası ve Exon-
Valdez Tanker Kazası kamuoyunun ilgisini çevre korumaya yönlendiren önemli
çevresel felaketlerdir. Çevreye duyarlılığın kimileri için bir yaşam biçimi haline geldiği
1990’lı yıllardan itibaren çevreci tüketiciler de önemli bir pazar bölümü oluşturmaya
başlamışlardır (Alnıaçık ve Koç 2009).
3
Son yıllarda tarımsal faaliyetlerde yoğun bir şekilde kullanılan kimyasal gübre ve
ilaçlar, flora ve faunanın bozulmasına, hava, su ve toprak gibi çevre kirliliği sorunlarına
neden olmaktadır. Tarımsal çevre politikalarının önemli bileşenlerinden birisi olan
sürdürülebilirlik kavramı ve bu kavram içerisinde önemli bir konumda bulunan organik
tarım, tarımsal faaliyetler neticesinde çevrede oluşabilecek kirlenmelerin önlenmesi
konusunda bir çözüm yolu olabilmektedir.
Organik tarımın çevre ile etkileşimi tarımsal üretimde toprağın verimliliği, çayır ve
mera alanlarının korunması ve su kaynaklarının korunması konularının önemini
belirginleşmektedir.
Organik tarım doğadaki dengeyi koruyan, toprak verimliliğinde devamlılığı sağlayan,
hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak doğadaki canlıların sürekliliğini sağlayan,
doğal kaynakların ve enerjinin optimum kullanımı ile optimum verimlilik alınan bir
sistemdir (Ataseven ve Yasan 2009).
Organik tarımın doğal çevre ile olan ilişkisinde önemli bir potansiyeli vardır. Öncelikle,
organik tarımda kimyasal ilaç ve gübre kullanımı yasaklanmıştır. Ayrıca, doğal çevreyi
dikkate almak organik tarımın temel prensiplerinin bir parçasıdır ve organik tarım yapan
birçok üretici bu doğal çevreyi korumakla yükümlüdür. Bu çerçevede, organik tarım
sisteminin geleneksel tarım sistemine göre çevreyi daha fazla koruyan bir sistem olduğu
söylenebilir.
Organik tarım düşük seviyede girdi talep eden bir tarım sistemi olduğu için geleneksel
tarım ile kıyaslandığında daha az enerji kullanmakta, enerji tasarrufu sağlamakta ve CO2
salınımını azaltmaktadır. Aynı zamanda organik tarım toprak verimliliğini koruma ve
artırma, su kullanımını en az seviyede tutma, biyoçeşitliliği koruma, zararlı kimyasal
girdilerin kullanılmasının durdurulması ve dolayısıyla da tüketiciler için sağlıklı
gıdaların üretilmesini garanti etmesi gibi çevresel ve sosyal hizmetler
sağlayabilmektedir. (Ataseven ve Yasan 2009).
4
Organik gıda tüketimi ile ilgili literatür araştırmalarına bakıldığında tüketicilerin
organik gıda algısı, gıda seçimini kolaylaştıran ve zorlaştıran etkenler, tüketici tutumu
ve satın alma/almama davranışları ile ilgili pek çok çalışmanın yapıldığı görülmektedir.
(Çelikkanat 2008).
Tüketicilerin organik gıda satın almalarının başlıca sebepleri arasında organik gıdaların
daha sağlıklı ve güvenli görülmeleri, kimyasal madde içermemeleri, çevreye daha
duyarlı olmaları ve geleneksel gıdalardan daha lezzetli olmaları, bitkisel üretimde
pestisitlerden ve hayvansal üretimde antibiyotiklerden kaynaklanan sağlık sorunlarının
olmaması, toprak, hava ve su kalitesini yani doğayı korumak, toprak erozyonunu
önlemek, toprakların bünyesindeki canlı ve organik madde miktarını arttırarak
zenginleştirmek, enerji tasarrufu sağlamak, GDO’suz tohum kullanarak temiz ürün
yetiştirmek gibi konular yer almaktadır (Atlı 2005).
Buna karşılık, tüketicilerin organik gıda satın almalarını engelleyen nedenler arasında
da fiyatların geleneksel ürünlere göre daha yüksek olması, organik ürünlere sınırlı
erişilebilirlik, yeterince tatmin etmeyen kalite, organik tarıma olan güvensizlik ve
organik üretim yöntemlerinin yeterince bilinmemesi gelmektedir (Çelikkanat 2008).
Yukarıda bahsedilen çalışmalar değerlendirildiğinde organik tarımın geleneksel tarıma
göre çevreye daha az zarar verdiği görülmektedir. Bu tez çalışmasında YÇP Ölçeği ile
tüketicilerin çevreye olan duyarlılıkları incelenmekte, tüketiciler organik gıdaları sağlık
açısından ve çevre açısından değerlendirmekte olup, YÇP Ölçeği ile insan merkezli
yaklaşım ve çevre merkezli yaklaşım incelenerek konuya farklı bir bakış açısı
getirilmesi amaçlanmaktadır.
1.2 Araştırmanın Önemi ve Kapsamı
Tezin konusunu Ankara ili sınırları içinde yer alan Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinde
yaşayan organik gıda tüketicilerinin bu ürünlerin tüketiminde çevre boyutunun
düşünülüp düşünülmediği, bu tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarının Yeni Çevresel
Paradigma Ölçeğinin kullanılması ile incelenmesi oluşturmaktadır. Konu ile ilgili
5
önceki çalışmalarda konuya daha çok üreticilerin çevresel duyarlılığının
değerlendirilmesi açısından bakılmış ve organik ürün üreticileri ile ilgili çalışmalara yer
verilmiştir. Ancak bu tez ile konunun önemli bir boyutu olan tüketiciler ele alınmış ve
bu tüketicilerin organik gıda tüketim aşamalarında çevreye olan duyarlılıkları YÇP
ölçeği ile incelenmiştir. Bu açıdan bakıldığında tezin, konu ile ilgili olarak diğer
çalışmalardan farklı olarak literatüre tüketici boyutunu da yansıtması bakımından katkı
sağlayabileceği düşünülmektedir.
1.3 Araştırmanın Amacı
Bu tez çalışmasının temel amaçları; Ankara ili Yenimahalle ve Çankaya ilçelerinde
yaşayan nüfustan örnekleme yolu ile seçilen tüketicilerin organik gıda tüketme
konusundaki tutumlarının, fikirlerinin ve davranışlarının belirlenmesi; tüketicilerin
organik gıda tüketimi esnasında çevrenin korunmasına yönelik bir yaklaşım içerisinde
olup olmadıklarının YÇP ölçeği kullanılarak incelenmesi ve çevre bilincini artırmaya
yönelik politika önerilerinin geliştirilmesidir.
1.4 Araştırma Tasarımı
1.4.1 Araştırma soruları
Bu bölüm tez konusunun ortaya çıkmasına neden olan, tez araştırmasının temelini ve
amacını oluşturan sorulardan oluşmaktadır. Araştırma sorularının incelenmesindeki
temel neden, araştırmanın amaçlarına ulaşması için yön verilmesidir. Böylece
araştırılacak olan konunun daha açık ve net olarak ortaya konulması sağlanabilmektedir.
Araştırma sorularının ortaya konulmasından sonra araştırıcının konu ile ilgili ileri
sürdüğü hipotezlerin de sınanması ile birlikte araştırma daha da net ortaya
çıkabilmektedir (Ataseven 2010).
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda bu araştırmaya yön veren ve araştırma
konusunun ortaya çıkmasına neden olan temel araştırma soruları aşağıda verilmiştir:
6
1. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdaların üretiminde kimyasal
gübre, ilaç veya hormon kullanıldığını düşünüyorlar mı? Düşünüyorlarsa bunun
nedenleri nelerdir?
2. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdaları sağlık açısından mı yoksa
çevre açısından mı faydalı bulup tüketmektedirler?
3. Araştırma kapsamındaki tüketiciler satın aldıkları organik gıdalar hakkında bilgi
sahibi midir?
4. Araştırma kapsamındaki tüketiciler için organik gıda tüketimiyle gelir seviyesi
arasında bir ilişki var mıdır?
5. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdaların diğer ürünlere göre daha
pahalı olması hakkında bilgi sahibi midir?
6. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdalara güveniyorlar mı?
7. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdaları organik olmayan ürünlerden
ayırt etme konusunda bilgi sahibi midir?
8. Organik gıda fiyatları ile tüketimi arasında bir ilişki var mıdır?
9. Araştırmada YÇP ölçeğinin kullanılması tüketicilerin çevreye olan tutumlarını
ölçmede yeterli midir?
1.4.2 Araştırma hipotezleri
Bu bölümde, istatistiksel testlerin yapılmasından önce konu ile ilgili daha önceden
yapılmış çalışmaların okunması ile elde edilen bilgilere bağlı olarak oluşturulan
araştırma hipotezleri belirtilmektedir. Araştırmanın ileriki aşamalarında, tüketiciler ile
görüşülerek yapılan anketlerden elde edilen verilerin uygun istatistiksel yöntemler
kullanılmasıyla aşağıdaki hipotezlerin test edilmesi yoluna gidilmiştir.
Temel Araştırma Hipotezleri:
1. Araştırma kapsamındaki organik gıda tüketicileri çevreye duyarlı kişilerdir.
2. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıda kavramını bilmektedirler.
3. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdaları kendi sağlıklarını korumak
için almaktadırlar.
7
4. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdalar için daha yüksek fiyat
ödemeye hazırdırlar.
5. Araştırma kapsamındaki tüketiciler organik gıdalara güvenmektedirler.
6. Araştırma kapsamına giren marketlerdeki organik gıdaların fiyatları ile tüketim
arasında bir ilişki bulunmaktadır.
1.4.3 Araştırmanın sınırlılıkları
Tez çalışması yapılırken bazı sınırlılıklar ortaya çıkmaktadır. Bunlar aşağıda maddeler
halinde verilmiştir:
Veri toplama yöntemi olarak belirlenen anket çalışmalarında, organik ürün satışı
yapan market sahiplerinin anket çalışmalarının tüketicileri olumsuz
etkileyeceğini ve sıkılacaklarını düşünmelerinden dolayı araştırma alanındaki
birkaç markette anket çalışması yürütülememiştir.
Anketlerin yapıldığı marketlere gelen tüketicilerin anket sorularına cevap
vermek istememelerinden dolayı sıkıntılar yaşanmıştır.
Araştırma bölgesinde yeterli sayıda organik ürün satan marketin bulunmaması
ve var olan marketlerin de mesafelerinin uzak olmasından dolayı ulaşımdan
kaynaklı sınırlılıklar meydana gelmiştir.
1.5 Tezin Yapısı ve Bölümleri
Bu bölümde tez çalışması ile ilgili olarak amaç, kapsam, materyal ve yöntem, tez
çalışmasının önemi ve tez çalışmasını oluşturan bölümlerden bahsedilmiştir. Tez
çalışması, toplam 6 ana bölümden meydana gelmektedir.
Tezin birinci bölümünde, araştırma konusunun nasıl ortaya çıktığı, neden bu konunun
seçildiği, araştırmanın yapısı, önemi ve kapsamı, tezin amaçlarının neler olduğu,
araştırma soruları ve hipotezleri, araştırmanın genel tasarımı ve araştırma süresince
yaşanan sınırlılıklar ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
8
Tezin ikinci bölümünde, konu ile ilgili yapılan çalışmalardan bahsedilmiştir. Bu konuda
daha önce yapılan çalışmalar özetlenmiştir.
Üçüncü bölümde, tez çalışmasını oluşturan kavramsal temellerden bahsedilmiştir.
Organik tarım kavramı ve organik ürün tanımı, dünyada ve Türkiye’de organik tarım,
organik tarıma verilen destekler, organik tarımda kontrol ve sertifikasyon, organik tarım
ve çevre arasındaki ilişkiler ve “YÇP Ölçeği” konuları üzerinde durulmuştur.
Dördüncü bölümde, materyal ve yöntem anlatılmıştır. Bu bölümde araştırma süresince
genel bilgiler, araştırma ile ilgili verilerin toplanması, çalışma yöntemi, örnekleme
yöntemi ve büyüklüğü, verilerin analizi ve değerlendirilmesi konuları üzerinde
durulmuştur.
Beşinci bölümde, tezin önemli bir kısmını oluşturan araştırma bulgularından
bahsedilmiştir. Bu kapsamda; organik ürün satan marketlerden alışveriş yapan
tüketicilerle yapılan anketler değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. Tüketiciler hakkında
genel bilgiler kısmında medeni durum, yaş, cinsiyet, meslek ve eğitim düzeyi ve daha
sonraki bölümlerde de tüketici davranışları hakkında genel bilgiler, tüketicinin organik
ürün hakkındaki bilgisinin incelenmesi, YÇP Ölçeği sonuçlarından, YÇP Ölçeği ile
ilgili tanımlayıcı istatistikler yer almaktadır.
Araştırmanın altıncı bölümünde, tez çalışmasının sonuç ve öneriler kısmına yer
verilmiştir.
9
2. KONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR
Tüketiciler son 20 yıldaki dönemde çevre ve sağlık konularına daha fazla ilgi
göstermektedirler. Özellikle, tüketiciler besin söz konusu olduğu müddetçe sağlık,
beslenme ve güvenlik konularına artan bir dikkat göstermektedirler. Gıda seçiminde
beslenme ve hijyenin önemi birçok araştırmada belirtilmiştir. Organik gıdalara olan
talebin artmasında en büyük etkenlerden biri artan sağlık sorunlarıdır denilebilir. Dünya
çapında organik gıdaya olan bu talep sürekli artmaktadır. Çünkü tüketiciler daha
besleyici ve sağlıklı olan gıdaları istemektedirler. Organik gıda ve geleneksel gıda
arasındaki fiyat farkı azaltıldığında tüketici tercihi sadece organik gıdaya doğru kayacak
ve böylelikle de en azından karşılaştırılabilir olacaktır (Tetik 2012).
Tüketiciler taze sebze ve meyve tüketirken fiyatından daha çok besin değerini ve çeşitli
katkı maddeleri taşımaması gibi tercihleri ön plana çıkmaktadır. Eskiye oranla yaş sebze
ve meyvenin tadının ve sağlık yönünden güvenilirliğinin azaldığı görüşü de
tüketicilerce yaygındır. Tüketici taze sebze-meyve tüketimi ile yeterli besin ihtiyacını
karşılamak istemektedir. Ancak, sentetik kimyasalların aşırı kullanıldığı geleneksel
ürünler besin değerinden çok zehir değerlerinin yüksek olmasından dolayı tercih
edilmemeye başlanmıştır.
Tüketici davranışları ve bu davranışları pazarlama faaliyetleri ve satışı artırıcı çabalara
yön veren başlıca faktörler etkilemektedir. Bir mal veya hizmeti iyi bir şekilde sunmak
için, tüketiciyi etkileyebilen faktörleri göz önünde bulundurmak, satın alma kararına
etki eden faktörleri iyi bilmek ve tüketici satın alma karar sürecini iyi analiz edebilmek,
hem işletmenin sürekliliği hem de tüketicilerin tatminine olanak sağlamaktadır
(Kızılaslan 2008).
Organik ürünler konusunda tüketici bilincinin yetersiz olması, ürün sayısının sınırlı ve
fiyatlarının da yüksek olması gibi başlıca sebeplerle bu ürünlerin tanıtım girişimleri pek
başarılı olmamıştır. Bununla birlikte büyük şehirlerde özel olarak doğal ve organik
ürünlerin satışına yönelik satış mağazalarının açılmasıyla birlikte iç pazarda organik
ürünlere olan tüketici talebinde bir artış olmuştur. Organik gıdaları satın alan tüketiciler
10
ise genelde gelir düzeyi yüksek, orta yaşın üzerinde, eğitimli ve sağlık riskleri
konusunda duyarlı kişilerden oluşmaktadır. Ancak yine de bu gelişmelere karşın halen
organik ürünlerin iç pazarı oldukça küçüktür denilebilir (Tetik 2012).
Toplumu oluşturan bireylerin niteliklerinin üstün olabilmesi, mutluluk içinde
yaşayabilmeleri için her şeyden önce sağlıklı olmaları şarttır. Yeterli ve dengeli
beslenme ise hayatın her döneminde sağlıklı olmanın temel koşuludur. Gıda satın alma
sırasında tüketiciyi etkileyen etmenlerden biri gıdanın duyusal özellikleridir. Bunun
yanında beslenme için ayrılan para miktarı da önem taşır. Tüketicilerin alışverişle ilgili
tutum ve davranışlarındaki eksiklikler arasında bilgi yetersizliği, hatalı alışveriş
alışkanlığı, ne istediğini ve doğru seçim yapmayı bilememe ve örgütlenmede yetersizlik
başta gelmektedir (Hasançebi 2010).
Gıda seçim ve tüketiminde davranış değişikliği yaratmak kadar kazanılan yeni davranış
biçiminin devam ettirilmesi de önemlidir. Gıda davranışının tamamıyla elimine edilmesi
söz konusu olmadığından, daha sağlıklı bir yaşam için davranışını değiştiren bir birey
tekrar eski alışkanlıklarına çevresel ve bireysel faktörlerin etkisiyle dönebilmektedir
(Hasançebi 2010).
Öğrenme, algılama, inanç, tutum ve yaşam biçimi gibi bireysel özellikler, gıda
bulunabilirliği, kültür, sosyal, sanat, arkadaş çevresi gibi çevreye ilişkin faktörler ve
yeni ürün sunma, ambalaj, reklam, reyon ve raf düzeni gibi pazarlama çabaları
tüketicinin karar verme sürecini ve bu süreçte bir aşama olana kadar davranışı
etkilemektedir. Davranış ürün, marka ve alışveriş yeri seçimi ile ilgili olabilmektedir
(Hasançebi2010).
Yapılan araştırmalar pek çok tüketicinin organik gıda satın almaya yönelmesindeki en
önemli nedenin sağlık ve beslenme açısından faydalı olduğunu göstermektedir. ‘Whole
Foods Market’ isimli Amerikan organik gıda perakendecisinin yaptığı araştırmanın
sonuçlarına göre; tüketicilerin organik gıda satın almasının en önemli nedenlerinin;
tarımsal kimyasalların zararlı etkilerinden kaçınma, tazelik, sağlıklı beslenme ve genetik
yapısı değiştirilmiş organizmalı gıda ürünlerinin tüketimden kaçınma olduğu tespit
11
edilmiştir. Organik ürünlerin tüketiciler tarafından yoğun bir şekilde tercih
edilmemesinin temelde birkaç nedeninin olabileceği düşünülebilir. Bunlardan ilki;
eğitim düzeyine bağlı olarak toplumda yeterli bilincin oluşmamasıdır. Ancak belli
kesimler tarafından konunun öneminin farkına varılmış olmasına rağmen, kayıtsız
kalındığı da bir gerçektir. Bu durum, başka faktörlerin bilincin önüne geçebileceğini
düşündürmektedir. Diğeri ise, organik ürünlerin lüks tarım ürünü ve yüksek fiyatlı
olması nedeniyle ekonomik faktörlere bağlı olmasıdır (Karabaş ve Gürler 2012).
Organik tarım ile ilgili araştırmalar genel olarak gelişmiş ülkelerde yapılmaktadır. Bu
ülkelerde yapılan araştırmalara göre de organik tarımda verim düşmekte, işçilik
masrafları artarken gübre ve tarım ilacı masrafı azalmakta ve yüksek fiyattan dolayı
organik tarım yapılan işletmelerde kar daha yüksek olmaktadır. Türkiye’de bu konuda
yapılan çalışmalarda sonuçlar gelişmiş ülkelerinki ile karşılaştırıldığında oldukça
farklıdır. Türkiye’deki organik tarım yapılan işletmelerde verimin düşmemesi, hatta
bazı ürünlerde geleneksel tarım yapılan işletmelere göre verimin daha yüksek çıkması
organik tarım metodunun başarıyla uygulanması yanında ürüne gerekli bakım ve
önemin gösterilmesi ve sözleşmeli tarım sisteminin bir başarısı olarak değerlendirilebilir
(Olhan 1997).
Organik gıda tüketimi genellikle aktif çevrecilik, vejetaryenlik ve alternatif tıbbın yer
aldığı alternatif bir yaşam tarzı ile ilişkilendirilmektedir. Yapılan araştırmalar
sonucunda organik gıda tüketenlerin, içlerinde sağlam bir kontrol noktası olan, sağlık
konusunda kişisel sorumluluğa inanan ve hastalığı önlemeye yarayan eylemlere girişme
olasılığı daha fazla olan kişilerden oluştuğu ortaya konmuştur. Organik gıda tüketenler
genel olarak sağlığı diyet ile ilişkilendirirler, sağlıklı beslenmenin hastalıkların
üstesinden gelmek için ilaç almaktan çok daha etkili olduğuna inanırlar, sağlık ve
beslenme ile ilgili konulardaki son gelişmelerden haberdar olmaya çalışırlar. Bunlara ek
olarak organik gıda tüketenler çevre ve hayvan hakları gibi konulara duyarlı, yemek
pişirmeye ve gıda alışverişine karşı olumlu tutumu olan kişiler olarak bilinirler (Çelik
2013).
12
Çevreye duyarlılık bir ideoloji değil, işletmeler için pazar rekabetinin en önemli koşulu
haline gelmiştir. Organik gıda ürünleri ile ilgili tüketici davranışı pek çok ülkede
yürütülen çalışmalara konu olmuştur. Bu çalışmalarda genel olarak tüketicinin organik
kavramını nasıl algıladığı, tüketici tutumları, talebi etkileyen konular ve organik
ürünlerin yaygınlaşmasını kolaylaştıran ya da engelleyen faktörler üzerinde
durulmuştur.
Çevresel tutumların belirlenmesine yönelik olarak literatür de birçok çalışma
yapılmıştır. Çevresel tutum araştırmalarında birçok farklı örnek kullanılmasına rağmen
bu çalışmada, ilk kez Dunlap ve Van Liere tarafından 1978 yılında geliştirilen ve 2000
yılında Dunlap vd. tarafından revize edilen ‘’Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği’’
kullanılmıştır. Böylece, insan ve çevre merkezci yaklaşımlar arasında ayrım yapmaya
imkan tanınmıştır. Bu doğrultuda bu ölçek kullanılarak yapılan çalışmalar incelenmiştir.
Örnek olarak, Günden ve Miran (2008) İzmir İli Torbalı İlçesindeki çiftçilerin çevre
duyarlılığının ölçülmesini ve çiftçilerin çevre tutumunu belirleyen etkenlerin analizini
YÇP ölçeği yardımı ile belirlemiştir.
YÇP, çevresel tutumları incelemek için birçok araştırmacı tarafından kullanılmıştır.
Steger ve arkadaşları (1989) çalışmalarında Kanada ve Amerika’da anket verilerine
dayalı YÇP uygulamışlardır. Xu ve arkadaşları (1995) kaynak sürdürülebilirliğindeki
değişimi yansıtan bir YÇP ölçeği ortaya koymuşlardır. Bu çalışmadaki amaç, ormanlar
konusunda politika belirleyicilere, ekonomik, sosyal ve çevresel hedeflere ulaşabilmek
için yapılacak değişikliklerde gerekli olan bilgiyi sağlamaktır (Tarrant ve Cordell2002).
Demirel vd. (2009) ise, rekreasyonel aktivitelere katılımın çevreye yönelik tutum
üzerindeki etkisini ve Yeni Ekolojik Paradigma Ölçeği’nin geçerliliği ve güvenilirliğini
analiz etmişlerdir (Öngen ve Sam 2010).
Amerika’da 13 eyaletten 548 kişi ile yapılan anket sonuçlarından yararlanarak yaş, etnik
köken, ikametgah ve cinsiyet olmak üzere dört göstergenin çevresel tutum üzerindeki
etkileri incelenmiştir. Bu çalışmadaki çevresel tutum YÇP kullanılarak belirlenmiştir.
13
Trobe ve Accot (2000) çalışmalarında, YÇP ile birlikte bir sosyal paradigma ölçeği
kullanılmıştır.
Öngen ve Sam (2010) aktarımında, Bechtel vd. (1999) Amerika, Brezilya ve
Meksika’daki üniversite öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmada YÇP ve İnsanın
İstisnalığı Paradigmasını kullanarak insan merkezci ve çevre merkezci tutumları analiz
etmişlerdir.
Günden ve Miran (2008) aktarımında, İngiltere’de belirli bir bölgede yaşayan bireylerle
211 anket, çevre örgütlerinin üyeleriyle 110 anket olmak üzere iki ayrı grupla bir
çalışma yapılmıştır. Çalışma, ölçeklerde kullanılan ifadelerin gruplandırılmasına
yöneliktir. Bu amaçla Faktör Analizi kullanılmış ve gruplar arasında farklılıkların olup
olmadığı ilgili testler yardımıyla belirlenmiştir.
Aytaç ve Öngen (2012) tarafından Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi öğrencilerinin çevreye karşı olan tutumlarının YÇP ölçeği dikkate alınarak
Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile analiz edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma
sonucunda çevre merkezci yaklaşımın ortalamasının insan merkezci yaklaşımın
ortalamasından yüksek olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin çevre bilincinin arttığı
gözlemlenmiştir.
Alnıaçık ve Koç (2009) çevreye duyarlı tüketicilerin tanınması ve onlara ait çeşitli
özelliklerin tüketim davranışları üzerindeki etkisinin öğrenilmesi konusunda üniversite
öğrencilerinin çevreye yönelik tutumlarının YÇP ölçeği kullanılarak ölçülmesini
amaçlamıştır. Bu araştırmada cevaplayıcılar arasında doğa merkezli bir anlayışın daha
yaygın olduğu görülmüştür. Üniversite öğrencileri arasında dikkate değer düzeyde çevre
duyarlılığı olduğu belirlenmiştir.
Yalçınkaya, Karataş ve Talas (2014) Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf
Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği lisans
programlarında öğrenim gören dördüncü sınıf öğretmen adaylarının çevreye karşı
tutumlarını YÇP ölçeği kullanılarak belirlemeyi amaçlamıştır. Bu araştırma sonucunda
14
öğretmen adaylarının doğa merkezli tutum düzeylerinin insan merkezli tutum
düzeylerinden yüksek olduğu belirlenmiştir.
Yukarıdaki çalışmalara bakıldığında, tez çalışmasının konu ile ilgili diğer çalışmalar ile
benzerlik gösterdiği görülmektedir. Çalışma kapsamında elde edilen bulgulara
bakıldığında organik gıda tüketen tüketicilerin çevre boyutunu orta seviyede
önemsedikleri belirlenmiştir. Çevre boyutunun orta seviyelerde olmasına rağmen çevre
merkezli yaklaşımın insan merkezli yaklaşımdan daha yüksek olduğu da görülmektedir.
15
3. KAVRAMSAL TEMELLER
3.1 Organik Tarım ve Organik Ürün Tanımı ve Kapsamı
Birbirine benzer birçok tanımı yapılan organik tarım; “ekolojik sistemde hatalı
uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve
çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım
ilaçları, hormonların ve mineral gübrelerin kullanımının yasaklanması yanında, organik
ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini arttırma, doğal
düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde
oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün
kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir. Bir başka deyişle
organik tarım; “sentetik bitki koruma ilaçları ve sentetik kimyasal mineral gübreler
kullanılmadan toprak verimliliğini, çevreyi ve insanı koruyan, ürün miktarını değil
kalitesini birinci plana çıkaran, her türlü kaynaklardan tasarrufu düşünen, her türlü
üretim girdilerini en yakın çevreden temin etmeye çalışan, çevre dostu tarıma inanmış
çiftçiler tarafından üretilip bu inançtaki kontrolörler tarafından kontrol edilmesi
gereken, ürünlerin pazara sunulması için mutlaka sertifikalandırmayı gerektiren bir
tarım şeklidir (Kurt 2006).
Organik ürün tanımı ve kapsamı ise oldukça geniştir. Bu alanda öncelikle et ve süt
ürünleri, ekmek, taze ve kurutulmuş sebze ve meyveler, dondurulmuş gıdalar,
fırınlanmış gıdalar gibi doğal ürünler; kozmetik yağlar, vücut bakım ürünleri gibi doğal
kozmetik ürünler; sabun, deterjan gibi temizlik malzemeleri; çocuk bezleri, medikal
bitkiler gibi sağlık gereçleri; kitap, mobilya gibi kağıt ve orman ürünleri; kırtasiye,
bilgisayarlar gibi ofis gereçleri ve tekstil ürünleri ve doğal iplik gibi ürünler akla
gelmektedir.
Organik gıdalar denildiğinde ise basit olarak yetiştirilmesinde ve işlenmesinde genetik
mühendisliğin, yapay ve benzeri gübrelerin, böcek öldürücü kimyasal ilaçların, yabani
ot ve mantar öldürücü ilaçların, büyütme düzenleyicilerinin, hormonların,
antibiyotiklerin, koruyucuların, renklendiricilerin, katkı maddelerinin, kimyasal
16
kaplama ve parlatıcı maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı
gıda maddeleri anlaşılmalıdır.
Organik gıdalar bitkisel ve hayvansal gıdaları içerir. Ayrıca, bir ürünün organik
olabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) tarafından
yetkilendirilmiş kontrol ve/veya sertifika kuruluşu tarafından gerekli kontrollerin
yapılması ve sertifikalandırılması gerekmektedir. Son yıllarda iç piyasada sıkça
kullanılan “doğal ürün, klasik ürün, köy ürünü, naturel ürün” gibi terimlerle adlandırılan
ürünler organik ürün değildir. Bu çalışmanın kapsamına ise yukarıda açıklanan organik
gıda tanımı ve kapsamındaki gıdalar girmektedir.
3.2 Dünyada Organik Tarım
Organik tarımsal üretim uygulamaları dünyada, 1900’lü yılların başından beri var
olmasına rağmen; asıl gelişimini tüketicilerin sağlıklı ürün talepleri ve çevreye duyarlı
yaklaşımları neticesinde yine 1900’lü yılların son çeyreğinde göstermiştir. Bu yıllarda
konvansiyonel tarım uygulamaları sonucunda bozulan doğal yapı, bireylerin sağlıklı
gıda talepleri gelişmiş ülkelerde üretimi bu alana kaydırmaya başlamış, hükümetler
organik tarımla ilgili politikalar hayata geçirmiş ve ilgili ulusal ve uluslararası kurumlar
oluşmaya başlamıştır. Organik tarımsal üretimin gelişimini sağlayan faktör, gelişmiş
ülkeler için tüketici talepleri ve bozulan doğal yapının sürdürülebilir bir hale getirilmesi
olarak açıklanabilir (Uzun 2006).
Amerikalı bir araştırmacı olan F.H. King’in 1900’lü yılların başında ziyaret ettiği Çin
ve Kore gibi önemli bir nüfusa sahip ülkelerdeki çiftçilerin tarım sisteminden
esinlenerek yazdığı Farmers of Forty Centuries (40.Yüzyılın Çiftçileri) isimli kitap
organik tarımla ilgili birçok çalışmaya öncülük etmiştir. Ayrıca 1910 yılında Albert
Howard’ın “Tarımsal Vasiyetnamesi” ve 1924 yılında Rudolf Steiner’in “Biyodinamik
Tarım Yöntemi” çalışmaları konvansiyonel tarıma yeni alternatifler getirmiştir (Bayaner
ve Hasdemir 2009).
17
Gelişmekte olan ülkelerin organik üretim yapmak istemelerinin nedenleri organik
tarımsal üretimin sertifikasyon ve geçiş süreci maliyetlerini beraberinde getirse de
kimyasal girdi maliyetlerinden tasarruf sağlaması, dış girdiye ihtiyaç duyulmadığından
yatırım maliyeti gerektirmemesi, kendi kendine yeten bir üretim sistemi oluşturabilmesi,
ürün kalite ve miktarında artış sağlayabilmesi, kırsal kalkınmayı sağlaması gibi
nedenlerden dolayı organik tarımsal üretim tüm dünya genelinde kabul gören ve
uygulanan, talep edilen bir tarımsal üretim biçimi olmaya başlamıştır (Uzun 2006).
Sertifikalı organik tarım konusunda dünya genelinde organik tarım hakkında istatiksel
bilgi, FİBL/IFOAM tarafından yapılan anketlerden elde edilmektedir. 2013 yılı
anketlerine göre 170 ülkede organik tarım yapılmaktadır. Dönüşüm alanları dahil 43.1
milyon ha organik tarım arazisi vardır. Organik tarım arazileri Okyanusya (17.3 milyon
ha), Avrupa (11.5 milyon ha) ve Latin Amerika (6.6 milyon ha)’dır. Bunu Asya
(3.4milyon ha), Kuzey Amerika (3 milyon ha) ve Afrika (1.2 milyon ha) izlemektedir.
2013 yılına ait verilere bakıldığında en büyük organik tarım arazisi olan ülkeler arasında
Avustralya (17.2 milyon ha), Arjantin (3.2 milyon ha) ve Amerika (2.2 milyon ha)
olduğu görülmektedir (www.organic-world.net 2014).
Dünya’da organik üretim yapan üretici sayısı 2010 yılında 1.6 milyon ve 2011 yılında
1.8 milyon iken 2013 yılında 2 milyon olarak önemli bir artış göstermiştir. Dünyadaki
organik üreticilerinin büyük çoğunluğu Asya’dadır. Bunu Afrika (%29), Avrupa (%17)
ve Latin Amerika (%18) izlemektedir. Üretici sayısının çok olduğu ülkeler Hindistan
(650.000), Uganda (189.610) ve Meksika (169.703) dır (www.organic-world.net 2014).
3.3 Türkiye’de Organik Tarım
Türkiye’de organik tarımsal üretime 1984-1985 yıllarında Avrupa’da faaliyet gösteren
yabancı firmalardan gelen talep doğrultusunda başlanmıştır. 1985 yılında Ege
Bölgesi’nde 8 çeşitte ve Türkiye’nin önemli geleneksel ihraç ürünlerinden olan kuru
üzüm, kuru incir ve kuru kayısı ile başlayan organik tarımsal üretim, daha sonraki
yıllarda fındık, pamuk gibi ürünlerle diğer bölgelere de yayılmış ve 2014 yılında 208
çeşit üründe organik üretim yapılmıştır.
18
Fındık, ceviz, antepfıstığı, kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, baklagiller, tıbbi aromatik
bitkiler, pamuk, üzümsü meyveler ile yaş meyve ve sebzenin organik tarım metotlarına
uygun olarak üretimi yapılmaktadır. İşlenmiş ürünlerden de çeşitli meyve suları ve
konsantreleri, dondurulmuş meyve ve sebzeler ile zeytinyağı başı çekmektedir. Ayrıca
son yıllarda organik hayvansal üretimde gelişme görülmekte olup, et, süt, yoğurt, peynir
ve yumurta hayvansal ürün olarak piyasalarda yerini almaya başlamıştır (Anonim
2011).
Son dönemde organik tarım pazarlarına yeni ürünler sunulmakta ve geleneksel
ürünlerde olduğu gibi talep yaratma çalışmaları yoğunluk kazanmaktadır. Türkiye’de
organik tarıma ilişkin genel veriler çizelge 3.1’de görülmektedir. Bu verilere göre 2002
yılında yaklaşık 89.827 hektarlık bir alanda organik tarım üretimi yapılan Türkiye’de bu
rakam 2014 yılında da 883.118 hektar olmuştur. Çiftçi sayısında da benzer şekilde bir
gelişme sağlanmıştır ve 2002 yılında 12.428 olan çiftçi sayısı 2014 yılında da 71.472’ye
yükselmiştir. Çizelge 3.1’den de görüldüğü üzere, 2002 yılı ile 2014 yılları arasında
organik ürün sayısında 1,5 kat, çiftçi sayısında 6 kat ve toplam üretim alanında 10 kat
artış olmuştur.
Çizelge 3.1 Genel organik tarım bitkisel üretim verileri (Geçiş süreci dahil)
(www.tarim.gov.tr 2016)
Yıllar Ürün Sayısı Çiftçi sayısı Toplam Üretim Alanı(ha)
2002 150 12.428 89.827
2003 179 14.798 113.621
2004 174 12.806 209.573
2005 205 14.401 203.811
2006 203 14.256 192.789
2007 201 16.276 174.283
2008 247 14.926 166.883
2009 212 35.565 501.641
2010 216 42.097 510.033
2011 225 42.460 614.618
2012 204 54.635 702.909
2013 213 60.797 769.014
2014 208 71.472 883.118
19
Türkiye’de organik tarım konusundaki ilk yasal düzenleme, 24 Haziran 1991 yılında
AB’de çıkarılan EEC 2092/91 sayılı Yönetmeliğin Türkiye’deki uyarlaması olan 24
Aralık 1994 tarih ve 22145 sayılı “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla
Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” ile olmuş ve yetkiler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na
verilmiştir. Daha sonra bu Yönetmeliğin bazı maddelerinde değişiklik yapan ek
yönetmelik 29 Haziran 1995 tarih ve 22328 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir (Baydır 2004). Eski yönetmelik, 18.08.2010 tarih ve 27676sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Organik Tarımın Esasları ve
Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” adı altında güncellenmiştir. Yeni Yönetmelik ile
organik ürünlerin üretilmesi, işlenmesi, ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması,
pazarlanması kontrol ve sertifikasyonu, çalışma organları ve danışmanlık hizmetleri ile
cezai ve hukuki konularında düzenleyici hükümler genişletilmiştir.
Organik tarım alanında önemli olan bir diğer yasal düzenleme de, tüketicilerin daha
güvenilir ve kaliteli organik ürünleri tüketmesi amacıyla 03 Aralık 2004 tarihli ve
25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5262 sayılı “Organik
Tarım Kanunu” olmuştur. Bu Kanun aracılığıyla organik ürün ve girdilerin
üretilmesinin geliştirilmesi yönünde bir düzenleme yapılmıştır. Bu Kanun, organik
tarımsal faaliyetleri AB Yönetmeliği’ndeki uygulamalara benzer bir şekilde
düzenlemektedir.
Organik ürünlerin kontrol ve sertifikasyonunda, organik ürünlerin kontrol aşamasında
tüketicinin güvenliği, teknik uygulama yasal zorunluluk, ürünün organik olarak
satılabilmesi için sertifikasının olması gerekmektedir. Organik ürünlerin sertifikasyon
aşamasında ise ürünlerin organik tarım kurallarına göre üretilmesi, işlenmesi ve
paketlenmesi garantisinin olması gerekmektedir. Kısacası, organik tarımsal üretimin her
aşamasının kontrollü ve ürünün sertifikalı olması gerekmektedir.
Kontrol ve sertifikasyon, aynı kuruluşlar tarafından yapılabileceği gibi ayrı ayrı
kuruluşlar tarafından da yapılabilmektedir. Yetkilendirilmiş kuruluşların kontrol yetkisi
Organik Tarım Komitesi’ne aittir. Kontrol yetkisi verilen kuruluşlar yetkilerini başka bir
20
kurum veya kuruluşa devredemezler. Türkiye’de şu anda 29 adet firma GTHB
tarafından yetki verilmek suretiyle bu faaliyetleri gerçekleştirmektedir.
3.3.1 Organik tarıma verilen destekler
Çevre ve sağlık bilinci düzeyindeki artış nedeniyle organik tarım ürünlerine olan talep
de artmaktadır. Organik ürünlerin üretim maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı
alışılagelmiş yöntemlerin dışına çıkmak istemeyen üreticileri organik tarıma
yönlendirerek artan talebi karşılamak gerekmektedir. Üreticileri organik tarıma teşvik
etmede desteklemelerin büyük payı vardır.
24.09.2014 tarihli 29129 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/45 sayılı “Organik
Tarım Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ”in 1. ve 2. maddesinde organik
tarım yapan üreticilere verilecek destekler ile ilgili hususlar belirlenmiştir. Bu Tebliğ’in
1.maddesine göre Tebliğ’in amacı; çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir
tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda sürdürülebilirlik,
izlenebilirlik ve gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik organik tarım yapan çiftçilerin
birim alan üzerinden desteklenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olarak
belirlenmiştir. Tebliğ’in kapsamı ise, organik tarım destekleme çalışmalarında görev
alacak kurum ve kuruluşların belirlenmesi, organik tarım faaliyetinde bulunan çiftçilere
destekleme ödenmesi ile ödemeye ilişkin usul ve esaslar olarak ifade edilmektedir.
Çizelge 3.2’de görüldüğü üzere, organik tarımsal üretim kapsamında üretim yapan
üreticilere 2015 yılında çıkarılan 2015/18 sayılı “Organik Tarım Destekleme Ödemesi
Yapılmasına Dair Tebliğ’e ilişkin olarak meyve ve sebze için 70TL/da, tarla bitkileri
için 10 TL/da organik tarım destekleme ödemesi yapılmaktadır.
21
Çizelge 3.2 Organik tarıma verilen destekleme ödemeleri
Desteğe konu olan ürünler Destek miktarı
Organik Tarım (Meyve, sebze) 70 TL/da
Organik Tarım (Tarla Bitkileri) 10 TL/da
Organik Tarım (Anaç Sığır, Manda) 150 TL/baş
Organik Tarım (Buzağı) 50 TL/baş
Organik Tarım (Anaç Koyun, Keçi) 10 TL/baş
Organik Tarım (Arılı Kovan) 5 TL/kovan
Organik Tarım (Alabalık) 0,35 TL/kg
Organik Tarım (Çipura- Levrek) 0,45 TL/kg
Organik tarım yapan üreticilere verilen bir başka destekleme ödemesi de ÇATAK
kapsamında uygulanmaktadır. ÇATAK kapsamında çevre dostu tarım teknikleri ve
kültürel uygulamalarına 135 TL/da ödeme yapılması planlanmıştır (Anonim 2012a).
21.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “TC Ziraat Bankası
A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve
İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar” ile organik tarım konusunda
üreticilerin faydalanabileceği bir diğer desteklemedir. Organik tarımsal ürün ve/veya
organik tarımsal girdi üretimini yapan, ürünü toplayan, işleyen, ambalajlayan,
pazarlayan ve/veya bu faaliyetleri yapacak olan üreticilere sadece kendi faaliyetleri ile
ilgili olarak Karar kapsamında 2015 yılı için yatırım ve işletme döneminde cari faiz
oranında %50 bir indirim ile 5.000.00 TL üst limit olmak üzere yatırım ve işletme
kredisi kullanma olanağı sağlanmıştır. Ayrıca, yetkilendirilmiş kuruluşlarla sözleşme
yaparak geçiş sürecine alınan üreticilere de yatırım ve işletme kredisi kullandırılabilir
(Anonim 2015).
İhracatçı firmalara verilen destekler de bir diğer destekleme kalemidir. Organik tarım
kapsamında üretilen ürünlerin ihracatı ile uğraşan firmaların faydalanabileceği destek
programı Ekonomi Bakanlığı Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu tarafından
yayınlanan ‘Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliği No:97/5)”
ile belirlenmiştir.
22
Bu Tebliğ ile organik tarım kontrollerinin olumlu olması durumunda laboratuvar
analizleri ve/veya sertifika harcamaları %50 oranında ve belgelendirme analiz başına en
fazla 25.000 ABD Dolarına kadar desteklenmektedir (Anonim 2007). İhracatçı
firmaların bu destekten yararlanabilmeleri için İhracatçı Birlikleri’ne üye olma
zorunlulukları bulunmaktadır.
Kontrol ve sertifikasyon masrafları konusunda, organik tarım kapsamında üretilen
ürünlerin ihracatı ile ilgili konularda çalışan ve KOSGEB’e üye olan firmalarda destek
alabilmektedir. Bu destek kontrol ve sertifikasyon masraflarının üst sınırı 10.000 TL
olmak üzere 1. (Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla) ve
2. bölgelerde (Adana, Aydın, Bolu, Çanakkale, Denizli, Edirne, Isparta, Kayseri,
Kırklareli, Konya, Sakarya, Tekirdağ, Yalova) %50’si; 3., 4., 5., 6. bölgelerde
19/06/2012 Tarihli ve 28328 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Yatırımlarda Devlet
Yardımları Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı ile %60’ı KOSGEB tarafından
karşılanabilmektedir (Anonim 2012b).
Organik tarım sertifikasına sahip ham, yarı mamul veya mamul ürünlerden 28346 sayılı
ve 07.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz
ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”
kapsamında hal rüsumu alınmamaktadır (Anonim 2012c).
Türkiye’de organik tarım desteği almak için üreticilerin yerine getirmesi gereken bazı
koşullar bulunmaktadır. Bu koşullar şunlardır:
1. Bitkisel üretimde Organik Tarım Bilgi Sistemi (OTBİS) ve ÇKS’de 2015 üretim
yılında kayıtlı olmak şartıyla organik süreçteki sertifikalandırılmış olan
üretimler için, 2015/21 nolu tebliğde belirtilen usul ve esaslara göre başvuru
yapan çiftçilere destekleme ödemesi yapılır.
2. Organik hayvancılık desteklemelerinde Organik Tarım Bilgi Sistemi’nde kayıtlı
olmak kaydı ile ayrıca büyükbaş için TÜRKVET, küçükbaş için KKKS, arıcılık
için AKS ve su ürünleri için ilgili kayıt sistemlerinde kayıtlı olması durumunda
çiftçilere organik hayvancılık destekleme ödemesi yapılır.
23
3.4 Organik Tarım ve Çevre Arasındaki İlişkiler
1980’li yıllardan sonra tarımsal faaliyetlerin çevre üzerine olumlu etkilerinin olduğu
kadar olumsuz etkilerinin de olduğu kabul edilmiştir. Birçok çalışma tarımsal
faaliyetlerde yoğun olarak kullanılan girdilerin çevre ve insan sağlığı üzerine olumsuz
etkilerinin olduğunu göstermektedir. Bu etkiler toprağın kimyasal olarak kirlenmesi,
toprak verimliliğinin düşmesi, toprak erozyonu, yeraltı ve yer üstü sularının kimyasal
olarak kirlenmesi, ekolojik yaşantının bozulması, hava kirliliği, biyo-çeşitliliğin
azalması, insan sağlığının bozulması riskidir.
Sürdürülebilir tarım, uzun dönemde doğal kaynakların korunmasının yanı sıra çevreye
zarar vermeyen tarım teknolojilerinin kullanıldığı bir tarımsal yapının oluşturulmasıdır.
Sürdürülebilir tarımda su ve toprak kaynaklarının korunması, entegre ilaç yönetimi gibi
birçok uygulamalar yer almakla beraber kimyasal ilaç ve gübre gibi doğal olmayan
girdilerin kullanılmasından kaçınılarak kalite, sağlık ve çevresel standartlarla buluşan
organik tarım teknikleri anahtar rol oynamaktadır.
Sürdürülebilirlik ile ilgili yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere;
sürdürülebilirlik kavramı organik tarım ile çevre arasındaki ilişkiler bakımından ele
alınması gereken önemli konularından bir tanesidir. Sürdürülebilir tarımın temel
özelliklerinden birisi çevre kalitesinin korunmasıdır. Bu noktada, organik tarım
sürdürülebilir tarım çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bazı araştırmacılar organik
tarımın temel amacının sürdürülebilir bir tarım sistemi oluşturmak olduğu konusunda
fikir birliği içerisindedirler. Bu noktadan hareketle, organik tarım ile çevresel
sürdürülebilirlik arasında çok yakın ve önemli bir ilişki olduğunu söylemek
mümkündür.
Sürdürülebilirlik kavramı çevresel konuları da içermektedir. Çevresel sürdürülebilirlik;
enerji etkinliği, toprak ve suyun kalitesi ve korunması, yaban hayatın korunması, gıda
ve yem güvenliği ile işletme güvenliğini kapsamaktadır. Organik tarım uzun dönemde
sürdürülebilir bir tarım sistemi olması itibari ile çevreyi etkileyen bu olumsuzlukları
azaltmak için genel bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Bu yaklaşımın temelinde organik
24
tarımın “çevreye dost” bir üretim tekniği olması gelmektedir. Üreticiler ayrıca tarımsal
faaliyetlerde kullanılan kimyasal ilaçların ve gübrelerin sağlık üzerine olan potansiyel
olumsuz etkilerinden ve buna bağlı olarak çevresel kaygılardan dolayı organik tarıma
ilgi duymaktadırlar.
Organik tarımın temel amacı mümkün olduğu kadar sürdürülebilir tarım sistemini
oluşturmakla beraber çevresel etkilerin en az seviyeye indirilmesini sağlamaktır.
Organik tarımın çevre ile ilişkili olan temel hedefleri şu şekilde sıralanabilir (Ataseven
ve Yasan 2009):
Uzun dönemde toprak verimliliğini artırmak ve korumak,
Kimyasal gübrelerden ve yüksek çözünürlükteki mineral maddelerin
kullanımından kaçınmak,
Kimyasal ilaç ve gıda katkı maddeleri kullanımını bırakmak,
Hayvan sağlığı ve refahını en yüksek seviyede tutmak,
Sürdürülebilir bir su ekosistemini geliştirmek.
Genel olarak, çevreye olan zararlı etkiler geleneksel tarım ile karşılaştırıldığında
organik tarımda daha azdır. Organik tarım, çevre üzerine giderek artmakta olan
kaygıları gidermek için bir olanak olarak görülmektedir. Tüketicilerin isteklerini
karşılamak anlamında bu çevresel kaygılar ve organik üretim arasındaki ilişkide denge
kurulması gerekmektedir.
Organik tarımın amacı sadece çevresel kaygıları en aza indirmek değil aynı zamanda
üretimi de optimum düzeyde sağlamaktır. Fakat, bu iki koşulu birleştirmek organik
tarımın bir gereğidir (Ataseven ve Yasan 2009).
3.5 Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği
50 yılı daha aşkın bir süre önce, bilim adamları insan davranışlarının doğal çevreye
verdiği zararın sistematik yollarını araştırmaya başlamıştır. İnsanları, daha sürdürülebilir
bir şekilde yaşamaya teşvik etmek için teknikler ortaya çıkarmayı düşünen sosyal
25
bilimciler, yakın zamanda onların çalışmalarını takip etmişlerdir. Aslında son
araştırmalar, insanların dünya kaynaklarını sürdürülemez oranlarda giderek artan
şekilde tükettiğini göstermektedir. Bu uyumsuz davranışların sonucunda iklim
değişikliği gibi ciddi çevresel sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır. Bu durum göz önüne
alındığında, sosyal bilimciler bilim adamlarının yaptığı gibi insanların çevreyi neden
iyileştirmesi gerektiğini daha iyi anlamışlardır. Bu hedefe ulaşma yolunda, insanların
çevreye olan tutumlarını geçerli ve güvenilir bir şekilde ölçmek önemli bir adım olarak
görülebilir.
Çok sayıda uygulanabilir çevresel tutum önlemi olmasına rağmen yorumcular sadece
birkaç tanesinin yaygın olarak kullanılmasını kabul etmektedirler. Bu ölçekler genel
olarak inanışlar, davranışlar ve tutumlar gibi konuları incelemektedir. Aynı zamanda bu
ölçekler doğal kaynaklar ve kirlilik gibi çeşitli çevre konuları ile ilgili endişeleri
incelemektedir. Bunlardan bir tanesi de YÇP ölçeğidir. YÇP ölçeği insanlar ve çevre
arasındaki genel ilişkiyi ölçmektedir ve tek boyutlu çevresel tutum ölçüsü olarak
kullanılmaktadır (Lucy ve Milfond 2010).
YÇP Ölçeği düşüncesi 1960’lar ve 1970’lerin Amerikan çevre hareketi olan Rachell
Carson’un Sessiz Bahar kitabından esinlenerek ortaya çıkmıştır. Sosyal psikologların
hipotezine göre, “Egemen Toplumsal Paradigma (DSP)” nüfusun dünya görüşüne
hakim olan kısmı için büyük bir çevresel endişe yansıtacak şekilde değiştirilmiştir.
Çevresel dünya görüşünün geçerli ve güvenilir tedbirlerinin geliştirilmesi
araştırmacılara, ABD nüfusunda davranış değişikliği ve demografik, ekonomik
ilişkilerin ve onların değişiminin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmuştur. 1987’de
yayınlanan değişim gibi çeşitli davranışları ölçmek için Dunlap ve arkadaşları
Washington State Üniversitesi’nde “Yeni Çevresel Paradigma” isimli ölçeği
geliştirmiştir (Anderson 2012).
Fikir YÇP ölçeği gerçekleştirilmesi muhtemel olan bir değişimi daha çevresel olarak
dünya görüşü ile sonuçlandıran ve yeni bir DSP ölçeğinin nüfus geçişinin nerede
olduğunu ölçen bir ölçektir. Orijinal YÇP, kullanılan ölçek ve davranış arasındaki zayıf
korelasyonun iç tutarlılık eksikliğini içeren birçok eksikliği eleştirmiştir. Dunlap ve
26
arkadaşları orijinal eleştirilere yanıt olarak YÇP ölçeğini geliştirmişlerdir. Geliştirilmiş
YÇP ölçeğinin 15 tane maddesi vardır. Bunlardan 8’i yeni paradigmayı ifade ederken, 7
maddesi DSP’yi ifade etmektedir. Yaygın olarak kullanılan Likert Ölçeği’nde
katılımcıların her bir maddede kendi gücünü göstermesi istenmektedir (Anderson 2012).
Çevresel paradigmaların en yaygın olarak kullanılan testi, yeryüzünün doğa ve insan
ilişkileri hakkında ilkel inanışları üzerinde bilimsel olarak çalışılan YÇP ölçeğidir. Son
zamanlarda tasarlanan ölçek, bireylerin doğaya bağlantısının deneyimsel ve etkileyici
ölçeği olarak “Doğa Ölçegi’ne İrtibatlılık (CNS)” tasarlanmıştır. Bu iki ölçek de
diğerleri gibi, doğrudan ölçülemeyen paradigmaların öngörülerini içeren duyguları,
değerleri ve inanışları kullanmaktadır (Timothy 2006).
Çevresel paradigmalarda hem çevresel sosyoloji hem de insanlığın yeri ve doğal dünya
içinde bireylerin inanışları ve değerleri hakkında geniş bir bilgi tabanı oluşturan
çevresel psikoloji araştırılmıştır. YÇP ölçeği ve “Doğa Ölçegi’ne İrtibatlılık (CNS)”
gibi çeşitli ölçeklerin içinde tanımlama kalıpları yaratılmıştır. Lodwick ve Dunlap
davranışlar üzerinde geniş bir yer tutan eko-psikolojinin temelini oluşturan inanışların,
değerlerin ve tutumların üzerindeki paradigmalar olduklarını belirtmişlerdir.
YÇP, büyümeye yönelik sınırlılıkların kaçınılmazlığı, süreklilik arz eden bir ekonomiye
ulaşmanın gerekliliği, doğayı korumanın önemi, doğanın yalnızca insan kullanımı için
var olduğu şeklindeki insan merkezli görüşü reddetme zorunluluğu ile ilgili tutumları
ortaya çıkarmaktadır.
YÇP, insan refahı ve mutluluğu için doğanın ve diğer canlıların sınırsızca
sömürülmesine karşı çıkmaktadır. YÇP’nin 4 temel özelliği aşağıdaki şekilde
özetlenebilir (Adak 2010):
1. YÇP’ye göre insanlar ayrıcalıklıdır ancak bununla birlikte insanın, karşılıklı
bağımlılık içinde olan canlılardan birisi olarak görülmesi gerekmektedir.
27
2. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve kültürel güçler tarafından ağırlıkla etkilendiği
kabul edilmekle birlikte YÇP insanın toplumsal yaşantısının biyolojik ve fiziksel
çevre tarafından da etkilendiğinin altını çizmektedir.
3. İnsanı üstün gören dünya görüşü insan eyleminin biyolojik ve fiziksel
çerçevesini göz ardı ederken ve sosyo-kültürel çevrenin belirleyici özelliğini
vurgularken; YÇP insan eylemlerine etkide bulunan biyolojik ve fiziksel
çerçevenin önemine dikkat çekmektedir.
4. İnsanı üstün gören dünya görüşü, kalkınmanın sürdürülmesinin sınırsızlığını
ifade eder. Buna karşılık YÇP; ‘insanoğlu ne kadar buluş yeteneğine sahip
olursa olsun onların bilim ve teknolojisi termodinamiğin yasaları gibi ekolojik
ilkeleri aşamaz; bundan dolayı toplumlarının büyümesinin kesin sınırları vardır’
görüşündedir.
28
4. MATERYAL VE YÖNTEM
4.1 Materyal
4.1.1 Genel bilgiler
Tez çalışmasında iki temel materyal kullanılmıştır. Bunlardan birincisi konu ile ilgili
olan tezlerden, Türkçe ve yabancı yayınlardan ve internet kaynaklarından temin edilen
bilgilerdir. İkincisi de araştırma alanı kapsamına giren organik ürün satan marketlerdeki
organik gıda tüketicilerinden anket yoluyla elde edilen verilerdir.
Anket aşamasında araştırma kapsamındaki marketlerden birincil verilerin toplanması
sürecinde ulaşım imkanları gibi faktörler göz önünde tutularak araştırma alanını temsil
eden Ankara ili Çankaya ve Yenimahalle ilçelerindeki marketler “Gayeli Örnekleme
Yöntemi” ile seçilmiştir.
Bu marketlerin seçiminde izlenen yöntemde Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinde
yaşayanların sosyo-ekonomik düzeylerinin göreceli olarak daha yüksek olduğunun
düşünülmesi gerekçe olmuştur.
4.1.2 Araştırma ile ilgili verilerin toplanması
Tez çalışması kapsamında tüketicilerle anket ve gözlem yöntemi gibi veri toplama
yöntemleri kullanılmıştır. EK 1’de araştırmada kullanılan örnek anket formu yer
almaktadır.
Bu noktada, araştırmada kullanılan bu yöntemlerinin tanımının yapılması konunun daha
iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Gözlem en genel anlamıyla, araştırmacının incelediği
konu ile ilgili olarak olayın gerçekleştirildiği yerde bulunması ve incelenen olayın
gerçekleştirilme biçimine tanıklık etmesi olarak tanımlanabilir (Ataseven 2010).
29
Araştırma kapsamında kullanılan mülakat yöntemi, tüketicilerin anket sırasında yazılı
olarak ifade edemedikleri ya da ifade etmekten çekindikleri bazı düşüncelerinin
konuşma esnasında daha rahat olarak alınabileceği düşüncesinden hareketle tercih
edilmiştir.
Anket formları, araştırma için gerekli bilgilerin derlenmesine olanak verecek şekilde
düzenlenmiştir ve tüketiciler ile yüz yüze görüşülerek doldurulmuştur. Anket formları
hazırlanırken organik gıda tüketme konusunda tüketicilerin görüşlerini, tutum ve
davranışlarını ve bilgi düzeylerini ortaya koyabilecek sorulara yer verilmiştir. Ayrıca,
bu tez çalışmasının ana konusu olan tüketicilerin çevreye yönelik düşüncelerini
incelemek için YÇP konusunda sorular da sorulmuştur. Bu sorulara ilave olarak, anket
formunda araştırma kapsamındaki tüketicilerin gelir düzeyi, sosyo-ekonomik özellikleri,
tüketim alışkanlıkları gibi bilgileri elde etmek için gerekli sorular da yer almaktadır.
4.2 Çalışma Yöntemi
Araştırma alanı olarak “Gayeli Örnekleme Yöntemi” ile Ankara ili Çankaya ve
Yenimahalle ilçeleri seçilmiştir. Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinde yaşayanların
sosyo-ekonomik düzeylerinin göreceli olarak daha yüksek olması nedeniyle organik
gıda tüketenlerin daha fazla olabileceği kabul edilmiştir. Anket için araştırma alanı
belirlenirken araştırma kapsamındaki ilçelerin organik ürün satan marketlerin fazla
olduğu ilçeler olması, bu bölgelerde tüketici gelirlerinin daha yüksek olması gibi
özellikler dikkate alınmıştır. Ayrıca, organik gıda tüketicilerinin seçilme nedeni bu
tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarının daha yüksek olabileceğinin kabul
edilmesidir.
Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinde yaşayan toplam nüfus, araştırmanın popülasyonunu
oluşturmaktadır. Araştırmada birincil verilerin toplanması aşamasında uygun
istatistiksel yöntem kullanılarak örnek hacmi belirlenmiştir. Bu ilçelerde organik ürün
satan marketlerde anket çalışması yürütülmüştür.
30
Anketlerden elde edilen bilgilerle oluşturulan frekans çizelgelerindeki değerlere
bakıldığında toplam anket sayısının 97 ve oranının %100 olmadığı görülecektir. Bunun
nedeni tüketicilerin anket sorularına cevap verirken birden fazla seçenek belirtmiş
olmalarıdır. Bu nedenle, tez içerisinde tekrarlardan kaçınılması için tezin yazılmasında
ve ortaya çıkan sonuçların yorumlanmasında sadece bir defa “tüketiciler sorularda
birden fazla seçenek belirttiğinden toplam anket sayısı 97 ve toplam oran %100
olmamıştır” şeklinde bir açıklama yapılmıştır.
4.2.1 Örnekleme yöntemi ve büyüklüğü
Anket çalışmasına katılan tüketicilerin belirlenmesinde bütün tüketicilerin örnek olma
ihtimalinin eşit olması amacıyla aşağıdaki “Oransal Örnek Hacmi” formülünden
yararlanılmıştır. Örneğe giren tüketici sayısının belirlenmesi amacıyla “Oransal Örnek
Hacmi” formül kullanılmıştır (Miran 2002):
Formülde;
n = Örnek hacmi
N= Toplam tüketici sayısı
p = Örneğe girecek tüketicilerin oranı
2
ˆ xp= Oranın varyansıdır.
Araştırmada maksimum örnek hacmine ulaşılmak istenmiştir. Bu amaçla p: 0.50 ve (1-
p): 0.50 alınmıştır. Buna göre, araştırma yapılan organik ürün satan marketlerde %95
güven aralığı ve %10 hata payı dikkate alınarak toplam 97 tüketici ile yüz yüze
görüşülmüştür.,
31
4.2.2 Örnek hacminin ilçelere göre dağıtılması
Tez çalışması alanına giren Çankaya ve Yenimahalle ilçelerindeki toplam popülasyon
2012 yılında 1.519.117 olarak bulunmuştur. Bu ilçelerden Çankaya’da toplam nüfus
832.075 (%54.7) ve Yenimahalle ilçesinde ise toplam nüfus 687.042 (%45.3)’dir. Bir
önceki bölümde verilen formül aracılığı ile hesaplanan örnek hacmindeki toplam
tüketici sayısı, ilçelerin popülasyon içindeki oranlarına göre dağıtılmıştır. Bu dağılıma
göre Çankaya’da 53 tüketici ve Yenimahalle 44 tüketici olmak üzere toplam 97 tüketici
ile görüşülmüştür.
4.2.3 Anket yapılan marketlerin belirlenmesi
Organik ürünlerin üretim maliyetleri yüksek ve gelişim süreleri uzun olduğundan diğer
ürünlere oranla fiyatları da yüksek olmaktadır. Buna bağlı olarak organik ürün
tüketiminin gelir seviyesi yüksek olan bölgelerde daha fazla tüketildiği düşünülerek,
Ankara İli Çankaya ilçesinde 2 tane Yenimahalle ilçesinde 1 tane olmak üzere organik
ürün satan dükkan araştırma kapsamına alınmıştır. Bu üç dükkandan organik gıda
tüketen tüketiciler ile yüz yüze görüşülerek anket yapılmıştır.
4.2.4 Verilerin analizinde ve değerlendirilmesinde izlenen yöntem
Araştırma sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi, tez için önem taşıyan
konulardan birisidir. Anketlerden elde edilen bilgiler, bilgisayara aktarılarak SPSS 20
(Statistical Package for the Social Sciences) istatistik paket programı ile analiz
edilmiştir. Analizin temelinde, araştırma alanındaki tüketicilerin organik gıda alışverişi
sürecindeki tutumlarının belirlenmesi, ayrıca tüketicilerin çevreye karşı olan
tutumlarının YÇP ölçeği ile araştırılması yer almaktadır.
İki ya da daha fazla nitel değişken arasında bağımsızlık olup olmadığı “Ki-kare
Bağımsızlık Testi”ile ortaya konulmaktadır. Anket yolu ile toplanan veriler kullanılarak
araştırmanın amacına uygun olarak gerekli görülen değişkenler arasında Ki-kare
32
Bağımsızlık Testi yapılmış ve p<0.10 değerleri anlamlı kabul edilmiştir. Bazı
değişkenlerin ise sadece oransal dağılımı verilmiştir.
Araştırmada tüketicilerin çevresel tutumunu ve çevreye olan duyarlılık düzeylerini
belirlemek amacıyla YÇP ölçeğinden yararlanılmıştır. YÇP, 1978 yılından itibaren
çevre ile ilgili konularda yaygın olarak kullanılmaktadır. Başlangıçta 12 ifadeden oluşan
YÇP ölçeği, Dunlap vd. (2000), tarafından geliştirilerek 15 ifade şeklinde yeniden
düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ölçeğin daha karşılaştırabilir olduğu, orijinal ölçekte
bulunan denge eksikliğinin giderildiği, yine orjinal ölçekteki bugünün koşullarına
uymayan ifadelerin çıkarıldığı belirtilmektedir (Hasdemir 2012). Tez kapsamında
ankete katılanlara yönelik olarak sorulan YÇP ölçeğindeki ifadeler Çizelge 4.1’de
verilmiştir.
Anketlerin uygulanma aşamasında, tüketicilere YÇP ölçeğinde yer alan ifadeler
sunulmuş ve her bir ifadeye katılım düzeylerini belirtmeleri istenilmiştir. Çizelge 4.1’de
gösterilen bu ifadelere katılım düzeylerine göre de çevre duyarlılığı saptanmıştır.
Değerlendirmede Likert Ölçeği’nden yararlanılmıştır. YÇP ölçeğinde yer alan 15
ifadeden 8’i çevre merkezli yaklaşımları, 7’si ise insan merkezli yaklaşımları
içermektedir. Bu nedenle, Likert Ölçeği’nde çevre merkezli ifadeler 5’ten 1’e doğru
(kesinlikle katılıyorum: 5, katılıyorum: 4, kararsızım: 3, katılmıyorum: 2, kesinlikle
katılmıyorum: 1); insan merkezli ifadeler ise 1’den 5’e doğru (kesinlikle katılıyorum:1,
katılıyorum: 2, kararsızım: 3, katılmıyorum: 4, kesinlikle katılmıyorum: 5) kodlanmıştır.
33
Çizelge 4.1 YÇP ölçeğinde yer alan ifadeler
Sıra No İfadeler
1* Dünyada yaşayabilecek insan sayısının sınırına yaklaşmaktayız.
2** İnsanlar, ihtiyaçları için doğal çevrede değişiklik yapma hakkına sahiptir.
3* İnsanların doğaya müdahalesi, genelde felaketle sonuçlanmaktadır.
4** İnsanın yaratıcılığı dünyanın yaşanmaz bir hal almasını engelleyecektir.
5* İnsanlar çevreye ciddi olarak zarar vermektedirler.
6** Eğer biz nasıl geliştireceğimizi öğrenebilirsek dünyamız çok fazla doğal kaynağa sahiptir.
7* Bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var olma hakkı vardır.
8** Doğanın dengesi, sanayileşmenin olumsuz etkileriyle mücadele edecek kadar güçlüdür.
9* Özel yeteneklerine rağmen insanoğlu hala doğanın kurallarına bağımlıdır.
10** İnsanoğlunun karşı karşıya kaldığı “ekolojik kriz” çok abartılmaktadır.
11* Dünya, sınırlı yer ve kaynaklara sahiptir.
12** İnsanlar doğanın kalan kısmına da hükmetmeyi istemişlerdir.
13* Doğanın dengesi, çok hassastır ve kolayca bozulabilir.
14** İnsanlar eninde sonunda doğayı nasıl kontrol edebileceklerini öğreneceklerdir.
15*
Her şey günümüzdeki gibi devam ederse, çok yakın zamanda büyük bir çevre felâketi
yaşayabiliriz.
*Çevre merkezli olanlar
**İnsan merkezli olanlar
Tüketicinin bilgi, tutum ve davranışları kullanılan ölçekte yer alan sorulara verdiği
cevapların değerleri toplanarak bulunuyorsa, bu ölçekte yer alan soruların birbiri ile
yakınlık derecesini ortaya koymak için güvenilirlik analizi yapılmaktadır. Güvenilirlik
analizi, toplam puanlar üzerine kurulu ölçeklere (Likert, Q tipi vb.) dayalı ölçme
araçlarının güvenilirliğini ortaya koymaya yarayan katsayıları hesaplamaktadır
(Hasdemir 2012).
Güvenilirliğin değerlendirilmesi neticesinde YÇP ölçeğindeki 15 değişkenden 12 tanesi
anlamlı olarak bulunmuştur. Bu sonuçlara göre 15 ifade içerisinden 6. , 9. ve 12. sorular
çıkartılmıştır. Kalan 12 ifadenin ağırlıklı ortalamaları alınmıştır. Ankete katılan
tüketiciler, cevaplarının ağırlıklı ortalama değerine göre 2,50’nin altında olanlar çevreye
daha az duyarlı, 2,50’nin üstünde olanlar çevreye daha fazla duyarlı olmak üzere 2
grupta incelenmiştir. Analizlerde, çevreye duyarlı olma ile değişkenler arasında ilişki
aranmıştır.
34
5. ARAŞTIRMA BULGULARI
5.1 Tüketiciler Hakkında Genel Bilgiler
Değişik kaynaklarda farklı bölümlemeler yapılmasına rağmen, genel olarak tüketicilerin
satın alma davranışlarını belirleyen faktörler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Penpece
2006):
Kişisel faktörler
Sosyo-kültürel faktörler
Ekonomik faktörler
Psikolojik faktörler
Bu çalışma kapsamında kişisel faktörler olarak tüketicilerin davranışlarını etkilediği
düşünülen yaş, cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi, gelir durumu ve medeni durum
değişkenleri alınmıştır.
Araştırma kapsamında tüketicilerle yüz yüze yapılan anketler neticesinde kendilerine
bazı sorular sorulmuş ve alınan cevaplara göre bilgi düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Tüketicilere medeni durum, yaş, cinsiyet, eğitim, meslek ve aylık toplam gelir gibi
bireysel özelliklerine ilişkin sorular sorulmuş ve alınan cevaplar sınıflandırılarak çizelge
5.1 oluşturulmuştur.
35
Çizelge 5.1 Tüketicilerin sosyo-ekonomik özellikleri
Değişken Kategori Sayı % Değişken Kategori Sayı %
Medeni
Durum
Evli 58 59,8
Cinsiyet
Kadın 54 55,7
Bekar 33 34,0
Eşi vefat etmiş 3 3,1 Erkek 43 44,3
Eşinden
ayrılmış
3 3,1
Toplam 97 100,0 Toplam 97 100,0
Değişken Kategori Sayı % Değişken Kategori Sayı %
Yaş
16-21 2 2,1
Eğitim
İlkokul 2 2,1
22-32 33 34,0 Lise 17 17,5
33-43 29 29,9 Yüksekokul 3 3,1
44-54 12 12,4 Üniversite 55 56,7
55-65 17 17,5 Y.lisans-
doktora
20 20,6
66-76 3 3,1
77-87 1 1,0 Toplam 97 100,0
Toplam 97 100,0
Değişken Kategori Sayı % Değişken Kategori Sayı %
Meslek
Memur 10 10,3
Aylık
Toplam
Gelir
1.200-2.000 5 5,1
Emekli 10 10,3 2.500-3.500 23 23,7
Uzmanlık
gerektiren
meslekler
18 18,6 4.000-5.500 36 37,1
Özel sektör 48 49,5 6.000-7.500 11 11,3
Ev hanımı 7 7,2 8.000-10.000 14 14,4
Öğrenci 4 4,1 11.000-14.000 3 3,0
Toplam 97 100,0 15.000-25.000 5 5,1
Toplam 97 100,0
Çizelge 5.1’den de görüleceği üzere, çalışmaya katılanların yarısından fazlasını (%55,7)
kadınlar oluşturmaktadır. Katılanların %66’sı 21-43 yaş grubu oluştururken, eğitim
düzeyi ise üniversite ve Yüksek Lisans/Doktora ağırlıklıdır. Gelir açısından ise,
çoğunluğu aylık 4.000-5.500 TL gelire sahip olanlar oluşturmaktadır. Katılımcıların
çoğunluğu (%59,8) evlidir. Meslek açısından ise özel sektörde çalışanların ağırlıklı
olduğu görülmektedir.
Yaş, organik ürün tüketicilerinin tutum ve davranışlarında önemli bir faktör olarak
değerlendirilebilir. Organik gıda tüketicilerin yaşı tüketim sonuçlarını farklı şekillerde
etkileyebilmektedir. Araştırmada tüketicilerin yaşlarının organik gıdaları satın alırken
36
sağlık ya da çevre açısından etkili olabileceği düşünülerek bireysel özellikler içerisinde
bu değişkene yer verilmiştir.
Tüketicilerin yaş gruplarına göre olan genel dağılımı, çizelge 5.1’de verilmiştir. Çizelge
5.1 incelendiğinde araştırma kapsamındaki tüketicilerin %34’ünün 22-32 yaş aralığında
olduğu görülmektedir. Bu çalışmada ulaşım zorluklarından dolayı yaşlı insanların
organik gıdaları tüketemeyebilecekleri ve çalışmaya katılanların sadece %1’inin 77 yaş
ve üstü olduğu çizelge 5.1’de görülmektedir.
Çizelge 5.2’den anlaşılacağı üzere 34-55 yaş aralığındaki tüketicilerin %58,5’i çevreye
daha az duyarlıdır. Yaşın çevreye duyarlılık açısından önemli olup olmadığını
belirlemek için yapılan Ki-kare testinin sonucunda, çevreye duyarlılık ve yaş arasındaki
ilişkinin istatiksel olarak önemli olmadığı belirlenmiştir.
Çizelge 5.2 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile yaş arasındaki ilişki
p= 0,183 p>0,10
Tüketicilerin sahip olduğu kişisel değerler ve sosyo-demografik özellikler organik
gıdaya olan tutumları üzerinde güçlü bir belirleyicidir. Kişisel değerler incelendiğinde
psikolojik özellikleri içerdiği görülmektedir. Bu psikolojik özellikler organik gıdanın
tanıtımı ve satımı aşamasında özellikle üzerinde durulması gereken unsurlar olarak
kabul edilebilir. Organik gıdaya olan tutum açısından yapılan değerlemede ifade
edildiği gibi kadınların farklılık yaratan grup olduğu bireysel değerlerle ilgili yargılarda
da ön plana çıkmaktadır.
Tüketicilerin çevreye duyarlı olma
durumu ile yaş arasındaki ilişki
Çevreye duyarlı olma durumu
Toplam
Çevreye daha
fazla duyarlı
olanlar
Çevreye daha
az duyarlı
olanlar
Yaş
Sayı % Sayı %
33 yaş ve altı 17 48,6 18 51,5 35
34-55 yaş 17 41,5 24 58,5 41
56 ve üstü 5 23,8 16 76,2 21
Toplam 39 58 97
37
Toplumda kadının hem anne hem de bir eş olarak etrafındakilere daha sağlıklı ve
lezzetli gıdalar sunmak şeklinde bir rol üstlendiği bilinmektedir. Sahip olduğu bireysel
değerler itibariyle yapılan değerlemede görülmektedir ki kadınlar bu konuda erkeklere
oranla daha hassas davranmaktadırlar. Yüksek eğitime sahip, yüksek gelir grubundaki
gençlerinde diğer gruplara göre daha ilgili oldukları hem sahip oldukları bireysel
değerler itibariyle hem de organik gıdaya yönelik tutumları itibariyle farklılık yarattığı
istatistiksel olarak hesaplanmıştır (Akın vd. 2010).
Eğitim düzeyi de kişilerin tutum ve davranışları üzerinde etkili olmaktadır. Araştırmada
tüketicilerin eğitim düzeylerinin organik tarım ile ilgili bilgilerinin ve organik tarım ve
çevre arasındaki ilişki üzerinde etkili bir faktör olabileceği düşünülerek, bireysel
özellikler içerisinde bu değişkene de yer verilmiştir. Tüketicilerin gelirleri arttıkça daha
çok organik gıda satın aldıkları, organik gıda satın alanların satın almayanlara göre
eğitim seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmektedir (Akın vd. 2010).
Çizelge 5.1’den tüketicilerin %56.7’sinin üniversite mezunu olduğu görülmektedir.
Yüksek Lisans-Doktora mezunlarının oranı (%20.6) da eklenirse çalışmaya katılanların
%77.3’ünün üniversite ve üstü düzeyinde bir eğitime sahip oldukları anlaşılmaktadır.
Bu da, organik gıda tüketicilerinin eğitim seviyesinin yüksek olduğunun bir göstergesi
olarak değerlendirilebilir. Bu oranlara benzer bir sonuç da Sarıkaya tarafından 2007
yılında yapılan çalışmada belirlenmiştir. Söz konusu çalışmada, en fazla oran ile
organik ürün tüketicilerinin %46,9’unun üniversite, Yüksek Lisans-Doktora mezunu
olduğu ifade edilmiştir. Bu sonuçlardan organik gıda tüketicilerinin önemli bir
bölümünün eğitim seviyesinin yüksek olduğu söylenebilir.
Üniversite mezunu olan tüketicilerin %39,6’sının çevreye daha fazla duyarlı olduğu
çizelge 5.3’te görülmektedir. Ancak eğitim düzeyi ve çevreye duyarlılık arasındaki
ilişkinin istatiksel olarak önemli olup olmadığını belirlemek için yapılan Ki-kare testi
sonucunda, çevreye duyarlılık ve eğitim düzeyi arasında istatiksel olarak önemli bir
ilişkinin olmadığı belirlenmiştir. Eğitim düzeyinin çevreye duyarlılık açısından önemli
bir faktör olmadığı görülmektedir.
38
Çizelge 5.3 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile eğitim arasındaki ilişki
Tüketicilerin çevreye duyarlı olma
durumu ile eğitim arasındaki ilişki
Çevreye duyarlı olma durumu
Toplam
Çevreye daha
fazla duyarlı
olanlar
Çevreye daha az
duyarlı olanlar
Eğitim
Sayı % Sayı %
Lise ve altı 7 36,8 12 63,2 19
Üniversite 23 39,6 35 60,3 58
Y.Lisans-Doktora 9 45 11 55 20
Toplam 39 58 97 p= 0,866 p>0,10
Cinsiyet de organik gıda tercihlerinde etkili olan faktörler arasında
değerlendirilmektedir. Anket sonuçlarına göre tüketicilerin %55,7’si kadın, %44,3’ü ise
erkektir. Bu çalışmada, kadınların sayısının erkeklerden daha fazla olduğu
görülmektedir. Kadınların organik gıdalarla ilgili bilinç düzeylerinin yüksek olmasında
ailede bebek olması, sağlık ve çevreci yaklaşım gibi faktörler yer almaktadır. Akın vd.
2010 tarafından yapılan çalışmada tüketicilerin demografik özellikleri, organik gıdalara
yönelik tutumları ve tüketim davranışları üzerinde farklılığa yol açabildiği görülmüştür.
Buna ilişkin çalışmalar incelendiğinde kadınların erkeklere göre organik gıdalara daha
olumlu bir yaklaşım sergiledikleri, bu gıdaları daha çok satın almakta ve tüketmekte
oldukları görülmektedir.
Çalışmaya katılan tüketicilerin %46,3’ünün kadın olduğu ve çevreye daha fazla duyarlı
olduğu belirlenmiştir. Cinsiyetin çevreye duyarlılık açısından önemli olup olmadığını
belirlemek için yapılan Ki-kare testinin sonucunda, cinsiyet ile çevreye duyarlılık
arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadığı saptanmıştır (Çizelge 5.4).
39
Çizelge 5.4 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile cinsiyet arasındaki ilişki
p= 0,170 p>0,10
Ankete katılan tüketiciler gelir gruplarına göre gruplandırıldığında tüketicilerin
%37,1’inin 4000-5000 TL arası, %23.7’sinin 2500-3500 TL arası ve %5,1’inin 1200-
2000 TL arası gelire sahip oldukları görülmüştür. Bıyıkoğlu (2010) tarafından İstanbul,
Ankara ve İzmir illerinde tüketicilerin çevre dostu tarım ürünlerine yönelik potansiyel
talebinin tahmin edilmesi amacıyla yapılan çalışmada, iç piyasada özellikle gelir düzeyi
yüksek olan tüketici gruplarının organik yöntemlerle üretilen ve sertifikalandırılan
ürünleri satın alma potansiyeline sahip oldukları ortaya çıkarılmıştır. Bu ürünlerin hedef
tüketicilerinin ise gelir düzeyi yüksek, orta yaşın üzerinde ve sağlık riskleri için duyarlı
kişiler oldukları belirlenmiştir.
4000 TL üstünde gelire sahip kişilerin %45,1’inin çevreye daha fazla duyarlı olduğu
Çizelge 5.5’te görülmektedir. Gelir düzeyi çevreye duyarlılık açısından önemli olup
olmadığını belirlemek için yapılan Ki-kare testinin sonucunda, gelir düzeyi ile çevreye
duyarlılık arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görülmektedir. Gelir
düzeyinin çevreye duyarlılık açısından önemli bir faktör olmadığı belirlenmiştir.
Tüketicilerin çevreye duyarlı olma
durumu ile cinsiyet arasındaki ilişki
Çevreye duyarlı olma durumu
Toplam
Çevreye daha
fazla duyarlı
olanlar
Çevreye daha az
duyarlı olanlar
Cinsiyet Sayı % Sayı %
Kadın 25 46,3 29 53,7 54
Erkek 14 32,5 29 67,4 43
Toplam 39 58 97
40
Çizelge 5.5 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile gelir düzeyi arasındaki ilişki
p= 0,301 p>0,10
Organik ürün pazarı özellikle gelişmiş ülkelerde buna bağlı olarak da Türkiye’de hızla
büyümektedir. Bu pazarın büyümesinde en önemli faktör tüketici talebidir. Tüketicilerin
eğitim seviyelerinin ve gelir düzeylerinin artmasıyla birlikte bilinçlenme de artmakta
buna paralel olarak organik ürüne olan talep artış göstermektedir (Sarıkaya 2007).
Çalışmaya katılan tüketicilerin %49,5’i özel sektörde, %18,6’sı uzmanlık gerektiren
mesleklerde (mimarlık, mühendislik vb.) çalışmaktadırlar. Çalışmaya katılan
tüketicilerin %4,1’i ise öğrencidir. Özel sektörde çalışanların gelir seviyelerinin yüksek
olmasından dolayı organik gıda tüketimleri ve alım güçleri daha fazla olmaktadır. Bu
nedenle de, özel sektörde çalışanların daha fazla organik gıda tükettiği görülmektedir.
Uzmanlık gerektiren mesleklerde çalışanların gelir seviyeleri özel sektörde çalışanlara
benzerlik gösterdiği için organik gıda tüketimleri daha fazla olmaktadır. Çalışmadan
organik gıda tüketimini en az öğrencilerin yaptığı görülmektedir. Öğrencilerin belirli bir
gelire sahip olmamalarından dolayı organik gıda tüketimleri yok denecek kadar az
olmaktadır.
Organik ürün tüketicilerinin %59,8’inin evli, %34’ünün ise bekar olduğu görülmektedir.
Evli olan tüketicilerin daha çok organik gıda tüketiminde bulundukları görülmektedir.
Ailede çocuk olması da organik gıda tüketimini arttıran başlıca etkendir. Bekar olan
tüketicilerin de organik gıda tüketiminin evli tüketicilere oranla evli tüketiciler kadar
Tüketicilerin çevreye duyarlı olma
durumu ile gelir düzeyi arasındaki ilişki
Çevreye duyarlı olma durumu
Toplam
Çevreye daha
fazla duyarlı
olanlar
Çevreye daha az
duyarlı olanlar
Gelir Düzeyi
Sayı % Sayı %
4000 TL ve altı 16 34,8 30 65,2 46
4001 TL ve üstü 23 45,1 28 54,9 51
Toplam 39 58 97
41
olmasa da yüksek seviyelerde olduğu görülmektedir. Tek başına yaşamını sürdüren
tüketicilerin sağlık açısından organik ürünleri tükettikleri görülmektedir.
5.2 Tüketici Davranışları Hakkında Genel Bilgiler
Tüketici davranışlarının tam olarak belirlenmesi, tüketici istek ve ihtiyaçlarının doğru
saptanmasını sağlamaktadır (Karabaş ve Gürler 2012). Tüketici davranışları kişilerin
bireysel ihtiyaçlarını neden, nasıl ve ne zaman karşılayacağına ilişkin karar alma
süreçlerine açıklama getirmeye çalışır. Ne var ki tüketici davranışları pazarlama
bileşenleri, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel faktörlerin etkisi sonucu oluşur (Papatya
2005). Eğitim düzeyinin artması, annenin çalışma hayatından giderek artan oranda pay
alması, ulusal pazar sınırlarının kalkması, iletişim olanaklarının artması,
perakendeciliğin gelişmesi ve ulaşım olanaklarının artması toplumların gıda ürünleri
tüketimini değiştirebilmektedir (Dölekoğlu 2003).
Tüketici davranışları satın alma bağlamında insan davranışının özel türleriyle ilgilenir.
Tüketici davranışlarına ilişkin çok sayıda tanım bulunmaktadır. Bu tanımlardan, yapılan
bu çalışma ile en ilişkili olanlarına burada yer verilmiştir. Bir tanımlamada tüketici
davranışları; ihtiyaçları gidermeye yarayan mal ve hizmetler konusunda kişilerin
tüketici olarak nasıl ve niçin karar aldıkları ve davrandıkları anlamına gelmektedir. Bir
diğer tanımlama ise tüketici davranışı; hangi mal ve hizmetlerin kimden, nasıl, nereden,
ne zaman satın alınacağı veya satın alınıp alınmayacağına ilişkin bireylerin kararlarına
ait süreç” olarak belirtilmiştir (Penpece 2006).
Tüketicilere, araştırma kapsamında gıda ürünlerini nerelerden satın aldıkları sorulmuş
ve bu kapsamda organik gıdaların satın alındığı yerler ile diğer gıda maddelerinin satın
alındığı yerler arasındaki benzerlikler ya da farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.
Tüketicilerin gıda maddelerini temin ettiği birçok yer bulunmaktadır. Çizelge 5.6’dan
tüketicilerin %89,7’sinin gıda maddelerini süpermarketten, %32,9’unun ise semt
pazarından aldığı görülmektedir. Tüketicilerin %2,1’inin diğer yerlerden, %3,1’inin ise
sokak satıcısından aldığı ve bu oranların en düşük oranlar olduğu görülmektedir.
42
Çizelge 5.6 Gıda maddeleri satın alınan yerler
Gıda maddelerini nereden satın
alıyorsunuz?
Evet
Sayı %*
Süpermarket 87 89,7
Semt pazarı 32 32,9
Manav 20 20,6
Üretici 11 11,3
Bakkal 5 5,1
Sokak satıcısı 3 3,1
Diğer 2 2,1 *Denekler sorularda birden fazla seçenek belirttiğinden dolayı toplam anket sayısı 97 ve toplam oran
%100 olmamıştır. Dolayısıyla her çizelgede ayrı ayrı yazılmamıştır.
Gıda satın alınan yerin seçiminde tüketicileri yakınlık, fiyatlar, ürün kalitesi, taksitle
alışveriş vb. gibi birçok unsur etkilemektedir. Çizelge 5.7’de görüldüğü gibi
tüketicilerin %65,9’u ürünlerin taze olması ve ürün kalitesinin iyi olması faktörünü
dikkate alarak gıda alışveriş yerini tercih etmektedir. Tüketicilerin en az oranla %7,2’si
taksitle alışveriş ve %11,3’ü ise self servis tercihinde bulunmuştur.
Çizelge 5.7’den anlaşılacağı üzere tüketicilerin ürünlerin taze olması ve ürün kalitesinin
iyi olması seçeneklerini tercih ederek sağlık açısından değerlendirme yaptıkları
görülmektedir. Fiyat seviyesi ve diğer satın alma tercihlerinin oranlarının çok düşük
olduğu görülmektedir.
Sağlık ve fiyat arasındaki tercihe bakıldığında ters bir ilişki olduğu ve tüketicilerin
günümüzde fiyata bakılmaksızın sağlıklı ürünler tüketmek için özen gösterdikleri
görülmektedir.
Organik ürünlerin arzı esnasında farklı bazı prosedürlerin (sertifika maliyetleri, üretim
maliyetleri) gerekliliği, bu ürünlerin fiyatlarının geleneksel ürünlere göre yüksek
olmasına neden olmaktadır. Bu ürünlerin yüksek fiyatlı oluşu, tüketimini kısıtlayan en
önemli faktördür. Organik tarım ürünlerinin bazı satış noktalarında yeterince talep
görememesinin sebebi bu ürünlerin fiyatının diğerlerine nazaran yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır (Yıldız 2010).
43
Geleneksel gıdalarda kullanılan gübre ve zirai ilaç miktarları gelişmiş ülkelere göre çok
daha düşük seviyelerde olduğu için tüketicilerin büyük çoğunluğu üretilen gıdaların
sağlıklı olduğunu düşünmektedirler ve bundan dolayı yüksek fiyat ödeyebileceklerini
belirtmişlerdir. Organik gıdalar, Türkiye’de geleneksel gıdalara göre %30-40 daha
yüksek fiyata satılmaktadır (Olhan vd. 2006).
Çizelge 5.7 Gıda maddeleri alışverişi yapılan yerlerin seçimindeki faktörler
Çizelge 5.8’de tüketicilerin gıda alışverişlerini ne sıklıkla yaptıkları görülmektedir.
Tüketicilerin %62,9’u haftanın bir günü alışveriş yaparken, %25,8’inin her gün,
%3,1’inin aylık alışveriş yaptığı görülmektedir.
Çizelge 5.8 Tüketicilerin gıda maddeleri alışverişlerinin sıklık durumu
Gıda maddeleri alışveriş sıklığınız
nedir?
Evet
Sayı %
Haftalık 61 62,9
Hergün 25 25,8
Diğer 8 8,2
Aylık 3 3,1
Anket çalışmasına katılan tüketicilerin %93,8’i organik ürün tüketiminin gelir seviyesi
ile bağlantılı olduğunu düşünmektedir. Tüketiciler organik ürünlerin fiyatlarının yüksek
olmasından dolayı organik ürünleri her zaman tüketememektedir. Tüketicilerin gıda
maddeleri alışverişlerini haftanın bir günü ve haftanın hergün yapmalarının gelir
Gıda maddeleri alışverişi yaptığınız yerlerin seçiminde
nelere dikkat ediyorsunuz?
Evet
Sayı %
Ürünlerin taze olması 64 65,9
Ürün kalitesinin iyi olması 64 65,9
Yakınlık 36 37,1
Fiyatların uygun olması 34 35,1
Kredi kartı 26 26,8
Self servis 11 11,3
Taksitle alışveriş 7 7,2
44
seviyesi ile bağlantılı olduğu görülmektedir. Gelir seviyesi arttıkça alışveriş sıklığının
arttığı görülmektedir.
Çizelge 5.9’dan görüleceği üzere tüketicilerin %60,8’i aylık gıda maddelerine aile
gelirlerinin %26 ile %50 arasında olan tutarlarda harcama yapmaktadırlar.
Çizelge 5.9 Tüketicilerin gıda maddelerine yaptıkları aylık harcama tutarları
Aylık gıda maddeleri harcamaları aile gelirinin %
kaçıdır?
Sayı %
%26 ile %50 arası 59 60,8
%1 ile %25 arası 34 35,1
%51 ile %75 arası 4 4,1
Anket çalışmasına katılan tüketicilerin %82,5’i organik ürünlere aylık aile gelirlerinin
%1 ile %25 arasında olan tutarlarda harcama yapmaktadırlar. Yani tüketiciler aylık
gelirlerinin yarısından az miktarını organik gıda maddelerine harcamaktadırlar (Çizelge
5.10). Diğer gıda maddeleri ile kıyaslandığında organik gıda maddelerine harcanan
tutarın daha az olduğu görülmektedir. Tüketicilerin %33’ü üretiminin zor olduğu için,
%32’si maliyetlerinin yüksek olduğu için ve %33’ü üretiminin az olduğu için organik
ürünleri diğer ürünlere göre daha pahalı bulmaktadırlar. Tüketiciler, fiyatların yüksek
olması ve organik ürünler hakkında yetersiz bilgi gibi sebeplerden dolayı organik gıda
maddelerine yönelmemektedirler ve bu sebeplerden dolayı tüketimde düşük seviyelerde
olmaktadır.
Çizelge 5.10 Tüketicilerin organik gıda maddelerine yaptıkları aylık harcama tutarları
Aylık organik gıdalara yaptığınız harcamalar aile
gelirinin % kaçı
Sayı %
%1 ile %25 arası 80 82,5
%26 ile %75 arası 17 17,5
Aile gelirinin %1 ile %25 arasında aylık organik gıdalara harcama yapan tüketicilerin
%37,5’inin çevreye daha fazla duyarlı olduğu Çizelge 5.11’de görülmektedir. Aylık
45
organik gıdalara yapılan harcama tutarının çevreye duyarlılık açısından önemli olup
olmadığını belirlemek açısından yapılan Ki-kare testinin sonucunda, aylık organik
gıdalara yapılan harcama tutarı ile çevreye duyarlılık arasında istatiksel olarak bir ilişki
bulunmadığı belirlenmiştir.
Çizelge 5.11 Tüketicilerin çevreye duyarlı olma durumu ile aylık organik gıdalara
yaptıkları harcama tutarları arasındaki ilişki
p= 0,238 p>0,10
Gıda seçim ve tüketiminde pazarlama çabaları tüketicilerin karar verme sürecini
etkilemektedir. Bu nedenle Çizelge 5.12’de verilen seçenekler tüketiciler için önem
taşımaktadır. Tüketicilerin gıda alışverişinde %82,5’inin kalite, %78,4’ünün ise tazelik
tercihinde bulunduğu görülmektedir. Tüketicilerin karar verme süreçlerinde fiyat, kalite,
tazelik, standardizasyon ve ambalaj seçeneklerinin önemli olduğu fakat çizelge 5.12’den
kalite ve tazelik seçeneklerinin tüketici tercihlerinde sağlık açısından daha fazla önem
taşıdığı görülmektedir.
Tüketicilerin çevreye duyarlı olma
durumu ile aylık organik gıdalara
yaptıkları harcama tutarları arasındaki
ilişki
Çevreye duyarlı olma durumu
Toplam
Çevreye daha
fazla duyarlı
olanlar
Çevreye daha
az duyarlı
olanlar
Aile geliri (%)
Sayı % Sayı %
%1 ile %25 arası 30 37,5 50 62,5 80
%26 ile %75
arası 9 52,9 8 47,1 17
Toplam 39 58 97
46
Çizelge 5.12 Tüketicilerin gıda alışverişinde önem verdiği ölçütler
Gıda alışverişinizde önem verdiğiniz faktörler nelerdir? Evet
Sayı %
Kalite 80 82,5
Tazelik 76 78,4
Fiyat 34 35,1
Ambalaj 23 23,7
Standardizasyon 9 9,3
Diğer 1 1,0
5.3 Tüketicilerin Organik Gıda Hakkındaki Bilgisinin İncelenmesi
Gıda sektöründe yapılan sahtekarlıklar nedeniyle, sağlıklı gıdaya ulaşabilmek
zorlaşmıştır. Bu nedenle tüketiciler Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve
türevleri ile kimyasal ve katkı maddeleri kullanılmadığı garanti edilen ürünlere
yönelmeye başlamışlardır. Çevre ve sağlıkla ilgili endişelerin artmasıyla birlikte yeşil
tüketici olarak adlandırılan yeni bir grup tüketici ortaya çıkmıştır. Yeşil tüketici ya da
organik tüketici diye adlandırılan kitle, diğer tüketicilere göre satın alma tercihlerine ve
tüketimlerine çevreci endişelerini daha fazla yansıtmaktadır (Karabaş ve Gürler 2012).
Organik gıda ürünleri ile ilgili tüketici davranışı pek çok ülkede yürütülen çalışmalara
konu olmuştur. Bu çalışmalarda genel olarak tüketicinin organik kavramını nasıl
algıladığı, tüketici tutumlarını, talebi etkileyen konular ve organik ürünlerin
yaygınlaşmasını kolaylaştıran ya da engelleyen etmenler üzerinde durulmuştur (Karabaş
ve Gürler 2012).
Organik ürünlerin pazarlanmasında, organik ürünleri kullanan tüketicilerin organik
ürünlere yönelik tutumlarını ve tercihlerini etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla
yapılan bir çalışmada, tüketicilerin organik ürün satın alma davranışları ve tutumları
açısından 4 boyutun öne çıktığını bulmuştur. Bunlar, sorumluluk, güven, değer ve fayda
boyutlarıdır (Bıyıkoğlu 2010).
47
Organik gıda tüketimi ile ilgili yapılan birçok çalışmada organik gıdaların tercih
edilmesinin nedeni olarak sağlık ve beslenme ön planda yer almaktadır. Örneğin Winter
ve Davis 2006 yılında yaptığı çalışmada çalışmaya katılanların %70’inin tarımda
kullanılan kimyasallardan kaçınma, %68’i ürünlerin tazeliği, %67’i sağlık ve beslenme
ve %55’i genetiği değiştirilmiş ürünlerden kaçınma nedenleri ile organik gıdalar
aldığını ifade etmiştir.
Yapılan anket çalışmasına katılan tüketicilerin %86,6’sı tarımsal ürünlerin üretiminde
gübre, ilaç veya hormonun olumsuz yönde etkisi olduğunu ifade etmiştir (Çizelge 5.13)
Çizelge 5.13 Tüketicilerin tarım ürünlerindeki kimyasal madde kalıntısı ile ilgili
fikirleri
Tarımsal ürünlerin üretiminde gübre, ilaç veya
hormonun etkisi nasıldır?
Evet
Sayı %
Olumsuz 84 86,6
Olumlu 13 13,4
Anket çalışmasına katılan tüketicilerin %59,8’i tükettikleri organik ürünlerin sağlıklı
olduğunu, %40,2’si ise sağlıklı olmadığını düşünmektedir. Organik ürünlerin sağlıklı
olmadığını düşünen tüketicilerin %73,7’si ürünlerde hormon olmasından dolayı,
%26,3’ü ise yeterli denetleme yapılmamasından dolayı organik ürünleri sağlıklı
bulmadığını ifade etmektedirler.
Tarımsal faaliyet sürecinde tarım ilaçları yaygın olarak kullanılmaktadır. Tarım ilaçları
üretim kayıplarını azaltırken diğer yandan ekolojik dengenin bozulmasına neden
olmaktadır. Çizelge 5.14’de tüketicilerin %54,6’sının organik ürünleri hem sağlık hem
de çevre açısından faydalı buldukları için tükettikleri görülmektedir. Tüketicilerin
%44,3’ü ise sağlık açısından faydalı bulduğu için organik ürünleri tüketmektedir. Bu
sonuçlardan tüketicilerin büyük çoğunluğunun sağlık açısından organik ürünleri daha
faydalı bulduğu, çevre açısından daha az değerlendirildiği söylenebilir.
48
Çizelge 5.14 Tüketicilerin organik gıdaları sağlık ve çevre açısından değerlendirmesi
Organik gıdaları sağlık açısından mı yoksa çevre
açısından mı faydalı buluyorsunuz?
Evet
Sayı %
Her ikisi de 53 54,6
Sağlık 43 44,3
Çevre 2 2,1
Tüketicilerin çoğu “organik” kelimesini duymuş ve organiğin belirli özelliklerinden
haberdar olsa da örneğin organik gıdanın kimyasal madde içermemesi gibi özelliklerini,
organik tarım kurallarını ve uygulamalarını pek çok kişi bilmemektedir. Diğer taraftan
pazar gelişim düzeyi, gıda ile ilgili olumlu çağrışım yapacak diğer terimlerin kullanımı
ve ürün sınıflandırması gibi değişkenler tüketicilerin kafa karışıklığını arttırabilir (Çelik
2013).
Çizelge 5.15’te görüldüğü üzere organik ürün denilince tüketicilerin %63,9’u
hormonsuz ürünü, %57,7’si ise GDO’suz ürünü anlamaktadır. Tüketicilerin büyük
çoğunluğunun organik ürünlerin hormonsuz ve genetiği ile oynanmadığı düşüncesi
içerisinde oldukları görülmektedir.
Çizelge 5.15 Tüketicilerin organik gıda kavramı hakkındaki fikirleri
Organik gıda denilince ne anlıyorsunuz? Evet
Sayı %
Hormonsuz ürün 62 63,9
GDO’suz ürün 56 57,7
Sağlıklı ürün 52 53,6
Sertifikalı-logolu ürün 49 50,5
Doğal ürün 44 45,4
Taze ürün 21 21,6
Küçük bir çiftlikte yetiştirilmiş ürün 6 6,2
Araştırma kapsamında tüketicilere “ Organik ürün denilince ne anlıyorsunuz?”
sorulmuştur. Tüketicilerin %83,1 gibi önemli bir bölümünün organik ürün kavramını
doğru bildiği görülürken, tüketicilerin sadece %16,9’unun organik ürünün sertifikalı ve
logolu ürün olduğunu ifade ettiği görülmektedir. Bu göstergeler aslında %83,1 olan
49
tüketici grubunun organik tarımı ve ürünü yanlış bilmesini değil kavram kargaşası
yaşadığını göstermektedir.
Organik ürün satın alma çalışmalarda ürün kalitesi ve güvenliği, sertifikaya güven ve
bazı ürünlerde marka ismi gibi etmenlerin ön plana çıktığı görülmektedir. Avustralya’da
bu konuda yapılan çalışmalarda organik ürünlerin geleneksel ürünlerden daha sağlıklı,
lezzetli ve aynı zamanda da çevre için faydalı oldukları bulunmuştur (Bıyıkoğlu 2010).
Organik gıdalara olan talep son yıllarda önemli ölçüde artış göstermektedir. Tüketiciler
organik gıdaları sertifikalı, güvenilir gıdalar oldukları için aynı zamanda da çevresel
kaygılar, hayvan refahı, gıda güvenliği, lezzet ve sağlık gibi nedenlerden dolayı da
tercih etmektedirler (Arısoy vd. 2010).
Tüketicilerin organik ürünler konusunda bilgi edindikleri kanallar da bilginin doğruluğu
ya da güvenilirliği açısından önemlidir. Organik ürün satın alınmasında tüketici
davranışlarını belirlemek amacıyla yapılan bir çalışmada, tüketicilerin organik ürün
satın almalarında onları etkileyen en önemli faktörlerin organik ürünler hakkında verilen
güvenilir ve gerçek bilgilerle, organik ürünlerin ihtiyaç duyulan her yerde
bulunabilmeleri olduğu ortaya çıkarılmıştır.
Yapılan araştırmalara göre organik ürünlerle ilgili yapılan tanıtımlar yetersizdir. Bu
sebeple, tüketicinin organik ürünlerin yararları veya nasıl üretildikleri hakkında bilgileri
az olduğu için organik ürünleri olumlu olarak algılama düzeyleri de düşmektedir. Bu
aşamada, en fazla iş organik ürün üreticilerine ve perakendecilerine düşmektedir. Eğer
Türkiye’de organik ürünler için daha fazla tanıtım kampanyası yapılırsa ürünlerin satın
alınma oranı da artacaktır (Bıyıkoğlu 2010).
Çizelge 5.16’da tüketicilerin %62,9’unun organik ürünler hakkındaki bilgileri kitle
iletişim araçlarından, %46,4’ünün organik ürünü satın aldıkları yerlerden sağladıkları
görülmektedir. Tüketiciler yaygın olarak kitle iletişim araçlarını kullanırken bunun
50
yanında panellerden, konferanslardan, çevrelerindeki insanlardan da organik ürünler
hakkında bilgi almaktadırlar.
Çizelge 5.16 Tüketicilerin organik gıdalar hakkında bilgi edindikleri yerler
Organik gıdalar hakkındaki bilgileri nereden
sağladınız?
Evet
Sayı %
Kitle iletişim araçları 61 62,9
Organik ürün satın alınan yer 45 46,4
Çevredeki insanlar 25 25,7
Panel, konferans vs. gibi bilimsel toplantılar 11 11,3
Diğer 10 10,3
Çizelge 5.17’de tüketicilerin organik gıda gruplarından hangilerini tercih ettikleri
görülmektedir. Tüketicilerin en fazla %44,3 ile taze meyve-sebze ve %42,3 ile
hayvansal ürünleri satın aldığı görülmektedir. Tüketicilerin %35,1’i ise bu organik ürün
gruplarının hepsinden tüketmektedir. Sarıkaya tarafından 2007 yılında yapılan
çalışmada da aynı yönde bir sonuç bulunmuştur. Sarıkaya da çalışmasında,
katılımcıların en çok satın aldığı ürün grubunun organik taze sebze ve meyveler
olduğunu ifade etmiştir.
Tüketiciler geleneksel gıdalarda bulunan kimyasal kalıntı riskinden dolayı organik
gıdalara daha çok yönelmekte ve organik gıda grupları arasında en çok taze sebze ve
meyveyi tercih ettikleri görülmektedir. Tüketiciler açısından taze sebze ve meyveyi
tüketirken öncelikle göz önüne aldığı özellik, meyve ve sebzenin taşıdığı besin
değeridir.
Hem birinci hem de ikinci önem sırasında, besin değerinden sonra, taze meyve ve
sebzenin ilaç, hormon ve koruyucu katkı maddelerini taşımaması arzulanan özellik
olarak belirtilmiştir. Tüketiciler açısından taze sebze ve meyveyi satın alırken ya da
tüketirken hangi özelliği göz önüne alındığının bilinmesi, tüketicilerin ekolojik
koşullarda yetişmiş ürünlere olan eğiliminin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
(Akgüngör vd. 1999).
51
Organik süte yönelik tutum ve satın alma davranışlarını belirlemek amacıyla yapılan
benzer bir çalışmada, organik süt satın alınmasında önemli olan faktörlerin bilgi ve
eğitim olduğu bulunmuştur. Buna göre, tüketici ürün hakkında iyi şekilde bilgilendirilir
ve ürün özellikleri ve pazarlama stratejileri ile ilgili eğitilirse, organik süt geleneksel
süte göre daha fazla tercih edilmektedir (Bıyıkoğlu 2010).
Çizelge 5.17 Tüketilen organik gıda çeşitleri
Hangi organik gıdaları tüketiyorsunuz? Evet
Sayı %
Taze sebze-meyve 43 44,3
Hayvansal ürünler 41 42,3
Hepsi 34 35,1
Kuru gıdalar 18 18,6
Tahıl-bakliyat 14 14,4
Diğer 5 5,2
Çizelge 5.18’de tüketicilerin %57,7’sinin organik ürün gruplarının hepsinden tüketmek
istediği görülmektedir. Tüketicilerin %27,8’i ise hayvansal ürünleri tüketmek
istemektedirler. Çalışmaya katılan tüketicilerin geneline bakıldığında her türlü organik
ürünün tüketilmek istendiği görülmektedir.
Çizelge 5.18 Tüketicilerin tüketmek istedikleri gıda çeşitleri
Tüketmek istediğiniz organik gıdalar
nelerdir?
Evet
Sayı %
Tümü 56 57,7
Hayvansal ürünler 27 27,8
Taze sebze-meyve 21 21,6
Kuru gıdalar 18 18,6
Diğer 7 7,2
Çizelge 5.19’da çalışmaya katılan tüketicilerin %56,7’sinin haftada 1 defa, %20,6’sının
ise ayda 1 defa organik ürünleri tükettiği görülmektedir. Tüketicilerin organik ürün
satışı yapılan yerlerden ürün satın alma sıklığının fazla olduğu görülmektedir.
52
Tüketicilerin fiyatlara bakmaksızın ayda 1 defa veya arada sırada olmak üzere organik
ürün tükettikleri görülmektedir.
Çizelge 5.19 Tüketicilerin organik gıda satışı yapılan yerlerden ürün satın alma sıklıkları
Organik gıda satışı yapılan yerlerden ürün satın alma
sıklığınız nedir?
Evet
Sayı %
Haftada 1 defa 55 56,7
Ayda 1 defa 20 20,6
Arada sırada 13 13,4
Her gün 5 5,1
1-2 defa 4 4,1
Diğer 2 2,1
Çizelge 5.20’de tüketicilerin %77,3’ünün organik gıdaları beslenme ve sağlık açısından,
%41,2’sinin organik gıdaları güvenli oluşundan dolayı tercih ettikleri görülmektedir.
Tüketicilerin diğer ürünlerde kimyasal kalıntı riski olmasından dolayı sağlık açısından
da organik gıdaları tercih ettikleri görülmektedir.
Organik gıda tüketiminin artmasında ve yaygınlaşmasında tüketicilerin bu yöndeki
tercihlerinin önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. Nitekim Bıyıkoğlu tarafından 2010
yılında yapılan çalışmada çocukların varlığı, aile geliri düşük olan tüketicilerde organik
gıda satın almada etkili olmadığı, buna karşın aile geliri yüksek olan çocuklu
tüketicilerde ise oldukça önemli bir faktör olduğu belirlenmiştir. Günümüzde birçok aile
bebeklerini organik gıdalar ile beslemektedirler. Çizelge 5.20’de görüldüğü üzere
tüketicilerin %22,6’sı ailede bebek olmasından dolayı organik ürünleri tercih
etmektedir.
Medyada verilen geniş yer, yakın zamanlardaki promosyon kampanyaları ve organik
gıdalarla ilişkilendirilen yüksek fiyat nedeniyle bazı kişilerin şimdilerde organik gıdaları
bir moda olarak algıladıkları ileri sürülmektedir. Sadece merak nedeniyle satın alma
isteği duyan bir tüketici kesiminin olduğu belirlenmiştir (Çelik 2013).
53
Pek çok çalışmada çevreye yönelik kaygıların tüketicilerin organik gıdalara yönelik
tutumlarını etkilediğine atıfta bulunulmuştur. Organik gıda tüketenler, organik olmayan
gıdaların üretiminde kullanılan kimyasal maddeleri çevreye zararlı olarak görmekte,
ancak organik gıdaları çevre dostu olarak algılamaktadır. Çevresel kaygıların tüketici
tutumları üzerinde memnuniyet verici bir etkisi olduğu gösterilmekle birlikte, birçok
çalışmada bunun itici bir güç olmadığı ortaya konmuştur. Sağlıklı olmaya yönelik
algılar, besleyici yiyecekler ve tadın organik gıda almak konusunda daha önemli olduğu
bulunmuştur (Çelik 2013).
Çizelge 5.20 Tüketicilerin organik gıda tüketim tercihleri
Organik gıdaları tüketmedeki tercihiniz nedir? Evet
Sayı %
Beslenme ve sağlık 75 77,3
Güvenli oluşu 40 41,2
Diğer ürünlerdeki kimyasal kalıntı riski 39 40,2
Ailede bebek olması 22 22,6
Tat ve aroma 22 22,6
Yaşam tarzı 10 10,3
Moda, merak 1 1,0
Anket çalışmasına katılan tüketicilerin %68’i organik gıdaları rahatlıkla bulabildiklerini,
%32’si ise bu gıdaları bulmakta sıkıntı yaşadıklarını ifade etmiştir. Organik gıdalar çok
tercih edilen ürünler olmadıkları için her yerde organik gıda satan marketler
bulunmamaktadır. Fakat bu çalışmaya katılan tüketicilerin büyük bir kısmı organik
gıdaları rahatlıkla bulabildiklerini ifade etmiştir. Bu çalışmada tüketicilerin organik
gıdalara karşı daha duyarlı, bilinçli ve araştırmacı oldukları ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada, tüketicilerin %43,3’ünün toplam gıda ve içecek tüketimlerinde
gelirlerinin %1 ile %10 arası kadarını organik gıdalara harcadığı görülmektedir.
Tüketicilerin %24,7’si ise toplam gıda ve içecek tüketimlerinde organik gıdalara
gelirlerinin %10 ile %25 arası kadarını harcamaktadırlar. Tüketicilerin gıda ve içecek
tüketimleri içerisinde organik gıdalara yaptıkları harcamalar oldukça az olmaktadır. Bu
durumun nedeni ise, fiyatların yüksek olması ve organik gıda satan marketlerin her
54
yerde bulunmaması gibi sebeplerden dolayı organik gıdalara yapılan harcamalar az
olmaktadır.
Tüketiciler organik gıda konusunda güvenilirliğe önem vermektedirler. Günümüzde
marketlerde ve diğer yerlerde organik gıda olarak satılan birçok ürünün organik olup
olmadığı hakkında tüketicilerde güvensizlik oluşmaktadır. Sertifika ve logo GTHB
tarafından organik gıdaya belirli kontrollerden geçtikten sonra verilmektedir.
Güvenilirlik açısından tüketiciler sertifikalı- logolu ürünleri tercih etmektedirler.
Tüketicilerin %86,6’sının organik gıdaları bu gıdaları satan özel dükkanlardan ve
%48,4’ünün ise organik gıdaları bu gıdaların satıldığı pazarlardan aldıkları
görülmektedir.
Çizelge 5.21’de görüldüğü üzere organik gıda satan özel marketler ve organik gıda
pazarlarında satılan organik ürünlerin üzerlerinde organik ürün olduğuna dair logo
bulunduğu için tüketicilerin büyük çoğunluğu satın alma tercihlerini bu yerlerden
yapmaktadır.
Çizelge 5.21 Tüketicilerin organik gıdaları satın aldıkları yerlerin seçimi
Organik ürünleri nereden satın
alıyorsunuz?
Evet
Sayı %
Organik ürün satan özel dükkanlar 84 86,6
Organik ürün pazarı 47 48,4
Süpermarket-Hipermarket 22 22,7
Doğrudan üreticiden 13 13,4
Manav 2 2,1
Bakkal 0 0
Hal 0 0
Diğer 0 0
Organik gıda pazarındaki fiyat sorununun en önemli nedenlerinden birisi pazarın geniş
olmaması olarak gösterilebilir. Türkiye’de organik ürünlerden elde edilen cironun %65’i
marketlerde, %35’i ise sadece organik ürünler satan özel mağazalarda
gerçekleştirilmektedir (Sabuncu 2013). İnsanların büyük bir çoğunluğuna göre organik
55
gıdaların fiyatlarının yüksek olmasının nedenleri arasında üretimlerinin maliyetli ve zor
olması gelmektedir. Bazıları ise, üretim miktarlarının az olması nedeniyle fiyatların
yüksek olduğunu düşünmektedir. Bu çalışma kapsamındaki tüketicilerin %60,8’i
organik gıda fiyatlarını yüksek, %26,8’i ise çok yüksek bulmaktadır (Çizelge 5.22).
Fiyatları düşük bulan hiçbir tüketici olmamıştır.
Çizelge 5.22 Tüketicilerin organik gıda fiyatları konusundaki değerlendirme
Organik gıda fiyatlarını diğer ürün fiyatlarına
göre nasıl buluyorsunuz?
Evet
Sayı %
Yüksek 59 60,8
Çok yüksek 26 26,8
Normal 12 12,4
Düşük 0 0
Kullanılan tarımsal ürünlerin (gübre, ilaç) ve sertifikalandırmanın maliyetli olmasından
dolayı organik gıdaların fiyatları da yükselmektedir. Tüketicilerin %92,8’i yüksek
fiyatın organik gıda tüketimini olumsuz etkilediği cevabını vermiştir (Çizelge 5.23).
Tüketicilerin birçoğu fiyatların yüksek olmasından dolayı sadece çocukları için birkaç
gıda alabildiğini ifade etmiştir. Fiyatların pahalı olması tüketimin azalmasına neden
olmaktadır.
Çizelge 5.23 Yüksek fiyat ve organik gıda tüketimi arasındaki değerlendirme
Yüksek fiyat organik gıda tüketimini nasıl etkiler? Evet
Sayı %
Olumsuz 90 92,8
Diğer 4 4,1
Olumlu 3 3,1
Tüketiciler organik gıda alırken görüntüsü düzgün olmayan, çürük ürünleri tercih
etmektedirler. Sertifika ve logo organik gıdaları diğer ürünlerden ayırt eden en önemli
faktördür. Sertifika ve logo belgesi olmadan sertifikalı olarak gösterilerek organik gıda
satışı yapılan yerlere para cezası uygulanmaktadır. Tüketiciler bu konuda bilgi sahibi
oldukları için sertifikalı ve logolu ürünleri tercih etmektedirler. Tüketicilerin
56
%80,4’ünün organik gıdaları diğer ürünlerden sertifika-logo ile ayırt ettiği, %32,9’unun
ise görünüm ile ayırt ettikleri görülmektedir (Çizelge 5.24).
Çizelge 5.24 Tüketicilerin organik gıdaları diğer ürünlerden ayırt etme biçimleri
Organik gıdaları diğer ürünlerden nasıl ayırt
ediyorsunuz?
Evet
Sayı %
Sertifika-Logo 78 80,4
Görünüm 32 32,9
Etiket bilgisi 31 31,9
Tat ve aroma 27 27,8
Diğer 2 2,1
Çizelge 5.25’te tüketicilerin %68,1’inin organik gıdaları alırken güvenilir yerlerden
almaya dikkat ettiği görülmektedir. Tüketicilerin %49,5’inin ise organik gıdaları alırken
etiketine dikkat ettiği görülmektedir. Tüketicilerin çoğu güvenilir yerler olarak organik
gıda satan özel marketleri ve organik pazarlarını tercih ettikleri görülmektedir.
Tüketicilerin %14,4’ünün organik gıdaları alırken fiyatına dikkat ettiği görülmektedir.
Tüketicilerin fiyatı, diğer faktörlere göre daha az önemsedikleri görülmektedir.
Çizelge 5.25 Tüketicilerin organik gıdaları alırken dikkat ettikleri en önemli etmenler
Organik gıdaları alırken en çok nelere dikkat
ediyorsunuz?
Evet
Sayı %
Güvenilir yerlerden almaya 66 68,1
Etiketine 48 49,5
Üreten firmaya 35 36,1
Ambalajına 22 22,7
Nerede üretildiğine 18 18,6
Fiyatına 14 14,4
Gıda ürünlerine olan güven tüketici açısından çok önemlidir. Tüketiciler gıdaların
güvenilir olup olmamasına göre tercihlerini güçlendirmektedir. Bu bağlamda, bu
çalışmadaki tüketicilere de organik gıdalara güven konusunda bir soru sunulmuştur.
Çalışmaya katılan tüketicilerin %87,6’sı organik gıdalara güvenmektedir. Çalışmadaki
tüketicilerin büyük bir kısmı organik gıdalara sağlıklı ve sertifikalı-logolu ürünler
oldukları için güvendiğini ifade etmiştir.
57
Çalışmaya katılan tüketicilerin %80,4’ü organik gıdalara yönelik yapılan tanıtımları
yeterli bulmamaktadır. Tüketicilerin %46,4’ü organik gıda tüketiminin arttırılması için
reklamların arttırılması gerektiğini, %34’ü ise fiyatların düşürülmesi gerektiğini
düşünmektedirler. Tüketicilerin %32’si organik ürünlerle ilgili beklentilerinde fiyatların
düşürülmesi gerektiğini ve tüketicilerin %22,7’si ise bütün besinlerin organik olması
gerektiğini ifade etmiştir. Tüketicilerin %96,9’u organik gıda tüketmeyen kişilere bu
gıdaları tüketmelerini önermektedir.
5.4 Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği (YÇP)’ne İlişkin Sonuçlar
İnsanlar eskiden beri çevreyi oluşturan hava, su, toprak gibi faktörlerin tükenmez
olduğunu düşünmüş ve bunları sonsuz derecede kullanabileceklerini sanmışlardır.
Ancak insanlar, gün gelip doğal kaynakların da eğer sürdürülebilirlik anlayışı içinde
kullanılmazsa tükenebileceğini anladıklarında geçmişte düşündükleri çevre anlayışını da
değiştirmişlerdir.
1970’li yılların başından itibaren çevre kirliliği, insanlığın en büyük sorunlarından biri
haline gelmiştir ve 1970’lerden sonraki dönemde bu yöndeki anlayış çevreyi koruma
yönünde değişmiştir. Çevre tahribatının, günümüz toplumlarının en başta gelen
sorunlarından birisi olma olgusuna paralel olarak, son 30 yılda sosyoloji fiziksel çevre
ile daha fazla ilgilenmeye başlamış ve insan hakkındaki egemen paradigmada önemli
ölçüde değişiklikler yapılmıştır (Özerkmen 2002).
Çevre kavramı, insanoğlu için artık sınırsızca kullanabilecekleri bir tanımlamadan
kontrollü kullanılması gereken bir kavram haline gelmiştir. Çevrenin hayatı oluşturan en
önemli unsurlardan biri olduğunun fark edilmesi sonucunda çevreye olan bakış açısı da
değişmiştir. Yapılan faaliyetlerde mümkün olduğunca çevre koruma ön planda
tutulmaya çalışılmıştır. İnsanlığın çıkış yolu, çevresel gelişme ile ekonomik kalkınma
arasındaki yaşamsal köprünün kurulmasına ve gelişmenin sürdürülebilir olmasına
bağlanmıştır. Netice itibari ile, 1970’ler boyunca bu çalışmaların büyümesi gerçek bir
çevre sosyolojisinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
58
Kirlenme ve türlerin yok olması gibi çevre sorunları 1960’lı yıllarda kamuoyu
tarafından ilk defa dikkate alındığında, insan faaliyetleri ile ekosistemin
sürdürülebilirliği arasındaki ilişki medyanın, çevrecilerin ve bazı kanun koyucuların
ilgisini artan derecede çekmeye başlamıştır.
Çevre sorunlarının toplumsal yaşam üzerindeki somut etkileri görülmeye başladıkça, bu
duruma bir tepki olarak çevreyi koruma bilinci ve çevre duyarlılığı yaygınlaşmaktadır.
Önceleri, çevre bilincinin gelişmiş ülkelerde yaşayan bireylere özgü bir fenomen olduğu
düşünülmekteyken, son dönemlerde yapılan araştırmalarda gelişmekte olan ve az
gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar arasında da önemli bir çevre duyarlılığının var
olduğu ortaya konmuştur (Alnıaçık ve Koç 2009).
YÇP, insan-doğa ilişkisine yönelik bir ekolojik dünya görüşünü temsil etmektedir ve
dominant (baskın) sosyal paradigmanın tersine büyümenin sınırlandırılması, doğanın
dengesinin önemi ve doğanın insan için var olduğunu savunan insan merkezli bakış
açısının reddedilmesi gibi düşünceleri temel almaktadır. Söz edilen dünya görüşünü
ölçmeye yönelik geliştirilen YÇP ölçeğinin kuramsal boyutları büyümenin
sınırlandırılması, doğanın dengesi ve anti-insan merkezciliktir (Dervişoğlu 2007).
Dunlap ve Van Liere’nin YÇP ölçeği çalışması 1976 yılında ABD’nin Washington
eyaletinde genel kamuoyu grubu ve çevreciler olmak üzere iki farklı grup üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Genel kamuoyu grubundaki 1233 kişinin adresine mektup yoluyla
yollanan anketlere toplam 806 kişi (%65.4); çevreciler grubundaki 542 kişiye mektupla
yollanan anketlere toplam 407 kişi (%75.1) cevap vermiştir. Anket formu 2 kısımdan
oluşturulmuştur. Birinci kısımda deneklerin yaşam kalitesi, eyalette yaşadıkları sorunlar
ve fonların desteklenmesi gibi genel konularla ilgili sorular; ikinci kısımda kirlenme,
nüfus, doğal kaynaklar gibi çevreye yönelik konularla ilgili sorular yer almıştır (Dunlap
and Liere 2008).
YÇP, insan merkezli doğa kavramsallaştırmasından doğa merkezliliğe doğru bir
değişmeyi ifade etmektedir. Yani YÇP, toplumsal ve çevresel değişkenlerin karşılıklı
59
bağımlılık karakterine sahip olduklarını belirtmektedir. Buna göre, nüfus (tüm
varlıklar), toplumsal organizasyon, çevre ve teknoloji karşılıklı bağımlılık içerisindedir
(Albayrak 2005).
YÇP ölçeği, 1978 yılından itibaren çevre ile ilgili konularda yaygın olarak
kullanılmaktadır. Başlangıçta 12 ifadeden oluşan YÇP ölçeği, Dunlap ve arkadaşları
(2000) tarafından geliştirilerek 15 ifade şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme
ile ölçeğin daha karşılaştırılabilir olduğu, orijinal ölçekte bulunan denge eksikliğinin
giderildiği, yine orijinal ölçekteki bugünün koşullarına uymayan ifadelerin çıkarıldığı
belirtilmektedir.
5.4.1 YÇP’ye yönelik tanımlayıcı istatistikler
Tez çalışmasında tüketicilerin çevresel tutumunu ve çevreye olan duyarlılık düzeylerini
belirlemek amacıyla YÇP ölçeğinden yararlanılmıştır. Bu bölümde YÇP’de değişken
olarak dikkate alınan her bir ifadeye katılıp katılmamaya ilişkin araştırma kapsamındaki
tüketicilerin verdikleri cevaplara ait ortalamalar verilmiş ve bu ortalamalar
değerlendirilmiştir.
Çevre duyarlılığını ölçmede kullanılan ifadelerin güvenilirliğini test etmek üzere bu tez
kapsamında güvenilirlik analizi yapılmıştır. Güvenilirliği değerlendirebilmek için ise
Alfa Yöntemi (Cronbach Alfa Katsayısı) kullanılmıştır. Bu yöntem Likert ölçekli
sorularda kullanılmaktadır. Likert ölçeğinde bir konuyu ölçen “k” sayıda ifade
bulunmaktadır. Alfa (α ) katsayısı 0-1 arasında pozitif bir değerdir. İfadeler arasındaki
korelasyon ne kadar yüksek çıkarsa alfa katsayısının da yüksek çıkma olasılığı da
artacaktır. Alfa katsayısının bulunabileceği aralıklar ve buna bağlı olarak da ölçeğin
güvenirlik durumu aşağıda verilmiştir (Işık ve Satı 2013):
0,00 ≤ α < 0,40 ise ölçek güvenilir değildir.
0,40 ≤ α < 0,60 ise ölçek düşük güvenilirliktedir.
0,60≤ α < 0,80 ise ölçek oldukça güvenilirdir.
60
0,80 ≤ α < l,00 ise ölçek yüksek derecede güvenilir bir ölçektir.
Tüketicilerin çevreye olan tutumunu ve duyarlılık düzeylerini belirlemek üzere
kendilerine yöneltilen 15 ifadeden oluşan YÇP ölçeğinin Cronbach Alfa Katsayısı
“0.370”olarak hesaplanmıştır. Bu durumda ölçeğin düşük güvenilirlikte olduğu
görülerek anket formunda yer alan 12. soru “insanlar doğanın kalan kısmına da
hükmetmeyi istemişlerdir”, 6. soru “eğer biz nasıl geliştireceğimizi öğrenebilirsek
dünyamız çok fazla doğal kaynağa sahiptir” ve 9. soru “özel yeteneklerine rağmen
insanoğlu hala doğanın kurallarına bağımlıdır” ifadeleri ölçekten çıkarılmıştır (Çizelge
5.26).
Ölçekte geri kalan 12 ifade ile yapılan analiz neticesinde en yüksek güvenilirliğe
ulaşılmıştır. Bu durumda 12 ifadeden oluşan YÇP ölçeğinin Cronbach Alfa Katsayısı
“0.579” olarak hesaplanmıştır.
Çizelge 5.26 YÇP Ölçeği’ne ilişkin Cronbach Alfa katsayıları (15 ifade)
S. No İfadeler
Cronbach Alfa
Değerleri
1 Dünyada yaşayabilecek insan sayısının sınırına yaklaşmaktayız. 0,350
2
İnsanlar, ihtiyaçları için doğal çevrede değişiklik yapma hakkına
sahiptir. 0,339
3 İnsanların doğaya müdahalesi, genelde felaketle sonuçlanmaktadır. 0,289
4
İnsanın yaratıcılığı dünyanın yaşanmaz bir hal almasını
engelleyecektir. 0,317
5 İnsanlar çevreye ciddi olarak zarar vermektedirler. 0355
6
Eğer biz nasıl geliştireceğimizi öğrenebilirsek dünyamız çok
fazla doğal kaynağa sahiptir. 0,419
7 Bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var olma hakkı vardır. 0,362
8
Doğanın dengesi, sanayileşmenin olumsuz etkileriyle mücadele
edecek kadar güçlüdür. 0,311
9
Özel yeteneklerine rağmen insanoğlu hala doğanın kurallarına
bağımlıdır. 0,409
10
İnsanoğlunun karşı karşıya kaldığı “ekolojik kriz” çok
abartılmaktadır. 0,323
11 Dünya, sınırlı yer ve kaynaklara sahiptir. 0,351
12 İnsanlar doğanın kalan kısmına da hükmetmeyi istemişlerdir. 0,448
13 Doğanın dengesi, çok hassastır ve kolayca bozulabilir. 0,363
14
İnsanlar eninde sonunda doğayı nasıl kontrol edebileceklerini
öğreneceklerdir. 0,283
15
Her şey günümüzdeki gibi devam ederse, çok yakın zamanda
büyük bir çevre felâketi yaşayabiliriz. 0,333
61
Ölçekten soru çıkartılma neticesinde, güvenilirlik testi sonuçları Çizelge 5.31’de
verilmiştir. 12 ifadeden oluşan YÇP ölçeğinin Cronbach Alfa Katsayısı 0.579 olarak
hesaplanmış olup, bu değer kullanılan ölçeğin istatistiki olarak düşük güvenilirlikte
olduğunu göstermektedir. Ancak, bulunan katsayının 0,60 değerine çok yakın olması
ölçeğin çok da düşük derecede güvenilir olmadığının bir göstergesi olarak
değerlendirilebilir.
YÇP’de yer alan ifadelerin güvenilirliğini test etmek için güvenilirlik testi yapılmıştır.
Güvenilirlik testi içerisinde ayrıca, Hotelling’s T2 testi yapılmıştır. Hotelling’s T
2 testi
ile soru ortalamalarının birbirlerine eşit olup olmadığı değerlendirilir. Yani, soruların
tüketiciler tarafından aynı yaklaşım ile algılanıp algılanmadığı ve soruların zorluk
derecelerinin birbirine eşit olup olmadığı Hotelling’s T2 testi ile belirlenir. Bu test
sonucunda elde edilen değerler (p<0.05) soru ortalamalarının birbirine eşit olduklarını
ve tüketiciler tarafından aynı yaklaşım ile algılandıklarını göstermektedir. Hotelling’s
T2
testine ilişkin bulunan değerler çizelge 5.27’de görülmektedir.
Çizelge 5.27 YÇP Ölçeği güvenilirlik testi sonuçları
İfade
sayısı
Cronbach Alfa
Değeri
Hotelling’s T2
Değeri
Hotelling’s T2
F
Hotelling’s T2
P*
12 0.579 212,439 17,301 0,000
*p<0.05
Tüketicilerin, 12 ifadeden oluşan YÇP ölçeğindeki cevapları 5’li Likert Ölçeği’nde
puanlanmıştır. Yapılan bu puanlama sonucunda en yüksek ortalama 2,86 ile 4. soru
“insanın yaratıcılığı dünyanın yaşanmaz bir hal almasını engelleyecektir” ifadesidir.
En düşük ifade ise 1,59 ile 7. soru “bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var
olma hakkı vardır” ifadesidir (Çizelge 5.28).
62
Çizelge 5.28 YÇP ifadelerinin sonuçları
S. No İfadeler
Ortalama Standart
sapma
1* Dünyada yaşayabilecek insan sayısının sınırına yaklaşmaktayız. 2,42 1,069
2**
İnsanlar, ihtiyaçları için doğal çevrede değişiklik yapma hakkına
sahiptir. 2,72 1,470
3*
İnsanların doğaya müdahalesi, genelde felaketle
sonuçlanmaktadır. 2,09 0,805
4**
İnsanın yaratıcılığı dünyanın yaşanmaz bir hal almasını
engelleyecektir. 2,86 1,275
5* İnsanlar çevreye ciddi olarak zarar vermektedirler. 1,89 0,593
7*
Bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var olma hakkı
vardır. 1,59 0,515
8**
Doğanın dengesi, sanayileşmenin olumsuz etkileriyle mücadele
edecek kadar güçlüdür. 2,61 1,455
10**
İnsanoğlunun karşı karşıya kaldığı “ekolojik kriz” çok
abartılmaktadır. 2,12 1,445
11* Dünya, sınırlı yer ve kaynaklara sahiptir. 2,24 0,922
13* Doğanın dengesi, çok hassastır ve kolayca bozulabilir. 2,52 0,959
14**
İnsanlar eninde sonunda doğayı nasıl kontrol edebileceklerini
öğreneceklerdir. 2,84 1,441
15*
Her şey günümüzdeki gibi devam ederse, çok yakın zamanda
büyük bir çevre felâketi yaşayabiliriz. 1,93 0,767
12 İfadenin Genel Ortalaması 2,31
*Çevre merkezli olanlar; **İnsan merkezli olanlar
Bu tez çalışmasında kullanılan YÇP ölçeğinde yer alan 12 ifadede, çevre merkezli ve
insan merkezli ifadeler yer almaktadır. “Çevre merkezli ifadeler” 1, 3, 5, 7, 11, 13, 15
numaralı ifadelerdir. “İnsan merkezli ifadeler” ise 2, 4, 8, 10, 14 numaralı ifadelerdir.
YÇP’ye ait ortalamalar ile “çevre merkezli ve insan merkezli ifadeler” araştırılmıştır.
Çevre merkezli ifadeler değerlendirildiğinde (* olan sorular):
Dünyada yaşayabilecek insan sayısının sınırına yaklaşıldığı;
İnsanların doğaya müdahalesinin genelde felaketle sonuçlanmakta olduğu,
İnsanların çevreye ciddi olarak zarar verdiği,
Bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var olma hakkı olduğu,
Dünyanın, sınırlı yer ve kaynaklara sahip olduğu,
Her şeyin günümüzdeki gibi devam etmesi durumunda, çok yakın zamanda
büyük bir çevre felaketi yaşanabileceği,
63
Fikirlerine yüksek derecede katılım beklenirken, bu ifadelerin yeterince kabul
görmediği söylenebilir. Diğer taraftan tüketicilerin “doğanın dengesi, çok hassastır ve
kolayca bozulabilir” düşüncesine orta ölçüde katıldığı söylenebilir.
İnsan merkezli ifadeler değerlendirildiğinde (** olan sorular):
İnsanoğlunun karşı karşıya kaldığı “ekolojik kriz” çok abartılmaktadır
(ortalama: 2,12).
İfadesi beklenildiği gibi düşük derecede katılım görmüştür. Ancak, “insanlar, ihtiyaçları
için doğal çevrede değişiklik yapma hakkına sahiptir; doğanın dengesi, sanayileşmenin
olumsuz etkileriyle mücadele edecek kadar güçlüdür; insanlar eninde sonunda doğayı
nasıl kontrol edebileceklerini öğreneceklerdir” ifadelerine orta düzeyin üzerinde katılım
gözlenmiştir.
Bunların yanında araştırmaya katılan tüketicilerin “insanın yaratıcılığı dünyanın
yaşanmaz bir hal almasını engelleyecektir” ifadesine düşük derecede katılım göstermesi
beklenirken bunun aksine bu ifadeye en yüksek ölçüde (2,86) katılım göstermiştir.
Çevre merkezli davranış eğilimi ile ilgili 8 ifadeye verilen cevapların ortalaması 1,59 ile
2,52 arasında değişmektedir. Bu bulgular, örneklemin genel olarak çevre merkezli
davranış konusunda farklı cevaplar verdiğini göstermektedir. İnsan merkezli davranış
eğilimi ile ilgili 5 ifadeye verilen cevapların ortalaması ise 2,12 ile 2,86 arasında
değişmektedir. Yine bu bulgular da, örneklemde genel olarak insan merkezli davranış
konusunda farklı cevapların olduğunu göstermektedir.
Yüksek katılım beklenen değişkenler (çevre merkezli yaklaşım) için ortalama 2,09
bulunmuştur. Tüketicilerin bu ifadelere düşük derecede katıldıkları söylenebilir. Düşük
katılım beklenen değişkenler (insan merkezli yaklaşım) için tüketici ortalaması 2,63
olarak hesaplanmıştır. Kesinlikle katılmaması beklenen ifadeler için tüketicilerin, orta
64
derece olarak değerlendirilebilecek katılıma daha yakın bir tutum içerisinde oldukları
ifade edilebilir.
Çevresel tutum, analizlerde bir sürekli değişken olarak kullanılmaktadır. Bir tüketicinin
12 değişkene verdiği cevapların ortalaması alınarak çevreye yönelik olan tutumu
hesaplanmıştır. Bu yüzden tutum değerleri, 1 ile 5 arasında yer almaktadır. Değerin 1’e
yakın çıkması, tüketicinin çevre konusunu önemsemediğinin bir göstergesidir. 5’e yakın
bir değer olması ise, tüketicinin çevreye önem verdiğini ve bir çevreci olduğunu ifade
etmektedir (Günden ve Miran 2008).
Tez çalışmasında veriler analiz edilirken tüketicilerin her birinin 12 YÇP ifadesine
verdiği cevapların ortalamasına göre çevreye daha fazla duyarlı olanlar ve çevreye
daha az duyarlı olan olmak üzere 2 grup olarak değerlendirme yapılmıştır. Çizelge
5.29’da görüleceği gibi çevreye daha fazla duyarlı olan tüketicilerin verdikleri
cevapların ortalaması 2,50 ile 3,58 arasında değişmektedir. Çevreye daha az duyarlı
olan tüketicilerin ise verdikleri cevapların ortalaması 1,83 ile 2,42 arasında değiştiği
görülmektedir. YÇP ifadelerine verilen cevapların gruplar açısından ortalamasına
bakıldığında çevreye daha fazla duyarlı olanların ortalamasının 2,79 olduğu
görülmektedir. Bu genel ortalama tüketicilerin çevreye olan tutumlarının orta noktadan
biraz daha olumlu olduğunu göstermektedir.
Çevreye daha az duyarlı olanların ortalamasının ise 2,25 olduğu görülmektedir. Bu
genel ortalama ise tüketicilerin çevreye olan tutumlarının orta noktadan biraz daha
aşağıda olduğunu göstermektedir.
Çizelge 5.29 Tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarına göre YÇP ifadelerine ait genel
sonuçlar
En Düşük En Yüksek Ortalama
Çevreye daha fazla duyarlı olanlar 2,50 3,58 2,79
Çevreye daha az duyarlı olanlar 1,83 2,42 2,25
Genel 1,83 3,58 2,57
65
Araştırma kapsamındaki tüketiciler genel olarak değerlendirildiğinde tüketicilerin
çevresel tutumu ortalama 2,57 olarak belirlenmiştir. Bu sonuçtan tüketicilerin doğal
çevreyi yaklaşık olarak orta dereceden biraz daha yüksek bir düzeyde önemsediği
sonucunu çıkarmak mümkündür. Bir başka ifade ile “organik gıda tüketicilerin
tercihlerinde çevre faktörünü değil diğer faktörleri göz önünde bulundurduğu”
sonucuna varılabilir.
66
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Bu tez çalışmasında, Ankara ili Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinde bulunan organik
ürün satan marketlerden alışveriş yapan tüketicilerin YÇP ölçeğinin kullanılması ile
çevreye olan duyarlılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Diğer faktörler de göz
önünde bulundurarak tüketicilerin organik gıdaları satın alırken çevre faktörünü ne
derecede önemsedikleri bu tez kapsamında incelenmeye çalışılmıştır.
Son yıllarda toplumda kanser vb. gibi yaşanan sağlık sorunlarından ve kimyasal gübre
ve ilaçların çevreye verdiği zarardan dolayı organik gıdalara olan ilgi artmaktadır.
Özellikle, tarımsal ürünlerin üretiminde kullanılan kimyasal ilaçların ve gıdalarda
kullanılan katkı maddelerinin insan sağlığına ve çevreye zarar vermesi ile ilgili yapılan
haberlerden bilinçli ve yüksek gelirli tüketicilerin haberdar olması ile organik gıda
tüketimine olan talepte artış gözlemlenmektedir.
Organik tarım uygulamaları dünyada 1900’lü yılların başında başlamış, tüketicilerin
çevreye olan duyarlılıkları ve sağlıklı ürün taleplerinden dolayı gelişimini 1900’lü
yılların sonunda tamamlamıştır. Günümüze bakıldığında dünyada 130’dan fazla ülkede
sertifikalı organik üretim yaptığı görülmektedir. Türkiye’de ise organik tarımsal üretime
1980’li yılların ortasında başlanmıştır. Yıllar itibari ile üretim alanında, üretici sayısında
ve ürün sayısında artış olmuş ve 2014 yılı verilerine göre 208 çeşit üründe organik
üretim yapılmıştır.
Tüketicilerin çevreye olan tutumun incelenmesi konusunda çok sayıda uygulanabilir
yöntem olmasına rağmen bu konuda çalışanlar bu yöntemlerden sadece birkaç tanesini
yaygın olarak kullanmaktadırlar. Kullanılan bu yöntemlerden bir tanesi de YÇP
ölçeğidir. Çevresel tutum ölçüsü olarak kullanılan YÇP ölçeği insanlar ve çevre
arasındaki genel ilişkiyi inceleyen bir ölçektir. Bu tez çalışmasında organik ürün
tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarının incelenmesinde bahsedilen yöntemlerden
birisi olan YÇP ölçeği kullanılmıştır.
67
Araştırma kapsamındaki organik ürün tüketicilerinin çoğunluğunu kadınların
oluşturduğu görülmüştür (%55,7). Kadınların organik gıda satın almalarında sağlık,
ailede bebek olması vb. sebeplerden dolayı daha hassas oldukları görülmektedir.
Çalışmaya katılan tüketicilerin genel özelliklerine bakıldığında ise genç oldukları
(%66’sı 21-43 yaşları arasında), üniversite ya da Yüksek Lisans (%77,3’ü üniversite ve
üstü) mezunu oldukları ve yüksek gelirli tüketiciler (%71,2’si 4.000 TL ve üstü)
oldukları görülmektedir. Tüketicilerin gelir ve eğitim düzeyi arttıkça organik gıda satın
alma eğilimleri de artmaktadır. Ancak araştırma kapsamındaki tüketicilerin organik gıda
tüketmeleri çevreye duyarlı anlamına gelmemektedir.
Sosyo-ekonomik özellikler açısından genel olarak bir değerlendirme yapıldığında
çalışmaya katılan tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarında yaş, cinsiyet, eğitim, gelir
düzeyi gibi faktörlerin “etkisi olmadığı” söylenebilir. Yaş, eğitim, cinsiyet ve gelir
düzeyi faktörleri ile tüketicilerin çevreye olan duyarlılığı arasındaki ilişkinin önemli
olup olmadığını belirlemek için Ki-kare testi yapılmıştır. Bu testin sonucunda 34-55 yaş
aralığındaki tüketicilerin %58,5’inin çevreye daha az duyarlı olduğu, üniversite mezunu
olan tüketicilerin %39,6’sının çevreye daha fazla duyarlı olduğu, %46,3’ünün kadın
olduğu ve çevreye daha fazla duyarlı olduğu, 4.000 TL üstünde gelire sahip tüketicilerin
%45,1’inin çevreye daha fazla duyarlı olduğu, aylık organik gıdalara yapılan harcama
tutarı aile gelirinin %1 ile %25 arasında olan tüketicilerin %37,5’inin çevreye daha fazla
duyarlı olduğu belirlenmiştir. Yaş, eğitim, cinsiyet, gelir düzeyi ve aylık organik
gıdalara yapılan harcama tutarı değişkenleri ile çevreye duyarlılık arasında istatiksel
olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür.
Tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarına göre YÇP ifadelerine ait sonuçlara
bakıldığında tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarına ait ortalamanın “2,57”’ olduğu
belirlenmiştir. Tüketicilerin doğal çevreyi yaklaşık olarak orta dereceden biraz daha
yüksek bir düzeyde önemsedikleri görülmektedir. Bu sonuçlara göre tüketicilerin büyük
çoğunluğunun organik gıdaları sağlık açısından daha fazla önemsedikleri buna karşın
çevreye daha az önem verdiği söylenebilir.
68
“Yeni Çevresel Paradigma Ölçeğinden” yararlanılarak yapılan ve çiftçilerin doğal
çevreyi yaklaşık olarak orta derecede önemsediği başka bir çalışma ise; Gençler ve
Artukoğlu (2010) tarafından yapılan çalışma olup, zeytin üreticilerinin ve işleyicilerin
çevresel tutumlarını belirlemek amacıyla anket çalışması yapılmıştır. Yapılan araştırma
neticesinde, çiftçilerin çevre tutumu ortalaması 3,82 olarak belirlenmiştir. Zeytin işleme
tesisi yöneticilerinin ölçekte yer alan ifadelere katılma durumu genel olarak
değerlendirildiğinde ise; çevre tutumu ortalama 3.13 olarak belirlenmiştir.
Sosyo-ekonomik özelliklerin yanında diğer bazı özellikler de kişilerin tüketimlerini
etkilemektedir. Bunlardan bir tanesi de tüketicilerin gelir seviyesidir. Gelir seviyesi ile
gıda ürünlerinin tüketim sıklığı arasında bağlantı bulunmaktadır. Gelir seviyesi yüksek
olan tüketiciler gıda alışverişlerini haftanın 2 günü yapabilmektedirler. Bu çalışmada
tüketicilerin %56,7’sinin haftada 1 defa, %20,6’sının ayda 1 defa organik gıda satın
aldığı görülmektedir. Bu sonuçtan tüketicilerin büyük çoğunluğunun organik gıda satışı
yapılan yerlerden ürün satın alma sıklıklarının fazla olduğu ve bu ürünleri haftalık
olarak aldıkları söylenebilir. Gıda alışverişlerini haftalık olarak toplu bir şekilde alan
tüketiciler genellikle bu ürünlerin satıldığı marketleri takip ettiğinden ürünlerin geldiği
aynı gün taze bir şekilde almayı tercih etmektedirler.
Gıda seçiminde ve tüketiminde pazarlama faaliyetleri tüketicilerin karar verme sürecini
etkilemektedir. Tüketicilerin karar verme süreçlerinde fiyat, kalite, tazelik,
standardizasyon ve ambalaj seçeneklerinin önemli olduğu fakat kalite ve tazelik
seçeneklerinin tüketici tercihlerinde sağlık açısından daha fazla önem taşıdığı
görülmektedir. Organik gıda tüketiminin düşük seviyelerde olmasının sebepleri
arasında, tüketicilerin ürün fiyatlarını yüksek bulması ve organik gıdalar hakkında
yetersiz bilgi sahibi olmaları gibi sebepler gelmektedir. Bu sebeplerden dolayı da
tüketiciler organik gıdalara yeteri kadar yönelmemektedirler.
Çalışmaya katılan tüketicilerin %86,6’sı tarımsal ürünlerin üretiminde gübre, ilaç veya
hormonun etkisini olumsuz buldukları için çevreyi de dikkate almaktadırlar. Çalışmaya
katılan tüketicilerin %59,8’i organik gıdaları daha çok sağlık açısından önemli
bulmaktadır. Çevreyi ise daha az önemli buldukları görülmektedir. Tüketiciler organik
69
ürünleri sağlık ve çevre faktörlerini beraber değerlendirdiğinde ise, tüketicilerin
%54,1’inin hem sağlık açısından hem de çevre açısından bu ürünleri faydalı bulduğu
görülmektedir. Bu tez çalışması kapsamındaki tüketicilerin %73,7’si organik olmayan
gıdalarda hormon olması ve %26,3’ü ise yeterli kontrol yapılmamasından dolayı
organik olmayan gıdaları sağlıklı bulmadığını ifade etmiştir.
Organik gıda denilince çalışmaya katılan tüketicilerin %63,9’u hormonsuz ürün ve
%57,7’si ise GDO’suz ürün olarak cevap vermiştir. Tüketicilerin %83,1’inin organik
gıda kavramını doğru bildiği görülürken %16,9’u organik gıdaların sertifikalı ve logolu
ürünler olduğunu ifade etmiştir. Bu durum aslında tüketicilerin büyük bir kısmının
organik tarımı ve organik ürünü yanlış bilmesini değil bu konuda kavram kargaşası
yaşadığını göstermektedir. Bu bilgiler doğrultusunda bu konuda eğitim ve bilgilendirme
çalışmalarının yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bilinçli tüketiciler organik
gıdaların standartlara uygun olması durumunda sertifika verildiğini ve ürünlerin üzerine
logo koyulduğunu bildikleri için bu konuda çevre boyutunu da dikkate almaktadırlar.
Tüketicilerin %62,9’unun organik gıdalar hakkındaki bilgileri kitle iletişim araçlarından
elde ettikleri belirtilmiştir. Tüketicilerin %46,4’ü gerekli bilgileri organik gıda satın
alınan yerlerden sağladığını söylemiştir. Organik ürün satan marketlerden yapılan
alışverişlerde tüketiciler ürünleri görüp, inceleyebildikleri için bu konuda çevre
boyutunu da dikkate aldıkları söylenebilir.
Son zamanlarda yaygın olarak kullanılan hormon ve ilaçların insan sağlığına zarar
vermesi tüketicileri organik sebze-meyve ve hayvansal ürünlerin tüketimine
yöneltmektedir. Bu bağlamda tüketicilerin %44,3’ü organik gıdalar içerisinde en çok
taze sebze-meyve ve %42,3’ü hayvansal ürünleri tükettiğini ifade etmiştir. Tüketicilerin
%57,7’sinin organik gıda gruplarının hepsinden tükettiği görülmektedir. Tüketicilerin
tüketmek istedikleri organik ürünler arasında da en çok hayvansal ürünler gelmektedir.
Tüketicilerin geleneksel yollarla üretilmiş hayvansal ürünlere güvenmediği ve bunları
sağlık ve çevre açısından faydalı bulmadığı için organik ürünlere yönelik tüketim isteği
de artmaktadır.
70
Tüketicilerin bir kısmı organik ürünleri pahalı buldukları için tüketemediği ya da az
miktarlarda tükettiklerini ifade etmiştir. Tüketicilerin yine az bir kısmını ise gelir
seviyesinin yüksek olduğundan dolayı organik ürünleri tükettiği ve moda, merak ve
yaşam tarzından dolayı da bu ürünleri tercih ettikleri görülmektedir. Yapılan bu
çalışmada tüketicilerin tat, aroma ve yaşam tarzı seçeneklerini tercih ederken çevresel
kaygıları da dikkate aldıkları görülmüştür.
Organik gıdaların tüketiciler tarafından rahatlıkla bulunabildiği söylenebilir. Genellikle
organik ürün satışı yapılan yerler arasında organik ürün satan özel marketler
gelmektedir. Organik ürün satan marketlerin açılması ve yaygınlaşması ile tüketim de
artmaktadır. Bilinçli ve araştırmacı tüketicilerin organik ürünlere karşı daha duyarlı
oldukları görülmektedir. Buna karşın, çalışma kapsamında tüketicilerin bazıları organik
ürün satan marketleri her yerde bulamadıkları ve ulaşım açısından zorlandıkları için
organik ürün pazarlarından alışveriş yaptıklarını ifade etmiştir.
Tüketiciler organik ürünleri alırken en çok ürünün etiketine ve logosuna dikkat
etmektedirler. Tüketicilerin büyük çoğunluğu bu özellikleri dikkate aldığından organik
ürünlere güvendiklerini ifade etmiştir. Bu konudaki araştırmalara göre organik ürünlerle
ilgili yapılan tanıtımlar yetersizdir. Bu sebeple, tüketicilerin organik ürünlerin yararları
veya nasıl üretildikleri hakkındaki bilgi seviyesi az olduğu için bu ürünlere yönelik algı
düzeyleri de düşük olmaktadır. Bu açıdan bu konudaki en fazla görev organik ürün
üreticilerine ve bu ürünleri satan perakendecilere düşmektedir. Eğer Türkiye’de organik
ürünler için daha fazla tanıtım kampanyaları yapılırsa, ürünlerin satın alınma oranı da
artırabilecektir. Buna göre, tüketici ürün hakkında iyi şekilde bilgilendirilir ve ürün
özellikleri ve pazarlama stratejileri ile ilgili bilgi sahibi olabilirse organik ürünlerin
geleneksel ürünlere göre daha fazla tercih edilebileceği söylenebilir.
Bu tez çalışmasının önemli bölümlerden birisi de YÇP ile ilgilidir. Tezin en önemli
amacı YÇP ölçeğinin kullanılması ile organik ürün tüketicilerinin çevreye yönelik
tutumlarının incelenmesidir. YÇP, doğanın dengesinin önemini ve doğanın insan için
var olduğunu savunan ve insan merkezli bakış açısını reddeden düşünceleri temel
almaktadır. YÇP ölçeği zaman içerisinde geliştirilerek 15 ifade şeklinde düzenlenmiştir.
71
Bu çalışmada da tüketicilerin çevresel tutumunu belirlemek amacıyla YÇP ölçeğinden
yararlanılmıştır.
15 ifadeden oluşan YÇP ölçeğinin güvenilirliğini değerlendirmek amacıyla kullanılan
Cronbach Alfa Katsayısı 0,370 olarak hesaplanmış ve ölçeğin düşük güvenilirlikte
olduğu belirlendiği için ölçekte bulunan 3 soru çıkarılmıştır. Geri kalan 12 ifade ile
yapılan analize göre en yüksek güvenilirliğe ulaşmıştır. Cronbach Alfa Katsayısı 0,579
olarak bulunmuştur ve bulunan bu değer 0,60 değerine çok yakın bir değer olduğu için
ölçeğin çok da düşük güvenilirlikte olmadığı söylenebilir.
Yapılan anket çalışmasının değerlendirilmesinde tüketicilerin 12 ifadeden oluşan YÇP
ölçeğine göre verdikleri cevaplar 5’li Likert Ölçeğinde puanlanmıştır ve yapılan
puanlama sonucunda en yüksek ortalama 2,86 ile 4. ifade “insanın yaratıcılığı
dünyanın yaşanmaz bir hal almasını engelleyecektir” ifadesi olmuştur. Bu puanlamaya
göre en düşük ortalama ise 7. ifade “bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var
olma hakkı vardır” ifadesi olmuştur.
YÇP Ölçeği’nde yer alan 12 ifadede, çevre merkezli ve insan merkezli ifadeler yer
almıştır. İnsan merkezli ifadeler 2, 4, 8, 10, 14 numaralı ifadeler olmuştur. Çevre
merkezli ifadeler 1, 3, 5, 7, 11, 13, 15 numaralı ifadeler olmuştur.
Çevre merkezli davranış eğilimi ile ilgili 7 ifadeye verilen cevapların ortalaması 1,59 ile
2,52 arasında değişim göstermiştir. Buna karşın insan merkezli davranış eğilimi ile ilgili
5 ifadeye verilen cevapların ortalaması ise 2,12 ile 2,86 arasında değişim göstermiştir.
Çevre merkezli ifadeler için ortalama 2,09 olarak, insan merkezli ifadeler için ortalama
2,63 olarak bulunmuştur. Kesinlikle katılmıyorum cevabı beklenen ifadeler için
tüketicilerin, orta derece olarak değerlendirilebilecek bir tutuma daha yakın oldukları
görülmüştür.
YÇP, çevresel tutumları incelemek için birçok araştırmacı tarafından test edilmiştir.
Yapılan bu araştırmalar içerisinde çalışma grubu olarak çiftçilerin seçildiği önemli bazı
çalışmalar bulunmaktadır. Örnek olarak, Günden ve Miran (2008) tarafından yapılan
72
çalışmada, araştırma yöresi çiftçileri genel olarak değerlendirildiğinde; yörede çevre
tutumu ortalama 3,62 olarak belirlenmiştir. Buradan yöre çiftçilerinin doğal çevreyi
yaklaşık olarak orta derecede önemsediği söylenebilir. Çevre merkezli ifadeler için
ortalama 3,79 olarak bulunmuştur. Çiftçiler bu ifadelere yaklaşık önemli ölçüde
katıldıkları belirlenmiştir. İnsan merkezli ifadeler için yöre ortalaması 3,42 olarak
hesaplanmıştır. Kesinlikle katılmaması beklenen ifadeler için çiftçilerin, düşük ihtimalle
katılıma daha yakın bir tutum içerisinde oldukları belirlenmiştir.
YÇP ölçeğindeki sorulara verdikleri cevapların ortalamasına göre tüketiciler çevreye
daha fazla duyarlı olanlar ve daha az duyarlı olanlar olmak üzere 2 grup olarak
değerlendirilmiştir. Çevreye daha fazla duyarlı olan tüketicilerin verdikleri cevapların
ortalaması 2,50 ile 3,58 arasında değişmektedir. Çevreye daha az duyarlı olan
tüketicilerin ise verdikleri cevapların ortalamasının 1,83 ile 2,42 arasında değiştiği
görülmüştür. YÇP ifadelerine verilen cevapların gruplar açısından ortalaması
incelendiğinde çevreye daha fazla duyarlı olanların ortalamasının 2,79 olduğu çevreye
daha az duyarlı olanların ise ortalamasının 2,25 olduğu görülmüştür. Araştırma
bulgularına göre genel ortalama ise tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarının orta
noktadan biraz daha olumlu olduğunu göstermiştir.
Bu bulgulara göre tüketicilerin çevreye olan duyarlılıklarının istatistiksel olarak orta
derecede görüldüğü söylenebilir. Yapılan analizlerin sonucundan anlaşılacağı üzere
tüketicilerin organik ürün tüketimi açısından çevre merkezli yaklaşımın yetersiz olduğu
buna karşın insan merkezli yaklaşımın ise daha iyi seviyelerde olduğu görülmektedir.
Tüketicilerin organik gıdaları sağlık açısından daha fazla dikkate aldıkları çevre
açısından ise daha az dikkate aldıkları bu tez çalışması neticesinde ortaya çıkmıştır.
Bu tez çalışması kapsamında yapılan değerlendirmeler ışığında, organik gıda
tüketicilerinin beklenenin tersine çevreye olan duyarlılıklarının yetersiz olduğu
görülmüştür. Çevre bilincinin arttırılması için küçük yaşta çevre eğitiminin verilmesi
gerekmektedir. İlköğretim öğrencileri için Milli Eğitim müfredatına ekoloji dersleri
konulmalı ve çevre bilincinin kazandırılmasına yönelik faaliyetler düzenlenmelidir.
Tüketicilerin bir kısmının moda ve merak için organik gıdaları tükettikleri söylenebilir.
73
Bu tip tutum gösteren tüketicilerin çevre duyarlılığı konusunda bilinçlendirilmeye
yönelik çalışmaların yapılması düşünülebilir. Örneğin, çevre konusunda okullarda ve iş
yerlerinde seminerler ve etkinlikler düzenlenebilir.
74
KAYNAKLAR
Akın, M. Çiçek, R. İnal, M. ve Toksarı, M. 2010.Niğde İlindeki Tüketicilerin Sosyo-
Demografik Özellikleri ile Organik Gıdalara İlişkin Tutum ve Bireysel Değerleri
Arasındaki Farklılığın İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma. Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt: 12, Sayı: 1, s. 29-56, İzmir.
Akgüngör, S., Miran, B., Abay, C., Olhan, E. ve Kızıldağ, N. 1999. İstanbul Ankara ve
İzmir İllerinde Çevre Dostu Tarım Ürünlerine Yönelik Potansiyel Talebin
Tahminlenmesi. Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü. Yayın No:15, Ankara.
Albayrak, I. 2005. İnsan-Doğa İlişkisi Üzerine Felsefi Yaklaşımlar Antalya Kent
Merkezinde Profesyonel Meslek Sahiplerinin Ekolojik Duyarlılığı ve Çevre
Örgütlerine Yönelik Görüşleri. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Felsefe Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Antalya.
Alnıaçık, Ü. ve Koç, F. 2009. Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği ile Üniversite
Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumlarının Değerlendirilmesi. Balıkesir
Üniversitesi Burhaniye MYO Bölgesel Kalkınma Kongresi,14-16 Kasım 2009,
Balıkesir.
Anderson, M.W. 2012. New Ecological Paradigm (NEP) Scale. The Berkshire
Encyclopedia of Sustainability: Measurements, Indicators, and Research
Methods for Sustainability (Vol. 6). Berkshire Publishing.
Anonim. 2007. Ekonomi Bakanlığı Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tarafından
Yayınlanan Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ. Tebliğ No:
97/5.
Anonim. 2011. Web Sitesi: http://www.tarim.gov.tr, Erişim Tarihi: 2011.
Anonim. 2012a. Web Sitesi: http://www.tarim.gov.tr, Erişim Tarihi: 2012.
Anonim. 2012b. Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı.
19.06.2012 tarihli ve 28328 sayılı Resmi Gazete.
75
Anonim. 2012c. Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer
Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun. 07.07.2012 tarihli ve
28346 sayılı Resmi Gazete.
Anonim. 2015a. T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal
Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin
Karar. 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete.
Anonim. 2016. Web Sitesi: http://www.tarim.gov.tr, Erişim Tarihi: 2016.
Anonymus. 2014a. Web Sitesi: www.organic-world.net/yearbook/yearbook2015/key-
data.html, Erişim Tarihi: 2014.
Anonymus. 2014b. Web Sitesi: www.berkshirepublishing.com 2012 new ecological
paradigm scale, Erişim Tarihi: 2014.
Arısoy, H., Olhan, E. and Ataseven, Y. 2010. An Evaluation of Organic Foods and
Health Relationships in Turkey: The Case of Ankara. 5th Central European
Congress on Food (CEFood 2010), pp. 302-308, Bratislava, Slovak Republic.
Ataseven, Y. ve Yasan, Z. 2009. Çevrenin Korunması Kapsamında Organik Tarımın
Değerlendirilmesi. 1.GAP Organik Tarım Kongresi, s. 502-509, Şanlıurfa.
Ataseven, Y. 2010. Tarımsal Faaliyetlerin İçme Suyu Havzalarındaki Etkilerinin
Araştırılması: Ankara İli Örneği. Ankara Üniversitesi Tarım Ekonomisi
Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.
Atlı, S. 2005. Dünyada, AB Ülkelerinde Organik Ürün Pazarları ve İhracatındaki
Gelişmeler. Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği, Ankara.
Aytaç, M. ve Öngen, B. 2012. Doğrulayıcı Faktör Analizi İle Yeni Çevresel Paradigma
Ölçeğinin Yapı Geçerliliğinin İncelenmesi. İstatistikçiler Dergisi, 5, 14-22,
Bursa.
Bıyıkoğlu, Ş. 2010. Organik Gıdalarla İlgili Tüketici Davranışlarının Belirlenmesi
Üzerine Bir Araştırma. Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Tekirdağ.
76
Çelik, S. 2013. Kimler Neden Organik Gıda Satın Alıyor? Bir Alan Araştırması. Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı:30, s. 93-108.
Çelikkanat, D. 2008. Organik Tüketicilerin Kişisel Değerler Çerçevesinde
Sınıflandırılması. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana
Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Dervişoğlu, S. 2007. Biyolojik Çeşitliliğin Korunmasına Yönelik Eğitim İçin Öğrenme
Ön Koşulları. Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Orta Öğretim Fen
ve Matematik Alanlar Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.
Dölekoğlu, C. 2003. Tüketicilerin İşlenmiş Gıda Ürünlerinde Kalite Tercihleri, Sağlık
Riskine Karşı Tutumları ve Besin Bileşimi Konusunda Bilgi Düzeyleri (Adana
Örneği). Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü Yayın No:105,
Ankara.
Dunlap, R.E., Van Liere, K.D., Mertig, A.G. and Jones, R.E. 2000. Measuring
Endorsement of the New Ecological Paradigm: A Revised NEP Scale. Journal of
Social Issues, Vol:56, No:3, pp. 425-442.
Gençler, F.F. ve Artukoğlu, M.M. 2010. Zeytin Tarımında ve İşleme Sanayiinde
Çevreye Yönelik Tutumların Değerlendirilmesi Edremit Körfezi Örneği. IX.
Tarım Ekonomisi Kongresi, 22-24 Eylül, s. 629-636, Şanlıurfa.
Günden, C. ve Miran, B. 2008, Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği ile Çiftçilerin Çevre
Tutumlarının Belirlenmesi: İzmir İli Torbalı İlçesi Örneği. Ekoloji, 18, 69, 41-50
Hasançebi, E. 2010. Öğretmenlerin Organik Gıdaları Tercih Etme Durumlarının
Saptanması. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Aile Ekonomisi ve
Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
Hasdemir, M. ve Bayaner, A. 2009. Dünya’da ve Türkiye’de Organik Tarıma Bakış.
Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, Yıl: 48, Sayı: 567, s. 24-31, Ankara.
77
Hasdemir, M. 2012.Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı ve Bu Programı
Uygulamada Görevli Personellerin Çevre Duyarlılıkları. Tarım Ekonomisi
Kongresi, sf: 1276-1284, Konya.
Karabaş, S. ve Gürler, Z. 2012. Organik Ürün Tercihinde Tüketici Davranışları Üzerine
Etkili Faktörlerin Logit Regresyon Analizi İle Tahminlenmesi. Adıyaman
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 10, s. 129-156,
Adıyaman.
Kızılaslan, N. ve Kızılaslan H. 2008. Tüketicilerin Satın Aldıkları Gıda Maddeleri ile
İlgili Bilgi Düzeyleri ve Tutumları (Tokat İli Örneği). Uludağ Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 2, 67-74.
Kızılaslan, H. ve Yalçın, A. 2011. Tüketicilerin Gıda Güvenliği ile İlgili Tutum ve
Davranışları (Samsun İli Örneği). Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü (TEPGE), Ankara.
Kurt, Z. 2006. Organik Tarım Ürünleri Pazarlaması ve Uygulamalar. Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Pazarlama
Programı, İzmir.
Lalonde, R. and Jackson, E.L. 2002. The New Environmental Paradigm Scale: Has it
outlived its usefulness? Journal of Environmental Education, 33, 28-36.
Olhan, E. 1997. Türkiye’de Bitkisel Üretimde Girdi Kullanımının Yarattığı Çevre
Sorunları ve Organik Tarım Uygulaması-Manisa Örneği. Ankara Üniversitesi
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.
Olhan, E., Arısoy, H. and Ataseven, Y. 2006. Factors Affecting on Organic Food
Demand in Turkey-Ankara Example. Human Perspectives on Sustainable Future
– Sustainable Living, 5th International Household&Research Conference,
University of Joensuu Research of The Faculty of Education, No:99, ISSN:
0780-5314, ISBN: 952-458-830-7, pp. 240-248, November 2006, Savonlinna,
Finland.
78
Öngen, B. Sam, N. ve Sam, R. 2010. Üniversite Öğrencilerinin Çevresel Tutumlarının
Yeni Çevresel Paradigma ve Benlik Saygısı Ölçeği İle İncelenmesi. Uluslararası
Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi, Sayı: 21, Kırgızistan.
Özerkmen, N. 2002. İnsan Merkezli Çevre Anlayışından Doğa Merkezli Çevre
Anlayışına. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 42 (1-
2), 167-185.
Papatya, N. 2005. Tüketici Davranışları İle İlgili Motivasyon Modelleri: Bir Perakende
İşletmesinde Temizlik ve Kişisel Bakım Ürünlerine Bağlı Bir Araştırma.
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
10(1): 221-240.
Penpece, D. 2006. Tüketici Davranışlarını Belirleyen Etmenler: Kültürün Tüketici
Davranışları Üzerindeki Etkisi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş.
Sabuncu, İ. 2013. Organik Tarımsal Üretim, Ürün Pazarı ve Fiyatlandırma. Uluslararası
2. Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi, sf: 321-335, Konya.
Sarıkaya, N. 2007. Organik Ürün Tüketimini Etkileyen Faktörler ve Tutumlar Üzerine
Bir Saha Çalışması. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,(14)
2007/2: 110-125, Kocaeli.
Tetik, S. 2012. Türk Tüketicisinin Organik Ürün Tercih Etmesine Neden Olan
Faktörlerin Uygulamalı Olarak İncelenmesi. Uluslararası Hakemli Beşeri ve
Akademik Bilimler Dergisi, Sayı: 1.
Timothy, E. P. 2006.Environmental Paradigm Shifts: Their Causes, Attributes, and
Implications for Environmental Sustainability Department of Environmental
Studies.The University of North Carolina at Asheville One University Heights
Asheville, North Carolina.
Trobe H.L. and Acott T.G. 2000. A Modified NEP/DSP Environmental Attitute Scale.
Journal of Environmental Education, 32(1), 12-20.
79
Hawcroft, L.J. and Milfont, T.L. 2010. The use (and abuse) of the new Environmental
paradigm scale over the last 30 years: A meta-analysis). Journal of
Environmental Psychology 30, 143- 158.
Uzun, F. 2006. Organik Tarım Üretim ve İhracatı. Marmara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Uluslararası İktisat Anabilim Dalı İktisat Bilim Dalı, İstanbul.
Yalçınkaya, E., Karataş, A. ve Talas, M. 2014. Öğretmen Adaylarının Çevresel
Tutumlarına Yönelik Bir Araştırma. Mediterranean Journal of Humanities, IV/1,
75-284, Antalya.
Yıldız, E. 2010. Organik Tarım Ürünlerinde Fiyatlandırma Politikaları: Eskişehir İlinde
Bir Uygulama. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
80
EK 1 Anket Formu
Anket No : İlçe :
Market Adı : Tarih :
Denek Adı : Anketi yapan :
A. TÜKETİCİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Hangi semtte oturuyorsunuz?
Medeni haliniz?
1. Evli
2. Bekar
3. Eşi vefat etmiş.
4. Eşinden ayrılmış.
“Yeni Çevresel Paradigma Ölçeği İle Organik Gıda Tüketicilerinin Çevreye
Yönelik Tutumlarının Değerlendirilmesi: Ankara İli Örneği”
Konulu Yüksek Lisans Tezi
Tüketici Anket Formu
A.Ü. ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIM EKONOMİSİ BÖLÜMÜ
81
Aile bireylerinin niteliği
Aile
Bireyleri
Cnsyt Yaş Öğrenim Durumu
a.Okuma-yazma bilmiyor
b. Okur- yazar
c. İlk
d. Orta
e. Lise
f. Yüksek okul
g. Üniversite
h. Yüksek Lisans-Doktora
Meslek Nerede
Çalışıyor?
Hanenin
toplam
aylık
geliri?
Organi
k ürün
tüketim
durumu
(+/-)
1. Kendi
2
3
4
B. TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI HAKKINDAKİ BİLGİLER
Gıda maddelerini nereden satın alıyorsunuz?
1. Üretici
2. Sokak
satıcısı
3. Semt pazarı
4. Manav
5. Hal
6. Süpermarket
7. Bakkal
8. Diğer
Gıda maddeleri alışverişi yaptığınız yerlerin seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz?
1. Yakınlığına
2. Fiyatlarının uygun olmasına
3. Ürünlerinin taze olmasına
4. Ürün kalitesinin iyi olmasına
5. Self servis (kendi kendine
alışveriş) alışverişe olanak
sağlaması
6. Taksitle alışveriş yapabilme
olanağı bulunması
7. Kredi kartı kullanımına
olanak sağlaması
8. Diğer
Gıda maddeleri alışveriş sıklığınız nedir?
1. Her gün
2. Haftanın bir günü
3. Aylık
4. Diğer
82
Aylık gıda maddeleri harcama tutarınız nedir? (Aile gelirinin % kaçı)
Aylık organik ürünlere yaptığınız harcama tutarı nedir? (Aile gelirinin % kaçı)
Gıda alışverişinizde önem verdiğiniz kriterler nelerdir?
1. Fiyat
2. Kalite
3. Tazelik (son kullanma tarihi)
4. Standardizasyon
5. Ambalaj
6. Diğer
C.TÜKETİCİNİN ORGANİK ÜRÜN HAKKINDAKİ BİLGİSİNİN
İNCELENMESİ
Tarımsal ürünlerin üretiminde gübre, ilaç veya hormonun etkisi nasıldır?
1. Olumlu 2. Olumsuz
Tükettiğiniz ürünlerin sağlıklı olduğuna inanıyor musunuz ?
1. Evet 2. Hayır
Hayır ise, nedenlerini açıklayınız ?
Organik ürünleri sağlık açısından mı yoksa çevre açısından mı faydalı buluyorsunuz?
1. Sağlık 2. Çevre 3. Her ikisi de
Organik ürün/ekolojik ürün kavramını duydunuz mu?
1. Evet
2. Hayır
83
Evet ise, organik ürün denilince ne anlıyorsunuz?
1. Sağlıklı ürün
2. Doğal ürün
3. Taze ürün
4. Hormonsuz ürün
5. Genetik olarak
değiştirilmemiş ürün
6. Küçük bir çiftlikte
yetiştirilmiş ürün
7. Sertifikalı-logolu ürün
8. Fikrim yok.
Organik ürünler hakkındaki bilgileri nereden sağladınız?
1. Kitle iletişim araçları
(televizyon, radyo, gazete,
dergi vs.)
2. Panel, konferans vs. gibi
bilimsel toplantılardan
3. Çevremdeki insanlardan
4. Organik ürünü satın aldığım
yerden
5. Diğer
Hangi organik ürünleri tüketiyorsunuz?
1. Taze sebze-meyve
2. Hayvansal ürünler (yumurta,
bal, süt vs.)
3. Kuru gıdalar (kayısı, üzüm,
incir vs.)
4. Tümü
5. Tahıl-bakliyat
6. Diğer
Tüketmek istediğiniz organik ürünler nelerdir?
1. Taze sebze-meyve
2. Hayvansal ürünler (yumurta,
bal, süt vs.)
3. Kuru gıdalar (kayısı, üzüm,
incir vs.)
4. Tümü
5. Diğer
Organik ürün satışı yapan yerlerden ürün satın alma sıklığınız nedir?
1. Her gün
2. Haftada bir
3. Ayda bir
4. Arada sırada
5. 1-2 defa
6. Diğer
84
Organik ürünleri tüketmedeki tercihiniz nedir?
1. Tat ve aroma unsuru
2. Beslenme ve sağlık
3. Ailede bebek olması
4. Yaşam tarzı
5. Diğer ürünlerde kimyasal
kalıntı olma riski
6. Güvenli oluşu
7. Moda, merak
Organik ürünleri rahatlıkla bulabiliyor musunuz?
1. Evet 2. Hayır 3. Diğer
Toplam gıda tüketiminizin % kaçı organik üründendir?
1. Tamamı
2. Yarısı
3. % 25-50
4. % 10-25
5. % 1-10
Organik ürünleri nereden satın alıyorsunuz?
1. Üretici
2. Manav
3. Bakkal
4. Organik ürün pazarı
5. Süpermarket
6. Hal
7. organik ürün satan özel
marketler
8. Diğer
Organik ürün tüketimiyle gelir seviyesinin bağlantılı olduğunu düşünüyor musunuz?
1. Evet 2. Hayır
Sizce organik ürünlerin diğer ürünlere göre daha pahalı olmasının gerekçeleri neler
olabilir?
Organik ürün fiyatlarını organik olmayan ürün fiyatlarına göre nasıl buluyorsunuz?
1. Çok yüksek
2. Yüksek
3. Normal
4. Düşük
Yüksek fiyat organik ürün tüketimini nasıl etkiler?
1. Olumlu 2. Olumsuz 3. Diğer
85
Organik ürünlere güveniyor musunuz?
1. Evet. Çünkü ….
2. Hayır. Çünkü …
Organik ürünleri organik olmayan ürünlerden nasıl ayırt ediyorsunuz?
1. Tat ve aroma
2. Görünüm
3. Sertifika-Logo
4. Etiket bilgisi
5. Diğer
Organik ürünleri alırken en çok nelere dikkat ediyorsunuz?
1. Etiketine
2. Güvenilir yerlerden almaya
3. Fiyatına
4. Ambalajına
5. Üreten firmaya
6. Nerede üretildiğine
Organik ürün tanıtımını yeterli buluyor musunuz?
1. Evet 2. Hayır
Organik ürün tüketiminin artırılması için tüketicinin bilinçlendirilmesi konusunda bir
eksiklik var mıdır? Varsa neler yapılabilir?
Organik ürünlerle ilgili beklentileriniz nelerdir?
Organik ürün tüketmeyen kişilere bu ürünleri tüketmesini önerir misiniz?
1. Evet
2. Hayır
86
D. YENİ ÇEVRESEL PARADİGMA ÖLÇEĞİ SORULARI
S.No İfadeler
Kes
inli
kle
Kat
ılıy
oru
m
Kat
ılıy
oru
m
Kar
arsı
zım
Kat
ılm
ıyo
rum
Kes
inli
kle
Kat
ılm
ıyo
rum
1
Dünyada yaşayabilecek insan sayısının sınırına
yaklaşmaktayız.
2
İnsanlar, ihtiyaçları için doğal çevrede değişiklik yapma
hakkına sahiptir.
3
İnsanların doğaya müdahalesi, genelde felaketle
sonuçlanmaktadır.
4
İnsanın yaratıcılığı dünyanın yaşanmaz bir hal almayacağını
garanti eder/almasını engelleyecektir.
5 İnsanlar, çevreye çok fazla zarar vermektedir.
6
Eğer biz nasıl geliştireceğimizi öğrenebilirsek dünyamız çok
fazla doğal kaynağa sahiptir.
7
Bitki ve hayvanların da en az insanlar kadar var olma hakkı
vardır.
8
Doğanın dengesi, sanayileşmenin olumsuz etkileriyle
mücadele edecek kadar güçlüdür.
9
Özel yeteneklerine rağmen insanoğlu hala doğanın
kurallarına bağımlıdır.
10
İnsanoğlunun karşı karşıya kaldığı “ekolojik kriz” çok
abartılmaktadır.
11 Dünya, sınırlı yer ve kaynaklara sahiptir.
12
İnsanlar doğanın kalan kısmına da hükmetmeyi
istemişlerdir.
13 Doğanın dengesi, çok hassastır ve kolayca bozulabilir.
14
İnsanlar eninde sonunda doğayı nasıl kontrol
edebileceklerini öğreneceklerdir.
15
Şu an içinde bulunduğumuz durum aynen devam ederse
yakında büyük bir çevre felaketi yaşayacağız.
87
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Ceyda ATALAY
Doğum Yeri : Ankara
Doğum Tarihi : 06.10.1987
Medeni Hali : Evli
Yabancı Dili : İngilizce
Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)
Lise : Ayrancı Lisesi (2004)
Lisans : Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü (2010)
Yüksek Lisans: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Ana
Bilim Dalı (Eylül 2010-Nisan 2016)
Çalıştığı Kurumlar
Borusan Oto Servis ve Ticaret A.Ş. (2013-2014)
Arte Koleji (2015- )