2
la beraber Ehl-i sünnet'in, din ve dünya yürütecek bir kimseyi devlet seçmelerinin farz ol- ima- metin üzerinde belirlen- me layarak imarnet telakkisini ( a.g.e., s. 478-496). Müteahhirin dönemi kelam felsefi yak- Gazzall'yi takip eden ilk kelam- diye görülmektedir s. 213). Ni - hayetü '1-i]fdam eserinde Sünni kela- hemen bütün mezhebine göre ortaya ve ye'yi mezheplere tur. ari için ifadesini kullan- (s. 72). Muhammed Tand, ristanl'nin bu eserinde akldesi- ni esas almakla beraber yer yer onu ve felsefi telakkilere yer ni kaydeder XI, 395) Macid Fahri, ristanl'nin yeni bilgiler ka- çok meseleleri sunmadaki ve be- eder (A History, s. 2 7). tabliyyat ve ilahiyyat yedi noktada Mu- üsiObu, analitik ve terimler, onun felsefi birikimine derin vukufu- nu göstermektedir ( Strugg- ling with The Philosopher, s. 7- 4). özellikle el - Milel'de olumlu ifadeler kul- bir ve Ehl-i beyt'e sempati kendi dö- neminden itibaren hatta ye'ye temayül yorumlan- (Steigerwald. s. 262-273; EJ2 IX, 2 6). Ancak Teymiyye onun eserle- rinde bu bulgula- ra belirtmektedir (Min- hacü's-sünne, l ll , 209). BiBLiYOGRAFYA : Tehanevi. Lutfl Abdülbedl ') , Kahi- re 1382, ll, 118-119; ei-Milel (Kilan)). 1, 82-83, 94-95, 97-99; ll, 126; a. mlf .. Nihayetü'l- ikdam fi 'ilmi'l-kelam A Guillaume). Lon- don 1934, tür.yer.; a.mlf., (Naslrüddln-i TOsl, Ha- san Muizzl[ içinde). Kum 1405, s. 1-127, tür.yer.; a.mlf., Struggling with The Philo- sopher: A Refutation of Avicenna 's Metaphysics ve tre. W Madel ung- T Mayer). London-New York 2001, s. 7 -14; Sina, en-Necat, Kahire 1357/ 1938, s. 102-104; Tey- miyye, Minhacü 's-s ünne, Bulak 1322, lll, 209; Majid Fakhry, A History of lslamic Philosophy, London 1983, s. 217; islam'- da Felsefe (haz. N. Ahmet özalp), bul 1995, s. 213; Aygün Akyol, Müsaraatü'I-Fe- lasife 'ye Göre Felsefi 470 (yüksek li sa ns tezi. 2003), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 8-10, 35-43, 92-96; D. Steigerwald, "Al-Shahrastani's Contribution to Medieval Isla- mic Thought", Reason and lnspiration in Islam: Theology, Philosoph and Mysticism in Muslim Thought: Essays in HonourofHermann Landolt (ed. T Lawson), London-New York 2005, s. 262- 273; Muhammed Tanci. iA, Xl, 393- 396; O. Monnot. El 2 (Ing.), IX, 214-216. M MUSTAFA SiNANOGLU r ANi, Hibetüddin ( Ebu Cevad Hibetüddln Seyyid Muhammed All b. Hüseyn ei-Abid b. Muhsin ei-Hüseyni (1884-1967) müctehidlerinden, L siyasetçi ve _j Z3 Receb 1301 (19 1884) tarihin- de Samerra'da Hüseyin ei- Abid alimi, annesi Meryem ristani nisbesi anne ta- gelmektedir. Anne ve nesebinin Zeyd b. Ali Hz. Ali'ye belirtilmektedir. Hüseyin ei- Abid, Mirza Muhammed Hasan 131 z (1895) üzeri- ne Samerra'dan memleketi olan Kerbela'ya döndü. ba- 1319' da ( 90 I ) ölümünden sonra Kerbela'dan Necef'e git- ti. Burada müctehidlerden Muhammed Habibullah Seyyid Mu- hammed ei-Yezdi, Fet- hullah ve özellikle Ah und Mol- la diye bilinen Muhammed ei-Hora- sanl'nin derslerine belagat, man- felsefe, astronomi, usulü'd-din ve birikim sahibi oldu ve müc- tehid (ayetullah) Tabiat bilim- lerinde de kendini ve modern bi- limlerin en son verilerini dikkate alarak yorumlar yapmaya Bu ka- leme el-Hey'e eseri takdirle 1911 Necef'te el- ilk dergiyi prensibini ve fikir hürriyetini savunan dergi birçok dü- entelektüel bir ortam ve ya- sayesinde bid'atlarla mücadelenin ve çizgisindeki faaliyetlerin ortaya ko- bir haline geldi. Ancak der- ginin fazla sürmedi ve Z1. sa- sonra bid'at diye bölgelerden Necef ve Kerbela gibi kutsal mekaniara cenazelerin getirilip defnedil- mesi ve 1 O Muharrem'de Hz . Hüseyin'in ma- tem merasimleri gelmekteydi. her iki da haram belirtti ve bunlara cuma adil bir ima- mm için ge- rekli belirterek buna uyulma- tenkit etti. anayasa ha- reketlerinin bir olarak Ne- cef'te bu hareketle ilgili der- gisinde yer verdi. 191 Z'de iki dan fazla süren seyahatinde Suriye, Lüb- nan, Mekke, Medine, Arabistan, Ye- men ve gez- di; aralardaki ve ilmi çevrele- ri buldu. Necef'e müslüman du- rumu, ilmi faaliyetleri ve hürriyetlerini ka- zanma mücadeleleri gibi konularda cilerini ve çevresini bilgilendirdi ve bi- linçlendirmeye L Dünya alimlerle bir- likte Necef çevresindeki Irak direnmeye eden müca- dele eden kuwetlerin Da- ha sonra bu mücadeleyi el -ljaybe eserinde lizler'in 1917'de ele geçirmesinin Kerbela'ya ve mücade- lesine burada devam etti. 19ZO'de dat'ta siyasi hakimi Sir Wilson ile ülkenin isteyen Irak heyetinde yer Bu is- teklere olumlu cevap verilmeyince halk gilizler'e Rümeyse'de isti- kuwetler Kerbela, Hille ve Necef'ten Ancak güçleri tekrar ele geçirip buradaki mukavemeti idare eden ve hapse Hille'de dokuz ay hapiste ka- lan tahliye edildikten sonra Kerbela'ya dönerek ilmi ve siyasi devam etti. 1921 Eki- minde Abdurrahman en-Nakib'in ikinci hükümetinde Maarif vekili oldu. Bu ve onlara taraftar uzak- Ancak Sa- ei-Husri ile gerginlikler ve gerekçelerle 19ZZ sunda istifa edip Kerbela'ya döndü. mahkemelerin yeniden 19Z3- 1934 Ca'feri Temyiz Mah- kemesi getirildi. Görevinin son gözlerini kaybetti. 1934- 1935 milletvekili olarak Irak Parlamentosu'na girdi. Parlamento-

ANi, - .:: İslâm Ansiklopedisi ::.°revani, Habibullah er-Reşti, Seyyid Mu hammed Kazım ei-Yezdi, Şeyhüşşeria Fet hullah ei-İsfahanl ve özellikle Ah und Mol

  • Upload
    dodan

  • View
    227

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ANi, - .:: İslâm Ansiklopedisi ::.°revani, Habibullah er-Reşti, Seyyid Mu hammed Kazım ei-Yezdi, Şeyhüşşeria Fet hullah ei-İsfahanl ve özellikle Ah und Mol

ŞEHRiSTANT

la beraber Ehl-i sünnet'in, müslümanların din ve dünya işlerini yürütecek bir kimseyi devlet başkanlığına seçmelerinin farz ol­duğu şeklindeki görüşünü aktarmış. ima­metin şartları üzerinde durmuş, belirlen­me şekli hakkındaki farklı görüşleri sıra­layarak Şla'nın imarnet telakkisini eleştir­miştir ( a.g.e., s. 4 78-496).

Müteahhirin dönemi Eş'ariyye'sinde

Şehristani, kelam konularına felsefi yak­laşımlarıyla Gazzall'yi takip eden ilk kelam­cı diye görülmektedir (İzmirli, s. 213). Ni­hayetü '1-i]fdam adlı eserinde Sünni kela­mının hemen bütün konularını Eş'ariyye

mezhebine göre ortaya koymuş ve Eş'ariy­ye'yi diğer mezheplere karşı savunmuş­tur. Eş' ari için "şeyhimiz" ifadesini kullan­mıştır (s. ı ı. 72). Muhammed Tand, Şeh­ristanl'nin bu eserinde Eş'arl'nin akldesi­ni esas almakla beraber yer yer onu eleş­tirdiğini ve felsefi telakkilere yer verdiği­ni kaydeder (İA, XI, 395) Macid Fahri, Şeh­ristanl'nin kelamcılığının yeni bilgiler ka­zandırmaktan çok meseleleri sunmadaki kapsayıcılığı ve mantıki' tutarlılığında be­lirginleştiğine işaret eder (A History, s. 2 ı 7). İbn Sina'yı mantık, tabliyyat ve ilahiyyat konularında yedi noktada eleştirdiği Mu­şara'atü'l-felôsife'sinde üsiObu, analitik yaklaşımları ve kullandığı terimler, onun zamanının felsefi birikimine derin vukufu­nu göstermektedir ( el-Muşara'a: Strugg­ling with The Philosopher, neşredenlerin

girişi , s. 7- ı 4). Şehristanl'nin özellikle el­Milel'de Şla hakkında olumlu ifadeler kul­lanması , müsamahalı bir tavır takınması ve Ehl-i beyt'e sempati duyması kendi dö­neminden itibaren Şla'ya, hatta İsmailiy­ye'ye temayül ettiği şeklinde yorumlan­mıştır (Steigerwald. s. 262-273; EJ2 [İng . ]. IX, 2 ı 6). Ancak İbn Teymiyye onun eserle­rinde bu iddiaları haklı çıkaracak bulgula­ra rastlanamadığını belirtmektedir (Min­hacü's-sünne, l ll , 209).

BiBLiYOGRAFYA :

Tehanevi. Keşşaf(nşr Lutfl Abdülbedl') , Kahi­re 1382, ll , 118-119; Şehristanl, ei-Milel (Kilan)). 1, 82-83, 94-95, 97-99; ll, 126; a.mlf .. Nihayetü'l­ikdam fi 'ilmi'l-kelam (nşr. A Guillaume). Lon­don 1934, tür.yer. ; a.mlf., Muşara'atü'l-felasife (Naslrüddln-i TOsl, Muşari'u'l-muşari' [n ş r. Ha­san Muizzl[ içinde). Kum 1405, s. 1-127, tür.yer.; a.mlf., ei-Muşara'a: Struggling with The Philo­sopher: A Refutation of Avicenna 's Metaphysics (nşr. ve tre. W Madel ung- T Mayer). London-New York 2001, neşredenlerin girişi, s. 7 -14; İbn Sina, en-Necat, Kahire 1357/ 1938, s. 102-104; İbn Tey­miyye, Minhacü 's-sünne, Bulak 1322, lll , 209; Majid Fakhry, A History of lslamic Philosophy, London 1983, s. 217; İsmail Hakkı İzmirli, islam'­da Felsefe Akımları (haz. N. Ahmet özalp), İstan­bul 1995, s. 213; Aygün Akyol, Müsaraatü'I-Fe­lasife 'ye Göre Şehristanf'nin Felsefi Görüşleri

470

(yüksek lisans tezi. 2003), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 8-10, 35-43, 92-96; D. Steigerwald, "Al-Shahrastani's Contribution to Medieval Isla­mic Thought", Reason and lnspiration in Islam: Theology, Philosoph and Mysticism in Muslim Thought: Essays in HonourofHermann Landolt (ed. T Lawson), London-New York 2005, s. 262-273; Muhammed Tanci. "Şehristiiru", iA, Xl, 393-396; O. Monnot. "al-mıahrast:anl", El2 (Ing.), IX, 214-216. ı:;t;:ı

M MUSTAFA SiNANOGLU

r ı

ŞEHRİST ANi, Hibetüddin ( ~lı'...ı~f 0-!~'~)

Ebu Cevad Hibetüddln Seyyid Muhammed All b. Hüseyn

ei-Abid b. Muhsin ei-Hüseyni eş-Şehristani

(1884-1967)

Irak'ın Şii müctehidlerinden,

L ıslahatçı, siyasetçi ve şair.

_j

Z3 Receb 1301 (19 Mayıs 1884) tarihin­de Samerra'da doğdu. Babası Hüseyin ei­Abid fıkıh alimi, annesi Meryem eş-Şeh­ristani şairdi. Şehristani nisbesi anne ta­rafından gelmektedir. Anne ve babasının nesebinin İmam Zeyd b. Ali vasıtasıyla Hz. Ali'ye ulaştığı belirtilmektedir. Hüseyin ei­Abid, hacası Mirza Muhammed Hasan eş­Şirazl'nin 131 z (1895) yılında vefatı üzeri­ne Samerra'dan ayrılarak memleketi olan Kerbela'ya döndü. Şehristani eğitimini ba­basından aldı. Babasının 1319' da ( ı 90 I ) ölümünden sonra Kerbela'dan Necef'e git­ti. Burada müctehidlerden Muhammed ei-İrevani, Habibullah er-Reşti, Seyyid Mu­hammed Kazım ei-Yezdi, Şeyhüşşeria Fet­hullah ei-İsfahanl ve özellikle Ah und Mol­la diye bilinen Muhammed Kazım ei-Hora­sanl'nin derslerine katıldı: belagat, man­tık, felsefe, astronomi, usulü'd-din ve fı­kıh alanlarında birikim sahibi oldu ve müc­tehid (ayetullah) unvanını aldı. Tabiat bilim­lerinde de kendini yetiştirdi ve modern bi­limlerin en son verilerini dikkate alarak yorumlar yapmaya başladı. Bu sırada ka­leme aldığı el-Hey'e ve'l-İslam adlı eseri takdirle karşılandı.

Şehristani 1911 yılında Necef'te el-'İlm adıyla ilk aylık dergiyi çıkarmaya başladı. İstibdadı eleştiren. meşveret prensibini ve fikir hürriyetini savunan dergi birçok dü­şüncenin tartışıldığı entelektüel bir ortam oluşturdu. Şehristani ve arkadaşlarının ya­zıları sayesinde bid'atlarla mücadelenin ve ıslah çizgisindeki faaliyetlerin ortaya ko­nulduğu bir yayın haline geldi. Ancak der­ginin neşir hayatı fazla sürmedi ve Z 1 . sa­yıdan sonra kapandı. Şehristanl'nin bid'at diye nitelediği hususların başında çeşitli

bölgelerden Necef ve Kerbela gibi kutsal mekaniara cenazelerin getirilip defnedil­mesi ve 1 O Muharrem'de Hz. Hüseyin'in şehadeti dolayısıyla Şiiler'in yaptığı ma­tem merasimleri gelmekteydi. Şehristani her iki uygulamanın da haram olduğunu açıkça belirtti ve bunlara şiddetle karşı çıktı. Ayrıca cuma namazının adil bir ima­mm arkasında kılınmasının Şiiler için ge­rekli olduğunu belirterek buna uyulma­masını tenkit etti. İran'daki anayasa ha­reketlerinin ateşli bir taraftarı olarak Ne­cef'te bu hareketle ilgili tartışmalara der­gisinde yer verdi. 191 Z'de başlayıp iki yıl­dan fazla süren seyahatinde Suriye, Lüb­nan, Mısır, Mekke, Medine, Arabistan, Ye­men ve Hindistan'ın bazı şehirlerini gez­di; aralardaki toplulukları ve ilmi çevrele­ri yakından tanıma fırsatı buldu. Necef'e döndüğünde müslüman toplurnların du­rumu, ilmi faaliyetleri ve hürriyetlerini ka­zanma mücadeleleri gibi konularda öğren­cilerini ve çevresini bilgilendirdi ve halkı bi­linçlendirmeye çalıştı.

L Dünya Savaşı'nda bazı alimlerle bir­likte Necef çevresindeki Irak aşiretlerini İngiliz işgaline karşı direnmeye teşvik eden Şehristanl, Şuaybe'de İngilizler'le müca­dele eden kuwetlerin arasına katıldı. Da­ha sonra bu mücadeleyi el-ljaybe fi'ş­Şu'aybe adlı eserinde anlatacaktır. İngi­lizler'in 1917'de Bağdat'ı ele geçirmesinin ardından Kerbela'ya yerleşti ve mücade­lesine burada devam etti. 19ZO'de Bağ­dat'ta İngiliz siyasi hakimi Sir Wilson ile görüşerek ülkenin bağımsızlığa kavuşma­sını isteyen Irak heyetinde yer aldı. Bu is­teklere olumlu cevap verilmeyince halk İn­gilizler'e karşı Rümeyse'de ayaklandı; isti­lacı kuwetler Kerbela, Hille ve Necef'ten çıkarıldı. Ancak İngiliz güçleri Kerbela'yı tekrar ele geçirip buradaki mukavemeti idare eden Şehristanl'yi ve arkadaşlarını hapse attı. Hille'de dokuz ay hapiste ka­lan Şehristanl. tahliye edildikten sonra Kerbela'ya dönerek ilmi çalışmalarına ve siyasi faaliyeth~rine devam etti. 1921 Eki­minde Abdurrahman en-Nakib'in ikinci hükümetinde Maarif vekili oldu. Bu sırada İngilizler'i ve onlara taraftar olanları uzak­laştırmaya çalıştı. Ancak başmüsteşar Sa­tı' ei-Husri ile gerginlikler yaşanması ve diğer bazı gerekçelerle 19ZZ yılı Ağusto­sunda istifa edip Kerbela'ya döndü. Şer'! mahkemelerin yeniden kurulmasıyla 19Z3-1934 yılları arasında Ca'feri Temyiz Mah­kemesi başkanlığına getirildi. Görevinin son zamanlarında gözlerini kaybetti. 1934-1935 yılilarında Bağdat milletvekili olarak Irak Parlamentosu'na girdi. Parlamento-

Page 2: ANi, - .:: İslâm Ansiklopedisi ::.°revani, Habibullah er-Reşti, Seyyid Mu hammed Kazım ei-Yezdi, Şeyhüşşeria Fet hullah ei-İsfahanl ve özellikle Ah und Mol

nun dağılmasının ardından 1940'lı yıllarda Kazımiye havze-i ilmiyyesine çekilip kendi kitaplarını vakfettiği Mektebetü'l-Cevadeyn adıyla bir kütüphane kurdu. 1955'te iran'ı ziyaret etti, ulema ve devlet adamların­dan büyük ilgi gördü. 7 Şubat 1967 tari­hinde Bağdat'ta vefat etti ve Mektebe­tü'l-Cevadeyn'de defnedildi.

Eserleri. Şehristanl'nin çoğu Arapça, bir kısmı Farsça olan 350'ye yakın çalışmasın­dan bazıları şunlardır: el-MuJ:ıit ii teisi­ri'l-Kur'ani'l-Kerim (yazma nüshasının ailesinde bulunduğu sanı lmaktadır) ; Me­vahibü'l-meşahid ii uşuli'l-'alfa' id (man­zum bir risaledir [Tahran 1343J); Tevf:ıidü ehli't-tevf:ıid ii cemi'i kelimeti'l-müs­limin 'ala 'a]fideh (Irak Maarif Vekaleti"­nin okullarda okutulmasına karar verd i ği

bir ça lışması olup [Bağdat I 3431 Seyyid Sadık Han tarafından Farsça'ya çevrilmiş­tir [baskı yeri yok, 13521): el-Ma'aritü'l­'aliye (tevhid. di nin gerekliliği ve Kur'an'ın kazı hakkındadır [Bağdat 1935[) ; et-Te­nebbüh ii J:ıurmeti't-teşebbüh (erkekler­le kadınların kıyafetleriyle birbirine ben­zerneye çalışmalarının sakıncalarına dair­dir [Bağdat 1340J); ljatarü'l-etyun (bas­kı yeri yok, 1324/ 1906); et-Te?,kire li-Ali Muf:ıammed el-J:].ayyire (Bağdat 1340) ; Minhacü'l-J:ıac (Ali b. Zeynelabid!n"in hacdaki uygulamalarını anlatan rivayeti­ne göre hazırlanmış bir rehberdir [Bağdat 1342J); el-Hey'e ve'l-İslam (Bağdat 1910; Necef 1961; nşr. Seyyid Ahmed el-Hüsey­n! [Necef 19651) : Feyzü'l-bdri (felsefe­nin esaslarıyla ilgili bir risaledir [Bağdad 13431): NehQ.atü'l-Ijüseyn (Beyrut, ts.; nşr. Ali el-Hakan!, Kerbela 1388/1969). Şeh­ristani ayrıca Nadr b. Şümeyl'in Risale fi'l-J:ıuruii'l-'Arabiyye adlı eserini Ki tab ii teşrif:ıi'l-J:ıurat adıyla neşretmiştir (ei­'İim,ll/3 [Bağdat 1329J, s 128-133) (el-'İlm dergisinde çok sayıda makalesi bulunan Şehristan!'n in eserlerinin geniş bir listesi için bk. Mu.AU, XV, 264-266)

Mehemmed Hüseyin Şehriyar

BİBLİYOGRAFYA :

Hibetüddin eş-Şehristan1. el-Hey'e ue'l-İslam, Necef 1965, Ahmed el-Hüseyni'nin girişi, s. 3-16; a.mlf .. Nehçlatü'l-fjüseyn, Kerbela 1388/1969, Ali el-Hakani'nin girişi, s. 34-35; Serkis, Mu'cem, ll, 1154-1155; M. Mehdi es-Sebzevari. Hibetüd­dfn eş-Şehristanf, Bağdad 1930; Molla Ali Viiiz-i Hıyaban1. Kitab-ı 'Ulema-yi Mu'aşırfn, Tahran 1946, s. 201-211; Tebr1z1, Reyl).anetü'l-edeb, VI, 350-352; Ali el-Hakan1. Şu'ara'ü'l-Garf eui'n-Ne­ce{iyy.at, Necef 1956, X, 65-94; Hanbaba Müşar, Mü'ellifin-i Kütüb-i Çapi-yi Farsf ve 'Arabf, Tah­ran 1342 hş . , IV, 282-285; Ca'fer el-Halil1. Hake­?a 'ara{tühüm, Bağdad 1968, ll, 195-212; K. Av­vad. Mu'cemü'l-mü'elli{ine'l-'lrakıyyfn, Bağdad

1969, lll, 438-441; Aga Büzürg-i Tahran1, e?-~erta ila teşanf{i'ş-Şta, Beyrut 1403/1983, ll, 99, 214, 481; lll , 130, 486; IV, 229; V, 8; VI, 378; Vlll, 87; X, 44, 189; XVI, 105, 405; a.mlf .. Tabakatü a'la­mi'ş-Şta: Nukaba'ü'l-beşer fi'l-karni'r-rabi' 'aşer, Meşhed 1404, IV, 1413-1418; A'yanü'ş-Şta, X, 261; M. Hadi el-Emini, Mu'cemü ricali'l-fikrue'l­edeb {i'n-Necef f:ıilale elf 'am, Necef 1413/ 1992, ll, 761-762; Ömer Rıza Kehhale. Mu'cemü'l-mü'el­li{in, Beyrut 1414/1993, lll, 502; Mu'cemü (aba­kiW'l-mütekellimfn, Kum 1426/1384, V, 330-331, 450-455; Nilsır Bakır1. "Şerlı-i J:Ial ve Aşar-i Ayetullah ei-'U~ma Seyyid Hibetü'd-d!n J:Iüsey­n!, Şehristan!", Miş kat, sy. 31, Meşhed 1991, s. 105-1 08; W. Ende, "al-Shahrastanl, Sayyid Mu­lıammad", EJ2 (ing.). IX, 216-217; Ali el-Kasım1, "eş-Şehristan!, Ebu Cevad Mulıamrned 'Ali b . . J:Iüseyin", Mu.AU, XV, 263-266.

Iii MusTAFA Öz

f 0

A ~ ŞEHRIY AR, Mehemmed Hüseyin

()4.-*'~~)

(ö. 1988)

L Azerbaycan ve Fars edebiyatı şairi. _j

Tebriz'de dünyaya geldi. Doğumuyla il­gili olarak 1905-1908 yılları arasında fark­lı tarihler verilir. Dava vekili olan babası ismail MGsevl (Mirza Ağa Hoşginabil güzel sanatlara meraklı kültürlü bir kimse idi. Mehemmed Hüseyin önceleri "Behcet", daha sonra "Şehriyar" mahlasını kullan­mıştır. 1906'da başlayan iran Meşrutiye­ti hareketinin Tebriz'de yol açtığı sosyal, siyasal ve ekonomik çalkantılar yüzünden ailesi 1909'da Hoşginab köyüne göç etti. ilk öğrenimine Hoşginab civarındaki Kayış­kurşak köyünde Ahund Molla ibrahim'in yanında aldığı Farsça dersleriyle başladı. 1912'de ailesi Tebriz'e dönünce tahsiline Medrese-i Müttehide ve Füyı1zat gibi mek­teplerde devam ederek Medrese-i Ta!ibiy­ye'den mezun oldu. Bu okulda Farsça'sı­nı geliştirdi; Arap dili ve edebiyatı okudu. Bir yandan da özel olarak Fransızca ders­leri alıyordu. Farsça ilk şiirleri bu sırada Tebriz'de Muhammediye Mektebi'nin Edeb adlı dergisinde çıktı ( 1920). Lise tah-

SEHRiYAR, Mehemmed Hüseyin

silini Tahran'da Darülfünun adlı okulda ta­mamlayarak ( 1921-1923) Tıp Fakültesi'ne girdi. Öğrenciliğinde şair Ferruh-i Yezdi'­nin kıraathanesinde edebi muhit içinde yer edinmeye başladı. Farsça ilk şiir kita­bı Şada-yı ljuda 1929'da Tahran'da ya­yımlandı. Meliküşşuara Bahar kitaba yaz­dığı önsözde -bazı edebiyatçılar abartılı bulsa da- onu sadece iran'ın değil bütün Şark'ın gelecekte övüneceği bir şair olarak takdim etti. Aynı yıl şarkıcı Muçul Perva­ne'nin ölümü üzerine yazdığı "Mesnevi-i RGh-i Pervane" büyük ilgiyle karşılandı. Bu tarihten itibaren Farsça şiir kitapları ar­darda basılmaya başladı.

Fakültede ders verdiği Süreyya adlı bir kızla yaşadığı aşk macerası yüzünden son sınıfta bitirme sınaviarına katılamadı. Ay­nı kıza talip olan, iran sarayına yakın bir aileye mensup Çırağ Ali Han Pehlevi ile Vezir Abdülhüseyin Timurtaş'ın müdaha­lesi yüzünden hapsedildikten sonra Nlşa­bur'a sürgün edildi ( 1929) . 1932-1934 yıl­larında Nlşabur ve Horasan'ın bazı şehir­

lerinde noter idarelerinde görev yaptı. Ar­dından döndüğü Tahran'da çeşitli işlerde çalıştı; daha sonra bir bankada muhase­beci olarak yıllarca görev yaptı. 1935'te babasının vefatıyla kısa bir müddet için Tebriz' e döndü. 1942-1943 yıllarında ruh­sal bunalım geçirmeye başlayan ve dört yıl kadar münzevi bir hayat yaşayan Şehri­

yar 1946'da annesinin Tahran'a gelip ken­disine destek vermesi sayesinde bunalım­dan kurtuldu. Bu sırada annesinin, yazdığı şiirleri anlamadığım söylemesi üzerine Aze­ri Türkçesi'yle şiir yazmaya başladı. "Hey­der Baba'ya Salam" adlı şiirini 1950'de ka­leme aldı; şiir büyük ilgiyle karşılandığın­dan 1951'deTahran'dabasıldı.1952'dean­nesi vefat edince yeniden büyük sarsıntı geçirdi ve dostları onu Tebriz'e dönmesi için ikna etti. 1953'te halasının kızı Azize ile evlendi. 1954-1969 yıllarında Tebriz'de yaşadı. Burada "Heyder Baba'ya Salam"ın ikinci bölümünü 1967'de yayımladı.

1968'de bilhassa şair Bulud Karaçorlu Sehend'in ısrarlı davetiyle Tahran'a gitti. iran'da cereyan eden sosyal ve siyasal olay­larla ilgili şiirler yazmaya başladı. 1973'te Tahran'a yerleşti. 1977'de eşinin aniden vefatı şairi yeniden bunalıma sürükledi. 1979 İran islam Devrimi ve şahlığın yıkıl­ması şairin ümitlerini canlandırdı; yeni dö­nemi heyecan ve sevinçle karşıladı. Azer­baycan Türkleri'nin Tahran'daki kültür ha­yatına önemli katkılarda bulundu. Doktor Cevad Hey' et ve arkadaşlarının çıkardığı Farsça-Türkçe Varlık (Varlıq) dergisinde yeni şiirleri çıktı; şiirleri ve sanatı hakkın-

47~