Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
ÇİFTLİK HAYVANLARI GENETİK KAYNAKLARININ KORUNMASI VE
SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI KÜRESEL STRATEJİLERİNİN VE
TÜRKİYE ÖRNEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
A. Oya AKIN
ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI
ANKARA
2017
Her hakkı saklıdır
ii
ÖZET
Doktora Tezi
ÇİFTLİK HAYVANLARI GENETİK KAYNAKLARININ KORUNMASI VE
SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI KÜRESEL STRATEJİLERİNİN VE
TÜRKİYE ÖRNEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
A. Oya AKIN
Ankara Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Zootekni Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL
Biyoçeşitliliğin önemli bir unsurunu oluşturan çiftlik hayvan genetik kaynaklarının
korunması, hayvansal üretimin karmaşık yapısı nedeniyle sürdürülebilir kullanımı da
içine alan uzun dönem yaygın ve sistematik stratejilerin oluşturulmasını gerekli
kılmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de mevcut çiftlik hayvan genetik kaynakları
zenginliğinin, ülkemizin hayvancılık sektörünün talepleri dikkate alınarak korunması ve
yönetimi bir zorunluluk halini almıştır.
Bu çalışmada, dünyada hayvan genetik kaynaklarının tespiti, tanımlanması, korunması,
sürdürülebilir kullanımı, geliştirilmesi, alt yapı ve politika oluşturulması ile ilgili
uluslararası mevzuat, örgütlenme, proje ve örnek ülke çalışmaları değerlendirilmiştir.
Yaygın olarak kullanılan in situ ve ex situ koruma yöntemlerinin uygulanabilirliği
incelenmiştir. Türkiye’de konuyla ilgili mevcut bilgi birikimi ve kamuoyu bilinirliğini
ortaya koymak üzere hazırlanan anket sonuçları ışığında bir analiz yapılmıştır. Hayvan
Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem Planı (2015-2020) değerlendirilmiştir.
Temmuz 2017, 259 sayfa
Anahtar Kelimeler: Çiftlik hayvan genetik kaynakları, koruma, sürdürülebilir
kullanım.
iii
ABSTRACT
Ph.D. Thesis
ASSESSMENT OF FARM ANIMAL GENETIC RESOURCES CONSERVATION
AND SUSTAINABLE UTILIZATION GLOBAL STRATEGIES AND
EVALUATION OF TURKEY CASE STUDY
A. Oya AKIN
Ankara University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Animal Science
Supervisor: Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL
Due to the complex nature of livestock production, conservation of farm animal genetic
resources (FAnGR), one of the important components of biodiversity, requires the
establishment of long-term widespread and systematic strategies. Inclusion of
sustainable utilization of animal genetic resources to the strategies is inevitable to reach
the success goals. Within this point of view, Turkey’s farm animal genetic diversity
richness must be conserved and managed regarding the animal production sector
demands.
In this study, international legislations, organizational structures, projects and some
countries’ case studies on inventory, conservation and sustainable utilization,
infrastructure, and policy issues were examined. Implementations of broadly used in
situ and ex situ conservation methods were reviewed. An analysis was executed in
scope of the current knowledge on FAnGR in Turkey and the questionnaire results,
which aim to reflect stakeholders’ awareness. The National Strategy and Action Plan on
Animal Genetic Resources (2015-2020) was evaluated.
July 2017, 259 pages
Key Words: Farm animal genetic resources, conservation, sustainable utilization.
iv
TEŞEKKÜR
Bu tez çalışmasında olduğu kadar, çiftlik hayvan genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı konusundaki diğer çalışmalarımda da güven ve desteklerini
esirgemeyen, değerli hocam Sayın Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL’a (Zootekni
Anabilim Dalı) en içten teşekkürlerimi sunarım.
Hayvan genetik kaynakları ulusal odak noktası görevini birlikte yürüttüğüm mesai
arkadaşım Dr. Mesut YILDIRIR’a sabrı ve desteği için çok teşekkür ederim. Hayvan
genetik kaynakları çalışmalarına öncülük eden Bakanlıktaki ilk amirim Şube Müdürü
Dr. Hayriye KEÇECİ’ye, Daire Başkanım Dr. Bekir ANKARALI’ya ve Zir. Yük. Müh.
Nermin AKSÜMER’e destekleri için teşekkür ederim. Hem moral hem de teknik
yardımları için Prof. Dr. İnci TOGAN’a, Prof. Dr. Nurinisa ESENBUGA’ya (Atatürk
Üniversitesi Zootekni Anabilim Dalı), Yazılım ve Veri Tabanı Uzm. Gürol ESER’e,
Elk. Müh. Etkin ELVER’e ve Prof. Dr. Edda FLACH BAYRAK’a teşekkür ederim. Tez
çalışmalarımın bir bölümünü oluşturan anket değerlendirmeleri sırasında programa
aktarma, uygulama ve yorumlamalardaki yardımları için Prof. Dr. A. Canan YAZICI
GÜVERCİN’e (İstanbul Aydın Üniversitesi) teşekkürü borç bilirim.
Tez çalışmamı tamamlamamı çok arzu etmiş olan sevgili babam Metin AKIN, sevgili
annem Nurhan AKIN, kardeşim Bilge AKIN, Çiğdem USLU ve Efe AKIN’a sonsuz
teşekkürler.
A. Oya AKIN
Ankara, Temmuz 2017
v
İÇİNDEKİLER
TEZ ONAY SAYFASI
ETİK .................................................................................................................................. i
ÖZET ................................................................................................................................ ii
ABSTRACT .................................................................................................................... iii
TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iv
KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................................... viii
ŞEKİLLER DİZİNİ ....................................................................................................... xi
ÇİZELGELER DİZİNİ ............................................................................................... xiii
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
2. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE HGK YÖNETİMİ ............................................... 11
2.1 Biyoçeşitlilik ve Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları .......................................... 11
2.1.1 Biyoçeşitlilik .......................................................................................................... 11
2.1.2 Genetik kaynaklar kavramı ................................................................................ 15
2.1.3 ÇHGK’nın biyoçeşitlilik için önemi ................................................................... 23
2.1.4 ÇHGK üzerindeki tehditler ................................................................................. 33
2.2 Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Çalışmaları ................................................. 36
2.2.1 ÇHGK’da uluslararası yapılanma ..................................................................... 36
2.2.1.1 Tespit, tanımlama ve izleme ............................................................................. 45
2.2.1.2 Koruma .............................................................................................................. 51
2.2.1.3 Sürdürülebilir kullanım ................................................................................... 53
2.2.1.4 Politika ve alt yapı oluşturma .......................................................................... 62
2.2.2 ÇHGK’da Türkiye’de yürütülen çalışmalar ..................................................... 68
2.2.2.1 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar ............................................................... 69
2.2.2.2 HGK Türkiye durum raporları ....................................................................... 76
2.2.2.3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planı (2015-2020) .......................................... 77
2.2.2.4 Tespit, tanımlama ve izleme ............................................................................. 80
2.2.2.5 Koruma ............................................................................................................ 102
2.2.2.6 Sürdürülebilir kullanım ................................................................................. 105
2.2.2.7 Politika ve alt yapı oluşturma ........................................................................ 112
2.3 ÇHGK Örgütlenmeleri ......................................................................................... 126
vi
2.3.1 FAO çalışmaları ................................................................................................. 126
2.3.2 Ülke örnekleri ..................................................................................................... 128
2.3.3 TAGEM çalışmaları ........................................................................................... 131
2.3.4 Destek olan kuruluşlar ....................................................................................... 131
2.4 Koruma Yöntemleri .............................................................................................. 131
2.4.1 Koruma sürüleri ve etkin populasyon büyüklükleri ...................................... 136
2.4.2 Koruma için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi ............................... 141
2.4.3 Çiftleştirme sistemleri ........................................................................................ 142
3. MATERYAL VE YÖNTEM .................................................................................. 147
3.1 Materyal ................................................................................................................. 147
3.2 Yöntem ................................................................................................................... 148
4. BULGULAR ............................................................................................................ 151
4.1 Türkiye’de ÇHGK Koruma ve Sürdürülebilir Kullanım Konularında
Mevcut Durumun Tespiti .................................................................................... 151
4.1.1 Korumada sağlanan ilerleme ............................................................................ 155
4.1.2 Sürdürülebilir kullanım önlemleri ................................................................... 158
4.2 Anket Sonuçlarının Analizi ve Mevcut Bilgiler Çerçevesinde Türkiye’deki
Durumun Değerlendirilmesi ............................................................................... 158
4.2.1 Ankette yer alan soru tiplerine göre elde edilen bulgular .............................. 160
4.3 Türkiye’de Yetiştiriciliği Yapılan Çiftlik Hayvanları Türlerinde Koruma
Önceliklerinin Tespiti .......................................................................................... 187
5 .TARTIŞMA VE SONUÇ ........................................................................................ 190
5.1 Korumada Dünyada Yürütülen Uygulamaların Değerlendirilmesi ................ 193
5.2 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Koruma Yöntemlerinin
Uygulanabilirlikleri .............................................................................................. 195
5.3 Sürdürülebilir Kullanımda Dünyada Uygulanan Yöntemlerin
Değerlendirilmesi ................................................................................................. 197
5.4 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Sürdürülebilirliğin Sağlanması .................... 200
5.5 Örgütlenmede Dünyaya Ayak Uydurmanın Gerekleri ve Yolları ................... 205
5.6 HGK-USEP’in (2015-2020) değerlendirilmesi ................................................... 207
KAYNAKLAR ............................................................................................................ 213
EKLER ......................................................................................................................... 220
vii
EK 1 Anket soruları .................................................................................................... 221
EK 2 IV. Tip Soruların Gruplandırılmış Cevapları ................................................ 226
EK 3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planının (2015-2020) Değerlendirmesi ....... 233
EK 4 GTGK Komisyonu Çok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW) ..................... 246
EK 6 Önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesi;
tanımlanan tahmini tür sayısı, değerlendirilen tür sayısı ve tehlike
altındaki tür sayısı ............................................................................................. 251
EK 7 EFABIS, KKKS, TÜRKVET, HGK I. Türkiye Durum Raporunda
bildirilen ve tescil edilen Türkiye HGK ........................................................... 252
EK 8 Dişi ve erkek damızlık birey sayılarına göre etkin populasyon
büyüklükleri ....................................................................................................... 255
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 257
viii
KISALTMALAR DİZİNİ
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri ve Amerikan Doları
ABS Erişim ve Yararların Paylaşımı (Access and Benefit-Sharing)
AFA Araştırma Fırsat Alanı (TAGEM Mastır Planı)
AFLP Amplifiye Edilmiş Fragment Uzunluk Polimorfizmi
AKS Arı Kayıt Sistemi
BÇS Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
BDUTAE Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü
BM Birleşmiş Milletler
BRICS Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Çin ve Güney Amerika
CGRFA Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu
COP BÇS Taraflar Toplantısı
ÇHGK Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları
ÇP Çerçeve Programı
DAD-IS Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Sitemi
DAK Doğu Anadolu Kırmızısı sığır ırkı
DAkTAE Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü
DATAE Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü
DNA Deoksiribonükleik Asit
DPT Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (Mülga) Kalkınma
Bakanlığı
DTÖ Dünya Ticaret Örgütü
EAAP Avrupa Zootekni Federasyonu
EFABIS Avrupa Çiftlik Hayvan Biyoçeşitliliği Bilgi Sistemi
ERFP Hayvan Genetik Kaynakları Avrupa Bölgesel Odak Noktası
FAO Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
GAK Güney Anadolu Kırmızısı sığır ırkı
GIAHS Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (Globally
Important Agricultural Heritage Systems)
GKGM Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü
ix
GLOBALDIV Küresel Çeşitlilik Projesi
GMBAE TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Araştırma
Enstitüsü
GPA Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı (KEP)
GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
GT Gıda ve Tarım
GTGK Gıda ve Tarım Genetik Kaynakları
GTHB Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
HAYGEM Hayvancılık Genel Müdürlüğü
HGK Hayvan genetik kaynakları
HGK-USEP Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem
Planı (2015-2020)
HGK-KEP Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı (FAO)
ICARDA Kurak Alanlar Uluslararası Araştırma Merkezi
IUCN Uluslararası Doğa Koruma Birliği (International Union
for Nature Conservation)
İDÇS İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
KAE Koyunculuk Araştırma Enstitüsü
KAÜEGM Kafkas Arısı Üretim, Eğitim ve Gen Merkezi Müdürlüğü
KKKS Koyun-Keçi Kayıt sitemi
MAM TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi
MTA Materyal Transfer Anlaşması
MYPOW GTGK Çok Yıllık Çalışma Programı
(Multi Year Programme of Work)
OECD Uluslararası Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı
OSB Orman ve Su İşleri Bakanlığı
OTP Ortak Tarım Politikası
PDO Korunmuş köken (Protected Designation of Origin)
RBI Uluslararası Nadir Irklar Derneği (Rare Breed
International)
SBSTTA Bilim ve Teknoloji Yardımcı Danışma Organı
SEC FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi
x
STK Sivil Toplum Kuruluşu
TAGEM Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü
TPE Türk Patent ve Marka Kurumu
TRGM Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu
TÜRKVET Sığır Kayıt Sistemi
UHAEM Uluslararası Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi
TRIPS Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (Agreement
on Trade-Related Intellectual Property Rights Agreement)
WANA Batı Asya ve Kuzey Afrika (West Asia and Nort Africa)
WCED Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (World
Commission on Environment and Development)
WIPO Genetik Kaynaklar Geleneksel Bilgi ve Folklor Üzerine
Hükümetler Arası Komite (Intergovernmental Committee
on Intellectual Property and Genetic Resources,
Traditional Knowledge and Folklore)
YGS Yerli Güney Sarısı sığır ırkı
xi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1 Çeşitli yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde et üretimi eğilimi ........ 2
Şekil 1.2 Hayvan genetik kaynakları yönetiminin değişiminde temel belirleyiciler ...... 5
Şekil 1.3 Türkiye sığır, koyun ve keçi varlığında 1991-2016 yıllarında değişimler
(milyon baş) .................................................................................................... 6
Şekil 1.4 Türkiye yerli, kültür ve melez sığır varlığında 1991-2016 yıllarında
değişimler (milyon baş) ................................................................................... 7
Şekil 1.5 Türkiye manda varlığında 1991-2016 yıllarında değişimler (onbin baş) ........ 8
Şekil 1.6 Çeşitli yıllarda Türkiye’de kırmızı ve beyaz et üretimi ................................... 8
Şekil 1.7 Çeşitli yıllarda Türkiye’de süt üretimi.............................................................. 9
Şekil 2.1 Dünya hayvan genetik kaynakları çeşitliliği .................................................. 21
Şekil 2.2 Sığır, koyun, keçi ve domuz türlerinin evcilleştirilme bölgeleri ve
yaklaşık evciltilme zamanı. ............................................................................ 25
Şekil 2.3 Ülkelere göre hayvan genetik kaynaklarının yönetimi faaliyetlerine
verilen önem düzeyleri ................................................................................... 32
Şekil 2.4 Bazı tehditler açısından koruma yöntem tercihlerinin (in vivo ve in
vitro) değerlendirilmesi ................................................................................. 34
Şekil 2.5 HGK II. Dünya Durum Raporuna göre HGK üzerindeki tehditler ................ 35
Şekil 2.6 DAD-IS, EFABIS ve ulusal HGK ağlarının yapısı ........................................ 47
Şekil 2.7 Sığır, koyun, keçi, domuz ve tavuk türlerinde fenotipik karakterizasyon ...... 48
Şekil 2.8 Çoklu ülkenin katılımıyla kurulacak gen bankalarında sağlanacak katkı
tercihi oranları (%) ......................................................................................... 53
Şekil 2.9 Sığır türünde 2004 ve 2015 yıllarında çeşitli ıslah araçlarının
kullanımı ........................................................................................................ 56
Şekil 2.10 Sürdürülebilir tarım sistemlerine uygulanabilecek GIAHS’lerinin
özgün nitelik ve prensipleri .......................................................................... 60
Şekil 2.11 HGK yönetiminde kapasite gereksinimleri .................................................. 66
Şekil 2.12 Ankara Tavşanı .......................................................................................... 104
Şekil 2.13 Karakaçan koyunu ...................................................................................... 104
Şekil 2.14 ÇHGK yönetim stratejilerinin oluşturulması için gereken bilgi ................ 142
Şekil 4.1 Anket katılımcılarının görev yeri dağılımı ................................................... 159
xii
Şekil 4.2 Anket katılımcılarının çalışma alanlarının dağılımı ..................................... 159
Şekil 4.3 ÇHGK’yı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgi ihtiyacı .................. 162
Şekil 4.4 Yasal, yönetsel ve finansal desteklerin yeterlilik dağılımı ........................... 162
Şekil 4.5 Risk kriterlerinin belirlenme durumu ........................................................... 163
Şekil 4.6 Uygulanan koruma tedbirlerinin bilinirlik dağılımı ..................................... 164
Şekil 4.7 Sürdürülebilir kullanım çalışmalarının yeterliliği için dağılım .................... 164
Şekil 4.8 Sürdürülebilir kullanımda işbirliğinin durumu için dağılım ........................ 165
Şekil 4.9 Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşımın bilinirliği dağılımı ......... 166
Şekil 4.10 “ÇHGK’nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı
ile ilgili yasal düzenleme mevcut mu?” sorusuna verilen yanıtların
dağılımı....................................................................................................... 166
Şekil 4.11 Korumaya ayrılan kaynakların yeterlilik dağılımı ..................................... 167
Şekil 4.12 Kamuoyu farkındalığı programlarının bilinirlik durumu dağılımı ............. 168
Şekil 4.13 Acil müdahale sistemlerinin durumundaki bilinirliğin dağılımı ................ 168
Şekil 4.14 Felaket senaryolarında risk altındaki ırkların korunması ile ilgili
düzenlemelerin durumundaki bilinirliğin dağılımı .................................... 169
Şekil 4.15 ÇHGK ulusal veri bankasının durumundaki bilinirliğin dağılımı .............. 170
Şekil 4.16 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası ................................................. 171
Şekil 4.17 ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’de ve dünyada yürütülen
çalışmalardan haberdar olma durumu ........................................................ 184
Şekil 5.1 Dünya çiftlik hayvan ırklarının risk durumu ................................................ 190
xiii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 2.1 Evcilleştirilmiş bazı türler, ataları, evcilleştirilme bölgeleri,
yolakları ve zamanları (günümüzden önce) ............................................ 24
Çizelge 2.2 HGK’nın öneminin farklı paydaş gruplarınca algılanma düzeyi (%) ..... 32
Çizelge 2.3 ÇHGK üzerindeki tehditler ve dinamikleri ............................................. 33
Çizelge 2.4 Dünyada evcil hayvan bilgi sistemi (DAD-IS) üzerinde kayıtlı türler. ... 50
Çizelge 2.5 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar ........................................................ 70
Çizelge 2.6 Türkiye’de gıda ve tarım için kullanılan genetik kaynaklarına
ait türler ................................................................................................... 80
Çizelge 2.7 Türkiye HGK’nın risk durumları (memeli, kanatlı ve diğer türler) ........ 81
Çizelge 2.8 Koruma altına alınan ırklar, koruma şekli ve yeri ................................. 103
Çizelge 2.9 Hayvancılık Araştırma Fırsat Alanı (AFA) ve programlarının
öncelik sıralaması (2016-2020) ............................................................. 114
Çizelge 2.10 Koruma yöntemlerinin amaçların gerçekleşmesindeki etkinlikleri ....... 135
Çizelge 2.11 Risk durumları ve koruma öncelikleri ................................................... 136
Çizelge 2.12 Türlerin üreme kapasitelerine göre iki gruba ayrıldığı durumda
üreme gruplarında risk kategorileri ve sayısal sınırları ......................... 137
Çizelge 2.13 Bir populasyon alt gruplarına ayrıldığında bir genin kaybolma
olasılığı .................................................................................................. 143
Çizelge 3.1 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planları için Değerlendirme Tablosu ... 150
Çizelge 4.1 2005-2016 yıllarında destekleme kapsamına alınan il, ırk/tip,
hayvan materyali ve yetiştirici sayısı ile destekleme tutarı (TL) .......... 156
Çizelge 4.2 Çeşitli yıllarda yerinde koruma destekleme birim miktarları (TL) ....... 157
Çizelge 4.3 Enstitü koşullarında koruma altına alınan ırk ve hat sayısı ................... 157
Çizelge 4.4 Hayvan gen bankalarında koruma altına alınan ırk sayıları ve
saklanan materyal .................................................................................. 158
Çizelge 4.5 Soru 1 e verilen yanıtların unvanlara göre dağılımı .............................. 161
Çizelge 4.6 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası ............................................ 171
Çizelge 4.7 ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden
olduğu tehditlerin önem sırası ............................................................... 172
Çizelge 4.8 ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı tehditlerin önem sırası ..................... 173
Çizelge 4.9 ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sırası ........................................... 173
xiv
Çizelge 4.10 Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında
öncelik sırası .......................................................................................... 174
Çizelge 4.11 Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının
tanımlanmasında öncelik sırası.............................................................. 175
Çizelge 4.12 Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya
koyacak bir envanter çalışması için öncelik sırası ................................ 175
Çizelge 4.13 Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve
uygulanması için öncelik sırası ............................................................. 176
Çizelge 4.14 ÇHGK’ nın in situ korunmasındaki güçlüklerin önem sırası ................ 177
Çizelge 4.15 ÇHGK’ nın ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı)
korunmasındaki güçlüklerin önem sırası ............................................... 177
Çizelge 4.16 ÇHGK’ nın ex situ in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak)
korunmasındaki güçlüklerin önem sırası ............................................... 178
Çizelge 4.17 ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve
uygulanmasındaki güçlüklerin önem sırası ........................................... 179
Çizelge 4.18 ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için
öncelik sırası .......................................................................................... 179
Çizelge 4.19 ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak
araştırmalarda öncelik sırası .................................................................. 180
Çizelge 4.20 ÇHGK’yı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden
geçirilme nedenlerinin önem sırası ........................................................ 181
Çizelge 4.21 20. sorunun b seçeneği ile 25. sorunun d seçeneğinin birlikte
değerlendirilmesi ................................................................................... 182
Çizelge 4.22 12. soru ile 26. sorunun birlikte değerlendirilmesi ................................ 183
Çizelge 5.1 Dünyada koruma faaliyetlerinin durumu ............................................... 193
Çizelge 5.2 Halk Elinde Ülkesel Hayvan Islahı Projesi yıllara göre ırk, il,
yetiştirici ve hayvan sayısı..................................................................... 201
1
1. GİRİŞ
Değişen dünyada insanoğlunun geçmişten günümüze önemli ve değişmez
gereksinimlerinin başında yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Dünyada yaşanan
gelişmeler geleceğin en önemli sektörünün tarım, stratejik ürününün ise gıda olacağını
göstermektedir. Bitkisel üretime elverişsiz alanların değerlendirilmesi, küresel gıda
açığının azaltılması ve gelecek kuşaklar için gıda güvencesinin sağlanmasında,
hayvansal üretimin önemli bir rolü bulunmaktadır. Hayvansal ürünler taşıdıkları
biyolojik özellikleri nedeniyle de vazgeçilmez ve diğer besin maddeleri ile yeri
doldurulamaz bir konumdadırlar. Dünyadaki değişim ve gelişmelerin ışığı altında
Türkiye’de gıda güvencesinin sağlanması amacıyla, hayvancılığın bu gelişmeler ile
uyum içerisinde sürdürülmesi gerekmektedir.
Hayvancılık sektörü bugün, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına
hammadde sağlamak, farklı ekosistem dengelerinin korunmasına katkıda bulunmak,
kırsal alandaki işsizliği azaltmak, ulusal gelirleri artırmak ve sigortalamak, göç ve
bunun ortaya çıkardığı sosyal sıkıntıları önlemek ve kültürel sembol niteliği taşımak
gibi önemli ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir.
Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi
kişi başına tüketilen hayvansal ürün miktarıdır. Bu bağlamda hayvansal protein tüketimi
ile kalkınma arasında sebep sonuç ilişkisinin var olduğu ileri sürülebilir. Genetik
çeşitliliği koruyabilmek ve talepleri karşılayabilecek HGK populasyonlarını
sağlayabilmek için hayvancılık sektörü eğilimleri ve HGK üzerine potansiyel etkilerinin
tanımlanması ve daha etkin izlenmesine gereksinim duyulmaktadır (Şekil 1.1).
2
Şekil 1.1 Çeşitli yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde et üretimi eğilimi
(Anonymous 2015b)
Ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmeler entansif hayvansal üretim sistemlerinde
kullanılmak üzere verimi yüksek ırkların geliştirilmesini ve kullanımını ön plana
çıkarmıştır. Ancak, hayvansal üretimi artırmak amacıyla yapılan genotipik ıslah
çalışmaları ve son yıllarda hayvan ithallerinin hız kazanması, diğer ülkelerde olduğu
gibi Türkiye’de de aynı sonucu doğurmuş, genetik çeşitliliğin azalması veya kaybolması
tehlikesini beraberinde getirmiştir.
Çevre, iklim ve arazi kullanımındaki değişiklikler ile bilimsel çevrelerce önemi önceden
beri vurgulanan “biyolojik çeşitlilik ve bunun tamamlayıcı unsuru olan genetik
kaynaklar” konuları ilk olarak 1992 yılında gerçekleştirilen Rio Konferansı ile gündeme
getirilmiştir.
Biyolojik çeşitliliği kapsamlı şekilde ele alan uluslararası tek belge olan Biyolojik
Çeşitlilik Sözleşmesi’nin (BÇS) biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin
sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynakların kullanımından sağlanan yararların adil
ve eşit paylaşımı olmak üzere üç hedefi bulunmaktadır. BÇS’ye ek Genetik Kaynaklara
Erişim ve Bunların Kullanımından Sağlanan Yararların Adil ve Eşit Paylaşımı
Hakkında Nagoya Protokolü 2010 yılında, Japonya’da yapılan Onuncu Taraflar
Konferansı’nda (COP) kabul edilmiştir. Genetik kaynakların ve ilgili geleneksel
3
bilginin kullanımını ve bunların kullanımından sağlanan yararların adil ve eşit
paylaşımını amaçlayan Protokolde, biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin
sürdürülebilir şekilde kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir gelişime ve
insan refahına olan katkısının artırılması hedeflenmiştir.
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı
(HGK-KEP) ve İnterlaken Deklarasyonu’nun 2007 yılında kabul edilmesiyle hayvan
genetik kaynaklarının öneminin anlaşılması, bu kaynakların kullanımında
sürdürülebilirliğin sağlanması ve korunması hususlarında küresel ölçekte bir ivme
yakalanmıştır. HGK-KEP’de; karakterizasyon, envanter, eğilim ve ilgili risklerin
izlenmesi, koruma, sürdürülebilir kullanım ve ıslah, politika, altyapı ve kapasite
geliştirme konuları stratejik öncelik olarak kabul edilmiştir. İnterlaken Deklarasyonu
ile ülkeler, HGK’da yaşanan erozyonun farkında olduklarını ve öncelikli koruma
görevinin kendilerinde olduğunu onaylamışlardır.
Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de geçtiğimiz yüzyılın sonlarında
biyolojik çeşitliliği ve genetik kaynakları koruma yöntemleri belirlenmiş, Türkiye
koşulları ve özellikle ülkenin biyolojik zenginliği dikkate alınarak ulusal amaç ve
hedefler ortaya konulmuştur. Ancak belirlenen hedeflere ulaşmada hala önemli
zorluklarla karşılaşılmaktadır.
Omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler ve likenler, mantarlar ve kahverengi algler olmak
üzere diğer önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesinde yer alan
verilere göre (EK 6) dünyada omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler ve diğer (likenler,
mantarlar ve kahverengi algler) taksonomik gruplarda tanımlanan tahmini tür sayısı
1.642.189, risk durumları değerlendirilen tür sayısı 44.838 ve tehlike altındaki tür sayısı
16.928 olarak verilmektedir. Tanımlanan ve değerlendirilen türlerde koyun (Ovis aries),
keçi (Capra hircus) ve tek hörgüçlü deve (Camelus dromedarius) gibi evcilleştirilmiş
türler kapsam dışı bırakılmıştır (Vié vd. 2009). FAO Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi
Sistemi (DAD-IS) kayıtlarına göre 19 memeli, 17 kanatlı ve türler arası melezlemeyle
elde edilmiş iki fertil tür (Çift hörgüçlü deve x tek hörgüçlü deve ve ördek x Muscovy
ördeği) olmak üzere gıda ve tarım için önem taşıyan toplam 38 tür bildirilmiştir. Bu
4
türlere ait DAD-IS’de bildirilen 8.774 ırkın 7.718’i yerli ırk ve 1.056’sı sınır aşan ırk
olarak sınıflandırılmıştır (Anonymous 2015a).
Biyoçeşitlilik; ekosistem, tür ve genetik kaynaklar çeşitliliği şeklinde sınıflanan ve tüm
canlılığın çeşitliliğini ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Evcil hayvan
genetik kaynakları, biyolojik çeşitliliğin önemli bir unsuru olup insanların gıda ve tarım
alanında çeşitli taleplerini karşılamakta, gıda güvencesi ve hayvancılığın
geliştirilmesinde yaşamsal önem taşımaktadır.
Özellikle çiftlik hayvan ırklarının yok olması doğrudan insan yaşamı ile ilişkilidir ve
konunun ekolojik yönü yanında sosyo-ekonomik yönü de bulunmaktadır. Gelişmekte
olan ülkelerde yaklaşık 2 milyar insan taşıma ve çeki gücü açısından hayvanlara
bağımlıyken, dünyada 600 milyondan fazla insan geçimlerini sağlamak için çiftlik
hayvanları yetiştiriciliği ile ilgili faaliyetlere gereksinim duymaktadır (Anonymous
2015b).
Günümüzde artan nüfus, sanayileşme ve değişen tüketim olanak ve tercihleri sonucu
doğal kaynakların geri dönüşümsüz olarak kaybedilmesi söz konusu olmaktadır.
Gelecek 20 yılın sonunda dünya tarımının 2 milyar insanı daha beslemesi gerekecektir.
İkibin yılında 229 milyon ton olan dünya et üretiminin 2050 yılında 465 milyon tona,
süt üretiminin ise 580 milyon tondan 1.043 milyon tona ulaşması öngörülmektedir. Bu
artışın sağlanmasının önünde; tarım arazilerinin azalması, biyoyakıt üretimine ayrılan
tarım arazilerinin artması, su kaynaklarının azalması, küresel ısınma ve hayvancılık
sektörünün çevreye etkileri gibi tehdit ve engeller bulunmaktadır. Gelecekte hayvansal
üretimde klonlama ve doğrudan gen manipulasyonları önemli rol oynayacaktır.
Enfeksiyöz hayvan hastalıkları ve zoonozlarla mücadele ise en önemli sorun olmaya
devam edecektir (Rafai 2009).
Beslenme alışkanlığı, coğrafi koşullar ve kültürel faktörler nedeniyle önemli farklılıklar
göstermekle birlikte, ülkelerin besin gereksinimlerini mümkün olduğunca dışarıya
bağımlı olmaksızın karşılama isteği devletleri, sektörü destek ve koruma altına alan
kapsamlı tarım politikaları oluşturmaya yöneltmektedir. İçinde bulunduğumuz 21.
5
yüzyılda bitkisel ve hayvansal kökenli besin maddelerinin üretimi, gelişmiş ülkelerin
tekelinde daha stratejik bir konuma ulaşacak, aynı zamanda az gelişmiş veya gelişmekte
olan ülkelere karşı politik ve ekonomik bir güç olarak da kullanılabilecektir.
Ekonomik, sosyal, kültürel, teknik ve politik faktörler hayvan genetik kaynaklarının
yönetimi açısından hayvancılık sektörünü etkileyen unsurlardır (Şekil 1.2). Küresel
hayvancılık sektörü üzerine etkili faktörler aynı zamanda HGK üzerine de etki eden
temel faktörlerdir. Pek çok ülkede gelecekte bu etkilerin daha da artarak devam
edeceğini bildirilmektedir. Hayvansal kaynaklı gıdalara olan talep artışı HGK üzerinde
esas tehdidi oluşturmaktadır. Güney Asya ve Afrika et ve süt tüketiminin esas
merkezleri olmaya başlamıştır. Bu bölgeler küçük işletmelerin ve göçer sistemde
üretimin yoğunlukta fakat kaynakların kısıtlı olduğu, büyük HGK çeşitliliğine sahip
alanlardır (Anonymous 2015b).
Şekil 1.2 Hayvan genetik kaynakları yönetiminin değişiminde temel belirleyiciler
(Anonymous 2015b)
6
Türkiye’de 2016 yılı verilerine göre, 31 milyon koyun; 10,3 milyon keçi; 14 milyon
sığır; 142 bin manda; 120 bin at; 38,2 bin katır; 151,4 bin eşek; 1,6 bin deve; 1,3 bin
domuz; 329 milyon tavuk (220 milyon ton et tavuğu ve 109 milyon ton yumurta
tavuğu); 3,2 milyon hindi; 413,8 bin ördek; 0,9 milyon kaz; 7,9 milyon arı kovanı ve 5,3
bin açılan ipekböceği kutusundan oluşan hayvan varlığından 18,5 milyon ton süt; 1,2
milyon ton kırmızı et; 1,9 milyon ton tavuk eti, 18,1 milyar tavuk yumurtası, 62,5 bin
ton yapağı; 5,4 bin ton kıl; 341 ton tiftik; 105,7 bin ton bal; 4,4 bin ton balmumu ve 103
ton ipek kozası (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a) 2,1 milyon ton beyaz et üretilmektedir
(http://www.besd-bir.org, 2017b).
Sığır, koyun ve keçi varlığındaki sayısal değişimi izlemek amacıyla 1991-2016 yılları
arasındaki dönem incelendiğinde (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a), 1991 yılında 11,97
milyon baş olan sığır varlığının 2003 yılında en düşük 9,78 milyon baş olarak
gerçekleştiği, 2016 yılında ise 14,08 milyon başa ulaştığı görülmektedir. Koyun varlığı
1991 yılında 40,4 milyon baştan 2002 yılında 25,17 milyon başa kadar gerilerken 2016
yılında 30,98 milyona ulaşmıştır. 1991 yılında 10,76 milyon baş olan keçi varlığı ise
2005 yılında 6,52 milyon baş ile en düşük değeri almış ve 2016 yılına gelindiğinde
10,35 milyon baş olarak bildirilmiştir (Şekil 1.3 ).
Şekil 1.3 Türkiye sığır, koyun ve keçi varlığında 1991-2016 yıllarında değişimler
(milyon baş) (https://biruni.tuik.gov.tr,2017a)
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
19
91
19
93
19
95
19
97
19
99
20
01
20
03
20
05
20
07
20
09
20
11
20
13
20
15
Mily
on
baş
Toplam Sığır Toplam Koyun Toplam Keçi
7
Türkiye yerli, kültür ve melez sığır varlığında 1991-2016 yıllarındaki değişimler
incelendiğinde, 1991 yılında 6,7 milyon baş olan yerli sığır varlığının 2016 yılında 1,7
başa gerilediği, 1991 yılında 1,3 milyon baş olan kültür ırkı sığır varlığının ve 4 milyon
baş olan melez sığır varlığının da 2016 yılına gelindiğinde sırasıyla 6,6 ve 5,8 milyon
başa ulaştığı görülmektedir (Şekil 1.4).
Şekil 1.4 Türkiye yerli, kültür ve melez sığır varlığında 1991-2016 yıllarındaki
değişimler (milyon baş) (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)
1970’li yıllarda bir milyon baş civarında olan manda varlığımızda büyük bir azalma
görülmüş, 1991 yılında 366 bin baş olan manda varlığımız 2007 yılında 84 bin başa
kadar gerilemiş ve 2016 yılında 142 bin baş olarak bildirilmiştir (Şekil 1.5).
1
2
3
4
5
6
7
19
91
19
93
19
95
19
97
19
99
20
01
20
03
20
05
20
07
20
09
20
11
20
13
20
15
Mily
on
baş
Kültür Sığır(Melez) Sığır(Yerli)
8
Şekil 1.5 Türkiye manda varlığında 1991-2016 yıllarındaki değişimler (onbin baş)
(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)
Türkiye kırmızı et ve tavuk eti üretimindeki değişimi izlemek amacıyla 2001-2016
yılları arasındaki dönem incelendiğinde 2001 yılında 436 bin ton olan kırmızı et ve 615
bin ton olan tavuk eti üretiminin 2016 yılında sırasıyla 1,2 ve 1,9 milyon tona ulaştığı
görülmektedir. Türkiye et üretiminde tavuk eti önemli paya sahiptir (Şekil 1.6).
Şekil 1.6 Çeşitli yıllarda Türkiye’de kırmızı ve beyaz et üretimi
(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)
0
5
10
15
20
25
30
35
40
19
91
19
93
19
95
19
97
19
99
20
01
20
03
20
05
20
07
20
09
20
11
20
13
20
15
On
bin
baş
5
10
15
20
25
20
01
20
03
20
05
20
07
20
09
20
11
20
13
20
15
Yüzb
in t
on
Kırmızı Et Tavuk Eti
9
Türkiye’de süt üretim durumu için ise 2001-2016 yılları arası incelendiğinde, 2001
yılında 9,5 milyon ton olan süt üretiminin 2016 yılında 18,5 milyon tona ulaştığı
görülmektedir (Şekil 1.7).
Şekil 1.7 Çeşitli yıllarda Türkiye’de süt üretimi (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a)
Bu çalışmada, Türkiye’nin hayvansal üretim materyalini oluşturan çiftlik hayvan
genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir olarak kullanımının sağlanmasının
birincil öncelikli konular arasında yer alması gerektiği görüşünden yola çıkılarak,
günümüzdeki durumun araştırılması ve anket çalışması ile değerlendirilmesi, diğer
ülkelerde yürütülen çalışmalarla karşılaştırılması ve Türkiye koşullarına uygun
stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunacak önerilerin ortaya konulması
amaçlanmıştır.
Bu amaçlar doğrultusunda çalışmanın, “Dünyada ve Türkiye’de Hayvan Genetik
Kaynakları Yönetimi” başlıklı 2. Bölümünde biyoçeşitlilik, genetik kaynaklar
kavramları, ÇHGK’nın biyoçeşitlik için önemi ve ÇHGK üzerindeki tehditler ele
alınmış; ÇHGK çalışmaları dünyada ve Türkiye’de kurumsal yapılanma, tespit,
tanımlama ve izleme, koruma, sürdürülebilir kullanım, politika ve alt yapı oluşturma
başlıkları altında incelenmiştir. Bu bölümde ayrıca ÇHGK örgütlenmeleri de ele
alınmış, FAO çalışmaları, ülke örnekleri, TAGEM çalışmaları ve destek olan kuruluşlar
2
4
6
8
10
12
14
16
18
20
20
01
20
03
20
05
20
07
20
09
20
11
20
13
20
15
Mily
on
To
n
10
ortaya konulmaya çalışılmış; koruma yöntemleri değerlendirilmiş, koruma sürüleri ve
etkin populasyon büyüklükleri, koruma için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi
ile çiftleştirme sistemleri ile ilgili temel kavram ve çalışmalar özetlenmiştir. 3. Bölüm
çalışmanın materyal ve yöntemine ayrılmıştır. 4. Bölümde HGK yönetiminde mevcut
durumun tesbiti, anket sonuçlarının analizi, koruma önceliklerinin tespiti yer
almaktadır. 5. Bölüm, tartışma ve sonuç ise korumada dünyada yürütülen uygulamaların
değerlendirilmesi, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde koruma yöntemlerinin
uygulanabilirlikleri, sürdürülebilir kullanımda dünyada yürütülen uygulamaların
değerlendirilmesi, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sürdürülebilirliğin sağlanması,
örgütlenmede dünyaya ayak uydurmanın gerekleri ve yolları ve son olarak HGK-
USEP’in (2015-2020) değerlendirilmesi alt başlıklarından oluşmaktadır.
Buradan anlaşılacağı gibi tezin bir bölümünü dünyada ve Türkiye’de HGK Yönetimi
çalışmalarının derlenmesi ve değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu nedenle, tezde ayrı
bir kaynak özetleri bölümü ve kaynak derlemesinin değerlendirilmesine ilişkin alt
başlıklara yer verilmemiştir.
Tarımın yanı sıra gıda, ekoloji, ekonomi, sağlık, politika, kültür, eğitim ve araştırma gibi
pek çok disiplinin çalışma alanına giren ve hayvansal üretimin lokomotifi olan hayvan
genetik kaynakları yönetiminin stratejik bir yaklaşımla ele alınması, mevcut güç ve
olanakları kullanırken karşılaşılan fırsat ve tehditlerin de kapsamlı olarak
değerlendirmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu amaçla, hayvancılık sektörünün tüm
paydaşlarının katılımı sağlanarak, hayvancılığın sigortası konumundaki çiftlik hayvan
genetik kaynakları için durum analizleri yapılmalı, öncelikler belirlenmeli ve farklı
dönem planlamaları ivedi olarak uygulamaya konulmalıdır. Aksi durumda
hayvancılığın, az sayıda kültür ırkına dayalı, bakım, besleme ve sağlık giderleri yüksek,
hayvan materyalinde ve hayvansal ürünlerde dışa bağımlı bir sektör haline gelmesi
kaçınılmaz olacaktır.
11
2. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE HGK YÖNETİMİ
Tez çalışmasının kaynak özetleri bölümünü HGK yönetimi çalışmalarının yer aldığı
ayrıntılı bir derleme niteliğinde hazırlanan 2. Bölüm oluşturmaktadır. Biyoçeşitlilik,
çiftlik hayvan genetik kaynakları, dünyada ve Türkiye’de tespit, tanımlama, izleme,
koruma, sürdürülebilir kullanım, politka, alt yapı oluşturma, örgütlenme ve koruma
yöntemleri başlıkları altında bazı çalışmaların özetleri verilmeye çalışılmıştır.
2.1 Biyoçeşitlilik ve Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları
2.1.1 Biyoçeşitlilik
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) 1992’de Brezilya’nın Rio de Janeiro
kentinde düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılmış, 1993’de
yürürlüğe girmiştir. Bu konferansta doğada meydana gelen değişikliklerin her zaman
tolere edilemeyeceği ve geri dönülmez bazı tepkilerin ortaya çıkabileceği konusunda
görüş birliği oluşmuştur. Böylece uluslararası düzeyde “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”
gündeme getirilmiş, pek çok ülke bu sözleşmeye taraf olmuş ve biyoçeşitliliğin
azalmasından kaynaklanan uluslararası bir endişenin varlığı ortaya konulmuştur.
Türkiye 1992 yılında bu sözleşmeyi imzalamış, 1996 yılı Aralık ayı itibarı ile de
onaylama işlemlerini tamamlayıp resmen taraf olmuştur.
Biyolojik çeşitliliği kapsamlı şekilde ele alan uluslararası tek belge olan sözleşmenin,
biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin sürdürülebilir kullanımı ve genetik
kaynakların kullanımından sağlanan yararların adil ve eşit paylaşımı olmak üzere üç
hedefi bulunmaktadır.
BÇS’de biyolojik çeşitlilik; “diğerlerinin yanı sıra; kara, deniz ve diğer su ekosistemleri
ile bu ekosistemlerin bir parçası olduğu ekolojik kompleksler de dahil olmak üzere tüm
kaynaklardan canlı organizmalar arasındaki farklılaşma” olarak tanımlanmıştır. Tür içi
ve türler arası çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliği de bu kapsamda değerlendirilmektedir
12
(Anonim 1996). Biyoçeşitlilik, bir ekosistem, biyom veya tüm Dünya‘da bulunan yaşam
formlarının çeşitliliği olarak da tanımlanabilir. Bir çevredeki biyoçeşitlilik arttıkça, bu
çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli bir etkileşim bulunması halinde o çevrenin
ekolojik yararlılıkları da o oranda artmaktadır (Anonim 2015).
BÇS içerisinde tanımlanan “biyolojik kaynaklar” ise; genetik kaynakları, organizmaları
ve parçalarını, populasyonları, ekosistemlerin insanlık için günümüzde ya da gelecekte
kullanım olanağı veya değeri olan diğer biyotik unsurları kapsamaktadır.
Alonso vd. (2001)’in tanımlamasına göre biyoçeşitlilik bütün canlıların varyasyonları
ve bunların kesişimleridir. Üç farklı çeşitlilikten söz edilebilir. Bunlar; tür çeşitliliği,
genetik çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliğidir. Bu üç düzey aslında birbirinden ayrı
düşünülemez. Her biri önemlidir ve bir diğeri ile etkileşim halindedir. Herhangi
birindeki değişiklik diğerinde de değişikliğe yol açar.
Biyolojik Çeşitliliğin Korunması Ulusal Raporu (2001)’e göre de biyolojik çeşitlilik;
ekosistemlerin insanların refahı için gerekli olan yaşam destek sürecini sürdürebilme
yeteneğinin ve sağlıklı bir çevrenin göstergesidir.
Biyoçeşitlilik hem yabani türleri hem de insanlar tarafından 10.000 yıldan daha uzun bir
süreçte kültüre alınan türleri kapsamaktadır. Biyoçeşitlilik, insanlığın genetik mirasını
oluşturan genetik kaynakları içermektedir (Gross vd. 2006).
Biyoçeşitlilik, temiz hava, su, ilaç ve barınak gibi temel ihtiyaçlarımızın
karşılanmasında kaynak oluşturmakta, aynı zamanda insanlara rekreasyonel, psikolojik,
duygusal ve ruhsal yönden olumlu etki yapmaktadır. Biyoçeşitlilik doğrudan ürün
olarak; gıda, ilaç ve yakıt, odun, elyaf, gibi ihtiyaçları da karşılamaktadır (Alonso vd.
2001).
Üretimi yapılan yani kültüre alınmış bitki ve hayvan türlerinin temeli doğada bulunan
yabani akrabalarına dayanır. Günümüzde yeni tarımsal ürün çeşitleri elde etmek veya
13
mevcut olanları insanların ihtiyaçlarına göre ıslah etmek için yabani türlerden
yararlanılmaktadır. Ekosistemler de yabani türlerin varlığını sürdürmesi için çevresel
şartlara bağlı olarak karmaşık ve birbirinden farklı işlevler kazanmıştır. Ekosistemlerin
sahip olduğu bütünlük ve çeşitlilik iklim, yağış rejimi, tür sosyolojisi gibi doğal
dengelerin devamında önemli işlevlere sahiptir (http://www.cbd.int, 2017a)
Biyolojik Çeşitliliğin Bileşenleri
Biyolojik çeşitlilik dört değişik şekilde ölçülebilir veya ifade edilebilir. Bunlar;
a. Türler içindeki genetik çeşitlilik,
b. Tür populasyonları arasındaki çeşitlilik,
c. Doğal topluluklar içersindeki türlerin çeşitliliği (ekosistem çeşitliliği),
d. Ekosistemler ile doğal toplulukların aralarındaki işlevlerden
oluşmaktadır.
Genetik Çeşitlilik: Kalıtsal olarak sonraki generasyonlara geçen ve canlıların fiziksel
ve biyokimyasal özelliklerini belirleyen biyokimyasal paketler olarak tanımlanabilir.
Genetik çeşitlilik belli bir tür, populasyon, çeşit, alt-tür ya da ırk içindeki gen
farklılığıyla ölçülür. Bu tür farklılıklar, örneğin evcil hayvanların ve bitkisel ürünlerin
üretilmesini, geliştirilmesini ve yabanıl yaşamda değişen koşullara uyumunu sağlar
(Anonim 2001). Oldenbroek’e göre (2017) genetik çeşitlilik türler arası, tür içindeki
ırklar arası ve ırk içindeki bireylerin DNA’larındaki ya da hayvanlarda gözlenen
özelliklerdeki farklılıklar olarak tanımlanmıştır.
Genetik farklılıklar türlerin varlıklarını sürdürebilmesi için büyük önem taşımaktadır.
Genetik çeşitlilik, değişik özelliklerin var oluşunu sağlamakta ve türlerin yaşam
çevrelerinde ortaya çıkan yeni hastalıklara dirençlerini ve çevresel değişikliklere adapte
olabilmelerini sağlamaktadır. Okyanus adaları veya etrafındaki çevreden ayrılmış sınırlı
büyüklükteki habitatlarda yaşayan izole populasyonlar geniş ve bozulmamış
ekosistemlere oranla daha düşük genetik varyasyon gösterirler. Bu nedenle izole
populasyonların çevresel değişikliklere ve yeni koşullara dirençleri düşüktür ve daha
yüksek yok olma riski taşırlar (Alonso vd. 2001).
14
Tür Çeşitliliği: Türler şekil ve boyut bakımından geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Bunlar
ancak mikroskobik organizmalardan, dev sekoya ağaçlarına kadar çeşitlilik
göstermektedir. Her tür özgün karakteristiklere sahip bir grup organizmadan oluşur
Türler, omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler, likenler, mantarlar, kahverengi algler
taksonomik gruplarında sınıflandırılmaktadır (Vié vd. 2009).
Ekosistem Çeşitliliği: Bir ekosistem bitki, hayvanlar ve diğer canlı organizmalar ile
toprak, su, hava, mineraller gibi cansız varlıklardan oluşur. Toplulukların kendi
içlerinde ve topluluklar ile çevreleri arasında karmaşık işlevsel ilişkiler söz konusudur.
Bunlar su dolaşımı, toprak oluşumu, enerji akışı gibi ana ekolojik süreçlerin de
mekanizmasını oluşturur. Bu süreçler canlı toplulukları için gerekli olan destek
sistemlerini sağlar ve böylece kritik bir karşılıklı bağımlılık oluşur. Bu bağımlılık, bir
anlamda, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının temelinde yatan olgudur (Anonim 2001).
Canlı populasyonları, su ve mineraller gibi cansız çevre elemanları tarafından
çevrelenerek dinamik bir yapıda ekosistemi oluştururlar. Türler dünyada eşit bir şekilde
dağılmamışlardır. Tropikal ormanlar ve mercan kayalığı gibi bazı karmaşık ekosistemler
çok fazla miktarda tür barındırırken, çöl ve kutup bölgeleri gibi diğer bazı ekosistemler
düşük biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Ancak bu tip ekosistemlerde çeşitliliğin daha az
olması önemsiz oldukları anlamına gelmez (Alonso vd. 2001).
Su sirkülasyonu, toprak oluşumu gibi ana ekolojik süreçler canlı topluluklar için gıda
sağlamakta ve bu noktada birbirine hayati bir bağımlılık oluşmaktadır. Diğer bir deyişle,
tüm türler hayatta kalmak için diğer türlere bağlıdır. Canlıların, varlıklarını sürdürmesi,
evrimleşmesi, çeşitlenmesi ve yeni genetik özellikler kazanmasıyla ekosistemler
karmaşık hale gelmiş ve her biri diğerinden farklı yapı ve işlevler kazanmıştır
(Terzioğlu 2008).
Türler ve ekosistemler arasındaki işlevler: Bu durum dünya çapında
değerlendirilmesi gereken işlevler zincirini kapsar. Tüm ekosistemler birbiri ile
ilişkilidir ve birbirini etkilemektedir. Yani tüm dünyada geniş bir dizi şeklinde etkileşim
mevcuttur (Dilbirliği 2009). Bu durum dünyanın bir ekosistem olarak
15
değerlendirilebileceği sonucunu doğurur.
- Tarımsal biyoçeşitlilik, binlerce yıllık doğal koşullar ve insanların müdahalesinin bir
sonucu olarak şekillenmiş, genetik kaynaklar, çevre ve çiftçiler tarafından uygulanan
yönetim sistemleri ve pratikleri ile ilişkilerin bir çıktısıdır.
- Tarımsal ekosistemlerin fonksiyonlarını sürdürmesi ve yapısal/işlevsel devamlılığı için
gerekli koşullar geniş anlamda, gıda ve tarım için genetik kaynaklar ve doğrudan
üretimde kullanılmayan unsurlar olarak ikiye ayrılabilir.
- Gıda ve tarım ile ilgili ekosistemleri oluşturan tüm biyolojik çeşitlilik unsurlarını içine
alan tarımsal ekosistem; hayvan, bitki ve mikroorganizma çeşit ve çeşitliliğini; genetik,
tür ve ekosistem düzeyinde tanımlamaktadır (http://www.cbd.int, 2017a).
2.1.2 Genetik kaynaklar kavramı
Agro biyoçeşitlilik ve Hayvan Genetik Kaynakları: Tarımsal biyoçeşitlilik gıda ve
tarım ile ilgili agro ekosistemi oluşturan tüm biyolojik çeşitlilik unsurlarını içine alan
geniş bir kavramdır. Agro ekosistem; hayvan, bitki ve mikroorganizma çeşit ve
çeşitliliği ile yapı ve süreçleri kapsamaktadır. Tarımsal biyoçeşitliliğin toplumlar için
kültürel, ekonomik ve çevresel anlamda geniş ve bütünsel bir önemi bulunmaktadır.
Çiftlik hayvan genetik kaynakları, tarımsal biyolojik çeşitliliğin bir unsuru olup; tarım,
gıda ve sanayide ihtiyaç duyulan talebi karşılamaktadır. Özellikle çiftlik hayvanlarının
yok olması doğrudan insan yaşamı ile ilişkilidir ve konunun ekolojik yönü yanında
sosyo-ekonomik yönü de bulunmaktadır.
Her ülkenin, hatta bir ülke içindeki her bölge ve yörenin kendine özgü şartlarına
uygunluklarından dolayı tercih edilerek yetiştirilmiş “yerli ırklardan” sağlanan verim
zaman içinde yeterli olmamış, bunun üzerine yüksek verimli hayvanların yetiştirilmesi
yoluna gidilmiştir. Ancak yapılan genetik ıslah çalışmaları ülkelerin hayvan gen
varlıklarının azalması veya kaybolması tehlikesini de beraberinde getirmiştir (Düzgüneş
1987).
16
Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir bileşeni olan hayvan genetik çeşitliliği ile ilgili
olarak, HGK ve ırk kavramları arasındaki ilişkilerin açıklığa kavuşturulabilmesi için
uluslararası alanda kabul gören tanımlamalar yapılmıştır. Buna göre;
Evcil Hayvan Çeşitliliği: Tarım ve gıda üretiminde yer alan tür farklılıkları ile her evcil
hayvan türüne ait ırklar arası ve ırk içi genetik farklılıklar aralığı olarak tanımlanmıştır.
Hayvan Genetik Kaynakları (HGK): Tarım ve gıda sektöründe kullanılan ya da
kullanılabilecek olan hayvan türlerini ve her türe ait populasyonları ifade eder. Türe ait
populasyonlar yaban ve evcil populasyonlar, yerli ve standardize edilmiş ırklar,
varyeteler, hatlar ve koruma altına alınmış genetik materyalin tamamı ırk olarak
sınıflandırılmaktadır.
Irk: Aynı tür içinde benzer olarak tanımlanan gruplardan görsel olarak ayrılabilen
tanımlanabilen ya da tanımlanamayan evcil hayvanların bir alt spesifik grubudur. Bu
grubun fenotipik benzer gruplardan coğrafik ve/veya kültürel olarak ayrılması özgün bir
kimliğin kabulü anlamındadır.
Ertuğrul vd. (2015)’e göre, ırk kavramı çeşitli kesimlerce farklı şekilde
tanımlanmaktadır. Bir tarafta “Yeterli sayıda kişinin ya da yetiştiricinin ırk olarak
tanımladığı hayvan grubu” şeklinde bir tanımlama yapılırken, diğer tarafta ırk
kavramının 19. yy da ortaya çıktığı Batı Avrupa ülkelerinde “Fenotipik özellikleri belli
olmasının yanı sıra, en az 40 yıl ve ek olarak 6 generasyon soy kütüğü var olan, başka
ırktan karışımın generasyon başına % 2,5 ve toplam olarak hiç bir zaman % 12,5 i
aşmadığı hayvan topluluğu” olarak tanımlanmaktadır. FAO tarafından benimsenen ırk
tanımı ise; “Dışarıdan gözlenen özelliklerle tanımlanabilen ve teşhis edilebilen; aynı tür
içinde benzer şekilde tanımlanmış diğer gruplardan dış yapı özellikleri gözle ayırt
edilebilen ya da fenotipik olarak birbirine çok benzerlik gösterse de coğrafi ya da
kültürel olarak ayrı bir kimliği olduğu var sayılan hayvan gruplarıdır” şeklindedir.
17
“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik”te (22 Aralık 2011
tarih ve 28150 sayılı Resmi Gazete) ırk; “Bir türün içerisinde yer alan, yetiştiricilik
uygulamaları ve yetiştirilme ortamının etkisiyle ayırıcı ortak özelliklere sahip olmuş ve
bu özelliklerini döllerine geçirebilen hayvan grupları” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım,
FAO’nun tanımı ile kısmen örtüşmekle birlikte, görsel farklılığı olmayan ırklar kapsam
dışında kalmaktadır. Dünya Evcil Hayvan Çeşitliliği Gözetim Listesinde bu tanımlara ek
olarak, ırkların coğrafi ve kültürel farklılıklar ve insanların gıda ve tarım gereksinmelerini
karşılayacak şekilde geliştirildikleri belirtilmektedir.
HGK II. Dünya Durum Raporunda (Anonymous 2015a) ırk ve populasyonlar çeşitli
şekillerde sınıflandırılmaktadır. Buna göre,
Populasyonların evcilleştirilme durumlarına göre sınıflandırılması:
- Evcil (leştirilmiş) hayvanlar: İnsan toplulukları tarafından yarar sağlamak ya da
hizmetlerinden faydalanmak üzere yetiştiricilikleri denetim altına alınan hayvanlar
olarak tanımlanmaktadır. Türlerin evcilleştirme süreci tamamlanana kadar birçok
generasyon geçmesi gerekebilmektedir.
- Yaban populasyonlar: Evcilleştirilmiş çiftlik hayvanlarının yabani ataları, gıda ve
tarım için kullanılan yaban hayvanları ya da evcilleştirilmeleri devam eden
populasyonlardır.
- Feral populasyonlar: Ataları evcilleştirilmiş ancak bugün insanlardan bağımsız olarak
yaşayan populasyonlardır. Avusturalya’daki tek hörgüçlü develer bu kategoriye örnek
olarak verilebilir. Türkiye’de çeşitli yerlerdeki yılkı atları da bu gruba girer.
Coğrafi dağılıma göre ırk sınıflandırılması:
- Yerli ırklar: Sadece bir ülkede bulunan ırklar,
- Sınır aşan ırklar: Birden fazla ülkede bulunan ırklar,
18
- Bölgesel sınır aşan ırklar: Afrika, Asya, Avrupa ve Kafkaslar, Latin Amerika ve
Karayip Adaları, Yakın ve Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Güneybatı Pasifik olmak
üzere HGK II. Dünya Durum Raporunda yer alan yedi bölgenin birinde bulunan sınır
aşan ırklar,
- Uluslararası sınır aşan ırklar: HGK II. Dünya Durum Raporu bölgelerinden birden
fazlasında bulunan sınır aşan ırklardır.
Adaptasyon ile ilgili ırk sınıflandırılması:
- Yerel olarak adapte olmuş ırklar: Bir ülkede, o ülkenin bir ya da daha fazla geleneksel
üretim sisteminde ya da çevresinde genetik olarak adapte olmasına yetecek kadar bir
süredir bulunan ırklar. Kültürel, sosyal ve genetik açıdan değerlendirildiğinde, 40 yıl ve
6 generasyonluk bir periyot türlere ve ülkelerin özel durumlarına göre bu yeterli süreyi
tanımlamakta kullanılabilmektedir.
- Kültür ırkları: Yerel olarak adapte olmamışlardır. Kültür ırkları (egzotik ırklar) hem
yeni giren ırkları hem de sürekli olarak ithal edilen ırkları içine almaktadır.
Irkların risk durumuna göre sınıflandırılması (Anonymous 2013), damızlık dişi sayısı,
akrabalı yetişme oranı (ΔF) ve aktif bir koruma programının varlığına
dayandırılmaktadır. Bu populasyon parametrelerine göre ırklar (en kötü durumdan en
iyiye doğru) yedi sınıfa ayırılmaktadır:
Yok Olmuş: Bir ırka ait herhangi bir erkek ya da dişi damızlık birey kalmadığı zaman
ya da ırkın yeniden elde edilebilmesi için yeterli miktarda dondurulmuş genetik
materyal olmadığı zaman, bu ırk yok olmuş olarak sınıflandırılır.
Dondurularak Korunan: Canlı erkek ya da dişi hayvan olmadığında ancak ırkın
yeniden elde edilmesi için yeterli miktarda dondurularak korunmuş genetik materyal
bulunması durumunda, bu ırk dondurularak korunan sınıfına ayrılır. Yok olmuş bir ırkın
yeniden elde edilmesi dondurulmuş genetik materyalin miktar ve tipine bağlıdır.
19
Kritik (Yok Olma Riski Altında): Bir ırkın kritik olarak sınıflandırılması aşağıdaki
faktörlere bağlıdır:
- Toplam damızlık dişi birey sayısı ≤ 100 (düşük üretim kapasiteli türler için 300),
- Toplam populasyon büyüklüğü ≤ 80 (düşük üretim kapasiteli türler için 240),
populasyon eğilimi yükselmekte, kendi ırkından erkeklerle çiftleşecek dişi oranı
> % 80,
- Toplam populasyon büyüklüğü ≤ 120 (düşük üretim kapasiteli türler için 360),
populasyon eğilimi durağan ya da azalmakta,
- Toplam damızlık erkek sayısı ≤ 5 (ΔF ≥ % 3)
Populasyon eğilimi bilinmiyorsa, yukarıdaki eğilimler durağan olarak ele alınmaktadır.
Demografik ölçütler bakımından yok olma risk seviyesi kritik olan, ama dondurarak
koruma dahil herhangi bir koruma programında olan ya da ticari bir firma ya da
araştırma enstitüsünde korunan ırk “Kritik-Korumada” olarak rapor edilmektedir.
Tehlike Altında: Bir ırkın tehlikede olarak sınıflandırılması aşağıdaki faktörlere
bağlıdır:
- Toplam damızlık dişi birey sayısı > 100 (düşük üretim kapasiteli türler için 300)
ve ≤ 1.000 (düşük üretim kapasiteli türler için 3000),
- Toplam populasyon büyüklüğü > 80 (düşük üretim kapasiteli türler için 240) ve
< 800 (düşük üretim kapasiteli türler için 2.400), populasyon eğilimi
yükselmekte, kendi ırkından erkeklerle çiftleşecek dişi oranı % 80 civarında,
- Toplam populasyon büyüklüğü > 120 (düşük üretim kapasiteli türler için 360)
ve ≤ 1.200 (düşük üretim kapasiteli türler için 3.600), populasyon eğilimi
durağan ya da azalmakta,
- Toplam damızlık erkek sayısı (x); 5< x ≤ 20 (ΔF = % 1-3)
Populasyon eğilimi bilinmiyorsa, yukarıdaki eğilimler durağan olarak ele alınır. Tehlike
altındaki ırklar, aktif bir koruma programı varsa, ticari işletmelerde ya da enstitü elinde
20
bulunduruluyorsa o ırk alt bir kategori olarak ‘tehlike altında-korumada’ olarak
sınıflandırılmaktadır.
Tehlike Sınırında: Bir ırk eğer aşağıdaki kriterlere uyuyorsa tehlike altında olarak
sınıflandırılır:
- Toplam damızlık dişi birey sayısı 1.000-2.000 (düşük üretim kapasiteli türler
için 3.000-6.000) arasında,
- Toplam populasyon büyüklüğü >800 (düşük üretim kapasiteli türler için 2.400)
ve ≤1600 (düşük üretim kapasiteli türler için 4.800), populasyon eğilimi
yükselmekte, kendi ırkından erkeklerle çiftleşecek dişi oranı > % 80,
- Toplam populasyon büyüklüğü >1200 (düşük üretim kapasiteli türler için 3600)
ve ≤2400 (düşük üretim kapasiteli türler için 7200), populasyon eğilimi durağan
ya da azalmakta,
- Toplam damızlık erkek sayısı (x); 20< x ≤ 35 (ΔF = % 0.5-1.0)
Populasyon eğilimi bilinmiyorsa, yukarıdaki eğilimler durağan olarak ele alınmaktadır.
Risk Altında Değil: Populasyonun durumu biliniyorsa ve yukarıda belirtilen
katagorilerden birinin sınırları içinde yer almıyorsa o ırk “Risk Altında Değil”
katagorisinde değerlendirilmektedir. Buna ek olarak, populasyon büyüklüğü net olarak
bilinmiyor bile olsa, mevcut bilgiler ışığında yukarıda verilen risk sınırlarının üzerinde
bir populasyon büyüklüğüne sahip olduğu söylenebiliyorsa, bu durumda da Risk
Altında Değil sınıfında yer alır. Daha fazla ırkın doğru bir şekilde Risk Altında Değil
kategorisine alınabilmesi için eğer hayvan sayımları yapılmamış ise populasyon durumu
(hayvan sayısı) bilinmiyor demek yerine, ülkelerin ırklar bakımından tahmini
populasyon büyüklüklerini DAD-IS sistemine girmesi önerilmektedir.
Bilinmiyor: Bu kategori adından da anlaşıldığı gibi hayvan sayımı çalışması
gerektirmektedir, ancak o zaman ırk Kritik, Tehlike Altında ya da Tehlike Sınırında
kategorilerinden birinde yer alabilecektir.
21
FAO HGK I. Dünya Durum Raporunda (Anonymous 2007a) Evcil Hayvan Çeşitliliği
Bilgi Sistemi (Domestic Animal Diversity Information System, DAD-IS) olarak
adlandırılan sisteme kayıtlı, 6.536 sı yerli ırk ve 1.080 i sınır aşan ırk (birden fazla
ülkede yetiştirilmekte olan) olarak adlandırılan toplam 7.616 çiftlik hayvan ırkının, % 9
unun kaybolduğu, % 20’sinin risk altında olduğu, % 35’i için risk bulunmadığı ve
% 36’sının risk durumlarının bilinmediği bildirilmektedir. Sığır en çok kayıp
gözlemlenen tür olurken (209 ırk), çok sayıda domuz, koyun ve at ırkının da yok
olduğu, ancak pek çok ırk kayda alınmadan önce yok olduğu için bu rakamların
artabileceği bildirilmiştir.
FAO HGK II. Dünya Durum Raporunda (Anonymous 2015a) ise bildirilen 38 evcil
hayvan türünde, 7.718’i yerli ırk ve 1.056’sı sınır aşan ırk kategorisinde olmak üzere
toplam 8.774 ırk yer almaktadır. Risk altındaki hayvan sayısı memeli türlerinde 955 ve
kanatlı türlerinde 503 olarak bildirilmekle birlikte, risk altında kategorisinde % 16 olan
memeli türlerinin oranı kanatlı türlerindeki % 19 olan orandan düşüktür. Memeli
türlerinin % 55 inin risk durumu bilinmiyor olarak değerlendirilirken, bu oran kanatlı
türlerinde % 67 olarak bildirilmektedir (Şekil 2.1).
Memeliler Kanatlılar Bütün Türler
Şekil 2.1 Dünya hayvan genetik kaynakları çeşitliliği (Anonymous 2015a)
22
Türkiye’de kayıt sistemlerinde adı geçen toplam 153 çiftlik hayvan ırkının, % 12’sinin
kaybolduğu, % 31’inin risk altında olduğu, % 37’si için risk bulunmadığı ve % 20’sinin
risk durumlarının bilinmediği bildirilmiştir (Anonim 2015). Türkiye’de hayvan
ırklarının sayı ve dağılımlarını ortaya koyan ayrıntılı bir envanter çalışması yapılmamış
olduğu için bu sayılar mevcut veriler, tahminler ve değerlendirmeler dikkate alınarak
bildirilmiştir.
Türkiye’de hayvan genetik kaynaklarının korunmasına ilişkin görüşlerin tartışmaya
alınmasından günümüze kadar geçen 20 yıllık süreç içerisinde koruma açısından büyük
bir ilerleme sağlandığını ifade etmek oldukça güçtür. Bu nedenle konunun önemi ilgili
tüm çevrelerce kavranmalı, farklı kaynaklar koruma çalışmaları bağlamında devreye
sokulmalıdır. Genetik kaynakların korunması çalışmalarının ilk adımını mevcut
durumunun belirlenmesi başka bir deyişle bu genotiplerin envanterlerinin çıkarılması
oluşturmaktadır. Koruma çalışmalarının ikinci adımını, envanter çalışmasına dayalı
olarak koruma altına alınacak genotiplerin belirlenmesi oluşturmaktadır. Öncelikle
koruma altına alınması gereken genotipler belirlendikten sonra, uygulanacak koruma
yönteminin seçimi aşamasına ulaşılır. Gen kaynakları, ya canlı yetiştirme sürüleri
halinde (in situ ve/veya ex situ in vivo), ya da semen, yumurta ve embriyolar
dondurularak (ex situ in vitro) korunabilmektedir. Koruma çalışmalarına özel ve yeterli
düzeyde bütçe ayrılmalı, uluslararası kuruluşların fonlarından destek sağlanmalıdır.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uygun kuruluşları, çeşitli bakanlıklar,
kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin koruma programlarına katılımı sağlanmalıdır
(Ertuğrul vd 2005).
Çiftlik hayvanlarının canlı olarak korunması; iş gücü, alan, bakım besleme vb.
masrafları içeren yüksek maliyetli bir faaliyettir. Aynı şekile dondurarak koruma
yönteminde başlangıç maliyeti yüksektir ve gen bankalarının devamlılığının sağlanması
yeterli bütçe gerektirmektedir. Korumadaki başarıyı artırmak için tüm koruma
yöntemlerinin birlikte uygulanması önerilmektedir. Bunun yanında, morfolojik,
fizyolojik ya da kültürel özelliklerinden gelir elde edilerek ırkların yaşatılması
gündemdeki bir konudur. Hayvan yetiştiricilerinin örgütlenmesi, gelirlerinin
çeşitlendirilmesi ve yeni pazar olanaklarının yaratılması önem taşımaktadır.
23
Türkiye’de de peynir, yapağı-tiftik ürünleri, manda kaymağı gibi çok çeşitli yerel
ürünlerin, Denizli Horozu gibi simge değeri taşıyan ırkların ve Norduz Keçisi boynuz
yapısı gibi ilgi çekebilecek özelliklerin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Özellikle
kültür ırkları ile karşılaştırıldığında düşük verimli olarak nitelendirilen yerli ırklardan
elde edilen ürünlerin yüksek fiyatla alıcı bulması, sürdürülebilir üretimde anahtar rol
oynamaktadır. Böylece, hayvan ırklarının genetik çeşitliliğini koruyarak hayvan genetik
kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının sağlanması amaçlanmaktadır.
2.1.3 ÇHGK’nın biyoçeşitlilik için önemi
Yaban hayvanlarının evcillleştirilmesi, insanlık tarihi açısından çok önemli bir
aşamadır. Bu beceriye sahip olan toplumlar üretilen besin maddesi miktarını artırmış,
artan nüfusu beslemek için besin maddesi depolayabilme olanağına sahip olmuş ve bu
sayede yeni çevrelere yayılabilir hale gelmişlerdir. İnsanların kültürel evrimini de
önemli biçimde etkileyen evciltme Neolitik devrim içinde atılan ilk adım olmuştur
(Child 2006). Evciltme sürecinde, hayvanlarda saldırganlığın azaltılması, eşeysel
olgunluk yaşının küçültülmesi, kapalı alanlarda yaşamaya uyum ve çeşitli morfolojik
özellikler bakımdan seleksiyon yapılmıştır. Bu süreç seleksiyon uygulanan özellikler
yanında bu özelliklerle yakından ilgili diğer özellikler bakımından önemli değişikliklere
yol açmıştır (Diamond 2002).
Zeder (2012)’ye göre, ortak yaşam (O), avlanma (A) ve güdümlü (G) olmak üzere üç
evcilleştirme yolağı bulunmaktadır. Evcilleştirme yolakları içinde ‘ortak yaşam’ en
eskisidir ve yaban hayvanlarının çoğunlukla atık ya da av imkanlarının bol olduğu
belirli bir ekolojik konumda insanlarla bir arada bulunması sonucunda gerçekleşmiştir.
Köpek, domuz, kobay, tavuk, kedi, evcil güvercin, ördek ve evcil kaz ortak yaşamla
evcilleştirilmişlerdir. Avlanma yolağının başlangıcında hayvanlar avlanmış ve büyük
olasılıkla aşırı avlanmanın olumsuzluklarını önlemek ve ürün elde edilecek kaynaklara
erişimi temin etmek üzere evcilleştirme başlamıştır. Av hayvanları tipik olarak daha
büyüktürler ve diğer yolaklarla evciltilmeleri güçtür. Sığır, koyun, keçi, lama, alpaka,
manda, yak, evcil hindi ve ren geyiği bu şekilde evcilleştirilmiştir. Güdümlü
evcilleştirme yolağı ise insanların başından beri türleri evcilleştirmeyi amaçladığı tek
24
yolaktır. Taşımada kullanılan at, eşek, tek hörgüçlü deve gibi hayvanlar, hamster, çöl
faresi, tavşan gibi ev hayvanları ya da evcil ipekböceği ve bal arısı gibi böcek türleri
daha yakın dönemlerde evcilleştirilmişlerdir.
Çizelge 2.1’de bazı evcilleştirilmiş türler, ataları, evcilleştirilme bölgeleri,
evcilleştirilme yolakları ve günümüzden yıl olarak geçen evcilleştirilme zamanları yer
almaktadır (Oldenbroek 2017).
Çizelge 2.1 Evcilleştirilmiş bazı türler, ataları, evcilleştirilme bölgeleri, yolakları ve
zamanları (günümüzden)
Tür Ata Bölge Yolak1 Zaman (yıl)
Köpek Gri kurt Avrasya O ~ 30.0002
Sığır (taurin) Avrupa bizonu Batı Asya Afrika A 10.000-8.000
7.500-6.500
Domuz Yaban domuzu Batı Asya
Doğu Asya
O 10.000-9.000
8.500-6.000
Koyun Asya yaban koyunu Afrika A 10.000-8.000
Keçi Bezoar Batı Asya A 10.000-8.000
Sığır (zebu) Avrupa bizonu Güney Asya A 8.000-6.250
Lama Guanako And Dağları A 6.000-4.000
At Orman atı Orta Asya G 5.500-4.000
Eşek Namibya yaban eşeği Kuzey Doğu Afrika G 5.500-3.500
Alpaka Vikunya And Dağları A 5.000-3.000
Evcil ipekböceği Yabani ipekböceği Doğu Asya G 5.000
Kobay Montane kobayı And Dağları O 5.000-4.000
Avrupa balarısı Avrupa bal arısı Akdeniz Havzası
Doğu Asya
G 4.500
2.000
Manda (nehir) Yabani manda Güney Asya A 4.500
Yak Yabani yak Orta Asya A 4.500
Evcil çift hörgüçlü
deve
Yabani çift hörgüçlü
deve
Orta Asya G 4.500
Tavuk Kırmızı cengel tavuğu Güney (Güneydoğu)
Asya
O 4.0003
Kedi Afrika yaban kedisi Batı Asya O 4.000
Evcil güvercin Kaya güvercini Akdeniz Havzası O 3.000
Evcil tek hörgüçlü
deve
Yabani tek hörgüçlü
deve
Arap Yarımadası G 3.000
Ördek Yeşilbaş Doğu Asya
Avrupa
O 2.500
1.000
Evcil kaz Boz kaz
Çin kazı
Avrupa
Doğu Asya
O 2.500
2.500
Evcil hindi Yabani hindi Kuzey Amerika A 2.000
Evcil beç tavuğu Miğferli beç tavuğu Afrika G 1.500
Ren geyiği Ren geyiği Kuzey Asya A 1.500-500
Evcil tavşan Avrupa tavşanı Avrupa G 750 1
O: ortak yaşam yolağı, A: avlanma yolağı, G: güdümlü yolak; 2
Köpeğin evcilleştirilmesinin 16.000 yıl
önce olduğu tartışılmaktadır; 3 Evcilleştirmenin ~ 8.000 yıl önce olduğu ortaya atılmaktadır (Oldenbroek
2017).
25
Moleküler veriler ile arkeolojik bulgulara dayanılarak ulaşılan görüşler evcilleştirme
sürecinin önemli bir bölümünün ilk olarak Verimli Hilal (Fertile Crescent) adı verilen,
Suriye’nin tamamını, Türkiye’nin doğusunu ve İran’ın kuzeyini içine alan bölgede
(Şekil 2.2) meydana geldiği yönündedir (Zeder 2008).
Evcil keçilerin % 90’ının atalarının bu bölgede evcilleştirilen keçiler olduğunun
kanıtlanması evciltme süreci bakımından bölgenin önemini ortaya koymaktadır (Naderi
vd. 2007).
Şekil 2.2 Sığır, koyun, keçi ve domuz türlerinin evcilleştirilme bölgeleri ve yaklaşık
evciltilme zamanı (Zeder 2008)
Hayvanların evciltilmesi köpeğin evciltilmesiyle (Trut 1999) başlamıştır. Çiftlik
hayvanlarının evciltilmesine ise koyun ve keçinin evciltilmesiyle başlanmış, bu süreç
bitkilerin kültüre alınmaya başlamasından yaklaşık 1.000 yıl kadar önce ve bitki
evciltilmesinin merkez bölgesinin kuzey ve doğusunda bir bölgede meydana gelmiştir
(Zeder 2008). Buğday, arpa, bezelye gibi pek çok kültüre alınmış bitki ve koyun, keçi,
domuz gibi evcil hayvan türlerinin evciltme bölgesi olan verimli hilal, bu bölgede o
dönemde yaşamakta olan avcı-toplayıcı toplumların yerleşik düzene geçmelerine yol
açmış ve böylece ilk çiftçi ve yetiştiricilerin de vatanı olmuştur. Gıda üretiminin bu
26
şekilde keşfiyle bu insan toplulukları çeşitli alanlarda güçlenmiş ve bu toplulukların
göçleriyle insan genleri de Avrupa, Kuzey Afrika, Batı Hindistan ve Merkez Asya’ya
yayılmaya başlamıştır. İnsanların bu hareketi ile birlikte beraberlerindeki bu evciltme
ürünleri, tarımın henüz bilinmediği Avrupa’ya önce Yunanistan ve daha sonra
İtalya’dan başlayarak yayılmıştır (Diamond 2002). İnsan topluluklarının, gen
havuzunun en çeşitli olması beklenen evciltmenin merkezinden bu yeni yerleşim
bölgelerine göçleri sırasında yanlarında evcil hayvanlarından sadece bir kısmını
aldıkları ve göç edilen yerlerin uzaklığı arttıkça genetik soyların azalmasına ya da
kaybolmasına neden oldukları makul bir hipotezdir (Meadows vd. 2007).
Verimli Hilal olarak bilinen bu coğrafi bölge dünyada evciltmenin en önemli merkezi
olarak kabul edilmektedir ve hala çok değerli evcil hayvan ve bitki türlerine sahiptir
(Diamond 2002).
Sığırın yaklaşık 8.000 yıl önce Batı Asya’dan Avrupa’ya girdiği bildirilmiştir. Daha
sonra seleksiyon ve adaptasyon yoluyla ırklar oluşmuş, geçtiğimiz iki yüz yılda ırk
birliklerinin kurulması ve soy kütüğü kayıtlarının tutulmaya başlanmasıyla günümüz
ırkları şekillenmiştir. Gözlemlenen karakterler temelinde fenotipik ırk standartları
özellikle renge dayalıdır. Et ve süt verimini artırmak üzere yerel çevrelerdeki izole
populasyonlarda yapılan seleksiyonlarla ırklar arası genetik farklılık artmıştır. 20.
yüzyılın ikinci yarısından sonra modern yetiştiricilik uygulamaları; entansif yönetim
sistemlerini gerektiren, üzerinde yoğun şekilde seleksiyon yapılan az sayıda ırka
odaklanmıştır. Bu ırklar içinde, akrabalı yetiştirme genetik varyasyonu azaltmış, döl
veriminin ve hastalık direncinin azalması gibi nedenlerle verimliliği tehdit eder hale
gelmiştir. Genetik varyasyonun korunması hayati bir olgu olarak kabul edilmektedir.
Uluslararası bağlamda seleksiyon olanağının kaybedilmemesi ve sığır yetiştiriciliği
sektöründe Avrupa’nın rekabet gücünü devam ettirebilmesi genetik varyasyonun
korunmasına bağlıdır. Genetik varyasyonun korunmasının ilk aşamasını da genetik
varyasyonun tespiti oluşturmaktadır. Bu amaçla yürütülen moleküler genetik
çalışmalarda, her birinde yaklaşık yirmi hayvan bulunan 51 sığır ırkında 81 biallelik
markerde AFLP parmak izi analizi yapılmıştır. Bu çalışmalarla, ırklar arası genetik
27
uzaklıkların bir ırkın genetik özgünlüğünün ortaya konmasında tek kriter olarak
kullanılamayacağı sonucu ortaya çıkmıştır (Anonymous 2006).
Diğer türlerde de süreç benzer şekilde oluşmakta, bunların tümü için benzer değişim ve
tehditler ortaya çıkmakta veya çıkabileceği tahminlenmektedir. Evcil hayvan
populasyonlarında seleksiyon yapılabilmesi ancak genotipik varyasyonun varlığında söz
konusu olabilmektedir. Hayvan ırkları arasındaki ve ırk içindeki varyasyonun tespitinde,
son yıllarda öne çıkan moleküler genetik yaklaşımlardan da yararlanılması önem
taşımaktadır.
Hayvan Genetik Çeşitliliğinin Katkı Değeri: Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
Biyoçeşitlilik Stratejik Planı 2011-2020, Aichi Hedefleri ve 2015 sonrası ‘Sürdürülebilir
Kullanım Hedefleri’ gibi anlaşma ve raporlar başta olmak üzere birçok uluslararası
inisiyatif ve sözleşmede HGK’ nın önemine vurgu yapılmaktadır (Anonymous 2015).
Hiemstra vd. (2006)’ya göre HGK’nın katkı değeri; yetiştirici, ulusal ve küresel olmak
üzere farklı düzeylerde analiz edilebilir. Toplam Ekonomik Katkı Değeri farklı katkı
değeri unsurlarının birleşmesi ile ortaya çıkar. Bu katkı değerleri;
Doğrudan Kullanım Değeri: Gıda, gübre, taşımacılık, kültürel ve törensel kullanım ve
benzeri kullanımlardan kaynaklanan yararları ifade eder.
Dolaylı Kullanım Değeri: Genetik stoklar ve ırklar ile ekosistem arasındaki önemli
etkileşimlerin sürdürülmesi gibi ekosistem fonksiyonlarının gerçekleşmesinden doğan
yararlardır.
Muhtemel Kullanım Değeri: Gelecekte insanlığı tehdit edebilecek, öngörülemeyen
ekosistem değişimleri, pazar taleplerindeki değişimler, salgın hastalıklar ya da tüm bu
gibi faktörlerin kombinasyonu için sigorta değeri anlamındadır.
28
Birikim Değeri: Gelecekte yararlanılabilecek bireysel bilgi birikiminden kaynaklanan
değerdir.
Varlık Değeri: Basit olarak belirli bir aktif değerin varlığının bilinmesinin yarattığı
değer olarak tanımlanır.
Mevcut ekonomik kararların oluşturulmasında temel olarak doğrudan kullanım değeri
dikkate alınmakla birlikte, diğer katkı değeri sınıfları da buna eşit ya da daha fazla
öneme sahip olabilmektedirler. Örneğin; gelişmekte olan ülkelerde düşük girdili
hayvansal üretim sistemlerinde pazar dışı katkı değerinin yaklaşık % 80 ve doğrudan
üretim çıktısının ise % 20 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Buna karşın gelişmiş
ülkelerdeki yüksek girdili hayvansal üretim sistemlerinde katkı değerinin % 90’dan
fazlasını doğrudan kullanım değeri oluşturmaktadır. Sadece doğrudan kullanım değeri
dikkate alındığında, HGK’nın korunması için toplam ekonomik katkı değerinin altında
bir değer biçileceği açıktır. Ex situ in vitro korumada ise doğrudan kullanım değeri söz
konusu bile değildir.
Gibson vd. (2006)’ya göre hayvan genetik kaynaklarını koruma gerekçeleri
1- Mevcut kullanım için değer taşıyan populasyonların genetik erozyonunun önlenmesi,
2- Mevcut ve gelecekteki muhtemel kullanım taleplerini karşılamak üzere genetik
çeşitliliğin devamlılığının sağlanması,
3- Çevresel koşullardaki değişime uyum için seçeneklerin elde tutulması,
4- Gıda güvencesi için sürdürülebilir üretim sistemlerinin desteklenmesi,
5- Yeni genotiplerin geliştirilmesi ve melezleme çalışmalarında kullanılmak üzere
genetik kaynakların tercih edilmesi, sağlanması,
6- Hayvansal ürün ve hizmetler için yeni pazar taleplerini karşılayacak seçeneklerin
elde tutulması,
7- Kültürel ve tarihsel değerlerin korunması,
8- Hayvancılığın miras değerinin gelecek kuşaklara aktarılması olarak bildirilmektedir.
29
Ertuğrul vd. (2015)’e göre, hayvan genetik kaynaklarının önemi; gıda güvencesi,
ekonomik, ekolojik, bilimsel ve kültürel açılardan aşağıda değerlendirilmiştir.
Gıda güvencesi: HGK, gıda ve diğer alanlardaki talebin karşılanmasında önemli rol
oynamaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ve gıda güvencesinin sağlanması açısından da
HGK biyolojik çeşitliliğin önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Hayvansal gıda
gereksiniminin karşılanmasında bilimsel verilerden yararlanılması ve bu amaçla
planlamalar yapılması önerilmektedir. Yetiştirildikleri bölgenin üretim koşullarına
uyum sağlamış genotiplerin gıda kalite ve miktarı açısından gereksinimlerimizin
karşılanmasında sağladıkları katkı dünyada ve Türkiye’de önemli boyutlardadır. Yerli
ırklar üretimleri ile hayvansal gıda ticaretine çoğunlukla yerel olarak katkı sağlıyor, bu
nedenle de varlığını sürdürmesinin önemi çeşitli çevrelerce yeterince
değerlendirilemiyor olsa da, kırsal nüfusun ve özellikle de geçimlik işletmelerin ya da
küçük aile işletmelerinin en azından beslenme kalitesini artırma ve güvencesini sağlama
bakımından taşıdığı önem göz ardı edilemez. Değişen koşullar altında farklı alanlarda
karşılaşılabilecek sorunlar için, HGK gıda güvencesinin bir çeşit sigortası niteliğindedir.
Ekonomik önemi: Türkiye’de toplam tarımsal üretim değeri içerisinde hayvansal
üretimin payı yaklaşık % 32’dir (Anonim 2014). Tarımın farklı alanlarında üretim
yapan aile işletmeleri için HGK başlıca, aile beslenmesi ve ekonomisine sağladığı katkı
ve kültürel rolleri nedenleriyle kırsal yaşamın önemli bir unsuru haline gelmiştir. Yerli
HGK genellikle düşük girdi ve maliyetlerin olduğu üretim desenine sahip sistemlerde,
geleneksel gıda üretimi ve aile içi tüketime de katkı sağlamaktadır. Diğer yandan,
sosyo-ekonomik koşullarda ve hayvansal üretimde görülen değişim ve yönetimlerin
tercihlerinin etkisiyle, yetiştiriciler geleneksel üretim sistemlerinden vazgeçmektedir.
Belirtilen üretim sistemlerinde HGK tarafından değerlendirilebilen doğal enerji
kaynakları bu hayvanlar sayesinde üretime katılabilmekte ve ülke gıda tüketim
düzeyinin artırılmasına katkı sağlamakta ve ülke ekonomisine kazandırılmaktadır.
Koşulların değişmediği durumda yerli ırklar, kültür ırkları ve melezlerine göre çok daha
verimli olmaktadır.
30
Ekolojik önemi: Hayvansal üretim tarımın sürdürülebilirliği açısından vazgeçilmez bir
bileşen olarak kabul edilmektedir. Tarımsal üretim sistemlerinin büyük bir çoğunluğunun
sürdürülebilirliği bitkilere olduğu ölçüde hayvanlara dayanmaktadır. Küresel ekosistemde
değerlendirildiğinde tarımın doğal biyoçeşitlilik içerisine insanlar tarafından yerleştirildiği
unutulmamalıdır. Bu nedenle gelecekte yaşamın devamlılığı için insan ihtiyaçları ile
biyoçeşitliliğin sürekliliği arasında bir denge oluşturulmalıdır. Ayrıca hayvansal üretimin
çevreyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için de HGK’nın vazgeçilmez
unsurlar olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Bir bölgenin ekolojik değerini oluşturan
karmaşık yapı içerisinde, yüzyıllardır o bölgede yetiştiriciliği yapılan ve bu yapı ile
etkileşim halinde olan yerli ırkların önemli payı olduğu da unutulmamalıdır.
Uyum yetenekleri ve yetiştirildikleri tarım ekosistemleri içerisinde diğer ırklar için
gerekli olan yetiştirilme koşullarının sağlanmasındaki zorluklar nedeniyle yerli HGK’ya
ihtiyaç duyulmaktadır. Son zamanlarda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de organik
ürünlere olan ilgi ve talepte artış gözlemlenmektedir. Organik hayvancılık
potansiyelimizin iyi değerlendirilmesi halinde hayvansal üretimdeki dezavantajımızın
organik hayvancılık ile avantaja dönüştürülme şansı bulunduğu ileri sürülmektedir.
Organik yetiştiriciliğin, genellikle hastalıklara ve diğer olumsuz çevresel koşullara
dayanıklı yerli ırklarla yürütülmesi önerilmektedir (Ak ve Kantar 2007).
Gelecekte doğal kaynaklarda yaşanması muhtemel azalmalar ve küresel ısınmanın
olumsuz etkileri sonucunda gıda ve yem amaçlı bitkisel üretimdeki düşüşlere bağlı
olarak entansif hayvan yetiştiriciliğinin sınırlanacağı, bu nedenle ekstansif hayvan
yetiştiriciliğine bir yönelme olacağı düşünülmektedir. Bu durumda hayvancılığın
sürdürülebilirliği ancak veya büyük ölçüde yerli hayvan genetik kaynaklarıyla mümkün
olabilecektir (Leng 2008).
Bilimsel önemi: Çevreye uyum, hastalıklara direnç ya da verim ile ilgili genetik
özellikleri bakımından HGK bilimsel çalışmalar için çok önemli birer araştırma konusu
haline gelmiştir. Uyum yeteneği yüksek ırklar hayvansal üretim açısından yeniden
önem kazanmaktadır. Günümüz hayvancılığında verim artışı yönünde yapılan seçimler
ve kültür ırkları ile yoğun melezlemeler sonucunda, olumsuz çevre şartlarına ve
31
hastalıklara karşı direnç zayıflamaktadır. Yerli ırkların sahip olduğu kimi genlerin ve
gen kombinasyonlarının çok önemli ticari unsurlar olarak karşımıza çıkması olasılığı
yüksektir. Farklı ırkların sahip oldukları genetik özellikler üzerinde yürütülen güncel
bilimsel çalışmalardan elde edilen sonuçlar bu alanda ciddi potansiyel olduğunu
göstermektedir. Bu potansiyeli taşıyan HGK’yı barındıran gelişmekte olan ülkeler,
gelişmiş ülkelerin bu HGK’ya kolay erişebilme arzusunda olduğundan kaygı
duymaktadır.
Kültürel önemi: HGK yaşadığımız toprakların tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Arkeolojik kalıntılar domuz, koyun, sığır ve keçinin Anadolu ve Anadolu’ya yakın
bölgelerde evcilleştirildiğini göstermektedir. Verimli Hilal olarak adlandırılan bu
coğrafi bölge, dünyada evciltmenin önemli bir merkezi olarak kabul edilmektedir
(Diamond 2002). Anadolu’nun zengin evcil hayvan tür ve ırk çeşitliliği; evcilleştirme
merkezi olması yanında, bu topraklarda farklı dönemlerde yaşamış olan çok sayıda
uygarlığın tortusu olarak ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun farklı çevresel koşulları, coğrafi
yapısı ve hayvan yetiştiricilerinin tercihleri şu anda sahip olduğumuz HGK zenginliğine
katkı yapmıştır. Bölge kültürünün ve geleneğinin bir parçası olan yerli ırklar üzerinde
bizden sonra gelecek nesillerin de hakları bulunduğunu, bu gen koleksiyonunu bozma
veya ihmal hakkımız olmadığı gibi onları korumanın görevimiz olduğu unutulmamalıdır
(Ertuğrul vd. 2000).
Boettcher ve Akin (2010) tarafından hayvan genetik kaynaklarında mevcut ulusal ve
bölgesel düzenlemelerin incelendiği ve 90 ülkeden 166 katılımcının yer aldığı bir anket
çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, hayvan genetik kaynakları yönetimindeki
çeşitli faaliyetlerden hangisinin ülkelerce önemli görüldüğü araştırılmıştır. Bu
çalışmada, koruma en yüksek değeri almış, bunu fenotipik/genotipik tanımlama ve
araştırma izlerken ırkın yeniden oluşturulması ve melezleme seçenekleri en düşük
değeri almıştır (Şekil 2.3).
32
Şekil 2.3 Ülkelere göre hayvan genetik kaynaklarının yönetimi faaliyetlerine verilen
önem düzeyleri
Aynı çalışmada, HGK’nın öneminin farklı paydaş gruplarınca algılanma düzeyi
incelenmiş en yüksek farkındalığın araştırıcılarda görüldüğü, hayvan yetiştiricileri ve
politika yapıcıların ise toplumun genelinden görece iyi durumda olmakla birlikte
farkındalık düzeylerinin oldukça düşük olduğu belirtilmiştir (Çizelge 2.2).
Çizelge 2.2 HGK’nın öneminin farklı paydaş gruplarınca algılanma düzeyi (%)
Farkındalık
Düzeyi
Politika
Yapıcılar
Araştırıcılar
Yetiştiriciler
Toplum
Geneli
İyi 9 44 3 0
Orta 61 53 64 32
Zayıf 30 2 32 68
33
2.1.4 ÇHGK üzerindeki tehditler
Küresel ekonomide ve tarımsal çevrede meydana gelen hızlı değişimler çiftlik
hayvanları çeşitliliği üzerinde önemli tehditler oluşturmaktadır (Gibson vd. 2009).
Literatürde HGK üzerindeki pek çok tehdit tanımlanmıştır.
Hiemstra vd. (2006)’ya göre üretim sistemlerinde genellikle entansifleşme yönündeki
değişimler, pazar tercihlerinin değişmesi, doğal kaynakların rekabeti, uygun hayvancılık
politikalarının eksikliği, salgın hastalıklar, iklim değişikliği, uluslararası ticari
anlaşmaların oluşturduğu tehditlerin artmakta olduğu bildirilmektedir. Aynı çalışmada,
politik ve ekonomik istikrarsızlık, savaş ve sivil ihtilaflar, endemik hastalıkların
oluşturduğu tehditler sabit kalırken, çevresel hasar/kirlilik ve doğal afetlerin tehdit
durumunun bilinmediği, köyden kente göç ve şehirleşmenin ise bölge ve sisteme bağlı
olduğu ifade edilmektedir (Çizelge 2.3).
Çizelge 2.3 ÇHGK üzerindeki tehditler ve dinamikleri (Hiemstra vd. 2006)
Tehditler Durumu
Üretim sistemlerindeki değişimler/entansifleşme Artıyor
Pazar tercihleri Artıyor
Köyden kente göç/şehirleşme Bölge ve sisteme bağlı
Doğal kaynakların rekabeti Artıyor
Çevresel hasar/kirlilik Bilinmiyor
Politik ve ekonomik istikrarsızlık Sabit
Uygun hayvancılık politikalarının eksikliği Artıyor
Politik istek eksikliği Artıyor
Savaş ve sivil ihtilaflar Sabit
Doğal afetler Bilinmiyor
Salgın hastalıklar Artıyor
İklim değişikliği Artıyor
Endemik hastalıklar Sabit
Uluslararası ticari anlaşmalar (Örn. DTÖ) Artıyor
34
Tehditlerle ilgili araştırmalar; HGK ulusal envanter, koruma ve izleme stratejilerinin
ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu amaçla gerçekleştirilecek saha taramaları; hayvan
yetiştiricilerinin ve diğer paydaşların sahip oldukları bilgi birikimi ve hayvan ırklarının
dağılımı hakkında bilgi edinmek için çok önemli bir fırsattır. Tehditler hakkında geniş
kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek için; ekonomik eğilimler, politik gelişmeler ve
hayvan hastalıkları ile ilgili risklerin durumu ve dağılımına ek olarak saha
yaklaşımlarının değerlendirmeye entegrasyonu gerekmektedir. Eğer geniş kapsamlı bir
paydaş görüşü yaklaşımı hedefleniyorsa veri toplamada ve analizinde kullanılacak
modelleme ve sınıflandırma çalışmalarında hedeflerin açık olarak ortaya konması önem
taşımaktadır. Tehditlerin analizi, sadece belirli tehditlerin varlığı ya da yokluğunun
incelenmesine odaklanmamalı aynı zamanda bölge, üretim çevresi, insan yaklaşımları
ve amaçları gibi üst dinamiklerden nasıl etkilendiklerini daha iyi ortaya koymalıdır
(Pilling 2011).
Şekil 2.4 Bazı tehditler açısından koruma yöntem tercihlerinin (in vivo ve in vitro)
değerlendirilmesi (Gibson vd. 2006)
35
Gibson vd. (2006) tarafından zaman ve tehditin etkisi temelinde gruplandırılan hayvan
genetik kaynakları üzerindeki çeşitli tehdit unsurları için hangi koruma yöntemlerinin
uygun olabileceğini ortaya koymak üzere bir çalışma yapılmıştır (Şekil 2.4). Çalışmada,
iklim değişikliği gibi uzun zaman süreçlerinde ortaya çıkabilecek ve etkileri daha düşük
olan tehditlerin hayvanların canlı olarak korunması yaklaşımlarıyla bertaraf
edilebileceği ve bu amaçla in situ korumanın uygulanabileceği belirtilmiştir. Salgın
hastalıklar gibi yüksek etkili ve kısa zaman aralıklarında ortaya çıkabilecek tehditlerin
ise hayatta kalmayı sağlamak üzere in vitro koruma yöntemlerinin uygulanmasıyla
önlenebileceği ifade edilmiştir.
Şekil 2.5 HGK II. Dünya Durum Raporuna göre HGK üzerindeki tehditler
(Anoynmous 2015b)
HGK II. Dünya Durum Raporunda bildirilen 38 evcil hayvan türünde, toplam 8.774
ırkın, 7.718’i yerli ve 1.056’sı sınır aşan ırklar kategorisinde yer almaktadır. 2000-2014
yılları arasında 99 ırk ise kaybolmuş olarak rapor edilmiştir. Populasyon verilerinin
eksik olması nedeniyle OECD dışındaki ülkelerin yerli ırklarının % 85’i bilinmiyor
kategorisindedir. Irkların kaybolma riskinin tanımlanması ve koruma çalışmaları
açısından öncelikli ırkların belirlenebilmesi için ırkların populasyon büyüklüğü, yapısı
ve dağılım eğilimlerinin izlenmesine gereksinim duyulmaktadır. Şekil 2.5’de HGK II.
Dünya Durum Raporuna göre, ilk olarak kontrolsüz melezleme, ikinci sırada kültür
ırklarının yaygın kullanımı, ardından mevcut politikalardaki eksiklikler ve
36
kurumsallaşma yetersizliği ve sırasıyla düşük karlılık ya da rekabet gücünün yetersiz
oluşu, üretim sistemlerinin entansifleşmesi, hastalıklar ve hastalık yönetimi, meraların
ve üretim çevrelerinin kaybı ile son olarak kontrolsüz akrabalı yetiştirme olmak üzere
HGK üzerindeki tehditlerden ilk sekizi yer almaktadır. Genetik çeşitlilik üzerindeki
risklerin en aza indirilmesi için HGK üzerindeki risk faktörlerinin daha iyi tanımlanması
ve potansiyel etkilerinin daha iyi değerlendirilmesi gerekmektedir (Anonymous 2015b).
İklim değişikliğinin gıda güvencesine etkisi çeşitli iklim değişikliği senaryoları ile
ortaya konabilmektedir. Örneğin, Sahra altı Afrika bölgelerindeki sığır üretiminin yerini
küçükbaş üretiminin alacağını göstermekte ve böyle bir değişimin üreticiler için önemli
ölçüde sermaye kaybı anlamı taşıdığı söylenebilmektedir. Bu nedenle yeni ya da önem
kazanabilecek mevcut genotiplerin modifiye edilmesi ya da geliştirilmesi
gerekmektedir. Allellik frekanslardaki bu tip değişiklikler, çevresel konuma daha kolay
uyum sağlayabilecek geniş bir çeşitlilikte genetik varyasyona erişimi ve kullanımı
gerektirebilecektir (Paiva vd. 2016).
2.2 Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Çalışmaları
2.2.1 ÇHGK’da uluslararası yapılanma
HGK’nın korunması ile ilgili ilk görüşler 1959 yılında ABD’de ortaya atılmış, daha
sonra çeşitli kongrelerde konunun önemine ilişkin tebliğler ardı ardına sunulmaya
başlanmıştır. Bu uyarılar doğrultusunda ve çeşitli ülkelerde iyiden iyiye yaygınlaşan
çevre korumacı akımların etkisi ile genetik kaynaklarının korunması girişimleri hız
kazanmıştır. Hayvansal üretimde sağlanan artışa karşılık, diğer taraftan ortaya çıkan
olumsuz gelişmeleri fark eden FAO, BM Çevre Programı (UNEP) ve Avrupa Zootekni
Federasyonu (EAAP) tarafından 1970’li yıllarda HGK konusunda yoğun çalışmalar
başlatılmıştır. FAO ve UNEP 1974 yılında HGK’nın Korunması başlığı altında ilk
ortak çalışmalarını gerçekleştirmiştir. FAO tarafından 1960 lı yılların başından itibaren
ülkelerin yerli ırklarını koruma ve tanımlama çabaları desteklenmeye başlandıysa da
stratejik planlamaların büyük bir kısmı FAO Konsey’inin 1990 yılında “hayvan genetik
kaynaklarının küresel düzeyde sürdürülebilir kullanımı” için kapsamlı bir program
37
hazırlanmasını talep etmesi üzerine, hazırlanan programın ana unsurları 1992 yılında
FAO’da düzenlenen “Uzmanlar Panelinde” ortaya konulmuştur.
Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Yönetimi Küresel Stratejisi çalışmaları ise 1993
yılında başlatılmıştır. FAO Hayvansal Üretim ve Sağlık Bölümü, HGK Küresel Odak
Noktası olarak görevlendirilmiş ve küresel stratejinin geliştirilmesi ve uygulanmasında
eşgüdümü sağlama görevini üstlenmiştir (Anonymous 2011, Anonim 2015).
Gıda ve Tarım Genetik Kaynakları Komisyonu (CGRFA): FAO tarafından bitki
genetik kaynaklarının küresel yönetiminde politik ve teknik konuları tartışmak üzere
1983 yılında bir hükümetler arası forum oluşturulmuş ve “Gıda ve Tarım Bitki Genetik
Kaynakları Komisyonu” olarak adlandırılmıştır. Komisyonun görev alanı 28. FAO
Konferansında alınan karar gereğince sorumluluk alanı gıda ve tarımla ilgili tüm
biyoçeşitlilik bileşenlerini kapsayacak şekilde genişletilmiş ve “Genetik Kaynaklar
Komisyonu” adı altında; bitki, hayvan, orman, sucul ve mikrobiyal genetik kaynaklar
kapsama alınmıştır. Komisyon, hükümetlere gıda ve tarımla ilgili tüm biyoçeşitlilik
konularını tartışmak ve müzakere etmek üzere daimi bir platform sağlamaktadır.
Komisyonun amacı gıda ve tarım için genetik kaynakların korunması ve sürdürülebilir
kullanımı ile bu kaynakların kullanımından doğacak yararların adil ve eşit paylaşımı
konularında uluslararası bir konsensus oluşturmaktır. Komisyon’nun iki yılda bir
düzenlenen olağan oturumları öncesinde toplanan bitki, hayvan, orman ve sucul genetik
kaynaklar için hükümetlerarası teknik çalışma grupları bulunmaktadır.
Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu (GTGK) küresel konsensusun gıda ve
tarım biyolojik çeşitliliği ile ilgili politikalara ulaşabileceği hükümetler arası bir forum
ortamı sağlamaktadır ve 178 üye ülkesi bulunmaktadır. Komisyonun temel hedefi
günümüz ve gelecek kuşaklar için gıda ve tarım genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı ve kullanımlarından doğacak yararların adil ve eşit
paylaşımıdır. Komisyonun çalışmaları; politikaların geliştirilmesi ve uygulamalarının
izlenmesi ile farkındalığın artırılması ve öncelikli sorunların çözümü için inisiyatiflerin
desteklenmesine odaklanmıştır.
38
Komisyon, genetik çeşitlilik durum ve eğilimleri, genetik çeşitliliğin karşı karşıya
olduğu tehditler, korunmaları ve sürdürülebilir kullanımlarının teşvik edilmesi için
alınması gereken önlemlerle ilgili olarak periyodik olarak gerçekleştirilen küresel
değerlendirmelere rehberlik etmektedir. Komisyon aynı zamanda küresel eylem
planları, tüzükler ve gıda ve tarım genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir
kullanım ile ilgili diğer araçlarla müzakere halindedir (Anonymous 2015a).
Komisyonun stratejik amaç ve hedefleri aşağıda özetlenmiştir;
- GTGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımında plan ve politika oluşturulması,
sektörel ve sektörler arası konularda koordinasyon sağlanması.
- GTGK dünya durumunun izlenmesi.
- GTGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile bu kaynakların kullanımından
doğacak yararların adil ve eşit paylaşımı konularında uluslararası bir konsensüs
oluşturmak üzere politika ve eylem programları geliştirilmesi.
- GT biyoçeşitliliğinde ulusal ve bölgesel politikaların güçlenmesine katkı sağlanması
ve kapasite geliştirmek üzere işbirliğinin teşvik edilmesi (http://dad.fao.org, 2017b).
Hayvan Genetik Kaynakları Hükümetlerarası Teknik Çalışma Grubu (ITWG-
AnGR): Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu olağan oturumlarından bir yıl
kadar önce olağan olarak toplanan ITWG-AnGR, Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika
ve Karayip Adaları, Yakın Doğu, Kuzey Amerika ve Güneybatı Pasifik bölgelerini
temsilen her bölgeden en fazla beş üyenin seçilmesiyle oluşturulmaktadır
(http://dad.fao.org, 2017b).
ITWG-AnGR üyeleri hayvan genetik kaynakları konusunda bölgesel değerlendirme
toplantıları ve ülke koordinatörleri tarafından hazırlanan metinler üzerinde çalışarak
raporlarını Genetik Kaynaklar Komisyonu’na sunmaktadır. Söz konusu komisyon ve
hükümetlerarası teknik çalışma grubunda, Türkiye, TAGEM tarafından temsil
edilmekte ve iki yılda bir düzenlenen olağan oturumlara katılım sağlanmaktadır.
Türkiye’nin, 2004-2012 yılları arasında Avrupa Bölgesini temsilen Hayvan Genetik
Kaynakları Hükümetlerarası Teknik Çalışma Grubunda üyeliği bulunmaktadır.
39
Küresel Odak Noktası: BM’nin Roma’da bulunan FAO Genel Merkezinde Hayvansal
Üretim Bölümü altında hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir
kullanımı konusundaki tüm çalışmalar küresel odak noktasında toplanmaktadır. Dünya
I. Durum Raporu, Stratejik Faaliyet Raporu ve Küresel Eylem Planı tamamlanarak 2007
yılında I. Uluslararası Hayvan Genetik Kaynakları Teknik Konferansında sunulmuştur.
Bölgesel Odak Noktası: Dünyada bölgesel odak noktalarının oluşturulması
hedeflenmiştir. Bu amaçla bazı girişimler olmuş ancak, sadece Türkiye’nin de üyesi
olduğu Avrupa Bölgesel Odak Noktası aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Türkiye bağlı olduğu odak noktasının çalışmalarını yakından takip etmekte, projelerde
yer almakta, bilgi ve doküman temin etmektedir. Aynı zamanda ülkemizde hayvan
genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı çalışma ve planları
hakkında ülke koordinatörü tarafından her yıl düzenlenen toplantılarda rapor
sunulmaktadır.
Ulusal Odak Noktası: Ülke koordinatörü ve ulusal danışma kurulundan oluşur. Hayvan
genetik kaynakları ülke raporlarının hazırlanmasından ve çalışmaların planlanmasından
sorumlu birimdir. HGK ulusal koordinatörü ve ulusal danışma kurulundan
oluşmaktadır.
Ülke Raporu: HGK küresel stratejisinin oluşturulmasında yararlanılan ve her ülkenin
hayvansal üretimi ve hayvan genetik kaynaklarının yönetimi ile ilgili durumunu ortaya
koymak üzere hazırlanan raporlardır. Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları I.
Durum Raporu, TAGEM tarafından hazırlanarak 2004 yılında FAO’ ya gönderilmiştir.
Anket şeklinde hazırlanan Türkiye HGK İlerleme Raporu 2011 yılında FAO’ya
gönderilmiştir. Benzer şekilde anket formunda hazırlanan Türkiye Çiftlik HGK II.
Durum Raporu ise hazırlanarak 2014 yılında FAO’ya gönderilmiştir.
Dünya Hayvan Genetik Kaynakları Durum Raporları: FAO GTGK Komisyonu
çalışmaları çerçevesinde ülke raporları temelinde hayvan genetik kaynaklarının mevcut
durumunu ortaya koymayı hedefleyen kapsamlı raporlardır. FAO Hayvan Genetik
40
Kaynakları Çalışma Grubu koordinatörlüğünde HGK I. ve II. dünya durum raporları
hazırlanmıştır.
HGK I. Dünya Durum Raporu: Hayvan genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı konularında, FAO tarafından Türkiye’nin de aralarında
bulunduğu 169 ülke raporu ve 77 uluslararası organizasyon raporu derlenerek
hazırlanan HGK I. Dünya Durum Raporu GTGK tarafından onaylanmış ve 2007 yılında
İnterlaken’de gerçekleştirilen HGK I. Teknik Konferansında sunulmuştur. HGK
Durumu Birinci Raporunda, kullanım, koruma ve erozyon açısından HGK çeşitliliğinin
durumu, HGK yönetiminde ülke kapasiteleri, HGK’nın envanteri, tanımlanması,
kullanımı, geliştirilmesi ve korunmasını sağlayacak mevcut yöntem ve teknolojiler yer
almaktadır. Değerlendirmeler yapılırken ülke politikaları, yasal çerçeve, yönetim
stratejileri, ıslah programları, kurumsal altyapı ve insan kaynakları ile kamuoyu
farkındalığı dikkate alınmıştır (Anonymous 2011).
HGK II. Dünya Durum Raporu: Çiftlik hayvanları biyoçeşitliliği ve yönetimi
hakkında kapsamlı bir değerlendirme sunulmakta ve aşağıdaki konularda en son
bilgilere yer verilmektedir;
- Çiftlik hayvanları çeşitliliğinin durumu,
- Hayvancılık sektör eğilimleri,
- HGK kapasite yönetim durumu,
- HGK için teknik uygulamaların durumu,
- HGK açısından sorunlar ve ihtiyaçlar.
Söz konusu rapor, 129 ülke raporu, 15 uluslararası organizasyon, 4 bölgesel odak
noktası ya da ağ, 150 bireysel yazar tarafından sağlanan bilgiler ve DAD-IS’den elde
edilen veriler kullanılarak, 2007 yılında yayınlanan HGK I. Dünya Durum Raporu’nun
güncellenmesi ve bazı özel konularda daha detaylı değerlendirilmesi ile hazırlanmıştır.
Stratejik Faaliyet Öncelikleri Raporu: HGK Stratejik Faaliyet Öncelikleri raporu,
hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularında, ülke
41
raporlarında belirtilen önceliklerden yola çıkılarak hazırlanmıştır. HGK-KEP’de de yer
alan 23 stratejik öncelik dört ana başlık halinde toplanabilir;
- Karakterizasyon, envanter ve risk durumlarının izlenmesi (2 Stratejik Öncelik),
- Sürdürülebilir kulanım ve geliştirme (4 Stratejik Öncelik),
- Koruma (5 Stratejik Öncelik),
- Politika, kurum ve kapasite geliştirme (12 Stratejik Öncelik).
Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı ve İnterlaken Deklarasyonu:
Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu, Hayvan Genetik Kaynakları
Hükümetlerarası Teknik Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Hayvan Genetik
Kaynakları Küresel Eylem Planı (HGK-KEP) 2007 yılında İsviçre’nin İnterlaken
kentinde onaylanmış ve yayınlanan deklerasyon ile ülkeler HGK’nın hayati rolünü
ve değerini kabul ederek yönetim sorumluluğunun kendilerinde olduğunu taahhüt
etmişlerdir.
Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı: Dünya çiftlik hayvan genetik
kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, ıslahı ve korunması tarım, gıda üretimi, kırsal
kalkınma ve çevre açısından hayati önem taşımaktadır. Çiftlik hayvanlarının genetik
erozyonu, gıda güvencesi ve kırsal kesimin yaşam koşullarının devamı üzerine en
önemli tehdit olarak kabul edilmektedir. Bu doğrultuda, ülkeler tarafından geliştirilen
Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planının (Animal Genetic Resources Global
Plan of Action-AnGR GPA) İnterlaken Deklarasyonu ile uygulanması taahhüt
edilmiştir. Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı uluslararası platformda
kabul gören bir çerçeve oluşturmaktadır. Buna göre planın gerekçesi,
- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, tanımlanması, izlenmesi ve
sürdürülebilir olarak kullanımı konularında ulusal, bölgesel ve küresel ölçekli
yapılanmanın etkinliğinin desteklenmesi ve artırılması,
- Yeterli finansal kaynağın, alt yapı oluşturulması, insan kaynakları ve işbirliğinin
geliştirilmesi için seferber edilmesi şeklinde özetlenebilir.
42
Hayvan genetik kaynaklarının korunması, tanımlanması, izlenmesi, sürdürülebilir
olarak kullanımı ve politika oluşturulması konularında küresel ölçekte alınması gereken
tedbirleri kapsamaktadır. Küresel Eylem Planının tamamlanmasının ardından her
ülkenin hayvan genetik kaynakları konusunda birer ulusal eylem planı hazırlaması
öngörülmüştür. Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planında yer alan dört
stratejik öncelik alanında uygulamadaki temel sorumluluk devletlere bırakılmıştır. Sivil
toplum kuruluşları, yerel ve bölgesel topluluklar, araştırma kurumları ve özel sektörün
işbirliği teşvik edilmektedir. FAO Gıda ve Tarım Hayvan Genetik Kaynakları
Komisyonu’ na uygulamayı gözden geçirmek, izlemek ve değerlendirmek üzere çağrıda
bulunulmuştur.
HGK-KEP hazırlık aşamasında FAO’ya 169 ülke tarafından HGK durum raporları
sunulmuştur. Ülke raporlarında doğal olarak HGK yönetimi konusunda farklı sorun
alanları ön plana çıkmış, öncelik sıraları farklılık göstermiştir. Bu raporlar göz önüne
alınarak hazırlanmış olan HGK-KEP; koruma, tanımlama, izleme, sürdürülebilir
kullanım ve politika oluşturma konularında küresel ölçekte alınması gereken tedbirleri
kapsamaktadır.
İnterlaken Deklarasyonu: Anonymous (2007b)’de, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü ve İsviçre Hükümetinin davetlisi olarak İsviçre’nin İnterlaken kentinde bir araya
gelen yüz dokuz ülkenin temsilcileri, Avrupa Topluluğu ve kırk iki organizasyon, I.
Uluslararası HGK Teknik Konferansında, mevcut ve gelecek nesiller için özellikle gıda
güvencesine sağlayacağı katkıdan ötürü gıda ve tarım hayvan genetik kaynaklarının
hayati rolünü ve değerini kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Bu genetik kaynakların
erozyona uğraması ve kaybedilmesinin kırsal toplumların sürdürülebilir yaşamları ve
gıda güvencesi üzerinde tehdit oluşturduğunun farkında olduklarını ifade ederek,
sorumluluklarını ve çok sayıda aşılması gereken engel olduğunu kabul etmişler ve
bunların aşılması gerektiğine ve aşılabileceğine dair duydukları inancı taahhüt
etmişlerdir. İnterlaken Deklarasyon’unda yer alan hususlar aşağıda özetlenmiştir;
43
- GTGK üzerinde her ülkenin egemenlik hakları olduğu kabul edilmiştir.
- GTGK’nın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı konusunda
ortak ve bireysel sorumluluklar olduğu doğrulanarak, bu kaynaklarla ilgili olarak
ülkelerin, bölgelerin ve kişilerin birbirine bağımlı olduğu kabul edilmiştir.
- GTGK’nın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımının sağlanacağı
taahhüt edilmiştir. Aynı zamanda ilgili uluslararası yükümlülükler ve ulusal
kanunlarla uyumlu olmak üzere bu kaynaklara erişimin ve kullanımlarından
doğan yararların adil ve eşit paylaşımının kolaylaşacağı da taahhüt edilmiştir.
Hedefin dünya gıda güvencesinin artırılması, insan beslenme durumunun
iyileştirilmesi ve kırsal kalkınmaya katkı sağlamak olduğu belirtilmiştir.
- Ülkelerin hazırladığı raporlar doğrultusunda, FAO GTGK Komisyonu
rehberliğinde tamamlanan HGK I. Dünya Durum Raporu onaylanmıştır.
- Hayvan türlerine ait mevcut genetik çeşitliliğin, artan ihtiyaçları karşılayacak
şekilde yeterince kullanılmadığı vurgulanmıştır.
- Hayvan genetik kaynaklarının endişe verici bir hızla erozyona uğraması
nedeniyle, risk altındaki hayvan ırklarının korunması için acil önlemler alınması
gerektiği kabul edilmiştir.
- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir
kullanımında bilgi paylaşımı ve araştırmanın önemi vurgulanmıştır.
- Gıda güvencesine sağlayacağı katkıdan ötürü GTGK’nın hayati rolü ve değeri
kabul edilmiştir.
- GTGK’nın mevcut genetik çeşitliliğinin çiftçiler, göçerler ve hayvan
yetiştiricilerinin mevcut ve gelecek üretimleri için hayati rolü olduğu kabul
edilmiştir.
- Dünyanın her yerinden yerel ve bölgesel topluluklar ile çiftçi, göçer ve hayvan
yetiştiricilerinin GTGK’nın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı
konusundaki önemi kabul edilmiştir.
- Et, süt ve diğer hayvansal ürünlere duyulan ihtiyacın önemli ölçüde arttığı
belirtilmiş, gelecekte hayvansal ürünlere olan talebin sürdürülebilir tarım ve
kalkınma bağlamında karşılanması gerektiği konusunda ülkelerin farkındalığı
ifade edilmiştir.
44
- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, sürdürülebilir
kullanımı, tanımlanması, izlenmesi ve envanterinin çıkarılması konularında
ulusal ve uluslararası kapasitenin eksikleri ve boşlukları olduğu kabul edilmiştir.
Dünya gıda güvencesinin artırılması ve sürdürülebilir kırsal kalkınmaya katkı
sağlanması amacıyla, ulusal ve uluslararası hayvan genetik kaynakları
programlarının uzun dönem desteklenmesi ve önemli miktarda kaynak ayrılması
gerektiği kabul edilmiştir.
- Hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir
kullanımı ile ilgili teknoloji transferinin dünya gıda güvencesi ve artan dünya
nüfusunun ihtiyaçları açısından hayati rolü olduğu kabul edilmiştir.
- HGK-KEP onaylanmıştır.
- Yeni ve ilave kaynakların ayrılmasının, gıda ve tarım hayvan genetik
kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı konularında
dünyada önemli farkındalık yaratacağı kabul edilmiştir.
- HGK-KEP’in uygulanmasında ana sorumluluğun ülkelere ait olduğunu kabul
edilmiştir.
- HGK-KEP’in uygulanmasında ülke yönlendirmeli çabaları destekleyen
FAO’nun hayati rolü kabul edilmiştir. FAO’ya ve GTGK Komisyonu’na, HGK-
KEP’in uygulanması sürecinde denetleme, değerlendirme ve rapor vermek üzere
çağrıda bulunulmuştur (Anonymous 2007b).
HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planları: Gerek Dünya HGK I. Durum Raporunda
gerek HGK-KEP ve Dünya HGK II. Durum Raporunda, ülkelerden gelen durum
raporları temel alınarak FAO tarafından değerlendirmeler yapılmıştır. Ülkelerin,
tarımsal üretimleri içerisinde hayvansal üretimlerine, hayvan genetik kaynakları bakış
açısı ile yaklaşılarak mevcut durumun ortaya konulması amaçlanmıştır. Hayvan Genetik
Kaynakları Küresel Eylem Planı stratejik öncelik alanlarında her ülkenin hazırlaması
beklenen rapordur. HGK II. Dünya Durum Raporu’na göre 112 ülke ülkesel eylem
planını hazırlamış, hazırlık aşamasında yada planlama sürecindedir (Anonymous
2015a).
45
GTGK Komisyonu Çok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW): GTGK
Komisyonunun 2007 yılında gerçekleştirilen 11. Olağan Oturumunda, bitki, hayvan,
orman, sucul, mikroorganizma ve omurgasız biyoçeşitliliğini birlikte ele alan 10 yıllık
bir çalışma planı onaylanmıştır. Komisyon düzenli olarak MYPOW’u güncelleme kararı
almış, 2009 ve 2011 yıllarında yapılan düzeltmelerden sonra 2013 yılında Komisyon’un
14. Olağan Oturumunda 2014- 2023 yılları için hedeflenen çıktılar ve aşamaların yer
aldığı program kabul edilmiştir. MYPOW kapsamında, Komisyon’a bitki, hayvan,
orman, sucul, mikroorganizma ve omurgasız biyoçeşitliliği için planlı ve stratejik bir
yaklaşımla çoklu disiplinli yetki verilmektedir. Ayrıca, ABS rejimi, BÇS ile ilişkiler
gibi sektörler arası konularda da hedefler belirlenmiştir. 2007 yılında onaylanmış, 2009,
2011 ve 2013 yıllarında düzeltilmiş haliyle GTGK Komisyonu tarafından onaylanan
MYPOW EK 4’de verilmiştir (http://dad.fao.org, 2017b).
Gıda ve Tarım Biyoçeşitliliği Dünya Durum Raporu: Gıda ve tarım için önem
taşıyan bitki, hayvan, sucul, orman ve mikroorganizmalarla ilgili olarak ilk kez
hazırlanacak rapordur. Türkiye GT Biyoçeşitlilik Durum Raporu hazırlıkları TAGEM
Tarla Bitkileri Daire Başkanlığı koordinasyonunda sürdürülmektedir. FAO tarafından
ağırlıklı olarak çoktan seçmeli tablolar şeklinde belirlenen standart bir çerçevede
hazırlanmakta olan raporda hayvan genetik kaynakları çeşitliliği ile ilgili bölümde
kullanılmak üzere istenen veriler HGK Ulusal Odak Noktası tarafından sağlanmıştır.
2.2.1.1 Tespit, tanımlama ve izleme
HGK’nın ırk seviyesinde mevcut durumunu ortaya koyan, ürün ve üretim çevresini de
kapsayan bir envanterinin çıkarılması her ülke için zorunluluk olarak kabul
edilmektedir. Hayvancılık sektörüne etkili dinamiklerin tanımlanması açısından; farklı
türlerin ve ırkların rollerinin, hayvancılık sektörünün güncel dinamiklerinin ve gelecek
yönlendiricilerin ve sonuç olarak HGK eğilimlerinin tanımlanması önem taşımaktadır.
Elde edilecek bulgular HGK’da yaşanan kayıpların nedenlerinin tanımlanması ve
koruma çalışmalarının, amaç ve hedeflerinin planlanmasında yarar sağlayacaktır. Söz
konusu çalışmalar sonucunda her bir ırk için yapılacak değerlendirmelere bağlı olarak
46
sonucunda yönetim stratejileri geliştirilebilecek ve bu ırklar için kullanılacak koruma
stratejileri karşılaştırılabilecektir.
Avrupa Zootekni Federasyonu (EAAP) Avrupa çiftlik hayvan ırklarını izlemek üzere ilk
kez veri tabanı geliştiren organizasyonlardan biridir. Bu bilgi daha sonra internet
ortamına aktarılmış ve sistem EAAP-AGDB (Animal Genetic Data Bank-Hayvan
Genetik Veri Bankası) adını almıştır. Bu sistemde ırk tanımlamaları, özellikle yıllara
göre populasyon büyüklüğü ve yapısı olmak üzere sayısal veriler yer almıştır. FAO
Hayvan Genetik Kaynakları Çalışma Grubu Avrupa ülkeleri dışındaki ülkeler için
benzer bir veri tabanı geliştirmiştir. 1996 yılında açılan bu veri tabanı internet tabanlı
dinamik DAD-IS’in omurgasını oluşturmuştur. Söz konusu iki veri tabanının uyumsuz
ve veri değişimine imkan vermeyen bir yapıda oluşu, Avrupa ulusal koordinatörlerinin
her iki sisteme de veri girmesini gerektirmekteydi. Avrupa Komisyonu Beşinci Avrupa
Topluluğu Çerçeve Programı tarafından finanse edilen (EFABIS) Avrupa Çiftlik
Hayvan Biyoçeşitliliği Bilgi Sistemi isimli bir proje ile araştırma, teknolojik gelişme ve
tanıtım faaliyetleri için her iki sistemi birleştiren ve yeniden geliştiren açık erişimli bir
bilgi sistemi ağı oluşturulmuştur. Geliştirilen bu sistem, EAAP ve FAO bünyesindeki
önceki sistemlerin yerini almış ve Polonya’nın Hayvansal Üretim Ulusal Araştırma
Enstitüsünde genişletilmiş kurulumu mümkün olmuştur. Böylece, proje sonucunda
DAD-IS:3 modülü geliştirilmiştir.
Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Sistemi DAD-IS: FAO tarafından barındırılan Evcil Hayvan
Çeşitliliği Bilgi Sistemi (DAD-IS), hayvan genetik kaynaklarının yönetimi stratejilerinin
uygulanması için bir iletişim ve bilgi aracı olarak tanımlanmaktadır. DAD-IS’de
kullanıcılara araştırılabilir bir veri tabanı aracılığıyla ırklarla ilgili bilgi, fotoğraf, yönetim
araçları, bir kaynak kütüphanesi, HGK bölgesel ve ulusal koordinatörlerinin link ve iletişim
bilgileri sunulmaktadır. Aynı zamanda, ülkelere ulusal verilerinin girişi, güncellenmesi ve
erişiminde güvenli bir ortam sağlanmaktadır. DAD-IS birbirinden bağımsız bilgi sistemleri
küresel çalışma ağının merkezi konumundadır (Şekil 2.6).
47
Şekil 2.6 DAD-IS, EFABIS ve ulusal HGK ağlarının yapısı (http://dad.fao.org, 2017b)
DAD-IS ve küresel çalışma ağının amacı Dünya Gıda Zirvesi Eylem Planı ve BM
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi uyarınca, uluslararası kurumları, STKları, dünya
çapındaki eğitim ve araştırma gruplarını bir araya getirmek, koordine etmek ve gıda ve
tarım üretiminde kullanılan HGK’nın daha iyi yönetimini teminen ülkelere yardımcı
olmaktır. Bu çerçevede DAD-IS ülkelere;
- Verilerini saklamak ve erişmek üzere güvenli bir ortam,
- Gelişmiş bir iletişim ve bilgi aracı,
- Düşünce ve tekniklerin karşılıklı olarak değişimi için bir forum,
- Ülke, bölge ve küresel iletişim bilgileri,
- HGK yönetimi ile ilgili belgeler için bir havuz sağlamaktadır.
Avrupa Veritabanı EFABIS: HGK’ya ait bilgi ve dokümantasyonda Avrupa
ülkelerinin ortak çıkarlarının olduğu ve bu kaynakların korunması ve sürdürülebilir
kullanımında farkındalığın artırılması gerektiğinin kabul edilmesi üzerine HGK Avrupa
Bölgesel Odak Noktası (ERFP) ve Avrupa Zootekni Federasyonu (EAAP) Avrupa
ÇHGK Bilgi Sisteminin (EFABIS) kurulması ve güncellenmesi konusunda mutabık
48
kalmışlardır. EFABIS’de Avrupa hayvan ırklarının pasaport, tanımlayıcı ve performans
verileri yanında populasyon ve diğer veriler de yer almaktadır. EFABIS, EAAP ve
ERFP adına bölgesel node yöneticisi tarfından yönetilmektedir. EFABIS, Avrupa
Ulusal Koordinatörlere ya da Ulusal Koordinatörler tarafından veri işlemek ve
güncellemek üzere görevlendirilen ulusal nodelara ulusal verilerini girebilecekleri
tarafsız bir platform olarak hizmet vermektedir. EFABIS aynı zamanda Avrupa
HGK’nın FAO Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Sistemine DAD-IS gönderilmesini
sağlamaktadır.
HGK II. Dünya Durum Raporu’na göre dünyada hayvan genetik kaynaklarına ve
bunların üretim çevrelerine ait bilginin artırılması gerekmektedir. Mevcut bilginin
kapsamı aynı zamanda, farklı türlerde çiftlik hayvanlarının hizmet, ürün ve özellikle
düşük gelirli topluluklarda geçim kaynağı olarak rollerini, farklı çiftlik hayvan türleri ve
üretim sistemlerinin ekosistem üzerine etkilerini ve iklim, sıcaklık stresi, su kısıtı,
kalitesiz yem, zorlu arazi koşulları, yükseklik ve diğer zorlayıcı üretim koşullarına
adaptasyon gibi unsurları içine alacak şekilde genişletilmelidir (Anonymous 2015b).
Şekil 2.7 Sığır, koyun, keçi, domuz ve tavuk türlerinde fenotipik karakterizasyon
(Anonymous 2015b)
49
Son yıllarda sağlanan en kayda değer teknolojik ilerlemelerlerin genomik alanında
olduğu görülmektedir. Bu gelişmeler, kalıtsal özelliklerin genetik temellerinin ortaya
konulmasına ve bazı ıslah programlarının etkinliğinin artırılmasına destek olmaktadır.
Ancak, bu yararlar yüksek girdili üretim sistemlerinde yetiştiriciliği yapılan ve
uluslararası alanda yaygın olarak kullanılan az sayıda hayvan ırkı ile sınırlı kalmaktadır.
Genomik araçların potansiyel kullanımı çeşitli faktörlerden etkilenmektedir, ancak ırk
karakteristikleri ve performans kayıtları gibi hayvan fenotipine ait veri eksikliği ve
pedigrinin olmayışı temel sınırlamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Şekil 2.7’de
dünyanın çeşitli bölgelerine ve büyük beşli olarak bilinen sığır, koyun, keçi, domuz ve
tavuk türlerine göre de fenotipik karakterizasyon durumları yer almaktadır. Fenotipik
veri koleksiyonunun zenginleşmesi sadece genomiğin etkin kullanımı için değil aynı
zamanda herhangi bir genetik ıslah ya da koruma programı için de son derece önem
taşımaktadır (Anonymous 2015b).
Bilinen 50.000 memeli ve kanatlı türünden sadece 40 kadarı evcilleştirilmiştir. Dünya
Evcil Hayvan Çeşitliliği Bilgi Siteminde (DAD-IS) bu türlere ait 18 memeli ve 16 kuş
türü ile iki deve ve ördek türünde fertil alt tür melezi olmak üzere toplam 38 tür rapor
edilmektedir (Çizelge 2.4). Bu türlerden sığır, koyun, tavuk, keçi ve domuz olmak üzere
beş tanesi tarım ve gıda açısından en önemli türler olarak bildirilmiştir (Anonymous
2015b).
50
Çizelge 2.4 Dünyada evcil hayvan bilgi sistemi (DAD-IS) üzerinde kayıtlı türler.
Sıra Memeli türleri Sıra Kuş türleri
1 Alpaka 20 Beçtavuğu*
2 Amerikan Bizonu 21 Kobay*
3 Eşek* 22 At*
4 Tek hörgüçlü deve* 23 Lama
5 Manda* 24 Ördek (Muscovy)*
6 Cassowary 25 Nandu
7 Sığır* 26 Devekuşu*
8 Tavuk* 27 Keklik*
9 Chilean Tinamou 28 Tavuskuşu*
10 Geyik* 29 Sülün*
11 Köpek* 30 Domuz*
12 Çift hörgüçlü deve* 31 Güvercin*
13 Çift/tek hörgüçlü deve* 32 Bıldırcın*
14 Ördek (evcil)* 33 Tavşan*
15 Ördek (evcil/Muscovy) 34 Koyun*
16 Emu 35 Kırlangıç*
17 Keçi* 36 Hindi*
18 Kaz (Evcil)* 37 Vikunya
19 Guanako 38 Yak (Tibet sığırı)
*: Aynı zamanda Türkiye’de de bulunan türler
Populasyonların sayı ve dağılımlarının tesbiti ülke çapında gerçekleştirilen envanter ya
da survey çalışmaları ile belirlenebilmektedir. HGK tanımlama çalışmaları morfolojik,
verimle ilgili fizyolojik ve genotipik özellikleri ortaya koymak amacıyla yapılan temel
araştırma niteliği taşımaktadır ve belirli aralıklarla güncellenmeleri gerekmektedir.
Envanteri çıkarılan ve tanımlanan hayvan ırklarına ait populasyonların izlenmesi ise,
risk durumlarının ortaya konması ve gerekli tedbirlerin alınmasında önem taşımaktadır.
Genetik çeşitliliğin yüksek olması evcilleşme merkezine yakın olmakla ilişkili olduğu
51
gibi, üzerinde durulan lokuslara da bağlıdır. Ayrıca bu durum, göçlerle ortaya çıkan
karışım sonucunda veya ırklar arasında kesin izolasyon olmaması durumunda ya da bazı
ırkların daha az seleksiyon baskısında tutulması sonucunda da görülür. Örneğin, genetik
çeşitlilikleri benzer düzeyde bulunan iki ırktan biri ata ırkın uzantısıyken, diğeri farklı
zamanlarda evcilleşmiş iki koyun evcilleşme ürününün genetik çeşitlilik açısından
zayıflamış iki ırkının karışımı (melez) olarak yüksek genetik çeşitlilik sergileyebilir.
Böyle bir durumda, evcilleştirme merkezinde uzun zamandır bulunması ve bu bölgelere
uyum sağlamış olması nedeniyle genelde alellerini özellikle de seyrek alellerini
kaybetmemiş olma olasılığı daha yüksek olan ilk ırkı korumak, merkezde var olduğu
düşünülen ve kullanılma potansiyeli olan alellerin korunması açısından daha öncelikli
olabilir (Bruford vd. 2003). Özetle, ırkın korumada öncelikli kabul edilmesi için bir çok
etmene bağlı olan görece genetik çeşitlilik düzeyinin yanı sıra ırkların evrimsel
tarihlerinin de araştırılması gerekir (Öner 2010).
Faroe adasında bulunan yerli Faroe sığırlarını koruma çalışmaları öncesinde bir genetik
araştırma yapılmıştır (Li vd. 2005). Bu sığırların, verimlerini artırmak amacı ile Norveç
sığırları ile melezlendiği bilinmekteydi. Norveç sığırları elde edilirken daha önce farklı
ırklarla melezlenmiş olması nedeniyle, Faroe ırkı ile Norveç sığırlarının
melezlenmesinde dolaylı olarak başka ırklarla da karıştıkları tahmin edilmekteydi.
Çalışmada, karıştıkları tahmin edilen ırklara ait adanın çevresindeki kıta
populasyonlarından, yerli ada ırkının neredeyse tamamından ve Norveç sığır ırkından
toplanan örnekler 20 mikrosatelit ile taranmıştır. Yine çalışmada adadaki 40 kadar Faroe
ırkı bireyin sadece 6-7 tanesinin karışmamış saf kabul edilebileceği gösterilmiştir.
Koruma çalışmalarının bu “saf” bireyleri esas alarak yapılması ve bu bireylerin yaşatılıp
çoğaltılmasına öncelik verilmesi önerilmiştir (Li vd. 2005).
2.2.1.2 Koruma
Çiftlik hayvanları genetik kaynaklarını korumaya yönelik kapsamlı ilk proje İspanya’da
1944 yılında İberya koyun ırkının korumasına yönelik olmuştur ve bunu 1969 ve 1970
yıllarında İngiltere ve Fransa’da başlatılan çalışmalar izlemiştir. Zjalik (2008)’e göre, o
dönem itibarıyle 39 Avrupa ülkesinin 33 ünde koruma çalışmalarının sürdürülmekte
52
olduğu bildirilmiştir.
In situ (doğal yetiştirilme bölgelerinde koruma) ve cryo-koruma (in vitro koruma-
genetik materyalin dondurularak korunması) tedbirlerini içine alan koruma stratejileri
kaybolma tehdidi altındaki ırkların korunmasında optimal yöntemler olarak
değerlendirilmektedir. In vitro gen bankaları 64 ülkede kurulmuş ve 41 ülkede de
kurulmaları planlanmıştır. Ancak, bu gen bankalarının pek çoğu başlangıç
aşamasındadır ve ırk koleksiyonlarında eksiklikler bulunmaktadır. Ülkeler tarafından
geniş bir çeşitlilik gösteren in situ koruma faaliyetleri rapor edilmiştir. Buna örnek
olarak, potansiyel tehdit altındaki ırkların kullanımının daha yaygın hale getirilmesi için
karlılığının artırılması amacıyla ırka özgü özel ürünlerin yer aldığı özel pazarların
(niche market) geliştirilmesi verilebilir. Yine de ülkelerin pek çoğunda in situ
programların kapsamının genişletilmesi ve etkinliğinin artırılması için büyük ölçüde
güçlendirilmeleri gerekmektedir (Anonymous 2015b).
Amerika Birleşik Devletlerinde gen bankasının geliştirilmesi ve kullanımı:
Diğer pek çok ülkede olduğu gibi, Amerika Birleşik Devletlerinde de 1999 yılına kadar
HGK nın korunmasına yönelik resmi bir devlet programı bulunmamaktaydı. Birleşik
Devletler Tarım Departmanı, Tarımsal Araştırma Servisinde Ulusal Hayvan Germplazm
Programı (NAGP) oluşturuldu. “Genetik güvencenin sağlanması ve genetik anlayışın
kolaylaştırılması” amacını güden programda çeşitli sektörler, üniversiteler ve devlet
kurumlarından yaklaşık 60 üyeden oluşan bir ekip germplazm elde edilmesi ve
depolanmasında türler bazında kurulan komitelerde görev aldılar.
Komitelerin dinamik yapısı sayesinde NAGP çerçevesinde 12.000 in üzerinde
hayvandan elde edilen yaklaşık 550.000 germplazm gen bankasında depolanmıştır.
Bugün gen bankasında 180 den fazla ırka ve araştırma populasyonuna ait örnek
bulunmaktadır. Bu çabaların sonucu olarak, populasyonların büyük bir bölümü güvence
altına alınmış ve bu populasyonların yeniden oluşturulmasına yetecek düzeyde genetik
kaynağa sahip olunmuştur (Blackburn ve Boettcher 2010).
53
Fransız Brese tavuk ırkı 1957 yılında koruma altına alınmıştır. Aynı zamanda ırkın
doğal koşulları ve üretim sistemi de muhafaza edilmektedir. Bakım, besleme ve kesim
için belirli düzenlemeler yapılmıştır. Bu tavuk ırkı diğer standart hatlara göre % 50-60
daha fazla fiyatla satılmaktadır (Hiemstra vd. 2006).
Yapılan bir araştırmada (Şekil 2.8) katılımcılara, çok sayıda ülke katılımıyla kurulması
planlanan hayvan genetik kaynakları gen bankalarına, bankanın kurulacağı ev sahibi
ülke ya da materyal ile katkı sağlayacak ülke olarak mı katılmayı tercih ettikleri
sorulmuş; ikili ve küresel gen bankalarından çok bölgesel gen bankalarına ev sahipliği
yapmayı (% 60) ya da materyal göndermeyi (% 40) tercih eden ülkelerin oranı daha
yüksek olarak gözlemlenirken katılımcıların % 10’u çoklu ülkeli gen bankalarına
katılımı kabul etmemiştir (Boettcher ve Akin 2010).
Şekil 2.8 Çoklu ülkenin katılımıyla kurulacak gen bankalarında sağlanacak katkı tercihi
oranları (%)
2.2.1.3 Sürdürülebilir kullanım
Sürdürülebilirlik teriminin uluslararası alandaki önemi ilk kez 1987 yılında
Brutland’daki Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) Raporunda, “İnsanlık
54
gelecek generasyonların kendi ihtiyaçlarını karşılamalarını engellemeyecek şekilde hem
ihtiyaçlarını temin ve hem de gelişimi sürdürülebilir kılacak güce sahiptir” ifadesiyle
yer almıştır (Weary vd. 2008). WCED tarafından sürdürülebilirlikle ilgili olarak
önerilen üç temel yaklaşım önerilmektedir;
- İnsan sağlığına vurgu yapılarak, beslenmeyi de kapsayacak şekilde gıda için sosyal
gereklilikler ya da talepler,
- Üretim sistemlerinin devamlılığını temel alan ekonomik canlılık,
- Biyofiziksel kaynakların durumuna dikkat çeken çevresel kalite.
Biyofiziksel, ekonomik ve sosyal olmak üzere bu üç boyut genellikle sürdürülebilirlik
müzakerelerinde yer almaktadır. Aynı zamanda bu kavramlar Ekolojik, Ekonomik ve
Eşitlikçi olmak üzere 3-E olarak adlandırılmaktadır.
EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Yönetmeliğinde (22 Aralık 2011
tarih ve 28150 sayılı Resmi Gazete), sürdürülebilir kullanım; HGK’nın arz, talep,
ekonomik, teknik ve teknolojik olanaklarının geliştirilerek, nakdi destekleme
olmaksızın yetiştirilip, uzun dönemde çeşitliliklerinin azalmasına yol açmayacak şekilde
ve oranda kullanımı olarak tanımlanmaktadır.
Gelişmekte olan ülke ve bölgelerin çoğunda “düşük girdi - yoğun stres” tarım sistemleri
uygulanmaktadır. Bu bölgelerde hayvan genetik kaynaklarının karşısındaki en büyük
tehdit, koşullara çok iyi uyum sağlamış olan ırkların yerini, mevcut tarım sistemlerine
uyum sağlayamayacak, yüksek verimlerini veya daha da ötesinde yaşamlarını
sürdürmekte zorlanacak ve hatta bunları başaramayacak yabancı ırkların almasının
yegâne çözüm olarak algılanmasıdır. Buna karşılık artan küresel gıda gereksinmesinin
karşılanmasının sürdürülebilir gelişmeyi zorunlu kıldığı, bu nedenle birim başına
üretimin artırılması gerektiği yadsınamaz. Sürdürülebilir gelişmenin zorunlu olduğu
ifadesinden, artan talebi karşılayacak üretimin mutlaka tümüyle yüksek verimli
hayvanlarla yapılması gerektiği anlamı çıkarılmamalıdır. Sürdürülebilirlik üretim
çevresine özel bir kavramdır ve küresel hatta bölgesel ve ülkesel ölçekte çok çeşitli
üretim çevreleri mevcut olup gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. O halde
55
çeşitli üretim çevrelerinde hayvansal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve artan
ülkesel ve küresel hayvansal gıda taleplerinin karşılanması, ancak belirtilen çevrelere
uygun, farklı niteliklerde ve verim düzeylerinde tür ve ırklar yetiştirilerek mümkün
olacaktır (Ertuğrul vd 2015).
Uluslararası çevre örgütlenmeleri, program, sözleşme ve girişimlerin yürüttükleri
çalışmaların ve ilgili süreçlerin temel düşüncesi 1972 Stockholm Konferansı’nda
uluslararası hukukta kendine yer bulan sürdürülebilirlik ilkesidir. Bu ilke çevresel,
ekonomik ve sosyal politikaların bütünleştirilmesini temel almaktadır. Ayrıca tüm çok
taraflı çevresel sözleşmelerde yer alan hükümlerin veya Taraflar Konferansı benzeri
karar alma organlarında alınan kararların gerçekleşmesi, sürdürülebilir biyolojik
çeşitlilik yönetimine dayanmaktadır.
Tarımsal üretim sistemlerinde görülen değişimler pek çok faktörü de etkilediğinden,
yetiştirici uygulamaları, üretim sistemlerinde kullanılan bilgi birikimi, yetiştiricilik
geleneği, kültürel normlar, sosyal değerler ve kırsal kalkınma stratejilerine bağlı tarım
ekosistemi yaklaşımı önem kazanmaktadır. Hayvansal üretim çeşitli üretim
sistemlerinde; tarla bitkileri, otlaklar, orman, diğer biyolojik kaynaklar, toprak ve su
yönetimi ile ilişkilidir. Hayvansal üretimde yetersiz veya hatalı planlama sonucunda
toprak ve bitki örtüsü kaybı, su kaynaklarının kirlenmesi ve meraların zayıflaması ve
verimsizleşmesi gibi etkiler ortaya çıkabilmektedir.
Gelişmiş ülkelerde çiftlik hayvanlarının doğal alanlarda otlatma sistemlerinde
yetiştirilmeleri ve doğal manzara oluşturmaları çekiciliğini korumaktadır. Yetiştiriciler
veya tüketiciler açısından pazar taleplerinin dışında HGK’nın farklı ve daha geniş fayda
alanları bulunabilmektedir. HGK’nın tür ya da ırklar bazında taşıdığı bu unsurlar kırsal
alanlar için cazibe oluşturabilir veya geleneksel tarım içerisinde yer alabilmektedir
(Anonim 2015).
Etkili ve sürdürülebilir ıslah programları pek çok faktörü içeren ve problemli bir konu
olarak karşımıza çıkmaktadır. HGK II. Dünya Durum Raporunda pek çok ülke kayıt ve
tanımlama gibi faktörler açısından ilerleme kaydettiğini bildirmiştir. Fakat birlikte
56
sağlanan genetik ilerleme genellikle düşük düzeyde kalmaktadır. Çoğunlukla
yetiştiricilerin katılımıyla sağlanan yetersiz organizasyon yapısı etkin ıslah
programlarının uygulanmasına engel oluşturmaktadır. Şekil 2.9’da sığır türünde 2004 ve
2015 yıllarında hayvan tanımlama, yapay tohumlama, ıslah hedefinin belirlenmesi,
verim kaydı ve genetik değerlendirme gibi çeşitli ıslah araçlarının kullanımı yer
almaktadır. Buna göre, OECD ülkelerinde başta ıslah hedefinin belirlenmesi olmak
üzere verim kaydının ve genetik değerlendirmenin kullanımının arttığı gözlemlenirken,
OECD üyesi olmayan ülkelerde hayvan tanımlama ve ıslah hedefinin belirlenmesinde
artış söz konusu iken genetik değerlendirmede hemen hiç değişim gözlenmediği
söylenebilir (Anonymous 2015b).
Şekil 2.9 Sığır türünde 2004 ve 2015 yıllarında çeşitli ıslah araçlarının kullanımı
Yerli hayvan ırkları sahip oldukları özel nitelikler sayesinde özgün ürünlerin
üretilmesine ve pazarlanmasına olanak sağlamaktadır. Bu sayede, ücra ve marjinal
alanlarda istihdamın ve gelirin artırılması için fırsat sağlanırken, hayvan yetiştiricileri
ile ürünlerin işlenmesi ve ticaretiyle uğraşan özellikle kadınların ve düşük gelirli
57
kesimin geçim koşulları iyileştirilebilmektedir. Son ürün değerinde hayvan yetiştiricileri
ve küçük ölçekli işletmelerin toplu üretim pazarından daha fazla pay almaları mümkün
olabilmekte, böylece bu kesimin ticari faaliyetlerine devam etmeleri ve genişletmeleri
cazip hale gelmektedir (Mathias vd. 2010).
Her ne kadar artan enerji ve yem maliyeti hayvancılık sektörünün gelişimini ve talep
biçimini değiştirmiş olsa da, hayvancılıkta devrim yaratan etkenler hala geçerliliğini
sürdürmektedir.
Dünyanın sınırlı kaynakları dikkatte alındığında, artan nüfusun hayvansal ürün talebini
karşılamada hayvansal üretimin etkinliğinin artırılmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılır.
Özellikle girdi maliyetinin azaltılması ve yetersiz üretim yöntemlerinin yerini ileri
yöntemlere bırakmasıyla hayvansal üretim daha etkin hale getirilebilir. Eğer hayvansal
ürünler için talep bu hızla artmaya devam ederse, bu talebin ancak entansifleşmeyle
karşılanabileceği açıkça görülür. Diğer taraftan üretimin yoğunlaştırılması ve girdilerde
dışa bağımlılığın çıtayı yani ekonomik verim düzeyini daha da yükselttiği de bir
gerçektir.
Gelişen dünyada farklı geçim kaynakları ortaya çıkmakla birlikte rekabet koşulları,
pazar tercihleri ve standartlarının hızla değişmesi hayvancılıkla uğraşan kesimi
etkilemektedir. Değişen pazar koşulları, teknoloji ve hastalıkların sektörü doğrudan
etkilemesi birçok hayvan yetiştiricisini pek çok durumda savunmasız bırakmaktadır.
Süregelen entansifleşme ve gelişme kaçınılmaz kabul edilmekle birlikte çevre ile ilgili
olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Çiftlik hayvanları sera gazı emisyonunda
önemli bir rol oynamaktadır. Temiz su kaynakları, hayvancılık faaliyetleri nedeniyle
giderek azalmaktadır. Yem üretiminde kullanılan su ve hayvansal üretimin yarattığı
kirlilik bu azalmanın başlıca nedenleridir. Su döngüsü, birçok ekosistemde özellikle de
kötü yönetildiğinde hayvansal üretimden etkilenmektedir. Yoğun hayvancılık yapılan
bölgelerdeki su kirliliği bu durumun en önemli nedeni olarak kabul edilmektedir
(Gerber vd. 2010).
58
Uygun pazarlama yöntemlerinin uygulanması HGK’nın sürdürülebilir kullanımı
açısından büyük önem taşımaktadır. Irka özgü özel ürünlerin değerlendirilerek özel
pazarlarda (niche market) yüksek fiyatla alıcı bulması, yetiştiricilerinin gelirlerini
artırmalarını ve bu ırkları yetiştirmeye devam etmelerini sağlamaktadır. Bu sayede
ırkların tanınması ve yetiştirici elinde korunmaları mümkün olmaktadır.
Fransa’da Tarantaise ve Abondance sığır ırkları, Beaufort ve Montbéliarde ırklarından
elde edilen süt Reblochon ve Abondance peynirlerinin üretiminde kullanılmaktadır.
Alp’lerin İtalya’daki kısmında benzer bir durum söz konusudur; Fontina peyniri sadece
Valdostana ırkının sütü ile üretilir. Fransa’da ayrıca: Ossau-Iraty peynirleri, Manech ve
Basco-Bearnaise koyun ırklarından, Comté peyniri, Montbeliarde ve Simmental;
Laguiole peyniri, Simmental ve Aubrac sığır ırklarından sağlanan sütlerden imal
edilmektedir. İtalya’da üretilen Parmigiano Reggiano peyniri 1955 yılında korunmuş
köken olarak atanmıştır (PDO). Üreticilerin 1991 yılında sadece Reggina ırkının (bu
peyniri üreten, Friesian ırkından önceki orijinal ırk) sütünden elde edilen Parmigiano
Reggiano markasının pazarlanmasındaki hakları elde edilmiştir. Bu marka 1991’den
beri yaygın Parmigiano Reggiano’dan % 16 daha yüksek bir fiyata satılmaktadır. Bu
uygulamanın sonucu olarak bu ırktaki hayvan sayısı son olarak 1980’lerde 500 baş iken
1998’de 1.200’e çıkmıştır.
Gerber vd. (2010)’a göre Sahra çölünün kurak tarım arazileri genellike boş ve kulanım
dışı araziler olarak tanımlanır. Ancak bu bölgede düşük verimli bazı sığır ırkları göçer
yetiştiriciler tarafından prestij sağlamak amacıyla yetiştirilmektedir. Daha ayrıntılı
çalışmalar bu üretim tarzında birim arazi başına ve birim fosil yakıt başına üretimin
oldukça etkin olduğunu göstermiştir. Yapılan analiz sonuçlarına göre, Mali’de çeşitli
tarım arazilerinde yılda hektar başına hayvansal protein üretimi 0.6-3.2 kg arasındadır.
Bu değerlendirmeye göçer sürülerin çeşitli kullanımları ve süt üretimleri de dahil
edilmiştir. Bu değerler, Kuzey Amerika veya Avusturalya’da benzer miktarda yağmur
alan ve yılda hektar başına ortalama 0.4 kg hayvansal protein elde edilen bölgelere göre
oldukça yüksektir. Bu yüksek üretimin aşırı otlatma nedeniyle kaynakların
tüketilmesine bağlı olabileceği düşünülse de uzun dönem çalışmaları Sahra tarım
arazilerinde et ve süt üretiminin sabit olduğu ortaya konduğundan bu durum sığırların
59
yüksek verimliliğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir (Breman ve Wit 1983, de
Haan vd. 2001).
Bernues vd. (2011)’e göre koyun ve keçi üretim sistemlerinin ekonomik, sosyal ve
çevresel sürdürülebilirliği iyi tanımlanmış olmakla birlikte analiz için uygun yöntem ve
araçların ortaya konmasında hala çok sayıda çözümlenmesi gereken sorun
bulunmaktadır. Sürdürülebilirlik için hangi göstergelerin kullanılacağı hakkında yoğun
tartışmalar yaşanırken, farklı üretim sistemleri, bölgeler ve sosyo ekonomik yapılar için
aynı göstergelerin kullanılıp kullanılamayacağı tartışılmaktadır. Farklı üretim
sistemlerinin ve coğrafi bölgelerin sürdürülebilirliğinin karşılaştırılması zor, hatta
olanaksız görülmekle birlikte sürdürülebilirliğin değerlendirilmesi için özgün standart
metodolojilerin geliştirilmesi zorunlu görülmektedir. Öngörülemeyen değişimlerdeki
artış, çiftlik yapılarındaki geçici dönüşümlerin belirsizlik ve büyük çeşitliliği, sosyo
ekonomik ve fiziksel yapılar için dinamik yaklaşımların oluşturulmasını
gerektirmektedir.
Son 50 yıldan uzun süredir ABD hayvancılık sektöründeki en önemli değişim; tam
teşekküllü barınakların bulunduğu, daha az geleneksel yem bitkilerinin kullanıldığı,
mısır, soya ve gıda işleme yan ürünlerinin yüksek oranda rasyonda yer aldığı üretim
sistemlerinin artması olarak değerlendirilmektedir. Bununla beraber son 30 yılda
alternatif hayvansal üretim sistemlerine olan ilgide de artış görülmektedir.
Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (GIAHS): Geleneksel bilginin
içinde çok önemli bir yer teşkil eden geleneksel bitkisel ve hayvansal üretim
yöntemlerinin gelecek nesillere aktarılmasının desteklenmesi gerekmektedir (Öcalan
2014). Bu desteklerden bir tanesi, FAO’nun, aile tarımı ve geleneksel tarım
sistemlerinin yok olmasına neden olan küresel eğilimlere yanıt olarak başlattığı
“Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (GIAHS)”nin korunması ve
uyarlanabilir yönetimi konusundaki “Küresel Ortaklık Girişimi”dir. GIAHS girişimi bu
tür sistemlerin ve bu sistemlerle doğrudan ilişkili arazi biçimleri, biyoçeşitlilik, bilgi
sistemleri ve kültürlerin tanımlanması, kabul görmesi, korunması ve sürdürülebilir
şekilde yönetilmesi için bir altyapı oluşturulmasını hedeflemektedir. Bu tür
60
sistemlerdeki toplulukların gıda ve geçim güvenliği, yerel toplulukların ve örgütlerinin
güçlendirilmesi, pazarlama olanaklarının artırılması ve yenilikçi destek
mekanizmalarının tanıtılması yoluyla sağlanabilmektedir. Tarımsal Miras Sistemleri
yüzyıllar boyunca gelişerek tarihi geleneklerin ve bilgi birikiminin devamlılığını
sağlayan sistemlerdir. Bu kapsamdaki kültürler, topluluklar, araziler ve habitatlar,
sanayi ve tarım devrimleri ile bilim, teknoloji, ticaret ve iletişimdeki ilerlemeler sonucu
önemli ölçüde zayıflamış durumdadır. Ancak, sürdürülebilir tarım ve kırsal kalkınma
hedeflerine ulaşmada model olarak alınabilmektedirler (Koofhan ve Altieri 2011).
Şekil 2.10 Sürdürülebilir tarım sistemlerine uygulanabilecek GIAHS’lerinin özgün
nitelik ve prensipleri (Koofhan ve Altieri 2011)
Diğer tarım sistemlerinde sürdürülebilirliğe ve dayanıklılığa ulaşmada örnek
alınabilecek GIAHS’lerinin özgün nitelikleri ve prensipleri şekil 2.10’da yer almaktadır.
Hayvan türleri insanlık tarihi boyunca insanların kullanımına hizmet etmiştir. HGK ve
bunların üretim sistemleri; sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan bu süreç içerisinde
ihtiyaca cevap verecek şekilde olgunlaşmıştır. Bu sistemlerin desteklenmesine yönelik
uygulamalar onların ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerinin planlamalara
dahil edilmesi ile başarıya ulaşabilir. Bu açıdan HGK’nın sürdürülebilirliğinin
61
sağlanabilmesi için ilk adım yeterli ve kapsamlı bir politikanın oluşturulmasıdır.
Sürdürülebilir kullanım politikaları oluşturulurken gıda güvencesi ve ekonomik gelişim
politikaları bir arada düşünülmeli ve uzun vadeli sürdürülebilir yetiştiricilik hedefleri
belirlenmelidir. Bu politikalar, uygulamalar açısından; yetiştiricileri, profesyonel
işletmeleri ve HGK açısından tüm diğer aktörleri bünyesinde barındıran bir yapıya sahip
olmalıdır.
Sürdürülebilir kullanım için HGK’nın sosyal ve kültürel fonksiyonlarının koruma
programına dahil edilmesi gerekmektedir. Irklara ait karakteristiklerin belirlenmesi ve
önemli özelliklerin tanımlanması önemli bir adımdır. Bu açıdan HGK’ya ait önemli
kültürel veya sosyal özelliklerin detaylı olarak ortaya konulması gerekir. Paydaşların
tanımlanması ve paydaşlarla yapılacak değerlendirme sonrasında sosyal ve kültürel
açıdan önemli özelliklere sahip HGK tespit edilebilir. Bu çalışmaların sonunda
HGK’nın GTHB veya özel sektör tarafından desteklenmesi veya pazar olanakları
doğrultusunda planlama yapılarak ekonomik geri dönüşün sağlanması mümkün
olacaktır. Bu kapsamda yerli ırk yetiştiricilerinin ürün bazlı destekleme programlarından
yararlanma oranlarının artırılması diğer ırklara yapılan desteklere göre pozitif ayrım
yapılması sağlanmalıdır.
Yerli ırkların geliştirilmesine yönelik yatırımlar, küçük aile işletmelerinin yer aldığı
kırsal kesimde ekonomik gelişmenin ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açması
açısından önemli katkı sağlayacaktır. Fakat yerli HGK’nın geliştirilmesi yönünde ulusal
yaklaşımlar, programlar ve kurumsal yapılanma konularında uzun vadeli stratejik
planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Konu yetiştirici örgütlenmeleri açısından
değerlendirildiğinde; ırk bazında yetiştirici birliklerinin kurulması, modern yetiştirme
teknikleri ve bilgi transferinin sağlanması ön sıralardaki ihtiyaçlar olarak görülmektedir.
Uluslararası alanda tarım ekosistem uygulamaları gözden geçirilerek, paydaşlarla
birlikte ulusal politika araçlarının geliştirilmesi HGK yönetimi ve sürdürülebilir
kullanımına önemli katkı sağlayacaktır.
HGK’nın sürdürülebilir kullanımı araç ve süreçleri vasıtasıyla diğer doğal kaynakları
tüketmeden yetiştirici gelirlerini artırmak mümkündür. HGK-USEP Sürdürülebilir
62
kullanım ve geliştirme stratejik alanında yer alan 2. stratejik öncelikte ulusal hayvan
ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması hedeflenmiştir.
Hayvancılıkta genetik ve çevresel ıslah çabaları sonucunda hayvansal üretimde verim
artışı sağlanırken bu değişimin uzun vadede çevreye ve genetik çeşitliliğe olumsuz
etkileri genellikle ihmal edilmiştir. Hayvansal ürünlere artan talep sonucunda ve uygun
çevresel koşullar altında yüksek verimli kültür ırkı hayvanlar tercih edilmekte,
hayvancılık endüstriyel nitelikte yapılmaktadır. Buna karşılık kırsaldaki yetiştiriciler
kültür hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Dahası kültür ırkı
hayvanlar yerel koşullara adapte olmakta yetersiz kalmakta ve beklenen verimliliğe
ulaşamamaktadır. Marjinal alanlar için üretim sistemlerinin geliştirilmesi ve yetiştirici
refahının yükseltilebilmesi yerli HGK kullanımının sağlanması ile mümkün
olabilecektir. Bu açıdan diğer bir alternatif ise yerli ırkların verimliliğini artırmak için
yetiştirme programları yapmak ve yerli ırkların adaptasyon yeteneklerinden
yararlanmaktır. Geliştirme stratejileri planlanırken HGK üzerine etkileri göz önünde
bulundurulmalıdır, kullanma melezlemesi metodunun uygulanabilmesi için saf ırkların
devamlılığını sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yetiştirici
organizasyonları ve kayıt sistemleri ırk geliştirme stratejilerinin sağlanması açısından
büyük önem taşımaktadır. Islah hedefleri düzenli olarak değerlendirilmeli ve
seleksiyonun genetik çeşitlilik açısından etkileri hesaba katılmalıdır. Yerli HGK
ıslahında uygun türlerde üreme biyoteknolojisi ve moleküler tekniklerin kullanılması
sonucunda risk altındaki ırkların korunması ve ıslah amaçlı olarak yüksek verimli yerli
ırkların sürdürülebilir kullanımının sağlanması gerçekleştirilebilecektir (Anonim 2015).
2.2.1.4 Politika ve alt yapı oluşturma
HGK yönetimi politika müzakerelerinin gelişmesi nedeniyle yasal konuların tartışılması
daha karmaşık hale gelmektedir. Dünyada yerli hayvan ırklarının öneminin
kavranmasıyla korunmaları yönünde büyük çabalar harcanmakta ve bu tip girişimler
yaygın olarak sivil toplum örgütlerince gerçekleştirilmektedir. Bu durum yasal anlamda
gerekli hazırlıkların yapılmasını da zorunlu hale getirmektedir.
63
HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımında son yıllarda başta FAO tarafından
yürütülen çalışmalar ülkelerin sahip olduğu hayvan genetik çeşitliliğinin tanımlanması,
populasyonlarını izlenmesi, politika ve alt yapı oluşturmak üzere tedbirler alınması
çalışmalarına ivme kazandırmaktadır. Bu çerçevede oluşturulan FAO Küresel
Stratejisinin ana unsurları;
1- Politik bilgi paylaşımı ve destek için doğrudan hükümet desteği ve devamlılığını
temin edecek hükümetler arası mekanizmaların kurulması,
2- Planlama ve uygulama yapılanmasına bölgesel ve küresel desteklerin sağlanması
amacıyla ülkesel eylem planlarının çerçevesinin oluşturulması,
3- HGK yönetimine ülkesel düzeyde destek sağlanması amacıyla teknik çalışma
programı,
4- Küresel eylem planının uygulanması. Bu aşamada, ülke durum raporları ve
kapasiteleri dikkate alınarak her ülkeye özgü önemli veri ve bilgi sağlayacak
değerlendirme ve raporlama mekanizmaları oluşturmak, bu mekanizmaları maliyet etkin
planlamak ve eylemlerin gerçekleştirilmesi olarak dört başlık altında toplanabilir.
Uluslararası Yasal Çerçeve:
1- Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) 188 tarafın katılımı ile 1992 yılında
imzalanmış, 1996 yılı Aralık ayı itibarı ile de onaylama işlemleri tamamlanıp
resmen taraf olunmuştur.
2- CBD Biyogüvenlik Protokolü
3- FAO Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu
4- DTÖ Temel Prensipleri
5- DTÖ Tarım Anlaşması
6- TRIPS DTÖ Fikri Sınai Mülkiyet Hakkı Anlaşması
7- Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO)
64
AB mevzuatı: AB mevzuatında yer alan, başta Genel AB Tarım Politikası ve ikili yasal
tedbirler olmak üzere HGK yönetimi ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olan
konular;
AB Müktesebatı Uyum Programı; 1698/2005 Nolu “Kırsal Kalkınma Politikası
Hakkında Avrupa Konsey Tüzüğü”, AB çerçeve programları; organik üretim; genetik
kaynakların yönetimi; zootekni; gıda güvencesi; Avrupa’ya ihraç edilen hayvan ve
hayvansal ürün düzenlemeleri; yem güvenliği; genetiği değiştirilmiş gıda ve yem;
hayvan sağlığı; biyoteknoloji inovasyonu ve hayvan refahı başlıkları altında
özetlenebilir.
Genetik kaynakların yönetimi konusunda, “Tarımda Genetik Kaynaklarının Korunması,
Karakterizasyonu, Toplanması ve Kullanımı için Konsey Programı Oluşturulması ve
1467/94 Nolu Yönetmeliğin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Avrupa Konsey
Yönetmeliği” isimli ve EC 870/2004 sayılı bir yönetmelik bulunmaktadır. Söz konusu
yönetmelik, tarım için kullanılan ya da kullanılabilecek bitki, mikrobiyal ve hayvan
genetik kaynaklarının Ortak Tarım Politikası hedeflerine ulaşılması, uluslararası
düzeydeki taahhütlerin uygulanması için üye ülkelerde yürütülen çalışmaların
bütünleştirilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla tarımsal genetik kaynakların korunması,
karakterizasyonu, toplanması ve kullanımını kapsamaktadır.
EC 870/2004 sayılı yönetmeliğin ekler bölümünde bitki, orman ve hayvan genetik
kaynakları için hedeflenen faaliyetler ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bu kapsamda HGK
için belirlenen hedefler;
1. Avrupa HGK ulusal koordinatörlerinin çalışma çerçevesi içerisinde ve
FAO/DAD-IS sistemi ile ilişkili olarak yürütülen ex situ ve in situ (çiftçi
koşullarında) HGK faaliyetlerinin envanterinin yer aldığı web tabanlı, daimi ve
yaygın olarak ulaşılabilir Avrupa Çalışma Ağının oluşturulması,
2. HGK’nın sürdürülebilir olarak korunması ve kullanımı alanında ulusal
öncelikleri tanımlamak ve uluslararası işbirliği ile ilgili düzenlemeleri yapmak
65
üzere Avrupa çapında standardize edilmiş ve karşılaştırılabilir kriterlerin
geliştirilmesi,
3. Ulusal ve uluslararası cryo-korumaları temel alan HGK Avrupa cryo-
korumalarının kurulması,
4. Gıda ve tarım için kullanılan ya da yararlanılma potansiyeli olan HGK’nın
(türler ve ırklar) tanımlanması ve değerlendirilmesi,
5. Tarımda HGK için standardize edilmiş Avrupa performans test yönetim
anlayışının oluşturulması ve tehlike altındaki çiftlik hayvan ırkları ve
populasyonlarının karakteristiklerinin kayıt altına alınması,
6. Tehlike altındaki Avrupa çiftlik hayvan ırkları için kurulan Nuh’un Gemisi
çiftlikleri, kurtarma istasyonları ve çiftlik hayvan parkları için Avrupa çapında
bir ağ oluşturulması ve koordinasyonunun sağlanması,
7. Tehlike altındaki ırk ve populasyonlar için ülkeler arası ortak yetiştiricilik
programlarının geliştirilmesi,
8. Yerli ırklar ve özgün ürünleri arasındaki bağlantının kurulması, yerli ırkların ait
oldukları çevreye hizmetleri (örn, arazi koruma, tarım-ekosistemi yönetimi) ve
tarımın çoklu fonksiyonlu yapısı (örn, kırsal kültürel çeşitliliğin sürdürülmesi,
kırsal kalkınma ve turizm) için değerlerinin tanımlanması ve teşvik edilmesi
amacıyla yerli ırkların karlılığının artmasını destekleyecek stratejilerin
geliştirilmesi,
9. Avrupa düzeyinde ilgi çekebilecek kullanım dışı kalmış hayvan genetik
kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi için stratejilerin geliştirilmesi, olarak
belirtilmiştir (Anonymous 2004a)
66
Şekil 2.11 HGK yönetiminde kapasite gereksinimleri (Anonymous 2015b)
Paydaşlar arasında daha etkin iletişimi sağlayan ve hayvan yetiştiricilerinin politika ve
programların planlanması ve uygulanmasına katılımını kolaylaştıran, HGK kurumsal
çerçevesinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Erişim-paylaşım, ekosistem servisleri,
iklim değişikliği adaptasyonu ve etkilerinin azaltılması gibi öncelikli konular başta
olmak üzere HGK yönetimindeki her alanda kamuoyu bilinirliği, eğitim, öğretim ve
araştırmanın geliştirilmesi gerekmektedir. Mevcut genetik çeşitlilikten tam olarak
yararlanacak şekilde ve çiftlik hayvan populasyonlarının üretim çevreleri ve toplumsal
gereksinimlerle en iyi şekilde örtüşmesi sağlanarak ıslah strateji ve programları
güçlendirilmelidir (Şekil 2.11).
HGK II. Dünya Durum Raporu’nda ırkların yaygın üretim çevrelerindeki mevcut
kullanımları ve genetik materyalin yedeklenmesi yanında koruma programlarının
genişletilmesi ve çeşitlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. HGK ulusal strateji ve
eylem planlarını henüz hazırlamamış olan ülkelerin, ülkesel düzeyde hedefleri iyi
belirlenmiş faaliyetlerin yer aldığı HGK-Küresel Eylem Planı’nı dikkate alarak kendi
planlarını hazırlamaları önerilmektedir. Söz konusu raporda, pek çok ülkede HGK
Ulusal Odak Noktalarının yönetiminin güçlendirilmesi gerektiği belirtilmekte ve
67
HGK’da uluslararası işbirliğinin küresel ve bölgesel düzeyde geliştirilmesinin önemine
vurgu yapılmaktadır (Anonymous 2015a).
Ülkelerde Yasal Çerçeveler: Tarımsal ekosistemlerin korunması; doğa koruma
mevzuatı, kırsal kalkınma stratejleri ve tarım çerçeve programları kapsamında
gerçekleştirilmektedir.
Bolivya’da çevre kanunu, ülkenin yerel türleri, genetik mirası ve çevrenin
korunmasında yasal bir dayanak oluşturmaktadır.
Filipinler’de Yaban Hayatı Kanunu; çevre, biyolojik ve genetik kaynakların
korunmasını düzenlemektedir. Çevre koruma kanununun yürürlükte olduğu
Moğolistan’da çiftlik hayvanlarını doğal afetlerden korumak üzere ulusal bir program
geliştirilmiştir.
Çin’de HGK koruması ile doğrudan ya da dolaylı ilgili olan Hayvan Islahı Yönetimi
Yönetmeliği, Evcil HGK Geliştirilmesi ve Korunmasının Güçlendirilmesi ve Uluslarası
Değişim ve İş Birliğinin Desteklenmesi Tebliği (Taslak), Sığırların Korunması ve
Geliştirilmesi, Kontrolsüz Kesimin Önlenmesi Talimatnamesi ve Tarım Kanunları
bunlardan bazılarıdır.
Avrupa’da Fransa ve İspanya gibi bazı ülkelerde genetik kaynakların korunması ile
ilgili devlet desteği ve yasal alt yapı bulunmakla birlikte; ulusal düzeyde HGK’nın
korunması, sürdürülebilir kullanımı ve bu kaynaklara erişim ile ilgili çok az sayıda
çalışma bulunmaktadır. Diğer taraftan, HGK ndaki ulusal faaliyetler özellikle soy
kütüğü dernekleri (herd book societies) alanında oldukça ilerlemiş durumdadır.
İsviçre Tarım Kanun’unda doğal kaynaklar ve kırsal alanların korunmasının tarıma
katkısı genel prensipler şeklinde tanımlanmıştır (Ingrassia vd. 2005).
68
2.2.2 ÇHGK’da Türkiye’de yürütülen çalışmalar
Biyolojik sistemlerin temel özelliği olan varyasyon; pek çok faktöre bağlı olan tür, ırk
ve gen kayıpları nedeniyle giderek önemli ölçüde azalmaktadır. Bu azalma tropik
bölgelerdeki düzeyde olmasa bile, diğer bölgeler ve Türkiye için de geçerlidir.
Geçtiğimiz yarım yüzyıl içerisinde Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynakları
bakımından kayıplar olduğu bilinmektedir. Bu durum; ekonomik, sosyal ve çevresel
gelişmelerin hayvancılıkta farklı yerlerde çeşitli düzeylerde olmak üzere
entansifleşmeyi zorunlu kılması, az girdi ile yetiştirilebilen, buna karşılık düşük verimli
olan yerli ırkların yerini kademeli ve hızlı bir şekilde kültür ırklarının almasının
sonucudur. Oysa yerli ırklar yüzyıllardır yetiştirilegeldikleri çevrenin kendine özgü
koşularına çok iyi uyum sağlamış, verimleri düşük olarak bilinse de özgün nitelikleri
olan dayanıklı, kanaatkâr, yetersiz bakım ve besleme koşularında üreyebilen
hayvanlardan oluşur. Yerli ırkların yok olması, taşıdıkları bu ayırıcı özelliklerin de yok
olması anlamına gelmektedir (Anonim 2015).
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk defa Haziran 1980’de Roma’da FAO tarafından
düzenlenen bir toplantıya delege göndererek konuyla ilgili çalışmalara katılmıştır.
Bazı üniversitelerde konu seminer, tez şeklinde teorik bazda ele alınarak genetik
kaynakların önemine dikkat çekilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
(GTHB), Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde
“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesi”, 1995 yılında başlatılmıştır.
Projenin amacı kaybolma riski ile karşı karşıya olan yerli ırklarımızı temsil eden
örneklerin mevcut yöntemlerle koruma altına alınması, bu genotiplerin yok olma
sürecinin dışında tutulması ve ırklarımız için tanımlayıcı bilgiler sağlanmasıdır.
Proje öncelikle risk altındaki sığır ırklarıyla başlatılmış, 1996-1997 yıllarında
koyun, keçi, manda, tavuk ve ipekböceği, 2002 yılında da bal arısını kapsayacak
şekilde genişletilmiştir.
Genetik kaynakları koruma; bilgi, masraf, alan, işgücü ve örgütlenme becerisi
gerektirmektedir. Türkiye’de gıda ve tarım için önem taşıyan bitki, hayvan ve sucul
genetik kaynaklarla ilgili olarak ulusal odak noktası görevi TAGEM tarafından
69
yürütülmektedir.
TAGEM Hayvancılık ve Su Ürünleri Araştırmaları Daire Başkanlığı bünyesinde
çalışmalarını yürüten HGK Ulusal Odak Noktası, son 20 yıllık süreçte hedeflenen ve
kısmen oluşturulan kurumsal yapıları ve HGK ulusal mevzuatını kullanmakta, ulusal
ve uluslararası gelişmeleri takip etmekte ve ilgili faaliyetleri yürütmektedir.
2.2.2.1 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar
HGK Ulusal Odak Noktası, TAGEM’e bağlı araştırma enstitülerinde yürütülen Entegre
projenin koordinasyonunu sağlamaktadır. Diğer taraftan hayvan genetik kaynaklarının
korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili olan,
çeşitli çevrelerden paydaşların eşgüdümünün sağlanması HGK Ulusal Odak Noktasının
öncelikli görevleri arasındadır. Yetiştirici birlikleri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler
ve diğer ilgili kurumlardan paydaşlar, ilgili mevzuat çerçevesinde oluşturulan komite ve
komisyonlarda (Çizelge 2.5) yer almakta ve HGK konusundaki her türlü planlama
yapılırken görüşlerinden yararlanılmaktadır (Anonim 2015).
Mevzuat
EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Hakkında Yönetmelik: EHGK
Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Yönetmeliği ilk kez 2002 yılında hazırlanmış
ve aynı yıl “Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi” toplanmıştır.
Söz konusu yönetmelik 2003 yılında yapılan değişikliklerle yeniden yayımlanmıştır.
5996 sayılı Kanun çerçevesinde de yönetmelik üzereinde çalışma yapılmış ve 2011
yılında yenilenerek yayımlanmıştır.
Evcil Hayvan Tescil Yönetmeliği: Evcil Hayvan Tescil Yönetmeliği ilk kez 2002
yılında hazırlanmış ve Evcil Hayvan Tescil Komitesi aynı yıl toplanmıştır. 2003 yılında
tür bazında tescil alt komiteleri ve tescil listeleri formatları belirlenmiştir. Yerli
genotipler için Tescil Çalışma Talimatı hazırlanmış, ilk tesciller 2004 yılında
70
yapılmıştır. 5996 sayılı Kanun çerçevesinde, Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının
Tesciline İlişkin Yönetmelik 2011 yılında yenilenerek yayımlanmıştır.
Çizelge 2.5 HGK mevzuatı ve kurumsal yapılar
Mevzuat
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu (Kanun
No: 5996, 13 Haziran 2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete)
Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir
Kullanımı Hakkında Yönetmelik (22 Aralık 2011 tarih ve 28150
sayılı Resmi Gazete)
Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin
Yönetmelik (22 Aralık 2011 tarih ve 28150 sayılı Resmi
Gazete)
Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanılması ve Yurt
Dışına Çıkarılması Hakkında Yönetmelik (21 Eylül 2012 tarih ve
28418 sayılı Resmi Gazete)
Tarımsal/Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama
Esasları Tebliğleri (Her yıl yayımlanır)
Islah Amaçlı Hayvan Yetiştirici Birliklerinin Kurulması Ve
Hizmetleri Hakkında Yönetmelik (8 Nisan 2011 tarih ve 27899
sayılı Resmi Gazete)
Komite ve alt
komiteler
Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi, 2002
Evcil Hayvan Tescil Komitesi, 2002
Tescil Alt Komiteleri, 2004
Tavsiye
komisyonları,
2014
Enstitüde Koruma (ex situ in vivo) Tavsiye Komisyonu
Dondurarak Koruma (ex situ in vitro) Tavsiye Komisyonu
Yerinde Koruma (in situ) Tavsiye Komisyonu
Sürdürülebilir Kullanım Tavsiye Komisyonu
Erişim ve Paylaşım Rejimi Tavsiye Komisyonu
Envanter Tavsiye Komisyonu
71
Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tescil Yönetmeliği: Fenotipik ve genotipik olarak
özgün niteliklere sahip, bu özellikleri bakımından bir örnek olduğu ve bunları döllerine
geçirebildiği bilimsel olarak tespit edilmiş olan, Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi,
yöresel tipi, hattı ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırkı, tipi, hattı, ekotipi
ve hibritlerinin, türü içerisinde farklı bir hayvan grubu olduğunun, Evcil Hayvan Tescil
Komitesi tarafından kabulü ve bilinen tüm özelliklerinin kayda alınıp Resmi Gazete’de
yayımlanması ile resmiyet kazanan işlem, olarak tanımlanmaktadır.
Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanımı ve Yurtdışına Çıkarılması
Hakkında Yönetmelik: HGK’nın kullanımı ve yurt dışına çıkışı ile ilgili
düzenlemeler “Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanımı ve Yurtdışına
Çıkarılması Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir. Söz konusu yönetmelik,
HGK’nın yurt dışına çıkarılması ile ilgili tüm işlemleri GTHB’nın iznine
bağlanmıştır. Bu kapsamda HGK’nın koruması, sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi
faaliyetleri Ulusal Odak Noktası koordinasyonunda; EHGK Koruma Ulusal Komitesi,
Tavsiye Komisyonları, Evcil Hayvan Tescil Komitesi, Alt Komiteler ve ilgili
araştırma kurumları ile yürütülmektedir. Yabancı kişi ve kurumların Türkiye
HGK’nın kullanılacağı her türlü araştırma için TAGEM’den izin almaları
gerekmektedir. Aynı kural, yerli ırklarla yurt dışında yürütecekleri araştırmalar için
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı araştırıcılar için de geçerlidir. Yönetmelik tescil
edilmemiş Türkiye evcil yerli hayvan ırklarının araştırma dışındaki amaçlarla yurt
dışına çıkarılmasını da yasaklamaktadır.
Söz konusu yönetmeliğe göre; nesli tehlike ve tehdit altında, kısaca yok olma riski olan
yerli evcil hayvan genetik kaynakları ve tescili yapılmış olmasına rağmen hakkında
yeterli bilgi bulunmayan YEHGK’nın ticari amaçla yurt dışına çıkarılması yasaktır.
Yurt dışına çıkışı konusunda izin verilen ırkların listesi Ulusal Komite tarafından
belirlenmekte ve Ekonomi Bakanlığı’nca Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır.
Bilimsel araştırmalar için yurt dışına çıkarılacak olan yerli hayvan ırklarımız ve
bunlara ait genetik materyal için başvuru ve izin belgesi ile Materyal Transfer
Anlaşması istenmektedir. Gen Bankasında depolanan her türlü HGK genetik
72
materyallerinin sınırlı miktar veya sayıda olması durumunda yurt dışına çıkarılma
talepleri kabul edilmemektedir (Anonim 2015).
Tarımsal/Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Tebliğleri:
Tarımsal desteklemelere ilişkin Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde 2005 yılında
uygulamaya konulan hayvan genetik kaynaklarının koruması ve geliştirilmesi
destekleme esasları, yayımlanan tebliğlerde yer almaktadır. Söz konusu tebliğlerde bazı
yıllar hayvancılık ibaresi yer almıştır, ancak genellikle tarımsal desteklemeler hakkında
uygulama esasları tebliği adı altında yayımlanmaktadır. Söz konusu tebliğde, HGK’nın
küçük koruma sürüleri halinde halk elinde korunması yetiştiricilerle yapılan sözleşmeler
kapsamında belirlenen yerinde koruma esasları çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi:Ulusal Komite;
Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı
Hakkında Yönetmelik kapsamında faaliyetlerini yürütür. EHGK Koruma Ulusal
Komitesi, Bakanlık Müsteşar Yardımcısı başkanlığında, Mayıs ve Kasım aylarında
olmak üzere yılda iki kez toplanmakta ve toplam 24 üyeden oluşmaktadır.
Komitenin görevleri; koruma faaliyetleri ile ilgili ilkeleri, hedefleri ve politikaları
belirlemek, çalışmaları değerlendirmek ve program yapmak, uygulamada karşılaşılan
sorunlar ile ilgili çözüm önerileri hazırlamak, koruma ve HGK’nın yetiştirilmesi
faaliyetleri ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmalarında temel hedefleri belirlemek,
koruma amaçlı olarak, hayvan varlığının envanteri, tespiti, değerlendirilmesi ve
hedeflere ulaşılabilmesi için önerilerde bulunmak, gerektiğinde, HGK’nın korunması
ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili konularda tavsiye komisyonları ve alt
komiteler oluşturmak ve bu komisyon ve komitelerin çalışma konularını belirlemek,
HGK’nın yurt içi ve yurt dışı kullanımı, ithalatı ve ihracatı ile ilgili kararlar
almaktır. Ulusal Komite tarafından alınan kararlar tavsiye niteliğindedir.
Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesinin Tavsiye
Komisyonları: Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir
Kullanımı Hakkında Yönetmelik doğrultusunda, tavsiye komisyonları, HGK çalışma
73
grubu koordinasyonunda yılda bir kez Şubat ayında olağan, en az iki komisyon
üyesinin talebi ile olağanüstü olarak toplanır. Tavsiye komisyonu görevli olduğu
konuda; Bakanlığa ve Ulusal Komiteye danışmanlık yapar ve önerilerde bulunur.
Tavsiye komisyonları, Ulusal Komite tarafından görevlendirildiği hususlardaki
faaliyetler ile ilgili mevcut durumu tespit ederek ilkeleri, hedefleri ve çalışma esaslarını
belirler. Etkin uygulama tekniklerini saptar ve değerlendirir, karşılaşılan sorunlar ve
bunların çözümleri ile ilgili rapor hazırlar. Bir sonraki toplantının gündemini oluşturur
ve yapılacak çalışmaları belirler.
Bu çerçevede, Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesi’nin 2013
yılı I. Olağan toplantısında; HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı için
aşağıda isimleri verilen altı adet tavsiye komisyonu oluşturmuş ve çalışma konuları
belirlenmiştir:
Envanter Tavsiye Komisyonu: Hayvan ırklarının sayı ve dağılımlarını belirlemeye
yönelik olarak hazırlanacak envanter çalışmasının planlanması, planlamada envanter
yönteminin, işbirliği yapılacak kurumların, bütçenin ve çalışma takviminin
hazırlanması, hayvancılıkla ilgili mevcut kayıt sistemlerinden envanter çalışmasında
nasıl yararlanılabileceğinin araştırılması ve konuyla ilgili diğer ülkelerdeki çalışma ve
uygulamaların takip edilmesi görev alanlarında faaliyetlerini yürütmektedir.
Enstitü (ex situ in vivo) Koruma Tavsiye Komisyonu: EHGK’nın doğal yaşam
alanları dışında korunması yöntemi uygulanması amacıyla temel prensiplerin
değerlendirilerek, etkin populasyon büyüklüğü, akrabalık derecesi gibi yürütülmekte
olan koruma projelerinde ırkı tanımlamaya yönelik çalışmaların planlanması ve
birörnek hale getirilmesi, yürütülmekte olan koruma projelerindeki aksaklıkların
belirlenmesi ve çözüm önerileri sunulması, enstitü koşullarında koruma altına alınması
gereken diğer tür ve ırkların belirlenmesi ve konuyla ilgili uluslararası çalışmaların takip
edilmesi konularında çalışmalarını yürütmektedir.
74
Dondurarak (ex situ in vitro) Koruma Tavsiye Komisyonu: Evcil hayvan
genetik kaynaklarının in vitro koşullarda korunması yönteminin uygulanmasında
temel ilkelerin değerlendirilmesi, ülke gerçeklerini dikkate alan uzun dönem
koruma stratejilerinin geliştirilmesi, kurulan gen bankalarında en uygun koruma
yöntemini belirlemeye yönelik Ar-Ge çalışmalarının planlanması, (somatik hücre,
sperma, embriyo vb.), karşılaşılan sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri
sunulması, gen bankalarında depolanan materyalin yaşama döndürülmesi yöntem ve
stratejilerinin belirlenmesi, bunların uygulamaya aktarılması, dondurarak koruma
altına alınması gereken diğer tür ve ırkların belirlenmesi ve konuyla ilgili
uluslararası çalışmaların ve teknolojik gelişmelerin takip edilmesi hususlarında
çalışmalarını yürütmektedir.
Yerinde (in situ) Koruma Tavsiye Komisyonu: Evcil hayvan genetik kaynaklarının
doğal yaşam alanlarında korunması yönteminin uygulanmasında temel prensiplerin
değerlendirilmesi (etkin populasyon büyüklüğü, akrabalık derecesi vb.), uygulanacak
yöntemlerin tesbiti, yürütülmekte olan koruma projelerinde ırkı tanımlamaya yönelik
çalışmaların planlanması ve birörnek hale getirilmesi, projelerde karşılaşılan
sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri sunulması, yerinde koruma altına alınması
gereken diğer tür ve ırkların belirlenmesi ve konuyla ilgili uluslararası çalışmaların
takip edilmesi konularında çalışmalarını yürütmektedir.
Sürdürülebilir Kullanım Tavsiye Komisyonu: Evcil hayvan genetik kaynaklarının
ilave koruma masrafına gerek duyulmaksızın orijinal yetiştiricilik bölgelerinde
yetiştirilmeye devam edilebilmesi için ana prensiplerin değerlendirilmesi, bu amaçla
ırka özgü ürünlerin tesbiti, tanıtımı, özel pazar geliştirme, marka değeri oluşturma,
coğrafi işaret veya patent alınması vb. araçların kullanılması, sürdürülebilir kullanım
çalışmalarında STK, kamu, özel sektör vb yer alacak paydaşların belirlenmesi,
yetiştirici gelirlerini artırmak üzere uygun tekniklerinin uygulanması ve geliştirilmesi,
özellikle ırka özgü ürünlerin ortaya konulması ve geliştirilmesi amacıyla projeler
yapılması ve konuyla ilgili uluslararası çalışmaların takip edilmesi konularında
çalışmalarını yürütmektedir.
75
Erişim ve Paylaşım Rejimi Tavsiye Komisyonu: Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
kapsamında onaylanması beklenen Erişim-Paylaşım Uluslararası Rejiminde HGK ile
ilgili bölümlerin, değerlendirilmesi, HGK’ya erişim, kullanım ve doğacak yararların
adil ve eşit paylaşımı konularında ülke görüşünün oluşturulmasına katkı sağlayacak
hazırlıkların yapılması, ilgili ulusal mevzuatın değerlendirilmesi, Erişim-Paylaşım
Rejiminin politik açıdan irdelenmesi ve konuyla ilgili diğer ülke çalışma ve
uygulamalarının izlenmesi çalışmalarını yürütmektedir.
EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Hakkında Yönetmelik
doğrultusunda, EHGK Ulusal Komitesi’ne ve Bakanlığa danışmanlık yapmak üzere
oluşturulan Tavsiye Komisyonları ilk toplantılarında sorumlu oldukları alanlarda
öncelikli konuları ve HGK-USEP hazırlıkları için ilgili stratejik öncelikler, hazırlık
ve uygulama aşamaları açısından yapılması gerekenleri belirleyici uzman grup
olarak planlama yapmaları kararlaştırılmıştır. EHGK Sürdürülebilir Kullanım,
Erişim Paylaşım Rejimi ve Envanter Tavsiye Komisyonları ilk toplantılarını 27-28
Şubat 2014 tarihlerinde HGK-USEP hazırlanması gündemiyle gerçekleştirmişlerdir.
Enstitüde, Dondurarak ve Yerinde Koruma Tavsiye Komisyonları ise HGK-USEP
çerçevesinde ele alınan koruma konularını 5-6 Mart 2014 tarihlerinde TAGEM
Program Değerlendirme Toplantıları sırasında akşam oturumlarında
değerlendirmiştir. Tavsiye komisyonu üyelerinden oluşan uzmanlar 15-16 Nisan 2014
tarihlerinde Menemen-İZMİR’de bir araya gelmişlerdir. Söz konusu toplantıda
HGK-USEP konusunda ulusal raporlar, programlar ve stratejik planlardan alıntılar ve
HGK-KEP’de yer alan önceliklerin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye’nin güncel
ulusal önceliklerinin belirlendiği bir belge şekillenmiştir. (Anonim 2015).
Evcil Hayvan Tescil Komitesi: Evcil Hayvan Tescil Komitesi, Evcil Hayvan Genetik
Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik kapsamında faaliyetlerini yürütmektedir.
Komitenin amacı ilgili Yönetmelik kapsamında Türkiye yerli evcil hayvan ırk, tip,
yöresel tip, hat ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırk, tip, hat, ekotip ve
hibritlerinin tescili işlemlerini yürütmektir. Yönetmelik tescil ile ilgili hususları ve
bunlarla ilgili sınai mülkiyet haklarını kapsamaktadır.
76
Söz konusu yönetmelikte tescil işlemi; fenotipik ve genotipik olarak özgün niteliklere
sahip, bu özellikleri bakımından bir örnek olduğu ve bunları döllerine geçirebildiği
bilimsel olarak tespit edilmiş olan, Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi, yöresel tipi,
hattı ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırkı, tipi, hattı, ekotipi ve
hibritlerinin, türü içerisinde farklı bir hayvan grubu olduğunun Komite tarafından
kabulü ve bilinen tüm özelliklerinin kayda alınıp Resmî Gazete’de yayımlanması ile
resmiyet kazanan işlem olarak tanımlanmaktadır.
Tescil alt komiteleri; evcil hayvan türleri için Bakanlık oluruyla görevlendirilen bir
danışman, konusunda uzman en az bir üye ve Evcil Hayvan Tescil Sorumlusu olmak
üzere en az üç üyeden oluşturulur. Çalışma grubunun oluşturduğu listeleri inceler,
bilgileri kontrol eder, eksik verileri tamamlar ve Komite’ye sunulacak şekilde düzenler.
Tescil çalışma grupları; TAGEM araştırma enstitülerinde, konu ile ilgili en az iki
araştırmacı üyeden Genel Müdürlük oluru ile oluşturulur. Çalışma Talimatı
doğrultusunda; tescile konu olan Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi, yöresel tipi,
hattı ve ekotipleri ile ilgili olarak yayımlanmış kaynakları belirler, temin eder ve ilgili
tescil formatına işler, arşiv oluşturur, yeni araştırmaları takip eder, arşivi günceller ve
kaynakların bir örneğini Genel Müdürlüğe gönderir.
2.2.2.2 HGK Türkiye durum raporları
Çiftlik Hayvan Genetik Kaynakları Türkiye Birinci Durum Raporu: FAO kılavuzu
çevçevesinde istenilen formatta TAGEM tarafından hazırlanarak HGK Koruma Ulusal
Komitesince değerlendirilen ilk ülke raporu niteliği taşımaktadır. 2004 yılında
Bakanlıkça onaylanarak FAO’ya gönderilmiştir. 1. Durum Raporunda hayvan genetik
kaynakları ile ilgili olarak sınırlı bilgi verilebilmiş ve Türkiye tarımı içerisinde
hayvansal üretim ağırlıklı olarak ele alınmıştır (Anonim 2004a)
Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı Uygulaması Türkiye İlerleme
Raporu: FAO Gıda Tarım Genetik Kaynakları Komisyonu 2009 yılı toplantısında,
77
Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı uygulaması için bir izleme sürecinin
başlatılmasında mutabık kalmıştır. Bu karar doğrultusunda ülkelerin 4 yıllık aralıklarla
ilerleme raporlarını hazırlamaları gerekmektedir. Ülke raporlarının hazırlanmasını
kolaylaştırmak amacıyla FAO tarafından bir anket formu oluşturulmuştur. Hayvan
Genetik Kaynakları Türkiye İlerleme Raporunda, 2007-2011 tarihleri arasındaki
gelişmeler yer almaktadır ve hazırlık aşamasında söz konusu anket Türkçeye çevrilerek
ilgili birimlere gönderilmiş, gelen bilgiler değerlendirilerek rapora son şekli verilmiştir.
Söz konusu rapor HGK ulusal koordinatörü tarafından 29 Şubat 2012 tarihinde FAO’ya
gönderilmiştir.
Türkiye Çiftlik HGK İkinci Durum Raporu: Anket şeklinde hazırlanan Türkiye
Çiftlik HGK II. Durum Raporu ise 2014 yılında TAGEM tarafından hazırlanarak
FAO’ya gönderilmiştir. Türkiye tarımsal üretimi içinde hayvansal üretiminin hayvan
genetik çeşitliliği açısından değerlendirildiği söz konusu raporda tanımlama, koruma
uygulamaları, ıslah çalışmaları ve yasal çerçeve başta olmak üzere HGK II. Dünya
Durum Raporu’nun hazırlıklarında Türkiye’nin mevcut durumunu ortaya koyan
kapsamlı bilgi yer almaktadır.
2.2.2.3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planı (2015-2020)
Türkiye’de Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem Planı (HGK-USEP)
çerçevesinde yürütülen çalışmalar 2009 yılında yapılan bir dizi toplantılarla
başlatılmış olup, bu toplantılarda şekillendirilmiş olan komisyonların çalışmaları
kapsamında devam ettirilmiştir. FAO-Türkiye Ortaklık Programı (FTPP)
çerçevesinde yürütülen Orta Asya Ülkelerinde Hayvan Genetik Kaynakları
Yönetiminin Teşvik Edilmesi (Promoting the Management of Animal Genetic
Resources in SEC Countries) isimli GCP/SEC/003/TUR nolu proje kapsamında HGK-
USEP çalışmaları 2013-2014 yıllarında hızlandırılmış ve HGK-USEP 2014 yılı Ekim
ayında son halini almıştır. Ulusal plan ve programlar yanında HGK-KEP’de
tanımlanmış önceliklerin eyleme dönüştürülmesi amacıyla HGK-USEP’in önemli bir
stratejik plan olarak, HGK’nın korunması, sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi
için stratejik ve kapsamlı bir yaklaşım sunması hedeflenmiştir. HGK-USEP 2015-
78
2020 yılları arasında HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı için
tanımlanan dört stratejik alanda; gerçekleştirilmesi hedeflenen stratejik öncelikler,
eylemler ve ilgili görevlerden oluşmaktadır.
HGK-USEP hazırlanırken ulusal ve uluslararası teknik ve kurumsal çabaların geniş bir
analizi yapılmış, ulusal paydaşların sürece katılımı sağlanmıştır. Bu amaçla
düzenlenen HGK-USEP Hazırlık Ulusal Kongresi, 14-15 Mayıs 2014 tarihlerinde
Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Kongrede stratejik alanlar, stratejik öncelikler,
eylemler ve görevlerin planlaması yapılarak “HGK-USEP Taslak Belgesinin
Hazırlanması” hedeflenmiştir. Kongre; üniversiteler, araştırma enstitüleri, yetiştirici
birlikleri, bakanlıklar, TAGEM, FAO ve Azerbaycan’dan HGK konusunda çalışan ve
FTPP proje ortaklarından iki temsilci olmak üzere toplam 90 katılımcıyla
gerçekleştirilmiştir. Paydaşlar, önceki çalışmalar sonucunda hazırlanmış olan HGK-
USEP taslak dokümanı üzerinde tartışma yapma ve fikirlerini belirtme olanağı
bulmuşlardır. Toplantının ana amacını taslak dokümanın tüm paydaşların görüşüne
açılması ve tartışılması oluşturmuştur.
EHGK Koruma Ulusal Komitesi 19 Haziran 2014 tarihinde, 21. olağan toplantısında,
HGK-USEP taslak dokümanı değerlendirme gündemiyle TAGEM’de toplanmıştır.
Komite toplantısında; HGK-USEP çalışmaları değerlendirilmiş, öneri ve katkılarla
onaylanmasına, eylemlerin daha detaylı olarak tanımlanmasına, iş paketleri ile ilgili
kurum ve kuruluşlardan görüş alınmasına, HGK-USEP tanıtımını sağlayacak bir
ekibin oluşturulmasına ve uygulamaya aktarılmasının sağlanmasına karar verilmiştir.
EHGK Ulusal Komite toplantısından sonra ilgili kurumlardan resmi görüşleri istenmiş
ve bu kurumların görüşleri dikkate alınarak HGK-USEP’de gerekli düzenlemeler
yapılmıştır. Hazırlanmış olan taslak doküman Tavsiye Komisyonu üyelerine
gönderilerek değerlendirmeleri ve düzenlemeleri sağlanarak HGK-USEP (2015-2020)
son halini almıştır (Anonim 2015).
HGK-USEP kapsamında, HGK’nın karakterizasyonu, envanteri, risk ve eğilimlerin
izlenmesi stratejik alanında; HGK envanterinin çıkarılması, karakterizasyonun
79
önceliklendirilmesi ve HGK’nın varlığında yaşanan eğilimlerin, risklerin belirlenmesi
ve erken uyarı sistemlerinin oluşturulması yer almıştır.
HGK’nın sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi stratejik alanındaki stratejik
öncelikler; geleneksel üretim sistemlerinin ve bunlarla ilgili bilgi kaynaklarının
desteklenmesi, geleneksel bilginin derlenmesi, tarım ekosistemi yaklaşımlarının teşvik
edilmesi ve geliştirilmesi ile ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve
stratejilerinin oluşturulması şeklinde belirlenmiştir.
Üçüncü olarak HGK’yı koruma stratejik alanında; yerinde canlı (in situ), yaşam alanı
dışında canlı (ex situ in vivo) ve gen bankalarında dondurarak koruma (ex situ in
vitro) programlarının geliştirilmesi, teknik standartların geliştirilmesi ve doğal afetler
ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi stratejik
öncelikleri belirlenmiştir.
Dördüncü ve son olarak politika kurumsallaşma ve altyapı stratejik alanında; HGK’yı
koruma ve sürdürülebilir kullanım hedeflerini planlama ve gerçekleştirilmesini
sağlayacak kurumsal yapıların güçlendirilmesi, ulusal, bölgesel ve uluslararası eğitim
ve araştırma altyapısının kurulması ve/veya geliştirilmesi ve HGK ulusal
politikalarının ve yasal çerçevenin gözden geçirilmesi ve geliştirilmesi stratejik
öncelikleri belirlenmiştir. Adı geçen dört stratejik öncelik alanında yer alan toplam 12
stratejik öncelik, 22 eylem ve 50 görev belirlenmiş olup her bir görev için sorumlu
kuruluş, ortak kuruluşlar, muhtemel gerçekleştirilme takvimi ve beklenen çıktılar
belirtilmiştir. Beş yıllık planlama süresince HGK-USEP çerçevesinde sağlanan
ilerlemenin her yıl raporlanması planlanmıştır. Beş yıllık sürenin sonunda ise HGK-
USEP’in günün koşullarına göre güncellenmesi öngörülmektedir. HGK’yı koruma ve
sürdürülebilir kullanım için yetiştirici ve araştırmacıların yanında tüm paydaşların
işbirliğinin HGK-USEP’in başarı şansını artıracağı düşünülmektedir. Ek.3’de bu
çalışma kapsamında ulaşılan veriler ışığında HGK-USEP için yapılan bir değerlendirme
yer almaktadır.
80
2.2.2.4 Tespit, tanımlama ve izleme
Türkiye’de DAD-IS üzerinde kayıtlı olan 38 türden 27 tanesi bulunmaktadır (Çizelge
2.6). Ayrıca DAD-IS’e rapor edilmeyen kedi, arı ve ipekböceği türlerine de Türkiye
evcil hayvan genetik kaynakları çalışmalarında yer verilmektedir. Böylece, toplamda 30
tür ülkemizde hayvan genetik kaynakları kapsamında değerlendirilmektedir.
Çizelge 2.6 Türkiye’de gıda ve tarım için kullanılan genetik kaynaklara ait türler
Sıra Türler Sıra Türler
1 Sığır 16 Tavşan
2 Tavuk 17 Geyik
3 Koyun 18 Kırlangıç
4 Keçi 19 Güvercin
5 Manda 20 Bıldırcın
6 Tek hörgüçlü deve 21 Ördek (Muscovy)
7 Çift hörgüçlü deve 22 Devekuşu
8 Çift/tek hörgüçlü deve 23 İpekböceği
9 Ördek (Evcil) 24 Bal arısı
10 Kaz (Evcil) 25 Domuz
11 Beçtavuğu 26 Eşek
12 Hindi 27 Köpek
13 Keklik 28 At
14 Tavus kuşu 29 Kobay
15 Sülün 30 Kedi
Türkiye biyoçeşitlilik ve HGK açısından büyük bir zenginliğe sahiptir. Fakat
Türkiye’de HGK’nın sayısal varlıkları, dağılımları ve risk durumları hakkında halen
yeterli bilgi bulunmamaktadır. HGK’nın sayı, dağılım ve risk durumlarına ilişkin bilgiler
araştırma bulguları, uzman değerlendirmeleri ve çeşitli sayımlar sonucunda elde edilen
verilere dayanmaktadır. EK 5’te bazı büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı küçükevcil hayvan
ırklarının Türkiye’de yayılma alanları yer almaktadır. EFABIS, Koyun Keçi Kayıt
81
Sistemi, TÜRKVET’de yer alan, tescil edilmiş olan ve HGK I. Türkiye Durum
Raporunda bildirilen Türkiye HGK EK 7’de verilmiştir. Bu kapsamda, çizelge 2.7’de
Türkiye HGK’nın sığır, manda, at, eşek, koyun, keçi, kedi, köpek, tavşan olmak üzere
memeli, tavuk, kaz, ördek, hindi, güvercin olmak üzere kanatlı ile arı ve ipekböceği
olmak üzere diğer türler için risk durumları yer almaktadır. Buna göre belirtilen türlere
ait genotiplerin % 31’i risk altında, % 12’si yok olmuş, % 37’si için risk bulunmuyor ve
% 20’sinin risk durumları ise bilinmemektedir (Anonim 2015).
Çizelge 2.7 Türkiye HGK’nın risk durumları (memeli, kanatlı ve diğer türler için)
Türler
Risk kategorisi Memeli1 Kanatlı
2 Diğer
3 Toplam
Risk altında 41 3 3 47
Yok olmuş 19 - - 19
Risk bulunmuyor 50 6 1 57
Risk durumu bilinmiyor 23 7 - 30
Toplam 133 16 4 153
1Memeli: sığır, manda, at, eşek, koyun, keçi, kedi köpek, tavşan,
2Kanatlı: tavuk, kaz, ördek, hindi, güvercin
3Diğer: arı, ipekböceği türleri
HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı faaliyetlerinin etkin yönetiminde ilk
öncelik mevcut genetik çeşitliliğin miktar ve dağılımının ortaya konulmasıdır. Genetik
çeşitliliğin anlaşılması, populasyonların sayı ve dağılımlarının belirlenmesi, temel
karakterler ile yerli ve kültür ırklarının karşılaştırmalı performanslarının tesbiti ve güncel
durumunun ortaya konulması HGK’nın yönetimi için temel önceliklerdir. HGK
Koruma Ulusal Komitesi’nin 12 Eylül 2002 tarihinde gerçekleştirdiği ilk toplantısında,
Türkiye HGK’nın mevcut durumunun belli olmadığı bu nedenle ilk olarak ırk
karakteristiklerinin belirlenmesi ve Türkiye hayvancılık envanterin çıkarılmasının
zorunlu olduğu toplantı kararları arasında yer almıştır. Envanter konusu Ulusal
Komite’nin 2002-2015 yıllarında gerçekleştirilen hemen her toplantısında gündeme
gelmiş, Komitenin envanter çıkarılması hususundaki ısrarlı önerilerine rağmen
günümüze kadar herhangi bir gelişme sağlanamamıştır.
82
HGK çeşitliliğinin ırk sayısı ve ırkların populasyon dağılımları açısından ortaya
konulması ulusal olduğu kadar uluslararası boyutta da önem taşımaktadır. Ulusal ve
uluslararası boyutta teknik standartların oluşturulması, raporlama ve bilgilerin
paylaşımında ortak bir terminolojinin geliştirilmesine gereksinim duyulmaktadır.
Koruma stratejilerinin küresel boyutta planlanabilmesi ancak bölgesel ve
uluslararası ölçekte veri paylaşımı yoluyla mümkün olabilmektedir. Pek çok bölgede
ırkların durumları hakkında yeterli bilgi olmaması veya bilginin paylaşımındaki
eksiklikler nedeniyle sınır aşan ırklarla ilgili olarak bu ırklara sahip ülkeler arasında
ortak stratejiler geliştirilememektedir.
HGK’nın sayı ve dağılımlarını belirlemeye yönelik hazırlanması öngörülen envanter
çalışması; yöntemin, yer alacak kurum ve kuruluşların, gerekli bütçenin, çalışma
takviminin hazırlanması ve mevcut kayıt sistemlerinden envanter çalışmasında nasıl
yararlanılabileceğinin ortaya konulması konularını kapsamaktadır.
HGK envanterinde tür ve ırklara ilişkin sayısal durumun ortaya konulmasının yanı sıra
işletme yapıları, hayvancılık girdileri, üretim ve pazarlama sistemleri, ırkların
bulundukları ekosistemin nitelikleri yanında bu ırkların ekosisteme katkıları,
yöresel/geleneksel ürünler, ürün pazarlama-değerleme araçları ile HGK’nın kültürel
önemi gibi temel bilgiler de ihtiyaç duyulan veriler arasında yer almaktadır. HGK
envanterinin kapsamının geniş oluşu, ayrıntılı verilerin elde edilmesi anlamı
taşımaktadır. Böylece HGK yönetiminde uzun vadeli stratejilerle planlamaların
yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda bir envanter çalışması detaylı olarak
hazırlanarak ve bu program kapsamında hareket edilecektir.
Envanterde, mevcut durumun tespit edilmesi dışında populasyonların değişim
eğilimlerinin ve HGK üzerindeki risklerin ortaya konulabileceği, verilerin sürekli güncel
tutulabileceği bir yapı gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır. Bu sayede, ırkların
taşıdıkları riskler belirlenebilecek, özellikle yok olma riski yüksek ırklar için acil
önlemler hızla alınabilecektir.
83
HGK’nın çoğunda pedigri kayıtlarının bulunmayışı, sürülerin yoğun melezleme baskısı
altında farklı ırkların karışımı haline gelmesi ve sürekli melezlenme riski taşıması
Türkiye HGK envanter çalışmasında temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
nedenle tam olarak tanımlanması yapılmamış populasyonların değerlendirilmesine ve en
uygun koruma ve sürdürülebilir kullanım yaklaşımlarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Bu açıdan başarılı bir envanter çalışmasının gerçekleştirilmesinde paydaşların tümünün
ve isabetle tanımlanması esastır (Anonim 2015).
Irkı tanımlayıcı bilgiler ve üretim çevresi verileri, ırkın hangi yetiştirme ortamına daha
uygun olduğunun bilinmesi açısından önem taşımaktadır. Yerli ve kültür ırkları arasında
karşılaştırmalı araştırmalar yapılması, HGK’nın temel özelliklerinin ve üretim
miktarlarının belirlenmesi stratejik planlamaların yapılabilmesi açısından önemlidir. Bazı
durumlarda sosyo-ekonomik koşullar, salgın hastalık, kuraklık ve diğer çevreye bağlı
değişimler nedeniyle HGK için acil önlemler alınması gerekebilmektedir. Ulusal
düzeyde hayvan genetik kaynaklarındaki risk ve eğilimlerin izlenmesi erken uyarı
sistemleri ve tepki mekanizmalarının kurulması bu açıdan da önem taşımaktadır
(Anonim 2015).
HGK risk durumları ve gelecek için öngörüler
Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan bazı hayvan ırkları hakkında mevcut tanımlayıcı ve
üretim bilgileri yanında, yurt dışına çıkışına izin verilecek ırkların belirlenmesi
amacıyla kurulan Alt Komite tarafından hazırlanan ve Evcil Hayvan Genetik
Kaynaklarını Koruma Ulusal Komitesince onaylanan Risk Durumları Raporu (Anonim
2013a) temelinde yapılan değerlendirmeler aşağıda yer almaktadır.
Sığır ırkları: Türkiye yaklaşık 14 milyon baş sığır varlığıyla
(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a) toplam süt ve kırmızı et ihtiyacını büyük oranda
sığır yetiştiriciliğinden karşılamaktadır. Sığır yetiştiriciliğinde kültür ırklarıyla entansif
üretimin tercih edilmesi nedeniyle yerli sığır ırkları önemli ölçüde etkilenmiş ve
Türkiye sığır varlığının büyük bir kısmı kültür ırkı ve melezlerine dönüştürülürken
yerli sığır ırklarının toplam populasyon içerisindeki payları oldukça azalmıştır.
84
Kültür ırkları içerisinde Siyah Alaca sayısal bakımdan ilk sırada yer alırken bunu
Esmer ve Simmental ırkları izlemektedir. Yerli sığır genetik kaynaklarından Yerli
Kara, Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı, Kilis ve Zavot sığırları risk altında
bulunurken, literatürde yer almış olan; Halep, Çukurova, Dörtyol, Kırım, Kıbrıs,
Seferihisar, Kafkasya, Malakan, Diyarbakır, Karacadağ, Urga, Siyah (Kalmuk), Eleşkirt
ve Karaisalı Sığır ırk ve tipleri yok olmuştur (Ertuğrul vd. 2010).
Doğada hiçbir insan müdahalesi olmadan yaşama, beslenme ve üreme yeteneğine sahip
Boz sığırlar, günümüzde kendilerine kültür ırklarının yetiştirilemediği, Batı Anadolu ve
Trakya’nın yüksek rakımlı, engebeli ve ormanlık alanlarında yaşama alanı
bulabilmişlerdir. Tarıma elverişsiz bu alanlardan yararlanarak ülkemiz et üretimine
katkı sağlamaktadırlar. Tehdit altındaki ırkın yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
Doğu Anadolu Kırmızısı sığırı meralarıyla ön plana çıkan Erzurum ve çevresinde
yetiştirilen orta ya da küçük cüsseli bir ırktır. Bölgede mera, yayla, plato ve dağlar
coğrafik yapının ana unsurlarını oluşturmaktadır. Bu ırk da yüksek eğimli arazileri,
marjinal alanları kolaylıkla değerlendirebilmektedir. Bu hayvanlardan elde edilen
yöresel ürünler çivil peynir ve tereyağı yanında et kalitesi ile öne çıkmaktadır. Ancak
bölgede kültür ırkı hayvanlar ya da bunların melezleri önemli bir potansiyele ulaşmış,
dolayısıyla Doğu Anadolu Kırmızısı sığırların sayısında çok ciddi bir azalma
yaşanmıştır. Risk altında olduğunu açıkça gösteren sayısal değerler ve olumsuz uzman
görüşü nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
Zavot Sığırı, Kars ve Ardahan çevresinde, uzun yıllar et, süt ve gücünden istifade
edilmiş yerli bir ırktır. Zamanın yetiştiricilik şartlarına göre, bölgenin coğrafik
imkânlarında en iyi gelir getiren hayvan olarak değerlendirilmiştir. Ancak yerli ırk
hayvanların verim bakımından kültür ırklarıyla rekabet edememesi, dolayısıyla pazar
değerlerindeki düşüşler ve teknolojik gelişmelerden dolayı yöre çiftçisi son yıllarda
tercihini kültür ırkları ya da bunların melezlerinden oluşan genotiplerden yana
kullanmaya yönelmiştir. Suni tohumlama yoluyla elde edilen buzağılara ve tohumlanan
anaçlara yapılan desteklerin de etkisiyle bu ırk sayısal bakımdan çok ciddi düzeyde
azalmaya başlamıştır. Yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
85
Güney Anadolu Kırmızısı, Kilis merkez olmak üzere, İçel’den Şanlıurfa’ya kadar olan
Güney Anadolu Bölgesinde yetiştiriciliği yapılan süt ve et verim yönlü yerli sığır
ırkımızdır. Güney Anadolu ve Akdeniz’in sıcak iklimine uyum sağlamıştır. Irkın risk
durumu hakkındaki yetersiz bilgi nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
Yerli Güney Sarısı, Mersin’den başlayarak Hatay’a ve Şanlıurfa’ya kadar olan iller,
başlıca Toros ve Amanos dağları ile Akdeniz arasında kalan bölgelerde yetiştirilmekte
olan et ve süt verim yönlü bir sığır ırkıdır. Irkın risk durumu hakkındaki yetersiz bilgi
nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
Yükseklik ve ağırlık itibariyle küçük yapılı, kısa boynuzlu sığır ırklarından olan Yerli
Kara süt ve et verim yönlü sığır ırklarımızdandır. Orta Anadolu Bölgesi koşullarına
adapte olmuştur (Ertuğrul vd. 2010). Irkın risk durumu hakkındaki yetersiz bilgi ve
geleceği hakkındaki olumsuz uzman görüşü nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun
görülmemektedir.
Anadolu Mandası: Anadolu Mandası yüzyıllardır süt, et ve çeki gücünden faydalanılan
önemli bir hayvan genetik kaynağımızdır. Türkiye’nin farklı yerlerinde dombay, camız,
camış ve kömüş gibi adlarla anılmaktadır. Manda eti geleneksel sucuk yapımında
aranılan bir üründür. Manda sütünde yağ oranı, ortalama olarak % 8,0 civarındadır. Bu
sütten elde edilen kaymak, peynir ve yoğurt özellikleri bakımından aranılan ürünlerdir.
Türkiye’de Akdeniz manda ırklarından olan Anadolu Mandası yetiştirilmektedir. Çeki
gücüne günümüzde ihtiyaç kalmaması, yetiştiricilerin sığır yetiştiriciliğine yönelmeleri
gibi farklı nedenlerle 1970’li yıllarda bir milyon civarında olan manda varlığımız, son
40 yılda büyük bir azalma göstermiş ve günümüzde 142.000 başa gerilemiştir
(https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a). Sayısal varlığı ve olumlu uzman görüşü dikkate
alınarak yurt dışına çıkışında bir sakınca görülmemektedir.
Koyun ırkları: Türkiye, coğrafi yapısı, iklimsel koşulları ve tarımsal üretim yapısı
nedenleriyle ancak küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yapılabileceği geniş alanlara
86
sahiptir. Bu nedenle, koyun yetiştiriciliğinin Türkiye tarımı içerisinde özel bir yeri
vardır ve koyun üretimi açısından dünyada önde gelen ülkelerden biridir.
Toplam 31 milyon baş koyun varlığımızın (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a) büyük
bölümünü yerli koyun ırkları oluşturmaktadır. Koyun türü, hayvan genetik
kaynaklarında genetik çeşitlilik açısından en zengin türü oluşturmakta olup, farklı kayıt
sistemlerinde Türkiye’de var olan 45 ırk rapor edilmiştir (Anonim 2004a, EK 7).
Bununla birlikte, saf yetiştiriciliği bakımından önemli bazı koyun ırklarımız tehdit
altındadır, bu nedenle koruma altına alınmışlardır. Yerli koyun genetik
kaynaklarından; Güney Karaman, Dağlıç, Herik, Tuj, Kıvırcık ve Hemşin tehdit
altındadır. Çine Çaparı ve Norduz koyunları ise ağır tehdit altında olan ırklardır. Diğer
yandan Ödemiş ve Halkalı ırkları yok olmuştur (Ertuğrul vd. 2010).
Türkiye yerli koyun ırklarının her biri farklı ve önemli özelliklere sahiptir. Bunlar
arasında başlıca; Kıvırcık koyununun et kalitesi, Gökçeada ve Çine Çaparı koyunlarının
zor koşullara adaptasyonu, Sakız koyununun yüksek üreme gücü ve süt verimi
sayılabilir (Yıldırır vd. 2011).
Üretim sistemleri açısından Türkiye’de koyun yetiştiriciliği ırklara ve yetiştiriciliğinin
yapıldığı bölgelere bağlı olarak; yoğun üretim sistemlerinden başlayarak, yayla, göçer
ve neredeyse tamamen doğal koşullarda serbest üretim sistemlerine uzanan farklı
yapılara sahiptir. Örneğin, saf örneklerinin yetiştiriciliğinin özellikle İzmir ilinde
yapıldığı, döl ve süt verimi bakımından öne çıkan Sakız koyunu küçük aile
işletmelerinde, çok iyi bakım ve besleme koşullarında yetiştirilirken, Gökçeada koyunu
yarı vahşi olarak tanımlanabilecek, doğum dönemi haricinde tamamen serbest
koşullarda yetiştiriciliğinin yapıldığı ada koşullarına adapte olmuştur. Geleneksel olarak
yetiştiriciliği yapılan yerli ırklarımızın tamamı yetiştirildiği bölgenin iklim ve diğer
çevresel koşullarına çok iyi uyum göstermiştir (Anonim 2015). Sakız koyun ırkına ait
birey sayısının yeterli olduğu görülüp, yurt dışına çıkışının uygun olduğu
düşünülmektedir.
87
Türkiye’nin sayısal olarak ve yayıldığı bölgeler açısından en yaygın olan yerli koyun
ırkı Akkaraman’dır. Akkaraman, düşük verimli meraların, tahıl tarımının yapıldığı,
kurak bölgelerin hayvanıdır. Orta Anadolu ve çevresinden Doğu Anadolu Bölgesine
kadar yayılım göstermiştir. Risk altında gözükmüyor bile olsa, sayısında ciddi bir
azalma gözlenmektedir. Yine de şu anda risk altında olmaması yurt dışına çıkışının bir
pazar yaratarak sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek çıkışına izin
verilmektedir. Orta Anadolu bölgesinde ayrıca; Kangal Akkaraman, Malya, Orta
Anadolu Merinosu, Ramlıç ve Doğu Anadolu Bölgesinde Morkaraman, Tuj, Norduz
koyunları yetiştirilmektedir. Ramlıç Koyunu risk altında gözükmüyor ve ırkın geleceği
açısından uzman tarafından yurt dışına çıkarılması uygun bulunan bu ırk henüz tescil
edilmemiş olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.
Morkaraman Koyununun yeterli sayısal varlığı ve olumlu uzman görüşü dikkate
alınarak yurt dışına çıkışının uygun olduğu düşünülmüştür. Norduz Koyunu, yeterli
sayısal varlığı ve olumlu uzman görüşü dikkate alınarak yurt dışına çıkışının uygun
olduğu düşünülmüştür. Tuj Koyunu hakkındaki yetersiz bilgi, olumsuz uzman görüşü
ve ırkın genetik yapısındaki aşırı dejenerasyon sebebiyle yurt dışına çıkışı uygun
görülmemiştir.
Trakya, Marmara ve Kuzey Ege bölgesinin hakim yerli koyunu Kıvırcık ırkıdır.
Kıvırcık; yüksek, makilik, soğuk ve nemli çevre şartlarına iyi adapte olmuştur. Irkın
sayısal olarak risk altında bulunmadığı bilinmekte ve yurt dışına çıkışı uygun
görülmektedir. Gökçeada Koyunu uzman görüşü ve mevcut sayısal verilerden risk
altında olmadığı anlaşılan bir ırktır ve yurt dışına çıkışının bir pazar yaratarak
sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek çıkışına izin verilmesi uygun
görülmektedir. Karacabey Merinosu Koyunu sayısal verilerden ve olumlu uzman
görüşünden yola çıkılarak ırk açısından risk olmadığı sonucuna varılmıştır. Et kalitesi
yönündeki olumlu özellikleri nedenliyle yurt dışına çıkışının bir pazar yaratarak
sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek çıkışı uygun görülmektedir.
Bandırma Koyunu uzman görüşleri doğrultusunda son derece yeni olan ve de ileride
olumlu özelliklerinden dolayı talep göreceği beklenen bu tipin ne sayısal ne de genetik
özellikleri hakkında yeterli bilgi bulunmaktadır. Ayrıca henüz tescil de edilmeyen bu
88
ırkın yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir. Türkgeldi Koyunu hakkındaki yetersiz
bilgi, olumsuz uzman görüşü ve ırkın genetik yapısındaki aşırı dejenerasyon sebebiyle
yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
Dağlıç koyunu İç Batı Anadolu Bölgesinin önemli koyun ırklarındandır. Risk altında
gözükmüyor bile olsa, sayısında ciddi bir azalma gözlenmektedir. Yine de şu anda risk
altında olmaması yurt dışına çıkışının bir pazar yaratarak sürdürülebilirliğine katkıda
bulunacağı düşünülerek çıkışına izin verilmektedir.
Acıpayam, Pırlak, Çine Çaparı ve Karya koyunları da İç Batı Anadolu Bölgesinde ve
yakın bölgelerde yetiştirilmektedir. İzmir ili başta olmak üzere Ege, Marmara ve
sahillerinde Sakız koyunu yetiştiriciliği yapılmaktadır. Acıpayam Koyunu koruma ya da
geliştirme programları kapsamında olmadığından hakkında güvenilir veri
bulunmamaktadır. Bu nedenle tescil edilmiş bir ırk olduğu halde yurt dışına çıkışı
uygun değildir. Çine Çaparı Koyunu ırkının ağır tehdit altında oluşu nedeniyle yurt
dışına çıkışı uygun görülmemektedir. Pırlak Koyunu risk altında gözükmüyor bile olsa,
ırk hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır ve uzman görüşü de elde edilememiştir.
Henüz tescil de edilmemiş olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir. Karya
Koyunu de tescil edilmiş olmadığından yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve çevresinde İvesi, Güney Karaman, Hamdani, Karakaş
ve Zom koyunları yetiştirilmektedir. İvesi koyun ırkına ait sayısal verilerden ve olumlu
uzman görüşünden yola çıkarak ırkın risk altında olmadığı anlaşılmaktadır. Güney
Karaman Koyunu risk altında gözükmüyor bile olsa, ırk hakkında yeterli bilgi
bulunmamaktadır ve uzman görüşü de elde edilememiştir. Hamdani Koyunu koruma ya
da geliştirme programları kapsamında olmadığından ırkla ilgili güvenilir veri
bulunmamaktadır ve aynı zamanda tescil edilmiş bir ırktır. Ayrıca sınırlı bir bölgede
sadece iki ilimizde yetiştirilen ırkın avantajlı yetiştirme özellikleri olduğu yönündeki
uzman görüşü bulunmaktadır. Yurt dışına çıkışı uygun görülebilir. Karakaş Koyunu
sayısal olarak risk altında olmasa da henüz tescil edilmemiş oluşu nedeniyle yurt dışına
çıkışı uygun değildir. Zom Koyunu sayısal verilerden ve olumlu uzman görüşünden
89
yola çıkılarak ırk açısından risk durumunun olmadığı düşünülmektedir. Ancak ırkın
tescil edilmediği de göz önüne alındığında yurt dışına çıkışı uygun değildir.
Karadeniz Bölgesi ve çevresinde Karayaka, Hemşin, Herik, Bafra, Karagül koyunları
yetiştirilmektedir. Bölge koşullarına adaptasyon açısından Hemşin koyunu örnek
verilebilir. Hemşin koyunu yağışlı ve nemli Doğu Karadeniz iklimine adapte olmuş,
engebeli ve dağlık meraları çok iyi değerlendirme özelliğine sahip, kombine verimli
olmakla birlikte et yönüyle ön plana çıkmıştır (Anonim 2009). Karayaka Koyunu
uzman görüşüne ulaşılamayan ırkın yeterli sayıda ve yeterli genişlikte alanda
yetiştirildiği gözlemlenmiş ve yurt dışına çıkışının uygun olduğu düşünülmüştür.
Hemşin koyunu uzman görüşü tarafından da sınırlı bir bölgede sınırlı sayıda hayvanla
yetiştiriciliği sürdürülen ırk, sayısal verilere göre risk altında bulunmuyor gibi gözükse
de uzmanın ırkın varlığının tehlikede olabileceğine dair görüşü bulunmaktadır. Ancak
ırk yetiştirildiği coğrafi bölge’ye özel ve de başka ülkelerdeki mensuplarıyla genetik
ilişkisini sürdüren bir ırktır, yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca görülmemiştir.
Karagül Koyunu sayısal verilere göre risk altında olduğu görülen ırkın aynı zamanda
uzman görüşü doğrultusunda melezleme baskısı altında da olduğu anlaşılmaktadır.
Sınırlı bir bölgede, sınırlı sayıda üretici ve hayvanla yetiştiriciliği yapılan ırkın tescil
edilmediği de göz önüne alındığında yurt dışına çıkışı uygun görülmemektedir.
Keçi ırkları: Türkiye’nin sahip olduğu 10,3 milyon baş keçi varlığının önemli bir
kısmını Kıl keçisi oluşturmaktadır (https://biruni.tuik.gov.tr, 2017a). Türkiye
tarımında keçi yetiştiriciliği çevresel ve sosyo-ekonomik koşullara bağlı şekillenmiş
olup, Kıl keçi yetiştiriciliği, orman içi ve kenarı köylerde yaşayan insanların en önemli
geçim kaynağını oluşturur. Keçi yetiştiriciliği çoğunlukla dağlık ve kırsal bölgelerde
yapılmakta olup, Kıl keçi yetiştiriciliği özellikle Ege, Akdeniz, Marmara ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşmaktadır.
Türkiye’de süt tipi keçilerin toplam keçi varlığı içerisindeki payı oldukça azdır. Süt
tipi keçiler başlıca Batı Anadolu bölgesinde yetiştirilmektedir.
90
Yerli keçi genetik kaynaklarından Kıl ve Kilis keçileri için tehdit bulunmadığı, Ankara
Keçisi’nin tehdit altında olduğu, Malta ve Norduz keçilerinin ise ağır tehdit altında
olduğu değerlendirilmektedir (Ertuğrul 2010). Kıl Keçisi populasyonu risk altında
olmadığından ve tescilli bir ırk olduğundan yurt dışına çıkışında bir sakınca
bulunmamaktadır. Kilis Keçisi populasyonu risk altında olmadığından ve tescilli bir ırk
olduğundan yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca bulunmamaktadır.
Ankara keçisinin anavatanı Anadolu’dur. Özellikle Ankara ve çevresi olmak üzere İç
Anadolu Bölgesi’nin orta kısımları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştiriciliği
yapılmaktadır.
Ankara Keçisi diğer keçilerden farklı olarak sadece kendisine has ve tiftik olarak
adlandırılan ince, parlak ve ipeksi tüyleri için yetiştirilmektedir. Tiftik ve buna bağlı
dokuma sanayii yüzyıllar boyunca önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Tiftik keçisi
yetiştiriciliğinin sadece Anadolu’da yapılmasıyla Dünya’da lider konumuna sahip olan
Türkiye, ırkın 1838 yılından yurt dışına çıkarılması ve ABD, Fransa, Güney Afrika ve
Avustralya gibi ülkelere götürülerek buralarda da başarılı şekilde yetiştirilmeye
başlanması ile beraber lider durumunu kaybetmiştir.
Son yıllarda sentetik liflerin üretimiyle beraber, tiftik dokuma ürünü olarak önemini
yitirmiş, Ankara keçisinin et, süt ve deri gibi diğer ürünlerinden faydalanılması daha da
yaygınlık kazanmıştır. Tiftiğin önemini kaybetmesi sonrası et ve süt üretimi daha ön
plana çıkan bu keçiler küçük yapılı ve narin hayvanlardır. Ancak küçük yapılı olması
kendisine dezavantaj sağlamış, daha büyük yapılı kıl keçileri ile melezlenmeye
başlanmıştır. 1960’lı yıllarda 6 milyon olan Ankara keçisi varlığı günümüzde 100
binlere kadar gerilemiştir. Ankara Keçisi risk altında gözükmüyor bile olsa, sayısında
ciddi bir azalma gözlenmektedir. Yine de şu anda rik altında olmaması yurt dışına
çıkışının bir pazar yaratarak sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağı düşünülerek
çıkışına izin verilmesi uygun görülmektedir.
Ankara keçisi, kıl keçilerinde olduğu gibi çoğu canlının erişip tüketemediği bitkilerden
istifade edebilmekte funda ve çalılıklardan etkin bir şekilde faydalanmaktadır. Tiftik
91
genelde beyaz renkli olmakla beraber, başta Siirt olmak üzere Mardin ve Şırnak
illerinde yetiştirilen Ankara Keçilerinin tiftiği renklidir. Bu renkli yapıdaki keçilere bu
bölgede Siirt Keçisi denilmektedir. Siirt keçilerinde kahverengi, siyah, gri, altın sarısı,
krem ve gümüşi renklere rastlanılmaktadır. Renkli tiftik genel olarak, battaniye,
seccade, kilim, çanta, yolluk, yastık gibi ürünlere işlenmektedir. Siirt-Şırnak yöresinde
çok eski tarihlerden beri yöredeki evlerde bulunan el yapımı tezgâhlarda dokunan
önemli bir kültür mirası olan şal-şapik kumaşı yine renkli tiftikten üretilmektedir. Şal-
şapik kumaşı yazın serin, kışın sıcak tuttuğu ve dayanıklı olduğu için halkın günlük
kıyafeti iken, bu sanatı bilen ustaların sayısı azalması ve giderek daha az üretilmesinden
dolayı üretimi neredeyse durmuş ve kaybolmaya yüz tutmuştur. Tiftikten üretilen bu
ürünler günümüzde sadece hediyelik eşya satan mağazalarda satılır olmuştur. Siirt ve
Bitlis illerine has olan ve koyun-keçi gövdesinin 2-3 metre derinliğinde kuyularda odun
ateşi ile pişirilmesi ile yapılan bir yemek olan Büryan, en lezzetli olarak Ankara keçisi
eti ile yapılmaktadır. Ankara Keçisinin yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.
Geçmişten günümüze önemli bir kültürel mirasımız olan Renkli Ankara keçisi ve bu
keçiden elde edilen yöresel ürünlerin sürdürülebilir korunması için uzun bir mesafenin
kat edilmesi gerekmektedir (Anonim 2015).
Honamlı Keçisi, Toros dağlarının bir sembolü olup teke yöresi dediğimiz bölgedeki
insanlara geçim kaynağı olmuştur. Konya-Seydişehir, Antalya-Döşemealtı ve Isparta-
Gelendost yerleşim birimlerinde Honamlı keçisi halk elinde koruma projesi kapsamında
koruma altına alınmıştır. Adını Honamlı Yörüklerinden alan bu keçi ırkı halk arasında;
yörük keçisi, tahra burun ve camgöz gibi isimlerle de tanınır. Göz rengi genelde açık
mavidir ki bazı yörelerde bu nedenle camgöz olarak adlandırılırlar. Dikkat çeken en
önemli özelliği kemerli bir burun yapısıdır. Yüksek düzeyde büyüme ve
küçümsenmeyecek süt verimine sahip olduğu tespit edilmiştir. İri yapılı, ince ve uzun
vücut yapılıdır. Antalya yöresinde yetiştirilen saf Honamlı Keçilerinde alın ve ayaklar
beyaz vücut siyahtır. Hakim renk siyah olmasına karşın kırçıl renkte ve kahverenginin
değişik tonlarında keçilere rastlamak da olağandır. Sırasıyla et, süt ve kıl verimi
öncelikli olan Honamlı keçisi kombine verimli bir yerli ırkımızdır. Erkek ve dişiler
boynuzludur. Erkekte boynuzlar dişilerden daha iyi gelişmiş kendi ekseni etrafında
kıvrılmış, kulak etrafında yay çizerek geriye doğru uçları aşağıya ve öne doğru uzar.
92
Kuyruk kıl keçiden daha uzun, kalın ve püskül görünümündedir. Kulaklar küçük ve
kalındır. Saflık nişanelerinden biri alnındaki boynuzlar arası mesafedir (Anonim 2009,
Anonim 2015). Honamlı Keçisine ait sayısal veriler çok güvenilir olmadığından yurt
dışına çıkışı uygun görülmemiştir.
Abaza Keçisi önemli ölçüde bir risk altında olması nedeniyle, yurt dışına çıkışı uygun
görülmemektedir. Ak Keçi koruma ya da geliştirme programları kapsamında
olmadığından hakkında kapsamlı veri bulunmamaktadır. Rapor hazırlandığı dönemde
tescil edilmemiş bir ırk olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir. Osmanlı
(Gürcü) Keçi populasyonu risk altında olduğundan, uzman görüşünün de ırkın geleceği
hakkındaki olumsuz görünüşü nedeniyle yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir. Halep
Keçisi yetiştirildiği coğrafi bölgeye özel ve başka ülkelerdeki mensuplarıyla genetik
ilişkisini sürdüren bir ırktır, yurt dışına çıkarılmasında bir sakınca görülmemiştir. İspir
Keçisinde populasyon risk altında olduğundan ve tescilli bir ırk olmadığından yurt
dışına çıkışı uygun değildir. Kaçkar Keçi populasyonu risk altında olduğundan ve
tescilli bir ırk olmadığından yurt dışına çıkışı uygun değildir. Malta Keçisi, koruma ya
da geliştirme programları kapsamında olmadığından hakkında güvenilir veri
bulunmamaktadır. Tescil edilmemiş bir ırk olduğundan yurt dışına çıkışı uygun
görülmemiştir. Norduz Keçi ırkı hakkında yeterli bilgi ve veri bulunmadığından ve
sayıca ciddi ölçüde azalmış olduğundan yurt dışına çıkışı uygun görülmemiştir.
Tavuk ve hindi: Türkiye tavukçuluk sektörü 90 lı yıllardan beri önemli gelişme
göstererek en gelişmiş hayvancılık kolu haline gelmiş, yumurta ve beyaz et üretimiyle
beslenmeye, özellikle de biyolojik değeri yüksek protein üretimine katkısını giderek
artırmıştır. Başlangıçta üretim küçük aile işletmelerinde yüksek birim maliyet ile
gerçekleştirilmekte iken sektörde yapısal değişime gidilerek entegre tesisler
kurulmuş, yapılan yatırımlarla modern üretim tesislerinin sayısı ve üretim kapasitesi
hızla artmış, yüksek standartta üretim yaygınlaşmıştır.
Tavuk eti üretimi yaklaşık % 64’lük bir oranla (Anonim 2013b) Türkiye’nin toplam et
üretiminde önemli paya sahiptir. Yılda yaklaşık olarak üretilen 16 milyar adet yumurta
93
da (Anonim 2013b) dikkate alındığında tavukçuluk sektörünün Türkiye’nin bir
numaralı hayvansal protein kaynağı durumunda olduğu söylenebilir.
Türkiye hindi yetiştiriciliği sektörü son yıllarda hemen tamamen entansif nitelik
kazanmıştır. Hindi eti üretiminde önemli bir artış görülse de damızlık temininde dışa
bağımlılık söz konusudur (Anonim 2014). Türkiye kanatlı sektörü hayvancılık
ihracatının çok önemli bir kısmını kapsamakta ve dünya pazarında rekabet edebilir
bir konumda bulunmaktadır.
Denizli ve Gerze tavuk ırkları: Farklı iklim koşullarına ve coğrafi bölgelere sahip
Türkiye’de şu ana kadar tanımlanmış ve üzerinde çalışma yapılmış iki tavuk ırkı ve bu
ırklara ait hatlar bulunmaktadır. Denizli ve Gerze tavuk ırkları Uluslararası Hayvancılık
Araştırma ve Eğitim Merkezi, Lalahan’da koruma altına alınmıştır.
Denizli tavuk ırkının kökeni Denizli ve yöresi olmakla birlikte yayılma alanı tüm
Anadolu ve Trakya’dır. Yumurta üretimi amacıyla ve özel merak nedeniyle yetiştirilir.
Erkekler renklerine göre demir kır, pamuk kır, kefi sarı, al ve siyah olarak adlandırılır.
Dişiler bazılarının boynunda görülebilen eser miktardaki renk dışında tamamen siyahtır.
Yumurta kabuk rengi beyazdır.
Denizli horozları 15-16 sn süren uzun ötüşleri ile ünlüdür. Telek uzunluğu ve ayak
derisi renginin farklı olması nedeniyle seleksiyonla otoseks civciv elde etme imkanı
bulunmaktadır. Ekstansif ve yarı entansif şartlarda yetiştirilirler (Anonim 2009).
Gerze tavuk ırkı Sinop’un Gerze ilçesinde yumurta üretimi ve özel merak amacıyla
yetiştirilmektedir. Baş orta uzunlukta ve çatal ibiklidir. Vücut siyah tüylerle kaplıdır.
Erkeklerde kuyruk tüyleri ışık altında yeşil-siyah bir görünüm verir. İncik, ayak derisi
ve pulları gri tonlarında, tüysüz, dört parmaklı ve mahmuzludur. Yumurta kabuk rengi
beyazdır. Oldukça ürkek bir tavuk ırkıdır. Erkekler boğuk ve kalın bir sese sahiptir.
Ekstansif ve yarı entansif şartlarda yetiştirilirler (Anonim 2009).
94
Arı genetik kaynakları: Farklı bölgelerinde çiçeklenme ve nektar akımının yılın
değişik dönemlerinde gerçekleşmesi, Türkiye’yi arıcılık için uygun koşullara sahip
kılmaktadır. Dolayısıyla Arıcılık sektörü Türkiye’de geleneksel bir uğraşı ve kırsal
geliri artırıcı bir araç olarak değerlendirilmektedir. Arı gen merkezlerinden biri olan
Türkiye, 6,5 milyon koloni varlığı ve yaklaşık 95 bin ton bal üretimi ile dünyada arıcılık
sektöründe çok önemli bir yere sahiptir (Anonim 2014).
Kafkas arısı dünyada ekonomik değeri olan dört önemli arı ırkından biridir. Ana vatanı
Orta Kafkasların yüksek vadileri olarak bilinir. Türkiye’de Ardahan ve Artvin illeri
Kafkas arısının gen merkezi olarak ilan edilmiştir. Ardahan Posof ve Artvin Camili
bölgeleri tam izole alan olarak kabul edilmiştir. Kafkas arısının en önemli özelliği, en
uzun dile sahip arı ırkı olmasıdır. Bu uzun dili sayesinde derin tüplü bitkilerden nektar
toplayabilirler. Bu özelliklerinden dolayı polinasyonda çok verimli bir arı ırkıdır.
Bulunduğu bölgedeki bitkisel üretimin miktar ve kalitesini artırır. Dağ tipi gri renkli,
ova tipi ise sarı renklidir. Dağ tipi, ova tipine göre daha uysal, hastalıklara daha
dayanıklı, oğul eğilimi daha düşük ve bal verimi daha yüksektir. Kışlama yeteneği ve
yaşama gücü yüksektir. Bu özelliğinden dolayı kışı ağır geçen soğuk bölgelere iyi
adapte olmuştur.
İpekböceği: İpekböceği hatları Bursa Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce ex situ
in vivo yöntemle koruma altına alınmıştır. Toplam 15 ipekböceği hattı ülkemizin öz
varlığı kabul edilerek ekonomik, biyolojik ve kültürel bir zorunluluk olarak konu ile ilgili
tek kamu kuruluşu Mülga İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü binalarında genetik
kaynak olarak muhafaza edilmektedir. Bursa Beyazı, Bursa Beyazı Alaca ve Hatay Sarısı
olmak üzere 3 ipekböceği hattı 2004 yılında tescil edilmiştir. Bunlar polihibrid
yetiştiriciliğe geçilmeden önce elde bulunan, karşılıklı işbirliği ile yurt dışından getirilen
hatlar ile hibritlerden seleksiyon yoluyla elde edilen hatlardan oluşmaktadır.
İpekböceği yumurtalarının biyolojisi gereği bir yıldan fazla süreyle muhafaza edilmesi
mümkün olmadığından her yıl yeniden üretilmesi gerekmektedir. Yürütülen proje ile, bu
hatların verimle ilgili özelliklerinin tespit edilmesi, incelenen karakterlere ait verilerin
sürekli olarak izlenmesi, elde edilerek sonuçların ıslah çalışmalarına temel oluşturması
95
ve mevcut hatların genetik kaynak olarak muhafaza edilmesi amaçlanmaktadır (Anonim
2015).
Kedi, köpek ve tavşan: Van Kedisi, Van Gölü Havzası başta olmak üzere Türkiye’nin
tüm bölgelerine ve dünyanın muhtelif ülkelerine yayılmıştır. Vücut orta uzunlukta,
göğüs geniş ve derindir. Vücudun ön kısmı arkaya göre daha geniştir. Göz rengi
bakımından üç tipi vardır. Gözlerden birisi mavi, diğeri kehribar olabileceği gibi her iki
göz mavi veya sarı olabilir. Vücudun tamamı beyaz tüylü ya da baş, sırt, bacak, kulak
ve kuyrukta kızıl-sarı lekeliler olmak üzere iki ayrı tipi bulunur. Farklı çevre şartlarına
uyum yeteneği yüksektir. Avlanma içgüdüsü gelişmiştir. Suda yüzmeyi ve suyla
oynamayı seven ender kedi ırklarından birisidir. Temizlik konusunda diğer hayvanlara
göre daha dikkatlidirler.
Ankara Kedisi’nin yayılma alanı Ankara ili ve çevresidir. Vücut orta uzunlukta ve vücut
bölümleri arasındaki uyum çok iyidir. Kemikler ince, uzun fakat kuvvetli kaslarla
kaplıdır. Sağrı omuzlara göre daha yüksektir. Vücut ipeksi, uzun, beyaz ve parlak
tüylerle kaplıdır. Boyun ve kuyruk bölgelerinde tüyler daha uzundur. Göz rengi
bakımından üç tipi vardır; her iki göz mavi ya da kehribar (sarı ve yeşile kadar farklı
renklerde) olabileceği gibi gözlerden birisi mavi, diğeri kehribar olabilir. Analık
içgüdüsü çok iyidir. Eğitilmeye uygun, öğrenme kapasitesi ve avcılık yeteneği
yüksektir. Sağırlık diğer ırklara göre daha yaygındır.
Kangal köpek ırkı, Sivas başta olmak üzere tüm Anadolu’da sürü koruma ve bekçilik
amacıyla yetiştirilir. İri yapılıdır ve vücut bölümleri arasındaki uyum çok iyidir. Göğüs
geniş ve derin, bel orta uzunluktadır. Bacaklar uzun, kuvvetli, pençeleri iri ve güçlüdür.
Renk kirli beyazdan açık sarı tonlar arasında değişir. Vücut kılları kısa ve sıktır.
Sahibine sadık, savunmasız kişilere özellikle kadın ve çocuklara karşı uysaldır. Analık
içgüdüsü genellikle iyidir. Sürü koruma yeteneği içgüdüsel olup bu görevi çobandan
tamamen bağımsız bir şekilde yerine getirir. Yüzdeki siyah maske ile kuyruğun bel
üzerinde öne doğru helezon şeklinde kıvrım oluşturması ırkın en önemli özelliğidir.
Soğuk ve az nemli çevre şartlarına uyum sağlamış bir ırktır. Kangalın yetiştirilme amacı
kırsal kesimlerde ve büyük çiftliklerde hayvanları başta kurt olmak üzere yırtıcılardan
96
korumak, aynı zamanda bekçilik ve koruma görevi yapmaktır. Yaşam ortamı koyun
sürülerinin bulunduğu alanlardır.
Akbaş köpek ırkı, Sivrihisar, Afyon, Eskişehir ve Ankara’da sürü koruma ve bekçilik
amacıyla yetiştirilir. Orta iriliktedir ve vücut bölümleri arasındaki uyum çok iyidir.
Kaslar gelişmiş, duruş atletik ve zariftir. Göğüs geniş ve derin, sırt çizgisi düz, bel ve
kalça dar, karın içe çekik, sağrı meyillidir. Vücut beyaz, burun ve dudaklar siyahtır.
Kuyruk uzun olup bel üzerinde tek veya çift sarmal çember oluşturur. Uzun ve kısa
tüylü olmak üzere 2 tipi vardır. Koruma içgüdüsü gelişmiştir. Yabancılara karşı
kuşkucudur. Görev esnasında güç, cesaret, sürat ve çevikliği ile hasmını etkisiz kılar.
Geceleri hareketli, gündüzleri sakin ve hareketsizdir. Koruma köpeğidir, sürü koruma
ve bekçilik özelliği iyidir. Uyarıya gerek duymadan görevini yapar. Olumsuz çevre
koşullarına dayanıklıdır. Kanaatkâr bir ırk olup, iri yapılı olmasına rağmen fazla besin
tüketmez. Karasal iklime uyum sağlamıştır.
Ankara Tavşanı, lif ve et verimi için yetiştirilir. Vücut orta büyüklüktedir. Uzun
tüylüdür. Kulaklar dik, uçlarında püskül vardır. Baş yuvarlak ve orta büyüklükte, boyun
kısadır. Kemikler ince ve sağlamdır. Ayaklar ince ve uzun olup uzun tüylerle kaplıdır.
Lif beyaz, uzun, ince, sık, yumuşak, parlak ve dokumaya elverişlidir. Genellikle
sakindir, ancak üç aylık yaştan sonra kafeste birden fazla hayvan bulundurulursa
birbirine zarar verebilir. Lifinden iplik elde edilen tek tavşan ırkıdır. Lifi hafif, ince,
yüksek ısı tutma ve ses dalgalarını geçirme özelliğine sahip olduğundan havacılık
sanayinden tıp alanına kadar pek çok yerde kullanılan angora lifi Ankara Tavşanından
elde edilir. Sıcak iklim, lif verimini olumsuz yönde etkilediğinden yetiştiriciliği için
serin bölgeler elverişlidir (Anonim 2009).
Envanter Çalışmaları: Türkiye’de evcil hayvan genetik kaynaklarının sayı ve
dağılımlarını belirlemeye yönelik envanter mevcut değildir. Bu nedenle yerli ırkların
mevcutları hakkında kesin sayılar verilememektedir. Sahadaki gözlemler bazı ırklara ait
saf örneklerin çok azaldığı ve oldukça güç bulunabileceğini göstermektedir. Örneğin,
Türkiye koyun populasyonunun % 10’u kadarını Dağlıç ırkının oluşturduğu yönündeki
yaygın bilginin aksine, sahada yapılan incelemelerde ırkı temsil eden bireylerin yoğun
97
melezleme baskısı nedeniyle hızla azaldığı ve ırkın kaybolma riski taşıdığı tespit
edilmiş ve bu nedenle halk elinde koruma kapsamına alınmıştır.
Hayvan ırklarının, populasyon dağılımları ile üretim çevrelerini ortaya koymak üzere
yapılacak ayrıntılı bir tarım envanteri ile yapılacak her türlü çalışmanın planlanması ve
uygulamada başarı sağlanması gerekmektedir. Konu çeşitli platformlarda tartışılmış, söz
konusu envanter çalışmasının tek bir kurumun sorumluluğu ile yürütülemeyecek kadar
kapsamlı bir çalışma olduğu düşünüldüğünden, Bakanlık birimleri, üniversiteler, sivil
toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, yetiştirici birlikleri ve TÜİK ile işbirliği halinde
yürütülmesi gerektiği inancı hakim olmuştur. Bu kapsamda tescil edilen hayvan
ırklarımızın yer aldığı ‘Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tanıtım Kataloğu’
TAGEM tarafından hazırlanarak 2009 yılı Aralık ayında yayımlanmıştır. Söz konusu
katalog aynı zamanda küçükbaş hayvanlarda GKGM ile işbirliği halinde yürütülmesi
planlanan envanter çalışması için kılavuz niteliği taşımaktadır.
Kayıt sistemleri: Türkiye’de hayvan kayıt sistemleri GTHB bünyesinde sığır türünde
başlatılmış, arı kayıt sistemi ve koyun-keçi türlerinin de eklenmesi ile genişletilmiştir.
Türkiye’de sığır cinsi hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması
uygulamasına 2001 yılında başlanmış, 2006 yılından itibaren Türkvet Veteriner Bilgi
Sistemi kullanıma açılmıştır. 2009 yılında, Türkvet Veteriner Bilgi Sistemi Avrupa
Birliğine uyumlu olarak yenilenmiş ve bir önceki Türkvet’de yer alan veriler, bugün de
kullanılan Türkvet’e aktarılmıştır. Koyun ve keçi türü hayvanların kimliklendirilmesi ve
kayıt altına alınması uygulamasına ise 2010 yılında başlanmış olup, günümüze kadar
kullanılmaya devam edilmiştir.
Mevcut Türkvet ve Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS)’nin yazılım ve donanım olarak
ihtiyaçları karşılayamaması, hayvan kayıt sistemlerinin iki farklı sistem üzerinden
yürütülmesi nedeniyle sistem donanım ihtiyaçlarının farklılık göstermesi ve
donanımların güncelliğini kaybetmesi, sistem donanımlarının yeni gelişmelere cevap
verememesi, sistemler arası senkronizasyon hataları ve mükerrer veri girişleri ile
Bakanlığa ait tüm yazılımların Tarım Bilgi Sistemi (TBS) çatısı altında birleştirilecek
olması gibi nedenlerle, tüm hayvan türlerinin kaydedileceği tek bir Hayvan Kayıt
98
Sistemi oluşturulması, hastalıkların yönetimi ve eradikasyonunu desteklemek amacıyla
epidemiyolojik birim seviyesine dayanan ayrı bir Veteriner Bilgi Sistemi hazırlanması
ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Ayrıca gerek mevzuattan kaynaklanan yeniliklerin, gerek
sahada karşılaşılan sorunların kısa sürede çözülmesi ve hayvan kayıt sistemlerinin
performanslı ve kesintisiz olarak çalışabilmesi amacıyla yeni yazılıma ihtiyaç
duyulmuştur.
GKGM uhdesinde yer alan Türkvet ve Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS), Tarım Bilgi
Sistemi Projesi kapsamında yer alan Hayvancılık Bilgi Sistemi (HAYBİS)’nde
birleştirilerek; tüm hayvan türlerinin tek bir sistemde kaydedileceği Hayvan Kayıt
Sisitemi (TÜRKVET) ile hastalık, aşılama, numune takibi sistemlerinin yer alacağı
Veteriner Bilgi Sistemi devreye alınmıştır.
Türkvet/KKKS’de yer alan verilerin “Hayvan Kayıt Sistemi” (TÜRKVET) ve
“Veteriner Bilgi Sistemi”ne aktarımı tamamlanmış ve HAYBİS çatısı altında erişime
açılmıştır. Her iki sisteme de http://hbs.tarim.gov.tr/ adresinden erişim
sağlanabilmektedir ve kullanıcılar tek bir şifreyle sisteme girerek yetkisine göre işlem
yapabilmektedirler.
Bu sistemin devreye alınmasıyla birlikte sığır cinsi hayvanlar ile koyun ve keçi türü
hayvanlar tek bir sistemde kayıt altına alınmaya başlanmış olup, hastalıkları,
aşılamaları, numune takip işlemleri de ayrı bir sistemde izlenebilmektedir. Daha sonraki
dönemlerde kayıt altına alınacak tüm hayvan türlerinin de aynı sistemde kayıt altına
alınarak hareket ve hastalıklarının izlenmesi mümkün olacaktır (http://www.tarim.
gov.tr, 2017d).
TÜRKVET Kayıt Sistemi: GKGM, Hayvan Sağlığı ve Karantina Dairesi Başkanlığı
sorumluluğunda hazırlanan Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi
Yönetmeliği kapsamında;
99
- 2002 yılında Veteriner Bilgi Sistemi kurulmuştur. Sistem ilk kurulduğunda
VETBİS olarak adlandırılmıştır,
- 2006 yılında yeni bir yazılım devreye konulmuş ve Veteriner Bilgi Sistemi
TÜRKVET adını almıştır,
- 2009 yılında yeni ihtiyaçlar ve AB mevzuatına uyum kapsamında TÜRKVET
yeniden güncelleştirilmiş ve ekran yüzleri değiştirilerek geliştirilmiştir.
- Sığır cinsi her hayvan; bireysel tanımlama numarası (14 karakter) ile
TÜRKVET’e kaydedilmektedir,
- Sistemde her hayvanın; doğduğu işletme, bulunduğu işletme, sahip adı ve adresi,
hayvanın doğum tarihi, ırkı, cinsiyeti, ölüm tarihi, hareket kayıtları, aşı kayıtları
gibi bilgileri yer almaktadır,
- Ayrıca işletmede bulunan at, kanatlı, kedi ve köpek sayı olarak sisteme
işlenmektedir.
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği faaliyetleri kapsamında verim
kayıt sistemindeki bilgilerin TÜRKVET ile uyumlu olması zorunludur ve iki sistem
arasında veri akışı sağlanmaktadır.
Koyun-Keçi Kayıt Sistemi (KKKS)
GKGM, Hayvan Sağlığı ve Karantina Dairesi Başkanlığı sorumluluğunda Koyun ve
Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği hazırlanmıştır.
Koyun ve keçi küpeleme ve aşılama ile ilgili olarak yürütülen bir AB Projesi
kapsamında 2010 yılında küçükbaş hayvanlarda küpeleme işlemleri başlamıştır. KKKS
sisteminin ara yüzü Eylül 2010 da kurulmuş olup esas veri tabanı 2 Ocak 2012 yılında
devreye girmiştir.
- Koyun-Keçi türü her hayvan bireysel tanımlama numarası (13 karakter) ile
KKKS ye kaydedilmektedir,
100
- Her hayvanın; doğduğu işletme, bulunduğu işletme, sahip adı ve adresi,
hayvanın doğum tarihi, ırkı, cinsiyeti, ölüm tarihi, hareket kayıtları, aşı kayıtları
gibi bilgileri sisteme kaydedilmektedir,
Bu sistemden önce HAYGEM sorumluğunda Türkiye Damızlık Koyun-Keçi
Yetiştiricileri Merkez Birliği ile ortaklaşa yürütülen veri tabanındaki tüm veriler yeni
kurulan sisteme aktarılmıştır.
Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS): Bakanlık adına HAYGEM ve Türkiye Arı Yetiştiricileri
Merkez Birliğinin ortaklaşa yürüttüğü bir proje ile 2006 yılında başlatılmıştır.
Arıcıların ve kolonilerin kayıt altına alınarak ulusal veri tabanının oluşturulması
amaçlanmaktadır.
HAYBİS adı verilen ve tüm kayıt sistemlerinin bir arada yer aldığı sistem 2016 yılında
kurulmuştır. Bu sisteme veri girişleri GTHB il müdürlükleri tarafından yapılmaktadır.
Sitem şifresi bulunan bakanlık personelinin kullanımına açıktır.
Tescil Çalışmaları: Evcil hayvan genetik kaynaklarının tescili ile ilgili çalışmalar
GTHB adına TAGEM sorumluluğunda yürütülmektedir. 5996 sayılı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu çerçevesinde hazırlanarak 22/12/2011
tarih ve 28150 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Evcil Hayvan
Irklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik ile Türkiye yerli evcil hayvan ırkı, tipi, yöresel
tipi, hattı ve ekotipleri ile yeni oluşturulan evcil hayvan ırkı, tipi, hattı, ekotipi ve
hibritlerinin tesciline ilişkin usul ve esaslarının düzenlenmesi amaçlanmıştır.
Hayvan Irk Tescil Komitesi’nce yerli hayvan ırk ve hatlarından 2004-2016 yılları
arasında tescil edilenler;
2004 Yerli Kara, Kilis, Yerli Güney Sarısı, Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı sığır
ırkları, Anadolu Mandası, Sakız, Gökçeada, Karacabey Merinosu, Dağlıç, Norduz
Koyunu, Morkaraman, Anadolu İvesisi, Tuj koyun ırkları; Ankara Keçisi, Kıl
101
Keçi, Norduz Keçisi; Denizli, Gerze tavuk ırkları; Ankara Tavşanı; Bursa Beyazı,
Bursa Beyazı Alaca, Hatay Sarısı ipekböceği hatları ve Kafkas Arısı.
2005 Akkaraman, Kıvırcık ve Karayaka koyun ırkları; Kilis Keçisi, Kangal Köpeği ve
Van Kedisi.
2006 Malya koyun ırkı ve Akbaş köpek ırkı.
2007 Anadolu Merinosu ve Orta Anadolu Merinosu koyun ırkları.
2008 Çine Çaparı koyun ırkı ve Ankara Kedisi.
2009 Acıpayam ve Sönmez koyun ırkları.
2010 Polatlı, Bafra koyun ırkları ve Bursa Oynarı güvercin ırkı.
2011 Trakya Makaracısı güvercin ırkı ve Zağar köpek ırkı.
2012 Hemşin, Kangal Akkaraman, Türkgeldi, Tahirova, Menemen koyun ırkları,
Alabadem, Edremit Kelebek Güvercini.
2013 Karya koyun ırkı, Akkeçi, Muğla Dalıcı Güvercini.
2014 Zavot sığır ırkı, Güney Karaman, Hasmer, Hasak, Ramlıç koyun ırkları
2015 Honamlı keçi ırkı tescil edilmiştir.
2016 yılında mevzuat değişikliği söz konusu olduğundan ve Bakanlıktan kaynaklanan
çeşitli nedenlerle Evcil Hayvan Tescil Komitesinin toplanması ve tescil başvurularının
değerlendirilmesi mümkün olamamıştır.
2017 yılında 10 adet tescil başvurusu yapılmış ancak Evcil Hayvan Tescil Komitesinin
kararları gereği tescillleri uygun görülmemiştir.
Tescil edilen yerli hayvan ırklarının Sınai Mülkiyet haklarının korunması ve Milli
Tescil Listesi’ne kaydedilmesi amacıyla, Yerli Hayvan Irk ve Hatlarının Tescili
Hakkında Tebliğ hazırlanarak 12.12.2004 tarihli ve 25668 sayılı Resmi Gazete’de
2004/39 nolu Tebliğ olarak yayımlanmıştır. Her yıl tescil edilen ırklar bu tebliğ
güncellenerek yayımlanmaktadır.
102
2.2.2.5 Koruma
Evcil hayvan genetik kaynaklarının korunmasında, yerli ırkların genetik
karakterizasyonu ilk adım olarak kabul edilebilir. Koruma altına alınacak ırkların
tamamının süresiz olarak elde tutulması en azından şimdilik ekonomik olarak güçtür.
Dolayısıyla, korunmasına öncelik verilecek ırkların genetik yapılarının ve bu ırklar
arasındaki genetik ilişkilerin incelenmesi önem taşımaktadır.
GTHB Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde
yürütülen “Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir
Kullanımı Projesi”, 1995 yılında kaybolma riski yüksek olan sığır ırklarıyla
başlatılmıştır. Proje 1996-1997 yıllarında koyun, keçi, manda, tavuk ve ipekböceğini ve
2002 yılında arıyı kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Proje kapsamında 4 sığır, 1
manda, 4 koyun, 1 keçi, 2 tavuk ve 1 arı ırkı ile 3 ipekböceği hattı olmak üzere toplam
12 ırk ve 2 hat ex situ in vivo yöntemle koruma altına alınmıştır (Çizelge 2.8).
Projenin amacı, kaybolma riski ile karşı karşıya olan yerli ırklarımızı temsil eden
örneklerin mevcut yöntemlerle koruma altına alınması, bu genotiplerin yok olma
sürecinin dışında tutulması ve ırklarımız için tanımlayıcı bilgiler sağlanmasıdır.
Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde yok olma
tehdidi altında bulunan evcil hayvan ırklarının küçük koruma sürüleri halinde halk
elinde yetiştirilmesi (in situ koruma) 2005 yılından bu yana destek kapsamı altına
alınmıştır. 2005-2011 yıllarını kapsayan I. Destekleme Döneminde, koyun, keçi, sığır ve
manda türlerine ait 18 ırk ile Kafkas arı ırkı programa alınmıştır. Büyükbaş hayvanlarda
her ırk için 150 başa, küçükbaş hayvalarda ise 200 başa kadar destek verilmiş, Kafkas
arı ırkının yerinde korunması için de sadece tam izole bölgelerdeki (Posof ve Camili)
yetiştiriciler destekleme kapsamına alınmıştır. 2012-2015 yılları arasındaki II. Dönemde
ise koruma altına alınan hayvan sayıları, ırklar ve koruma bölgeleri artırılmıştır. Bu
dönemde büyükbaş hayvanlarda her ırk için 600 başa, küçükbaş hayvalarda ise 1.000
başa kadar destek verilmektedir.
103
Çizelge 2.8 Koruma altına alınan ırklar, koruma şekli ve yeri
Tür Irk
Koruma şekli ve yeri
in situ ex situ in
vivo ex situ in vitro
Sığır
Yerli Kara Ankara UHAEM UHAEM, GMBE
DAK Erzurum DATAE
GAK Hatay DAkTAE
Boz Edirne KAE
YGS Adana -
Zavot Ardahan -
Manda Anadolu - - UHAEM,
GMBE*
Koyun
Sakız İzmir
KAE
UHAEM, GMBE
Gökçeada Çanakkale
Kıvırcık Kırklareli
G. Karaman - BDUTAE
Çine Çaparı Aydın -
Herik Amasya -
Karagül Tokat -
Hemşin Artvin -
Dağlıç Afyon -
Norduz - -
Karayaka - -
Morkaraman - -
İvesi - -
Keçi
Ankara Ankara UHAEM
UHAEM, GMBE Honamlı Konya -
Kilis Kilis -
Kıl Keçi - -
Tavuk Denizli -
UHAEM UHAEM Gerze -
Arı Kafkas - KAÜEGM -
İpekböceği Bursa Beyazı
- BGTHM - Bursa Beyazı-Alaca
At
Çukurova
- - UHAEM, GMBE
Ayvacık Midillisi
Canik
Hınısın Kolu Kısası
Malakan *: Sadece DNA örnekleri saklanmaktadır.
104
Şekil 2.12 Ankara Tavşanı
Şekil 2.12’de Lalahan UHAEM’de koruma altına alınan ancak üretilmesinde yaşanan
sıkıntılar nedeniyle koruma programından çıkarılan Ankara Tavşanı ve Şekil 2.13’de
yetiştiricilerden kaynaklanan nedenlerle koruma programından çıkarılan Karakaçan
koyun ırkına ait fotoğraflar yer almaktadır. Ancak bu genotiplerin ırk özelliklerini ne
kadar taşıdıklarını ortaya koymak üzere yeterli araştırma bulunmamaktadır.
Şekil 2.13 Karakaçan koyunu
Ülkemizde ırk özelliklerine dayalı detaylı sayım yapılamadığından ırkların bugünkü
sayıları hakkında kesin rakamlar bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak hangi ırkların
105
tehdit altında olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak yerli ırkların her geçen gün
yerini ithal ırklara bıraktığı, yeterince değerlendirilemediği, hatta bazı ırkların tam
olarak tanımlanamadan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Bu
yok oluşun önüne geçmek amacıyla yürütülen proje için saf ırk özelliği gösteren ve belli
bir grup hastalıktan ari hayvan bulunmasında da zorluk çekilmektedir (Akın 2007).
Halkın koruma programına aktif katılımının sağlanması ve korumaya alınan hayvan
populasyonlarının genişletilmesi önem kazanmaktadır. Bölge kültürü ve geleneğinin bir
parçası olan hayvan genetik kaynaklarımızın kamuoyuna tanıtılması gündem
oluşturacağından, kamu kurum ve kuruluşları, STK, üniversiteler, özel sektör ve yerel
halkın koruma projesine desteği artacak ve koruma programlarında aktif olarak rol
almaları söz konusu olabilecektir.
2.2.2.6 Sürdürülebilir kullanım
Uluslararası çevre örgütlenmeleri, program, sözleşme ve girişimlerin yürüttükleri
çalışmaların ve ilgili süreçlerin temel yaklaşım 1972 Stockholm Konferansı’nda
uluslararası hukukta kendine yer bulan sürdürülebilirlik ilkesidir. Bu ilke çevresel,
ekonomik ve sosyal politikaların bütünleştirilmesi esasına dayanır. Ayrıca bütün çok
taraflı çevresel sözleşmelerde yer alan hükümlerin veya taraflar konferansı benzeri
karar alma organlarında alınan kararların gerçekleşmesi, sürdürülebilir biyolojik
çeşitlilik yönetimine dayanmakta olduğundan HGK-USEP çıktılarının gerçekleşmesi
taraf olduğumuz çok taraflı çevresel sözleşmelerin birçok yükümlülüklerinin yerine
getirilmesine katkı sağlayacaktır.
Hayvan türleri insanlık tarihi boyunca insanların kullanımına hizmet etmiştir. HGK
ve bunların üretim sistemleri; sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan bu süreç
içerisinde ihtiyaca cevap verecek şekilde değişikliğe uğramıştır. Bu sistemlerin
desteklenmesine yönelik uygulamalar onların ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel
özelliklerinin planlamalara dahil edilmesi ile başarıya ulaşabilir. Bu açıdan HGK’nın
sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için ilk adım yeterli ve kapsamlı bir politikanın
106
oluşturulmasıdır. Sürdürülebilir kullanım politikaları oluşturulurken gıda güvencesi ve
ekonomik gelişim politikaları bir arada düşünülmeli ve uzun vadeli sürdürülebilir
yetiştiricilik hedefleri belirlenmelidir. Bu politikalar uygulamalar açısından
yetiştiricileri, profesyonel işletmeleri ve HGK açısından tüm diğer aktörleri
bünyesinde barındıran bir yapıya sahip olmalıdır.
Sürdürülebilir kullanım için HGK’nın sosyal ve kültürel fonksiyonlarının koruma
programına dahil edilmesi gerekmektedir. Irklara ait karakteristiklerin belirlenmesi ve
önemli özelliklerin tanımlanması önemli bir adımdır. Bu açıdan HGK’ya ait önemli
kültürel veya sosyal özelliklerin detaylı olarak ortaya konulması gerekir. Paydaşların
tanımlanması ve paydaşlarla yapılacak değerlendirme sonrasında sosyal ve kültürel
açıdan önemli özelliklere sahip HGK tespit edilebilir. Bu çalışmaların sonunda
HGK’nın GTHB veya özel sektör tarafından desteklenmesi veya pazar olanakları
doğrultusunda planlama yapılarak ekonomik geri dönüşün sağlanması mümkün
olacaktır. Bu kapsamda yerli ırk yetiştiricilerinin ürün bazlı destekleme
programlarından yararlanma oranlarının artırılması sağlanmalıdır.
Yerli ırkların geliştirilmesine yönelik yatırımlar, küçük aile işletmelerinin yer aldığı
kırsal kesimde ekonomik gelişmenin ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açması
açısından önemli katkı sağlayacaktır. Fakat yerli HGK’nın geliştirilmesi yönünde
ulusal yaklaşımlar, programlar ve kurumsal yapılanma konularında uzun vadeli
stratejik planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Olay yetiştirici örgütlenmeleri açısından
değerlendirildiğinde; ırk bazında yetiştirici birliklerinin kurulması, modern yetiştirme
teknikleri ve bilgi transferinin sağlanması ön sıralardaki ihtiyaçlar olarak
görülmektedir.
Tarım ekosistemi yaklaşımı; yetiştirici uygulamaları, üretim sistemlerinde kullanılan
bilgi birikimi, yetiştiricilik geleneği, kültürel normlar, sosyal değerler ve kırsal
kalkınma stratejilerine bağlıdır. Hayvansal üretim farklı üretim sistemlerinde; tarla
bitkileri, otlaklar, orman, diğer biyolojik kaynaklar, toprak ve su yönetimi ile ilişkilidir.
Üretim sistemlerinde görülen değişimler pek çok faktörü de etkilemektedir.
Hayvansal üretimde yetersiz veya hatalı planlama sonucunda toprak ve bitki örtüsü
107
kaybı, su kaynaklarının kirlenmesi ve meraların zayıflaması ve verimsizleşmesi gibi
etkiler ortaya çıkabilmektedır. Gelişmiş ülkelerde çiftlik hayvanlarının doğal
alanlarda otlatma sistemlerinde yetiştirilmeleri ve doğal manzara oluşturmaları
çekiciliğini korumaktadır. Yetiştiriciler veya tüketiciler açısından pazarın taleplerinin
dışında HGK farklı ve daha geniş fayda alanları ile ilişkili olabilir. HGK’nın tür ya
da ırklar bazında taşıdığı bu nitelikler kırsal alanlar için cazibe oluşturabilir veya
geleneksel tarım içerisinde yer bulabilir. Uluslararası alanda tarım ekosistem
uygulamaları gözden geçirilerek, paydaşlarla birlikte ulusal politika araçlarının
geliştirilmesi HGK yönetimi ve sürdürülebilir kullanımına önemli katkı sağlayacaktır.
HGK’nın sürdürülebilir kullanımı araç ve süreçleri vasıtasıyla diğer doğal kaynakları
tüketmeden yetiştirici gelirlerini artırmak mümkündür. HGK-USEP Sürdürülebilir
kullanım ve geliştirme stratejik alanında yer alan 2. stratejik öncelikte ulusal hayvan
ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması hedeflenmiştir.
Hayvancılıkta genetik ve çevresel ıslah çabaları sonucunda hayvansal üretimde verim
artışı sağlanırken bu değişimin uzun vadede çevreye ve genetik çeşitliliğe olumsuz
etkileri genellikle ihmal edilmiştir. Hayvansal ürünlere artan talep sonucunda ve
uygun çevresel koşullar altında yüksek verimli kültür ırkı hayvanlar tercih
edilmekte, hayvancılık endüstriyel nitelikte yapılmaktadır. Buna karşılık kırsaldaki
yetiştiriciler kültür hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır.
Dahası kültür ırkı hayvanlar yerel koşullara adapte olmakta yetersiz kalmakta ve
beklenen verimliliğe ulaşamamaktadır.
Marjinal alanlar için üretim sistemlerinin geliştirilmesi ve yetiştirici refahının
yükseltilebilmesi yerli HGK kullanımının sağlanması ile mümkün olabilecektir. Bu
açıdan diğer bir alternatif ise yerli ırkların verimliliğini artırmak için yetiştirme
programları yapmak ve yerli ırkların adaptasyon yeteneklerinden yararlanmaktır.
Islah çalışmaları planlanırken HGK üzerine etkileri göz önünde bulundurulmalıdır,
kullanma melezlemesi metodunun uygulanabilmesi için saf ırkların devamlılığını
sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yetiştirici organizasyonları ve kayıt
sistemleri ırk geliştirme stratejilerinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.
108
Islah hedefleri düzenli olarak değerlendirilmeli ve seleksiyonun genetik çeşitlilik
açısından etkileri hesaba katılmalıdır. Yerli HGK ıslahında uygun türlerde üreme
biyoteknolojisi ve moleküler tekniklerin kullanılması sonucunda risk altındaki
ırkların korunması ve ıslah amaçlı olarak yüksek verimli yerli ırkların sürdürülebilir
kullanımının sağlanması gerçekleştirilebilecektir (Anonim 2015).
Türkiye’de henüz sürdürülebilir kullanım kapsamında planlı çalışmalar
bulunmamaktadır. Ertuğrul vd (2012)’nin hayvancılığın kimi sorunları ve çözüm
yaklaşımlarının ele alındığı çalışmada belirtilen hususlar Türkiye’de sürdürülebilir
kullanımı olumsuz yönde etkileyen faktörlerle bire bir örtüşmektedir. Bu sorunlar
aşağıda özetlenmiştir:
1- Bilgi yetersizliği
Hayvan varlığı ve hayvancılık verileri büyük ölçüde tahminlere dayalıdır, veriler
güvenilir olmaktan uzaktır, ırklara özgü veri üretilmemektedir, verim ve üretim bilgileri
tahmine dayalıdır, hayvan kayıt sistemi bilgi eksikliğini giderici nitelikte değildir ve
henüz tamamlanamamıştır. Bilgi yetersizliği nedeniyle; sorunların belirlenmesi, üretilen
çözüm yolları ve hayvancılıkla ilgili uygulamaların isabeti düşük olmaktadır.
2- Hayvan ıslahı
Türkiye’de tüm hayvan türleri için ıslah örgütlenmesi yapılandırılamadığı söylenebilir,
Geçmiş dönemlerde ağırlıklı olarak üniversiteler bünyesinde yürütülen münferit hayvan
ıslahı çalışmaları da terk edilmiştir.
Ancak TAGEM’in 2005 yılında başlatılan Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi
desteklemeleri kapsamında koyun ve keçi ırkları ile Anadolu Mandasında yürütülen
çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Bu kapsamda, 60.000 nitelikli damızlık koç ve teke
üretildiği, sütten kesim ağırlığında % 15 canlı ağırlık artış saptandığı ve kasaplık çağın
bir ay öne çekildiği, ikizlik oranında % 20 artış sağlandığı, üniversite-kamu-STK Ar-Ge
109
işbirliğinin geliştirildiği, koyun-keçi ve manda yetiştirici birliklerinin kurulmasının
hızlandırıldığı, yetiştiricilerde kayıt tutma bilinci oluşturulduğu ve hayvanlarda bir
örneklik sağlandığı bildirilmektedir (http://www.tarim.gov.tr, 2017c).
3- Tarım işletmeleri
Türkiye’de tarım işletmesi sayısı yıllar itibariyle artmış, işletmeler küçülmüştür. Küçük
işletmelerin üretimleri azalmış, girdi sağlama ve pazarlama olanakları daralmış, bunun
sonucunda hem gelirleri hem de kârlılıkları gerilemiştir.
4- Mera varlığı
Türkiye mera varlığı son 75 yıllık süreç içerisinde, gerek ağır otlatma, gerek tarımda
mekanizasyon artışı sonucunda bir bölümünün sürülerek tarla arazisi haline getirilmesi
nedeniyle 40 milyon hektardan, 13,2 milyon hektara kadar gerilemiş yani mera
alanlarının % 70’e yakın bir bölümü kaybedilmiştir. Mevcut meralar zayıflamış, otlatma
kapasitesi azalmıştır. Mera ıslahı çabaları yeterli değildir.
5- Kaba ve Karma Yem üretimi
Kaba yem üretimi yetersizdir ve üretimde kalite dikkate alınmamaktadır. Karma yem
hammaddelerinin üretimi yetersizdir, yem hammadde ve karma yem fiyatı yüksektir.
Ruminant beslenmesinde önemli bir yer tutan kaba yem bitkileri üretimi ayrıca tarım
arazilerinin verimliliğini koruma ve hatta geliştirme özelliğindedir. GTH Bakanlığı’nca
kaba yem üretiminin artırılmasına yönelik olarak son yıllarda alınan bazı önlemler
üretimin artmasını sağlamakla birlikte bunu yeterli bulmak olanaksızdır. Karma yem
bileşenlerinden bir bölümü yurt içinde yeterli düzeyde üretilememekte, yem üretimi
ithalata bağımlı hale gelmektedir.
110
6- Hayvancılık işletmesi
Yakın tarihlere kadar Türkiye tarım işletmeleri bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte
yer aldığı bir yapılanma sergilerken, son yıllarda bu tip işletmeler ve sadece hayvancılık
yapılan işletmelerin oranında hızlı bir azalma, sadece bitkisel üretim yapılan işletme
oranında ise artış olmuştur. Bu, “hayvancılıktan kaçış” olarak nitelendirilebilecek ve
tarımsal üretim bakımından sağlıklı olmayan bir süreçtir.
Hayvancılığı terk eden işletmelerin büyük bölümünü ekstansif tarım işletmeleri
oluşturmaktadır. Düşük gelirli bu tip işletmelerdeki genç nüfus kentlere göç etmiş,
azalan iş gücü nedeniyle de bitkisel üretime göre iş gücü ihtiyacı yüksek olan
hayvancılık terk edilen ilk alan olmuştur. Sadece hayvancılık yapılan işletmelerin bir
bölümü de sektörde karlılığın azalmasına bağlı olarak üretimden vazgeçmiştir.
7- Hayvan yetiştiricisi
Kırsalda yoğun iş gücü gerektiren hayvancılıkla uğraşabilecek özellikle genç nüfus
azalmış ve azalmaktadır. Çoban temini küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini ekstansif veya
yarı entansif koşullarda sürdüren işletmelerin önemli sorunudur. Nitelikli ve bilgili,
hatta her hangi bir çoban dahi bulunamayabilmektedir. Buna karşılık çoban ücretleri
işletmeye önemli külfet yüklemektedir. Aynı şekilde diğer hayvancılık kollarında da
nitelikli iş gücü temini oldukça güçtür.
8- Yetiştirici örgütlenmesi
Hayvancılıkta örgütlenme düzeyi geri, örgütler cılız ve etkisizdir, örgütlenmenin yasal
alt yapısı yetersizdir ve örgütler devlet vesayetindedir. Irk birliklerinin kurulması ve ırka
özgü ürünlerin ön plana çıkarılması yerli hayvan ırklarının yetiştiriciliklerine devam
edilmesine katkı sağlayacak en önemli araç olarak kabul edilmektedir.
111
9- Pazarlama
Hayvan ve hayvansal ürün piyasasında ara kademe sayısı fazladır. Bu nedenle üretici
fiyatlarıyla, tüketici fiyatları arasında büyük fark oluşmaktadır.
10- Hayvan sağlığı
Türkiye hayvan sağlığı bakımından önemli ilerlemeler sağlamış olmakla birlikte, bu
alandaki pek çok sorun henüz çözülebilmiş değildir. Eradikasyon yerine hastalık
baskılama nitelikli sağlık politikası sürdürülmektedir. Aşı ve biyolojik madde üretimi
dışa bağımlıdır.
Türkiye’de halk elinde hayvan ıslahı destekleme çalışmaları: Hayvancılığı
Destekleme Kararnamesi kapsamında yürütülen halk elinde ıslah projeleri ile illerde
2005 yılından bu yana küçükbaş ve 2009 yılından beri de manda yetiştirici birliklerinin
kurulmasına devlet eliyle öncülük yapılmış olup üniversite, birlik ve yetiştiricilerin bir
araya geldiği kapsamlı ıslah projeleri yürütülmektedir. Söz konusu projelerin verim
artışı, örgütlenme deneyimi ve sistematik çalışma prensiplerinin yaygınlaşmasına
sağladığı katkılar yanında özellikle her geçen gün farklı ırkların melezlemede
kullanılması nedeniyle genotipik kompozisyonları bozulan ırkların yeniden fenotipik
olarak benzer bireylerden oluşması sağlanmaktadır.
Türkiye’de sürdürülebilir kullanım için verilebilecek az sayıda örnekten biri de özel
tüketim amaçlı olarak Boz sığır ırkı etinin yüksek fiyatla alıcı bulmasını sağlayan
girişimlerdir. Koruma altına alınarak desteklenmekte olan Boz sığır ırkı
populasyonlarında sayıca artış sağlanması ve bölgede yetiştiricilikten vazgeçilmesi söz
konusuyken ırk özelliği gösteren hayvanların yaygınlaşması sonucu bu pazarların et
talebinin gelecekte de karşılanmaya devam edeceği düşünülmektedir.
112
2.2.2.7 Politika ve alt yapı oluşturma
Paydaşlar arasında eşgüdüm, işbirliği ve uygun çalışma koşullarının sağlanması
HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularındaki bütün girişimlerin ve
sürecin daha etkin ve başarılı olmasını sağlamada büyük önem taşımaktadır. Bu
amaçla, HGK Ulusal Odak Noktası tarafından, ulusal ve uluslararası paydaşlar arasında
eşgüdüm sağlanması, çalışma ağlarının kurulması, işbirliği ve planlamalara katılım
sağlanması, kaynakların etkin kullanımı ve sürece tüm paydaşların katılımını sağlama
hususlarında gayret sarf edilmektedir.
Türkiye, biyolojik çeşitliliğin önemini algılayıp gerekli yapılanmayı oluşturan ve bu
alana kaynak ayıran ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de makro politika
belirleyen ve karar verici durumunda olan kurum ve kuruluşlar ile çeşitli platformlarda
ortaya konan görüşler incelendiğinde; genetik kaynakların korunması ve
sürdürülebilirliğinin sağlanmasına öncelikli konular arasında yer verildiği
görülmektedir. Aynı zamanda yasal düzenlemeler yapılarak ve uluslararası anlaşmalara
imza atılarak konu güvence altına alınmıştır.
Politikalar
1. Hükümet programları,
2. Kalkınma Planları
- Hayvancılık İhtisas Komisyon raporları (2007-2013)
- Biyoteknoloji ve Biyogüvenlik ihtisas komisyon raporu
- Kırsal işbirliği ve örgütlenme komisyon raporu
3. Tarım Strateji Belgesi, (2006-2010)
4. Tarım Şurası, (2004)
5. TÜBİTAK Vizyon 2023,
- Tarım ve Gıda Paneli
- Biyoçeşitliliğin Korunması ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli
6. GTHB Stratejik Plan (2010-2014)
7. Kırsal Kalkınma Planı (2010-2013)
8. AB Katılım belgesi, AB çerçeve programları,
113
9. TAGEM Master Planları, içeriğinde biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik politikalar;
aşağıdaki başlıklar altında toplanmıştır.
Ekolojik dengenin korunması ve çevresel koşulların iyileştirilmesi,
Hayvan ırklarının ıslah edilmesi ve sürdürülebilir ıslah programları hazırlanması
Yerli hayvan genetik kaynaklarının korunması,
Hayvan gen bankasının kurulması,
Hayvanların kayıt altına alınması.
Onuncu Kalkınma Planı kapsamında yürütülen Hayvancılık ÖİK çalışmalarında
hayvancılık sektörünün vizyonu; “uzun vadeli politikalar ve etkin kaynak kullanımıyla;
yeterli, nitelikli ve örgütlü hayvansal üretimle sağlıklı gıdaya ulaşmayı hedefleyen,
rekabet gücü yüksek, üreticisinin refah düzeyini artırabilen, ulusal ekonomiye katkısı
yüksek, sürdürülebilir bir hayvancılık sektörü” olarak ifade edilmektedir. Alt üretim
dallarıyla birlikte hayvancılığın, gıda temininde olduğu kadar, kırsal alanların ve
biyolojik çeşitliliğin korunması ile kırsal kesimde hayat standartlarının yükseltilmesi
açısından da oldukça önemli olduğu vurgulanmıştır.
Yerli genetik kaynakların korunması ve ıslah alanında atılan adımlarda yetersiz
kalındığı, önümüzdeki yıllarda yerli ırkların ve beraberinde üstün özelliklerinin
kaybolması tehlikesinin arttığı belirtilmektedir. Söz konusu raporda, HGK’nın
korunması ve sürdürülebilir kullanımı için veri ağı ve veri tabanı oluşturulması, bu
amaçla kaynak sağlanması, mevzuat düzenlenmesi, sistemin işletim ve kullanımı için
kalifiye personel sağlanması ve gerekli teknolojiler için yeni yatırımların yapılması
önerilmektedir. Ayrıca, HGK’nın “in situ” (yerinde) korunması desteklemelerinin
devamlılığının sağlanması, koruma sürülerinin ve korumaya alınan hayvan sayılarının
artırılması, “ex situ” (dondurarak) koruma olanaklarının geliştirilmesi ve bu amaçla
teşkilatlanma düzenlemesi yapılması, desteklemelerin artırılması, ilgili Bakanlık
biriminin; kalifiye eleman, donanım, gen bankası ve laboratuar ihtiyaçlarının
karşılanması önerileri yer almaktadır (Anonim 2014).
114
GTHB Stratejik Planında, HGK Programı, “Tarımsal Üretim ve Arz Güvenliği”
stratejik alanında, “Tarımsal üretim kaynaklarını koruyarak kaliteli tarım ürünlerine
erişilebilirliği ve gıda güvencesini sağlamak” stratejik amacı ile “Tarımsal kaynakları
korumak, iyileştirmek ve devamlılığını sağlamak” stratejik hedefinde yer almaktadır
(Anonim 2013c).
Geçmiş dönem Tarımsal Araştırma mastır planlarında Biyolojik Çeşitlilik ve Genetik
Kaynaklar Araştırma Fırsat Alanı’nda (AFA) yer alan Hayvan Genetik Kaynakları
araştırma programı 2011-2015 tarihli TAGEM Mastır Planında yüksek araştırma
öncelikli olarak değerlendirilmiştir (Anonim 2010).
Güncellenen Tarımsal Araştırma Mastır Planında (2016-2020) HGK Programının
Hedefi, “Yeterli ve sağlıklı gıda sunumunu gerçekleştirmek üzere ülkemizin tarımsal ve
ekolojik kaynakları yanında genetik zenginliğini korumak ve tarımsal üretimde
sürekliliği sağlamak” olarak belirtilmektedir. Çizelge 2.9 da TAGEM Mastır Planında
(2016-2020) yer alan Hayvancılık AFA ve programlarının öncelik sıralaması
görülmektedir. Buna göre, yüksek öncelikli olan hayvancılık AFA’sında Biyolojik
Çeşitlilik ve Hayvan Genetik Kaynakları programının öncelik sıralaması düşük olarak
belirlenmiştir (Anonim 2016).
Çizelge 2.9 Hayvancılık Araştırma Fırsat Alanı (AFA) ve programlarının öncelik
sıralaması (2016-2020)
AFA Adı Öncelik Program Adı Öncelik
Hayvancılık Yüksek
1-Büyükbaş Hayvancılık Yüksek
2-Küçükbaş Hayvancılık Yüksek
3-Biyoçeşitlilik ve Hayvan Genetik Kaynakları Düşük
4-Kanatlı ve Diğer Küçük Evciller Orta
5-Arıcılık Orta
6-İpekböceği Düşük
115
TAGEM Mastır Planı’na (2016-2020) göre (Anonim 2016) HGK-USEP’deki dört
stratejik öncelik alanında yer alan ve gerçekleştirilmesi öngörülen eylem ve görevlerden
bazıları aşağıda kısa, orta ve uzun dönem planlaması olarak verilmiştir.
Kısa Dönem:
• HGK envanterinin çıkarılması,
• Mevcut veri tabanlarının geliştirilmesi,
•Tarım ekosistemleri açısından dünyadaki uygulamaların gözden geçirilerek, ulusal
politika araçlarının geliştirilmesi,
• Ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması,
•Yerinde (insitu), yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve dondurarak gen
bankalarında (ex situ in vitro) koruma programlarının geliştirilmesi
• HGK ulusal odak noktasının güçlendirilmesi,
•Tür ve ırkların koruma öncelikleri, risk faktörleri ve hedeflerin belirlenmesi,
politikaların geliştirilmesi ve düzenli olarak güncellenmesi.
Orta Dönem:
• Hayvan ırklarının tanımlanması,
• Alt yapı ve araştırıcı kapasitesinin geliştirilmesi,
• Eğilim ve risklerin belirlenmesi,
• Yöresel üretim sistemleri ve ürünlerin kayıt altına alınması, desteklenmesi ve
geliştirilmesi,
• Korumada teknik standartların geliştirilmesi,
•Doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının
geliştirilmesi,
• Ulusal araştırma ve eğitim planının yapılması ve uygulanması.
Uzun Dönem:
116
• Erken uyarı sistemlerinin oluşturulması,
• Uluslararası bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması için gerekli girişimlerin
yapılması.
Yasal Düzenlemeler:
1. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname (639/08.06.2011): GTHB’nin görevi, “bitkisel ve hayvansal
üretim ile su ürünleri üretiminin geliştirilmesi, tarım sektörünün geliştirilmesine ve
tarım politikalarının oluşturulmasına yönelik araştırmalar yapılması, gıda üretimi,
güvenliği ve güvenirliği, kırsal kalkınma, toprak, su kaynakları ve biyoçeşitliliğin
korunması, verimli kullanılmasının sağlanması, çiftçinin örgütlenmesi ve
bilinçlendirilmesi, tarımsal desteklemelerin etkin bir şekilde yönetilmesi, tarımsal
piyasaların düzenlenmesi gibi ana faaliyet konularının gerçekleştirilmesine yönelik
çalışmalar yapmak; gıda, tarım ve hayvancılığa yönelik genel politikaları belirlemek,
uygulanmasını izlemek ve denetlemek” olarak yer almaktadır (http://www.resmigazete.
gov.tr, 2011).
2. Tarım Kanunu (5488/18.04.2006): Amacı, tarım sektörünün ve kırsal alanın,
kalkınma plan ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli
politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılmasıdır. Biyolojik çeşitlilik, genetik
kaynakların korunması ve biyogüvenliğin sağlanması ile ilgili olarak 10. Maddede,
“Bakanlık, biyolojik çeşitliliğin, genetik kaynakların ve ekosistemlerin korunması ve
geliştirilmesine ilişkin araştırmalar yapar veya yaptırır” hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca Kanun, “Biyoteknolojik yollarla ve/veya çeşitli ıslah metotları kullanılarak elde
edilen ürünlerin fikrî mülkiyet hakları kapsamında korunması, kaydı, tescili, üretimi,
tüketimi, gıda olarak kullanımı, ihracatı ve ithalatı hakkında ilgili kurum ve kuruluşların
görüşü alınmak suretiyle” gerekli düzenlemeleri yapmak üzere GTHB’na yetki ve
sorumluluk yüklemiştir (http://www.resmigazete.gov.tr, 2006).
117
3. Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu (5996/2010): Kanunda,
hayvan genetik kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, kayıt altına alınmasıyla ilgili
hükümlere yer verilmiştir. Bunlar;
Bakanlık, hayvan ıslahı, hayvan gen kaynaklarının korunması, geliştirilmesi,
damızlık amaçlı hayvanların yetiştirilmesi, kayıt altına alınması, ön soy kütüğü ve
soy kütüklerinin oluşturulması ve belgelendirilmesi gibi zootekni konularında
düzenleme yapmaya yetkilidir.
Damızlık hayvan yetiştiricileri, damızlık hayvanlar ile ilgili Bakanlıkça talep edilen
kayıtları tutmak ve istenildiğinde Bakanlığa bildirmek zorundadır.
Bakanlık, hayvan gen kaynaklarının korunmasına yönelik tedbirleri alır, uygular
veya uygulatır.
Gerçek veya tüzel kişiler, hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi,
yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik özel hukuk hükümlerine tabi
birlikler şeklinde organizasyonlar kurabilir. Bu organizasyonlar, 24/4/1969 tarihli ve
1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatiflere sağlanan her türlü
vergi ve harç muafiyetinden aynı koşullarla yararlanır. Bakanlık, hayvan gen
kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve belgelendirme
gibi konularda bu organizasyonlarla işbirliği yapabilir ve bunların bu kanun
kapsamındaki faaliyetlerini kontrol eder. Birlikler; merkez birliği şeklinde
örgütlenebilir ve ihtiyaç duyduğu yerlerde şube açabilir, asli görevlerini yürütmek
üzere teknik ve sağlık personeli çalıştırabilir. Bakanlık; birliklere teknik hizmetler,
sağlık hizmetleri ve eğitim konusunda gerektiğinde aynî ve nakdî destek verebilir,
birliklerin personel ve tesislerinden yararlanma talebinde bulunabilir
(http://www.resmigazete.gov.tr, 2010b).
4. Biyogüvenlik Kanunu (5977/18.03.2010) bilimsel ve teknolojik gelişmeler
çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş
organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve
bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin
sağlanması amacıyla biyogüvenlik sisteminin kurulması ve uygulanması, bu
118
faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları
belirlemektir (http://www.resmigazete.gov.tr, 2010c).
5. Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun (5200/29.06.2004) amacı, üretimi talebe göre
planlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara
geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası
ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin, ürün veya
ürün grubu bazında bir araya gelerek, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birlikleri
kurmalarını sağlamaktır (http://www.resmigazete.gov.tr, 2004b).
6. Tarım Sigortaları Kanunu (5363/14.06.2005): Kanun kapsamındaki risklerin teminat
altına alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları,
aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, reasürans teminatının
sağlanması, tarım sigortalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve izlenmesi ile diğer
teknik hizmetlerin yürütülmesi amacıyla tarım sigortaları havuzu kurulmuştur
(http://www.resmigazete.gov.tr, 2005).
7. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kanunu (5648/04.05.2007):
Kanunun amacı; ulusal kalkınma plan, program ve stratejilerinde öngörülen ilke ve
hedefler çerçevesinde, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları
da kapsayacak şekilde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik
faaliyetleri gerçekleştirmek üzere Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun
kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir
(http://www.resmigazete.gov.tr, 2007).
Ülkelerin kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri belirlenen ve uygulanan politikalarla
mümkündür. Stratejik açıdan önem taşıyan politikaların başında Ar-Ge politikaları
gelmektedir. Dünya ekonomisindeki gelişmeler ve artan rekabete bağlı olarak ilginin
gittikçe arttığı Ar-Ge çalışmalarının, ülkelerin refah seviyelerini doğrudan etkilediği ve
aynı zamanda verimlilik artışını sağlayarak kalkınmayı hızlandırdığının fark edilmesiyle
de bu alana yapılan yatırımlar daha da artmıştır.
119
Uluslararası Politikalar: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bünyesinde
oluşturulan Hayvan Genetik Kaynakları birimi Türkiye Koordinatörlüğü TAGEM
tarafından yapılmaktadır. FAO Dünya Hayvan Genetik Kaynakları I. Durum Raporunda
yer almak üzere Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Raporu hazırlanarak 2004
yılında FAO’ya sunulmuştur.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Genetik Kaynaklar Komisyonu
Hayvan Genetik Kaynakları Hükümetler Arası Teknik Çalışma Grubu’nda Avrupa’yı
temsil eden beş ülke arasında yer almış ve Hayvan Genetik Kaynakları Avrupa Bölgesel
Odak Noktası’nda bir dönem yönetim kurulu üyeliğine seçilmiştir.
Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı uygulama hedefleri doğrultusunda alt
bölgesel bir odak noktası kurulması amacıyla hazırlanan, Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın yer aldığı bir proje
FAO-SEC Orta Asya Alt Bölge Ofisi tarafından desteklenmektedir. Proje kapsamında,
ulusal strateji ve eylem planları hazırlıklarının başlatılması, ulusal odak noktalarının
kurulması, ülkelerin uluslararası çalışmalara aktif katılımlarının sağlanması, bölgede
iletişim platformunun oluşturulması, teknik işbirliğinin ve alt bölgesel odak noktasının
devamlılığının sağlanması amaçlanmaktadır.
Proje faaliyetleri çerçevesinde, Hayvan Genetik Kaynakları Küresel Eylem Planı gereği
her ülkenin hazırlaması öngörülen HGK-USEP hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO): BM Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün
(WIPO) ülkeler arasında işbirliği ortamı yaratarak fikri hakların korunması ve bu
haklara saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla 1970 yılında kurulmuştur. WIPO’nun
2000 yılında Cenevre’de düzenlenen 26. Genel Kurulu’nda, Fikri Mülkiyet, Genetik
Kaynaklar, Geleneksel Bilgi ve Folklor konularında uluslararası bir komite kurulmuştur
(IGC). Komitenin kuruluşu aşamasında, Türkiye’nin de aralarında olduğu üye ülkeler
tarafından müzakere edilmek üzere aşağıdaki üç ana konu gündeme getirilmiştir:
120
- Genetik kaynaklara erişim ve fayda-yarar paylaşımı,
- Geleneksel bilgi, inovasyon ve yaratıcılığın korunması,
- El sanatları da dahil olmak üzere, folklorik ifadelerin korunması.
Genetik Kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımı: Fikri mülkiyet kavramı, fikir ve
sanat eserlerini ve sınai mülkiyet altında gruplandırılan patent, marka, faydalı model,
tasarım, coğrafi ad ile işaretleri, yarı iletken topografyası veya entegre devrelerin
yerleşim düzeni olarak bilinen çipleri ve dijital iletişimleri içeren geniş kapsamlı bir
koruma olarak tanımlanmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte genetik kaynaklar
ve geleneksel bilginin önemi artmış, bu unsurların özellikle çok uluslu şirketler
tarafından sağlık, gıda, tarım gibi birçok ticari amaçla kullanılmalarının sonucu olarak,
ülkeler kendi sınırları içinde yer alan genetik kaynaklar ve geleneksel bilgilere erişimi
ve bunların kullanımından doğacak yararları yönetebilmek için BÇS’den doğan
haklarını da kullanarak etkin yollar aramaya başlamışlardır. Genetik kaynaklara erişim,
“in situ veya ex situ korunan genetik kaynakların, bunların yan ürünlerinin veya soyut
unsurlarının, araştırma, biyolojik gözlem veya ticari amaçlar için temin edilmesi”
şeklinde tanımlanmaktadır. Fayda ise Genetik Kaynaklara Erişim ve Bunların
Kullanılmasından Ortaya Çıkan Yararların Adil ve Tarafsız Paylaşımına Dair Nagoya
Protokolü’nün ekli listesinde yer alanlar dahil olmak üzere, genetik kaynaklardan veya
geleneksel bilgiden elde edilen maddi veya maddi olmayan faydaları içermektedir
(Öcalan 2014).
BÇS’deki tanım ise “Bu Sözleşme’nin ilgili hükümleri uyarınca takip edilecek amaçları,
biyolojik çeşitliliğin korunması; bu çeşitliliğin unsurlarının sürdürülebilir kullanımı;
genetik kaynaklar ve teknoloji üzerinde sahip olunan bütün hakları dikkate almak
kaydıyla, bu kaynaklara gereğince erişimin ve ilgili teknolojilerin gereğince transferinin
sağlanması ve uygun finansmanın tedariki de dahil olmak üzere, genetik kaynakların
kullanımından doğan yararların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımıdır” şeklindedir
(Anonim 1996).
Nagoya Protokolü, BÇS’de bahsedilen genetik kaynakları ve bu kaynakların
kullanımından doğan faydaları kapsamaktadır. Protokolün 3. maddesi ise: “Protokol
121
ayrıca BÇS kapsamındaki genetik kaynaklarla bağlantılı geleneksel bilgilere ve bu
bilgilerin kullanımında doğan faydalara da uygulanacaktır” ifadesi yer almaktadır
(Öcalan 2014).
Araştırma Yapan Kuruluşlar ve Araştırma Alt Yapısı: Evcil hayvan genetik
kaynaklarını koruma görevi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı adına TAGEM
koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Koruma programı, Lalahan Uluslararası
Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi, Koyunculuk Araştırma Enstitüsü, Doğu
Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü,
Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Bursa İl Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Müdürlüğü ve Kafkas Arısı Üretim, Eğitim ve Gen Merkezi Müdürlüğü
sorumluluğunda yürütülmektedir.
Çeşitli tür ve ırklardan hayvan grupları canlı olarak ve adları sıralanan birimlerde
koruma altına alınmıştır. Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesinde
GTHB personeli olan proje liderlerinin büyük bir bölümü aynı zamanda Hayvan
Genetik Kaynaklarının Halk Elinde Korunması Programı çerçevesinde projelerin
yürütülmesi ve destekleme ödemelerine esas belgelerin hazırlanmasından da
sorumludurlar.
Dondurarak saklama ile ilgili çalışmalar Türkiye Yerli Hayvan Genetik Kaynaklarından
Bazılarının in vitro Korunması ve Ön moleküler Tanımlanması-I (TÜRKHAYGEN-I)
projesi kapsamında yürütülmekte olup, bu proje ile Lalahan UHAEM’de ve TÜBİTAK
Marmara Araştırma Merkezi GMBE’de iki gen bankası kurulmuştur.
GTHB Hayvancılık Desteklemeleri: Türkiye’de hayvan yetiştiricilerine verilecek
desteklerle, hayvancılığın geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, genetik
kaynakların korunması, hayvancılık politikalarının geliştirilmesi ve hayvan
hastalıklarıyla mücadelede etkinliğin sağlanması amaçlanmıştır. Bu kapsamda,
hayvancılıkla ilgili destekler Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile düzenlenmiş olup,
konunun usul ve esaslarına yönelik olarak her yıl “Hayvancılık Desteklemeleri
Hakkında Uygulama Esasları Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır.
122
Tebliğe göre, hayvanları kayıt sistemlerine ve Soy Kütüğü veya Ön Soy Kütüğü Sistemi
(E-ıslah) veri tabanına kayıtlı olan, sütçü, kombine ve etçi kültür ırkı veya kültür ırkı
melezi en az beş baş anaç sığıra sahip, yetiştirici/üretici hayvancılık örgütüne üye olan
yetiştiriciler veya hayvanları Bakanlık kayıt sistemine kayıtlı anaç mandaya sahip olan
yetiştiricilere, destek verilmektedir. Bu destekler sütçü ve kombine ırkların anaç sığırı
için soy kütüğüne kayıtlı olanlar ve etçi ırklar için farklılık göstermektedir.
E-ıslah veri tabanına kayıtlı hayvandan suni tohumlama veya etçi ırklarda Bakanlıktan
izin alınmış tabii tohumlama boğası ile tohumlama sonucu doğan (dişilere Brusella aşısı
yaptırmak şartıyla) tüm buzağılara; döl kontrolü projesi kapsamında suni tohumlamadan
doğan buzağılara; yerli ırk veya melezi sığırlardan etçi ırklara ait sperma ile yapılan
tohumlama sonucu doğan buzağılara ve Türkvet sistemine kayıtlı manda yavrularına
destek verilmektedir.
Bunların yanı sıra, sürü yöneticisi istihdamı desteği dahilinde, 300 adet ve üzeri
küçükbaş anaç hayvan varlığına sahip ve sürü yöneticisine ait Sosyal Güvenlik Kurumu
primlerini kesintisiz biçimde 5 ay boyunca yatıran işletmelere, ilave destek verilmesi de
öngörülmüştür. Verilecek bu destek 2016 yılı bütçesinden temin edilmiştir.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz
Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Projesi (KOP) kapsamındaki illerde e-ıslah veri
tabanına kayıtlı sığırlarını, etçi veya kombine ırklarla tohumlama yaptıran çiftçilere
anaç sığırları ve doğan buzağıları için verilen desteklerdir. Ancak, bu kapsamdaki
yetiştiricilere, anaç sığır soykütüğü ilavesi hariç daha önce belirtilen hayvancılık
destekleri verilmemektedir.
Bir diğer destek ise, damızlık koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan ve yetiştirici
birliklerine üye olan yetiştiricilere anaç hayvanlar başına verilen; tiftik keçisi
yetiştiriciliğinin teşviki için üretmiş olduğu tiftiği Tiftik ve Yapağı Tarım Satış
Kooperatifleri Birliği’ne (Tiftikbirlik) ve/veya kooperatiflere satan yetiştiricilere kg
başına verilen; ürettiği çiğ sütü “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair
Yönetmelik” kapsamındaki süt işleme tesislerine satan yetiştiricilere manda, koyun ve
123
keçi sütü için bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden verilen
destekler ve ıslah amaçlı süt kalitesinin desteklenmesi kapsamında her bir sığır için süt
içeriğinin tespiti amacıyla yapılacak analizler için Ankara, İzmir, Balıkesir, Bursa ve
Tekirdağ’da hayvan başına yapılan ödemelerdir.
Destek verilmesi öngörülen bir diğer sektör ipekböcekçiliğidir. Buna göre, ipekböceği
yetiştiriciliğinde, yetiştiricilere ücretsiz tohum sağlamakta olan Koza Tarım Satış
Kooperatifleri Birliği’ne (Kozabirlik) kutu başına destek ve ürettiği yaş ipekböceği
kozasını satan yetiştiricilere ise kg başına destek verilmektedir.
Arıcılık sektörüne verilecek destekler de yine aynı BKK ile düzenlenmiştir. Bu
kapsamda, arı yetiştiriciliği yapan, ÇKS’ye kayıtlı ve yetiştirici birliklerine üye olan bir
yetiştiriciye arılı kovan başına; seralarda doğal polinasyonu sağlamak amacıyla bakanlık
kayıt sistemlerine kayıtlı seralarda ise bombus arısı kullanan yetiştiricilere ise koloni
başına destek sağlanmaktadır. Arılı kovan desteğinden yararlanmak için arıcının en az
30, en fazla 1000 adet kovana sahip olması ve Arı Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olması
gerekmektedir. Bombus arısı desteği için ise arıcının bu türü yalnızca izin verilen
işletmelerden satın almış olması ve ayrıca Örtü altı Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olması
gerekmektedir.
Hayvancılık destekleri kapsamında verilen bir diğer destek, kaliteli kaba yem üretimi
için yem bitkileri ekimi yapan üreticilere, yonca için 4 yıl, korunga için 3 yıl, tek yıllık
yem bitkilerinde ise üretim yapılan her yıl olmak üzere, ürünün hasat edilmesi şartı ile
verilen destektir. Çiftçinin destek alabilmesi için arazisinin ÇKS’ye kayıtlı olması
gerekmektedir.
Bunların yanı sıra, hayvancılık destekleri kapsamında “Onaylı Süt Çiftliği Sertifikası”na
sahip işletmelere de hayvan başına destek verilmesi öngörülmüştür.
Üreticiler başta olmak üzere sektörün sorunlarının izlenmesi ve gerekli görüldüğünde
süt regülasyon desteğinin devreye sokulması amacıyla, süt sektörününde faaliyet
124
gösteren üretici ve özel sektör ile kamu sektörlerinin katılımları ile 2009 yılında Süt
Konseyi kurulmuştur.
Et sektörününde faaliyet gösteren üretici ve özel sektör ile kamu sektörlerinin
katılımları ile 2010 yılında Ulusal Kırmızı Et Konseyi kurulmuştur. Konseyin görevleri
arasında, kırmızı et ve etten elde edilen mamul ve yarı mamul maddelerin üretimi,
pazarlanması ve tüketimi ile ilgili olarak kırmızı et sektörünün geliştirilmesine yönelik
kararların alınması, sektör konuları ile ilgili çalışmaların yapılması, yaptırılması ve
çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi yer almaktadır. Konseyler tavsiye kurulları
niteliğindedir.
Tanıtım Çalışmaları
TAGEM bütçesi ile Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından Boz Sığır Irkı, Çine Çaparı ve
Gökçeada koyun ırkları için birer tanıtım filmi hazırlanmıştır.
TAGEM tarafından 2009 yılında Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tanıtım Kataloğu
hazırlanarak ilgili paydaşlara dağıtılmıştır. HGK’nın tanıtımında ve Türkiye genelinde
gerçekleştirilmesi planlanan envanter çalışmalarında kullanılmak üzere, tescil edilen
hayvan ırklarının ve bazı morfolojik ve fizlolojik özelliklerinin yer aldığı kataloğun
hazırlığında çok sayıda uzman görev almış ve hayvan fotoğrafları proje liderlerinin
gözetiminde koruma bölgelerinde çekilmiştir.
2011 yılında TAGEM tarafından yeni bazı ırkların eklenmesiyle Evcil Hayvan Genetik
Kaynakları Tanıtım Kataloğu’nun ingilizce versiyonu hazırlanmış böylece hayvan
ırklarının uluslararası platformda tanıtımı amaçlanmıştır.
TAGEM ve TRT işbirliği ile Türkiye yerli hayvan ırklarının kamuoyuna tanıtımı ve
envanter çalışmalarında görev alacak personelin eğitimi amacıyla, belgesel niteliğinde
13 büyükbaş ve küçükbaş hayvan ırkına ait filmler hazırlanmıştır. 2010-2011 yıllarında
bu 13 tanıtım filminin yer aldığı TV programlarında hayvanların ırk özelliklerinin
125
tanıtılmasının yanı sıra konu uzmanları ve yetişiriciler ile koruma ve sürdürülebilir
kullanım kavramları tartışılarak kamuoyu farkındalığının geliştirilmesine katkı
sağlanmaya çalışılmıştır.
FAO-Türkiye Ortaklık Programı (FTPP) çerçevesinde yürütülen Orta Asya
Ülkelerinde Hayvan Genetik Kaynakları Yönetiminin Teşvik Edilmesi projesi
kapsamında yürütülen faaliyetler,
- Daha önce hazırlanmış olan katalogların güncellenmesi ve sahada kolay
taşınabilirliğini sağlamak üzere daha küçük boyutlarda HGK tanıtım kitapçığı
hazırlanmıştır.
- Proje kapsamında, hayvan genetik kaynakları yönetimi faaliyetlerinin
özetlendiği tanıtım broşürleri hazırlanarak, ilgili paydaşlara dağıtılmıştır.
- Sığır ve manda, koyun ve keçi ile kanatlı ve küçük evcil türlerine ait ırk
fotoğraflarının ve özet bilgilerin yer aldığı 50 x 70 cm ebatlarında üç ayrı poster
hazırlanarak ilgili kurum, kuruluşlar ile özellikle koruma projelerinde yer alan
bazı yetiştiricilere ulaştırılmıştır.
Ulusal Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Bilgi Sisteminin Hazırlanması ve Yönetimi
Projesi ile EHGK’nın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Entegre Projesi
kapsamında yürütülen çalışmalarda hayvan ırklarına, yetiştiricilere ve proje
liderlerine ait veri ve bilgileri tek merkezde toplayan bir web portalı oluşturulması
hedeflenmiştir. Söz konusu entegre projede, TAGEM’e bağlı Lalahan UHAEM, Doğu
Anadolu TAE, Doğu Akdeniz TAE, Koyunculuk AE, Bahri Dağdaş UTAE, Ege
TAE, GAP UTAEM, Kafkas Arısı ÜEGM, Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlükleri yer almaktadır. Geleneksel yöntemlerde ortaya çıkan elverişsizlikleri
ortadan kaldırmak, çağın gerektirdiği bilgi sistemleri alt yapısını kullanarak verileri
zamanında işleyip gerekli çıkarımları yaparak genetik kaynaklarla ilgili önlemleri
almak amacıyla önerilen proje ile evcil hayvan genetik kaynaklarına ait bir veri
tabanı/bilgi sistemi tasarlanmıştır. Bu veri tabanında yerinde koruma başta olmak
üzere uygulanan koruma yöntemlerinden elde edilen verilerin değerlendirilmesi,
126
raporlanması ve coğrafi bilgi sistemleri (CBS) yardımıyla risk analizlerinin
yapılabilmesini sağlayacak bir sistemin kurulması öngörülmüştür. Henüz çok yeni
olan HGK bilgi sisteminin diğer veri tabanları ile uyumlu hale getirilmesi ve
güçlendirilmesi hedeflenmektedir. HGK Bilgi Sistemi; bilgi yönetimi, internet ve
CBS (coğrafi bilgi sistemleri) üçgeninde geliştirilecek bir sistemdir. Bu sistem
bilişim teknolojisinden yararlanarak evcil hayvan genetik kaynakları yönetimini
kolaylaştıracaktır. Yapılacak çalışmalarla, evcil hayvan genetik kaynaklarına ait
verilerin tek bir merkezde toplanmasından başlanarak;
1. Veritabanı tasarlamak,
2. Hayvan genetik kaynakları bilgi sistemi web sayfası oluşturmak,
3. Raporlama ve sorgulamalar yapmak,
4. Desteklemeleri değerlendirmek,
5. Coğrafi bilgi sistemleri yazılımları kullanarak bilgileri ve istatistikleri görsel
bir biçimde kullanıcılara sunmak, algıyı kolaylaştırmak,
6. Erken uyarı sisteminin temelini oluşturmak amaçlanmıştır.
2.3 ÇHGK Örgütlenmeleri
2.3.1 FAO çalışmaları
HGK Küresel Odak Noktası: Merkezi Roma’da bulunan FAO bünyesinde, hayvan
genetik kaynakları çalışmalarının küresel düzeyde koordinasyonundan sorumlu
birimdir. HGK Küresel Odak Noktası, Gıda ve Tarım Genetik Kaynaklar Komisyonu
(CGRFA) tarafından talep edilen kılavuzların hazırlanmasından, DAD-IS veri tabanı ve
DAD-NET iletişim ağının operasyonundan, ÇHGK’nın koruma ve sürdürülebilir
kullanım ile ilgili durum raporlarının hazırlanması ve güncellenmesi ile eğitim ve
işbirliği projelerinin yürütülmesinden sorumludur. HGK Küresel Odak Noktası
çalışmalarını ülkelerin ilgili bakanlığınca atanan ulusal koordinatörlerle ve çeşitli
bölgelerde kurulmuş olması halinde Bölgesel Odak Noktaları aracılığı ile
yürütmektedir.
127
Bölgesel Odak Noktaları: Dünyanın çeşitli bölgelerinde kısa süreli bölgesel odak
noktaları kurulmuştur ancak, Avrupa Bölgesel Odak Noktası (ERFP) aktif olarak en
uzun süre çalışan birimdir, Güney Amerika’da bir bölgesel odak noktası kurulması için
girişimler bulunmaktadır.
ERFP organizasyonunda; Ulusal Koordinatörler Genel Kurulu, Yönetim Kurulu,
Sekretarya, çalışma grupları ve görev timleri yer almaktadır. Türkiye’nin, 2009-2013
yılları arasında yönetim kurulu üyeliği, Güney Avrupa Temsilciliği bulunmaktadır.
ERFP web sitesi, ERFP süreli yayını ve EFABIS veri tabanı çalışmaları sekretarya
tarafından yürütülmektedir. Son yıllara kadar ortak çalışmalar için proje çağrı konuları
belirlenirken yeni yapılanmada çalışma grupları ve görev timleri oluşturulmuştur;
Çalışma grupları
Ex situ koruma (cryo-koruma)
Dokümantasyon ve enformasyon
Görev timleri
Erişim ve yararların paylaşımı
Risk durumları ve göstergeleri
Tarım çevre önlemleri
Üyeleri ulusal koordinatörler tarafından atanan ve her birinde 8-10 üye bulunan bu
birimler bölgede HGK koruma ve kullanımı ile ilgili işbirliğinin sağlanması ve ortak
sorunların çözümüne yönelik projelerin hazırlanmasından sorumludurlar (Akin 2011).
Ulusal Odak Noktaları: Her ülkede ulusal koordinatör ve ulusal danışma kurulundan
oluşması planlanan ulusal odak noktaları, bölgesel odak noktaları aracılığıyla dünya
durum raporlarının hazırlanmasında ve DAD-IS veri tabanının güncellenmesinde
Küresel Odak Noktası’na veri akışı sağlanması, HGK KEP’in uygulanması ve
işbirliğinden sorumlu birimlerdir.
128
Dünyada HGK ulusal odak noktalarının yarısından fazlası tarımdan sorumlu bakanlık
birimlerinde kurulmuştur, bunu % 24 ile araştırma kurumları ve % 10 ile diğer
kurumlar takip etmektedir. Bulgaristan, Benin, Dominik Cumhuriyeti ve Filipinler’de
ulusal odak noktalarının ev sahipliği yetiştirici birlikleri, Almanya’da HGK Ulusal
Koordinatörü bakanlıkta politika konularından sorumlu iken; yardımcı ulusal
koordinatör, Gıda ve Tarım Federal Ajansı bünyesindeki Biyolojik Çeşitlilik Bilgi ve
Koordinasyon Merkezinde (IBV) yer almakta ve teknik konulardan sorumlu
bulunmaktadır (Anonymous 2011).
2.3.2 Ülke örnekleri
Almanya ve Avusturya’da yetiştirici örgütlenmesi örneği: Hayvan populasyonlarının
uzun dönemde güvence altına alınması ırkın ekonomik değerine bağlıdır. Özel
kalitedeki ürünler genellikle daha yüksek fiyatla alıcı bulmaktadırlar. Alpine Steinschaf
koyun ırkı geçmişte Almanya ve Avusturya’nın en fazla yok olma tehlikesi altında olan
hayvan ırklarından biriyken, 1985 yılında bu ırkın devamlılığını sağlamak için çeşitli
çalışmalar başlatılmış, 2004 yılında bazı yetiştiriciler biraraya gelerek bu ırkın tipik
yününden yüksek kalitede ürünler elde edip belli bir fiyat garantisiyle yerel pazarlarda
satmaya başlamışlardır (Mendel vd. 2009).
Alpin Steinschaf Koyun Irkı, küçük-orta cüssede ve sağlam vücut yapısına sahip bir
koyun ırkıdır. Steinschaf’ın güzel ve özgün yünü, bu nadir ırkın ayırıcı bir özelliğidir.
Alman ve Avusturyalı yetiştiriciler 2004 yılında bir araya gelerek bir çalışma grubu
oluşturmuşlardır. Böylece yünden yüksek kaliteli ürünler elde edilmiştir. Bu girişimdeki
önemli sorun yapağıyı yıkayıp temizleyebilecek küçük bölgesel işletmelerin
bulunmasıydı. Bir sonraki aşama ise ürünü üretecek bir fabrikanın bulunmasıydı.
Avusturya’da yetiştiricilerin aradığı kalitede üretim yapabilecek iki işletme
bulunmuştur. 2005 yılındaki ilk satış deneyimleri olan küçük bölgesel pazarlar ya da
küçük çiftlik satış yerlerinde doğrudan pazarlama ile başarı sağlanmıştır. Çorap, süveter
ve örgü yünü gibi değişik ürünlerin sunumu tüketiciler tarafından oldukça ilgi
görmüştür. Bu deneyimin sonucu olarak, yetiştiriciler yıllık toplantılarında bir sonraki
aşamayı değerlendirmiş ve ürünlerin ticarileştirilmesine karar verilmiştir. Günden güne
129
daha fazla yetiştirici, bu girişime katılmış ve koyunlarının yünlerini toplamaya
başlamışlardır. Her yıl düzenlenen toplantılarda yünler bir araya getirilerek
sınıflandırılmıştır. Böylece 2004 yılından beri yaklaşık iki ton Alpine Steinschaf yünü
toplanmış ve 2004-2009 yılları arasında yetiştirici sayısı 2’den 18’e çıkmıştır. Toplanan
yün miktarı da 2004 yılında 111 kg iken 2009 yılında 730 kg olmuştur. Bu deneyimde
elde edilen kazanımlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir;
- Sınıflandırılmış yünün uygun bir fiyata alıcı bulması,
- Organik işleme ve üretim ile yüksek kaliteli yün mamüllerinin elde edilmesi,
- Bölgesel üretimin yerel ticarete katkı sağlaması,
- Sosyal olarak kabul edilebilir koşullar altında istihdam yaratması,
- Koyun yetiştiriciliği ile tarımın desteklemesi ve arazi korumanın sağlanması,
- Devamlılığı tehlikede olan koyun ırkının korunması,
- Genetik çeşitliliğin ve kültürel değerlerin korunması.
Bazı ülkelerde HGK Ulusal Odak Noktası örnekleri: Anonymous (2011)’e göre,
Çin’de HGK Yönetimi Komisyonu 1996 yılında kurulmuştur. Çin’in ulusal odak
noktası olarak Komisyon, Tarım Bakanlığı liderliğinde HGK yönetimi ile ilgili tüm
sorumluluğu almıştır. Sığır, koyun-keçi, domuz, kanatlı, at-deve ve arı için 6 danışma
komitesi bulunmaktadır. Büyük çoğunluğunu araştırmacıların oluşturduğu 40’tan fazla
danışmanın yer aldığı bir çalışma ağı bulunmaktadır. Komisyounun görevleri arasında;
HGK ile ilgili hayvan yetiştiriciliği kanun ve yönetmeliklerinin hazırlanması ve
uygulanması, bilimsel bir yaklaşımla koruma ve kullanım için programlar
oluşturulması, mevcut koruma projelerinin değerlendirilmesi ve uygulamada rehberlik
sağlanması, HGK koruma ve yönetimi ile ilgili ulusal politikaların ve kılavuzların
hazırlanması, ülke çapında surveylerin yürütülmesi, ulusal veri tabanı oluşturulması,
teknik eğitimler ve koruma konusunda farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar
yapılması yer almaktadır.
Polonya’da ulusal odak noktası Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanlığı’na bağlı Ulusal
Hayvancılık Araştırma Enstitüsü ev sahipliğinde, at, kanatlı, sığır, koyun-keçi, arı,
domuz, kürk hayvanları, balık ve biyoteknoloji konularında 9 çalışma grubu bulunan bir
130
danışma kurulu, BÇS odak noktası olan Çevre Bakanlığı, Çevre Koruma Enstitüsü,
araştırma enstitüleri ve ziraat fakülteleri, STK’lar, soykütüğü kayıtlarından sorumlu
kuruluşlar, yayın kuruluşları ve yetiştiricilerden oluşmaktadır. HGK yönetimi
kapsamında, veri tabanı kurulması/ sürdürülmesi, ülkede bulunmayan hayvan ırklarının
ithalatında rehberlik sağlanması, ticari ırkların sürdürülebilir kullanımının
desteklenmesi, ülke çapında erken uyarı ve tepki sistemi kurulması, ex situ ve in situ
koruma programlarının koordinasyonu ve HGK-USEP’in uygulanmasına yönelik
çalışmalar yürütülmektedir.
Brezilya Genetik Kaynaklar Platformu, Genetik Kaynaklar ve Biyoteknoloji Ulusal
Araştırma Merkezi önderliğinde bitki, hayvan ve mikroorganizma genetik kaynaklarının
korunması ve sürdürülebilir kullanımı için 2009 yılında yenilikçi bir yaklaşımla
oluşturulmuştur. Genetik Kaynaklar Platformunda 30 proje, 170 eylem planı, 35
araştırma merkezi, 70 işbirliği yapılan kuruluş ve 520 araştırıcı bulunmaktadır. Böyle
bir yapılanma ülkede gıda ve tarım genetik kaynaklarının korunması ve sürüdürülebilir
kullanımının yüksek öncelikli olduğunu göstermektedir.
Ukrayna’da ulusal odak noktasına Hayvan Yetiştirme ve Genetik Enstitüsü ev sahipliği
yapmaktadır. Ulusal miras olarak kabul edilen gen bankasının “cryobank” yönetiminden
de sorumlu enstitü, ÇHGK’nın korunmasında bilimsel ve teknik programların
uygulanmasını koordine etmektedir. Ülkede risk altındaki HGK için temel tehditler
belirlenmiş, koruma yöntem ve yaklaşımları hakkında bir kitap basılmış, devlet ıslah
faaliyetlerinin organizasyonu ve çiftlik hayvan çeşitliliğinin korunması gibi iki önemli
sorunun ele alındığı ulusal strateji ve 38 çiftlik hayvan türünde 550 populasyonda
envanter çalışmaları tamamlanmıştır.
İran’da ulusal danışma komitesi Tarım Bakanlığına bağlı Araştırma, Eğitim ve Yayın
Organizasyonu ile Hayvansal Üretim Bölümü işbirliğinde ilgili tüm paydaşların
katılımıyla, HGK I. Dünya Durum Raporu sürecinde ülke raporu hazırlığı sırasında
oluşturulmuş ve aynı zamanda HGK programının uzun dönemde geliştirilmesine katkı
sağlamıştır.
131
2.3.3 TAGEM çalışmaları
TAGEM sorumluluğunda yürütülen Ulusal Odak Noktası; HGK Koruma Ulusal
Komitesi, Hayvan Irk Tescil Komitesi ve Ulusal Koordinatör’den oluşmaktadır.
TAGEM büyesinde 2011 yılında HGK Çalışma Grubu Koordinatörlüğü kurulmuş olup
görev alan nitelikli personel sayısının artırılması amaçlanmıştır. Ancak 2016 yılında söz
konusu koordinatörlük kapatılmış ve Ulusal Odak Noktasının nitelikli personel ile
desteklenmesi ise mümkün olmamıştır.
2.3.4 Destek olan kuruluşlar
Türkiye’deki ÇHGK koruma ve sürdürülebilir koruma çalışmalarına üniversiteler,
TÜBİTAK, TİKA, TRT, gibi ulusal kurumların araştırma, finansman, altyapı ve tanıtım
ile ilgili katkılarının yanı sıra FAO-SEC Alt Bölge Ofisi, RBI ve ICARDA gibi
uluslararası kuruluşlardan da araştırma ve işbirliği desteği sağlanmaktadır.
Türkiye’deki konunun paydaşlarından mevcut çiftçi örgütlenmelerinin (ziraat odaları,
tarımsal kalkınma kooperatifleri, üretici birlikleri, damızlık birlikleri vb.) ne kadar
başarılı olduğu tartışılmaktadır. Koyun-keçi damızlık birliklerinin mevzuatında hayvan
genetik kaynaklarının korunması görevi verilmekle birlikte henüz bir çalışma
gerçekleştirilmemiştir. Kırsal politikalar doğrultusunda en uygun örgütlenme modelleri
belirlenmelidir. Bu örgütlenme çerçevesinde yetiştirme sistemleri ve işletme modelleri
geliştirilmelidir. Hatta üretimde ihtisaslaşma üzerine örgütlenme modelleri üzerine
projeler geliştirilmelidir.
2.4 Koruma Yöntemleri
Dünyada hayvan genetik kaynaklarının korunmasında in situ (yerinde koruma), ex situ
in vivo (yetiştirme alanı dışında canlı koruma) ve in vitro (genetik materyalin
dondurularak korunması) koruma olmak üzere iki yöntem bulunmaktadır. Her iki
yöntem de kendine özgü avantaj ve dezavantajlara sahip olup, ikisinin birlikte
132
uygulanması korumada başarıyı artırmaktadır.
In situ Koruma: In situ (yerinde) koruma yönteminde hayvanlar yetiştirme sürüleri
halinde elde tutulmaktadır. Korunması gereken veya öngörülen ırk hayvanlarından
oluşan yeterli büyüklükte bir sürü veya sürüler kendi doğal çevresinde rastgele
çiftleştirme ile yetiştirilir. In situ koruma yönteminin bir takım avantaj ve dezavantajları
şu şekilde sıralanabilir (Elmacı vd 2010).
In situ Korumanın Avantajları
1. Hayvanlar, ıslah edilmiş populasyonlardaki herhangi bir aksilik halinde anında
kullanılabilir durumdadır.
2. Hayvanlar, hayvan yetiştirme teknikleri, barınak, yem, iklim ve hijyenik koşullarda
zaman içerisinde meydana gelebilecek değişikliklere uyum sağlayabilir.
3. Hayvanların canlı olarak korunması estetik ve eğitsel nitelik taşır.
4. Bazı ülkelerde koşullar ex situ korumayı olanaksız kılabileceği gibi, bazı türlerde de
dondurarak saklamanın sorunları henüz tamamen çözümlenememiştir. Bu gibi
durumlarda, korumanın in situ olarak yapılması zorunludur.
In situ Korumanın Dezavantajları
1. Korumaya alınan hayvan sayısı ekonomik nedenlerle sınırlı tutulacağından akrabalı
yetiştirme sorunu ortaya çıkar. Akrabalık artışı çeşitli yöntemlerle minimumda tutulabilir.
Fakat yüzyıllar boyunca bu şekilde yetiştirme sırasında tesadüfi genetik kümelenmeler
nedeniyle başlangıç populasyonunun genetik kompozisyonundan çok farklı bir
kompozisyon ortaya çıkabilir.
2. Doğal seleksiyon söz konusudur.
3. Genotip x çevre interaksiyonları söz konusudur.
4. Çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesinde erkek/dişi oranı 1’den küçüktür. Yani erkeklerin
ancak bir bölümünün genetik yapıları sonraki generasyonlarda temsil edilebilmektedir.
5. Öldürücü bir hastalık veya doğal afet tüm hayvanları yok edebilir.
133
Ex Situ Koruma: Doğal yaşam alanı dışında canlı (in vivo) ve dondurarak (in vitro)
olmak üzere ex situ koruma iki şekilde yapılmaktadır. Ex situ in vivo koruma
yönteminde koruma altına alınacak enstitü, park hayvanat bahçesi gibi hayvanların
orijinal yaşam alanlarının dışında canlı olarak yetiştirilmeleri söz konusudur. Kontrollü
koşullarda yetiştiriciliği yapılan ırklarında uygun çiftleştirme yöntemleri uygulanarak
etkin populasyon büyüklüğü, akrabalık derecesi gibi poulasyon parametreleri takip
edilebilmektedir. Aynı zamanda ırkı tanımlamaya yönelik çalışmaların kolaylıkla
planlanması ve populasyonun birörnek hale getirilmesi de mümkün olabilmektedir. Ex
situ in vitro koruma yönteminin esası semen, yumurta veya embriyoların uygun
yöntemlerle dondurularak gen bankalarında saklanmasıdır. Uygun bir şekilde
kurgulanmış olan gen bankasında çok küçük bir alanda çok sayıda örneği
saklayabilmek mümkün olmaktadır. Dondurarak saklamada sperma, embriyo ve
hücre gibi biyolojik materyallerin donma aşamasında ve dondurulduktan sonra
kısmen hasara uğradığı bilinen bir gerçektir. Ancak bu yöntem bize biyolojik
materyalleri 1000 yıl saklama fırsatı sunmaktadır (Mazur 1984).
Türkiye’de üreme biyoteknolojisi alanında dondurulmuş sperma ile suni tohumlama
uygulamaları oldukça yaygındır. Bunun yanında koyun, keçi ve sığırlarda embriyo
transferinin başarılı uygulamaları 1980’li yıllardan bu yana birçok kez bildirilmiştir.
Memelilerde koyun meme epiteli hücresi kullanılarak gerçekleştirilen ilk başarılı
klonlama uygulamasının 1997 yılında dünyaya duyurulmasından sonra (Wilmut vd.
1997) dünyada pek çok tür klonlanmıştır. Türkiye’de klonlama ilk kez İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde dişi bir kuzu Oyalı’nın 21 Kasım 2007 tarihinde
dünyaya gelmesi ile başarılı bir şekilde gerçekleştirildiği duyurulmuştur (Birler vd .
2010).
In situ ve Ex situ Korumanın Birlikte Uygulanması
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinde (Anonim 1996) in situ korumanın önemi
vurgulanırken ex situ koruma tamamlayıcı bir unsur olarak ele alınmaktadır. In situ ve
ex situ koruma stratejileri farklı hedefler açısından değerlendirildirildiğinde
kapasitelerinin de farklı olduğu açıktır. Genellikle in situ koruma ırkların dinamik bir
134
şekilde varlığını sürdürmesini temin ettiğinden tercih edilen bir metot olarak kabul
edilmektedir. Ticari olarak önem taşıyan ırklar çoğunlukla yüksek seleksiyon baskısına
maruz kalmaktadır ve akrabalı yetişme dereceleri daha yüksektir. Diğer taraftan ticari
olarak daha az önem taşıyan ırklar daha küçük populasyona sahip olmaları nedeniyle de
genetik kayma (drift) ve yok olma tehdidi altındadır. Bunun da ötesinde, hayvanların
orijinal ya da olağan üretim çevreleri dışında canlı olarak (ex situ in vivo) korunmaları
her zaman ırkın genetik çeşitliliğinin sürdürüleceği garantisini vermemektedir. Bu
nedenle, in vivo korumanın eşey hücrelerinin dondurularak korunması ile tamamlanması
gerekmektedir. Diğer bir deyişle, uzun dönem in situ koruma programlarında eşey
hücreleri stoklarından yararlanılması mümkün olabilecektir (Anonymous 2012).
In situ koruma yönteminde değinilen avantajlar ex situ koruma yönteminin
dezavantajları, dezavantajlar ise avantajları olarak sıralanabilir. Koruma altına alınacak
tür, ırk veya bireye ait gen veya genlerin DNA segmentleri şeklinde kan veya diğer
hayvan dokuları şeklinde dondurularak saklanması da mümkündür. Yine son yıllarda
rekombinant DNA teknolojisindeki ilerlemelere bağlı olarak genlerin belirlenmesi, izole
edilmesi, klonlanması ve belirtilen bu genlerin tür içinde veya türler arasında aktarımı
ile belirli özelliği olan bu genin veya genlerin sürekli olarak korunması da olanaklı hale
gelmiştir.
Tüm koruma yöntemleri olumlu ve olumsuz yönlere sahiptir. Örneğin çizelge 2.10’da
HGK’nın sürdürülebilir kullanımı açısından ex situ in vivo korumanın zayıf ve
dondurarak koruma yönteminin ise herhangi bir geçerliliğinin olmadığı görülmektedir.
Bu nedenlerle tüm koruma yöntemlerinin birlikte yürütülmesi önerilmektedir
(Anonymous 2013).
135
Çizelge 2.10 Koruma yöntemlerinin amaçların gerçekleşmesindeki etkinlikleri
(Anonymous 2013)
Amaç Yöntem
In situ Ex situ in vivo Cryo
Genetik sistemlerin uyum sağlama yeteneği
Üretim koşullarındaki değişimlere karşı sigorta Evet Evet Evet
Hastalık, afet vb. karşılık teminat Hayır Hayır Evet
Araştırma olanağı Evet Evet Evet
Genetik faktörler
Irk evriminin/genetik adaptasyonun sürmesi Evet Zayıf Hayır
Irk tanımlama bilgilerinde artış Evet Zayıf Zayıf
Genetik kaymanın sınırlanması* Evet Hayır Evet
Kırsal alanların sürdürülebilir kullanımı
Kırsal gelişim fırsatları Evet Zayıf Hayır
Agro-ekosistem çeşitliliğinin muhafazası Evet Sınırlı Hayır
Kırsal kültürel çeşitliliğin korunması Evet Zayıf Hayır
*Genetik kayma derecesi in situ populasyon büyüklüğüne ve cryo korumada örneklenen hayvan sayısına
bağlıdır.
Ex situ koruma yöntemlerinin, saklanan materyalin kullanılmasına kadar geçen süreçte
hayvan genetik kaynaklarının çoğalmasına ve değişen koşullara ayak uyduracak şekilde
gelişimine olanak vermemesine karşılık, in situ koruma yöntemi ırkların düzenli bir
şekilde değerlendirilmesine, yönetimine ve değişen agro ekonomik koşullarda
kullanılmalarına olanak tanımaktadır. Bu nedenle, her iki yöntemin birbirlerini
tamamlayıcı niteliklerinin olduğu ve birlikte uygulanmasının daha etkin ve yararlı
olacağı bilinmelidir. Her iki yönteme bir arada veya ayrı ayrı gereksinim duyulacağı
durumlar ile de karşılaşılabilmektedir (Henson 1992). Özellikle in situ korumanın
uygulandığı durumlarda yapay tohumlamadan yararlanılması, bu yöntemde çok daha
fazla sayıda erkeğin kullanımını mümkün hale getirmektedir. Böylece etkin populasyon
büyüklüğü artırılarak akrabalı yetiştirme ve tesadüfi gen kayıpları kabul edilebilir
düzeylerde tutulabilmektedir. Yapay tohumlama uygulaması bu gibi avantajlar
sağlamakla birlikte doğal koşullardaki değişime ayak uyduramayarak populasyondan
atılacak erkeklerin spermalarının kullanılması nedeniyle in situ korumanın “değişen
136
koşullara uyum sağlama” avantajı söz konusu olmayacaktır. Böylece zayıf bazı
erkeklerden de döl alınacağı için populasyonun uyum sorunu ve buna bağlı olarak
populasyonun elde tutulabilme (sürdürülebilme) olasılığının azalmasına neden
olmaktadır. Diğer tarftan bu uygulama, yumurta ve embriyoları toplama ve dondurarak
saklama gibi ex situ yöntemlerin yeterince veya hiç uygulanamadığı domuz ve kanatlı
türlerinde oldukça etkilidir. Gerek yetiştirme sürüleri halinde, gerek dondurarak
saklamanın daha önce sıralanan dezavantajlarının elimine edilebilmesi için, hayvan
genetik kaynaklarının korunmasında her iki saklama yönteminin birlikte düşünülmesi ve
uygulanması tercih edilmelidir.
2.4.1 Koruma sürüleri ve etkin populasyon büyüklükleri
Hayvan genetik kaynakları için ülke temelli erken uyarı ve tepki sistemlerinin yer aldığı
Almanya’da yapılan bir çalışmada (Anonymous 2010), risk durumları ve koruma
öncelikleri için verilen sınıflama sistemi çizelge 2.11’de yer almaktadır.
Çizelge 2.11 Risk durumları ve koruma öncelikleri
Risk Durumu Sınıflandırma Sistemi Koruma Öncelikleri
Fenotipik Koruma Populasyonu
Ne< 50 Dondurarak ve in situ koruma tedbirleri alınmalı
Koruma Populasyonu
50 < Ne< 200
Etkin populasyon büyüklüğünü sabit tutmaya yönelik
tedbirler alınmalı
İzleme Populasyonu
200 < Ne< 1000
İzleme yapılmalı ve eğer erkek birey sayısı 100 ün
altında ise sperma dondurma programı uygulanmalı
Tehlike Olmayan Populasyon
Ne > 1000
Ne düzenli olarak tahmin edilmeli ve populasyon
eğilimlerinin değerlendirilmesi yapılmalıdır
Ne: Etkin populasyon büyüklüğü
Çizelge 2.12’de türler, yüksek üreme kapasitesine sahip (domuz, tavşan, kanatlı) ve
düşük üreme kapasitesine sahip (at, sığır, koyun, keçi) şeklinde gruplanarak, aynı
zamanda akrabalı yetişme oranları verilmiş böylece demografik ve genetik kriterler bir
arada sınıflandırılmıştır (Anonymous 2010).
137
Çizelge 2.12 Türlerin üreme kapasitelerine göre iki gruba ayrıldığı durumda üreme
gruplarında risk kategorileri ve sayısal sınırları
Demografik Kriterler
N. damızlıkta kullanılan dişiler**
10 yılda beklenen
Genetik Kriterler
Bir generasyonda
akrabalıktaki artış
Tür
Sınıflaması*
Risk
Sınıfı <100 <200
≥100
<1000
≥200
<2000
≥1000
<2000
≥2000
<4000
ve
veya >3%
>1%
≤3%
>.5%
≤1%
Yüksek
üreme
kapasitesi
Kritik
Tehlikede
Hassas
Düşük
üreme
kapasitesi
Kritik
Tehlikede
Hassas *Tür Sınıflaması
Yüksek üreme kapasitesi: Örn. domuz, tavşan, kanatlı, Düşük üreme kapasitesi: Örn. at, sığır, koyun, keçi **Damızlıkta kullanılan dişilerin aynı ırktan erkeklerle çiftleştiği durumda
Genetik çeşitliliğin ardındaki temel teori
Oldenbroek (2007)’ye göre ırklar arasındaki genetik çeşitliliğin ölçülmesi, populasyon
genetiği temel prensiplerine dayalı olarak genellikle genetik mesafenin hesaplanmasıyla
yapılır. Bu ölçümleri ayrıntılı olarak tartışmadan önce populasyon genetiğindeki
akrabalık, akrabalı yetiştirme, genetik kayma gibi bazı anahtar terimleri açıklamak
gerekmektedir.
Akrabalık ve Akrabalı yetişme
Bireyler bir veya daha fazla ortak ataya sahipse bu bireyler akraba olarak kabul edilir.
Bireyler arasındaki akrabalığın düzeyi, akrabalık katsayısı veya Θ olarak açıklanabilir
(Malecot 1969). Akrabalık katsayısı iki bireyin sahip olduğu iki allelin, her ikisinin de
ortak bir atadan gelen aynı allelin mutasyona uğramamış kopyaları olma olasılığıdır.
Akrabalı yetişme, akraba bireylerin çiftleştirilmesidir ve böyle çiftleşmelerden elde
edilen döllerdeki miktarı, bir dölün herhangi bir lokusundaki iki allelin atadaki allelin
mutasyona uğramamış formu olma olasılığıdır. Genel olarak bu olasılık F olarak
gösterilir ve her bir bireyin F değeri o bireyin ebeveynlerinin akrabalık katsayısının
yarısına eşit olacaktır.
138
Populasyon genetiği teorisinde, populasyonlar arasında genetik farklılaşmaya neden
etmenlerin genetik kayma, seleksiyon, mutasyon ve göç olduğu kabul edilmektedir.
Genetik Kayma
Genetik kayma sınırlı bir populasyondaki allel frekanslarında gerçekleşen tesadüfi
değişimdir. Eğer bir gen veya lokusun farklı allelleri bireye, diğer bireylere göre selektif
bir üstünlük sağlamıyorsa bu gen veya lokusun etkisiz olduğu kabul edilir. Örneğin,
mikrosatellit lokuslarda genellikle nötral olan çok fazla sayıda allel bulunur. Aynı ata
populasyonundan oluşmuş iki populasyon düşünüldüğünde selektif olarak bir avantaj
sağlamayan etkisiz lokuslar arasındaki allel frekanslarındaki farklılık bir populasyonun
diğerinden ayrılma düzeyininin bir fonksiyonudur.
Populasyonlar içinde
Yeterli zaman verilip, buna t generasyon denildiğinde, sınırlı bir populasyondaki bütün
lokuslardaki tüm allellerin frekansı ya 1’e (sabit olmaya) ya da 0’a (kaybolmaya) doğru
kayacaktır. Bu t generasyondan sonra populasyon tamamen akrabalı yetişmiş olacaktır.
Ebeveynler ve döller arasındaki ilişki arttıkça, bu olasılık da artacaktır. Erkek ve dişi
sayısının eşit olduğu, çiftleşmelerin rastgele olduğu populasyonlarda akrabalı yetişme,
generasyon sayısı (t) ve populasyon büyüklüğü arasında doğrudan bir ilişki
bulunmaktadır ve bu ilişki;
11 1
2
t
T
e
FN
şeklinde gösterilir.
Bir allelin bir populasyonda hem sabit olma hem de kaybolma olasılığı yaklaşık olarak
1-F ile orantılıdır (Falconer ve Mackay 1996).
F’nin hesaplanması, hangi generasyonun ilk generasyon olarak belirlendiğine bağlıdır.
Farklı generasyonlardan başlamakla farklı sonuçlar elde edilir. Bu nedenle F’nin her bir
139
generasyondaki değişim oranının (∆F) bilinmesi daha fazla önem taşımaktadır. Erkek ve
dişilerin eşit sayıda olduğu rastgele çiftleşen ideal bir populasyonda ∆F aşağıdaki
eşitlikte verildiği şekilde ifade edilir.
Etkin populasyon büyüklüğü
Ancak bu şekilde erkek ve dişi sayılarının eşit olduğu populasyonlara nadiren
rastlanmaktadır. Yetiştirme sisteminin bu ideal populasyona uygun olmadığı
durumlarda, gen frekanslarının varyansından ya da akrabalı yetişme oranından
değerlendirme yapmak mümkün olmaktadır. İdeal yetiştirme sisteminden olan herhangi
bir sapmayı en uygun şekilde ortaya koymak üzere damızlık bireylerin etkin sayısı ya da
etkin populasyon büyüklüğü (Ne) terimi kullanılmaktadır (Lynch ve Walsh 1998,
Falconer ve Mackay 1996). Populasyonların akrabalı yetiştirme katsayısı önceki
açıklamalardan N yerine Ne kullanılarak hesaplanabilir.
Dişi sayısının erkek sayısına eşit olmadığı ve rastgele çiftleştirilen populasyonlarda,
etkin populasyon büyüklüğü;
ile hesaplanır.
Eşitlik, sade bir gösterimle;
Ne= (4 x Nerkek x Ndişi) / (Nerkek + Ndişi) şeklindedir.
1 1 1 1
4
e erkek dişiN N N
140
Bu eşitlikten etkin populasyon büyüklüğünün rastgele çiftleştirilen erkek ve dişi sayıları
tarafından büyük ölçüde etkilendiği anlaşılmaktadır. İki cinsiyetin birey sayıları
arasında büyük fark olduğunda etkin populasyon büyüklüğü gerçek populasyon
büyüklüğünden önemli ölçüde küçük olacaktır. Yetiştiricilik uygulamalarında sınırlayıcı
cinsiyet erkek olduğundan, erkek sayısı sabit tutulduğunda dişi sayısı belli bir
büyüklüğe ulaştıktan sonra etkin populasyon büyüklüğündeki artış önemsenmeyecek
kadar küçüktür. Örneğin, erkek damızlık sayısı 13 baş olduğunda dişi damızlık sayısının
500 dişi ile Ne 51 olarak hesaplanırken dişi sayısının 10.000 e çıkarılması ile Ne ancak
52’ye ulaşabilmektedir (EK 8).
Etkin populasyon büyüklüğüne t generasyon sonra bakıldığında;
,1 ,2 ,3 ,
1 1 1 1 1 1...
e e e e e tN t N N N N eşitliği ile benzer bir sonuca ulaşılır.
Bir populasyon 10 generasyon boyunca izlendiğinde, bunlardan 9’u süresince 100
bireylik bir etkin populasyon büyüklüğüne sahip, bir generasyonda ise etkin populasyon
büyüklüğünün 25 olduğu (darboğaz populasyonu) durumda 10 generasyonun etkin
populasyon büyüklüğü 100 den 77 ye düşmektedir. Darboğaz populasyonu nedeniyle
ortaya çıkan bu azalma akrabalığın artması ve allelerin sabitlenme miktarının artmasının
(ve aynı lokustaki diğer allelerin kaybolmasının) sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Populasyonlar arasında
Populasyonlar arasında muhtemel tesadüfi kaymalar, farklı allelerin kaybolmasına yol
açmaktadır. Tesadüfi kayma ayrıca populasyonlar arasında kaybolmayan allelerin
frekanslarında farklığa neden olmaktadır. Bu da kaymanın populasyonlar arasında ve
populasyon içindeki etkisinin birbirine ters olduğu anlamını taşımaktadır. Tesadüfi
kaymanın yanı sıra populasyonlar arasındaki genetik çeşitliliği artırmak ya da azaltmak
yönünde etkileyen seleksiyon, mutasyon ve göç olmak üzere üç etmen daha
bulunmaktadır.
141
Seleksiyon nötral olmayan allelere avantaj sağlayacak şekilde yapıldığında,
populasyonlar arasındaki fark ile izolasyonun gerçek büyüklüğünün orantılı olması
beklenmemelidir. Diğer taraftan, selektif bir avantaj sağlamayan mikrosatellitler gibi
nötral alleller populasyonlar arasındaki uzaklıkların belirlenmesinde
kullanılabilmektedir. Çünkü her populasyon benzer amaçla, aynı allellerin lehine ıslah
edilmesi mümkün olabilmektedir. Genellikle, farklılık çalışmaları için bir araç olarak,
mikrosatellit lokuslar gibi selektif olarak nötral genler tercih edilmektedir.
Mutasyon genellikle populasyonlar arasındaki farklılaşmayı artıran bir güçtür. Bu da
mutasyonun genetik çeşitliliği oluşturan bir etmen olduğu anlamına gelmektedir. Ancak
mutasyon olasılığı ve sıklığı düşük olduğu için, bu faktörün etkisi sadece çok sayıda
generasyon boyunca ölçülebilir niteliktedir.
Bireylerin bir populasyondan diğerine gitmesi şeklinde ifade edilen göç, homojenize
edici bir etmendir. Göç, populasyonlar arasındaki genetik farklılıkları azaltmaktadır.
Göçün populasyonlardaki etkisinin miktarını ölçmek ve açıklamak üzere geliştirilmiş
çok sayıda model bulunmaktadır.
2.4.2 Koruma için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi
Koruma sürülerinde kısmen kayıt tutulabilmektedir. Ancak babayı tespit etmek güç
olduğundan elde aşım, kayıt tutmada personel sayısının artırılması ve sürüler arasında
erkek materyal değişimi için uygun stratejiler belirlenmelidir. Etkin populasyon
büyüklüğünü artıran veya azalmasını önleyen tedbirler alınmalıdır. Populasyondaki
birey sayısından çok dişi/erkek oranı ve etkin populasyon büyüklüğü dikkate
alınmalıdır.
Koruma stratejilerinde ve ıslah programlarında başarı sağlanabilmesi için öncelikle
kapsamlı bilgiye gereksinim duyulmaktadır (Anonymous 2007a). Fenotipik
tanımlamalar, üretim çevresi bilgileri, populasyonun adaptasyon ve üretime ilişkin
özgün karakteristikleri, ilgili geleneksel bilgi, yürütülmekte olan koruma ve kullanım
142
faaliyetlerinin ve paydaşların tanımlanması, ırklar arası genetik ilişkilerin tanımlanması
ve özgün genetik özelliklerin ortaya konması gereklidir (Şekil 2.14).
Şekil 2.14 ÇHGK yönetim stratejilerinin oluşturulması için gereken bilgi (Anonymous
2007a)
2.4.3 Çiftleştirme sistemleri
Tozluca (1988)’e göre küçük populasyonlarda rastgele çiftleşme halinde dahi akrabalı
yetişme meydana gelmektedir. Bu durum münferit lokuslarda homozigotlaşmaya sebep
olmakta ve genetik varyasyonda kayıp meydana gelmektedir (Yamada 1981). Farklı
çiftleştirme sistemlerinin etkilerini araştırmak için yapılan bir bilgisayar simülasyon
çalışmasıyla alt gruplara ayrılmış bir populasyonda alt grupların sayıları arttıkça (N=60)
bir genin populasyondan kaybolma ihtimalinin azaldığını göstermiştir (Çizelge 2.13).
143
Çizelge 2.13 Bir populasyon alt gruplarına ayrıldığında bir genin kaybolma olasılığı
Bir genin kaybolma olasılığı bu genin allel frekansına bağlı olarak da değişmektedir.
Buradan da allel frekanslarının bilinmesi ve korumada dikkate alınacak çiftleştirme
sistemi ve erkek sayısının hesaplanması gerektiği sonucu çıkarılabilir.
Irkların Önceliklendirilmesinde Tarafsız Bir Yöntem
1. Kaybolma riskinin tahmini
Anonymous (2010b)’ye göre, ırkın varlığını sürdürmesi ile ilgili çeşitli kriterler için her
bir ırka değer atanarak kaybolma riski tahmin edilebilmektedir. Aşağıda örnek olarak
alınan beş kriter yer almaktadır.
Populasyon büyüklüğü
Populasyon büyüklüğündeki değişim
p=0,5
Generasyon 60 x 1 30 x 2 20 x 3 10 x 6
10 .0 .0 .0 .0
20 .0010 .0008 .0006 .0
30 .0114 .0090 .0068 .0028
40 .0390 .0302 .0228 .0080
50 .0816 .0626 .0464 .0142
100 .3540 .2570 .1686 .0294
p=0,8 veya 0,2
Generasyon 60 x 1 30 x 2 20 x 3 10 x 6
10 .0053 .0049 .0046 .0036
20 .0703 .0650 .0600 .0462
30 .1661 .1533 .1408 .1056
40 .2554 .2351 .2150 .1991
50 .3315 .3039 .2764 .1932
100 .5798 .5244 .4437 .2559
144
Coğrafi dağılım
Resmi ıslah programlarının varlığı
Yetiştirici memnuniyeti
Başka kriterler de seçilebilir ve yöntem daha fazla ya da daha az kriter dikkate alınarak
uygulanabilir. Potansiyel ilave ya da alternatif kriterler melezleme miktarı, damızlık
erkek dişi oranı, pazarlama programlarının bulunup bulunmadığı ve ülke ya da
bölgedeki sivil itaatsizlik düzeyi olarak sıralanabilir. Her bir kategoriye, fraksiyonel bir
değer (örn. < 1,0 gibi) atanmalıdır. Bu değer toplamda risk arttıkça artmalıdır. Bütün
kategorilerde maksimum değerlerin toplamı < 1,0 olmalıdır. Bu yaklaşımın
uyarlanmasıyla aşağıdaki sistem kullanılabilir.
p, tahmin edilen populasyon büyüklüğü ile ilgili bir parametredir.
p = 0,0 ise populasyon büyüklüğü ≥ 10.000 dişi damızlıktır.
p = 0,1 ise populasyon büyüklüğü 2.001 ile 10.000 arasındadır.
p = 0,2 ise populasyon büyüklüğü 1.001 ile 2.000 arasındadır.
p = 0,3 ise populasyon büyüklüğü 100 ile 1.000 arasındadır.
p = 0,4 ise populasyon büyüklüğü < 100’dür.
c, populasyon büyüklüğünde belli sürede değişim ile ilgili bir parametredir (Örneğin
son on yıl).
c = 0,0 ise populasyon göreceli olarak sabittir ya da artıyordur.
c = 0,1 ise populasyon % 10-% 20 kadar azalmıştır.
c = 0,2 ise populasyon % 20’den fazla azalmıştır.
g, coğrafi dağılım ile ilgili bir parametredir.
g = 0,0 ise ırk ülke çapında çeşitli bölgelerde bulunur.
g = 0,1 ise hayvanlar daha çok ülkenin belirli bir bölgesinde bulunur.
145
b, yetiştirici örgütü ya da devlete ait çekirdek sürülerdeki resmi programlarda bulunan
saf ırk hayvan varlığı ile ilgili bir parametredir.
b = 0,0 ise bir program mevcuttur.
b = 0,1 ise bir program yoktur.
f, Hayvan yetiştiricilerinin ırkların ekonomik ya da verim performansları hakkındaki
görüşleri ile ilgili bir parametredir. Bu değerlendirme için bir survey yapılır ve 1= zayıf,
4= mükemmel olmak üzere 1’den 4’e kadar derecelendirilir.
f = 0,0 ise ortalama yetiştirici görüşü ≥3’tür.
f = 0,1 ise ortalama yetiştirici görüşü <3’tür.
i ırkı için kaybolma riski bu beş parametrenin değerinin toplamına eşittir:
riski = pi + ci + gi + bi + fi + 0.05.
Bütün en yüksek değerlerin toplamı 0,90 (0,4+0,2+0,1+0,1+0,1) ve en düşük değerlerin
toplamı ise 0’dır. Riski eşitliğine 0,05 eklenmesiyle sonucun 0,05 ile 0,95 arasında
olması sağlanmış olur.
2. Genetik çeşitlilikten bağımsız koruma değerinin atanması
Korumada önceliklendirme yapılırken birden fazla faktörün etkisi söz konusu
olduğunda, basit bir çoklu faktör indeksi ırkların önceliklendirilmesinde
kullanılabilmektedir. Bu amaçla, koruma değerini (CV) ortaya koymak üzere aşağıdaki
eşitlikten yararlanılabilmektedir;
CVi = wF1 × (F1i – μF1)/σF1 + wF2 × (F2i – μF2)/σF2 + ... + wFn × (Fni – μFn)/σFn
146
Burada,
CVi = i ırkının koruma değeri,
wF1 = 1. faktörün (örn. genetik özgünlük) ağırlığı (örn. görece önem),
F1i = 1. faktörün i ırkı için değeri,
μF1 = 1. faktör için tüm ırkların ortalaması,
σF1 = 1. faktör için tüm ırkların standart sapması olmak üzere,
dikkate alınan tüm faktörler eşitliğe eklenebilmektedir. Bu eşitlikte koruma değeri 0,1-
0,9 aralığında olacak şekilde standardize edilmelidir. Standardize edilmemiş
değerlerden, standardize edilmiş koruma değerleri (SCV) elde etmek için ise aşağıdaki
yöntem kullanılmalıdır.
En yüksek koruma değerine (CVmaks) sahip ırkın standardize koruma değeri 0,9
olarak atanmalıdır.
En düşük koruma değerine sahip (CVmin) ırkın standardize koruma değeri 0,1
olarak atanmalıdır.
CVmin ve CVmaks arasındaki koruma değerine sahip bir i ırkı için standardize
koruma değeri aşağıdaki eşitliğin uygulanması ile belirlenebilir.
SCVi = 0.1 + [0.8 * (CVi - CVmin) / (CVmaks - CVmin)]
SCVi : i ırkının standardize koruma değeridir. Bu eşitliğin uygulanması 0.1 ile 0.9
arasında değişen bir standardize koruma değeri seti elde edilir.
Seleksiyonun varyans üzerine etkisi: Genetik varyans gen frekanslarına bağlıdır.
Seleksiyona tepki olarak, gen frekansları değiştiğinde genetik varyansta da bir değişim
beklenmektedir. Varyansın değişimi tahmin edilemez, ancak ilk birkaç generasyonda
küçük olması muhtemeldir. Çünkü büyük etkili genler söz konusu olmadığı sürece gen
frekanslarının değişimleri yavaştır. Seleksiyon varyansı ve döllerdeki kalıtım derecesini
ilk generasyonda azaltmaktadır. İzleyen generasyonlarda da azalma söz konusudur
ancak giderek bu etkisi düşer. Varyansın seleksiyon nedeniyle azalması “Bulmer etkisi”
olarak bilinir (Falconer ve Mackay 1996).
147
3. MATERYAL VE YÖNTEM
Bu çalışma, gıda ve tarım için değer taşıyan hayvan genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı konusunda bir literatür araştırması ve konunun Türkiye’de ilgili
paydaşlar tarafından nasıl algılandığını ortaya koymak üzere hazırlanmış bir anket
çalışması temelinde gerçekleştirilmiştir.
3.1 Materyal
Bu çalışmanın materyalini, biyoçeşitlilik ve genetik kaynakların korunması ve
sürdürülebilir kullanımı konularında kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği,
Türkiye’de ve dünyadaki araştırma, inceleme, rapor, mevzuat ve uygulamaları
karşılaştırmalı olarak ele alan bir literatür araştırması, mevcut durumun ortaya konması
amacıyla hazırlanan bir anket çalışması oluşturmuştur. Böylece, Türkiye’de çiftlik
hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımındaki eksiklik ve
uygulama hataları ile bu konudaki başarılı uygulamaların ortaya konulması, çözüm
önerileri geliştirilmesi, koruma ve sürdürülebilir kullanım stratejilerinin
değerlendirilmesi öngörülmüştür.
Mevcut kaynaklar tezin bölümlerine göre şu şekilde tasnif edilmiştir: önce
biyoçeşitlilik, genetik kaynaklar kavramları ve genetik kaynaklar üzerindeki tehditler
üzerinde durulmuş, gıda güvencesinin sağlanmasında hayvan genetik kaynaklarının
önemi belirtilmeye çalışılmış, sonra sırası ile dünyada ve Türkiye’de hayvan genetik
kaynaklarında yürütülen çalışmalar, hayvan genetik kaynakları uluslararası ve ulusal
örgütlenmeleri ve son olarak koruma yöntemlerinin etkinliği incelenmiştir.
Çalışma kapsamında anket çalışması, Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynaklarında
yürütülen çalışmaların, kamuoyu farkındalığının ve önceliklerin belirlenmesi amacıyla
hazırlanmıştır. Anket katılımcılara sunulmadan önce hayvancılık sektörüne uzak
sayılabilecek bitkisel üretim ve bitki genetik kaynakları uzmanlarının yer aldığı yaklaşık
150 kişilik bir gruba pilot çalışma olarak sunulmuştur. Yapılan değerlendirme sonucu
148
hem terminolojinin farklılığı hem de anket sorularının kapsamının geniş olması
nedeniyle istenen düzeyde geri dönüş sağlanamadığı görülmüştür. Bu nedenle gerekli
görülen sadeleştirme, kısaltma ve değişikliklerden sonra ankete son şekli verilmiştir
(Ek.1). Hayvancılık sektörünün paydaşları olan araştırma enstitüsü, üniversite ve GTHB
personeli ile sivil toplum temsilcilerine dağıtılmak üzere 400 adet anket basılmıştır. Her
seçenek için aynı önceliğin verildiği, öncelik sıralarının tekrarlandığı, kısmen ya da
tamamen cevap verilmeyen anketler değerlendirme dışı bırakılmış ve toplam 265 anket
değerlendirmeye alınmıştır.
3.2 Yöntem
Bu çalışmada, dünyada ve Türkiye’de hayvan genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı çalışmaları ile örgütlenmeleri karşılaştırmalı olarak
incelenmiştir.
Yapılan anket çalışmasında Türkiye’de EHGK yönetiminin ilgili çevrelerce nasıl
algılandığı ve farkındalık düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Böylece konulacak
hedeflere ulaşmada atılması gereken adımlar ve harcanması gereken emeğin tahminine
çalışılmıştır. Söz konusu ankette yer alan 33 soru üzerinde durulan konular açısından
aşağıdaki gibi gruplanmıştır.
1. Hayvan genetik kaynaklarında yaşanan kayıp, değişim ve izleme süreci;
1, 11, 14, 29 ve 30. sorularda
2. Hayvan genetik kaynaklarının önemi ve korunması;
2, 3, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 26, 27 ve 28. sorularda
3. Hayvan genetik kaynakları üzerindeki tehditleri;
4 ve 5. sorularda
4. Hayvan genetik kaynaklarının karekterizasyonu;
6, 7 ve 8. sorularda
5. Hayvan genetik kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı;
9, 19, 20, 21, 24 ve 25. sorularda
6. Hayvan genetik kaynaklarının envanteri;
149
10 ve 31. sorularda
7. Hayvan genetik kaynaklarına erişim ve yararların paylaşımı;
22 ve 23. sorularda
8. Hayvan genetik kaynaklarında dünyada ve Türkiye’de yürütülen çalışmalar ise
32. soruda ele alınmıştır.
9. Katılımcıların görüşlerini ve yorumlarını belirtmeleri için 33. soru seçeneksiz
olarak hazırlanmıştır.
Söz konusu anket çalışmasından elde edilen değişkenler kategorik yapıda olduğundan,
veri seti Pearson ki-kare testi ve iki oran z testi ile değerlendirilmiştir. Hücrelerinin %
20 sinden fazlasında beklenen frekans 5’in altında olan çapraz tablolar için Olabilirlik
Oran Testi (Likelihood Ratio Test) kullanılmıştır. Sonuçlar gözlem sayısı (n) ve oran
(%) olarak ifade edilmiştir. Veri setinin analizi SPSS 17.0 (2008) istatistik paket
programı kullanılarak yapılmıştır. p<0.05 düzeyi istatistiksel olarak anlamlı kabul
edilmiştir.
Bu çalışmada ele alınan konuların genel çerçevesi ve değerlendirmede izlenen yol
aşağıda maddeler halinde verilmektedir;
- Çiftlik hayvan genetik kaynaklarını koruma, tanımlama, izleme, sürdürülebilir
kullanım ve politika oluşturma konularında dünyadaki çalışmaların özetlenmesi ve
tartışılması,
- Küresel, bölgesel ve ulusal boyutta çiftlik hayvan genetik kaynaklarını koruma ve
sürdürülebilir kullanımı alanındaki örgütlenmelerin değerlendirilmesi ve Türkiye
örneğinin tartışılması,
- Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan çiftlik hayvan türlerinde, koruma önceliklerinin
ortaya konması, özellikle küçük populasyonlarda etkin populasyon büyüklükleri ve
çiftleştirme sistemleri için uygun yöntem ve stratejilerin belirlenmesi.
150
- Sürdürülebilir kullanımda dünyada uygulanan yöntemlerin değerlendirilmesi ve
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde uygulanabilirliklerinin tartışılması.
- FAO tarafından hazırlanan HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planı Hazırlığı
Kılavuzunda (Anonymous 2009) verilen değerlendirme tablosu dikkate alınarak
(Çizelge 3.1), Türkiye HGK-USEP’de (2015-2020) yer alan ulusal stratejik alanlardaki
öncü kuruluş, stratejik öncelik, eylem, görev ve değerlendirme kriterleri belirtilerek elde
edilen çıktılar, uygulama için fırsat ve zorluklar ile gelecekte alınması gereken
tedbirlerin bazıları Ek.3’de değerlendirilmiştir.
Çizelge 3.1 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planları için Değerlendirme Tablosu
(Anonymous 2009)
Öncü kuruluş
Ulusal stratejik öncelik
Eylem
Görev
Değerlendirme kriterleri
Elde edilen çıktılar
Uygulama için fırsat ve zorluklar
Gelecekte alınması gereken tedbirler
151
4. BULGULAR
4.1 Türkiye’de ÇHGK Koruma ve Sürdürülebilir Kullanım Konularında Mevcut
Durumun Tespiti
Evcil hayvan genetik kaynaklarını koruma görevi GTHB adına TAGEM
koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Hayvan genetik kaynaklarının yönetimi ve
korunması konusunda yetişmiş eleman ve bilgi düzeyi yeterli olmadığından insan
kaynaklarının geliştirilmesi konusu öncelik taşımaktadır. Uluslararası kuruluşlarla
işbirliğinin geliştirilmesi, dondurarak koruma yönteminin etkin bir şekilde
uygulanabilmesi, koruma sürülerinde duplikasyonların oluşturulması ve koruma altına
alınan ırklarda genetik varyasyonu kaybetmeden sürdürülebilir bir koruma sisteminin
oluşturulabilmesi için araştırma kuruluşlarının alt yapılarının geliştirilmesi, çalışan
kuruluşların kapasitelerinin artırılması gerekmektedir.
Mevcut ulusal ve uluslararası kaynakların değerlendirilmesi temelinde, Türkiye’de
hayvan genetik kaynaklarının yönetiminde güçlü ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditlerin
irdelendiği bir analiz (GZFT) gerçekleştirilmiştir.
GZFT Analizi:
Güçlü Yönler
Ekonomik olarak önemli ve gelecekte de potansiyel değer kazanacak evcil
hayvan ırklarının ve bunların farklı kullanım alanlarının bulunması,
EHGK’yı morfolojik, fizyolojik ve genetik tanımlamaya yönelik yapılmış çok
sayıda çalışma ve yayın bulunması,
“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı
Hakkında Yönetmelik” bulunması,
“Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik” bulunması,
“Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanılması ve Yurt Dışına
Çıkarılması Hakkında Yönetmelik” çıkarılmış olması,
152
Yerli ırkların, yetiştirildikleri bölgenin özel koşullarına çok iyi uyum sağlamış,
özgün niteliklere sahip, olumsuz çevre koşullarında yaşayıp üreyebilmeleri ve
dayanıklı olmaları,
Hayvanların canlı olarak korunmasının özel bir teknoloji gerektirmemesi,
Dondurarak saklama yönteminde başlangıç maliyeti yüksek olmakla birlikte
uzun dönemde ekonomik olması ve çok sayıda materyal saklanabilmesi.
Zayıf Yönler
Yerli hayvan ırkları üzerindeki yoğun melezleme baskısı,
EHGK’nın tanımlanması, korunması, sürdürülebilir kullanımı ve politika
oluşturulması konularında kurumsal yapılanmanın kırılganlığı ve kamuoyu
bilincinin yeterince sağlanamamış olması,
İleri teknolojileri kullanma kapasitesindeki yetersizlik,
Irkların ekonomik ve genetik potansiyelinin yeterince tanımlanmamış olması,
Özel sektörün Ar-Ge yatırım eksikliği,
Üniversite, araştırma, uygulama, STK ve özel sektör işbirliğinin yeterince
sağlanamaması,
Yerli hayvan ırklarına ait veri sağlayacak kapsamlı bir envanter çalışmasının
gerçekleştirilememiş olması,
Canlı olarak korumanın bakım besleme, iş gücü ve alan masraflarının yüksek
olması,
Gen bankalarının kurulması ve devamlılığını sağlayacak bütçe olanaklarının
sınırlı olması,
Tavuk dışındaki kanatlı türleri ile tek tırnaklı ve diğer bazı türlerde tanımlama
ve koruma çalışmaların başlatılamamış olması.
Fırsatlar
Biyoçeşitlilik bilinç ve duyarlılığının küresel ölçekte giderek artması,
ÇHGK koruma çalışmalarının son dönemde dünyada ve Türkiye’de ivme
kazanması,
HGK KEP’in ve İnterlaken Deklarasyonunun onaylanması,
153
Küresel çalışmalara paralel olarak Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal
Strateji ve Eylem Planı’nın onaylanması,
ÇHGK ile ilgili zengin geleneksel bilginin değerlendirilme potansiyelinin
bulunması,
Biyoteknolojideki gelişmeler ve Türkiye’de bu alanda yetişmiş çok sayıda
araştırıcı bulunması.
Tehditler
Yerli ırkların her geçen gün yerini kültür ırkı ve melezlerine bırakması,
yeterince değerlendirilmemesi hatta bazı ırkların daha tam olarak
tanımlanamadan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması,
Bazı büyükbaş ve küçükbaş hayvan ırklarında fenotipik olarak ırkı temsil eden
ve sağlıklı hayvan bulmakta güçlük çekilmesi,
Giderek sayıları azalan yerli evcil hayvan ırklarının kaybolması halinde tekrar
sürülerin oluşturulmasını sağlamak üzere oluşturulan bazı koruma sürülerindeki
hayvan sayısının populasyonlardaki varyasyonu temsil edebilecek sayının
altında kalması,
Gelecekte ortaya çıkabilecek iklim, barınak, sağlık ve yem koşullarındaki
değişikliklere uyum gösterme potansiyeli olan hayvan ırklarının geri
dönüşümsüz olarak kaybedilmesi,
Bakanlık tarafından enstitü koşullarında ve halk elinde yürütülen koruma
projelerinin ve koordinasyon birimlerinin kapatılma eğilimi,
Gen bankalarına materyal girişi ve ayrı bir bütçe bulunmayışı.
Tez danışmanı ve öğrencisi tarafından hazırlanmasına katkı sağlanan ve ÇHGK’nda
mevcut durumu tespit etmek üzere, yoğunluklu olarak hayvancılık alanında çalışan
uzmanlara sunulan bir anket gerçekleştirilmiş ve Dilbirliği tarafından 2009 yılında
tamamlanan “Biyolojik Çeşitlilik ve Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Kullanım
Stratejilerinin Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma” isimli doktora tez çalışmasında
değerlendirilmiştir. Bitki genetik kaynakları daha ayrıntılı olmak üzere biyoçeşitlilik
bileşenlerinin değerlendirildiği söz konusu çalışma (Dilbirliği 2009) sonucunda ÇHGK
154
ile ilgili sistemli bir ülke programının ve stratejisinin olmadığına dair izlenimler
edinilmiş, yapılan anket çalışmasının sonuçları aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
- Türkiye’de evcil hayvan genetik kaynaklarını koruma ve tanımlamaya ilişkin
girişimler yeterli düzeyde değildir,
- EHGK’yı koruma çalışmalarında yasal, yönetsel ve finansal destek anlamında
sıkıntılar bulunmaktadır,
- EHGK’yı koruma sisteminde en büyük sıkıntı bilinç eksikliğidir,
- EHGK’nın korunmasında daha kapsamlı bilgi ihtiyacı bulunmaktadır,
- EHGK üzerindeki en büyük baskı ekonomik sorunlardır,
- EHGK’ya erişim zorlukları içerisinde, ırkın sahada az bulunur olması en önemli
etkendir,
- EHGK koruma stratejileri oluşturulurken Türkiye kendi kriterlerini de göz
önünde bulundurmalıdır,
- EHGK’nın korunmasında finans kaynakları yeterli değildir,
- EHGK’nın korunmasında yalnızca ex situ koruma yöntemi yeterli değildir,
- En uygun koruma yöntemi in situ, ex situ ve dondurarak saklama yöntemlerinin
bir arada uygulanması metodudur,
- Devlet kurumlarının özellikle nesli tehlike altına girmiş olan ırkları koruması
gerekmektedir,
- Nesli tehlike altına girmiş olan ırkların üniversiteler tarafından da araştırma
konusu yapılması gerekmektedir,
- Nesli tehlike altında olan ırkların korunması konusunda yeterli çaba yoktur,
- Biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakları koruma çalışmalarında öncelikli
yükümlülük devlet kurumlarında olmalıdır (Dilbirliği 2009).
Söz konusu doktora çalışmasında da Türkiye’de hayvan genetik kaynaklarının
korunmasında yetersizlikler bulunduğu ortaya koyulmaktadır. Evcil hayvan genetik
kaynaklarında özellikle tanımlama olmak üzere; yasal, yönetsel ve finansal sorunlar
bulunmaktadır. Ayrıca hayvan genetik kaynaklarının korunması konusunda ülkemizde
bir bilgi ve bilinç eksikliği olduğu da ankete katılanlar tarafından belirtilmiştir
(Dilbirliği 2009).
155
Türkiye’de çiftlik hayvanları genetik kaynakları koruma ve sürdürülebilir kullanım
konularında GTHB tarafından yürütülen araştırma projelerinin, bilimsel değerlendirme
toplantılarının ve tanıtım gayretlerinin, TAGEM Master Planı, HGK Ulusal Strateji ve
Eylem Planı başta olmak üzere hayvan genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı amaçlarına ulaşmaktan oldukça uzak olduğu söylenebilir.
ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı kavramları az sayıda araştırıcının ilgi
alanına girmekte ve toplumun diğer kesimleri tarafından bilinmemekte veya çok az
bilinmektedir. Bakanlık, üniversite ve yetiştiriciler başta olmak üzere belirlenen
hedeflere ulaşmada ilgili paydaşların bilinçlendirilmesi, kapasitelerinin ve işbirliklerinin
güçlendirilmesi gerekmektedir.
4.1.1 Korumada sağlanan ilerleme
Türkiye’de koruma ile ilgili ilk çalışmalar bilim çevrelerince yürütülmüş, Prof. Dr.
Orhan DÜZGÜNEŞ, Prof. Dr. Yücel AŞKIN ve Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL’un
makale, yüksek lisans tezi vb akademik çalışmaları ve Prof. Dr. Mehmet
ERTUĞRUL’un GTHB ile işbirliği halinde kişisel çabalarıyla ivme kazanmıştır.
Kaybolma riski yüksek sığır ırklarının 1995 yılında TAGEM’e bağlı araştırma
enstitülerinde koruma altına alınmasıyla başlatılan EHGK Koruma Projesi’nin durumu
çizelge 4.1, çizelge 4.3 - 4.4’te verilmiştir.
1- Halk Elinde (in situ) Koruma Programı: 2005 yılından bu yana evcil hayvan
ırklarının küçük koruma sürüleri halinde yetiştirici koşullarında korunması TAGEM
koordinatörlüğünde her bir ırk için yürütülen alt projelerle desteklenmektedir. Tarımsal
desteklemeler kapsamında, büyükbaş, küçükbaş hayvanlarda ve Kafkas Arı ırkında
2005-2016 yıllarında destekleme kapsamına alınan il, ırk/tip, hayvan materyali,
yetiştirici sayısı ve destekleme tutarı çizelge 4.1’de verilmektedir.
156
Çizelge 4.1 2005-2016 yıllarında destekleme kapsamına alınan il, ırk/tip, hayvan
materyali ve yetiştirici sayısı ile destekleme tutarı (TL)
Yıl İl
Sayısı
Irk/Tip
Sayısı
Materyal Sayısı
(Baş/Koloni)
Yetiştirici
Sayısı
Destekleme
Tutarı (TL)
2005 16 17 2.489 179 326.450
2006 18 19 3.001 202 391.855
2007 18 19 3.001 202 423.660
2008 18 19 3.001 202 442.865
2009 18 20 3.001/5.024 272 482.597
2010 18 20 3.001/6.960 309 556.870
2011 23 23 10.523/8.000 498 1.830.840
2012 23 24 11.510/8.107 593 2.350.725
2013 25 24 13.291/9.248 663 3.338.585
2014 25 24 13.825/10.000 763 3.818.520
2015 25 24 13.954/10.000 853 4.186.390
2016 24 21 11.994/10.000 771 3.771.090
Toplam 21.920.447
Tarımsal desteklemeler kapsamında, büyükbaş, küçükbaş hayvanlarda ve Kafkas Arı
ırkında 2005 yılından bu yana yapılan destekleme ödemelerinde birim ödeme miktarları
çizelge 4.2 de yer almaktadır. Destekleme ödemelerinin gerçekleştirildiği 2014-2016
yılları incelendiğinde, sığır türünde 2015 yılında yapılan 50 TL artış dışında diğer
türlerde destekleme birim miktarları sabit kaldığı görülmektedir.
157
Çizelge 4.2 Çeşitli yıllarda yerinde koruma destekleme birim miktarları (TL)
Destekleme birim miktarları
Yıl Sığır-Manda Koyun-Keçi Kafkas Arısı
2005 300,00 50,00 -
2006 325,00 55,00 -
2007 350,00 60,00 -
2008 360,00 65,00 -
2009 400,00 70,00 10,00
2010 400,00 70,00 10,00
2011 400,00 70,00 20,00
2012 440,00 75,00 25,00
2013 470,00 75,00 40,00
2014 500,00 80,00 40,00
2015 550,00 80,00 40,00
2016 550,00 80,00 40,00
2- Bakanlık Kuruluşlarında (ex situ in vivo) Koruma: Evcil Hayvan Genetik
Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Entegre Projesi, 1995 yılında
başlatılmış sürekli bir projedir, 6 araştırma enstitüsünde yürütülmektedir. Enstitü
koşullarında koruma altına alınan ırk ve hat sayısı çizelge 4.3’de verilmiştir.
Çizelge 4.3 Enstitü koşullarında koruma altına alınan ırk ve hat sayısı
Sığır Koyun Keçi Tavuk Arı İpekböceği Toplam
4 4 1 2 1 2 12 ırk ve 2 hat
3- Hayvan Gen Bankalarında (ex situ in vitro) Koruma: TÜRKHAYGEN-I projesi
kapsamında biri Lalahan HMAE’de diğeri TÜBİTAK-MAM GMBE de olmak üzere iki
gen bankası kurulmuştur Hayvan gen bankalarında koruma altına alınan ırk sayıları ve
saklanan materyaller çizelge 4.4’de yer almaktadır.
158
Çizelge 4.4 Hayvan gen bankalarında korumaya alınan ırk sayıları ve saklanan materyal
Türler sayısı
Sığır Manda At Koyun Keçi Toplam
Irk sayısı 6 1 5 13 5 30
Saklanan
genetik
materyal
Doku,
hücre
sperma,
embriyo,
DNA
Doku,
hücre,
sperma ve
DNA
Doku,
hücre ve
DNA
Doku,
hücre
sperma,
embriyo
ve DNA
Doku,
hücre
sperma,
embriyo
ve DNA
-
4.1.2 Sürdürülebilir kullanım önlemleri
EHGK’da sürdürülebilir kullanım önlemlerinin Türkiye’de uluslararası terminolojide
algılandığı anlamda tartışılmaya başlandığını söylemek güçtür. Kısa dönem politika ve
uygulamalarla hayvansal üretimin sigortası olan EHGK’nın sürdürülebilirliğini güvence
altına almak olası görülmemektedir.
4.2 Anket Sonuçlarının Analizi ve Mevcut Bilgiler Çerçevesinde Türkiye’deki
Durumun Değerlendirilmesi
ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda hayvancılık sektöründeki
paydaşların birikim, öneri ve görüşlerini alarak Türkiye’deki mevcut durumu ortaya
koymak amacıyla gerçekleştirilen anket çalışmasıyla konunun ilgili çevrelerce nasıl
algılandığı ve farkındalık düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Böylece konulacak
hedeflere ulaşmada atılması gereken adımlar ve harcanması gereken emeğin tahminine
çalışılmıştır.
Anket araştırması, çiftlik hayvanları genetik kaynaklarının Türkiye’deki durumunu,
hayvancılık sektörünün paydaşları olan araştırma enstitüsü, üniversite ve GTHB
personeli ile sivil toplum temsilcisi gözüyle ortaya koymak amacıyla bu alanlarda görev
yapan toplam 265 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların görev yerleri ve
çalışma alanlarına ilişkin elde edilen veriler şekil 4.1-4.2’de özetlenmiştir.
159
Şekil 4.1 Anket katılımcılarının görev yeri dağılımı
Katılımcıların % 57,3’ü üniversite, % 26,7’si araştırma enstitüsü, % 14,9’u bakanlık ve
% 1,2’si diğer kurumların temsilcilerinden oluşmaktadır.
Şekil 4.2 Anket katılımcılarının çalışma alanlarının dağılımı
Katılımcıların çalışma alanlarının ise % 62,1 oranında zootekni, % 8,2 oranında hayvan
sağlığı, % 4,5 oranında üreme, % 4,1 oranında genetik ve % 21,0 oranında diğer (gıda,
su ürünleri, tarım ekonomisi vb.) konulardan oluştuğu görülmektedir.
57%27%
15%
1%
Üniversite
Araştırma Enstitüsü
GTH Bakanlığı
Diğer Kurumlar
62%8%5%
4%21%
Zootekni
Hayvan Sağlığı
Üreme
Genetik
Diğer
160
4.2.1 Ankette yer alan soru tiplerine göre elde edilen bulgular
Anket soruları dört farklı biçimde hazırlanmıştır. Evet, hayır ya da fikrim yok (I. Tip),
önceliklendirme (II. Tip), bilgim var ya da yok (III. Tip) ve açık değerlendirme (IV.
Tip) şeklinde oluşturulmuştur.
Anket verilerinin değerlendirilmesi sonucunda I. Tip sorulara verilen cevaplar ile
katılımcıların ÇHGK koruma ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki farkındalık
düzeylerine ilişkin sonuçlar elde edilmiştir. II. Tip sorular ile katılımcıların ÇHGK
koruma ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki görüşlerine ilişkin öncelik sırası
belirlenmiştir. III. Tip soru ile katılımcıların Türkiye ve dünyada ÇHGK kapsamında
yürütülen çalışmalardan haberdar olma durumları irdelenmiştir. IV. Tip soru ile ise
katılımcıların ÇHGK koruma ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki görüş ve önerileri
açık uçlu olarak sorgulanmıştır. Böylece hem mevcut durumun belirlenmesine
çalışılmış hem de stratejilere yönelik bazı öncelikler ortaya çıkarılmıştır.
I. Tip sorulara ilişkin bulgular
Ankette cevabı “Evet”, “Hayır” ya da “Fikrim yok” şeklinde olan 17 soru yer almış, üç
soruda bu seçeneklerin yanı sıra “Sadece bazı tür ve ırklarda” (soru 29), “Sınırlı ölçüde”
(soru 30) ve “Hazırlık aşamasında” (soru 31) seçeneklerine de yer verilmiştir.
“Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynaklarında (ÇHGK) kayıp ya da hızlı bir değişim
meydana geliyor mu?” sorusuna (soru 1), % 81,6 oranında “evet”, % 9,2 oranında
“hayır”, % 9,2 oranında “fikrim yok” cevapları alınmıştır. Bu soruya yüksek oranda
evet cevabı verilirken (p<0.001), cevapların dağılımı katılımcıların unvanlarına göre
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemiştir (p=0.644). Bu durum,
ırklarımızın sayılarının gittikçe azaldığı hatta tam olarak tanımlanamadan yok
olduklarının hayvancılık alanında çalışan kesim tarafından unvanlara bakılmaksızın
önemli ölçüde bilindiğini göstermiştir.
161
Diğer taraftan, verilen yanıtlarda her meslek grubu kendi içerisinde değerlendirildiğinde
en yüksek “evet” oranını % 86,8 ile öğrenci grubu alırken, teknik personelin “evet”
oranı % 76,5, yöneticiler düzeyinde % 76,2 olmuştur. Ayrıca, “fikrim yok” diyenler
arasında en yüksek oran da (% 13,6) teknik personele aittir. Bu durum, teknik
personelin ÇHGK’da meydana gelen kayıp ya da hızlı değişim konusuna görece olarak
iyimser yaklaştığı şeklinde değerlendirilebilir (Çizelge 4.5).
Çizelge 4.5 Soru 1’e verilen yanıtların unvanlara göre dağılımı
UNVAN
Türkiye’de ÇHGK da kayıp ya da hızlı bir değişim meydana geliyor mu?
Evet Hayır Fikrim Yok
n % n % n %
Öğretim Üyesi 84 43,1 8 36,4 7 31,8
İdareci 16 8,2 3 13,6 2 9,1
Teknik Personel 62 31,8 8 36,4 11 50,0
Öğrenci 33 16,9 3 13,6 2 9,1
Toplam 195 100 22 100 22 100
2= 4.239
p=0.644
“ÇHGK’yı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyulmakta mıdır?”
sorusuna (soru 3), % 90,8 oranında “evet”, % 5,2 oranında “hayır”, % 4,0 oranında
“fikrim yok” denmiştir. Bu sonuç aslında koruma çalışmalarına temel oluşturan
envanter ve ırk tanımlama gibi alanlarda yeterli bilgi birikimi olmadığının yansımasıdır.
Bu soruya paralel olarak, “Türkiye’de ÇHGK yeterince tanımlanmış mıdır?” sorusuna
(soru 6) verilen % 83,4 oranındaki “hayır” yanıtı, çiftlik hayvan ırklarımızın morfolojik,
fizyolojik, genetik ve davranış özelliklerini ortaya koyan yeterli çalışma bulunmadığının
katılımcılar tarafından bilindiğini göstermiştir (Şekil 4.3).
162
Şekil 4.3 ÇHGK’yı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgi ihtiyacı
“Türkiye’de ÇHGK’yı korumaya yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve finansal
destekler yeterli midir?” sorusuna (soru 12) % 6,8 oranında “evet”, % 76,2 oranında
“hayır” ve % 17,0 oranında “fikrim yok” denmiştir (Şekil 4.4).
Şekil 4.4 Yasal, yönetsel ve finansal desteklerin yeterlilik dağılımı
“Korunması öncelikli genotipler belirlendi mi?” sorusuna (soru 13) % 32,7 oranında
“evet”, % 37,6 oranında “hayır” ve % 29,7 oranında “fikrim yok” şeklinde verilen
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
0
10
20
30
40
50
60
70
80
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
163
yanıtlar değerlendirilebilir bir sonuç ortaya çıkarmamakla birlikte, ankete katılanların
yaklaşık 1/3’lük dilimler halinde önceliklerin belirlenmesini yeterli bulduğu veya
bulmadığı şeklinde değerlendirmek de mümkündür.
Benzer şekilde, “Risk kriterleri belirlendi mi?” sorusuna (soru 14) % 19,9 oranında
“evet”, % 40,6 oranında “hayır” ve % 39,5 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt
gelmiştir. Anketin 14. sorusundaki dağılıma evetin % 19, hayır ve fikrim yok diyenlerin
toplam oranının yaklaşık % 80 olması risk kriterlerinin belirlenmiş olmadığını
gösterdiği şeklinde yorumlanabilir. Ülkemizde anketin gerçekleştirildiği dönemde risk
kriterlerinin belirlenmesine yönelik çalışma bulunmamakla birlikte koruma projeleri,
temel populasyon genetiği ve uluslararası kriterler baz alınarak planlanmıştır (Şekil 4.5).
Şekil 4.5 Risk kriterlerinin belirlenme durumu
ÇHGK’nın korunmasında dünyada yaygın olarak kullanılan ve birlikte uygulanmaları
önerilen koruma yöntemleri ile ilgili olarak hazırlanan, “Kaybolma tehdidi altındaki
ırkların korunması ve ırkların risk altına girmesini önlemeye yönelik olarak hangi
koruma tedbirleri alınmaktadır?” sorusuna, (soru 15) in situ (doğal ortamında) koruma
için % 67,0 oranında “evet”, % 12,3 oranında “hayır” ve % 20,7 oranında “fikrim yok”
şeklinde; ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı) koruma için % 49,2 oranında
“evet”, % 25,4 oranında “hayır” ve % 25,4 oranında “fikrim yok” şeklinde; ex situ in
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
164
vitro (doğal ortamı dışında dondurarak) koruma için % 42,0 oranında “evet”, % 21,2
oranında “hayır” ve % 36,7 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir.
Bu sonuç katılımcıların % 33’ünün in situ koruma çalışmalardan, % 50,8’inin ex situ in
vivo koruma çalışmalardan ve % 57,9’unun ex situ in vitro koruma çalışmalardan
haberdar olmadığını göstermiştir (Şekil 4.6).
Şekil 4.6 Uygulanan koruma tedbirlerinin bilinirlik dağılımı
Şekil 4.7 Sürdürülebilir kullanım çalışmalarının yeterliliği için dağılım
0
10
20
30
40
50
60
70
İn situ Ex situ-in vivo Ex situ-in vitro
Dağ
ılım
(%
)
Evet
Hayır
Fikrim yok
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
165
“Türkiye’de ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalar yeterli midir?”
sorusuna (soru 19) % 3,0 oranında “evet”, % 81,6 oranında “hayır” ve % 15,4 oranında
“fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ülkemizde hayvancılık politikalarında
uzun vadeli sürdürülebilir kullanım politikalarının yer alması ve bu konuda araştırma
yapılması gerektiğini göstermesi bakımından büyük önem taşımaktadır (Şekil 4.7).
Şekil 4.8 Sürdürülebilir kullanımda işbirliğinin durumu için dağılım
Bu soruya paralel olarak hazırlanan, “Sürdürülebilir kullanımı geliştirmek üzere, ilgili
kesimler, bilimsel disiplinler ve diğer sektörler arasında işbirliği yapılıyor mu?”
sorusuna (soru 21), % 12,8 oranında “evet”, % 57,0 oranında “hayır” ve % 30,2
oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ÇHGK’nın sürdürülebilir
kullanımı konusunda ilgili sektörler arasındaki işbirliğinin ve mevcut çalışmaların
yetersizliğinin bir yansımasıdır (Şekil 4.8).
0
10
20
30
40
50
60
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
166
Şekil 4.9 Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşımın bilinirliği dağılımı
Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşım hakkında yeterli bilgiye sahip oldukları
söylenebilir mi? sorusuna (soru 22), % 4,3 oranında “evet”, % 79,1 oranında “hayır” ve
% 16,7 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, yetiştiricilerin
yetiştirme amaçlarına ya da bölgelerine uygun genotiplere ulaşmalarında yeterli bilgiye
sahip olmadıklarını göstermektedir (Şekil 4.9).
Şekil 4.10 “ÇHGK’nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı ile ilgili
yasal düzenleme mevcut mu?” sorusuna verilen yanıtların dağılımı
0
10
20
30
40
50
60
70
80
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
0
10
20
30
40
50
60
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
167
“ÇHGK’ nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı ile ilgili yasal
düzenleme mevcut mu?” sorusuna (soru 23), % 7,0 oranında “evet”, % 36,7 oranında
“hayır” ve % 56,3 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, Türkiye’de
ÇHGK’nın ıslahında kullanılacak ırkları sağlayan ya da ıslah çalışması sonucunda
verim artışı elde eden paydaşların sahip olacakları haklar konusunun ülke gündeminde
bulunmadığını göstermiştir. Ancak, genetik kaynakların kullanımından doğacak
yararların adil ve eşit paylaşımı günümüzde üzerinde önemle durulan bir konudur. Bu
nedenle, özellikle Türkiye gibi zengin genetik çeşitliliğe sahip bir ülkede konunun gerek
yasal gerek araştırma boyutuyla incelenmesi, yararların paylaşılması konusunda genetik
kaynaklara sahip olan ülkelerin (Anonymous 2015b) haklarının ulusal ve uluslararası
platformlarda savunulması gerekmektedir (Şekil 4.10).
Şekil 4.11 Korumaya ayrılan kaynakların yeterlilik dağılımı
“ÇHGK’nın korunmasına ayrılan kaynaklar ulusal gereksinmeleri ve uluslararası
yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?” sorusuna (soru 26), % 5,3 oranında “evet”,
% 64,1 oranında “hayır” ve % 30,5 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu
sonuç, ÇHGK’nın korunmasına ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu ve diğer taraftan
katılımcıların yaklaşık 1/3’ünün koruma çalışmalarının maliyeti ile ayrılan bütçe
konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını göstermiştir (Şekil 4.11).
0
10
20
30
40
50
60
70
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
168
Şekil 4.12 Kamuoyu farkındalığı programlarının bilinirlik durumu dağılımı
“ÇHGK’yı korumanın öneminin anlaşılmasında, kamuoyu farkındalığı oluşturmak
üzere programlar bulunuyor mu?” sorusuna (soru 27), % 12,3 oranında “evet”, % 58,5
oranında “hayır” ve % 29,2 oranında “fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Mevcut
tanıtım çalışmaları anket katılımcıları tarafından bu ölçüde düşük olarak algılanıyorsa,
kamuoyuna yönelik olarak yapılan TV-radyo programları, poster ve posta pulu
çalışmaları gibi basılı ve görsel ÇHGK tanıtım faaliyetlerinin hedef kitlelere ulaşmada
yetersiz olduğu şeklinde değerlendirilmektedir (Şekil 4.12).
Şekil 4.13 Acil müdahale sistemlerinin durumundaki bilinirliğin dağılımı
0
10
20
30
40
50
60
Evet Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
0
10
20
30
40
50
60
Evet Bazılarında Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
169
“Kaybolma tehdidi altındaki ırkların devamlılığını sağlamak için acil müdahale
sistemleri oluşturuldu mu?” sorusuna (soru 29), % 4,3 oranında “evet”, % 56,6 oranında
“sadece bazı tür ve ırklarda”, % 13,2 oranında “hayır” ve % 26,0 oranında “fikrim yok”
şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ülkemizde henüz kaybolma tehdidi altındaki ırkların
devamlılığını sağlamak için acil müdahale sistemleri oluşturulmadığından,
katılımcıların koruma çalışmalarını acil müdahale olarak algıladıklarını ve bu tip acil
müdahale ya da erken uyarı sistemlerinin henüz bilinmediğini göstermiştir (Şekil 4.13).
Pek çok ülkede farklı biçimde algılanan “erken uyarı ve tepki sistemleri” ya da “acil
müdahale sistemleri” (early warning and response systems) kavramı konusundaki
yetersiz farkındalık meslek gruplarına göre de değişim göstermemiştir (p=0,816).
Şekil 4.14 Felaket senaryolarında risk altındaki ırkların korunması ile ilgili
düzenlemelerin durumundaki bilinirliğin dağılımı
“Doğal afet, salgın hastalık, savaş gibi felaket senaryolarında risk altındaki ırkların
korunması ile ilgili düzenlemeler mevcut mu?” sorusuna (soru 30), % 0,4 oranında
“evet”, % 33,1 oranında “sınırlı ölçüde”, % 23,8 oranında “hayır” ve % 42,7 oranında
“fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Türkiye’de risk altındaki ÇHGK ile ilgili olarak
olası felaket senaryolarında alınacak tedbirler konusunda çalışma bulunmamaktadır.
Anket sonucu, katılımcıların konu hakkında görüş sahibi olmadıklarını göstermiştir
(Şekil 4.14).
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
Evet Sınırlı Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
170
Şekil 4.15 ÇHGK ulusal veri bankasının durumundaki bilinirliğin dağılımı
“ÇHGK ulusal veri bankası kuruldu mu?” sorusuna (soru 31), % 6,3 oranında “evet”,
% 27,2 oranında “hazırlık aşamasında”, % 10,6 oranında “hayır” ve % 55,9 oranında
“fikrim yok” şeklinde yanıt gelmiştir. Bu sonuç, ÇHGK ulusal veri bankasının
bulunmadığı ve henüz hazırlık çalışmalarının başlamamış olduğu konusunda
katılımcıların sadece % 10,6 sının bilgi sahibi olduğunu ortaya çıkarmıştır (Şekil 4.15).
II. Tip Sorular:
Ankette seçeneklere öncelik sırası verilmesi istenen 15 soru yer almıştır. Katılımcıların
seçeneklere 1’den 5’e kadar (bazı sorularda 1’den 4’e kadar) önem sırası vermeleri
istenmiştir.
“ÇHGK’nın korunması neden önemlidir?” sorusunda (soru 2) yer alan seçeneklerden
“Gelecekte önem kazanabilecek özelliklerin elde tutulması” % 34,1 oranında, “Uyum
yeteneği yüksek genotiplerin elde tutulması” % 27,1 oranında, “Islah çalışmalarına
temel oluşturması” % 26,9 oranında 1. öncelik olarak değerlendirilmiş; 4. önceliği
% 30,1 oranıyla “Sürdürülebilir üretim sistemlerinde kullanılması” ve 5. önceliği %
57,1 oranıyla “Eğitim, araştırma ve kültür materyali olarak kullanılması” almıştır
(Çizelge 4.6 ve Şekil 4.16).
0
10
20
30
40
50
60
Evet Hazırlık Hayır Fikrim yok
Dağ
ılım
(%
)
171
Çizelge 4.6 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
Şekil 4.16 ÇHGK korunma nedenlerinin önem sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Islah çalışmalarına
temel oluşturması 65 (26,9) 61 (25,2)** 56 (23,1) 37 (15,3) 23 (9,5)
Uyum yeteneği
yüksek genotiplerin
elde tutulması 68 (27,1) 65 (25,9)* 68 (27,1)* 41 (16,3) 9 (3,6)
Sürdürülebilir üretim
sistemlerinde
kullanılması 38 (15,9) 45 (18,8) 44 (18,4) 72 (30,1)* 40 (16,7)
Eğitim, araştırma ve
kültür materyali
olarak kullanılması 9 (3,8) 13 (5,5) 29 (12,2) 51 (21,4) 136 (57,1)*
Gelecekte önem
kazanabilecek
özelliklerin elde
tutulması
84 (34,1)* 55 (22,4)* 42 (17,1) 36 (14,6) 29 (11,8)
172
“ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu en önemli tehdit
sizce nedir?” sorusunda (soru 4) yer alan seçeneklerden “Plansız melezleme ve yapay
tohumlama uygulanması” % 48,6 oranında 1. öncelik, “Tür ve ırkların ekonomik
rekabet gücünün azalması” % 35,2 oranında 2. öncelik, “Üretim sistemlerindeki
değişimler” % 34,1 oranında 3. öncelik, “Tüketici taleplerindeki değişimler” % 33,1
oranında 4. öncelik ve “Yetiştiricinin ürün fiyatının belirlenmesinde etkisiz olması”
% 40,6 oranında 5. öncelik olarak değerlendirilmiştir (Çizelge 4.7).
Çizelge 4.7 ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu
tehditlerin önem sırası
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı en önemli tehdit sizce nedir?” sorusunda (soru 5)
verilen seçeneklerden “Bilgi yetersizliği” % 42,4 oranında 1. öncelik, “Hayvancılık ve
orman yönetimi politikalarındaki yetersizlik” % 25,7 oranında 2. öncelik, “Mera
alanlarının zayıflaması ve kaybedilmesi” % 26,4 oranında 3. öncelik; “Hayvan
hastalıklarının önlenememesi” hem % 27,9 oranında 4. öncelik hem de % 33,6 oranında
5. öncelik olmuştur. “Köyden kente göç ve işgücü kaybı” seçeneği için önceliklendirme
yapılamamıştır (Çizelge 4.8).
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Üretim
sistemlerindeki
değişimler
21 (8,5) 48 (19,5) 84 (34,1)* 57 (23,2) 36 (14,6)
Tüketici
taleplerindeki
değişimler
21 (8,6) 30 (12,2) 49 (20,0) 81 (33,1)* 64 (26,1)
Plansız melezleme ve
yapay tohumlama
uygulanması
124 (48,6)* 58 (22,7) 26 (10,2) 24 (9,4) 23 (9,0)
Tür ve ırkların
ekonomik rekabet
gücünün azalması
74 (29,2) 89 (35,2)* 41 (16,2) 30 (11,9) 19 (7,5)
Yetiştiricinin ürün
fiyatı belirlenmesinde
etkisiz olması
25 (10,2) 23 (9,4) 46 (18,9) 51 (20,9) 99 (40,6)*
173
Çizelge 4.8 ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı tehditlerin önem sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Hayvancılık ve orman
yönetimi politikaları
yetersizliği
74 (29,7) 64 (25,7)* 40 (16,1) 26 (10,4) 45 (18,1)
Bilgi yetersizliği 108(42,4)* 51 (20,0) 34 (13,3) 35 (13,7) 27 (10,6)
Köyden kente göç ve
işgücü kaybı 32 (12,9) 47 (18,9) 60 (24,1)** 51 (20,5) 59 (23,7)
Hayvan hastalıklarının
önlenememesi 17 (6,9) 32 (13,0) 46 (18,6) 69 (27,9)* 83 (33,6)*
Meraların zayıflaması
ve kaybedilmesi 33 (13,4) 54 (22,0)* 65 (26,4)* 63 (25,6) 31 (12,6)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sizce nedir?” sorusunda (soru 7) yer alan
seçeneklerden “Kaybolma riski altındaki ırkları tanımlama” % 50,0 oranında 1. öncelik,
“Fenotipik, performans ve özgün nitelikler bakımından tanımlama” % 32,5 oranında 2.
öncelik olmuş, “Moleküler düzeyde tanımlama”, “Genetik eğilimleri izleme” ve
“ÇHGK’nın tamamının tüm özelliklerini tanımlama” son üç önceliği paylaşmıştır
(Çizelge 4.9).
Çizelge 4.9 ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Kaybolma riski altındaki
ırkları tanımlama 128(50,0)* 60 (23,4) 28 (10,9) 23 (9,0) 17 (6,6)
Fenotipik, performans,
özgün nitelik tanımlama 38 (15,1) 82 (32,5)* 72 (28,6)* 37 (14,7) 23 (9,1)
Moleküler düzeyde
tanımlama 18 (7,3) 27 (10,9) 42 (17,0) 79 (32,0)* 81 (32,8)*
Genetik eğilimleri izleme 13 (5,2) 42 (16,8) 70 (28,0)** 78 (31,2)** 47 (18,8)
ÇHGK’nın tamamının
tüm özelliklerini
tanımlama
68 (27,1) 39 (15,5) 36 (14,3) 30 (12,0) 78 (31,1)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
174
“Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında öncelik sizce nedir?”
sorusunda (soru 8) yer alan seçeneklerden “Yetkili organların konunun önem ve
aciliyetini kavraması” % 48,8 oranında 1. öncelik, “Kurumsal sorumlulukların
belirlenmesi ve işbirliği sağlanması” % 35,2 oranında 2. öncelik olmuştur. “Bütçe
olanaklarının geliştirilmesi” ve “Kurumsal yapının güçlendirilmesi” sırasıyla % 27,8 ve
% 26,7 oranlarıyla 3. önceliği paylaşmış, “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” % 27,3
ve % 31,8 oranlarıyla 4. ve 5. öncelikte yer almıştır. (Çizelge 4.10).
Çizelge 4.10 Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında öncelik
sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Kurumsal yapının
güçlendirilmesi 30 (12,1) 52 (21,1) 66 (26,7)** 61 (24,7)** 38 (15,4)
Bütçe olanaklarının
geliştirilmesi 32 (12,9) 35 (14,1) 69 (27,8)* 53 (21,4) 59 (23,8)
İnsan kaynaklarının
güçlendirilmesi 24 (9,8) 27 (11,0) 49 (20,0) 67 (27,3)* 78 (31,8)*
Kurumsal sorumlulukların
belirlenmesi ve işbirliği 54 (21,3) 89 (35,2)* 34 (13,4) 46 (18,2) 30 (11,9)
Yetkili organların
konunun önem ve
aciliyetini kavraması 123(48,8)* 46 (18,3) 26 (10,3) 18 (7,1) 39 (15,5)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının tanımlanmasında öncelik
sizce nedir?” sorusunda (soru 9) yer alan seçeneklerden “Kurumlar arası işbirliği ve
koordinasyonun güçlendirilmesi” % 33,7 oranında 1. öncelik, “Kurumsal
sorumlulukların belirlenmesi” % 30,2 oranında 2. öncelik olmuştur. 3. önceliğe
“Kurumsal yapının güçlendirilmesi” atanmış (% 24,2), “Bütçe olanaklarının
geliştirilmesi” % 30,0 oranında 4. öncelik ve “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” 5.
öncelikte (% 30,4) yer almıştır (Çizelge 4.11). Yetiştirme sistemlerinin, ırka özel
ürünlerin ve pazar koşullarının tanımlanmasında kurumsal kapasite geliştirilmesi ile
ilgili seçeneklerin ilk üç öncelikte yer alması, katılımcıların bu alanda yeterli bütçe ve
yetişmiş insan kaynağının mevcut olduğunu düşündüğü anlamı taşımaktadır.
175
Çizelge 4.11 Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının
tanımlanmasında öncelik sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Kurumsal yapının
güçlendirilmesi 49 (20,0) 42 (17,1) 59 (24,1) 53 (21,6) 42 (17,1)
Bütçe olanaklarının
geliştirilmesi 33 (13,6) 33 (13,6) 39 (16,0) 73 (30,0)* 65 (26,7)
İnsan kaynaklarının
güçlendirilmesi 37 (14,8) 41 (16,4) 44 (17,6) 52 (20,8) 76 (30,4)*
Kurumsal
sorumlulukların
belirlenmesi
58 (23,4) 75 (30,2)* 60 (24,2)* 34 (13,7) 21 (8,5)
Kurumlararası işbirliği
ve koordinasyonun
güçlendirilmesi 85 (33,7)* 54 (21,4) 43 (17,1) 31 (12,3) 39 (15,5)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
“Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya koyacak bir envanter
çalışması için öncelik sizce nedir?” sorusunda (soru 10) yer alan seçeneklerden “Yetkili
organların konunun önemi ve gerekliliğini kabulü” % 53,2 oranında 1. öncelik olmuş, 2. ve
3. önceliği “Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi” ve “Kurumlar arası işbirliği ve
koordinasyonun güçlendirilmesi” sırasıyla % 30,9-28,4 ve % 31,3-27,6 oranlarıyla
paylaşmıştır. 4. öncelik % 32,3 “Bütçe olanaklarının geliştirilmesi” ve 5. öncelik % 39,0
oranında “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.12).
Çizelge 4.12 Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya koyacak
bir envanter çalışması için öncelik sırası
Öncelik Sırası n(%) Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5 Yetkililerin konunun önem
ve gerekliliğini kabulü 132(53,2)* 27 (10,9) 23 (9,3) 29 (11,7) 37 (14,9)
Bütçe olanaklarının
geliştirilmesi 36 (14,3) 37 (14,7) 44 (17,5) 81 (32,3)* 53 (21,1)
İnsan kaynaklarının
güçlendirilmesi 21 (8,4) 36 (14,3) 33 (13,1) 63 (25,1) 98 (39,0)*
Kurumsal sorumlulukların
belirlenmesi 37 (14,9) 77 (30,9)* 78 (31,3)* 38 (15,3) 19 (7,6)
Kurumlar arası işbirliği ve
koordinasyonun
güçlendirilmesi 35 (14,0)
71
(28,4)** 69 (27,6)** 36 (14,4) 39 (15,6)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
176
“Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve uygulanması için
öncelik sizce nedir?” sorusunda (soru 11) yer alan seçeneklerden “Karar makamlarının
konunun önemi ve gerekliliğini kabulü” % 43,8 oranında 1. öncelik olmuş, 2. önceliği
“Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi”, 3. önceliği “Kurumsal yapının
güçlendirilmesi” almıştır. 4. ve 5. öncelikleri ise sırasıyla % 26,7 ve % 38,3 oranlarıyla
“Bütçe olanaklarının geliştirilmesi” ve “İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi” almıştır
(Çizelge 4.13).
Çizelge 4.13 Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve
uygulanması için öncelik sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Kurumsal yapının
güçlendirilmesi 32 (12,5) 53(21,8) 82 (33,7)* 48 (20,0) 31 (12,9)
Karar makamlarının
konunun önemi ve
gerekliliğini kabulü 112(43,8)* 36(14,8) 38 (15,6) 37 (15,4) 23 (9,6)
Bütçe olanaklarının
geliştirilmesi 30(11,7) 46 (18,9) 48 (19,8) 64 (26,7)* 57 (23,8)
İnsan kaynaklarının
güçlendirilmesi 34 (13,3) 27 (11,1) 29 (11,9) 61 (25,4)** 92 (38,3)*
Kurumsal
sorumlulukların
belirlenmesi
48(18,8) 81(33,3)* 46 (18,9) 30 (12,5) 37 (15,4)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK’ nın in situ (doğal ortamında) korunmasındaki en önemli güçlük nedir?”
sorusunda (soru 16) yer alan seçeneklerden “Irkı temsil eden sağlıklı hayvan temininde
güçlük” % 28,6 oranında 1. öncelik olmuş, 2. önceliği % 30,7 oranında “Sürü takibi ve
kayıt tutmadaki güçlükler”, 3. önceliği % 23,9 oranında “Örgütlenme ve bilinç
eksikliği”, 4. önceliği % 27,5 oranında “Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği”
almıştır. 5. öncelik ise % 31,5 oranında “Destekleme ödemelerinin yetersizliği” olarak
gerçekleşmiştir (Çizelge 4.14).
177
Çizelge 4.14 ÇHGK’ nın in situ korunmasındaki güçlüklerin önem sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler(a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Örgütlenme ve bilinç
eksikliği 66 (26,2) 40(16.8) 57 (23,9)* 36 (15,2) 41 (17,4)
Sürü takibi ve kayıt
tutmadaki güçlükler 60(23,8) 73(30,7)* 44 (18,5) 44 (18,6) 24 (10,2)
Irkı temsil eden
sağlıklı hayvan
temininde güçlük 72(28,6)* 41(17,2) 48 (20,2)** 37 (15,6) 39 (16,6)
Bakım ve besleme
maliyetinin yüksekliği 26 (10,3) 46(19,3) 43 (18,1) 66 (27,8)* 57 (24,3)
Destekleme
ödemelerinin
yetersizliği
28(11,1) 38(16,0) 46 (19,3) 54 (22,8) 74 (31,5)*
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK’ nın ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı) korunmasındaki en önemli
güçlük nedir?” sorusunda (soru 17) yer alan seçeneklerden “Irkı temsil eden sağlıklı
hayvan temininde güçlük” % 36,2 oranında 1. öncelik olmuş, “Alt yapı ve insan
kaynağı yetersizliği” % 36,2 % 32,6 oranında 2. ve 3. önceliği paylaşmış, 4. önceliği
% 37,4 oranıyla “Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği” almıştır. “Kurumsal yapı
zayıflığı”seçeneği ise 1., 2., 3. ve 4. öncelikler için sırasıyla % 26,0, % 24,7, % 28,3 ve
% 20,9 oranlarında işaretlenmiş ve bir önceliklendirme yapılamamıştır. (Çizelge 4.15).
Çizelge 4.15 ÇHGK’ nın ex situ in vivo (doğal ortamı dışında canlı) korunmasındaki
güçlüklerin önem sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d) 1 2 3 4
Irkı temsil eden sağlıklı hayvan
temininde güçlük 89 (36,2)* 36(15.3) 37 (16,1) 73 (31,7)
Bakım ve besleme maliyetinin
yüksekliği 38 (15,4) 56(23,8) 53 (23,0) 86 (37,4)*
Alt yapı ve insan kaynağı
yetersizliği 55 (22,4) 85(36,2)* 75 (32,6)* 23 (10,0)
Kurumsal yapı zayıflığı 64 (26,0) 58(24,7) 65 (28,3) 48 (20,9)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
178
“ÇHGK’ nın ex situ in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak) korunmasındaki en
önemli güçlük nedir?” sorusunda (soru 18) yer alan seçeneklerden “Bilgi ve deneyim
eksikliği” % 33,7 oranında 1. öncelik olmuş, 2. ve 3. önceliği “Alt yapı ve insan
kaynağı yetersizliği” sırasıyla % 30,3 ve % 29,1 oranlarıyla almıştır. 4. öncelik % 27,4
“Başlangıç maliyetinin yüksekliği” olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.16).
Çizelge 4.16 ÇHGK’ nın ex situ in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak)
korunmasındaki güçlüklerin önem sırası
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında en
önemli güçlük nedir?” sorusunda (soru 20) yer alan seçeneklerden “Bilgi yetersizliği”
% 31,1 oranında 1. öncelik olmuş, 2. önceliği % 29,6 oranında “Örgütlenme eksikliği”
almış, 3. öncelik için “Pazar ve pazarlama koşulları”, “Kırsal alandaki yaşam koşulları”
ve “Örgütlenme eksikliği” sırasıyla % 23,0, % 22,2 ve % 21,8 oranları elde edilmiştir.
“Pazar ve pazarlama koşulları” 4. ve 5. önceliği sırasıyla % 28,1 ve % 27,6 oranlarıyla
paylaşmıştır (Çizelge 4.17).
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d) 1 2 3 4
Bilgi ve deneyim eksikliği 82 (33.7)* 48(20.8) 51 (22,2) 52 (22,6)
Alt yapı ve insan kaynağı
yetersizliği 44(18,1) 70(30,3)* 67 (29,1)* 53 (23,0)
Gen bankasındaki materyalin
tekrar kullanımındaki güçlükler 48(19.8) 60(26,0) 64 (27,8)** 62 (27,0)**
Başlangıç maliyetinin yüksekliği 69 (28,4) 53(22,9) 48 (20,9) 63 (27,4)*
179
Çizelge 4.17 ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve
uygulanmasındaki güçlüklerin önem sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Pazar ve pazarlama
koşulları 27 (10,6) 26 (10.7) 56 (23,0)* 68 (28,1)* 66 (27,6)*
Bilgi yetersizliği 79(31,1)* 50(20,6) 29 (11,9) 46 (19,0) 42 (17,6)
Kırsal alandaki yaşam
koşulları 35(13.8) 42(17,3) 54 (22,2)** 52 (21,5) 59 (24,7)**
Geleneksel ürün tanıtım,
rekabet gücü yetersizliği 57 (22,4) 53(21,8) 51 (21,0)** 48 (19,8) 36 (15,1)
Örgütlenme eksikliği 56(22,0) 78(29,6)* 53 (21,8)** 28 (11,6) 36 (15,1)
* : İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için öncelik sizce nedir?”
sorusunda (soru 24) yer alan seçeneklerden “Kayıt sisteminin ve örgütsel yapıların
güçlendirilmesi” % 27,9 oranıyla 1. önceliği almış, 2. öncelik % 26,9 oranında
“Yetiştirme yöntemleri ile ilgili eğitim ve teknik destek programları hazırlanması” ve 3.
öncelik % 31,0 oranıyla “Kayıt sisteminin ve örgütsel yapıların güçlendirilmesi” olarak
gözlenmiştir. 4. önceliği “Geleneksel ürünlerin çeşitlendirilmesi ve rekabet gücünün
artırılması” seçeneği % 29,5 oranıyla alırken, “Pazarın düzenlenmesi” seçeneği % 38,7
oranıyla 5. öncelik olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.18).
Çizelge 4.18 ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için öncelik sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Mevcut politikalarda
agroekosistem yaklaşımları
yer alması
59 (22,9) 54 (21,7) 57 (23,3) 37 (15,2) 38 (15,6)
Yetiştirme yöntemleri için
eğitim ve teknik programlar
hazırlanması 70(27,1)** 67 (26,9)* 50 (20,4) 37 (15,2) 25 (10,3)
Kayıt sisteminin ve örgütsel
yapıların güçlendirilmesi 72 (27,9)* 56 (22,5) 76 (31,0)* 27 (11,1) 19 (7,8)
Pazarın düzenlenmesi 21 (8,1) 31 (12,4) 30 (12,2) 71 (29,1)** 94 (38,7)*
Geleneksel ürün
çeşitlendirme ve rekabet
gücünün artırılması
36(14,0) 41 (16,5) 32 (13,1) 72 (29,5)* 67 (27,6)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
180
“ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak araştırmalarda öncelik sizce
nedir?” sorusunda (soru 25) yer alan seçeneklerden “Uzun dönem sürdürülebilir
kullanım ve yetiştiricilik programları hazırlanması” % 32,8 oranında 1. öncelik olmuş,
“Uzun dönem sürdürülebilir kullanım ve yetiştiricilik programları hazırlanması” ve
“Hayvan ırklarının sürdürülebilir entansif üretimi amacıyla projeler hazırlanması”
sırasıyla % 29,3 ve % 28,9 oranlarıyla 2. önceliği paylaşırken, “Kültür ırklarının, yerli
ırklar ve gıda güvencesi üzerindeki etkilerinin ortaya konması” % 30,3 oranıyla 3.
öncelikte ve “Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması”
% 26,7 oranıyla 4. öncelikte yer almıştır (Çizelge 4.19).
Çizelge 4.19 ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak araştırmalarda
öncelik sırası
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇHGK’yı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden geçirilmesi neden
önemlidir?” sorusunda (soru 28) yer alan seçeneklerden “Irkların sayı ve dağılımlarının
değişmesi” % 33,5 oranında 1. öncelik, “Yürütülen çalışma sonuçları doğrultusunda
güncelleme yapılması” % 30,0 oranında 2. öncelik, “Mevcut politikalar yetersiz
kaldığında geliştirilmesi” % 23,8 oranında 3. öncelik, “Ekonomik ve teknolojik
değişimlerin dikkate alınması” % 25,2 oranında 4. öncelik ve “Çevresel faktörlerin
değişmesi” % 34,9 oranında 5. öncelik olarak gözlenmiştir (Çizelge 4.20).
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d) 1 2 3 4
Hayvan ırklarının sürdürülebilir
entansif üretimi amacıyla projeler
hazırlanması
67 (25,9) 72 (28,9)** 58 (23,8) 53 (21,8)
Kültür ırklarının, yerli ırklar ve
gıda güvencesi üzerindeki
etkilerinin ortaya konması
54 (20,8) 51 (20,5) 74 (30,3)* 65 (26,7)
Uzun dönem sürdürülebilir
kullanım ve yetiştiricilik
programları hazırlanması
85 (32,8)* 73 (29,3)* 58 (23,8) 34 (14,0)
Yöresel üretim sistemlerinin ve
geleneksel bilginin ortaya konması 53 (20,5) 53 (21,3) 54 (22,1) 91 (37,4)*
181
Çizelge 4.20 ÇHGK’yı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden
geçirilme nedenlerinin önem sırası
Öncelik Sırası n(%)
Seçenekler (a,b,c,d,e) 1 2 3 4 5
Ekonomik ve teknolojik
değişimlerin dikkate
alınması
42 (16,9) 45 (18,8) 50 (21,3)** 59 (25,2)* 40 (17,2)
Mevcut politikalar
yetersiz kaldığında
geliştirilmesi
46(18,5) 43 (17,9) 56 (23,8)* 57 (24,4)** 36 (15,5)
Çevresel faktörlerin
değişmesi 30(12,1) 39 (16,2) 43 (18,3) 45 (19,2) 81 (34,9)*
Irkların sayı ve
dağılımlarının değişmesi 83 (33,5)* 41 (17,1) 45 (19,1) 39 (16,7) 30 (12,9)
Yürütülen çalışmalar
doğrultusunda güncelleme
yapılması
47(19,0) 72 (30,0)* 41 (17,4) 34 (14,5) 45 (19,4)
*: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek orana sahip seçenek (p<0.01)
**: İlgili öncelik sırası içindeki en yüksek ikinci orana sahip seçenek (p<0.01)
“ÇGHK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında en
önemli güçlük nedir?” sorusuna (soru 20) yanıt olarak “Bilgi yetersizliği” (b)
seçeneğine 1. öncelik sırasını veren katılımcılar, “ÇGHK’nın sürdürülebilir kullanımına
yönelik araştırmalarda öncelik sizce nedir?” sorusuna (soru 25) yanıt olarak “Yöresel
üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması” (d) seçeneğine son sıralarda
yer vermişlerdir (p<0.01). Diğer seçeneklere verilen öncelik sıraları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bu durum ÇGHK’nın sürdürülebilir kullanım
planlamalarının önemli ögelerinden biri olan yöresel üretim sistemi ve geleneksel
bilginin ortaya konmasının katılımcılarca diğer seçeneklere göre en düşük öncelikli
olarak değerlendirildiğini göstermiştir (Çizelge 4.20).
182
Çizelge 4.21 20. sorunun b seçeneği ile 25. sorunun d seçeneğinin birlikte
değerlendirilmesi
Pearson χ2: 28,087 (p<0.01)
Bilgi Yetersizliği (20 b)
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması (25 d)
Toplam 1. öncelik 2. öncelik 3. öncelik 4. öncelik
1. öncelik Birey sayısı (n) 9 13 18 36 76
Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 11.8% 17.1% 23.7% 47.4% 100.0%
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)
18.8% 25.0% 33.3% 41.4% 31.5%
Toplam % 3.7% 5.4% 7.5% 14.9% 31.5%
2. öncelik Birey sayısı (n) 11 10 18 11 50
Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 22.0% 20.0% 36.0% 22.0% 100.0%
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)
22.9% 19.2% 33.3% 12.6% 20.7%
Toplam % 4.6% 4.1% 7.5% 4.6% 20.7%
3. öncelik Birey sayısı (n) 10 4 4 10 28
Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 35.7% 14.3% 14.3% 35.7% 100.0%
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)
20.8% 7.7% 7.4% 11.5% 11.6%
Toplam % 4.1% 1.7% 1.7% 4.1% 11.6%
4. öncelik Birey sayısı (n) 7 10 9 20 46
Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 15.2% 21.7% 19.6% 43.5% 100.0%
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)
14.6% 19.2% 16.7% 23.0% 19.1%
Toplam % 2.9% 4.1% 3.7% 8.3% 19.1%
5. öncelik Birey sayısı (n) 11 15 5 10 41
Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 26.8% 36.6% 12.2% 24.4% 100.0%
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)
22.9% 28.8% 9.3% 11.5% 17.0%
Toplam % 4.6% 6.2% 2.1% 4.1% 17.0%
Toplam Birey sayısı (n) 48 52 54 87 241
Bilgi yetersizliği içindeki dağılım (%) 19.9% 21.6% 22.4% 36.1% 100.0%
Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması içindeki dağılım (%)
100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%
Toplam % 19.9% 21.6% 22.4% 36.1% 100.0%
183
“Türkiye’de ÇHGK’yı korumaya yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve finansal
destekler yeterli midir?” sorusuna (soru 12) “Hayır” cevabı verenlerin % 73,8’i
“ÇHGK’nın korunmasına ayrılan kaynaklar ulusal gereksinmeleri ve uluslararası
yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?” sorusuna (soru 26) da hayır (% 88,7)
cevabını vermiştir (Çizelge 4.22).
Çizelge 4.22 12. soru ile 26. sorunun birlikte değerlendirilmesi
Olabilirlik oranı (Likelihood ratio): 49,578 (p<0,001)
Soru 12 (Türkiye’de ÇHGK’yı korumaya
yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve
finansal destekler yeterli midir?)
Soru 26 (ÇHGK’nın korunmasına ayrılan
kaynaklar ulusal gereksinmelei ve uluslararası
yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?)
Toplam Evet Hayır Fikrim yok
Evet Birey sayısı (n) 5 4 7 16
Soru 12 içindeki dağılım (%) 31.2% 25.0% 43.8% 100.0%
Soru 26 içindeki dağılım (%) 35.7% 2.4% 8.8% 6.1%
Toplam % 1.9% 1.5% 2.7% 6.1%
Hayır Birey sayısı (n) 9 149 44 202
Soru 12 içindeki dağılım (%) 4.5% 73.8% 21.8% 100.0%
Soru 26 içindeki dağılım (%) 64.3% 88.7% 55.0% 77.1%
Toplam % 3.4% 56.9% 16.8% 77.1%
Fikrim yok Birey sayısı (n) 0 15 29 44
Soru 12 içindeki dağılım (%) .0% 34.1% 65.9% 100.0%
Soru 26 içindeki dağılım (%) .0% 8.9% 36.2% 16.8%
Toplam % .0% 5.7% 11.1% 16.8%
Toplam Birey sayısı (n) 14 168 80 262
Soru 12 içindeki dağılım (%) 5.3% 64.1% 30.5% 100.0%
Soru 26 içindeki dağılım (%) 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%
Toplam % 5.3% 64.1% 30.5% 100.0%
184
III. Tip Soru:
Ankette yer alan 32. soruda, katılımcılara ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’de ve
dünyada yürütülen çalışmaların hangilerinden haberdar oldukları sorulmuş, bilgi sahibi
olduklarını işaretlemeleri istenmiştir. Bu soruya verilen yanıtlara ilişkin dağılım grafiği
şekil 4.16’da verilmiştir.
Şekil 4.17 ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’de ve dünyada yürütülen
çalışmalardan haberdar olma durumu
TR : ÇHGK Türkiye Durum Raporu (% 35,8)
UK : HGK’yı Koruma Ulusal Komitesi (% 29,8)
Y : HGK Koruma Yönetmeliği (% 27,5)
DR : Dünya ÇHGK I. Durum Raporu (% 13,6)
D : DAD-IS (Domestic Animal Diversity Information System) (% 22,3)
E : EFABIS (European Farm Animal Biodiversity Information System) (% 17,7)
I : I. Uluslararası HGK Konferansı (% 12,1)
KP : HGK Küresel Eylem Planı (% 21,5)
SR : HGK Stratejik Öncelik Raporu (% 11,3)
0
5
10
15
20
25
30
35
40
TR UK Y DR D E I KP SR
Fark
ınd
alık
Dü
zeyi
(%
)
Çalışma
185
Katılımcıların % 35,8 oranıyla en fazla 2004 yılında TAGEM tarafından hazırlanarak
FAO’ya sunulan ÇHGK Türkiye Durum Raporu hakkında bilgi sahibi oldukları
görülmüştür. Bunu % 29,8 oranıyla HGK’yı Koruma Ulusal Komitesi ve % 27,5
oranıyla HGK Koruma Yönetmeliği izlemektedir. Türkiye’deki çalışmalar farkındalık
açısından ilk sıralarda yer almakla birlikte, katılımcı profili göz önüne alındığında bu
oranların düşüklüğü dikkat çekici bulunmuştur.
DAD-IS Evcil Hayvan Genetik Çeşitliliği Bilgi Sistemi’nin (Domestic Animal
Diversity Information System) bilinirliği % 22,3 oranında gözlenirken Türkiye’nin bağlı
olduğu ve veri girişi yaptığı EFABIS Avrupa Çiftlik Hayvan Biyoçeşitliliği Bilgi
Sisteminin (European Farm Animal Biodiversity Information System) bilinirliği ise
% 17,7 oranında kalmıştır. Diğer taraftan % 21,5 oranında işaretlenen HGK Küresel
Eylem Planı’nın bir alt başlığı olarak yer alan, HGK Stratejik Öncelik Raporu’nun
katılımcıların % 88,7’si tarafından bilinmediği ortaya çıkmıştır. Bu durum, HGK
Küresel Eylem Planı’ndan haberdar olan az sayıdaki kaltılımcının da konudan,
içeriğinden çok isim olarak haberdar olduklarını göstermiştir. Yine, hayvan genetik
kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımında kilometre taşı olarak kabul
edilen ve 2007 yılında İsviçre’nin İnterlaken kentinde onaylanan Dünya ÇHGK I.
Durum Raporu (% 13,6) ve İnterlaken Konferansı olarak da bilinen I. Uluslararası HGK
Konferansı (% 12,1) son sıralarda yer almıştır.
Bu durum, Türkiye’deki çalışmalardan görece daha çok haberdar olunduğunu,
çoğunlukla uluslararası çalışmaların verildiği diğer maddelerin ise bilinirlik oranının
daha da düşük olduğunu göstermiştir.
IV. Tip Soru:
ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili olarak katılımcıların görüş ve
önerilerini belirtmeleri için anketin son sorusu olan 33. soruda “ÇHGK’nın korunması
ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili görüş ve önerileriniz” şeklinde açık uçlu bir bölüm
ayrılmıştır. ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki yorumlar
Koruma; Envanter ve Tanımlama; Sürdürülebilir Kullanım ve Islah; Mevzuat ve
186
Örgütlenme; Bütçe, Eğitim ve Diğer Konular olmak üzere beş gruba ayrılmıştır. IV. tip
soru için yapılan yorumların içeriğine müdahale edilmemekle birlikte yazım hataları
düzeltilmeye çalışılmıştır (EK 2).
Koruma başlığı altında yapılan sınıflamada; korumanın önemini vurgulayan ve
etkinliğinin sağlanması yönünde önerilerin yer aldığı geri dönüşler alınmıştır. Koruma
çalışmalarında önceliklendirmenin sınırlı bütçe imkanlarının etkin kullanımı açısından
yararlı olacağı vurgulanmış ve Güney Anadolu Kırmızısı sığır ırkı için önlem alınması
tavsiye edilmiştir. Koruma yöntemlerinden in situ koruma ağırlıklı olarak önerilirken,
akrabalı yetişmenin önüne geçmek üzere çok sayıda materyalin ex situ in vitro yöntemle
korunması gerekliliği belirtilmiş, mevcut koruma populasyonlarının sayısının artırılarak
her iki yöntemin bir arada uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.
Envanter ve tanımlama başlığında; tür düzeyinde belirleme talebinden, kayıt sistemi
kurulması, kaba survey ve risk durumlarını ortaya koyan ayrıntılı envantere kadar geniş
bir yelpazede öneriler bulunmaktadır. Irkların fenotipik ve genotipik tanımlamalarının
yapılması, verim ve hastalıklara direnç çalışmaları yapılması yanıtlar arasında yer
almıştır. Kanatlı türlerinde yeterli çalışma bulunmadığı belirtilmiştir.
Sürdürülebilir kullanım ve ıslah başlığı altında yapılan sınıflamada; yerel genetik
kaynaklardan elde edilen Afyon Manda kaymağı gibi ürünlerin premium ürünler olarak
satılmasını sağlamanın önemine değinilmiş, saf ırklar için yarış düzenlenerek derece
alanlara ödül verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kültür ırklarının artı ve eksi yönlerinin
çok iyi tahlil edilmesi, sonuçları üzerinden fayda ve zararlarının netleştirilmesi gerektiği
vurgulanmıştır. Her yer ve konumda büyük işletmelerin faydalı olmadığı, küçük
işletmelere uygun bölgeler tespit edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Küresel ısınma,
iklim değişiklikleri ve çevre şartlarının değişimi ile beraber kültür ırklarının
yetiştirilmesi ve verim sağlamada güçlükler ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu
görüşler arasında yer almıştır. Bölgeye adapte olmuş mevcut yerli ırklarla çalışmanın ve
bu ırkların genetik kaynak olarak korunmasının gelecekte insan beslenmesinde gerekli
hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin en önemli kaynakları olacağı ifade edilmiştir.
187
Mevzuat ve örgütlenme başlığında; yetiştirici düzeyinde her ırk için yetiştirici
birliklerinin, ırkların korunması ve geliştirilmesinde anahtar göreve sahip olduğunun,
dünya örneklerinde de görüldüğü belirtilmiş, çiftçi örgütlenmesi ürün-pazarlama
sistemlerinin kurulması gerektiği vurgulanmış, hali hazırda HGK projesi kapsamındaki
ırkların (Sakız, Kıvırcık koyun ırkları) damızlık amaçlı arandığı ancak yetiştirici
taleplerine cevap verilemediği ifade edilmiştir. Kurumlar arası koordinasyonun ve
ulusal eylem planının önemine dikkat çekilmiş, yetkili organların bilgilendirilmesi
gerektiği gelen görüşler arasında yer almıştır. Katılımcı yorumlardan biri ise, günümüz
dünyasında TAGEM bünyesindeki araştırma enstitülerinin öncelikli araştırmalarının
genetik kaynaklar olmaması, özellikle dış pazara yönelik sektör-kamu projelerine ağırlık
verilmesi ve sektörün taleplerinin dikkate alınması gerektiği yönündedir.
Bütçe, eğitim ve diğer konular başlığı altında; yeterli kaynak ayrılarak sürdürülebilir
çalışma ortamı sağlanması ve ÇHGK’nın korunmasında çalışacak kişilerin temel bilgi
ve becerilerinin artırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu konudaki tüm çalışmaların tabana
yayılması ve diğer bilim insanları ile işbirliği yapılmasının çalışmaların etkinliğini
artıracağı ifade edilmiştir. Öncelikli olarak eğitim, bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması
ile kontrolsüz hayvan hareketleri ve melezlemeleri engelleyici bir yapılanmaya
gidilmesi gerektiği gelen görüşler arasındadır.
4.3 Türkiye’de Yetiştiriciliği Yapılan Çiftlik Hayvanları Türlerinde Koruma
Önceliklerinin Tespiti
Değişen koşullarda geleceğin iklim, barınak yem, ürün talebi ve sağlık koşullarının
bugünden öngörülebilmesi güçtür. Koruma önceliklerinin belirlenmesinde ilk olarak
hayvansal üretim materyali olan HGK’nın mevcut durumunu ortaya koyan kapsamlı
veri elde edilmesi gerekmektedir.
Yerli ırklar, yetiştirildikleri bölgenin özel koşullarına çok iyi uyum sağlamış, verimleri
düşük de olsa özgün niteliklere sahip olan, olumsuz çevre koşullarında yaşayıp
üreyebilen, düşük değerli yem kaynaklarını değerlendiren ve bitkisel üretime uygun
olmayan bölgelerde et, süt ve iş verimi sağlayan hayvanlardır. HGK’nın korunması ve
188
sürdürülebilir kullanımının sağlanmasının Türkiye hayvancılığının gelişimi açısından
önemi ve potansiyel yararları değerlendirildiğinde;
Irkı temsil eden hayvan populasyonlarının koruma altına alınmasıyla, yararlı
olduğu bilinen ya da potansiyel olarak yararlı olabilecek gen ya da gen
kombinasyonları elde tutulabilecektir. Bu sayede ıslah çalışmalarına temel
oluşturacak genotipik varyasyon kaybedilmeden heterozis avantajından
yararlanılabilecektir.
Irk tanımlama ve tescil çalışmaları uluslararası alanda sınai mülkiyet haklarının
kazanılması konusunda ülkemize olanak ve saygınlık kazandıracak, ekonomik
katkı sağlayacaktır.
Hayvan genetik kaynakları önemli bir eğitim, araştırma ve kültür materyalidir.
Bölge kültürünün ve geleneğinin bir parçası olan yerli ırklara ait gen
koleksiyonu geleceğin sigortası konumundadır.
Genetik günümüzde en hızlı gelişen bilim dalı olarak kabul edilmektedir. Yakın
gelecekte özellikle verim ve dayanıklılığı kontrol eden genler ticari bir meta
haline geleceğinden, her ülkenin sahip olduğu hayvan genetik kaynaklarını
koruması zorunlu görülmektedir.
Mevcut şartlarda ekonomik önemi olmayan verim ve verim dışındaki bazı
özellikleri ve bu özelliklere sahip genotiplerin gelecekte hangi ölçüde aranılır
olacağını bugünden kestirmek güçtür. İklim, barınak, yem, tüketici talepleri ve
sağlık koşullarının değişmesi durumunda adaptasyon yeteneği yüksek, yetersiz
koşullara dirençli genotiplerin korunması gerekmektedir.
Düşük girdi ile üretim yapılan ve bu üretim tarzının sürüp gideceği bilinen
yörelerin değerlendirilmesindeki rolleri nedeniyle genetik kaynaklarının
korunması önem taşımaktadır.
Türkiye’de kapsamlı bir HGK envanter çalışması henüz gerçekleştirilememiştir. Ancak
bilinen hayvan ırklarının tamamının süresiz olarak koruma altına alınması büyük bir
189
mali kaynak, organizasyon ve emek gerektirmektedir. Bu nedenle genotiplerin koruma
altına alınma önceliklerinin belirlenmesi, hayvan genetik kaynakları üzerindeki
tehditleri belirlemeye yönelik araştırmalar yapılması ve en önemlisi entansif, yarı
entansif ve ekstansif üretim sistemlerinde Türkiye’nin coğrafi ve sosyo-ekonomik yapısı
dikkate alınarak sürdürülebilir kullanım için uzun dönem stratejileri belirlenmesi
gerekmektedir. Korumada öncelik sırası oluşturmak ve sürdürülebilir kullanım için
gerekli önlemleri almak, kaynakların daha akıllıca ve etkin kullanımı için gereklidir.
HGK’da önceliklendirme yapılabilmesi için kaybolma riskinin tahmin edilmesi ve
koruma değerinin ortaya konabilmesi gerekmektedir. Anonymous (2010b)’ye göre,
ırkın varlığını sürdürmesi ile ilgili populasyon büyüklüğü ve değişimi, coğrafi dağılımı,
yürütülen ıslah çalışmaları ve yetiştirici tercihi gibi kriterler dikkate alınarak koruma
değeri belirlenmekte ve kaybolma riski tahmin edilebilmektedir.
Hayvan ırklarında verim, hastalıklara dayanıklılık, adaptasyon yeteneği, ırka özgü
ürünler ve kültürel değer gibi başlıklar altında önceliklendirmeden söz etmek
mümkündür. Bu amaçla alınması gereken tedbirlerden bazıları aşağıda sıralanmıştır;
Tescil edilen ırklarla ilgili morfolojik, fizyolojik ve DNA düzeyinde tanımlama
bilgilerindeki eksiklikler giderilmelidir.
Üzerinde hiç çalışma yapılmamış özgün ırkların tespiti, tanımlanması ve koruma
altına alınması yönünde girişimler başlatılmalı veya hızlandırılmalıdır.
Irka özgü özel ürünleri belirlemeye yönelik araştırmalarla, bu ürünler ön plana
çıkartılarak pazar yaratılmalı veya mevcut pazarlar çeşitlendirilmelidir.
Yerli hayvan ırklarının hastalık direnci, adaptasyon gibi özel nitelikleri araştırma
kurumları arasında sağlanacak işbirliği ile ortaya konulmalıdır.
İklim değişikliğinin yerli hayvan ırkları üzerine etkileri ortaya konulmalıdır.
Üretim çevresi ve ekosistem servisleri de dahil olmak üzere HGK’ya ait bilginin
bir yerde toplandığı ve paylaşıldığı erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır,
Alt yapı ve insan kaynakları geliştirilmelidir.
190
5 .TARTIŞMA VE SONUÇ
Gibson (2009)’a göre, evcilleştirmeden sonraki yaklaşık 10.000 yılda çiftlik
hayvanlarının çeşitli şekillerde ve yoğun olarak doğal ve yapay seleksiyonu bir daha
tekrarlanamayacak özgün bir deney olarak kabul edilmektedir. Bu deney sonucunda
ortaya çıkan bazı genotipler kuşkusuz düşük girdili hayvancılık sistemlerine seçenek
sunma potansiyeline sahipken, bazıları yüksek girdili sistemlere değer katacak genetik
özelliklere sahip olabilmektedir. Bunlar aynı zamanda uyumluluğun (fitnes), hastalık
direnci ve verim özelliklerinin genetik kontrolünün anlaşılmasında değerli birer veri
kaynağıdır. Generasyon bilgisi, geçim koşullarının iyileştirilmesi ve gıda güvencesi
açısından sahip olduğu potansiyel ortaya konamadan, bu büyük evrimsel deneyin
ürünlerinden küçük bir kısmının bile kaybedilmesi muazzam bir kayıp olarak
değerlendirilmektedir.
Yok olma riski altındaki dünya çiftlik hayvan ırklarının oranı 2005 yılından 2014 yılına
kadar % 15’den % 17’ye yükselmiştir. Populasyon verileri bulunmadığı için % 58
oranında risk durumu bilinmeyen kategorisinde hayvan ırkı bulunmaktadır (Şekil 5.1).
Şekil 5.1 Dünya çiftlik hayvan ırklarının risk durumu
191
Bu nedenle risk altında oldukları belirtilen oran aslında düşük bir orandır. Irkların risk
durumlarının izlenmesi bu nedenle faaliyetlerin etkinliği için büyük önem taşımaktadır.
Toplam populasyon büyüklüğü yeterli olsa da ırk içi genetik varyasyonda gözlenen
kayıplar da önemli sorun oluşturmaktadır. Eğer etkili faktörler daha iyi anlaşılırsa
genetik kaybın önlenmesi için daha etkin eylemler uygulamaya koyulabilecektir. HGK
açısından öngörülen risk faktörleri üzerinde ilgili paydaşlar hemfikir olsa da belirli
ırklar ve belirli koşullar altında bu risklerin büyüklükleri ve etkileme yoları tam olarak
açıklığa kavuşturulamamıştır (Anonymous 2015a).
Genetik kaynakların korunması dünyanın gündemindeki bir konu olup, gelişmiş
ülkelerde hayvan genetik kaynakları sürdürülebilir olarak koruma altına alınmaktadır.
Koruma altına alınan bu ırklar üzerinde pek çok araştırma yapılmakta ve koruma
yöntemleri optimize edilmektedir. Ülkemizde ırk özelliklerine dayalı detaylı bir sayım
yapılamadığından ırkların bugünkü sayıları hakkında kesin rakamlar vermek mümkün
olmamaktadır. Bunun sonucu olarak hangi ırkların tehdit altında olduğu açıkça ortaya
konamamaktadır. Ancak yerli ırkların her geçen gün yerini kültür ırklarına bıraktığı,
yeterince değerlendirilmediği hatta bazı ırkların daha tam olarak tanımlanamadan yok
olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Bu yok oluşun önüne geçmek
amacıyla yürütülen proje için bazı ırklarda ırkın bilinen tüm özelliklerini taşıyan ve
hastalıklardan arî hayvan bulunmasında dahi zorluk çekilmektedir.
Hayvancılığın sorunlarının münferit tedbirlerle çözülmesi olası görülmemektedir.
Bunun yerine, sorunların çözümünde farklı sosyal, ekonomik, ekolojik bakış açılarını da
içine alan bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir. Günümüzde değişen gereksinimleri
karşılamak için politika ve teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir (Gerber vd.
2010). Bilgi eksikliğinin hızla giderilmesi zorunluluk olarak algılanmalı, Türkiye’nin
hayvancılık envanteri çıkarılarak kolay güncellenebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bu
amaçla; GTHB ile TÜİK başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar yanında
hayvancılık sektörünün tüm paydaşları arasında işbirliği sağlanmalıdır.
Hayvan mevcudu ırklar temelinde, verimleri ise ölçümlenerek tespit edilmeli, bu
bilgilerin sürekli olarak güncellenebileceği bir oluşum yapılandırılmalıdır. Türkiye
192
genelini temsil eden saptama alanları oluşturularak gerekli bilgilerin bu örnek
alanlardan edinilmesi ve Türkiye’ye genellenmesi doğru ve kolay güncellenebilir bilgi
üretiminde bir başka seçenek olarak dikkate alınabilir. Kurulacak bilgi toplama sistemi
hayvan, hayvan sağlığı ve ürün izlemeye de olanak sağlayacak şekilde
yapılandırılmalıdır.
Hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili hedefler;
Öncelikle kaybolmakta olan tüm evcil hayvan ırklarının koruma altına alınması,
Irkların fenotipik ve genotipik olarak tanımlanması,
Gen bankalarının devamlılığının sağlanması ve geliştirilmesi,
Yerinde koruma yöntemi uygulamasının yaygınlaştırılması,
Sürdürülebilir bir koruma sisteminin oluşturulması,
Arşiv- dokümantasyon birimi oluşturulması,
Kamuoyunun konunun hassasiyeti noktasında bilinçlendirilmesi,
Ulusal ve uluslararası programlara entegrasyon sağlanması,
Eğitim ve yayım çalışmaları yapılması olarak belirlenmiştir.
Hayvan genetik kaynaklarının korunması işgücü, alan, masraf, bilgi ve organizasyon
becerisi gerektirmektedir. Bu nedenle sürdürülebilir bir koruma sisteminin kurulması
zorunludur. Halkın koruma programına aktif olarak katılımının sağlanması ve korumaya
alınan hayvan populasyonlarının genişletilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca dondurarak
saklama yönteminin de etkin olarak kullanılmasıyla hayvan genetik kaynaklarında
yaşanan erozyonun önüne geçilebilecektir.
Diğer taraftan, bölge kültürünün ve geleneğinin bir parçası olan hayvan genetik
kaynaklarının kamuoyuna tanıtılması ve paha biçilemeyen bu genetik zenginliklerin
toplumla paylaşılması, konunun önemi ile ilgili gündem oluşturacağından, kamu kurum
ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, özel sektör ve yerel halkın koruma
projesine desteği sağlanacak ve koruma programlarında aktif olarak rol almaları söz
konusu olabilecektir. Gelecekte ıslah çalışmalarına temel oluşturacak yerli genotipik
193
varyasyonun sürdürülebilir olarak koruma altına alınması, ırkların tüm yönleri ile
tanımlanması sağlanmalıdır.
Bu çerçevede, yok olma tehdidi altında bulunan ırk ve populasyonların tespit edilmesi,
geçmiş dönemde tespit edilen ve koruma altına alınan ırklarla yapılan; enstitülerde canlı
olarak, dondurularak ve halk elinde koruma, DNA düzeyinde tanımlama çalışmalarının
devamı ve eksikliklerinin tamamlanması yönünde faaliyetler sürdürülmelidir. Diğer
taraftan yasal düzenleme çalışmaları yapılması, kamuoyunun konunun önemi
noktasında bilinçlendirilmesi ve alt yapı-insan kaynaklarının güçlendirilmesi yönünde
çalışmalar artırılmalıdır.
5.1 Korumada Dünyada Yürütülen Uygulamaların Değerlendirilmesi
HGK II. Dünya Durum Raporu’na göre (Anonymous 2015a), ülkelerin büyük bir
çoğunluğunda (% 82) en az bir ırk için in situ koruma programı bulunduğu
bildirilmektedir. Ex situ in vivo ve ex situ in vitro koruma programlarının in situ koruma
kadar yaygın olmadığı belirtilmektedir (Çizelge 5.1).
Çizelge 5.1 Dünyada koruma faaliyetlerinin durumu (Anonymous 2015a)
Bölge Ülke
sayısı
Koruma Programı (%)
In situ Ex situ in vivo Ex situ in vitro
Afrika 40 70 48 30
Asya 20 90 80 65
Güneybatı Pasifik 7 71 29 14
Avrupa ve Kafkaslar 35 100 69 86
Latin Amerika ve Karayip Adaları 18 83 72 61
Kuzey Amerika 1 100 100 100
Yakın ve Orta Doğu 7 71 71 29
Dünya 128 84 63 55
194
Paiva vd. (2016)’ya göre güncel çalışmalar gen bankalarında muhafazanın in situ
populasyonları sürdürmekten çok daha maliyet etkin olduğunu göstermektedir. Bir
kanatlı populasyonunun in situ yöntemle 20 yıldan uzun bir süreçte korunması ile gen
bankasında korunması karşılaştırıldığında, sonuçlar gen bankalarının koruma maliyetini
% 90’dan fazla azalttığını göstermiştir (Silversides vd. 2012). Endonezya’da devlet
tarafından, 56 baş Gembrong keçisini 10 yıl boyunca korumak için (714 ABD/keçi/yıl)
400.000 ABD’den fazla harcama yapılmıştır. Bu yaklaşımın ekonomik olarak
sürdürülebilirliği tartışılmaktadır (Anoymous 2015a)
Gıda ve Tarım Hayvan Genetik Kaynakları 2. Dünya Durum Raporu hazırlığında
kullanılan 30 OECD ülkesi ve 5 BRICS ülkesinin de aralarında bulunduğu 98 OECD
üyesi olmayan ülkeden toplam 128 resmi ülke raporu temelinde, hayvan genetik
kaynakları yönetimi faaliyetlerinde etkili olan faktör ve belirteçleri ortaya koymak üzere
yapılan bir araştırmada, HGK çeşitliliği, karakterizasyon, ıslah programları, koruma
programları, HGK yönetim kapasitesi ve biyoteknoloji kullanımı alanları ele alınmıştır.
Ekonomik ve kalkınma göstergelerine ilişkin olarak, tarımsal bilimlerle uğraşan
araştırmacı sayısı (r=0,643) ve GSYİH (r=0,516) korelasyon göstermektedir. Bu
nedenle araştırma kapasitesi, HGK ile ilgili faaliyetlerin etkinliğini ve HGK-KEP’in
uygulanmasını sağlayan temel etmenlerden biri olarak görülmektedir (Leroy vd. 2016).
Gelişmekte olan ülkelerde HGK’nın büyük bir kısmı risk altında bulunmaktadır. Bu
ülkelerde koruma için ayılan finansal kaynakların sınırlı olduğu göz önüne alındığında,
koruma çalışmalarına uygun bir yön verebilmek için ekonomik analizlerin önemli bir
rol oynayabileceği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede:
1- HGK nın farklı topluluklara sağladığı ekonomik katkının belirlenmesi
2- Maliyet etkin önlemlerin (ölçütlerin) tanımlanması yoluyla HGK koruma
önceliklerinin değerlendirilmesi
3- HGK koruma desteklemeleri için ekonomik teşviklerin ve kurumsal
düzenlemelerin oluşturulması gerekmektedir (Anonymous 2004b).
195
HGK yönetimi kavramı teorik anlamda koruma ve sürdürülebilir kullanımın birlikte
uygulanmasını ve aynı zamanda uyumunu gerektirmektedir. Bu nedenle, koruma
genetik materyalin saklanmasından çok, endüstriyel ve geleneksel tarımsal üretim
dinamiklerini de kapsayan daha geniş bir stratejinin bir parçası haline gelmektedir. Bu
bakış açısıyla HGK yönetiminin yasal çerçevesinin etkinliği yaygın ve sistematik
oluşuna bağlıdır (Ingrassia vd. 2005).
Drucker vd. (2001)’e göre ise;
1- HGK koruma programı maliyetlerinin uygunluğunun belirlenmesi
2- Risk altındaki ırkın gerçek ekonomik öneminin belirlenmesi
3- HGK yetiştiricilik programlarında önceliklerin belirlenmesi gerekmektedir.
5.2 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Koruma Yöntemlerinin Uygulanabilirlikleri
Türkiye’de hemen tamamı TAGEM koordinatörlüğünde yürütülmekte olan koruma
çalışmalarının yüksek maliyetli olması, koruma programının devamlılığı açısından
büyük bir risk oluşturmaktadır. Dünyada bir arada uygulanması önerilen her üç koruma
yöntemi de (ex situ in vivo, ex situ in vitro ve in situ) TAGEM sorumluluğunda hayata
geçirilmiştir. Her ne kadar üzerinde durulan genotiplerin tanımlanması ve ırkın
devamlılığının sağlanması açısından bu çabalar önem arz etse de, korumada başarılı
olarak değerlendirilebilecek ülkelerin hayvan genetik kaynaklarını tanımlama, izleme,
üretim sistemleri, işletme yapıları, maliyet, yetiştirici ve tüketici eğilimi gibi pek çok
alanda daha zengin ve düzenli olarak ulaşılabilen verilerle çalışmalarını planladıkları
görülmektedir.
Dondurarak saklama yönteminin başlangıç maliyeti yüksek olmakla birlikte uzun
dönemde avantajlı hale gelmekte ve bu yöntemle çok sayıda materyal
saklanabilmektedir. Türkiye’de çok sayıda kurum ve araştırıcının katılımıyla, 9,5
milyon TL kadar bir bütçe harcanarak yürütülen TÜRKHAYGEN-I projesi
kapsamında kurulan iki gen bankası ile ex situ in vitro koruma yöntemi uygulamaya
konulmuştur. Banka materyallerinde örnekleme yoluyla rutin canlılık kontrolleri
yapılmaktadır. Ancak, 2012 yılında projenin tamamlanmasından sonra geçen beş yılda
196
gen bankalarına herhangi bir genetik materyal girişi bulunmamaktadır. Bu çerçevede,
diğer yöntemlerle birlikte kurulan ex situ in vitro koruma programının yaygın olarak
uygulanabilirliğinin sağlanması için Türkiye’nin alt yapı ve insan kaynaklarının
güçlendirilmesi gerekmektedir. Dondurarak koruma çalışmaları açısından Türkiye
çapında bulunan tüm hayvan ırklarını kapsayacak şekilde gen bankasının yeterli
sayıda genetik materyalin dondurularak saklanması ile geliştirilmesine ve
TÜRKHAYGEN-I projesi kapsamında yürütülen karakterizasyon çalışmalarının
benzeri ve devamı niteliğinde faaliyetlerin yürütülmesine ihtiyaç duyulmaktadır
(Anonim 2015).
Koruma altına alınan türlerde çeşitli genotipler çizelge 2.8’de yer almaktadır.
BDUTAE’de koruma altında bulunan Güney Karaman koyun ırkı için çeşitli
dönemlerde yapılan saha taramalarında ırk özelliği taşıyan hayvan bulmada güçlükler
yaşanmıştır. Benzer durumla karşılaşılan ERFP’ye üye ülkelerde koruma kapsamındaki
bazı populasyonlar örnek sayısının yetersizliği nedeniyle ırkı temsil etmeyeceği için ve
harcanan bütçe düşülerek koruma kapsamı dışına alınmakta ya da melezleme yoluna
gidilmektedir (Anonymous 2013)
Diğer taraftan, Türkiye’de dondurarak koruma yönteminin uygulandığı gen bankalarına
alınacak hayvanlara ait örneklerin yürürlükteki mevzuat gereği çeşitli hastalıklardan ari
olması gerekmektedir. Bu durum, TÜRKHAYGEN-I projesi süresince ırkının bilinen
bütün özelliklerini taşıyan hayvanların genetik materyallerinin gen bankalarına
alınmalarını engellemiş, Anadolu Mandası’na ait sadece DNA örnekleri temin
edilebilmiştir.
Bursa GTH Müdürlüğü bünyesinde canlı korumanın yapıldığı Bursa Beyazı, Bursa
Beyazı-Alaca ve Hatay Sarısı ipekböceği hatları bulunmaktadır. Ancak, çevresel
faktörlere son derece duyarlı böceklerin şehirleşmenin yoğun olduğu bu bölgede koza
örmemesi, deneyim ve uzmanlık gerektiren personel bulunmasındaki zorluklar ve son
yıllarda yürütülen birkaç pilot çalışma dışında yetiştirici elinde koruma yönteminin
uygulanamaması projenin sürdürülebilirliği açısından endişe vericidir. Ekonomik
önemini yitirdiği kabul edilmekle birlikte, tarihsel ve kültürel öneme sahip olan
197
ipekböceği populasyonlarının korumasında alternatif bir yöntem arayışı önerilebilir.
Dünyada ve Türkiye’de ipekböceği genetik kaynaklarının korunmasında uzun dönem
koruma sağlayabilecek dondurarak koruma yönteminin uygulandığı bir çalışmaya
rastlanmamıştır. Söz konusu bu durum, ülkemiz için korumada öncelikli bu ipekböceği
genotiplerinin yumurtalarının uzun süreli muhafazasına ilişkin bir yöntemin
geliştirilmesine yönelik bir Ar-Ge çalışması yapılması gerekliliğini düşündürmektedir.
TAGEM araştırma enstitüleri ve diğer GTHB birimlerinde canlı materyalin muhafaza
edilmesinde, bütçe gereksinimlerinin yanı sıra koruma proje liderliği görevini yürütecek
uzman personel açığı başından itibaren sürmektedir. Bakanlık-üniversite işbirliğinin
güçlendirilmesi sorunun aşılmasına katkı sağlayacaktır.
5.3 Sürdürülebilir Kullanımda Dünyada Uygulanan Yöntemlerin Değerlendirilmesi
HGK II. Dünya Durum Raporuna göre (Anonymous 2015) sürdürülebiliğin önemli bir
unsuru olan hayvan ıslahı programlarının ülkelerin pek çoğunda bulunduğu
bildirilmektedir. Ancak bu ıslah programlarının büyük bir çoğunluğu başlangıç
düzeyindedir ve hatta bazı ülkelerde performans kayıtları ve seleksiyon çalışmaları hiç
bulunmamaktadır. Geliştirilen genetik materyallerin dağıtımında da eksiklikler
bulunmaktadır. Genomik seleksiyon alanında yapılan son çalışmalar bazı özelliklerde
genetik ilerleme sağlama hızını artırmak üzere fırsatlar sunmaktadır. Ancak, genomik
seleksiyon ülkelerin büyük bir kısmında fenotipik veriye sahip çok büyük referans
populasyonlar ve alt yapı gerektirmesi gibi sınırlamaları nedeniyle
uygulanamamaktadır.
Yeni Zelanda ve Avusturalya’da uzun yıllardır sürdürülmekte olan ıslah programları
çok iyi gelişme göstermiştir. Az sayıda tür ve ırka odaklanan ıslah programlarında
yetiştirici birlikleri ve hayvan yetiştiricileri kooperatifleri anahtar rol oynamaktadır.
Devlet ve araştırma kurumları bazı faaliyetleri desteklemekle birlikte son karar
yetiştiricilerin elindedir.
198
Güneybatı Pasifiğin küçük ada ülkelerinde ıslah programlarına az rastlanmakta mevcut
olanlar da başlangıç düzeyinde değerlendirilmektedir. Yetiştirici örgütleri yeterince
gelişmemiştir ve devletin öncülüğündeki birkaç ıslah programı bulunmaktadır. Özel
sektörün zaman zaman girişimleri olmakla birlikte, yetiştiricilerin katılımı sınırlıdır.
İthal edilen kültür ırkları ile yapılan melezlemeler sonucu yerli ırklar yerini kültür
ırklarına bırakmaktadır.
Polonya’da sığır ıslahı çalışmaları II. Dünya Savaşından sonra kombine verimli sığır
ırkları ile başlatılmıştır. Yapay tohumlama amacıyla ilk boğaların değerlendirilmesi ve
seleksiyonu 1971 yılında gerçekleştirilmiştir. Damızlık değer tahminleri o dönemin
yöntemleri ile yapılmış (BLUP), ulusal ıslah çalışmalarında 1985 yılına kadar çok az
genetik ilerleme sağlanabilmiştir. Bu nedenle 1986 yılında alınan bir kararla, ‘2000
Yılına Kadar Sığır Islahı ve Üretimi’ isimli alternatif bir ıslah programı başlatılarak
Holstein-Friesian boğalarla yapılan geri melezlemelerle ilk kez sütçü bir populasyon
geliştirilmiştir. Zamanla yetiştiricilerin yüksek performanslı süt sığırlarına olan talepleri
artmış ve soy kütüğüne kayıtlı populasyon Holstein-Friesian sperması ithalatına bağımlı
hale gelmiştir. 1990 yılında pazar ekonomisine geçişle birlikte süt işleme sektöründe
yaşanan hızlı gelişme özelleşmiş süt ürünlerinin artmasını sağlamış ve bu durum
Holstein-Friesian’la geriye melezlemelerin yaygınlaşması ile sonuçlanmıştır. İthal
spermanın yaygın oluşu da bu gelişime katkı sağlamıştır. Uzun dönem geriye
melezlemelerin sonucu olarak, geniş kullanım alanı bulan Beyaz ve Siyah sığır
populasyonlarının yerini tamamen Holstein-Friesian genotipi almıştır. Bu durum, 2005
yılında Polonya Etçi ve Sütçü Sığır Yetiştiricileri Federasyonu tarafından soykütüğü
oluşturulan Polonya Holstein-Friesian’ı adında yeni bir ırkın ortaya çıkmasına yol
açmıştır. Geleneksel kombine verimli Polonya sığır tiplerini, elde tutmak amacıyla
genetik kaynaklar koruma programı başlatılmıştır. Yüksek verimli sütçü kültür ırkları
ile yapılan melezlemelerin süt üretimi üzerine olumlu etkisi olduğu açıktır. Ancak, bu
yüksek performans, fertilitenin düşmesi, yüksek somatik hücre sayımı, zayıf bacak
konformasyonu ve sürü yaşının azalması gibi dünya genelinde Holstein-Friesian
populasyonlarında yaygın olarak görülen problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu
konulara odaklanan program hedefleri 2007 yılında büyük ölçüde genişletilmiştir.
199
Brezilya dünyanın en büyük ticari sığır varlığına sahip olmasının yanı sıra aynı
zamanda etçi sığır ihracatında da birinci sırada bulunmaktadır. Son yıllarda, sığır ıslahı
çalışmaları et sektörünün gelişimine öncülük etmiş ve etçi ırkların verimliliğinde önemli
artış sağlanmıştır. Brezilya’nın 2003 yılında hazırladığı HGK I. Ulusal Durum
Raporunda belirtilen 16 etçi sığır ıslah programı halen sürdürülmektedir. Bu
programların onüçü üreme ve gelişme özelliklerinin iyileştirilmesi amacıyla klasik ıslah
yöntemleri yanında modern biyoteknolojiler uygulanarak Zebu ırklarında
yürütülmektedir. Brezilya Zebu Yetiştiricileri Birliği’nin, tüm Zebu ırklarının yer aldığı
ulusal veri tabanı kullanılarak farklı yaşlarda canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışı
tahminlerine dayalı olarak üstün nitelikli hayvanların belirlendiği iki program daha
bulunmaktadır. Brezilya’da en eski soy kütüğü 1906 yılında oluşturulmuş olup, bugün 7
sığır ırkında genetik değerlendirme programı bulunmaktadır. Islah programları başarılı
olarak kabul edilmekle birlikte, halen pek çok sınırlayıcı faktör bulunmaktadır. Ülkenin
düşük gelirli kesimlerinde yetiştiricilerin hayvanlarda performans kaydı tutma
konusunda bilgi ve uygulama eksikliği bulunmaktadır, yetiştiricilerin eğitim düzeyi
düşüktür ve özellikle yerli ırk yetiştiren küçük ölçekli yetiştiriciler için kayıt maliyeti
yüksektir. Gelecekte ıslah programlarında, et üretimini artırmanın yanında damızlık yaşı
ve et kalitesinin artırılması hedeflenmektedir.
Ürdün’de küçük ölçekli koyun ıslah programları bulunmaktadır. Islah istasyonları
tarafından, bazı seçilmiş koçlar saha koşullarında verimlilikleri ölçülmeden
yetiştiricilere dağıtılmaktadır. Koçların çoğu, genotipik değerlendirmeleri yapılmaksızın
fenotipik özelliklerine göre seçilmektedir. Ulusal hayvan tanımlama ve kayıt sistemi
uygulamaya konulmuştur, ancak performans ve pedigri kayıtları bulunmamaktadır.
Ulusal düzeyde bir ıslah programı oluşturmak üzere hayvan kimliklendirme sisteminin
performans ve pedigri kayıtları ile ilişkilendirilmesi gerektiği bildirilmektedir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında ÇHGK yönetimi konusunda önemli
farklılıklar bulunmaktadır. HGK yönetimi ile ilgili yasal ve yönetsel çerçeve
bakımından gelişmekte olan ülkeler mevzuatın geliştirilmesinde en büyük engel olarak
kapasite yetersizliğini işaret etmektedirler. Pek çok durumda da mevzuatın uygulanması
ve izlemesi, yeterli finansal ve insan kaynağının bulunmaması, alt yapı ve
200
kurumsallaşmanın zayıf olması nedeniyle yavaşlamaktadır. Diğer bir neden, farklı
sektörler arasındaki görüş ayrılıkları, iletişim ve işbirliğinin yetersiz oluşudur. Bu
durum genellikle çevre, tarım ve orman bakanlıkları arasında yaşanmaktadır. Örneğin
Hindistan’da tarımdan sorumlu bakanlığın orman bölümü tarafından savan alanlarda
deve ırklarının kullanılması yasaklanmıştır (Ingrassia vd. 2005). Benzer bir durum
Türkiye’de de yaşanmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ekstansif keçi üretiminin
yasaklanması yönünde geniş kapsamlı çalışmalar yürütmektedir.
Genomik teknolojilerin kullanımının potansiyel yararları daha iyi anlaşılırsa, yerel
koşullarda uygulanabilecek performans ve pedigri kayıtlarının geliştirilmesi
gerekecektir. Bu durum genetik geliştirme programlarının yararları hakkında hayvan
yetiştiricilerinin farkındalığının artırılması ve veri toplama ve kullanım kapasitelerinin
geliştirilmesi ile tamamlanacaktır. Islah edilmiş genetik materyalin dağıtımı ve
hayvansal üretim girdi ve çıktılarında etkin pazar alt yapıları oluşturulması için kamu ve
özel sektör işbirliğine gidilmesi gerekmektedir (Anonymous 2015b).
5.4 Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Sürdürülebilirliğin Sağlanması
Hayvansal üretimin temel bileşenleri bakımından çeşitli üretim sistemlerine sahip
Türkiye’de, hemen her üretim dalı ya da tür için farklı ıslah programları geliştirilmesi
gerekmektedir. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek envanter çalışmasında elde edilecek
verilere dayalı olarak üretim sistemleri ve bu sistemlere uygun hayvan materyalleri
tespit edilerek isabetli ıslah modelleri geliştirilmelidir.
Sığırcılıkta çevirme melezlemesi uygulanmak suretiyle yerli hayvan ırklarının kültür
ırklarına dönüştürülmesi uygulaması terk edilmeli, bu çalışmalara üretim sistemlerine
uygun hayvan tipleri geliştirmeyi hedefleyen bir yapı kazandırılmalıdır.
Türkiye’de koyun ve keçi yetiştiriciliğinde son on yıla kadar üniversitelerin çabaları
dışında her hangi bir ıslah girişimi söz konusu olmamış, bu türler hemen tamamıyla
ihmal edilmiştir. TAGEM koordinatörlüğünde halk elindeki koyun ve keçi ırklarının
201
ıslahı çalışmalarının 2005 yılında Akkaraman koyun ırkında ve Ankara Keçisinde
başlatılmasının ardından geçen süreçte ırk, il ve proje sayısı hızla artmış, 2009 yılında
Anadolu Mandasının da programa alınması ile koyun-keçi ve manda yetiştirici birlikleri
işbirliğinde verim kayıtları tutulan hayvanlarda saf yetiştirme ve seleksiyon yöntemi
uygulanmıştır.
Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi desteklemeleri kapsamında; nitelikli
damızlık koç ve teke üretilmesi, sütten kesim ağırlığında ve ikizlik oranında artış,
kasaplık çağın erkene çekilmesi, üniversite-kamu-STK Ar-Ge işbirliğinin geliştirilmesi,
koyun-keçi ve manda yetiştirici birliklerinin kurulmasının hızlandırılması,
yetiştiricilerde kayıt tutma bilinci oluşturulması ve hayvanlarda bir örneklik sağlanması
söz konusu olmuştur (http://www.tarim.gov.tr, 2017c).
Çizelge 5.2’de TAGEM koordinatörlüğünde çok sayıda ilde yürütülen Halk Elinde
Hayvan Islahı Ülkesel Projesinde farklı yıllarda yer alan ırk, yetiştirici ve hayvan sayısı
verilmiştir. 2005 yılında Ankara Keçisi ve Akkaraman koyun ırkı ile 12.000 baş
hayvanla başlatılan projenin, 2006-2010 yılları arasında ırk, il ve yetiştirici sayısının
genişletilmesi ve mandanın da projeye dahil edilmesi mümkün olmuş böylece hayvan
sayıları artırılmıştır. Projenin 2016 yılına gelindiğinde 22 koyun, 6 keçi ve 1 manda
olmak üzere toplam 29 ırkta, Türkiye’nin hemen bütün illerinde, 12.500 yetiştiricide ve
yaklaşık 1,2 milyon baş hayvanla yürütüldüğü görülmektedir (Çizelge 5.2).
Çizelge 5.2 Halk Elinde Ülkesel Hayvan Islahı Projesi yıllara göre ırk, il, yetiştirici ve
hayvan sayısı
Yıllar Irk Sayısı İl Sayısı Yetiştirici Sayısı Hayvan Sayısı (Baş)
2006-2010 10 Koyun
2 Keçi 13 500 80.000
2011-2016 22 Koyun
6 Keçi 71 7.000 1.100.000
2011-2016 1 Manda 20 5.000 30.000
202
Elbette, bölge, yöre ve işletme koşullarını ve işletmelerin ekonomik verim düzeylerini
göz önünde bulunduran, yerli ırkların ıslahını göz ardı etmeyen ıslah programlarının
geliştirilmesi ve uygulanması bir zorunlululuk olarak kabul edilmektedir. Diğer taraftan,
başta kanatlı yetiştiriciliği olmak üzere, özel sektörü damızlık üretimine özendirecek
teşvikler uygulanması da dikkate alınmalıdır.
Türkiye’de tarım işletmelerinin küçülmesi, miras hukuku yapılanmasının bir sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır. Mevcut tarım işletmelerinin önemli kısmı, işletmenin
büyümesini sağlayacak artı değer oluşturabilecek durumda değildir. Bu nedenle büyük
işletmelerin oluşması için devletin mali kaynaklarının sektöre yönlendirilmesinden
başka seçenek kalmamaktadır. Bu enstrümanın kullanılmasında ise kaynakların doğru
adreslere yönlendirilmesi için her türlü önlem alınmalıdır.
Meraya dayalı hayvancılığın gerilemesine neden olan olumsuzlukların hızla giderilmesi
gereklidir. Bu nedenle geniş çaplı mera ıslahı çalışmaları başlatılmalı, mevcut ve ıslah
edilecek meraların otlatma kapasitesine uygun sayıda hayvana otlatılmasını ve korunup
geliştirilmesini sağlayacak düzenlemeler getirilmelidir. Bu bağlamda hayvan
yetiştiricilerinin mera koruma ve geliştirme konusunda bilgilendirilmesi, mera
alanlarına nöbetleşe otlatmaya uygun yapı kazandırılması, otlatma programları
geliştirilmesi ve merayı kullanan yetiştiricilere bu alanların korunma ve
geliştirilmesinde yükümlülükler getirilmesi düşünülmelidir.
Kaba ve karma yem üretiminde ise teşvik ve desteklemelerin geliştirilerek ve
yaygınlaştırılarak sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda destekleme
ölçütü olarak ekim alanlarının dikkate alınması yerine, üretilen kaba yemin miktar ve
kalitesini ön plana çıkaran teşvik ve desteklemeler uygulanmalıdır. Kaba yem
üretiminin artırılması süt ve kırmızı et üretim maliyetinin azalmasını ve böylece ürün
fiyatlarının düşmesini sağlayacaktır.
Gerek gıda, gerek yem üretimi göz önünde bulundurularak karma yem bitkilerinin yurt
içi üretimini artırılaması amacıyla uygulamalar geliştirilmeli, teşvik ve desteklemeler
uygulanmalıdır. Bu sayede dünya fiyatlarının üzerinde olan karma yem fiyatlarının
203
makul düzeylere çekilmesi mümkün olacak, üretim maliyeti azalarak hayvansal
ürünlerin tüketici fiyatlarının gerilemesi sağlanabilecektir.
Yem ve yağ bitkileri ile üretimi yetersiz diğer karma yem bileşenlerinin verim ve
üretiminde sulama önemli bir yer tutmaktadır. Yağışı yetersiz ya da yıla dağılımı
dengesiz olan bölgelerimizde, bitkisel üretimde verim ve üretim artışı ancak sulama ile
gerçekleştirilebilir. Bu husus dikkate alınarak sulama olanaklarının ve sulanabilir
alanların artırılması için hızla gerekli önlemlerin alınması zorunludur.
Türkiye, hayvancılığın karlı olarak yapılabileceği geniş alanlara ve olanaklara sahip bir
ülkedir. Kırsalda yaşam koşullarının geliştirilmesi ve hayvansal üretimin çekiciliğinin
artırılmasıyla sürecin tersine dönmesinin sağlanabileceği ileri sürülebilir.
Nitelikli iş gücü temin etmek üzere; hayvan bakıcısı, sürü idarecisi ve benzeri adlarla
eleman yetiştirmeye yönelik kurs veya eğitim alanları oluşturulmalı, bu elemanların
sosyal güvenceleri en azından belirli bir süre devletçe sağlanarak işletmenin yükü
azaltılmalıdır.
Pazarlama sorunu üreticinin fiyat oluşumunda etkili olabileceği pazar düzenlemelerinin
gerçekleştirilmesiyle çözülebilir. Bu düzenlemelerle fiyat artışına neden olan ara
kademeler en azından azaltılmalı, daha da ideali kaldırılmalıdır. Böyle bir düzenlemenin
gerçekleştirilmesinde güçlü yetiştirici örgütlerinin önemli rolü olacağı unutulmamalıdır.
Son dönemlerde özellikle sütte olmak üzere çeşitli hayvansal ürünlerin alıcılarının
birlikte hareket ederek fiyat belirlemelerine tanık olunmakta, oligopol bir yapılanma
eğilimi sezinlenmektedir. Üretici aleyhine oluşan bu mekanizmanın kırılması, yasal
düzenlemelerin getirilmesi veya en azından mevcut düzenlemelerin işletilmesi
sağlanmalıdır.
Sürdürülebilir kullanım bağlamında gıda güvencesinin sağlanabilmesi için çeşitli
hayvan sağlığı tedbirleri alınmalıdır. Bakanlık hayvan sağlığı teşkilatlanması hantal
204
yapısından kurtarılmalı, veteriner hekimlere, hayvan sağlığı alanı dışında iş alanları
yaratma amaçlı çabalardan vazgeçilmeli, kendi alanlarında istihdamı sağlanmalı, hayvan
hastalıklarının eradikasyonunu hedef alan hayvan sağlığı politikaları benimsenmeli, aşı,
ilaç ve biyolojik maddelerin dahilde üretilmesi sağlanmalı, doğu ve güney doğu
sınırlarımızdaki denetimsiz hayvan giriş-çıkışları önlenmelidir.
HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması için yetiştiriciden
başlayarak, bölgesel ve ulusal ölçekte konuyla ilişkili tüm paydaşların yürütülen
faaliyetlere gönüllü katılımı esas alınmalıdır. Bu kapsamda; yetiştiriciler,
araştırmacılar, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, yetiştirici
birlikleri, ırk bazında örgütlenmeler, üniversiteler, kamu araştırma organizasyonları,
hayvancılık kooperatifleri, kalkınma ajansları, yerel yönetimler ile GTHB önemli
paydaşlardır. HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda önemli
rollleri olan bu paydaşların işlevlerinin iyi kavranması ve sorumluluk üstlendikleri
alanlarda desteklenmeleri daha etkin olmalarını sağlayacaktır. Paydaşlar arasında
uyumlu çalışmanın sağlanması; paydaşların kurumsal kapasite gelişimini
destekleyecek, deneyimlerinin paylaşılmasını sağlayacak, araştırma ve eğitim
çalışmaları, teknoloji transferi, eğitim imkânları ve finans kaynaklarının ulusal ve
uluslararası alanda geliştirilmesine katkı yapacaktır.
HGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımına ilişkin stratejik planlamalar ve
düzenlemelerde, yetiştiricilik ve üretim ile ilgili geleneksel bilginin önemi göz ardı
edilmeden, tüm paydaşların ihtiyaçlarını karşılayacak bir yaklaşım gösterilmelidir.
Başlıca paydaşlarla, bilim insanları ve sektör arasında bir çalışma ağı oluşturularak
iletişimlerinin etkin kılınması diğer bir önemli husustur. Bu ağ ayrıca paydaşlar
arasındaki ilişkileri, kurumsal yapıları ve kapasite gelişimini de destekleyecektir.
Bakanlık, sivil toplum kuruluşları ve yetiştirici birlikleri arasında böyle güçlü bir
bağlantı oluşturulması HGK-USEP’in uygulanmasını etkinleştirecektir. Tüketici
talepleri, insan sağlığı, yeni biyoteknolojik yöntemlerin uygulanması hususlarında
paydaşların etkin katılımını sağlamak üzere ulusal planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu açıdan HGK’nın sahip olduğu özellikler ve değerlerin anlatılması, farkındalığın
205
artırılması için sivil toplum kuruluşları ve ortak çalışma gruplarına ihtiyaç
duyulmaktadır (Anonim 2015).
Khlij vd. (2011)’e göre, ulusal ve bölgesel düzeyde profesyonel yetiştirici birliklerinin
kurulması desteklenmeli ve mevcut olanların da güçlendirilmesi gerekmektedir.
Araştırma ve uygulamada eşgüdümün sağlanması ve örgütlenmenin bu iki alanda
paralel olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
5.5 Örgütlenmede Dünyaya Ayak Uydurmanın Gerekleri ve Yolları
Avrupa, Orta Asya ve WANA bölgesinde HGK yönetimi konusunda önde gelen ülkeler
arasında kabul edilmekle birlikte Türkiye’nin HGK-USEP kapsamında belirlenen
hedeflere ulaşabilmesi için nitelikli politika, örgütlenme, insan kaynakları, araştırma
olanakları, bütçe ve kurumsal yapılanma yönleriyle güçlendirilmesi gerekmektedir.
Başta, GTHB adına ÇHGK korunması ve sürdürülebilir kullanımından sorumlu
TAGEM koordinasyon ve uygulama birimlerinin insan kaynağı, alt yapı ve bütçe
olanaklarının iyileştirilmesi bir zorunluluk olarak kabul edilmelidir. Bu amaçla, ulusal
ve uluslararası fon kaynaklarının etkin kullanımı sağlandığında HGK yönetimi
konusunda daha donanımlı bir yapıya kavuşulması mümkün olabilecektir.
FAO-Türkiye İşbirliği Programı (FTPP) çerçevesinde Azerbaycan, Kırgızistan,
Kazakistan, Tacikistan ve Türkiye’nin aralarında bulunduğu beş ülkenin katılımıyla
yürütülen “Orta Asya Ülkelerinde Hayvan Genetik Kaynakları Yönetiminin Teşvik
Edilmesi” isimli proje kapsamında Orta Asya ülkelerinde HGK-KEP’in uygulanması
amacıyla hayvan genetik kaynakları yönetiminde ulusal odak noktalarının oluşturulması
ya da güçlendirilmesi, farkındalığın artırılması ve bölgesel işbirliğinin sağlanması
amaçlanmıştır. Proje sonucunda, HGK Ulusal Odak Noktası tarafından başta koruma ve
HGK-USEP hazırlığı olmak üzere yürütülen faaliyetler ve Türkiye’nin tanımlama,
mevzuat, kurumsallaşma ve sahip olduğu uluslararası deneyimleri ile proje ortağı
ülkeler içerisinde başarılı bir örnek oluşturduğu görülmüştür. Türkiye dışında henüz
206
HGK yönetimi konusundaki çalışmaları oldukça yeni olan proje ortağı ülkelerden
temelde HGK koruma ve sürdürülebilir kullanım için ulusal yapıların güçlendirilmesi,
bu amaçla kaynakların harekete geçirilmesi, farkındalık oluşturulması ve
bölgesel/uluslararası çalışmalara katılımlarının güçlendirilerek sürdürülmesi gerektiği
bildirilmiştir (Akin ve Yildirir 2015).
Yetiştirici örgütlenmesi ve kamuoyu bilinci oluşturulması:
Kültür ırklarının yaygın kullanımı, yerel olarak yetiştirilen düşük-girdi, düşük-çıktı
seviyesine sahip ırkların besin üretimine katkılarını azaltmış ve bunların varlığı riske
girmiştir. Toplum ve yetiştirici organizasyonları haklı nedenlerle bu durum karşısında
güçsüz kalmaktadırlar, ancak önemli çiftlik hayvan ırkları arasında genetik varyasyonun
kaybolarak, ırkların geri dönüşümsüz bir biçimde yok olmasını kabullenmemelidirler.
Yetiştirici düzeyinde ırk ismi taşıyan yetiştirici birliklerinin ırkların korunması ve
geliştirilmesinde anahtar role sahip olduğu dünya örneklerinde de görülmektedir.
Bundan sonra ırklara özel ürünlerin tanıtımı, markalaştırılması ve pazarlanması,
festivallerle, şenliklerle ırk ve ürün tanıtımının genişletilmesinin, ırkların iyi
örneklerinin yetiştirilmeye devam edilmesinde etken olabileceği düşünülebilir.
Günümüzde üreticilerin üye olacağı çok sayıda örgüt bulunmaktadır. Ancak sayının
fazlalığı örgüt kirliliğine yol açtığından bir anlamda örgütsüzleşmenin yolunu
açmaktadır. Türkiye’de üretici örgütlenmesinin sağlanması amacıyla, bilimsel
çevrelerce panel, konferans ve medya araçlarından yararlanılmaktadır (Ertuğrul 2012).
Diğer taraftan, GTHB’nin konuyla ilgili bazı çalışmaları bulunmaktadır. Ancak bunların
üreticiler üzerindeki etkisi son derece sınırlıdır. Etkinin yaygınlaşmasının yolu
üreticilerin kendi haklarını savunmanın araçlarını öğrenmeleri ve bu bilince ulaşmaları
sayesinde gerçekleşebilecektir.
207
Organizasyon aşamasında ve yapıların işlerlik kazanma sürecinde devlet desteği elbette
önem taşımaktadır. Ürün işleme ve pazarlama sistemlerinin kurulması, ırka özgü
ürünler için marka değeri oluşturulması ve özel tüketici talebine sunulması
sağlandığında, aracıların bir bölümünün devre dışı kalması ve üreticinin kendi ürün
fiyatlarını belirlemede söz sahibi olması mümkün olabilecektir.
Ertuğrul vd. (2012)’ye göre bu eksiklikleri gidermek, hayvancılık örgütlerinin
güçlenmesini ve böylece yetiştiricinin kendi sorunlarına çözüm oluşturabileceği bir
ortam yaratmak için;
- Öncelikle özerk örgütlenmeye olanak tanıyan yasal alt yapı oluşturulmalı,
- Örgütler üzerindeki devlet vesayeti kaldırılmalı,
- Örgütler belirli düzeyde gelişinceye kadar devlet desteği sağlanmalı,
- Yetiştirici, örgütlenmenin yararları konusunda bilinçlendirilmeli,
- Yetiştirici örgütlerinin; girdi sağlama, ürün kalitesini artırma, ürün işleme ve
pazarlama alanlarındaki girişimleri teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
5.6 HGK-USEP’in (2015-2020) değerlendirilmesi
HGK-USEP’de yer alan her bir stratejik alandaki stratejik öncelik, eylem ve görevler,
bu çalışma kapsamında Anonymous 2009’da önerilen ve çizelge 2.6’da verilen
değerlendirme tablosunda yer alan; elde edilen çıktılar, fırsat ve zorluklar ve alınacak
tedbir başlıkları altında EK 3’de değerlendirilmiştir. HGK-USEP çerçevesinde yapılan
söz konusu değerlendirme ile HGK-KEP’in Türkiye’de uygulanması için araştırma,
kapasite geliştirme ve uygulama boyutuyla aşağıda bazı tespit ve öneriler özetlenmeye
çalışılmıştır.
208
Stratejik Alan 1. Karakterizasyon, Envanter, Risk ve Eğilimlerin İzlenmesi
Araştırma:
Entansif üretim sistemlerine adaptasyon ve hastalıklara dayanıklılık dahil olmak
üzere ekonomik verim özellikleri bakımından ırklar üzerinde yapılan performans
araştırmalarının artırılması.
Tür içinde her ırk için ayrı sayımın yapıldığı üretim çevresi ve ürün de dahil olmak
üzere kapsamlı veri elde etmeye olanak sağlayacak bir envanter çalışması yapılması.
Kapasite Geliştirme:
HGK öncelikli faaliyetleri için ihtiyaç duyulan insan kaynaklarını geliştirme
konusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek sağlanması.
İlgili paydaşlar arasında hayvan genetik kaynakları için çalışma ağı, teknik
toplantılar ve sorumlu birimlerin kurulması ya da güçlendirilmesi yoluyla bilgi
alışverişinin artırılması.
Mevcut HGK veri tabanlarının geliştirilmesi, yeni veri tabanlarının oluşturulması ve
veri tabanları arasında veri alışverişinin sağlanması.
HGK araştırma sonuçlarından elde edilen bilginin yayım sisteminin güçlendirilmesi.
Uygulama:
Sosyo-ekonomik değişimin, geleneksel bilgi ve üretim sistemleri başta olmak üzere
çeşitli risk faktörlerinin HGK çeşitliliği üzerine etkisinin izlenmesi.
Stratejik Alan 2. Sürdürülebilir Kullanım ve Geliştirme
Araştırma:
Yöresel üretim sistemleri ve ürünlerin kayıt altına alınması yoluyla HGK’nın
sürdürülebilir kullanımına yönelik bilgi birikimini ortaya koyacak araştırılmaların
yapılması.
Kültür ırklarının ve melezlerinin orta ve yüksek girdili üretim sistemlerinde
geliştirilmesi ve devamlılığını da kapsayacak şekilde ulusal hayvan ıslahı
209
hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması amacıyla planlamalar
yapılması.
Islah amaçlı olarak yerli ırklarda moleküler genetik çalışmalarının yürütülmesi.
Yetiştirici birlikleri ile GTHB ve üniversitenin etkin işbirliğini sağlamak suretiyle
ortak çalışmaların yürütülmesi.
Kapasite Geliştirme:
Öncelikli faaliyetler için ihtiyaç duyulan insan kaynaklarını geliştirme konusunda
ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek sağlanması.
Üreme biyoteknolojilerinin kullanımının teşvik edilmesi.
Moleküler tekniklerin ıslahta kullanımı konusunda uzmanlaşmış çalışma ekiplerinin
oluşturulması.
Uygulama:
Yaygın olarak yetiştirilen genetik kaynakların yönetiminde ortak tutum
belirlenmesi.
Halen piyasada bulunan tür ve ırkların kullanımını artıracak ve ürünlerin özel
pazarını geliştirecek fırsatların ortaya konması.
Yöresel üretim sistemlerinin ve ürünlerinin, desteklenmesi ve geliştirilmesi.
Genomik seleksiyonun uygulanması için kayıtlı yetiştiricilik uygulamalarının
artılması.
Stratejik Alan 3. Koruma
Araştırma:
Yerinde koruma programına daha önce dahil edilmemiş tehlike altındaki tür, ırk ve
yerel tiplerin belirlenmesi.
Sperma, embriyo, ovum ve somatik dokularda ex situ dondurarak (cryo) koruma
sistemleri geliştirmek üzere araştırma enstitülerinin teşvik edilmesi.
Risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi.
210
Kapasite Geliştirme:
HGK öncelikli faaliyetleri için ihtiyaç duyulan alt yapı ve insan kaynaklarının
geliştirilmesi konusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek
sağlanması.
Ulusal, bölgesel ya da alt bölgesel hayvan genetik kaynakları gen bankaları
kurulması, geliştirilmesi ve desteklemesi.
Ulusal Gen Bankası ile ilgili mevzuatın oluşturulması.
Koruma, yöntem ve teknolojilerinin geliştirilmesi.
HGK için çalışma ağı, bilgi sistemi ve teknik toplantılar yoluyla bilgi alışverişinin
artırılması.
Uygulama:
Hayvan genetik kaynaklarının korunması ve yönetimi ile ilgili araştırmaların
geliştirilmesi ve finansal kaynakları artırmaya yönelik öneriler hazırlanması.
Tarım sigortaları uygulamalarının yaygınlaştırılması ve koruma programındaki
hayvan varlıklarının sigortalanmalarının teşvik edilmesi.
Hastalık tarama ve aşılama programlarının yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi.
Stratejik Alan 4. Politika, Altyapı ve Kurumsallaşma
Araştırma:
Mevcut hayvancılık politikaları ve hayvan genetik kaynakları üzerinde etkili diğer
faktörlerin gözden geçirilerek derlenmesi ve analiz edilmesi, farklı sektörler
arasında politika ve yasal düzenlemelerin entegrasyonunun sağlanması.
Mevcut araştırma ve eğitim durumunun tespitinin ardından hedef, metot ve
materyallerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi.
Kapasite Geliştirme:
İnsan kaynaklarını ve başta ulusal odak noktası olmak üzere kurumsal yapıyı
geliştirme konusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan teknik destek
sağlanması.
211
Paydaşlar arasında HGK çalışma ağı, bilgi sistemi ve teknik toplantılar yoluyla bilgi
alışverişinin artırılması.
HGK araştırma sonuçlarından elde edilen bilgiyi yayım sisteminin güçlendirilmesi.
Uygulama:
STKlar ve yetiştirici birlikleri kurulmasına yardım edecek çalışma ağlarının
oluşturulmasının teşvik edilmesi.
Ulusal ekonomiye, gıda güvencesine ve yoksulluğun önlenmesine katkı sağlayan
hayvancılığın, politika yapıcılar ve halk tarafından bilinirliğinin artırılması.
Özellikle düşük girdi ile üretim yapılan sistemlerde yerli ırkların değerlendirilmesi
ve verimliliklerinin artırılması yönünde yürütülen çabaların desteklenmesi.
Hayvan genetik kaynakları yönetimi ve korunmasında politika araştırmaları için
bütçe artırıcı tekliflerin geliştirilmesi.
HGK’nın yönetimi ve korunması dünyada ve ülkemizde son yıllarda önem kazanan bir
konudur. Gıda güvencesi, ekonomik, ekolojik, bilimsel ve kültürel açıdan taşıdığı önem
ve sağladığı katkılarla HGK hayvancılığımızın sigortası konumundadır. Türkiye HGK
çeşitliliğinin tanımlanması, izlenmesi, sürdürülebilir kullanımı, korunması, politika ve
alt yapı oluşturulması çalışmaları için harcanacak çaba Türkiye hayvancılığının
gelişimine, güçlenmesine ve sürdürülebilir sistemlerin oluşturulmasına katkı
sağlayacaktır.
Bu sayede, kurumsallaşmanın tamamlandığı güçlü birimler tarafından hayvancılığa
HGK bakış açısıyla yaklaşan temel araştırmalar gerçekleştirilebilecek, kapsamlı
raporlamaların ve etkin bilgi sistemlerinin kurulması mümkün olabilecektir. HGK’nın
korunması ve sürdürülebilir kullanımı uygulamalarında, yetiştiriciler, üniversite, STKlar
ve ilgili diğer paydaşların işbirliğinde koruma yöntemlerinin optimizasyonu ve
geliştirilmesi, sürdürülebilir kullanıma yönelik yöntem ve uygulamaların ortaya
konması söz konusu olabilecektir.
212
Diğer taraftan, bölge ülkeleri başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin
geliştirilmesi, koruma altına alınan ırklarda genetik varyasyonu kaybetmeden
sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabilmesi için Türkiye’deki kurumların alt yapılarının
geliştirilmesi gerekmektedir.
213
KAYNAKLAR
Ak, İ. ve Kantar, F. 2007. Türkiye’de Ekolojik Hayvancılık Potansiyeli ve Geleceği. 10.
Organik Tarım Kongresi. Bahçeşehir Üniversitesi sözlü bildiri. 19-20.
Akın, O. 2007. Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesi. Türk Tarım
Dergisi, 173, 35-37
Akin, O. 2011. Animal Genetic Resources Conservation and Sustainable Utilization:
Regional Experiences in Europe. 8th
RBI Global Conference on Conservation
of AnGR, 4-8 October Tekirdağ, 11-18.
Akin, O.A. and Yildirir, M. 2015. Promoting the Management of Animal Genetic
Resources in SEC Countries. FTPP GCP/SEC/003/TUR Project Report, 25 p.,
FAO, Ankara.
Alonso, A., Dallmeier, F., Granek E. and Raven, P. 2001. Biodiversity: Connecting with
the Tapestry of Life. Smithsonian Institution/ Monitoring and Assessment of
Biodiversity Program and President’s Committee of Advisors on Science and
Technology. Washington, D.C., U.S.A.
Anonim. 1996. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. 27 Aralık 1996 Tarih ve 22860 Sayılı
Resmi Gazete. Çevre ve Orman Bakanlığı.
Anonim. 2001. Biyolojik Çeşitliliğin Korunması Ulusal Raporu, Çevre ve Orman
Bakanlığı, Ankara.
Anonim. 2004a. Turkey Country Report on Farm Animal Genetic Resources. TAGEM,
Ankara.
Anonim. 2004b. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2004/07/20040706.htm&main=http://www.res
migazete.gov.tr/eskiler/2004/07/20040706.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017
Anonim. 2005.Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/06/20050621.htm&main=http://www.res
migazete.gov.tr/eskiler/2005/06/20050621.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017
Anonim. 2006. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm&main=http://www.res
migazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017
Anonim. 2007. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/05/20070518.htm&main=http://www.res
migazete.gov.tr/eskiler/2007/05/20070518.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017
Anonim. 2009. Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tanıtım Kataloğu. TAGEM,
96 s., Ankara.
Anonim. 2010a. Tarımsal Araştırma Master Planı (2011-2015) GTHB, TAGEM
Ankara, 335s.
214
Anonim. 2010b. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm&main=http://w
ww.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425.htm Erişim Tarihi:
13.06.2017
Anonim. 2010c. Web Sitesi: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/03/20100326.htm&main=http://www.res
migazete.gov.tr/eskiler/2010/03/20100326.htm Erişim Tarihi: 13.06.2017
Anonim. 2011. http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigaze
te.gov.tr/eskiler/2011/06/20110608m1.htm&main=http://www.resmigazete.gov
.tr/eskiler/2011/06/20110608m1.htm, Erişim Tarihi: 13.06.2017
Anonim. 2013a. Risk Durumları Raporu. EHGK Koruma Ulusal Komitesi. TAGEM,
Ankara
Anonim. 2013b. Türkiye İstatistik Kurumu, Tarımsal İstatistikler, http://www.tuik.gov.tr
Anonim. 2013c. Stratejik Plan. GTHB. Strateji Geliştirme Başkanlığı, 132 s, Ankara
Anonim. 2014. Kalkınma Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018), Hayvancılık
Özel İhtisas Komisyonu, Ankara, 125 s.
Anonim, 2015. Türkiye Hayvan Genetik Kaynakları Ulusal Strateji ve Eylem Planı.
TAGEM, Ankara, 84s.
Anonim. 2016. Tarımsal Araştırma Mastır Planı (2016-2020). GTHB, TAGEM Ankara,
142s.
Anonim. 2017a. Hayvancılık İstatistikleri. Web Sitesi: https://biruni.tuik.gov.tr/
hayvancilikapp/ hayvancilik.zul. TÜİK Erişim Tarihi: 24.03.2017
Anonim. 2017b. Web Sitesi: http://www.besd-bir.org/assets/documents/Turkiye
_Kanatli _Eti_ Uretimi_ 20012015.pdf, Erişim Tarihi: 07.04.2017
Anonim. 2017c. Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi Sunuları. Web Sitesi:
http://www.tarim.gov.tr/TAGEM/Sayfalar/Detay.aspx?Liste=KutuMenu&OgeI
d=32 TAGEM Ankara.
Anonim. 2017d. Web Sitesi: http://www.tarim.gov.tr/GKGM/Sayfalar/Detay.aspx?
OgeId=205&Liste=Duyuru, Erişim Tarihi: 23.03.2017)
Anonymous. 2004a. Council Regulation on (EC) No 870/2004 of establishing a
Community programme on the conservation, characterisation, collection and
utilization of genetic reources in agriculture and repealing Regulation (EC) No
1467/94. Official Journal of the European Union, 30.4.2004, L 162/18-28.
Anonymous. 2004b. The Economics of Farm Animal Genetic Resources Conservation
and Sustainable Use: Why is it important and what we have learned?. FAO,
CGRFA Background Sturdy Paper No:21, 9p., Rome
Anonymous. 2006. Genetic Resources in Agriculture. European Commission, 83 p.,
İtaly.
Anonymous. 2007a. The State of the World’s Report on Animal Genetic Resources for
Food and Agriculture. FAO, 511p., Rome.
215
Anonymous. 2007b. Global Plan of Action for Animal Genetic Resources and the
Interlaken Declaration. FAO, Rome.
Anonymous. 2009. Preperation of National Strategies and Action Plans for Animal
Genetic Resources. FAO, 70 p., Rome
Anonymous. 2010. In Vivo Conservation of the Animal Genetic Resources (Draft).
Delhi, India 28-30 October, 118p.
Anonymous. 2011. Developing the Institutional Framework for the Management of
Animal Genetic Resources. FAO Guidelines, 109 p., Rome.
Anonymous. 2012. Cryoconservation of Animal Genetic Resources. FAO Animal
Production and Health Guidelines No. 12, 221p. Rome.
Anonymous. 2013. In vivo Conservation of AnGR. FAO Animal Production and Health
Guidelines No 14, 242 p. Rome.
Anonymous. 2015a. The Second Report on the State of the World’s Animal Genetic
Resources for Food and Agriculture, edited by B.D. Scherf & D. Pilling. FAO
Commission on Genetic Resources for Food and Agriculture Assessments.
Rome.
Anonymous. 2015b. The Second Report on the State of the World’s Animal Genetic
Resources for Food and Agriculture (in brief). FAO, Rome, 12p.
Anonymous. 2017a. Web Sitesi: http://www.cbd.int Erişim Tarihi: 10.05.2015.
Anonymous. 2017b. Web Sitesi: http://dad.fao.org/. Erişim Tarihi: 16.05.2017.
Bernues, A., Boutonnet, J.P., Casasus, I., Chentouf, M., Gabina, D., Joy, M., Lopez-
Francos, A., Morand-Fehr, P. and Pacheco, F. 2011. Economic, social and
environmental sustainability in sheep and goat production systems. Options
Mediterraneennes No.100, CHIEAM. 379 p.
Birler, S., Pabuccuoglu, S., Demir, K., Cirit, U., Karaman, E., Bacinoglu, S.,
Ozdas, O.B., Evecen, M., Alkan S., Baran, A., Bakırer, G., Ozcan C.,
Kocak, O., Kilicarslan, M.R., Kasikci, G., Toydemir T.F., Dinç H., Koban
E., Togan, I., Ileri, I.K. and Ak, K. 2010. Production of Cloned Lambs:
Transfer of Early Cleavage Stage Embryos to Final Recipients. İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 36, 1-8
Blackburn, H., D. and Boettcher, P., J. 2010. Options and Legal Requirements for
National and Regional Animal Genetic Resource Collections. Animal Genetic
Resources Information Bulletin, 47, 91-100.
Boettcher, P.J. and Akin, O. 2010. Current Arrangement for National and Regional
Conservation of Animal Genetic Resourses. Animal Genetic Resources
Information Bulletin, 47, 73-83.
Breman, H. and de Wit, C.T. 1983. Rangeland productivity and exploitation in the
Sahel. Science 221:1341-1347.
Bruford, M.W., D.G. Brandley, G. Luikart. 2003. DNA Markers Reveal the Complexity
of Livestock Domestication. Nature. 4: 900-910.
216
Child, G. 2006. Tarihte neler oldu? "Neolitik Barbarlık" İstanbul Kırmızı Yayınları.
İstanbul.Türkiye.s:63.
de Haan, C., Schillhorn van Veen, T., Brandenburg, A., Le Gall, F., Gauthier, J.
Mearns, R. and Simeon, M. 2001. Livestock Development: Implications for
Poverty Reduction, the Environment, and Global Food Security. Directions in
Development. Washington DC: Worl Bank
Diamond, J. 2002. Evolution, Consequences and Future of Plant and Animal. Nature.
418:700-707.
Dilbirliği, E. 2009. Biyolojik Çeşitlilik ve Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Kullanım
Stratejilerinin Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma. Doktora Tezi. Ankara
Üniversitesi, 239 s., Ankara.
Düzgüneş, O. 1987. Türkiye’nin Biyolojik Zenginlikleri - Hayvancılıkta Genetik
Kaynaklar. Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yayınları, 316 s, 41-66. Ankara
Drucker, A.G., Gomez, V. and Anderson, S. 2001 The Economic Valuation of Farm
Animal Genetic Resources: A Survey of Available Methods. Ecological
Economics 36: 1-18.
Elmacı, C., Ertuğrul, M., Soysal, İ., Dellal, G., Akın, O. ve Pehlivan, E. 2010. Organik
Hayvansal Üretim ile Dünya’da ve Türkiye’de Evcil Yerel Çiftlik Hayvan
Genetik Kaynaklar Çeşitliliği. Türkiye 1. Organik Hayvancılık Kongresi. 1-4
Temmuz, Kelkit, Gümüşhane. s: 145-167.
Ergashev, D., Svitojus, A. and Baltrenaite, L. 2007. People and Animals-Traditional
Livestock Keepers: Guardians of Domestic Animal Diversity, pp. 65-69. FAO
Inter-Departmental Working Group on Biogical Diversity, 123 p, Rome.
Ertuğrul, M., Akman, N., Dellal, G. ve Goncagül, T. 2000. Hayvan Gen Kaynaklarının
Korunması ve Türkiye Hayvan Gen Kaynakları. TMMOB Ziraat Mühendisleri
Odası. V. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi. 17-21 Ocak 2000,
Ankara
Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, O., Karaca, O., Altın, T. ve Cemal, İ. 2005.
Hayvansal Gen Kaynaklarının Koruma ve Kullanımı. Türkiye Ziraat
Mühendisleri Odası VI. Teknik Kongresi. 3-7 Ocak, 275-290.
Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, A.O., Pehlivan, E. Soysal, M.İ ve Arat, S.
2010. Çiftlik Hayvanları Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir
Kullanımı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası VII. Teknik Kongresi. 11-15
Ocak, 179-198.
Ertuğrul, M., Dellal, G., Cedden, F., Akman, N., Yener, S.M., Türkoğlu, M., Elibol, O.,
Fıratlı, Ç., ve Gençer, H.V. 2012. Türkiye Hayvancılığının Kimi Sorunları ve
Çözüm Yaklaşımları, Hayvan Yetiştirme. Anadolu Üniversitesi Yayın No:
2255, Açıköğretim Fakültesi Yayın No: 1252. 5-25.
Ertuğrul, M., Akın, O., Yıldırır, M., Dellal, G., Togan, İ., Pabuccuoğlu, S., Koyuncu,
M., Öner, Y., Yılmaz, O., Koncagül, S., Pehlivan, E., Kiraz, S., Elmacı, C.,
Dağ, B., ve Özder, M. 2015. Türkiye Çiftlik Hayvanları Genetik Kaynaklarının
Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası
VIII. Teknik Kongresi. 12-16 Ocak, 212-236.
217
Falconer, D.S. and Mackay, T.F.C. 1996. Inroduction to Quantitative Genetics.
Longman 4th Edition, 464 p., England.
Gerber, P., Mooney, H.A., Dijkman, J., Tarawali, S. and de Haan C. 2010. Livestock in
a Changing Landscape Volume II: Experiences and Regional Perspectives.
Island Press, 189p., Washington.
Gibson, J., Goamage, S. Hanotte, O. Iniguez, L., Maillard, J.C., Rischkowsky, B.,
Semambo, D. and Toll, J. 2006. Options and Strategies for the Conservation of
Farm Animal Genetic Resources. Bioversity International, 53p., Rome
Gibson, J.P. 2009. Livestock Genetic Resources: Preserving Genetic Adaptations for
Future Use. Adaptation and Fitness in Animal Populations. Springer Science
Business Media B.V., 229-232.
Gross, T., Johnston, S. and Barber, C.V. 2006. The Convention on Biological Diversity:
Understanding and Influencing the Process, A Guide to Understanding and
Participating Effectively in The Eighth Conference of the Parties to the
Convention on Biological Diversity (COP 8), United Nations University
Institute of Advanced studies The Equator Initiative. March 2006.
Henson, E.L. 1992. In situ Conservation of Livestock and Poultry. FAO Animal
Production and Health Paper No 99,112 p, Rome
Hiemstra, S.J., Drucker, A.G., Tvedt, M.V, Lovwaars, J.K., Oldenbroek, K. Awgichew,
Abegaz Kebede, S., Bhat, P.N. and Da Silva Mariante, A., 2006. Exchange,
Use and Conservation of Animal Genetic Resources. Center for Genetic
Resources, 67p.The Netherlands.
Ingrassia, A., Manzella, D. and Martyniuk, E. 2005. The legal framework for the
management of animal genetic resources. FAO Legislative Study 89: 154 p.
Rome.
Koofhan, P. and Altieri, M. 2011. Globally Important Agricultural Heritage Systems: A
Legacy for the Future. FAO, Rome, 41p.
Khlij, E., Ben Hamouda, M. and Gabina, D. 2011. Mutations of the Sheep Production
Systems and Perspectives for their Sustainability. Options Mediterraneennes
No. 97, CHIEAM. 172 p.
Leng, R.A. 2008. Decline in Available World Resources; Implications For Livestock
Production Systems in Asia. ISSN 0121-3784. Livestock Research for Rural
Development 20 (1). Australia.
Leroy, G, Besbes, B., Boettcher, P., Hoffmann, I., Pilling, D., Baumung, R. and Sherf,
B. 2016. Factors and Determinants of Animal Genetic Resources Management
Activities Accross the World. Livestock Science 189: 70-77.
Li, M., K. Sternbauer, P. Haahr and J. Kantanen 2005. Genetic Components in
Contemporary Faroe Islands Cattle as Revealed by Microsatellite Analysis.
Journal of Animal Breeding and Genetics 122(5):309-317.
Lynch, M. and Walsh, B. 1998. Genetics and Analysis of Quantitative Traits. University
of Arizona Press: 874p. Tuscon.
Malecot, G. 1969. The Mathematics of Heredity. Freeman, San Francisco.
218
Mathias, E., Mundy, P. and Köhler-Rollefson, I. 2010. Marketing Products from Local
Livestock Breeds: an Analysis of Eight Cases. Animal Genetic Resources
Information Bulletin, 47, 59-7173-83.
Mazur, P. 1984. Freezing of Living Cells: Mechanisms and Implications. American
Journal of Physiology 247 (3 Pt 1):125–42
Meadows, J.R.S., Cemal, I., Karaca, O., Gootwine, E. and Kijas, J.W. 2007. Five Ovine
Mitochondrial Lineages Identified from Sheep Breeds of the Near East.
Genetics.175: 1371-1379.
Mendel, C., Feldmann, A. and Ketterle, N. 2009. Conservation of the Alpines Steinchaf.
Animal Genetic Resources Information Bulletin. 45: 61-64.
Naderi, S., Rezaei, H.R. Taberlet, P. Zundel, S. Rafat, S.A. Naghash, H.R.. El-Barody,
M A Ertugrul, O. Pompanon, F. and ECONOGENE Consortium. 2007. Large-
Scale Mitochondrial DNA Analysis of the Domestic Goat Reveals Six
Haplogroups with High Diversity. PLoS One. 2(10):e1012.
Naderi, S., H.R. Rezaei, F. Pompanon, M.G. Blum, R. Negrini, H.R. Naghash, O.
Balkiz, M. Mashkour, O.E. Gaggiotti, P. Ajmone-Marsan, A. Kence, J.D.
Vigne and P. Taberlet. 2008. The Goat Domestication Process Inferred from
Large-scale Mitochondrial DNA Analysis of Wild and Domestic Individuals.
Proc. Natl. Acad. Sci USA 105(46): 17659-64
Oldenbroek, K. 2007. Utilization and Conservation of Farm Animal Genetic Resources.
Wageningen, 232 p., the Netherlands.
Oldenbroek, K. 2017. Genomic Management of Animal Genetic Diversity. Wageningen
Academic Publishers, 229 p., the Netherlands.
Or-Rashid M.M., Odongo N.E, Subedi B., Karki P. and McBride B.W. 2008. Fatty Acid
Composition of Yak (Bos grunniens) Cheese Including Conjugated Linoleic
Acid and Trans-18:1 Fatty Acids. Journal of Agricultural and Food
Chemistry. 56(5): 1654-60.
Öner, Y. 2010. Türkiye Koyun Irklarındaki Genetik Çeşitliliğin mtDNA ve Y
Kromozomal Belirteçleri Kullanılarak Belirlenmesi. Doktora Tezi. Uludağ
Üniv. Fen Bilimleri Ens. 91 s.
Öcalan, E. 2014. Genetik Kaynaklar, Geleneksel Bilgi ve Folklorik İfadelerin Fikri
Mülkiyet ile Korunmasında Gelinen Uluslararası Boyut, Tartışmalı Konular ve
Ülkemizdeki Mevcut Durum. Uzmanlık Tezi. TPE, Patent Dairesi Başkanlığı
110s, Ankara
Öner, Y., Akın, O. and Ertuğrul, M. 2011. Overwiev on Agrienvironmental Measures.
8th
RBI Global Conference on Conservation of AnGR, 4-8 October Tekirdağ,
465-466.
Paiva, B. S., McManus, C. M. and Blackburn, H. 2016. Conservation of Animal Genetic
Resources- A new tact. Livestock Science 193, 32-38.
Pilling, D. 2011. Threats on Animal Genetic Resources for Food and Agriculture-
Approaches to Recording, Description and Analysis. Animal Genetic Resources
Information Bulletin, 47, 73-83.
219
Rafai, P. 2009. A Global Vision, Sustainable Animal Production: the Challanges and
Potential Developments for Professional Farming. Wageningen Academic
Publishers, 475-487, Netherlands.
Silversides, F.G., Purdy, P.H. and Blackburn, H.D. 2012. Comparative Costs of
Programs to Conserve Chicken Genetic Variation Based on Maintaining Living
Populations or Storing Cryopreserved Material. Br. Poult. Sci. 53 (5): 599-607.
SPSS Inc. 2008. SPSS Statistics for Windows, Version 17.0. Chicago IL: SPSS Inc.
Terzioğlu, E. 2008. Web Sitesi: http://ormuh.org.tr/arsiv/files/Biyolojik%20Cesitlilik
%20ve%20Gen%20kaynaklari.pdf Erişim Tarihi: 30.04.2017
Tozluca, A. 1988. Hayvan Gen Kaynaklarının Muhafazası Yüksek Lisans Tezi. Ankara
Üniversitesi. 70 s. Ankara
Trut, L.N. 1999. Early Canid Domestication: A Farm-Fox Experiment. American Sci.
87: 160- 169.
Vié, J.-C., Hilton-Taylor, C. and Stuart, S.N. (eds.). 2009. Wildlife in a Changing World
- An Analysis of the 2008 IUCN Red List of Threatened Species. Gland,
Switzerland: IUCN. 180 pp.
Weary, D., Pilling, D. and Rischowsky, B. 2008. Report of the FAO/EAAP Expert
Meeting on Sustainable Utilization of Animal Genetic Resources held 2-4 July
2006. FAO, 128 p, Rome.
Wilmut, I., Schnieke, A.E., McWhir, J., Kind A.J.,Campbell, K.H.S. 1997. Viable
Offspring Derived from Fetal and Adult Mammalian Cells. Nature, 385(6619),
810-813.
Yamada, Y. 1981. The Importance of Mating Systems in the Conservation of Animal
Genetic Resources. In Animal Genetic Resources - conservation and
management. Anim. Prod. Health Paper No. 24. FAO, Rome. pp. 268–278.
Yıldırır, M., Sezenler, T., Erdoğan, İ., Yüksel, M.A., Soysal, D. and Ceyhan, A. 2011.
The Present Studies on Animal Genetic Resources in Bandırma Sheep
Research Station: a Review, J Anim Sci Adv, 1(2):73-78.
Zeder, M.A. 2008. Domestication and Early Agriculture in the Mediterranean Basin:
Origins, Diffusion, and Impact. PNAS. 105(33): 11597-11604.
Zeder, MA. 2012. The Domestication of Animals. J. Anthropol. Res. 68 (2):161–190
Zjalik, M. 2008. "The GLOBALDIV Summer School Edition 2008" Presentation
Document. Universita Cattolica del Sacro Cuore, 8-12 September 2008
Piacenza, Italy.
220
EKLER
EK 1 Anket soruları
EK 2 IV. Tip Soruların Gruplandırılmış Cevapları
EK 3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planının (2015-2020) Değerlendirmesi
EK 4 GTGK Komisyonu Çok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW)
EK 5 Büyükbaş, Küçükbaş ve Kanatlı Küçük Evcil Hayvan Irklarının Türkiye’de
Yayılma Alanları
EK 6 Önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesi; tanımlanan tahmini
tür sayısı, değerlendirilen tür sayısı ve tehlike altındaki tür sayısı.
EK 7 EFABIS, KKKS, TÜRKVET, HGK I. Türkiye Durum Raporunda bildirilen ve
tescil edilen Türkiye HGK
EK 8 Dişi ve erkek damızlık birey sayılarına göre etkin populasyon büyüklükleri
221
EK 1 Anket soruları
Görev Yeri :………………………. Çalışma Alanı:………………….……….
Mesleği : ……………….….…… Unvanı:………………………………….
1. Türkiye’de çiftlik hayvan genetik kaynaklarında (ÇHGK) kayıp ya da hızlı bir
değişim meydana geliyor mu?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
2. ÇHGK’nın korunması neden önemlidir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası
veriniz)
a. Islah çalışmalarına temel oluşturması
b. Uyum yeteneği yüksek genotiplerin elde tutulması
c. Sürdürülebilir üretim sistemlerinde kullanılması
d. Eğitim, araştırma ve kültür materyali olarak kullanılması
e. Gelecekte önem kazanabilecek özelliklerin elde tutulması
3. ÇHGK’nı koruma çalışmaları için daha kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyulmakta mıdır?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
4. ÇHGK üzerindeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu en önemli
tehdit sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Üretim sistemlerindeki değişimler
b. Tüketici taleplerindeki değişimler
c. Plansız melezleme ve yapay tohumlama uygulanması
d. Tür ve ırkların ekonomik rekabet gücünün azalması
e. Yetiştiricinin ürün fiyatının belirlenmesinde etkisiz olması
5. ÇHGK üzerindeki insan kaynaklı en önemli tehdit sizce nedir?
(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Hayvancılık ve orman yönetimi politikalarındaki yetersizlik
b. Bilgi yetersizliği
c. Köyden kente göç ve işgücü kaybı
d. Hayvan hastalıklarının önlenememesi
e. Mera alanlarının zayıflaması ve kaybedilmesi
6. Türkiye’de ÇHGK yeterince tanımlanmış mıdır?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
Sayın katılımcı, aşağıdaki anket “Çiftlik Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve
Sürdürülebilir Kullanımı” konusundaki birikim, öneri ve görüşlerinizi alarak Türkiye’deki
mevcut durumu ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Anketi cevaplandırdığınız için
teşekkür ederiz.
222
7. ÇHGK’nın tanımlanmasında öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem
sırası veriniz)
a. Kaybolma riski altındaki ırkları tanımlama
b. Fenotipik, performans ve özgün nitelikler bakımından tanımlama
c. Moleküler düzeyde tanımlama
d. Genetik eğilimleri izleme
e. ÇHGK’nın tamamının tüm özelliklerini tanımlama
8. Irkların fenotipik ve genotipik özelliklerinin tanımlanmasında öncelik sizce nedir?
(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Kurumsal yapının güçlendirilmesi
b. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi
c. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi
d. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi ve işbirliği sağlanması
e. Yetkili organların konunun önem ve aciliyetini kavraması
9. Yetiştirme sistemlerinin, özel ürünlerin ve pazar koşullarının tanımlanmasında
öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Kurumsal yapının güçlendirilmesi
b. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi
c. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi
d. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi
e. Kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi
10. Hayvan ırklarının özelliklerini, sayılarını ve dağılımlarını ortaya koyacak bir
envanter çalışması için öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası
veriniz)
a. Yetkili organların konunun önemi ve gerekliliğini kabulü
b. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi
c. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi
d. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi
e. Kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi
11. Irkların risk durumlarını izleme programlarının geliştirilmesi ve uygulanması için
öncelik sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Kurumsal yapının güçlendirilmesi
b. Karar makamlarının konunun önemi ve gerekliliğini kabulü
c. Bütçe olanaklarının geliştirilmesi
d. İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi
e. Kurumsal sorumlulukların belirlenmesi
12. Türkiye’de ÇHGK’nı korumaya yönelik çalışmalarda yasal, yönetsel ve finansal
destekler yeterli midir?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
223
13. Korunması öncelikli genotipler belirlendi mi?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
14. Risk kriterleri belirlendi mi?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
15. Kaybolma tehdidi altındaki ırkların korunması ve ırkların risk altına girmesini
önlemeye yönelik olarak hangi koruma tedbirleri alınmaktadır?
In situ (doğal ortamında) □ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
Ex situ - in vivo (doğal ortamı dışında canlı) □ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
Ex situ - in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak)□ a. Evet □b. Hayır □c.Fikrim yok
16. ÇHGK’ nın in situ (doğal ortamında) korunmasındaki en önemli güçlük nedir?
(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Örgütlenme ve bilinç eksikliği
b. Sürü takibi ve kayıt tutmadaki güçlükler
c. Irkı temsil eden sağlıklı hayvan temininde güçlük
d. Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği
e. Destekleme ödemelerinin yetersizliği
17. ÇHGK’ nın ex situ-in vivo (doğal ortamı dışında canlı) korunmasındaki en önemli
güçlük nedir? (Seçeneklere 1’den 4’e kadar önem sırası veriniz)
a. Irkı temsil eden sağlıklı hayvan temininde güçlük
b. Bakım ve besleme maliyetinin yüksekliği
c. Alt yapı ve insan kaynağı yetersizliği
d. Kurumsal yapı zayıflığı
18. ÇHGK’ nın ex situ-in vitro (doğal ortamı dışında dondurarak) korunmasındaki en
önemli güçlük nedir? (Seçeneklere 1’den 4’e kadar önem sırası veriniz)
a. Bilgi ve deneyim eksikliği
b. Alt yapı ve insan kaynağı yetersizliği
c. Gen bankasındaki materyalin tekrar kullanımındaki güçlükler
d. Başlangıç maliyetinin yüksekliği
19. Türkiye’de ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalar yeterli midir?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
20. ÇHGK sürdürülebilir kullanım programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında en
önemli güçlük nedir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Pazar ve pazarlama koşulları
b. Bilgi yetersizliği
c. Kırsal alandaki yaşam koşulları
d. Geleneksel ürünlerin tanıtım ve rekabet gücü yetersizliği
e. Örgütlenme eksikliği
224
21. Sürdürülebilir kullanımı geliştirmek üzere, ilgili kesimler, bilimsel disiplinler ve
diğer sektörler arasında işbirliği yapılıyor mu?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
22. Yetiştiricilerin ÇHGK ile bu kaynaklara ulaşım hakkında yeterli bilgiye sahip
oldukları söylenebilir mi?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
23. ÇHGK’ nın ıslahı ve kullanımından doğacak getirilerin paylaşımı ile ilgili yasal
düzenleme mevcut mu?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
24. ÇHGK’nın sürdürülebilir kullanımında başarıyı artırmak için öncelik sizce nedir?
(Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Mevcut politikalarda agro-ekosistem yaklaşımlarının yer alması
b. Yetiştirme yöntemleri ile ilgili eğitim ve teknik destek programları hazırlanması
c. Kayıt sisteminin ve örgütsel yapıların güçlendirilmesi
d. Pazarın düzenlenmesi
e. Geleneksel ürünlerin çeşitlendirilmesi ve rekabet gücünün artırılması
25. ÇHGK’ nın sürdürülebilir kullanımına yönelik yapılacak araştırmalarda öncelik
sizce nedir? (Seçeneklere 1’den 4’e kadar önem sırası veriniz)
a. Hayvan ırklarının sürdürülebilir entansif üretimi amacıyla projeler hazırlanması
b. Kültür ırklarının, yerli ırklar ve gıda güvencesi üzerindeki etkilerinin ortaya
konması
c. Uzun dönem sürdürülebilir kullanım ve yetiştiricilik programları hazırlanması
d. Yöresel üretim sistemlerinin ve geleneksel bilginin ortaya konması
26. ÇHGK’nın korunmasına ayrılan kaynaklar ulusal gereksinmeleri ve uluslararası
yükümlülükleri karşılamaya yeterli midir?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
27. ÇHGK’nı korumanın öneminin anlaşılmasında, kamuoyu farkındalığı oluşturmak
üzere programlar bulunuyor mu?
□ a. Evet □ b. Hayır □ c. Fikrim yok
28. ÇHGK’nı koruma strateji ve planlarının periyodik olarak gözden geçirilmesi neden
önemlidir? (Seçeneklere 1’den 5’e kadar önem sırası veriniz)
a. Ekonomik ve teknolojik değişimlerin dikkate alınması
b. Mevcut politikalar yetersiz kaldığında geliştirilmesi
c. Çevresel faktörlerin değişmesi
d. Irkların sayı ve dağılımlarının değişmesi
e. Yürütülen çalışma sonuçları doğrultusunda güncelleme yapılması
29. Kaybolma tehdidi altındaki ırkların devamlılığını sağlamak için acil müdahale
sistemleri oluşturuldu mu?
□ a. Evet □ b. Sadece bazı tür ve ırklarda □ c. Hayır □ d. Fikrim yok
225
30. Doğal afet, salgın hastalık, savaş gibi felaket senaryolarında risk altındaki ırkların
korunması ile ilgili düzenlemeler mevcut mu?
□ a. Evet □ b. Sınırlı ölçüde □ c. Hayır □ d. Fikrim yok
31. ÇHGK ulusal veri bankası kuruldu mu?
□ a. Evet □ b. Hazırlık aşamasında □ c. Hayır □ d. Fikrim yok
32. ÇHGK çalışmaları kapsamında Türkiye’ de ve dünyada yürütülen çalışmalarının
hangilerinden haberdarsınız? (Bilgi sahibi olduklarınızı işaretleyiniz)
ÇHGK Türkiye Durum Raporu □
HGK’nı Koruma Ulusal Komitesi □
HGK Koruma Yönetmeliği □
Dünya ÇHGK I. Durum Raporu □
DAD-IS (Domestic Animal Genetic Diversity Information Service)
□
EFABIS (European Farm Animal Genetic Biodiversity Information System) □
I. Uluslararası HGK Konferansı □
HGK Küresel Eylem Planı □
HGK Stratejik Öncelik Raporu □
33. ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili görüş ve önerileriniz
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………….......
226
EK 2 IV. Tip Soruların Gruplandırılmış Cevapları
Koruma
Korumanın önemi ve etkinliğinin sağlanması
Bütün ırkların korunması gereklidir. Irklar kültürümüz ve zenginliğimizdir.
Bilgi sahibi olunmasına önem verilirse koruma ve kullanım artacaktır.
Bu konuya kesinlikle daha fazla önem verilmesi ve ülkemizin genetik
kaynaklarının korunmasının sağlanması gereklidir.
ÇHGK korumanın başarılı biçimde devam ettirilebilmesi kurumsal ve toplumsal
bilgilendirmelerin artırılması ve bu konuda üretici ve kurumlara devlet
desteğinin artması sorunun çözülmesinde yardımcı olabilir.
Korumaya önem verilmeli ve ülkemizdeki genetik kaynakların yok olmasına
artık dur denmeli.
Yerel ÇHGK’nın birçoğunun melezlemelerle veya ekonomik rekabet gücünü
yitirmesi nedeniyle yok olması nedeniyle, bundan sonra mevcut ırkların
yitirilmemesi için önlem alınması gereklidir.
Kendi topraklarımıza ait genetik kaynakların yapılacak çalışmalarla korunması,
özgünlüklerinden yararlanılması ve geliştirilmesi çok önemlidir.
Genetik kaynakların korunması için yerinde önlem alınması ve çiftçinin
desteklenmesi önemlidir.
Kırsal kesimdeki insanların bilinçlendirilmesi soyu tehdit altındaki türler için
devletin özel destekler yapması gereklidir. Bu alandaki bilgili insanlar daha sık
bir araya gelip geniş kesimleri bilgilendirmelidir.
Islah çalışmalarına temel oluşturması, gelecekte önem kazanabilecek özelliklerin
elde tutulması ve uyum yeteneği yüksek genotiplerin elde tutulması açısından
ÇHGK ile ilgili bütün çalışmalar ülkemiz açısından son derece önemlidir.
Korumada önceliklendirme
Yok olma tehlikesi altındaki ırkların korumaya alınması ilk olarak ele
alınmalıdır.
Korunacak ırkların taşıdıkları üstün niteliklerinin de göz önüne alınarak öncelik
listesi oluşturulması. Verim, dirençlilik, ürün kalitesi vb. üstün nitelik
taşımayanların liste sonuna konması.
Yerli ırkların tamamının korumaya alınması, ıslah işlemlerinin hızlandırılması
ve bu hayvanları elinde bulunduran üreticilerin desteklenmesi gerekir. Konu ile
ilgili her türlü yasal alt yapının öncelikle düzenlenmesi gerekmektedir.
Güney Anadolu Kırmızısı (Kilis) Sığır ırkı için önlem alınması gerekiyor.
Bu kapsamda tür, ırk ve tip bazında önceliklendirme derhal yapılmalı mevcut ve
yakın dönem riskleri tespit edilerek, sadece halk elinde koruma ile yetinmeyip
doğal yaşam alanları oluşturularak buraların izleme ve gözetiminin de etkin bir
şekilde gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Bütün yerli ırkları bunların varyetelerini ya da melezlerini koruma altına almaya
gerek yoktur. Belirli ırkların koruma altına alınması yeterlidir. Kıt kaynakları az
sayıdaki ırkta etkin kullanmanın daha yararlı olacağı kanısındayım.
227
Koruma yöntemleri
YGK kendi doğal çevrelerinde koruma altına alınmalı ve üretimin devamı
desteklenmelidir.
Yerinde koruma ve gen bankası oluşturulması çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
Yapılan korumada hayvan ırkları yanlış bölgede değil de iyi uyum sağladığı
kendi bölgesinde koruma altına alınmalıdır. (Örn: Sakız koyunu, Maltız keçisi
İzmir bölgesinde olması gerekirken yanlış bölgede yetiştirilmesi)
Üretici elinde, bazı enstitülerde ve üniversitelerde korunuyor
Korumaya ait bir kurum (üniversite ve araştırma enstitüleri) bölgelerinde
bulunan bir hayvan türünden bir ırka ait koruma ve bu ırkın araştırmalarını
yapmakla sorumlu tutulabilir (Bütçe ayrıca verilecek)
Tüm evcil hayvanlarımızın DNA’ları ex situ in vitro olarak koruma altına
alınmaktadır.
Destek devam ettiği sürece yetiştirici devam ettirebilir, destek bittiği zaman
elden çıkar. Sürülerin yerinde devlet eliyle korunması gerekir.
Genetik kaynakların korunması ancak teknolojik gelişmelerle mümkündür.
Avrupa’ da gördük ki 50 yıl öncesine ait laboratuarlarında sperma yumurta veya
embriyo stokları var şampiyon bir boğanın spermleri 40-50 yıldır muhafaza
edilmiş. (Şu an Doğu Anadolu Kırmızısı sığırlarda örnek bir sürüyü elde tutup
beslemek olur mu? Çare teknolojik laboratuar ve bu konuda eğitilmiş özellikle
vet hek olması.)
In situ ve ex situ in vivo koruma yöntemlerinde daha fazla sayıda sürü bazında
koruma uygulanması
Halk elinde koruma projelerine daha fazla sayıda hayvan katılmalı hayvan
başına destek artırılmalı, seçilen hayvanlar ırk özelliği göstermeli, ülkesel olarak
yerli hayvanları bütün verim özellikleri ile takip edilen bir veri tabanı
oluşturulmalı. Bütün il ve ilçelerde görev yapan ilgili veteriner hekim ve ziraat
mühendisleri konu ile ilgili bilgilendirilmeli ve doğru kayıtlar girilmelidir. Bu
işle uğraşan yardımcı araştırmacılara yapılan destekler de artırılmalıdır.
Irk bazında in situ koruma sürülerinin artırılması, bazı ırk ve yerli kara vb
ırklarda milli park gibi sürüye müdahale edilemeyecek izole alanlarda sürüleri
kendi haline bırakma çeşitlilik açısından fayda sağlayacaktır. Yerli genetik
kaynakların ürünlerinin kalitesi ön plana çıkarılarak özendirilmeli (reklam filmi,
afiş, gazete ilanı vb) ÇHGK’lar hakkında TV’den reklam filmleri ve yazılı
basınla halk bilgi ve bilinçlendirilmelidir.
In situ koruma altındaki ırkların 2. bir yerde koruma altına alınması, ırkın özel
ürünlerinin ön plana çıkarılarak pazar oluşturulması. Sistemin destek kalktıktan
sonra da devamlılığı için oluşturulan sistemlerin belirlenmesi, özel Pazar ve
birliklerin oluşturulması.
Mevcut bazı tür ve ırklarda uygulama "doğal ortamında koruma yöntemi sınırlı
olarak uygulanmakta, bu durum ileride akrabalı hatların çoğalmasına neden
olacağından sakınca oluşturmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için uygulama
alanının artırılması ve ileriye yönelik iyi planların oluşturulması. Bu
sorumluluğu üstlenen kurum ve kuruluşlar için önemini gerçekten kavramış
kurum ve kuruluşlardan oluşturulmasına dikkat edilmeli.
228
Koruma altına alınması düşünülen ırkların farklı bölgelerde çok sayıda sürüler
halinde in vivo ve ex situ koruma programları çerçevesinde yetiştirilmesi ÇHGK
katkı sağlayabilir.
ÇHGK korunması için özellikle yetiştiricilere bilgi ve eğitim seminerleri
düzenlenmelidir.
Büyükbaş hayvan ÇHGK, doğal engelleri olan 2 veya daha fazla bölgede yeterli
sayıda kendi haline bırakılması ve masrafsız korunması çok sınırlı müdahale
edilmesi.
Doğal ortamında muhafaza, yetiştiricilerin önce bilinçlendirilmesi ve konunun
öneminin anlatılması gerekir. Özendirilecek (Teşvik, ürün pazarlamasının
değerinin cazip hale getirilmesi) tedbirler alınması. Geniş kapsamlı pilot
bölgeler oluşturularak doğal muhafaza ile ileriki dönemlere kadar götürülebilir.
Doğal ortamında muhafaza, embriyoların dondurulması vb biyoteknolojik
uygulamalara göre daha kolay olacağını düşünüyorum.
Envanter ve tanımlama
İlk olarak kayıt sistemi kurulmalıdır.
Irkların tanınması ve geliştirilmesi daha sonra korunması.
Çalışacak kişiler uzman olmalı, kayıt tutulmalı, koruma için teşvik verilmelidir.
Öncelikle memleketimizdeki tüm genetik kaynaklar net bir şekilde tespit edilip
tescillendirildikten sonra koruma altına alınıp geliştirilmelidir.
Morfolojik ve genetik özelliklerin beraber değerlendirilmesi ve pratiğe yönelik
ÇHGK ile ilgili korumaya neden olacak ve bunların pratikte değerini ortaya
koyacak projelerin yapılması
Evcil ve yabani kanatlı hayvan türleri genetik kaynaklarının tespiti bu güne
kadar yapılmamıştır. Kuş gribi nedeniyle birçoğu da itlaf ile yok edilmiştir.
Eldekilerin diğer bir deyişle kurtulanların tespit edilip korunması gereklidir.
ÇHGK’ya ait yerli türlerin belirlenmesi ve korumaya alınması, Dünyada son
hızla gelişen biyoteknolojik ve genetik uygulamalar nedeniyle her ülke için çok
önemlidir.
Öncelikle nesli tehlike altında olan türler belirlenmeli doğal ortam şartları
dikkate alınarak türlerin doğal ortamının dışındaki bölgelerde kontrol altında
tutulmalıdır.
Bakanlık ilçelere kadar geniş teşkilatı ve personeliyle vakit kaybetmeden kaba
bir tasnif ve taşra teşkilatınca önemli görülen ırkları belirlemelidir, detaylı
çalışmaya bu tespitten sonra geçilmelidir. Zaten var olan kayıtları, her il ve ilçe
müdürlüğünden birer personelin görevlendirilerek 3 gün eğitime tabi tutulmaları
sonrasında detaylı ÇHGK tespit çalışmaları yapılabilir.
Ülkemize özgü olan ırklara bir an önce sahip çıkılması verim ve hastalık direnci
yönünden önemlidir. Zavot ve GAK (Kilis) sığır ırkları üzerinde durulmalıdır.
Öncelikle ÇHGK’nın envanterinin çıkartılması, koruma sürülerinin
oluşturulması ve sürdürülmesinde bilimsel kriterlere dikkat edilmesi yerli
ırkların ürünlerinin tanıtımına önem verilmesi üreticinin özendirilmesi,
desteklenmesi gereklidir.
229
Envanter çıkarımının yapılması, kullanılacak teknolojik sistemlerde yaygın
olanların kullanılması, saklanacak numune sayısının çok fazla olması
gerekmektedir. (sperma, embriyo vb)
Mevcut ırkların acilen genotip ve fenotip özelliklerinin belirlenmesi, hayvan
hastalıklarının kontrol altına alınması ve bu ırkları elde bulunduranlara sözleşme
karşılığı yüksek düzeyde teşvik sağlanması.
Genetik kaynakların detaylı envanter kayıtlarının çıkarılması ve böylece risk
altında olan ırkların belirlenmesi konuları önemlidir. Genetik çeşitliliğin
gelecekte de sürdürülmesi ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir olmasına
ilişkin çalışmalara bağlıdır. Bu çalışmaların desteklenmesi gerekmektedir.
Kaybolma riski altındaki ırklar belirlenmeli. Bunlar hakkında düzenli kayıtlar
tutulmalı. Kurum ve kuruluşlarınca bunlar hakkında yeterli bilgi ve donanıma
sahip olunmalı, vatandaşa bunlar açıklanarak, bilgi sahibi olmaları hususunda
yardım edilmeli.
TAGEM web sayfası altında genetik kaynaklar sayfasının güçlendirilmesi.
Medyada tanıtıcı belgesel ve filmler ile halkın bilinçlendirilmesi. Acilen
envanter çalışmaları yapılarak planlamaların envantere dayandırılması.
Sürdürülebilir kullanım ve ıslah
Yerel ırklardan elde edilen hayvansal ürünlerin pazarlanması ve fiyatlandırılması
ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmadığı sürece ÇHGK ile ilgili yasal
düzenlemelerin hayata geçirilmesi çok zor olur.
Verimli ırkların koruma altına alınarak sayısının artırılması. Bu ırklardan
çiftlikler kurulması (Kilis Sığırı gibi.)
Yerel genetik kaynaklardan elde edilen ürünlerin premium ürünler olarak
satılmasını sağlamak önemli. Afyon Manda kaymağı gibi. Saf ırkların yarışması
yapılmalı, derece alanlara ödül verilmeli en iyi Afyon Mandası, Denizli Horozu
seçilip ödül verilmelidir.
Genetik kaynaklarımızın ülkemiz tarafından değerlendirilmesi (ıslah vb
çalışmalarda) başka ülkelere götürülmesini önleyecek tedbirlerin alınması ülke
hayvancılığımız açısından son derece önemlidir.
ÇHGK’nın önemi eğitimler verilerek bildirilmelidir. Eğitim yetersiz olduğu için
hangi ırk (örn: sığırlarda) hangi bölgelerde yetiştirilmesi gerektiği
bildirilmelidir.
Çiftlik şartlarında yetiştirilecek çalışmalara ağırlık verilmesi. Çiftçi bilincinin
artırılması, kapasitesinin artırılması için görsel eğitim ve yayım çalışmalarına
ağırlık verilmesi
Sığır yetiştiriciliğinde kültür ırkları ile gerçekleştirilen suni tohumlama
teşviklerinin bir an önce kaldırılması. Ülkemiz koşullarına uygun olan yerli sığır
ırklarımızın genetik ve klasik ıslah çalışmaları birleştirilerek verim özelliklerinin
iyileştirilmesi. Kültür ırklarına hiç bir koşulda destek verilmemesi gerekir.
Peynir gibi yöresel ürünler için programlar başlatılması, yerinde koruma
sürülerinden elde edilmesinin teşvik edilmesi ve pazarlama için stratejiler
geliştirilmesi, tüketimin teşvik edilmesi.
Önceliklerin bir an önce belirlenmesi, risk altındaki tür ve ırklarda melezleme
çalışmalarının engellenmesi ve bu hayvanların verimlerinin artırılarak
230
yetiştiricinin ilgisini çekecek hale getirilmesi için ciddi seleksiyon
programlarının uygulanması
Kültür ırklarının artı ve eksi yönleri çok iyi tahlil edilmeli sonuçları üzerinden
fayda ve zararları netleştirilmelidir. Toplumdaki beslenme ile ilgili yanlış
bilgilenmeler düzeltilmeli. Üreticilerin ÇHGK’ya yönelmeleri cazip hale
getirilmeli. Mera alanı fazla hayvan mevcudu az olan lokal bölgeler tesbit
edilmeli. Her yerde ve her konumda büyük işletmeler faydalı olamamakta.
Küçük işletmelere uygun bölgeler tespit edilmelidir.
Bu ırkların kaybolmaması gerekir. Bu genlerin kaybolması durumunda köylerin
boşalacağı, işsizliğin artacağı ve ayrıca meralardan yararlanamayacağından ülke
ekonomisi zarar görecektir. Bu ırkların iyi bir ıslah çalışması yapılarak verim
özelliklerinin artırılıp rekabet güçlerinin çoğaltılması gerekmektedir.
ÇHGK’nın korunması için farklı olarak pazar arzı yaratılmalı ve devamlı olarak
bu kaynaklar üzerinden ıslah çalışmaları sürdürülerek her yöreye uygun bir türün
geliştirilmesine çalışılmalı
Son yıllarda suni tohumlama nedeniyle yerli ırklarımız azalmaktadır. Fakat
kültür ırklarının adaptasyonu çok zor olduğundan insanlar ilk olarak ticari
düşünürken bugün ilaç ve veteriner giderleri fazla olduğundan bizim çiftçimiz
fazla masraf etmeden kazanma arzusundadır.
Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve çevre şartlarının değişimi ile beraber
kültür ırklarının yetiştirilmesi ve verim sağlamada güçlükler ortaya çıkması
kaçınılmazdır. Bölgeye adapte olmuş mevcut yerli ırklarla çalışmak ve bu
ırkların genetik kaynak olarak korunması gelecekte insan beslenmesinde gerekli
hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin en önemli kaynakları olacaktır.
Gerekli Bakanlık desteği alınmalı, yetiştirici için sürdürülebilir bir sistem
geliştirilmeli ve yetiştiriciler bilgilendirilmeli
Genetik kaynakların korunması yerinde üretimi teşvikle mümkündür, şayet
yetiştirici o işten gelir elde ediyorsa bu çalışmalar yürür yoksa çiftçi gelir elde
edip geçimini sağlayamıyorsa bu işe ilgi göstermeyecektir.
Mevzuat ve örgütlenme
Yetiştirici düzeyinde ırk ismi taşıyan yetiştirici birliklerinin ırkların korunması
ve geliştirilmesinde anahtar göreve sahip olduğu, dünya örneklerinde de
görülmektedir. Bundan sonra spesifik ürünlerin tanıtımı, markalaştırılması ve
pazarlanması, festivallerle, şenliklerle ırk ve ürün tanıtımının genişletilmesinin,
ırkların iyi örneklerinin yetiştirilmeye devam edilmesinde etken olabileceği
düşünülebilir.
HGK Ulusal Eylem Planı hazırlanmalıdır.
Kayıt tutma ve örgütlenme ileri seviyelere getirilmelidir.
Daha fazla tanıtım ve bilginin örgütlenmesi gerekir. Başarılar.
Öncelikle yok olmaya aday çiftlik hayvanları üreticileri örgütlenmeli ve ürünleri
piyasada değer bulacak şekilde politikalar izlenmelidir.
ÇHGK’nın korunması ve sürdürülebilir kullanımı çalışmalarına hız verilmeli ve
gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir
Somut temellere dayalı, ulusal bir politika ve bunun gerçekleştirilmesine olanak
verecek bir ulusal strateji olmadığı açıktır. Mevcut yasa ve yönetmelikler ile
231
kurumsal organizasyonların yetersiz kalması da bunun en açık kanıtıdır. İş bu
anketteki soru tipleri ve içerik te bunu desteklemektedir
Uzun dönem sürdürülebilirliğin sağlanması için isabetli politikalar oluşturup
kurumlar arası sonuç alınabilecek işbirliği, korumayı sağlayacak yetiştiricilere
sübvansiyon, konuyla ilgili yeterli uzman yetiştirilmesi, geleneksel ürünlerin
tanıtılması ve rekabet gücü kazandırılması.
Kurumlar arası sıkı işbirliği yapılmalı bilgi otorite kılınmalı, desteklemeler daha
yoğun devam etmelidir.
Çiftçi örgütlenmesi ürün-pazarlama sistemlerinin kurulması, hali hazırda HGK
projesi kapsamındaki ırklar damızlık amaçlı (Sakız-Kıvırcık) aranmakta,
yetiştirici taleplerine cevap verilememektedir.
Doğal olarak yıllardır sürdürülmekte olan hayvancılığımıza kültür ırklarına
pozitif ayrımcılık yapıldığı için yerli genetik kaynaklarımız baskı altına alınmış
yanlış politikalar sonucu yok olmaya yüz tutmuştur. Kültür ırklarına yapılan
desteklerin %10’unun dahi yerli ırklarımıza aktarılması durumunda yerli
hayvanlarımız korunabilir ve sürdürülebilir kullanılabileceği kanaatindeyim.
Ayrıca yeterli sayıdaki ırklarımızda ıslah çalışmaları yapılarak sürdürülebilir.
Yetersiz, kurumlar arası koordinasyon zayıf ya da yok. Önemi kavranmamış.
Tartışmaya bile açılmamış.
Yetkili organların konunun önemini dikkate alarak bütçe olanaklarının
artırılmaya çalışılması ve hızla pratiğe aktarılması gerekmektedir.
Ulusal ve uluslararası birimler arasında bir koordinasyon kurulmalı ve bunlar
küresel bir örgüt haline getirilerek, konu ile ilgili tespitler yapılarak, özellikle
eğitim ve altyapı çalışmalarına hız verilmelidir.
Daha ciddi kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Tarım İl Müdürlükleri
ile koordinasyon mutlaka olmalıdır.
Bu kavramı topluma mal etmek için il müdürlüklerinde ÇHGK ile ilgili birim
sorumlu eleman bulunmalıdır. Bunlar eğitilerek önce farkındalık yaratılmalıdır.
Daha sonra bulundukları yerde toplumsal farkındalığın sağlanması gerekir.
Türkiye’nin mevcut kapasitesi halen bunu sağlamaya yeterlidir. Aksi takdirde bu
kavram sadece ilgili zooteknistlerin konusu olarak kalır. Oysa bunun ülkeye mal
edilmesi gerekir.
Mevcut politikalar yeniden gözden geçirilmelidir. Günümüz dünyasında
TAGEM bünyesindeki araştırma enstitülerinin öncelikli araştırmaları genetik
kaynaklar olmamalı. Özellikle dış pazara yönelik sektör-kamu projelerine ağırlık
verilmeli. Sektörün talepleri dikkate alınmalı.
Ulusal eylem planının dinamik biçimde yapılandırılması ve uygulamadaki geri
bildirimlere göre sürdürülebilir olması amaca ulaşmada önemli olacaktır.
Hayvancılıkla ilgili tüm kurum ve birimlerle işbirliği ve uzun yıllar (50-100
yıllık) kapsayan proje yapılıp taviz verilmeden uygulanması gereklidir. Bakan
değiştiğinde proje değişmemelidir. Projenin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.
Bu konuyu hayati stratejik önemli bir konu olarak görüyorum. Bu görüşün
yetkili organlarda da hakim olması görüşündeyim.
232
Bütçe, eğitim ve diğer konular
Bilinç geliştirici çalışmalara önem verilmeli.
Bu ülkede gerçekleştirilmesi kolay değil.
Çok güzel bir düşünce devamı sağlanmalıdır.
İlgili kurumlara gereken ödenek ayrılması, ayrıca teknik eleman yetersizliği,
mevcut elemanların çeşitli kurslara katılamaması, personelin batıdaki kurumları
tercih etmesi, çeşitli olumsuzluklar meydana getirmektedir.
Dünya gıda ihtiyacının hızla arttığı dönemde ÇHGK’nın önemi de artmaktadır.
Ulusal bir oluşum haline gelmiştir, organik gıdalara olan talebin de artması
konunun daha önemli hale gelmesine dikkat çekmiştir.
Acil maddi ve teknik destek verilmesi.
Devlet kurumları ve üniversitelerde bu konu hakkında sempozyum seminer vb
etkinlikler yapılmalı aynı zamanda kitapçık basılmış ise bu konuda gönderilmeli.
Kafkas arısının korunduğu hakkında bilgi var mı?
Su ürünlerinde de çalışmaların başlatılması komite kurulması (ya da kurulmuş
komitelere işlevlik kazandırılması)
Yapılacak projelerin mümkün olan en yüksek düzeyde desteklenmesi şarttır.
ÇHGK’nın korunmasında çalışacak kişilerin temel bilgi ve becerilerinin
artırılması gerektiği kanaatindeyim. Bunun yanında ÇHGK’nın korunması
durumunda nelerin kaybedildiği ve bunun boyutunu kamuoyunun bilgisine
sunulmalıdır.
Öncelikli olarak eğitim.
Her şeyin kaynağı insan olduğuna göre insanlar bu konuda bilinçlendirilmeli,
ekonomik tercihler ön plana çıkarılmamalıdır. Evrensel değerler konusunda
yetersiz bilgi sahibi insan kendi ihtiyaçlarını ön plana çıkardığı için diğer türleri
hiçe saymaktadır.
Umarım kalıcı olur, projenin ısrarla sürdürülmesi gerekir.
Özellikle ÇHGK’nın önemi mutlaka yetiştiricilere, araştırıcılara aşılanmalı,
yetiştiricilere bu konuda eğitim verilmeli, seminerler, konferanslar ve kongreler
düzenlenerek herkes bu konuda bilgilendirilmeli.
Yeterli kaynak ayrılarak sürdürülebilir çalışma ortamı sağlanmalıdır.
Katıldığım bir seminer ve bir kongrede bu konu ile ilgili sözlü bildiriler
verilmiştir. Sadece böyle bir çalışma yapıldığını ve genel hatları ile biliyorum.
Çalışmalar ne aşamada, ne kadar genetik kaynak toplanabildi hiçbir fikrim yok.
Bunda da bilgilendirme eksikliği var. Bu yüzden bu çalışma ile ilgili birimlere
bilgilendirme raporlarının gönderilmesi faydalı olacaktır.
ÇHGK konusundaki tüm çalışmaların tabana yayılması ve diğer bilim insanları
ile işbirliği yapılması çalışmaların etkenliğini artıracaktır.
Eksikliklerin çoğunluğunun bütçe yetersizlikleri ile ilgili olduğu kanaatindeyim.
Öncelikli olarak kontrolsüz hayvan hareketleri ve melezlemeleri engelleyici bir
yapılanmaya gidilmelidir.
233
EK 3 HGK Ulusal Strateji ve Eylem Planının (2015-2020) Değerlendirmesi
Türkiye Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Ulusal
Strateji ve Eylem Planı’nın değerlendirilmesi amacıyla 1. Karakterizasyon Envanter
Risk ve Eğilimlerin İzlenmesi, 2. Sürdürülebilir Kullanım ve Geliştirme, 3. Koruma ve
4. Politika Kurumsallaşma ve Altyapı olmak üzere dört stratejik alanda aşağıdaki
değerlendirme tabloları hazırlanmıştır.
Hazırlanışından bu yana geçen 3 yıllık sürede HGK-USEP’in, başta hazırlayan kurum
TAGEM olmak üzere ilgili paydaşlarca yeterince benimsenmediği görülmektedir. Bu
çerçevede, HGK-USEP’in uygulanabilirliğini artırmak üzere güncellenmesi gündeme
gelebilecektir. Aşağıdaki değerlendirme tablolarında ilgili eylem için elde edilen
çıktılar, karşılaşılan fırsat ve zorluklar ile alınması gereken tedbirler için çeşitli öneriler
yer almaktadır. Stratejik alanlarda yer alan stratejik öncelik, eylem ve görevlerden
bazılarında herhangi bir değerlendirilme yapılması mümkün olamamıştır.
Stratejik Alan 1: Karakterizasyon, Envanter Risk ve Eğilimlerin İzlenmesi
Stratejik öncelik 1 HGK envanterinin çıkarılması
Eylem 1 Paydaşların belirlenmesi, işbirliğinin sağlanması, eğitim
programlarının ve gerekli araçların planlanması ve uygulanması.
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
- HGK’nın tanımlanması ve tanıtımı ile ilgili kurum ve kuruluşlar ile tüm
paydaşların belirlenmesi ve görev tanımlarının yapılması.
- Paydaşlar arası işbirliğinin sağlanması için yasal altyapının oluşturulması
2
- Irkların tanınmasına ilişkin eğitim programlarının yürütülmesi amacıyla
eğitim materyalinin oluşturulması,
- Gerekli eleman sayısının belirlenmesi ve temini
- Eğitimcilerin ve veri derleme elemanlarının eğitimi
3 GTHB ve TÜİK işbirliğiyle derlenecek verilerle envanter kapsamını
belirleyecek unsurlara yönelik anketin hazırlanması ve uygulanması.
Değerlendirme
kriterleri
- Görev paylaşımı raporu
- HGK envanter çalışmaları için tamamlanmış altyapı ve yeterli
eğitilmiş personel,
- Oluşturulan eğitim materyali sayısı
- Anket
Elde edilen çıktılar Türkiye EHGK tanıtım kitapçığı hazırlanmış ilgili paydaşlara
dağıtılmıştır (genbis.org)
Fırsat ve zorluklar Evcil hayvan ırklarının bilinirliği artmıştır, kayıt sistemleri
yaygınlaşmaktadır.
Alınacak tedbir Envanter çalışmasında yer alacak paydaşların belirlenmesinin
ardından geniş katılımlı bir çalıştay düzenlenmesi ve
hazırlıkların başlatılması gerekmektedir.
Eylem 2 Mevcut veri tabanlarının geliştirilmesi, yeni veri tabanlarının
oluşturulması ve veri tabanları arasında veri alışverişinin
sağlanması
Sorumlu kuruluş TRGM
234
Görev
1
- Mevcut veri tabanlarının hayvan genotip ve sayıları yanında
hayvancılıkla ilgili diğer verileri de kapsayacak şekilde geliştirilmesi
- Sürekli veri akışı ve anlık veri girişi sağlanması
- Veri tabanlarının birbiriyle uyumlu hale getirilmesi
- Veri kalitesinin artırılması
2 Kayıt altında olmayan türler için veri tabanları oluşturulması veya mevcut
veritabanları içinde değerlendirilmesi
3
Irkların risk durumlarını ortaya koyan ve gerekli önlemlerin alınmasını
sağlayan erken uyarı ve tepki sistemlerinin mevcut ve oluşturulacak veri
tabanlarına yerleştirilmesi.
Değerlendirme
kriterleri
- Geliştirilmiş veri tabanları, bilgi sistemleri
- Sürekliliği ve güncelliği sağlanmış HGK envanteri
- Veri alışverişine uygun veri tabanları
- Kayıt altında olmayan türler için oluşturulacak veri tabanları
- HGK’yı tehdit eden risk faktörlerinin yerinde ve zamanında
tespiti
Elde edilen çıktılar Biribirinden bağımsız küçük çaplı veri tabanları ve bilgi
sistemleri bulunmaktadır.
Fırsat ve zorluklar Bilişim teknolojilerinin hızlı değişimi hem fırsat hem de zorluk
olarak değerlendirilmektedir.
Alınacak tedbir Kamunun yanında daha esnek ve katılımcı STK ve özel sektör
projeleri ile konunun ele alınması başarı şansını artıracaktır.
Stratejik öncelik 2 HGK’nın karakterizasyonu
Eylem 1 Hayvan ırklarının morfolojik, fizyolojik ve genetik özelliklerinin
tanımlanması ve güncellenmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
- Hayvan ırklarının morfolojik, fizyolojik ve genetik özellikleri ile
yetiştirme çevresinin tanımlanmasında dikkate alınacak ölçütlerin tespiti
- Irk tanımlamaya ilişkin araştırma projelerinin öncelikle desteklenmesi ve
teşviki
- Karakterizasyonun TAGEM Ar-Ge ve TÜBİTAK önceliklerine dahil
edilmesi
- Öncelikli ırkların belirlenmesi
2
- Yerli HGK’nın özgün niteliklerini belirleyen genetik özelliklerin, verimi
etkileyen genlerin tespiti ve üzerinde karar verilmiş işaretçilerle
populasyon eğilimlerinin izlenmesi
- Envanter çalışması sırasında tespit edilecek yeni genotiplerin
karakterizasyonu ve mevcut ırklarla genetik uzaklıklarının veya
benzerliklerinin belirlenmesi
3
- Tescil edilen genotiplerin tescil formlarında eksik kalan bilgilerinin
tamamlanması
- Tescil edilmemiş genotiplerin tescil formuna uygun şekilde tanımlama
çalışmalarının yapılması ve güncel tutulması.
Değerlendirme
kriterleri
- Karakterizasyonun ilgili araştırma fonları ve TAGEM Ar-Ge
önceliklerine dahil edilmiş olması,
- Irkların korunmasında önceliklendirilme raporu,
- Tanımlanmış özellik ve verimi etkilediği belirlenmiş genler,
- Karakterizasyonu yapılmış ve mevcut ırklarla genetik
235
uzaklıkları belirlenmiş yeni genotiplerin sayısı.
- Populasyon eğilim raporları
- Karakterizasyonu yapılmış ırk sayısı
Elde edilen çıktılar Irkların önceliklendirilme raporu çalışmaları başlatılmıştır.
Fırsat ve zorluklar TAGEM Ar-Ge proje bütçesi artırılmıştır. Kurumlar arası
koordinasyon gerekmektedir, özellikle TAGEM bünyesinde
moleküler genetik çalışmaları yürütebilecek teknik personel
yetersizdir.
Alınacak tedbir TÜBİTAK, üniversiteler, STK’lar, GTHB birimlerinin işbirliği
güçlendirilmelidir.
Poplasyonların tespiti ve izlenebilmesi için envanter
çalışmasının zaman kaybedilmeden gerçekleştirilmesi
gerekmektedir.
Eylem 2 Araştırma enstitülerinin alt yapı ve araştırıcı kapasitesinin
karakterizasyon çalışmalarını yürütebilecek şekilde
geliştirilmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1 - Gerekli alt yapı, personel ve eğitim ihtiyacının tespiti ve karşılanması
2 - Genetik karakterizasyon konusunda uzmanlaşmış bölgesel birimlerin
oluşturulması
Değerlendirme
kriterleri
- Alt yapı ve araştırıcı kapasitesi geliştirilmiş araştırma enstitüsü
sayısı
- Uzmanlaşmış bölgesel birimler
Elde edilen çıktılar Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’ne
uluslararası statü kazandırılarak altyapısı iyileştirilmiş ve
Uluslararası Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi adını
almıştır.
Fırsat ve zorluklar TAGEM enstitü personelinin HGK çalışmaları yanında yoğun iş
yükü bulunmaktadır. Bitki genetik kaynaklarında olduğu gibi
Biyoçeşitlilik ve HGK için ayrı bir bölüm bulunmamaktadır.
Kalifiye personelin üniversiteye geçmeyi tercih etmesi söz
konusudur. Bunun yanında personelde kurum içi ve kurumlar
arası hızlı bir sirkülasyon bulunmaktadır.
Alınacak tedbir Araştırma enstitülerinin alt yapılarının geliştirilmesi ve
araştırmacıların çalışma koşulları, iş yükü ve özlük haklarının
dikkate alındığı iyileştirmeler yapılmalıdır.
Stratejik öncelik 3 HGK’nın varlığında yaşanan eğilimlerin, risklerin belirlenmesi
ve erken uyarı sistemlerinin oluşturulması
Eylem 1 Hayvan varlığında yaşanan değişimin nedenlerinin, etki
düzeylerinin belirlenmesi ve HGK üzerindeki tehditler ve
populasyon eğilimlerinin izlenmesi
Sorumlu kuruluşlar HAYGEM ve GKGM
Görev
1
- Hayvan varlığındaki değişimin nedenlerinin ve etkilerinin tespiti,
- Hayvancılığı etkileyen risk faktörlerinin bölgeler, ırklar ve populasyonlar
bağlamında belirlenmesi.
2
- Elektronik numaralandırma ve uydu takibi olanakları sağlanarak hayvan
varlığı, hayvan hareketleri, populasyon eğilimleri ve risklerin tespitinin
sağlanması.
236
Değerlendirme
kriterleri
- Hayvan varlığında değişim nedenleri raporu
- Tehdit ve populasyon eğilimleri raporu
- Kullanılan hayvan/sürü takip sistemleri
Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Özellikle hayvancılığı etkileyen risk faktörlerinin bölgeler, ırklar
ve populasyonlar bağlamında belirlenebilmesi için kapsamlı veri
gerekmektedir. Türkiye için uzun dönem planlamaların
yapılmasına olanak sağlayacak yüksek kalitede verinin, uzman
ekiplerin ve kamuoyu farkındalığının bulunmaması nedeniyle
HGK erken uyarı ve tepki sisteminin geliştirilmesi pek mümkün
görülmemektedir.
Alınacak tedbir GTHB ilgili genel müdürlüklerinin koordinasyonunda
paydaşların bir araya getirilmesi ve konunun yönetsel anlamda
ele alınarak sahiplenilmesi önerilmektedir.
Stratejik Alan 2: Sürdürülebilir Kullanım ve Geliştirme
Stratejik öncelik 1 HGK’nın sürdürülebilir kullanımı için yöresel/yerel/geleneksel
üretim sistemlerinin ve bunlarla ilgili bilgi kaynaklarının
desteklenmesi, geleneksel bilginin derlenmesi, tarım ekosistemi
yaklaşımlarının teşvik edilmesi ve geliştirilmesi
Eylem 1 Yöresel üretim sistemlerinin ve ürünlerinin kayıt altına alınması,
desteklenmesi ve geliştirilmesi
Sorumlu kuruluş GKGM
Görev
1
- Kültürel deneyim ve değerlerin tespiti, tanıtılması, ilgili risk analizlerinin
değerlendirilmesi,
- Özgün üretim sistemlerinin muhafazası, yöresel ürünlerin tescillenmesi,
izlenebilirliğinin sağlanması
- Bu ürünlerin değerlerinin artırılması ve teşvik programlarının
oluşturulması
- Unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş ürün ve mamullerin
belirlenmesi, geliştirilmesi.
- Ürünlerin ve kullanım alanlarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi.
2
- Yöresel üretim yapanlara teknik altyapı veterinerlik hizmetleri ve ilgili
yan hizmetlere ulaşımın kolaylaştırılması, meraların iyileştirilmesi, gelir
getirici proje desteği sağlanması
- Ürünlerin pazarlama mekanizmalarının geliştirilmesi ve tüketicilerin bu
ürünleri tercih etmeleri yönünde teşvik edilmesi,
- Bu amaçla, yayınlar, fuar, tanıtım ve farkındalığın artırılması
3 - Yerli ırk yetiştiricilerinin ürün bazlı destekleme programlarından
yararlanma oranlarının arttırılması
Değerlendirme
kriterleri
- Yetiştiricilerin yaşam standartlarının iyileştirilmesindeki artış
- Tescillenmiş ve teşvik edilmiş yöresel ürün sayısı
- Yöresel ve yerel üretim yapanlara sağlanacak kolaylıklarla
ilgili yasal düzenleme sayısı
- Yerel ürünlerin pazar olanaklarının iyileşmesi
- Gelir getirici proje sayısı
- Yöresel üretim yapan yetiştiricilerin gelir düzeylerindeki artış
237
- Ürün temelli destek verilen yerli ırk sayısı
Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Geleneksel üretim sistemleri ve geleneksel bilginin ortaya
konması henüz Türkiye’nin gündeminde bulunmamaktadır.
Alınacak tedbir OSB ve GTHB tarafından bitki genetik kaynakları için bu
alanda yürütülen çalışmalar model olarak alınıp, pilot projeler
ile HGK’nın sürdürülebilir kullanımına yönelik bilgi birikiminin
ortaya konması ve sahada uygulamaya yönelik özellikle ürün
temelli tedbirler alınmalıdır.
Eylem 2 Tarım ekosistemleri açısından uluslararası uygulamaların
gözden geçirilerek değerlendirilmesi, ulusal politika araçlarının
geliştirilmesi ve teşvik edilmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1 - Uluslararası tarım ekosistem uygulamalarının gözden geçirilmesi,
- Paydaşlarla birlikte ulusal politika araçlarının geliştirilmesi
Değerlendirme
kriterleri
- Tarım ekosistemi yaklaşımları ve Türkiye’de uygulanabilirliği
raporu
- Tarım ekosistemi yaklaşımlı politikalar
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Tarım ekosistemi yaklaşımlı çalışmalar henüz Türkiye’nin
gündeminde bulunmamaktadır.
Alınacak tedbir Başta TAGEM ve GTHB’nin ilgili birimleri ve
üniversitelerinden katılımla ortak çalışma grupları
oluşturulmalıdır. Hazırlanacak projeler ile Türkiye’de tarım
ekosistemi yaklaşımlarının uygulanabilirliği için durum tespiti
yapılmalıdır.
Stratejik öncelik 2 Ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerinin
oluşturulması
Eylem 1 Sürdürülebilirliği sağlamak üzere ırklar için ıslah programlarının
hazırlanması, yetiştirici örgütleri aracılığıyla uygulanması ve
değerlendirilmesi
Sorumlu kuruluş HAYGEM ve TAGEM
Görev
1 - Uzun vadeli ıslah programlarında yerli ırk hayvan yetiştiren işletmelerin
dahil edilmesi
2 - Kullanma melezlemesi metodunun uygulanabilmesi için saf ırkların
devamlılığını sağlayacak tedbirlerin alınması
3
- Yetiştirici koşullarının iyileştirilmesi, yetiştiricilerin bilinçlendirilmesi
- Hayvan yetiştirme koşullarının iyileştirilmesinin doğal seleksiyona
etkilerinin gözden kaçırılmaması ve uygun tedbirlerin alınması
Değerlendirme
kriterleri
- Elde edilmiş verimli genotip sayısı
- Kullanma melezlemesi için saf yetiştiriciliği yapılan ırk sayısı
- Çevre koşullarının iyileştirilmesine yönelik yapılan
faaliyetlerin sayısı ve niteliği
Elde edilen çıktılar TAGEM koordinasyonunda yürütülen Halk Elinde Ülkesel
Hayvan Islahı çalışmaları yetiştirici birlikleri aracılığı ile illerde
ıslah projelerinde yer alan yetiştiricilerin desteklenmesi şeklinde
devam etmektedir. Ancak, ulusal hayvan ıslahı hedeflerinin
238
belirlenmesi ve stratejilerinin oluşturulması stratejik önceliğinde
öngörülen bir çıktı henüz elde edilememiştir.
Fırsat ve zorluklar Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi kapsamında yüksek
verimli genotip elde etme çalışmaları bulunmaktadır.
Türkiye’de ıslah denildiğinde genellikle genotipik ıslah
anlaşılmakta, ırkların üterim çevrelerini iyileştirmeye yönelik
çabalar yetersiz kalmaktadır.
Kullanma melezlemesi iyi planlandığında hem yetiştirici
gelirlerinin artırılmasında hem de melezlemede kullanılacak
ırkların korunması için bir fırsat oluşturmaktadır.
Alınacak tedbir Yetiştirici birlikleri ile GTHB ve üniversitenin etkin işbirliği
sağlamak üzere ortak çalışmaların yürütülmesi önerilmektedir.
Eylem 2 Yerli HGK ıslahında uygun türlerde üreme biyoteknolojisi ve
moleküler tekniklerin kullanılması
Sorumlu kuruluşlar TAGEM
Görev
1
- Yerli ırklardan elde edilmiş spermalar kullanılarak suni tohumlama
uygulamalarının başlatılması, tohumlama ve buzağı desteği sağlanması
- Risk altındaki ve ıslah amaçlı olarak yüksek verimli yerli ırkların
spermalarının suni tohumlamada değerlendirilmesi, embriyo üretiminin ve
kullanımının sağlanması
2
- Biyoteknolojik uygulamaları yapacak teknik personel ihtiyacının
belirlenmesi, sağlanması,
- Islah amaçlı olarak yerli ırklarda moleküler genetik çalışmalarının
yürütülmesi
Değerlendirme
kriterleri
- Yerli ırklardan elde edilen embriyo ve sperma sayısı
- Biyoteknolojik uygulamaları gerçekleştirebilecek personel
sayısı
- Islah amaçlı moleküler genetik tanımlaması yapılmış ırk sayısı
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Üreme biyoteknolojilerinin hızlı gelişimi fırsat olarak
değerlendirilmektedir. Ancak yaygın kullanımı çoğunlukla sığır
türünde ve kültür ırklarını kapsamaktadır.
Alınacak tedbir Üreme biyoteknolojilerinin gen bankalarında koruma altına
alınacak genotipler başta olmak üzere, Ar-Ge çalışmalarında ve
sığır dışındaki diğer türlerde kullanımının teşvik edilmesi
gerekmektedir.
Dünyada son yıllarda yoğun çalışılan genomik seleksiyonun
Türkiye’de uygulanması için kayıtlı yetiştiricilik uygulamaları
artırılmalı. Populasyondan sağlanan verilerin moleküler
çalışmalardan elde edilecek verilerle birlikte değerlendirilerek
yorumlanması konusunda uzmanlaşmış çalışma ekipleri
oluşturulmalıdır.
239
Stratejik Alan 3: Koruma
Stratejik öncelik 1
Yerinde (in situ), yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve
dondurarak gen bankalarında (ex situ in vitro) koruma
programlarının geliştirilmesi
Eylem 1 Yerinde (in situ) ve yaşam alanı dışında (ex situ) koruma ve
destek programlarının yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
- Yerinde koruma programına daha önce dahil edilmemiş tehlike altındaki
tür, ırk ve yerel tiplerin belirlenip destekleme programına alınması
- Daha önce koruma altına alınmış olan ırkların mümkün olanlarında
korumadaki hayvan sayılarının artırılması
2
- TAGEM enstitülerinin olanaklarının diğer ırkların korunmasına uygun
şekilde geliştirilmesi
- Yaşam alanı dışında canlı korumada üniversiteler, araştırma kurumları,
büyükşehir belediyeleri, araştırma enstitüleri yetkili ve çalışanlarının, yerel
yönetimlerin konunun anlam ve önemi bakımından bilgilendirilmeleri ve
sürü oluşturmaları için protokollerin yapılması
- Hayvanat bahçelerinin bu anlamda teşvik edilmesi
- Yerli ırk hayvanların ev ve hobi hayvanı olarak yetiştirilmesinin teşviki
3 Islah amaçlı yetiştirici birliklerine risk altındaki ırkları koruma görevi
verilmesi
4 Canlı koruma altındaki populasyon ve sürülerde genetik çeşitliliğin tespiti
ve varyasyonu koruyacak tedbirlerin alınması
Değerlendirme
kriterleri
- Koruma altına alınmış türler/ırklar/tiplerin sayısı ve her birinde
sayısındaki artış
- Korumanın çeşitlendirilme ve genişletilme düzeyinde sağlanan
ilerleme
- Programa dahil edilmiş hayvanat bahçesi ve belediye sayısı
- Yetiştirici birlikleri aracılığıyla koruma programına alınan
yerli ırk sayısı
- Genetik çeşitliliğin muhafaza edildiği halk elinde korunan ırk
sayısı
Elde edilen çıktılar Yerinde koruma programı sığır, manda, koyun, keçi ve arı
türlerinde 21 ırk ile devam etmektedir ancak E 1 için
değerlendirme kriterlerinde henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Islah amaçlı yetiştirici birlikleri mevzuatında risk altındaki
ırkları koruma görevi verilmektedir. Ancak uygulamada bir
ilerleme henüz sağlanamamıştır. Koruma altına alınan bazı tür
ve ırklar programdan çıkarılmaktadır.
Alınacak tedbir TAGEM koordinatörlüğünde yürütülen yerinde koruma
çalışmalarının sürdürülebilirliğinin sağlanması,
Koruma kapsamına alınacak genotipler için saha taramaları
yapılması,
Uygulama birimlerinin alt yapı ve insan kaynakları açısından
güçlendirilmesi önerilmektedir.
Eylem 2 Mevcut gen bankalarının geliştirilmesi, iyileştirilmesi,
sürdürülmesi ve Ulusal Gen Bankası ile ilgili mevzuatın
240
oluşturulması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
Mevcut gen bankalarının Ulusal HGK Gen Bankasına dönüştürülmesi,
devamlılığının güvence altına alınması, yönetimi, saklanacak materyal ile
ilgili standartların ve erişim paylaşım haklarının ifade edildiği,
paydaşlarının belirlendiği bir düzenlemenin yapılması
2
- Mevcut gen bankasının koşullarının iyileştirilmesi, standardizasyonu ve
modernizasyonu,
- Nitelikli personel temini, eğitimlerinin sağlanması, uzman kadrolarının
oluşturulması ve devamlılığının sağlanması,
- Saklanan materyalin (tür/ırk/tip) tehlike altındakiler öncelikli olmak
üzere, çoğaltılması, yenilenmesi ve eksik olanların tamamlanması, gen
bankalarında saklanan genetik materyalin uygun aralıklarla canlandırılması
Değerlendirme
kriterleri
- Yayınlanmış mevzuat
- Elektronik ortamda takip edilebilen ‘Banka Kayıt Sistemi’
- İstihdam edilmiş yetişmiş personel ve uzman personel sayısı
-Gen bankasında saklanmış tür/ırk/tip ve bunların materyal
sayısında artış
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Gen bankalarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi öncelikli olarak
kabul edilmekle birlikte, değerlendirme kriterleri açısından
herhangi bir girişim bulunmadığından somut çıktılar elde
edilememektedir.
Alınacak tedbir HGK-USEP’de bu stratejik öncelikte yer alan görevlerin hayata
geçirilebilmesi için gerekli bütçe ve insan kaynaklarının, gen
bankalarının yönetiminden sorumlu birimler tarafından zaman
kaybedilmeden harekete geçirilmesini sağlamak üzere girişim
yapılması.
Eylem 3 Uluslararası bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması için
gerekli girişimlerin yapılması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1 - Bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması, materyal toplama,
saklama ve kullanımı için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve
teşviki
- Üye ülkelerin bölgesel gen bankasının sürdürülebilirliğini sağlamak
üzere her türlü katılımını sağlayacak düzenlemelerin ve anlaşmaların
yapılması
Değerlendirme
kriterleri
- Bölgesel gen bankasının Türkiye’de kurulması, materyal
toplama, saklama ve kullanımı için gerekli yasal
düzenlemelerin yapılması ve teşviki
- Üye ülkelerin bölgesel gen bankasının sürdürülebilirliğini
sağlamak üzere her türlü katılımını sağlayacak düzenlemelerin
ve anlaşmaların yapılması
Elde edilen çıktılar E 3 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar WANA bölgesi ülkelerinin Türkiye’nin evsahipliğinde bir
bölgesel gen bankası talepleri bulunduğu bilinmektedir. Ancak,
hayvan hareketleri ile ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat
karantina tedbirleri gibi gen bankası materyalllerinin giriş ve
241
çıkışı konusunda sınırlayıcı hükümler içermektedir.
Alınacak tedbir Öncelikle ulusal gen bankalarının alt yapı ve insan kaynakları
açısından güçlendirilmesi gerekmektedir. Başta ERFP olmak
üzere uluslarası çalışmalar takip edilmeli, hayvan materyali
paylaşımı yerine gen bankaları bilgi sistemlerinin de yer aldığı
ortak projeler yürütülmelidir.
Stratejik öncelik 2 Teknik standartların geliştirilmesi
Eylem 1 Yerinde (in situ), yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve
dondurarak gen bankalarında (ex situ in vitro) koruma, yöntem
ve teknolojilerin geliştirilmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
- Gen bankalarında uygulanan yöntem ve teknolojilerin geliştirilmesi için
üniversite ve diğer araştırma kurumları ile ortak araştırmalar yürütülmesi
ve sürdürülmesi
- Gerekli yeni veya standardize yöntem ve kılavuzların geliştirilmesi
2
- Korumaya alınacak HGK’nın tespitinde kullanılmakta olan temel ölçüt
fenotipik karakterizasyona ek olarak uygun genetik belirteçlerin
belirlenmesi ve kullanımının sağlanması
Değerlendirme
kriterleri
- Geliştirilen yöntem sayısı
- Uygulanan araştırma proje sayısı
- Hazırlanan kılavuz sayısı
- Geliştirilen yöntem ve genetik belirteçlerin sayısı
-Belirlenmiş genetik belirteçlerle ilişkilendirilmiş veya bağımsız
yeni özel fenotipik özellikler
Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar Araştırma kurumlarının alt yapı ve insan kaynakları
güçlendiirlmelidir.
Alınacak tedbir EHGK’nın korunması ve sürdürülebilirliği ile ilgili her türlü
danışma yapılanması mevcuttur. Bu yapılanmadan
yararlanılmalı tüm bileşenleri çalıştırılmalıdır.
Eylem 2 Yaşam alanı dışında canlı (ex situ in vivo) ve dondurarak gen
bankalarında (ex situ in vitro) koruma programına alınan türler
için hastalık kontrolü standartlarının belirlenmesi ve kontrolü
gereken hastalıkların listelerinin yayınlanması, uygulamaya
sokulması, nihai hedef olarak eradikasyonu
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1
- Hastalıklar tarafından oluşturulan risklerin belirlenip zorunlu tarama
yapılması gereken hastalıkların belirlenmesi
- Koruma altına alınacak veya gen bankasında saklanacak olan
materyallerde bu hastalık taramalarının yapılması ve gerekli önlemlerin
alınması.
Değerlendirme
kriterleri
Korumaya alınacak hayvan türlerinde kontrolü gereken
hastalıkların listesi
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir İlgili birimlere görev emri veya çağrısı yapılmalıdır.
Eylem 3 HGK için envanter, karakterizasyon ve risk eğilimleri teknik
242
standart ve protokollerin geliştirilmesi ve optimizasyonu
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1
- Envanter, karakterizasyon, risk ve eğilimlerin izlenmesi ile HGK
sürdürülebilir kullanım için uluslararası teknik standart ve protokollerin
geliştirilmesi ve optimizasyonu konularında çalışacak uzman gruplarının
oluşturulması
- Uzman gruplarınca teknik standart protokollerin geliştirilmesi.
Değerlendirme
kriterleri
- Oluşturulmuş teknik standart ve protokoller
- Uzmanlaşmış teknik ekip
Elde edilen çıktılar E 3 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir Uluslararası ilişkiler geliştirilmelidir.Teknik ekibin yetiştirilmesi
veya oluşturulması için karar merciinin aktivasyonu
Stratejik öncelik 3 Doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi
mekanizmalarının geliştirilmesi
Eylem 1 Öngörülmüş risk senaryoları doğrultusunda Koruma sürülerinin
en az iki farklı bölgede yedeklenmesi ve hayvancılık sigortaları
uygulamalarının kullanılması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1
- Araştırma enstitüleri, diğer araştırma kurumları ve üniversiteler
bünyesinde oluşturulmuş sürülerle halk elinde oluşturulan koruma
sürülerinin farklı bölgelerde yedeklenmesi
-Tarım sigortaları uygulamalarının yaygınlaştırılması ve koruma
programındaki hayvan varlıklarının sigortalanmalarının teşviki
Değerlendirme
kriterleri
- Yedeklenmiş sürü sayısı,
- Ortalama akrabalı yetiştirme katsayısındaki azalma
Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
Eylem 2 Hastalık tarama ve aşılama programlarının tüm hayvan türlerine
yönelik geliştirilip yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi
Sorumlu kuruluş GKGM
Görev 1
- Bölgesel hastalık tarama projelerinin geliştirilmesi
- Hastalıklar ve hastalıktan korunma konularında yetiştirici eğitimi
programlarının uygulanmasına geçilmesi
- Koruma sürüleri için salgın hastalıklara karşı acil eylem planlarının
oluşturulması
Değerlendirme
kriterleri Aşılanmış ve hastalıklardan ari sürü sayısı
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
243
Stratejik Alan 4: Politika Kurumsallaşma ve Altyapı
Stratejik öncelik 1 HGK’yı koruma ve sürdürülebilir kullanım hedeflerinin
planlanması ve planın gerçekleştirilmesini sağlayacak kurumsal
yapıların güçlendirilmesi
Eylem 1 Mevcut durumun tespit edilmesi ve değerlendirilmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1 İnsan kaynaklarının, altyapının, finansal kaynakların, paydaşların, iş birliği
alanlarının tespiti ve durum analizi -
Değerlendirme
kriterleri
Mevcut insan kaynağı, alt yapı ve finansal kaynaklar, paydaşlar
ve işbirliği alanlarına ilişkin tespit raporu
Elde edilen çıktılar E 1 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
Eylem 2 HGK için ulusal odak noktasının güçlendirilmesi ve odak
noktası ile paydaşlar arasında güçlü eşgüdümün sağlanması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1 Ulusal odak noktasının çalışmalarını destekleyecek şekilde personel sayı
ve kapasitesinin artırılması, alt yapı vb. güçlendirilmesi
2 Odak noktasının ayrı bütçelendirilmesinin sağlanması
3 Müdahale araçlarının belirlenmesi ve kullanılması
Değerlendirme
kriterleri
- Personel sayı ve kapasitesinde artış
- Odak noktasının bütçelendirilmesi
- Belirlenen ve kullanılan müdahale araçları
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar TAGEM HGK Araştırmaları Çalışma Grubu kapatılmıştır.
Alınacak tedbir
Stratejik öncelik 2 Ulusal, bölgesel ve uluslararası eğitim ve araştırma altyapısının
kurulması ve/veya geliştirilmesi
Eylem 1 Ulusal araştırma ve eğitim planının yapılması ve uygulanması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1 Mevcut araştırma ve eğitim durumunun tespiti ve değerlendirilmesi
2 Araştırma ve eğitim hedef, metot ve materyallerinin belirlenmesi ve
geliştirilmesi
3
- Eğiticilerin ve araştırmacıların belirlenerek eğitilmesi
- Eğitim programlarının uygulanması sürdürülebilirliğinin sağlanması ve
bilginin yaygınlaştırılması
- Araştırıcıların çalışma koşulları ile özlük haklarının iyileştirilmesine
yönelik düzenlemelerin yapılması
Değerlendirme
kriterleri
- Hazırlanan eğitim planı
- Hazırlanan araştırma planı
- Eğitilen personel sayısı
- Üretilen eğitim materyalleri metotları
Elde edilen çıktılar Ulusal, bölgesel ve uluslararası eğitim ve araştırma altyapısının
kurulması ve/veya geliştirilmesi stratejik önceliğinde herhangi
bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
244
Alınacak tedbir
Eylem 2 Uluslararası araştırma, eğitim ve bilgi paylaşımı mekanizmaların
kullanılması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
- İşbirlikleri yapılarak uluslararası kuruluşlardaki personelle bilgi ve
tecrübenin paylaşımının sağlanması
- Ulusal HGK durum ve eğilim raporlamaları için raporlama örneklerinin
geliştirilmesi
2 Uluslararası veri tabanları gözden geçirilerek, ulusal veri tabanlarının
geliştirilmesi ve güçlendirilmesi
Değerlendirme
kriterleri
- Bilgi paylaşım kriterlerinin belirlenmesi.
- Hazırlanan raporlama örnek sayısı
- Ulusal ve uluslararası yapılan işbirlikleri protokollerin sayısı
- Oluşturulan ve/veya entegre olunan veri tabanları
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
Eylem 3 Uluslararası çalışma ağları güçlendirilerek bölgesel örgütlerin,
faaliyetlere katılımının sağlanması
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev 1
- Bölgesel örgütlerin tespit edilmesi
-Mevcut bölgesel odak noktaları ile yapılacak yeni faaliyet alanlarının
araştırılması
-Yeni bölgesel odakların oluşturulması için gerekli girişimlerde
bulunulması
Değerlendirme
kriterleri
- Kurulan bölgesel odak noktası
- Mevcut bölgesel odak noktaları ile ortak yeni faaliyet alanları
- Katılım sağlanan faaliyet sayısı
Elde edilen çıktılar FTPP kapsamında ‘Orta Asya Ülkelerinde HGK Yönetiminin
Teşvik Edilmesi Projesi’ kapsamında Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan, Tacikistan ve Türkiye’nin aralarında bulunduğu
ülkelerde mevcut durum ortaya konularak alt bölgesel bir odak
noktası kurulması amacıyla çalışmalar yürütülmüş ve bir
network oluşturulmuştur.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
Stratejik öncelik 3 HGK ulusal politikalarının ve yasal çerçevenin gözden
geçirilmesi ve geliştirilmesi
Eylem 1 HGK ulusal politikalarının ve yasal çerçevenin gözden
geçirilmesi ve geliştirilmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1 Ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerin tespit edilip gözden
geçirilmesi
2
Mevcut durum analizinin yapılarak, envanter, karakterizasyon, risk ve
eğilimlerin izlenmesi ve sürdürülebilir kullanım hedeflerinin ve stratejinin
planlanması, ilgili yasal düzenlemelerin yapılması
3 HGK erişim ve kullanımından doğacak yararların paydaşları arasında adil
245
ve eşit paylaşımını içerecek yasal düzenlemelerin yapılması
Değerlendirme
kriterleri
- Mevzuat durum raporu
- Yasal düzenlemeler
- HGK’ya ulaşım ve kullanımından doğacak yararların paydaşlar
arasında paylaşımından sağlanacak fayda
Elde edilen çıktılar - Bitki, hayvan, sucul ve mikroorganizma genetik kaynaklarının
korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili mevzuatın
birleştirilmesi için bir çalışma yapılmış ve hazırlanan
yönetmelik görüşe açılmıştır.
- Hayvan ve su ürünleri genetik kaynaklarının tesciline ilişkin
yönetmelikler birleştirilmiş, hazırlanan yönetmelik görüşe
açılmıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
Eylem 2 Tür ve ırkların koruma öncelikleri, risk faktörleri ve hedeflerin
belirlenmesi, politikaların geliştirilmesi ve düzenli olarak
güncellenmesi
Sorumlu kuruluş TAGEM
Görev
1
- HGK tür ve ırklarından gerekli verilerin toplanması, bilgi sistemlerinin
kurulması ve geliştirilmesi, tür ve ırkların erozyonuna neden olan
faktörlerin belirlenmesi ve politikaların geliştirilmesi
2
- Irkların risk altına girmelerinin önlenmesi ve kaybolma tehdidi altındaki
ırkların korunması için kurumsal yapı ve politikaların geliştirilmesi ve
uygulamaya aktarılması
Değerlendirme
kriterleri
- Erozyona neden olan faktörler raporu
- Risk tanımlama yöntemlerinin tespiti raporu
- Risk önleme araçlarının tespiti raporu
- Koruma uygulamaları için geliştirilmiş altyapı ve politikalar
Elde edilen çıktılar E 2 için henüz bir gelişme sağlanamamıştır.
Fırsat ve zorluklar
Alınacak tedbir
246
EK 4 GTGK Komisyonu Ç
ok Yıllık Çalışma Programı (MYPOW)
GTGK KOMİSYONU ÇOK YILLIK ÇALIŞMA PROGRAMI: TEMEL ÇIKTI VE AŞAMALAR
15. Olağan Oturum
2014/2015
16. Olağan Oturum
2016/2017
17. Olağan Oturum
2018/2019
18. Olağan Oturum
2020/2021
19. Olağan
Oturum
2022/2023
Dünya Gıda ve Tarım
(GT) Biyoçeşitlilik
Durumu
Tarım, orman ve balıkçılık
biyoçeşitliliği yönetiminde
ekosistem yaklaşımının
dahil edilmesinin
görüşülmesi
Gıda ve Tarım
Biyoçeşitliliği Dünya
Durumunun sunulması
Gıda ve Tarım
Biyoçeşitliliği Dünya
Durumunun takibi
GT Bitki Genetik
Kaynakları 3. Dünya Durum
Raporunun sunumu
3. Küresel Eylem Planının
onaya sunulması
Bitki Genetik Kaynakları
Güncellenmiş Küresel
Eylem Planı uygulamasının
gözden geçirilmesi
Küresel Eylem Planının
güncellenme için onaya
sunulması
Küresel Eylem Planı
uygulanması değerlendiril-
mesi
Hayvan Genetik
Kaynakları
GT Hayvan Genetik
Kaynakları 2. Dünya
Durum Raporunun sunumu
Sucul Genetik Kaynaklar
GT Sucul Genetik
Kaynaklar Dünya Durum
Raporunun sunumu
Balıkçılık Tüzüğü ile ilgili
unsurların geliştirilmesi ve
sucul GK’nın geniş genetik
temelinin idamesi ile
sürdürülebilir kullanımı ve
korunmasını teminen
araçlar geliştirilmesi
Balıkçılık Tüzüğü
ilgili unsurlarının
uygulanması-nın
gözden
geçirilmesi
Orman Genetik
Kaynakları
Orman GK’nın Korunması
ve Sürdürülebilir Kullanımı
Küresel Eylem Planının
takibi
Küresel Eylem Planı
uygulamasının gözden
geçirilmesi
Orman Genetik
Kaynaklar 2.
Dünya Durum
Raporunun
sunumu
Mikroorganizma ve
Omurgasız Genetik
Kaynakları
Mikroorganizma ve
omurgasız çalışmalarının
gözden geçirilmesi
Mikroorganizma ve
omurgasız çalışmalarının
gözden geçirilmesi
246
247
15. Olağan Oturum
2014/2015
16. Olağan Oturum
2016/2017
17. Olağan Oturum
2018/2019
18. Olağan Oturum
2020/2021
19. Olağan
Oturum
2022/2023
Sektörler arası konular
GTGK farklı alt sektörleri
için ABS’nin yurtiçi
uygulamasını kolaylaştıran
taslak unsurların dikkate
alınması
Mevcut ABS araçlarının ve
GTGK üzerine etkilerinin
gözden geçirilmesi
İklim Değişikliği ve
GTGK Çalışma Programı
uygulaması-nın gözden
geçirilmesi
Hedef ve belirteçlerin
uygulanmasından edinilen
deneyimin gözden
geçirilmesi ve analiz
edilmesi
Komisyon’un GTGK’nın
korunması ve sürdürülebilir
kullanımında biyoteknoloji
entegrasyonu ve
uygulanması konusunda
Çalışma Gruplarının
çalışmalarını
değerlendirmesi
Komisyon’un GTGK’nın
korunması ve sürdürülebilir
kullanımında biyoteknoloji
entegrasyonu ve
uygulanması konusunda
Çalışma Gruplarının
çalışmalarını
değerlendirmesi
Biyoçeşitlilik ve beslenme
konusundaki çalışmaların
gözden geçirilmesi
MYPOW İlerleme Raporu
/Periyodik değerlendirme
/Gözden geçirme
Dünya durum raporlarının
etkilerinin
değerlendirilmesi
MYPOW İlerleme Raporu
/Periyodik değerlendirme
/Gözden geçirme
247
248
EK 5 Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı küçük evcil hayvan ırklarının Türkiye’de yayılma alanları
Sığır ve manda ırklarının Türkiye’de yayılma alanları
248
251
EK 6 Önemli taksonomik gruplarda 2008 yılı IUCN Kırmızı Listesi; tanımlanan
tahmini tür sayısı, değerlendirilen tür sayısı ve tehlike altındaki tür sayısı
Tanımlanan Değerlendirilen Tehlike altında
Omurgalılar
Memeliler 5.488 5.488 1.141
Kuşlar 9.990 9.990 1.222
Sürüngenler 8.734 1.385 423
Amfibiyenler 6.347 6.260 1.905
Balıklar 30.700 3.481 1.275
Toplam 61.259 26.604 5.966
Omurgasızlar
Böcekler 50.000 1.259 626
Yumuşakçalar 81.000 2.212 978
Eklembacaklı kabuklular 40.000 1.735 606
Mercanlar 2.175 856 235
Örümceğimsiler 98.000 32 18
Kütükayaklılar 165 11 9
Yengeçler 4 4 0
Diğer 61.040 52 24
Toplam 1.232.384 6.161 2.496
Bitkiler
Yosunlar 16.000 95 82
Eğrelti otları 12.838 211 139
Açık tohumlular 980 910 323
Dikotiledonlar 199.350 9.624 7.122
Monokotiledonlar 59.300 1.155 782
Yeşil Algler 3.962 2 0
Kırmızı Algler 6.076 58 9
Toplam 298.506 12.055 8.457
Diğer
Likenler 17.000 2 2
Mantarlar 30.000 1 1
Kahverengi Algler 3.040 15 6
Toplam 50.040
Genel Toplam 1.642.189 44.838 16.928
252
EK 7 EFABIS, KKKS, TÜRKVET, HGK I. Türkiye Durum Raporunda bildirilen
ve tescil edilen Türkiye HGK
Tür Irk
Yerli Kültür
Sığır (21)
Boz Irk (T,D,E, Tes.) Aberden-Angus (T)
Doğu Anadolu Kırmızısı(T,D,E, Tes.) Avrupa Kırmızısı (T)
Kilis, Güney Anadolu
Kırmızısı(T,D,E,Tes.)
Belçika Mavisi (T)
Yerli Güney Sarısı (T,D,E, Tes.) Hereford (T)
Yerli Kara (T,D,E, Tes.) Holstein - Kırmızı Alaca (T)
Zavot (T,D,E, Tes.) Holstein - Siyah Alaca (T,D,E)
Anadolu Alacası (D,E) Jersey (T,D,E)
Anadolu Esmeri (D,E) Limousin (T)
Montbeliarde (T)
Montofon (T)
Red angus (T)
Simental (T,D,E)
Şarole (T)
Manda (2) Anadolu Mandası (T,D,E,Tes.) Murrah (T)
Koyun (45)
Acıpayam (K, E, Tes.) Doğu Friz (K)
Akkaraman (K,D, E, Tes.) İle de Frans (K)
Anadolu Merinosu (K,D,E,Tes.) Romanov (K)
Bafra (K,Tes. ) Sarole (K)
Bandırma (K,E)
Çine Çaparı (K,D,E, es.)
Dağlıç (K, D, E, Tes. )
Gökçeada (K, D, E, Tes.)
Güney Karaman (K, D, E, Tes.)
Hamdani (K, E)
Hasak (K, E, Tes.)
Hasmer (K, E, Tes.)
Hemşin (K, D, E, Tes.)
Herik (K, D, E)
İvesi (K, D E, Tes.)
Kangal Akkaraman (K, D, E, Tes.)
Karacabey Merinosu (K, D, E, Tes.)
Karagül (K, D, E)
Karakaçan (K, D, E)
Karakaş (K, D, E)
Karayaka (K, D, E, Tes.)
Karya (K, E, Tes.)
Kıvırcık (K, D, E, Tes.)
Malya (K, D, E, Tes.)
Menemen (K, D, E, Tes.)
253
Merinos (K, D, E, Tes.)
Mor Karaman (K, D, E, Tes.)
Norduz Koyunu (K, D, E, Tes.)
Ödemiş (K, D, E)
Pırlak (K,E )
Polatlı (K, Tes.)
Ramlıç (K, D, E,Tes.)
Sakız (K, D, E, Tes.)
Sönmez (K, E, Tes.)
Tahirova (K, D, E, Tes.)
Tuj (K, D, E, Tes.)
Türkgeldi (K, E, Tes.)
Zom (K, E)
Halkalı (D,E)
Kamakuyruk (E)
Asaf (E)
Keçi (18)
Abaza Keçisi (K, E) Saanen Keçisi (D, K)
Ada Keçisi (K) Benzoar (E )
Ak Keçi (K, E, Tes.) Mingrelian (E)
Ankara Keçisi (K, D, E, Tes.)
Gürcü Keçisi (K, D, E)
Halep Keçisi (K, E)
Honamlı Keçisi (K, E, Tes)
İspir Keçisi (K, E)
Kaçkar (K, E)
Kıl Keçisi (K, D, E, Tes.)
Kilis Keçisi (K, D, E, Tes.)
Malta Keçisi (K, D, E)
Norduz Keçisi (K, D, E, Tes.)
Şam Keçisi (K)
Türk Saaneen (E)
Eşek (3)
Merzifon (D, E)
Karakaçan (D, E)
Anatolian (D)
Tavuk (7)
Denizli (D, Tes.)
Gerze (D, Tes.)
Hacıkadın (D)
Sultan (D)
ATAK (Tes.)
ATAK-S (Tes.)
ATABEY (Tes.)
Hindi (1) Yerli (D, E)
Tavşan (2) Ankara (D,E,Tes.) Yeni Zelanda (D,E)
Ördek (2) Yerli (D, E) Pekin (D, E,)
254
Kaz (1) Türk Kazı (E) Native (D)
At (16)
Anadolu (D, E) İngiliz (D,E)
Çukurova (D, E) Arap (D, E)
Uzunyayla (D, E) Haflinger (D, E)
Canik (D, E)
Gemlik (D, E)
Malakan (D, E)
Hınısın Kolu Kısası (D, E)
Kurdi (E)
Türk Arap (E)
Karacabey Halfbred Arab (E)
Karacabey-Nonius (E)
Ayvacık Ponisi (E)
Rumeli Ponisi (E)
Köpek (6)
Akbaş (D,E,Tes.)
Kangal (D,E,Tes.)
Kars Çoban Köpeği (D, E)
Türk Tazısı (D, E)
Çatal Burun Av Köpeği (D, E)
Zağar İzci Köpeği (Tes.)
Güvercin (5)
Bursa Oynarı (Tes.)
Trakya Makaracısı (Tes.)
Alabadem (Tes.)
Edremit Kelebek Güvercini (Tes.)
Muğla Dalıcı Güvercini (Tes.) E: EFABIS,
K: Koyun Keçi Kayıt Sistemi,
T: TÜRKVET,
Tes: Tescil;
D; HGK I. Türkiye Durum Raporu
255
Ek 8 Dişi ve erkek damızlık birey sayılarına göre etkin populasyon büyüklükleri
Erkek
sayısı
Dişi sayısı
10 15 20 30 40 50 100 250 500 750 1000 2000 4000 6000 8000 10000
1 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4
2 7 7 7 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8 8
3 9 10 10 11 11 11 12 12 12 12 12 12 12 12 12 12
4 11 13 13 14 15 15 15 16 16 16 16 16 16 16 16 16
5 13 15 16 17 18 18 19 20 20 20 20 20 20 20 20 20
6 15 17 18 20 21 21 23 23 24 24 24 24 24 24 24 24
7 16 19 21 23 24 25 26 27 28 28 28 28 28 28 28 28
8 18 21 23 25 27 28 30 31 31 32 32 32 32 32 32 32
9 19 23 25 28 29 31 33 35 35 36 36 36 36 36 36 36
10 20 24 27 30 32 33 36 38 39 39 40 40 40 40 40 40
11 25 28 32 35 36 40 42 43 43 44 44 44 44 44 44
12 27 30 34 37 39 43 46 47 47 47 48 48 48 48 48
13 28 32 36 39 41 46 49 51 51 51 52 52 52 52 52
14 29 33 38 41 44 49 53 54 55 55 56 56 56 56 56
15 30 34 40 44 46 52 57 58 59 59 60 60 60 60 60
16 36 42 46 48 55 60 62 63 63 63 64 64 64 64
17 37 43 48 51 58 64 66 66 67 67 68 68 68 68
18 38 45 50 53 61 67 69 70 71 71 72 72 72 72
19 39 47 52 55 64 71 73 74 75 75 76 76 76 76
20 40 48 53 57 67 74 77 78 78 79 80 80 80 80
21 49 55 59 69 77 81 82 82 83 84 84 84 84
22 51 57 61 72 81 84 85 86 87 88 88 88 88
23 52 58 63 75 84 88 89 90 91 91 92 92 92
24 53 60 65 77 88 92 93 94 95 95 96 96 96
255
256
Erkek
sayısı
Dişi sayısı
10 15 20 30 40 50 100 250 500 750 1000 2000 4000 6000 8000 10000
25 55 62 67 80 91 95 97 98 99 99 100 100 100
26 56 63 68 83 94 99 101 101 103 103 104 104 104
27 57 64 70 85 97 102 104 105 107 107 108 108 108
28 58 66 72 88 101 106 108 109 110 111 111 112 112
29 59 67 73 90 104 110 112 113 114 115 115 116 116
30 60 69 75 92 107 113 115 117 118 119 119 120 120
31 70 77 95 110 117 119 120 122 123 123 124 124
32 71 78 97 113 120 123 124 126 127 127 127 128
33 72 80 99 117 124 126 128 130 131 131 131 132
34 74 81 101 120 127 130 132 134 135 135 135 136
35 75 82 104 123 131 134 135 138 139 139 139 140
36 76 84 106 126 134 137 139 141 143 143 143 143
37 77 85 108 129 138 141 143 145 147 147 147 147
38 78 86 110 132 141 145 146 149 151 151 151 151
39 79 88 112 135 145 148 150 153 154 155 155 155
40 80 89 114 138 148 152 154 157 158 159 159 159
41 90 116 141 152 155 158 161 162 163 163 163
42 91 118 144 155 159 161 165 166 167 167 167
43 92 120 147 158 163 165 168 170 171 171 171
44 94 122 150 162 166 169 172 174 175 175 175
45 95 124 153 165 170 172 176 178 179 179 179
46 96 126 155 168 173 176 180 182 183 183 183
47 97 128 158 172 177 180 184 186 187 187 187
48 98 130 161 175 180 183 188 190 190 191 191
49 99 132 164 179 184 187 191 194 194 195 195
50
100 133 167 182 188 190 195 198 198 199 199
256
257
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Ayşe Oya AKIN
Doğum Yeri : Ankara
Doğum Tarihi : 27/08/1972
Medeni Hali : Bekar
Yabancı Dili : İngilizce
Eğitim Durumu
Lise : Ayrancı Lisesi, 1989
Lisans : A.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü, 1994
Yüksek Lisans: A.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü Biyometri ve Genetik AbD, 1997
Çalıştığı Kurumlar
AÜ.Z.F. Zootekni Bölümü Biyometri ve Genetik AbD, 1995-2002
GTH Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, 2002-
Yayınlar
SCI Yayın
Öner, Y., Pullu, M., Akın, O., Elmacı, C. 2011. Bursa Bölgesinde Yetiştirilen İsviçre
Esmeri ve Siyah Alaca Irkı Sığırlarda Beta Laktoglobulin (β-lg) ve Büyüme
Hormonu (bGH) Gen Polimorfizmlerinin HaeIII ve MspI Restriksiyon Enzimleri
Kullanılarak İncelenmesi. Kafkas Ünv. Vet. Fak. Derg. 17 (3): 371-376
Hakemli Dergiler
Ertuğrul, M., Dellal, G., Soysal, M.İ., Elmacı, C., Akın, O., Arat, S., Barıtçı, İ.,
Pehlivan, E., Yılmaz, O. 2009. Türkiye Yerli Koyun Irklarının Korunması. U.Ü.
Ziraat Fakültesi Dergisi, 23(2) 97-119.
Boettcher, P.J. and Akin, O. 2010. Current Arrangements for National and Regional
Conservation of Animal Genetic Resourses. Animal Genetic Resources Information
Bulletin, 47: 73-83.
258
Uluslararası Yayınlar
Akın, A.O. 2011. Animal Genetic Resources Conservation and Sustainable Utilization:
Regional Experiences in Europe. 8th
RBI Global Conference on Conservation of
AnGR, 4-8 October Tekirdağ,11-18.
Ertuğrul, M., Soysal, M.İ. ve Akın, A.O. 2011. Farm Animal Genetic Diversity and
Conservation in Turkiye. 8th
RBI Global Conference on Conservation of AnGR, 4-8
October Tekirdağ, 23-28.
Öner, Y., Akın, O., Ertuğrul, M. 2011. Overwiev on Agrienvironmental Measures. 8th
RBI Global Conference on Conservation of AnGR, 4-8 October Tekirdağ, 465-466.
Ulusal Yayınlar
Akın, A.O. ve Kesici, T. 1998. Fenotipik Benzeyen ve Benzemeyenlerin Çiftleştiril-
mesinin Tribolium confusum Duv. Populasyonlarındaki Genetik Parametreler
Üzerine Etkisi. II. Ulusal Zootekni Bilim Kongresi, 22-25 Eylül, 133-141.
Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, O., Karaca, O., Altın, T. ve Cemal, İ. 2005.
Hayvansal Gen Kaynaklarının Koruma ve Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisliği
VI. Teknik Kongresi, 3-7 Ocak, 275-290.
Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, A.O., Pehlivan, E. Soysal, M.İ. ve Arat, S.
2010. Çiftlik Hayvanları Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir
Kullanımı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası VII. Teknik Kongresi. 11-15 Ocak,
179-198.
Elmacı, C., Ertuğrul, M., Soysal, İ., Dellal, G., Akın, O. ve Pehlivan, E. 2010. Organik
Hayvansal Üretim ile Dünya’da ve Türkiye’de Evcil Yerel Çiftlik Hayvan Genetik
Kaynaklar Çeşitliliği. Türkiye 1. Organik Hayvancılık Kongresi. 1-4 Temmuz,
Kelkit, Gümüşhane. s: 145-167.
Ertuğrul, M., Akın, O., Yıldırır, M., Dellal, G., Togan, İ., Pabuccuoğlu, S., Koyuncu,
M., Öner, Y., Yılmaz, O., Koncagül, S., Pehlivan, E., Kiraz, S., Elmacı, C., Dağ, B.
ve Özder, M. 2015. Türkiye çiftlik hayvanları genetik kaynaklarının korunması ve
sürdürülebilir kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası VIII. Teknik Kongresi.
12-16 Ocak, 212-236.
259
Diğer
Özkan M., S. Aydoğan, A. Akın. O. 1999. Münferit Bıldırcın Hatlarında Tam Diallel
Analizi Yönteminin Uygulanması. Ankara Üniversitesi Araştırma Fonu Sonuç
Raporu.
Akın, O. 2007. Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarını Koruma Projesi. Türk Tarım
Dergisi, 173, 35-37
Akin, O.A. and Yildirir, M. 2015. Promoting the Management of Animal Genetic
Resources in SEC Countries. FTPP GCP/SEC/003/TUR Project Report, 25 p.,
FAO, Ankara.